Editie 213

Page 1

Türkçe ve Hollandaca aylık enformasyon gazetesi / Maandelijks informatieblad in het Turks en Nederlands

Nisan/April 2016 yıl/jaar 17 sayı/editie 213

e-mail: dogus@dogus.nl www.dogus.nl

e “ Eğ i t i m d iz, hedefim İ l a h i yat i” Fakültes

>> S 36

www.yilmaz.nl - info@yilmaz.nl - 078 - 655 16 55

ARŞI TİTRETEN HELAL... “BOŞANMA”

Fotoğraf: Doğuş Arşivi

>> Referandumdan “hayır” çıktı... >> Hasene Derneğinin yardımları sürüyor... >> Brüksel saldırılarının düşündürdükleri... >> Yazıcıoğlu ve Türkeş, düzenlenen etkinliklerle anıldılar... >> Akbulut ve Torunoğulları, ilk kitaplarını okuyucuyla buluşturdular...

YAŞLILARIMIZIN GÖZ ŞİKÂYETLERİ ÇOK BÜYÜK

ENSAR TRAVEL SİZE ALTERNATİFLER SUNUYOR

S 03

“ÜCRETSİZ DANIŞMANLIK HİZMETLERİ VERİYORUZ”

P 07

“BİZ DAHA ÇOK, BİR KÜLTÜR HİZMETİ VERİYORUZ”

S 09

S23

>> S 04 - 05


02 yayın odası

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 213 - Nisan/April 2016

redactie

Editörden

adnan@dogus.nl

Adnan Şahin

Kaş yaparken göz çıkarmakta pek mahiriz Değerli okurlarımız tekrar MERHABA! Bu sayımızda toplumumuzun kanayan bir yarası olan evli çiftlerin “ayrılıklarını” dosya konusu olarak işledik. Bu konuyu hem yazarlarımız geniş çaplı irdeleyip çok değerli düşüncelerini sizlerle paylaştılar. Hem de bu konularda danışmanlık yapan bazı uzmanların görüşlerini bir söyleşi tadında sizler için bir araya getirdik. Hepimizi çok yakından ilgilendiren bir konu olduğu için ilgiyle okuyup istifade edeceğinizi düşünüyoruz. Yazılanları okuduğunuzda gerçekten siz de çok değerli tespitlerin, daha önce farkına varamamış olduğumuz, birazcık gölgede kalmış pek çok “püf” noktalarının olduğunu fark edeceksiniz. İşin kulpundan tutmak... Bir cismi tutup kaldırırken neresinden tutacağımız çok önemli. Her şeyin bir testi gibi kulpu olmayabilir. O vakit o tutup kaldırılacak “şey” her ne ise, neresinden ve nasıl tutacağımızı çok iyi bilmemiz gerekir. Yoksa kaş yaparken göz çıkarırız. Bunu sık gördüğümüz bir örnekle somutlaştıralım: Allah vermesin, ama oluyor. Trafik kazası sonrası yapılan kurtarma müdahalelerini çok görmüşsünüzdür. Aman Allah’ım tam bir facia.. Kazadan hemen sonra ağır yaralı insanların karga-tulumba araçlara yüklenerek (tabi ki, iyi niyetle) hastanelere nasıl yetiştirilmeye çalışıldıklarını tüylerimiz diken diken olarak çok görmüşüzdür. Allahualem, kaza sonrası pek çok ölüm vakası kazanın kendinden değil, bilhassa işi bilmeyen, insanların yersiz yardım etme müdahalelerinden kaynaklandığını söylersek abartmış sayılmayız diye düşünüyorum... Bu misalin, dosya konumuzla olan bağlantısını kurmaya çalıştığınızı tahmin ediyorum. Şöyle ki, yuvaları bozulan pek çok çiftin ayrılış sebepleri arasında en yakınlarının “müdahalesi” tıpkı trafik kazası sonunda iyi niyetle yardım etmeye çalışan acemi insanın müdahalesi kadar “öldürücü” olabilmektedir. Tek farkla. Kazada yardım etmeye çalışan kişinin hiçbir art niyeti bulunmazken… Oğullarına veya kızlarına yardım etmek isteyen anne babaların bazen, çocuklarının mutluluğundan

öteye uzanan düşünceleri olabilmektedir. Karşı tarafın bir ferdine olan kızgınlığı, kini, nefreti ve intikam duygusu olabilmektedir. Bu da çocuklarına verecekleri her öğüdün arkasında gizli bir şekilde yapışıktır ve kendini hissettirir. Sürekli akan su damlacıklarının kayayı deldiği gibi beyinleri tahrip edebilir. Gelin hanım, biraz kendine bakmıyor, etmiyor, ilgisini azaltmışsa ve hatta insanlık hâli bir iki hatalı davranış sergilemişse, kayınvalide bunları tek tek bir kenara yazmaya başlar. Ve buna bir başlayınca da artık ardı arkası biraz zor gelir. Ama gelin ne yapsın ki? Kaynana düşmanlığı o körpeciğe daha düğün günü herkesin ortasında alenen gümbür, gümbür müzik eşliğinde işleniyor, dayatılıyor zaten. O belli bir zaman sonra onun uygulamasını yapıyor… Ne diyordu o oyun müziğinin sözlerinde, ben çok kısa alacağım; bir önceki yazılarımda buna genişçe değinmiştim. “Kaynanamın adını kuyruklu yılan koydum”. Ve daha neler, neler… Nedir bu ya? Şaka mı?. Tabi oyunlu düğüne gidenler görüyordur, orada bu sözler söylenirken paradoksal bir durum da sergileniyor. Yani bu müzik çalarken gelin ve kaynana “karşılıklı” oynuyorlar… Ve kimse rahatsız olmuyor bu sözlerden. Güler misin, ağlar mısın? Maalesef birçok evliliğin temeli bu minval üzere atılınca bir süre sonra ayılıklar kaçınılmaz oluyor. Elbette ayrılıkları tek sebebe bağlamak yanlış olur. Yukarıda da belirttiğim gibi bu konuda yazılmış, ufuk açıcı çok değerli görüşleri okumanızı, okutmanızı temenni ediyoruz. Ülkemizde ocaklara ateşler düşüyor, düştüğü yeri yakıyor. Her gün aldığımız şehit haberleri yüreklerimizi dağlıyor. Vatanımız üzerinde kirli emelleri olan herkesi en katı bir şekilde lanetlerken, yurttaşlarımızın artık rehavetten ve hatta gafletten başını kaldırıp, kendine gelerek bu kirli oyunları tezgâhlayanları teşhis etme zamanlarının gelip geçtiğini hatırlatmak isterim. Son günlerde basına yansıyan görüşlerde Avrupa’nın İŞİD ile masaya oturması konuşuluyor. Bu bir şekilde gündem de tutuluyor. Bir ön hazırlık var galiba. Ne günlere kaldık, yaşayıp göreceğiz. Bir gün bu fikrin arkasındakiler, İŞİD’e “Sünni” bir devlet kurdurup işte size Sünni devlet “Sünnilik” böyle bir şey algısı oluşturmaya çalışırlarsa şaşırmamak lazım.

Tanıtım

Ensar Travel Acente Satış; Sorumlusu Ali Çinici:

“İATA sahibi olduğumuzdan dolayı bütün Dünya’ya uçuşlarımız vardır”

Ali Çinici Kimdir? Ali Çinici, 23 yasında. Üniversite son sınıf öğrencisi. Öğretiminin yanı sıra Ensar Travel’da 2014 senesinden beri satış sorumlusu olarak görev yapmakta.

Seyahat acentesi olarak kurulan ve daha çok hac, umre, gezi, tur organizeleri gerçekleştiren Ensar Travel acente Müdürü Ali…… ile bir tanıtım sohbeti gerçekleştirdik. Müslümanların tatil yapmaları için de bir çok önemli bir alternatif sunan Ensar Travel, daha şimdiden büyük bir boşluğu doldurmuş bulunmakta. Müslümanlara bu anlamda iyi bir yol haritası çizen Ensar Travel’ın pek çok şirketle de ortak çalışması bulunmakta..

E

nsar Travel ne zaman ve kimler tarafından kuruldu? Ensar Travel Kuzey Hollanda Millî Görüş Teşkilatı ve NİF (Güney Hollanda Millî Görüş Teşkilatı) tarafından kurulmuştur, 2014 yılında da faaliyete geçmiştir. Kurulma amacı nedir? Ensar Travel hizmet amaçlı kurulmuştur. Hac-umre ve tatil seyahat amaçlı. Ensar Travel topluma ne gibi hizmet sunmaktadır? Hizmetlerimizi üç ana başlık olarak ayırt edebiliriz: 1. Uçak biletleri Uçak biletlerimiz sadece Türkiye’ye yönelik değildir, İATA sahibi olduğumuzdan dolayı bütün dünya’ya uçuşlarımız vardır. Çıkış noktamız sadece Amsterdam değildir, Hollanda’dan Rotterdam, Eindhoven, Groningen ve Maastricht, ayrıca Almanya ve Belçika’nın farklı noktalarından uçuşlarımız vardır. Ayrıca Türkiye’de iç hatlar rezervasyonu da mümkündür. 2. Oteller Ağırlıklı olarak İslami/alternatif otel rezervasyonları üzerinde çalışmaktayız ve tabii ki diğer tatil otellerinin rezervasyonu da mümkündür. 3. Grup rezervasyonları En az 15 kişiden oluşan gruplarla grup rezervasyonları yapabiliyoruz. Bunlar uçuş, uçuş artı otel veya tur şeklinde olabilir. İslami otelleri biraz açar mısınız? Helal ya da İslami otelleri dört kate-

goriye ayırabiliriz: 1. Tatil köyleri – Buralarda özellikle bayanlara ve baylara ayrı havuzlar, çocuklar için özel oynama yerleri mevcut. Tatil köylerinin arasında, Adenya otel, Bera, Selge Beach & Resort, Wome Delux ve Adın beach bulunmaktadır. 2. Termal oteller – Özellikle kış dönemlerinde termal otellere gitmek isteyen kişilere yöneliktir. 3. Şehir otelleri – Şehir otellerinde alkol konusuna dikkat edilmektedir. Ya alkol hiç bulunmamaktadır ya da odada bulunmamaktadır. 4. Villalar – Ailelere özel sakin yerlerde villalar mevcut. Bu villaların özelliği etrafının çevrilmiş olması, yani dışardan birisinin havuzu görmesi kesinlikle mümkün değildir. Beraber çalıştığınız kurumlar var mı? Beraber çalıştığımız bir çok şirket var. Başta Türk Hava Yolları ve SunExpress olmak üzere, Pegasus, OnurAir, Atlasjet ve Corendon Airlines ile beraber çalışıyoruz. Bunlardan hariç farklı tur operatörleri ile de çalışmaktayız. Toplumdan şimdiye kadar ne gibi tepkiler aldınız? Şimdiye kadar güzel tepkiler aldık, hizmetlerimiz gün geçtikçe artıyor. Bir websitemizin olmasına rağmen, müşterilerimiz özellikle ofisimize gelip tatilini acenteden almayı tercih ediyorlar. Kendilerine özel zaman ayırmamız, takipçi olmamız, güven vermemiz sürekliliği sağlıyor. Müşteriler size nasıl ulaşabilirler?

Müşterilerimiz diledikleri zaman bizi ofisimizde ziyaret edebilirler. Telefon ve e-mail üzerinden ulaşmaları da mümkün. Her zaman müşterilerimizin taleplerine hızlı bir şekilde karşılık vermeye çalışıyoruz. Daha yeni belirttiğim gibi Ensar Travel’ın ayrıca bir websitesi var. Müşterilerimiz buradan bilet ya da otel rezervasyonu yapabilirler. Şu anda bütün biletlerimiz olmasa da, iç Anadolu, İzmir, Dalaman, Bodrum gibi şehirlere websitemizden bilet alımı mümkündür. İslami oteller, Termal oteller ve villalar için müşterilerimiz rahatlıkla websitemizden rezervasyon yapıp, İdeal ile kolaylıkla ödeme yapabilirler. Bunun yanı sıra sosyal medyada da aktifiz. Facebook sayfamızdan sık sık indirimli fiyatların duyurusunu yapıyoruz. O yüzden müşterilerimizin Facebook sayfamızı da takip etmelerinde yarar var. Çalışma saatlerimiz: Pazartesi - Cumartesi 09:00 - 17:00 arası Önümüzdeki dönem için hedefleriniz nelerdir? -İlk etapta ismimizi daha fazla duyurmak istiyoruz. -Ensar Travel şirketini ileri bir noktaya taşımayı hedefliyoruz. -Müşterilerimize sunmuş olduğumuz ürünlerimizin sayısını ve kalitesini artırmak istiyoruz. -Almanya ve Belçika gibi yakın ülkelere de ulaşmayı hedefliyoruz. (Ensar Travel’in iletişim bilgilerini aşağıdaki reklam broşüründen bulabilirsiniz) Söyleşi-Fotoğraf: Recep Konuksever

«

Ramazan ayının müjdecisi olan Üç Aylara girmiş bulunmaktayız. Ben bu münasebetle bu kutlu aylarınızı tebrik ediyor, İslam ve insanlık âleminin kurtuluşuna vesile olması diliyorum. Daha güzel günlerde yeniden birlikte olabilmek umuduyla sizi gazeteniz Doğuş’la baş başa bırakıyor, gelecek ay, yeni bir sayıda yeniden buluşmak dileği ile sizleri Allah’a emanet ediyorum.


hukuk 03 juridisch

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 213 - Nisan/April 2016

Mehmet Yamaç

info@ibco.nl

SGK - Yurtdışı Borçlanma İşlemlerinin Şartları Nelerdir?

H

ollanda ile Türkiye Sosyal Güvenlik Antlaşması gereği yurtdışında çalışan Türk vatandaşları yurtdışında geçen hizmetlerini ve ev kadınlığı sürelerini Türkiye’de sosyal güvenlik kanunlarına göre emeklilik, malullük, yaşlılık ve ölüm hallerinde Türkiye’de geçmiş hizmet gibi değerlendirilmesini sağlamak amacıyla borçlanarak emekli olabilirler. Borçlanma kapsamındaki süreler yurtdışında geçen sigortalılık süreleri, bu süreler arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri, ev kadını olarak geçen sürelerdir. Yurtdışı hizmet borçlanmasından yararlanabilmek için borçlanma yapmak istediği sürelerde Türk vatandaşı olmak, ev kadınlığında geçen süreleri veya hizmetleri belgelendirmek ve yazılı istekte bulunmak şartları aranır. Yurtdışı hizmet borçlanmalarında, “Türk vatandaşı olmak” şartı, borçlanılması istenilen sürelerde ilgilinin Türk vatandaşı olması gerektiğini ifade eder. Diğer bir anlatımla, Türk vatandaşlığında geçmeyen yurtdışı sigortalılık veya ev kadını olarak geçen süreler borçlandırılmamakta, fakat sadece borçlanma talep tarihinde

Türk vatandaşı olmamasına rağmen izinle Türk vatandaşlığını kaybeden sigortalıların yurtdışında Türk vatandaşı olarak geçen süreleri borçlanma hakkı bulunmaktadır. Kamuoyunda “pembe ya da mavi kart sahibi” olarak bilinen doğumla Türk vatandaşlığını kazanmış olup da sonradan vatandaşlıktan çıkma izni almak suretiyle yabancı bir ülke vatandaşlığını kazananlar, başvuru tarihinde Türk vatandaşı olmasalar dahi, borçlanma kapsamındaki sürelerde Türk vatandaşı olmaları durumunda borçlanma hakkından yararlanabileceklerdir. Bu itibarla izinle Türk vatandaşlığını kaybedenler 11/09/2014 tarihinden itibaren diğer şartların yerine gelmesi şartıyla borçlanma talebinde bulunarak emekli olabilmektedirler. Türk vatandaşlığı ile birlikte yabancı ülke vatandaşlığı devam edenler de, söz konusu yasa ile getirilen düzenlemeden yararlanabilmektedirler Özetle; Türkiye’ye gitmenize gerek kalmadan emeklilik için gerekli işlemleri Hollanda’dan yaptırmanız mümkündür. SGK’ ya yapılacak müracaat sonrası, emeklilik borçlanmasını devlete ödeyerek emekliliğinizi başlatabileceksiniz. Emeklilik için yatırılacak miktar kişinin durumuna göre farklılık göstermektedir. Hollanda’ya geliş tarihiniz ve eğer varsa Türkiye’de ki

çalıştığınız yıl sayısı bunu etkileyen nedenler arasındadır. Türkiye’de herhangi bir çalışmışlığınız yoksa bile ve Türkiye’de emekli olmak istiyorsanız bu mümkündür. Bunun için sadece müracaat tarihinden itibaren geriye doğru sayılarak emekliliğiniz için gerekli süreler için borçlanarak emekli olabilirsiniz. SGK üzerinden emeklilik işleminde en son hangi kuruma sigorta prim ödenmiş olması dikkate alınır ve o kurum üzerinden emeklilik işlemleri yapılır. Yani bir kişi müracaat tarihinde Türkiye’de bir hafta SSK sigortalı olarak çalışmış olsa dahi, devletimiz o kişiye SSK dan emekli olması için imkan sunmaktadır. Emeklilik işlemlerinizi kendiniz de yapabilirsiniz, ama isterseniz buradaki çalışma yıllarınızı belirten belgeleri sizin adınıza alıyor ve tercümeleriyle birlikte müracaatınızı biz yapıyoruz. Daha sonra Türkiye’de ki işlemleriniz de başlatarak takibe alıyoruz. İkamet ettiğiniz belediyeden bir sicil kağıdı “uitreksel” alarak; 0622205633 numaralı telefonla randevu alarak gelirseniz sizi bekletmeden işlemlerinizi aynı gün sizinle birlikte başlatırız. Mehmet Yamaç (Emeklilik Danışmanı & Tercüman

«

Soru ve sorunlarınız için: www.hukukburosu.nl

« «

Türkiye’deki avukatları sizlerle buluşturuyoruz... Avukatlık işleriniz için artık Türkiye’ye gitmeye gerek kalmadı... Türkiye’deki avukatlarınız artık Hollanda’da size hizmet verecek...

BKR’in kırmızı listesinden nasıl çıkılır? Tel: 010 - 215 13 11 www.hukukburosu.nl BKR ‘Centraal Krediet Informatiesysteem’ (CKI) ile Hollanda nüfusunun kredi verilerini kayıt altında tutmaktadır.

Tutuklunun ilk polis ifadesinde avukat hakkı getirildi Kasım 2015’te Hollanda Yargıtay’ı bir ceza davasında çok önemli bir karara imza atmıştı. Yüksek Mahkeme, kanun koyucuya 1 Mart 2016 tarihine kadar süre vererek yeni bir yasal düzenleme getirmesini karara bağlamıştı. Buna göre 1 Mart 2016 yılına kadar kanun koyucu, tutuklanan insanların ilk ifadesi alınmadan şüpheli

kişin (ilk ifade vermede) avukat bulundurma hakkını saklayan yasayı yürürlüğe koyması gerektiğine hükmetmişti. Yukarda belirtilen karara dayanarak, 1 Mart 2016 tarihinde yürürlüğe giren mevzuat değişikliğiyle, polis tutuklunun ilk ifadesini almadan önce, ifade esnasında avukatının bulunabileceğini bildirme ve hakkının olduğunu tebliğ etme yükümlülüğü yürürlüğe girmiştir Böyle bir hak özellikle ağır ceza davalarında ve çocuk ceza davalarında çok önemli olduğunun altını çizebiliriz. Haksız yere polis baskısından dolayı, yersiz suç itiraflarının önünün kesilmesi için çok güzel ve faydalı bir uygulamadır.

Bir kişinin ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemesi hâlinde, kişi BKR tarafından negatif / kırmızı listeye alınır. Negatif listede olan kişinin genellikle kişisel kredi ve ipotek başvurusu reddedilir. Bugünkü yazımda negatif listeden çıkmak için hangi adımların atılması gerektiği konusuna kısaca değineceğim. İlk olarak BKR’e başvuru yapan ve kırmızı listeye alınmasının nedeni olan kredi kurumuna (banka, leasemaatschappij, telefon şirketi vs.) sizi BKR’in negatif listesinden çıkartması için talepte bulunabilirsiniz. Talebizinde hangi gerekçelere dayanarak kırmızı listeden çıkartılması gerektiğini açıkca

belirtilmesi gerekmektedir. Eğer kredi kurumu tarafından talebiniz reddedilirse, mahkemede dava açma hakkınız doğar. Veri Koruma Yasası’nın 46. Maddesi’nde (artikel 46 van de Wet bescherming persoonsgegevens (‘Wbp’)) izlenmesi gereken prosedür belirtilmiştir. Dava, mahkemeye dilekçe sunulması ile başlar. Dilekçede hangi kredi kurumunun sizi kırmızı listeye aldırdığı, kredi kurumunun talebinizi neden reddedildiği ve neden listeden çıkartılmanız gerektiği ayrıntılı şekilde belirtilmesi gerekmektedir. Dikkat edilmesi gereken bir konu ise dava dilekçesinin kredi kurumundan red cevabı geldikten sonra 6 hafta içerisinde mahkemeye sunulması gerekmektedir. Bu kesin bir tarihtir. Aksi takdirde, zaman aşımına tabii tutulacaktır. Hollanda Yüksek Mahkemesi sadece borç veren kurumun BKR kurallarını uygulayıp uygulamadığına değil, vatandaşın menfaatinin de göz önünde tutulması gerektiğini belirtiyor. Bu demek oluyor ki karar verecek olan mahkeme, tarafların çıkarlarını göz önünde bulundurmak zorundadır. Mahkeme, tarafların menfaatlerini değerlendirirken, tüketicinin aşırı borçlanmadan korunması ve istismar ve dolandırıcılığını önlemek için etkili bir BKR sisteminin var olması gerektiğini göz önünde bulunduracaktır.


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 213 - Nisan/April 2016

04 haber nieuws

Genç Gözüyle

t.yildiz@iue-edu.nl

Talha Yıldız

Fıkhı, fıkıh olarak anlamak Günümüzde İslam’ın hukuk sistemini ifade etmek için, farklı kavramların kullanıldığı görülmektedir. Kimileri İslam dinînin hukuk sisteminin ‘şeriat’ olduğunu söylerken, kimileri de ‘İslam hukuku’ kavramını kullanmaktadır. Kimi zamanda, bu kavramlar karışık şekilde kullanılmakta ve bu durum bir kavram kargaşasına yol açmaktadır. Kavram kargaşasının sadece gayrimüslimlerin tarafından değil, günümüz Müslümanları tarafından da yaşanması, dikkat çekicidir. Kanaatimce kavram kargaşası, temel kavramlarımızın manalarını tam olarak bilmediğimizden dolayı oluşm a k t a d ı r. Bu sebepten dolayı, bazı temel kavramların izah edilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Din ve değişmez hükümler: Şeriat Kelime anlamı olarak “su kaynağına götüren yol” manasına gelen şeriat kelimesi, geniş ve dar anlamda kullanılmaktadır. Geniş anlamda şeriat, “ilahi iradeye dayanan dini hükümlerin bütünü” olarak nitelendirilmektedir. Buna göre itikâdî, amelî ve ahlâkî kuralların tamamı şeriatın bir parçasıdır; yani geniş anlamda şeriat din kavramıyla aynı anlama sahiptir. Buradan anlaşıldığı üzere şeriat, kula Allah’ın rızasını kazanması için takip etmesi gereken yolu göstermektedir. Dar anlamda şeriat ile, Kur’an ve Sünnet’in açık ifadelerine dayanan ve ameli hükümleri (kişinin dış dünyaya yansıyan söz ve davranışları, fiilleri/eylemleri) konu edinen hükümler kastedilmektedir. Dolayısıyla dar anlamda şeriattan bahsettiğimiz zaman, anlaşılır ve yoruma açık olmayan hükümler kastedilir. İnsan aklının aktif olarak kullanılması: Fıkıh Dar anlamdaki şeriattan farklı olarak, fıkıh, Kur’an ve Sünnet’teki hükümlerin insan tarafından anlaşılması ve yorumlanmasıyla ortaya çıkmıştır. Ancak burada insan kanun koyucu konumunda değildir. Çünkü İslam’a göre tek kanun koyucu Allah’tır. İnsan sadece Allah’ın öngördüğü hükümleri arayıp ve o hükümleri açıklama yetkisine sahiptir. Fakat Allah’ın yegane kanun koyucu olması, fıkhın ‘Tanrısal’ bir hukuk sistemi olduğu manasına gelmemektedir. Zira Kur’an ve Sünnet’teki hükümlerin birçoğu yoruma açıktır. Aramızda Cenab-ı Allah’ın kontrolü altında hareket eden peygamberler olmadığına göre, ayet ve hadisleri açıklayacak olanlar yeterli ilmi donanıma sahip olan müctehid alimlerdir. Bunun yanında insan aklının kullanıldığı yerde her zaman hataya düşülebileceğini göz önünde bulundurduğumuz zaman, elimizde bulunan fıkıh malzemesinin insan

ürünü olduğu ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte fıkıh, insanın dışa yansıyan davranışlarının tamamını düzenleyen bir kurallar bütünüdür; yani fıkhın alanı çok geniştir. Bir yandan fıkıh, insanın Allah ile olan ilişkisini düzenler (namaz, oruç, hacc gibi), diğer yandan bayram ve cuma günleri güzel giyinmeyi tavsiye eden adabı da bizlere gösterir. Ayrıca fıkıh, toplum düzeninin sağlıklı bir şekilde yürümesi için zinayı yasaklar, evlilik ile ilgili kuralları düzenler, devlet başkanı ile toplum arasındaki ilişkiyi belirler vs. Görüldüğü üzere fıkıh, insanın beşikten mezara kadar takip etmesi gereken kuralları belirler ve hayatın her safhasında insana yol gösterir. Nitekim fıkıh insanın davranışlarını beş kategoride ele almıştır; insanın zorunlu olarak yapması gereken “farz/vacip”, yapması yasak olan “haram”, yapılmaması yapılmasından daha iyi olanlar “mekruh”, yapılması sevap kazandıran “mendup” ve yapılması ve yapılmaması arasında fark olmayan davranışlar “mubah” olarak nitelendirilmiştir. Dolayısıyla insan hangi davranışta bulunursa ve nerede olursa olsun, fıkhın gözetimi altındadır. Fıkhı Batı kavramıyla izah etmenin sonucu: İslam hukuku Peki günümüzde rahat bir şekilde kullandığımız İslam hukuku kavramı, fıkıh kavramıyla aynı manayı taşıdığını söyleyebilir miyiz? Hukuk’tan bahsedebilmek için, toplum ve maddi yaptırım gücüne sahip olan bir devlet otoritesinin varlığı gereklidir. Çünkü hukuk ya devlet-fert arası veya fertler arasında geçerli olan kuralları belirleyip toplumun düzen içerisinde yaşamasını sağlamaktadır. Bu kuralları çiğneyen kişiler, devlet tarafından cezalandırılır. Görüldüğü üzere, fıkhın alanı hukukun alanından çok daha geniştir. Fıkhın insanlar arasında geçerli olan kuralları belirlemesinin yanında, kişinin Allah ile olan ilişkisini de belirlemektedir. Bununla birlikte hukuk sadece toplumun var olması durumunda söz konusudur. Issız bir adada tek başına yaşayan kişi için hukuktan bahsedilemez, fakat fıkıhtan bahsedilir. Çünkü kişi ıssız bir adada namazını kılmalıdır ve yediklerinin helal olmasına dikkat etmek zorundadır. Dolayısıyla kullanmış olduğumuz İslam hukuku kavramı, fıkhın anlamını tam olarak karşılamamaktadır. İslam hukuku kavramını sadece fıkhın insanlar arası ilişkileri düzenleyen ukubat (ceza hukuku) ve münahakat (aile hukuku) gibi bölümleri için kullanabiliriz. Bunun dışında Allah ile olan ilişkimizi belirleyen fıkhın ibadet bölümünü, İslam hukuku olarak adlandırmamız mümkün değildir. Tarihimiz içinde gelişmiş ve oluşmuş olan fıkıh kavramını Batı kavramlarıyla izah etmeye çalışmamız, bu kavramın orijinal manasının değişmesine ve yanlış anlaşılmasına sebep olduğunu düşünüyorum. Çünkü fıkhın bir Müslüman için önemi ve değeri, asla bir Batı hukuk sisteminin taşıdığı önem ile kıyaslanamaz. Fıkıh, kişiye beşikten mezara kadar kendisini yaratan Allah’ın koymuş olduğu kurallar doğrultusunda yaşaması gerektiğini sürekli hatırlatmakta ve içinde yaşadığı geçici alemdeki imtihanını başarıyla tamamlaması için insana yol göstermektedir.

Bakış Açısı

Kur’an ı Kerim’ de en “hoş olmayan helal” olarak söylenmiştir Rabbimin müsaadesiyle bize verilen bu hakkı kullanacağız.

Ferhat İle Şirin’in Boşan Hikâyesi Doğuş gazetesi olarak, hedefteki, bitirilmeye çalışılan son kale olan aileyi son dört sayıdır işlemeye çalışıyoruz. “Çocuk, genç, yaşlı ve aile derken” bu sayıda da “boşanmaları” dosya konusu olarak belirledik. Biz “boşanmayın!” mesajı verecekken, Elif Hanım’ın makalesinin içerisinde geçen bir cümle, bizim mesajımızın farklı anlaşılacağı endişesini uyandırdı. Ama biz, ne dediğimizi, ne yaptığımızı biliyoruz. Okuyunca anlaşılacağız. İstifade edeceğinizi umuyoruz...

G atalım.

elin, günümüz Ferhatları ve Şirinlerinin evlilik hikâyelerine genel anlamda bir göz

İyi bir eğitim almış, işe yarar bir meslek sahibi olmuş Ferhat’ın âdeta ömrü okullarda geçmiş. Ders çalışıp iyi bir yerlere gelmekten başka gayesi olmamış. Diplomaları, sertifikaları evinin en güzel köşesine yerleştirmiş. Akıllı ve güzel Şirin’in de Ferhat’tan aşağı kalır bir yanı yokmuş. Amacı önce kendi ayakları üzerinde durabilmek, kimseye muhtaç olmadan yaşayabilmek için iyi bir meslek sahibi olmakmış. Bu sebepten ikisi de evliliği her zaman ikinci plana atmışlar. Hem zaten anlatılan onca kötü evlilik senaryolarından sonra evliliğe sıcak bakmak ne mümkün! Ailesinin ısrarları ve yaşının iyice ilerlemiş olması sebebiyle Ferhat evlenmeye karar vermiş. Fakat seçim yapmak o kadar zormuş ki. Kaç kişiyle görüştüyse bir türlü ısınamamış kalbi. Ya birinin eğitim seviyesi düşük, ya giyimini beğenmemiş, ya da aile olarak kültür farklılığı varmış. En sonunda bizim Şirin’i görmüş Facebook’ta. “Gerçekten şirin kızmış” diye düşünmüş. Hemen iletişime geçmek için mesaj atmış. Şirin de beğenmiş olacak ki; konuşmaya başlamışlar. Her gece Şirin’in resimlerine bakarak uyur ol-

muş Ferhat. İçindeki aşk öyle büyümüş ki, bir an önce hayallerini kurduğu yuvaya sahip olmak istermiş. Geceler boyu uzun uzun konuşup planlar kurarlarmış. En sonunda ailelerine açılmış bizim gözü âşık çiftimiz ve düğün tarihi belirlemişler. Evlenip, aynı eve girince gerçek anlamda birbirlerini tanımaya başlamışlar. Düğün öncesi yaşadıkları bir kaç sorunu Ferhat unutamamış, içini kanatan yara olarak hep kalmış sanki. Hem Şirin’in ailesi neden bu kadar zorluk çıkartmış ki! Evliliğin sünnet olduğunu bilmiyorlar mı? “Kolaylaştırın, zorlaştırmayın” denmiyor mu? Zor bela evlenip yuva kurulduktan sonra başlamış asıl büyük dertler! Çok sevdiği Şirin’i tanıyamaz olmuş. Başlamış çatışmalar. Bencillikle, “benim ailem senin ailen” kavgaları! Karakter uyuşmazlıkları, başına buyruk davranmalar, sözel şiddet! Birbirlerini incitip, kırıcı konuşmalar. Ve bardağı taşıran son damla Ferhat’ın evden çıkıp gitmesi. Güzel hayallerle kurulan yuva ve günümüzün Ferhat ve Şirin’inin hikâyesi hazin sonla bitti. Hani birbirlerini çok seviyorlardı. Evlenmeden önce gezip, dolaşıp, birbirlerine ait her türlü özeli öğrendiler. Evlendikten sonraya pek bir şey bırakmadılar ki. Sonra başladı tartışmalar. “Ben seni böyle bilmezdim” demeler. İslamiyet’e uygun yaşanma-

yan her şey de bir hayırsızlık vardır. Bu durumda akıbetin güzel olmasını beklemek beyhude! Evlilik yolculuğuna çıkanlar için özel kurslar verilmeli... Yapılan istatistiklerde eğitimli kişilerin boşanma oranı, ilkokul mezunlarına göre daha fazla. Üniversite bitirip, meslek sahibi olurken kişi sadece ilmini artırıyor. Asıl eğitim hayata hazırlık yönünde kişinin kendini eğitmesidir. Aile büyüklerine nasıl davranılır, anne babaya nasıl davranılır, eşe nasıl davranılır, kayınvalideye nasıl davranılır? İslam’ da karı-koca hakları nelerdir? Evlenecek gençlerin evlenmeden önce bunları araştırması şart. Bu konuyla ilgili Millî Görüş camiasının hazırlamış olduğu ‘KEY- Zevac’ kurslarının gençlerimiz için çok faydalı olacağını düşünüyorum. Gençlerimizi bu türlü kurslara yönlendirmemiz şart.

Hiç bir evlilik boşanmak için kurulmaz. Her zaman güzel niyetler vardır. Bazı ailelerin mehir parası olarak erkeğin gücünü aşacak para ve altın istemelerini, anlamış değilim. “Boşanırsa kızımın garantisi olsun.” İyi de sevgili amcam, teyzem sen en başta boşanmayı öne sürersen, bu gençlere gizliden gizliye mesaj vermiş olmaz mısın? Bu devirde evlilikleri yürütmek zor deniliyor. Bilinçli olmayan aileler evliliği kolaylaştırmak yerine zorlaştırıyorlar. Düğün öncesi istekler

Johan Cruyff ‘Sarı fare’ hayatını kaybetti Dünya futbolunun efsane isimlerinden Hollandalı futbolcu Johan Cruyff, yakalandığı akciğer kanserine yenildi. Futbolculuğu döneminde Ajax ve Barcelona’da sergilediği performansla yeşil sahaların efsane isimleri arasında yer alan 68 yaşındaki Cruyff’a, geçen yıl ekim ayında akciğer kanseri teşhisi konulmuştu. Futbolculuk kariyerinin ardından Barcelona’da teknik direktör olarak görev yaptığı 1991 yılında baypas ameliyatı geçiren ‘sarı fare’ lakaplı Cruyff, bu operasyonun ardından sigarayı bırakmış ve sigara karşıtı kampanyalara destek vermişti.

Uzun yıllar Ajax’ta farklı görevlerde bulunan Cruyff, geçtiğimiz kasım ayında yönetimle ters düştüğü gerekçesiyle Amsterdam ekibindeki danışmanlık görevinden ayrılmıştı. Cruyff, hangi takımda oynadıysa şampiyon yaptı. Şampiyon yapamadığı tek takım, Hollanda millî takımıydı. Kayınpederi Cor Coster O’nu Feyenoord’a satmıştı. Feyenoord çok kötü durumdaydı. Ama Cruyff aynı yıl feyenoord’u da şampiyon yaptı.


dosya 05 dossier

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 213 - Nisan/April 2016

Kalemdâr

boşanma konusu. Bazen şartlar gerçekten boşanmayı gerektirdiğinde, tabi ki Ama bu o kadar kolay olmamalı...

Mehmet Şükrü Oflaz

Sessizlik öncesi fırtına

ma

Peygamber Efendimiz buyuruyor:

“Allah Teala katında, yutulan öfke kadar makbul bir yudum yoktur. Öfke yudumunu yutanın kalbini Allah Teala imanla doldurur.’ ‘Öfke, şeytandandır; şeytan ateşten. O hâlde öfkelendiğiniz de abdest alınız.’

âdeta uzun uzun listeler hâlinde erkek tarafına veriliyor. Gösterişli salonlar, gösterişli evler, kıyafetler. Büyük borçlar altına girip evlenen çiftler maddî sıkıntıyla birbirlerine sataşıp duruyorlar sonrasında. Düğün öncesi manevî yıpranmışlık ve yorgunluk evliliğe yansıyor. Aileler evlendikten sonra da gençleri rahat bırakmıyor. Aile içine karışmalar, yönlendirmeler bir noktada gençleri çıkmaza sokuyor. Günümüz Şirin’lerinin eşlerine minneti olmuyor. “Ne de olsa mesleğim elimde, param da var. Gideceksen git. Ayrılacaksak ayrılalım. Ömür boyu seni çekecek değilim ya” diye düşünüyorlar. Çok kolay vazgeçebiliyorlar. Bu sebepten boşanmalar ciddi anlamda çoğaldı. Çünkü vefa duygusu yok, aşklar eski zamanlardaki gibi derin değil. Eskinin Ferhat’ı Şirin’ine, ulaşmak için dağları delmişti. Şimdi Ferhat’ın bir mesaj atması yetti. Her şeye daha kolay ulaşılır oldu. Tüketim çağındayız. Evlilikler de kolay tüketilir hâle geldi. Sabır yok, tahammül yok, saygı yok. Günümüz insanının en belirgin özellikleri. Son araştırmalara göre yaşı ilerleyen bayanlar, sırf evlenmek için evleniyorlar. “Anlaşamazsam ne de olsa boşanırım” diye düşünüyorlar. Bu derece basite indirgenen boşanma konusu en büyük yaramız

oldu. Çünkü aile kurumuna vurulan her darbe hem toplum olarak hem de İslam’ı yaşama olarak bizi çöküntüye uğratır. “Evlenen kişiler, dininin yarısını tamamlamış olurlar.” denildiğine göre boşanmaların neden dinimizce hoş karşılanmadığını anlayabiliriz. Kur’an-ı Kerim’ de en “hoş olmayan helal” olarak söylenmiştir boşanma konusu. Bazen şartlar gerçekten boşanmayı gerektirdiğinde, tabi ki Rabbimin müsaadesiyle bize verilen bu hakkı kullanacağız. Ama bu o kadar kolay olmamalı. Boşanmadan önce çözümlere gidilmeli, bir kaç hocaya danışılmalı, fikirleri alınmalı. Boşanmadan sonra kişiler ciddi anlamda depresyona girebiliyorlar. Ve geride kalan çocuklar anne babanın ayrı olması sebebiyle ciddi anlamda psikolojik zarar görebiliyorlar. Aynı evde kalıp, her gün kavga görmelerindense bu onlar için daha hayırlıdır, diye düşünenleriniz de vardır. Bana göre çocuğu olanlar boşanmayı iki kat fazla düşünmeliler. Yuvaların selameti için duayı dilimizden eksik etmemeliyiz. İmtihan dünyası! Ya eşinle, ya çocuğunla, ya anne babanla.. Bize düşen ‘Hayrın da şerrin de Allah’tan olduğunu bilip, sabretmek.’ Niyetlerimizi güzel tutalım. ÖFKE KONTROLÜ ŞART! Çiftlerin birbirini yıpratıp, boşan-

maya kadar götürecek nedenlerden biri de öfke kontrolü yapamamalarıdır. Toplum içinde sinirlenip agresif tavırlarla hem kendini hem eşini küçük düşüren kişiler görüyoruz. Kalpler kırılıyor, geri dönüşü olmayan yollara girilebiliyor. Kızmak, öfkelenmek insanoğlunun fıtratında olan bir özellik olsa da onu kontrol edebilmek, az da olsa yola getirebilmek bizim gücümüz mahiyetindedir Allah’ın izniyle. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; “Allah Teala katında yutulan öfke kadar makbul bir yudum yoktur. Öfke yudumunu yutanın kalbini Allah Teala imanla doldurur. Öfke, şeytandandır; şeytan ateşten. O hâlde öfkelendiğinizde abdest alınız.” Öfkeyle kalkan zararla oturur. Çiftlerin en çok dikkat edeceği konulardan biri de bu olmalı. Öfke anında söylenen sözler maazallah kişileri boşanmaya kadar götürebilir. İslam’da boşanma ağızdan çıkan sözlerle gerçekleşmiyor mu? Üç defa ‘Boş ol, boş ol, boş ol’ denildiğinde boşanma gerçekleşiyor. ‘Annenin evine git’ denildiğinde nikâh sıkıntıya giriyor. O hâlde ağızdan çıkanlara çok dikkat edilmeli. Kızgınlıkla söylenen sözlerin geri dönüşü olmayabilir. Elif Bayraktar (Muştular)

«

Gizli belgeleri yayınlayan gazeteci tutuklandı … “Bosna Kasabı” olarak bilinen eski Sırp lider Radovan Karadzic’in duruşması öncesinde gözaltına alınan Fransız gazeteci ve mahkemenin eski sözcüsü Florece Hartmann’ın 7 gün tutuklu kalacağı bildirildi. Hollanda’dan basın özgürlüğüne darbe ICTY’den yapılan açıklamaya göre Hartmann, 2007 ve 2008 yıllarında bir kitabı ve makalesinde mahkemeye ait gizli belgeleri kullandığı gerekçesiyle o dönem 7 bin avro para cezasına çarptırıldı. Söz konusu meblağı ödemediği için cezası 7 gün hapse dönüştürülen Hartmann, 2011 yılında hakkında çıkarılan yakalama emri gereği önceki gün mahkeme önünde

tutuklandı. Hartmann’ın Slobodan Milosevic davasına ilişkin gizli belgeleri yayımlayarak mahkemeyi tahkir ettiği ileri sürülüyor Bosna Savaşı sırasında farklı bölgelerde gazetecilik yapan Hartmann, 2000-2006 döneminde ICTY’de sözcülük görevinde bulunmuştu.Bosnalı kurban yakınlarının gözaltına alınmaması için büyük çaba harcadığı Hartmann, Fransız makamları tarafından da daha önce mahkemenin isteğine karşın iade edilmemişti.

oflaz-aliya@hotmail.com

“Fırtına Kemâl” lâkablı Ali Kemâl’in Fenerbahçe’ye transfer olacağı haberleri şehirde duyulunca, bir nene hatun Ali Kemâl’in yolunu kesip “Uşağum, ne kadar para verirseler biz aramızda toplayalım, gel sen gitme’’ demiş. Ama ayrılmak zorunda kalmış Ali Kemâl. Bir seyir var inişli çıkışlı. İnsanların, kendilerini bile isteye gerileten, önemsemeyen, hakkını vermeyen insanlara ve sisteme karşı bir isyanı olarak taraf olmayı seçmişlerdir. Bunu en kolay ve etkili olarak futbol üzerinden göstermeye çalışmışlardır. İhtiyar bir kadının bir futbolcuya yukarıdaki teklifi yapması bu isyanın bir ifadesidir. Elbette ki futbolun ortaya çıkışı ve serencamı hakkında olumlu şeyler söylenmemektedir. Toplumları uyuşturmak ve yönlendirmek için icad edilmiş bir araç olarak değerlendirilir hep. Şehir takımları, daha doğrusu Anadolu takımları ve özellikle Trabzonspor daha çok isyanı ifade ediyor. Futbolu, muhitten merkeze ulaşamayan ahalinin kendini ifade aracı olarak, yerel ve özgün tavrını göstermek için kullanmıştır ahali. Trabzonspor’un sözü açıldığında hep eski kadroların efsane şeklinde anılması zannedersem işin artık spor olmaktan, ifade aracı olmaktan uzaklaşmasıyla alakalıdır. Borsaya açıldığı tarih olan Temmuz 2007 bir “milad” olmuştur. Zira artık, şehrin çocuklarının kendilerini gösterecekleri alan kapatılmış, takımın borsadaki değerini artırmak için yıldız futbolcular ve teknik adamlar transfer eden bir şirket havasına bürünmüştür. Tabi büyük bir kapital ağın işleyişi sırasında ifadeden ve nezaketten bahsetmek, hele şehrin ruhundan bahsetmek artık mümkün değildir. Sandıklarında Trabzonspor bayrakları saklayan hatun taraftarların olduğu ve canlı bir iletişimin cari olduğu zamanlardan, kapital ağa mahkûm olunan bu zamana gelinmesi dikkate değerdir ............................................ Bizim bu ülkede kendimizi ifade ederken kullandığımız dilin ve tavrın kendi tercihimiz olup olmadığı hakkında bir fikre sahip

olmalıyız. İcbar edildiğimiz bir yön var. İnsanların kendilerini başkalarının varlıklarına göre öne veya geriye almaları, her an kaçacak gibi bir hayatı gözetmeleri, kendi olamamanın tezahürüdür. İnsanların ünsiyeti göklerle ne kadar sağlamsa o kadar insan olacaklarına dair söylenen sözler politikanın ve ekonominin hükmü yanında bir değer ifade etmiyor. Amigoların taraftarlarını coşturmak için yaptıkları, hemen hemen her alanda caridir. Huzurevi açan bizler bunun bizim imanımızın seviyesinin göstergesi olduğunu unutarak yol almaya, ilerlemeye çalışıyoruz. Nereye kadar ilerleyeceğiz, yolun sonunun nereye çıkacağını şahıs ve kurumlar olarak el birliğiyle gözden ırak tutmaya çalışıyoruz. Sorunlarımızın çözümleri hakkında söz eden bizler acaba Türkiye’yi dünyadaki ülkelerden bir ülke olarak mı, yoksa bizi biz eden ve bize yol açan, varlık kazandıran bir ülke olarak mı görüyoruz? Genç, aile, kadın, çocuk, ihtiyar, nikâh, modernizm vs. konularını dosya konusu yapan ve bunun üzerinde kalem oynatanlar, yazdıklarıyla hangi değirmene su taşıyorlar? Tarihimiz dediğimiz zaman hangi tarihi anlıyoruz? Şuna karar vermeliyiz. Türkiye’yi ve tarihin bize yüklediği kimliği/ tavrı kabul edip etmeyeceğimize karar vermeliyiz. Bu karardan sonra, yola çıkmalıyız. Türkiye’nin şiir üzerinden yürüdüğünü bize kimlik verdiğini akıldan çıkarmadan varsa sorunlarımız cevaplar aramalıyız. Mızraklı İlmihâli, Mevlîdi, zamanı geçmiş konular olarak görenler, “ayrık otları” olarak kaybolup gideceklerdir. Yunus Emre’yi, Mevlânâ’yı hutbelerinde halka ulaştırmayanlar ve küçük görenler varlıklarını kaybedeceklerdir. Evinin üstüne kat çıkan sahabeyle konuşmayan ve selamını almayan Efendimizin (sallallhu aleyhi ve sellem) bu tavrını anlamadan gideceğimiz yer neresi olabilir? Kendimize bir bakalım ne göreceğiz…

Aile bütünlüğünün korunması için çalışmalar sürüyor

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Aile Bütünlüğünün Korunması Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, Ayşe Keşir, başkanlığında, AK Parti Burdur Milletvekili Bayram Özçelik, Ordu Milletvekili Ergün Taşçı ile CHP Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyet, temaslarda bulunmak üzere Hollanda’ya ziyarette bulundular. Rotterdam Kocatepe Camii’nde halkla buluşan heyet, Zuid’te hizmet veren Türk esnaflarını ziyeret ederek, bilgi aldılar.


04 spotlar 06 spotlight

Fotoğraflarla dünya gündemi...

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 213 - Nisan/April 2016

Saygıdeğer okurularımız, bu sayfada yayımlanmasını istediğiniz, hem kendi fotoğraflarınızı, hem de ilginç bulduğunuz foroğrafları yorumlarınızla birlikte paylaşabilirsiniz... Bekliyoruz...


panorama 07 uitzicht

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 213 - Nisan/April 2016

Gündem

Özcan Mert- Gökhan Yıldız

“Ortadoğu’da ki olaylar bahane edilerek Avrupa’da ki Müslümanlara bedel ödetilmektedir”

Muhsin Yazıcıoğlu dualarla anıldı Amsterdam SKY Palace Konferans ve Kongre Merkezinde düzenlenen anma programına BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ve katılımcılar, Muhsin Yazıcıoğlu’nu dualar ile andılar.

A

vrupa Türk Birliği’ne (ATB) bağlı Amsterdam Nizam-ı Âlem Teşkilatı tarafından düzenlenen anma programına BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Avrupa Türk Birliği Genel Başkanı Erol Yazıcıoğlu, STK temsilcileri ve vatandaşlardan oluşan çok sayıda kişi katıldı. Kur’an-ı Kerim ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlanan programda sinevizyon eşliğinde merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun konuşmalarından, cenaze töreninden ve fotoğraflarından oluşan bir sunum yapıldı. Şehitler haftası münasebetiyle Çanakkale Savaşı’nda şehit düşenler de anıldı. Açılış ve şiirleri ile Aydın Çelik’in yaptığı Muhsin Yazıcıoğlu’nu anma programında, Amsterdam Nizam-ı Alem Süleymaniye Camii Başkanı Mustafa Uslu bir konuşma

yaptı. Uslu, “Muhsin Başkan her zaman ‘Milletin desteği ve sevgisi siyasetçinin aynasıdır’ diyordu. Gerçekten de onun hakka vuslat töreninde Türk milletinin muhabbetinin şahidiyiz. Millet olarak onu çok sevdik. Çünkü Anadolu insanı onu kendisinden biri olarak görüyordu. Bizden biriydi.” dedi. Programda konuşan Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Desteci, “Merhum Başkanımız, Türk siyasetinin yetiştirdiği değerli şahsiyetlerden birisi idi. Muhsin Başkan davasını hiçbir zaman kendisine hizmet ettirmemiş, her zaman davasının eri olmuştur. O hep idealleri uğruna yaşamıştır. Öncelikle Türkiye’nin millî bütünlüğünün korunmasını ve güçlü bir ülke olarak uluslararası ilişkilerde belirleyici bir konuma

gelmesini istiyordu. Bunun için kardeşlik duygularının geliştirilmesine önem veriyordu. ‘İslam’ın tevhid ilkesi etrafında insan haklarından taviz vermeden, birlik ve kardeşliğimizi korumalı, emperyalistlerin Türkiye’yi bölme, parçalama politikalarına alet olmamalıyız.’ diyordu. Kurucu Genel Başkanımızın hayatını kaybettiği helikopter kazasının, aydınlanıncaya kadar takipçisi olmaya devam edeceğiz.” şeklinde konuştu. Konuşmaların ardından Avrupa Türk Birliği’ne (ATB) bağlı Amsterdam Nizam-ı Âlem Teşkilatı tarafından SKY Palace Konferans ve Kongre Merkezinde katılımcılar verilen ikramın ve duanın ardından program sona erdi. Doğuş Haber Merkezi

«

Türkiye’de emekli olacaklara önemli uyarı! Yurtdışı borçlanma talebiyle emekli olmak isteyen gurbetçilerden gelen şikâyetler de artış yaşanıyor. Gurbetçileri uyaran Rotterdam Başkonsolosluğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ataşeliği yayınladığı duyuruda, emekli olacak vatandaşların mağdur edildiğine dikkat çekti.

K

onuyla ilgili açıklama yapan Rotterdam Başkonsolosluğu Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Ataşeliğinin açıklamasında, son dönemde yurtdışı borçlanma konusunda ciddi bilgi kirliliğinin yaşandığına dikkat çekilerek, emekli olacak Avrupalı Türklerin gereksiz telaşa sokulduğuna vurgu yapıldı.

meti verdiklerini iddia eden kişiler/ gruplar bu bilgi kirliliğine sebebiyet vermekte, yakın zamanda 3201 sayılı kanunun yürürlükten kalkacağı iddiasıyla vatandaşlarımızı başvuru konusunda telaşa sürüklemekte ve hizmet belgesi içeriği konularında yersiz taleplere yönlendirmektedir.

Açıklamada yurtdışı emeklilik ile ilgili 3201 sayılı kanunun yürürlükten kalkacağı yönündeki bilginin asılsız olduğunu belirtildi. Emekli olmak isteyen vatandaşlara, başkonsolosluklara başvurmaları ve gerekli bilgileri almaları tavsiye ediliyor.

Yine aynı kişi/gruplar borçlanma ve aylık tahsis işlemlerini hızlandırma ve hatta ödenmesi gereken toplu prim tutarını düşürme vaatleriyle vatandaşlarımızı mağdur etmektedirler. Vatandaşlarımızın hizmet borçlanması ve emeklilik işlemleri için aracı kişi ve kuruluşlara ihtiyaçları yoktur.

“Vatandaşlarımız mağdur edilmektedir” Türkiye’den emeklilik konusunda bilgi kirliliğini gidermek için vatandaşların uyarıldığı duyuruda şu bilgiler yer aldı: ‘Danışmanlık hiz-

Türkiye’den emeklilik, ekonomik ve sosyal sonuçları hakkında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Müşavirliği ve Ataşeliklerinden bilgi alınmalıdır.’. Emeklilik konusu başvuru sahibinin durumuna göre farklılık gösteriyor.

Hizmet borçlanması yapmak isteyen bütün vatandaşların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Müşavirliği veya Ataşeliklerinden alacakları “hizmet belgesi” ile şahsen veya posta ile başvurabileceklerini belirten yetkililer, Türkiye’den emeklilik konusu başvuru sahiplerinin bireysel durumlarına (çalışma durumu, sigortalılık, maluliyet vb.) göre farklılık gösterdiğine dikkat çekiyor.

“Yaşlılarımızın göz şikâyetleri çok büyük” “Gözlerinize bir de biz bakalım” Rotterdam’ın merkezinde Nieuwe Binneweg Caddesi 300 numarada, geçen yılın sonunda sessiz sedası hizmete açılan de Optiek adlı gözlük dükkânını ziyaret ediyoruz sık sık. Kahvesi midir, Özcan ve Gökhan Beylerin candan karşılamaları, güler yüzleri, tatlı sohbetleri midir bilinmez… Geçenlerde yine uğradım ve uzun bir sohbetimiz oldu. Dünyaya bakış açılarını gösteren sohbetleriyle onları yakından tanıma fırsatım oldu. Hollanda’da yaşayan insanlarımızın daha iyi bir geleceğe sahip olmaları için yönlerini buraya çevirmeleri gerektiğini ve eğitime daha çok yatırım yapılmasının elzem olduğunun altını çiziyorlar. İşletmeciliği Gökhan Yıldız ve Özcan Mert tarafından yapılan gözlükçüye girdiğinizde sizi rahatlatan bir havayla karşılaşıyorsunuz. Ortam, dükkânın dizaynı, tasarımı, diğer gözlükçülerde göremediğiniz kadar zengin ürün çeşidi, göz rahatsızlıklarını ölçen aletedevatlarına bolluğu ve özellikle Özcan ve Gökhan’ın müşteriyle olan yakın, sıcak ve güler yüzlü tavırları bu işte iddialı olduklarını ortaya koyuyor. Türk insanının gözlükçüye gitme noktasında bir korkusu olduğuna dikkat çeken ortaklar, “insanımız bu dükkâna atım attıkları anda bütün korkularını yeneceklerdir” iddiasında bulunuyorlar. Türkiye’de alınan gözlüklerin hem kalite hem göze uyum noktasında sıkıntı oluşturduğuna vurgu yapan Gökhan Yıldız, bu işin eğitimini almış ve bu alanda 20 yıllık tecrübesi olan biri. Göz tansiyonlarının ve ihmal edilen göz rahatsızlıklarının, bozukluklarının ileride ciddi olumsuz sonuçlar doğuracağını ifade eden ortaklar, zamanında müdahalenin önemli

olduğunu ve bu yüzden kendi dillerinde hizmeti ayaklarına kadar getirdiklerinin altını çiziyorlar. Her türlü sigorta şirketiyle çalıştıklarını belirten Özcan Mert, insanlarımızın hakları olmasına rağmen bu hakkı yeterince kullanamadıklarına dikkat çekiyor ve sigortalarının sağladığı bu imkânın mutlaka kullanılması gerektiğine işaret ediyor. Özcan Mert bir hatırasını paylaşıyor: “Türkiye’den gözlük almasına rağmen uzun süre gözlerindeki görme yetisinin gittikçe kaybolduğunu söyleyen yaşlı bir kadın geldi. Teyzemizin gözlerini ölçtük, verilen gözlüğün uygun olmadığını gördük ve yeni bir gözlük verdik. Teyzemiz ‘bana gözlerimi bağışladınız’ diye dualarla dükkândan ayrıldı. Yaşlılarımız bu konuda çok sıkıntılılar. Hiç çekinmeden buyursun gelsinler, bir kahve içimi onların sorunlarını çözmeye hazırız. Müşterilerimiz verdiğimiz hizmetten o kadar memnunlar ki, gözlüklerini aldıktan sonra bizleri çiçeklerle ziyaret edenler var.” Gözlerinden rahatsız olan bir müşterisinin sıkıntısını ve şikâyetini giderdiğini ifade eden Gökhan Yıldız, “ne ev doktoruna ne de bir başka gözlükçüye derdini anlatamayan bu insanımız, burada bir yandan kahvesini yudumlarken, bir yandan kontrolleri yapıldı ve kendi lisanı ile konuşan birinden, gözlerinde tansiyon sorunu olduğunu duydu. Sorunu olduğunu duymasına rağmen vatandaşımız sevindi. Çünkü yıllardır bir teşhis konuşamamış” diyerek, verdikleri hizmeti özetledi. Gözlerin ihmale gelmemesi gerektiğine vurgu yapan Özcan Mert, bu konuda yapılan erken teşhisin öneminin büyük olduğunu ve gözleri kurtardığını ifade etti. Mert, “İnsanlarımı korkmadan, çekinmeden dükkânımıza uğramalarını, gözlerini korumalarını bekliyoruz” diyerek göz rahatsızlığı olan olmayan herkesi de Optiek’e davet etti.


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 213 - Nisan/April 2016

04 haber 08 nieuws

Gündem

Recep Alakuş: “Onlara Yardım Etmek Bizim Kardeşlik Görevimizdir”

TİLBURG, SURİYELİLERE KUCAK AÇTI

NIF’e bağlı Tilburg MGT Millî Görüş Teşkilatı geçtiğimiz hafta Suriyeli kardeşlerini ziyaret ederek, hâl hatırlarını sordu, sıcak yemek ikramında bulundu.

T

ilburg’da toplan, üç ayrı kampta 800 Suriyeli mülteci barınmakta. MGT Tilburg Milli Görüş teşkilatları yaklaşık 400 kişinin barındığı büyük kampa ulaşarak orada yaşayan genç yaşlı, bay bayan mültecilere sıcak yemek ikram etti. Cemiyet başkanı Recep Alakuş Suriyelilerin bulundukları kamplarda kendilerinin sıcak yemek yapma imkânına sahip olmadıklarını belirterek verilen sıcak yemeğin büyük bir memnuniyet yarattığını söylüyor. Alakuş sadece yemekle

yetinmediklerini soğuk havalarda üşümesinler diye 5 ila 15 yaş arası çocuklar için giysi de verdiklerini belirtiyor. Suriyeli kardeşlerin yemek ve giyecekten öte de sıkıntılarının olduğunu tespit ettiklerini söyleyen Alakuş, ibadet ortamı ve Kur’an-ı Kerim ihtiyaçlarının olduğunu bu konuda da bir çalışma yapacaklarını ifade etti. Artık onları Yalnız bırakamayız Alakuş “artık onları yalnız bırakmak olmaz diyor.” Önümüzdeki ramazanda onlar için üç kez iftar programı planladıklarını duyuruyor.

Ve bu iftar programlarını, hayırseverlerin desteği oldukça daha da çoğaltabileceklerini ekliyor sözlerine. Ama ramazandan önce yine bir sıcak yemek ikrâmı yapmayı da kararlaştırmışlar. Bu tür çalışmaların bir kardeşlik görevi olduğunu belirten Alşakuş, Millî örüş Teşkilatlarının oldum olası zaten hep mağdur ve mazlumların yanında olduğunu, bunu dünyanın dört bir köşesinde kumanya gibi, kurban gibi, çeşitli kampanyalarla yapmaya devam ettiğinin altını da kalın çizgilerle çiziyor. Haber Merkezi

Gündem

CHP eski milletvekili Onur Öymen:

“Küresel bir komplo ile karşı karşıyayız”

Hollanda Türkleri Konseyi (HTK) tarafından Rotterdam’da düzenlenen “Dünden bugüne Türkiye’nin Ortadoğu denkleminde güvenlik ve dış politikası” konulu toplantı ilgiyle izlendi.İstiklal Marşı ve şehitler için bir dakika saygı duruşu yapıldı. Moderatörlüğünü HTK Başkanı Sefa Yürükel yaptı. HTK Başkanı Sefa Yürükel, HTK’nin, bir buçuk yıldır faaliyette olan bir kitle hareketi olduğuna dikkat çekti. Yürükel “Bu güne kadar yaptığımız faaliyetlerde gerek Türkiye gerek Hollanda ve gerekse uluslararası olaylara olan duyarlılığında kararlı ve korkusuz ve berrak bir varlık göstermiş ve ispatlamıştır. Her konuda Türklük ve Hollandalılık bilinci ile hareket etti.” dedi. Toplantıya alanında uzman olan Dışişleri Bakanlığı Eski Müsteşarı ve CHP eski milletvekili Onur Öymen ve Türk Deniz Kuvvetleri Eski Donanma Komutanı Nusret Güner de

konuşmacı olarak katıldı. Dışişleri Bakanlığı Eski Müsteşarı ve CHP eski milletvekili Onur Öymen, Avrupa’da yaşayan Türklerin Türkiye için bir gurur kaynağı olduğunu söyledi. Öymen “Her ne kadar batı basınında onlar ile sorunlar ön plana çıkarılıyorsa da, bence işin olumlu tarafına bakmak lazım. Bu kadar büyük bir kitle Avrupa ve Türkiye’ye de büyük katkılarda bulunmuşlardır. Bunların katkılarını ön plana çıkarmak lazım. Ve Avrupa’da ki vatandaşlarımızı, Türkiye ile yaşadıkları ülkeler arasında bir köprü gibi görmek lazım. Eğer olumlu açıdan bakacak olursanız bu olumlu katkıları çok net bir şekilde görebilirsiniz. Kendi ülkeleri sorunları için, mazeret arayanların bizim vatandaşlarımızı bir sorun kaynağı gibi ortaya çıkarmaları ve ileri sürmelerine de müsaade etmemek lazım. Onlara fazla itibar etmemek lazım.” dedi.

29. 22-05-2016 PAZAR SAAT 10:00 YER: HİLALSPOR TESİSLERİ

29.

HİLALSPOR EINDHOVEN SAHA FUTBOL TURNUVASI KNVB amatör Liginde kulüp bazında 4 büyük ve 5 genç takımla mücadele eden Hilalspor Eindhoven, geleneksel olarak düzenlediği saha futbol turnuvasının bu yıl 29’uncusunu organize edecektir. 22 Mayıs 2016 Pazar günü gerçekleştirilecek olan turnuvaya, Hollanda’nın yanı sıra Belçika ve Almanya’dan da takımlar katılacaktır. 4 gurupta 24 takım mücadele edecektir. Turnuva isim sponsorluğu veya diğer sponsorluklar için reklam vermek isteyen firmalar ve turnuvaya katılmak isteyen takımlar aşağıdaki numaralardan bilgi edinebilirler. Mesut Yücesan: 06 34 56 67 52 - Erdal Uygun: 06 33 47 22 22


gökkuşağı 09 regenboog

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 213 - Nisan/April 2016

Dosya

Sarikas Advocatuur Büro Sahibi ve avukatı Dilek Sarıkaş ile uzmanlık alanı ve hizmetleriyle alakalı hoş bir sohbet gerçekleştirdik. İstifade edeceğinizi ve keyifle okuyacağınızı umuyoruz.

“Müşterilerimizin hak ve çıkarları, Mağdur olmamaları bizim için önemlidir” info@sarıkas.nl www.sarıkas.nl

Dilek Sarıkaş’ı tanıyabilir miyiz? 1983 Rotterdam doğumluyum. Tahsilimi Rotterdam’da tamamladım. 2012 yılında Erasmus Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldum. 8 yıl Rotterdam’ın en büyük ev bürosunda hukukçu olarak mesleğimi icra etmeye çalıştım. 2014 yılında, Sarikas Advocatuur ofisimi kurdum. Bir hukukçu arkadaşımla birlikte bu ofiste hizmet veriyoruz. Evliyim. Sarıkaş Avukatlık Bürosu hakkında bilgi verir misiniz? 2014 yılında faaliyetlerine başlamış olan avukatlık ofisimiz, işimize duyduğumuz saygı, çalışmalarımızdaki titizlik, müvekkillerimize en iyi ve doğru hizmeti kısa sürede vererek, müvekkillerimizin sorunlarını çözüme kavuşturmak temel prensiplerimizdendir. Bu kısa süre içerisinde verilen akılcı, hassas, eşsiz ve kaliteli hizmetten dolayı müşteri sayısı artan ve 10 yıllık bir hukuk geçmişi bulunan son derece deneyimli, tecrübeli bir ekiple müşterilerimize hizmet etmeyi gaye edinen bir avukatlık bürosudur. Uzmanlık alanınız nedir? Uzmanlık alanlarımız Kira/ Mülkiyet, Tazminat, Iş ve Sosyal güvenlik (hastalık, emeklilik, WIA), Sözleşmeler (contract), Tahsil ve İcra, Ticaret ve idare hukuku. Nedir Kira/Mülkiyet hukuku? Kira Hukuku’na ilişkin her türlü konuda ev, işyeri sahipleri ve kiracılara hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti verilmektedir. Örneğin kiracısınız; evinizde veya işyerinizde hasarınız var, bu gibi durumlarda biz kiracıları koruma

Neden avukatlık mesleğini seçtiniz? Ev bürosunda çalışırken pek çok olaya şahit oldum. Bazen karşı tarafın haklılığını gördüm. Hukuk çok güzel bir dal. İnsana hizmet etmek, onların sorunlarını dinlemek, problemlerini çözmek, açıkçası beni bu yola girmemi sağladı. Kendi işimi kurmak istiyordum. Ama esas amaç, insanlarımıza hizmet etmek, haklarını teslim etmek, mağdur duruma düşmelerini önlemektir. İleriki hedefleriniz nelerdir? Hizmet alanımızı genişletmek ve vatandaşlarımıza yukarıda belirttiğim konularla ilgili daha çok bilgi sahibi olmalarını sağlamak.

Dilek Sarıkaş (Avukat) adına mahkeme davaları açıyoruz. Biz kiracı ve ev sahibi arasındaki sorunların, anlaşmaların, kontratların çözümünü sağlıyoruz. Yani mağdur olan tarafın haklarını takip etmek ve almak bizim işimiz ve görevimiz. Genellikle apartman sorunları yaşanıyor. VvE denilen apartman sahipleri ve orada kalanların hakları için de pek çok davamız yürütülmekte. İşletmelerden bahsettiniz, neler yapılıyor o alanda? Kontratların hazırlanması, mekânın yapacağı işe uygun olup olmadığı ve mekânın içindeki hasarların yapılması gibi çok geniş bir çerçevede de küçük ve büyük İşletmelerin hukukî hizmetlerini yürütüyoruz. Örneğin: Dükkân sahibi yıllardır kiracı ve dükkânında kendisinin belirlediği ürünleri satmak istiyor buna karşı mülk sahibi itiraz ediyor, satma ruhsatınız yok diye. Dükkân

sahibi onca yıldan sonra dükkanını kapatmak durumunda kalabiliyor. İşletmeciler böyle durumlarda kontrat yapmadan önce danışmalarını tavsiye ederim. Bu noktalarda dikkat edilmeli, hassasiyet gösterilmelidir.. İş hukuku alanında neler yapıyorsunuz? Hem işçi hem de işveren arasında yaşanan sorunların çözümü için, mağdur olanın hakkını almak. Bu alanda da açtığımız pek çok davamız oluyor. Haksız yere işten çıkarılmalar, işi aksatmalar gibi… Sosyal güvenlik alanında da mesela, emeklilik, hastalık, WIA gibi davalar alıyorsunuz… Hangi durumlarda size başvurmalılar? Evet. O alanda da hayli bir birikimimiz var. Maalesef son zamanlarda hastalık ve WIA sorunları çoğaldı.

Bu alanda da hukuk danışmanlığı hizmetini yürütmekteyiz. Ne tür olaylara şahit oldunuz? Maalesef insanlarımızın pek çoğu haklarını bilmiyorlar. İnsanlarımız resmî yerlerden gelen evrakları kendileri anlayamıyorsa, danışmalarını tavsiye ediyorum. İtiraz süresi veriliyor, ama vatandaşımız o süreyi bitirdikten sonra avukat yardımı arıyorlar. İşler çıkılmaz hâle geliyor. İnsanlarımızın böyle mağdur hale gelmesi bizi üzüyor açıkçası. Sizi ilgilendiren herhangi bir yerden gelen mektuba anında cevap verilmeli. Müşteri profiliniz nasıl? Çok geniş bir müşteri profilimiz var. Müşterilerimiz rahatça gelip sorununu anlatabiliyor. Hollanda’nın her yanından gelenler var. Bu da bizlere duyulan güveni gösteriyor, bundan da çok memnunuz.

Yasal konularda yardım mı gerekiyor? Bize başvurun.

Kira/Gayrimenkul/VvE Tazminat İş Sözleşmeler Ticaret Tahsil ve icra İdare Sosyal güvenlik hukuku (Hastalık, emeklilik, WIA)

Her ayın ilk cuma günü saat 17:00 - 19:00 arası ücretsiz danışma günleri düzenliyoruz. Sizi de bekleriz.

Hooidrift 108 3023 KV Rotterdam 06-43 03 92 22 www.sarikas.nl info@sarikas.nl

Müşteri alırken nelere dikkat ediyorsunuz? Müşteriyi dinliyorum, gerçekten haklı ve mağdur olduğuna inanırsam davasını alıyor ve sonuna kadar savunuyorum. Bunu yapmazsak hukuk çöker. Kimsenin bu manada hukuktan bir beklentisi kalmaz. Müşterilerim, bana açıkça bütün sorunlarını açıklayabilmeli ki, benim onların haklarını savunmam için bana yol açılsın. Ücretsiz danışma saatleri düzenliyorsunuz? Evet. Her ayın ilk cuma günü saat 17:00 - 19:00 arasında ücretsiz danışma günleri düzenliyoruz. Son olarak neler söylemek ister siniz? İnsanlarımızın mağdur olmamaları için daha dikkatli olmalarını tavsiye ediyorum. Biz bu amaçla hizmet yürütüyoruz. Avukat yardımının kaçınılmaz olduğu durumlar her zaman vardır. Danışmanlıktan doğan masraflardan sizlere bahsedeceğim. Danışmanlık masrafların her zaman vatandaşın kendisi tarafından ödenmesi gerekmektedir diye bir kaidenin olmadığını ısrar ile vurgulamak isterim. Hollanda devleti 23 Aralık 1993 tarihinde Hukuk Danışmanlığı Kanunu’nu çıkartmıştır. (Wet op de Rechtsbijstand). Bu durumda kriterlere uyan vatandaşlar için avukata başvurmakla oluşacak masrafların çoğunu devlet karşılıyor! Ayrı zamanda sigortanız var ise (rechtbijstandsverzekering) bazı durumlarda sigorta dışında kendi avukat seçme hakkiniz vardır. Yukarıda belirttiğimiz alanlarda sorunları olan vatandaşlarımızı bizimle irtibata geçmelerini öneriyoruz. Her türlü hukuksal desteği vermeye ve insanlarımızın haklarını savunmaya hazırız. Söyleşi : Taha Yalçın


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 213 - Nisan/April 2016

04 haber 10 nieuws

Fotoğraflarla Hollanda gündemi...

Çanakkale ve Şehitler Günü anma etkinliği

20 Mart 2016 günü HDV Deventer Merkez Camii toplantı salonunda düzenlenen Çanakkale Zaferi ve Şehitler Günü anma etkinliği ne yoğun bir katılım oldu. Programda, Deventer Başkonsolosu Zafer Ateş de bir konuşma yaptı. Ateş konuşmasında, Çanakkale ruhunun gençliğe verilmesi gerektiğini söyledi.

Simit Sarayı, Donner Kitabevini tatlandırdı

NUNU adlı tarım sektöründeki çalışmalarından sonra Simit Sarayı’nın Rotterdam ve Amsterdam şubelerini de işleten Mustafa Duyar, aynı zamanda HOKAF Başkanlığını da yürütmekte. Donner Kitabevi’nde düzenlenen etkinlikte misafirleri ürünleriyle karşılayan Duyar, Arif Yakışır ve İlhami Gülmüş ile, bu yıl içerisinde yapacakları faaliyetleri konuştular.

DENK, parti binasının açılışını yaptı

Parti kuruluş çalışmalarını tamamlayan ve her geçen gün üye sayısını artıran DENK Partisi, Rotterdam’da parti binasının resmî açılışını yoğun bir katılımla gerçekleştirdi. Sessiz yığınların sesi olmaya aday olan parti, bu özelliğini her gün daha öne çıkararak taoplumdan büyük kabul görüyor. Partinin milletvekilleri Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk, bu kabulden hayli memnunlar...

Birlik Gençlik’ten KIlınçlar’a ziyaret

Rotterdam-Zuid’te 1989 yılından beri hizmet veren Birlik Gençlik teşkliatı yönetimi, hem kendilerini tanıtmak hem çalışmalarını anlatmak hem de kendilerine verilen deste için işadamlarına şükranlarını sunmak için Kılınçlar Automaterialen sahibi Hüseyin Kılınç’ı ziyaret ettiler. Gençler, kendilerine yol azığı olması için daha çok Hüseyin Kılınç’tan onu ve tecrübelerini dinlediler.

Seminer bahane, buluşmak şahane...

Eski adı TÜMSİAD olan ve yeni adıyla Avrupa Girişimciler Birliği (EUBA), 2016 yılına da hızlı başladı. Türkiye’den pek çok heyeti ağırlayan EUBA, teşvikleri konu alan bir seminer düzenledi. EUBA yönetiminden Özgür Çetin, de OPTİEK gözlük mağazasından Özcan Mert, Gökhan Yıldız ve Gentle Incasso’dan Nuri Şekercan ve diğer katılımcılara dernek hakkında ayak üstü bilgi verdi.

Dosya

Hasene Yardım Kampanyalar Sorumlusu

“Sofralar Kumanyanızla Bereketlensin, Mazlumlar Sevinsin” Hasene Derneği bu sene 6’ncı kumanya kampanyasını düzenliyor. Her yıl artan kumanya bağışı ve ülke sayısı ile on binlerce ihtiyaç sahibinin sofrasına katkı sağlanıyor. Ramazan ayı öncesinde, mazlum ve mağdurların sofralarına katkı sağlayan kumanya kampanyasını, kampanyalar sorumlusu Ömer Benli ile konuştuk.

H

er yıl düzenlediğiniz kumanya kampanyasının amacından bahseder misiniz? 5 yıldır kumanya kampanyası düzenliyoruz. Bu sene gerçekleştireceğimiz altıncı kumanya kampanyası olacak. Kumanya kampanyası ile amaçladığımız şey, gerek Ramazan ayı içerisinde gerekse de Ramazan ayından sonra mazlum ve mağdurlara ulaşmak, onların yanında olduğumuzu hissettirmek ve gıda yardımında bulunmaktır. Ayrıca insanımızı üç aylar olarak ifade edilen manevi yoğunluğu yüksek olan bu aylarda paylaşmaya teşvik etmektir. Dünyanın farklı ülke ve bölgelerinde yaşayan mazlum ve mağdurlara, evlerinden ve yurtlarından çıkmak zorunda bırakılmış mültecilere ulaşarak onlara bu aylarda gıda yardımları ile destek çıkmaktır. Bu seneki sloganınız nedir? Bu sene kampanyamızın sloganını “Sofralar kumanyanızla bereketlensin, mazlumlar sevinsin” olarak belirledik. Kampanyamızda bereket kavramını ön plana çıkardık. Bereket kavramını, sahip olduğumuz nimeti ve bizlere bahşedilen rızkı Allah yolunda vermeden doğru anlayamayız. Bereket bolluk anlamına gelir. Lakin bu sadece niceliksel/ sayısal çokluk anlamında bir bolluk demek değildir. Nice çokça mal vardır ki, bereketi yoktur; nice az şey vardır ki, bereketi vardır. Bereket ancak Allah’tandır; nimet ve rızkın Allah’tan olduğu gibi. Şükrü olmayan nimet ve rızkın ise bereketi olmaz. Nimet ve rızkın şükrü ise ancak Allah yolunda harcayabilmekle eda edilebilir. Verilen rızık karşısında kanaat etmek; hamd ve teşekkür etmek gerekir. Kendisine verilen şeylerden infak etmek, rızkı verene teşekkürdür. Kur’an’da, takva sahiplerinin özelliklerinden birisi de kendilerine verilen rızıklardan infak ederler olarak belirtilir. Rızık Allah’tandır, zira O el-Rezzak’tır. O, rızkın kaynağıdır. Peygamber Efendimiz a.s. buyuruyor ki: “Adamın birisi, Allah Rasûlüne gelip kalbinin sıkışıp daraldığından şikayet edince Efendimiz şöyle buyurdu: Eğer kalbinin yumuşama-

sını istiyorsan fakiri doyur, yetimin başını okşa!” Her birimizin, yeryüzünde bir lokmaya ihtiyaç duyan kişilere karşı sorumlulukları var. Verilen nimetin, sahip olduğumuz rızkın şükrünü ancak paylaşmakla, Allah yolunda karşılıksız harcamakla ifa edebiliriz. Bu duygu ve düşünceler içerisinde ‘Sofralar kumanyanızla bereketlensin, mazlumlar sevinsin’ sloganı ile kumanya kampanyasını başlattık. Kumanya kampanyası neden önemli? İçerisinde yaşadığımız dünyanın ahvali hiç de iç açıcı değil. Dünyadaki gelir dengesizliği her geçen gün artıyor. Bu manada dünyaya hakim olan düzenin adilliğinden söz etmemiz mümkün değil. Uluslararası kurumların yaptığı araştırmalar bize bu tabloyu gösterir nitelikte: Dünyanın en zengin % 1’lik kısmının sahip olduğu mal varlığı, geriye kalanların toplam mal varlığına denk duruma gelmiş durumda. Bu dengesizlik ise yoksullukla mücadelede olumsuz bir etki yaratıyor. Ülkelerde yaşanan çatışmalar ve iç savaşlar açlığın oluşmasına sebep olan etkenlerin başını çekiyor. Dünyadaki tabloyu aktüel olarak yansıtacak olursak şu şekilde: Dünyada 52 ülkenin insanları ‘ciddi ve endişe verici’ açlıkla karşı karşıya. Dünyada 795 milyon kişi yetersiz besleniyor. Her yıl 3.1 milyon çocuk beş yaşını tamamlayamadan yetersiz beslenme sebebiyle hayata gözlerini kapıyor. Açlık konusunda en kötü durumdaki ülke olan 4.6 milyon nüfusluk Orta Afrika Cumhuriyeti’nde nüfusun nerede ise yarısı açlık çekiyor. Diğer bir Afrika ülkesi olan Çad’daki durum ise; 4.4 milyon kişi açlıkla karşı karşıya. Çatışma ve kaosun sürdüğü Suriye, Güney Sudan ve Somali gibi ülkelerde ise verilere ulaşılamadığı için sağlıklı bir bilgi sunulamıyor. Dünya çapında 59.5 milyon kişi çatışmalar ve iç savaşlar nedeniyle yaşadığı yeri terk etmek zorunda kalmış. 6 yıldır süren Suriye’deki iç savaşın bilançosu da ağır. Yüzbinlerce insan hayatını kaybetti. Milyonlarca insan mülteci konumunda. Büyük

acılar yaşanıyor. Açlıktan ölen insanların haberlerini izliyor ve okuyoruz. Bu tüm insanlık adına büyük bir ayıp. Kumanyalarımızı dünyanın farklı coğrafyalarındaki bu mazlumlara ulaştırmaya çalışıyoruz. Bu bakış açısından hareketle başlattığımız kumanya kampanyası büyük önem arz ediyor.

Kumanya Kampanyası; 51 Ülkede, Türkiye’de 27 İlde, 60 bin kumanya hedefi Çalışmalar bu sene kaç ülkede yürütülecek? Ağırlık vereceğiniz ülkeler hangileri? Kumanya çalışmalarını bu sene 51 ülkede yürütmeyi planlıyoruz. Bu hususta tüm hazırlıklarımızı ve görüşmelerimizi yaptık. Türkiye’de ise 27 ilde olacağız. Suriye’de 6 yıldır süren savaş can almaya, insanları göç ettirmeye devam ediyor. Farklı ülkelere sığınmış Suriyeli mültecilerin sayısı milyonlarla ifade ediliyor. Zor durumda kalan mültecilere de desteklerimiz sürecek. Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis ve Hatay’da bulunan kamplardaki mültecilere ve dışarıda yer alan ihtiyaç sahiplerine ulaşmayı planlıyoruz. Yine Suriye’deki savaşın bir sonucu olarak Avrupa’nın farklı ülkelerine sığınmış mülteciler var. Almanya başta olmak üzere diğer Avrupa ülkelerinde kurulacak iftar çadırlarında birikte iftar yapma noktasında çalışmalarımızı planladık. İhtiyaç sahibi mültecilere ayrıca kumanya dağıtımlarımız da olacak. Yine bir sosyal sorumluluk projesi olarak, önceki yıllarda gençlerle yaşlı ve kimsesiz insanlarımızı iftar sofrasında bir araya getiren bir projeyi IGMG Kadınlar Gençlik Teşkilatı ile birlikte gerçekleştirmiştik. Bu sene de bu projede yer almayı hedefliyoruz. Etiyopya, Çad ve Kamerun gibi Afrika ülkelerinde bu sene çok kurak geçti. Yaşanan su sıkıntısı, insanların tek geçimlik kaynağı olan hayvanları da telef etti. Afrika’da kuraklık ölümleri de beraberinde getiriyor. Bu sebeple kuraklığın yaşandığı


söyleşi 11 interview

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 213 - Nisan/April 2016

Fotoğraflarla Hollanda gündemi...

u Ömer Benli:

a

Ayasofya Camii, destek arayışlarını sürdürüyor Rotterdam Ayasofya Camii yönetimi, inşaat ve restorasyonu devam eden cami için toplumun her kesimini destek için harekete geçirdi. Belediyenin desteğinin sürmesi için kısa bir zaman içerisinde belli bir meblağın birikmesi gerektiğini söyleyen cami başkanı Hakkı Özkan, şu an sürdürülen çalışmalardan umutlu olduklarını ifade etti..

Biddinghuizen Camii açılışı gerçekleştirildi

ülkelere ağırlık vereceğiz. Kampanya için koyduğunuz bir hedef var mı? Bu seneki hedefimiz 60 bin kumanya bağışı alabilmek. Geçtiğimiz sene 62 bin 515 kumanya bağışı toplayarak, 49 ülkede mazlum ve mağdurlara dağıtmıştık. Çalışmaları Ramazan ayından aylar önce başlatıyorsunuz. Neden? İstiyoruz ki; Ramazan ayı başlamadan mazlum, mağdur ve muhtaçların hanelerine gıda paketlerimizi ulaştıralım. Bu nedenle çalışmalar Ramazan ayı öncesinde başlatılıyor ve bitiriliyor. Bunun yanı sıra Ramazan ayı içerisinde de farklı çalışmalarımız olacak. Balkanlarda, Burkina Faso, Etiyopya, Nijer, Somali, Togo ve Uganda’da yetimlerimizle buluşup, onları sevindirecek ve hediyeler vereceğiz. Günde binlerce ekmek çıkaran Mobil Fırınımız Hatay’da olacak; mültecilerin ve Hataylı ihtiyaç sahiplerinin iftar sofrasına sıcak ekmek sunacak. Ayrıca il ve ilçe belediyeleriyle görüşüyoruz; bir ilimizde de iftar çadırı açmayı planlıyoruz. Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da, Başçarşı’ya çok yakın bir mesafede bulunan aşevimiz şu an halihazırda ihtiyaç sahiplerine sıcak yemek çıkarıyor. Ramazan ayı içerisinde kapasiteyi artırarak 500 kişiye sıcak iftar yemeği vermeyi planlıyoruz.

Bir Kumanya Bedeli 50 € Bir kumanya bedeli ne kadar? Bir kumanya bedeli 50 €’dur. Her bir kumanya içerisinde pirinç, makarna, un, şeker, yağ, tuz, salça, fasulye, hurma gibi temel gıda maddeleri bulunuyor. Bu maddeler ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye

30 yıllık mücadelenin sonunda Biddinhuizen şehri mükemmel bir camiye kavuştu. 2 Nisan tarihind eresmî açılışını gerçekleştiren Mimar Sinan Camii, yoğun bir kayılımla hizmete açıldı. Açılışta, cami başkanı Burhan Akçe, Deventer Din Hizmetleri Ataşesi Yusuf Acar, Amsterdam Başkonsolosu Tolga Orkun Wethuder Nico Verlaan ve Wim Kapitein birer konuşma yaptılar.

kısmi değişiklik gösterebiliyor. Kumanya paketleri 23 ila 25 kg arasında bir ağırlığa sahip. Böylece kumanya bağışında bulunan her bir aile, ihtiyaç sahibi bir ailenin sofrasına Ramazan ayı için anlamlı bir katkı sağlamış olacak. Kampanyaya katılmak isteyenler nasıl katılabilir? Yardımların yapılabilmesi için www. hasene.org sayfamızdaki online bağış bölümü kullanılabilir. Ayrıca (+49) 221 942240-430 numaralı telefon aracılığı ile de bizlere ulaşarak bilgi alınabilir. Bağışçılarımız, bu çalışmalar için tahsis ettiğimiz kumanya@hasene.org mail adresi kullanarak bizlere sorularını yöneltebilirler. Peki kampanyanız ne zaman sona eriyor? 15 Mayıs gibi kampanyamızın ilk aşaması tamamlanmış olacak. Kampanyayı neden erken bitirdiğimizi soranlar olabilir. Kampanyanın nihayetlendiği tarihten itibaren, hangi ülkede ne kadarlık bir çalışma yapılacağından tutun, ülkelerdeki partner kurumlarla görüşmelere varana dek yoğun bir hazırlık dönemi içerisinde oluyoruz. Gözlemcilerimiz 28 Mayıs tarihinden itibaren görevli oldukları ülkelere gitmeye başlayacaklar. Ramazan ayı öncesinde kumanyalarımızın hanelere girmesini istediğimiz için, hazırlıklar göz önünde bulundurulduğunda kampanyanın ilk aşamasının tamamlanması için verilen tarih erken değil diyebiliriz. Kampanya için kaç gözlemci görev yapacak? Kumanya kampanyası için 228 gözlemcimiz görev yapacak. Her bir ülke için bir ülke sorumlusu ve ona yardımcı olacak, ülkelerdeki yoğunluğa göre sayıları farklılaşan sayıda gözlemciler tayin ettik. Gözlemcilerimizin tamamını görevli olacakları ülkelerden neler yapacakları hususunda gitmeden önce eğitim programlarından geçiriyoruz. Geçen seneye oranla bu seneki kampanyada ne tür yenilikler var? Bu sene ilk defa kumanya kampanyası yürüteceğimiz ülkeler var.

Vietnam bunlardan bir tanesi. Geçtiğimiz yıl ilk defa kurban kampanyası ile ülkeye gitmiştik. İhtiyaca binaen bu sene de kumanya kampanyası ile Vietnam’da olacağız. Diğer bir yeniliğimiz; Türkiye’de il sayısını geçtiğimiz seneye oranla azalttık. Bunun nedeni; her bir kumanya paketinin ortalama 4 kişilik bir aileye Ramazan ayı boyunca yetecek nitelikte olmasıdır. Son olarak paylaşmak istediğiniz bir mesajınız var mı? Bu sene de mazlum ve mağdurların sofraları kumanya yardımlarımızla bereketlenecek inşallah. İşte o zaman mazlumların sevinci bayramımız olacak. Allah bizleri, mazlum ve mağdurlara arka çıkan, onların sofralarına katkı sağlayan, onlara yardım ve şefkat elini uzatan, onların sevincine vesile olan duyarlı insanlardan kılsın. Paylaşmak bizde olanı azaltmamakta, çoğaltmakta ve bereketlendirmektedir. Bunun ahirette karşılığını ise Allah c.c. verecektir. Tüm bu duygularla tüm duyarlı kardeşlerimizi bir ihtiyaç sahibinin sofrasına katkı yapmaya davet ediyorum. Yardımseverler kumanya kampanyasından ülke ülke yansımaları ve haberleri www.facebook.com/haseneorg sayfasından aktüel bir şekilde takip edebilirler. Peygamberimiz a.s. hayırlı işlerde acele etmeyi tavsiye etmiştir. Kampanyaya katılmada geç kalmamalarını tavsiye ediyorum. Şimdiden, bizlere yardımlarını emanet eden tüm hayırseverlerimize teşekkür ediyorum. Allah bağışlarını ve yardımlarını kabul etsin. Söyleşi ve Fotoğraf: Murat Kubat

«

EUBA, işadamlarını buluşturmaya devam ediyor EUBA Girişimciler Birliği, düzenlediği etkinliklerle genç girişimcileri bir araya getirmeye devam ediyor. Lahey Ticaret Ataşesi Tayfun Erkan’ın konuşmacı olarak katıldığı seminer sonrası, genç girişimciler hem kendilerini tanıtma hem de yaptıkları işlerle alakalı katılımcıları bilgilendirdiler.

Oktay Usta Gökkuşağı Vakfı’nın davetlisiydi

STV’de 17 yıl aralıksız yayınlanan ve akabinde bir mola veren, Yeşil Elma programının sunucusu Oktay Usta (Oktay Aymelek) Zaandam ve çevresinde faaliyet gösteren Regenboog (Gökkuşağı) Vakfı’nın organize ettiği kermes programına katıldı. Kah yaptığı yemeklerle kah imzaldığı kitaplarla katılımcıların ağızlarını tatlandırdı.

İstiklal Marşı Okuma Yarışmasının finali yapıldı

HDV ve Din Hizmetleri Ataşeliği tarafından düzenlenen İstiklal Marşı’nı Ezbere Güzel Okuma Yarışması’nın finali 12 Mart 2016 günü Zwolle’da gerçekleştirildi. Organizasyona katılan tüm gençler ve çocuklar, yarışmada katılımcıları hem coşturdular hem de duygulu anlar yaşattılar.



perspektif 13 perspective

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 213 - Nisan/April 2016

Gündem

“Çocuklarımız, 50 Hadis-i Şerif-i Arapça metni, Türkçe meali ve kaynağı ile öğrenmiş oluyorlar. Öğrendikleri hadisler, çocuklarımızın geleceğini de şekillendiriyor.”

Mehmet Erdoğan

Çocuklar Hadis Yarışması’nda bilgilerini yarıştırdılar Üç Aylarımız Mübarek Olsun! Manevî atmosferi yoğun olan üç aylara 7 Nisan Perşembe günü Regâib Kandili ile başladık ve 8 Nisan Cuma günü Recep ayına girmiş olduk. Peygamber efendimiz üç aylara girdiği zaman şu duayı yapardı, “Allahümme bârik lenâ fi Recebe ve Şa’bane ve bellığnâ Ramazân.” (Allah’ım, bizim için Recep ve Şaban aylarını bereketli ve mübarek kıl ve bizi Ramazan’ı Şerif’e ulaştır.)”

Hollanda İslam Federasyonu’na bağlı cemiyetlerde eğitim alan çocuklar, Avicenna İslam Koleji’nde düzenlenen Hadis Yarışması programında bilgi ve kabiliyetlerini yarıştırdılar.

N

IF tarafından geleneksel olarak her yıl büyükler ve küçükler olarak iki kategoride düzenlenen yarışmaya ilgi yoğundu. NIF’e bağlı cemiyetlerden, iki yaş grubundan toplam 12 çocuk yarıştı. Bölge İrşad Başkanı İdris Kandemir’in idaresinde gerçekleşen program, 7-13 yaş arası çocukların bilgilerini yarıştırmasıyla başladı. Yarışmanın jüri heyeti, Hasan İnan ve Mustafa Uysal’dan oluştu. Kur’an-ı Kerim ile başlayan yarışmada heyecan dorukta idi. İdris Kandemir, yaptığı kısa selamlama konuşmasında, ‘Çocuklarımız 50 Hadis-i Şerif-i Arapça metni, Türkçe meali ve kaynağı ile öğrenmiş oluyorlar. Öğrendikleri hadisler, çocuklarımızın geleceğini de şekillendiriyor. Bu tür yarışmalarla hem çocukların bilgi ve kabiliyetlerini ölçmüş hem de onları geleceğe hazırlamış oluyoruz’ dedi. Jüri Başkanı Hasan İnan ise, yarışma kurallarını ve derece kriterlerini hatırlattığı konuşmasında, hadisleri öğrenmenin, onları hayatımızda uygulamanın önemine değindi ve Peygamberimizin yaşantından örnekler verdi. Katılımcıları selamlayarak değerlendirme konuşmasına başlayan Hollanda İslam Federasyonu Başkanı Mehmet Erdoğan, yarışmaya katılan çocukları ve ailelerini tebrik etti. Bu tür yarışmaları düzenleyerek amaçlarının çocuklara özgüven, İslami kimlik ve şuur kazandırmak olduğunu söyleyen NIF Başkanı Mehmet Erdoğan özetle şunlara değindi: “Bölgemizdeki camilerde, yaşları 3 ila 15 arası 3500 civarında çocuğumuz eğitim görmekteler. 15 yaşından sonra da, kız ya da gençlik teşkilatlarının üyesi olarak eğitimini sürdürmektedir. İmanlı ve İslami kimlikli bir neslin yetişmesi için gayret ediyoruz. Bize olan bu güvene layık olmaya çalışıyoruz. Bu sayı ve ailelerin çocuklarına yaptıkları yatırım bizlere umut veriyor,

gururlandırıyor. Emanetlerimize iyi bakarsak, İslam tolumu içiresinde saygın bir yer edinir, topluma hizmet eden bireyler olurlar. Onların bu bilgilerini aile içerisine paylaşmalarına ortam hazırlayın, onları sürekli motife edin. Kainatın yüzü suyu hürmetine yaratıldığı Peygamber Efendimizin hayatını bilmezsek, onun emir ve tavsiyelerine uymazsak Müslümanlığımız tartışılır hâle gelir. Çocuklarımız için düzenlediğimiz, Kur’an-ı Kerim, bilgi, hadis, ezan ve müezzinlik yarışmalarıyla onların buradan öğrendikleri, bundan sonraki hayatını şekillendirecektir. Bu dünyaya geliş gayemiz üzerine bir hayat inşa etmemiz ve çocuklarımızı da bu düstur üzerine yetiştirmemiz gerek. Biz sadece Müslümanların değil bütün dünya insanlarının huzur ve saadetini isteyen o uğurda mücadele eden bir inancın, bir düşüncenin mensuplarıyız. İçerisinde yaşadığımız toplumla olan ilişkilerimizi daha iyi hale getirmeli, İslam’ı anlatmalı ve yönümüzü buraya çevirmeliyiz. Bu dünyaya intihan için gönderilen insanın bu sınavı başarıyla geçmesinin yolu İslam’ı yaşamaktan geçiyor. Bu yaşayışımızı da Ehl-i Sünnet vel Cemaat’tan ayrılmadan sürdürmeliyiz. Peygamberimiz, insanoğlu öldükten sonra üç şeyinin kıyamete kadar açık kalacağını müjdeliyor. İşte

onlardan biri de, burada yarışan çocuklarınızdır. Camilere sahip çıkın, üye olun, çalışmalara destek verin, yönetime girin hizmet edin. Peygamber Efendimiz, Veda Hutbesinde “Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler, Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim ve Peygamberinin sünnetidir” buyurmaktadır.” Bizler bu iki emanete sahip çıkacağız ve yolumuzu şaşırmayacağız. Bu çocuklara emek veren veli ve eğitmenleri tebrik ediyor, hepinizi en kalbi duygularımla sevgi ve saygıyla selamlıyorum.” Veliler başarı gösteren çocuklarıyla gurur duyarken, dereceye giren çocuklar da aldıkları hediyelerle sevince boğuldular. Yarışmada dereceye girenler. Birinci kategori (9-12 yaş arası) Birinci, Said Emirhan (Ayasofya) İkinci, Yunus Şeker (Ede) Üçüncü, Mustafa Özdemir (İskender Paşa) Dördüncü, M. Emin Aşıran (Schiedam) Dereceye girenler. İkinci kategori (13-16 yaş arası) Birinci, Muhammed Harun Öztoprak (Schiedam) İkinci, Muhammed Güneş (İskender Paşa) Üçüncü, Muhammed Millet (İskender Paşa)

Allah Teâlâ, içinde birçok hikmet taşıyan bazı gün ve geceleri diğerlerine göre daha özel kılmış; bu zamanlarda ifa edilecek ibadetlere ve rızasına uygun güzel işlere daha feyizli ve daha bereketli karşılık vereceğini vadetmiştir. Bu özel zamanların başında Recep, Şaban ve Ramazan ayları gelir. Bu ayların gündüzlerinde tutulacak oruçlar, verilecek sadakalar; gecelerinde yapılacak ibadetler, inşallah, diğer zamanlara itibarla daha bereketli olacaktır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) bir hadîs-i şeriflerinde bunu bize şöylece ifade buyurmaktadır: “Beş gece vardır ki, o gecelerde edilen dualar geri çevrilmez. (Bu geceler şunlardır): Recep ayının ilk cuma gecesi (Regâib Gecesi), şaban ayının on beşinci gecesi (Berat gecesi), (her) cuma gecesi ve bayram geceleri.” Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ayrıca “Recep Allah’ın ayı, Şaban benim ayım ve Ramazan ümmetimin ayıdır.” buyurarak, bu üç ayın taşıdığı önemi vurgulamıştır. Recep ayı, aynı zamanda Kur’ân-ı Kerîm’de bahsedilen haram ayların da ilkidir. Bu aylarda bizim teşrif edeceğimiz gecelerden ilki de recep ayının ilk cuma gecesidir. Ayrıca Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in bu gecenin öncesinde, yani perşembe gününde oruç tuttuğunu, gecesinde de namaz kıldığını; böylece bu gecenin feyzine dikkatlerimizi çektiğini biliyoruz. Bundan dolayıdır ki bu gecede dua etmek, tövbe ve istiğfarda bulunmak, bu geceyi çeşitli ibadetlerle geçirmek güzel amellerden kabul edilmiştir. Öyle ise biz de bu mübarek gecenin evvelinde oruçlu olmaya gayret edelim. Gecesinde de namaz kılalım, Kur’an okuyalım, zikir ve tefekkürle meşgul olarak, geceyi ihya edelim. Ayrıca ümmetin ve insanlığın kurtuluşunu talep ederek dualar edelim. Çünkü dua, Allah’a ulaşmanın direkt yoludur.

Şahsımızın, ailemizin, bütün ümmetin ve insanlığın kurtuluşu için dualar edelim. Bu mübarek aylarda her zamankinden daha fazla iyilik, hayır ve hasenata koşalım, sadakalar verelim, infakta bulunalım. İnşallah 6 Haziran 2016 tarihinde ise Ramazan ayına ulaşmış olacağız. Ramazan ayı ise on bir ayın sultanıdır. On bir aydan daha değerlidir. İçinde bin aydan daha hayırlı olan ve o gecede Kuran’ın indirildiği kadir gecesi mevcuttur. Yüce Rabbimiz Ramazan ayının önemini bizlere şöyle bildirmektedir: “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. Öyle ise, sizden ramazan ayına ulaşanlar idrak edenler onda oruç tutsun.” Hz. Peygamber (s.a.s.) Efendimiz ise Ramazan ayında gerçekleşen manevi atmosferi şöyle bildirmektedir: “Ramazan ayı girdiğinde cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır.” Sevgili Peygamberimiz diğer bir hadislerinde Ramazan ayında tutulan orucun önemine şu şekilde işaret etmektedir: “Kim, faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” Yaşadığımız bu çağda, bu manevî güç ve sebata, din kardeşliğimizin pekişmesine, mübarek gecelerin lütuf ve rahmetine ziyadesiyle ihtiyacımız vardır. Kardeşliğimizin ve dayanışmamızın muhafazasının önemi ise Allah’ın rızasını kazanacak doğrultuda bir hayat sürdürmenin vazgeçilmezliğinden kaynaklanır. Hedefimiz herhangi bir dünyevî karşılık beklemeden, sadece Allah’ın rızasını kazanmak olduğu kadar, Bu fani dünyada imtihanı kazanabilmek için bize emanet edilen evlatlarımızı hayırlı bir şekilde imanlı, şuurlu, kendisine özgüveni olan maneviyatına, kimliğine sahip çıkan gençler yetiştirebilmek için asıl hedefimiz bu olmalıdır. kimlik ve İslami kültürümüzü muhafaza etmeye ve yaşadığımız Hollanda toplumuna olumlu katkılarda bulunup Allah rızası için marufa doğru yön vermeye çalışmamız gerekmektedir. Bu vesileyle üç aylarınızı tebrik ediyor, Ramazan ayının bereketi mağfireti gölgesinin hepinizin ve hepimizin üzerine olmasını temenni ediyor, şimdiden yapacağınız tüm ibadetlerin kabul olunmasını, tutacağımız oruçlarımızın makbul olmasını yüce Allah’tan diliyoruz. Mehmet Erdoğan Hollanda İslam Federasyonu Bölge Başkanı


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 213 - Nisan/April 2016

04 haber 14 nieuws

Dosya

“CompassCare” adlı merkezde Psikolojik-Sosyal Danışman olarak çalışan Esma Küçük’ü dosya konumuzla alakalı dinledik. İstifade edeceğinizi umuyoruz. info@compasscare.nl www.compasscare.nl

Gündem

HTF Genel Başkanı Murat Gedik: “Birlik ve beraberlik yoluna devam”

Alparslan Türkeş, vefatının 19’uncu yılında anıldı Alparslan Türkeş, vefatının 19. yılında düzenlenen bir programla anıldı. Hollanda Türk Federasyonu tarafından organize edilen, Amsterdam Mescidi Aksa ve Ulu Camii Tükem tarafından tertiplenen program Amsterdam Skypalace Kongre Merkezinde yaklaşık 500 kişinin katılımı ile gerçekleşti.

Esma Küçük (Psikolojik-Sosyal Danışman)

“Boşanmaların artmasında, mahremiyet duygusunun kaybedilmesinin büyük payı vardır” Esma Küçük’ü kısaca tanıyabilir miyiz? 1983 yılında Hollanda’da dünyaya geldim. Yüksekokul Sosyal Hizmetler Bölümü’nden mezun oldum. Aile Danışmanlığı, Okul sosyal hizmeti ve Çocuk suçluluğu uzmanlık eğitimi aldım. Yazı hayatına Avrupa İslam Üniversitesi’nin gazetesi olan Focus’ta başladım. Mizyon ve Damla gazetesinde uzun süre köşe yazarlığı yaptım. Deniz dergisi, Kadın dergisi, Araştırmacı Yazarlar ve Türkinfo’da yazılarım yayınlanıyor. Psikolojik sosyal danışman olarak, “CompassCare” merkezde psikolojik-sosyal destek çalışmalarına (bireysel danışmanlığı, çocuk/ergen ve aile/evlilik danışmanlığı) devam ediyorum. Ayrıca Rotterdam dışında yaşayan; uzakta olduğu için yüz yüze psikolojik-sosyal yardım alma imkânı olmayanlar için, online danışmanlık hizmeti veriyorum. Çocuk, genç ve ailelere yönelik eğitim seminerleri veriyorum. Bunun yanı sıra HDV Kadın ve Aile Komisyonu Sorumlu Yardımcısı olarak görevini sürdürüyorum. Günceli yakalamak adına psikoloji alanda eğitim almaya, bilimsel literatürü takıp etmeye devam ediyorum. Boşanmalardaki artışın sebebi nedir? İstatistiklerde boşanma nedenleri arasında en fazla görülen durum eşlerin yüzde 56’nin karakter çarpışması ve yüzde 62’nin iletişim sorunu ile boşandığı görülüyor. Diğer nedenler ise, aldatma, eşinin aile baskısı, kötü alışkanlıklar (alkol, esrar), sorumsuzluklar, cinsel ve maddi sorunlar ön plandadır. Günümüzde boşanma oranlarının artmasında, mahremiyet duygusunun kaybedilmesi ile eşler arasın-

daki ilişki sınırlarının genişlemesinin büyük payı vardır. Son yıllarda sosyal medyada bekâr ve evli bireylerin karşı cinsle duygusal ya da cinsel ilişki kurma eğilimi arttı. Sosyal medyanın yaygın ve yanlış kullanılmasından dolayı ahlâkî normlarımız ciddi şekilde tahribata uğruyor diyebiliriz. Maalesef bekâr bireyler, sosyal medya aracılığıyla yeterince birbirlerini tanımadan gerçekleştirilen evliliklerin ömrünün de çoğunlukla kısa olduğunu bilincini taşımıyorlar. Aynı şekilde evli bireylerde de sosyal medya aracılığıyla karşı cinsle tanışma ve görüşmenin artmış olması evlilik birliğinin bozulmasına ve boşanmalara neden olabiliyor. Eskiden de boşanmalar oluyordu, kıyaslama yaptığımızda eskiyle günümüz arası boşanama sebeplerindeki farklılık nedir? Şu anda boşanmaların artış sebeplerindeki farklılıklardan biri ise geniş ailenin zayıflaması. Daha önce kadınla erkek evlendiğinde, biri hata yaptığında hakem durumundaki aile büyükleri vardı, onlar devreye giriyorlardı, geniş ailelerde “Kızım öyle değil böyle yap, oğlum öyle değil böyle yap.” diye rehberlik ediyorlardı, evlilik problemleri büyümeden çözülüyordu. Şimdi aile bağları zayıfladı, çiftler hep yalnız kalıyor, problemleri olduğunda ailede danışacakları bir rehberleri yok. Maalesef çiftler evlilik sorunlarını kabul etmediği için çözüme de gidilmiyor elbette. İlişkinin her boyutunda evlilik danışmanlığına başvurabilirler ama kültürümüzde genellikle son noktalara geldikleri zaman yani boşanma sözcükleri sarf edilmeye başlandıktan sonra danışmanlığa başvurduklarını görmekteyim. Oysa çoğu çift için bu noktadan sonra geç kalınmış olabiliyor. Boşanma sonrası eşler nasıl bir ruh hâline bürünüyorlar. kim daha çok etkileniyor? Boşanmada, çocuklardan sonra en büyük bedeli ödeyen taraf kadındır. Hem annelik duygusu, hem sosyal nedenler hem de psikolojik yapısı nedeniyle boşanma, kadını erkekten çok yıpratır. Boşanma sonrası yaşanan en belirgin psikolojik rahatsızlık olan depresyon, kadınlarda erkeklere göre iki üç kat daha fazla görülüyor. Depresyon kadınlarda doğrudan, erkeklerde ise kendini içkiye sigara

verme, sinirlilik unutkanlık gibi dolaylı yani örtülü biçimde yaşanır. Çocukların etkilenme ve hayata devam etmeleri konusunda nasıl bir izlenim edindiniz? Maalesef boşanma olduktan bir süre sonra belirli psikolojik ve sosyal sorunlar ortaya çıktığı zaman bir danışmana gidiliyor. Bu rahatsızlık boşanma öncesinden kaynaklanan ve daha sonra ortaya çıkan sorunlar oluyor. bununla beraber, boşandıktan sonra çocuklarla olan sorunlar artabiliyor. Boşanmış ebeveynlerin çocuklarında sağlam ailelerden gelen çocuklara nazaran iki katı kadar daha çok sorunlar ortaya çıkıyor. Boşanmış ebeveynlerin çocukları şu sorunları yaşıyorlar; • Saldırgan davranışlar, vandalizm, madde bağımlılığı (sigara, uyuşturucu, içki) • Kaygı ve düşük benlik saygısı • Okulda sorunlar ve eğitim düzeylerinin daha düşük olması • Depresyon daha büyük bir risk • Anne-baba ve çocuklar arasındaki zayıf ilişki, özellikle baba En çok hangi sebeple boşanma noktasına geliniyor? Evlilik olgunluğu dediğimiz bir şey var. Araba kullanmak için ehliyet olgunluğu varsa evlilik olgunluğu da var. Evlilik olgunluğunun oluşması için kişinin evlilikle ilgili bencil duygularını gidermesi gerekiyor. Bencil kişiler evlilikte başarılı olamıyor. Evlilikte en çok sorun yaşayanlar bencillik yapan kişilerdir, alttan almayı bilmiyorlar ve ilişki yönetimini yapamıyorlar. Hep kendi şartlarına uyulmasını istiyorlar, karşı tarafın şartlarını ve ihtiyaçlarını anlamıyorlar, evlilikteki en temel yapı olan empatiyi başaramıyorlar. Bu konuda genel olarak sizin tavsiye ve önerileriz nelerdir? Ailede yaşanan sorunların boşanma ile noktalanmaması için bireylere aile olma bilincinin kazandırılması, sorunlarını neden kaynakladığını, nasıl çözüleceği, ailede kriz yöntemi gibi konularda eğitim verilmesi çok önemlidir. Çünkü eşleri boşanma aşamasına getiren tek bir nedenden bahsetmek mümkün değildir. Boşanma, bir sürecin sonunda gelinen noktadır. Bu yüzden çiftlerin, boşanma aşamasına gelmeden sorunlarını çözmeyi öğrenmesi, boşanmaya neden olacak iletişim hatalarının farkına varması gerekir.

K

ur’an-ı Kerim, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından, açılış konuşmasını Amsterdam Mescidi Aksa Teşkilat Başkanı Necmi Çelik yaptı. Çelik, Başbuğ Alparslan Türkeş’in Türk gençliğine bakışını ve verdiği önemden bahsetti. Necmi Çelik” Türkün son Başbuğ’u Alparslan Türkeş Bey’i anmak için bu gün burada toplandık. Başbuğ tüm hayatını Türk milletine adamış ve ona hizmet etmekle geçirmiştir. Zaman zaman iftiralara zaman ise işkencelere maruz kalmıştır. Ama hiçbir zaman asla yılmamıştır. Davasından ve ülküsünden vazgeçmemiştir.” dedi Amsterdam Mescid-i Aksa teşkilatından Ahmet Kılınç, Rahmetli Alparslan Türkeş’in anısına şiir okudu. Hollanda Türk Federasyon Genel Başkanı Murat Gedik, Avrupa Türklüğünün Dünya Türklüğünün bir parçası olduğunu ve bunu en iyi görenlerden birinin de Başbuğ Alparslan Türkeş olduğunu dile getirdi. Murat Gedik, “Rahmetli Alparslan Türkeş’in vefatının 19.yılında rahmetle anmaktayız. Onun açmış olduğu yol, onun bizlere bırakmış olduğu emanetleri bu tür çalışmalar ve anma programları ile her yıl bir araya gelerek yad ediyoruz. Bu yıl resepsiyon tarzında bir anma programı düzenledik. Salonda Rahmetli Başbuğ’umuzun Hollanda ziyaretlerinden karma bir resim sergisi bölümü hazırladık. Merhum Başbuğ’umuzun Hollanda ile var olan bağlarını göstermek hedefimizdi. İnşallah bu gün aynı zamanda da vefatının 20. yılına dönük çalışmalar doğrultusunda

fikirler alınarak resimlerini bir kitap çalışmasını hayata geçirmeyi düşünüyoruz.” dedi. 19. yılı anma programında Türk dünyasından Hollanda’da bulunan temsilcilerin katıldığına değinen Gedik “Başbuğ’un Türk dünyası sevdalısı, Türklük sevdası bizlere de aşılanmıştır. Bu sebeplerden dolayı da soydaşlarımızla Türk insanı ile her zaman beraber hareket etmekteyiz. Özellikle Rahmetli Elçibey ile olan resimleri paylaştık. Türk dünyasında elbette onun yeri ayrı idi. Rahmetli Türkeş elif gibi dik bir idi. Fikri zikri Türk milletinin, Türk devleti ile barışık mümtaz bir şahsiyetti. Daha doğrusu Başbuğumuz Türk’ün ruh kökü ile barışık bir insandı. Hiçbir zaman bu konularda bir sıkıntısı olamazdı zaten. Bu gün Türk milletinin, Türk devletinin birlik ve beraberlik içerisinde olması için, örneğin yaşamış olduğumuz ortamda bir devlet, hükümet farkını dahi gözetemiyoruz. Yani biz bu doğrultularda çok hassasız. Bizler Rahmetli Başbuğ Türkeş’in çizmiş olduğu birlik ve beraberlik yolunda devam ediyoruz. Başbuğ bizlere cehalet ile mücadele etmeyi öğretmiştir ve bu cehalet çok sayıda maskeler kullanıp karşımıza çıkmaktadır. Onun bırakmış olduğu emanetler her daim yaşatılacaktır.” diye konuştu.

Program, Amsterdam Mescidi Aksa ve Ulu Camii Tükem tarafından hazırlanan, Alparslan Türkeş’in Hollanda ziyaretleri esnasında çekilen fotoğraflar ve sinevizyon görüntüleri ile devam etti. Anma programı, Hollanda Türk Federasyon’un ikramı ve aile fotoğrafının çekilmesi ile son buldu.


toplum 15

samenleving

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 213 - Nisan/April 2016

20 yıllık hasret bitti...

IGMG Teşkilatlanma Başkanı ve Genel Başkan Yardımcısı Murat İleri:

“Eğitimde hedefimiz, ilahiyat fakültesi”

Hollanda İslam Federasyonu üst düzey yöneticileri Rotterdam İslam Ortaokulu Avicenna College salonunda bir araya gelerek “World Cami Çalışması” adıyla bir çalıştay gerçekleştirdi.

B

u çalıştaya bölge başkanı ve yönetim kurulu üyelerinin yanı sıra Cemiyet Başkanları, Cemiyet Gençlik Başkanları, Kadınlar Teşkilatı Başkanları ve Kadınlar Gençlik Teşkilatı Başkanları davet edildiler. Toplantıya konuşmacı olarak IGMG Teşkilatlanma Başkanı ve Genel Başkan yardımcısı Murat İleri katıldı. Program Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Programın başında açılış konuşası yapan Mehmet Erdoğan, programa katılan yöneticilere teşekkür ederken, yılda sadece iki kez yapılan bu geniş kapsamlı yöneticiler toplantısının öneminin altını çizdi ve tüm yöneticilerin mazeretsiz katılımlarının çok önem arz ettiğini söyledi. Erdoğan, federasyonun gerçekleştirdiği bazı önemli faaliyetler hakkında bilgiler verdi. Toplantının ilk bölümünde bazı birimler kısa sunumlar yaparak faaliyetlerini anlattılar. İlk olarak Teşkilatlanma Başkanı Abdullah Aşıran yaptığı sunumda, özellikle kısa adı YÖGEP olan yönetici gelişim programını anlattı. “Buyurun ben Müslümanım” Kurumsal İletişim Başkanı (KIB) Hasan Hüseyin Göğüş 12 Mart’ta gerçekleştirilen “Hallo, Wij Zijn Moslim” başlıklı gül dağıtma ve tanışma kampanyası ile ilgi bir sunum yaptı. İnsanlar tarafından çok olumlu karşılandığını, yerel ve ulusal medyada geniş yankı bulduğunu anımsatan Göğüş, bu kampanyanın Avrupa’nın 105 kentinde ve 150 noktasında ya-

pılarak sonuçta yüzbinlerce insanla birebir temas kurulduğu söyledi. İslam’ın güler yüzünün gösterilip güzelliklerinin anlatıldığını söyledi. Hasan Hüseyin Göğüş, yabancılardan aldıkları bir dizi anlamlı olumlu tepkileri paylaştı. Daha sonra Hasene sorumlusu Bünyamin Karaman bir sunum yaptı. Hasene’nin çalışmaları sürüyor NIF sorumlusu Bünyamin Karaman yaptığı sunumla Hasene’nin çalışmalarını anlattı. Karaman, Hasene’nin mutat projelerinin yanı sıra eğitim ağırlıklı projelerle Somali’de, Sierre Leon’da ve daha başka ülkelerde yetimhaneler ve eğitim müesseseleri yaptığını söyledi. Şu günlerde ramazanın yaklaşmasıyla birlikte “kumanya kampanyası”nın başlatılacağını duyurdu. Karaman son olarak yeni bir proje olan ve Osmanlı mimarisine uygun olarak inşa ettirilen “Şadırvan Projesi”ni anlattı. Oss neden başarılı bir cemiyet? Ardından Oss Cemiyet Başkanı Ali Çetin, sık sık örnek çalışmalarıyla ön plana çıkan Oss cemiyeti adına “Örnek Koordine Çalışması” başlıklı bir sunum yaparak bir cemiyetin sağlıklı ve başarılı olması için atılması gereken adımlar konusunda tecrübelerini paylaştı. “Ensar Travel’e sahip çıkalım” Verilen molanın ardından programın ikinci bölümünde erkekler ve bayanlar da kendi aralarında guruplar oluşturarak “ World Cami Çalış-

ması” dedikleri bir çalıştay yaptılar. Programın sonunda bir değerlendirme konuşması yapan Bölge Başkanı Mehmet Erdoğan herkese tekrar teşekkür etti. Erdoğan Kuzey ve Güney Hollanda Federasyonlarının hac ve umre konusunda yaptığı çalışmalar sonucu Hac bakanlığından Hac ve Umre için gerekli IATA’nın (International Air Transport Association) alındığını ve bu organizelerin artık güney ve Kuzeyin birlikte kurduğu Ensar Travel adı altında icra edildiğini söyledi. Bu şirketin kuruluşunun kolay olmadığını ifade eden Erdoğan, başkanlardan bu şirketi desteklemelerini istedi. Bilhassa teşkilat adına alınacak uçak biletlerinin mutlaka buradan alınmasını, zira bu şirketin kalkınmasının bölgelerin yükünü hafifleteceğini söyledi. Şirketin camilerde de tanıtımının yapılmasını istedi. Erdoğan bu yılın hac fiyatlarının mayıs ayında açıklanacağını duyurarak başkanlardan hac kontenjanını bir ana evvel doldurmaları yönünde gayret etmelerini istedi. Erdoğan kısa bir süre sonra üç aylara girileceğini hatırlatarak bu ayların bereketinden istifade etme adına tüm birimlerin çalışmalarına hız vermelerini, bilhassa camilere ve genel merkeze üyelik konusunda daha yoğun bir çalışma yapılması tavsiyesinde bulundu. Başkan son olarak, şuan inşaatı devam eden camilere destek verilmesini, özellikle çok ivedi yardıma ihtiyacı olan Rotterdam Ayasofya Camii’ne hibe veya borç şeklinde yardımcı olunmasını istedi.

Hedefimiz İlahiyat Fakültesi Programın son bölümünde ise Murat İleri yöneticilere hitap etti. İleri bir gün önce geldiği Hollanda’da, Federasyona bağlı 5 ayrı camide sohbetler verdiğini belirterek başladı sözlerine. İleri, konuşmasında, bu yılki “Buyun ben Müslümanım” projesine değinerek, bu proje vesilesiyle iki kişinin hidayete erdiğini duyurdu. Önyargıları kırmak için bu çalışmanın hız kesmeden devam etmesi gerektiğini söyleyen İleri, bilhassa Kuzey ve Güney’in birlikte yaptıkları çok başarılı çalışmalarından dolayı kendilerini tebrik etti. İleri, Güney Hollanda’yı ayrıca yapılan önemli ölçüdeki infak çalışmasından dolayı da tebrik etti. Genel merkezin eğitime verdiği öneme de değinen İleri, IGMG’nin Avrupa genelinde çeşitli kentlerde şuan eğitim veren 85 tane okulu bulunduğunu söyledi. Murat İleri, eğitimde

atakların sürdüğünü belirterek yakın bir gelecekte ilahiyat fakültelerinin de olacağının müjdesini verdi. “Şuandaki hedefimiz Millî Görüş İlahiyat Fakültesini Avrupa’daki insanların hizmetine sunmaktır. Cenabı Hak onu da en kısa zamanda cümlemize nasip eylesin inşallah” diyen İleri, bu konuda üst düzey görüşmelerin yapıldığını belirtti. İleri, başkanlara çalışmalarında teşkilatın genel eğilimi olan manevî derslere, manevî terbiye metoduna devam etmelerini tavsiye ederken şöyle konuştu: “Bizi farklı kılan, cemiyetlerimize gelen insanlar oralarda huzur bulacaklar. Eğitim kurumlarımızı takip edenler dönüşerek çıkacak. Mutlu olacak. Buralarda kardeşliği, ümmeti görecek. Birliği ve dayanışmayı görecek. Bu iş de ancak muhabbetle, sevgiyle, aile terbiyesinin cemiyetlerimizde esmesiyle olacak.” ifadelerini kullandı. Haber - Fotoğraf: Adnan Şahin


Artık yalnız ve çaresiz değilsiniz!..

Oz&Er FOOD B.V. Rooseveltstraat 39 2321 BL Leiden

E-mail info@ozener.com Tel. +31(0)71 - 589 09 99 Fax +31(0)71 - 589 20 26 www.ozener.com

PARA TRANSFERi MÜBAREK AYLARDA FÍTRE, ZEKAT VE KURBAN PARALARINI EN HIZLI, GÜVENÍLÍR VE HESAPLI GÖNDERMENÍN TEK ADRESÍ HAVALEM.

Beklemeye son, havaleniz 10 dakikada Türkiye'de. İsme veya banka hesabına para gönderilir. Euro gönderin, Euro alınsın. Alıcı komisyon ödemez. Çeklerinizi ödeyebilirsiniz.

EN YAKIN ACENTAMIZA UĞRAMAYI UNUTMAYIN ! www.havalem.com | facebook.com/havalem

+31(0)78 655 16 50 | info@havalem.com


siyaset 17 politiek

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 213 - Nisan/April 2016

Gündem ahmethulya@live.nl

Kompleks gibi görünen bu olaya, basit bir çözüm bulunmalı: Görüntüyle kalınmasın, ses de gelsin artık!

Görüntü var mı?

Ahmet Yıldırım

Değerli okurlar, Kaya Bey’le hazırladığımız yazılarımızı “Bir konu, iki farklı yorum” eksenine oturtmaya çalışıyoruz. Bu yazımızda “var olduğu söylenen şeylerin artık gün yüzüne çıkması gerektiği” konusunu ele aldık. Umarız keyifle okur, istifade edersiniz. Görüş, düşünce ve eleştirilerinizi izlere bildirirseniz seviniriz.

O

terör, bu terör, şu terör. Ne kadar da ilginç şeyler oluyor dünyamızda bir bilseniz. Daha düne kadar Avrupa’ya uzak olan, veya uzak sanılan terör, ne kadar da yakınmış meğer. Fransa, Türkiye, Belçika ve Hollanda, terör ve terörle ilgili olaylar, bizleri derinden üzdü. Bu konuyla ilgili o kadar çok şey yazıldı ki, Kaya Bey’le bizde naçizane bu konuyu bir ele alalım dedik. Umarız beğeni ile okursunuz. Bence ortaya çıkan bu olaylar terör falan değil; bence bu olaylar bir “haykırış, bir arayış, bir saplantı, bir huzursuzluk, bir korku, bir bunalım, bir güvensizlik, bir yönetimsizlik, bir lidersizlik” hâlidir. Hatırlarlasınız eğer Kuveyt’e saldıran Irak Devlet Başkanı Saddam’a, tüm Birlikler, dünya devleri derhâl müdahale etmek istedi ve Birleşik Devletleri’ni de arkasına alan Bush, Irak’a saldırıverdi. Onlara göre bu olay haksızlık, hukuksuzluktu. En azından ABD bu pencereden bakıyordu. Bir de petrol olayın içinde olunca, elleri kaşındı, “nasıl yapıp

da bu kaynakları elde edelim” diye. Şimdi ki tabloya bakıyorsunuz, ABD sessiz (üzüntüyü dile getirmekle veya kınamakla bu işler çözülmüyor), Rusya sessiz, Birleşik Devletlerden ise çıt çıkmıyor. N’oluyor yahu! Avrupa Birliği birazcık ses vermek istese de, şu an başka sorunla boğuştuğu için, etraflıca düşünemiyor, çare bulamıyor. Tüm bu kaotik olaylar, güvensizlik meydan getiriyor. Bu, dünya ekonomisine büyük bir darbe. Araştırmalara göre, AB’den binlerce kişi tatillerini veya seyahatlerini iptal etmişler veya ertelemişler bir sonraki zaman dilimine. Turistik sektör, Hava Şirketleri, AVM’ler, Sinemalar, statlar, yani vatandaşların bir araya geldikleri, alışverişte bulunulan, eğlenilen, seyredilen mevkilere saldılar olacak. Kendini bilmeyen grup ve kişiler tarafından şişirilen örgütlere bak sen ya!

Son olarak da, Avrupa Şampiyonasını European Championship 2016, Fransa’da Mayıs ve Haziranda futbol turnuvası düzenleniyor. Şimdi de akıllarını ve hedeflerini oraya odaklamışlar. Ben de naçizane bir futbolsever olarak, bu maçları takip etmek ve Türkiye’mizi desteklemek isterim. Bu tehdit bile insanı huzursuz ediyor, çileden çıkarıyor. Eğer Avrupa, bu sınavdan güvenlik AÇISINDAN, AÇILIŞINDAN, testten geçerse, dağılır biter, AB’nin sadece adı ve bayrak amblemi kalır, benden söylemesi. El ele verip, tüm dünyada bu olaylar paylaşılmaz, anlaşılmaz, beraber ortak karar alınmazsa (demokrasi), sorun analiz edilip, çareler bulunmazsa; yani yaşadığımız bu dünyanın, değeri değiştirilmek istenirse, üstlerine kalır, kaldıramazlar bir daha. Kompleks gibi görünen bu olaya, basit bir çözüm bulunmalı: Görüntüyle kalınmasın, ses de gelsin artık!

Spotlar

kayakocak@gmail.com

Kaya Turan Koçak

Görüntüyle kalınmasın, ses de gelsin artık! “İnsanlar! bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl bir mübarek şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınızda öyle mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.” Yukarıdaki sözler Alemlere Rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’ya (SAV) aittir. Canlarımız, Mallarımız ve Namuslarımız her türlü tecavüzden korunmalı. İnsanlık adına korunmalıdır! Canlarımız korunmalı. Terör kimlik sormadan, ırk, dil, din ayırt etmeden, adres belirtmeden tüm insanlığı tehdit etmektedir. Nasıl Paris ve Brüksel’deki terör eylemleri dünyayı olumsuz etkiliyor ise, Ankara’daki, Diyarbakır’daki ve İstanbul’daki terör eylemleri de dünyayı aynı şekilde olumsuz etkilemektedir. Canlarımızı terörden korumak için şehit düşen güvenlik güçlerimizi buradan bir kez daha rahmet ile anıyor, mekânları Cennet olsun diye dua ediyoruz. Şehit ailelerine Allah sabır versin. Mallarımız korunmalı. Güzel dinimiz İslam, mülk edinme hakkını teminat altına almıştır. İslam, yeryüzünde halifesi olan insanın, insanlık onuruna yakışır bir hayat

sürdürmesini istemektedir. İslam zenginliğe karşı değildir, ancak zenginliğin belli bir kesim arasında dolaşan bir güç olmamasını, fertler arasında yaygınlaşmasını öngörmektedir. Finans dünyasında binlerce insanları mağdur ederek haksız kazançlara karşı, insanların malları korunmalıdır. Namuslarımız korunmalıdır. Edeb Yâ Hû! 26/27 Mart tarih arasında İstanbul’da Dünya Türk İş Konseyi toplandı. DEİK Avrupa Konseyine seçilen tüm arkadaşlarımı tebrik ederim. Bir sonraki yazımda bu konuya daha geniş yer vereceğim. İlginç tespitlerimle… Hoşça kalın....

“26/27 Mart tarih arasında İstanbul’da Dünya Türk İş Konseyi toplandı. DEİK Avrupa Konseyine seçilen tüm arkadaşlarımı tebrik ederim. Bir sonraki yazımda, bu konuya daha geniş yer vereceğim. İlginç tespitlerimle…”

“Tatilde ekstra ücret ödemeden internet kullanabilirsiniz” T Mobile: “Tatilde hiçbir ekstra ücret ödemeden internet kullanabilirsiniz” Hollanda’nın en büyük internet servisi sağlayıcılarından T-Mobile, AB ülkelerinde tatil yapacak müşterilerine hiçbir ekstra ücret ödemeden 250 megabayta kadar whatsapp, facebook veya internette sörf yapabileceklerini duyurdu. Bugünden itibaren geçerli olacak yeni uygulama sayesinde, AB ülkelerine seyahat edecek olan T- Mobile yeni ve eski müşterileri faydalanabilecek. 250 megabayt limitini

dolduran müşteriler, SMS ile uyarılarak bilgilendirilecek. T- Mobile Hollanda’da yaklaşık 4 milyon müşteriye sahip olduğunu belirten, T- Mobile Tüketici sorumlusu Tisha van Lammeren, ‘bunların sadece yüzde 15’i siniri geçince internet paketi satın alıyor. Geriye kalan kısım ise internetini kapatıyor. İnsanlar yüksek miktarlar ödemekten çekiniyor. Buna dur demenin zamanı gelmiştir’. dedi.

vleeswaren Koç Et Mamulleri B.V.

Hikmet Gürcüoğlu

Adres Productieweg 48 2382 PD Zoeterwoude İleti: info@sancak.nl Web www.sancak.nl Telefon +31(0)71 581 00 30 Faks +31(0)71 581 00 33


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 213 - Nisan/April 2016

04 haber 18 nieuws

20 yıllık hasret bitti...

“İslam’ın Tanıtılmasında Bir Numune Olacak”

Millî Görüş Teşkilatları, Amsterdam’da Ayasofya Camii’ni ibadete açtı

Millî Görüş Teşkilatlarının 20 yıl önce temelini attığı ve özlemle tamamlanmasını arzuladığı Amsterdam Ayasofya Camii nihayet 1400 kişinin katılımıyla 1 Nisan 2016 tarihinde kılınan ilk cuma namazıyla ibadete açıldı.

C

aminin hizmete açılışı nedeni ile bina kapalı alanlarında ve dışarısında hayır çarşısı programı düzenlendi. Cuma namazına müteakip düzenlenen program okunan Kur’an-ı Kerim ile başladı. Ayasofya Camii Başkanı Muhittin Aydın, selamlama ve hoş geldiniz konuşması yaptı. Aydın şahsı ve idare heyeti adına herkese maddî ve manevî katkılarından dolayı ayrı ayrı teşekkür etti. Aydın, “Bu gün hamdolsun ilk cuma namazımızı Cenab-ı Allah kılmayı nasip etti. Buranın alınmasına 20 yıl önce emeği ve desteği geçen idarecilerimiz ve başkanlarımızdan Rabbim razı olsun. Bu sürede vefat edenlere Allah’tan rahmet diliyoruz. Uzun uğraşlar ve mücadeleler sonucu bu günlere geldik. İlk cuma namazımızı kalabalık bir vatandaşımız ile kılmanın huzur ve mutluluğunu yaşadık.” dedi. İslamiyet’in Nezaket ve Zarafeti... Amsterdam Ayasofya Camii’nin ilk cumasını, İGMG (İslam Toplumu Millî Görüş) Başkanı Kemal Ergün kıldırdı. IGMG Genel Başkanı Kemal

Ergün, bu camiinin bu günlere gelmesinde katkısı ve emeği olan herkese teşekkür etti. Ergün “Hollanda’da Amsterdam’da yeni vatan edinmiş olduğumuz bu ülkelerde Müslümanlığın hoşgörüsünü, İslamiyet’in nezaket ve zarafetini bu camiiler eğitim kurumları daha güzel bir şekilde de anlatacaktır. Çünkü önderimiz rehberimiz Hazreti Muhammed (a.s.v) insanlığa hizmet etmenin en büyük hizmet olduğunu buyurmuşlardır. Dolayısıyla burası Amsterdam’ın bir sembolü olacaktır. Huzura ve barışa katkı sağlayacaktır. Ben buya emeği geçmiş tüm cemaatimize yürekten teşekkür ediyorum.” şeklinde konuştu. Hollanda’da yetişen gençlerin dikkat etmesi gereken bir durumlara dikkat, çeken IGMG Başkanı Kemal Ergün “Gençliğimiz kendi geleneklerine ve göreneklerine bağlı olur, camiiler ve eğitim kurumlarımızda Ehl-i Sünnet vel Cemaat akidesine bağlı olarak yetişirler ise, hiç bir zaman onları kimse kullanamayacaktır. Özelikle bazı radikal akımlara katılan gençlerin cihat ile sıkıntıları var. Bunlar cihadı insan öldürmek olarak algılamıyorlar.

Uluslararası bir kısım şebekenin oyununa gelerek İslam’ın hem sumatini, hem İslam’ın ismini Efendimiz (s.av) hoşgörüsünü ve onun merhametini bu şekilde yaralıyorlar. Dolayısıyla gençlerimize bu kurumlarımızda daha fazla bulunmaları ve bu gibi kurumlardan istifade etmelerini tavsiye ediyorum ki bir kısım yozlaşmalar ve tahribatlar kendilerine sirayet etmesin” ifadelerini kullandı. Terör İnsanlığın Tamamına Yapılmış Bir Eylem... Brüksel, İstanbul, Ankara, Lahor ve en son olarak Somali’de ki Türk Koleji eğitimcilerine yönelik terör saldırılarını şiddetli bir şekilde kınayan Ergün “Bu terör olaylarının temelinde insanlığın kanına susamış bir kısım vampirlerin yattığı ortada. Dolayısıyla burada vefat etmiş olanların yakınlarına Allah’tan sabır diliyoruz. Terör insanlığın tamamına karşı yapılan bir eylemdir. Müslümanlar olarak biz bu konuda İslam’ı kullanan bu şahıslara karşı çok daha etkin olmamız lazım.” dedi. “İslam’ın Tanıtılmasında Numune Olacak”

Bir

Kuzey Hollanda Millî Görüş Bölge Başkanı Oktay Dalmaz böyle bir müessesenin hayata geçirilmesi ile Amsterdam’ın kazandığını söyledi. Dalmaz “Bütün insanlık için Amsterdam Ayasofya camimiz hayırlı ve uğurlu olsun. Bu camiimiz İslam’ın tanıtılmasında bir numune olacak inşallah.” dedi. Amsterdam Ayasofya Camii 1200 kişilik kapasitesi, 42 metre minare yüksekliği ve 26 metre kubbe yük-

sekliği ile Hollanda ve Amsterdam şehrinin en güzel camilerinden bir tanesi oldu. Kılınan ilk Cuma namazında cami hınca hınç dolunca yaklaşık iki yüz kişi de namazlarını dışarıda caminin avlusunda eda ettiler. Yetkililer artık tüm vakit namazlarına açık olacak caminin iç dekorasyonunun hızlı bir şekilde tamamlanarak ramazan ayına yetiştirilmeye çalışılacağını belirttiler. Haber - Fotoğraf: Adnan Şahin


toplum 19

samenleving

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 213 - Nisan/April 2016

Gündem

“Anadolu’yu Anadolu yapan, Çanakkale’yi Çanakkale yapan ruhu daha iyi kavramak lazım”

Tunahan Kuzu

“101’inci Yılında Çanakkale Ruhu” programına ilgi yoğundu

Hollanda Karamanlılar Federasyonu (HOKAF) tarafından Çanakkale Savaşı’nın 101. yılı nedeniyle ‘Çanakkale Ruhu’’ etkinliği Schiedam’da gerçekleştirildi.

S

chiedam kentindeki Theater a/d Schie’deki programa Rotterdam Başkonsolosu Sadin Ayyıldız, Lahey Büyükelçiliği yetkilileri bunların yanı sıra aralarında siyasiler, STK temsilcileri, akademisyenler, yerel politikacılar ve 1000’e yakın vatandaş katıldı.(HOKAF) ‘Çanakkale Ruhu’ programı, Kur’an-ı Kerim, saygı duruşu ve ardından İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. TÜRK SAVAŞ TARİHİNE ALTIN HARF İLE YAZILAN ÇANAKKALE Çanakkale Deniz Zaferi’nin 101’inci yılı münasebetiyle, ‘Kahramanlık Destanı Çanakkale’yi farklı bir organizasyon ile yapmak için bu programı düzenlediklerini söyleyen HOKAF Başkanı Mustafa Duyar, özetle şunlara değindi: “Geleceğimizin teminatı gençler, hepinizi bu programa katılmanızdan dolayı tebrik ediyoruz. HOKAF olarak düzenlemiş olduğumuz Türk savaş tarihine altın harflerle yazılan Çanakkale Zaferi’nin 101. yıl dönümünü kutlamanın ve kutsal vatanımız için canlarını feda eden şehitlerimizin şehitler gününü idrak etmenin onurunu yaşamaktayız. Federasyonumuzun misyonunu dil, din ve kültür alanında neslimize hizmet ve bu doğrultuda nicelikli ve nitelikli çalışmalar yapmaktayız.” ÇANAKKALE’Yİ ÇANAKKALE YAPAN RUHU İYİ KAVRAMAK Rotterdam Başkonsolosu Sadin Ayyıldız “Bu gün, bir daha dönmemek üzere gidenlerin tarih yazdığı en gerçek en şerefli kahramanlarını yad etmek üzere Çanakkale şehitlerini hatırlamak üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz. Bu gün toplanmamıza vesile olan başta HOKAF olmak üzere herkesi tebrik ediyorum. Anadolu’yu Anadolu yapan, Çanakkale’yi Çanakkale yapan ruhu daha iyi kavramak ve günümüzde yaşadıklarımızla bir mukayese yapıp, dersler çıkarmak gerekiyor.” dedi ÇANAKKALE SAVAŞININ AMACI İSTANBUL’U ELE GEÇİRMEKTİ Etkinlikte sinevizyon gösterisi eşliğinde konuşan Araştırmacı-

Yazar Talha Uğurluel, Çanakkale Savaşı’nın I. Dünya Savaşı sırasında 1915-1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası’nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebeleri olduğunu aktardı. Ugurluel, “Çanakkale Savaşı’nın ana teması İngiliz, Rusya, Fransa başta olmak üzere İtilaf Devletleri’nin Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul’u alarak İstanbul ve Çanakkale Boğazları’nın kontrolünü ele geçirmek istiyorlardı. İstanbul’a giden en kısa yol Çanakkale Boğazı’ndan geçmekti. Elbette, itilaf devletlerinin imkânları Osmanlı’dan daha iyiydi. 18 Mart 2015 yılında 400 gemiyle Çanakkale’ye gelen itilaf devletleri İstanbul’u 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinin rövanşını almayı hedefliyorlardı. Çanakkale Savaşı’nın ana teması herkesin gözünün üzerinde olduğu İstanbul’u ele geçirmekti. Osmanlı’nın dışında tüm İslam ülkeleri sömürü devletiydi. Anneler savaşa önce eşlerini daha sonra da 15 yaşından büyük çocuklarını göndermişlerdi. Düşman gemileri içinde ağır yaralıların bulunduğu hastane gemilerine bile ateş açarak yüzlerce askerin ölmesine neden olmuşlardı. Onlar esir aldıkları Osmanlı ve diğer ittifak devleti askerlerine kötü muamele yaptıkları, âdeta

yakarak soykırım uygularken, bizim komutan ve askerler esir aldıkları yabancı askerlere çok iyi davranmışlardır.” dedi. GENÇLERE ÇANAKKKALE SAVAŞINI İYİ ANLATMAMIZ GEREKİYOR “İstanbul düşerse, Osmanlı düşer” felsefesiyle hareket eden Osmanlı askerlerinin büyük mücadele örneği sergilediklerini dile getiren Uğurluel, “Gençlere Çanakkale Savaşı’nı çok iyi anlatmamız gerekir. Çanakkale tarihini, ruhunu, felsefesini, şuurunu, ülkeye kazandırdığı değerleri herkesin bilmesi gerekir.” diye konuştu. Televizyon Programcısı ve halk ozanı Ahmet Baydaroğlu birbirinden güzel eserleri ve Çanakkale ve Türkiyem parçaları ile konukları duygulandırdı. Etkinlik kapsamında Gökkuşağı tiyatro sanatçısı Ömer Atıf tek kişilik oyun ile Çanakkale ruhunu canlandırdı. Programa katılan Türk STK temsilcileri programın yoğun katılım ile amacına ulaştığına dikkat çektiler. Hollanda Çanakkale Müzesi sahibi Bülent Türker ise Çanakkale Savaşı’na ait materyallerden oluşan müze, fotoğraf sergisini gelen davetlilere anlattı. Program, daha sonra geceye sponsor olan işadamlarına verilen plaket töreni ile sona erdi.

“Din yasağı ancak Nazi Almanya’sında olur”

“Hollanda’da herkes, Müslüman olsun, Yahudi olsun, ateist olsun, aynı özgürlüklere sahiptir” diyerek, Wilders’e sert tepki gösterdi. Zijlstra, Wilders’in dine dayalı ayrımcılık yaptığı sürece Hollanda’nın kültürel değerlerini, eşit hakları ve özgürlükleri savunamayacağına vurgu yaptı.

Hollanda’da aşırı sağcı politikacı Geert Wilders, İslam’ın Hollanda’da günün birinde yasaklanabileceğini söyledi. İslam karşıtı Özgürlük Partisi (PVV) lideri Wilders, Brüksel’deki terör saldırılarının görüşüldüğü Temsilciler Meclisi’ndeki oturumda, “hoşgörüsüzlere karşı hoşgörüsüz olmanın” zamanının geldiğini söyledi ve bunun da sınırların yabancılara, özellikle de Müslümanlara kapatılması, Hollanda’nın “İslamlaşmasının” önlenmesi ve Hollanda kültürünün korunması anlamına geldiğini ifade etti. İktidar ortağı liberal VVD’nin Meclis Grup aşkanı Halbe Zijlstra,

DENK partisi milletvekili Tunahan Kuzu da, din yasağının ve “hoşgörüsüzlere karşı hoşgörüsüzlüğün” Nazi Almanya’sın da söz konusu olduğuna dikkati çekti. Adı “Özgürlük” olan siyasi oluşumun özgürlükleri kısıtlamak isteyen lideri Geert Wilders, Müslümanların çoğunluğunun “Bu benim İslam’ım değil” demediğini iddia etti. Demokratlar 66 (D66) lideri Alexander Pechtold ile Yeşil Sol (GL) lideri Jesse Klaver PVV liderinin yanlış düşman seçtiğini belirterek, düşmanın Müslümanlar değil DAEŞ olduğuna vurgu yaptılar.

Teröre karşı tek ses

Terör saldırıları kınandı Hollanda’nın Rotterdam kentinde protesto edildi. Rotterdam’da düzenlenen gösteriye katılanlar, son dönemde başta Türkiye olmak üzere farklı ülkelerde gerçekleştirilen terör saldırılarını kınadı. Son dönemde başta Türkiye olmak üzere farklı ülkelerde gerçekleştirilen terör saldırıları, Hollanda Türk Gönüllüler Vakfının (HTGV) girişimiyle Rotterdam şehir meydanında düzenlenen gösteriye Rotterdam Belediye Başkanı Ahmed Aboutaleb ve Denk Partisi Milletvekili Tunahan Kuzu’nun yanı sıra Türkler ve Faslıların kurduğu Sivil Toplum Kuruluşlarının temsilcileri ile vatandaşlar katıldı. Türkiye, Fas ve Hollanda bayraklarının yanı sıra terör karşıtı dövizlerin taşındığı gösteriye katılanlar, terörün fark gözetmeksizin tüm insanlığı tehdit ettiğini belirterek, son dönemde Ankara, İstanbul ve Brüksel’de düzenlenen saldırıları kınadı ve saldırılarda hayatlarını kaybedenlerin yakınlarına dayanışma mesajı verdi. Programda konuşan Kuzu, dünyanın neresinde yaşanırsa yaşansın, her

türlü terörü kınamak için bir araya geldiklerini söyledi. “Terörün, dini, dili ve ırkı yok” diyen Tunahan Kuzu, şöyle konuştu: “Dünyanın neresinde olursa olsun, şiddetle kınamamız lazım terörü. Biz hep Hollanda’da Ortadoğu’da veya başka bir kıtada olan terör saldırısının aynı şiddetle kınanmadığını görüyoruz. Geçen hafta mecliste bunu dile getirdik ve bir dakikalık saygı duruşu talep ettik, Ankara ve Fildişi Sahili’nde yaşanan saldırılardan dolayı. Maalesef bunu diğer milletvekilleri kabul etmedi ve kendi konuşma vaktimde bu bir dakikalık saygı duruşunu yaptım. Rotterdam’da yaklaşık 60 bine yakın Türk yaşıyor. Bu insanların acısını paylaşmak yetkililerin de vazifesidir.” 144 milletten insanın yaşadığı kentte dünyanın farklı ülkelerinde inanç adına terör saldırısı gerçekleştirenlere karşı seslerini duyurmak istediklerini söyleyen ve insanlara, omuz omuza teröre karşı durmaları çağrısı yapan Aboutaleb, “Birlik ve beraberliğimizi devam ettirirsek hep birlikte terörün üstesinden rahatlıkla gelebiliriz. O yüzden bugün farklı kesimlerin bir araya gelerek seslerini duyurmaya çalışmalarını çok önemsiyorum.” dedi..Gösteriye katılanlar, Erasmus Köprüsü’ne kadar yürüdüler.


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 213 - Nisan/April 2016

04 yaşam ve inanç 20 leven en religie

Hikmet Pınarı

BOŞANMA: TOPLUMSAL YIKIM - SİHİRLİ BİR ANAHTAR: Empati. Yani aynaya bakmak, yani kendini gözden geçirmek, yani nefis muhasebesi yapmak. Bütün anlaşmazlık kapılarını açar. Her zaman denenmeli. - ÖNEMLİ BİR SORU: Anlaşmazlıklarda, nizada hedef ne ? Güç gösterisi mi? Yani üstün gelmek, tatmin olmak, karşısındakini sindirmek, suç bastırmak mı? Ailedeki bir sorunu çözmek mi? Çocukların yararına bir şey mi ? Bunlardan birisi ise, kullandığımız metod bizi hedefe götürmeli.

- BÜYÜK BİR NOKTA: Eşler şunu demeye cesaret etmeliler: “Ben yüzde yüz haklı olmayabilirim.” “Karşımdaki yüzde yüz haksız olmayabilir.”

- SÖZ KURŞUN GİBİDİR: Ağızdan çıktımı bir daha geri dönmez. Ağzımızdan çıkanı kulağımız duymalı. Söz söylerken şu metodu uygulamak her zaman fayda verdiğini tekrar hatırlayalım : Ne söyleyeceksiniz? Kime söyleyeceksiniz? Ne zaman söyleyeceksiniz? Nerede söyleyeceksiniz? Nasıl söyleyeceksiniz?

- BİR BÜYÜK NOKTA DAHA: İslam’da kul hakkı diye bir şey var.

- İNCE BİR HESAP: Anlaşmazlıkların, kavgaların

- BİR NOKTA DAHA: Eşler boşanmaya/ayrılmaya kafa yormadan önce, sorunları çözmeye kafa yormalılar.

- EL ÖPMEKLE DUDAK KİRLENMEZ: Hatadan dönmek fazilet ve yapıcı olduğu gibi, özür dilemek de fazilettir. - TATLI DİL YILANI DELİĞİNDEN ÇIKARIR: Tatlı dilin tılsımlı bir gücü vardır. Her pozisyonda kullanılmalı. “Söz ola kese savaşı, Söz ola kestire başı, Söz ola ağulu aşı, Yağ ile bal ide bir söz” Eşine tatlı dil kullanan bir eş, evini bal kovanına çevirir. - SEN KİMSİN?: Eşimizi gerçekten tanıyor muyuz? Zira insanlarla geçinmenin kolay yollarından biri karşımızdakini iyi tanımaktır. Eşini iyi tanıyan ona nerede nasıl davranacağını iyi hesap eder. - NE VERİRSEN ELİNLE O GELİR SENİNLE: Başkasına yaptıklarımız aslında kendimize reva gördüklerimizdir. Ya da kendimiz için seçtiklerimizdir. Çünkü ne yapıyorsak günün birinde karşımıza çıkar. Nasıl muamele görmek istiyorsak öyle muamele etmeliyiz. - AH AYRILIK OLMASA: Hayatta ayrılık var. Günün birinde ayrılacağını bilen akıllı kimse yarın pişman olacağı şeyi yapmaz. Keşkeler bu günleri geri getirmez. (Hikmet ehli; “İnsanlarla bir gün

- BEN SANA GÖSTERİRİM: Ne mutlu başkasına mutluluk kazandırana! Bir Müslüman başkasının felâketinde saadet görme alçaklığına düşmez. Zaten başkasının felaketine sebep olarak mutluluk arayanlar ahmaklardır. Sen bu ahmaklığa tevessül etme. Unutma ki başkalarının cenneti kazanmasına sebep olmak sana da cenneti kazandırabilir. - SAKIN HA HAİNLERDEN OLMA: Emânete ihanet edene hain denir. Kur’an Müslümanları hainlikten sakındırıyor. (Nisâ 4/105. Enfal 6/58) İslâm’a göre eşler, aile hayatı, çocuklar, geçim araçları (servet ve mal), dünyada huzur ve mutluluk birer emânettir. İmanın verdiği şuurla emin olan Müslüman bu emânetlerin hakkını verir. Emânete hiyânet etmez.

- SEVEN NE YAPMAZ: Seven sevdiğine itaat eder. Kimi seviyorsak ona iyilik etmemiz onu sevdiğimizin isbatıdır. Sevdiğinin yerine ağlamayan, tam tersine onu ağlatan, sevdiğinin bedenine batan dikenden ızdırap duymayan sevgiden söz edemez. - KURBAN OLAYIM: Eşler birbirlerine; “kurban olayım seni bana nasip edene! Senin sayende baba/anne oldum, ev oldum, ocak oldum, aile oldum, nesil ve sülâle, soy-sop sahibi oldum” demeliler. Bu sözü de her babayiğit söyleyemez. Ancak bunu söyleyenler aile mutluluğuna mutluluk katarlar. Aile direğini sağlam ve dimdik tutarlar. ◄◄

cu

De Stichting Islamitisch Primair Onderwijs Rijnmond

iz : R TL Telev

yo

“İslam okulları Cito’da en başarılı, en iyiler”

nu

si

- KULAĞA KÜPE: Hatasız kul olmaz. Önemli olan hatayı kabul edip terk edebilmektir. “Kişi noksanın bilmek gibi irfan olmaz” diyenlere kulak vermeli.

ayrılacağınızı hesaba katarak ilişki kurun” demişler.)

n i ve r site

- BİR NOKTALI VİRGÜL: Eşler şu soruyu sormaya da cesaret etmeliler: “Acaba anlaşmazlığa ben mi sebep oldum?”

sonucunu iyi düşünmek gerekir. Kâr mı ediyoruz, zarar mı? Kazandık mı, kaybettik mi? Akıllı insan kârını zararını bilendir. Unutmamak gerekir ki zararın neresinden dönülürse kârdır.

Öyleyse eşler sorunlara hazırlıklı olmalı. Öncelikle her problemin çözümü olduğuna inanmalı. Sorunlar karşısında akıllı, kurnaz ve yapıcı olmalı. Eşler arasında anlaşmazlık, ağız kavgaları, nizalar şiddetli geçimsizliğe ve yuvanın yıkılmasına varmadan Kur’an’ın gösterdiği metodlarla soruna

Boşanma gerektiği zaman helâl olmakla birlikte bu, hem eşler için, hem de toplum için bir yıkımdır. Yıkımdır, çünkü boşanma ile aile dağılır, varsa çocuklar analıbabalı yetim olurlar, modern hayat sahnesinde sığınak ve korucu gibi olan yuva ortadan kalkar. Boşanmalar toplumsal yıkımdır; çünkü sağlıklı toplumlar sağlıklı ailelerden meydan gelir. Eşi ile anlaşmazlığı var diye aklından boşanmayı geçirenlere ve yuvasında huzur isteyenlere kullanabilecekleri bir kaç metodu hatırlatmak isteriz: - BİR NOKTA: İnsanın olduğu yerde hata da vardır, problem de vardır. Ancak unutmamak gerekir ki her hata düzeltilebilir, her problemin çözümü bulunabilir. Uygun yol ve yordam bulmak şartıyla.

Eşler, karşılıklı ilişkilerinde kul hakkı yiyip yemediklerine dikkat etmeliler.

tri

ch

Şurası bir gerçek ki eşler arasında anlaşmazlık, niza/çekişme, kavga olabilir. Bazıları evliliği “dikensiz bir gül bahçesi”, bazıları da sürekli kavga ortamı zannedebilirler. Bu böyle değil elbette. Dalgasız deniz, dikensiz gül bahçesi olmaz. İnsanın olduğu yerde mutlaka sorun, anlaşmazlık, çekişme olur.

çözüm aramalı. Ancak evlilik sürdürülemez noktaya varınca, yara kangren olunca İslâm boşanmayı (talakı) da meşru kılmıştır. Ancak Peygamberimizin (sas) şu sözünü unutmamak gerekir: “Allah’ın, helâl kıldıkları arasında en sevmediği şey boşanmadır.” (Ebu Dâvud, Talak/3 no: 2177. İbn Mâce, Talak/3 no: 2018)

ş tır t m a s o n u

İ

slam’da nikâh, yani meşru evlilik bir açıdan akit (sözleşme), bir açıdan da ibadettir. Hem Kur’an, hem de Sünnet (hadisler) Müslüman gençleri evlenmeye teşvik ediyor. (Nûr 24/32. Rûm 30/21) Bu açıdan evlenmek (nikâhlanmak) bir Müslüman için hem fıtrî bir ihtiyaç, hem de dinî bir görevdir, yani farzdır. Evlendikten sonra da ailede karşılıklı olarak haklar ve görevler gündeme gelir. İslâm hukuku eşlerin görevlerini, sorumluluklarını ve yetkilerini geniş bir şekilde belirlemiştir. Her eş, aile hayatını bu ölçülerle bir ibadet anlayışı içinde sürdürmelidir. Ama maalesef bu ideal aile hayatı, hele günümüzde, hele hele Avrupa’da, modern hayat anlayışında kolay kolay sağlanamıyor. Üzülerek görüyoruz ki Avrupa’da yaşayan Müslümanlar arasında da son yıllarda boşanmalar (talak) giderek artıyor.

a ra

Hüseyin Kerim Ece kerimece@hotmail.com

ve M a as

Postadres: Postbus 51188, 3007 GD Rotterdam Bezoekadres: Zegenstraat 120, Rotterdam T. (010) - 495 15 80

Al-Ghazali

Van Lennepstraat 17 3027 SP Rotterdam Tel. (010) - 415 21 67 Fax (010) - 262 45 35 E-mail directiealghazali@gmail.com www.al-ghazali.nl

Ibn-iSina

Zegenstraat 120 3082 XZ Rotterdam Tel. (010) - 428 25 90 Fax (010) - 428 20 91 E-mail adurmus@sipor.nl www.ibn-i-sina.nl

Ikra

Spirea 3 3317 JP Dordrecht Tel. (078) - 639 01 51 Fax (078) - 639 04 21 E-mail ikra@sipor.nl www.ikra.nl

Noen

Paradijsplein 1 3034 SL Rotterdam Tel (010) 240 94 46 Fax (010) 240 99 53 E-mail info.noen@sipor.nl www.ibsnoen.nl


yaşam 21 het leven

doğuş aylık gazete/maandblad,

nr. 213 - Nisan/April 2016

“Allah’ın, helâl kıldıkları arasında en sevmediği şey boşanmadır.”

Kardelen Reyhan Şeker yunus322@hotmail.com

ARŞI TİTRETME! ÇÜNKÜ ALTINDA SEN DE VARSIN B

oşanma; aile kurumunun sona erdiğini bildiren hukuksal bir süreçtir. Çoğu zaman eşlerin çabaları ile düzeltilebilen bazı problemler olmakla birlikte profesyonel yardım alan eşler de olmaktadır. İçinden çıkılamayan problemler olduğunda kitabımız Kur’an-ı Kerim bir çözüm yolu olarak, her iki taraftan birer kişinin hakemliğinde uzlaşmaya gidilerek eşlerin aralarının düzeltilmesini tavsiye etmiştir (Nisa 35). Günümüzde buna gereksinim duymayan bazı çevreler kendi başlarına çıkış yolu aramayı tercih ettiklerinden ve aklıselim olarak karar veremediklerinden dolayı dönüşü mümkün olmayan yollara girebilmektedirler. Tüm bu çabalar sonuç vermiyorsa ve çocuklar üzerinde düzeltilmesi imkansız yıkımlara sebep olacaksa, boşanma kaçınılmaz bir son olmaktadır. Gerek kitabımız Kur’an ve gerekse hadis-i şerifler talak konusunda geniş malumat vermektedir. Boşanmalarda, kültürel, ekonomik, sosyal ve psikolojik faktörlerin rol oynadığı bilinmektedir. Evlilik kurumunun bitmesine sebep olan birçok etken vardır. Bunların, zamanın ve çağın değişimi ile birlikte farklılaştığı söylenebilir. Bundan 25 sene önce boşanma sebebi olmayan durumların, şimdi boşanmaya sebep olabileceği görülmektedir. Küreselleşmenin etkisiyle, teknolojinin de gelişmesiyle birlikte aile üzerinde etki oluşturduğu bilinen bir gerçektir. CBS, yani Merkezi İstatistik Bürosu’nun verdiği rakamlara göre, Hollanda’da yılda 35.000 ile 40.000 arasında boşanma meydana gelmektedir. 1998 yılından itibaren Hollanda’da Müslümanlar arasında boşanma sayısı büyük ölçüde artmış durumdadır. Merkezi İstatistik Bürosu’na göre Türkler arasında boşanmalar yüzde 38 oranında gerçekleşmektedir. Bu oran azımsanmayacak kadar büyüktür. Yukarıda ifade ettiğimiz faktörlerin bu sonuçlarda etkili olduğu bir gerçektir. Dinimiz, kadın ve erkeğe aile kurumunun devamı için birtakım mesuliyetler yükleyerek, yuvayı koruma altına almıştır. Erkeğin kadın üzerinde hakkı olduğu kadar, kadının da erkek üzerinde hakkı vardır. Erkek eşini Allah’ın bir lütfu ve emaneti olarak görmeli ve kendisine verilen haklar sebebiyle aile üzerinde baskı kurmamalı, aksine merhameti ile yuvayı

kuşatmalıdır. Buna mukabil kadın, eşini eri olarak kabul ederek onun yükünü hafifletmelidir. Aile kurumu fedakârlık, sabır ve merhametle yoğrulmuş bir alan olmalıdır. Peygamber Efendimiz, erkeklere hitaben: “Bir kimse, hanımına buğz etmesin, kin tutmasın. Onda hoşlanmadığı huylar varsa, ona mukabil, memnun olacağı huylar da vardır.” buyuruyor.(Müslim, Rada, 61) Eş, hayat arkadaşının olumsuz taraflarını görmek yerine olumlu taraflarını görmeli ya da keşfetmelidir. Çünkü her insanda muhakkak gizli bir cevher vardır. Bu olumlu bakış açısı yuvanın devamına katkı sağlayacaktır. Toplum olarak sorun çözmek yerine sorun üretir hâle geldik. Hepimiz var olan sorunları sıralamakta mâhir olduğumuz kadar, sorunu bertaraf etme konusunda bir çaba göstermeyişimizin altında yatan bazı nedenler vardır. Evlilik öncesi gençlerin belleklerine büyükler (bilinçli ebeveynler dışında) tarafından telkin edilen, sözüm ona olumlu nasihat olarak aktarılan fikirlerin, gençler üzerinde çözüm üretmede yetersiz kalmaya etki yaptığı söylenebilir. Aileler çocuklarını evlendirirken güzel bir yuvanın ve fedakârlığın mekânına uğurlamak yerine, altta kalmamak telkinleriyle çocuklarını

uğurladıkları için, problemlerle karşılaşan taraf, düşmanı yenme gayretiyle taarruza geçmektedir. Hayat paylaşmaktır. Yan yana yürümektir. Beraber sorunları çözmektir. Bu durumda ne ezen ne de ezilen konumuna düşeriz. Hayatını başkasıyla birleştirmek isteyen her genç mutlu aile hayalleri kurarak evlilik hazırlıkları yapar. Hiç kimse evin eşiğinden içeriye girerken bir gün olumsuz bir vakıa olduğunda “buradan girdiğim gibi tekrar çıkarım” hayalleri kurmaz. Fakat evliliğin o duruma gelmemesi biraz da bizim fedakârlığımıza ve empati yaparak eşimizin yerine

kendimizi koyarak olayları tahlil etmemize bağlıdır. Eskilerin ifadesiyle “birinin hâli ile hâllenmek”, modern dünyanın tabiriyle “empati kurmak” aslında İslam ahlâkının da bizde istediği bir özelliktir. Etrafımızda oluşan olumsuz ve acınası tabloların sonucuna baktığımızda bu duygunun yoksunluğundan dolayı ortaya çıkan sonucu görmek zor değil aslında. Aile içi yaşanan olumsuzluklar sonucunda boşanmaya kadar varan sorunların aslında evlilik öncesi verdiğimiz kararlarla da bağlantısı vardır. Bunlardan bir kaçını sıralayalım: 1. Evlenememe korkusundan dolayı fazla düşünmeden hareket etmek... Türk kültüründe yöreden yöreye değişkenlik arz eden ve halk arasında evlenme yaşı sınırları çizdiğimiz ve bu yaş sınırını aşan gençleri evde kalmakla korkutarak üzerlerinde manevî baskı uygulayan ebeveynlerimiz var. Her anne ve babanın evlatlarının mürüvvetini görme arzusu vardır. Bu çok doğal ve güzel bir arzudur. Fakat büyüklerin bu baskıları sonucunda arzu etmediği biriyle evlenen gençleri görmekteyiz. Ya da çevrenin baskısı sonucu yaşının da ilerlemiş olmasından dolayı evlilik için geç kaldığını düşünerek, düşünmeden karar

verilebilmektedir. Yeterince araştırma yapılmadan alınan bu kararlar boşanmalarla sonuçlanan evliliklere temel oluşturabiliyor. 2. Acele verilen evlilik kararı... Evlilik kurumunun sağlam temeller üzerine oturtulması gerekmektedir. Çok uzayan nişanlılık dönemi iyi bir sonuç veremeyeceği gibi, çok kısa bir sürede verilen evlilik kararı da olumlu olmayabilecektir. Nişanlılık sürecinde adaylar ve aileler birbirini tanırlar. Bazen eş adayları nişanlılık sürecinde kendileri olmak yerine farklı kişiliklere bürünürler. Daha sempatik tavırlar sergilerler. Hakikatte bu böyle

olmayabilir. Hayat tecrübesi olan büyüklerden bu durum hakkında gözlem yapmaları için yardım istenmelidir. Her genç arzu ettiği nitelikte bir kişiliği karşısında görmek istediği için, olayları kavrama hususunda objektif bir yaklaşım sergilemeyebilir. Adayla yapılan görüşmelerde sorulan sorular, muhatabınız hakkında genel olarak bir kanaatin oluşması için ilk adımdır. Örneğin kendisine “sinirli bir insan mısınız?” diye sorduğunuzda kendisi “hayır kesinlikle sinirlenmem” diye cevap veriyorsa, orada biraz durup düşünmeniz gerekir. Çünkü sinirlenmek de insana özgü bir tavırdır. “Sinirlenirim, fakat nasıl kontrol edeceğimi bilirim” diyebiliyorsa, bu adayın kusurları olduğunda kabullenebileceğini gösterir. Kendi kusurlarını kabul edemeyen kişi, muhatabı için de giriş bölümünde ifade ettiğim gibi empati kuramaz. 3. Evlilikteki sorumlulukları taşıyacak kadar olgun olmama durumu... Evlenecek adayların, evlilik sorumluluklarını yerine getirebilecek, zihinsel, bedensel ve sosyal açıdan belirli olgunlaşma düzeyine gelmiş olması gerekmektedir. Bu olgunluk seviyesine ulaşmamış olan gençlerin evlilikleri uzun ömürlü olmayabilir. Böyle bir aile ortamında ebeveynler

onlar için sürekli bir adım atmak zorunda kalacakları için, bireysel olarak aileyi devam ettirememe psikolojisi, evli olan eşi zor durumda bırakacaktır. 4. Sadece aşk veya mantık evliliği yapmak... Aşk, “ışk’’ kelimesinden alınmıştır. Sözlükteki anlamı sarmaşık demektir. Etrafınızda ağaca dolanmış bir sarmaşık gördünüz mü? Zamanla ağacın tümünü kaplayan bu sarmaşık, ağacı içten içe çürütmeye başlar. Öyle bir hâl alır ki,artık etrafında olup biteni görmemeye başlar. İnsan da tıpkı buna benzer. Bu durumda

mantığını kullanmakta zorlukçeken kişiye büyüklerin yardımcı olması gerekir. Mecazi; beşeri aşk, tutku ve isteklerin aşırı hâlidir. Tutkunun dazaafı beraberinde getireceği unutulmamalıdır. Sadece mantık evliliği yapacak olan kişi de mutlu bir evliliği devam ettiremeyebilir. Çünkü sevginin olmadığı yerde mutluluk baki olmaz. Örneğin evlenip ayrılan bir kadın, çocuklarınınortada kalacağını düşünerek kendisine evlilik teklifi yapan bir beyi gönlü o işe meyyal olmadığı hâlde kabul edebilmektedir. 5. Son olarak söyleyebiliriz ki, eşlerden birinin normal dışı kabul edilen (alkol, şiddet eğilimli olması vb.) davranışlara sahip olması da boşanmaya giden süreci hızlandırmaktadır. Bir hadis-i şerifte Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “İblis tahtını su üzerine kurar. Sonra yapacakları kötülükleri yapmak üzere avenesini sağa sola gönderir. Makam vemevkice ona en yakın olan, fitnenin en büyüğünü yapandır. Hepsi yaptıklarını anlatmak üzere İblis’in yanına gelir ve içlerinden birisi: ‘Ben şunu, şunu yaptım.’ der. Ancak İblis, ona: ‘Senin yaptığın da bir şey mi?’ der. Sonra bir başkası gelir ve ‘Falan adamı, karısından boşayıncaya kadar onun yakasını bırakmadım.’ der. İblis bundan o kadar memnun olur ki, hemen onu yanına çağırır ve ‘Sen ne kadar şirinsin!’ diyerek ona iltifat eder.” (Müslim, Münafıkûn 67; Müsned, 3/314) Şunu unutmayalım ki, nikâh yapılarak kurulan her yuva, şeytan için cazip bir mekândır. O yuvaya umutsuzluk,şüphe tohumları ekmek için elinden gelenin fazlasını yapmaya gayret gösterir. Çünkü güzel bir yuvanın felaketle sonuçlanarak dağılması İblis için büyük bir kazançtır. Boşanmalarda sadece eşler ayrılmaz. İki tarafın aileleri de budurumdan etkilenir ve bu durum toplumun da bozulmasına sebep olacağı için, İblis’in gayretleri bu yönde daha yoğundur. Bunu dikkate alarak onun fitnelerinden Allah’a sığınalım. Eğer bir konuda şüphe ortaya çıkıyorsa bunu eşimizle konuşalım ve işin aslını öğrenelim. Çünkü yanlış anlaşılmalardan dolayı yuvayı dağıtan insanların var olduğunu unutmayalım. Allah yuvalarımızı korusun. ◄◄


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 213 - Nisan/April 2016

04 haber 22 nieuws

Hollanda’da iflaslar UWV’yi vurdu

Hollanda’da V&D, Perry SPort ve TSN gibi büyük firmaların iflas etmesinin ardından işsiz kalan yüzlerce kişinin UWV’yi zor soktuğu aktarıldı. Özellikle V&D mağazasının iflasının açıklanmasının ardından UWV’nin altı hafta boyunca yaklaşık 39 bin kişiye iflas ödeneği sağladığı ve bu sürenin ardından 5400 kişinin

PrimAHAYATiniZi ZOrG & WELZijn KOLAYLAŞTirir!

Hizmet alanlarımız 1 Evde kişisel bakım hizmetleri

2 3 4 5

Psikolojik ve bedensel hemşirelik desteği Bireysel rehberlik danışma hizmetleri Grup aktiviteleri ve bilgilendirmeler Evde temizlik hizmetleri

Ofis bilgileri Tel.: (+31) 013-2032044 Fax: (+31) 013-2032045 Adres : Puccinistraat 15 5049 GD Tilburg www.primazorgenwelzijn.nl PZEW Flyer A4 horizontaal.indd 1

“ Yalnızca tedavi edici değil, koruyucu, destekleyici ve rehabilite edici, sağlık ve sosyal hizmetlerimiz hakkında bilgi edinmek için bizimle iletişime geçiniz “

Sosyal medya Facebook: @prima.zorgenwelzijn Twitter: @PrimaZorg Linkedin: Prima Zorg en Welzijn info@primazorgenwelzijn.nl

WW ödeneği başvurusunda bulunmasıyla aşırı yoğunluk yaşandığı bildirildi. Genç kesimin daha kolay iş bulacağı tahmininde bulunan UWV’nin daha çok iflaslardan dolayı 50 yaş üzeri kişilerin işsiz kalmasının endişe verici olduğunu nitelendirdi. UWV tarafından yapılan açıklamaya göre geçtiğimiz yıl WW ödeneği alanların sayısında azalma oldu ve 257 bin kişinin tekrar çalışmaya başladığı belirtildi.

Hollanda’da genç anne sayısı azalıyor

.....................................................................................................................................................................................................

Hollanda’da AB ile Ukrayna arasında 2014’te imzalanan Ortaklık Anlaşması’na ilişkin yapılan referandumu anlaşma karşıtları kazandı. Hollanda’da, Avrupa Birliği ile Ukrayna arasında 2014’te imzalanan Ortaklık Anlaşması’na ilişkin yapılan referandumu anlaşma karşıtları kazandı. Katılımın yüzde 32,2 olarak gerçekleştiği tavsiye niteliğindeki halk oylamasının resmi olmayan sonuçlarına göre anlaşma karşıtları yüzde 61,1 oy alırken evet oyu kullananların oranı yüzde 38,1’de kaldı. Sandık başına gidenlerin yüzde 0,8’i ise boş oy kullandı. Başbakan Mark Rutte, halk oylaması sonucuna ilişkin yaptığı açıklamada, anlaşmaya karşı olanların zafer elde ettiğini belirterek, AB ve Ukrayna dahil herkes için kabul edilebilir bir çözüm bulunması gerektiğini söyledi. İktidar ortağı İşçi Partisi (PvdA) lideri Diederik Samsom da halk oylaması sonucunun söz konusu anlaşmanın bu haliyle sürmeyeceği anlamına geldiğini kaydetti. Referandumda anlaşmaya karşı olanları destekleyen aşırı sağcı Özgürlükler Partisi (PVV) lideri Geert Wilders ise ortaya çıkan sonucun halkın Brüksel ve Lahey’deki elitlere karşı verdiği bir güvensizlik önergesi olduğunu söyledi. Referandum sonucunun bağlayıcılığı bulunmuyor Bağlayıcılığı olmayan, hükümete tavsiye

niteliğindeki referandum süreci “Avrupa Birliği Vatandaşları Komitesi” adlı oluşumun imza kampanyasıyla başlamıştı. Kampanyada toplanan imzaların yasaların öngördüğü yeterli sayıda olduğuna karar veren Hollanda Seçim Kurulu 14 Ekim 2015’te ortaklık anlaşmasına ilişkin halk oylaması yapılacağını açıklamıştı. Hollanda’da 1 Temmuz 2015 yılında yürürlüğe giren yasaya göre mecliste kabul edilen herhangi bir kanun ya da anlaşmayla ilgili referandum talep etmek için 300 bin imza toplamak yetiyor. Seçim kurulu, “Avrupa Birliği Vatandaşları Komitesi”nin kampanyasında toplanan geçerli imza sayısının 427 bin 939 olduğunu açıklamıştı. Sonucu tavsiye niteliğinde olup bağlayıcılığı bulunmadığı için hükümetin uygulama zorunluluğu bulunmadığı referandumun geçerli olması için yasalara göre katılımın en az yüzde 30 olması gerekiyordu.

......................................................................................................................................................................................................

Hollanda referanduma ‘hayır’ dedi

.....................................................................................................................................................................................................

Kısa Haberler

Hollanda’da 20 yaş altında doğum sayısı son yıllar itibariyle önemli oranlarda azalmalar yaşandığı gözlendi. Hollanda İstatistik Kurumu (CBS) verilerinden yapılan derlemeye göre, her doğum yapan1000 genç kadından yüzde 3,2’si 20 yaş ve altında, bu rakam 2015 yılında yüzde 3,7 olarak belirtilmişti. Buna göre geçtiğimiz yıl, bin 574 (20 yaş altı) genç kadın anne oldu. Bu rakam 2014 yılına göre yüzde 13,5 oranında azalma olduğu görüldü.

Verilere göre, genç yaşta anne olanların yüzde 80’i 18-19 yaş arasında, yüzde 8’i ise 16 yaş ve altı gençlerden oluşmakta. Araştırmada ayrıca, erken doğum yapma yaşının Fas ve Türk etnik kökenli gençler arasında da ciddi oranlarda azalma gözlemlendi. 2005 yılı verilerine göre, 20 yaş ve altı her 1000 Türk kadının yüzde 11’i erken yaşta anne olurken, bu rakam şimdilerde yüzde 1,7’ye geriledi. Fas kökenli kadınlarda

ise her 1000 kadından yüzde 9,1’i genç yasta doğum yaparken, bu rakam simdi yüzde 2,3 oldu. En az düşüş ise Antiller ve Surinam kökenli gençler arasında yaşandı, her bin kadından yüzde 16’sı genç yasta doğum yaparken bu rakam yüzde 9’lara doğru geriledi.

Hollanda’nın 5’te 1’i kronik hasta Hollanda’da kronik rahatsızlığı olan hastaların sayısı, hızla artmaya devam ediyor. Bu duruma dikkat çeken, Hollanda Ekonomik ve Sosyal Konseyi (SER), kronik rahatsızlıkları olan bireylerin iş hayatında daha uzun süre kalabilmeleri için önlemler alınması gerektiğini belirtti. Kronik hastaların çalışma hayatlarında yeterli performans göstermelerine ilişkin düzenlemeler yapılmalıdır. Konuya ilişkin yazılı bir açıklama yapan SER, ‘sağlık ve güvenlik kuralları ve mevcut sübvansiyonlar hakkında güncel bilgilerin iyileştirilmesi gerekmektedir.’ denildi. 2030 yılında 7 milyon kronik hasta SER tarafından yapılan açıklamada, “Hollanda’da 2011 yılında 5,3” milyon olan kronik hasta sayısının 2030 yılında 7 milyona ulaşması beklenmektedir. Zaten, halihazırda çalışan her 5 kişiden birisi kronik hasta. Çalışma sürelerinin uzatılmasıyla, önümüzdeki yıllarda bu rakamlarda artış beklenmektedir.” ifadelerine yer verildi.

Evde Bakım Hizmetlerinin Avantajları Evde sağlık bakımının en önemli faydası, kişinin kendi huzurlu ortamında, bakımına olanak vermesi. Bu hizmetin yararlarını şöyle sıralayabiliriz: 1) Sağlık servisini ayağınıza getirir 2) Kişiye özel bir bakım sağlar 3) Bakım alan aileyi bir arada tutar 4) İyileşmeyi hızlandırır 5) Bakım maliyetlerini düşürür 6) Teşhisten iyileşmeye kadar geçen süreçte kesintisiz kaliteli ve standart hizmet sağlar 7) Hasta ve yakınlarına bakım konusunda eğitimi de içerir 8) Hastanın ve ailesinin stresini azaltır 9) Zamanınızdan tasarruf sağlar 10) En üst düzeyde bağımsızlık sağlar 11) Yaşam kalitesini yükseltir 12) Yaşlıları bağımsız olarak ele almaya çalışır 13) Bazı bireylere ulaşmanın tek yoludur 14) Son aşamada bulunan hastalar için tercih edilen bir bakım türüdür.

Evde Bakım Hizmetleri

Hemşirelik Hizmetleri

- Ameliyat sonrası bakım ihtiyacı olanlar - Ortopedi ve Travmatoloji hastaları - Kalp, Damar ve Hipertansiyon hastaları - Hemipleji (Felçli) hastaları - Onkoloji (Kanser) hastaları - Akciğer ve Solunum hastaları - Diabet (şeker )hastaları - nöroloji hastaları (beyin ve sinir hastalığı) - Oksijen tedavisine ihtiyacı olan diğer hastalar - Bakım ihtiyacı olan yaşlılar ve özürlüler - Yara bakımı, enjeksiyon, infüzyon ve diğer hemşirelik hizmetlerine ihtiyaç duyanlar.

- Evde planlı hemşirelik bakımı - 7/24 Saat Hemşire refakati - Girişimsel hemşire ziyareti - Her türlü reçeteli İlaç uygulaması - İm/İV/SC Enjeksiyon - Serum takma ve çıkarma - mide ve İdrar sondası takma ve çıkarma - Tahlil için kan v.b. alınması - Yara bakımı ve pansuman - Hasta ve hasta yakını sağlık eğitimi ve danışmanlık - Özürlü bireyin gereksinimini karşılamak üzere ev ortamında düzenlemeler yapılması, - Sevk işlemi ve kamu olanaklarına ulaşma imkânının sağlanması

4/8/2016 11:31:57 AM


tanıtım 23 introduction

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 213 - Nisan/April 2016

7’den 77’ye herkese hizmet sunuluyor Prima Zorg en Welzijn sahibesi Sümeyra Bekleviç:

“Prima Zorg & Welzijn, daha çok bir kültür hizmetidir” Avrupa’da artan ve yaşlanan yabancı nüfus, aynı zamanda yerleşik düzene de geçince sosyal hayatta yaşlılık bakımı gibi yeni ihtiyaçlar baş gösterdi. Bilhassa sağlık sektöründe bu açık oldukça belirgin bir şekilde kendini hissettirince yabancılar bu açığı kapatmak amacıyla bu sektöre girmeye başladılar. Kişiye özel sunulan sağlık hizmeti son yıllarda oldukça yaygın hâle geldi. Prima Zorg ile yapılan söyleşiden istifade edeceğinizi ve ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz.

P

rima Zorg en Wilzijn; üç yıl önce hayata geçirilen bir hizmet kurumu. Bu kurumun yetkilileri ile bir söyleşi gerçekleştirerek hem kurumun kendisi hakkında hem de kurumun sunduğu hizmetlerden kimlerin yararlanabileceği konusunda bilgi edindik. İlgiyle okuyacağınızı umuyoruz. Doğuş: Sizi önce biraz tanımak isteriz. Sümeyra Bekleviç: 2013 yılında eşim Hasan Bekleviç’le birlikte, Prima Zorg en Welzijn’i kurduk. Prima Zorg en Welzijn daha çok Türklere ve yabancı Müslümanlara yönelik bir sağlık hizmeti sektörüdür. Üç yıl önce başladığımız bu sektörde şuan 30 personelle hizmet vermekteyiz. Şahsen ben kuruluş aşamasında her işe koşturuyordum ama şuan daha çok personel planlaması ile meşgulüm. Ama ihtiyaç duyulduğunda her yere koşturuyorum. Peki Prima Zorg en Welzijn’in sunduğu hizmetler hakkında bize bilgi verebilir misiziniz? Sümeyra Bekleviç: Kurumumuz Müslüman yabancılara evlerinde hizmet vermektedir. Hizmet dediğimiz, kişisel bakım, hemşerilik ve rehberlik hizmetleridir. Bunun yanında teyzelerimiz, amcalarımız için düzenlediğimiz “Dag besteding” dediğimiz gün boyu “aktivite programları” ya-

pılmaktadır. Bunu şu an haftada üç kez yapıyoruz, pazartesi, Çarşamba ve Cuma günleri. Hastalarımızı evlerinden alıyor buraya getirip faaliyete katılmalarını sağlıyoruz sonra da tekrar evlerine bırakıyoruz. Ev temizlik hizmeti veriyoruz. Bütün bu hizmetleri kendi dilimizde vermekteyiz. Dolayısıyla hastalarımızın dilini, dinini, kültürünü yakinen bildiğimiz için bu hizmeti vermek hem bizim için hem de onlar için çok daha kolay ve rahat oluyor. Zira biz hizmeti onların istediği şekilde sunabiliyoruz. İletişim sorunumuz olmuyor. Sorunları konuşarak aşıyoruz. O nedenle farklı bir durumdayız. Donanımlı Personele sahibiz Şuan 30 kişi kadar personelimiz var. Bulunduğumuz bu binada birkaç ofisimiz var. Hastaya gitmeyen elemanımız burada çalışıyor ve sürekli planlama ile meşgul oluyorlar. Bir de bu binamızda faaliyetlerimizi yapıyoruz. Ne tür faaliyetler yapılıyor? Sümeyra Bekleviç: Değişik faaliyetlerimiz var. Egzersiz yapılıyor. Yemek pişiriyoruz. İlahiler söyleniyor, Kur’an okutuluyor, El becerileri ve sportif faaliyetler yapılıyor. Kısaca herkesin hoşça ve sağlıklı vakit geçirebilmesi için ne gerekiyorsa o yapılıyor. Yardım alan insanlarımız genellikle evlerinde yalnız kalıyorlar.

Prima Zorg en Welzijn sahibi Hasan Bekleviç:

Kurumumuz Müslüman yabancılara evlerinde hizmet vermektedir. Hizmet dediğimiz, kişisel bakım, hemşerilik ve rehberlik hizmetleridir. Bunun yanında teyzelerimiz, amcalarımız için düzenlediğimiz “Dag besteding” dediğimiz gün boyu “aktivite programları” yapılmaktadır”

Yakınları çalıştıkları için onlarla ilgilenen olmuyor. Bu açığı kapatmak için biz bu tür faaliyetler düzenliyoruz. Ayrıca evde yakınları üzerinde çok ağır baskı oluşturan hastalar var. Alzheimer, bunama gibi, kalp hastaları gibi. Evdekilerin üzerinden bu baskıyı bir sürede olsa alabilmek onların bir süre de dinlenmelerini sağlamak için de bu faaliyetler düzenlenmektedir. Bu hizmetimiz şuan sadece bayanlara yönelik verilmektedir. Hasta profiliniz nedir bay bayan, yaşlı genç kimlere hitap ediyorsunuz. Sümeyra Bekleviç: Belli bir hedef kitlemiz yok. Her yaşa ve bay bayan herkese hizmet vermekteyiz. Hizmet verdiklerimizin içinde çocuk da var, yaşlılarımızda var. Erkek de var bayan da var. Zihinsel engelli olanda var, psikolojik sorunu olanlar da var. Sağlık sorunu olanlar da. Kısaca müşteri profilimiz çok değişik insanlardan oluşmaktadır. “Kişisel bakım, hemşerilik ve rehberlik hizmetleri vermekteyiz” Primazorg en Welzijn’de iki yıla yakın bir süredir yönetici ve erkek hemşire olarak çalışan Hakan Aydın kurumla alakalı şu tespitlerde bulunuyor. “Primazorg en Welzijn üç yıllık geçmişi olan genç ve dinamik bir organizasyondur. Evlerde, bilhassa kültürel özellikler dikkate alınarak hizmet vermektedir. Tabiri caizse 7’den 77’ye kadar her yaşa hizmet sunuluyor. Ev hizmeti kapsamında, ihtiyacı olanlara yıkanmalarında, giyinmelerinde, yatağa gitmelerinde ve yataktan çıkmalarında gereken yardım yapılmaktadır. Hemşirelik bakımı (verpleging) kapsamında ise şeker hastalarına iğne yapmak, hastaneden yeni çıkanlara ameliyat sonrası pansuman, sargı değiştirme bakımı, kullanacağı ilaçları verme vesaire yardımlar yapılıyor. Bir de rehberlik hizmetimiz var bu çerçevede ise daha çok kâğıt kürek işlerine yardımcı oluyoruz. Bilhassa dil sorunu yaşayan insanlara ve

psikolojik sorunu olanlara yardımcı oluyoruz. Bizi ayrıcalıklı kılan yönümüzün altını bir kez daha çizmemiz gerekirse biz, Müslüman hastalara, onların kültürlerine yönelik hizmet vermekteyiz. Uzman bir kadroya sahibiz. Kadromuzda genellikle Türk ve faslı elemanlar bulunmaktadır. Çalışan elemanlarımızın da, hastalarımızın dilinden ve kültüründen anlayan kişiler olmasına özen gösteriyoruz. Bakım alanların masrafları nedir ve kim karşılıyor? Hakan Aydın: Evet bu önemli bir konu. Önce bakım alacak kişilerin yerine getirmesi gereken bazı kıstaslar var. Yani ben ev yardımı almak istiyorum diyen herkes bunu alamıyor. Nedir o kıstaslar? Kişinin alacağı hizmet ev veya hastane doktor tarafından belirlemesi gerekir. Ama kişi kendisi de ihtiyaç duyarsa başvurabilir. Örneğin şeker hastaları, kalp hastaları, romatizma hastaları bu hizmetler için başvurabilirler. Hastaneden eve çıkmış bir hasta belli bir süre için kişisel bakım ve hemşirelik hizmeti için başvurabilir. Daha doğrusu her kes yardım için başvurabilir. Çünkü sonuçta kişinin bu yardıma ihtiyacı olup olmadığını belirlemek için zaten herkese bir analiz, belirleme konuşmasına gidilmektedir. Eğer

gerçekten ihtiyacı varsa kişinin bilgileri alınıyor ve sigorta şirketine iletiliyor. Ve hastalar hiçbir şekilde ücret ödemiyorlar. Tüm ödemeleri sigorta yapıyor. Her altı ayda bir durum değerlendirmesi yapılıyor ve ihtiyaç devam ediyorsa yardımda devam ediyor. Hizmet ağınız nerelere kadar uzanıyor? Hakan Aydın: Şuan hemşerilik ve kişisel bakım hizmetlerini Tilburg’la sınırlıyoruz. Mevcut personelimiz bunu karşılayabiliyor. Şuan 85 tane hastaya hizmet veriyoruz. Ama rehberlik hizmeti ağımızı biraz daha geniş tutabiliyoruz, çevre kentlere de ulaşabiliyoruz. Bu arada sizin aracılığınızla bir çağrıda bulunmak istiyorum. Türk kökenli verzorgende IG ve verpleegkunde eğitimi alan seviyesi 3-4-5 olan kişiler bize başvurabilirler. Şuan çok elemana ihtiyacımız var. Prima Zorg & Welzijn yaptığı yeni sözleşmelerle hizmet ağına Oosterhout, Roosendaal, Waalwijk ve çevre belediyeleri de katacaktır. Son olarak eklemek istediğiniz bir mesajınız var mıdır? Hakan Aydın: Biz ileriye dönük hem daha çok kapasiteye ulaşmayı hem de bakım evi açmayı planlıyoruz. Söyleşi-Fotoğraf: Adnan Şahin

“Kişisel bakım, hemşerilik ve rehberlik hizmeti”

Her yaşa ve bay bayan herkese hizmet vermekteyiz. Hizmet verdiklerimizin içinde çocuk da var, yaşlılarımızda var. Erkek de var bayan da var. Zihinsel engelli olanda var, psikolojik sorunu olanlar da var. Sağlık sorunu olanlar da. Kısaca müşteri profilimiz çok değişik insanlardan oluşmaktadır.


n i ç i k i l i y Ba

5 8 8 2 42

3 9 07 geçiniz

a t a b irti Groothandel Zoetermeer Edisonstraat 125 2723 RT Zoetermeer Tel: 079-342 28 85

Spaanse Polder Linschotenstraat 74 3044 AW Rotterdam Tel: 010-485 43 30

Delfshaven Nieuwe Binnenweg 421 3023 EM Rotterdam Tel: 010-276 30 04

Afrikaanderplein Pretorialaan 50A 3072 EP Rotterdam Tel: 010-485 77 54

Waalhaven Sluisjesdijk 86 3087 AJ Rotterdam Tel: 010-294 02 40

Vlaardingen George Stephensonweg 19 3133 KJ Vlaardingen Tel: 010-434 60 14

Barendrecht Zwaalweg 13 2991 ZC Barendrecht Tel: 010-291 74 68

Kralingen Crooswijk Jonker Fransstraat 84-86 3031 AW Rotterdam Tel: 010-411 11 95

Breda Boschstraat 110 4811 GK Breda Tel: 076-520 93 53

Dordrecht Van Oldenbarneveltplein 14 3317 EP Dordrecht Tel: 078-651 52 53

Schiedam Van Berckenrodestraat 17 3029 AT Rotterdam Tel: 010-473 47 46

Ridderkerk Noordenweg 37 2984 AS Ridderkerk Tel: 0180- 48 77 88

Almere Markerkant 1114 1316 AH Almere Tel: 036-23 10 300


gündem 25 agenda

doğuş aylık gazete/maandblad,

nr. 213 - Nisan/April 2016

“Hani bir zamanlar ‘Kanlı mı olacak, kansız mı olacak?’ cümlelerinde olduğu gibi...”

Brüksel Saldırılarının Düşündürdükleri O

layların failleri pek de şaşırtmadı. Geçmişinde sabıkası olan, banka soyan, polis takibinde polis otosuna silah sıkan, hapse atılıp hidayet bulan tiplermiş. Hep şu dikkatimi çeker: Ortak nokta saldırganlık: Önce İslami olmayan saldırganlık, sonra kıyafet ve ideoloji değiştirerek başka formattan saldırıyor. Yani ipi elinde tutan ideolojik kuklacılar, fıtratı gereği saldırgan olan bu kişileri doktrin ve bomba eğitiminin ardından Batı’ya gönderiyorlar; ellerinde “one way ticket” ile.

Dua edin ki, bütün Müslümanların hepsi sizin tarif ettiğiniz gibi tehlikeli değil. Yoksa ortalığı sular seller gibi kan götürürdü Allah korusun! Dua edin, ben de ediyorum... Ama onların derdi tabi bu kara senaryolardan beslenmek, oy devşirmek, gerisi laf-u güzaf!

• Molenbeek’de aranan Paris zanlısının mekânı belirlenince, zanlı, polisin hiç beklemediği anda ellerini başının üstüne kaldırıp, evinden koşar adımlarla bütün polislerin gözleri önünde çıktı, arkasına bakmadan koştu ve polis onu ayaklarından vurdu. Paris iadesini istiyor, zanlı ise Belçika’da kalmak istiyor. Bu manzarayı gören Hollandalı bir köşe yazarı, bütün herkesin çekindiği zanlının korkak birisi olduğuna şaşırdığını yazıyordu.

• Haber kirliliği: Bir ortaokulun öğrencileri, saldırı sonrasında okullarında bazı öğrencilerin güldüğünü ve o yüzden okuldan ayrılmak istediklerini yazmışlar sosyal medyada. Bu haber üzerine Breda’dan bir başka öğretmen, okuyucu köşesinde bu haberle ilgili duyduğu esefi yazmış, sanki kendisi de böyle olaylarla sık sık karşılaşıyormuş algısı da oluşturarak. Gazetelerde ismi geçen okul yönetimi, konuyu detaylıca araştırmış ve böyle bir olayın olmadığı sonucuna varmış. Breda’daki öğretmenin ise Yoga öğretmeni olduğu, böyle bir konuyla doğrudan veya dolaylı bir tecrübesinin olmadığı ortaya çıkmış (Volkskrant 2 Nisan 2016). Aslında hedeflenen maksat ise hasıl oldu böylelikle. ‘Bizler ve onlar’, ‘biliyorduk zaten’ algı formatında kurulan cümlelerle düşmanlık kokan bir atmosfer hâkim oldu medyaya. Aslında çok bilinen bir taktik. Eğer hoşlanmıyorsanız bir kişi veya gruptan, yukarıdaki gibi olmayan bir şeyi masa başında üretirsiniz yada kurduğunuz bir cümle cımbızlanarak, kendinizi savunamaz hale getirilirsiniz. Hani bir zamanlar ‘Kanlı mı olacak, kansız mı olacak?’ cümlelerinde olduğu gibi.

• Parlamento ve sosyal medya tartışmaları yine bilindik seyirde devam etti... ‘Bütün Müslümanlar tehlikelidir ve İslam yasaklanmalıdır’ diyenlere şunu söylemeyi hep gönülden istedim:

• Bizim Müslümanlara görüşleri sorulduğunda ise genel olarak hep şu tepkiyle karşılaşıyorum: ‘Bunu yapanlar Müslüman değil!’ Ben hiç öyle düşünmedim açıkçası. “Allah-u Ekber” diyerek

• 3 kişiden ikisi bombayı patlattı. Üçüncü kişi ya patlatmak istemedi ya da bomba patlamadı, çekti gitti. Bombacıları Zaventem’e getiren taksici de Magripli çıktı. Kendisinden bagajlara dokunmamasını istemesi üzerine, taksici polisi arayıp durumdan haberdar ediyor. Bombacılar da, taksici de Müslüman. Buradaki tezat ne? Kim avam, kim havas?

ikiz kulelere dalanlar, Avrupa’da, hatta İstanbul’da IŞİD, DAEŞ, IS adına saldırı yapan adamlar zahiren Müslümanlar ve anladığımız kadarıyla İslam adına yapıyorlar. ‘Müslüman değiller’ demek onları Müslümanlıktan çıkarmıyor. Basbayağı, abdest alıp, namaz kılan Müslümanlar bunlar. İnandıkları İslam nasıl bir İslam, hangi İslamifıkhi gerekçeye dayanarak canlı bomba eylemi yapıyorlar öğrenmeyi çok isterdim. En enteresanı, Lahor’daki, Paskalya bayramında lunaparka giden Hristiyan çocukları katleden nasıl bir ideolojidir? Paskalya, Hıristiyanların Ramazan Bayramı. Oruç döneminin sonunda olur bu bayram. Düşünsenize bir Hıristiyan aşırının Ramazan bayramında aynı gerekçelerle bir eylem yaptığını. Daha da enteresanı, hangi gerekçelerle olursa olsun, İslam’ın ve özelde de sünnetteki savaş hukukunu hiç mi araştırmadınız? Kadınlara, yaşlılara, çocuklara ve engellilere dokunulmaz. Esirlerle ilgili muameleyi ise dünya alem biliyor. Bütün tefsirlerde bu konuları yazar. • İslam’ın yayılmasındaki en büyük nedenlerden biri, Mekke döneminde temelin sağlam atılmasıydı. Mesajının berrak ve anlaşılır olması da çok önemli bir etkendi (Mekki surelerdeki sadece dil ahenginden bazı Araplar zihin depremi yaşıyorlardı.) Mekke’deki Kur’an ayetleri, mesajın daha tam yerine oturmamasından, sonrasında da Müslümanların zayıf olmalarından, sadece İslam’ın anlatılmasını ve kabul etmediklerinde ise inanmayanlardan ‘güzelce’ ayrılması gerektiğini vurgular. En temel esas, İslam nedir ve neler vadediyor mesajını hiç bir güç kullanmadan anlatmaktı. İslam’ı kabul edenler neyi kabul

ettiklerini, reddedenler neyi benimsemediklerini ‘bilecekler.’ O yüzden bugünün dünyasındaki Müslümanların, özellikle son bir kaç yüzyıldır güç kaybına uğradıklarından, yeniden Mekke dönemine dönüş yaptıklarını, o yüzden önce ‘biz’ İslam’ı öğreneceğiz, sonra dünyaya İslam’ın mesajını Mekke yöntemiyle anlatacağız metoduna geçilmesi bir elzem. • Hiç düşünebiliyor musunuz, Hz. Musa, kardeşi Harun’la, canlı bomba yeleklerini kuşanıyorlar, üstlerine de cellabelerini çekiyorlar, Firavun’u İslam’a davet ediyorlar. O da, “ben sizin Rabbiniz değil miyim?” dedikten sonra, Musa ve Harun ‘Allahu Ekber!’ diyerek pimi çekiyorlar. Bugünün mantığıyla düşünecek olursak, Hz. Yusuf’tan sonra Mısır’a yerleşen İsrailoğullarını zamanla köleleştiren Firavunlar’a, Kur’an’a ve peygamberler tarihine bakıldığında ‘suikast’ eylemleri yapıldığına ben şu ana kadar rastlamadım. Hz. Musa’nın bırakın pim çekmesini, 9 mucize göstermesine rağmen, fiilî-fizikî bir direniş göstermiyor Firavun kavmine. Sebep yukarıda anlatıldığı gibi gayet basit: Levhalar bile daha gelmemiş, bozulan din yeniden dizayn ediliyor (Mekke) ve Firavun’a ‘ilahlığından vazgeç deniliyor,’ yani MESAJ NET. İkinci neden, zayıflık. Tarih kitapları Firavun’un asker sayısının 600.000 olduğunu rivayet eder. Musa’nın Mekke’si o yüzden Nil Nehri’ni geçince biter ve Tur Dağı’nda inen levhalarla Medine dönemi başlar. Özetle; bugünün aşırılarının yaptıkları, Don Kişot’luğa soyunup, yel değirmenlerine saldırmaktan başka nedir ki? • Dünya geneline bakıldığında

Analiz Ergün Madak ergunmadak@hotmail.com

İslam’ın mesajının anlatılması, iç çekişmeler ve tekfircilik hastalığından bir türlü gerçekleştirilemiyor. En çok da hocalar birbirini beğenmiyor farkında mısınız? İnternete girin, Hayreddin Karaman, Mustafa İslamoğlu, Cübbeli Ahmet, ‘cennete Hıristiyanlar da girecek mi’ gibi konuları yazın, internet kalemşörlerinin ve hocaların neler söylediklerini görün, ben ‘pes’ diyorum hemen. Bu kadar mı birbirimizden nefret ediyoruz? Ortak yönümüz sadece aynı kıbleye yönelmiş olmamız herhâlde. Bazıları onu da yapmıyor. Yani Kabe’de beraber tavaf ediyoruz ama, namaz vakti geldiğinde İranlılarla namaz kılamıyoruz, hemen arazi oluyorlar Vahhabilik-Şiilik saikleriyle. Hiç mi ortak yönümüz yok? İslam birleştiren bir unsurken, nasıl bir anda mezhep ayrışmasına dönüşüyor? • Medine’deki Evs ve Hazreç kabilelerinin kökeni, Yemen’den gelen iki kardeşe dayanıyor. Birbirleriyle 150 yıl savaş yaptılar ve İslam bu savaşa son verip herkesi yeniden kardeş yaptı. Biz hâlâ savaşıyoruz ve kardeş olamıyoruz. Bu liste uzayıp gider. Oryantalistlerin yıllarca dünyayı sömürebilmesindeki sır, karşısındaki kültürü en ince ayrıntısına kadar inceleyip, anlamasına, tanımlamasına ve keşfetmesine bağlar Edward Said, Oryantalizm kitabında. Biz aynı kuralı, birbirimizi sömürmek için değil ama anlamak için kullanabiliriz. Ben neye inanıyorum, sen neye inanıyorsun? Ama herkes kendisi anlatsın neye inandığını, yek diğeri içini doldurmadan. Sonra da ortak bir noktaya gidelim, birbirimizle kardeşçe buluşmak adına, arkadan vurmak ya da bir bayram namazında Bağdat’ta camiyi bombalamak için ◄◄ değil!


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 213 - Nisan/April 2016

04 haber 26 nieuws

Mr. Onur Emre (Kaza Avukatı)

Güncel

Malkoç: “Anadilinizi unutmayın! Buralara gelişiniz sebepsiz değil. Kendi iradenizle geldiniz ama onun da üstünde bir irade var”

Dr. Mehmet Malkoç Hollanda’ya veda etti Sürücü ve Gençler, trafikte karşılanmaktadır. yolcuların manevî masrafları ise, sigorta kapsamında manevî zararlara yaptırdıkları olmayıp, kendileri karşılamak karşı yeterince zorunda kalmaktadırlar. Goedkoopsteautoverzekering. sigortalı net bulgularına göre, gençlerin manevî hasarlar için yeterince değiller! sigortalı olmadıkları anlaşılmaktadır. Letselschade/personenschade: manevî hasarlar, insan odaklı zararlar Hollanda’daki gençler, deneyimli sürücülere kıyasla 5 kez daha fazla kaza riskli grup içinde bulunmaktadırlar. Bundan dolayı araba sahibi yeni sürücüler için trafik sigortası primleri olduk yüksek olmaktadır. Goedkoopsteautoverzekering. net bulgularına göre, gençler genelde en ucuz araba sigortasını tercih ediyor ve bundan dolayı da trafikte insan odaklı zararlara karşı yeterince sigortalı olmadıkları anlaşılmaktadır. Allianz Sigorta Kurumu araştırmasına göre, trafikte kendilerine güvenen gençler, trafik kazalarında en yüksek risk grubu içinde bulunmaktadırlar. 30 yaş altındaki gençlerin % 37’si trafik kazalarına karışmıştır. Bu gerçeğe karşı olarak, gençlerin % 84’ü trafikte iyi sürücü olduğunu, hatta % 30’u da anne ve babalarından daha iyi sürücü olduğunu savunuyorlar. Trafik kazaları sadece araba hasarı ile sınırlı değildir. Trafik kazaları sonucu Hollanda’ da yılda ortalama 350.000 kişi sağlık tedavisi görmektedir. Çoğu maddi hasarlar, sürücülerin yaptırdığı araba sigortası kapsamında

Çoğu zaman sigorta paketlerinde ek sigortaların olmadığı en ucuz sigorta seçilmektedir. Gençler, sürücü ve yolcular için çok kapsamlı sigorta olan Schade Verzekering Inzitten (SVI) sigortasını gereksiz görmektedirler. Bundan dolayı da, gençlerin manevi zararlara karşı yeterince sigortalı olmadıklarını anlaşılmaktadır. Toplumumuzda maalesef gerçekler, kaza ya da iş başa geldikten sonra anlaşılmaktadır. Tabii ki iş işten geçmiş olmaktadır. O nedenle, bütün sürücülere SVI sigortasını mutlaka yaptırmalarını öneriyoruz. Çünkü ‘kaza geliyorum demez’ . .

Bize Ulaşmak Çok Kolay! Bize her şekilde ulaşmak çok kolay. Biz ELFI & Randstad Kaza Avukatı www.kazaavukati.nl kurumu olarak, kaza dosyanızı analiz eder ve hemen hukuk sürecini başlatırız. Siz de sadece sağlığınızla ilgilersiniz. Bizim hukuksal takip hizmetimiz ücretsizdir. Çünkü Hollanda yasalarına göre verdiğimiz hizmet masraflar sorumlu sigortadan talep edilmektedir. Böylece mağdur müşterinin kaza tazminatına hiç dokunulmaz. Hak edilen kaza tazminatı sorumlu sigorta tarafından direkt olarak mağdur müşterinin hesabına yatırılır. info@onuremre.nl info@kazaavukati.nl 0800-0815

Elfi LETSEL SCHADE ADVOCAAT ELFI KAZA AVUKATI mr. Onur Emre M 06 55 72 43 67 o.emre@elfi.nu

Hizmet verilen hukuk konularımız: . Trafik ve iş kazaları . Şiddet içerikli suçlar . Sosyal hizmetler/ ödenekler

Weena 717 3013 AM Rotterdam T 010 205 26 30 F 010 766 00 29 info@elfi.nu www.elfi.nu

Lahey Din Hizmetleri Müşavir Vekili, Rotterdam Din Hizmetleri Ataşesi ve Hollanda Diyanet Vakfı Başkan Vekili Dr. Mehmet Malkoç, görev süresinin sona ermesi dolayısıyla Hollanda’ya veda etti. Dr. Malkoç için Rotterdam’da bir veda programı düzenlendi.

R

otterdam HDV Laleli Camii konferans salonunda düzenlenen veda törenine, T.C. Rotterdam Başkonsolosu Sadin Ayyıldız, T.C. Deventer Başkonsolosu Zafer Ateş, Lahey Din Hizmetleri Müşavir Vekili ve Deventer Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Yusuf Acar, HDV Yönetim Kurulu üyeleri, Sivil Toplum Kuruluşları Temsilcileri, din görevlileri, HDV şube yöneticileri, basın mensupları ve vatandaşlar katıldı. HDV Rotterdam Mevlana Camii din görevlisi Osman Çelik tarafından sunulan program, HDV Rotterdam Kocatepe Camii din görevlisi Rıza Çakır’ın okuduğu Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. HDV Yönetim Kurulu Sekreteri Göksel Arıbaş, T.C. Rotterdam Başkonsolosu Sadin Ayyıldız, T.C. Deventer Başkonsolosu Zafer Ateş, Lahey Din Hizmetleri Müşavir Vekili ve Deventer Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Yusuf Acar birer konuşma yaptılar. Konuşmalarda Dr. Malkoç’un Deventer’de, Rotterdam’da ve HDV’de 4 yılı aşkın yaptığı görev süresince gece gün-

düz demeden vatandaşlara hizmet için memnuniyet verici çalışmaları anlatıldı. Yazar Yavuz Nufel’inde “Arzuhalimizdir” diyerek kendi yazdığı “Göç Destanı”ndan bir bölüm okumasının ardından kürsüye gelen Dr. Malkoç duygu, sevgi, minnet ve şükran dolu konuşmasında özetle şunları söyledi: “Hollanda’ya Tunceli Pülümür’deki 3 yıllık görevimin ardından geldim. 22 Yıldır Diyanet camiasının içindeyim. Bizim valizimiz her an gidecek gibi hazır, hizmetlerimiz hiç gitmeyecek gibi son dakikaya kadardır. Buraya tayinim çıktığında Diyanet İşleri Başkanımız, ‘Bir gün 24 saat ama sizler gittiğiniz yerlerde 36 saat çalışacaksınız’ demişti ve ben de bu doğrultuda çalıştım. Daha önceleri ‘yaşadığınız ülkelerin dilini öğrenin’ diyorduk şimdi ‘anadilinizi unutmayın’ diyoruz. Sizlerin buralara gelişiniz sebepsiz değil. Kendi iradenizle geldiniz ama onunda üstünde bir irade var. Sizler rızkınız için geldiniz ama o irade sizleri aslında görevli olarak buralara gelmenizi istedi. 50

yılda kök saldınız, yaptıklarınız ve bıraktığınız eserler ortada, bana da bu güzel eserleri bırakan insanlara hizmet etmenin onurunu yaşattınız. Bir ve baraber olursak her türlü yaramızı sararız. Buraları da geldiğiniz şehirler, ülkeniz gibi sevin. Gençlerimizi milli şuur, bilgi, fikir üreten, sanata ve ilme karşı ilgili bir pozisyonda yetiştirirsek bundan sonraki gelecek nesiller Avrupa’ya yön veren nesiller olacaktır. Kırdığım, üzdüğüm insanlar olabilir, bunlar şahsi meseleler değildir, yine de onlardan özür diliyorum. Ayrıca yoğun çalışma temposunda zamanlarını çaldığım eşim ve çocuklarımdan ve haklarına bilmeyerek girdiğim insanalrdan da haklarını helal etmelerini istiyorum. Yaptığım hizmetler takdir görmüşse bunda, gece 03’lerde bile evime geldiğimde kapıyı açan ve bir gün bile ‘bu saatlere kadar çalışılır mı?’ diye sormayan eşimin payı ve hakkı vardır” dedi.

Program hediye takdimi ve yapılan ikramla sona erdi. Doğuş haber Merkezi

«

Hollanda Kırım Vakfı’nda yeni yönetim belli oldu Hollanda Kırım Vakfı, Rotterdam şehrinde müşterilerini ağırlayan Almina Pastanesi’de yaptığı kahvaltılı bir toplantı ile yeni yönetimini basına tanıttı. Hollanda Kırım Vakfı, Almina Pastanesi’de yaptığı kahvaltılı bir toplantı ile yeni yönetimini basına tanıttı. Toplantıda çeşitli konularda açıklamalarda bulunan yönetim, başta Ukrayna’da mülteci olarak zor şartlar altında yaşamaya çalışan Kırım’lı Türkler olmak üzere Kafkasya’daki ihtiyaç sahiplerine yönelik proje ve çalışmalarını paylaştılar. Hollanda Kırım Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Pekcan, “Kırımlı kardeşlerimizin her bakımdan durumlarının iyileştirilmesi ve ihtiyaçlarının giderilmesi için ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapacağız. Maddî ve manevî dayanışmayı artıracağız. Hollanda’da yaklaşık

olarak 1.500 Kırım Tatar Türk’ü yaşamakta. Vakıf olarak yeni yönetimimiz ile birlikte güzel hizmetler sunacağız.. Hollanda Türk toplumu ile daha etkin bir dayanışma içinde olacağız. Hollanda Türk toplumunun bizlere olan destek ve güvenlerine de çok teşekkür ediyoruz.

Kırım’da 300 bin Türk yaşamakta. 10 bin kişi Kiev ve benzeri şehirlerde sığınmacı olarak yaşamaktalar.“ Ukranya halkı, Kırım Türklerine hem evlerini hem de yüreklerini açtılar” dedi. Hollanda Kırım Vakfı’nın yeni yönetimi ise şöyle: Sevgi Kılıçarslan, Özğür Çetin, Yılmaz Ekici, İlker Çağay.


aktüalite 27 actualiteit

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 213 - Nisan/April 2016

Gündem

İbrahim Görmez: “Bazılarına Kraliyet nişanı denilen bir paye veriliyor. Fedakâr ve vefakâr birinci neslin yapmış oldukları hizmetlerinin karşılığını Allah verecektir.”

Birinci nesil, göçün 50’nci yılında yad edildi Birinci nesil Türk isçilerinin Hollanda’ya gelişinin 50’nci yılı anma programına Hollanda İçişleri Bakanı Ronald Plasterk, Amsterdam Noord Belediye Başkanı Coby van Berkum, Amsterdam’da faaliyet gösteren camilerin yöneticilerinin yanı sıra bazı Türk STK temsilcileri ve birinci nesil Türk işçileri katıldı

P

rogram terörde hayatlarını kaybedenler için bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. Programa ev sahipliği yapan Noord Kuba Camii Başkanı Ali Mercimek, “Birinci nesil dedelerimize ve babalarımıza hem teşekkür etmek, hem de onları yaptıkları onca fedakârlıklarla bir nebze olsun onurlandırmak ve minnettarlığımızı göstermek için bu toplantıyı düzenledik.” dedi. Hollanda’ya gelip tutunmak, çalışmak ev ve iş sahibi olmak hiç de kolay olmamıştır diyen

Başkan Mercimek, “1963 yılından itibaren Hollanda’ya gelen ilk kucak büyüklerimizin çoğunluğu; Zaandam Bruyzeel Fabrikası, Deventer Thomans Drijver Fabrikası, Amsterdam Ford Fabrikası, Amsterdam ADM ve NDSM Gemi Tersaneleri ve HBM Hollanda İnşaat Firmalarında işçi olarak çalışmaya başladıklarını onların anılarından öğreniyoruz. Dil sorunuyla birlikte, bilmedikleri bir kültür ve tanımadıkları bir ülkeye geldiler. Ailevi, sosyal, kültürel ve sağlık gibi bir çok zorluklarla

karşılaştılar. Akrabalarından uzakta yaşamalarından dolayı kendi memleketlerinin özlemlerini ve hasretliklerini hep yaşadılar. Bu acı ve tatlı hatıraların gelecekteki gençlerimiz tarafından kitaplaştırılarak hatırlanmasının önemli olduğunu” ifade etti. Programda, Hollanda’daki Türklerin teşkilatlanmasında öncülük eden, camilerin açılmasına vesile olan kanaat önderlerinden İbrahim Görmez de bir konuşma yaptı.

HDV, “Ortak Akıl-Eylem-Hedef” Semineri düzenledi

Bekir Cebeci

Eğitim Gelecektir... Evet eğitim gelecektir. Bir insanın geleceği, onun göreceği eğitime bağlıdır. Bilgi Çağında yaşıyoruz. Bu çağın istediği insan gücü eğitimli ve öğretimli olmak durumundadır. Eğitimin yaşı yoktur. İnsan her yaşta okuyup en azından bir üniversite bitirebilir. İşte size bu konuda son günlerde gazetelerde çıkan birkaç özgün örnek. Elazığ’da çobanlık yapan Zeki Gür (63), hem çobanlık yapıyor hem de üniversitenin ikinci sınıfında okuyor. Yıllar önce yoksulluk yüzünden bıraktığı okuluna ‘af ‘ile tekrar geri dönüyor. Samsun’da sınıf öğretmeni Adem Topçuoğlu (53), 3 üniversite mezunu. 35. kez sınava giriyor. 4. üniversitesini okuyor. ‘ 5. üniversitemi de seneye düşünüyorum,’ diyor. Fransız kadın Colette Bourlier 91 yaşında . Beş yıl önce başladığı doktorayı tamamlayıp başarı belgesiyle üniversiteden mezun oluyor. Demek ki okumanın, eğitim ve öğretimin yaşı yoktur. Yeter ki isteyelim. Üniversiteyi önümüze hedef olarak koyalım. Hedef; üniversiteyi bitirmek, diploma almak, yabancı dil öğrenmek, ulusal ve evrensel değerleri kavramak olmalıdır. 42 yılını eğitime adamış bir eğitimci olarak, eğitim konusunda daha yapacağımız çok işler olduğunu düşünüyorum. Hastanede Eğitim Sohbeti Trabzon Tıp Farabi Hastanesinde hasta yatıyorum. Prof. Dr. Nazim Ağaoğlu 12 doktor adayı öğrencisiyle ziyaretimize geldiler. Hocamız, önce öğrencilerine ders anlattı. Sonra sözü bana verdi. Ben de genç yaşımda Hollanda’ya gittiğimi, orada önce Hollandaca öğrenip öğretmenliğe atandığımı anlattım. Üç ayrı yüksek meslek okulunu bitirip eğitimin her kademesinde çalıştığımı, 27 eğitim

kitabı yazdığımı sözlerime ekledim. Diplomanın yanında yabancı dil bilmenin de Avrupa’da çok takdir gördüğünü iki örnekle süsledim. Geçenlerde Başbakan Davutoğlu’nun Hollanda’yı ziyareti sırasında ben de oradaydım. Davutoğlu’nun Hollanda televizyonlarında çok düzgün bir İngilizce ile konuştuğunu komşularımdan duydum ve çok memnun oldum. Böyle bir olayı da bundan 35 yıl önce Amsterdam’da yaşadım. Hollandalı 15 üniversite öğrencisine Türkçe dersi veriyordum. Bir gün Hoca, öğrencileriyle yine kursa geldiler. Hoca, derse başlamadan önce bana şunları söyledi: ‘Dün akşam televizyonda Ecevit’in konuşmasını dinledim. Ecevit, çok güzel İngilizce konuşuyor.’ Ben de dayanamayıp sordum: ‘Sizin için gerçekten dil bu kadar önemli mi?’ Çünkü Ecevit, siyasetçi olarak askeri darbeye karşı konuşmuştu. Hoca hiç takılmadan hemen şu cevabı verdi: ‘Evet, bizler için dil ve diploma çok önemlidir. Çünkü toplumun istediği nitelikli insan gücü ancak birden çok dil bilen, birden çok yüksekokul diploması olanlarla karşılanır. Bak biz Hollandalı olarak onun için buraya Türkçe öğrenmeye geliyoruz.’ Öyleyse bizler de en azından bir dünya dili olan İngilizceyi öğrenelim. Bu sohbetin sonunda Nazim Hocaya teşekkür edip Terbiye ve Tahsil kitabımı da imzalayıp kendilerine takdim ettim. Evet, eğitim gelecektir. Öyleyse hepimiz geleceği yani eğitime yatırım yapalım. Ünlü sanatçı İbrahim Tatlıses’in şu cümlesini artık herkes biliyor: “Urfa’da Oxford (Üniversitesi) vardı da biz mi okumadık?” Evet şimdi üniversitesi olmayan ilimiz kalmadı artık. Öyleyse herkes okuyabilir. (Eğitimci ve yazar) Trabzon, 3 Nisan 2016 E-mail: info@bekircebeci.com

Çifte standarda ayar

Hollanda Diyanet Vakfı tarafından Yöneticilerine yönelik olarak, “HDV Şube Ortak AkılHedef-Eylem” semineri düzenlendi. Elspeet şehrindeki Hotel Mennorode’de yatılı olarak gerçekleştirilen yöneticilik kampına, 150 HDV Şube Yöneticisi katıldı.

P

rograma, T.C. Lahey Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşavir Vekili ve Deventer Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Yusuf Acar, T.C. Deventer Başkonsolosu Zafer Ateş, TDV Genel Müdürü İsmail Palakoğlu, Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Üyeleri ile Şube Yöneticileri katıldı. Moderatörlüğünü Eindhoven HDV Fatih Camii Başkanı Köksal Koçakoğlu’nın yaptığı iki günlük yoğun program, Zwolle HDV Ulu Camii Başkanı Lokman Tercanlıoğlu

tarafından okunan Kuran’ı Kerim ile başladı. Seminer açılış konuşmasını HDV Başkan Vekili Göksel Arıbaş yaptı. Daha sonra TDV Genel Müdürü İsmail Palakoğlu ve T.C. Deventer Başkonsolosu Zafer Ateş birer selamlama konuşması yaparak şube yöneticilerine hitap ettiler. Yusuf Acar açılış konuşmasında, Hollanda Diyanet Vakfı’nın temel misyonunu; “Şiddet ve savaşın hüküm sürdüğü, terörün, radikalizmin, İslamofobinin ve

ayrımcılığın zirve yaptığı dünyada, Allah’ın insanlığa son müdahalesi Kur’an’ın erdemli hayat anlayışı, Hz. Peygamber’in ortaya koyduğu rahmet ve şefkat yüklü medeniyeti ve Mevlana-Hacı Bayram-ı Veli çizgisindeki Anadolu İslam yorumu ekseninde insanlığa hizmet etmek” şeklinde ortaya koydu. Seminerde, Yusuf Acar, Dr. Hüseyin Öresin, İsmail Palakoğlu,Bünyamin Yıldız, Esma Küçük ve Fatma Küçük, Erdoğan Öztürk, Deniz Özkanlı birer sunum yaptılar.

Tunahan Kuzu mecliste saygı duruşunda bulundu Hollanda Temsilciler Meclisi’ne Ankara’da terör saldırısında ölenler için bir dakikalık saygı duruşu önerisi reddedilen Denk Partisi Lideri Tunahan Kuzu ile Selçuk Öztürk meclis oturumunda bir

dakika saygı duruşunda bulundu. Meclis başkanından söz hakkı alarak kürsüye gelen Kuzu iki buçuk dakikalık konuşma hakkının bir dakikasını Ankara”da terör kurbanlarına saygı duruşunda bulunarak kullandı. Başbakan Rutte dahil tüm milletvekillerinin bir dakika boyunca derin bir sessizlikle içinde oldukları izlendi. Bazı milletvekilleirnin karşı çıkma eğilimine rağmen, Kuzu’nun bu dik duruşu Türk insanının DENK Partisine sahip çıkması gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi.


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 213 - Nisan/April 2016

04 haber 28 nieuws

Gündem

“Burada 50 yılda elde ettiğimiz gücümüzün farkına varmalıyız. Amerika’nın nüfusunu oluşturan göçmenler şimdi orada her alanda söz sahibiler.”

Gündem

Turgut Torunoğulları:

EUBA, teşvikleri ele aldı “Vakit, birlik olma Avrupalı İşadamları Derneği (EUBA) tarafından düzenlenen “Teşvik Mamulleri ve Teşvik Başvuru Şekli” konulu seminer, derneğin merkez binasında yoğun bir katılımla gerçekleştirildi.

L

ahey Büyükelçiliği Ticaret Müşaviri M. Tayfun Erkan tarafından sunulan seminere, EUBA yönetim kurulu üyeleri, dernek üyeleri, işadamları, STK temsilcileri katıldılar. EUBA Genel Sekreteri İskender Tosun’un takdimiyle başlayan programda, üyeler kendilerini ve uğraştıkları sektörleri yakından tanıtma imkânı da buldular. “İçerisinde yaşadığımız topluma entegre olmalıyız” Seminer açılışında kısa bir selamlama konuşması yapan EUBA Başkanı Hasan Aras şu bilgileri paylaştı: “TÜMSİAD 2008 yılında Hollanda’da resmî olarak çalışmalarına başladı. Mart 2015’de EUBA’yı kurduk. Avrupa genelinde 9 ülkede örgütlenen kısa adı TÜMSİAD olan Tüm Sanayici ve İş Adamları Derneği, çalışmalarını daha geniş bir alana yaymak için Avrupa’daki yapılanmasını farklı bir formata oturtuyor. TÜMSİAD ismi Avrupa’da EUBA oldu. Yani, Avrupalı İşadamları Derneği (European Business Association). Hollanda’da sayıları 22 bini bulan işadamlarımızı örgütlemek, onları yönlendirmek, hakları hususunda doğru bilgilendirmek ve güçlü bir organizasyon olarak hareket etmek için yoğun bir çalışma içerisindeyiz. EUBA olarak üye sayımız 100’ü aştı. Hedefimiz 250. İşini dürüst yapan her girişimciye kapımız açık. Bize üye olmak isteyen kişi de aradığımız tek şart dürüst olması ve düzgün iş yapması. Üye aidatımızın taban fiyatı 25 Euro’dur. İşe yeni başlayan olur, işleri iyi gitmeyen olur, bunları da aidattan muaf tutuyoruz. Dürüst olsun, yeter. Bizim amacımız hizmet etmek. EUBA bünyesindeki üyelerimiz ağırlıklı olarak mobilya, restoran, gıda sektöründe iş yapan küçük ve orta ölçekli iş yapan girişimcilerimizdir. Burada 50 yılda elde ettiğimiz gücümüzün farkına varmalıyız. Amerika’nın nüfusunu oluşturan göçmenler şimdi orada her alanda söz sahibiler. 200-300 yıl önce sadece küçük birer grup halinde Amerika’ya göç eden Almanların,

İrlandalıların, İngilizlerin sayıları şimdilerde 50-60 milyonla ifade edilir duruma geldi. Onlar o ülkeye entegre oldular, büyük katkı sağladılar ve yönetimde de söz sahibi oldular. Bizlere gelince; bizler 55 yıldır Avrupa’dayız. İlk kafile 10 kişilik bir grup halinde gelmiş şimdi sayımız 5 milyonu aşmış durumda. Bizler henüz yolun başındayız. 50 yıl insan hayatı için uzun olsa da toplumlar için bir noktadan ibarettir. Avrupa toplumuna entegre olmalı, o topluma katkı sağlamalı ve sunduğumuz katkı oranında da söz sahibi olmalıyız. Bu entegre, fert olarak olur, toplum olarak, olur, kurumlar olarak olur, bunu yapmalıyız.” “Teşviklerin amacı, Türkiye’nin ihracatını artırması ve menfaat elde etmesidir” Yatırım Teşvik Sistemi hakkında genel bir sunum yapan Lahey Ticaret Müşaviri M. Tayfun Erkan, yaptığı sununla, yatırım teşvik haritasını gözler önüne serdi. Konuşmasına, Hollanda-Türkiye arasındaki ihracat-ithalat verilerini vererek başlayan M. Tayfun Erkan, Hollanda’nın Dünya Küresel Üretim sıralamasında 17’inci, Dünya Tarım İhracatında 2’nci sırada olduğuna dikkat çekti. Marka oluşturmanın önemine vurgu yapan Erkan, Ülker’in, Godiva markasını satın alarak kendi bünyesine kattığını ve ismini bir anda dünyaya duyurduğunu ifade etti. Teşviklerin yüzde 50’yi bulduğuna dikkat çeken Erkan, bazı suiistimalleri önlemek için başvuruların ince

elenip sık dokunduğuna ve bir çok sınavdan geçirildiğine vurgu yaptı. Destek süresinin 4 buçuk 5 yıl olduğunu belirten M. Erkan Tayfun, destek kalemleri arasında şunları sıraladı: “İhtiyaç Analizi, Eğitim, Danışmanlık, Yurtdışı Pazarlama, Alım Heyeti, İstihdam, Bireysel danışmanlık” Kira desteğinin, ofis, mağaza, depo, reyon, showroom ile sınırlı olduğuna dikkat çeken Erkan, birim başına 120 bin euorluk destek miktarı aktarıldığını belirtti. Sağlık Turizmi, Film, Eğitim ve Bilişim’i hedef sektörler olarak duyuran Erkan, bunlardan da sağlık kuruluşlarının, bilişim şirketlerinin, eğitim kurumlarının ve film yapımcılarının yaralanabileceğini ifade etti. Teşvik sisteminde, KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyetinin, vergi indiriminin, sigorta primi desteğinin, yatırım yeri desteği ve faiz desteğinin olacağını duyuran Erkan, şirketlerin franchise desteğinden yararlanabilmesi için de, belli şartların olduğuna dikkate çekti. En önemli şartın da, mağazanın, yalnızca destek kapsamındaki markanın tanıtımın yapıldığı bir konsept ile kurgulanmasını gerektiğini ifade etti. Gelen soruları da cevaplayan Erkan, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Büyük mağazalarda reyon arıyorsanız, teşvik alabilirsiniz. Tamamlayıcı ürün için destek alabilirsiniz. Kalifiye eleman için destek alabilirsiniz. Stratejik yatırım için destek alabilirsiniz. Program, verilen ikramın ve ayaküstü yapılan sohbetin ardından sona erdi. Haber Merkezi

vaktidir”

“Avrupa’da yaşayan topluluğumuzun DTİK’e ihtiyacı vardır. Hep beraber çok daha iyi yerlere taşıyacağız.”

B

irlik çağrısı... İki dönem DEİK/ DTİK Avrupa Bölge Başkanlığı yapan ve 26/27 Mart tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilen DEİK/DTİK kurultayında yapılan seçimlerde başkan yardımcısı olarak çıkan Turgut Torunoğulları seçimlerle ilgili bir bildiri yayınladı. Çıkan haberlerin ve yapılan yorumların ardından, “Avrupa’da yaşayan topluluğumuzun DTİK’e ihtiyacı vardır” diyerek sağduyulu bir bildiri yayınlayan Torunoğulları bildirisinde birlik ve bereberlik çağırısı yaptı. İşte o bildiri: Değerli Katılımcılar, 26/27 Mart tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilen DEİK/DTİK kurultayı

katılımlarınız ve vermiş olduğunuz destekleriniz ile çok güzel geçti. Bu anlamda siz değerli Katılımcılara ve Değerli basın mensuplarına çok Teşekkür ederim. Bu kurultayın ardından yeni dönemde başkanlık görevini arkadaşımız Suat Şahin yürütecektir. Hep beraber Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımız için güzel çalışmalar yapacağımıza inanıyorum. Avrupalı Türkler için DTİK önemli bir kurumdur. Avrupa’da yaşayan topluluğumuzun DTİK’e ihtiyacı vardır.hep beraber çok daha iyi yerlere taşıyacağız. Yeni yönetim kurulumuza ve Başkana başarılar diliyorum. Katılımcı değerli işadamlarına, dostlara ve basın mensuplarına tekrar Teşekkür ediyorum.

Göçmen yaşlılara ayrımcılık Geçen yıldan itibaren, çocuklarıyla birlikte yaşayan bakıma muhtaç yaşlıların gelirlerinde yüzlerce Euro’ya varan kesinti yapılıyor. Bu durumda olan çok sayıda aile, maddî açıdan ciddi sıkıntılar çekiyor.

S

öz konusu kısıtlama sadece ek ödenek AIO (Aanvullende Inkomensvoorziening Ouderen) alan emeklilerden yapılıyor. AIO ek ödeneği alan emeklilerin yüzde 90’nı ise göçmenler oluşturuyor. Bu nedenle bize göre bu kesinti, dolaylı bir ayrımcılık anlamına geliyor. Hollanda’da Türkler İçin Danışma Kurulu’nun (IOT) girişimiyle bir araya gelen, Hollanda ve göçmen yaşlılar kuruluşları İnsan Hakları Kolejine şikâyet başvurusunda bulunarak, bu dolaylı ayrımcılık konusunda bir karar almasını istediler. İlgi duyanlar, başvuru metnini IOT Bürosundan temin edebilirler. Geçen yıl Masrafların Paylaşımı İlkesi (kostendelersnorm) uygulanmaya başladı. Buna göre,

ödenekle geçinen birden fazla aynı hanede oturan yetişkinin gelirinde kesinti yapılıyor. Aslında bu kısıtlama önce tüm AOW alanları da kapsayacaktı. Bakıma muhtaç yaşlıların durumunu zorlaştıracağı ve yaşlıların yakınları tarafından bakımını olanaksız (mantelzorgboete) hâle getireceği gerekçesiyle, yaşlılar kuruluşlarının protestoları sonucu kısıtlama ertelendi. Bir yandan çocukların yaşlıların bakımı konusunda daha fazla sorumluluk almasını teşvik eden hükümetin, kısıtlamayı yeniden başlatması beklenmiyor. Ama hükümetin bu kararı genel anlamda sadece Hollandalı yaşlıları ve Hollandalı aileleri kapsıyor. Çünkü AIO ek ödeneği alanlar için kısıtlama devam ediyor. Yabancı Yaşlılar Kuruluşu NOOM, Hollanda Emekli Kuruluşları Platformu NVGO, Fas Kökenli Hollandalılar Kuruluşu SMN, Hıristiyan Protestan Yaşlılar Sendikası PCOB ve Hollanda’da Türkler İçin Danışma Kurulu IOT, İnsan Hakları Kolejine (College voor de Rechten van de Mensen) başvurarak, uygulamanın ayrımcı niteliği konusunda karar almasını istedi. Emre Ünver (IOT Başkanı


gündem 29 agenda

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 213 - Nisan/April 2016

Gündem

“Hayatta kalmak için sürekli mücadele gerekiyor. Bu manada, dinî inancımın müthiş bir motivasyon olduğunu gördüm”

Akbulut, Andermans Land (El-malı) adlı ilk kitabını tanıttı

ortaummet_45@hotmail.com

Yaygın Boşanma Sebepleri!..

Rotterdam’ın en büyük kitapevi olan Donner de düzenlenen kitap tanıtım programına yoğun bir ilgi vardı.

P

rograma, Mehmet Akbulut’un dostları, Rotterdam Anakent Belediye Başkanı Ahmed Aboutaleb, kitapseverler, Hollandalı okurlar, STK temsilcileri, işadamları katıldı. Program açılış konuşmasını yapan kitabın yazarı Mehmet Akbulut konuşmasına, neden böyle bir kitap yazma ihtiyacı hissettiğini açıklamasıyla başladı. Akbulut, özetle şunlara değindi: “Aslında böyle bir çalışmayı yıllar önce ortaokulda öğretmenimin tavsiyesi üzerine günlükler tutarak başladım. O günlerde tuttuğum günlükler, bu kitabın oluşmasında esas temeli oluşturdu. Özellikle göçmen çocuğu, göçmen genç, göçmen yetişkin ve göçmen dede olarak şimdiye kadar olan hayatının evrelerinde edindiğim kazanımlar ve bazı kayıplar da kitabın iskeletini oluşturdu. Hayatta kalmak için sürekli bir mücadele gerekiyor. Bu manada, kendi dini inancımın beni müthiş derecede motive ettiğini, bundan dolayı toplumun hem ortasında hem de kendi değer ve yargılarımı göz ardı etmeden yaşanmasının ve başarıların yakalanmasının mümkün olduğunu gördüm. Aslında bir rol model olduğumu, bunun bilinci ile bundan sonraki nesillerin en azından bizden

öncekiler nasıl yaşamışlar, neler yapmışlar, veya nerelerde hata yapmışlar diye değerlendirme şansları olabilmesi için böyle bir kitap yazmak gerektiğine inandım. Bu bir organ bağışındır aslında. Ben kendi özelimi bana ait olanları toplumla paylaşıyorum. Âdeta bir organ bağışlayan gibi, benden bu bilgileri alanlar, üzerine ekleyerek daha ilerilere taşısınlar, diye böyle bir çalışma içerisinde oldum.. Netice itibariyle her insan bir göçmendir. Bu bilinçle hareket edilirse diğer daha muhtaç olan insanlarla paylaşmak çok fazla sorun olmaz.” Daha sonra Rotterdam Belediye Başkanı Ahmed Aboutaleb kısa bir konuşma yaptı. Göçmen olmanın yeni bir olgu olmadığı, Hollanda’nın ilk göçmenlerinin Zeeusler olduğunu söyleyen Aboutaleb, başarının veya başarısızlığın insanın nereden

geldiğiyle bir alakası olmadığını, çok çeşitli insanları tanıdığını bu göçmenlerin kendi ülkelerinde yüksek düzeyde bir iş yapmalarına rağmen buraya geldiklerinde en alttan başlamak durumunda kaldıklarını ama mücadeleyi bırakmayanların başarılı olduğunun altını çizdi. Mücadele etmeyenlerin hem kendileri hem de çevreleri için sorun olduğuna dikkat çeken Aboutaleb, yazarı tebrik etti, yazara ve bu tür girişimde bulunacak olanlara başarılar diledi. Daha sonra kitabın ilk nüshası yazar Mehmet Akbulut tarafından Rotterdam Belediye Başkanı Ahmed Aboutaleb’e takdim edildi. Programın sonunda yazar Mehmet Akbulut, katılımcıların yoğun ilgisi altında kitaplarını imzaladı. Kitap, bol.com adlı siteden temin edilebilir. Doğuş Haber Merkezi

«

Gizli belgeleri yayınlayan gazeteci tutuklandı… “Bosna Kasabı” olarak bilinen eski Sırp lider Radovan Karadzic’in duruşması öncesinde gözaltına alınan Fransız gazeteci ve mahkemenin eski sözcüsü Florece Hartmann’ın 7 gün tutuklu kalacağı bildirildi. Hollanda’dan basın özgürlüğüne darbe ICTY’den yapılan açıklamaya göre Hartmann, 2007 ve 2008 yıllarında bir kitabı ve makalesinde mahkemeye ait gizli belgeleri kullandığı gerekçesiyle o dönem 7 bin avro para cezasına çarptırıldı. Söz konusu meblağı ödemediği için

cezası 7 gün hapse dönüştürülen Hartmann, 2011 yılında hakkında çıkarılan yakalama emri gereği önceki gün mahkeme önünde tutuklandı. Hartmann’ın Slobodan Milosevic davasına ilişkin gizli belgeleri yayımlayarak mahkemeyi tahkir ettiği ileri sürülüyor Bosna Savaşı sırasında farklı

İbrahim Turgut - MİHENK

bölgelerde gazetecilik yapan Hartmann, 2000-2006 döneminde ICTY’de sözcülük görevinde bulunmuştu.Bosnalı kurban yakınlarının gözaltına alınmaması için büyük çaba harcadığı Hartmann, Fransız makamları tarafından da daha önce mahkemenin isteğine karşın iade edilmemişti.

Boşanma nedenlerinin çokluğu nedeniyle, çözümleri bir makalede ele alarak istenilen sonuca ulaşmak hayli zor. Burada sadece fikir vermesi bakımından konu hulasa edilecektir. Öncelikle “boşanma” kelimesinin ne anlama geldiğini ifade etmek, yerinde olur. Çünkü kavramların tespit edilmesi, konunun anlaşılmasında en belirleyici, yöntem olarak bilinmektedir. Talak, sözlükte: Herhangi bir kaydı ve bağı çözmek demektir. Şer’an: Nikâh sebebiyle şer’an sabit olan nikâh bağını kaldırmaktan ibarettir. Öyle bir bağ ki, sistemli yürüyen bir düzenin tıkanması anlamına gelmektedir. Bu bağlamda söylenecek söz şudur: “Kainatın merkezinde yer alan insan unsuru, nikâh bağıyla meydana getirdiği kurum, zaman için de gelişerek, cemaatleri, toplumları ve ümmetleri meydana getirmiş ve zaman içinde gelişen şartlara göre, bu aile kurumunun ayakta kalmasını sağlayan “anne ve baba” vasfını taşıyan “zevc ve zevce” arasın da çıkan sorunlar, boşanma ile sonuçlanması, toplumsal geleceğin ana omurgasının çökmesi anlamına gelmektedir. Bu kurumun çözülmesi ve dağıtılması, en büyük toplumsal facialardan biri olarak öngörülmüş ve İslam dinînin mukaddes olarak takdim ettiği kurumların başında yer almıştır. Gerek Kur’an-ı Kerim’de ve gerekse Hadis-i Şerifler’de, aile kurumunun yıkılmaması için bir takım tedbirlerin alındığını görmekteyiz. Aile içi bozulmaların başlamasına sebep olan sersemlik “nuşuz” kelimesiyle ifade edilerek, bu fiilî davranış her iki cinse atfedilmiştir. Nisa suresinin, 35 ve 128. ayetleri, boşanmaları tetikleyen hareketlerin, hem kadından ve hem de erkekten gelebileceğini, tek taraflı suçlamaların yersizliğini ve körlüğünü ortaya koymaktadır. İşte ayetler: “Eğer bir kadın, kocasının uzaklaşmasından (yatağını terk etmesinden, nafakasında ihmâl göstermesinden), yahut (her hangi bir suretle kendisinden) yüz çevirmesinden endişe ederse sulh ile aralarını düzeltmekte ikisine de vebal yoktur. Sulh daha hayırlıdır. Zaten nefislerde kıskançlık hazırlanmıştır. Eğer iyi geçinir, (kadınlara cefadan) sakınırsanız şüphesiz ki Allah, yapacağınız her şeyden tamamen haberdardır.” (Nisa,128) İstatistiklere bakılacak olursa, genelde aile içi şiddetin erkek tarafından geldiğini, rahatlıkla söylemek mümkündür. Bu araştırmalar, yaş oranlarına göre kategorize edilmiş, mağdur olanın kadın olduğunu göstermiştir. Toplumsal önyargıların meydana getirdiği olumsuz havanın, kadın cinsinin suçlanmasına yol açmış ve böylelikle bir mühendislik algısı ile, beyinler ipotek altına

alınmış ve kadınlar tarih boyu suçlanmıştır. Ayette ise, serkeşliğin sadece kadından değil, aynı şekilde erkekten de gelebileceği gerçeğini ortaya koymuştur. Bu ayet, kadının korunmasında temel ilke olarak alınmalı, boşanma konusunda inananları düşündürmelidir. Bütün beşeri münasebetlerde, temel rehber Kur’an alınmadan, her konuda olduğu gibi, aile mutluluğunda da netice alınamayacaktır. Burada eşlerin boşanmasına neden olan bir kaç hususu, başlıklar hâlinde sıralamak gerekirse, şöylece ifade edebiliriz: Zina, kıskançlık, aldatma, ilgisizlik, sevgisizlik, saygısızlık, cinsel problemler, tahkir, eğitim durumu, ekonomik sıkıntılar, kültürel problemler, iletişim vasıtaları (internet), karşılık bulamama, bakımsızlık (temizlik, eşlerin muhabbetini artıran en büyük amildir) önem vermemek, süslenmemek, kibir, eşlerin birbirlerine başkalarını örnek vermek (karşılaştırmak), sigara içmek, hastalık, ağız kokusu, beden kokusu, ana babaların yanlış telkinleri, çevre etkileri, suç işlemek, hapse girmek, uzun zaman ortadan kaybolmak, aileyi iyi yönetememek, tembel olmak gibi!.. Eşler arasında da meydana gelecek ve ayrılığa neden olacak hadisenin çözümlenmesinde, İslam’ın önerdiği metot, ilk yapılacak iş, “hakem” olayına baş vurmaktır. Hakemlerin, eşlerin yakınlarından olmasını Kur’an-ı Kerim önermektedir. Buna göre atılacak en hayırlı adım, çözüme en yakın olandır. Çünkü akrabanın eşler üzerindeki tesiri, inkâr olunamaz bir gerçektir. Yeter ki onlar barıştırmak istesinler. Kur’an, aile içi sıkıntıların, Mahkemeye taşınmasının sakıncalarını ortaya koyarak, iki tarafın yakınları, boşanmanın hızlanmasının önüne geçerek, ivedilikle tedbir alınarak, böylelikle boşanmanın önüne geçilmesinin sağlanmasını hükme bağlayarak, inananları çözüme davet ediyor. Şöyle ki: “Eğer karı ile kocanın) aralarının açılmasından endişeye düşerseniz o vakit (kendilerine erkeğin) ailesinden bir hakem, (kadının) ailesinden bir hakem gönderin. Bunlar barıştırmak isterlerse Allah aralarında (ki dargınlık yerine geçime), onları (uyuşmaya) muvaffak buyurur. Şüphesiz ki Allah hakkıyla bilicidir, (her şeyin künhünden) haberdardır.” (Nisa,35) İslam aile hukukunda boşanmayı mutlak gerektirecek bir durum mevcutsa, işleme konulacak en son çare olmalıdır. Her ne kadar caizse de, baş vurulacak son çare olarak değerlendirilmesi, İslam’ın hoş görmediği; helaller arasında yer alan bir çözüm olduğunun da bilinmesi gerekmektedir. Hâl böyle olunca, çarenin ayrılıkta olduğunu düşünen kişi, yanılgı içerisindedir. Yanılgılar, düşünceye vurulan prangalardır. Düşünce neye göre ayarlı ise, doğuracağı sonuç ona orantılıdır. Her şeyden önce, düşüncelerin beslendiği kaynak, inanca ters düşmemelidir...


Mazlum ve Mağdurlar İçin El Ele

Hasene Sosyal Yardım Vakfı Hollanda Stichting IGMG Hasene Hulporganisatie Nederland T +31 10 24330-30 | F +31 10 24330-39 www.hasene.org | info@hasene.nl | haseneorg — Havale için banka bilgileri: Hesap Sahibi: Stichting IGMG Hasene Hulporganisatie Nederland Banka: ABN AMRO BANK IBAN: NL72 ABNA 0407 5667 83 | BIC: ABNANL2A Amaç: Destekçi No veya [Adresiniz], 0002356

Kumanya Kampanyası 2016

SOFRALAR KUMANYANIZLA BEREKETLENSiN, MAZLUMLAR SEViNSiN

* € 0 5 BiR KUMANYA BEDELi 09.04. - 15.05.2016 * Kampanya bedeli içerisinde gıda paketleri, aşevi, mobil fırın, iftar çadırı, yetimlere hediyeler, eğitime katkı payı giderleri ve diğer tüm masraflar yer almaktadır.


dosya 31 dossier

doğuş aylık gazete/maandblad,

nr. 213 - Nisan/April 2016

“Müslüman eşler evlerini, dünyada ‘esenlik yurdu’ yapmamalılar”

EVLİLİK VE NİKÂH NEDİR?

E denilir.

vlilik; erkek ve kadının, hayatlarını paylaşmak üzere yaptıkları bir sözleşmedir. Bu sözleşmeye nikâh

Nikâh bir kadınla bir erkeği eş olarak birbirine bağlar ve doğacak çocuklara hukukî statü sağlar. Tarihin ilk devirlerinden beri varlığını sürdürmüş olan evlilik, toplumsal bir kurumdur. Toplumun çekirdeği olan aile evlilikle kurulur. Evlilik, Hz. Adem ile Hz. Havva’dan başlayarak günümüze kadar gelen, ailenin kurulmasında tek meşru yoldur. Allah, evliliğin bu sürecini Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatmıştır: “Sizi bir tek candan yaratan, ondan da yanında huzur bulsun diye eşini yaratan O’dur.” Genel olarak bütün dinlerin, evliliğe önem verdikleri ve aileyi korudukları görülür. Bütün dinler, insanların huzur içinde yaşamalarını ve sağlıklı nesiller yetiştirmelerini hedeflemiştir. Aile, bireyin temel ihtiyaçlarının karşılandığı sıcak bir yuva olarak görülmüştür. Peygamberimiz de evliliğin önemini şu şekilde dile getirmiştir: “Gençler! Ailesini geçindirebilecek olanlarınız hemen evlensin. Çünkü evlenmek gözü haramdan daha fazla sakındırır. Nefsi daha fazla korur.” Kur’an’da ve sünnette evlilik çağına gelen kişilerin evlenmesi teşvik edilirken diğer yandan evlilik dışı ilişkiler, “Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, bir hayasızlıktır ve çok kötü bir yoldur.” ayetiyle yasaklanmıştır. Evlilikte kadın ve erkek, eşler birbirlerinin takva elbiseleridir. Birbirlerini haramdan korudukları

gibi birlerine sabrı ve hakkı tavsiye ederler. Böylece evlilik mutlu ve uzun ömürlü bir yuvaya dönüşür. Bu yuvada adalet ve merhamet hâkimdir. Kimse kimsenin hakkına tecavüz etmez ve herkes birbirinin eksiğini tamamlar. Günümüz evlilikleri maalesef uzun ömürlü olmamakta. Bunun sebepleri şöyle sıralanabilir: Gençlerin evliliğe hazır olmamaları. Evliliğin sorumluluklarını kaldıracak olgunluğa sahip olmamaları. Belki yaşları müsait fakat evlilik yaşları küçük. Özellikle modern dünyada “özgürlük” adlı süslü kavramın altında insanlık, özellikle de gençler dünyevileşmekte ve dünyevileştikçe de değerlerinden uzaklaşarak kimlik bunalımına düşmekteler. Bu yüzden evli çiftler birbirlerini, birbirlerinin özgürlüğünü kısıtlayan bireyler olarak görmekteler. Bu da, mutlu bir yuva kurmak şöyle dursun eşleri birbirlerini kemiren, sürekli kavga eden çiftlere dönüştürmekte. Anne babalar da günah işleyen, ele avuca sığmayan çocuklarını evliliği bir “can simidi” gibi görüp evlendirmekte bu da daha büyük sorunlara sebep olmakta. Çabuk ayrılmaların bir başka sebebi de, kadın erkek rollerinin benimsenmesinde çekilen zorluklar. Avrupa da yetişen kızlar ile evlilik yapan Türk kökenli erkekler hanımlarının kendilerine itaat etmediklerini, başına buyruk davrandıklarını bununda aile içinde huzursuzluğa sebep olduğunu çokça dile getirmekteler. Erkekler de kadının güçlü konumunu kabullenmekte zorluk çekmekteler. Maalesef herkes kendi konumunu güçlendirme yarışına girmekte, birbirlerinin hak ve hukukunu gözetmek yerine, bu düşünce çatışmaya ve ayrışmaya sebep olmaktadır.

Özellikle Türkiye’den eş olarak seçen kızlar kocalarını cimrilikle ve romantik olmamakla suçlamaktalar. “Tek gayelerinin çalışıp para kazanmak olduğunu, hiç dışarı çıkıp onları gezdirmediklerini” söylemekteler. Erkekler de kendilerini “biz anne babamızdan böyle görmedik. Erkek çalışır kadın evinde oturur beyini bekler” diyerek savunmaktalar. Evlilikte, kişilik farkları da bir başka çatışma nedenidir. İnsan kendisinde olmayana hayrandır. Eşimizi seçmemizdeki bilinçdışı etken onun bizden farklı olan yönleridir. Biz buna hayran olmuşuzdur ancak onun gibi olamamak aynı zamanda bizi rahatsız eden bir durumdur. Örneğin: Özgüveni yüksek bir kişi, bakıyorsunuz karşısında özgüven sorunu yaşayan bir eş. Zıtlıkların birbirini çektiği bir durum. Her evlilikte görebileceğimiz tablolardandır. Başlarda hayranlık uyandıran bu durum, daha sonra çatışmanın temel sebebi olmaya başlar. Evlilikte karşılaşılan sorunların temel sebeplerinden bir diğeri de, tanışma evresinde karşımızdakini aşırı yüceltmemiz ve ona çok fazla anlam yüklememizdir. Karşıdakini aşırı yücelterek başladığımız her ilişki nihayetinde hayal kırıklığı ile sonuçlanır. “Benim sevdiğim kişi sen olamazsın, sen çok değiştin, böyle değildin” Hayır aslında o hep öyleydi ama senin beklentin o kadar büyüktü ki onu hep görmek istediğin gibi gördün ve o da hep senin beklentine uygun hareket etmeye çalıştı. Sonra zamanla esas olan ortaya çıkmaya başladı. Kendi algılarımızın nasıl da kurbanı oluyoruz. (Ama yine suçlu karşı taraf, biz masumuz)

Tavsiyeler Evlenecek kişilerin psikolojik özelliklerini belirleyen biyolojik yaş değil, yetişme tarzı, eğitim durumu, yetiştiği aile vs.dir. Bu nedenle evlilikte önemli olan kişilerin biyolojik yaşı değil, psikolojik yaşlarıdır. Aynı yaşta olup da eşlerden birinin çocuk karakterli, diğerinin ise olgun bir kişiliğe sahip olması mümkündür. Evlenmeye hazırlanan çiftlerin, kültür, eğitim, yaş, hayata bakış açısı, ekonomik durum gibi farklılıkların ileride sorun olmaması için birbirini olduğu gibi kabul etmesi, farklılıklar yerine ortak noktaları ön palana çıkarması gerekir. Çünkü eş seçiminde insanın yüzde yüz kendisine uyan birini bulması mümkün değildir. Haklılık, beraberinde mutluluğu getirmiyor. Savunduğumuz bir çok noktada haklıyız belki evet ama uzlaşıyı, hoşgörü ve anlayışı yakalayamadığımızda huzursuz ve mutsuzuz. Tabi her şeyin ölçülü olanı eftaldır. Anlayış ve hoşgörüde kıvamında olmalıdır. İlişkilerde agresyonun da pozitif yönü vardır eğer dengeli bir şekilde açığa çıkarılabilirse. Hatta zaruri bir ihtiyaçtır bile denilebilir. İnsanın sosyal ilişkilerinde agresyon duygusunu ölçülü şekilde yansıtması, hayatında sınır koyabilmesi için gerekli olan bir durumdur. İlişkilerinde fazla duyarlılık gösterip sürekli olumsuzlukları idare eden kişiler belli bir süre sonra büyük patlamalar yaşamaktadırlar.

Gözlem Mustafa Öztoprak mustafat@hotmail.com

zedelenmekte sorunlar daha karmaşık hâle gelebilmektedir. Yaşadığımız küçük sorunları önemsemeyip çözümlemediğimizde ya da sabrettiğimizi düşünerek! durumu idare ettiğimizde, bu sorunlar birikerek daha sonra büyük kırgınlıklara ya da kopuşlara sebep olabilmektedir. Bu yüzden yaşadığımız sıkıntıyı biriktirmeden uygun bir ifadeyle karşı tarafa yansıttığımızda ilişki çok daha sağlıklı bir zemine oturabilmektedir. Aksi hâlde hem rol yapmak durumunda kalıp kızdığımız/kırıldığımız halde karşımızdakine hiçbir şey yokmuş gibi davranarak kendimize zulmetmekte hem de karşımızdakine dürüst davranmayarak olumsuzlukların yaşanmasına zemin hazırlamakta oluruz. Burada susup tepkisiz kalarak yaşadığımız olumsuzlukların sorumlusu en az karşı taraf kadar biz olmuşuz demektir. O hâlde şikâyetçi olmak, durumu idare etmek adına susmak yerine tutum değişikliğine gidip sıkıntımızı güzel bir üslup ile, doğru bir zaman ve zeminde ifade etmek, en doğru çözüm yollarından olacaktır .Hem kendimize hem de karşımızdakine açık ve dürüst olmak ilişkilerin sağlıklı şekillenmesinde en önemli faktörlerdendir. ◄◄

lişkilerde çiftlerden biri diğerini kırmamak veya duygusal anlamda kaybetmemek adına rahatsız olduğu durumlarda sürekli kırgınlığını ve öfkesini bastırdığında ilişki gittikçe

Adres: Binckhorstlaan 340 2516 BL Den Haag İleti: info@borabouw.nl Web: www.borabouw.nl Telefon: +31(0)634 33 91 41


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 213 - Nisan/April 2016

04 haber 32 nieuws

Toplum

Bilgilendirme toplantıları aralıksız sürüyor Kocatepe Gençliği, geziden Çanakkale ruhuyla dolarak döndüler

HDV Rotterdam Kocatepe Camii Gençlik Kolları’nın düzenlediği Çanakkale-İstanbul gezisi tamamlandı.Cami bünyesinde hizmet veren ve eğitim gören 45 genç, Hollanda Mehteran’ın verdiği eşsiz konserle geziye uğurlandı.Geziye destek veren Kocatepe Yönetim Kurulu, Gözde Reizen Genel Müdürü Enes Kamber ve Turan Atmaca bu tür gezilerin önemine dikkat çekerek, gençleri o ruh ile buluşturmak için çalışmaların yürütülmesi gerektiğini söylediler.Yakup Peker, Nurullah Akbıyık, Mücahit Aslan, Muhammet Evliyaoğlu koordinesinde yapılan geziden gençle son derece memnun olarak Hollanda’ya döndüler.

Görev bölgesindeki STK’ların yanı sıra Hollanda makamlarıyla da samimi ilişkiler kurmasıyla haklı takdir toplayan Deventer Başkonsolosu Zafer Ateş, bunca yoğunluğunun yanı sıra, vatandaşları, emeklilik, Türkiye’ye kesin dönüş ve konsolosluk işlemleri hakkında düzenlediği bilgilendirme toplantılarını aralıksız sürdürüyor. Bilgilendirme toplantılarının 18’incisi 25 Mart tarihinde Apeldoorn’da düzenlendi. Bir sonrakibilgilendirme toplantısı aynı konular ekseninde olup, Nisan ayında Doetinchem kentinde düzenlenecektir. Yer, zaman ve tarih Deventer Konsolosluğu tarafından duyurulacaktır.

Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş, Hollanda’daydı

Nevruz ve 20’nci kuruluş yılı beraber kutlandı

İsmail Kuzu Hollanda’ya veda etti

Resmî temaslarda bulunmak üzere Hollanda’da bulunan Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş, Rotterdam Limanı’nı ziyaret etti. Elitaş ve beraberindeki heyet için yaklaşık 2 saat süren tekne gezisi organize edilirken, gezi sırasında liman yöneticileri tarafından sunum yapıldı. Kapladığı alan ve iş hacmi açısından Avrupa’nın en büyük, dünyanın da 3. büyük limanı konumunda bulunan Rotterdam Limanı, farklı sanayi sektörlerinin bir arada faaliyet gösterdiği lojistik bir merkez olarak dikkati çekiyor. Hisselerinin yüzde 70’i Rotterdam şehrine, yüzde 30’u da Hollanda hükümetine ait olan liman, dünyanın gelişmiş entegre limanları arasında yer alıyor.

Nijmegen Türk Kültür Merkezi Nevruz Bayramını ve kuruluşunun 20’nci yılını birlikte kutladı.Nijmegen Theaterzaal’da gerçekleşen kutlamaya ilgi büyüktü. Kuran-ı Kerim tilaveti, şehitler için bir dakikalık saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan programın açılış konuşmasını teşkilat başkanı Serkan Gedik yaptı. Kutlamalara katılan Türk Halk Sanatçısı Yudum sazı ve sözüyle katılımcılara unutulmaz bir program yaşatırken, yine Türkiye’den katılan Ülkü Ocakları Sanatçısı Ali Kınık ve Gökhan Tekin söylemiş olduğu türküleriyle katılımcılara coşkulu anlar yaşattı. Nijmegen Türk Kültür Merkezi Hilal Vakfı Kadın Kolları Başkanı Hatice Yanbul ve HTF Başkanı Murat Gedik birer konuşma yaptılar

Uzun yıllar Milli Görüş Teşkliatları bünyesinde farkıl kademelerde hizmet veren İsmail Kuzu, yaklaşık 40 yıllık Hollanda hayatını noktaladı ve kesin dönüş çerçevesinde Türkiye’ye döndü. Leiden fatih vakfı Başkanlığı görevi süresince önemli hizmetlerin altına imz aatan İsmail Kuzu, ömrünü insanlığın huzur, selamet ve rafahına vakfetmiş ender insanlardan biriydi. Ömrünün bundan sonraki kısmını memelketinde geçirmeyi düşünen İsmail Kuzu’ya yol açıklığı diliyoruz. Bundan sonraki hayatını, sevdikleriyle beraber, sağlık, esenlik, huzur içerisinde geçirmesini temenni ediyoruz.

Keklik Yücel: “Camiler eşcinsel flaması taksın” Emine Bozkurt: “AB yolundan geri dönüş yok ”

Amsterdam Tartışmalarının 46.’sında AB Türkiye ilişkileri tartışıldı. Avrupa Parlamentosunda Hollanda’yı 10 yıl temsil eden ilk Türk kökenli milletvekili Emine Bozkurt’un misafir konuşmacı olarak katıldığı tartışmada ilişkilerin tarihi seyri mercek altına alındı.Bozkurt, Türkiye’nin AB’ye ihtiyacı olmadığı, AB’nin de zaten pek istekli olmadığından hareketle artık bu sevdadan vazgeçilmesi gerektiği şeklindeki değerlendirmeye katılmadığını, artık bu yolun bir dönüşü olmadığını söyledi. Emine Bozkurt, diasporanın müzakerelere konu olmamasının bir kayıp olduğunu ve bunun diğer 35 fasıla ilave olarak 36. Fasıl olarak görülmesi gerektiğini söyledi. Bozkurt, hiçbir (aday) ülkenin böyle bir özelliği olmadığını, 5 milyona yakın nüfusa sahip Türk diasporasının bir çok bakımdan dikkate alınmak durumunda olduğunu söyledi.

Keklik Yücel, bir çok kilisenin bile karşı çıktığı kiliselere eşcinsel flama çekme uygulamasını camilerinde yapmasını istiyor. Amsterdam’da bir kilisenin bayrak direğine eşcinselleri simgeleyen bir flamanın asılması pek fazla ses getirmedi. Bütün kiliselere yapılan çağrıda tüm Kilislerin aynı flamayı çekmeleri istendiyse de pek fazla ilgi görmeyerek konu kapandı gibi görünüyordu. Kiliseler arasında bile tartışma oluşturan eşcinsel flamasının bayrak direklerine çekilmesi yeni bir boyut kazandı. Mülteci sorunu, işsizlik, ayrımcılık vb. sorunlar gibi acil çözüm bekleyen bir çok sorun varken bu tür şeyleri sorun haline getiren Hollandalı Milletvekillerinden birisi de PvdA’lı Keklik Yücel.


doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 213 - Nisan/April 2016

samenleving

cemiyet 33

ROTTERDAM VERSAM YENİDEN “ŞENYÜREK” DEDİ

KUZEY HOLLANDA MİLL Î GÖRÜŞ TEŞKİLATI’NDAN EĞİTİM FUARI

Rotterdam Versam Derneği 13. Olağan Kongresini gerçekleştirdi.

Kongreye katılan Hollanda Türk Federasyon Genel Başkanı Murat Gedik ise konuşmasında Versam Derneğinin örnek çalışmalarını dile getirerek gelecek nesillere güzel bir intiba bırakılacağından emin olduğunu söyledi.

Millî Görüş Teşkilatları Avrupa’da dinî eğitimin İslam toplumu için ne derece önemli olduğunun bilincine vakıf olup, bunun için yıllardır yoğun ve gayretli bir şekilde çalışmaktadır. Gerek Kuzey Hollanda bölge binasında gerekse de Kuzey Hollanda bölgesine bağlı şubelerde genç dimağlara sunmuş olduğu bu eğitim çalışmalarını daha geniş kitlelere ulaştırmak amacıyla, Millî Görüş Kuzey Hollanda Bölgesi bir Eğitim Fuarı düzenledi. Fuara katılan bölge ve şubelerdeki bütün eğitim kurumlarına aylar öncesinden eğitim ile alakalı bir konu verildi. ‘Eğitimde Nebevî Metod’, ‘itikaf’, ‘yaşlılar hayatımızın neresinde’ konulardan bazıları idi. Öğrenciler ise ders gördükleri eğitim kurumuna verilen konuya göre aylarca yoğun emek harcayıp çok güzel sanatsal nesneler oluşturdular. Öğrenciler böylelikle çok hoş vakit geçirerek konu ile haşır neşir olma fırsatını elde ettiler. Fuarda kurumların hepsi kendilerine ayırılan standlar ile hem verdikleri eğitimi hem de öğrencilerin göz nurunu katılımcılara sergilediler. Özellikle öğrencilerin yapmış olduğu sanatsal nesneler katılımcılardan çok takdir topladı. Fuarda ayrıca eğitim hakkında seminerler verildi. Programın açılış konuşmasında Kuzey Hollanda Millî Görüş Bölge Başkanı Oktay Dalmaz eğitimin gelecek nesillerin korunmasındaki önemine dikkat çekti. Avrupa İslam üniversitesi rektörü Prof. Dr. Nedim Bahçekapılı ise, ‘Eğitimde nebevi metod’ konulu bir seminer verdi. Bahçekapılı peygamber efendimizin (sav) eğitim alanında uyguladığı yöntemleri örnekleri ile birlikte anlattı. Asuman Ayan ise koruyucu aile çalışmaları hakkında bilgiler verdi ve kendisine ayırılan standda ailelerin sorularını yanıtladı. İlahiyatçı Sultan Balkaya ise İslami İlimler enstitüsünün gerçekleştirmiş olduğu çalışmalara değindi. Hasene Başkanı Mehmet Yaramış, Hasene derneğinin eğitime sunmuş olduğu katkılara değindi. Haber-Fotoğraf: Recep Konuksever

HDV’DEN MEHMET AKİF VE ÇANAKKALE KONFERANSLARI

MÜSLÜMAN KADINLARIN İŞ VE AİLE HAYATINDAKİ TERCİHİ NASIL OLMALI?

HDV tarafından“Bir dava adamı Mehmet Akif Ersoy ve Çanakkale“ konulu bir dizi konferans düzenlendi. Rotterdam ve Deventer Bölgelerinde ayrı ayrı düzenlenen konferanslara konuşmacı olarak Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Öge ile Lahey Din Hizmetleri Müşavir Vekili ve Deventer Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Yusuf Acar katıldı. Çanakkale Zaferinin 101. Yılında “18 Mart Çanakkale ve Şehitler Günü” çerçevesinde düzenlenen programlara her yaştan ve kesimden vatandaşlarımız büyük teveccüh gösterdi. 18 Mart Cuma günü Hollanda genelinde vatandaşlarımızın okuduğu 400 hatimin dualarının yapılmasıyla başlayan etkinlikler, bu yılın ana teması “Bir Dava Adamı Olarak Akif ve Çanakkale” başlığı etrafında hemen her HDV şubesinde konferanslar, piyesler ve şiir sunumlarıyla sona erdi. Özellikle Rotterdam Gültepe, Roosendaal, Zaandam, Bergen op Zoom, Deventer, Utrecht Eyüp Sultan, Hengelo ve Amersfort HDV şubelerinde icra edilen konferanslar ve gençlerimizin piyes sunumları büyük takdir topladı. Konuşmalarda, “Çanakkale’nin motivasyon etkisine dikkat çekilerek, İslam’ın son kalesinin savunulması sebebiyle Çanakkale’nin Bedir’e benzediği, imanın en büyük imkân olduğunu Çanakkale’nin gösterdiği, bir ve beraber olunduğunda hiç bir kuvvetin bize zarar veremeyeceği, savaşın bile bir ahlâkının olması gerektiğini; Çanakkale’den bütün insanlığın öğrenebileceği, vatan ve mukaddesat için yapılan hizmetlerin karşılığının Allah’tan beklenilmemesi” ifade edildi.

Kuzey Hollanda Milli Görüş Kadınlar Gençlik Teşkilatı ve öğrenci derneği Studenten Unie Nederland (SUN) günümüzdeki genç ve yaşlı hanımların verdiği mücadeleyi konu alarak birlikte çok özel bir program gerçekleştirdi. Programın temel sorusu ‘hanımların iş hayatına öncelik göstermeleri mi gerekir, yoksa ev hanımlığını tercih etmeleri mi?’ şeklinde idi. Programda, İslam’da kadının vazifeleri ve günlük hayatta olan sorumlulukları ele alındı. Müslüman kadının başarılarının vurgulandığı programa Hollanda’nın farklı şehirlerinde üniversitede okuyan genç hanımlar katıldılar. Hepsi vazifelerini ve ideallerini sorumlu bir Müslüman olarak en doğru şekilde gerçekleştirebilmek için bu programdaki sunumları büyük bir dikkat ile takip ettiler. Programın ikinci bölümünde ise Asma Claassen Müslüman bir kadın olarak elde ettiği başarılarının sırrını katılımcılarla paylaştı. En büyük örneğinin Hz. Hatice (r.a.) olduğunu belirterek, hayatındaki tüm ideallerini onun yaşam çizgisine göre gerçekleştirdiğini açıkladı. Asma Claassen, yıllardır Hollanda’nın farklı İslam okullarına eğitim kitapları hazırlamakta. Başarının “ikra”dan ibaret olduğunu ve Müslüman kadının başarısının ilim ve eğitim ile başladığını vurgulayan Claassen, Müslüman kadının ideallerinin ve vazifelerinin bu yolda birleştiğine dikkat çekti. Programın gayesi Müslüman kadının idealleri, başarıları ve vazifelerini gözeterek sorumlu bir seçim yapabilmesini sağlamaktı. Programda ayrıca, katılımcılara iş ve kariyer seçiminde faydalı olabilecek bilgiler verildi. Haber-Fotoğraf: Şüheda Yılmaz, Hilâl Yılmaz

Teşkilat binasında yapılan kongre şehitler için bir dakikalık saygı duruşundan sonra İstiklal Marşı ve Kuran-ı Kerim tilaveti ile başlatılmış oldu. Yapılan teklifler sonrası divan heyeti şu isimlerden oluştu: Erim Uğurlu (HTF genel sekreteri, divan başkanı), Murat Kaya (Maassluis Türk Kültür Derneği Başkanı) ve İbrahim Günay (Arnhem Hoca Ahmed Yesevi Derneği Başkanı). Faaliyet, muhasebe ve denetleme raporlarının okunması ve onaylanmasından sonra teşkilat başkanı, yönetim kurulu, denetleme ve disiplin kurulları için seçimlere geçildi. Mustafa Şenyürek’in tekrar başkan seçildiği kongrede yeni yönetim 13 kişiden oluştu. Teşekkür konuşması için kürsüye gelen Versam Başkanı Mustafa Şenyürek yapmış olduğu konuşmada yapılan ve yapılması düşünülen çalışmalar hakkında bilgi verdi. Bugün bir başarıdan söz edebilirsek bunu öncelikle teşkilatımızın Kadın Kollarına borçluyuz diyen Şenyürek gelecekte daha da güzel çalışmalara hep beraber imza atmak istediklerini belirtti.


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 213 - Nisan/April 2016

04 haber 34 nieuws

Fotoğraflarla Hollanda gündemi...

Erdal Şahan Kocatepe Camii Başkanı oldu

Rotterdam Kocatepe Camii’nde yapılan seçimler sonrasında camide yıllardır görev yapan Erdal Şahan başkanlık görevine getirildi. Aldığı emaneti daha da ileriye taşıyacağının sözünü veren Erdal Şahan’ı ilk kutlayanlar cami imamları oldu. Abdullah Dursun ve Rıza Çakır, başkan Erdal Şahan’ı tebrik ederek başarılar dilediler.

SP, Adil Düzen seminerleri düzenliyor

Her hafta pazar günleri kahvaltıyla bir araya gelen Saadet Partisi Hollanda Temsilciliğinin üyeleri, kahvaltı sonrası Hasan Koç’un verdiği Adil Düzen seminerlerini de dinleme, takip etme imkânı buluyorlar. Hollanda’nın farklı yerlerinden Rotterdam’a gelen katılımcılar, düzenlenen bu derslerden memnuniyetlerini ifade ederek ayrılıyorlar...

Seatsking firmasının ziyaretçileri vardı

Yatak imalatı noktasında adını uluslararası ticaret sahasına taşıyan Seatsking sahibi Abdurrahman Yazır, gelecekten kaygı duyan, bu alanda çalışmalar yapan prırıl pırıl gençleri ağırladı. Rotterdam Birlik Gençlik Teşkilatının yönetimi, ömrünü yıllardır Müslümanların birliği, dirliği, daha iyi bir yaşamı olması için adayan Abdurrahman Yazır’dan bu manada yaptıklarını dinlediler.

Seminer sonrası çay eşliğinde sohbet

Avrupa Girişimciler Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve Almina Baklavaları sahibi Yılmaz Ekici, işadamlarını bir araya getiren bir etkinlik sonrası dernek hakkında katılımcılara bilgi verdi. Ekici, derneğin, işadamlarının gücünü bir arada topladığına, onları doğru bilgilendirip, yönlendirdiğine ve iyi bir network oluşturup dünyaya açıldığına dikkat çekti.

Güncel

HOTİAD Başkanı Hikmet Gürcüoğlu: “Türk gençlerin özellikle bir hâl yakalamak istiyoruz”

HOTİAD, Hollanda-Türkiye İş Forumu düzenle Hollanda Türk İşadamları Derneği (HOTİAD) tarafından organize edilen Hollanda-Türkiye İş Forumu, Hollanda Kraliyeti Dış Ticaret ve Kalkınma İşbirliği Bakanı Lilianne Ploumen gibi önemli kişilerin katılımlarıyla Hollanda’nın Lahey kentinde düzenlendi.

H

ollanda-Türkiye İş Forumu, HOTİAD Başkanı Hikmet Gürcüoğlu, Hollanda Kraliyeti Dış Ticaret ve Kalkınma İşbirliği Bakanı Lilianne Ploumen, Hollanda Orta ve Küçük İşletmeler Birliği (MKB) Başkanı Michaël Van Straalen, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nail Olpak, Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş ve Türkiye’nin Lahey Büyükelçisi Sadık Arslan’ın yanı sıra Türk ve Hollandalı işadamları ile üst düzey yöneticilerinin katılımları ile Hollanda’nın Lahey şehrindeki ünlü Kurhaus Kongre merkezinde düzenlendi. Hollanda Türk İşadamları Derneği Başkanı (HOTİAD) Hikmet Gürcüoğlu, forum açılış konuşmasında, dernek olarak yaptıkları çalışmalarla işadamlarına katkı sunma çabası içinde olduklarını ifade etti.

EĞİTİMLİ TÜRK GENÇLERİN İŞ İMK Â NLAR OLUŞTURMAK Başkan Gürcüoğlu “Bu program bu gün HOTİAD’ın 2016 Busines Forum programı oldu. Program iki ana bölümden oluştu. Burada ki ana amaç Hollanda ile Türkiye arasında ki ikili ilişkilerin ele alınmasının yanı sıra geliştirilmesidir. İkinci bölümde ise yaşlılıktan dolayı işyerlerinin kapanması konusunu ele aldık. Bu durum Hollanda için adı alınır önemli bir problemdir. Her yıl çok sayıda işletme kapanmaktadır. Mesela 2016 yılı itibari ile 17 bin işletmenin kapanacağı beklenmekte. Bu sayı giderek artıyor. Çünkü burada en büyük etken ise yaşlanmadır. Bir çok Avrupa ülkesinde olduğu gibi Hollanda’da yaşlanma giderek artmaktadır. Bunun sonucu olarak ta binlerce işletme kapanmakta. Biz ülkemizin bu probleminin karşısına, ülkemizin başka bir potansiyeli olan Hollanda’da ki Türk nüfusun girişimci

potansiyelini ortaya koymaya çalıştık. Rakamlar ile bunu vermeye çalıştık. Dolayısıyla mesajımız şu oldu. HOTİAD üzerinden Türk kesimin bir şekilde daha doğru ve daha hızlı bilgilendirilmesi ve bu kesimin bu potansiyelin bu problemin çözümünde pay sahibi olabilmesini sağlamak bizim için ana amaç idi.” dedi. Bu amaçtan yola çıkarak MKB Başkanı Michaël Van Straalen’e mesajlarını açık bir şekilde sundukları ifade eden Başkan Gürcüoğlu “MKB Başkanı Straalen açık bir şekilde buyurun aramızda yerinizi alınız dedi. Dolayısıyla problemin çözümünde zannediyorum bundan sonra ki dönemde bir şekilde biz bir platform oluşturacağız. İlk aşamada belki bu daha çok tanıtıma duyuruya dair bir çalışma takip edecektir. Ancak sonra ki dönemde isteğimiz odur ki daha somut adımların atılabildiği, atıldığı dolaysıyla, Türk

“Karar canımızı yaktı. Müebbet gerekirdi” Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (ICTY), Bosnalı Sırpların eski lideri Radovan Karadzic’i 40 yıl hapse mahkum etmesi kurban yakınlarını memnun etmedi.

Mimar Sinan Camii törenle hizmete açıldı

Yapımı tamamlanan Biddinghuizen Mimar Sinan Cami, yoğun bir katılımla ve coşkulu bir törenle hizmete açıldı. Hollanda Mehtaran eşliğinde eski camiden yeni camiye kadar marşlar eşliğinde yürüyen bölge halkı, mehterana eşlik ettiler. Küçük bir kasaba olmasına rağmen cemaatin büyük azmi ve girişimiyle görkemli bir cami, bölge insanının hizmetine sunuldu.

Bosna savaşında iki oğlunu ve eşini kaybeden Habiba Masic, Lahey’den çıkan kararın “siyasi çıkarlar” doğrultusunda verildiğini ifade ederek, kurbanların saldırganlarla eşit tutulduğunu savundu. Savaş sırasında çok sayıda akrabasını kaybeden Mirsada Kahriman da Karadzic’in Srebrenitsa dışındaki diğer bölgelerde yaşananlar nedeniyle de soykırımdan hüküm giymesi gerektiğini vurguladı. Kurban yakınlarından Vasfija Kadic, Karadzic’in iddianamede yer

alan 11 maddenin tamamından suçlu bulunması gerektiğini belirterek, “Karadzic’in 40 yıl daha yaşamayacağının farkındayız ama karar canımızı yaktı. Bu, kesinlikle siyasi bir karardır” diye konuştu. Başkent Saraybosna’dan Faruk Hadzovic, Karadzic’in müebbet hapis cezası alması gerektiğini, yaptıkları göz önünde bulundurulduğunda 40 yıldan fazlasını hak ettiğini dile getirdi. Zenicalı Muhamed Suljic de Karadzic’e verilen 40 yıllık cezanın az da olsa kurban yakınlarını

rahatlatabileceğini ifade ederek, “Srebrenitsa’daki soykırımdan sorumlu tutuldu. Ancak diğer şehirlerde yapılanlardan dolayı soykırımdan hüküm giymemesine üzüldüm” dedi. Karadzic’in az ceza aldığını savunan Hazim Dizdarevic, kurban yakınlarının karardan memnun olmaması gerektiğini söyledi. Bu arada, duruşmayı takip etmek için Lahey’de bulunan kurban yakınları ve savaş mağdurları, Karadzic’in müebbet hapis cezası alması gerektiğini kaydetti.


pusula 35 kompas

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 213 - Nisan/April 2016

Dostça

eğitimli gençlerin iş edinmesini sağlayabileceğimiz imkânların oluşturulduğu

Murat Gedik

Alparslan Türkeş ve Yakın Tarih Rahmetli Alparslan Türkeş’in yıl dönümü olan 4 Nisan tarihi her sene geniş çapta dünyanın her yerinde çeşitli programlar ile anılmaktadır. Vefatının üzerinden 19 yıl geçmesine rağmen bu anma programlarının göstergesi onun neden ülküdaşları tarafından Başbuğ olarak kabul görmesini de aydınlatmaktadır.

edi

Kendi özü ile barışık olan Başbuğ Türkeş hiçbir zaman ne millî ne de dinî kimliğiyle çelişkiye düşmemiştir, düşmediği gibi manevî değerleri için her türlü zorluklarla mücadele etmiştir. Ülküdaşları şehit edilmiş, kendisi bir kaç defa hayatı boyunca tutuklanmış ve zindanlara atılmış, idamla yargılanmış, iftiralara maruz kalmış, 12 Eylül cuntası teşkilatının üzerinden silindir gibi geçmiş ama o hiç pes etmemiştir. O âdeta elif gibi hep dik durmuştur. Alparslan Türkeş Türk tarihini âdeta yaşatan ve ondan almış olduğu ilhamı Türk gençliğine aktarırken tarihi hep tarafsız ve bütünlük içerisinde okumuştur. O Türk büyükleri arasında hiç ayrım yapmadığı gibi Türk tarihini de bir bütün olarak ele almıştır.

gençlerin özellikle eğitimli gençlerin iş edinmesini sağlayabileceğimiz imkânların oluşturulduğu bir hal yakalamak istiyoruz. Bunu takip etmek istiyoruz. Burada HOTİAD rolde ve payda almak istiyor. HOTİAD olarak yaptığımız 12.çalışma idi. Bu programında amacına ulaştığını belirtmek isterim.” şeklinde konuştu. Hollanda Kraliyeti Dış Ticaret ve Kalkınma İşbirliği Bakanı Lilianne Ploumen ise, “Türkiye ve AB arasında işbirliğinin başarısı için elimizden geleni yapmalıyız” dedi. Mayıs 2016’da İstanbul’da düzenlenecek Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Zirvesi’nde büyük firmaların Suriyeli sığınmacılara istihdam sağlaması konusunun da gündeme geleceğini belirten Ploumen, “Türkiye Hollanda’nın 16’ncı ticaret ortağı. Gümrük Birliği’nin revizyonu ve Türk

vatandaşlarına yönelik vize zorunluluğunun ortadan kaldırılması için çaba gösteriyoruz. Türkiye’deki KOBİ’ler kendilerini kanıtladılar. Hollanda’daki Türk KOBİ’ler de fırsatları değerlendiriyorlar” dedi. Hollanda’nın su sektöründe çok ileride olduğu vurgulayan Ploumen, Türkiye’nin lojistik açıdan önemli bir konuma sahip olduğunu ve iki ülke arasında pek çok işbirliği imkanının bulunduğunu söyledi. Atılan imzaların ardından yapılan değerlendirmeler, HOTİAD 2016

İş Formunun ilk meyvelerini daha form bitmeden verdiği şeklinde değerlendirildi. İmzaların atılmasının ardından, daha önceden hazırlanan “EXPO 2016 Antalya Hollanda pavyonu tanıtım salonuna geçen Elitaş’a Hollandalı yetkililer tarafından bir brifing verildi. İş Forumu Najib Amhali’nin gösterisinin ardından, Lahey Kurhaus’ta verilen resepsiyon ve Network görüşmelerinden sonra sona erdi. Fotoğraflar: Mehmet Köse

«

PSV, taraftarlarını cezalandırdı PSV Eindhoven, UEFA Şampiyonlar Ligi’nde oynanan Atletico Madrid maçı öncesinde göçmen kadın dilencileri aşağılayıcı hareketlerde bulunan taraftarlarını cezalandırdı. Kulübün internet sitesinden yapılan açıklamada, olaya karıştıkları saptanan 4 kişiye 1 ila 3 yıl arasında değişen oranlarda stada giriş yasağı cezası verildiği belirtildi. PSV’nin imajını zedeledikleri için söz konusu kişilere yönelik yaptırımda bulunulduğuna değinilen açıklamada, bu tür durumlarda verilen en yüksek cezanın 3 yıl stada giriş yasağı olduğu kaydedildi. Verilen cezanın sözü geçen kişilerce de kabul edildiğine yer verilen açıklamada, taraftarların

yaşanan hadiseden dolayı çok üzgün oldukları ifade edildi. Olaya karışanlarla konuştuklarını belirten PSV Genel Direktörü Toon Gerbrands ise bu kişilerden birisinin işini kaybettiğini aktardı. Gerbrands, PSV’nin Avrupa’daki imajının geri kazanılması için çaba harcayacaklarını kaydetti. Atletico Madrid ile PSV Eindhoven arasında 15 Mart Salı günü oynanan UEFA Şampiyonlar Ligi maçı öncesinde bir grup Hollandalı taraftar, meydanda oturdukları bir

muratgedik@muratgedik.nl

kafeteryada yanlarına gelen ve para dilenen kadınlara küçük düşürücü hareketler yapmıştı.

Bölge, mezhep ve antropolojik ırkçılık gibi yaklaşımlara hiçbir zaman müsamaha göstermemiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk sonrası Türk Devlet adamlığında aranan bu millî ve manevî değerlere sahip olup bu diyardan göç etmişler arasında Başbuğ Türkeş’i göstermek hiçte abartılı olmaz. Hele bugün yaşanan ortamda Devlet ve Hükümet ayrımı bile yapamayan siyasileri görünce bu tespitin ne kadar doğru olduğu çok rahat anlaşılmaktadır. Başbuğ’un “Devlet-i Ebed Müddet” anlayışı ile binlerce yıllık Türk tarihinde yer almış olan Türk büyüklerinin anlayışı aynıdır. Ne hikmetse rahmetli Başbuğ Türkeş’in hayatı ve mücadelesi ve Ülkücü Hareket gerektiği gibi ne yazılara ne de ekranlara yansıtılmıştır. Kısmen son zamanlarda giderilmeye çalışılsa da bu eksikliklerin giderilmesi daha çok zaman alacağa benziyor. Oysa Ülkücü Hareket’in ve onun Başbuğ’unun tarihi gelecek nesiller için çok önemlidir. Bu hem şuur ve tarih ile yoğrulmak adına, hem de Türkeş’i ve Hareket’i istismar etmek isteyenleri tanıyabilme konusundan çok önemlidir. Bu tarihin yazılması ya da beyaz perdeye aktarılması geri kaldığı müddetçe, bugün ülkücüyüm diye yaşayanlar ve özellikle herhangi bir ülkücü teşkilatta görev alanlar bildiklerini mutlaka ya seminerlerde ya da sohbetlerinde aktarmalıdırlar. Ülkücü Hareket bugünlere kolay gelmemiştir ve Hareket’in tarihini eksik bilenler de mutlaka sorumluluk taşımakta bilmeyerek noksan kalabilirler, hatta kalacaktırlar. Ve bu tarihi yazmaya ya da beyaz perdeye aktarma konusunda Ülkücü çizgisinde kırıklığı olmayan kişiler mutlaka görev almalı, aksi taktirde bu tarih eksik ya da yanıltılarak

yazılır. Örneğin Başbuğ Türkeş hiç söz konusu olmaz ya da çok geri planlarda aktarılır ve yerine başkaları öne çıkartılır. Bu tarih işte gerektiği gibi yazılıp aktarılmadığı için bugün Türkeş’i terk etmiş ve onu âdeta hançerlemiş olanlar piyasada her fırsatta öne çıkıyorlar. Siyasi ikbal peşinde olan bu tiplerde haya ve namus gibi kavramların olmadığı gibi mideleri de çok geniştir. Bu tipler zamana göre yön değiştirirler ve çıkar için millî ve manevî değerlere ters olan konulara bile kendilerini alet edebilirler. İşte bu tipleri de iyi bilmek lazım. Hem Türkiye’de, hem Avrupa’da Ülkücü Hareket’i bölmek isteyen, bir yerlere peşkeş çekmek isteyenler gelecek nesillere mutlaka ama mutlaka aktarılmalı. Kim neden ve niçin Başbuğ’u terk etmiş, onun hakkında neler demiş, hangi siyasi yelpazelerde serinlik aramış gibi sorular sorulmalı ve cevaplar bulunmalı. Can çıkmazsa huy çıkmazmış, işte bunlar bugün piyasaya çıkıp adeta ülkücülük adına racon kesmeye kalkabiliyorlar ve utanmadan Hareket’in kurumlarına ve Liderine dil uzatabiliyorlar. Tarihi bilen ve ülkücü şuura sahip olan bunlara elbet fırsat vermez. Ve özellikle eski-ülkücülük neymiş örnekleriyle herkese anlatılmalı. Zamanında Hareket’te bulunup da Başbuğ hayattayken onu terk edip bugün ebedi hayata göçenler var. Allah rahmet eylesin demek bizlerin görevidir, bizim ahlâkımız bunu öğütler. İster ebediyete intikal etmişler olsun, ister hâlen hayatta olanlar olsun kimin ne yaptığını bilmek bir görevdir ve ona göre de gerektiği gibi mesafeli durmak bir dava adamlığıdır. Tarihi bilmek düşmanlık yürütmek için değil, bizzat kimlerin ne niyette olabileceğini de zamanında görebilmek için en güzel tedbirdir. “Türkeş’siz Türk Milliyetçiliği” anlayışı nedir işte tarih ile öğrenilir. Bugün bu zatlar Lider’e tavır alıyorlar, dün Başbuğ’a aldıkları gibi. Aslında bu tiplerin ne Başbuğ ne de Lider ile sorunları var, onların asıl sorunu devşiremedikleri Ülkücü Hareket’tir. Onların sorunu elif gibi olanları geçememelidir. Ülkücü Hareketin selameti, geleceği ve her zaman olduğu gibi dik durabilmesi için onun neferlerinin bu Hareket’in ve Başbuğ’unun tarihini araştırma, okuma ve yazma azminin artırılabilmesi duasıyla Yüce Mevla’m yar ve yardımcımız olsun. Sadece 4 Nisan’larda değil, yılın her günü Başbuğ Türkeş duruşu sergileyebilme dileğiyle…



tanıtım 37 introduction

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 213 - Nisan/April 2016

Gündem

Aykut Torunoğulları’nın ‘Karmakarışık’ adlı kitabı için imza günü düzenlendi...

Çocuklar gelecek vaad ediyor

“Bu kitabı okuyan herkes kendinden bir şey bulacaktır” ISEM’de Kur’an-ı Kerim’e Geçme Töreni Düzenlendi İskender Paşa Eğitim Merkezi’nde

eğitim alan 5 ila 16 yaş arası 32 öğrenci Kur’an-ı Kerim’e geçti. Bu güzel anlamlı günün öğrencilerin hayatında, unutulmaz güzel bir anı olarak kalması için İskender Paşa Eğitim Başkanlığı tarafından görkemli bir kutlama organize edildi. Kız öğrencilere taç giyme töreni, erkek öğrencilere ise fes/cübbe giyme töreni yapıldı.

Hollanda merkezli Edelstaal şirketler grubu yönetim kurulu üyesi ve Hollanda Beşiktaşlılar Derneği Başkanı Aykut Torunoğulları, yayınladığı ‘Karmakarışık’ adlı kitabının tanıtımı için bir resepsiyon verdi.

R

otterdam LCC’ Klooster Semt evinde gerçekleşen kitap tanıtım programına Rotterdam Başkonsolosu Sadin Ayyıldız, Denk Partisi Milletvekili Selçuk Öztürk, bazı STK temsilcileri, siyasiler, iş insanları ile davetliler katıldı. Ömer Hunkar Ilık’ın sunduğu programda Yazar Murat Tuncel, Şair-Yazar Yavuz Nufel ve Edelstaal şirketler grubu üyesi Ertan Torunoğulları, ‘Karmakarışık’ kitabı hakkında kısa birer konuşma yaptılar. Rotterdam Başkonsolosu Sadin Ayyıldız ise, “Öncelikle kitap yazma cesareti gösterdiği için Aykut Torunoğulları’nı tebrik ediyorum. Öncelikle kitap, insanın ruhunu zenginleştiren, manen, kalben, ruhen güçlü kılan önemli bir araç. Kitabın bambaşka özellikleri var. Her kitap ayrı bir dünya, her kitap ayrı bir âlem. Dolayısıyla ne yazıldığından ziyade kitabı yazan, emek veren mutlaka kendinden bir şeyler katmıştır, bence bu önemli. Aktarılması, yazılması gerektiğini düşündüğü için insan kitap yazar. Gerek iş dünyası gerekse bir sivil toplum kuruluşu camiasından gelen birinin kitap yazmasını ayrıca önemsiyorum. Nesilden nesle kendini geliştiren, çeşitli bir Türk toplumu söz konusu burada, buda ayrıca sevindirici. Ben açıkçası,

Çocuklar kıyasıya yarıştılar burada yaşayan Türk toplumunu orta ve uzun vadede, çok daha bambaşka bir noktada göreceğimize inanıyorum. Bu kitap yazma girişimi umarım başkalarına da vesile olur.” dedi. Ender Balkır’ın türküleriyle renk kattığı programda Aykut Torunogulları, kitabı hangi duygular içinde yazdığını davetlilerle paylaştı, kitaptan pasajlar okudu. Programın ikinci bölümde kitabın içeriği hakkında açıklamalarda bulunan Torunoğulları, “Ben bu kitapta okuyan herkesin ortak bir noktasına değindiğimi düşünüyorum. Bugün toplumun her kesiminden insanımızın aramızda olması son derece gurur vericiydi. Bugün şunu da gördük ki, bir arada olabilen güçlü bir toplumuz. Kitap adından anlaşılacağı gibi Karmakarışık, her insanın hayatında mutlaka karmaşık olan durumlar vardır, ben kendi dünyamda karmaşık olan bazı şeyleri bu

Afra Mobilya’ya Birlik Gençlik’ten teşekkür ziyareti

kitapta ifadeye çalıştım. Ben daha çok gençlerimize, burada yaşayan ailelere kendimce mesajlar vermeye çalıştım. Sayfa sayfa daha keyifli, zevkle okunabilecek bir kitap olduğuna inanıyorum. Okuyan herklesin mutlaka kendinden bir şeyler bulacağını ümit ediyorum. Spor, güncel olaylar, duygular vs. konuları harmanlayarak kaleme almaya çalıştım. İlk kitap denemem olması hasebiyle de ayrıca heyecanlıyım. Kitabı yaklaşık 4 yılda tamamladım. Bu arada ‘Tek Aşkımız Beşiktaş’ adında marş denemem, Beşiktaş camiasında büyük ilgi gördü. Karmakarışık, Türkiye’de bütün kitapçılarda, Avrupa’da ise Türk Kitapevi’nden temin edilebiliyor.” şeklinde açıklamalarda bulundu. ‘Karmakarışık’ adlı kitabın yazarı Aykut Torunoğulları, programın sonunda kitaplarını imzaladı Haber Merkezi

Hollanda’da 20 yıla yakındır mobilya sektöründe hizmet veren Afra Mobilya Sahibi Adnan Mutlu, yine yıllardır gönüllü olarak hizmet verdiği Rotterdam Birlik Cemiyeti Gençlik Teşkilatının yöneticileri tarafından ziyaret edildi. Başkan Davut Şengönül başkanlığındaki heyette, İsmail Yıldız, Mustafa Duran ve Oğuzhan Kılıç da hazır bulundular. Gençlik idarecileri hem teşkilata verdiği destekten ötürü Adnan Mutlu’ya teşekkür ettiler hem onun engin teşkilat tecrübelerini dinleyerek kendilerine bir yol haritası olarak yanlarına aldılar.

«

Temel Bilgiler Yarışması Düzenlendi İskender Paşa Eğitim Merkezinde iki kategoride temel bilgilerde yarışma düzenlendi. Öğrencileri yarışırken hem öğrendiler hem de eğlendiler. Eğitici ve öğretici aynı zamanda seviyelerinin küçük bir değerlendirmesi olarak gerçekleştirilen bu yarışmada; Temel Bilgiler 1 ve Temel Bilgiler 2 kategorisinden 40 öğrenci yarışmaya istekli bir şekilde katıldı.

Öğrenciler öğrenmeye çok istekli olmaları eğitim veren ISEM camiasını mutlu etti ve öğrencilerin hepsine gösterdikleri cesaretten dolayı tebrik ve teşekkür edildi. Temel Bilgiler 1. kategorisinden dereceye giren öğrenciler: 1- Elanur Ersöz 2- Senanur Abaylı 3- Şevval Kürk Temel bilgiler 2. kategorisinden dereceye giren öğrenciler: 1. Berkay Köroğlu 2. Hürrem Gökmen 3. Esra Tiryakioğlu Haber: Sultan Küçük Çevik


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 213 - Nisan/April 2016

04 bizim sayfa 38 ons pagina

Tebrik Taziye Şifa dileği - Taziye... Uzun yıllar Avrupa Millî Görüş Teşkilatları Genel Başkanlığı ve Saadet Partisi İstanbul İl Başkanlığı yapan, bu camiaya önemli ve pek çok hayırlı hizmeti bulunan Sevgili Osman Yumakoğulları’nın vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. Rabbim, Peygamberimize komşu, mekânını cennet eylesin.

- Taziye... Leiden Teşkilatı Kurumsal İletişim Başkanı Fatih Olgun’un genç yaşta vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet ailesine ve sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyoruz.

- Taziye... Üyelerimizden Den Haag kentinden Suad Hamziç Allah’ın Rahmetine kavuşmuştur, Allah Rahmet eylesin! Ailesine ve sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyoruz. (Millî Görüş Yeni Çınar Cenaze Vakfı Yönetim Kurulu adına) - Taziye... Rotterdam Anadolu Camii üyelerinden Şevket Çınar’ın eşi Allah’ın Rahmetine kavuşmuştur, Allah Rahmet eylesin! Ailesine ve sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyoruz. - Şifa Dileği... Hollanda Mehteran okuyucularından Sevgili Hüseyin Çınar’ın eşinin ciddi bir rahatsızlık nedeniyle hastanede müşahede altına alındığını üzülerek öğrenmiş bulunuyoruz. Hastamıza ve yakınlarına geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyoruz. - Şifa Dileği... Rotterdam Anadolu Camii üyelerinden Emir Metin’in bir rahatsızlık nedeniyle hastanede müşahede altına alındığını ve bir operasyon geçiridğini üzülerek öğrenmiş bulunuyoruz. Hastamıza ve yakınlarına geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyoruz. - Şifa Dileği. Rotterdam Türk Müziği Korosu Vakfı Başkanı Sevgili Erhan Günbulut’un annesinin ciddi bir rahatsızlık nedeniyle hastanede müşahede altına alındığını üzülerek öğrenmiş bulunuyoruz. Hastamıza ve yakınlarına geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyoruz. - Tebrik Sevgili Bünyamin ve Pembe Kalem’in kerimesi Merve ile Refik ve Meryem Tosun’un mahdumu Hüseyin 26 Mart 2016 Cumartesi günü düzenlenen düğün merasimi ile dünya evine girdiler. Merve ile Hüseyin’i kutluyor, iki cihan saadeti diliyoruz. - Tebrik ÖZPAŞ Gıda sahibi Sevgili Mehmet Ali ve Ayşe Özyer’in mahdumu Muhammed Ali ile Ali Murat ve Fadime Ateş’in kerimesi Rukiye 2 Nisan 2016 Cumartesi günü düzenlenen düğün merasimi ile dünya evine girdiler. Rukiye ile Muhammed Ali’yi kutluyor, iki cihan saadeti diliyoruz. - Tebrik Aile dostumuz Öntürk ailesinin oğullarından Mustafa Öntürk 2 Nisan Cumartesi günü Tiel’de düzenlenen görkemli bir düğün ile Sibel ile dünya evine girdiler. Mustafa ile Sibel’e Ömür boyu mutluluklar diliyoruz.(Adnan Şahin)

Tren, gemi, uçak biletleri, araç kiralama tatil ve seyahatlerinizde kalite ve güvenin adresi...

Goeman Borgesiusstraat 20 7604 XH Almelo Tel. 0546 - 43 34 49 Fax: 0546 - 43 34 49 E-mail info@sarayreizen.nl www.sarayreizen.nl

a Almelo’d

SARAY REIZEN

B.T.H Bemiddeling Wolphaertsbocht 285 3083 MP ROTTERDAM Tel:010-4954875 - Mob: 0641362096 email:bthgroup@gmail.com Onze zalen: SCHALMEI - Krabbendijkestraat 520 3084 LP Rotterdam MARGRIET HAL- Nieuwe Damlaan 5 3119 KA Schiedam

- Taziye... Kocatepe Camii üyelerinden Sevgili Cumali Öcalan’ın eşi Saniye Öcalan’ın vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhumeye Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Atlas Mezbahası eski sahiplerinden Sevgili Recep Ayazoğlu’nun kardeşinin vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Sevgili Cemil Kuzubaş’ın vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz.. - Taziye... Sevgili Süleyman Çolakkadıoğlu’nun vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Üyelerimizden Rotterdam kentinden Fadime Uyar Hanımefendi, Allah’ın rahmetine kavuşmuştur, Allah Rahmet eylesin… Ailesine başsağlığı diliyor, yüce Allah’tan sabr-ı cemil temenni ediyoruz.

Colofon Doğuş is een maandelijks informatieblad in het Turks en af en toe Nederlands o.a. kunst, cultuur, politiek, educatie, wetenschap, literatuur en filosofie. Uitgever/Sahibi Stichting Dogus/Doğuş Vakfı Hoofdredacteur/ Yayın Yönetmeni Mehmet Erdoğan Eindredacteur/Yazı İşleri Müdürü Doğukan Ergin Art Directeurs/Görsel Düzenleme Ali Alemdar Advertenties/İlan- Reklam Servisi dogus@dogus.nl Mob. 06-43 85 74 32 Afdeling Nieuws en Tips/Haber Dairesi M. Şahin Abonnement / Abone Servisi dogus@dogus.nl Yayın Kurulu/ Redactie Raad Adnan Şahin, Ergün Madak, Havva Koç, Mehmet Şükrü Oflaz, Esra Yılmazer, Zeynel Abidin Kılıç, Sezer Değmez Oplage/Tiraj 8.000 Verspreiding/Dağıtım Alanı Landelijk/Hollanda Geneli adres Strevelsweg 700 unit 413, 3083 AS Rotterdam tel. (010) 471 68 47 fax (010) 471 95 13 / Mob. 06-43 85 74 32 e-mail dogus@dogus.nl website www.dogus.nl Met dank aan InterAjans.nl, SONHABER.nl, M.Ali Topcu, B. Doğan Ingezonden artikelen vallen niet onder de redactionele verantwoordelijkheid. Alle auteursrechten van deze uitgave worden uitdrukkelijk voorbehouden. Druk/Baskı Wegener

-

Tebrik Hoş geldin bebek! Yaşama sırası sende!.. Zuiver Zorg işletme sahibi Sevgili Ramazan ve Ebru Akpınar (Kahraman) çiftinin 24 Mart 2016 tarihinde Nezir Ramazan adını verdikleri nur topu gibi bir erkek evlâdı dünyaya geldi. Minik Nezir Ramazan’a dünyamıza hoş geldin diyor, genç çifti ve ailelerini tebrik ediyor, sağlık ve mutluluk dolu uzun ömürler diliyoruz. - Tebrik Rotterdam Birlik Camii önceki başkanlarından, Hollanda Mehteran Koordinatörü ve gazetemiz bölüm editörlerinden Ünal ve Hayriye Fırat’ın mahdumu Yaser ile İsmail ve Ayten Ayhan’ın kerimesi Rabia 9 Nisan Cumartesi günü evliliğe ilk adımı atarak nişanlandılar. Rabia ve Yaser’i kutluyor, iki cihan saadeti diliyoruz.

Koenendelseweg 1 5222 BG ‘s-Hertogenbosch Tel.: +31(0)73 6220025 Fax: +31(0)73 6220054 www.sws-simtronic.com info@sws-simtronic.com

Abone


doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 213 - Nisan/April 2016

Bulmaca

bilmece-bulmaca 39 puzzels - raadsels

Hazırlayan: Mücahid Çeçen Soldan sağa: 1- Ertuğrul Gazi’nin babası, Osman Gazi’nin de dedesi olan ve Oğuzların Kayı boyu reisi * İçinden su akıtmak için toprağı kazarak yapılan açık oluk, arık. 2- Çoğalma * Kur’an’ı Kerim’in yüz yedinci suresi * Bayındırlık. 3- Eksiksiz, kusursuz, tam, yetkin, şahane * Yetinme. 4- Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü * Vilayet * Etrafı sularla çevrili kara parçası * At ayakkabısı. 5- (Tersi) bir uzvumuz * Zambakgillerden, yaprakları uzun ve sivri, çiçekleri kadeh biçiminde, türlü renkte bir süs bitkisi * Kuzu sesi * Geri çevirme. 6- Sıcak ve nemli yerlerde yaşayan, kıvrık ve kalkık kuyruğunda zehirli iğnesi olan bir tür böcek * İneğin, sütten kesildikten sonra bir yaşına kadar olan yavrusu * Bir haber ajansımız. 7- Kısaca metre * Ulaşmak istenilen sonuç, maksat * Ayırtı. 8- Kısa zaman parçası * Bir göz rengi * Kükürdün simgesi * (Tersi) çok olmayan * Argonun simgesi. 9- Azodun simgesi * Gelir getiren mülk * Batı Anadolu yiğidi * Argonun simgesi. 10- İslam inanışına göre göğün en yüksek katı * Yağlı, mayalı veya mayasız hamurdan yapılan çörek * Getirim * Trityumun simgesi. 11- Zaman ölçen alet * Sözünden veya kararlarından dönmeme, bir işi sonuna değin sürdürme, direşme * Resmî bir törenden sonra yapılan büyük ve gösterişli şölen. 12- Trityumun simgesi * Ustalık, hüner, uzmanlık * At koşturup birbirine değnek atarak takım hâlinde oynanan oyun. 13- Bir komşu ülkemiz * Alfabemizin son harfi * Valide * Bağışlama. 14- (Tersi) sonradan olma yumru * Beyaz renk * Sevgi, şefkat belirtisi olarak elini bir şeyin üzerinde yavaş yavaş gezdirmek veya ona hafifçe vurmak * Argonun simgesi. 15-Sıcak duruma getirmek * Kedi, köpek vb. çok memeli hayvanların yavrusu * Rütbesiz asker. Yukarıdan aşağıya: 1- Fotoğrafta görülen Trabzon ili, Maçka ilçesi, Altındere vadisi sınırları içerisinde yer alan manastır. 2- Havlamak * Azodun simgesi * Radyumun simgesi * Rusya Federasyonu’nda yaşayan Doğu Slav halkı veya bu halkın soyundan olan kimse. 3- Kirliliği gösteren iz * Radyumun simgesi * Önem veya değer bakımından gitgide yükselen bir sıra basamakların her biri, rütbe, mertebe, paye * Alfabemizin on birinci harfi. 4- Dizler ve eller üzerinde yürümek * Bir şeyi yapabilme, başarabilme gücü, güç, hâl, derman, kuvvet. 5- Hayvan yiyeceği * Tombul, gürbüz, iri * Alfabemizde yirmi birinci harf * Kısaca kilometre. 6- Kısaca metre * Karada 1609, denizde 1852 metre olarak kabul edilen bir uzaklık ölçü birimi * Onulmayan * Argonun simgesi.7- Gündelikle çalışan işçi * Zilli bir kasnağa geçirilmiş kursak zarından oluşan çalgı * İlkel bir savaş aleti. 8- At ayakkabısı * Döteryumun simgesi * Doğum yaptıran kadın * Potasyumun simgesi. 9- Bir işaret sıfatı * Gözleri görmeyen * Bir elçiliğe bağlı uzman, elçilik uzmanı. 10-Birden bire * Katı * Ekmek. 11- Hidrojenin simgesi * (Tersi) beyaz * Kısa zaman parçası * Bir nota * Müslümanların topluca namaz kıldıkları yer. 12- Köpek * Alfabemizde yirmi birinci harf * Eyerin iki yanında asılı bulunan ve hayvana binildiğinde ayakların basılmasına yarayan, altı düz demir halka * Beyaz renk. 13- Hz. Peygamber’in (s.a.v) annesi * Bir haber ajansımız * Saç düzeltmeye yarayan alet. 14- Hafif pişirilmiş yumurta * Argonun simgesi * Her türlü maddeyi oluşturan çok ince ve uzun parça * Aynştaynyum elementinin simgesi. 15- En yüksek devlet otoritesini, bütün devlet başkanlığı yetkilerini kalıtım veya soylularca seçilme yoluyla elinde bulunduran kimse * Baston * Canlıların besinlerdeki uçucu olmayan bileşikleri damak, boğaz ve dil yüzeyindeki mukoza noktaları aracılığıyla algıladığı duyum * Utanma duygusu.



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.