an kara / ÖZER GENÇ

Page 1




Özer Genç’in e-yayınevimizde yayınlanan diğer yapıtları: Sen Yağmur Ol (Şiirler): https://issuu.com/emeginsanati/docs/sen_ya__murol-__zer_gen__/1 Diren (Şiirler): https://issuu.com/emeginsanati/docs/__zer_gen__-k__tap-d__ren/1

AN KARA

Özer GENÇ Kapak Düzeni: Özer Genç Yayın, Tasarım ve Düzenleme: A.Z.ÇAMUR Emeğin Sanatı E-Yayınları Emeğin Sanatı E-Kitaplığı 47.. E-Kitap Şiir Dizisi - 34 Mart - 2016

Emeğin Sanatı E-Yayınları Emeğin Sanatı E-Dergisinin yan kuruluşudur. İlgili web adresleri: http://emeginsanatie-yayinevi.blogspot.com http://emeginsanati.blogspot.com http://issuu.com/emeginsanati Emeğin Sanatı E-Yayınları e-posta emeginsanati@gmail.com

adresi:

© Bu e-kitabın tüm hakları Özer Genç’e aittir. Bu kitap ve kitabın özgün özellikleri Emeğin Sanatı kolektifine aittir. Özer Genç’in izni olmadan hiçbir biçimde taklit edilemez, kopyalanamaz, çoğaltılamaz. Ancak kaynak belirtilerek alıntı yapılabilir.


Özer Genç Kimdir?

İstanbul’da doğdu..Trabzon Maçkalı bir babanın oğlu olarak..Aile geleneğinden gelen halk müziği ve horon ortamında yetişti…İlkokuldan sonra çeşitli işlerde çalışarak eğitimine devam etti.Vefa Lisesi’ni ve İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’ni bitirdi. Üniversite yıllarında Kamu sektöründe,askerlikten sonra özel sektörde çalışarak hayatını kazandı,emekli oldu.Çalışmaya devam ediyor… Halkoyunları ve halk müziğine ilgi duydu..Çeşitli kurumlarda bu konularda etkinliklerde yeraldı.Festivallere katıldı.Halkoyunları eğitmenliği yaptı. Bilim ve teknoloji,tarih,sinema,müzik başlıca ilgi alanları oldu.Güler ve Gülin adlarında iki kız babası… Şiir ve edebiyata küçük yaşından itibaren ilgili oldu. Şiir ve Öykü yazıyor…Toplumcu gerçekçi sanat anlayışını benimsedi.Şiirleri çeşitli dergilerde yayınlandı. Fatih Halkevi’ndeki kültür sanat çalışmalarında yeraldı (1970 -1980) ESERLERİ Sen Yağmur Ol – Şiirler Emeğin Sanatı E – Yayınevi Eylül 2013 Diren – Şiirler Emeğin Sanatı E – Yayınevi Ocak 2014 An kara - Şiirler Emeğin Sanatı E – Yayınevi Mart 2016



an kara

bak şu anda tam şurada gözlerine mim koyarken kara ölüm geçti üstümüzden bir kez daha esip duruyor eskiden beri katliam karayeli bu topraklarda yakışı sarmalıyor bedenimizi acısı hep bize anlar bazen yüzyıllara bedeldir unutursam aktarmazsam şerefsizim acını bizi öldürenleri kan teninden fışkırdığında benliğime mıhlanan kara gözlerini geçmişten geleceğe sürüp giden kavgada ölüm ancak bir kez kazanabilir yaşamaksa sonsuz umutları emzirir ben sen biz her şeyiz katiller anlasa da anlamasa da

7


Anı

kar beyaz bir duvak gibi yağdı İstanbul'a dün gece ben sıcak tutan giysilerimin içindeydim sokak çocukları, kuşlar kediler köpekler ve mekansızları bu alemin cevabı belli bilmece ağla gözlerim araba farları doldu kirpiklerime Işıklara bindim ver elini çocukluk günlerim sahi bir zamanlar bu kentte ateş böcekleri vardı kanlı yıllardan önceydi sisli ılık ilkbahar aylarında leylak ve hanımeli kokusuyla eserken bahar yeli murada ermiş genç kızların gözleri gibi ışıl ışıl dans edip göz kırparak bir sevda masalı anlatırlardı

8


Belki

belki yarına katlanamam gel bugün öpelim gözlerimizi belki yarın kulaklarım körelir gel bugün anlatalım tüm hikayemizi belki yarın hiç olmayacak gel bugün sarmalayalım bedenlerimizi 9


Bilmece

ağıtlar ne zaman yakılır hocam çocuklar gömülmeden önce mi gömüldükten sonra mı babaların gözlerine nerede bakılamaz düğün yerinde mi mezarlıkta mı annelerin elleri neden öpülmez sevince ayrılınca sevinince üzülünce hasretlikte ya da gurbette ağlamak gereksiz midir şiir mi sevdadan çıkmıştır savda mı şiirden yumurta tavuk ve devlet bilmecesi bilmece midir

10


cansız

azınlık tedirginliğindedir şiir azabı çeker sözleri susar gözleri delicidir ıslak güz toprağına terkedilmiş bayramı görebilse babasına gönderilecek genç adamın cansız bedeni 'devlet dersinde öldürülmüştür' gömülmesine izin verilmez

11


de hali

düşen sarı yapraklar değilmiş eylül melankolisinin nedeni betonlar içinde sevda hallerindeyiz bulutlar da bizim gibi bu akşam üstü dokunsan ağlayacak yağmur şiir olup yağacak bu kirli coğrafyada ıslanmak eğilimindeyiz ‘işte geldik gidiyoruz’un gitme tarafındayız sokak satıcısı gördüğümüzdeki çocuk sevinçlerimizi anmak bir de anne kokusunu özlemek hallerindeyiz bizi bize tanımlarlar tersinden kinleri binlerce volt düşmanlık yüksek gerilim kablosuna tünemiş serçe keyfindeyiz kızıl bir haziran arka cebimizde ondörtlü namlu gibi belayı beklemek günlerindeyiz betonlar içinde sevda hallerindeyiz

12


Derslik

yazılılarımız iyiydi aslında egemenler bizi sürekli tahtaya kaldırdı eksi sonsuza göndermek için fikrimizi bedenimizi biz de onun öğrettiklerini reddedip bedel ödedik hikayenin özeti budur müfettiş bey amca

13


Elgajiye -Eylem’e teşekkürlerimle-

ağzı kanlı bezle tıkanmış dillerin ikincili yanı başın kuytularda konuşulurmuş habersizsindir anlamazlığından intikam alır bir türküyle genlerine su katılmamış sevdayı gönderir dilin yasaklanmamıştır ya acıtır seni ‘wererê ma wa to zalıma’ siz buralara başka isim vermişsiniz de begim ben Dersim dağlarından çoban İbrahim zalım anasını babasından razılığımı sevdamı hangi dille anlatayım söyleyin ‘wîy limîne derdo derdo’

14


eski

eski kavgaların uzantısısın eski sevdaların yadigarı sen bilmesen de gülümsediğinde yanağında mor güller açar gamzeler selama durur bir de kızıl güller göverir ki ömre bedel işte öyle

15


felek

'Bu dağlar kömürdendir Giden gün ömürdendir Feleğin bir kuşu var Çırnağı demirdendir' masuma ölüm getiren felek pençesi demir değil alçak teknolojiden iştahını kan doyurmaz peki maşası elleri ne renktir? coğrafyam seni feleğe ısmarlamadım her kim nereyi düşlerse oraya gitsin ben Yemen'e döneyim içimde kırılmış redif sesi var

16


gece

'ah leyli leyli' gecelerin karası zaman değişti Anadolu ovalarında Karadeniz dağlarında aylarca birbirini görememekti sevda bu gün yaşanan bambaşka iştir Abidin on beş milyonluk kentte yalnızlığın resmini yapabilir mi sence

17


gibi

içimde zamansız bir sevinç var anne kokusu gibi akasya ağacı gibi nedeni sen değilsin içimde yersiz bir melankoli var ondördünde öpüşmek gibi dayatmalı sınavlardan sonra mezun olmuş gibi dağlara çıkmış gibi ilk kurşunu sıkmış gibi kravatlı haydutlar kan emerken yüzlerine sövmüş gibi ummana dalmış gibi nedeninin sen olmadığını anlamak gibi

18


hasret

o subayın gözlerine mi meftundu sarı yaldızlı meçine mi nerden bileyim görece usulüyle evlendirip atıvermiştir kendini zemini oynak sahnelerden güvencenin çekiciliğine siyah beyaz eski kadının sesindeki Hasret ikide bir dolanıyor dilime ben doğmadan çok önce doğmuş ben yaşarken ölmüş İstanbul şehrinde bu hasreti kim çekmiş dersen bilemem ağır sevdalar kaldı mı hızlı adiliklerin devrinde

19


hesapsız

düşündün mü hiç neden beş parasız günlerinde daha mutlusundur öteki zamanlardan çünkü üç on para öderken sadece işgücünü almazlar insandan çay simit saltanatı romantik değildir asla arayanı azalmış hesapsız şair kuşbakışı okurken yaşamın ayrıntısını onlar ezdikçe daha güzel kokmaktır marifet yüreğinin titreşimi sol major beste yaz ki gönülden gönüle yayılsın öfke soranları azalmış kitapsız şair

20


hüner

kısacık gelip geçtiler mavi gezegenden kötüler de canlıydı zehirli yakışıksız halleri süreğen betonistan'da düşündü çalıştı yazdı iyiler bedeli çirkin kendileri güzel 'insanlık' dediğin onların eseri mavistan olacaksa mavi gezegen onların hüneridir

21


intihar

canilik intiharınızdır vuruldukça, öldükçe birikiriz sabır kınında bilenir niyetimiz

22


iyimser

haydi gel belki renkler değişir griliklerden yeni iyimserliğim olursun bilmeden ben çoktan öğrendim tarihsel iyimserliği oysa bu bambaşka sabaha karşı sarılmalarıyla ve yatağımın sıcaklığıyla ilgili belki türkü söyleriz kafamız dumanlı sarılıp uyuruz öylece

23


kalan

sen eski kavgaların uzantısısın eski unutkanlıkların gencecik ve taze unuttuklarının seni yönetmesine izin verme kalan zamanın kısalığı tek yoksulluğumuzdur fukara sofrasında zeytin tanesi gibi her birimi fazla değerli şiirler daha hızlı yol alır sevgilerden

24


kimse bilmez

yol inşaatlarında çalışan Kürt ameleler gibi şiir ve sevda emekçileriyiz bizim olmayanları da sahipleniriz yaşarız yaşamayız o ayrı konu terk edilmişlikleri toplarız buraların dert çöpleri bizden sorulur da 'kimse bilmez kimse bilmez' yaşamak bir sevdadır aslında farklı renkleri vardır ulaşılamayan acılarla cilveleşir sadece biz biliriz 'kimse bilmez kimse bilmez'

25


mavilim

Fuzûli su diye inler ya 'niye çıktın gurbete' benzetmesini duysa kahrından kasidesiz ölürdü onun takıntısı başka çağlar öncesi bizimki başka zamanın son halinde ne yarimiz aynı ne kavgamız ne de ulaşamadıklarımız ama hepimiz maviliyiz be gözüm mavileşemesek de hadi yine o türküyü söyleyelim birikte

26


müzmin

deprem kuşakları üzerinde geçen bir ömür titreşimler derin ayrıntılarda bir bakarsın ölüm günü çok daha yakındır doğum gününden bin yaşa benim müzmin iyimserliğim

27


on karanfil

kırk yıldır kanayan kızıl karanfillerdi derinimizde arkasında okunmamış destanlar yakılmamış ağıtlar gizli göğsünün sol tarafında kavgamıza dokunan beş parmağın ucunda inadına parıldayan on karanfil şimdi halkların aykırı yürekli kararmamış koca yürekli çocukları kulağımıza fılsıldıyorlar hala sen ister anla ister anlama ‘kin doluyor damarıma’ yüreğinin üstünde beş parmağın ucunda parıldayan on karanfildi ‘iyimserliğimiz tarihseldir’ son karanfil olmayacak inan ki

28


resim

Kazıklı Voyvoda'ya söven memleket insanını maddi manevi kazıklara oturtur yetmedi silindir geçirir üzerlerinden bilmeyenler kader sanır bilenler azaba gönüllüdürler siyah beyaz resimlere bağlanmışlardır teslim olacaklarında akıllarına düşer resimler de başkadır hani bir yanları Akdeniz bir yanları Zigana yılgınlığın başı döner gözlerine bakınca bezginlik kendinden utanır bayrak dikmişlerdir

üstünlerin böğrü ne

29


sabır

kaçıncı gençliği toprağa verişimiz kalanların gözlerine nasıl bakabildik ölüm bize arkadaş mı olmuş ne hala anlayamadığım on yıllardır ağıt marş sonra türkü ve kabristan görevi ey sabır nasıl katlandın bize

30


seçim

senin kaç tane 'bir tanem' in oldu herkesin bir ya da bir kaç tane olmuştur zaman mekan ve insan görecelidir çapkın adamın biri 'oğlum kadınlar seçer' demişti de kafama dank etti 'seni birden fazla kadın seçerse eğer ancak o zaman onlardan birini seçebilirsin' bir mi yanlış tane mi doğru ya da ne yanlış ne doğru değişir ademoğlu seni hiç biri seçmediyse eğer yalnızlık şiirleri sana yazılmıştır 'kara bahtım' türküsü sana yakılmıştır ulaşamadığımız belki de iyi ki kavuşmamışız olandır

31


seng-i mezar

mezar taşlarımız okunaklıdır da okuyamazlar servetperestlik gözlerine perde indirmiştir 'gözleri vardır görmezler' el-ilah tacirleridirler kanlı salyaları kravatlarına damlar sattıklarıyla makara geçerler oysa biz onların gelmişini geçmişini bilenlerdeniz onyedimizde onsekiz sayılıp asılan onaltımızda vurulup onyedimizde ölenlerdeniz

32


soru

mekanda eylül hafta sonu herkes birlikte kimi eşli kimi yalnız kiminin derdi her şey kimin hiç bir şey umurunda değil ayrıca kimi eşli aslında yalnız kimi yalnız gerçekte eşli en derin düşünen gözleri en çok dalan kimdir sence

33


süz

mahsus mahal müdavimiyiz yediveren gülü zulmünüzün ucunda en kızılından ipler elinizde henüz zamane anaforcuları besleme zilyonerler biz hükümlü siz hükümsüz

34


terk

'terk etmedi sevdan beni' demiş usta umarım öyledir önce gençliğin terk eder aynı anneden doğmuşların peşinden gider 'düşme' bir kere 'ne olur beni bırakma' diyen sevgililerin katılır kervana sonra diriliğin terk eder çoluk çocuk sıraya dizilir ve terk edenler suçu hep sana yazar sonrası küfür kıyamet oysa biz sadece yenildik hiç düşmedik ki aynı türküyü söyler yıllardır kalın kafamız aynı davaya hizmet eder

35


tur

bir tur daha atıverdi ihtiyar kutlama kadayıfsız olsun uşşak hüzzam ya da bir kırık hava bizde başa gelen yazılır eskilerin tersine makinemiz pahalı cevherle çalışır gitme günü daha yakınsa doğum gününden defterde kaç boş yaprak kalmış bilinmez içine bişeyler yazılabilmişse kapaklarına takılıp kalmamalısın badireler ağaç gölgesi değil de başımızla gökyüzü ellerimizle toprak yüreğimizle deniz hallerindeyiz türküler eskimiyor biz söyledikçe kirazın fındığın anavatanı katliamların katmerli hüzünlerin ülkesinde siz aşkı zamansız alkolü zamanlı içenler kavgacılar kılı kırk yarıcılar eski mahalle mavracıları çapkın filozoflar sinsi zamparalar anlatıcılar ey cemaatı kafein olmasaydınız çekilmezdi be

36


uyku

halkevinde açlığımızı bastıran ölmek/öldürmek korkusuydu bir de dillerdirilemeyen sevdaların ağrısı evvel zaman içinde Fatih denilen yerde yoldaşlığın doruklarını yaşarsan kara gün dostluğu dedikleri solda sıfır kalır eğitim Hoca'dan çorba paraları Kara Sürmeneli'den iki, üç günde bir doymak saltanatı yünlü, aylı, yıldızlı sobayı unutmuş olamazsın hangi uyku daha huzurludur hafız hangi uyku daha müstehcen gençlikteki mi, yoksa yaşlılıktaki mi hangi taburelerde daha rahat uyunur

37


uzun hava

aslında kadının aradığı belli ya da erkeğin bilenler anlamazlıktan gelir bilerek bilmeyerek sonra şiirler şarkılar türküler ki onlar da anlatamaz asıl meramı sonunda akıllılar bir noktada buluşacaklar elbet ama noktalar farklı yerde zaman denen boyut içinde sonrası mı 'kara bahtım' makamından bir uzun hava anlayana

38


vay

bilmez misin can dostum ne kadar yalnızsan o kadar özgür ne kadar özgürsen o kadar sancılı ve ne kadar sancılıysan o kadar kavgacı kavgasına belasına eyvallah yoksa siz sevdayı kavgasız günlere mi bırakmıştınız ya da tırnak içi sevdalar adına kavgadan mı kaçmıştınız vay olsun size

39


yalnız

bu efkar neden yalnız dalgın genç adam yine mi farelerin terk etti seni.. bu efkar neden yalnız dalgın genç kadın yalanlara mı inandın batmayın her şeye inanmayın

40


yarısı

gece yarısı dosttan gelen merhaba yalnızlığının saçlarını okşar sana 'bir aşk masalından şarkılar söyler' hangi masalımı anlatsam zaman yetmez zaten seni dinlemeye eksiğim yine de gönderdiğin bir yudum sudur yaşasın kehribar devrimi Edip Cansever olsa zenginlik derdi buna

41


yerçekimi

eski saflığımızdan mı sence dayanma gücümüzün yüksekliği baksana nasıl acımasızlaşıyor yıllar biriktikçe insafsız yerçekimi havanın toprağın kirlenmediği suyun zehirlenmediği naif günlerdi aklımız biraz da cahil sevdalarımız acemi yıllar geçip gitti öylece zaman omuzumuzda birikti

42


yerinde

biliyor musun o düşlediğimiz ülke vardı ya hala duruyor orada ayın ondördü gibi yerli yerinde biz eksildik - şimdiliksadece gidenlerin hikayesini dağlara haykır sabır nasılsa dolaşıyor damarlarımızda yaşama nedenimiz budur ölmekle bayılmayı birbirine karıştırmamız bundan acılar kin olup aktarılır mahir ellerinle kurulacak her şey yeniden gidenlerin gençliğini denizlere haykır kalanlar kendini anlatır

43


yetmişsekiz

doktor, avukat, hakim, savcı, iktisatçı olmaya gönderilmişlerdi öldürüldüler sağ kalanlar işkenceye çekildi ameleler hem vardı hem yoktu bakışlarında annebabaların gözlerini yaşamaktı talihsizliğimiz kabristana taşıdık omuzlarımızda Türk bayrağına sarılı bedenleri toprağa gömdük sonra biz de yaşadık be gülüm bayrak yünlüydü inanmadığımız nöbetlerde sıcak uyurduk kalanların kimi alkolik oldu kimi acımasız patron biz o yollara sapmadık aybalam küçüğüm pulim hewalim her dilde acıyı anladık o nedenle parlıyoruz hala insanlığın zamandaki yolculuğunda

44


yüzde beş

sonradan görme gökdelenlerin kibirli sarayların önünde çalkalanırken oltacı Hamdi çinakop istavrit tutar mevsiminde lüfer palamut beş buçuk metrelik teknesi solmuş bayraklı yağmur kar soğuk dinlemez havaya rüzgara bakar bir de dedesinin geldiği kuzeye millet yüzde beş alkollü birayla kafa bulurken yüzde beş bizle maytap geçiyor abi kalkınmaymış ne kalkınması kulampara sarması milletin üstüne ölü toprağı attılar lüfer zokasını yutturup yiv set dağıttılar özetle böyledir durum babamın adı Ali elimden gelen budur uymadı biliyorum Karadeniz’den Akdenize inerken oltacı Hamdi’nin önünden saygıyla geçer Panama’ya giden gemiler

45


İÇİNDEKİLER an kara / 7 anı / 8 belki / 9 bilmece / 10 cansız / 11 de hâli / 12 derslik / 13 elgajiye / 14 eski / 15 felek / 16 gece / 17 gibi / 18 hasret / 19 hesapsız / 20 hüner / 21 intihar / 22 iyimser / 23 kalan / 24 kimse bilmez / 25 mavilim / 26 müzmin / 27 on karanfil / 28 resim / 29 sabır / 30 seçim / 31 seng-i mezar / 32 soru / 33 süz / 34 terk / 35 tur / 36 uyku / 37 uzun hava / 38 vay / 39 yalnız / 40 yarısı / 41 yerçekimi / 42 yerinde / 43 yetmişsekiz / 44 yüzdebeş / 45 içindekiler / 46

46


EMEĞİN SANATI KİTAPLIĞI Şiir-Dizisi: 1. Kalp Örsünde Karanfil — ALİ ZİYA ÇAMUR 2. Arsız Akrostiş — SERKAN ENGİN 3. Diplerin Zirvelere Uçurumlardır Yolu — ADNAN DURMAZ 4. Acının Ucu — HAMZA İNCE 5.Yıldızlı Gece Kanamaları — İRFAN SARİ 6. Öfkeye Tutunmak — ERCAN CENGİZ 7. Semahlar, Horonlar, Gowendler — YAŞAR DOĞAN 8. Militan Bir Ağrı — MELİH COŞKUN 9. Söylenmemiş Sözdeyim — ABDULLAH KARABAĞ 10. Yaralı Ağaç — MEHMET RAYMAN 11. Bahara Gebe Düşlerim — SEVGİNAZ İNAL 12. Dene ve Yenil — U. HİMMET ASLAN 13. Seksen Kere Söyledim — ŞEREF ÖZTÜRK (Usta) 14. Dilbaz Şiirler — SERKAN ENGİN 15. Yıldız Dalı Yasaklı Gönül — ABDULLAH KARABAĞ 16. Her Şiirin Uyaksızı — SERKAN ENGİN 17. Umut Her Şeydir — ABDULLAH ORAL 18. Gölgemi Sildin Gölgemden — DURAN AYDIN 19. Ah — GÖNÜL ÜLKÜ DİLEK 20. Beynimdeki Meşale — ABDULLAH ORAL 21. Kalbim Irak-Gönlüm İsyan — ADNAN DURMAZ 22. Kıssadır Hayat — M. ŞEHMUS GÜZEL 23. Erotik Şiirler Atlasım — SERKAN ENGİN 24. Her Şiir Bir Aşka Temelli Gelir — BÜLENT AYDINEL 25. Sen Yağmur Ol — ÖZER GENÇ 26. Tartıya Kalan Düşler — ABDULLAH KARABAĞ 27. Öfkeye Tutunmak(2. Baskı) — ERCAN CENGİZ 28. Yıldızlı Gece Kanamaları (2. Baskı) — İRFAN SARİ 29. Diplerin Zirvelere Uçurumlardır Yolu(2. Baskı) — ADNAN DURMAZ 30. Diren — ÖZER GENÇ 31. Arsız Akrostiş(2. Baskı) — SERKAN ENGİN 32. Kalp Örsünde Karanfil(2. Baskı) — ALİ ZİYA ÇAMUR 33.An Kara – ÖZER GENÇ Anlatı Dizisi: 34. Ofire Yolculuk (Öykü) — MUHAMMET DEMİR 35. Uysal Cinayetler(Roman) — SERKAN ENGİN 36. Hayatın Sesleri ve Yüzleri(Öykü) — ERDOĞAN TEZGİDEN 37. Cumartesi Anneleri(Oyun) — ADİL OKAY 39 Sessiz Bir Yolculuk — YAVUZ AKÖZEL 40.Tekel İşçisi Bir Kadının Uyanışı(Oyun) — ADİL OKAY 41.Paris’in Nabzı Metroda Atar(Tarih-Gezi-Anı) — M. ŞEHMUS GÜZEL Düşünce Dizisi: 42. Gölge Boksu — SERKAN ENGİN 43. Umut Sarkacında Yaşam — ALİ ZİYA ÇAMUR 41. Emeğin Sanatı Yazıları — ALİ ZİYA ÇAMUR 44. Kapitalizmin Kalesi Dostoyevski – YAVUZ AKÖZEL 45. Köy Enstitüsü Tartışmaları Ve Can Yücel'e Yolculuk – YAVUZ AKÖZEL 46. Gölge Boksu(2. Baskı) — SERKAN ENGİN 47. Çok Kül-türlü-lük – M. ŞEHMUS GÜZEL


An kara Özer Genç geçmişten geleceğe sürüp giden kavgada ölüm ancak bir kez kazanabilir yaşamaksa sonsuz umutları emzirir ben sen biz her şeyiz katiller anlasa da anlamasa da


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.