Dogus 227 228 (1)

Page 1

k i, r u l u “ U m yd a bu a larımızı uk ” l u l m s o ru at ı rl a r ı z 6 2 h >> S

Türkçe ve Hollandaca aylık enformasyon gazetesi / Maandelijks informatieblad in het Turks en Nederlands

Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017 yıl/jaar 18 sayı/editie 227-228

Bayramınızı tebrik eder, esenlikler dileriz....

e-mail: dogus@dogus.nl www.dogus.nl

azan m a “ R ay ra m ve B l a r ı n ı z ı s o f r a hy a Kü t a e l e n i l e Po r s t ı n ! ” a don 7 >S2 >

Rahmet, Mağfiret ve Kurtuluş Vakti...

RUHUN SOFRASI: RAMAZAN Hollanda İslam Federasyonu Gençlik Teşkilatı’nın mültecilere verdiği iftar yemeğine yoğun bir katılım oldu. Katılımcılar, birer gül ve özel birer hediye ile karşılandılar...

>> Belediye görevlilerini kabul etmeme hakkınız var... >> Sosyal Yardım Ödeneklerinde yapılan yasal düzenlemeler... >> Dinîmizi, hikmet ile, kırmadan, ötekileştirmeden anlatmalı... >> Hollanda’da hükûmet kurma çalışmalarından bir netice alınamadı... >> Organ Mafyası tarafından çocuk kaçırma olayları çoğaldı, dikkat!...

>> S 06

Bayramınızı tebrik eder, esenlikler dileriz....

HAKLARINIZI ARAMAKTAN ASLA VAZGEÇMEYIN!..

“MUHASEBENİZİ GÜVENLİ ELLERE TESLİM EDİNİZ!”

PRİMAZORG TİLBURG VE ÇEVRESİ İÇİN HİZMET

S 05

S 12

İSLAM İLKOKULLARI YİNE EN BAŞARILI KONUMDALAR...

S 14

S 18

“BASIS E” MARKET, ROTTERDAM’DA HIZMETTE

S 31


02 yayın odası

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

redactie

Editörden

adnan@dogus.nl

Adnan Şahin

Nerede o eski tatil hazırlıkları... Değerli okurlarımız hepinizi bir kez daha yüce Rabbimizin selamıyla selamlıyorum Esselamünaleyküm... Muhtemelen içinde bulunduğumuz şu günlerde hepimizin yüreklerimizde tatlı heyecan kıpırtıları oynaşmaktadır. Zira tatil ya da daha doğru tabirle sıla-i rahim günleri kapıya dayanmış durumda. Aynı zamanda mübarek Ramazan ayının içindeyiz ve herkes nasibi ölçüsünde onun feyzinden ve bereketinden istifade etmeye devam ediyor… Bir klişe söz vardır ya, “Nerede o eski Ramazanlar” diye başlayan... Bu söz beni başlıkta kullandığım “Nerede o eski tatil hazırlıkları” cümlesini kurmaya sevk etti. Çoklarımız hemen hatırlayacaktır, 80’li yıllarda öyle abartılı izin hazırlıklar yapılırdı ki, onu dost düşman herkes hemen fark ederdi. İlk fark edilen arabaların, minibüslerin üzerlerine konulan bagajlar (emperyal) olurdu. Kimlerin ne zaman yola çıkacağı arabasından belli olurdu. Bagajlar akşamdan sarılırdı. Tatil sohbetleri aylar öncesinden başlardı. Yol tarifleri, harita temini, hangi güzergâhın daha güvenli olduğu konusu vesaire günlerce tartışılırdı. Yürekler ağzına kadar memleketteki yakınların özlemleriyle dolar ve bir an önce kavuşmak için çarpardı. Hediyeleşmenin çok önemli bir yeri vardı. Amcalar dayılar, halalar teyzeler hepsi düşünülür, karınca kararınca bir hediye ile sevindirilirlerdi… Teknoloji geliştikçe gelişti ve zaman, mekân ve mesafe hepsi özelliğini yitiriverdi. İsteyen istediği ile dünyanın her neresinde olursa olsun tek tuşa dokunarak görüntülü ve sesli olarak görüşebilme imkânına ulaşınca ne hasret kaldı ne de özlem… İnsanlığın hizmeti için ortaya çıkarılan bu hızlı gelişmelerin hepten kötü olduğunu söyleyemeyiz elbette. Ancak yaşı benim gibi biraz ilerlemiş olan insanlar kısa bir zaman dilimi içinde pek çok şeye veda etmek durumunda kaldılar vesselam. Bunun her kişide ayrı bir karşılığı olduğunu düşünüyorum… Evet, sevgili okurlarımız bu arada Hollanda’da “hükûmetsiz” günler devam ediyor. Bir sessizlik hüküm sürmekte. Ancak bu arada garip bir durum yaşandı, yaşanıyor. Daha doğrusu Rotterdam’da sokaklara asılan rezalet bir poster Müslümanların tam sinir uçlarına dokunarak canlarını acıttı. Rotterdam Belediyesi Leefbaar Rotterdam partisinin inisiyatifiyle güya eş seçiminde serbestlik sloganıyla başörtülü Müslüman(!)bir kadının, bir Yahudi gençle ve bir diğer başörtülü kadının da hemcinsiyle öpüştüğünü resmeden posterleri şehrin işlek yerlerinde teşhir ederek tam bir

rezilliğe imza attı. Gerçek hayatta asla çekilemeyecek bir fotoğrafı Müslümanların gözüne sokarcasına sokaklara asarak şehirde yaşayan on binlerce Müslümanın hassasiyetleriyle âdeta alay etmekte. Müslüman bir ülke kökenli olan Belediye Başkanı Aboutaleb ya Müslümanların hassasiyetlerini hiç bilmiyor ya da ya da onların canlarının nereden yanacağını çok iyi biliyor. Bu fikri ortaya koyanlar iyi bilmelidirler ki, bu rezil posterler asla onların amaçlarına hizmet etmeyecektir. Zira fotoğrafta görüldüğü şekilde tesettüre giren hiç bir Müslüman kadın öyle pespaye bir posterde yer almaz. Böylece Müslümanların sabrı bir kez de mübarek ramazan ayı içinde de sınanmış oldu. Müslümanların oyuna gelmeyeceğini umuyorum... Değerli okurlarımız bu sayımızda yine yazarlarımızın birbirinde güzel, çok değerli yazılarını okuyacaksınız. Yazarlarımızdan Elif Bayraktar Hanım ve Talha Yıldız bilhassa gençlere hitap etmişler. Biri gençlerin evlilik konusunda vurdumduymaz bir davranış içinde olduğunu ve sorumluluk almaktan kaçtığına işaret ederken diğeri gençlerde son zamanlarda baş gösteren “tesettür” meselesini ele almış. Değerli yazarımız Ergün Madak “İslam ve İmajı” başlığı altında yazdığı köşesinde, kötülük karşısında susmanın, onu def etmeye gayret etmemenin ne anlama geldiğini özetlemiş. Reyhan Şeker Hanım “Ruhun sofrası: Ramazan” başlıklı yazısında köşesine bereket ayı Ramazan’ı konuk etmiş. Eski Ramazanlarda yapılagelen ve günümüzde unutulmaya yüz tutmuş bir çok inceliğe dikkat çekerken “Peki, Ramazan bize geldi mi?” diye soruyor. Recep Soysal kardeşimiz de yazısında Ramazan’ı konu edinmiş. Recep kardeşimiz aynı zamanda gazetemizi Amsterdam ve çevresinde bulunan okur kitlemizle buluşturuyor sağ olsun. Hollandaca yazılarıyla ikinci kez bizimle birlikte olan Nourden Wildeman kardeşimiz, gidip döndüğü ve Müslümanların kanayan yarası olan Myanmar’da bir aile dramını detaylandırmış. Murat Altuntaş Hocamız “Bir Garip Yolcudur Hazreti İnsan” başlığı altında insanın kısacık ömrünün ne anlam geldiğini, Yunus gibi maneviyat yolcularının dilinden dökülenleri âdeta bir buket gül gibi sunmuş bize. Mehmet Şükrü Oflaz “Sakin Şehir, Sakin İnsan veya TOKİ Zihniyetimiz” demiş ve yapılaşmamızın fıtrata uygunluğu konusunu ele almış. Evet sonuçta başımızı sokacak bir evimiz oluyor ama bu hızlı küresel yapılaşmanın neyin karşılığı olduğunu da çok iyi düşünmek gerekiyor. Ve diğer yazarlarımız H. Kerim Ece, “YOL OLDUR Kİ HAKKA VARDIRA”, İbrahim Turgut, “Dünya Hayatını Sevmek Ahireti Unutmak”, Ahmet Yıldırım da “Bir adım daha...” başlıklı yazılarıyla yine sizlerle beraberler. Bu sayımızla sezonu kapatıyoruz… İki ay sonra yani Eylül ayı içinde inşallah yeniden birlikte olmayı diliyoruz. Bu vesileyle herkese gönlünce bir tatil ya da sıla-i rahim yapmalarını temenni ediyorum…

Rasim Küçükünal:

Yüksek İdari Mahkeme tarafından SVB’nin ev ziyaretleri konusunda Avukat Rasim Küçükünal, yeni bir karar çıkarttı...

“Belediye görevlileri kapınıza geldiğinde kabul etmeme hakkınız var”

R

asim Bey SVB ve belediyeler ile alakalı duruşmalarınızda yeni bir karar aldığınızı öğrendik, bu konuda bilgi verebilir misiniz? Evet, yeni karar ev ziyareti ile ilgili sorunlarla alakalı. 6 Aralık 2016’da Yüksek İdari Mahkeme tarafından bir karar alındı. Duruşmada SVB’nin emekli olan vatandaşların ev ziyaretinde ne derece yasaya aykırı davrandıkları doğrultusunda tartıştık.

Biz bunu açıklıyoruz tabi, ‘Yanlış kullanılıyor, baskı altında imza alınıyor’ diye.

Benim savunmamda dedim ki; “SVB’nin ev ziyaret hakkı vardır, bu yasal bir uygulama. SVB eve gider ve ev durumunu kontrol eder. Bu kontrol ise şu şekildedir: Kişi 13 haftadan uzun izine gidiyor mu ve gösterdiği adreste gerçekten kalıyor mu? Ancak bu amaçla bu hak tanındı. SVB bu hakkı farklı bir yönde kullanıyor.

Bu çerçeveden bakıldığında SVB, T.C. Kimlik Numarasını Türkiye’ye gönderebiliyor ve vatandaşın bütün bilgilerine rahatlıkla ulaşıyor. Sonra da ‘Senin Türkiye’de evin varmış ve bize bunu bildirmedin ek maaş aldın’ diyerek 14 bin Euro’luk ceza gönderiyor. SVB’nin usulde yanlış yaptığını mahkemede gösterdik ve haksız bir şekilde edindiğiniz T.C. Kimlik Numarasını kullanamazsınız.. Usulsüz edinilen bilgiler kullanılamaz. Bizim için çok enteresan bir karar oldu çünkü SVB hatasını kabul ediyor.

Yurt dışı malvarlığı araştırmak için T.C. Kimlik Numarasını istiyor. Yani verilen yetkiyi kötüye kullanıyor. Kendini korumak için de bir form veriyorlar ve altına imza istiyorlar. Bu formda ‘Sen bizi evine kabul ettin ve bana müsaade ediyorsun buraya geldiğime dair imza atar mısın?’ diye imza alıyorlar. Buna karşı çıkılabiliyor mu? SVB görevlileri kapınıza geldiğinde kabul etmeme hakkınız var. Bu AİHM tarafından belirlenmiş bir hak. ‘Görevli kişiyi rahatlıkla geri çevirebilirsiniz ve bu sizin durumunuza hiç bir etki yapmaz, size hiç bir zararı olmaz’ demek. Getirdikleri formlarda bunun yazması lazım. Geçen yıl, 6 Aralık 2016’daki karar bizim aleyhimize çıkan bir karar olmuştu. Mahkeme SVB’yi desteklemiş ve ‘yasal çerçeve içerisinde hareket ediyor hiç bir sorun yok’ demişti.

Ama hâkim, dosyada ‘Baskı uygulandığına dair bir iz yok her şey yasal olmuş’ diyor. Geçtiğimiz 12 Nisan’da aldığımız bir alt kararda gelişme oldu, SVB formunda ‘Beni kabul etmek zorunda değilsin’ ibaresini yazmamış. Biz de dedik ki ‘Madem 6 Aralık’ta yazılacak diye karar çıktı ve siz yazmamışsınız, siz de kanunlara uymuyorsunuz’ dedik.

Ne tür bir gelişme olacak peki bu kararla birlikte? SVB şu anda 2014’ten itibaren 6000 dosya üzerinde araştırma yapıyor. Bunlardan 4500’i Türk 1500’ü Faslı vatandaşı. Ev ziyaretlerinde yüzde 90 imzalar alınmış. Zaten görevli imzayı almadan dönmez. Vatandaşlarımız ev ziyaretlerinde bu ibareye dikkat etsinler ve neye imza attığına iyi baksınlar. SVB aleyhine kullanılmayacak dedi ama yine de vatandaşın o bilgileri bir şekilde sisteme giriyor yani ileriki senelerde bunu tekrar kullanabilir değil mi? Evet, biz davalı olmuş vatandaşlarımıza ek gelir olan ‘AIO aanvulling’ denilen aylığı

artık almamalarını tavsiye ediyoruz. Belediyeler yıllık bilgileri almak için postayla formları gönderiyor ve vatandaşlar burada bu ek ödeneği alıp almama konusunda karar verebiliyor. Aylık 150 Euro tekabül eden bu ek gelir başta az gibi gözükse de son 10 yılı geri istediği zaman bu 15 bin Euro’ya kadar çıkabiliyor. Bir çok vatandaş emekli olmadan önce belki 10 yıl belediyeden sosyal ödenek aldılar. SVB vatandaşın bilgilerini belediyeye de veriyor ve o da eğer sosyal ödenek aldıysa, 10 yıl geriye gidip ödenen bütün maaşını geri istiyor.

Bunun ardından da toplamda 100 bin Euro para cezası çıkabilir. Vatandaşlarımızın çok dikkat etmeleri lazım. Talep edilen meblağ 50 bin Euro’yu geçtiyse, bir de yolsuzluk davası açmak zorunda savcılık yeni kanuna göre. Vatandaş 80 yaşında bile olsa hiç bakmıyorlar ve 8 aya kadar hapis cezası uygulayabiliyorlar, bu çok önemli. Sonuçta bu ödenekler devletin malı, yani vergilerden toplanan paralarla ödeniyor ve “bunu hakkı olan alsın” deniyor, doğru. Ama tabi bu da işin ayrı bir boyutu. www.haber.nl

«

Bayramınızı tebrik eder, esenlikler dileriz...


hukuk 03 juridisch

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

Nejat Sucu:

Kısa haber

“Son yıllarda Türkiye Cumhuriyeti, Türkiye’ye giriş ve çıkışları kayıt altına almakta olup, Hollanda’nın izin tarihlerini kontrol etmesi daha kolaylaşmıştır”

“Ya asimile ol! Ya da Hollanda’yı terk et!”

Sosyal yardım ödeneklerinde yeni yasal düzenlemeler...

Ö

denek almak deveye hendek atlatmaktan daha zor!.. Yürürlükte olan Sosyal Yardım (Katılım) Ödeneği (Participatiewet) başvuru yaptığınız zaman en azından 12 iş başvurusu yapmanız ve 6 özel iş ve istihdam bürolarına (Uitzendburea’s ) kayıt yaptırmanız zorunlu. 4 haftada içinde yapılan başvuru ve üçten fazla görüşmeden sonra ödenek alıp alamayacağınıza ikamet ettiğimiz belediyenin sosyal işler kasası (Sociale zaken) karar vermektedir. DigiD kodunuz ve e mail (e – posta) adresiniz mutlaka gereklidir. Ne zaman sosyal yardım? Geliriniz asgari ücretin altında, işsizlik ödeneğiniz (WW) bitmek üzere veya geçim zorluğu içindeyseniz ve de düzenli bir geliriniz ve mal varlığınız yok ise, o zaman geçim yardımı ödeneği (Participatieuitkering ) için başvuru yapabilirsiniz. 1 Temmuz 2017 tarihi itibari ile Hollanda’da; Brüt Yasal Asgari Ücret ( Het Wettelijk minimumloon) brüt € 1.565,40 euro’dur. Yıllık izin hakkınız ne kadar? Sosyal yardım ödeneği alanlar, iş

pazarında ki pozisyonu ne olursa olsun, 18 – 67 yaşına kadar, bir yılda 4 haftalık yurtdışında izin kullanma hakkına sahiptirler. Son yıllarda Türkiye Cumhuriyeti, Türkiye’ye giriş ve çıkışları kayıt altına almakta olup, Hollanda’nın izin tarihlerini kontrol etmesi çokta kolaylaşmıştır. Ödenek başvurusu hakkında… Genelde UWV Werkbedrijf’e yada www.werk.nl site adresinden başvuru yapabilirsiniz. Bunun için önce Hollanda’da ödenek almanız için bir ikamet adresinizin ve yasal bir ikamet izninin olması gereklidir. Ayrıca (BSN) vatandaşlık vergi ve hizmet numarasının da bulunması gerekir. Devlet kurumlarında ki işlemler için ise ‘Dijital Pasport’ dediğimiz ‘DigiD’ nizde gerekiyor. DIGID Kullanım ismi (Gebruiksnaam) ve wachtwoord (şifre ) ile UWV Werkbedrijf’de kaydı olmayanlar ilk önce www.werk.nl sitesi aracılığıyla kayıt yaptırmaları gereklidir. Kayıt yapıldıktan sonra Sosyal Yardım Ödeneği (Participatieuitkering) veya İşsizlik Ödeneği WW başvurusu yapabilme imkânı vardır. Başvurudan sonra gerekli olan ve istenen belgeleri

Bayramınızı tebrik eder, esenlikler dileriz...

ödenek alınan Belediye’ye teslim etmek zorunluluğu vardır. Ödenek kararının alınması için, gerekli olan belgeleri zamanında teslim etmek ise ayrı bir zarurettir. Uyulması gereken yasal kurallar Kimlik ibrazı , bilgi verme, iş arama , iş pazarına hazırlanma faaliyetlerine katılma ya da alınan ödeneğin karşılığında bir kurumda hizmet, tecrübe edinme projelerine katılma, dil kurslarına katılım, meslek eğitimi gibi belirli bir süre ödenek alarak iş tecrübesinin sağlanması amacıyla bu tür faaliyetlere katılma zorunluluğu vardır. Ne kadar gelir ve mal varlığınız olabilir? 1- Participatieuitkering (Sosyal Yardım Ödeneği) Bir sosyal yardım ödeneği alan aile ve çocuklu veli için asgari mal varlığının € 11.880 euro ve yalnız yaşayanların asgari mal varlıklarının € 5940, euro’ya kadar olması belirlenmiştir. Her yıl artış gösteren asgari ücrete göre endeksli olup belirli bir artış göstermektedir. Hollanda’da kendinizin içerisinde ikamet ettiğiniz bir konutunuz varsa, bu evin € 50.100,- euro’ya kadar mal varlığı olarak muaf tutulur.

Nejat Sucu Belediye yönetimleri Ödenek yasalarından, Belediye meclisi ve encümeni yürütmeden sorumlu olduğu için, daha teferruatlı sorunlarız için belediyenin sorumlu daimi encümen azasıyla görüşme talebinde bulunabilirsiniz. Hukuksal Danışmanlık Büro’suna danışın... (Rechtshulp) Hollanda’nın birçok şehrinde ‘Het Juridisch Loket’ denilen ücretsiz hukuksal yardım büroları bulunmaktadır. Bu bürolardan da hukuksal yardım alabilirsiniz. www.juridischloket.nl. Daha geniş bilgiyi belediyelerden, UWV ve SvB’ın www.gemeenten. nl, www.uwv.nl, www.werk.nl ve www.svb.nl gibi web adreslerinden almanız da mümkündür. Soru ve düşüncelerinizi nejatsucu@tele2.nl e–posta adresime bekler, saygılar sunarım. Sosyal Hizmetler ve Sağlık Danışmanı… www.damla.nl

«

Milletvekili Machiel de Graaf’ın DENK Gençlik Kolları’nın Ramazan davetine “Müslümanlığı bırak, asimile ol, ya da ülkeyi terk et” gibi verdiği cevaplar, Hollanda’nın günümüzde geldiği noktayı ortaya koydu. DENK Gençlik Kolları, Kanada Başbakanı Justin Trudeau’nin Müslümanlara karşı tavırları ve Ramazan gibi özel günlerde sergilediği anlayışı örnek göstererek, Temsilciler Meclisinde görevli Milletvekillerinin tamamına bir e-mail göndermişti. Oppositie gönderdiği e-mail’de Milletvekillerine “Ramadan-Challenge” teklifinde bulunuyor. Gençlerin bu teklifine en sert cevap ırkçı parti PVV Milletvekili Machiel de Graaf’dan geliyor. De Graaf’ın cevabında, “Müslümanlığı bırak, asimile ol, ya da ülkeyi terk et. İslam Hollanda’ya ait değil. Ortaçağ barbarlığından vazgeç” gibi ifadelere yer vermesi tepkilere yol açtı. Sürekli özgürlük ve demokrasiden bahseden Hollandalı siyasiler, başka ülkelerle ilgili konuşurken sınır tanımadığı gibi kendi ülkelerinde de savundukları ne varsa hoyratça harcamakla, yok etmekle de sınır tanımıyor. Başkalarının değerlerini düşünürken Hollanda kendi değerlerini kaybetmeye başlıyor. Gelinen son nokta: “Hollanda artık herkesin bildiği Hollanda değil”.


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

04 haber nieuws

İbrahim Turgut - MİHENK

IGMG Başkanı Kemal Ergün:

ortaummet_45@hotmail.com

Dünya Hayatını Sevmek Ahireti Unutmak “İnsan hayrı istediği kadar şerri de ister. İnsan pek acelecidir!” (17.11–D.V.M) İnsan oğlu zayıf bir varlık olarak yaratılmıştır. Buna mukabil çeşitli özelliklerle donatılmış ve eşref-i mahlukat olarak nitelendirilmiştir. Dünya hayatının en mukaddes varlığı unvanını almış ve işleyeceği olumlu veya olumsuz fiillere göre, hayatın imtihanına muhatap kılınmıştır. Kendisini bu dünya hayatına gönderen varlık, ona mükellefiyetler yüklemiş ve imtihanla sınanacağını ayrıca bildirmiş; takip edeceği yolun haritası kendine gösterilmiştir. Bütün bir varlığın ona amade kılındığını, yegâne muhatabın kendisi olduğu hatırlatılmıştır. Buna rağmen insan kendi iradesini kötüye kullanarak, dünya hayatını kendine ebedi yaşayacağı yer olarak benimsemiş ve Yaratıcı, zaman zaman peygamberler ve kitaplar göndererek ikaz etmiş, dünyanın geçici olduğunu, asıl kalıcı vatanın ahiret yurdu olduğunu kendisine hatırlatmıştır. Allah (c.c), zaman zaman insanoğlunun gelgitleri olacağını ayetlerinde bildirmiş ve hatta kendine beddua edecek kadar şaşıracağı, hayra dua eder gibi şerre dua edeceği, cinnete varan isyanları olacağını, kendinden geçmiş hâle gireceğini haber vermiştir. Bunun sebebinin, dünya hırsı ve acele karar vermesine bağlı bir hâl ve durum olduğunu haber vermiştir. Kur’an, Peygamberimizin (s.a.v) ilk gönderildiği toplumdan bahisle, inkârlarının ve isyanlarının neticesi olarak vaad edilen azabın bir an önce gelmesini, âdeta kendilerinden emin, meydan okurcasına Peygamberi (a.s) sıkıştırmak istiyorlardı... “Söylediklerin doğru ise azap gelsin de, bizim inkârımızın yanlışlığını, Allah’tan gelen vahyin doğruluğunu ortaya koysun” diyorlardı. Bunu yaparlarken de kendilerinden emin davranıyorlardı. Zira ayet-i kerim, “İnsan, aceleci (bir tabiatta) yaratılmıştır. Size âyetlerimi göstereceğim; benden acele istemeyin” buyuruyor. (21.37 – D.V.M). Allah Teala merhameti sebebiyle, gerek geçmiş toplumlar için ve gerekse Hz. Muhammed’den (a.s) aynı anlama gelen meydan okumaları için -bu hâl isyanla neticelenmiş bir durum olsa biletövbe kapısını açık bırakmıştır. Kulun hataları olacak ancak, hatalarının farkına vardığında geri dönüşünü bilecek, pişmanlığının karşılığının af olacağı inancını koruyacak ve yeni bir sayfayı açacak; öylece mutmain bir

kalpla yeniden kaldığı yerden hayata tutunmayı, doğru yol üzere yaşamaya adım atacak ve en büyük bayramın Allah’a ulaşmak olduğunun inancına sahip olacaktır. Allah’ın rahmet kapısının sonuna kadar açık olması, O’nun kullarına en büyük ikramı ve sünnetinin (kanunlarının) gereği olduğunu, ayetlerinde beyan etmiştir. Dünya hayatı toprak, ziraatçısı kul, mahsulatı gayretidir. Ekilmeyen topraktan hasat beklemek, kendini kandırmaktan başka ne işe yarar? Netice isteniyorsa, sünnetullaha (Teklifi İlahiyeye) uyulmalı ve akıllıca davranılmalıdır. Samimi davranmalı ve kul iradesini, Allah’ın muradına mutabık kullanmalıdır. Mevlânâ’nın şu tespiti çok tesirli ve manidardır: “Aslında ve kalıcı âlemle farkındayım, hayatımdaki sahte varlıkların. İstesem bir anda temizlemesini de bilirim. Ama bunca sahteliğin benim samimiyetime ihtiyacı vardır”. İnsan hayata böyle bakmalı, etrafındaki sahte değerlere aldanıp asıl yaradılış hikmetini unutmamalıdır. Bu hayatta kalıcılık olmadığını bilmeli, buna göre hayatını inşa etmelidir. “Benlik” kaygısıyla inşa edilecek hayatın, hüsranla niteleneceği ortadadır. Hiç kimse şunu unutmamalıdır: “Fikirler fiilleri, fiiller neticeleri, neticeler kalıcıları, kalıcılar ölümsüzlüğü doğurur” olduğundan, neyin hesabını yapıyorsun? Daha fazlaya malik olma hırsın; işte, anlatmaya çalıştığımız dünya tutkunun dibe vurmasıdır. Bununla beraber, sadece isteklerinin maskarası hâline dönüşürsün de haberin olmaz. Neticede insan, ontolojik varlık olması hasebiyle, geçici yoklukla ve kalıcı âlemle karşı karşıyadır. Benliğinden kurtulanın Allah’a kulluğu kolaylaşır ve manen yükselmeğe başlar. Riyasız bir amele sahip olur ki, nihayeti Allah’a has kul olmaktır. Yine Mevlânâ; “Kim benliğinden kurtulursa bütün benlikler onun olur. Kendine dost olmayan herkese dost kesilir. Nakışsız ayna olur, tüm nakışlar onda seyredilir” diyerek bize bir giriş kapısı aralıyor...

Peygambere(a.s) baskı yapıyorlar, “Söylediklerin doğru ise azap gelsin de, bizim inkârımızın yanlışlığını, Allah’tan gelen vahyin doğruluğunu ortaya koysun” diyorlardı.

İslam’ı anlatırken kullanacağınız dile dikkat edin”

“Dinîmizi, hikmet ile kırmadan, ötekileştirmeden tanıtmalıyız”

IGMG İrşad Başkanlığı tarafından yıllık olarak yapılan Genel İmamlar Toplantısı Köln İntersaal salonunda 425 imam hatibin katılımıyla gerçekleştirildi.

A

vrupa’nın dört bir yanında IGMG çatısı altında hizmet sunan camilerde görev yapan yaklaşık 425 imam hatip 17 Mayıs tarihinde Genel İmamlar Toplantısı için bir araya geldiler. Kanada ve Amerika’dan da temsilcilerin katıldığı toplantının, güzel yanlarından biri de teşkilatta 25-30 yıl görev yapan 10 imam hatibe teşekkür plaketleri takdim edilerek onore edilmeleri oldu. Toplantıda ayrıca Mainz İlahiyat Meslek Okulu’nda eğitim gören 10 talebeye de imam hatiplik cübbeleri giydirildi. Öğrencilere cübbelerini teşekkür plaketi verilen 10 kıdemli imam hatip giydirdi. Toplantıda yapılan konuşmalarda çeşitli hususlara dikkat çekildi. Genel Başkan Kemal Ergün bir barış dini ve insanlığa rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.v.) tebliğ ettiği din olan İslam’ın anlatılmasında kullanılacak olan dilin özelliklerin vurguda bulunduğu konuşmasında Müslümanların hikmetli, sevdirici, nefret ettirmeyen bir dil kullanması gerektiğine işaret etti. Kemal Ergün özetle şunlara değindi: “Kullandığımız dil muhakkak ki çok

önemlidir. Alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin dinîni anlatan dilimizin özelliği; doğru, kırmayan, ötelemeyen, saygı gösteren ve anlatacağını hikmetle anlatan bir dil olmalıdır. Bu konuda teşkilatımız öncülük yapmaktadır. Bu hususlarda imam hatiplerimizin ne kadar hassas davrandıklarını biliyoruz. Göreviniz ağır, ve sorumluluklarınız çok. Gecenizi gündüzüne katarak hizmet ettiğinizi ve toplum nezdinde taşıdığınız önemin farkındayız. Bundan dolayı hepinize müteşekkiriz”

IGMG İrşad Başkanı Celil Yalınkılıç toplantıyı bir nevi kuşakların buluşması olarak niteledi. Mainz İlahiyat Meslek Okulu’nun çok önemli bir görevi ifa ettiğini söyleyen Yalınkılıç Avrupa’da doğan Avrupa’da temel eğitimini gören daha sonra da ilahiyat fakültelerinde eğitim görerek Avrupa’da görev yapmak isteyen genç imam hatiplerin görevlendirilmesine öncelik vereceklerini ifade etti. Yıllardır IGMG bünyesinde Müslümanlara en güzel şekilde hizmet sunan haziruna teşekkürlerini sundu. Doğuş Haber Merkezi

«

Avrupalı Türklere dolandırıcılık uyarısı... Yurt dışında yaşayan insanlarımız maalesef tüm uyarılara rağmen kötü niyetli kişilerin tuzağına düşürülmekte. Fransa başta olmak üzere diğer Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşlarının konsolosluklar tarafından yayımlanan mesajlarla uyarıldığı belirtildi. Türkiye merkezli dolandırıcılık çeteleri, özellikle yurt dışında yaşayan gurbetçi vatandaşlarımızın kimlik ve iletişim bilgilerine ulaşıyorlar. Ardından telefonla arayarak kimlik bilgilerinin doğruluğunu teyit edilip çekiliş yapıldığını ve araba, tatil vs. kazandığını müjdeliyorlar.

Önceden hazırlanmış, T.C. ibareli, Türk bayraklı ve resmî devlet kurumu görüntüsündeki site adresinin linkini vererek cep telefonlarına yollanacak giriş kodu ile sorgulama yapabileceklerini belirtiyorlar. Bu siteye giren ve kimlik bilgileri önceden siteye yerleştirilen kişiler, telefonlarına yollanan kodları ilgili yerlere girerek sorguladıklarında gerçekten kazandıklarını görüyorlar. Aynı kişilerce tekrar aranarak, kazandıkları ödülü alabilmeleri için resmî işlemlerde kullanılmak üzere

bir miktar para talep ediyorlar. Bu şekilde telefonla aranan birçok kişi herhangi bir yarışmaya katılmadıklarını söyleyerek dolandırıcıların hevesini kursağında bırakırken, maalesef bazı yurttaşlarımız bu tuzağa düşerek istenilen tutarları verilen hesap numaralarına yolluyorlar. Dolandırıldıklarını anladıklarında ise artık çok geç oluyor. Konu ile ilgili şikâyetlerin artması üzerine Avrupa ülkelerinde yaşayan gurbetçileri konsolosluk yetkilileri uyarıyorlar.


aktüalite 05 actualiteit

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

Hasan Bekleviç:

“Biz hizmeti onların istediği şekilde sunabiliyoruz. İletişim sorunumuz olmuyor”

Muştular Murat Altun

Bir Garip Yolcudur Hazreti İnsan

“Prima Zorg en Welzijn” Tilburg ve çevresi için hizmete hazır Sağlık sektöründe emin adımlarla yoluna devam eden Prima Zorg, yeni hizmet binasında yaptığı açılışla, Tilburg ve çevresinde hizmete hazır olduğunu duyurdu.

D

üzenlenen açılış p r o g r a m ı n a Tilburg Belediyesi encümenlerinden Hans Kokke ve Woonzorgcentrum voor Molukse en İndische Ouderen Raffy Müdürü Joost van der Pluijm ve çok sayıda davetli katıldı. Bu günün kendileri için özel bir gün olduğunu belirten Prima Zorg en Welzijn genel sorumlusu Hasan Bekleviç açılış konuşmasında şunları kaydetti: “Birkaç yıldır Prima Zorg en Welzijn olarak Tilburg ve çevresine hizmet sunmaktayız. Prima Zorg en Welzijn’in hızla büyümesi sonucu önceki mekân küçük gelmeye başladı. Bilhassa günlük faaliyetlerimizi (Dagbesteding) genişletmek ve daha değişik faaliyetler yapabilmek amacıyla bu yılın ocak ayı içinde buraya taşındık. Amacımız bu binamızda tüm pesonelimizle daha iyi, daha kaliteli hizmet sunmaktır.” Belediye Encümeni Hans Kokke kısa bir konuşma yaparak, Prima Zorg en Welzijn’ı çalışmalarından dolayı tebrik etti. Joost Pluijm, Prima Zorg en Welzijn’nın bilhassa yabancı kökenli Hollandalılara daha iyi anlayacakları dilde ve kendi kültürlerine uygun şekilde hizmet

vermesini takdirle karşıladığının altını çizdi. Jan De Bruin, Prima Zorg en Welzijn’nın çalışma sistemini anlatan bir sunum yaptı. Ardından misafirlere canlı Türk müziği eşliğinde, Türk yemeklerinden ikram edildi. Kurumla alakalı bilgi veren Hasan Bekleviç özetle şunları söyledi: “Kurumumuz Müslüman yabancılara evlerinde, kişisel bakım, hemşerilik ve rehberlik hizmetleri vermektedir. Bunun yanında yaşlılarımız için gün boyu ‘aktivite programları’ düzenlenmektedir. Bu programlara 40 kadar yaşlı bayan katılmaktadır. Pazartesi, Çarşamba ve Cuma günleri Türk bayanlarına, Salı ve Perşembe Faslı bayanlara ve ayrıca, ayrı guruplar hâlinde olmak kaydıyla Salı ve Perşembe günleri Türk erkeklerine program yapıyoruz. Bunun dışında ev hizmetlerimiz de var. Şuan 35 personelimiz var. Yaklaşık 150 eve hizmet sunuyoruz. Hizmetler ne şekilde sunuluyor? Hizmetlerimizi donanımlı bir personel kadrosuyla sunmaktayız. Aktivite günlerinde hastalarımızı evlerinden alıyor buraya getirip faaliyetlere katılmalarını sağlıyoruz. Sonra da tekrar evlerine bırakıyoruz.

Ev temizlik hizmeti veriyoruz. Bütün bu hizmetleri müşterilerimizin kendi ana dillerinde veriyoruz. Hastalarımızın dilini, dinini, kültürünü yakinen bildiğimiz için bu hizmeti vermek, hem bizim için hem de onlar için çok daha kolay ve rahat oluyor. Zira biz hizmeti onların istediği şekilde sunabiliyoruz. İletişim sorunumuz olmuyor. Sorunları konuşarak aşıyoruz. O nedenle farklı bir durumdayız. Değişik faaliyetlerimiz var. Egzersiz yapılıyor. Yemek pişiriyoruz. İlahiler söyleniyor, Kur’an okutuluyor, El becerileri ve sportif faaliyetler yapılıyor. Kısaca herkesin hoşça ve sağlıklı bir şekilde vakit geçirebilmesi için ne gerekiyorsa o yapılıyor. Yardım alan insanlarımız genellikle evlerinde yalnız kalıyorlar. Yakınları çalıştıkları için onlarla ilgilenen olmuyor. Bu açığı kapatmak için biz bu tür faaliyetler düzenliyoruz. Ayrıca evde yakınları üzerinde çok ağır baskı oluşturan hastalar var. Alzheimer, bunama gibi, kalp hastaları gibi. Evdekilerin üzerinden bu baskıyı bir sürede olsa alabilmek onların bir süre de dinlenmelerini sağlamak için de bu faaliyetler düzenlenmektedir.” Haber-Fotoğraflar: Adnan Şahin

«

Bayramınızı tebrik eder, esenlikler dileriz...

murat.7701@hotmail.com

Sıla-i rahim için sefere çıkan gurbetçi kardeşlerimize huzur, neşe, zevk-ü sefâ ve emniyet içinde memlekete varmalarını Cenabı Hak’tan niyaz ederiz. Dostlar, Sefer (yolculuk) ile Sekar (cehennem) arasında sadece bir nokta vardır. Sefer, meşakkat ve insanın içinin/ahlâkının dışa vurması demektir. Bundan ötürü birine iyi ya da kötü diyebilmek için yol arkadaşlığı yapmak gerektiğini söylemiş Hz.Ömer. Yalnız yolculuk yapılmasını da-emniyet açısındanEfendimiz(sav.) sakıncalı bulmuştur. “Akil isen eyleme tenhâ(da) sefer, yalnız gitmekte vardır çok hatar.” (Pîr Ahmed Azmî) Demek ki “evvel refik, summe’ t-tarîk.” gerek. Dostlar, insan aslı itibariyle dünyada misafir. Hancı değil seferi/yolcudur. Hz. Muhammed (sav): “Ben kim, dünya kim. Dünya ile benim misâlim, bir ağacın altında gölgelenip sonra terk edip giden yolcunun misali gibidir.” buyurdu. (Tirmizî) İnsan bir ağacın altında dinlenen bir yolcu olduğunu unutur da, onun altında oynayıp, oyalanıp kalır birde muhkem muhkem bina yapar, ebedileşeceğini sanırsa artık vay onun hâline. Çünkü bizim ana(Havva)vatanımız, baba(Adem) yurdumuz cennettir. Bundan ötürü insan, kovulduğu cennetinin özlemini, sürüldüğü yeryüzünde her bir şeyin manasında aramaya, bulmaya çalışmıştır: “Biz bu dünyaya ruhumuzun her zaman hatırladığı, rüyalarda yokladığı, hasretle yaşadığı, hayallerde aradığı bir başka dünyanın hasretiyle düştük.” (N. Fazıl Kısakürek) Öz yurdundan kopmuş, yücelerden aşağı düşmanıyla beraber düşmüş. Bin pişman olmuş, kanadı kırık kuş gibi çaresiz insan merhamet ister: “Hazer kıl kırma kalbin kimsenin cânını incitme/ Esîr-î gurbeti nâlân olan insanı incitme!..” (Alvarlı Efe)İnsan garip bir yolcudur dedik ya... Yalnız doğar, ağlayarak... Niçin?.. Aciz, zaif ve üryan... Misafiri olduğu hanede biraz bir şeylerin sahibi olduğunu zanneder, toplar, biriktirir sonra yine geldiği gibi eli boş ve üryan aslî menziline döner. Ve en gizemli, en hüzünlü, en zoru da: “Her insan tek başına ölür.” İşte ağızların tadını bozan derin sır: “Her nefis ölümü tadıcıdır.” Mevlânâ Celaleddin Rûmî hazretleri insanı üflenen bir ney’e benzetir. Dinler ney’i, ney ona anlatır başından geçenleri, o lâhutî/mistik, hüzünlü, namesiyle: “Ben vatanımda(kamışlıkta) ailemle mutlu idim. Beni kesip kopardılar canımı yaktılar. Birde ateşlerle dağlayıp sonra lime lime deldiler...” Daha neler anlatır neler… Ne kederler. Yunus Emre de: “Beni bir dağda buldular / kolum kanadım yoldular / dolaba layık gördüler / derdim vardır inilerim.” diyen değirmen dolabının feryadına

tercüman olur. İşte ney’de, dolap’da, insan’da hep bir hakikatin yoksunluğunu, yalnızlığını sadece dram/acısını değil, trajedi/infialini de yaşar bu âlemde… Kabil’in Habil’i öldürmesi, Hz. Nuh’un (as) oğlunun gemiye binmemesi, Hz. İbrahim’in (as) oğlunu kendi elleriyle kesmeye kastetmesi, Hz. Meryem anamızın babasız çocuğa hamile kalması ki -“keşke ölüp unutulup gitsem”diyecek kadar bunalması. Diğer peygamber ve insanların çilesi... Kerbela faciası... Bu asır ve kıyamete kadar olacak hadiseler. Bu ıstıraplar ve Allah’tan üflenen ruh; insanın düştüğü bu alçak(dünyada)hep bir sır olarak kalmıştır. İnsan da zaten bunun manasını, sırrını-bilerek veya bilmeyerek-arayıp durmuştur. Elest bezminde hayretler içinde verilen söz, “içilen bir yudum şerabın” sekri insanı dünyada sarhoş etmiş, bir türlü bu şaşkınlığı atamamıştır üzerinden. “Bu sürecin bir süreği” o andan taa bu güne, uzak yoldan/fezadan nice merhalelerden “Hangimizin daha güzel amel/kulluk yapacağını denemek için hayat ve ölüm(bile)yaratılmış” (Mülk 2) Altı devre dönmüş/geçmiş dehirden. Gökler-yerler kurulmuş. Ve Rûh, toprak... Toprak, nutfe, alaka, sonra uzuvlara giydirilen etten (Hac 5) sonunda “ismi mübarek, cismi mübarek” namlı şanlı bir Hazret olarak teşrif etmiş yeryüzüne: “İnsanın üzerine uzun devirden öyle bir zaman gel (ip geç)ti ki (o vakit) o, anılmaya değer bir şey değildi.” (İnsan, 1) İşte bu insan; hilafeti, ilmi, dirayeti ve teninde taşıdığı o yüce can/ rûh ile secde edilmeye değer bir hazrettir. (Bu saygı veya otoritesine boyun eğme, beyat etme secdesi idi önceden. -(Bakara 34-Yusuf 100)Şimdi caiz değildir) İnsan dost arar, yâr arar, candan özge cân arar. Yeme, içme, barınma... Makam, para vs.. tüm bu hâz ve yararlar ancak rûhunun farkında olamayan maddesine düşkün olanları oyalar. Bütün mesele aslını, nerden geldiğini... Niçin geldiğini... Nereye gideceğini bilmektir. “Derman arardım derdime / derdim bana derman imiş. Burhan arardım aslıma/aslım bana burhan imiş” (“Allahın dostlarına korku ve hüzün yoktur.”) “Sağı solu gözler idim / dost yüzünü görsem deyü / Ben taşrada arar idim / Ol cân içinde cânimiş.” (Ufuklarda aranan dost, bize şah damarımızdan daha yakın imiş) (Kaf 16.) “Kande(nereden)gelir yolun senin / Ya kande varır menzilin / Nerden gelip gittiğini anlamayan hayvan imiş” (Niyâzi Mısrî Hazretleri) Gidilen yol, aranan mânâ O’nu bilmek, O’nu -El Vedûd’üsevmek, O’na dönmek ve O’nunla ölümsüzleşmektir. “Yunus öldü diye sela verirler / Ölen hayvan imiş Aşıklar ölmez.” İşte böyle, yolculuğumuzun başladığı ve bittiği yer, burası!.. “Biz Allah’tan geldik(O’nun için varız)ve O’na dönücüyüz.” İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn.…


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

04 haber 06 nieuws

Talha Yıldız

B

Genç Gözüyle

talhayildiz_@hotmail.com

Bekârlığa veda edemeyenler

ir ailenin temelini oluşturan evlilik, dinimizde insan soyunun devam etmesini sağlayan tek meşru ilişki olarak kabul edilmiştir. Temel kaynaklarımız Kur’ân ve Sünnet’in birçok alana ilişkin genel ilkeler belirlemesine rağmen, evlilik ve aileye dair birçok kuralı doğrudan belirlemiş olması, İslâm dinînin evlilik ve aile kurumuna olan değerini açık bir şekilde göstermektedir. Yüce kitabımız Kur’ân “İnsanların kaynaşıp huzur bulmaları için eşler yarattığını” (Rum 30/21), “eşlerin birbirleri için elbise konumunda olduk-

larını” (Bakara 2/187) ve “insan neslinin bozulmasına yol açacak gayrimeşru ilişkilerin yasaklandığını” (İsrâ 17/32) bizlere açık bir şekilde bildirmektedir. Bununla birlikte sevgili Peygamberimiz (sav) imkânı olanları evlenmeye teşvik etmiş (İbn Mâce, “Nikâh”, 8) ve ciddi bir sebep bulunmaksızın sona erdirilen evliliklerden Allah’ın hoşnut olmadığını belirtmiştir (Ebu Davud, “Talak”, 3). İnsan hayatında bu kadar önemli bir yere sahip olan evliliğe günümüzde bilhassa genç erkeklerin sıcak bakmaması, toplumsal problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durumdan en çok veliler muzdarip olmakta ve bu sorunun çözümü için ellerinden gelen her şeyi yapmaktadırlar. Keza toplumdaki bazı duyarlı kişiler bekârları evlendirme konusunda ellerinden gelen gayreti göstermektedirler. Veliler ve duyarlı kişilerin

İftar bereketi...

bu konudaki hassasiyeti elbette olumlu kabul edilmelidir. Zira Kur’ân, bekârların evlendirilmesini başta veliler olmak üzere, bütün toplumun vazifesi olarak nitelendirmiştir (Nur 24/32, Kur’ân Yolu Tefsiri). Buraya kadar karşımıza bir sorun çıkmamakta. Fakat kanaatimce asıl problem, evlenecek bekâr erkeklerin bu işe hazır olup olmaması hususunda ortaya çıkmaktadır. Nasıl belirli bir mesleği icra edebilmek için kişi bazı vasıfları taşıması gerekiyorsa, aynı şekilde evlenmeye aday olan kişinin de bazı vasıflara sahip olması gerekir. Bu çerçevede kanaatimce önemli olan kişinin asgari özelliklere sahip olmasıdır; yani kişi, “olmazsa olmaz” bazı özellikleri taşıması gerekir. Nitekim bu durumu iş hayatında da görmekteyiz. Toplumda birçok doktor olmasına rağmen, her doktor aynı kalitede değildir. Kimi doktorlar sahip

oldukları üstün yetenekleriyle toplumun geniş kesimleri tarafından tanınırken, kimi doktorlar toplum tarafından sıradan kabul edilmektedir. Fakat bir doktor sıradan olsun ya da olmasın, her doktor en azından asgari bazı özelliklere sahiptir. Bu misalden yola çıkarak evliliğe geri dönecek olursak, evlenmeye aday erkeklerin de “olmazsa olmaz” vasıfları taşıması gerektiğini söylememiz gerekir. Benim kanaatime göre evliliğe aday olan erkeğin, en başta sorumluluk duygusu taşıması gerekir. Erkek zamanla sayısı artacak bir ailenin iki kurucusundan birisi olduğunu ve aile kurucusu olarak önemli vazifeleri yerine getirmesi gerektiğinin bilincinde olması gerekiyor. Ailenin maddî sıkıntılar yaşamaması için çalışması, ailesinin mahremiyetini koruması ve ailesine vakit ayırması gerektiğini bu çerçevede erkeğin vazifeleri olarak sıralayabiliriz. Günümüz genç erkeklerin önemli

bir kısmının maalesef bu özelliklere sahip olmadığını herhâlde söyleyebiliriz. Bundan dolayı bekârlığa veda etmeye hazır olmayanları bekârlığa veda etmelerini sağlamak, daha büyük problemlere kapı açabileceğini unutmamamız gerekir. Bununla birlikte, zaten dinî açıdan evleneceği kadına eziyet edeceğinden korkulan kişinin evlendirilmesi, tahrimen mekruh kabul edilmiştir; yani harama yakın olan mekruh (yapılmaması yapılmasından daha uygun olan davranışlar). Hatta eşine eziyet edeceği kesin olan kişinin evlendirilmesi haram kabul edilmiştir. Dolayısıyla yaşları ilerlemiş olsa da evlenme kıvamına gelmemiş erkeklerin bekârlığa veda etmemesi belki de daha hayırlıdır. Bu bağlamda en başta aileler olmak üzere topluma düşen görev, genç erkeklerin bekârlığa veda edebilecek kıvama gelmelerini sağlamak olmalıdır. ◄◄

“Bu yılki, sloganımız ‘Sofranı ve gönlünü aç’ idi. Dolayısıyla insanlarımız yaptıkları kumanya yardımıyla, ramazan boyu dünyanın birçok yerinde bulunan fakir kardeşlerine sofralarını ve gönüllerini açmış oldular”

Haber: Adnan Şahin

“HASENE’den, 50 Ülkeye 86 bin 27 Kumanya Paketi Yardım kurumu HASENE yetkilileri, Amsterdam’da düzenledikleri iftar programında bu yılki kumanya çalışması hakkında bilgi verirken, kumanya kampanyasına destek verenlere teşekkür etti. iftar davetinde, Amsterdam Başkonsolosluğundan muavin konsolos Akın Özden, Almanya merkezden HASENE Genel Başkanı Mesut Gülbahar, IGMG Onursal Başkanı Yavuz çelik Karahan, Güney Hollanda İslam Federasyonu Başkanı Mehmet Erdoğan, Kuzey Hollanda Millî Görüş Başkanı Oktay Dalmaz ve HASENE Hollanda Başkanı Mehmet Yaramış yer aldılar.

K

ur’an’ı Kerim tilavetiyle başlayan programda protokol davetlileri, Mehmet Yaramış, muavin konsolos Akın Özden, İGMG onursal başkanı Yavuz Çelik Karahan, Kuzey Hollanda Millî Görüş Başkanı

Oktay Dalmaz, Hollanda İslam Federasyonu Başkanı Mehmet Erdoğan, ve HASENE Genel Başkanı Mesut Gülbahar birer selamlama konuşması yaptılar. Muavin konsolos Akın Özden kısa bir

selamlama konuşması yaptı. Özden, HASENE kurumunun yurt dışında ve Türkiye’de yapmakta olduğu yardım çalışmalarını kendilerinin de yakinen takip ettiklerini ve bu tür güzel çalışmaların devam etmesini temenni ettiklerini belirtti. ◄◄

Beraber hiç kimse yalnız değil

NIF Gençlik Teşkilatından mültecilere iftar NIF Gençlik Teşkilatı mültecileri unutmadı. Hasene Yardım Derneği ile birlikte mülteciler için hazıladıkları iftarda bir de küçük hediye

hazırladılar. İçinde “passiebloem” tohumu ve toprak bulunan bir minik saksı ve dışında ise üzerinde “Beraber hiç kimse yanlız değildir” yazılı bir bir hediye hazırladılar. Gençler, güzelliklerin detaylarda saklı olduğuna inıyorlar. Yasin ve Mustafa toplam 125 mülteciye iftar verecekleri bilgisini verdiler. Doğuş Haber Merkezi ◄◄


mesaj 07 message

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

Ergün Madak

Allah (CC) önce kalemi yarattı ve ona yaz dedi. Levh-i mahfuz’da ise bilgi anlamında yazılmadık hiç bir şeyi bırakmadı” (Neml 75). Her şey orada yazılı. Ardından da ilk insan Hz. Adem’i yarattı. Ardından da dünyada insanın serüveni başladı. Öyle bir din düşünün ki, Allah o dini mükemmel bir şekilde dizayn ediyor, ardından peygamberler, vahiyler ve sahifelerle toplumları eğitiyor. En son aşamada ise İslam’ı mükemmel hâle getirip, Müslümanların eline teslim ediyor. Tefsirlerde, Allah’ın aslında gönderdiği bütün dinlerin tek isminin “İslam” olduğu anlatılıyor. Yani Hz. Adem’den, Hz. Muhammed’e (sas) kadar gönderilen din, sadece İslam dinîdir. Mükemmel bir din elimize teslim edilmesine rağmen, biz Müslümanların İslam’ın yanlış anlaşılması için tarih içerisinde ve bugün neler yaptıklarımıza dair bir kaç örnek verelim: • İslam’da recm var mıdır, yok mudur? Bu konuda tartışan insanlardaki temel mantık şu: Eğer olmadığını savunuyorsanız, İslam’ın ne kadar çağdışı olmadığını isbat edeceksiniz. Eğer var olduğunu savunuyorsanız da, ‘işinize geliyorsa, İslam ve Allah Rasulü’nün uygulaması buydu’ mesajını vereceksiniz. Halbuki atlanan en önemli bir nokta şu: Eğer bir kadın ya da erkek zina etmişler ise bunun ispat edil-

Analiz

ergunmadak@hotmail.com

İslam ve İmajı mesi oldukça zor bir şey olmalı. Ya Lut kavmi gibi azgın bir kavim olup sokak ortasında yapacaksınız, ya da gerçekten 4 şahidin sizi görmesi gerekecek. Oysa, örneğin Sahih-i Muslim’de geçen recm örneklerinde, vicdan azabı çeken ve cezasını ahirette çekmek istemeyip, dünyada çekip, pak bir şekilde ahirete gitmek isteyen bir kadın gelip, Allah Rasulü’ne itirafta bulunur. O da kadını, iyice düşünmesi için yeniden evine gönderir ve kadının ısrarı üzerine recm şartları olgunlaştığında (yani hamile ise çocuk büyüyecek, eline ekmeğini alacak) gerçekleşir. Peki, recm meselesinde konunun önemli bir tarafı neden hiç gündeme getirilmez? Yani, recm edilen kadının ruh hâli, iç çekişmesi ve nihayetinde kendini zina etmiş bir kadın olarak teşhir etme ve taşlanarak öldürülme cesaretini göstermesi üzerinde neden kimse durmaz? Bugün kaç kadın ya da erkek yaptığı zinayı kamuoyuna itiraf edebilir? Bırakın bunun müeyyidesinin ne olup olmadığını. Zindana ömur boyu atınca çok insancıl, dar ağacına asınca biraz gaddar, taşlayınca da cani mi olunuyor? Tevekkeli öyle oluyor. Daha da önemli bir konu; Müslüman ülkelerin hemen hiç birinin kanunlarında recm müeyyidesi geçmez iken, acaba Müslümanlar böyle bir konuyu neden tartışırlar? Bu konu bir karara bağlanınca İslam medeniyeti yeniden şaha mı kalkacak? • Kerbela faciası gündeme gelir, Hz. Hüseyin’in şehadeti ve AliMuaviye kavgası tartışılır. İkisinden hangisinin haklı olduğu meydana

çıktığı zaman, bugünümüze ışık mı tutacak? Neden diyemiyoruz ki: ‘Onlar bir ümmetti, geldi geçti. Haydi, biz önümüze bakalım”. Kur’an’da ve Rasulullah’ın yaşamında okuduğu ve ‘Gerçek İslam’ olarak nitelendirdiği bir İslam var. Ama bir türlü İslam dünyası bunun üzerindeki sis perdesini kaldıramıyor. Bunun da temel nedenlerinden bir tanesi, Allah’ın yeryüzüne mükemmel olarak gönderdiği, tamamladığı, kemale erdirdiği İslam’ın pozitif, yapıcı ve dünyaya getirebileceği değerlerin ön plana bir türlü taşınamaması. O yüzden nasıl bir “İslam İmajı” olması gerektiğini kendimce sıralayayım: • Bireysel Müslümanın imajı: Akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkını verir (İsra 26). Gıybet, iftira etmez. Sabırla ve namazla Allah’tan yardım diler. (Bakara 153) Paradan faizle para kazanmaz, çünkü elde edeceği kazanç için ‘emek’ harcar. Haksız kazanç, hile ve yalan ile gelir elde etmez. Hatta öyle ki, gemi ile yolculuk ederken, denizden bir balık önüne atlasa, emek harcamadığı için onu dahi yiyemez. Müslümanlar arasında bu kurallara uymayan insanların var olduğunu herkes biliyor. Fakat bu kurallara riayet eden hassas Müslümanlar yok mu? Tabii ki varlar. Ama sessiz çoğunluklar. Sesleri çıkmıyor sadece. Neden sesleri çıkmıyor? Acaba samimi Müslümanlar seslerini çıkarınca, işin içine enaniyet, kibir girecek diye mi çekiniyorlar? Sessiz ama samimi Müslümanlara şöyle bir seslenmek isterim: Eğer siz bir

yanlış gördüğünüzde, düzeltmek için sesinizi yükseltmezseniz, meydanı ‘önce ben’ diyen birileri kaplıyor. “Önce ben” diyenlerin silsilesi en alttaki okuma-yazma bilmeyenden tepedeki din âlimine, cami hocasına, ilahiyat profesörüne kadar uzanabiliyor. Afaki olsa keşke yazılanlar, ama maalesef değil. O yüzden öğrenenler, öğrendikleriyle amel edenler, bir yanlışlık gördüklerinde ise elleriyle düzeltecekler. İlk adım olarak içinden buğz etmekle Müslüman bireyin imajı düzelmiyor. • Toplumsal Müslümanların imajı: Bilin ki kalpler ancak Allah’ı andıkça huzur bulur (Ra’d 28). Dünyadaki bir çok birey ve toplumların kalpleri huzursuz. Bu kalplerin by-pası ise, eğer üzerindeki sis perdesi, manipülasyon kaldırılabilirse, İslam’dır. Çünkü İslam, kendisine sığınıldığı zaman ona güven verir, düşmanın eline teslim etmez. Mazluma, aidiyetine, dinine bakmaksızın sahip çıkar. “Dininden çık, bizim dine gir, sana yardım edelim” demez. Bilir ki inanç bir gönül işidir, ama diliyle söylese de onu kabul etmiş sayar. Şüphesiz kalplerde olanı Allah bilir (Mülk 13). Ramazan’da, içimden böyle bir yazı yazmak geldi. Çünkü, bir yandan açlık çekerken, bir yandan da iç dünyamda İslam’ın imajı ile ilgili ıstırap çektiğimi hissediyorum uzun bir dönemdir. Hatta hep şöyle düşünürüm: Altınızda 500 beygir gücünde bir arabanız vardır, ama gerek oto magazinlerindeki kasıtlı anti-propaganda ve gerekse kendi dilimin lal olmasından, bir türlü aracımın reklamını yapamamam işimi zorlaştı-

rır. Üstelik reklam yeteneğim de yok. Fırsat verildiğinde ise aracımın sadece bagaj genişliğini anlatıyorum. Üstüne üstlük, otomobil kartellerinin benim aracıma ambargo koymaları ise zaten işin cabası. Ha bir de geçmişte bu aracın yaptığı kazalar ise hep önüme konuldu. Böyle olunca da bir türlü kısırdöngüden çıkamıyor araç. Yıllardır evlerin garajında garip garip bekleyip duruyor. Hani bazı old-timer araç sahipleri bir dernek kurar ve tatil günlerinde peş peşe yola koyulurlar. Yukarıda bahsettiğim samimi sessiz çoğunluk, birilerinin öncü olmasını bekliyorlar herhâlde. Oysa böyle birisi ortaya çıkmayacak, çıkacağına inanmaksa Mehdi’yi beklemek gibi bir şey olacaktır. Herkes kendi arabasını çıkarsın garajından, Ramazan’da güzel bir bakım yapsın. Son 10 gününde sadece düşünme ve değişim itikafı olsun. Ondan sonra da kendi eksikliklerini düzelterek, bir eksiklik gördüğünde yüzünü başka tarafa dönmektense güzel bir yöntemle eliyle düzeltsin ki, sokaklar, caddeler, meydanlar ve bulvarlar biraz temizlensin artık. Seneye Ramazan’da ise, geçen yıl neleri düzelttiğimizi konuşabiliriz belki. Şimdiden bayramınız mübarek olsun. ◄◄

Hollanda’dan kısa haberler

HDV Medemblik Fatih Camii ibadete açıldı Yapımına 2016 yılında başlanan Hollanda Diyanet Vakfı Medemblik Fatih Camii inşaatı tamamlanarak ibadete açıldı. 20 Mayıs 2017 tarihinde düzenlenen açılış törenine, Lahey Din Hizmetleri Müşavir Vekili Mehmet Yürek, Amsterdam Başkonsolosu Tolga Orkun, Medemblik Belediye Başkanı Frank Streng, Rotterdam Ataşe Vekili Osman Çelik, HDV Yönetim Kurulu Üyesi Recep Ayaz, HDV Şube yöneticileri ile Medemblik şehrinde oturan vatandaşlar katıldı. İstiklal Marşı ile başlayan açılış programı din görevlisi Muhammed Yılmaz tarafından okunan Kur’an-ı Kerim ile devam etti. Müşavir Vekili Mehmet Yürek, Hollandaca yaptığı konuşmasında, Camilerin sadece

bir ibadet yeri olmadığını sosyal kültürel birer mekân olarak da, Hollanda toplumuna olumlu katkı sağladığını vurgu yaptı. Medemblik Belediye Başkanı Frank Streng ise yaptığı konuşmada, Medemblik Belediyesinin çok kültürlü toplumun barış içinde bir arada yaşamasının önemine değinerek Türk toplumunun bu eserle birlikte Medemblik şehrinin kalıcı bir unsuru olduğunu gösterdiğini ifade etti. Amsterdam Başkonsolosu Tolga Orkun ise, bu eseri Hollanda’ya kazandıran Medemblik Fatih Camii Yönetim Kurulunu ve üyelerini kutladı. Konuşmaların ardından kurdele kesilerek Cami açılışı yapıldı. Yaklaşık 1 milyon 400 bin Avroya mal olan HDV Medemblik Fatih Camii, 800 metrekare kapalı alan üzerine inşa edilen sosyal ve kültürel mekânları da içine alan bir kültür merkezi olarak inşa edildi Doğuş Haber Merkezi ◄◄

HDV Ahi Evran Camii inşaatı başladı HDV Den Haag Ahi Evran Camii inşaatı yapılan temel atma töreniyle başladı. 12.05.2017 tarihinde yapılan temel atma törenine Rotterdam Başkonsolosu Sadin Ayyıldız, Din Hizmetleri Müşavir Vekili Mehmet Yürek, Rotterdam Ataşe Vekili Osman Çelik, HDV Yönetim Kurulu Üyesi Göksel Arıbaş, Tuncay Biber, Den Haag belediyesi temsilcisi Rabin Baldewsingh, Denk partisi başkanı Tunahan Kuzu, ve Den Haag içinden ve dışından davetliler katıldı. Kur’anı Kerim tilaveti ile başlayan tören cami Başkanı tarafından yapılan açılış konuşmasıyla devam etti. Daha sonra Belediye encümeni Rabin Baldewsingh bir konuşma yaptı. Din Hizmetleri Müşavir Vekili

Mehmet Yürek, Hollandaca yaptığı konuşmasında Camilerin Hollanda toplumuna sağladığı olumlu katkıları anlattı. Son olarak Rotterdam Başkonsolosu Sadin Ayyıldız’ın konuşmasından sonra Cami inşaatının temeli atılarak inşaatına başlandı.

Pedagoji seminerleri başarıyla tamamlandı

Hollanda genelinde cami din eğitiminde seferberlik başlatan

HDV Eğitim Koordinatörlüğü, din görevlileri ve gönüllü eğitimcilere pedagojik formasyon seminerleri serisini beş ayrı merkezde başarıyla gerçekleştirdi. HDV Zaandam Sultanahmet Camii, Groningen Eyüp Sultan Camii, Apeldoorn Eyüp Sultan Camii, Tilburg Süleymaniye Camii ve Rotterdam Laleli Camiinde düzenlenen programa toplamda 579 eğitimci katılarak yeteneklerini geliştirme imkânı buldular. Programda, eğitim koordinasyon başkanı Mucahit Batman, HDV eğitim sistemini tanıtarak kısa orta ve uzun vadedeki planları katılımcılarla paylaştı. Yeni geliştirilen ana ve yardımcı materyalleri tanıttı. Pilot bölge uygulamalarıyla sistemi oturtmayı hedeflediklerini söyleyerek camileri pilot uygulamalara teşvik etti. Her bölgede ayrı bir uzman “din eğitiminde teknikler” konusuyla “”din eğitiminde ölçme ve değerlendirme”yi sunumlarında ele aldılar. Katılımcılarda toplamda 309 kişi ile yapılan anketin değerlendirmelerine göre, benzer çalışmaların daha sıklıkla yapılması arzulanmakta olduğu görüldü. Camiler ise yeni projelerin uygulanmasında beklenilenden daha fazla gönüllü pilot bölge olma arzusunda oldukları görüldü. Program sonunda uzmanlara hediyelerin takdim edilirken eğitimcilere de “katılım sertifikası” verildi Doğuş Haber Merkezi◄◄


RAMAZAN BAYRAMINIZI EN İÇTEN DUYGULARIMIZLA TEBRİK EDİYOR, ESENLİKLER DİLİYORUZ!.. YOLA ÇIKACAK OLANLARA KAZASIZ BİR YOLCULUK, GÖNÜLLERİNCE BİR SILA-İ RAHİM DİLİYORUZ...

ARABAYLA YOLA ÇIKMADAN, ŞUBELERİMİZDEN BİRİNE UĞRAYARAK, YOLDA SİZE LAZIM OLACAK PARÇALARI TEMİN EDİNİZ!..

Yeni Şubeler TILBURG Mascagnistraat 531 5049 BL Tilburg Tel: 013 - 36 99 363 DEVENTER Arnhemstraat 13 a 7418 CL Deventer Tel: 0570 - 769 252


yaşam ve inanç 09 leven en religie

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

“Şeriat, bütün emir, yasak ve hükümleri ve yasaları içerisine alacak şekilde “İslâm Dinî” karşılığında kullanılmaktadır. Buna göre İslâm şeriatı denildiği zaman, Hz. Muhammed (sav) ile gönderilen din ve onun hükümleri akla gelir”

YOL OLDUR Kİ HAKKA VARDIRA… Y

a da “yol oldur ki mustakîm (dosdoğru) ola” “Yol oldur ki kişiyi Hakikate

vardıra” İnsan bir yolcudur. Onun hayat biçimi de bir yola benzer. Yol, üzerinde yürünen yerdir. İnsanı belli bir yere, bir hedefe götürür. Düzgün, dosdoğru olduğu gibi, eğri-büğrü, inişli-çıkışlı da olabilir. Hedefe götürebilir de, götürmeyebilir de. Güvenli olabilir de olmayabilir de. Allah’ın insanlara gönderdiği yaşama biçimi olan İslâm da bir yola benzetilmektedir. Türkçe’de, kötü ahlâklı insanların davranışlarının yanlışlığını anlatmak için “gittiği yol yanlıştır” deriz ya, onun gibi. Kur’an, Allah’ın yolu anlamında “din, sebîl, şeriat, tarikat, sırât” kelimelerini kullanıyor. Günlük dilde normal yola; “sebîl ve tarîk”, işlek yola; “sırât”, doğru, büyük ve açık olan yollara, caddelere “şeriat” denilmektedir. 1- Sebîl: Sözlükte üzerinde kolayca yürünen yol, işlek veya çıkar yol anlamındadır. Çoğulu ‘sübül’dür. (el-Isfehânî, R. el-Müfredât, s: 327328) Sebîl Kur’an’da hem sapık yollar için hem de doğru yollar için kullanılmaktadır. Yolun niteliği, kendisine eklenen takı veya sıfatlarla belirlenmektedir. “Dosdoğru yol, Allah’ın yolu, en doğru yol, sapıklık yolu, eğribüğrü yol” gibi. İnsanın hayatı aynı zamanda üzerinde yürüdüğü yoldur (sebîldir). İnsanın önünde iki yol vardır. Kendi özgür iradesiyle bu iki yoldan birini seçebilir. Allah’ın yolu aslında Allah’ın insanlar için gönderdiği

yaşama biçimi, yani O’nun dini İslam’dır. Allah kendi dinini farklı kelimelerle isimlendirmektedir. Bunlardan biri de “sebîl”dir. İnsanı yaratan Allah (cc), ona bu iki yolun ne olduğunu, özelliklerini, hangisine uyarsa nasıl bir sonuçla karşılaşacağını bildirmiştir. “Muhakkak ki onu (insanı) yola (sebîle) ilettik, ister şükreder, isterse küfreder.” (İnsan 76/3) Yaptıklarının sonucu kendisini bağlar. Allah (cc) “sebîlullah”a, yani kendi yoluna “en doğru yol” dediği gibi “selâmet/kurtuluş yolları (sübülüs’selâm)” da diyor.(Mâide 5/15-16)

Allah’ın yolu (sebîli), eğrilikbüğrülükten, uzaktır. O’nun yolu dosdoğrudur, düzgündür. Güvenlidir ve insanı amacına ulaştırır. Bu kelime Kur’an’da farklı kullanışlarla beraber 176 yerde geçmektedir. Bunlardan 73 tanesi “sebîlullahAllah’ın yolu” şeklindedir. 2- Şeriat: Bu kelime sözlükte “yol açmak, yolu açık ve dümdüz yapmak, bir yöne doğru gitmek” manasına gelen “şe-ra-a” fiilinin masdarıdır. Buradan hareketle “şeriat”; insanı bir ırmağa veya bir su kaynağına götüren yol, açık ve düzgün yol demektir. Bu kelime zamanla “açık ve doğru kurallar, yerleşik davranış

biçimi (âdet)”, geniş olarak Allah tarafından insanlar için din olarak öngörülen hükümler anlamı kazanmıştır. (Türcan, T. TDV İslâm Ansiklopedisi, 38/571) Şeriat, bütün emir ve yasakları, bütün hükümleri ve yasaları içerisine alacak şekilde “İslâm Dinî” karşılığında kullanılmaktadır. Buna göre İslâm şeriatı denildiği zaman, Hz. Muhammed (sav) ile gönderilen din ve onun hükümleri akla gelir. İnsanın en sonunda kanmak, mutluluğa erişmek ve susuzluğunu gidermek için günlük hayatının her anında izlemesi gereken yol demektir. İnsan, bu ilâhî yola girerse, bu yolun getirdiği

ilkeleri izlerse su kaynağına ulaşır. Böylece susuzluğunu giderir, suya kanar ve mutluluğa kavuşur. ‘Şeriat’, bir anlamda “kanun, kural” veya “prensip” demektir. Tarihte bütün insan toplulukları bir şeriata sahip olmuşlardır. Şeriatsız bir toplumda kaos, düzensizlik, zulüm ve güvensizlik olur. (Ece, H. K. İslam’ın Temel Kavramları, s: 641) Şeriat Kur’an’da iki defa fiil hâlinde (Şûrâ 42/13, 21), üç defa da mastar olarak yer alıyor. (Bkz: Mâide 5/48. A’raf 7/163. Casiye 45/18) 3- Tarîk: Sözlükte “gidilecek yol, izlenecek usûl, hal ve gidiş” anlamındaki tarîk terim olarak “Allah’a ulaşmak isteyenlere

mahsus âdet, hal ve davranış” demektir. (Öngören, R. TDV İslam Ansiklopedisi, 40/95) (çoğulu tarâik) Tarîk, Kur’an’da tekil ve çoğul olarak altı âyette geçiyor. Bunlardan üç tanesi Allah’a giden yol ve doğru yol anlamında kullanılıyor. (Ahkaf 46/30. Nisa 4/168. Cin 72/16. Diğerleri : Nisâ 4/169. Tâhâ 20/77, 104. ) 4- Sırât: Sözlükte “ana yol, doğru yol, büyük cadde” demektir. ‘Sırât,’ sebîl gibidir. Ancak sebîl doğru ve eğri her yol hakkında kullanıldığı hâlde, ‘sırat’ daha çok geniş ve ana yollar hakkında kullanılır. ‘Sırât’, düz ve doğru olmasına rağmen inişli ve çıkışlı da olabilir. Bu bakımdan Kur’an, Allah’ın yolunun her türlü eğrilik, yanlışlık ve bozukluktan uzak olduğunu belirtmek için ‘sırât-ı müstekîm’ ve ‘sırât’s-seviyy-en düzgün yol’ şeklinde kullanıyor. ‘Sırât’, Kur’an’da çoğul olarak bulunmaz. Genellikle kalıp hâlinde gelir. Sırât kelimesi 45 âyette geçiyor. 32 tanesi “sırât-ı mustakîm”, bir tanesi “sırâtallah –Allah’ın yolu” ve “sırâtî-benim yolum” olarak yer alıyor. ‘Müstekîm’, ‘kıyam’ fiilinden gelmektedir ve “dosdoğru, dümdüz, sağlam” demektir. Bu da Allah’ın hükümlerini ‘ikâme edenyerine getiren’, dosdoğru, içinde yanlış olmayan, ilâhî kitabı olan, mü’minlerin üzerinde yürüdükleri yol ‘müstakîm olan sırat’tır. “İşte benim doğru yolum budur, ona uyunuz” (En’am 6/153) diyen Allah (cc) kendi yolunun “en doğru, en düzgün ve hedefe en iyi götürecek bir yol olduğunu” söylemektedir.

Hikmet Pınarı Hüseyin Kerim Ece kerimece@hotmail.com

‘Sırât-ı Müstakîm’, Allah’ın yolu, dosdoğru yol, Allah’ın Kitabı, iman ve imana bağlı olan şeyler, İslâm ve İslâm şeriatı, Peygamberimizin tebliğ ettiği yol, Cennete götüren yol şeklinde de tefsir edilmiştir. Burada “yol” kelimesinin “dosdoğru” diye nitelendirilmesi onun “hedefe ulaştıran en kısa yol” anlamına geldiğini gösterir. (Alper, H. TDV İslâm Ansiklopedisi, 37/119) Bu yol, diğer bütün yolların aksine, insanın yaratılışına uygun, eksiği gediği olmayan, tam ve dosdoğru bir yoldur. İlkeleri, hükümleri Allah tarafından ‘ikame edilmiştirkonulmuştur’. Bozulmaz, pörsümez, hükmü geçmez. Çağlara, mekânlara, toplumlara göre şekil almaz. Ancak, kim bu yola girerse hem kurtuluşa doğru gider, hem de insan olarak yaratılışına uygun bir hayatı gerçekleştirir. (Âli İmran 3/101. Ayrıca bkz: Bakara 2/142, 213. Yûnus 10/25. Nûr 24/46) “Sırât-ı müstakîm”, kaynağı vahiy olan İslam’ın diğer adıdır. Allah’ın insanlar için seçtiği, dümdüz, dosdoğru kıldığı, emin ve yönü hidâyet olan kurtuluş yoludur. Bu yol eğrilikten, güvensiz olmaktan uzaktır. Ancak bu yolun dışındaki bütün yollar eğri-büğrüdür, yanlıştır, inişli çıkışlıdır, yani ne üzerinde kolaylıkla yürümek mümkündür, ne de insanı hayatın hedefine götürürler, ne de güvenlidirler. Bundan dolayı Müslümanlar her Fatiha okuduklarında; “Ya Rabbi, bizi sırât-ı müstakîm’edosdoğru yola ilet” diye dua ederler. İşte “yol oldur ki Hakka vara” dediğimiz gerçek de budur. ◄◄

Bayramınızı tebrik eder, esenlikler dileriz...

Bayramınızı tebrik eder, esenlikler dileriz...


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

04 haklarımız 26 10 onze rechten

Ethem Emre - Kaza Uzmanı

Türkiye sevdalıları

Corendon Hava yolları bu sezon durağan hâle gelen Türkiye turizmini canlandırmak için kolları sıvadı.

e.emre@letseladvies.nl

Tatile Hazırlık, Sigorta ve Kazalar… Randstad Kaza Uzmanı Sunar! Yaz tatili yaklaşınca insanlar, tatil hazırlıklarını hızlandırıyorlar. Bu yazımızda Randstad Kaza Uzmanı olarak, önemli bazı sigortaları ve kaza sonrası yapılması gerekenleri sizlerle paylaşmak istiyoruz. Sigortalar... Sigortalar tatil için çok önem arz etmektedir. Özellikle tatilinizde, yolculuğunuzda ihtiyaç duyulabilecek sigortalardan bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyoruz. Daha geniş bilgi için kendi sigorta şirketinize danışmanızı öneriyoruz. 1- WA: Wettelijke Aansprakelijkheidsverzekering (Trafik Sigortası). WA Plus olarak biraz daha kapsamlı sigorta da yaptırmak mümkün. 2- Allrisk Verzekering (Kasko Sigortası). Çok kapsamlı tam kasko sigortası olarak bilinir. 3- OVI: Ongevallen Inzittenden Verzekering (Yolcu İçin Sigorta). Geniş bilgi için yazımızın devamını okuyunuz. 4- SVI: Schade Inzittende Verzekering (Tüm Yolcular için Kaza Hasar Sigortası). Geniş bilgi için yazımızın devamını okuyunuz. 5- Reisverzekering (Seyahat Sigortası) 6- Rechtsbijstand Verzekering (Aile Hukuk Sigortası) 7- Aanspareklijkheidsverzekering (Kişisel Mesuliyet Sigortası) Özellikle yurtiçi ve yurtdışı kazalarında oldukça önem arz eden ve araçlardaki tüm yolcuları ilgilendiren iki sigorta ve arasındaki farklara bir göz atalım. Yolcu Kaza Sigortası (Ongevallen Verzekering Inzittenden OVI) Bu sigorta WA (Wettelijke Aansprakelijkheidsverzekering) yani Zorunlu Temel Trafik Sigortası, genelde zorunlu yapılmakta olan bir sigortadır. Herhangi bir kaza sonrasında sigorta, sadece sakat kalma ve vefat etme durumunda poliçede yazan miktarları tazminat olarak öder. Bu sigorta yolcuların tüm haklarını karşılamaz. Hatta bazı sigortalar bu sigortayı yapmıyorlar bile. Günümüz şartlarının çok gerisinde kalmış kabul ediliyor. Yolcu Kaza Hasar Sigortası (Schade Verzekering Inzittenden SVI) Evet, günümüz şartlarına cevap veren ve araçta şoför dâhil tüm

yolcuların bütün haklarını kapsıyor. Günümüzün popüler sigortası olarak kabul edilmektedir. Bizim önemle üzerinde durduğumuz sigorta da budur. Neden? - Araçta şoför dâhil tüm yolcuların haklarını kapsar; yani oldukça kapsamlı bir sigortadır - Kaza sonrası insan odaklı tüm zararları (letselschade), başka bir deyişle kaza tazminatını(letselschad evergoeding) karşılar - Bu ek sigorta için genelde ayda 3,5 ile 5 avro arasında bir prim ödenir - Yurtiçi ve yurtdışı kazalarını kapsar. Yurtdışında haklı olsanız bile, orada uzun süre kalıp hakkınızı savunmanız mümkün değildir. - Şoför, meydana gelen kazada haklı da olsa, haksız da olsa bu sigorta insan odaklı zararları ödemektedir. Yani, kazalarda haklı ya da haksızlığına bakılmaksızın, öncelikle kazazedelerin masraflarını ödenir. Burada öncelik kazazededir (slachtoffer) ve Sigorta Şirketi, mevzuatlar dâhilinde bu masrafları sorumlu sigortadan ayrıca talep edecektir ve siz kazazede olarak hiç bir şey yapmanıza gerek yoktur. Yurtdışı Kazalarında Dikkat Edilmesi Gerekenler Sigortalarınızı tam ve istenilen şekilde yapılmış olduğunu kontrol etmeli ve eksikler giderilmeli. Kaza Geliyorum Demez! Yurtdışında başınıza gelebilecek bir kaza durumunda mutlaka ihtiyaç duyulacak bütün belgeleri biriktirmeniz, gerekli yerlere haber vermeniz gerekir. ANWB ve SOS Alarm Merkezi, Polis, yaralanmalarda polis raporu önemlidir, kaza formu doldurulması gerekir (ANWB ve SOS bu konuda yardımcı olabilir), kaza yeri ve yaralanma resimleri, şahitlerin bilgilerini yazmak lazım ve elbette sağlık bilgileri de önemli olacaktır. Tatil dönüşünde tüm belgelerle biz Randstad Kaza Uzmanı’na başvurunca, dosyanız hızlı bir şekilde analiz edilip işleme alınır. Türkiye’de İstanbul’daki Ofisimiz... Hollanda kaynaklı trafik kazalar için, İstanbul’daki ELFI Legal & Finance ofisimizden de bize ulaşmak mümkündür. TURKHOL BUSINESS CENTER; İstiklal Caddesi No: 189, Kat 2, Daire 3, 34-443 Beyoğlu -İSTANBUL Tel. +90 212-9631004 www.legal-finace.com info@legal-finance.com veya 0539 6969697 numaralı telefondan bize ulaşabilirsiniz... Şimdiden iyi yolculuklar, iyi tatiller dileriz. ◄◄

“Türkiye’ye gitmeye

korkuyorlar gibi gösteriliyor”

Hollanda’nın ve Avrupa’nın sayılı Tur operatörlerinden olan Corendon, 11 Haziran’da Türkiye’ye yapacakları çıkartma için hazırlıklarını tamamladı. Corendon Genel Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısında, Türkçe yayın yapan medya temsilcileri ile bir araya geldiler.

G

erçekleştirecekleri faaliyetler hakkında bilgi verilen toplantıya, Corendon Hollanda Müdürü Berk Güden, Corendon. com Müdürü Ediz Öztürk, Corendon Basın yayın Halkla ilişkiler Müdiresi Yeşim Candan katıldı. Türkiye’yi turizm açısından eskisi gibi cazip hâle getirmek için 11 Haziran’da 60’ı Hollandalı gazeteci, yazar medya mensubu olmak üzere yaklaşık 200 kişi ile 3 günlük “DİSCOVER TURKEY” programı altında önce Kapadokya’ya ardından Antalya’ya gidileceği; gezinin amacının Türkiye’ye karşı

olan ön yargıları yıkmak olduğu belirtildi. Korkmuyorlar fakat… Daha önce 30 bin küsur yolcu ile yaptıkları anketlerde çıkan sonucun çok olumlu olduğunu belirten Berk Güden, “Bu anket sonuçlarında gördük ki yolcularımızın yüzde 90’ı ankete verdikleri cevaplarda Türkiye’ye gitmekten korkmadıklarını ifade etmişler. Demek ki sorun sadece iki ülke arasındaki hükümetlerin tutum ve davranışlarından ve medyanın insanlarda oluşturduğu algıdan kaynaklanıyor” dedi. Yıllardır Türkiye’ye giden fakat

son iki yıldır başka ülkelere giden Hollandalıların Türkiye’de sunulan hizmeti başka ülkelerde bulamayarak bu yıl yine Türkiye’yi tercih etmelerinin sevindirici olduğunu belirten Berk Güden, turizm konusunda alınması gereken önlemler hakkında ise, “Basının desteği önemli. Türkiye’nin hava yollarına destek için verdiği 6 bin dolar bir çözüm değil hatta gerek de yok, boş gidip geldikten sonra. Turizmden ekmeğini kazanan yüzden fazla sektör var. Bizim yetkililerden istediğimiz, bize tanıtımda destek verilmesi” dedi. Haber: Adnan Şahin

Türk düşmanlığında yeni bir süreç başlıyor... Rotterdam Belediye Başkanı Aboutaleb önce atları ve polisleri Türklerin üzerine sürdü, polise ateş izni verdi, ramazanda rezil bir kampanyaya imza attı. Şimdi de Türkçeye yasak getirdi. Rotterdam’da yaşayan Türkler, o başkan olduğunda sevinmiş, ‘Bizi anlayan “Müslüman bir belediye başkanımız oldu” demişlerdi. Ancak o son dönemdeki uygulamaları ile Türk düşmanlığı sergilemeye başladı. Önce referandum sürecinde atları ve itlerini Türklerin üzerine sürüp polise ateş izni verdi. SKANDAL AFİŞE İMZA ATTI Hızını alamayan Fas kökenli başkan Ahmed Aboutaleb, ramazan ayında zoraki evliliğe karşı yürütülen kampanyada başörtülü kızı

öpüşürken resimleyip afişlerde kullanarak Müslümanları rencide etti. Son olarak da iki Türk gencinin en mutlu gününde Türkçe konuşan nikâh memuru Aydın Akkaya’ya yasak getirdi. BU NASIL DEMOKRATLIK Duruma isyan eden Akkaya, “Amsterdam başta olmak üzere birçok kentte nikâh kıydım. Günler sonra nikâh kıymamın artık Rotterdam Belediyesi’nce yasaklandığını öğrendim. Demokrasiden söz edenler beni

dinlemedi bile. Bunun temelinde referandum sürecinde yaşananlar var” dedi. Akkaya, Murat Yükler ve Birgül Us’un nikâhını kıymak için hazırlık yaparken zaman zaman Türkçe konuşacağını ifade edip memuru bilgilendirdi. Türkçe konuşmasını da özetleyeceğini söyleyip izin aldı. Nikâh sırasında memur sık sık müdahalede bulundu ancak tören tamamlandı. Olanlar ise daha sonra oldu. Akkaya’nın nikâh kıyması yasaklandı

Bayramınızı tebrik eder, esenlikler dileriz...

Süpermarket | Restorant | Kasap | Balıkçı | Fırın


nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

Column

Pusula

nourdeen@wildeman.eu

Nourdeen Wildeman

ahmethulya@live.nl

Bir adım daha...

Een bezoek aan de Rohingya in Myanmar

Ahmet Yıldırım

B

u yazının yazıldığı anda, son sınıf öğrencilerin sınavları (eindexamens) geride kalmış ve heyecanın doruktan aşağıya iniyor olması gerekiyor. Ramazan ayı başlamış ve Doğuş’un da yazdan önce son sayısının hazırlanıyor olması lazım. Şimdiden Ramazan Bayramınızı kutlar ve hayırlı tatiller dilerim. Gençler sizin neler yaşadığınızı bir Allah bir de sizler bilirsiniz. Bende kendi eğitim dönemimden hatırladığım kadarıyla, çok heyecanlı, tatlı ve biraz da stresli bir süreç oluyor. 2017 Mayıs ayında 198.112 talebe sınavlara girdi. Bunların eğitim dalına göre dağılımı şöyle: Vmbo 108.016, Havo 54.268 Vwo 35.828. Bu eğitim seviyesinde toplam Türk gençlerin sayısı 6404 olarak kayıtlara geçmiştir. Faslılar 6461 ve Surinamlar ise 4755 olarak belirlendi. Bu üç grup Hollanda’da yaşayan en büyük yabancı kökenli Hollandalılardan oluşuyor.

İstatistiki bilgiler... En çok tercih edilen eğitim dalları ise şöyle: Ekonomi, Sağlık ve Refah, Teknik ve Özel Hizmet sektörleri olmuştur. Zaten bu dallar, ekonomin gidişatı ve ileriye dönük iş bulma konu ve konumlarına göre değişmektedir. 2008 yılında önce İnşaat Bölümü ilk 5 e girerken, şu an hayli uzaklarda kalıyor. Yalnız son istatistik ve ekonomik değerlendirmelere göre, inşaat sektöründe patlama bekleniyor, yani işçi açığından dolayı. Maaş yüksek, ve yeterli eleman alamayacakları korkusu düşmüştür. Yani gençler, önümüzdeki yıllarda eğitimcileriniz size inşaat sektörünü tavsiye ederlerse, ve sizin de bu iş için eliniz ayağınız elverişli ise, tercih yapın emi! Bir diğer enteresan araştırma raporu ise OESO’dan geldi. OESO (Dünya da Ekonomik ve İşbirliği Organizasyonu) 15 yaş grubundaki gençler arasında bir araştırma yaptı. Araştırma konusu ise; “finans ve para ile kaynaşma” idi. Enteresan sonuçlar ortaya çıktı... 15 ülke arasındaki yapılan bu araştırmada, Çinli çocuklar finans, para, harçlık ve hediye konusunda birinci olmuşlardır. Düşünebiliyor musunuz, o kadar fakir bir ülkede, finans ve harçlıklar konusunda çocukların zekasını. Veliler, çok küçük yaşta çalışmayı ve para kazandırmayı öyle bir hâle getirmişler ki, çocuklar 15 yaşında, vallahi çoğumuzdan parayı nasıl kullanacağını ve neler yapılabileceğini öğrenmişler. Ne demiş atalarımız: “Gençlikte para kazan, kocalıkta kur

kazan”. Yani, gençlikte taş taşı, kocalıkta ye aşı! Vallahi bu Çinlilerden korkulur! Bizim Belg’ler var ya 2’nci sırada Hollanda ise 5’inci sırada. Yani gençler durum gerçekten süper! Para, finans, harçlık, hediye dedim mi üstünüze yok! Bir de maddiyatın yanına bir de maneviyatı ilave etseniz, “yeme yanında yat” durumuyla karşı karşıya geleceğiz inşallah. Gençler, az kaldı inşallah! Haziran ayı sonunda diplomalarınızı alacaksınız ve hayata bir adım daha atmış olacaksınız! Gençler, geleceğinizle, eğitiminizle, işinizle veya eşinizle ilgili “büyük düşünün, ama küçük adımlarla ilerleyen” olur mu? Haydi bakalım gençler, bir adım daha olsun… geleceğe… ileriye! Hazırlayan: Huis & Contact T: 06-46116915

AB AC CO UN TA NC Y.

NL

Bayramınızı tebrik eder, esenlikler dileriz...

“Muhasebe, Mali Müşavirlik ve Vergide zirve nokta”

W

.IN

Yeminli Mali Müflavir (YMM)

+31 6 21 38 83 57 numan@inabaccountancy.nl

De moslims in het Zuidoost Aziatische land hebben al decennialang te maken met gewelddadige moslimhaat en onderdrukking, maar nadat in 2012 deze specifieke wijk werd aangevallen is hun situatie nog verder verslechterd. We lopen naar een klein hutje. Het is 2 bij 2 meter groot en er zit een zuster in met haar paar maanden oude baby. De voetjes van de baby zijn vergroeid en de kleine teentjes wijzen naar elkaar. “Eerst is nog geprobeerd met de hand of we de voetjes recht konden krijgen,” vertelt een broeder. De rillingen lopen me over de rug als ik me probeer voor te stellen wat dat betekent. “Dat is niet gelukt, en de baby mag niet naar het ziekenhuis. Daar mogen we sinds 2012 niet meer naartoe.” Er zijn meer plaatsen op aarde waar mensen het slecht hebben. Waar mensen nauwelijks toegang tot voedsel en medische zorg hebben. Een hutje van 2 bij 2 meter is beter dan niets. Wat de situatie van de Rohingya zo schokkend maakt is de oorzaak, namelijk: beleid.

De hekken met prikkeldraad die bij de checkpoints staan, markeren de grens tussen de leefwereld van de opgesloten moslims en de vrije boeddhisten. Vanaf het hartje van de ghetto wandel je binnen een kwartier tot aan de drukke winkelstraat van het etnisch gezuiverde stad Sittwe. Tenminste, als je langs de checkpoints mag. Het is erg druk; van alle kanten rijden er brommers, kleine taxi-karretjes, vrachtwagens en four wheel drives. De winkels liggen vol eten en drinken, de meest kleurrijke kleding en allerhande mobieltjes en randapparatuur. Om de zoveel winkels is in een hoger gebouw een bank gevestigd, waar mensen hun salaris contant op kunnen halen en valuta omwisselen. Sittwe is geen rijke, luxe stad maar het leven is er prima. Het is surrealistisch om zo voorbij de checkpoints te lopen. Het ziekenhuis waar de baby aan de vergroeide voetjes geholpen zou kunnen worden ligt hemelsbreeds één kilometer van het hutje verwijderd. De door mensen opgetrokken checkpoints, de moslimhaat en het gebrek aan politieke wil om de moslims een menswaardig bestaan te geven vormen echter onoverbrugbare obstakels. Namens Stichting asSalaamah wal’Adaalah brengen we grote zakken met rijst voor de ondervoede Rohingya. Het is slechts een druppel op de gloeiende plaat; het zal de baby in leven houden, maar ze zal er niet door kunnen lopen. Wie voldoening zoekt kan beter elders vrijwilligerswerk doen.

Fotoğraf: Yassine Atari

• Muhasebe ve Vergi hizmetleri

• Mali Müşavirlik ve Denetim hizmetleri

• Muhasebe ve Finansal destek hizmetleri

• Vergi Beyannamesi hizmetleri

• Kurumsal finans

¸ Akyüz RA (Numan) drs. S. Koningsweg 2-15 3762 EC Soest (NL)

Het is ruim boven de 30°C en we banen ons een weg door Aung Mingalar, een moslimghetto in de havenstad Sittwe (Myanmar). De wijk is aan alle kanten hermetisch afgesloten met hekken en prikkeldraad. Gewapende soldaten zorgen dat geen moslim de wijk verlaat. Hulpverleners mogen er eigenlijk ook niet in. De leefomstandigheden van de Rohingya-moslims zijn er mensonwaardig. Kinderen met weinig of geen kleding lopen nieuwsgierig achter ons aan. Een uitgemergelde man klampt zich aan ons vast en vertelt dat hij met spoed medicijnen moet hebben. Naast de moskee is een massagraf; in het abdest-water zwemmen vissen ‘voor als het eten op is’.

• Bordro hizmetleri

W

yaşam 11 het leven

doğuş aylık gazete/maandblad

W

• Yönetim danışmanlığı

• Risk yönetimi danışmanlığı

• Diğer hizmetler


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

04 haber 12 nieuws

Bakış Açısı

elif_1705@hotmail.com

Elif Bayraktar

“Tesettür” Denilince Akla, Erkekler de Gelir, gelmelidir Günümüzde tesettür kelimesi kadınlarla özdeşleşmiş durumda. Bir çok hocadan kadınların tesettürüne hangi ölçülerde dikkat etmesi gerektiği üzerine sohbetler dinlemişimdir. Her fırsatta dile gelen tesettür konusunu erkekler üzerinden anlatan nadir hocalar vardır. Yüce Kuran’ımızda Nur-30. ayette Allah Teala şöyle buyuruyor; “Mümin erkeklere gözlerini harama bakmaktan sakındırmalarını ve mahrem yerlerini korumalarını söyle. Bu onlar için en güvenceli arınma yoludur. Hiç şüphesiz onlar ne yaparsa Allah ondan haberdardır.” Bu ayetin ardından gelen Nur-31. ayette ise âlemlerin Rabbi, aynı uyarıyı kadınlara yapıyor ve tesettürün ölçülerini böylece tüm müminlere vermiş oluyor. Kadının giyimine, edebine dikkat etmesi gerektiği kadar, erkeklerin de gözlerine tesettürü giydirmeleri gerekiyor. Her bir azanın şükrü vardır. Her bir azanın günahı vardır. Her bir azamız ahirette hesap verecektir. Gözlerin şükrü de sadece helal olana bakmaktır. Hz. Yusuf misali karşısına hangi kadın gelirse gelsin, eğer haramsa o kişi; ‘Ben Allah’tan korkarım’ diyebilme cesaretini göstermelidir her kişi. Tabi bu her kişi işi değil er kişi işi! Lakin istemesini bilirse insan Rabbinden, her türlü yardımı muhakkak görür. Asıl bahsetmek istediğim konuya gelince; Müslüman bayanların ne yazık ki eleştirdiğimiz tesettüre ve ahlâka uygun olmayan kıyafet modaları, Müslüman genç erkekler arasında da yaygınlaştı. Yani şöyle ki; erkekler arasında moda olan bazı trendler; ahlâklı, edepli gençlerimizi de etkileyebiliyor. Özellikle dar pantolon modası, kısa kesim pantolonlar, yırtık diz üstünü gösterecek pantolonlar, diz üstü şortlar ve erkeklere özel tuhaf bakım ürünleri. Özellikle Hollanda gibi bir ülkede genç Müslüman erkeklerin kıyafetlerini daha bir özenle seçmeleri gerekiyor. Lut Kavmi’nin çocukları ne yazık ki günümüzde yaşamaya devam ediyor. Lanete uğramış bir kavme benzemek Allah korusun cehennemden bilet almaktan başka bir şey değildir. Bakım ürünlerine gelince; erkeklerin kaş aldırması, saç modellerini gayrimüslimlere benzer hâlde kestirmesi vb. gibi durumlar da gençler arasında yaygınlaştı. Özellikle kaş aldırma konusunda zafiyete uğramış gençleri görmek beni çok üzüyor. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) hadisinde

“Resûlullah (s.a.v.), kadın gibi giyinen erkeğe, erkek gibi giyinen kadına lânet etti.” (Ebû Dâvûd, Libas 28; bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, 2/325) buyrulmuştur. Kaş aldırma, kadınlar gibi bakım yaptırma özentilikten öteye gitmeyen davranışlardır. İnstagramda sosyal medyada erkeklerin bakım yapanlarının, kadınsı davranış gösterenlerinin övüldüğü ve normalleştirilmeye çalışıldığı bir zaman bu zaman! Belki bu yazıyı on yıl önce yazmış olsaydım, herkes çok şaşırabilirdi. “Kadınların kaş aldırması caiz mi hocam?” diye sorular soruluyordu o zamanlar. “Kadınların pantolon giymesi caiz mi, hocam?” diye soruyorlardı. Şimdi ise, “erkeklerin kaş aldırması caiz mi?” diye sormaya başlandı. Ben hâlâ çok şaşırıyorum, lakin on yıl sonra belki şaşıracağımız daha kötü şeyler olacak! Neyse ki Müslüman ümitsizliğe düşmez. Onca kötü senaryonun içinde her zaman iyi ve düzgün bir hayat yaşamaya çalışan gayretli Müslümanlar olacaktır. Evlatlarımız yetişiyor, oğullarımız, kızlarımız geliyor dünyaya. Her biri bir sahabe gibi nefisine dem vurup, çok güzel işlere imza atabilirler. Belki hatalar yaparlar, günaha düşerler fakat arkasından gelen içten bir tövbe ile kirlerinden arınmış beyaz bir elbise gibi, tertemiz, ak ve pak olabilirler. Biz bilemeyiz bunu, yalnızca Allah bilir! Yeter ki Firavun’lara bırakmayalım meydanı! Bildiğiniz gibi; Firavun bir rüya görür ve bu rüyadan bir erkek çocuğun onun tüm saltanatını alt üst edeceği yorumunu çıkarır. Ve ülkedeki bütün erkek çocuklarını öldürme kararı alır. Bakara, İbrahim ve Kasas surelerinde bu durum şöyle anlatılır; ‘Onların oğullarını boğazlıyor, kadınlarını sağ bırakıyordu’ Lakin Allah’ın hükmünden öteye gidemeyen Firavun, kendi sarayında kendi elleriyle büyütür Hz Musa’yı. Tüm erkek çocuklar ölecekti. Fakat Hz Musa ölmedi, Allah müsaade etmedi. Günümüz Firavunları ise erkek çocuklarını öldürmekle kalmıyor, erkekliği öldürüyor! Kadınlara benzemeye çalışan erkek tipleri ile, feminist akımlarla... Kadınları ön plana çıkaran erkeği geri plana atan yaşam stilleriyle; günümüzde erkeklik yok oldu diyeceğimiz durumlara geldi.. Eskiden erkek evlâdı olmayan insanlar üzülürdü, şimdilerde feminist akımların oluşturduğu algıyla tam tersi düşünce hepimize hâkim oldu, ‘Kızı olmayanlar yansın derdine’ denilmeye başlandı. Halbuki iki görüşte de hata var. Kız evlâdının yeri ayrı, erkek evlâdının ki ayrı. Denilmeli ki Allah evlâdın hayırlısını versin! Erkeklik ölmeden, Firavunlar galip gelmeden evvel düşünce yapılarımızı değiştirmemiz gerekir. Oynanan oyunların ve algıların yanılgısına düşmemeliyiz. Her bir kadın, babasına, eşine, varsa oğluna hak ettiği en güzel saygıyı ve sevgiyi içtenlikle koşulsuz olarak göstermeli. Erkek erkekliğini, kadın kadınlığını bildiği müddetçe toplumda huzur olur. Gerisi mutasyona uğramış topluluk!

Numan Akyüz:

“Şimdi kaliteli ve sağlam yapılan muhaseb

“Başınızın ağrımaması muhasebenizi şimdide sağlam yapın” Sağlıklı bir şirket için, düzenli ve titiz bir şekilde yapılmış muhasebe, hayati önem taşımaktadır. Başarınız bir anlamda iyi yapılmış muhasebenizle de orantılıdır. Hesabını, kitabını iyi yapmanın önemini bize anlatan ‘hesapsız kasap, ne bıçak kor ne masat’ diye güzel bir atasözümüz vardır. Bu sayımızda sizler için, tavsiyeleri ile yol göstereceğine inandığımız, İNAB Muhasebe Şirketi kurucusu 3 gencimizle röportaj yaptık. Faydalı olması dileği ile..

N

uman Akyüz kimdir? Numan Akyüz, Trabzon Araklı doğumlu. 1988 yılında Hollanda’ya geldi, evli ve iki çocuk babası. On yıldan fazla bir zamandır mali müşavirlik yapıyor. 8 yıl büyük bir Hollanda şirketinde Mali müşavirlik yaptı. Evli ve iki çocuk babası. Yeminli Mali Müşavir. İbrahim Lahzaoui kimdir? İbrahim Lahzaoui, Fas’ta (Marokko) doğdu, iki yaşında Hollanda’ya geldi. Muhasebecilik okudu ve bu alanda çalıştı. Evli, 4, 5 yaşlarında ve en küçüğü birkaç haftalık olmak üzere üç kız çocuğu var. Kuzey Fas’ta Nador yakınlarından Midar şehrinden. Nijkerk’te oturuyor. Ahmet Altınçöp kimdir? Ahmet Altınçop 30 yaşında. Hollanda, Soest doğumlu. Önümüzdeki ay 1 yasına basacak bir erkek evladı var. Yaklaşık on yıldır mali müşavir olarak çalışmakta. HBO mali müşavirlik bölümünü bitirdi. Recep Soysal: Numan Bey, seninle başlayalım, önce biraz kendinden bahset istersen.. Numan Akyüz: On yıldan fazla zamandan beri mali müşavirlik yapıyorum. 8 yıldan fazla Amersfoort’ta bir Hollanda şirketinde çalıştım. Denetici olarak görev yaptım. Denetim, mali raporlama, mali danışmanlık, vergi danışmanlığı gibi alanlarda hizmet verdim. Yaklaşık iki yıldan beri bu ofisi açarak, tüm vatandaşlara hizmet sunmaktayız. Müşterilerimizin büyük bir bölümü ise Türk ve Faslılardan oluşmakta. İbrahim Bey, sizi biraz tanıyalım... İbrahim Lahzaoui: MBO muhasebecilik okudum, daha sonra tahsilime HBO’da devam ettim, okulumun yanında aynı zamanda bu alanda çalıştım. Numan ve Ahmet ile yollarımız daha önceki işyerinde kesişti. Beraber işyeri kurma fikri ortaya çıktı. Numan ve Ahmet’le tanışmadan önce de zaten benim kendime göre müşterilerim vardı ek olarak bu işi yapıyordum. Birlikten güç doğar düşüncesi ile hep beraber böyle bir girişimde bulunduk. Ahmet Bey, tanıyalım...

sizi

de

biraz

Ahmet Altınçöp: 30 yaşındayım. Hollanda, Soest doğumluyum. Önümüzdeki ay 1 yaşına basacak bir erkek çocuğum var. Yaklaşık on yıldır mali müşavirlik yapıyorum. HBO mali müşavirlik bölümünü bitirdim. Şu anda bu güzel arkadaşlar ile çalışma içerisindeyiz. Numan Bey, daha önce çalıştığınız şirketteki müşterileriniz hangi büyüklükte idi? Numan Akyüz: Daha önce çalışmış olduğum şirket yeminli mali müşavirlik firması. Hollanda’da önemli olan AFM yetkisi (vergunning) olan bir şirket idi, Hollanda’da belli büyüklükteki firmaları sadece AFM belgesi olan şirketler denetleyebilir. Bu bir ruhsat da diyebiliriz. Örnek verecek olursam, bizim denetlemiş olduğumuz firmalar Çin, Çek Cumhuriyet’inden tutun da Amerika’ya, Pakistan’a, Hindistan’a kadar iş yapan büyük firmalar. 100110 milyon ciro yapan. 5-6 milyon net para kazanan firmalar. 100-150 kişiyi istihdam eden firmalar bunlar. Çok büyük firmalar. Ufak araba garajı veya köşedeki fırın gibi esnaflar değil bu işyerleri. Oldukça büyük firmalar. İbrahim Bey, iki yıl önce bu işyerini kurdunuz ve hepinizin ayrı uzmanlık alanı var. İşyerleri, muhasebe ofisi olarak neden sizi seçmeliler? İbrahim Lahzaoui: Bizim her türlü işyerine yönelik bir çözümümüz var. Müşterilere en iyi hizmeti sunmak istiyoruz. Müşterilerimiz bizim velinimetimiz. Hollanda’da vergi işleri çok önemli bir husus. Firmaların güvenilir, kaliteli muhasebecileri olması lazım. Bu normal muhasebeci, mali müşavir veya yüksek seviyede yeminli mali müşavir olabilir. Muhasebeci veya mali müşavirlerin yaptıkları hatalardan dolayı işyerleri dezavantajlı pozisyona düşebilir. İyi bir vergi danışmanı, muhasebeci Hollanda gibi bir devlette çok önemli. Bildiğiniz gibi Hollanda kurumlarının ve vergi dairesinin denetimi oldukça sıkı. O zaman bu işi arkadaşlarınızla kurmadan önce mesleğiniz üzerine iyi bir tecrübe edindiniz öyleyse... Numan Akyüz: AFM yetkisi olan ve iyi bir ismi olan bir firmada çalışmış

olmanın avantajı şu: Bütün mali raporun, mali denetimin, sürecin baştan sona olan tüm bölümünü görüyorsunuz. Bu belli bir tecrübe isteyen bir iş, oradaki yeminli mali müşavirlerin, menajerlerin kontrolü altında, elhamdülillah bu tecrübeleri edindik. Büyük küçük birçok şirketi gördük.. İNAB kimlerden oluşuyor? Numan Akyüz: Şu anda 3 arkadaş çalışıyoruz. İbrahim, Ahmet ve Ben. Bunun yanında iki stajyerimiz var. İbrahim küçük ve orta ölçekli şirketlerle ilgileniyor. Ahmet daha çok ofisteki işleri takip ediyor, ofis menajerimiz, bütün işlerin takibi Ahmet’e ait. Ben büyük şirketlerin denetim ve kontrolleri ile ilgileniyorum. Böyle bir görev dağılımı yaptık. Ahmet Bey, görev dağılımı demişken, ofisteki çalışmalarınızdan bahsedebilir misin? Ahmet Altınçöp: Aylık ve haftalık çalışma planı yapıyoruz ve buna göre işlerimizi takip ediyoruz. Hafta içinde yapılacak işleri ben takip ediyorum ve arkadaşları yönlendiriyorum. Zaten hafta başında o hafta içinde hangi işleri ele alacağımızı istişare ediyoruz. Bizim zaten beraber bir geçmişimiz var 5-6 sene önceki şirkette beraber çalıştık. Birbirimizi tanıyoruz, kimin hangi dalda uzman olduğunu biliyoruz. Yani bizim yapmak istediğimiz, ulaşmak istediğimiz hedefimiz, müşterilerimize en iyi hizmeti verebilmek. Bunu da geçmişte edindiğimiz tecrübe ile yapmak istiyoruz. Kalitemizle, tecrübemizle diğer şirketlerden ayırmak ve kendimizi ön plana çıkarmak istiyoruz. Kaliteye ağırlık vererek müşteriye elimizden geldiği kadar memnun ederek hizmet vermek istiyoruz. Sonuçta bu işlerde yapılan hatalar ilerki zamanlarda, bir kontrol geldiğinde ortaya çıkar. Şimdi kaliteli yapılan, sağlam yapılan işlerin önemi daha sonraki yıllarda ortaya çıkıyor. O zaman müşterilerimizin kafaları ağrımaması için biz işimizi şimdiden sağlam yapıyoruz. Bizler bu konuda kendimize güveniyoruz, tecrübeliyiz, müşterilerimizi ileriki yıllarda, rahat hissettirecek bir şirket olduğumuzu söyleyebilirim.


söyleşi 13 interview

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

benin önemi daha sonraki yıllarda ortaya çıkar”

“Sakin Şehir” diye bir kelime var. 1999 yılında İtalya’da birkaç belediye bir araya gelerek küreselleşmenin şehirlere yaptığı tahribatı engellemek için bir birlik oluşturmuşlar. Ortaya 7 kriter koyarak buna uyanları birliğe kabul etmeye başlamışlar. Bugün 28 ülkede 182 üyeye sahip. Hollanda’da Midden-Delfland , Alphen-Chaam, Borger-Odoorn şehirleri var. Türkiye’de ise Akyaka-Muğla , Eğirdir-Isparta, Gerze-Sinop, Gökçeada-Çanakkale, Göynük-Bolu, Halfeti-Şanlıurfa, Perşembe-Ordu, Seferihisar-İzmir, Şavşat-Artvin, Taraklı-Sakarya, VizeKırklareli, Yalvaç-Isparta, YenipazarAydın, Uzundere-Erzurum bu birliğe kayıtlıdır.

İşadamlarımıza verebileceğiniz önemli bir tavsiye var mı? Numan Akyüz: Hollanda’da her sektörün ayrı bir çalışma alanı var. Eğitim kurumlarının muhasebesi farklı. Sağlık sektörü de farklı bir alan. Genel anlamda şunu söyleyebiliriz, muhasebenin düzgün olması, vergi ile alakalı bölümlerin sorumluluğu işyeri sahibindedir. Sorumlu olan muhasebeci değildir, muhasebecinin görevi işyerlerine bu alanda yardım etmektir. Bizim toplumumuzda dosyayı vereyim her şeyi muhasebeci yapsın gibi yanlış bir algı var. Vergi Dairesi kontrole geldiğinde yaşanan problemlerden biri de bu. Görev dağılımının belli olmaması. İşyeri sahibinin sorumluluğun muhasebecide olduğunu sanması. Biz işadamlarımıza bu konuda da dikkatli olunması yönünde tavsiyelerde bulunuyoruz.

Ortaya koydukları 7 kriter şunlar: 1- Çevre politikaları 2- Altyapı politikaları, 3- Kentsel yaşam kalitesi politikaları, 4- Tarım, turizm, esnaf ve sanatkarlara dair politikaları, 5- Misafirperverlik, farkındalık ve eğitim için planlar, 6- Sosyal uyum, 7- Ortaklıklar.

İbrahim son olarak ne söylemek istersin? İbrahim Lahzaoui: Hepimizin ayrı bir uzmanlık alanı var ve uzun süredir beraber çalıştığımız için birbirimizi iyi bir şekilde tamamlıyoruz. Söyleşi - Fotoğraflar: Recep Soysal

«

Ankaralılar Eğitim ve Kültür Derneği yeni yönetimi oluştu Rotterdam’da basın mensuplarıyla bir araya gelen Ankaralılar Eğitim ve Kültür Derneği yeni yönetim kurulu üyeleri kendilerini tanıttılar. Yönetim kurulu şu şekilde oluştu: Arif Yakışır (Başkan), Özgür Çetin (Başkan Yardımcısı), Mehmet Pekcan (Başkan Yardımcısı), Necati Koçak (Sekreter), Muammer Kılıç (Muhasip), Sedat Yiğit (Üye), Mehmet Evecen (üye). Ankaralılar Eğitim ve Kültür Derneği yöneticileri yapacakları faaliyetleri kısaca şu şekilde anlattılar: “Yapılacak etkinlikler neticesinde Hollanda’da bulunan Ankara ve Ankara’nın değişik ilçelerinden insanlarımızı, çocuklarımızı bir

araya getirerek, onların birbirleriyle tanışmalarını, kaynaşmalarını sağlamak birlik ve beraberliğimizi pekiştirmek. Anadil ve kültürümüze katkılar sağlayarak bu değerlerimizin buradaki gençlerimiz tarafından iyi bir şekilde yaşatılmasını sağlamak. Gençlerimize gerek ülkesel, gerekse Ankara’nın yöresel örf, adet ve törelerini anlatmak, aktarmak ve bu vesileyle burada onlar arasında da yaşatılmasını sağlamak. Hollanda yasalarına uyarak uyumlu bir şekilde asimile olmadan dil, din,

örf adet ve kültürümüzü anlatarak, genç nesillerimizin bunlara sahip çıkmalarını, yaşatmaları için gayretler sarf etmek”.

oflaz-aliya@hotmail.com

Mehmet Şükrü Oflaz

Sakin Şehir, Sakin İnsan veya TOKİ Zihniyetimiz

ı için en

Kalemdâr

Bunu niye konu ediniyoruz: Nihayetinde TOKİ zihniyeti ile mesken ihtiyacımızı gideriyoruz. Sakin bir şehir sakin insanların şehridir. Bu “sakin” kelimesi önemli. Kitap’ta “sekinet” kavramı var. İnsanın iç durgunluğunu, berraklığını ifade eder. Mesken, işte bu sekinete ermiş insanların inşa edebildiği mimari ürünü ifade ediyor. Sekinet kavramı sünnete bağlı bir kavram. Sünnet kavramının bir anlamı da “fıtrat”tır. Dolayısıyla mesken veya mimari fıtrata uygunluğu nisbetinde meskendir veya mimaridir. Öteki türlü modern hapishanelerdir. Dünyada ortaya koyduğumuz her çaba sahip olduğumuz zihniyetin göstergesidir. Zihnimiz, iç dünyamız, estetik kaygımız ne ise, hangi kıvamda ise dışa yansıması o şekildedir. Buradan ne kadar fıtrata yakın, ne kadar uzak olduğumuzu görebiliriz. Çocuklarımız okul tercihlerinde

paraya kolay ulaşabilecek alanları seçiyor. Bunu biz onlara dikte ediyoruz. Zira aç kalma korkusuna sahibiz ve çocuklarımızı da bu korkuyla yönlendiriyoruz. Hollanda’da cami mimarimizi ele alalım. Medeniyetimizi yansıtan, fıtratı önceleyen, güzelliğin ortaya çıkmasına zemin olacak bir tavır geliştiremedik. Meydan okuyan, nefsi ön plana çıkaran, derme-çatma, bölmeli bir zihniyetin zamansız duygu patlamalarının tezahürleri hâlinde ortada duran cami mimarimiz var. Şu anda sahip olduğumuz örnekler bunu gösteriyor. Mesela bir mimarımız yok. Çocuklarımızı “mimar” yerine, “müteahhit” olmaya teşvik ediyoruz. “Sakin Şehir” kavramından bizim payımıza düşen kısmının başlangıcı, sakin olmaktır. Sakin olmalıyız, zira öleceğiz. Acele ettikçe pek çok şeyi ıskalıyoruz. İnsan olmaklığımız tek başına büyük bir iddiadır. Her iddia ispatı gerektirir. Kimliğimizin, kültürümüzün kadim çözümlemelerini öğrenmek, güncellemek ve insanlarla paylaşmak zorundayız. Kermes günleri başımıza bir kırmızı serpuş geçirmek, nargile yanında ve kahve ile arz-ı endam etmek, kültürümüze sahip çıkıyoruz demek değildir. “İstanbul güzel, rakı güzel, şiş kebap çok güzel” bizi anımsatan bir ünlem olmuşsa, hâlimiz çok kötü demektir. Şimdi bu işlere bir çeki düzen vermeliyiz. Bunu bizim yapmamız lazım. Yani kuru gürültü ile değil, sloganlarla değil, hamasetle değil, bilinçle bu görevi omuzlarımıza almalıyız. Bizden istenen budur. Bu ülkede elli yıllık mevcudiyetimizin devam ettiği bu demlerde bizler, bütün yollar yürünebilecek yollardır diyorsak, bilmeliyiz ki yolumuzu şaşırmışız demektir. Hz. Yunus Emre (k.s) ne güzel demiş: “Yol odur ki doğru vara / Göz odur ki Hak’kı göre…” Mesela Yunus’a kulak vermekle yola girebiliriz…

Bayramınızı tebrik eder, esenlikler dileriz...


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

04 söyleşi 14 interview

Avukat Meral Soytekin:

“Bu iki kültür arasındaki farklılığı bilmek ve ona göre savunma hazırlamak çok önemlidir. Bu anlamda, Türk avukatları olarak önemli bir hizmet verdiğimize inanıyorum”

“Hakkınızı aramaktan asla vazgeçmeyin!”

Doğuş olarak her sayıda önemli misafirleri büromuzda ağırlıyor, onlarla önemli ve hoş sohbetler gerçekleştiriyor bunları da sizlerle paylaşıyor, güzel tepkiler alıyoruz. Bu sayıda da bizler bazı dostları ziyaret ederek hoş sohbetler gerçekleştirdik. Bunlardan biri de Avukat Meral Soytekin Hanımefendi idi. Uzun yıllar Oud-Beijerland kasabasında Schep avukatlık bürosunda hizmet veren Meral Hanım, Eylül (2013) ayı itibariyle Rotterdam-Zuid’de kendi bürosunu kurarak çalışmalarına başlamış. Hoş bir mekânda, sıcak bir ortamda ağırlıyor bizi Meral Hanım ve kurumda hizmet vermeye başlayan Fatih Özer. Hakları bir bir budanan, türlü sorunlarla boğuşan insanlarımıza hizmet için böyle bir girişime kalkışan Meral Hanım, hizmet etmek için ideal bir alan ve mekânda sizleri ofisine bekliyor. Aile , Ceza İş, İcra ve Kamu Hukuku alanında uzman olan avukatlarımız Meral Soytekin ve Fatih Özer’le yapmış olduğumuz söyleşiden hayli istifade edeceğinize ve keyif alacağınıza inanıyor, sohbetimizle sizi baş başa bırakıyoruz…

K

urumunuzla alakalı bilgi alabilir miyiz? 2013 yılında Soytekin Avukatlık Bürosu’nu hizmete açtık. Büyük bir mekânda hizmet veriyoruz. İnsanlarımızın talepleri ve beklentilerine cevap verebilmek için Fatih Özer Bey de avukat olarak aramıza katıldı. 2 avukat, 2 stajyerimiz var. Bizim uzmanlık alanlarımız dışında hizmet veren avukat arkadaşları da bünyemize katmak için arayış içerisindeyiz. Aile, Ceza, Kamu İcra, iş, ve işveren, sosyal ve UWV gibi davalara bakıyoruz. Uzmanı olmadığımız alanlarda düzgün arkadaşlara yönlendiriyoruz. Önümüzdeki zaman diliminde de Yabancılar Hukuku alanında uzman bir avukatı kuruma katmayı düşünüyoruz. Nasıl bir müşteri profiliniz var? Hizmet verdiğimiz mekân yabancıların daha yoğun olduğu bir yerde bulunuyor. Ve bize ulaşmak çok kolay. Bölgenin merkezindeyiz. Her milletten müvekkil ve müşterimiz var ancak, müşterilerimizin büyük bir bölümünü Türkler oluşturuyor. Fatih Bey, sizin bu süreçteki gözleminiz nedir? Önceki işyerimde genellikle kurumlara danışmanlık hizmeti verdiğimiz için müşteriler daha bilinçli olabiliyorlar. Burada ise tam zıddı. Zaten sorun içinde boğulan bir insanla karşı karşıyasınız. Burada meseleye daha kişisel boyutuyla yaklaşıyor ve müvekkilinizin diğer sorunlarını da dinleme, çözme şansına sahipsiniz. Haklarını arama ve alma noktasında sıkıntı yaşayan insanlarımızın kendi dilinde hizmet veren bir danışmanla yola çıkması onların güven duygularının artmasına vesile oluyor. Sorunlar ve çözümler aynı ama kültürel farklılıklar bazen kararları olumsuz şekilde etkileyebiliyor. Bu iki kültür arasındaki farklılığı bilmek ve ona göre savunma hazırlamak çok önemlidir. Bu anlamda, Türk avukatları olarak önemli bir hizmet verdiğimize inanıyorum. Kurum olarak önceliğiniz nedir, sizi neden tercih etsinler? Bizim için “kalite” çok önemli. Biz müvekkilimizle dosyayı kapatırken onun gözlem ve düşüncelerini alırız, onu rapor ederiz. Dava sürecinde olumlu veya olumsuz bütün davranışlarımızı sorarız. Onların bize verdikleri rapor bizim yol haritamızdır. İlişkimizi sadece bir davalık olarak sürdürmeyiz. Onun ihtiyacı olan desteği, tavsiyeleri de veririz. Genelde olumsuz bir şey duymadık müvekkillerimizden. Bir başkası tarafından yürütülen davaya baktım geçen gün. Müvekkilim, “önceki avukatım, beni âdeta bir dosyadan ibaret görüyordu. Bunu hisset-

tiğim için size geldim” dedi. Bu çok önemli. Dava ve dosya arasına sıkıştırılan insanımız bunalıyor. Kendilerine insan gözüyle bakılmasını ve insanca muamele görmesini istiyor. Bizler de dava süreçlerinde bu dengeyi korumaya çalışıyoruz. mahkemeye kadar olan yolculuğumuz bile bazen beraber oluyor. Dava sürecinde yanlarında olduğumuzu biliyorlar, desteğimizi görüyorlar. Bu da bizi diğerlerinden ayıran en belirgin özelliktir. Ve bizim yol haritamız, önceliğimizdir. Bunu da başardığınız görmek sizi daha da mutlu ediyor, size güç veriyor, sizi bir adım öne atıyor. Bundan dolayı da tercih ediliyoruz. Fatih Özer: Böyle bir ilişki oluşunca, memnuniyet doğunca, yeni davalara, yepyeni bir güçle, ve enerjiyle devam ediyorsunuz. Meseleyi sadece hukukî boyutta değil, insani ve pratik manada da değerlendirmek gerek. En çok ne tür davalara bakılıyor? Yani uzmanı olduğumuz alanlarda yürütülen davalar çok. Aile, sosyal, kamu, icra, kira, iş hukuku ve UWV gibi alanlarda pek çok dava sürüyor. Bu dönem mesela SVB ve Sosyal (Sociale Dienst) kurumlarınca başlatılan mal varlığı araştırmaları gündemde. Bu konuda okurlarımıza tavsiyemiz ilgili kurumlardan yazı geldiğinde mutlaka zamanında bize başvurmaları. Ne kadar erken bir uzmana baş vurulursa davanın gidişatını o kadar doğru yönlendirebilme şansımız olur. Müvekkillerinizle alakalı izlenimlerinizi alabilir miyiz? Türklerin, işleri düştükleri hatta zora girdikleri halde avukata başvurmadıklarına üzülerek şahitlik etmekteyim. İnsanlarımızın böyle bir tedirginlikleri var. Bu durum, dil sorunuyla ilişkili değil, zira burada doğup büyüyen gençlerimizde de aynı durumu görmek mümkün. Bu tamamen kültürle alakalı bir durum. Hem maddî boyutunu düşünüyor hem de yaşadığı sorunun kimse tarafından duyulmasını istemiyor. Bundan dolayı da sorunu kendi imkânlarıyla çözmeye çalışıyor. Oysa ilk andan itibaren bizimle beraber olsa sorunu hem daha kolay hem daha ucuza çözülecek. Başlanmışta yanlış giderse bir dava, onu toparlamak daha zor ve bedeli ağır oluyor. Biz dava öncesi kişinin devlet yardımı alıp alamayacağını araştırıyor ve ona göre müşteriyi bilgilendiriyoruz. Maddî manada gelire göre bir bedel uygulanıyor. Bazen kişinin cebinden bir kuruş çıkmadan dava lehine sonuçlanıyor. Kendi dilini bilen birinin haklarını savunmasının büyük bir avantajı olmalı, değil mi?

Meral Soytekin Kimdir? 1977 Rotterdam doğumlu olan Meral Soytekin, ilk ve ortaokulu Rotterdam-Zuid’de tamamlar. Gymnasium ve ardından Erasmus Üniversitesi’nde Hukuk Fakültesini bitiren Meral Soytekin, Oud-Beijerland Belediyesinde 5 yıl hukuk müşaviri olarak çalışır. 2007 yılından beri avukat olan ve daha sonra bir avukatlık bürosunda 3 yıl stajyer olarak bulunan Meral Soytekin, ilk hayali olan avukatlığa başlar. Schep Avukatlık Bürosunda 7 yıl hizmet verdikten sonra kendi bürosunu kuran Meral Soytekin Aile (boşanma, çocuk, nafaka davaları, mal varlığı paylaşımı, velayet ve çocuk esirgeme kurumuna yerleştirme gibi konularda) Ceza hukuku ve Kamu davalarında (sosyal ödenek davaları/ (yurt dışında) mal varlığı araştırması) müvekkillerine yardımcı olmaktadır.

Haber- Fotoğraflar: Zeynel Abidin Fatih Özer Kimdir? 1988 Rotterdam doğumluyum. Aslen Kayseriliyim. Eğitim hayatımı Hollanda’da geçirdim. 2012 yılında Erasmus Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldum. İş Hukuku konusunda mastır yaptım. Meslek hayatıma 2013 yılında Hollanda ve Türkiye’de aktif olan bir avukatlık bürosunda başladım. Avukat olarak çeşitli belediyeler ve UWV gibi kurumlara danışmanlık hizmeti sundum. Ayrıca Hollanda ve Türkiye’de tüzel kişiliklerin kurulması, gayrimenkul alım satımları ile ilgili ön inceleme ve sözleşmelerin düzenlenmesi, her türlü ticari sözleşmenin hazırlanması, ticari ilişkilerde ihtilafların çözümü ve bunlara bağlı her türlü konu üzerinde çalışmalarımı yürüttüm. Hakkını verebilmek ve insanlarımıza daha fazla yardım edebilmek, hizmet sunabilmek için 2015 yılında Soytekin Avukatlık Bürosu’na katıldım. Burada İş, Kamu (sosyal ödenek davaları/ (yurt dışında) mal varlığı araştırması), Sosyal güvenlik, Kira, Kişisel iflas ve para tahsil davalarında çalışmalarımı yürütüyorum. Elbette… Bizler mahkemede bu gibi durumlarda kendimizden ve yaşantımızdan örnekler vererek davanın seyrini değiştirebiliyoruz. Zira aynı duygu ve düşünceleri paylaşıyoruz. Hasta bir insanın doktor karşısında kendini düzgün olarak ifade etmesi zaten başlı başına bir tedavi şeklidir. İnsanın anlaşıldığını hissetmesi insanın psikolojik olarak rahatlamasını sağlıyor. Özellikle kadın müvekkillerim benimle konuşurken daha çok rahatlıyorlar, ben bunu hemen hissedebiliyorum. Bu kültürel farklılıkları bilen ve o kültür içerisinde yaşayan Türk avukatları olarak, Türk kökenli müvekkillerimize diğer meslektaşları-

mızdan daha çok yardımcı olduğumuzu düşünüyorum. Fatih Özer: Bazı müvekkillerimizin “Rechtsbijstandverzekering” adıyla yasal sigortaları var. Yıllarca bu sigorta için aidat ödemişler, ödüyorlar fakat bazen bunun bile farkında değiller. Böyle bir sigortası olanlar bile avukatlık masrafı ödeme zorunda değiller. İnsanlarımız çekinmesinler, bu durumu dert etmesinler… Bilgi almak isteyenler için de her ayın ilk Cuma gününü ücretsiz danışma günü olarak ayarladık. Camilere kadar bile giderek bu ücretsiz danışma günlerini icra etmeye çalıştık. Yeter ki insanlarımız bilinçlensinler, haklarını aramayı ve almayı bilsinler. Ama camilerde bile soru sormaktan çekinen insanlarımızın varlığına şahit olduk. O yüzden ofisimizde bu hizmeti yürütmeye çalışıyoruz.

Paylaşacağınız anı var mı? İnsanların yüzlerinin güldüğünü görmek bizleri de mutlu ediyor. Bir akşam arandım. Bir baba, herhangi bir sebepten dolayı 15 yıldırı göremediği 24 yaşındaki engelli bir çocuğuna ulaşmak istemiş. Son çare olarak bize başvurmuş. Bana da elindeki bir iki bilgiyi iletti. Biz sadece hukukî değil, insani amaçlı bir girişimde bulunarak baba ve oğlunu buluşturduk. Ve sürekli arar, dua eder. Bunları yaşamak çok güzel. Yine çocuğu elinden alınan ve uygun olmayan bir aileye verilen bir çocuğu ailesine dönmesine yardımcı olduk, bu da bizleri sevindiren davalarımız arasındadır. Ramazan ayıyla beraber boşanmaların durduğuna işaret ettiniz, ayrılmaların en önemli sebebi nedir? Bize son zamanlarda gelenlerin ortak sorunu maddî zorluklar, sıkıntıdır. Aliler arası anlaşmazlıklar, çok genç evliliklerdeki sorumlulukların bilinmemesi gibi sebepler ön plana çıkıyor. Dağılan ailelerde en fazla yük çocukların omuzlarına biniyor. Onların bu süreçten an az zarar görerek çıkmaları için ayrılmayı davalarca düşünmek gerek. Eğer başka çare yoksa bunu en akıllıca bir yöntemle hâlletmek gerek. Boşanama dilekçesi vermeden önce, boşanma sonrası yaşayacaklarının kendileri için çok daha zor ve üzücü olduğunu iyice düşünsünler. Son söz ve mesaj olarak neler söylemek istersiniz… İnsanlar haklarını aramaya devam etsinler ve bu mücadelelerinden asla vazgeçmesinler. İçinden çıkamadıkları durumlarda, çözemedikleri sorunlarda mutlaka işin uzmanına danışsınlar. Özellikle kendi lisanınızla hizmet eden bir uzmanla hukuksal sorunlarınızı paylaşın. Doğuş okurlarının Ramazanını ve Bayramını tebrik ediyor, sağlık, esenlik dolu günler diliyoruz. ◄◄


toplum 15

samenleving

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

HTF Başkanı Murat Gedik:

“Bizler Türkiye ve yaşadığımız ülkeler arasında bir köprü görevi görmekteyiz. Gençlerimizi ve gelecek nesillerimizi bilinçli yetiştirmek ve hepsinin birer örnek şahsiyet olmaları için çalışmak hepimizin asli görevidir“

Utrecht Türk Kültür Merkezi 30 yaşında...

U

trecht’in köklü kuruluşlarından olan Hollanda Türk Federasyon’a bağlı Utrecht Türk Kültür Merkezi kapsamlı bir program ile yeni hizmet binalarının açılışını yaptı ve kuruluşunun 30. yılı olması sebebiyle coşkulu bir şölen düzenledi. Geçtiğimiz dönemde yoğun çalışmalar sonrası Hollanda Türklerine kazandırılan ve kapsamlı bir tadilat dönemi sonrası hizmete açılan Utrecht Türk Kültür Merkezi’nin Tractieweg’de bulunan hizmet binası için resmi açılış töreni düzenlendi. Utrecht halkı ve çevre teşkilatlardan yoğun bir katılım ile Mehteran Takımı eşliğinde Julianapark’tan başlayan yürüyüş ile yeni hizmet binasına yüründü. Orada düzenlenen törende söz alan Avrupa Türk Konfederasyon Genel Başkanı Cemal Çetin, Hollanda Türk Federasyon Genel Başkanı Murat Gedik, Türkiye Cumhuriyeti Amsterdam Başkonsolosu Tolga Orkun, ve Utrecht Türk Kültür Merkezi Yönetim

Brouwersdijk 149 Dordrecht

ze kadar emeği geçen herkese teşekkür etti. Utrecht için önemli bir yere sahip olan ve Utrecht’in en köklü Türk kuruluşlarından olan Utrecht Türk Kültür Merkezi’nin yeni hizmet binasında orada yaşayan Türk insanına daha iyi hizmet vereceğini ve orada geleceğimizin teminatı olan gelecek nesillerin yetişeceğine vurgu yaptı. Açılış konuşması ve Gökhan Tekin’in sahnesinden sonra Hollanda Türk Federasyon Genel Başkanı Murat Gedik söz aldı. Salonu dolduran Türk milliyetçilerine seslenen Murat Gedik “Utrecht Türk Kültür Merkezi benim öğrencilik yıllarımda tanıştığım ve o günlerde Hollanda’da bulunan ilk 3 ocaklarımızdan biridir. Rahmetli Başbuğumuzun nasihat ve emirleri doğrultusunda teşkilatlanan Avrupa’daki Türk insanı günümüzde bu teşkilatlarımızın değerini iyi bilmelidir. Buradaki toplumumuzun özünü öğrenip öz değerlerini koruyabilmesi için biz çalışmalarımıza özverili bir şekilde devam ediyoruz. Amacımız Türk insanının yaşadığı her yerde değerlerimizi yaşatmaktır” dedi. ◄◄

Kurulu Başkanı Salim Çam yaptıkları konuşmalarda Hollanda Türk toplumuna önemli mesajlar vererek yeni binanın toplumumuz için hayırlara vesile olmasını dilediler. Konuşma ve müzik bölümünden sonra kesilen şeritle Utrecht Türk Kültür Merkezi’nin resmî açılışı gerçekleşti. Törenden sonra ise yeni binanın yakınında bulunan Central Studios salonunda yeni hizmet binasının açılışı ve Utrecht Türk Kültür Merkezi’nin kuruluşunun 30. yılı münasebetiyle şölen düzenlendi. Sevilen sanatçılar Gökhan Tekin, Yudum ve Ahmet Şafak’ın sırasıyla sahne aldığı dolu salondaki performansları katılımcılara coşkulu anlar yaşattı. Sunucu Tülay Ünal Ala tarafından sunulan şölen programında açılış bölümünden sonra sözü ilk olarak Utrecht Türk Kültür Merkezi yönetim kurulu başkanı Salim Çam aldı. Salim Çam sözlerinde yeni hizmet binasının açılışından dolayı duydukları sevinci dile getirirken binanın alımından günümü-

Putselaan 127-A Rotterdam

Volkerakstraat 10 Arnhem

Konut kredisi uzmanınız 1991 yılından bu yana hizmetinizde

Bayramınızı tebrik eder, esenlikler dileriz...

Bayramınızı tebrik eder, esenlikler dileriz...

Danışmanlık ücreti SADECE

€ 1899* HAYALİNİZDEKİ EVİ Mİ BULDUNUZ?

• En kapsamlı banka seçenekleri • En düşük aylık giderler • 2013 yılının en iyi konut kredisi uzmanı adayı gösterilen danışmanımız hizmetinizde • 24 yıllık deneyimle kişiye özel danışmanlık hizmeti

PARA TRANSFERi MÜBAREK AYLARDA FÍTRE, ZEKAT VE KURBAN PARALARINI EN HIZLI, GÜVENÍLÍR VE HESAPLI GÖNDERMENÍN TEK ADRESÍ HAVALEM.

Beklemeye son, havaleniz 10 dakikada Türkiye'de. İsme veya banka hesabına para gönderilir. Euro gönderin, Euro alınsın. Alıcı komisyon ödemez.

Randevu için 078-6551655 nolu numaramızdan bizi arayabilir veya en yakın şubemize başvurabilirsiniz

yilmaz.nl

Çeklerinizi ödeyebilirsiniz.

EN YAKIN ACENTAMIZA UĞRAMAYI UNUTMAYIN ! www.havalem.com | facebook.com/havalem

* Sartları sorunuz

sigorta, kredi, ipotekli kredi, finansal danışmanlık

+31(0)78 655 16 50 | info@havalem.com


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

04 haber4 16 nieuws

Mehmet Erdoğan:

“Yarışmaların amacı, öğretilenleri pekiştirmek, çocuklarımıza özgüven kazandırmak ve onları motife etmektir”

Haber: Adnan Şahin

“Bu yarışmaların ana hedefi, camiye gelen çocuklarımızı hayırda yarıştırmaktır”

Hollanda İslam Federasyonuna bağlı cemiyetlerde eğitim gören çocuklar IGMG’nin hazırladığı Temel Bilgiler 1 ve 2 kitaplarından çıkarılarak sorulan sorulara cevap vermekte yarıştılar.

H

ollanda İslam Federasyonu’nun geleneksel olarak yıllardır düzenlediği “Bilgi Yarışması” bu yıl Leiden’de bir okul salonunda yapıldı. 13 Mayıs Cumartesi günü düzenlenen yarışmaya 13 cemiyetten toplam 39 çocuk katıldı. Yarışma “Temel Bilgiler 1 ve 2” olarak belirlendi. Bu kitaplar cemiyetlerde ders kitabı olarak kullanılıyor. Önce küçükler yarıştı. Yarışmacılara 20 soru soruldu. Seçmeli cevaplardan oluşan sorular çocuklara yazılı olarak dağıtıldı. Bu nedenle salonu doldurup çocuklarını heyecanla izlemeye gelen anne, baba ve eğitmenler, o anda çocuklara neler sorulduğunu göremediler. Cevaplar çocuklar tarafından yazılıp görevliler tarafından toplandıktan sonra sorulan soru ekrana yansıtıldı. Bu uygulamanın, çocukların bir şekilde salondakilerden kopya almalarını önlemek amacıyla

yapıldığını belirten programın sorumlusu Eğitim Başkanlığını vekâleten yürüten Yılmaz Bilgiç genel hatlarıyla programın gayet güzel geçtiğini ifade etti. Dordrecht Cemiyeti önceki imamlarından Ali Türk’ün sunduğu program oldukça heyecanlı geçti. Sorulara verilen cevaplar jüri masasında bulunan Mustafa Uysal, İsmail Kızılırmak ve Bünyamin Batur tarafından hesaplanarak dereceye girenler açıklandı. Programda soruların ekrana yansımasını Leiden Cemiyeti imamı Hasan İnan gerçekleştirdi. Bölge Başkanı Mehmet Erdoğan yarışmaya katılan çocukları ve onları yetiştiren anne baba ve eğitmenlerini kutlayarak teşekkür etti. Erdoğan, böyle bir programın ortaya gelmesinin çok değişik aşamalarının olduğuna dikkat çekerken şunları kaydetti: “Bunun anne baba ayağı var, eğitimci ayağı var; şubelerin ve bölgenin eğitim başkanlarının çalışmaları var. A’dan Z’ye emeği

Yarışmada dereceye girenler şu şekilde belrilendi: Küçükler: (İki birincilik) Den Haag şubesinden Muhammed Zeyd Yünlü ve Melike Koçak, Rotterdam Ayasofya cemiyetinden ise Şenol Aslanhan ve Muhammed Talha birinci ilan edildiler. geçen bütün mensuplarımıza gönülden teşekkür ediyorum. Cenabı Allah kendilerinden razı olsun. Millî Görüş Teşkilatları olarak camilerimizde eğittiğimiz çocuklarımızı zaman zaman benzer yarışmalara tabi tutuyoruz. Müezzinlik, Hutbe, Kur’an-ı Kerim ve bu gün yaptığımız Bilgi Yarışması gibi yarışmalara tabi tutuyoruz. Bu yarışmaların ana hedefi camiye gelen çocuklarımızı hayırda yarıştırmaktır. Aldıkları bilgileri birbirleri ile paylaşarak pekiştirmektir. Dileğimiz o dur ki, çocuklarımız buralardan aldıkları bilgileri öncelikle kendi hayatlarına uygulasınlar. Sonrada o bilgilerle anne ve babalarına, çevresine ve içinde yaşadığı topluma faydalı insanlar olsunlar. Hedefimiz budur.”

Yarışmada dereceye giren çocuklar şu şekilde sıralandı. Küçükler: İki birincilik, Muhammed Zeyd Yünlü ve Melike Koçak (Den Haag Cemiyeti), Şenol Aslanhan ve Muhammed Talha, birinci ilan edildiler. (Rotterdam Ayasofya Cemiyeti) Semanur Emine Abaylı ve Şeyda Rana Kaya ikinci oldular. (İskender Paşa Cemiyeti) Büyükler: Ömer Faruk İnan birinci, (Leiden ), Mücahit Ekrem Yardımsever ikinci (R. Ayasofya) ve Emirhan Çelik üçüncü oldu. (Schiedam Merkez Camii Tüm yarışmacılara ödüller verildi. Birincilerin ödüllerini Bölge Başkanı Mehmet Erdoğan ile ve bölge Kadınlar Teşkilatı Başkanı Nejla Erdoğan verdiler.. Programın sonunda yarışmacılara yemek ikramı yapıldı. ◄◄


gündem 17 agenda

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

Avrupa’da İslam’ın sancağı ilelebet dalgalanacak

Yetim başı okşamak...

IGMG Bölgeler Arası Kur’ân-ı Kerîm Güzel Okuma Yarışması

Veren el bu sefer Tayland’a ulaştı

Hollanda, Almanya ve Belçika Bölgelerinden katılan öğrenciler Kur’an-ı Kerîm’i güzel okumada yarıştılar ve dinleyenleri mest ettiler.

2

K

017 yılı 21 Ekim tarihinde finali yapılacak olan Avrupa 29. Kur’an’ı Kerim tilavet yarışmasının finalistleri belli olmaya başladı. 14 Mayıs Pazar günü Güney Hollanda bölgesine bağlı Schiedam Merkez Cami salonunda düzenlenen yarışmaya 8 bölgeden gelen yarışmacılar katıldı. “4’üncü Bölge” ya da “Kuzey Bölgeleri” olarak bilinen bölgelerin finalistleri belli oldu. Jüri başkanlını ve sunuculuğu üslenen Genel Merkez İrşad Başkanlığı genel sorumlusu Hulusi Ünye programı sundu ve yönetti. Önce küçüklerin sonra da büyüklerin oldukça güzel bir performans sergiledikleri yarışma dinleyenlere unutulmaz dakikalar yaşattılar. Yarışmacıların birçok yönünü göz önünde bulunduran seçkin jüri üyeleri; Gürsel Burhan Avusturya’dan,

Hasene Yardım Derneği’nin 50 ülkeye kumanya görevlisi olarak giden yüzlerce gözlemci ülkelerine geri döndü. Ramazan ayı öncesinde yüz binlerce mazluma kumanya yardımı ulaştırıldı.

Ayhan Erzurum Mainz’dan Halil Kengel Mainz’dan sonucu şu şekilde açıkladılar: Küçüklerde: Güney Hollanda bölgesinden Doğan Ayhan1’inci, Ruhr A bölgesinden Ubeyd Belya Turgut 2’inci ve Belçike bölgesinden Süleyman Tabanlı 3’üncü olurken Düsseldorf bölgesinden M. Enes Balpınar, Hessen bölgesinden Fatih Taşçı, K. Hollanda bölgesinden Abdurrahman Abdullah ve Köln bölgesinden Emir Can Aksu 4’cüler olarak ilan edildiler. Büyüklerde ise: Hessen bölgesinden Emir Değer birinci, Kuzey Hollanda bölgesinden M. Emir Kurban ikinci ve Düsseldorf bölgesinden Adil Yıldırım üçüncü olurken, Belçika’dan Sezer Çiftçi, G. Hollanda’dan Ali Tayyip Uysal, Hessen’den Yasin Koca, Köln bölgesinden Yakup Uysal ve Ruhr A bölgesinden Furkan Kavlakçık dördüncüler olarak ilan edildiler. ◄◄

Ramazan Bayramınızı tebrik eder, esenlikler dileriz... Ramazan tatlılarınızı şimdiden sipariş veriniz...

umanyalar yüz binlerce mazlum ve mağdura ulaştırıldı... Ramazan öncesi Hasene Yardım Derneği’nin organize ettiği kumanya kampanyası çerçevesinde Taylan’da gidip dönen Hollanda İslam Federasyonu Başkanı Mehmet Erdoğan, oradaki izlenimlerini anlattı. Bölge Başkanlarının da bu ülkelere giderek oradaki insanlara sadece balık vermek değil, balık tutmalarının da öğretilmesi yönünde ne gibi çalışmaların yapılabileceğini tespit etmeye çalıştıklarını söyledi. Tayland’da bin adet kumanya paketi dağıttıklarını ve yüz tane yetimin bulunduğu yetimhanedeki çocukları sevindirdiklerini söyleyen Başkan Erdoğan, “Sizleri temsilen uzak diyarlara giderek kumanya dağıtımlarını ekibimizdeki diğer arkadaşlarla birlikte yaptık. Mazlum ve mağdurlara ulaştık, bizlerin Müslüman kardeşlerimizin yanında olduğumuzu hissettirdik, yetimlerin başlarını sizler adına okşadık ve onları sevindirdik” dedi. ◄◄


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

04 haber 18 nieuws

İsmail Taşpınar:

“Okullarımızın başarısı sürecek”

Cihan Gerdan: “Biz Allah’ı bilen vasıfsız bir işçiyi, Allah’ı tanımayan bir doktora tercih ederiz”

SIMON Okulları’ndan beklenen başarı geldi...

İslam ilkokullarındaki kalite yükselişi sürüyor

K

H

ollanda’nın orta ve doğu bölgelerinde 11 okulu bulunan SIMON ilk öğretim ve eğitim okulları, genel tüm ilk öğretim okulları gibi Hollanda Millî Eğitim Bakanlığına bağlı olan 14 yıllık bir ilk öğretim okuludur. Farkı, yöneticilerin Müslüman oluşu ve yönetmenliğinin İslami kurullara uygun oluşudur. İslami ilk öğretim okulu, eğitim kalitesiyle İslami kimliğin / şahsiyetin birleştiği ve güçlendirildiği bir ilk öğretim ve eğitim okuludur. Çocuğunuzun sadece eğitim kalitesini değil, inanç, şahsiyet ve ahlâk sorumluluğunu da üstlenen bir ilk öğretim okuludur. SIMON bünyesinde Amersfoort’ta hizmet veren Bilal ilkokulu da, eğitim kalitesinin yüksek olduğunu bu seneki Cito sonuçlarıyla tekrar ispatladı. Sekizinci grubun talebeleri Cito imtihanından önce kendi hedeflerini belirlediler. Büyük bir özen ve saygıyla beraber paylaştılar, yardımlaştılar ve birbirlerini teşvik ettiler. Beraberce gurup sekizin ortalamasını hesap ettiler ve sonuç olarak 541

tutturabileceklerini tahmin ettiler. SIMON okulları bu yıl ortalama olarak 541,7 puan tutturarak, herkesin beklenti ve tahminlerini de altüst etti. Bilal ilkokulu talebelerin Fas asıllı İlyas ise, en yüksek puan olan 550’yi tutturarak, bu okulların başarısını kamuoyuna bir kez daha duyurdu. Yönetim Kurulu Başkanı, SIMON Vakfı Genel Müdürü İsmail Taşpınar’dan teşekkür hediyesini büyük bir sevinçle teslim alan İlyas, gelecekle olana hedef ve beklentilerini de ödül sırasında katılımcılarla paylaştı. İsmail Taşpınar da hem öğrencisine hem de velilere okullarla alakalı bilgi verdi, tavsiyelerde bulundu. Müslüman toplumun bu okullara verdikleri destekten dolayı duyduğu memnuniyeti ifade eden Taşpınar, bu başarı grafiğinin artarak devam edeceğine dikkat çekti. Okulun iletişim bilgileri: Telefon: 0610332401- e-mail: www.simonscholen.nl

Ramazan Bayramınızı tebrik eder, esenlikler dileriz...

SIMON scholen De Mulderij 10 - 3831 NV Leusden Tel: 033 - 433 73 36 http://www.simonscholen.nl info@simonscholen.nl

er yıl Hollanda genelinde binlerce ilkokul son sınıf öğrencisinin katıldığı CITO seviye tesbit sınavı sonuçları Mayıs ayında açıklandı. Bu sınavda alınan sonuçlara göre öğrenciler VWO, HAVO ya da VMBO gibi çeşitli seviyelerdeki okullara gönderiliyorlar. SİPOR yönetimi altında eğitim vermekte olan Al-Ghazali, İbn-i Sina, İkra ve Noen adlı okullar her yıl CİTO sınavlarında en az 2 öğrencisinin 550 tam puan almasıyla gündeme geliyor. Bu yıl da SIPOR’ a bağlı olarak eğitim veren NOEN ve Al-Ghazali adlı İslam ilkokulu öğrencilerinden Mustafa Thamir Baseer (12) ile Sarah Zaay (11) 550 tam puan alarak okullarının adını Hollanda’ya duyurdu. İki öğrencinin elde ettiği başarı NOEN okulunda düzenlenen bir törenle kutlandı. Kutlamada, SIPOR Müdürü Cihan Gerdan, NOEN Okul Müdiresi Fadime Koçak, NOEN öğretmenlerinden Anita Maria el Bouchtoubi, Sylvie Lalmohamed, El Ghazali okulundan Havidjan Funna, Mustafa Thamir Baseer, Sarah Zaay ve aileleri hazır bulundular. Çocuklarla sohbet eden Gerdan, onlara çıkacakları yol alakalı bilgi verdi, hedeflerini ve ne olmak istediklerini sordu. Okumayı çok seven Sarah henüz tercihini yapmadığını söylerken, Mustafa, “doktor” olacağını ifade etti. Her yıl 550 tam puan alan öğrencilere bir ödül töreni düzenleyen SIPOR Müdürü Cihan Gerdan, bu yıl da 550 tam puan tutturan iki

öğrenciye ve ailesine özel bir başarı madalyası, hediye çeki ve birer buket çiçek takdim etti ve “Geçen yıl da 1 öğrencimiz bu puanı tutturmuştu, bu başarıyı hafızalara kazımak, çocukların ufkunu açmak ve motive etmek için madalya ile ödüllendiriyoruz” dedi. SİPOR müdürü Cihan Gerdan yaptığı değerlendirmede “Son yıllarda okullarımızın başarısı CİTO sınavında da kendini göstermeye başladı. Daha önceki yıllarda benzer okullarla aynı seviyede sonuçlar alırken şimdi benzer okullardan daha iyi bir seviyedeyiz. Eğitim kalitesinin yükselmesi elbette velilerin de dikkatini çekiyor. Bu yüzden son beş yıl içinde okullarımızda okuyan öğrenci sayısı 1770’e yükseldi. İki okul açacak kadar, 600’e yakın da bekleme listesinde olan talebemiz var. İşini seven, çok iyi yapan ve alanında uzman 205 elemanla kalite çıtamızı her yıl daha da yükletiyoruz. Bu başarı sadece bize bağlı okullarda değil, Hollanda genelindeki bütün İslam okullarında yaşanıyor. Bu da bizi çok sevindiriyor. Bize taş duvarlar değil, geleceği kucaklayacak beyinler lazım. Bütün uğraşımız bu yöndedir. Çocuklarımız burada kendilerini evlerinde hissediyorlar. 550 puan alarak iyi bir eğitim alma fırsatı yakalayan bu öğrencilerimiz gittikleri okullarda inançlarının gereğini yaşadıklarından dolayı sürekli sorgulanacaklar. Bu durum onların içine kapanmasına ve özgüvenlerini yitirmesine sebep olacaktır. Aileleri olarak onları bu zorlu yolculukta destekleyecek ve yalnız bırakmayacaksınız. Bu okullarda bu gibi durumu yaşamadıkları için kendilerine olan gü-

venleri tamdı. Bu yüzden başarılı idiler. Bunun devamını sizler veliler olarak sağlayacak ve onların yanında olduğunuz onlara hissettireceksiniz. Çocuklarımıza, geçmişleriyle gelecekleri arasında bir köprü kurmaya çalışıyoruz. Onları, kendi tarihiyle, kültürüyle, sanatıyla ve değerleriyle buluşturarak geleceğe hazırlıyoruz. Buradan mezun olanlar bizim bu alanda elçilerimiz olarak dünyanın her bir yanına yayılacaklardır. Buna inanıyoruz. Onlar kendi kimliklerinden, kendi değerlerinden asla utanmayacaklar, o güzellikleri gizlemeyecekler ve tüm dünya insanlarıyla o güzellikleri paylaşacaklardır. Biz Allah’ı bilen bir vasıfsız bir işçiyi, Allah’ı tanımayan bir doktora tercih ederiz. Bizler, bu ülkeye faydalı birer yurttaş ve Allah’ını bilen birer insan yetiştiriyoruz” ifadelerini kullandı. Doğuş Haber Merkezi

Ramazan Bayramınızı tebrik eder, esenlikler dileriz...

Koenendelseweg 1 5222 BG ‘s-Hertogenbosch Tel.: +31(0)73 6220025 www.sws-simtronic. com info@sws-simtronic.com


prizma 19 prisma

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

Mesaj...

“Schengen ülkesine girmek isteyen yolcunun kimliği veya pasaportu daha detaylı incelenecek ”

Sıla yolu bu yıl çile yolu olabilir...

T

erör tehlikesine karsı tedbirleri artırma kararı alan AB, Schengen ülkelerine girişlerde kontrollerin daha da artırılması talimatını vermesi karayoluyla Türkiye’ye gitmek isteyen vatandaşları düşündürüyor. Bu nedenle bir Schengen ülkesine girmek isteyen yolcunun kimliği veya pasaportu daha detaylı incelenecek ve suçlu bilgi bankasındaki kayıtlarla karşılaştırılacak. Amaç şüphelileri daha erken tespit etmek. Ancak yapılan bu kontroller sınır kapılarındaki bekleme sürelerinin artmasına neden olacak. Sıkı kontroller Schengen ülkelerine girişte olacağı için en büyük sıkıntının Macaristan, Slovenya ve Yunanistan’da yaşanması bekleniyor. özellikle Hırvatistan üzerinden yolculuk yapan sürücülerin Slovenya’ya girişte bekleme sürelerine hazırlıklı olmaları gerektiğini açıkladı. Zagreb-Ljubljana ile Zagreb Maribor üzeri seyahat edenlerin yanlarında mutlaka geçerli bir pasaport veya AB kimliği bulundurmaları gerekiyor. Ayrıca kontroller esnasında çocukların da kimlik veya pasaportları isteniyor. Türkiye’de aracını bırakmak isteyenlere müjde Kapıkule Gümrük Müdürü müjdeyi açıkladı: Avrupalı Türklerin araçları ile Türkiye’ye tekrar giriş yapabilmeleri için 185 gün yurtdışında kalmaları şartında çok önemli değişiklik yapıldığını bildirdi. Avrupalı Türklerin araçları ile Türkiye’ye tekrar giriş yapabilmeleri için 185 gün yurtdışında kalmaları şartı esnetilerek, bir ay ek süre tanındı. Konu ile ilgili Kapıkule Yolcu Salonu Gümrük Müdürü Taylan Çakmak bilgi verdi. Verilen habere göre Çakmak, Avrupalı Türklerin özel araçlarını iki yıl Türkiye’de bırakabildiğini belirterek, “Fakat bunun da belirli şartları var. Bunlardan en önemlisi hem aracın hem de kendisinin yurtdışında 185 gün kalmış olmasıdır. Birçok vatandaş sınır kapılarında mağdur oluyordu. Bu kurala takılan vatandaşlarımız araçlarını sınırda bırakıp, Türkiye’ye giriş yapıyordu” dedi. Çakmak söyle konuştu: “Sorun bir aylık ek süre ile ortadan kalktı. 185 gün kuralına takılanlar artık araçlarını sınır kapılarında bırakmak zorunda kalmayacak. Bir kereye mahsus bir aylık bir süre için Türkiye’ye giriş yapabilecekler. Ancak, araçlarını yine iki yıllık bir süre için Türkiye’de bırakmak isterlerse yine 185 günü yurtdışında geçirmek zorundalar.” Türkiye’ye arabayla gideceklere uyarı Büyükelçiliğin resmî internet sitesinde yayınlanan uyarı yazısında,

son zamanlarda Türkiye plakalı özel araçlarıyla Bulgaristan’a seyahat eden veya buradan üçüncü ülke plakalı araçlarla transit geçen Türk vatandaşları ve gurbetçilerin araçlarının çalınmasında artış gözlendiği belirtildi. Türkiye’nin Sofya Büyükelçiliği, Bulgaristan’da son dönemlerde artan araç hırsızlığına dikkati çekerek bu ülkeye özel araçlarıyla seyahat edecek Türk vatandaşlarını uyardı. Büyükelçiliğin resmi internet sitesinde yayınlanan uyarı yazısında, son zamanlarda Türkiye plakalı özel araçlarıyla bu ülkeye seyahat eden veya buradan üçüncü ülke plakalı araçlarla transit geçen Türk vatandaşları ve gurbetçilerin araçlarının çalınmasında artış gözlendiği belirtilerek şunlar kaydedildi: “Özel araçlarıyla Bulgaristan’a seyahat etmeyi planlayan vatandaşlarımızın, seyahat öncesinde Bulgaristan’ı kapsayacak şekilde hırsızlığa karşı kapsamlı sigorta yaptırmaları ve Bulgaristan’da bulunulan sürede araçlarını kameralarla kontrolü sağlanan, geceleri ışıklandırılmış emniyetli veya kapalı garajlara park etmelerinde, güvenlik bakımından fayda görülmektedir. Ayrıca, karayolu seyahatlerinde hız sınırlamalarına riayet edilmesi, keyfi, uygunsuz ve usulsüz uygulamalara imkân verilmemesi bakımından önemlidir.” Türkiye’ye götüreceğiniz para ve hediye miktarına dikkat İzin sezonunun açılması ile birlikte Avrupalı Türklerin sıkıntılarına bir de hediye miktarı eklendi. Kara yolu ile Türkiye’ye gidecekler geçecekleri ülkelerdeki sıkı kural ve cezaların ardından şimdi de eşe-dosta götürdükleri hediyelerin miktarı eklendi. İster kara, ister hava, isterse deniz yolu ile gidecek Avrupalı Türkler yanlarında gümrüksüz en fazla 430 Avro değerinde hediye götürebilecekler. Şayet götürülen hediyelerin değeri 430 Avro’dan fazla ise gümrüklere bildirilmek ve vergisi ödenmek zorunda. Hangi eşyaların hediyelerin gümrüğe tabi olup olmadığı konusunda da bilgi veren T.C. Gümrük ve Tekel Bakanlığı yetkilileri, toplam değeri 430 Avro’yu geçen giyim eşyaları, kılık kıyafet, ziynet eşyalarının da dahil olduğunu belirttiler. Ayrıca Türkiye’ye giriş yapacak yolcuların yanlarında getirebilecekleri nakit para miktarı ise kişi başına en fazla 10 bin Avro. Yanlarında nakit olarak 10 bin Avro’nun üstünde para getirenler ise getirdikleri paranın miktarını ve kaynağını gümrük yetkililerine bildirmek zorunluluğu var. Aksi takdirde yapılacak aramalarda, gümrüğe bildirilmemiş, 430 Avro üzerindeki hediye eşya ve 10 bin Avro üzerinde nakit para için

Fotoğraflarla Hollanda gündemi...

Den Haag Türk İslam Vakfı’ndan coşkulu festival

Den Haag’da HTF bünyesinde hizmet veren Türk İslam Vakfı, bu yıl düzenlediği festival ile yine binlerce insana eşsiz bir kültür havası soluttu. Vakıf Başkanı Tahsin Çetinkaya, her yıl düzenledikleri bu festival yerinin artık kendilerine dar geldiğini, önümüzdeki yıl, alanı ve içeriği genişleterek daha coşkulu ve görkemli bir festival düzenleyeceklerinin müjdesini verdi.

hukuki işlem yapılarak, cezai müeyyide uygulanacağı belirtiliyor. Altın bileziklere el konuldu Türkiye’den Avrupa’ya seyahat edenler, beraberinde getirdikleri altın takılar nedeniyle büyük sorun yaşıyor. Avrupa’daki gümrük kontrolleri, beraberinde altın takı getirenlerin başını ağrıtıyor. Türkiye’den Almanya’nın Dusseldorf kentine uçan bir kadın yolcu, kolundaki ve çantasındaki bilezikler nedeniyle gümrük kontrolüne takıldı. Yapılan aramada önce el çantasında 4 yüzük bulunan kadından, kollarını da göstermesi istendi. Bunun üzerine kolunda 14 bilezik olduğu anlaşıldı. Altın bileziklere el konuldu. 8000 Euro değerindeki takıları deklare etmeden geçiş yapmaya çalışan yolcu şimdi para cezası ödemek zorunda kalacak. Yetkililer, şimdilik bileziklere el koydular. Şunu bilmekte fayda var: Para cezası ödenene kadar takılar yetkili makamlarda kalıyor. Yolcu ne zamanki cezayı ödüyor, takılara o zaman kavuşuyor. Tüm uyarılara rağmen hala bir çok vatandaşımız havaalanlarında yüklü miktarda para cezası veya vergi ödemek zorunda kalıyor. Çözüm nedir? Son dönemler Türkiye’den getirdikleri altın takılar nedeniyle havaalanlarında sorun yaşayanlar “Bu işin çaresi nedir?” diye soruyorlar. İşte cevabı. Türkiye’den Avrupa’ya uçakla seyahat edenler, havaalanındaki gümrük kontrolünde kötü bir sürpriz yaşıyor. Gümrük memurları, kadın yolcuların kolundaki altın takılara el koyuyor. Yolcu aynı zamanda para cezası ödemek zorunda kalıyor. Son dönemler sıklıkla karşılaşılan bu olayla ilgili bir çok uyarıda bulunduk. Okurlarımız “İyi ama bunun çaresi nedir” diye sorular yönelttiler. Biz de bu nedenle bazı tavsiyelerde bulunmak istiyoruz. Öncelikle şunu belirtelim: Yanında değeri 430 Euro’yu aşan eşya bulunduran yolcuların bunu gümrük kapısından geçiş yapmadan önce yetkililere bildirmesi şart. Bunun için yeşil kapı yerine kırmızı kapıdan geçmek gerekiyor. Tabi bu durumda takılar için vergi ödemeniz istenecek. Eğer takıları yaşadığınız ülkeden satın alıp sadece tatil için Türkiye’ye götürdüyseniz o zaman sizden kuyumcudan aldığınız fatura isteniyor. Fatura varsa vergi ödemenize gerek kalmıyor. Elinizde herhangi bir belge yoksa gümrük memurlarına ne söylerseniz söyleyin kurtuluş zor görünüyor. Şuan fiyatlara bakıldığında Türkiye ile yurtdışı arasında fazla bir fark yok. Yani altını ha Türkiye’den satın almışsınız, ha Almanya’dan. O zaman riske girmeye ne gerek var?

Laleli Camii, bölge halkını şenlikte buluşturdu

Rotterdam’da bölge halkına dinî, millî, sosyal ve kültürel alanda hizmet veren ve yeni mekânına geçtikten sonra faaliyetlerine ivme kazandıran Laleli Camii, geleneksel hâle getirerek düzenlediği Cami Şenliği’nde bölge insanını bir araya getirdi. Şenliğe, farklı simalar da katılarak destek oldular.

Versaar’ın Türk Kervanı programına yoğun ilgi Yoğun ilginin gösterildiği Türkü Kervanına, Aşık Veysel’in yaşamından, anılarından kesitler eşliğinde, derlediği türkülerden ve gönül gözüyle söylediği türkülerden örnekler sunuldu. Bir birinden güzel Türküleri seslendiren Sivas Devlet Halk Müziği Korosu sanatçıları Sait Döşkaya ve Cafer Üvenç, katılımcılara Anadolu’yu bölge bölge, il il dolaştırdılar.

Başkonsolos Zafer Ateş’in ziyaretleri sürüyor

Bölgedeki STK ve vatandaşlarla sık sık bir araya gelerek sorunları dinleyen, bölge halkının çalışmalarını yakından takip eden Deventer Başkonsolosu Zafer Ateş, Hollanda Millî Görüş Teşkilatlarına bağlı olarak hizmet veren Arnhem Ayasofya Camii’ni ziyaret ederek, vatandaşlarla buluştu.

Kuzey Hollanda Millî Görüş iftarına yoğun katılım

Kuzey Hollanda Millî Görüş Teşkilatları Kristal PartyEvents salonunda verdiği iftar yemeğine yoğun bir katılım oldu. Amsterdam Başkonsolosu Tolga Orkun’unda katıldığı davette Bölge Başkanı Oktay dalmaz ve ekibi davetlilerle teker teker ilgilendiler. Başkan Dalmaz, kısa bir de selamlama konuşması gerçekleştirdi.


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

04 tanıtım 26 20 introductie

İzinyolu haritası 2017 ve gazetede isimleri bulunan firmalar olarak iyi yolculuklar; hayırlı ramazanlar ve iyi bayramlar dileriz... ababil-advertentie_a4_liggend-CMYK.pdf

1

23-06-15

12:14

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

“Fijne Ied ul Fitr en een veilige zomervakantie toegewenst”

Avrupa Girişimciler Birliği olarak Ramazan Bayramınızı tebrik eder, esenlikler dileriz...


doğuş aylık gazete/maandbla

nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

seyahat 21 reizen

ve gazetede isimleri bulunan firmalar olarak iyi yolculuklar; hayırlı ramazanlar ve iyi bayramlar dileriz...


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

04 enformasyon 22 informatie

İyi bir izin kapıda başlar... Yola çıkmadan aracınıza bakım yaptırın Yolculuk öncesi aracınıza bakım yaptırmakta fayda var. Bir çok Türk aile, araçları yolda arızalandığı için perişan oluyor. Ayrıca bakımdan geçmiş bir araç kaza riskini azalttığı gibi, üzücü kayıpların yaşanmasını da önler. (Kanuni olarak teknik bakımı) APK’sı bitmiş araçla yola çıkmayın. Zira geçtiğimiz yıllarda Macaristan sınırında Kontrol esnasında araçlarının APK’nın bittiği tespit edilen bir çok aile mağdur oldular. Macaristan sınırında görevliler aracınızın APK’sı olup olmadığını kontrol edebiliyor. Yolda gözü aç tamircilerin tuzağına düşmemek için yola çikmadan önce aracınızın bakımını mutlaka yaptırın. Aracınızda Trafik ve yardım seti bulundurun: Aracınızda mutlaka trafik seti ve sağlık seti olsun. Bunun yanında Çekme Halatı, El Feneri, Reflektörlü güvenlik yeleği, Yangın söndürme tüpü, Koli bandı, ufak çaplı takım seti Yıldız ve düz tornavida gibi işinize yarayabilecek malzemeler bulundurmanızda fayda var.

numarası ve taşıtın yurtta kalabileceği sürenin bitim tarihi kaydedilmektedir. Bu süreyi geçirmeden aracın yurt dışına çıkarılması veya bulunulan yere en yakın gümrük idaresine teslim edilmesi gerekir. Aksi halde, 4458 sayılı Gümrük Kanununa göre cezaî işlem yapılır. Yolcularımız yurtdışından beraberlerinde getirebilecekleri eşya ve araçlarla ilgili detaylı bilgileri sitemizin yolcu işlemleri bölümünden alabilirler. Ziynet eşyalarına dikkat!.. Türkiye’ye gidiş ve dönüşte bir yolcunun yanında taşıyabileceği para miktarı kısıtlı. Ülke yasalarının belirlediği miktarın üzerinde para taşıyıp bunu beyan etmeyenlere ceza kesiliyor. Türkler’e yönelik yapılan bir başka uyarı ise düğün takıları ile ilgili. Altın gibi ziynet eşyaları gümrüğe tabi olduğu için belirtilmediğinde el konuluyor.

Türkiye’ye girişte belgeleriniz hazır olsun. -Araç kaydı yapılacak kişinin pasaportu -Araca ait Türkiye’de geçerli sigorta belgesi -Aracın ruhsatı (mülkiyet belgesi) -Araç sahibi değilse vekâletname veya kira sözleşmesi -Yurt dışında emekli ise emeklilik belgesi -Türk pasaportu için T.C. kimlik numarası Taşıtın gümrük işlemlerinden sonra araç sahibinin pasaportuna, taşıta ait gümrük tescil

Yolda paranızı kaptırmayın Sıla Yolu’na çıkan vatandaşlarımız güzergah üzerinde benzin alırken veya yaptıkları alışverişlerde bazı fırsatçıların tuzağına düşebiliyorlar. Vatandaşlarımız güzergâh üzerindeki tüm ülkelerde Euro ile otoyol geçiş ücretinin yanı sıra benzin parasını da ödeyebiliyorlar. Ancak Hırvatistan ve Sırbistan’da otoyol ücretini öderken euro hesaplamasında yuvarlama yapılıyor. Örneğin 15,45 euro olan otoyol ücreti olarak 15,50 euro talep ediliyor. Hırvatistan’daki bazı benzincilerde euro ile ödemenizde komisyon alınıyor. Özellikle Sırbistan, Hırvatistan, Macaristan, Bulgaristan ve Makedonya’da yaptığınız alışverişlerinizi ya kredi kartıyla yada o ülkenin para birimi ile ödeyin. Euro ile yaptığınız her alışverişte, sizlerden kur farkını yüksek tutarak fazla para alan fırsatçılara fırsat vermeyin.

güven hata yaptırıyor. Başkasına olur, bize olmaz düşüncesi, aşırı iyimserlik, ne kadar hızlı ve kuralsız gidersek o kadar iyiyiz gibi düşünceler tehlike doğuruyor. Oysa en iyi sürücü varılacak yere en sağlıklı olarak götürendir.

da başı ağrıdığında durmalı. Bir elli km daha gideyim demek sonra kullanacağı tüm enerjiyi yok ediyor. Gündüzün çok sıcağında yorulma süresi değişiyor, akşam değişiyor. İki saatte bir mola verelim gibi bir şartlanma asla olmamalı

Tedbirsizlik: Yola çıkmadan araç için gereken tedbirleri alırken beden olarak, zihin olarak da hazır olmak gerekiyor. Tatile çıkacak bir sürücü sabah işe gidiyor, akşam eve dönüyor, tatilden gün kazanmak adına akşam tatil yoluna çıkıyor. Gerçek bir tehlike! Oysa güzelce dinlense, gün aydınlığında yola çıksa, molalar verip yola devam etse sonucu telafi edilemeyen kazalara uğramamış olur. Tatil keyif olmaktan çıkıp zehir haline gelebiliyor.

Otomobile aşırı güven: Son yıllarda teknoloji arttı ve araçların çok iyi olduğu kanaati hakim hale gelmeye başladı. İşte motorlar güçlendi, frenler artık daha kısa sürede tutuyor vs. Nihayetinde bu teknolojiler kazaları azaltmayı sağlıyor ama kaza oluşumunu önlemiyor. Bu psikoloji ile araçların hızını algılamak da zorlaştığından daha ölümcül kazalara yol açılabiliyor.

Yolunuz açık olsun!..

Sıla yolunda kaza sebepleri

B

u yıl yine yaklaşık 2 milyon gurbetçi senelik izinlerini Türkiye’de geçirmek için karayolunu tercih edecekler. Geçtiğimiz yıl gerçekleşen ölümlü kaza sayısında artışlar yaşandı. Kazalarda tespit edilen sürücü hataları yol ve araç kusurlarının çok üzerine çıkmış durumda. Uykusuzluk ve yorgunluk kazaların başlıca sebebi. Uzmanlar, trafik kazalarında en çok sürücü psikolojisinin etkili olduğu belirtirken yaz kazalarındaki psikolojik sorunlar ve çözüm önerilerini şöyle sıralıyor. Huzursuzluk: Yola çıkarken insan yol arkadaşlarıyla çeşitli sebeplerle, örneğin ‘geç kaldın, acele etmedin’ diye kavga ediyor; yola negatif çıkılmış oluyor. Bir an önce tatile başlama isteği, sadece tatile gidilince dinlenileceği düşüncesi ağır basıyor. Yol tadı daha baştan kaçıyor ve gerginlikle yola çıkılıyor. Çözümü ise, daha opsiyonlu bir yolculuk planı yapmaktan geçiyor. Sabırsızlık: Pozitif ya da negatif psikolojiyle yola çıkılıyor. Ancak bir an önce hedefe yani baba evi, otel, tatil köyü vs.’ye varmak isteniyor. Oysa yol zaman alıyor. Aslında yol

da bir tatil olabilir. Üstelik şehir hayatında bir arada kalamayan aile araç içinde uzun süre birlikte ortak bir şeyler dinleyip konuşma imkanı yakalıyor. Yol boyunca birçok noktada ilginç şeyler görme, mola verme şansı var. Evden çıkıldığı anda tatili başlatmak mümkün. Yol üzerinde geçen zamanı yol kültürü olarak değerlendirmek gerekiyor. Aksi takdirde sürücü bir an önce varayım dediği zaman kuralları çiğnemeye başlıyor. Bilgisizlik: Yola çıkarken güzergah planı yapılmıyor. Nasıl olsa bulurum düşüncesi hakim oluyor. Olmadık bir noktada son anda fark edilen bir tabela kazaya neden olabiliyor. Kendisi kaza yapıyor canı gidiyor, ailesi çocukları tehlikeye giriyor, başka insanların canını tehlikeye atıyor. Mutlak surette bilgi sahibi olmalı, hangi yoldan gidileceğini planlamalı. Özellikle gece yolculuğu yapılıyorsa güzergahı mutlaka bir harita üzerinden görmekte fayda var. Üstelik artık navigasyon sistemleri ile anlık olarak yolu takip etmek bile söz konusu. İhtiyatsızlık: Kendine, araca aşırı güven duyup nasıl olsa geçerim düşüncesi kazalarda rol oynayan etkenler arasında. Oysa aynı sürücü başkasını o hareketi yaparken görse tasvip etmiyor. Kendisi olunca riskler alabiliyor, bu durumda aşırı

Sıcak psikolojisi: Yaz sıcakları insanın sabırsızlığını bir kat daha artırıyor. Çünkü sürücü normalde bir saatte yorulacaksa, bu yarım saate iniyor. Zaten yorgunsa sıcaklarla uykusuzluğu artıyor. Dikkat dağılıyor, konsantrasyon azalıyor. Sıcak-karlıbuzlu hava gibi sürücü psikolojisi açısından tehlike anlamına geliyor. Yolda elini yüzünü yıkaması insanı çok rahatlatır. Sürekli klimayla değil arada gerçek temiz havayla temas edilmesi önemli. Kısa süreli de olsa mutlaka mola vermek gerekiyor. Bu konuda sürücünün kendi saatini dinlemesi lazım; dikkati dağıldığın-

Türkiye’ye giderken riskli olan yollar açıklandı... İşte o riskli olan yolların listesi... İsviçre... A 3 (Basel – Zürih – İsviçre, Gotthard tüneli, San Bernardino güzergah üzerinde (A 13), A 1 – (- Zürih Bern St Gallen) Gotthard A 2 ). İtalya... A 22 Brenner otoyolu, A 23 (Villach – Udine), A 4 (Brescia – Verona – Venedik – Trieste) ve Dragonja, A’da Hırvat sınırına kadar olan bölüm. Slovenya kıyı şeridi (Milan – Genoa), A 9 (Chiasso – Milano) ve Milano,Güney İtalya yolları A 3 Napoli – Reggio Calabria yanı sıra ,SS 585 (Lagonegro – Torora) ve

SS 18 (Tortora – Marina di Nocera Terinese). Hırvatistan üzeri seyahat eden sürücüler çok sabırlı olmaları gerekiyor. Slovenya, Hırvatistan, Sırbistan istikametinde sınırlarda aşırı yığılmalara karşı hazırlıklı olmaları gerekiyor. Bu güzergah üzerindeki en riskli bölgeler ise şöyle. Trieste – Rijeka, A 1 / A 6 (Zagreb – Rijeka), transit güzergâhı A 3 Zagreb – Belgrad ve kıyı yollar. Gişe önleri. A2 otoyolu Zagreb – Macelj-Macelj yönünde yaklaşık 4km uzun inşaat bulunuyor. Trafik akışı Istria Rovinj D 303 23 yönlendirilmiş. Slovenya... Slovenya güzergahında sürücüler oldukça her zamankinden fazla sabır göstermeleri gerekiyor. Slovenya Güzergahında en riskli bölgeler ise şöyle. A 2 (Karawankentunnel – Ljubljana – Zagreb) ve A 1 (Ljubljana – Koper) ve Hırvat sınırı Macelj Maribor ve Ptuj üzeri. Avusturya – Slovenya, Maribor – Maceli: rota Ptuj – Sredisce ob Savi – Varazdin – Zagreb. Sırbistan... Slovenya-Hırvatistan yolunu takip edenler, Belgrad’a yaklaşık 20 kilometre kala “Niş” tabelasını değil, “Novi Sad”, “Belgrad” tabelasını takip etmeli. Burada sağdan Belgrad istikametine doğru gittikten sonra köprüde Niş ayrımı geliyor. Buradan Niş’e doğru dönmek gerekiyor. Aksi taktirde “Niş Transit” yolunu takip edenler, kamyonlar için olan yola sapmış oluyor. Yol oldukça kalabalık bir yol yaz aylarında ise odlukça sıkıntılı. Macaristan üzerinden gelenler de Belgrad-Niş yolunu takip edecek. NİŞ-MAKEDONYA ARASINA DİKKAT!.. Macaristan veya Hırvatistan üzeri gelen transit yolcular ‘ BELGRAD’A üzeri devam etmeleri gerekiyor. Niş’ten sonra yol Bulgaristan’ın başkenti Sofya ile Yunanistan’ın ikinci büyük kenti Selanik’i gösteren levhalarla ikiye ayrılıyor. Yunanistan üzerinden ülkemize gidecekler Makedonya üzerinden Yunanistan’a giriş yapacaklar. Ancak bu sene bu yol üzerindeki yapılan yol çalışmaları oldukça sıkıntılara neden olacağını söyleyebiliriz. Niş ile Makedonya sınırına kadar olan bölgedeki yol inşaatları. Niş ayrımından hemen sonra başlayan inşaatlar izin sezonunda da sürecek. Yolun inşaat olan kısmında dikkatli olmak gerekiyor. EN RİSKLİ BÖLGELER... En Riskli Bölgeler ‘Batajnica’ya (Zagreb) Dobanovci yeni STRAZEVICA tüneli. Niş -Üsküp istikameti inşaat nedeniyle en cok risk taşıyan bölgelerden biri. Özellikle Vranje civarları inşaat nedeniyle risk taşıyor. Diğer yandan, Niş – Pirot arasıda riskli bölgeler arasında Macaristan’dan Sırbistan’a hangi sınır kapıları kullanılabilir Vatandaşlarımız tarafından en çok Macaristan’da özellikle A1 (Viyana / nikel köy – Budapeşte), M5 – A 1 Viyana – Budapeşte (M 0). M 5 Szeged -Sırbistan’a açılan Röszke / horgos sınır kapısı kullanılmakta AB vatandaşları ve Sırp vatandaşları için Alternatif komşu sınır kapıları Tompa / Kelebija civarı ve Bacsalmas / Bajmok sınır kapıları (19:00 saat 07:00 ‘den her gün açık) Bu güzergah üzerinden uzun kuyruklar oluşuyor. Diğer yandan M 7 (Letenye / Hırvatistan kapısı sınır – Balaton Gölü Budapeşte) civarları Riskli bölgeler de yerini alıyor.


görüş 23 opinie

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

“Özellikle Müslümanların ve etnik azınlıkların temel hak ve özgürlükleri tehdit altında”

Meryem Özdemir (İktibas: Perspektif Dergisi)

(Radboud Üniversitesi Sosyoloji bölüm mezunu. Göç Araştırmaları Vakfı’nda asistan)

Hollanda’nın Demokratik Partilerinde Hukuksuzluk

Gözden kaçan bir nokta ise söz konusu önlemlerin sadece Müslümanların değil, aslında Hollanda’da yaşayan bütün vatandaşların özgürlüğünü tehdit etmesi. Örneğin denetim konusunda alınan kararlar bütün vatandaşların gizliliğini tehdit ediyor. Ancak söz konusu önlemler Müslümanlar ve göçmenler üzerinden ele alındığı için, olayın bu tarafı maalesef gölgede kalıyor. Hollanda vatandaşları; Müslümanların ve göçmenlerin haklarına sahip çıkarak aslında kendi haklarına sahip çıkmış olacaklar.

Hollanda Barolar Birliği’nin yayınladığı bir araştırmaya göre Hollanda seçim programlarının yarısına yakını hukuk devleti ilkeleriyle doğrudan çelişiyor. Özellikle Müslümanların ve etnik azınlıkların temel hak ve özgürlükleri tehdit altında.

O

cak ayında Uluslararası Af Örgütü, 14 Avrupa Birliği ülkesinde son iki senede terörle mücadele kapsamında alınan önlemlerin temel hak ve özgürlükleri ne derece tehdit ettiği konusunda bir rapor yayınladı. Rapora göre “Eşitlik ilkesine zarar veren, acımasız ve orantısız yasalardan” dolayı Avrupa’daki Müslümanlar ve etnik azınlıklar mağdur. Endişe verici sonuçların yer aldığı bu rapora göre Hollanda dâhil olmak üzere Avrupa ülkelerindeki hukuk sistemi alınan önlemlerden dolayı zarar gördü, hükûmetlerin gücü artırıldı, fikir özgürlüğü kısıtlandı ve insanlar kontrolsüz bir şekilde devlet denetimine maruz bırakıldı. Af Örgütü’nün şubat ayında yayınladığı bir başka raporda ise Hollanda; mültecilerin özgürlüğü, ülkede yakında yürürlüğe girmesi beklenen peçe yasağı ve polis tarafından yapılan ayrımcılık konularında eleştiriliyor. Hollanda bağlamında tartışmalı önlemlerden biri ise 14 Şubat tarihinde birçok eleştiriye rağmen Temsilciler Meclisi’nin çoğunluğu tarafından onaylandı. Söz konusu yasaya göre Hollanda İstihbarat Servisi terörle mücadele kapsamında vatandaşların internet bilgilerine daha kolay erişebilecek ve uzun vadeli tarama yapabilecek. Bir diğer tartışmalı karar ise çifte vatandaşlığa sahip olan “cihatçıların” Hollanda vatandaşlığından hâkim kararı olmaksızın çıkartılabilecek olması. Bu karar da eleştirilere rağmen Senato tarafından onaylandı. Eleştiriler söz konusu kararın özellikle Fas ve Türkiye kökenlileri hedef alması nedeniyle eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığı yönündeydi. Hollanda dâhil olmak üzere Avrupa ülkelerinin terörle mücadele kapsamında aldıkları tartışmalı kararlardan dolayı eleştiriliyor olması yeni değil. Ancak Hollanda’nın bu uyarıları dikkate almadığı, 15 Mart 2017 tarihinde gerçekleşecek parlamento seçimleri öncesi hazırlanan siyasi partiler programlarında da görülüyor. Seçim Programlarının Yarısı Hukuka Aykırı Hollanda Barolar Birliği’nin (Hol. “Nederlandse Orde van Advocaten”, NOvA) şubat ayında yayınladığı rapor endişe verici sonuçlar ortaya koydu. Seçim programlarına dair bir çalışma yapan hukukçular, 15 Mart 2017 tarihinde seçime katılacak partilerin 13’ünün seçim programının; hukuk devleti ilkeleriyle ne derece bağdaştığını araştırdı. Araştırma sonuçlarına göre seçim programlarının ortalama yüzde 40’ı doğrudan hukuk devleti ilkeleriyle çelişiyor.

Özellikle son anketlere göre önde olan aşırı sağcı Özgürlük Partisi’nin (PVV) başını çektiği 5 parti bu ilkeleri ihlal ediyor. Ayrıca 2012’deki seçim programlarına kıyasla, partilerin hukuk devleti kurallarını hiçe sayarak güvenlik tedbirleri alma oranı da yüzde 40 arttı. Tartışmalı maddelerin büyük bölümü göç ve mülteciler, terör ve aşırı İslamcılar hakkında. “Camilere Finansal Destek Kesilsin” Örneğin Hristiyan Demokrat Parti (CDA) Hollanda’daki camilerin yurt dışı finansmanını yasaklamak istiyor. Bu konu, partinin Türkiye’deki siyasi gelişmeleri öne sürerek Hollanda’daki Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı camilere yönelik başlattığı girişim ile zaten gündemindeydi. Hukukçular, dinî kuruluşlar arasında sadece Müslüman kuruluşların hedef alınmasını doğrudan ayrımcılık olarak değerlendiriyor. CDA bu maddeyi “bizim kamu düzenimize aykırı olan etkinlikler düzenleyen camilere sahne sunamayız.” ifadeleriyle de destekliyor. Hukuk devleti ilkeleri ile çelişen bir maddenin, kamu düzenini koruma amacıyla alınması tezat bir durum. Hollanda İçin Partisi (VNL) de aynı yasağı programına taşımış durumda. “Mültecilere Sınırlar Kapatılsın” Hukuk devleti ilkelerini doğrudan ihlal eden tedbirlerin en fazla olduğu parti aşırı sağcı Özgürlük Partisi (PVV). Hiçbir mültecinin ülkeye alınmaması, Müslüman ülkelerden göçmenlere sınırların kapatılması, şimdiye dek verilen oturma izinlerinin iptal edilmesi ve bütün mülteci barınma merkezlerinin kapatılması yönündeki planlar; hukukçulara göre BM mülteci sözleşmesi başta olmak üzere uluslararası ve Avrupa hukukuna aykırı. Partinin çifte vatandaşlığa sahip olan sabıkalıları Hollanda vatandaşlığından çıkartıp sınır dışı etme planı ise, hukukçuların değerlendirmesine göre çifte vatandaşlığı olanlara Hollanda vatandaşlarına kıyasla ayrımcılık yapılması anlamına geliyor. Ayrıca bu önlem suçta ve cezada kanunilik ilkesiyle de çelişiyor, çünkü önceden suça karışmış kişileri kapsayıp kapsamadığı konusunda parti tarafından açıklama yapılmıyor. Aynı madde Hollanda İçin Partisi’nin (VNL) de programında yer alıyor. Kamu düzenine aykırı olduğu iddia edilen başörtüsünün ve diğer İslami sembollerin kamusal alanda yasaklanmak istenmesi ise hukukçulara göre din özgürlüğü ve eşitlik ilkesine aykırı. Zira önlemler diğer dinî simge-

leri değil, yalnızca İslami simgeleri hedef alıyor. İslam okullarını kapatmak, Kur’an’ı yasaklamak ve radikal Müslümanları önlem amaçlı nezarette tutmak da; eğitim, din ve fikir özgürlüğüyle, adil yargılanma hakkıyla ve eşitlik ilkesiyle çelişiyor. Partinin ülkeye geri dönmek isteyen “cihatçı”ları kabul etmek istememesini ise hukukçular “sürgün” olarak tanımlıyor. Ayrıca bu durum, Hollanda vatandaşlığına sahip kişilerin temel yasal koruma haklarından mahrum bırakılması anlamına geliyor. “Bazı Özgürlükler Sadece Hristiyanlara Verilsin” Toplumcu Reform Partisi’nin (SGP) de sadece Hristiyanlara vermek istediği hak ve özgürlükler var. Ezanın yasaklanmasını isteyen SGP, ezanın çan sesleriyle eşit tutulamayacağını ifade ediyor. Parti aşırı İslami düşüncelere katı bir şekilde müdahale edilmesini, fakat bu müdahaleden kiliselerin etkilenmemesini talep ediyor. Hukukçulara göre bu durum eşitlik ilkesine ve din özgürlüğüne aykırı. Hollanda İçin Partisi’nin (VNL) “cihatçı”ları idari gözetim altında tutmak istemesi ise, adil yargılanma hakkına zarar veriyor. Partinin sadece çifte vatandaşlara uygulamak istediği ceza yaptırımları ise ayrımcılık anlamına geliyor. “Uluslararası Anlaşmalar Hollanda İçin Bağlayıcı Olmasın” Liberal Parti (VVD), terör örgütüne katılanların yargılanmadan Hollanda vatandaşlığından çıkarılmasını istiyor. Bu önlem şubat ayında Senato’da onaylandı. Ancak parti daha da ileri giderek sadece Hollanda vatandaşı olan “teröristleri” de vatandaşlıktan çıkarmak istiyor. Hatta bunu mümkün kılmak için uluslararası anlaşmaları düzenleme taraftarı. Hâlbuki vatandaşların devletsiz bırakılması, hukukçulara göre insan haklarına aykırı. Liberal Parti (VVD) ayrıca iç hukuku uluslararası hukuka üstün kılmak istiyor. Parti, uluslararası anlaşmaların Hollanda için bağlayıcılığını kaldırmak istediğini belirtti. Bu durum hukukçulara göre Hollanda’da temel insan hakları için tehdit oluşturuyor, çünkü temel insan haklarının korunmasında, söz konusu uluslararası anlaşmalar büyük rol oynuyor. Kökü liberalizme dayanan hukuk devleti ilkelerinin günümüzde kendisini liberal bir parti olarak nitelendiren VVD tarafından böylesi radikal bir plan ile dikkate alınmaması, partinin tutarsızlığını gözler önüne sermekte. Ayrıca Hollanda Anayasasına göre yasama organı (hükûmet ve meclis) tarafından alınan kararların yargı gücü tarafından Anayasa denetimine tabi tutulması yasaktır. Yargı erki sadece yasaların uluslararası anlaşmalarda belirtilen temel haklarla uyumlu olup olmadığını denetleyebilir. Ancak VVD’nin, bu anlaşmaların bağlayıcılığını da kaldırması durumunda, bireysel özgürlükleri siyasi iktidara karşı koruyabilecek tek imkân da ortadan kalkacaktır. Bu açıdan bu madde oldukça endişe vericidir. Müslümanlara Yönelik Kısıtlamalar Herkesi Etkiliyor

Mesele, Güvenlik ve İnsan Hakları Arasında Naif Bir Dilemmadan İbaret Değil Diğer yandan, hukuk devleti uğruna radikal kararlar alan bazı partiler; durum kendi aleyhlerine dönünce veya kendi kültürel değer yargılarıyla ve düşünceleriyle uyuşmayınca hukuk devleti ilkelerinden vazgeçebiliyor. Aralık ayında mahkeme tarafından nefret söyleminden suçlu bulunan Özgürlük Partisi lideri Wilders’in, “sahte hâkimler” diyerek hukuk devletine yaptığı saldırı ve “Hiçbir hâkim beni durduramaz.” ifadeleri bunun bir göstergesi. Bu yüzden Müslümanlara ve göçmenlere yönelik alınan önlemler, güvenlik ve insan hakları arasında naif bir dilemma olarak algılanamaz. Zira seçim programlarındaki kültürcü yaklaşım ve siyasetçilerin etnomerkezci söylemleri, güvenlik argümanının samimiyetini azaltıyor. Liberal Parti’nin seçim programındaki “Sadece ‘bizim’ özgürlüklerimizi benimsedikleri takdirde mülteciler, Hollanda’ya ait kabul edileceklerdir.” sözleri bunun bir göstergesi. Ortada “güvenlik için” alınan tedbirlerden daha çok, “göçmenlere karşı” alınan ötekileştirici önlemler var. Sorulması gereken şudur: O hâlde burada ölçü nedir? Hukuk devleti ilkeleri mi yoksa kültürel değerler mi? Bir düşüncenin veya kültürel değerin egemen kesime ait olması, azınlık grubunun insan haklarını ve hukuk devleti ilkelerinin ihlalini meşrulaştırır mı? Siyasetçiler Tarafından Unutulan Adalet Eğer Avrupa ülkeleri gerçekten hukuk devletinin amaçladığı adalet kavramını gözetiyorlarsa, bugün küresel ölçekte yaşanan sorunlardaki kendi paylarını da sorgulamalıdırlar. Zira kitlesel göç ve Batı ülkelerindeki terör tehdidi; zayıf bir konumda olan etnik azınlıklara ve savaş mağduru göçmenlerin üzerine yıkılamayacak kadar ahlaki bir meseledir. Güvenlik tedbirleri, azınlık konumunda olan grupların siyasette açıkça ötekileştirilmesini ve insan haklarının ihlalini meşrulaştırmaz. Bu bağlamda hukuk devletini korumak adına alınan önlemlerin, hukuk devletindeki adalet kavramı ile ne derece bağdaştığı sorgulanmalı. Belki de en önemli soru olarak şunu yöneltebiliriz: Hollanda’nın siyasi partileri, seçim programlarıyla ülkeye verdikleri zararı göremiyorlar mı? ◄◄


Bayramınızı tebrik eder, esenlikler dileriz...


doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

Ramazan’da iftar sofraları...

platform 25 platform

Bütün dünyada olduğu gibi Hollanda genelinde de düzenlenen iftar sofraları, kardeşliğin ve dayanışmanın tesisine neden olurken, Müslüman ve Gayr-i Müslim toplumu bir araya getirdi. Kurum – kuruluşlar, şirketler ve cemiyetlerin organize ettikleri iftar akşamları, dostluğun sağlanmasına ve önyargıların yok olmasına da zemin hazırladı. Bu yıl özellikle birçok şehirde, Ramazan çadırları kurulması, daha fazla yabancıların buralara akın etmesine neden oldu. Sultan Ahmed’teki gibi olmasa da, kısmen oraların manevî havasını gurbette de teneffüs etmek adına düzenlenen iftar programlarında kültür ve geleneklerimiz yaşatılmaya çalışılıyor.İşte, dostlarımızla kucaklaşmamıza vesile olan o manevî atmosferlerden kesitler...

Rotterdam İslam Üniversitesi

Hollanda Kayserililer Vakfı

IUR’dan Gelecek Eğitim-Öğretim Yılı için önemli ataklar...

Rotterdam İslam Üniversitesi (IUR)’nin geleneksel iftar programı 450 kişilik katılım ile gerçekleşti. IUR’nin tarihi binasının Erdebil salonunda düzenlenen iftar programı, kurumun rektör yardımcısı Ertugrul Gokcekuyu’nun açış konuşması ile başladı. Gokcekuyu, Hollanda’da bulunan ve önem arz eden İslam kuruluşlar, STK’lar ve siyasi partiler temsilcileri (VGVZ, DENK, NIDA, CMO, SPIOR, NIF, IGMG, SIPOR) huzurunda İslam’ın eğitime verdiği önemi vurguladı.

Lalezar Restoran

Güncel Medya

Amsterdam Camiler Platformu

Güncel Medya Hollanda Karamanlılar Federasyonu

Hollandalı Müslümanları bir araya getiren organize

Amsterdam Camiler platformu, her yıl olduğu gibi bu yıl da iki gün boyunca tüm müslümanlara açık bir iftar programı düzenledi. 3 ve 4 Haziran tarihlerinde düzenlenen iftara yaklaşık 4 bin kişi katıldı.. Kristal Party salonunda düzenlenen iftara Denk Partisi milletvekili Tunahan Kuzu ve T.C. Amsterdam Başkonsolosu Tolga Orkun da katıldılar ve birer selamlama konuşması yaptılar.

Dostlar Derneği - SP Merkez Binası

NIF Gençlik, HDV Anadolu ve HDV laleli Gençlik

Türkiye’deki güzel atmosferi burada da yaşamak güzel Hollanda Karamanlılar Federasyonu (HOKAF)’ın Schiedam İslam Merkezi konferans salonunda gerçekleştirdiği iftar yemeğine 300’e yakın davetli katıldı..

Türk İslam İslam Kültür Kültür Dernekleri Dernekleri Federasyonu Federasyonu Türk

SHEMS, her cuma 150 mülteciye iftar verdi


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli

04 cemiyet 26 samenleving

Abdülhalim İnam:

“Oruç sizi mi tutuyor, siz mi orucu tutuyorsunuz? Namaz sizi mi kılıyor, siz mi namazı mı kılıyorsunuz?”

Haber: Adnan Şahin

“Umulur ki, Bu Ayda Sorumluluklarımızı Hatırlarız”

Kısa adı NIF olan Hollanda İslam Federasyonu, Schiedam Yıldız Eğitim Vakfı salonunda verdiği iftarla çok sayıda STK temsilcisi ve teşkilat mensubunu bir araya getirdi

D

avette, İGMG Genel Merkezden Eğitim Başkanı Abdulhalim İnam ve Teşkilatlanma Başkan Yardımcısı Ramazan Başlık, Rotterdam Başkonsolosluğundan Muavin Konsolos Mücahit Karagöz, Rotterdam İslam Üniversitesi Rektör Yardımcısı Erturul Gökçekuyu ve Genel Sekreter Ahmet Dündar, Hollanda HASENE Başkanı Mehmet Yaramış, Hollanda EUBA Başkanı Hasan Aras, Benim Sigortam sahibi Mehmet Keskin, Jilpaq Döner sahibi Faruk Halıcı, Rijmond Cami Kuruluşları (SIPOR) Başkanı Mehmet Akbulut, hazır bulundular. “Dünyada en çok Müslümanlar mağdur...” Kur’an tilavetiyle başlayan programda NIF Başkanı Mehmet Erdoğan ve Genel Merkez temsilcisi Abdulhalim İnam birer selamlama konuşması yaptılar. Erdoğan konuşmasında şunları kaydetti. “Çok kıymetli hazirun, bu günkü iftar davetimize iştirak ettiğiniz için sizlere gönülden teşekkür ediyoruz. Ramazan ayı peygamberimizin müjdelediği gibi rahmet, bereket ve mağfiret ayıdır. Dileğimiz bu ramazan ayını layık-ı veçhile yaşayarak onun feyzinden bereketinden gerektiği gibi istifade etmek ve kadir gecesiyle bunu taçlandırarak bayram günü de bunun sevincini yaşamaktır. Değerli kardeşlerim ramazan ayında oruçlarımızı tutarken yapmamız gereken en önemli konulardan bir tanesi, nefis muhasebesidir. Allah’a hamdolsun Avrupa’daki

Müslümanlar olarak bizler rahat bir ortamda oruçlarımızı tutarken, iftar sofralarımızda yüce rabbimizin ikramından faydalanırken dünyanın her hangi bir ücra köşesinde bu iftarı bulamayan kardeşlerimiz için dua edelim. O kardeşlerimizin de bu iftardan, bu nimetlerden faydalanması için de yüce rabbimize niyazda bulunalım. Avrupa’ya yerleşen mülteci kardeşlerimizi de düşünmek mecburiyetindeyiz. Dünyada yüzbinlerce insanın mülteci durumuna düştüğünü unutmamak lazım. Dünyada her dakika itibariyle her saat itibariyle binlerce insanın açlıktan hayatını kaybettiğini hatırımızdan çıkarmamamız lazım. Bizler Müslüman olarak sadece kendi mensubumuz için değil, bir başka Müslüman kardeşimizin kurtuluşu için de yaşamamız ve arzu etmemiz gerektiğini burada ifade etmek isterim. Dünya insanına baktığımız zaman en çok ezilenin İslam toplumu olduğunu görmekteyiz. Onun için, ümmetin kurtuluşu için, bir araya gelebilmesi için, İslam Birliğinin kurulması için hepimizin hem dualarımızla hem de fiiliyatta da herkesin kendi mecrasında yapması gereken çabayı ortaya koyması lazım. Ümmetin bir araya gelebilmesi için elimizden gelen gayreti mutlaka sarf etmemiz gerekir” Tanzanya’dan selam ve dua var HASENE Yardım Derneği’nin kumanya kampanyası çerçevesinde Tanzanya’ya gidip dönen Millî Görüş

“Dünyada her saat itibariyle binlerce insanın açlıktan hayatını kaybettiğini hatırımızdan çıkarmamamız lazım. Bizler Sadece kendimiz için değil, bir diğer Müslüman kardeşlerimizin kurtuluşu için de mücadele etmeliyiz” Eindhoven Yunus Emre Cemiyet Başkanı Ali Yılmaz kürsüden kısaca gözlemlerini paylaştı. Bu çalışmaları “Sözün bittiği ve duygunun doruğa ulaştığı yer” olarak nitelendiren Yılmaz şunları ifade etti: “Ümmetin birliğinin, bütünlüğünün ne demek olduğunu bize her defasında aktaran rahmetli Erbakan Hocamızın o güzel sözlerini ben orada bir kez daha yaşadım. Ruhu şad olsun. Rabbim inşallah cümlemize bu duyguları ölene kadar yaşamayı ve yaşatmayı nasip eylesin.” Geride “Hoş bir seda” bırakmak Daha sonra kürsüye gelen Abdulhalim İnam ise şöyle konuştu. “Bir ayeti kerimenin meali şöyle diyor, ‘Umulur ki, sakınırsınız!’ son zamanlarda biz buna şöyle bir mana da yüklemeye başladık,

“Umulur ki, sorumluluklarınızı fark edersiniz.” “Umulur ki görevlerinizi hatırlarsınız.” İşte bu mübarek ay sadece teravihi ile sadece oruçları ile sadece okunan mukabeleleriyle ve sadece bizim birleştiğimiz, buluştuğumuz bu iftar sofralarıyla değil aynı zamanda içinde bulunduğumuz hâl ile bize birçok sorumluluğumuzu da hatırlatıyor ve görevlerimizi yerine getirmemizi hususunda bize özellikle nasihatte bulunuyor. Mesela onlardan bir tanesi nedir, kulluk sorumluluğudur. Yeryüzüne geldik ve bu dünyadan mutlaka ayrılacağız. Ama bir şeyler yaparak, görevlerimizi yerine getirerek ayrılmalıyız. Bu bağlamda kulluk sorumluluğumuzu özellikle yerine getirmeliyiz. Bunun için namaz bu ayda özellikle çoğaltılmış. Aç kalmak özellikle vurgulanmış. Ama

nasıl aç kalmak? Oruç sizi mi tutuyor, siz mi orucu tutuyorsunuz? Namaz sizi mi kılıyor, aslında siz mi namazı kılıyorsunuz? Önemli soru şu; Acaba siz bu ramazan ayı içinde mali sorumluluklarınızı yerine getirmek için bir gayret içinde misiniz? İhtiyaç sahipleri ile bir empati kurma çabanız var mı? Yoksa siz kendi dünyanızda, kendi kurduğunuz cennetinizde, hiç kimseyi umursamadan hayatınızı devam mı ettiriyorsunuz?. İşte bu mübarek ay bize bütün bunları hatırlatıyor ve bize fark ettirmeye çalışıyor. Özellikle diğer insanlara karşı sorumluluklarımızı hatırlamamız büyük önem arz ediyor.” Konuşmalardan sonra topluca iftar edildi. Program, Ahmet Yılmaz’ın yaptığı dua ile son buldu. ◄◄


introduction

tanıtım 27

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

Sabri Aksoy:

K

ütahya Porselen… Ateşte açan çiçekler… Gazetemizde sürekli yer bulan, “İş Dünyası” adlı bölümde, girişimcilerimizi sizlere tanıtmanın gayreti içerisinde oluyoruz. Onlarla yapılacak olan sohbet ve söyleşilerimizde, onları yakinen tanımanın yanı sıra, onların iş hayatını, yaşama bakış açılarını, Hollanda’yla alakalı gözlemlerini, küresel krizle ilgili düşüncelerini öğrenmeye çalışacağız. İşte, bu sayıda, farklı meslekte hizmet veren insanlarla hoş sohbetler gerçekleştirdik. Oluşturduğu istihdam imkânlarıyla, ödediği vergilerle Hollanda ekonomisine hayat veren ve memleketimize destek olan işverenlerimizden biri de, bir dünya markası olan Kütahya Porselenin Hollanda-Belçika Başbayii Sabri Aksoy idi. Kanaatkârlığı en büyük zenginlik olarak gören, hizmet ehli, mütevazi, açık sözlü, bilge bir insanın sohbetinden büyük bir keyif alacaksınız. İşte İstifade edeceğinizi ve ilgiyle okuyacağınızı ümit ediyor, sohbetimizle sizleri baş başa bırakıyoruz. Sabri Aksoy kimdir? 1951 Adapazarı doğumluyum. Türkiye’de çekirdek satarak, -tabir-i caizse çekirdekten yetişerek- esnaflık ve ticari hayatım başladı. 1972 yılında Hollanda’ya geldim. 1978 yılına kadar, video/ kasetçilik gibi işler de dâhil farklı işlerle iştigal oldum. 1978 yılında porselen işiyle Hollanda’daki ticari hayatım başlamış oldu. 1987-1997 yılları arasında Türkiye’ye kesin dönüş çerçevesinde dönüş yaptık. Çocukların Hollanda’da eğitim hayatını sürdürmelerini istemeleri

“Ramazan ve Bayram sofralarınızı Kütahya Porselen ile donatın!” üzerine tekrar Hollanda’ya döndük. Adapazarı’na varınca da ticari hayatımızı sürdürdük. O dönemde, LC Waikiki mağazasını Adapazarı’na ilk getiren bendim. 2007 yılından beri de bir dünya markası olan Kütahya Porselen’in Hollanda ve Belçika bayiliğini yürütüyorum. Evli, 3 kız çocuğu babasıyım. Neden böyle bir tercih yaptınız? Ben bu işi severek yapıyorum. Hiçbir zaman daha fazla kazanmayı dert edinmedim. İnsanların memnuniyeti ve ardımdan edilecek bir dua benim sermayemdir. Bu kapıdan giren herkesle helalleşerek ayrılır. Kapıdan çıktıktan sonra dönüşü olmayabilir. Bilmeden, istemeden yapılan herhangi bir yanlışlık varsa mutlaka bir orta yol bularak, gönül alırım. Güvenebildiğimiz, bildiğimiz insanların imalatı ve memleketimizin sunduğu kaliteli bir ürünü Avrupa’da pazarlamaya çalışıyoruz. Bizim elimize geçen doğrudan memleketimize aktarılıyor. Orada istihdam eden binlerce insanın sofralarına tat ve bereket oluyor. Elbette bizler de kazanıyoruz ama meseleye hep buradan bakarak hareket ettim. Nasıl bir müşteri profiliniz var? Müşterilerimizin yüzde 60’ını Hollandalılar oluşturmakta. Özellikle pazarladığımız ürünler onlar arasında daha çok talep edilir oldu. daha sonra ürün yelpazesini genişlettik ve kendi insanımız da memleketinin bu dünya markasını sahiplendi. Toptan ve perakende olarak üreticiden tüketiciye, fabrikadan sofraya anlayışıyla bu güzide ürünleri pazarlıyoruz. Şimdilerde müşteri ağını da biraz

genişlettik ve restoran işletmeleriyle yoğun bir alışverişimiz var. Kriz sizi etkiledi mi? Elbette bir durağanlığın olduğunu söyleyebiliriz. Alışverişlerde belli bir düşüş yaşansa da, öyle bitirici sınırlarına henüz gelmedi. Ancak akıntı ne kadar güçlü olursa olsun, yüzmesini bilen kendini karşıya atmasını bilir. Müşteriye ulaşım yolunuz nasıl? Ağızdan ağıza dolaşan tanıtım bizim önceliğimiz. Müşteri memnuniyeti bizim için çok önemli. Bütçeye uygun, ödeme kolaylığı ile buradan gönül rahatlığı ile memnun ayrılan bir müşterimiz yanında 5 müşteri daha getiriyor. Gazeteniz Doğuş bu manada ciddi bir müşterinin bize ulaşmasını sağlıyor. Katkınız çok büyük. Çok sağ olun. El ilanları, sanal medya gibi alanlarda kullanılıyor. Her Salı günü Rotterdam’daki bu mütevazi sergi mekânımıza insanlarımızı davet ediyor, bizleri, bu seçkin ürünlerimizi ve avantajlı fiyatlarımızı görmelerini, tanımalarını istiyoruz, bekliyoruz. Kadınlar karşılarında hemcinslerinden bir muhatap da görmek istiyorlar. Bu açığı kapatmak için de yeni bir ortaklık anlaşmasına gidiyoruz. Kısmet olursa 1 Temmuz 2017 itibariyle Demirayak ailesiyle ticari bir ortaklığımız olacak. Hayat size ne öğretti? Hayat inişli çıkışlı. Yaptığımız işlerde başarılı oldum. “Zengin” oldum mu, hayır. Öyle bir derdim olmadı. “Lüks bir evim arabam olsun” diye hiç heveslenmedim. Soframda bir tabakla yetinmeyi bilen biriyim.

Kütahya Porselen Hollanda Başbayii Sabri Aksoy Mutluluk da bana göre “yetinmektir” zaten… Büyük paraların döndüğü zamanlarda da ben esnaftım. Altımdaki arabayı görenler, “alsana bir lüks araba” derler.. Ben böyle bir hayatı seviyorum. Daha rahatım, daha huzurluyum. Hayat bana, her şeyin maddiyat olmadığını, insan olmayı, kalmayı ve insanca yaşamayı öğretti. Biraz açar mısınız, nasıl ve kimlerle oldu, olacak bu iş? Golden Deluxe adında düğün-kınanişan gibi Organize işlerle uğraşan Ramazan ve Ayşe Dermirayak ailesi ile böyle bir girişimimiz olacak. Hayırlı olacağına ve birlikte güzel şeyler yapacağımıza inanıyorum. Sohbetimiz sırasında Sabri Aksoy’dan işletme hakkında ortaklığa dair bilgi almaya çalışan ve staj dönemi geçiren Ayşe Demirayak, uzun yıllar topluma hizmet sunan bir işletmenin eşiyle birlikte sahibeliğini yüpürttüğü için bu ortaklığın kendilerini çok da fazla tedirgin etmediğini söylüyor. 3 çocuk annesi olan ve tecrübesini bu alanda kullanarak

Kütahya Porselen’i daha iyi konuma getireceklerini vurgulayan Ayşe Demriayak, Sabri Bey gibi düzgün, dürüst, mütevazi ve saygın biri ile ortak olmaktan duyduğu memnuniyeti de ifade ediyor. Söyleşi-Fotoğraf: Zeynel Abidin


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

04 haber 28 nieuws

Toplum

Hollanda’da Beşiktaşlılar’dan şampiyonluk coşkusu “Hollanda’yı sevmiyorsanız, mutlu ve başarılı olamazsınız”

Hollanda Türk Kadınlar Derneği’nin, Dordrecht’te van der Valk Otel salonunda düzenlediği Ekonomi Platformu büyük ilgi gördü. Platforma, Edelstaal Grubu ve Türkiye’deki Orka Otelleri yönetim kurulu Başkanı Turgut Torunoğulları, Hollanda Türk Kadınları Derneği Başkanı Sibel Saki, T.C. Rotterdam Başkonsolosu Sadin Ayyıldız, ünlü İşadamı Yavuz Yükse ve çok sayıda girişimcinin yanı sıra, politikacılar, STK yöneticileri, emekçi kadınlar, akademisyenler katıldı. Katılımcılar, Hollanda ve Türkiye arasındaki gerginliğin bir an önce diyalog çerçevesinde çözümlenmesinden yana olduklarını vurguladılar. Hollanda Türk Kadınları Derneği Başkanı Sibel Saki selamlama konuşmasında şunlara değindi: “Amacımız farklı sektörlerde çalışan ve farklı birikimlere sahip, toplumda rol model olmuş kadınlarından oluşan bir beyin takımı oluşturarak, diğer kadınlara farklı alanlarda rehberlik ve öncülük eden bir platform oluşturmaktır. Kadınlarımızın aile, sosyal, siyasi, ekonomik ve kültürel hayatta katılımcı, aktif ve üretken bireyler olmalarını sağlamak ve toplumdaki konumlarını güçlendirmektir” dedi.

Beşiktaş’ın şampiyonluğunu ilan etmesi Avrupa basınında yer aldı. Gazeteler Beşiktaş’ın 4-0 kazanıp şampiyonluğunu ilan ettiği maç sonrası “şampiyonluk kutlamaları başladı” manşetini attı. Rotterdam’da şampiyonluğu kutlayan taraftarlar şehri şenlik yerine çevirdi. Hollanda Beşiktaşlılar Derneği Hollanda’daki Beşiktaşlılar ile Gaziantep-Besiktaş maçı için Rotterdam merkezde Sorbonne’da buluştu. Maç bitimi İzmir Marşı ile dışarıya çıkan Beşiktaşlılar 15’inci şampiyonluk adına özel yaptırılan 50 metrelik Beşiktaş bayrağı altında Rotterdam sokaklarından Beşiktaş marşları söyleyerek Rotterdam Hofplein Meydanına yürüdüler.

Aboutaleb: “Hükümet PVV ile kurulmalı” Hollanda’da koalisyon görüşmeleri devam ederken PVV ile ilgili ilk öneri Rotterdam belediye başkanı Aboutaleb’den gelmesi herkesi şaşırttı. Başbakan Rutte seçimden önce de sonra da üstüne basarak PVV ile hükümet kurmayacaklarını belirtmesini değerlendiren Aboutaleb, seçimde ikinci parti olan PVV’nin dışlanmak yerine görüşmelere dahil edilmesinden yana olduğunu ifade etti. Seçmenlere verilen sözlerin bir kenara bırakılıp ülkenin geleceği için bir an önce hükümetin kurulması gerektiğine dikkat çeken Aboutaleb, milyonlarca kişinin PVV’yi desteklediğini, onlarında hükümeti kurmakla ilgili söz hakkına sahip olduklarını aktardı. Aboutaleb VVD ve CDA’nın PVV’yi de koalisyon görüşmelerine dahil etmesini istedi. AD gazetesinde yer alan bilgi-

Kırmızı Lale Korosu konseri büyüledi lerden yola çıkan Volkskrant Aboutaleb’in Hollanda’da sağ hükümetin kurulmasını istediğini ve seçimde tarihi hezimet yaşayan PvdA yerinde ikinci gelen PVV’nin hakkı olduğunu söylediğini yazdı...

Kocatepe Futbol Kulübü’nde mutlu son

Rotterdam’daki Zuidplein Tiyatrosu konser salonunda yapılan Kırmızı Lale Korosu Konseri büyük beğeni topladı. Dört yıl önce Kırmızı Lale Film Festivali bünyesinde kurulan Koro, dünyanın çeşitli ülkelerinden derlenen bir repertuarla seyirci karşısına çıktı. Konser sırasında Anneler Günü de kutlanırken, tüm annelere kırmızı güller dağıtıldı. Zuidplein Theater’deki etkinlikte konuk olarak Amsterdam Aslan Müzik Merkezi Korosu da yer alarak, repertuarlarından bazı parçaları seslendirdi. Konser sunuculuğunu Türkiye’deki dizi oyuncularından Cevahir Turan yaptı. Koronun yönetmenliğini Burak Dolutaş, Koro Başkanlığını da Tuncay Tarımcı yapıyor. Haber-Fotoğraf: Yalçın Çakır

Hollanda genel amatör ligi Rotterdam ikinci kümede mücadele eden Kocatepe gençlik, 2016-2017 sezonu ikinci yarısında form grafiğini yükselterek amatör kümeye yüksledi. Kalesini Türkiye’den Maltepe spordan gelen Ünal Bayka’ya emanet ettikten sonra gösterdiği başarılı çıkış ile playofflara kalan Kocatepe başarısını burada da sürdürüp rakiplerini geçerek mutlu sona ulaşıp, birinci amatör kümeye çıktı.

Hollanda Ligi’nde Feyenoord şampiyon oldu

T-BIKKERS Grubu’ndan şölen gibi kutlama

21 Mayıs 2017 günü Arnhem HDV Türkiyem Camii’nin evsahipliğinde, Türk Motorcular Grubu T-BIKERS tarafından düzenlenen 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı programına katılan Deventer Başkonsolosu Zafer Ateş, gençlerin başlattığı bu güzel yolculuğun örnek bir davranış oladuğuna vurgu yaptı. Türk Motorcular Grubu T-BIKERS Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Kocaoğlu da konsolosluğun ve vatandaşalrın bu manada kendilerine verdiği destek ve ilgiden hayli memnun olduklarını ifade etti ve bundan sonra kulübün yapacağı çalışmalarla alakalı katılımcıları bilgilendirdi.


samenleving

cemiyet 29

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

Aydın Peksert

B

Gündem

apeksert@gmail.com

Rotterdam Belediyesi’nden mübarek Ramazan ayı öncesi provokasyon...

ugünlerde Rotterdam Belediyesi tarafından “#zelfgekozen” adı altında yürütülen kampanya çoğu kesim tarafından büyük tepkilere neden oluyor. Kampanyanın içeriği eş seçimindeki özgürlük ile ilgili. Posterlerin üzerinde “Hollanda’da bizler eşimizi özgürce kendimiz seçiyoruz” diyor. Asıl tepkilere neden olan kısmı ise posterlerdeki görüntü. En çok göze batan posterlerden birinde, başı örtülü olan Müslüman bir kadını temsil ediliyor ve Yahudi takkesi takılı olan bir erkekle öpüştükleri görülüyor. Bir diğer posterde ise geleneksel Fas elbisesi giyinmiş bir kadını aynı şekilde başka bir kadınla uygunsuz olarak görüyoruz. Ayrıca bu kampanya gözden kaçmasın diye işlek ve kalabalık olan tramvay ve otobüs duraklarının reklam panolarında haftalarca asılı kalacak. Bu posterlerle tartışma meydana getirmek istediklerini belirten

“Artık yeni strateji böyle işliyor. Aslında umurlarında olmayan bir konuyu ele alıp sürekli Müslümanların başına kakıp duruyorlar ve böylece negatif anlamda algı oluşturup Müslümanları sürekli defans yapmaya zorluyorlar” koalisyon partileri Leefbaar Rotterdam, CDA ve D66 sözcüleri belli ki kentte yaşayan 100.000 civarında Müslümanın hassasiyetlerinden tamamen habersizler. Üstelik bu denli tartışma oluşturacağını bildikleri kampanyanın mübarek Ramazan ayının başına denk getirmeleri bir tesadüf değil, düpedüz bir provokasyondur. Kampanyanın içeriğine değinecek olursak tamamen Hollanda kültürü merkezli ve diğer kültürleri bir sorun olarak gören tutumu gözlemliyoruz. Sorunun sadece Müslüman aileler içinde yaşandığını ima etmekle bu problemi İslam’a ve Müslümanların kültürlerine yüklemek için yapılmış olsa da, herkesçe biliniyor ki çoğu zaman genç Hollandalı bayanlar

Müslüman Faslı erkeklerle evlenmek istese ailesi tarafından dışlanmaya varacak kadar tepkilere maruz kalacaktır. Yani bu sorun tek bir kültür veya dinîn tekelinde olan bir şey değildir, aksine toplumun her kesiminde yaşanan bir gerçektir. Hâl böyleyken peki nerden çıktı bu samimiyetsiz kampanya? Ara sıra aşırı sağ fikirler besleyen bir parti durduk yere Müslüman kadınları düşündüğü için mi bu kampanyaya başvurdu? Tabi ki hayır. Bu kampanya İslam’ı ve Müslümanların kültürlerini “problem” olarak göstermek için araçtan başka bir şey değil. Dertleri üzüm yemek değil, bağcıyı dövmektir. Artık yeni strateji böyle işliyor: Aslında umurlarında olmayan bir konuyu ele alıp sürekli Müslümanların başına kakıp duruyorlar ve böylece negatif anlamda algı oluşturup Müslümanları sürekli defans yapmaya zorluyorlar. Mesela bunu eşcinsellerin özgürlükleri meselesinde yine yaşadık. Eşcinseller sağ ve aşırı sağ partilere oy veren insanlardan çekti ne çektiyse ve bu polis kurumunun istatistiklerine de yansımıştır. Fakat gel gör ki, eşcinselleri güya koruyan ve sahiplenen yine o sağ ve aşırı sağ partiler oldu. Bu olay kendi içinde çok büyük bir tezat oluşturuyor. Müslümanları ve İslam’ı sürekli sorun olarak gösterip problemin asıl kaynağını gizlemek isteyenlerin oyununa gelmeyelim artık, sağduyulu ve uyanık olalım... ◄◄

Fotoğraflarla Hollanda gündemi...

Hollanda’da “Aşık Veysel” Rüzgârı Esti

Hollanda Sivaslılar Platformu tarafından düzenlenen “Aşık Veysel’i Anma ve Türkü Programlarında, ozan vefatının 44’üncü yıl dönümünde, Amsterdam, Rotterdam ve Arnhem kentlerinde çeşitli etkinliklerle anıldı. Sanatçılar, Sait Döşkaya ve Cafer Üvenç’in söylediği Aşık Veysel türküleri ile katılımcılar hoş anlar yaşadılar...

HOKAF Turnuvası Kupası, Bardasspor’un

Hollanda Karamanlılar Federasyonu (HOKAF) tarafından düzenlenen ‘2.HOKAF Köy Dernekleri Futbol Turnuvası’nın bu yılki şampiyonu Bardasspor oldu. Sudurağı, Burhan, Kılbasan, Bozkandak, Bardas, Madenşehri, Çoğlu, Göcer, Kızılkuyu ve Morcalı köy derneklerinin katıldığı turnuvanın ön elemeleri, 5’er takımlı, 2 grup halinde oynandı.

Hollanda Nevşehirliler Vakfı Genel Kurul yaptı

14 Mayıs Pazar günü Rotterdam’da hizmet veren İskender Restoranda üyelerin katılımı ile gerçekleştiren genel kurulda, kurulduğu günden beri başkanlık görevini yürüten kurucu başkan Şengezer Kürk Vakıf üyeleri tarafından tekrar başkan olarak seçildi.

Hollanda’dan kısa haberler

İslami İlimler Mezuniyet Töreni gerçekleştirildi

Geleneksel Türk Festivali Yürüyüşü Yapıldı Arnhem şehrinde faaliyetlerini sürdüren Hoca Ahmed Yesevi Kültür ve Eğitim Merkezi’nin geleneksel olarak her yıl düzenlediği Türk festivali yürüyüşü öncesi, Hollanda ve Avrupa’nın çeşitli şehirlerinden gelen motorlular Arnhem Türkiyem Camii avlusunda toplanarak 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramını kutladılar. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarına T.C. Deventer Başkonsolosu Zafer Ateş katılarak şunları söyledi: “Son günlerde ül-

kemizde gelişen olaylar karşısında birlik beraberliğe en çok ihtiyaç duymaktayız. Avrupa’da yaşayan gençlerimiz birlik beraberliğe Türkiye’dekiler kadar önem vermektedir. Bulundukları ülkede asimile olmadan uyum içerisinde yaşamayı öğrenmişler. Vatanlarına, öz değerlerine sahip çıkıyorlar. Çalışmalarınızı takdirle karşılıyorum” dedi. Her yıl olduğu gibi Arnhem şehrinin merkezindeki şehir tiyatrosunun park yerinde toplanan vatandaşlarımız Mehter Takımı’nın millî marşlar çalarak şehrin önemli caddeleri Steenstraat, Velperweg’ten geçerek toplu hâlde festival alanı Presikhaaf parkına gelindiğinde coşku doruğa ulaştı. Arnhem Hoca Ahmed Yesevi Kültür ve Eğitim Merkezi Başkanı

İbrahim Günay, “Bulunduğumuz ülkelerde asimile olmadan uyum içerisinde olarak kanunlara uyarak yaşamalıyız. Türklüğümüze, dinimize, dilimize ve vatanımıza sahip çıkmalıyız. Türk’ün tek düşmanı cehaletin ta kendisidir. Cehaleti yenmek için eğitime önem vermeliyiz, okumalıyız, bilim ve tekniğe önem vererek araştırmalar yapmalıyız. Önemli yerlerde görevler almalıyız. Geçmişini bilmeyen geleceğini göremez. Avrupa’da birlik beraberlik içerisinde kucaklaşmalıyız” dedi. Hollanda Türk Federasyon Genel Başkanı Murat Gedik konuşmaısnda, “Türk tarihi bir bütündür. Derin ve zengin bir tarihe sahibiz. Kardeş kavgalarını bugünlere taşımamalıyız. Çanakkale ruhunu bile bitirmek istiyorlar. Türk’ün ruhu orada yatmaktadır” dedi.

Kuzey Hollanda Millî Görüş Teşkilatları bünyesinde başlatılan İslami İlimler kursuna katılan talebeler mezun olarak diplomalarını aldılar. Yoğun bir katılımla gerçekleştirilen programda, Kuzey Hollanda Millî Görüş Teşkilatları Başkanı Oktay Dalmaz bir kısa bir konuşma yaparak İslami İlimler kursu ile alakalı bilgi verdi.

Türkevi’nden “Dostlar Beni Hatırlasın” programı Büyük Türk Halk Ozanı Ozanı Aşık Veysel vefatının 44. yılında Hollanda Sivaslılar Platformu, Amsterdam Yunus Emre Enstitüsü ve Türkevi Topluluğu’nun düzenlediği programlarla anıldı. Halk Ozanı Aşık Veysel; Dostlar Beni Hatırlasın programı Amsterdam Yunus Emre Enstitüsü’nde başlayan programlarla dört gün çeşitli şehirlerdeki etkinliklerde de tekrar edildi.


RAMAZAN BAYRAMINIZI TEBRİK EDİYOR, ESENLİKLER DİLİYORUZ!.. GÖNÜLÜNÜZCE BİR SILA-İ RAHİM DİLİYORUZ...

vleeswaren Koç Et Mamulleri B.V.

Hikmet Gürcüoğlu

Adres Productieweg 48 2382 PD Zoeterwoude İleti: info@sancak.nl - Web www.sancak.nl Telefon +31(0)71 581 00 30

nu

si

n i ve r s i t e

ri

ch

ş tır t m a s o n u

iz : R TL Telev

yo

“İslam okulları Cito’da en başarılı, en iyiler”

a ra

cu

De Stichting Islamitisch Primair Onderwijs Rijnmond

ve M a a st

Bezoekadres: Paradijsplein 1 - 3034 SL Rotterdam www. sipor nl - T. (010) - 240 94 46

Al-Ghazali

Van Lennepstraat 17 3027 SP Rotterdam Tel. (010) - 415 21 67 E-mail nbelah@sipor.nl www.al-ghazali.nl

Ibn-i Sina

Zegenstraat 120 3082 XZ Rotterdam Tel. (010) - 428 25 90 E-mail adurmus@sipor.nl www.ibn-i-sina.nl

Ikra

Spirea 3 3317 JP Dordrecht Tel. (078) - 639 01 51 E-mail ssalem@sipor.nl www.ikra.nl

Noen

Paradijsplein 1 3034 SL Rotterdam Tel. (010) - 240 94 46 E-mail fkocak@sipor.nl www.ibsnoen.nl

Ibn-i Sina

(Dislocatie) Overijselsestraat 49 3074 VA Rotterdam Tel. (010) - 4484 87 50 E-mail aarabou@sipor.nl www.ibn-i-sina.nl

Oz&Er FOOD B.V.

Rooseveltstraat 39 2321 BL Leiden

E-mail info@ozener.com Tel. +31(0)71 - 589 09 99 Fax +31(0)71 - 589 20 26 www.ozener.com


mozaik 31 mozaïek

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

Çetin Akpınar:

“Çok büyük emekler vererek bu işletmeyi halkımızın hizmetine sunduk”

hizmete açıldı

Mavera

Recep Soysal

Yalnız Rabbinden İste! Rahmet ve bereket ayı olan Ramazan ayına bizi tekrar kavuşturan Rabbimize şükürler olsun. Arınma ve bereket kaplarımızı doldurma ayı olan on bir ayın sultanını hakkı ile değerlendirenlerden oluruz inşallah. Rabbimiz bizlere geçen yıllarımızın muhasebesini, gelecek yıllarımıza dair de güzel planlar yapmayı nasip etsin. İnşallah bu on bir ayın sultanını uğurlamadan önce kaplarımızı rahmet, bereket ve sevaplarla doldurmuş oluruz. “Geçen yılki Ramazan’dan ne hatırlıyorsun?” diye sorarsanız ilk cevabım, hayatımda ilk defa girdiğim, üç gün süren ve hâlâ tadı damağımda kalan ‘itikaf’ ibadeti olacaktır. Bol bol tefekkür etme fırsatı bulduğum bu üç gün boyunca, genç ‘itikaf’ arkadaşlarımla da güzel hatıralar yaşamış ve kalıcı dostluklar kurmuştuk. Hem okuyamadığım kitapları okuma, hem yeni bilgiler edinme fırsatım oldu. İtikaf programına diğer kardeşlerim gibi ben de bu yıl tekrar girmek istiyorum ve herkese de tavsiye ediyorum. İtikaf’a girsek de girmesek de bu rahmet ve bereket günlerinde, Kur’an-ı Kerim’i yüzünden, meal ve tefsirini okuyarak bol bol tefekkür yapmalıyız. Mesela her namazda okuduğumuz Fatiha Suresi’nde ne der Rabbimiz bizlere... Kendisine ne şekilde yalvarmamızı, kulluğumuzu nasıl göstermemizi ister bizden. 5’inci ayet hakkında çokça tefekkür ettim: “(Ey Rabbimiz!) Ancak sana kulluk eder ve ancak senden yardım dileriz”. Çok defalar şu soruyu sordum kendime: “ Gerçekten, sadece Rabbimden mi yardım diliyordum; yoksa farkında olmadan, tıpkı Hz. Yusuf (as) gibi insanlardan yardım beklediğim de oluyor mu?” idi.

B

asis e Market, görkemli bir törenle Rotterdam’da üçüncü şubesini açtı. Yaklaşık 23 bin civarında Türk girişimcinin bulunduğu Hollanda’da her gün bu sayıya yeni halkalar ekleniyor. Uzun süredir ticari hayatlarını sürdüren Çetin, Ali ve Ferhat Akpınar adlı kardeş girişimciler tarafından, pazar araştırması sonucunda en uygun yer olarak gördükleri Türklerin yoğun olarak yaşadığı RotterdamZuid bölgesinin alışveriş çarşısı olan Boluvaardzuid’de “Basis e” adlı marketin üçüncü şubesi hizmete açıldı. İzdiham derecesinde yoğun bir katılımla gerçekleşen açılışta, Feyenoord Belediye Başkanı Fatih Elbay, Chorlois Belediye Başkan yardımcısı Zeki Baran, işadamları, STK temsilcileri ve bölge halkı hazır bulundu. Fatih Elbay ve Zeki Baran yaptıkları konuşmalarda, bu tür girişimlerin sürekli arttığına ve bölgeyi canlandırdığına dikkat çekerek, bundan duydukları memnuniyeti belirttiler. Önlerine gelen projelerin hayata geçirilmesi noktasında her türlü desteği verdiklerine vurgu yapan Elbay ve Baran, bu işletmelerin onlarca insanı istihdam ederek ülke ekonomisine çok büyük katkıları olduğunu ifade ettiler. Bu tür girişimler sonucunda bürokratik engelle karşılaşan insanlarımızın kendilerine ulaşarak bu sorunu birlikte çözmelerini de tavsiye eden siyasiler, bu gibi durumlarda adım atmalarının kendilerinin bir görevi olduğunu da ifade ettiler. 1000 metrekare alanda hijyenik, kaliteli, marka ürünleri toptan fiyatına perakende olarak pazarladıklarına

vurgu yapan işletme sahiplerinden Çetin Akpınar, “İyi bir pazar araştırması sonucunda üçüncü şubemizi Rotterdam’ın en işlek alışveriş çarşısında açmaya karar verdik. İlk gün yaşanan izdihamdan da bunun doğru bir tercih ve yatırım olduğunu anladık. Bölgede ikamet eden bütün insanların kendilerinden bir şeyler bulacağı çok zengin ürün çeşidi ile marketimizi donattık. Müşteri memnuniyeti bizim önceliğimizdir. Yakında, Den Haag’da 6000 metrekare üzerinden 6000 ürünün pazarlanacağı yeni bir projeyi hayata geçirmeye çalışacağız. Ve yine dördüncü şubemizi açmak için de yine bir pazar araştırması başlattık. Bunu da vakti gelince insanlarımızla paylaşacağız” dedi. Ali Akpınar ise düşüncelerini şu sözlerle özetledi: “Çok büyük emekler vererek bu işletmeyi halkımızın hizmetine sunduk. Çok zengin ürün çeşidiyle, temiz, kaliteli ve her bütçeye uygun bir ortam hazırladık. İşimizi iyi yapıyoruz, bundan sonra da atacağımız yeni adımlarla marketimizi bir marka hâline getireceğiz. Sadece Türk ürünleri değil, o bölgede yaşayan her insana hitabeden bir ürün çeşidi ile hizmet veriyoruz.

Gün boyu süren alışverişin ardından, işletme sahipleri Akpınar’lar, bütçelerini zorlamadan, evlerine elleri dolu dolu giden insanların yüzlerindeki tebessüme ortak olduklarından duydukları memnuniyeti ifade ederek, bu hizmet yarışını kesintisiz ve kalite çıtasını yükselterek devam ettireceklerini söylediler. Doğuş Haber Merkezi ◄◄

Bayramınızı tebrik eder, esenlikler dileriz...

recepsoysal123@hotmail.com

Yeri gelmişken gelin isterseniz o olayı bir hatırlayalım: Bundan sonra da yukarda bahsettiğim tefekkürler esnasında yazdığım bir şiirimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Hz. Yusuf (as), Hz. Züleyha (ra), tarafından iftiraya uğrar ve zindana attırılır. Zindanda iken iki zindan arkadaşının rüyasını yorumlar. Rüya yorumuna göre bu iki kişiden birisinin idam edileceğini, diğerinin ise eski görevi olan Firavun’a danışmanlık görevine geri döneceğini haber verir. Danışmanlık görevine geri dönecek kişiye, “görevine geri döndüğünde benim durumumu Firavun’a anlat” diyerek ondan yardım bekler. Allah tekrar danışman olan bu kişiye Hz. Yusuf’un (as) bu isteğini unutturur ve Yusuf (as) fazladan 7 yıl daha zindanda kalır. Yusuf (as), Rabbinden istememe, kuldan yardım bekleme hatasını anlar ve tövbe eder. Elbette yukardaki ayetlerin tefsirini en güzel ilahiyatçılarımız yapar. Bizim yaptığımız bir Müslüman olarak tefekkür etmek... Ocak ayında yazdığım şiirimi sizlerle paylaşmak istiyorum..

Boşluğa düşmek.. Bazen bir uzay boşluğuna düşmüş gibi hissedersin kendini... Görünmez ellerin tutmasını beklersin bileklerinden... Her düşüşün bir kalkışı vardır diye ümitlenirsin... Çaresizlik milim milim saplansa da yüreğine... Üzülme!.. Rabbinden, sabırla, secdeyle işte... Yusuf’un (as) düştüğü hataya sakın düşme... Tekrar işte, yine işte... Senden gayri gidecek kapı bulamadım de... Sadece ona yalvar ona boyun eğ... Başkasına asla eğme... Yakup’un (as), Yusuf’u (as) beklediği gibi bekle... Unutma!.. Sen onu unutsan da... Rabbin seni asla unutmaz... (15 ocak 2017) ----Amsterdam ve Orta Hollanda’da Doğuş Rüzgârı esiyor.. 8 ila 10 bin civarında basılan Doğuş gazetesinin dağıtımında gereken hassasiyet gösteriliyor. Daha önceden haber göndererek desteklediğimiz gazetemize birkaç aydır da hem köşe yazısı hem de Amsterdam ve orta Hollanda’da dağıtımı ile destekte bulunuyoruz, acizane. Zaman zaman dağıtım esnasında cami yöneticileri ile de istişare etme, fikir alışverişinde bulunma fırsatımız oluyor. Yöneticilerimizin eleştiri ve tavsiyelerini dikkate aldığımızı buradan belirtmek isterim. İftar programları.. 2 Haziran’da Hasene iftarı, 3-4 Haziran’da da Amsterdam Camiler Platformu iftarı vardı Amsterdam’da. Hasene iftarında eski dostlarımızı görme, sohbet etme imkânı bulduk. Sade ve güzel bir iftar programı hazırlamış kardeşlerimiz. İftarı, Hilversum eski Başkanı Mehmet Eğilmez, Mevlana Camii Başkanı İsa Seven, Ayasofya Amsterdam Başkanı Muhittin Aydın ve Weesp Başkanı Ubeyd Oktar ile açtık. Sohbet etme ve fikir alışverişinde bulunma imkânı bulduk. Selamlama konuşmalarının kısa olması güzeldi. Bütün güzelliklerin yanında hatırımda kalan cümle Hasene Başkanı Mesut Gülbahar’ın “Her gün açlıktan 16 bin çocuk ölüyor” cümlesi oldu. Bir başka iftar programı ise bu yıl 7. defa düzenlenen Amsterdam Camiler Platformu iftarı idi. 2 gün boyunca yaklaşık 4 bin kişiye sponsorlar ve hayırseverler yardımı ile iftar programı düzenleyen Amsterdam Camiler Platformu’nu, başta Başkan Yasin Bozacı olmak üzere tüm başkanlarımızı, işadamlarımızı ve hayırseverleri tebrik etmek ve teşekkürlerimi sunmak istiyorum... Gelecek yazıda buluşmak üzere Allah’a emanet olun!..


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

04 haber 26 32 nieuws

Avrupa’da İslam’ın sancağı ilelebet dalgalanacak

Ziyaretler

Kur’an-ı “Güzel” Okumak İçin Yarıştılar

NIF’in girişimcilere yönelik başlattığı ziyaretler sürüyor

Hollanda, Almanya ve Belçika bölgelerinde katılan öğrenciler Kur’an-ı Kerîm’i güzel okumada yarıştılar ve dinleyenleri mest ettiler.

H

ollanda, Almanya ve Belçika bölgelerinden katılan kız talabeler arasındaki Kur’anı Kerîm’i güzel okuma yarışmasında finalistler belirlendi. 2017 yılı sonlarına doğru yapılacak Avrupa 29’uncu Kur’an-ı Kerîm tilavet yarışmasının kızlar ayağındaki finalistleri de belli olmaya başladı. 14 Mayıs Pazar günü Güney Hollanda Bölgesinde bulunan Schiedam Yıldız Eğitim Merkezi salonunda yapılan yarışmaya “4’üncü Bölge” ya da “Kuzey Bölgeler” olarak bilinen 8 bölgeden gelen yarışmacılar katıldı. Yapılan yarışma sonucu bu bölgelerin finalistleri belli oldu. Jüri masasında Fatma Özkır, Betül Özbay ve Hamide İleri yer aldılar. Yarışmada IGMG’den KT İrşad Başkanı Nermin Şeker, ev sahibi Güney Hollanda Bölge KT Başkanı Nejla Erdoğan, Bölge KGT Başkanı Büşra Kandemir ve daha başka birçok saygın misafir hazır bulundular. Ayten Urgenç’in sunduğu program, Bölge İrşad Başkanı Hülya Bündar ve Nermin Şeker’in yaptıkları selamlama konuşmalarıyla başladı. Sık sık tekbirlerin getirildiği, pankartlar açılarak tezahüratların yapıldığı yarışma oldukça çekişmeli geçti.

Hollanda İslam Federasyonu, Hollanda’da iş alanında hizmet veren işverenleri ziyaret ederek, çalışmalar hakkında görüş alışverişinde bulunuyor, istişare edip, sorunları dinliyor.

B Kılı kırka yararak hesaplama yapan jüri üyeleri; Bölge Tanıtma Başkanı Esma Taner’den edindiğimiz bilgiye göre sonucu şu şekilde açıkladı: Küçükler kategorisinde: Güney Hessen’den Zeynep Ayan birinci, G. Hollanda’dan Nesibe Hürrem Gökmen ikinci ve Belçika’dan Dilara Çelik üçüncü oldular. Büyükler kategorisinde ise, Belçikadan Ayşenur Öğden birinci, Kuzey Hollanda’dan Zehra Hatun Ergin ve G. Hollanda’dan Yuseyrenur Yılmaz üçüncü oldular.. Yarışmaya katılan diğer yarışmacıların isimleri şöyle: Büyükler: Düsseldorf, Beyza Çakır, Köln Büşra Güngör, Belçika Esmanur Aslan, G. Hessen Ruzeyna Toker, K. Hessen Kübra Fırat. Küçükler: Düsseldorf, Esma Mahmoud, Köln, Melda Kutlutürk, Kuzey Hollanda Sudem Coşkun, K. Hessen, Rumeysa Kuş Doğuş Haber Merkezi ◄◄

u ziyaretler çerçevesinde Ramazan ayı içerisinde yine pek çok ziyaretler gerçekleştirildi. Federasyon Başkanı Mehmet Erdoğan ve beraberindeki çalışma arkadaşlarından oluşan heyetin ilk durağı 30 yıldır ticari hayatını sürdüren Kılınçlar Araba Parçacısı sahibi Hüseyin Kılınç idi. Sıcak ve samimi bir ortamda gerçekleşen ziyarette karşılıklı olarak çalışmalar hakkında bilgi alışverişinde bulunuldu. Heyet daha sonra toptancılık alanında hizmet veren TURNED sahibi İlhan Döne’yi ziyaret ederek bir süre görüştüler. Yine Rotterdam’ın aynı bölgesinde kuru gıda üzerine toptancılık yapan ÖZPAŞ sahibi Mehmet Ali Özyar mekânında ziyaret edildi. Ziyarette sorunlar dile getirildi, çalışmalar hakkında bilgiler verildi. Günün son ziyareti Leerdam’da bakım alanında hizmet veren Kleurrijk sahibi Yasin Bal ziyaret edildi. Ziyaret heyeti tarafından, girişimcilerimize birer tablo hediye edildi. ◄◄

Bayramınızı tebrik eder, esenlikler dileriz...

Bayramınızı tebrik eder, esenlikler dileriz...


33 panorama 23 uitzicht

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

Başkanın, mutad cemiyet ziyaretleri sürüyor Hollanda İslam Federasyonu Başkanı ve ekibi cemiyetlere yapıkları ziyaretleri sürdürüyorlar. BYK üyesi Ayhan Ateş’le birlikte Oss Mescid-i Cuma Cemiyetini ziyaret eden Başkan Mehmet Erdoğan cami cemaatiyle birlikte iftar etti. Cemaate kısa bir selamlama yapan başkan, rahmet, mağfiret ve kurtuluş ayı olan ramazanın gelişini fırsat bilip çok iyi değerlendirilmesi temennisinde bulundu. Başkan, vücudun zekâtı olan orucu sadece mideyi aç bırakarak değil, esas olan onu tüm duyularımızla tutmamız gerektiğinin altını çizdi. Ramazan öncesi Hasene Yardım Derneği’nin organize ettiği kumanya kampanyası çerçevesinde Taylan’da gidip dönen başkan oradaki izlenimlerini anlattı. Bölge Başkanlarının da bu ülkelere giderek oradaki insanlara sadece balık vermek değil, balık tutmalarının da öğretilmesi yönünde ne gibi çalışmaların yapılabileceğini tespit etmeye çalıştıklarını söyledi. Tayland’da bin adet kumanya paketi dağıttıklarını ve yüz tane yetimin bulunduğu yetimhanedeki çocukları sevindirdiklerini söyledi. Teravih namazını da Oss’da eda eden başkan, uzun süre cemaatle hasbihal etti. ................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................. ................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................. .................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................

Allah için yapılırsa...

Hollanda’da mülteciler ile Müslüman gençler aynı sofrayı paylaştı

Alenen oruç yiyen Müslümanların varlığına inat...

“Hayır baba, biz orucumuzu Allah’a satacağız” 7 yaşındalar. 19 saat boyunca tuttukları oruçlarını babalarına dahi satmadılar. Esra ile Eda Sude Cebeci… İkizler… Yaşları henüz 7 ama kendilerinden büyük bir işe imza attılar. Büyüklerin dahi hayli zorlandığı bu uzun ramazan günlerinde 19 saat hatta sahura kalkamadıklarından dolayı 24 saat oruç tuttular. Ve bu oruçlarını babalarına dahi satmadılar. Babaları Muhammed Cebeci kendisini asıl duygulandıran şeyin; iftar saatinde kızlarına “orucunuzu bana satın” teklifinde bulunduğunda o nların verdiği cevap olmuş. Bu cazip teklife karşı ikizler çok anlamlı bir cevap vermişler “Hayır baba, biz orucumuzu Allah’a satacağız”. Rabbim Amsterdam’da yaşayan bu kızlarımızın geleceğini hayırlı, ◄◄ kendilerini İslam’a faydalı insanlardan eylesin… Amin..

Öğretmen olun, diye âdeta yalvarıyorlar Hollanda’da ilkokullar öğretmen açığını kapatmak için Pabo öğrencilerini kendi okullarında öğretmen olmaları için ikna etmeye çalışırken, laptop hediye etmek gibi farklı yollara başvurdukları ortaya çıktı. Gerek çalışma şartları, gerekse ücret konusu sürekli şikayet konusu olan öğretmenliğe ilginin giderek azaldığı belirtilen haberlerde öğretmen açığının da giderek büyüdüğü vurgulanıyor. Yüksek okul öğrencilerine öğretmen olmaları halinde ilk iki yıl iş ve maaş garantisi verdiklerini belirten okullar, en başarılı öğrencileri ikna edebilmek için adeta yarış içine girdikleri gelen haberler arasında bulunuyor. Pabo öğrencilerinin daha mezun olmadan işlerinin hazır olduğu, laptop hediye edildiği ve yeter ki kendi okullarında çalışmayı tercih etmeleri için her yolun denendiği bildiriliyor. Yetkililer ilkokullar arasındaki bu yarışta genç öğretmenlere yapılan baskıların ve vaatlerin piyasayı olumsuz etkileyebileceği gibi, gençlere de ◄◄ fazla sorumluluk yüklenmiş olduğunu ifade etti.

Savcılık: “Hollanda’da İslam’a hakaret suç değil” PVV lideri Wilders’ın 2 yıl önce Viyana’da İslam’a hakaret ettiği için inceleme başlatılmış ve Hollanda’nın da bu konuda sessiz kalmaması istenmişti. Ancak Savcılığın verdiği cevap herkesi şaşırttı. Avusturya’nın Viyana kentinde katıldığı davette yaptığı konuşmasında İslam’ın “terör ve savaşa davet ettiğini” ifade edip aynı zamanda “Kur’an’ın da bunu desteklediğini” söyleyen Wilders incelemeye alındı. Avusturya Baş Savcılığı Hollanda’nın da bu konuda harekete geçmesini istemiş ve geçtiğimiz hafta Hollanda basınında çıkan haberlerde Wilders’ın Den Haag Başsavcılığı tarafından incelemeye alınacağı aktarılmıştı. Ancak Savcılık tarafından yapılan açıklamada, “Wilders’ın ifadesinin Hollanda’da suç olarak kabul edilmediği, dinîn eleştirilebileceği ve söylediklerinin, insanlara veya bir gruba hakaret olmadığı için takibe alınmasına gerek duyulmadığı belirtildi. Wilders’ın İslam ile ilgili kullandığı ifadelerini savcılık, ‘dini eleştirme’ olarak değerlendirdiği gibi, vatandaşı kışkırtma veya toplumda nefreti ◄◄ yayma olarak kabul edilmediğini bildirmesi tepkiyle karşılandı.

Rotterdam’da Hollanda İslam Federasyonu Gençlik Teşkilatı ve Hollanda Mültecileri Destekleme Vakfı tarafından düzenlenen iftar programı mülteciler ile Müslüman gençleri bir araya getirdi. Hollanda’da, Milli Görüş Teşkilatlarına bağlı Hollanda İslam Federasyonu Gençlik Teşkilatı (NIF Jongeren, NIF KGT, NIF Studenten, Hasene, Islam Color ve Hollanda Mülteci Destekleme Vakfı (vluchtelingenwerk Nederland) tarafından organize edilen iftarda mülteci kamplarında yaşayanlar ile ülkedeki bir grup Müslüman genç bir araya geldi. Rotterdam’da bu yıl ikincisi düzenlenen iftar programının açılışında Ali Rıza Yaman tarafından Kur’an-ı Kerim okundu. Programda konuşan NIF Jongeren Başkanı Bahri Bulut, ramazanın özel bir ay olduğunu ve bu ayda Allah’ın insanlara verdiği nimetlerin kıymetinin bilinmesi gerektiğini söyledi. Kendileri iftarlık yemekleri yemek için beklerken dünyanın bazı ülkelerinde akşamları yemek yeme garantisi olmayan insanlar bulunduğunu vurgulayan Bulut, “Kendi dünyamızın dışına çıkarak dışarıda yardıma muhtaç olan insanları bulmamız lazım. Kendini mültecilerin yerine koy ve düşün; kendi ülkenden uzak farklı bir ülkede sana destek çıkan birileri var. Ne güzel olurdu değil mi?” ifadelerini kullandı. Bulut, ramazanın aynı zamanda paylaşma ayı olduğunu belirtti. Kendilerinin de mültecilerle iftarı paylaştıklarını dile getiren Bulut, “Geçen sene de yaptığımız bu iftarda mülteci kardeşlerimiz ile aramızda güzel dostluklar oluştu. Bu sene de inşallah yine aynı şekilde yeni dostluklar oluşur. Onun için bugün buradayız.” diye konuştu. VWN yöneticisi ◄◄ Asma Chouham ise kısa bir konuşma yaparak iftarda emeği geçen herkese teşekkür etti.

Hollanda’da çocuk kaçırma sayısında artış yaşanıyor Centrum İKO tarafından açıklanan rakamlara göre Hollanda’da çocuk kaçırma sayısında artış yaşanıyor. Çocukların genelde Türkiye, Belçika, Almanya en Polonya’ya götürüldüğü bildirildi. Açıklanan rakamlara göre geçtiğimiz yıl 251 kaçırılan çocuk ihbarında bulunulduğu ve genellikle ayrılan çiftlerde annelerin çocukları kendi ülkesine götürdüğü tespit ediliyor. 2016 yılında 9600 kişinin kurumla irtibata geçtiği, bu oranın 2015 yılına göre yüzde 60 daha fazla olduğu belirtildi. Tehdit altında olan çocukların sayısı 2015 yılında 375 iken 2016 yılında 443’e ulaştı. Yurtdışında götürülen çocukların yarısının Hollanda’ya bir daha dönmediği aktarılırken, çocuk kaçırma vakalarında yaşanan artışın daha çok boşanan çiftlerden birinin başka ülkeden olmasından kaynaklandığı belirtiliyor. Çocuklar anne veya babalarının yanında olsa bile uluslararası çocuk kaçırma vakası olarak görülen bu durumlarda, Hollanda’da kalan anne veya babaların çaresiz olduklarını ifade eden Centrum İKO, çocukların götürüldükleri ülkeler arasında Tür◄◄ kiye’nin birinci sırada yer aldığını söyledi. Türkiye’nin ardından sırasıyla Belçika, Almanya ve Polonya yer alıyor.

AB vatandaşı çocukların ebeveynlerine oturum izni Avrupa Birliği (AB) Adalet Divanı, AB vatandaşı çocukların ebeveynlerinin AB’de oturum izni alabileceğine hükmetti. Konu, 2011’de boşanmasının ardından oturum izni bulunmayan, çocuğu Hollanda vatandaşı Venezuelalı bir kadın tarafından gündeme getirildi. Soyadı Chavez-Vilchez olarak açıklanan kadın, boşanma sonrası eski eşinin hiç destek vermediğini, çocuğun refahı ve yetiştirilmesinden sadece kendisinin sorumlu olduğunu belirterek, sosyal ve çocuk yardımı talebinde bulundu. Hollanda ise AB’de oturum izni bulunmadığı gerekçesiyle kadının talebini reddetti. Ancak AB Adalet Divanı, aldığı kararla kadını haklı buldu. Mahkeme, annenin AB’de kalma hakkına yönelik herhangi bir tehdidin çocuğu, AB yasalarından kaynaklanan haklarından mahrum bırakacağını bildirdi. Kararın ebeveyninin AB’yi terk etmek zorunda kalması halinde AB vatandaşı çocuğun da AB’den ayrılmasına yol açacak durumlarda geçerli olduğu, ayrıca çocuğun yaşı ve gelişimi ile her bir ebeveynle duygusal bağının da faktörleri oluşturduğu kaydedildi. Kararın AB’den ayrılma kararı (Brexit) sonrası AB ülkelerinde yaşayan ◄◄ İngiltere vatandaşları ile İngiltere’de yaşayan AB vatandaşlarını da etkileyebileceğine işaret ediliyor.

“Albert Heijn ayrımcılık yapıyor” Hollanda’da İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Albert Heijn marketler zincirinin, iş ilanlarında ayrımcılık yaptığına karar verdi. Ayrımcılığa maruz kalan kişilerin haklarını savunan İeder1Gelijk’ın şikâyeti üzerinde başlatılan incelemenin ardınan İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Albert Heijn’ın iş ilanlarında özellikle öğrenci çalışan aradığını belirtmesini ayrımcılık yaptığını belirtti. Albert Heijn basın sözcüsü konuyla ilgili yaptığı açıklamada komisyonun kararına saygı duyduklarını ve iş ilanlarında değişiklik yapılacağını aktardı. Ancak “İeder1Gelijk”ın şikâyetinde her konuda haklı görülmediğine dikkat çeken ◄◄ AH sözcüsü, belirli pozisyonlar için çeşitli yaş gruplarını iş ilanlarında belirtebileceklerini ifade etti.

Hollanda’da ev almak daha da zorlaşıyor Hollanda’da 2008 yılında başlayan krizin ardından konut kredisinde şartları ağırlaştırılmıştı. Şartlarda yeniden düzenleme yapılarak, konut alımında bazı masrafları banka karşılamayacak. Merkezi Planlama Bürosu CPB tarafından yapılan araştırmada “loan-to-value” olarak ifade edilen konut satın alımında bankadan alınan maksimüm miktarın artık sadece konutun fiyatını karşılanmasına göre belirlenecek olmasının özellikle ilk defa ev satın almak isteyenleri nasıl etkileyeceğini ela aldı. Makismüm yüzde 100 olarak belirlenen miktar, önümüzdeki yıldan itibaren uygulamaya alınacak. Bu durumda evin tadilatı ve satın alma masraflarını artık vatandaş kendi cebinden ödeyecek. CPB verilerine göre konut almak zaten zordu, bu şartlarda Hollanda’da ev almak daha da zorlaşacak. Sonhaber ◄◄


04 haber 34 nieuws

Hollanda nereye gidiyor?

Edith Schippers pes etti Koalisyon görüşmelerini yürüten ve son hükûmette Sağlık, Sosyal Yardımlaşma ve Spor Bakanlığı yapan Edith Schippers görevinden istifa etti. Schippers, Temsilciler Meclisi Başkanı Khadija Arib’e sunduğu nihai raporda koalisyon görüşmelerini yürütme işinin artık farklı bir kişi tarafından yürütülmesi gerektiğini belirterek, görevinden istifa ettiğini açıkladı. Üzerine düşen görevi hakkıyla yerine getirdiğini dile getiren Schippers, Temsilciler Meclisine geçmişte böyle bir görevi üstlenmiş olan ve son hükûmette Devlet Bakanlığı yapan Herman Tjeenk Willink’i tavsiye etti. Schippers, bundan sonraki aşamada görevi üstlenecek kişinin, birebir koalisyon tercihlerini araştırmak yerine siyasi liderlerle bir araya gelerek koalisyon görüşmeleri yapması gerektiğini belirtti. Edith Schippers, basına yaptığı açıklamada, “Görevim çoğunluk koalisyon hükûmeti üzerinde araştırma yapmaktı. Ama bana sunulan koalisyon tercihleri yeterli destek görmedi. Siyasi liderlerin de çoğu zaten bunu istiyordu, öte yandan her siyasi liderin dışladığı bir parti vardı. Artık yeni aşamada sadece çoğunluk değil azınlık koalisyon hükûmeti üzerinde de durulması lazım.” dedi. ................................................................................................................................... ...................................................................................................................................

Bir “tık”la öğrenilecek

Ödenek alanların Türkiye’de parası varsa… Hollanda, Almanya gibi ülkelerde yaşayan ve sosyal ödenek alanlara kötü haber. Yaşadıkları ülkede gelirleri olmadığı, çalışmadıkları, işsiz oldukları için sosyal ödenekle hayatını sürdürenlerin Türkiye’deki paraları, mal varlıkları Avrupa ülkeleri tarafından tek “Tık”la öğrenilecek. Türkiye’nin de içinde bulunduğu AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı ) tarafından üye ülkeler arasında varılan anlaşmaya göre Otomatik Bilgi Transferi sosyal ödenekle geçinenleri yakından ilgilendiriyor. Anlaşma çerçevesinde yaşadığı ülkede sosyal ödenek alan bir kişinin Türkiye’de bankada parası olup olmadığı anında öğrenilecek. Özellikle vergi dairelerinin ve sosyal ödenek veren kurumların vergi almak ve sosyal ödeneğini kesmek için başvuracağı “Otomatik Bilgi Transferi” ile bir çok Avrupalı Türk’ü mağdur edecek gibi görünüyor. Hannover’de yaşayan Avukat Dr. Mohamet Bulut’un konu ile ilgili yaptığı açıklamada “Almanya’da vergi sistemi gayet düzenli ve disiplinli bir şekilde işlemektedir. Faiz gelirleri de vergi kalemlerinden biridir. Bu bağlamda Almanya’da ikametgahı olup da yurt dışındaki bankalarda parası olanlar ve bu paradan faiz geliri elde edenlerden Almanya bilgi sahibi olacak. 01 Ocak 2018 tarihinde yürürlüğe girecek AGİT’e bağlı ülkeler arasındaki “Otomatik Bilgi Transferi” anlaşması çerçevesinde, 2017‘deki bilgiler toplanmaktadır. Alman maliyesi, sosyal yardım alanların mutlaka Türkiye’deki mal varlıklarını soruşturacaktır ve Türkiye maliyesinden gerekli bilgileri temin edecektir. Bankada parası ve faiz geliri olduğu tespit edilen kişilerden cezai soruşturma kapsamında olanlar için geriye dönük 10 sene, normal durumda 5 sene olmak üzere işlem ◄◄ yapılabilecektir” dedi.

Göçmenler kendini daha az güvende hissediyor Hollanda İstatistik Bürosu, göçmenlerin kendilerini daha az güvende hissettiklerini ortaya koyan veriler yayımladı. Hollanda İstatistik Bürosu (CBS) ile Güvenlik ve Adalet Bakanlığının birlikte yaptığı araştırma, göçmenlerin ülke genelinde ve yaşadıkları mahallenin dışında Hollandalılara göre kendilerini daha az güvende hissettiğini ortaya koydu. CBS’nin sunduğu 2016 yılının güvenlik izlenimleri raporuna göre, Hollanda’da yaşayan göçmenlerin yüzde 24’ü hırsızlık, şiddet, kötü muamele gibi bazı girişimlere karşı kendini güvende hissetmiyor. Raporda, özellikle güvensizlik hissinin dört büyük göçmen grubu olan Türkler, Faslılar, Surinamlılar ve Antiller arasında yaygın olduğu, mültecilerin ise kendilerini ◄◄ bu gruplardan daha fazla güvensiz hissettikleri belirtildi.

Çifte vatandaşlara 10 yıl şartı Hollanda’da çifte vatandaşlık hakkında bir çok kimsenin bilmediği bir konuya avukat Ejder Köse açıklık getirdi. Sahip olduğu vatandaşlığın yanı sıra Hollanda vatandaşlığını da seçmiş olanlar Hollanda pasaportu ile geldikleri ülkede (Türkiye) en fazla 10 yıl kalabiliyor. Hollanda vatandaşlığını alıp, geldiği ülkeye giden ve o ülkede 10 yıldan fazla yaşayanlar Hollanda vatandaşlığını kaybediyor. Konu ile ilgili olarak kendisine yöneltilen soruları cevaplayan Hollanda Türk Hukukçular Birliği Başkanı Avukat Ejder Köse, yaptığı açıklamada ◄◄ çifte vatandaşlığı olan Türklerin bu konuya dikkatini çekti.

Yetimin yüzünde açan tebessüm çiçeği Hasene yardım derneğinin 50 ülkeye kumanya görevlisi olarak giden yüzlerce gözlemci ülkelerine geri döndü.

G “Otomatik Bilgi Transferi” hayata geçiriliyor

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

Murat Kubat

özlemciler yaşadıkları ülke ve şehirlerdeki camilerde görev yaptıkları ülkelerde yaptıkları faaliyetleri ramazan boyunca anlatacaklar. Hasene Genel Müdürü Mesud Gülbahar kumanya kampanyasını değerlendirdi ve şunları söyledi: “Ramazan ayı içerisindeyiz. Bereketli bir aydayız. Başarılı bir kampanya dönemini daha geride bıraktık. Dünyanın farklı ülke ve bölgelerindeki yüz binlerce mazlum ve mağdura ramazan ayı öncesinde kumanyalarını ulaştırdık. Ramazan ayı boyunca mültecilerin yoğun şekilde yaşadığı Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesinde bulunacak olan mobil fırınımızda günlük binlerce ekmek ve yine Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da bulunan Hasene aşevinde ihtiyaç sahipleri için verilen sıcak yemek ikramı devam edecek. Kampanya bittikten sonra gelen bağışları değerlendirmek üzere Kadir Gecesi öncesi Somali ve bir iki ülkede daha kumanya dağıtımı yapmayı planlıyoruz. İhtiyaç sahiplerinin iftar ve sahurlarına katkı sağlayan tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum.” 6 bin yetimle bir araya geldik Kumanya kampanyası kapsamında 50 ülkede yapılan gıda yardımlarının yanı sıra ayrıca 15 ülkede yetimler buluşması programı gerçekleştirildi. Programa Hasene’nin düzenli olarak desteklediği binlerce yetim aileleri ile birlikte katıldı. Her ülkede 100 ila 250 arasında yetimin katıldığı programlarda yetimlerin kardeşleri de hazır bulundu. Ülkelerdeki yetimler farklı şehir ve muhitlerde yaşadıkları için, bir araya getirilmeleleri maksadıyla ulaşım araçları tutuldu ve masraflarını

Hasene karşıladı. Kesilen adakakika kurbanları yetimlere ve ailelerine ikram edildi. Bu tür bir ikram bilhassa Afrika şartlarında apayrı bir öneme sahip. Kumanya gözlemcileri yetimleri verdikeri hediyeler ile sevindirdi. Ayrıca yetimlere üç aylık destek paraları verildi. Yetimler, kurban ikramı ve hediyelerle mutlu olurken, aileleri aldıkları destekle ramazana ve bayrama sevinçli girdiler. Yetim buluşmasının yapıldığı ülkeler: Bosna Hersek, Bulgaristan, Burkina Faso, Endonezya, Etiyopya, Gana, Gine Bissau, Kamboçya, Kamerun, Sierra Leone, Somali, Sri Lanka, Tanzanya, Tayland, Togo, Uganda. Kumanya kampanyasından yansımalar... Gözlemciler görev yaptıkları ülkelerde çalışmalara dair izlenimlerini paylaştılar. Bir nebze de olsa... Kamerun gözlemcisi Tunay Uçar şunları paylaştı: “Kamerun’un Yaunde bölgesinde görev yaptık. Kumanyaları gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştırdık. Muhtaç kardeşlerimize bir nebze de olsa yardımda bulunduk, destek olduk; dua ve selamlarını getirdik. Bulunduğumuz bölge, Afrika’nın mağduriyet açısından diğer bölgelerinden farksız. Zor şartlar altında yaşama tutunmaya çalışıyorlar.” Bir şeker ve bir balonla gelen tebessüm Gine Bissau gözlemcisi Ali Atik şunları söyledi: “Gine Bissau 1.5 milyonluk bir ülke. Kumanya yardımlarının yanı sıra gerçekleştirdiğimiz yetimler buluşmasında 200 kadar yetim için adak ve akika kurbanları kestik ve ikram ettik. Yetimlere verdiğimiz oyuncaklar ve giysiler

Yatılı Eğitim Semineri

Tebriz, Bakü, Ankara… Biz hara? Fars hara? 6. Türkevi Konuşmaları toplantısına Akademisyen Orta Doğu uzmanı Yasin Sarı misafir oldu. Yasin Sarı “İran Türkleri ve Traktör Sazı Futbal hareketini” anlattı. Groningen Üniversitesi mezunu genç akademisyen ve Orta Doğu uzmanı Yasin Sarı yüksek lisansını İran’daki Traktör Sazi Futbol takımı taraftarları üzerine yaptı. İftar öncesi Türkevi’nde yapılan programda Yasin Sarı sırasıyla ‘İran’daki Türkler’, ‘1906 – 1982 yılları arasıda İran’daki siyasi millî hareketler’, ‘1979 İran İslam Devrimi’, ‘2006 Karikatür Krizi’ ve ‘2009 Traktor Sazi fenomeni’ni anlattı. Yasin Sarı konuşmasına İran’daki Türklerle ilgili genel bilgiler ve sayılar vererek başladı. Her ne kadar İran’da yaşayan Türk

onları ziyadesiyle mutlu etti. Bir şeker veyahut bir balonla ne kadar mutlu olduklarını gözlemledik. Kumanya yardımı noktasında toplamda bin aileye yirmişer kiloluk temel gıda yardımında bulunduk. İhtiyaç sahiplerinin fazla olması, dağıtımlara ilginin yoğun olmasını sebep oldu. Dağıtımlarımızın startını ülkenin aileden sorumlu bakanı ile birlikte yaptık. TGB televizyonu çalışmalarımıza yer verdi.” ZEKÂT ve FİTRE ÇALIŞMALARI Hasene International e.V.’ın yürüttüğü kampanyalardan biri olan Zekât ve Fitre çalışması devam ediyor. Toplanacak zekât ve fitreler zekât ve fitre fonunda toplanmakta ve Tevbe Suresi 60. Ayette belirtilen sekiz sınıf dikkate alınarak, ihtiyaç alanlarının aciliyet ve önceliğine göre belli bir program dâhilinde dağıtılmaktadır. Hadisi Şerif’te “Mallarınızı zekât vermek suretiyle temizleyiniz.” buyurulmaktadır. Zekâtımı ve fitremi nasıl ödeyebilirim? Hasene, Zekât ve Fitre zarfının içerisine zekât, fitre veya sadakalarınızı koyarak, zarfı en yakın IGMG şubesine teslim edebilirsiniz. Ya da, belirtilen banka hesabına zekât, fitre veya sadaka olduğunu belirten bir açıklama yazarak havale yapabilirsiniz. Web sayfamız www. hasene.org üzerinden online ödeme yapabilir ve bilgi alabilirsiniz.

Fitre miktarı ne kadar? Hadîs-i şeriflerde fitre miktarının hangi mallardan, ne kadar verileceği belirtilmiştir. Ancak o zamanki ölçeklerin farklılığı ve malların kullanımında bir değişiklik olduğu için İslam âlimleri bugünkü fitre miktarının en az bir kişinin, bir günlük yiyecek ihtiyacını karşılayacak şekilde olması gerektiğini ifade etmişlerdir. Kişi başı fitre miktarı aktüel olarak 10 Euro’dur. Yardım için: Hesap sahibi: Hasene International e.V. Banka: KT Bank AG IBAN: DE21 5023 4500 0145 2900 01 | BIC: KTAGDEFFXXX Amaç: Adresiniz, 0002356 ◄◄ sayısı tam olarak bilinmesede, İran resmi verilerine göre 9 milyon Türkün yaşadığı doğru olamaz. Genel kanaat İran’da 30 - 35 milyon Türk nüfusunun yaşadığı yönündedir. İran Türklerinin ezici bir bölümü Azerbaycan Türklerinden oluşur. Bunun yanısıra Türkmen ve Kaşkay Türkleri, Şahsevenler, Sovjet Rusya’sından kaçan ve İran’a yerleşen Türk boyları İran Türklerini oluştururlar. Türkçe her türlü engellemelere rağmen halk tarafından kullanılan bir dildir. Pazar yerlerinde, çarşıda ve ticaret hayatında Türkçe konuşulmaya devam ediyor. Türklerin yoğun olarak yaşadıkları yerleşim yerleri Tebriz, Erdebil, Urumiye, Zencan, Hemedan’dır. Traktör Sazi taraftar kimliği üzerinde de duran Yasin Sarı kimliğin ülkenin şartlarına göre ‘biz ve ötekiler’ tanımlasından beslendiğini, her taraftarın Türk veya Türk milliyetçisi olmadığını, her taraftarın ayrılıkçı veya bölgeci olmadığına dikkat çekti. Buna rağmen ‘Traktör Sazi’nin Güney Azerbaycan Türk kimliğinin, Güney Azerbaycân millî hareketinin, İran Türklüğünün de ortak payda◄◄ sı’ olduğuna vurgu yaptı.


spotlar 35 spotligt

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

Schaerbeek Belediye Başkanı Bernard Clerfayt:

“İslam’ı karalamak istiyorlar” Bu son dönemde çok zorlu bir süreçten geçiyoruz. Televizyondan her korkunç saldırıları izlediğimde üzülüyorum. Bombalarla veya diğer saldırılarla suçsuz yere öldürülen masum insanları görüyoruz. Bu masum insanlar için üzülüyorum ama özellikle İslam’ın kötü imajının yansıtılmasına da üzülüyorum. Çünkü bu saldırılarla İslam’ı karalamak istiyorlar ama İslam bu değil. Üzülüyorum çünkü İslam’ın bu yansıtılan yüzünün İslam olmadığını çok iyi biliyorum. Gerçekte İslam’ın yüzü böyle değil. Müslüman olmayan ben, her gittiğim yerde bunu anlatıyorum ve İslam’ın öyle olmadığını ifade ediyorum. Benim tanıdığım İslam, barış dinidir, hoşgörü dinidir, paylaşma dinidir ve saygı dinidir. Sizin gibi güzel insanlarla birlikte iftar yapınca, kendime olan güvenim artıyor. Buradan giderken mutlu ayrılırım çünkü sizinle İslam’ın güzel yüzünü gördüm.. ................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................. ................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................. .................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................

Kavga başka seçimlere...

Reyhan Şeker

“Krizin mağdurları Hollanda’da yaşayan Türkler oldu”

Hollanda ile Türkiye yeni sayfa açmalı Temsilciler Meclisi’nde Türkiye’de yapılan referandumun sonucu tartışıldı. Meclis oturumunda söz alan DENK Partisi lideri Tunahan Kuzu, “Ankara ile Den Haag arasında yaşanan krizin en büyük mağdurları Hollanda’da yaşayan Türkler ve Türkiye’de ikamet eden Hollandalılar oldu. Sorunun bir an önce çözüme kavuşturulması için her iki ülkenin de birbirine karşı daha saygılı, gerçekçi ve eşit diyaloglarda bulunması gerek. Aksi takdirde yaşanan kriz, vatandaşlarımızı daha da olumsuz etkileyecek” dedi. Krizin aşılması için iki tarafa da çağrıda bulunan Kuzu, “400 yıldır Hollanda ile Türkiye arasında karşılıklı dostluk var. Durumun tekrar düzeltilmesi için yetkili mercilerin ilk adımları atması gerekiyor. Hollandalı yetkililerin inatlarını bir kenara bırakmaları gerekiyor. Referandumda ‘evet’ yönünde oy çıkmasından rahatsızlık duyanların neyin peşinde olduklarına da bir an◄◄ lam veremiyoruz” diye konuştu.

Polislere başörtüsü izni yok... Hollanda emniyet genel müdürlüğü polis memurlarına başörtüsüne izin verilmeyeceğini ve bu tartışmanın artık son bulmasını belirtti. Hollanda Emniyet Genel Müdürü Erik Akerboom yaptığı açıklamada “polis memurlarının başörtüsü kullanmalarına onay çıkmadığını” ifade etti. Başörtüsünün üniformanın bir parçası olmayacağını aktaran Akerboom, destekleyen ve desteklemeyenler arasında yapılan tartışmaların da haddini aştığını söyledi. Bu nedenle tartışmaya son noktayı koyarak başörtüsüne izin verilmeyeceğini bildirdi. Geçtiğimiz hafta Amsterdam Emniyet İl Genel Müdürü Pieter Jaap Aalbersberg kentte görevli polis memurların yarısının yabancı kökenlilerden oluşmasını istediği gerekçesiyle başörtüsüne izin vereceklerini duyurmuştu. Ancak konu Hollanda gündemine bomba gibi düşmüş, başta siyasiler ve çoğu vatandaş tarafından tepki ile karşılanmıştı. Akerboom, “Amsterdam teşkilatının önerisine ye◄◄ terli destek gelmediği için başörtüsü yasağı devam edecek” dedi.

Müslüman kadınları afişe edenlere tepki yağıyor Rotterdam belediyesi meclisinde yer alan Leefbaar Rotterdam tarafından sözde Müslüman kadınların hakkını savunmak için hazırlanan afişlere, NİDA başta olmak üzere yerli/yabancı çoğu vatandaştan tepki yağdı. Leefbaar Rotterdam’ın başlattığı kampanyanın afişinde “herkes istediği partneri kendi seçebilir” ifadesine yer vererek öpüşen bir Müslüman kadın kullanması tepkilere neden oldu. Verilen tepkilerin sadece afişte yer alan fotoğraftan ziyade daha çok aslında bu kampanya ile algı oluşturulmaya çalışıldığı düşünülüyor. Yabancı kökenli vatandaşların yanı sıra Hollandalı vatandaşların da tepkisine neden olan afişle ilgili Leefbaar Rotterdam cephesinden henüz net bir açıklama yapılmadı. Konuyla ilgili en sert açıklama NİDA Partisi Genel Başkanı Nourdin El Ouali’den geldi. El Ouali, Leefbaar Rotterdam patisinden Schneider tarafından başlatılan kampanya ile ilgili sert ifadeler kullandı. Sözde Müslüman kadınların evleneceği kişiyi kendisi seçmesini içeren kampanyanın, Hollanda’da ‘en iyi kültür benim kültürüm’ fikrini benimsetmek ve diğer kültürlerin vatandaşa negatif bir biçimde sunulduğunu belirten El Ouali, “Leefbaar Rotterdamlı belediye meclis üyelerinin arasında Faslı bir genç ile birlikte olan ◄◄ kızlarına nasıl tepki verdiklerini de biliyoruz” sözlerine yer verdi.

K

Kardelen

yunus322@hotmail.com

Ruhun Sofrası: “Ramazan”

utlu misafiri yüreklerimizde ağırlamak için bizi ruhen hazırlayan üç aylar geldi geliyor derken, Kadir Gecesi’ne ve bayrama ulaşmanın duasıyla mümin yürekler çarpıyor. Hayatımızda her şey geriye dönmemek üzere zamanın içinde kaybolup gidiyor. Fakat Ramazan eriyip kaybolan zamana inat, müminlere içinde barındırdığı Kadir Gecesi hürmetine bereketler ve hediyeler sunmak için hazırlanıyor. Çünkü Rabbimiz Kadir Suresi’nde “Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır” buyurarak büyük bir fırsatı kaçırmamamız gerektiği hususunda bizi uyarıyor. Yaz tatilini heyecan içinde bekleyen gurbetçiler, tatile gidip yılın stresini atmayı ve enerji depolayarak evlerine geri dönmeyi ve böylelikle bir sonraki tatile kadar o enerjiden istifade etmeyi arzu ederler. Ramazan tıpkı bu örneğe benzer. Yıl boyunca ruhumuzda derinleşen manevî eksikliği ve hastalığa duçar olmuş kalbimizi Ramazan gelerek onarır ve enerji verir. Bu Ramazanda biriktirdiğimiz güzellikler bir sonraki Ramazana kadar karşılaşacağımız imtihanlar da rahatlatıcı sebep olur. Çünkü bir ay boyunca gönüllü olarak nefis terbiyesinden geçmiş bir insan, manen yoğrulmuş ve kıvama gelmiştir. Artık sıkıntılar kişi için imtihanın bir cilvesi olarak yorumlanmaya başlar. Peki Ramazan bize geldi mi? Bunu derûnumuzda hissederek kendimize sormalıyız: Ramazan sadece bizim için yememek ve içmemekten ibaret mi? Yoksa diğer aylarda sekiz saat uyuyan biri bu ayda cömert davranarak uyku zamanını ikiye mi katlamakta? Zamanın bir türlü geçmediğini düşünerek uyumayı tercih eden ve öylece iftarını açmak isteyenlerimiz de var. Evet, gün geçmek bilmiyor. Çünkü yaşantımızda var olan fazlalıkları Ramazan ile birlikte hayatımızdan çıkarıp atıyoruz. Örneğin, günümüzün çoğunun Ramazan öncesinde mutfakta geçtiğini düşünecek olursak, Ramazan bize lisan-i hâl ile çok güzel bir uyarıda bulunuyor aslında. Ramazan, “Mideni yeterince doyurdun. Artık biçare düşmüş ruhunu onar” dercesine serzenişte

“Ben Müslüman değilim. Fakat Müslümanların Ramazan ayına ve oruçlarına saygım sonsuz. İki haftalığına tatile geldim ve iki hafta zarfında dışarıda asla yemek yemedim. Çünkü Müslümanların işlerini biz de kolaylaştırmalıyız diye düşünüyorum” bulunuyor. Eğer Ramazan ayında hayatımıza farklı güzellikleri ilave etme gayretinde olmuyorsak, biletimizi aldığımız fakat binmediğimiz treni kaçırmanın hüznünü Ramazan bayramı gününde hissedeceğiz demektir. Çünkü bayram, bayramı hak eden içindir. “İki günü birbirine eşit olan aldanmıştır” hadisi zayıf bir senetle rivayet edilmiş olmakla birlikte içerdiği mana itibariyle verdiği güzel mesaj dikkate alınacak olunursa, Ramazanı diğer aylarla aynı tutarak ziyan etmemizin ne büyük bir kayıp olduğunu varın siz düşünün! Bu ayda müminler sahip olduklarını cömertçe paylaşmalı, yetimlerin başı okşanmalı ve yüreklerine dokunulmalı, yaşlılar ziyaret edilerek duaları alınmalı, iftarı fakir insanlarla açmalı ve gösterişten uzak mütevâzi sofralar kurularak fakirlerin hâlleriyle hâllenmelidir. Çünkü bu ayın bize öğrettiği en önemli şeylerden birinin de fakirleri anlamak olduğunu unutmamalıyız. Elbette bir Müslüman yukarıda saydığımız hususlarda Ramazanın dışında da hassas davranması gerekmektedir. Ramazan, var olan güzelliklerin zirvede yaşandığı bir aydır. Ramazan yolculuğunda kondisyonu zayıf olan bir mümin, bir aylık mesafeyi kat etmekte zorlanabilir. Çoğumuz uzun Ramazan günlerinden şikâyetçi olmaktayız. Sıcaktan dolayı oruç tutmayanlarımız bile var. Ashab-ı Kiram oruç tuttuklarında uzun

günleri tercih ederler ve onun verdiği lezzeti hiçbir şeyde bulamadıklarını söylerlerdi. Bu duruş müminlere ne güzel bir örnektir. Eski Ramazanlarla şimdiki Ramazanları karşılaştıracak olursak çok büyük farklılıkların olduğunu görmekteyiz. Ramazan ayında Türkiye’ye izin için gittiğimde görmüş olduklarım Ramazan adına kaybettiğimiz güzellikleri bana yeniden hatırlattı. Ramazanlarda oruçlulara hürmeten gündüz vakti bile lokantaların perdeleri kapatılır, arzu edenler içerde yemek yerlerdi. Şimdi lokanta önüne dizilen mükemmel sofralarda kalabalık insan gruplarının var olduğunu görmek üzücü. Evet, hasta olanlarımız ve bu nedenle oruç tutamayanlarımız elbette var. Melese o değil. Mesele, var olan ince anlayışı ve nezaketi kaybetmiş olmamızdır. Türkiye’ye Ramazanda tatile giden bir turiste “Ramazanı nasıl buldunuz” diye sorduklarında verdiği cevap bizim kaybettiklerimizi bize hatırlatmaktadır. Şöyle demişti: “Ramazanın farklı bir havası var burada”. Peki siz rahatça dışarıda yemek yiyebiliyor musunuz?” diye sorulduğunda şöyle cevap vermişti: “Ben Müslüman değilim. Fakat Müslümanların Ramazan ayına ve oruçlarına saygım sonsuz. İki haftalığına tatile geldim ve iki hafta zarfında dışarıda asla yemek yemedim. Çünkü Müslümanların işlerini biz de kolaylaştırmalıyız diye düşünüyorum. Ben özellikle Ramazanda İstanbul’u görmek istedim” Köklü bir geleneğin ve müthiş bir medeniyetin mensupları olan bizlerin Ramazan ruhunu canlı tutması çok elzemdir. Çünkü ince kavrayış ve zarafet ecdadımızdan bize kalan bir mirastır. Ramazanın güzellikleri, İslam’la henüz şereflenmemiş bir insanın bile dikkatini çekiyor olması bizim daha fazla gayret göstererek bu nimetten faydalanmamızı gerektirmiyor mu? ◄◄


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli

04 sanat ve kültür 36 cultuur & kunst

Spotlar Mehmet Şükrü Oflaz oflaz-aliya@hotmail.com Bismillah... Diriltici soluğuyla kapımızı yine çaldı mübarek Ramazan. İnsan olarak bize bizi bir kez daha hatırlatmak, sınırlarımızı ve menzilimizi bir kez daha bize duyurmak için geldi. Dünyanın ayartıcı cazibesinin içinden bizi çekip çıkarmak ve yeniden, yenileyerek bizi onarmak için geldi. Oruçlu bedenlerin sırtına binerek ruhumuz, büyük İslam coğrafyasını, bütün işleri ve oluşları Kadir-i Mutlak olan Allah’a bağlandığını ayan beyan ortaya koymak için geldi. Hoş geldi, sefalar getirdi... İslam milleti olarak, birbirimize değmeden, birbirimizin gözüne bakmadan, birbirimizi anlamadan yürüyebileceğimiz bir yol yok. Buhranlı zamanların içinde hayatımızı devam ettiriyorken, büyük bir aile olduğumuzu idrak etmek, dünyaya saplanmış ruhumuzu özgür kılarak mümkün gözükmektedir. Oruçlarımız bize bu imkânı verecektir. Millet olarak yaşadığımız varlık geriliminin vesikası ve buna ahlaklı olmanın gereği olarak isyan eden büyüklerimizi bu sayımızda ve önceki sayılarımızda gündeme taşıdık. Bu bölümün adil bir dünya fikrini dillendirenler tarafından önemsenip önemsemediğini bilebilecek durumda değiliz. Ama ümit ediyoruz. Genç kardeşlerimizden, gazetemize katkı vermelerini her daim dillendiriyoruz. Yolun sonunda bizi bekleyen akıbetin hayra dönmesi, kültürümüzü ve irfanımızı önemsemekle mümkün olacağını burada bir kez daha hatırlatıyoruz. Allah tevfikini refik eylesin. Amin İyi okumalar dileriz...

HURAFATTAN HAKİKATE...

E

fendim, Evveli, Efendim, Mü’min kişi, yerinmenin ve sevinmenin ötesindedir. Mü’min kişi yerinmez ve sevinmez, çünkü gerçekçidir. Sarîh, Kur’ân-ı Kerîm, Kur’ân-ı Mecîd, Kelâm-ı Hakîkî. Mü’min kişi zann üzere değildir. Zannın büyüğünden de küçüğünden de sakınmıştır. Hırs-ı mâl, hırs-ı câh üzere değildir. Tûl-i emel sahibi değildir. Hayâlperest değildir. Mâl ve mevkî hırsından âzâdedir. Zannın büyüğünden ve küçüğünden nefsini berî kılmıştır. Zaten nefsi yoktur. İzzet-i insânı ve izzet-i İslâm’ı vardır. Nefsin izzeti olmaz. İzzet-i insânı ve izzet-i İslâm’ı vardır. İzzet buna râci’dir. (Yeni gelen arkadaşlarımı da selâmlarım. Peygamber-i Ekber, “Önce selâm, sonra kelam” buyuruyorlar, “Önce refîk, sonra tarîk” buyuruyorlar. Ben bu yeni gelen arkadaşlarımı da selâmlarım. Selâm veriyorlar bana, mukabele ederim. Daha mergubu ile, daha güzeli ile, daha izzetlisi ile de yine onların selâmlarına mukabele ederim.) Şimdi, Batı adamınındır bunalım, diyorum. Doğu adamının, gerçek mü’min ve muvahhid kişinin bunalımı olmaz, diyorum. Ve bunu şiir yazan, hikâye yazan, roman yazan dostlarıma da her zaman bıkıp usanmadan söylüyorum. Ben hayatın cezbe ve şevk üzerine binâ edildiğine kailim. Hani ilk defa Kelime-i Şehâdet getiriyor gibi getirmedikçe, Kelime-i Şehâdet olmaz. İlk defa âşık oluyor gibidir, ilk defa yürek çarpmışa dönüyor gibidir. İlk defa şevk içindedir, vecd içindedir, istiğrâk halindedir ve aşk-ı ilâhîde müstağraktır. Onun için… biz müstağrâk adamlara pek tahammül edemiyoruz. Bu makam-ı temkîn ayrı şey, makam-ı telvîn ayrı şeydir.

DOSTLUK ÜZERİNE...

Fethi GEMUHLUOĞLU Buradaki cezbe, buradaki istiğrâk, buradaki müstağrâk oluş makam-ı telvîn üzeredir. Yoksa, Peygamber-i Ekber her şeyi gördü, hiç birinde renkten renge girmedi; yalnız Makâm-ı Ahmediyyet’de idi, Makâm-ı Ahadiyyet’de idi; onun için, O temkîn sahibidir. Mûsâ, O da ulü’lazm peygamber, hem risâleti var hem nübüvveti var ama makam-ı telvînde olduğu için, bir yerde Peygamber-i Ekber’in, Peygamberlerin Peygamberi’nin, Peygamberlerin İmâmı’nın makamını hâiz olamadı. Yani aşk diyorum. Yani… Bunalıma gelince, biraz önceki sözümü itmâm edeyim. Batı adamının bunalımı çok tabiîdir, muallâktadır. Doğu adamı yerinmez ve sevinmez, çünkü dünyada yerinilecek ve sevinilecek bir şey yoktur. Ve bizim hüznümüz Allah’adır. Biz durup dururken, kendi kendimize, kendi nefsânî oyunlarımız için, şehevâtımız için mahzun olmayız. Bizim olsa olsa… Peygamber-i Ekber müddet-i ömründe, Devr-i Saâdet’de gülmediler, hele ağız dolusu hiç gülmediler; gülümserlerdi. Yine insanoğlu, Peygamber-i Ekber’e ittibâen ve inkıyâden Hakk’ın ayâli olan halka hizmet için mükelleftir. Peygamber-i Ekber geceleri Hakk’a âid idi, teheccüdle; gündüzleri tebliğ ile halka âid idi. Tebliğ gündüz ve gece duraksızdı, ayrı. Gece ile gündüz bu mânâda tefrîk edilmez; gece ile gündüz ancak birbirini itmâm eder, ancak birbirini tamamlar. Yalnız buradaki Hakk’a âidiyetle halka âidiyet, Hakk ve halk tefrîkini ortadan kaldırmak ve halka hizmette ibâdet neşvesi duymak gibi, yine burada da halka dostluk var. Fikre dostluk, tebliğe dostluk… Düşmanlık yok. Tenkide düşmanlık mânâsına söylemi-

AY’IN KİTABI “Bin Dokuz Yüz Seksen Dört (1984)” George Orwell - Can Yayınları

P

arti’nin dünya görüşü, onu hiç anlayamayan insanlara çok daha kolay dayatılıyordu. (...) Her şeyi yutuyorlar ve hiçbir zarar görmüyorlardı çünkü tıpkı bir mısır tanesinin bir kuşun bedeninden sindirilmeden geçip gitmesi gibi, yuttuklarından geriye bir şey kalmıyordu. George Orwell’in kült kitabı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, yazarın geleceğe ilişkin bir kâbus senaryosudur. Bireyselliğin yok edildiği, zihnin kontrol altına alındığı, insanların makineleşmiş kitlelere dönüştürüldüğü totaliter bir dünya düzeni, romanda inanılmaz bir hayal gücüyle, en ince ayrıntısına kadar kurgulanmıştır. Geçmişte ve günümüzde dünya sahnesinde tezgâhlanan oyunlar düşünüldüğünde, ütopik olduğu kadar gerçekçi bir romandır Bin Dokuz Yüz Seksen Dört. Güncelliğini hiçbir zaman yitirmeyen bir başyapıttır; yalnızca yarına değil, bugüne de ilişkin bir uyarı çığlığıdır.

ALINTI “Gelecekle nasıl iletişim kurulabilirdi ki?Doğası gereği olanaksızdı.Gelecek ya şimdiye benzeyecekti,ki o zaman ondan haberi bile olmayacaktı ya da şimdiden farklı olacaktı,ki o zaman da içinde bulunduğu durumun hiçbir anlamı kalmayacaktı. (sf.31)” “Bağlılı,düşünmemek demektir, düşünmeye gerek duymamak demektir. Bağlılık bilinçsizliktir.” (sf.78) “Bilinçleninceye kadar asla başkaldırmayacaklar,ama başkaldırmadıkça da bilinçlenemezler. “(sf.95) “Toplumumuzda,olup bitenleri en iyi bilenler,aynı zamanda dünyayı olduğu gibi görmekten en uzak olanlardır.” (sf.247) “Akıllılık,çoğunluğa bakılarak ölçülmez.” (sf.249) “Farkında olmadan,masanın üstündeki toz tabakasında parmağını gezdirdi: 2x2=5.” (sf.327) Bin Dokuz Yüz Seksen Dört (1984) George Orwell Çeviri: Celal Üster - Can Yayınları ---◄◄

yorum. Hiçbir şeye düşmanlık söylemeyeceğim. Hiçbir şeye düşman olunmaz. Dostlukları, insanlar ayırırlar. Karşımızdakiler düşman olup olmamakta muhtârdırlar. Her sabah evinizden, Allah’a ev halkını, hâne halkını ısmarlayarak çıkınız. Onlar size “güle güle” deyip dememekte muhtârdırlar. Hâne halkına yaptığınızı, gayrı olmayan halka da yapınız. Yine, herkese, her zaman… (Teşekkür ederim, bu yeni gelen arkadaşlarımı da selâmlarım. Yine “Önce selâm, sonra kelâm” derim; yine “Önce refîk, sonra tarîk” derim ve Allah’ın selâmı üzerlerine olsun derim; ve görüneni, görünmeyeni selâmlarım; ve evveli ve âhiri ve zâhiri ve bâtını ve Sâhib-i Hakîkî’yi selâmlarım; Ricâlü’lGayb’ı selâmlarım; ve selâmlarım, ve selâmlarım, ve selâmlarım. Sizi yeniden yormamak için bu selâmları mükerreren arzetmiyorum; mükerreren arzetmiyorum, mükerreren arzında fâide olduğu hâlde. Mükerreren arzı bize şevk ve cezbe vereceği halde, bizi müstağrâk kılacağı halde edeb ediyorum, hayâ ediyorum. Belki acaba bu selâmda da, bu coşkunlukta da nefs var mı, diye edeb ediyorum; ondan imtinâ etmek istiyorum, ondan hayâ ediyorum. Onun için burada birinci selâmımla iktifâ ediyorum. Son selâmı söyleyeceğiz “Nefesler pâyende ola” diye; o da bir nevi son selâm olacak.) Tabiî, insan fikre dost olunca tarihe, coğrafyaya, ormana da dost olur, ağaca da dost olur. Orman Fakültesi talebelerinin önünde Yaşar Kemal yürüyor, görüyorsunuz. Ve Orman Fakültesi talebeleri yürüyorlar bu stepte, bu bozkır Anadolu’da. Peygamber-i Ekber bir hadîs-i nebevîlerinde fem-i saâdetlerinden buyuruyorlar, “Kıyâmet alâmetleri belirse, kıyâmet ân

meselesi hâline gelse, elinizde bir ağaç fidanı varsa önce nu dikiniz ve sonra kıyâmete hazırlanınız.” Orman… Orman için, ormana destan düzmek için, ormana övgü için, ormanı kutsallaştırmak için, ağacı kutsallaştırmak için, ağaca orman fakültelerinin üstünde orman fakültelerinin estetiğini vermek için, orman fakültelerine cezbe vermek için, bu memleketin insanına yeni bir şevk, yeni bir koşu, yeni bir emânet, yeni bir bayrak koşusu vermek için bu hadîs-i nebevîden hareket etmek kâfidir. Komşuya dost! Peygamber-i Ekber buyuruyorlar ki, “Bana komşu hakkından öylesine bahsedildi ki, komşunun komşudan mîrâs yiyeceğini zannettim”. Kurda kuşa dost! Görünene, görünmeyene dost! Her ân kendi raksı üzerine olan madde zannettiklerimize dost! Yani… “Beni Allah te’dîb etti, onun için edeb-i ilâhî ile müeddebim” diyor Peygamber-i Ekber. Bir hadîs-i kudsîlerinde de, “Allah’ın ahlâkı ile tahalluk ediniz” diyor. Allah’laşınız gibi bir şey. Sanki, Allah’laşınız, diyor. Ömerü’l Halvetî Azîz, Türbedâr Ahmet Amiş Efendi Hazretlerine, “Ubûdiyyetiniz rubûbiyyetinizi, rubûbiyyetiniz ubûdiyyetinizi tecâvüz etmesin.” buyurmuşlar. Ulûhiyyet tarzında biliyordum, huzûr-ı ulyâlarınıza gelirken öğrendim ki, rubûbiyyetmiş. Çok fark var aralarında, ulûhiyyetle rubûbiyyet arasında çok fark var. İbrâhîm’in İsmâil’i durumunda olan bir mübârek zât, boynu ile “Evet, öyledir” diyor, İsmâil Hakkı Bey. İbrâhîm’in… “İbrâhîm, içimdeki putları devir” İbrâhîm’inin, “ibrâhimüyyü’lmeşreb olunuz.”, “Duânın iyisi Fâtiha-yı Şerîfe’den ibârettir.” denilen İbrâhim’in İsmâil’i öyle diyor; o da tasdîk ediyor. Öyle imiş. -----◄◄ (Devam edecek)

FOTOĞRAFLAR DİLE GELSE...

“16 Haziran 1950 tarihinde 18 yıllık aradan sonra tekrar ezanımıza kavuştuk”


kültür ve sanat

doğuş aylık gazete/maandblad

göçtü kervan, kaldık dağlar başında

nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli

T

, ER ER, . L ÜÇ DİL AR.. YE R K L KI

arihçe-i Hayatı: Cemil Meriç... 12 Aralık 1916 tarihinde, Reyhanlı, Hatay’da dünyaya geldi. Balkan Savaşları sırasında Dimetoka’dan göçmüş bir ailenin çocuğu idi. Babası, Dimetoka’da hâkimlik yapan Mahmut Niyazi Bey, annesi Zeynep Ziynet Hanım’dır. Babası Mahmut Niyazi Bey Antakya’da Ziraat Bankası Müdürlüğü ve mahkeme reisliği yapmıştır. Yedi yaşına kadar Antakya’da yaşayan Cemil Meriç, babasının memuriyetten ayrılması üzerine ailesi ile birlikte Reyhanlı’ya döndü. İlk ve orta dereceli öğrenimini Hatay’da tamamlamasının ardından İstanbul’da bulunan Pertevniyal Lisesi’ni okuyan Meriç, bu sırada Nazım Hikmet ve Kerim Sadi başta olmak üzere dönemin solcu aydınlarıyla tanıştı. Bu okulu bitirmesinin ardından İstanbul Üniversitesi’nde Felsefe eğitimi aldı. Geçim sıkıntısı nedeniyle 1937’de İskenderun’a döndü. İskenderun’da bir süre öğretmenlik ve Tercüme Kalemi’nde reislik görevlerinde bulundu. Türk Hava Kurumu’nda sekreterlik, belediyede kâtiplik gibi geçici işlerde çalışan Meriç, 1939 Nisan ayında Hatay hükümetini devirmek iddiasıyla tutuklanıp Antakya’ya götürüldü; idam talebiyle yargılandı; iki ay sonra beraat etti. 1940 yılında tekrar okumaya dönerek İstanbul Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünü bitiren Meriç, 1942-1945 yılları arasında Elazığ’da, 1952-1954 yılları arasında ise İstanbul’da Fransızca öğretmenliği görevinde bulundu. 1940’ta İstanbul Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu’na burslu olarak kabul edildi, iki yıl bu kurumda öğrenim gördü. 1941’den başlayarak İnsan, Yücel, Gün, Ayın Bibliyografyası dergilerinde yazılarını yayımlamaya başladı. 1983’te eşi Fevziye Hanım’ı kaybeden Meriç, aynı yıl Ağustos ayında beyin kanaması geçirdi ve sol tarafına felç indi. 13 Haziran 1987’de hayatını kaybetti. Aydın, Muhafazakâr, Millî: Nev-i şahsına münhasır Türk muhafazakâr olarak tanımlamak mümkündür Cemil Meriç’i. Çünkü Meriç, zamanındaki aydınlar gibi Batı’ya teslim olmamış, Batı’yı kopya etmemiş ama ondan uzak da kalmamıştır. Gelenekselliğini koruyan ve koruduğu bu gelenekselliğiyle bir anlamda muhafazakâr diğer anlamda da millî bir refleks gösteren Meriç, katı anlamda muhafazakârlığın da önüne geçmiş ve muhafazakârlığın tıkandığı kör noktaları rahatlıkla açabilmiştir Cemil Meriç’i her okumadan sonra reçetesini bulmuş insanların rahatlığı içinde kitabınızı kapatamazsınız. Her Cemil Meriç okuması yeni okumalara ve yeni tedirginliklere davet eder sizi. Bir ateş düşer beyninize ve yüreğinize. Cemil Meriç işte o ateşi hiç küllendirmeden bütün ömrü boyunca yakmayı bilmiştir. “Eserlerimin kültür cildi, aşağı yukarı tamamlandı, bundan sonra “irfan” cildi başlayacak.” derken önünde açılan, önümüze

30. VEFAT YILDÖNÜMÜNDE NEV-I ŞAHSINA MÜNHASIR TÜRK MUHAFAZAKÂR:

CEMİL MERİÇ

açtığı bu büyük caddeye bizi davet etmektedir. Doğu ile batı arasında bir köprü vazifesi gören Türk toplumu ise -Meriç’in perspektifinden- Osmanlı mucizesi olarak nitelendirilmiştir. Ona göre, madde ile manayı dengede tutan ve bütün hayatını Kur’an eksenli yaşayan bu hamle medeniyeti bir yandan insanlığa getirdiği adalet anlayışı, diğer yandan da maneviyatının sadeliği ile farklı toplumların gönlünü almıştır. Osmanlının son dönemlerinde ise devlet büyükleri, aydınlar ve avamın arasındaki büyük düşünsel uçurum, Türk toplumunu gittikçe şanlı mazisinden uzaklaştırmıştır. 20 yüzyıldan itibaren Türk toplumu bilhassa dinî hayatını toprak altında yaşamaya başlamış; özellikle de 1960’lardan sonra ideolojik açıdan sağ-sol ayırımına maruz kalan Türk toplumu, manevi/ruhsal ve dinî yaşayışını canlı tutmak için tarikatlara ve yeni dinî hareketlere yönelmiştir.

Ne Âşık Ne Düşman: Cemil Meriç‘in Batı Medeniyeti karşısındaki temel bakışı, ne tamamen kabul ne de tamamen reddetme şeklinde olmuştur. Meriç‘in, Batı‘nın tüm insanlık tarihi içerisinde sadece bir kesiti ifade ettiği anlayışını benimsediğini görmekteyiz. O, ne Batı Medeniyetini yere göğe sığdıramayanlar gibi bir Batı aşığı, ne de Batı‘yı yerin dibine gömenler gibi bir Batı düşmanı olmuştur. Batı‘yı kendi bakış açısıyla değerlendirirken bunu objektif kıstaslara göre yapmayı da ihmal etmemiştir. Meriç, öncelikle kendimizi sonra da Batıyı tanımamız gerektiğini belirtmektedir. Meriç, döneminin ve kendinden önceki neredeyse iki asrı aşkın bir zaman diliminde yaşanan kültürel ve entelektüel algı biçiminin analizini yaparak bize içinde bulunduğumuz karanlık tabloyu göstermeye çalışmaktadır. O sadece sorunu ortaya koymakla da yetinmemiş, çözüm yollarını da bizzat sunmuştur. Çözüm yollarını sunarken de medeniyet olarak kendinden başkasının yok oluşunu bir çare olarak sunmamıştır. Meriç için her toplum, her medeniyet aynı ölçüde önemli ve değerlidir. Bundan dolayı da bir medeniyetin yükselişi bir diğerinin çöküşüne bağlamamıştır. Tam tersine o tüm medeniyetleri gücümüzün yettiği ölçüde tanımayı ve onlardan da yararlanmayı tavsiye etmektedir. Meriç, içinde bulunduğumuz

olumsuz durumun asıl sorumlusu olarak da yine kendimizi görmektedir; çünkü biz kendimizi, değerlerimizi kaybettiğimiz ve Batı‘yı ve onun değerlerini tanıyıp kayıtsız şartsız kabullenmeye başladığımız andan itibaren üreten değil, tüketen bir duruma geçtiğimizi ifade eder. İktisadi ve teknik alanda yaşanan gerileme beraberinde kültürel olarak Batı‘nın üstünlüğünü kabulle devam ettik. Batı‘dan gelen hiçbir bilgiyi eleştirmeden kabul ederek bataklıkta çırpındıkça batan bir insan gibi, ilerlemek için sadece Batı‘ya yöneldikçe geriledik ve sonuçta da idrakimiz kaybettik. O, içinde bulunduğumuz durumdan sadece, kendimizi ve Batıyı okuyarak, tanıyarak kurtulabileceğimizi belirtir; ancak bu okuma, kendi kavramlarımızla gerçekleştireceğimiz bir okumadır. Bu okuma her şeyiyle okumadır. Hem kendimizi hem de Batı‘yı ve diğerlerini iyisiyle, kötüsüyle okumaktır. Meriç’e göre bizde Batı gibi sadece kendimizi yüceltmemeliyiz; çünkü medeniyetlerin birbirlerine üstünlükleri söz konusu değildir. Her bir medeniyet değerlidir görüşünü savunan Meriç, bizde ekonomik ve teknik üstünlüğümüz olduğunda nasıl davranacağımız konusunda da bir yol göstermekte ve “irfan” kavramına dikkat çekmektedir. Meriç bizim kendimizi tanımamız için bir ötekine ihtiyacımız olsa da bu ötekinin düşman olarak algılanması gerekmediğini, her bir medeniyetin ortaya koyduğu değerlerle diğerlerinden ayrıldığını ifade etmektedir. O, Batı düşünürlerinin içine düştüğü hatadan kurtularak ötekini düşman olarak algılamak yerine ondan gelişim adına faydalanmayı savunmuş bir düşünürdür. Meriç’in İdeoloji Yorumu: İdeolojiler, geçmişte olduğu gibi, bugün de bir “yaşam biçimi” ve “dünya görüşü” olarak toplumumuzdaki sosyal davranışların oluşmasında önemli bir unsur olmaya devam etmekte ve sosyal, kültürel, iktisadi, siyasi vb. alanlarında varlığını hissettirmektedir. Bu bakımdan, Türk toplumunun, dinine, mazisine ve kültürüne sırtını dönerek, tüm benliğiyle Batı kaynaklı ideolojilere yönelmesi ve bunlara umut bağlaması yakın tarihimizin bir özetidir demek pek

37

40 HADİS - (6) ------------

“ Gâle’n-Nebiyyü’l-a’lâ ‫ﷺ‬ Aleyhi’s-salâtü’l-evlâ El-İslâmu ya’lû ve lâ yu’lâ” “İslam yücedir. Hiçbir şey ondan daha yüce olamaz.” ------------

“ Bu mübarek hadîs-i şerîfin

de yanlış olmaz. Cemil Meriç bu tür bir “öykünme” psikolojisi içerisinde ortaya çıkan bütün eğilimlerin karşısındadır. Batı’dan gelen her türlü şey karşısında son derece dikkatli davranmamız gerektiğini belirten Cemil Meriç’ e göre bu manada bütün Batı kaynaklı ideolojiler, Batı’nın diğer toplumları Batılılaştırma çabalarının bir ürünüdür. Türk toplumu, Batı’nın geçirdiği evreleri yaşamamış ve Batı’dan ayrı değer ve inançlara sahip, sınıfsız bir toplumdur. Bu bakımdan Batı kaynaklı ideolojilerini, ayrı bir toplumsal yapıya sahip olan Türkiye ‘ye aktarmak, sosyal bünyede çeşitli rahatsızlıkların oluşmasına sebep olmaktadır. Batı medeniyetine ve onun ürünleri olan ideolojilere tamamen kayıtsız kalmak da doğru değildir. Batı’ da ortaya çıkan ve sosyal bünyemize uyan hususlar, millî kimliğimiz altında yeniden değerlendirilerek alınabilir. O hâlde yapılması gereken; maziden kopmadan ve kültürel mirasımıza sahip çıkarak, Batı kaynaklı ideolojileri süzgeç altına almak ve yeniden yorumlamaktır. Türk toplumunun önünü açacak en emin yol budur. Başlıca Eserleri: İnceleme: Hint Edebiyatı (1964), Saint Simon İlk Sosyolog, İlk Sosyalist (1967), Bir Dünyanın Eşiğinde (1976), Işık Doğudan Gelir (1984), Kültürden İrfana (1985) Deneme: Mağaradakiler (1978), Bu Ülke (1974, 1985),Umrandan Uygarlığa (1974) Günlük: Jurnal I (1992), Jurnal II (1994) Diğer Kitapları: Kırk Ambar (1980), Bir Facianın Hikayesi (1981), Sosyoloji Notları ve Konferanslar (1993) Doğu’ya Doğru (1959) C.D.TUNÇ

-----◄◄

râvîsi Aiz İbni Amr’dır. Aiz, olayın kahramanı “sahibu’lkıssa” olarak, hadisin manasını kavramaya yardımcı olacak vürûd sebebini şöyle anlatmaktadır: Mekke fethinden önceki akşam Ebü Süfyan ile birlikte Hz. Peygamber’e gittik. Bazı sahabiler Hz. Peygamber’e bizi; – Bunlar Ebü Süfyan ve Aiz ibni Amr, diye takdim ettiler. Hz. Peygamber; – Bunlar Aiz îbni Amr ve Ebü Süfyan’dır. İslâm, (İslâm olmayandan) daha izzetlidir. İslâm yücedir, onun önüne geçilmez!” buyurdu. O’nun Ehl-i beytinden Hz. Selman(ra) vardır. Her şeyiyle kendini İslâm’ın hizmetine vermişti. İslâm onun kanı, canı, damarıydı. Bir gün sahabe efendilerimizden biri nesebini överek Hz. İbrahim’e varıncaya dek saydı. Sonra Hz. Selman-i Farisî’ye dönereK nesebini sordu. O da “Neseple bir yere varılmaz. İslam yücedir. İslâm’a dahil olduktan sonra neseb aramam. Lâkin ben Selman ibni İslâm’ım.” buyurdu. Hemen akabinde Hz. Ömer (r.a.) da Selman’ı destekleyerek “Ben de Ömer ibni İslâm’ım.” dedi.”

HEDİYELİ SORU Dünya çocuk klasikleri arasında yer alan

“Hayvan Çiftliği”

adlı kitabının yazarı kimdir? Sorunun cevabını yukarıdaki mail adresine ulaştıran ilk 5 okurumuz arasında çekilecek kurada, adı belirlenecek olan talihli okurumuza

“Hayvan Çiftliği” adlı kitap hediye olarak gönderilecektir.


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

04 bizim sayfa 38 ons pagina

Tebrik Taziye Şifa dileği

- Taziye... Yılmaz Oğuz Hakk’a yürüdü...

- Taziye... Kocatepe Camii Başkanı Sevgili Ahmet Gündoğdu’nun yeğeni Ahmet’in, vatani görevini yaparken şehit düştüğü haberini teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz.

- Taziye... Hollanda İslam Federasyonu önceki başkanlarından Sevgili Ömer Baler’in kıymetli ağabeyinin vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. Rabbim, Peygamberimize komşu, mekânlarını cennet eylesin. - Taziye... Den Haag Türk İslam Vakfı üyelerinden Sevgili Sedat Torun, Çöllo Erdinç ve Şevket Torun’un vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhumlara Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Hollanda Diyanet Vakfı personelinden Sevgili Cevdet Keskin’in kıymetli babasının vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. Rabbim, Peygamberimize komşu, mekânlarını cennet eylesin. - Taziye... Hollanda İslam Federasyonu İrşad Başkanı Sevgili Mustafa Uysal’ın yeğeninin genç yaşta (26) vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. Taziye... Kardelen Müzik Grubu ekibinden Sevgili Rıdvan Fırat’ın doğum anında bebeğinin vefat haberini teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Bebeğe Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Şifa dileği... Doğuş emektarlarından ve Hollanda Mehteran ekibinden Sevgili Osman Turan’ın kız kardeşi Fevziye Turan ile baldızı Semahat Baş’ın ciddi rahatsızlıkları nedeniyle hastanede müşahede altında olduklarını öğrendik. Hastalarımıza ve yakınlarına geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyoruz. - Şifa dileği... Siyasetçi ve DSDF eski başkanlarından Sevgili Ertuğrul Gültekin’in rahatsızlığı nedeniyle bir ameliyat geçirdiğini duyduk. Hastamıza ve yakınlarına geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyoruz. - Şifa dileği... J&F Auto Bedrijf sahibi Sevgili Fırat Yiğit’in rahatsızlığı nedeniyle bir süre hastanede müşahede altında kaldığını duyduk. Hastamıza ve yakınlarına geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyoruz.

Colofon Doğuş is een maandelijks informatieblad in het Turks en af en toe Nederlands o.a. kunst, cultuur, politiek, educatie, wetenschap, literatuur en filosofie. Uitgever/Sahibi Stichting Dogus/Doğuş Vakfı Hoofdredacteur/Yayın Yönetmeni Adnan Şahin Eindredacteur/Yazı İşleri Müdürü Oğuzhan Kılıç Art Directeurs/Görsel Düzenleme Ali Alemdar Advertenties/İlan- Reklam Servisi dogus@dogus.nl Afdeling Nieuws en Tips/Haber Dairesi M. Şahin Abonnement / Abone Servisi dogus@dogus.nl Yayın Kurulu/ Redactie Raad Adnan Şahin, Ergün Madak, Havva Koç, Mehmet Şükrü Oflaz, Zeynel Abidin, Ercan Kuzu, Sezer Değmez, Esma Taner Aksoy,Doğukan Ergin, Furkan Aktalan, Recep Konuksever, Esra Yılmazer. Oplage/Tiraj 8.000 Verspreiding/Dağıtım Alanı Landelijk/Hollanda Geneli Adres Strevelsweg 700 unit 413, 3083 AS Rotterdam Tel. (010) 471 68 47 e-mail dogus@dogus.nl website www.dogus.nl Met dank aan InterAjans.nl, SONHABER.nl, M.Ali Topcu, Verzonden artikelen vallen niet onder de redactionele verantwoordelijkheid. Alle auteursrechten van deze uitgave worden uitdrukkelijk voorbehouden. Druk/Baskı Rodi

Bir güzel insandı Yılmazımız... Gülünce yüzünde güller açan ve o güllerle karşısındakini selamlayan... İçinin güzelliği dışına yansıyan, dostluğu, samimiyeti, arkadaş sıcaklığını hissettiğiniz, insan gibi bir insan, adam gibi bir adamdı... Rotterdam’da yaşadı. Halka hizmet, hakka hizmettir düsturuyla oradaki teşkilatta büyük hizmetleri oldu... İskender Paşa Cemiyeti üyelerinden Sevgili Yılmaz Oğuz’un (46) genç yaşta ani vefat haberini teessürle öğrendik. Onun iyi bir insan olduğunu ve bir gün yollarımızın kesişeceğini bilmemiz tek tesellimiz. Kardeşimize Allah’tan rahmet diliyor, gözü yaşlı, gönlü yaslı kalan sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyoruz... Doğuş - Adnan Mutlu

- Şifa dileği... Hollanda Mehteran ekibinden Sevgili Gökmen Bekar’ın rahatsızlığı nedeniyle bir ameliyat geçirdiğini duyduk. Hastamıza ve yakınlarına geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyoruz. - Hoş geldin bebek! Yaşama sırası sende!.. Sevgili Ömer Serhat ve Züleyha Türkmen çiftinin Halil İbrahim adını verdikleri bir bebeleri dünyaya geldi. Genç çifti tebrik ediyor, minik Halil İbrahim’e dünyamıza hoş geldin diyor, sağlık ve mutluluk dolu uzun ömürler diliyoruz... Dedelik makamına oturan Sevgili Yusuf Türkmen ve ninelik makamına oturan Nevcihan Türkmen’i de ayrıca tebrik ediyoruz.

- Hoş geldin bebek! Yaşama sırası sende!.. Ulu Impex sahibi Sevgili Muhammed Ulu’nun, 27 Mayıs 2017 Cumartesi günü Zehra adını verdikleri bir bebeleri dünyaya geldi. Ulu çiftini tebrik ediyor, Zehra’ya dünyamıza hoş geldin diyor, sağlık ve mutluluk dolu uzun ömürler diliyoruz...

- Hoş geldin bebek! Yaşama sırası sende!.. Sevgili Zafer ve Şeyma Çoban çiftinin Berat Mâlik adını verdikleri bir bebeleri dünyaya geldi. Genç çifti tebrik ediyor, minik Berat Mâlik’e dünyamıza hoş geldin diyor, sağlık ve mutluluk dolu uzun ömürler diliyoruz... Dedelik makamına oturan Sevgili Selahattin Salman ve Murat Çoban’ı da ayrıca tebrik ediyoruz. - Tebrik Gazeteci-yazar ve Çanakkale Müzesi sahibi Bülent Türker’in tek oğlu Buğra Türker, Çinli Peng Song ile 19 Mayısta muhteşem bir düğünle evlendi. Buğra ve Peng’i tebrik ediyor, iki cihan saadeti diliyoruz.

Ramazan Software problemen in Windows verhelpen Componenten in uw computer vervangen bij upgrade

Yilmaz Oğuz’un vefat ettiği gün “Şeyhim” dediği ve kardeşi gibi sevdiği Afra Mobilya sahibi Adnan Mutlu’ya yolladığı SON MESAJ... Yılmazımız, sanki içine doğmuş gibi ölüme yürümüş...

- Tebrik Rotterdam Fatih Camii üyelerinden Sevgili Özdoğan ve Fendiye Yılmaz’ın biricik kerimesi Dilek ile Ferdi ve Şaziment Ceylan’ın mahdumu Serdar14 Mayıs Pazar günü sade bir düğün töreniyle dünya evine girdiler. Dilek ve Serdar’ı tebrik ediyor, iki cihan saadeti diliyoruz. - Tebrik Saadet Partisi Hollanda Temsilciliği Sekreteri Sevgili Çelebi ve Müşerref Sarıbek’in kerimesi Rabia ile Paşa ve İlknur Yazıcı’ın mahdumu Nurullah hayatlarını birleştirmek için ilk adımı atarak 29 Mayıs Cumartesi günü sözlendiler. Rabia ve Nurullah’ı tebrik ediyor, iki cihan saadeti diliyoruz.

TAZİYE

Üyelerimizden, Mehmet Cafer Ülkend, Aziza Rasidkadric, Azime Yılmaz ve Fatma Şen, İbrahim Hamidov İbrakovic, Bülent Ahmedov Ramadanov, İbrahim Akgöz, Nevzat Palaz vefat ettiler. Merhum ve merhumelere Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. Rabbim, Peygamberimize komşu, mekânlarını cennet eylesin. Yeni Çınar Vakfı

Bayramınızı tebrik eder, esenlikler dileriz...

Installeren van compleet ADSL of kabel internet pakket (UPC, KPN, Telfort, Ziggo enz.) Volledig thuisnetwerk installeren incl. backup functies Draadloos internet installeren of hulp bij storingen/klachten Antivirus Software DATA Recovery Online Backup LCD en Plasma TV reparatie Saratech PC Service geeft support aan alle versies van Microsoft: Windows 98/ME/2000/XP Vista/Windows 7 en Windows 8

SARATECH ICT Quintstraat 60 3083 JN Rotterdam Tel. +31 649 77 76 78 E-mail info@saratech.nl www.saratech.nl

oedd spoe or sp Vo Voor nt uu ku kunt n! llen! belle /7 be 24 24/7 76 77 76 49 77 06 06 -- 49

78 78

Abone

65ABNA0430045980


doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 227-228 - Haziran-Temmuz/Juni-juli 2017

Bulmaca

Hazırlayan: Mücahid Çeçen Soldan sağa: 1- Suriye’de bir şehir * Piyasada olmayan bir malın gizlice yüksek fiyatla alınıp satılması işi. 2- Baston * Bir haber ajansımız * İnce perde veya örtü * Hz. Muhammed’in niteliklerini övmek, ondan şefaat dilemek amacıyla yazılan kaside. 3- Rus yapımı otomatik bir silah * Bir kimsenin, bir tüzel kişinin mülkiyeti altında bulunan, taşınır veya taşınmaz varlıkların bütünü. 4- (Tersi) büyük erkek kardeş * İyodun simgesi * İmamlık * Bir tür cetvel. 5- Bir nota * Yiğit, özellikle Batı Anadolu köy yiğidi * Birine geçici olarak bırakılan ve teslim alınan kişice korunması gereken eşya, kimse vb., inam, vedia * Trityum elementinin simgesi. 6- Atom numarası 53, atom ağırlığı 126,92 olan, tabiatta, deniz suyunda sodyum iyodür durumunda rastlanılan, bazı deniz bitkilerinde de çokça birikmiş olarak bulunan, mavimtırak esmer renkte katı bir element * Bir şeyi hatırlamak için yazılan kısa yazı * Er, onbaşı ve çavuşlara verilen genel ad. 7- Babası ölmüş olan (çocuk), babasız * İsim * Üstüne öteberi koymak için duvara veya bir dolabın içine birbirine paralel olarak tutturulmuş, genellikle geniş, uzun tahta veya metal levha. 8- Bir besin maddesi * Bir yağış şekli * Kaçak, kaçkın, kaçmış olan kimse. 9- Trityum elementinin simgesi * Otlak * Ballıbabagillerden, karşılıklı küçük yapraklı, beyaz, pembe, kırmızı başak durumunda çiçekleri olan ve çiçeği baharat gibi kullanılan, odunsu saplı, kokulu bir bitki. 10- Kur’an’ın tamamını okuma. sona erdirme, bitirme * Kuranı Kerimin kırk beş ayetten oluşan, ellinci suresi * Flor elementinin simgesi * Bir bağlaç. 11- Can * Geçimini güçlükle sağlayan, yoksul, fukara, zengin karşıtı * Davranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan.12- Argonun simgesi * Bir çeşit sivrisinek * Aynı dinin içinde birtakım yorum ve uygulama farklılıklarına dayanan, bazı ilkelerde birbirinden ayrılan Allah’a (cc) ulaşma ve onu tanıma yollarından her biri. 13- Allah’ın (cc) diri anlamına gelen ismi * Katman * Utanma duygusu * Argonun simgesi. 14- Bir el işini veya mekanik bir işi gerçekleştirmek için özel olarak yapılmış nesne * Bitki ile ilgili, bitkisel * Kalıtımsal olarak ortak fiziksel ve fizyolojik özelliklere sahip insanlar topluluğu. 15- Postayı süren kimse * Yaşamaktan mutlu olduğunu davranışlarıyla belli eden, sevinçli, neşeli * Fotoğrafta görülen ünlü sanatçımızın ön adı. Yukarıdan aşağıya: 1- Egemenlik *İnsanda üzüntü, sıkıntı, tedirginlik olmama durumu, huzur. 2- Sinirlilik * Neredesin, bana bak anlamlarında, genellikle kadınlar tarafından kullanılan bir seslenme sözü * Karışık renk. 3- Çocuğun bakım, eğitim ve öğretimiyle görevli kimse * Nebat * Nitelik, vasıf, öz, asıl, esas. 4Aynştaynyum elementinin simgesi * Argonun simgesi * Bir malın tür, miktar, fiyat vb. nitelikleri veya kitap, defter vb. şeylerin kime ait olduğunu belirtmek için üzerlerine konulan küçük kâğıt * Vanadyum elementinin simgesi * Uzaklık işaret eder. 5- Çekingen, durgun * Ustalık, hüner, uzmanlık * Alfabemizde yirmi birinci harf. 6- İlenme, beddua * Genişlik * Oruç ayı. 7- Potasyumun simgesi * Nikelin simgesi * Oksijenin simgesi * Potasyumun simgesi * Bir sayı. 8- Gidiş * Yazıt. 9- Sayıları göstermek için kullanılan işaretlerden her biri * Güneydoğu Asya’da, Andaman Denizi ve Bengal Körfezi kıyısında, Bangladeş, Çin Halk Cumhuriyeti, Hindistan, Laos ve Tayland arasında yer alan, Budistler tarafından katliama uğrayan Burma Müslümanlarının yaşadığı bölge. 10- Hoş koku * Bağışlama * Florun simgesi * (Tersi) Doğu Anadolu ile Azerbaycan’da çalınan bir çalgı türü. 11- Borun simgesi * Kuzeydoğu İtalya’da birbirinden kanallarla ayrılmış ve köprülerle bağlanan 118 adanın üzerine kurulu şehir * Bir bağlaç * Hayvan barınağı. 12- Bir sayı * Derinin gözeneklerinden sızan, kendine özgü bir kokusu olan, yapışkan, renksiz, tuzlu sıvı, arak * Eş * Aynştaynyum elementinin simgesi. 13- Boyun eğen, kendini başkasının buyruğuna bırakan * Saç tarama aleti * Sulh. 14- Zaman ölçen alet * Aynı dinin içinde birtakım yorum ve uygulama farklılıklarına dayanan, bazı ilkelerde birbirinden ayrılan Allah’a ulaşma ve onu tanıma yollarından her biri * Bir nota. 15- Atletizmle uğraşan kimse * Düşünce * Sözleşme, nikâh.

bilmece-bulmaca 39 puzzels - raadsels

Bayramınızı tebrik eder, esenlikler dileriz...


Bayramınızı tebrik eder, esenlikler dileriz...

Mazlum ve Mağdurlar İçin El Ele

Hasene International e. V. T +49 221 942240-445 | F +49 221 942240-435 www.hasene.org | zekatfitre@hasene.org | haseneorg

Laat met uw zakaat en zakaat ul-fitr ook een vlinder vliegen

“Zekât veren müminler kurtuluşa ermişlerdir.” (Mu’minûn suresi, 23:4) “De gelovigen welslagen zeker, die de zakaat geven.”

(Soera al-Mu’minun, 23:4)

“Mallarınızı zekât vermek suretiyle temizleyiniz.” (Hadîs-i Şerif)

“Reinig uw bezittingen door het geven van de zakaat.” (Hadith)

zekatfitre

2017

Zekât ve Fitre Kampanyası Genel Merkezi ile bölgeleri tarafından ortaklaşa düzenlenmektedir. De Zakaat en Zakaat ul-Fitr Campagne wordt door het IGMG hoofdkwartier en de regio‘s gemeenschappelijk georganiseerd.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.