166
tKÎ GELİNİN HATIRALARI
kadar “ genç kız” olduğunu görmek pek hoşuma gidi y o r; her şeyden şaşırıp her şeyden incini veriyor, hır billûr mağazasına düşmüş yarasaya döndü. — Çok şükür ki, dedi, bugünün bir de yarım var. Hiç şüphesiz ki bunu söylerken bir telmih dileği yoktu. O kadar utangaç, öyle çekingen ki kimseleri görmek istemiyor. Bizim nikâh andlaşmasını imzaya gelen Sardunya elçisi, beni bir köşeye çekip muhteşem altı pırlantan bir inci gerdanlık verdi. Bunu eltim Soria duchesse’i göndermiş. Bu gerdanlıkla beraber bir de gök yakuttu bir bilezik geldi, bunun üzerinde: “ Seni tanımadan se viyorum !” yazılı. Eltim bu hediyelerle beraber iki de mektup yazın içinde tatlı tatlı diller dökmüş. Felipe’ye danışmadan hediyeleri almak istemedim. — Çünkü, dedim, sizin de benden başka kimseden bir şey almanızı istemem. Bu sözüme pek memnun oldu, elimi öptü: — Siz bunlan alıp talanız, dedi, üzerindeki yazı için, hiç şüphesiz samimi olan şefkat, muhabbet söz leri için alıp takınız.
Cumartesi akşam* Renee‘çiğim, bu satırlar sana genç kız olarak yaz dığım son satırlardır. Gece yansı
kilisede
törenden
sonra, Provence yolunda, Nivemais’ye gideceğiz; Felipe, benim hoşuma gideceğini düşünüp orada bir top rak almış. Artık adım Louise de Macumer oldu ama birkaç saat sonra Paris’ten gene Louise de Chaulieu