21 Ocak 2010

Page 15

SiyahMaviKýrmýzýSarý

15

YENÝASYA / 21 OCAK 2010 PERÞEMBE

ÇEVRE

“Su Manifestosu” yayýnlandý

Karada ve denizde çýkan fesad

ÇEVRECÝ BAKIÞ

TÜRKÝYE’NÝN 81 ÝLÝNDEN GELEN KATILIMCILARLA GERÇEKLEÞTÝRÝLEN TÜRKÝYE SU MECLÝSÝ’NÝN GENEL KURULU’NCA “SU MANÝFESTOSU” YAYINLANDI. MANÝFESTODA “SU ALINIP SATILACAK TÝCARÎ BÝR MAL DEÐÝLDÝR” DENÝLDÝ. ÖMER ÞENÖZ ÝKÝZDERE / RÝZE

CEVAT ÇAKIR cevatcakir53@hotmail.com

ürkiye’de uygulanan su politikalarýnýn maðdur ettiði insanlar 16-17 Ocak 2010’da Rize Ýkizdere’de düzenledikleri ilk genel kurul toplantýsýnda Türkiye Su Meclisi’ni kurdu. Türkiye’nin 81 ilinden gelen katýlýmcýlarla gerçekleþtirilen Türkiye Su Meclisi’nin Genel Kurulu’nda Yürütme Kurulu Üyeliði’ne Artvin’den Bedrettin Kalýn, Muðla’dan Berna Babaoðlu Ulutaþ, Çanakkale’den Güneþin Oya Aydemir, Ýstanbul’dan Güven Eken, Antalya’dan Hediye Gündüz, Rize’den Kadem Ekþi, Ýstanbul’dan Ümit Gürses, Konya’dan Pervin Çoban ve Zonguldak’tan Yakup Okumuþoðlu seçildi. Suyla ilgili yanlýþ uygulamalarý engellemek amacý ile çalýþacak Türkiye Su Meclisi, toplantý sonrasýnda “Su Manifestosu”nu da ilan etti. Ýkizdere’deki RÝDOS Otel’deki toplantý sonrasý ilân edilen “Su Manifestosu”nda “Yaþam, suyla baþlamýþtýr. Su olmadýðýnda sona erecektir. Su alýnýp satýlacak ticari bir mal deðildir, tüm canlýlarýn ulaþmaya hakký olan doðal bir varlýktýr” denildi. “Türkiye’nin dereleri, nehirleri, gölleri ve yer altý sularý son elli yýldýr artan bir hýzla talan edilmektedir. Kýsa bir süre içinde, Marmara Denizi’nden daha büyük bir göl alaný kurutulmuþ, yüzlerce nehir ve derenin doðal iþleyiþi bozulmuþ, yer altý sularýmýz onlarca metre aþaðýya inmiþtir” denilen açýklamada þu görüþlere yer verildi: “Bu nedenlerle, sayýsýz canlý türünün nesli tükenmiþ, tarým alanlarý çoraklaþmýþ, coðrafi belleðimiz parçalanmýþ ve atalarýmýzdan miras aldýðýmýz çok sayýda doðal ve tarihi alan sular altýnda kalmýþtýr. Barajlar, hidroelektrik santraller, doðal göllerin kurutulmasý ve yanlýþ sulama uygulamalarý bu yok oluþun ana nedenleridir. Oysa, insan dahil olmak üzere doðanýn her bir zerresi, hayatta kalabilmek için göl, nehir, dere ve yer altý sularýnýn bütünlüðüne, yani saðlýklý bir su döngüsüne muhtaçtýr. Durum böy-

T

Y

Ýki gün süren ve 17 Ocak 2010’da sora eren “Türkiye Su Meclisi” toplantýsý, Rize’nin Ýkizdere ilçesindeki RÝDOS Otel’de düzenlendi. Konya’dan gelerek toplantýya katýlan Yörük temsilcisinin kýyafeti büyük ilgi gördü. Türkiye Su Meclisi, “Sular boþa akmasýn” anlayýþýný deðiþtirmek için “Su Boþa Akmaz” pankartlarý taþýyarak yürüyüþ yaptý.

le devam ederse, bu coðrafyadaki yaþam, tarihte hiç görülmediði kadar tehlike altýna girecektir. Türkiye’deki bitki ve hayvan türlerinin büyük kýsmý yok olacak ve yüz binlerce insan doðduklarý topraklarý terk edecektir.” “Su hakký, insan haklarýnýn gerçekleþmesi için bir zorunluluktur” denilen “Su Manifestosu”nda “Su, insan dahil tüm canlýlar için ayný derecede deðerlidir. Suyla ilgili meseleler, ancak böyle bir anlayýþýn hakim olduðu adalet duygusu ile çözülebilir” görüþüne de yer verildi. Manifestoda ayrýca þu tesbitler de yapýldý: “Su, günübirlik deðiþen yasal düzenlemelerin öznesi olamaz. Kesin düzenlemelere sahip ekolojik te-

melli bir su yasasý, su ihtiyacýnýn doðru ve adil temini için en temel zorunluluktur. Su korsanlýðý ile buna aracýlýk eden hiçbir ulusal veya uluslar üzeri örgütlenmeler desteklenemez. Yer altý sularýndan doðal dolum hýzýndan daha fazlasý çekilemez. Kurak iklime sahip bölgelerde salma sulama yapýlamaz. Suyun havzalar arasýndaki veya bulunduðu havza içerisindeki doðal döngüsünü parçalayan faaliyetler oluþturduklarý ekolojik, ekonomik ve sosyolojik zararlar nedeniyle kabul edilemez. Suya eriþim hakký, toplumun tüm kesimleri için sürekli ve eþit olmalýdýr. Bizler, Türkiye’nin dört bir yanýndan gelen sivil toplum kuruluþlarý, hukukçular ve bilim

insanlarý, Rize, Ýkizdere’de buluþtuk. Burada, yukarýda tanýmlanan koþullar ve nedenlerden dolayý, Türkiye Su Meclisi’ni kurduk. Amacýmýz, doða hakkýný anayasal güvence altýna alarak suyun kamu tarafýndan sahiplenilmesini saðlamaktýr. Bu gerçekleþene kadar, tüm hidroelektrik santral (HES), baraj ve drenaj projelerinin, havzalar arasý su transferi ve sulama projelerinin karþýsýndayýz. Türkiye Su Meclisi, yukarýda belirtilen esaslarýn tamamý uygulanana kadar çalýþmalarýný sürdürmeye kararlýdýr. Meclis, havadan, topraktan ve sudan aldýðýmýz yaþam enerjisinin, insan eliyle üretilen enerjilerden çok daha önemli olduðunun farkýndadýr.”

Yaban hayatý için ekolojik köprüler YOL VE OTOBANLARLA BÖLÜNEN TABÝÎ ALANLAR, EKOLOJÝK KÖPRÜLERLE BÝRBÝRÝNE BAÐLANACAK. ÇEVRE ve Orman Bakanlýðý Orman Genel Müdürlüðünce baþlatýlan proje kapsamýnda, yol ve otobanlarla bölünen tabiî alanlar, biyoçeþitliliðin sürdürülebilmesi için ekolojik köprülerle birbirine baðlanacak. Orman Genel Müdürü Osman Kahveci nüfusun çoðalmasýyla birlikte artan ihtiyaçlarýn karþýlanmasýna yönelik ortaya çýkan kentsel, endüstriyel, tarýmsal ve benzeri alan kullanýmlarýnýn, tabiî hayat alanlarýnýn parçalanmasýnýn en yaygýn sebebi olduðunu belirtti. Araþtýrmalara göre, bu sürecin bazý türlerin tükenmesinde giderek artan bir etkiye sahip olduðunu ifade eden Kahveci, Türkiye’de,

ýllar önce bir yazýmýn baþlýðý “yanýyor ve üþüyoruz” þeklindeydi. Ýstanbul’da Ocak ayýnda sýcaklýk 17-20 derecelerde seyrediyor. Oysa biz kar beklentisine girmiþtik. Ýklimlerin deðiþtiðini herkes fark ediyor. Bir zamanlar karla dolan araziler þimdilerde o “beyaz kefenden”1 mahrumdur. Dünyanýn ateþini söndürmek için geçtiðimiz Aralýk ayýnda 193 ülkenin baþkaný toplanmýþ ve çareler aramýþtý. Küresel ýsýnmayla ilgili bir çok haberler duyuluyor. Nitekim 11 Ocak tarihli bir gazetede çýkan haberler insanlarýn rahatýný kaçýracak cinstendi: “Kuzey kutbundaki þiddetli kýþ mini buz devrinin habercisi. Ýklim bilimciler 2013’te buzullarýn erimesiyle 30 yýl rekor soðuklar yaþanacak... ABD Ulusal Kar ve Buz Merkezi ve Almanya Kiel Üniversitesinden bilim adamlarý okyanuslarýn soðuduðuna dikkat çekmekte. Prof. Mojib Latif, “Önümüzdeki 20 sene yazlar da soðuk ve yaðýþlý geçecek... Wisconsin Üniversitesi Baþkaný Prof. Anastasios 19151940 yýllarý arasýnda ýsýnma baþladý. Artýk felâketi durdurmak için çok geç” dedi.2 Küresel ýsýnmanýn en önemli sebebi fosil yakýtlarý denen petrol, kömür ve doðal gazýn aþýrý kullanýmýndan dolayý atmosfere býrakýlan gazlardýr. Ýnsanlýðýn doymak bilmeyen ihtirasý aþýrý harcama ve kazanma hýrsý dünyayý yaþanamaz hale getirmektedir. ABD’li bir iktisatçýnýn “Alýþ veriþi bir ibadet þekline sokmamýz gerekir” ifadesi vardýr. Bugün Batý medeniyetinin insanlýða hediye ettiði bu aþýrý tüketim tiryakiliði bütün insanlýðý bir sara illeti gibi sarmýþtýr. Kredi kartlarý, bankalar ve alýþ veriþ merkezleriyle insanlar bu yola itilmiþtir. Günümüz insanlarýnda var olan aþýrý tüketim tiryakiliði ilâhî dengeye zarar vermektedir. Ýlâhî dengenin zarar görmemesi için insanlýk ortak bir akýlla elindeki tüketim oyuncaklarýný atmak zorundadýr. Yoksa sadece kendisinin deðil, gelecek nesillerin de yaþama alanlarýný yok edecektir. Ýnsanlarýn fiillerine manevî bir fren konmadýkça, bu konuda yapýlan çalýþmalar yeterli olmayacaktýr. Gereðinden fazla harcamayý yasaklayan dinimizin bu konudaki kuralý çok önemlidir. Eðer insanlýk iktisadý esas almazsa, karada ve denizde çýkmasýna sebep olacaðý fesadda boðulabilir.

2008 yýlý sonu itibarýyla 2 bin kilometresi otoban olmak üzere yaklaþýk 64 bin kilometre yol bulunduðunu, bu kadar yoðun bir yol aðýnýn mevcut yabanî hayat alanlarýný bölüp parçaladýðýný dile getirdi. Kahveci, Türkiye’de ormanlarda yaklaþýk 10 bin çeþit bitki, yüzlerce kuþ türü, memeliler, sürüngenler ve bir çok yabani hayvan yaþadýðýný hatýrlatarak, bu canlýlarýn, tabiî alanlarýn yollarla bölünmesinden olumsuz etkilendiklerini söyledi. Yollarýn tabiî alanlarý, parçalamanýn yanýnda, hem araçlardan kaynaklanan kirlilik hem de rekreasyon ve yerleþim aktivitelerinin hýzlanma-

sýna sebep olduðu için dolaylý yoldan da etkilediðini anlatan Kahveci, bu durumun ayný zamanda birçok hayvan ve bitki türünün hareketliliðini önemli ölçüde sýnýrladýðýný ifade etti. Tabiî alanlardaki parçalanmanýn buralarda daha küçük popülasyonlarýn oluþmasýna ve tükenmeye karþý daha hassas bir konuma gelmelerine sebep olduðunu belirten Kahveci, ‘’Doðal alanlardaki parçalanmanýn, yaban hayatýna yönelik olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi, doðal alanlar arasýnda baðlantý kurulmasýna baðlýdýr’’ dedi. Kahveci, þunlarý kaydetti: ‘’Tabiatta, ormanlarda yaþayan canlýlarýn, yaban hayatlarýna

devam edebilmeleri, karýnlarýný doyurabilmek, üremek, korunmak, avlanmak gibi faaliyetlerini sürdürebilmeleri için belli bir yaþam alanýna ihtiyaçlarý olduðu gibi, doðada her yerde bulunmayan, örneðin su gibi kaynaklara ulaþabilmeleri için yaþam alanlarýnýn yollarla dikenli tellerle veya duvarlarla kapatýlmamasý gerekmektedir. Elbette medeniyetin gereði ve insanlýðýn ihtiyaç duyduðu tesisler yapýlacaktýr. Ancak yaban hayatý da düþünülerek, baðlantý koridorlarýna, geçiþ köprülerine yani ekolojik köprülere olan gereksinim ve zorunluluk göz önünde bulundurulmalýdýr.”

Dipnot: 1- Said Nursî, Sözler, s. 15. 2- Star gazetesi, 11 Ocak 2010.

Ýspanya’dan rekor ÝSPANYOL Enerji Þirketi Red Electrica de Espana (REE) tarafýndan yapýlan açýklamada 14 Ocak 2010 tarihinde yerel saat ile 1.33’de rüzgar’dan enerji üretmede ülkede yeni bir rekor kýrýldý. Böylece Ýspanya’da elektrik talebinin % 40’ý rüzgârdan karþýlandý. Yapýlan açýklamada 11.693 MW üretime ulaþarak Ýspanyol yarýmadasýndaki elektrik talebinin %42’si rüzgâr enerjisinden saðlanabildi. Yeþil Ekonomi adlý internet sitesinin haberine göre bir önceki rekor 8 Kasým’da kaydedilmiþ ve 11.620 MW elektrik üretimi saðlanarak anlýk elektrik talebinin % 53’ünün rüzgâr enerjisinden saðlanabilmiþti.

“Konya nüfusu” kadar fidaný toprakla buluþturma hedefiyle yola çýkan Konya Þeker, iki yýl önce gerçekleþtirdiði bu hedefini büyüttü ve “Türkiye nüfusu” kadar fidaný toprakla buluþturmayý yeni hedef olarak belirledi.

Konya Þeker’den, 5 yýlda 5 milyon fidan PANKOBÝRLÝK Genel Baþkaný, Anadolu Birlik Holding ve Konya Þeker Yönetim Kurulu Baþkaný Recep Konuk’un bundan 5 yýl önce baþlattýðý “Konya nüfusu” kadar fidaný toprakla buluþturma hedefiyle yola çýkan Konya Þeker, iki yýl önce gerçekleþtirdiði bu hedefini büyüttü ve “Türkiye nüfusu” kadar fidaný toprakla buluþturmayý yeni hedef olarak belirledi. Tarýma ve tarýmsal sanayiye kazandýrdýðý yatýrýmlarla sektöre damgasýný vurarak adýný tüm dünyaya duyuran ve sosyal sorumluluklarýný da unutmayarak, aðaçlandýrmaya ciddi anlamda katký veren ve bu çerçevede Çumra Þeker Kampüsü’ne yýllýk 1.5 milyon kapasiteli fidanlýk kurulmasýný saðlayan Pankobirlik Genel Baþkaný Recep Konuk, bugüne kadar 5 milyonu aþkýn fidaný toprakla buluþturdu. Aðaçlandýrma çalýþmalarýný satýh esaslý yürüten Konya Þeker bu çerçevede hinterlandý içerisinde bulunan tüm ilçe, köy ve kasaba yolunu iki yönlü olarak aðaçlandýr-

mayý hedefledi. Bu çerçevede de toplamda 273 köy ve kasabayý Konya’ya, ilçelere ya da birbirine baðlayan 3400 km. yol çift taraflý aðaçlarla donatýldý. Aðaçlandýrma çalýþmalarý bununla da kalmadý ve Konya’nýn komþu illere olan baðlantýsýný saðlayan karayolu güzergâhlarýnda da ormanlýk alanlar kuruldu. KonyaKaraman, Konya-Aksaray, Konya-Ankara ve KonyaAdana karayollarýnda yaklaþýk 4 bin dekarlýk alanda ve 25 ayrý noktada Konya Þeker ve Torku Ormanlýklarý oluþturuldu. Konya ve çevresinin aðaçlandýrýlmasýna büyük önem veren ve aðaçlandýrma çalýþmalarýnýn kar-kýþ ve soðuk-sýcak demeden aralýksýz sürdürülmesini saðlayan Pankobirlik Genel Baþkaný ve Konya Þeker Yönetim Kurulu Baþkaný Recep Konuk, aðaçlandýrma sayesinde Konya’nýn ikliminde bir deðiþiklik olduðunu ve Konya Ovasý’nýn “çöl” görüntüsünden kurtulduðuna da dikkat çekti. Ýstanbul / Yeni Asya

SiyahMaviKýrmýzýSarý


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.