AFS'D 1. Sayı

Page 9

AFSlileri bir araya getiren “D” bunun için illa ayrışıp, tek başına olmak şart değil. Hem yakın ilişkileri muhafaza edip hem de özerk olabilmek mümkün, hatta gerekli. 1950’lerden beri birçok psikolojik kuramın da öne sürdüğü gibi; özerk olmak da, yakın ilişki sahibi olmak da temel insan ihtiyaçları. Dolayısıyla ikisinin de olması gerekiyor insanın psikolojik sağlığı için. Geleneksel dünya görüşündeki; ‘Tamamen bağlı olacaksın, özerk olmayacaksın.’ Düşüncesi de doğru değil. Söz dinleyen çocuk iyi çocuktur ama özerk olursa, kendi kendine karar vermeye kalkarsa dik başlılık ediyor diye istenmez. Dolayısıyla geleneksel kültürün de, batılı kültürün de değişmeleri ve orta noktayı bulmaları lazım. Bu çocuk yetiştirmek ve genel anlamda yetişkin eğitiminden psikoterapiye kadar her alanda akılda tutulması gereken bir felsefedir. Bireycilik ya da toplumculuğun, toplumdaki refah seviyesini etkilediğini düşünüyor musunuz? Bu konuda da çok tartışma var; “Refah seviyesi mi onu etkiliyor, yoksa bu dünya görüşü mü refah seviyesini etkiliyor?” diye. ‘Ekonomik gelişme için mutlaka bireycilik (individualism) gerekir.’ Görüşü çok yaygındı, fakat bu görüş şimdi çürütülmüş durumdadır. Özellikle Doğu Asya (Japonya,Kore,Tayvan…) örneği bütün dünyaya gösterdi ki, aslında toplulukçu kültürlerde de ekonomik gelişme olabiliyor. Çünkü o kültürler değişmedi ve toplulukçulukları devam ediyor. Örnek verecek olursak; “Japanese Management System” yani “iş idaresi sistemi” tamamen aileyi örnek almıştır. Aileye bağlılık gibi iş yerine bağlılık da çok önemlidir mesela. İşyerleri aile gibi çalışır. Bu toplulukçu öğe önemli bir etken olmuş onların ekonomik gelişmesinde. Bir ikinci varsayım da bu görüşün dayandığı; “modernleşme teorisi” görüşüdür. Avrupada da temel kültür toplulukçuydu ama endüstrileşmeyle,endüstri devrimiyle, bu kültür mecburen değişti. Çünkü endüstrileşme, iş gücünün mobil olmasını; dolayısıyla nerede iş varsa oraya gidilmesini, ayrışmayı ve köklerden ayrılmak gibi daha bireyci unsurları gerektirir. Yani dünya endüstrileştikçe, Avrupa’da görülen türde süreçlerden geçip, bireyci değerleri oluşturacaktır. Bu ikinci varsayım da şu şekilde çürütüldü; tarihi demografik araştırmaları,Avrupa sosyal tarih demografisi araştırmaları, bireyciliğin aslında 19.yy endüstri devriminden çok daha once Avrupada olduğunu kanıtladı. Hatta M.Farlen adında bir İngiliz tarihçi, toplumdaki bu bireyci öğeleri ortaçağa kadar geriye götürüyor.. Mark Farlen’a katılmayan diğer tarihçiler ise, erken modern çağ 16.yy.a kadar takip edebiliyor bireyciliğin köklerini. Dolayısıyla “bireycilik” endüstrileşmenin sonucu olarak ortaya çıkmış değil, zaten vardı. Yani; ülkelerin endüstrileştikçe zorunlu olarak bireyleşecekleri muhakemesi çürütülmüş oluyor. Bu tür küresel bakış açılarında bu tür değişik bakış açıları da ortaya çıkabiliyor. Psikoloji alanını seçmenizin ve sosyal psikoloji alanında uzmanlaşmanızın size ve yakın çevrenize yararı olduğunu düşünüyor musunuz? Bilmem belki vardır… Çünkü büyük bir bilinçlenme getiriyor ama çok da fazla parmağımı basamayacağım. Peki neden psikoloji alanını seçtiniz? Onu sorarsanız o başka. Annem ve babam her ikisi de öğretmendi ve ben Bursa’da büyüdüm. Onlar İstanbulluydu ama Bursa’ya tayin olmuşlar ve orada bir özel okul açmışlardı çok sene önce,1940’lı yıllarda. O zamanlar özel okul kavramı bilinmezdi ama onlar idealist öğretmenlerdi. Bu özel okul yuva olarak başlamıştı. Sonra lise sona kadar gitti yıllar içinde. Benim çocukluğumdan beri hep “Okula gideceğim, okulu ele alacağım ve müdür olacağım.” şeklinde beklentilerim vardı. Ailemin de “Çiğdem gidecek, Amerika’da doktora yapacak …” şeklinde beklentileri vardı. Ben de kabullenmişim demek ki. Hiç de sorgulamazlardı hani “Yeterince kapasitesi olacak mı? Becerebilecek mi?”, tabii ki yapacak şeklinde düşünürlerdi. Ben de tabii ki yapacağım şeklinde düşündüm demek ki. Sonra Amerika’ya gittim eğitim için. Eğitim için gittim fakat eğitim dersleri alırken psikoloji dersleri de aldım ve psikoloji derslerini daha çok sevdim. Daha düşündüren daha ilgimi çeken dersler oldular, o yüzden psikolojiye yöneldim. Nitekim, orada evlendim, çocuğum oldu. Eşimle Türkiye’ye dönünce önce Bursa’ya geldik. Orada lise okul müdürlüğü ve psikoloji öğretmenliği yaptım 2 – 3 yıl. Sonra doktoramı bitirdim ve akademik kariyer yapmak istedim lise müdürlüğü veya öğretmenliğinden ziyade, onun üzerine Orta Doğu’ya gittim. Aslında felsefeyi de çok seviyordum ve “Felsefeye mi gideyim yoksa psikolojiye mi?” diye çok arada kaldım. Sonra felsefenin biraz fazla havada olduğunu düşündüm, psikoloji daha ayakları yere basan bir konu gibi geldi bana, ki öyle. İyi ki de o tercihi yapmışım çünkü psikolojide uygulamaya yönelik de çok iş yaptım, sadece akademik çalışma değil. Mesela bir tanesi AÇEV çalışmaları, AÇEV’i kuranlardanım zaten. Erken çocuklukta çocukların gelişmesini anne eğitimiyle desteklemek ve bunların sonuşları nedir diye görmek için 22 yıl süren bir araştırma yaptık ve bunun sonucunda; erken çocuklukta çocuğun çevresini uyaran bakımından zenginleştirmenin zihinsel gelişme için fevkalade önemli olduğunu zihinsel bulduk ve Türkiye’de okul öncesi eğitimin poltikaları değişti. Okul öncesi eğitim artık zorunlu oluyor. Bunlar, hep bizim çalışmalarımız üzerinedir. Politikayı etkiledi bizim çalışmalarımız. Ben bu sebeple psikolojiye de sosyal psikolojiye de gelişim psikolojisine de çok girdim. Bugün

de mesela, “Çocuk koruması ve çocuk politikaları” konusunda ne yapacağız diye AÇEV’de çalıştık sizinle buluşmadan önce. Sivil toplum örgütleriyle büyük bir toplantı yapılacak ve “çocuk politkaları” kurmak üzere baskı grubu olacağız hükümetlere. Bu şekilde oluyor o işler. Türkiye’de ve dünya çapında, psikoloji alanında fikir yapınıza uygun olduğunu düşündüğünüz, beğendiğiniz araştırmacı ve yazarlar kimlerdir? Ohoooo, çok vardır. Belki bilmezsiniz akademisyenleri. Hiç lüzum yok girmeye, herkes bilmeyecek anlattıklarımı, çok spesifik olacak. 1-Ofil : Yanlı demek.Amerikan yanlısı olarak kullanıldı. 2- World Minded: Evrenin arkasındaki ve içinde mevcut bulunan, İlahi Kavrayış Yeteneği'nin, ilk zekanın, evrensel bilgeliğin sorumluluğunu taşıyan aktif vekil. 3- Rigid :katı,eğilmez,bükülmez,sert. 4- International Trustee : Uluslar arası yönetim kurulu üyeliği anlamında kullanılmıştır.

Türk Kültür Vakfı’ndan Duyuru Sevgili AFS Gönüllüleri, EFIL tarafından düzenlenen Volunteer Summer Summit 2011, Portekiz, 20 - 25 Temmuz (www.efilsumemrsummit.org) ve AFS Almanya Karlshochschule işbirliği ile düzenlenen Intercultural Summer Academy on Intercultural Experience, Almanya, 1 – 12 Ağustos (http:// summeracademy-karlsruhe.org/) başvuruları sürmektedir. Her iki etkinliğe başvurmak için gereklli koşullar etkinlik sitelerinde yer alan dosyalarda belirtilmektedir. İlgilenen gönüllülerimizin başvurularını geciktirmeden tamamlamalarını önemle rica ederiz. Her iki etkinlik için de başvurular web siteleri üzerinden yapılmaktadır. http://www.efilsummersummit.org/ http://summeracademy-karlsruhe.org/ Intercultural Summer Academy için sınırlı sayıda AFS bursları bulunmaktadır, bu burslara başvurmak için ekte yer alan başvuru formunu doldurmanız ve vakfımız ile iletişime geçmeniz gerekmektedir. Volunteer Summer Summit başvuruları ise EFIL trafından toplandıktan sonra ofisimize iletilmektedir. Özellikle Summer Academy için AFS Bursuna başvuran gönüllülerimizin özgeçmişlerini ve gönüllülük tecrübelerini içeren bir e-maili turkey@afs.org adresine göndermelerini gerekli referansın verilebilmesi için önemle rica ederiz. EFIL Volunteer Summer Summit’e başvuran gönüllülerimiz için ise Vakfımız tarafından sağlanacak olan maddi destek oranı (katılım ücreti desteği) gelen başvuruların değerlendirilmesi sonrasında belirlenecektir. Saygılarımızla, Türk Kültür Vakfı


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.