Editie 248

Page 1

Türkçe ve Hollandaca aylık enformasyon gazetesi / Maandelijks informatieblad in het Turks en Nederlands

Sevgiye, Özgürlüğe, Adalete; Barışa...

Mart/Maart 2019 yıl/jaar 20 sayı/editie 248

e-mail: dogus@dogus.nl www.dogus.nl

nlar a m ü en sl “M ü ” e m r i n d “oku laşınca, uzak e d i l i m rd a n onla laştı” uzak S 18

kale k a n Ç a i ve r Z a fe e t Ak i f m Meh y Erso ı anıld S 07

>>

>>

Sandığa küslük, Hollanda’yı aşırılara emanet etti

BEDEL ÖDEMEYE HAZIR OL!

Miraç Kandili’nizi tebrik ediyor, bütün insanlığa huzur, refah, barış ve adalet getirmesini diliyoruz... >> S 205-21

HOLLANDA İTİDALİ, TÜRK CESARETİ... Köse Hukuk Bürosu

Bree 35A - 3074 BB Rotterdam Telefon: (0031)10-215.13.11-Fax: (0031)10-486.45.64 E-posta: info@koselaw.nl - www. hukukburosu.nl EINDHOVEN MEVLANA İÇİN SEFERBER OLUNDU

S 08

“DE-OPTIEK GÖZLÜK MAĞAZASI KLİNİK GİBİ ÇALIŞIYOR”

“KONUŞMA BOZUKLUKLARINDA ERKEN TEŞHİS ÇOK ÖNEMLİDIR”

S 15

S 16

Faaliyet alanlarımız Şirketler / İşletme Hukuku Kira Hukuku Oturum ve Vize Sözleşme Hukuku Uluslararası İhtiyati tedbir Para Tahsİlİ ve İcra Takİbİ Uluslararası Tahkim Kurulları / Mahkemeleri Aile Hukuku ve boşanma davaları Yabancılar ve Göçmen Hukuku Sosyal Güvenlik Hukuku Yurt dışı mal varlığı araştırması

TUBA HOME ROTTERDAM’DA HİZMETE AÇILDI

S 21

HTİKDF, ÖNCEKİ VE YENİ YÖNETİCİLERİ BULUŞTURDU

S 24


02 yayın odası

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 248 -Mart/Maart 2019

redactie

Adnan Şahin

Editör’den

adnan@dogus.nl

Bir Ayda İki Seçim ve Sonrası...

D

eğerli okurlarımız, geride bıraktığımız mart ayı âdeta seçim arenası gibiydi. Önce 20 Mart’ta Hollanda’da İl Genel Meclis Yönetici seçimleri yapıldı. Aslında mahiyetini pek kavramadığımız Bölge Yönetimi ve Sular İdaresi seçimlerinde çok fazla heyecanlanmadığımız ortaya çıktı. Bilhassa “Waterschap Algemeene Bestuur” Sular İdaresi genel yönetimi seçimleriyle alakalı bir hayli kafa karışıklığı yaşadık. Doğrusu onun ne işe yaradığı konusunun tam olarak kavranmış olduğunu sanmıyorum. Ama bölgeler için önemli kararların alındığı, bilhassa çok yüksek meblağların, dev yatırımların olduğu bir oluşumdan bahsediliyor. Hollanda’da bulunan 12 bölgede ilk defa bu seçime katılan DENK partisi; sandıkların ilk açılmasıyla gayriresmî sonuçlara göre Birinci Meclis’e (Senato) bir temsilci gönderiyor olduğunu duyurdu. Hatta bunun ikiye çıkabileceği dahi söylendi. Bu Hollanda devlet televizyonunda da bu şekilde açıklandı. Ancak ilerleyen saatlerde bunun böyle olmadığı anlaşıldı. Böylece ilk sonuçların çok güvenilir olmadığı da anlaşıldı. Aslında DENK adına seçmen tabanına baktığımızda onu destekleyenler kesiminde Birinci Meclis’e 1, hatta 2 üye çıkarabilecek potansiyel vardı ama bunun harekete geçirilmediği anlaşıldı. DENK’in Birinci Meclis’e bir tane de temsilci gönderememesi seçmenlerini elbette üzdü ancak bu seçimde ortaya çıkan bir başka sonuç, yabancıları ve bilhassa Müslümanları daha da çok üzdü. Aşırı sağcı bir partinin hiç beklenmedik bir şekilde bu seçimlerde büyük bir sıçrama yaparak Birinci Meclis’e girmesi Hollanda seçmeninin ne kadar değişken bir tutum içinde olduğunu göstermiştir. Bu da, Hollanda’da yapılacak seçimlerin sürprizlere ne kadar açık olduğunu gözler önüne sermiştir. Hayırlı olur inşallah... Hani yüce Mevla’mız “Sizin “Hayır” bildiğinizde Şer,

“Şer” bildiğinizde de hayır olabilir” bizi uyarmaktadır ya, biz de ona dayanarak “hayırdır inşallah” diyoruz. Birinci Meclis’te çoğunluğu kaybeden hükûmet, sorunları nasıl çözecek bekleyip göreceğiz. Bir erken seçim dahi konuşulabilir. Ve mart ayının tam sonunda Türkiye’deki yerel seçimleri izleyerek heyecanlandık. Oy kullanamadık ancak yine de heyecanı, üzüntüyü, sevici iliklerimize kadar yaşadık. Sonuç da, ülkemizde önemli icraatlar yapma yetkisini eline alan yerel yöneticiler seçiliyor. Bu seçimde taşlar yerinden oynadı. Bazı önemli büyük şehirlerde yönetim el değiştiriyor. İzmir, Ankara, Adana ve Antalya’nın yanı sıra İstanbul’da tam bıçak sırtında duruyor. Yazımızı yazdığımız 1 Nisan günü henüz YSK’nın İstanbul ile alakalı resmî sonuç açıklaması olmadı. Bu arada Hem Binali Yıldırım hem de Ekrem İmamoğlu İstanbul’u aldıklarını ilan ettiler. Henüz açılmadık sandıkların olduğu söyleniyor ancak ibrenin İmamoğlu lehine işlediği görünüyor. Birkaç tatsız olay dışında fazla bir taşkınlığın olmaması sevindiriciydi elbette. Biz her halükârda seçim sonuçlarının ülkemize hayırlar getirmesini diliyoruz… Hollanda’ya dönecek olursak bahar havasının bir gelip bir gittiği günleri yaşarken yine dolu dolu bir gazete ile karşınızdayız. Köşe yazarlarımız birbirinden güzel, birbirinden değerli yorumlarıyla çeşitli konularda sizler için yazdılar. Her birini okuyup istifade edeceğinizi umuyorum. İçinde bulunduğumuz üç ayların, onun da içinde bulunan kandillerin mübarek gün ve gecelerin hepimiz ve tüm insanlık için iyilik güzellik ve mutluluk vesilesi olmasını diliyorum. Her önemli dosya konumuzda olduğu gibi bu sefer de, seçim sonuçlarını değerlendirmeleri ve gözlemlerini bizlerle, sizlerle paylaşmaları için STK temsilcilerine mail yoluyla çağrıda bulunduk. Her zaman olduğu gibi çoğu yine çağrımızı duymazdan geldi. Çağrımızı duyan dostlarımızın gözlemlerini sayfalarımızın arasında bulabilirisiniz... Sizin de görüşlerinizi önemsiyor ve paylaşmak üzere her zaman olduğu gibi bekliyoruz. Yeniden birlikte olabilmek dileği ile hepinizi yüce Allah’a emanet ediyorum.

“Doğuş 20. Yıl Panelleri”ne Davetlisiniz!.. Nisan Ayı Paneli -3“Sosyal Medya ve Toplumun

Değişimi”

- Taziye...

Üyelerimizden Halil Pala, Seadet Yanmaz, Asya Aykuter Budak vefat etmişlerdir. Merhum ve merhumelere Allah’tan rahmet, kederli ailesi ve sevenlerine sabır ve başsağlığı dileriz. Mekânları cennet olsun.

Bütün panel bilgi ve duyurularını, yer-tarih ve zamanını; katılım için başvuruları www.dogus.nl üzerinden öğrenebilir, yapabilirsiniz.

Yenilikçi ve başarı odaklı hizmetler sunma anlayışıyla hareket eden Av. Dilek Sarıkaş ve Av. Ali Agayev, “Sarikas & Agayev Avukatlık Bürosu” birçok hukukî konularda avukatlık ve danışmanlık hizmet vermektedir. Hukuksal sorunlarınız için bizimle irtibata geçebilirsiniz!

Faaliyet alanlarımız: Oturum Davaları Mesuliyet İş Hukuku Sözleşme Hukuku Sosyal Güvenlik Hukuku Yabancılar Hukuku Kira Hukuku Vize Hukuku Aile ve Boşanma Hukuku


hukuk 03 juridisch

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 248 -Mart/Maart 2019

AYNA

kochavva@live.nl

“Dünya insanını barışa davet eden bir dinîn mensupları olarak haklı gururunu yaşayabiliriz.”

Seçimlerin ardından

H ki de...

................... Çılgın gençlik geliyor değil, geldi...! Gün geçmiyor ki, gençler elinde heba olan gençlik dramları seriliyor önümüze. Neden? Yayımlanan çete dizileri, polisin dahi çözemediği/bulamadığını bulan programlar, vahşice öldürme oyunları vs. olduğu sürece gençlik çılgınlaştıkça çılgınlaşacak. Çözüm elbette eğitim sisteminin millileştirilmesi, TV ekranlarında ki programların, dizilerin dizginlerini çekerek tekrar milli değer yargılarımızı anlatan dizi ve programların yapılması yönünden çalışmalar yaptırılmalı. Bunun içinde halk elini taşın altına koyup, yetkileri harekete geçirmek için bir şeyler yapması gerekiyor. Vakit geçmeden, geç kalmadan, gençlik heba olmadan... ......... Hey yavrum hey Bir camiye girerek ibadet eden Müslümanları şehit eden, Yeni Zelanda’daki yaşanan terör olayı, bireysel olmadığını teröristin yazdığı 73 sayfalık manifestosundan ve kullandığı silahların üzerinde yazılan yazılardan,

“Seçimlerde, Müslümanlar olarak merkezde olmalıyız!”

D

ollanda’daki seçimler bir varmış bir yokmuş gibi geldi geçti. Çıkan sonuç, biz azınlıkları epey zorlayacak gibi. Allahuâlem tabi

Seçim komitesi olarak gece saat 02.00’ye kadar oyları saydık, belediyeye bildirdik. Sayılan oy pusulalarını kutulara yerleştirerek güvenliğe teslim ettik. Sonrası mı? Sonrası; Türkiye seçimleri için yüzlerce km yol yapanların, kendi yaşadığı ülke seçimleri için evlerinden 50-100 metre öteye gitmediğini gördük. Aşırı sağ partiler oylarını tavan yaparken, azınlığın sesi, kulağı olmaya aday olan partiler pek de bir yol kat edemediler. Oysa çok da güzel gece gündüz, var güçleri ile seçim çalışmaları yapmışlardı. Buradan hepsini yürekten tebrik ediyorum. Evde oy kullanmak için kılını kıpırdatmayıp, sosyal medyada ırkçılığa veryansın eden vatandaşlarımıza da şunu hatırlatmak istiyorum; 1 ay tatilde Türkiye’de iseniz, 11 ay Hollanda’dasınız...!

Görüş

Havva Koç işaretlerden anladık. Anlamak, duymak istemeyenlere de “hey yavrum hey” diyorum... Biz Müslümanlar öyle muazzam bir dine mensubuz ki: Savaşta bile Müslüman askerlerin, hiçbir inancın mabedine, din adamına, kadınlara, yaşlılara, çocuklara, hayvanlara, bitkilere, savaşmayan kimseye dokunmaması gerektiğini emredilir. Dünya insanını barışa davet eden bir dinin mensupları olarak haklı gururunu yaşayabiliriz. Eylem öncesi yazılan manifesto ile eylemin yapılış tarzının başkalarını da özendirmeyi hedeflediğini anlamak için kâhin olmaya gerek yok. Lakin ava giderken avlanmak bu olsa gerek ki; binlerce insanın İslam’ı araştırmasına, genciyle, yaşlısıyla oluk, oluk topluca cami içine girmesine, gayrimüslimlerin cami etrafında güvenliğini sağlamak için göğüslerini siper edişlerine vesile oldu. Birde şunu söylemeden edemeyeceğim, söyleyin o şahsa ki; Müslümanlar camide ölmek için dua bile ederler. Neden? Çünkü Allah’ın evinde, yine Allah için öldürülmek bizler için şereftir, onurdur... Kimse bu olaydan sonra camiye gitmeye korkmadı, tedirginde olmadı. Aksine camiye gidenlerin sayısı arttı. ............. Jacinda Ardern Keşke dünyayı yöneten sen olsaydın be güzelim..!

eğerli Kardeşlerim, malumunuz olduğu üzere Hollanda’da 20 Mart 2019 tarihinde Eyalet/İl Genel Meclis Üyeliği seçimleri

yapıldı, “Provinciale Staten Verkiezingen” dediğimiz bu seçimler aslında yaşadığımız şehirlerdeki İl Meclislerindeki önemli kararların alındığı temsilcilerin seçilmesi ve Hollanda’da Birinci Meclis (Senato - Eerste Kamer) dediğimiz üyelerini de seçmektedir, onun için çok önemli bir seçimdir. Seçim sonuçlarına baktığımızda Hollanda genelinde her zaman olduğu gibi seçime katılım, beklenenin altında gerçekleşti ve % 56 oranında halk sandık başına giderek oy kullandı. Seçim sonuçlarına göre Hollanda’da aşırı sağcı bir parti hem il meclislerinde hem de Birinci Mecliste (Eerste Kamer) en çok sandalye kazanan parti oldu. İktidarı oluşturan 4’lü koalisyon partileri mecliste çoğunluğu kaybetmiş oldu. Ancak genel manada diğer partiler de oy kaybına uğradılar. Sadece Yeşil Sol (GL) partisi oylarını artırmış oldu, ayrıca Müslümanların ve Hollanda halkının haklarını temsil eden Nida, Denk partisi de Zuid, Noord, Flevoland, Utrecht eyaletlerinde toplamda 4 sandalye kazanmış oldular ancak senatoya giremediler. Hollanda İslam Federasyonu olarak Hollanda’da yapılan her seçime azami derecede önem veririz, bu eyalet seçimine de önem verdik; tabanımızı, üyelerimizi, cemaatimizi, yöneticilerimizi siyasal katılıma teşvik ettik. Sandığa gitmeleri için gerek Cuma namazlarında gerek toplantılarımızda hassasiyetle vatandaşlık görevimizi yerine getirmeye çağırdık. Yaşadığımız Hollanda’da her alanda Müslümanların toplum içerisinde yer edinmesi, katkı sağlaması için mutlaka seçim sandığına giderek hür iradesiyle oyunu istediği partiye veya kişiye kullanmasını rica ettik. Ancak yine üzülerek belirtelim ki biz Müslümanların genel manada yeterince oy kullanmadığımızı görmekteyiz. Bütün seçimlerde Müslümanlar olarak bizler mutlaka işin merkezinde olmalıyız,

Mehmet Erdoğan (NIF) yaşadığımız bu ülkeyi sahiplenmeliyiz her merhalede üzerimize düşen vazifeyi yerine getirmeliyiz; çünkü Müslümanlar artık Hollanda’nın ve Avrupa’nın kalıcı ve aslî unsurlarıdır. Hollanda ülkesi ve yaşadığımız şehirler bizim ülkemiz ve evimizdir. Ayrıca dünyada ve Batı Avrupa’da islamafobik söylem, eylem ve çalışmaları zirve yapmıştır. Yeni Zelanda’da Cuma namazında 2 camiye bir teröristin saldırması sonucu 51 Müslüman kardeşimiz vefat etmiştir Allah gani gani rahmet eylesin yaralı olan kardeşlerimize de şifalar ihsan eylesin. Bu yapılan saldırının karşısında ne yazık ki Batı Avrupa ve Dünya ülkeleri yeterince tepkisini göstermemiştir neticede ölen Müslüman olunca maalesef durum böyle olmaktadır. Ayrıca Hollanda seçimine 2 gün kala bir kişinin Utrecht şehrinde bir tramvayda rast gele ateş ederek 3 kişiyi öldürmüş bazı insanları da yaralamış olması ve aynı zamanda bu kişinin bir Türk olması da Türk toplumunu ve Müslümanları töhmet altında bırakmıştır. Henüz bu olayın iç yüzü ve nedeni ortaya çıkarılmadan “terör olayı” olarak yansıtılması da üzücüdür. Ne yazık ki bu olay da ırkçı sağcı partilere oy kazandırmıştır. Yine de ümitsiz değiliz ümitvarız. Hollanda’da yapılan bu seçimlerinin Hollanda halkına ve Hollanda’daki biz Müslümanlara hayırlı olmasını temenni ediyorum, Yüce Allah, kötü insanların, İslam düşmanlarının şerrinden bütün Müslümanları korusun. Allah’a emanet olun. Hollanda İslam Federasyonu Başkanı

HUKUKSAL KONULARDA HER ZAMAN YANINIZDAYIZ!

Çalışma alanlarımız: Yabancılar Hukuku (Oturum, Vize sorunları) İş Hukuku (İşten çıkarılma, iş sözleşmeleri vs.) Aile Hukuku (Boşanma, nafaka, mal rejimi vs.) Kira Hukuku (Kira sözleşmeleri vs.) İcra Hukuku (Alacak-verecek, tahsil davaları) Sosyal Güvenlik Hukuku (işsizlik - hastalık ödemeleri vs.) Schiekade 560, 3032 AZ Rotterdam Tel: 010-4655115 Fax: 010-4657753 E-mail info@erasmusak.nl www.erasmusak.nl

mr. Ş. Süzen-Akdemir mr. M. Gümüş


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 248 -Mart/Maart 2019

nieuws

04 haber KALEMDÂR

oflaz-aliya@hotmail.com

Mehmet Şükrü Oflaz

Nâgehân ol şâra vardım... Mustafa Kutlu Bey bir yazısında, köyden şehre bineğiyle işlerini görmek için giden bir insanın, yol boyunca temaşa imkânına sahip olacağını ve bunun aynı zamanda bir kemal yolculuğu olabileceğini ifade etmişti. Yol boyunca Hak’kın yarattığı ve gözümüze ilişen her ne varsa, bütün bunların bizi terbiye edeceğini söyleyebiliriz. Zamanın akışı, mevsimlerin değişimi, gördüğümüz bir güzellik, bir canlıyı temaşa etmek ve gönül hoşluğuna ermek bizi pekala yüceltebilir. Burada hız yok. Bir an önce olsun diye bir konu yok. Yani karşılıklı bir saygı var ortada. Bu saygı hali, neyin ne olduğunun anlaşılması ademoğlunu arif kılıyor. Marifet bir umman, ondan her kim nasiplenirse, ona kapılar açılır. Tabi bu daire olarak devam ederken, beraberinde yücelmeyi, kemali getirir. Şehirde yaşayan bizlerin, yukarıda ki durumdan nasipsiz olduğumuz aşikâr. Varlıkla iletişimimiz sahih anlamıyla yok. Ya da belirlenmiş bir iletişim mevcut. Şehir dediğime bakmayın, zira şehir hayatın akışı içinde, insanı inşa eden bir aşama idi. Bir üst basamak. Şimdi bizler modern şehirlerde yaşıyoruz. Bu şehirlerde varlıkla iletişimimiz, sorunlu. Bu hem bizden, hem modern şehrin kendinden kaynaklanıyor. Ya da şöyle diyelim, şehir bizim gönlümüzün içinde, zihnimizin içinde olanların müşahhas hale gelmesidir. Dolayısıyla şehirde olup bitenler, içimizde olup bitenlerin gölgesidir. Küp içinde ne varsa onu sızdırır. Belirlenmiş bir iletişim dedim, buradan devam edeyim. Bir aralar “Artık dünya bir köy oldu” diye bir cümle kurulurdu. Bu iletişimin geldiği yeri işaretleyen bir teşbihti. Artık insanlar, iletişim vasıtalarıyla çok kısa sürede sesli ve görüntülü

bir şekilde iletişim kurabiliyor. Köy yeri gibi, herkes herkesten haberdar. Dünya bir köy oldu. Doğru, çok doğru. Dünya bir köy, insanlar köylü. (Burada köyü ve köylüyü küçümsediğim anlaşılmasın). Ama kaybettiğimiz şehir oldu. Hayatın akışında bir üst basamak ortadan kalktı. Dolayısıyla fasid bir dairenin içine mahkum olduk. Burada bizi, şehre iletecek insanlığımızın isyanını engellemek için ise sanal bir hayat inşa edildi. Sahihliğin ve sahiciliğin ortadan kalktığı sanal bir hayat.” “Ben ilim şehriyim. Ali de onun kapısıdır. İlim isteyen kapıya gelsin.” sözünü veya “Nâgehân ol şâra vardım ol şârı yapılır gördüm / Ben dahî bile yapıldım taş ü toprak âresinde” diyen Hacı Bayram Veli’nin (k.s) nefesinin bizde bir karşılığı maalesef yok. Zira bu sözlerle muhataplık kurabilecek temaşayı, zevki perdeleyen sanal bir hayatı yaşıyoruz. Bu köşede pek çok defa bu konulara değinmeye çalıştım. Bu köye dönen dünyadan bende azade değilim. Lakin ters giden işler var. Bunu müslümanca irdelememiz gerekiyor. Bizlerde, hakim kılınan sanal dünyanın ve oyuncaklarının müşterisi olduk. Bu basite alınacak bir durum değil. Müslümanca yaşamak gayreti, hem hayatımızda hem zihnimizde örselenerek tard edilmeye çalışılıyor. Bazen iyi niyetle! yapılan işlerin bizi değerlerimizden uzaklaştırdığına şahit oluyoruz. Kendimizin, diğer insanların, gözümüzden kaçırılmaya çalışılan gerçek hayatın içine dönebilmek için gayret göstermeliyiz. Sosyal medya üzerinden değil. Hayatın içinde yer alarak. Sanal olarak tarlada ekim olmaz, dikim olmaz, hasat olmaz. Ahiret yurdunda alacağımız mahsulün ekimini yapmak için toprağa, kendimize, şehrimize, medeniyetimize dönmeliyiz. Ama nasıl olacak bunlar diye sorulduğunda, niyet ederek, besmele çekerek ve bir adım atarak diyebilirim.

Seçim değerlendirmesi

“Böyle devam ederse daha çok ‘ahlar vahlar’ çekeriz” 20 Mart seçimlerinde kazanan aşırı sağcılar, kaybedenler arasında ise Türklerin umudu DENK Partisi de var! Hollanda’da 20 Mart’ta 12 eyaletin yönetimlerini belirlemek için sandık başına gidildi. Seçimlerin resmî sonuçları açıklandı. Resmî sonuçların açıklanmasıyla birlikte net tablo da önümüze kondu. Yüksek Seçim Kurulu’nun verilerine göre, seçimin kazananı aşırı sağcı partiler oldu. Göçmen azınlıklar açısından bakıldığında ise DENK Partisi kaybetti! Nasıl mı? Ülke genelinde oy kullanma hakkına sahip olan Türk kökenli Hollandalı sayısı 230 bin. Seçim sandığına gidip oy kullanan Türk kökenli seçmen sayısı ise 107 bin 464. Oran olarak yüze 46,7. Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk öncülüğündeki DENK Partisi’ndeki adaylarına verilen toplam oy sayısı 121 bin 740. DENK Partisinin adaylarından Türk kökenli adaylara verilen oy sayısı ise 60 bin civarında. DENK Partisi haricinde diğer partilerden 12 eyalette farklı partilerden aday olan Türk kökenli adaylara verilen toplam oy sayısı ise 46 bin 594. Yani, sandık başına giderek oy kullanan 107 bin 464 Türk kökenli seçmenin yüzde 55,8’i oylarını DENK Partisi’ne verdi. Geriye kalan yüzde 44,2 oranındaki Türk kökenli seçmenler ise DENK Partisi’nin haricinde diğer partileri tercih etti. Şimdi cevap bekleyen bir çok soru var. Mesela; Türk kökenli seçmenlerin yüzde 53.3’ü neden sandığa gidip oy kullanmadı?

Fatih Özyar Oy kullanan Türk kökenli seçmenlerden yüzde 44,2’si neden diğer partileri seçti? DENK Partisi’nin Türk basınından uzak durma tercihi doğru bir karar mıydı? Böyle önemli bir seçimde Senato’da en azından bir temsilcimizin olması daha iyi olmaz mıydı? Seçim kampanyalarında eksiklik nerede yapıldı? Acaba, belediye seçimlerinde yerel yönetimlere DENK Partisi listesinden girmeyi başaran meclis üyelerinin siyasi tecrübesizliği DENK Partisi’ni olumsuz yönde mi etkiledi? Yoksa, ‘göçmen seçmen cepte, şimdiki hedefimiz Hollandalı seçmen’ düşüncesi mi DENK Partisi’ne hâkim oldu? Yoksa, DENK Partisi’nin Temsilciler Meclisi’ndeki tutumu mu? İşte bu ve bunun gibi cevap bekleyen bir çok soru. Tüm bunlara rağmen, başta sandığa gitmeyen Türk seçmen de kendini sorgulamalı! Neden sandığa gitmiyoruz? Aşırı sağcılar sokağa, sandığa koşuyor. Biz ise evde, kahve köşelerinde oturup Olup biteni seyrediyoruz Olup bittikten sonra da Ahlar vahlar çekmeye devam ediyoruz Böyle devam ederse de çok ahlar vahlar çekmeye devam ◄◄ ederiz. Ne diyeyim!!!!

Fanilik beşiğinde, bu dünyanın geçici bir yurt olduğunu unutturan ve sinsice kulağımıza fısıldanan masalların ayartıcılığından kurtulmak için, işe koyulmalıyız. Konuşmayı bırakıp iş yapmalıyız. Efendimizin kurduğu şehre, içimizde o şehri yeşerterek yürümeliyiz. Yol boyunca bizi temaşa edecek ademlere dirilişi aşılamalıyız. Dirilmeliyiz, ölmemeliyiz. Zira baki olan, galip olan yalnız Allah’tır.


prizma 05 prisma

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 248 -Mart/Maart 2019

ANALİZ

ergunmadak@hotmail.com

Ergün Madak

G

Bir paranoyağın, masum insanları gözünü kırpmadan, sanki bir bilgisayar oyunundaki gibi öldürmesine mi? Yoksa ‘sabır’ dileyenlerin neden ve nereye kadar sabır dilediklerindeki açmazlığa mı? Yani Allah için çalışıyor, her gün olmasa da her hafta inancın için taş üstüne ufacık da olsa taş mı koyuyorsun? Kendin okuyor musun? Okumuyorsan camii ya da derneklerde çocuk mu okutuyorsun? Ya da sadece lokallerde oturup zaman mı öldürüyorsun? Böyle olaylar olduğunda ise ‘ah vah’ etmekten başka sadece ‘sabır’ mı diliyorsun? Eğer Allah için bir şeyler yapıp ‘az kaldı, biraz daha sabret’ diyorsan, tamam bekleyelim şafağın sökmesini. Ama kılını kıpırdatmıyorsan, hangi sabır? Afganistan, İran ya da başka bir ülkede, camii ya da toplantılara canlı bomba olarak saldıran Müslüman kılıklı adamlarla, bu adam arasındaki tek farkın kimlikleri, tek ortak noktanın ise Müslümanları öldürdükleri sonucu çıkıyor. En acı olanı ise, sonuçta öldürülen insanların silahsız, masum olmaları. Silahsız, masum olmayı bu tür saldırıların hepsi için genelleştirebiliriz: Ankara’da, İstanbul’da, Oklahoma’da, Paris’te, Cakarta’da yapılan bütün saldırıların ortak noktası hep aynı: paranoyak siyasi düşüncelerin, paranoyak taraftarlarının gerçekleştirdiği ‘ideolojik’ hareketlerden başka bir şey değil. Ama ortak olmayan başka bir şey var. Bu tür eylemlerin hepsine ‘terör’ demeyip, Müslümanlar öldüğünde ‘saldırı-attack’ demekle yetinen Batılı medya da var. Eh, o da onların ikiyüzlü, seçici dünya görüşleri. Bize düşen, tüm dünyaya kendimizi ispat etmek değil, bu sadece Don Kişot’luk olur. Çünkü önyargıları yıkmak, bir kayayı suda eritmekten daha da zor. Ya da mümkün, eğer taş yapınız biraz kireç barındırıyorsa.

info@erasmusak.nl

Mine Gümüş

Yeni Zelanda ve İçten İçe Kritik Bakış

ünlerden cumaydı ve her zaman olduğu gibi ‘hayırlı cumalar’ mesajları gelmeye başlamıştı. O cuma evde olduğumdan kendi başıma kahvaltı yaparken bir yandan da telefona bakıyordum. Saat 11:00’e doğru mesajların içeriği değişmiş, ‘sabır’ amaçlı mesajlar gelmeye başladığında, bir şeylerin iyi gitmediğini sezmiştim. Daha kahvaltıyı bitirmemişken, bir başka dost grubundan saldırının sansürsüz videosu gelmiş ve izlemeye başlamıştım. Boğazım düğümlenmiş ve sofradan büyük bir üzüntüyle ve çok karışık duygularla kalkmıştım. Neden ya da nelere üzülüyordum?

Haklarımız

O zaman bir yargıya sahip olabilir, ama dış dünyaya da göz ve kulaklarınızı kapatmazsınız. Allah insanları farklı milletler olarak yarattığı gibi, insan inanç algı seviyesi de farklı farklı olarak yaratılmış. Kimi sadece duyduğuna inanır, yeni şeyler duymak istemez, duyduklarında ise tepki verir. Kimi ise hem duyar, hem okur, ama sadece kendi dünyasına algısı açıktır. Kimi de hem içeriye hem de dışarıya açıktır. Ama kendi inanç ilkelerine vakıf değilse ve dış dünyayı da okumaya başlarsa kafa karışıklığı ve gel-gitler yaşar. Bundan bir kaç ay önce, Dücane Cündioğlu ile yapılan bir röportajı izlediğimde şuna benzer cümleleri duymuştum: ‘diktiğim binayı yıktım, şimdi bir gecekondu dikiyorum ve her tuğlasını özenle seçiyorum.’ Kendisini çok yakından takip etmememe rağmen, ifade ettiği dili çok beğendim. Binaları yıkıp, yeniden başladığını söyleyebilmek bile bir erdem. Bir başka erdem Joram van Klaveren. (‘t Kennishuys. com yayınevinden ‘Afvallige’ kitabı yayınlandı.) Allah’ın nelere kadir olduğunun minicik bir göstergesi Joram. Erdemi ona iltifat eden Allah’a da şükürler olsun. Hz. Muhammed’i eleştiren bir kitabı yazmak için yola çıkacaksınız, sonra da kelime-i şehadet getireceksiniz. Herkesi mutlu eden bir gelişme idi. Joram için asıl mücadele şimdi başlıyor. Kendisi ile röportaj yapan Selahaddin’e ibadet edebilmesi için sureler öğrenmesi gerektiğini söylüyordu. Sıfırdan başlayacak, bizi tanıyacak, bazen çok mutlu olacak, bazen de hayal kırıklıkları yaşayacak, bizim yaşadığımız gibi. Doğuş ailesi olarak İslam’ı tercih eden Hollandalılarla yapılan röportajları düzenli aralıklarla yayınlıyoruz. Hepsinin genel olarak ortak noktası, bir keşif sonucunda İslam’ı tercih etmeleri. Hepsinin kendine has keşifleri var ve sonuç olarak Müslümanlığı tercih ediyorlar. Ama asıl hayat bundan sonra başlamıyor mu? Hayatı nasıl anlamlandırmak, içini doldurmak. Nasıl? Biz Müslümanlarda bir rehavetin olduğu zaten aşikar. Hatta öyle aşikar ki bazen Yahudiler ve Hristiyanlar da cennete girecekler mi gibi tartışmaların da yaşandığına şahit oluruz. Ben de hep şunu düşünürüm. Cennete kimler girecek ki, ben girebilecek miyim ki, koskoca bir inanç grubunun girip girmeyeceğine karar vereyim. Üstelik burada akidevi-teolojik bir tartışma yapıldığının ben de farkındayım. Ama asıl meselenin bu olmadığını düşünüyorum. Asıl mesele; ben nasıl inançlı kalabilirim, inancımı nasıl canlı tutabilirim, gerek kendi inancım içinde ve gerekse dışında, algımı nasıl geniş tutabilirim, tuğlaları seçerken hangi kriterleri belirlemeliyim, ‘dosdoğru yolda’ nasıl kalabilirim... sorularına cevaplar üretilmek asıl mesele.Gerisi gerçekten teferruat geliyor.

Vesayet ve Vasi Tayini Bazı nedenlerden dolayı kişiler kendi işlerini yerine getiremediği durumlarda koruma altına alınması gerekir. Vasi bu durumlarda kişilerin koruma altına alınması anlamını taşır. Son zamanlarda vasi ve vesayetle alakalı bir çok soru aldığım için, bu yazımda bu konuyla alakalı açıklık getirmek istiyorum. Vesayeti gerektiren durumlar nelerdir ve vasinin görevleri nelerdir mesela? Vesayeti gerektiren durumlar hangileridir? Reşit bir kişinin vesayet altına alınmasını gerektiren durumlar çeşitlidir. Vesayet altına alınan herkese bir vasi tayin edilir. Vesayet durumunda koruma altına alınan kişinin kişiliği ve malvarlığı ile ilgili bütün menfaatleri korunur, zarara düşmesi önlenir ve hukuki işlemlerde onu temsil etmekle yükümüdür. Aynı zamanda bu kişinin bir başkasına zarar vermesi de önlenir. Vesayeti gerektiren durumlar şöyledir: - Fiziksel veya zihinsel durumdan dolayı kendi menfaatlerini koruyamadığı taktirde veya bir başkasına zarar verdiği durumda; Bir kişinin fiziksel veya zihinsel rahatsızlığı varsa ve bu sebeplerden dolayı işlerini göremiyorsa yada menfaatlerini koruyamıyorsa ve bakımı için kendisine sürekli yardım gerekiyorsa veya başkalarının güvenliğini tehdit ediyorsa, bu kişi kısıtlanmalıdır. - Alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığından dolayı kendi menfaatlerini koruyamadığı taktirde veya bir başkasına zarar verdiği durumda; Bir kişi savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlığı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisine veya ailesine yoksulluğa düşürme tehlikesine yol

açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan yada başkalarının güvenliğini tehdit eden her kişi kısıtlanır. Henüz reşit olmayan bir kişide vesayeti gerektiren durumlar tespit edildiği taktirde, reşit olmaya yaklaştığı anda koruma altına alınabilir. Mahkeme kararı bu kişinin reşit olduğu andan itibaren yürürlüğe geçecektir. Kaç tane vasi atanabilir ve vasinin yapması gereken şeyler nelerdir? Bazı özel durumlarda iki tane vasinin atanması için kişi talepte bulunabilir. Vasinin atandığı andan itibaren kısıtlıya özen göstermesi ve onu en iyi şekilde temsil etmesi gerekir. Bunun için kısıtlının mallarının bir defteri tutulur, değerli eşyalar koruma altına alınır ve güvenli olmayan yatırımlar güvenli hale getirilir. Vesayet kararını kim vermektedir? Vesayet kararı kısıtlanması istenen kişi mahkemeye başvurmak zorundadır. Vesayet davasına bakmaya yetkili mahkeme, kişinin yerleşim yerindeki mahkemedir. Mesela Rotterdam’da yaşayan bir kişi için Rotterdam mahkemesi yetkili olacaktır. Mahkeme karar verdikten sonra bu karar ilan edilir ve uygulamada ilan mahkemenin verdiği karar üzerine Hollanda çapında yürürlüğe geçecektir. Bu ilan Hollanda çapında yayınlanan bir gazetede (Staatscourant) yayınlanacaktır.

...


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 248 -Mart/Maart 2019

nieuws

06 haber Hollanda’da hayat...

Saygıdeğer okurlarımız, bu sayfada yayımlanmasını istediğiniz, hem cemiyet haberlerinizi hem kendi fotoğraflarınızı, hem de ilginç bulduğunuz fotoğrafları yorumlarınızla birlikte paylaşabilirsiniz... Bekliyoruz...

HDV 20. Olağanüstü Genel Kurulu Yapıldı Hollanda Diyanet Vakfının 20. Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı Den Haag da bulunan HDV Genel Merkezinde yapıldı. 10 Mart 2019 tarihinde yapılan toplantıya, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı ve HDV Genel Kurul Başkan Vekili Dr. Selim Argun, Dış İlişkiler Genel Müdürü Erdal Atalay, HDV Kurucuları ve Genel Kurul Üyeleri katıldı. Toplantı Kur’an-ı Kerim tilavetiyle açıldı. Ardından divan teşekkül ettirildi. Divan heyetine Dr. Selim Argun, Prof. Dr. Mustafa Sait Yazıcıoğlu, Erdal Atalay ve Prof. Dr. İrfan Aycan seçildi. Toplantı diğer gündem maddelerinin görüşülmesiyle devam etti. HDV Mütevelli Heyeti ve İcra Kurulu Faaliyet ve muhasebe raporlarının okunmasından sonra, Denetleme Kurulu raporu, HDV Denetleme Kurulu Üyesi Arif Soytürk tarafından okundu.

Raporların müzakeresinin ardından HDV Mütevelli heyet ve İcra kurulu ibra edildi. Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Değişti 2 Haziran 2018 tarihinde yapılan HDV 19. Genel Kurul toplantısında seçilen HDV Mütevelli Heyeti ve İcra Kurulu, 10 Mart 2019 tarihinde yapılan HDV 20. Olağanüstü Genel Kurul toplantısında değiştirildi. Yeni Yönetim Kurulu aşağıdaki isimlerden oluşturuldu. •Mehmet Yürek, Başkan, HDV Harderwijk Mehmet Akif Camii Din görevlisi, •Metin Özyürek, Muhasip, HDV Rotterdam Laleli Camii Başkanı, •Murat Türkmen, Sekreter, HDV Amsterdam Eyüp Sultan Camii Başkanı, •Muhlis Koç, Üye, HDV Den Haag Mescid-i Aksa Camii Din Görevlisi, •Ali Alıcıkuş, Üye, HDV Den Bosch Orhan Gazi Camii Başkanı, •Recep Erkoç, Üye, HDV Denetleme ve Rehberlik Komisyonu Başkanı, •Mehmet Okumuş Üye, HDV Bergen op Zoom Ulu Camii Başkanı, •Tuncay Biber, Yedek Üye, HDV Nijmegen Eyüp Sultan Camii Başkanı, • Aydın İlgar, Yedek Üye, HDV Harderwijk Mehmet Akif Camii Y.K. Üyesi,

Amsterdam Mescid-i Aksa’da bayrak değişimi Hollanda Türk Federasyon’a bağlı Amsterdam Mescid-i Aksa Teşkilatı 15. kongresini gerçekleştirdi. Yoğun katılımın olduğu kongrede Kuran-ı Kerim tilaveti ve İstiklal Marşı’nın okunmasından sonra divan heyeti oluşturuldu. Kongreyi yönetmek üzere divan heyetine Hollanda Türk Federasyon Genel Sekreteri Erim Uğurlu, Hollanda Türk Federasyon Genel Muhasibi Sadettin Şimşek ve Soest Türk Kültür Merkezi Başkanı Baki Emektar seçildiler. Divan seçiminden sonra kongrenin açılış konuşmasını Mescid-i Aksa Teşkilat Başkanı Şuayıp Koçak yaptı. Şuayıp Koçak yapmış olduğu konuşmada birlikte görev yaptığı dava arkadaşlarına teşekkür etti ve yeni seçilecek

olan başkan ve yönetim kurulunun her zaman yanında ve destekçisi olacağını bildirdi. Raporların okunması ve onaylanmasından sonra ise başkan, yönetim kurulu, denetleme ve disiplin kurulu seçimlerine geçildi. Yapılan seçim sonucu Mescid-i Aksa Teşkilat Başkanlığına seçilen İskender Gürışık teşekkür konuşması yaptı. Gürışık, “Bu bir bayrak yarışıdır ve bayrağı en iyi şekilde temsil edeceğim.” diyerek sözlerine başladı. Gürışık, bu kutsal görevde kendisine gösterilen güvenden ve destekten dolayı teşekkür ederek gelecek dönemde milli, manevi ve kültür faaliyetlerine devam edeceklerini söyleyerek 14. dönem Teşkilat Başkanı Şuayıp Koçak’a çiçek takdim etti.

Yasemin Cegerek’ten bir örnek davranış daha!

Eski milletvekili ve halen Heerde Belediye Başkan Yardımcısı Yasemin Cegerek örnek bir davranışta bulunarak kök hücre bağışçısı oldu! Neden yeni kök hücre bağışlayıcıları gerekli? Hollanda’da her yıl binlerce insan, bir tür kan kanserine yakalanmış olduğunu öğreniyor. Lösemi ya da başka bir kan kanseri olan bir hasta, kok hücresi nakli yoluyla iyileşebilir. Ne yazık ki Hollanda’da yeterli sayıda kök hücre bağışlayıcısı bulunmamaktadır. Bu nedenle her hasta için en uyumlu bir kök hücre bağışlayıcısı bulunamıyor. Daha fazla bağışlayıcı, hastalar için daha büyük bir yaşama şansı demektir. Yasemin Cegerek, bir de çağrı yapmaktadır, hiç bir yan ektisi olmayan bu bağışın herkes tarafından yapılması gerektiğini ve bir hayat kurtarmanın ne kadar önemli olduğunun altını çizdi! Bir kişiyi yaşatmanın tüm insanlığı yaşatmak kadar önemli olduğunu sözlerine ekleyen Cegerek ‘umudum odur ki, beni duyan herkes kök hücre bağışçısı olsun ve bir hayat kurtarmak için katkı sağlasın!

Kongrede son olarak söz alan Hollanda Türk Federasyon Genel Başkanı Murat Gedik konuşmasında şunlara değindi: “Bu bir hizmet ve bayrak yarışıdır, bir bayrak devrinin güzel bir örneğini yaşıyoruz. Bu kongremiz Hollanda Türklüğüne, teşkilatımıza hayırlar getirsin. Başta Başbuğumuz Alparslan Türkeş ve şehitlerimiz olmak üzere omuzumuzdaki emanetin vebalinin ne olduğunu biliyoruz, Yaradan bizleri utandırmasın. Bu teşkilatımızın şu ana kadar yaptığı güzel çalışmaları devam ettireceğinden hiç şüphemiz yoktur. Dün olduğu gibi, bugün ve yarın hep beraber yürüyeceğiz, hizmet edenlerden Allah razı olsun. Biz Türkler kadere inanan kişileriz, fakat her şeyi de kader olduğunu kabul etmeyiz. İmam-ı Azam, İmam Maturidi ve Hoca Ahmet Yesevi’nin açmış olduğu yolda akıl ve mantığı da yürüterek milletimize nasıl bir hizmet götürebiliriz, Cenab-ı Allah’ın rızasını nasıl kazanabiliriz, tek derdimiz budur, tek düşüncemiz budur. Türk milletinin neferleri olarak, Türk milliyetçiliğini, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün açmış olduğu Kuvay-ı Milliye anlayışını benimseyen kişiler olarak, nerede bir Türk’ün derdi varsa, sıkıntısı varsa oralarla ilgilenmek, oralara yardım elini uzatmak bizim boynumuzun borcudur. Mekânı cennet olsun, Başbuğumuzun hayatı, fikirleri, çilesi ve mücadelesi bizlere örnek olmuştur. Gençlik yıllarından beri Milliyetçi-Ülkücü Hareketin içinde olmuş değerli liderimiz bizlere örnek olmuştur. Bizler kendimizi Avrupa Türkleri olarak tanımlıyoruz. Hollanda’da yapılacak olan hem eyalet seçimlerinde hem de Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oyumuzu kullanmamız lazım. Burada Hollanda toplumuna katkı sağlamak da boynumuzun borcudur.” Özellikle teşkilatçılığın önemine vurgu yapan Hollanda Türk Federasyon Genel Başkanı Murat Gedik, bu zamana kadar yapmış olduğu hizmetlerinden dolayı Şuayıp Koçak’a ve ekibine teşekkür etti ve göreve yeni seçilen İskender Gürışık ve yönetim kuruluna başarılar diledi. Kongre sonrası katılımcılara ikramda bulunuldu.

İstiklal Marşı Okuma Yarışması Yapıldı

A

rnhem HDV Türkiyem Camii’nde yapılan yarı final İstiklal Marşı okuma yarışması yapıldı. İstiklal Marşı okuma yarışmasına T.C. Deventer Başkonsolosluğu bölgesine bağlı 14 camiden yarışmacı genç çocuklarımız katıldı. En iyi İstiklal Marşı okuyanları belirlemek için Seyhan Öztürk -Doetinchem Merkez Cami, Yüksel Kaya – Ulft Süleymaniye Cami, Süleyman Coşkun – Utrecht Ulu Cami jüri üyeleri olarak katıldılar. Jüri üyeleri 1. , 2. , 3. belirlemede zorlandılar, çünkü 14 camiden katılan genç yarışmacılar hepsi birbirinden güzel İstiklal Marşı’nın tamamını düzgün şekilde okudular. Jüri üyelerinin dereceye girenleri belirlemek için yaptıkları toplantı esnasındaki boşluk sırasında salondaki katılımcı ailelere konuşma yapan Arnhem Türkiyem Camii yönetim kurulu başkanı Galip Aydemir, “Ne mutlu

ki bize gurbetçi olarak bulunduğumuz ülkelerde asimile olmadan uyum sağlayarak yaşamasını biliyoruz. Çocuklarımızla, gençlerimizle bugün bir kez daha gurur duydum, İstiklal Marşı’nın tamamını okuyabiliyorlar. Bu da şunu gösteriyor ki, vatanına, milletine, dinine, bayrağına sahip çıkıyorlar. Bu tür aktivitelerin devam etmesini diliyorum. Hepimize hayırlı uğurlu olsun” dedi. Jüri üyelerinin yaptığı açıklamaya göre, Birinci Gamze Bulut, Diren HDV. Selimiye Camisi, İkinci Ela Barış HDV. Deventer Merkez Camisi. Üçüncü Hiranur Ak HDV Arnhem Türkiyem Camisi. Yarışmada dereceye girenler haftaya HDV Harderwijk M. Akif Ersoy Camii’nde yapılacak olan finalde yarışacaklar. Haber-Fotoğraf: Mustafa Koyuncu


aktüalite 07 actualiteit

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 248 -Mart/Maart 2019

İbrahim Turgut

ortaummet_45@hotmail.com

MİHENK

KLÂSİK VE YENİ SOSYAL MEDYA FARKI

K

ur’an’ın ve Sünnetin medya hakkında ortaya koyduğu argümanları varmıdır” sorusu, birilerini düşündürmüş olabilir. Bizim cevabımız, “ Eğer şartlanmış olarak değil, iyi niyetle sorulmuş ise, “ evet “ olacaktır. Mevzuyla bağlantılı áyet ve hadisler çoktur. Önemli olan bu iki Sarayın kapısından ihlas ve samimiyetle içeriye girebilmektir. Meseleyi başka taraflara taşımanın bir anlamı yoktur. Mesela şu Hadisi Şerif size bir şeyler hatırlatmıyor mu? Ebû Hüreyre’nin naklettiği bir hadisinde Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Zandan sakının. Çünkü zan, yalanın ta kendisidir. Birbirinizin özel hâllerini araştırmayın, birbirinizin konuştuklarına kulak kabartmayın, birbirinize kin beslemeyin. Kardeşler olun!” (Buhârî, Nikâh, 46) Sosyal Medyayı bu bağlamda ele alırsak, bu uyarı Medyaya uyarlandığı zaman alınacak dersler yeterlidir. Sosyal Medyada, zan, yalan, insanların birbirinin özellerini araştırma, birbirlerinin konuşmalarını merak etme, kin ve nefretin oluşmasına zemin hazırlama ve kardeşlik ilkesine zarar vermek gibi şeneatın işlendiği gündüz gibi ortadadır. Bir ayetin mealini buraya alalım

ve düşünelim: “ Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın “. (Hucurat:6) Yakın tarihe kadar Medya, her türlü basın yayın organları ( Gazete, telefon ,TV ve radyo ) dan ibaret olan faaliyetlerle gelişmiş ve iletişim araçlarının görsel ve işitsel ve hem görsel hemde işitsel yeniliklerin eklenmesiyle, internet ve sosyal paylaşım siteleri, arama motorları ve iletişim platformlarıyla, sosyal medya yeni bir boyuta kavuştuğunu ve böylece farklı bir dünyanın oluşmasına insanların fikri, yaşantı ve olayları değerlendirmek kabul etmek veya reddet etmek açısından dönüşmesine sebep olmuştur. Bunu inkar etmek, güneşi balçıkla sıvamaya benzer... Bugün içinde yaşadığımız dünya, Sosyal Medya ve iletişim bakımından son derece gelişmiş ve kontrol edilmesi de zorlaşmıştır. Geçmişe dönüp baktığımızda, ilk insandan itibaren iletişim, hep var olmuştur. İnsanlar hem geçmişi ve hem geleceği sürekli merak etmişlerdir. Bununla beraber çeşitli haber (iletişim) araçlarını kullanmışlar ve kendilerini, merak ettikleri veya öğrenmek istedikleri mevzularda tatmin yoluna gitmişlerdir. İnsanların klasik dönemde Kullandıkları araçlar, kahinler ve batıl inançlar olmuştur. Onlara o kadar güvenleri oluşmuş ki, Kralları dahi gelecek hakkında

onlara suallere sorarak siyaset üretiyor ve idarelerini böylelikle korumaya çalışmışlardır. Bunun referansları İlahi kitabımızda vardır. Belki bu dönemde batıl uygulamalar geçmişte olduğu gibi işlevsel olamazsa da, içinde yaşadığımız modern çağda da kullanıldığı araştırmalar göstermektedir. Allah (c.c) gönderdiği peygamberlere yüklediği görevle, Kâinatın, yaradılışın ve kullarının var olmalarının hikmetini bildirmiş ve içinde bulundukları yanlış ve batıl inançlarını, hakkın ve doğrunun öncüleri ve Elçileriyle bildirerek doğru haber ve iletişim gerçekleşmiş ve bireyler arasında dinde hakikat ve sosyal diyalog bihikmetin gösterilmiştir. Bu haslet sadece peygamberlere verilmiştir. “İşte, o peygamberler, Allah’ın doğru yola ilettiği kimselerdir. (Ey Muhammed!) Sen de onların tuttuğu yola uy. De ki: “Bu tebliğe karşı sizden bir ücret istemiyorum. O (Kur’an), bütün âlemler için ancak bir uyarıdır.” ( Enam:90 ) Ayette, en doğru haberin vahiy yoluyla ve peygamberlerin vasıtasıyla mümkün olduğunu ve Kur’an’ın uyarısına uygun inşa edilecek sosyal bir yapıyla tahakkuk edeceğini insanlara bildirmektedir. Allah Teâlâ Peygamberimizin şahsında doğru haber elçilerinin görevlerini cuma suresinde beyan ederek, bu mevzuda temel umdeyi bildirmiştir. “O, ümmîlere, içlerinden, kendilerine âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara kitabı ve hikmeti öğreten bir

peygamber gönderendir. Hâlbuki onlar, bundan önce apaçık bir sapıklık içinde idiler”. (Cuma:2) Sosyal Medya her ne kadar hayatımızı iletişim anlamında kolaylaştırmış olsa da, zararları yok demek değildir. Önce faydalarını sıralayal:ım: “Uzakları yakınlaştırmış ve garipleri kucaklaştırmıştır” “Hayatın zorluklarını kolaylaştırmış iletişimi hızlandırmıştır” “Eğitim ve öğretim materyallerini ve her türlü bilgiye ulaşma imkânlarını getirmiştir” “Doğru kullanmada, doğru bilgi edinmeyi getirmiştir” “Toplumsal işbirliğinin zorluklarını kaldırmıştır” “Dayanışma, işbirliği, küresel anlamda büyük yararlar sağlamıştır” Zararlarından bazıları: “Özel hayat sırları zedelenmiş ve Sosyal Medyada adeta teşir edilir hale gelmiş ve insanlar birbirlerinin özelini merak eder hale gelmiştir” Hâlbuki Rabbimiz bunu yasaklayarak şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir”. (Hucurat:12) “Kişiler arasında iletişim eskiye oranla zayıflamıştır” “Akıllı telefonlara rağbet inanılmayacak ölçüde artmış ve insanların tüketim makinesine dönüştürülmüş ve bu alet

vazgeçilmez put hâline gelmiştir “ “Bilimsel yapılan araştırmalara göre, İnsanlar eskiye oranla daha az konuşuyor ve daha az tefekkür ediyorlar” “Sosyal Medya insanları robotlaştırmış ve kendi değerlerinden koparmış reklamların takipçisi haline getirmiştir”. İnsanoğlunun gelgitleri olabileceği, Kutsal Kitabımızdan öğreniyoruz. Her an dönüşebileceğini ve bazen hâlim ve bazen da zalim olacağını haber vermektedir. Bu nasıl olacak? Kukusuzu Allah ile kul arasına giren kişiler ve vasıtalarla olacaktır. Bu vasıtaların en etkili Sosyal Medyadır! Unutmayalım! Her aldığımız nefes sayılı ve ömrümüz kayıtlıdır. Öyleyse her günümüz hayırlı olması için çalışırsak, Allah’ın muradına uygun vasıtaları kullanır ve değer kazanabiliriz. İslam dini, ‘Bir vasıtayı doğru kullanmak helal, yanlış kullanmak ise haramdır’ ilkesini getirmiştir. Belki bugünü özetleyecek şu ibretlik hadiseyi paylaşarak yazımıza son vermemiz, aklımıza kalır ümidiyle diyoruz: Kur’an Müfessiri Fahrüddin er-Râzî şöyle demektedir: “Ben Asr suresinin mânâsını bir buz satıcısından öğrendim. Çünkü, o satıcı bağırıyor ve “Ana sermayesi eriyip yok olana merhamet ediniz! Ana sermayesi eriyip yok olana merhamet ediniz!” diyordu. Ben bu sözü duyunca “Gerçekten insan ziyan içindedir. (Asr:2) ayetinin mânâsı işte budur, dedim.” ◄◄

M. Akif Ersoy ve Çanakkale ruhu Rotterdam’da can buldu Rotterdam’da, “Milletin Sesi Mehmet Akif ve Çanakkale Şehitlerimiz” başlığıyla anma etkinliği düzenlendi.

R

otterdam Başkonsolosluğu tarafından düzenlenen ve konsolosluk asistanı Funda Gül-Tüfekçi tarafından sunulan programa, Rotterdam Başkonsolosu Aytaç Yılmaz, konsolosluk personeli, Hollanda İslam Federasyonu, UETD, MÜSİAD, TİKD gibi sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve vatandaşlar katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda, Mehmet Akif Ersoy’un şiirleri okundu, millî şairi ve Çanakkale Savaşı’nı anlatan sinevizyon gösterimi yapıldı. Çanakkale Savaşının büyüklüğünü anlamak için mezar taşlarına bakmak yeterli Etkinlikte konuşan Başkonsolos Aytaç Yılmaz, Mehmet Akif Ersoy’u minnet ve rahmetle yad ettiğini belirterek, Çanakkale Zaferi’nin 104. yıl dönümü vesilesi ile Çanakkale Savaşı’nın önemine değindi. Yeni Zelanda’da yaşanan katliamda yaşamlarını yitirenleri rahmetle

anarak başladığı konuşmasında, olayı kınadığını belirtti ve özetle şunlara değindi: “Çanakkale geçilseydi, İstanbul alınır, Osmanlı Devleti paylaşılır ve Türkiye Cumhuriyeti diye bir şey kalmazdı. İşte ondan dolayıdır ki, Alman subayı savaş sonrası hatıratında şu sözlere yer verecektir: “Gerek Çanakkale’de, gerek Yemen’de Suriye’de ve gerekse Irak’taki savaşlarda, ağaç kabuklarını yiyen, siper için kullanılan kum torbalarından üzerinde parçalanan elbiselerine yama yapan Mehmetçikteki felsefeyi, ruhu bizler anlayamadık.” “Asli vazifemiz olmalı” İşte bu ruh, Türkün en çaresiz olduğu anlarda ortaya çıkan ruhudur. Bu maneviyatın, bu ruhun izlerini dün Kore ve Kıbrıs’ta da gördük. Bugünlerde de Afrin’de görüyoruz. Çanakkale’deki mezar taşlarına baktığımızda verdiğimiz mücadelenin büyüklüğü daha iyi anlaşılıyor. İstanbullu’nun yanında Diyarbakırlı ve İzmirli, Bitlisli’nin yanında da Erzurumlu ve Edirneli’nin yan yana yattığı ve bütün İslam coğrafyalarından vatanımız ve askerimiz için dua seslerinin yükseldiği görülecek, duyulacaktır. Pek çok farklı din ve ırktan olan

insanla bir kader birliği yapılarak kurtuluş savaşı verilmiştir. Allah bizi bir daha böyle savaşlar vermek zorunda bırakmasın. Dahili ve harici düşmanlarımıza fırsat vermesin. Bu önemli olayların arka planını ve bu değerli şahsiyetlerin hayatlarını bilmek, öğrenmek bizim asli görevimiz olmalı.” Genç MÜSİAD Rotterdam Başkanı Elif Cansu Kaba ise konuşmasında, Mehmet Akif’in doğumundan vefatına kadar olan hayatından önemli kestiler sundu. “Korkma” sıradan bir kelime değil Deneyimli gazeteci şair-yazar Yavuz Nufel, kendi yazdığı “Çanakkale” adlı şiirini okuyarak, katılımcıları o yıllara taşıdı. Mehmet Akif’in yazdığı “İstiklal Marşı’ ve ‘Çanakkale’ adlı şiirini satır satır, hece hece incelediğine dikkat çeken Nufel, bu incelemenin de kendi yazdığı şiire esin kaynağı olduğuna vurgu yaptı. “İstiklâl Marşı’nın neden ‘korkma’ ifadesiyle başladığını merak eden

ve bu soruya edebiyat öğretmeni dâhil kimsenin doyurucu cevap veremediğini ifade eden Yavuz Nufel, peygamberimizin hicret ederken yoldaşı, dostu Hz. Ebubekir’in peşindekilere yakalanacağı ve efendimize bir şey yapacakları korkusu taşıdığını; bu korkuyu sezen kutlu elçinin de arkadaşının korkusunu gidermek için söylediği “Korkma! Allah bizimledir” sözünün, İstiklal Marşı’mızın şairine ilham kaynağı olduğunu keşfettiğini dile getirdi. Program, Din Hizmetleri Müşaviri Ali Parlak’ın yaptığı dua ile sona erdi. ◄◄


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 248 -Mart/Maart 2019

04 haberler 08 nieuws

Ömer Döngeloğlu:

“Terör nereden gelirse gelsin Ama’sız Fakat’sız Lakin’siz lanetlenmesi gerekir. Adı ne olursa olsun din kisvesi altında yapılan cinayetler hiçbir zaman bir dine mal edilemez”

Eindhoven Mevlâna Eğitim Merkezi için seferber olundu

Bir süre önce satın alınan Eindhoven Mevlâna Eğitim merkezi binasının tadilatı için gerekli 250 bin Euro’yu tedarik etmek için canlı yayın programı düzenlendi.

A

lınan yeni binanın içinde gerçekleştirilen canlı yayın programı ses getirdi. İlk gün ilahiyatçı hatip ve televizyon program yapımcısı Ömer Döngeloğlu hocanın katılımıyla devam eden programda günün sonunda 100 bin Euro’nun üzerinde bir bağış yapıldı. Programda daha çok yardımın yapılması adına ve yardımların niçin yapılması gerektiği konusunda başta Bölge İrşad Başkanı Hasan İnan, Eğitim Başkanı İsmail Kızılırmak olmak üzere açıklamalar yapmak için bölge ve şube yöneticileri kısa selamlama konuşmaları yaptılar. Bölge Başkanı Mehmet Erdoğan konuşmasında çzetle şunlara değindi: “Değerli kardeşlerim öncelikle böyle güzel bir eserin yapılması vesilesiyle bizi bir araya getiren rabbimize sonsuz kere hamd-ü senalar olsun. Eindhoven şubesi yöneticileri ve cemaatin böyle güzel bir hizmet için yola çıkmalarını ve bu yolda mücadele vermelerini takdire şâyan bir harekettir., Bizler Hollanda’da azınlık olarak yaşayan Müslümanlarız. İslami çalışmalarımızı Hollanda hukuk sistemi çerçevesi içinde ve yasalarına uygun bir şekilde yapmaktayız. Millî Görüş Teşkilatları olarak bir yere sadece ibadet etmek, namaz kılmak cami açmayız, orada aynı zamanda eğitim, irşat ve yan birimlerin çeşitli etkinlikler yapabileceği külliyeler için yatırım yaparız. Toplam bin metre kare kullanım alanı ve bahçesiyle birlikte 3 bin metre kare alana sahip bu yerde hayırlı hizmetlerin yapılmasını diliyorum.

Nesillerin asimile olmaması için bu yerler hayati önem taşımaktadır. Herkesi, çocuğunun geleceğine önem veren herkesi nerede olursa olsun bu gibi eğitim kurumlarına, külliyelere yardım etmeye, “hayra vesile olmaya” bağışta bulunmaya davet ediyorum” Canlı yayının birinci gününde gün boyu ekranda kalan Ömer Döngeloğlu zaman zaman gündeme değin konularda yaptığı özet konuşmalarla önemli konuların altını çizdi. Döngeloğlu Yeni Zelanda’da gerçekleşen saldırıyı hatırlatarak terörün nereden gelirse gelsin Ama’sız Fakat’sız Lakin’siz lanetlenmesi gerektiğinin altını çizdi. Adı ne olursa olsun din kisvesi altında yapılan cinayetlerin hiçbir zaman bir dine mal edilemeyeceğine vurgu yaptı. Döngeloğlu zaman zaman canlı yayın sırasında sevenleri ile yaptığı telefon bağlantıları aracılığı ile onları bağış yapmaya davet etti. Döngeloğlu bağış yapanların geçmişleri için özel dua da bulundu. Birinci gününün sonunda 100 bin Euro civarında bir bağış yapıldı. İkinci gün ise program yine ilk gün olduğu gibi Ömer Atıf’ın sunumu ve Mevlâna Camii imamı Mehmet Nurullah Canatan’ın okuduğun açılış Kur’an tilavetiyle başladı. İkinci gün programın misafir konuşmacısı Genel Merkez İrfan Sohbetleri Birim Başkanı Ali Börek idi.

Mehmet Erdoğan:

“Bizler Hollanda’da azınlık olarak yaşayan Müslümanlarız. İslami çalışmalarımızı Hollanda hukuk sistemi çerçevesi içinde ve yasalarına uygun bir şekilde yapmaktayız. Millî Görüş Teşkilatları olarak bir yere sadece ibadet etmek, namaz kılmak cami açmayız, orada aynı zamanda eğitim, irşat ve yan birimlerin çeşitli etkinlikler yapabileceği külliyeler için yatırım yaparız. ”

ebadındaki orijinal Kâbe örtüsünü bu eğitim merkezi yararına satışa sunduğunu duyurdu. Bir vatandaş hiç tereddüt etmeden hemen el kaldırarak bu örtü için 3 bin Euro vermeye hazır olduğunu açıkladı. Bu eğitim merkezine bağışta

bulunmak isteyen hayır severlerin aşağıdaki IBAN numarası aracılığı ile “Stichting Turkse Gemeenschap Eindhoven en omgeving” adına bağışta bulunabilirler. IBAN: NL53 ABNA 0534 5049 14 Haber ve Fotoğraflar: Adnan Şahin

«

Hollanda’yı yakından tanıyan Ali Börek de ikinci gün gayet başarılı bir performans sergileyerek geç saatlere kadar süren canlı yayın içinde bağışla elde edilen rakamı 210 bine çıkarmayı başardı. Program esnasında birçok değerli eşya açık artırma yoluyla eğitim merkezi yararına satışa sunuldu. Allah ve Muhammed lafızlarının yazılı olduğu iki çift tablo toplan 4 bin Euro’ya hediye edildi. Ali Börek programın sonunda, Şube Başkanı Arif Balcı’nın gösterdiği olağanüstü gayrete hayran kaldığını belirterek sırf bundan dolayı kendisinde bulunan 54x42


hayat 09

het leven

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 248 -Mart/Maart 2019

Rıza Deniz:

“Göçmen nüfus statüsünde bulunanlara manevî bakım hizmeti sunulacak”

VAKIFLARIMIZDAN ANLAMLI GİRİŞİM

H

ollanda’da faaliyet gösteren Vakıflarımızdan Akdeniz Kültür ve Eğitim Derneği, Türkiye Hollanda Sağlık Vakfı, Moral Vakfı ve Akdeniz Kültür ve Eğitim Vakfı bir araya gelerek tüm Dünyayı kapsayan geniş çaplı bir proje etrafında buluştu. Hazırlanan proje Cumhurbaşkanlığı ve Sağlık Bakanlığı’na sunuldu. Bu protokolde hedef kitle olan Çocuk, Genç, Yaşlı, Hasta, Aile, Yetim, Hükümlü, Engelli, Bağımlı, Yabancı misafir öğrenci, Mülteci, Yabancı uyruklu göçmen nüfus statüsünde bulunanlara manevî bakım hizmeti sunulacak. Proje sorumlusu Moral Vakfı Başkanı Rıza Deniz “Hedef kitleye yönelik olarak planlanan çalışmalar ile manevi bakımın geliştirilmesi ve uygulamaları sosyal kültürel milli, manevi ve insani değerlerden

saygı, sevgi, vatanseverlik aile sorumluluk, yardımlaşma sabır, adalet, dürüstlük, dostluk kardeşlik ve hoşgörü gibi yaşama sevinci duygusunu geliştirerek kendisi ve toplumla barışık bir fert olmasının sağlanması kişilerin kendini daha iyi hissetmesi hayat kalitesinin arttırılması toplumla daha sağlıklı iletişim kurmalarının temini, topluma kazandırılmaları ve dünya barışına katkıda bulunmak suretiyle sağlıklı bir toplum idealine ulaşmak amaçlanmaktadır.” dedi. Bu projenin geçtiğimiz Ocak ayı içerisinde tamamlandığını da belirten Deniz “Projemizi tamamladık ve Türkiye cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığına sunuldu. Bakanlığın cevabı bekleniyor. Proje kabul edilirse ilk etapta Türkiye daha sonra Türk ve İslam dünyası ile tüm dünya da uygulanmaya geçecek. 4

yıldır Türkiye de 81 ilde gönüllülük bazında bu uygulanıyor. Kabul edildiğinde tamamen Profesyonel olarak hizmete geçecek.” dedi. 14 Mart Tıp Bayramı münasebetiyle Psikiyatrist Dr. Coşkun Konya ve Moral Vakfı Başkanı Rıza Deniz yaptıkları söyleşide, gurbetin artık ikinci vatan olmaya döndüğünün altını çizerek beraberinde gelen ihtiyaçları anlattılar. Dr. Coşkun Konya “1990 da Tıp Fakültesini bitirerek Hollanda ya geldim. Erasmus Üniversitesi’nde de diploma denkliği yaptım. 2013 yılında psikiyatrist oldum. Göç ün başladığı zamandan bu yana insanlarımızın yerleştikleri bu yeni yerlerde bir çok şeye ihtiyaç var, dilini bilmeden geldiği ülkede çalışıp vatanına dönmek amacıyla gelinen buralar artık vatan oldu. bizlerde buraları kendisine vatan edinmiş insanlarımıza yardımcı olmaya çalışıyoruz.” dedi.

Kısa haberler...

Hollanda Türk Federasyon’dan Eğitim Semineri

Hollanda Türk Federasyon Amsterdam Corenden Hotel’de geniş kapsamlı bir katılımla teşkilat yöneticileri için gün boyu süren bir eğitim semineri gerçekleştirdi. Yaklaşık 200 yöneticinin katıldığı seminerde Türk Federasyon icra kurulu üyeleri çeşitli konularda seminerler verdiler. Seminer gününün sabah seansına katılan Avrupa Türk Konfederasyon Genel Başkanı ve Milliyetçi Hareket Partisi İstanbul Milletvekili Cemal Çetin de katılımcılara hitap etti. ‘Ülkücülük ve ülkü,’ ‘teşkilat ve teşkilatçılık,’ ‘medya ve iletişim,’ ‘Hollanda ve biz’ gibi konuların işlendiği seminerler dizisi sabah ve öğlen bölümlerinden oluştu.

Nogay Türklerinden teşekkür ziyareti

Hollanda Türk Federasyon Genel Başkanı Murat Gedik ve Genel Sekreter Erim Uğurlu tarafından kabul edilen Hollanda Nogay Türkleri Vakfı Gençlik Kolları, Türk Federasyon’a desteklerinden dolayı teşekkürlerini belirtti. Nogay Türkleri gençleri, genel başkan Murat Gedik’e kalpak ve Hollanda Nogay Türkleri Vakfı’nın tabağını hediye ettiler. Ziyarete Hollanda Nogay Türkleri Vakfı Başkanı Orhan Demirci, Gençlik Kolları Başkanı Çağrı Kutlu ve gençler katıldılar. Hoş bir sohbet ortamında geçen ziyarette, Türk dünyası ve yapılacak olan faaliyetler hakkında istişare edildi.


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 248 -Mart/Maart 2019

niuews

10 haber

Kısa haberler...

Seçim değerlendirmesi

IRKÇILIĞA HAYIR!

Kuzey Hollanda idarecileri toplandı

Misafir Kalem

Irkçılık ve ayırımcılığa karşı ayağa kalk! Son iki hafta sonu, Amsterdam Dam Meydanındayız. İlki, Yeni ZelanVeyis Güngör da’da iki camide Cuma namazı kılarken şehit olan kardeşlerimize dayanışma gösterisiydi. İkincisi de ‘Uluslararası Irk Ayırımı ile Mücadele info@veyisgungor.com Günü’ çerçevesinde organize edilen ‘ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadele yürüyüşü’ydü. Dam Meydanı on yıllardır bu tür gösterilerin merkezi oldu. 21 Mart Komitesi tarafından organize edilen ırkçılık ve ayırımcılık karşıtı yürüyüş bu yıl hem Yeni Zelanda kanlı katliamı, hem de Hollanda İl Genel Meclisi seçimleri sonrasında yapıldı. Her iki olay duyarlı insanlar üzerinde etkili oldu. Seçim sonuçları göz önüne alınırsa bu yıl yapılan yürüyüş daha anlam kazandı. Christchurch cami saldırıları ve seçim sonuçları, daha fazla insanın hafta sonu yürüyüşüne katılmasında etkili olmuştur. Zira seçimlerde aşırı sağ ve ırkçı parti Forum voor Democratie, birinci parti çıkmıştır. İlk kez İl Genel Meclisi Seçimlerine katılan FvD senatoda 13 sandalye ile en büyük parti oldu. İktidar Partisi VVD ise 12 sandalye ile senatoda ikinci Parti oldu. FvD (Forum voor Democratie) Partisi ve lideri ‘Batı Toplumu’ ve ‘Beyaz Üstünler’ gibi kavramlar kullanarak toplumu ikiye bölüyor. ‘Beyaz Avrupa’yı savunuyor. İlginç olan ise, bu tür ırkçı söylemlerin bir kısım Avrupalılar tarafından tasvip edilmesi, takdir görmesi. Irkçılık düşüncesinin fikir özgürlükleri çerçevesinde konuşulmasının adeta normalleşmesi. Yürüyüşe dönersek. Yürüyüşte, Hollanda sol hareketlerinin hemen hemen hepsini görmek mümkündü. 21 Mart Komitesince organize edilen yürüyüşe bu yıl Yeşil Sol Partisi, Sosyalist Parti, Denk, Nida partileri olmak üzere yüzden fazla kuruluş destek verdi. Organizasyonun açıklamasına göre yürüyüşe 10 bin insan katıldı. Yürüyüşte göze çarpan sloganlar ve pankartlarda cümleler göze çarptı: “Durma, Irkçılık ve ayrımcılığa karşı ayağa kalk!”, “İslamofobiye karşı çık!”, “İslam ve Müslüman karşıtı kampanyayı bırak”, “Mültecilere karşı çıkma!”, “Irkçılık ve Ayırımcılık karşısında birleş”, “Wilders’e ve Partisi PVV’ye tavır koy”. Binlerce katılımcının içinde çok fazla tanıdıkla karşılaştık. Hollandalı dostlar ve yeni Hollandalılardan oluşan tanıdıklarım neredeyse otuz yıla yakın bu alanda mücadele veriyorlar. Bir çoklarının saçları ağarmış tabiiki. Katılımcıların ezici çoğunlukla Hollandalılardan olması, ırkçılık ve ayırımcılık karşıtı olmaları beni ziyadesiyle memnun etti. Toplumsal sorumluluk almak ve hissetmek insani bir davranış olsa gerek. Çanakkale ve Muhsin Yazıcıoğlu Yürüyüşten bir gün sonra, Amsterdam Nizami Alem Süleymaniye Camiinin organizasyonuyla Çanakkale Şehitleri ve Muhsin Yazıcıoğlu’nu anma programına katıldım. Çanakkale ruhu ve Muhsin Yazıcıoğlu adeta birbirini tamamlıyor, anlatıyor ve yansıtıyordu. Çünkü her ikisinde de uğruna can verilecek vatan, millet, devlet vardı. Çanakkale’de Seyit Onbaşı, Anadolu ve Türk dünyasında Muhsin Yazıcıoğlu. Alperen Ocakları Genel Başkan Yardımcısı ve Dış İlişkiler Sorumlusu Dr. Halil Kol beyefendiyi dinledik. Halil Kol aslında bir hekim. Ama yakın tarihimizde örnekleri görüldüğü üzere, Ali Fuat Başgil, Ekrem Hakkı Ayverdi, Ahmet Süheyl Ünver, Fethi Gemuhluoğlu gibi mesleğinin yanısıra Oğuz’un çocuklarının eğitimi ile uğraşıyor. Sayın Kol, Çanakkale ve Muhsin Yazıcıoğlu konuşmalarında adeta Namık Kemal’den şu mesajı verdi: ‘Ecdâdımızın heybeti ma’rûf-u cihândır, Fıtrat değişir sanma bu kan yine o ◄◄ kandır’.

Kuzey Hollanda Millî Görüş Teşkilatları, Genişletilmiş Bölge Yürütme Kurulları ve Genişletilmiş Şube Yönetim Kurulları toplantısını 17 Mart 2019 Tarihinde Amsterdam Rhone Salonunda gerçekleştirdi. Toplantıya 422 idareci katıldı. Program okunan Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Yapılan yoklamanın ardından, açılış konuşmasını yapan Bölge Başkanı Oktay Dalmaz idarecilere: “Yeryüzünde iyiliğin, güzelliğin, adaletin, doğrunun yayılması; yanlışın, zulmün, kötünün, çirkinin yok olması için insanın var gücüyle çalışmasına cihad diyoruz.” dedi. IGMG Teşkilatlanma Başkanı Murat İleri de yaptığı konuşmada, bölgenin başarısını anlattı ve tebrik etti.

Çanakkale Zaferi ve şehitler anıldı

18 Mart Şehitleri Anma Günü vesilesiyle Deventer HDV Merkez Camii Gençlik Kolları tarafından sahnelenen “Çanakkale Geçilmez” adlı programa katılan Deventer Başkonsolosu Tuna Yücel Modrak, gençlerin sahnelediği piyesi keyifle izledi. Programda, İstiklal Marşı’mızın kabulü çerçevesinde görev bölgesinde düzenlenen “İstiklal Marşı’nı Güzel Okuma Yarışması”nda 2. olan Ela Nur Barış, İstiklal Marşı’nı okudu.

Groothandelsmarkt 69-78 3044 HC Rotterdam info@tur-ned.nl www.tur-ned.nl +31(0)10 43 78 812

Oz&Er FOOD B.V. Rooseveltstraat 39 2321 BL Leiden

E-mail info@ozener.com Tel. +31(0)71 - 589 09 99 Fax +31(0)71 - 589 20 26 www.ozener.com

Hakkımızda... Tur-Ned International Trading BV firması 1992 yılında kurulmuş, 27 yıldan beri etnik piyasada kuru gıda grubu ürünlerde Türkiye’nin ve Dünyanın kaliteli markaların marketlere tedariğini yapmaktadır. Bünyemizde yaklaşık 60’a yakın kaliteli marka ürünleri bulunmaktadır. Türkiye’nin önde gelen, AKFA, ALTINDAMLA, BAKAN, BAŞHAN, ÇAYKUR, COLOMBO ÇAYLARI, ECE, HAZAL, MARMARA BİRLİK ZEYTİNLERİ, NUHUN ANKARA MAKARNASI, ÖNCÜ, ORKİDE ve TUKAŞ gibi kalitede öncü markaları Rotterdam toptancı halinde 1500 m2’lik satış mağazasında ve günlük dağıtım ağıyla müşterilerinin hizmetine sunmaktadır. Haftanın 5 günü (Pazartesi-Cuma) Hollanda’nın tüm bölgelerine servisle ürünlerimizi ulaştırmaktayız. İş ortaklarımızın taleplerini yerine getirebilmek ve tüketicinin kaliteli ürünlerle bulaşmasını sağlamak için yönetim, pazarlama ve servisteki ekibimizle en iyi tedarikçi olabilme prensibiyle çalışmaktayız.

vleeswaren Koç Et Mamulleri B.V.

Hikmet Gürcüoğlu

Adres Productieweg 48 2382 PD Zoeterwoude İleti: info@sancak.nl - Web www.sancak.nl Telefon +31(0)71 581 00 30


hayat ve inanç 11 leven en religie

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 248 -Mart/Maart 2019

“Şimdilerde yazı ve görsel medya kurguluyor, manipüle ediyor, etki edebileceği kitleyi hazırladıktan sonra istediğini iletiyor, malını pazarlıyor. Medyanın bu tarafına dikkat etmeyenler onların bir tüketim pazarı, güdülen sürüleri hâline gelebilirler.”

KİŞİNİN MERAMINI ANLATACAK DİLİ OLMALI

Y

a da bir toplumun derdini, sorunlarını, meramını anlatacak bir dili, o dile ait araçlar olmalı. Bu dil bu zamanda medyanın ve sanatın her çeşidi, iletişim araçları, bilginleri ve aydınları olabilir. Bir kimsenin dili yoksa, isteğini, derdini, şikayetini nasıl anlatsın. Bu konuda işaret dili yeterli olur mu? Dili ile bir şey diyemeyen, aklından istediği kadar bir şeyler geçirsin, istediği kadar düşünsün; kim duyar kim anlar. Derdi ve sorunu, söyleyecek sözü, değer verilebilecek fikri, dikkate alınabilecek bir teklifi, itibar edilebilecek bir eleştirisi olsa da... Dili yoksa, yani bütün bunları bulunduğu ortamda anlaşılabilecek bir şekilde anlatamıyorsa, bunu ilgililere, yetkililere, topluma ulaştıramıyorsa; yazık olur. Bu dili isterseniz kendi anadiliniz kabul edin, isterseniz içinde yaşadığınız ülkenin dili olarak anlayın. Sonuç aynı. Hayatı kolaylaştırmak için dil bilme bir tarafa, bu aynı zamanda kendinizi ifade, en etkili iletişim aracıdır.

Bugün basının her çeşidi muhataplarına, kamuoyuna etki ediyor ve bir güçtür. Doğru veya yanlış bazı şeyleri iddia edip, yazıp çizip, günden oluşturabiliyor. Bazı ülkelerde medyanın hükümet politikalarına etki ettiğini, hatta hükümet bile devirdiğine şâhit olduk. Kim çok haber üretiyorsa, kim daha çok okuyucuya, seyirciye, izleyiciye ulaşıyorsa o daha çok tanınıyor, o daha çok etkili oluyor. Bu aynı zamanda bazı mahfillerin reklamı, propagandasıdır. Şimdilerde yazı ve görsel medya kurguluyor, manipüle ediyor, etki edebileceği kitleyi hazırladıktan sonra istediğini iletiyor, malını pazarlıyor. Medyanın bu tarafına dikkat etmeyenler onların bir tüketim pazarı, güdülen sürüleri hâline gelebilirler. Her basın aracının güç, etki, manipüle etmek için kullanılması gerekmez. Elbette güzel şeyler de medya aracılığı ile yapılır. Medyanın iyi niyetle, sağlıklı ve doğru hedeflere yönelik kullanılması aynı zamanda kimlik mücadelesidir.

Araçlar günün şartlarına göre değişebilir. Bu yerine göre sanat ve edebiyat olur, yerine göre medya olur, yerine göre kitap, seminer, konferans, basın toplantısı, açık

Hikmet Gürcüoğlu:

oturum, bildiri vb. olur. Yeri gelir şiir bir şairin veya bir toplumun dili olur. Bu dille şair kendisinin veya toplumunun duygularını, meramını, derdini dile getirir.

Biz diyoruz ki “anadil kimliktir”. Anadili kaybetmek, kimliği kaybetmek anlamına gelir. Anadilini, mesela Türkçeyi bilmemek, konuşamamak, yazıda kullanamamak ciddi bir kayıptır. Anavatanla, dilimizle meydana getirilen muazzam bir kültür ve medeniyet zenginliğinden mahrum kalmaktır. Oysa Türkçe ile meydana getirilen uygarlık hem bir övünç, hem de ilham kaynağıdır. Dayanaktır, güçtür, köktür. Kökü zayıf olanın gövdesi de zayıf olur dalları da. Meyvesi ise ya olmaz, ya işe yaramaz. Kök sağlam olmalı. Anadiline sahip olmak bu köke sahip olmakla eşdeğerdir. Anadilini öğrenmenin ve sağlamca kullanmanın, bu dille yazılanlara ulaşmanın yolu da kitap, dergi, gazete, dijital medyadır. Bu açıdan medya hem beslenme kaynağı, hem de iletişim, hem de sizde olan değerleri, bilgileri, teklifleri, eleştirileri paylaşma, başkasına ulaştırma zeminidir. Bu zeminin sağlam ve tutarlı olması gerekiyor. M. E. Yurdakul demiş ki: “Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet, sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir.” Siz bunu “güçlü medyası olmayan toplum fertleri, dilini ve beslenme kaynağını kaybetmiş yetim gibidir” şeklinde anlayabilirsiniz.

Medya konusunda İslâm tarihinden bir örnek hatırlıyorum. Tarihten beri dünya edebiyatında şiirin yeri bilinen bir gerçektir. Zira şiir söz güzelliğidir ve bir misyonu vardır. Hasımlarının Hz. Muhammed’e “O bir şairdir” demeleri bu söz sanatının o İslam öncesi “cahiliye” toplumunda ne kadar yaygın olduğunu gösterir. Peygamber (sav) tebliğ hayatı boyunca şiiri ve şairleri küçümsememiş, düşman şairlere (yani o zamanki medyaya) karşı tedbirli olmuş, Müslüman şairleri teşvik etmiştir. Kur’an’ın vahyedildiği dönemde câhiliye toplumunda söz sanatı, dolaysıyla şiir revaçta idi. Câhiliye şiiri toplumsal hayatın en asli görünümlerinden biriydi. Onlar, ilmi, kültürü, haberleri ve atalarından kalan mirası şifâhi olarak aktarırlardı. Bunu da maharetle ve büyük ustalıkla yaparlardı. Ezberleme kabiliyetleri güçlü, sanatlı söz söyleme sanatı yaygın idi. Câhiliye döneminin medyası da o günün şairleri idi. Şairler kabilelerin dili, sözü ve reklâm aracı idi. Kabileler şairleri sayesinde diğerleriyle sözlü rekabet ederlerdi. O devirde şairler kabilenin kahramanı, şiir de onları dili ve silahı idi. Bu şairler aynı zamanda, varlığın

Hikmet Pınarı Hüseyin Kerim Ece kerimece@hotmail.com

ötesinden haber getiren ve insanüstü güçlerle ilgisi olduğuna inanılan kâhinler idi. Bunlar Kur’an’a ve İslâmî davete şiir yoluyla engel olmaya çalıştılar. O yüzden Kur’an bu gibi şairleri kötülüyor. (bkz: Şuarâ/224-226) Câhiliye insanları o günkü medya imkânını hem bilgi, kültür,-yanlış da olsa- inanç ve değerlerin taşıyıcısı, hem reklâm ve övünç aracı, hem de etkili olmanın imkanı olarak kullanmışlardı. Ancak Kur’an onlara sanat diliyle (fesâhat ve belâğatla ile) cevap verip onları susturmuştu. Bu demektir ki hangi devir olursa olsun medya –ve hangisi olursa olsun- mesajı ulaştıran bir araç, bir etkileme, bir iletişim ve eğitim imkanıdır. Hayra da kullanılabilir, şerre de. Islah amacıyla da kullanılabilir, ifsat amacıyla da. Hollanda’da yaşayan Türkiyeli Müslümanların hem anadillerini yaşatmak, hem de bir kısmına değindiğimiz faydalara ulaşmak için yazılı ve görsel medyaya sahip olmaları gerekir. Bu bağlamda Doğuş’un yirmi yıldan beri önemli bir işlevi yerine getirdiğine inanıyor, daha uzun yıllar bu hizmeti sürdürmesini diliyoruz. ◄◄

“5 CEO ile 5 Gün” adlı proje ile gençlere rol model olacak şirket CEO’larıyla buluşturarak, onlara yeni ufuklar açılmasını sağlayacağız”

HOTİAD Genel Kurulu bir kez daha “Gürcüoğlu” dedi

H

ollanda’da faaliyet gösteren Hollanda Türk İşadamları Derneği (HOTİAD) Genel Kurulu’nda başkanlığına Hikmet Gürcüoğlu yeniden seçildi. 15 Yıllık kuruluşu ile Hollanda’da STK’lar içinde temel taşlardan biri olarak çalışan HOTİAD, yeni çalışma döneminde de bu özelliğini güçlendirerek devam ettirecek. Etten Leur kentinde Özgazi Üretim Tesislerinde düzenlenen 8. Genel Kurulu’nda konuşan Gürcüoğlu, HOTİAD’ın Hollanda’daki önemli misyonunu anlatarak HOTİAD’ı Hollanda’da muhatap kurum hâline getirmek için gösterdikleri çabalarının bundan sonra da devam edeceğini söyledi. Toplantı arasında bir önceki yönetimde yer alan ama bu yönetime girmeyen üyelere çiçek verilmesiyle başlayan Genel Kurul’da tek aday olarak katılan Gürcüoğlu üçüncü kez başkanlığı üstlenirken, derneğin yeni yönetim kurulu Hikmet Gürcüoğlu, Şerif Aktürk, Memet Terkivatan, İlhan Döne, Faruk Halıcı, Arzu Şenel, Zülküf Yılmaz, Özgür kasırga, Murat Ateşalp, Hayatı Tahtalı ve Erdoğan Yüce’den oluştu. Denetleme kurulu üyeleri de Esat Şengül, Behzat Eren, Veysel Hut ve Ramazan Güngören olarak belirlendi.

Gürcüoğlu, düzenledikleri programlarla insanlara ışık tutmaya, girişimciliğin daha doğru yapılabilmesi için ipuçları vermeye çalıştıklarını, hedeflerinin öncelikle iki ülke arasında başlayıp şimdi çeşitli ülkeler bazına çıkan ticari ilişkileri daha da ileriye taşımak olduğunu dile getirdi. Başkan Hikmet Gürcüoğlu “HOTİAD için ana amaçlardan bir tanesi Hollanda’da “muhatap kurum olma” özelliğiydi, yaptığımız bütün çalışmalar buna hizmet ediyor. 15 yıldır ülkede kendimizi hem Hollanda ya hem de Türkiye ye muhatap gösterebilmek adına çok mücadele ettik. Fakat geldiğimiz nokta itibariyle söylüyorum ki çaldığımız her kapı artık ardına kadar açılabilmekte.” dedi. Yeni çalışma döneminde gençliğe ilham olmak için projelere başlatacaklarına dikkat çeken Gürcüoğlu, “5 CEO ile 5 Gün” adlı uygulama ile gençlere rol model olacak şirket CEO’larıyla buluşturarak onlara yeni ufuklar açacaklarına vurgu yaptı. Eğitim ve girişimcilik alanında da ciddi projelerle kamuoyuyla buluşacaklarını belirten Gürcüoğlu, geleneksel hâle getirdikleri “Yılın Başarı Ödülü” adlı etkinliği de geliştirerek devam edeceklerini dile getirdi.

Toplantıda Göze Çarpanlar HOTİAD’ın yeni yönetim ve denetleme kurulları bir birlerini kutlarken Yeni Denetleme Kurulu Üyesi Veysel Hut’a bir sürpriz doğum günü partisi de yapıldı. Doğum gününü sürpriz bir şekilde genel kurulda kutlayan Veysel Hut’a, biz de yeni yaşının kendisine şans ve daha fazla başarı getirmesini diliyoruz. Öte yandan toplantı için İtalya tatilini yarıda kesen Murat Ateşalp te “Kıymetli başkanım bu gün burada olmam gerektiğini söyleyince tatili yarıda bıraktım ve hemen geldim… Yeni yönetimimiz herkes için hayırlı olsun.” dedi. Toplantının neşe kaynağı Şerif Aktürk yine her zamanki esprileri ile toplantı boyunca tüm üyelere eğlenceli dakikalar yaşattı. Başkan Gürcüoğlu, konuşmasında bir sonraki Genel kurulda Başkan adaylarının şimdiki yönetimdeki Başkan yardımcılarından biri olacağı ipucunu da verdi. Yeni Yönetim Kurulu Üyeleri ve Görevleri... Hikmet Gürcüoğlu (Başkan), Şerif Aktürk (Başkan Vekili), İlhan Döne (Başkan Yardımcısı), Memet Terkivatan (Başkan Yardımcısı), Faruk Halıcı (Başkan Yardımcısı), Arzu Şenel (Genel Sekreter), Zülküf Yılmaz (Muhasip), Özgür Kasırga (Yönetim Kurulu Üyesi), Murat Ateşalp (Yönetim Kurulu Üyesi), Hayati Tahtalı (Yönetim Kurulu Üyesi), Erdoğan Yüce (Yönetim Kurulu Üyesi)

Denetleme Kurulu Üyeleri ve Görevleri... Esat Şengül (Başkan), Behzat Eren (Başkan Yardımcısı), Veysel Hut (Denetleme Kurulu Üyesi), Ramazan Güngören (Denetleme Kurulu Üyesi) Haber: Özcan Deniz ◄◄


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 248 -Mart/Maart 2019

12 tanıtım introduction

Genç Gözüyle

talhayildiz_@hotmail.com

Talha Yıldız

Gönüllere hitap edebilmek 2009 yılının yaz tatil döneminde kitap okumaktan zevk almaya başlamıştım. Başlıca gayemin dinimi doğru öğrenmek olduğu için, ‘dinî kitap’ türünden kitaplar okumaya gayret ediyordum. Fakat okuduğum kitaplar arasında konu bütünlüğü yoktu; Kur’ân meali, tefsir, hâdis, siyer ve diğer ilimlere ilişkin kitapları belirli bir düzene göre değil, karışık bir şekilde okuyordum. Ayrıca o dönemde güçlü bir şekilde esen mealcilik rüzgârının – bu rüzgâr hâlâ dinmiş değil – etkisinde kaldığım için, Kur’ân’ı ‘anlamak’ için çok vakit ayırıyordum. Bu süre içerisinde farklı kitapların yanında, Elmalılı’nın meali ve Muhammed Esed’in ‘Kur’ân Mesajı’ adlı MealTefsirini okumuştum. Nihayet 2010 yılının sonlarına doğru Seyyid Kutub’un ‘Fizilali’l-Kur’ân’ adlı tefsirini temin etmiş ve bu eseri büyük bir heyecanla okumaya başlamıştım. Tefsiri okumadan önce, fıkıh, siyer, hâdis; yani kısaca her ilimle alakalı malumât edineceğimi bekliyordum. Çünkü Kur’ân bizim temel ve ilham kaynağımız idi. O hâlde böyle bir beklenti içine girebilirdim. Her ne kadar mezkur tefsirin bütün ciltlerini okumuş olsam da, tefsir tam manasıyla beklentimi karşılamamıştı. Yıllar sonra böyle bir beklenti içerisinde olmamın cahilâne bir yaklaşım olduğunu öğrendim. Zira, genellikle soyut bilgiden müteşekkil yazılı metin olan Kur’ân üzerinden, ne medeniyet inşa edileceğini ne de insanların gönüllerine hitap edileceğini idrak etmiştim. Şimdi konumuz açısından kâdim geleneğimize bir göz atalım. İsimlerini tarihe altın harflerle kazımış olan büyük şahsiyetler, Kur’ân ya da hâdisleri nakletmekle yetinmediklerini, aksine bu mesajı insanların gönüllerine nakşetmeye yönelik hareket ettiklerini görmekteyiz. Bu meyanda öncelikle Hoca Ahmed Yesevî’yi (v. 1166) örnek olarak verelim. Yaşadığı dönemde Orta Asya’nın, vefatından sonra öğrencileri vasıtasıyla Anadolu ve Balkanların İslâmlaşmasında önemli bir yere sahip olan Hoca Ahmed Yesevî’nin en önemli eseri olan Divan-ı Hikmet, eserin adından da anlaşıldığı üzere hikmetli sözleri ihtiva etmektedir. Her ne kadar o dönemde ilmi eserler Arapça ve Farsça kaleme alınmış olsa da, Hoca Ahmed Yesevî bu eserini hitap ettiği kitlenin Türk olmasından dolayı Türkçe kaleme alınmıştır. Divan-ı Hikmet’te Kur’ân ve Sünnet’ten ilhamla, dünya hayatının geçiciliğinden tutun Hz. Peygamber’in (sav) hayatından çıkartılabilecek dersler, hikmetli sözler biçiminde ifade edilmiştir.

Misafir Kalem

a.yakisir@hotmail.com

Arif Yakışır Hoca Ahmed Yesevî’nin bu şekilde hareket etmesi içinde yaşadığı toplumun yapısıyla alakalıdır. Çünkü Orta Asya İslâm’la müşerref olmadan önce, ozanlar türkü ve şiir yoluyla insanlara hikmetli sözler aktarırlardı. Hoca Ahmed Yesevi bu geleneği bozmak yerine, bu geleneği İslâmlaştırmak suretiyle insanların kalplerini peyderpey İslâm’a ısındırmaya gayret etmiştir. Konumuza Mevlânâ’dan (v. 1273) devam edelim. Bilindiği üzere Mevlânâ’nın en büyük eseri olan Mesnevi, tahkiye; yani hikâye anlatma sanatının yer verildiği bir eserdir. İbrahim Kalın’ın ifadesiyle tahkiye sanatı soyut ilke ve hakikatleri, varlık ve hayat içerisinde somut gerçeklik olarak ortaya koyar. Bu yönüyle tahkiye sanatı, insanların hayal gücüne hitap ederek onların aklî ve ahlâki melekelerini harekete geçirmesinde yardımcı olur. Bu hikâyeler insanlara Allah’ın birliğini, âlemin ihtişamını ve ahlâki meziyetler üzerinde durur ve her hikaye, insanı bir ahlâki sonuca ve derse ulaştırır. Dolayısıyla tahkiye sanatının amacı, sadece insanları eğlendirmek değil, insanın aklına ve kalbine hitap ederek fıtratına uygun bir varlık hâline gelmesine katkı sunmaktır. Mevlânâ’nın bugün hâlâ gündemde yer tutmaya devam etmesinin sebebi, tahkiye sanatının ustaca kullanmasından dolayıdır. Tahkiye sanatından farklı olarak, insanların şiirden de etkilediğini bilmekteyiz. Bu bağlamda Yunus Emre’yi (v. 1321) örnek olarak verebiliriz. Yunus’un şiirlerinin temel özelliği, ilahî mesajı, kısa, öz ve halk dilinde ifade etmiş olmasıdır. “Ana rahminden geldik pazara, bir kefen aldık döndük mezara” diyen Yunus, dünya hayatının geçiciliğini veciz bir şekilde ifade etmiştir. Ya da “cana cefa kıl ya vefa, kahrın da hoş lütfun da hoş, ya dert gönder ya da deva, kahrın da hoş lütfun da hoş” mısraları, bu dünyanın imtihan dünyası olduğunu ve insanın her halükarda Allah’a hamd etmesini gerektiği veciz bir şekilde ifade etmekle kalmamış, bu hakikati evrensel bir dille ifade etmiştir. Öte yandan insanların müzikten de her daim etkilendiğini bilmekteyiz. Bu meyanda Türk musikisinin üstadlarından olan Buhirizade Mustafa Itri’ye (v. 1712) kısaca değinmek gerekir. Teravih ve bayram namazlarında büyük bir heyecanla okuduğumuz tekbir ve salavatların bestekârı olan Itri, Allah’ın büyüklüğünü ve Peygamber sevgisini musiki yoluyla insanların gönüllerine nakşetmesine muvafık olmuştur. Sözün özü, eğer bugün ilahî ve nebevî mesajın insanlığın gönlüne hitap etmesini istiyorsak, kendimizi salt manada Kur’ân ayetleri ve hâdisleri zikretmekle iktifa etmek yerine, bu mesajı, şiir, hikâye, roman, musiki, tiyatro, sinema, dizi ve başka yollarla insanlığa sunmaya gayret etmemiz gerekir.

Eyalet seçimlerinin ardından! 20 Mart Çarşamba günü Hollanda genelinde eyalet meclisi ve sular idaresi yönetim seçimleri yapıldı. 4 yıl önce yapılan eyalet meclisi seçimlerine katılım oranı %48,6 idi. Şimdiki seçimlerde katılım oranı ise bayağı yükselmiş olup % 56,1 oldu. Eyalet meclisi seçimlerinde yalnız Hollanda vatandaşı olanlar oy kullandı. Sular idaresi yönetim seçiminde ise Hollanda’da 5 yıldan fazla oturum hakkına sahip olan herkes oy kullandı. Seçimlerden 5 gün önce Cuma günü Yeni Zelanda’da bir cani ırkçı, İslam düşmanı terörist tarafından aynı şehirde iki ayrı camide cuma vaktinde saldırı düzenleyerek masum insanların üzerine silah sıkarak taramış, 50 Müslüman insanı ibadet halindeyken şehit etmiş, 60 kişiyi de yaralamıştı. Ne yazık ki yine seçimlere iki gün kala, iki hafta önce pazartesi günü sabah saatlerinde Utrecht şehrinde psikopat, birçok suçtan yargılanmış bir Türkün şehir içerisinde tramvayda masum insanları silahla tarayarak 4 kişinin ölümüne, 5 kişinin de yaralanmasına sebep olmuştur. Bu dünyanın farklı iki ülkesinde meydana gelen talihsiz terör olayı tabii ki insanları çok üzmüştür. Birisinde ırkçı İslam düşmanı bir teröristin Müslümanlara saldırısı, diğeri ise içinde yaşadığımız ülke olan Hollanda’da Türk asıllı birinin yine terörist silahlı saldırısı. Bu 3 gün arayla işlenen her iki terör saldırısı da insanların nefretini kazanmış olup, tabii ki Müslümanları, Türk kökenlileri ve diğer insanları da derinden üzmüştür. Bilhassa Hollanda’daki bu katil G.

Tanış’ın silahlı saldırısının neticesinde, kanaatimce ırkçıların seçimlere katılımlarının oranı daha da arttı. Seçimlere katılımın en önemli nedenlerinden birisidir bu katilin işlediği suç. Daha önceden anketlerde ülke genelinde eyaletlerde 1. Parti olarak gösterilen Forum voor Democratie partisi, bilhassa PVV partisinin oylarını da bölerek 1 parti olarak seçimlerin galibi olmuştur. Tabii ki, otomatikman senatoda 11 senatör çıkarmayı da başardı. VVD ve nispeten PVV partileri eyalette ve senatodaki sandalye sayılarını az bir farkla korumayı başardılar. Ayrıca Yeşil Sol’un (GL) Hollanda genelinde sağladığı başarıyı da unutmamak lazım. CDA, D66 ve SP partileri seçimlerin kaybedenleri olmuşlardır. Rutte III koalisyon hükümeti, şu an 75 kişilik 1. Senatoda 38 kişi ile temsil edilmekte. Bu eyalet seçimlerinden sonra hükümet 1. Senatoda çoğunluğu kaybetmiş olup, haziran ayından itibaren muhalefet partilerinin desteğine ihtiyaç duyulacaktır. Seçimlerin diğer galibi de, ilk defa eyalet seçimlerine katılan ve adaylarının tamamına yakını genç jenerasyondan oluşan DENK partisidir. DENK partisi eyalet seçimlerine ilk defa katılmasına rağmen, 12 eyalette de seçime girmesi, aday listelerinin Hollanda doğumlu, eğitimli gençlerle dolu olması da bambaşka bir başarı. DENK partisinin çalışmalarını yakından takip ettim. Sistemli ve çok güzel çalışma yaptılar. Seçim propagandasını Rotterdam parti merkezinde toplu olarak başlatıp, Rotterdam Zuid bölgesi “Göçmenler Anıtı’na” kadar yürüyüp, gövde gösteri yaptılar. Basın açıklamaları ve eyaletlerde yeteri kadar meclis üyesi çıkardıklarında, milletvekili sayın Selçuk Öztürk beyin senatör olacağını söylediler. DENK partisine mensup gençlerin bütün eyaletlerde arı gibi çalışarak, kapı kapı dolaşıp parti broşürü atma ve dağıtmaları da başka başarılı çalışmalarından biriydi. Bu yönüyle DENK partisi milletvekillerini, gece gündüz çalışan adayları, destekçi gençleri tebrik ediyorum. DENK partisi Güney, Kuzey Holland Utrecht eyaletlerinin her birinde 3 meclis üyesi çıkaracakları öngörülüyordu.

Gelderland, Overijssel, Groningen, Brabant, Limburg gibi eyaletlerde de en az 1’er meclis üyesi çıkaracağı tahmin ediliyordu. Seçimlerden 2 gün önce, utanarak yazıyorum ki, bir katil Türk’ün suçsuz insanları silahla taramasının neticesinde 4 kişinin öldürülmesi, Hollandalıların birçoğunun yüksek oranda seçim sandıklarına gitmelerine, 30 yılın en yüksek katılımını sağlamalarına neden olmuştur. Buna karşın 225.000’e yakın Türk kökenli Hollandalı vatandaşlarımızın bir kısmı, ne yazık ki yarım saatlik zahmete katlanıp, seçim sandıklarına giderek hakları olan oylarını kullanmamışlardır. Hollandalıların oy kullanmalarındaki yüksek oran, aynı zaman eyaletlerde çıkarılacak meclis üyelerinin de seçilebilecekleri oy sayısının yükselmesine neden olmuştur. Bundan dolayı, 4 yıl önce takriben 3600 oyla eyalet meclisine seçilebilen bir kişi, şu anda 5.500’e yakın bir oy alması gerekiyordu. Bundan dolayı da büyük bir beklenti içerisinde olan DENK partisi milletvekili ve adayları maalesef hayal kırıklığına uğramışlardır. Güney, Kuzey Hollanda, Utrecht ve Flevoland eyaletlerinde 1’er adet meclis üyesi çıkarmıştır DENK. Yine de tebrik etmek gerekir DENK’i, DENK’lileri. Seçimlere ilk defa katılıp, 4 sandalye çıkarmak da büyük başarı bence. Sanırım bu sayıya göre DENK partisi 1. Senatoda 1 üye, Selçuk Öztürk’le temsil edilecek. Seçimlerde kendilerine verilen demokratik hakkı kullanarak, seçim sandıklarına büyük oranda giden, hangi parti olursa olsun oy vererek görevlerini yerine getiren Türk kökenli Hollandalı kardeşlerime de bu duyarlılıklarından dolayı çok teşekkür ediyorum. Bir seçim öncesi yaşanan talihsiz olayların gölgesinde girdiğimiz bu eyalet seçimleri, yine de seçilenlere hayırlı uğurlu olsun diyor, tebrik ediyorum. Bir daha böyle katliamların yaşanmamasını temenni Okurediyorum. Mektupları... Hollanda ve Dünya’da bütün insanların uyum, birlik, beraberlik ve kardeşlik duyguları içerisinde yaşamaları temennisiyle en güzel günlerin insan sevgisini gönlünde hisseden ve yaşatanların olsun temennisiyle.◄◄

Hollanda’da olup bitenden haberdar değiliz! Zeki Baran

S

ular İdaresi ve Eyalet Seçimleri için sandığa gittik. Katılım neden istenilen düzeyde değil?! Su İdaresi yönetimi Hollanda’nın en eski demokrasi geleneğidir, seçilen yöneticiler hem bulunduğu bölgenin suyunun arıtılmasından ve aynı anda su baskınlarına karşı alınacak önlemlerden sorumludurlar. Aslında her yıl evlerimize gelen ve bizim ödemek zorunda olduğumuz 360 Euro’luk miktarı bu yöneticiler belirler. Hollanda Türk toplumunun çok fazla önemsemediği bir seçimdir. Seçilen üyelerin bu toplantı masrafları dışında bir geliri yoktur! Buna rağmen geride bıraktığımız seçimlerde su yönetimine Türk kökenli adaylar katılmıştır. Oy kullanmayı önemsemiyoruz Evet, sivil toplum kuruluşları olarak gerçekten elimizden geleni yapıyoruz! Sadece STK’lar değil Hollanda Türk basını da gerçekten elinden geleni yapıyor ama başarılı

Gözlem

zekibaran@gmail.com

olduğumuz söylenemez! Başlıca ve en önemli sebeplerden bazıları olarak şunları söyleyebiliriz… 1. Hollanda’da olup bitenlerden toplum olarak haberdar değiliz. Evlerimize girdiğimiz andan itibaren kendimizi Türkiye’de buluyoruz. Türk televizyonlarını izliyor sadece Türkiye haberlerini seyrediyoruz! Hollanda’da olup bitenleri bile Türkiye televizyonlarından öğreniyoruz. Yani ayaklarımız burada fakat aklımız Türkiye’de hatta doğduğumuz toplardaki seçimleri buradaki seçimlerden daha önemsiyoruz! Doğduğumuz köydeki muhtarlık seçimini bile buradaki seçimden daha fazla önemsiyoruz… 2. Okuma alışkanlığımız yok, bu da bizi olumsuz etkiliyor! Hollanda gazetelerindeki yazıları gören okuyan yok… 3. STK’lar olarak aktif olan üyelerimizi harekete geçiriyoruz fakat geniş kitlere ulaşabildiğimiz söylenemez…

4. Ayrıca Hollandalılardan kaynaklanan önemli sorunlar var. Emekli olmuş vatandaşlarımıza yıl boşluğundan dolayı verilen ek ödenek yüzünden mal varlıklarının araştırılması vefasızlığın bir örneği olduğu için toplumuzda bıkkınlık oluşturmaktadır. Ayrıca ekonomi iyi gitmesine rağmen, Türk kökenli gençlerin akranlarından üç defa daha işsiz olmaları gençlerimiz de umutsuzluğa neden olmaktadır ve bu kesim oy vermekte tereddüt etmektedir. Tüm bunlara rağmen biz bu ülkenin asıl unsuruyuz! Bu ülkede haklarımız ve sorumluluklarımız var! Bunlardan bir tanesi de oy zamanında oyumuzu kullanmaktır. Bu ülke bizim ülkemiz ve biz burada misafir değil ev sahibiyiz! Umarım Avrupa parlamentosu seçimlerinde hakkımız ve sorunluğumuz olan oylarımızı kullanırız. Biz mücadeleye devam edeceğiz! IOT Başkanı◄◄


mozaïek

mozaïek 13

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 248 -Mart/Maart 2019

Murat Altun

M

Muştular

murat.7701@hotmail.com

Irkçılık bir fikir değildir!

Mevla görelim neyler, Neylerse güzel eyler...

erhaba değerli dostlar!.. Yine bir facia, bir acıyla irkildik. Yeni Zelanda’ da kırk dokuz masum canımızı tohum olarak toprağa koyduk. “Tohum” olarak dedim, çünkü, bire yüz, bire bin verecek -bir ölüp, bin dirileceğiz- inşallah.

Bu düşmanlık, bu zulüm, ne ilk, ne de son olacak. Bu insanlığın varoluşu ile süre gelen bir serüven. Henüz (İnsanın) tanıtım sürecinde bile meleklerin: “ ... Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın?... (Bakara 30.)diye hikmetini bilmeden tepki göstermeleri, zahirde olacak bu kötülüklerin ardında, bin bir türlü sır ve imtihanın da olduğunu fısıldamaktadır. “... Olur ki hoşlanmadığınız bir şey sizin için hayırlı olur. Olur ki sevip arzu ettiğiniz bir şey sizin için şerli olur. Gerçeği Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara 216.) “Hak şerleri hayr eyler Zan etme ki ğayr eyler Ârif ânı seyr eyler Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler…” (Erzurumlu İbrahim Hazretleri.) Avrupa’da yükselen İslamofobya, Efendimiz (sav.) ile ilgili yapılan karikatürler vs.. her zaman onların planladığı gibi olmayacak, bizim lehimize dönecektir inşallah. Onların küfürde atası olan müşrikler ve Ebû Leheb’de,

Efendimizi (sav.) sürekli “mecnun, büyücü, aman uzak durun” diye kötü göstermeye çalışırken insanların aklına düşürmüş. Onlarda “gelmişken şu ‘sihirbazı’ bir görelim” demişler. Bakmışlar ki... aman Allah’ım!... Yusuf’tan da güzel, bakarken sûretine vurulduğum/ Derin mi derin!.. kaybolup deryasında boğulduğum/ Hayat iksiri!.. canlanıp mânâsında dirildiğim/ Serin mi serin!.. kar beyazında durulduğum/ Sımsıcak!.. O rûhumda tüten, siyah gözlerine beni de al, Beni de götür, beni de ey yâr... Allah cc. dîni/davasını kafirlerle dahi üstün kılar. Fakat, bize düşen ciddi görevler var. Bu olup bitenler bizi yıldırmayacak ama, bu ülkelerde kurumsallaşmaya da ihtiyacımız var. Çocuklarımızı yeteneklerine göre iyi yetiştirip, özellikle siyasette çok güçlü ve etkili olmalıyız. Kaderimizi, geleceğimizi bunların vicdanına bırakamayız. Bugün burada halkın yarısını, diğer yarısına bekçi/polis yapsalar, Allah korusun bu cinayetleri yine önleyemezler. Ancak doğru, hikmetli bir devlet politikasıyla halklar adalet ve huzur bulur. “Yanından ayrıldığında/ işbaşına geçtiğinde yeryüzünde fesat çıkarmak, ekini ve nesli yok etmek için işe koyulur. Oysaki Allah, fesadı sevmez.” (Bakara 205.) İslam ülkeleri dâhil, iş başına geçmiş adaletsiz ve Allah korkusu da olmayan adamların (!), oy kazanma veya başka menfaatleri ve hırsı uğruna, milyonlarca canları kurban edecek kadar tehlikeli olduklarını sanırım anlatamadık. Devlet politikasının ve medya gücünün ne kadar etkili olduğunu bir önceki yazımızda da anlatmıştık.

Mesela, “Diriliş” dizisinde ki kahramanımız, filmde faizin haramlığından dolayı oğlunu evlatlıktan reddederken, reklamlarda faizli kazancı teşvik ediyor. İşte bu millet hep böyle uyuşturuluyor. TV’ler dâhil hocalara onlarca faiz, içki, evlenme- boşanma, zekat vs.. gibi dini hükümlerle ilgili sorulan soruların cevabına bakıyorum; işte şu haram, şunu yapmasan dahi iyi olur diyorlar, demesine de.. Bunların çoğu dinin, müftülerin yetkisinde değil ki. Taşları bağlayıp köpekleri salıyorlar. Halkı, devletin emri ile dinin yasakları arasında eziyorlar. İş buradan çözülür. Fakat kimse bu kötülükleri reklam ile teşvik eden, kanun ile mecbur kılan, hükmederek mahkum eden, yarı tanrılık verilmiş devleti eleştirmiyor. Ve değiştirmek gibi farz üstü farz olan bu görevi ciddiye bile almıyor. Sonrada, “Ne yapalım kanun böyle, burası laik ülke.” diyor. İşte onun için, İslam’dı, adaletti, hukuktu, faiz, fuhuş, küfür, hak vs.. bütün bunların hepsi sadece soyut kavramlar olarak (uygulanmadıkça) Kaf Dağı’nda bizi bekliyor. Bunları nasıl somuta, pratiğe dökeceğimizi, merhum Erbakan Hoca’mız her meselede dile getirmişti.

Savaşa, şiddete, ırkçılığa hayır! Amsterdam’da, bir araya gelen bİnlerce kİşİ, ırkçılık ve ayrımcılığın son bulması çağrısıyla yürüyüş yaptı. Başkent Amsterdam’da, 21 Mart Komitesi tarafından ırkçılık ve ayrımcılık karşıtı gösteri düzenlendi. Siyasi partiler ve çok sayıda kurum tarafından desteklenen gösteri için Dam Meydanı’nda bir araya gelen binlerce kişi, Dokwerker Meydanı’na kadar yürüdü. Göstericiler, “Mültecileri ve göçmenleri değil, kapitalizmi ve ırkçılığı suçla”, “Mültecilere kapı açık, kapitalizme değil” yazılı pankartlar ve “Irkçılığı durdur”, “İslamofobiyi durdur”, “Mültecilere kapımız açık, ırkçılara değil”, “Herkes eşittir”, “Hollanda doldu, bütün ırkçılar sınır dışı”, “Irkçılık bir fikir değildir”, “İnsan ol, saygılı ol” yazılı dövizler taşıdı.

‘Şiddete ve savaşa hayır’ Çok sayıda Hollandalı’nın yanı sıra mültecilerle farklı etnik kökenlerden ve topluluklardan göstericilerin katıldığı yürüyüşte, “şiddete, savaşa, ırkçılığa, ayrımcılığa ve İslamofobiye hayır” mesajı verildi. Yapılan konuşmalarda, ülkede ırkçılığın giderek arttığı, dünyanın her yerinde sağcı ve aşırı sağcı partilerin oylarının çoğaldığı ifade edildi. Hollanda’da aşırı sağın siyasette giderek güçlendiğine işaret edilen konuşmalarda, 20 Mart’ta yapılan eyalet meclisi seçimlerinde aşırı sağın el ettiği galibiyet hatırlatıldı. Ülkede aşırı sağcı Özgürlükler Partisinin yanı sıra eyalet meclisi seçimlerine ilk kez katılan ve en çok oyu alan aşırı sağcı Demokrasi için Forum Partisinin güçlendiği, diğer siyasî partilerin aşırı sağa karşı zayıf kaldıkları kaydedildi.

Ruhunuz şad olsun!

İşte onun yetiştirdiği erlerden birinin de, bu konuları, ete kemiğe nasıl dönüştürdüğü/somutlaştırdığı bir yazısını paylaşalım: “Öncelikle bilmemiz gereken kaide, bir farzın yerine gelmesi için gerekenlerde farzdır, kaidesidir. Namaz farz; iftitah tekbiri de farz, kıyam da farz, abdestte farz gibi”. Örnekler çoğaltılabilir. Aynı bu şekilde zekatı vermek farz, toplamakta farz... İslam’da zekatı devlet toplar. Farz olan zekatı toplayacak memuru atayacak devleti kurmakta böylece farz olur. Faizi kaldırmak farz; faizi kaldıracak devleti kurmakta farz olur. ◄◄

Deventer Başkonsolosluğu şehitleri anma programı düzenledi 18 Mart Şehitler Günü vesilesiyle Deventer Başkonsolosluğu tarafından düzenlenen anma töreninde tüm bütün şehitler saygı, minnet ve

rahmetle andıldı. Başkonsolos Tuna Modrak Yücel, günün anlamına uygun bir konuşma gerçekleştirdi.


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 248 -Mart/Maart 2019

onze rechten

14 haklarımız Haklarımız

info@ibco.nl

Recep Soysal’ın objektifinden...

Mehmet Yamaç

Türkiye’de SGK Emekliliği ile Geleceğiniz Güvencede!

vurdurmayı unutmayınız, ID kart ile giriş yapanlar ise çıkışta mühürlü kağıdı almayı unutmasın! Türkiye’deki SSK Emeklilik işlemlerinizi Türkiye’ye gitmenize gerek kalmadan biz buradan hallediyoruz. Mümkünse erkenden gelerek izin öncesi veya izinden döndükten sonra emeklilik işlemlerinizi Türkiye’ye gitmeden hallediyoruz.

2- Yurt dışı borçlanma 3600 gün ile nasıl olur, kimler faydalanabilir? 3600 gün ile emeklilik 4a SSK kapsamında mevcuttur. Eğer sigorta ilk giriş tarihiniz 08.09.1999 tarihi öncesinde ise ya da borçlanma yolu ile bu tarih ve öncesine çekilebiliyorsa 3600 günle de emekli olabilirsiniz. 3600 gün ile emekli olma yaşı 15 yıllık sigortalılık süresi ve 3600 günü tamamladığınız tarihe göre belirlenmekte. Borçlanma yolu ile yapacaksanız borçlanma yaptığınız tarih bu şartları sağlamış olduğunuz tarih sayılacaktır. Dolayısıyla 2018 yılında 3600 1- 2019 yılı yurtdışı emeklilik şartları gün yurtdışı borçlanma yolu ile başvuru nelerdir? yapacak kadınların emeklilik için 58 yaşı Bazen hatırlatmakta yarar var; uyarıyoruz erkeklerin de 60 yaşı tamamlamış olması ve diyoruz ki eğer bu sene yurtdışı emekli- gerekmektedir. 3600 günde SGK yurtdışı lik borçlanması ile Türkiye’den borçlanmasını bizi arayarak ta yaptırabiliremekli olma gibi bir siniz. 3600 günden emekli olma yaşına gelniyetiniz varsa bunun diyseniz ödeyeceğiniz miktar 98.244 TL’dir. için fazla beklemeden müracaatınızı 3- Erken emeklilik nedir, Kim ne kadar şimdiden başlatın ki ödeyerek erken emekli olabilir? çünkü ödemenizi Erken emekli olabilmenin birçok formülü Türkiye’ye izine vardır. Bunlardan biri olan askerlik borçgittiğinizde şah- lanmasıyla hem priminiz artıyor, hem de sen yapabilirsiniz emeklilik yaşınız 1-2 yıl erkene çekilebiliyor. ve böylece ikinci ERKEKLER askerlik borçlanması yaparak bir masraftan ka- erken emekli olabiliyor. Askerliğini işe girçınmış olursunuz! meden önce yapan çalışanlar, borçlanmayla Geçen yıl aralık ayında hem prim şartını azaltıyor hem de emeklilik bilhassa son haftada yaşını 1-2 yıl erkene çekebiliyor. Erken emekli olmak isteyenlerin emeklilik için işe başlangıç tarihiyle, askerlik sayısında artış gözledik. yapılan dönem oldukça önem taşıyor: Yaşı Buradaki emeklilik haklarınıza hiç erkene çekmek için askerliği işe girmeden dokunmadan Türkiye’de emeklilik hak- önce yapmış olmak gerekiyor ve böylece askını kazanabilirsiniz. Arayın sorun, size kerlik süresi de borçlanarak işe giriş tarihini yapılması gerekenleri en açık şekilde anla- geriye çekiliyorsunuz. talım. Çünkü yurt dışında yaşayan Türkler Askerlik süresi borçlanması eğer kişi Hollanolarak; Türkiye’de en esnek emeklilik da’ya gelmeden önce askerliğini yapmışsa şartları ile yani SSK kapsamında emekli geçerli olacaktır. olmanız mümkündür. Peki, bunun için ne kadar ödemek gerekir? 400 gün askerlik yapmış bir sigortalı, asYurt dışı emeklilik için yurt dışı borçlanması kerlik süresinin tamamını asgari en düşük başvurusu yapmadan önce Türkiye’deki bir tutardan borçlanmak isterse bunun için 10 günlükte olsa SSK (4a) kapsamında bin 896 TL ödeyerek bu haktan faydalanaçalışmanız olmasına dikkat edin. Eğer hala bilecektir. Tabi askerliğinizi buraya gelmeSSK çalışmanız yoksa TR’de izine gittiğiden önce yapmış olmanız durumunda bu nizde 1 gün bile sigortalı çalışmanız yeterli geçerli olacaktır. olacaktır. Bu nedenle izine gittiğinizde SSK başlangıcı için mutlaka bir tanıdığınızın Kısacası; yurt dışı emeklilik işlemyanında en az 1 gün çalışın. lerinizi Türkiye’ye gitmenize gerek Bu yıl için yani; 01 Ocak 2019 tarihi ile 31 kalmadan ve bütün bu işlemlerinizi Aralık 2019 tarihleri arası yurt dışı borçlan- “sizin adınıza” biz buradan başlatıp ma için ödenecek günlük en düşük tutar: takip ediyoruz. Daha geniş bilgi veya 27,29 TL’dir. Artış ve zamlardan etkilenrandevu için bizi telefon veya WhatsApp ile memek için SSK başlangıcı için Türkiye’de arayabilirsiniz. bir günlük çalışma sonunda SSK üzerinden Emeklilik Uzmanı & Konsoloslukta kayıtlı emekliliğinizi başlatabilirsiniz. Türkiye’ye yeminli tercüman - Doç. Mehmet Yamaç giriş ve çıkışlarınızda pasaportunuza mühür Tel: 06 222 056 33 Bugünkü sayımızda sizleri ilgilendiren aşağıdaki soruları cevaplandırmaya çalışacağım. 1. 2019 yılı yurt dışı emeklilik şartları nelerdir? 2. 3600 gün borçlanarak, yurtdışı borçlanmasından nasıl ve kimler faydalanabilir? 3. Erken emeklilik nedir, Kim ne kadar ödeyerek erken emekli olabilir? Konularını aşağıda dikkatinize sunacağız. Bizi WhatsApp veya telefonla arayarak sorularınızı sorabilirsiniz.

Hollanda Kitap Kulübü üyeleri 51. buluşmayı gerçekleştirdiler

Holanda Kitap Kulübü’nün gerçekleştirdiği 51. tahlil programında Kemal Tahir’in “Esir Şehrin İnsanları” adlı eser okunarak, tahlil edildi. Hollanda Kitap Kulübü Başkanı ismail Coşkun koordinesinde gerçekleştirilen buluşmalar, okuma sevdalılarının her ay düzenli olarak bir araya gelmesine vesile oluyor.

Topluma hizmet için vakfedilen ömürler...

Rotterdam’da 40 yılı aşın bir süredir bölge insanına dinî, millî, sosyla ve kültürele alanda hizmet götüren Kocatepe, Anadolu, Laleli Camii ve Versaar Derneği yöneticileri bir resepsiyon vesilesiyle bir araya geldiler. Birlikte yapılabilecek çalışmaları da istişare eden yöneticiler, geleceğimizi emanet edeceğimiz gençliğe dönük çalışmalara ivme kazandırılması gerektiği görüşünde kanaat belirttiler.

Ede teşkilatında başkanlık değişimi yaşandı

Sekiz yıl boyunca Ede Millî Görü Teşkilatının başkanlığını yapan Behçet Ali Şeker, yapılan istişareler sonucunda görevini Halit Millet ‘e devretti. Üyelerle yapılan istişarede, Hollanda İslam Federasyonu Bölge Teşkilatlanma Başkanı Muhammed Başalan, Teftiş Başkanı Mehmet Yücel de hazır bulundular. Daha önce teşkliat yönetiminde de bulunan ve hayli deneyimli olan Halit Mİllet, B. Ali Şeker’e bugüne kadar verdiği emeklerden dolayı teşekkür etti ve onun kendisiene verdiği emanetini layıkıyla daha ilerilere taşıyacağına dair söz verdi.


15 23 tanıtım 17 introduction

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 248 -Mart/Maart 2019

Özcan Mert:

“Amacımız mesleğimizi doğru icra edip, insanların yaşam kalitesini artırmaktır”

“de Optiek, sıradan bir gözlük mağazası değil”

4

yıl önce Rotterdam’ın en işlek caddelerinden biri olan Niuewe Binnenweg’de hizmete açılan “de Optiek” gözlük mağazası, geçen yılın sonunda ikinci şubesini de hizmete açtı. Rotterdam’ın kuzeyinden sonra yine en işlek caddelerinden biri olan güney bölgesinde bulunan Vuurplaat caddesine açılan ikinci şubesi de görünümü, iç dizaynı, güler yüzlü ve uzman personeli, canlı destek hizmetiyle daha mağazadan içeri girmeden müşterilerinin gözüne, gönlüne hitap ediyor. “Amacımız mesleğimizi doğru icra edip, insanların yaşam kalitesini artırmaktır” Gökhan Yıldız ve Özcan Mert’in sahibi oldukları gözlük mağazaları, bir optik dükkânından çok farklı bir hizmet anlayışı ile müşterilerini bekliyor. 15 kişilik dev uzman kadrosuyla haftanın 7 günü kendi dilinizde bir klinik gibi hizmet veren; göz hastanesi ve ev doktorlarıyla beraber çalışan gözlük mağazasında haftanın 5 günü göz muayenesi yapan uzman doktorlar bulunmakta. Hollanda’da bulunan tüm sigorta şirketleri ile çalışan mağaza, âdeta bir hastane teçhizatı ile donanmış vaziyette. Görme bozukluğu ve diğer göz problemleriniz için güvenebileceğiniz donanıma sahip olan “de Optiek” mağazasında şu hizmetler verilmektedir:

han Yıldız müşterilerine şu mesajları verdi: “Göz sağlığı denince akla sadece doğru seçilmiş gözlük camı veya kontak lensler gelmemeli. Geniş çaplı ve itina ile yapılan muayene ve teşhisler çok önemlidir. Muayene gerektiren belirtiler ise şunlardır: Baş dönmesi, yorgunluk, migren/baş ağrısı, göz kuruluğu, uzak veya yakın görme problemleri. Bu gibi durumlarda hiç vakit kaybetmeden bize ya da en yakın bir uzmana uğrayın. ◄◄

“Kendi dilinizde bir klinik gibi hizmet veren; göz hastanesi ve ev doktorlarıyla beraber çalışan gözlük mağazasında haftanın 5 günü göz muayenesi yapan uzman doktorlar bulunmakta” Gözlük, ileri/yakın/güneş ve prizma gözlükleri, kontak lens (silikon, sert ve yumuşak lensler), göz ölçümü, katarakt muayenesi, göz arkası muayenesi şeker hastaları/diyabet kontrolü, yüksek göz tansiyon kontrolü, kuru göz ve göz alerji kontrolü, lazere uyumluluk ve takip kontrolü, çift görme, denge sorunları kontrolü, genel göz muayenesi… Görme bozukluğu ve hastalıkları üzerine ihtisas görmüş ve çok tecrübeli 4 kişiden oluşan uzman doktorların yaptıkları muayene sonrasında tedavi olması gereken hastaları doğrudan hastaneye yönlendirdiklerine dikkat çeken

Mert, müşterilerinin ondan sonraki süreçteki durumlarını da takip ettiklerini belirtiyor. “Sıradan bir gözlükçü değiliz” Kaliteyi önemsediklerine vurgu yapan Özcan Mert, her ay indirimli kampanyalarla müşterilerine bir farklılık sunduklarını ve bundan da müşterilerinin kazançlı çıktığına dikkat çekiyor. Hollanda’nın en ünlü simalarının da, dükkânlarının müşterileri olduğunu duyuran Mert, bütün göz muayenelerinin normalde 85 Euro olduğunu ancak kendilerinin bunu ücretsiz olarak yaptıklarını ve müşterilerinin gözlük alımında kendi sağlık sigortalarının kendileri için karşılayacakları bedelin ne kadar olduğunu da araştırdıklarını belirtiyor. “Göz sağlığı ve kaliteli gözlük için doğru adrestesiniz” Uzman kadrosuyla, teknolojik göz ölçüm cihazlarıyla, kaliteli gözlük cam ve kontak lens çeşitleriyle bir “marka” olma yolunda emin adımlarla ilerleyen de Optiek mağaza sahiplerinden Optisyen Gök-

Göz sağlığı & göz muayenesi

“Göz sağlığı ve kaliteli gözlük için doğru adrestesiniz”

50 Euro değerindeki

Göz Ölçümü de Optiek’de ücretsiz

Komple gözlük

Her zaman

Sigorta geri ödemesi

camlar dahil şimdi 129 Euro

1 saat içerisinde gözlüğünüz hazır

bildirim hizmeti de Optiek’de yapılır

“de Optiek” mağazasında şu hizmetler verilmektedir: Gözlük, ileri/yakın/güneş ve prizma gözlükleri, kontak lens (silikon, sert ve yumuşak lensler), göz ölçümü, katarakt muayenesi, göz arkası muayenesi şeker hastaları/diyabet kontrolü, yüksek göz tansiyon kontrolü, kuru göz ve göz alerji kontrolü, lazere uyumluluk ve takip kontrolü, çift görme, denge sorunları kontrolü, genel göz muayenesi...


16 tanıtım

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 248 -Mart/Maart 2019

introduction

Bakış Açısı

elif_1705@hotmail.com

Elif Bayraktar

Son Cuma... Yer: Yeni Zelanda Mekan: Al Noor Camii Zaman: Cuma namazı öncesi Sıradan bir cuma günü, her zamanki gibi abdestlerini alıp camiye gitmişlerdi. Kimi arkadaşıyla, kimi eşi ve çocuklarıyla camide Rabb’lerinin huzurunda namaza duracaklardı. Fakat bilmiyorlardı son cumalarının olduğunu, az sayıda nefeslerinin kaldığını… Burası Yeni Zelanda’da bir cami, Allah’ın evlerinden biri. Müslümanların cem olup toplandıkları yer. Her milletten Müslümanlar bu camideydi o cuma günü. İçlerinde Türk bir genç de vardı. Adı Mustafa. Hutbe dinlerken birden patlayan silah sesleri ile şaşırdı. Çevresine bakındı, herkes şaşkın vaziyette birbirlerine bakınıyorlardı ki ters giden bir şey olduğunu anladılar ve caminin köşesine doğru toplandılar. İçeriye elinde silah ile bir ‘Caniterörist’ girmişti. Önüne gelene ateş saçıyordu. Korku ve endişe ile kaçışmaya başlamışlardı. Silahtan gelen bir kurşunla çoğu yere yıkıldı. Mustafa’nın da bacağına kurşun gelmişti. Canı yanıyordu. Kurşuna hedef olan diğer cemaatten de sesler geliyordu, belli ki onlarda vurulmuştu. Eli silahlı terörist silahını doldurmak için dışarı çıkmıştı. Mustafa etrafa bakındı hemen yanında cam vardı. Camı kırdı ve kendini dışarı attı. Tam dışarı çıktığı anda terörist içeri girmiş ve onun olduğu tarafa rastgele kurşunları savurmuştu. İki- üç saniye ile katliama kurban gitmekten kurtuldu Mustafa. Pek çoğunun ise kaderinde o gün ‘Ölüm’ vardı. ‘Şehit’ olmak yazılmıştı alınlarının yazısına. Onlar için son cumaydı o gün.. Yer: Hollanda Mekan: Otobüs durağı Zaman: Cuma namazı öncesi Sıradan bir Cuma günü okula gitmek için hazırlık yapıyordu Mustafa. Kitapları çantasına koydu ve otobüse yetişmek için koşmaya başladı. Her zaman geç kalıyordu, bu huyundan bir türlü vazgeçememişti.

Logopedist Ayşenur Oğuz:

“Amacımız kişinin yaşam kalitesini artırmak ve çocuklarımızın okulda karşılaşacağı sorunları önlemek veya en aza indirmektir”

Ve işte, otobüs gözünün önünden geçti. İki saniye ile otobüsü kaçırmıştı. Kendi kendine kızdı. Durağa gitti ve oturdu. Tam yirmi dakika diğer otobüsü bekleyecekti. Derse geç kalacaktı, çok üzüldü. Eline telefonu aldı ve oyun oynamaya başladı. Başka türlü zaman geçmezdi yoksa. Silahı doğrulttu ve düşmanlara ateş etmeye başladı. Bu şekilde adam öldürerek puan kazanıyor, ne kadar çok adamı vurursa birinci olma ihtimali artıyordu. Sonra birden WhatsApp’ta aile grubuna bir mesaj geldi. ‘Mutlaka izleyin, bu nasıl vahşet!’ diye yazmıştı kuzeni. Gelen videoyu açtı. Az önce oynadığı oyunun aynısı gibi; adamın biri elinde silahla camiye giriyor ve önüne gelene ateş saçıyor. Çocuk, yaşlı, genç, kadın fark etmeden terör estiriyordu. Bu gerçek olamaz dedi ilkten; beyni gerçekliği algılayamadı. Çünkü bir açıdan aşina olduğu görüntülerdi bunlar. Sonra haberi doğrulayan bir kaç siteye baktı ve kalbi hızla atmaya başladı. Sadece Müslüman oldukları için öldürülen masum insanları düşününce, ister istemez empati yaptı. Bende bir kaç saat sonra Cuma namazına gideceğim. Babam, kuzenlerim, arkadaşlarım hepimiz orda olacağız. Teröristin biri içeri girip bizi de böyle savunmasızca vursa! Bunu yapan ‘İnsan olamaz’ diye düşündü. Âdeta kanı donmuştu Mustafa’nın. Gözleri doldu ve camiye doğru yürümeye başladı. Ya onun için de son Cuma olsaydı bugün? Peki siz neresindesiniz bu ‘GERÇEK’ hikâyenin? Geçtiğimiz günlerde tarihi bir olaya şahit olduk. Müslümanların başına gelen bu olay, bir video ile evlerimize, iş yerlerimize cep telefonlarımıza geldi. Videoyu açıp izledik. Çoğumuz oradaki Müslüman kardeşlerimizin yerlerine kendimizi koyduk. Hepsine atılan kurşunlar sanki bizlerin de yüreğini delip geçti o gün. Bu saldırıda özellikle caminin hedef alınması ve masum Müslümanların vahşice katledilmesi; maalesef bunun birde canlı yayın ile sosyal medya üzerinden verilmesi, İslam’ a olan düşmanlığın ve Haçlı zihniyetinin nasıl da vahşi ve uç noktalarda olduğunu gösteriyor. Biz Müslümanlar olarak yaşanılan bu vahşi olaydan sonra hâlâ ‘BİRLİK’ olamıyorsak, hâlâ ders çıkaramıyorsak ve hala umarsızca yaşıyorsak, hesap gününde çok işimiz var demektir.

“Konuşma bozukluklarında erken tanı ve tedavi çok önemlidir” Her sayıda farklı meslek grubu insanlarımızı sizlerle buluşturuyor, tanıştırıyoruz. Bu sayıda yine önemli bir mesleği icra eden Logopedist Ayşenur Oğuz’u ağırladık ofisimizde. Dil ve konuşma terapisti olan Ayşenur Oğuz ile keyifli ve istifade edeceğiniz hoş bir sohbet gerçekleştirdik. Uzmanlık alanıyla alakalı verdiği bilgiler pek çok ebeveynin gözünü açacak, derdine derman olacak cinsten.

O

kurlarımıza kendinizi tanıtır mısınız? İsmim Ayşenur Oğuz. Hollanda’da doğup büyüdüm ve eğitimimi Hogeschool Rotterdam’da tamamladım. Dil ve konuşma terapisi (logopedie) bölümünden mezun oldum. Çalıştığınız kurum ile alakalı bilgi verebilir misiniz. Çalıştığım kurum logopediepraktijk Rabia. Logopediepraktijk Rabia, dil ve konuşma alanında hizmet vermektedir. Dil ve konuşma terapisti olarak gezondheidscentrum ‘Medisch Centrum Zuidwijk’ (adres Schere 31 3086 DT Rotterdam) ve İslam okulu Al Ghazali’de hizmet vermekteyim. Logopedie deyince tam olarak ne anlamalıyız Logopedie aslında dil ve konuşma terapisidir. Dil ve Konuşma Terapistleri; dil, konuşma, ses, nefes alma ve yutma bozukluklarının önlenmesi, tanısı, tedavisi ve rehabilitasyonu alanında çalışmalar yürütmektedir. Bu bozukluklar çocukluk dönemlerinde başlayıp yetişkinlik dönemlerinde de görülen ve bireyleri etkileyebilmektedir. Alanları açacak olursak, dil alanında gördüklerimiz örneğin: Çocuklarda; - gecikmiş konuşma, - çift dillilik (meertaligheid, Türk kökenli çocuklarımızda eğer Türkçede dil geriliği varsa, Türk dilinde de seanslarımız oluyor.), - artikülasyon bozuklukları, - kekemelik, - yutkunma ( logopedie en tandheelkunde), - İşitme kaybı, - ve bazı sendromlara bağlı dil ve iletişim bozukluğu (Otizm ve Down sendromu gibi) Yetişkinlerde: Yetişkinlerde karşılaştığımız vakalar: Aşağıdaki örneklerden (afasie, dysartrie, apraxie ve dysfagie) Beyin hasarı (inme, beyin kanaması) ve çeşitli nörolojik nedenlerle zarar görmesi sonucu ortaya çıkan sorunlardır. Bu gibi durumlarda kisiyi olumsuz yönde etkileyen etkenler ortaya çıkabiliyor, anlamlı konuşma, duyduğunu anlamama veyahut

okuma ve yazma becerilerinde de gerileme gibi. - Afasie (Türkçe Afazi, Yetişkinlerimizde de Türkçe tedavi uygulayabiliyoruz) - Dysartie - Apraxie (Apraksi) - Dysfagie - Ses ( örneğin nodüller, ses kaybı ) - Kekemelik. Uyguladığınız metotla nasıl bir sonuca varılıyor, çözüme ulaşılıyor? Kişinin bozukluğun türüne ve şiddetine göre farklı metotlar uygulanıyor. Çocuklarla daha çok oyun esnasında iletişim kurarak: Kelime dağarcığını genişletiyoruz, dil bilgisi kurallarını ekleyip cümlelere çalışıyoruz (model oluyoruz) ve sosyal aktivitelerde (okulda,) kendilerini nasıl ifade edebileceklerini ve çevredeki insanlar ile nasıl iletişime geçebileceklerine dair çalışmalarımız oluyor. kullandığımız bazı metotların bilimsel araştırmalara dayanarak çocuklarda ve yetişkinlere faydalı olduğunu görüyoruz. Bazı bilimsel araştırmalar da bu yönde. Terapi suresinde asil olan hedefim kişinin yaşam kalitesini artırmaktır . Kıyaslama yapacak olursak, Türk çocuklarının oranı Hollandalara göre nasıl? Bu durum genetik mi normal bir hastalık mı? Aslında bir hastalık değildir. Dil ve konuşma bozukluğudur. Bazı vakalarda genetik bulgulara rastlayabiliyoruz ama hiçbir sebep olmadan da bazı bozukluklar ortaya çıkabiliyor. Nasıl bir tedavi uygulanıyor ne kadar sürede sonuç alınıyor Aslında bu sorunun tam bir kesin yanıtı yoktur. Ama terapi surecinin uzunluğunu etkileyen faktörler var. Seanslarımız haftada bir veya iki kez olabiliyor. Bu biraz da kişideki bozukluğun türüne ve şiddetine bağlı. Bunlardan birincisi: Bozukluğun türü ve şiddeti, yas, ve en önemli şeylerden biri ailenin terapi surecindeki katılımı ve desteği. - Erken tanı ve tedavi (signaleren): Çocuklar ne kadar erken yaşta terapi alırlarsa bu süreç o kadar verimli geçecektir (2-7 yaş arası çok önemlidir).

- Aile katılımı: Çocukların haftada bir seansa katılmaları ve verilen ödevlerin önerilerin evde uygulanması. Son olarak neler söylemek istersiniz? Erken tanının ve tedavinin önemli olduğunu düşünüyorum. Çocuklar eğer kreşte, (peuterspeelzaal), anasınıfında dil veya konuşma bozukluğu yaşıyorlarsa aileler bir dil ve konuşma terapisine başvurmakta gecikmemelidirler. Sağlık Sigortaları tarafından bu seanslar karşılanmaktadır. Dil ve konuşma terapistiniz size normal kabul edilen veya edilmeyen gecikmeleri açıklayacaktır. Ebeveynler, bu durumun bir “özürlülülük” hâli olduğunu düşünerek bazen tedaviyi geciktiriyorlar. Böyle düşünmesinler ve çocuklarında bu gibi durumu fark eden anne ve baba bu alanda bir yardım ve destek arasınlar. Amacımız kişinin yaşam kalitesini artırmak ve çocuklarımızın okulda muhtemelen karşılaşacağı sorunları (konuşmasının anlaşılmaması, konuşulanları ve verilen görevleri anlamaması, okuma yazmada güçlükler yaşaması) önlemek veya en aza indirmektir. “Türk yaşlılar için de özel tedavilerimiz var” Bizim uğraşımız sadece çocuklar için değil, yetişkinlerde de benzer sorunlara karşı tedaviler uyguluyoruz. Mesela, felçli, inme, tümör ve travmatik durumlarda da, konuşma, yeme, yutkunma becerileirni de kazandırıyoruz. Nörolojik, beyin felci geçirmiş ve otizmli çocuklara da alternatif uygulamalarla dış dünya ile olan ilişkilerini geliştirmede yardımcı oluyoruz. Doğuş okurları, Logopediepraktijk Rabia’yı Instagram ve Facebook’tan takip edebilirler. Telefonnummer: 06-87013119 Web: www.logopedierabia.nl E-mail: info@logopedierabia.nl Adres: Van Lennepstraat 17 Rotterdam ◄◄


spotlight

spotlar 17

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 248 -Mart/Maart 2019

Kardelen

yunus322@hotmail.come.nl

Reyhan Şeker

Rihle

muhammedakbas@gmail.com

Muhammed Akbaş

Özgür müyüz?

B

ir adamın yolu bir gün tımarhaneye düşer, “Gidip bir gezip göreyim, delilerin hâlini anlayayım” diyerek kapıyı çalar. İçeri girdiğinde elleri ayakları bağlanmış olduğu hâlde bir delinin çok mutlu olduğunu, sevinç naraları attığını, keyiften dört köşe olmuş bir şekilde yayıldığını görünce, “Be hey adam! elin ayağın bağlı olduğu halde bu kadar keyifli olmanın sebebi nedir? Bağlı olduğunun farkında değil misin? Sen bir tutsaksın” der. Deli, adama döner ve herkesin kulağına küpe olacak şu sözleri söyler: “Evet. Elim ayağım bağlı. Fakat bir yer var ki, o kimsenin tutsağı değil, yani özgür. Orası yüreğimdir.” der. Hikâyede anlatıldığı gibi, insan zahirde tutsak görülebilir. Fakat manada özgür olmadığını söyleyemeyiz. Karakterini, fikirlerini ve hayal dünyasını başkalarına satanlar, görünüşte dünyalığa sahip ve güçlü olabilirler. Fakat gerçek anlamda özgürlüğü olmayan insanladır. Başkalarının yönlendirmesi ile hayatı yaşamaya çalışırlar, birilerinin müsaade ettiği kadar düşünebilir ve konuşabilirler. Kendi istedikleri gibi hayatı yaşayamadıklarından dolayı, gelecek adına hayalleri yoktur. Üretken ve paylaşımcı olamazlar. Çünkü onları yönlendiren ve yularlarını tutanlar vardır. Böyle yaşamaya özgürlük denebilir mi? Kahire İstinaf Cezaevi’nde idam edilen 9 gencin haberini hepimiz okuduk. İçimiz kan ağladı. İdam edilme kararını okuyan Mısırlı yargıcın sözüne Kur’an’dan bir ayet ile başlayarak, öldürülen savcı Hişam Bereket’i şehit olarak değerlendirmesi öyle lanse etmesine mukabil, karşısında bulunan gençlerin “biz bir şey

yapmadık” demelerine rağmen suçlu olarak yargılaması çok manidardı. Çünkü, gençlerin elinde de Kur’an vardı. Çok acı bir tabloydu bu. Haklı olanın kendisini Kur’an ile savunması kabul edilebilir. Fakat kesin hüküm veremediğimiz ve emin olamadığımız bir konuda kendimizi haklı çıkarabilmek için Kur’an’dan ayetler okuyarak insanları çaresiz bırakmaya çalışmak ne kadar doğrudur? Yusuf peygamber gibi haksız yere zindana atılan bu gençlerin, Ashab-ı Kehf olup zalimlere karşı korkusuzca hakkı söylemeleri, gönüllerinin kimsenin elinde tutsak olmadığını gösteriyor. Ahmed Taha’da bu dokuz gençten biriydi malumunuz. Kızına yazdığı mektup hepimizi derinden yaralamıştı. Kızına: “Seni veda ve ayrılıkların olmadığı cennetin kapısında bekleyeceğim. Kıymetlim benim, seni seviyorum.” diyen bir babanın, tutsak olduğundan bahsetmek doğru olabilir mi? Eğer tutsak olsaydı, yapmadığı şeyi kabul eder ve yavrusuyla uzaktan hasret gidermek durumunda kalmazdı. Gerçek özgürlüğü ebedi aleme erteleyen bir babanın tutsak olduğu söylenebilir mi?

Gündemin düşündürdükleri

Yeni Zelanda Başbakanı Ardern’in bu olay sonrası duruşu ve bütünleştirici yaklaşımı, farklılıkların beraber yaşanılabilir bir dünya için ayrıştırıcı bir unsur olmadığını, aksine farklılıklarla birbirimizden öğrenebileceğimiz güzelliklerinde olabileceğini gösterdi. Bu duruşunun herkese örnek olmasını temenni ediyoruz.

Bu eylemi yapana kadar, insanların arasında bu caninin gezdiğini düşünmek bile ürkütücü. Belki de bir restoranda insanların yanında yemek yedi. Her an böyle ruh yapısında olan insanlar var. Peki ne yapmalıyız? İlk başta yapmamız gereken şey; merhametli ve insancıl çocuklar yetiştirmeliyiz. Karıncaya bile zarar vermenin doğru olmadığını çocuklarımıza öğretmeliyiz. Bir sıkıntıyla karşılaştığımızda, çözüm yolu olarak şiddete baş vurmamamız gerektiğini yavrularımıza öğretmeliyiz. Okula giden çocuğuma: “Eğer arkadaşın sana vurursa, sende ağzının ortasına bir yumruk indir ve ağzını kan doldur” dememeliyiz. Bu sözlerle doğru olmamakla birlikte çocuğunuzu koruduğunuzu düşünüyor olabilirsiniz. Fakat şiddete meyilli bir çocuk yetiştirdiğinizin farkında olmalısınız. Şiddete başvurmadan Kısa bir süre sonra İslam dünyası da çözüm üretebileceğimizi yine kötü bir haberle güne anlatmalıyız. Bizim gibi başladı ve çok üzüldük. Yeni Zelanda’da cuma namazı vaktinde düşünmeyen insanlara karşıda anlayışlı olmamız gerektiğini iki camiye yapılan saldırının öğretmeliyiz. Din, dil ve ırkı ne neticesinde 49 Müslüman şehit olursa olsun, insana insan olduğu oldu ve bir o kadar da yaralımız için kıymet vermenin gerektiğini var. “Dünyanın çivisi çıktı” deyimini bize yeniden hatırlattı bu anlatmalı ve ebeveynler olarak ırkçı eylem. Sözde bu olayın kabul bu konuda çocuklara örnek olmalıyız. Bunlar yapıldığında bu edilemeyeceğini ifade eden bazı acı tabloları seyretmek durumunda ülkeler olsa da herkes bu olaya kalmayız ve özgür ruhu olan “ırkçı terörist bir eylem”dir çocuklar yetiştirmiş oluruz. diyemedi maalesef. Adamın Bu eylemleri yapabilme psikopat olduğunu söylemekle cesaretinde bulunanlar, kendi yetinenlerde oldu. olamamış ve sevgisiz yetişmiş Fakat bir şey vardı ki, gerçekten insanlardır. takdire şayandı.

Şöyle geçtiğimiz mart ayına baktığımızda bizi düşünmeye ve eylemeye sevk edecek birçok olayın olduğunu görürüz. Yeni Zelanda’da içimizi parçalayan cami saldırısı ve daha sonra Utrecht şehrinde vuku bulan saldırı. Diğer yandan ise eyalet seçimlerinde muzaffer olan Forum voor Democratie isimli parti. Bütün bunlar insanın olgu ve olaylarına bakışı ve eylemlerinin niteliği hakkında düşünmeye itiyor. Her şeyden önce ölümün ne kadar yakında olabileceği hakikati ile karşılaşmış olduk bu olaylar sayesinde. Ölüm ile yüzleşmeye, ve daha önemlisi hesaplaşmaya müsaade etmeyen zaman ve zeminde yaşıyoruz. Günlük hayatın yoğunluğu, başkalarının bize ve kendi kendimize yüklediğimiz yüklerden dolayı bir türlü kendimize gelemiyoruz. Şehir hayatında kendimizle baş başa kalmamıza müsaade edilmiyor. Ömrümüzün çoğu ânın ilk görünüşte dolu dolu ve fakat aslında vakit israfı olarak kabul edilebilir. Bu ve başka birçok şartlar ölümün itibarsızlaşmasına yol açmakta. Bundan dolayıdır ki gerçekleşen saldırılardan çok korkuyoruz. Çünkü ölümün kendisinden korkuyoruz. Öyleyse ölümün hayatımızdaki yeri ve anlamı hakkındaki bilinç durumumuzu gözden geçirmemiz gerek. Forum voor Democratie isimli partinin başarısına birçok etken ve sebep bulmak mümkün. Ancak bunların başında, yaşadığımız ülkenin yerlilerindeki anlam boşluğuna işaret etmek gerek. Mevcut diğer siyasi partilerin sunmayı becermediği bir hikâye ve

ümit sunuyor Forum voor Democratie. Avrupa’nın büyük bir ruhsal kriz yaşadığını ve geleceğimizin tehlikede olduğunu söylüyor bu parti. Yerlilerin hayat görüşü konusunda yaşadıkları boşluğa hitap eden bir hikâye bu. Bu hikâyenin yerliler açısından ne kadar çekici olduğunu ve bir kandırmaca olup olmadığını ilerleyen zamanlarda göreceğiz. Biz Müslümanlar için ise şu soruyu sormak elzem oluyor. Bizler yaşadığımız toplumdaki gayrimüslimlere sunacağımız hakikat nedir? İçinde yaşadığımız hayattaki problemlere hangi çözümleri sunuyoruz? Bir gayrimüslim, işçi çocuklarının ve torunlarının dininde ve fikirlerinde hangi çözümleri bulacak? İşte ödevimiz bu sorulara olumlu cevaplar bulmaktır. Aksi takdirde bir Müslüman ile gayrimüslim arasında farklar azalacak, ve mensubu olduğumuz din, dinlerden bir din haline gelecek. İslam’ın bir kültür ve mitolojiye indirgenmesini engellemek yaşadığımız çağı anlamlı kılmak ile mümkün olur. Bunun için ise hayat görüşümüzün akli, hissi, sanatsal, vb. birçok düzlemde ifade edilmesi gerek. Bu konuda çalışmak ve düşünmek hepimizin üzerinde bir sorumluluk olarak duruyor.

TAZİYE

Basınımızın duayenlerinden, usta gazeteci Sevgili İlhan Karaçay’ın, ‘ailemizin direği’ dediği kıymetli ağabeyi

Hüseyin Karaçay

’ın vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli aile ve sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyoruz.

Lisan, konuşma, kekeleme ve iletişim sonununuz varsa...

Teşhis ve tedavisi bizde! Türk yaşlıların bu tür sorunları için de tedavi yöntemlerimiz var

Ayşenur Oğuz Logopedist Logopediepraktijk Rabia Telefonnummer: 06-87013119 Web: www.logopedierabia.nl E-mail: info@logopedierabia.nl Adres: Van Lennepstraat 17 Rotterdam


18 haber

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 248 -Mart/Maart 2019

nieuws

Bahaeddin Budak:

“Müslümanlar ‘Oku’ emrinden uzak kalınca ilim ve bilimi yitirdiler”

Yaklaşık bir yıl önce açılmasına karar verilen Amsterdam İslam Fakültesi Rektörü Bahaeddin Budak, bir tanıtım programı düzenleyerek fakülte hakkında bilgilendirmede bulundu.

A

msterdam Rhoneweg’de bulunan bir salonda gerçekleşen toplantıda İslam fakültesi hakkında geniş çaplı bilgilendirme yapıldı.

Kur’an’ı Kerim tilavetiyle başlayan toplantıda açılış konuşmasını IGMG Genel Başkan Yardımcısı ve Merkez Eğitim Başkanı Abdulhalim İnam yaptı. Camiler, toplumun yapısını olumlu yöne doğru şekillendirir” İnam bu üniversitenin kurulma aşamasını anlatırken geçmişten örnekler verdi ve özetle şunlara değindi: “Değerli kardeşlerim, İslam Toplumu Millî Görüş Teşkilatları şimdi 37 bölgesinde ana okulu, ilkokul, ortaokul, lise, camileriyle, eğitim merkezleriyle binlerce öğrenciye aynı zamanda binlerce cemaatimize kızımıza, gencimize, erkeğimize, kadınımıza hizmet vermeye devam ediyor. 1964 yıllarında buraya gelen Müslümanların neden kendi sanatçıları, yazarları, ses getirecek, gündem oluşturacak yazarları, bilim adamları, öne çıktığında, konuşma yaptığında toplumun nabzını tutan siyasetçileri yok, diye hep kendi aramızda değerlendirmeler yapıyorduk. İşte 57 yılını artık geride bıraktığımız Avrupa’daki insanımızın artık kendi kendine yetme zamanı. Tabiri caizse, artık dışardan beslenmeden kendi varlığıyla ve buradaki toplumla bütünleşerek, siyasetçisini, sanatçısını, gazetecisini aynı zamanda ilim adamını, iş adamını yetiştirme zamanının geldiğini ifade ediyoruz ve artık bunları dillendiriyoruz. Pekâlâ bu bağlamda artık, Avrupa’da bu noktaya gelmiş ve artık kalıcı olduğu kesinlikle sabitlenmiş olan bu toplum neden bir üniversite açmasın? Ve bu toplum neden İslam Toplumu Millî Görüş’ün şu anda Kuzey Hollanda’daki bir kolu olan aynı zamanda beraber çalışmalarını yürüten camileri olan, cemaati olan, toplumu, tabanı ve bir alt yapısı bulunan bir kurum tarafından yürütülmesin? Oysa şimdiye kadar bu alanda yapılan çalışmaların tamamı nerdeyse böyle karşılığı olmayan, hiçbir kesime hitap etmeyen bir topluluk tarafından yürütüldü. Bundan dolayı işte biz beraberce hareket ettiğimiz arkadaşlarımızla istişareler yaptıktan sonra geçen 2016 yılında aldığımız bir kararla Uluslararası Amsterdam Üniversitesi’ni kurmaya karar verdik. Elhamdülillah bu düşüncemiz fiiliyata geçmiş oldu. Şu an da rektörlüğünü Bahaeddin Budak hocamızın yürüttüğü bu üniversitenin çalışmaları devam ediyor. Unutmayalım, “İlim öğrenmek için evinden çıkan kişi evine dönünceye kadar cihad hâlindedir” buyuruyor, Efendimiz. “İlk üniversiteyi kuran milletin üzerine karanlık çöktü” Rektör Bahaeddin Budak ise konuşmasını İslam’ın ilk emri olan “Oku” ayetiyle temellendirerek şöyle sürdürdü. “Yıl 610. Yer Mekke. Daha doğrusu Nur Dağındaki Hira Mağarası. Peygamberler peygamberi Muhammed Mustafa Aleyhiveselleme Cebrail ilk emri veriyor. İlk emir ki, bu “Namaz kıl” değil. “Oruç Tut” değil. “Hacca git” değil. İlk emir “Oku” “Ikra” Oku dedi Rabb’imiz ve Allah’ın peygamberi

okudu. Okuttu. Okumaya vesile oldu ve ümmet Rabb’inin emrine kulak verdi. Ashabı suffayla kulak verdi. İmam Ebu Hanife, İmam Malik, İmam Şafi ve Ahmed bin Hanbel gibi kişiler yetişti. Farabi gibi, El -Heysem gibi, El Razi gibi, İbn-i Sina’lar gibi kişiler yetişti. Medreseler kuruldu, Esher Üniversitesi gibi üniversiteler kuruldu. Ki bu üniversiteler tüm dünyaya örnek oldu. Dünyanın ilk üniversitesini kuran bu millet maalesef zaman geçti ve üzerine karanlık çöktü. “Oku” emrini unuttu ondan uzak kaldı. Oku’yu Okuma olarak algıladı. Ve dünyadaki tüm Müslüman ülkelerde oku emrinden uzak kalındığı için bilim, ilim maalesef bu toplumun yitik bir malı oldu. Oysa ki, bilimle ilim bu toplumun bir parçası olması gerekirdi. Ve Rabb’im bizlere bir daha okumayı “Oku” emrini tekrar hatırlamaya vesile kıldı. Ve bir daha “Oku” demek gerek diye düşünüyoruz. Rabbim bize 610 yılında gelen o ilk emrin manasını yeniden algılamak için bize bir mesaj veriyor. Bulunmuş olduğumuz bu toplum içerisindeki insanlarımızı göz önünde bundurarak, oku emrini tekrar yeniden tesis etmek gerekir. Hollanda’dayız. 1988 yılında oku emrini bu toplum özellikle Millî Görüş Teşkilatının öncülüğünde İslam ilkokulları kuruldu. İlk kurulan El Gazali İslam ilkokulu Rotterdam’da Millî Görüş Teşkilatının o zamanki sekreteri olan Mehmet Akbulut tarafından yön verilerek eğitime başlandı. Yıl 1988. Hollandacayı bilmiyorsunuz. Eğitim seviyeniz yüksek değil. İdarecilikten mahrumsunuz. O zaman bizlerle “siz mi okul açıp yöneteceksiniz” diyerek alay edenler oldu. Ve bugün tarih 2019 İslam ilkokulları Hollanda’nın en kaliteli okulları hâline geldi. Bu bir dava ve inanç meselesidir. Bu yorulmayı her şartta göze alıp işin peşinden koşturma meselesidir. Bundan dolayı biz diyoruz ki, Rabbimizin “Oku” emrine yeniden kulak verelim. Sadece ve sadece ilk okul değil aynı zamanda bu ilkokullarda eğitim verecek insanları yetiştirelim. Üniversite düzeyinde bu insanların yetişmesine biz öncülük edelim. Biz bu kardeşlerimizin dinini kültürünü, bir tarafa atmadan aynı zamanda bu toplumu tanıyan öğretim üyelerini yetiştirelim. Toplum olarak özellikle, manevi rehberlere, din dersi öğretmenlerine ihtiyacımız var. Ki bu insanlar camideki öğrencilere en doğru yolu gösterebilsin. Siyah beyaz mantığı ile değil, insanları körü körüne kana boğmalarına sebebiyet verecek imamları değil, ışık veren içinde yaşadığımız bu toplumu iyi tanıyan, ama aynı za-

manda İslam dininin temel esaslarını çok iyi anlayan ve algılayan bu önder insanlara ihtiyaç vardır. İşte bu insanların yetişebilmesi için üniversite düzeyinde bir eğitime ihtiyaç vardır. Bundan dolayı geçen sene nisan ayında Millî Görüş Teşkilatının önderliğinde international university of Applied Sciences adı altında Amsterdam’da kurulmuştur. Ve bu kurulma aşamasında Hollanda’da bir kurumun üniversite kavramını kullana bilmesi için bir süreç vardır. Bizim hedefimiz lisans, yüksek lisans ve doktora seviyesinde okumaya yön verecek bir eğitim kurumunu oluşturmaktır. İlk etapta şu an İmam, Manevî rehber ve din dersi öğretmeni yetiştirme hedefimiz var. Lakin gelecek yıllarda Allah’ın izniyle aynı zamanda Türk dili ve edebiyatı, Arapça dili ve edebiyatı, Osmanlıca gibi dilleri üzerinde yüksek lisan ve doktora yapabilecek bir imkân oluşturacağız. Aynı zamanda “Sosyal Maatschappelijk dediğimiz eğitim bölümünü de açmış olacağız.” Budak Hollanda ve Belçika’da üniversite olabilmek akreditasyon alabilmek için bir dizi kuralların olduğunu hatırlatarak “Allah’ın izniyle biz bunu da elde edeceğiz zira biz bu yola bu kuralları çok iyi bilen insanlarla birlikte çıktık. İnşallah biz bu akreditasyonu aldıktan sonra Avrupa’nın diğer ülkelerinde de şubeler açmayı planlıyoruz.” Budak, 60 yıl önce Protestan dört - beş Rahip tarafından kurulan (VU’yü) Vrije University Amsterdam örnek vererek IUA en fazla 1520 yıl içinde köklü bir eğitim kurumu olacağına inandığını ifade etti. Budak, geçtiğimiz eylül ayında başlayan eğitime hem lisans hem de ön lisans olarak talebelerin devam ettiğini söyledi. Ayrıca Budak kimlerin hangi şartlarda ne tür eğitim alabileceği konusunda da bilgilendirme de bulundu. Budak, sunumunda İslamic Faculty Amsterdam’ın Hollanda eğitim sistemi kriterleri çerçevesinde kurulduğunu hatırlatarak kurumun denetleme ve yönetim kurullarını tanıttı. Denetleme kurulunda Yusuf Altuntaş Başkan, Abdulhalim İnan Sekreter, Oktay Dalmaz Muhasip, Mehmet Erdoğan, Ekrem Şeker ve Muhammed Akbaş üye olarak yer almaktalar. Bunun altında yer alan üniversite kadrosu ise; Rektör Bahaeddin Budak, Budak Hooge School İnholland’da 12 yıllık imam eğitimi bölümü sorumlusu olarak çalıştı ve o bölümün iki kez akreditasyon almasını sağladı. Managment / Sekreter Rozianna Maria, Prof. Dr. İna ter Avest, Drs. Lia Bijkerk, Dr. Hasan Yar ve Abdellah Hasb’dan oluştuğunu duyurdu. Prof. Dr. İna ter Avest yaptığı kısa konuşmasında şunları kaydetti. “Bugün burada olmak benim için şereftir. Ayrıca İslam Fakültesinde ders vermenin benim için ne anlama geldiğini anlatmak için burada olmaktan mutluluk duymaktayım. Öncelikle şunu belirteyim ki, iki konuda sizinle bir ortak bağımın olduğunu hissetmekteyim. Birincisi benim ailem de sizinkiler gibi 70 yıl önce Hollanda’nın Kuzey’inden Doğu’suna taşınarak orada bir tekstil fabrikasında “misafir işçi” olarak çalışmaya başlamış. Yani Hollanda’nın ilk misafir işçileri olmuşlar. “Gast arbeider” olmuşlar. Yani ben de bir misafir işçinin kızıyım. İkinci bağ nedeni ise ben VU’de ders verdim. Ve bir üniversitede gençlere dini temele dayalı olarak ders vermenin ne kadar önemli olduğunu fark ettim ve gördüm.” Prof. Avest özet olarak hem okuldan hem de oldukça heyecanlı olan öğrencilerden ve de yeni kurulan bu kurumu destek olan herkesten çok memnun olduğunu dile getirdi.

Fakülte kadrosunda yer alan Abdellah Hasb kısaca kendisini tanıttı. Arapça ve kıraat konusunda ders veren Abdellah Mısır kökenli. Okul hayatını ve aldığı dersleri anlatan Abdellah Hafız ve icazetli kari. Yarı Malezyalı yarı Hollandalı olduğunu söyleyen Managment / Sekreter Rozianna Maria bu fakültenin bir üyesi olduğu için müteşekkir olduğunu belirten Rozianna böyle yeni bir kurumun başlamasında ve gelişmesinde yer aldığı için mutluluk duyduğunu dile getirdi. “Şimdilik bu kurumda muhasebe ve öğrencilerin giriş kayıtlarını yapmaktayım. İnşallah onlara diplomalarını vermekte nasip olur.” Diye duygularını dile getirdi. Fakültede eğitim alan Esra Yılmazer ve Dr. Yunus Karaer de fakültede edindikleri intibalarını dile getirdiler. Toplantı birlikte yenilen yemekle hitam buldu. Haber ve Fotoğraflar: ◄◄


nr. 248 -Mart/Maart 2019

Kaza Hukuku

e.emre@letseladvies.nl

Ethem Emre

Kaza Hukuku Dosyalarında Olası Taraflar Trafik kazaları (bisiklet, araba, YAYA, motor, otobüs, tren, tramvay ve benzeri), iş kazaları ve diğer kazalarla ilgili dosyalarla, yani kaza hukukunda, kazanın durumu ve yol açtığı zararlara göre çok sayıda kurum ve uzman devreye girmesi söz konusudur.

HFC PLEIN ‘40-’45

Kazazedelerin temsilcisiz tek başına hareket etmesi demek; dosya sürecinde yalnız ya da güçsüz kalmaları demek, şartların eşit olmaması demek. Bu durum sigortalar için bazen avantajlı, bazen de dezavantajlı durumda olmalarına yol açar. O nedenle, kazazedenin mutlaka güvenilir, işin uzmanı, uzun süre sadece bu işi yapan kaza hukuku kurumlarına ya da avukatlarına başvurmaları gerekir.

Voor de heerlijke burgers, krokante hotwings en ook voor een kop koffie of lekker gebak tijdens de middagpauze of om de kinderen teverwennen is HFC Plein’40-’45 de beste keuze.

DAGELIJKS GEOPEND: 11:00 TOT 24:00 UUR!

Hollanda’nın ilk kültürlerarası Randstad Kaza Hukuku Kurumu, Hollanda’da 20 yıl, Türkiye’de 14 yıllık tecrübesiyle, kaza hukuku ile ilgili tüm kadroya sahip ve mevzuatlar dahilinde kazazedenin isteklerini de dikkate alarak dosyanızı mümkün olan en hızlı hukuksal takip işlemlerini yürütür. Siz kazazede olarak sadece sağlığınızla ilgilenirsiniz.

Speelruimte voor kinderen

Randstad Kaza Hukuku Kurumu 8 ofisi ile Hollanda genelindeki kaza hukuku hizmetlerini sürdürmektedir. Daha fazla ve çeşitli hizmetlerimiz için internet sayfamızı inceleyiniz www. letseladvies.nl. Unutmayınız, Randstad Kaza Hukuku Kurumu her zaman yanınızdadır.

Plein ’40-’45 3 - 1063 KP Amsterdam - T: 020 737 04 26

• Muhasebe ve Finansal destek hizmetleri

• Vergi Beyannamesi hizmetleri

ve M a a

si n i ve r s i t e

i str

iz : R TL Telev

nu

De Stichting Islamitisch Primair Onderwijs Rijnmond

cu

u

iz : R TL Telev

yo

“İslam okulları Cito’da en başarılı, en iyiler”

ch

ır t m a s o n

cu

W

Okullarımızdaki kalite çıtası her geçen yıl yükseliyor. Her yıl CITO sınavlarında 550 tam puan alan talebelerimiz, Hollanda medyasının gündeminden düşmüyor...

a şt

W

• Diğer hizmetler

ar

W

• Risk yöne mi danışmanlığı

yo

“İslam okulları Cito’da en başarılı, en iyiler”

nu

si

.IN

• Yöne m danışmanlığı

De Stichting Islamitisch Primair Onderwijs Rijnmond

Tebrik... Hoş geldin DUHA LEYLA! Yaşama sırası sende...

Yazarlarımızdan Sevgili Talha ve Emine Yıldız’ın 12 Mart 2019 tarihinde Duha Leyla adını verdikleri bir kız evladı dünyaya geldi. Genç çifti tebrik ediyor, minik Duha Leyla’ya dünyamıza hoş geldin diyor, sağlık ve mutluluk dolu, uzun ömürler diliyo ruz.

• Kurumsal finans

¸ Akyüz RA (Numan) drs. S.

+31 6 21 38 83 57 numan@inabaccountancy.nl

• Mali Müşavirlik ve Dene m hizmetleri

• Bordro hizmetleri

Yeminli Mali Müflavir (YMM)

Koningsweg 2-15 3762 EC Soest (NL)

• Muhasebe ve Vergi hizmetleri

n i ve r s i t e

“Muhasebe, Mali Müşavirlik ve Vergide zirve nokta”

Bir kaza dosyasındaki olası taraflar 1. WA-verzekering: Zorunlu trafik sigortası 2. SVI-verzekering: Kazalarda çok önemli olan özel kaza sigortası (SVI ve OVI farkını sorunuz) 3. Schade-expert: Kaza tespit eks-

AB AC CO UN TA NC Y.

NL

#HFCPLEIN4045

tri

ch

Krokante Hotwings

u

Overheerlijke Burgers

Randstad Kaza Hukuku Kurumu olarak bizde kaliteli hizmet ve müşteri memnuniyetine azami özen gösterilir.

peri (genelde araç hasarları içindir) 4. Rechtsbijstandverzekering: Hukuk yardımı sigortası 5. Belangenbehartiger: Temsilci (letselschadebureau of advocaten) 6. Slachtoffer/Belanghebbende: Kazazede, mağdur 7. Schaderegelaar/letselschade expert: Kaza eksperi 8. Expertise bureaus: Uzman araştırma kurumları 9. Medische specialisten: Sağlık uzmanları: huisarts, fysio, psycholoog, neuroloog, orthopeed, chirurgie, e.d. 10. Medische adviseur van aansprakelijke verzekering: Sorumlu sigortanın sağlık danışmanı doktor 11. Medische adviseur van belangenbehartiger: Kazazede temsilcisinin sağlık danışmanı doktor 12. Medische expertise : Bağımsız (doktor) sağlık araştırması 13. Arbeidsdeskundige: İş uzmanı 14. Werkgever: İşveren 15. Bedrijfsarts/Arboarts: İşletme doktoru 16. Re-integratiebedrijven: Yeniden işe kazandırma hizmetleri 17. UWV: İş Kurumu 18. UWV-arts: İş kurumu doktoru 19. Rekenkundig bureaus: Zarar hesaplama kurumu 20. Tolk en/of persoonlijke begeleider: Tercüman/Kişisel rehber 21. Zorgcoach: Sağlık koordinatörü 22. Dossier behandelaar: Dosya sorumlusu/yönetmeni 23. Geschillencommissie: Ön mahkeme uzlaşma komisyonu 24. Mediation: Uzlaşmacı 25. Rechtbank/Rechter: Mahkeme/ Hâkim.

ar a

Koffie & Gebakjes

görünüm 19 panorama

doğuş aylık gazete/maandblad

ş tır t m a s o n

ve M a a s

Bezoekadres: Paradijsplein 1 - 3034 SL Rotterdam www. sipor nl - T. (010) - 240 94 46

Bezoekadres: Paradijsplein 1 - 3034 SL Rotterdam www. sipor nl - T. (010) - 240 94 46 Al-Ghazali

Van Lennepstraat 17 3027 SP Rotterdam Tel. (010) - 415 21 67 E-mail nbelah@sipor.nl www.al-ghazali.nl

Ibn-i Sina

Zegenstraat 120 3082 XZ Rotterdam Tel. (010) - 428 25 90 E-mail adurmus@sipor.nl www.ibn-i-sina.nl

Ikra

Spirea 3 3317 JP Dordrecht Tel. (078) - 639 01 51 E-mail ssalem@sipor.nl www.ikra.nl

Noen

Paradijsplein 1 3034 SL Rotterdam Tel. (010) - 240 94 46 E-mail fkocak@sipor.nl www.ibsnoen.nl

Ibn-i Sina

(Dislocatie) Overijselsestraat 49 3074 VA Rotterdam Tel. (010) - 4484Al-Ghazali 87 50 E-mail aarabou@sipor.nl Van Lennepstraat 17 www.ibn-i-sina.nl 3027 SP Rotterdam

Tel. (010) - 415 21 67 E-mail nbelah@sipor.nl www.al-ghazali.nl

Ibn-i Sina

Zegenstraat 120 3082 XZ Rotterdam Tel. (010) - 428 25 90 E-mail adurmus@sipor.nl www.ibn-i-sina.nl

Ikra

Spirea 3 3317 JP Dordrecht Tel. (078) - 639 01 51 E-mail ssalem@sipor.nl www.ikra.nl

Noen

Paradijsplein 1 3034 SL Rotterdam Tel. (010) - 240 94 46 E-mail fkocak@sipor.nl www.ibsnoen.nl

Risala

Hollandsestraat 74 3074 TM Rotterdam Tel. (010) - 448 48 750 E-mail aarabou@sipor.nl www.ibsrisala.nl


20 haber

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 248 - Mart/Maart 2019

nieuws

Hollanda’da hayat...

Saygıdeğer okurlarımız, bu sayfada yayımlanmasını istediğiniz, hem cemiyet haberlerinizi hem kendi fotoğraflarınızı, hem de ilginç bulduğunuz fotoğrafları yorumlarınızla birlikte paylaşabilirsiniz... Bekliyoruz... olan binada 100’den fazla çocuk ders almakta. Türkçe, din ve ahlak, ev ödevi yardımı gibi derslerin yanında faaliyetleri ile tanınan Versaar teşkilatının binayı satın alması üyeleri tarafından heyecan ve mutlulukla karşılandı.

ollanda Türk Federasyon’a bağlı olan Rotterdam Versaar teşkilatı kiracı olarak bulunduğu binayı uzun uğraşılar sonrası satın almayı başardı.

Rotterdam kentinin güneyinde uzun zamandır faaliyet gösteren Versaar teşkilatı, Mayıs 2016 yılında kiracı olarak girdiği binasını satın almak için mücadele etmiş ve kiracıdan mal sahipliğine geçmiştir. Wolphaerstbocht 500 numaralı binada faaliyetlerini yürüten Rotterdam Versaar teşkilatı, çok kullanımlı bir binanın sahibi oldu. İçinde konferans salonu, çay ocağı, cami, ders sınıflarının bulunduğu bina yaklaşık 1.000 metrekare faaliyet alanına sahip. Bayanlar için de ayrıyeten cami bölümü

Rotterdam Versaar Teşkilat Başkanı Muammer Bilgişli satın alınan binanın anahtarını Hollanda Türk Federasyon Genel Başkanı Murat Gedik’e takdim etti. Murat Gedik ise bu takdim sonra konuşmasında “Bu anahtar artık bizlerin burada olduğumuzun kalıcılığını gösteriyor. İnşallah bu binalar Hollanda toplumuna hizmet için yetişecek çocuklarımızın eğitim yuvaları olacak. Allah emeği geçenlerden razı olsun. Darısı inşallah henüz kendi binasını satın alamamış teşkilatların başına.” dedi.

Muhsin Yazıcıoğlu Amsterdam’da Dualarla Anıldı

A

msterdam Nizam-ı Âlem Teşkilatı, BBP’nin Kurucu Genel Başkanı merhum Muhsin Yazıcıoğlu için anma programı düzenlendi. Amsterdam Nizam-ı Âlem Süleymaniye Camii Lokali’ndeki programa, Avrupa Nizam-ı Alem Federasyonu başkanı Erol Yazıcıoğlu, Alperen Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Dr. Halil Kol ve Sivil Toplum Kuruluşlarının temsilcileri ile merhum Muhsin Başkanı sevenler katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’yla başlayan programda, Kur’an-ı Kerim’den sonra Çanakkale şehitleri anıldı. Muhsin Yazıcıoğlu’nun hayatı anlatıldı ve Aydın Çelik

Rotterdam’da 15’inci Türk Halk Oyunları Yarışması düzenlendi

Rotterdam Versaar Teşkilat Başkanı Muammer Bilgişli yapmış olduğu açıklamada mutluluklarını dile getirirken, başta üyeleri olmak üzere katkıda bulunanlara teşekkürlerini belirtti. İnşallah en kısa zamanda binanın borcunu kapatabilmek için çalışmaların yapıldığını belirten Bilgişli, Hollanda Türk Federasyon’una ayrıca şükranlarını belirtti.

Rotterdam Versaar tapusuna kavuştu

H

tarafından Muhsin Yazıcıoğlu anısına yazdığı şiir dinletisiyle devam eden program, Yazıcıoğlu’nun hayatından kesitlerin yer aldığı sinevizyon gösterimiyle devam etti. Çanakkale Şehitlerini ve Muhsin Yazıcıoğlu’nu anma programında bir selamla konuşması yapan Amsterdam Nizam-ı Âlem Süleymaniye Camii Başkanı Ergül Yaman, “tarihimizde yaşanmış olayları ve zaferleri yeni nesillerimize aktarmaya çalışacağız. Her zaman ecdadımızı ve şehit liderimizi rahmet ve minnetle yad edeceğiz. Bundan sonrada faaliyetlerimiz devam edecektir. Bu vesileyle bizleri yalnız bırakmadığınız için hepinize teşekkürlerimi iletirim” diye konuştu.

T

ürk Halk Oyunları Vakfınca, Rotterdam kentinde düzenlenen yarışmaya, Hollanda’nın farklı kentlerinin yanı sıra Almanya’dan ve Belçika’dan da halk oyunu ekipleri katıldı.

Türkiye’nin Rotterdam Başkonsolosu Aytaç Yılmaz’ın da katıldığı etkinlikte 9 ekip, Anadolu’nun farklı bölgelerine ait halk oyunları sergiledi. Yarışmada ayrıca, çocuk halk oyunları ekipleri de sahne aldı. Yarışmanın birincisi, Hollanda’nın Soest kentinden “Efeler Taburu” ekibi olurken Belçika’nın Brüksel kentinden yarışmaya katılan “Dillere Destan” ekibi ikinci, Amsterdam’dan katılan “Palonia” ekibi ise üçüncü oldu.

Programda konuşan Alperen Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Dr. Halil Kol, Çanakkale ile ilgili yaptığı konuşmasında, “Çanakkale, imanla-küfrün savaşıdır. İmanın üstün gelmesidir. Allah bizleri imadan yoksun kılmasın. Çanakkale ruhunu burada yaşatan ve buraları açan Ülkücü-Alperenlere teşekkürü borç biliyorum. Emeği geçenlerden Allah razı olsun. Çanakkale savaşı 2 Kasım 1914’te İngilizlerin attığı ilk topla başlamıştır. Bizim dostumuz, Allah’tır. Her işin başı Besmele olursa, başaramayacağımız hiç bir şey yoktur. Her attığın hedefi vurursun. Bizler bir olmalıyız. İri olmalıyız.” dedi. Günün diğer hatiplerinden Avrupa Nizam-ı Âlem Federasyonu Başkanı Erol Yazıcıoğlu, yaptığı kısa konuşmada Yazıcıoğlu ailesinden olduğunu belirterek hatıralarına değindi. Yazıcıoğlu’nun şehit edildiğini 10 senedir devam eden davada bir emniyet müdürü dışında tutuklu olmadığını belirtti. Yazıcıoğlu, adalet herkes için geçerli sabrımızla bekliyoruz dedi. Alperen Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Dr. Halil Kol, Rahmetli Şehit Muhsin Yazıcıoğlu’yla olan hatıralarını ve bilinmeyen yönlerini de davetlilerle paylaştı. Haber: Furkan TURGUT

Başkonsoloslar Reis BV’ye ziyaret gerçekleştirdiler

T

. C. Rotterdam Başkonsolosu Aytaç Yılmaz ve T.C. Amsterdam Başkonsolosu Engin Arıkan, esnaf ziyaretlerine devam ediyorlar.

Duyar, “Seracılık alanında Hollanda dünyanın en iyilerinden. Bizzat kendim seracılık alanında uzun yıllar uğraş verdim. Bu sektörde Hollanda’da en eski Türk şirketlerinden biriyiz.” ifadesini kullandı.

Önceki gün Hollanda’nın De Lier kasabasında bulunan Reis BV adlı işyerine ziyaret gerçekleştiren Rotterdam Başkonsolosu Aytaç Yılmaz ve Amsterdam Başkonsolosu Engin Arıkan’ı şirketin yöneticisi Recep Duyar ve MÜSİAD Rotterdam Başkanı Mustafa Duyar karşıladılar.

T.C. Rotterdam Başkonsolosu Aytaç Yılmaz ve T.C. Amsterdam Başkonsolosu Engin Arıkan şunları söylediler: “Reis BV gibi Türk firmaları Hollanda ekonomisine ciddi katkılar sağlıyor, istihdam olanağı sunuyor. Teknolojiyi takip eden ve onlarca kişiye iş imkanı sağlayan Reis BV ile gurur duyduk. Bünyesinde Türk, Faslı, Hollandalı personelin çalışması da memnuniyet verici. Hollanda’da ticaretle uğraşan iş insanlarımız ülkemizin gurur kaynağıdır.”

Şirketin çalışmaları ve projeleri konusunda başkonsoloslara bilgiler veren Reis BV’nin yöneticisi Recep Duyar, “Seracılık alanında yaklaşık 20 yıldır aktifiz. Son teknoloji ile dizayn edilen seramızda, salatalık, dolma biber ve patlıcan üretimi yapıyoruz. Hollanda iç pazarının yanı sıra İngiltere ve Belçika’ya da ihracat yapıyoruz.” açıklamasında bulundu.

Hollanda’da sayıları her geçen gün artış kaydeden girişimcilerimizle gurur duyduklarının altını çizen MÜSİAD Rotterdam Başkanı ve Triangel Consultancy’in CEO’su Mustafa Duyar, başkonsolosların şirkete ziyaretlerinden son derece memnuniyet duyduklarını söyledi.

Rotterdam Başkonsolosluğu Ticaret Ataşesi Ömer Tarık Gençosmanoğlu ise, yurtdışında ticari faaliyetlerde bulunan işverenlerimizin, hangi şartlarda devlet teşviklerinden yararlanabilecekleri konusunda bilgiler verdi Haber-Fotoğraf: manşet.nl


mesaj 21 message

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 248 - Mart/Maart 2019

................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................. ................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................. ................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................. .................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................

Mavera

Recep Soysal

recepsoysal123@hotmail.com

“Mısır’da İdam Ettiler, Yeni Zelanda’da Taradılar, Biz Yine de Ölmedik”

G

Allah’a şükürler olsun ki, Utrecht güvenlik güçlerinin ve yöneticilerin profesyonel ve dikkatli çalışmaları sayesinde bu olay sessiz sedasız bastırıldı.

ündemlerin çok hızlı değiştiği bir zamanda yaşıyoruz. Gündemi bizler belirlememiz gerekirken takip etmekte bile zorlanıyoruz. Hedefimiz büyüktü gündemi biz belirlemek için yola çıkmıştık, başkalarının filminde figüran değil kendi filmimizde başrol oyuncusu olacaktık fakat anlaşılan o ki ufak hesaplar peşinde koştuğumuz için daha çok figüranlık yapacağız anlaşılan. Neyse konuyu fazla dağıtmadan sadece şu son bir ay içinde olan olaylara bir göz atalım isterseniz: Mısırda İdam Edilen 9 genç... 20 Şubat 2019 tarihinde darbeci Sisi (Mısır) yönetimi suçsuz 9 genci dünyanın gözleri önünde idam etti. Resmen dünya Müslümanlarına meydan okudu. Buna karşı bizler hiçbir şey yapamadığımız gibi birçoğumuz idamlardan ancak bir hafta sonra haberdar olduk. Milyonluk yürüyüşler, protestolar, yumurta atmalar, büyükelçileri yurtdışı yapmalar nerde. 2 milyara yakın Müslüman nerede, gören var mı onları. Suriye’de bombalamadan kurtulan bir amcanın dediği gibi “Dünya Müslümanları mı, onlar sağ mi ki, ben onları öldü biliyorum”. Ses ver Muhammed Ümmeti, sağ mısınız hâlâ, yoksa öldünüz mü? Hani zulme rıza göstermek zulümdü, hani dünyanın bir ucundaki bir Müslümanın ayağına bir diken batsa diğer ucundaki Müslüman acısını hissedecekti.. Yeni Zelanda, Christchurch Katliamı... 15 Mart 2019, Cuma günü, Yeni Zelanda’nın Christchurch kasabasında iki camiye silahlı saldırı düzenlendi. 49 kişinin ölümüne sebep olan Avustralyalı terörist Brenton Tarrant kin ve nefret tohumları ekmeye çalıştı ama hedefine ulaşamadı. Bu saldırı bizlere ne anlatmak istiyor çok iyi okumamız lazım. - Her şeyden önce en ince detayına kadar çok iyi planlanmış bir saldırı. Teröristlerin bu konu üzerine çok fazla kafa yordukları anlaşılıyor. Kesinlikle bir kişinin yapacağı bir şey değil. - Bir diğeri Temmuz 2011’de Norveç’in başkenti Oslo’ya yakın Ütoya adasında terörist Anders Breivik’in gerçekleştirdiği ve 77 gencin hayatını kaybettiği katliamın devamı gibi görünmesi ve benzerlikler göstermesi. Belki sorulması gereken soru şu; Gizli güçler, tapınak şövalyelerini görünür hâle getirerek, haçlı terörünü hortlatmaya mı çalışıyor?

Orhan Tan:

Hollanda Eyalet (Il) Seçimleri... 20 mart 2019 Hollanda’da Eyalet (İl) seçimleri yapıldı. Aşırı sağcı iki partiden birisi olan Demokrasi Forum’u (Forum voor Demokrasi) partisi müthiş bir sıçrama yaparak Senato’da 10 milletvekili çıkaracak duruma geldi. Aşırı sağcı partinin daha önce 75 kişilik senatoda 1 milletvekili bile bulunmamasına rağmen bütün partileri sollayarak 10 milletvekili çıkaracak duruma gelmesi Müslümanlar ve Türkler arasında hayal kırıklığına neden oldu. Diğer taraftan Müslümanların kurduğu Denk partisi senatoda 1 milletvekili çıkarmak için ihtiyacı olan 4 eyalet meclisi üyesine ulaşamadı ve sadece 3 üye çıkarabildi. Başta da dediğim gibi yoğun bir gündem yaşıyoruz. Olayları okumayı bırakın takip etmekte zorlanıyoruz. Bu yazı yayınlandığında Türkiye’de 31 Mart 2019 belediye seçimleri yapılmış olacak. Hollanda’nın Utrecht Kentinde Tramvayda Katliam... Yeni Zelanda’daki camilerde yapılan katliamların şokunu henüz atlatamamıştık ki bu defa 18 Mart 2019, pazartesi günü, sadece üç gün sonra başka bir şok yaşadık. Hollanda’nın Utrecht kentinde bir saldırganın tramvaya girerek rastgele ateş açtığı 3 kişinin öldüğü ve 9 kişinin yaralı olduğu bildiriliyordu. Saldırganın firar olmasından dolayı Utrecht ve Rotterdam’da camiler kapatılıyor ve polis yüksek seviyede alarmı devreye sokuyordu. - İşin üzücü tarafı ise olayın failinin 37 yaşındaki Gökmen Tanış adındaki bir Türk olması idi.

Kazanmak için devreye sokulan kirli oyunları gördüğüm zaman inanın midem bulanıyor. Koltuk için, yönetmek için bu kadar seviyeyi düşürmeye değer mi diye kendime sormadan edemiyorum. Hollanda’daki küçücük camilerimizde, derneklerimizde bile yönetimleri denetleyen bir denetleme kurumu veya bir üst yönetim var iken ülkemizi yöneten yönetim kurullarının üstünde de bir denetleme mekanizması olmaması bir eksiklik değil mi diye sizlere soruyorum. Yazımı Mısır’da idam edilen 9 gençten birisi olan 25 yaşındaki, Mühendislik Fakültesi öğrencisi Ahmed el-Decvi’nin idam edilmeden bir gece önce babasına yazdığı mektuptan birkaç satırla bitirmek istiyorum: “Elim ne yazacağını bilemez, cellatlar yağlı urganlarla bekler beni babacığım, Bu mektubu sana hücremin soğuk taş duvarlarının arasında yazıyorum,Her kim ki ülkemde zilletin dostu olursa, Hüznümü artıracak.. Onlarla.. Hesap gününde,Kutsal hükümlerin adaleti altında görüşmek üzere…”

“Yaptığınız iş ticaret olmaktan çıkıyor, bir gönül alışverişi hâline dönüşüyor. Parasal kazancın hesabını değil dost kazanmanın hesabını yapmaya başlıyorsunuz”

Tuba Export, ikinci mağazası ‘Tuba Home’ ile hizmette 25 yıldır Rotterdam-Zuid’te export mağazası olarak hizmet veren Tuba Export, Tuba Home adıyla ikinci mağazasını Bijerlandselaan caddesinde dualarla hizmete açtı. Yoğun bir davetli katılımıyla gerçekleşen açılış kurdele kesimi, işletme sahibi Orhan Tan, Ahmet Tan, Samet Tan, Veysel Bektaş tarafından yapıldı. Aslen Aksaraylı olan ve 30 yıldır Hollanda’da yaşayan Orhan Tan’ın sahibi olduğu Tuba Export, zengin, kaliteli ürün çeşidi, güler yüzlü hizmeti ve uygun fiyatıyla bölge insanının âdeta uğrak yeri hâle gelmiş bulunmakta. Evli, 2 kız, 2 erkek evladı ve 5 torunu bulunan Orhan Tan, 28 yıldır ticaretle uğraşıyor. Allah’a, Rasulüne; anne babasına olan sevgi, saygı, muhabbeti, aile ve akrabalarına olan bağlılığı hayatının merkezine koyan Orhan Tan, çıktığı yolculuktaki başarısının sırrını da bu duygulara

verdiği değer ile açıklıyor. Kız evladının adını işlettiği mağazaya veren Orhan Tan, kızıyla beraber dükkânını da büyüttüğüne dikkat çekiyor. Tuba Home mağazasının işletmeciliğini yapan oğulları Ahmet, Samet Tan ve damadı Veysel Bektaş’ın da bu işi severek yaptıklarını belirten Orhan Tan, müşterilerle olan dostane ilişkileri her şeyin üstünde tutuyor. “Bir sevda bir tutku oldu...” “Dile kolay, 28 yıldır binlerce insanı mekanınızda ağırlıyor, onlarla bir aile ortamında alışveriş yapıyorsunuz. Yaptığınız iş ticaret olmaktan çıkıyor, bir gönül alışverişi hâline dönüşüyor. Belli bir zaman sonra parasal kazancın hesabını değil dost kazanmanın hesabını yapmaya başlıyorsunuz. Çocuklarıma da bu ilişkileri her şeyin üstünde tutmalarını öğütledim ve yaşayarak onlara

örnek olmaya çalıştım” diye duygularını ifade eden Tan, bölge insanının kendilerine ve mağazalarına duydukları teveccühten son derece memnun. “Kampanyalarımız devam ediyor”... Her ay müşterilerinin bütçelerine uygun kampanya sunacaklarına dikkat çeken Orhan Tan, dükkân açılışına özel olarak kaşık seti ve lahmacun makinesini fabrika fiyatına satışa sunduklarını duyurdu. Tuba Export, Slaghekstraat 89-91 ve Tuba Home Bijerlandselaan 75, Rotterdam’da hizmet veriyor. Açılışa özel indirim ve her ay düzenlenen kampanyalardan istifade etmek için Tuba mağazalarına uğramanın şimdi tam vakti… ◄◄


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 248 -Mart/Maart 2019

04 haklarımız 26 22 onze rechten

drs. Ali Durmuş (Expert Personenschade & Regiomanager)

Randstad 8. Şubesini Arnhem’de açtı

T

ürk iş adamı Ethem Emre’nin kurucusu ve yönetim kurulu başkanı olduğu, “Hollanda’nın ilk kültürlerarası kaza hukuku bürosu” unvanını taşıyan Randstad Personenschade BV şirketi, sekizinci şubesini Hollanda’nın Arnhem şehrinde açtı. Kaza hukuku alanında 20 yılı aşkın tecrübesiyle faaliyet gösteren Randstad Personenschade BV şirketi, Hollanda’da şube sayısını arttırmaya devam ediyor. Gelderland ve Oost Nederland (Doğu Hollanda) bölgelerindeki kaza mağdurlarının dosyalarının işleme alınacağı yeni ofis, Hollanda’nın Arnhem şehrinde davetlilerin yoğun katılımı eşliğinde hizmete açıldı. Arnhem şehrinde yapılan açılışa Hollanda Türkiye Ticaret Odası başkanlığı görevini de yürüten Randstad Personenschade BV kurucusu Ethem Emre, Türk İşverenler Derneği (TOV Arnhem) Başkanı Aziz Zeyrek, Hollanda Türkiye Hukuk Enstitüsü Başkanı Mr. Onur Emre, BM Sigortam kurucusu Mehmet Keskin ve ortağı Nafi Keleş, Randstad Bölge Müdürü drs. Ali Durmuş, Türk Hukuku Hollanda Müdürü Av. F. Erdem Yıldızeli, Vizyonist Genel Yayın Yönetmeni Ahmed Hüsrev

a.durmus@letseladvies.nl

Kısa haberler...

Avrupa Birliği vatandaşlarına ödenek ikramiyesi

Uç, Kalkuz Hollanda Genel Müdürü Ing. Uğur Demirci ve çok sayıda davetli katıldı. Açılış kurdelesini ise Ethem Emre, Aziz Zeyrek, Mehmet Keskin ve Ali Durmuş birlikte kestiler. Açılışa daha önceden planlanmış randevuları nedeniyle, Deventer Başkonsolosu Tuna Yücel Modrak, Ticaret Ataşesi Volkan Ümit Takış ve Muavin Konsolos İlyas Çetin katılamayacaklarını bildirdiler. Aynı zamanda Arnhem Belediye Başkanı Ahmed Marcouch ile Wethouder Economische Zaken Jan van Dellen gelemeyeceğini bildirdiler. Bunun haricinde bir çok davetliler katılamayacaklarını bildirdiler. Ethem Emre konuşmasında, “Tecrübemizi ve markamızı, taçlandırmaya devam ediyoruz” Açılış konuşmasını yapan Ethem Emre, bölgedeki kaza mağdurlarına daha yakın olabilmek için Arnhem’de yeni bir ofis açma ihtiyacı hissettiklerini belirtti. Başkan Emre, “20 yılı aşkın bir süredir var olan tecrübemizi ve markamızı, açmış olduğumuz sekizinci ofisimiz ve bizleri bu mutlu günümüzde yalnız bırakmayan kıymetli davetlilerimizle birlikte taçlandırmaya devam ediyoruz. Kazazedelerimize en iyi ve kaliteli hizmeti verebilmek için 10 farklı dilde 35 kişilik uzman kadromuzla birlikte hızlı takip, kolay ulaşılabilirlik, azami kaza tazminatı gibi başlıkların ışığında sektörde dolu dizgin yer almaya devam edeceğiz.” dedi.

Böyle mutlu bir günü kurum olarak yaşadıkları için gurur duyduklarını belirten Başkan Ethem Emre, katılımcılara teşekkürlerini iletti. Ali Durmuş da “Kazazedelere ücretsiz hizmetlerimize devam ediyoruz” Randstad kaza hukuku kurumu hakkında basına bilgi veren Randstad Bölge Müdürü Ali Durmuş, “Randstad Kaza Hukuku Kurumu olarak trafik kazaları, iş ve işyeri kazaları ve diğer kazalara maruz kalmış kazazedelerin dosyalarını işleme alıyoruz. Bize başvuran kazazedelerin, gerekli hukuksal takiplerini yaparak kısa zamanda sonuçlandırmaya çalışıyoruz. Kaza hukuku ile ilgili tüm

hizmet kadrosuna sahip olan kurumumuz, kazazedelere ücretsiz hizmetlerine devam etmektedir.” dedi. Kazazedelerden hiç bir şekilde ücret talep edilmediğini belirten Ali Durmuş, “Hollanda yasaları ve mevzuatlarına göre hizmet masrafları, kazaya sebep olan kişi yada kurumların bağlı olduğu sigorta şirketlerinden talep edilir ve karşılanır. Bu yüzden kazazedelere verdiğimiz hizmetlere ücretsiz devam ediyoruz.” şeklinde konuştu. Yapılan ikramların ardından Başkan Ethem Emre ve Bölge Müdürü Ali Durmuş davetlilerle sohbet ettiler.

Dünya Avrupa Birliği ve Sosyal İşler Komisyonunda varılan anlaşmaya göre; herhangi bir AB ülkesinde bir ay çalıştıktan sonra ve kendi rızasının dışında işsiz kalınması durumunda Avrupa Birliği vatandaşlarına 6 ay süreli İşsizlik Ödeneği (WW –uitkering) alma hakkına sahip olacaklar. Ayrıca hak edilen bu işsizlik ödeneğini kendi ülkelerinde de alabilecekler. Diğer Avrupa Birliği ülkelerinde çalıştığı iş geçmişi de değerlendirmeye alınacak. Hollanda’da işsizlik ödeneği ( WW uitkering ) almak için son 9 ayda, en az 6 ay çalışmış bulunmanız gerekli. Yeniden iş bulma meçburiyetinin yanında haftada en az bir iş başvurusu yapma zorunluluğu da bulunmakta. Hollanda ve Almanya bu yasa değişimine karşı çıkmışlardı. Hollanda Sosyal İşler ve Çalışma Bakanı Wouter Koolmes ise, bu yasadan hoşnut olmadığını ve ödeneklerin yurtdışında takibinin çok zor olacağını belirtti. Lahey/ Nejat Sucu

DENK partisi Flevoland’ta da eyalet meclisine girdi

Erkan Turan: “Burada yetişen müezzinler kutlu bir görev yüklenmişlerdir” Hollanda İslam Federasyonun irşat başkanlığınca her yıl düzenlenen müezzinlik yarışması bu yıl 10 Mart Pazar günü Oss Mescid-i Cuma Camii’nde yapıldı.

9

cemiyetten 9 yarışmacının katıldığı yarışma öğle namazını müteakip yapıldı. Fazlı Tatlı başkanlığındaki jüri masasında Hayri Akgül ve Abdullah Bilgiç yer aldılar. İşte yarışmaya katılan çocukların isimleri ve cemiyetleri: Furkan Dinç, Arnhem. Ahmet Ünlü, Den Haag. Aytuğ Güngör, Dordrecht. Hamza Hasan, Oss. Talha Yasin Sevinçkan Rotterdam Birlik. Furkan Vural, Rotterdam İskender Paşa. Salih Emin uysal, Schiedam Merkez Camii. Hamza Mert Erol, Tilbug. Ali Kumurcu, Ulft Selehaddin Eyyubi şubesi Programı Şube Gençlik Başkanı Enes Çetin sundu. Bölge İrşad Başkanı Hasan İnan yaptığı açılış konuşmasında Millî Görüşün eğitime verdiği önemi anlatı. İnan İslam Toplumu milli görüşün şubeler bölgeler ve genel merkez olarak çok ciddi bir eğitim seferberliği içinde olduğunun altını çizdi. Geçtiğimiz cuma günü Mainz İlahiyat meslek okulundan gelerek Hollanda camilerinde vaaz veren hutbe okuyan ve namaz kıldıran ve kısa bir süre sonra da mezun olacak olan genç imamları örnek gösteren İnan teşkilatın 3 yaşında vermeye başladığı eğitimin imam oluncaya dek kesintisiz devam ettiği söyledi. Hasan İnan devam eden bu eğitimin her katmanında görev alıp katkıda bulunanlara teşekkür etti. Bu arada programa ev sahipliği

DENK partisi, yapılan eyalet meclisi seçimlerinde, Kuzey Hollanda, Güney Hollanda ve Utrecht eyaletlerinin yanı sıra Flevoland’ta da bir sandalye kazandı.Geçici seçim sonuçlarının Flevoland’ta eyalet meclisi dışında kaldığını gösterdiği DENK partisi, açıklanan kesin sonuçlara göre Flevoland’ta da bir üye ile temsil edilecek. Hıristiyan demokrat CDA’nın geçici sonuçlarda 4 olarak bildirilen sandalye sayısı bu eyalette 3’e geriledi

Gökmen Tanış suçunu itiraf etti

yapan Oss Mescid-i Cuma şubesi başkanı Aydemir Doğruyol da kısa bir konuşma yaparak, böyle güzel bir programa ev sahipliği yapmaktan onur duyduğunu ifade etti. Doğruyol programın amacının daha çok gençlerin hayatlarında hoş bir seda bırakabilmek olduğunun altını çizerken programa katılan herkese teşekkür edip hoş geldiniz dedi. Bölge başkanına vekaleten programa katılan İhsan sohbetleri başkanı Erkan Turan da kısa bir selamlama konuşması yaptı. Erkan Turan da eğitime verilen önemin altını çizdi. Geçen Cuma Mainz İlahiyat Meslek Okulundan gelen ve Schiedam’da vaaz veren hutbe okuyan 15 yaşındaki bir genci dinlerken çok etkilendiğini, gencin sahip olduğu özgüvene hayran kaldığını belirten Turan bunun Millî Görüş bünyesinde verilen iyi bir eğitimle elde edildiğine dikkat çekti. Turan “Toplumumuzun ileride bu gençlere çok ihtiyacı olacak. Ayrıca bu gençler bizim arkamızda bırakabileceğimiz ve dualarını bekleyeceğimiz nesillerimiz olacaktır” diye konuştu. Turan Hz. Bilal ile bu gençlerin kader birlikteliklerine işaret etti. “Müezzinlik denince aklımıza Hz. Bilal gelmektedir. Bilal efendimizin kaderi ile burada yetişen müezzin kardeşlerimizin kaderlerinde bir benzerliğin olduğunu gözlemleyebiliriz. O satılık bir köle olarak Mekke-i Mükerreme’ye gelmişti. Sonra Rabbimizin izniyle o efendimize yoldaş olup güzel sedasıyla İslam’ın sesini o çevreye duyurdu. Bugün ise rabbimiz, işçi olarak Avrupa’ya gelen insanların nesillerinin aracılığı ile İslam’ın sesini buralarda duyurmayı murad etmiştir. Dolayısıyla o gün Hz. Bilal’e yüklenen misyon, kutlu görev bugün burada yetişen gençlerimizin omuzlarındadır. O nedenle aynı kaderin birer parçası olan bizler bu gençlerimize sahip çıkmalıyız.” Diye konuştu. İkindi vaktine dek süren yarışmada, yarışmacılar birbirinden örnekler sergilediler. Önce ezan okuyan geçler peşinden kamet getirdiler ve daha

sonra tebihat dualarını okudular. Jüri’nin yaptığı titiz değerlendirme sonucu Furkan Vural, Rotterdam İskender Paşa BİRİNCİ. Salih Emin Uysal, Schiedam Merkez Cami İKİNCİ ve Furkan Dinç, Arnhem ÜÇÜNCÜ oldular. Tüm yarışmacılara zarf içinde para ödülü verildi. Programın kapanış Kur’an’ı kerimini geçen yılın birincisi yine İskender Paşa cemiyetinden Selim Gömen okudu. Ayrıca Selim Gömen ve bu yılın birincisi Furkan Vural birlikte okudukları ezanla gönülleri fethettiler. Program misafirlere verilen ikramla hitam buldu. Adnan Şahin- Oss ◄◄

Hollanda’nın Utrecht kentinde 3 kişinin öldüğü silahlı saldırıyı düzenlemekle suçlanan Gökmen Tanış suçunu itiraf etti. Savcılar, Tanış’ın itirafı hakkında araştırmanın sekteye uğramaması için başka bir bilgi vermeyeceklerini açıkladılar. Hollanda’nın Utrecht şehrinden 3 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırıyı gerçekleştirdiği iddia edilen Gökmen Tanış suçunu kabul etti. Davayı yürüten yargıcın açıklamasında Tanış’ın tramvay saldırısının tek başına düzenlediğini iddia ettiği de yer aldı. 37 yaşındaki Gökmen Tanış, 18 Mart tarihinde Utrecht şehrinde silahlı saldırı gerçekleştirmekle suçlanıyordu. Uzmanlar Tanış’ın saldırısının terör şüphesi kapsamında değerlendirileceğini bunun yanında saldırıya neden olan diğer nedenlerin de araştırılacağını söylediler. Savcılar, Tanış’ın itirafı hakkında araştırmanın sekteye uğramaması için başka bir bilgi vermediler. Pazartesi günü olaydan 7 saat sonra yakalanan Tanış’ın gözaltı süreci cuma gününe kadar uzatılmıştı. Tanış’ın iki hafta içinde tekrar mahkemeye çıkacağı belirtilirken gerekli görülmesi durumunda gözaltı süresinin 90 güne kadar uzatabileceği de aktarılıyor. Tanış’ın evinde yakalandığı 40 yaşındaki birinin de serbest bırakıldığı belirtildi.


toplum 23

samenleving

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 248 -Mart/Maart 2019

Veren el ile alan el

Hasene Derneği her yıl Ramazan ayı öncesi gelenek hâline getirdiği kumanya kampanyasını başlattı

Bir kumanya bin sevince vesile

Bir kumanya bin sevince vesile” sloganı ile başlatılan kampanyada dünyanın farklı ülkelerindeki yüz binlerce ihtiyaç sahibine ulaşılması hedefleniyor. Hasene Derneği her yıl kumanya bağış sayısını artırıyor. Kampanyanın sloganı; “Bir kumanya bin sevince vesile”. Ufak paylaşımlar büyük sevinçlere vesile oluyor mazlum ve mağdurların dünyasında. Her bir kumanya farklı kıtalarda sevinç ve dualara vesile oluyor. Birler bin oluyor, binler on binler ve kampanya yüz binlerce muhtaca ulaşıyor ramazan ayı öncesi. Kampanya kampanyası sofralara katkı, gönüllere sevinç olacak bir çalışma. Kampanya, ramazanın bereketi ve sevincini dünyanın mahzun coğrafyalarına yayılmasına vesile oluyor. Hedef: 74 bin kumanya Her yıl kumanya kampanyasında aldığı bağış sayısını artıran Hasene Derneği’nin bu seneki hedefi 74 bin kumanya bağışı toplamak. Geçen sene 94 binden fazla kumanya bağışı toplanmıştı. Arzulanan ise 100 binden fazla kumanya bağışı alarak, yeryüzünde daha fazla ihtiyaç sahibinin sevincine vesile olmak. 55 ülkede Kumanya kampanyasının 55 ülkede yapılması planlandı. Kampanyanın Türkiye ayağında 22 ilde ihtiyaç sahiplerine kumanya dağıtılması planlanıyor. Bu kampanyada Hasene Derneği’nin

“Oy” deme vakti

düzenli bir şekilde destek çıktığı yetimlerinin bulunduğu ülkelere ağırlık verilmesi planlanıyor. Ayrıca insanlık dramının yaşandığı Yemen, sel felaketinin yaşandığı Mozambik gibi mağduriyet açısından acillik kesbeden yerlere ağırlık verilecek. Suriyeli mültecilere ve Türkiye’deki ihtiyaç sahiplerine de el uzatılacak. Dünyada her 9 kişiden 1’i aç Kuraklık, savaşlar, doğal afetler, ekonomik krizler ve adaletsiz paylaşımın bir sonucu olarak açlık, küresel ölçekte insan yaşamını tehdit ediyor. Yılda milyonlarca insan açlığa bağlı nedenlerden dolayı hayatını kaybediyor. Resmi verilere dünyada 815 milyon insan açlıkla karşı karşıya. Dünya nüfusuna oranladığında her 9 kişiden birisi açlık sıkıntısı çekmektedir. Afrika nüfusunun % 72’si yoksulluk kapsamı altında değerlendiriliyor. Kampanyanın amacı ve önemi Kumanya kampanyası bir gelenek hâline dönüştü. Ramazan ayı öncesi mazlum ve mağdurların, yetim ve öksüzlerin, hülasa ihtiyaç sahiplerinin sofralarına mütevazı bir katkı niteliği taşıyor. Ramazan ayı başlamadan önce kumanyalar ihtiyaç sahiplerinin hanelerine ulaşıyor. Ramazan ayı aynı zamanda diğergamlık ayıdır. Tokun açın halinden anlamasına vesile olur. Varlık sahiplerinin sofraları zengin, fakirler ise bir lokma ekmeğe muhtaç durumda olabiliyor. Bu kampanya sofraları boş olanları, sahipsiz, kimsesiz ve unutulanları

hatırlamak için yürütülen bir kampanyadır. Ramazan ayı manevi duygunun yoğun yaşandığı bir aydır. Ramazan’ın bereketini ve güzelliğini ihtiyaç sahipleri de yaşasın için bu kampanya yürütülüyor. Kumanya kampanyası varlık içerisinde yaşayanlar ile yokluk içerisinde bulunanlar arasında bir köprü kurulmasına aracılık ediyor. Dünyadaki gelir dengesizliğini her geçen yıl artıyor; servet sahipler servetlerine servet katıyor, yokluk içerisinde hayata tutunmaya çalışanların durumları daha da kötüye gidiyor. Kampanya, varlık içerisinde olanlarla yeryüzünün kuraklık, kıtlık ve açlık çeken bölgelerindeki insanlar arasında paylaşma ve dayanışmanın güçlenmesini öngören bir çalışmadır. Kumanya kampanyası yardımlaşma, dayanışma ve paylaşmayı teşvik eden bir çalışmadır. Ramazan ayı manevi iklimin yoğun olduğu, paylaşma ve dayanışmanın zirvede yaşandığı bir aydır. Bu ayda tutulan oruçla birlikte varlık içerisinde olanlar yokluk çekenlerin halinden daha iyi anlar. Kumanya kampanyasının, ramazan ayının hemen öncesinde yapılması önemlidir. Böylece bağışlanan yardımlar ramazan ayı başlamadan önce ihtiyaç sahiplerine ulaştırılıyor ve mazlum ve mağdurların sofraları ramazanda boş kalmıyor. Bir kumanya bedeli 50 Euro’dur Bir kumanya bedeli 50 €’dur. Bu destekle yapılacak yardımlar;

Ramazan ayı başlamadan önce on binlerce ihtiyaç sahibine kumanya paketi ulaştırılmasının yanı sıra, ramazan ayı içerisinde, Bosna Hersek’te Hasene Aşevi’nde yüzlerce kişiye günlük sıcak yemek ikram edilecek, Hasene Mobil Fırını’ndan çıkacak günlük binlerce ekmeğin Suriyeli mültecilere ve ihtiyaç sahiplerine dağıtımı gerçekleştirilecek, mülteciler için kumanya dağıtımı yapılacak. Ayrıca yetimlere bayramlık hediyeler ve eğitime katkı payı ile talebelere destek verilmesi yardım kalemleri arasında yer alıyor. Her bir kumanya paketi içerisinde pirinç, makarna, un, şeker, yağ, tuz, salça, fasulye, hurma gibi temel gıda maddeleri bulunuyor. Bu maddeler ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye kısmi değişiklik gösterebiliyor. Kumanya bağışında bulunan her bir aile, ihtiyaç sahibi bir ailenin sofrasına ramazan ayı için anlamlı bir katkı sağlamış oluyor. Kampanya ne zamana kadar sürecek? Kumanya kampanyası 25.03.2019 – 30.04.2019 tarihleri arasında yürütülecektir. Kampanyaya nasıl katılabilirim? Kumanya kampanyasına katılabilmek ve yardımların yapılabilmesi için www.hasene.org sayfasındaki online bağış bölümü kullanılabilir. Ayrıca (+49) 221 942240-400 numaralı telefondan kampanya hakkında bilgi alınabilir. Bağışçılar, kumanya@hasene.org mail adresini kullanarak sorularını e-mail aracılığı ile yöneltebilirler. Şu hesap bilgileri kullanılarak kumanya yardımın yapılabilir: Bir kumanya bedeli: 50 Euro Hesap sahibi: Hasene International e.V. Banka: Kreissparkasse Köln IBAN: DE80 3705 0299 0149 2890 54 | BIC: COKSDE33XXX Amaç: Adresiniz, 0000568 İletişim: T +49 221 942240-400 kumanya@hasene.org Haber-Murat Kubat

Türkiye’nin Leiden Fahri Konsolusunun cenazesine yoğun katılım

Hollanda’da ölüm haberi büyük üzüntü meydana getiren, Leiden Fahri Başkonsolosu Joost Peters’in cenaze töreni muhteşemdi. Hollanda’daki devlet temsilcilerimizin tam takım hazır bulundukları cenaze töreni 3 aşamalı yapıldı. Lahey Büyükelçimiz Şaban Dişli, Rotterdam Başkonsolosumuz Aytaç Yılmaz, Amsterdam Başkonsolosumuz Engin Arıkan ve Deventer Başkonsolosumuz Tuna Yücel Modrak hazır bulundular. Dünyaca ünlü Achmea Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Willem van Duin, Achmea Yönetim Bürosu Direktörü Lucian Gerritsen, Achmea Eski Yönetim Kurulu Başkanı Paul Overmars, Achmea’ya bağlı olan Türkiye’deki Eureka Sigortası Mali İşler Genel Müdür Yardımcısı Caspar van Haaften ve Alkmaar Belediye Başkanı Piet Bruinoogen da törene katılanlar arasındaydı. Cenaze töreninin ilk aşaması, Noordwijk kasabasındaki Oude Jeroenskerk Kilisesi’de yapıldı. Joost Peters’in tüm aile fertlerinin ve Achmea’daki yöneticilerin yaptıkları konuşmalar 2 saat sürdü. Özellikle torunların yaptıkları konuşmalar ve sundukları şiirler, dökülen göz yaşlarını sele çevirdi. Joost Peters’in tabutu, sadece aile fertleri tarafından, ikamet ettiği Voorhout köyündeki mezarlığa götürüldü. Yaşamı boyunca çiçeklere çok önem veren Josst Peters, cenazesine çiçek getirilmemesi için vasiyetine not düşmüştü. Noordwijk’in dünyaca ünlü oteli Grand Hotel Huis ter Duin’daki resepsiyona katılım da hayli yüksekti. Giriş ve çıkışta izdıham yaşanan resepsiyonda, Joost Peters’in anıları canlandırıldı.

Eyalet seçimlerini aşırı sağ kazandı Irkçı Şiddet ve Tehditte Artış Hollanda’da Senato’daki sandalye sayısını etkileyen eyalet seçimlerinde ilk sonuçlara göre en çok oyu seçime ilk kez katılan aşırı sağcı Demokrasi için Forum Partisi (FvD) alırken, hükümet ortakları Senatodaki çoğunluğunu kaybedecek. Ülkede yaklaşık 13 milyon seçmen, 12 eyalet meclisindeki 570 üyeyi belirlemek üzere sandık başına gitti. Hollanda Ulusal Haber Ajansının (ANP) haberine göre, senatodaki sandalye sayısını etkileyen eyalet seçiminin galibi seçime ilk kez katılan ve Temsilciler Meclisinde iki milletvekili bulunan aşırı sağcı FvD partisi oldu. Başbakan Mart Rutte başkanlığındaki 4 partiden oluşan koalisyon hükümeti ise senatodaki çoğunluğunu kaybedecek. Sandıkların yüzde 93’ünün açıldığı seçimde resmi olmayan sonuçlara göre, öne çıkan partilerden FvD Partisi 86, Özgürlük ve Demokrasi İçin Halk Partisi (VVD) 78, Hristiyan Demokratlar Birliği (CDA) 74, Yeşil Sol (GL) 61, İşçi Partisi (PvdA) 53, Demokrat 66 (D66) 40, aşırı sağcı Özgürlükler Partisi (PVV) 41, Hristiyan Birlik

Partisi (CU) 32 üye çıkarırken 105 üye ise diğer partilere dağıldı. Eyalet meclislerindeki üyelerin oylarıyla belirlenen, 27 Mayıs’ta yapılacak senato seçimlerinde ise eyalet seçimlerinin sonuçlarına göre, aşırı sağcı FvD’nin 13, VVD’nin 12, CDA’nın 9, GL’nin 9, PvdA’nın 7, D66’nın 6, aşırı sağcı PVV’nin 5, CU’nun 4, Sosyalist Partinin (SP) 4, Hayvanlar Partisinin (PvdD) 3, 50 Plus Partisinin 2 ve Reformcu Devlet Partisinin (SGP) 2 sandalye alması bekleniyor. Buna göre, PVV ve FvD ile birlikte aşırı sağcı partilerin toplam sandalye sayısının 9’dan 17’ye çıkacağı senatoda toplam 75 sandalyeden 38 sandalyesi bulunan koalisyon ortakları VVD, CDA, D66 ve CU partilerinin sandalye sayısı 31’e düşecek. Denk Partisi 4 Meclis Üyeliği Kazandı Kuzey ve Güney Hollanda ile Utrecht eyaletlerinde birer meclis üyesi çıkaran Denk Partisi, ilk kez katıldığı seçimde 12 eyaletten 3’ünde toplam 3 meclis üyeliği elde etti. Üyelerinin çoğunluğunu Türk ve göçmenlerin

oluşturduğu Denk Partisi, sandık çıkışlarına göre, senatoda 1 sandalye kazandığı görülürken sandıkların yüzde 93’ü açıldığında partinin bunu kaybettiği ortaya çıktı. Hollanda basınında çıkan haberlerde ise Denk Partisinin sandıkların tamamı açıldığında senatoda 1 sandalye kazanma ihtimalinin hala bulunduğu belirtildi. Denk Partisi gibi ilk kez eyalet seçimlerine Kuzey ve Güney Hollanda eyaletlerinden katılan NIDA Partisi ise eyalet meclislerine girmeyi başaramadı. Seçimde yarışan çok sayıda Türk kökenli adayın durumu ise büyük ölçüde tercihli oyların sonucunun açıklanmasıyla belli olacak. Eyalet ve Senato Seçimleri Ülke yasalarına göre, senatörler doğrudan halk tarafından değil 12 eyalet meclisinde görev yapan 570 üyenin oylarıyla belirleniyor. Senatoda bulunan 75 senatör, Parlamentonun alt kanadı Temsilciler Meclisinden geçen kanunları onaylama ve veto yetkisine sahip. Ülkede Senato seçimleri 27 Mayıs’ta yapılacak.


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 248 -Mart/Maart 2019

samenleving

24 cemiyet HTİKDF Başkanı Ömer Altay:

“Bizi bağlı olduğumuz değerler bütününden uzağa taşıyacak her gücün karşısında olmalıyız”

“Zalim olma, âlemi adaletle şenlendir” Hollanda Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu (HTİKDF) tarafından düzenlenen toplantıda yapılan çalışmalar ve sorunlara karşı yürütülen mücadele konusunda bilgiler aktarıldı.

G

enel Sekreter Mehmet Safrantı tarafından sunulan program, Semih Altay’ın okuduğu Kur’an-ı Kerim ile

başladı. Federasyona üye dernekler ile çeşitli sivil toplum kuruluşlarından temsilcilerin katıldığı Rotterdam’da hizmet veren Semazen Restoran’da düzenlenen toplantıda, HTİKDF’nin yıllardır ülkedeki Türk toplumunun sorunlarıyla mücadele ettiği, beklenti ve istemlerini yetkili makamlara taşıdığı anlatıldı. Ülkede artan ırkçılık, ayrımcılık ve yabancı düşmanlığının toplumda oluşturduğu huzursuzluğun tırmandığına işaret eden Hollanda Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu Başkanı Ömer Altay, kalıcı önlemlerin alınması gerektiğine vurgu yaptı. Osman Gazi’ye verdiği vasiyet ve nasihatleri okuyarak sözlerine başlayan Başkan Altay, ülkede çifte vatandaşlık hakkına sahip Türklerin önemli bir oy potansiyeli oluşturduğuna dikkat çekerek, bu gücün, ortak sorunlarımızın çözümü yolunda kullanılması ve mutlaka sandığa taşınması gerektiği” ifadesi kullandı. Toplantıya katılan DENK partisinin lideri Tunahan Kuzu, Avrupa Parlamentosu seçimlerine aday gösterdiği Ayhan Tonca, seçimlerinin önemine dikkat çektiler. Mayıs ayında Senato’nun yeni üyelerinin eyalet meclisi üyeleri tarafından belirleneceğine işaret eden Kuzu ile Tonca, bu nedenle eyalet meclislerinde parti olarak güçlü bir şekilde yer almalarının büyük önem taşıdığına vurgu yaptılar. Ömer Altay’ kimdir, sizi biraz yakından tanıyabilir miyiz?... Adım Ömer Altay, 01 Ocak 1961 Kayseri-Bünyan, Karakaya Kasabası doğumluyum. İlk öğretimi Türkiye’de tamamladıktan sonra aile birleşimi çerçevesinde babam tarafından 26 Mayıs 1973 tarihinde Hollanda’ya getirildim. Aradan 2 yıl geçtikten sonra da bütün aileyi getirmiş oldu. Geldiğim yıl içerisinde Hollandaca bilmediğim için, bir yıl alıştırmalı olarak Hollandaca dil kursuna gittim ve sonra eğitim zorunluluğu dolaysıyla meslek oklu adı altında, 1974 mayıs ayında LTSmotorvoertuigtechniek(oto tamircisi) üzerine meslek edinmek amaçlı başvuru kayıtlarım başlatıldı ve 4 yıl süren eğitim sonrasında 1978 yılında diplomayı da almış olduk. Bu meslek üzerinden devam ederek VAM 2.ci oto tamircisi sınavlarını da kazanarak 1982 yılında yine bir diploma sahibi olduk. Bu meslekte 2 yıl oto tamircisi olarak çalıştıktan sonra, bana ağır gelen bu mesleği devam ettirmekte kararlı olmadığımı anladım ve diğer bir sektöre geçiş yaptım, torna- tesviye (CNC-draaier) olarak iş başlangıç yaptım ve de bu meslekte 9 yıl çalıştıktan sonra BBL (beroepsbegeleidende leerweg) olarak, hem çalışıyor hem de eğitimi yapıyordum. Kararlıydım, hedeflerimin daha ileri olmasını düşünmekteydim ve de sadece LTS, VAM ve CNC diplomalarıyla yetinemeyeceğimi gördüm. Gerçekten kararlıydım, MTS- werktuigbouwkunde (makine mühendisliği) okuyacaktım...! Çalışmaya devam ediyordum ve akşamları da okula gidiyordum. Yıl 1992-1996, arzuladığım

MTS- Makine Mühendisliği diplomasına da kavuşmuş oldum. Zordu ama azim gerektiriyordu. Gazetede bir iş ilanı gördüm ve MTS- wtb diplomalı elemana ihtiyaç olduğunu okudum (Aandrijftechniek üzerine!), başvurumu yaptım ve fazla bekletilmeden de hemen işe alındım. Bu meslekte 10 yıl çalıştıktan sonra, bu defa HTS- wtb okuma fırsatı doğdu ve iş yeri eğitim ücretini ödeyerek benim iyi bir eleman olmamı istiyordu ve hamdolsun 1999 yılında HTS diplomasına sahip oldum. Lakin, hiç ummadığımız anda bir iş kazası geçirdik ve maalesef o iş de artık çalışamaz duruma geldik. Beni mağdur etmeyen VECTOR Aandrijftechniek N.V. firmasına müteşekkirim. Çünkü, bana yine eğitim yapmamı ve de masraflarının kendileri tarafından karşılanması için bana teklif sundular ve önümü böylece açmış oldular ve bu defa HBO- mwd (Maatschappelijk Werk en Dienstverlening - Sosyal Hizmetler) okumama sebep oldular ve 2005 yılında yine diploma sahibi olduk. Allah, bir kapıyı kapatırken diğer bir ekmek kapısını da açmış oldu. Bu eğitim süreci devam ederken de Rotterdam Belediyesi tarafından iş teklifi geldi ve (afdeling diversiteit/algemeen maatschappelijk werker –Çeşitlilik ve Genel Sosyal Hizmetler Uzmanı) olarak işe alındım. 2001- 2007 tarihlerinde de belediyede memur statüsünde çalışmış oldum. Kendi isteğim ile ayrıldım ve partime/yarı zamanlı olarak FNV Lokaal Rotterdam’da görevime devam etmekteyim. Çeşitli STK’larda yöneticilik yaptım. 1992 -2005 HDV Mevlana Camii (muhasip, sekreter ve başkanlık), 1996-2005 Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu (Genel Sekteri), 2005- 2012 Woonvereniging Harmonica (Türk Yaşlılar için Sosyal Konutlar Sorumlusu/Başkanı), 2006 - 2019 FNV lokaal Rotterdam (Kurucu üyesi ve muhasip/sosyal güvenlik ve iş hukuku danışmanlık görevlerindeyim). 2018 Mart ayı sonlarında yapılan genel kurul sonrası, daha önce yöneticilik yapmış olduğum kuruma bu defa başkan olarak göreve getirildim. Hollanda’nın en köklü ve güçlü federasyonunun (TİKDF) başında bulunmak ve bu camiaya hizmet etmek en büyük şeref ve de hazdır. Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu olarak ekibimle beraber elimizden gelen bütün gayretlerimizi Hollanda’da bulunan kardeşlerimizin her türlü sıkıntılarını gidermek için elinizden gelen gayretlerimizi sarf ediyoruz, Allah yardımcımız olsun diyorum. Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu aynı zamanda bugünkü HDV ‘nin

de kurucusudur. İki güzide kardeş kuruluşa bağlı şubelerimiz, derneklerimiz, camilerimiz aynı zamanda da bizlerin müşterek tabanları ve de delegeleridir. Evli, 4 çocuk babası ve 3 torun dedesiyim. Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu’nun tarihçesi ve kuruluşu hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu (TICF) 1979’da, Hollanda’daki Türklerin dinî, eğitim, siyasi, sosyal, kültürel vs. menfaatlerini korumak için kurulan bir sivil toplum kuruluşudur. 1982 yılında kurulan Hollanda Diyanet Vakfı‘nın (HDV) kurucusudur. 1985 Türkler İçin Danışma Kurulu (IOT) kurucularındandır. 2001 Conctactorgaan Moslims en Overheid kurucularındandır. 145 cami ve derneğin çatı kuruluşudur. 1979 – 1982 arası din görevlilerinin atanmasına öncülük etmiştir. Hollanda İslam Yayın Kurumunun IOS (NIO) kurucusudur. 1986 yılında seçme ve seçilme çalışmaları hususunda kamuoyu oluşturdu. 1995 yılında Sözde Kürt Parlamentosu’na gerekli tepki verildi. TİKDF nasıl bir yapılanmaya sahiptir, vizyonunuz ve misyonunuzdan bahseder misiniz? Genel idari yönetimin altında, denetleme ve yönetim kurulu görev yapmakta. Yönetim Kurulu’nun altında da, Kadınlar, Gençlik, Eğitim, Yaşlılar, Kültür Sanat, Ar-Ge, Hukuk ve Medya, Danışmanlar ve Girişimciler Komisyonları hizmet vermekteler. Vizyonumuz: Hollanda’da yaşayan Türk toplumunun sosyal, ekonomik ve siyasi gücünü, yenilikler ve değişimler sağlayarak artırmak. Bölgesel ve Hollanda genelinde çalışan STK’larla bilgi ağı oluşturup, hem bölgesel hem de ülke genelinde etkili olmak. Hollandalı Türkleri esnek kılarak, taraftarlar arasında ortaya çıkan konularda hükümet ve topluma tartışma ortağı olarak hareket etme sorumluluğunu üstlenmek. TICF, Hollanda Türk toplumunun Hollanda toplumunda özgürleşmesine, entegrasyonuna ve kabul edilmesine katkıda bulunma sorumluluğunu üstlenir. Bunu yaparken, bu hedef grubunun tam vatandaşlığı için çaba harcar, açık ve şeffaf bir çalışma tarzına önem verir. İçeride ve dışarıda güvenliği sağlamak için gerekli altyapıyı hazırlar. Misyonumuz: Hollanda’daki Türk toplumunun dinî eğitim, kültürel, sosyal ve siyasi açıdan ihtiyaçlarını tanımlamak, takip etmek ve gidermektir. Federasyonumuza bağlı olan camilerde düzenlenen sosyal ve kültürel temalarla, hükümete ve topluma karşı taraftarların temsil edilmesi sağlanır. Birbirine saygı duyan, karşılıklı anlayış içerisinde hareket eden bir toplumun inşası için çaba sarf eder. Kısa dönem hedefleriniz nelerdir? Federasyon teşkilatını profesyonelleştirmek Çalışma ofisini merkezî bir yere taşımak… Sekretarya/müdür/eğitim birimlerini güçlendirmek. Çalışma grupları oluşturup Türk toplumunun ihtiyaçlarını tanımlamak ve analiz etmek HDV bünyesindeki bütün ilişkileri geliştirmek (şubeler, komisyonlar, vesaire) Hollanda genelindeki STK’lara misyon ve vizyonumuzu aktarmak Uzun dönem hedefleriniz HDV şubelerinin güvenlerini kazanıp tekrar birliği sağlamak ve beraber hareket etmek. Hollanda genelinde ciddi bir konum ve itibar elde etmek. Hollanda hükümeti ili yakın ilişkilerde kurup, fikir alışverişinde bulunmak ve muhatap konumuna gelmek. Hollanda’da yaşayan Türk toplumunun sorunlarına çözüm üretmek ve ihtiyaçlarına cevap verebilecek hâle gelmek. Yapılan çalışmalardan bazılarını sayar mısınız?

Türkiye Cumhuriyeti temsilciliklerine düzenli olarak ziyaretler. Elçilik, Başkonsolosluklar, Müşavirlikler gibi. Tanıtım programları, Basın bildirileri, Sosyal medya çalışmaları, Anketler, Ermeni Anıtı için miting, Ebru Umar için açılan dava, hukukî davalar, Demokrasi Mitingi , bakanlıklara ve siyasi partilere yapılan yazışmalar. İslam’ı ve camileri doğrudan hedef alanlara karşı eylem ve söylem tepkileri. Kimler başkanlık etti bu oluşuma bugüne kadar? İbrahim Görmez, 1979 – 1989 Mehmet Emin Dündar, 1989 – 1990 Mehmet Emin Ateş, 1990 – 1994 Muhammed Uysal, 1994 – 1996 Ayhan Tonca, 1996 – 2006 Kasım Akdemir, 2006 – 2010 Arif Yakışır, 2010 – 2016 Aydın Üre, 2016 – 2017 Kerem Karahisar, 2017 – 2018 Omer Altay, 2018 – halen görevde... Son olarak neler söylersiniz? Avrupa’ya göç, bir flört ilişkisi içerisinde başlamıştır. Daha sonra bu beraberlik kopmaz bir sevdaya döntü. Bu ilişkiden doğan çocuğun sağlıklı ya da sağlıksız olmasından bizler sorumluyuz. Ve biraz da bu çocuğun öksüz, yetim kaldığını düşünüyorum. Bu gibi oluşumların, vakıf, fedeayonların kıymetini bilelim ve sahip çıkalım. Hollanda çok farklı bir mecraya doğru ilerliyor. Bu ülkenin yetiştirdiği pek çok değerimiz var, çoğu da bugün aramızda. Bizi bağlı olduğumuz değerler bütününden uzağa taşıyacak her gücün karşısında olmalıyız. Bunu da ancak bu tür oluşumlar içerisinde hizmet ve mücadele vererek yapabiliriz. Hollanda hükümetinin muhatap alacağı sivil organizasyon, HDV değil, onun kardeş kuruluşu ve onun kurucusu/hamisi olan Hollanda Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu’dur. ◄◄


perspective

perspektif 25

aylık gazete/maandblad

nr. 248 -Mart/Maart 2019

Toplantıdan notlar.... AP Adayı Ayhan Tonca : “Biz artık buranın kopmaz bir parçası, unsuruyuz”

“80’li yılların ortalarından beri bu camianın her kademesinde görev yaptım. Türk Gençlik Vakfı (STJ) adıyla başlayan oluşum bizi bugünlere getirdi. Eski heyecanın olmadığını görmek beni üzüyor, sanki üzerimize ölü toprağı serpilmiş. Herkes kendi kabuğuna çekilmiş, kendi yapacağı yerel çalışmalara odaklanmış, ülkesel faaliyetlere ve gündemlere kulak tıkamış bir hâldeyiz. Bu kuruma eskiden olduğundan daha çok ihtiyaç var. Pek çok kuruma başkanlık eden kişiler, hep bu kurumda hizmet etmişlerdir. Çokluk değil, kalite ve verim önemli. Adamın tabanı yok ama lobi gücü sayesinde bizi heyet karşında hesaba çekebiliyor. Hollanda genelinde 150 cami ve 500’e yakın gayrimenkul ile en büyük Sivil Toplum Kurumuyuz. Önceleri Hollanda’nın bütün kurumları sizi ciddiye alıyordu, söylediklerinizi önemsiyordu. Şimdi âdeta yok sayıyor. Vakıf ile federasyonun ilişkileri düzelmeli. İkisi de birbirinin tamamlayıcısı olmalı. Gönüllülük durumundan kurtulmalı ve kurumsallaşarak, profesyonelleşerek ve güçlenerek bu topluma hizmet sunmalı. Toplumumuz sorunlarına

çözüm için bizlerden emek, fikir bekliyor. Kolları sıvamalı ve sorunlara çare olmalıyız. En güçlü camiayız ancak toplumumuzun beklentilerine cevap vermekte zorlanıyoruz, çok zayıfız. Biz artık buranın kopmaz bir parçası, unsuruyuz. Buraya göre hayatımızı şekillendirmemiz gerekiyor. Türkiye’deki seçimler için otobüs ayarlayan camilerimiz, buradaki seçimlere katılmıyor, destek vermiyor, teşvik etmiyor. Bu kurum istediği ve gerektiği zaman bir bakanı ayağına getirebilmeli. Ve biz Türkiye’nin siyasi değil, vatandaş olarak, dini anlamda bir bağımızın olduğunu ilgililere anlatmamız gerek. Onlar istiyorlar ki Türkiye ile hiçbir bağımız olmasın, bu mümkün değil.” Kasım Akdemir: “Federasyona “üvey evlat” muamelesi yapılmasından vazgeçilmeli”

Bizlerin bugünler gelmesinde maddî ve manevî emeği bulunan birinci neslimizin sadece rızık derdiyle buralara geldiğini sanmıyorum. Allah, onlara öyle kutsal bir görev vermiş ki, ecdadımızın kapısından döndüğü Viyana’yı da aşarak, O’nun dinini bu beldelere ulaştırmak için gerçekleşmiş bu göç serüveni. STK’ların önemi çok büyüktür.

Siyasilerin STK’ları kendilerine muhatap olmaktan çıkarmalarının tek sebebi de, asimilasyona engel olduğu içindir. Eğer bu sürece menfi bir katkı sunulsaydı, STK’ları baş tacı ederlerdi. Toplumsal gerilimlerde, ırkçılığın arttığı dönemlerde, sorumluluk bilinciyle harekete etmeli ve birbirimize sahip çıkmalıyız. Biz kimsenin alternatifi değiliz. Halka hizmeti hakka ulaşan hizmet bilerek yola çıkanlarız. Diyanet Vakfı bu federasyona destek verirse, camiler de kendilerinin üst kurulu olan bu sivil oluşuma destek vereceklerdir. Federasyona “üvey evlat” muamelesi yapılmasından vazgeçilmeli.

başvuruları yaptık ama olumlu cevap alamadık. Dinimize hakaret edenlerle hukuki alanda hesaplaşmak istedik, davayı “fikir özgürlüğü” nedeniyle kaybettik. Sahasında uzman olanları federasyon bünyesinde hizmet vermeye davet ediyoruz. Bu toplumun sorunu ve yükü sadece birkaç kişinin omuzunda yürümez. İsmail Güveç: “Yerel düzeyde platformun gücünü doğru kullanırsak iyi hizmetler yapılacağına inanıyorum”

Aydın Üre: “Bu toplumun sorunu ve yükü sadece birkaç kişinin omuzunda yürümez”

Bu işlerin gönüllü olmayacağını anlayınca, HDV ile irtibata geçtik. Profesyonelleşme adına çok güzel kayda değer işler yaptık. Amsterdam’da büromuzu açtık. Federasyona maaşlı, deneyimli elemanlar alınması noktasında çalışma başlattık. 152 camiden çok azı aidatını ödeyebiliyor. Bütçe noktasında sıkıntı var. Kaynak arayışımız sürdü. Dernek yöneticilerine yöneticilik kursları düzenledik. Bu konuda sübvanse

Vakıf, Federasyon ve camilerin görev alanlarının düzgün olarak belirlenmemesi bu üç kurumun çalışmalarında sıkıntı oluşturuyor. Her kurumun görev ve yetki alanları belirlenmeli. Yerel düzeyde platformun gücünü doğru kullanırsak iyi hizmetler yapılacağına inanıyorum. Platforma katılan her üyenin söz hakkı olmalı, platform bütün çalışmalarında şeffaf olmalı, katılımı sağlamalı, icraatlara odaklanmalı ve mağdur edebiyatı yapmamalıdır. Birlik olunca muhatap alınıyorsunuz. Üye olan camilerle kolektif bir çalışma hâlinde hareket etmeliyiz. Sigorta, enerji, demirbaş eşyaların alımında ortak hareket edilirse, bunun avantajı bütün camilere ortak olarak yansıyacaktır.

Brouwersdijk 149 Dordrecht Putselaan 127-A Rotterdam Volkerakstraat 10 Arnhem

Konut kredisi uzmanınız 1991 yılından bu yana hizmetinizde

Danışmanlık ücreti SADECE

€ 1899* HAYALİNİZDEKİ EVİ Mİ BULDUNUZ?

• En kapsamlı banka seçenekleri • En düşük aylık giderler • 2013 yılının en iyi konut kredisi uzmanı adayı gösterilen danışmanımız hizmetinizde • 24 yıllık deneyimle kişiye özel danışmanlık hizmeti Randevu için 078-6551655 nolu numaramızdan bizi arayabilir veya en yakın şubemize başvurabilirsiniz * Sartları sorunuz

yilmaz.nl

sigorta, kredi, ipotekli kredi, finansal danışmanlık


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 248 -Mart/Maart 2019

04 haber 26 nieuws

“Bu yıl havayoluyla memlekete gidişleri askıya aldım” Gazetemizin hiç kimseye ödeyeceği diyet borcu olmadığı için ilk sayıdan bugüne kadar -her şeye ve herkese rağmen- hakkı, doğruları söylemiş ve bu duruşundan asla ödün vermemiştir. Nerede yanlış giden bir durum, doğru olmayan bir eylem, gerçeği yansıtmayan bir söylem olsa, görsek, duysak, kurum, kuruluş ve kişileri vazifelerini ve gereğini yapmaya çağırdık, çağıracağız. Halil Hocam ile ayaküstü sohbet ederken, henüz şubat ayında uçak bilet fiyatlarının 700 Euro’yu aştığını söyleyince, kan tepeme sıçradı. Gayriihtiyari “Yuh!” demekten ve “Allah’ınızdan bulun” diye sitem etmekten kendimi alamadım. Onay için tanıdığım iki acenteye uğradım. Onlar da bu durumdan o kadar rahatsız ve mahcuplar ki, müşteriye bile bunu anlatmakta zorlanıyorlar. “Nasıl bir tepki ile bu uçuk fiyatları makul bir seviyeye çekebiliriz?” diye akıl danıştım. Her ikisi de “İnsanlarımız bu yıl Türkiye’ye havayoluyla izine gitmeyecekler. Sadece bir yıl böyle bir tepki verilse, fiyatlarla bu kadar oynanmaz, herkesin alabileceği seviyeye çekilir” diyerek, bizlere bir yol haritası çıkardılar. Ben bu yıl bu tavsiyeye uyacağım, bu acil çağrıya kulak verip havayoluyla memlekete gitmeyeceğim. Bilet fiyatlarının aşağılara inmesi için yapılacak by protesto eyleminde, sizin de bana yol arkadaşı olacağınıza inanıyorum… Haydin! Bu yıl havayoluyla Türkiye’ye gitmek yok!.. Ya fiyatları indirirsiniz, ya da binmek istemeyen bizleri makul fiyatlarla uçaklarınıza bindirirsiniz… Karar sizin… Doğuş A.Z.K. ................................................................................................................................... ................................................................................................................................... ...................................................................................................................................

Endişe etmeyin!

RUTTE’DAN AÇIKLAMA Hollanda Başbakanı Mark Rutte, Utrecht’te üç kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırının Hollanda’daki Türk toplumuna mal edilmeyeceğini açıkladı. Gökmen Tanış’ın gerçekleştirdiği saldırıda hayatını kaybedenlerin anısına düzenlenen etkinliğe katılan Başbakan Mark Rutte, yürüyüş sırasında SABAH Almanya Koordinatörü İsmail Erel’e açıklamalarda bulundu. Rutte, “Hollanda’daki Türkler, bu olayın kendilerine mal edilmesinden endişe duyuyor. Siz ne düşünüyorsunuz?” sorusuna şu cevabı verdi: “Utrecht’teki saldırının Hollanda’daki Türk toplumu ile ilgisi yok. Türklerin burada endişe etmesini gerektirecek bir durum da yok. Şu kalabalığa bir bakın. Bu her şeyi açıklıyor. Bu muhteşem” diyerek, törende yan yana yürüyen Müslümanları ve Hollandalıları gösterdi. ÇİÇEK BIRAKTI Utrecht Ulu Camii yönetiminin de katıldığı yürüyüşte halkla birlikte saldırının gerçekleştiği 24 Ekim Meydanı’na gelen Başbakan Rutte, burada ölenlerin anısına çiçek bıraktı. Adalet ve Güvenlik Bakanı Ferdinand Grapperhaus ile Utrecht Belediye Başkanı Jan van Zanen’in de aralarında olduğu 16 bin kişinin katıldığı anma törenine çok sayıda Türk de hazır bulundu. Van Zanen, kentte nefret ve şiddete yer olmadığını söyledi. Kaynak: GURMEDIA ◄◄

.................................................................................................................................................................................................................. .................................................................................................................................................................................................................. ..................................................................................................................................................................................................................

1 NİSAN’DAN İTİBAREN KONSOLOSLUKLARDA NAKİT ÖDEME YAPILMAYACAK Rotterdam Başkonsolosluğu sosyal medya üzerinden yaptığı yazılı açıklama ile 1 Nisan tarihinden itibaren artık Konsolosluklarda yapılacak olan işlemlerde nakit ödeme yerine Sanal Post ödemeye geçileceği belirtildi. Konsolosluğun Sosyal medya sayfasından yaptığı açıklama aynen şöyle; Konsolosluk İşlem Ödemeleri Hakkında Önemli Duyuru 22 Ocak 2019 tarihinden itibaren gerçekleştirilen deneme uygulamasının başarıyla sonuçlanması üzerine, Başkonsolosluğumuzda yaptıracağınız işlemlere ilişkin ödemelerde 1 Nisan 2019 tarihinden itibaren, internet üzerinden gerçekleştirilen “sanal POS bankacılık ödeme sistemi”nin kullanılmasına karar verilmiştir. Bu sisteme geçişle birlikte nakit tahsilat artık yapılmayacak, kasa gişesi kapatılacaktır. Böylece, Başkonsolosluğumuza gelirken beraberinizde nakit para getirme mecburiyetiniz de ortadan kalkmış olacaktır. Sanal POS bankacılık ödeme sistemi nedir, nasıl çalışır, ihtiyacınız olan teknik altyapı nedir? -İnternet üzerinden gerçekleştirilen, İDEAL ödeme sistemini de kapsayan, kullanımı son derece kolay bir ödeme sistemidir. Tahsilatlar https://vezne.konsolosluk.gov.tr/tr/login/ internet sitesi üzerinden gerçekleşmektedir. -İnternet sitesine giriş yaptıktan sonra, T.C. Kimlik Numaranız veya işlem referans numarasını kullanarak ödeme işleminizi ◄◄ başlatabilirsiniz.


27 aktüalite 23 actualiteit

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 248 -Mart/Maart 2019

Terör saldırısında göçen canlar anıldı Hollanda’da Yeni Zelanda’daki terör saldırısı için anma töreni düzenlendi Hollanda’nın Rotterdam şehrinde Yeni Zelanda’nın Christchurch kentinde cuma namazı sırasında iki camiye düzenlenen terör saldırısında hayatını kaybedenler için anma töreni düzenlendi. Müslümanların kurduğu NIDA Partisi tarafınca düzenlenen törene, Müslümanların yanı sıra Yahudi ve Hristiyan din adamları ile Hollandalılar da katıldı. ◄◄

Askerlik ücretinin 5 bin Euro Kararı doğru değil Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Başkanı Abdullah Eren dövizle askerlik ücretinin 5 bin Euro’ya çıkarılmasını engellemek için çok yoğun çalışma yürüteceklerini açıkladı. Abdullah Eren, dövizle askerlik ücretini 5 bin Euro’ya çıkarmayı öngören yasa taslağı konusunda gelen bir soruya çok net cevap verdi. Eren, “Karar doğru değil. Buna karşı elimizden gelen her şeyi yapacağız. Süreci çok yakından takip ediyoruz. 5 bin Euro olması doğru değil. Türkiye’deki gençlerin seçeneği var. Ödemezse askerlik yapar. Ama yurtdışındaki gençlerin bu seçeneği yok. Ödemek zorunda. Bunun olmaması için elimizden geleni yapacağız. Bazı girişimlerde bulunduk. Seçimlerden sonra daha yoğun gündeme getirip Cumhurbaşkanlığı ve bakanlık nezdinde girişimlerde bulunacağız” dedi. Türkiye’de Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar yeni askerlik sistemi üzerine hazırladıkları yasa tasarısını mart ayı başında kamuoyuna açıklamıştı. Yasa taslağı Türkiye’de bedelli askerlik ücretini 31 bin 343 TL olarak belirliyor. Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşı gençler için dövizle askerlik ücretinin bedeli de Euro karşılığı olarak günlük kura göre değişiyor ve 5 bin Euro civarında tutuyor. Ayrıca ücretin her 6 ayda bir artırılması da öngörülüyor. ◄◄

................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................. ................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................. .................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................

Son Katılım 15 Ağustos 2019

SAMSİAD’dan Hollanda’ya iş adamları ziyareti başarılı geçti

Sandıktaki göç fotoğrafları ve hikâyeleri gün yüzüne çıkıyor Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), yurt dışında yaşayan vatandaşların ve soydaşların geçmişte çekilmiş göç fotoğraflarını ve hikâyelerini içeren “Sandıktaki Fotoğraflar” adlı ödüllü yarışma düzenliyor. Yarışmayla birlikte en değerli göç hatıraları gelecek nesillere aktarılacak. Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), yurt dışında yaşayan vatandaşların ve soydaşların göç ettikleri tarihlerde hatıralarını canlı tutmak ve gelecek kuşaklara aktarmak adına ödüllü yarışma düzenliyor. “Sandıktaki Fotoğraflar” isimli yarışmayla birlikte her coğrafyadan en değerli göç hatıraları gün yüzünce çıkacak. Tüm dünyaya açık olan yarışmaya başvurular, katılım formu doldurulmak ve e-posta, posta aracılığıyla veya elden teslim edilmek suretiyle kabul edilecek. Adayların katılım formunu doldurularak “kurumsal@ytb. gov.tr” mail adresine fotoğraf ve hikâyeleri yollaması gerekiyor. Yarışmaya gönderilen uygun formattaki fotoğraf ve hikâyeler, seçici kurul tarafından değerlendirildikten sonra dereceye girenler ödüllendirilecek. Şartnamede yer alan katılım koşullarına uymayan başvurular, değerlendirmeye tabi tutulmayacak. Yarışmaya son katılım tarihi ise 15 Ağustos 2019 olarak belirlenirken, seçici kurul toplantısı ile ödül töreni ise 2019 yılı içerisinde ilan edilecek. Yarışma hakkında detaylı bilgiye ise www.ytb.gov.tr adresinde ulaşılacak. “Göç” temalı bir yarışmaya dünya genelinde her coğrafyadan soydaş ve vatandaşlar tarafından göç fotoğraf ve hikâyeleri ile katılım mümkün. Eski fotoğrafların ve bu fotoğraflara ilişkin hatıraları içeren hikâyelerin değerlendirildiği bir yarışmada YTB’de seçici kurul tarafından gerçekleştirilecek genel değerlendirme sonrasında başarılı bulunan fotoğrafların sahiplerine özel bir törenle “göç özel onur plaketi” verilecek. Ayrıca Profesyonel Fotoğraf Makinası, Tablet Bilgisayar gibi ödüllerin verileceği yarışmada dereceye giren fotoğraflar “Unutulmayan Göç Hatıraları” sergisinde sergilenecek. Dereceye giren tüm fotoğraf ve hikâyeler için özel baskı bir kitap yayını gerçekleştirilerek kamuoyu ile ◄◄ paylaşılacak.

Şaban Dişli: “Hollanda-Türkiye arasında ticarette hiçbir zaman sıkıntı yaşanmadı” Türkiye’nin Lahey Büyükelçisi Şaban Dişli, Hollanda ile Türkiye arasında ticaret alanında hiçbir zaman sıkıntı yaşanmadığını, bunun iki ülke arasında en son yaşanan krizde de görüldüğünü söyledi. Türk Hava Yolları (THY) Hollanda tarafından Haarlemmermeer Belediyesine bağlı Badhoevedorp köyündeki Corendon Village Otel’de, “Turkish Airlines Corporate Club Event” adlı toplantıda ülkedeki Türk asıllı iş adamları ile buluşma toplantısı düzenlendi. Toplantıda konuşma yapan Dişli, orada bulunan Türk iş insanlarının Hollandalı meslektaşlarına Türkiye’yi daha iyi anlatmaları gerektiğini dile getirerek, “İki ülke arasındaki kriz dönemindeki gibi Türkiye-Hollanda arasında ticaret ve karşılıklı yatırımlarda hiçbir zaman sıkıntı yaşanmadı. Hollandalı iş adamlarının Türkiye’ye daha çok yatırım yapmasını sağlamanız gerekir.” dedi. Türkiye ile ilgili olumsuz algının ve korku atmosferinin bertaraf edilmesinin önemine işaret eden Dişli, “Bunu bireyler veya sivil toplum kuruluşları tek başına yapamaz. İş dünyası ile birlikte herkes el ele verdiği zaman bunu çok rahat başarırız. Buradan Türk toplumu ve Türk iş adamları daha rahat bir çalışma ortamına kavuşur ve daha verimli sonuç alırlar.” ifadesini kullandı. Dişli, Türk asıllı iş insanlarının Hollandalı meslektaşları ile birlikte Türkiye’yi ziyaret etmesi gerektiğini, görmenin in◄◄ anmak olduğunu dile getirdi.

1992 Yılında Samsun’da kurulan Samsun Sanayici ve İş İnsanları Derneği, Sanayileşme ve Samsun dışa açılma programı çerçevesinde (SAMSİAD) Yönetim kurulu Başkanı İsmail Okutgen başkanlığındaki 16 kişilik iş adamlarından oluşan bir heyetle Hollanda’ya beş günlük çalışma ziyaretini Amsterdam Kraliyet Sarayı önünde topluca bir hatıra fotoğrafı çektirerek start verdiler. Hollanda Türkiye Ticaret Odası’yla imzalanan protokol ile Samsun’un gelişmesi ve kalkınması için Hollanda’ya beş günlük çalışma programı çerçevesinde gelen İş adamları, Amsterdam turu ile başlayarak, Aalsmeer çiçek mezatı, Arnhem Endüstriyel Kenevir yetiştiriciliği, Begambacht Holsteins hayvancılık, Marknesse, Emmeloord, Barneveld ve Lahey gibi kentlerde, seracılık, hayvancılık ve tarım sektörü üzerinde incelemelerde bulunup araştırmalar yaptılar. SAMSİAD Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Okutgen, heyet öncesi geldiği Hollanda’daki tarihi, turistik yerleri gezdi ve Hollanda’da yaşayan iş adamlarını da ziyaret ederek hemşehrilerinden ülkedeki tarım ile ilgili konular hususunda bilgiler aldı. Haber ve Fotoğraf: Şeno Ocaklı / Amsterdam ◄◄

Hingel etkinliğine ilgi yoğundu Hollanda Sivaslılar Platformu tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen “geleneksel hingel’’ etkinliği yine ilgi gördü. Hingel programına sivil ve siyasi toplum kuruluşu temsilcileri ve Sivaslılar katıldı. Yapılan konuşmaların ardından katılımcılara Hingel ikramı yapıldı. Hingel etkinliğine, Amsterdam Başkonsolosu Engin Arıkan, Denk Partisi Başkanı ve Milletvekili Selçuk Öztürk, Hollanda Ülkücü Türk Dernekleri Federasyon Genel Başkanı Murat Gedik, Türkevi Aaraştırmaları Merkezi Başkanı Veyis Güngör, İşadamları, sivil ve siyasi toplum kuruluşu temsilcileri ile çok sayıda vatandaş katıldı. Amsterdam’da düzenlenen Hingel Etkinliği, Neyzen İbrahim Ünal tarafından icra edilen Ney Taksimi ile başlayan programın açılış ve selamlama

konuşmasını yapan Hollanda Sivaslılar Platformu Başkanı İbrahim Çitil, Sivaslılar Platrformu’nun devam eden çalışmalarını ve projelerini anlattı, çalışmalar hakkında bilgi paylaşımında bulundu. Başkan Çitil selamlama konuşmasında kısaca şunlara değindi: “Hingel Etkinliği’nin üçüncüsünü onurlandıran değerli misafirlerimize hoş geldiniz, şeref verdiniz. Ayrıca, Çanakkale Şehitlerimi Rahmetle anıyorum ve geçtiğimiz günlerde yaşanan Yeni Zelanda’daki Müslümanlara yöne◄◄ lik Irkçı katliamı şiddetle kınıyorum.”

(UID) 4’üncü Olağan Kongresi gerçekleştirildi Hollanda’da Uluslararası Demokratlar Birliğinin (UID) 4’üncü Olağan Kongresi Rotterdam’da düzenlendi. Kongreye, AK Parti İstanbul milletvekili ve Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı Zafer Sırakaya, Türkiye’nin Lahey Büyükelçisi Şaban Dişli, UID Teşkilatlanma Başkanı Mustafa Aslan, UID Kadın Kolları Başkanı Ayşe Aşut, UID Hollanda Bölge Başkanı Turan Atmaca, UID Belçika Bölge Başkanı Basir Hamarat ve delegeler katıldı. İSİM ve tüzük değişikliğinin yapıldığı kongrede, şimdiye kadar UID Hollanda Bölge Başkanlığı görevini yürüten Turan Atmaca 3 yıllığına ◄◄ yeniden seçildi.


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 248 - Mart/Maart 2019

cultuur & kunst

28 sanat ve kültür ..

Spotlar

Mendil, her yerde ve zamanda HURAFATTAN HAKİKATE... âşıkların haberleşme vasıtası olmuştur

Mehmet Şükrü Oflaz oflaz-aliya@hotmail.com

Merhaba... “Acı çekmemiş biriyle yapılan her sohbet gevezeliktir.” diye bir söze rastladım. Hakikatli bir söz. Tersinden okursak, çok konuşarak, acılarla yani hayatla aramızı açmış oluruz. Hayatla aramızın açıldığı inkar edilemez bir gerçek. Ki elimizden çıkan işlerin keyfiyeti buna şahitlik edecek sarahattedir. Yeni Zelanda’da yaşanan menfur olayda vefat eden kardeşlerimize rahmet dua ediyoruz. Bunun bir milad olduğu dillendiriliyor. Ama neyin? Türkiye’nin kıymetli şair ve düşünürü İsmet Özel Bey rahatsızlandı. Allah’tan kendisine acil şifalar dua ediyoruz. Bu sayımızda, Samiha Ayverdi büyüğümüzü misafir ettik. Bir insanın millet evlatlarına nasıl yol açtığını görebileceğimiz kıymetli bir büyüğümüzü tanıtmak istedik. Okumalı kitaplarını, okumalı ve anlamalı. İnsan ve Müslüman olmanın, insanın hanesine düşürdüğü borcu ödeme gayretini ve o gayretlerin nezahetine, nezaketine şahitlik etmek için gayret sarf etmeliyiz. İletişim çağında, sosyal medya çağında, bir iletişim aracı olarak kültürümüzde yer bulan “mendil”in kısa bir tarihini yazan Ekrem Buğra Ekinci hocamızı misafir ettik. İlgiyle okuyacaksınız. Allah’tan gönlümüze inşirah, ayaklarımıza istikamet vermesini dua ediyoruz. İyi okumalar...

40 HADİS - (21)

T

AŞKIN GİZLİ DİLİ: “MENDİL”

arih boyunca, mendil kadar farklı işlere yarayan belki az nesne vardır. El yüz kurulamaktan tutun, âşıklar arasında gizli haberleşmeye kadar, çok yerde mendil kullanılır. Ortaçağ’da Uygurların yaptığı duvar resimlerinden, Dede Korkut masallarına, X. asırdaki Divanü Lügati’t-Türk’e kadar nice vesika, öteden beri Türkler arasında mendilin itibarını gösterir. Öyle ki zamanla bir “Türk Mendil Kültürü” bile teşekkül etmiştir. Bazı minyatürlerde, Osmanlı padişahları elinde mendil ile tasvir edilir. Ecnebi misafirlere verilen hediyeler arasında, işlemeli mendiller de vardır. Ramazan ayında, dört bir tarafına Kur’an ayetleri işlenmiş kıymetli mendiller, içlerine şeker doldurularak halka dağıtılırdı. Topkapı Sarayı’nda XVI. asırdan kalma Osmanlı mendilleri teşhir edilmektedir. Çin köylüleri güneşten korumak için başlarına mendil bağlardı. Şark’ta yaygın olarak kullanılan mendilin Avrupa’ya geçişi Venedikli gemiciler yoluyla oldu. Shakespeare’in meşhur piyesinde, Şark’tan gelen Othello’nun sevdiğine mendil hediye etmesi, mendilin Avrupa’daki popülaritesini arttırdı. Fransa’da couvrechef [baş örtüsü] adıyla pek moda oldu. Ama şık Fransız hanımları güneş olmasa da ellerinde taşırlardı. Zaten güneş için şemsiyeleri vardı. Kerchief adıyla İngiltere’ye de geçti ve artık elde taşındığı için handkerchief dediler. Kral VII. Henry’nin öldüğünde geride 12 gömleği, 5 de mendili kalmıştı. İpek, gümüş, altın işlemeli veya dantelli mendillerin kenarına, sahibinin isminin baş harfleri işlenirdi. Sevgililer bunları değiştokuş etmeye bayılırdı. Mendili, erkekler şapkalarında; kadınlar ise göğüslerinde saklardı. Kraliçe Marie Antoinette’in isteği üzerine,

1784’de Fransa Kralı XVI. Louis’nin fermanıyla mendillerin çantaya sığacak şekilde kare şeklinde olması kanunlaştırıldı. Mendil, o zamanlar burun silmek için kullanılmazdı. Halk burnunu, ne bulursa onunla silerdi. Meşhur filozof ve din adamı Erasmus, elbisenin yeniyle burun silmenin doğru olmadığını, bunun için mendil kullanmak gerektiğini ilk defa yazmıştır. Görgü kaidelerinin değişmesi, öte yandan mikrobun keşfi ve hijyenin ehemmiyet kazanmasıyla mendile rağbet artınca, mendilin sanayii gelişti ve ucuzladı. Mendil taşımak kibarlık alameti oldu. Mendili kullandıktan sonra katlayarak cebine koymak da ayrı bir zarafet sayıldı. Hırka-i Saadet destmâli. Ödemiş işi ve hesap işi Osmanlı mendilleri Her işe yetişir Arapça mendil kelimesi, ‘bir şeyi başka bir yere taşımak’ manasına ‘nedl’ kökünden gelir. Aramca, mandila; Yunanca, mantile denmiş. Acaba Latince ‘el’ manasına gelen ‘manus’ ile bir irtibatı var mıdır? Nitekim Farsça’da mendile, ‘el silinen şey’ manasına destmâl denir. Türkler mendile elin yağının veya alnın terinin silinmesinden kinaye olarak yağlık adını da vermiştir. Anadolu’da mendil, sadece el yüz silmek için değil, küçük şeyleri taşımak veya paketlemek, icabında serip üzerinde yemek yemeye de yarardı. Keloğlan, yola çıkarken, içine ekmek ve soğan koyup sardığı mendili bir sırığa bağlayıp omuzunda taşır. Mendile para veya şeker sarılır; kırık ve yaralar mendil ile bağlanır, vedalaşırken mendil sallanır. Unutkan kimseler bir şeyi hatırlamak için mendilin ucunu düğümler. Utangaç kadınlar

yüzünü örter. Kimi mendille terini, kimi gözyaşını siler. Köylüler, gömlek veya fesleri kirlenmesin diye mendili boyunlarına bağlar ya da feslerinin içine örter. Mendili boynuna bağlamak, aslında karşısına çıktığı kişiden özür dilemek manasına gelir. Eskiden mendil yerine kefen sarılırdı. Halk arasında kullanılan mendiller ekseriya ketendir. Kenarları da işlemelidir. Bu işlemeler kimi zaman simetrik şekillerden, kimi zaman da çiçek motiflerindendir. Mendil, eskiden Anadolu kadın kıyafetinin de mühim bir parçasıydı. İpek veya altın telle işlenmiş veya kenarları oyalı mendiller, göğüs kısmına veya omuz başına elmas taşlı broş ile iğnelenirdi. Erkeklerin başlıklarına iliştirdikleri; kuşaklarına bağladıkları da olurdu. Modern zamanda şık beylerin takım elbiselerinin göğüs cebini süsleyen renkli mendiller, aksesuar olarak kullanılmaya başlandı. Mendillere gül, amber gibi kokular damlatıp ve icabında koklamak da âdetti. Mübarek eşyaya sürülen mendiller de vardır. İsa aleyhisselâm elini bir mendile sürüp, havari Tadeus ile baras hastası olan Edessa (Urfa) kralı Abgar’a göndermiş; kral iyileşmişti. Mübarek zamanlarda Hırka-ı Saadet’e sürülen mendiller, bereket olması için ziyaretçilere hediye edilirdi. Hacdan, Hacer-i Esvede sürülmüş mendil getirmek, makbul bir hediye idi. Anadolu’da düğün vesilesiyle tarafların birbirlerine gönderdiği nezaket hediyelerinin içinde mutlaka işlemeli kıymetli mendiller olur. Evlenmek üzere olan kızların hazırladığı çeyizde de mendil

RESİMLER / FOTOĞRAFLAR DİLE GELSE...

Gâle Sâhibü’l-felâh ‫ﷺ‬ Aleyhi etyabü’r-riyâh “İltemis er-rızka bi’nnikâh”

BACA TEMİZLEYİCİSİ

------------

“Nikâhla rızkınızı arayınız, genişletiniz.” ------------

“-Evlilik; neslin bekàsı için, insanın huzuru için, sükûnu rızkın genişlemesi, hânelerin bereketlenmesi için ısrarla tavsiye edilmiştir. Nikaha niyetli canların izdivâcı mübârek, aralarında hüsn-i muâşeret ve zindegân-ı müyessere, netîce-i hasene hâsıl ola yâ hu-

YORUMSUZ

Küçük siyah bir şey karlar arasından, Bağırıyordu: “temizlikçi!” kederli bir sesle “Söyle bana, nerede senin annen baban?” “Dua etmeye gittiler kiliseye Çimenlerde beni mutlu gördüler, Gülüp oynuyordum karlar üstünde Ölüm elbisesini giydirdiler, Bu kederli şarkıyı öğrettiler bir de. Şarkı söyleyip mutlu göründüğüm için, Sandılar ki bir kötülük yok yaptıklarında, Şükretmeye gittiler, Tanrıya, papaza, krala, Acılarımız üstüne cenneti kuranlara.” (William Blake) (Masumiyet ve Deneyim Şarkıları, çev. T. Alkan, İstanbul 2004)

büyük yer tutar. Anadolu’da eskiden düğün davetiyesi yerine de mendil gönderilir ve adına da ‘okuntu’ denirdi. Saraylılara, senede iki defa verilen hediye bohçasında, mendil yapılmak üzere bir top keten bez de bulunurdu. Roma’da oyunların başında ve bitişinde mendil ile işaret verilirdi. Türk halk oyunlarında da halayın başı olan kişi elinde mendil sallar. Hangi figürün bitip, hangisinin başlayacağını salladığı mendil ile haber verir. Şifre Mendil, her yerde ve zamanda âşıkların haberleşme vasıtası olmuştur. Mendili sallamak, burnuna götürmek, yere atmak, âşıklar için hep bir mana ifade eder. Mendil, aşkın ve âşıkların gizli dilidir. Sevenler arasında haberleşme vasıtasıdır. Sevgiliye gönderilen ucu yanık mendil, ateşli bir aşka delalet eder. Kız da sevdiğine, kendi işlediği ve üzerindeki nakışların her birinin farklı manası bulunan bir mendil gönderir. Bu mendiller kullanmak için değil saklamak ve hatırlamak içindir. Mendilleri karşılıklı olarak iade etmek, aşkın da bittiğini gösterir. Sevgiliye gösterilen mendil ortadan tutuluyorsa, ‘Bu akşam seni bekliyorum’ mesajı verilir. Buna karşılık mendil sallamak, ‘peki’ manasına gelir. Pencereden aşağı savrulan bir mendil, kızın, oğlana aşkını ilanıdır. Delikanlı durup mendili alır da itinayla katlayarak cebine koyarsa, bu aşka cevap vermiş demektir. Mesirelerde yere düşürülen mendil, buluşma haberidir. Beyaz mendil, ‘seni seviyorum’; eflatun, ‘yarın pencerenin önünden geçin, mektup vereceğim’; fıstıki yeşil, ‘dikkatli olalım; mor, ‘seni çok beğeniyorum’; kenarı pembe, ‘sensiz yaşayamam’, kenarı sarı, ‘birkaç gündür rahatsızım, dışarı çıkamadım’; kenarı yeşil, ‘sana daima sadık kalacağım’; kırmızı mendil, ‘seni bütün varlığımla seviyorum’, mavi, ‘vefasızsın, kederdeyim’; yeşil, ‘mektup gönderdim, cevap bekliyorum’ manasına gelir. Bu sebeple mendil aşk şiirleri ve türkülerde çok geçer: ‘Üsküdara gider iken bir mendil buldum/Mendilimin içine lokum doldurdum’; ‘Mendilimin yeşili/Ben kaybettim eşimi/Al bu mendil sende dursun/Sil gözünün yaşını’; ‘Ben armudu dişledim/Sapını gümüşledim/Ben yârimin ismini/Mendilime işledim’; ‘Yar yolunu kolladım/ Beyaz mendil salladım’. Nedim der ki: ‘Bûy-i gül takdir olunmuş nâzın işlenmiş ucu/Biri olmuş hoy, birisi destmâl olmuş sana’ (Gül kokusu damıtılmış; nâzın ucu işlenmiş; biri sana koku, biri mendil olmuş). Kadınların el emeği göz nuru olan mendiller, Anadolu’da 1882’den itibaren artık sanayi mamulü oldu. Mendillere değer katan natürel (kök) boyalar, yerini kimyevî boyalara bıraktı. İşleme ve oyalar da terkedildi. Selçuklulardan bu yana mendillerde yaşayan motifler unutuldu. Yine de mendil biraz daha yaşadı. Mekteplerde mendil kontrolü yapılırdı. Çocuklar mendil kapmaca oynardı. Kâğıt mendil çıkınca kumaş mendillerin yıldızı söndü ve yavaş yavaş hayatımızdan çekildi. Alıntı: Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci ---◄◄ 22 Şubat 2016 Pazartesi


kültür ve sanat

doğuş aylık gazete/maandblad

göçtü kervan, kaldık dağlar başında

nr. 248 - Mart/Maart 2019

K

, ER ER, . L ÜÇ DİL AR.. YE R K L KI

ısaca Hayatı: 21 Kasım 1905’te İstanbul Şehzadebaşı’nda dünyaya geldi. Babası piyade kaymakamı İsmâil Hakkı Bey, annesi Meliha Hanım’dır. Soyu baba tarafından Ramazanoğulları’na, anne tarafından Budin’de medfun Bektaşî dervişi Gülbaba’ya dayanır. Büyük dedesi Hilmi Bey’in ağabeyi, II. Abdülhamid’in Meclis-i Mâliyye reisi İbrâhim Efendi, yazarın İbrahim Efendi Konağı adlı otobiyografik eserinin kahramanıdır. Samiha Ayverdi’nin, karakteri üzerinde sosyal seviye ve görgü bakımından, İstanbul’un seçkin ailelerinden birine mensup olan büyükannesi Hâlet Hanım’ın önemli rolü olacaktır. Samiha Ayverdi 1921’de Süleymaniye İnâs Rüşdiyesi’ni bitirdi. Ardından tahsiline özel olarak devam etti, iyi derecede Fransızca öğrendi, keman dersleri aldı. Öğrenme isteğini etkileyen zengin bir kütüphanenin elinin altında bulunması onun bilgi ve kültürünün gelişmesinde büyük rol oynadı. Henüz on iki yaşında iken babasının kütüphanesindeki bazı eserleri okumuştu. On dokuz yaşında evlendirildiyse de ruhen ve fikren anlaşamadığı eşinden bir kız çocuğu dünyaya getirdikten sonra ayrıldı. Küçük yaşından itibaren babasıyla beraber katıldığı selâmlık sohbetleri sayesinde dönemin önemli şahsiyetleriyle tanışması, bu sohbetlerde edindiği bilgi ve kültür birikimi Ayverdi’nin öğrenmeye hevesli karakterini besledi ve kuvvetli hâfızasının yardımıyla eserlerine malzeme kaynağı teşkil etti. Sultan Reşad ile Sultan Vahdeddin dönemlerini, II. Meşrutiyet ile İttihat ve Terakkî zamanını, Balkan muharebeleri, I. Dünya ve İstiklâl savaşlarını, Cumhuriyet devrini idrak eden yazar bu yıllara ait müşahedelerini, intibalarını ve bilhassa toplumun kaybettiği değerleri eserlerine geniş biçimde yansıttı. Yazarlığı dışında faal bir cemiyet hayatı olan Ayverdi, aksiyoner ve birleştirici mizacıyla bazı sosyal ve kültürel kurumların oluşmasını teşvik etti ve birçoğunun faal üyesi olarak hizmette bulundu. Bunlar arasında İstanbul Fetih Cemiyeti, İstanbul Enstitüsü, Yahya Kemal Enstitüsü, Türk Ev Kadınları Kültür Derneği ve Kubbealtı Akademisi sayılabilir. Bu kuruluşlarda konferanslar verdi, sohbet toplantılarına katıldı, özellikle millî kültür ve sanatların yeni nesillere aktarılmasında önemli katkıları olan mûsiki, hat ve tezhip kurslarının açılmasını sağladı. Dinî hayatla ilgili uygulamaların unutulmaması ve günlük yaşayışa geçirilmesi, bunlar arasında çocuk iftarları, isim koyma, âmin alayı, dinî nikâh gibi merasimlerin kendi çevresinden başlayarak yaygınlaştırılmasını teşvik etti. Kendisine gelen bütün mektupları cevaplandırdığı bilinen Samiha Ayverdi’nin siyaset, eğitim, kültür, dil konusu ve toplum ahlâkı gibi Türkiye’nin birçok meselesine dair dönemin başbakanları ile bakanlarına, parti ve belediye başkanlarına yazdığı mektuplar bu konudaki hassasiyetini göstermektedir Mimarlık tarihi araştırmacısı Ekrem Hakkı Ayverdi’nin kardeşi olan ve Türkiye Millî Kültür Vakfı, Türk Edebiyatı Vakfı, Aile Araştırmaları Kurumu,

29

KENDİNİ BİLME ARAYIŞININ BESLEDİĞİ BİR ÖMÜR:

SAMİHA AYVERDİ

Türkiye Yazarlar Birliği gibi birçok kuruluş tarafından kendisine ödül verilen Samiha Ayverdi 22 Mart 1993’te Fatih’teki evinde vefat etti; ramazan bayramının ilk gününe rastlayan 24 Mart’ta Merkezefendi Kabristanı’nda toprağa verildi. Önce Kendi Hakikatini Keşfet: Ayverdi’ye göre insan olarak hepimizde hem ruhanî hem de nefsanî meyiller vardır. Bize düşen hamurumuza vazedilmiş olan hayvanî sıfatlardan temizlenmektir. Karşısındakinin hatırını rencide edip canını yakmanın, bir kedinin tırmığından ne farkı vardır? Keza komşumuza hile yapmanın bir tilkinin kurnazlığından ne farkı vardır? Ayverdi’ye göre insanlık, hayvanî vasıflardan kurtulmaktır. Çünkü insanlık mertebesi, yüksek bir merhaledir; büyük nimet ve fırsattır. İnsan, elinden gelen her iyiliği, bu fırsatı bulmuşken yapmalıdır. Bu basamağa yükselmişken mevkiinin kadrini bilmemek, ruhun nuranî çehresini çamurlu örtülerle perdelemek utanılacak bir haldir. Ayverdi, Kur’ân’la insanın mana birlikteliğine dikkat çeker. Ona göre Kur’ân, bütünü itibariyle kâmil insandır. Kur’ân’la insanın ikiz oluşları, ebediyetin sonsuz bir tecellisidir. Ecdadımızın bizlere yönelik “Gittiğin yerlerde han yap oğlum, han yap!” öğüdünü hatırlatan Ayverdi, geleneğimizde han yapmanın ne demek olduğuna dikkat çekmektedir. Töremizde han yapmak, insan aramak demektir. Geleneğimizde hırs ve zaaflardan arınmış olanlara insan denmektedir. Çünkü insanı bulan, her şeyi bulmuş demektir. Çünkü insan bulmak ve onun insanlık mirasına konmak, dünyaya geliş ve gidişin gayesine ermek demektir. Günümüz insanlığının bir eşya sandığına gösterdiği ihtimam kadar da olsa kendi iç dünyasına ehemmiyet vermeyişinden yakınan Ayverdi, bizleri kendi gerçekliğimizi fark etmeye, içe yönelmeye, kendimizle baş başa kalmaya, kendimizi dinlemeye, içsel dinamiklerimizi harekete geçirmeye, ruhsal yetilerimizi işlevsel kılmaya davet etmektedir. İnsanın kendinden, kendi benliğini ve kendi aslını tecessüsten vazgeçip göklerdeki yıldızları, denizin ve yerin altındaki meçhulleri araştırması eksik bir çabadan ibarettir. Araştırılması gereken en esaslı gerçek, insanın kendi gönlü, manevî hüviyeti ve aslıdır. Kendisi ile anlaşamamış, manasını bulup onunla bağdaşamamış kimseler mecburi bir sürüklenişle şaşkın ve şuursuz, hayat selinin içinde kaybolup gitmekteler. Hakiki ideal, kişinin kendini bilmesidir. Zira kendini bilen en yüksek hedefe ermiş demektir. He şeyi bilip öğrenmiş olan kimsenin kendini öğrenmemesi, çok büyük eksikliktir. Güreşeceği güçlüklerle beraber yaratılan insanoğlu, müşkülden müşkül olan kendi varlığı bilmecesini koyup, dış güçlüklerle uğraşmaya daldığı için bedbaht olmuştur. Kendi gerçekliğimizin farkına varılmasını tavsiye eden Ayverdi, herkes için gerekli olanın bizzat kendisiyle anlaşmak ve kendi varlığı ile münasebet kurmak olduğunu söyler. Çünkü insan, kâinat kitabının fihristidir; onda her bir fasıl işaret olunmuştur. Bu fihrist, mahzenlerde gizlenmiş

değildir. O insana kanından ve canından da yakındır, fakat kendisi bunu bilemez. Ayverdi’ye göre insanın aradığı aslında kendindedir. İnsana akıl asasını veren kudret, onu kendisiyle cenk ve niza etmesi için değil, Hakk’a giden yolu bulması için vermiştir. Biz, bindiğimiz atı arayan kimse gibiyiz; halbuki istesek, ervah âlemini ruhumuzda, ceberutu aklımızda, lahutu sırrımızda görebiliriz. Fakat ruhun zuhurunun kemali, cemaline perde olduğu için, gönül gözü açık olmayan kimse bu tılsımı çözemez. Kendimizi bilmek ve insanlığımızın kadrini bilmek, insanlığımıza leke süren sıfatlardan arınmamıza, silkinmemize ve sıyrılmamıza bağlıdır. İnsan, kendinden kendine yol aldığı nispette cehaletten kurtulur. Kendi kendisi ile hesaplaşmamış, yakasını hayvanî benliğinin esaretinden kurtaramamış, dünya hırsları ve ayıpları tufanı ortasında canını Nûh’un gemisine atıp selâmet durağına varamamış insan, hem kendisi hem de hemcinsleri için çok tehlikelidir. Geçtiği yolları ve karar kıldığı menzilleri hatırlayan insanları büyük adam olarak tanımlayan Ayverdi, sabah düşündüğünü akşam unutanlara esef etmekte, ebetle ezeli birleştirmek için, büyük adam olmayı veya bu bilgiyi hasıl etmiş kimsenin önünde varlığını eritmeyi tavsiye etmektedir Kıssadan Hisse: Hayatı boyunca yaşadığı tecrübe ve kaleme aldığı eserler Samiha Ayverdi’yi kalb hassasiyetini büründürmüştür. İnsanlığın selametine ve insanca yaşama vurgu yapan Ayverdi, insanlık hamurunun ancak gönül fırınında kıvama ereceğine inanmaktadır. O bu yaklaşımlarıyla muhataplarından insanlık gerçeğini idrak etmelerini istemektedir. İyilik ve kötülük hasletleriyle bezenmeye meyyal insanlığın bu iki zıt temayülü tefrik etme vazifesine bürünmesini gerekli görmektedir. Hayrı tercih ve şerre engel olunmasını hayrın şerre galibiyeti olarak nitelendirmektedir. Dünya hayatında güçlü ve donanımlı yaşam sürmenin sadece maddeye hâkimiyetle sağlanamayacağını düşünen Ayverdi, erdemlerden yoksun tabiatlarıyla servet avcılığına yeltenenlerin ve varlık iddiasında bulunanların insanlık fakiri konumuna düştüklerini dile getirir. Bencil duygulardan sıyrılan insanın her alanda cemiyete faydalı olmasını insanlığının gereği kabul eder. Bireysel ve toplumsal ahengin yegâne şartı, toplumsal ahlâkî çöküntünün olmazsa olmaz reçetesi Ayverdi’ye göre sağlam iman bilinci, kulluk şuuru ve inanma gücüdür. En acınacak hal insanın kendi kendini tüketmesi, iç hazinelerini har vurup harman savunmasıdır. O bu yüzden ömrü

boyunca cehalet, hamlık, kabalık ve yozlukla mücadele vermiştir. Zira kişiyi benliğine, ruhuna ve hilkatin sırrına bigâne kıldığı için ahmaklık Allah’ın kahrıdır. Günümüz insanının teknolojiye esaretinden bahseden Ayverdi, madde ile mananın nikâhını kıyamadıkları için, doğulu ve batılı günümüz toplumlarının buhrana düştüklerini söyler. Ona göre madde mananın kapısı ve kaftanıdır. Madde yoldur ama mana hedeftir. İnsanlık aynası, etiketler ve nispetler değil şahsiyettir. Zira olgun insan, kendi kendinin amiri, iç düzeninin nazımı ve iradesinin sahibi olandır. Ruhun devası ve kalbin selameti kötülüklerden uzak kalmaktır. İnsanı kötülüklerden uzaklaştıracak gücün ilim olduğuna vurgu yapan Ayverdi, ilmi de maddi ilim, manevi ilim ve sırrî ilim diye birbirini tamamlayan üç kısma ayırmaktadır. Ayverdi âlimle hakîm arasında önemli farklılıklar bulunduğuna inanır. Hikmeti kalb ve dilin sıhhatinde gören Ayverdi, hakîmin tevhid, sabır, rıza ve muhabbet semtlerinde konakladığını düşünür. Yine o, hikmet ve hakikat ehlinin aşktan başka her şeyden tecerrüd ettiklerinden bahseder. Ona göre ariyet kokan nesneler, arızî olan her şey bir gün yok olup gider; fakat insanın elinde kalacak olan sadece onun kendi özü ve hakikatidir. Bu çerçevede insana verilecek eğitimin önemine inanan Ayverdi, eğitimin hedefini insana görme yetisini kazandırmak, insanda farkındalık bilincini uyandırmak, muhatabına incelikleri fark ettirmek, insanlığı gönül zevkine erdirmek, vicdanî

AY’IN KİTABI

duyguları harekete geçirmek diye sıralamaktadır. Eserleri: Roman ve Hikâye: Aşk Budur (1938), Batmayan Gün (1939), Mâbette Bir Gece (1940), Ateş Ağacı (1941), Yaşayan Ölü (1942), İnsan ve Şeytan (1942), Son Menzil (1943), Yolcu Nereye Gidiyorsun? (1944), Mesihpaşa İmamı (1948).Hâtıra: İstanbul Geceleri (1952), İbrahim Efendi Konağı (1964), Bir Dünyâdan Bir Dünyâya (1974), Hâtıralarla Başbaşa(1977), Yeryüzünde Birkaç Adım (1984), Rahmet Kapısı (1985), Ne İdik Ne Olduk (1986), Bağ Bozumu (1987), Hey Gidi Günler Hey (1988), Küplüce’deki Köşk (1989), Râtibe (2002), İki Âşinâ (2003). Nesirler, Tarihî ve Fikrî Eserler: Yusufcuk (1946), Ken’an Rifâi ve Yirminci Asrın Işığında Müslümanlık (1951, Safiye Erol, Sofi Huri, Nezihe Araz’la birlikte), Edebî ve Mânevî Dünyâsı İçinde Fâtih (1953), Boğaziçi’nde Târih (1966), Misyonerlik Karşısında Türkiye (1969), Türk-Rus Münâsebetleri ve Muhârebeleri (1970), Türk Tarihinde Osmanlı Asırları (1975), Millî Kültür Meseleleri ve Maârif Dâvâmız (1976), Âbide Şahsiyetler (1976), Kölelikten Efendiliğe (1978), Dost (1980), Mektuplardan Gelen Ses (1985), Hancı (1986), Ah Tuna Vah Tuna (1990), Türkiye’de Ermeni Meselesi (Neşide Kerem Demir imzasıyla, 1976), Dile Gelen Taş (1999), Ezelî Dostlar (2004), Mülâkatlar (2005), Dünden Bugüne Ne Kalmıştır? (2006), Arkamızda Dönen Dolaplar (2007), Kaybolan Anahtar (2008), Paşa Hanım (2009), Ebâbil Kuşları (2010) D. TUNÇ ---◄◄

Bosna’da Dervişler ve İslam

Fatih Sultan Mehmet tarafından 1463 yılında fethedilen ve 1878 yılına kadar Osmanlı hakimiyetinde kalan Bosna Hersek tarih, kültür ve tasavvuf alanlarında Osmanlı kültürüyle iç içe bir geçmişe sahip. Osmanlı’ya ait çok sayıda cami, han, medreseyi topraklarında barındıran Bosna’da fetih tarihinden 50 yıl önce başlayan Müslümanlaşma süreci, Balkan coğrafyasında yaşayan dervişlerin ve kurulan tekkelerin tasavvufi geleneği yayma biçimlerinin anlaşılması ve toplumsal alandaki birleştirici özelliklerin benimsenmesi açısından oldukça önemli. Ketebe Yayınlarından çıkan, İnes Asceric-Todd’un Oxford Üniversitesi’nde hazırladığı doktora tezinin geliştirilmiş hali olan Bosna’da Dervişler ve İslam kitabı, hem Osmanlı mirasına hem de Boşnakların İslam’ı kabul etme süreçlerine ışık tutuyor. Fetihlerin ardından gerçekleşen İslamlaşma sürecinin propaganda araçlarıyla değil şehirleşme, yatırım ve toplumsal yapı alanlarıyla doğrudan bağlantılı şekilde yürütülmesine değinilmesi kitabı alanındaki diğer eserlerden ayırıyor. Kitabın birinci kısmında Bosna’nın İslamlaşma sürecinin doğası ve tarihi hakkında bilgiler eşliğinde, Osmanlı’nın otoritesinin sağlamlaştırılmasında rol oynayan ve hem savaşçı hem de din tebliğcisi olarak görev yapan ahiler ve dervişlerin karakter yapıları inceleniyor. Bosna’da dervişlerin varlığı ve tasavvuf etkisini kanıtlayan tekke özelliklerinin işlendiği bölümde aynı

İnes Asceric-Tod Ketebe Yayınları

zamanda Bosna kasabalarının tekke inşasıyla başlayan şehirleşme evreleri anlatılıyor. Loncalar ve tarikatların dinî karakterleri üzerinde durulan ikinci kısımda ise bu iki kurum arasındaki güçlü bağlantılara dair somut veriler sunan Fütüvvetname, Şecerename ve Pirnameler inceleniyor. İkinci kısımda ayrıca fütüvvet gelenekleri ve tarikat uygulamalarıyla benzerliği bulunan ceza, tören ve kutlama gibi lonca faaliyetleri anlatılıyor. Yazar bu bölümde esnaf localarının dinî karakterlerinin anlaşılması bakımından önem taşıyan Ahi Baba’nın etki alanı ve rolüne açıklık getiriyor. Bosna’da loncaların Müslüman toplumun gelişmesindeki rolüne odaklanan yazar, Bosna’da Müslüman şehir teşekkülünde tasavvufi geleneğin etkisini örneklerle irdeleyerek Bosna’da zanaatlar ve esnafların gelişiminin Müslüman toplumunun oluşumundaki etkileri üzerinde duruyor. Bosna’daki en güçlü tarikat Son kısımda değinilen Hamzavi hareketi de 16. yüzyıl içerisinde Bosna’da tarikatların ne kadar güçlü ve etkili olduğunu ortaya koyması bakımından seçilmiş önemli bir örnek olarak kitapta yer alıyor. Hamzavi hareketinin devlet otoritesi ile karşı karşıya gelmesi ve toplumu ideolojik olarak etkileme girişimleri ile bu hareketin üyelerinin 16. yüzyılın ikinci yarısında uğradıkları zulmü anlatan yazar, okuyucuya tarikat ideolojisinin etki gücü üzerine sorular sordurarak Bosna toplumunda bu etkinin temelini oluşturan gelişmeleri ana hatlarıyla ele alıyor.


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 248 -Mart/Maart 2019

ons pagina

30 bizim sayfa

Tebrik Taziye Şifa dileği - Taziye... Avrupa Rizeliler Derneği kurucu üyelerinden ve Saadet Koral’ın babası Mustafa Koral’ın vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli aileye sabır ve başsağlığı diliyoruz. - Taziye... Denk Sigorta sahibi Sevgili Ahmet Denk’in vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Resim ve müzik sanatçısı sevgili Hüseyin Karadeli’nin vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli aileye sabır ve başsağlığı diliyoruz. - Taziye... Okurlarımızdan Sevgili Mustafa Çakır’ın kıymetli ninesinin ebediyete irtihalini teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhumeye Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Apeldorn un sevilen simalarından 54 yaşındaki tır şoförü Ünal Atalay yükleme alanında geçirdiği elim bir kaza sonrasında yaşamını yitirdi. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli aileye sabır ve başsağlığı diliyoruz.

- Şifa dileği...

- Taziye...

Rotterdam İskender Paşa Camii üyelerinden Sevgili Hilmi Yaralı’ın ciğerparesi biricik evladı nın (21) genç yaşta elim bir kaza sonucu vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, acısını yürekten paylaştığımız kederli ailesi ve sevenlerine sabır ve başsağlığı dileriz. Mekânı cennet olsun.

igmg Eski Genel Başkanlarından Dr. Yusuf Işık’ ın ciddi bir rahatsızlık nedeniyle hastanede müşahede altına alındığını ve bir ameliyat geçirdiğini duyduk. Hastamıza ve yakınlarına geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyor, dualarınızı bekliyoruz...

Beran Yaralı’

- Tebrik.. Okurlarımızdan ve Mete Markt sahiplerinden Sevgili Fehmi ve Fatma Mete çiftinin kerimesi Merve ile İsa ve Gülseren Özveren’in mahdumu Yasin ile 17 Mart 2019 tarihinde dünya evine girdiler. Merve ve Yasin’i tebrik ediyor, iki cihan saadeti diliyoruz. - Tebrik.. Okurlarımızdan ve Benelux Garage sahiplerinden Sevgili Ömer ve Nuriye Vural çiftinin mahdumu Cafer ile Mustafa ve Şerife Kayaalp’in kerimesi Fatma 23 Mart 2019 tarihinde dünya evine girdiler. Fatma ve Cafer’i tebrik ediyor, iki cihan saadeti diliyoruz. - Tebrik.. Okurlarımızdan ve ANour Fashion sahibesi Sevgili Aynur ve Hamdi Arıkan çiftinin mahdumu Akın ile Davut ve Nuran Gümüş’ün kerimesi Merve 24 Mart 2019 tarihinde dünya evine girdiler. Merve ve Akın’ı tebrik ediyor, iki cihan saadeti diliyoruz. - Tebrik.. Hoş geldin Yağız! Okurlarımızdan ve Hollanda Mehteran ekibinden Ergin ve Sare Albay çiftinin 31

Aralık 2018 tarihinde Yağız adını verdikleri bir bebeleri dünyaya geldi. Minik Yağız’a hoş geldin diyor, gençleri tebrik ediyor, yavrumuza bir ömür boyu, mutluluk ve sağlık diliyoruz. - Tebrik.. Hoş geldin Sara! Okurlarımızdan Zübeyde ve Anıl çiftinin 12 Mart 2019 tarihinde Sara adını verdikleri bir bebeleri dünyaya geldi. İşadamlarımızdan, eski siyasetçi, Saadet Hollanda ve Birlik Cami üyesi Tuncay Çifçi ve Sahure Çifçi’yi dedelik ve ninelik makamına oturtan Sara’ye hoş geldin diyor, gençleri tebrik ediyor, minik yavrumuza bir ömür boyu, mutluluk ve sağlık diliyoruz. - Tebrik.. Hoş geldin İlyas! Okurlarımızdan Şirin ve İsmail çiftinin 27 Mart 2019 tarihinde İlyas adını verdikleri bir bebeleri dünyaya geldi. İşadamlarımızdan, eski siyasetçi, Saadet Hollanda ve Birlik Cami üyesi Tuncay Çifçi ve Sahure Çifçi’yi ikinci kez dedelik ve ninelik makamına oturtan İlyas’a hoş geldin diyor, gençleri tebrik ediyor, minik yavrumuza bir ömür boyu, mutluluk ve sağlık diliyoruz.

- Taziye... Rotterdam Kocatepe Camii eski yöneticilerinden İsmet Şahin’in kıymetli validesinin vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli aileye sabır ve başsağlığı diliyoruz. - Taziye... Sevgili Bülent Akbaş’ın kıymetli babaannesinin vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhumeye Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Şifa dileği... Okurlarımızdan, Sanatçı Sevgili Yusuf Meral’in annesinin rahatsızlığı nedeniyle ameliyat geçirdiğini duyduk. Hastamıza ve yakınlarına geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyor, dualarınızı bekliyoruz. - Şifa dileği... Okurlarımızdan ve Hollanda Mehteran ekibinden Sevgili Hulüsi Kılıç’ın eşinin rahatsızlığı nedeniyle rahatsızlığı nedeniyle hastanede tedavi amaçlı müşahede altında olduğunu duyduk. Hastamıza ve yakınlarına geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyor, dualarınızı bekliyoruz.

- Taziye... Amsterdam doğumlu, Ufuk Duysak‘ın 29) geçirdiği trafik kazası sonucunda vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli aileye sabır ve başsağlığı diliyoruz. - Şifa dileği... Okurlarımızdan, Saadet Hollanda yöneticilerinden ve Schiedam İslam Merkezi önceki başkanı Sevgili İrfan Ulusoy’un rahatsızlığı nedeniyle hastanede tedavi amaçlı müşahede altında olduğunu duyduk. Hastamıza ve yakınlarına geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyor, dualarınızı bekliyoruz.

Colofon Doğuş is een maandelijks informatieblad in het Turks en af en toe Nederlands o.a. kunst, cultuur, politiek, educatie, wetenschap, literatuur en filosofie. Uitgever/Sahibi Stichting Dogus/Doğuş Vakfı Hoofdredacteur/Yayın Yönetmeni Adnan Şahin Eindredacteur/Yazı İşleri Müdürü Oğuzhan Kılıç Art Directeurs/Görsel Düzenleme Ali Alemdar Advertenties/İlan- Reklam Servisi dogus@dogus.nl Afdeling Nieuws en Tips/Haber Dairesi M. Şahin Abonnement / Abone Servisi dogus@dogus.nl Yayın Kurulu/ Redactie Raad Adnan Şahin, Ergün Madak, Mehmet Şükrü Oflaz, Zeynel Abidin, Ercan Kuzu, Sezer Değmez, Recep Soysal, Havva Koç. Oplage/Tiraj 8.000 Verspreiding/Dağıtım Alanı Landelijk/Hollanda Geneli Adres Strevelsweg 700 unit 413, 3083 AS Rotterdam Tel. (010) 471 68 47 e-mail dogus@dogus.nl - website www.dogus.nl Met dank aan InterAjans.nl, SONHABER.nl, M.Ali Topcu, AA Verzonden artikelen vallen niet onder de redactionele verantwoordelijkheid. Alle auteursrechten van deze uitgave worden uitdrukkelijk voorbehouden. Druk/Baskı Rodi

Koenendelseweg 1 5222 BG ‘s-Hertogenbosch Tel.: +31(0)73 6220025 www.sws-simtronic. com info@sws-simtronic.com

Abone


doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 248 -Mart/Maart 2019

Bulmaca

Hazırlayan: Mücahid Çeçen Soldan sağa: 1- Fotoğrafta görülen Hollanda futbol liginde hakemlik yapan Türk hakemimiz. 2- Karışık renk * Başka bir şeyin yerine geçen * (Tersi) At ayakkabısı * (Tersi) çok olmayan. 3- Mayalı hamurdan tandırda pişirilerek yapılan ve yapıldığı yere göre büyüklüğü değişen ince ekmek türü * Kur’an-ı Kerimde otuz dokuzuncu sure * Bugünden bir önceki gün . 4- Argonun simgesi * Dolaylı anlatım * Belli iki yer arasında gidip gelebilme, ulaşım, muvasala * Kısaca metre. 5- Uzaklık işaret eder * Cemaate namaz kıldıran kimse * Kısaca Türk malı * Beyaz renk * Kükürdün simgesi. 6- Bir aygıtın gereken işi yapabilmesi durumu * Kükürdün simgesi * Oksijenin simgesi * Genellikle tek parçalı kadın giyeceği. 7- (Tersi) Kilo metre * Binek hayvanı * Kâğıt hamuruyla yapılan, ayrıca içinde bir veya birkaç lif tabakası bulunan kalın ve sert kâğıt. 8- Götürü, toptan * (Tersi) isim * Bir nota. 9- Uzuv * Utanma duygusu * Elleri yere koyduktan sonra ayakları kaldırıp vücudu üstten aşırtarak öne veya arkaya yapılan dönme hareketi. 10- Alfabemizin yirmi dokuzuncu harfi * Erkeklerin ad veya soyadlarının önüne getirilen saygı sözü * Kamer * Kısa zaman parçası * Valide. 11- Arama işi * İslam inanışına göre göğün en yüksek katı * Türkü, şarkı * Alfabemizde yirmi birinci harf. 12- Argonun simgesi * Benzin, gaz yağı, mazot vb. sıvı yakıt * Nebat. 13- Bir bütünün parçaları arasında bulunan uygunluk, ahenk * (Tersi) Birbirinin aynı olan veya birbirine çok benzeyen iki şeyden her biri, benzeri * Alçak ve anlaşılmaz bir ses çıkararak konuşma. 14- Alfabemizde on beşinci harf * Bir nota * Kısaca metre * Damarlarda dolaşan * Radyumun simgesi * Kısaca metre. 15- Uçuk oluşmak * Potasyumun sembolü * Bir nota. Yukarıdan aşağıya: 1- Genellikle bazı çiğ ot ve sebzelerle yapılan, yağ, limon vb. maddeler konulan, yemeklerle birlikte yenen yiyecek * Can veya mal kaybına, zararına neden olan kötü olay * Erdemleri bakımından çok büyük, yüce. 2- Bir göz rengi * Çevresinde olup bitenlerin farkına varmayan, sezmeyen (kimse), gözü bağlı, gafil * Demir yolu * Alfabemizde dördüncü harf. 3- Rivayet eden * Akbabagillerden, başı ve boynu çıplak olan, dağlık yerlerde yaşayan, leşle beslenen, çok yüksekten uçarak keskin gözleriyle çok uzakları görebilen, iri ve yırtıcı bir kuş, kerkes * Erdemleri bakımından çok büyük, yüce. 4- Döteryumun simgesi * Bir işte emir verme yetkisi bulunan kimse * Argonun simgesi * Uz kullanmak, kayırmak, korumak. 5- Gündüzün son ve gecenin ilk saatleri, akşam vakti, akşamleyin * Tek tırnaklılarda, özellikle atlarda görülen ve çiftleşmelerle hastalardan sağlamlara geçen bulaşıcı hastalık; at frengisi, it ağrısı. * Alfabemizde on beşinci harf. 6- Radyumun simgesi * Giyecek, perde, çanta, ayakkabı vb. şeylerde, kumaşın veya derinin iç tarafına geçirilen ince kat * Şaşmak işi. 7- Sır * Argonun simgesi * Bir nota * Kısaca metre. 8- Yaşam * Oksijenin simgesi * Ok atmaya yarayan, iki ucu arasına kiriş gerilmiş, eğri ağaç veya metal çubuk * (Tersi) beyaz renk. 9- Alfabemizde son harf * Millî İstihbarat Teşkilatı * Bir şeyin olmasına çok az kalmak. 10- Bölüşmek, paylaşmak * Su baskını, seylap, feyezan. 11- Hiç olmazsa, hiç değilse, o hâlde, öyleyse * Bilgisiz, cahil * Türkü, şarkı * Potasyumun simgesi. 12- Şan, şöhret * Eğlenceli, gülünç, hoş * Güzel koku. 13İtriyum elementinin simgesi * Döteryumun simgesi * Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire veya odaların bütünü * Bir çoğul takısı * Lakırdı. 14- Bir meyve * İnsanın veya çevrenin karakterlerini, göreneklerini inceleyen, serüvenlerini anlatan, duygu ve tutkularını çözümleyen, kurmaca veya gerçek olaylara dayanan uzun edebî tür * Nebat * Argonun simgesi. 15- Damarlarımızda dolaşan * Üzerinde yemek de yenilebilen yuvarlak, bakır veya pirinçten büyük tepsi * Artış, çoğalma.

bilmece-bulmaca 31 puzzels - raadsels

Lahmacun ustası aranıyor!..

Düğün, Nişan, Sünnet Mevlid ve Özel Günler İçin Sipariş Alınır

Ürünlerimiz İslami usüllere göre imal edilir

OKULLARIMIZIN BAŞARI GRAFİĞİ HER GEÇEN GÜN YÜKSELİYOR... BİZİ TANIMAK İSTERSENİZ, BİZLER BURADAYIZ!.. BEKLERİZ, EFENDİM...

Tanıtım amaçlı olarak yıl boyunca indirimli kampanyamız devam edecektir... Kalmoesstraat 4 - 3193 SH Hoogvliet Tel: 010 840 57 93 - 06 11 83 5220


32

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 248 -Mart/Maart 2019

Hasene Yardım Vakfı Hollanda | Stichting IGMG Hasene Hulporganisatie Nederland Bergweg 322-A | NL-3032 BB Rotterdam T +31 10 24330-30 | F +31 10 24330-39 www.hasene.nl | info@hasene.nl | haseneorg — Havale için banka bilgileri | Bankgegevens voor overmakingen: Hesap Sahibi | Rekeninghouder: Stichting IGMG Hasene Hulporganisatie Nederland Banka | Bank: ABN AMRO BANK IBAN: NL72 ABNA 0407 5667 83 | BIC: ABNANL2A Amaç | Doel: Adresiniz | uw adres, 0000568

B

ir kumanya in sevince

vesile Eén voedselpakket, immens veel geluk

50€

*

* Meblağın %5‘i tüzükte öngörülen diğer amaçlar için kullanılacaktır. * 5% van het bedrag wordt gebruikt voor andere doeleinden zoals bepaald in de statuten.

Kampanya Hasene International e.V., tarafından ortaklaşa düzenlenmektedir.

25.03 / 30.04

2019

bölgeleri ve bu listede www.hasene.org/partner yer alan kurumlar

Deze campagne is het resultaat van een samenwerking tussen Hasene International, de nationale afdelingen van IGMG en de instellingen in deze lijst www.hasene.org/partner. Veri koruması ve haklarınıza dair detaylı bilgiyi şu adresten okuyabilirsiniz: https://www.hasene.org/veri-koruma. Ayrıca veri koruması ile ilgili sorularınız için bizimle irtibata geçebilirsiniz. Voor verdere informatie over gegevensbescherming en uw rechten kan u terecht op deze site: https://www.hasene.org/datenschutz. Voor vragen over gegevensbescherming kan u contact opnemen met ons.

KUMANYA KAMPANYASI

VOEDSELPAKKETTENCAMPAGNE


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.