Dogus 203

Page 1

Veenendaal’da bir ilk

lu G ü rc ü o ğ ye n i d e n BAŞK AN

>> S 02

et Merham ev l i l i ğ i kur tarır

>> S 18

>> S 23

M î râ c Kandili kutlandı

>> S 30

Türkçe ve Hollandaca aylık enformasyon gazetesi / Maandelijks informatieblad in het Turks en Nederlands

Millî İttifak, ’da Hollanda e seçimler hazır Mayıs/Mei 2015 yıl/jaar 15 sayı/editie 203

e-mail: dogus@dogus.nl www.dogus.nl

>> S 09

29-31 Mayıs’tau oy u n kullan!

>> S 27

“ALLAH BİZE YETER, O NE GÜZEL VEKİLDİR”

“Zulüm ile abâd olanın, ahiri berbâd olur” Mısır halkı tarafından seçilen, Mısır’ın meşru Cumhurbaşkanı Mursi, askeri güçler tarafından gayri meşru bir şekilde alıkondu. Mısır’da darbeciler Türkiye’den ve dünyanın çeşitli köşelerinden giden, “Mursi’yi bırak” çağrılarına da kulak tıkadı… Tam bir insanlık trajedisi… Mursi’nin bir ailesi, yakınları, akrabaları ve milyonlarca seveni, seçmeni var… Darbeden bu yana üst üste onlarca defa katliamlar yapıldı, meydanlarda. Binlerce Mısırlı şehit edildi...

HEDEFİ ON İKİDEN VURMAK

BOĞAZKESEN FETİH MESCİDİ

S 05

HAK İLE MEŞGUL OLMAZ İSEN, BÂTIL ESİR ALIR

P 07

S 09

KONUT KREDİSİ FAİZLERİ NE DURUMDA?

S 13

S - 27-36

İSLAM’IN BARIŞ MESAJI VE BARIŞ ÇAĞRISI

S 35


redactie

02 yayın odası Editörden

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 203- 2015

adnan@dogus.nl

Adnan Şahin

Mursi için direnişe devam Değerli okurlarımız, gazetemiz elinize ulaştığında yakıcı bir seçim sıcaklığı yaşıyor olacağız. Avrupa’nın ortasında elimizde, mensup olduğumuz parti bayrakları bununla birlikte o partilerin vaat ve sloganlarını içeren reklam malzemeleri taşıyor olacağız. Hatta kapı kapı gezerek kendi partimiz için oy istiyor olacağız. Bu bir ilk olacak. Bu ortam, cumhurbaşkanlığı için oy kullanırken yaşadığımız o bayram havası içindeki ortama pek benzemeyecek gibi gözüküyor. Bu kez herkes birbirine biraz sorgulayıcı bir şekilde hatta suçlayıcı bir şekilde bakacak. Her kişi kendi partisine verilmemiş oyun memleketin yıkımına verilmiş bir oy olarak tanımlayacak. Mevcut iktidarı savunanlar ve ondan kurtulmayı ülkenin kurtuluşu olarak görenler arasında ciddi bir mücadele yaşanacak gibi görünüyor. Zira parti liderleri bunun önünü açıyorlar zaten. Tabi biz böyle kendi aramızda, siyasi arenada cebelleşirken Avrupalılar hiç de alışık olmadıkları bir ortama şahitlik edecekler. Ve belki de oturup bir gün kendi aralarında bizi konuşacaklar. Büyük bir ihtimalle soracaklardır birbirlerine; “Yahu ne yapıyor bu çılgın Türkler.” Diye. Belki de alışık olmadıkları bu siyasi sürtüşmenin bir gün kendilerine bulaşacağından endişelenecekler. Tıpkı hiç bilmedikleri, ilk defa Türklerden gördükleri bir çok yemek türüne alıştıkları gibi. Ve belki de bu yüzden; Avrupa’da parti temsilcilikleri açmayı serbest bırakan yasayı tekrar gözden geçireceklerdir. Sahi niye böyle bir yasa çıkardılar ki? Acaba kimin ne olduğunu anlamak gibi bir planları mı var dersiniz. Neyse umarız herhangi bir taşkınlık yaşanmadan bu seçimler de hayırlısı ile sonuçlanır. Değerli okurlarımız, bu günlerde Müslümanların canını yakan, yüreğini dağlayan bir olay yaşanmaktadır. Mısır’da halkın yüzde 52’sinin oyları ile iktidara gelen bir lider ve ona destek veren insanlar idamla yargılanıyor. Biz bu konuda söylenecek söz bulamıyoruz. Avrupalıların gözlerine ve kulaklarına perde-i zulmet inmiş durumda. Ne görüyorlar ne duyuyorlar. Demokrasi, demokrasi diye sağa sola ders vermeye çalışan Avrupalılar Mısır konusunda dut yemiş bülbül kesildiler. Son çeyrek asırda bizlerinde gördüğü öyle şeyler yaşandı ki, onları gördükten sonra insan hayatta her şeyin olabileceğine ihtimal veriyor. Almanya’da Yahudilere yapılanlardan sonra artık insanlık kendine gelmiştir, kötülere, diktatörlere karşı daha dikkatli, daha tutarlı davranır diye düşünüyorsunuz bir

bakıyorsunuz Bosna’da benzer bir olay daha yaşanıyor. Myanmar’da sırf Müslüman olduğu için diri yakılan insanların çığlıkları halen kulaklarımızda yankılanıyor. Filistin’de ışıldaklı bombalarla insanlar katledilirken, adeta yılbaşlarında havai fişek gösterisi seyreder gibi seyredenleri ve hatta insanlar öldürüldükçe çığlık atıp alkış tutanları görüyoruz. Ve bu gün Mısırda halkın büyük çoğunluğu tarafından seçilmiş bir lider Muhammed Mursi saçma sapan bahanelerle idam edilmek isteniyor. Müslümanların yüreği kanatılıyor. Adeta yeni kışkırtmalar yapılmak isteniyor. Bunun, yapılmak istenenin bir Firavunluk olduğunu tüm Müslümanlar biliyor artık. Ve tabi bunu kimlerin desteklediğini de biliyor Müslümanlar. Bu zulmün durması için önce dua edeceğiz elbette. Ancak eğer yapabilme imkânımız varsa bunu eylemle protesto edeceğiz. Demokratik haklarımızı sonuna kadar kullanılarak, ses getirecek bir protesto eyleminin vicdanları rahatlatacağını düşünüyorum. Muhammed Mursi haklı ve vakur duruşundan bir nebze dahi geri adım atmadı. O, “Allah bize yeter! O en güzel vekildir”. diyerek söylenecek sözünü en zirvesini eğilip bükülmeden söyledi ve üzerine düşeni yaptı. Peki, dünya üzerinde yaşayan, var olduğu sayılan iki buçuk milyar Müslüman üzerine düşeni yapabiliyor mu? Öyle diyordu o yüce resul; “İyi bir Müslüman, dünyanın bir başka yerinde bulunan bir kardeşinin ayağına bir diken batsa onun acısını hissedendir”. Ne kadar da vurdumduymaz olduk. Bırak diken batmasını burnumuzun dibinde Müslümanlar nahak yere katlediliyor yine de en ufak bir acı hissetmiyoruz. Eğer bir gün biri kalkar da, bu zulmü protesto etmek için “Hadi Maliveld Meydanında toplanıp sesimizi duyuralım” derse oraya ilk koşan siz olmaya bakın derim. Mursi’yi idam etmeye yürekleri yeter mi, bilemiyoruz. Belki ölümü gösterip hastalığa razı etmeye çalışılıyor. Belki muhabbet denecek. Ama neresinden bakarsanız bakın bu katıksız bir zulümdür. Ve yarın huzuru ilahide kişinin zulüm karşısında ne yaptığına bakılacak. En azından ne düşündüğüne bakılacak. Allah bizi zulme boyun eğenlerden eylemesin. Şimdi “Savunan Adam” şiirini bir kez daha yürekten ve gür bir seda ile söylemek zamanıdır. “Tarihin eline verdiği mührü/Davası uğruna kullanan adam. Kim ne derse desin biz yanındayız/Seni seviyoruz Savunan Adam…

11 yıllık serüven

Başkanlığa yeniden Hikmet Gürcüoğlu seçildi

HOTİAD Genel Kurulu yapıldı

Hollanda’da faaliyet gösteren Hollanda Türk İşadamları Derneği (HOTİAD) Genel Kurulu’nda başkanlığına Hikmet Gürcüoğlu yeniden seçildi.

E

tten-Leur kentinde düzenlenen HOTİAD’ın 7. Genel Kurulunda konuşan Gürcüoğlu, önemli bir misyon üstlenen HOTİAD’ı Hollanda’da muhatap kurum hâline getirmek için gösterdikleri çabalarının bundan sonra da devam edeceğini söyledi. Gürcüoğlu, düzenledikleri programlarla insanlara ışık tutmaya, girişimciliğin daha doğru yapılabilmesi için ipuçları vermeye çalıştıklarını, hedeflerinin iki ülke arasındaki ticari ilişkileri daha da ileriye taşımak olduğunu dile getirdi. “HOTİAD için ana amaçlardan bir tanesi Hollanda’da muhatap kurum olma özelliğiydi” diyen Gürcüoğlu, şöyle devam etti: “Yaptığımız bütün çalışmalar buna hizmet ediyor.

Ama şunun iyi bilinmesi lazım HOTİAD’ın ülkesi Hollanda’dır. HOTİAD’ın üyeleri Hollanda’da, varsa problemlerimiz ve çözümleri de yine Hollanda’da. Biz buradayız, burada olmalıyız. Mücadelemiz bu zemin üzerinde. Hollanda tarafından tanınmamız, sesimizin yankılanması biraz zaman aldı, biraz uğraş gerektirdi, fakat geldiğimiz nokta itibariyle söylüyorum ki çaldığımız her kapı açılabilmekte, söz söylediğimiz her kulak dinlemekte.” Bir süre önce merkezini Lahey’e taşıdıkları HOTİAD’ın iş dünyasının yanı sıra sosyal sorumluluk alanında da aktif olduğunu hatırlatan Gürcüoğlu, dernek olarak toplumu sırtlamak, topluma önder ve örnek olmak istediklerini ifade etti. Hikmet Gürcüoğlu, sayıları 400 bini

aşan Hollanda’daki Türk toplumunun 25 bin işletme sahibi olduğuna dikkati çekerek, “Yani her dört aileden bir tanesi kendi işini kurmuş. Bu ülke ortalamasının çok üstünde. Yüksekokul mezunu Türk nüfusu sayısı 24 bin. Her dört Türk aileden bir tanesi kendi satın aldığı evde oturuyor. Hollanda için bu ortalama 1’e 28. Buna benzer pek çok örnek var. Bunu ele aldığınızda aslında manzara çok pozitif. Fakat nedense insanlar hep olayın negatif tarafını görmeye çalışıyor. Biz kendimize bu pozitif tarafı daha da geliştirmeyi görev görüyoruz” diye konuştu. Genel Kurul’da tek aday olarak katılan Gürcüoğlu ikinci kez başkanlığı üstlenirken, Derneğin yeni yönetim kurulu ve denetleme kurulu üyeleri de belirlendi. AA


Sorunlarımız...

gündem 03

Cami ve derneklerin çoğu bu şartlara uyduğundan dolayı, bağışlarınızı bildirebilirsiniz...

Vergi iadesi alıp tasarruf edeceğiniz kalemler neler? V ergi iadesi alarak kazancınızı artırabilirsiniz. Bu yıl, 2014 yılına ait vergi iadesi formunu 1 Mart ve 1 Mayıs arasında doldurmanız gerekiyor. Yaptığınız masraflardan vergi iadesi alabileceğiniz kalemler size kazanç sağlayabilir. Yaptığınız bağışlar, hastalık masrafları, öğrenim masrafları, eski eşinize ve çocuklarınıza ödediğiniz nafaka gibi kalemler sizin gelirinizi düşürdüğünden ödemeniz gereken gelir vergisi düşüyor. Önümüzdeki yıllarda bu iade alabileceğiniz kalemler azaltılacak. Örneğin bu yıl son defa çocuklarınız için yaptığınız harcamaları, bazı şartlarda, bildirme imkanına sahipsiniz.

agenda

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 203 - 2015

Ayrıca bu yıl vergi iadesi formunu dijital olarak doldurmanız gerekiyor. Vergi Dairesinin sitesinden bu programları bilgisayarınıza ya da cep telefonunuza indirebilirsiniz. Eşinizle birlikte vergi iadesi formu dolduruyorsanız gelirlerinizin dağıtımını da avantajınıza olacak şekilde yapabilirsiniz.

Satın aldığınız ev Evinizin ipoteği için bankaya ödediğiniz faiz giderlerinizden vergi indirimi alabilirsiniz. Ancak önümüzdeki yıllarda bildirebileceğiniz faiz yüzdesi gittikçe azaltılıyor. Eğer gelirinizden %52 vergi ödüyorsanız, bu yıl faiz giderlerinizin %51,5’ini geri alabilirsiniz.

Toplu taşıma araçları ile yolculuk Eğer işinize toplu taşıma araçları ile gidiyorsanız ve bu masrafları kendiniz ödüyorsanız bazı şartlarda vergi indiriminden faydalanabilirsiniz. işinizin 10 km’den uzak olması, haftada en az bir defa ise gidiyor olmanız ve işvereninizden belge almanız gerekiyor.

Hastalık masrafları Bazı hastalık masraflarını da bildirebilirsiniz. Daha önce bu konudaki detaylı haberimizi okuyun. Okul ve öğrenim masrafları Eğer 2014 yılında, işiniz için bir eğitim ya da kurs almışsanız, bunun için yaptığınız bazı masraflarınızdan

da vergi iadesi alabilirsiniz. Buna okul ve kitap masrafları dahil, bilgisayar ya da printer masrafları dahil değil. Burs alıyorsanız ya çocuğunuzun okul masrafları varsa bu imkandan yararlanamıyorsunuz. Nafaka Eski eşinize ödediğiniz nafakayı bildirebilirsiniz. Ancak çocuğunuza ödediğiniz nafakayı, bu yıl son kez ‘bakım masrafları’ olarak bildirebilirsiniz. Nafaka alanlar ise aldıkları meblağı Vergi Dairesine gelir olarak bildirmeliler. Bağışlar Vakıf ya da derneklere yaptığınız bağış ve aidatlarınızdan da vergi iadesi

alabilirsiniz. Bunun bazı şartları var. Bağış yaptığınız kurumun ANBI (Algemeen Nut Beogende Instelling) veya SBBİ (Sociaal Belang Behartigende Instelling) belgesine sahip olması gerekiyor. Cami ve derneklerin çoğu bu şartlara uyduğundan cami bağışlarınızı bildirebilirsiniz. Bağış yaparken bu kurumların yukardaki belgelerden birine sahip olup olmadığını sorun. Bu alanda yaptığınız bağışların gelirinizin %1’ini geçmesi gerekiyor. Yapacağınız bağışların en fazla %10’undan vergi iadesi alabilirsiniz. Düzenli olarak ödediğiniz aidatlarınız için kurallar biraz daha geniş. Onları da masraf olarak bildirebilirsiniz. Haber.nl

«

Soru ve sorunlarınız için: www.hukukburosu.nl

Lisan bilmemek, işten çıkarılma nedenidir! Süpermarket zinciri Albert Heijn, yeterli derecede Hollandacaya hâkim olmadıkları için bir kaç işçisine çıkış verdi. Bunun üzerine işçiler, kontratın feshini iptal ettirmek için mahkemeye başvurdular. İşçiler, kontratlarının ayrımcılık yapılarak feshedildiğini savunmaktalar. Ayrımcılık yapılması tabii ki yasaktır, fakat mutlak bir yasak değildir. Bazen işçinin işini

Alkol kilit programı cezasının sonu tam manası ile yerine getirmesi için yeterli derecede Hollandacaya sahip olması gereir; yani bir sekreter gibi. Objektif manada, bazı durumlarda yasal ayrım yapılabilir, zira mutlak yasak olan bir durum söz konusu değildir. Ayrımcılık için bu bir meşru sebep olarak görülür. Fakat, süpermarkette çalışan işçilerin yeterli derecede Hollanda diline sahip olmaması durumunda ne yapılabilir? Mahkeme, işçilere şart koşulan yeterli derecenin, kısıtlı temel Hollandaca olduğu kanaatindedir. İşçilerin sorumluluklarını göz önünde bulundurarak koşulan şartın mantıksız olmadığıdır. Yazının devamı için www.hukukburosu.nl sayfasına bakabilirsiniz...

durumu ve özellikleri göz önünde bulundurulmadığından ve olayın koşullarına bakılmadığından dolayı Danıştay söz konusu kanunu yok hükmünde saymıştır ve geçersizliğine karar vermiştir. Danıştay’ın kararı çerçevesinde 1 Mart 2015 tarihinden itibaren sürücüler bu programa artık tabii tutulamayacaklar. Ayrıca alkollü araç kullanmış olanlar genelde ‘alkol kilit programı’nın yanı sıra savcılık tarafınca ceza davası da açılabiliyordu ve ceza davasında ceza alabiliyorlardı. Yazının devamı için www.hukukburosu.nl sayfasına bakabilirsiniz....

İşveren, işçisine mesleki eğitim vermek zorunda!

Ödenmeyen faturaları iflas tehdidi tahsil edebilirsiniz Eğer bir işletmeci, faturalarınızı ödemiyorsa iflas istemi ile tehdit edebilirsiniz. İflas ile tehdit edilen işletmeci ödemeyi gerçekleştirmek isteyecektir, çünkü iflas talebi kabul edildiği takdirde kendi malları ve banka hesabı üzerinde söz hakkı olmayacaktır. Söz hakkı, mahkemenin belirlediği küratöre geçecektir. İşletmeci böyle bir durum ile karşı

2010 senesinden itibaren alkollü araç kullananların tabii tutulduğu ‘alkolkilit programı kanunu’ Danıştay tarafınca geçersiz bulunmuştur. Bu kanun içerisinde alkollü araç kullanmış olan kişilerin araçlarına direksiyon kilidi yerleştirilme ve eğitim programına katılma zorunluluğu getirilimiştir. Ancak bu kanun içerisinde herhangi bir şekilde araç kullananların özel ve şahsi

karşıya kalmamak için borcunu ödeyecektir veya ödeme konusunda anlaşmaya varmak isteyecektir. Mahkemeye iflas istemi için başvurulduğunda duruşma tarihi belirlenir. Borçlu olan işletmeci ödemeyi gerçekleştireceğini belirttiği takdirde duruşma tarihi 8 hafta sonrasına ertelenebilir. Böylece borçluya 8 hafta süre verilmiş olur yükümlülüğünü yerine getirmek için. Eğer yükümlülüğünü yerine getirmez ise mahkemede duruşma devam eder ve iflas istemine hakim tarafından karar verilir ve istisnalar dışında kabul görür. Yazının devamı için www.hukukburosu.nl sayfasına bakabilirsiniz....

1 Temmuz 2015 tarihinden itibaren bir işverenin iyi işverenlik ilkesi çerçevesinde (goed werkgeverschap) bazı durumlarda işçisine mesleki eğitim sunmak zorundadır. Bu mesleki eğitim içerisinde işçinin, işveren tarafından işini yeterli bir şekilde yapabilmesi ve sürdürebilmesi için mesleki eğitim alması şarttır. Eğer bir işçi, eğitim yetersizliğinden dolayı işini devam ettiremiyorsa,

işverenin bir eğitim sağlaması zorunluluğu vardır. Eğer, işveren mahkeme prosedürü başlatarak, işçinin var olan iş kontratını feshetme talebinde bulunduğu takdirde, mahkemenin/hâkimin değerlendirmeye alacağı bazı konular ele alınacaktır. Bunlardan biri, işverenin, işçisi için yeterli derecede mesleki eğitim sağlaması göz önünde bulundurularak ve dolayısı ile bahsedilen eğitim için çaba gösterip göstermediğine bakılacaktır. Eğer yeterli derecede çaba gösterilmediği takdirde, hâkim iş kontratını feshetmeyecektir. Bir işçinin yetersiz çalışma sebebi, işverenin sunmadığı mesleki eğitimden kaynaklanmaması şartı böylece yasalara işlenmiştir. Yazının devamı için www.hukukburosu.nl sayfasına bakabilirsiniz....


nieuws

04 haber

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 203 - 2015

İbrahim Turgut

Güncel

ortaummet_45@hotmail.com

Mübarek Üç Aylar İçinde bulunduğumuz üç aylar, biz Müslümanlar için önemli, faziletli ve mübarek aylardır. Bu aylar müminler için fırsat aylarıdır. Zira bu aylar, içinde çok harikulade hadiselerin cereyan ettiği günleri, saatleri, dakikaları, saniyeleri, saliseleri ve anları barındırıyor. Allah’ın (c.c) rahmetinin coştuğu, galeyana geldiği ve yapılan ibadetlerin, duaların kabul edildiği, inananların ecirlerinin katlandığı zaman dilimleridir. Peygamberimiz; “Allahlım! Receb’i ve Şaban’ı, bizlere mübarek kıl ve bizleri Ramazana ulaştır” buyuruyor. Peygamberin böyle buyurması, elbette büyük hikmetleri ifade ediyor. Bu hikmetlerin anlaşılması, herkesin muttali’ olabileceği şeylerden değildir. Bize düşen şey, teslimiyet göstererek hayırlı eylemler de bulunmaktır. Bu eylemlerin, ubudiyete mute’allik olması, hadiseye büyük boyut kazandırıyor. Aynı zamanda, peygamberimiz (a.s) üç ayların önemini bizlere şu hadisiyle haber veriyor: “Receb Allah’ın ayı, Şaban Benim ayım, Ramazan ise, Ümmetimin ayıdır.” Bu mübarek ayların bir fırsat olduğunu daha yakinen anlıyoruz. Hadisin bize verdiği haber, çok manidardır. Bütün ayların Allah’ın ayları olduğu hlde, Receb ayının Allah’ın ayı olduğu ifadesi, bu ayın içinde meydana gelen hadiselere dikkat çekmek içindir. Çünkü bu ayın ilk Cuma gecesinin Regaib Gecesi, yirmi yedinci gecesinin Mi’rac Gecesi olması, bu aya dikkatimizi çekmektedir. İlkinde Peygamberimize(s.a)’e verilen İlahi hikmetlerin, vergilerin ve manevî hasletlerin ne olduğu bizce ma’lum olmadığı, her ne kadar bazı rivayetler gelmiş olsa da, bunun hakikatini zihnen ihata etmemiz mümkün değildir. Gelen rivayetlerde, peygamberimiz ana rahmine intikali veya bu gece kendisine verilen nimetlere karşı olmak üzere on iki rekât namaz kıldığı şeklindedir. Bütün bu rivayetlerin sahih olmadığını alimlerimiz kitaplarında bildirmişlerdir. Bizce bilinen şudur ki, bu gecelerin varlığıdır. Dinî konular da ihtiyatlı davranmak, en uygun olandır. Receb ayının yirmi yedinci gecesi ise, Mi’rac Gecesidir. Bu gece ile ilgili kaynaklarımız da rivayetler bulunmaktadır. Mi’rac, olağan üstü bir hadisedir. Bu olayı burada kısa bir izahatla geçiştirmek doğru olmadığından, merak edenlerin hadiseyi ile ilgili ansiklopedik bilgiye ulaşmaları daha doğru olacaktır. Müstakil bir konu olarak ele almak, olayı detaylı bir şekilde sunmak en doğru yaklaşımdır. Bütün yönleriyle ele alınması en isabetli ve muhatapların olaya vukufiyetlerinin sağlanması bağlamında daha faydalı olacaktır. Yalnız burada o imkânın olmaması dolayısıyla hadiseye fazla girmedik. Yukarda ki Hadis de: “Şaban ise benim ayım” buyuruldu. Bu ayın on beşinci gecesi ise, Berat Gecesi olması, peygamber efendimizin en

çok nafile oruç tuttuğu ve ihsan da bulunduğu ay olması, önemini bizlere ihsas ettiriyor ve Hadis kaynaklarımız da geçmiş olması, müminler nezdinde ilgiye mazhar olmuştur. (Sünen de, İkametus- Selat, 191) bölümün de Peygamberimizden rivayet edilen Hadis’de: “Şaban ayının yarısı Berat Gecesi gelince; gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçiriniz. Şüphesiz ki Allah, o gece güneşin batmasıyla dünya göğüne iner ve şöyle der: ‘Benden af dileyen yok mu? Onu affedeyim! Rızık isteyen yok mu? Rızık vereyim! Şifa dileyen yok mu? Şifa vereyim!’ der” diye buyurur. Hz. Aişe anamız: “Resulullah’ın (s.a.s) Şaban ayındaki kadar çok oruçlu olduğu bir ay görmedim” buyurur. Yine Üç ayların üçüncüsü Ramazan ayı, diğer ayların mührü gibidir. On bir ayın Sultanı olması, oruç ibadetinin kazandırdığı mertebedir. Oruca kıyas edilecek ibadet yoktur. Bu ibadetin ecrini doğrudan Allah verecektir. Bunun yanında, Kur’an’ın nazil olduğu yirmi yedinci gecesi vardır ki, bu aya daha da kıymet kazandırmıştır. Allah (c.c), “Raman ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden Ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun” buyurur. Gerçekten bu aylarda meydana gelen bazı hadiseleri fert alanında değerlendirelim. Yoksa bu, bugün yapıldığı gibi, dinin bir emri gibi algılamayalım. Zira din kandil adı altında toplanmayı emretmemiştir. Bütün bunların ihdasını sonradan Müslüman topluluklar, kendi örf, gelenek ve göreneklerine uygun icat ettikleri adetlerdir. Özellikle bu tür âdetlerin tarihine bakılacak olursa, Şiilerden Sünnilere geçen uygulamalar olduğu görülecektir. İslam ülkeleri arasında kandil gecelerini en etkin ihya edenlerin, Türkler arasında olduğu görülecektir. Bununla birlikte, bu ayları fırsat olarak değerlendirilmeli ve ilk iki ayda, ramazana hazırlık ayları olduğunun idrakiyle, ibadetlerde yoğunluk artırılmalıdır. İyilikler yapmaya devam edilmeli. Ramazanı karşılamak ve ruhi ve bedeni hazırlık için oruç tutulmalıdır. Bu aylarda özel geceleri Kur’an ve Sünnete uygun ihya edilmelidir. Ramazana erişildiğinde de manevî coşkuya gark olmalıdır. Dünyada yoksul, fakir, kimsesiz kalmış çocukları, yaşlıları, kadınları, mağdurları, hayvanları, bitkileri, ormanları düşünelim. Yeniden, niçin dünyaya geldiğimizi hatırlayalım!.. Mevlânâ’nın şu uyarısıyla alınacak hisseyi, çıkarma adına sizleri baş başa bırakıyorum: “Beri gel, beri! Daha da beri! Bu yol vuruculuk ne zamana kadar? Mademki sen bensin, bende sen; Nedir bu senlik ve benlik? Biz hakkın nuruyuz, Hakk’ın aynasıyız. Bir aydınlık, bir aydınlıktan neden böyle kaçıyor? Haydi, şu benlikten kurtul, herkesle anlaş, herkesle hoş geçin. Sen kendin de kaldıkça, bir habbesin, bir zerresin; Fakat herkesle birleştin, kaynaştın mı, bir ummansın bir madensin! Dünyada çeşitli diller, çeşitli lügatler var; ama hepsinde de anlam var…”

Üçüncü kez düzenlenen Cultifest, binleri

“Kaynaşmaya köp olmak istiyoruz” Hollanda’nın Utrecht kentinde bu yıl üçüncüsü düzenlenen ‘Aile ve Kültür Festivali’ Cultifest, katılımcıların yüzünü güldürdü, festivali dört gün boyunca 40 bin civarında ziyaretçi takip etti. Zekeriya Arslan ve ve Harun Demir’den oluşan yönetim kurulu tarafından düzenlenen Cultifest, 4 gün boyunca farklı etkinliklere sahne oldu. Bu yıl ilk kez organize edilen ‘CultiStar Ses Yarışması, Evlilik Fuarı ve Miraç Gecesi Özel’ programları katılımcıların büyük beğenisini kazandı.

D

ört gün süren aile festivali Cultifest’in açılışına Hollanda Denk Partisi Milletvekilleri Tunahan Kuzu, Selçuk Öztürk, TC. Deventer Başkonsolosluğu Ticaret Ataşesi Hasan Önoğul, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi (KMÜ) Rektörü Prof. Dr. Sabri Gökmen, Hollanda Müsiad Başkanı Ali Bekdur, Gülşehir Belediye Başkanı Vahdi Arısoy, Kozaklı Belediye Başkanı Sayın Celallettin Güven, Rotterdam Charlois Belediye Başkan Yardımcısı Zeki Baran, Edelstaal Grup Yönetim Kurulu Üyesi Ertan Torunoğulları, Hollanda Karamanlılar Federasyonu (HOKAF) Başkanı Mustafa Duyar, TOV Başkanı Durmuş Doğan, HOGİAF Başkan Yardımcısı Vecih Er, Hollanda Beşiktaşlılar Dernek Başkanı Aykut Torunoğulları, işadamları, siyasiler, firma sahipleri ve vatandaşlar katıldı. Mehteran takımının yürüyüşü sonrası resmi açılışı gerçekleşen programda, Liberal Parti (VVD) eski Milletvekili

Fadime Örgü, “Geçen yıl olduğu gibi bu yılda geniş katılımın olması memnuniyet verici. Her geçen yıl daha da profesyonelleşen festival, daha fazla Hollandalı ve diğer milletlerden ziyaretçileri çekme amacındadır. Bu yıl kısmen de olsa bunun gerçekleşmiş olması güzel.” şeklinde konuştu. FARKLI ÜLKE VE KÜLTÜRLER BİR ARADA Cultifest ve İmkan Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Arslan, “Cultifest’in tanıtılması ve yaygınlaşması için birçok çalışmaya imza attık. Farklı ülke ve toplumları, farklı sanatçıları bir araya getirebilmek adına bizler İmkân Vakfı olarak üçüncü kez Cultifest’i organize ettik. Önceki yıllarda Den Bosch’ta gerçekleştirdik, Utrecht Jaarbeurs’ta bu yıl ilk defa organize ediyoruz. Bu bölgede çok daha fazla insanımızın olduğundan dolayı burayı tercih ettik. Katılım oldukça çok iyi. Amacımız gelecek yıllarda daha iyi bir organize ile geleneksel hale getir-

diğimiz Cultifest’i devam ettirmek. Bu yıl Cultifest 2015 Utrecht Jaarbeurs Fuar Merkezinde 150 stant bulunuyor. Bunun yanında Türkiye’den alanında büyük sağlık hizmetleri veren hastanelerde yer aldı. Bu fuarda Faslılar, Azeriler, Türkmenler ve değişik kültürlerden katılımlarda bulunuyor. Bunun yanı sıra Hollanda’dan ve Türkiye’den siyasi partilerin stantları da bulunuyor.” dedi. Özel Anıt Hastanesi İdari İşler Müdürü Hakan Er: “Gurbetçi kardeşlerimizin her zaman yanındayız. Bu konuda gereken sağlık yönünde ne gerekiyor ise hep yanlarındayız. Bundan sonrada hep yanlarında olacağız. Türkiye’de ki sağlık hizmetini Hollanda’da ki vatandaşlarımıza yakından tanıtmak için burada bulunuyoruz. Amacımız Hollanda’da yaşayan insanlarımızın, Türkiye’de ki son sağlık gelişmelerini yakından takip etmelerini ve bu sağlık gelişmelerinden yararlanmalarını amaçlıyoruz. Bu alanda Hollanda’da bulunan bütün sigorta kurumları ile

‘Basınla Vefa Yemeği’ bu kez SEVA Vakfı’ndaydı İlki geçen yıl HOGİAF İkinci Başkanı Vecih Er’in ev sahipliğinde gerçekleştirilen ‘Basına Vefa yemeği’ adlı programın bu yıl ikincisi düzenlendi. Hollanda’daki Türk basın mensuplarını bir araya getirmeyi, dertleşmeyi, hasbuhal edip, eğlenmeyi amaç edinen program bu yıl Lahey’de hizmet veren Sosyal, Eğitim Halk Akademisi Seva Vakfı’nda gerçekleştirildi. Türk basın mensuplarının tamamına yakının hazır bulunduğu programda, vakıf sorumlularından Ziya Bekman ve Yusuf Avcı tarafından vakfın işleyişi hakkında bilgi verildi. Vakıfta müzik alanında eğitim gören öğrencilere ders veren kurs hocası tarafından Türk Sanat Müziğinden eserler sunuldu. Şair Yavuz Nufel’in şiir dinletisi ve yemeğin ardından program sona erdi.


actualiteit

aktüalite 05

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 203 - 2015

Analiz

ağırladı...

Ergün Madak

Rumelihisarı Boğazkesen Fetih Mescidi

prü ”

anlaşmamız vardır. Türkiye’ye geldikleri zaman sağlık sorunlarını elimizden geldiğince tedavi etmek amacı ile buradayız. İnsanların burada ulaşamadığı sağlık hizmetlerini orada da kendi evlerinde ki gibi ulaştırmalarını sağlıyoruz.” Edelstaal Group Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Seçilmiş: “Üçüncü defa Cultifest’te Simtronic olarak katıldık. Her şey çok güzel gidiyor. Bizler bu tür festivalde kendi ürünlerimizi tanıtıyoruz. 1981 yılında kurulan Edelstaal Group bir aile şirketi. 34 yıldır Avrupa’nın 12 ülkesinde, Azerbaycan, Irak ve Türkiye’de faaliyetlerimizi sürdürmekteyiz. Yaklaşık 3 bin kişi Edelstaal Group bünyesinde çalışmaktalar. Bunun yanında devam eden projeler var. Her yıl yeni hedefler ile büyümeye devam ediyoruz.” Utrecht Jaarbeurs’ta Cultifest 2015 Fuarı Hollandalı Türklerin yanı sıra farklı ülke ve kültürlerin bir araya getirmesi açısından büyük önem taşıyor. Programın müzik ve eğlence bölü-

2010 yılında Türkiye’ye gittiğimiz bir temmuz ayında, İstanbul’u gezme planı yaparak Rumelihisarı’nı da ziyaret ettik. Hisar, F.S. Mehmet Köprüsü’nün Avrupa ayağının dibinde. Hisarı Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethetmeden önce yaptırmış boğazı kontrol etmek ve Bizans’a gözdağı vermek için. Bir zamanlar, özellikle yaz aylarında yapılan konserleriyle meşhurdu Rumelihisarı. Biz de eşim ve çocuklarımızla gezerken konser alanına geldiğimizde onlara alanda bir şey dikkatlerini çekip çekmediğini sordum, onlar da fark edemediler. Eğer ben de önceden haberim olmasaydı fark edemezdim. Podyum hâline getirilmiş alanın bir köşesinde minareden arta kalan alt kısım bulunuyordu. Geriye kalan kısımda, yani Müslümanların alınlarını secdeye koydukları yerde şarkılar söyleniyor, danslar ediliyor, koltuklarda ise insanlar onlara eşlik ediyor alkışlıyorlardı. Seyircilerin oturduğu yerin altında ise ecdadın mezarları mevcutmuş. O manzarayı gördüğüm zaman çok hüzünlenmiştim.

münde mehteran başta olmak üzere sanatçılar Uğur Işılak ve Rafet El Roman festivalin ilk gününde sahne alırken, Karaman Yarenler Gurubu’da türküleriyle festivale renk kattı. Öte yandan Azerbaycan’dan gelen çocuk folklör gurubu bir gösteri sundu. Türk boylarının temsil edildiği kültür alanında, Yarenler Gurubu ve El yapımı maketlerle temsil edilen şehirler standı, ziyaretçilerin ilgi odağı oldu. Sağlık, alışveriş, turizm, gastronomi, fuar, kültür sanat ve yemek stantlarının 4 gün boyunca özellikle Hollanda-

lılar tarafından beğenildi. Uğur Işılak, Rafet El Roman, İrem Derici, Jandino Asporaat, Mesut Kurtiş gibi sanatçılar festivalde sahne aldılar. Cultifest’in ilk organizasyonlarından biri olan ‘CultiStar Ses Yarışması’nda 6 finalist kıyasıya yarıştı. Jurinin zorlandığı yarışmada, birinciliği Emre Pınarbaşı kazandı. Yarışmada Zeynep Çakmak ikinci, İshak Alıcıkuş ise üçüncü oldu. Dereceye giren yarışmacılara değişik ödüller verildi. Haber-Fotoğraflar: M. Ali Topcu

«

Hollanda hükûmetine insan hakları uyarısı İnsan Hakları Konseyi, hükümetin insan haklarının korunması konusunda daha aktif bir tavır alması gerektiğini bildirdi. ‘Hollanda’da İnsan Hakları’ adlı raporda, devletin insan haklarını ciddiye almasının önem taşıdığı ifade edilerek, “bekle, gör” şeklinde bir yaklaşımın doğru olmadığına vurgu yapıldı. Yargı süreci tamamlanmış başvuruları reddedilen sığınmacılara yatak ve yiyecek yardımı tartışmasına işaret edilen raporda, iktidar ortakları arasında bu konuda sağlanan uzlaşmanın insan haklarıyla bağdaşmadığı kaydedildi. Sağlanan anlaşmaya göre sığınmacı-

ergunmadak@hotmail.com

lar, ülkelerine gönderilmelerine direnmemeleri, hatta yardımcı olmaları koşuluyla yiyecek ve yatak yardımından yararlanabiliyorlar. İnsan Hakları Konseyi, böylesi bir şartın insan haklarıyla bağdaşmadığına dikkati çekti. Hollanda’da yaklaşık bir yıl önce hazırlanan Ulusal İnsan Hakları Eylem Planı’ndaki maddeler incelendiğinde, yasalar, kurallar ve izlenen politikalarda düzelme kaydedildiğinin gözlendiği, ancak örneğin ayrımcı söylem-

ler konusunda çekimser bir yaklaşım sergilendiği belirtildi. Hollanda Milliî Takımı’ndan bazı futbolcuların özçekimine yapılan ırkçı yorumlar buna örnek gösterildi. İnsan Hakları Konseyi sözcüsü, “Siyasilerin buna derhal sert tepki göstermeleri, böylesi bir şeyin kabul edilmeyeceğini ortaya koyar” ifadesinde bulundu. İş pazarında yaşanan ayrımcılık olaylarına da işaret edilerek, ayrımcılığın önlenmesi konusunda aktif tavır alınmasının gerekli olduğu vurgulandı.

1957 yılında restorasyon proje yarışmaları açılmış ve 1961 yılından sonra da podyumlu, sahneli hâle getirilmiş Muhsin Ertuğrul’un talebi üzerine. Bu tür değişikliklerdeki pervasızlığın nereden kaynaklandığı üzerinde düşünmek gerekiyor. Osmanlı ve İslam ile kurulan bağlar, bazıları için geri kalmanın, ilerleyememenin en önemli gerekçesi olarak görüldü ve bugün de bazı ulusalcılar tarafından iddia ediliyor. Yani, 28 Şubat dönemindeki gerekçe neyse o zaman da aynı gerekçe vardı: irtica. Allah’tan 2008 yılında Türkiye Gazetesi, konuyu gündeme taşıyarak, bu konserlerin verilmesinin önüne geçmiş ve güzel de bir işe vesile olmuş. Geçenlerde beni çok duygulandıran bir haberle karşılaştım. Rumelihisarı’na mescit yeniden inşa ediliyordu. Aslına uygun değildi, aslı ile ilgili bir fotoğraf yoktu ama olsun. Aynı temeller üzerine yeniden inşaat başlamış hatta bitmek üzereymiş. Bu haber üzerine de bir kadın, Sadri Alışık ödül töreninde, yılın ‘en iyi kadın oyuncusu’ ödülünü alan ve ismini bile buraya yazma istemediğim birisi ‘mescid yapmak isteyenlere izin vermeyelim’ demiş. Ne kadar cüretkar bir dil aslında: izin vermeyelim! Yani kendilerini ‘izin veren’ organ olarak görüp, o izini vermeyelim çağrısı. Fatih, o mescidi yaparken sizin de pek hoşunuza giden bir tabir aslında, ‘beyaz Türkler’den izin mi almıştır? Neyse geçelim bu bahsi de konuya bir de başka yerden bakalım. Aslında fikrini açıkça ifade edenden, münafıklık yapana rağmen daha az zarar gelir. Muhsin Ertuğrul ya da buna izin veren kimselere acaba o dönemin muhafazakar insanlarından çatlak bir ses çıkmış mıdır? Hisarın önüne gidip çadır kurmuşlar mıdır?

‘Mesele sadece mescit ve ecdadın kabirleri, başka bir derdimiz yok, daha anlayamadın mı’ diyebilmişler midir? Onları oradan çıkarmak isteyen polise ve panzerlerine direnmişler midir? Yakındaki başka bir mescide sığınıp yaralarını pansuman edip, hazır buraya kadar gelmişken vakit namazını da kılmışlar mıdır? Basın günlerce bu direnişi konu edinip muhafazakârlara sahip çıkmış mıdır? İMKB borsası olmasa da memleket yine de iktisadi bir zarar görmüş müdür? Hayır! İhtimal dâhilinde bile değil. 28 Şubat’ta bile İHL orta bölümünün kapatılması için Sultan Ahmet’te binlerce insan birikti. Ama ertesi gün herkes işine gitti, kimi sakalını kesti, kimi de başını açtı ve 2 hafta Gezi’nin yaptığı, haksız, kibirli, serüvenci direnişi hiç bir zaman göstermedik. Başımızda kim olursa olsun Müslüman oldukça itaat etmemiz gerektiğinden dolayı değil, çünkü mesele Müslüman olup olmadıkları değil yaptıkları uygulamalardı ve Müslüman millet yalnızca bağrına taş bastı, yutkundu ve kılını kıpırdatmadı. Bugün devran döndü ve Fetih Mescidi 29 Mayıs tarihinde yeniden açılacak ve bu devranın dönmesi için tam 60 yıl beklemek gerekti. İşin en üzücü yanı ise ‘unutulmak’. Eğer bir 60 yıl daha geçseydi böyle bir ayıp çoktan unutulmuş gidecekti. Mescit, bu satırları okuduğunuzda inşallah açılmış olacak. Şimdilik en azından tarihi bir cinayet geç de olsa düzeltildi. Ne mutlu yaptıran hayır sahiplerine. Whatsapp Hemen herkesin akıllı telefonları var ve bir sürü uygulamaların yanında bir de Whatsapp. Akrabalar, tanıdıklar ve gruplar, bir sürü insanla haberleşiyoruz, bu doğru. Ben kendi adıma, olmadık zamanlarda gelen yazılardan çok mustaribim. Sessize alıyorum, titreşim devreye giriyor, komple sesi kesiyorum bazı grupların. Ancak o zaman faydası oluyor. Ama bireysel yazanların hepsini sessize almak gerekiyor, onun da nasıl yapıldığını henüz araştıramadım. Kendi adıma şöyle bir karar aldım: yatsı namazından sonra kimseye bir şey yazmamak. Ama bazı insanlar gece 23:00, hatta 00:00’den sonra bir şeyler yazıyorlar. Uyarılar yapılıyor, yine de yazıyorlar. Artık kulak tıkacı kullanıyorum. Tavsiye ederim. Ramazan Az kaldı, hem de çok az. Uzun günler oruç tutacağız. Rabbim bütün ibadetleri insanların yararına, orucu ise Kendisi için emretmiş biz kullarına. Ramazanımızın, açlık çekmekten daha farklı, anlamını bilerek Kur’an’ların okunduğu bir ay olması dileği ile.


Aktiviteler...


uitzicht

panorama 07

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 203 - 2015

Gündem

Ülkenin bölünmemesi için her şeyden vazgeçtiler...

Ayna

Havva Koç

Hedefi on ikiden ya da kuklayı değil kuklacıyı vurmak... Geçmiş yıllara dönüp baktığımızda sömürü, savaş, çatışma, kavga, kan, gözyaşı ve kutuplaşmadan başka ne görüyoruz? Başımızı nereye çevirsek bir yangın, bir ateş çemberi var. Kulağımızı nereye kabartsak binlerce masum ve mazlumun feryadı var. Ülkemizde ve Dünya’da huzur, barış ve kardeşliğin hâkim olması için hak ve adalete dayalı yeni bir dünyanın kurulması gerekir. Hepimizin bildiği bir gerçek var ki, o da; ‘oy vermek onaylamaktır.’ Oy verdiğimiz partinin tabiri caizse günahlarına da, sevaplarına da ortak oluyoruz. Kullandığımız oylar, varlığımızı belirtiyor ve bu şekilde siyasilere ayar çekiyoruz. Bir çeşit cihad yapılıyor...

Saadet Partisi Hollanda Temsilciliği, basınla buluştu Millî İttifak Köşk’ün basamaklarında... Yaklaşan seçimler öncesi seçim stratejisini ve çalışmalarını kamuoyuna duyurmak için bir basın toplantısı düzenleyerek Hollanda’daki Türk basın mensuplarıyla bir araya gelen Saadet Partisi Hollanda Bölge Temsilciliği, önemli açıklamalarda bulundu.

R

otterdam Köşk Restoran’da gerçekleştirilen kahvaltılı toplantıya SP Hollanda yönetiminden Bayram Başalan, İrfan Ulusoy, Hasan Koç, Çelebi Sarıbek, Ahmet Şengönül, Adnan Mutlu, Mücahit Oturak, Havva Koç, Ramazan Kıraç, Gençlik, Kadın Kolları ve Danışma Kurul Üyeleri, Seçim Karargâhı Sorumluları, Nizam-ı Âlem Ocakları ve BBP Hollanda Temsilcileri ile basın mensupları katıldılar. “Gecenin en karanlık anı şafağa en yakın anıdır” SP Hollanda Genel Sekreteri Çelebi Sarıbek tarafından yönetilen toplantıda ilk söz Bayram Başalan’a verildi. Katılımdan duyduğu memnuniyeti ifade ederek sözlerine başlayan Başalan, 6 aylık kısa bir sürede 10 kişilik yönetimi, 30 kişilik Danışma Kurulunu, 20 yerleşim bölgesinde temsilcileri belirlediklerine dikkat çekti ve özetle şunları dile getirdi: “Ekonominin dibe vurduğu, dış politikanın iflas ettiği, ahlâk ve maneviyatın çökertildiği, komşu ülkelerle düşman hâline getirildiği, insanların borç ve açlık sınırında yaşam mücadelesi verdiği bir Türkiye var önümüzde. Bu sorunların çözümünü Erbakan Hocamız ortaya koymuştur. Yeniden büyük Türkiye’nin ve yeni bir Dünya’nın kurulması, ancak Saadet Partisi’nin iktidarıyla mümkündür. İçi boşaltılmış bir Müslüman tipi oluşturdular. Şekil değil, şuurdur insanı insan yapan. Ahlâk ve maneviyat olmadan kutlu yolculuk başlatılamaz. İslam Birliği’nin temeli olan D8‘leri ve rantiyenin hayat membaını kurutan, vatandaşa adil paylaşımı sunan Havuz Sistemi’ni hayata geçireceğiz, bütün dünya insanlarına rahat bir nefes aldıracağız. Emperyalizmin ve kapitalizmin insafına hiçbir dünya yurttaşını terk etmeyeceğiz. Biz

hiçbir partinin değil bu kokuşmuş, faizci ve maddeci sistemin tek alternatifiyiz. Bu gerçekler 13 yıldır halktan gizlenmeye çalışıldı. Ama artık, mızrak çuvala sığmıyor. Gecenin en karanlık anı şafağa en yakın anıdır, biz şimdi o demlerdeyiz. Zafer yakındır, inşallah!” “Oylar mı bölünsün, vatan mı bölünsün?” Başalan’ın ardından, Seçim Karargâhı Sorumlusu ve Başkan Başdanışmanı Hasan Koç söz aldı. Millî İttifak’ın Hollanda Bölge Temsilciliği olan Nizam-ı Âlem Ocakları’na verdikleri destekten ötürü teşekkür ederek sözlerine başlayan Koç, konuşmasında şunlara değindi: “AKP’li bazı kimseler hâlâ kendilerinin de Millî Görüşçü olduklarını söylüyorlar. Süt de, kireç suyu da beyazdır. Biri şifa biri zehirdir. Saadet Partisi ile AKP arasındaki fark da budur. Başka partilerde olup da Millî Görüşçü olduğunu söyleyenler palyaçoluk yapmaktadırlar. Ön tarafta İsrail’e ‘höt’ dersin arka tarafta en önemli işbirliğine imza atarsın. Irak’taki, Suriye’deki akan kandan AKP sorumludur. Rantiye, AKP iktidarı döneminde 3 buçuk kat daha zenginlemiştir. Halk da bir o kadar yoksullaşmıştır. Aileyi, ahlâk ve maneviyatı kökten dinamitleyen dizilere övgüler yine AKP tarafından yapılmaktadır. Bir milletin yok oluş sebebi, adaletsizlik ve ahlâksızlıktır. Bu iktidar döneminde bu iki unsur zirve yapmıştır. Oylarımız bölünmesin diye hâlâ AKP’yi destekleyenlere deriz ki, ‘oylar mı bölünsün, vatan mı bölünsün.’ 13 yıl boyunca AKP, lafla doyanı lafla, parayla doyanı parayla doyurmuştur. Bu milletin kamplaşmaya değil, kucaklaşmaya, bu milletin esarete değil, efendiliğe, bu milletin yoksulluğa değil, refaha, saadete ihtiyacı vardır. Bu seçim bundan dolayı

önemlidir. Bu vatan ve bu vatan üzerinde yaşayan canlar bizimdir, yeter artık!. Nizam-ı Âlem ve BBP Hollanda Temsilcisi İsmail Şimşek de toplantıda söz alarak şunları ifade etti: “Biz ülke menfaatini kendi menfaatimiz üzerinde tuttuk. Makam ve mevkiimizi elimizin tersiyle iterek Saadet Partisi ismi altında ülkemizin birliği için buluştuk. Ülke insanımız yapılan bu fedakârlığı görecek ve kendi isimlendirdiği Millî İttifaka ülkeyi yönetmesi için görev verecektir. Mesele milletin meselesidir.”

kochavva@live.nl

Cihad eline kılıç alıp etrafa kırıp dökmek değildir. Cihad, var gücünle çağın teknolojisini, sistemini kullanarak Allah (c.c.) davasını yüceltmek, mazlumun hakkını savunmaktır. Biz bilinçli Müslümanlar oylarımızla bu bozuk düzenin, içinde bin bir entrikalar dönen sistemin gidişatına dur demeliyiz. Gündemde şahıslar değil, projeler konu edilip konuşulmalı. Sadece kendi geleceğimizi değil, ezilenlerin, adaletsizliğe uğrayanların, mazlumların sesine kulak verip, ses olmalıyız. Oylarımızla, hak ve adaleti esas alan Millî Görüşü mü yoksa kuvveti üstün tutan sömürgeci zihniyetle işbirliği yapanları mı tercih edeceğiz. Makam, mevki, para, pul için Allah (c.c.) Kur’an’ında açık ayetleri ile haram kıldığı şeyleri, helal kılacak kadar küstahlaşanlara şefkat tokatlını atmalıyız. Kur’an’da belirtilen haramları, yasakları yasal kılıflar

altında yapıp, sonrada meydanlarda mukaddes Kur’an-ı Kerim ile şov yapanlara haddini bildirmemiz gerek. “faiz bir dünya gerçeği” derken acaba bu günleri haşa Allah tahmin edemedi mi faizi haram kılarken? Kardeşlerin dahi birbirlerine yan baktığı bir zamanda, onlar ‘Millî İttifak’la çıktılar karşımıza. Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici ile Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak tabanlarının sesine kulak vermek için, Meclis’te milleti hakkıyla temsil etmek için, Algıların değil, hakikatlerin konuşulması için, Çözümsüzlüğe çözüm için, Çalışanın alın teri, emeklinin emeği için, Biriken sorunlara çare için, ‘Model ülke’ değil, ‘lider ülke’ olmak için ve en önemlisi yanaklarından kan süzülen ümmete ‘Yeni Bir Dünya’ kurmak için ‘Millî İttifak’ kurulmasına öncülük ettiler. Gözlemlediğim kadarıyla, her iki partinin tabanı bu durumdan gayet memnun ve birbirleriyle sırt sırta vermiş çalışmalarına heyecanla başlamışlar bile. Ne diyelim, yolunuz açık olsun. Bu yolda kendilerine; D8 ülkelerinin aktif hâle getirilip dünya saadeti için çalışmalar yapılması, DevletMillet kaynaşmasının sağlanması, kamplaşma, kutuplaşma ve kavgaya son verilmesi ve en önemlisi de, siyasetimizi, inancımıza ve ahirette hesabını verebileceğimiz çerçeve içerisinde yapmamızı naçizane tavsiye ediyorum. Hedefi on ikiden vurarak, Millî İttifak ile Saadetli günler diliyorum.

AKP’nin oy devşirme kaygısıyla düşen maskesi… Toplantıda hazır bulunan Danışma Kurul Üyesi Ömer Baler de verdiği bilgilerle hem Millî Görüş hem de Erbakan Hoca hakkında oluşan yanlış kanaatlere değindi. Hocanın vefatıyla birlikte onunla alakalı dış mihrakların servis ettiği yalan yanlış haber ve iftiraların nasıl da tersyüz edildiğine dikkat çeken Baler şunları kaydetti: “AKP’nin ne ve kim olduğunu anlamak için bu seçimlerde aday gösterdiği iki kişinin kimliğine bakmak yeterli olacaktır. Biri, ‘Millî Görüş PKK’dan daha tehlikelidir’ diyen İzmir Adayı Ozan Ceyhun, diğeri de, Avrupa Millî Görüş Teşkilatlarının 4 ay öncesine kadar Genel Sekreteri olan İstanbul adayı Mustafa Yeneroğlu’dur. Bu iki zıt isim, AKP’nin oy avcılığı karşılığında kılıktan kılığa girdiğinin, birkaç yüzü olduğunun göstergesidir.” Saadet Partisi’nin düzenlediği kahvaltılı basın toplantısı, katılımcılardan yöneltilen soruların cevaplanmasının ardından sona erdi. Haber: Tâha Yalçın

«

Koenendelseweg 1 5222 BG ‘s-Hertogenbosch Tel.: +31(0)73 6220025 Fax: +31(0)73 6220054 www.sws-simtronic.com info@sws-simtronic.com


nieuws

08 haber

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 203 - 2015

Mr. Onur Emre (Kaza Uzmanı)

Güncel

belgeleri isteyin. - Sigortanıza haber verin, kaza tarihi kayıt altına alınsın. - Yaptığınız harcamaların belgelerini saklayın. -Sağlık kontrollerinizi geciktirmeyin.

Tatil ve yurtdışı trafik kazaları Yaz tatili yaklaşıyor. Çoğu insan her yıl arabasıyla yurtdışına tatile gidiyor. Genelde her şey yolunda gidiyor. Bazen de ‘kaza geliyorum demez’ sözündeki gibi başkasının sebep olduğu ya da kendiniz farkında olmadan yorgunluğun da etkisiyle bir trafik kazasına maruz kalabilirsiniz. Yurtdışı trafik kazalarında ne yapmak gerekir? Tatile çıkmadan önce sigortalarınızı kontrol ettiniz mi? Tatilinizi yakından ilgilendiren trafik sigortalarını bir gözden geçirmek gerekir. Seyahat Sigortası (reisverzekering), Kasko Sigortası (allrisk verzekering), Yolcu Kaza Sigortası (schadeverzekering inzittenden (SVI), Hukuk Sigortası (rechtsbijstandverzekering) en önemli sigortalardan birkaçıdır. Şöfor ve yolcuları kapsayan özellikle SVI sigortasını yaptırmanızı öneriyoruz. Çünkü bu sigorta, şoför haksız olsa bile sizin yurtiçi ve yurtdışı trafik kazalarındaki ‘letselshade’ masrafını karşılar,

Hukuk süreci nasıl işler? Yurtdışındaki kazalarda haklı olsanız bile, hukuk sürecini bulunduğunuz ülkede başlatmanız oldukça zordur. Farklı yasa ve uygulamalar söz konusu olacaktır. Tatilde yasal takip için zamanının yetmeyecektir. O nedenle kaza davanızı Hollanda’ya döndükten sonra başlatmanız en mantıklı bir yol olacaktır. Yurtdışında yaşanan kazalarda, SVI sigortası olanlar öncelikle bu sigortadan yararlanırlar. Bu sigortanız sizin masraflarınızı (letselschade) öder ve daha sonra ilgili ülkedeki temsilcisi ile gerekli işlemleri yürütür, siz hiç bir şeye karışmazsınız. Hukuk takibini yürüten temsilciniz, kazanızın işleyişine bağlı olarak sizin için “Waarborgfonds voor Motorverkeer” devreye sokabilir. Avrupa Birliği ülkelerinde anlaşması olan sigorta şirketleri (WAM-verzekeraars) devreye girer. (WAM=Wet Aansprakelijkheidsverzekering Motorrijtuigen). Bütün bu hukuk süreci için mutlaka temsilciniz olmalıdır. Biz Kaza Avukatı www.kazaavukati. nl kurumu olarak, kaza dosyanızı analiz eder ve hemen hukuk sürecini başlatırız. Siz de sadece sağlığınızla ilgilenirsiniz. Böylece kaza davanızla ilgili hemen başından itibaren doğru ve güvenilir bir danışmanlık hizmeti de almış olursunuz. Bizim hizmetimiz ücretsizdir. Çünkü Hollanda yasalarına göre verdiğimiz hizmet masrafları sorumlu sigortadan talep edilmektedir. Böylece mağdur müşterinin kaza tazminatına hiç dokunulmaz. Hak edilen kaza tazminatı sorumlu sigorta tarafından direkt olarak mağdur müşterinin hesabına yatırılır.

“Sadet’in enerjisi Millî İttifakla sinerjiye dönü

Millî İttifak Hollanda’da seçime hazır 7 Haziran genel seçim öncesi düzenlenen Genişletilmiş Divan Toplantısı kapsamında, Schiedam Diamond Salonunda bir araya gelen Saadet Partisi Hollanda temsilciliği, seçim çalışma programını üyeleriyle gözden geçirdi, seçim çalışmalarına start verdiler. Düzenlenen programa, Eski Bakanlardan, Saadet Partisi GİK Üyesi M. Ziyaettin Toker, Saadet Partisi Avrupa Koordinatörü, Almanya Temsilcisi ve SP Ankara adayı Abdussamed Temel, SP Almanya Mali İşler Sorumlusu Taner Kuzhan, Saadet Almanya Gençlik Kolları Başkanı Yakup Özdoğru, Büyük Birlik ve Nizam-ı Âlem Hollanda Temsilcisi İsmail Şimşek, Saadet Hollanda yönetimi, bölge, il ve ilçe temsilcileri ve Millî Görüş erleri katıldılar.

S

aadet Partisi Hollanda Tanıtım Sorumlusu Bilal Yıldırım tarafından sunulan program Şuayip Akpınar’ın okuduğu Kur’an-ı Kerim ile başladı, SP Hollanda Teşkilatlanma Sorumlusu Ahmet Şengönül’ün yaptığı yoklama ile devam etti. “Zafer yakındır, zafer inananlarındır” İlk söz ev sahibi olması hasebiyle SP Hollanda Temsilcisi Bayram Başalan’a verildi. Kuruluşunun üzerinden henüz 6 ay geçmeden Hollanda’daki temsilci atamalarını tamamladıklarını dile getiren Başlan, “Bizim çalışmamız klasik bir seçim çalışması değil, Erbakan Hocamızın ifadesiyle, biz cihad ibadeti yapıyoruz. Türkiye’deki siyasi arenada bir Saadet Partisi var, bir de diğerleri. Son 13 yılda ahlâkî buhran zirvede, güven kayboldu, komşularımla düşman olduk, borcumuz 600 milyarı aştı, TV yayınları pislik akıtıyor, dış

politika iflas etti. Her şey yukarıdaki ağabeylerinin, emperyalistlerin, Siyonistlerin önünü açmak için yapıldı. Türkiye ve İslam dünyası yeniden eski şahlanış ve şanlı günlerine Millî İttifakla dönecektir. Zafer yakındır, zafer inananlarındır” şeklinde konuştu. Saadet Partisi olarak 27 seçim bölgesinde hazır olduklarını dile getiren Saadet Partisi Avrupa Koordinatörü ve Almanya Temsilcisi Abdussamed Temel, çalınmadık kapı, gidilmedik yer kalmayacak şekilde çalıştıklarını, bu kutlu yolculukta gayret sarf ettiklerini belirtti. Akıtılan terlerin arttığı müddetçe Allah’ın yardımının geleceğini ifade eden Temel, medya ve hâkim güç görmezden gelse bile milletin, büyük birleşmeye Millî İttifak adını verdiğin, halkın teveccühü ile barajları yıkarak siyasi arenada temsil edileceğine dikkat çekti. Programda, BBP Hollanda Sorumlusu

İsmail Şimşek ve SP Gençlik Kolları Sorumlusu Yakup Özdoğru da birer konuşma yaparak, ittifak hareketinin şer güçleri ürküttüğüne dikkat çektiler. Hollanda’daki oy verme işlem ve tarihleri hakkında bilgi veren SP Hollanda Genel Sekreteri Çelebi Sarıbek, iki bölgede görev yapacak olan sandık müşahitlerini de tanıttı.

Daha sonra kürsüye gelen Seçim Karargâhı Koordinatörü Hasan Koç, seçim çalışmaları ve stratejisi hakkında bilgi verdi. Koç, Millî İttifakın, iki şehidin ruhu üzerinde hayat bulduğuna işaret ederek şunları dile getirdi: “Konjonktür partilerinin sonu da ANAP ve DYP gibi olur” “Dünya ve ahiret saadetini bizlere gösteren manevî büyüklerimizi anmamız ve onların ideallerini anlamamız gerekir. AKP, devletin bütün imkânlarını partisi için kullanıyor. Bizim yardımcımız Allah’tır. Tek bir adama bağlanan,

info@onuremre.nl info@kazaavukati.nl 0800-0815

Design: Websayfa.nl

ELFI - RANDSTAD

Kaza anı ve ardından yapılması gerekenler… Maddi hasarlı kazalarda, kaza formunun (Europees Schadeformulier SAF) iki tarafın doldurup imzalaması hukuken geçerlidir, Türkiye için de. Çünkü kaza formu, kazanın oluşunu anlatan en önemli bir belgedir. Bazı ülkelerde farklı yasa ve kurallar vardır; ‘groenekaart’ mutlaka yanınızda olması gerekmektedir. ANWB, SOS ya da kendi sigortanızın alarm merkezini arayın. Bu kurumların yurtdışı temsilcilikleri devreye girebilecektir. - Polis ya da güvenliğe haber verin ve yaralanma durumunda mutlaka polis çağırın. - Anlamadığınız formları doldurmayın, sigortanızdan yardım isteyin. - Mümkünse kaza yeri, araç ve yaralanma resimlerini çekin. - Mümkünse tanıkların bilgilerini not alın. Arabadaki yolcular da tanıktır fakat bazı sigortalar için yeterli sayılmamaktadır. - Hastaneden sizinle ilgili

Kazayla ilgili varsa başka belgeleri toplayın, Hollanda’ya geldiğinizde haklarınızın savunulması için bizimle iletişime geçiniz.

Bir Trafik kazası mı geçirdiniz?

Ölüm ya da yaralanma mı var?

www.kazaavukati.nl | info@kazaavukati.nl

Uzman ya da avukat ihtiyacınız mı var?

Bize ulaşın, size yardım edelim.

 E L F I - RANDSTAD Letselschade & Advies ve Kaza Avukatı, Kaza Uzmanı bir EMRE Internationaal Holding B.V. kuruluşudur.


perspective

perspektif 09

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 203 - 2015

Kalemdâr

üşüyor...”

Mehmet Şükrü Oflaz

“Eğer kendini hak ile meşgul etmezsen, batıl seni işgal eder.”*

konjonktür partisinin sonu da ANAP ve DYP gibi olur. Şimdi tabelaları bile kalmadı. Bizim liderimiz idealiyle yaşıyor. Ölü olduğu hâlde aramızda diri olanlar, yaşadıkları hâlde ölü olanlar var. Saadet Partisi olarak mecliste olmamız lazım. Vatan elden gidiyor. Biz yüzde 1’de alsak, yüzde 80’de alsak seçimin tek galibi biziz. Zira biz, hakkı haykıran tek partiyiz. ‘Gevşemeyin, üzülmeyin, inanıyorsanız üstün olan sizsiniz.’ buyuran Rabbimiz, bizim iki durumda da kazançlı olduğumuzun müjdesini veriyor. Dış güçlerle işbirliğine, ahlâkî çöküntüye, faizci sisteme hayır demek ve aslımıza rücu etmek için bu sefer insanımız Saadet/Millî İttifak diyecektir, inşallah. Zor zamanlarda bu davayı sırtlananların kıymetini bilelim. ‘Millî Görüş, PKK’dan daha tehlikeli’ diyen bir adam bugün AKP’den seçilecek yerden aday gösteriliyor. Bu nasıl bir zemin kayması, zihin kirlenmesidir ki, bu hâlde bile hâlâ kendilerini Müslümanların sözcüsü sayıyorlar. Seçim çalışmalarımızı şu başlıklar altında zikretmek isterim: Ev ev dolaşarak insanlarımızı bilgilendireceğiz. Ev sohbetleri düzenleyeceğiz, esnafları ziyaret edeceğiz, kahve toplantıları, cami, dernek, vakıf ziyaretleri düzenleyeceğiz, reklam, el ilanı, afişler bastıracağız, sanal ve sosyal medyayı kullanacağız, basınla irtibatta olaca-

ğız. Adam adama markajla bu mesajı en ücra yere ulaştıracağız. Bu kadar çalışmanın ardından sonucu Allah’a havale edeceğiz.” “Bizler zaferden değil, seferden sorumluyuz” Programa konuşmacı olarak Türkiye’den katılan ve oranın atmosferini Hollanda’ya yansıtan Eski Bakanlardan, Ağrı Milletvekili, SP GİK Üyesi Ziyaettin Toker özetle şunları söyledi: “Bizler, alperenler olarak, mücahitler olarak az sayıda olabiliriz. Ancak sayının azlığı sizi umutsuzluğa düşürmesin. Bizim davamız hak davadır ve Allah’ın izniyle bu dava mutlak suretle amacına ulaşacak, Allah nurunu tamamlayacaktır. Hak gelince batıl zail olacaktır. Biz bu ülkenin temeliyiz, merkeziyiz, aynı zamanda çekirdeğiyiz. Biz bu ülkede hakkı ve hakikati mecliste temsil edenleriz. Elhamdülillah bir araya geldik, birlik olduk ve kuvvetlendik. Erbakan Hocam; 1969 yılın da Beyşehir Eşref-i Ulu Camii’ne yakın bir köyde ilk konuşmasını yapıyor. Çok büyük bir kalabalık yok onu dinleyen. Konuşma sırasında sakallı yaşlı bir amcamız geliyor ve diyor ki ‘Senin konuşmaların iyi güzel ama, bir çiçekle bahar olmaz ki.’ Muhterem Hocam cevap veriyor, ‘Çok doğru söylüyorsunuz, evet bir çiçek ile

bahar olmaz, ancak her bahar bir çiçek ile başlar.’ Hocam, Müslümanların Türkiye ve dünyada muhatap alınmalarına, saygı duyulmalarına zemin hazırlamış, onların bir ses, bir nefes olarak sosyal yaşama katılmalarının ve adaletsizce paylaşılan pastadan hak ettiklerini almalarının kapısını aralamıştır. Bu milletin kurtuluşu, huzuru, refahı, mutluluğu ve saadeti ancak kendi özüne dönmesiyle olacaktır. İnanç ve değerlerimize sahip çıkarak özümüze döneceğiz inşallah. Hakkı hâkim kılarak, batılın karşısında hakkı tüm gücümüzle haykırarak bunu başaracağız. İşte bu azim bu inanç bu şuur ‘Millî İttifak’ kadrolarında mevcuttur. Yeniden büyük Türkiye, insanlığın kurtuluşu ve saadetine de vesile olacaktır inşallah. Bizler zaferden değil, seferden sorumluyuz” Programda, il ve ilçe temsilcileri de söz alarak yapılacak olan çalışmalara ilişkin düşüncelerini ifade ederek katkıda bulundular. Program, seçim çalışması için yapılacak harcamalara katkı vermek için yarışan partililerin verdikleri maddî ve nakdi desteğin ardından, Millî Görüş emektarı Yaşar Sevinç’in okuduğu Kur’an’ı Kerim ile sona erdi. Doğuş Haber Ajansı

«

Arnhem’de, gençlerin işsizlik sorunu tartışıldı Arnhem kentindeki Sivil Toplum Kuruluşlarından temsilciler ile iş ve gelirden sorumlu encümen üyesi ve belediye başkan yardımcısı Ine van Burgsteden’in katıldığı toplantıda yabancı gençlerin işsizlik sorunu ele alındı. Toplantıda konuşan Arnhem Belediye Meclisi Üyesi Kürşat Bal, sorunun çözümü konusunda ortak çalışmalar yapılması gerektiğine vurgu yaparak, sorunun aşılmasında eğitimin de son derece önemli olduğunun altını çizdi. Toplantıya katılan sivil toplum kuruluşlarından temsilciler ise iş pazarında yaşanan ayrımcılığa değinerek, sorunun çözümü konusunda yetkili makamların çabalarının yetersiz kaldığı görüşünü savundular. Belediye Başkan Yardımcısı Van Burgsteden, gençlerin eğitimi yarıda bırakmalarının

oflaz-aliya@hotmail.com

önüne geçebilmek için yoğun çaba sarf ettiklerini anlattı. Aynı zamanda iş ve gelirden sorumlu encümen üyeliği görevini de yürüten Ine van Burgsteden, yabancı gençlerin işsizlik sorununu çözüme kavuşturabilmek, staj olanakları yaratmak ve ekonomiyi canlı tutmak amacıyla bir dizi projelerin hayata geçirildiğini kaydetti. Van Burgsteden sorunların çözümü konusunda ortak çalışmaların da büyük önem taşıdığını belirterek, benzer buluşmaların önümüzde süreçte de yapılmasından yana olduğunu kaydetti.

Ütülü pantolon, siyah renk ayakkabı, kolalı gömlek ve kravat. Beraberinde çeşit çeşit aksesuar. Büyük bir masa ve koltuk, arkada pahalı bir resim, masanın ucunda, size yüzünü dönene kim olduğunuzu hatırlatacak olan pirinç masa isimliği. Odayı konforlu hâle getirecek yine aksesuarlar. İçeri gireni el pençe divan durmaya mecbur eden sertlik ve ağırlık. “Buyurun, lütfen içeri buyurun” hitaplarını manasız kılacak teşrifat. Bütün bunlar mekân için belirli bir yere kadar anlaşılabilir. Lâkin mesele içimizle alâkalı. Yani özü bir tarafa bırakıp, kabuğu kutsallaştırmak. Mekâna şeref veren içinde yaşayan eşref-i mahluk olan insandır. Beşer katının bir üstü insan. Doğmuş ve sonra bir adım daha ileri giderek olmuş insan. Olmaklığı yakın gelene kadar devam eden insan. Beşer, insan, müslim, mü’min... Doluluğu, kıvamı, pişmişliği ifade eden serencam. Dışımızda olanlar, elimizden sadır olanlar, içimizin yani gönlümüzün hâline bağlıdır. Gönlün ne ise sen o’sun. “Konuşmak kolay” diye bir lakırdı var. Evet, konuştuklarımızın nereye gittiğini bilmeyenler, duyduğu, gördüğü ve okuduğu her şeyi başkalarına anlatmanın günah olarak yeteceğini bilmeyenlerin, seslerinin gür çıkması doğaldır. Bilenlerin cürmü ise büyüktür. “Be hey Yunus söyleme derler/ Ya ben öleyim mi söylemeyince?” sırrına rabt olunmuş bir hâlimiz yok. O sebeple “at bir konu ortaya parçalayalım” girizgâhına tabii olmuş konuşmaların ayartıcı, günaha sokucu birazda rahatlatıcı yönlerine tav oluyoruz. Bir kitabı baştan sona okumadan, mütalaa etmeden, bölük pörçük malumat kırıntılarıyla karşımızdaki insana kendimizi kabul ettirmeye çalışıyoruz. Zerreden küreye her alanda pervasızca fikir beyan edenlerin, nedense akıllarına “bilmiyorum” ilmi gelmiyor. Yalnız kaldığında nesin? Nasıl anlatmalı. Dağınığız. Oturup kalkmamız, yememiz içmemiz, uyumamız, konuşmamız... hep dağınık. “Bâtını dağınık olanların zahiri de dağınık olur” buyuruyor bir veli. Batınımızı, yani içimizi kalbimizi diri tutacak şey ise EDEB’dir. Zira edeb erkanı doğurur. Erkan tavrı, hassasiyeti ve inceliği doğurur. En kısa tanımıyla edeb; eline, diline, beline sahip olmaktır. Sahip olma gayreti aksiyondur ve bir ucu Allah’ın rızasına çıkar. Mesela en basitinden, meclise gelen kişinin selamını almak, yer gösterip hâl hatır sormak, ikrama büyüklerden başlamak, yemekteysek önceliği kardeşimize vermek (İsar ruhudur buİslam birliğini savunanların kulakları çınlasın), konuşurken sesimizi alçaltarak konuşmak, konuşmaktan ziyade dinlemek edeptendir. Şöylede bir durum var onu da söylemek gerekir: Şimdi bu sözler

çok cafcaflı gelebilir. Yani bunları ilk defa duymuyorsunuz. Zaten bizim duymadığımız hiçbir şey kalmadı. Şimdi bunlar kitâbi şeyler değil. Kitaplarda edep bahislerinde yazılanlar orada kaldıkça bu işler bu şekilde devam edecektir. Belki de bugün en çok yapılan ve bilinerek yapılan şey; okuduklarımızı sadece konuşma malzemesi olarak görmemizdir. (Okuyor muyuz, o da ayrı bir konu) Yani tüketiyoruz. Oysa yaşamak gerekiyor. İmam Şafii’nin dediği gibi “Eğer kendini hak ile meşgul etmezsen, batıl seni işgal eder.” Bunu görmeliyiz. Bu kadar düşük bir kültürel hayatın, her şeyi siyasî çekişmelere rabtedmenin bize sağlayacağı bir fayda yok. Bir faydası yok, zira etrafımıza bir bakalım kurumlarımız ve kuruluşlarımız ütülü pantolon diktatoryasına kurban edilmiş bir hâlde, Müslümanca bir hayatın tesis edilmesini perdeleyen hatta baskı altına alan bir hâl aldı. Böyle bir ortamda, yani ahlâk, edeb, edebiyat, şiirden bahsetmek enayi sözü ile karşılanmaya maruz kalmak demektir. Mesele uzun. Bu yazı ise kaybolacak bir yazıdır. Hepimizin, esamesinin okunmadığı bir dünyada yaşıyoruz. Doğumumuz kimse tarafından bir bayram günü olarak ilan edilmedi. Ama dünyaya geldik. Öldüğümüzde ise hiç kimse ölüm yıldönümüne konu etmeyecek bizi. Kendi içimize kalbimize bakmalı, kendi içimize kıvrılmalıyız. Edebi kuşanmalıyız. Ahlâkı öncelemeliyiz. Ahlâkı, edebi hayatımızda belirleyici etken olarak görmeli ve yaşamalıyız. Boş tenekeler korosuna kadrolu olmak bir kazanç sayılmamalı. Zira ağzımızdan çıkan her söz, havada asılı beklemektedir. Kıyamet günü hesabını vereceğiz. Hz.Pir’in (k.s) dediği gibi “Ben Kur’an’ı baştan sona okudum, edepten başka bir şey görmedim.” Sus, Allah’ın ayeti olan kalbini ve kainatı dinle. İmam Şafii *

Nasıl anlatmalı? Dağınığız. Oturrup kalkmamız, yememiz içmemiz, uyumamız, konuşmamız... hep dağınık. “Bâtını dağınık olanların zahiri de dağınık olur” buyuruyor bir veli. Batınımızı, yani içimizi kalbimizi diri tutacak şey ise Edeb’dir.


nieuws

10 haber Fotoğraflarla Hollanda gündemi

Umreciler döndüler...

Hollanda İslam Fedeasyonu ile kutsal beldelere giden umreciler, vazifelerini yapmış bir hâlde Hollanda’ya döndüler. NIF Hac Umre Sorumluları Mustafa Kayak ve Ramazan Lale tarafından karşılanan umrecilerle tek tek kucaklaşıldı. Verilen hizmetten memnun olduklarını ifade eden umreciler, en ufak bir sıkıntı yaşamadan dönmelerinin memnuniyetini yaşıyorlardı.

Harun Bilgiç’ten Kocatepe’ye birincilik..

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 203 - 2015

Gündem

Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Mustaf

“Vatandaş, kendi düşüncesine uygu olanlara görev vermekle mükelle

HDV bünyesinde hizmet veren camiler arası gerçekleştirilen Ezan Okuma Yarışması’nda Kocatepe Camii’ni temsilen katılan Harun Bilgiç, Vlaardingen, HDV Eyüp Sultan Camii ‘nde yapılan Ezanı güzel okuma yarışmasında Bölge 1’incisi oldu.

S Cemiyetlerin eğitim birimleri toplandı

Hollanda İslam Federasyonu’na bağlı cemiyetlerde görev yapan Eğitim Başkanları, Bölge Eğitim Başkanı İsmail Kızılırmak’ın başkanlığında toplanarak, bir yılın değerlendirmesini yaptılar. Bölge Başkanı Mehmet Erdoğan, bölgedeki görevini Mustafa Öztoprak’a devreden Kızılırmak’ı hizmetlerinden dolayı kutladı.

Çocuklar bilgilerini yarıştırdılar...

Her yıl geleneksel olarak düzenlenen bilgi yarışmasının bu seneki galibi Kocatepe’den. HDV bünyesinde hizmet veren camiler arası gerçekleştirilen bilgi yarışmasında Kocatepe Camii’ni temsil eden Gülistan Önsesveren, Sait Hacıahmet ve Başak Akpınar bilgi yarışmasında bölge 1’incisi oldular.

eçim çalışmaları nedeni ile gittiğimiz Türkiye’de insanların, Millî Görüş zihniyetini ne kadar arzu ettiğini ve ne kadar özlediğine şahit olduk. Maneviyatın yok olmasına alt zemin hazırlayan zihniyetin insanlar üzerinde ne kadar tahribat oluşturduğunu gördük. Ne büyükler küçüklerine karşı sevgi besler olmuş ne de küçükler büyüklerine karşı saygı gösteriyor. Her şey, herkes “ben” merkezli zihniyetin esiri olmuş. İnsanlar, cemaatler birbirlerine kutuplaşarak uzaklaşmışlar. Kardeşler birbirine düşman olmuş. Türkiye de bir nesil değişti. Önümüzdeki seçim, Türkiye’nin var olma ile yok olma arasındaki mücadelesidir. Daha fazla karamsar tablo çizmeden içinizi de ferahlatacak bir kaç cümle sarf etmek istiyorum. Saadet Partisi Genel Merkezi harıl harıl çalışma içerisindeler. Keza Ankara’da bulunan genel merkez kadın teşkilatı da aynı şekilde. Gitmedikleri il, ilçe kalmaması için bir günde üç il çalışması yapıyorlar. Türkiye şartlarında 3 ile, ilçeye gitmek kolay değil. Büyüklerin eli ayağı olan Anadolu Gençlik Derneği’de harıl harıl çalışıyor. Allah (cc) yollarını açık etsin. Bu vesile ile Genel Merkezde çalışan herkese bize göstermiş oldukları ilgi ve alakadan ötürü şükranlarımızı sunuyoruz. Yoğun seçim tempoları içerisinde bizlere vakit ayıran ve sorularımıza yanıt veren başkanlarımıza teşekkür ederiz.

Yurt dışında bulunan vatandaşlarımız neden oy kullanmalıdırlar? Ebru Asiltürk: Günümüzde ulaşım ve iletişim; teknoloji ve bilişim ile büyük gelişme kaydetmiştir. Bu anlamda artık değil şehirlerarası, ülkelerarası hatta kıtalararası mekânlar yakınımıza gelmiş, mesafeler ortadan kalkmıştır. İnsanlar birbirlerine rahatlıkla ulaşabiliyorlar ve paylaşımlarda bulunabiliyorlar. Böyle bir dünyada yurtdışında ikamet eden bir kardeşimizin kendisini vatanından, milletinden, devletinden uzak görmesi, mevcut ihtiyaç ve sıkıntılarına gözlerini kapamasını sadece ülkesine değil, kendine de yaptığı bir haksızlık olarak görüyorum. İnsanın en önemli ihtiyaçlarından biri aidiyetidir. Ailesine, şehrine, ülkesine, milletine aidiyeti kimliğinin bir parçasını oluşturmaktadır. Varlığının gereği, memleketinin istikbalini âdeta vazifesi gibi görmelidir. Yurtdışında yaşayan kardeşlerimizin, vatan sınırları içerisinde yaşayan bir kimseden asla farkı yoktur. Bu anlamda oy kullanmak; “vatandaşlık vazifesidir”. Bu düşüncelerle beraber bizim; insana, topluma, hayata bakış açımızı belirleyen en temel unsur; inancımız gereği “vatan sevgisi imandandır.” diyoruz. Bu Hadis-i Şerif ışığında bakarsak memleketimizin tarihte olduğu gibi “Yeniden Büyük Türkiye” olması elbette her vatandaşımızın (vatan sınırları içinde yaşasın-yaşamasın) rüyasıdır, mutluluğudur. Bunun için

Saadet Partisi’nden NIF’e ziyaret

Saadet Partisi Hollanda Temsilciliği yönetim kurulu nezaretinde, Eski Bakanlardan, Saadet Partisi GİK Üyesi M. Ziyaettin Toker, Saadet Partisi Avrupa Koordinatörü, Almanya Temsilcisi ve SP Ankara adayı Abdussamed Temel, SP Almanya Mali İşler Sorumlusu Taner Kuzhan, Saadet Almanya Gençlik Kolları Başkanı Yakup Özdoğru’dan oluşan heyet, Hollanda İslam Federasyonu Başkanı Mehmet Erdoğan’ı makamında ziyaret ederek bir süre görüştüler.

Ebru Asiltürk: “İnsanın en önemli ihtiyaçlarından biri aidiyetidir”

ekonomik, sosyal, hukuki olarak gelişmenin ve büyümenin yolu; siyasi güç ile mecliste, iktidarda bulunmakla olur. Bu yüzden her vatandaşımız kendileri, evlatları, sevdikleri, memleketi ve milleti için vatandaşlık vazifesi olarak, yaklaşan 7 Haziran Genel Seçimlerinde mutlaka oyunu kullanmalıdırlar. Neden Saadet Partisine oy verilmelidir? 7 Haziran seçimlerine hızla yaklaştığımız şu günlerde Türkiye ve dünyada şahit olduğumuz olaylar bu seçimi çok daha önemli hâle getirmektedir. Saadet Partisi olarak memleketimizin iyi yönetilmediğini görüyoruz. Ülkemizde Ocak 2015’de işsizlik yüzde 11,3 olarak açıklandı. Genç işsizlik oranı yüzde 20’dir. 2002’de AKP hükûmetinin başa geldiği yıl doğan çocuk 3500 dolar borçlu doğuyorken, bugün 10.500 dolar olarak borçlu doğuyor. Cumhuriyet tarihi hükîmetlerinin 2002’ye kadar yapılan toplam borcu 130 milyar dolar iken, 2015 Türkiye’sinin borcu bugün 650 milyar dolardır. Aradaki 520 milyar dolar AKP hükûmetinin borcudur. 2015 bütçesinde 54 milyar dolar faize ayrılmıştır. Bugün bu yanlış ekonomik politikalar yüzünden; GÖÇ sorunu ile karşı karşıyayız. Bugün Türkiye nüfusunun yüzde 23,2’si yani 17 milyon insan kırsalda, yüzde 76,2’si yani 57 milyon insan kentlerde yaşamaktadır. Göç, köyden kente ,doğudan batıya olmaktadır. 53 il göç vermiş. 28 il göç almıştır. İnsanlar neden göç etmektedir? İnsanlar doğdukları yerde doymadıkları için. Ve bu hükûmetin göçü durdurmaya yönelik bir politikası yok. Göç sadece ekonomik problemleri değil, sosyal problemleri de beraberinde getiriyor. Köyde onur ile yaşayan vatandaş kentte bir hiç oluyor. Bağı, bahçesi, kendine göre sosyal bir konumu olan çiftçi ,”sosyal yardım” adı altında dilenci konumuna getiriliyor, makarna ve kömür yardımlarına mecbur ediliyor. Yol yaparak, köprü yaparak kalkınma olmaz! Yerli sanayi, yerli teknoloji,


interview

söyleşi 11

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 203 - 2015

Kısa haberler

fa Kamalak:

Otoyollar paralı oluyor

un

eftir”

Parti liderlerinin ayrıştırıcı söylemi, birliğimize, berabeberliğimize halel getirmesin!

Geçen yıl cumhurbaşkanlığı seçimleri ile başlayan yurtdışında oy verme imkânının ardından siyasi partiler de Avrupa’da örgütlenmeye başladılar. Türkiye’nin siyasi liderlerinin ayrıştırıcı, kamplaştırıcı, ötekileştirici söyleminin buralara taşınmamasını ve bize yaraşır bir seçim ortamı geçirilmesini diliyorum. Yazarımız Havva Koç, Türkiye’ye yaptığı özel ziyarette Saadet Partisi Genel Merkezi’ni ziyaret ederek, Genel Başkan ve diğer üyelerle bir görüşme ve sohbet gerçekleştirdi. Türkiye’nin içinde bulunduğu sürecin değerlendirildiği bu sohbetten istifade edeceğinizi ve ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz. Biz bize düşen sağduyulu seçim atmosferini oluşturmak ve kardeşlerimizi kırmadan, incitmeden, değerlerine, düşüncelerine sövmeden, hakaret etmeden bu süreci atlatmakla, dostluğu, güveni sağlamakla yükümlüyüz. Bunu da başaracağımıza inanıyoruz...

yerli bilişim, yerli tank ,yerli silah, yerli ilaç sanayi ile olur. Bugün asgari ücret 949 lira. Açlık sınırı 1250 lira. Yoksulluk sınırı 3300 lira. Çalışma Bakanlığı’nın verilerine göre asgari ücretle çalışan 5 milyon işçi var. Bu kişilerin 2 çocuğu,1 eşi olduğunda toplam 20 milyon kişi açlık sınırının altında yaşamaktadır. (Yine TÜİK verilerine göre ülkenin yüzde 22,4’ü yoksul olarak belirlenmiş.) Peki bu durumda Saadet Partisi olarak tedavimiz nedir? Biz diyoruz ki, memleketin kalkınması borç alarak olmaz. Yerli öz kaynaklarımızı kullanarak kalkınacağız. Bunun adı; KALKINAN ANADOLU PROJESİ, KAP’dır. -Bu proje ile herkes doğduğu yerde doyacak. -Her il için sanayi ve üretime dayalı yatırım projelerimiz uygulanacak. -Özel sektörün teşebbüsünü teşvik edeceğiz, gerekirse devlet ortaklığı ile destekleyeceğiz. -Tarım ve hayvancılık stratejik sektör olarak özel korumaya, desteğe tabi tutulacaktır. -Üreticiyi ürünü ile baş başa bırakmayacağız. Sermayenin karşısında kurulacak ÜRÜN BORSALARI ile çiftçi ürün fiyatını kendi belirleyecek. Çiftçinin mağduriyeti sonlanacak. -Şeker fabrikalarının satışının önleneceği gibi yeniden yapılandırılması ile tarım sektörünü ve beraberinde hayvancılığı da canlandırmış olacağız. -Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımını önleyeceğiz. -Şehir planlamalarında 1. derece tarım alanları kesinlikle imara açılmayacaktır. -Çiftçi, devletin almayı garantilediği ürünü ekebilecek. -Türkiye çapında ekim-dikim politikası belirlenecek. Böylece devlet tarımı destekleyecek. KAMU-TEK HESABI yeniden kurulacak. Devletin tüm hesapları, yine devlete ait tek hesapta tutulacak. Bütün aracı bankalar çıkarılacak. Milletin öz kaynakları sermayedarlara değil, milletin kendisine harcanacak. Bu seçimlere Büyük Birlik Partimizin ve Saadet Partimizin ittifakı ile kurulan Millî İttifak olarak Saadet Partisi

çatısı altında giriyoruz. Bu ittifak; ayrıştırmanın, kamplaştırmanın yapıldığı bu günlere inat; birlik, beraberlik, kardeşliğin gücünü göstermiştir. Millî İttifak bu milletin pusulasıdır. Saadet Partisi’nin meclise girmesi bugün artık mecburiyettir. Çünkü, feryadımız kuru particilik davası değil, devletmillet sevdasıdır. Prof. Dr. Mustafa Kamalak: “Vatandaş, kendi düşüncesine uygun insanları iş başına getirmekle mükelleftir” Dünyanın her tarafından Müslümanlar sorumludur. Her şeyden önce oy kullanmak vatandaşlık hakkının bir gereğidir. Müslüman iyiliği emretmek, kötülüğü nehyetmekle mükelleftir. O hâlde dünyanın her tarafında iyilerle beraber yürümek durumundadır. Bu manada da ilk etapta ülkesinde, öz vatanın da kendi düşüncesine uygun insanları iş başına getirmekle mükelleftir. Görevimiz belli, iyiliği emretmek, kötülükten alı koymak. Bu yolda yürürken “sadıklarla beraber olun” buyuruyor yüce Rabbim. Dolayısıyla ülkesinde sadık olanlara, doğruları ülkesine hizmet edecek olanları işbaşına getirmekle mükelleftir. Saadet Partisi bu milletin tarihidir, özüdür, ruhudur, gerçek kimliğidir. Şehidlerin de varisidir. Bugün ülkemizde şehidlere sahip çıkan onların savunmuş olduğu değerleri hayata geçirmek isteyen yegane parti Saadet Partisidir. Ecdadımız, şehidlerimiz Hakkı hakim kılmak için uğraşmışlardır. Saadet Partisi mazlumları bir araya getirerek Hakkı hâkim kılmak için D8’leri kurmuştur. O zamanlar Millî Görüşün temsilcisi Refah Partisi idi. Saadet Partisi o çizgiyi devam ettiren Hakkı hakim kılmak isteyenlerin Saadet Partisinde buluşması lazım. Saadet Partisi bu milletin özünün ruhunun Adem Aleyhisselam’dan beri takip ettiği yolu izleyen bir partidir. Ben eminim ki Fatih Sultan Han hayatta olsaydı ve ona sorulsaydı hangi partiye oy vermek lazımdır diye, hiç şüphesiz “Saadet Partisi” derdi. Her şeyden önce Saadet Partisi Hakkı hakim kılmak istiyor. İslami biri düzen istiyor. Bu batıya düşman olduğumuz

anlamına gelmez. Bizim kimseye karşı düşmanlığımız yok. İslam Peygamber’ine sorsak “İslam birliğini mi kuralım yoksa haçlı birliğine mi girelim” acaba cevabı ne olurdu? Bu yüzden partimiz 4 defa kapatıldı. Biz mazlum milletleri, düne kadar beraber yaşadığımız kardeşlerimizi bir araya getirerek, Hakkın hakim kılınması, bütün insanlığın insanca yaşaması için mücadele eden bir partiyiz. Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk: “Batılıların istediklerini yaparak biz kalkınamayız”

şekilde bunu yapmamız lazım. Öyle yarım yamalak değil, yaygın olması lazım. Mesela sadece İstanbul, Marmara bölgesi değil, Doğu’da da aynı şekilde yapılmalı. Millî Selamet Partisi olarak biz iktidar ortağı olduğumuz zaman 143 tane fabrikanın kuruluşunu gerçekleştirdik büyük çoğunluğu da batıdaydı. Bizden sonra hepsini fabrikanın arsalarının bedeline sattılar ve ekonomide kalkınmada yok olup gitti. Tekrar aynı şeyi yapmamız lazım. Bu çalışmayı sadece Millî Görüş, Saadet Partisi yapabilir. Biz değerlerimize bağlı olarak yaşamak istiyoruz. Bizim

Alman hükûmetinin, otoyolların ağır vasıtaların yanı sıra otomobiller için de paralı olmasını öngören tasarısı Almanya Federal Konseyi tarafından da kabul edildi. Önümüzdeki yıl başlatılması planlanan paralı otoyol uygulamasına Hollanda başta olmak üzere birçok ülke tepki gösteriyor. Hollanda Altyapı ve Çevre Bakanı Melanie Schultz van Haegen, Alman sürücülerin ödeyecekleri otoyol parasının karşılığında daha düşük bir motorlu taşıt vergisi ödeyeceklerine işaret ederek, uygulamanın Hollandalı ve diğer ülkelerin sürücülerine yönelik ayrımcılık olacağını kaydetti. Melanie Schultz van Haegen, Hollanda’nın Almanya’nın diğer komşu ülkeleriyle birlikte Avrupa Birliği Adalet Divanı’na başvurulabileceğini bildirdi. Plana göre, araçlarıyla Almanya’ya girecek olan yabancı sürücüler 10 günlük vinyet için aracın neden olduğu hava kirliliğine bağlı olarak 5, 10 ya da 15 euro ödeyecekler.

446 kuruluş iflas etti Hollanda’da geçtiğimiz ay toplam 446 kurum ve kuruluşun iflası açıklandı. Merkezi İstatistik Bürosu, bu sayının mart ayında 644 olduğunu kaydetti. Nisan ayı iflas rakamının son 4 yılın en düşük rakamı olduğu bildirildi. İflası açıklanan kuruluşların büyük bir bölümünü ticaret ile hizmet sektörlerindeki işletmeler oluşturdu.

Yatırımlar canlanıyor Orta ve küçük ölçekli işletmelerde yatırım konusunda kıpırdanmalar var. ING tarafından 644 işletme arasında yapılan periyodik araştırmaya göre, özellikle toptancılar ile inşaat ve hizmet sektörlerindeki işletmeler, bu yıl yatırım yapmayı planlıyorlar. Personel sayısı 50’nin üzerinde bulunan orta ölçekli işletmelerin yanı sıra personel sayısı 50’nin altında bulunan işletmelerin de yatırım yapmaya hazırlandıkları kaydedildi

Yasaya sert eleştiri

Oğuzhan Asiltürk: “Batılıların istediklerini yaparak biz kalkınamayız” Saadet Partisi ahlâkî ve manevî değerlerimizi ön planda tutan, bütün her şeyin temelinde bizim ahlâkî ve manevî değerlerimiz olduğunu hem parti teşkilatı olarak yaşayan hem de topluma bunu anlatan bir partidir. Millî güçlü, yaygın Millî kalkınma olacak, batılıların istedikleri şeyleri yaparak biz kalkınamayız. Maalesef Türkiye’de üretim tesisleri yok edildi bizden sonra (Refah Patisi). Yerine binalar, yollar falan yapılıyor. Bunlara da ihtiyaç var lakin ekonominin dayanağı üretimdir. Fabrika yapacaksınız, üreteceksiniz ki ekonomi güçlensin. Borç para alarak meclisteki üç parti de birlikte hareket ederek bu mücadeleyi yürütüyorlar. Lakin biz kendi gücümüz dayalı kalkınmayı yapacağız, milli kalkınma ve güçlü bir

dışımızda ki ahlâkî ve maneviî değerlere önem vermeyen topluluklara uyacak değiliz. O bakımdan eğer Türkiye’de kalkınma istiyorsa bir insan Saadet Partisine oy vermelidir. Ahlaki ve manevî değerin yaşandığı bir toplum birbiri ile kardeş olarak, o hisle yaşayan bir toplum istiyorsa Saadet Partisine oy vermelidir aksi halde işte herkes birbirine düşman oldu. Meclise bakıyorsun devamlı kavga ediyorlar. Memleket meselesi şudur, birlikte şöyle halledelim diyen hiç yok. Sadece Saadet Partisi meclise girerse bunların hepsi düzelir. Başka türlü düzelmesi mümkün değil Söyleşi Havva KOÇ

«

Yargı Konseyi, Liberal VVD ve Sosyal Demokrat PvdA’dan oluşan koalisyon hükümetinin terörle mücadele çerçevesinde hazırladığı yasa tasarısını sert bir şekilde eleştirdi. Tasarıyla ilgili hazırlanan tavsiye raporunda, bazı maddelerin net olmadığı, bazı önlemlerin de “önlemden” çok “cezayı” andırdığı belirtildi. Yargıçlar, yasada insanların terörle bağdaştırılabilecek “davranışlarından” hareket edildiğini, ancak bu “davranışların” neler olabileceğine açıklık getirilmediğini kaydettiler.

İhracatın istihdama katkısı Hollanda’dan AB ülkelerine 2013 yılında yapılan ihracat, 1,4 milyon kişinin istihdamını sağladı. Merkezi İstatistik Bürosu, Hollanda’nın AB ülkelerine toplam ihracatını 385 milyar, bu ülkelerden ithalatının da 245 milyar euro olarak belirledi. İthal edilen ürünlerin yeniden ihracatı 179 milyar euro ile dış satışın büyük bölümünü oluşturdu.


Brouwersdijk 149 Dordrecht

Putselaan 127-A Rotterdam

Volkerakstraat 10 Arnhem

Konut kredisi uzmanınız 1991 yılından bu yana hizmetinizde

Danışmanlık ücreti SADECE

€ 1799* HAYALİNİZDEKİ EVİ Mİ BULDUNUZ?

• En kapsamlı banka seçenekleri • En düşük aylık giderler • 2013 yılının en iyi konut kredisi uzmanı adayı gösterilen danışmanımız hizmetinizde • 24 yıllık deneyimle kişiye özel danışmanlık hizmeti Randevu için 078-6551655 nolu numaramızdan bizi arayabilir veya en yakın şubemize başvurabilirsiniz * Sartları sorunuz

yilmaz.nl

sigorta, kredi, ipotekli kredi, finansal danışmanlık


financieel

ekonomi 13

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 203 - 2015

Gündem

2015 Hollanda için yeniden toparlanma yılı oldu

Hollanda ekonomisi büyüdü Krizden çıkmaya başlayan Hollanda ekonomisi büyümeye devam ediyor. Merkezi İstatistik Bürosu (CBS), ülke ekonomisinin 2015’in ilk çeyreğinde, bir önceki 3 aylık döneme kıyasla yüzde 0,4 büyüdüğünü açıkladı. İstatistik bürosu verilerine göre son bir yıldır düzenli bir şekilde büyüme trendi gösteren ekonomi, geçen yılın aynı dönemine oranla ise yüzde 2,4 büyüdü.

İ

hracat, yatırım, tüketici ve kamu harcamalarının arttığı belirtilen CBS’in açıklamasında, bunların ekonomik büyümede önemli rol oynadığı kaydedildi. İş piyasasında da olumlu gelişmelerin yaşandığını belirten CBS, ülkedeki toplam işsiz sayısının 2 bin azalarak 635 bine gerilediğini duyurdu. İstihdam açığının ülke nüfusunun yüzde 7,1’ine denk geldiği ülkede, özellikle 45 yaş üstü gruba dahil olanların iş bulmada daha çok sorun yaşadığı bildirildi. Enflasyon rakamı açıklandı Hollanda’da enflasyon oranı yükselmesine rağmen, artış gösterdiği şubat ve mart aylarında olduğu gibi nisan ayında da yüzde 1’in altında kaldı. Merkezi İstatistik Bürosu nisan ayı enflasyon oranını yüzde 0,6 olarak açıkladı. Şubat ayı enflasyon oranı yüzde 0,2 ve mart ayı enflasyon oranı da yüzde 0,4 olarak belirlenmişti. Enflasyon oranındaki artışta yeni cep telefonları önemli rol oynadı. Merkezi İstatistik Bürosu, cep telefonlarına daha fazla harcama yapıldığını, bunun da daha pahalı olan yeni modellerden kaynaklandığını bildirdi.

Düşük enflasyon oranı ekonomik büyümeyi frenlediği için olumsuz bulunuyor. Yeni girişimci sayısı azaldı Hollanda Ticaret Odaları Birliği, yeni girişimci sayısının geçtiğimiz ay 15 bin 534 olarak belirlendiğini açıkladı. Bu rakamın bir yıl öncesi aynı döneme göre yüzde 1 oranında bir azalmaya eşit olduğu belirtildi. Yeni girişimci sayısında kaydedilen yüzde 1’lik azalmaya karşın, iş yerinin kapısına kilit vuran girişimci sayısında yüzde 7 oranında artış yaşandı. 9 bin 250 işletmenin çalışmalarını durdurduğu bildirildi. Personel çalıştırmayan işletmeler, hem yeni girişimcilerde, hem de kapısına kilit vuranlarda çoğunluğu oluşturdular. Personel çalıştırmayan yeni işletme sayısı geçtiğimiz ay 9 bin 774 olarak belirlendi. Bu sayıda bir yıl öncesine göre yüzde 0,1 oranında artış yaşandı. Faaliyetlerine son veren personel çalıştırmayan girişimci sayısı ise 5 bin 400 olarak saptandı. Bu sayıda bir yıl öncesine göre yüzde 8 oranında artış kaydedildi. İflaslar ise 471 olarak bildirildi ve bunun da yüzde 14 oranında bir düşüşe eşit olduğu ifade edildi.

Tatil parası faturalara gidiyor Hollanda’da her altı kişiden birinin tatil parası faturalara gidiyor. ABN Amro’nun Ekonomi Ofisi tarafından yapılan araştırmaya göre, halkın bir bölümü tatil parasını tatil harcamalarına değil, yapmak zorunda olduğu ödemelere kullanıyor. Araştırmacılar, halkın yüzde 16’sının geçinebilmek için tatil parasına ve vergi iadesine ihtiyacı olduğunu belirlediler. Bunun özellikle yıllık brüt geliri 35 bin euronun altında bulunanlar için geçerli olduğu kaydedildi. 1200’ü aşkın kişi arasında yapılan araştırmaya göre çoğunluk, tatil parasını tamamen ya da kısmen tatil yapmak için kullanıyor. Yüzde 15’lik grup ise bu parayı tasarruf hesabına yatırıyor ya da mobilya, beyaz eşya gibi dayanıklı tüketim mallarına harcıyor. ABN Amro’nun Ekonomi Ofisi tarafından yapılan araştırmada yüzde 40’lık grup, tatil parası veya vergi iadesi almadan da tatile gidebilecek maddi olanaklara sahip Interajans-AA Haber Merkezi

«

Pusula

oaslan@yilmaz.nl

Osman Aslan

Konut kredisi faizleri ne durumda? Değerli okurlar, konut kredisi faizlerini yükseleceği ile ilgili sinyaller gelmeye başladı. İlk olarak Belçika’da AXA Bank faizlerini yükseltti. Bu durum, faizlerin hemen yükseleceği anlamına gelmiyor fakat en azından faiz düşüşlerinin yavaşladığı veya durduğu anlamına gelebilir. Hollanda bankaları muhtemelen bunu fırsat bilip faizlerini yükselteceklerdir. AXA Bank’ın faizini yükseltmesi için iyi bir sebep var. Alman hazine bonolarının faizleri beklenmedik şekilde yükseldi. Bu, faizin uzun süredeki değişimini açıklamasa da faizin genel gidişatını çizmekte. Konut kredisi faizini uzun süre sabitleyin! Faiz süreniz sona eriyor ve yeniden sabitlemeniz mi gerekiyor veya sabitlediğiniz dönemi kırdırıp ceza mı ödeyeceksiniz? Yeni dönemi seçerken faizinizi uzun bir süre için sabitlemenizi tavsiye ederim. 5 yılın altındaki faiz sürelerini seçmenizi tavsiye etmem. Değişken faizli konut kredisi sahiplerinin de faizleri dikkatle takip etmelerini öneriyorum. Faizi sabitlediğiniz süreyi bozup mevcut faizlerden yararlanmak isterseniz ödeyeceğiniz ceza nasıl hesaplanır? Örnek: - Mevcut borç 150.000 ve faiz 10 yıllığına yüzde 5. - Bu 10 yıllık sürenin 5 yılı geri kaldı - Yeni müşteriler için 5 yıllık faiz yüzde 2 Genellikle borcun yüzde 10’u için ceza ödemezsiniz. Bu durumda ceza sadece 135.000 üzerinden hesaplanır. Bankanın yukarıdaki örnekte yıllık yüzde zararı 3. Hesap şu şekilde yapılır: 135.000 x % 3 x 5 = 20250 Euro Yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi

ceza oldukça yüksek. Ceza miktarı borcun miktarı, ödenen faiz ve geride kalan süreye bağlı olarak farklılık gösterir. Bu hesabı pekâlâ kendiniz de yapabilirsiniz. Bazı bankalarda (örneğin ING) cezayı bir defada ödemek yerine seçeceğiniz yeni faizin üzerine ekleme yapılabiliyor. Böylelikle bir defada yüksek bir miktar ödemekten kurtuluyorsunuz. Yine yukarıdaki örneği baz alalım: - Bankanın müşterilerine sunduğu faiz 10 yıl için % 2,25 ise hesap aşağıdaki gibidir: - Bankanın zararı her yıl % 3 olduğundan toplamda 5 yılda % 15 kaybı vardır. Yeni sabitlenen süre 10 yıl olduğundan her yıl faizin üzerine % 1,5 eklenir. Bu örnekte 10 yıllık faiz 3.75 olur. Mevcut faiz 5 iken faizinizi 10 yıl boyunca 3,75’e indirebilirsiniz. Bu işlem için bankanız ve danışmanınız danışmanlık bedeli alır. Bu veya merak ettiğiniz diğer konularla ilgili olarak bana 078-6551655 no’lu telefondan, www.yilmaz.nl sitesinden veya oaslan@yilmaz.nl adresinden ulaşabilirsiniz. Bir sonraki yazımızda buluşmak üzere, hoşça kalın.

Faiz süreniz sona eriyor ve yeniden sabitlemeniz mi gerekiyor veya sabilediğiniz dönemi kırdırıp ceza mı ödeyeceksiniz?

Euro Bölgesinde sanayi üretimi geriledi Euro Bölgesi’nde sanayi üretimi bu yılın mart ayında bir önceki aya göre yüzde 0,3 azalırken, 2014 yılının mart ayına oranla yüzde 1,8 arttı. Avrupa İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) açıkladığı verilere göre, 19 üyeli Euro Bölgesi’nde mevsimsellikten arındırılmış mart ayı sanayi üretimi şubat ayına göre yüzde 0,3 azaldı, yıllık bazda ise yüzde 1,8 artış kaydetti. Bu yılın şubat ayında sanayi üretimi yüzde 1 artmıştı. Euro Bölgesi’nde sanayi üretiminin aylık bazda değişmemesi ve yıllık bazda ise yüzde 1,9 artması bekleniyordu. Böylece mart ayında sanayi üretimi verisi aylık ve yıllık beklentileri karşılamadı.

Sanayi üretimi 28 üyeli Avrupa Birliği’nde (AB) aylık bazda değişmedi, yıllık bazda ise yüzde 2 yükseldi. Bölgede sanayi üretiminin bir önceki aya kıyasla gerilemesinde enerji üretiminin yüzde 1,7, sermaye malı üretimi ve dayanıklı tüketim malları üretiminin yüzde 0,9 ve ara malı üretiminin yüzde 0,3 azalması etkili olurken, dayanıksız tüketim malları üretimleri yüzde 2,3 arttı. AB ülkeleri içinde sanayi üretiminde aylık bazda en fazla azalış yüzde 3,6 ile Hollanda’da gerçekleşirken, en fazla

artış da yüzde 10,9’la Letonya’da belirlendi.Euro Bölgesi’nde sanayi üretiminin yıllık bazdaki artışına en fazla olumlu etkiyi yüzde 5,7 ile dayanıksız tüketim malları üretiminin artması yaptı. Enerji üretimi yüzde 3,8, sermaye malı üretimi yüzde 0,3 artarken, ara malı üretimi sabit kaldı ve dayanıklı tüketim malları üretimi ise yüzde 1,7 geriledi. Yıllık bazda AB üyesi ülkeler içinde sanayi üretiminin en fazla yükseldiği ülke yüzde 40 ile İrlanda olurken, en fazla azalış ise yüzde 4,4’le Finlandiya’da kaydedildi.

Oz&Er FOOD B.V. Rooseveltstraat 39 2321 BL Leiden

E-mail info@ozener.com Tel. +31(0)71 - 589 09 99 Fax +31(0)71 - 589 20 26 www.ozener.com


reizen

14 gezi

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 203 - 2015

“İnsan, aidiyet duyduğu bir ortamda herhâlde kendisini çok mutlu hisseder.”

Müslüman Diyarlarına Bir Seyahat (5)

Hazırlayan: Ergün Madak

 Büyük Müslüman Diyarlarına Seyahat... Son üç sayıdır sürdürüdüğümüz gezi günlüklerimiz devam ediyor. Bu sayıda Malezya’nın çarpıcı ve ilginç ayrıntılarına tanıklık edeceğiz. Sevgili Ergün Madak’ın kaleminden bu güzellikleri sizlerle paylaşıyoruz... Buralara bu manada bir gezi düşleyenlere önemli bir rehber niteliği taşıyacak olan gezi günlüklerimizin ayrıntılarıyla sizleri başbaşa bırakıyoruz...

1 saat 45 süren yolculuktan sonra Cakarta Sukarno-Hatta Havalimanına 23:00 civarında indik. 3 hafta içerisinde ikinci kez gittiğimiz için oldukça aşinaydık. Fakat bu kez, AirAsia uçağının çoğunluğu Endonezyalı olduğundan olsa gerek vize için fazla beklemedik. Endonezya’nın tuhaf bir vize politikası var. İlk girdiğimizde aldığımız vize 1 aylık geçerli olmasına rağmen, eğer Bali’ye inmiş olsaydık, vize almayacak, ama Cakarta’ya indiğimiz için bizden kişi başı yine 25 Euro vize parası aldılar. Sonra eşimle ayrı sıralardan polis kontrolünden geçtik. Bana ne için geldiğimi sordu: Ben de, gezmek için, turist olarak geldiğimi söyledim. Eşime ise kontrol memuru şöyle demiş: - You have Dutch paspoort, bud you are not Dutch... Eşim de gülmüş.

düşünerek. Oysa taksici otele telefon ederek, aslında çok uzak olduğunu keşfettik. Yani düşünün, RotterdamZuid’den çıkıp Vlaardingen’e gitmek gibi bir şeydi. Otele ulaştığımızda saat 01:00 olmuş ve kelimenin anlamıyla yorgunluktan bitap düşmüştük. Çünkü bütün gün, Kuala Lumpur’da gezmiş, üstüne uçak yolculuğu da yapmıştık. Ama nedendir bilemiyorum, kendimi evimde gibi hissediyordum. Kahvaltıyı yaptıktan sonra, tekrar şehir merkezine yakın bir otelde rezervasyon yaptım, sonra da televizyonu açtığımda, haberlerde Cakarta’dan bahsediyor ve görüntülerde, MonasNasyonal Monument, Çevik Kuvvet ve diğer bilumum göstericiler göze çarpıyordu, ama ne olduğunu anlayamıyorduk. Taksiye bindiğimizde, taksici yolculuğumuzun uzun sürebileceğini ve dolanması gerektiğini, Monas’dan da bahsederek anlatmaya çalışıyordu. Anlaşılan siyasi ortam oldukça karışıktı. Biz de sorun değil diyerek, yeni otelimize ulaştığımızda, açıkçası kendimizi bir anda evimizde gibi hissettik. Bu otelde (Ibis-Senen) 1 gün kalacaktık.

3 haftada neler değişmiş haberimiz olmamış. Taksicilere, taksimetre tutarı dışında, havaalanı taksisi olduğu için 10.000 Rupiah ekstra ücret ödememiz gerekiyormuş ve ödedik. Sonrasında, bir curcuna başladı. İnternetten ayarladığım otele ulaştığımızda kahvaltılı olmadığını öğrendik. Yine internet üzerinden başka bir rezervasyon yaptım, otelin yakında olduğunu

Eşyalarımızı otele bırakır bırakmaz, Cakarta’daki, sömürge izlerini, Hollanda dönemi kalıntılarını görmek için şehrin kuzeyine, Kota’ya gittik. Hollandalılardan kalma belediye binasını, Batavia, gördük ve o sırada sempatik bir Endonezyalı seyyar satıcı bir genç yanımıza gelip bize bilgiler verdi. Fakat ben bu arada bugünkü olaylarla da ilgiliydim. Acaba bugün Cakar-

Kuala Lumpur’dan Ayrılış, Cakarta’ya Tekrar Merhaba

ta’da olan biten neydi? Konunun özü şuymuş: Joko Widodo (kısaca Jokowi diyor Endonezyalılar), bundan bir kaç ay önce yapılan Devlet Başkanlığı seçimlerini kazanır. Kendisi, bizim de gezdiğimiz Solo’lu bir mobilyacı, mühendis. Siyasete atılınca, Cakarta valiliğine kadar yükselir. Seçimlere girer ve kazanır. Kazanmasındaki sebep ise, daha çok halktan biri olması ve köprü altlarında yaşayanlara kadar gidip onlara ilgi göstermesi. Seçimi kaybeden muhalefet ise, seçimlerde hile yapıldığını iddia ederek, Anayasa Mahkemesi’ne başvurur. İşte bugün, mahkeme, konu ile ilgili hükmünü açıklayacak. Eğer cevap müsbet olmazsa, muhalefet gösteri yapacak. Öyle de oldu, mahkeme, hile yapılmadığına hükmetti ve ardından ortalık karışmış haberlerden izlediğimize göre. Daha sonra başkan Jokowi, Ekim 2014 tarihinde yemin ederek görevine başlayacaktı. Sempatik genç, bize o bölgede daha nereleri gezebileceğimizi anlattı. Önce, meşhur limana doğru yürümeye başladık. Yollarda kaldırımlar olmadığı için kalabalık Cakarta trafiğinde yürümek için oldukça çok dikkat etmek gerekiyor. Liman, ahşaptan yapılmış, Asya mimarisiyle yapılmış gemilerle doluydu. Kimi yük alıp, kimi de yük indiriyordu. Bir gemiye çuvallar yükleniyordu. İçinde ne olduğunu sorduğumuzda, çekilmiş Hindistan cevizi olduğunu ve Sumatra adasına gideceğini söylemişlerdi. Hatırladığım kadarıyla, hayvanlara yem olarak kullanılıyormuş. Hava sıcaktı ve bizim limanı detaylı bir şekilde gezme planı-

mız pek yoktu. Bir kaç fotoğraf çektim ve çekerken de çekindim açıkçası. İnsanlar, sıcak demeden ve kesinlikle üç kuruşa çalışıyorlardı büyük ihtimal ve bir turist edasıyla fotoğraf çekmeyi içime bir türlü sindiremiyordum. Üstelik yolun karşısında da, Hollandalıların sömürü ticaretini yürüten VOC binası da varken içim daha da bir burkuluyordu. Limandan ayrılıp, yakınımızdaki Cakarta’nın en eski camisini ziyaret etmek için yola devam ettik. Sağlı sollu dükkanların arasından yürürken ve emin olmak için arada sırada da sorarken, yol bitti ve artık 2 metrelik patika bir yoldan, gecekonduların arasından yürümeye devam ettik. Eşimin tedirgin olduğunu fark ettim. Karşılıklı evlerin ortasından, atık sular da akıyordu. Onlar bize enteresan gözlerle bakıyorlardı, oysa biz onların yaşamlarına üzüntüyle bakıyorduk. Fakat onlar kanıksamış olmalarından mütevellit hallerinden memnun görünüyorlardı ve iyi ki de öyleydi. Dar geçit bir anda bitti ve karşımıza bir köprü çıktığında, camii de uzaktan görünüverdi. Camiyi yıllarca önce Cakarta’ya gelen tüccar Yemenliler yapmışlar ve bence çok da güzel bir amaca hizmet etmişler. Vakit namazıydı ve hemen camide namazı kıldıktan sonra cemaatten birisi eşime hayret etmiş ve hemen muhabbete başlamış. Sonra ben de gelince, Müslüman olduğumuza neredeyse bütün cemaat hayret etti, biz de onların hayret etmesine hayret ederek. Üstelik bütün bunlar eşim hicablı olmasına rağmen yaşanıyordu. Acaba

hicablı olmasa ne olurdu? Dönüş yolunu sorduğumuzda, geldiğimiz yolu işaret ettiler, oysa eşimin oradan gitmeye hiç mi hiç niyeti yoktu. Biraz zorlayarak da olsa, üstelik daha da pratik başka bir yolu bularak anayola çıktık. Tam yola çıkacakken, en son evlerin önünde, pirinç ayıklayan yaşlı bir teyzeyi gördüm ve izin alarak resmini çektim. Otelimizin civarında bir alış-veriş merkezi olduğunu şehir haritasında görünce oraya gitmeye karar verdik. Yanımızdan geçen dolmuşlar, zaten Kota-Senen yazdığı için, Senen dolmuşuna bindik. Bir süre sonra, Endonezyalı olmayan birisi bindi ve benimle İngilizce konuşmaya başladı. Nereli olduğumu sordu ve Türkiye’yi bildiğini söyleyince bu kez ben hayret ettim. Dedesi Yemen’den gelmiş ve Endonezya’ya yerleşmişler. Beni evine davet etti, telefonunu verdi, ben de kendi telefonumu. İsmi Haykel. Haykel bal ticareti ile uğraşıyormuş ve Endonezya’da yaşamaktan memnunmuş. Kim bilir, eğer bir daha gitmek kısmet olursa aramayı isterim. Haykel’le beraber indik son durakta ve gitmek istediğimiz AVM’yi bize tarif etti. Elimizde harita da vardı ve çok işime yaradı her gezdiğim şehirde. AVM, Türkiye’deki AVM’lerden hiç bir farkı yoktu. Biz de önce en alt katta süpermarket bulup, biraz tur atıp meyve aldıktan sonra, karnımızı doyurduk. Sonra yatsı namazına doğru gezerek otelimize ulaştık. Mutad olduğu üzere yorgunluktan yine bitap düştük. Ertesi gün Endonezya’da son günümüzdü. Sabah kahvaltıyı yaptıktan sonra, tatilimizin ilk günü gittiğimiz ama bayram nedeniyle büyük kısmı kapalı olan TamrinCity’e gitmeye karar verdik. Bluebird taksilerden birine binip ulaştığımızda, ilk seferde olduğu gibi, bir dükkanda kahve içtikten sonra, çarşıyı gezdik. Endonezya’dan bir sürü tekstil ürünü alacağımızı düşünürken, çok az denecek 1-2 eşyadan başka bir şey almadık ve el bagajlarımızdan başka hiç bir eşyamız olmadı. Onları da akşam uçağa verecektik. TamrinCity ve çevresinde tur attıktan sonra, kaldığımız ilk otelin çevresinde takılıp tekrar dünkü AVM’ye doğru ilerledik. Fazla yorulmak da istemiyorduk çünkü uçağımız o gece saat 00:40’da kalkacaktı Allah’ın izniyle. Akşam olmuştu ve biz önce yemek için bir restorana oturduk ve yemekleri ısmarladık. Yemekten sonra otele doğru yürüdük. Çantalarımızı zaten resepsiyona emanet etmiştik. Onları da alıp, elimizdeki son kalan Rupiah’larla çay içtik. 150.000 taksi için, 150.000x2=300.000 (20 euro) Rupiah, havaalanı vergisi için ayırmıştım. Otelin restoranında beklerken, restoran şefi Dudi geldi yanımıza. Ne kadar da kibar bir delikanlı, bizimle 1 saate yakın sohbet etti. Dudi; yeni evli ve 4-5 aylık bir oğlu var. E artık biz de biraz Endonezya’yı tanıdığımız için sordum nereli olduğunu: “Bandung” dedi Dudi. Sanki hemşerimi görmüş gibi ne kadar da çok sevindim. Biraz daha deştim, nerede oturduğunu ve özel sorular sordum. Bir oda tutmuş ve eşi, çocuğuyla kalıyormuş. Mutfak ve banyo müşterek. Motoru yokmuş ve 20 dk. yürüyerek gidip geliyormuş ev-iş arasını. Zaten kıt kanaat geçindiği için parasını dolmuşa vermek istemiyormuş. Peki nedir gelir giderler? 1 oda için ödediği kira 1.000.000 Rupiah, yani 65 euro kadar. Peki ortalama maaş ne


reizen

seyahat 15

doğuş aylık gazete/maandblad nr 203- 2015

kadar? 5.000.000 Rupiah, yani 330 euro civarı. Belki tuhaf karşılanabilir, ama bu tür verileri aldığım zaman, zihnimde ekonomik durum daha da netleşiyor. Üzmeden, incitmeden, izin alarak sordum. Hâlâ haberleşiyoruz Whatsapp üzerinden. Bizi taksiye kadar uğurladı Dudi. Akraba olmuş gibi sarıldık ve vedalaştık. Havaalanına tol ücretlerini de ödeyerek ulaştık. Online işlemleri önceden hallettiğim için hiç beklemeden el bagajlarımızı da vererek, polis kontrolünden geçtik. Yine her taraf Arap ve Batılı turistlerle kaynıyordu. Bizim uçağa ayrılan bölüme geldiğimizde, bize Endonezya’ya gelirken uçuşu zehir eden yolcuyu da gözlerimle aramadan edemedim.

Dubai’ye Yolculuk Uçağımız vaktinde kalktı ve ama kalkar kalmaz ciddi oranda sallandı uçak. Sonrasında düzeldi ama Malezya’yı geçip Hint Okyanusu’na doğru yaklaşınca sallanmaya başladı. Ben kulak tıkaçlarımı taktım ve uyudum, ama eşim oldukça endişelendi ve Dubai’ye kadar gözlerini kırpmadı. O güzergahta Malezya uçağının düşmesi (hala bulunmayan uçak) hava şartları açısından anlaşılabiliyor. Dubai’ye indiğimizde aramızda şöyle bir diyalog geçti: -Hayırdır niye o kadar panik yaptın? -Görmedin mi o kadar titredi uçak? - O hoo! Bunda ne var ki. Dubai’den Endonezya’ya giderken bundan daha fazla titremişti. Ki gerçekten de öyleydi, ama eşim o güzergahı uyuyarak atlattığı için bir

şey hatırlamıyordu tabii. Dubai havaalanına geldiğimizde saat sabahın 05:30-06:00 civarlarıydı. Uçak biletini alırken dönüşte Dubai’yi gezebilmek için 8 saatlik bir süre ayarlamıştık. Biraz zor da olsa çıkışı bulduk ve metro istasyonuna doğru ilerledik. İstasyondan gitmek istediğimiz yöne, gidiş-dönüş bilet aldık ve ineceğimiz durağı atladık. Çıkarken de turnikede alarm öttü. Sıkıntı yaşamamak için günlük kart satın aldık.

Dubai İzlenimleri... 5-6 şeritli yollar, gökdelenler, çöl rengindeki evler, hurma ağaçları ve her taraftaki inşaatlarla tam bir şantiye görüntüsü veriyordu Dubai. Önce yelken görünümündeki otele, yani Burj El Arab’a gittik. Gittik derken, yanına kadar değil, uzaktan izledik ve bir kaç fotoğrafını çektik. Sonra oradan taksiye binip, Palmiye Adaları’na, Atlantis oteline gittik ve deniz kıyısına kadar ulaştık. Otel görevlileri, bulunduğumuz noktadan palmiyeyi görmemizin mümkün olamayacağını, ancak helikopter ya da uçakla görülebileceğini söyledi. Naçar, belki uçağımız kalktıktan sonra görürüz diye düşünerek oradan ayrılıp, kahvaltı yapmak için bir süpermarket aramaya karar verdik.

Taksi... Sahilde, sanki kordon da yürür gibi biraz tur attıktan sonra taksi beklemeye başlarken, yanımıza bir taksi yaklaştı. Taksinin sürücüsü başörtülü bir bayandı. Ne kadar hoşuma gittiğini tahmin edemezsiniz. Durdurup tak-

siye bindik ve eşimle beraber taksici hanımla muhabbet etmeye başladık. Hintli bir bayandı. Eşi ve çocukları Hindistan’da yaşayan bayan geçimini bu mesleği yaparak sağlıyormuş. İçim burkuldu bir anda. Nasıl bir imtihandır, nasıl bir hayattır bu yaşanan hayatlar? Parçalanan aileler, maişetini ailesinden uzakta kazanmak zorunda kalan eşler, babalar, çocuklar... Konuyu değiştirip Dubai’den sorular sorduk. Dubai’nin güvenli olduğunu ve bir bayan olarak rahat çalışabildiğini söyledi. İlk kez bir başörtülü bayanın kullandığı taksiye bindiğimizi söylediğimizde beraber gülümsedik. Sonra bizi metro istasyonuna götürdü ve vedalaştık. Nihayet sora sora bir mega süpermarket bulduk. Market müşterilerin büyük bir çoğunluğu batılılardan oluşuyordu. Hatırladığım kadarıyla zaten Dubai’nin yerli nüfusunun 4-5 katı yabancılardan oluşuyor. Markette, kendimi bir anda Mekke’deki Bin Dawood’da hissettim. Ekmeklerden sonra, tatlılar, sonra meyveler derken peynirlere doğru gittik. 3,5 haftadır hiç bir Türkiye ürünü görmemiştik ama bu markette bir sürü Türk Malı ürünler görmek mümkün oldu. Peynir de aldıktan sonra, pastırmaya benzer bir çeşit daha aldıktan sonra, dedim ya kendimi Mekke’de hissettiğim için Malezya’da da aldığımız mango sularına yöneldik ve katık niyetine aldık bir şişe. Kahvaltımızı yaptıktan sonra dünyanın en uzun kulesine, Burj El-Halifa’ya doğru yola çıktık. Aslında, eşimle daha çok tarihe meraklı olduğumuz için bu tür binalar bizi pek cezbetmedi. Kuala Lumpur’daki

Petronas Twin Towers’dan sonra, bu binayı da görmek güzeldi, ama bizi büyülemedi. Yine bir kaç fotoğraf çekiminden sonra bir alış-veriş merkezine girip hediyelik bir kaç eşya aldıktan sonra Dubai’nin varsa meşhur camilerinden birini ziyaret edelim dedik. Fakat zaman darlığından dolayı bu dileğimizi gerçekleştiremedik ve Dubai Havaalanına geri dönmeye karar verdik. Metroya bindiğimizde bulunduğumuz vagonun karışık ama yanımızdaki vagonun yalnızca bayanlara tahsis edildiğini görmüştük. Bazı şeyler aslında ne kadar da doğal olması gerekirken, bir bakıyorsunuz ‘şeriat propagandası, gericilik’ gibi engellemelerden dolayı hep bir sorun olmuştur bizim ülkemizde. Dünyanın en uzun gökdeleni, süper modern metrosu, geniş yollarıyla ‘modern Dubai’ ama bayanlar için ayrılan vagonlarından dolayı gerici Kimde sorun var acaba? Havaalanına ulaştığımızda, tekrar pasaport sırasına girdiğimizde pasaport kontrolümüzü yapacak görevli de başörtülü bir bayandı. Tam sıra bize gelecekken, diğer sıralardan bir sürü bayan bizim sıraya geldiler ve girişi bizim sıradan yaptılar çünkü ‘gerici’ bazı bayanların yüzleri kapalı olduğu için kontrolü ‘bizim’ memur yaptı ve nedense kıyamet de kopmadı. Hayret! Tam olarak kaç saat olduğunu bilmiyorum ama bizim saatlerce bekleme süremiz olduğu için Emirates bankosundan kahvaltı kuponu aldık ve havaalanında tost ve çay alıp biraz atıştırdıktan sonra uçağımızın konturuna doğru gittik.

Veda... Allah’a sonsuz şükürler olsun ki, sorunsuz, kazasız ve belasız, Müslüman diyarlarına yapılan bir geziyi sonlandırmak üzereydik. Yeni evlendirdiğimiz kızımızı, yeni evladımızı ve oğlumuzu görmek için içimiz kıpır kıpır ederken, diğer yandan da ayaklarımız geri geri gidiyordu. Çünkü, Dubai hariç, gördüğümüz, gezdiğimiz hiç bir yer yoktu ki pişman olmuş olalım. Muhteşem bir insan iklimi, doğa harikaları ve insanın kendisini bir an dahi olsa yabancı hissetmediği 3,5 hafta geride kalmıştı. İnsan, aidiyet duyduğu bir ortamda herhalde kendisini çok mutlu hisseder. Biz de kendimizi hep mutlu hissettik. İşte bu yüzden adımlarımız geri geri gidiyordu. Uçağımız kalkmış ve Burj El-Halifa kulesinin tam üzerinden geçerken, ‘artık tatil bitti’ diye bir his geçti içimden ve yüreğim cız ediverdi. Uçak, daha bizim için muamma olan İran’dan geçerek, 10 yıl önce gezdiğimiz Van üzerinden Türkiye’ye girip, Samsun üzerinden Türkiye’ye terk etti ve biz bulutların daha sıklaşıp, renginin gitgide daha da karardığı batı iklimine yavaş yavaş yol alarak, 3,5 hafta boyunca unuttuğumuz yoğun ve stresli hayatımıza doğru saatte 800 km hızlı geri dönüyorduk. Kim bilir bir daha ne zaman aynı hızla, yeniden Endonezya’ya gidebileceğiz? Tabii ki Allah bilir, ama bizden dilemesi: İnşallah en kısa zamanda, yeniden. Ama bu kez görmediğimiz yerlere yelken açmak arzusuyla.


nieuws

16 haber

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 203 - 2015

Haber ve etkinliklerinizi gönderin, bu

Bekir Cebeci

Leiden geçleri ‘Şefkat Ödülü’ne layık görüldü “Türkiye’deki mal varlığı araştırılamaz” Hollanda Pekünlüler Derneği tarafından Tiel kentinde düzenlenen toplantıda yurttaşlarımızın Türkiye’deki mal varlığı ve para birikimlerine yönelik araştırma ele alındı. Toplantıda ayrıca gençlerin eğitimi konusu da gündeme getirildi. Kentteki yurttaşlarımızın ilgiyle izledikleri toplantının açılışında konuşan Hollanda Diyanet Vakfı’na bağlı Ahmet Yesevi Cami Derneği Başkanı Harun Kunt, “Nasıl ki ‘İslam barıştır, İslam sevgidir’, diyorsak ‘İslam eğitimdir’ de diyebiliriz. Çünkü İslam’ın ilk emri ‘Oku’ dur. Bunun için İslam eğitimdir. İslam; okumak, ilim öğrenmek ve eğitimdir. İslam’ın ve insanlığın düşmanı cahilliktir. Çünkü cahillik karanlıktır. Oysa ilim aydınlıktır. Cahilliği yenmek için de okuyup ilim öğrenmeliyiz. Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: ‘Hiç bilenler ile bilmeyenler bir olur mu? (Zümer, 9)’ Böylece ilim sahiplerinin daima üstün olacağını beyan ediyor. Eğitimle ilgili hadisler bütün insanlığa yol gösteriyor: ‘Beşikten mezara kadar ilim öğrenin’, ‘İlim öğrenmek, kadın erkek her Müslümana farzdır’, ‘İlim Çin’de olsa gidip alınız’, ‘İlim öğrenmek, mukaddes bir cihattır’, ‘Her şeyin bir yolu vardır, cennetin yolu da ilim öğrenmektir.’ Toplantının ikinci konusu Hollanda’da sosyal yardım alanlara yönelik Türkiye’de yapılan mal varlığı araştırması. Bunun için de yasal haklarımızı iyi öğrenip ona göre hak aramalıyız” ifadesini kullandı. “ANAYASAYA VE ANLAŞMAYA AYKIRI” Hollanda’da 1 Ocak 2015 tarihinden itibaren sosyal ödeneklilerin sorumluluklarının arttığını belirten Avukat S. Suzen Akdemir, sözlerini şöyle sürdürdü: “Örneğin sosyal ödenek alan bir kişiye haftada en az 20 saat gönüllü çalışma hükmü getirildi. Eğer bir evde beş yetişkin insan oturuyorsa kişi başına ödenen 900 euroluk sosyal ödenek, 500 euroya düşürülecek. Bunun yanında sosyal ödenek almak için Hollandaca bilme şartı da getirildi.”

Sosyal ödenek alanların yurtdışındaki gayri menkullerini bildirmelerinin yasal zorunluluk olduğunu anlatan Akdemir, “Hollanda özellikle sosyal ödenek alanların Türkiye’deki mal varlıklarını araştırıyor. Oysa bu durum Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na aykırıdır. Çünkü anayasanın 20. maddesine şöyle diyor: ‘Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.’ Bu özel hayatın gizliliği kişinin mal varlığını da kapsamaktadır. Bu cümleden olarak Türkiye’de mal varlığı, araştırılamaz, çünkü gizlidir ve anayasal güvence altındadır” ifadesini kullandı. Mal varlığı araştırmasının Türkiye ile Avrupa arasında 1963 yılında imzalanan Ankara Anlaşması’na da aykırı olduğuna dikkati çeken Akdemir, “Sizlerden istenen TC. kimlik numaranızı ilgili kurumlara vermeme hakkınız vardır. Bu mal varlığı araştırması ne yazık ki sadece Türklere uygulanmaktadır. Hollandalıların da çeşitli ülkelerde gayri menkulleri var. Fakat bunlar araştırılmıyor. Bunun yanında Faslıların da mal varlığı araştırması hükümetleri izin vermediği için yapılamıyor” şeklinde konuştu. BİLGİ ÇAĞINDA YAŞIYORUZ Hollanda Diyanet Vakfı’nın Eğitim Komisyonu Başkanı Bekir Cebeci yaptığı konuşmada eğitimin öneme işaret etti. Cebeci, “Bilgi çağında yaşıyoruz. Bilgi çağının bizden istediği diplomadır. Diploma kişiye toplumda bir statü kazandırıyor. Toplum, ‘diplomanı söyle bana, kim olduğunu söyleyeyim sana’ konumuna geçti. Sosyal refah devleti giderek bitiriliyor. Artık herkes kendi geçimini kendisi sağlamak durumunda kalıyor. Bunun yolu da iyi bir eğitim ve diploma sahibi olmaktır” ifadesinde bulundu. Gençlerin eğitimi başarıyla tamamlama konusunda gayret içinde olmaları gerektiğini anlatan Bekir Cebeci, daha sonra şunları dile getirdi: “Gençlerimizin gece gündüz demeden ders çalışıp okullarını bitirip diploma alarak hayata atılmaları gerekmektedir. Son yıllarda gençlerimizin eğitimlerinde gözle görülür bir ilerleme yaşanmakta. Bunu daha da yükseltmek bizlerin elindedir.”

2015 Şefkat ödülü Leiden’de yaşlılara yardımı ele alan ”Omalief” projesini yürüten geçler verildi. Leidenli Türk genleri Mayıs 2014 yılından beri Haagwijk bakım evine her hafta düzenli olarak ziyarette bulunuyorlar. Sosyal Plan Bürosu’nun(SCP) yakın zamanda yaptırdığı araştırma sonucu göstermektedir ki, toplum içinde bulunan bazı gurupların bir araya gelmesi çok zor: Zengin ve fakir, Yerliler ve yabancılar, yüksek eğitimliler ve düşük eğitimliler, yaşlılar ve gençler. Her gurup Hollanda’da oluşmuş olan “sandviç” türü yaşam şekli içinde kendi

katmanında hayatını yaşıyor. Sosyal Plan Bürosu bu konuyu “urgent” yani “acil” olarak tanımlıyor. O nedenle 2015 “De Compassieprijs” Şefkatödülü; birbirleri ile buluşmaları artık normal şartlarda kendiliğinden olmayacak olan iki gurup arasında bir köprü oluşturan, bir bağ kuran, Leiden Fatih Vakfı gençlerine tanındı. Omalief bu bağı; yaşlılar ile genler arası, Türk kültürü ve Hollanda kültürü gibi çeşitli yönlerden kuruyor. Omalief projesi Hollanda İslam Federasyonuna bağlı Leiden Fatih vakfı tarafından hayata geçirilen bir projedir. Compassieprijs jürisi; çeşitli yollardan iletişim kurarak bilhassa yabancı kökenli gençler üzerinde oluşturulan olumsuz algılamalara karşı mücadele veren Omalief projesini seçmiştir. Jüri ayrıca, çok yalın bir girişim olup henüz üzerinden bir yıl bile geçmemesine rağmen etrafındaki diğer gençlere sirayet etmesi ve hatta başka şehirlere bile taşmış olması ve taşınabilir olması bu projenin “Compasieprij” Şefkatödülü şartlarını tamamen yerine getirmiş olduğunu belirtti.

DSDF’ye iki adet kraliyet nişanı verildi

Demokratik Sosyal Dernekler Federasyonu’nun bir önceki başkanı Zeki Baran ve şu andaki yönetim kurulu üyesi Aykut Beşorak, Hollanda’daki Türk toplumu ve göçmenler için yapmış oldukları değerli çalışmalarından dolayı Kraliyet nişanıyla ödüllendirildiler.Rotterdam’da yerel siyasette hâlâ aktif olarak çalışan Zeki Baran, Başkanlığı döneminde açılışı yapılan göçmen işçi anıtının hayata geçirilmesinde büyük bir emek sarf etmiştir. Bunun yanında Rotterdam da yerli yabancı ayrımı yapmaksızın herkesin yardımına koşan bir kişi olarak tanınmaktadır. Aykut Beşorak, 30 yıla yakın bir süredir

Zeist Türk derneğinde aktif olarak görev yapmakta, Zeist halkıyla kucaklaşmış geniş çevresi olan arkadaşımız aynı zamanda federasyonun yönetim kurulunda görev yapmaktadır. Her ikisi de, Türk toplumuna yardımlarından ve hiçbir çıkar gözetmeksizin göçmenlerin sorunlarına sahip çıkmalarının karşılığını görmüşlerdir. Bu nişan Hollanda da yaşayan Türk toplumuna bir artı değer daha kazandırmıştır.

Yurtdışı Aile Danışmanlığı Hizmeti başladı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca (ASPB) Türkiye’de özel çağrı merkezleri aracılığıyla vatandaşlarımıza sunulan aile danışmanlığı hattı, vatandaşlarımız için hizmet sunmaya başladı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca (ASPB) Türkiye’de özel çağrı merkezleri aracılığıyla vatandaşlarımıza sunulan aile danışmanlığı hattı, 11 Mayıs 2015’ten itibaren itibaren yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız için hizmet sunmaya başladı. Pilot proje olarak başlatılan uygulama çerçevesinde, vatandaşlarımızın (+90 312) 253 92 00 numaralı hattan, 24 saat uzman psikolog ve aile danışmanlarına ulaşmaları mümkün olabilecek.

Danışma hattına erişim 7 Mayıs 2015 tarihinde uygulamaya konulan “Memleketim Portalı” üzerinden de gerçekleştirilebilecek. Konu hakkında T.C. Rotterdam Başkonsolosluğu tarafından yapılan açıklamada “Söz konusu uygulamanın, önümüzdeki dönemde ASPB tarafından yurtdışında açılacak müşavirlikleriyle de eşgüdüm hâlinde yürütülmesi ve zaman içinde kapsam ve erişim açısından tüm dünyadaki vatandaşlarımıza en

geniş şekilde hizmet sunabilecek kapasiteye erişmesi öngörülmektedir.” ifadesi kullanıldı.


onze rechten

haklarımız 17

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 203 - 2015

sayfada yayımlayalım.... e-mail: dogus.dogus.nl

Askerlik bedeli düşüyor

HOL-NEV, Nevşehirli işadamlarıyla bir araya geldi Çabalar sonuç verdi, müjde var! Kısa adı HOL-NEV olan Hollanda Nevşehirliler Federasyonu Hollanda`da faaliyet gösteren Nevşehirli iş adamlarıyla bir araya geldi. MÜSİAD Rotterdam şubesinde gerçekleştirilen bu toplantıda işadamları kurumsallaşma, Hollanda içi ticari faaliyetler ve Nevşehir ile yapılabilecek ticari faaliyetler konusunda bilgi alışverişinde bulundular. Hollanda Nevşehirliler Federasyonu Genel Başkanı Sengezer Kürk, açılış konuşmasında; “29 ekim 2014 tarihinde faaliyete geçen Hollanda Nevşehirliler

Federasyonunun Hollanda genelinde yaşayan tüm Nevşehirlileri bir araya getirerek sosyal kültürel ve ticari faaliyetlere hız vermek istediklerini” belirtti. Bu amaçla Hollanda`yı dört ayrı bölgeye ayırdıklarını belirten kürk, Rotterdam, Amsterdam, Utrecht ve Tilburg bölgelerinde temsilciler belirleyerek daha etkin faaliyetler yapacaklarını söyledi. Hol-Nev Başkan yardımcısı Aydemir Çetin de konuşmasında Hollanda`daki Nevşehirlileri sektörel bazda faaliyetler yapan bir birim hâline getirmek istediklerini, birlik ve beraberlik içerisinde ortak hareket noktaları belirleyeceklerini söyledi. Sağlıklı bilgi ve iletişimin önemine de işaret eden Çetin, bir Nevşehirli olarak ne tür ticari faaliyetler yapılması konusunda Nevşehir- Hollanda arasında daha etkin iletişim ve tanışmanın önemine işaret etti.

Hakları gözardı eden Tıp Fakültesi haksız çıktı Rotterdam Erasmus Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin iki kız öğrencisi ‘uygulama’ dersinin bir bölümünden muaf tutulmak isteyerek fakülteye başvurdular. Ancak fakültenin dekanı öğrencilerin talebini reddetmişti. Hakim bu kararı geçersiz saydı. Söz konusu derste öğrenciler birbirlerini muayene ediyorlar. Müslüman kız öğrenciler, ders sırasında soyunup bir erkek öğrenci tarafından muayene edilmek istemediklerini ve sadece kız öğrenciler tarafından muayene edilmek istediklerini belirterek, dersin o bölümü için muafiyet istediler. Fakülte dekanı başvuruyu reddetti. Genç kızlardan bir tanesi baskılar sonucu derse katılıp dersi aldığını ama yaşadığı bu travmayı daha sonraki öğrencilerin yaşamaması için davaya devam ettiğini açıkladı. Gazetemize açıklama yapan avukat Rasim Küçükünal geçmişte bu

derse hiç katılmadan mezun olan öğrencilerin dahi olduğunun ortaya çıktığını söyledi. Küçükünal, böyle bir davanın daha önce görülmediğini de belirterek “Öğrencilerin anayasal hakları olan din ve inanç özgürlüğü ve bedensel dokunulmazlık hakları göz ardı edilerek fakültedeki uygulamalara öncelik verilmiştir. Üniversite, öğrencilerin anayasal haklarını göz ardı edip karar vermiştir” dedi. Uzun süre diyalogla meseleyi çözmek isteyen öğrenciler, bir kısım hocaların keyfi tutumu yüzünden mahkemeye başvurmak zorunda kaldığını belirttiler. Mahkeme, iki kız öğrenciyi haklı bularak fakültenin olayı yeniden değerlendirmesi gerektiğine karar verdi. Mahkeme, fakültenin prosedür hatası yaptığını, muafiyet kararının dekanın değil, Sınav Komisyonu’nun vermesi gerektiğini belirterek davayı iade etti. Sınav Komisyonu, önümüzdeki dönemde muafiyet talebini yeniden değerlendirecek. Hâkim, Sınav Komisyonu’nu anayasal haklarını göz önünde bulundurarak karar vermeleri gerektiği konusunda da uyardı. Olayın bir başka boyutu da yine medyada veriliş şekli idi. Bazı gazetelerin olayı ‘Müslüman öğrenciler muayene yapmak istemiyorlar’, ya da ‘Müslüman öğrenciler dersi reddediyorlar’ şeklinde yansıtmaları üzerine olumsuz yorumlara neden oldu. Diğer yandan özel hayatın gizliliği esasını hiçe sayarak, öğrencilerin kimliklerini izinsiz bir şekilde bir kısım gazetecilere veren fakülte yönetiminin de sonradan öğrencilerden özür dilediği ortaya çıktı.

Attent, tecrübeli isimlerle büyümeye devam ediyor Rotterdam’da emlak sektöründe aktif olan Attent Makelaardij yeni ekibiyle, vatandaşa yaptıkları hizmetin çıtasını yükseltmeyi hedefliyor. Yıllardır çeşitli sektörlerde çalışmış olan Ozan Demir ve Tin Tin Chan Emlak sektöründeki boşluğu doldurmaya hazırlar! “Bundan sonra gayri menkul alım, satım, kiralama gibi hizmetlerde daha iyi hizmet verebileceğimize inanıyoruz” diyen Attent Sigorta yetkilileri, bünyesine Uygur Karakaş’ı da kattılar. İşletmeler-girişimciler, sigorta ve finans danışmanı olarak görev yapacak olan Karakaş geçmişte çeşitli bankalarda çalışıp edindiği tecrübeleri Attent müşterileriyle paylaşmayı istiyor.

DIŞ Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Avrupa Bölge Komitesi Başkanı Turgut Torunoğulları’nın yurtdışından Türkiye’ye getirilen araçların kalış süresinin 6 aydan 2 yıla çıkartılması yönündeki yoğun çabaları meyvesini verdi. Başbakan Ahmet Davutoğlu, Almanya’da yaptığı konuşmada araçların Türkiye’de kalış süresinin 2 yıla yükseltileceğini ifade etti. Turgut Torunoğulları’nın ‘Yurtdışından Türkiye’ye getirilen araçların kalış süresinin 6 aydan 2 yıla çıkartılması’ projesi, Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından kabul gördü. Başbakan Ahmet Davutoğlu, Almanya’nın Dortmund şehrinde yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarına yaptığı konuşmada, yurtdışındaki Türklerin hayatını kolaylaştıracak 10 müjdeyi açıkladı. Konuşmasında yurtdışından Türkiye’ye getirilen araçların kalış süresinin 2 yıla çıkartılacağını söyleyen Başbakan Davutoğlu, böylece Avrupalı Türklerin önemli bir sorununa da çözüm bulmuş oldu. Bu konuda önemli girişimleri olan, konu hakkında raporlar hazırlayarak bakanlara sunan ve araçların Türkiye’de kalma sürelerinin 6 aydan 2 yıla çıkartılmasının Avrupalı Türkler açısından oldukça önemli bir konu olduğunu her fırsatta vurgulayan Torunoğulları’nın bu girişimi, Başbakan Davutoğlu’nun verdiği müjdeyle başarıyla sonuçlandı. Turgut Torunoğulları, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yurtdışından Türkiye’ye getirilen araçların kalış süresinin 2 yıla çıkartılacağı şeklinde verdiği müjdeye ilişkin yaptığı açıklamada, “DEİK olarak, yabancı plakalı araçların yurtdışında kalma süresinin 6 aydan 2 yıla çıkarılması yönünde önemli girişimlerimiz oldu, bu konuda elimden gelen gayreti gösterdim.

Yabancı plakalı araçların Türkiye’de kalma süresinin 6 ay ile sınırlandırılması Türk vatandaşları açısından önemli bir sorun teşkil etmektedir. Bu sürenin 2 yıla çıkarılması Türk vatandaşlarını büyük ölçüde rahatlatacaktır. Avrupa’da yaşayan nüfusumuzun haklı olarak Türkiye’de daha uzun kalma istekleri de göz önüne alındığında, konunun değerli vatandaşlarımız için çok önemli olduğunu biliyoruz. Başbakanımız Ahmet Davutoğlu, Almanya’daki konuşmasında sürenin 2 yıla çıkartılacağı müjdesini verdi. Başbakanımızın bu kararı Avrupalı Türkleri çok mutlu etmiştir. Özellikle DEİK olarak bu konudaki çalışmalarımızın başarıya ulaştığını görmekten de büyük onur duyuyor, Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’na teşekkür ediyoruz” dedi. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun konuşmasından diğer satır başları ise şöyle: -Dövizli askerlik bedeli 6 bin Euro’dan 1000 Euro’ya indirilecek. - 210 Euro olan pasaport harcı 100 Euro olacak. - Aile hukuku işlemlerinde, Almanya ve Türkiye’de alınan kararlar karşılıklı olarak tanınacak. - Yurtdışından getirilen telefonların Türkiye’de kayıt edilmeden kullanma süresi iki katına çıkartılacak. - THY, yurtdışındaki vatandaşların Türkiye’ye seyahatlerinde 3 kişilik aileye yüzde 20 indirim yapacak. - Lisans öğrencilerine 500 Euro, yüksek lisans öğrencilerine 700 Euro, doktora öğrencilerine ise 1000 Euro destek sağlanacak. - Gençlik Köprüsü’ projesinin kapsamı genişletilerek bütün Avrupa’ya yayılacak. - Türkiye’de uygulanan konut ve doğum yardımı, çeyiz hesabı uygulamaları yurtdışındaki Türkler için de geçerli olacak. - Yurtdışındaki Türklere seçilme hakkı tanınacak.

vleeswaren Koç Et Mamulleri B.V.

Hikmet Gürcüoğlu

Adres Productieweg 48 2382 PD Zoeterwoude İleti: info@sancak.nl Web www.sancak.nl Telefon +31(0)71 581 00 30 Faks +31(0)71 581 00 33


ÖZEL GÜNLERİNİZ,

YÜZYILLARDIR YAŞAYAN KÜLTÜRÜMÜZ MEHTERANLA DAHA DA ÖZEL OLSUN!

HOLLANDA

MEHTERAN ru vu nı ş a tı e b caa rak y Ü üra ola rm ine’ abili l ‘on yap iz da sin

Festival, Konser, Açılış, Kermes ve Düğünler´de ARTIK YANINIZDAYIZ

Telefon +31 641 552 613

www.mehteran.nl

25 MAYIS 2015 12.00 - 17.00


mozaieek

mozaik 19

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 203- 2015

Öğretim Üyesi Doç. Dr. Habib Nazlıgül

“O’nun sünnetlerini kendi karakterimiz hâline getirirsek hiç şüphesiz ileriye dönük daha şuurlu ve ahlâklı nesiller yetiştirebiliriz...”

Veenendaal’da, tevhid, ihlas ve Bereket vardı

V

eenendaal kentinde Millî Görüş’e bağlı “Tevhid Camii” ile Diyanete bağlı “İhlas Camii’nin” birlikte organize ettikleri “Kutlu Doğum ve Âlemlere Rahmet Hz. Muhammed” anma ve anlama programı bereketli ve gayet sıcak bir ortamda gerçekleşti. Türkiye’den Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Habib Nazlıgül ve İlahiyatçı-yazar ve TV program yapımcısı Sebahattin Uçar’ın konuşmacı olarak katıldığı programda NIF Bölge Başkanı Mehmet Erdoğan ile her iki cemiyetin başkanları ve yöneticileri hazır bulundular. Gökkuşağı ilahi gurubunun seslendirdiği birbirinden güzel ilahiler ve yapılan semazen gösterisi programa renk kattı. Programda Veenendaallı çocuklar koro ve solo olarak büyük bir coşku ve heyecan içinde çeşitli şiir ve ilahileri seslendirdiler.

başkanımıza ve ekiplerine teşekkür ediyorum. Veenendaal’da ikinci kez organize edilen böyle bir programa katılıyorum. Ve bu çalışmayı, Peygamberimiz etrafında oluşturulan bu birlik ve beraberliği tüm teşkilatlarımıza bir örnek olarak gösteriyorum. Allah’tan devamını diliyorum. Elbette Veenendaal küçük bir yerleşim merkezi. Dolayısıyla Türk sayısı da az. Burada önemli olan hayırda yarışmaktır. Her ne kadar teşkilatlar ayrı kulvarlarda hizmet ediyorlarsa da zaman zaman bu tür programlarda bir araya gelmeleri çok önem arz etmektedir. Peygamberimizi sadece bir gün anmak yetmez onu hayatımıza uygulamamız lazım. O’nun sünnetlerini hayatımıza uygulayacağız. Nedir bunlar. “Merhamettir” “Şefkattir” “İyiliktir” “Hoşgörüdür” biz bunları kendi karakterimiz hâline getirirsek hiç şüphesiz ileriye dönük daha şuurlu ve ahlâklı nesiller yetiştirebiliriz Allah’ın izniyle.”

Hollanda İslam Federasyonu Başkanı Mehmet Erdoğan kısa bir selamlama yaparak şunları kaydetti. “Ben her iki

Konuşmacılardan Doç. Dr. Habib Nazlıgül “Sizlere Kayseri’nden selamlar getirdim” diyerek sözlerine başlayan

Ede ve Veenendaal ile TIES çalışması

Nazlıgül çocukları meleklere benzeterek, bazı ailelerin bu meleklere tam sahip olamadıklarını, Hollandalı kurumların çocukları ailelerden kopardıkları haberini aldıklarını ve dolayısıyla çok üzüldüklerini dile getirerek sözlerini sürdürdü. Neden böyle oluyor? Neden bu çocuklar ailelerinden alınıyor? diye soru soran Nazlıgül bu konuda ailelerin ihmali söz konusu mudur, bu duruma da bakmak lazım diye konuştu. “Çocuklarımıza ayna olmalıyız. Onları en güzel şekilde merhametle yetiştirip dillerini ve dinlerini en iyi şekilde öğretmeliyiz. Onlara hedef göstermeli, ideal vermeli ve büyük insanlar olarak yetiştirmeliyiz. Unutmamalıyız ki biz çocuklarımıza merhamet ettikçe Allah’ta bize merhamet edecektir.” diye konuşan Nazlıgül peygamberimizin merhametle alakalı bazı hadislerini de hatırlattı.

evlendi? Nasıl bir eş idi? Nasıl bir baba idi? Nasıl bir vefa örneği göstermişti? Bu başlıklar altında konuşan Uçar kendine has anlatım üslubuyla dinleyenleri adeta Mekke’ye götürüp getirdi.

Ardından konuşmasına başlayan Sebahattin Uçar Hoca salondakilere buram buram Mekke, Medine kokan duygu yüklü bir sunum yaparak unutulmaz dakikalar yaşattı. Peygamberimiz nasıl

Tevhid Camii Başkanı İsmail Şentürk; “Seyhan başkanım gerekeni söyledi. Ben şu kadarını söyleyeyim. Biz farkında olmadan bizi Allah Teala aynı tarihte birleştirdi. Zira birbirimizden

HHollanda İslam Federasyonuna bağlı Ede ve Veenendaal teşkilatları, teşkilat içi eğitim seminerinde bir araya geldiler. NIF teşkilatlanma başkanı Abdullah Aşıran diğer teşkilatlarda olduğu gibi bu iki teşkilata da bir saati aşkın süren bir sunum yaparak, teşkilatın misyonu, vizyonu ve çalışma hiyerarşisi konusunda bilgilendirmede bulundu. Programa bay bayan teşkilat yöneticileri katıldılar.

Bu güzel programın gerçekleşmesinde emeği geçen cemiyet başkanları bu birlikteliğin nasıl oluştuğunu şu şekilde açıkladılar. İhlas Camii Başkanı Seyhan Akyüz; “Doğrusu teklif Tevhid Camii Başkanı İsmail Şentürk kardeşimden geldi. Veenendaal zaten küçük bir yer aynı programı ayrı ayrı yapmak yerine birlikte yapmanın daha etkili ve daha kaynaştırıcı olacağını düşündük ve gereken istişareleri yaptıktan sonra kardeşimizin bu teklifine evet dedik. Ardından bir araya gelerek hemen çalışmalara koyulduk. Hamdolsun umduğumuz gibi güzel bir katılım ve sıcak bir program oldu.”

haberimiz olmadan aynı tarihte aynı programı yapmayı planlamışız. Bunu bir şekilde öğrenince ben derhal Seyhan ağabeyle temasa geçtim ve bu programı beraber yapma teklifi sundum sağ olsun kabul ettiler ve afiş ve ilanlarda gereken değişiklikleri yaparak yolumuza devam ettik. Bu arada bu beraberliğin oluşmasında önemli katkıları olan diyanet camii imamımız Uğur üzüm hocanın katkılarını belirtmek isterim. İnşallah bundan sonra da içli dışlı oluruz. Zaten kermeslerde, düğünlerde, cenazeler beraber oluyoruz. O hâlde böyle peygamberimizi anma gibi güzel bir günde neden beraber olunmasın. Ya da Çanakkale anma günü gibi daha başka programlarda neden beraber olunmasın ki. İnşallah bu tür birlikte çalışmalarımız böyle devam eder gider. İhlas Camii yöneticileri program sonrası görevlilere ikramda bulunarak birlikte bir süre daha yemek, çay ve künefe eşliğinde sohbete devam ettiler. Haber - Fotoğraf: Adnan Şahin

Hollanda Türk Federasyon’dan Kutlu Doğum seminerleri

Hollanda Türk Federasyon tarafından düzenlenen Kutlu Doğum seminer serisi Türkiye’den katılan ilahiyatçı Prof. Dr. Mustafa Erdem’in katılımıyla gerçekleşti. 17-19 Nisan tarihlerinde Nijmegen, Den Haag ve Utrecht şehirlerinde düzenlenen programlarla Kutlu Doğum Haftası çerçevesinde Peygamber Efendimizin kutlu hayatı anlatıldı.


nieuws

20 haber Gündem

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 203 - 2015

Seçimlerin bizi bölmesine, kamplaştırmasına müsaade etmeyin! Birbirimizi kıracak, incitecek üzecek zeminler oluşturmayalım!

Cultifest’te Millî Görüş rüzgârı

İmkan Vakfı tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen Cultifest’te bu yıl Millî Görüş rüzgârı esti. Başta miraç gecesi programı olmak üzere Hasene standı ve Saadet standıyla Cultifest’te boy gösteren Millî Görüş ziyaretçilerin gözünden kaçmadı. Cultifest’in önceki yıllara nazaran bu yıl biraz daha verimli geçtiği belirtiliyor. Programım ikinci günü birlikte Türk kahvesi içtiğimiz Zekeriya Aslan gidişattan memnun olduğunu dile getirdi.


Biz sizi hiç aldatmadık CUMHURİYET DÖNEMİNDE DENK BÜTÇE YAPAN ZAM YAPMAYAN, VERGİ KOYMAYAN, BORÇ ALMAYAN İŞÇİYE, MEMURA, % 100’ÜN ÜZERİNDE ZAM YAPAN EMEKLİYE, DUL VE YETİM’E % 300’DEN FAZLA ZAM VEREN FAİZ ÖDEMEYEN, HATTA FAİZE ÖDENECEK PARALARI KURTARAN HAVUZ SİSTEMİNİ KURARAK, BÜTÜN FAİZCİLERİN MUSLUĞUNU KESEN 350 İMAM HATİP LİSESİNİ, 3000 KUR’AN KURSUNU, 10 İLAHİYAT FAKÜLTESİNİ AÇAN BÜYÜK KIBRIS ZAFERİNİ KAZANAN 200 AĞIR SANAYİ FABRİKASINI KURAN

tek iktidar biziz

sadece 11 ayda ve koalisyon ile



interview

söyleşi 23

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 203 - 2015

Evliliği kurtarmanın anahtarı, merhamettir Eğitim ve Kişisel Gelişim Uzmanı Sıtkı Aslanhan:

Çocuklarınıza yeryüzünde bırakacağınız en büyük, en güzel miras güzel ahlâktır, inancınızla ilgili değerlerinizdir” Hollanda’da Oss Cemiyeti’nin düzenlediği “Kendi Değerlerin Nedir?” konulu bir programda konferans vermek için Hollanda’ya gelen Eğitim ve Kişisel Gelişim Uzmanı Sıtkı Aslanhan ile kısa bir söyleşi gerçekleştirdik. Aile ve onu saran tehlikeler ekseninde hoş bir sohbet yaptık. İstifade edeceğinizi ve ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz.

E

vlerimiz yangın yeri hâline döndü. Nasıl ederiz de huzur hanelerine döner? Hollanda’ya 13 yıl önce geldiğimizde de ailevi sorunlar vardı. O zamanlarda da benzer teşhis, tespit ve çözüm önerilerinde bulunuyorduk, ama sanki söylediklerimiz havada kalıyordu. ‘Türkiye’ye dönük yaşamı bırakın, eve, arsaya yatırım yapmayın’ diye yırtındık. ‘Şimdi yanınızda olan çocuklarınıza yatırım yapmazsanız yarın onları belli bir yaştan sonra yanınızda, yörenizde bulamazsınız, avucunuzun arasından kayıp gidecekler’ dedik. Ama anlaşılamadık, ya da o günlerde bu çok iyi algılanamadı. ‘Kendi anaokullarınızı kurun, ilkokul, ortaokullarınızı açın, eğitim müesseselerinize, camilerinize, derneklerinize sahip çıkın, başkalarının inisiyatifine çocuklarınızı teslim etmeyin’ diye çok söyledik. ‘Kültür-sanat merkezleri kurun. Çocuklarınız oraya gelip müzik, tiyatro eğitimi alsınlar. Spor tesisleri inşa edin, kamplara çıkarın, izcilik yaptırın, hayatı tanısınlar, dedik’ ama o zamanlar nedense bu söylediklerimiz tuhaf karşılanıyordu. Sanki sorun yokmuş gibi davranıldı. Oysa bu söylediğimiz sorunları bugün insanlarımız yaşamaya başladılar maalesef. Çocuklar ellerinden kayıp gitmekte, aileler biçare olarak onların peşinden bakmakta, hiçbir şey yapamamaktalar. Çocuğa bu manada yatırım yapılmazsa, çocuk kendini başka ellere bırakacaktır. Ailevi bağlar çözülünce, çocuklardaki kötü alışkanlıklar zirveye tırmandı. Hâl böyle olunca, aileler bir arayış içerisine girdiler ve “eyvah” dediler ama çok geç kalındığını da anladılar. Nasıl bir yol izlenilmeli? Allah insanı ruh ve bedenden müteşekkil olarak yaratmış. Ruhumuza kendi ruhundan üflemiş, bedenimizi topraktan halk eylemiş. Eğer insan bu iki kaynaktan beslenmezse sonu hüsran olur. Ruhumuzu ve bedenimizi bize yabancı olan maddelerle beslersek, hem ruh hem de bedenen hasta olur çıkarız. Nitekim de öyle olduk. Bütün dünyevi ihtiyaçlarımızı Kur’an ve sünnet dışında aramaya, gidermeye çalıştık, bu hâle geldik. Çocuklarınıza yeryüzünde bırakacağınız en büyük, en güzel miras güzel ahlâktır, inancınızla ilgili değerlerinizdir. Eğer çocuğu bu hâl üzere

yetiştirmezsek, yıllarca kazandığınız o evler, arsalar, arabalar, yatlar, katlar, çocuklarınızı içerisine alan büyük bir ateş çemberine dönecektir veya onlar tarafından bir günde heba olacaktır. Teknolojinin insanlığa getirisi götürüsü nedir? Binmişiz bir alamete, gidiyoruz kıyamete. Öyle şaşkın bir hâldeyiz ki, bindiğimiz yeri de ineceğimiz yeri de bilemiyoruz. Önümüze konulan her şeyi sorgulamadan, düşünmeden kabul ediyoruz. Ben çağın belası teknolojinin aileler üzerinde yaptığı tahribatı anlatırken, anneler, babalar şöyle bir serzenişte bulunuyorlar: “İyi de hocam, çağımız teknoloji çağı, çocuklarımızı zamana göre yetiştirmemiz gerekmiyor mu?” Ben de onlara diyorum ki; ‘siz 1 yaşındaki çocuğun elin keskin bir bıçak veriyor musunuz, ocaktan indirdiğiniz çaydanlıkla baş başa bırakıyor musun, gümbür gümbür yanan bir sobanın yanında yalnız bırakıyor musunuz, yapmazsınız değil mi? Hatta onu çocuğunuzun güvenliği için sıkı bir önlem de alırsınız…’ Çocuk eline aldığı bıçakla, ocakla, sıcak suyla en fazla bir yerlerini keser, yakar, ama çocuğun eline verdiğiniz tablet ve akıllı telefonlar onların geleceğini, dünyasını karatıyorlar, ahiretlerini yok ediyor, ruh ve zihin dünyalarını perişan ediyor. Bunu maalesef anlayamıyoruz. Önümüze konulanın, elimize tutuşturulanın zararını, kârını sorgulamadan kabul ediyor, bağrımıza basıyoruz. Bağrımıza bastıklarımız, bizi yüreğimizden, sırtımızdan hançerliyor ama o an anlayamıyoruz. Tatillerimizi onlar belirliyor, giyeceklerimize onlar karar veriyor, yiyeceklerimizi onlar seçiyor, biz de onlar ne derse ‘tamam’ diyor, kabul ediyor, hayatımızın merkezine koyuyoruz. Ondan sonra hastalıklar başlıyor ve aileler o zaman sorgulamaya başlıyorlar: “Vay efendim, yemedik yedirdik, giymedik giydirdik, gezmedik gezdirdik, saçımızı süpürge ettik, biz nerede hata yaptık?” diye dizine vurmaya başlıyorlar ama iş işten geçiyor. Saçı süpürge etmeye gerek yoktu, yapmanız gereken doğruları yapsaydınız yeterliydi. Başka şeye gerek yoktu. Çözüm ne? Bizi dinleyenler sağ olsunlar, “Hocam

Sıtkı Aslanhan kimdir?

1976 yılında Malatya’da doğdu. Çocukluğu Manisa’da geçti. Üniversiteyi Isparta’da okudu. Aile hayatı, toplum kültürü, örf âdet ve geleneklerimize sahip çıkarak bugün geldiğimiz noktada yapılan yanlışları istatistiklerle ortaya koydu. Bir çok televizyon kanalında söyleşiler gerçekleştirdi. Yaptığı ilginç tespitlerle gazetelere manşet oldu. Yok olmaya başlamış kültürümüzün önüne geçerek ülkemizin 78 il ve ilçesinde hatta Avrupa’da ailelere, öğrencilere ve eğitimcilerimize seslendi. Hâlen ülkemizi karış karış dolaşarak bizleri bekleyen tehlikeleri gösteriyor ve çözüm önerileri sunuyor. AKRA FM ‘de “Bilinçli Aile, Duyarlı Gençlik” programıyla dinleyenlerini aydınlatıyor. Yazılmış 5 kitabı bulunmakta. Evli ve 4 çocuk babasıdır.

çok güzel konuştun, sorunlarımızı iyi analiz ettin, peki çözüm nedir?” Ben en başta ben, verdiğim seminerlerde bir farkındalık oluşturmak için çaba sarf ediyorum. Anne ve baba beni dinledikten sonra, “Yahu biz ne yapıyoruz?” diye kendilerine bir sorsunlar istiyorum. Kendi yaptıklarıyla doğruları kıyaslasınlar ve gerçeği, çözümü bulsunlar istiyorum. ‘Biz bu tarzımızı, bu aile yapımızı, karı kocalığımızı, anne babalığımızı bu şekilde sürdürürsek ortaya nasıl bir ürün çıkacak ve bu ürün bizim hayal ettiğimiz bir ürün mü olacak, yoksa dünyanın başına bela mı olacak’ diye sorgulamalarını istiyorum. Bunu sorgularlarsa ve niyetleri hâlis olursa çözüm yolları bulunur ve Allah’ta onların yardımcısı olur. Okuma yazma bilmez benim anam, onun iyi niyeti, döktüğü gözyaşları hatırına Allah bizi iyilerden etti. Nice okumuşlar var bizim gibi, çocukları anne babasını tanımıyor, dövüyor, sövüyor hatta öldürüyor… Biz samimi değiliz, yapmacık davranıyoruz, Sırt üstü yatan adama yüzlerce çözüm önerisi sun, kulağı duymaz, tınlamaz. Yatan adama Türkiye’ye nasıl gideceğini anlatıyorsun, olmaz bu. Önce o adam ayağa kalkacak, Türkiye’ye gitme niyeti olacak, hedef belirleyecek, sonra da yol haritasını önüne koyacaksın. Önce yapacağın işe niyet edeceksin, niyet etmezsen namazın kabul olmaz. Anne ve babanın atması gereken birinci adımı da, iyi bir anne ve baba olunacağına niyet edilmesidir. Evlilikleri nasıl kurtarabiliriz? İnsan içindekini dışına sızdırır. Kabın içinde ne varsa, döktüğünüzde ondan başkası çıkmaz dışarı. Bir gün Ebû Cehil, Peygamber Efendimiz’e, “Hâşimoğulları’nda, senden daha çirkini yoktur” dedi. Peygamber Efendimiz, “Her ne kadar haddini aştınsa da yine de doğru söyledin” buyurdu. Biraz sonra, Hz. Ebû Bekir Resûlullah Efendimiz’in yanına geldiğinde, “Ey güneş! Sen ne doğudansın ne batıdan, latif nurunla parla” dedi. Peygamber Efendimiz, “Değersiz dünya sevgisinden kurtulan aziz dostum! Sen de doğru söyledin” buyurdu. Orada bulunan sahâbeler bu durum karşısında şaşırdılar ve, “Ey insanların en şereflisi! Birbirine tamamıyla zıt şeyler söylendi. İkisine de doğru söyledin, buyurdunuz. Sebebi nedir?”

diye sordular. Peygamber Efendimiz buyurdu:“Ben, Hakk’ın kudret eliyle cilâladığı bir aynayım. Bana bakan, olduğu gibi kendini görür.” “Eşinize merhamet etmiyorsanız, o evlilik bitti demektir.” İnsanlar evliliği, Allah’ın bizim için kutsal bir vazife olarak addettiğini göremiyor. Şu ayet beni çok etkiler: “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” Merak ettim, Allah, milyonlarca kelime içerisinde neden sevgi ve merhameti bir arada anmıştır, seçmiştir diye.. ‘Kur’an’da hiçbir harf bile boşu boşuna konulmadığı için sevgi ve merhametin birlikte zikredilmesi ne manaya geliyor’ diye çok düşündüm. Sonra boşanan insanlarla yaptığım görüşmelerde şunu gördüm: Evlenirken eşinize âşık olabilirsiniz, evliliğiniz süresince sevginiz azalabilir, artabilir ama, merhametiniz olduğu müddetçe aile zarar görmez, evliliğiniz sona ermez. Babam annemle tanışmadan, görmeden evlenmiş. Dedem, ‘sana amcamın kızını alacağım’ demiş ve almış. Ama bakıyorum anne ve babamın evliliklerine, birbirlerine merhametle yaklaştıkları için haneleri huzur deryası gibi. Eşinize merhamet etmiyorsanız, o evlilik bitti demektir. Sevginin olmaması evliliği bitirmez, ama merhamet biterse evlilik biter. Geçenlerde, “Bir Ömür” adlı bir belgeselde uzun yıllar evli olan bir çiftin hikâyesini izledim. Adam âmâ, gözleri görmüyor. Kadın, “beni 15 yaşlarında şimdiki kocama istediler, ben de, o et olsa ben de it olsam onu almam’ dedim. Çok büyük konuşmuşum, annem onun çok iyi bir insan olduğunu söyledi, annem üzülmesin diye evlendim. İyi ki de evlenmişim, o kadar iyi bir insan ki, evet Allah gözünü aldı ama ona başka güzellikler verdi. Gönül dünyası çok zengin bir insan, şair ruhludur benim kocam. Ama kızdığı zamanlarda olurdu. O kızınca gidip öfkesini benden alması için yanına oturur, dövmesine bile fırsat verirdim. Aslında kaçabilirdim ama onun eksikliğini, ezikliğini, özürlü oluşunu hissettirmemek için yıllarca böyle davrandım” Elbette şiddeti mazur gösterecek değilim ama şu hassasiyete bakar mısınız, bu

evlilik elbette mutlu olarak bir ömür boyu sürer. Eşler arasındaki şu sevgi, saygı, merhamet, vefa ve ilişkiye bakar mısınız… Peygamberimiz Mekke’nin Fethi sırasında herkes onu misafir etmek için cana atıyor, onun gözünün içine bakıyorlar. Ama O, Cennet-i Mualla mezarlığına gidip, O’na kol kanat geren, en zorlu anlarında yanında olan Hatice Annemizin kabri başında geceliyor, sabahlıyor. İşte, vefa, işte sevgi, işte merhamet, işte aşk ve işte evliliği kurtarmanın anahtarı… Rasulullah’ın hayatı bizim için en iyi örnektir, O’nun hayatını hayatımıza tatbik edersek, sorunlarımız çözülür. Eşlerimizi Allah’ın bize bir emaneti, bir bereketi, bir ihsanı olarak gördüğümüz müddetçe, evliliğimize bir zarar gelmez. Ama şimdi onu kendimize bir rakip, başı ezilmesi gereken biri olarak görüyoruz. Sonuç olarak da, boşanmaları zirveye taşıyoruz. Dururken daha çok kazanıyoruz… İşadamı bir dostumuz hac görevimiz sonrasında ziyarete gelmiş, bizi bulamayınca da gidiyormuş kapıda rastladım. Baktım kaçacak, dur dedim, sana durunca daha çok kazanılacağını öğrendim, onu anlatayım deyince, ilgi alanına girdiği için durdu ve dinledi… ‘Hacda öyle bir koşuşturduk ki, tavaftı, saydı ama Arafat’ta oturduğumuz yerde malı götürdük, Müzdelife’de durduk, malı götürdük, ben hacdan önce koşuşturunca kazanılıyor sanırdım ama Hacdan sonra durunca daha çok kazanıldığını öğrendim’ dedim. İnsanoğlu koşuyor, koşarken benliğini zirveye taşımaya çalışıyor. Eni iyi ev, en iyi araba, en iyi tatil için koşuşturuyor. Peki, olgunlaşma nerede? Dünyadan ne kadar uzaklaşırsan, hiçliğe doğru ne kadar yol alırsan o kadar olgunlaşıyorsun. Ama insanoğlu daha çok almanın peşinde. Aldıkça, adam olacağını, olgunlaşacağını sanıyor, ama aldanıyor. Daha çok makam, daha çok mevki, daha çok, daha çok…. Adam 5 üniversite bitirmiş, bakıyorsun, köyümüzdeki ilkokul mezunu Ahmet Amca ondan daha olgun, daha kâmil… O anlattığım ninenin tırnağı bile olamaz. Bundan dolayı, şu dünyanın peşinden koşmayı, bir yerlere gelmek için takla atmayı, renkten renge girmeyi bırakalım. Biz gitmezsek dünyanın peşinden, o gelecek bizim peşimizden. Söyleşi: Adnan Şahin


nieuws

24 haber

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 203 - 2015

Toplum

7 Türk daha Kraliyet ödülü aldı Bu teşkilatlar var olduğu sürece asla unutulmayacaksınız

Hollanda İslam Federasyonuna bağlı İskender Paşa Cemiyeti Türkiye’ye kesin dönüş yapacak olan eski başkan ve yöneticilerden olan, Cemal Aydın, Ali Yücetaş, Abdullah Gökmen, İsmail Kafa, Ferhat Toklu ve Abdullah Küçükalioğlu için bir veda ve vefa akşamı düzenledi. Bölge Başkanı Mehmet Erdoğan’ında hazır bulunduğu program bir sohbet havası içinde geçti. Eski(mez)başkan ve yöneticiler kısa kısa anılarını anlatırken duygulu anlar yaşandı. Cemiyet Başkanı İsa Çam eski başkanlara ve yöneticilere İskender Paşa Cemiyetine verdikleri değerli emek ve katkılarından dolayı teşekkür etti. Uzun süre İskender Paşa Cemiyeti başkanlığı yapan ve caminin yeniden inşa edilmesinde büyük emeği olan Cemal Aydın, unutulmadıklarından dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Bölge Başkanı Erdoğan “Teşkilatımız sizleri ve sizler gibi bu teşkilata hizmet eden vefakâr başkan, yönetici ve üyelerini asla unutmayacaktır. Yolunuz açık olsun” diye konuştu. Kesin dönüş yapacak olanlar katılımcılar tarafından çiçek verilerek uğurlandılar.

Geleneksel olarak dağıtılan kraliyet nişanına bu sene 7 Türk layık görüldü.Toplum yararına gerçekleştirdikleri gönüllü çalışmalardan dolayı Zeki Baran ve Birsen Yurdakul’a Rotterdam, Göksel Soyugüzel’e Weert, Mevlüt Yücel’e Hilversum, Muammer Coşkun’a Roermond, Osman Avcı’ya Elst, Aykut Beşorak’a Zeist ve Yılmaz Arıkdoğan’a ise Leiden kentlerinde düzenlenen törenle nişanları takdim edildi.Kral Willem Alexander’in doğum günü dolayısıyla 27 Nisan’da düzenlenen Kral Günü kutlamaları kapsamında dağıtılan nişanı, şimdiye kadar farklı bölgelerde 100’den fazla Türk almaya hak kazandı.

Schiedam’da toplu taşıma araçları bedava

Yurtdışı Aile Danışmanlığı Hizmeti başladı

Deventer’de Dillerden Gönüllere etkinliği

Schiedam’da yaşayan dar gelirliler, toplu taşıma hizmetlerinden 1 Temmuz tarihinden itibaren ücretsiz yararlanabilecekler. Kentte 2014 yılında kurulan koalisyon, toplu taşımayı dar gelirlilere bedava yapmayı kararlaştırmıştı. Haziran ayına kadar belediyeden bir yazı almayan dar gelirliler, haziran ayından itibaren kendileri başvuruda bulunabilecekler. Schiedam Belediye Meclisi’nin PvdA’lı üyelerinden Mahmut Erdem ile Zeynep Erdoğan, dar gelirlilere ücretsiz ulaşım olanağı konusunda parti grubu olarak büyük çaba sarf ettiklerini belirterek, “Alınan karar son derece sevindirici” ifadesinde bulundular.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca (ASPB) Türkiye’de özel çağrı merkezleri aracılığıyla vatandaşlarımıza sunulan aile danışmanlığı hattı, 11 Mayıs 2015’ten itibaren itibaren yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız için hizmet sunmaya başladı. Pilot proje olarak başlatılan uygulama çerçevesinde, vatandaşlarımızın (+90 312) 253 92 00 numaralı hattan, 24 saat uzman psikolog ve aile danışmanlarına ulaşmaları mümkün olabilecek. Danışma hattına erişim 7 Mayıs 2015 tarihinde uygulamaya konulan “Memleketim Portalı” üzerinden de gerçekleştirilebilecek.

Deventer Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği ile Hollanda Alevi Kadınlar Vakfı’nın ortaklaşa düzenlediği Dillerden Gönüllere etkinliği ilgi gördü. AVN tiyatro grubunun sergilediği oyunun beğeniyle izlendiği etkinlikte Orhan Hoca ve Serdar Kılıç şiirler okurken, Doğuş Çetin de Türkü ve deyişlerle konukları Anadolu yolculuğuna çıkardı. Eşi Ayla Ateş ile birlikte etkinliğe katılan Deventer Başkonsolosu Zafer Ateş, bu tür organizelerin dostluk ve kaynaşma bağlarının daha da güçlenmesine, kültürel değerlerin yaşatılmasına önemli katkı sağladığını kaydetti. Dernek adına Mihrican Bozdoğan da bir konuşma yaptı.

Türk’ün katiline 22 yıl hapis cezası Onlar, Allah’ın evini inşa etmek için ter döktüler...

Rotterdam Ayasofya Cemiyeti’nin organize ettiği 3 günlük kermes bölge insanını bir araya getirdi. Cami tamiratı ve tadilatı için gecesini gündüzüne katan yönetici ve üyeler, üç günün sonunda döktükleri terlerin karşılığını aldılar. İşte, üyelerden birinin gözüyle Ayasofya kermesi: “Sabah 7’de herkes geldi ve stand başı sorumlusu olan ekip, malzemelerini, getirdi ön hazırlığını yaptı ve düzenini ayarladı. İnsanlarımız kermes alanımıza geldikçe bizler motivasyon ve heyecan ile depolanıyorduk. Çünkü hepimizin bir hedefi vardı. Çok insan gelmeliydi, satışımız çok olmalıydı ki camimize katkıda bulunalım. Kermesimizde, gerek yönetimler arası, gerek cemaatimiz, arkadaşlarımız ve komşularımız ile tam anlamda sıcak bir ortam ve muhabbet gözle görülüp aynı zamanda hissediliyordu. Böylede olması gerekiyordu. Asıl motorumuz buydu, samimiyetti, camiye bağlılıktı. Üç günün ardından hepimiz çok yorgun ve kimimiz hasta şekilde evlere döndük. Ama değmişti, çünkü o havaya rağmen gelirimiz güzeldi.. Emekler Allah’ın izni ile boşa gitmemişti”

26 yaşındaki kickbokscu Volkan Düzgün’ü öldürmek suçundan yargılanan Pat R. (22), Den Bosch Mahkemesi tarafından 22 yıl hapis cezasına çarptırıldı.Duruşma güvenlik nedeniyle Den Bosch yerine Amsterdam’da yapılmış ve savcı da Pat R.’nin 22 yıl hapsini istemişti.Veghel’da ikamet eden Volkan Düzgün, 12 Temmuz 2013 tarihinde evinin önünde direksiyon başında kurşunlanarak öldürülmüştü. Susma hakkını kullanan Pat R.’nin Düzgün’ü neden öldürdüğü belirlenememiş, ancak dinlenen telefonlardan daha önce uyuşturucu satmak suçundan hapis yatan sanığın kiralık katil olduğu sonucuna varılmıştı.


doğuş aylık gazete/maandblad nr. 203 - 2015

samenleving

cemiyet 25

Hayırsever işadamı Behzat Eren’e teşekkür plaketi verildi

DENK Hareketi resmî olarak kuruluşunu gerçekleştirdi

Hollanda’da bir çok kuruluşun faaliyetlerine sponsor olmak üzere yaptığı hayır işleri ile ihtiyaç sahiplerinin sevgisini kazanan Silifke Süt Ürünleri Sahibi Behzat Eren’e Hollanda Sivaslılar Platformu, Sivas’taki İhtiyaç Sahibi Çocuklarımızı Giyindirelim’’ kampanyasına yaptığı yardımlardan dolayı teşekkür plaketi verdi. Hollanda Sivaslılar Platformu yönetim kurulu üyesi Fatih Kasapoğlu “Ne zaman ihtiyacımız olsa işadamımız yardımımıza koşuyor. Kendisine bu duyarlılığından dolayı teşekkür ederiz” dedi. Silifke Süt Ürünleri Sahibi Behzat Eren ise yapılan ziyaretten dolayı heyete teşekkür ederken, Hollanda Sivaslılar Platformu’nun çalışmalarını yakından takip ettiğini ve sınırlı imkânlarına rağmen büyük hizmetler sunmaya çalıştıklarını söyledi. Eren, “Hayır işini yaparken de hiçbir beklenti içine girmeden tamamen Allah rızası için yapıyoruz. İhtiyaç sahiplerinin bir hayır duasını almak benim için yeterlidir. Bu fani dünyada bizler emanetçiyiz. Bugün varız yarın yoğuz. Yaşadığımız bu alemde sınırlı bir ömre sahibiz. Teşekkür plaketinin takdim edilmesi ise ayrı bir incelik. Sivaslı hemşehrilerime bu ince davranışlarından dolayı teşekkür ediyorum. Bundan sonra da hayır yardımlarımız devam edecek” dedi. Hayırsever İşadamı Behzat Eren’e plaket veren Hollanda Sivaslılar Platformu yönetim kurulu üyesi Fatih Kasapoğlu da, başlatmış olduğumuz ‘’ İhtiyaç Sahibi Çocuklarımızı Giyindirelim’’ kampanyasına göstermiş oldukları ilgi ve yardımdan dolayı Behzat Eren’e teşekkür ederken, Hollanda’daki hayırseverlerimizin sahip çıkmalarının kendilerine güç verdiğini ifade etti.

Geçtiğimiz yıl kasım ayında İşçi Partisi ile yollarını ayıran ve bu yıl şubat ayında yeni bir oluşuma adım attıklarını duyuran Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk’ün kurduğu Denk Hareketi resmileşti. Hareketin kurucularından Selçuk Öztürk Dernek Başkanı, Gladys Albitrouw Sekreter ve Tunahan Kuzu da Saymanlık görevini üstlendi. “Hem ulusal hem de uluslar arası düzeyde sorumluyuz” Selçuk Öztürk, yapılan yazılı açıklamada şunları dile getirdi: “DENK, herkesin kendini hoşgörü ve eşitliğe dayalı olarak ifade edebileceği bir politik oluşumdur. Biz hem ulusal hem de uluslararası düzeyde topluma karşı kendimizi sorumlu hissediyoruz ve bu nedenle de hareketin başarısından da sorumluyuz. Ancak bunu yalnız yapamayız. Bunun için tüm Hollanda’daki vatandaşların yanımızda olması gerekiyor.” “Birlikte hoşgörülü ve adil bir toplum için…” Denk Hareketi’nin siyasi arenadaki başkanı Tunahan Kuzu ise 9 Şubat 2015 tarihinden bu yana Denk Hareketinin gelişmesi için oldukça yoğun çaba sarf ettiklerini belirttiği açıklamasında, “tüm ülke genelinden destek aldık. Resmi olarak açılışımızı yaptığımız şuandan itibaren artık vatandaşlar da üye, gönüllü veya bağış veren şeklinde aktif olarak destek verebilecek. Birlikte hoşgörülü ve adil bir toplum yolunda çalışabiliriz.” ifadesini kullandı. DENK sekreteri Gladys Albitrouw’da “DENK’in ilk üyesi olmak isterseniz g.albitrouw@tweedekamer.nl adresine mesajlarınızı gönderebilirsiniz” şeklinde mesaj verdi.

İOT, Avrupa Komisyonu’na WBB hakkında şikâyette bulundu

Yazar Nuri Pakdil, “Yeryüzünü kurtaracak hareket Türkiye’den başlayacak”

İOT, Avrupalı Göçmenler Enformasyon Merkezi (LIZE) ile birlikte, dil öğrenme zorunluluğu eklenen İş ve Destek Yasası (WWB) hakkında Avrupa Komisyonu’na şikâyette bulundu. Yasaya göre belediyeler geçim yardım ödeneği alan ve yeterli Hollandaca bilmeyen yabancıların ödeneklerini azaltmak zorundalar. İOT tarafından yapılan açıklamada, “İOT ve LIZE’ye göre bu uygulama, Avrupa Birliği düzenlemeleri ile ayrımcı uygulamaları yasaklayan AB-Türkiye Ortaklık Anlaşmaları’na aykırıdır” denildi. İOT Başkanı Emre Ünver, yeni yasanın yardım ödeneği alan yabancılara farklı koşullar getirdiğine işaret ederek, şunları kaydetti: “Aynı durumda olan ve okuma yazması olmayan yerli Hollandalıların, belediyenin sunduğu bir kursa katılmamaları durumunda ödeneklerinde azalmaya gidilebiliyor. Bu anlaşılabilir bir durum. Asgari geçim yardım ödeneği alan bir kişinin, iş bulabilmek için elinden gelen çabayı göstermesi isteniyor. Belediye kişinin dil düzeyine bakarak gerekli görüyor ise kursa yönlendirebilir. Yeni yasa geçim yardım ödeneği alan yabancılara başka koşullar getiriyor. Belediyelere, kişinin iş piyasasındaki şansına bakılmaksızın kötü Hollandaca konuşan yabancıların ödeneklerini aşamalı olarak azaltma zorunluluğu getiriyor. Hollandaca kursa giderek kişiler belki ödeneklerinin azalmasını önleyebilirler. Ancak, belediyelerin kurs masraflarını karşılama zorunluluğu bulunmuyor. Bize göre, asgari geçim yardım ödeneğine muhtaç olan işsizlerin büyük bölümünü oluşturan dar gelirliler, Hollandaca kursun masraflarını ödeyecek durumda değiller, vatandaş bu duruma itiraz etsinler” dedi.

Pakdil, Türkevi Araştırmalar Merkezi, Pırıltı Edebiyat Dergisi ve Mürekkep Vakfı’nın düzenlediği “Nuri Pakdil ile Edebiyat Söyleşisi” adlı etkinliğe yazar Ali Ulvi Temel ve şair Necip Evlice de katıldı. Pakdil konuşmasına “Hepinizi, antikapitalist, antinasyonalist, antifaşist, antikomünist, antisiyonist, antiemperyalist ve en önemlisi de antifiravunist bilinçle selamlıyorum” diye başladı. Müslüman coğrafyalarda bir insanlık trajedisi yaşandığını kaydeden ve İslam dünyasının şu anki hâlinin içler acısı olduğunu ve bunun kendisine büyük bir ıstırap verdiğini anlatan Pakdil, “İslam ülkelerine baktığımız zaman, bütün umudun Türkiye’de olduğunu, Türkiye’nin, özellikle Ortadoğu bağlamında, tartışılmaz önemde bir işlevi olduğunu görüyorum. Ben, yeryüzünü kurtaracak hareketin ancak Türkiye’den başlayacağına inanıyorum ve gençlerimize hep umutla bakıyorum. Batıcılar, işte bunun için Türkiye’nin ilerlemesini durdurmak, birliğimizi bozmak amacıyla bütün dünyada tuzaklar kurmaktadırlar. Fakat inşallah bunların hiçbiri bizi etkilemeyecektir” diye konuştu. İslam’ın özgürlükçü, ilerici, devrimci ve bağımsız olduğuna değinen Pakdil, nerede olunursa olunsun herkesin sömürücülere ve yerli işbirlikçilere karşı cephe oluşturması gerektiğini ifade etti. Gençlere çok okumaları, kendilerini iyi yetiştirmeleri ve iyi derecede bir yabancı dil öğrenmeleri tavsiyesinde bulunan Pakdil, “Müslümanlar olarak çok donanımlı olmalıyız. Necip Fazıl’ın tüm eserlerini titizlikle okumalısınız. Yitirilecek bir dakikamız yoktur. Kimseyle tartışmayınız. Düşününüz ve düşündürtünüz. Bugün, onurlu bir insan olabilmek ancak antikapitalist ve antifiravunist olmakla mümkündür.” dedi.



samenleving

toplum 27

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 203- 2015

Gündem

Mursi’ye selam...

IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün: “Mursi’ye verilen idam kararı infaz edilmemelidir.

Sağduyulu sesler duyulmaya başladı Pek çok âlim, yazar, fikir adamı ve kanaat önderi, sağduyu sahibi insanlar, Mısır’da darbeyle görevinden uzaklaştırılan seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve diğer darbe karşıtları hakkında verilen idam kararını, ortak bildiri ile kınadılar. IGMG ve Denk Partisi‘de bu konuda dünya kamuoyuna seslendiler...

Kemal Ergün

I

GMG Genel Başkanı Kemal Ergün: “Mursi’ye verilen idam kararı infaz edilmemelidir. ”İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Başkanı Kemal Ergün Mısır’ın eski cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye verilen idam kararı münasebetiyle bir açıklama yaptı. “İnsan onuruyla bağdaşmayan bu tür kararlar kabul edilemez ve endişe vericidir.” diyen Ergün sözlerini şöyle sürdürdü: “Mısır’ın serbest seçimle seçilen ilk ve tek cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye verilen idam kararından dolayı endişeliyiz. Bu gibi toplu yargılamalar hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayan uygulamalardır. Karar infaz edilmemelidir. Dünya kamuoyu bu durumu görmezlikten gelmemelidir. Mısır’daki askerî rejime idamın uygulanması hâlinde iki taraflı ilişkilerin zarar göreceği açık bir şekilde belirtilmelidir.”

“Het is oorverdovend stil in Den Haag” Minister Koenders en gevestigde politieke elite zwijgen over doodvonnis van de Egyptische oud-president Morsi. Afgelopen zaterdag is het doodvonnis aan de Egyptische democratisch gekozen oud-president Morsi opgelegd, maar de Nederlandse regering (vak K) zwijgt. DENK heeft daarover Kamervragen aan Minister Koenders gesteld. Kamerlid Kuzu: “Vijf jaar geleden werd de Arabische Lente door iedereen met veel gejuich begroet. Mohammed Morsi werd de eerste democratisch gekozen president van Egypte. Nu Morsi ter dood is veroordeeld, blijft het oorverdovend stil. Internationaal is gelukkig wel al openlijk felle kritiek geuit. Zo noemde Amnesty International de uitspraak een ‘farce’ en zijn de Verenigde Staten ‘ernstig bezorgd’ over de uitspraak.”Kuzu: “Ik ben verbaasd over de zwakke opstelling van de Minister van Buitenlandse Zaken. Bij de terdoodveroordeling

van de Nederlander Ang Kiem Soei in Indonesië zei hij immers nog dat Nederland principieel tegen de doodstraf en de uitvoering daarvan staat en dat Nederland zich zal blijven inzetten voor het tegengaan van de doodstraf, overal ter wereld.” Kuzu: ”Ook vind ik het opvallend dat geen enkele politieke partij uit Den Haag zich over deze terdoodveroordeling uitspreekt. DENK doet dat wel. Wij vinden dat ook nu alles gedaan moet worden om dit vonnis tegen te houden. Daarom heeft DENK Kamervragen gesteld aan de Minister wat Nederland nu gaat doen. Niet alleen woorden maar ook daden.Want wanneer een democratisch gekozen (oud-) president wordt geëxecuteerd, wordt feitelijk ook de democratie geëxecuteerd.” Doğuş Haber Merkezi

«

MUHAMMED MURSİ İÇİN DİRENİŞ VAKTİ 03 Temmuz 2013 günü darbe gerçekleşti. Mısır saatiyle 19:51’de, Cumhurbaşkanı Mursi, karar verme sürecinden ordu tarafından dışlandı. Ardından, saat 20:00’de, kendisine “artık Cumhurbaşkanı olmadığı” söylendi. Darbe gerçekleşti. Televizyondan bir darbe tüm dünyanın gözü önünde naklen canlı olarak yayınlandı. Mısır Genelkurmay Başkanı El Sisi, aynı gün saat 21’00’da, askeri darbeyi resmi olarak açıkladı. “Cumhurbaşkanı Mursi uzlaşma taleplerini reddetmiştir. Bu nedenle de, askeri güçler görevini gerçekleştirmiş ve yol haritasını çizmiştir.” Mursi’ye yurtdışına çıkma yasağı konuldu. Başbakan tutuklandı. Mısır’da yeni cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacağı açıklandı. Anayasa askıya alındı. Teknokrat bir hükümet kuruldu. TV kanalları kapatıldı. Anayasa Mahkemesi Başkanı ve bir Hristiyan olan Adli Mansur, geçiş dönemi Cumhurbaşkanı oldu. HEPSİNDEN ÖNEMLİSİ ŞU:

“Mursi’yle beraber iki defa idama mahkum olduk bu bizim için bir şereftir” “Biz bu kararların uygulama aşamasına geçmeyeceğine, biz bu darbenin gidici olduğuna, dolayısıyla bunların verdiği kararlarında gidici olduğuna inanıyoruz” Mısır Eski Enformasyon Bakanı Salah Abdulmaksud, Kahire Ceza Mahkemesi’nin, darbeyle görevinden uzaklaştırılmış, Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin de aralarında bulunduğu 106 kişi hakkında verdiği idam kararıyla ilgili görüş alınması için dosyaların müftülüğe gönderilmesini tanımadığını açıkladı.

Design: Websayfa.nl

ÜCRETSİZ DANIŞMA HATTI: AMSTERDAM

DEN HAAG

DEVENTER

0800-0815

EDE

EINDHOVEN

ROOSENDAAL

ROTTERDAM

E L F I - RANDSTAD Letselschade & Advies ve Kaza Avukatı, Kaza Uzmanı bir EMRE Internationaal Holding B.V. kuruluşudur.

UTRECHT

Mısır Eski Enformasyon Bakanı Salah Abdulmaksud, Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi’nin Eyyüp Nebi Sabır Etkinlikleri kapsamında, darbeyle görevinden uzaklaştırılan seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye verilecek ödülü almak için düzenlenen törene katıldı. Abdulmaksud, Mısır mahkemesinin kamuoyunda, “hapishaneler baskını” olarak bilinen davada, haklarındaki idam kararıyla ilgili ve aralarında kendisinin de yer aldığı dosyaların müftülüğe gönderilmesini

Mısır halkı tarafından seçilen, Mısır’ın meşru Cumhurbaşkanı Mursi, askeri güçler tarafından gayri meşru bir şekilde alıkondu.. Mısır’da darbeciler Türkiye’den ve dünyanın çeşitli köşelerinden giden, “Mursi’yi bırak” çağrılarına da kulak tıkadı… Tam bir insanlık trajedisi… Mursi’nin bir ailesi, yakınları, akrabaları ve milyonlarca seveni, seçmeni var… Darbeden bu yana üst üste onlarca defa katliamlar yapıldı, meydanlarda. Binlerce Mısırlı şehit edildi... Milligazete.com.tr olarak, Mursi bırakılana kadar ya da hakkında doyurucu bir açıklama yapılıncaya dek her gün bir manşetle bu durumu hatırlatacağız… Son söz... Mursi güya yargılanmaya başlandı... Bu neyin yargılaması sahi? Öncelikle yargılayanların ‘darbe suçundan’ yargılanması gerekmiyor mu? *** Mursi, 21 Nisan 2015 tarihinde cunta mahkemesi tarafından 20 yıl hapse mahkum edildi... Daha da ileri gittiler. Ve... Yine cunta mahkemesi tarafından Mursi idama mahkum edildi... İyi de seçilmiş cumhurbaşkanına askeri darbe yapan ve Mursi’yi koltuğundan eden cuntacılar ne zaman yargılanacak? milligazete.com.tr

tanımadığını bildirdi. Kararı, Şanlıurfa’da öğrendiğini belirten Abdulmaksud, şöyle konuştu: “Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yle beraber iki defa idama mahkum olduk, bu bizim için bir şereftir. Biz inanıyoruz bu karar uygulama aşamasına geçmeyecektir, biz bu darbenin gidici olduğuna inanıyoruz, dolayısıyla bunların verdiği kararlarında gidici olduğuna inanıyoruz. Asıl mahkemenin bugün Türkiye’de birlikte bulunduğumuz burası olduğuna ben kanaat getiriyorum. Asıl mahkeme burasıdır ve insanlar onun halk yolunda olduğunun bilincine vararak ona sabır ödülü vermiştir. Bu vesileyle bütün mazlumlara olduğu gibi seçilmiş cumhurbaşkanına da sahip çıktığından dolayı Türkiye yönetimi ve halkına teşekkür ediyorum.” Söz konusu kararın kendilerini üzdüğünü, Mursi ve arkadaşlarının halkın iradesiyle göreve geldiğini anımsatan Nebati, darbecilerin aldığı kararların kötü niyetli olduğunu vurguladı. Nurettin Nebati, “İdamla yargılanma gerekçesi, Filistin’e yardım etmek, mazlumlarla iletişime geçmek, Refahiye Kapısı’nın açılmasını sağlamaktır. İşte görüyorsunuz darbecilerin aldığı kararlar bu şekilde neticeleniyor. Allah ülkemizi korusun, onların yardımcısı olsun, bu dünyadaki bütün darbecileri de başarısız kılsın” diye konuştu. (AA)



nieuws

haber 29

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 203 - 2015

Gündem

NIF’in düzelediği Kur’an okuma yarışmasında, gençler kıyasıya yarıştılar...

Kur’an bülbülleri yarıştı ödülü verildi. Program, büyükler kategorisinden yarışma birincisi olan Mevlüt Rıza Bildirici’nin okuduğu Kur’an tilavetiyle son buldu. Aynı gün yapılan kızlar arasındaki yarışmada ise Kadınlar Teşkilatı Başkanı Necla Erdoğan’ın verdiği bilgiye göre dereceye şu isimler girdi: Küçükler Kategorisinden: 1’inci Sinem Fırat, Rotterdam Ayasofya. 2’inci Nesibe Hürem Gökmen Rotterdam İskender Paşa. 3’üncü Erva Seran Yılmaz, Den Haag Büyükler Kategorisinden:1’inci Ayşe Yılmaz, Den Haag. 2’inci Şeyma Özyer, Rotterdam İskender Paşa. 3’üncü Dilara Şener, Rotterdam Ayasofya. Doğuş haber merkezi/ Schiedam/

iz : R TL Telev

Postadres: Postbus 51188, 3007 GD Rotterdam Bezoekadres: Zegenstraat 120, Rotterdam T. (010) - 495 15 80

Al-Ghazali

Van Lennepstraat 17 3027 SP Rotterdam Tel. ( (010) - 415 21 67 Fax (010) - 262 45 35 E-mail directiealghazali@gmail.com www.al-ghazali.nl

Ibn-iSina

Zegenstraat 120 3082 XZ Rotterdam Tel. (010) - 428 25 90 Fax (010) - 428 20 91 E-mail adurmus@sipor.nl www.ibn-i-sina.nl

Ikra

Spirea 3 3317 JP Dordrecht Tel. (078) - 639 01 51 Fax (078) - 639 04 21 E-mail ikra@sipor.nl www.ikra.nl

Noen

Paradijsplein 1 3034 SL Rotterdam Tel (010) 240 94 46 Fax (010) 240 99 53 E-mail info.noen@sipor.nl www.ibsnoen.nl

nu

si

n i ve r site

u

cu yo

“İslam okulları Cito’da en başarılı, en iyiler”

De Stichting Islamitisch Primair Onderwijs Rijnmond

tri

ch

olsun. Ama asıl teşekkür etmemiz gerekenler bence yarışmaya katılan çocuklarımızdır. Şimdi onlara hep bir ağızdan ‘Maşallah!’ diyelim. Allah hepsini nazardan saklasın. Tabi ki biz yarışmada dereceye giren ilk üçü belirliyoruz. Ama bizce bu yarışmaya katılan gençlerimizin hepsi dereceye girmişlerdi. Buraya çıkmakla bir öz güven kazandıklarını düşünüyoruz. Bu gelecekte onlar için çok önemli bir kazanımdır. Bir gün yeniden benzer amaçla sahneye çıktıklarında bu onlara çok güven verecektir”diye konuştu. İdris Kandemir jüri üyelerine ve birincilik alan çocukların hocalarına birer çiçek hediye etti. Yarışmaya katılan tüm çocuklara zarf içinde çeşitli para

ır t m a s o n

Yusuf Baş İskender Paşa. Emre Buldu, Rotterdam Ayasofya 3’üncü oldu. İrşad Başkanı İdris Kandemir’in hazırladığı programı Sefa Bağcı sundu. Bölge Başkanı Adına kısa bir selamlama yapan başkan vekili Abdullah Aşıran, “Bugün güzel bir gündeyiz. Gençleri tebrik ediyorum. İskender Paşa Cemiyetimizi de bu güzel güne ev sahipliği yaptığı için teşekkür ediyorum. Bugün aynı saatlerde Schiedam cemiyetimizde de kızlarımız aynı heyecanı yaşamaktalar. Onlardan da Allah razı olsun. Bu yarışmaları yapılmasında katkıları olan cemiyet başkanlarımıza, hocalarımıza ve eğitim başkanlarımıza çok teşekkür ediyorum. Çocuklarımızın çeşitli yerlerden buraya gelmesini sağlıyorlar. Allah kendilerinden razı

a şt

2’nci oldu. Eyüp Mert, Eindhoven. Ömer Faruk İnan, Leiden 3’üncü oldu. Semih Yurt, Oss. Sefa Aydemir, Den Haag. Muhammed Güneş, İskender Paşa. Ali Tayyip Uysal Schiedam İslam Merkezi 1’inci oldu. Duran Enver Başar, Tilburg. Muhammed Acar, Arnhem Ayasofya. Mehmet Emin Avcı, Rotterdam Ayasofya. Emirhan Eroğlu, Rotterdam Birlik Büyükler: Abdullah Bilgiç, Den Haag 2’inci oldu. Bünyamin Öğütçüoğlu, Leerdam. Muhammed Karaca, Tilbug. Enes Bakuman, Dordrecht Mescidi Aksa. Mevlut Rıza Bildirici, Den Haag 1’inci oldu. Osman Bal, Arnhem Ayasofya. Serhat Doğan, Rotterdam Ravza. Ahmet Yalçın, Eindhoven Mevlânâ. Muhammed Eker, Oss.

ar

K

ısa adı NIF olan Hollanda İslam Federasyonu her yıl düzenlediği Kur’an okuma yarışmasını bu yılda gerçekleştirdi. Kız ve Erkek çocuklarının yarıştıkları program Schiedam ve Rotterdam’da yapıldı. Yarış 8-12 ve 1318 yaş grupları arasında İki kategoride yapıldı. Küçüklerde 12 büyüklerde ise 11 yarışmacının katıldığı erkek çocuklar Rotterdam İskender paşa cemiyetinde yarıştılar. Velilerin ilgiyle izlediği yarışma bilhassa küçüklerde hayli çekişmeli geçti. Halil Kaba, Aslan Çapoğlu ve Sefa Bağcı’nın jüri üyeliğini yaptığı yarışmada şu yarışmacılar yer aldılar Küçükler: Halil İbrahim Avcı, Dordrecht. Mücahit Yeşiloğlu, El Biruni

ve M a as


nieuws

30 haber Ahmet Yıldırım

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 203 - 2015

a.yildirim@hypotheekshop.nl

Ekonomi’ye dinî bağlantı gerek! Hz. Yusuf’un güzel ve önemli bir yeteneği mevcuttu. Rüyaları çok güzel yorumlardı. Firavun’un bir rüyasını açıklarken; “7 yıl kıtlık ve 7 yıl bolluk işareti var senin rüyanda” demişti. Ekonomi veri, bilgi ve istatistiklere göz attığımızda, verileri analiz ettiğimizde bu şekil dalgalanmalar, inişler, çıkışlar hep mevcuttur. Ekonomizmimizde aslında 3 şekil konjonktür mevcuttur. 1.Normal dalgalandırma. Kısa vadeli iniş ve çıkışlar.

Bu normal dalgalandırma, global dünyamızda, herhangi bir savaş veya anormal bir durumla karşılaşmazsak, bu şekli alabilmektedir. Tabii ki istisnalar hariç. 2. Kriz tablosundaki dalgalandırma U şekliyle olabiliyor (U-şekli konjonktür) Yani iniş sürecinden sonra tekrar

tırmanma gerçekleşir. Krizin faktörleri bir elin parmakları gibi sayılabilecek vaziyettedir. Kompleksli ve bilinmeyen bir durum değildir. 3. Anormal tablo, L-şekli konjonktürü

Gündem

“Hz. Muhammed’in ümmeti olmakla ne kadar şükretsek azdır.”

İsrâ ve Mîrâc Gecesi fuarda ihya edildi Müslümanlar olarak çok önemli günlerimizden biri olan İsrâ ve Mîrâc hadisesini her yıl daha iyi bir şekilde anlamaya ve anlatmaya çalışılıyor. Her kurum kendi bünyesinde, gücü nispetinde tıpkı kutlu doğum programları düzenlediği gibi İsrâ ve Mîrâc gecesi programları düzenleyerek o geceyi en iyi şekilde ihya etmeye çalışıyor.

Bu süreç bu son yaşanan ekonomik kriz tablosuna çok yakın. 2008 sonlarında global kriz sonrası, tüm dünyada birden, hızlı bir şekilde ekonomik küçülmeye gidilmesi, işsizlik sayısının artması, istihdamın azalması, cari açığın büyümesi, alım gücünün düşmesi, iflasların artması, güven bunalımı, bankaların iflası, sistem çökmesi ve benzeri durumlar. Grafikte görüldüğü gibi, bu süreci uzmanlar, bilim adamları, ekonomik analizciler, hükümetler, devlet büyükleri, falcılar, uzayıcılar, tahminciler, kesinlikle tahmin edemediler. Çünkü bir değil çok yönlü bir krizin oluşması ve ana sebepleri hâlen tam olarak da bilinmeyen kaynaklardan oluşmaktadır. Ama dinimizce bu süreç belirlenmiş, asırlar önce, kitaplarda yazılmamış iken, bilimciler, uzmanlar piyasada yokken, yorumcular sadece sihirbazlardan ibaret iken. Hz. Yusuf’umuzun Allah tarafında rüyaları okuyabilmesi, ve 7 yıl kıtlık 7 yılda bolluk anlamı, asırlar önce ne kadar da güzel belirtilmiş. Krizin 2008’de başlangıcı, 2015 yılında ise sonu mudur acaba?

B

u yıl, Güney Hollanda Millî Görüş Teşkilatlarına bağlı Schiedam Merkez Camii bunu bir fuar etkinliği içinde yaparak bir ilke imza attı. Utrecht kentinde düzenlenen Cultifest fuarı içinde yapılan anma gecesine Millî Görüş Avusturya Bölge Başkanı Muhammed Turhan hatip olarak davet edildi. Turhan, Utrecht Jaarbeurs salonlarında yapılan etkinlikte yaklaşık bir saat sahnede kalarakİsrâ ve Mîrâc’ın Müslüman için ne anlama geldiğini anlattı.

“Bana buradan Utrecht’teki bu salondan bana Muhammed’in kokusu geldi” diyerek sözlerine başlayan Muhammed Turhan, Efendimizin “Ey ashabım ne olur benden kardeşlerime selam edin” dediğinde başta Hz. Ebubekir ve diğer sahabeler üzüldüler. ‘Ey Allah’ın resulü biz senin için her şeyimizi feda ettik. Peşinden Medine’ye geldik her türlü fedakârlığa da hazırız. Biz sana kardeş olamadık mı?’ dediler. Efendimiz buyurdular ki: “Benim can kardeşlerim beni görmedikleri hâlde benden sonra gelecekler, bana ümmet olacaklar. Sünnetime tabi olacaklar. ‘Keşke dünyada hiçbir şeyimiz olmasaydı da Hz. Muhammed’i (sav) bir kez olsun görebilme şerefine nail olsaydık’ aşkıyla, muhabbetiyle yanıp tutuşacak olan kardeşlerime selam söyleyin dedi. İşte sizler Hz. Peygamberin “kardeşlerim” dediği güzel insanlarsınız. Bu birçok güzelliği bir arada yaşıyoruz. Birincisi, günlerin efendisi olan salat–u selamın vasıtasız olarak Hz. Peygamberimize ulaşmış olduğu müminlerin bayramı

olan bir gündeyiz. Cuma günündeyiz. İkincisi, müminlerin sezonu olan ‘Üç Aylar’ dediğimiz üzerimize Ramazanın gölgesinin düşmüş olduğu mübarek ayların içerisindeyiz. Üçüncü olarak bu gün iki önemli mucizenin gerçekleşmiş olduğu, birisi yeryüzünde, yüce peygamberimizin Mescid-i Haram ile Mescid-i Aksa arasında gerçekleşen bir gece yolculuğudur. Yeryüzünde gerçekleşen bir gece yolculuğudur. İkincisi ise bütün peygamberlerin gıpta etmiş olduğu ve Cenabı hakkın en büyük ikrâmları sunmuş olduğu semaya doğru ‘Mirac’ dediğimiz büyük bir mucize gerçekleşti. Böyle bir güzel günün bugün seneyi devriyesini kutluyoruz. Bu mübarek geceyi ihya ediyoruz. Cenab-ı Hak bu gecede Hz. Peygamberimize (a.s) yüklemiş olduğu emanetleri hissetmeyi, anlamayı, kavramayı, idrak etmeyi ve onları bir emanet olarak omuzlarımıza koymayı cenabı hak bizlere nasip eylesin.” Turhan konuşmasında İsrâ ve Mîrâc mucizesinde müminlere verilen emanetler arasında namazın çok önemli bir yerinin olduğunu uzun uzun anlattı. Turhan, Mirac’ta bizlere verilen bir diğer emanete de ayrıca dikkat çekti. “Bize oradan iki önemli emanet getirildi. Bunlardan biri namaz diğeri ise sadakattir” diyen Turhan dikkatlerden kaçan Sadakat konusunu şöyle açıkladı. “Tam da o dönemde Müşrikler peygamberimizi nasıl küçük düşüreceklerini, ona nasıl bir iftira atacaklarını ve onu en samimi arkadaşlarının yanında nasıl yalancılıkla suçlayacaklarının hesabını

yapıyorlardı. İşte tam bu sırada İsrâ ve Mîrâc olayı gerçekleşti. Ve müşrikler bunu duyunca çok sevindiler! ‘Böyle yalana kimse inanmaz, işte Muhanmmed’in sonu geldi’ dediler. Bunun mümkün olamayacağını Muhammed’in (sav) rüya gördüğünü yaymaya başladılar. Hemen koşarak onun en samimi en sadık arkadaşı Hz. Ebubekir’e haberi ulaştırdılar. ‘İşte senin arkadaşın böyle olmayacak şeyler söylüyor sen hâlâ ona inanacak mısın?’ diye sordular. Hz. Ebubekir onlara dönüp, “Bunları Muhammed mi söylüyor? O vakit bunların hepsi doğrudur” diyerek, müşrikleri bir kez daha şok eden o müthiş cevabı vermiş ve örnek alınması gereken sadakat örneğini göstermiştir.” Haber-Fotoğtaf: Adnan Şahin


doğuş aylık gazete/maandblad nr. 203 - 2015

het leven

yaşam 31

IGMG’den eğitim ağırlıklı büyük projeler Avrupa eğitim gönüllüleri Mennorode Kamp Merkezinde buluştular Avrupa 5. Eğitim Şûrası Hollanda’da yapıldı Eğitim ve irşadda 5 yıllık yol haritaları istişare edildi İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Eğitim ve İrşad Başkanlıkları ortaklaşa düzenledikleri şûra ile önümüzdeki beş yılın yol haritasına dair istişarelerde bulundu. IGMG (İslam Toplumu Millî Görüş) Eğitim Başkanlığı’nın düzenlemiş olduğu ve 200 kişinin katıldığı Avrupa 5. Eğitim Şûrası çalışması Elspeet’te yapıldı. Açılış konuşmalarında IGMG Eğitim Başkanı Yrd. Doç. Dr. Abdulhalim İnam,“Şûramız, eğitim çalışmalarını tüm paydaşlarımızla birlikte inşa etmenin adıdır. Buistişare toplantıları sonucunda ortaya çıkan değerlendirmeler sadece bugünü değil, geleceği de şekillendirecek önemli kararlara dönüşecektir.” derken İrşad Başkanı Celil Yalınkılıç ise dinimizin istişare ve şûraya vermiş olduğu önemi vurgulayarak öğrencisinden akademisyenine, imam hatibinden idarecisine toplumun birçok kesiminden kişilerin biraraya gelip Avrupa’da kalıcı olan Müslüman ların geleceklerine dair istişare etmelerinin çok önemli olduğunu söyledi.

Kamp Merkezi

Uw bijeenkomst in alle vrijheid en rust? Mennorode conferentiehotel 

Centraal gelegen op de Veluwe

Midden in de natuur

Goed bereikbaar

Flexibel en gastvrij

Gespecialiseerd in speciale diëten

Duurzame locatie

30 zalen en 172 hotelkamers

Goede samenwerking Islamitische groepen

Mennorode conferentiehotel | Apeldoornseweg 185 in Elspeet | 0577 498 111 | info@mennorode.nl | www.mennorode.nl


nieuws

32 haber Gelecek nesil umut vaadediyor...

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 203 - 2015

Gençler, hem eğlendiler, hem de eğitildiler...

NIF Bölge Gençlik Teşkilatı kamptaydı...

Hollanda İslam Federasyonu Güney Hollanda Bölge Gençlik Teşkilatı 1’inci hizmet yılını değerlendirmek amacıyla iki günlük eğitim kampı çerçevesinde bir araya geldiler. 100 civarında gencin katıldığı kamp programı dolu dolu geçti. Alanlarında uzman eğtimcilerin de bulunduğu pek çok misafir hatip gençlere hitap etti. Bölge Gençlik Başkanı Bahri Bulut ve Bölge Başkanı Mehmet Erdoğan da gençleri selamladılar.


interview

söyleşi 33

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 203 - 2015

Boşanmalara giden yol, düğünle başlar Hacı Muhammed Keskin:

İslam’a ters düşen düğün, düğün olur mu hiç? Son zamanlarda yapılan düğünlerimizin pek çoğu İslami ölçülerin çok çok dışına çıkmaktadır. Hamdolsun ki, İslami ölçülere uygun düğünler de yapılmaktadır ancak bu yeterli görülmemektedir. Bunun daha yaygın hâle getirilmesi Müslümanların en büyük hayalidir. Zira toplumun ana unsuru olan aile biriminin temeli sağlam atılmalıdır...

E

n son Oss kentinde katıldığım İslami ölçüler içinde yapılan bir düğün esnasında Uden kentinden gelerek düğüne katılan Karadenizli bir hacı ağabeyimizle düğünlerimiz konusunda ayaküstü hoş bir sohbet gerçekleştirdik beğeneceğinizi umuyorum. Güngörmüş yaşlı amcalarımızı ağabeylerimizi eğer iyi dinlersen istifade edebileceğimiz pek çok şeyin olduğunun farkına varırız. - Hacım son zamanlarda yapılan düğünlerimiz hakkında neler düşünüyorsun. Son yıllarda neler değişti. Düğünlerimiz nasıl olmalı? Hacı Muhammed Keskin: Düğünlerimiz tıpkı bugün yapılan düğün gibi olmalı. Hocalarımız çok güzel noktalara temas ettiler. Ev, yuva çok kutsal bir yerdir. Öyle ki, oraya her girişinde besmele çekerek ve sağ ayağınla girmelisin. Orasını gözün gibi koruyup kollayacaksın. Efendim maalesef çoğu kez düğünlere başlarken o âdettir bu usuldür diyerek olmadık yanlışlıklar yapılmaktadır. Âdet usul yoktur. İslam’a uygun olmayan hiçbir düğün doğru bir düğün değildir. Evet düğünlerimizde tef çalınmasını, kadınların kendi aralarında eğlenmesini peygamberimiz buyurmuştur. İkrâmlar yaparak nikâhın duyurulmasını buyurmuştur. Denilir ki, ‘efendim, işte bu ömürde bir defa yapılıyor. Doğrudur işte tam da o yüzden onu Allah’ın emirlerine, Peygamberin

işaret ettiklerine en uygun şekilde yapalım ve kutsal yuvanın temellerini en sağlam şekilde atalım. Giyinelim kuşanalım, oturup sohbet edelim, muhabbet edelim, ikrâmlarda bulunalım. Ama her şeyimiz İslam’a uygun olsun. HİÇ BİLENLE BİLMEYEN BİR OLUR MU? Şöyle düşünelim... Bir kişi elinde bir adres var bir şehre gidiyor ama adresi bir türlü bulamıyor. Sonra onu bir çocuğa gösterip soruyor. Çocuk onu dolaştıra dolaştıra istediği yere götürüyor. Adamın elinde adres var ama okumasını bilmeyince neye yarar. Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu? Hiç İslam’a ters düşen düğün, düğün olur mu? Ondan sonra başlarız boşanmaların çoğalmasından, isyanların artmasından dem vurmaya. Sizlere Trabzon yöresinden örnek vereyim. Efendim eskiden bizim hanımlarımız annelerimiz, evin işlerini yaparlardı. Bizim hayvanlarımız olur. Hanımlarımız, hayvanlarımızın kaldığı ahırla uğraşırlar, tarla işleriyle uğraşırlar, ormandan ot getirirler sonra da çoluk çocuğunun ihtiyaçlarını karşılar. Çamaşırlarını da dere kenarlarında yıkarlar bütün bunlara rağmen beylerinin karşısına çıkıp “uf” bile demezlerdi. Oysa şimdilerde ne çamaşır var ne bulaşık, ne ahır var, ne tarla ama gel gör ki, şimdiki gençlerin yorgunluktan canı çıkıyor âdeta. Bunu anlamak zordur. Bazıları ‘zaman

Söyleşi-Fotoğraf: Adnan Şahin bozuldu’ diyor. Yok böyle bir şey. Zaman aynı zaman. Güneş o zaman da doğudan doğup batıdan batıyordu ve hâlen aynı şekilde devam ediyor. İsmini tam hatırlayamayacağım, çok güçlü olduğunu sanan bir Allah dostu bir gün yakarır ve der ki, “İlahi Yarab! Acaba benden daha güçlü başka birisini yarattın mı?” Gerçekten de güçlü imiş. Ona bir nida gelir. Denilir ki, “git falanca mezarlığa, oradakilere selam ver ve falanca aya kalk diye seslen” denilir. Oraya gider ve kendisine söylenen ismi çağırır. Sonra oradan biri ayağa kalkar yarı beline kadar. “Hadi dışarı çıksana” der ona. O da cevap verir “ben kalkacağım ama toprak çürümüş, beni kaldırmıyor” der. Bunun üzerine o güçlü olduğunu düşünen kul “Allah’ım affına sığınırım” deyip tövbe eder. Anlatacak çok şeylerimiz var esasen. Diyeceğim o ki Allah sonumuzu hayır eylesin. Düğünlerimizi de hep böyle camilerde yapmayı nasip eylesin. Memleketim Trabzon. Köprübaşı bucağındanım. Şarkı Güneş Alan köyünden Hamza oğlu Mevlüde’den doğma Muhammed Keskin 44 senedir Hollanda’dayım. İki seneliğine gelmiştik buraya 44 sene geçti. Köye bir ev yapacak idik, evi yaptık. Parayı da cebe koyduk. Memlekette keçileri kaçırdığımız yetmedi, alıp çoluk çocuğu buruya getirdik; kendimiz de keçileri kaçırdık. Allah sonumuzu hayırlı eylesin..

2 Mehteran ve Avicenna İslam Koleji’nden Voleybol Turnuvası

6 Nisan 2015 pazar günü, Hollanda Mehteran ve Avicenna College’nin ortaklaşa düzenlediği Voleybol Turnuvası Rotterdam Enk Spor Salonunda gerçekleştirildi. Turnuvaya Hollanda’nın farklı şehirlerinden 18 takım katıldı. Turnuvada, kalitenin ve dostluğun öne çıktığı herkes tarafından müşahede edildi. Bütün takımları daha çok müsabaka yapabilme imkanı sağlayan bir fikstür hazırlayarak her takımın voleybola doyma imkânı sağlandı. Turnuva sonucunda; birinciliği: Zaandamdan katılan Saendelft, ikinciliği: Rotter-

dam’dan katılan Dünya, üçüncülüğü: Rotterdam’dan katılan Mehteran takımları elde ettiler. Turnuvaya katılan diğer takımların şu şekildeydi… 1-Utrecht Nizamiye 2-Utrecht Nizamiye 3-Den Haag Mesaj 4-Zaandam Saendelft 5-Zwıjndrecht 6-Rotterdam Gültepe 7-Zaandam Anadoluspor 8-Rotterdam Nogaylar 9-Rotterdam Bardas 10-Rotterdam Voleyzuid 11-Rotterdam Avvicenne College

12-Tuzgölü 13-Dordrecht Hamidiye 14-Rotterdam Dünya -1 15-Rotterdam Dünya -2 16-Leerdam 17-Schiedam 18-Rotterdam Mehteran


HAC 2015 Gönüllerin yolculuğu

Hac, Millî Görüþ farký ile yapýlýr

€ 4.095,( Kurban Hariç )

Kýsa Kafile

Uzun Kafile

Gidiþ : 11 Eylül 2015 Geliþ : 04 Ekim 2015

Gidiþ : 8/9 Eylül 2015 Geliþ : 7 Ekim 2015

I

Strevelsweg 700 Unit 413 3083 AS Rotterdam

T- 010 4716847 F- 010 4719513 GSM- 0681034353

www.nifonline.nl hacc@nifonline.nl


leven en religie

yaşam ve inanç 35

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 203 - 2015

Hikmet Pınarı Hüseyin Kerim Ece kerimece@hotmail.com

İSLÂMIN BARIŞ ÇAĞRISI (5) İ

lam’ın barış çağrısını anlatmaya devam ediyoruz. Evet, Allah’ın dini İslâm, insanları nefrete, kavgaya, savaşa, başkasına zorbalık ve eziyet etmeye değil; barışa, karşılıklı saygıya, iyilik etmeye, başkasını da düşünmeye, başkasını kendini yerine koymaya (empati yapmaya), kendisi için istediğini başkaları için de istemeye davet ediyor. İslam’ın hedefi toplumda rahatsızlık değil huzur, fesat değil ıslah, karışıklık değil güvenlik, hasımlık değil kardeşlik, yabanîlik değil komşuluk, çıkara dayalı bir ilişki değil hakkı-hukuku önceleyen bir anlayıştır. İslâm insanları kişisel ve sosyal hayatlarını zindana çevirmeyi değil, hayatı zehir etmeyi değil, minyatür bir cennet inşa etmeyi, hayatı tatlandırmayı öngörür. Bu da iyilik yapma komsunda yarış yapmakla mümkün olur. - İyilik ve takva alanında yarış... Kur’an Müslümanlara iyilik ve takva, yani sorumlu davranma ve iyilik etme konusunda işbirliğine çağırıyor. Düşmanlık yapma, kin ve nefret duyma, kavga etme, zarar verme, suç ve cinayet işleme, kötülük ve haksızlık yapma konularında işbirliğini, yardımlaşmayı yasaklıyor. Şu âyetin hükmü çok açık: “ ... Sizi Mescid-i Harâm’dan alıkoyanlara karşı öfkeniz, saldırganlık yapmanıza yol açmasın. Erdemi (iyiliği) ve ilahî sorumluluk bilincini geliştirmede birbirinizle yardımlaşın, kötülüğü ve düşmanlığı

artırmada değil. Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun (takvalı davranın)...” (Mâide 5/2) Bu şu demektir: Ey iman edip Müslüman olduğunu söyleyenler! Siz inandığınız Allah’ın emrine uyarak elinizden geldiği kadar iyilik yapın, insanlara iyi davranın, her yerde sorumluluğunuzun bilincinde olun, insan/kul olduğunuzu unutmayın. Başkalarıyla da iyilik etme, hayır üretme ve sorumlu davranma konularında yardımlaşın, bu konuda birbirinizi destekleyin. Dahası öncelikle kendiniz kimseye kötülük yapmayın, zarar vermeyin, düşmanlık beslemeyin, kin ve nefrete duygularına kapılmayın, fitne ve fesada düşmeyin. Sonra da kim olursa olsun -kardeşiniz bile olsa- böyle yapanlara destek olmayın, onlarla kötülük ve zulüm işlerinde yardımlaşmayın. Bu âyetin Hudeybiye’de Müslümanların Mekke’ye gidip umre yapmalarına engel olan Mekkeliler hakkında indiği söyleniyor. Ancak getirdiği hüküm geneldir ve bütün Müslümanları bağlar. (Esed, M. Kur’an Mesajı, İşaret Yay. İstanbul 1996, 1/183) Peygamberle birlikte Medine’den umre için yola çıkan, ama genel teamüllere aykırı olarak Hudeybiye’de umre yapmaları engellenen Müslümanlara Kur’an diyor ki, “Buna rağmen öfkenize kapılarak saldırganlık yapmayın, haddi tecavüz etmeyin, kimseye zarar vermeye kalkışmayın, adaletten ayrılmayın. Dahası iyilik ve sorumlu davranma konusunda yardımlaşın” deniyor.

Bu müthiş bir şey... Hudeybiye’den umre yapmadan geri dönen sahabelerin psikolojik durumunu, öfkelerini, hayıflanmalarını tahmin etmek zor değil. Ama Kur’an onları frenliyor. “Aman ha, öfkeniz size yanlış yaptırmasın, hakkaniyetten, iyilikten, adaletle iş yapmaktan alıkoymasın.” (Mâide 5/8) “Çünkü siz hak dine, Âhirete, Allah’ın adaletine inanan insanlarsınız. Siz hevânıza; yani keyfinize uyarak, işinize geldiği gibi değil, Allah’ın koyduğu ölçülerle hareket edersiniz. Çünkü siz Müslümansınız.” Görüldüğü gibi Kur’an pek çok yerde olduğu gibi bu âyette de iman edenleri iyilik yapmaya, sorumlu davranmaya, olumlu adımlar atmaya yönlendiriyor, kötülük yapmaktan, kötülere destek olmaktan, kin ve düşmanlıktan sakındırıyor. Bundan daha güzel barış çağrısı olur mu? İslâm iman edenlerin muhsin olmalarını, ihsan ahlakına sahip olmalarını da emrediyor. - İhsan ahlâkı Allah (cc) şöyle buyuruyor: “Gerçek şu ki, Allah adaleti ve iyilik yapmayı (ihsanı), yakınlara karşı cömert olmayı emredip utanç verici ve arsızca olanı, akıl ve sağduyuya aykırı olanı ve azgınlığı, taşkınlığı yasaklıyor; ve size (böyle tekrar tekrar) öğüt veriyor ki, böylece (bütün bunları) belki aklınızda tutarsınız.” (Nahl 16/90) Kişinin değeri/seviyesi/kalitesi bilip

iyilik yapmakta sebat ederler. Müslüman yalnızca ibadetlerinde değil, bütün davranışlarında ‘ihsan ahlâkıyla’ davranır. Bir hadiste Peygamber (sav) hayvan boğazlarken bile ‘ihsan’ ile boğazlanmasını tavsiye ediyor. (Müslim, Sayd/57 (1955). İbnu Mâce, Zebâih/3 (3170). Ebu Dâvûd, Edahî/12 (2815). Tirmizî, Diyât/14 (1409). Nesâî, Zahâyâ/22)

yaptıkları kadardır. Kişi bir şeyi doğru bilip yapar. Yaptığı şey sonuçta onun seviyesidir, onun kalitesidir. Ziya Paşa bir şiirinde bunu şöyle ifade etmiş: “Âyinesi (aynası) iştir kişinin, lâfa bakılmaz.” İnsanlar birbirine iyi veya kötü diyebilirler. Bu, onların bilgileri ve bakış açılarıyla sınırlıdır. Başkalarına iyi veya kötü demek sonuçta sübjektiftir. Zira herkes bulunduğu yerden bakar, kendisine göre değerlendirir. Ancak Kur’an’ın ölçüleri başka. O ölçüler ilâhî olduğu için mutlaktır, dosdoğrudur, sonsuzdur. Kur’an iyi insanlara ‘muhsin’ diyor. Sonra onların nasıl olduklarını, ya da muhsin olmanın ipuçlarını veriyor. Muhsinleri müjdeliyor, onurlandırıyor, övüyor. (Mesela; Nisâ 4/125)

Peygamber (sav) şöyle diyor: “Allah (cc), sizden birinizin yaptığı işi (ameli veya görevi) sağlam ve güzel yapmasını sever.” (Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat, I, 275. Beyhâkî, Şuabü’l-Îmân, 4/334. Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, 2/286-287)

Muhsin; ihsan eden, ihsan ahlâkına sahip olan demektir. İhsan; bütün güzellikleri ve rağbet edilen şeyleri ifade eder. İhsan ahlâkı; güzel, uygun, doğru olan şeyleri en güzel şekilde yapmak demektir. İhsanın bir başka manası da Allah’ı görüyor gibi ibadet etmektir. (Ece, H. K. İslam’ın Temel Kavramları, s: 284) Meşhur Ciril hadisinde bu anlamda geçmektedir. (Buhârî, İman/37. Müslim, İman/1 (8). Tirmizî, İman/14 (2738). Ebu Dâvûd, Sünne/16, (4695). İbnu Mâce, Mukaddime/9 (63, 64). Nesâî, İman/6) Muhsin kimdir? Cevap: İyilik yapmayı ve güzel davranmayı ilke ve kişilik hâline getirendir. Muhsinler, hayatlarının her alanında güzellik üretirler,

Bu da ihsan ahlâkından başka bir şey değildir. İhsan ahlâkına sahip olan bir Müslüman hayatının her alanında güzel davranır, yaptığı işi güzel ve sağlam yapar, iyilik yapar. Bu da onun barış eri olduğunu gösterir.

“Allah’ın dini İslâm, insanları nefrete, kavgaya, savaşa, başkasına zorbalık ve eziyet etmeye değil; barışa, karşılıklı saygıya, iyilik etmeye, başkasını da düşünmeye, başkasını kendini yerine koymaya (empati yapmaya), kendisi için istediğini başkaları için de istemeye davet ediyor.” (Devamı var)

Cami ve Vakıflara ANBİ başvurusu ve takibi yapılır Administratie Jaarrekeningen Belastingen Bedrijfadviezen Loonadministratie Interim oplossingen Leemansweg 2, 6827 BX Arnhem T. (085) - 600 47 47 info@raqam.nl www.raqam.nl

Leemansweg 2 | 6827 BX Arnhem | T. 085 600 47 47 | info@raqam.nl | www.raqam.nl

Cami ve Vakıflar için özel vergi iade imkânları sunulur

◄◄


nieuws

36 haber

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 203 - 2015

Direnişe devam...

İşte Mursi’nin mahkemedeki son savunması 2011 yılında HAMAS üyelerinin de içerisinde bulunduğu bir grup siyasi tutuklunun cezaevinden firarından ötürü suçlanan Mursi’nin içerisinde bulunduğu 106 kişi hakkında idam kararı verildi. Mursi’nin idam kararı verilmeden önce mahkemede yaptığı son savunma medyaya sızdı. Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı Yusuf el Karadavi’nin de aralarında bulunduğu 106 kişi hakkında Mısır Mahkemesi tarafından verilen idam kararı görüşü alınmak üzere Mısır Müftüsüne gönderildi. İsrail tarafından geçtiğimiz yıl katledilen HAMAS üyelerine dahi idam cezası verilen davanın son duruşmasında Mursi’nin yaptığı konuşması basına sızdı ‘ALLAH BİZE YETER, O NE GÜZEL VEKİLDİR’ “Onlar, Allah’tan gelen nimet ve keremin; Allah’ın, müminlerin ecrini zayi etmeyeceği müjdesinin sevinci içindedirler. Kendileri savaşta yara aldıktan sonra Allah ve Peygamberin çağrısına koşanlara, hele onlardan iyilik edip sakınanlara büyük ecir

Mısır’daki idam kararlarına fikir adamlarından ortak tepki Türkiye’nin önde gelen alim, yazar, fikir adamı ve kanaat önderleri, ortak bildiri ile Mısır’daki idam kararlarına tepki gösterdi. Türkiye’nin önde gelen âlim, yazar, fikir adamı ve kanaat önderleri, Mısır’da darbeyle görevinden uzaklaştırılan seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve diğer darbe karşıtları hakkında verilen idam kararını, ortak bildiri ile kınadı. Bildiride, halkın yüzde 52’sinin oyu ile Mısır’ın ilk cumhurbaşkanı seçilen Muhammed Mursi ile Mısırlı alim ve Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı Yusuf el-Karadavi başta olmak üzere 106 kişi hakkında idam kararı verildiği hatırlatılarak, “Darbeci Sisi yönetiminin verdiği ve hiçbir hukuki dayanağı olmayan keyfi idam kararlarını, Türkiye ve dünya Müslümanları adına lanetliyoruz” ifadeleri kullanıldı. “Zalim Mısır yönetiminin verdiği bu haksız ve hükümsüz idam kararı, sadece 106 kişiye değil, tüm Mısır halkına ve tüm İslam ümmetine karşı verilmiş bir karar niteliğindedir” denilen bildiride, şunlar kaydedildi: ‘’Mısır’daki darbeye, yapılan bunca katliam ve haksızlığa hiçbir tepki vermeyen, duyarsız kalan, hatta görmezden gelen ABD ve batı dünyası başta olmak üzere, bütün uluslararası

vardır. Bir kısım insanlar, müminlere: “Düşmanlarınız olan insanlar, size karşı asker topladılar; aman sakının onlardan!” dediklerinde bu, onların imanlarını bir kat daha arttırdı ve “Allah bize yeter. O ne güzel vekîldir!” dediler. Bunun üzerine, kendilerine hiçbir fenalık dokunmadan, Allah’ın nimet ve keremiyle geri geldiler. Böylece Allah’ın rızasına uymuş oldular. Allah büyük kerem sahibidir. İşte o şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Şu halde, eğer iman etmiş kimseler iseniz onlardan korkmayın, benden korkun. (Al-i İmran Suresi 171 - 175.Ayetler) ‘DÜNYAYA BARIŞ MESAJIYLA GELDİK’ İşte bu, Allah’tan başkasından korkmamamız Allah’ın hepimize çağrısıdır. Allah’ın, asla yolumuzdan geri dönmememiz, O’na sarılmamız ve sığınmamız üzerine yaptığı bu çağrı hepimizedir. Bu çağrı, her zaman ‘Allah bize yeter. O ne güzel vekildir’ deme çağrısıdır. Bu bize yeter. Allah, kuluna baktığı zaman kulunda emirlerine, sünnete ve ipine sımsıkı sarılmış bir hal ve davetçi bir şahsiyet görmek ister, bu Allah’ın hoşuna gider; bu neden Allah’ın ipine sımsıkı sarılın ve dağılmayın. Biz dünyaya barış ve selamet mesajıyla geldik. Biz savaş ya da düşmanlık değil ancak insanların hayrını istiyoruz ve bu hayır inşallah gerçekleşecek.” Kaynak: Timeturk.com

Hilalspor Eindhoven Kraliyet Kupasında yarı finalde

Antrenörlüğünü Adem Çakar’ın yaptığı, Bekir Cibli, Hidayet Kaya, Zülfü Korkmaz ve Behrem Sayan’ın yönetimindeki Hilalspor Eindhoven B1 Takımı, Hollanda Kraliyet Kupasında Bladela B1 Takımını deplasmanda 2-1 yenerek yarı finale yükseldi.23 Mayıs tarihinde, tarafsız bir sahada Vlijmense Boys B1 Takımıyla final mücadelesi verecek olan Hilalspor Eindhoven, ligdeki son maçını da kazanmasını bildi.Hilalspor Eindhoven B1 Takımı, yenilgisiz ikinci sıradaki rakibine 20 puan fark atarak, şampiyonluğunu ligin bitimine 3 hafta kala ilan etmişti.

toplum ve işbirlikçi Arap rejimleri de Mısır zalimlerinin bu idam kararını almalarına cesaret vermiştir. Dolayısıyla bu zalimane idam kararından dolayı onlar da insanlığın mahşeri vicdanında mahkum olacak ve mahkem-i kübrada hesap vereceklerdir. Dünyanın neresinde olursa olsun tüm mazlum ve mustazafların yanında yer almayı bir vazife olarak görüyoruz. Mısır’daki 106 masum insanın idam kararını veren ve onlara destek olan tüm darbecileri lanetliyor, Hak’ka ve hakikate inanan tüm müminleri, inanç, düşünce ve fikir özgürlüğünü savunan ve ‘ben insanım’ diyen herkesi, Mısır’daki zulme sessiz kalmamaya ve bu zulüm karşısında tepkisini yükseltmeye, Mısırlı mazlumların sesi ve çığlığı olmaya davet ediyoruz.’’

Bildiride, Abdullah Büyük, Abdullah Yıldız, Abdullah Trabzon, Abdurrahman Araz, Abdülaziz Kutluay, Abdülvahab Ekinci, Adnan Demircan, Ahmet Taşgetiren, Ahmet Ağırakça, Ali Mülayim, Ali Rıza Temel, Cevat Akşit, Emrullah Hatiboğlu, Ebubekir Sifil, Faruk Beşer, Gültekin Sarıgül, Halil Gönenç, Halil İbrahim Kutlay, Hasan Aksüt, Hayreddin Karaman, İhsan Süreyya Sırma, İsmail Lütfi Çakan, İhsan Şenocak, Kazım Sağlam, Nusret Kocabay, Mahmut Toptaş, Mehmed Göktaş, Mehmet Paksu, Metin Balkanlıoğlu, Mehmed Salih Ekinci, Mehmed Beşir Eryarsoy, Muhammed Emin Yıldırım, Mustafa Karataş, Nureddin Yıldız, Ömer Döngeloğlu, Ramazan Kayan, Said Özdemir, Şerafeddin Kalay, Talha Hakan Alp, Ömer Faruk Korkmaz, Yaşar Kandemir, Yusuf Ziya Kavakçı ve Yusuf Kaplan’ın imzaları yer aldı.


mozaieek

mozaik 37

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 203- 2015

Gündem

HOKAF, geniş katılımlı ilk toplantısını yaptı.

Karamanlılar Rotterdam’ da buluştu Bünyesinde 12 Köy Derneği bulunan Hollanda Karamanlılar Federasyonu (HOKAF), resmî açılış ve tanıtım toplantısını gerçekleştirdi. Ocak 2015’te kuruluş çalışmalarını tamamlayarak faaliyetlerine başlayan HOKAF, ilk geniş katılımlı toplantısını Rotterdam’da yaptı.

H

DV Rotterdam Laleli Camii toplantı salonunda gerçekleşen programa Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi (KMÜ) Rektörü Prof. Dr. Sabri Gökmen, T.C. Rotterdam Muavin Konsolosu Ulvi Darendeli, Hollanda Denk Partisi Milletvekili Tunahan Kuzu, Güney Hollanda Eyalet Meclis üyeleri Huri Şahin ve Muzaffer Çetin, HOGİAF Başkan Yardımcısı Vecih Er, STK temsilcileri, işadamları, HOKAF’a bağlı köy derneklerinin yöneticileri, programa destek olan sponsorlar ile Karamanlı vatandaşlar katıldı. Kur’an tilavetiyle başlayan program, 2 ülke istiklal marşlarının söylenmesiyle devam etti. ‘Federasyon Başkanı olarak hem gururlu hem de sevinçli olduğunu ifade ederek sözlerine başalyan Mustafa Duyar, “15 yıl önce başlayan Hollanda’da ve Türkiye’de yaşayan Karamanlı hemşerilerimize hizmet etmek üzere yola çıkmış bir oluşumun, bugün yeni bir yüz ve yapılanma ve en önemlisi yenilenerek, çoğalarak bu hizmetlerine devam ediyor olması son derece önemlidir. Birlik ve beraberlik içerisinde aynı hedef ve gaye etrafında toplanıp enerjimizi sinerjiye dönüştürüp, neslimizin Hollanda’da varlık mücadelesinde dil, din ve kültür alanında faaliyetler yapmak için yola çıkmış bulunmaktayız. Hollanda’da yaklaşık yarım milyon Türk nüfusu var. Bunun yaklaşık yüzde 11’ini (45 bin) Karamanlı hemşerilerimiz oluşturmaktadır. Öte yandan Hollanda’da Türk girişimci sayısı 22 bin civarındadır. Bunun büyük bir çoğunluğunu yine Karamanlı hemşerilerimiz oluşturmaktadır. Konum ve durumumuz itibariyle birçok başarılı işlerin yapıldığını, aynı zamanda daha yapılacak işlerin olduğunu görüyoruz. Hemşeri derneklerinin, Avrupa ülkelerinde yaşam mücadelesi veren toplumumuz için önemli bir misyonu ve birleştirici, toparlayıcı gücünün var olduğunu görüyor, bu potansiyelin iyi kullanılması gerektiğini düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.

Rotterdam Muavin Konsolosu Ulvi Darendeli, “Böylesi güzel organizasyonlarda Hollandalı dostlarınızı da davet etmenizi tavsiye ediyorum. Biz Türk milletine, Karamanlılara yakışan böyle bir davranış içerisinde olmaktır. Çünkü Hollandalıları da tür organizasyonların içerisine çekersek, bu toplum içerisinde o kadar ileri gitmiş oluruz, diye düşünüyorum” dedi. Programa katılanlara dil, din ve kültür eksenli konuşma yapan Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi (KMÜ) Rektörü Prof. Dr. Sabri Gökmen, “Dil, aklın ve kalbin aynasıdır. Diliniz genişse dünyanızda geniş olur” dedi. DİL, GEÇMİŞİ BUGÜNE, BUGÜNÜ YARINA BAĞLAR Prof. Dr. Sabri Gökmen, “Dil, bağımsızlık ve özgürlüktür. Dil, milletin birlik ve bütünlüğünü sağlayan en güçlü bağdır. Dil, milletin kültürünü ve tarihini gelecek nesillere aktararak tarih bilinci oluşturur. Dil, geçmişi bugüne, bugünü yarına bağlar. Uzağı göremezsek, tuzağı göremeyiz. Eskiden kölelik zincirleri ayaklara vuruluyordu, şimdilerde ise zihinlere vuruluyor. Dil konusunda tuzağa düşmemek lazımdır. Din, samimiyet ve güzel ahlaktır. Kuran’ın şahitlik etmesi için samimiyet ve halis niyetli olmak gerekir. Bizler çalışmakla mükellefiz, başarmakla değil. Mekke’nin en zengin ve en yakışıklı genciyken İslamiyet’le tanıştıktan sonra tüm dünya nimetlerinden yüz çeviren bir sahabe, Mus’ab Bin Umeyr’in şu sözleri bizlere örnek olmalı: Öğren ki, öğretesin. İnan ki, inandırasın. Yaşa ki, yaşatasın. Karşılık bekleme ki, karşılık bulasın. Sonucu Allah’a havale etki, haddi aşmayasın. Peygamberimiz (SAV): Allah sizden bir iş yaptığınız zaman en iyisini ister. Dünyanın ihtiyacı iyi insandır. Güzel ahlakın onda dokuzu helal lokmadır, biri de, eğitimdir. En iyi insan, ebedi hayata en iyi hazırlık yapandır. Sevgi diliyle konuşmalıyız ve birbirimize dua etmeliyiz.” şeklinde konuşmasını tamamladı. BİRLİKTEN GÜÇ DOĞAR

Denk Partisi Milletvekili Tunahan Kuzu, “Bu dönemde birlik ve beraberlik çok önemli. Çünkü Hollanda’da zor dönemler yaşıyoruz. 11 Eylül hadisesinden sonra özellikle Batı dünyasında dengeler değişti. Bu dengelerin değişmesi sonucu, geçtiğimiz 10-15 yıl içerisinde Hollanda’da daha sert ve daha farklı bir tonda yabancılara yaklaşım sergileniyor. Bu bakımdan ben, bu ülkedeki geleceğimizden bazen endişe etmiyor değilim. Endişe edilerek de bir yere varılmıyor. Herkes üzerine düşeni yapması gerekiyor. Bizi ayrıştıran değil, aksine bizi birbirimize bağlayan konuların üzerinde durmamız gerekiyor. Sizlerin Karaman’ı sevmemeniz mümkün değil elbet ancak bir o kadar da Hollanda’yı, yaşadığımız kenti de sevmeliyiz.” şeklinde konuştu. HOKAF üyesi Muzaffer Çetin’in sunum yaptığı programda ayrıca Yunus Emre’den şiirler okundu. Öte yandan Karamanoğlu Mehmetbey’in, ‘Bu günden sonra hiç kimse divanda, dergâhta, barigâhta, mecliste ve meydanda Türkçe’den başka dil konuşmayacak’ şeklindeki fermanı çocuklar tarafından temsili olarak okundu. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme eski Bakanı Lütfi Elvan ile Karaman Valisi Murat Koca’nın kutlama mesajlarının okunduğu etkinlikte, folklor gösterisi ve türküler seslendirildi. HOKAF YÖNETİM KURULU: Başkan - Mustafa Duyar, Başkan Yardımcıları: Mehmet Kabakyer, Gülseren Kuş, Tuğba Harmankaya, Sekreter - Şenay Tosun, Muhasip - Muzaffer Çetin, Halkla İlişkiler – Mehmet Ali Kondu, Basın ve Tanıtım - Mehmet Ali Topcu, Yönetim Kurulu Üyesi - Erkan Özçelik, Eğitim - Kültür Komisyon Koordinatörü İlhami Gümüş, Gençlik Komisyon Koordinatörü - Cemal Şimşek, Utrecht Bölge Sorumlusu - Adem Güneş, Amsterdam Bölge Sorumlusu - Ahmet Can, Den Haag Bölge Sorumlusu Hasan Güzel, Kadın Kolları Başkanı – Safiye Baytekin. Haber Fotoğraf: M. Ali Topcu

Bir nesil yetişiyor

Kutlu Doğum ve Çocuk Şenliği 26 Nisan 2015 Pazar günü Batı Avrupa Türk İslam Merkezi’ne bağlı Rijnmond Kültür Merkezi’nin organize ettiği Kutlu Doğum ve Çocuk Şenliği halkın ve çocukların yoğun ilgisiyle gerçekleştirildi. Programa Batı Avrupa Türk İslam Merkezi kız talebelerin hocası Bekir Şahin’in okuduğu Kur’an-ı Kerîm’le başlandı. Topluca ayakta okunan İstiklal Marşı’nın ardından Batı Avrupa Türk İslam Merkezi Genel Başkanı Uğur Arısoy kısa bir açılış konuşması yaptı. Konuşmasında Batı Avrupa Türk İslam Merkezi Genel Başkanı Uğur Arısoy programa katılan herkese teşekkür etti. Batı Avrupa Türk İslam Merkezi ve Rijnmond Kültür Merkezi’nin yaptıkları ve ileride yapmayı düşündüğü faaliyetleri kısaca anlattı. Hanım Kolları’na ve faaliyetlerine devamlı katılımlarından dolayı hanımlara teşekkür etti. Batı Avrupa Türk İslam Merkezi erkek talebelerin hocası Abdullah Yurda-

kul’un Kutlu Doğum ve yüce Peygamberimiz Hazreti Muhammed (SAV) in hayatından kısa kesitlerin anlatmasından sonra programa devam edildi. Programın devamında Rijnmond Kültür Merkezi’nde Din ve Ahlâk dersleri alan çocukların okudukları ilahiler, süreler ve şiirlerle devam edildi. Rijnmond Kültür Merkezi’nde Türkçe dersleri alan çocuklar şiirler söylediler, güzel sözler anlattılar ve salonda hazır bulunan çocuk ve velilere bilmeceler sordular. Kapanış konuşmasında Batı Avrupa Türk İslam Merkezi Genel Başkanı Uğur Arısoy programa katılan bay, bayan, çocuk tüm davetlilere, bu programın meydana gelmesinde katkıları olan sponsorumuz Fatih Yıldız ve hanımı Ayşegül Yıldız hanıma yönetim kurulundaki arkadaşlara, programı yöneten Batı Avrupa Türk İslam Merkezi Genel Muhasibi Bedir Murt Bey’e ve gönüllü olarak yardım eden tüm dostlara teşekkürlerini iletti. Programın son bölümünde çocukların hepsine hediyeler verildi ve gönüllü olarak Batı Avrupa Türk İslam Merkezi’nde hizmet verenlere orkideler takdim edildikten sonra programa katılan herkese güller dağıtıldı.

Gayret bizden...

Hollanda Türk Federasyon’dan Kutlu Doğum seminerleri Hollanda Türk Federasyon tarafından düzenlenen Kutlu Doğum seminer serisi Türkiye’den katılan ilahiyatçı Prof. Dr. Mustafa Erdem’in katılımıyla gerçekleşti. 17-19 Nisan tarihlerinde Nijmegen, Den Haag ve Utrecht şehirlerinde düzenlenen programlarla Kutlu Doğum Haftası çerçevesinde Peygamber Efendimizin hayatı anlatıldı. Hz. Muhammed’in doğum gününün miladi takvime göre kutlandığı ve hayatının anlatıldığı Kutlu Doğum haftası sebebiyle Kuran tilavetleri, gençler tarafından söylenen ilahiler ve şiirlerin okunduğu programlarda ilahiyatçı Prof. Dr. Mustafa Erdem katılımcılara Peygamber efendimizin hayatını ve İslam dinini yaşayışını örnekler eşliğinde anlattı. Katılımcılara ve Hollanda Türk Federasyon’a bu önemli organizasyondan dolayı teşekkür ederek başladığı konuşmalarında Mustafa Erdem şu sözlere yer verdi: “Şu anda Rasullulah s.a.v. ‘ın 1.444 yıl dönümü münasebetiyle toplanmış bulunuyoruz. Onu

anlamaya çalışıyoruz ve onu anlamak için buradayız. Onu gelecek nesillere anlatmak için bu programlar organize ediliyorlar. Gelecek nesillerin sağlıklı bir şekilde yetişebilmesi için iman gücünün sağlam, terbiyelerinin iyi olması gerekiyor. ” Seminerlerinde Hz. Muhammed (s.a.v.)’in özelliklerini kısaca anlatan Erdem, gayri Müslimlerin dahi ona güvendiğini belirtti. Ayrıca daha önce gelen peygamberlerin belirli bir bölge veya kabile için geldiğini söyleyen Erdem, Hz. Muhammed’in insanlığın tamamına Peygamber olarak geldiğini, dolayısıyla önceki peygamberlerden farklı olduğunu iletti. “Rahmet ve merhamet Peygamberi olan Hz. Muhammed en zor şartlarda bile beddua etmemiştir. Sevdikleri katledilirken bile düşmanlarına Rabbinden iman dilemiştir. Günümüzdeki Müslümanlara baktığımızda ise tablo maalesef çok farklı.” Seminerlerinde günümüzden de örnekler veren Erdem, insanlarımızın nelere dikkat etmeleri gerektiğine değindi. Teşkilat başkanlarının da söz aldığı programlarda katılımcılara güller dağıtıldı ve şerbet ve tatlı ikramında bulunuldu. Aynı zamanda Milliyetçi Hareket Partisi Ankara milletvekili olan Prof. Dr. Mustafa Erdem Soest Türk Kültür Merkezi ve Hengelo Türk Kültür Derneğini ziyaret ederek vatandaşlarla sohbet etme imkânı buldu.


ons pagina

38 bizim sayfa

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 203 - 2015

Tebrik Taziye Şifa dileği

Taziye... Güle güle Sevgili Hatice... - Yazarlarımızdan ve 'Öteki Mahallenin Asi Kızı' olarak adlandırdığım Sevgili Hatice Onat'ın(50) vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayım. Hatice'ye Allah'tan rahmet, kederli ailesine ve sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyorum. Hastaydın, bekleniyor da olsa ölümün; gidişin her ölüm gibi erken oldu ve içimi acıttı. Güle güle Sevgili Hatice, nurlar içinde uyu. Sen de ben de çok direndik; birlikte başlattığımız yazı yolculuğunu sürdürmek için. Sen sosyalist çevrenin bağnaz, tutucu, yobaz taifesi tarafından 'dindar' bir basın grubunda yazdığın için hesaba çekildin, hakarete uğradın, tehdit edildin, ben de senin gibi sosyalist birine köşe ayırdığım için kendi çevremde aynı muameleyle karşılaştım. Buna rağmen 2002 Şubat ayı ile başlayan yazın yolculuğumuz tam 6 yıl sürdü. Bu beraberlik bizlere çok şey öğretti... Biz senin dostluğundan memnunduk. Ve biz seni çok sevdik. Senin de aynı duygu ve düşünceleri taşıdığını biliyoruz. Seni özleyeceğiz. Rahat uyu... Doğuş - Zeynel Abidin Kılıç

evine girdiler. Kaya ve Fakılı ailelerini tebrik ediyor, Neslihan ile İsmail'’ı kutluyor, iki cihan saadeti diliyoruz. - Hedef Medya sahibi Sevgili Ali ve Şükran Andal'ın mahdumu Abdullah ile Recep ve Vildan Durmaz’ın kerimesi Sümeyye, 10 Mayıs 2015 tarihinde düzenlenen düğün merasimiyle dünya evine girdiler. Andal ve Kayıkçı ailelerini tebrik ediyor, Sümeyye ile Abdullah’ı kutluyor, iki cihan saadeti diliyoruz. - Sevgili Kasım ve Şadiye Öztürk'ün kerimesi Büşra ile Yüksel ve Nilüfer Akçora'nın mahdumu Caner, 16 Mayıs 2015 tarihinde düzenlenen düğün merasimiyle dünya evine girdiler. Öztürk ve Akçora ailelerini tebrik ediyor, Büşra ile Caner'i kutluyor, iki cihan saadeti diliyoruz. Şifa dileği... Abonelerimizden Sevgili İsmail Bülbül'ün ciddi bir kaza geçirdiğini ve hastanede bir süre müşahede altına alındığını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Hastamıza ve yakınlarına geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyoruz.

Tren, gemi, uçak biletleri, araç kiralama tatil ve seyahatlerinizde kalite ve güvenin adresi...

Goeman Borgesiusstraat 20 7604 XH Almelo Tel. 0546 - 43 34 49 Fax: 0546 - 43 34 49 E-mail info@sarayreizen.nl www.sarayreizen.nl

a Almelo’d

SARAY REIZEN

Het leven van moslim te midden van andere maatschapijnen

Tebrik

- Sevgili Sinan Sungur'un biricik evlâdı Miraç Mehmed, sünnet olarak hayata yeni bir adım daha attı. Sungur ailesini tebrik ediyor, Allah tamamına erdirsin diyor, Miraç Mehmed’e esenlikler ve geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.

Tebrik

- Sevgili Oğuzhan Mücahid Kılıç'ın biricik evlâdı Muhammed Emin, sünnet olarak hayata yeni bir adım daha attı. Kılıç ailesini tebrik ediyor, Allah tamamına erdirsin diyor, Muhammed Emin’e esenlikler ve geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Taziye... - Sevgili Faris Ocak'ın amcaoğlu İlhami Ocak'ın genç yaşta vefatını üzülerek duymuş bulunmaktayız. Merhuma Allah'tan rahmet, kederli aileye ve sevenlerine başsağlığı diliyoruz. - Üyelerimizden Sevgili Recep Toker'in kız kardeşi Emine Arslan-Toker'in genç yaşta vefatını üzülerek duymuş bulunmaktayız. Merhumeye Allah'tan rahmet, kederli aileye ve sevenlerine başsağlığı diliyoruz. ÇINAR Cenaze Vakfı- Doğuş Tebrik - Sevgili Seyrani ve Songül Turan'ın kerimesi Cevher ile Hakkı ve Gönül Demir'in mahdumu Muhammed 1 Mayıs 2015 tarihinde düzenlenen kına merasimiyle beraberliklerrni ilan ettiler Turan ve Demir ailelerini tebrik ediyor, Cevher ve Muhammed’i kutluyor, iki cihan saadeti diliyoruz.

Het boek ‘Minderheden Fiqh’ van Dr. Yusuf Al Qaradawi is gepubliceerd in het Nederlands Bestel adres: info@nifonline.nl Voor meer informatie: 06 22 60 88 52 Miraç Mehmed - Muhammed Emin

- Sevgili Hacı ve Elif Öztürk'ün mahdumu Resul ile Halit ve Şerife Aker'in kerimesi Tuğba Kezban 8 Mayıs 2015 tarihinde düzenlenen düğün merasimiyle dünya evine girdiler. Öztürk ve Aker ailelerini tebrik ediyor, Tuğba Kezban ile Resul’u kutluyor, iki cihan saadeti diliyoruz. - Sevgili Necat ve Kıymet Kaya'nın mahdumu İsmail ile Resul ve Şerife Fakılı'nın kerimesi Neslihan 9 Mayıs 2015 tarihinde düzenlenen düğün merasimiyle dünya

Colofon Doğuş is een maandelijks informatieblad in het Turks en af en toe Nederlands o.a. kunst, cultuur, politiek, educatie, wetenschap, literatuur en filosofie. Uitgever/Sahibi Stichting Dogus/Doğuş Vakfı Hoofdredacteur/ Yayın Yönetmeni Mehmet Erdoğan Eindredacteur/Yazı İşleri Müdürü Doğukan Ergin Art Directeurs/Görsel Düzenleme Ali Alemdar Advertenties/İlan- Reklam Servisi dogus@dogus.nl Mob. 06-43 85 74 32 Afdeling Nieuws en Tips/Haber Dairesi M. Şahin Abonnement / Abone Servisi dogus@dogus.nl Oplage/Tiraj 8.000 Verspreiding/Dağıtım Alanı Landelijk/Hollanda Geneli adres Strevelsweg 700 unit 413, 3083 AS Rotterdam tel. (010) 471 68 47 fax (010) 471 95 13 / Mob. 06-43 85 74 32 e-mail dogus@dogus.nl website www.dogus.nl Met dank aan InterAjans.nl, SONHABER.nl, M.Ali Topcu, B. Doğan Ingezonden artikelen vallen niet onder de redactionele verantwoordelijkheid. Alle auteursrechten van deze uitgave worden uitdrukkelijk voorbehouden. Druk/Baskı Wegener

Abone


doğuş aylık gazete/maandblad nr. 203 - 2015

Bulmaca

puzzels - raadsels

bilmece - bulmaca 39 Hazırlayan: Mücahid Çeçen

Soldan sağa: 1- Fotoğrafta görülen, Balıkesir Havran ilçesi Çamlık köyü 1889 doğumlu olan ve I. Dünya Savaşı’nda 215 kg’lık top mermisini tek başına kaldırıp topun yatağına süren kahraman onbaşı * Kısaca metre. 2- Yazı ve sözle verilen, gönderilen bilgi * Yavru yapabilecek kadar gelişmiş hayvan * Parça. 3- Islaklık * Masal dağı * Hoşnutluk, memnuniyet * Asmaktan emir. 4- Emmekten emir * Açık, şeffaf * İsim * İşçi. 5- Damga, mühür * Olanak * Soylu kimse. 6- Saygılı olan * Gelir getiren mülk * Sahip, koruyucu. 7Potasyumun simgesi * Cilve, eda * Damla. 8- Utanma duygusu * Yemek yenilebilen nesne * Potasyumun simgesi * Argonun simgesi * Uzaklık işaret eder. 9- Minarelerdeki yuvarlak çıkıntı * Kısa zaman * Aron’un simgesi * Azod’un simgesi. 10- Bağışlama * Üzerinde ölü yıkanan ayaklı tahta * İğdiş edilmiş. 11- Uyma, boyun eğme * Çabuk, süratli * Gerçek * Eski dilde su. 12- Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire veya odaların bütünü * Katran ve diğer organik maddelerin buharlaşmasından veya damıtılmasından elde edilen, kolay kırılan, az ısı ile eriyen, katı, siyah, parlak madde, karasakız * Dört mevsimden biri. 13- Yemin * Buyruk, resmî kâğıt, ferman * Valide.14- Bir meclis veya kurulun çözümlenmesi gereken sorunları görüşüp tartışmak için yaptığı birleşimlerden her biri, celse * Anlatım * Bir uzvumuz. 15- İtriyumun simgesi * Zorluk * Sıvı olmayan. Yukarıdan aşağıya: 1- Çift kanatlılardan, birtakım uçucu böceklerin genel adı * Bir peynir türü * Göl, deniz veya okyanusların karaların içine doğru yaptığı görece sığ girinti. 2- Bir toplulukta çalışan insanların her biri * Arkadaşlık etme. 3- Hayvan yiyeceği * Ün, nam * Alfabemizde yirmi birinci harf * Suçlu olmayan. 4-Köpek (lakap) * Kibar davranış * Teregillerden salatalarda kullanılan bir tür. 5- Et, ekmek, peynir vb.nde parça, lokma, dilim * Görelik * Doğu Anadolu bölgesinde bir ilimiz. 6- Argonun simgesi * Çabuk hareket eden * Kadınların feslerine takılan para *Eski dilde su. 7- Lakırdı * Kısaca metre * Ezilmiş olan şey * Potasyumun simgesi. 8- Hayvan barınağı * Büyük kardeş * Alfabemizde yirmi üçüncü harf * Üstün, yüksek. 9- Tarla, bahçe vb. yerlerde ağaç dallarından örülmüş barınak * Yükseklik. 10- Birbirini kesen iki yüzey veya aynı noktadan çıkan iki yarım doğrunun oluşturduğu geometrik biçim, zaviye * Mehterhanede yer alan, birbirine bağlı iki yarım küre benzeri ve iki değnekle vurularak çalınan bir tür davul * Donuk renk. 11- Borun simgesi * (Tersi) çok olmayan * Radyumun simgesi * Azod’un simgesi * Sonsuzluk. 12- Ek * Uzaklık işaret eder * Bir göz rengi * Ulamak. 13- Bir bağlaç * Yapıt * Kısa zaman parçası * (Tersi) ilenme, beddua * Argonun simgesi. 14- Üretimde bir mal elde edilinceye değin harcanan değerlerin toplamı * Bir şeyi geçici olarak, geri almak şartıyla bırakma. 15- Sorun * Başkentli olan.

Aktiviteler...


26 Mayıs Salı günü saat 09:00’dan itibaren SIRA NUMARALARI verilecektir

BÜYÜKBAŞ HİSSE İÇİN BİZİ ARAYABİLİRSİNİZ !


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.