Kadın Cinselliği ve Rahatsızlık Veren Bir Deneyim Olarak Jinekolojik Muayene Günümüzde ne yazık ki cinsellik hâlâ daha tabu niteliğini sürdürüyor ve bunun kadınlar üzerindeki etkisi çok daha fazla. Cinselliklerini özgürce yaşayamadıkları gibi, daha çok küçük yaşlardan beri tüm davranışları baskı ve kontrol altında tutuluyor. Cinsel sorunlar yaşadıklarında ise bir uzmandan yardım alma konusunda güçlük çekebiliyorlar. Jinekolojik sorunlar, bir kadın için diğer sağlık sorunlarından farklı anlamlar taşıyor. Bu basitçe sağ ve sağlıklı olmanın ötesinde birşey. Çünkü kadının cinsel sağlığı, onun kadınlık rolüne sıkı sıkıya bağlı. Bu nedenle, hamilelik, doğum, lohusalık, kısırlık, istenmeyen gebelikler, kürtaj ve düşükler, kanamalar, cinsel uyum sorunları, vb gibi jinekolojik sorunlarda kadının bütün yaşamı, eşi, ailesi, çocukları, iş ve sosyal çevresi ile ilişkileri derinden etkileniyor. Daha küçücük bir kızken bile “otururken bacaklarını kapa, eteğini ört, mahrem yerlerini gösterme, cinsel organın senin namusundur, namusunu koru“ biçiminde beyni yıkanıyor. Bunun doğal bir sonucu olarak kadın, bütün yaşamı boyunca örtmesi, saklaması, gizlemesi, koruması gereken cinsel organlarının muayenesi sırasında utanma, sıkılma, korku ve kaygılar yaşıyor. Aslında bu sorun, cinsel kimliğin gelişimi ve benimsenmesiyle ilgili. Cinsel kimliğin gelişimi ve kadınlık rolünün benimsenmesi, hem yaş, hem deneyim, hem de küçük yaşlardan itibaren alınan eğitime bağlı. Henüz bir kadın olarak kimliği tam olarak gelişmemiş, kadınlık rolünü benimseyememiş, bununla ilgili kaygı ve çatışmaları olan, cinsel açıdan deneyimsiz, tutucu bir çevrede yetişmiş kadınlar, daha fazla korku ve kaygı duyabilirler. Öncelikle cinsel konulardaki bilgisizlik veya yanlış bilgilere sahip olmak çok yaygın bir sorun. Yukarıda da değinildiği gibi cinsellik, kültürümüzün tabularından biri olduğu ve evde ya da okulda sağlıklı bir cinsel eğitim alamadıkları için kadınlarımızın bilgileri çok az ve bunların çoğu da yanlış. Şaşırtıcı bir biçimde, yaşamının birçok alanında pek çok tabuyu yıkabilmiş olan eğitimli kadınlarla, bu konuda eğitimsiz olanlar arasında pek de fark yok. Yüksek öğrenim görmüş bir kadın, cinsel konularda inanılmaz bir biçimde cahil olabiliyor. Buna paralel olarak, kadınlar hangi kesimden olursa olsun cinsel sorunlar yaşayabiliyor. Ancak cinsel sorun yaşadığının bilincinde olma, sorunlarını dile getirebilme ve bunları çözümleyebilmek için uzmanlardan yardım isteme, kadının sosyo ekonomik düzeyi, kişilik yapısı ve ekonomik özgürlüğüne bağlı. Bu nedenle eğitim ve gelir düzeyi daha yüksek olan ve sorunlarının çözümünde sorumluluk üstlenen kadınlar uzmanlara daha çok başvuruyorlar. Cinsel sorun, eğer çiftin çocuk sahibi olmasını engelliyorsa, o zaman sosyal baskı nedeniyle, kesim farkı olmaksızın, uzmana başvurmak gereği hissediyor. Dünyanın neresinde olursa olsun cinsel organlar “mahrem” olarak algılanan ve özel anlamı olan organlar. Genel olarak jinekolojik muayeneden rahatsızlık duymanın temelinde, hekime, mahrem organları teşhir etme kaygısı yatıyor. Aslında erkek ya da kadın, bir hekim için jinekolojik muayene ile örneğin göz veya üst solunum yolu muayenesi arasında bir fark yok. Bu nedenle duydukları kaygıyla baş edebilmek için kadınlar öncelikle, jinekolojik muayeneyi, diğer muayene türleri gibi algılamaya çalışmalıdırlar.