kalbur üstü adamları idi. Zonguldak 30 Ağustos İlkokulu’nun, tenffüslerde bahçede ençok koşan öğrencisi şendin. Sınıf öğretmeninle her konuş mamızda, senin teneffüs saatlarındaki maceralarını dinlerdik. Fakat sade dinlemekle kalmaz, evde olduğumuz zamanlar, okulunuzun bahçesine bakan kalkonumuzdan, senin bir an durmadan ordan oraya nasıl koştuğunu gözlerimizle de gö rürdük. Kırmızı golf pantalonun seni, gözlerimizle hemen ya kalamamıza yardım ederdi. Koşar, koşar, koşardın. İlk günlerde dersler seni pek sarmamıştı. Çünkü, öğret menin öğretmeye çalıştığı şeyleri biliyor, bildiğin için de ilgi duymuyordun. Yalnız, ilgi duymayışını ifade tarzın iyi değildi. Tahtaya ve öğretmene arkanı dönerek oturuyor, başka şeyler le meşgul oluyordun. Öğretmenin, niçin arkanı döndüğünü sorunca da : — Ben onları biliyorum ! diyordun. Fakat haftalar, aylar geçip de bilmediğin konu larla karşılaşınca, bir daha bu uygunsuzluğu yapmadın. Öğretmenini seviyordun. Bir gün ayakkabısının eskiliği dikkatini çekmiş de bunu evde bize üzülerek söylemiş, hattâ kendisine ayakkabı almamızı istemiştin. Okuldan döndüğün günlerden birisinde : — Anneciğim! Bizim öğretmen de amma aptalmış! demiş ve bizi hayretler içinde bırakan bu hükmün dayan dığı sebebi anlatmıştın : — Dün postaya mektup götürmüş. On kuruş vermiş. Mektup on beş kuruşa gittiği için postacı parayı tamamlama sını söylemiş. Daha kaç kuruş vereceğini bilmiyor da hep biz den sorup durdu. Bunun, size çıkartmayı öğretmek için baş vurulmuş bir oyun olduğunu anlayınca nekadar gülmüştük Ders yılı sonu böyle geldi. Karne aldığın günü, neticeyi bildiğimiz halde, yine de yolunu dört gözle beklemiştik. Ço