11 sinema köy sahnelerine kadar

Page 1

SAHNE 1 : (İÇ GÜN ) EV (1.GÜN) Zeynep sandalyede oturmaktadır. Yorgun ve bitkindir. Etrafında oturan kişilerin sadece ayakları ve vücutları görünmektedir. Terapist kadraja girer ve -Dün gece ne yaptığını hatırlıyor musun?

SAHNE 2 : ( İÇ GÜN ) ZEYNEPİN ODASI (1.GÜN) Zeynep nefes nefese uyanır yatakta doğrulur kalkar üstünü değiştirir ve odasından çıkar. Saat 11’dir

SAHNE 3 : ( İÇ GÜN ) MUTFAK (1.GÜN) Zeynep mutfağa geçer ,dolaptan birkaç ilaç alıp ağzına atar ,saatine bakar ve evden çıkar.

SAHNE 4 : (DIŞ GÜN ) OTOBÜS (1.GÜN) Zeynep otobüste düşünceli bir şekilde oturmaktadır SAHNE 5 (İÇ GÜN) DOKTOR OFİS KORİDORU (1.GÜN) Zeynep koridorda yürüyüp ofise girer SAHNE 6 : (İÇ GÜN) PSİKPLOG OFİSİ

(1.GÜN)

Zeynep ofise gelmiştir. Dış ses: Murat bey sizi bekliyor, buyurun ZEYNEP : Merhaba PSİKOLOG :Hoş geldin, gel bakalım Eliyle ortada duran sandalyeyi gösterir. Doktorun odası sade ve şıktır. Doktorun masası derli toplu ve güçlü bir kişiliği simgelerken, Zeynep’in oturduğu sandalye küçük ve bastırılmış bir kişiliği temsil etmektedir. Arkasındaki duvarda karmaşayı temsil eden kübizm sanatıyla yapılmış bir tablo vardır. Zeynep, çekingen bir vaziyette sandalyeye oturur, gözlerini doktora çevirir ve sağ elinin baş parmağı ile sol avuç içini yavaş yavaş kaşıyarak ZEYNEP: (çekingen ve üzgün) şey, sizi de sürekli yoruyorum fakat. PSİKOLOG : (rahat ve babacan bir tavırla) Böyle şeyleri dert etmemeni daha önce de söylemiştim. ZEYNEP: (çekingen ve elini hala kaşıyordur) Teşekkür ederim. İlke ve ailesi olmasa bunca yükün altından nasıl kalkardım bilmiyorum PSİKOLOG : (rahat bir tavırla) Sen bir şekilde hallederdin zaten , hastalarım arasında en güçlü iradeye sahip olanlardan birisin .


ZEYNEP: (hafif omuz silkerek gülümser)

PSİKOLOG : (gülümseyerek) Merak etme bunu her hastama söylemiyorum. Fregoli sendromu zor bir hastalıktır , ki sende otoskopik sanrılarda var, zor bir hastalıktır, uzun yıllardır bunu yaşamana rağmen, tedaviye geldiğin zamandan beri iyi yol kat ettik, bundan sonrası için yapman gereken sadece, ilaçlarını düzenli kullanman ve verdiğim tavsiyelere uyman.

ZEYNEP:(dalgın ve yorgun) Bu aralar biraz stresliyim, okul iş arası mekik dokuyorum, aynı zamanda tez hazırlamam lazım, birde annemin sürekli beni arayıp bebekmişim gibi davranması, cabası PSİKOLOG : (kendinden emin) Aman , kendine zaman ayırmayı ihmal etme, arkadaşlarınla sıkça vakit geçirip, kendine iyi gelen şeyleri yap. ZEYNEP : Artık son zamanlar zaten, okulda bitince, annemlerin yanında kafa dinleyeceğim bir süre. PSİKOLOG : sana ne iyi geliyorsa onu yap ZEYNEP : (çekingen) Ben aslında bir şey sorucam şizofreni mi denir bilmiyorum, fregoli veya otoskopiyle ilgili size gelen hastanız oldu mu?

PSİKOLOG : (havaya bakıp gözlerini kısar) Otoskopik vaka… Aslında fregoli sendromu ile gelen oldu ama otoskopik vakalara pek sık rastlanmaz. Yani herkes dışarılarda bir yerlerde, ‘’ benden bir tane daha var ve arada beni izliyor’’ demez. Dışarıda bu tip insanlardan yüzlerce var fakat, çoğu korkudan hastalığını gizliyor

ZEYNEP: ( moralsiz ve dalgın) Tabi ki kim şizofreni diye etiketlenmek ister ki?Barış tedavi olduğumu bile bilmiyor. İlke bile çok azını biliyor. Çekiniyorum, Ya da ne bileyim her an birini öldürme potansiyeli varmış gibi görünmekten korkuyorum.

PSİKOLOG : (hafif tebessüm eder) Aslında şizofreni olan insanlar, kesinlikle saldırganlık eğilimi göstermezler.Ki sen şizofren değilsin biz sağlıklı bireyler, onlara göre daha saldırganızdır. Ama toplumdaki deli imajı senin duygularını açıklıyor sanırım.


ZEYNEP :( gülümseyerek) Sanırım doğru.. ah bu toplumsal baskılar, insan deliliğin bile tadını rahatça çıkartamıyor ki… Neyse, ben müsaadenizi isteyeyim. Tez konusu için İlkeyle kitap bakacağız. Ondan önce de mezarlığa uğramayı düşünüyorum.

Doktor eliyle müsaade senin gibi hareket yapar ve birlikte ayağa kalkarlar. Kapıya kadar Zeynep ile yürürken PSİKOLOG : Sürekli tekrar ettiğim gibi kendini de hiç bir şeyden sorumlu tutma. Sana iyi gelmiyorsa, mezarlığa da gitme. ZEYNEP : (manalı şekilde tebessüm eder) Şey, son zamanlarda, hayalimde gördüğüm mezarlığın kokusunu alıyorum sanki, iğrenç bir koku, sonra bir öğürme geliyor.

PSİKOLOG: (Psikolog Zeynep’e tedirgin bir biçimde bakar ) Tekrarlanırsa, haber ver. Bunun üzerinden yürüyelim. ZEYNEP: Peki, tekrar teşekkür ederim. SAHNE 7 (İÇ GÜN) DOKTOR OFİSİ KORİDORU Zeynep koridorda yürümektedir. Zeynepin ayak sesleri duyulmaktadır. Bir süre sonra Zeynepin ayak seslerine ek olarak, bir ayak sesi daha duyulmaktadır. Zeynep durunca diğer ayak sesi de durur. Zeynep ayak sesisin nereden geldiğine bakar ama göremez. Koridor boştur. Tekrar yürür ve yürümesi ile beraber tekrar ayak sesi gelir. Zeynep daha tedirgin bir şekilde koridordan çıkar. SAHNE 8 :İÇ GÜN METRO (1.GÜN) Zeynep metro istasyonda ayakta metro bekliyor arkasında üç kişi beklemektedir, Zeynebi izlemektedirler . Zeynep dönüp kendisini izleyen insanlara bakar, önüne döner, kafasını toparlar tekrar bakar her şey normaldir. Metro gelir Zeynep metroya biner. SAHNE 9 : (DIŞ GÜN)- MEZARLIK (1.GÜN) Zeynep mezarlığa gelir yavaş yavaş yürüyerek içeriye girer, nişanlısının mezarı başına gelince köşeye oturur. Mezardaki toprakla biraz oynar, üzgün ve dalgındır. Karşıdan yavaş yavaş birisi yaklaşıyordur. Zeynep kadını görür ona bakakalır . Zeynep yakın plandadır Zeynep arkasını döndüğünde yaşlı kadın arkasında belirir, Zeynep korkar ve hızlı adımlarla uzaklaşır. (MÜZİK İLE DESTEKLENECEK )


SAHNE 9A : FLASHBACK Flashback: (alttan gelen müzik eşliğinde. Karma görüntüler sinekler yılanlar, yılan balığı, kuşlar yüzük takılması, gülüş kahkaha,havuz başında şiddetli tartışma ,havuzun suyuna kan karışması vb. okanın havuzda baygın şekilde süzülmesi. Zeynepin çığılığı ve ormanda yankılanan ses. SAHNE 10: (DIŞ GÜN CAFE) (1.GÜN) Zeynep kafeden içeriye girer, Zeynep arkadaşlarının oturduğu yere doğru yürür ve İlke uzaktan el sallar. Zeynep arkadaşlarının oturduğu masaya gelir ve arkadaşlarına selam verip, durgun ve sakin biçimde çantasını çıkartıp, masaya geçer. ZEYNEP (durgun ve cansız) Kaç gibi çıkarız ilke? İLKE (canlı ve enerjik) Benim işim yok, istersen gidelim ZEYNEP (garsona dönüp su işareti yapar) Ben bir su alayımda öyle kalkalım TUNA (dalgacı bir tavırla) Kafe de su içenleri de hiç anlamam, dışarda 50 kuruş olan su burada 4 lira, içmişken kahve falan iç bari. AYSA (gülerek) Adamın ekonometri okuduğu nasıl da belli ZEYNEP(hafif tebessüm ile) Ekonometri okuyor ama bir şeyi hesap etmiyor, burası benim erkek arkadaşımın ve burada çalışıyorum. AYSA: (meraklı) Cidden Barış nerde? ZEYNEP: (umursamaz) okuldadır, akşam görüşecektik aramadı TUNA (gülümseyerek sessizce) Bırakın şimdi Barışı, o değilde burada milkshakenin maliyeti 2 tl ama satış fiyatı 15 tl, o zaman kendine bir milkshake söyle de, ben içeyim. Sana 5 tl ödeyeyim, hem sen kazan, hem ben, hem cafe? ZEYNEP(gülümseyerek) Bu yaptığın iktisat değil,. dolandırıcılık Hepsi gülüşürler ve Zeynepin telefonu çalar, Zeynep telefonla konuşurken diğerleri sohbete devam eder. İlke Tuna ve Aysa farklı bir sohbete girerler, TUNA: Bende okul kapandıktan 15 gün sonra başlıyorum,


KIZLAR: neden 15 gün diye sorarlar, TUNA: bırakında 15 gün tatil yapalım der ve gülüşürler. ZEYNEP : Efendim annecim… İyiyim siz ne yapıyorsunuz? İyiyim ilke falan oturuyoruz. Birazdan kütüphaneye gideceğiz. Yok iyiyim merak etme. Tamam annecim Babamı öp, selam söyle, hafta sonu çalışıyorum gelemeyebilirim annecim. Merak etme annecim tamam. Kapatmam lazım. Tamam, tamam. Telefonu kapatır ve derin bir iç çeker. (burada Zeynep in tavırlarından artık üzerine düşülmesinden sıkılmış izlenimi veriliyor) ZEYNEP: (sıkılmış ve yorgun gibi) hadi gidelim, şu kitaplara bakalım TUNA: (aynı dalgacı tavırlarla) İnternetten neden bakmıyorsunuz? AYSA:(bilmiş bir tavırla) en temizi kütüphane İnsan bilgisayar başına oturunca arkadaşlarının profiline bakmaktan dersi unutuyor, İLKE:(güzel cevap) Cevap tatmin etti mi hadi öpüldünüz gençler İLKE ve ZEYNEP Kafeden çıkıp giderler. SAHNE 11 (İÇ GÜN) ) KÜTÜPHANE (1.GÜN) Zeynep ve İlke milli kütüphanede kitap bakmaktadır. İkisi de kitaplara göz gezdirmektedir. Zeynep’in elinde saman renginde eski bir kitap vardır(psikolojik bir kitap), sayfalarını çevirmektedir. İlke Zeynebin elindeki kitabı görür, garip bir şekilde ona bakıp devam eder. SAHNE 12 (DIŞ GÜN) KONAK MEYDANI (1.GÜN) ilke ile Zeynep kütüphaneden çıkmış yürüyorlar. İLKE (şüpheli bakışlarla Zeynep’e bakar) ZEYNEP -Bir şey mi var? İLKE (şüpheli) incelediğin kitapları gördüm. Murat amcayla görüşüyo musun? ZEYNEP: (geçiştirmek ister gibi) bugün görüştüm, büyütülecek bir şey yok. İLKE (şaşkın ve meraklı) Düşündüğüm şeyi yapmadın değil mi? ZEYNEP: (geçiştirmeye yorgun tavırla devam ediyor)


İlaçları kastediyorsan, devam ediyorum. Gerçi o ilaçları kullanınca aşırı yorgunluk oluyor. İLKE:(gülümseyerek) hıh; Yorgunlukmuş, (ağzını oynatmaya devam eder) Zeynep ikizi yolda görür ve dalar, İlke Zeynep le ikizinin arasına girer İLKE (şaşkın) Zeynep ne oldu, neden durdun? Bak gerçekten hiç iyi görünmüyorsun, Yarın bir daha gidelim doktora, İlke Zeynep’in önünden çekildiğinde ikiz gider ve sanrı sona ermiştir. SAHNE 12A (DIŞ GÜN) KONAK MEYDANI (1.GÜN) ZEYNEP: (şoktadır ve bir süre cevap veremez ve ileri bakmaya devam eder fakat görünürde bir şey yoktur. Bir süre sonra kendisine geldiğinde) Bunu daha sonra konuşsak İLKE Sürekli geçiştiriyorsun, şimdi konuşalım, bak gittikçe daha kötü oluyorsun Zeynep (sıkılgan) Otoskopi diye bir şeymiş, bende tam bilmiyorum İLKE otoskopi mi? O ne be? Ben sadece fregoli sanıyordum Zeynep (geçiştirir bir tavırla) Şimdi konuşmayalım, sonra bahsederim İLKE(ciddi bir merakla) Barışın bundan haberi var mı? Zeynep yok ya onun ilaçlardan bile haberi yok, sende sakın bahsetme İLKE tamam bahsetmeyeceğim ama, yarın murat amcaya gidiyoruz bak ona göre KALABALIĞA KARIŞIRLAR SAHNE 13(DIŞ GÜN CAFE) (1. GÜN) Kapıyı açıp içeriye girerler. Kafe de sadece 2 müşteri vardır. İçerisi sessiz ve sakindir. GARSON (gülümser ve rahat bir şekilde) Hoş geldiniz, çalıştığın günler bu kadar çok uğramazsın. Tekrar hoş geldin İlke. İLKE


Sağol ZEYNEP(Biraz enerjisi yerine gelmiş gibi) Hoş bulduk, sağ ol. Geçerken kahve içeriz diye uğradık GARSON: (kendinden emin ve rahat) olur şöyle geçin Sen ne içersin İlkecim İLKE (yorgun bir tavırla) Zeynep yalnız gelmesin diye geldim buraya kadar, eve gideceğim. ZEYNEP (şaşkın ve ısrarcı bir tavırla) Bende geleceğim ya zaten, kahvemi içeyim beraber gideriz. İLKE (yorgun tavrı devam eder, biraz durgundur) Yok ya ben gideyim, sen gelene kadar uyurum biraz, Akşam da oturur, senin tez konusunu çalışırız. GARSON: (hafif bir şekilde gülümseyerek) Bırak şu mızmızı beraber içeriz kahvelerimizi, Zaten yoğunluk yeni bitti biraz dinlenirim hem (içeri doğru) ben kahveleri getireyim. İlke: Zeynep ben gıdıyorum. Okan gorusuruz (gider.) Zeynep de üst kata çıkar.

SAHNE 14 (İÇ GÜN) CAFE ÜST KAT Zeynep merdivenlerden çıkar masaya oturur. Garson elinde kahvelerle gelir ve Zeynebin karşısına oturur. Zeynep Sağol canım GARSON (gelir) ’Tuna ile Aysa da az önce gittiler’’ Zeynep kahvesinden bir yudum alır. Zeynep: biz gittikten sonra barış uğradı mı? Garson: yok bugün hiç görmedim. Zeynep: bugün de herkeste bi haller var .


SAHNE 15 (İÇ GÜN) EV (1. GÜN) İlke kapıyı açıp içeri giriyor ve mutfağa doğru gelip elindeki pastayı dolaba koyuyor. İlke dolapla meşgulken içerden bir ses duyar, bir süre bakar ama umursamaz ve işine devam eder. Öznel planda birisinin ilkeye arkadan yaklaştığını görürüz. O sırada ilke pastayı dolaba yerleştirmekle meşguldür. İlke işini bitirip arkasını döndüğü anda birisini görür ve büyük bir çığlık atıyor… SAHNE 15A (DIŞ GÜN) (ORMAN) Büyük bir çığlık sesi duyulur SAHNE 16 (İÇ GECE) CAFE ÜST KAT Zeynep aynı masada tek başına oturuyor ve kütüphaneden aldığı kitabı okumaktadır. Zeynebin karşı masasında yemek yiyen bir adam, adamın arkasında cay içen bir kadın vardır. O sırada garson elinde iki çayla masaya gelir. GARSON İki muhabbet edeceğiz, kitabı elinden bırakmadın Zeynep Tez için araştırma yapıyorum, çok çok az zamanım kaldı GARSON Bu kadar yüklenme kendine, bir şekilde halledersin Garsonun telefonu çalar ve cevap verir. Telefon konuşması rabarba Garson telefonla konuşurken, Zeynep arkadaki hamburger yiyen adamın kendisine baktığını fark eder. Garson telefonla konuşmaya devam etmektedir. Zeynep hamburger yiyen adamı daha iyi görmek için yana doğru eğilir, eğildiği sırada kendisiyle senkronize bir şekilde eğilen ikizini fark eder. Zeynep ikizini görünce irkilip kendini garsona gizler. Endişe içinde tekrar eğilip bakar ve ikizi yine aynı anda eğilir. Tekrar saklanır, Zeynep 3. Kez eğilip baktığında, ikizi Zeynep’in üstüne yürümektedir. İkizi yürürken Zeynep içine kapanır ve başını hafif öne eğer ve yaklaşan ikizinin yüzünü değil vücudunu görür ve korkudan suratına bakamaz. İkizi yaklaşıp elini Zeynep’in koluna koyar. Tam dokunduğu sırada aslında dokunanın garson olduğunu görürüz. Garson:(şaşkın ve tedirgin bir Zeynep’in kolunu dürterken) Zeynep… Zeynep… Zeynep ne oluyor iyi misin? Zeynep : (korkmuş bir halde) İyim iyim bir şeyim yok ! Garson:(şaşkın) ya ne iyisi betin benzin atmış, sana bi su getireyim Garson kalkınca Zeynep mekanda her şeyin normal olduğunu görür. Köşede oturan kızın erkek arkadaşı gelir sarılırlar. Yemek yiyen adam yemeğe devam etmektedir. Zeynep’in içi rahatlar. Masadan kalkar ve balkona çıkar.


SAHNE 17 (DIŞ GECE) KAFE BALKON 1.gün Zeynep kafenin balkonundadır. Bir süre balkonda soluklandıktan sonra kafenin alt katına iner. kafenin bahçesinde belirlenmiş bir yerde durur telefonuyla birini arar. Yürümeye devam eder ve kafeden çıkar. SAHNE 18 (DIŞ GECE) EV KAPI ÖNÜ 1. GÜN Zeynep tam kapıyı açacakken, kapının aralık olduğunu farkeder. SAHNE 19 ( İÇ GECE ) EV 1. GÜN Zeynep endişeli bir şekilde kapıdan içeri girer. Işık düğmesine basar ve elektrik yoktur. Zeynep mutfağın önüne geldiğinde ‘ tedirgin bir şekilde ilkeye seslenir Zeynep: (gittikçe tedirginleşerek) İlke?? İLKEE? İlke kapıyı açık bırakmışsın. Tedirgin bir şekilde mutfak çekmecesinden mumu alır. Tezgahın üstünden aldığı çakmakla mumu yakmaya çalışır. 4. Denemede mumu yakar. Yavaşça salonun içinde yürümeye başlar. Salonda ufak bir tur attıktan sonra merdivenlerden inerek odasına doğru gider.

SAHNE 20 (İÇ GECE) ZEYNEP’İN ODASI ve ÖNÜ 1. GÜN Zeynep merdivenlerden iner ve odasına doğru tedirgin bir şekilde yavaş yavaş gelir. Odasının içine girdiği anda ışıklar yanar ve konfetiler patlar. Arkadaşları sürpriz diye bağırır ve Zeynep’in doğum gününü kutlamaya başlarlar. Zeynep olayın şokunda ve korkmuş bir ifade ile durumu anlamaya çalışır. SAHNE 21 ( DIŞ GECE) HAVUZ BAŞI 1.gün Zeynep ve arkadaşları verandada oturmaktadırlar. Zeynep hala şoku atlatamamıştır. ilke böyle bir sürpriz yaptığı için pişmanlık duymaktadır. Barış elinde iki içkiyle Zeynep’in yanına gelir, İçkinin birini Zeynep’in önüne koyar, Zeynep’in koltuğunun kolçağına oturur, ve saçını okşayarak Barış Aşkım biraz yüzün gülsün ya, bu senin doğum günün. Zeynep tepkisizce içkisinden bir yudum alır İLKE Bu kadar korkacağını bilseydik başka bir yol denerdik TUNA O kadar korktun mu kız, şalteri açmaya beni gönderdiler, bi bok göremedim. Barış Gel bi elini yüzünü yıkayalım, Kalkıp lavaboya giderler.

SAHNE 22 (İÇ GECE) LAVABO 1.GÜN


Zeynep yüzüne su çarpar. Barış yanında, elinde havlu Zeynep’i izlemektedir. Zeynep kalkar barışa döner ve yüzünü kurular. BARIŞ:(Zeynep’i severek, yanağını okşayarak öper) Neyin var senin böyle? ZEYNEP:(bitkin) Bilmiyorum, bazı şeyleri çok kafaya takıyorum galiba BARIŞ: Ne gibi ZEYNEP İş var, okul, tezi hazırlamam lazım, zaman azaldı, ondan biraz fazla yoruldum BARIŞ:(sakin ve yatıştırıcı bir tavırla Zeynep’in saçlarıyla oynar) ya aşkım bunları kafana takma diye kaç kere söyledim sana. Gitme işe tez bitene kadar. Amma büyüttün. Okan idare eder. Zeyneple birbirlerine sarılırlar ve öperler. O sırada kapıda İlke belirir. Geldiğini ufak bir öksürükle belli eder. İLKE:(neşeli bir ses ile) Romantik aşıkları ayırmak zorundayım, Zeynep’i partiye hazırlamamız lazım ZEYNEP:(barışa tebessüm ederek barışı öper) hemen dönerim BARIŞ(gülerek) Partinin sonunda görüşürüz o zaman İLKE(arkası) romantik olduğu kadar da esprili Zeynep arkasını dönerek gülümser ve ilke ile odalarına giderler. Barış ise partiye döner.

SAHNE 23 (DIŞ GECE) HAVUZ BAŞI 1. GÜN Partiden detaylar gösterilir SAHNE 24 (İÇ GECE) İLKENİN ODASI 1. GÜN Zeynep aynanın karşısında donuk ifadesini ve ruh halini saklamak için makyaj yapmaktadır. SAHNE 25 (DIŞ GECE) HAVUZ BAŞI 1. GÜN Zeynep ve İlke kapıdan dışarı çıkarlar, havuz başına geçerler. Barış yanlarına gelerek heyecanlı ve mutlu bir şekilde Zeynep’i elinden tutar ve bir tur kendi etrafında çevirir Barış İşte benim sevgilim


Dudağına bir buse kondurur. O sırada tuna dans ederek gelir. TUNA Hadi kızım açsana şu hediyeleri Zeynep ( hevesli bir şekilde) (barışın koluna girer) e hadi Döner bahçedekilere bağırarak TUNA Hadi millet toplanın hediyeleri açıyoruz Barış muzip bir tavırla Zeynep’i kolundan çekerek durdurur Barış Aşkım ilkeyle bir iddiaya girdik, hediyelerden isimleri söktük eğer 5 tanesi bilirsen ikimize tatil ısmarlayacak. ZEYNEP:(Meraklı) Ya bilemezsem? Arkadaşlarından bazılarına el sallar. BARIŞ:(gözlerini devirip, tebessüm ederek) Ben ona ısmarlayacağım ZEYNEP:(meraklı ve tebessüm ederek) Tek kişilik mi? BARIŞ:(bir nefes alır verir) Hayır, o kimi götürmek isterse. Hadi artık açalım şu hediyeleri SAHNE 26 (DIŞ GECE) HAVUZ BAŞI 1. GÜN Herkes hediyelerin bulunduğu masanın başında toplanmıştır. merkezde Zeynep vardır. Zeynep hediyeleri açacağı için heyecanlı ve coşkuludur. Hediye kutularının arasından birini seçer ve açar içinden kupa çıkar. İddia gereği hediyeyi kimin aldığını tahmin edebilmek için etrafına bakınır. Zeynep:(mutlu bir şekilde) Hmm bir kupa. Demek ki kahveyi çok sevdiğimi bilen birisi aldı. (etrafına bakınarak) tuna kesin sen almışsındır. Tuna: (muzip bir tavırla) Zeynep! Ben sana böyle ucuz bir hediye alır mıyım hiç. Arkadaşlarından birisi: hayır onu ben aldım. Zeynep : canım (öpücük atar) çok teşekkür ederim. İlke, Barışa 1-0 öne geçtiğini el hareketleriyle gösterir.


Zeynep Barışa dönerek Zeynep: (sevimli bir tavırla) Bak aşkım hepsini bileceğim şimdi. Barış: Sana güveniyorum aşkım. Zeynep vakit kaybetmeden ikinci hediyeyi seçer ve kutudan güzel bir dolma kalem çıkar. Zeynep: Ooo piti piti (der ve herkes güler). Bunu kesin faturaları imzalayayım diye kafeden biri almıştır. (etrafına bakınır, bir tahminde bulunur.) ipek sen mi aldın? Arkadaşlarından birisi: (dalga geçerek) barış senin tatil elden gidiyor galiba. Ben aldım. İlke : ( neşeli) Acaba nerde tatil yapsam ? Zeynep yüzünü ekşiterek ilkeye bakar. Barış : aşkım hadi biraz gayret. Yapabilirsin.

Zeynep ellerini ovuşturarak kendinden emin bir şekilde hediyelerin içinden bir tanesini gözüne kestirir ve açar. Paketin içinden ikizinin giydiği elbisenin aynısı çıkar. Elbiseyi kutudan çıkartırken yüzündeki mutluluk kaybolur. Zeynep elbisenin ikizininkiyle aynı elbise olduğunu fark ettiği anda ( eski ve yırtık) elbiseyi elinden atar, çok sinirlidir ama kendini tutarak Zeynep : Bu nerden çıktı ya, kim aldı bunu? Barış: (çok şaşırmış bir şekilde) Zeynep ne oldu, ben aldım? Zeynep hediyeyi barışın aldığını öğrendiği anda Zeynep(çok hafif daha sinirli) defol buradan Barış şaşkın bakar (etrafa kısa bir bakış atarak) Hepiniz defolun Arkada rabarba (şaka mı bu ya) (aaa) Zeynep(sinirli ama hafif kendini tutarak, eli başında) İlke herkesi gönder, kimseyi istemiyorum İlke: (şaşkın ve mahcup bir şekilde) Arkadaşlar parti bitmiştir. Herkes gitsin lütfen. Bu sırada barış Zeynep’i sakinleştirmek için elini uzatıp Zeynep’in koluna dokunur.


Zeynep masanın üstündeki hediyeleri vurup yere atar. Bu sırada ilke arka planda insanları uğurlamaya çalışır. Zeynep: (çok daha şiddetli şekilde) barış sende git İlke de panik içinde geri koşup Zeynep’in yanına gelip koluna girer İLKE sakin ol Zeynepciğim hadi gel içeri geçelim. Zeynep ile ilke içeri geçerken, ilke ben hallediyorum dercesine bir bakış atar. Barış havuz başında sinirli bir şekilde yalnız kalır.

SAHNE 27 (DIŞ GECE) HAVUZ BAŞI İlke Zeynep’i banyoya sokup bahçeye gelir. Barış tek başına sigara içerken partiden kalma bir kadeh içkisi vardır. Sinirden eli titremektedir. İlke, olayın şokunda ve tedirgin. İLKE: şuan biraz daha iyi, duşa girdi kendine gelir birazdan Barışın dizinin üstünde aldığı elbise vardır fakat bu elbise kutudan çıkardığı elbise değildir. ve elbiseyi eliyle kaldırıp ilkeye göstererek BARIŞ(sakin ama iğneleyici bir tavırla kendini tutmaya çalışarak) Bu elbisede ne var ilke? Bir daha bastırarak biraz vurgular İlke bu elbisede ne var? İlke biraz korkar ve şaşırır İLKE (yutkunur ve hafif kekeleyerek) Bende bilmiyorum, beğenir diye düşündüm, ondan alalım dedim. BARIŞ(sorgular tavırda) ne oluyor ya bu kıza son zamanlarda, İLKE bu ara kafası çok meşgul BARIŞ: ya ne alakası var onunla, bence başka bir şey var SAHNE 28 (İÇ GECE) BANYO Zeynep küvette suyun altında nefesini tutmaktadır. Son raddede nefes nefese suyun içinden çıkar. SAHNE 29 (DIŞ GECE) BAHÇE İlke ve Barış bahçede oturmaktadır SAHNE 30 ( İÇ GECE) BANYO


Zeynep küvetten çıkmış havlusuna sarılmıştır. elindeki diğer havluyla saçlarını kurulamaktadır. Küvetten su fokurdaması sesi duyar, arkasını döner ve yavaşça küvete yaklaşır. İkizini gözleri bir kapalı şekilde yatarken görür, biraz daha yaklaştıktan sonra ikizi biranda gözlerini açar ve Zeynep çığlık atar. SAHNE 31 (DIŞ GECE) BAHÇE Barış ve ilke bahçedeyken çığlık sesi duyup irkilirler ve içeri koşmaya başlarlar. SAHNE 33 (İÇ GECE) BANYO Zeynep yerde korku içinde ağlamaktadır. Barış ile ilke banyoya gelir, Zeynep’i kaldırıp banyodan çıkartırlar. Bu sırada Zeynep çırpınmaktadır. SAHNE 34 (İÇ GECE) SALON Zeynep salonda oturmaktadır. Hala olayın etkisindedir. İlke bahçeden, Barışsa elinde kahveyle mutfaktan yanına gelirler. Barış elinde ki kahveyi Zeynep’e uzatarak BARIŞ: al iç şunu iyi gelir Zeynep kahveyi alır başı önündedir. BARIŞ: olaylar iyice çığırından çıktı. Siz ikiniz bana hemen burada neler olup bittiğini anlatın. Yoksa her şeyden seni sorumlu tutacağım ilke. İLKE(sinirli ve gergin): ne olduğunu ben biliyor muyum sanıyorsun? BARIŞ(SİNİRLİ BİR HALDE): şimdi onu giydirmeme yardım ediyorsun ve doğru doktora gidiyoruz. İLKE: Önce ne olduğunu bir anlayalım yarın sabah randevumuz var zaten BARIŞ: yarını falan beklemiyoruz. Hemen doktorunu ara klinik mi ev mi neresiyse oraya gidiyoruz hemen! İlke telefonunu çıkartır ve doktoru arar İLKE DOKTOR: Merhaba Murat amca. Bu saatte rahatsız ediyorum kusura bakma. Zeynep iyi değil, bir görseniz iyi olacak. Yok, yarını bekleyecek halde değil, müsaitseniz uğrayalım. Çok teşekkür ederim çıkıyoruz birazdan ofisinde oluruz Barış bu sırada Zeynep’i kaldırmış odasına doğru gitmektedir. SAHNE 35 (İÇ GECE) ARABA Barış arabayı kullanmaktadır. İlke yan koltuktadır, Zeynep ise arkada uykuya dalmıştır. Barış arkaya döner. Zeynep’in uyuduğundan emin olduktan sonra ilkeye BARIŞ: Evet seni dinliyorum


İLKE: anlamadım? BARIŞ: İlke seni tanıyorum. Her hareketinden bir şeyler sakladığın apaçık belli. Böyle yaparak arkadaşına zarar veriyorsun. Heee, bunu bilinçli yapıyorsan ayrı, yani senden beklenir. İLKE: saçma saçma konuşma BARIŞ: bugün ki partiden tut da o aldığım hediyeye kadar her şeyde senin parmağın vardı. İLKE: valla ister inan ister inanma ama bu yaşananların benimle hiçbir alakası yok. Sadece Zeynep bu aralar pekiyi değil BARIŞ: onu görebiliyorum İLKE: (bir süre bekledikten sonra): Zeynep’in bir nişanlısı vardı, belki bahsetmiştir Barış şaşkınlık içinde ani bir dönüş atar BARIŞ: ne diyorsun kızım sen İlke arkasına döner Zeynep’in uyuyup uyumadığını kontrol eder, uyuduğundan emin olduktan sonra İLKE: tartıştıkları sırada bir kaza olmuş. Dengesini kaybedip havuza düşmüş, kafasını vurmuş. Zeynep de kurtaramamış. Kendisini sorumlu tutuyor, bu yüzdeden arada psikolojik destek alıyor. Barış ironik bir kahkaha atar BARIŞ: abi inanamıyorum ya. Bunları ilk senden duyduğuma inanamıyorum. İlke kaldığı yerden devam eder İLKE: Fregoli teşhisi kondu, Bugünde otoskopi diye bir şeyden bahsetti bende ne olduğunu bilmiyorum. Barış şok içinde ilkeye bakar. SAHNE 36 (İÇ GECE) PSİKOLOG OFİS Barış, ilke ve Zeynep ofise gelmişlerdir. Doktor Zeynep’i sedyeye yatırır ve sakinleştirici iğne yapar sonra dışarı çıkıp DOKTOR: Sakinleştirici verdim. Aşırı stresten olduğunu düşünüyorum.


Fakat en kısa zamanda bir kliniğe yatırılıp, yakından ilgilenilmeli. Biraz dinlesin, kendini daha iyi hissedecektir. İLKE: anladım murat amca, yorduk senide, sen olmasan ne yapardık bilmiyorum. Barış araya girerek BARIŞ: Zeynep’in hastalığı tam olarak nedir? DOKTOR: Dediğim gibi Barış araya girerek BARIŞ: Hasta olduğunu ve birtakım ilaçlar kullandığını biliyorum Doktor: O zaman içeriğini Zeynep ten öğrensen daha iyi olacak. Geç oldu Zeynep’i kaldıralım sizde evinize gidin, uzun rahat bir uyku çeksin. Üzerine de fazla gitmeyin. Zeynep iyi, daha iyi olacak. Ayağa kalkarlar. SAHNE 37 (İÇ GECE) DOKTOR MUAYENESİ Doktor ilke ve barışın masadaki muhabbetleri sırasında Zeynep ilacım etkisiyle iyice uyuşmuştur gözleri kapanmak üzeredir. Nefes alışverişleri yavaş ve derindir. İçerideki muhabbeti yarım yamalak duymaktadır. Bir süre sonra içeride muhabbet şiddetlenir. Bardak kırılma sesi ve onun akabinde bağrışma sesleri duyulur. Zeynep in bilinci iyice gittiğinden her şeyi yarım yamalak duymakta ve net görememektedir. Kalkmaya çalışsa da kendinde o gücü bulamamaktadır. Yattığı yerin karşısında ki buzlu camın ardından olayı izlemektedir. Barış ve doktorun bağırışmaları, kavga moduna geçmiştir. Barış kalkmış ve doktorun yakasına yapışmıştır. Aralık olan kapıdan içeriye girerler kavga hiddetlenmiştir. Zeynep’in nefes alışverişleri hızlanmıştır. SAHNE38 (İÇ GÜN) EV Zeynep yavaşça gözlerini açar. ifadesizdir. Nerede olduğunu anlamak istercesine etrafına bakar ve doğrulur. Tam karşısında barış oturmaktadır. Barış tepkisiz bir edayla BARIŞ: Günaydın Zeynep bir süre tepkisiz bir şekilde Barışa bakar. Başını ellerinin arasına alır. ZEYNEP: başım kazan gibi. Dün gece ne oldu, ne bitti tam olarak hatırlayamıyorum bile BARIŞ (imalı bir şekilde): henüz bende konulara vakıf değilim ne yazık ki. Dün gece kötü oldun, seni doktora götürmek zorunda kaldık.


Zeynep(yorgun bir tavırla): İlke nerede? BARIŞ(gergin) Sabah kalktığımda yoktu. Şuan bende merak ediyorum. Zeynep yorgun ve bitkindir. Eliyle başını ovuşturur. Sonra aniden bir şey hatırlamış gibi ZEYNEP: Bir dakika sen? Sen dün gece murat beyle kavga ediyordun evet hatırlıyorum. Allah’ım korkunçtu. Neden. Neden böyle bir şey oldu BARIŞ: Zeynep saçmalama lütfen ya. Cidden sinirleniyorum artık. Dün kötü oldun apar topar murat beyin yanına gittik. Sana sakinleştirici iğne yaptı, bir süre sonra yarı baygın bir halde eve getirdik, seni uzun süredir de uyuyorsun ne kavgasından bahsediyorsun. Zeynep idrak edemez ve bir süre boş gözlerle etrafına bakınır ZEYNEP: of bilmiyorum sakinleştirici yüzündendi sanırım. İlaçlarımı içmem gerek en son ne zaman aldım hatırlamıyorum. BARIŞ (imalı bir şekilde): ne ilacı bunlar? Zeynep: büyütülecek bir şey değil. İyi hissetmemi sağlayan birkaç anti deprasan Barış imalı bir şekilde gülerek BARIŞ: her şeyi geçtim de, gözümün içine bakarak yalan söylemeni kaldıramıyorum. Dün gece ilkeyi epey sıkıştırdım ve hastalığını öğrendim. Bence bu haplar birkaç anti deprasandan daha fazlası. Bunu benimle paylaşmadığına inanamıyorum. Zeynep pes ettiğini el kol hareketleriyle ifade eder ZEYNEP: saçma sapan birkaç hayal. İlaçları kullanınca etkisi azalmıştı. Bu sıralar kullanmayı ihmal ettim sanırım tekrar arttı. BARIŞ(imalı bir şekilde): bunun nişanlının boğulmasıyla bir alakası olabilir mi? Zeynep birden duraksar Barış sinirli bir şekilde devam eder BARIŞ: bunu da dün gece ilkeyi korkutup öğrendim. Benden bunu gizlemene gerek yoktu


ZEYNEP(duraksayarak): Barış. İyi değilim. Bunları sonra konuşalım BARIŞ: hayır efendim bu konu bugün netleşecek Zeynep duraksar ZEYNEP: ilaçlarımı almam lazım mutfakta ikinci çekmecede. Rica etsem getirir misin? Ya da dur dur sen bahçeye çık bende biraz sonra geliyorum. SAHNE 39 (İÇ GÜN) MUTFAK Barış mutfağa gelir. Buzdolabını açar ilaçları kontrol eder. Arar ve bulamaz. Kettle nin sesi duyulur hazırda bulunan bardaklara su koyar, alır ve verandaya doğru yönelir. SAHNE 40 (İÇ GÜN)ODA-VERANDA Zeynep merdivenlerden yukarı çıkar ve verandaya barışın yanına doğru yol alır. Verandaya gelir barışın yanına oturur. BARIŞ: ilaçlar çekmecede yok ZEYNEP: dikkatli baktın mı orada olması lazım BARIŞ: mavi ve beyaz iki kutu hap değil mi? Dün gece orada gördüğüme eminim fakat şimdi yoklar. İlkeden hala ses yok mu? Gergin bir tavırla telefonunu çıkarır ve ilkeyi arar. Telefon uzun uzun çalar ve kimse açmaz. BARIŞ: nerede bu Allah’ın cezası. O ilaçları orada gördüğüme eminim kendi kendine yok olacak hali yok ya belli ki ilke kaldırmış. ZEYNEP: Barış saçmalama ne olursun. Sakin ol çantamda da olması lazım, gider alırım birazdan. Temiz hava iyi geldi anca kendime geliyorum. BARIŞ: daha iyiysen seni dinliyorum ZEYNEP:(bir süre bekler): anlatması zor. Kendimi bildim bileli bu sanrıları yaşıyorum tıp dilindeki adı fregoliymiş. Murat bey sayesinde öğrendik. Kızıyorsun ama ilke olmasa ne bu evde yaşayabilirim nede bir psikologdan yardım alabilirdim. BARIŞ: abi ilkenin özellikle seçtiği elbiseyi sana hediye olarak alıyorum ortalık birbirine giriyor. Dün gece


çekmecede olan ilaçlar şuan yok. Bu durumda olduğunu bilmesine rağmen salakça bir doğum günü partisi organize ediyor ama sen hala ilkenin desteğinden bahsediyorsun ZEYNEP: Barış yeter. Öğrenmek istiyorsan anlatacağım. Ama uzun uzun ilkeyi yargılayacaksak cidden kaldıramayacağım Barış derin bir nefes alır. BARIŞ: tamam dinliyorum ZEYNEP: bazen insanların beni izlediğini düşünüyorum. Yolda, okulda, kafe de, her yerde insanlar bana bakıyormuş gibi geliyor BARIŞ: bu, arada bana da oluyor. herkese oluyordur. ZEYNEP: hayır normal bir tavırla bana bakmıyorlar. Sanki bana zarar vermek istiyorlar. Geriliyorum, terliyorum sanki boğulacakmışım gibi hissediyorum. Asıl konu bu da değil. Son zamanlarda sanrılarım daha da şiddetlendi. Kendimin bile beni izlediğimi görüyorum. Daha dün, ilkeyle kütüphaneden çıktık yürürken kalabalığın arasında aynı bana benzeyen birinin, beni izlediğini gördüm. Birebir aynı sanki ikizim. Konuyu sadece ilkeye ve Murat beye açtım. Otoskopi tehşisi kondu. Gördüğün mavi haplar bunun tedavisi için. BARIŞ: Zeynep bana bunları nasıl anlatmazsın. Bu kadar mı kopuğuz birbirimizden ZEYNEP: öyle ha deyince anlatılacak şeyler değil ki bunlar. Garip garip hayaller görüyorum içinden çıkamıyorum. Daha fazla zorlama beni lütfen. Şimdi bana müsaade et, daha sonra tekrar detaylı konuşalım olur mu? Barış çaresizliğini el hareketleriyle ifade eder BARIŞ: Tamam zorlamayacağım daha fazla. Eve gidip üç beş kıyafet alıp dönerim, bu günlerde seni yalnız bırakmayayım Zeynep evet anlamında başını sallar. Barış kalkar Zeynep’in arkasından öne doğru eğilerek Zeynep’i öper BARIŞ. Geç kalmam merak etme Zeynep tepkisiz bir şekilde önüne bakar. Barış Zeynep’in aksi yönünden uzaklaşır bir süre bekledikten sonra kalkar ve içeriye geçer. SAHNE 41 (İÇ GÜN) MUTFAK Mutfak tezgâhının önünde ilkeyi arar telefon kulağındayken yukarı ilkenin odasına doğru çıkar. SAHNE 42 (İÇ GÜN)


Odaya yaklaştıkça ilkenin odasından telefonun sesini duyar. Odaya girince telefonun ilkenin dolabında olduğunu anlar. Dolaba doğru rahatça yöneldiğinde telefonu biri açar. Zeynep aniden durur ve telefonu yavaşça kulağına götürür. Gelen ses rahatsız edici ve anlamsızdır. Yavaş yavaş dolaba doğru ilerler. Ses hala devam etmektedir. Elini dolap kapısına doğru uzatır. Tam açacağı sırada aniden dolap kapısı içeriden çekilir ve kapı aniden kapanır. Zeynep bu etkiyle geri geri düşer ve aniden kalkar ve hızlıca aşağı bahçeye doğru koşmaya başlar. Kendini bahçeye attığında nefes nefesedir. SAHNE 43 (İÇ GECE) SALON Zeynep evde tek başına oturmuş bir şeyler içmektedir. Yalnız ve moralsizdir. O sırada içeriye Barış girer. BARIŞ(saçlarından öperek) Sevgilim, ne yapıyorsun yalnız başına Zeynep(sakin) Ne bileyim oturuyordum Barış İlke gelmedi mi? Zeynep Yo hayır Barış Haber var mı peki? Kafeye de uğramamış Zeynep Yok gelir birazdan belki, sen kafeye mi uğradın Barış Kıyafet aldım geldim birkaç parça, yol üstüydü kafeye uğradım. Senin birkaç gün gidemeyeceğini söyledim O sırada elektrikler kesilir Zeynep Arkandaki dolapta mumlar var Barış tepki vermeden iki üç çekmece açar ve mumları yakar ve birkaç köşeye yerleştirir. Dışardan sürekli şimşek çaktığı için içeri ara ara aydınlanıyordur ama genel olarak loş bir ışık vardır. İlke kapıdan içeri girer ve biraz ıslaktır. Barış İlkeyi görünce ayağa kalkar ve sinsi gülümseme ve gerginliği vardır. İLKE Zeynep diye bağırır ve içeri girer Romantizminize bayıldım, bütün mahallenin elektriği gitmiş BARIŞ: (sinsice tebessüm ederek) Evet, Zanlımız da geldi.


İLKE(gülümser) Elektrikleri benim kestiğimi mi düşünüyorsun Zeynep hafif tebessüm eder (eli başındadır) BARIŞ (bağırarak) Biz bunca şeyle uğraşırken sen neredeydin? Bu kızın ilaçları nerde? İLKE (şaşkın) Ne diyorsun be? İlaçları bulamamanın benle ne alakası var? (ıslak olan üstünü başını toparlar) BARIŞ (daha çok sinirli) İlaçları senin sakladığını düşünüyorum, birde arıyoruz ulaşamıyoruz İLKE (sinirli) Telefonumun nerede olduğunu bilmiyorum ki. BARIŞ(yapmacık bir şekilde İlkeyi taklit ederek) Telefonumun nerede olduğunu bilmiyorum ki! ZEYNEP (yorgun biçimde) Telefonu evde unutmuşsun, odanda yatağının üstünde İLKE(gergin ve sinirli) Bak gördün mü aptal herif, evde unutmuşum. Ben ilaçlarının bile ne boka yaradığını doğru dürüst bilmiyorum. Hem sen kimsin be beni yargılıyorsun??? BARIŞ(gözleri pörtlek) Neden bu kadar sinirlendin acaba? Bir şeyler biliyor olabilir misin? Mesela benim sabrımı ölçüyor olabilir misin? İlaçlar nerede? İLKE(güler) Senin sabrını neden ölçeyim, kafayı mı yedin sen? ZEYNEP(sinirlenir) Kimsenin kimseyi suçlamasına gerek yok. Siz neden dünden beri birbirinizi yiyorsunuz! İkinizin böyle yapması beni daha çok etkiliyor. BARIŞ(gözleri açık sinsice gülerek) Çünkü İlkenin bir şeyler bildiğini sinsi bakışından, gülüşünden anlayabiliyorum Soruma cevap ver (dalgalı bir ses tonu ile) İLKE (gergin) Evet ilaçları ben kaldırdım BARIŞ(iyice dalgaya vurarak ses tonu yavaş yavaş sertleşir ve yükselir)


Bak gördün mü, dün çekmecede kutuları gördüğüme emindim ama dikkat etmedim. Arkadaşın ilaçları saklayıp, ortadan kayboldu. Tamda bunu sen kötü durumdayken yaptı ZEYNEP(başını sıvazlayarak bağırır) Of of of Barış iyice gerilir ve ve Zeynep’e bağırır Her şeyin İlkenin başının altından çıktığına eminim, gittiğin doktor bile İlkenin aile dostu ZEYNEP(bağırır) Kes artık, birilerini suçlamayı kes Barış İlkenin üzerine yürümeye başlar, BARIŞ Şimdi seni konuşturmanın zamanı geldi ilaçları neden sakladın? Aslında seni dün gece o küvete sokup bülbül gibi öttürmeliydim, ama geç sayılmaz, bu gece de yapabilirim. Komik, aptal ve gerilimli tavırlarla İlkeye doğru yürür ve İlke koridorda geri geri kaçar. O sırada Zeynep Barış’a hakim olup kolundan çekmeye çalışsa da, Barış geri dönmez ve Zeynep’i geri savuşturur İLKE(korkmuş ve şaşkın şekilde geri geri yürürken) Ne diyorsun be kendinde misin? BARIŞ(Gerin ve kontrolünü kaybetmiş şekilde) Ne diyorsun be kendinde misin? Tabi ki kendimdeyim Zeynep tekrar Barışı kontrol etmek ister, Barış, Zeynep’i ittirir ve Zeynep sendeler. İLKE(Çok korkmuş ve ağlamaklı) Barış kendine gel, sen iyi değilsin, şaka falan mı yapıyorsun? BARIŞ(mimikleri ile gülümseme hareketi yaparak) Şimdi anlarsın şakamı değil mi? o ilaçları neden sakladın söyle bakalım. İLKE (korkmuş ve sesi titrek ağlamaklı) Çünkü Zeynep’in ilaç kullandığını bilmiyordun, gece burada kalınca öğrenme diye BARIŞ(gözleri pörtlek ve gülerek birden sinirlenerek) Neden bana söylemedin peki? Sana her gün yalvaracak mıyım? Arkadaşının iyiliğini istemiyor muydun? İLKE (Ağlamaklı çığlık atar) İstemedi, Zeynep söylememi istemedi Zeynep(o da Barış a bağırır) Kes şunu artık ben istemedim, bilmeni istemedim BARIŞ (iyice kontrolü kaybetmiştir) Ama Zeynep sende İlkeyi savunursan, onu gebertmek için bahanem kalmaz


Zeynep’i tekrar ittirir ve Zeynep düşer Koridorun sonuna gelmişlerdir ve Barış, İlkenin boğazına yapışır. İlke boğulurken kafasını Zeynep’e çevirir ve yandaki masadan bir şeyler arar. O sırada eline bardak gelir ve kafasına vuracakmış hissi yaratılır ama tam vuracakken Barış diğer eliyle tutar, derin bir nefes çeker Zeynep çığlıkla arkadan Barışa sopayla sert bir darbe indirir ve Barış dizlerinin üstüne ve duvara doğru yaslanır ve ayna kırılır. Sahne 44 (İÇ GECE) RÜYA Zeynep aniden gözlerini açar yatakta doğrulur. Bir süre sessizce bekler. Ortama derin bir sessizlik hakimdir. Bir süre sonra banyodan senkronlu bir ses duyar. Merak eder ve o yöne doğru ilerler. Yaklaştıkça ses artmaktadır. Banyoya girdiğinde küvetin yanında diz çökmüş ikizini görür. İkizi senkronlu bir şekilde kafasını duvara vurmaktadır. Zeynep bu görsel karşısında şok olur ve ikizine doğru yaklaşır. İlerleyişin yarısında ikizi aniden durur ortama derin bir sessizlik hakim olur. İkizi yavaş yavaş önünü dönmeye başlar. Yüzü okunur hale geldiğinde Zeynep aniden rüyadan uyanır.

SAHNE45 (İÇ GECE) ZEYNEP ODA Zeynep aniden rüyadan uyanır. Belli bir ritimde gelen dan sesi vardır. Zeynep yavaşça yatağından kalkar, odasından çıkar ve sesin geldiği yöne doğru ilerler. Banyoda ikizini yere diz çökmüş duvara kafa atarken görürüz. Zeynep’in yaklaştığını hissettiğinde aniden durur ve bekleyip, kafasını aniden Zeynep’e çevirir. SAHNE 46 (İÇ GÜN) VERANDA Zeynep elinde kahveyle verandaya çıkmıştır. Havuzun başında bir süre durur kahvesini yudumlar sonrasında havuzun yanında duran file ile havuzdaki pislikleri temizlemeye baslar bir iki üç derken bir süre sonra filenin akabinde kadraja eski sevgilisinin yüzü girer. Ve tekrar rüyadan uyanır. SAHNE 47 (İÇ GÜN) HASTANE ODASI Zeynep hastanede gözlerini açar. Barış yanı başında sandalyede oturuyordur. Zeynep barışı görünce irkilir. Barış, Zeynep’in uyandığını görür. Barış Zeynep?(barış dışarıya doğru seslenir) İlke , Murat bey Zeynep uyandı. İlke ve murat bey içeriye girer. Zeynep ilkeyi görünce heyecanla doğrulur. Zeynep: İlke neler oluyor. Neredeyiz biz Barış: Aşkım dün gece fenalaştın. Hastanedeyiz şu anda sakin ol. Zeynep (şaşkın, dili tutularak) Dün akşam! Sen! Barış senin yaralı olman lazım. Barış:(panikle doktora doğru) İyi değil galiba doktor bey?


Doktor:(ortamı yatıştırarak) Bir dakika, bir dakika sakin olun. Der ve Zeynep’in yanına oturur. Doktor: Şimdi bana dün gece neler olduğunu anlatabilir misin? Zeynep konuya girdiğinde herkes şaşırarak birbirine bakar ve duyduklarına inanamazlar. Zeynep:(panik içinde) Dün barışla evde oturuyorduk. Elektrikler kesildi. Sonra ilke geldi ve Barış’la tartışmaya başladılar. Sonrasında barış cinnet geçirdi. Bize saldırdı. Barış: (bir anda araya girer, şaşırmış) Ne diyorsun sen Zeynep? Ne saldırması? İlke (hayretler içinde) Zeynep öyle bir şey olmadı. Sadece küçük bir laf dalaşıydı. Her zaman ki barışla ben biliyorsun Doktor: (araya girerek) Çocuklar sakin olun. Ben Zeynep’ten dinlemek istiyorum. Zeynep: (başını ellerinin arasına alarak) Ben yine hayal gördüm galiba Sessizlik olur. Zeynep perişan bir haldedir. SAHNE 48 (İÇ GÜN) HASTANE KORİDOR Doktor ve ilke baş başa konuşmaktadırlar. Doktor: (endişeli) Bak ilke, Zeynep hiç iyi değil. Acilen gözetim altına alınması lazım. İlke: (şaşkın) Gözetim derken neyi kastediyorsun murat amca? Doktor: (ciddiyetle) Net bişey söyleyemem, bazı testler yapılması, hatta hastaneye bile yatırılması gerekebilir. Tüm bunlar için de ailesinin onayı gerekiyor. İlke: (üzgün) tamam murat amca hemen hallediyorum. SAHNE 49 (DIŞ GÜN) ARABA Barış arabayı kullanmaktadır. Doktor barışın yanında ilke ile Zeynep arka koltuktadır. ZEYNEP: (öfkeli) Hayır! Kliniğe falan yatmak istemiyorum. İlke: (sakinleştirmeye çalışarak)


Ama Zeynepciğim bunu şimdi yapmazsan daha kötü olabilirsin. ZEYNEP : hayır ilke istemiyorum. BARIŞ Zeynep inat etme. Burada herkes senin iyiliğini düşünüyor. Zeynep: kliniğe yatmak falan istemiyorum. Bu konuyu kapatalım. Doktor: (bir süre düşündükten sonra) Bir terapist arkadaşım var. Aile dizimi seansları yapıyor. Daha önce bir kaç hastama iyi geldiği oldu. İstersen sana da bir seans ayarlayabilirim. Barış: nasıl bir terapi bu ? Doktor: Şöyle ki, Dizimi yapılacak kişi sıkıntılarını anlatıp, dizime kabul ediliyor. Derdini anlatıp, kendi ailesini veya arkadaşlarını temsil edecek kişileri seçiyor ve seans başlıyor. Eski zamanlarda Bert Hellinger bunu din ayini olarak yapsa da şuan bilimsel olarak psikoterapistler eşliğinde yapılıyor ve çok rağbet görüyor İlke: (sevinç ve heyecanla, Zeynep’in koluna dokunarak) Aaa ne dersin Zeynep? Belki işe yarayabilir. Barış: Evet Zeynep. Hem Tuna’yla Aysa’ya da haber veririz. Zeynep kabullenmiş bir şekilde sessiz kalır.

SAHNE 50 ( İÇ GECE) AİLE DİZİMİ Zeynep sahnenin merkezinde sandalyede oturmaktadır. Dizimci Zeynep’in yanında ayaktadır. Seyirciler Zeynep’in karşısında sandalyelerde oturmaktalardır. Dizimci önce bir sunum yapar. Dizimci: (profesyonelce) Hoş geldiniz, insanlar atalarından hem genetik hem de ruhsal tramvaları devralırlar. Farkına varmadan, tekrarlayan, aşamadıkları sorunlar yaşarlar. Çünkü hepimiz, atalarımıza enerjitik bağlarla bağlıyız. Dizimde, aile bağlarımız yeniden düzenlenir ve huzura kavuşuruz. Şimdi, Zeynep için, bilen alana sizleri davet ediyoruz. Zeynep ayağa kalkar, etrafa bakar. Dizilimciye dönüp sorar. Zeynep: arkadaşlarımı seçebilir miyim. Dizilimci: tabi seçmende bi sakınca yok.


Bunun üzerine Zeynep seyircilerin arasından 4 kişi belirler. Bunlardan biri barıştır. Seçtiği seyirciler Zeynep’in karşısındaki sandalyelere otururlar. Dizilimci katılımcıların arasında tur atar. Ve Zeybep’in yanına gelip kulağına eğilerek Dizilimci:(fısıldayarak ve barışı göstererek) bu senin ölmüş olan nişanlın. (barışın yanındaki kişiyi göstererek) bu senin annen. (tedirgin)Fakat burada anlayamadığım beni huzursuz eden bir enerji daha var. Neyse şimdi buna takılmayalım. nişanlısına söylemek istediğin bir şey var mı? Bu sırada barış seansın etkisiyle derin derin nefes almaya başlar, devamında vücudu kasılmaya başlar. Bir süre sonra halsizleşir. Dizilimci barışın yanına gider ve kendini toplamasına yardımcı olur. Bunun üstüne barış düşük bir tonla. Barış: bunun böyle olması gerekiyordu Zeynep. İlahi plan bu. Seninle bir ilgisi yok, burada iyiyim ve senin de iyi olmanı istiyorum. Der ve yine derin bir alır nefesini verir, bir süre nefes almaz baygın bir şekilde kalır. Bir süre sonra ani bir şekilde derin nefes alarak uyanır. Halsizlik hali devam eder ve . Dizilimci: Arkadaşımıza müsaade edelim çok yoruldu. Zeynep:(endişeli, dizilimciye) barış iyi mi? Dizilimci sakin ve yatıştırıcı bir ifadeyle Barış’ın iyi olduğunu ifade eder. Barış seyircilerin arasına geçer. Zeynep olayın etkisinde elini boynunda gezdirirken seyirciler arasında olan birinin onunla aynı hareketi yaptığını görür. Zeynep aniden duraksar karşısında ki adamında onunla aynı şekilde durduğunu ve ne yaparsa senkronlu bir şekilde aynı hareketleri yaptığını görür. Adam Zeynep’e donuk bir bakış attıktan sonra ona bakmaya devam ederek kalkar oturduğu sandalyeyi kaldırmadan yere sürterek Zeynep’in karşına kadar gelir ve oturur. Zeynep’e doğru eğilir ve eliyle kendi yüzünü göstererek. Suat: Sence birbirimize benziyor muyuz? Buradayım senin için geldim Zeynep annem için geldim! Arkasına yaslanır. Zeynep korkmuş ve şaşırmıştır. Suat: Sen her ne kadar kabullenmesen de ben hep ordaydım. Gölgen gibi, aynadaki aksin gibi yanı başındaydım! Ben senin ikizinim Zeynep. Sandalyeden yere inerek annesinin dizlerine yönelip.


Anne! Beni seviyor musun? Anne bak Zeynep büyüyor, ben de büyüyecek miyim? Yaşamayı aşkı nefreti hissedebilecek miyim anne? (der ve esnek bir şekilde doğrulur ve daha sinirli tonla) Bu evden dışarı çıkabilecek miyim? Yoksa beni yine kırkım çıkınca öldürecek misin? Anne: ( haykırarak ağlar) ben böyle olsun istemedim. Hatalıydım biliyorum. Ama başka çarem yoktu. Anne olabilmek için yapabileceğim tek şey buydu. O lanet kadının lafına inandım ve büyüyü yaptırdım. İkinizden birini öldürmem gerekiyordu yoksa ikinizi de kaybedecektim. Konuşma sırasında Suat yavaşça anneye doğru yaklaşır suratında alaycı bir tavır vardır. Zeynep’e anlık dönüşler yaparak annesini işaret eder. Konuşmanın sonunda Suat: (kahkaha atarak yere diz çöker. Kahkaha yavaşça ağlamaya dönüşür. Annesinin önünde diz çökmüş şekilde, ağlamaklı) neden beni bu soğuk eve hapsettin?(daha öfkeli) Neden bu karanlık evden çıkmama izin vermedin?(çıldırmış gibi)neden beni öldürdün? (bağırarak) NEDEEEEN? (Suat yere yığılır ışıklar söner odayı sadece ay ışığı aydınlatır. Yavaşça ve korkutucu bir hareketle Zeynep’e doğru bakar.) merak etme senden nefret etmiyorum. Ama seni affetmemi istiyorsan benim huzur bulmamı sağlamalısın. Gel ve beni özgür bırak. (Der ve aniden yere yığılır.) SAHNE 51 (DIŞ GÜN) VERANDA Zeynep barış tuna aysa verandada masada oturmaktadırlar. Hepsi dünkü olayın etkisinde duygun ve dalgındırlar. Kimse birbirinin yüzüne bakmamaktadırlar. Bir süre sonra İLKE: annen açmıyor mu hala ZEYNEP (durgun): Hayır kaç kere aradım hatırlamıyorum bile TUNA (alaycı tavrının aksine durgun bir şekilde): İşi vardır kadının felaket senaryoları kurmaya başlamayın hemen. Barış suskun ve gergindir Kısa bir sessizlikten sonra Zeynep ZEYNEP: doğduğum yere gideceğim. Kendimi daha iyi hissedeceğim sanırım TUNA: annen orda mı hala? ZEYNEP: Hayır ben 11 yaşındaydım oradan ayrıldığımda. Susuzluk sebebiyle köyü boşaltmışlardı. Şimdi ne haldedir bilmiyorum Barış kararlı bir şekilde BARIŞ: bende geleceğim


İLKE: seni yalnız bırakmayız. (imalı bir şekilde) değil mi arkadaşlar. ZEYNEP: annemi de aramayacağım kimsenin aklını bulandırmaya gerek yok BARIŞ: Zaman kaybetmeyelim çıkalım yola. Masadan kalkıp hazırlanmak için eve girerler (rabarba)

. SAHNE 52 (İÇ GÜN) ARABA Barış arabayı kullanmaktadır. iilke yanında Zeynep arkada ortada, solunca aysa solunda ise tuna vardır. Zeynebin köyüne gitmek için yola çıkmışlardır. Hepsi dalgın ve durgundur. Kimse birbiriyle iletişim halinde değildir. SAHNE 53 (İÇ GÜN) ARABA Köye doğru yola devam ederler SAHNE 54 (DIŞ GÜN) KÖY: Zeynep barış ilke tuna ve aysa zeynebin doğduğu köye gelmişlerdir. Hava sıcak ve boğucudurç köyde hiçbir yaşam belirtisi yoktur. Köyde kısa bir keşif gezisine çıkarlar. AYSA: abi burada hiçbir yaşam belirtisi yok İlke telefonunu çıkarır ve çekmediğini görür İLKE: telefonda çekmiyor ne lanet bir yer burası TUNA: hava kararacak birazdan bence geri dönelim ZEYNEP: hayır yaşadığım evi bulmak istiyorum BARIŞ: gece gece bu ücra yolda araba kullanmayalım. Çantada küçük bir çadır olacak kılar siz çadırda yatarsınız bizde arabada uyuruz sabah biraz daha keşif yapar yola çıkarız İLKE: mantıklı Aysa plandan memnun olmadığını belirtecesine kafasını sallar Yürümeye devam ederler SAHNE 55 (DIŞ GECE)KAMP YERİ


Kamp yapma için yer bulunmuş. Çadır kurulmuş ve ateş yakılmıştır. Zeynep’in yanında barış diğer yanında ilke vardır barışın aynında tuna ilkenin yanında aysa oturuyordur. Derin bir sessizlikten sonra İLKE: bu olanlara içten bir şekilde inanıyor musunuz BARIŞ: orada olanlar gerçekti. Bunu hissettim Zeynep tedirgindir etrafına bakmaktadır. AYSA: bu şekilde oturup kendimizi daha fazla germeyelim yeterince kasvetli bir ortam var zaten İLKE: Bence de sabah erken kalkıp işlerimizi bitirip yola çıkalım TUNA: (her zaman ki tavrıyla): hepimiz çadırda yatıyoruz dimi BARIŞ: Tuna şuan seni hiç çekecek durumda değilim abi. Siz kızlar çadıra tuna biz arabaya abi Altlarındaki örtüleri kaldırıp silkelerler kızlar çadıra doğru yönelir. Zeynep ayağa kalkıp doğrulduğunda yolun karşısında ikizini görür. İrkilir fakat kendini toplar. Kimseye belli etmemeye çalışır. İkizi yol boyunca yavaşça yürümeye başlar. Zeynep te arkadaşlarının yatmak için yöneldikleri sırada sakince ikizinin arkasından gitmeye başlar. Barış arabaya bindiği sırada Zeynep’in yolda tek başına ilerlediğini görür. BARIŞ: ZEYNEP? Arkadaşlarına bakınır. İlke çadırdan kafasını çıkartarak İLKE: ne oldu? BARIŞ: bir şey yok geliyorum şimdi Der ve arabadan el fenerini alıp Zeynep’in peşinden gitmeye başlar SAHNE 56 (DIŞ GECE) KÖY YOLU Barış Zeynep’i gözden kaybetmiştir karanlık sokaklarda elinde fenerle ileriyordur. Heyecanlı ve gergindir belli aralıklarla BARIŞ: Zeynep? Diye seslenir SAHNE 57 (DIŞ GECE) KÖY SOKAK Zeynep köyün içlerine kadar gelmiştir. Durur ve etrafına bakar o sırada yolun sonunda ikizini görür bir süre bakışırlar. İkizi yavaş yavaş soluna döner ve ilerler. Zeynepte peşinden hareket eder. İkizinin bulunduğu noktaya geldiğinde kimseyi göremez bir evin yanına gelmiştir. Evin kapı numarası 11dir. Aklına bir şey gelmiş gibi hızlıca çantasından bir fotoğraf çıkarır ve o evin doğduğu ev olduğunu anlar.


SAHNE 58 (İÇ GECE)KÖY EV Yavaş yavaş içeri girer. İçeri bomboştur. Bir süre içerinde turlar ve pencerenin önünde durur. O sırada arkasından fısıldaşmalar duyar. Korkarak yavaş yavaş arkasına döner. Döndüğünde ilk girdiğinde boş olan köşede bir kadın ve onun karşısında diz çöküp oturmuş iki kişi görür Zeynep irkilir ce o noktaya doğru yavaş yavaş ilerlemeye başlar. O esnada. Oturanlardan biri kalkar ve dönüp zeynep’e doğru bakar. Zeynep gördüğü kişinin kendisine tıpa tıp benzeyen ikizi olduğunu görünce şok olur ve dona kalır. İkizi ağır adımlarla çıkış kapısına doğru ilerler. Zeynep bir an kendisine toplayarak hızlıca kapıya doğru ilerler kapı hızla yüzüne kapanır. Nefes nefesedir arkasına döner odanın tekrar boş olduğunu görür. Kapıyı açmaya çalışır fakat açamaz ve yumruklamaya başlar ZEYNEP: Heeey. İmdat! Diye bağırır. SAHNE 59 (DIŞ GECE) SOKAK İkizi Zeynep’in yerine geçmiştir. Hızlı ve kendinden emin bir şekilde kamp yerine doğru yürümektedir dar bir sokağın önünden geçerken yolda elinde fenerle barış görünür. BARIŞ: Zeynep! Diye seslenir Barış koşarak Zeynep’in olduğu noktaya gelir. Zeynep görünürde yoktur ilerlemeye devam eder. Sağında kalan boş odaya yönelir. SAHNE 60 (İÇ GECE) KÖY HARABE Barış içerir girer. İçerisi karanlık ve sessidir. Sadece fenerin aydınlattığı noktaları görebilmektedir nefes nefesidir. Elindeki fenerle etrafı tarar. Etrafına bakındığı sırada ensesine sert bir darbe alır ve yere düşer. Hareket edemiyordur sadece olduğu yerde Zeynep’in defalarca vurduğunu görür. Bir süre sonra bilincini kaybeder SAHNE 61 (DIŞ GECE)KÖY SOKAK İkiz Barış’ı öldürmüş ve nefes nefese bir şekilde kamp yerine doğru ilerlemektedir yüzünün belli bir kısmında kan vardır. SAHNE 62 (DIŞ GECE) KAMP YERİ Kamp yerine sessizlik hakimdir ateş hala yanmaya devam ediyordur. SAHNE 63 (İÇ GECE) ARABA Tuna arabanın içinde şoför koltuğunda uyumaktadır. SAHNE 64 (İÇ GECE) ÇADIR Tuna ve aysa çadırın içinde uyumaktadırlar

SAHNE 65 (DIŞ GECE) KAMP YERİ İkiz kamp yerine gelip eline aldığı irice bir taşla çadırın içine girer. Acımasızca aysa ve ilkeye vurmaya başlar. Atmosfere çığlım sesler hakimdir. Boğuşmanın etkisiyle çadır sallanmaktadır. İlke kurtulmak istercesine can havliyle çadırdan dışarı çıkmak ister. İkiz tekrar içeri çekip vurmaya başlar. Bir süre


sonra sesler susar. İki dışarı çıkar yüzünde aysa ve ilkenin kanlar vardır. Yüzünde ki dehşet ifadesiyle sesli bir şekilde ağlamaktadır. SAHNE 66 (İÇ GECE) ARABA Tuna arabanın içinde, çadırdan gelen sesleri duumuş ve gözünü açtığı sırada ilkenin dışarı çıkmak istediğini ve birinin onun içeri çektiğini görür. Korku içinde şoför koltuğuna geçer arabayı çalıştırır ve hızlıca oradan uzaklaşır SAHNE 67 (İÇ GECE) ANNESİNİ EVİ Zeynep’in annesi mutfak masasının üzerinde duran tepsiyi alır ve salona doğru yönelir salona geldiğinde Zeynep’i (ikiz) görür ve çığlık atarak elindeki tepsiyi yere düşürür. Dehşet içinde ANNE: Zeynep kızım! Allah’ım bu halin ne. ZEYNEP: bana birisim verdiğini hatırlamıyorum ama seni çok özledim anne Der ve annesine doğru kollarını açar annesi çekingen bir tavırla kızına doğru ilerler kızına sarılır. Zeynep annesini nefesi kesilene kadar sarılır pozisyona sıkarak öldürür SAHNE 68 (İÇ GÜN) AİLE DİZİMİ Zeynep sandalyede tek başına oturmaktadır. Perişan haldedir. Kafası öndedir. Bir köşede polisler yanında doktoru murat bey diğer tarafta Tuna vardır. Sinirli bir halde Zeynep’e bakmaktadır. Tuna’nın yanında, ilke Barış Aysa’nın aileleri vardır. İlkenin babası sinir haliyle Zeynep’e doğru hareketlenir yanlarında bulunan insanlar zar zor zapt ederler. O sırada dizimi yapan kişi zeynep2in yanına gelir ve ona doğru eğilerek. DİZİMCİ: Zeynep dün gece neler olduğunu hatırlıyor musun? Zeynep ona doğru dönerek hayır anlamında kafasını sallar. Bir odada kilitli kaldım a-anlatması çok zor. Bir süredir hayal görüyorum yine hayal gördüm sanırım. Dizimci bir süre bekledikten sonra DİZİMCİ: Zeynep dün gece 3 arkadaşını ve anneni öldürdün Zeynep dehşet içinde dizimciye keskin bir dönüş yapar. Ağlamaya başlar ZEYNEP: hayır hayır hayır Bağırmaya başlar yanlarında bulunan Zeynep’i sakinleştirmeye çalışırlar


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.