ACI ÇEKEN TANRI
özünü değilse de, konseptini bir nebze başkalaştırdı. Kitap polemik olarak tasarlanmaktan ziyade bir tefekkür olarak, ilk bakışta hiçbir ortaklığı olmayan bir filozofla bir teolog, bir psikanalistle bir papaz arasındaki sohbet olarak düşünülmüştü. Bulunduğum ve dolayısıyla yazdığım yer, bir hudut üzerinde dir. Doğu ile Batı, Balkanlar ile Akdeniz, Avrupa ile Doğu Avrupa arasındaki bu yer, daha önce başka bir yazımda bahsettiğim gibi2 teoloji hakkında özel bir bakış açısı sunuyor. Geçiş diye bilinen -ve şiddet için bir fırsat olmaktan, koruyucu milli çıkarlar ve geleneksel değerler kisvesi altında muazzam bir yağmadan başka bir şey olma yan- ideolojik inşanın içinden ve Katoliklerin, Rum Ortodoksların, Müslümanların ve Yahudilerin yüzyıllarca bastırılmış anlaşmazlık la yaşadıkları bir yerden, söylemin kenarına şiddetle itilen, tarihten alınarak tarihin her coğrafyayı alaya aldığı ve iğnelediği çeperlerine fırlatılan o bireyler ve akımlarla beraberce çekinmeden konuşmak isterim. İster Asi Bogomiller, Patareniler, Bosnalı Hıristiyanlar, Apostolikler, John Wycliffe müritleri, radikal Anabaptist hiziple ri; isterse de Glagolitik rahipler, Husitler, Kalvinistler ve benim de içinde bulunduğum. Lutheranlar olsun, dünyanın bu parçası hiçbir zaman heterojen akımların ve bireylerin eksikliğini çekmedi. Bu bölgenin teolojileri ya kanla yazılmıştır ya da zerre kadar teoloji bile değildir. Üzerinde durduğum sınır, “arada” konuşlanmış bu alan, göre ce kısa bir dönem boyunca kendilerini dünyanın bu psiko-coğrafik bölgesine ait hissetmiş iki önemli sahte peygamberi konuk etmiş ve onlara barınak olmuştur (ve bunu iftiharla da söylemiyorum). Bunlar dan ilki, Adriyatik Kıyısı’ndaki Split ve Ulcinj şehirlerinde yaşamış, Apostolikler olarak bilinen radikal Fransiskanlann bir Mesihi ve ön cüsü olan Fra Dolcino’ydu. Daha tanınmış olan diğeriyse İslam’a dö nen ve efsanevi Ulcinj korsanlan arasındaki ani ölümüne kadar Mu sevi imanım el altından icra eden bir Yahudi olan Sabetay Sevi’dir. Tam da bu sınır bölgesi, “aradaki” bu alan iki hikâye arasın da kurmaya niyetlendiğim koordinat sisteminin bir tezahürüdür. 2 Boris Gunjevic & Predrag Matvejevic, Tko je tu, odavde je - Povijest milosti [Bu rada Olan Buradan Över - Sevginin Bir Tarihi], 8