
www.toplum24.de e-posta: rmtoplum@aol.com / toplum@toplum24.de
www.toplum24.de e-posta: rmtoplum@aol.com / toplum@toplum24.de
Dört Kurşun Ve Yargısız İnfaz!
Hıristiyan aleminin en kutsal gününe saatler kala, insanlık dışı bir olay yaşandı Almanya’da
Mutlaka bildiğiniz, sizleri de büyük olasılıkla ürküten çok acı bir olaydan söz ediyorum Almanya’nın Baden Württemberg eyaletindeki, Türk nüfusu yoğun Mannheim şehrinde, ruhsal sorunları olan 49 yaşındaki Ertekin Özkan isimli Türk vatandaşı, elinde ekmek bıçağı olduğu ve güya, kamu güvenliğini tehdit ettiği gerekçesiyle, etkisiz kılmanın basit yolları olmasına ve polisin de buna yetkinliğine rağmen, dört kurşunla sokak ortasında öldürüldü Yargısız infaz, böyle bir şey galiba İnsanın can güvenliği emanet edilmiş polis gücü tarafından işlenmiş, asla tartışma götürmeyecek anlamda açıkça bir cinayettir bu bence Olayın ardından paylaştığımız cinayet görüntülerine yönelik, halktan gelen tepkiler de aynı görüşü savunuyor. Alman Emniyet Müdürlüğü, acılı Özkan ailesinden özür diliyor ve tüm ayrıntısına kadar incelemenin yapılacağı yönünde sözler veriyor şimdi Şimdi soruyorum ben de: “Yüzlerce bölge sakini insanın gözleri önünde ve cep telefonlarıyla çekilmiş onca olay anı görüntüleri ortadayken, bizzat devlet adına gerçekleşen bu yargısız infaz için, daha nedir hala incelenecek olan?..” Nedir, nedir?.. Özellikle altını çiziyorum, her toplumun polise ihtiyacı vardır ve polis, birçok alanda toplumsal güvenliğin de garantisidir Barış ve huzur içinde yaşamamızda onların katları elbette yadsınamaz Bundan hiç kuşkumuz yok Ancak, psikolojik hasta olduğu bilinen ve ruhsal çalkantılarını, o gün belli ki çok yoğun yaşayan... (Devamı 19. Sayfamızda) en çok yardıma ihtiyaç duy-
Hessen eyaletinde bir dönem Sosyal Demokratlara iktidar kaybettiren çifte vatandaşlık hayali, Federal Hükümet’in girişimiyle artık gerçek oluyor SPD/Yeşiller ve FDP üçlü federal koalisyon hükümeti, göç yasasında hazırladığı kapsamlı bir reform ile, çifte vatandaşlığa imkan tanımayı hedefliyor Şubat ayında Meclis’te kesinleşmesi beklenen yasa reformunun, ilk açıklamaya göre, 1 Nisan 2024 tarihinde yaşama geçirilmesi bekleniyor (Ayrıntılar 7 Sayfamızda) Duyduk, Duymadık Demeyin!
Türkiye’den hekim ve bilgisayar uzmanları gibi, önemli branşlarda eğitim almış insanlarımız, ülkeyi terkediyor Çoğunluğu Almanya’da kendine gelecek arıyor Ülkedeki gelişmeden kaygılı hepsi Ve bu göçe kimse ‘dur’ demiyor Türkiye kendi uzmanını dışlamakla, biraz daha yoksullaşıyor ve yetiştirdiği değerleri, adeta sıfır maliyetle, Almanya’ya armağan etmiş oluyor (Sayfa 8)
Korona virüsü, 1 yıllık aradan sonra yeni bir türeviyle kapıda ve sert önlemler sözkonusu
2
Yeni bir yıl bağlamında Toplum Gazetesi’nin siz değerleri okurlarını da sevgiyle selamlıyorum İlginç, ve olay dolu bir yılı daha geride bıraktık Şimdi ise, geçen sene içinde yaşadığımız güzel ve çok heyecan verici anları hatırlamayı deniyoruz. Bununla birlikte gerek bireysel gerek toplumsal boyutlu ve elbette eyaletimiz Hessen’i yakından ilgilendiren, kimi yaşanmışlıkları da düşünüyoruz
Ama geçtiğimiz yıla, biraz daha geniş açılı baktığımızda ise, dünyamızın hiç de öyle umulduğu gibi, barışçıl olmadı, krizler azalmadı Bu da bize, önümüzdeki dönemin çok ciddi bir mücadeleyi
gerekli gördüğünü gösteriyor Bütün bunlara rağmen, umutlu olmak için de sebepler yok değil Hessen eyaletinin güçlü ve dengeli bir eyalet olduğunu unutmayalım Yani Hessen’de üretkenlik kadar, toplumsal paylaşma duygusunun yüksek olduğunu ve bunun da demokrasi açısından önemli bir ölçüt olduğunu unutmamak gerekir Bu arada elbirliğiyle eyaletimizin hareket alanını güçlendirme sorumluluğunun toplumda yüksek olduğunu da unutmadan söylemeliyim Biliyorsunuz, geçtiğimiz Ekim ayında, eyalet parlamentomuz için seçimler
yapılmıştı Halkımız, önümüzdeki 5 yılın nasıl daha akılcı ve güçlü şekillenebileceğine oylarıyla yön verdi Bu bağlamda,tüm seçmenlere, Eyalet Başbakanı olarak bana olan güvenlerinden ötürü teşekkür ediyorum. Şimdi yeni bir yılın ilk günlerindeyiz
Hemen hepimizin, yeni yıldan beklentisi, geleceğe yönelik temennisi, birbirinden biraz farklı olabilir
Ancak bunların hepsinin, toplum olarak birlikteliğimizi engelleyecek etmen değildir Koşullar zorlu da olsa, yine el ele, omuz omuza birlik oluşturarak geleceğe yine güvenle ve cesaretle bakabileceğimizi düşünüyorum. Bu vesileyle, Toplum Gazetesi’nin siz değerli okurlarının da yeni yılını içtenlikle kutluyor, aileniz ve dostlarınıza da mutlu, umutlu ve sağlıklı bir 2024 yılı temenni ediyorum Esen kalınız
Avrupa Birliği, uzun tartışmaların ardından iltica sisteminde uzlaşmaya vardı ve yeni yasal uygulamalar, bir dizi sınırlayıcı hükümle 2024 yılında başlayacak
Dönem Başkanlığı bayrağının İspanya’dan Belçika’ya geçmesi bağlamında yapılan açıklamaya göre, sözkonusuydu uzlaşı, yasadışı ve kontrolsüz iltica akınını durdurmayı hedefliyor
AB Konseyi’nin üzerinde anlaştığı yeni yasanın yürürlüğe girmesi için, önce Avrupa Parlamentosu’ndan daha sonra ise, üye ülkelerin onay alması gerekiyor Siyasi gözlemciler, bununsadece bir formalite olduğu görüşünde ve sözkonusu yasanın 2024 yılı bahar ayında yürülüğe girmesine kesin gözüyle bakıyor. Tartışması uzun yıllardır
devam eden ve geçen yılın sonunda varılan uzlaşmaya göre, AB üyesi ülkelerin sınırlarında aynı uygulama yapılacak Özellikle, güvenli ülkelerden gelen ilticacı adaylarına karşı müsamaha olmayacak ve ilk imkanla, kendi ülkesine iade edilecek Bu arada iltica başvurularının sonuçlanmasına kadar, sığınmacı adayları, yaşam standartı en düşük düzeyli toplama kamplarında barındırılacak Sığınmacı adaylarının ülkelere göre dağıtılmasında, dayanışma ilkesi gözönünden tutulacak Daha fazla ilticacı kabul etmeyen ülkeler, dayanışma gereği sürece maddi katkıda bulunacak Başvurusu reddedilen sığınmacı adayları, AB sınırlarına giriş yaptığı üçüncü ülkeye iade edilecek
Bilindiği gibi, AB coğrafyasında, 2015 yılından bu yana „sığınmacı akını“ meselesi yer
yer yoğun tartışmalara ve çoğu Birlik üyesi ülkelerde tepkilere yol açıyordu Özellikle Türkiye üzerinden gelen çoğunluğu Suriye kökenli kaçkınların yüzbinlercesi, Topluluğun içlerine kadar sızmayı başarmış ve oralarda resmi kayda düşmeden yaşamaya başlamıştı. Bu istenmedik gelişmeyi kural dışı bulan Topluluk yönetimi, „AB sınırlarına giriş yapan her sığınmacının, Dublin Anlaşması’na göre, sicil kaydı olma gerekir“ diyor Topluluk üyesi Macaristan gibi kimi ülkeler, AB’nin başlayacak yeni uygulama ilkelerini bile yetersiz bulurken ve daha sert önlemlerde ısrar ederken, Batılı sol ve liberal demokrat siyasi çevreler Sığınma Yasası’nı belirlerken, insan haklarına duyarlı olunmasında ısrar ediyor. 2024 yılı ilk ayında Topluluk Başkanlığı görevini üstlenen Belçika’nın, söz konusu uzlaşma paketini görev süresi içinde yaşama geçirmesi bekleniyor
(Haber: Silvia BORRONI)
KÜNYE / IMPRESSUM:
Toplum, toplumsal siyaseti ilke edinen, Almanya’ya özgü, aylık, Türkçe bağımsız bir gazetedir Yazışma AdresiAnschrift: Leukertsweg 56 - 63225 LANGEN/H Tel: 06103/52560 0172 - 6083525
Almanya’da yaklaşık 30 yıllık deneyimi ve ciddi toplumsal gazetecilik anlayışıyla ilkesel yayıncılık çizgisini sürdürüyor Avrupa’da Türkçe dilinde çıkan ilk eyalet gazetesi ünvanına sahip Toplum, 1993 yılında bir hayal olarak başladı ve bugün Almanya’nın “Türkçe belleği” olarak devlet arşivlerine giren ilk yabancı gazete oldu Bu ülkeyi yurt edinmiş vatandaşlarımıza Türkçe anadilde bölgesel haber anlayışımızın devam etmesini hedefliyoruz. Bölgesel etkinlik duyurularınız ve kurumsal tanıtım projeleri ile, ticari reklamlarınız için, Toplum bundan böyle de güven kapınız olacaktır İrtibat tel: Tel: 0172 - 608 35 25 e-posta: rmtoplum@aol.com
Fax: 06103 / 929225 e-mail: rmtoplum@aol com veya toplum@toplum24 de Internet: www toplum24 de Herausgeber/ Sahibi: Mehmet Canbolat Beratung/Danışman: Kemal Şener, Fahri Erfiliz, Mustafa Bilimer Garbis Keşişoğlu Redaktion /Yazı İşleri: Hamide Küçükler, Kubilay Sarıkaya, Silvia Borroni, Tahir Hacıkadiroğlu İhsan Gümüş, Mustafa Külhanbey, Ercan Yıldırım, Yağmur Yürekli Dağıtım: İhsan Küçükler, Aydın Külhanbey Druck/Basım: VRM Druckzentrum 65428 Rüsselsheim Toplum, übernimmt keine Haftung für den Inhalt der erscheinenden Anzeigen Facebook: „Toplum Gazetesi Almanya“ (Toplum 1993 yılından bu yana yayın hayatındadır.) Youtube: Toplum24TV
Hayatımın yarım asırdan daha fazlası Almanya’da geçti Çocukluk yıllarım da dikkate alınırsa hatta üçte ikisinden bile fazlası Son üç-dört yılı da COVİD 19 salgını döneminde olmak üzere; toplasak neredeyse 65–70 yıl eder Pahalılığın şu son bir-iki yılda olduğu kadar bütçelerimizi etkilediğine tanık olmadık Enflasyon oranları yüzde 1’i ve 1,5’u geçmezdi Son yılların yüzde 10 enflasyonu, halkı şaşkına döndürdü. Üzücü olan bu gelişmenin sosyal demokratların başını çektiği koalisyon döneminde olması Merkel’li dönemler de Almanya’nın savaş sonrası yeniden kuruluşundan bu yana olduğu gibi pahalılık açısından istikrarlı geçmişti. Tabii bu durumun üzerinde global gelişmelerin de etkisi var; öyle olsa bile yüzde 10 oranında bir pahalılık kabul edilir gibi değil Enflasyon açısından10 gibi oldukça küçük bir rakamın toplum üzerinde etkisinin bu derece büyük olmasını okurlarımız da kuşkusuz hayretle karşılıyor. Çünkü bizim yöneticilerimiz bizi en az yüzde 50 enflasyona alıştırdılar ve eğer o sınırlar içinde kalabilirlerse ekonomiyi başarıyla yönettiklerini ileri
sürer oldular Hatta ekonomist oldukların bile iddia ederek
Ama elinde şu küçük hesap makinesi olanlar patates soğan fiyatlarını ve enflasyon oranını hesaplıyorlar; işte farkında olmadıkları bu Konunun bir başka yönü var; hükümetin gerçek enflasyonu açıklamaması, gerçek enflasyonun çok altında bir rakama yandaş basını ile inandırmaya çalışıyor
“Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım
Bâzan gözyaşı oldu, bâzan içli bir şarkı
Her ânını eksiksiz, dün gibi hatırlarım
Dudaklarımda tuzu, içimde durur aşkı
sürdürülüyor Peki, bu neden böyle? Birinci neden halkı kandırmak oksa da asıl neden çalışanların, memurların, emeklilerin maaş artışlarını düşük seviyelerde tutmak Bir başka nedeni de ‘Almanya bizi kıskanıyor ’ saçmalamasıyla halkı kandırmak çabası.
Hani o saçlarına taç yaptığım çiçekler
Hani o güzel gözlü ceylânların pınarı
Hani kuşlar ağaçlar, binbir renkli çiçekler?
Nasıl yakalamıştım saçlarından bahârı?
Ne var ki toplama çıkama yapacak kadar aritmetik bilenler çarşıda pazardaki fiyatları birkaç ay öncesinin, bir yıl öncesinin fiyatlarıyla karşılaştırdıklarında doğru enflasyonu bulsa da gene de bu algı operasyonu ısrarla
Ben hâlâ o günleri anarsam yaşıyorum
Sanki mutluluğumuz geri gelecek gibi
Hâlâ güzelliğini kalbimde taşıyorum...”
Uzatmayacağım.
Ve yıllar öyle akıp geçiyor Bir şarkıda ayrı bir rengi olan sevdiğim dizeler geliverdi aklıma... Dalından koparılmış beyaz bir çiçek gibi”
Yeni bir yıla giriyoruz 2024’ün ailelerimiz, milletimiz ve tüm dünya için huzur, mutluluk, sağlık ve barış yılı olması dileğiyle
Almanya’da hava tahminlerinin resmen başladığı 1881 yılından bu yana ilk kez 2023 senesi çok sıcak geçti ve adeta yeni bir rekora sahne oldu
Resmi tesbitlere göre, Almanya’da geçen yıl ortalama bir sıcaklık, 10,81 Derece düzeyinde oldu
Hava sıcaklığında rekor sahibi 2022 yılı iken, yeni tesbitler sonucu rekor ünvanın 2023’e geçmiş oldu
Son 140 yılın en sıcak yılı olan 2023 yılı sonu ise, beklentilere uygun biçimde aşırı yağmur, soğuk hava ve yer yer ağır fırtınaları günlerle geçti
Aynı şekilde ülkenin büyük nehirlere kıyı bölgelerde su taşkınlıkları gözlendi Hessen eyaletinde Rüdesheim bölgesi, günlerce teyakkuz hali yaşadı Ren Nehri’nin yükselmesi üzerine bölgede ulaşım günlerce aksadı Çevre otoyolları gibi, demi-
ryolu ulaşımı büyük ölçüde aksadı Kıyı kasabalarda, kimi evlerin bodrum katlarını su basarken, ekili alanlar suya gömüldü Bölgede bulunan, park alanları kullanılmaz hale geldi Telefon kulübeleri suya gömülürken, su yüksekliğinin yer yer 70 cm’ye kadar yükseldiği de gözden kaçmadı Aşırı fırtına yüzünden Almanya’nın birçok bölgesinde kimi çatıların uçması, ormanlık bölgelerde ağaçların kökünden sökülmesi yol açtı Yollara ağaç düşmesi sonucu yüzlerce araç, hasar görürken, kimi yollarda da ulaşım büyük ölçüde aksadı
Bu arada normal koşullarda yük ve yolcu gemileri açısından yoğunluk yaşayan nehirlerdeki su yükselmesi üzerine, nehir ulaşımı da büyük ölçüde aksadı
(Haber: Silvia BORRONI)
Almanya'da özellikle 60'lı yıllarda kurumsal faaliyetlere başlayan ve aradan geçen 60'yı aşkın sürede, ülke bankacılık sektöründe de
önemli bir konuma erişen Türkiye kökenli bankalar, 40. Türk Alman Bankacılar Buluşması'nı Frankfurt'ta gerçekleştirdi
T.C. Merkez Bankası öncülüğünde "Bankacılar Birliği" çatısı altında bir çıkar grubu oluşturan ve çoğunluğu, Avrupa'nın da finans merkezi sayılan Frankfurt' ve yöresinde yerleşik Türkiye kökenli 11 bankanın 40 yıl buluşmasına, bu sene Alman kredi kurumlarının yanısıra, uluslararası alanda etkin ve yetkin kurum kuruluşlarından, piyasa uzmanı şirketlerden 300'e yakın uzman katıldı Frankfurt'taki "The Westin Grand" otelinde gerçekleşen 40. Yıl Türk Bankacılar Buluşması 'nda Türkiye Cumhuriyeti'nin 100 Onur Yılı da sık sık öne çıktı ve "daha nice yüzlerce yıl temennileri dile getirildi
Darmstadter Barok Solistleri adlı topluluğun, Emre Tamer öncülüğündeki dörtlü ekibinden oluşan Klasik Batı Müziği resitali ile başlayan etkinlikte ilk konuşmayı T C Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Şen yaptı T C Büyükelçisi Şen, Türk bankacıların farklı uluslardan benzeri kurum kuruluşları arasındaki buluşmanın 40 Yılı'nı kutladı Kendisinin de yıllar önce Almanya'da yüksek öğrenim aldığı bir dönemde Türk bankalarını tercih ettiğini hatırlatarak, Büyükelçilik olarak da bu bağa önem verdiklerini ifade etti Büyükelçi Ahmet Başar Şen ayrıca, iki ülke arasındaki köklü ilişkilerden örnekler verirken, Türk toplumu gibi Türk bankaların da artık bu toplumun ayrılmaz parçası konumuna gelmesinin ve bir potansiyel oluşturmasının toplumlararası ilişkilerin sağlıklı gelişiminde önemli bir ivme olduğunu kay-
detti Büyükelçi Şen, Türkçe/Almanca iki dilli konuşmasının son bölümünde, aradan geçen 60 küsür yıla rağmen, Türk vatandaşları kadar, Türk bankacılık sektörüne yönelik ayrımcı, dışlayıcı uygulamaların olduğu yönünde duyumlar aldıklarını da sözlerine ekledi ve: "Bunları soruşturmayı ve olası haksızlıkların sebebini ve çözüm yollarını bulmayı önemsiyoruz " dedi Ankara'dan gelerek Frankfurt'taki bu geleneksel etkinliğe katılan T C Merkez Bankası Başkanı Başdanışmanı Dr. Yusuf Emre Akgündüz ise, İngilizce yaptığı konuşmasında özetle şu görüşleri dile getirdi: „…40 süregelen bu gelenek, bir tesadüf değildir Türkiye ile Almanya arasındaki ticaret hacmi 2022 yılında 45 milyar Dolar düzeyindedir Türkiye’deki Alman yatırımcı firmanın iş yaptığını unutmayalım İki ülke arasındaki en yoğun ilişki alanlarından biri de, final sektörüdür Örneğin, bankamız T C Merkez Bankası ile Alman Federal Merkez Bankası arasında yıllanmış bir köklü ilişki sözkonusudur Malum, tüm dünya bir Korona sürecinden geçti ve herkes bir şekilde olumsuz etkilendi Durgunluk yaşandı Türkiye de bu süreçten olumsuz boyutta nasibini aldı Finans açıkları gözlendi, döviz depremleri yaşandı Ancak şimdilerde görüyoruz ki, Türk bankacılık finans sektörü yeniden kendini toplamayı başardı ve geleceğe emin adımlarla yürüyor. 2024 yılı içinde Türkiye olarak, enflasyonun büyük düşme göstermesini bekliyoruz. Bunun için takvimizi, 2024 yılı ikinci yarısına ayarlıyoruz “ Almanya'daki Türk bankacılar Birliği'nin, 40 Yıl pastasını, Berlin Büyükelçisi Şen, Merkez Bankası Başkanı Başdanışmanı Akgündüz, T.C. Frankfurt Başkonsolosu Erdem Tunçer ve bazı banka temsilcileriyle birlikte kesti Konuşmaların ardından farklı ülkelerin Frankfurt bölgesindeki finans temsilcileri arasında yoğun bir görüşme tablosu gözden kaçmadı. (Fotoğraf: Hamide KÜÇÜKLER)
Finanzierungsfachmann
Telefon: 06181 252512
Mobil: 0178 711 3344
mehmet kuscu@wuestenrot de
tebrik ediyor,
Vergi Uzmanınız Nilüfer Görgülü
STEUERBERATUNGSGESELLSCHAFT GmbH
36 yıllık deneyimli bir kadroya sahip olan şirketimiz, Yeminli Mali Müşavirlik hizmetini Klingerstr.24 . 60313 Frankfurt adresinde sürdürmektedir.
UZMANLIK ALANLARIMIZ:
- Finanz u. Lohnbuchhaltung
- Her türlü Yeminli Müşavirlik hizmeti
- İşyeri denetim ve aylık-yıllık bilanço
- Şirket kurma ve şirket danışmanlığı
- Ev sahibi olanları yönetici hizmeti (Hausverwaltung)
- Devletlerarası Vergi Anlaşması (Doppelbesteuerungsabkommen)
Klingerstr. 24 60313 FRANKFURT/M.
Tel: 069 - 133 83 62 0 Faks: 069 - 133 83 62 31
Yeni yılın, insanlığı barış için buluşturabilecek günler getirmesi ve umut dolu tüm hayallerinizi karşılaması dileğiyle...
Politik gözlemcilere göre, Almanya’da „adeta siyaset için doğmuş bir şahsiyet“ olarak tanımlanan Wolfgang Schaeuble, 26 Aralık 2023 günü, 81 yaşında hayatını yitirdi Alman Hıristiyan Demokrat Partili ve sağ siyasetin efsane Şansölyesi Helmut Kohl’un en yakın dava arkadaşı olarak nitelenen Wolfgang Schaeuble, uzun süredir tedavi gördüğü hastalığa direnemeyerek, dün akşam yaşama uykusunda veda etti. Uzun yıllar Federal Parlamento’da milletvekili olarak hizmet veren, farklı federal bakanlık görevlerinin yanısıra, Federal Meclis Başkanlığı, CDU Genel Başkanlığı, Federal Meclis Başkanlığı gibi üst düzey devlet görevlerinde bulunan Schaeuble, 1972 yılından beri üyesi ol-
duğu Meclis’te en uzun süreli hizmet veren siyasetçi olarak da tarihe geçti 18 Eylül 1942 günü Freiburg’ta dünyaya gelen, hukuk eğitimi alır almaz, 1965 yılında CDU saflarından siyasete giren Alman politikacı, 1972 yılında Federal Parlamento’ya milletvekili olarak seçildi ve o günden, ölümüne kadar Federal Meclis’in üyesi olarak görev yaptı Angela Merkel bir dönem, CDU Genel Sekreteri olarak, Wolf-
gang Schaeuble’nin yanında yer almıştı. Schaeuble, 2000 yılı Şubat ayında ortaya çıkan 100 bin Euro tutarındaki nakit para ekseninde patlak veren CDU Bağış skandalı yüzünden görevini bırakmış ve partinin genel başkanlığına Angela Merkel seçilmişti
2005 yılında ise Angela Merkel, seçimi kazanınca, Wolfgang Schauble’yi, kabinesinde İçişleri ve sonra da Maliye Bakanı olarak görevlendirmişti Wolfgang Schauble’nin özellikle iki dönem üstlendiği Maliye Bakanlığı döneminde, sıkı para politikasıyla başarılı bir performans göstermiş ve Federal Bütçe’yi borçsuz devretmişti.
2017 yılında Federal Meclis başkanlığı görevini de üstlenen Schaeuble, CDU’nun seçimleri kaybetmesi üzerine, 2021 yılında üst düzey görevlerden tamamen çekilmişti
Kendi partisi içinde bile, muhafazakar çizgisi ile öne çıkan 3 çocuk babası Wolfgang Schaeuble, Almanya tarihinde siyasette kök salmış kalabalık bir aileden geliyor (Kubilay SARIKAYA)
Almanya’da şu an hararetli ve duygusal olarak tartışılan konuların başında vatandaşlık yasasında yapılacak reform geliyor Kabine onayladı Yeni yılda mecliste tartışılıp yasalaşması bekleniyor. Vatandaşlığa Kabul Yasası:Alman pasaportuna giden yol nasıl kolaylaşıyor?
Almanya'da vatandaşlığa kabul kolaylaştırılıyor ama aynı zamanda bazı şartlar da devam ediyor. Amaç, göçmenlerin uyumunu teşvik etmek , siyasete daha fazla katılımlarını sağlamak ve takdiri artırmak Ayrıca yılda en az 400 000 işçi ve vasıflı işçi göçünün gerekli olduğu unutulmamalı
Artık yalnızca beş yıl sonra Alman vatandaşlığı başvurusu mümkün olabilecek Bu süre şimdiye kadar sekiz yıldı… ‘Özel entegrasyon hizmetleri‘ ile vatandaşlığa için başvuru üç yıl sonra mümkün olacak Bu, iyi dil becerileri, gönüllü çalışma gibi durumlarda geçerli olacak… Yıllardır Almanya'da yaşayan,
‘misafir işçi kuşağı‘ olarak adlandırılan kuşak üyelerine özel bir uygulama yapılacak Bu yaşlı göçmenlerin vatandaşlık için yazılı bir Almanca sınavına girmeleri gerekmeyecek. Sözlü dil
onurlandırmayı amaçlıyor. Yalnızca kendilerinin ve bakmakla yükümlü oldukları aile üyelerinin geçimini kendi imkanlarıyla sağlayabilenler vatandaşlığa alınacak.
becerilerinin kanıtı yeterli olacak
Ayrıca artık yazılı bir vatandaşlığa kabul sınavına da girmeleri gerekmeyecek Basitleştirme bu neslin (Haziran 1974’ten önce gelen) " yaşam boyu başarılarını"
Şu ana kadar istisnalar dışında şu prensip uygulandı: Alman vatandaşlığını kabul eden herkes eski vatandaşlığından vazgeçmelidir Gelecekte çok ulusluluk mümkün olacak
Yabancı ebeveynlerden Almanya'da doğan tüm çocuklar, ebeveynlerden en az birinin beş yıldan fazla bir süredir yasal olarak Almanya'da yaşaması durumunda, gelecekte herhangi bir çekince olmaksızın Alman vatandaşlığına alınacak. Almanya'da halihazırda bir suç işlemiş olan kişilerin vatandaşlığa alınmasını zorlaştırılacak Reform özgür demokratik temel düzene bağlılık daha da netleştiriliyor Taslak, “ Yahudi karşıtı , ırkçı , yabancı düşmanı veya diğer insanlık dışı saikli eylemlerin” Temel Kanun'un insan onuru güvencesiyle bağdaşmadığını açıkça ortaya koyuyor Planlanan reform, yeni bir "transfer düzenlemesi" getiriyor Savcılıklar, talep üzerine vatandaşlık için başvuran bir kişinin ilgili suçlardan hüküm giymiş olup olmadığını vatandaşlığa kabul makamına bildirmek zorunda Vatandaşlığa kabul belgesi genellikle halka açık bir kutlamada verilecek
T.C. Frankfurt Başkonsolosluğu bünyesindeki Eğitim Ataşeliği ile Hochtaunus ve Wetteraukreis adlı bölgede anadil Türkçe derslerinde öğretmenlik yapan Seray Elsiz’in öncülüğünde düzenlenen bilgi yarışması, bölgede büyük ilgi gördü Türk Kültür Merkezi’nde gerçekleşen ve Cumhuriyetin 100 Onur Yılı’na atfedilen bilgi yarışmasına Hessen eyaletindeki 6 farklı şehirden önceden belirlenmiş toplam 24 öğrenci katıldı Türk tarihi ve kültürü ekseninde yoğunlaşan sorulara yanıt için yarışan çocuklar kadar, salondaki anne babaların da oldukça heye-
türüyle ilgili bilgileri öğrencilere kazandırmak ve yarışmayı izleyen tüm paydaşların bilgilerini tazelemekti. Aynı zamanda bu etkinlik, heyecanlı bir atmosfer oluşturarak
hediyeler dağıttı Ataşe böylesi yarışmalar sayesinde çocukların erken yaşta ekip çalışması bilincini artırırken, tartışma kültürü kazandıklarını ifade etti
canlı olması, gözden kaçmadı Soluk soluğa geçen yarışmada birinciliği Altenstadt kasabasından gelen öğrenci kümesi alırken, ikinciliği Friedberg, üçüncülüğü ise Usingenli öğrenciler kazandı Yarışmanın eşgüdüm sorumlusu Türkçe anadil dersi öğretmeni Seray Elsiz etkinliği değerlendirirken şöyle konuştu: „Amacımız, Türkçe ve Türk kül-
öğrencilerimizin öğrenme sürecine katkı sağlamayı hedefledi " Frankfurt Eğitim Ataşesi Doç. Dr. M Fatih Kılıç ise, Hessen eyaletinde doğup büyüyen Türk aile çocuklarının, köken ülkenin kültür ve tarihi konusunda bilgiyle donanmış olmasının, onun gelecekteki yaşamı bağlamında önemli bir zenginlik olacağını söyledi ve başarılı öğrencilere, çeşitli
TOPLUM Gazetesi Almanya’da bölge gazeteciliğinde, 30 yıllık bir tecrübenin adıdır. İlan ve duyurularınız için: Tel: 0172 - 608 35 25 e-posta: rmtoplum@aol.com
Almanya’da şu an 10,7 milyon kadar yabancı uyruklu insan yaşıyor En az on yıldır Almanya'da yaşayan yabancı sayısı ise 5,7 milyon civarında 2022'de yaklaşık 168 500 yabancı Alman vatandaşı oldu Vatandaşlığa alınanların yüzde 29'u Suriye vatandaşıydı; bu ülkeden toplam 48 bin 300 kişi vatandaşlığa alındı Ortalama 24,8 yaşında ve ortalama 6,4 yıldır Almanya'da bulunuyorlardı; üçte ikisi erkekti.
- Vatandaşlığa kabul edilen göçmenlerin en büyük ikinci grubunu 14 bin 200 ile Türkler oluşturdu
- Ortalama 9,5 yıl sonra 6.800 Irak vatandaşı Almanya'da vatandaşlığa alındı
- 2022'de 5 600 Ukraynalı vatandaşlığa alındı; bu sayı, bir önceki yıla göre neredeyse üç kat fazla. Bu kişiler ortalama 36,1 yaşındaydı, çoğunluğu kadındı (yüzde 69) ve ortalama 13,3 yıldır Almanya'da yaşıyorlardı
NOT: Muhtemel yanlış anlamaların da önüne geçmek gerek Reform ile ‘Express Vatandaşlık‘ gelmiyor İlk nesili onurlandırmak için kolaylıklar geliyor ama topluma örnek teşkil edecek düzeyde entegrasyon, iyi dil becerileri ve mali açıdan kendi başınızın çaresine bakabilme yeteneği gibi kriterler de var Başvuru için süre biraz daha kısalıyor, çifte vatandaşlık için de müsahamalı olunacak.
(Haber: Halit ÇELİKBUDAK)
Türk ulusunun parasıyla yetişmiş doktorlarımızı, Avrupa’ya kaptırıyoruz. Onları sıfır maliyetle adeta hediye ediyoruz. Buna artık ‘DUR’ diyecek birisinin çıkması lazım…
Siz de farkındasınızdır kuşkusuz. Türkiye’de son yıllarda, her ne hikmetse “Git” diye garip bir kültür oluşturuldu.
Kendi dünyasına, uymuyorsa, karşısına çıkanı istemeyen öteleyen... ötekileştiren... dışlayan. Hatırlayalım, birileri tarafından birine, lütfedip „ anasını da alıp gitmesi...” önerildi önce.
Mersinli bir çiftçi, tarımda temel sorunlarını anlatıp, hükümetten çözüm isterken bu sözü duyunca neye uğradığını şaşırdı, ezildi ve düşündü
Git dendi gitmesine ama, nereye gidecekti ki! “Nereye?” dedi O’nun kendi toprağından başka gidecek bir imkanı yoktu çünkü
„Giderlerse gitsinler“ dediler bir ara Bu lafın muhatabı ise, bu kez çiftçiler değil, doktorlardı
„Giderlerse, analarını da alıp gitsinler“ denmediği için, annelerini, hatta varsa eş ve çocuklarını geride bırakıp, yalnız gittiler.
Hekimlerimizin en çok tercih ettiği ülke ise, Türk nüfusunun yoğunluğu da dikkate alındığında Almanya oldu
Günlük yaşamın içinde artık son yıllarda bu ülkenin dört bir noktasında, Türkiye’den gelen genç beyinler ile, genç Türk doktorlar ile karşılaşmaya başladık.
Vefat ve BAŞSAĞLIĞI
Hessen eyaleti Giessen bölgesinde uzun yıllardır Türk aile çocukları için anadil dersi Türkçe dalında hizmet veren öğretmen arkadaşımız Ekrem Güngör, emekliliğini yaşayamadan aramızdan ayrıldı Giessen’de toprağa verilen değerli eğitim emekçisi arkadaşımızın anısı ve kıymetli hizmetleri önünde saygıyla eğiliyoruz. Anısı, bizde hep yaşayacaktır Ailesi ve sevenlerinin başı sağolsun, diyoruz Aysel Yanık, Mehmet Şaşmaz, Tayfun Köksal, Yücel Tuna, Ahmet Ovalı, Zeynel Fırat, Yaşar Çatı, Prof Dr Ünal Abalı, Mustafa Altuntaş ve Hessenli diğer tüm öğretmen dostları.
Zaman
zaman ayaküstü soru yanıtla geçiyor bu tanışmalar bazen de uzun bir sohbete dönüşüyor konuşmalar Konumuz dönüp dolaşıp elbette Türkiye’ye geliyor Çoğu gönülsüz ve kendilerini
“değersizleştiren”lere kırgın gelmiş buralara Ancak ülkenin sürüklendiği bugünkü noktada, eğitimli insan olarak itibarsızlaştırılmayı yaşamaya başlayınca, gidişatın düzelmeyeceğini düşünerek, devletin tepesindekilerin de tavsiyelerine uyarak, „giderlerse gitsinler!“ sözüne uymuşlar İyi ki, sosyal erişim iletişim alanları var Ve genç kuşaktan insanlar, bu ağı çok iyi kullanıyor Genç beyinler, günümüz teknolojisine çok uyumlu ve çok kısa sürede kendi içlerinde sosyal erişim alanlarını kullanarak çok kısa sürede iyi örgütlenmişler Örneğin „Whatzup“ denilen hızlı haberleşme alanında sayısız, ağ oluşturulmuş Diğer meslek grupları de benzeri örgütlenme içindeler. Böyle ortamlarda paylaşılan bir haber, bilgi, anında istenen hedefe ulaşıyor. Hatta bu gruplar aracılığıyla, Türkiye’den çıkışın yol ve yöntemleri konusunda da kapsamlı bilgi transferi yapılıyor.
“Her Beyin Göçü, Türkiye’de Yoksulluk; Milli Gelir Kaybı ve Ölüm Demektir...”
yolun katedilmesi, Almanya’da hekimlik yapabilmek için ağır koşulların yerine getirilmesi gerekiyor Bunu ayrıntılarını ise, Türkiye ile Almanya arasında yaklaşık 35 yıldır özellikle sağlık ve tıp bilimi dalında bir işbirliği ağı kuran sayısız projeyi yaşama geçirmiş, merkezi Giessen şehrindeki Türk Alman Sağlık Vakfı kurucu başkanı Prof Dr Yaşar Bilgin ile yaptığımız uzun bir sohbetten önemli bilgileri, sürecin olumlu olumsuz yönlerini uyarıcı boyutlarıyla hatırlıyorum
Son 5-8 yıl arasında Türkiye’deki koşullardan rahatsız duyarak, yurtdışında çalışmaya karar verenlerin olduğu muhakkak Bunun sayısı da
devlet bütçesinden ayrılan paralarla sağlanmış yıllar süren eğitimi alarak, gerçek beyin oluncaya kadar, onun devlete ve elbette topluma çok büyük mali yük olduğunu unutmayalım Bu kıymetli beyinlerin, gittikleri ülkeye, örneğin Almanya’ya sıfır maliyetle hizmet etmeye başladıklarını, onların refahlarına hizmet ederek daha da artırdıklarını düşünelim
Her bir beynin başka bir ülkeye göçtükçe, Türkiye’de kimbilir kaç insanın daha sağlık tarama ve bakımda yetersizlikten kötüleştiğini ve belki de erken öldüğünü düşünüyorum Toplumun daha çok yoksullaştığını görebiliyorum. Bütün bunları düşündükçe, her bir beyin göçünün, Türkiye’ye çok ağır bir maliyet getirdiğini, sağlıklı yaşam konusunda ulusça yoksullaştığımızı hissediyorum
Bu beyin zenginliğini yitiriyoruz. Türkiye, toplumsal erozyon yaşıyor Oysa buna artık dur demek gerekir
Gerekirse, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’de kendi yurttaşlarını belki istemeyerek küstürmekten vazgeçip, sağlık be-
gün geçtikçe artıyor Bu da bir gerçek.
Bu yolla yurtdışına çıkan Türk hekimlerin sayısı önemli bir boyuta ulaşmış Çalışıyorlar Henüz işbaşı yapamayıp, sıra bekleyen, ya Almanca dil kursuyla, ya tıp bilimi dilini öğrenmekle veya denklik
sınavına hazırlık döneminde gün sayan, yeniden öğrenme sırasına oturan ve en az bir yıl süreyle bu hazırlık dönemine katlanan, denklik sürecini başarmak isteyenlerin sayısı ise, hiç de az değil Bütün bu süreç, ayrıca oldukça pahalı bir dönem Bu konumda olanlar, maddi açıdan da biraz zorlanıyor
Kimi zaman Türk basını üzerinden Türkiye’ye yansımış haberlerde, sosyal medya kanalıyla yayılan paylaşımlarda, Almanya’ya gelen bu eğitimli ordumuzun, para ve mutluluk içinde yüzdüğü gibi anlatımlar, hikayeler de görülüyor.
Türkiye’ye büyük bir hayal dünyası pazarlanıyor gibi Bunu son derece yanlış buluyorum. Çünkü yabandaki gerçekler, ne yazık ki, pek de öyle anlatıldığı gibi değil Çalışma dünyasına girebilmek ve para kazanabilmek için, uzun bir
Almanya, Türk doktorların ağırlıklı olarak tercih ettiği ülke Bunun nedeni ise, Türkiye’ye en yakın nokta olması ve bu ülkede Türk nüfusunun yoğunluğu Yani çalışma koşullarının başka uzak ülkelere kıyasla daha uyumlu olabileceği gibi yaygın bir kanı var Ancak bu ülkenin pek bilinmeyen mesleklerin icrası ve istihdam şartları bağlamında önemli ve yer yer ağır ilkeleri de yer alıyor. „Made in Germany“ adının dünyada bir marka olması, öyle sıradan bir şey değil. Herşey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş ve en küçük noktalar ile, yasalarla belirlenmiştir Beni uzun süredir düşündüren konu, sayıları artan Türk beyin göçünün bu gidişatıdır Olaya hep Türkiye açısından bakıyorum Her bir tek beyin göçü bile, Türkiye’de hizmetiyle, kazanıp harcamasıyla artıdeğer yaratmak varken, bu imkan gerçekleşmiyor maalesef.
Çünkü, her bir beynin yurtdışına göçü, Türkiye’de en az üç yurttaşın biraz daha yoksullaşması demektir. Her bir tek beyin göçü, Türkiye’nin milli hasılasında yeni bir delik açılması demektir.
Her bir tek göç kahramanımız,
kleyen vatandaşını Suriye’den Irak’tan, Afganistan’dan kaçmış, Türkçe bilmeyen hastalara emanet etmekten vazgeçip, Türk hekimlerini, kendi öz evlatlarını yeniden ülkeye davet etmelidir
Gerekiyorsa, „giderlerse gitsinler “ sözünden ötürü dolaylı biçimde de olsa özür de dileyebilmeli ve başka ülkelere sıfır maliyetle kazandırdığımız ve ülkenin toplumsal geleceği olan hekimlerimizi
özendirmelidir Onların çalışma koşullarını iyileştirmeli ve hekimlere yönelik şiddetin de önüne geçmek için, gereken tedbirleri aldırmalıdır Cumhur ’un başına yakışan da bu olur Ulusal birlik ruhunun yeniden tesisi için, ortada istenmeden yapılmış bir hata varsa, farkında olamadan dışlayıcı bir söz sarfedilmiş ise, gerektiğinde, dediğim gibi özür bile dilenebilmelidir
Ulusal birlik adına toplumsal ruh sağlığının yeniden sağlanması, gerilimin azalması için, özür, asla bir onur kaybı değildir Karizma çizilmesi sayılamaz ve asla zul olarak görülmemelidir
Hatayı, yanlışı görüp, yeni bir artı değer yaratmak için, özür dilemek, tükürdüğünü yalamak değil, bir erdem göstergesi olur bence
Buna çok ihtiyacımız var çünkü… Mehmet CANBOLAT Yorumladı
Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkiler inişli çıkışlı da olsa sanılandan da derin Osmanlı ile
Prusya arasında 1790’da başlayan ilişki aralıksız Cumhuriyet’in kuruluşuyla devam eder 1923'te
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda, gereken teknik bilgi ve teknoloji çok sınırlıdır Bu doğrultuda, 1927 yılında Teşvik-i Sanayi Kanunu’na ek madde olarak “Türkiye’de bulunmayan uzmanların Avrupa’dan getirilmesi” maddesi konulur
Avrupa’dan mimarlar, şehir planlamacılar davet edilir. Almanya, Avusturya, Fransa ve İsviçre'den yaklaşık 40 mimar ve şehir plancısı gelir… Bunlar arasında Paul
elzig, ve Martin Wagner vardır
Bunlardan Alman Ord. Prof. Dr. Paul Bonatz, benim de bir süre öğretim görevlisi olduğum Stuttgart Teknik Üniversitesi’nin öğretim üyelerinden Bugün dahi tanınan pek çok bina, köprü tasarımı arasında 1911-1928 arasında tasarlayıp inşa ettiği ünlü “Stuttgart Gar Binası” yapısı ile ön plana çıkan bir mimar Bonatz; Anıtkabir proje yarışmasında jürilik görevine 1942 yılının Şubat ayında resmi olarak davet edilir Bayındırlık Bakanlığı mimarı Muammer Çavuşoğlu, Sanatçı Arif Hikmet Holtay ve Ankara imar müdürü Sertel olmak üzere üç Türk ve İsveçli mimar Ivar Teng-
Bonatz, Ernst Arnold Egli, Martin Elsaesser, Franz Hillinger, Clemens Holzmeister, Hermann Jansen, Theodor Jost, Wilhelm Schütte, Margarethe Schütte-Lihotzky, Carl C Lörcher, Robert Oerley, Hans Poelzig, Henri Prost, Ernst Reuter , Bruno Gergin, Robert Vorhoelzer, Hans Po-
bom, Macar mimar Karoly Wichinger ve Paul Bonatz'tan oluşan üç yabancı üyeli olan jürinin başkanlığını yapar Savaşın Almanya aleyhine dönmeye başladığı dönemde Türkiye’ye gelen Bonatz Türkiye’ye yerleşir 1944’e kadar Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Teknik Öğre-
Merkezi Frankfurt'ta bulunan ve 30 yılı aşkın faaliyet gösteren kısa adı TMMB Almanya Türk Mühendis ve Mimar Birliği, Alman mimarlarının Ankara'daki eserlerini konu alan bir konferans ve sergiye ev sahipliği yaptı Bu çok yönlü etkinlikte, Bruno Taut, Paul Bonatz, Martin Elsaesser ve Hermann Jansen gibi isimlerin bulunduğu Alman mimarların Ankara’nın kentleşmesine katkıları ele alındı ve yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin modernleşme göstergesi olarak 1920'ler ve 1940'lar arasında inşaa edilen binalar konuşuldu Konferans'ta Ankara’nın yapılı çevresinin oluşmasında Alman mimarların rolü de incelendi ve Türkiye ile Almanya arasında geçmişten gelen bağları vurgulandı Cumhuriyet’in ve Ankara’nın başkent oluşunun 100 yılında, kuruluş ve inşa dönemini irdeleyen bu çalışma, dönemin kentleşme bilincini de içeren temel değerlerini yaygınlaştırmayı; bu eserlerin kültürel miras öğeleri olarak günümüzde korunmasını ve geleceğe aktarılmasını hedefliyor ve bu yönde bir farkındalık yaratarak toplumsal belleği güçlendirmeyi ve kültürel sürekliliğe katkı sağlamayı amaçlıyor Etkinlik, ODTÜ Mimarlık bölümünde Mimarlık Tarihi Bölümü öğretim üyelerinden Prof Dr T Elvan Altan 'Erken Cumhu-
tim Müsteşarlığı Yapı Bürosu mimarlık danışmanlığını sürdürür. 1944-1954 arası İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde öğretim üyeliği yapar. Bonatz, Türkiye’de bulunduğu yıllarda Saraçoğlu Mahallesi’nin dışında, Kız Teknik Öğretmen Okulu ve Erkek Teknik Öğretmen Okulu binalarını gerçekleştirmiş Ankara Sergievi binasını Opera binasına çevirmiş Bonatz yeni Cumhuriyet’te milli mimari akımının şekillendirilmesinde önemli bir rol oynamış Milli Mimari dönemini yazan tüm tarihçiler Sedad Hakkı Eldem, Paul Bonatz ve Emin Onat'ı dönemin üç önemli figürü olarak gösteriyorlar Yapıcı kişiliğiyle bürokrasi çevrelerince de benimsenen Bonatz, Stuttgart’ta öğrencisi olmuş olan Türk meslektaşları ile sürekli irtibatta olması, ayrıca siyasetçiler ile doğru iletişim kurma becerisi dolayısıyla Türkiye’de çalışmaya başladığı günden itibaren ilgi ve
riyet Dönemi Ankara 'sında Alman Mimarların Planları ve Tasarımları' konulu sunumuyla başladı Program, ODTÜ Mimarlık Bölümü Kültürel Mirası Koruma hocalarından Dr. Özgün Özçakır ’ın ‘Kültürel Miras Nesnesi Olarak Alman Mimarların Ankara'daki Eserleri ve Korunması' başlıklı sunumuyla devam etti Kurucu ortağı olduğu Urbanwalks Ankara ile „Adımlarla Ankara“ ansiklopedisi yazan Cem Kargınoğlu ise, bu proje için geliştirdikleri 'Almanya'dan Sevgilerle' adlı kent yürüyüşünden ve rota üzerindeki binalardan bahsetti Ankara kent kimliğine katkı sağlayan Alman mimarlarının eserlerin yer aldığı sergi, bir süre Frankfurt’taki Türk Kültür Merkezi’nde de meraklıların ilgisine sunuldu. Benzeri bir sergi daha sonra Ankara’da da açıldı Dernek
itibar görmüş. Mimari proje jürilerinin vazgeçilmez isimlerinden biri olmuş 1954 yılında tekrar Stuttgart’a dönen Bonatz, 20 Aralık 1956’da 77 yaşında ölmüş Bugün onun ölüm yıldönümü Stuttgart’ta kendi tasarladığı Waldfriedhof Mezarlığı’na defnedilmiş. Bonatz, Stuttgart’a dönerken İTÜ’de kendisinden ders aldığı için tanıdığı öğrencisi mimar, milli futbolcu, Fenerbahçe'nin futbolcuların Feridun İsmail Buğeker ’i de (foto) götürür. Buğeker hem ünlü mimarlık akımı Stuttgarter Schule'yi öğrenme imkani bulur, hem de kentin iki profesyonel takımından biri olan Stuttgarter Kickers takımında oynama fırsatı bulur 5 Ekim 2014 tarihinde İstanbul'da vefat eden Bugeker Feriköy Mezarlığında defnedildi
Türkiye’de Alman Mimarlar Sergisi
Genel Sekreteri Utku Külahçı’nın sergi ve Alman mimarların Türkiye’de bıraktığı izleri anlatan video söyleşimizi Youtube ortamında Toplum24TV sayfamızdan izleyebilirsiniz
Almanya'nın Hessen eyaletinde bulunan Kelsterbach Diyanet İşleri Türk İslam Birliği'ne (DİTİB) bağlı Fevzi Çakmak Camii, Ankara, Adana, Aksaray, Antalya, Adıyaman, Gaziantep, Malatya, Kayseri, Yozgat ve Yunanistan'ın Batı Trakya bölgesine uzanan bir hayır köprüsü oluşturdu Dernek, sözkonusu şehirlerdeki ihtiyaç sahibi engelliler için başlattığı kampanya kapsamında bağışlanan tekerlekli sandalyeleri dağıtarak, toplumsal dayanışmaya katkı sağladı. Kampanya çerçevesinde, hayırseverlerin destekleriyle temin edilen akülü ve manuel tekerlekli sandalyeler, engelli çocuk pusetleri ve rollatör tekerlekli yürüme destek araçlarından oluşan 30 parça yardım, şehirlerde yaşayan ihtiyaç sahibi ailelere ulaştırıldı.
Kelsterbach DİTİB Fevzi Çakmak
Camii Dernek Başkanı Esalet Baca, din görevlisi Rıdvan Dönmez ve dernek yöneticileri, ihtiyaç sahibi ailelere yardımları bizzat teslim etti. Zenginlik, kardeşlerinin yüzünün güldüğünü görmektir
Kelsterbach DİTİB Fevzi Çakmak Camii dernek başkanı Esalet Baca,
açıklamasında: “Teslim ettiğimiz araçlara destek veren Almanya'daki tüm kardeşlerimize teşekkür ediyorum Onların bağışlarına ulaştık, hayır dualarını aldık. Bundan sonra da bu tür çalışmaları destekleyeceğiz Kardeşlerimizin yüzünün güldüğünü görmek bizim için en büyük zenginliktir Bu nedenle desteklerinden ötürü yönetim kurulumuza, cemaatimize, üyelerimize ve hayırseverlerimize teşekkür ediyorum Allah kendilerinden razı olsun" Almanya’dan kurulan gönül köprüsü yüzleri güldürdü.” görüşünü dile getirdi Din görevlisi Rıdvan Dönmez de her teslimatta farklı duygular yaşadıklarını belirterek, Hazreti Muhammed’in 'İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır ' sözüne atıfta bulundu ve aldıkları hayır dualarının kampanyamıza katılan tüm kardeşlerimizle paylaşıyoruz. İhtiyaç sahip-
kendilerine uzatılan buyardım eline
karşılık verdi-
Wetzlar şehrinde DİTİB Merkez
Camii Din Görevlisi Kadir Demir, görev süresini tamamlayarak, Türkiye’ye döndü İmam Demir ’in Al-
manya’dan ayrılması nedeniyle, kendisi onu-
Malatya’nın Fethiye ilçesinden köken alıp, 60’lı yıllardan itibaren Oberramstadt kasabasını yurt edinen hemşerilerin çatı örgütü, 18 Geleneksel Buluşması’nı geçen ay yaptı Dernek salonundaki
runu bir teşekkür veda töreni düzenlendi
DİTİB Ehringshausen Din Görevlisi Süleyman Soyal’ın sunumları üstlendiği veda etkinliğinde, Kadir Demir ’in, hizmet sürecince, cemaat ile yakın bir diyalog kurduğu ve çok sevildiği belirtildi ve Türkiye’ye dönmesinden ötürü duyulan üzüntüler dile getirilirken, hizmetleri bağlamında kendisine teşekkür edildi. Etkinliğe Wetzlar DİTİB Camii cemaatinin yanısıra, komşu bölgelerden bazı din görevlileri ve dernek başkanlarının isimleri şöyle: Weilburg İdris Erçin, Herborn Sayın Sacit Küçük, Ehringshausen Sayın Mehmet Keleş, Nidda Mehmet Eras-
lan, Gießen Ercan Demirci, Dillenburg Neşet Özcanve 7 Bölge Din Görevlileri Frankfurt Merkez Camii Din Görevlisi Hüseyin Ali Dindar ile Stadtallendorf Din Görevlisi Feyzullah Taşçı. Almanya’ya ilk kez Düsseldorf Başkonsolosluğu görev bölgesine 2018 yılında geldiğini belirten ve son üç yılını Wetzlar ’da geçiren din görevlisi Kadir Demir ise, bu süreçte edindiği güzel dostluk ve anıları unutmayacağını söyledi Kadir Demir, hizmetin Türkiye’de devam edeceğini ve Bitlis İl Müftülüğü kadrosunda şube müdürü olarak aynı şevkle çalışmaya devam etmekten mutlu olacağını sözlerine ekledi
yemekli akşamı Başkan Murat İlhan bir konuşma ile açtı ve örgütlü olmanın, yaşamı kolaylaştırıcı bir güç kaynağı yarattığına işaret etti Başkan İlhan ayrıca, 6 Şubat 2023 depremlerinde mağdur olan bölge halkına yönelik açılan bağış kampanyasına destek olan herkese teşekkür etti. Başkan Murat İlhan, bu arada yeni kuşakların eğitim dünyasındaki imkanlardan daha fazla yararlanabilmesi ve Türk toplumunun Alma-
nya’daki geleceğinde önemli noktalara gelmesini hedeflediklerini de dile getirdi Başkonsolos Erdem Tunçer ise, böylesi etkinliklerin, sadece hemşeriler arasında değil, Türk aileler ile Alman toplumu arasında da yakınlaşmaya ve kaynaşmaya imkan sunduğunu ifade etti Tunçer, pandemi sürecinin sona ermesiyle insanların yeniden biraraya gelme birlikte düşünme ve üretmeye ihtiyacı olduğunu söyledi ve böylesi buluşma akşamlarının bu açıdan büyük önem taşıdığını kaydetti Oberramstadt Belediye Başkanı Tobias Silberreis, bu kasabanın Türk işgücü ile 60’lı yılların başından beri açık bir kapı olduğunu söyledi Silberreis ayrıca: „İlk gelen kuşak, kendilerini aramızda bir misafir olarak gördü ama, zamanla misafir-
liğin artık yerleşik düzene dönüştüğünü gösterdi. Zaten şimdiki genç kuşaklar, kendisini Oberramstadtlı görüyor Dünyadaki barış özlemlerine, kasabamızdaki uyumlu barış içindeki yaşam havası örnek olsun“ dedi Bu etkinlikte ayrıca Hessen eyalet milletvekili Turgut Yüksel ve Frankfurt Belediye Meclisi üyesi Hüseyin Sıtkı da hazır bulunurken, Gülcan Öztürk’ün sunumlarını yaptığı geceye, Grup Derman müzik dolu programla renk kattı Etkinlikte ayrıca, Yusuf Güvercin, Abuseyif Kinik, Mahir Yiğitler ve Nurcan Selçuk, Muharrem Temiz de özgün yorumlarıyla katkı sundu Akşamın bir diğer renkli sunumu ise, Bizim Tayfa isimli halk dansları topluluğunun gösterisi oldu (Haber: Hamide KÜÇÜKLER)
Mannheim’da ruhsal sorun yaşayan 49 yaşındaki oğlu Ertekin Özkan’ı, sebepsiz yere 4 kurşunla öldüren Alman Polisi’ne, acılı anneden büyük tepki...
Almanya'nın Mannheim şehrinde polisler, 49 yaşında ve ruhsal sorunlar yaşadığı söylenen Ertekin Özkan isimli bir Türk vatandaşını, sokak ortasında 4 kurşunla annesinin gözleri önünde öldürdü
Edinilen bilgiye göre, Hıristiyan aleminin kutsal günü sayılan Noel'den bir gün önce, bölge polisi, aldığı bir telefon ihbarına dayanarak, suç işlediğini söyleyen bir kişiyi aramaya başladı Devriye gezen üç kişilik bir polis ekibi, sonradan psikolojik rahatsızlığı olduğu öğrenilen 40 yaşındaki Türk vatandaşını bir sokakta elinde bıçakla ve yarıçıplak vaziyette yürürken tesbit etti ve yardım isteyerek, kuşkulu Türk'ü durdurmayı denedi.
Bir anda çok sayıda polis kuvvetleri sokağı sardı ve birkaç kez ihtarda bulunarak, Ertekin Özkan'a elindeki bıçağı teslim etmesini, yere bırakmasını talep etti Uzun süren söz düello-
sundan sonra, polis memurları, Türk vatandaşını bölge sakinlerinin gözleri önünde ağır biçimde yaraladı. Hastaneye kaldırılan psikolojik sorunlu Ertekin Özkan, hastanede tüm müdahaleye rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti Polisin herkesin gözü önünde ateş etmesine bölge sakinleri büyük tepki gösterdi Olay Türk toplumunda büyük öfkeye yol açtı. Olaya tanık bir vatandaş, bıçaklı şahsın annesinin de orada oturduğunu bağırarak, polislere lanet okudu Bir Alman vatandaşı ise, "Ateş etmeyin Onu durduracak etkili elektro şok kullanın " diye bağırdı Savcılık, bu düşündürücü olayla ilgili araştırmanın başladığını haber verdi Öte yandan üç çocuk babası olduğu öğrenilen psikolojik sorunlu Türk vatandaşının kızlarından biri, polise isyan ederek: "Polis, babamı durdurabilecek kadar güçlüydü, imkanı
JÄGERHOF RESTAURANT
Limburger Strasse 53 61479 GLASSHÜTTEN
Tel: 06174 - 6911
Turistik Taunus bölgesinin en güzel manzaralı bir mevkiinde, 30 yataklı otelimiz ve 130 kişilik yemekli nezih salonumuzla, gerek mutlu, özel günlerinizde, gerek işletme veya dernekleriniz için kurumsal etkinlikleriniz bağlamında, deneyimli, güleryüzlü personelimiz ile hizmetinizdeyiz. Arayınız, görüşelim. h
Yeni bir yıla girdik. Yeni yıl, yeni umutlar yeni beklentiler, yeni dilekler içindir. 2024 yılında, sizlere, aile üyelerinize ve tüm dostlarınıza huzur, mutluluk ve esenlik dolu, sağlıklı günler temenni ediyoruz.
kontakt@jaegerhof-restaurant.com www.jaegerhof-restaurant.com
polisin açtığı ateşle, Ertekin Özkan, vücuduna isabet eden 4 kurşunla ağır yaralandı ve hastaneye kaldırılırken, yolda hayatını kaybetti Bu arada, T.C. Karlsruhe Başkonsolosu Mahmut Niyazi Tekin, Mannheim'daki polis cinayetinde öldürülen Ertekin Özkan'ın ailesini iletti, başsağlığı diledi ve Başkonsolosluk olarak, olayın yakın takipçisi olacaklarını söyledi Öte yandan, Mannheim’da yerleşik, ırkçılık karşıtı antifaşist gruplar, iki ayrı protesto etkinliği gerçekleştirdi İlk gösteri, Ertekin Özkan’ın öldürüldüğü sokakta yapıldı ve Mannheim Polisi ağır ifadelerde protesto edildi Cinayetin işlendiği noktaya, çiçek, pankart ve mumlar bırakıldı, olayın son ayrıntısına kadar aydınlatılması ve suçlu polislerin hakettiği en ağır
vardı. Onu öldürmemeliydi. Bu bir cinayettir Babam, psikolojik sorunlar yaşıyordu O'nu artık bir daha hiç göremeyeceğim Hiç!” diye tepkisini gösterdi Oğlunun polisler tarafından dört kurşunla katledilmesini birebir izleyen ve “Oğlumu ben ikna ederim Elindeki bıçağı ben alırım Annesiyim” dese de, polisler izin vermedi Ve dakikalar sonra
cezayla mahkum edilmesini talep etti İkinci etkinlik ise, Mannheim merkezindeki Wasserturm adlı meydanda gerçekleşti Burada yapılan konuşmalarda ise, polisin geçmişte doğrudan veya dolaylı karıştığı cinayetlerde yaşamını yitirenler de anıldı ve Ertekin Özkan cinayetinin peşinin asla bırakılmayacağı, duruşmalarda kamouoyu baskısının hissettirileceği dile getirildi Ertekin Özkan, yeni yılın ikinci gününde Mannheim’da düzenlenen cenaze namazının ardından şehir mezarlığında toprağa verildi.
Türk şiir ve düşün dünyasının yaşayan öncü isimlerinden Ataol Behramoğlu, ADA Kültür adlı girişimin daveti üzerine geldiği Almanya’da Frankfurt ve Darmstadt şehirlerinde şiir ve siyaset konulu sohbetleri ile iz bıraktı, Türk toplumuna “Gelecekten umudunuzu yitirmeyiniz” çağrısında bulundu Frankfurt Türk Halkevi’nin ev sahipliği yaptığı ilk toplantıda, (üstte) Türk edebiyatseverlere seslenen Ataol Behramoğlu şiirin anlamı ve etkin gücü üzerine görüşlerini paylaşırken, sanatın toplumsal aydınlanmaya katkısı
üzerinde de durdu Behramoğlu, Türkiye’de egemen siyasi gücün, ülkeyi bir çöküş noktasına getirmiş olmasına rağmen: “Umutsuzluk, büyük bir ayıptır. Umutsuz olmayın. Gelecekten umudunuzu kaybetmeyin ” mesajı verdi Ataol Behramoğlu, Darmstadt’taki AKM salonunda yaptığı özgün şiirli ve derin sohbette ise, Türkiye’de Alevi inancından olan vatandaşlara seslenirken, “Gücünüzün farkında olun Siz bu ülkenin güvencesisiniz Örgütlülük ruhunuzu güçlendirin” mesajı verdi (Fotoğraf: Hamide KÜÇÜKLER)
...huzur dolu, yeni bir yıl dileğiyle...
Mehmet CANBOLAT Yorumluyor
Anadolu’da sıkça kullanılan bir deyiş vardır: „Gün yüzü görmemek“ denir Sanıyorum, dünyamız, 2019’da başlayan Covid süreciyle, bundan böyle gerçekten „gün yüzü’ göremeyecek gibi
Tam iki yılı aşkın süre boyunca, tüm insanlığı pençesinde adeta rehin alan ve Korona süreci olarak da tanımlanan Covid 19 salgını, geçen yıl -bittidiye o kadar çok sevinmiş ve o kadar çok rahatlamıştık ki; galiba önümüzdeki günlerde, bu rahatlığı
Kaiserkronenweg 1 60433 Frankfurt/M
çölde serap görmüşüz meğerse diye hatırlayacağız hepimiz. Çünkü, geldi geliyor, henüz geçmedi, kışın yeniden bastıracak derken, 2024 yılı için yine kapanma tavsiyeleri yapılmaya başlandı ısrarla Deneyimli bir hekim arkadaşımdan geçtiğimiz günlerde gelen bilgiler, son derece ürkütücü ve bu koruyucu kapanmanın, ne denli yaşamsal önem taşıdığına da işaret ediyor Çok ilginçtir, Covid’in yeni bir varyantından ve bunun da İngiltere ile ABD’de görüldüğünden söz eden bu bilgiler arasında, insanı şimdiden ürküten bir nokta var O da, bu virüs türevi çok hızla yayılma özelliğine sahipmiş YENİ COVID-Omicron XBB VARY-
ANTI diye tanımlanan ve Koronavirüs’ün değişik bir türü olarak anlayabileceğimiz yeni belayı, ciddiye almamak gibi lüksümüz olamaz, diye düşünüyorum Çünkü uzmanlar, „ölümcül“ bir virüsten söz ediyor Tesbiti de öyle kolay bir süreç değil, deniyor. Bu yüzden herkese koşulsuz maske taşıması önemle öneriliyor.
XBB denilen ve hiç öksürük ve ateş belirtisi vermeyen bu yeni varyantın özellikleri de, ilginç ve biraz düşündürücü, biraz ürkütücü
İşte belirtiler:
Çocukların, kültürel farklılıklarını da dikkate alan ve bunu da zenginlik olarak gören okulumuz, 1954 yılından bu yana Frankfurt’ta güçlü bir ekiple hizmetine, bugün de büyük bir özgüvenle devam ediyor. Hem de deneyimli kadrosu ve eğitim odaklı modern araç-gereç, donanımıyla...
A) Eklem ağrısı
B) Baş ağrısı
C) Boyun ağrısı.
D) Üst sırt ağrısı
E) Zatürre.
F) Genel iştah kaybı. Uzmanlar bir noktaya özellikle dikkati çekmek isterken, XBB, Delta varyantından 5 kat daha toksiktir diyor ve sonuçta ölüm oranının çok daha yüksek olduğunu hatırlatıyor.
Bu bence başlı başına çok ciddi bir uyarı ve uzmanlar şu noktalara da ısrarla dikkati çekiyor:
feyi koruyunuz
- Çift katlı maske ve uygun maske takınız.
- Herkes taşıyıcı ve bulaştırıcı olsa bile (öksürme veya hapşırma belirtisi yok)
- Sık sık ellerinizi yıkayınız
Yıllanmış eğitim birikimimiz sayesinde, öğrencilerimiz geleceğe güvenle bakıyor. Genç yüreklerin özgür düşünce ve yaratıcı hedefleri, sosyalleşme istekleri, ekip çalışması ve dayanışma bilincini güçlendirmek, müfredatımızın ana ilkeleri arasında yer alıyor. Sınıflarımızdaki öğrenci sayısı, her öğrenciye daha fazla zaman ayırabilmek ve öğrenme alanını güçlendirmek için sınırlı tutulmaktadır. Eğitim Bakanlığı hedeflerine uygun, çok kültürlülüğü gözeten eğitim sistemimizi tanımak, okulumuzu görmek isterseniz, sizlere de bir gün, „MERHABA“ diyebilmekten mutluluk duyarız.
U M U T V E H U Z U R D O L U B İ R Y I L D İ L E Ğ İ Y L E . . .
Değerli Anne Babalar; çocuğunuz için, her koşula uygun imkan, okulumuzda vardır:
- İlkokul veya Realschule
- İlkokul 4. sınıftan sonra ortaokul (Integrierte Gesamtschule),
- (Gymnasialoberstufe - 8. aydan itibaren)
- Fachabitur için Fachoberschule
- 2 yıllık Meslek Okulu’nu ek derslerle bitirmek ve Meslek Lisesi diploması almak...
Frankfurt’un kalbindeyiz ve deneyimli kadromuzla güçlüyüz. Yeni dönem İlkokul, Ortaokul, Lise ve Meslek Okulu için kayıtlarımız Mart’ta başlıyor.
- Durumun aşırı ciddiyete ulaşması daha kısa sürer ve bazen belirgin semptomlar görülmez.
- Virüsün bu türü geniz bölgede bulunmaz ve nispeten kısa bir süre için akciğerleri doğrudan etkiler
… Yeni bir yıla girdiğimiz şu günlerde, bugünkü yazımın, karamsarlıktan, kötü olaylardan uzak ve biraz da umutları tazeler türden birşey olmasını istemiştim
Ne yazık ki, kötü bir haberle sizleri, yeni bir öldürücü bela virüs konusunda uyarmayı deniyorum Üzgünüm. 2024 için umutlu olmamız gerekiyordu Ruhsal anlamda o yöne odaklanmış ve gelecek günlere büyük umutlar bağlamış ve büyük hayaller kurmaya başlamıştım, çoğunuz gibi
... Ama ne var ki, şimdi can sıkıcı bir tablo ile karşı karşıyayız Umutlanmak bir başka bahara kalacak gibi Direnir ve sağ kalırsak tabii
- Geniz, burunsal sürüntü testleri, genellikle COVID-Omicron XBB için, negatiftir ve yanlış negatif geniz test vakaları artmaktadır.
Bu, virüsün toplumda yayılabileceği ve doğrudan akciğerleri enfekte ederek, viral ZATÜRREYE yol açabileceği ve bunun da akut solunum stresine neden olabileceği anlamına gelir Uzmanlar, XBB varyantının oldukça bulaşıcı, oldukça öldürücü ve bir o kadar da ölümcül hale geldiğinin altını çiziyor Uzmanların uyarısı şöyle devam ediyor:
- Kalabalık yerlerden kaçınınız
- Açık alanlarda bile 1,5 m mesa-
ki. Düşünmek bile istemiyorum ama, gerçek gözüme batıyor şimdiden
Böyle giderse, yani bu uyarı gerçekten bu denli insanı pençesine alacak olursa, çocuklar geliyor aklıma Geleceği emanet edeceğimiz o küçücük beyinler Yine okullar kapanacak, çocuklar yine eğitimsiz kalacak, yine ulaşım daralacak, yine yaşam kısıtlanacak Yani; yine maske, yine mesafe yine hijyen Yine kendi kendimizi yiyeceğimiz günler Düşünmesi bile korkunç Tam bir küresel cezaevi olmaya başladı bu dünya galiba Bizler de yine birer, Covid mahkumu
„İnsanlarımız mutlu olmasını bilmiyor Çevrem hep bir şeylerden şikâyet edenlerle dolu Sevdiklerine, sevindiklerine ender tanık oluyorum”, diyor genç bayan Alman tanışlarla bir pazar akşamüstü çay/kahve sohbetindeyiz Konudan konuya atlıyoruz Az önceki sözler, pedagoji öğrenimini geçen yarıyıl bitirmiş genç bir bayanın ”Mutsuz olmak bir Alman özelliği, hatta yeteneği”,
Frank Walter Steinmeier Yeni Yıl mesajında, ülkenin zor süreçten geçtiğini söyledi ve toplumsal dayanışma çağrısı yaptı.
diye heyecanla devam
ediyor Söylediklerinden rahatsız olan kimi tanış karşı çıkmak istiyor
Ancak genç pedagog ısrarlı O konuşurken
düşünüyorum Pek de haksız değil. Avrupa’nın hiçbir ülkesinde demokrasi ve politika, 2
Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya’daki kadar sağlam temellere oturtulmamıştır. Ekonomisi güçlü, artan işsizliğe, azalan gelire karşın insanlarının durumu komşularından daha iyi Yine de mutsuzluk, şikayetçi olma yeteneği (!) günümüz Alman’ında çok gelişmiş
“Sokakta yürürken gülümseyen
çok az insanla karşılaşıyorum”, diye devam ediyor genç bayan
Hıristiyan aleminin en kutsal bayramı olan ve İsa Peygamber'in doğumgünü kutlaması anlamı taşıyan Noel günleri Batılı toplumda devam ediyor Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier, geleneksel NOEL konuşmasını, Alman televizyonları üzerinden yaptı ve Alman halkına seslendi Toplumda giderek başgösteren içine kapanma duygusunun, olumlu bir işaret olmadığının altını çizen Steinmeier, umutsuzluğa kapılmanın zamanı olmadığına vurgu yaptı Steinmeier: "Evet, ülkemiz önemli sorunlar ile karşı karşıya Bunun bilincindeyim İnsanlarımız
Korona süreci, toplumsal yaşamın hemen her alanında olduğu gibi, mal ve hizmet bedeli olarak fiyat artışlarını da zorluyor. Bugüne kadar bu artışlara direnen kurum ve kuruluşlar da, yeni yıldan itibaren, görece bir artışla zamlı fiyatı uygulamak zorunda
Pedagoji öğrenimi için iki yarıyıl geçirdiği Amerika’da sokaktaki insanın daha rahat, cana yakın olduğunu, sorunlarını Almanya’dakiler kadar kendine dert edinmediğini anlatıyor Alman insanının fakiri de zengini de nedense kolay mutlu olamıyor. Hatta gelir düzeyi yükseldikçe şikayetçi özelliği de artıyor Aydın geçinenler arasına çevresine yaşam sevinci yaymak, mutluluk gösterileri yapmak sanki yasak.
Çoğu aydın az gülüyor, çok eleştiriyor, eleştirmeye olanak arıyor “Şikâyetçilik kanımıza işlemiş”, diyor genç kadın “Okulda, işyerinde, evde Siz çoğu aile mutlu mu sanıyorsunuz?..”
Yürekli konuşuyor Kimi tanış söylediklerinden rahatsız olmaya
o kadar umutsuzluğa sürüklenmiş ki, televizyon haberlerine bile bakmak, daha çok moralini bozdurmak istemiyor. Bunu yürekten anlayabiliyorum. Ancak böylesi bir zaman, sizlerin içine kapanma zamanı değildir Tam tersine, sorunları birlikte çözebilmek için umudu yitirmemeli ve geleceği birlikte inşa etmek için, birbirimize güveni artırmalıyız Dünyada saygınlığı olan ülkemizin, kimi sebepler ile içine kapanmasına gönlüm asla razı değildir Birbirimizden kopmak, uzaklaşmak yerine, bizi birbirimizden uzaklaştıran yolu izlemek yerine, birleştirici yönlerimize sarılmalıyız" dedi
Frank Walter Steinmeier daha sonra, Noel günlerinde görev yapan güvenlik birimlerine, sağlık personeline, huzur ve güveni sağladıkları için teşekkür ederken, "Alman halkı olarak, özgüvenimizi toplamalı ve adeta yorganı başımıza çekerek, kendi içimize kapanmamalıyız Almanlar ile, ülkemize sonradan gelip yerleşen göçmen gruplarıyla birlikte geleceği inşa etmeliyiz Bu güç bizde var Yeter ki bunun farkında olalım " görüşünü dillendirdi
Almanya Cumhurbaşkanı, 2024 yılının umutlu ve onurlu olmak için iki önemli nedeni ol-
kalacak Bunlardan biri de zamlı uygulamaya iki yıldır direnen Rüsselsheim Stadtwerke adlı gaz su ve elektrik işletmesi oldu. Konuya ilişkin yapılan kurumsal açıklamada, su konusunda hammadde fiyatlarındaki sürekli artışların, 2024 yılı başından itibaren kendilerini de fiyatları yeniden uyarlamaya zorladığı belirtildi Genel Müdür Hans-Peter Scheerer, hammadde fiyatlarının sürekli artışına paralel, yeni tesislerin inşaasında maliyetlerin yükselmesini de, fiyat artışında etken olduğunu söyledi ve bununla birlikte, enflasyon oranının önlenemez yükselmesini de, sorumlu tuttu Yeni uygulamaya göre, tüketiciler 1 Ocak 2024
başlıyor Akşamüstü sohbeti tartışmaya dönüşmek üzere Genç kadın konuyu biraz değiştirmek istiyor gibi: “Siz bir Alman karıkocanın aralarında günde ortalama sadece 10 dakika konuştuğunu biliyor musunuz?
Evlilikler suskunlaşıyor.”
Doğru konuşuyor Boşanmalar dorukta Kadın kocasının, erkek karısının yaptığını, davranışını beğenmiyor Yeni evlenenlerin yüzde kırkı aradan üç yıl geçtikten sonra boşanıyor Tek başına yaşamayı yeğleyen mutsuzların yüzde elli yedisi erkek, yüzde kırk üçü kadın! Sonra birden konu değişiyor, daha doğrusu karşımda oturan tanış değiştirmesini başarıyor Şimdi Alman futbolunu tartışıyoruz!
duğuna da dikkat çekti ve: "2024 yılında Anayasamızın 75 Yıldönümü olacak Yine aynı yıl, iki Almanya'nın birleşmesinin de 34 yıldönümünü kutlayacağız " diye konuştu Konuşmasında son olarak Alman halkının Noel bayramını kutlayan Cumhurbaşkanı Steinmeier, konuşmasında ayrıca, dünyanın farklı köşelerinde hüküm süren savaşlara ve kimi bölgesel sorunlara da atıfta bulunarak, bu günlerin
Alman toplumu için daha çok güven, daha çok birlik oluşturma yılı olmasını temenni ettiğini dile getirdi (Haber: Kubilay SARIKAYA)
tarihinde itibaren farklı oranlarda zamlı uygulama göreceklerini belirterek, bu oranın kimi durumlarda yüzde 20 oranında artış anlamına gelebileceğini hatırlattı Genel Müdür daha sonra, bu zamlı uygulamadan kendilerinin de üzüntü duyduğunu sözlerine ekleyerek, „Ancak üretim maliyetinin aşırı oranda yükselmesi, bizi böyle bir önlem almaya mecbur etti“ dedi Edinilen bilgiye göre, metreküpü bugüne kadar 1,95 Euro olan bu için, tüketiciler yeni yıldan itibaren 2,13 Euro ödeyecek. Bir başka açıdan hesaplama ise şöyle: Yılda 50 metreküp su kullanan bir aile, bugüne kadar ayda 15,96 Euro ödüy-
ordu. Bu bedel, yeni yılda fiyat artışı yüzünden 19,97’ye yükseliyor. Yılda 150 metreküp su tüketen aile ise, ayda 38,52 Euro ödenti yerine 46,81 Euro ödemek zorunda olacak Genel Müdür Scherer, bu zam ile, kurumun gerekli gelire ihtiyacı olduğunu belirterek: „Elimizde yeterli maddi güç Olmalı ki, halkımıza bugüne kadar olduğu gibi temiz suyu sunabilelim Çünkü kaliteyi ön planda tutan kurum olarak, yeni yatırımlara da zaman zaman ihtiyacımız oluyor “ dedi www.stadtwerke-ruesselsheim.de/wasserpreis
Yüksel Pazarkaya
On dokuzuncu yüzyılda yaşanan sanayi devrimi, üretimi ve toplumu temelinden değiştirdi Adı üzerinde bir devrim oldu Bu devrimin sonuçlarıyla karşı karşıya bugün insanlık. Yüz yılı aşkın bir süre içinde sanayi devrimi ve izleyen gelişmelerde üretim biçimleri havayı, toprağı, suyu değiştirdi. Özellikle karbon dioksit atığı iklimi etkiledi Isı artış gösterdi.
Bugün iklimdeki değişiklik, kuraklık, sel, fırtına olarak karşımıza çıkıyor I Ormanlar hastalanıyor, buzullar çözülüyor, kutuplar kararıyor Yaşı tehdit altında Bu duruma aldırmayan çoğunluk, önlem almayı zora sokuyor Bir azınlık durumun ayırdında, önlem alınması için uğraş veriyor
Sanayi devriminin sonucu dehşet verici Şimdi yeni bir devrim süreci başladı. Dijital devrim. Bunun sonuçları ne olur, düşünen yok
Devrim, yaşamı ve toplumu temelden değiştiren bir harekettir
Başlangıçta yalnızca olumlu ve keyifli yanları görülür Ama sanayi devriminin yüz yıl içerisinde gel-
diği nokta, hiç de olumlu ve keyifli değil
Aynı deneyimi dijital devrimle yapacak insanlık ve gelişmelerin sonucu üzerine kafa işletmediği için, bu sürecin bir yerinde yine şaşkın durakalacak
Hiçbir devrim, devrimin yaratacağı koşulları irdelemeden, hesaba katıp, olumsuz gelişmelere karşı en baştan önlem almadan olumlu sonuç vermiyor
Dijital devrimin getirdiği fırsatları kullanırken, bunun bir bedeli olduğu unutulmamalıdır. Yoksa bedeli çok yüksek olur, yaşamla ödenir.
Bedeli yaşam olan hiçbir devrim gerçekte devrim değildir. Yaşamı
Cumhuriyetin 100 Yılı’nda TürkAlman İlişkileri, Türk Mimar ve Mühendisler Birliği’nin düzenlediği bir konferansta öne çıktı Almanya Türkiye ilişkileri tarihinden araştırmalar yapan Dr Latif Çelik’in konuk olduğu etkinliği Başkan Demir Ceylan bir konuşmayla açtı Ceylan: “Türkiye ile Almanya arasındaki köklü geçmişe dayanan ilişkilere her alanda rastlıyoruz. Ancak bunların anlamlandırılarak günümüz insanına sunmak önemlidir Büyük Atatürk’ün en önemli eserim dediği Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 Onur Yılı’na yönelik konferanslar serisinde tarihin farklı dönemlerine özgü bilgi ve belge ile, geçmişin izini sürmekten mutluyuz “ dedi İki milletin ortak kültür tarihinin peşinde 38 yılda 130 bin kilometre-
den fazla yolu katettiğini belirterek söze başlayan Almanya IKG Enstitüsü Başkanı Dr Latif Çelik: “Tarih olmuş ile bitmişin hikayesi değildir Tam tersi geleceğin üzerine bina edileceği ciddi bir bilim dalıdır. Bu açıdan bakınca Türklerin ve Almanlar ’ın zaman tünelindeki birlikteliği Haçlı Seferleri’ne kadar gider Almanya’dan kalkıp Türkiye coğrafyasında hayatını kaybederek geri dönemeyen Friedrich Barbarossa misali örnekler olduğu gibi, Halep’te esir olarak
Almanya içlerine getirilen Mehmet
Sadık Selim Soldan veya İkinci Viyana bozgunu sonrası Avrupa içlerine getirilen Osmanlı Subayı Carl Osman gibi Türkler ’in de izine rastlamak mümkündür ”
şeklinde konuştu Almanya ile
Türkiye arasındaki ilişki ve izlerin kronolojik dizini için yıllardır ça-
lıştığını belirten Dr Çelik ayrıca: “Almanya için Türkiye doğunun en batısıdır Türkiye ise, Almanya’yı Avrupa’nın tamamı olarak görür Türkler ’in Almanya’ya olan samimiyetini farkedemeyen Almanya, İslam Dünyası ve Ortadoğu da Türkiyesiz bir Alman projenin başarılı olamayacağını da çok iyi bilir Öte yandan Osmanlı’nın son 3 asrı ile cumhuriyetin tamamında Almanya ile yaşanan yoğun ilişkilerin izlerine rastlarız Ancak bunları anlamlandırmak, yorumlamak ve bilimsel süzgeçten geçirip her iki topluma kültürel yenginlik olarak sunabilmek uyumlu bir yaşamın en önemli kültürel kodlarıdır Günümüz insanlığı kültür tarihinin arşiv çeşmelerine yaklaşmayı başarabilse, günümüzde hayat çok daha kolaylaşacaktır” şeklinde konuştu.
Almanya’nın farklı kentlerinde örgütlü Vatan Partililer, olağan genel kurulunu Frankfurt’ta gerçekleştirdi. Sayısal anlamda gençlerin önemli güç oluşturduğu kurultayda milli devrimci muhalefete özgün görüşler öne çıktı. Yakın bir gelecekte Milli Demokratik Devrimin gerçekleşeceği yolundaki görüşlerin de dile geldiği Vatan Parti Almanya Kurultayı’na Venezuella Başkonsolosu Maria Fernanda Sotillo ve T.C. Frankfurt Başkonsolosluğu’nda görevli Muavin Konsolos Fatih Şahin de katıldı Türk konsolos Cumhuriyet kazanımlarının Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği bağlamında önemli gelişmeler olarak tanımladı Venezuella Başkonsolosu ise, Çanakkale savaşına atıfta bulunarak,“Çanakkale
dengeleyecek önlemler eşliğinde değişim sağlıklı sonuçlar verir Gerçek devrim budur
Yaşamı kollayıp koruyacak, yaşam tutucusu olmadan, devrimlerin değişiminden yararlanmak olanaklı değildir
Gecikince, yaşamı tehdit eden koşullara karşı önlem almak çok güçleşir İnsanlık bugün bu durumla karşı karşıya. Havanın ısınmasını sınırlamak gibi bir zorlu durum ortaya çıkmıştır.
Sanayi devriminin yüz yılı sonunda gelinen bu noktada iklimi korumak için de şimdi harekete geçilirse, yüz yıllık bir süreç yetmeyebilir. Doğanın sunduğu yaşam koşulları dengesini yitirirse, yaşam biter.
Türk-Alman Kültür Tarihi çalışmalarında 12 ayrı esere imza atan Dr Latif Çelik yaptığı sunumda TürkAlman ilişkilerine sürekli önem bağlayarak, araştırmalara konu olan resimler üzerinden konferansını renklendirdi, Türk-Alman ilişkilerine yönelik sorularıda yanıtladı TMMB Başkanı Demir Ceylan, etkinlik sonrası konuşmacı Latif Çelik’e, teşekkür bağlamında bir de plakat takdim etti
Savaşı’nda düşmanı (emperyalizmi kastederek) nasıl dize getirdiysek, yine öyle yenecek güç ve iradedeyiz“ görüşünü savundu. Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ise, genel kurula bir video konferansla seslendi Perinçek şu görüşleri dile getirdi: “Simdi tarihin olgunlastıgı ve büyük kararın kapıda oldugu bir döneme girdik Önümüzdeki birkaç yıl içinde milli demokratik devrimimizi tamamlayacagız. Dolayısıyla sorumluluklarımızın fazlalastıgı, umutlarımızın ise enginlere açıldıgı bir yerdeyiz Sizlere sonuna kadar güveniyoruz”
Tam gün süren kurultayda ayrıca, kitlesel güce erişebilmek için Vatan Partisi teşkilatlarının Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerinde
ne gibi çalışmalar yapması gerektiği üzerinde de tartışıldı ve „Çekim merkezi olma“ sözü verildi
Bu arada Vatan Partili grupların yaptığı protesto mitingleri ile, Köln’de bir süre önce dikilen sözde Ermeni Anıtı’nın, yerinden sökülmesi sağlandı „Ermeni Soykırımı Yalanı, Emperyalist Bir Yalandır“ görüşü etrafında Köln’deki sözde anıt önünde buluşan göstericiler, Belediye yönetimine de çağrı yaparak, sözde soykırım yalanlarına alet olunmaması çağrısı yapıldı ve provokasyon- ların, Almanya’daki toplumsal barışı da olumsuz yönde etkilediği vurgulandı Belediye ise, yapılan çağrıyı dikkate alarak, anıtın bu yıl içinde söküleceğini, bu konunun Belediye Meclisi toplantısında 7 Aralık’te karara bağlandığını duyurdu Vatan Partisi Almanya temsilcisi Deniz Yıldırım, bu gelişme üzerine yaptığı açıklamada: „Almanya’da bulunan Türk olusumlarını ve vatanseverleri göreve çagırıyoruz Bu iftira anıtının tamamen kaldırılması ve yeni iftira yontularının dikilmemesi için, kamuoyu olusturmaya devam edeceğiz “ dedi
Hessen Türk Toplumu‘nun (TG Hessen), 2023 yılı sonu kutlamasında müzikli ve yemekli eğlencenin yanısıra, geride kalan dönemdeki sosyal ve politik faaliyetler anlatıldı, güncel gelişmeler değerlendirildi.
Hessen Türk Toplumu üye ve yöneticilerinin yanısıra, Frankfurt ve çevresinden ilgili vatandaşların da katıldığı kutlamanın açış konuşmasını yapan TG Hessen Başkanı Atila Karabörklü, Avrupa ve Ortadoğu’daki savaşlar başta olmak üzere, uluslarası krizlerin de Almanya’daki çok
kültürlü yaşamı ve iç barışı etkilendiğine dikkat çekti. Karabörklü, Hessen Eyalet Hükümeti ve Frankfurt Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere tüm resmi ve sivil toplum kurumlarıyla göçmen örgütlerinin yapıcı diyalog içinde olunması gerektiğini, önümüzdeki günlerde bu doğrultudaki girişimleri arttıracaklarını belirtti
TG Hessen yönetiminden Esad Şahin de geçtiğimiz dönemde gerçekleştirilen ve halen devam eden projelerle ilgili bilgi verdi Bu rojelerden arasında yer alan
“TG Hessen geht online“ (Hessen Türk Toplumu sanallaşıyor) kapsamında hazırlanan kurumun yeni internet sayfası da (https://tg-hessen de) tanıtıldı Sazı ve türküleriyle toplantıya renk katan TG Hessen Hanau Temsilcisi Mehmet Kuşçu da Türkiye’deki deprem felaketinin ardından gerçekleştirilen ve önümüzdeki dönem de devam edecek olan destek çalışmalarını hatırlattı Karabörklü de TG Hessen’in koordinasyonunda Frankfurt’ta gerçekleştirilen merkezi dayanışma faaliyetleri sonucu
Frankfurt ve yakın çevresinden hemşeriler ile dostları buluşturan Gaziantepliler Gecesi, her yıl olduğu gibi bu sene de büyük ilgi gördü Güzin Bakışoğlu’nun sunumları üstlendiği programda, ağırlığı Gaziantepteki depremzede aile
Türkiye’ye kara ve hava yoluyla tonlarca yardım malzemesi gönderildiğini anlattı Dar gelirli ailelerin çocuklarına yönelik sanatsal faaliyetleri içeren “Mein Land – Zeit für Zukunft“ (Benim Ülkem – Gelecek için Zaman) projesi kapsamında ortaya çıkan tabloların da sergilendiği salondaki kutlamada Deniz Erdem ve Barış Tekin’in konserlerinde misafirler halk müziğinden, özgün müziğe zengin bir repertuvarı dinleme şansı buldular
(Haber: Gürsel KÖKSAL)
Nurseli’nin vize engeline takılması ve geceye katılımaması, salonda üzüntü ve tepkilere yol
açtı Akşamın en önemli konusu ise, zengin Gaziantep mutfağından seçkiler oldu (Haber: Hamide KÜÇÜKLER)
T.C. Frankfurt Başkonsolosluğu’nda görevli Muavin Konsolos Gürol Baş ile Kültür Ataşesi Ahmet Alemdar da etkinliğin konukları arasındaydı Muavin Konsolos Gürol Baş, programın geleneksel konuma gelmesinin, hemşeriler kadar, Türk
çocukları için hazırlanmış bir projeye yönelik bağış kampanyası açıldı ve ayrıca, gecenin geliri aynı projeye havale edildi Etkinliği Başkan Ökkeş Toy bir konuşma ile başlattı, dayanışma ruhu taşıyan kültür akşamının bu yıl 16. kez düzenlediğini hatırlatarak, yabanda hemşeri derneklerinin önemli bir işlevi yerine getirdiğini söyledi Toy daha sonra, T C ’nin 100 Onur Yılı’nın coşkusuna dikkati çekti ve „daha nice yüzyıllara “ mesajı verdi
toplumunu başka kanatlardan besleyen vatandaşlar arasında birlik ruhunu yücelteceğine olan inancını ifade etti ve emeği geçenleri kutladı Etkinliğin kültür bölümünde ise, Gaziantep yöresinin sevilen müzikleri yorumlandı. Programa, Türkiye’den katılan Antepli halk sanatçısı Faruk Lök, Almanya’da yerleşik sanatçılar Mehmet Yolaç, Mert Can, Hüseyin Eser ve Uygar Tanık desteğinde muhteşem eserleri sundu Bu arada sanatçı
Münih’te “Türkiye Grubu” tarafından her yıl düzenlenen geleneksel “Kitap Sergisi” kapsamındaki tartışma toplantısında “Almanya’da ırkçı terör” konuşuldu BirGün yazarlarından Gürsel Köksal’ın (sağda) konuşmacı olduğu toplantıya Münih ve çevresinden canlı bir katılım oldu Toplantıda Almanya’daki ırkçı terörün gelişimine ilişkin tarihi ve güncel gelişmeler ele alındı, Münih’in bu konudaki tarihi önemine işaret edildi ve aşırı sağcı eğilimlerin geliştiği günümüz Almanyası için bütün bunların ne anlama gelebileceği tartışıldı. Toplantı kapsamında BirGün’de yayınlanan haberleri içeren bir de duvar sergisi açıldı. “Einewelthaus”da gerçekleştirilen etkinlik halk müziği sanatçısı Bekir Çetinkaya’nın “Anadolu’dan Esintiler” konseriyle de zengin bir içerik kazandı “Türkiye Grubu”nun kurucusu Mehmet Bayer ’in bir grup arkadaşıyla birlikte 25 yıldır düzenlediği geleneksel “Kitap Sergisi”, genellikle Türkiye’den tanınmış yazar, gazeteci ve akademisyenlerin katılımıyla gerçekleştiriliyor Bunlardan bazıları şöyle: Ataol Behramoğlu, İsmail Saymaz, Erdoğan Aydın,
Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, Ercan Kesal, Oğuzhan Müftüoğlu, Barış İnce, Melih Pekdemir, İbrahim Sevimli, Prof Dr Funda Başaran, Prof Dr Serpil Çakır Edebiyattan, siyasete ve bilime Türkçe ve Almanca yüzlerce kitabın da sergilendiği, genellikle kasım aylarında gerçekleştirilen etkinliğin önümüzdeki yıllarda da devam edeceği öğrenildi
Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 Onur Yılı, 29 Ekim büyük etkinliklerinin geride kalmasına paralel, yurtdışında da kimi kültürel programlar ile sürüyor
Almanya’nın Bavyera eyaletinin Frankfurt’a yakın sınırkenti olan Aschaffenburg’daki Türk toplumu, 100 Yılı, Türk sanat müziği yoğun, özgün bir konser akşamıyla kutladı
Bölgede Türk toplumunun kültürel ihtiyaçlarına eğilmek için yıllar önce kurulan „Kulturtreff Aschaffenburg“ isimli dernek, kendi bünyesinde oluşturduğu özel bir koro ile, Cumhuriyet’in 100. Yılı’nı taçlandırdı. Orhan Mercan yönetimindeki
koro, ulusal değerleri kucaklayan ve kısmen Atatürk’ün de çok sevdiği bilinen şarkıları, büyük bir özenle sergilerken, Cumhuriyet uğruna hayatlarını feda eden tüm yurtseverler için saygı duruşu da yapıldı.
Konuşmalarda Mustafa Kemal
Atatürk için övgü dolu sözlerin öne çıktığı ve Türk sanat müziğinin sevilen ağır eserleri ile başlayan konser, iki bölümden oluştu ve bu etkinlik, kısa sürede hareketli parçalar ile renklendi
Koroda yer alan müzikseverlerin solo ve toplu seslendirmeleri beğeni toplarken, programı izlemeye gelenler, amatör sanatçıları, sergiledikleri yüksek performans
Aschaffenburg
Kulturtreff Derneği Korosu...
bağlamında sık sık alkışla besledi Aschaffenburg Gençlik Merkezi salonunu dolduran müziksever Türk aileler, programın sonunda ise, İzmir Marşı’nı koro öncülüğünde hep birlikte coşkuyla seslendirdi.
Dernek yönetimi, programın gördüğü yoğun ilgiden mutlu olduklarını ifade ederek: „Kendimizi bulabileceğimiz, ulusal önemi olan kültürel ve sanatsal etkinliklerimiz bundan böyle de devam edecektir “ dedi
Solistler (Sahne alış sırası ile) Elif Tekeş, Taner Özdemir, Cahit Sürmen, Gülay Sunar, Tülay Kazar Alan, Funda Çakarol, Ertuğ Bilge, Ebru Akça, Ali Sunar, Mehmet
Orta, Semra Genç Şahin Diğer koro üyeleri: Meral Gülmüş, Maynur Memtimin, Gamze Heckmann (sunucu), Hatice Yener, Suzan Acuner Saz ekibi: Kanun ve koro şefí: Orhan Mercan, Elektro bağlama: Yusuf Arslan, Keman: Hüseyin Keser, Klârnet: Hayrettin Aliyev, Ritim sazlar: Faruk Özergün Atatürk'ün sevdiği şarkılardan yorumlananların isimleri şöyle: 1-Cânâ rakıb-í handan edersin 2Fikrimin ince gülü 3-A benim mor çiçeğim. 4-Dağlar dağlar viran dağlar 5-Benzemez kimse sana 6-Sarı Zeybek 7-Kimseye etmem şikâyet.
(Hamide KÜÇÜKLER Yazdı)
Almanya’nın Hessen eyaletinde 2016 yılından bu yana faaliyet gösteren Hessen Eğitim Platformu, Frankfurt Büyükşehir Belediyesi’nin “Entegrasyon Ödülü”nü aldı Bir grup eğitim gönüllüsünden oluşan platform adına ödül, Frankfurt Belediye Başkanı Nargess Eskandari-Grünberg tarafından bu girişimin kurucusu öğretmen Yadel Oktay-Coşkun’a verildi. Frankfurt Büyükşehir Belediyesi’nin tarihi “İmparatorluk
Salonu”ndaki törende OktayCoşkun liderliğindeki platformun faaliyetleri övgüyle dile getirildi Meclis Başkanı Hilime Arslaner ve Meclis Üyesi Hüseyin Sıtkı’nın da katıldığı törende Hessen Eğitim Platformu gönülülleri de yer aldı Törende pandemi sınırlamaları nedeniyle 2021 ve 2022 yıllarında Frankfurt’un geleneksel “Entegrasyon Ödülü”ne layık görülen beş kurum daha ödüllerini aldılar 2016 yılında kurulan Hessen Eğitim Platformu, özellikle Türkiye kökenli göçmen ailelerin çocukların eğitim ve öğretim koşullarını başarıya odaklı olarak iyileştirmek üzere çeşitli faaliyetler yürütüyor Öğretmen Yadel Oktay-Coşkun tarafından beş gönüllüyle kurulan platformun üye sayısı sürekli artıyor. Aralarında halen öğrenci olanlar da var, bu arada yüksek öğrenimini bitirmiş olan akademisyenler de
Örneğin öğrencilere internet üzerinden toplu ya da fiziki ortamda bire bir olmak üzere ders veriyorlar. Yadel Oktay-Coşkun’un liderliğinde her yıl daha da kapsamlı bir hal alarak gelişen bu fuarı gerçekleştiren ve platformun diğer çalışmalarında görev alan ve ödül törenine katılan eğitim gönüllüleri isimleri şöyle: Simge Hantal, Tuğba Dalkıran, Bilal Baytemir, Zülal Öztürk, Kent Karakaş, Nurseli Konuk, Ayşegül Gülbasan, İbrahim Ünal, Sümeyye Karakuş, Hilal Böge, Nisanur Kiraz, Tuğçe Duran, Berna Argon, Tamer Altınbaş, Uğurcan Sinan, Esra Bö-
rekçi, Kaan Ural, İshak Boyacı Bu arada çeşitli nedenlerle törene katılamayan platform üyesi 16 gönüllü gencimiz daha var…“ Törende Yadel Oktay-Coşkun’a bir ödül de eşbaşkanlığını yaptığı ATÖF’ün diğer Eşbakanı Yücel Tuna tarafından takdim edildi Tuna, ATÖF’ün Türkiye’deki deprem felaketinden sonra Hatay’ın Samandağ ilçesinde, kısa bir süre önce eğitime açılan bir okul yaptırma projesi için yürüttüğü örnek çalışmalardan dolayı verildiğini açıkladı. (altta) (Haber: Gürsel KÖKSAL)
30 yıl önce ortaya koyduğu ilkelerden hiç sapmadan bugünlere gelebilen gazetemiz, ciddi yayıncılık ve doğru habercilik çizgisinden asla ödün vermeden doğru bildiği yolda ilerliyor Etkinlik duyurularınız ve tanıtım reklamlarınız için, güvenebilir ve bölgenizde tavsiye edebilirsiniz İletişim için: 0172 / 608 35 25 e-posta: rmtoplum@aol.com
Almanya’ya Türkçe Anadil dersi veren mahalli öğretmenlerin çatı örgütü ATÖF, Bursa-Nilüfer Belediyesi ile birlikte Samandağlı depremzede çocukları okula kavuşturdu
Türkiye’de 6 Şubat 2023 günü yaşanan ve 11 vilayeti büyük ölçüde etkileyen Kahramanmaraş eksenli deprem faciası, ülke içinde olduğu kadar, yurtdışındaki Türk toplumunda da derin bir üzüntüye yol açmıştı. Yaraların sarılması için, devletin hizmette geciktiği yönünde ortaya konan iddialara paralel, yurtdışında yerleşik çeşitli Türk girişimler de, kolları sıvadı ve farklı alanlarda maddi ve malzeme yardımı gerçekleştirdi Almanya’daki Türk öğretmen derneklerinin çatı örgütü olan ATÖF’ün deprem bölgesinde hasar gören okulların onarılması ve aksayan eğitimin yeniden birölçüde düzene girmesi için büyük bir projeye imza attı Bursa Nilüfer Belediyesi’nin başı çektiği okul yaptırma projesine, 100 bin Euro tutarındaki bağışla destek olan ATÖF’ün bu çabası için pilot bölge olarak Hatay bölgesi seçildi Hanau şehrindeki „Hanau-Nilüfer Dostluk Derneği’nin de işbirliğinde büyüyen proje, Samandağı ilçesinde sonuçlandı ve bu büyük okul, bölgede eğitime başladı Samandağ belediye Başkanı Refik Eryılmaz, Nilüfer belediye başkanı Turgay Erdem ve ATÖF Başkanı Yücel Tuna’nın imzaladığı okul yapımı için Samandağı Kaymakamlığı da uygun arazi tahsis etti Bursa menşeli MOSBA adlı inşaat şirketiyle 180000 Dolar karşılığında ve Atöf ve Nilüfer belediyesinin %50 er katılımını öngören anlaşma ile, hızla gelişen okul inşaatı, 2,5 ayda tamamlandı ve törenle eğitim programına başladı Okulda ihtiyaç duyulan mobilya gibi araç-gereçler ise, TG-Hessen tarafından karşılandı Yöre insanının yoğun katılımıyla gerçekleşen açılışa belediye başkanları, Refik Eryılmaz ve Turgay Erdem ile, İlçe Milli Eğitim Müdürü, bölge garnizon komutanı, Samandağ ADD başkanı
Atiye Sönmez, eski bakanlardan Nihat Matkap ,Almanya’dan gelen ATÖF yönetim kurulu üyelerinden Celal Aydemir ile
Kureyş Fırat katıldı
24 Kasım Türk Öğretmenler Günü, Almanya Türk Öğretmen Dernekleri Federasyonu-ATÖV ve Hessen Türk Öğretmenler Derneği-TÖDER işbirliğinde Frankfurt’ta kutlandı Türk Alman Kulübü’nde gerçekleşen kutlamaya, Hessen eyale-
okuma yazma oranını artırmak için, büyük bir seferberliği göze alan Mustafa Kemal Paşa, bu bilinçli mücadele ruhundan ötürü, 1928 yılında açılan millet mekteplerinde, „Başöğretmen“ olarak kabul edilmiştir. O gün 24 Kasım’dır Bu bağlamda 1981 yı-
tinde, Eyalet Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak görev yapan Türkçe anadil dersi öğretmenlerinden bir grup katıldı.
Etkinlikte T C Frankfurt Başkonsolosluğu Eğitim Ataşeliği’ne bağlı ve Türkiye’den süreli tayin edilen öğretmenlerin ise, katılmaması gözden kaçmadı. İstiklal Marşı ve saygı duruşuyla başlayan yemekli etkinlikte konuşan TÖDER Başkanı Zeynel
lından bu yana 24 Kasım Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır “ dedi TÖDER Başkanı ayrıca: „Kalkınmanın temel şartı eğitim ve öğretimdir Öğretmenler sadece bugünde değil, her zaman değerlidir Büyüyen her fidanda, çılan her çiçekte kokunuz, ve gelecekte de iziniz olmaya devam edecektir “ Görüşünü savundu Etkinlikte Öğretmenler Federa-
Fırat, Mustafa Kemal Atatürk’ün
Kurtuluş Savaşı sonrasında yaptığı devrimler arasında, Dil Devrimi’nin öncül bir rol oynadığını söyledi Zeynel Fırat: „İlk yıllarda ülke genelinde yüzde 3 olan
syonu olarak Almanya genelinde açılan „Depremzedelere Yardım“ kampanyasında, yoğun çabaları bilinen Zeynel Fırat’ın yanısıra, ATÖF Başkan Yardımcısı Rahime Önkol’a teşekkür plaketi verildi.
TÖDER Başkan Yardımcısı Zeynep Baran Bozkurt, veliler adına yaptığı konuşmada, „Bu eyalette 379 okulda Türkçe anadil dersi veriliyor ki bu eğitimin kökeni 60’lı yıllara dayanmaktadır Bu derslere katılım için, öğrencilerin kayıt mecburiyeti vardır ancak bir süre sonra ayrılması halinde, buna gerekçe gösterme zorunluluğu aranmamaktadır Bu da, öğrencilerin derslere ilgisini azaltıyor Bu son derece tehlikeli bir gidişattır Mevcut sayılara göre, Hessen’deki Türk nüfusu dikkate alınırsa, Türkçe anadil dersinden üçte ikilik bir kesim maalesef yararlanamıyor Bu gerçekten yola çıkarak, kısa e orta vadedeki hedefimiz, Hessen eyaletindeki Alman okullarında Türkçe’nin ikinci yabancı dil olarak müfredata alınmasıdır Bu konuda yapılan girişimlerin yakın bir gelecekte sonuç vermesini umuyoruz “ dedi Bu arada Hessen’de sayıları giderek azalan ve eyalet bakanlığıbünyesinde öğretmenlik yapanların sayısı, giderek azalıyor Emekliye ayrılan Türk öğretmenlerin yerine yeni öğretmen istihdam edilmiyor ve buna gerekçe olarak T.C. Milli Eğitim Bakanlığı’nın Almanya’ya yolladığı öğretmenlerin aynı hizmeti vermesi gösteriliyor Bu yemekli buluşmada, emekliye ayrılan Hüseyin Fırat ile Yaşar Çatı’ya, ATÖF Başkanı Yücel Tuna tarafından „Teşekkür plaketi“ verildi. (üstte) Etkinliğin resmi bölümünü izleyen saatlerde, Öğretmenler Korosu’nun yorumladığı türkülere,konuklar da (solda) ile birlikte eşlik etti (Haber: Hamide KÜÇÜKLER)
Trabzon kökenli acılı anne Seniye Özkan, oğlu Ertekin’in kimseye zararı dokunmadığını belirterek: “Yalvardım polise. Bırakın oğlumu, Elindeki bıçağı ben alırım Sakinleştiririm İzin verin bana dedim Ama sözümü dinlemediler ve dört kurşunla yavrumu benden kopardılar...” diye ağladı.
Dört Kurşun Ve Yargısız İnfaz!
(Baştarafı Sayfa 1’de)
Bundan hiç kuşkumuz yok
Ancak, psikolojik hasta olduğu bilinen ve ruhsal çalkantılarını, o gün belli ki çok yoğun yaşayan, en çok yardıma ihtiyaç duyduğu belli olan bir şahsı, elindeki bıçağı alabilecek onca yol ve yöntem varken, polisin çözümü dört kurşunda görmesi, asla affedilecek bir gerekçe olamaz Asla!
Alman polisine hiç yakışmayan kimi olayların son bir halkası, bardağı taşıracak son bir damla sanki. Olmamalıydı.
Almanya gibi demokrasinin, hukuk devleti ilkelerinin sağlamlığına inanılan bir ülkeye, üzülerek söylüyorum; gerçekten bu acı hiç yakışmadı Bu sadece benim değil bu ülkeyi yurt olarak gören ve uyumlu barış içinde birlikteliği hedeflemiş 3 milyonu aşkın yurttaşımızın da gönlünden geçen, ortak boyutlu bir söylemdir İçten gelen bir sestir
Teröristlerin, azılı katillerin, acımasız cani ruhlu insanların yaşama hakkını savunan bir hukuk devletinde, ruhsal sorunların dibine düşmüş, yardım bekleyen bir insanı susturmak için, sözde toplumsal güvenlik adına çözüm, dört kurşun olmamalıydı Asla!
Bu cinayet üzerine yapılmış kimi yorumlarda, 3 kız çocuğu babası 49 yaşındaki Ertekin Özkan’ın, eşinden ayrı yaşadığı, uyuşturucu kullandığından söz ediliyor Hele öyle bir yorum var ki, bunun sahibi her kim ise, çıkıp, „Alman polisinin eline sağlık“ diyebiliyor.
Unutulmasın ki, azılı teröristlere, sapıklara, canilere yaşama hakkı sunan Almanya’da, uyuşturucu kullandığı için, ruhsal sorunlarıyla boğuşan, kendisinden başka kimseye zararı dokunmadığı söylenen Ertekin Özkan gibi masum insana yaşam hakkı, nasıl çok görülebilir Nasıl!!! Açıkça söylüyorum: O polisler, görevinin gereğini yapmamış, korkunç bir cinayetle hukuk devletini içeriden vurmuştur. Hukuk devletine bizlerin de güvenini de gölgelenmiştir açıkçası... Şimdi, tüm ayrıntısıyla tüm dünyanın gözü önünde yaşanan bu vahşete yol açan suçlu polislere yönelik adaletin nasıl tecelli edeceğini gerçekten merak ediyorum doğrusu Yoksa, bizzat hukukun kendi eliyle adalet, Almanya’da da ölmüştür, diyeceğim
Türk
Frankfurt’ta dünyaca ünlü fuarlara katılan Türk girişimciler, vize engelleri ve teşhir amaçlı ürünlere Alman Gümrük memurlarının, kimi gerekçeler öne sürüp, el koymasına ateş püskürüyor
Bunun en güncel örneği, FI Europa adlı Uluslararası Hammadde Gıda Fuarı’nda yaşandı Türkiye’den „TAVAMaxi“ adıyla fuara katılan Türk şirketi, vize konusunda yaşadıkları zorluklar yetmiyormuş gibi, bir ikinci darbeyi ise, fuara iki gün kala Alman Gürdüğü’nde engellenen teşhir amaçlı ürünleri konusunda yedi. Mağdur girişimci Serkan Burak Haska, ürünlerinin Frankfurt gümrüğüne takılması yüzünden, panayırda boş tenekeleri sergilemek
zorunda kaldıklarını söyledi Öfkeli işadamı, „Ne yazık ki, finansal mağduriyetimizi bile karşılamadılar “ dedi
Girişimciler ayrıca gerek böylesi gümrük engelleri gerek Türkiye’de çileden çıkartan vize mağduriyetleri konusunda, T C Frankfurt Başkonsolosluğu’nun devreye girmesi gerektiğini söylediler ve bu taleplerini fuarı gezen Başkonsolos Erdem Tunçer ve Ticaret Ataşesi Yusuf Yerkel’e bizzat ilettiler
Almanya’ya Türkiye’den Diyanet İşleri Başkanlığı’nca görevli yollanan din görevlilerine, Alman makamlarının çekinceli yaklaşması yüzünden DİTİB, Federal Hükümetin finansal desteğinde, camiler için Almanca bilen imamlar yetiştirecek Konuya ilişkin DİTİB açıklamasında kendini toplumsal hassasiyet ve beklentileri gözeten, dini ve teolojik öğretim geleneğine sahip Almanya'daki en büyük İslami dini cemaattir ” ibaresini kullanıyor ve şu görüşlere dikkati çekiyor:
“DİTİB, Federal İçişleri Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı ile devam eden görüşmelerin bir parçası
(Haber: Hamide KÜÇÜKLER)
olarak imam eğitiminin yaygınlaştırılması için yeni bir konsept geliştirmiş ve sunmuştur Bu konsept önerisi, görüşmelere katılan tüm taraflarca olumlu karşılanmış ve önümüzdeki yıllarda, yılda 100 imamın eğitilmesini sağlamak amacıyla maddi kaynak oluşturma noktasında DİTİB'e destek sözü verilmiştir. Mesleki standartlar açısından herhangi bir geri adım atılmaması ve eğitim için bir ön koşul olarak İslam ilahiyatı alanında lisans derecesine sahip olma şartının korunması büyük önem taşımaktadır ” Projesinin ayrıntıları ise, Ocak ayı içinde açıklanacak.
Toplum-26. Türk Halk D a n s l a r ı Y
r ı
19 Mayıs 2024 -
v p ülkelerin y eşik e yarışm
s
L a n g e n / F r a n k f u r t / A l m a n y a Avrupa ülkelerinde yerleşik ve geleneksel yarışmamıza katılmak isteyen Türk halk dansları ekipleri için irtibat: 0170-38 73 518 . rmtoplum@aol.com Son başvuru tarihi: 20 Nisan 2024
28 Kasım 2023 günü yitirdik. Üzüntümüz derindir. Bu vesileyle, bizleri böylesi zor günlerde, yalnız bırakmayan, gerek Bursa’daki cenaze törenimize katılarak, gerek uzaktan samimi mesajlarıyla acımızı paylaşan, taziyelerini sunan, tüm dost ve yakınlarımıza teşekkür eder, merhum babamıza Allah’ tan rahmet dileriz.
ÖZKAN AİLESİ
Cumhuriyet’in 100. Yılı bağlamında Rhein Main bölgesinden Türk takımların katıldığı „100 Yıl Futbol Turnuvası’nda son gülen, finalde Darmstadt Türkgücü’nü 31 gibi bir sonuçla yenmeyi başaran, Türk SV Wiesbaden kulübü oldu.
Turnuvanın üçüncüsü Anadoluspor Baunatal’ı penaltılarla 4-3 mağlup eden Friedberg Türkgücü oldu Turnuvanın en iyi kalecisi Eyüp Parlak (Darmstadt Türkgücü), en iyi oyuncusu ise Luca Morlac (Friedberg Türkgücü) seçildi Hessen Türk Toplumu (TG Hessen) ve Türkgücü Futbol Kulübü’nün öncülüğünde düzenlenen ve T C Frankfurt Başkonsolosluğu’nun desteklediği kapalı salon turnuvasına farklı şehirlerden aşağıda isimleri olan toplam 16 takım katıldı: Türkgücü Frankfurt’dan iki takım, FC Türk Kelsterbach, Türkspor Offenbach, Anadoluspor Baunatal, Türkgücü Dietzenbach, Türkiyemspor Giessen, Türkgücü Friederg, Türkspor Bad Schwalbach, Türk-
spor Wiesbaden, Vatanspor Bad Homburg, SV Türkgücü Kassel, Vatanspor Dauthpe, Türkgücü Darmstadt, SSV 51 Mattenberg, Gençlerbirliği Bischofsheim Gruplar halinde gün boyu çekişen takımlardaki futbol heyecanı, her yeni maçta, ayrı bir kalite ve iddialı çekişmeye yön alması, gözden kaçmadı. Finali oynayan Wiesbaden Türkspor ve Darmstadt Türkgücü takımları, salonda futbol heyecanını zirveye taşırken, „Cumhuriyet’in 100 Yıl Kupası’nı Wiesbadenli Türkspor takımına T C Frankfurt Başkonsolosu Erdem Tunçer takdim etti. Tunçer, turnuvaya katılan tüm takımları kutlarken, bu büyük organizasyonuna ev sahipliği yapan Türkgücü Frankfurt ve TG Hessen oluşumuna da teşekkür etti Öte yandan turnuvanın gerçekleştiği kapalı spor salonu ise, etkinliğin ana ruhuna uygun bir Alman şahsiyetin ismini taşıyor Cumhuriyet’in ilk yıllarında Atatürk’ün özel davetiyle Ankara’ya gidip Türkiye’deki müzik eğiti-
mine büyük katkısı olan, Paul Hindemith, aynı zamanda Ankara Devlet Konservatuvarı ve Devlet
Almanya yaşamın her alanında fahri anlamda hizmet verenlere bir dizi kolaylık sağladığı gibi, o gönüllü insanları da, çabalarından ötürü onurlandırıyor Bunlardan biri de geçen ay Frankfurt’ta yaşandı ve bölgede Hessen eyalet amatör kümelerinde yaşandı Alman futbol liglerinde 42 yıldır hakemlik yapan Aliekber Şener, Hessen Eyalet Ligleri Amatör Takımlar Birimi başkanı Ulrich Ottmar ve Eintracht Frankfurt Kulübü
Başkanı Peter Fischer tarafından yıllanmış fahri görevinden ötürü ödüllendirildi
Eintracht Frankfurt’un kendi sahasında oynadığı lig maçının devre arasında, tirübünleri dolduran 58 bin taraftara
Peter Fischer tarafından tanıtılan Aliekber Şener ’in 40 yılı aşan futbol hakemliği serüveninden ve bölge futbol dünyasına olan katkılarından övgüyle söz edildi. Fahri
Hizmet Beratı’nı almaktan büyük onur duyan futbol hakemi Aliekber Şener, içinde yaşadığı toplumla kaynaşmada, sporun önemli bir fırsat olduğunu söyledi ve göç kökenli gençlerin top koşturduğu futbol kulüplerinin de ana hedefinin aynı yönde ol-
duğunu ifade etti Ali Ekber Şener, kendisine bu ünvanı layık gören, amatör kulüpler birliği
ve Eintracht Frankfurt futbol takımı yönetimine teşekkür etti Şener fotoğraflarda, Peter Fischer ve Ulrich Ottmar ile berat takdimi töreninde görülüyor Alttaki fotoğrafta ise, Eintracht Frankfurt’un sevilen amigosu Norbert Lawittschhka simge kartalıyla birlikte, Türk futbol hakemi Aliekber Şener ’i kutladı
Operası’nın kurucuları arasında yer alıyor. (Haber: Hamide KÜÇÜKLER)
Almanya’da Alevi bilimi dalında araştırma yapmak ve bu kültür ekseninde dayanışma ve eğitsel anlamda projelere yön vermek amacıyla kurulan uluslararası bir vakıf, 3 kuruluş yıldönümünü Ober Ramstadt’ta düzenlenen bir etkinlik ile kutladı
Yıldönümü etkinliği açılış konuşmasını Neriman Çatuk ile Cemalettin Özer yaptı ve kuruluşun temel amaçları ekseninde bugüne değin ulaşılan hedefleri ve sonuçlarını anlattı
Faaliyetlerinde uluslararası araştırmaları ilke edinen vakfın etkinliğine bir tebliğ sunan Bolu İzzet Baysal Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ali Yaman ise, gençlere yönelik hazırlanmış ve Alevi kültür ve geleneklerini içeren Almanca kitabın içeriğinden özet bilgileri verdi ve soruları yanıtladı. İskenderun Teknik Üniversitesi’nden Doç Dr Servet Yaşar ise, Alevi Kültür ve İnanç dünyasında deyişlerin işlevini anlattı ve örnekler sundu
Toplum a Fes tiv e
Tooplum v Fees ti
Giessen Türk Sanat Müziği ve Kültür Cemiyeti 2017 yılından bu yana sürdürdüğü farklı projelere bir yenisini geçen ay „Yörelerimiz-Türkülerimiz Yemeklerimiz “adlı türkü dolu zengin bir program ile renklendirdi. Programda şehrin tarihi ve kültürel geçmişinden, halk oyunları ve yemek kültürüne kadar misafirlere anlatılıyor. Yöreye ait türküler canlı olarak dinletilirken, ev yapımı yöresel yemekler de misafirlere ikram ediliyor Aralık ayında düzenlenen programda ana yöre Ankara oldu İstiklal marşının okunması ile başlayan program cemiyet başkanı Ahmet Okan‘in yaptığı konuşma ile devam etti Programa Ankaradan gelerek katılan Emekli Albay Ahmet Tayfun Bedel, Ankara'nın tarihini anlatırken özellikle kurtuluş savası sırasındaki rolü ve başkent yapılmasının sebeplerini de görseller eşliğinde aktardı. 25 kişilik ekibi ile sahne alan TÖDER Türk Halk Müziği Korosu ise, birbirinden güzel Ankara türküleri ile kalabalığa unutulmaz anlar yaşattı. Programın yemek
menüsünde Ankara kavurma, ev yapımı tereyağlı erişte, lahana salatası ve revani tatlısı yeraldı Son bölümde sahne alan Murat Dündar ise piste akın eden kalabalığı Ankara'nın hareketli tür-
Karadeniz’in şirin illerinden ve fındık üretimiyle dünyada tanınan Ordu, Almanya’da aktivist eylemler ile, adından söz ettirmeye
diyerek armağan etmek istedi
Bakan Ebling, bu jest karşısında mutlu olurken, „Bunları çok sevdiğimi bi-
küleri ile coşturdu Program'a mevsimin kış olmasına rağmen Almanya ' nın Bayern, Rheinland-Pfalz, Nordrhein-Westfalen gibi eyaletlerinden çok sayıda seyirci katıldı. Başkan Ahmet Okan, bir sonraki programda seçilen yörenin farklı inanç ve kültürlerin bir arada huzur içinde yaşadıkları şehir Antakya olacağını açıkladı.
Avrupa’nın değişik noktalarında yerleşik ve Malatya’nın Hekimhan ilçesinden kök alan Türk aileler, geçen ay düzenlenen kapsamlı bir kültür gecesinde buluştu 300’ü aşkın hemşerinin ilgi gösterdiği bu geleneksel etkinliğe Almanya’nın çesitli kentlerinden 300’ü aşkın konuk ilgi gösterdi Etkinlikte ayrıca, T.C. Frankfurt Başkonsolosluğu’ndan muavin konsolos Fatih Sahin, Rödermark Belediye Başkanı Jörg Rotter ve parti temsilcilerinin yanısıra, bölgeden sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri de yer aldı Dernek Başkanı Hüseyin Çavuş konuşmasında, hemşeri aileleri böylesi etkinliklerde biraraya getirerek, hem onlar içinde dayanışma ve birlikte hareket etme geleceğini güçlendirmek istediklerini ifade etti ve katılımın memnuniyet verici olduğunu söyledi. Çavuş ayrıca, Hekimhanlılar ’ın, içinde yaşadığı ülkenin kentin değerlerine saygılı ve barış içinde birlikteliği için farklı alanlarda bilgilendirici etkinliklere de imza attıklarını sözlerine ekledi
Muavin Konsolos Fatih Şahin, iki toplum arasında yıllar içinde gelişmiş ortak payda ekseninde birleşmenin, toplumsal barışı güçlendirici bir etken olacağını belirtti ve deprem döneminde bölgedeki mağdur topluma yardım elini büyük özveriyle sunan Malatyalılar ’a teşekkür etti
Rödermark Belediye Başkanı Jörg Rotter de, toplumsal entegrasyonu özendirici faaliyetlerin barışçıl bir kent yaşamına destek
oluşturacağına işaret etti ve göçmenlerin kültürel ve sosyal alandaki faaliyetlerinin, Rödermark için bir zenginlik oluşturduğunun altını çizdi Belediye Başkanı ayrıca, Rödermark ile Hekimhan arasında uzun yıllardır hazırlığı süren Kardeş Kent Projesi’nin de, gerçekleşmesini hedeflediklerini söyledi Belediye Meclis üyesi ve bir dönem dernek çalışmalarında da aktif rol alan Hıdır Karademir ise, konuşmaları iki dile tercüme ederek, takdir topladı Dernek yöneticilerinden Tamer Çavuş ise, depremde mağdur ailelere yönelik Rödermark bölgesinde açtıkları yardım kampanyasında ulaşılan hedefe yönelik bilgiler verdi ve süreçte özverili çalışmalara katılan destek veren Türk ve Alman ailelere teşekkür etti Etkinliğin eğlence bölümünde ise bol bol müzik ve halay vardı. Soner Ercan zurnası ile, konukları coştururken, Yusuf Güvercin ve Abuseyf Kınık ikilisi deyişlerle programı renklendirdi. Geceye ayrıca Dilara Konakçı, Muhammed Konakçı, Şahin Ercan ve Hüseyin Çavuş de, yerel türkülerle memleket havasını salonda estirdi
başladı 40 yılı aşkın süredir Almanya’da anadil Türkçe dersleri veren ve 1 yıldır emeklilik dönemini yaşayan Mehmet Şaşmaz, doğup büyüdüğü şehir olan Ordu’yu tanıtmak için, çeşitli programlara katılarak, Alman kamuoyunda memleketi için tanıtım amaçlı eylemlere imza atıyor Ren Pfalz eyaleti başkenti Mainz’de gerçekleşen bir resepsiyona katılan Mehmet Şaşmaz, burada Mainz eski Büyükşehir Belediye Başkanı olup halen Eyalet İçişleri ve Spor Bakanlığı yapan Michael Ebling ile karşılaştı Kendisini tanıştıran Şaşmaz, içinde bölgeden fındık, bal ve ezme türü ağız tadı dolu çantayı „Dostluk, mideden geçer“
liyor muydunuz?“ diye sordu Eyalet İçişleri ve Spor Bakanı, hediye paketini yanındaki görevlilere bile vermedi ve program boyu yanında taşıyarak, sohbet ettiği diğer konuklara da Ordu’yu tanıtmış oldu Mehmet Şaşmaz, aynı resepsiyonda hazır bulunan ve Covid aşısını bulan bilim çiftinden Özlem Türeci ile de tanıştı Mehmet Şaşmaz, Türecinin de karadeniz kökenli olduğunu öğrenince, kendisine bir Ordu fındık çantası hediye etti Mehmet Şaşmaz aracılığıyla, Özlem Türeci ile tanışan Ordu Valisi Muammer Erol, Türk bilimkadınını Ordu’da konuk etmekten mutlu olacaklarını ifade etti Fotoğrafta, (üstte) soldan sağa Ren Pfalz eyaleti İçişleri ve Spor Bakanı Michael Ebeling, Mehmet Şaşmaz, T C Mainz Başkonsolosu Sedat Turan ve biliminsanı Özlem Türeci’yle görülüyor.
Türkiye’de geçen yıl Eylül ayında kurulan MAVİ YOL Düşünce Hareketi sözcülerinden Emekli Amiral Türker Ertürk, 109 yıllık acı hatıraları olan Sarıkamış Harekatı bağlamında Osmanlı ordularının ağır kayıplar vermesine, tarihin tozlu sayfalarından yeni bir perde aralarken:
„SARIKAMIŞ’I ALMANLAR AÇTI; BİZ SAVAŞTIK“ dedi Birinci Dünya Savaşı’nın insanlık dışı korkunç yılları Ve biz de bir anda kendimizi bu savaşın içinde buluyoruz İki komşu imparatorluk, yani Osmanlı ile Rus İmparatorluğu karşı karşıya geldiği zorlu yıllar Daha doğrusu Osmanlı sınırları içinde bulunan toprakları, Rus ordularının işgale hazırlandığı günlerden söz ediyoruz
Bu süreçte, vatan savunmasına geçen Türk birlikleri, kimi saptamalara göre, yanlış savaş teknikleri yüzünden Sarıkamış Harekatı denilen savaşta ağır kayıplar verdi Kimine göre, kahramanlık destanı olarak adlandırılan bu tarihi harekat sırasında, bölgenin ağır kış koşulları, dondurucu hava, hastalık ve açlık yüzünden, Osmanlı birliklerinin adeta ölüme terkedildiğinin işaretiydi Ve sonuçta büyük yitim yaşandı. Tam bir insanlık dramı 2023 yılı, işte bu büyük acının 109 yıldönümündeyiz
Emekli Albay Türker Ertürk, kahramanlık destanından farklı olarak, yaşanan acıyı Osmanlı açısından „çok ağır bir yenilgi“ olarak tanımlıyor Türker Ertürk’ün Sarıkamış acısı eksenli güncel değerlendirmesinde, bu acının temelinin, Alman birlikleri tarafından atıldığı ve Osmanlı birliklerinin bu kirli savaş sürecinde adeta kullanıldığı, Sarıkamış örneğinde olduğu gibi Osmanlı askerlerinin öne sürüldüğü her savaşın kararını ise, başkalarının verdiği iması öne çıkıyor. Sözcü Türker Ertürk, tarihi analiz nitelikli konuya ilişkin güncel değerlendirmesinde şu görüşleri dile getiriyor: „ Bugün, Osmanlı Ordusu’nun Sarıkamış Harekatı’na (22 Aralık 1914 - 6 Ocak 1915) başlamasının 109’uncu yılını idrak ediyoruz Bu harekat dahilinde Osmanlı ile Rusya arasında Sarıkamış ve çevresinde Oltu, Narman, Penek, Horasan, Bardız, Mecingirt, Karaurgan ve Divik’te gerçekleşen muharebelerde Osmanlı çok ağır bir yenilgiye uğramıştır Esasında Sarıkamış; I.Dünya Savaşı (1914-1918) içindeki cephelerden sadece birisiydi. Avrupa merkezli bu küresel savaşın bir adı da Birinci Paylaşım Savaşı’dır Bu savaşa; 29 Ekim 1914’de gönderlerine ay yıldızlı bayrak çekilmiş ve personeline fes giydirilmiş Goeben (Yavuz) ve Breslau (Midilli) harp gemilerinin bulunduğu ve başında Alman Amiral Wilhelm Anton
Souchon’un bulunduğu bir filonun Karadeniz’de, Rus limanlarına gerçekleştirdiği bombardıman sonucunda girdik Sonrasında da İngiltere, Fransa ve Rusya, Osmanlı’ya savaş ilan etti Savaştığımız Tüm Cepheleri Yabancılar Belirledi Osmanlı Ordusu; Kanal’dan Filistin’e, Kût’ül-Amâre’den Sarıkamış’a, Çanakkale’den Galiçya’ya kadar tüm cephelerde kahramanlar gibi savaştı Ancak; Çanakkale hariç, nerelerde savaşılacağına Berlin karar verdi! Hatta Ermeni Tehciri kararı bile Berlin’de alındı, İstanbul’a uygulatıldı Biz Osmanlı’yı kurtarmak için savaşıyorduk ama netice olarak Almanya’nın stratejik çıkarlarına hizmet ediyorduk Çanakkale cephesinin açılmasına ise İngilizler karar verdi
Görünürde Ruslara yardım götürmek gibi gözükse de gerçek nedeni Berlin’den Mezopotamya’ya
Mısır ’a ve Hindistan’a kadar uzanan Almanya tehdidini durdurabilmek için, Osmanlı’yı saf dışı bırakmaktı!
Anlayacağınız; savaştığımız tüm cephelere başkaları karar verdi Çünkü Osmanlı yarı sömürge durumuna gelmişti, çağın gerisine düşmüştü, üretemiyordu, bağımsızlığını kaybetmişti ve sorunlarını çözemiyordu Osmanlı’nın bu savaşın dışında kalması da çok zordu Çünkü; paylaşılmak istenen coğrafyanın üzerinde oturuyordu ve çok uzun zamandan beri hastaydı! Daha önce yıkılmamasının ve zorla ayakta tutuluyor olmasının nedeni de paylaşımından kimin ne kadar pay alacağı kavgası idi! Osmanlı’nın çökmesinin, enkaz haline gelmesinin, yarı sömürge durumuna düşmesinin esas nedeni ise yanı başında bulunan Avrupa’daki gelişimi ve değişimi anlayamaması, bunun dışında kalması, Rönesans’ı, dinde reformu, Aydınlanmayı yaşayamamış ve sonuç olarak akılcı ve bilimsel düşünme evresine geçememiş olmasıydı I Dünya Savaşı, 28 Temmuz 1914’de başladı 2 Ağustos 1914’de ise Osmanlı-Alman gizli ittifak anlaşması yapıldı Almanya’nın savaş stratejisi Schlieffen Planı’na dayanmaktaydı Bu plana göre; seferberliğini iki haftada ta-
mamlayabilecek olan Fransa 39 günde savaş dışı bırakılacak ve müteakiben doğu cephesine dönülerek seferberliğini geniş coğrafyası yüzünden en az altı haftada tamamlayacağı öngörülen Rusya ' ya taarruz edilecekti. Alman Cihadı Almanya, bu plan gereğince 4 Ağustos 1914 tarihinde Belçika’ya saldırdı Ancak Belçika Ordusu hiç umulmadık bir direnme gösterdi Almanya’nın 24 saatte işini bitirmeyi planladığı Belçika, 13 gün dayandı Daha sonra Fransa’ya saldırdılar ama Fransızlar da Alman Ordularını Paris’e 70 km kala, Marne Nehri’nde durdurdular 12 Eylül 1914’de Almanlar için Batı Cephesi kilitlendi ve doğuda da Ruslar olmak üzere iki cephe arasında kaldılar Schlieffen Planı çökmüştü. Berlin hemen kararını verdi Acil olarak Osmanlı savaşa sokulmalıydı ve güneyden de Rusya’ya cephe açmalıydı İşte bu plan kapsamında, 29 Ekim 1914’de Rus limanları bombalatılarak Osmanlı savaşa sokuldu Henüz 15 gün geçmişti ki; 14 Kasım 1914’de, Padişah Fermanı ile “Kutsal Cihat” ilan edildi. Buna “Alman Cihadı” da denir Fikir babası; Alman diplomatik çevrelerinde Ebu Cihad takma adıyla anılan, anadan Alman ve babadan Yahudi olan, diplomat, tarihçi ve arkeolog Max von Oppenheim idi Almanlar için Cihat, kendi ifadeleri ile “Vahşi İslam İsyanı”; öncelikle İngilizler olmak üzere, Ruslara ve Fransızlara karşı başlatılmak içindi. Teşkilat-ı Mahsusa da Almanların isteği ile kuruldu, Alman parası ile finanse edildi ve Almanların belirlediği hedeflere yönlendirildi İçinde mücadele edenler de kutsal vatan ve millet duygusuyla görev yapıyorlardı ama kullanıldıklarının farkında değillerdi. Sarıkamış Harekatı Bu genel girişten sonra, gelelim 109 yıl önce bugün başlayan Sarıkamış Harekatı’na katılan Tuğgeneral Ziya Yergök’ün anılarına Osmanlı 2 Ağustos 1914’de seferberlik ilan ettiğinde, Yergök 83 Alay Komutanıydı 3 ay sonra 29 Kasım 1914’de alayın Gez köyünden harekat emri almasıyla birlikte, altı yıllık savaş ve esirlik serüveni başlamıştı Sarıkamış; yakın tarihimizin en büyük felaketiydi Enver Paşa’nın tecrübesizliği, çılgınca hataları, lojistik eksikler, hazırlıksızlık, ulaşım zorlukları, imkansızlıklar ve iklim koşulları savaşın sonucunun nasıl olacağını daha baştan gösteriyordu. Askerlerimizin bir kısmı düşmana bir kurşun bile atamadan soğuktan dondu, bir kısmı tifüsten öldü, bir kısmı kurda, çakala ve kuşlara yem oldu, bir kısmı ise esir düştü Sarıkamış Harekatı’na 90 bin muharip mevcutla girilip, 12 bin mevcutla çıkıldı. Ziya Bey de esir düşenler arasın-
daydı 1 Ocak 1915’den 21 Ağustos 1921’e kadar yaklaşık 6 yıl esirlik ve esirlikten kaçış sürecinde geçti. Sibirya’da Alman, Avusturya ve Macar esirlerle birlikte önce Krasnoyarsk, bir süre sonra Semipalatinsk esir kamplarında kaldı, kaçış sürecinde ise Çin Türkistan’ı, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Azerbaycan ve Gürcistan üzerinden Türkiye’ye döndü Sarıkamış’tan Esarete Tuğgeneral Ziya Yergök’ün Tarihçi Kitabevi Yayınları’ndan çıkan “Sarıkamış’tan Esarete” adlı kitabını okumanızı tavsiye ederim Özellikle uzun süren esaret yılları, Sibirya, esir kampları, buradaki yaşam, Avrupalı esirlerin yaşam alışkanlıkları ve durumları, kaçış sürecinde kat edilen Türkistan coğrafyası ve insanlarının durumu konusunda edinilen deneyimler bugünlere ışık tutacak nitelikte Tarihini bilmeyen milletler pusulasız gemi gibidir; sığınacak liman bulamazlar Cumhuriyeti kuranlar Sarıkamış felaketinden, hatta Osmanlı’nın son 200 yıl yaşadıklarından ders almışlardı. Ama bundan ders almayanlar da vardı “ ABD SURİYE’YE SAVAŞ AÇTI, SAVAŞAN YİNE BİZ OLDUK“ MAVİ YOL sözcüsü Türker Ertürk, Sarıkamış özelinden yola çıkarak, T C ’nin yakın tarihinden de kimi örneklere değiniyor ve emperyalist güçlerin hazırladığı senaryolara Türk ordusunun da alet edildiğini kaydediyor: „…Birinci Körfez Savaşı (1990) öncesinde Turgut Özal; ABD’nin isteği ile savaşı fırsata çevirmek isteyip “Bir koyup üç alacağız” dedi ama asker önünü kesti İkinci Körfez Savaşı (2003) öncesinde ise Ecevit tehlikenin büyüklüğünü görüp ABD’nin teklifini kabul etmediği için operasyon yedi, iktidardan düşürüldü, onun yerine işbirlikçilik konusunda güvence verdiği için AKP iktidara getirildi Daha sonra ise AKP-ABD-Cemaat üçlüsü, işbirlikçilik konusunda iktidara zorluk çıkaran Türk Silahlı Kuvvetleri’ne kumpas yaptı, itibarsızlaştırdı ve demir parmaklıkların arkasına attı Mart 2011’de arkasında ABD’nin olduğu Suriye’deki vekalet savaşına iktidar balıklama daldı, güneye doğru büyüyebileceğini sandı, Arap Baharının ayağına gelmiş bir fırsat olduğu ve İslam Dünyasının lideri olacağını sandı Çünkü Amerikalılar buna inandırmıştı Almanlar da yaklaşık 100 yıl önce Enver Paşa ve arkadaşlarını aynı şekilde inandırmıştı “
Almanya’da faaliyetlerini sürdüren Avrupasaz Müzik Okulu, 12.nci kuruluş yılını coşkulu bir müzik konseri ile kutladı Frankfurt yakınlarında ve Kreis Offenbach vilayetine bağlı, Türk nüfusu yoğun Dietzenbach kasabasında gerçekleşen kutlamaya T C Frankfurt Başkonsolosu Erdem Tunçer ile Dietzenbach Belediye Başkanı Dr Dieter Lang'ın da aralarında olduğu 650 müziksever konuk izledi
Sunuculuğunu Deniz Ateş'in yaptığı konserde, Koro Şefi Ahmet Aslan yönetimindeki Avrupasaz Müzik Okulu Bağlama Topluluğu, 70 kadar müzik öğrencisinin yanısıra ünlü sanatçı Elif Buse Doğan, Hakan Kalaycı ile solistler Cem Güler, Derya Yıldırım, Betül Sena İnar ve Kendal Polat sahne aldı Sanatçılar Aşık Veysel, Emre Saltık, Ali Ekber Çiçek, Neşet Ertaş ve Davut Sulari'i söyledikleri eserlerle andı
Konserde ayrıca Kurtuluş Şan yönetiminde Avrupasaz piyano öğrencileri, Kurtuluş Çengel yönetiminde Avrupasaz gitar ve şan öğrencileri birer dinleti sundular. Müzik akşamında Cem Güler ve Yiğithan Öztaş (ana bağlamalar), Baran Ulu (solo bağlama), Bülent Kesen (mey ve duduk) ile Aliyar
anları sınırların ötesinde birleştiren bir güçtür. Dietzenbach'a kültürel anlamda değer katan tüm paydaşlarına gönülden teşekkür ediyorum Onların özverili çalışmaları sayesinde, kültürümü-
Kınık (bateri) da yer aldı Avrupasaz Okulu'nun farklı kültürden gençleri içinde barındırdığını kaydeden Başkonsolos Erdem Tunçer, "Müzik okulu ins-
Frankfurt’ta Türk toplumunun eğitim kalitesini artırmak ve bu önde duyarlılığı geliştirmek için faaliyetlere öncülük eden „Türk Alman Eğitim Platformu“ adlı girişim, 5 Eğitim Fuarı’nı Frankfurt’taki Akademi salonunda gerçekleştirdi Frankfurt’un yanısıra, komşu bölgelerden çok sayıda Türk gencinin ilgi gösterdiği bu fuarda, bölgede yerleşik Alman kurum ve kuruluşları da, kendi bünyelerindeki eğitim imkanlarını tanıttı. Bu etkinlikte, mes-
lek eğitiminin yanısıra, staj imkanı konusu ve yüksek öğrenim fırsatları ve branşların çeşitliliği de işlendi.
Gün boyu süren bu etkinlikte, Frankfurter University of Applied Sciences Prof Dr Kai-Oliver Schocke, Hessen Bilim ve Sanat Bakanlığı Müsteşarı Ayşe Asar, Hessen Eğitim Platformu Başkanı Yadel Oktay Coşkun, T.C. Frankfurt Başkonsolosu Erdem Tunçer de eğitim odaklı konuşmalar yaptılar (Haber: Hamide KÜÇÜKLER)
zün yaşatılması daha mümkün oluyor" diye konuştu Dietzenbach Belediye Başkanı Dr Dieter Lang da yoğun ilgi nedeniyle çok memnun kaldığını, 12 yılın kut-
lamanması gereken bir değer olduğunu vurguladı. Şef Ahmet Aslan ise: „Öğrencilerimizin konservatuarlara girmesini hedefliyoruz Başta öğrenci ailelerimiz olmak üzere destek veren kurum ve kuruluşlara teşekkürü bir borç biliyoruz Öğrencilerimizin hepsi birbirinden değerli yetenektir Avrupa'da doğup büyüyen öğrencilere müziğimizi aktarmaktan, onlarla çalışmaktan büyük mutluluk duyuyoruz Avrupasaz Müzik Okulu'nun ilerdeki hedefi, okulumuz bünyesinde yetişen öğrencimizi müzik konservatuvarına hazırlamak ve müzik alanında etkin çalışma fırsatı yakalamalarını sağlamaktır 15 yılımızı ise daha geniş kadrolu bir müzik festivali ile kutlama hazırlıklarına başlayacağız “ diye konuştu
Darmstadt’ta kısa adı TMD e V olan Kültür ve Müzik Derneği’nin, bağlamayla farklı çalış teknikleri ve yöntemlerini, bir atölye çalışması şeklinde düzenlenmiş bir etkinliğe ev sahipliği yaptı Eberstadt Schwanken salonunda gerçekleşen bu müzik/anlatı programına katılım yüksek olurken, bu çalgılarla yapılan türkü yorumları da büyük ilgi gördü Etkinliğe davetli bağlama üstadı sanatçı Vural Güler, Türk müziğinin bu özgün çalgısının tarihçesini anlattı ve ürettiği farklı tınılar ile anlatısını renklendirdi İkinci bölümde Ankara Üniversitesi müzik ve güzel sanatlar öğretim üyelerinden Sinan Ayyıldız, çift saplı bağlaması ile, programı çeşitlendirirken, Salih Gündoğdu ise, divan türü bağlaması ile Anadolu’nun sevilen türkülerini seslendirdi T.C. Frankfurt Başkonsolosu
Erdem Tuncer, Türk müziği ve kültürünün yurtdışında tanınıp sevilmesine emeği geçen sanatçıları, bu özveri dolu programlarından ötürü kutladı Bu arada TDM e V Aralık ayında ikinci bir etkinlik ile, 5 Yılını kutladı İlk bölümde Vural Güler yönetimindeki koro sahne alırken, program, gitarist Kurtuluş Çengel’in öncülüğündeki gitar ve şan öğrencilerinin yanısıra, farklı bir müzik türü olarak piyano öğrencileri güzel bir performans sergiledi 5 Yıl kutlaması ikinci bölümünde halk müziği korosunun yanısıra, TRT sanatçısı Hüseyin Yalçın ve Cemal Özkızıltaş, birlikte sahne aldı Finalde ise, İsmail Altunsaray müzikseverleri selamlarken, Anadolu türkülerinden oluşturduğu bir müzik demetini, yer yer konuklarla birlikte yorumladı (Haber: Hamide KÜÇÜKLER)
F e s t i v a l d e r Vo l k s t ä n z e / 2 0 2 4
Avrupa’da yerleşik Türk halk dansları toplulukları arasında düzenlenen bu geleneksel yarışmamıza katılmak isteyen ekiplerin başvurusunu, 20 Nisan tarihine kadar yazılı yapması gerekiyor. Adres: r m t o p l u m @ a o l . c o m
Te l : 0 1 7 0 - 3 8 7 3 5 1 8
Avrupa ülkelerinden Türk halk dansları ekiplerimizin muhteşem gösterilerine paralel, farklı ulusların kültür dünyasından otantik halk dansları da festivalde konuğumuz olacak. Kaçırmayınız.
19 Mayıs 2024 - Pazar - Saat 14:00
Neue Stadthalle . 63225 LANGEN / ALMANYA