Soren kierkegaard baştan çıkarıcının günlüğü

Page 146

- kuşatmayı; cennet de kuşatılmış bir yer, doğuya doğru giden bir bahçe değil mi? - Ama bu halka inşam çok fazla sıkı sarıyor - pen­ cereye daha da yaklaşılırsa sakin bir göl, kendini çevreleyen yüksel­ tiler arasına saklanır uysalca. Kıyısında bir kayık vardır. Dopdolu yürekten gelen bir iç çekiş, tedirgin düşüncelerden gelen bir nefespalamarlarından kurtulur, anlatılmaz özlemlerin yumuşak esintisiy­ le hafifçe dalgalanan göl yüzeyinde süzülür; ormanın derin karan­ lıklarını düşleyen göl yüzeyinin kucakladığı ormanın gizli yalnızlı­ ğında kaybolunur. Öbür tarafa dönülünce, açık denizin, hiçbir en­ gelle karşılaşmaksızm ilerleyen bakışların önünde, ardısıra gelen engel tanımaz düşüncelerle birlikte uzanıp gittiği görülür. - Aşk neyi sever? Sonsuzluğu. -Aşk neden korkar? Kısıtlamadan. -Bu büyük salonun ardında küçük bir oda, daha doğrusu bir odacık var­ dır; Wahrierin evindeki ne kadar odaysa bu da öyle. Benzerlik çar­ pıcıdır. Yeri söğüt dallarından yapılmış bir hasır halı kaplar; kane­ penin önünde küçük bir çay masası durur, üzerinde de bir lamba, evdekinin suretinde. Her şey aynı, yalnız daha muhteşem. Bu, oday­ la birlikte olmama olanak tanıyabileceğimi hissettiğim bir fark. Sa­ londa bir piyano vardır, çok sade bir şeydir, ama Jansen’lerinkini anımsatır. Kapağı açıktır; nota sehpasında küçük bir İsveç müziği­ nin notaları açık durur. Antreye açılan kapı aralıktır. O, odanın ar­ kasındaki kapıdan içeri girer- Johan’a bu konuda talimat verilmiş­ tir: Böylece gözleri odacığı ve piyanoyu birlikte görür. Ruhunda anılar canlanır, tam o anda Johan kapıyı açar.—Yanılsama kusursuz­ dur. Odacığa girer. Mutludur; eminim bundan. Bakışları masaya rastladığında bir kitap görür. Aynı anda Johan sanki onu bir kenara koyacakmış gibi eline alır ve doğal bir havayla “Beyefendi sabah buraya geldiğinde unutmuş olsa gerek” der. Böylece Cordelia, önce benim bu sabah orada olduğumu öğrenir ve sonra kitaba bakmak is­ ter. Kitap, Apuleius’un ünlü Cupid ve Psyche 'sinin Almanca çevi­ risidir. Bu şiir yapıtı değildir, zaten olması da gerekmez; çünkü bir genç kıza hakiki şiiri sunmak daima hakarettir; sanki kendisi, baş­ kasının düşüncesiyle tüketilmeden önce metne gizlenmiş şiiri içine çekilebilecek kadar şiirsel değilmiş gibi. Bu genellikle insanların düşündüğü bir şey değildir, ama yine de böyledir. - Bu kitabı oku­ 147


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.