Asem Bülteni, 23 02 2017

Page 1

Münih Güvenlik Konferansı

BÜLTEN

Münih Güvenlik Konferansı

20 Şubat 2017

1


Münih Güvenlik Konferansı

Münih Güvenlik Konferansı Sona Erdi Bu yıl 53.cüsü düzenlenen Münih Güvenlik Konferansı’na dünyadan 500’ü aşkın politikacı, bürokrat, güvenlik uzmanı ve sivil toplum kuruluşu lideri katıldı. Konferansın ana gündem maddeleri arasında: Donald J. Trump’un ABD başkanlığına seçilmesi, İngiltere’nin AB’den ayrılması, Avrupa’da yükselen milliyetçi hareketler, Suriye’deki İç Savaş, Ortadoğu barış süreci, Asya-Pasifik bölgesindeki ticari ve askeri gelişmeler vardı. Bu yılki konferansa, ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Almanya Başbakanı Angela Merkel, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve Türkiye’den Başbakan Binali Yıldırım, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık’ın da aralarında bulunduğu 16 devlet başkanı, 15 başbakan, 47 dışişleri bakanı, 30 savunma bakanı ve uluslararası kuruluşlardan 59 temsilci katıldı.

Münih Güvenlik Konferansı Neden Önemli? 1963 yılından beri her yıl düzenlenen konferans, güvenlik politikalarıyla ilgili en etkin kişilerin bir araya geldiği neredeyse tek platform olma özelliğini taşıyor. Dünya’daki en önemli think-tank organizasyonu olarak da bilinen Münih Güvenlik Konferansı, aralarında anlaşmazlık bulunan ülkelerin liderlerini bir araya getirmesi açısından da son derece önemli bir organizasyon. Konferanstan bazı konu başlıkları şu şekilde:

Merkel’den Uluslararası İş Birliği Vurgusu Almanya Başbakanı Angela Merkel, Münih Güvenlik Konferansı’nda yaptığı konuşmada uluslararası işbirliğine vurgu yaptı. “Ortak çok taraflı yapılar için mücadele etmenin yararlı olduğu kanaatindeyim” diyen Merkel, hiçbir devletin dünyadaki zorluklarla baş etmeyi tek başına başaramayacağını söyledi. Avrupa Birliği gibi uluslararası yapıların bu açıdan yeterli olmadığını belirten Almanya Başbakanı, bu yapıların daha güçlü ve krizlere daha dayanıklı hale getirilmesini sözlerine ekledi.

ABD’den NATO’ya Destek Mesajı Konferansta Alman Başbakanı Angela Merkel’le bir araya gelen ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Trump hükümetinin NATO’ya sımsıkı bağlı olduğunu belirtti. Pence: “Başkan Trump adına bugün sizi temin ederim ki Amerika Birleşik Devletleri NATO’ya sıkıca bağlıdır ve transatlantik ittifaka karşı yükümlülüklerimizi sarsılmaz bir biçimde yerine getireceğiz” dedi. ABD’nin NATO’nun en önemli partneri olmayı sürdüreceğini belirten Pence, NATO ülkesi diğer Avrupa ülkelerinden NATO’nun savunma harcamalarına daha fazla katkı yapmalarını beklediklerini söyledi.

2


Münih Güvenlik Konferansı

Türkiye’nin ABD’den asker talebi Münih Güvenlik Konferansı’nın “Eski Krizler Yeni Ortadoğu” başlıklı oturumunda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu konuştu. Oturumun başında BBC muhabiri Lyse Doucet’in Türkiye komşularıyla sıfır sorun politikasından Irak ve Suriye’de asker bulunduran bir ülke oldu yorumuna yanıt vererek başlayan Çavuşoğlu, Türk askerlerinin IŞİD’i bozguna uğratmak için Suriye’de bulunduğunu, Irak’taki Türk askerlerinin de IŞİD’e karşı mücadele edebilmeleri için yerel güvenlik güçlerinin eğitimine katkıda bulunduklarını belirtti. Fırat Kalkanı Operasyonu’nun IŞID ile mücadelede önemli bir adım olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, Türkiye’nin ABD’den bölgede ılımlı güçlere askeri destek vermesi için talepte bulunduğunu belirtti.

Suriye’de Ateşkes Mümkün mü? Konferansın Suriye oturumunda Astana Süreci, Cenevre Müzakereleri ve ABD’nin yeni Suriye stratejisi gündemdeydi. Suriye’deki gelişmelerin masaya yatırıldığı oturuma BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura, Rusya Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Konstantin Kosachev, ABD’nin IŞİD ile Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk, Suriye Ulusal Koalisyonu’nun lideri Anas El Abda ve İnsan Hakları İzleme Örgütü İcra Direktörü Kenneth Roth katıldı. BM’nin özel temsilcisi Staffan de Mistura, Suriye’de tıkanma noktasına gelen çözüm sürecinin Türkiye ve Rusya’nın önayak olmasıyla daha kalıcı bir ateşkes umudunu arttırdığını belirtti. Siyasi çözüm konusunda tarafların mutlak suretle anlaşması gerektiğini savunan Mistura aksi takdirde ateşkesin uzun süre korunamayacağını belirtti. ABD’nin IŞİD ile Mücadele Özel Temsilcisi Brett Gruck ise “bölgede öncelikli hedefimiz IŞİD’i bozguna uğratmak” dedi. Türkiye ve Rusya’nın Suriye’deki şiddetin dindirilmesi konusunda ortak çalışmalarından ABD’nin memnun olduğunu belirten Gruck, geçen sene sürecin başarılı olmasını ummamıza rağmen bunun olmamasının nedenlerinden biri, biz ve Rusya garantördük. Ama bizim Suriye’de sahada ağırlığımız olmaması sebebiyle sonuç alınamadı. Durumu kontrol etmeye çalışırken pin pon topu gibi olduk. Uygun garantörler Türkiye ve Rusya’dır. Ve biz ABD olarak Astana sürecini desteklemeye yardımcı olmak için nasıl bir rol oynayabileceğimize bakıyoruz şeklinde konuştu.

İran ve Suudi Arabistan’la İlişkiler Çavuşoğlu “Türkiye, Suudi Arabistan ile İran arasında tırmanan mezhebe dayalı gerilimde nerede yer alıyor” sorusuna şöyle cevap verdi: “Türkiye her türlü dini ve mezhebe dayalı ayrışmaya karşı. Cumhurbaşkanı Erdoğan İslâm İşbirliği Teşkilâtı Zirvesi’nde ‘Ne Sünni’yim ne Şii, Müslümanım’ dedi. Türkiye’nin tutumu bu yöndedir. İran’ın mezhep politikaları bölgedeki birçok ülkede istikrarı baltalıyor. İran, Irak ve

3


Münih Güvenlik Konferansı

Suriye’yi Şii yapmak istiyor. Bu çok tehlikeli. İstikrar ve güvenlik için İran’ı bu politikalarına son vermesi yönünde teşvik etmemiz gerekiyor.”

İsrail-Filistin Meselesi Oturumda, İsrail-Filistin meselesine de değinen Çavuşoğlu, İsrail-Filistin arasındaki barışın temini için iki devletli çözüme işaret etti. Filistin topraklarının işgali tüm bölgede barış ve güvenlik açısından büyük bir sorun teşkil ediyor. Ne yazık ki İsrail’in her yeni yerleşim birimi sürdürülebilir barış umudunu azaltıyor diyerek konuşmasına devam etti. Mavi Marmara olayı sonrası Türkiye-İsrail arasında düzelmeye başlayan ilişkilere de değinen Çavuşoğlu, “İlişkilerde normalleşme süreci olması iyi. Türkiye’nin bu süreçte Ortadoğu barış sürecine daha olumlu katkı sağlayabileceğini umuyorum” diye konuştu.

Trump Dönemi’nde Türkiye Konferansa katılan kritik isimlerden ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) eski başkanı David Petraeus, Obama yönetiminde yaşanan ABD-Türkiye gerilimine rağmen Türkiye’nin önemi daha artacak dedi. Türkiye-ABD arasında yaşanan gerilimin Suriye kaynaklı olduğunu belirten Petraeus, bu gerilime rağmen Trump döneminde ABD-Türkiye yakınlaşmasının sinyallerini verdi. Petraus Türkiye’nin Suriye’deki sınır ötesi operasyonuna da değinirken, “Suriye’de daha fazla kan akmasının nasıl önlenebileceği hedefine odaklanılmalı. Türkiye bu konuda çok somut öneriler sundu, bu önerilerin çok ciddiye alındığını düşünüyorum” dedi. Georgetown Üniversitesi Profesörlerinden Charles Kupchan ise kısa vadeli çıkarlar uğruna Türkiye ile ABD’nin uzun vadeli stratejik çıkar ve ilişkilerine zarar verilmemesi gerektiğini belirtirken, “İlişkilerde dibe vurduk ve şimdi yeniden iyileşme sürecine girdik” dedi.

ABD’den Ukrayna’ya Kırım Desteği Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko ile görüşen ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, “Rusya’nın Kırım’ı işgalini kesinlikle tanımayacaklarını” dile getirerek Ukrayna’nın bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve kendi geleceğini belirleme hakkını ifade etti. Ayrıca Pence, Minsk Antlaşması’nın tam olarak uygulanabilmesi için ABD’nin Ukrayna’ya vereceği desteğin süreceğinin de altını çizdi. Öte yandan Rusya-Ukrayna krizi devam ederken, NATO’da kritik bir hamle geldi. NATO Genel Sekteri Stoltenberg, NATO’nun Karadeniz’deki varlığını güçlendireceğini duyurdu. ABD Savunma Bakanı Mattis ise or-

4


Münih Güvenlik Konferansı

taklarına destek sözü verdi. Bu kararla Karadeniz’deki NATO- Rusya krizi daha da derinleşeceğe benziyor.

2017’de Uluslararası Güvenliği Etkileyebilecek 10 Gelişme Münih Güvenlik Konferansı’nda yayımlanan rapora göre, uluslararası güvenliği etkiyebilecek 10 gelişme sıralandı. Buna göre; 1. Bağımsız, uluslararası gelişmeleri önemsemeyen tek taraflı bir ABD. 2. Çin’in ABD’ye aşırı reaksiyon gösterme ihtimali. 3. Merkel’in yeniden seçilse bile daha güçsüz bir konuma gelmesi olasılığı 4. Birçok ülkede seçimler olacağı için 2017’de reformların ikinci, üçüncü plana atılması. 5. Ortadoğu’da halkın öfkesini artıran iletişim araçlarının güçlenmesi. 6. Merkez Bankalarının gittikçe daha fazla siyasileşmesi. 7. Beyaz Saray ile Silikon Vadisi’nin çatışması, yani bilim alanında yapılacak özgür yatırımların azalması. 8. Türkiye’de OHAL sürecinde yapılan seçim kampanyası ve referandumun ekonomiye, istikrara ve bölge ülkeleriyle ilişkiye zarar vermesi. 9. ABD’ye daha da fazla tepki göstermek için kapasitesini artıran Kuzey Kore. 10. Afrika’da nadir bulunan istikrar sahibi ülkelerden Güney Afrika’da, Zuma’nın iktidar savaşı sebebiyle siyasi çatışma yaşanması.

Kaynakça http://www.dw.com/tr/sekiz-soruda-m%C3%BCnih-g%C3%BCvenlikkonferans%C4%B1/a-37596481 http://www.dw.com/tr/suriyede-ate%C5%9Fkes-%C3%A7%C3%B6z%C3%BCm-umudunaba%C4%9Fl%C4%B1/a-37624735 http://www.ajanshaber.com/abdden-ukraynaya-kirim-destegi-haberi/394988

5


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.