Devrimci Hareket 52. Sayı

Page 27

27  toplumdaki sınıfların varlığını, ne de bunların kendi aralarındaki savaşımı bulgulamış olmak onuru bana ait değildir. Benden çok uzun zaman önce, burjuva tarihçileri, bu sınıf savaşımının tarihsel gelişimini çiz� mişler ve burjuva iktisatçıları da bu gelişmenin ekono� mik anatomisini dile getirmişlerdi. Benim yeni olarak yaptığım şudur: 1-Sınıfların varlığının, yalnızca üreti� min belirli tarihsel gelişme aşamalarına bağlı olduğunu tanıtlamak; 2-Sınıf savaşımının, zorunlu olarak, pro� letarya diktatörlüğüne götürdüğünü tanıtlamak; 3-Bu diktatörlüğün kendisinin de, ancak, bütün sınıfların ortadan kaldırılmasına ve sınıfsız topluma geçişten baş� ka bir şey olmadığını ortaya koymak.” (Bkz. Godha ve Erfurt Programlarının Eleştirisi, Sunuş, sf:12) Paris hafızası ve Taksim ufkuyla direnerek yaratma zamanı Karl Marx ve Friedrich Engels Komünist Manifes� to’yu 1848 Alman Devrimi’nin arifesinde kaleme al� mışlardı. O günden bugüne gerçekleşen devrimler veya gelişen mücadeleler, Manifestoyu doğrularken, bu ese� rin yaşayan yanı öğretmeye devam etmektedir. Bugün de halklar bir devrimsel bir arayış sürecindedir. Dola� yısıyla Manifesto’yu hayatın içinde yeniden üretmek� tedir. Nitekim Manifesto yazıldığından bugüne dek, pek çok kitaba, binlerce değerlendirmeye konu olmuş, önsöz niteliğindeki tezleri açılarak ve güncellenerek bugüne taşınmıştır. Manifesto bir devrim döneminde teorinin pratikle et� kileşimi içinde yazılmış bir metindir. Devamında yan� lışların ve yanılgıların öneminin olduğu vurgulanmış, yazılıp söylenenin bir “doğrular paketi olarak” olarak algılanmaması için çaba harcanmıştır. Marks’ın sözünü ettiği sınıf savaşımı, güncellenmiş dönemsel öznesini üretmiş, dar bağlamlı tanım ve algıları geride bırakan bir niteliğe kavuşmuştur. Bu, “kendisini eleştiren devrim” geleneğidir. Değişimi “ge� lişmenin ve hareketin dinamiği” olarak gören yönte� min diyalektiğidir. Düşülen yanılgılar veya yenilgiler, haksız olanın, kısa menzilli veya kişisel olanın barutu� nu tüketir. Ama halkların barutu tükenmez. Teorinin

yetmediği yerde pratiğin öğreticiliği devreye girer. Ve öğrenerek yapma, yaparak öğrenme diyalektiği işle� meye devam eder. Marksizm’i öldürmeye, tarihi son� landırmaya, toplumbilimin önermelerini çalımlayarak sistem kurmaya çalışanların, daha fazla gaz, daha fazla cop ve yasaklarla sonuç alabileceğine inananların anla� yamadığı budur. 2013 Gezi sürecinde Taksim Komünü’nün, saldırı sonrası düşmüş olması, bağrında taşıdığı gelecek tasa� rımının sonlandırılması anlamına gelmiyor. 1871’de de Komüncülerin Paris’i düştü; ama o deneyimin öğ� rettikleri, 140 küsur yıl sonra Taksim’de güncellendi. Paris hafızası, devletlerin yoğunlaşmış şiddetine, de� mirden ve baruttan imkanlarına rağmen silinemedi. Şimdi ülkenin dört bir yanında Gezi deneyiminden de ders alarak alternatif komünal arayışlar devam ediyor. Yer yer tıkanması veya parçalı görüntü vermesi, umut kırılmasına veya hafife alıcı değerlendirmelere sebep olmamalıdır. 2013 Haziran’ında Taksim halklaşmış, hareket sınıfsal bir nitelik kazanmıştır. Gezi’den Taksim’e, Taksim’den forumlara yayılma yaratıcılığı gösteren irade, bugün “Hayır” çalışmalarında güncelleniyor. Manifestosu ol� mayan 1830’dan veya Manifestosu henüz yazılmakta olan 1848’den çok daha kapsamlı bir birikimi arkası� na almış bir süreçten geçiyoruz. Kapitalizm, bırakalım gelişmeyi, tarihinin en büyük krizi ile boğuşma ha� lindedir. Halklar, küreselleşme eşliğinde pompalanan yalanlara aldanmamış, Arap Baharı’nın maskesini kısa sürede düşürmüş ve kendi anladığı dilden bir enter� nasyonalizm için, ezilenlerin birikimi, dili ve tarzıyla direnç noktalarını çoğaltmaya başlamıştır. Şimdi, Paris hafızasıyla ve Taksim ufkuyla, direnerek yaratma ve yaratarak direnme zamanıdır. Bu konuda devrimcilerin vaktinde çizilmiş hatları, pratik deneyimi ve teorik birikimi vardır. Bunların günün ihtiyaçlarıyla bütünleştirilip doğru değerlendirilebilmesi için, çokça neden vardır. Sözün, yetkinin ve kararın halkta olduğu yaratıcı bir çalışmada ısrar edildiğinde, görülecektir ki koşulların ‘Hic Rhodus, hic salta’ (‘işte gül haydi dan� set’) diye haykırması hiç de uzak bir olasılık değildir.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.