Ben girerken, Gazi: “Arkadaşlar kararınızdan çok müteessir oldular.” “Hayret ettim, ben memnun kalacaklarını zannediyor dum. Şükrü Kaya tekkelerden, mürtecilerden, eşkıyadan kur tuldu.” Gazi: “Hayır bilakis müteessir oldu.” Ben: “Bu fırkayı zaten Şükrü Kaya biz yaptık demedi mi? O yapmış hatta beni mebus bile o yapmış. Bozmak bana mu kaddermiş.” “Şimdi ne olacak?” “Artık fırka kalmamıştır.” “Meclis’te size iltihak edecek belki başka arkadaşlar çıkar. Orada bir teşekkül olur.” “Bundan sonra fırka teşkili için başka bir kulunuzu taltif ediniz” Ben, otomobili nereye teslim edeceğimi sordum. Gazi: “O benim size hediyemdir. Benim bir hediyemi kabul et mez misiniz? Reddederseniz pek ziyade canım sıkılır. Behe mehal sizde kalacaktır.” “Fırkanın parasıyla alınmıştır.” “Hayır benim hediyemdir. Kabul etmezseniz canım sıkılır. Zaten fırka için verdiğim paraların bir kısmı doğrudan doğ ruya tarafımdan verilmiştir.” Gazi: “Bir gazete çıkaracaktın?” Ben: “Gazeteyi gene çıkarmak istiyorum.” Gazi: “Ne için?” Ben: “Falih Rıfkı ve emsali bundan sonra kudurmuş köpek gi bi üzerime saldıracaklar(l). Kendimi müdafaa etmek mecbu riyetindeyim.” 162