Le Guin Mülksüzler

Page 168

konuda konuşması beklenmiyordu. “...hak ettiğini bulur,” diyordu. “çünkü her birimiz her şeyi, Ölü Krallar’ın mezarlarında yığılmış her türlü zenginliği hak ediyoruz, aynı zamanda hiçbirimiz hiçbir şeyi hak etmiyoruz, açken bir dilim ekmeği bile hak etmiyoruz. Başkası açken biz yemedik mi? Bizi bunun için cezalandıracak mısınız? Diğerleri yerken aç kalma erdemini gösterdik diye bizi ödüllendirecek misiniz? Hiç kimse cezayı kazanmaz, ödülü de. Aklınızı hak etmek, kazanmak gibi fikirlerden arındırın, ancak o zaman düşünebileceksiniz.” Tabii ki bunlar Odo’nun Hapishane Mektupları’ndan parçalardı, ama zayıf, kısık sesle söylendiklerinde sanki adam bu sözleri kendisi oluşturuyormuş, sanki kendi yüreğinden, yavaş yavaş, zorlukla, suyun çöl kumunda yavaş yavaş birikip kuyuya dolması gibi geliyormuşçasına, garip bir etki yaratıyorlardı. Rulag dinliyordu, başı kalkık, yüzü asıktı, tıpkı acıyı bastıran bir kişininki gibi. Onun önündeki masanın karşısında Shevek başı öne eğik oturuyordu. Sözler arkalarında bir boşluk bırakıyordu, Shevek kalkıp sessizliğe konuştu. “Bakın,” dedi, “istediğimiz şey Anarres’e güvenlik için değil, özgürlük için geldiğimizi hepimize anımsatmak. Eğer hepimiz aynı fikirde olursak, hepimiz birlikte çalışırsak bir makineden farkımız yok demektir. Eğer bir birey arkadaşlarıyla dayanışma içinde çalışamıyorsa onun görevi yalnız çalışmaktır. Görevi ve hakkıdır bu. Đnsanları bu haktan mahrum ediyoruz. Başkalarıyla çalışmak gerektiğini, çoğunluğun yönetimini kabul etmek gerektiğini gitgide daha sık söylemeye başladık. Ama bir yönetim, nasıl olursa, olsun tiranlık anlamına gelir. Bireyin görevi hiçbir yönetimi kabul etmemek, kendi eylemlerinin başlatıcısı olmak, sorumlu olmaktır. Ancak böyle yaparsa toplum yaşar, değişir, uyum gösterir ve sağ kalabilir. Yasalar üstüne kurulmuş bir Devlet’in tebası değiliz, devrimle oluşturulmuş bir toplumun üyeleriyiz. Devrim zorunluluğumuzdur: devrim, bizim evrim umudumuzdur. ‘Devrim ya bireyin ruhundadır, ya da hiçbir yerde değildir. Ya herkes için ya da hiçbir şey içindir. Eğer herhangi bir şekilde sonu var gibi görünüyorsa, gerçek anlamda hiç başlamayacaktır.’ Burada duramayız. Devam etmeliyiz. Tehlikelere katlanmalıyız.” Rulag en az onun kadar hafif, ama çok soğuk bir sesle onu yanıtladı. “Kişisel güdülerin sizi girmeye yönelttiği bu tehlikelere hepimizi karıştırmaya hakkınız yok.” “Benim kadar ileri gitmek istemeyen hiç kimsenin beni gitmekten alıkoymaya hakkı yoktur,” diye yanıtladı Shevek. Gözleri bir an için birleşti, ikisi de başını önüne eğdi. “Urras’a bir yolculuğun tehlikesi giden kişiden başka kimseyi ilgilendirmez,” dedi Bedap. “Göç Koşulları’nda herhangi bir şeyi değiştirmez, Urras’la olan ilişkilerimizde de bir şey değiştirmez, belki -yalnızca ahlaki açıdan- bizim lehimize olur. Ama buna karar vermeye hazır olduğumuzu sanmıyorum- hiçbirimizin. Şu an için bu konuyu geri çekiyorum, eğer sizin için de uygunsa tabii.” Onayladılar, Bedap’la Shevek de toplantıdan ayrıldılar. “Enstitü’ye gitmem gerekiyor,” dedi Shevek ÜDE binasından çıkarlarken. “Sabul bana şu küçük kağıtlarından birini göndermiş -yıllardır ilk defa. Acaba kafasında neler var?” “Acaba şu Rulag adlı kadının kafasında neler var? Sana kişisel bir düşmanlığı var. Kıskançlıktan sanırım. Bir daha ikinizi karşı karşıya getirmeyeceğiz, yoksa hiçbir yere gidemeyiz. Ama Kuzeydoğuşu’ndan gelen şu genç de kötü haberdi doğrusu. Çoğunluk yönetimi ve iktidarı iyidir! Mesajımızı iletebilecek miyiz Shev? Yoksa yalnızca bize karşı muhalefeti daha da mı körüklüyoruz?” “Sözcükler yeterli olmazsa Urras’a gerçekten birini gönderip, hakkımızı eylem yoluyla kanıtlamak zorunda kalabiliriz.” “Belki. Ben gitmek zorunda kalmayayım da! Anarres’ten ayrılma hakkımız için sesim kısılıncaya kadar konuşurum, ama ben gitmek zorunda kalsaydım,

www.e-kitap.us


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.