Ambalaj Dünyası 2018-3

Page 82

RÜŞTÜ BOZKURT

“Alışveriş Güvenin Hammaddesidir”

D Rüştü BOZKURT

Teşvik sistemleri ve koruma önlemlerinin merkez düşüncesi şans eşitliği yaratması olursa, işlevsel etkilerini istenen düzeylere çıkarmak mümkün.

üşünce ve inanç sistemleri, insanoğlunun doğuşta, iyi özellikleri kadar; kötülük potansiyelleri de taşıdığını söyler. Özellikle inanç sistemlerinde, sağlıklı bir toplum yaratmak için kurumları ele geçirerek yaptırım gücüyle kendi etik değerleri ve ahlak kodlarına göre bir toplumsal sistem oluşturma yolunu önerenlere tarihte sık rastlanır. Diğeri, toplumunun uzun dönemli sağlıklı işleyişini sağlamak için bireyleri, toplulukları ve toplumları “eğitmenin” daha sağlam yol olduğunu söyler. İnanç sistemlerinde bu iki eğilimin son dönemdeki çarpıcı örneğini Yitzhak Nakash’ın “Şiiler” kitabından öğreniyoruz. İki farklı bakış açısını, Kum Okulu’nun temsilcisi Humeyni ile Necef Okulu’nun önde gelen dini lideri Ebü’l Kâsım Hui’in yaklaşımlarında gözlemliyoruz. Yakın tarihin bu öğretici örneğini bir başka çerçevede paylaşmak gerekir. Bilmemiz gereken gerçeklik ise, kurumlara egemen olup gücü elinizde tutsanız da eğitimle insanların zihninde yaptıklarınızı meşrulaştırsanız da güven yaratmaksızın ulaşmak istenen sonuçlara, güçlü bir yürüyüş yapmak mümkün olamamaktadır. Bu denemenin merkez düşüncesi, güvenin, toplumsal yaşamın bütün alanlarında önemli olduğunu anlatmaktır. Bireylerin ve toplumun yaşamında “güven olgusunu” derinliğine kavramak için kitapları dilimize de kazandırılmış olan Matt Ridley’in “Erdemin Kökenleri” adlı eserinin son paragrafının bir bölümünü ödünç alalım: “Toplumsal düzenin kökleri, kusursuzca uyumlu ve erdemli bir toplum olmasa da günümüzdeki mevcut toplumdan daha iyisini yaratmaya yönelik içgüdüsel kapasitemizi barındıran kafalarımızın içindedir. Kurumlarımızı, bu içgüdüleri

AMBALAJ DÜNYASI ARALIK 2018

82

canlandıracak biçimde inşa etmeliyiz. Bunun içerdiği en büyük anlam, eşit bireyler arasındaki alışverişi teşvik etmektir. Tıpkı ülkeler arasındaki ticaret, aralarındaki dostluğun gelişmesi adına en iyi reçeteyi sunduğu gibi, imtiyaz ve yetki sahibi bireyler arasındaki toplumsal ve maddi alışverişi teşvik etmeliyiz, zira bu, güvenin hammaddesidir ve güven de erdemin temelidir.” Bizim değerlendirmemize göre, güvenli bir toplum oluşturmak için “ilkeler kalelerimizdir” kuralına uygun bir yönetim sistemi oluşturmamız ve sağlıklı kalkınma süreçleri yaratmamız, aşağıda başlıklar halinde özetlenen dokuz ilkeyi içselleştirmemize bağlıdır:

I-“Hukuk devleti” ve bireyin “eşit haklara” sahip olması

Hukuk devleti, üç temel kural üzerine inşa edilir: Birincisi, “kanun önünde herkes eşittir” ilkesini anayasalarda, yasalarda yazılmış metinler olmaktan çıkararak; yaşam biçimi haline getirmektir. İkincisi, “hakimlerin; bilgi, gelir ve atama bakımından bağımsız” olduğuna, toplumda herkesin inanabileceği uygulamalar yapmak. Üçüncüsü de, “kanunlar yürürlükte olduğu sürece eleştiri hakkımız vardır; uymama hakkımız kesinlikle yoktur” anlayışını bütün insanlarımızın zihninde yerleştirmek. Söz konusu ilkeler, yaşam biçimi haline gelmedikçe insanlar çekinir, birikim ve enerjilerini zenginlik üretimine odaklayamaz.

II-Serbest ve adil piyasada “şans eşitliği” yaratan sistem

Yarı iletken teknolojilerin potansiyelleri, sayısal teknolojinin uygulamaya taşıdığı gelişmeler, sınırsızlığa yakın bağlantı, iletişim

PACKAGING WORLD DECEMBER 2018


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.