Yarasa Fanzin | #1

Page 1

#1

. FANZIN

YARASA

Haziran 2015 | uçan memeli, kaçan memeli, tutan memeli*

*öbürü de gelmiş hani bana, hani bana demiş..


#1

*** Yarasa Fanzin, gelir elde etme amaçlı bir yayın değildir.. Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.. Lütfen kaynak belirtmeden içerik paylaşımı yapmayın.. *** yarasafanzin@gmail.com *** playlistler için bkz: youtube.com/c/yarasafanzin

YARASA

.

FANZIN

yarasanın bokları 3 | gerdek 4 | resim 5 | iç sızlaması 6 | neyse, geçen gün 8 | çıplak hikaye 10 | sımsıkı hüzün 11 | yalan mı faruk 12 | ne yiyorsam o 14 | bayramları sevmiyorum 16 | dut 18 | kaos çağında masumiyet 21 | resim 22 | zihinsel boşalmalar

HAZİRAN 2015 | SAYI: 1 --FAİLİ MEÇHULLER

Amaçsız Çocuk Tribi Atakan Yener Çağdaş Yılmaz Emilia Esra Ayar Kürşat Zaman Meçhul Yazar Nerrantsula Fundoti Sonik Hanım YufkaYürekliKelGöbekli Kapak

kreld.deviantart.com Arka Kapak

janel Eleftherakis --e-versiyon issuu.com/yarasafanzin ---

plus.google.com/+YarasaFanzin twitter.com/yarasafanzin yarasafanzin.blogspot.com facebook.com/yarasafanzin


başlık gerdek

#YarasaFanzin herkes süper kahraman herkes faşo aga herkesin donu var, bazen giymiyorlar herkesin kılı var, bazen kesiyorlar

bu fanzinin konusu yok herkes kafasına göre takılıyor birisi balkonda rakı içiyor biri peynirli makarna yiyor biri tuvalette dergi okuyor birinin çorabı kaçmış birinin keçileri kaçmış biri kedi videoları izliyor biri lahmacun dürüm yiyor biri seks sigarası yakmış biri bira içiyor

birbirinize iyi bakın sevişin koklaşın unutmayın katiller, hırsızlar dolandırıcılar aramızda yasaların canı cehenneme keşkeler fayda etmez olan ile ölene yarasanın boku çok değerlidir vampirler kardeşimiz örümcek adam dostumuzdur batman zengin, batman ünlü demir adam çok daha zengin demir adam havalı

mutlu ol yeter herkesin hayatına kimse karışamaz herhangibir iddiası yok yarasanın plan yapmak kötüdür

... şiirime burada son verirkene -bir dakika doktor bey geliyorumşiirime burada son verirkene seni çok sevdiğimi söylemek istiyorum he bir de yeni bir kedi aldım o da çok şeker gidişim suskun olmuştu dönüşüm muhteşem olacak yaslı gittim şen geldim aç koynunu ben geldim* ... *aşkın gözyaşları - grup vitamin

zamanını bilmesek de yeni sayı çıkarmak isteriz.. eğer sen de yazı veya resim göndermek istersen çekinme, bekleriz.. ilk sayı diye beleş değil.. hep beleş, en beleş.. the doors’un selamı var.. whiskey bar.. Haziraz 2015 ║ #YarasaFanzin

3

yarasafanzin.blogspot.com


kürşat zaman

kursatzaman.blogspot.com.tr

4

Haziraz 2015 ║ #YarasaFanzin


iç sızlaması

emilia “bir şeyler var değişecek, bir şeyler var değiştirmemiz gereken. önce acılardan başlanacak”

bira içerken anarşist yelek parmakları yorgun ve yıpranmış o akşam empas’ta hiç unutmam yüzümü ellemişti güzelyalıya doğru gittikçe artan bu yüz benim yüzümdü galiba. bir anadolu sazı gibi hüznü rengarenk iki adet masmavi kuş çıkardı cebinden. cennetin cümbüşü bizim mahalleye yayıldı işte bir tanrıtanımaz gibi el ele, biz o yüce tapınağa o akşam girdik uykularında hapis yatarken “anarşist yelek”, özgür dünya için verilen kurban gibi flütçü çocuğun yüreğinden gelen ezgiler gibi el ele bir tapınağa girdik.. sonsuzdan kaynaklanan coşku yüreğime vurup nabzımı hızlandırdı aynı akşam. boşuna değil bunca doğması güneşin ve boşuna boş kalmadı yatağının solu umudun sakat bıraktığı ruhumla topallaya topallaya yüreğine yürüdüm aynı akşam. bir içki, belki bira, daha çok rakı bir silah tabii bir de, içi tek kurşunla dolu bir haber sonra izmir sokaklarında; yaşamaları yakın

“direnmektir artık bekleyişin bir başka adı.” Haziraz 2015 ║ #YarasaFanzin

5

emilia-jargonluhayatlar.blogspot.com.tr


neyse, geçen gün...

atakan yener

Bana öyle bakma anlayacaklar.. Seni seviyorum diye bağıran kadını polisler götürmüş.. Güzellik göreceli değildir ağbi, o adamı kim neden sevsin? İç güzelliği desen o hiç yok.. kim neden sevsin anlamıyorum Yemin ediyorum, anlamıyorum.. Binlerce insan “biri gelse de ayaklarına kapansak, tapsak, öpsek, yalasak, götünün kılı, burnunun kiri olsak.. Bir adam çıkıp gelse de önüne yatsak, kefenimizi de giyip icabında tahtalı köyün yolcusu olsak.. Bir adam çıkıp gelse de bir dedidiğini iki etmesek elimizde avucumuzda ne varsa hepsini onun yaşayacağı ultra lüks saraya hibe etsek” diye bekliyormuş meğersem..

yokluyorsun? Neyi kontrol ediyorsun? Düşmez ki o.. Tamam buruşmuştur, pörsümüştür ama düşmez korkma.. Neyse bir gün televizyonda M.J. gördüm.. Dans ediyordu, beş altı yaşında filanım.. Bir baktım O da penisini kontrol ediyor arada bir.. Anladım ki erkek olmak bunu gerektirir.. Orada olduğunu bilsende, için rahatlasın diye zaman zaman kontrol etmen şart.. Ulan kaç saattir hareket yok acaba bozuldu mu endişesi..

Elinde dini kitap ile parti mitingi yapıyor.. Bu ülke demokratik mi yani şimdi.. Napolyon ne demiş “fakirler zenginleri öldürmesin diye din var” demiş.. adam haklı..

*** Acun beey.. Acun beeeeğy.. Adam çok zengin diye, karşısına geçenler nasıl konuşacaklarını bilemiyorlar.. “Zengine saygı” diye bir şey var bilirsin.. Patron adama kibar kibar konuşursun hemen yanındaki şoföre mesela hem sesini yükseltirsin hemde emir içeren cümle kurarsın.. Bu da öyle Acun bey zengin, bak bey diyorlar tişörtle şortla dolaşsa da adam zengin.. “Zengine saygı” Dünyada üç çeşit insan var.. İlk

*** Küçükken dedem ile mahallede dolaşmaya çıkardık.. Küçük olduğunuz için haliyle gözlerimiz insanların bel seviyesinde oluyor.. Sokakta gördüğüm yaşlı adamlar arada bir durup penislerini dürterdi.. Ben anlam veremezdim orda duruyor işte amca, niye @atakanyener

6

Haziraz 2015 ║ #YarasaFanzin


sırada elbette zenginler, ikinci sırada ve nüfusun belki yüzde seksenini oluşturan yalakalar ve üçüncüsü fakir ama gururlular..

okula doğru.. Oha dedim kendi kendime.. Bir yanım üzüldü “bu yaşta içip okula giden bebeler” mi var diye.. Bir yanım da daha çok üzüldü “ulan bu iş zamanında benim niye hiç aklıma gelmedi” diye.. Biz kola cips veya patates ekmek kola takılırdık.. İlk biramı bile lise üçte içmiş adamım bunlar votka içip okula gidiyor vay be..

*** Metroda yere oturanları da hiç anlayamayacağım.. Arkadaş zaten içeri havasız, rahat nefes alınmıyor, bir de sen kalkıp, burnunu göt ve ayak seviyesine yaklaştırıyorsun.. Bu nasıl bir manyaklıktır yahu..

*** Bir defasında sokakta yürürken yanımdan geçen iki adamın konuşmasına kulak misafiri oldum.. Birisi aynen şöyle diyor “ulan bi eve gitsem, çayımı koycam, telefonumu şarja takcam ohh” Ah be kardeşim tek derdin bu olsun.. Fakat bu kadar küçük hesapların adamı da olmayın be..

*** Geçen gün bahçede oturmuş kahvemi içiyorum, birkaç fanzin okuyorum filan, sokaktan liseliler geçiyor.. Konuşmalarını tam hatırlamıyorum ama duyduğum kadarıyla bunlar öğle arasında votka içmişler.. Kafaları bayağı güzel, güle eğlene gidiyorlar

haydi görüşmek üzere..

resim: pigrise.deviantart.com

***

Haziraz 2015 ║ #YarasaFanzin

7

debriyaj.blogspot.com


çıplak hikaye

meçhul yazar

Yanımda uzanıyordu. Çırılçıplak. Gözleri gözlerime değiyordu. Kayboluyordum. Yüzünde öyküler vardı. Geniş alnındaki taze çizgide ilk terk edilmeler... Göz altlarında dökülen yaşlar... Dudağının kıyısında hayata gülmeyi öğrenmiş bir kadının imzası... Ya da ben öyle sanıyordum. Tek bildiğim, yollarımızın bu otel odasında kesişmiş olduğuydu. Bir daha görüşür müydük, bilmiyordum. Susuyorduk. Yalnızca birbirimizi seyrediyorduk.

“Aşk” diye fısıldıyorum, “böyle bir şey olsa gerek.” O’nun en derininde, en derin duyguların tadına bakıyorum. Nefesini, saçlarını savuruşunu, inlemelerini yutuyorum, yuttukça gençleşiyorum. O da beni yutuyor, her hücresiyle. Biraz sonra yeniden yorularak yanıma devriliyor ter içinde. Terleyince teni ayrı güzel oluyor. Dağılmış saçlarını toplamaya çalışıyor. “Bırak öyle kalsın” diyorum. Ne garip, insanın sadece sevişirken kendisi gibi olduğunu düşünüyorum, tam da bu anda.

Bir şeyler söyleme korkuyordum. Parmak uçlarım konuşuyordu bazen. Bedeninin sıcaklığını, teninin kusursuzluğunu yeniden keşfediyor, o küçük ama uçsuz bucaksız evrende kayboluyordum. Dokunduğum her nokta, gözümün önünde başka dünyalara açılan birer kapı gibi. Her saniye, yılların derinliğine meydan okuyordu... Şimdiki zamanı yaşamaya başlıyoruz.

“Birazdan gitmem gerekecek” diyor. Zamanı unuttuğumu fark ediyorum. Söyleyecek bir şey bulamıyorum. İnsan zamanın karşısında nasıl durabilir ki?

Bir kez daha alıyorum kucağıma. Saçlarının vücudumda dağılışı, bedeninin bedenime değişi karşısında yeniden sarhoş oluyorum.

Yaşamdan çaldığım birkaç saat ile avunuyorum yalnızca. Belki ben de zamanla birlikte akmayı öğrenebilirim bir gün.

teninhikayesi.blogspot.com.tr

8

Haziraz 2015 ║ #YarasaFanzin


Yataktan kalkıyor. Şiir gibi boylu boyunca ayakta duran vücudunu seyrediyorum O giyinirken. Gelecek zamanı yaşamaya başlıyoruz. Birazdan aramıza kıyafetleriyle parmaklıklar çekmiş olacak. Dudağıma bir öpücük konduracak avutmak için. Bir daha görüşecek miyiz, bilmeyeceğim. O, kapıdan çıkacak. Ben çırılçıplak kalacağım. Dünyanın geri kalanı gibi kendimi kandıracağım. “Aşk duygu işidir” diyeceğim, “Bu sadece tek gecelik bir ilişkiydi”. Oysa yine de içten içe bileceğim ki, en derinlerdeki duygulara yalnızca böyle anlarda dokunabiliyor insan. Hesapsız ve sorgusuz, her şeyini paylaştığında...

resim: vanessaweuffel.deviantart.com

Haziraz 2015 ║ #YarasaFanzin

9

teninhikayesi.blogspot.com.tr


sımsıkı hüzün / gül nehri

esra ayar Sımsıkı Hüzün

Bir göç imgesine aldanır göçmenliğin. Divanlarda gezinirsin. Dengbej kulamlarının tütün ve toprak lügatında. Göçmen bir sevdan vardır; Her çiçek solar ellerinde. Rüzgar almaz, yelkenleri gözlerinin. Bir buğunun ardına söyler dizelerini şair. Bir uzak kuşaktadır gözbebeğinde tırpanlanan güller. Siluetin kırılmıştır,içindeki o nehrin aynasına. Gözlerin,yakamozlara sürükler ömrünü...

*****

Gül Nehri Geceye bulaşır yalnızlık; eşkıya olur, zamana harmani dumanlar üfleriz. Ve sıkılır yüreğimize atılan kement. Esmer ayak izlerimiz olur yollarda. Gideriz... Uzağa... En uzağa... Göçeriz;yalnızlığımızdan kaçmak için. Zencefil kokar tenimiz; bir çiçek tarlasında vurulmuşuz gibi kokarız. Ve bahar olur cesedimiz. yarasafanzin.blogspot.com

10

Haziraz 2015 ║ #YarasaFanzin


resim: teravell.deviantart.com

yalan mı faruk

atakan yener

bunların şakası yok, sıçacaklar tepemize inan bana faruk, duvarlar dümdüz değil düz değil saçları, mevsim de güz değil katırlar itihar etti diyorlar kedileri zaten biliyorsun bu yol yol değil faruk, seçimler gerçek değil orospu çocukları var faruk, gerçek anlamda değil küfürler yetmiyor, çare küfretmek değil fakirler öldürülür faruk, zenginler değil suçsuzlar cezaevinde, suçlular sarayda yaşıyor duvarına işesek faruk, suç mudur? bence değil yıllar geçiyor faruk cehalet artıyor her yerde kamera var ama gerçekleri çekmiyor gerçekler acı faruk korkmak çare değil sikerler böyle devleti faruk sikerler de olan yine sana bana olur, onlara değil onların uçakları var faruk mercedesleri, audileri var bizim halk otobüsüne verecek iki liramız yok, yalan mı faruk malesef yalan değil bu yol yol değil faruk sıçtılar tepemize

Haziraz 2015 ║ #YarasaFanzin

11

yarasafanzin.blogspot.com.tr


ne yiyorsam o

nerrantsula fundoti

içerden sesler geliyor mutfaktan tabak çanak kalp karaciğer böbrek elma armut bir şeyler yapıyorlar gittim baktım babam bulaşıkları diziyormuş tabağın çiçek desenleri burnumu rahatsız etti aldım biraz yaladım

elmanın tadı da armut gibi tıpkı seni gördüğüm an gibi armuta benziyor. bak hani geldin hiçbir şey yokmuş gibi

boşluk surat astı suratsız şey

gevşek gevşek bana armut dedin de elinde karaciğerin varken ortalık leş ve kan kokuyorken benimle yeşil denizden falan bahsettin hani gevşek gevşek ne güzel ikileme bu bak tıpkı armut gibi seni anlatıyor benim nefretim bir meyveye ağacın dalının çocuklarına ağacın dalının mezarlarına hani sen de öyle mezar mezar ölüverdin mermerlerin üstünden yürürken bir mezarın üstüne düştü ciğerin ölü kemiklerinden sigara içmekte

elma aldım bir tane üstüme siler gibi, filmlerde hep öyle görürüm de, ısırdım burnum kanamış dişlerim duyuyor sessiz

sonra geldin gevşek gevşek buzdolabımla oynuyorsun hadsiz sen benim ne dünyalar zürafası olduğumu bilirsin boyumdan büyük işlersin

aman bu da yalan baktım buzdolabının kapağı açılıp duruyor hemen yanımdaki sonsuz boşluğa baktım aman sakin ol evladım otur bak bir sigara vereyim ısırsın stres alır

@pirincmadx

12

Haziraz 2015 ║ #YarasaFanzin


öl ve kanını bu mutfağa süreyim burnum kanamasın dudaklarımı koparmak istemiyorum başka öpüşlerime saklamak istiyorum öl lütfen mezarında isim olmasın sana ağlamak istemiyorum hatta üstüne bir de muhammede inanıp kırkında pilav yaptırmak istiyorum gel öl de beni imana çağır

resim: kürşat zaman

gevşek gevşek elmamı yiyeyim mutfakta.

Haziraz 2015 ║ #YarasaFanzin

13

adsizyazilar.blogspot.com.tr


bayramları sevmiyorum

sonik hanım

buna 23 nisan da dahil. bir ilkokul öğretmeninin 23 nisan’ı sevmesi pek mümkün değil. 23 nisan tüm senenin en yorucu, stresli günlerinden biridir. gün bittiğinde herkes bitmiş, pert durumdadır. daha kötüsü bu durum sadece öğretmenler için değil, çocuklar için daha da eziyete dönen bir gün. aylarca çalışırlar saçma sapan bir dans gösterisi için. o çalıştıkları dans ne gelişimlerine bir şey katar ne de eğlencelerine. ki bunu çocuklar da bilir. hiçbir çocuk tören sevmez.

olduğunu düşünüp içten içe üzülür. benim gibi öğretmenler de çocuklar üzülüyor diye kahrolur. önerdiği beatles şarkısı ve çocuklar için aşırı basit bulunan hareketleri kabul edilmediği için içinden idareye, velilere, devlete, millete madafaka’lı küfürler eder. ama içinden. dışından edemez. ederse o millet düşmanıdır. bayram bilinci yoktur. tören günü gelir, en güzel giysileriyle çocuklar ve veliler toplanır. kimisi için çocuğunun o gün orada kendi bayramı olduğunu bilip, iyi hissetmesi bile yeterliyken maalesef çoğu bir gözüyle kendi çocuğunu izlerken, diğer gözüyle diğerleriyle uyumuna bakar. yüzündeki “ayy sıçtı bizimki ehehhe neyse bari” ifadesini çocuğunun görmediğini sanır. ama çocuk görür. bu kesin bilgi. o çocuk her şeyi görür.

çoğu zaman saçma salak bir şarkı seçilir. çocukların o şarkıda mümkün olduğunca senkronize dans etmeleri beklenir. daha yedi yaşında olan ve sağ eli ile sol elini senkronize hareket ettiremeyen ve hatta sağını solunu bile tam bilmeyen bir cüceden bahsediyorum mesela. sonra sınıftan başka bir kız (evet, o mutlaka bir kızdır!) hareketleri o kadar güzel yapar ki o örnek gösterilir diğerlerine. “hadi bakın, arkadaşınız ne güzel yapıyor!” ama o hünerli kız vücut koordinasyonunda yaşından ileridir. öğretmen bunu görmezden gelir. zavallı çocuklar da eksikliğin kendilerinde sonikhanim.blogspot.com

gün bittiğinde herkes bitmiş, pert durumda olur. çocukların bir çoğu, ne idüğü belirsiz bir ay olan

14

Haziraz 2015 ║ #YarasaFanzin


nisan’ın bi açıp bi kapaması yüzünden, hareket ve heyecandan terler, üşütür, sonra da bir güzel hasta olur. bu durum bilinen ama söylenmeyen bir gerçektir ki ilkokullar 24 nisan günü de tatildir. çünkü çocuk, bayramını oyunla, dinlenmeyle değil bu “büyüklerin gönlünü hoş tutma” töreniyle heba etmiştir. ertesi gün okula gitmeye hali kalmamıştır. yaşasın 23 nisan! fikir olarak çocukların bir bayramı olmasını ben de seviyorum. ama bu memlekette çocuklarla ilgili hiçbir konuda kutlayacak bir şey bulamıyorum. bu lanet durumu da mevcut iktidara falan bağlamıyorum. onların mervanlığını anlatacak söz bitmez ama yani bu ülkede işler sadece son on yıldır bok gibi gitmiyor. bunu bi’ hatırlasak güzel olacak. bu memleketin tarihinde son model tayyarelerden atılan bombalar çocukları öldürdü mesela. sonra aldık o bombaları atanların adını, hava alanlarına yazdık. saygıyla andık. ben anmadım. eğer bir gün çocuğum olursa kendi çok ısrar etmeyeceği sürece 23 nisan törenlerine katılmasına Haziraz 2015 ║ #YarasaFanzin

izin vermek istemiyorum. törende giysin diye zorla aldıracakları koftiden kıyafete para vermek de istemiyorum. radyoda çıksa “aman çocuğumun gerizekalı bir müzik zevki olmasın” diyerek değiştireceğim tarzda bir müzikle dansetmesini de istemiyorum. beni pintilikle suçlamaması için o kostüme vereceğim parayla gidip yaşıtı ve ihtiyacı olan bir çocuğa bir kıyafet almayı teklif edeceğim mesela ben benimkine. “bayram günü beni eve tıktın” diye zalimlikle suçlamaması için de onu o gün elimden geldiği kadar eğlendireceğim. büyük ihtimalle bunu yapmadan önce okuldaki tören mesaimi atlatmam gerekecek ama beklesin o kadar. bayram diye teyakkuza geçecek halimiz de yok. abartmamayı öğrensin. bunun, gelişimine shakira’nın vakavaka’sından daha çok katkısı olacağını biliyorum. ayrıca bayram dediğin 1 mayıs’tır. canı çok bayram çektiyse gideriz taksim’e. hiçbir işe yaramasa yürürüz falan, spor olur. (solcuların yürüme merakı <3 ) hadi çav bella!

15

sonikhanim.blogspot.com


DUT [rüya yorumu]

yufkayüreklikelgöbekli

“kızgınım ben sana!” dedi. “Niye? N’oldu?” “Aldattın beni!” “Kim?”

“Sen işte, beni bırakıp başka bir kadınla uyumaya gittin.” (...) “Canım” dedim kürek kemiğinin omzuna yakın olan kısmını öperek. “Hıı.” “Uyan hadi Dut’um.” “Yaaa” dedi ellerini yüzüne kapayarak. “Uyumaya mı geldik buraya, hadi canım.” “Ben kızgınım sana” dedi, ellerini yüzünden indirmeden. Kelimeleri zor seçiliyordu. “Ne?”

“Büyükçe bir bahçedeydik” diye başladı söze, hatırlamakta zorlanırmışçasına gözlerini yumup başını yukarı kaldırdı “sen geldin yanıma, biraz farklıydın ama. Sendin ama daha farklı görünüyordun. Bahçenin en köşesine gittik, sarılıp öpüşmeye başladık. Çok güzeldi. Elini kalçalarıma doğru indirdin...”

Birden doğrulup bağdaş kurdu, başı çadırın tavanına değiyordu. Gözlerini gözlerime dikerek “ kızgınım ben sana!” dedi. “Niye? N’oldu?” “Aldattın beni!” “Kim?” “Sen işte, beni bırakıp başka bir kadınla uyumaya gittin.” “Tüm gece buradaydım Dut’um, nereye gitmişim?” “Ya rüyamda! Öpüşüyorduk, sonra sen gttin.” “Haa” dedim gülümseyerek, “sen baştan anlatsana şunu.”

“Şşt, uslu ol! Bir şey anlatıyoruz burada. Hem hala sinirliyim sana. Neyse, ne diyordum, bahçede bir süre öpüştük öylece, sonra eve girdik beraber, baya kalabalıktı, böyle akraba eşrafı gibi, oturmuşlar. O sırada küçük bir oğlan çocuğunun elinden tutan bir kadın geldi. Sen benim elimi bırakıp onun yanına gittin. Çocuk, kadın, sen, hepberaber odaya geçtiniz. Çok kötü oldum. Ağlayarak dışarı çıktım, yürüyordum. O sıra bir araba yaklaştı, ‘gel’ dedi.

yufkayureklikelgobekli.blogspot.com

“Böyle mi?” diyerek elimi kalçalarına doğru götürürken şaplağı yedim.

16

Haziraz 2015 ║ #YarasaFanzin


Nedense bindim arabasına. Yolda hızla gidiyorduk, yağmur yağıyordu. Adam kontrolünü kaybetti, yoldan çıktık, bir ağaca çarptık.

“Peki o arabasına bindiğim adam?” diye sordu ilgiyle. “O da seninle birlikte geçmişten gelen adam. Zamanda kırılma olmasın diye seni geri götürmek için gelmiş. Seni geçide geri götürmek için acele ediyormuş ama yolda kaza yapmışsınız. Ancak sana bir şey olmamış. Uyandırmasaydım geçide yetişecektin” dedim sırıtarak.

Bende çizik bile yoktu ama adam öldü! O sırada da sen öptün işte” dedi dudaklarını büzüp. “Buna neden kızdın ki yarim?” “Nasıl neden kızdım, beni bırakıp gittin!”

“Ayy” diye bir çığlık attı Dut, yüzünde güller açarak. Sımsıkı sarılıp üstüme çıktı, öpmeye başladı. Kafasını geri çektiğinde “ne güzel de yorumladın, bendim değil mi o?” dedi gülerek. “Evet canım, gelecekteki halimizi görmüşsün işte.” “Oğlumuz mu olacak yani?” “Demek ki” dedim gülerek. “Bu arada kalçalarını böyle mi tutuyordum” dedim kavrayarak. “Hı hı” dedi, dudakları dudaklarımda. (...)

“Ben olduğumdan farklı görünüyordum değil mi?” “Evet.” “Sonra bir oğlan çocuğu ve bir kadınla odaya gittim.” “Aynen.” “Sen geleceği gömüşsün yarim.” “Nasıl yani?” “Orada öpüştüğüm kişi de odaya geçtiğim kişi de sendin. O çocuk da oğlumuz. Sen geçmişten gelmişsin, gelecekteki beni görmüşsün. Öpüşmüşüz. Sonra eve geçtiğimizde gelecekteki sen ve oğlumuzla odaya geçmişim.”

Hikayenin tamamı: yufkayureklikelgobekli.blogspot.com’da.. (DUT) Haziraz 2015 ║ #YarasaFanzin

17

@kelgobekli


kaos çağında masumiyet

çağdaş yılmaz

Masumiyet; 45 dakika uyku, bir saatlik öğle yemeği, üç bira, bir paket sigara.. Kaos; saçma sapan bir düzenle, herkesin her sabah otobüste aynı yere oturuyor olması Kaos yunanca “kaos” tan gelir şeklinde başlayıp bu yazıyı en başından sıkıcı, bayağı hale getirmeyeceğiz. Masumiyetin tanımını yapıp ortalığın it kopukla dolu olduğunu, hepimizin iğrenç mahlukatlar, ezik yaratıklardan meydana gelen bir topluluk olduğundan da bahsetmeyeceğiz. Hele hele “Çağ” etimolojisine, tarihe, fosillere bakıp, insanların yaşam biçimlerini inceleyip, geçmişin ütopyasından geleceğin distopyasından bahsetmek gibi bir hata da yapmayacağız. Aslına bakarsanız belkide bu yazının başlığı amacının dışında iddialı görünmekle beraber Çernişevsky’ nin “Nasıl Yapmalı ?” romanına yazdığı önsözdeki gibi okuru heyecanlandırıp, ağzına bir parmak bal sürüp, ardından gerçeğin gerçeği bir romanla baş başa bırakması gibi sizleri de bu noktadan sonra heyecanlandırmayacak, içinizde yaprak bile kımıldatmayacaktır. Bu yazının konusu yaşadığımız yarasafanzin.blogspot.com

çağda “masumiyet” adına neler söyleneceğidir. Basit olmakla birlikte merak uyandırıcı. “ Çalar saatin zili çaldığında karanlık odasında kafasını yorganının altından çıkartıp karışık saçlarının alnını gıdıklamasına, kulağının içine kadar girmesine aldırmadan sağ gözünü hafif aralayıp 05.45’ i görebildi... Bütün gece bira içmiş, şarkı dinlemiş, hayal kurmuş, bilgisayar oyunu oynamış sonunda saat 05.00’ te sızmıştı. 24 saatin sadece 45 dakikasını uyuyarak geçirmişti. Bunu yatakta oturur vaziyetteyken gözlerini açamayışından anlamıştı. O andan itibaren hızla kalkması, yüzünü yıkayıp, kıyafetlerini giyip 06.30 otobüsüne yetişmesi gerekiyordu. Ve öylede oldu. Otobüste her zamanki gibi en güzel sakal tıraşını olup, kravat takıp, güler yüzüyle çevresine günaydın diyenler oturuyordu. Ayakta olanların bir kısmının fermuarı açık kalmış, kimisinin gömlek düğmeleri yanlış

18

Haziraz 2015 ║ #YarasaFanzin


bağlanmış, kimisi atletini ters giydiği için kaşınıp duruyordu. Bide uykusuzluğu bile abartıp sadece 45 dakika uyuyan bu yüzden ayakta uyuyarak genel toplamı 90 dakikaya çıkartmaya çalışanlar vardı. Sabahları hep böyle iğrenç ve sıkıcıydı. Aslında sabahları kayıp, yaşanmamış bir zaman dilimiydi. Son on yıldır “hangi sabah ne yaşadın?” diye soracak olsak bu otobüste ayaktaki bütün yolcular şaşkın şaşkın havaya bakar sonra birbirlerini süzer, hafif tebessümle beraber işe yaramaz bir yüz ifadesi takınıp ortamı terk ederlerdi. Nihayet mesai başlamıştı. Daha doğrusu başlayan sadece “kaos” tu. Bankanın önünde insanlar kuyruk oluşturmuştu. Aslında kuyruk değil daha çok birbirine iliklenmiş rengarenk çengelli iğnelere benziyorlardı. Şişman, zayıf, pasaklı, fiyakalı, dalgın, uyanık, para getiren, cebi delik bir sürü insan. Ve karşılarında sadece bir cam mesafesinde robottan üç insan. Günaydın desen tersleyecek, kolay gelsin desen küfredecek gibi bir halleri vardı. Dışardan gelenlerin kimisinin üstü sıcak kahve, kimisinin üstü çiçek, kimisinin üstü bebek kokuyordu. Kimisi arkadaşına yediği kebabı, kimisi dışardaki havanın Haziraz 2015 ║ #YarasaFanzin

19

güzelliğini anlatıyordu. Camekanın ardındaki arkadaşımızsa para kokusundan başka koku almıyor, klavye ve kağıt hışırtısından başka bir şey işitmiyordu. Sürekli kendini tekrarlayan saatler bir türlü geçmiyordu. Camekanın ardında herşeyi bildiğini sanan ama bir şey bilmeyen müşteriler (çengelli iğneler) camekanın diğer tarafında her şeyi bilmesine rağmen saf ayağına yatıp etrafa emirler yağdıran güler yüzlü, tıraşlı kravatlı (otobüste oturanlar) müdür ve yardımcıları vardı. Zamanın bu ortamda kullandığı hipnoz yöntemi işte bu iki sarkaç ucuydu. Müşteriler ve yöneticiler arasında kalmış ruhsuz canlı organizmalar. Akşam olup mesai bitince belkide içerde geçen anlamsız saatlerin asıl vurucu kısmı başlar. Saatlerdir çekilen bütün stres yorgunluk aynı vakti bekliyormuş gibi aniden vatandaşımızın omuzları düşer, sırtı kamburlaşır, ceketi üzerinde bollaşır sarkar ve ayakları kifayetsiz bir edayla evin yolunu tutar. Belki de tüm gün para çekmek ya da çek imzalamaktan başka iş yapmamışken meteliksiz eve gider. Her gün kredi kartı borcu yüzünden mahkemelik olan onlarca insan görmesine rağmen @yarasafanzin


yol üstündeki Tekel bayisine uğrayıp üç bira, bir paket sigarayı kredi kartıyla alıp sınırlı bütçesinde gedik açar. İyi tıraşlı, kravatlı, güler yüzlü olanlar iş çıkışında opera ya da tiyatroya giderken bizimki evde eski, kirli ve yayları gıcırdayan “tek kişilik” koltuğuna oturup akşam haberlerinde cinayet, taciz, tecavüz, intihar haberlerini dinler. Diğerleri otobanda lüks otomobiliyle 250 km hızla kaza yaparak ölürken bizim vatandaş banyoda sabuna basıp, kafasını klozete vurup yalnız başına öylesine ölür.

Kaosun içinde “masumiyet”- yani sıradan öylesine yaşayan 21. yy kölesi, sorumlu vatandaş, makul insan- işte böyle sessiz, yalnız ve robotlaşmış bir vaziyette yaşamını sürdürürken hayalini kurduğu hayat ertesi gün tekrar tekrar bankada sırtına ona dönüp, kapıya doğru yönelip, içeri giren ışık huzmesinin içinde kaybolup gidebilir. Masumiyet; 45 dakika uyku, bir saatlik öğle yemeği, üç bira, bir paket sigara.. Kaos; saçma sapan bir düzenle herkesin her sabah otobüste aynı yere oturuyor olması ya da birbirinden tamamen farklı insanların aynı saatte aynı bankada aynı amaç için çengelli iğneler gibi dizilerek beklemesidir.

resim: boriseous.deviantart.com

Her şeyin bu denli düzenli görünüyor olması, müdürlerin veznedarların müşterilerin yüz ifadelerinin standartlaşması, herkesin ve tüm eşyaların her gün yerli yerinde olması, hatta evdeki biranın her seferinde halının aynı yerine dökülmesi, sigaranın aynı saatte bitmesi kaosun korkunç olan yüzüdür... Dikkat edilmediğinde görülmeyen lakin üzerine kafa yorunca içinden çıkılmaz hâl alan tuhaf yaşam. yarasafanzin.blogspot.com

20

Haziraz 2015 ║ #YarasaFanzin


resim: hatsuhi-chan.deviantart.com

Haziraz 2015 â•‘ #YarasaFanzin

21

@yarasafanzin


zihinsel boşalmalar

amaçsızçocuktribi

“Muhabbet bitti galiba” “Siktir et, hala çok güzelsin” “Bana mı diyorsun?” “Sevişmek diyorum, bana mı gitsek” Hayatı Burger King’in önünde potansiyel sevgilisini beklemekle geçen erkeklerden birisiydi o. Çirkin değildi belki ama hayata karşı önüne geçilemez bir sakarlığı vardı. Hiç bıkmadan kendi ile aynı olmasa bile benzer hisleri hisseden birini arardı. Kendi ile çelişir, çelişik duyguların altında ezilir, ezildikçe de kollarını birbirine kavuşturarak inat eden bir çocuk gibi anlaşılmayı beklerdi. Şimdi de bekliyordu. Taksim’deki Burger King’in önünde liseden beri görmediği, fakat bir zamanlar aşık olduğu o kızı bekliyordu. Saat 12:58:48’di ve kız her an gelebilirdi... Geldi. Kız hala güzeldi. Biraz kilo mu almıştı? Olsun ama güzeldi. Dudağının kenarında ufacık bir gülücük vardı. Acaba geldiğine pişman mı olmuştu? Elindeki kitap neydi? Hangi yazarındı? Yanına doğru yürüse miydi, yoksa gelmesini mi bekleseydi? Bir adım attı, vazgeçti. İçinden amacsizcocuktribi.blogspot.com

küfretti. Karar veremiyordu işte böyle. O karar verene kadar hayat akıyordu. Gene öyle olmuştu, kız gelmişti... İçinde milyonlarca soru işareti barındıran bir merhaba ile selamladı kızı. ‘’Merhaba’’ -Elini sıktım ama fazla mı resmi oldu? Öpse miydim? Gözleri hala aynı muzip ışıkla yanıp sönüyor. Acaba bir gün onu gerçekten öpebilir miyim? --Beraberce İstiklal’den aşağıya doğru yürümeye başladılar. Aman trafik çok fena, bu İstiklal’in yolları da çok bozuldu gibi fazlasıyla saçma cümleler kurdular. Daha sonra bir kafeteryaya girip oturdular. İlk 20 dakika eski lise anıları bir şekilde idare etti her şeyi. Liseden sonra yapılanlar da anlatıldı. Sustular. Kız arada bir telefonuna bakıyor, kimi zaman da dışarıyı seyrediyor. Gözleri buluşmuyordu. Hayal edilen o sıcaklık yoktu.

22

Haziraz 2015 ║ #YarasaFanzin


Sonra aniden belki de ilk kez gerçekten baktı kız ona... ‘’Muhabbet bitti galiba.’’ der gibi baktı kız. Facebook’un canı cehenneme! ‘’Siktir et, hala çok güzelsin.’’ der gibi baktı erkek. ‘’Bana mı diyorsun? Buraya gelmem hataydı. İnsan hiç mi değişmez? Çok sıkıcısın.’’ der gibi baktı kız. Acımasız. ‘’Hayat çok sert daldı bana kızım. Öyle sert, öyle bodoslama daldı ki.. Yani nasıl desem? O an ölmeyi unuttum be kızım!’’ der gibi baktı erkek. Yenilmeye alışkın.

‘’Dün gece düşümde 5 defa kendimi, 8 defa beni bırakıp giden o erkeği, 3 defa da karşı komşumuzu öldürdüm. Hiç birinde de canım acımadı. Anlıyorsun değil mi? Canım acımadı diyorum sana. Yani benim hikayemde sana yaşamak için herhangi bir hava sahası yok. Artık kimseye yer yok.’’ der gibi baktı kız. ‘’Hayatın bana yaptığı pozisyonu Tanrı görmemiş olabilir mi sence? Çünkü yediğim darbelerden sonra düdüğünü çalıp faul vermedi.’’ der gibi baktı erkek. ‘’Eh, saat de geç oldu. Gideyim artık ben.’’ der gibi bakmadı kız.

‘’Her gece meydan muharebeleri kopuyor beynimde. Vicdanımı rahatsız eden erkekler var ardımda. Geceleri beni uyutmayan yenilgilerim var.’’ der gibi baktı kız.

Dedi.

‘’Bir kadının sıcaklığına ihtiyacım var. En son ne zaman seviştin?’’ der gibi baktı erkek.

Erkek tek başına kaldı. Bazı güçlükler nedeniyle iyi oynanamamış bir tiyatro sahnesinde gibiydi.

‘’Ne diyorsun anlamıyorum.’’ der gibi baktı kız. ‘’Sevişmek diyorum. Bana mı gitsek?’’ der gibi baktı erkek. Haziraz 2015 ║ #YarasaFanzin

Kalktı, elini uzattı, eski günleri yad ettik ne güzel gibisinden veda cümleleri kurdu. Çekti gitti...

Onun hayatı suflörün bile ne diyeceğini şaşırdığı bir komedyaydı zaten...

23

amacsizcocuktribi.blogspot.com


başlık

yazar twitter veya blog

yazar

24

Haziraz 2015 ║ #YarasaFanzin


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.