Hume'a göre, gördüğümüz nesnelenn ya da yerlerin imge si, gözümüzü kapattığımız zaman da zihnimizde ide olarak va roluşunu sürdürür ve aradan ne kadar uzun bir süre geçerse geçsin, bu ide, gittikçe daha silik bir durum alma dışında hiç bir değişikliğe uğramaz. Demek ki herhangi bir nedenle bir anım samanın gerçekleşmesi durumunda ide (Hume’da bu imge de mektir) olduğu gibi yine gözümüzün önüne gelebilir. Oysa içinde bulunduğumuz bir odaya ne kadar dikkatle bakmış olur sak olalım, gözümüzü kapattığımız anda, zihnimizdeki imgenin tümüyle yok olduğu, anımsadığımız şeylerin bir imgenin nite liklerinden hiç birini taşımadığı, gerçekte bunun bilimsel ola rak da olanaksız olduğu öylesine açıktır ki Hume’un bu konu daki görüşü daha ilk adımda bütün gücünü yitirir. Öte yandan, yaşam boyunca zihnimizde ortaya çıkan im gelerin sayısı öylesine yüksektir ki, bu sonsuz denecek kadar çok sayıdaki imgelerin belleğimizde bütün ayrıntılarını koru yarak istif edildiği ve bir anımsama nedeninin ortaya çıkmasıy la ilgili imgenin de hemen ortaya çıkıvereceği düşüncesinin hiç bir inandırıcı yanı olamaz. Böylece, konu üzerinde biraz dü şündüğümüzde, gerek Hume’un görüşlerinin hiç bir yönüyle tutarlı olmadığı, gerekse sağduyumuzun bizi aldattığı sonucu na varmakta güçlük çekmeyiz. Düşlerimizin, tam uyanmak üzere iken ortaya çıkan bir uyaranın etkisi altında, kendimizin de inanarak anlattığımız bir takım uydurma öykülerden başka bir şey olamayacağım kabul etmemiz gerekiyor.
179