Konnichiwa sayı:1

Page 1

KONNICHIWA ÖZEL SAYI 2017

Sinop Nükleer Santralin Peşinde

TOKYO 2020’YE HAZIR

Herkes Süper Hızlı Trenleri Konuşuyor

SHINKANSEN Ne zaman

Türkiye’de olacak?

Onsen’e Gitmeye Hazır mısınız? / 2017’de Japonya’da Görülmesi Gereken 5 Yer / Özel Portre: Tatsuya Kazama/ Geleneksel Çay Seramonisi Sado / Japonya’da Restoran Açmak / Maneki Neko / Tokyo’da Neler KONNICHIWA Oluyor? / Taiko / Japonların Gençlik Sırları / Michelin Yıldızları Japonya İçin Parlıyor / Kağıttan Sanat1


2 

KONNICHIWA


Konnichiwa KONNICHIWA

3


4 

KONNICHIWA


EDİTÖR KONNICHIWA MAC Ajans İletişim Reklam ve Danışmanlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. adına İMTİYAZ SAHİBİ Erdal GÜVEN SORUMLU MÜDÜR Engin DEMIR GENEL YAYIN YÖNETMENİ Aysel ÇOKYAŞAR KURUMSAL İLETİŞİM KOORDİNATÖRÜ Bengü Berrin TONYALI ULUSLARARASI İLİŞKİLER Serran ÇİFTÇİ YAZI İŞLERİ Emre KÖROĞLU Murat Özgür KARADENİZ Miyuki YASUİ Aygül ÇAVUŞOĞLU Canan KARA GRAFİK TASARIM MAC Ajans İletişim Reklam ve Danışmanlık Hizmetleri Tic. Ltd.Şti. BASKI HİZMETLERİ Konica Minolta Turkey İş Teknolojileri A.Ş. Şerifali Mahallesi Barbaros Caddesi Hattat Sokak No:19 Ümraniye - İstanbul Telefon : +90 216 528 56 56 YAZIŞMA ADRESİ Göztepe Mah. Göksu Evleri Sitesi Rahmet Sok. No:15 B86B Kavacık, Beykoz/ İST T: 0216 465 2735 Konnichiwa, basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.

Konnichiwa, Aslında merhaba diye başlamak isterdim ama madem Japonya’ya ilgi duyanlar için yeni bir dergi hazırladık, o zaman sizleri Japonca selamlayayım istedim. Konnichiwa, Japoncada “merhaba” demek. Biz de sizlere bu sayımızda “merhaba” diyoruz. “Japonya’yı bir de bizden dinleyin” diyerek yola çıkıyoruz. Bizimki bir yol hikayesi. Japonya hakkında merak ettiğiniz, bilmek istediğiniz her şey bu dergide. Biz haberci kimliğimizle yola çıktık. Sizlere Japonya’dan güncel haberler vereceğiz. Ancak haberin ağırlığı altında ezilmeden ama konuları çok da sulandırmadan Japonların günlük yaşantısından da bahsedeceğiz. Herkesin bildiğini zannettiği Japonya’yı ve Japonları anlatacağız. Sizler bu derginin sayfalarını çevirdikçe Japon kültürü ve yaşamı hakkında bilgi alırken, ekonomi ve iş dünyasındaki gelişmeleri de öğreneceksiniz. “Japon yapmış abi” dediğimiz ne varsa, ilk siz haberdar olacaksınız. Detaycılığın zirve yaptığı, bireyselliğin geri planda tutulduğu kollektif bir toplum olan Japon toplumuna karşı hayranlık duyacak, birbirine çok uzak gibi görünen bu iki ülkeyi elinizdeki dergiyle yakın edeceğiz. Tabi 2020 olimpiyatları çok önemli. Çok çalıştık bu olimpiyatlara ev sahipliği yapabilmek için ama kısmet değilmiş. Yarışı Japonya kazandı. Japonya Başbakanı Shinzo Abe’yi ilk tebrik eden ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dı. Tokyo Olimpiyatları’nda neler olacak bakalım. Ne kadar para harcayacaklar, ne kadar kazanacaklar hepsini sizler için araştırdık. Raylı sistem denilince, bize ne kadar karmaşık gözükse de, ilk akla gelen yerdir Tokyo. Shinkansen sisteminin avantajlarını ve Avrupa’da kullanılan raylı sistemle olan farklılıklarını okuyacaksınız. Ülkemize tek seferde yapılan en büyük yatırımı Japonya’nın yaptığını biliyor muydunuz? Tam 22 milyar dolar. Her geçen gün artan nüfus, beraberinde enerji kaynaklarının hızla tüketilmesi sonucunu doğuruyor. Enerji arz portföyümüze baktığımızda nükleer enerjinin ülkemiz için neden gerekli olduğunu sizler için araştırdık. Bunların yanında “Hayatın Ritmi” bölümünde keşfedeceğiniz çok konu var. Şans getiren kediler ‘Maneki Neko’lar, 2017’de Japonya’da görülmesi gereken yerler, Japonya’ya gidince şaşırmayasınız diye size ilginç gelecek olanlar bunlardan sadece birkaçı… Bir sonraki sayıda görüşmek dileğiyle, Sevgiler

Aysel Çokyaşar

Konnichiwa’da yayınlanan yazı, fotoğraf ve çizimlerin tüm hakları Konnichiwa’ya aittir; kaynak gösterilmeden kullanılamaz. KONNICHIWA

5


İÇİNDEKİLER

Sayı:1 / 2017

8 Hayatımızdaki şeyler

26

12 Hayatımızdaki

28 Kobi Haber

Hayatta öne çıkanlar, en yeni trendler, güncel haberler ve son konuşulanlar...

insanlar

Japonya’nın en ünlü pop şarkıcısı Ayumi, Tokyo’nun yeni valisi ve dünyanın en pahalı Japon futbolcusu Kagawa

18 Kapak Hikayesi

2020 Olimpiyatlarında oylamayı Tokyo kazandı. İlk tebrik eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan oldu.

22 Özel Portre

6

Türkiye’yi en iyi bilen Japon, Tatsuya Kazama ile Türkiye’yi, TürkJapon İlişkilerini, yeni yatırım ve iş olanaklarını konuştuk. KONNICHIWA

Tarihin İçinden

Türk- Japon İlişkilerini Başlatan Seyyah: Abdürreşit İbrahim

Kosgeb ile JICA Enerji verimliliği için işbirliği yapıyor. Japonlar neden İzmir’i seçti?

30 Japonya

Türk Yatırımcıları Bekliyor

Jetro İstanbul Başkanı Yasuyuki Murahashi ile hem Türkiye’yi hem Japonya’yı konuştuk.

38 Japonya’da İş Kurmak Türkiye’den Daha Kolay

Japonya’da iş kurma süreçleri kolaylaştırıldı ve iş kurmanın önündeki çeşitli engeller kaldırıldı.


40 Japonya’da

64 Geleneksel

Restoran Açmak

Çay Seramonisi

42 Michelin

70 Dağ Yakma Festivali

Japonya’da restoran açmak için doğru lokasyonu ve kiralarını inceledik.

Yıldızları Japonya İçin Parlıyor

Michelin yıldızları.. Üzerindeki tartışma hiç bitmese de, dünyanın en önemli kalite göstergesi

44 Süper Hızlı

Trenler Shinkansen

Demiryolu taşımacılığı denilince ilk akla gelen ülke Japonya. Shinkansen’i sizler için araştırdık.

50 Japonlar,

Dünyada Şirket Avında

Japon firmaları geçen yıl yurtdışında 635 şirket satın alarak yeni bir rekor kırdılar.

54 Japonya’dan Türkiye’ye 22 Milyar Dolarlık Dev Yatırım Dünyada nükleer enerji ve ülkemiz için nükleer neden gerekli?

60 Türk-Japon

Üniversite’si Yolda

(TJÜ) kurmasına ilişkin 2014 yılında imzalanan anlaşma onaylanarak Resmi Gazete’de yayımlandı.

Japonya’da çay törenleri çok ince detayları bulunan bir sanat dalıdır

Wakakusa Yamayaki

72 Taiko

Geleneksel Japon savaş davulları

76 Maneki Neko Japonların çağıran kedisi “Maneki Neko” insanlığı barışa, mutluluğa, dostluğa ve refaha çağırıyor.

80 Onsen’e Gitmeye Ne Dersiniz?

Japon dilinde ılıca anlamına gelen onsenler ile ilgili herşey...

88 2017’de

Japonya’da Görülmesi Gereken 5 Yer

Sizin için 2017’de Japonya’da görülmesi gereken 5 özel noktayı araştırdık. KONNICHIWA

7


HAYATIMIZDAKİ ŞEYLER

GÖRE A R A L N O P A J İME EN İYİ 3 AN 1

2

3

Steins;Gate

Code Geass: Hangyaku no Lelouch R2

Bakemonogatari

Japon çizim sanatıyla çizilmiş çizgi filmlere anime denir. Dünyada anime önemli bir yere sahip. Japon anime severler ile diğer ülkelerdeki anime tutkunları her ne kadar ortak bir paydada birleşiyor olsalar da, aslında zevkler ve tarzlar arasında ciddi farklar var. Dünyadaki ünlü animelerin büyük bir çoğunluğu Japon olsa da, insan kendi kendine “bu Japonlar dünyadan farklı animeler mi izliyor?” diye sormadan edemiyor. Biz de sizler için Anikore isimli Japon internet sayfasında yer alan sıralamara göre Japon anime izleyicilerinin en başarılı buldukları 3 animeyi yayınlıyoruz. 8

KONNICHIWA

HARAJUKU STYLE Harajuku aslında Japonya’nın başkenti Tokyo’da bir semtin adı. Ama artık sıradan bir semt olmanın yanı sıra Harajuku, uluslararası Japon gençlik kültürü ve modasının merkezi olarak biliniyor. Semtte bulunan çok sayıda küçük, gençlik odaklı, bağımsız butikler aslında “Harajuku style” denilen akımın da yaratıcılarıdır. Takeshita Caddesi, her pazar günü Harajuku kültürünün birçok farklı stilini giymiş Japon gençlerinin buluşma noktasıdır. Genç modacılar kendi tarzlarını önce bu caddede Japon gençlerin beğenisine sunarlar. Harajuku, “estetiksizlikteki uyum” ya da “anlamsızlıktaki anlam” olarak adlandırılıyor.

Başlarda otoriteler tarafından oldukça aşağılanan ucuz, saçmasapan ve kötü olarak nitelenen bu akımın zamanla giyimde bir devrim olduğu kabul edilir olmuş.


AKILLI AKÜ TARIM SİSTEMİ ARTIK AKILLI TELEFON CİHAZLARIYLA BAĞLANTILI

Herb & Fish Connect, doğal akuakonik sistemini yeniden yaratan şık ve kompakt bir suda yetiştirme sistemidir. Sistem, sadece akıllı telefon cihazının Bluetooth işlevine bağlanarak kurulabilir. Bu da, bitki ve balık için daha az zaman ayırmanızı sağlar. Bluetooth işlevi, bitkiye enerji vermek için LED’i açıp kapatmanıza ve balık kasedeki su pompasını belirli bir programda çalışacak şekilde programlamanıza ve ayrıca su sıcaklığını sürekli olarak izlemenize olanak sağlar. Çiçekleri yetiştirebildiğiniz ve balıkların keyfini çıkarabilmemizi sağlayan bu “Suda yetiştirme sistemini” 9,800 Yen’e kolaylıkla temin edebilirsiniz.

Japonlar yılda 25, Türkler ise 10 yılda 1 kitap okuyor

Hızla gelişen teknolojiyle, modern çağda her şey mümkün gibi görünüyor. Artık teknoloji, doğayı ofis masamızda veya evde en iyi şekilde kullanmamıza katkı sağlıyor. Tayvan merkezli Arky Design şirketi, kullanıcıların aynı anda bitki ve balık yetiştirme keyfini çıkarmasına olanak tanıyan akıllı bir akvaryum bahçe sistemi geliştirdi. Tek yapmanız gereken, akıllı telefonunuzla yönlendirmeler yapmak.

Kütüphaneler Haftası dolayısıyla hazırlanan bir rapora göre bir Japon yılda ortalama 25, bir İsviçreli yılda ortalama 10, bir Fransız yılda ortalama 7, bir Türk ise 10 yılda ancak 1 kitap okuyormuş. Aşağıdaki fotoğrafa bakınca bu orana şaşırmamak gerek. Baksanıza Japonlar 24 saat açık olan süpermarketlerin dergi, gazete, kitap reyonlarının önünde dikilmiş okuyorlar. Aman yanlış anlamayın, bu ayakta okumalar yıllık okuma oranlarında dahil değil. Bu ayakta okumaları da dikkate alırsak yıllık ortalama sayı herhalde en az 2 kat daha artar.

KONNICHIWA

9


NİSSAN’DA YENİ CEO DÖNEMİ Nissan’ın başarılı CEO’su Carlos Ghosn görevini 1 Nisan itibariyle eş CEO Hiroto Saikawa’ya devredeceğini duyurdu. Ghosn’un grubun bir kısmını satın aldığı Mitsubishi Motors ve ortaklığın sürdüğü Renault’ya odaklanacağı, bu sebeple de kendi isteğiyle bu kararı aldığı duyuruldu. Ghosn, Nissan ve Mitsubishi’nin Yönetim Kurulu Başkanlığı’nın yanı sıra Nissan-Renault-Mitsubishi ortaklığının CEO’luğu görevini devam ettirecek. Ghosn, 18 yıldır yetiştirdiği ekibinin bu görevin altından başarıyla kalkacağına inandığını söyledi. Hiroto Saikawa aynı zamanda Japonya Otomobil Üreticileri Birliği (JAWA) Başkanı olarak da görev yapıyor.

JAPONYA’DA YENİ BİR KONAKLAMA KONSEPTİ; KİTAP&YATAK

Japonya’nın başkenti Tokyo’da bir otel kitap kurtlarının uğrak yeri oldu. ‘Book and Bed (Kitap ve Yatak) Tokyo’ adlı mekan, kitap rafları arasına yerleştirilmiş tek kişinin sığabildiği kapsül odalarıyla dikkat çekiyor. Bu yönüyle de Tokyo’da turistlerin rağbet ettiği mevcut kapsül otel konseptini bir adım öteye taşıyor. Otelin sahibi, bu fikri nasıl geliştirdiğini anlatıyor: ‘Bu konsepti bulmamın ardında; hep böyle keyifli şeyler yaparken uyuyakalacağım yerlerde konaklamak istemiş olmam yatıyor.’ Yaklaşık bir buçuk yıl önce açılan ‘Kitap ve Yatak Tokyo’nun kütüphanesinde farklı dil ve türde 3 bin 200 eser var. 60 kapsül odalı otelde gecelik konaklama ücreti ise 33 ila 42 USD arasında değişiyor.

10

KONNICHIWA


SCARLETT JOHANSSON YENİ FİLMİ GHOST IN THE SHELL’İ TOKYO’DA TANITTI Scarlett Johansson beklenen filmi Ghost in the Shell trailerını 13 Kasım’da Tokyo’da düzenlenen küçük bir partiyle tanıttı. Masamune Shirow adlı karakter, aynı adı taşıyan ünlü Japon manga çizgi romanından uyarlanmış. Filmde yarı robot yarı insansı bir özel harekat polisi, şehrin elit bir bölgesi olan 9. mahallesindeki en tehlikeli suçluları yok etmeye çalışıyor. Ancak önlerine çıkan yeni düşmanları çok güçlüdür. Yapay zekaya sahip Hanka Robotic’i durdurmak neredeyse imkansızdır. Scarlett Johansson: “Bu film çok farklı bir görsellik içerisinde, patlama sahnelerinin ortasında geçiyor. Kısaca bir aksiyon filmi… Ancak farklı bir çağda geçiyor. Benim için filmin senaryosu, kaybedilmiş masumluğu ve bunun sonrasında yaşanan bir yeniden doğuş hikayesini anlatıyor.”

PAC-MAN’İN YARATICISI MASAYA NAKAMURA YAŞAMINI YİTİRDİ Bir döneme damgasını vuran ve Guiness Rekorlar Kitabı’na dünyanın en başarılı arcade oyunu olarak adını yazdıran Pac-Man’i üreten Namco’nun kurucusu Masaya Nakamura 91 yaşında yaşamını yitirdi. Japon oyuncak ve yazılım geliştiricisi Bandai Namco Holding’den yapılan açıklamada, “Pac-Man’in Babası” olarak adlandırılan Nakamura’nın 22 Ocak’ta hayatını kaybettiği kaydedildi. 1980 yılında piyasaya sürülen Pac-Man, hem ülke içinde hem de uluslararası pazarda büyük bir başarı yakalamıştı. Nakamura Namco isimli şirketini, Yokohama’daki bir mağazanın üstünde iki adet elektrikle çalışan atın üretimine başlayarak 1955 yılında kurmuştu. 2005 yılında Namco ve Bandai şirketlerinin birleşmesinin ardından oluşan holdingde en üst düzey danışman görevini üstlenmişti. Sosyal medyada bir çok kullanıcı Nakamura’nın ölüm haberinin duyulmasınına ardından üzüntülerini dile getiren paylaşımlarda bulundu.

JAPONYA’DA TURİZME NİNJA DESTEĞİ Japon ninjalar gözlerini turizme dikti. Devlet tarafından desteklenen ve ninja okulları, turizm dernekleri ve bu spora gönül verenlerin oluşturduğu ‘Japonya Ninja Konseyi’, ülke turizminine destek vermek adına yeni bir plan ortaya koydu. Bu plana göre Tokyo’da turistlere eğitim vermek üzere Ninja Akademisi açacak olan konsey, 2018’de de bir ninja müzesini hizmete sokacak.

KONNICHIWA

11


HAYATIMIZDAKİ İNSANLAR

Hamasaki Ayumi Japonya’nın en ünlü pop şarkıcısı ve söz yazarı. Albüm satışları 50 milyon adeti çoktan aşan Hamasaki Ayumi Japon müzik endüstrisinin efsane ismi.

12

KONNICHIWA

Görünüşü ve stili, Japon modası üzerinde büyük bir etki yaratıyor. Tarzıyla Japon gençlerinin idolü olmakla kalmamış, ünü çoktan tüm Asya ülkelerine yayılmış durumda. Hamasaki ayrıca gösterişli sahne şovları ve enerjik sahne performanslarıyla da çok ünlü. Hamasaki Ayumi Forbes dergisine göre yıllık 400 milyon dolarlık kazancıyla dünyanın en zengin 20 kadın sanatçısı arasında 7. sırada yer alıyor. Çocukluğu Japonya’nın kuzeyinde bulunan Fukuoka kentinde geçen pop yıldız 14 yaşında tek başına geldiği Tokyo’da ünlü oldu. Şimdilerde J-Pop’un imparatoriçesi olan yıldız ilk çıkışını 1998’de “Poker Face” albümüyle yaptı. Çıkarttığı 44 single albümüyle Japon müzik çevrelerince “bayan single” olarak tanınan Hamasaki, yaşam tarzı ve kıyafetleriyle de Asyalı gençlerin fenomeni olmuş durumda.


HİROSAKİ KALESİ Hirosaki Kalesi, 1611 yılında inşa edilmiş ve Hirosaki ve Mutsu bölgelerine hükmetmiş olan Tsugaru Klanı’na ev sahipliği yapmıştır. Kaleyi bugün meşhur yapan ise tarihi değil “Chery Blossom” dönemi denilen kiraz ağaçlarının çiçek açtığı dönemdeki görüntüsüdür. Gerek bulutlar, gerek ağaçlar lila rengine bürünür. Sadece Mart ve Nisan ayında 1-2 hafta süren bu görsel şölen Hirosaki Kalesi’nin bu fotoğraftaki görüntüsünü ortaya çıkarır.

KONNICHIWA

13


HAYATIMIZDAKİ İNSANLAR

Böylelikle ilk kez Japon bir futbolcu Premier Lig’de hat-trick yapmıştır. 29 Ağustos 2014 Cuma günü 15 milyon euro karşılığında tekrar eski kulübüne döndü.

ı n pahal e n ı n a ul düny ha ilkok a eğeriyle d d , r a a d l n o be’de 7 yaşı lyon d issel Ko V 21.2 mi olcusu. Futbola ı m ı k n a utb entin t şındayke k a ı y ğ ı 7 d 1 Japon F a i ş n iyken ya lcu, ilk transferi tirdi. Kagawa öğrencis ş bo el gerçekle ünlü fut rofesyon p n e başlayan saka takımına k r oku O e lisede du. d n i Cerezo g i l Japon lcu ol böylece, zalayan ilk futbo im kontrat

Dünyanın en pahalı Japon Futbolcusu

SHINJI KAGAWA Shinji Kagawa, Borussia Dortmund’da forma giyen Japon futbolcu. Kagawa futbola ilkokul yıllarında başladı. Altyapı eğitimini Kobe NK FC’de ve FC Miyagi Barcelona’da aldı. 23 Ağustos 2010 tarihinde 300 bin euro karşılığında Bundesliga takımlarından Borussia Dortmund’a transfer oldu. Dortmund formasıyla çıktığı ilk maçta UEFA Avrupa Ligi elemelerinde FK Qarabağ’a 2 gol toplamda ise UEFA 14

KONNICHIWA

Avrupa Ligi’nde 8 maçta 4 gol attı. Bundesliga’da ise 17 maçta 8 gol atarak takımının ilk yarıyı lider bitirmesinde etkili oldu. Devre arasında oynanan AFC Asya Kupası’nda ayağı kırılınca çok formda başladığı sezonu kapatmak zorunda kaldı. Ocak 2006 da 17 yaşındayken Cerezo Osaka takımına transfer oldu. Japon liginde, lisede okurken profesyonel kontrat imzalayan ilk futbolcu oldu.

Takıma katıldığı sezon Cerezo Osaka 2. lig’e düştü. 2007-2009 yılları arası Japonya 2. Liginde mücadele eden Kagawa, 2009 yılında bu ligde gol kralı olarak takımını yeniden 1. lige taşıyarak uluslararası futbol menajerlerinin dikkatini çekti. Ardından 5 Haziran 2012 tarihinde Manchester United ile anlaşan futbolcu, 2 Mart 2012’de Norwich City maçında hat-trick yapmayı başardı.

Kagawa, 2007 yılında Kanada’da yapılan FIFA 20 Yaş Altı Dünya Kupası’nda Japonya U-20 millî takımının formasını giydi. 2008 Yaz Olimpiyatları’nda da Japon milli takımının kadrosunun parçasıydı. A Milli takımla ilk maçını ise 24 Mayıs 2008’de hazırlık maçında, Fildişi Sahili’ne karşı oynadı. 2010 Dünya Kupası’nda Japonya Milli Takımı’nın 23 kişilik kadrosuna teknik direktör Takeshi Okada tarafından dahil edilmedi. A Milli takımla ilk milli+ golünü ise 9 Ekim 2008’de Yokohama’da oynanan hazırlık maçında Birleşik Arap Emirlikleri’ne attı. 2014 dünya kupası kadrosunda kendisine yer bulan Shinji Kagawa takımı adına gol kaydedemedi. 2011 AFC Asya Kupası’nda teknik direktör Alberto Zaccheroni tarafından 23 kişilik kadroya çağrıldı. Çeyrek finalde Katar’ı 3-2 yendikleri maçta 2 gol attı. Yarı finalde Güney Kore’yle oynanan maçta ayağı kırıldı ve Japonya’nın Avustralya’yı 1-0 yenip şampiyonluğa ulaştığı final maçında forma giyemedi.


GEYŞA

Japoncada “Gei” sanat veya gösteri, “sha” ise kişi anlamına gelir. Geisha’lar konuklarını çeşitli sanat gösterileri ile eğlendiren profesyonel sanatçılardır. Nerede olursa olsun, bir Geyşa en az birkaç sanat dalında eğitim görmek zorundadır. Bu eğitim genel olarak birkaç tür geleneksel dans, Şamisen çalma ve birkaç makamda şarkı söylemeyi kapsar. KONNICHIWA

15


HAYATIMIZDAKİ İNSANLAR

Fakat Abe’nin partisi, seçimlerde Koike’ye destek vermedi. Bu yüzden o da bağımsız aday olarak yarıştı. Örneğin eski Tokyo Valisi Shintaro Ishihara, kampanya döneminde, “Tokyo’yu çok fazla makyajlı bir kadına bırakamayız” demişti. Ama geleneksel Japon politikacıların tüm engellemelerine karşın Tokyo’yu artık bir kadın yönetiyor.

ti Tokyo n e k ş a b n ’nın bir kadı Japonya z e k k l i çin avunma S Valiliği i i k s E . eldi göreve g o Koike, u. k i r u Y ı old Bakan ın valisi d a k k l i un Tokyo’n

TOKYO’YU BİR

KADIN YÖNETİYOR Japonya’da bir ilk! 13 milyon nüfusuyla dünyanın en büyük metropolü olan Tokyo’nun valisi, artık bir kadın. Eski Savunma Bakanı Yuriko Koike, Tokyo’nun ilk kadın valisi oldu. Dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde olduğu gibi Japonya’da da kadının toplumdaki yeri asırlardır ev ile sınırlıydı. Kadının ana kariyer planı evi ve yetiştireceği çocukları olmalıydı. Japon kadınları yıllarca aldıkları iyi eğitime rağmen iş hayatında olmak yerine evde çocuk büyütmeyi tercih etmişlerdi. Ancak son yıllarda durum değişti. Japon kadınları da artık iş dünyasında erkeklerle mücadeleye başladı. İşte bunun son örneklerinden biri de Tokyo 16

KONNICHIWA

Valisi Koike. Son seçimlere bağımsız aday olarak katılan ve çok güçlü erkek adaylarla yarışan Koike, tüm seçmenlerden 2.9 milyon oy alarak, rakiplerine büyük fark attı. Koike’nin rakipleri arasında politikacı Hiroya Masuda ve gazeteci Shuntaro Torigoe öne çıkmıştı. Tokyo Metropolitan Yönetimi Seçim Komisyonu’na göre; Masuda yaklaşık 1.8 milyon, Torigoe ise 1.3 milyon oy aldı. Seçim kampanyası sürecince kullanılan dil, Japonya’da epey tartışma konusu oldu. Koike’nin kamuoyu yoklamalarında önde görünmesi, LDP’nin önde gelen üyelerini kızdırdı.Yeni Tokyo Valisi Koike, aslında Başbakan Şinzo Abe’nin Liberal Demokratik (LDP) Parti üyesi.

Koike, 1970’li yıllarda Mısır’da okumak üzere Japonya’dan ayrıldı. Kahire Üniversitesi’nden mezun olan Koike, akıcı Arapça ve İngilizce konuşuyor. Aynı zamanda eski bir haber sunucusu. Siyasete 1992 yılında atıldı. 2013’te Çevre Bakanlığı yaptı, 2007’de Şinzo Abe hükümetinde Savunma Bakanlığı’nı üstlendi. Geçen dönemlerde LDP liderliği için yarıştı fakat başarısız oldu. Tokyo halkı, Yuriko Koike’yi kentin ilk kadın valisi olarak seçti. En büyük görevi 13 milyon nüfuslu kenti 2020 Olimpiyatları’na hazırlamak olacak. Bu görevi üstlenen ilk kadın olan siyasetçi, iş dünyasının yoğun olarak desteklediği hükümetteki Liberal Demokrat Parti’nin desteği olmadan seçimleri kazanmayı başardı.

“Daha iyi bir hayat” sözü Kampanyasında yeşil rengi sahiplenen, destekçilerinden de yeşil renkte giyinmelerini isteyen Koike, zafer konuşmasında “İnsanların daha iyi bir hayat yaşabileceği, kadın ve erkek, çocuk ve yetişkin, genç ve engelli herkesin parlayabileceği bir Tokyo için çalışacağım” sözlerini sarf etti. Kadın erkek eşitliği bakımından ilk sıralarda yer almayan Japonya’nın başkentini yönetecek olan Koike, kadınların erkeklerle eşit ücret alma hakkına, eşit iş imkanına sahip olmalarının öncelikli hedefi olacağını vurguladı.


MATSUMOTO KALESİ Matsumoto Kalesi Japonya’nın Nagano iline bağlı Matsumoto şehrinde, 1504 yılında inşa edilmiş ve bu güne kadar hiç savaş görmemiş bir kaledir. Japonya’nın en güzel 3 kalesinden biri sayılıyor. Kalenin etrafı su hendeği ile çevirili, temelleri taş, yapısı ahşap ve masif ağaç blokları kullanılmış. 1582 yılına kadar Fukashi Kalesi adını taşımakta olup günümüzde renginden dolayı halk tarafından “Karga Kalesi” diye hitap edilmektedir.

KONNICHIWA

17


KAPAK HİKAYESİ

18

TOKYO 2020’

KONNICHIWA


YE HAZIR

KONNICHIWA

19


KAPAK HİKAYESİ

TOKYO’DA

2020 OLİMPİYATLARI HEYECANI

Dünyada olimpiyat organizasyonu yapan ilk Asya şehri olan Tokyo, 56 yıl sonra aynı heyecanı yeniden yaşıyor. 5. kez olimpiyatlara ev sahipliği yapacak olan Tokyo’nun her yerinde olimpiyat hazırlıkları var. Bütün ülke heyecanla 2020’yi bekliyor… hakkı kazanan Tokyo, 2. Dünya Savaşı nedeniyle bu oyunları düzenleyemedi. İlk olimpiyat tecrübesini, 1964 yılında yaşadı. 2020 Yaz Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları’na ev sahipliği yapacak olan Tokyo, 5. kez aday olduğu, 2020 Olimpiyatları ile 2 olimpiyat düzenleyen Paris, Los Angeles ve Atina’dan sonra dördüncü kent oldu. Tokyo, 1964’te yaz olimpiyatlarını düzenleyerek olimpiyat düzenleyen ilk Asya şehri oldu. 2020 Olimpiyat’larını da kazanarak 4 olimpiyat kazanan ülke olarak tarihe geçti. Japonya’nın Sapporo ve Nagano kentleri, 1972 ve 1998 Kış Olimpiyatları’na ev sahipliği yapmıştı.

Sloganı ve Logosu Tek Dünyayı Sembolize Ediyor 7 Eylül 2013 tarihinde Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından yapılan ilk oylamada Tokyo direkt finale kalırken, Madrid ve İstanbul 26 oy alarak sayıları eşit oldu. İki şehir arasında yeniden oylama yapıldı. Madrid’le yapılan oylamayı kazanan İstanbul, Tokyo ile finalde tekrar karşı karşıya geldi. Yapılan final oylamasında 60’a 34 oy üstünlüğüyle Tokyo, ipi göğüsleyen taraf oldu. Final sonucundan sonra ilk tebrik eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan oldu.

Tokyo’nun Olimpiyat Hikayesi Olimpiyatlara ilk kez 1940 yılında talip olan ve ev sahipliği 20

KONNICHIWA

Tokyo, “Yarını keşfet” sloganıyla yola çıkıyor ve sürekli gelişen dünyada küresel keşfi, durmak bilmeyen yenilenmeyi bir araya getirmeyi hedefliyor. Japon insanının benzersiz kültürü ve değeri ile Tokyo kentinin coşkusunu ve kültürel trendleri birleştirmeyi hedefleyen Tokyo 2020, yeni neslin gözünde olimpik değerleri güçlendirmeyi ve dünya çapında daha fazla genci sporla tanıştırmayı hedefliyor. Japonya’nın geleneksel Sakura (kiraz) çiçekleriyle bezeli bir çelenkten esinlenerek tasarlanan Tokyo 2020 logosu, tek bir dünyayı sembolize


ediyor. Japon öğrenci Ai Shimamine tarafından tasarlanan logo, dünya çapında dostluğa ve barışa vurgu yapıyor.

İki Ülkenin Olimpiyat Bütçesi Tokyo, ekonomik yapılanmaya giderek 2020 Olimpiyatları için 4,9 milyar dolarlık bir kaynak ayırdı. Olimpiyat Oyunları’nın 36 tesiste yapılması planlanıyor. Bunların 15’i hali hazırda kullanımda olan tesisler. 10 tesis geçici olarak kurulacak, 9 tesis ise Olimpiyatlar için sıfırdan inşa edilecek. Bunlardan biri, 2019 yılındaki Dünya Rugby Kupası’nın yapılacağı Ulusal Stadyum. Tüm yeni tesislerin inşasının Mayıs 2019 itibarıyla bitmiş olması planlanıyor. Türkiye ise olimpiyatlar için devlet ve özel sektörün bir araya gelmesiyle 19,2 milyar dolarlık bir bütçe ayırmıştı. Çin özellikle şaşalı açılış ve kapanış törenleriyle 2008 Pekin Olimpiyatları için 43 milyar dolarlık harcama yaparak olimpiyat tarihinde bir rekora imza attı. Türkiye’nin İstanbul 2020 için ayırdığı bütçe ise Pekin Olimpiyatların’dan sonra ayrılması planlanan en büyük kaynak olmuştu.

2020 Olimpiyatlarına Yeni Branşlar Eklendi Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin (IOC), Brezilya’nın Rio kentinde düzenlediği 129. toplantısında, 2020 Tokyo Olimpiyatları’na 5 branşın eklendiği duyuruldu. Komite, Tokyo’da düzenlenecek 2020 Olimpiyatları’na, beyzbolsoftbol, karate, kayak, sportif tırmanış ve sörf branşlarının da eklendiğini açıkladı. Komite tarafından, yeni spor branşlarıyla 18 etkinlik ve 474 sporcu daha olimpiyatlara dahil edilirken, beyzbolsoftbol hariç diğer dört dalda eşit sayıda kadın ve erkek sporcunun boy göstereceği kaydedildi. IOC, “Olimpiyat Gündemi 2020” adı verilen reform paketinde, “Olimpiyatlarda temsil edilecek spor branşlarının sayısının 28 ile sınırlandırılması” kuralının kaldırılmasına karar verdi. Karara göre, yaz oyunlarının olimpik programı, 28 branşla değil 10 bin 500 sporcu ve madalya dağıtılan 310 etkinlikle sınırlandırılıyor. Böylece ev sahiplerine, 474 sporcu ve 18 etkinliği geçmemek kaydıyla daha fazla yarışmanın programa dahil edilmesini teklif etme hakkı tanınıyor.

{

{

Eski Telefonlardan 2020 Olimpiyat Madalyalarına

2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları çerçevesinde dağıtılacak olan 5.000 madalyanın yapımına başlayan Japonya, bu madalyaları halktan toplayacağı eski telefonları geri dönüştürerek yapacağını açıkladı. 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları için çalışmalarını son sürat sürdürmeye devam eden Japonya, oyunlar boyunca verilecek 5.000 altın, gümüş ve bronz madalya için malzemeleri bir araya getirme çalışmalarına halkı da dahil etti. Yapılan resmi açıklama ile halktan kullanmadıkları telefonların toplanacağı ve bu telefonların içindeki madalya malzemelerinin çıkartılarak, geri dönüşüme gönderileceği açıklandı. Bütün madalyaların hazırlanması için 8 ton metale ihtiyacı olan Japonya, Olimpiyat Komitesi büroları önlerinde toplama kutularını Nisan ayından itibaren halkın kullanımına sunacak. Böylece bu binaların önünden geçenler, evlerindeki işe yaramayan telefonları kutulara atarak, hem ülkenin ekonomisine katkı sağlayacaklar hem de doğa için önemli bir adım atmış olacaklar. Doğaya zararlı atıkların önlenmesi teması ile düzenlenecek olan 2020 Tokyo Olimpiyatları’nın ruhuna da bir hayli uygun olarak hazırlanan proje, dünya çapında konu hakkında yeni bir farkındalık başlatmak için de önemli bir adım olacak. KONNICHIWA

21


ÖZEL PORTRE

TÜRKİYE’Yİ EN İYİ BİLEN JAPON

TATSUYA KAZAMA Tatsuya Kazama aralıklarla da olsa tam 19 yıldır Türkiye’de iş yapıyor. Türkiye’yi en iyi tanıyan Japon iş adamı. Neredeyse bir Türk kadar akıcı Türkçe konuşabiliyor. Ankara siyasetini çok yakın takip ediyor, gözlemliyor ve yorumlayarak Japon iş adamlarının Türkiye’deki yatırımlarına yön veriyor. Biz de Tatsuya Kazama ile Türkiye’yi, Türk Japon ilişkilerini, yeni yatırım ve işbirliği olanaklarını konuştuk. Kazama Bey, aralıklarla 19 sene Türkiye’de yaşadınız ama toplamada 33 yıldır Türkiye ile ilgilisiniz. Önce sizin hikayenizi dinleyelim. Nasıl başladı Türkiye serüveni? Evet, Türkiye’de toplam 19 yıl yaşadım. Ama ilk kez 33 yıl önce, 1984’te, henüz üniversite öğrencisiyken Türkiye İş Bankası’nın Dış Ticaret Şirketi’nde staj yapmak için üç aylığına geldim. İstanbul’da staj yaptığım dönemde Türkiye’nin dinamiklerini yakından gördüm ve Türkiye’nin potansiyelini görüp, Türk-Japon ilişkilerini geliştirmeyi kendime misyon edindim. Bu arada bir araya gireyim, hangi üniversiteden mezunsunuz? Keio Üniversitesi mezunuyum. Ekonomi ana bilim dalı altında “gelişmekte olan ülkelerin ekonomik stratejisi” üzerinde ihtisas yaptım. Peki Mitsubishi Cooperation yılları nasıl başladı? Lise ikinci sınıfta iken Japonya’nın yurtdışına yönelik ekonomik ilişkilerini geliştirmek için çalışmalar yapmayı hedeflemiştim. Hedeflerimi gerçekleştirebileceğim en cazip şirketi Mitsubishi Corporation olarak düşündüm ve üniversite son sınıf öğrencisiyken Mitsubishi Corporation’a müracaat ettim. Ve okulum bitmeden Mitsubishi’ye kabul edildim. 1986 Nisan’ında şirkete girdikten sonra bir süre Tokyo merkez ofiste çalıştım. Bu sürede dış ticaretin temellerini termik santral bölümünde çalışarak öğrendim. 1987 yılında şirketim beni yüksek lisans yapmam ve Türkçemi geliştirebilmem için iki seneliğine Türkiye’ye gönderdi. 22

KONNICHIWA

Türkiye’deki ilk senemde sadece Türkçe öğrenmeye çalıştım. İkinci senemde ise İstanbul Üniversitesi’nin İşletme İktisadi Enstitüsü’nün 1 senelik yüksek lisans bölümüne devam ettim. 80 kişilik yüksek lisans öğrencileri arasında tek yabancı öğrenciydim. Sene içinde yapılan sınavları geçmek için çok çalıştım. Bitirme tezimi de Türkçe yazdım. O dönemde beraber okuduğum sınıf arkadaşlarımla dostluk ilişkim hala devam ediyor. Türkiye’de Mitsubishi denilince insanların aklına otomobil markası geliyor. Mitsubishi Corporation’dan bahsedebilir misiniz biraz? Mitsubishi Corporation, Japonya’nın ticari işler geliştirme konusunda ihtisaslaşmış en büyük “Sogo Shosha”sı… Tarihsel kökeni 1870-1947 yılları arasına kadar dayanıyor. Meiji döneminden sonraki Japonya’nın çağdaşlaşma, sanayileşme ve dışa açılmasında oldukça önemli roller alarak büyüdü. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 1954 yılında yeniden yapılanarak bugünkü sistemin temelleri atıldı. Japonya’nın GSYİH’inin yaklaşık %10’unu oluşturan Mitsubishi Grup Şirketleri, yurt dışındaki ve yerel pazardaki faaliyetlerine ticari yönde destek veriyor. Otomotiv, inşaat makineleri, sanayi tesisleri, gıda, kimya, metal, petrol-gaz, gibi her türlü sektörde faaliyet gösteriyor. Şirketimiz sadece Mitsubishi Grubu şirketlerine hizmet vermiyor. Yurt dışı pazarlarda Japon şirketleri için ortak iş platformu görevini üstleniyor. Mitsubishi Corporation’un dünyada 200’ü aşkın ofisi bulunmakta. Ben de, İstanbul ofisindeki görevimin yanı sıra Ankara Şube Müdürü ve Bakü Şube Müdürü olarak, Türkiye, Orta Asya ve Kafkasya gibi bölgelerde proje geliştirmeye çalışıyorum.


Öğrencilikten sonra Türkiye ile ilişkiniz nasıl gelişti? İstanbul Üniversitesi’nde master programını bitirdikten sonra Tokyo merkez ofisimizde ikibuçuk sene çalıştım. Rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın fikir babalığını yaptığı Yap-İşlet-Devret modelinde geliştirilen dünyanın ilk projesi olan Aliağa’da tasarlanan termik santral yatırım projesi için çalıştım. Türkiye için çok yararlı bir proje idi. Fakat o dönemdeki siyasi istikrar sağlanamadığı için proje gerçekleşmedi. Eğer proje gerçekleşmiş olsaydı bende Aliağa’ya gönderilip, Ege Denizi kıyısında güzel bir sahil kasabasında yaşayacaktım. Aliağa yerine Ankara şubesine tayin edildim. Aliağa Yapİşlet-Devret projesinin gerçekleşmemesi, şirketimizin Türkiye’ye yönelik stratejisini değiştirdi.

(Ocak 2001’de Mitsubishi Grubunu oluşturan şirketlerin Mitsubishi Kinyokai toplantısında üzerinde anlaşmaya varıldığı üzere, Üç Kurumsal İlkenin günümüzdeki yorumu.)

“Shoki Hoko”

“Shoji Komei”

“Ritsugyo Boeki”

Topluma Kurumsal Sorumluluk

Dürüstlük ve Adalet

İş Dünyasında Küresel Anlayış

Küresel çevrenin korunmasına katkıda bulunurken toplumu maddi ve manevi olarak zenginleştirmeye çalışın.

Ankara’da kaldığım sürede hep anahtar teslim bazındaki elektrik santral ihalelerini takip ettik. Bu doğru strateji oldu. Ankara’da yaşadığım süre içinde başta Cayırhan 3 ve 4, Kangal 3, Bursa Combine Cevrim, Afşin-Elbistan B projeler olmak üzere çok sayıda proje kazandık. Ayrıca evlendim ve bir kızım oldu. Hayatımda da çok değerli ve unutulmaz yıllar geçirdim.

Afşin-Elbistan Termik Santralleri

Şeffaflık ve açıklık ilkelerini koruyun, dürüstlük ve adaletle iş yapmak.

Kapsamlı bir küresel perspektife dayanan işi genişletin.

Milyon dolarlık projeleri gerçekleştirdikten sonra neydi hayaliniz? Türkiye’de 8 sene kaldığım süre içinde, Türkiye ile Japonya arasında ekonomik ilişkiler gelişme kaydetti. Japon firmaları, Türkiye’ye Avrupa pazarına yönelik bir üretim üssü olarak bakmaya başladı. Ayrıca Türkiye’nin tüketim piyasasının büyümesi de Japon firmaların ilgisini çekmeye başladı. 2000 yılında şirketimizin üst yönetimi, bünyesinde çalışan gençleri kendilerine yeni iş modelleri teklif etmeleri konusunda teşvik ediyordu. Ben de Türkiye’deki gençlere ve çocuklara yönelik eğitici ve eğlenceli Japon pop kültür ürünleri piyasasını Türkiye’de oluşturmak için bir proje hazırladım ve yönetime sundum. Yönetim, teklifimin potansiyelini fark ederek kabul etti. Ankara’daki görevimden sonra 2000 yılında Tokyo’ya dönüp, hazırlıklara başladım. Ve 2001 yılının yazında, Japon içerik işlerine yönelik Super-J unvanıyla proje şirketini, Mitsubishi Corporation ve benim ortak yatırımlarım ile İstanbul’da kurdum. Başta Hello Kitty ürünlerini Türkiye’ye ithal ederek İstanbul ve Ankara’da 4 adet karakter merchandising odaklı konsept mağazaları kurdum. Ürünler başta oldukça iyi satıyordu. Fakat iki sene sonra CE logosu gerekçesinden dolayı ithal edebileceğimiz ürün çeşitleri çok azaldı ve ürün temininde zorluklar çekmeye başladık. Ayrıca Hello Kitty’yi takiben, Beyblade projesini Türkiye’ye getirdim. Beyblade çizgi filmini ATV’ye satarak, Frito Lay ve çok sayıda büyük markalara lisans satışlarını gerçekleştirdim. KONNICHIWA

23


ÖZEL PORTRE Turnavalar, etkinlikler organize ederek kısa sürede Türk çocukları arasında Beyblade’i çok popüler bir karakter haline getirdim. Başta hakikaten piyasaya ne sürsek yok satıyordu. Karakter merchandising yönteminin Türkiye’de de ayrı bir sektör olacağına inandım. Fakat birkaç ay sonra Çin’den sahte ürünler gelmeye başladı. Telif hakkı, marka hakkı hepsi Super-J’de idi. Fakat o dönemde telif hakkı Türkiye’de pek korunulmuyordu. Çok mücadele ettiğimiz halde, Türkiye’de contents işleri geliştirmek için henüz ortam olgunlaşmadığını kabul etmek zorunda kaldık. Üzülerek Super-J’i çok güvendiğim Türk firmasına devrederek, yatırımdan çekildim. Ben de 2005 yılında Tokyo merkez ofise döndüm.

Biliyorum Türkiye sizin için çok önemli. Türkiye’yi nasıl görüyorsunuz? Ankara gündemi, siyaset ve ekonomi sizce bir yatırımcı olarak nasıl?

İstanbul sonrası bir dönem Ortadoğu pazarı ve otomotiv sektörü oldu yanılmıyorsam. Evet, şirketim Türkiye’de kazandığım contents işleri üzerindeki tecrübemi bu kez otomobil işlerinde uygulamamı istedi. Arabayı tüketiciyi memnun edecek bir contents olarak nitelendiriyorduk. 2005-2012 arası 7 yıl boyunca Isuzu ticari araçlar bölümünde D-MAX markalı pick-up’ın pazarlaması icin çalıştım. Isuzu ticari araçlar, ortadoğu piyasasında büyümekteydi. Ortadoğu bölgesindeki distribütörlere destek olmak için üçer yıl Riyad ve Dubai’da görev yaptım. Suriye dahil, Arap ülkelerinde her yere gitmiştim o dönemde. Yaşam koşulları zor idi fakat benim için çok yararlı tecrübe olmuştur.

Türkiye çok dinamik bir ülke. Başka ülkeler için çok büyük görülen sorunları çok kolay çözebiliyorsunuz. Ancak çok üzgünüm, Türkiye’yi tanımayan Japon yatırımcılar ve vatandaşlar bunu bizim kadar iyi bilemiyor. Türkiye hakkında haberleri yabancı kaynaklardan alıyorlar. Öyle olunca da Türkiye terör tehdidi altında bir ülke konumunda görünüyor. Tabi 15 Temmuz’da yaşananlar da Japon yatırımcıyı endişelendirdi. Biz Türkiye’de yaşayan Japonlar biliyoruz ki, Türkiye süratle bu sorunlardan kurtuluyor. Ama bunun Japonya’da anlatılması lazım. Türkiye kendisini yeniden Japonya’da anlatması gerekiyor. Bakın uzun vadeli ileriyi gören Japonlar Türkiye’den hiç vazgeçmiyorlar. Çünkü Türkiye, bu coğrafyada Japonya için stratejik işbirliği oluşturabileceği çok önemli bir dost ülke. Bunu anlayan Japon siyasetçiler ve iş adamları ise yaşanan kısa süreli sorunlarla Türkiye’yi değerlendirmiyorlar. Bundan dolayı, mesela Sinop Nükleer Santral projesini de hiç durmadan gerçekleştirmeye gayret gösteriyorlar. Bundan sonra Türkiye ile Japonya, çok çeşitli alanlarda daha fazla kazan-kazan işbirliği gerçekleştireceğine inanmaktayım.

Ve yeniden İstanbul’dasınız. Ne zamandan beri İstanbul’dasınız? Dubai’den sonra, 2012 yılının Mart sonunda Mitsubishi Corporation İstanbul Ofisi Genel Müdür Yardımcısı olarak tekrar İstanbul’a döndüm. Bu kez, enerji santral, kimya tesisler, raylı sistemler gibi alt yapı ve sanayi tesis projeleri geliştirmek için çalışmaktayım. Şimdi ise İstanbul’da oturarak Ankara ofisi ile Azerbaycan ve Gürcistan ofislerinde genel müdür olarak görev yapmaktayım. 24

KONNICHIWA

Sinop Nükleer projesi


FUJI DAĞI

Fuji Dağı 3.766 m (12.385 ft) yüksekliğiyle Japonya’daki en yüksek dağdır. Fuji, aynı zamanda etkin bir yanardağ olmasına karşın, 1707-08 yıllarındaki patlamasından bu yana volkanik etkinlik göstermemiştir. Fuji Dağı, uzun eğimli koni biçiminde bir yanardağdır. Tepe kısımları bir hayli soğuk ve her daim karlıdır. Fuji-Hakone-Izu Millî Parkı’nda yer alan Fuji’nin çevresinde pek çok göl ve ormanlık alan bulunmaktadır. Dağ, açık ve nemsiz bir günde, Japonya’nın başkenti Tokyo’dan da görülebilmektedir. Japon halkı, eski çağlardan beri Fuji Dağı’na kutsal bir dağ olarak kabul eder. Fuji Dağı 2013 yılında dünya mirasları listesine alınmıştır. KONNICHIWA

25


TÜRK JAPON

İLİŞKİLERİNİ

BAŞLATAN SEYYAH

ABDÜRREŞİT İBRAHİM

Seyyah, din alimi, düşünür, edebiyatçı, yazar… Ne kadar sıralansa da eksik kalacak sıfatlar. Ömrünü yollarda, gurbette geçiren enternasyonel bir entelektüel, Abdürreşit İbrahim’den bahsedeceğiz. Hak ettiği değeri gerçek manada bulamasa da, Türk Japon ilişkilerini başlatan Abdürreşid İbrahim’in hatırasına, baki kalan gök kubbeye hoş bir seda göndereceğiz. 19. asrın ortalarından itibaren batı toplumlarının aldığı mesafe ve dünyada oynamaya başladıkları roller, içe kapalı iki ülke olan Osmanlı İmparatorluğu ve Japonya’yı benzer arayışlar içerisine itti. Bu süreç doğal olarak iki toplumu birbirlerine yakınlaştırdı. Osmanlı tahtında genç sultan Abdülhamit, Japonya tahtında ise genç İmparator Meiji oturmaktaydı. Sultan Abdülhamit’in, Japonya ile ilişkileri artıma hususunda azami gayret ve itinası aynı şekilde Japonya’da karşılık bulur. Ertuğrul Fırkateyni hadisesinde ise iki ülke arasındaki resmi ilişki aynı zamanda bir duygusal bağa dönüşür. Bu ilişkinin tesisi ve devam ettirilmesinde ise tarihin tozlu sayfalarında adı unutulan gizli bir kahraman, Abdürreşit İbrahim, aktif rol oynar. “Yeryüzünü seyredin” ayet-i kerimesini rehber edinerek, 87 yıllık ömrünü büyük kısmını yollarda ve gurbette geçiren Abdurreşit İbrahim, Japonya’da kaldığı seneler süresinde, Japonya ve Osmanlı toplumu arasında bir nevi köprü olmuş, Japonya da İslam’ın doğru şekilde anlaşılmasında katkı sağlamış, şark toplumlarının batıya karşı nasıl durması gerektiğine dair kafa yormuş ve bu hususta mücadele etmiş bir siyasi lider, gazeteci, yazar, müteferrik ve seyyahtır. Sibirya’nın Tara kasabasında doğan Abdürreşid İbrahim, hayatı boyunca daimi olarak hareket halinde olmuş, bu nedenle de ömrü, Asya, Avrupa ve Arap yarımadasında geçirmiştir. Dünyanın dört bucağında çok güzel işler yapmışsa da hatıralarından da görüyoruz ki Japonya’nın yeri bambaşkadır Abdürreşid İbrahim için. En verimli yıllarını Japonya’da geçirmiştir. Dönemin zor şartlarında 3 kez gittiği Japonya’da sokaktaki insandan, imparatorluk ailesine kadar herkesin sevgi ve saygısını kazanmış, 1944 yılında çok sevdiği Japonya’da hayata gözlerini yummuştur. Mezarı halen Tokyo’dadır.

ABDÜRREŞİT İBRAHİM EFENDİ VE JAPONYA…. Hayatı boyunca farklı tarihlerde 3 kez Japonya’ya gelen Abdürreşid İbrahim Bey, Japonya’da her zaman büyük alakaya mazhar oldu. Japon imparatorluk ailesi ile yakın dostluk kurdu. Japon eğitim sistemini yakından inceledi. Bir çok cemiyet ve şerefine verilen ziyafetlere katıldı. Düzenlenen toplantı ve konferanslara iştirak etti. 26

KONNICHIWA


İslam hakkında misyonerler tarafından yayılan yanlış kanaatleri tashih etti. Japon gazeteleri bu konuşma ve konferansları ertesi gün okuyucularına aktardığından hayranları gittikçe arttı. İlk önce bir kısım üst düzey Japon diplomatlar İslam’la şereflendi. Onların da gayretleri ile Abdürreşit İbrahim “Asya Gikai” adlı derneği kurdu. Bu derneğin amacı Uzakdoğu halkları arasında dayanışma ve yardımlaşma ve islami davet idi. Başkanlığına da eski bir Samuray olan ve İslam’a girerek Ebubekir adını alan Japon diplomat Ohara getirildi. Dernek Daito isimli bir de broşür çıkarmaya başladı. Öte yandan Tokyo’da bir cami için arsa alınarak yapımına başlandı. Bunlar Japonya’daki ilk İslam kıvılcımlarıydı.

SON YILLARI Japonya’daki çalışmalarında Abdürreşit İbrahim Japon gazetelerinde ve Kazanlı Kurban Ali’nin çıkarmakta olduğu Yeni Japon Muhbiri isimli dergide makaleler yazdı. Tokyo’daki Müslüman Tatar çocuklarına din ve tarih dersleri, haftanın muayyen günlerinde de konferanslar verdi. Aynı zamanda Tokyo Camii’nde imamlık vazifesini de yürüttü. Onun sayesinde birçok Japon Müslümanlığı kabul etti. Abdürreşid İbrahim’in İslam dini için yaptığı en büyük hizmetlerden biri, İslam’ın Japon parlamentosunda resmi din olarak tanınması (1939); bir diğeri de, Japon ders kitaplarındaki İslamiyet’le ilgili bölümlerin düzeltilmesidir. Abdürreşit İbrahim, 17 Ağustos 1944’de 87 yaşında Tokyo’da vefat etti. Japonya’nın çeşitli bölgelerinden ve yakın ülkelerden cenazeye iştirak etmek isteyenlerin çokluğu yüzünden cenazesi, ancak üç gün bekletildikten sonra toprağa verilebildi...

Tokyo Cami ve Külliyesi’nin Kuruluşunun 80. Yılı Anısına IV. Uluslararası Abdürreşit İbrahim Sempozyumu Uluslararası Abdürreşit İbrahim sempozyumu, TUJIAD (Japon İşadamları İle Kültürel ve Ekonomik İşbirliği Derneği) ve Ankara Üniversitesi Asya-Pasifik Araştırmaları Merkezi işbirliği ile Ankara’da gerçekleşti. T.C. Başbakan Yardımcısı Sayın Prof. Dr. Numan Kurtulmuş’un himayelerinde gerçekleşen sempozyuma, dünyanın çeşitli ülkelerinden akademisyenler ve uzmanlar katıldı. KONNICHIWA

27


KOSGEB ile JICA Enerji Verimliliği İçin İş Birliği Yapıyor KOBİ’lerin önemli ihtiyaçlarından olan enerji tüketimine katkı sağlayacak, yeni bir çalışma başlatıldı. KOSGEB ile Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı, “JICA Projesi - Enerji Verimliliği” kapsamında 6 ilde pilot uygulaması yapacak.

Verimli enerji tüketimi hususunda birçok ülkede arayışlar sürdürülürken, KOSGEB, KOBİ’lerin verimli enerji ihtiyacına ilişkin Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA) ile iş birliği yapacak. 28

KONNICHIWA

JICA’nın Türkiye masası ile bir süredir enerji alanında görüşmelerini sürdüren KOSGEB AB ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı, ‘‘KOBİ’lerde Enerji Verimliliği” proje kapsamında elde edilen deneyimlerin sahaya aktarılması ve işletmelerin enerji konusundaki ihtiyaçlarının belirlenebilmesi yönünde çalışmalara başladı. Enerji verimliliği projesinde KOSGEB personelinin görev aldığı iş birliği çalışmalarına Mühendis Yoshimi Matsubara eşlik ederken, JICA projesi enerji verimliliği proje ekibi tarafından seçilen Ankara, İzmir, Antalya, Mersin, Bursa ve Kocaeli olmak üzere 6 ilimizde enerji verimliliği etüt çalışmaları yapılacak. Saha çalışmaları öncesinde proje ekibine yönelik bilgilendirme semineri verilerek Ankara Başkent Organize Sanayi Bölgesinde bir döküm işletmesinde ön etüt çalışması gerçekleştirildi.


Japonlar İzmir’i seçti!

İzmir Kalkınma Ajansı, “İZKA’nın özel bir yatırım ve tanıtım stratejisi yürüttüğü Japonya’dan çok sayıda firma, Avrupa’ya açılan kapı olarak İzmir’i seçti.” dedi. İZKA’dan yapılan açıklamada, İzmir’de 2016’nın ilk 6 ayında toplam 2 bin 237 yabancı sermayeli firmanın bulunduğu, kentin konumu gereği doğal dağıtım merkezi olması ve sunduğu yüksek yaşam standartlarıyla yabancı yatırımcının ilgisini çektiği ifade edildi. Son dönemde Japon firmalardan arka arkaya gelen yatırım haberlerinin yabancı ilgisini gösterdiğine işaret edilerek, İZKA’nın özel bir yatırım ve tanıtım stratejisi yürüttüğü Japonya’dan çok sayıda firmanın Avrupa’ya açılan kapı olarak İzmir’i seçtiği bildirildi. Açıklamada, son dönemde İzmir ve çevresinde yatırım kararı alan firmalarla ilgili bilgilere de yer verildi. Buna göre, Japon gıda devi Nippon Ham, İzmirli beyaz et üreticisi Ege-Tav firmasının yüzde 60 hissesini, otomotiv yan sanayi firması Denso Corporation İzmir’de üretim yapan DJ Cool’un yüzde 50 hissesini, Toyo Ink Group ise Yaşar Grubu markası olan DYO Matbaa Mürekkepleri firmasının yüzde 75 hissesini satın aldı. Pigeon Corporation iştiraki Lansinoh Ege Serbest Bölgesi’nde, Japon DIC Grup şirketi Sun Chemical ise 30 milyon dolarlık yatırımla Aliağa’da fabrika kurarak ambalaj mürekkepleri ihracatına başladı.

Yanmar Corporation da bölgesel ofis açarak Türkiye pazarına İzmir’den giriş yaptı. Son olarak Japon Ajinomoto, Yıldız Holding bünyesinde İzmir’de üretim yapan Örgen Gıda’yı satın aldı. Açıklamada, Pigeon Corporation Yönetim Kurulu Başkanı Norimasa Kitazawa’nın değerlendirmelerine de yer verildi. İzmir’in limanları ve lokasyonu nedeniyle doğal bir dağıtım merkezi olduğunu, dolayısıyla İzmir’i bir hub olarak kullanabileceklerini düşündükleri belirten Norimasa Kitazawa, MENA Bölgesi’ne (Ortadoğu ve Arap ülkeleri pazarı) ürün gönderen Japon firmalarının İzmir’i üs olarak belirleyebileceklerini ifade etti. Norimasa Kitazawa ayrıca İzmir’deki iş gücünün kalitesi konusunda ciddi araştırmalar yaptıklarını ve çıkan sonuçların kendilerini tatmin ettiğini, bu sonuçların yatırım kararı almalarını kolaylaştırdığını kaydetti.

Japonlarla ortaklık konusunda öncü firmalar arasında yer alan İnci Holding, GS Yuasa Corporation ile ortak akü üretimi ve Ar-Ge anlaşması imzaladı, İnci Lojistik şirketi ise YusenLogistics ile birleşme kararı aldı. KONNICHIWA

29


Engin DEMİR

JAPONYA, TÜRK YATI

Doğan Holding’de katıldığım bir toplantıda holding Onursal Başkanı Aydın Doğan, Japonya’nın en büyük medya kuruluşlarından birinin Ceo’suna “İyi de, belki ben sizden hisse alıp, size yatırım yaparım. Biraz da siz bana kendiniz anlatın” dedi. Artık Türk yatırımcıların da Japon şirketlere ortak olabilecek güçte olacağını o gün gördüm.

Bu sözler, Japonya Başbakanı Shinzo Abe’ye ait. 2020 itibariyle yabancı şirketlerin Japonya’da doğrudan yatırımlar dengesini mevcut rakamın iki katına, 35 trilyon Yen’e çıkaracaklarını söyleyen Abe, tabiri yerindeyse ‘çantası elinde’ bir yandan dünyada yatırım yapacakları proje ararken, bir yandan da yabancı yatırımcıyı Japonya’ya çağırıyor. Japonya’da yatırım yapması beklenen ülkelerden birisi de Türkiye. Türkiye’nin potansiyeline inanan ve bölgesel gücünü bilen Japonya, 30

KONNICHIWA

Hedeflediğim Japonya, tüm dünyaya kapıları açık olan bir Japonya’dır. Japonya’nın yeniden canlanması için gerekli olan, eski Japonya’yı yeniden şekillendirecek ve ‘yeni’ Japonya’yı daha güçlü kılacak etkili bir katalizördür ve ben o katalizörün Japonya’da doğrudan yatırımlar olduğuna inanıyorum.

bir yandan Türkiye’de birçok şirket satın alma, ortaklık ve yatırım gerçekleştirirken bir yandan da Türkiye’den Japonya’ya gerçekleşecek doğrudan yatırımların peşinde. İstanbul’daki JETRO (Japan External Trade Organization- Japonya Dış Ticaret Organizasyonu) ofisi Japonya’da yatırım yapmayı hedefleyen Türk iş adamlarına önemli destekler sunuyor. Bu amaçla hayata geçen JETRO IBSC ( International Japan Business Center- Uluslararası İş Destek Merkezi) Japonya’daişinizi kurmak için çalışmalara başlayacağınız tam donanımlı bir adres.


RIMCILARI BEKLİYOR Biz de bu sayımızda, Japonya’nın ticarette dünyaya açılan kapısı olan JETRO’yu inceledik ve Jetro İstanbul Başkanı Yasuyuki Murahashi ile hem Türkiye’yi hem Japonya’yı konuştuk.

Japonya’da Jetro gibi bir kuruluş fikrinin ortaya çıkması nasıl oldu? Bu organizasyonla ne amaçlandı? Jetro 1958 yılında Japonya’da, 2. Dünya Savaşı sonrası yaşanan büyük ekonomik yıkım sonrası Japon ekonomisini yeniden canlandırmak için Japon ürünlerinin tüm dünyaya ihracatını desteklemek amacıyla kuruldu. Jetro’nun kurulmasındaki temel amaç buydu. 1958 ve 1978 yılları arasında Jetro’nun hedefi hep ihracatı desteklemek oldu. Özellikle 60’lı ve 70’li yıllarda Japon ürünleri dünyada ucuz ve düşük kaliteli olarak tanınıyordu. Batılı ürünler karşısında rekabet şansı yakalayabilmek için, bu imajımızı değiştirmemiz, Japon ürünlerinin iyi kalitede ve uygun fiyatta olduğunu anlatmamız gerekiyordu. Bu amaçla 60’ların sonu ve 70’lerde dünyanın birçok noktasında Jetro ofisleri açılmaya başlandı. Ofislerde Japon sanayi ürünleri sergileniyor ve bu ürünlerin tanıtımları yapılıyordu.

Jetro Türkiye ne zaman faaliyetlerine başladı ve bugüne kadar neler yaptı? Jetro İstanbul 1963 yılında küçük bir ofis olarak kuruldu. Başlangıçta diğer ofilerimizde olduğu gibi, Japon ürünlerinin Türkiye’deki tanıtımı ve ihracatın artırılmasını amaçlayan bir yapıdaydı. 1980’lerin sonunda kadar da böyle devam etti. 1980’li yılların sonunda Amerika ile ticaretimizde gelinen ihracat odaklı ticaret akışı, Amerika’nın,

Japonya’nın Amerika’dan yaptığı ithalatı arttırması yönündeki Japon ekonomisinin yönü ihracattan ithalata döndü. Bu dönemde Jetro da çalışmalarını Yasuyuki Murahashi ithalatın Jetro İstanbul Başkanı arttırılmasına yönelik olarak gerçekleştirdi. Sonrasında Japon ekonomisinde yaşanan devalüasyon, üretim maliyetlerinin artması gibi sebeplerle başta büyük otomotiv firmaları olmak üzere, yatırımları diğer Asya ülkelerine taşımaya başladılar. Bu dönemde Jetro da firmaları yurtdışında yatırım yapmaya yönlendirdi. 1990’larda Japon ekonomisinin felsefesi ithalat ve yurtdışı yatırımları teşvik yönünde şekillendi. Buna bağlı olarak da İstanbul ofisi çalışmalarını Türk ürünlerinin Japonya’ya ihracatı konusunda yürütmeye başladı. Özellikle Afrika, Güney Amerika ve Orta Doğu gibi bölgelerde yer alan yeni gelişmekte olan ülkelerin ürünlerinin Japonya’ya ihracına aracılık ettik. 2000’li yıllar ise Japon ekonomisinin yönünün tekrar değiştiği yıllar oldu. Bu dönemde Japonya’ya doğrudan yatırımlar teşvik edilmeye başlandı. O döneme kadar diğer dünya ülkelerinin aksine Japonya, kendi ülkesinde yabancı yatırım ve turist konusuna karşı hep tereddütlüydü. Ancak 2000’le bu düşüncenin tamamen değiştiği yıllar oldu, hem yabancı para ve KONNICHIWA

31


yatırım, hem de yabancı turiste bakış açısı değişti. Jetro bu dönemde Japonya’ya gerçekleşen doğrudan yatırımlar için çok önemli bir işlev gördü. Sonrasında Japon ekonomisinde ihracata yeniden yönelme oldu. Ancak bu dönemde sadece sanayi ürünleri değil TV içerikleri, animasyon, gıda gibi ürünlerinde ihracatı teşvik edildi. Şu anda İstanbul dahil dünyanın her yerindeki ofislerimiz, ihracat ve doğrudan yatırıma yönelik çalışmakta. İstanbul ofisimiz Dubai ofisimizle birlikte bölgenin en önemli bağlantı noktası haline gelmiş durumda. Türkiye’nin son dönemde içinden geçtiği zor süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? Son 10 yılda, Japonya’dan Türkiye’ye gelen yatırım oranında ciddi bir artış oldu. Öncesinde sadece otomotiv alanında yatırımlar gerçekleşirken, 2006 yılından itibaren ise makine, elektronik, gıda gibi alanlarda yatırımlar gerçekleşmeye başladı. Özellikle son 5 yılda ise Türkiye’deki Japon yatırımları ikiye katlandı. Ancak özellikle 2015 yazından sonra üzülerek söylüyorum, PKK ve IŞİD gibi örgütlerin yarattığı güvenlik dışı ortam ve sonrasında yaşanan FETÖ konusu, Japon şirketlerinin Türkiye’ye yatırım hızını yavaşlattı. Biz iki ülke arasında hiçbir sıkıntının olduğunu düşünmüyoruz. Ancak güvenlik Japon şirketlerin en büyük önceliği. Bu Japon insanının doğasında var. Ayrıca Japon insanının bu tür ortamlarda çalışma kültürü yok. Şu anda Kore ve Çin ile ufak tefek sürtüşmelerimiz olsa da bunlar asla bir güvenlik endişesine dönüşmüyor Japonya’da. Şu anda Japonya’dan Türkiye’ye gelen turist sayısında dramatik bir düşüş söz konusu. İki ülke arasında gelen giden insanların sayısının azalması, iki toplumun birbirini anlamasında da en büyük engel olarak karşımıza çıkıyor. Karşılıklı iletişimin azalmasına rağmen ben Japon toplumunun Türkiye hakkında hala iyi hissettiğini düşünüyorum. Bu her şeyin normale dönmesi ve tamir edilmesi için en önemli artı. Tarihi olarak çok güçlü bağlarımız var, iki toplum arasında çok duygusal anılar var, Ertuğrul ve Tahran olayı gibi. Jetro olarak iki ülke arasındaki ticari ve kültürel ilişkilerin bir an önce eski düzeyine ulaşması için çalışıyoruz. Sizce iki ülke arasında bu kadar sıcak duygusal bağlar varken, ticarette hala istenen noktaya ulaşamamasının sebepleri nedir? Bu konudaki en önemli etkenlerden birisi coğrafi uzaklık. Japonya, Asya’da ekonomik anlamda çok güçlü ve ticaret yaptığı, Çin, Tayvan, Kore gibi komşulara sahip. Ve Asya pazarları ithalat-ihracat akışında Japonya için hem büyük potansiyele hem de çeşitli kolaylıklara sahip. Mantalite olarak kolay ticaret yapabildiğimiz bölgeler ve maalesef Japon iş çevreleri bu bölge ile bir hayli meşgul (gülerek). Asya pazarından sonra Japonya için en önemli pazar Amerika. Ancak, Japonya Türkiye’nin önemini çok iyi biliyor ve Türkiye’nin önemi her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. Çünkü Türkiye çok stratejik bir konumda. ‘Türkiye’ deyince sadece Türkiye’yi anlamıyoruz çünkü bölge içerisinde çok önemli bir bağlantı noktası. Bir de işin şu yönü var, Japonya 20 sene gibi aslında çok kısa bir süre öncesinde 32

KONNICHIWA

Türkiye ve bölgesini pazar olarak görmeye başladı. Bu zaman içerisinde derinleşerek hacim kazanacak bir ilişki. Türkiye önemli bir tarım ülkesi ve Japonya da önemli bir alıcı, sizce Japonya’ya tarım ürünleri satmamızın önündeki en büyük engel ne? Japonya’ya gıda ihracatı gerekten zor bir konu. Tarım ürünleri sadece Türkiye için değil, birçok ülke için aşılması zor bariyerler içeriyor maalesef. Avrupa Birliği, Amerika ve Asya ülkeleri ile üst düzey görüşmeler halen devam ediyor tarım ürünleri konusunda. Son 5-10 yıl içerisinde Türkiye-Japonya arasında gelişen ilişkiler çok önemli pozitif bir noktaya götürüyor bizi. Ancak şimdiki güvenlik endişeleri geçici olarak hem turizmi, hem de ticari yatırımları yavaşlatmış durumda. Bu endişeler sona erdiğinde hem Japon turistler hem de işadamları yeniden gelecekler. Japon firmaları parasal riskleri alırlar ancak, yönetimsel risklere hiç girmezler. Bu 2. Dünya Savaşı’ndan beri bir felsefe olarak yerleşti. Güvenlik hep ön planda oldu. Bize Jetro desteklerinden bahseder misiniz? Kuruluş amacımız, Japon firmalarının ticarette desteklenmeleri olduğu için öncelikle onlara verdiğimiz desteklerden bahsedeyim. İlk olarak “bilgi” desteği veriyoruz. Yani ülke pazarında iş yapmayı düşünen firmaya, o ülke ile ilgili, ekonomik durum, siyasi durum, ticari kurallar, pazar bilgisi gibi konularda bilgilendirmeler yapıyoruz. Sonrasında, ticari turlar düzenliyoruz, B2B görüşmeler ayarlıyoruz, fuarlara katılımlarını destekliyoruz. Potansiyel alıcı firmalar hakkında bilgiler veriyoruz. Japonya ile ticaret yapmak isteyen Türk firmalarına ihracat konusundan ziyade, doğrudan yatırımlar alanında destek sağlayabiliyoruz. Henüz Japonya’da yatırımı bulunan bir Türk firması yok ancak bunu düşünen firmalara önemli desteklerimiz var. DEIK ve ISPAT ile çok iyi ilişkilerimiz mevcut. Ticaret heyeti ziyaretlerinde, Japonya’da seminer, firma ziyaretleri ve toplantılar organize ediyoruz. Türkiye devlet kurumları ile de her türlü iş birliği içerisinde iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin gelişmesi için çaba sarfediyoruz. Japonya ile iş yapmak isteyen Türk iş adamlarına önerileriniz nelerdir? Türk ve Japon iş kültürleri birbirinden çok farklı. Düşünme şekli, iş yapış şekli farklı. Kelimelere yüklediğimiz anlamlar birbirinden farklı olabiliyor bazen. Adım adım ilerlemeyi sever Japonlar. Üst düzey toplantılar çok önemlidir Japonya’da. Normal işleyişle bir Japon şirketinin en üst seviyesindeki kişiye ulaşmak zordur Japonya’da. 5-6 kademe sonra ulaşılabilir başkan seviyesine ki bu çok zor bir yoldur. Eğer firmanızın en üst düzey yöneticisiyseniz, genel müdür, CEO gibi, o zaman Japonya’da iş yapmak istediğiniz firmanın aynı pozisyonundaki kişi ile toplantı yapmalısınız. Bu size önemli ölçüde zaman kazandıracaktır. Aksi halde, ilk irtibat kurduğunuz kişiden bile “kusura bakmayın bu bizim işimiz değil” yanıtını alabilirsiniz. Ancak en tepedeki isme fikrinizi anlatırsanız ve kabul ettirirseniz ondan sonraki süreç sizin için çok kolay bir hale gelecektir.


TOKYO KULESİ Tokyo Kulesi, Japonya’nın Tokyo şehrinde, Minato-ku’daki Shiba Parkı’ndadır. Kulenin tasarımı Paris’deki Eiffel Kulesi baz alınarak yapılmıştır. Ancak Tokyo Kulesi 333 metre yüksekliğine Eyfel Kulesi ise 324 metredir.

KONNICHIWA

33


JAPON PİYASASI

Japonya Bölgeleri ile Belli Yabancı Ülkelerin GSYİH (Gayrisafi Yurt İçi Hasıla) Karşılaştırılması

34

KONNICHIWA

Kaynak: IMF “World Economic Outlook Database”; “Prefectural Economic Almanac 2012”, Ekonomik ve Sosyal Araştırma Enstitüsü, Kabine Ofisi


JAPONYA’NIN GELİŞMİŞ, İLGİ ÇEKİCİVE MUAZZAM BİR PAZAR OLDUĞUNU BİLİYOR MUYDUNUZ? Japonya, ABD ve Çin’deki Fikri Mülkiyet (patentler, faydalı modeller, tasarımlar) ile ilgili davaların sayısı

Kaynak: Japonya Patent Ofisi Not: - ABD’de faydalı model sistemi yoktur. - Japonya ve Çin için Ocak-Aralık, ABD için Ekim-Eylül

Kaynak: Survey of Trend in Business Activities of Foreign Affiliates Not: 1. Ekonomi, Ticaret ve Sanayi Bakanlığı “Survey of Trends in Business Activities of Foreign Affiliates”(*) 2. Japonya Maliye Bakanlığı “Company Statistics” *Finans, sigorta ve emlak şirketletlerinden alınan yanıtlar hariç bırakılmıştır.

“Önce Jetro ile Görüşün” broşüründen alınmıştır.

Japonya’daki Yabancı Bağlı Şirketler ve Japonya’daki Tüm Şirketler Arasındaki Olağan Kar Karşılaştırması

KONNICHIWA

35


JAPONYA’NIN, BİR İŞ MERKEZİ İÇİN İDEAL BİR ORTAM SUNDUĞUNU BİLİYOR MUYDUNUZ?

İŞ ORTAMI

G8 Ülkeleri Arasındaki Araştırma Giderleri Karşılaştırması

Kaynak: İç İşleri ve İletişim Bakanlığı İstatistik Bürosu’ndan edinilen veriler ile JETRO tarafından derlenmiştir.

Global Rekabetçilik Endeksi 2014-2015

Kaynak: Dünya Ekonomik Forumu, “The Global Competitiveness Report 2014-2015”

YAŞAM ORTAMI

İş Gelişmişliği

Kaynak: Dünya Ekonomik Forumu, “The Global Competitiveness Report 2014-2015”

JAPONYA’NIN, GÜVENLİ VE EMNİYETLİ BİR YAŞAM ORTAMI SUNDUĞUNU BİLİYOR MUYDUNUZ?

Global Barış Endeksi 2015 Global Sıralama

Kaynak:Global Peace Index Institute for Economics & Peace Not: Sıralama, polis memurları ve şiddet suçlarının sayısı, iç çatışma riski, insan haklarına saygı, terörizm potansiyeli, komşu ülkeler ile olan ilişkiler ve diğerlerini içeren ama bunlarla sınırlı olmayan 23 faktöre bağlı olarak yapılmıştır.

36

KONNICHIWA


Ülkelerdeki Sosyal Güvenlik İçin İşveren Katkı Payları Oranının Karşılaştırılması Kaynak: JETRO’nun “Survey of Investment Related Costs” tan edindiği bilgilere dayalı olarak derlenmiştir. (Mali Yıl 2014 Anketi) Not: Rakamlar, en yakın tam yüzdeye yuvarlanır. Bir rakam aralığı söz konusu olduğunda en yüksek değer belirtilir.

Ülkelerdeki Yüksekokul Mezuniyet Oranlarının Karşılaştırılması Kaynak: Education at a Glance 2014 Not: Ülkeler, 25-34 yaşları arasındaki yüksekokul mezunları oranına göre azalan sıralama ile belirtilmiştir. Yüksekokul mezunları burada, bölge ülkeleri ve eş değeri eğitim kurumları dahil olmak üzere üçüncü eğitimlerini tamamlamış olan herkes anlamına gelmektedir.

Kaynak: “World Statistics 2015”, İç İşleri ve İletişim Bakanlığı Not: Veriler, en yakın mevcut yıllardan (2007-2012) alınmıştır.

KONNICHIWA

“Önce Jetro ile Görüşün” broşüründen alınmıştır.

1000 kişi başına hasta yatak sayısı

37


JAPONYA’DA İŞ KURMAK J

aponya, Türk yatırımcı bekliyor. Japonlar da artık yabancı sermayeli şirketlerin Tokyo’da şube açıp, Japon şirketlere ortak olmaların önünü açtı. Japonya’da Mayıs 2006’da yürürlüğe giren yeni Japon Şirket Kanunu ile birlikte, Japonya’da iş kurma süreçleri kolaylaştırıldı ve iş kurmanın önündeki çeşitli engeller kaldırıldı. Eğer siz de Japon ekonomisi ve iş kültürü hakkında bilgi edinerek doğru tercihlerde bulunursanız, Japonya’da iş kurup başarılı bir yatırımcı olabilirsiniz. Tabi ilk önce sağlam bir fikriniz ve kapsamlı bir iş planına sahip olmanız gerekmekte. İlk yapacağınız Japonya’da küçük ölçekli ve Japon yasalarına tabii bir şirket kurmaktan ibaret. Ancak Japonya’da şirket kurabilmeniz için öncelikle bir yatırımcı vizesi almanız gerekmektedir. Bu alacağınız yatırımcı vizesi size oturma iznini de sağlayacaktır.

38

KONNICHIWA

ŞİRKET TİPLERİ

Japonya’da şube ofis açmak istiyorsanız, kendinizi “yabancı şirket” olarak kayıt ettirmek zorundasınız. Böylece, Japonya’da piyasa araştırması ya da benzer bir aktivite yapmak istediğinizde “temsilci ofis” üzerinden işlerinizi yapabilirsiniz. Japonya’da şube ofis açmak, Japon merkezli bir ofis açmaktan daha efektif ve ucuz gözükür. Ancak Japon belediye vergilerinin, şirketin ana sahiplerinin sermayesi üzerinden hesaplanacağını unutmamak gerekir. Japon vergilendirme sisteminde; büyük şirketler kaçınılmaz olarak daha fazla vergi ödemek zorundadır. Bu yüzden, küçük ölçekli ve Japon merkezli bir şirket kurmak daha makul bir seçenektir. Şube ofis açtığınızda, kredi ve borçlanmanız ana şirketin onayına bağlı olacak ve ödemeleriniz buna göre şekillenecektir. Bu yüzden, Japonya’da kurduğunuz işinizle ilgili tasarruf ya da risk almak istediğinizde kendi başınıza hareket edebilmek için Japon merkezli bir şirket kurmanız daha uygun olacaktır. Böylece, ana sermayenizi ve yatırımlarınızı kendiniz takip edebilirsiniz. Japon merkezli bir şirket kurmanın, değişik ihtiyaçlara göre şekillenen çeşitli yolları vardır. Doğru metoda karar vermek, işinizin doğasına uygun olacaktır. Geleneksel ve en çok kullanılan şirket modeli Kubushiki-gashia’dır. Bu metot genellikle Japonya dışından gelen ve Japonya’da iş yapan insanların kullandığı bir yöntemdir. Yine de, şirket tipinizi mevcut yasa ve kurallar çerçevesinde size en çok esneklik sağlayabilecek şekilde belirlemeniz, iş sahasınızdaki ihtiyaçlara cevap verebilmeniz açısından önemlidir.


TÜRKİYE’DEN DAHA KOLAY Şirket tipinizi doğru belirlemenin öneminin yanında, kurulum aşamasında Japon yönetmeliklerine aşina bir vergi danışmanından ya da avukattan yardım almanız bir sonraki adımınız için hayatı önem taşır. Japonya’da mevcut mevzuat çerçevesinde yeni bir iş kurmak 2 şekilde mümkün bulunmaktadır. 1. Şahıs Girişi(Kojin Jigyo): Herhangi bir işleme gerek kalmaksızın kurulabilmektedir. 2. Sermaye Şirketi (Hojin): Başlıca şirket türleri şunlardır: a. Genel Ortaklık Şti (Gomei-Kaisha) b. Limited Ortaklık Şti. (Goshi-Kaisha) c. Sınırlı Sorumlu Şti. (Godo-Kaisha) d. Sermaye (Anonim) Şti. (Kabushiki-Kaisha) 2006 yılında yürürlüğe giren yeni yasaya göre, Ortaklık şirketi(Kabushiki-Kaisha) kurulması kolaylaştırılmış olup, bir müdür ve bir Japon yeni sermaye ile kurulması mümkün hale getirilmiştir. Diğer taraftan, Japonya pazarına girerek Japonya’da bir yabancı şirketin faaliyet göstermesinin de 2 yöntemi bulunmaktadır.

2. Japonya Şubesi kurmak Yurtdışında merkezi olan bir şirket Japonya’da şubesini açtığında, ticari faaliyetler gösterebilecektir. Japon kanunlarına göre açılan bir şirket mal satışı ve sözleşme imzalama gibi tüm ticari faaliyetlerini, Japon şirketleri ile aynı şartlar altında yürütülebilecektir. Pazar araştırması, ortaklık araması, potansiyel değerlendirmesi, ticari faaliyetlerinin yapılması, banka hesap açması, sözleşmenin imzalanması mümkün olacaktır. Japonya’da tüm ticari faaliyetlerin yapılması, dışardan yönetim kurulu üyelerinin alınması mümkün olacaktır. YABANCI VATANDAŞLAR İÇİN VİZE VE OTURMA İZİNLERİ

1. İrtibat ofisi kurmak İrtibat ofisinin kurulmasında özellikle istenen bir işlem yoktur. Ancak irtibat ofisi, herhangi mal satışı veya sözleşmeyi imzalama yetkisine sahip olmadığından, pazar araştırması, tanıtım veya ön görüşmeler için kurulabilmektedir.

Yabancı biri olarak Japonya’da iş kurabilmek için “yatırımcı/ yönetici” vizesi almanız gereklidir. Diğer mümkün vizeler ise; “sürekli oturma izni” ya da “eş durumundan sürekli oturma izni” dir. KONNICHIWA

39


JAPONYA’DA RESTORAN AÇMAK 1. JAPONYA’DA RESTORAN AÇMAK İÇİN DOĞRU YERLER VE KİRALARI Japonya’da nüfusun yüksek oranla toplandığı başlıca şehirler Tokyo, Osaka, Nagoya, Kobe, Hakata’dır. Bu şehirlerin arasında başkent olan Tokyo’da özellikle restoranların çok sayıda bulunduğu bölge ve bölgedeki kira ile ilgili bilgiler aşağıda yer almaktadır.

İLÇELERE GÖRE RESTORAN / OTEL SAYILARI VE KİRALARI Bölge Adı

Sayı(2006)

Ortalama Kira(m2)

En Yüksek Kira(m2) En Düşük Kira(m2)

Chiyoda-ku 4296 6,656 JPY 25,682 JPY 1,667 JPY Chuo-ku 7126 7,275 JPY 81,818 JPY 1593 JPY Minato-ku 7946 7,143 JPY 27,561 JPY 2,272 JPY Shinjuku-ku 7325 6,580 JPY 30,275 JPY 1,845 JPY Taito-ku 3906 6,106 JPY 28,636 JPY 976 JPY Shinagawa-ku 3233 5,211 JPY 23,411 JPY 1,797 JPY Ota-ku 4311 4,346 JPY 12,688 JPY 1,370 JPY Setagaya-ku 3827 5,643 JPY 22,125 JPY 1,516 JPY Shibuya-ku 4570 7,998 JPY 30,303 JPY 2,288 JPY Suginami-ku 3207 5,161 JPY 14,756 JPY 1,181 JPY Toshima-ku 2256 5,719 JPY 23,791 JPY 1,610 JPY İlçelere göre toplam restoran ve otel sayıları, 2006 senesinde Japonya İçişleri Bakanlığı’tarafından yapılan araştırma raporundan alınmıştır. Kira bilgileri ise 2013 senenin verileridir. 40

KONNICHIWA


2. TOKYO’DA RESTORAN AÇMAK İÇİN GEREKEN BÜTÇE Örnek olarak Tokyo’da 66 m2’lik içi boş olan dükkanda restoran açmak için gereken bütçe hesapları aşağıda yer almaktadır. Dükkan Kirası

13,840,000

Diğer masraflar

2,880,000

Deposit (11 aylık) 4,420,000 Sigorta 100,000 Emlakçı Komisyonu 420,000 Açılış hazırlıkları 550,000 Demirbaşlar 6,500,000 Staj maaliyetleri 150,000 İnşaat maaliyeti 2,500,000 Dükkan süsleme 400,000 Reklam maaliyetleri 790,000 Donanım 200,000 Çekim maaliyetleri 100,000 İnternet / Telef on 115,000 Dükkan kartı 35,000 Kasa 85,000 Afiş 35,000 İş ilanı 120,000 Web sayfa yapımı 350,000 İnternet reklamı 150,000 Kırtasiye 100,000 Toplam 16,920,000

3. TOKYO’DAKİ BAŞLICA RESTORAN ÇEŞİTLERİ VE SAYILARI Tokyo’da dünyanın tüm mutfağını tatmanız mümkündür. Ayrıca Japonya’da, dışarda yemek yeme alışkanlığı diğer ülkelere nazaran daha fazla olup, yaşlı nüfusun artması da bu alışkanlığın daha da yaygınlaşmasında önemli bir rol oynamaktadır. Japonya’nın en büyük gurme portalı olan Gurunavi’de yer alan bilgilerden derlenen mutfak çeşitleri ve sayıları aşağıda yer almaktadır.

Dünya Mutfağı

Çin Mutfağı 21,990 İzakaya* 64,771 Kore Mutfağı 5,271 Cafe 25,047 Hint Mutfağı 2,530 Sushi 31,627 Tayland Mutfağı 1,067 Noodle 10,906 Vietnam Mutfağı 290 Et yemeği 21,539 İtalyan Mutfağı 16,211 Organik 1,232 Fransız Mutfağı 6,508 İspanya Mutfağı 1,346 Almanya Mutfağı 162 Meksika Mutfağı 343 Brezilya Mutfağı 171 Rusya Mutfağı 75 *İzakaya: Japonya’nın Havaii Mutfağı 313 geleneksel barları Türk Mutfağı 140

4. RESTORAN AÇMAK İÇİN YAPILMASI GEREKEN RESMİ İŞLEMLER - Bölgenin sağlık bürosundan ‘İşletme onay belgesi’nin alınması - Aşçı belgesi veya Gıda Hijyen Sorumlu Sertifikası’nın alınması - Vergi bürosuna başvurulması - İtfaye kontrolünün gerçekleştirilmesi KONNICHIWA

41


MICHELIN YILDIZLARI JAPONYA İÇİN PARLIYOR

Michelin yıldızları.. Üzerindeki tartışma hiç bitmese de, dünyanın en önemli kalite göstergesi hala. Görevlileri isimlerini ve kim için çalıştıklarını gizliyorlar, yemeklerin tadına bakıyorlar, kendi hesaplarını ödüyorlar ve çıkıyorlar. Tüm mönü için geçerli kriterler şöyle; yemeğin kalitesi, hazırlanışı ve tadı, şefin pişirirken ki yorumu, fiyatlandırılması ve son olarak da süreklilik! Bütün bu kriterleri sağlamak zor olsa da dünyada Tokyo gibi şehirler adeta zorun nasıl başarılabileceğinin dersini veriyor... 3 kıtada 23 ülkenin restoranlarının değerlendirildiği Michelin rehberlerinde 1 Michelin Yıldızı “kategorisinde çok iyi bir restoran”, 2 Michelin Yıldızı “tekrar ziyaret etmeye değer mükemmel bir mutfak”, 3 Michelin Yıldızı ise “özel bir seyahate değecek kadar olağanüstü bir mutfak” anlamına geliyor. Tokyo’ya gitmek için yüzlerce nedeniniz var, ancak bunlardan en önemlilerinden biride muhteşem Japon mutfağı olsa gerek. Tokyo, dünyanın en çok Michelin yıldızlı restoranına sahip şehri. 42

KONNICHIWA

Bu kimileri için şaşırtıcı olsa da Japonların disiplini ve çalışkanlığı düşünüldüğünde elbette ki bu bir tesadüf değil. Japonların iyi yemek konusundaki saplantı sayılabilecek titizlikleri ve her türlü lezzete açık olmaları başarılarının ardındaki etkenlerden birkaçı. Japon mutfağının yemeklere olan yalın yaklaşımı ayrıntılara inmelerine imkan sunuyor. Tüm duyulara hitap eden yemekler de bu hassasiyet neticesinde ortaya çıkıyor.


2017 yılı için açıklanan Michelin Japonya kılavuzunda Tokyo bir veya daha fazla yıldızlı 227 restorana, Osaka 96 restorana sahip. Michelin yıldızlı toplamda 92 restorana sahip Avrupa’nın Gastronomi başkenti kabul edilen Paris ile karşılaştırıldığında başarının boyutu iyice gözler önüne çıkıyor. Japan Times’ın haberine göre Michelin Tokyo kılavuzunun onuncu baskısı olan 2017 kılavuzunda, dört restoranın üç yıldız derecelendirmesini sürdürdüğü ve bunlar arasında ünlü suşi noktası Sukiyabashi Jiro (suşi Jiro Dreams’in çektiği belgesel konusu) ve efsanevi Fransız şef Joel Robuchon’un ünlü fine-dining restoranı da yer alıyor. Japonya son dönemde büyük bir turizm patlaması yaşıyor ve bu güzel yemek yerleri kesinlikle yabancı turistlerin ilgisini çekmeye deldızlı restoran bilinenin aksine pahalı değil. vam ediyor. Japonya’da her Michelin y yardımcı olsa da, tüm Michelin restoranlarının pahalı olması pahalı değil. Geçen yıl ilk defa bir ramen restoranı kılavuza girdi. 9 dolar civarında maliyetle ramen yiyebileceğiniz Tsuta bu alanda bir ilk. Bu sene ayrıca, ikinci bir ramen restoranı Nakiryu’da ilk yıldızını kazandı.

Sonuç olarak 66 yeni Japon restoranının girdiği 2017 kılavuzunda Tokyo 2017’ye, üç yıldızlı 12, iki yıldızlı 54 ve tek yıldızlı 161 yıldızlı restoranı ile bir rekora koşuyor.

KONNICHIWA

43


DOSYA

SÜPER HIZLI TRENLER

SHINKANSEN Demiryolu taşımacılığı denilince ilk akla gelen ülke Japonya. Ülkede ulaşım ve taşımacılık büyük bir oranda raylı sistemle sağlanır. Aslında “Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan” ifadesi Japonya’yı tanımlıyor. Japonlara göre büyük metropollerden en ücra köylere kadar tren ile ulaşım sağlanabilir. Günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası olan demiryolu sistemi, yılda ortalama 22.63 milyar yolcu taşıyor. Ülkenin nüfusu 125 milyon; diğer bir ifadeyle, bir Japon yılda ortalama 200 tren seferi yapıyor. Japonya’da demiryolları dört ana adayı birbirine bağlar. Ülkenin en büyük demiryolu şirketi JR’a ait demiryolları ise örülü ağın iskeleti gibidir. Bu ülkede, trenlerin sayısı kadar çeşidi ve özelliği de çoktur. Örneğin, şehir içindeki ulaşımı sağlayan, ekspres, süper ekspres, tek tek her istasyona uğrayan trenler, metro treni, monorail, şehirler arasında ise Shinkansen, yataklı trenler, yataklı gece ekpresleri, özel ekpres trenler vs... bulunur. Japonya, hızlı trenleri ilk kullanmaya başlayan ülke. İlk kez 1959’da Tokyo-Osaka arasında Tokaido Shinkansen Hızlı Tren 44

KONNICHIWA

Hattı’nın yapımına başlandı. Açılışı 1964 yılında yapılan Shinkansen Hızlı Tren Hattı dünyanın en yoğun hızlı tren hattı. Hat ilk açıldığında 210 km/saat hızla 4 saatte tamamlanan 553 km’lik yolculuk bugün 270 km/saat hız ile 2,5 saat sürmektedir. 30 yıl önce tek olan bu hızlı tren hattında günde 30 trenle, yılda 44 milyon yolcu taşınırken, bugün toplam uzunluğu 2452 kilometre olan Shinkansen şebekesinde yılda 305 milyon yolcu taşınmaktadır. Shinkansen, Japonya’daki diğer hatlar da dâhil olmak üzere dünyadaki tüm hızlı tren hatlarının taşıdığından daha fazla yolcu taşıma potansiyeline sahip. Japonya hızlı tren konusunda ilk olmaya devam ediyor. 2003 yılında raydan sadece birkaç milimetre yüksekte, rayla doğrudan temassız hareket eden “Maglev”, saatte 581 kilometre hıza ulaşarak, bu dalda yeni bir dünya rekoru kırdı. Japonya’nın demiryolları ile serüveni 1872 yılına dayanıyor. Bu tarihte yapımına başlanan demiryolları için İngiltere’nin teknik yardımını talep eden Japonya, o zamandan kalan 1,067 mm genişliğinde dar kabul edilen bir ray aralığını kullanıyordu. 1940’lı yıllara gelindiğinde Tokyo-Shimonoseki hatlarında yaşanan yoğunluk, bu hattın hızlı bir tren hattı ile bağlantısını


Tokaidao Shinkansen- 1964

“Tokaidao Shinkansen” İkinci Dünya Savaşı nedeniyle geciken bu proje 1959 yılında “Tokaidao Shinkansen” adıyla, Tokyo ve Osaka arasını 3 saatte ve 200 km/s hızda alacak şekilde yeniden başlatıldı. 5 yıl süren hattın yapımı 1 Ekim 1964 tarihinde açıldı. Tokyo Olimpiyatları’nın da 10 Ekim 1964 yılında yapıldığı göz önüne alındığında bu tarihin ülke için anlamlı olduğu biliniyor. Tokaido Shinkansen’in başarısından sonra 1967 yılında Shin-Osaka-Okayama hattını kapsayan Sanyo Shinkansen’in inşasına başlandı ve 1972’de açılışı gerçekleşti. Bu hatta COMTRAC (Bilgisayar Destekli Trafik Kontrolü) adı verilen bir trafik kontrol sistemi kullanıldı. Aynı bölgede hizmet veren Okayama-Hakata hattı ise 1975 yılında hizmete açılarak Tokyo ile Hakata arasını 7 saatte bağladı.

gündeme getirdi. Bu hat aynı zamanda standart ray aralığı 1,435 mm’lik ölçüyü kullanacaktı. Bu hızlı tren projesinin adına o zaman “Mermi Tren ” Projesi anlamına gelen “Shinkansen Hızlı Treni” adı verildi.

İlerleyen yıllarda da hızlı tren projelerini devam ettiren Japonya; 1982 yılında, Tohoku Shinkansen ve Joetsu Shinkansen olmak üzere iki yeni hat daha gerçekleştirdi. Tohoku Shinkansen’in yapım aşamasında Shinkansen trenlerinde oluşan gürültü ve titreşimi azaltmak amacıyla yapılan Ar-Ge çalışmaları önemli bilimsel sonuçlara neden oldu. Öte yandan Joetsu Shinkansen’in faaliyet göstereceği bölge Japonya’nın en yoğun kar yağışı alan bölgelerinden biri olduğu için bu hatta kar eriten ekipmanlar kuruldu. KONNICHIWA

45


Hızlı Trenler

SHINKANSEN

DOSYA

Tokaido ve Sanyo Shinkansen hatlarında o zamana dek hep 0 Serisi trenler kullanılan Japonya’da, yukarıda bahsedilen Tohoku ve Joetsu karlı bölgelerinde 0 Serisi trenlerin modifiye edilmiş bir versiyonu olan 200 Serisi trenler kullanılmaya başlandı. 1986 yılına gelindiğinde 200 Serisi trenlerin daha konforlu versiyonu olan 100 Serisi trenler Tokaido ve Sanyo Shinkansen hatlarında kullanılmaya başlandı. 100 Serisi trenler o zamana dek yapılmış en konforlu trenler olup, dünyanın hızlı trenlerinde kullanılan ilk çift katlı vagon özelliğini de taşımaktadır. Japonya Devlet Demiryolları (JNR), 1987 yılında üç firmaya devredilerek özelleştirilmiştir. Mevcut üç hattın işletimi sırayla Tokaido Shinkansen hattı JR Central’a, Sanyo Shinkansen hattı JR West’e, Tohoku ve Joetsu Shinkansen ise JR East firmasına devredilmiştir; Özelleştirmelerden sonra alıcı firmaların ajandasındaki ilk plan Shinkansen’lerin hızlarını artırmak oldu. Avrupa ve Japonya’da yaşanan teknolojik gelişmeleri öncü olarak uyarlamak isteyen ilk firma JR Central oldu. 1992 yılında raylara inen 300 serisi trenler firmayı finansal avantaja geçirerek Tokyo-Shin-Osaka hattını 270 km/s hızla 2.5 saatte tamamladı. Bu yeni trene “Nozomi” adı verildi. Rekabete giren diğer iki firmada da gelişmeler yaşandı. 1991 yılında JR East firması STAR 21 treniyle 425 km/s hıza ulaşırken, ertesi yıl JR West, WIN 350 adlı tren ile 350 km/s hız rekoruna ulaştı. Bununla birlikte, JR Central firması 300X ismini verdiği araçla 1996 yılında 443 km/s hıza ulaştı. Bu araçların hız testleri daha sonraları geliştirilen tren setleri için teknolojik bir temel oluşturdu. Böylece, JR East; E2 Serisi setleri, JR West; 500 ve 700 Serisi setleri ve JR Central firması da N700 Serisi trenleri geliştirdi. 1997 yılında Nagano Kış Olimpiyatları’na yolcu taşımak için açılan Nagano Shinkansen’i takiben Tohoku Shinkansen’in bir uzantısı olan Morioka-Hachinohe hattı 2003 yılında açıldı. Yine 2003 yılında, Tohoku hattında E2 Serisi setle yapılan sürüşte 362 km/s hıza ulaşılarak bir rekor kırıldı. Son rekor ise manyetik kaldırma teknolojisiyle çalışan Maglev isimli shinkansenden geldi. Central Japan Raiway tarafından Yamana ilindeki manyetik levitasyon hattında yapılan denemede saatte 603 kilometre hıza ulaşıldı. Maglev treni, 280 kilometre uzunluğundaki hattı yalnızca 40 dakikada kat etti. 2027’de Japonya’da yolcu taşımaya başlaması hedeflenen bu trenle 564 km’lik İstanbul – Ankara arası 1 saatten kısa sürede alınabilir.

46

KONNICHIWA


AVRUPA BİRLİĞİ, JAPON TEKNOLOJİSİNE ENGEL Mİ ? Gün gelir Türkiye, Avrupa Birliğine üye olur da Paris’te oturan bir AB vatandaşı Kars Kalesi’ni görmek isterse, Paris Tren garına gitmesi yeterli olacak. Atladığı gibi hızlı trene hop saatler sonra Serhat Kars Garı’nda inecek. Güzel bir hayal, belki imkansız değil ama bu hayale ulaşmak için on yıllarca daha beklemek gerekiyor. Tabi biz beklerken AB’de durumlar ne olur onu bilemem. Bir ihtimal kalır ama şimdiki gücünü ve popülerliğini koruması pek de mümkün görünmüyor. Neyse konumuz AB değil; AB kapısında beklerken kaçırdığımız fırsatlar. Hızlı tren konusunda dünya lideri konumunda olan Japonlar Türkiye’de hızlı tren yatırımı yapmak istese bile AB standartları nedeniyle bunu yapamayacak. Çünkü Japon trenlerinin standartları AB standartlarından farklıdır. Biz AB adayı olarak ve oradaki trenlerin Türkiye’de de çalışabilmesi için AB standartlarına uyması gerekiyor. Ayrıca ray açıklığı gibi önemli fiziksel farklılıklar var.

Japon Sisteminde Altyapı, araçlar, işletme ve bakım bir bütündür, tek elden yönetilir ve 10-15 dakika aralıklarla sefer konulabilir. Altyapı, araçlar, işletme ve bakım Avrupa Sisteminde birbirinden bağımsızdır, yönetimleri ayrıdır, bu nedenle sık aralıklarla sefer düzenlenemez. Japon Sisteminde Özel hat kurulmasını gerektirir ve bu hat üzerinde başka (yük ve yolcu) araçlara izin verilmez. Yani sadece hızlı trenle seferleri yapılır. Avrupa Sisteminde Ortak kullanım hatları vardır, normal yolcu trenleri hatta yük trenleri bile hızlı trenler ile aynı hattı kullanırlar. Bu da ulaşım kalitesini düşürür. Japon Sisteminde Altyapı, yol, sinyalizasyon, elektrifikasyon, araçlar, işletme, bakım ve eğitim tek elden dizayn edilir ve yönetilir. Avrupa Sisteminde Altyapı, yol, sinyalizasyon, elektrifikasyon, araçlar, işletme, bakım ve eğitim hepsi ayrı ayrı dizayn edilip sonra da birbirileri ile uyumlu çalışması beklenir.

Diğer bir konu da trenleri çalıştıran kontrol sistemi. Hızlı trenler çok iyi bir yönetim sistemi ile kontrol edilir. Özellikle Japonya’da 10-20 dakikada bir hızlı tren kalktığını düşünürseniz aynı hat üzerinde ilerleyen bu trenlerin güvenli hareketi çok önemli.

Sadece UYHT araçları kullanıldığı için daha hafif araçlarla daha yüksek hız sağlanır, daha az enerji tüketilir, daha az bakım gerekir ve daha konforlu yolculuk sağlanır.

Japon Sisteminde

KONNICHIWA

47


DOSYA

Altyapı ve yolun hızlı yıpranması nedeni ile bakım giderleri yüksek olup ağır tip araçlar kullanıldığından enerji tüketimleri yüksektir, konfor seviyesi daha düşüktür.

Avrupa Sisteminde

Deprem en önemli risk faktörlerinden biridir. Bu nedenle sistem depreme karşı dayanıklı olup kaza ihtimali en aza indirilmiştir, son 50 yıldır deprem, afet yada trafik nedeni ile kaza yaşanmamıştır.

Japon Sisteminde

Avrupa yoğun deprem bölgesi değildir. Deprem fazla görülmediğinden Avrupa sistemi depreme dayanıklılık üzerine kurulmamıştır. Ayrıca Avrupa’da aynı hattı başka trenler de kullandıkları için trafik kazaları kaçınılmaz yaşanmaktadır.

Avrupa Sisteminde

Çok basit bir şekilde anlatmaya çalıştım. Gördüğünüz gibi Japon sistemi gözle görülür bir üstünlüğe sahip. Ancak AB mevzuatı gereği yapılacak olan transit hatların Avrupa sistemindeki standartlara entegre olmak zorunluluğu bulunduğu için Japon sistemi otamatik olarak devre dışı kalıyor. Gümrük Birliği anlaşması sonrasında Avrupa menşeili ürünlere Türkiye pazarında sağlanan kolaylıklar Japon otomotiv sektörünün Türkiye’deki gücünü engelleyememiştir. Shinkansen sisteminde ise kurulacak yeni hat sadece Ankara ve İstanbul arasında olacağı için Avrupa standartlarına entegrasyonda kapsam dışı bırakılabilir.

48

KONNICHIWA

ANKARA İSTANBUL 1.5 SAAT… İstanbul- Ankara arası yolculuk süresini 4 saatten 1,5 saate indirecek olan gerçek hızlı tren projesi için düğmeye basıldı. Sincan Çayırhan İstanbul demiryolu projesinin ÇED raporu tamamlandı. TCDD tarafından yapımı üstlenen ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile bağlantılı olacak Sincan - Çayırhan İstanbul tren hattı projesi toplam 5 milyar dolara mal olacak. İstanbul ile Ankara arasındaki yolculuğu 1.5 saate indirecek olan güzergah 3 etap halinde yapılacak. Birinci etap SincanAdapazarı hattı. İkinci etap Adapazarı-İstanbul, üçüncü etap ise Sarıyer-Başakşehir hattı olarak adlandırılıyor. Toplam 414 kilometrelik hattın 2. etabı olarak adlandırılan ve yaklaşık 112 kilometrelik Adapazarı-İstanbul hattının ÇED raporu tamamlandı. Ankara ile İstanbul’u bağlayacak yeni tren hattı çift yönlü olarak yapılacak. Hızlı tren olarak tasarlanan yeni hatta trenler saatte 350 kilometre hıza çıkabilecek. Şu anda hizmette olan hatta ise trenler saatte en fazla 250 kilometre hıza çıkabiliyor. AYAŞ, Çayırhan, Esenboğa Havalimanı, Çayırhan üzerinden Mudurnu Vadisi’ne doğru uzanacak yüksek hızlı tren projesi, Adapazarı’nın kuzeyinden Kocaeli ve İstanbul’a doğru uzanacak. Kocaeli’nden itibaren Kuzey Marmara Otoyolu güzergahını takip edecek olan yüksek hızlı tren, 3. Köprü üzerindeki raylı sistemi kullanarak İstanbul Boğazı’nı aşacak. Arnavutköy, Üçüncü Havalimanı, Başakşehir, Küçükçekmece ilçelerinden geçecek olan Yüksek Hızlı Tren’in son durağı Halkalı olacak.


Dünyanın En Hızlı Sanat Deneyimine Hazır mısınız?

Japonya’nın en büyük demiryolu şirketlerinden JR East “dünyanın en hızlı sanat deneyimi” sloganıyla “Shinkansen” adıyla bilinen hızlı trenlerinden birini hareket halinde bir sanat galerisine dönüştürdü. Saatte 322 kilometreye kadar hıza çıkabilen Genbi Shinkansen adlı hızlı tren, 6 Japon sanatçıdan oluşan Paramodel adlı bir kolektifin güncel sanat eserlerini ve New York’lu sanatçı Brian Alfred’in eserlerini sergiliyor. Trenin her vagonunda ayrı bir sanatçının işleri yer alıyor. Fotoğrafçı Mika Ninagawa’nın kareleri ise trenin dış cephesinde bulunuyor. KONNICHIWA

49


SEKTÖREL

JAPONLAR

DÜNYADA ŞİRKET AVINDA Erol EMED Japon firmaları geçen yıl yurtdışında 635 şirket satın alarak yeni bir rekor kırdılar. M&A danışmanlık şirketi Recof tarafından derlenen verilere göre Japonlar bu satın almalara toplam 10.4 trilyon Japon Yen’i ödediler. Bu rakam yaklaşık 100 milyar ABD Doları’na karşılık geliyor. Harcanan miktar 2015 yılında gerçekleşen 11.2 trilyon Yen seviyesinden %7.2 daha az olsa da, satın alınan işletme sayısı 2015’e göre %13.4 arttı ve bir rekor kırdı.

Toplam ödenen miktarın %40’ı iki firmanın cebinden çıktı. Her M&A eşit değil. 2016 yılında harcanan 10.4 trilyon Yen’in %30’luk kısmı tek bir şirket tarafından yapıldı. Softbank İngiliz ARM Holdings’i Temmuz ayında 3.3 trilyon Yen’e (32 milyar ABD Doları) satın aldı. Bu birleşme kararının Türkiye’nin gözde tatil beldesi Marmaris’de olması bizim açımızdan ilginç bir detay. Türkiye bu işlemden yenilen yemeğin bedeli ve garsonlara verilen bahşişin dışında hiç bir şey kazanmadı o ayrı bir konu. Bir başka büyük montanlı M&A’yi de Asahi Holdings İngiliz SAB Miller birasının Avrupa ve Orta Doğu’daki 5 ülkedeki haklarını 1.1 trilyon Yen’e (yaklaşık 10 milyar Dolar) satın alarak yaptı. Bu şirket satın almaları Japon sermayesinin yurt dışına çıkışı demek. Bu anlamda Japonlar en fazla yatırımı ABD’ye yaptılar. Onu Asya izledi. Avrupa üçüncü.

Asya kökenli şirketler Japon firmalarını satın aldı Japon şirketlerinin geçmişte yurt dışında yaptığı M&A işlemleri (Kaynak:Recof, 2015 Eylül’e kadar)

Yılda ortalama 220 iş günü olduğunu varsayarsak Japonlar her gün 3 yabancı şirketi satın almış oluyorlar. 50

KONNICHIWA

Geçen yıl yabancılar da Japonya’da şirket alımları yaptılar. Recof ’un Nikkei gazetesinde yayınlanan verilerine göre 201 Japon şirketi 2.56 trilyon Yen’e el değiştirmiş. Harcanan miktar da bir önceki yıla göre tam 2.5 misli artmış. Çinli yatırım şirketi Tencent’ın Softbank Grup şirketlerinden biri olan ve “Clash of Clans” oynunun yaratıcısı olan Supercell


şirketini 8.6 milyar ABD Dolarına satın alması ile, Hon Hai firmasının iflas eden Japon TV ve beyaz eşya üreticisi Sharp’ı bünyesine katması dikkat çeken yatırımlar. Bu hesaba göre Japonya’ya gelen Asya kaynaklı yatırımlar bir önceki yıla göre %23.4 artarak ilk kez 1 trilyon Yen seviyesini geçti.

Yurt içi M&A’de vardı

Japonlar paralarının büyük bölümünü yurt dışında şirket alarak değerlendirdilerse de yurt içi M&A anlaşmaları da 1816 şirkete ulaşmış. Toplam harcanan miktar ise 3.6 trilyon Yen. Nisan ayında ortaya çıkan bilanço skandalında sonra varlıklarını satışa koyan Toshiba’nın Medikal bölümünü Canon almıştı. FujiFilm tarafından satın alınan Wako Saf Kimya Sanayi Japonya içinde dikkat çeken M&A’ler.

Türkiye’ye düşen pay sadece binde 3!

Japon M&A furyasından Türkiye’nin payına ne yazık ki sadece 30 milyar yen kadar bir miktar düştü. Toplamın binde 3’üne karşılık geliyor. Aslında gerçek rakam daha da düşük. Ajinomoto ile Yıldız Holding arasındaki anlaşmanın parası 2017 yılında ödenecek. Keza Nippon Ham’ın Ege-Tav’ı alacağı 2014 yılının Aralık ayında ilan edilmiş. Kansai Paint Polisan birleşmesi yeni sayılır. Ama Kansai Paint’in 2007 yılında Akzo Nobel’in otomotiv boya işkolunu satın aldığını düşünürsek aslında kararı daha önceden verilen bir işlem diye de görebiliriz. Bence geçen senenin en dişe dokunur ve önemli gelişmesi Mitsui’nin bir Koç Holding kuruluşu olan Inventram’a %30 ortak olması. KONNICHIWA

51


M&A furyası 2017’de de devam edecek

Bu karar doğrudan bir sermaye transferini içermiyor ama Mitsui’yi Türkiye’nin yeni gelişen teknolojilerine yatırım yapan bir pozisyona sokuyor. Japonların deyim yerinde ise “önlerine gelen her şirketi sorgusuz sualsiz satın aldıkları” bir dönemde neden Türkiye’ye yatırıma gelmedikleri sorusunun birinci cevabı terör ve güvenlik. Sadece Japon şirketleri değil Japonlar’da gelmiyor Türkiye’ye. Son iki yılda en fazla düşüş gösteren ikinci turist gurubu Japonlar oldu. Yatırım yapan ve bir elin parmaklarına kadar bile ulaşmayan firmalar da zaten daha önce Türkiye’de yatırım yapmış insanlar. Yani memleketimizi biliyorlar ve sorunların üzerinden elbet geleceğimize inanıyorlar. Ama Türkiye, fazla bilmeyenler için gidilmemesi gereken bir yer oldu. Benim üzerinde çalıştığım bir M&A’da terör yüzünden askıya alınmıştı. Tüm anlaşmalar imzalanmış, üretim yaptırılmış, Türk firması denetimden alnının akı ile çıkmıştı. Ama Japonlar güvenlik ve ekonomik nedenleri öne sürerek son dakikada bu işlemden vaz geçtiler. O zaman hatırlıyorum Türk firmasına yaptığımız ziyaretlerde benimle gelen Japon mühendislerin aileleri şirkete telefon edip “neden bizim oğlumuzu kocamızı tehlikeye atıyorsunuz” dediler diye duymuştum. Ama tek neden güvenlik değil. Geçen hafta Japonya’nın tirajı en yüksek haftalık dergisi Shukan Bunshu’da Japon Başbakanı Abe’nin danışmanlarından birisi olduğunu tahmin ettiğim birinin yazısı çıktı. Kendisini tanımıyorum ama bir kaç kez DEIK toplantılarında uzaktan görmüşlüğüm var. “Türkiye Tehlikeli” başlığı ile kaleme aldığı yazısında ilginç bir noktaya dikkat çekiyor. İktidarın yıllar yılı Cemaat’e yakın işadamları ile iş yapılmasını teşvik ettiğini, şimdi ise araları bozulunca o kişileri tanıyan Japonları mimlediğine ima ederek serzenişte bulunuyor. Büyükelçilik’de veya herhangi bir yerde kartvizitlerini aldım diye ben de onlardan mı oldum diye soruyor. Bu şahsın yazısında başbakanlık konutunda yapılan bir görüşmeye atıfda bulunması ve yazının, bakanlar kurulunu ima ederek istihbaratının “Kabinenin İçinden” gibi bir köşe tanımlaması ile yayınlanması, ifade edilen görüşlere ayrı bir ağırlık veriyor. Bir üçüncü neden de büyük montanlı M&A sayısının az olması. Türkiye’yi tanıyan ve gelebilecek Japon firmaları hep büyük firmalar. Bunlar yüksek miktarda para harcamak istiyorlar. Sonuçta 10 milyon dolarlık bir yatırıma harcanan emek ile 100 milyon dolarlık yatırıma harcanan emek aynı. Ülkemizde büyük montanlı M&A olasılığı çok olmadığı için alacak firma bulamıyorlar. Orta ölçekli Japon firmaları ise Türkiye’yi bilmiyor ve güvenlik sebeplerinden dolayı gelmeye korkuyor. 52

KONNICHIWA

Türkiye bu sorunları aşacak, ama fazla geç kalmasın. Bu M&A furyası 2017’de de devam edecek. Recof global bir kriz olmaması durumunda 2006 yılında erişilen tarihi seviyeleri geçeceğine dikkat çekiyor. Japonya önümüzdeki yıl ABD’ye daha fazla yatırım yapacak çünkü yeni seçilen Başkan Donald Trump ithalat yerine yerel üretimi teşvik ediyor. “ABD’de satmak istiyorsan ABD’de üreteceksin” diyor. Bugün Japon otomotiv devi Toyota’yı uyardı. Meksika’ya yatırım yaparsan arabana yüksek vergi koyarım diyor. Aynı uyarıyı daha önce Ford’a yapmıştı Ford Meksika yatırımdan vaz geçti.

Trump- Ya ABD’ye yatırım yaparsınız ya da hava alırsınız (Kaynak: internet AP Photo/ Evan Vucci)

Softbank CEO’su Masayoshi Son Suudi Arabistan hükümeti ile beraber 100 milyar ABD doları büyüküğünde bir yatırım fonu kurdu. Bu fon son açıklanan verilere göre hedeflenen sınıra ulaşmış. Daha önce fonun yarısına yakın kısmını ABD’li şirketlere yatıracağını söylemişti. Kalan miktar teknolojide atılım yapan ülke ve firmalara gidecek. Keşke Mitsui’nin Inventram’a yaptığı türden bir yatırımı Softbank’ın fonu da yapsa.

Softbank CEO’su Donald Trump ile beraber (kaynak:Nikkei)


SHINZO ABE; “JAPONYA, KEŞFEDİLMEYİ BEKLİYOR”

“Etrafına bakmazsan, bulamazsın. Yerine gitmedikçe anlayamazsın. Bu yüzden Japonya’ya gel ve etrafına bak. Büyümenin tohumları burada, toplanmak ve çiçek açmak için bekliyor”

Kurumsal Faaliyetleri Güçlendirmek İş dostu atmosfer yaratmaya devam edin ve sağlam kurumsal yönetim ve daha fazla kurumlar vergisi indirimi yoluyla doğrudan yabancı yatırımları teşvik edin.

2016 Eylül ayında New York’ta gerçekleşen İş ve Finans Forumu’nda bir konuşma yapan Japonya Başbakan’ı Abe yatırımcıları böyle çağırdı Japonya’ya. Japonya 2013 yılının başında, ekonomik durgunluğun ardından, Başbakan Shinzo Abe mali disiplini sürdürürken Japon ekonomisini sürdürülebilir bir şekilde canlandırmak için kapsamlı bir ekonomik politika paketini açıkladı. Bu program Abenomics olarak bilinir hale geldi. Abenomics’in temel unsuru, agresif para politikası, esnek maliye politikası ve yapısal reform da dahil olmak üzere büyüme stratejisini hedef alan üç “politika oku” olmuştur. Her ortamda Japonya’ya doğrudan yatırım konusunu gündeme getiren Abe’nin Abenomics’in felesefesini oluşturan “üç ok” ilerlemenin ana unsurlarıdır.

Son dönemde hız kazanmış olarak devam eden Abenomics’in 2012-2015 yılları değerlendirmesinde üç önemli ilerleme söz konusudur; - 2012 ve 2015 mali yılları arasında yıllık kurumsal normal kârlar 20 trilyon yen arttı - İşsizlik oranı 2012-2015 yılları arasında% 4.3’ten% 3.4’e düştü - Devlet tahvillerine bağımlılık düzeyi 2012-2015 yılları arasında% 12 azalmıştır - 2012 ve 2015 mali yılları arasında gerçek GSYİH 520 trilyon Yen’den 529 trilyon Yen’e çıkmıştır.

Üretkenliği Artırmak; İş stilini değiştirerek verimliliği artırın ve demografik değişimle baş edebilmek için iş gücünü çeşitlendirin. Inovasyona yönelim ve ticaret Tarım sektöründe ve büyüme potansiyeli taşıyan diğer alanlarda düzenlemelerin kaldırılması ve uluslararası ticaretin yaygınlaştırılması gibi yapısal reformları uygulamak.

2016 Eylül ayında New York’ta gerçekleşen İş ve Finans Forumu’nda bir konuşma yapan Japonya Başbakan’ı Abe yatırımcıları Japonya’ya çağırırken “Bekleyin; yaklaşık yirmi yılda yepyeni bir Japonya göreceksiniz. Japonya 70 milyonluk nüfusuyla; Tokyo’dan, Nagoya’ya, Osaka’ya, dünyanın en zengin, teknolojik olarak en gelişmiş, en temiz ve en rahat metropol kentlerine sahip olacak. Yani neredeyse Pokemon GO’ya benziyor. Etrafına bakmazsan, bulamazsın. Yerine gitmedikçe anlayamazsın. Bu yüzden Japonya’ya gel ve etrafına bak. Büyümenin tohumları burada, toplanmak ve çiçek açmak için bekliyor” diye konuştu. KONNICHIWA

53


JAPONYA’DAN

TÜRKİYE’YE 22 MİLYAR DOLARLIK DEV YATIRIM S

inop Nükleer Santral Projesinin resmi ayağında sona ulaşıldı. Türkiye ve Japonya arasında 3 Mayıs 2013’de atılan resmi imzalar, 2015 yılı içerisinde ise TBMM’de kabul onayından geçti. Türkiye’nin ev sahipliği anlaşmasını imzalanması bekleniyor. 22 milyar dolarlık en büyük “yabancı yatırım” olma özelliğini koruyan Sinop Nükleer Santral Projesi Türkiye’de bir ilk.

54

KONNICHIWA


Sinop Nükleer santralli bütçesi ile bir ilke sahip olacak. Gün geçtikçe artan nüfus beraberinde enerji kaynaklarının hızlı tükenmesine de sebep olmaktadır. Bu sorunu ortadan kaldırmak amacıyla Türkiye ve Japonya arasında yapılan anlaşma ile nükleer santral kurulmasına karar verilmiştir. Sinop nükleer santralinin ilk ünitesinin 2023 yılında, ikinci ünitenin 2024 yılında, üçüncü ünitenin 2027, dördüncü ünitenin 2028 yılında işletmeye alınması hedeflenmektedir. Toplamda Akkuyu ve Sinop ile birlikte ülkemizde 8 nükleer reaktör inşa edilmiş olacaktır.

Nükleer santraller sadece elektrik üretim tesisi olmayıp istihdam, insan kaynakları, teknoloji bilgi birikiminin artırılmasının yanı sıra sıkı güvenlik standartlarına göre çalışma kültürünün artırılmasında da önemli katkılar sunmaktadır. Sinop nükleer santral projelerinin inşaatının en yoğun olduğu zamanlarda toplam 20.000 kişi, işletme döneminde 7.000 kişi çalışacaktır. Nükleer santral projelerimizde, nükleer standartlara uygun üretim yapabilecek firmalar da yer alacaktır. Ancak bu firmalarımız nükleer standartlara uygun üretim yapması zorunludur.

MITSUBISHI HEAVY INDUSTRIES’ İN TEKNOLOJİSİ İLE SİNOP NÜKLEER SANTRALİNDEN İLK ELEKTRİK 2023 YILINDA ALINACAK Türkiye ile Japonya arasında, “Türkiye’de Nükleer Güç Santrallerinin ve Nükleer Güç Sanayisinin Geliştirilmesi Alanında İşbirliğine İlişkin Anlaşma ile Türkiye Cumhuriyetinde Nükleer Güç Santrallerinin ve Nükleer Güç Sanayisinin Geliştirilmesine Dair İşbirliği Zaptı” imzalandı.

Nükleer santral ATMEA1 reaktör tipinde dört üniteden oluşacak. Projenin maliyeti proje finansmanı şeklinde (%70) borç ve Japon Konsorsiyumu ve EÜAŞ ve/veya Türk Konsorsiyumu tarafından (%30) öz sermaye katkısı kombinasyonu yoluyla finanse edilecek.

Bakanlar Kurulu’nun kabul ettiği, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayladığı Milletlerarası Andlaşma’ya göre Sinop’ta ya da şartların gerektirmesi durumunda başka bir yerde nükleer santral kurulacak. Santralin kurulacağı ormanlık araziler dâhil alan, mülkiyeti hariç olmak üzere bedelsiz devredilecek. Projede Türk şirketleri de görev alacak. Santrali inşa edecek proje şirketinin yüzde 51’i Japonlara, yüzde 49’u Türkiye’ye ait olacak. Nükleer santral için Mitsubishi Heavy Industries’in teknolojisi kullanılacak.

1100 Megavat elektrik gücünde olacak santral, çevreye daha duyarlı, daha az atık üretiyor. Santral, uçak çarpmalarına karşı zırhlı koruma kabına sahip olacak ve binalar ile ciddi kazaların etkilerini azaltacak şekilde yapılacak. Hükümet proje için alternatif bir saha önerebilecek. Dört ünitenin işletmeye alınma yılları sırasıyla ünite 1 için 2023, ünite 2 için 2024, ünite 3 için 2027 ve ünite 4 için 2028 olarak belirlendi. Türkiye Japonların kuracağı santralden en az 20 yıl elektrik alacak, fiyatı, 20 yılın ortalaması olacak. Tarife fizibilite çalışması sonucuna ve fiyat ayarlama mekanizmasına tabi bulunacak. Türkiye’yi temsilen EÜAŞ proje şirketinde, özsermayenin yüzde 49’una, Japonya ise yüzde 51’ine sahip olacak. Kullanılmış yakıt ve radyoaktifin ortadan kaldırılması Türkiye’nin sorumluluğunda bulunacak.

Japonya Hükümeti, Proje için gerekli olan finansmanın uygun Japon finans kurumları, özellikle Japonya Uluslararası İşbirliği Bankası ve Nippon İhracat ve Yatırım Sigortası tarafından sağlanmasını güçlü bir şekilde destekleyip teşvik edecek. Bu finansman sağlandığında, yararlanma usullerinin yanı sıra şartları ve koşulları, Proje Şirketi ile uygun Japon finans kuramları arasındaki finansman anlaşması ile belirlenecek.

1100 Megavat elektrik gücünde olacak santral, çevreye daha duyarlı, daha az atık üretiyor. Santral, uçak çarpmalarına karşı zırhlı koruma kabına sahip olacak ve binalar ile ciddi kazaların etkilerini azaltacak şekilde yapılacak. Hükümet proje için alternatif bir saha önerebilecek.

KONNICHIWA

55


DÜNYADA NÜKLEER ENERJİ Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın “Güç Reaktörü Bilgi Sistemi – Power Reactor Information System (PRIS)” verilerine göre 31 ülkede 441 nükleer reaktör işletme halindedir (15 Kasım 2015). Günümüzde dünya genelinde elektrik üretiminin %10,9’u (376,8 GWe) nükleer santrallerden sağlanmaktadır. Haziran 2013’te “IAEA Ministerial Conferance on Nuclear Power” konferansında nükleer enerji seçeneğinin, yakıt fiyatları ve iklim değişikliği sebebiyle 21. yy’da ön plana çıktığı vurgulanmıştır. Dünya’da en çok nükleer santral ABD’de 99 nükleer reaktör işletmede bulunmaktadır. 2014 yılında elektrik üretiminin %19.4’ünü nükleer santrallerden karşılamıştır. 5 Nükleer reaktör inşa halindedir (South Carolina, Georgia ve Tennessee eyaletlerinde)

Rusya’da 34 nükleer reaktör işletme halindedir. Rusya elektrik üretiminin %18’ini nükleer santrallerden karşılamakta olup 9 nükleer reaktör inşaat halindedir. Rusya, ilk yüzen nükleer santral, ticari işletmesi olan yeni nesil ilk hızlı nötron reaktörü (BN-800 ve BN-1200) gibi öncü çalışmalar yapmaktadır. Çin Halk Cumhuriyeti’nde 31 nükleer reaktör işletme; 21 nükleer reaktör de inşaat halindedir. Çin nükleer santralleri yerlileştirme noktasında önemli adımlar atmış olup, şuanda kendi nükleer santral tasarımına sahiptir. Birleşik Krallıkta 16 nükleer reaktör işletme halindedir ve üretilen elektriğin %17 si nükleer santrallerden karşılanmaktadır. Birleşik Krallık 2006’da yayımladığı politika belgesiyle toplam 16 GW’lık yeni nükleer santral yapmayı planlamaktadır. Fransa’da 58 nükleer reaktör işletme halindedir. Elektrik üretiminin %75’i nükleer santrallerden karşılanmaktadır. 1 nükleer reaktör de inşaat halindedir. Almanya’da 9 nükleer reaktör işletme halindedir ve elektriğinin %16’sini bu santrallerden karşılamaktadır. Fukuşima sonrası 8 nükleer reaktörünü kapatmıştır. Kapatılan Nükleer reaktörler 1980’den önce yapılmıştır. İşletmecilerle yapılan anlaşmaya göre, bu santraller 2010 yılında işletmeden çıkarılacaktı. Ancak 2010 yılında enerji arz güvenliği sebebiyle bu santrallerin işletme sürelerinde uzatma yapıldı. 2011 yılında yaşanan Fukuşima kazası sonrası 250 bin kişilik anti nükleer gösteri sonunda işletme süresi uzatılan bu santraller kapatıldı. İşletme sahiplerinin açtığı dava süreçleri devam etmektedir. Japonya’da Fukuşima öncesi 48 nükleer reaktör işletmede iken 2 nükleer reaktör inşa halinde idi. Fukuşima sonrası işletmede olan tüm nükleer santraller yeniden risk değerlendirmesi yapılması amacıyla kapatılmıştır. Aralık 2013 yılında Japon hükümetinin yayınladığı 20 yıllık enerji planında nükleer enerji santrallerinin baz yük olarak kullanılacağı öngörülmektedir. Bu sebeple Nükleer Santrallerin detaylı güvenlik analizlerinin yapılıp yeniden işletmeye alma süreçleri başlatılmıştır. Japonya’daki 43 reaktörün 24 ü yeniden işletmeye alınmak için Nükleer Düzenleyici Kuruluşuna (NRA) başvuruda bulunmuştur. 15 Kasım 2015 tarihi itibari ile Sendai 1 ve Sendai 2 nükleer reaktörleri tam kapasite işletmeye alınmış olup,Takahama 3-4 ve Ikata 3 reaktörlerinde düzenleyici denetimleri yapılmış ve yakıt yükleme izinlerinin alınması beklenmektedir. Japon analistlere göre 2016 yılında 7 reaktör daha işletmeye alınacak.

56

KONNICHIWA


ABD

Fransa

Rusya

99

58

34

Ukrayna

15 Macaristan

4

Çin

Almanya

10

9

Finlandiya

İspanya

Arjantin

Bulgaristan

Belçika

Çek Cumhuriyeti

7

6

Pakistan

Romanya

Güney Afrika

3

2

2

Hollanda

Slovenya

Ermenistan

İran

1

1

1

1

2

İngiltere

19

19

7

3

4

Kanada

21

24

24

İsveç

Hindistan

Güney Kore

İsviçre

Slovakya

5

4

Brezilya

Meksika

2

2

Elektrik ihracatı yapan ülkelerde işletme ve inşa halindeki nükleer santral sayıları[8] (23 Nisan 2014) Ülkeler

Net Enerji İthalatı [9] (%)

Elektrik üretiminde nükleer (%) 2011

İşletmedeki nükleer reaktör sayısı

İnşa halindeki nükleer reaktör sayısı

İstanbul Nüfusuna Oranı

Rusya

-72

17,5%

34

9

10 katı

Kanada

-40

15,9%

19

-

3 katı

Arjantin

-3

4,4%

3

1

3 katı

Romanya

-11

19,8%

2

-

4 katı

Meksika

-13

4,6%

2

-

7,5 katı

Birleşik Arap Emirlikleri [10]

-116

-

-

3

1/4

İran

-60

1,5%

1

-

5 katı

Nükleer Santrallerin 2013 yılı sonu itibariyle mevcut kapasitesi 372 GW’dır. Uluslar arası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA-IAEA), Uluslar arası Enerji Ajansı (UEA- IEA) ve Dünya Nükleer Birliğinin (DNB- WNO) yayımladığı öngörülere göre en önemli parametreler şunlardır:

* 2020 yılında nükleer santrallerin toplam kapasitesinin 400-500 GW; * 2030 yılında ise 700 GW dolaylarında olacağı beklenmektedir. * Ülkelerin nükleer santrallere yönelmesinde: * Elektrik üretim maliyetlerinin düşük olması * Enerji arz güvenliğinin sağlanması * Yakıt fiyatlarının, elektrik maliyeti üzerindeki küçük etkisi, * Sera gazı salımının olmaması ile İklim Değişikliğiyle mücadeleye etkisi. KONNICHIWA

57


Yenilenebilir Kaynak Türleri

Toplam kurulu güç potansiyeli

Kurulu güç (MW)

Kapasite faktörü

(MW)

Hidro

36.000

Rüzgar Güneş

2023 Ortalama Hedefi üretim potansiyeli (milyar kWh/yıl) (MW)

19.609

% 44

36.000

144,0

48.00018

2.260

% 30

20.000

60,0

50.00019

-

% 20

3.000

7,5

Jeotermal

600

162

% 84

600

4,4

Biyokütle

2.000

44

% 80

2.000

14,0

TOPLAM

136.600

22.075

61.600

229,90

-

AKKUYU VE SİNOP

NÜKLEER SANTRALLERİ

YILLIK

SAYESİNDE

7,2 MİLYAR DOLAR

Doğalgaza para ödenmeyecektir Kuşkusuz nükleer santraller ülkemiz için sadece elektrik üretim tesisleri değil, aynı zamanda sanayi, tıp ve tarımda da uygulama alanı bulan teknoloji yoğun bir sektör olup önemli istihdam imkânları sunmaktadır. Nükleer santrallerin inşası ve işletilmesi esnasında bu projeden birçok sektör doğrudan ve dolaylı olarak etkilenecektir. Ekonomi, teknoloji ve istihdamın yanı sıra nükleer santraller ülkemizde kalite yönetim standartlarının uygulanması, standartlara uygunluk denetimi ile güvenlik ve emniyet kültürünün gelişmesine de büyük katkı sunacaktır.

Az yakıtla çok enerji, Nükleer Enerji 58

KONNICHIWA


NÜKLEER NEDEN GEREKLİ? Türkiye son on iki yıl içerisinde milli gelir dört kat, kişi başına milli gelir ise üç kat artarak dünyanın en büyük 17. ekonomisi olmuştur. Diğer yandan, nüfus artış hızımız yavaşlasa bile hala artmaya devam etmektedir. Türkiye 2 trilyon ABD doları milli gelirle dünyanın ilk on ekonomisi arasına girmeyi ve kişi başına düşen milli gelirimizi 25.000 ABD dolara, ihracatımızı 500 milyar dolara çıkarmayı hedeflemektedir. Ancak unutulmamalıdır ki büyüyen ekonomiler beraberinde enerji talebini ve özellikle elektrik tüketim talep artışını da beraberinde getirmektedir. Ülkemizde elektrik tüketim talebimiz ortalama olarak ekonomimizin büyüme hızından daha fazla gerçekleşmiştir. Elektrik tüketim talep artışında ülkemiz, dünyada Çin’den sonra ikinci, Avrupa’da ise birinci sırada yer almaktadır. Hızla büyüyen ekonomi, elektrik tüketimi ve nüfus yapısı karşısında enerji arz portföyümüze bakıldığında petrolün % 92’si, doğalgazın % 98’i, kömürün % 20’si ithal kaynaklardan karşılanmakta olup enerji ithal bağımlılığımız % 72 civarındadır. Bunun sonucu olarak cari açığımız içerisinde enerji ithalatından kaynaklanan pay 60 milyar dolar olarak gerçekleşmektedir. Bu çerçevede temel enerji politikalarımız; dışa bağımlılığın en alt düzeye indirilmesi, kaynak çeşitliliğine ve yerli, yeni ve yenilenebilir kaynaklara önem verilmesi, enerjinin verimli üretilmesi ve kullanılması, serbest piyasa uygulamaları içinde kamu ve özel kesim imkanlarının harekete geçirilmesi, ülke enerji ihtiyaçlarını güvenli, sürekli ve en düşük maliyetler ve en az çevresel etkilerle karşılayacak tedbirleri alan politikaların hayata geçirilmesi ve nükleer santrallerin enerji arz portföyüne dâhil edilerek arz çeşitliliğinin sağlanması şeklinde özetlenebilir.

Ülkemiz, 2023 yılına kadar iki nükleer santrali işletmeye almayı üçüncüsünün de inşaatına başlamayı ve böylece nükleer santral seçeneğini enerji üretim portföyümüze dahil etmeyi planlamaktadır. Böylece neredeyse tamamı ithal edilen doğalgazın yerine nükleer santralleri elektrik enerjisi üretiminde kullanarak enerjide dışa ve fosil yakıtlara olan bağımlılığımızı azaltmayı, enerji kaynak çeşitliliğini artırmayı ve sonuç olarak enerji arz güvenliğini sağlamayı hedeflemektedir. Bu bağlamda ülkemiz, 2023 yılındaki elektrik kurulu gücünün en az %10’unu, elektrik tüketiminin de % 17’sini nükleer santrallerden, karşılayacaktır. Japonya’nın yatırımıyla Sinop nükleer santralinin işletmeye alınması durumunda yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarımız maksimum düzeyde kullanılmaya devam edecek olup doğalgaz ithalatında yıllık olarak 7,2 milyar dolarlık tasarruf gerçekleşecektir. Yenilenebilir enerji potansiyelimizin tamamı kullanılsa bile 2023 yılındaki elektrik tüketim miktarının ancak yarısı karşılanabilmektedir. Nükleer santraller baz yük santrallerdir, günün 24 saati çalışır. Rüzgâr, güneş ve hidroelektrik gibi yenilenebilir enerji kaynakları iklim ve meteorolojik koşullara bağlıdır. Nükleer santrallerin kapasite faktörü % 90 civarında iken, güneş ve rüzgar santrallerinde bu oran en fazla % 20 civarındadır. Yeni nesil nükleer santrallerin işletme ömrü 60 yıl iken bu, rüzgâr ve güneşte 15-25 yıl civarındadır. Ayrıca, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanıldığı santraller nükleer santrallere göre çok daha fazla alan kaplamaktadır. Ancak, enerji ithal bağımlılığımızı azaltmak adına 1 MW bile olsa yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarımızı sonuna kadar kullanmalıyız. KONNICHIWA

59


T

ürkiye ile Japonya hükümetlerinin Türkiye’de Türk-Japon Üniversitesi (TJÜ) kurulmasına ilişkin 2014 yılında imzaladıkları anlaşma onaylanarak Resmi Gazete’de yayımlandı. “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Japonya Hükümeti Arasında Türkiye Cumhuriyeti’nde Türk-Japon Bilim ve Teknoloji Üniversitesinin Kurulmasına dair Anlaşma”ya göre, bilimsel ve teknolojik işbirliğinin daha fazla teşvik edilmesi amacıyla kurulacak TJÜ’nün eğitim dili İngilizce olacak. Üniversite, lisans, yüksek lisans ve doktora düzeylerinde eğitim verecek. Hazırlık eğitiminin de verileceği üniversitede, öğrencilere Türkçe ve Japonca seçmeli dil kursları imkanı da sağlanacak. Öğrencilere mümkün olduğunda, Japon üniversitelerinden çift diploma ya da ortak diploma verilmesi ayrıca değerlendirilecek.

Türk-Japon Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Kurulmasına Dair Kanun Tasarısı, TBMM Başkanlığına sunuldu. Tasarı, Türkiye ile Japonya arasındaki anlaşmaya dayalı olarak kurulacak üniversite ile birlikte Türk-Japon Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Vakfı’nın kurulmasını da düzenliyor. Anlaşma gereğince her yıl üniversiteye hazineden yardım sağlanacak. Üniversite, ithal edeceği ürünler için KDV ve ÖTV’den muaf olacak. Üniversite ve vakıf, elde ettiği gelirleri dolayısıyla iktisadi işletmeler hariç kurumlar vergisinden, harçlardan, damga vergisinden, kendisine yapılan bağış ve yardımlar nedeniyle veraset ve intikal vergisinden, sahip olduğu taşınmazlar dolayısıyla emlak vergisinden, taşıtları dolayısıyla motorlu taşıtlar vergisinden de muaf tutulacak. Üniversite, merkezi yönetim bütçesine dahil kamu kurum ve kuruluşlarına tanınan mali muafiyetler, istisnalar ve diğer mali kolaylıklardan aynı şekilde yararlanacak. Vakıf, amaçlarını gerçekleştirmek için yurt içi ve yurt dışında iktisadi işletme veya sermaye şirketi kurabilecek, devralabilecek ve bunlara ortak olabilecek. Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde üniversitenin ve vakfın kuruluş işlemlerinde kullanılmak üzere Maliye Bakanlığı bütçesinden gerekli ödenek aktarılacak.İstanbul Pendik Sabiha Gökçen Havalimanı bölgesinde, 49 yıllığına Milli Savunma Bakanlığı’na tahsisli bulunan ve Milli Savunma Bakanlığı’nın ihtiyacı dışında kalan uygun alana, üniversitenin kurulması için Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nca izin verilecek.

60

KONNICHIWA


Üniversitenin asıl amacı Japonya ve Türkiye teknolojilerini geliştirip dahada üst sıralara çıkmayı hedeflemektedir. TürkJapon Bilim ve Teknoloji Üniversitesi taban puanları ve kontenjanları önümüzdeki eğitim öğretim dönemi içerisinde yayınlanacaktır. Türk Japon Üniversitesi’nin eğitim dili İngilizce olacak. Öğrenciler Türkçe ve Japonca dil kurslarınada gidebilecek. Üniversiteden mezun olan öğrencilerde denklik problemi olmayacak. Çift diploma veya ortak diploma sahibi olacaklar. Kurulacak olan bu üniversitede Önlisans programları olmayacak bunun yanı sıra lisans , yüksek lisans ve doktora düzeylerinde eğitim verilecek. Üniversitenin kurulmasına ilişkin detayları bilim ve eğitim alanındaki ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla Türkiye’ye gelen Japonya Eğitim, Kültür, Spor, Bilim ve Teknoloji Bakanı Hakubun Shimomura’nın Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ı ziyaretinde görüşülmüştü.

Türk-Japon Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde nükleer mühendislik başta olmak üzere elektrik-elektronik mühendisliği, bilgi teknolojileri ve bilgisayar mühendisliği, uygulamalı fizik, mekanik mühendisliği, moleküler biyoloji, kimya, matematik, astronomi gibi bölümlerin bulunması planlanıyor.

Türk-Japon Bilim Yılı projesi Bakanlık ASO Salonu’ndaki heyetler arasındaki görüşmede bilim ve teknoloji alanında iki ülke ilişkilerinin daha da ileri götürülmesi kararlaştırıldı. Gelecek yıllardan birinin “Türk-Japon Bilim Yılı” ilan edilmesi için prensip kararı alınırken, TÜBİTAK ile Japon Bilim Teşvik Kurumu’nun birlikte çalışması benimsendi.

Üniversite Bilişim Vadisi’nin yanında olacak Görüşmede, daha önce kurulması kararı alınan Türk-Japon Bilim ve Teknoloji üniversitesinin ayrıntıları da ele alındı.

Fikri Işık; “Bu üniversite fikri Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan ve Japonya Başbakanı Abe’nin küresel vizyonunun tezahürüdür. Birkaç asra yayılan Türk-Japon ilişkilerinde şüphesiz bu üniversitenin çok müstesna bir yeri olacaktır. İki ülke halkları arasında bulunan dostluk bağları bu üniversite ile daha da derinleşecek ve yeni kapıların açılmasına vesile olacaktır. Bu ilişkilerin uzun tarihinde, Ertuğrul Fırkateyni’nden Marmaray ve köprü projelerine kadar çok geniş alana yayılan derinlikli bir ilişki yelpazesi var. Üniversite fikri de bu ilişkilerin derinliğinden ortaya çıkmış bir sonuçtur. Üniversite, sahasında dünyanın önde gelen üniversitelerinden biri olmayı hedefliyor. Japonya’nın birikimi, Türkiye’nin büyüyen ekonomisi ve dünyaya açılan perspektifi dikkate alındığında bu üniversitenin kendi sahasında temayüz etmiş bir cazibe merkezi haline gelmesini temenni ediyoruz” dedi.

Ortak üniversite fikrinin heyecan verici olduğunu dile getiren Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, adresin Türkiye olacağını söyledi. Işık şöyle devam etti: “Bilim ve teknoloji alanında güzel bir üniversitenin kurulması çabasındayız. Müfredatın hazırlanması ve öğretim üyelerinin belirlenmesi çalışmalarımız sürüyor. Kısa zamanda çalışmalarımızı bitirmek istiyoruz. Ortak bilim ve teknoloji üniversitesi İstanbul ile Kocaeli’nin arasında Bilişim Vadisi’nin yakınında inşa edecek. O bölgeyi teknolojik üs haline getireceğiz. Üniversite kurulduğunda öğrenci ve öğretim üyesi değişimleri gibi pek çok çalışmayı gerçekleştireceğiz. İki ülke arasındaki ilişkiler çok daha gelişecek.” KONNICHIWA

61


BAŞYAZI

yeniden

KONNICHIWA

Bundan yıllar önce Hürriyet Gazetesi Tokyo Temsilciliği yaptığım dönemde gazetenin Cumartesi ekinde Tokyo’dan Konnichiwa diye bir köşe yazardım. Yıllar sonra artık size bu dergiden Konnichiwa diyeceğim. Öncelikle niçin bu dergiyi yayınladığımızı anlatmaya çalışacağım. Türk-Japon ilişkilerini araştırmak için tarihin uçsuz bucaksız sularında kulaç atarken nelerle karşılaşabileceğinizi tahmin dahi edemezsiniz. Bu deryada keşfedebildikleriniz, keşfedemediklerinizin yanında bir su damlası kadar küçük kalır. Ben bu tarih denizinin derin sularında kulaç atmaya 1994 yılında, Ertuğrul Firkateyni’nin battığı kayalıkların dibinde, küçücük Kushimoto Adası’nda başladım. Hürriyet Gazetesi Tokyo Temsilciliği’ne atandıktan birkaç gün sonra, Japonya’dan ilk haberimi yapmak üzere Wakayama Belediye Başkanı’nın davetlisi olarak, her yıl düzenlenen “Ertuğrul Firkateyni Şehitlerini Anma” etkinliklerine katılmak için Wakayama’ya gittim. Sıcak bir sonbahar günü, güneşli bir havada Wakayama’ya vardık. Tören, geminin battığı yere en yakın kara parçası olan Kushimoto Adası’nda, Ertuğrul şehitleri için yaptırılan anıtmezarda düzenleniyordu. Öyle ada deyince uzak bir yer sanmayın; ana karanın hemen dibinde, yüzerek dahi gidilebilecek kadar yakın. Ana karayla ada arasında küçük bir de arabalı vapur çalışıyor. Adaya gitmek için tekneye bindiğimizde, pırıl pırıl bir gökyüzü vardı. Adaya yaklaştığımızda sadece adanın üzerinde bir bulut belirdi. Adaya ayak basmamızla beraber de inceden bir yağmur başladı. Törene katılanlara rahatsızlık vermekten korkarcasına; sessiz ve derinden yağıyordu. Yağmur tören boyunca devam etti ve tam biz küçük tekneye binerken son buldu. Tören sırasında yanımda bulunan Belediye Başkanı, “Kushimoto’ya ne zaman bir Türk gelse mutlaka yağmur yağar. Ada halkı bu yağmurların şehit denizcilerin sevinç gözyaşları olduğuna inanır” dedi. Aradan yıllar geçti, 2007 yılında 11. Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül ile beraber Kushimoto Adası’na yeniden gittim. Giderken de yolda bu hikayeyi Sayın Cumhurbaşkanı’na anlattım. Fakat hemen sonrasında da ya bu sefer yağmur yağmazsa diye düşünüp, söylediğime pişman oldum. Aradan geçen 10 senede Japonlar Kushimoto adasını asma köprü ile Wakayama’ya bağlamışlar. Ben, yağmur feribota binerken başlar diye hayal ederken günlük güneşlik bir havada, Kushimoto’ya geldik. Tam bu sefer olmadı derken küçük siyah bulut otobüsün tam üstünde beliriverdi. Kimseyi rahatsız etmeyen inceden bir yağmur yağmaya başladı. Önceleri ben de sadece bir tesadüf olduğunu düşündüm. Ama artık eminim ki, misyonuyla değil, batışıyla efsane haline gelen Ertuğrul ve iki ülke arasında iyi ilişkilerin başlamasına yol açan bu kahraman şehit denizciler görevlerini hakkıyla tamamladılar artık sıra bizlerde... Türkiye’den Japonya’ya bir kültür köprüsü oluşturmak ve bu köprüden Türk insanın Japonya’ya taşımak bizim görevimiz. Bu nedenle Japonya’yı her yönüyle Türk insanına anlatabilmek için bu yola çıktık. Umarım siz de beğenip bizi desteklersiniz.

Saygılarımla, Erdal GÜVEN Gazeteci-Yazar 62

KONNICHIWA


64

Geleneksel Çay Seramonisi SADO (VEYA CHADO)

70

Dağ Yakma Festivali Wakakusa Yamayaki

72

Taiko; Geleneksel Japon savaş davulları

74

Ritüeller ve Kutlamalar için, Sanat ve Eğlence için ... Kağıt, Japonya’da Yaşamı Parıldatıyor

76

“Maneki Neko” ları tanıyoruz.

80

Onsen’e gitmeye ne dersiniz? Japon dilinde ılıca anlamına gelen onsenler ile ilgili herşey.

86

Tokyo’da Neler Oluyor?

88

2017’de Japonya’da Görülmesi Gereken 5 Yer

92

Japonların Gençlik Sırları Japonların genç görünmelerinin ve cilt güzelliklerinin sırrı aslında çok basit.

94

Japonya’da Görüp De Şaşırmayın!

Hayatın ritmi

KONNICHIWA

63


GELENEKSEL ÇAY SERAMONİSİ

SADO (VEYA CHADO) Sado ve çay törenlerini konu alan birçok okul bulunmaktadır. Japonya’da çay törenleri ince detayları bulunan bir sanat dalıdır ve sallama poşet çayını fincanına koyup üzerine sıcak su dökülüp hazırlanan batıdaki çay tutkunlarına çok yabancıdır. Çay yani O-cha (yeşil çay)’nın Japon kültüründeki yeri, kahvenin Amerikan kültüründeki veya ‘bir fincan çay’ın İngiliz kültüründeki yerinden çok daha farklıdır. Aynı zamanda sağlığa çok yararlı bir madde olduğu tüm dünya çapında kabul edilmiştir. Japonya’da çay töreninin öğrenilmesi bir genç kızın yapması gereken en önemli geleneklerden biridir. Kaynaklar Japonya’da yeşil çayın ilk kez 6.yy da Budist meditasyonlar sırasında kullanıldığını göstermektedir. Daha sonra Kamakura (1185-1333) döneminde yaşayan Eisai isimli papaz, günümüze kadar gelen çay oturumlarını düzenlemeye başlamıştır. Daha sonraki yüzyılda Ikkyu isimli bir keşiş, gezilerinde çayı ve çay törenini tanıtarak tüm ülkeye yayılmasına vesile olmuştur. Ikkyu’nun öğrencisi Shuko, Shogun Ashikaga Yoshimasa’nın Ginkakuji sarayında baş çay üstadı konumuna gelmiştir ve burada ilk kez çay töreni odasını kurmuştur. 64

KONNICHIWA


Günümüzdeki bir çok çay okulu büyük üstat Sen No Rikyu (15221591) kurallarını örnek almaktadır. Kurslarda Japon kültürü daha ön plana alınarak Çin kültüründen uzaklaşılmaktadır. Rikyu’nun torunu Sotan bir çok çay okulu açmıştır. Bunlardan Ura Senke halka açıktı, Omote Senke ise soylu sınıfa hizmet vermekteydi. Ura Senke halen günümüzde faaliyetine devam etmektedir ve bu kültürü geçmişten geleceğe hiç bozulmadan aktarmaktadır. Çay törenleri genellikle özel çay odalarında gerçekleştirilir. Önceki dönemlerde bu çay odaları, hanelerden uzak yeşilliğin içinde sakin yerlere inşa edilen küçük evlerde bulunmaktaydı. Bu evleri halen bir çok milli parklarda ve sarayların bahçelerinde ziyaret edebilirsiniz. Kyoto’da bulunan Katsura Sarayı’nın Shokintei çay evi en güzel örneklerden biridir. Konuklar çay odasına girdikten sonra nijiriguchi kapısının önünde çömelerek dünyevi sorunlardan uzaklaşırlar. Çay töreninin kendine özgü ve başka hiçbir yerde bulunmayan özellikleri vardır: davetliler, mevsim, duvardaki resimler, çevredeki çeşitli bitki ve çiçekler, kullanılan malzemeler, çaydan önce sunulan yemek, vs.. Çay töreni bir çok aşamadan oluşmaktadır, her aşamada insan varoluşun derinliklerinin daha da içine girer, doğaya daha da yakınlaşarak değerinin farkına varır. KONNICHIWA

65


Çay uzmanlığı dersinde ilk denediğimiz çaylardan biri Gyokuro. Gyokuro en üst düzey yeşil çay olarak kabul ediliyor. Japon yeşil çayı olan gyokuro aynı zamanda matcha çayının yapımı için ilk aşamayı oluşturuyor. Gyokuro, özel işleme methodundan dolayı en sağlıklı yeşil çaylardan. Sadece çayda bulunan ve çayı sağlıklı kılan olağanüstü bir amino asit Theanine en fazla gyokuro ve matchada bulunuyor. Theanine’in üç önemli özelliği; çaya lezzetini vermesi, fantastik hissi vermesi ve hastalıkları engellemesi. Lezzetin gastronomideki konesörler tarafından verilen ismi “umami” yani taze, canlı, hiç bir tada benzemeyen, kendi özel lezzeti, karakteristiği bulunan demek. Çayda kafein olmasına rağmen Gyokuro gibi yüksek kalitedeki çaylarda asla zararlı bir etki olmamasının sebebi Theanine’in fazlalığı. Çayda Yang yani erkek kafein iken, Ying yani kadın ise theanine. Böylece çay, dengeli ve sağlıklı bir içecek haline geliyor. Gyokuronun rengi açık sarı, kuruyken kokusu aynı çimen gibi. Lezzeti ”umami”, ilaç gibi bir çay. Yeşil çayın vücudunuza etkisini gördükten sonra kahveyi daha önce bırakmadığınıza pişman olacaksınız… Mutlaka gyokuroyu tadın. Japon çaylarının en önde gelenlerinden biri Matcha çayı. Son derece fanatikleri olan, aslında yeşil çayın toz halindeki bi çeşidi diyebiliriz. Matcha çayı en popüler yeşil çaylardandır. Onu çok farklı formlarda görebilirsiniz, toz olduğu için hem yemeklerde hem de farklı içeceklerde kullanılıyor. Mesela matcha çaylı pastalar, smoothieler, dondurmalar Amerika’da ve Asya’da çok yaygın. Sen-cha (Sença olarak okunmaktadır), Japonya’da en çok tüketilen çay çeşididir. Sencha yeşil çayı, hangi mevsimde toplandığına göre tadı farklılık göstermektedir. Nisan ve Mayıs aylarını kapsayan ilk hasat genellikle en lezzetli Sencha olarak bilinmektedir. Okyanus ve hafif çimen aromalarını içinde barındırır. Canlandırıcı ve tazeleyici etkisiyle gün boyu çay tutkunlarının vazgeçilmez içecekleri arasında yer alır. Budist keşiş Eichu, Çin ziyaretinden dönerken orada tattığı yeşil çayı ülkesine getirir. Kaynaklar bu keşişin 815 yılında kendi elleriyle hazırladığı “sencha” adlı yeşil çayı imparatora sunduğunu yazar. Bunu takiben Japonya’da çaya olan ilgi de başlar… Pirinç taneleri sebebiyle Japonlar Genmaicha’yı içmek için öğleden sonrayı tercih ederler. Fincan içersinde rengi parlak yeşil ve hafif, dumanlı bir görüntüsü vardır. Japonlar balık yedikleri öğünlerde özellikle Genmaicha’yı tercih ederler.“Genmai” kahverengi pirinç anlamına gelmektedir. Genmaicha içeriği %50’sine kadar tam tahıllı kızarmış pirinçten oluşur, Japonya’da çok popüler bir çay olan Genmaicha, içildikten sonra kalan kavrulmuş pirinçler yenir. Kavrulmuş ve kısmen patlamış pirinç tanelerinin kavrulmuş tadı çaya hafif malt bir tat verir. Genmaicha 15. yüzyıl geleneklerinde tesadüfen oluşmuştur. Bir samuray hizmetlisi bir gün efendisi için çay hazırlarken yanlışlıkla çay ve pirinci karıştırarak uzun süre ısıtır ve efendisine sunar. Böylece samuray tarafından yepyeni bir tat keşfedilir. Hojicha, üst kalitedeki Japon “Bancha” çayından elde edilir. Diğer yeşil çaylardan farklı kılan şey onun üretim şeklidir. Kömür ateşinde, porselen kaplarda kavrularak elde edilen Hojicha çayının rengi bu nedenle yeşil yerine kırmızıya yakındır. Hojicha diğer yeşil çaylara göre daha yumuşaktır, çocuklar ve yaşlılar için de idealdir. Bu kaliteli ve gurme çay, Japonya’da genellikle yemek sırasında içilir. Hojicha, hafif içimli bir yeşil çay olduğu için akşam saatlerinde de tercih edilmektedir. Kukicha, çay yapraklarıyla birlikte çay bitkisinin gövdesi ve yaprak saplarının karıştırılarak kurutulduktan sonra kavrularak hazırlanan özel bir Japon çayıdır. Kukicha, diğer yeşil çaylara göre benzersiz bir lezzet ve aromaya sahiptir. Kukicha, Twig Çayı veya Bocha olarak da bilinmektedir. Genellikle Sencha, Matcha veya Gyokuro çaylarının üretimi sırasında elde edilir.Kukicha çayı, Macrobiotik diyetlerde sık bir şekilde kullanılır. Yüksek ateşle etkileşime geçen hojicha kahverengimsi bir renge ve füme hafif karemelize bir tada sahiptir. 66

KONNICHIWA


Aşağıdaki yazı Ura Senke büyük çay üstadı Sen Soshitsu’dan(15.yy) bir alıntıdır : “Çay töreni, yani çaya giden yol, suyun kaynatılması, çayın konulması ve demlenmesi, davetlilere sunularak içilmesi aşamalarını konu alan basit bir sahnedir. Açık kalplilikle ve saygı ile sunulan çay büyük minnettarlıkla kabul edilir, sunulan çay tüm fiziksel ve ruhsal istekleri tatmin eder. Çılgınlıklarla dolu dünya, arzularımız, heveslerimiz vücudumuzu ve düşüncelerimiz çok yıpratır. O an kendimizi baş başa kalabilecek sakin ve barışçıl bir ortam ararız. Chado disiplininde o aranılan yer çay evidir. Ahenk, saygı, saflık ve sükunet prensipleri, Chado’nun kanunlarını oluşturmaktadır. 400 yılından beri değişmeyen bu Japon geleneği birçok Japon olmayan kimsenin bu kültüre olan yakınlığını arttırmıştır ve katılımlarını sağlamıştır. Bu da diğer ulusların insanlarının Chado’ya olan ilgisinin artmasına yol açmış bir çok insanın “Çay Yolu” na katılmasına olanak sağlamıştır. Kullanılan gereçler ise şunlardır: Chasen, çay törenini hazırlayan kişinin çayı karıştırmak için kullandığı bambu karıştırıcı; cha-ire, toz çayın konulduğu seramik kap; kama (kettle) su kaynatılan kap; hashi (chopsticks) yemek çubukları; cha-wan çay kaseleridir. Koicha (koyu çay) servisi başta yapılır daha sonra usucha (açık çay) servisi yapılır. Tören esnasında , çeşitli kaiseki (hamur işi), sake ve higashi (şekerleme) servisleri de yapılır. KONNICHIWA

67


Kinkakuci (Altın Tapınak)

Kinkakuci (Golden Pavillion), ayrıca Rokuonci (Geyik Parkı Tapınağı) olarak da bilinir. Japonya’nın Kyôto Eyaleti, Kyôto Şehri, Kitaku semti sınırları dahilinde bulunan, Budizm’in Rinzai koluna mensup tapınak. Muromaçi Dönemi’nin ilk yarısında gelişen Kitayama Kültürü mimarisi ve bahçe düzenleme sanatının kusursuz bir temsilcisi olup uluslararası olarak kabul görmüş, bu çerçevede 1994 yılı itibariyle eski Başkent Kyôto’nun önemli kültür varlığı olarak UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmıştır. Başlangıçta Rokuonci Tapınağı adıyla anılan tapınak, bugün kendisini çevreleyen kampusun bütününe atıf yapacak şekilde, Kinkakuci olarak tanınmaktadır.

68

KONNICHIWA


KONNICHIWA

69


Dağ Yakma Festivali

Wakakusa Yamayaki Wakakusa Yamayaki Festivali her yıl Ocak ayının 22. gününde Japonya’nın Nara şehrinde Wakakusa Dağı’nın yakılması ile kutlanır.

70

KONNICHIWA


Festival öğle saatlerinde başlıyor. Saat 17.00 dolaylarında Wakakusa Dağı’nın dibinde şenlik ateşleri yakılıyor. Saat 18.00’de havai fişek gösterilerine başlıyorlar. Rahipler meşalelerini yakıyorlar ve dağa yakın bir çalılık, ot topluluğunu ateşe veriyorlar. Dağın yanışının daha iyi ve güzel bir şekilde görülmesi için de insanlar havanın kararmasını bekliyorlar. Festivalin kaynağı olarak insanlar iki hikayeden bahsediyor. İlki Kofukiji ve Todaji tapınaklarının arasında arazi anlaşmazlığı olmuş. Bir tarafın Wakakusa Dağı’nı ateşe vermesi ile anlaşmazlık son bulmuş. Kofukiji ve Todaji tapınakları dağın yakılmasını onurlandırmış. Bu da zaman içinde ritüel şeklini almış. Diğer bir hikaye ise çiftçilerin zararlı ot ve böceklerden temizlenmesi için dağı ateşe verdiklerini, bunun zamanla gelenekselleştiğini bizlere söylüyor.

KONNICHIWA

71


TAI Taiko, Geleneksel Japon savaş davullarına verilen isimdir. Savaşlarda askerlerin moralini yüksek tutmak ve aynı zamanda ordu safları arasındaki iletişimi sağlamak için kullanılırlardı. Davulların günümüzdeki işlevi tümüyle sanatsaldır. Davulların çalınma biçimi çok büyük oranda mukavemet ve atletizm gerektirir. Turne öncesi her taiko grup üyesinin günlük çalişmasına ek olarak yarım maraton (22 km) koştugu bilinmektedir. “KODO” ve “OndekoZa” grupları dünyaca ünlüdür. Büyük Izmit depremi sonrasında KODO grubu 2000 yılında Türkiye`ye gelerek Istanbul ve Ankara’da destek konserleri vermiştir. Taiko, köken olarak taekwondo, karate, judo gibi bir savaş sanatıdır (martial art). Davullar “bachi” adı verilen davulun boyutlarına göre uzunluğu ve kalınlığı değişen sopalar ile çalınır.

72

KONNICHIWA


KO

Kullanılan ağacın cinsi (meşe, akçaağaç, gürgen) davuldan elde edilen sesi büyük oranda etkilediğinden her grup kendi içinde çalınacak şarkının niteliğine göre bir bachi standardı belirler. Taiko bestelerinde ana ritmi oluşturan motif göreceli olarak basit, zaman ölçüsü (time signature) çoğunlukla düz karakterdedir. Taiko davullari temelinde üç ana ritim içerir: Kalp atışını simgeleyen, çift vuruşlu “Do-Ko”. Koşan bir atı simgeleyen “Do-Ko-Don” Festival ritmi olarak bilinen “Don-Do-Ko-Don-Don”. Her şarkının melodisi bu üç ana ritm üzerinde 4, 8 ve 10`un katlarını içeren vuruşlar ile örülür. Geleneksel bestelerde her şey önceden kurgulanmıştır ve doğaçlamaya yer verilmez. Özellikle Amerika kökenli günümüzdeki taiko grupları, bu geleneksel kısıtlamayı kendi bestelerinde doğaçlamaya büyük oranda yer vererek kaldırmışlardır. Geleneksel haliyle taiko yazılı bir notasyona sahip değildir. Besteler kulaktan kulağa “kuchishowa” adı verilen sözlü notasyon geleneği ile öğretilir.

KONNICHIWA

73


Ritüeller ve Kutlamalar için, Sanat ve Eğlence için ... Kağıt, Japonya’da Yaşamı Parıldatıyor Mizuhiki ile yapılmış bir turna kuşu figürü. Resmi günlerde yada festival günlerinde masada görebilirsin.

Esugoroku kağıt tahtası oyunları. Edo döneminde popüler olmuşlardır (1603-1867). (Kağıt Müzesinin Malı)

74

KONNICHIWA

Karuta kartları. Oyunun amacı e-fuda (resim kartı) ile bir metin eşleştirmektir. (Fotoğraf: Kuribayashi Shigeki)


Tanabata festivali, renkli kağıt şeritler üzerine umutlar ve arzular yazmak, ardından 7 Temmuz’da ince bambu direğine asmak için bir zamandır. Kitano Tenmangu Shrine, Kyoto’daki sahne. (Fotoğraf: Sudo Koichi / A fl o)

Washi, gökyüzünde uçurtma dansları için mükemmel bir ışıktır. Üç tane burada (saat yönünde yukarıdan): Nambudako, Oni Yozu ve Oni Yocho. (Uçurtma Müzesinin Mülkiyeti, Japonya Uçurtma Derneği)

Bir uchiwa yelpazesi sizi sıcak yaz günlerinde çok iyi serinletir. Washi kağıdını bir bambu çerçevesine yapıştırarak oluşturabilirsiniz. KONNICHIWA 75


MANEKİ NEKO

GEL HAYDi SEN DE GEL! Japonların çağıran kedisi “Maneki Neko” insanlığı barışa, mutluluğa, dostluğa ve refaha çağırıyor. Bengü Berrin TONYALI 76

KONNICHIWA


Doğma büyüme Kadıköylü’yüm. Annem, anneannem ve hatta büyükannem bile Kadıköylü. Kuşaklar boyu Kadıköylü olan biri olarak Kadıköy’ün nesi meşhur derseniz, hiç düşünmeden “kedileri” diyebilirim. Öyle hemen “Aman canım her yerin kedisi meşhur. Kadıköy’ün kedilerinin özelliği nedir, demeyin. Baksanıza Türkiye’de bir tek Kadıköy kedisinin heykeli dikildi. Ama benim kedilerle hikayem, neredeyse kırk yıl öncesine dayanıyor. Daha anaokuluna giderken tanıştım Kadıköy’ün kedileriyle. Bir ömür, dile kolay. Onlarca sokak kedisi arkadaşım oldu. Hemen hepsinin hayatımdaki yerleri ayrıdır. Kimileri tüm eğitim hayatım boyunca, evden okula, okuldan eve bana eşlik ettiler. Kimileri gece uyku arkadaşım oldular. Kasap önünde bekleşen ciğerci kediler benimle çok ilgilenmeseler de, apartman girişlerinde kendilerine hazırlanan örtülerle süslenmiş küçük kutularda birer “Kapıcı Kamil” edasıyla oturup etrafı süzen tüm kediler beni tanır. Adeta benim geçiş saatimi not edip ben geçene kadar gözleriyle beni takip ederlerdi. Allah vermeye bir gün geç kalsam hemen anneme ispiyonlayacaklarından korkar, her gün tam zamanında elimde kendimden büyük çantamı sallaya sallaya, adeta kendimi onlara gösterircesine büyük bir azametle önlerinden geçerdim. Bu ispiyoncu kedileri memnun edebilmek için ne rüşvetler verdim, üç kuruşluk öğrenci harçlığımdan yaş mamalar mı almadım, sokakta kalan yavrularına evsahipleri mi bulmadım, neler neler yaptım bir bilseniz. Haa bu arada bir de eve aldıklarım var; Adelayt ,Vicdan, Tekir, Aşure bunlardan sadece bir kaçı. Moda Anaokulu, Moda İlkokulu, Kadıköy Kız Lisesi derken seneler geçti. Ama kedilerin beni takibi hiç değişmedi. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi yıllarımda bu sefer bir de iskelenin tekiri eklendi nöbet listeme… Okullar bitip iş hayatına atılıp aile kurduğum sırada da kedisiz kaldığımı düşünmeyin sakın…Şu anda da hayatımıza adı gibi beyazlık katan, sevimli ama bir o kadar kaprisli bir Ankara Kedisi “Pamuk” eşlik ediyor. Bu kadar Kadıköy’lü olup neden Ankara Kedisi dediğinizi duyar gibiyim; eşim Ankara’lı. Onun da hatırı olsun biraz değil mi? :) Şimdilerde bakmayın bir Tombili merakıdır gidiyor. Üzerinde yattığı arabaların bazı bölümlerini çökerten, tembel mi tembel, bir o kadar da bıçkın Kadıköy’ün fenomen kedisi Tombili’ yi artık herkes az çok biliyor. Herifin heykeli bile yapıldı. Ne diyelim şanslı kedi vesselam. Öyle heykeli dikilmek her kediye nasip olmaz bu ülkede…

Tarih boyunca efsanelere en fazla konu olan hayvanlardan biri şüphesiz ki kedidir. Mağara adamlarının, mağaralarının duvarlarına çizdikleri resimlerde, özellikle iki evcil hayvan göze çarpar. Birisi erkeklerin yanında av peşinde koşarkenresmedilen köpek, diğeriyse mağara kadınıyla arkadaşlık eder şekilde resmedilen kedidir. Antik Mısır’da da kediler kutsal sayılmaktaydı, hatta kafası kedi olan bir tanrıça dahi vardı. Adı Bast olan bu tanrıça Antik Mısırda kedilerin tanrısı olarak bilinirdi ve müzik, dans, medeniyet, doğum gibi feminin güçleri simgelerdi. Özellikle gemi ticaretinin revaçta olduğu yıllarda, kedi ayrı bir önem kazanmıştı. Gemilerin küpeştelerinde saklanarak, diğer limanlardan gelen fare ve sıçanları yedikleri ve olası salgınları ve hastalıkları engellediklerinden uğurlu sayılırlar ve çoğu gemi kaptanı uzun bir yolculuğa çıkarken yanlarına bir tane kedi alırlardı. İleriki zamanlarda ise kediler (özellikle simsiyah olanlar) İngiltere’de şeytani güçleri simgeleyen cadılarla eşleştirildiler ve uğursuz olarak adlandırıldılar. Kara kedinin uğursuzluk getirdiğine günümüzde de inanılır. Kediler hakkında ilginç bir anekdot aktarmak isterim; II.Dünya Savaşı sırasında, İngilizler tarafından toplam 52 hayvana “Dicken” ödülü verilmiştir. Dicken ödülü, büyük cesaret göstererek insanların hayatlarını kurtaran hayvanlara verilmiştir, ve insanlara verilen “şeref ” madalyasının hayvanlara eşdeğer olanı olarak görülür. Bu ödüle bir tane kedi layık görülmüş ve bu kedi tarihe geçmiştir. Dicken ödülünü alan kedinin ismi Simon’dur.

Kırmızı Maneki Nekolar’ın kötü KONNICHIWA 77 ruhlara karşı etkili olduğu inanılır.


Bu kedi, bir savaş gemisinde fareleri yemekle görevliydi, aynı zamanda da geminin maskotuydu. Ani bir baskın sırasında, bir bomba kaptanın kamarasına isabet ettiğinde, Simon bir şarapnel parçasıyla yaralanır. Fakat gemicilerin bakımıyla kısa sürede ayağa kalkar, tüm gemicilere moral kaynağı olur ve fareleri yakalamaya devam eder. Gemi mürettebatının neşesini sağlayıp onlara moral verdiği için de bu ödüle layık görülür. Ama ben bugün size asıl Japonların şans kedilerinden bahsedeceğim. Evimin her yerini dolduran ve her Japonya seyahatimde mutlaka en az 3 tane daha satın aldığım “Maneki Neko”u anlatacağım size. Geçmişte kedilerin mağara kadınlarıyla, aristokrat hanımlarla, prenseslerle, cadılarla beraber anıldığını görürüz. Günümüzde de kediler genellikle bayanlarla özdeşleştirilir. Zerafeti, nezaketi ve estetikliğiyle (aynı zamanda nankörlüğü,inatçılığı, şımarıklığı, başına buyrukluğu ve hiçbir hareketinin önceden tahmin edilememesiyle) gerçekten de erkekten fazla kadına yakışan bir hayvandır kedi. Japonya’da ise Maneki Neko adıyla anılan kedide durum farklıdır, çünkü bu kedi erkektir. Hikayesi 17. yüzyıla kadar dayanan Japonya’nın meşhur uğur, şans ve iyi talih getirdiğine inanılan kedi figürüdür aslında. Japoncada Maneki Neko, “çağıran kedi” anlamına gelir. Maneki Neko, farklı boyutlarda bulunan, değişik renklerde boyanan, evlerin veya dükkanlarının önünde bir patisini havaya kaldırmış duran ve uğur getirdiğine inanılan bir kedi heykelidir.Maneki Neko heykelinin ortaya nasıl çıktığı konusu ise biraz karışıktır ve değişik efsanelerde yer alır. 78

KONNICHIWA

Ama en kabul göreni şöyledir: rivayete göre 17. yüzyılda yaşayan yoksul bir Japon rahibin Tama isimli bir kedisi varmış. Bir gün zengin bir adam Tama’nın yaşadığı tapınağın yakınlarından geçerken yağmura yakalanmış ve ıslanmamak için bir ağacın altına sığınmış. O sıra ortaya çıkan Tama, zengin adama sol patisini kaldırıp bir şeyler anlatmaya çalışıyormuş. Zengin adam Tama’nın kendisini çağırdığını düşünüp kediye doğru gitmiş. İşte o sıra ağaca bir yıldırım düşmüş. Eğer Tama olmasa, adam o ağacın altında kalıp, yıldırım çarpmasından dolayı ölecekmiş. Bunu fark eden zengin adam tapınağa yüklü bir bağış yapmış. Yine rivayete göre Tama hala Goutokouji’deki tapınakta gömülü imiş. 17. yüzyılda geçtiği rivayet olunan bu öyküye karşın Maneki Neko çok daha eski tarihlerde de bilinen bir mit. Ama Japonya’da yaygınlaşmasında Samuray döneminde başlayan Batılılaşma Hareketi’nin de önemli bir etkisi olduğu düşünülüyor. Çünkü birçok dinde olduğu gibi Japonya’da da erkeklik organı uzun yıllar bereket simgesi olarak kullanılmış. Ama Batı ahlakının da etkisi ile Japonya’da bereket simgeleri yerini hızla Maneki Neko’ya bırakmaya başlamış. Orijinalinde sol patisini kaldırmış olan Maneki Neko’ya karşı bugün sağ patisini kaldırmış olan Maneki Neko’lar da oldukça yaygın. En popüleri 3 renkli kedidir. Bu kedi beyazdır fakat üstünde turuncu ve siyah noktaları bulunmaktadır. Bu tip bir Maneki Neko özellikle şans getirmesi için kullanılır. Bembeyaz Maneki Nekolar saflığı ve temizliği temsil ederler. Siyah Maneki Nekolar ise kötülüğe karşı koruyucu özelliği taşırlar.


Özellikle bayanlar tarafından tercih edilirler ve onları izleyen kötülükleri engelledikleri inanılır. En fazla bulunan Maneki Nekolar bunlar olmasına rağmen, farklı renkte Maneki Nekolar da bulunmaktadır. Patisinin kaldırmasının da altında ilginç bir gözlem yatıyor. Bilindiği üzere kediler havadaki değişimleri hisseden yaratıklardır. Özellikle birçok toplumda kedilerin yüzlerini yıkamaya başlamaları ile yağmur yağması arasında bir ilinti kurulur. Yine bu sebeple birçok toplumda ‘Kedi yüzünü yıkıyorsa yağmurun arkası gelir’ atasözü oldukça yaygındır. Japonlara göre Maneki Neko, bereket getirecek yağmuru yüzünü temizlemek için kaldırdığı patisi ile müjdelemektedir. Maneki Neko kültürüne göre sol el, müşteriyi, insanları çağırır; sağ el ise para ve iyi talihi. Hatta Maneki Neko’lar renklerine göre de anlam kazanmış durumda, siyah olanlar kötü güçlere karşı güvenliği, sarı olanlar parayı, kırmızı olanlar hastalıklara karşı sağlığı temsil ediyor. Japonya’da Maneki Neko’ların satıldığı yüzlerce dükkan bulmak mümkün. Hatta internetten bile sipariş kabul edenler var.

Maneki Neko kültürünün gerçeklerle olan bağlantısını bilemesek de dünyanın en güçlü ekonomilerinden biri olan Japonlar’ın bu kedi sevgisi örnek alınmaya değer. Maneki Neko heykelcikleri değişik şekillerde yapılır. Kimisinde pati sadece kulak hizasında kalkmışken kimisinde kafanın oldukça üstünde gözükür. İnanca göre patinin yüksekliği şansı arttırır. Eğer Maneki Neko sağ patisini kaldırmışsa eve parayı ve iyi şansı çağırmaktadır, eğer sol patisini kaldırdıysa bu sefer çağırdığı komşular ya da müşterilerdir. Maneki Neko’nun değişik renklerde olanları da bulunmaktadır. Bugünlerde daha “havalı” olan Maneki Nekolar ise altın renkli ve pembe olanlarıdır. Altın renkli olan parayı çağırırken, pembe olanı aşkı çağırır. Maneki Nekolar üstlerinde aksesuar olarak genelde bir kırmızı tasma ve üstünde altın bir zil taşırlar. Sol ellerinde ise bazen “şans” anlamına gelen bir sembol taşırlar. Belki de bu yıl siz de ihtiyacınıza göre bir Maneki Neko edinmelisiniz. Belli mi olur, bakarsınız talihiniz değişir... Maneki Neko’ların pembe olanları aşkı temsil ediyor. KONNICHIWA

79


“ONSEN”E GİTMEYE NE DERSİNİZ? Onsen, Japonca da bir çeşit kaplıca anlamına gelir. Volkanik olarak çok hareketli bir ülke olan Japonya’da ülkenin birçok yerine yayılmış olan çokça onsen bulunmaktadır. Onsenler önceden geleneksel halk hamamları olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise Japonya’nın yerel turizminin temel taşlarından biridir.

Onsenlerin birçok çeşidi vardır. Açık veya kapalı olanları bulunur. Ya belediye tarafından ya da özel işletmelerce bir otelin parçası veya pansiyon olarak işletilirler. Japon iç turizminde önemli bir yere sahiptirler. Sıklıkla kırsal alanlarda bulunmalarına rağmen, büyük kentlerde olanları da vardır. Japon ailelerin veya iş gruplarının şehir yaşamından uzaklaşmak ve dinlenmek amaçlı gittiği yerlerdir. 80

KONNICHIWA

Japon ulusal kanalları sıkça bu yerel kaplıcalarla ilgili özel programlar yayımlarlar. Japonlar kaplıcalara bayılırlar. Sıcak su dolu havuzdan yükselen buharın görüntüsü bile stresten arınmalarına yardımcı olur. Japon takımadaları boyunca 3000’den fazla kaplıca tatil yeri bulunmakta ve bu sayıya her yıl yenileri eklenmektedir. İnsanları kaplıcalara böylesine çeken ne olabilir? Bu soruyu yanıtlamak için, Japonya’daki bazı tipik tatil yerlerine ve sundukları çekiciliklere bakıyoruz.

KAPLICADA BİR GECE KALMAK Japonya kesinlikle bir kaplıcalar diyarıdır. Sayıları tüm ülke genelinde 26.000’i aşar ve jeologlara göre keşif ve derin kazılar


için kullanılan modern teknikler, takımadaların hemen her yerinde maden sularının yerüstüne çıkarılmasını mümkün kılar. Japonya’da çoğu kimseler için kaplıcalar hayatın bir parçasıdır. Eski çağlardan bu yana, Japon insanı kaplıcalarda suya girmeye büyük ilgi duymuş ve buharları tüten bu doğal kaynakların yanı başında hoşça vakit geçirmek üzere çok çeşitli yollar geliştirmiştir. Kusatsu Kaplıcası, Honshu’nun orta bölümünde, Gunma Bölgesi’nin kuzeybatısında yer alıyor. Japonya’da en iyi kaplıcalardan biri olan bu kaplıca, kimilerine göre eski çağların efsanevi kahramanı prens Yamato Takeru tarafından, kimilerine göre ise Budist keşiş Gyoki (668-749)

tarafından ortaya çıkarılmıştır. Eski Japonya’daki kaplıcaların tarihine eğildiğimizde Budist keşiş ve rahiplerin önemli bir yer tuttuğunu görürüz. Tıbbın fazla gelişmemiş olduğu o günlerde insanlar, yer altı sularının hastalıkları iyileştiren şifa verici güçleri olduğuna inanmaktaydılar. Kusatsu Kaplıcası, Honshu’nun orta bölümünde, Gunma Bölgesi’nin kuzeybatısında yer alıyor. Japonya’da en iyi kaplıcalardan biri olan bu kaplıca, kimilerine göre eski çağların efsanevi kahramanı prens Yamato Takeru tarafından, kimilerine göre ise Budist keşiş Gyoki (668-749) tarafından ortaya çıkarılmıştır. Eski Japonya’daki kaplıcaların tarihine eğildiğimizde Budist keşiş ve rahiplerin önemli bir yer tuttuğunu görürüz. Tıbbın fazla gelişmemiş olduğu o günlerde insanlar, yer altı sularının hastalıkları iyileştiren şifa verici güçleri olduğuna inanmaktaydılar. Kusatsu Kasabası’na varıldıktan sonra, Ryokana (Japon hanı) ulaşabilmeniz için otobüs terminaline kadar yürümeniz gerekir. Yubatake (kaynar su tarlası) adlı yerde yerüstüne fışkıran büyük su kütlelerini orada görebilirsiniz. Bu tarla ismini, kaynaktan çıkan kaynar haldeki yer altı suyu dolu, yan yana uzanan tahta oluklardan alıyor. Su, yeryüzüne 56 derece sıcaklıkta fışkırır. Bu sıcaklık, suya girmek için fazlasıyla yüksek olduğundan, su bu kanallardan oluşan tarlada akıtılarak soğutulur. Tarlayı çevreleyen alan dinlenip eğlenebileceğiniz ideal bir alandır. Uzun yıllardır kaplıca ziyaretçilerine hizmet veren Ryokan’lıların çoğu tarlanın yakınında bulunuyor. Naraya Hanı ise yaklaşık 130 yıl önce hizmete girmiştir. Bu tür Ryokanlardaki kaplıca havuzları çoğunlukla, sabahın erken saatlerindeki temizlik zamanı hariç, gece gündüz kullanıma açık tutulur. Eğer bir Ryokan’da farklı büyüklükte sıcak su havuzu varsa, kullanım saatleri hem kadınların hem de erkeklerin çeşitli havuzları farklı zamanlarda eşit sürelerle kullanabileceği şekilde ayarlanır. Birçok Ryokan’da çayla beraber yöreye özgü Japon tatlılarından sunulur. Birkaçında ise, bunun yerine turşu gibi tuzlu çerez En tepede: misafirler çoğunlukla 8 hasır kaplamalık odalarda konaklıyorlar.Akşam veya tsukudani (soya sosu yemeği ve kahvaltı burada servis ediliyor. karışımında kaynatılarak Gece aynı döşeme üzerinde uyumak için döşekler seriliyor. hazırlanmış yiyecek) gibi Yukarıdaki: Odaya çay Japon tatlıları jve soya sosu karışımında pişirilmiş yiyecek sevisi yiyecekler servis edilir. KONNICHIWA

81


Burada ki Ryokan’da size eşlik eden her zaman bir Nakai vardır. İçilecek çaydan yenilecek yemeğe kadar sizinle sürekli ilgilenir. Ryokan’arda, çay servisleri, akşam yemeği ve kahvaltı, geceleme ücretine dahildir. Yakın zamanda bazı Ryokan’larda yemekler, yemek salonunda sunulmaya başlandıysa da, kaplıca yörelerindeki çoğu handa akşam yemeği, tıpkı eski zamanlarda olduğu gibi odanıza getirilir. Hamama gitmeden önce, rahat bir kimono türü olan yukata giyilir. Buharlı sudan çıktığınızda, pamuklu kumaş sıcak teninize rahatlık verir. Soğuk havalarda ise banyo çıkışında üşümemeniz için, yukatanızın üzerine handa hazır bulunan haori ceketi veya tenzen destekli kimonoyu giymeniz gerekir. Yukata, gecelik olarak da kullanılır. Japonya’da batı tarzı işletilen oteller geleneklerinin bir parçası olarak misafirlerine pijama yerine yukata sunarlar. Han misafirleri, odalarına geçip dinlendikten sonra genellikle hamama yönelirler. Yemekten sonra ve yatmadan önce suya bir kez daha girerler ve sabah kalktıklarında kahvaltıdan önce bir kez daha hamama girerler. Gün boyuca defalarca suya girilebilir. Ancak baygınlık hissetmeden sudan çıkmanız konusunda dikkatli olmanız gerekir. Japoncada sıcak suda fazla kalıp fenalaşma anlamına gelen sözcük “yu-atari”dir. Sıcak su üstünde ki tavan, yu-atariyi önleme amacıyla fazladan havalandırma sağlayacak şekilde dizayn edilmiştir. Kışın bu havalandırma sisteminden içeriye soğuk hava girer. Bu durum sizi biraz üşütse de unutmayın ki bir nedeni vardır. Kusatsu’nun yer altı sularında bulunan mineraller son derece güçlüdür. Antibiyotiklerin olmadığı günlerde bu su çok değerlidir. Günümüzde insanlar kaplıcalarda daha çok bir iki geceliğine konaklamakta iken eski zamanlarda, tedavi edici nitelikleri nedeniyle buralarda günlerce kalırlardı. Bu tür ziyaretlere toji (sıcak suyla tedavi) adı verilir. Toji kürlerinin kendilerine özgü zaman dilimleri vardır: bir haftalığına sıcak sulardan faydalanmaya hito-mawari (bir tur), iki haftalık ziyaretlere futa-mawari denirken, daha uzun süreli üç haftalık turlar ise mi-mawari olarak anılır. Daha kısa süreli konaklamalar Japonya’da 18. yüzyıl civarında yaygınlaştı. Ziyaretçilerin bir geceliğine, tedavi değil yalnız eğlenme amaçlı gelmeye başlamalarıyla bu tür konaklamalar için ichi-ya toji kelimesi kullanılıyor. (Ichı-ya, bir gece anlamına gelir, buradaki toji ise tedavi anlamı taşımaz.) 82

KONNICHIWA

Günümüzde en yaygın tarz olan bu bir gece ve iki yarım günü kapsayacak ziyaretler, bu gelenekten gelir. Japon kaplıcaları, Japonlar için yıkanmanın, sıcak suya girmenin, yöreye özgü lezzetleri denemenin keyfine varıp amatör şarkıcılık ve içkiyle kutlamalar yapmak için ideal yerlerdir. 1960’lar ve 70’lerde başlayan şirket turları çalışma ortamındaki insan ilişkilerini geliştirmek amacını güdüyordu. Bu tür misafirleri ağırlamak için büyük Ryonkanlar inşa edildi. Bu yeni tatil yerleri, ekonomiyi geliştirme yolunda ter döküp yorulan şirket çalışanlarına, yorgunluklarını atma fırsatı sağlıyordu.


Japon kaplıcaları yüzyıllar boyunca gelişimlerini sürdürdüler. Müşterilerinin değişen hayat tarzlarına ayak uydurdular. Kaplıcaların insanlara su ile eğlenme ve şifa verme işlevleri, onları kendi başlarına bir değer haline getirmektedir. Buradaki misafirler akşam yemeğinden önce rahatlatıcı bir hamam seansı yaptıktan sonra odalarına çekilirler. Bu sırada odalarına gelmiş olan zen akşam yemeğini servis eder. Akşam yemeklerinde ise birçok yabani bitki ve dağlardan elde edilen çeşitli lezzetlerden oluşan bir menü ikram edilir. Havanın iyice kararmasını ve yıldızları seyrederken, güzel bir akşam yemeği yemenin keyfine doyamazsınız.

Yemekten sonra kasabada biraz dolaşmaya çıktığınızda, caddelerde dolaşan insanları, düzenlenen eğlenceleri görebilirsiniz. Yöresel olarak giyilen takunyaların çıkardıkları tıkır tıkır sesler kulaklara bir müzik dinletisi gibi gelir. Gruplar halinde dolaşmaya çıkıldığında her grubun yukatasındaki renkler ve desenler, caddelere ayrı bir güzellik katar. Farklı renk ve desenler, herkesin farklı Ryokanlarda konakladığını gösterir. Dağlardan esen akşam yeli biraz serin olduğu için hana döndüğünüzde biraz sıcak suya girerek ısınabilirsiniz. Kaplıca tesisleri Japonlar açısından geleneksel hayat tarzını yaşamak için en ideal yerlerden biridir...

KONNICHIWA

83


Japonların Geleneksel Balık Avlama Yöntemi

UKAİ 84

KONNICHIWA


Gifu kentindeki Nagara nehri 1.300 yıldan beri değişime uğramadan gelen ilginç bir avlanma yöntemi ukai ile ünlüdür. Balıkçıların daha çok kuşlar yardımıyla balık tutmaya çalıştığı bir yöntemdir. Geleneksel balık avlama yöntemi ukai, eğitilmiş karabataklarla yapılmaktadır. Karabatak avcılığı, büyük nehirlerin arasında yer alan, Kiso, Nagara ve İbi’de daha sıklıkla uygulandığı yerlerdir. Karabatakla balık tutma, aslında, Japonya’da avlanma biçimlerinden biridir. Yıllar önce yazılmış kitaplarda, bu avlanma biçiminin Japonya’daki çeşitli yerlerde uygulandığı görülmektedir. Zamanla bu uygulama diğer avlanma tekniklerine göre azalmış ve bugün Gifu’daki Nagara nehri, bu tür geleneksel balıkçılığın hayatta kaldığı tek yer haline gelmiştir. Güneş doğmadan önündeki kovada yanan ateşle nehre açılan uzun kayıklarla balıkçılar balık avına çıkmaktadır. Kayıkta siyah usta balıkçı (usho) yanında ona eşlik eden iki balıkçı daha ve sepetlerde bekleyen karabataklar yer almaktadır.

Karabatakları sepetten çıkarıp boynundaki bir iple suya salmakta ve ava başlamaktadır. Kıvılcımlar çıkararak yanan ateşin altında suya dalıp çıkan kuşlar balıkları bir bir avlamaktadır. Kuşun geniş bir boğazı vardır, balığı yakaladığı zaman bir lokmada yutup mideye indirmesi an meselesidir. Bunu engellemek için kuşun boğazına küçük metal bir halka geçirilir. Avını yakalayan karabatak tekrar kayığa alınıp kesesindeki balık çıkartılır. O kadar hassas bir iş ki, kuşların idaresi ve iplerin birbirine dolanmaması için uzun yıllar içeren bir deneyim gerektirmektedir. Bu orijinal balıkçılık tarzı, en saf haliyle uzun zamandan beri korunmuştur ve becerisi, en üst düzeyde rafine edilmiştir. Özellikle Japonya’ya özgü bu geleneksel balıkçılık biçimi, nesilden nesile usta karabatak-balıkçıların yoğun çabaları sayesinde Nagara’da korunmuştur. Ukai hayvan severlere biraz itici gelebilir,ama karabatakların doğal yaşamdaki 4-5 yıllık ömürleri bu balıkçıların onlara verdiği değer sayesinde 2-3 kat artmıştır. KONNICHIWA

85


TOKYO’DA NELER OLUYOR? Murat Özgür Karadeniz Merhaba, 1997’de Japonya’ya iki haftalığına ilk kez giderken aklımda milyonlarca soru vardı. Bu soruların çoğunu zamanla cevaplayabilmiş olsam da Harikalar Diyarındaki Alice gibi, her köşebaşında yeni bir macera, yeni bir soru beni şaşırtmaya halen devam ediyor. Japonya Milli Eğitim Bakanlığı’nın sağladığı bir burs olan Monbusho bursu ile Japonya maceramın asıl ve halen devam eden başlangıcı 1998 yılı Nisan’ında oldu. İleriki yazılarımızdan birinde bu konuyu daha detaylı olarak işlemek istiyorum fakat bu yazımızın konusu bu olmayacak. Japonya 4’ü ana olmak üzere toplam 6852 adadan oluşan bir Uzakdoğu ülkesi. Nüfusu yaklaşık olarak 126 milyon olan Japonya’nın toprak ölçümü ise 378 bin metre kare. Yani Türkiye’mizin yüzölçümünün yarısına yakın bir alan. Ülke nüfusunun yaklaşık olarak 14 milyonu başkent ve en büyük şehir olan Tokyo’da. Hayatın 24 saat devam ettiği Tokyo’da yaşayanlar yoğun ve uzun çalışma saatlerinden arta kalan zamanlarda neler yapıyor nasıl eğleniyorlar? Bugün bu konuya biraz değinmek istiyorum.

86

KONNICHIWA

Tokyo’nun yapay bir adası olan Odaiba, genellikle genç çiftlerin eğlenmek için gittikleri bir bölge. Alışveriş merkezleri, Tokyo Körfezi’ne ve Rainbow Köprüsü’ne bakan lüks otelleri ve konutları ile Odaiba’da bulunan eğlence merkezlerinden biri de “Joypolis”. Sega şirketine ait olan Joypolis eğlence merkezi toplam 3 kattan oluşan bir kompleks. Haftanın her günü sabah 10’dan gece 10’a kadar açık. Birkaç bilet çeşidi bulunan Joypolis’in pek bilinmeyen bir özelliği ise yaş günüzde tamamen ücretsiz kullanım servisi. Giriş biletlerinizi aldıktan sonra yanınızdaki fazla eşyaları kiralık kasalara bırakarak içeri girebiliyorsunuz. Tabi yanınızda tavsiye etmiyoruz. Ayrıca yiyecek ve içecek sokmak da yasak.


İçeride bulunan eğlenceler genel olarak oyun simülatörleri, bilgisayar oyunları, roller coster, 3D filmler, lunapark treni, hidrolik üzerinde bulunan ve sürüşücünün gerçekten bir yarış arabasında olduğu hissi uyandıran yarış arabaları dışında tuvaletlerdeki pisuvarlarda bulunan bilgisayar oyunları gibi her köşe başında sizleri şaşırtan etkinlikleri, fal ve korku odaları olarak sıralanabilir. Genel tema olarak ise Sega karakterlerini görmeniz mümkün. Sega aynı konsepti başka şehirlerde ve ülkelerde de uygulamakta. Ülkemizde de benzeri bir tesis kurulması halinde aynı alanda birden fazla eğlence imkanına ulaşmak mümkün olacaktır. Daha detaylı bilgi için http://tokyo-joypolis.com/index. html adresine bakmanız yeterli. KONNICHIWA

87


2017’DE JAPONYA’DA GÖRÜLMESİ GEREKEN

5 YER

2016’da rekor sayıda turist, büyüleyici tarihi tapınakları, yenilikçi mimarisi ve ultra-modern şehirleriyle harmanlamak için Japonya’yı ziyaret etti. 2020 Olimpiyatları’na ev sahipliği yapmaya hazırlandığı bu günler, Japonya’ya bir seyahat planlamak için en doğru zaman. 2020 yılına kadar yılda 40 milyon turist hedefine doğru ilerleyen Japonya, 2017’de de gözde bir seyahat rotası olarak görülüyor. Sizin için 2017’de Japonya’da görülmesi gereken 5 özel noktayı araştırdık. Bunlar Japonya’da gidilmesi gereken onlarca rotadan sadece bir kaçı.. Ancak hepsinin 2017’de görülmesi için özel bir sebebi var.

1

TOKYO DISNEY SEA

Aileler, tema parkı tutkunları ve kıyafetleri ile Disney dünyası ile eşleşen kız öğrencilerin en gözde mekanlarından biri olan Tokyo Disney Denizi, popüler filmlere dayanan yeni bölümleriyle dikkat çekiyor. 2017’de açılması planlanan bu bölümler arasında, Finding Nemo ve devamı Dory’nin yanı sıra Frozen filmindeki köy Arendelle’nin bir kopyası da var. Park, 15 Nisan 2016’dan 17 Mart 2017’ye kadar açılışının 15. yıldönümünü kutluyor bir dizi özel şov ile kutluyor. Bu büyülü dünyada siz de yerini alın.

88

KONNICHIWA


2 KYOTO

Japonya’da tek bir yer görebilme şansın varsa, orası Kyoto olmalı… Japonya’nın eski başkenti, binlerce tarihi tapınak ve tapınakları çevreleyen bahçeler, geleneksel mimari ve doğal peyzajlar ile ünlü Kyoto, 2017 için Japonya’daki en sıcak bir seyahat noktalarından birisi. Kyoto’da modern zamanlarda bulmanızın imkansız olduğu, geleneksel bir Japonya’yı görmeye hazır mısınız?

Neden 2017’de ziyaret etmelisin? Kyoto, ünlü seyahat dergisi Travel + Leisure tarafından 2014 ve 2015 yıllarında “Dünyanın En Güzel Şehri” seçildi. Özgün Japon deneyimi sunan Kyoto’nun neden dünyanın en iyi şehirlerinden biri olduğunu anlamak çok kolay; tarihin (tarihi tapınaklar, tapınaklar ve bahçeler), yeme içme kültürünün(dünyanın en iyi restoranlarından bir kaçı burada) ve kültür (geyşa kültürü ve çay seremonisi) burada muhteşem bir birliktelik içerisinde. 2020 Tokyo Olimpiyatları öncesinde Kyoto’yu milyonlarca insanın ziyaret etmesi bekleniyor. Kaçırmayın! Fushimi Inari Taisha; sizi başka bir dünyaya götüren sonsuz tüneli mutlaka görün. KONNICHIWA

89


3

4

SAPPORO

UEDA KALESİ

Ueda Kalesi, aslen 1583 yılında cesareti ve becerikliliği nedeniyle Japonya genelinde bilinen bir samuray lideri olan Sanada Masayuki tarafından inşa edilmiştir. Tarihsel olarak büyük bir öneme sahip olan kale, Sengoku döneminde iki

Sapporo, kayak, snowboard ve açık hava etkinlikleri ile tanınan Hokkaido’nun tabiri yerindeyse “trendy” kozmopolit başkenti gibidir. Ünlü birası ve rameni başta olmak üzere ziyaretçilerine gastronomik bir şölen sunan Sapporo, kışın yapılan Kar Festivali ile muhteşem kar ve buz heykelleri ile ünlüdür. Işıl ışıl gece yaşamı, cafeleri ve restoranlarıyla Sapporo Hokkaido’nun en ünlüsü.

Neden 2017’de ziyaret etmelisin? Geçen yıl, Hokkaido, Asya’da Lonely Planet’in en gözde seyahat yeri seçildi. Ayrıca Japonya’nın en kuzeydeki bu adası artık çok daha kolay ulaşılır durumda. 2016 yılında yeni bir hızlı tren bu hatta çalışmaya başladı. Ayrıca 2017’de Sapporo, 2017 Asya Kış Oyunları’nın ev sahibi olarak bir kez daha ilgi odağı olacak. Bu sene 8.cisi gerçekleştirilecek olan etkinlik Sapporo ve Obihiro’da, etkinlik için 1972 Kış Olimpiyat Oyunlarından beri kullanılan tesislerde gerçekleştirilecek. Kusursuz toz karı, muhteşem manzaraları görmek ve gizli cennet kaplıcalarda sağlık bulmak için Sapporo’yu ziyaret edin.

Kaçırmayın! Her yıl Şubat ayında meşhur kar festivali (Yuki Matsuri) gerçekleşiyor. Sapporo’nun bu en büyük etkinliğini kaçırmayın.

90

KONNICHIWA

Neden 2017’de ziyaret etmelisin? Ueda Kalesi, son zamanlarda NHK Taiga televizyon dizisi Sanada Maru’nun konusunu oluşturan ünlü Sanada Klanının orijinal evi olarak ekranlara yansıdı ve çok popüler oldu. Bu tarihi drama dizisi Aralık 2016’da sona erdi ancak kalede halen yoğun turist kalabalıklarını görmek mümkün.

Kaçırmayın! Ziyaret edenlere iyi şanslar getirdiğine inanılan Ueda Şatosu’nda bulunan Sanada Türbesi’ni mutlaka görün..


kez büyük Tokugawa ordusunun saldırılarını püskürtmüştür. Bugün, kale kalıntıları ve park, baharda Nagano’nun kiraz çiçeklerini görebileceğiniz en güzel noktalarından biri, ayrıca popüler ve turistik bir yerdir.

5

Kalenin yakınındaki müze Sanada Klanı’nı içeren bir sergi düzenlemeyi planlıyor ve ziyaretçilere 400 yıl önce sanal gerçeklik teknolojisi kullanarak Ueda Kalesinin neye benzediğini gösterecekler. Nisan’dan Kasım 2017’ye açık kalması planlanan sergi kaleyi, Japonya’yı ziyaret eden gerçek samuray taraftarları için görülmesi gereken bir yer haline getiriyor.

LEGOLAND

Nerede; Nagoya, Aichi Bölgesi Japonya’nın dördüncü en büyük şehri ve Toyota’nın doğum yeri olan Nagoya, çoğunlukla Tokyo’dan Kyoto’ya giden hızlı trenin rotasında sadece bir durak olarak göz ardı edilir. Bu modern, kozmopolit şehir, tarihi bir kale, tarihi tapınaklar, benzersiz ve ilginç müzeler ve şu anda Japonya’nın ilk LEGOLAND’i ile turistik bir cazibe merkezi olarak karşımıza çıkıyor.

Neden 2017’de ziyaret etmelisin? LEGO! Bu kadar basit. Herkes LEGO’yu seviyor, değil mi? 1 Nisan 2017’de hizmete girmesi planlanan LEGOLAND sizi eğlence dolu dünyasına çağırıyor. Var olan temalar dışında kendi hayallerinizi de inşa edebileceğiniz bu fantastik pakta, 9,3 hektarlık alanda 7 farklı temalı bölgenin yanı sıra 17 milyon LEGO tuğla ve 10.000 LEGO model de yer alacak. Legoland’in yıldızı ise 200.000’den fazla Lego parçası kullanılarak yapılan tarihi Nagoya Kalesi’nin dev bir kopyası olacak.

Kaçırmayın! Miniland, Japonya’nın Tokyo, Kyoto, Osaka ve Nagoya’yı size bir günde gezme şansı sunan 10 milyondan fazla LEGO tuğlasıyla inşa edilmiş bir minyatür versiyonu!

KONNICHIWA

91


92 

KONNICHIWA


JAPONLARIN

GENÇLİK SIRLARI Miyuki Yasui

Hanımlar merhaba, ben Miyuki Yasui. Tokyo’da yaşıyorum. Ve işim gücüm sizlerin güzelliği. Eşim Türk olduğu için çok sık Türkiye’ye geliyorum. Eşimin memleketi Trabzon. Karadeniz bölgesi oksijen deposu olduğu için kadınları çok güzel. Ama buna rağmen her karşılaştığım Türk hanım bana cilt güzelliğimin sırrını soruyor.

Japonların genç görünmelerinin ve cilt güzelliklerinin sırrı aslında çok basit. Günde sadece 10 dakikanızı ayırarak yapacağınız yüz egzersizleri sizleri de, biz Japonlar gibi yaşıtlarınızdan daha genç ve sağlıklı gösterecektir. Birçok Türk kadını yaşlanmamak için kırışık önleyici kremler ve nemlendiriciler kullanılıyor. Bu da bir yol ama yüzünüzü çalıştırırsanız sürekli korunma sağlayabilirsiniz. Unutmayınız ki yüzünüzdeki tüm hareketleri bu kaslar sağlar. Gülmeniz veya suratınızı asıp oturmanız bile bazı deri altı kaslarınızı çalıştırır. Yüzünüzde bulunan kasların egzersizler ile çalıştırılması sayesinde kaslarınız yüz mimiklerinizi hızlı ve sağlıklı bir biçimde yapmayı sürdürürler. Bu sayede cildiniz sarkmaz ve yaptığınız mimiklerin kenarlarında kırışıklıklar ya da çizgiler oluşmaz. Bugün sizinle ilk buluşmamız olduğu için öncelikle Japonya’da çok popüler olan bir yüz jimnastiğinden bahsetmek istiyorum: “A-İ-U-B-E” Jimnastiği. Bu jimnastik ünlü bir Japon doktoru tarafından bulundu ve yurtdışında da bu jimnastiği yaymak istiyorum. Aslında yapacağınız çok basit her sabah yataktan kalkar kalkmaz, ağzımızı kocaman açarak sırasıyla AAA, İİİ, UUU ve sonrada tüm gücümüzle dilimizi dışarı çıkararak, ağzımızın içinden bir şeyi çıkarır gibi BEEE diyelim. Tıpkı yoga yaparken uygulandığı gibi. Bu jimnastiği bir keresinde 30 kez tekrarlayalım. İlk başlarda yüz kaslarımızda yorgunluk ve ağrı olacaktır, fakat zamanla yüzümüz gerginleşecek ve daha genç görünecektir. Bunun yanında günlük rutin yüz egzersizlerine devam edin. Bunlar da çok basit 10 dakikanızı ayırarak uygulayabileceğiniz yüz egzersizleri var. KONNICHIWA

93


JAPONYA’DA GÖRÜP ŞAŞIRMAYIN!

Serran Çiftçi

1

Japonya size minyatürler ülkesi gibi gelecektir. Sokaklar, restoranlar dar ve minik, evler ufak, otel odaları inanılmaz dar ve ufak. Bununda başlıca sebebi minimal bir alandan maksimum kullanım sağlamalarıdır. Oldukça özenle tasarlandığı için sığmakta zorlanmıyorsunuz.

Toplu taşıma inanılmaz düzenli ve temiz, dakik ve kullanımı kolaydır. Metro ve tren ile Tokyo’da ulaşımınızı kolaylıkla sağlayabilirsiniz.

3 4

94

KONNICHIWA

2

Japonların metroda günün her saatinde uyuklaması normal fakat bunun en şaşırtıcı özelliği ineceği durakta herkesin uyanıp, inmesi.

Japonya’da müşteriye her zaman en iyi şekilde hizmet edilir. En şaşırtıcı yanı da garsona veya size hizmet eden çalışana bahşiş vermeniz yasaktır.

5

Kapsul otelleri mevcut. Metro yada treni kaçırdıklarında, taksi ile ulaşım çok pahalı olduğu için geceleri kapsül otellerde konaklıyorlar. (Çoğu çalışan Tokyo merkezi dışında oturuyor.)


6

Meyve karpuz/kavun çok yüksek fiyatta satılmakta. Dükkanlarda 50 dolardan başlıyor tanesi.

Geniş bir yelpazede ürünleri tüketiciye sunmakta olan vending makinelerinden istediğiniz her şeyi satın alabilirsiniz.

8

7

Japonya, teknolojik olarak bu kadar ilerde olmasına rağmen POS sistemleri bazen kredi kartınıza uyumlu olmayabiliyor. Bütün ATM’lerde kartınız çalışmayabilir. Uluslararası bankaların ATM’lerini kullanın fakat yanınızda nakit sorunu yaşamamak icin önceden tedarikli gelin.

Japon halkı peygamber sabrının birebir tanımını bu özellikleri ile özetler. Her yerde çok sıra var! Sinema bileti almak için, restoranda yemek yiyebilmek için, Disneyland veya benzer parkda girişler ve rollercoaster için her yerde sıraya giriyorsunuz. Japonlar sabırla sırasını bekler ve bu minimum 45 dakikadan 2 saate kadar sürebilir.

10

9

Her sokak başından neredeyse 24 saat açık bir convenience store (bakkal)ı bulmanız mümkün. Bunların başlıcaları 7/11, Lawson, Family Mart, Sunkus. Taze sebze, meyve gıda konusunda hemen hemen herşeyi bulabileceğiniz bir yer.

-Günlük hayatlarına deprem ve tsunami ile yaşamayı entegre etmişler. Doğal afetlere karşı bütün önlemler alınmıştır. Japonlar bu gibi durumlarda paniksiz ve kontrol altında yaşamlarını devam ettiriyorlar. -İngilizce pek yaygın değildir. Genel olarak yeni nesil, yüksek seviyede eğitim almış yada yurt dışında eğitimini tamamlayanlar rahatça konuşuyor. -En güvenli ülke diyebiliriz. Hırsızlık gibi sorunlar yaşamazsınız. Günün her saatinde sokakta güvende olduğunuza emin olabilirsiniz. KONNICHIWA

95


96 

KONNICHIWA


Japon Turnası Japon turnası (Grus japonensis), turnagiller (Gruidae) familyasından iri bir turna türü. Japon turnası, ak turnadan sonra en nadir turna türüdür. Feng Shui’ye göre Japon turnası, şans, sadakat ve uzun ömürlülüğü simgeler. Sarus turnasından sonra en uzun turna türüdür. Boyu 140 cm olur. En ağır turna türü de olan Japon turnasının ağırlığı 7,7–10 kg olur. Japon turnaları göçmendir. Sibirya’da üreyen Japon turnaları kışı geçirmek için Çin, Japonya, Tayvan ve Kore’ye göç ederler. Sadece Hokkaido adasında yaşayan bir sürünün göç etmediği bilinir. Sazlıklar, nehir kenarları, pirinç tarlaları ve diğer sulak alanlarda yaşarlar. Doğada sadece 1500 kadar Japon turnası kalmıştır. Bu kuşların 1000 kadarı Çin’de yaşamaktadır. Çin’de yaşayan turnaların hemen hepsi ise Khinganski Doğa Koruma Alanı’nda yaşamaktadır.

KONNICHIWA

97


JAPONYA FUAR TAKVİMİ Tokyo Big Sight’da yapılacak fuarda Akıllı şebeke, Şarj edilebilir pil, Hidrojen ve Yakıt hücresi, Rüzgar enerjisi, biyokütle ve termik güç ile ilgili her türlü teknolojik ürün bu fuarda yerini alıyor. 1-3 Mart 2017 Yer: Tokyo Big Sight

http://www.wsew.jp/en/

05 Nisan-07Nisan Yer: Tokyo Big Sight Reed Exhibitions Japan Ltd. tarafından organize edilen fuar moda, hazır giyim, mücevher, kuyumculuk, bujiteri, saat, deri, ayakkabı ve çanta, deri ve ayakkabı ve çanta sektörlerindeki uluslararası katılımcı ve ziyaretçileri bir araya getirmeyi hedeflemektedir. http://www.fashion-tokyo.jp/en/

26 Nisan-28Nisan Yer: Tokyo Big Sight

19 Nisan-21Nisan Yer: Tokyo Big Sight

UBM Japan Co Ltd tarafından organize edilen Licensing Expo Japan Fuarı Perakende, Bayilik ve Lisans sektörlerindeki uluslararası katılımcı ve ziyaretçileri bir araya getirmeyi hedeflemektedir.

UBM Canon tarafından organize edilen MEDTEC Japan Fuarı Tıp, İlaç Teknolojisi ve Hastane Donanımı sektörlerindeki uluslararası katılımcı ve ziyaretçileri bir araya getirmeyi hedeflemektedir.

http://www.licensingexpojapan.com/en/

http://www.medtecjapan.com/en

24 Mart - 26 Mart 2017 Yer: Tokyo Big Sight

05 Nisan-07 Nisan Yer: Tokyo Big Sight

98

Reed Exhibitions Japan Ltd. tarafından organize edilen METAL JAPAN Fuarı Metal İşleme, Kaynak ve Üretim Teknolojisi sektörlerindeki uluslararası katılımcı ve ziyaretçileri bir araya getirmeyi hedeflemektedir.

Tokyo Big Sight Inc. tarafından organize edilen AnimeJapan Fuarı Fotoğraf, Film ve Audio-Video sektörlerindeki uluslararası katılımcı ve ziyaretçileri bir araya getirmeyi hedeflemektedir.

http://www.metal-japan.jp/en/

https://www.anime-japan.jp

05 Nisan-07 Nisan Yer: Tokyo Big Sight

05 Nisan-07 Nisan Yer: Tokyo Big Sight

Reed Exhibitions Japan Ltd. tarafından organize edilen FilmTech Japan Fuarı Fotoğraf, Film, AudioVideo ve Diğer Uzmanlık Fuarları sektörlerindeki uluslararası katılımcı ve ziyaretçileri bir araya getirmeyi hedeflemektedir.

Reed Exhibitions Japan Ltd. tarafından organize edilen PLASTIC Japan Fuarı Ambalaj ve Plastik ve Kauçuk Teknolojisi sektörlerindeki uluslararası katılımcı ve ziyaretçileri bir araya getirmeyi hedeflemektedir.

http://www.filmtech.jp/en/

http://www.plas.jp/en/

KONNICHIWA


JAPONYA’YA AÇILAN KAPI

(Japon İşadamlarıyla Ekonomik ve Kültürel İşbirliği Derneği) Göztepe Mah. Göksu Evleri Sitesi Rahmet Sok. No:15 B86B Kavacık-Beykoz/İstanbul Tel: 0216 465 2735 info@tujiad.org KONNICHIWA

99


100 

KONNICHIWA


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.