Yenidünya Özel Sayı 8

Page 1

Marjinal yok, orijinal var

Gezi Ailesi’nin çocukları

Bu direnişin TOMA’nın önünde gitar çalan genç adamıyla, bu güne kadar ezeli rakip olan taraftarların omuz omuza yürümesiyle, Taksim Meydanı’nda piyano çalan piyanistiyle, kırmızı elbiseli kadınıyla, yaratıcı duvar yazılarıyla, polislere kitap okuyan genciyle, her şeyin ücretsiz olduğu Devrim Market’iyle, ücretsiz sağlık hizmeti sunan doktorlarıyla, ailesine kavuşan sokak çocuklarıyla oldukça ‘orijinal’ olduğu söylenebilir.

Marjinal yok, orijinal var

>> 3

Günlerdir hükümetin diline pelesenk ettiği ‘marjinaller’ tanımlaması üzerine düşünmek gerek. En basit ifadeyle ‘aykırı’ anlamına gelen bu sözcük, söylendiğinde ürkütücü bir etki yaratıyor olsa gerek ki, hükümet tarafından oldukça sık kullanılıyor. Önceleri direnişe katılan herkesi ‘marjinal’ olarak nitelerken, yüz binlerce insanın bir anda marjinalleşemeyeceğinin farkına varıp (!), direnen kitleyi “marjinaller” ve “masum insanlar” olarak ayıran iktidarın tek çabası, meseleyi “Gezi Parkı”na indirgeyip direnişi kırmak ve yoluna kaldığı yerden devam etmek. Bu direnişin güzelliği sosyalistinden ulusalcısına, çevrecisinden futbol taraftarlarına kadar herkesi en insani talepler doğrultusunda bir araya getirmesi. Biz bir araya geldiğimizde barış içinde yaşayabileceğimizi de gördük, bu zamana kadar satılık medya tarafından empoze edilenlerin doğru olmadığını da. Şimdi ise iktidarın tek korkusu halkın uyanışı. Çünkü halk uyandığında yeni bir dünyanın temellerini atmaya başlayacak ve bu yeni dünyada halk düşmanlarına yer olmayacak. Bu nedenle, bunu bilen iktidar önce sert yüzünü gösterdi ama karşısına aldığı kitlenin giderek kalabalıklaşması karşısında kısmen geri adım attı. Aynı zamanda tehditkâr söylemlerden de vazgeçmedi. Halka öncülük edebilecek, sınıf bilincine sahip kitleleri marjinal olarak niteleyip, ötekileştirme çabası ise tutmuyor. Orada marjinaller değil, halk var ve çoğunluğu işçi, memur ya da öğrenci olan bu halk; nerede olduğunu, ne istediğini, ne yaptığını çok iyi biliyo.

Gezi Direnişi dünyayı sarıyor

Gezi Ailesi’nin çocukları

>> 4

>> 4

15 Haziran 2013 direniş özel sayısı: 8

halk gazetesi www.yenidunyagazetesi.com

Kurucusu: Mustafa Suphi (1883-1921)

Taksim Gezi Parkı’nda sadece direnişçiler yok. Gezi Parkı ezilen grupların en savunmasızlarından olan sokak çocuklarının da artık çok önemli bir yaşam alanı hâline geldi.

Peki kimdir sokak çocukları;

Sokak çocukları; ailesi veya aile yerine geçen kurumlarla ilişkisini kısmen veya tamamen kesmiş, günün önemlice bir kısmını sokaklarda geçiren, madde ile ilişkisi yaygın ve suçla ilişkisi yoğun olan 18 yaşından küçük bireylerdir. Sokak çocukları ile çalışan mesleklerden biri olan sosyal hizmet uzmanlarının tespitleri doğrultusunda; çocuklarımızın karşılaştıkları riskleri değerlendirdiğimizde; Örneğin fiziksel gelişimleri risk altındadır: Karşılaştıkları temel fiziksel gelişim riskleri; barınma, güvenlik, beslenme hastalık gibi sorunlar iken Gezi Parkı’nda bulunan sokak çocuklarının bunları asgari düzeyde yaşadığı görülüyor.. Çünkü Gezi Parkı’nda yemekler ücretsiz veriliyor, sağlık sorunları ücretsiz olarak çözülüyor. Yani Gezi Parkı’nda para geçmiyor. Bu durum en çok sokak çocuklarının işine geliyor. Duygusal gelişimleri de risk altındadır: Sokak çocuklarının sistem tarafın-

dan dışlanması ve yok sayılması, çoğu insanın onları görmezden gelmesi sokak çocuklarında duygusal tutarlılığın az olmasına, kaygı, depresyon ve güven eksikliğine neden olmaktadır. Ancak Gezi Parkı’nda durum öyle değil tıpkı diğer ezilen gruplar gibi sokak çocukları da var ve onların gözünün içine bakılıyor, karşılıksız bir güven ve sevginin de olduğunu görüyorlar ve böyle bir dünyanın da mümkün olduğunu, dayanışma ve kolektivizmin ne demek olduğunu o çocuk akıllarıyla anlıyor ve ruhlarında hissediyorlar. Gezi Parkı yaşam alanı insanın insana yabancılaştığı, bireycileştiği, bencilleştiği kendisine benzemeyeni dışladığı bu sistem içerisinde aslında insanın doğasından ne kadar uzaklaştığını bir durup farketmemizi sağladı, yani nefes almamızı sağladı. Aslımızın hoşgörülü, anlayışlı ve kolektif olduğunu haturlattı ve bu algıyı hayata geçirerek içselleştirmemizi sağladı. Ve çocuklar başta olmak üzere toplumun her kesimi en temiz saf ve masum duyguları ile bunu asla unutmayacaklar, bu yaşam onların zihinlerine kazınacak ve bu dünyaya sımsıkı tutunacaklar. Bunu bitirmek isteyenlere ise birleşerek dayanışarak mutlaka bir cevapları olacaktır.

AYLIK YEREL SÜRELİ YAYIN ISSN 1301–9031 Uluçınar Basın Yayın Reklam Sanat Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. adına sahibi ve sorumlu yazı işleri müdürü: Onur Balcı Sıraselviler Cd. Billurcu Sok. Ocaklı Han No: 3/6 Beyoğlu - İstanbul 0212 245 28 11 Baskı: Yön Matbaası Davutpaşa Cd. Güven San. Sit. B Blok K 1 No:366 Topkapı - İstanbul 0212 544 66 34

Güncel gelişmelerden haberdar olmak için:

www.yenidunyagazetesi.com

1970’ten 2013’e direniş 43 yıl önce 15-16 Haziran 1970’te İstanbul ve Kocaeli’nde Türkiye işçi sınıfı sendikal haklarının gasbedilmesine karşı Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK’in öncülüğünde sokağa çıktı.

büyük işçi ayaklanmasını bastırmak için son çare olarak sıkıyönetim ilan etti. Öncü işçileri tutukladı. Büyük patronlar kara listeye aldıkları devrimci işçileri işten attılar.

İşçi sınıfının öfkesi öylesine büyüktü ki, yürüyüşe geçen işçileri durdurmakta dönemin polis kuvvetleri yetersiz kaldı ve devreye tanklarıyla birlikte ordu girdi. İşçiler tankları da aştı. İstanbul iki gün boyunca sosyalist, devrimci parti ve çevrelerin, üniversite öğrencilerinin, emekçi semt sakinlerinin, aydınların desteğini alan yüz bin işçinin denetimine girdi.

Yine de direnişin büyüyeceğinden korkan egemenler, geri adım atmak zorunda kaldı. Anayasa Mahkemesi DİSK’i fiilen kapatan antidemokratik sendika kanununu iptal etti.

İşbirlikçi büyük burjuvazinin ve büyük toprak beylerinin o günkü temsilcisi Adalet Partisi (AP) hükümeti,

Kazanım

Direnişi düzenleyen DİSK ayakta kaldı.

12 Mart faşizmi

15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi, 1960’lardaki devrimci yükselişin doruk noktasıydı. ABD emperyalizmi ve işbirlikçi büyük burjuvazi, kitlesel

halk hareketinin durgunlaşmasından yararlanarak 12 Mart 1971’de orduyu işçi sınıfının, devrimci gençliğin ve halk hareketinin üzerine sürmeyi başardı. 12 Mart 1971 faşizmi toplu tutuklamalar, işkence ve idamlarla nitelenen bir dönem oldu. Yine de işçi sınıfı ve halk hareketini durduramadı.

Atılım dönemi

1974-1980 arasında işçi sınıfı ve genel halk hareketi büyük bir atılım yaptı. DİSK, kitlesel 1 Mayıs mitingleri, büyük grevler, faşizme karşı ihtar eylemi ve Devlet Güvenlik Mahkemesi DGM’ye karşı eylem gibi genel grevler düzenledi. >> 2


15-16 Haziran’lardan Taksim Direnişi’ne

12 Eylül faşizmi

Ülkeyi emperyalizme, faşizme ve işbirlikçi kapitalizme karşı bir halk devriminin eşiğine getiren toplumsal muhalefeti bastırmak için, yerli ve yabancı egemenler 12 Eylül 1980’de orduyu bir kez daha halkın üzerine sürdüler. 12 Eylül faşizmi tam bir karşıdevrim ve gericilik dönemi oldu.

AKP için hesap vakti

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK 15-16 Haziran’ı Antalya’dan Samsun’a, Edirne’den Gaziantep’e ülkenin birçok yerinde miting, yürüyüş, basın açıklaması ve toplantılarla kutlayacak. İstanbul’daki kutlama 15 Haziran Cumartesi günü saat 18.00’de bugün ülkemizdeki halk direnişinin merkezi hâline gelen Taksim Gezi Parkı’nda kurulu DİSK çadırı önünde yapılacak. Geriye dönüp baktığımızda bundan 43 yıl önce 15-16 Haziran 1970’te işçi sınıfı sokaklara dökülmüş, zamanın iktidarının zorbalığına karşı isyan etmişti. Örgütlü bir halkı hiçbir kuvvetin yenemeyeceği tam 43 yıl önce bir kere daha kanıtlanmıştı. Gebze’den, Kocaeli’nden işçiler dalga dalga Kadıköy’e; Bakırköy, Topkapı’dan işçiler Cağaloğlu’nda bulunan İstanbul Valiliği’nin önüne; İstinye, Levent, Mecidiyeköy hattındaki fabrikaların işçileri Taksim’e akmıştı. Egemenler, o zaman işçi sınıfının üç kolunun birleşmesini önlemek için Galata köprüsünü ulaşıma kapatmış ve Anadolu yakası ile Avrupa yakası arasında çalışan vapur seferlerini durdurmuştu. Egemenler, bugün de Gezi Parkı Direnişi başladığında yine halkın Taksim’e ulaşmaması için vapur, tünel ve metro seferlerini durdurdular. Ancak zorba AKP hükümetinin aldığı bütün önlemler halk direnişini durdurmaya yetmedi, yetmeyecek. İşçi sınıfının 15-16 Haziran’da taleplerinin arkasında sıkıca durması, DİSK’i etkisizleştirmek isteyen dönemin hükümetine geri adım attırmıştı. Onlarca işçinin yaralandığı 15-16 Haziran’da üç işçi de şehit olmuştu. O günün zorba hükümetine geri adım attıranlar bugün yine meydandalar. Bugün itibarıyla üç şehidimiz, binlerce yaralımız var. Ancak aynen o günkü gibi taleplerimizin arkasında sıkıca durursak, zorbaların buyruk ve fermanlarını yırtıp atarsak, kazanabiliriz.

2

Bugünkü Amerikan İslamcısı AKP Halk hareketinin iktidarına giden yolu 12 Eylül rejimi açtı. AKP bu halk düşmanı yaygınlığı rejimin yeni efendisi olmayı be- Kamu emekçileri, üniversite ve cerdi. Laiklik, demokrasi, adalet, lise öğrencileri, küçük işletme bağımsızlık ve barış düşmanı AKP, sahipleri, orta tabakalar Mayıstam boy gericiHaziran dire31 Mayıs 2013’te lik, vurgunculuk nişinin temel ve savaş progTaksim’de patlayan bileşenleri araramını 11 yıldır sında yer alıyor. büyük halk direnişi AKP’nin neosürdürüyor. 31 Mayıs 2013’te AKP’nin halka hesap liberal vurgun Taksim’de patlapolitikalarından verme vaktinin yan büyük halk zarar görengeldiğini gösteriyor. ler, laikliğe ve direnişi AKP’nin halka hesap verçağdaş yaşam me vaktinin geldiğini gösteriyor. tarzına yönelik gerici-faşist dayatmalarından bıkanlar, AKP’nin 15-16 Haziran’ın yeni-Osmanlı sevdasıyla giriştiği başarısı emperyalist savaş maceralarını Taksim’de başlayıp İstanbul’a ve durdurmak isteyenler, AKP’nin ülkenin dört bir yanına yayılan ayrımcılığından kurtulmak isteMayıs-Haziran 2013 genel halk yenler harmanlanıyor ve direnişe direnişi, 15-16 Haziran 1970 bü- olağanüstü bir kitlesellik kazandıyük işçi direnişinin mirasçısıdır. rıyor. 15-16 Haziran’da işçi sınıfı, senKritik adım dikası DİSK’in çağrısı ve örgütlemesiyle, üretimden gelen gücü- Genel halk direnişini işçi sınıfının nü kullanmıştı. İki gün boyunca üretimden gelen gücüyle birleşüretimi durdurmuş, fabrikaları tirmek, kitlelerin “Hükümet istopluca terk etmişti. Sokaklara, tifa” sloganıyla özetledikleri demeydanlara çıkarak hem ekono- mokratik, laik, sosyal, bağımsız mik açıdan büyük kapitalistlerin ve laik bir ülkeye kavuşma özlemi canını yakmış, hem siyasal iktida- açısından en kritik adımı oluşturuyor. rı titretmişti.

Mayıs-Haziran direnişinde eksik olan

İşçi sınıfı Mayıs-Haziran genel halk direnişinde de büyük rol oynuyor. Bugünkü genel halk direnişine işçi sınıfının yeni proletarya olarak adlandırabileceğimiz iyi eğitimli, beyaz yakalı kesimi öncülük yapıyor. Ne var ki, işçi sınıfının bütünsel

AKP referandum trenini kaçırdı

kitlesi bu direnişe henüz üretimden gelen gücünü kullanarak değil, iş saatlerinden sonra politik yurttaş niteliği ve semt sakini kimliğiyle katılıyor. İşçi sendikaları henüz üretimi durdurma çağrısı yapmıyor. Dolayısıyla, bugünkü direniş AKP iktidarını köşeye sıkıştırıyor ancak büyük sermayeyi doğrudan doğruya etkilemiyor, onun canını ekonomik açıdan yakmıyor.

15-16 Haziran 1970 direnişinin yıldönümünde sendikaların bu doğrultudaki katkılarına büyük ihtiyaç var.

AKP’nin tarihsel yapıları ve doğal güzellikleri yağmaladığı, sermayeye peşkeş çektiği, birer rant alanına dönüştürdüğü geçen 10 yıllık süreç içerisinde görüldü.

Gezi Direnişi dünyayı sarıyor

Eğer öyle olmasaydı; Emek Sineması’na dokunmazlardı, AKM’yi hâlâ yıkacağız demezlerdi. Hasankeyf, Halfeti, Allonoi gibi yaşayan tarihî mekânların sular altında kalmasını önlerlerdi. Doğal yaşam alanlarımız olan ormanların, akarsuların kökünü HES projeleri ile kurutmazlardı.

Brezilya’da ulaşım ücretlerine yapılan zam halkı isyan ettirdi. Sokaklara dökülen binlerce insana göz yaşartıcı gaz ve plastik mermiyle müdahale eden polis, halkı kontrol altına almaya çalışıyor. Orada da gözaltına alınanlar ve yaralananlar var. Birkaç gündür devam eden gösterilerin sloganı ise “Aşk bitti, burası artık Türkiye”. Yine bir Latin Amerika ülkesi olan Venezüella’da neoliberal politikalarla artan yoksulluk, işsizlik, gelir adaletsizliği gibi sosyal sorunlar her yeni İMF paketi ile büyümüş, 1989’a gelindiğinde ulaşım ücretlerine yapılan zam son damla olmuş ve binlerce insanın sokaklara dökülmesine yol açmıştı. Bir hafta süren olaylarda yaklaşık 3000 insan devlet tarafından katledildi ama diğer taraftan bu süreç Bolivarcı devrimin miladı oldu. Sonrasında ise halk, Hugo Chavez ile birlikte daha adil bir dünya yarattı ve yarattıklarını korumaya ve geliştirmeye de devam ediyorlar. Buradan anladığımız, kapitalizmin dünyanın her yerinde aynı şekilde işlediği ama halkın istediğinde bundan kurtulabileceğidir. Gezi Direnişi’nde meselenin artık “iki ağaç”tan ibaret olmadığını hepimiz biliyoruz. Halk artık gerçek; temsili değil katılımcı bir demokrasi istiyor, özgürce düşünmek ve yaşamak istiyor, kamu mallarının satılmasını sermayeye peşkeş çekilmesini istemiyor, doğanın tahrip edilmesini, her şeyin rant olarak görülmesini istemiyor. Halk artık insanca bir yaşam istiyor. Sadece Türkiye halkları değil, dünyanın her yerinde; Ortadoğu’da da, Latin Amerika’da da, Yunanistan’da da halklar bunu istiyor. Brezilya halkı ise bizi iyi anlamış, darısı tepemizdeyken anlamayanların başına.

Taksim Gezi Parkı’na yeniden inşası öngörülen Topçu Kışlası'na Tayyip Erdoğan, önce AVM ve rezidans (zenginlere konak) yapılacağını söylemişti; Taksim Gezi Direnişi'nin ardından ise kent müzesi yapılabileceğini belirtti. Halkın haklı, cesur ve kararlı direnişi sonunda da AKP hükümetinin bir adım daha geri atması sağlandı. Böylelikle AKP, referandum demek zorunda kaldı. Ancak referandum önerisinin Taksim Gezi Parkı ile başlayan halk hareketlenmesinde devede kulak misali bir öneri olduğu apaçıktır.

Yüzde 64'ü Gezi Parkı’na Topçu kışlası istemiyor

Kamuoyunun yüzde 64,1’i Topçu Kışlası Projesi’ne sıcak bakmıyor. Referandum konusunda yapılan araştırmaya katılanların yüzde 48,2‘si bu projeyi “kesinlikle olumsuz” bulurken; yüzde 17,8’i “olumsuz” buluyor. Yani kamuoyunun yüzde 64'ü Gezi Parkı’na Topçı Kışlası yapılmasını istememektedir.

Bütün bunlar için referandum yapılabilir mi?

Peki toplumun kaçta kaçı mesela HES projelerini istemektedir veya istememektedir? Tarihsel mekanların yağmalanmamasını isteyenlerin oranı kaçtır? Peki AKM ne olacak? Bütün bunlar için referandum yapılabilir mi? Mümkün mü? Ayrıca yasal olarak reddedilmiş bir kararın ne referandumu? Halkın rahatsız olduğu sadece Gezi Parkı mı? Ülkenin dört bir yanına yayılmış direniş neden sadece İstanbul'a indirgeniyor? AKP artık hiçbir konuda referandum yapabilecek durumda değildir. Halk artık AKP'nin hep aynı sömüren, yağmalayan, yok sayan, yakan yıkan zihniyetini reddediyor. Daha doğrusu artık halk AKP'nin varlığını reddediyor.

3


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.