Translation Workshop

Çekmece Doğa Science & Technology High School Translation Workshop- 1 A Brief Introduction to Poetry Translation Metaphors used in “The Road Not Taken” written by Robert Frost Discourse Analysis through Turkish Translations done by Prep Class Students in the Academic Year of 2017-2018

PREFACE

One poem, thirty-five young minds…

Poetry is an adventure. Everybody sets off from the same harbor and ends up at a different destination. Each captain visits desired harbors on his own journey.

Poetry is sometimes being drifted away against the wind, being lost on the ocean of thoughts but in the end, seeing the sun hidden behind the clouds.

It is sometimes listening the stories, that we cannot tell ourselves, from the poet’s pen or telling our own stories by using the little stones placed on the road by the poet.

Thus, poetry translation is to tell the stories told in foreign lands in our language.

We are surrounded with a discourse and style richness even in daily routines and we’ve come with the idea of “one poem and young minds” project. Preparation Class students of Çekmece Doğa Science and Technology High School translated “The Road Not Taken” poem written by Robert Frost in 1916 within our Translation Workshops into Turkish. Concepts like discourse analysis, localization and comparative translation studies were instructed during this study.

The last three lines were pointed out as “Secret of Success” by USA Today’s General Manager and that is why it is so well-known in literature.

Let’s read the Turkish version of this poem from Preparation Class students of Çekmece Doğa Science and Technology High School.

Who knows…Maybe there one whose pen is as strong as master poets and translators.

We’ve come across four different translation versions of the poem in Turkish so far. We have also seen that in several online platforms the instant translation is performed but the whole poem is not translated.

In this poem, where choices lie in the core, students were free to choose words and expressions in the Turkish translation and as instructors we did not interfere them. We have seen that the translators too preferred to be free in their choices during the translation process and the title was translated into Turkish “Gidilmeyen Yol” , “Yol İkiye Ayrıldı”, “ İki Yol” , “Seçilmeyen Yol” The original is The Road Not Taken. Briefly, the poem says that we are free in our choices and the main story is the story of our journey. Let’s see how our students understood this story and how they told it We really enjoyed during this project and we wish you will enjoy, too.

On behalf of ELT Department, Canan Dülger & Nihat Fırıncıoğlu

ÖNSÖZ

Bir şiir otuz beş genç dimağ…

Bir serüvendir şiir. Herkesin aynı limandan gemiye binip kendi dümenini dilediği yere sürdüğü. Her kaptanın kendi seyir defterinde dilediği limanları gezdiği bir serüvendir.

Rüzgârın estiği yere değil bazen de rüzgârın tersine sürüklenmek, düşünce denizinde kaybolmak ama en sonunda bulutların arkasında saklanan güneşi görmektir.

Kimi zaman kendimize anlatamadığımız hikâyeleri şairin dilinden dinlemek, kimi zamansa şairin yollara döşediği minik taşlarla kendi hikayemizi anlatmaktır. İşte şiir çevirmek de yabancı diyarlarda anlatılan hikayeleri, kendi dilimizde anlatmaktır.

Gündelik koşturmacalarda bile söylem ve biçem zenginlikleri ile çevrilmişken “1 Şiir 35 Genç Dimağ” ile yola çıktık. Özel Çekmece Doğa Fen ve Teknoloji Lisesi, Hazırlık öğrencileri Robert Frost tarafından 1916 yılında yazılan “The Road Not Taken” şiirini, Çeviri Atölyelerimiz kapsamında İngilizce ’den Türkçe ’ye çevirdi. Çeviri süreci sonrasında karşılaştırmalı yazın çalışması, söylem çözümlemesi ve yerelleştirme gibi kavramlar ele alındı.

USA Today Genel Müdürü’nün 5.yıl konuşmasında “Başarımın Sırrı” diye vurguladığı son üç satır belki de bu şiiri edebiyat dünyasında bu kadar önemli kılıyor.

Bir de bu şiiri Özel Çekmece Doğa Fen ve Teknoloji Lisesi, Hazırlık sınıfı öğrencilerinin kaleminden okuyalım. Ne dersiniz…Belki bu genç yaşta kalemi usta şairler ve çevirmenler kadar güçlü olanlar vardır içlerinde.

Yaptığımız araştırmalarda bu şiirin dört farklı çevirisine rastladık. Çeşitli forumlarda anlık çevirilerinin yapıldığını ancak tam anlamıyla metnin tamamının çevrilmediğini de gördük. Seçimlerin ele alındığı bu şiirde, mecazların Türkçe’ye aktarımında kelimeleri ve ifadeleri öğrencilerimizin seçmesini uygun gördük ve çeviri süreçlerinde yol gösterici olmanın dışında müdahale etmedik.

Gördük ki şiirin adı da çevirmene göre değişmiş. Kimi Gidilmeyen Yol demiş, kimi Yol İkiye Ayrıldı, kimi de İki Yol kimi Seçilmeyen Yol demiş.. Orijinali, The Road Not Taken. İşin özü, şiirin özü seçimlerimizde özgürüz ve asıl hikâye kendi yolumuzun hikayesidir. Bakalım çocuklar bu hikâyeyi nasıl anlamış ve anlatmış.

Bu çalışmayı yaparken bizler çok keyif aldık.

Keyifli serüvenler ve okumalar İngilizce Zümresi adına, Canan Dülger & Nihat Fırıncıoğlu

Contents İlbala Buse Soncu A.Arda Günal Berçem Aydın Ege Güray Ertan Ecem Karadağ Efe Kaan Berberoğlu Pırıl Su Yaman Efe Nafile Merve İmrek M.Kaan Bilici Selin Akşahin Sude Topçu Ömer Salih Kuş Berke Buyrukçu Arda Gözlü Şimal Kaya Berin Venedik Elif Akşahin

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18

Cansu Turan Şafak Çevirme Ece Mertel Orhan Ömer Caner Elif Naz Tezcan Egehan Sinoğlu Efe Onat Akyıldırım Fikret Efe Borucu Kuzey Yıldız Demir Efe Demirtaş Yusuf Ödemiş Mehmet Yiğit Bala Göktuğ Ozan Demirtaş Eren Pehlivanoğlu Kaan Akal Mirturab Azartaj Kadir Özsandıkçı

19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35

The Road Not Taken Two roads diverged in a yellow wood, And sorry I could not travel both And be one traveler, long I stood And looked down one as far as I could To where it bent in the undergrowth; Then took the other, as just as fair, And having perhaps the better claim, Because it was grassy and wanted wear; Though as for that the passing there Had worn them really about the same, And both that morning equally lay In leaves no step had trodden black.

Oh, I kept the first for another day!

Yet knowing how way leads on to way, I doubted if I should ever come back.

I shall be telling this with a sigh Somewhere ages and ages hence: Two roads diverged in a wood, and I— I took the one less traveled by, And that has made all the difference.

by Robert Frost

Seçilmemiş Yol Gün ışığının rengini aldığı ormanda, yol ikiye ayrılıyordu, Hüzünlüydüm, iki yola da gidemediğim için Yalnız bir yolcuydum, durdum uzun uzun Ve baktım görebildiğimce, yollardan birine Ağaç diplerindeki yeşillikler arasında kıvrıldığı yere Aynı güzellikte olan, diğer yolu seçmeyi tercih ettim, Ve belki de daha iyisini seçtim.

Aşınmak istediği belli olan o yemyeşil yolu.

Doğrusuyla buradan geçen diğer yolcu, İki yolda da eşit derecede iz bırakmıştı.

Ve o sabah iki yol da önümdeydi, Ne bir adım ne bir iz vardı yaprakların üstünde.

Diğer yolu bıraktım, başka bir seçime Yolların yolları izleyeceğini bile bile Bırakıp, dönsem mi diye düşündüm. İç çekerek anlatıyor olacağım Yıllar, yıllar sonra bir yerlerde: Bir ormanda yol ikiye ayrıldı ve ben...

Ben gittim daha az seçilmişinden Ve bu oldu, o bütün farkı yaratan.

Çeviren: İlbala Buse Soncu

Gidilmeyen Yol Ayrılmış yol ikiye sarı bir ormanda Üzgünüm ikisini de gidemezdim ama Ayaktayım, gidebildiğim kadarıyla Baktım ileriye, görmek için ne var ufukta Anlamak için neyi bükmüşler orada Diğerine de de gittim, denge için Daha da iyi olabilir belki gerçekten Yeşillikti orası, güzelliği istemişti Oradan geçen biri olmama rağmen İkisi de aynıydı gerçekten O sabah ikisi de aynı gibiydi Yoktu yapraklarda bir adım bile Diğer gün bir daha gittim ilkiyle Bilemeden bu yollar nasıl uzanır ide Düşündüm, acaba geri dönmeli miyim diye Anlatmalıyım bunu bir nefeste Göstermeliyim bu gerçekleri ileride Yol ayrılmış ormanda ikiye Ve ben seçtim daha az gidileni Bütün fark çıktı ortaya bunun ile

Çeviren: A.Arda Günal

Seçilmemiş Yol Sarı bir korulukta ayrılmış iki yol Ve üzgünüm ikisini de gezemeyeceğim Ve bir gezgin oldum, uzunca düşündüm Elimden geldikçe aşağı bakıp Çimlerin nereye kadar uzanıp büküldüğünü Sonra bir diğer yola gittim, adil olsun diye Belki daha iyisi olduğu iddiasıyla Çünkü uzun yapraklarla örtülü ve basılmak istermiş gibiydi Oradan gelmiş olmama rağmen aynı gibilerdi İkisi de aynı yayıldı sabaha Yapraklara bir ayak izi bile basılmamıştı İlk yola gittim başka bir gün Henüz bu yolculuğun neye öncülük edeceğini bilmeden Geri dönüp dönemeyeceğimden kuşku ederken Bunları bir iç çekişle söylüyor olmalıyım Bundan yıllar yıllar sonra bambaşka bir yerde İki yol bir korulukta ayrılmış; Ve ben daha az gidilmişini seçtim Ve işte buydu yaratan bütün farkı

Çeviren: Berçem Aydın

Gidilmemiş Yol Yolum ikiye ayrıldı, sararmış bir korulukta, Ve ikisini de göremediğim için üzgündüm Yalnızdım, uzunca bekledim. İzleyebildiğim kadar derini izledim.

Ta ki köklerine kadar kıvrılıncaya kadar.

Diğerini de denedim, aynı güzellikte, Aldığımdan daha güzeldi belki de, Yosunluydu, sanki akan suya hasretti; Fakat, bu yolları geçişte, Fark ettim ki, aşınmışlardı aynı şekilde.

O sabah ikisi de örtünmüştü Ayak basılmamış yaprakların örüntüsüyle.

Ah, saklamıştım ilkini başka bir güne!

Bu yolun beni nereye götürdüğünü bile bile, Geri dönmeli miydim, sorguladım kendimi şüphe içinde.

Bunu iç çekerek anlatmalıyım, Asırlar sonra bir yerde: İki yol ayrıldı ve benBen daha az geçilmişi seçtim, Ve işte o seçim, tüm farkı yarattı.

Çeviren: Ege Güray Ertan

Alınmayan Yol Ayrıldı iki yol sarı koruluk içinde Üzgünüm iki yoldan da gidemedim Tek gezgin olduğumdan uzun uzun ayakta bekledim Baktım, bakabildiğim kadar aşağıya Ağaçların altına otların kıvrıldığı yere.

Diğerine gittim, daha güzel olduğunu düşündüğümden Belki de böylesi daha iyi olduğundan Çünkü yol yeşildi, tam gezilmek içindi Oradan gelip geçenler Daha önce gezmiş olsa bile. İkisi de eşitçe uzanıyordu bu sabah Adımların karartmadığı yapraklar altında Ah, ilkini başka bir gün için sakladım Nasıl gittiğini bile bile Merak ettim geri dönebilecek miyim diye. İç çekerek söylüyorum Çağlar ve çağlar ötesine Ayrıldı iki yol sarı koruluk içinde ve ben Ve ben en az gidilmiş olanına gittim Ve bütün farkı yaratan bu oldu.

Çeviren: Ecem Karadağ

Gidilmeyen Yol Sarı ormanın içinde yol ayrımı var Ne yazık ki sadece bir yoldan gidebilirim Yalnızdım, bekledim Bir yolun içine doğru baktım Uzaklarda bittiği yere kadar Düşünürken, diğer yoldan gitmeye karar verdim Belki de böylesi daha mantıklıydı Çünkü yol yeşildi, yürümek daha mantıklıydı Ve oradan gelip geçenler Üzerlerine basıp geçmişlerdi Gece gündüz bu yoldan yürüdüm Tek başımaydım Günlerce böylece yol aldım Yolun sonunu bildiğim halde, sordum kendime Bir daha geri dönecek miyim İşte bağırıyorum, Çok uzaklara Ormanda iki yol ayrımı var Ben daha az yürüneninden gittim Olanlar da bu yüzden oldu

Çeviren: Efe K.Berberoğlu

Gidilmeyen Yol Sarı bir ormanla ayrıldı iki yol, Ve üzgünüm ikisini de keşfedemedim Bir yolcuyum, kalabildiğim kadar İleri baktım yapabildiğim kadar Nerede bükülüyorsa çalılar; Sonra diğerini keşfettim, adil olabildiğince, Belki iddia edilenden daha fazlaydı, Çünkü yemyeşildi ve eskimeye yüz tutmuştu; Oradan geçmişti, biliyordum Neredeyse aynıydı, Ve iki sabahta eşitçe başlıyordu El değmemişti yapraklara.

Başka bir güne sakladım!

Bilerek yolların ne gösterdiğini, Geri dönerim diye şüphelerimi.

Bunu bir iç çekişle söylemeliyim Bir yerlerde yıllar yıllar sonra: Bir ormanla ayrıldı iki yol ve ben Ben daha az keşfedileni seçtim, Ve tüm farklılığı yapanda buydu.

Çeviren: Pırıl Su Yaman

Seçilmeyen Yol Yolum ikiye ayrıldı sarı korulukta.

Seçemedim ikisini de aynı anda, Yalnız gezgin olacağım ben burada.

Ve diktim gözlerimi birinin en sonuna, Ağaçların altına doğru kıvrılan o sona. İnceledim ikincisini de, yine itinayla Belki de daha çok hak ediyordu seçilmeyi, Aşınma isteği ve güzel yeşilliği dolayısıyla.

Daha bir gidilesiydi o sanki, Ama aynıydı ikisi de en son bakışta.

Aynen uzanıyordu ikisi de o sabah, Bir adımın bile karartmadığı yapraklar altında.

Başka bir zamana sakladım ilkini!

Eninde sonunda yollar birleşeceğini bilerek, Tereddüt ettim, acaba dönebilir miyim diye buraya. İç çekerek anlatıyor olmalıyım ben bunu, Bundan seneler sonra bir yerlerde; Yolum ikiye ayrılmıştı bir koruda ve ben…

Ben seçtim en az tercih edileni sonunda, Ve bu yarattı bütün farkları hayatımda

Çeviren: Efe Nafile

Seçilmeyen Yol Sarı ormanın derinliklerinde ayrılıyor iki yol birbirinden; Ve üzgünüm, geçemem aynı anda ikisinden.

Yolcusu olamam yolun, dikilip dururken; Bakarım uzaklara, bakabildiğim kadar Ve anlamaya çalışıyorum çalılara bakarak yolun nereye vardığına.

Ne kadar adilce olduğunu düşünüyorum, diğer yola sapıyorum sonra, Ve diyorum içimden, en iyi seçenek bu aslında.

Bu yol daha çok yeşil, geç üzerimden diyor adeta, Pisletilmemiş, kirletilmemiş; duruyor öyle hala Fakat görüyorum ki sonra, ikisi de aynı aslında.

Tepede uzanmıştı güneş, orantılı bir şekilde Pislenmemişti yeşil çimen, kirli ayak izleriyle İlkini saklarım öbür güne, geçerim ikincisine Yolun sonunu ne kadar bilsem de…

Koca bir ah çekerek anlatıyorum gerçeği, Asırlar öncesine dayanan o hikâyeyi Sarı ormanın derinliklerinde ayrılmıştı iki yol birbirinden; En az yorulmuşunu, kirlenmişini seçmiştim ben de, Ve bütün farkı yaratan o olmuştu

Çeviren: Merve İmrek

Alınmamış Yol İki yol ayrılmış sarı bir korulukta, İkisine de aynı anda gidemedim, üzgünüm bundan Bir gezgin olarak, durdum uzunca Ve baktım uzaklara bakabildiğim kadar Görünceye kadar, burkulmuş çalılar; Diğer yolu aldım sonra, kendime adilce; Belki de daha güzeldi, bence; Güzel bir çimenlikti, eskimek istercesine; Oradan geçince bile, yıpranmışlardı eşitçe Ve aynı gibiydi, iki yol da o sabah Ne bir iz vardı ne de bir kararma Ah, öbürünü başka bir zamana saklamıştım Yolun nasıl gittiğini biliyorum diye Ettim tereddüt, dönebilecek miyim diye Anlatmalıyım bunu iç geçirerek Gelecek nesillere belleterek İki yol ayrılmış sarı bir korulukta Aldım az kullanılanı o yol ayrımında Ve farklılıklar başladı oracıkta.

Çeviren: M.Kaan Bilici

Gidilmeyen Yol İki yol ayrıldı sarı yapraklı bir ormanda, İkisini de gezemeyeceğim için pişmanım, Tek yolcu olarak, uzun süre dayandım, Baktım yere doğru, bakabildiğim kadar uzağa, Kıvrıldığı yere, ağaç altındaki çalılığa; Sonra diğerine yöneldim, adil gibi, Ve belki de daha iyi sonuca varana, Aşınmak istiyordu, yani çimenliydi; Buna rağmen oradan geçmek, Her ikisini de aynı derecede eskitmişti.

Ve o sabah aynen uzanıyordu ikisi Hiçbir adımın karartmadığı yapraklar altında.

Ah, bir başka güne sakladım ilkini!

Yine de bilerek bir yolun diğerini nasıl izlediğini, Geri dönmeli miyim diye kararsız kaldım.

Bunu iç çekerek söylemeliyim ki Bir yerlerde, bundan yıllar yıllar sonra: İki yol bir ormanda ayrıldı ve benBen en az gidilenle seçim yaptım, Ve bu en büyük farkı yarattı

Çeviren: Selin Akşahin

Alınamayan Yol Sonbaharın çöktüğü bir ormanda iki yol ayrıldı.

Ve üzgünüm, ikisini birden geçemedim.

Bir yolcu gibiydim ve uzunca bekledim.

Ve bakabildiğimce uzaklara baktım, Yolların, ağaçların altındaki çalılıklara uzandığı yerlere.

Diğer yola geçtim, en az öteki kadar saf olana, Ve belki de daha saf olduğu iddia edilene. Çünkü o çimenliydi ve yıpranmayı hak edecek kadar güzeldi.

Halbuki oradan gelip geçenler, Onları eşit ölçüde yıpratmıştı.

Ve o sabahki güneş iki yola da aynen doğdu.

Hiçbir adımın karartamadığı yapraklara…

Ah, yolların ilkini bir başka güne sakladım.

Her yolun yeni bir yola ulaştığını bilerek, Acaba hiç geri gelecek miyim diye şüphe ettim. İç geçirerek anlatacağım bunu ben, Nice çağlar sonra bir yerlerde: Bir ormanda yol ikiye ayrıldı ve ben— Ben alınamayan o yolu seçtim.

Ve tüm farkı yaratan da bu oldu işte

Çeviren: Sude Topçu

Seçilmeyen Yol İki yol ayrıldı sarı ormanda. Üzgünüm gidemezdim ikisine birden Çok durdum bir yolcu olarak Bir kez aşağı baktım bakabildiğim kadar Ağacın altındaki çalılıkların büküldüğü yere; Sonra öbürünü seçtim, diğeri kadar adilmişçesine, Belki daha iyi bir talep için, Çünkü çimenlikti ve kullanılmamıştı uzun zamandır; Oysa iki yolda aynı düzeyde aşınmıştı Birbirlerine nazaran.

Ve iki yolda o sabah uzanıyordu eşitlikle, yan yana Hiçbir adımın karartmadığı yaprakların içinde Oh, birinci yolu saklıyorum başka bir güne! İki yolun da yeni yollara ulaştırdığını bilerek Şüpheliyim bir daha gelecek miyim diye.

Bunu iç çekerek söyleyeceğim Bir yerde asırlar sonra: Bir ormanda iki yol ayrıldı ve benBen az kullanılmış olan yolu seçtim, Ve tüm farklılığı bu yarattı

Çeviren: Ömer Salih Kuş

Geçilemeyen Yol İki yol ayrılmış sarı odunla Üzgünüm ama gezemem iki yolu da Ve tek bir yolcu ol, ne kadar uzun olursa Geleceğe gönlüm el verene kadar baktım Sadece bükülmüştü yollar çalılarla Sonra diğerine baktım eşit olsun diye Belki daha iyi göründüğü için Belki de yeşilliğine dayandığı için Ne kadar cennet gibi bir geçit olsa da Herkesi uyarmıştı bu güzellik aslında Ve ikisi de aynıydı sabahın köründe Hiç kimsenin adımı olmayan yerde Ama ben bu heyecanı bıraktım başka bir güne Bu bilmecenin nasıl bittiğini bilsem de Kendim bile inanmadım geri dönebileceğime Bunu iç çekerek söylüyor olabilirim Şu andan yıllar yıllar sonrasında İki yol ayrılmış bir odunla En kısa yolu seçtim bir anda Ve bu her şeyi değiştirdi aslında

Çeviren: Berke Buyrukcu

Gidilemeyen Yol İki yol ayrılır sarı ormana Üzgünüm, gidemem ikisine de aynı anda Yalnız başıma, durdum uzun uzun ayakta Baktım ikisine, bakabildiğim kadar uzağa Büküldüğü, içinde kaybolduğu çalılara Adil olduğunu düşünerek diğerine yürüdüm Belki de daha iyi olan seçeneği düşündüm Ot sardığı için aşınmak istedi Bu yüzden ikisi aşınmıştı İzler eşitti Sabah güneşi ikisine de eşit yayılmıştı Yerdeki yapraklar kimse tarafından ezilmemişti Öbür yolu başka bir güne sakladım Bir yolun öbürüne çıkardığını bilerek Geri dönmeli miyim diye düşünerek Bunu iç çekerek söylerim Yıllar geçip gittiği zaman İki yol ayrıldı ormanda Gittim az kullanılanda Ve bütün farkı bu yarattı

Çeviren: Arda Gözlü

Yürünmemiş Yol İki yol uzanır sarı bir korulukta, Ve üzgünüm, ikisini de gidemiyorum Ve bir yolcu olarak bekliyorum uzunca Ve baktım bakabileceğim kadar uzağa Görmek için ayrıldığı yeri çalılıklarda; Karara varınca seçtim diğer yolu, Ve belki de daha cazipti, Çünkü aşınmak istiyordu çimenleri; Oysa ki yolların ikisi de Aşınmıştı eşit derecede, Ve o sabah iki yol da Doluydu aşınıp kararmış yapraklarla Bırakmıştım ilkini başka bir sabaha!

Bilmesem bile yolun çıktığı yeri, Sanmıyordum geri dönmem gerekeceğini.

Anlatacağım bunu bir iç çekişle Yıllar ve yıllar sonra bunu kim bilir nerede: İki oldu bir yol bir korulukta ve benSeçtim daha az yürüneni Ve bu sebep oldu tüm değişime

Çeviren: Şimal Kaya

Gidilmemiş yol Bir yol ayrımı, sararmış ormanda Maalesef ikisini seçemem aynı anda Bekledim ve bekledim yalnız başıma Bakabildiğim kadar baktım uzaklara Nereye kadar uzandığına Sonra diğerini seçtim, önceki kadar iyi Öncekinden de iyi belki Çimliydi ve eskimek istiyordu çünkü Buna rağmen oradan geçmek Onları koydu aynı kefeye O sabah eşit ikisi de Bir iz yok yapraklarda, İlkinden geçtim yeniden Hala gittiğim yeri bilmeden Geri dönecek miyim diye düşünürken Bunu söylüyorum bir bıkkınlıkla Şimdiden asırlar sonra Bir yol ayrımı, ormanda Ve ben seçtim en az seçileni İşte her şey böyle başladı

Çeviren: Berin Venedik

Gidilememiş Yol Sapsarı ormanda ayrılmıştı iki yol, Ve ne yazık ki ikisinden de gidemezdim.

Yalnız bir gezgindim, uzunca dikildim Bakabildiğim kadar derince baktım birine Görmek için ağaçların köklerini saran çalıların kıvrımlarını; Diğerine göz attım, en adilce, Belki diğerinden daha güzeldi burası, Çimden bir battaniye örtülmüş gibi; Bakınca buraya da Sanki aynı giyinmişlerdi, Ve ikisi de aynı uzanıyordu o sabah Yoktu yapraklarda kararmış bir adım.

Ah, sakladım ilkini başka bir güne!

Bilerek yolun nasıl gittiğini, Kararsız kaldım bir daha gelmeli miyim diye.

Anlatmalıyım bunu iç çekerek Yaşlanıyor ve yaşlanıyor şimdi bir yer: Ormanda ayrılıyor iki yol ve benBen seçtim az adım atılmışını, Ve bu yarattı bütün farklılığı.

Çeviren: Elif Akşahin

Alınamayan Yol İki yol ayrılıyor sararmış yaprakların içinde Üzgünüm gidemem ikisine de aynı anda.

Birinde yolcu olmak için uzun uzun düşündüm.

Baktım uzağa bakabildiğim kadar Kaybolana kadar yol çalıların arasında.

Seçtim birini adil olabildiğim kadar Belki de daha iyi olduğunu iddia ettiğim için.

Yol çimenlikti ve yıpranması gerekiyordu.

Oradan geçilmesine rağmen İkisi de aynı derecede yıpranmıştı.

O gün ikisi de aynı şekilde uzanıyordu, Hiçbir adımın karartmadığı yapraklarla.

Ah, ilkini başka bir güne sakladım, Yolun nasıl ilerlediğini bildiğimden Tereddüt ettim geri dönebilecek miyim diye.

Bunu iç geçirerek anlatacağım, Bundan yıllar sonra bir yerlerde Yolum ikiye ayrılmıştı ve benBen az kullanılanı seçtim.

Ve bu her şeyi değiştirdi.

Çeviren: Cansu Turan

Seçilmemiş Yol Sarı bir ormanda ayrıldı yolum Sadece birisine gidebilirdim malum Tek bir yolcu olduğum sonum, uzun uzun Baktım görene kadar yolun sonunu Otlar ve çalılar arasında kıvrılan yolu.

Sonra öbürüne gittim, onunda güzeldi sonu Ve belki çimenlik olduğu, aşılmak istediğinden Gidilmeye daha çok hakkı vardı onun.

Oysa oradan geçenler eş ölçüde aşındırmıştı İki yolu da hemen hemen, Ve o sabah ikisi de uzanıyordu birbiri gibi Hiçbir adımın karartamadığı yapraklar içinde, Başka bir güne sakladım yollardan ilkini Ama bilerek her yolun yeni bir yol getirdiğini Aklıma düşürdü geri gelip gelemeyeceğimi.

Belki iç geçirerek anlatacağım bunu nasıl seçtiğimi Nice yıllar sonra arkamdan gelenlere Yolum ikiye ayrıldı benim Ben, ben ise az geçilmişini seçtim…

Ve beni ayıranda bu oldu.

Çeviren: R.Şafak Çevirme

Gidilmeyen Yol Sararmış ormanda ikiye ayrıldı yolum İkisine birden gidemeyeceğim için Ve o yolların tek yolcusu olduğum için, uzun uzun baktım Görebildiğim kadar derine, Ağaçların altına yolun sonuna doğru baktım.

Sonra ikincisine baktım, haksızlık olmasın diye Ve belki daha iyi göründüğü iddia edilene Çünkü çimenlikti ve yıpranmaya ihtiyacı vardı Fakat bu doğru olsa bile, oradan geçiş Aynı derece yıpratmıştı her iki yolu da.

Ve o sabah her ikisi de birbirinden farksız uzanıyordu karşımda Hiçbir adımın karartmadığı yapraklar altında Ah, birinciyi bıraktım başka bir güne Yine de bir yolun diğerini izlediğini bile bile Şüphe ettim, bir daha geri dönebilecek miyim diye. İç çekerek anlatacağım bunu Seneler sonra bir yerde Bir ormanda ikiye ayrıldı yol ve ben…

Ben daha az gidilmiş olanını seçtim İşte bu oldu, tüm farkı yaratan

Çeviren: Ece Mertel

Geçilemeyen Yol İki yol birbirinden ayrılmıştı sarı bir odunda Ve ikisine de gidemedim ne yazık ki O yolların tek yolcusu olmak isterdim Baktım görene kadar birinci yolun; Otlar çalılar arasında kıvrıldığı yere kadar Ve sonra diğerine gittim olabildiğimce adilce Ve yeşil olduğundan Gidilmeye daha çok hakkı vardı; oysa Oradan gelip geçenler iki yolu da Eş ölçüde aşındırmıştı hemen hemen Ve o sabah her ikisi de eşit olarak yatıyordu Hiçbir adımın karartmadığı yapraklar içinde Ah başka bir güne sakladım yolların ilkini Merak ettim geri gelecek miyim diye Her yolun yeni bir yol getirdiğini bilerek İç çekerek söyleyeceğim Bir yerde şimdiden nice yaşlara Bir ormanda yol ikiye ayrıldı ve benBen gittim daha az geçileninden Ve işte bütün farkı yaratan bu oldu işte

Çeviren: Orhan Ömer Caner

Gidilmeyen Yol İki yol ayrımı sarı yapraklarla dolu bir ormanda. Üzgünüm, ikisinden de gidemiyorum aynı anda.

Yalnızım, düşünüyorum uzun uzun baka baka, Baktım bakabildiğim kadar önümdeki yol ayrımına. İkiye bölünüyordu, ağaçların altındaki uzun çalılarla.

Diğerine baktım, daha güzel olana. Ötekine göre belki de daha uygun olana.

Yeşildi ve yıpranması gerekiyordu her ikisi de.

Ama bu doğru olsa bile, Yıpratmıştı adımlar her ikisini aynı derecede.

Uzanıyordu ikisi de o sabah da, Hiçbir adımın karartamadığı yapraklar altında.

Sakladım ilkini başka bir güne.

Bildiğim halde bir yolun başkasını izlediğini yine de, Tereddüt ettim, hiç dönebilecek miyim diye.

Anlatacağım bunu iç çeke çeke.

Bundan seneler sonra bir yerlerde.

Ormanda ikiye ayrılan bir yol ve ben, Ben yol aldım daha az seçilmişinde.

Bütün fark bu oldu zaten seçimimde

Çeviren: Elif Naz Tezcan

Gidilmemiş Yol Ayrılmış iki yol sarılmış sapsarı ormanda, Üzgünüm gidemem ikisini de aynı anda Ve tek yolcu olduğumdan dururum uzun uzun ayakta Ve bakarım bakabildiğim kadar uzağa Ağaçların altında yolun kıvrıldığı yere kadar.

Sonra diğerine gittim diğeri kadar güzel görünen, Ve belki de daha iyi olduğu iddia edilen Çünkü o yemyeşildi ve aşınması gerekiyordu; Düşününce oradan geçmek de İkisini de yıpratmıştı aynı derecede Ve uzanıyordu o sabah ikisi de, Hiçbir adımın siyaha çevirmediği o yapraklı yerde.

Oh, ilkini bir başka güne sakladım!

Ama diğerinin başka yere gittiğini bildiğim için, Düşündüm, geri dönebilir miyim diye.

Bunu iç çekerek söylüyor olabilirim Bundan çok ama çok sonra bir yerlerde: Ayrılmış iki yol sarılmış ormanda ve benBen gittim en az gidilenden, Ve bütün farkı yaratan da buydu zaten.

Çeviren: Egehan Sinoğlu

Seçilmemiş Yol İki yol ayrılmıştı sarı bir koruda, Üzgünüm, ikisini de gezemedim.

Bir gezgin olarak uzun süre kaldım ayakta, Ve baktım olabildiğince uzağa, Köklerin orada büküldüğü yere. İkinci yolu seçtim, öbürü gibi güzel, Belki de daha iyi olduğu söylenen. Çünkü çimliydi ve yıpranmak istiyordu, Bu doğru olsa bile, geçiş aynı derece, Yıpranmıştı ikisi de.

Ve ikisi de sabah eşit uzanıyordu, Hiçbir adımın karartmadığı yaprakların altında.

Ah, ilkini başka bir güne sakladım.

Yine de bir yolun bir başkasını izlediğini bildiğim için, Şüphe ettim, geri dönebilecek miyim diye.

Anlatırken bunu iç çekeceğim, Çok yıllar sonra. İki yol ayrılmıştı bir koruda ve benBen az seçilmişten gittim, Ve bütün farkı yaratan bu oldu.

Çeviren: Efe Onat Akyıldırım

Seçilmemiş Yol İki yol ayrılmış sarı bir ormanda Üzgünüm ikisini de gezemem aynı anda Bir gezgindim olmakta olan uzun süredir ayakta Baktım bakabileceğim kadar uzağa Nerde büküldüklerine çalılarda Diğerini seçtim doğru gibi gözüken Ve daha iddialı görünen Neredeyse aynı gibi aşınmıştı Diğer yol ile birlikte iki yoldan geçen biri Yüzünden Ve gün aydınlanıyordu Yaprakların uçuşları ile Kendimi başka bir güne saklıyordum Yolun nasıl olduğunu biliyordum Geri dönsem mi diye şüphe duyuyorum Galiba pişman olarak söylüyorum Bir yerlerde yıllardır. İki yol ayrılmıştı bir ormanda ve ben Seçmiştim daha az gidileni Ve bulmuştum her şeyi farklı kılan o şeyi

Çeviren: Fikret Efe Borucu

Seçilmemiş Yol Boz ormanlar arasında iki yol ayrılıyordu, Gidemiyordum fakat tek başıma iki yolu, Uzunca seyrettim, yalnız bir yolcu, Süzdüm derinliklerine kadar yolu, Çalılarla kaplanmış, ormansa koyu.

Sonra diğer yolu seçtim neredeyse aynısıydı, Ve sanırım bunu bu sefer göze almam lazımdı, Çünkü otlaktı ve aralanmak istiyordu yolları, Ne kadar da yıpratmıştı, Eski yolcular etrafını.

Gece gündüze eşit, yürüdüm yorulmadan, Otları ve ağaçları araladım durmadan, Günler geçiyordu birbirinin ardından, Emin olsam da yolun doğru yol olduğundan, Kafamda bir ses, geri dönmelisin bu yoldan.

Bu ses en derinlerimden, Seneler öncesinde bir vadideyken, Tek ağaçtan iki yol ayrıldı birbirinden ve ben, Kaçtım daha uzun olanından, Ve emindim bunun tüm farklılığı yarattığından

Çeviren: Kuzey Yıldız

Alınamayan Yol Ayrılmış ikiye yol sarı bir ormanda, Üzgünüm ama ikisini de gezemezdim.

Tek bir yolcu olarak uzun uzun düşündüm.

Bakabildiğim kadar uzağa baktım, Çalıların arasında kaybolana kadar.

Diğer yolu da denedim, adil olsun diye, Belki de daha iyi olabilirdi. Çünkü yemyeşil bir örtü giymiş üzerine basılmak istercesineydi Oradan daha önce geçmememe rağmen, İkisi de aynıydı gerçekten. İkisinde de sabah aynı serilmişti, Yapraklarda bir ayak izi bile yoktu.

Ah, ilkini başka bir gün için sakladım, Yolun nasıl ilerlediğini bile bile, Kuşkulandım acaba bırakıp dönsem mi diye.

Bunu iç çekerek anlatıyor olabilirim.

Asırlardan sonra bir yerlerde. İki yol ayrılmış sarı bir ormanda ve ben, Ben daha az gezileni seçtim, Ve bu bütün farkı yarattı

Çeviren: Demir Efe Demirtaş

Seçilmemiş Yol İki yol ayrılmıştı, sarı ormanın önderliğinde Fakat üzgünüm ikisinde seçemeyeceğim, Bir başına bir yolcuyum bu olacağım diyarda Baktım, bakabildiğim kadar uzaklara, Boynunu bükmüş bitkilerin arasında.

Sonra tercihimi az seçilenden yaptım, Belki de daha iyi bir deneyim sunacaktı Çünkü orası yemyeşil, Üzerinden geçilesiydi Fakat ikisi de öyle idi.

Her ikisi de uzanıyor aynı ikizler gibi sabahın güzelliğinde Basılmamış yapraklar da bakıyor sana bas diye, Ah, ilkine sonra gelirim!

Yolun nasıl ilerleyeceğini bilmeden Asla geri dönemeyecek miyim kuşkusuyla ilerledim.

Bunu, tüm benliğimle anlatmalıyım Bu diyarda iki yol vardı; Ve onlar ikiye ayrıldı, benAzınlığın seçimini yaptım, Bütün farkı ise bu yarattı

Çeviren: Yusuf Ödemiş

Gidilmeyen Yol Sarı bir ormanda ikiye ayrılmış bir yol Ve üzgünüm ikisine birden gidemem Ve uzunca bekleyen yolcu olan ben Yolun bakabildiğim kadar uzağına bakıyorum, Çalılarla kaplı olan yere.

Adil olduğunu düşünerek diğerini seçtim Ve belki de daha iyi olanını Çünkü yol çimenli ve aşınmamıştı Oradan geçmeyi düşündüğüm gibi İkisini de aynı şekilde aşındırdım.

Ve iki yolunda aynen uzandığı o sabah Hiçbir adımın karartmadığı yapraklarda Başka bir güne sakladım ilkini.

Yine de bir yolun bir başkasını takip ettiğini bildiğim için Şüphe ettim geri dönebilecek miyim diye. İç çekerek söyleyeceğim bunu, Bir yerlerde yıllar yıllar sonra Bir ormanda ikiye ayrıldı yol ve ben, Ben daha az gidilmişini seçtim.

Ve bu her şeyi değiştirdi

Çeviren: Mehmet Yiğit Bala

Seçilmeyen Yol İki yol ayrıldı, sarı bir ormanda, Ve üzgündüm, ikisine de gidemeyeceğime.

Ve bir gezgin olarak, durdum uzunca, Birine baktım, mümkün olduğunca uzağa, Çalılıklara, yolun uzandığı yere.

Sonra seçtim diğerini, aynı güzellikte olanı, Ve belki de daha iyi seçimi yaptım, Çünkü yol yeşillikti, aşınmak istiyordu.

Gerçi buralardan geçen, diğer yolcu, İkisini de aşındırmıştı, eşit derecede.

Ve o sabah, uzandı yollar eşitçe, Yaprakların üstünde, yoktu bir ayak izi bile, Bıraktım diğerini, başka bir güne.

Yolun nasıl gittiğini, bile bile, Düşündüm, geri dönsem mi diye.

Anlatıyor olmam lazım bunları, iç çekerek, Şimdiden, yıllar yıllar sonra. İki yol ayrıldı, bir ormanda, Ve ben seçtim, daha az seçileni, Ve işte bütün farkı, bu yaptı.

Çeviren: Göktuğ O.Demirtaş

Seçilmemiş Yol Sarı bir ormanda iki yol birbirinden ayrılmış Ve üzgünüm çünkü ikisine de gidemem, Ve bir gezgin olarak, öylece durdum Ve bakabildiğim kadar uzaklara baktım Ağacın altında nereye kıvrıldığına.

Sonra diğer yolu seçtim, en az diğeri kadar güzel Belki de diğerinden daha iyi şeyler sunuyordur Çünkü çimeni boldu ve aşınmak istiyordu Oysaki oradan geçen diğer gezgin Yolu aynı şekilde aşındırdı O sabah iki yolda aynı şekilde uzanıyordu Hiçbir ayak izi olmayan yapraklarla Yolun beni nasıl yönlendireceğini bildiğimden Geri dönmeli miyim diye düşündüm Bunu derin bir nefes ile anlatacağım Yılların ve asırların geçtiği bir yerde İki yol bir ormanda ayrılmıştı ve benBen daha az yürüneni seçtim Ve bu tüm farklılığı yarattı.

Çeviren: Eren Pehlivanoğlu

Gidilmeyen Yol Sararmış bir ormanda ikiye ayrıldı yolum, Üzgünüm ikisini de seyahat edemedim Ve yalnız bir gezgindim, uzunca durdum Ve olabildiğince aşağıya baktım Ağaçların altında yolun kıvrıldığı yere baktım.

Sonra diğerine yöneldim, adil olduğu kadar, Ve belki de daha iyi olduğu söylenen Çünkü o çimenliydi ve aşınmak istiyordu Gerçi oradan geçenler İkisini de aynı şekilde yıpratmıştı.

Ve o sabah ikisi de eşitçe uzanıyordu Hiçbir adımın karartmadığı yapraklar içinde.

Oh, tutum ilkini başka gün için Her yolun ne getirdiğini bilerek, Geri dönmeli miyim diye şüphe ettim.

Anlatacağım bunu iç geçirerek, Nice çağlar sonra bir yerde İki yol ayrıldı bir ormanda ve benAz geçilmişini seçtim, Ve bütün farkı yaratan bu oldu

Çeviren: Kaan Akal

Alınamayan Yol Sarı bir düzlükte ayrılmış iki yol, Ve üzgünüm ki ikisine de gidemedim Tek bir yolcu olarak, uzun uzun durdum Ve bir kere bakabildiğim kadar baktım Çalılar arasında kıvrılmış yere; Sonra diğerine gittim, öbürü kadar güzel, Ve daha iyi olduğu iddia edilen, Çünkü orası çimenliydi ve gitmek istenendi; Gerçi orayı geçmek için İkisini de yıpratmıştı, Ve o sabah ikisi de uzanmıştı aynı şekilde Hiçbir adımın karartamadığı yapraklarda. İlkini başka bir güne sakladım!

Ama her yolun yeni bir yol açtığını bilerek, Kuşkulandım, geri dönebilecek miyim diye.

Bunu iç çekerek anlatacağım Yıllar sonra bir yerde: Bir ormanda ikiye ayrılmıştı yolum ve benAz gidilmişini seçtim, Ve bütün farkı yaratan da bu oldu.

Çeviren: Mirturab Azartaj

Gidilmemiş Yol Yol ikiye ayrılıyordu sarı ağacın oradan, Fakat ikisinden de aynı anda geçemezdim Bir gezgin olarak orda uzunca bir süre durdum Sonra birinci yolun oradan, bakabildiğim kadar uzağa baktım Tââ çalıların olduğu yere kadar, baktım ve baktım.

Sonra diğerine bir bakış attım, o da iyiydi.

Hatta belki daha iyiydi, Çünkü yeşillikti ve beni kendisine doğru çekiyordu.

Buralardan geçen yolcular, neredeyse eşitçe Muamele edip eşit şekilde yeşilliklere zarar vermişlerdi.

O sabah iki yolda eşit derecede uzayıp gidiyordu, Yerdeki yapraklar tertemiz duruyordu, Karar kıldım o anda, ilkinden geçecektim.

Heyecanla, yolun nasıl devam edeceğini merak ediyordum.

O an tereddüt ettim, Bir daha karar değiştirmek için dönebilecek miydim?

Belki de bunları iç çekerek söyleyecektim, Başka bir yerde yıllar yıllar sonra. İki yol ayrılır bir ağacın oradan ve ben, En az gidilmişini seçtim, Ve bu da bütün farkı ortaya koydu

Çeviren: Kadir Özsandıkçı

With special thanks to all our colleagues, principal and vice principal for their full support and trusting us.

Thanks