Istanbul
Information technology/Communications Bilgi teknolojileri/İletişim
Constitutional Court evaluates freedom of expression in its recent decision on right to education The Constitutional Court made evaluations regarding the freedom of expression of students with its latest decision ("Decision") on the right to education. Within the scope of the Decision, the Constitutional Court evaluated that as the education level of the students increase, the restrictions on the freedom of expression must be limited proportionally. Furthermore, the Constitutional Court set out that restrictions on actions and expressions of students that are pursued outside of educational institution premises must only apply if the institutional order is seriously affected. Recent development The Constitutional Court's new decision, no. 2018/20182 ("Application") dated 14 September 2021, regarding the violation of a student's ("Applicant") right to education was published in the Official Gazette on 24 November 2021. (The Decision is available in Turkish here.) Background The Applicant is a state university student who was subjected to an investigation by the university administration due to a social media account post of a news article regarding the university. Further to the investigation, the Applicant received a disciplinary punishment of suspension on the grounds that they "engaged in acts inside or outside the institution that harm the honor and dignity of the personnel of the institution." The Applicant appealed the university administration's decision. The court of first instance approved the Applicant's objection, but the regional administrative court found the university administration's decision to be lawful. The applicant applied to the Constitutional Court claiming that their freedom of expression, rights to education and fair trial were violated. What does the decision cover? The Constitutional Court evaluated the allegations as a whole within the scope of right to education and stated that the restrictions of rights and freedoms must (i) have lawful basis, (ii) rely on legitimate causes under the Constitution and (iii) comply with the needs of a democratic society and the principle of proportionality, according to Article 13 of the Constitution.
The Constitutional Court decided that interference with the right to education must have a legal basis for being based on Article 54 of Law No. 2547 and rely on legitimate cause as part of the measures to maintain the discipline and order of the educational institution. However, while evaluating compliance with the needs of a democratic society, the Constitutional Court stated that the restrictions on fundamental rights must correspond to a compulsory social need and be the last resort. In addition, the Constitutional Court pointed out that the restriction on the right to education should also be evaluated whether it has an impact on the fundamental rights and freedoms protected by the Constitution, such as freedom of expression, freedom of religion and belief, and the right to respect for private life. The Constitutional Court evaluated that interferences affecting the use of these rights would be in violation of Article 13 of the Constitution. The Constitutional Court further evaluated that the Applicant's expression was the cause of the punishment and accordingly, the interference with the Applicant's right to education was related to the freedom of expression. The Constitutional Court evaluated that while maintaining the discipline and order of the educational institution constitutes a legitimate aim, an intervention that would eliminate the individual's freedom of expression or make it difficult to exercise in order to achieve this aim cannot be accepted. The Constitutional Court indicated that the scope of intervention for disciplinary purposes on actions and expressions of students pursued outside of institutions' premises is rather narrow. Therefore, sanctions against the actions and expressions that take place outside the institution can only apply if such actions seriously affect the order of the institution. Furthermore, the Constitutional Court indicated that the Applicant shared the news article subject to the complaint without providing any comments. Regardless of the accuracy of the content of the news, merely sharing a newspaper article on social media accounts must not automatically result in a sanction. This will prevent free and open discussion on matters of public concern. The Constitutional Court considered that accepting otherwise would make the existence of freedom of expression questionable. Finally, the Constitutional Court emphasized that the interventions to the freedom of expression of students must be related to the level of education. As the level of education increases, the interventions to the freedom of expression must decrease. Accordingly, different opinions must be tolerated in universities and must benefit from protection of freedom of expression. In light of these, the Constitutional Court decided that the Applicant's right to education was violated, as the regional administrative court was not able to indicate a compulsory social need for the disciplinary punishment and could not provide relevant and sufficient grounds. Conclusion This Decision of the Constitutional Court is especially important as it contains detailed assessments of students' freedom of expression. In this context, it is explained in detail that freedom of expression should have a broad application in universities. Pursuant to the Decision, interventions to the freedom of expression must not eliminate or aggravate the exercise of the right even if the intervention pursues a legitimate aim. Furthermore, it is evaluated that the field of intervention to expressions and actions outside of educational institutions are rather narrow. Finally, sharing news on social media accounts without providing any comments, regardless of the accuracy of the news, should be considered within the scope of freedom of expression.
Anayasa Mahkemesi eğitim hakkına ilişkin yeni kararında ifade özgürlüğüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu Anayasa Mahkemesi yakın zamanda yayımladığı eğitim hakkının ihlaline ilişkin kararı ("Karar") ile öğrencilerin ifade özgürlüğüne ilişkin değerlendirmeler yapmıştır. Karar kapsamında öğrencilerin eğitim düzeyi arttıkça ifade özgürlüğüne yapılan müdahalelerin azaltılması gerektiği ve üniversite dışındaki ifade ve eylemlerine yönelik müdahalelerin kurum düzenini ciddi şekilde etkilemesi halinde mümkün olabileceği değerlendirilmiştir.
Yeni Gelişme Anayasa Mahkemesi'nin öğrenci olan başvurucunun ("Başvurucu") eğitim hakkının ihlal edildiği yönünde karar verdiği 2018/20182 başvuru numaralı 14 Eylül 2021 tarihli yeni Karar'ı ("Başvuru") 24 Kasım 2021 tarihli Resmi Gazete'de yayımlandı. (Karar'a buradan ulaşabilirsiniz.) İhlal Konusu Başvuru Bir devlet üniversitesi öğrencisi olan Başvurucu, öğrencisi olduğu üniversiteye ilişkin bir haberi sosyal medya hesabında paylaştığı için üniversite yönetimi tarafından hakkında soruşturma başlatılmıştır. Soruşturma sonucunda "yükseköğretim kurumu personelinin kurum içinde ya da dışında şeref ve haysiyetini zedeleyen eylemlerde bulunduğu" gerekçesi ile Başvurucu'ya uzaklaştırma disiplin cezası verilmiştir. Başvurucu'nun üniversite yönetiminin kararına itiraz talebi ilk derece mahkemesi tarafından haklı bulunmuş ancak bölge idare mahkemesi üniversite yönetiminin kararını hukuka uygun bulmuştur. Başvurucu, ifade ve basın özgürlükleri ile eğitim ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiği iddiası ile Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştur. Karar Neyi Kapsıyor? Anayasa Mahkemesi Başvurucu'nun iddialarını eğitim hakkı kapsamında değerlendirmiş, yapılan müdahalenin hukuka uygun olması için Anayasa'nın 13. maddesinde öngörülen (i) kanunlar tarafından öngörülme, (ii) Anayasa'da öngörülen haklı sebeplere dayanma ve (iii) demokratik toplumun gereklerine uygun olma koşullarını sağlaması gerektiğini belirtmiştir. Anayasa Mahkemesi, Başvuru konusu müdahalenin 2547 sayılı Kanununun 54. maddesine dayandığı için kanuni olduğunu ve eğitim kurumunun disiplin ve düzeninin korunması amacıyla gerçekleştirildiği için meşru amacının bulunduğunu ifade etmiştir. Demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk değerlendirmesi yaparken ise, müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve başvurulacak son çare olması gerektiğini vurgulamıştır. İlaveten, eğitim hakkına getirilen kısıtlamanın eğitim hakkının yanı sıra ifade özgürlüğü, din ve vicdan hürriyeti, özel hayata saygı hakkı gibi diğer Anayasa ile korunan temel hak ve özgürlüklere etkisinin olup olmadığının da değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Bu hakların kullanılmasını etkileyen müdahalelerin Anayasa'nın 13. maddesine aykırı olacağını ortaya koymuştur. Anayasa Mahkemesi, Başvurucu'nun eğitim hakkına yapılan müdahaleye Başvurucu'nun paylaştığı ifadeler sebep olduğu için söz konusu müdahalenin ifade özgürlüğü ile bağlantılı olduğunu değerlendirmiştir. Anayasa Mahkemesi, eğitim kurumunun disiplin ve düzeninin korunmasının müdahale için meşru bir amaç teşkil ettiğini ifade etmiş ancak bu amacın gerçekleştirilmesi için bireyin ifade özgürlüğünü ortadan kaldıracak ya da kullanılmasını zorlaştıracak bir müdahalenin kabul edilemeyeceğini belirtmiştir. Anayasa Mahkemesi ayrıca, öğrencilerin okul dışındaki ifade ve eylemlerine disiplin amacıyla müdahale alanının oldukça dar olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle kurum dışında gerçekleşen olaylara ilişkin yaptırımlar ancak eylemlerin kurum düzenini ciddi şekilde etkilemesi halinde söz konusu olabilecektir. İlaveten, Anayasa Mahkemesi şikayete konu haberin Başvurucu tarafından hiçbir yorumda bulunulmadan paylaşıldığını belirtmiştir. Haberin içeriğinin doğruluğuna bakılmaksızın bir gazete haberinin sosyal medya üzerinden paylaşılması otomatik olarak yaptırıma maruz bırakılma sonucunu doğurmamalıdır. Bu kamuyu ilgilendiren konularda serbest ve açık tartışmaların önlenmesine neden olacaktır. Anayasa Mahkemesi, aksinin kabulünün ifade özgürlüğünün varlığını tartışılır hale getireceğini değerlendirmiştir. Anayasa Mahkemesi son olarak öğrencilerin ifade özgürlüğüne yönelik müdahalelerin eğitim düzeyi ile ilişkili olması ve eğitim derecesi arttıkça ifade özgürlüğüne yönelik müdahalelerin azalması gerektiğini vurgulamıştır. Bu doğrultuda, üniversitelerde farklı düşüncelere hoşgörü gösterilmeli ve farklı düşünceler ifade özgürlüğü korumalarından yararlanmalıdır. Bu açıklamalar ışığında, Anayasa Mahkemesi, bölge idare mahkemesinin kararda söz konusu disiplin cezasının nasıl bir zorunlu toplumsal ihtiyacı karşılamaya yönelik olduğunu ortaya koyamamasından ve ilgili ve yeterli gerekçe gösterememesinden hareketle eğitim hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Sonuç Anayasa Mahkemesinin bu Karar'ı özellikle öğrencilerin ifade özgürlüklerine ilişkin detaylı değerlendirmeler içerdiği için önem arz etmektedir. Bu kapsamda, üniversitelerde ifade özgürlüğü alanının geniş olması gerektiği detaylıca açıklanmıştır. Karar uyarınca, ifade özgürlüğüne yönelen müdahalelerin meşru bir amaç taşısa dahi ifade özgürlüğünü ortadan kaldırmaması ya da ifade özgürlüğünün kullanılmasını zorlaştırmaması gerekmektedir. İlaveten, eğitim kurumları dışındaki ifade ve eylemlere müdahale alanının dar olması gerektiği değerlendirilmektedir. Son olarak sosyal medya hesabından paylaşılan haberlerin haberin doğruluğuna bakılmaksızın yorumsuz olarak paylaşılması ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilecektir.