08.08.2017
İNGİLİZLER ONA "EFSUNLU KEMAL" DERDİ
Okunma: 1992
İNGİLİZLER ONA "EFSUNLU KEMAL" DERDİ RECEP BEY’İ KİM KANDIRIYOR? Recep Bey, Kanada ziyareti öncesinde(25 Haziran 2010)Şemdinli’de mevzide çekilen ÇÖMELME fotoğrafının eleştirildiğinin hatırlıtılması üzerine, “Bir ara dili olan konuşuyordu. Şimdi eline kalem alan yazıyor. Bunları yine kendi meslektaşlarından gerekli cevapları görüyorlar. 'Atatürk gibi ayakta durmak' falan, tarihi de bilmiyorlar. Aç biraz tarih oku! Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün siper arkasından nasıl durduğunun resimlerini gör! Sağ olsun bazı köşe yazarları köşelerine bu fotoğrafları koyarak yanıt verdi" diye konuştu. Komuştu ama, maalesef yine “boş” konuştu... Geçtiğimiz hafta Meclis Grup Konuşması’nda OHALİ biz kaldırdık diye esip gürleyen Recep Bey, bugün de Atatürk’ün, tıpkı kendisi gibi siperde çömeldiğini ima etti. Ancak hem OHAL konusunda söyledikleri hem de Atatürk konusunda söyledikleri baştan sona YALAN ve YALNIŞTI. Çünkü OHAL’i Recep Bey’in AKP’si değil bir önceki kualisyon hükümeti kaldırmıştı... Atatürk, ise siperde hiçbir zaman Recep Bey gibi ÇÖMELEREK oturmamıştı. OHAL konusunda CAHİL “danışmanlarınca” yanıltılan Recep Bey, Atatürk konusunda ise YALAKA medyaca yanıltıldı. RECEP BEY’İN TARİHİ KAÇ? “Aç biraz tarih oku...” diyen Recep Bey’in herkesten önce kendisinin TARİH okuması gerekiyor.... “Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün siper arkasından nasıl durduğunun resimlerini gör!” diyerek kendini ATATÜRK’le kıyaslayan (!) Recep Bey’e birilerinin ÇÖMELME konusundan önce Atatürk’ün 4896 kitap okuduğunu hatırlatması ve bu kitaplarının 1000’e yakınının Türk ve Dünya Tarihi konusunda olduğunun özellikle altını çizmesi gerekiyor.... Recep Bey, öncelikle YALAKA MEDYANIZIN yayınladığı o fotoğrafların hangi tarihte nerede çekildiğini bir sorun, sonra da “SAHİ ATATÜRK SİPERDE NASIL DURURDU?” diye merak ederek şöyle bir kaç TARİH KİTABI karıştırın... Ama biliyorum sizin OKUYACAK ZAMANINIZ YOK! Bu nedenle ben size naçizane bu konuda biraz yardımıcı olmak istiyorum. Bırakın yalaka medyanızın yazdıklarını da gelin benim aşağıda anlattığım şu tarihsel gerçeklere şöyle bir göz atın. ATATÜRK SİPERDE NASIL DURURDU? NE YAPARDI? ÖĞRENİN! Ne demişler: “Öğrenmenin yaşı yok!..” İNGİLİZLER ONA “EFSUNLU KEMAL” DERLERDİ RECEP BEY Mustafa Kemal, Çanakkale’de olağanüstü bir cesaret ve inançla mücadele etmiştir. Askerlerini imkânsız hücumlara kaldırmış, KENDİSİ EN ÖN SAFLARDA YER ALMIŞ, bizzat sıcak çatışmaya girmiştir. Ancak ölümün kol gezdiği Gelibolu sırtlarında, sanki “gizli bir güç” onu korumuş gibidir. H.C. Armstrong, Atatürk’e “ağır hakaretler” içerdiği için bir dönemler yasaklanan “Bozkurt” adlı eserinde, Çanakkale Savaşlarını anlatırken uzun uzun Mustafa Kemal’in kahramanlığı üzerinde durmuş ve satır aralarında ölümün adeta ondan uzak durduğunu ifade etmiştir. İşte “Atatürk düşmanı” Amstrong’a bile şapka çıkarttıran ATATÜRK’ÜN ÇANAKKALE’DEKİ BÜYÜK CESARETİ ve bu cesaretin Amstrong’un yasaklı kitabına yansıması: “BİR KERESİNDE YENİ KAZILMIŞ BİR SİPERİN DIŞINDA OTURUYORDU. Bir İngiliz bataryası sipere ateş açtı. Toplar menzili buldukça, şarapneller gitgide daha yakına düşmeye başladı; vurulması matematiksel olarak kesindi. Kurmayları sipere girmesi için yalvarmaya başladılar. ‘Hayır’, dedi.SAKLANMAK ADAMLARIM İÖİN KÖTÜ BİR ÖRNEK OLACAKTIR.’ İlgisiz ve soğukkanlı bir tavırla kurmaylarıyla konuşurken, bir sigara yakıp, gayet sakin onu içti. Bu arada aşağıda siperin güvenliği altında duran adamları, büyülenmiş gibi onu seyrediyorlardı. Düşman topları bir başka hedefe yöneldiler. PATLAYAN ŞARAPNELLERİN TOZLARINA BULANMIŞ OLSA DA, Mustafa Kemal’e yine bir şey olmamıştı.” “Bir başka olay da, Gelibolu’ya dönerken bir İngiliz uçağı, bindiği otomobili baştan aşağı taradı. Bombalar arabanın önünde ve arkasında ki yolda patladı, bir tanesi de ön cama çarpıp şoförü öldürdü. Fakat Mustafa Kemal’e hiçbir şey olmadı.” “ZAMAN ZAMAN ELİNE BİR TÜFEK ALIP SİPERDEN DIŞARIYA UZANIYOR, Avustralya siperlerindeki belirli bir hedefe dikkatli ve telaşsız birkaç atış yapıyordu. Açık alanlarda adamlarına cesaret vermek için yavaş yavaş hareket ediyor, kısa menzilde bile, düşman avcıları onu vurmayı başaramıyorlardı.” “Kesinlikle ve tümüyle hiçbir kurşunun ona rastlamayacağına inanmıştı. Bu inanç, ona olağanüstü bir korkusuzluk aşılamaktaydı.” “TEKRAR TEKRAR ATEŞ ALTINA GİRMEKTEN GERİ DURMUYORDU. KENDİNİ HİÇ SAKINMIYOR; adamlarının karşı karşıya kaldığı tehlikeleri onlarla paylaşıyor, ama çevresindeki tüm adamlar öldüğü halde ona hiçbir şey olmuyordu.” Ancak bir seferinde az kalsın ölüyordu! “...Sabaha karşı 3.00’da Mustafa Kemal SİPERLERDEN ÇIKTI, YÜRÜYEREK İLERLEDİ. İngilizler ateş açtı. Bir kurşun saatini parçaladı; fakat kendisine gene bir şey olmadı. Yaralanmış olsaydı, hücum asla gerçekleşmeyecekti... Türklere zaferi kazandıran ve yarımada ile İstanbul’u kurtaran, eldeki bu bir avuç asker ile Mustafa Kemal’in olağanüstü kişiliği oldu.” Çanakkale’de Mustafa Kemal’in yanında olanlar da Armstrong’u doğrularcasına Mustafa Kemal’in “korkusuzluğunu” ve “korunmuşluğunu” vurgulamaktadırlar. Cevat Abbas Gürer anılarında Mustafa Kemal’in korkusuzca ve fütursuzca ateş hattının içine kadar girip askerlerini idare http://sinanmeydan.com.tr/index.php?view=article&catid=62%3Ayazlar&id=289%3Angilizler-ona-neden-qefsunlu-kemalq-derlerdi-bilir-misiniz-rece…
1/2