Özgür Kalem - Ankara - Sayı 2

Page 1

LIM

ÜRETE

Yıl: 1 Sayı: 2

özgür kalem

Lise Bülteni /Ankara

dghankarailetisim@gmail.com

Nisan-Mayıs 2012


içndekiler

Özgür Kalem

02

Liseli DGH'den

03

Gündeme Dair

05

1 Mayıs

08

Devrimci Önderler Yaşıyor!

11

Kitap İncelemesi “Dağlardan Sorun Beni”

12

Felsefe “Hypatia”

ÖZGÜR DÜŞÜN DERGİSİ Özel Sayı: 88, Yönetim Yeri: İstasyon Cad. Pınar İşhanı Kat: 2 Daire: 38 Kartal/ İstanbul. Tel- Fax 0 (216) 389 6563

Liseli Demokratik Gençlik Hareketi www.demokratikgenclikhareketi.org 1

2


Özgür Kalem

merhaba

Liseli DGH'den Merhaba, Özgür Kalem'in 2.sayısında yeniden birlikte olmaktan mutluluk duyuyoruz…

1 Mayıs'ta DGH saflarında alanlara!

Bu sayımızda gündemde yer alan konular üzerine, yaklaşan işçi-emekçi bayramı 1 Mayıs; devrimci önderler Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve komünist önder İbrahim Kaypakkaya'nın;1 Nisanda milyonlarca kişinin “şaka gibi” bir sınava tabi tutularak hayatının belirlendiği YGS sınavı ve felsefe üzerine yazılarımıza yer verdik.

Ülkemiz egemenlerinin kendi çıkarlarına hizmet eden ve bütün bir öğrenci gençliği, eğitimcileri ve nihayetinde bütün toplumu etkileyecek olan “4+4+4 yasası” meclisten anti-demokratik bir biçimde geçti ve Cumhurbaşkanı tarafından da onaylandı. Önümüzdeki dönemde, bu yeni saldırı politikaları biz liseli gençliğe hayatı zindan edecektir desek kâhinlik yapmış olmayız. Halk gençliğine 2.sayımızda da örgütlü mücadele çağrısı yapıyoruz. Liseli DGH saflarına, geleceği kazanmaya! Yaşasın ''Demokratik Halk Liseleri'' mücadelemiz! 1 Mayıs'ta Liseli DGH saflarında alanlara!

1

2


Özgür Kalem 4+4+4 yasası meclisten jet hızıyla geç(iril)di ve Cumhurbaşkanı tarafından onaylandı. Şimdi 5-6 yaşlarındaki çocuğa emperyalistkapitalist gerici dünya sisteminin ideolojisi çok daha rahat biçimde enjekte edilecek ve düşünce, sorgulama gibi insanın en temel özellikleri gençlerden alınacak ve her söyleneni kabul eden düşünmeyen, bencil, egemenlerce rahat bir şekilde hizaya getirilen bir “koyun” meydana getirilecek.

gündeme dair

Eğitimciler ve öğrenciler bu gerici yasaya karşı meydanları inletirken, devletin polisi demokratik haklar için mücadeleye bile tahammül edememekte ve gaz bombalarıyla, copla, tazyikli suyla, kalkanlarla halka saldırmaktadır. Tüm bu saldırılara rağmen demokratik haklar mücadelemize zincir vurulamayacağını gösterdik, göstereceğiz. ■ Yeni bir YGS sınavı maratonunu daha geride bıraktık. Gerici, çürümüş, kokuşmuş eğitim sistemi tekrar kirli yüzünü yine gösterdi. Aile-dershane-okul baskısı altında sınava hazırlanan genç arkadaşlarımız bu ağır yüke, çürümüş eğitim sisteminin kendisine dayattığı ağır yüke dayanamayarak intihar ediyorlar. Sınav sabahı bir arkadaşımız saat 05.00 sıralarında kalp krizi geçirmiş ve kurtarılamamıştır. Bu adi sömürü sistemi daha kaç can alacak, daha kaç arkadaşımız intihar edecek, kaçı stres-sıkıntıdan dolayı kalp krizi geçirecek, daha ne kadar böyle gidecek? Biz sessiz durursak ölenlerden olabiliriz; ama sessizliğin sömürüyü gizlediğinin bilincindeysek eşit, parasız, bilimsel, özgür, anadilde eğitim mücadelesine; demokratik halk liseleri mücadelesine katılalım.

3


gündeme dair

Özgür Kalem Bu devran böyle gelmiş; ama böyle gitmez! Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz! ■ Azgınlaşan faşist terör bugün üniversitelerde, liselerde demokratik haklar mücadelesi yürüten gençleri gözaltı, tutuklama terörüyle baskı altına almaya çalışmaktadır, onlar üzerinde etkisini artırmak istemektedir. Tarihin akışının değişiminde büyük rol sahibi olan halk gençliğinin hak mücadelesi yürütmesi, egemenlere korku salmaktadır. Evet, bugün biz halk gençliğinden korkuyorlar; çünkü azgın ve sonu gelmez sömürü ve zulüm saltanatını devirenler olduk tarih boyunca. Bizler ellerimizde bulunan değiştirme, dönüştürme gücümüzle haklarımıza; eğitimimize, sağlığımıza, konutumuza(kentsel dönüşüm projeleri konutlarımıza göz dikmiş durumda), geleceğimize el koyanlara karşı haklı mücadelemizi büyütecek güce sahibiz. Bu gücümüzle 1 Mayısta sömürü ve zulüm saltanatının çarkları arasında inim inim inleyen emekçilerle; işçilerle, köylülerle beraber olarak onların haklı mücadelesinin bizim haklı mücadelemiz, bizim haklı mücadelemizin ise onların haklı mücadelesi olduğu bilinci ile meydanları dolduralım. Birlik ve mücadele günü olan; emekçilerin, gözünü azgın ve sonu gelmez kar hırsı bürümüş gerici patron-ağalara karşı geleceği için sokakları inlettiği, hayatı durduğu 1 Mayıs'ta bizlerde Liseli DGH olarak alanlara çıkalım. Geleceğimizi kazanmak için özgürleşmek için 1 Mayıs'a katılalım. Faşist teröre dur diyelim!

1

4


Özgür Kalem

Dünyanın üretici gücü işçilerin birlik ve mücadele günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Üretimden payını alamayan, hakları her gün ellerinden daha fazla alınan işçilerin kazandıkları bir hak olan 1 Mayıs'ın işçilerin birlik ve mücadele günü olarak kutlanmasındaki tarihi inceleyelim. Dünyada ilk kez 1859 yılında Avustralya'nın Melbourne kentindeki taş ve inşaat işçilerinin günde 8 saat çalışma talebi ile başladı her şey. 1 Mayıs 1986'da Amerika'daki, işçi sendikaları önderliğinde işçiler 12 saat çalışma yerine 8 saatlik çalışma talebi ile iş bıraktı. Chicago kentindeki milyonlarca işçi bu eyleme katıldı. Siyahiler aynı taleplerle beyaz işçi kardeşleri ile Kentucky'deki ulusal parka yürüdü. O günkü gazetelerin manşetleri ”Böylece ön yargı yıkıldı” şeklinde çıkarıldı. Bu olaydan 3 yıl sonra toplanan 2. Enternasyonal'de Fransız işçi temsilcisinin önerisi ile 1 Mayıs gününün tüm dünyada Birlik, Mücadele ve Dayanışma günü olarak kutlanmasına karar verildi. O günden bugüne 1 Mayıs işçi sınıfının birlik ve mücadele günü olarak kutlanıyor. Buradan ülkemiz tarihine bakacak olursak; ülkemizde de mücadelenin yükseldiği yıllarda 1 Mayıs coşkuyla kutlandı. Kanlı 1 Mayıs 5


Özgür Kalem Ülkemiz tarihine adını kanlı 1 Mayıs olarak kazıyan '77 1 Mayıs'ı unutulmayacak tarihler arasındadır. DİSK önderliğinde 1977'de 1 Mayıs'ı kutlamak üzere İstanbul Taksim'e gelen yüzbinlerce insan meydanı doldurdu. O günkü DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler'in “Buranın adı bundan sonra Taksim değil 1 Mayıs meydanı olsun.” sözü ardından meydandaki Marmara Oteli ve Sular İdaresi Binası'nın üst katından açılan ateş sonucu kitle panik halinde kaçmaya başladı. Kalabalığın kaçtığı sırada polis panzerleri alana girerek insanları sıkıştırıp ezerek katliama devam etti. Polis her zamanki gibi ateş açan katillerin değil işçilerin, emekçilerin üzerine saldırdı. Bu olay sonucu 28 kişi ezilerek 5 kişi vurularak, 1 kişi de panzer altında kalarak hayatını kaybetti. Açılan davalarda hiçbir şey çıkmadı, hatta ölenlerin suçlu olduğuna dair kararlar alındı. Zaman aşımı ile olay ört bas edilmek istendi. Failleri bulmak amacıyla yapılan araştırmalarda Amerika'dan gelen CIA ajanları bir gün önce otelin tüm odalarını kiraladıkları katliama hazırlık yaptıkları sonucu ortaya çıktı. Tüm bu gelişmeler sonucu CIA ajanları devlet eliyle tüm kayıtlar silinerek yurt dışına çıkarıldı. Günümüzde işçi ve emekçilerin demokratik hak talepleri hala önemini korumakta, emekçilerin kazanılmış haklarını gasp eden sistem ölümü gösterip sıtmaya razı eder bir halde saldırılarını devam ettirmektedir. Her gün yeni bir oyun oynanarak SSGS, 4/C, GSS, “Torba Yasa” gibi yasalarla emekçilerin kazanılmış hakları ellerinden 1

6


Özgür Kalem alınmaktadır. Bunun yanı sıra ucuz iş gücü olarak gördükleri biz gençlerin artık liselerden mezun olmadan daha 14 yaşında patronlara peşkeş çekildiği bir duruma sürüklenmekteyiz. Haklıyız; işçi, emekçi tüm üreten kesimin evlatları olarak bu düzene karşıyız. Haklıyız; çünkü biz patron- ağa düzenine karşı sömürünün olmadığı insanca bir yaşam için varız. Biz halk gençliği olarak hakkımız olan demokratik talepler ile örgütlenmeli ve işçilerin bu birlik ve mücadele gününde bir araya gelmeliyiz. 1 Mayıs'ta DGH saflarında mücadeleyi yükseltelim. Yaşasın 1 Mayıs Yaşasın Demokratik Haklar Mücadelemiz

7


Özgür Kalem

Günlerden 30 Mart 1972 evet tam 40 yıl önce. Devrimci önderlerden Mahir Çayan ve arkadaşlarının katledilmesi üzerinden tam 40 yıl geçti. Mahir Çayan ve arkadaşları Niksar'ın Kızıldere köyünde askeri birlikler tarafından kuşatıldı. Daha sonra açılan ateş sonucu katledildi. Bu kanlı operasyon sonrasında 10 devrimci ile birlikte rehin alınan iki İngiliz ve bir Kanadalı radar teknisyeni de ölürken evin içinde bulunan Ertuğrul Kürkçü kurtuldu. Mahir ve arkadaşları, idama mahkûm edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan'ı kurtarmak için yaptıkları eylemin ardından Kızıldere'de katledildi. Kanlı bir operasyon sonucunda katledilen Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Ömer Ayna, Saffet Alp, Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan, Ahmet Atasoy, Ertan Sarıhan, Sabahattin Kurt ve Nihat

8


Özgür Kalem Yılmaz belleklerden kolayca silinmeyecek bir biçimde, kanlı bir biçimde tarih sayfasında ki yerini aldı. Kızıldere devrimci dayanışmanın en büyük örneğidir. “ON”lar devrimci dayanışmayı gözler önüne serdi. Kızıldere'de katledilseler de onurlu mücadeleleriyle hafızalardan silinmeyerek tarih sayfasında yerlerini aldı. Bir Dershane Öğrencisi Denizlerden Selam 68 Öğrenci hareketinin önderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan, Hüseyin İnan'ın ölüm yıldönümleri yaklaşırken bizler halk gençliği olarak devrimci değerleri anmayı borç biliriz. Hak mücadelelerinin ivme kazandığı 1968 yılında, gençliğin içinden sivrilen önderler ilerleyen mücadelenin yok edilmesi adına katledildi. O dönem katledilen birçok devrimci gibi Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan, Hüseyin İnan da hayatlarını mücadele uğruna gözlerini kırpmadan vermiştir. Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan, Hüseyin İnan hukuksuz bir şekilde yapılan yargılama sonucu idama mahkum edildi. Üç devrimci savunmaları bile okunmadan, sonucu önceden belli bir tiyatro sergilenerek yargılama adı altında infaz edildi. Bu infaz halkın mücadelesine engel olmak şöyle dursun, mücadeleye ivme katmıştır. Devrim mücadelesinin önemli değerlerinden Denizler, egemenlerin adi sistemine karşı yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor. 6 Mayıs'ta halk gençliğini tüm alanlarda Denizleri anmaya, mücadelelerini sahiplenmeye davet ediyoruz. Denizlerden, İbrahim Kaypakkayalara ezilenlerin ezenlere karşı verdiği mücadelede ölümsüzleşen tüm

1

9


Özgür Kalem değerlere selam olsun! Bir Lise Öğrencisi 18 Mayıs, 90 günlük işkence ve bir devrimci… “Ser verip sır vermeyen” bir önder; İbrahim KAYPAKKAYA… Vartinik'te yoldaşlarını korumak için geride kalıp şehit düşen, Ali Haydar Yıldız… Vücuduna onlarca kurşun yemesine rağmen, Dersim'de Ocak ayının soğuğunda yerden kalktı İbrahim… Bir köy evine sığındı ancak, ev sahipleri askerlerden korkuyordu. Biraz ekmek vererek İbo'yu geri yollamak zorunda kaldı. Başka bir eve sığınan İbo, ev sahibinin ihbarı üzerine yaralı bir şekilde yakalanır. Bu andan itibaren işkenceler başlamıştır. Sürüklenerek karakola götürülen Kaypakkaya, istememesine rağmen hastanede ayak parmakları kesilir. Hastanenin hemen ardından sıkıyönetimin en yoğun işkence hanelerinden olan Diyarbakır'a yollanır. Doksan günlük işkencenin, doksan günlük direnişin ardından mahkemesine günler kala İbo'nun ağzından bir kelime dahi alamayan cellatlar, İbrahim'i işkencede katlederler. İşte böyle şehit düşer Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya… Halkına olan güveni ve sevgisini bir an bile yitirmez. Halkına duyduğu bu güven sayesinde düşmana tek kelime vermedi. Vartinik'te çakılan bu kıvılcım, ülkenin dört bir yanını sardı. Türküsü dilden dile, bayrağı elden ele geçti. Onu ananlara, adını haykıranlara onlarca yıl ceza verildi. Her 18 Mayısta Komünist Önder Yoldaş İbrahim Kaypakkaya'nın düşünceleri, ardılları düşmanı büyük bir kâbusa sürükler. 18 Mayıs'ı unutmak ihanettir! Onu anmak savaşmaktır!

10

Bir Lise Öğrencisi


Özgür Kalem

Dağlardan Sorun Beni Yazar Adı: Forrest Carter Yayın Adı: Say yayınları Türü: Roman Sayfa Sayısı: 294 Konu: Kızılderililer, kıtalarına ayak basan ilk beyaz adamlarla anlaşma imzalar ve barış yaparlar. Topraklarını paylaşırlar. Zamanla bu zengin toprakların kasalarına getireceği paranın miktarının büyük olacağını anlayan beyaz adam, Kızılderilileri katletmeye başlar. Bazıları hemen telsim olur, bazıları onlara kaçanların yerlerini bulmalarını sağlar, bazıları ise adına Apaçi denilen Kızılderili boyu direnir, beyaz adamın işgaline engel olmak ister. Doğasını, topraklarını savunur bu uğurda öldürülürler. Geronimo adındaki şef dedelerinden miras kalan kıtayı gelecek kuşaklara kalması için Apaçilerin katledilmelerine engel olmak için direnirler ve beyaz adamın toplama kamplarına gitmezler. Kıtanın dağlarına kaçarlar oralarda yaşarlar; fakat katiller buraları da bulur ve kadın, çocuk, erkek, yaşlı dinlemeden katliam yaparlar. İşte bu şanlı baş eğmeyişin anlatıldığı romanı keyifle okumanızı diliyoruz. 1

11


felsefe

Özgür Kalem

Antik çağda Rönesans'a kadar bütün tasvirlerde felsefeyi bir kadın simgeler: Sophia, bilgelik tanrıçası. İlk kez çok tanrılı dinler ortaya koyduğu zaman: “Sadece erkekler tanrı ile alışveriş yapar.” “Sadece erkekler tanrı ile insan arasında aracı olabilir.” denmiştir. Aynı şey batı felsefesinde de geçerliydi, neredeyse kadının sözü bile edilmezdi. Kadın ve kadın düşüncesi antik çağlardan günümüze geldikçe daha az değerli görünüp kimseye kadın filozoflardan bahsedilmiyordu. Felsefe tarihi boyunca çoğu erkek düşünür, kadınlara sınırlayıcı hatta aşağılayıcı ithamlarda bulunarak saf dışı bırakılmaya çalışmıştır: Aristoteles; kadında ruh yoktur, Kant; kadında akıl yeteneği eksiktir, Nietzsche; kadının yanına giderken kırbacını al, diyerek kadının felsefeyle ilgilenmeyeceğini savundular ama kadın buna rağmen birer filozof olmayı başardılar… Hypatia, İskenderiyeli astronom ve matematikçi Teon'un kızıdır. Bilim ve zarafetle olduğu kadar güzelliği ve çekiciliği ile bilinen filozof, Atina'da eğitim aldıktan sonra İskenderiye'ye yerleşti ve orada bir okul açtı. Yapılan kaynak taramalarına göre Hypatia hiç

12


Özgür Kalem

evlenmemişti. Babasından aldığı destek ile kendini Platon'un izinde buldu. Platon ve Aristo gibi halka açık dersler vermeye başladı. En önemli öğrencisi, Synesion'dur. Sonradan büyük bir filozof olan bu öğrenci, hocasına hayranlığından bahseden mektuplar yazdı. Bu mektuplar şimdi kullandığımız felsefe kitaplarına kadar geldi. Zamanın iktidar ilişkilerinde ve politikada etkili olduğu sanılmaktadır ve etkili bir kişi olması nedeniyle bazı entrikaların kurbanı olduğu düşünülmektedir. Bu süreç bir yandan da, antik bilimlerin ve pagan felsefesi'nin sona erdiği ve Hristiyanlaşmanın güçlendiği bir süreçtir. Doğa bilimleri ve matematik gibi alanlarda yoğun bir gerileme dönemi bu tarihten itibaren başlamıştır. Hypatia çağının yegane bilim kadını olarak bilinir. Hristiyanlıktan sonra filozoflar takımı, Roma hükümdarlığının himayesinde olmaya devam etti. Buna rağmen eğitim hiçbir şekilde topluma mahal edilmedi. Eski aydınlanmanın yani gün ışığına çıkmanın temsilcisi olan Hypatia, İskenderiye şehrinin Pagan valisi Orestes'in himayesine sığınır. Hristiyan rahip Cyrillos'un İskenderiye başpiskoposu olmasından sonra gerginlikler daha da arttı. Hypatia, Cyrillos'un yandaşlarının oluşturduğu bir kitle tarafından midye kabuklarıyla sokakta derisi yüzülerek öldürüldü. 1

11



Emperyalist Saldırganlığa ve Faşist Teröre Geçit Vermeyeceğiz!

keti.org e r a h k li c n e g tik ww.demokra

w

DGH


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.