KILAVUZ: ERKEN COCUKLUK GELISIMINDE FARKLILIKLARA VE COKKÜLTÜRLÜLÜGE SAYGI

Page 1

ERKEN COCUKLUK GELisiMiNDE FARKLILIKLARA VE cOKKÜLTÜRLÜLÜgE SAYGI

Kilavuz

ERKEN COCUKLUK GELisiMiNDE FARKLILIKLARA VE cOKKÜLTÜRLÜLÜgE SAYGI



ERKEN COCUKLUK GELisiMiNDE FARKLILIKLARA VE cOKKÜLTÜRLÜLÜgE SAYGI

1


Yayıncı: Çalışma ve Sosyal Politika Bakanlığı Yönetici: Violeta Petroska-Beşka Yazarlar: Renata Dedova ve Filipina Negrievska Türkçe tercümanlık: Melahat Aliovska İllüstratör: Rumena Nayçevska Dizayn: KOMA CIP - Каталогизација во публикација Национална и универзитетска библиотека “Св. Климент Охридски”, Скопје 373.2.016:316.723(035) 316.713:373.3(035) DEDOVA, Renata Erken çocukluk gelişiminde farkliliklara ve çokkültürlülü ğe saygi : kilavuz / [yazarlar Renata Dedova ve Filipina Negrievska ; illüstratör Rumena Nayçevska ; makedonca’dan türkçeye çeviri Melahat Aliovska]. - Üsküp : Çalişma ve sosyal politika bakanlliği, 2015. 124 стр. : илустр. ; 20 см ISBN 978-608-4595-87-8 1. Negrievska, Filipina [автор] а) Предучилишно образование Ставови за различностите - Прирачници б) Мултикултурализам - Предучилишно образование - Прирачници COBISS.MK-ID 98914058

Bu kılavuz Çalışma ve Sosyal Politika Bakanlığı ve UNİCEF’in “Makedonya’da erken çocukluk gelişiminde farklılıklara ve çokkültürlülüğe saygı tanıtımı” proğramı çerçevesinde, İnsan Hakları ve Anlaşmazlıklara Çözüm Merkezi tarafından hazırlanmış ve Üsküp İngiliz Büyükelçiliği tarafından finanse edilmiştir. Bu malzemede belirtilen görüşler ve düşünceler mutlaka Üsküp İngiliz Büyükelçiliği görüşlerini yansıtmamaktadır.

Bu kılavuzun tüm yayınlama hakları @ 2015 Çalışma ve Sosyal Politika Bakanlığına aittir.


İÇİNDEKİLER 6

12

18

Enisa’nın Gözlüğü

МELA Grubu 30

44

Okul Yarışması

Görme Engelli Bir Dede 60

66

52

Farklı Diller

Farklı Aileler 74

Hem Kız Çocukları Erkek Külkedisi için hem Erkek Çocukları için 86 92

Аndrey ve Kedicik

Peter Pan Enisa’nın Başından Geçen Olaylar 108

Paskalya

Hıdırellez

Sara’nın Konuştuğu Dil

Мarko Tekerlekli Sandalyede 38

24

80

Düğün 98

114

3

Bayram 120

Sabun Kabarcıkları

Gölge Oyunları

102


KILAVUZUN KULLANIMI Kılavuz ne işe yarar?

arasında grup oyunları bulunmaktadır, yapboz oyunları, çocuk performansları, dans gerektiren etkinlikler, pantomim, boyama, resim çizme, kesme, kümleri bağlama, labirent çözme, yolları bulma, noktaları birleştirme, nesneleri boyutlarına göre sınıflandırma, belleme vb. Çoğu hikayelerde bu etkinliklere uygun öğretmenlerе ve çocuklara yönelik çalışma kağıtları1 da sunulmaktadır. Bazı çalışma kağıtları bireysel çalışmalara, bazıları ise grup çalışmalara uygun şekilde hazırlanmıştır. Bazen farklı becerilere sahip çocuklarla çalışmak için hafif ve daha ağır verziyonlarını temsil eden etkinlikler de yer alır. Bu nedenle, çeşitlilik ve çok kültürlülüğe saygıyı ve teşvik amacı haricinde, Makedonya Cumhuriyeti anaokullarında uygulanan Öğrenim ve Erken Gelişim Proğramında çok alanların gelişmesine katkıda bulunmaktadır. amacıyla tasarlanmıştır. (Çalışma ve Sosyal Politika Bakanlığı 2014). Diğer bir deyişle, kılavuzda açıklanan faaliyetler, sadece öğrencilerin merakını teşvik etmiyor, çocuklarda inisiyatif duygusu uyandırır, yaratıcı ve azimli olma yanısıra, motor becerilerinin gelişimine katkı sağlamış olur, sosyo-duygusal gelişimi, dil gelişimi, iletişim ve okuma yazma becerileri ve zeka gelişimi, kültür birikimi gelişimini sağlar (mantıklı düşünme, matematik, çevre bilgisi ve anlayışı ile birlikte çocuklarda sanat ve müzik eğitimine de katkıda bulunur).

Kılavuzda açıklanan etkinlikler sayesinde çok kültürlülük ve farklılıklara gösterilmesi gereken saygının tanıtımı yapılmasıyla çocuklara aşağıda belirtilmiş olan şeyleri sağlayan koşullar yaratılır:

1

kişisel benliklerine saygı ve özgüveni geliştirmek,

2

herhangi bir şekilde aralarında farklı olan insanlarla benzerlik ve farklılıkları kabul etmek,

3

başkalarını rahatsız eden davranış ve eylemleri tanımak ve bu tür eylemlerin sonuçlarını anlamak,

4

kendilerine veya başkalarına yönelik stereotip, önyargı ve ayrımcılıkların ortaya gelme durumlarında nasıl tepki göstermelerini öğrenmek

Kılavuz öncelikle anaokulunda veya erken çocukluk gelişimi için yetkili olan merkezlerde 5 ila 6 yaş arası çocuklarla tek dilli gruplarda çalışan öğretmenler için tasarlanmıştır. Öğretmenler yetişkin heterojen gruplarda ve iki dilli gruplarda çalışmak için de adapte edebilirler.

Kılavuzun içeriği neleri kapsıyor? Elinizde bulunan bu Kılavuz toplam 19 çalıştayın ayrıntılı açıklamasını içerir. Her etkinlik farklı bir ayrımcılığa dayalı: cinsiyet/toplumsal, yaş, kültür (dini farklılık, dil/ya da etnik mensubiyet), aile yapısı ve yaşam tarzı, yetenek ve beceri ve/veya fiziksel ve psikolojik özellikleri farklılıkları içerir.

Çalıştaylar nasıl gerçekleşiyor?

Her çalıştayın başında çalıştayla ele alınan konuya odaklı ayırımcılık çeşitliliği, ilgili konuyla alakalı en önemli noktaların açıklandığı ek bilgiler mevcuttur. Bu ek bilgiler sadece öğretmen performansı için bir rehber olarak tasarlanmıştır.

Kılavuzun ilk iki çalıştayları proje uygulamasının başlangıcında gerçekleşmeleri gerekir – ilk çalıştay MELA grubunundaki çocukları tanıtan hikayeyi içermektedir, ikinci çalıştaydaysa Enisa adındaki çocuğun sıradaki tüm hikayelerde neden gözlük taşıdığını anlatan hikaye yer alır.

Her çalıştayda ana faaliyet olarak MELA grubun başından geçen bir hikaye anlatılır.Her bir hikaye resimli kitapta bulunan resimlerle anlatılır ve ya çocuklara başka bir şekilde sunulabilir (basılı veya elektronik ortamda). Her hikaye okunduktan sonra çocuklarla çalıştayın amacına ulaşmaya yol açan bir tartışma gerçekleştirilir (tartışma uygulama etkinliği için öğretmenlere gerekli ek bilgileri de mevcuttur).

Kılavuzda yer alan tüm diğer çalıştayların gerçekleşme sırası sabit değildir. Öğretmenler kendi kararıyla çalıştayların uygulanma sıralamasını düzenleyebilir. Bunu çalıştığı grubun mevcut ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak (örneğin, grupta diğerlerinden farklı bir özelliği olan bir çocuğun yer alması durumunda, ve ya bir toplumsal grubun üyelerine karşı kalıplaşmış/önyargılar belirtileri olması durumunda), veya bazı dış koşullara

Hikaye haricinde, her çalıştay birkaç farklı etkinlik kapsamaktadır. Çeşitli türden etkinlikler, okunan hikaye öncesinde veya hikayeyi takiben yer alırlar. Bunlar

1 Çalışma ve Sosyal Politika Bakanlığı sitesinde bulunmaktadır ( (www.mtsp. gov.mk)

4


göre yapar (örenğin, Paskalya Bayramı, Bayram, Hıdrellez kutlamaları).

Bu durumda hikayenin kısaltılması veya tekrar anlatılma yoluyla adaptasyonu yapılması gereklidir.

Çalıştayların proğram hedeflerinin en yüksek etkisini sağlamak amacıyla tasarlanmalarını göz önünde bulundurarak, çalıştaylardaki tüm etkinliklerin gerçekleşmesi bekleniyor. Bu çalıştaydaki bütün etkinliklerin mutlaka bir gün içerisinde gerçekleşmeleri zorunlu olduğu anlamına gelmez. Öğretmenlere gerektiğinde çalıştayları ikiye bölmek için fırsat bırakılmıştır ve ilgili öğretmen tarafından sağlanan etkinlikler birbirini takip edecek şekilde iki bölümde gerçekleştirebilir. İstisna olarak bu proğramın bazı etkinlikleri başka proğramların etkinlikleriyle kombine edilebilir.

Hikayeleri okuma etkinliği çalıştayla aynı isimde olan resimli kitabın içinde yer alan resimleri çocuklara göstererek gerçekleşir. En uygun durumda, hikayeyi dinlerken, çocuklar küçük gruplara bölünmüş olmaları gerekir ve her grubun önünde birer resimli kitap olması gerekir, u şekilde hikayeyi dinlerken sayfaları çevirip resimleri takip ederler. Alternatif bir yol çocuklara resimlerin basılı formda (büyük formatlı), veya elektronik ortamda (projektör ya da TV üzerinden). gösterilmesi olabilir. Çocuklara hikaye okunduktan sonra, çalıştayda listelenen konularda tartışma etkinliği takip eder. Tartışma sırasında, öğretmen soruları alt ve ek sorularla değiştirebilir, asıl amaç çocuklar kendileri çalıştayın hedefini özetlemesi gerekir, belli bir farklılığa karşı saygılı davranmayı ve anlayışlı olmayı teşvik etmektir. Önemli olan çocuklar tartışma aracılığıyla hikayenin analizinden elde edilen bilgiyi günlük yaşamla birleştirmesidir. Çocukların böylece, bu bilginin transferi sonucunda gerçek hayatta ilgili durumlarla karşı karşıya geldiğinde tutumları ne kadar değişecek garanti edilemez, buna rağmen yine de böyle bir bilgi aktarımı iyi bir temel olarak kabul edilebilir. Buna karşın, anaokullarda imkan olduğunda günlük aktiviteler ve diğer konular ile güncel olaylarla bu proğramdan elde edilen etkinliklerin ve sonuçların arasında bağlantı kurulursa ve bu etkinlikler ve sonuçlar hatırlatılırsa çocukların bilgi aktarımı olasılığı çoğaltılabilir (örneğin, diş hekimi ve protez takma konusunu işlerken, Enisa göz muayenesine gidiyor konulu hikaye ile bağlantılı olabilir veya herhangi bir çocuk tarafından daha az başarılı bir deneyim durumunda, farklı yeteneklere saygı duyulması ve egzersiz ihtiyacı gerekli olduğu konusuyla bağlantı kurulabilir).

Deneyimli öğretmenler çalıştığı grupta yer alan çocukların ihtiyaçlarına göre etkinlikleri adapte edebilir. Etkinlik çocukların ilgisini sürdürmek için adaptasyonlarla zorlaştırılabilir ya da kolaylaştırаbilir, fakat bu tür adaptasyon yapılırken, çalıştayın hedefleri göz ardı edilmemelidir. Etkinlikler kendi başına bir amaç teşkil etmezler, çeşitlilik ve çok kültürlülüğe karşı saygı göstermede gerekli hedeflere ulaşmak için sadece bir araçtır.

Hikayeler neden önemlidir? Her atölye çalışmasında hikayeler ana etkinlik teşkil etmektedir. Tüm hikayelerde ana karakterler aracılığıyla çoklu etnik yapı teşvik edilir, engellilere saygılı davranma, cinsiyet eşitliği, yetenekleri ve becerileri ve zihinsel ve fiziksel özellikleri açısından çeşitliliklere saygılı davranmayı teşvik eder. Buna ek olarak, her hikayenin odak noktası başka bir tür çeşitliliği ele almakta, ilgili çeşitliliğe saygı gösterilmesini teşvik etmek amacıyla tasarlanmıştır. Diğer bir deyişle, hikayeleri işlemeden Proğramın etkili olması beklenemez – çalıştayda öngörülen tüm diğer etkinlikler hikaye tarafından belirlenen hedefe ulaşılmasını desteklemek için tasarlanmıştır. Öğretmen tarafından hikayelerin tamamı okunması beklenir (parçaları veya ayrıntıları atlayarak okumamalı). Hikayeler çocukların dikkatini çeken bir şekilde okunmalıdırlar (ses tonunu değiştirerek) ve gerektiğinde, dramatizasyon katılmalıdır. Öğretmen gerektiğinde, çocukların dikkatini dağıtmamak ve ilgiyi artırmak için dönem dönem kendisi okumayı durdurur sıradaki bölümü çocukların anlatmasını, ya da bir sonraki bölümün içeriğini tahmin etmelerini teşvik edebilir. Yine de, hikayeyi okurken beklenen etkileri elde etmek için tüm hikaye okunmalıdır. Bu konuda eğer çalışma grubundaki çocuklar yetişkin ve heterojen bir grup ise istisnalar yapılabilir, ya da gruptaki çocuklarda önerilen yazıyı takip etmek için henüz gerekli özen ve ilgi gelişmediği takdirde.

5


Çalıştay:

МELA GRUBU MALZEMELER Katılımcılar için çalışma kağıdı: MELA Grubun Karakterleri ile Yapboz Oyunları – her küçük grup için 1’er adet Katılımcılar için çalışma kağıdı: MELA Grubu için Kesimler – her biri için 1’er kısım Katılımcılar için çalışma kağıdı: Renkli Bina – her küçük grup için 1’er adet Resimli kitap: MELA Grubu Boya kalemleri – her küçük grup için 1’er set Makaslar – her biri için 1’er adet küçük ve 1 adet büyük makas Yapışkan bant – 1

ÖĞRETMEN İÇİN EK BİLGİLER Makedonya Cumhuriyeti çokkültürlü ve çok etnili bir ülkedir. Makedonya’da aralarında etnik/kültürel bazlı farklılıklar olan farklı etnik topluluklara mensup (Makedonlar, Arnavutlar, Romenler, Türkler, Sırplar, Boşnaklar ve diğerleri) ahali yaşamaktadır. Bu farklılıklar, dil ve edebiyat, din ve tarih yanısıra her etnik topluluğun kendine has gelenek ve görnekleri ile tanımlanabilir. Çokkültürlü toplumlar sadece mevcut etnik/kültürel farklılıklara saygı duymakla, hayatta kalabilirler. Böyle bir uyumu sağlamak için önemli ön koşullardan biri farklı etnik topluluklara mensup vatandaşlar, kendi ana dillerinde konuşmaları ve eğitim almalarının, mensup oldukları dinlerini ve dini ibadetlerini, ait oldukları topluluğun milli kültürel değerlerini kayıtsız şartsız uygulamalarının sağlanması anlamına gelir. Karşılıklı saygı sağlanması için başka bir önemli önkoşul Makedonya’da yaşayan diğer etnik toplulukların kültürlerinin tanılmasıdır. Diğer kültürleri daha iyi tanımak için birçok imkan ve farklı yollar mevcuttur. Yöntemlerden biri çocukların erken yaşlardan itibaren, ülkemizde yaşayan çeşitli etnik toplulukların kültürel özellikleriyle ilgili bilgi edinmeleridir. Bu, çocuklara ait oldukları kendi kültürü ile diğer kültürlerin arasında benzerliklerin olduğunu, farklılıkların ise ilginç ve olumlu şey olduğunu belirterek yapılabilir. Başka bir yol ise, ortak etkinliklere katılım yoluyla farklı etnik topluluklara mensup çocuklar arasında doğrudan etkileşim sağlamaktır. İşbirliği ortamında gerçekleşen ortak etkinlikler yoluyla gelen etkileşim, bireysel düzeyde olduğu gibi etnik/kültürel topluluklar düzeyinde de karşılıklı anlayışa yol açar.

6


1 Etkinlik Hepisi birkaç gruba ayrılır, böylece her grup daha önce kesilmiş bir yapboz oyununun kısımlarını eline alır (Katılımcılar için ÇK: MELA Grubun Karakterleri ile Yapboz Oyunları). Her grubun üyeleri elinde var olan yapboz parçacıklarından ortaklaşa çalışmayla MELA Grubu karakterlerden birinin kazanılması için kendi yapbozlarını oluşturup yapıştırmaları gerekir. Sonunda, her grup elde ettikleri karakterin resmini diğerlerinin önünde gösterir, öğretmen ise uygun bir karakterin ismi ile adlandırır (Маrko, Enisa, Luan, Аna).

2 Etkinlik Çocuklar çember şeklinde oturur, öğretmen MELA Grubu resimli kitabın içindeki resimleri göstererek aynı isimli hikayeyi okur.

TARTIŞMA: 1

Yeni binada yaşayan çocukların isimleri nelerdir?

2

Enisa ebeveynleri ile hangi dilde konuşur? Demir ailesi nedir? (milli mensubiyetine göre)

3

Luan kendi ebeveynleri ile hangi dilde konuşur? İmeri ailesi nedir? (milli mensubiyetine göre)

4

Ana ve Marko hangi dilde konuşur? İvanovski ailesi nedir? (milli mensubiyetine göre)

5

Hikayedeki bazı çocuklar arasında daha ne gibi farklılıklar görüyorsunuz?

6

Hikayedeki tüm çocuklara ait ortak özellik nedir?

3

Etkinlik Hepisi dört kişilik gruplar halinde ayrılır ve her biri önceden katılımcılar için ÇK: MELA Grubu için kesimler-den kesilmiş kartlardan rastgele birer kart eline alır ve karttaki karakteri dış hattı boyunca keser ve boyar. Daha sonra kesilen tüm resimleri bir dizi halinde yanyana koyarak uzun bir dize oluşturulur, sıralama MELA Grubu isminindeki harflerin sıralamasına göre dizilmesine dikkat edilir (önce Marko, sonra Enisa, Luan, ve Ana, yine Маrko ve bu şekilde sıralama devam eder).

4

Etkinlik Hepisi önceden oluşturdukları gruplarda kalır ve her bir grup birer adet katılımcılar için ÇK: Renkli Bina alır. Her gruptaki üyeler birer karakter seçer ve boya kalemi ile çizgi çekerek karakteri kendi evine „götürmeleri“ gerekir.

7


RESİMLİ KİTAP: MELA GRUBU

Yeni bina girişi birkaç gün önce çok hareketli oldu. Çeşitli yüklü kamyonlar geliyordu, yeni kiracılar eski ikamet yerlerinden bu renkli binaya kamyonlarlar taşınıyordu. Dairelere eşyaları taşımak için herkez yardımcı oluyordu – Çocuklar küçük eşyaları, yetişkinler ise daha büyük ve ağır eşyaları taşıyordu.

sordu: „Annenle hangi dilde konuştunuz? Hiçbirşey anlamadık!“, O da cevap verdi: „Romence. Sizler evde Makedonca konuştuğunuz gibi, biz de Romence konuşuyoruz“. Daha sonra Ana ve Marko, Onun resimli kitabını gözden geçirmeyi istediler. Resimli kitapta çizili farklı farklı nesnelerin Romence ifadelerini sormak onlara çok ilginç geldi, kelimeleri hatırlamaları için birkaç kez dile getirdi.

Binada üç farklı kapıda, üç farklı ailenin soy isimleri yazıldı: İmeri, İvanovski ve Demir.

Daha sonra oyun alanına babasıyla birlikte Luan geldi. Onlar İmeri ailesinin yaşadığı daireden geldiler. Oyun alanında basket sahası olduğunu görünce, Luan babasına otomobilden basket topunu almasını rica etti, elindeki basket topuyla basket oynamaya başladı.

Bir gün, nihayet taşınma işi bittikten sonra, İvanovski ailesinin yaşadığı kapıdan iki çocuk dışarıya çıktı, Marko ve Ana. Onlar kardeş kıskardeş birlikte bina etrafındaki oyun alanına gittiler. Ana tekerlekli sandalyede özürlü çocuklar için hazırlanmış özel salıncağa binmesi için Marko’ya yardım etti, ve ikisi birlikte salıncakta sallanmaya başladı.

Enisa, Marko ve Ana, Luan babasıyla hangi dilde konuştuklarını merakla dinliyorlardı. Çünkü hiç bir şey anlamadılar, üçü hangi dilde konuştuklarını tahmin ediyorlardı, Marko merakla: „Bu şekilde sabaha kadar tahmin edebiliriz ve yine bilemeyiz! Haydi gitip soralım!“, üç arkadaş Luan’a doğru gittiler.

Kısa bir süre sonra Demir ailesinin de kapısı açıldı. Oradan Enisa çıktı bir elinde en sevdiği resimli kitabını tutuyordu, diğer eliyle annesinin elini tutuyordu, onlar da oyun alanına doğru yöneldiler.

Yanına yaklaştıklarında, Ana, Marko ve Enisa ne yapacaklarını şaşırdılar. Aralarından kim, hangi dilde adını soracak? Ve, aralarında kim ve nasıl soracağını tartışırken, Luan onlara doğru döndü ve adını söyledi. Üç arkadaş aralarında gülmeye başladı, aralarından birisi: „Aslında o bütün vakit bizim ne konuştuğumuzu anlıyormuş!“. O anda üç arkdaş Luan’a kendini takdim etti. Enisa sordu: „Nerelisin, Luan? Hangi ülkeden geliyorsun?“, Luan cevap verdi: „Makedonya’lıyım. Neden sordun? Ааааа, hatırladım. Az önce Babamla hangi dilde konuştuğumuzu anlamadığın için soruyorsun, öyle değil mi?“ Enisa başını sağlayarak evet dedi, Luan ona açıkladı: „Ben ebeveynelerimle, akrabalarımla, ve sınıftaki arkadaşlarımla Arnavutça konuşurum. Örneğin, Arnavutça, benim adım Luan, Makedonca `Aslan` demektir!“ Enisa buna ilavetten: „Romence senin adın ne demek biliyor musun? Romence `Aslan` karşılığı `leoni`!“ O durumda Ana şunu dedi: „Bizim binamız gerçekten çok renkli – dışarıdan farklı renklerle boyandığı gibi, içi de çok farklı. İçinde farklı insanlar yaşıyor: bazıları Arnavutça konuşuyor, bazıları Romence, bazıları Makedonca konuşuyor! Belki de farklı bir dilde konuşanlar da olacaktır!“

Oyun alanına yaklaştıklarında, Enisa Annesine: „Anne bak, burada çocuklar var!“dedi. Annesi, kızının çocuklarla oynayabileceği için çok mutlu olduğunu söyldi. Enisa heyecanla annesine sordu: „Şu kızcağızla oynayabilirim. Fakat, tekerlekli sandalyede oturan çocukla nasıl oynayacağım?“ Annesi kızının sırtını okşadı ve ona şu cevabı verdi: „Eminim, bu çocuk tekerlekli sandalyede olsa bile, birlikte oynayacağınız birçok oyun bulacaksınız!“ Ana ve Marko Enisa ve Annesi arasında geçen konuşmayı duydular, fakat tek kelime bile anlamadılar, kendi aralarında konuşmaya ve sallanmaya devam ettiler.O anda Enisa çocukların yanına yaklaştı, onların Makedonca konuştuklarını duydu. O da, konuşulan dili iyi biliyordu, eski komşularından öğrenmişti, onların konuştukları dilde onlarla oyun oynayabilir mi sordu. Marko ve Ana çok şaşırdı. Gülümsediler, üçü de kendi isimlerini söyledi. Daha sonra Marko şaşkınlıkla Enisa’ya

8


isim düşünelim mi?“ Herkez bu teklifi hemen kabul etti ve farklı fikirler vermeye başlafı: bir spor takımın adı olabilir, bir müzik grubun ismi, bir meyve adı... Ama, sonunda hepsinin en çok beğendiği fikri kabul etmeye karar verdiler: Grubun adı МELA olsun! Dört çocuğun isimlerinin ilk harflerinden oluşan bir isim: М - Маrko, Е - Enisa, L –Luan ve A- Ana.

Marko Luan’dan basket topunu istedi topu basket sepetine fırlattı - koş attı! Luan şaşırdı, ve ikisi birbirine pas vererk basket atmaya başladı. Bir süre sonra kızlar da oynamaya karar verdi, iki takım oluşturdular: bir takımda Marko ve Enisa, diğer takımda Ana ve Luan, kim daha fazla koş verecek yarıştılar.

Güneş batmaya başladı, veliler balkonlara çıktı, herkez işaret ederek çocuğunu eve çağırdı. Ebeveynler çocuklarının daha ilk günde diğer çocuklarla eğlendiklerini ve mutlu olduklarını öğrenince, çok mutlu oldular! Onlar da diğer ebeveynlerle bir an önce tanışmak istediler.

Bir süre sonra tüm çocuklar biraz dinlenmek için ağacın altında bir bankta oturdu. O anda kim hangi sınıf öğrencisi olduğunu konuşmaya başladılar, hepsi aynı semtte, aynı okulda ve aynı sınıfta okuyacaklarını öğrendiler, Аna hariç çünkü o aralarında hepsinden yaşça biraz daha büyük. Çocukların bu konuşmaları ve birlikte oynamaları onlar için çok eğlenceli oldu, bir anda Enisa soru sormaya devam etti: „Arkadaşlar ne dersiniz grubumuz için güzel bir

9


KATILIMCILAR İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: MELA GRUBUN KARAKTERLERİ İLE YAPBOZ OYUNLARI Работен лист за учесниците: Сложувалки со ликовите од дружината МЕЛА

10


KATILIMCILAR İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: MELA GRUBU İÇİN KESİMLER Работен лист за учесниците: Сеченки за дружината МЕЛА

Работен лист за учесниците: Шарената зграда Работен лист за учесниците: Шарената зграда

KATILIMCILAR İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: RENKLİ BİNA

Работен лист за учесниците: Шарената зграда

Работен лист за учесниците: Шарената зграда Работен лист за учесниците: Шарената зграда

11


Çalıştay:

ENİSA’NIN GÖZLÜĞÜ MALZEMELER

ÖĞRETMEN İÇİN EK BİLGİLER:

Öğretmen için çalışma kağıdı: Görünüm Tabelası – 1 adet

Görme eksikliği olan insanlar daha iyi görmek için gözlük takar ve gözlerinin farklı şeylerden (güneş, kar, su, duman, güneş ışınları...) korunması için de gözlük takılır. Böylece, yakına veya uzağa daha az gören yetişkinler ve çocuklar da gözlük takar, yada gözü çok hassas olan insanlar var ki farklı tip gözlük takmaya ihtiyacı olur (ör., cerrahlar), hava şartlarına fiziksel manada maruz kalan insanlar (itfaiyeciler, kayakçılar, dalgıçlar...).

Katılımcılar için çalışma kağıdı: Gözlük – her biri için mukavva kağıttan 1’er adet Katılımcılar için çalışma kağıdı: Renkli Sopacıklar – mukavva kağıttan 2 adet Katılımcılar için çalışma kağıdı: Herkese Gözlük –her çift için 1’er adet Resimli kitap: Enisa’nın Gözlüğü Renkli kağıt (sarı, mavi, yeşil, kırmızı) – her renkten 1’er adet Kalem – herkese 1’er adet Boya kalemler (sarı, kırmızı, yeşil, mavi) – her renkten dengeli sayıda; herkese 1’er adet Yapışkan bant – 1 Makaslar – her biri için 1’er adet küçük ve 1 adet büyük makas Neşter – 1

Görme yeteneğini geliştirmek için gözlük takan insanlar, gözlük takmayan herkesin yaptıkları her şeyi yapabilir. Onların gözlük takmayanlara kıyasen sadece biraz daha dikkatli olmaları gerekir, gözlük camlarının kırılıp göze zarar vermemesi için göze vurlma gibi bir duruma dikkatli olmaları gerekir (gözlük kolay kırılmayan ve incitmeyen malzemeden yapılmış değilse). Gözlük takan insanlar gözlüklerini düzenli olarak temizlemesi gerekir, gözlüğünü takmadığı zaman gözlük için özel tasarlanmış bir gözlük kutusunda korumalı, gözlük camının çizilmemesine dikkat etmelidir, veya gözlüğünü zarar görecek yerlerde bırakmamalıdır (gözlüğe basmamak için yüksekçe bir yerde , gözlüğün üzerine istemeyerek oturmamak için kapalı bir yerde bırakılmalı vb.). Sırf gözlük taktığı için birilerine hakaret etmek doğru değildir, hiç kimsenin böyle bir hakkı yoktur – diğer pek çok yardımcı cihazların olduğu gibi, gözlüğün de kullanışlı bir yardım cihazı olarak sayılması gerekir. Birçok insan göz muayenesi yaptırmadığı çin gözlük takmıyor, bu yüzden gözlük takma ihtiyacının olduğunun farkında bile değiller. Birilerine sırf gözlük taktığı için hakaret edildiğinde hemen uyarılmalıdır – hakaret edilen kişi de hakaret edeni bu konuda uyarmalıdır, bu tür hakareti duyanlar da uyarılmalıdır. Gözlük taktığı için hakaret içeren sözlerin, aslında gözlük takan kişiyle hiçbir ilişkisi olmadığını anlatarak yanıt verilmelidir – o kişi gözlük taksa da takmasa da bütün nitelikleri ile aynı kişidir.

12


3

1 Etkinlik Öğretmen için ÇK: Görünüm Tabelası-ndaki her kolondaki kartlar önceden kesilmiş ve özel demetler halinde küme küme dizilmiş. Tüm katılımcılar sınıfın bir ucunda durur, sadece öğretmen sınıfın diğer bir ucunda öğrecilerden biraz uzak durur. Öğretmen teker teker öğrencelere ilk kolondaki kartları uzaktan gösterir, buna en tabi olan, büyükçe görünen bir nesneyi gösterir, ve tüm diğer küçük öğeleri de gösterir, ve öğretmen uzaktan göstermiş olduğu her nesnenin bulundukları karşı mesafeden ne olduğunu tanıyıp tanıyamadıklarına dair katılımcılara soru sorar. Bir sonraki dönüşte de aynı süreci tekrar eder, bu sefer öğretmen ikinci kolonda yer alan nesneleri gösterir, daha önce yapmış olduğu aynı şekilde bu uygulamayı da yapar, bu sefer tek farkla, katılımcılar ilk oyunda bulundukları mesafede değil sınıfın ortasında bir yerde durur. Üçüncü dönüşte, öğretmen bu kez üçüncü kolonda yer alan nesneleri öğrencilere gösterir, öğrenciler ise bu defa öğretmenlerine daha yakın bir mesafede durur. Etkinlik sırasında katılımcılar herhangi bir yarışmaya teşvik edilmiyor, ve nihayet oyunun sonunda bazı insanların uzaktan daha iyi görebildiği, bazı insanların ise yakından kötü gördüğü veya tam tersi bir durum sözkonusu olduğu sonucuna varılır.

Daha önce dört farklı renkte renkli kağıt hazırlanır (sarı, mavi, yeşil, kırmızı). Uyumlu bir şekilde her renkli kağıttan belli sayıda küçük küçük kareler kesilir (küçük-küçük kesilen kyağıt sayısı katılımcının toplam sayısına eşittir). Tüm katılımcılar rastgele küçük bir renkli kyağıt seçer ve kendi vücuduna ön tarafta görünen bir yerine yapıştırır. Aynı rengi seçmiş olan katılımcılar, aynı masada oturur ve her biri birer adet katılımcılar için ÇK: Gözlük alır. Elinde olan kağıt gözlüğü daha önce rastgele seçmiş olduğu küçük kyağıt parçasının rengi gibi aynı renge boyar, ve daha sonra dış çizgi izasıyla keser, öğretmen ise neşter ile gözlerin etrafındaki çizgileri keser.

4

Çocuklar çember şeklinde oturur, öğretmen Enisa’nın Gözlüğü resimli kitabın içindeki resimleri göstererek aynı isimli hikayeyi okur.

TARTIŞMA: Gözlükler neden takılır?

3

Enisa gözlük takarken neyi yapabiliyor ve neyi yapamıyor?

4

Enisa kendi gözlüğünü nasıl korumalı?

5

Diğer çocuklar Enisa’ya gözlük taktığı için nasıl davranmalı? Ona „Kör“ lakabı takması doğru mudur? Bu durum karşısında Enisa’nın nasıl davranması gerekir? Diğer çocuklar onu korumak için ne yapmalı?

Etkinlik Katılımcıların hepsi daha önce hazırladıkları gözlükleri alnın iki ucuna yapıştırarak gözlerine takar ve bir çember şeklinde sandalyelere otururlar (eğer kimse hakiki gözlük taşırsa, kağıt yapımı gözlüğünü hakiki gözlüğün üzerine takar). Ayrıca, her katılımcı daha önce kendi eliyle rastgele almış olduğu renkli kağıdı bedeninin gözle görülür bir yerine yapıştırmasının amacı gözlüğü hangi renkte boyadığını hatırlamasına yardımcı olmasıdır. Oyunun başında katılımcıların oluşturdukları çemberin ortasında sadece öğretmen durur ve katılımcılar için Renkli Sopacıklar ÇK-ndan daha önce kesilmiş ve yapıştırdılmış sopacıkları tutar (iki aynı renkli sopacık birbirine beyaz tarafından yapıştırılır). Öğretmen yüksek sesle sopacıkların olduğu dört farklı renkten birisini söyler (sarı, kırmızı, yeşil veya mavi), aynı anda o renkteki sopacığı da kaldırır, ve sesli okunan renkte gözlüğü olan her katılımcı ayağa kalkar ve çabucak başka bir boş sandalye bulup oturması gerekir (aynısını öğretmen de yapar). Boş sandalye bulamayan katılımcı, renkli sopacıkları eline alır ve daha önce öğrtemenin uyguladığı sürecin aynısını yapar ve hangi katılımcıların yerlerini değiştirmeleri gerektiğini söyler.

2 Etkinlik

1 2

Etkinlik

Kim gözlük takıyor? Sadece yetişkinler mi yoksa çocuklar da?

5

Etkinlik Tüm katılımcılar çiftler halinde bölünür ve her çift bir adet katılımcılar için ÇK: Herkese Gözlük alır ve çalışma kağıdındaki bir taraftaki alanları diğer taraftakilerle uygun bir şekilde birleştirir, böylece her katılımcı birer gözlük alır.

13


RESİMLİ KİTAP: ENİSA’NIN GÖZLÜĞÜ

Luan bugün okulda, hediye olarak aldığı bir kutu boncuğu göstermek için Enisa, Marko ve Ana’yı öğleden sonra evine misafir davet etti. Onlar çok mutlu oldu çünkü uzun zamandır boncuk dizmemişlerdi. Okuldan eve gidene kadar bütün yol boncuklardan neler yapacaklarını konuştular: boyuna veya ayağa takılan zincirler, kolluklar, ya da boncukları kağıda yapıştırıp okuldan bazı arkadaşların doğum günü için tebrik kartı hazırlayabiliriz dediler, hatta Luan’nın çiçek saksılarını da süsleyebiliriz...

Bu durumda Ana, Luan ve Marko kutudan küçük ve parlak boncukları çıkardılar kendi ürünlerine eklemesi için Enisa’ya uzattılar. Enisa küçücük bir boncuk aldı, iğne ve ipliği boncuktan geçirmeye birkaç kez denedi, fakat bir türlü gerekli yere isabet edemedi. Luan bu durumda hemen ona yardım etmeyi teklif etti, fakat o istemdi, – o işi kendisi yapmak istiyordu. Birkaç kez daha denedi, fakat boşuna bir türlü beceremedi. İplik biraz için de sağa de sola kaçıyordu bir türlü beceremdi, bu durumda arkadaşlarına itiraf etti çok küçük boncukları bulanık gördüğünü söyledi.

Ve böylece, MELA grubu, kahramanların isimlerinin ilk harflerinden oluşturdukları bir isim, öğleden sonra Luan’ın evinde toplandılar. Luan zor zahmet kutuyu taşıdı odasında masanın üzerine bıraktı. Kutu farklı renkte, farklı büyüklükte, en büyüğünden en küçüğüne kadar çok güzel boncuklarla doluydu. Boncuk deliğinden iğne ve iplik geçirerek boncuk dizen çocuklar çok eğleniyordu – boncuk dizerken elleriyle hem çeşitli haraket yapıyorlardı hem de ebeveynlerinden dinlemiş oldukları çocukluk anıları hakkında erspiriler anlattılar, küçükken neleri yapabildiklerinden ve neleri yapamadıklarından bahsettiler.

Sonunda, Еnisa arkadaşlarına onun için boncukları onlar geçirmesine izin verdi, böylece onlar onun ürünlerini parlak boncuklarla biraz daha süsledi, pırıl pırıl küçücük boncuklarla Enisa’nın ürünleri de diğer arkadaşların ürünleri gibi çok güzel oldu müşteriler için ilgi çekiciydi.

Tüm çocuklar birkaç ürün yaptıktan sonra, akıllarına sözde bakkal dükkanı açma fikri geldi – orada herkez kendi ürününü satacaktı, her şeyi iyice dizdiler, fiyatlarını yapıştırdılar, para hazırladılar, aralarında anlaştılar Ana satıcı oldu, Luan, Marko ve Enisa müşteri oldular. Böylece, „müşteriler“ dükkana girdiler, hangisini satın alacaklarına dair karar vermeden önce tüm ürünleri dikkatla incelediler. Hepsi çok güzel olduğu için hangisini satın alacaklarına bir türlü karar veremediler.

Misafirlerin eve gitme zamanı geldi. Enisa’nın babası, Enisa’yı almaya ilk gelen oldu, eve gitmeden önce, o da çocuklarla birlikte odada oturdu, çocuklar onu görünce hepsi bir anda satıcı kılığına büründü, o ise sözde müşteri oldu. Onlarla biraz oyun oynadıktan sonra, Enisa’nın babası kim hangi ürünü yaptığını sordu, hepsi kendi ürününü gösterdi. Enisa da kendi yaptıklarını gösterdi, fakat küçük boncukları bulanık gördüğü için geçiremediğini söyledi, arkadaşları ona yardımcı olduklarını anlattı. O anda Babası merakla sordu, bu durumu biraz daha detaylı anlatmasını istedi, neler hissettiğini duyunca en iyisi yarın göz doktoruna gidip gözlerini muayene ettirmemiz gerekecek dedi. Enisa korktu. Ne biçim doktor o? Ne yapacak? Muayeneden gözlerim agıracak mı? Babası kızını teselli etti, merak etme kızım göz muayenesinde gözlerin hiç ağırmayacak, hatta sanırım senin için çok ilginç olacaktır, çünkü doktor belli bir mesafeden sana bazı resimler gösterecek, ne gördüğünü söylemen gerekecek.

Fakat, bir anda, Enisa üzüldü ve oyunu durdurmak istedi. Diğerleri çok şaşırdı, güzelce oyun oynarken birden bire neler olduğunu anlayamadılar, Enisa’ya sorunun ne olduğunu sordular – yoksa Onu satıcı yapmadıkları için üzülmüş olmasın. Enisa kafasını salladı, sebep o değil dedi, tüm arkadaşların yapmış oldukları ürünlerinde en küçük fakat en parlak boncuklarla süslü olduğunu, oysa onun ürünlerinde tek bir küçük ve parlak boncuk olmadığı için üzüldüğünü söyledi.

14


Böylece, ertesi günü Enisa Babasıyla birlikte ilk göz muayenesine gitti. Doktora girmeden önce, Еnisa biraz korktu, fakat kısa bir süre sonra doktor onu sakinleştirdi. Doktor farklı farklı fotograflar gösterdi, bazıları daha büyük, bazıları daha küçük, O gördüklerini tanıması gerekiyordu. Daha sonra, Doktor özel bir çift gözlükle Enisa’nın gözlerinin içine baktı, hatta, sağa-sola, aşağıya – yukarıya doğru, takip etmesi için bazı ışıklar yansıttı. Sonunda Doktor, Enisa’nın gözlük taşıması gerektiğini söyledi. „Gözlük?“, Еnisa biraz tedirgin oldu. „Hayır istemiyorum, gözlük takmak istemiyorum!“,dedi. Doktor neden istemiyorsun sorduğunda, gözlüklerle rahatça top oynayamayacağını, top gözlüklere isabet edebilir ve camı kırılabilir. O anda Doktor, duvarda asılı duran gözlük takan ünlü bir basketbolcunun fotografını gösterdi, hatta bütün maçı gözlüklerle oynadığını ve kırılmadığını söyledi, çünkü gözlüğün camı kolay kırlmayan özel bir maddeden yapıldığını anlattı.

çok daha kolay olur“. Enisa rahatladı. Aslında gözlük takmak hiç de korkunç olamdığını anladı, hatta onlarla bazı işleri çok daha iyi yapacağını öğrendi. Doktordan ayrıldıktan sonra, Enisa ve Babası hemen gözlükçüye gittiler. Daha önce de gözlükçü dükkanını görmüştü, fakat hiçbir zaman içeriye girip farklı renkte ve farklı büyüklükte nekadar çok gözlük olduğunu görmemişti. Birkaç gözlük denedi, sonunda çok güzel renkli bir gözlük seçti. Aynaya baktığında gözlükler ona yakışmıştı, çok beğendi. Bina önüne yetiştiklerinde, Enisa arkadaşlarına yeni gözlüklerini göstermek için kapılarını çalabilirmi diye babasından izin istedi. Babası izin verdi, koşarak merdivenlerden üst kata çıktı, önce Luan’a ,daha sonra Ana ve Marko’ya yeni gözlüklerini gösterdi. Kapıyı açtıklarında, hepsi çok şaşırdı, nekadar güzel gözlük seçmişsin sana çok yakışmış dediler! Hepsi Enisa’dan muayene nasıl geçtiğini öğrenmek istedi, çünkü onlar daha önce öyle bir muayene yaptırmadılar.

Fakat, Enisa devam etti: „Hayır istemiyorum, gözlük istemiyorum! Okulda daha önce duymuştum, gözlüklü bir kızla sürekli alay ediyorlardı, ona `Kör` lakabı takmışlardı!“ Doktor önce biraz düşündü ve sonra: „Enisa, gözlük takan çocuklarla alay edildiğini öğrenmiş olmam beni çok üzdü, bu çok alçakça bir davranış olduğunu düşünüyorum. Bir kimse gözlük takarsa, onunla daha iyi görüyor demektir, gözlüksüz yapamadığı işleri, gözlükler sayesinde çok daha kolay ve daha iyi yapabiliyor. Birçok insan hem yaşlılar, hem gençler, gözlük takıyorlar. İtfaiyeciler yangın çıktığında insanları kurtarmak için gözlerini koruma amaçlı özel gözlük takarlar. Ameliyat yapan Cerrah Doktorlar da, ameliyat esnasında en küçük hasarları daha iyi görebilmeleri için gözlük takarlar. Bana muayeneye gelen çocukların çoğuna gözlük takmaları gerektiğini söylüyorum, bazıları gözlük takınca görme sorunu düzelebilir, ve büyüdüklerinde, gözlük takmalarına ihtiyaç kalmayacaktır. Biliyor musun, çoğu defa insanlar zayıf gördüklerinin farkına varmadıkları için gözlük takmıyorlar, aslında gözlüklerle

Böylece grubun çocukları Enisa’nın evinde toplandılar, muayenenin nasıl geçtiğini anlatırken arkadaşları onu dikkatla dinlediler, her şeyi sırayla, anlattı göz doktoruna ilk gidişini dikattla açıkladı.

15


ÖĞRETMEN İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: GÖRÜNÜM TABELASI

KATILIMCILAR İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: GÖZLÜK

KATILIMCILAR İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: RENKLİ SOPACIKLAR

KATILIMCILAR İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: HERKESE GÖZLÜK

16


17


Çalıştay:

МARKO TEKERLEKLİ SANDALYEDE MALZEMELER

ÖĞRETMEN İÇİN EK BİLGİLER:

Katılımcılar için çalışma kağıdı: Marko’nun Yolu – her biri için 1’er adet

Ayaklarında ve bacaklarında kısmi ya da tam engellilik olan insanlar çeşitli yardımcı cihazlar (koltuk değnekleri ve tekerlekli sandalye...) kullanarak en azından kısmen hareket edebilirler. Bu tür yardımcı cihazlarla, yürüme eneglli insanlar öyle bir engeli olmayan insanların yaptıkları değiştirilebilinmeyen motor aktivite içeren etkinlikler hariç tüm aktiviteleri yapabilirler (örneğin., koşu, zıplamak, fudbol oynamak vb.). Oysa, insanlar imkansız gibi görünen birçok etkinliği, yürüme engelli insanların da yapabilecekleri şekilde uyarlamıştır (ör., tekerlekli sandalyede kişilerin basket antrenmanı).

Katılımcılar için çalışma kağıdı: Marko’nun Tekerlekli Sandalyesi – her biri için 1’er kısım Resimli kitap: Marko Tekerlekli Sandalyede Kalem – herkese 1’er adet Boya kalemleri – her küçük grup için 1’er set Yapışkan bant – 1 Makaslar – 1 adet büyük makas Тop (buruşuk kağıt yapımı top da olabilir) – her çift için 1’er adet Basket direği/kutu – 1 Büyük bir çuval/battaniye – birkaç adet

Bu insanların sorunsuz bir şekilde günlük aktivitelerini yapabilmeleri için, tesislerin erişilebilirlik durumu özel önem arzeder (bu insanlar için tesislere rampalar yerleştirerek, asansör ve kaldırımlara uygun yaklaşımlar, uygun park alanları, yürüyüş yollarında fiziksel engel olmamalı, dar yollar olmamalı vb.), tesislere erişilebilirlik (odalara eşik olmadan girişlerin sağlanması, uyarlanmış tuvaletler, odaların tekerlekli sandalyenin rahatlıkla haraket edebilmesi için yeterli genişlikte olması vb.) ve günlük hayatta kullandıkları nesnelere kolay erişim sağlanmalı (tekerlekli sandalye yardımı ile haraket edenler elini uzattıklarında kolay erişebilir yükseklikte olmalıdır). Bu kişilere karşı çevredeki insanlar herhangi bir başka kişiye karşı davrandıkları şekilde davranmalıdırlar – onların kişilik ve yeteneklerine saygı duymalıdır, hayatın farklı alanlarda kendilerini yetiştirmeleri için koşullar sağlanmalıdır. Başka şeylerin yanı sıra, başkalarının onlardan izin almadan yardım etmemeleri gerekir – böylece bu kişilerin bağımsız olma duygusu ve özgüveni artar.

1 Etkinlik Tüm katılımcılar çiftler halinde ayrılır, ve her bir çiftin bir üyesi bir sandalyede oturur, diğer arkadaşı ise onun önünde durur ve topu bir birine atarak oyun oynuyorlar. Bir süre sonra rolleri değiştirirler ve etkinlik aynı şekilde tekrar edilir.

18


5 Etkinlik

2 Etkinlik Katılımcıların yarısı sınıfın etrafında sıra halinde dizilen sandalyelerde oturur, diğer katılımcılar onların aralarında ayakta durur. Katılımcıların biribirilerine yere düşmemesine dikkat ederek birer birer top atmaları gerekir. Ayakta olan katılımcı topu oturan katılımcıya atar, oturansa ayakta olan başka bir katılımcıya atar ve oyun bu şekilde devam eder, ve kuyruk halinde dizilmiş olan en son katılımcı basket sepetine/kutunun içine topu atmaya çalışır. Bu etkinliğin katılımcılara heyecan verici olması için ve yarışma ruhunda bir etkinlik olmasını sağlamak için grubun aynı ödevi başka seferlerde ne kadar hızlı yapacağını belirlemek için zaman ölçülür.

3

TARTIŞMA: 1

Yürüme engelli olan insanlar ne şekilde haraket eder?

2

Bu insanlara tekerlekli sandalyeyle haraket ettiklerinde ne yardımcı olabilir ve onlara ne engel olabilir?

3

Bu insanlar neler yapabilir? Bu insanlar neyi yapamazlar?

4

Diğer insanlar onlara karşı nasıl davranmalı? Ne zaman ve nasıl yardımcı olabilir?

Etkinlik Hepsi aynı çiftler halinde çalışmaya devam eder ve sınıfın bir ucunda durur. Çiftlerin bir uyesi büyük bir çuvalın içine veya battaniyeye oturur, diğeri ise belirli bir yol üzerinden geçecek şekilde arkadaşını çuvalladan veya battaniyeden düşürmeyecek şekilde yavaşça çekmeye devam eder. Bir süre sonra katılımcılar rollerini değiştirir ve etkinlik aynı şekilde tekrarlanır.

4

Çocuklar çember şeklinde oturur, öğretmen Marko Tekerlekli Sandalyede resimli kitabın içindeki resimleri göstererek aynı isimli hikayeyi okur.

Etkinlik Hepsi aynı çiftler halinde çalışmaya devam eder ve her bir çiftin bir üyesi elleriyle zemin üzerinde durması gerekir, diğer üye arkadaşının ayak eklemlerini tutarak ona destekçi olmaya çalışır, bu vaziyette ikisi birlikte önceden belirtilen yolun üzerinde birkaç adım yürümeye çalışır. Bir süre sonra katılımcılar rollerini değiştirir ve etkinlik aynı şekilde tekrarlanır.

6

Etkinlik Hepisi küçük gruplara ayrılır. Öğretmen her katılımcının yeteneğine ve yaşına göre sunulan sıralama şekilerinin birini işaret ederek katılımcılara onlar için ÇK: Marko’nun Yolu-ndan birer adet dağıtır. Her katılımcı kendi sıralamasına uyması gerekir ve o şekilleri birkaç kez tekrar ederek sırayla yolun başından sonuna kadar çizmesi gerekir.

7

Etkinlik Hepisi aynı küçük gruplarda kalır. Herkes kaatılımcılar için ÇK: Marko’nun Tekerlekli Sandalyesi-nden önceden kesilmiş birer kısım alır, ve daha önce birbirine bağlanmamış olan noktaları birleştirir ve oluşan tekerlekli sandalyeyi boyar. Etkinliğin sonunda, tüm çizimler göze çarpan bir yere yapıştırılır.

8

Etkinlik Tüm katılımcılar bir dizi halinde sandalyelerde oturur ve dizinin başlangıcında bir sandalye fazla konur. Boş sandalyenin yanında oturan, sandalyeyi alır ve çabucak yanındaki arkadaşına uzatır ve bu boş sandalye en son sırada oturan katılımcıya ulaşana kadar bu şekilde devam edilir. Son katılımcı sandalyeyi alır, boş tarafındaki alana koyar ve sandalyeye oturur, ve sonra tüm katılımcılar bu yönde bir sandalye ileriye geçerler. Bu şekilde tekrar başta bir sandalye boş kalır ve sürec katılımcıların sıralaması etkinlik başında olduğu gibi gelene kadar tekrarlanır.

19


RESİMLİ KİTAP: MARKO TEKERLEKLİ SANDALYEDE O gün hava çok güzeldi, bu yüzden MELA grubun çocukları, kahramanların isimlerinin ilk harflerinden oluşturdukları bir isim, bina önündeki oyun alanına basketbol oynamaya gittiler. Fakat, oyun alanı mejguldu. Orada komşu binadan çocuklar top oynuyordu.

yordu, kötü bir şey yapacaklar diye onlardan korkuyordu. Ana yavaşça köpeğin yanına yaklaştı ve yavaşça okşamaya başladı. Köpek önce korktu, sonra sakinleşti, zaman geçtikçe gevşemeye başladı. Bu çocuklar ona kötülük yapmak değil de, yardım etmek istediği adeta hissetti.

Enisa, daha nekadar oynayacaklarını ve nekadar beklemeleri gerekeceğini sordu. Malesef, o anda çok kötü bir durumla karşılaştı. Oyun oynayan çocuklardan biri Ona doğru döndü ve sinirli bir şekilde şunu dedi: „Ne var? Oyun alanı sizin mi? Bu sakatta mı bakset oynacak sanki? Hadi, bizi mejgul etmeyiniz. İstersek, yarına kadar oynayacağız!“ Enisa tedirgin oldu ve gözleri hemen yaşla doldu, Marko ise sadece somurtarak gülümsedi. Ana kardeşi Marko’yu kucakladı ve karşıdaki çocuğa böyle konuşmak hoş olmuyor dedi. Fakat, çocuk elinde topuyla olun alanın öbür başına gitmişti, aslında onlar hiç umurunda bile değildi. O zamn Luan parkın diğer ucuna doğru ilerledi, oturmak için bank ve masa vardı, hepsi arkasından gitti.

Bir süre sonra köpek yavaşça yemeye başladı. Yedikten sonra, Enisa kutuyu tutuyordu, Ana ve Luan ise köpeği kutuya yerleştirmeyi uğraşıyordu. Fakat, köpek aniden avlamaya başladı, herhalde yaralı ayağı çok acıyordu, çocuklar bu firiden vaz geçti. O anda Marko’nun aklına yeni bir fikir geldi. Yan tarafta yeni bir inşaatını yapan ustalardan uzunca bir tahta parçası isteyeceğpini söyledi. Tahta parçasıyla dikkatlice köpeği pek fazla sağa sola çekmeden, yavaşça kutunun içine yerleştireceklerini söyledi.

Geldiklerinde, ne gibi oyunlar oynayacakları konusunda farklı önerilerde bulundular:domino, „Kızma birader“, kart, yada hikaye anlatacaklardı, resim çizmek veya herhangi başka bir oyun. Fakat, bir anda çalılıkların arkasından bir ses fısıldadı. İlk önce Ana ve Luan sese doğru ilerledi sesin ne olduğunu merak ettiler, daha sonra arkalarından Marko ve Enisa da geldi. Aslında Enisa ne olduğunu bilmediği için korktu ve Marko’nun tekerlekli sandalyesi arkasında gizlendi.

Döndüğünde, Marko tahta parçasını Ana’ya ve Luan’a uzattı. Onlar köpeği onunla bir şekilde kaldırdılar ve Enisa’nın elinde tuttuğu kutunun içine yerleştirdiler.Daha sonra, üç arkadaş kutuyu Marko’nun kucağına bıraktılar. Aralarında anlaştılar Marko ve Ana köpeği alacaklar, eve götürecekler ve sargı bezi ile ayağını bağlayacaklar, geceyi balkonda geçirmesini bırakacaklar,yarın onunla ne yapacaklarını karar verecekler. Ertesi gün, uyandıktan hemen sonra, Marko ve Ana balkona çıktılar. Köpek uyanmıştı hatta kuyruğunu bile sallamayı becerdi. Herhalde çocuklara seviniyordu. Kısa bir süre sonra onlara, köpeği görmek için Enisa ve Luan da geldi. Düne kıyasen çok iyi görünüyordu, fakat hala kalkamıyordu, bu nedenle birkaç gün daha onu bakmaya karar verdiler.

Yaprakların üzerinde köpek yavrusu yatıyordu. Hemen farkettiler köpeğin ayağı yaralıydı ve haraket edemiyordu. Avlamaya bile sesi yetmiyordu, çocukların yanına yaklaştığında çok korktu. Marko köpeğe hemen yardım etmemiz gerekecek dedi, çünkü çok kötü görünüyor. Enisa koştu su getirdi, Ana ve Luan ise evden bir kutu ve yiyecek getirdi. Hepsi tekrar köpeğin etrafında toplandıklarında, suyu ve yemeği ağzına yakın bir yere ulaştırmak için yanına yaklaşmayı denedile. O anda köpek çok fazla korktu, kötü bir şey yapacaklarını zanneti, ve avlamaya başladı.

Bu arada Marko’nun aklına yeni bir fikir geldi: Köpeğe güzel bir evcik yapmalıyız dedi. Resim çizdi ve gruba gösterdi. Tüm çocuklar Marko’nun fikrine hayran kaldılar, fakat yapabilmeleri için gerekli malzemeleri yoktu. Luan şöyle bir teklifte bulundu yarın sabah onun bahçesinde güzel Gladiolus çiçekleri toplayıp semtin bakkalı önünde sata-

Aniden Marko’nun aklına birşey geldi: uzunca bir sopa aldı, sopanın ucuna suyu ve yemek kabını birşekilde bağladı ve köpeğin ağzına yakın bir mesafeye ulaştırdı. Köpek hemen yemeğe başlamadı. Sadece çocuklara bakı-

20


biliriz. Toplayacağımız paralarla gerekli malzemenin bir kısımını satın alabiliriz dedi. Enisa, ise, dedesinin bodrumunda gerekli mazleme olup olmadığını bakacağını söyledi.

Marko’nun balkonuna yetiştiklerinde ve köpeğini görünce, onu kucaklamak için koştu, köpek ise kuyrugunu salladı. Ana, Luan, Marko ve Enisa kenarda duruyordu, köpeğin gözleri hemen parladığını grdüler. Çocuk köpeğin ayağına baktı. O anda Marko köpeği nasıl bulduklarını anlattı herhalde otomobil çarpmıştır. Çocuk, ise, o gün aralarında geçen o tatsız olay Marko’yla alay ettiği gün bu durum başına gelmiş, oyun alanına gitmek için evden aceleyle çıkmış. Kapıyı açık bırakmış, bir süre sonra köpeği onu aramaya çıkmış, ve işte sokakta otomobil çarpmış...

Ebeveynleri de bu fikri onayladıktan sonra, çocuklar bu fikri gerçekleştirmeye başladılar. Luan ve Ana bakkalın önünde 10 adet çiçek sattı,o paralarla yakın çevredeki bir bakkaldan gerekli malzemeyi satın aldılar, Enisa da Dedesi’nin bodrumunda işe yarayacak birkaç gerekli malzeme buldu. Marko ve Ana’nın annesi mimar olduğu için köpek kulübesi nasıl yapıldığını çok iyi biliyor onun yardımıyla daha önce temin ettikleri malzemeyle, Marko kafasında tasarladığı şekilde çok güzel bir külübe yapmayı başardılar. Sonunda, Enisa külübenin dış kısmını kırmız boyayla boyadı. Luan küçükken oynadığı küçük bir yastığı kulübenin içine koydu, Ana ve Marko çok sevdikleri ayıcık oyuncağını köpeğe arkadaşlık etsi diye hediye ettiler. Külübeyi balkonun hangi köşesine yerleştireceklerdi, fakat bunun için hala zaman vardı, köpeğin önce iyileşmesi gerekirdi, sonra kutudan çıkaracaklardı...

Çocuk Marko’ya doğru koştu, sıkıca kucakladı, ona karşı kötü davrandığı için ondan özür diledi. Bu kötü davranışıyla ilgili iyice düşündüğünü ve o şekilde davrandığı için çok pişman olduğunu söyledi. O anda Luan gülümsedi ve şunları ilave etti: „Bu özür dilemelerden bir şey olmaz. Hadi aşağıya oyun sahasına bakalım kim daha fazla gol atacak – Marko mu, sen mi? Marko iki yıl oldu kendisi gibi tekerlekli sandalyeyle yürüyen diğer arkadaşlarıyla birlikte antreman yapıyor!“ Çocuk gülümsedi ve bu teklifi kabul etti.

Birkaç gün sonra, MELA grubun çocukları yine oyun alanına gittiler. Orada komşu binadan çocuklar oyun oynuyorlardı, sadece aralarında geçen defa Marko’yla halay eden çocuk yoktu. O kenarda bir yerde oturuyordu oyun oynayan diğer arkadaşlarını seyrediyordu. Onunla birşey iyi değildi. O anda oyun oynayan çocuklardan birisi bir anda laf attı: „Еееее, sende ne biçim bir çocukmuşsun! Ağlaman için daha nekadar beklememiz lazım? Bir köpek için bukadar ağlanır mı?!“ O anda MELA Grubun çocukları bir şey demeden bakıştılar, herkez için belliydi.

Çocuk ayrılmadan önce, Marko başıyla arkadaşlarına işaret etti. Karton kağıtlarını çektiler arkada gizledikleri yeni kulübeyi gösterdiler. Çocuk mutluluktan ağlamaya başladı. Bu gün hayatının en mutlu günü olduğunu söyledi çünkü köpeğini sağ salim buldu ve nihayet onun da bir külübesi olacaktı. Evde sepet içinde bakıyormuş, ama artık küçük geliyormuş! Fakat, bukadar güzel külübeyi nereden buldunuz? Ana çekmeceden Marko’nun çizmiş olduğu çizimleri gösterdi, Enisa gerekli malzemeleri nasıl temin ettiği anlattı, Luan ise bütün külübeyi nasıl yaptıklarını açıkladı... Çocuk kendi gözlerine ve kulaklarına inanamıyordu: „Marko, sen koşamıyorsun, ama dünyaca ünlü bir ressam gibi çok güzel resim çiziyorsun!“

Мarko kenrda oturan çocuğun yanına gitti. Başı eğik yere bakıyordu. O anda Marko çocuga hitaben: „Senin köpeğin ne renkti? Boynunda kırmızı kemer olan kahverengi bir köpek olmasın diye sordu?“ Çocuk bu sözleri duyunca hemen ayağa fırladı: „Sen nereden biliyorsun?“, Marko cevap verdi: „Biliyorum, çünkü ben ve arkadaşlarım birkaç gün oldu ona bakıyoruz... Parkın içinde – yaralı bulduk. Şimdi bende evde, istersen, buyurun gelip alabilirsin ve köpeğini evine götürebilirsin!“ Çocuk duyduklarına inanamıyordu. Az önce çok sevdiği köpeğini bir daha asla görmeyeceğini düşünüyordu! Yüzü parladı, Marko, ona ve MELA Grubun diğer üç çocuğuna eve doğru gitmelerini işaret etti.

Çocukların hepsi çocuğa köpeğini ve külübesini evine götürmesi için yardım ettiler, selamlaşmadan önce, çocuklar artık köpeğin nerede yaşadığını biliyorlar, ve bu köpek benim olduğu kadar aynı zamanda sizin köpeğiniz de sayılır, çünkü sizler onu kurtardınız.Bu yüzden, iİstediğiniz zaman, gelip onunla oynayabilirsiniz dedi! Bu arada, ertesi günü oyun alanında birlikte baketbol oynamak için buluşacaklarını anlaştılar.

21


KATILIMCILAR İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: MARKO’NUN YOLU Работен лист за учесниците: Патеката на Марко

Работен лист за учесниците: Патеката на Марко

KATILIMCILAR İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: MARKO’NUN TEKERLEKLİ SANDALYESİ

22


23


Çalıştay:

SARA’NIN KONUŞTUĞU DİL MALZEMELER

ÖĞRETMEN İÇİN EK BİLGİLER:

Öğretmen için çalışma kağıdı: İşaret Dili – 1 adet

Konuşma veya/duyma engelli olan kişiler sözlü olarak kendilerini ifade edemedikleri için işaret dilini kullanarak konuşabilirler (yazı dili dışında). Bu insanlar işaret dilini kullanarak tıpkı diğer insanların sözlü konuşmayı kullandıkları gibi nesneleri isimlendirir, olayları ve duygularını anlatır , bilgi aktarır.

Resimli kitap: Sara’nın Konuştuğu Dil Nesneler – birkaç farklı nesne Beethoven’in 9 Numaralı Senfonisi SD çalar cihaz, hoparlör ile bilgisayar veya cep telefonu

Sağır insanlara hitab ederken ses tonumuzun normal olması gerekir, konuşmamız ortalama hızda olmalıdır, sözcükleri vurgulamak için özel ağız hareketi yapmamıza gerek yok ya da onlarla konuşurken ağzımızı ve ya yüzümüzü kapatmaya gerek yok, çünkü bu insanlar ömür boyunca karşıdaki insanların konuşurken dudak haraketlerini takip ederek ve yüz ifadesinden konuştuklarını „okumayı“ öğrenirler. Bu insanlar da, tıpkı konuşma ve duyma engeli olmayan insanlar gibi çok şey yapabilirler, bazı işler hariç, örenğin işitme veya konuşma becerisi çok önemli olan işlerde (mesela, ТV spikeri, radyo sunucusu, düzenli okulda öğretmen vb.). Bu insanlar için ilk bakışta imkansız görülen birçok alanda, muhteşem başarılar gözlemlenmiştir (örn., Beethoven ve işitme engelli olmasına rağmen onun müzik besteleme yeteneği). Bu kişilere karşı çevredeki insanlar herhangi bir başka kişi ile iletişim kurduğu gibi aynı şekilde davranmalıdır – onların kişilik ve yeteneklerine saygı gösterilmelidir. Bu insanlara hayatın farklı alanlarında başarılı olabilmeleri için gerekli ön koşullar sağlanmalı, böylece onların bağımsızlığı ve güveni güçlü olur.

24


1 Etkinlik

4 Etkinlik

Hepisi sınıfın bir tarafında ayakta durur, onların önünde ayakta duran gönüllü bir katılımcı işaret dilini kullanarak bir elin avucu ile agzını kapatır, ona bakan katılımcılar ise ne söylemek istediğini anlamaya çalışır. Öğretmen gönüllü katılımcının kulağına hangi cümleyi söylemesi gerektiğini fısıldar (örneğin, „Benimle top oynamaya gelir misin!“, „Şimdi yemek yemek istemiyorum!“, „Yarın hayvanat bahçesine gideceğim!“...). Söylenenlerin ne olduğunu ilk anlayan katılımcı onun yerine geçer ve oyun aynı şekilde devam eder, daha uzun bir süre ne söylenmek istendiği anlaşılmıyorsa öğrenci söylemek isteği cümlenin ne olduğunu açıklar, bu durumda onun yerine başka bir gönüllü öğrenci çıkar ve diğer öğrencilerin de katılımıyla bu tür çalışma aynı şekilde devam eder. Bu oyun sonucunda bazı insanların zorlanarak konuştukları, bazı insanların ise hiç konuşamadıkları gerçeği anlaşılır.

Herkes çember şeklinde oturur, öğretmen Sara’nın Konuştuğu Dil resimli kitabın içindeki resimleri göstererek aynı isimli hikayeyi okur.

TARTIŞMA: 1 2 3

2 Etkinlik

4

Tüm katılımcılar sınıfın bir tarafında ayakta durmaya devam eder. Katılımcıların önünde ayakta duran gönüllü bir katılımcı beden dili – pantomima kullanır, ona bakan katılımcılar ise neyi açıklamak istediğini anlamaya çalışır. Öğretmen gönüllü katılımcının kulağına neyi açıklaması gerektiğini fısıldar (örneğin, bilgisayarda oyun oynamak, dondurma yemek, televizyon izlemek, bisiklet sürmek...). Açıklanan kelimenin ne olduğunu ilk anlayan katılımcı onun yerine geçer ve oyun aynı şekilde devam eder.

Gırtlağın yardımıyla iyi ses çıkaramayan veya hiç konuşamayan insanlar ne şekilde iletişim kurarlar? İyi duymayan veya hiç duymayan insanlara ne şekilde hitab etmemiz gerekir? Bu insanlar neler yapabilir ? Neler yapamazlar? Bu insanlara karşı diğer insanların ne şekilde davranmaları gerekir?

5 Etkinlik Katılımcılar çember şeklinde ayakta durur, konuşma ve duyma engelli olan insanların kullandıkları işaret dili yardımıyla ifade edilen birkaç nesne adını tarif etmeye çalışırlar. Öğretmen daha önce hazırlanmış olan çalışma kağında hangi işartetin ne ifade ettiğini söyler ve hangisini tarif etmeleri gerektiğini gösterir (ÇK: İşaret Dili). Birkaç kez uyguladıktan sonra, öğretmen daha önce alıştırması yapılan şeylerden birini sözle ifade eder, söyler ve böylece faaliyet devam eder, geri kalan herkez hızlı bir şekilde sadece işaret dili yardımıyla açıklmayı göstermesi gerekir. Uygun işaret yapmayan biri, diğerlerin en kısa sürede işaret dili ile tarif etmeli gereken şeyi söyler.

3 Etkinlik Tüm katılımcılar iki sıra halinde yan yana dizilir. Çiftler halinde dizilen üyeler yüzleri birbirine dönük olması şart. Öğretmen bir sıranın arkasında duruyor, öyle bir pozisyonda durmalı ki aynı zamanda diğer sıranın katılımcılarıyla da yüz yüze olması gerekir. Öğretmen elinde tutan bir nesneyi öğrencilere gösterir, öğretmene doğru bakan çiftler, gösterilen nesnenin ne olduğunu anlatmaları gerekir, bunu yaparken herhangi bir ses çıkarmadan sadece ağız haraketi ile anlatmaları gerekir, karşısındaki partnörü „dudak“ haraketlerini dikkatli takip ederek arkadaşının ne anlatmak istediğini anlaması gerekir. Daha sonra roller değişir ve aynı şekilde etkinlik tekrarlanır.

6 Etkinlik Tüm katılımcılar birkaç küçük gruba ayrılır, her grubun üyeleri kuyruk halinde sıraya dizilir. Öğretmen katılımcılara Beethoven’nin 9 Numaralı Senfonisini dinleteceğini duyurur. Beethoven bu Senfonisini sağır olduktan sonra yazıdığını açıklar. Müziği duymaya başladıkları andan itibaren konuşma yasağı kuralı geçerli olmaya başlar, böylece tüm katılımcılar, konuşmadan sadece işaret dilini kullanarak, her grup çerçevesinde en alçak olandan en yükseğe kadar kuyruk halinde sıraya dizilmesi gerekir. Tüm etkinlik başarıyla tamamlandığında, ortak alkışlarla ödüllendirilir.

Daha sonra öğretmen tüm katılımcıların önüne geçer ayakta durur, sadece dudaklarını oynatarak öğrencilere birer birer, birkaç basit cümle söylemeye çalışır, hiçbir ses tonu çıkarmaz, öğrenciler ise öğretmenlerini takip edip hangi cümleleri anlatmak istediğini anlamaya çalışır. (örneğin, „Dışarıda yağmur yağıyor!“, „Uyumak istiyorum!“, „Seni çok seviyorum!“...).

25


ÖĞRETMEN İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: İŞARET DİLİ

GÜNEŞ

ÇİÇEK

RÜZGAR

AĞAÇ

YAĞMUR

OT-ÇİMEN

(yavaş hareketle yönü belirtilir)

(yaklaşık uzunluğu ve yavaş haraketle yönü belirtilir)

(Her iki yönde tekrar eden hareket belirtilir)

26


RESİMLİ KİTAP: SARA’NIN KONUŞTUĞU DİL

Bir gün, MELA grubun yaşadığı binanın önündeki parkta, Grubun kahramanların isimlerinin ilk harflerinden oluşturdukları bir isim, garip bir şey oldu. Luan, Ana, Enisa ve Marko top oynamayı anlaşmışlardı. Fakat, tam orada, en düzgün olan yerde topu tekerleyecekleri düzlük alanda, yere serilen bir battaniye üzerinde bir kızcağız oturuyordu ve kendi kendiyle birşeyler oynuyordu. Luan uzaktan kıza sordu, biraz kenarıya çekilirmisin, oysa o ona doğru dönmedi bile. Luan bu duruma çok şaşırdı, hatta biraz kızıdı, Marko ise mutlaka seni duymadı dedi görmüyor musun oyuna dalmış kızcağız, ben yanına gidip kendisiyle konuşacağım.

binalardan birinde yaşıyor. Sara her gün sizi balkondan parkta farklı farklı oyunlar oynadığınızı izliyor. O da sizinle birlikte oyun oynamak istiyor, burada kaldığımız sürece sizin oyunlarınıza katılabilir mi?“ Bunu duyan , Enisa önce „yüzünü“ astı, hava atan biriyle nasıl oyun oynayacaklarını düşündüler, şansına kız bunu farketmedi, çünkü o anda annesine bakıyordu. O anda Ana söze karıştı: „Sorun olmaz, isterse şimdi de bizimle kalabilir. Benim adım Ana, bu da kardeşim Marko, bunlar ise Luan ve Enisa!“ Sara o anda gülümsedi ve elleriyle birkaç haraket yaptı. Annesi çocuklara Sara konuşma ve duyma engelli olduğu için ne demek istediği pek anlaşılmadığını açıkladı, fakat Sara çok güzel oyunlar oynamasını bilir dedi. O anda Luan: „Aaaa, şimdi nedenini anladım birkaç gün önce biz kendisine top oynamak için biraz kenarı çekilmesini rica etmiştik oysa bize hiç yanıt vermedi bile“. Enisa da bu sefer farklı bir düşünce ile yumuşak bir cevap verdi: „Leleee, bense onun hava attığını düşünüyordum! Peki hangi oyunu oynamayı nasıl anlaşacağız?“ Saranın annesi açıklama yaptı: „Siz konuştuğunuz gibi aynı şekilde konuşunuz, fakat acele etmeyiniz. Sizin yüzünüze bakarak. Sara dudak haraketlerinzden ne demek istediğinizi okuyabiliyor!“ Tüm çocuklar şaşkınlıkla bir ağızdan: „Dudak haraketlerinden okuyabiliyor?“ O anda Sara gülümsedi ve elleriyle bazı haraketler yaptı, Annesi yine söze karıştı: „Evet, öğrendi, dudak haraketlerinden ve konuşma sırasında karşısındakinin yüz ifadesinden ne demek istediğinizi anlayabiliyor. Bunun için konuştuğunuzda onun önünde durup tane tane konuşmanız yeterli olacaktır!“ Enisa o anda abir şey daha aklına geldi ve sordu: „Peki onun bize anlatmak istediğini biz nasıl anlayacağız?“ Annesi açıklamaya devam etti: „Sara, söylemek istediklerini sesli ve sözlü anlatamaz, o el haraketleriyle ifade edilen kelimlerle konuşuyor. Tahmin ediyorum sizler bu dili bilmiyorsunuz, öyle değil mi?“ „Hayır!“, bilmiyoruz dedi hepsi. „Merak etmeyiniz! – dedi Annesi. – Burada üç hafta daha kalacağız bu süre içerisinde Sara’dan mutlaka birçok işaret öğreneceksiniz. Bu arada, anlamdığınız

Yolun yarısında, Marko kıza aynı soruyu sordu, ama o yine dönüp bakmadı bile. Enisa ne olduğun gördü bu durumda, Marko’ya laf attı: „Olsun, bırakın onu, kendini çok önemli biri zannediyorsa, devam etsin! Gel, biz oynamak için kendimize başka bir yer bulacağız!“, hepsi parkın öbür tarafına geçtiler. Bir kaç gün sonra MELA grubu bina önünde bir bankta oturuyordu. Çocuklar okulda sınıf arkadaşların birisinin doğum günü için yarın nasıl bir sürpriz yapmayı düşünüyorlardı. O anda, onların yanından birkaç gün önce onlarla ilgilenmeyen aynı kız geçti. Bu defa annesi ile birlikteydi. Bir anda ikisi de durdu ve elleriyle bazı haraketler yapıyorlardı. MELA grubun çocukları buna çok şaşırdılar. Sorun nedir? Elleriyle ne yapıyorlar? Pantomima mı oynuyorlar acaba? O anda annesi kızın elinden tuttu ve gruba doğru ilerlediler. Marko, Enisa, Ana ve Luan bir sorun olduğunu düşündüler. Oyun alanından biraz kenarıya çekilemsini istedileri için kız onlara darıldı mı acaba? Geldiklerinde, annesi çocuklara şunları söyledi: „Merhaba, çocuklar! Bu Sara, ben de onun Annesiyim. Bir süre önce başka bir şehirden buraya Sara’nın Babaanesini ziyarete geldik, karşıdaki

27


bir şey olursa, Sara anlatmak istediklerini resim çizerek anlatacak!“

MELA grubun çocukları Sara’yla tanıştıkları gün oldukça mutlu geçti, ve diğer gün, diğer günler de öyleydi... Sara arkadaşlarına parkta oyun oynarken her gün el haraketleriyle yeni bir işaret öğretiyordu. Çocuklar öğrendikleri işaret dili aslında onlar için sır kalacak okuldayken başkaları diye iaret dilinde konuşacaklar, böylece ne konuştuklarını kimse anlayamayacak.

Grup çok mutlu oldu. Daha önceki tanışmalara kıyasen çok ilginç bir tanışma olduğunu düşündüler. Enisa eliyle Sara’ya yanında oturması için işaret etti omuzuna dokundu. Birazdan hep birlikte sınıf arkadaşlarına yarınki doğum günü hediyesi olarak tebrik kartı çizmeye başladılar.

Bir süre sonra, Sara doğduğu şehre geri dönmesi gerekiyordu. MELA grubun çocukları o gün çok üzgündü. Onu gurubundan beşinci sadık üyesi olarak hissediyorlardı, oysa artık gitmesi gerekiyordu. Beş arkadaş birbirini sıkıca kucakladılar. Babaannesine bir sonraki gelişine kadar bir brilerine mektup göndereceklerini anlaştılar, resimli ve fotograflı mektuplar gönderecekler. Böylece, grup üyeleri ona mektup yazacakları gün bir araya geldiklerinde onlar için çok heyecanlı oluyordu, hata bundan fazlası, posta kutusunda onlara Sara’dan mektup geldiğinde çok mutlu oluyorlardı. Her gelen mektupta kağıttan yapılmış yeni bir fiğür vardı, bu fiğürleri sadece arkadaşları için yapıyordu.

Bir anda, diğer çocuklar okul arkadaşları yarınki doğum gününde kendisine hediye olarak bisiklet alırlrsa nekadar çok mutlu olacanı, sevineceğini konuşurken, Sara eline bir parça kağıt aldı ve kağıdı katlamaya başladı, bir sağa bir sola katladı, yine bu tarafa, yine öbür tarafa... Çocuklar şaşıyordu ne yapacağını merak ettiler?! Ve, bir anda, parmaklarıyla kağıttan güzel bir bisklet yapmayı becerdi, zannedersin ki bisiklete binip sürebilirsin. MELA grubu çok şaşırdı, hepsi Sara’dan onları da kağıttan böyle güzel şeyler yapmalarını öğretmesini rica ettiler. Hep birlikte ellerine birer kağıt parçası aldılar, oysa, adım adım, neyi nasıl yapmaları gerektini tarif etti. Sonunda, hepsinin elinde birer kağıt bisiklet vardı. Bisikletleri tebrik kartına yapıştırdılar, doğum gününü kutlayacak olan çocuğun isteği gerçekleşek. O anda Sara elleriyle bir haraket yaptı, yaptığı ürünü gösterdi. Çocuklar hemen anladılar – onun dilinde bisiklet nasıl ifade edildiğini açıkladı. Tüm çocuklar hemen aynı haraketleri yaptılar, ve Sara arkadaşlarına güldü.

28


29


Çalıştay:

GÖRME ENGELLİ BİR DEDE MALZEMELER

ÖĞRETMEN İÇİN EK BİLGİLER:

Öğretmen için çalışma kağıdı: Net Görülmeyen Bir Resim – 1adet

Bazı insanlarda görme yeteneği kısmen hasarlı olabilir, bu yüzden onlar bulanık görür, bazı insanlarda ise görme yeteneği tamamen hasarlı olabilir, bu insanalar tamamen hiçbirşey göremiyor. Görme engelli insanların sokakta yürüyebilmeleri yollara belirli bir yapıtekstür koyarak kolaylaştırılabilir (belirgin toplar ve dikdörtgenler), ellerinde beyaz baston kullanarak yürüdükleri yolun kenarına dokunarak yönünü belirlerler (nerede kaldırım var, yolun üzerinde herhangi bir engel ve çarpmaların olup olmadığını dokunarak hissederler, kavşakların nerede olduğunu zeminde belirli bir yapı tekstür konulduğu için belirgin toplar ve dikdörtgen işaretlerden anlarlar; ellerindeki bastonun rengi mutlaka beyaz olması, görme bozukluğu olan bir kişi olduğu hakkında, diğer insanlara bilgi vermek içindir), eğitimli köpekler kullanarak güvenli bir şekilde belli mesafelerde yol alabilirler, sesli semaforlar ayarlanarak bu insanların günlük yaşamı kolaylaştırılabilir. Bu insanlar Braille alfabesi ile yazılmış metinleri okuyabilir. Bu alfabe belirgin toplar, farklı harfler ve aslında farklı kombinasyonlu işaretlerden oluşur. Ayrıca, onlar için özel tasarlanmış, özel proğramlar ve özel klavye ile metinleri, sesli okuma yoluyla bilgisayarları da kullanabilirler.

Öğretmen için çalışma kağıdı: Ünlü Görme Engelli İnsanlar – 1 adet Katılımcılar için çalışma kağıdı: Beyaz Sopalar – her biri için 1’er adet Katılımcılar için çalışma kağıdı: Braille Alfabesi – her küçük grup için 1’er adet Katılımcılar için çalışma kağıdı: Braille Alfabesi ile Benim Adım – her biri için 1’er kısım Resimli kitap: Görme Engelli Bir Dede Büyük bir kağıt – her küçük grup için 1’er adet Boya kalemleri – herkese 1’er adet Yapıştırıcı bant – 1 Makaslar – her biri için 1’er adet küçük ve 1 adet büyük makas Göz bağı kumaş parçası – her katılımcıya 1’er adet Nesneler – birkaç farklı nesne Çuval – 1 adet ışık geçirmez Beyaz sopalar – birkaç adet, beyaz kağıtla kaplı – kağıt baston veya beyaz kağıtla kaplı ahşap baston olabilir Andrea Bocelli’den Müzik dinletisi SD Çalar cihaz, hoparlör veya cep telefonu ile bilgisayar

Günlük yaşam alanda tek başına başa çıkma çabası gösterirken, içindeki düzenleme ne şekilde yapılacağı bu insanlar için özel bir önem arzeder. Amaca uygun bir düzenleme tasarlanırsa bu insanlar sık sık herhangi bir yardımcı cihaz olmadan hareket edebilir ve yalnız yaşayabilir. Dokunma yanı sıra, bu insanlar kendilerini zaman ve mekan içinde yönlendirme için ek bilgi almak için kendi işitme yeteneğine dayanmaktadır. Bu insanlar da görme engeli olmayan diğer insanlar gibi farklı aktiviteler yapabilir, doğrudan bu anlamda görme yeteneği ile bağlı olmayan meslekler hariç (örn., cerrahi operasyonlar). Çevredeki insanlar bu kişilere karşı herhangi bir başka şekilde değil de, görme engeli olmayan insanlara davranırmış gibi davranmalıdır –onların kişilik ve yeteneklerine saygı gösterilmeldir, onların yaşamlarını ve hayatını kolaylaştıracak gerekli koşulları farklı alanlarında sağlanması gerekir. Başka şeylerin yanı sıra, görme eneglli olan bir kişiden izin almadan kendisne yardım etmemiz gerekli olduğu anlamına gelmez– önce izin alınır ve izin verirse yardım edilebilir, böylece bu insanların diğer insanlardan bağımsızlıklarını ve özgüven duygusunun güçlendirilmesi sağlanmış olur.

30


1 Etkinlik Tüm katılımcılar sınıfın bir tarafında durur, öğretmen katılımcıların önünde durur ve elinde daha önce öğretmen için hazırlanmış olan ÇK: Net Görülmeyen Bir Resim -den kesilen bir kısımı elinde tutar, katılımcılara gösterir ve orada ne olduğunu tanıyabildiniz mi diye sorar. Aynı şekilde daha sonra çalışma kağıtının diğer kısımlarındaki bulanık görüntülü resimler için de sorar. Sonunda bazı insanların resimlerde gözüktüğü gibi gördükleri sonucuna varılır.

2 Etkinlik

3 Etkinlik

Katılımcıların her biri el ele tutulup çember şeklinde ayakta durur ve devamlı gürültülü ses çıkarır. Katılımcılardan oluşturulan çemberde istisna olarak sadece iki öğrenci el ele tutunmuyor, çemberde sessizce duruyor ve çemberden dışarıya çıkılması için aralarında belli bir mesafe oluşturulması şekilde birbirinden biraz uzakta durur, („kapı“) oluşturulur. Katılımcılardan birinin gözleri bir peçe ile bağlı çemberin içinde duru ve dışarıya çıkabilmesi için „kapıyı“ bulması gerekir, kapıyı bulabilmesi için ses gelmeyen tarafa yönlendirilmesi gerekir. Kapıyı bulmakta başarılı olduğunda, o katılımcı da çembere katılır, onun yerine başka bir öğrenci geçer ve etkinlik aynı şekilde devam eder. Sonunda kısa bir tartışma başlatılır. Katılımcılar sadece kendi işitme yeteneğine dayalı haraket etmeleri gerektiğinde kendilerini nasıl hissettikleini açıklamaları gerekir ve bu durumda hangisinin o şekil yönlendirilmenin mi yoksa kendileri de görebildiğinde mi daha kolay olduğunu açıklamaları gerekir.

Katılımcıların her biri el ele tutulup çember şeklinde ayakta durmaya devam eder, öğretmen katılımcıların karşısında durur gizlice ışık geçirmez bir torbanın içine bir nesne yerleştirir. Gönüllü bir katılımcı seçilir, sadece iki eliyle dokunarak, torbanın içine konulan nesnenin ne olduğunu tahmin etmesi gerekir. Katılımcıların çoğu sadece elle dokunarak torbanın içindeki nesnenin ne olduğunu tanımları için aynı etkinlik birkaç kez daha uygulanır. Aynı aktivite birkaç kez daha tekrarlanır böylece gruptaki bütün oyuncular etkinliğe dahil edilmiş olur. Etkinliğin sonunda katılımcılarla konuyla ilgili kısa bir tartışma başlatılır, sadece kendi dokunma hissi temelinde nesnelerin ne olduğunu tanımlar, nesneleri gördüklerinde mi daha kolay, yoksa hissederek mi tahmin etmeleri daha kolay olduğunu tartışırlar.

4 Etkinlik Tüm katılımcılar çiftler halinde ayrılır, ve sınıfta sandalyeler arda arda dizilmiş bir şelilde özel bir yol tasarlanır. Her çiftin bir üyesi görüyor, diğer arkadaşın gözleri bağlı olduğu için göremediği için, onun kolundan tutup yardımcı olmaya çalışır. Gözleri açık ve gören arkadaş, gözleri bağlı olan ve görmeyen arkadaşı kolundan tutup yoldan güvenli bir şekilde geçmesine yardımcı olur. Daha sonra her çiftin üyeleri rollerini değiştirerek prosedürü tekrarlar. Etkinlik sonunda katılımcılar arasında kısa bir tartışma açılır. Katılımcılar gören arkadaşlarının tarafından yönlendirildiklerinde kendilerini nasıl hissetiklerini anlatmaları gerekir, bu şekilde mi daha kolay yoksa onlardında görebildikleri vakit daha kolay olduğunu açıklamaları gerekir.

31


6 Etkinlik

5 Etkinlik Herkes çember şeklinde oturur, öğretmen Görme Engelli Bir Dede resimli kitabın içindeki resimleri göstererek aynı isimli hikayeyi okur.

TARTIŞMA: 1

Daha önce, iyi göremeyen, veya bulanık gören birini gördünüz mü?

2

Kör insanlar hareket etmeleri için neler kullanmak zorundadır?

3 4

Kör insanlar nasıl okuyabilir?

5 6 7

Kör insanlar neler yapabilir? Şarkı söyleyebilirler mi (katılımcılara öğretmen için önceden hazırlanmış ÇK, kesilmiş ilk fotoğraf gösterir: Ünlü Görme Engelli İnsanlar – Andrea Bocelli, futbol oynarken kafasına isabet eden darbe yüzünden görme yetisini 12 yaşında kaybeden dünyaca ünlü opera sanatçısı)? Resim çizebilirler mi ((aynı ÇK önceden kesilmiş ikinci fotoğraf gösterilir – Eşref Arman, doğuştan kör olan ressam)? Spor yapabilirler mi ((aynı ÇK önceden kesilmiş üçüncü fotoğraf gösterilir – Eric Vayenmaer, göz hastalığı nedeniyle 13 yaşında iken görme yetisini yitirmiş; o, dünyanın en yüksek Everest Dağı zirvesine tırmanmayı başarabilen ilk kör sporcudur)? TV’da haberleri okuyabiliyorlar mı (aynı ÇK önceden kesilmiş dördüncü fotoğraf gösterilir –Braille alfabesindeki harflerin yardımıyla haber okuyan Lee Chang-Hoon)? Bilgisayar üzerinde çalışabilirler mi? Evde tek başına yaşayabilirler mi? İhtiyacı olan şeyleri nasıl bulurlar? Kör insanlar hangi işleri yapamazlar? Kör insanlara ne şekilde yardımcı olabiliriz? Onlara yardım gerekmediği anda yardım etmemiz gerekiyor mu yoksa o durumlarda tek başına yapabilecekleri işleri kendilerinin yapmasını bırakmamız mı gerekir?

32

Tüm katılımcılar arka arkaya kuyruk halinde dizilir. Oluşturdukları sıranın önünde iki sıra arka arkaya dizilen sandalyelerden paralel iki çizgi tasarlanır-iki sıra arasında yol oluşturulur. Katılımcılar birer birer, gözleri bağlı, bir elinde bayaz baston tutarak yavaş yavaş yolu bir ucundan diğer bir ucuna geçmeye çalışır (beyaz sopa beyaz kağıttan veya beyaz kağıt ile kaplanmış ahşap sopa olabilir) beyaz bastonu sandalyelerin nerede olduklarını anlayıp vurulmaması için kullanır.

7 Etkinlik Katılımcıların her biri daha önce kendileri için kesilmiş olan ÇK: Beyaz Sopalar-dan birer kısım alır (katılımcının yaşına ve yeteneklerine uygun, öğretmen ilk önce beyaz bastonların çizili olduğu alanları makasla keser,kesilenler karıştırılır, daha sonra en kısa bastondan en uzun bastona kadar uzunluklarına göre sıralamasını yapmaları gerekir.


8 Etkinlik

9 Etkinlik

Tüm katılımcılar birkaç küçük gruba ayrılır. Her ggrup daha önce katılımcılar için hazırlanmış olan birer adet ÇK alır: Braille Alfabesi. Aynı şekilde önceden kendileri için hazırlanmış olan birer adet ÇK: Braille Alfabesi ile Benim Adım alırlar. Boş çizgilerde daha önce öğretmen her katılımcının adını yazar (şayet yazmayı biliyorsalar, katılımcılar isimlerini kendileri yazabilirler). Her harf noktaları birleştirilerek farklı renkle boyanması gerekir ve hangi harfin hangi işaretle yazıldığını Braille alfabesinde bakarak herkes kendi adını yazar.

Tüm katılımcılar önceki etkinlikteki olduğu gibi aynı küçük gruplar halinde çalışmaya devam eder. Her masaya birer büyük kağıt parçası koyulur ve her katılımcı kendi tercihi üzere seçmiş olduğu elinde birer adet renkli kalem tutar. Öğretmen katılımcılara az sonra Andrea Bocelli’den müzik dinleyeceksiniz der, her grubun katılımcısı, başını yukarıya doğru dik tutarak, müzik eşliğinde, ortak kullandıkları büyük kağıt parçasının üzerinde birşeyler çizmeleri gerekir. Kısa bir süre sonra, katılımcılar neler çizdiklerini görürler ve her biri ne çizmek istediğini fakat sonuçta ortaya ne çıktığını açıklar. Sonunda çizimler sınıfta göze çarpan bir yere asılır.

33


RESİMLİ KİTAP: GÖRME ENGELLİ BİR DEDE

Enisa, Маrko ve Ana o gün Luan’nın okula gelmediğini fark ettiler. Dersler bittikten sonra, MELA grubunu Ana ve Marko’nun Annesi eve götürmesi gerekiyordu çünkü onun sırasıygı, grubun kahramanların isimlerinin ilk harflerinden oluşturdukları bir isim. Anne de şaşırdı, bugün dört değil de, sadece üç çocuk aldı. Her halde Luan’ın ebeveynleri bugün oğullarının okula gitmeyeceği haberini kendisine iletmeyi unutmuştu, dolayısıyla hiçkimse Luan’a ne olduğunu bilmiyordu. Eve giderken yolda, Luan’a neler olabildiğini tahmin ediyorlardı, mutlaka hastalanmıştır diye düşündüler. Öğleden sonra onu görmek için ziyeretine gitmeye karar verdiler.

aynı köpek avlamsını duydular. Köpek kapının arkasından onları selamlıyordu! Luan kapıyı açtığında, üç arkadaş onu sıkıca kucakladılar, çünkü bugün okuldayken onu çok özlediler ve aşağıya doğru bakmaya başladılar... ...Kahvernekli tüylü çok tatlı bir köpek gördüler, hemen ayakları altına kuyruğunu sallayarak dolaşmaya,kendini sevdirmeye başladı, çocukların ellerinde topları farketti! Ve, arkadaşları Luan’a aralarından birinin evinde köpeği olduğu için çok mutlu olduğunu söylerken, oysa köpek onun olmadığını söyledi bir anda onları hayal kırıklığına uğrattı! Nasıl olur da onun değil, işte köpek onun evinde, çocuklar şaşkınlıkla sordu. Luan onları hatırlatmak istedi telefonda konuştuklarında onlara evde özel bir misafir olduğunu söylemişiti, fakat sizi tanıştırmak istediğim özel misafirim köpek değil de başka bir önemli şahıs olduğunu sözylemişitim dedi. Çocuklar çok şaşırdı. Acaba kim olabilir o? Luan gülümsedi ve oturma odasına geçmelerini davet etti.

Fakat, binaya merdivenlerden çıkarken, Luan’ın kapısı çnünden geçerken, kapı arkasından köpek sesi duydular. Hepsi çok şaşırdı. Luan’nın evde köpek beslediğini bilmiyorlardı! Çok sevindiler, o anda nihayet onların da sevebilecekleri ve oynayabilecekleri bir evcil hayvanları olacak. Bu düşünceyle hepsi telaşla eve gitti, Luan’a misafirliğe gitmeye hazırlandı.

Oodaya girdiklerinde, orada daha önce hiç görmedikleri bir adam oturuyordu. Luan ona doğru koştu, sıkıca kucakladı, çocuklara doğru döndü bu adam benim dedem oluyor dedi. Çocuklar onunla selamlaşmaya gelidiler ve isimlerini söylediler. O anda Luan Dedesine telefonda anlattıklarını hatırlattı, hangi çocuk en çok neyi yapmayı sevdiğini hatırlattı.

Eve vardıklarında,çocuklar Luan’a ziyarete gitmek istediklerini haber vermek için ona telefon ettiler. Luan merak etmeyin hsata değilim, bugün onların evşnde çok özel bir misafir olduğunu söyledi. İşte bu yüzden bugün okula gelmediğini anlattı, öğleden sonra hepsi ona ziyarete gelirse onları bu özel misafirle tanıştıracağını söyledi. Çocuklar, Luan onları köpeği ile tanıştırmak istediğini biliyorlardı, fakat onlara söylemiyordu, onlar ise, zaten, biliyordu daha önce köpeğin sesini duymuşlardı! Bu yüzden gurubun ğç arkadaş evden birer küçük top almayı anlaştılar, köpeğe hediye verecekler, Luan okulda iken köpek evde kendisi toplarla oynasın.

Tanıştıktan sonra, çocuklar sustu. Biraz şaşırdılar çünkü dede bütün vakit siyah gözlük takıyordu, tam nereye doğru baktığını bilemiyorlardı. Dede çocukların biraz teredütlü olduğunu hissetti. Böylece, onlara anlatmaya başladı, onların yaşında iken, evin önünde fudbol oynuyormuş, fakat bir anda çok kötü yere düşmüş ve gözleri yaralanmış. O zamandan beri göremiyormuş, Luan grubun daha da heyecanlandıklarını gördü. Bir kimse göremiyorsa bu nasıl oluyor, çocuklar soruyor. O anda Luna siz en iyisi bu konuları dedeme sorunuz dedi çünkü Dedeme gereken gibi size en iyi bir şekilde açıklayacaktır dedi. Çocuklar bakkaldan ihtiyacı olanları ona kim satın alıyor soruyorlar, O kendim alıyorum dedi. Fakat, bakalla kendisi bakkala nasıl gidebiliyor diye merak ediyorsunuz elbette, evden çıktıp, bakkala gitmek için yolun karşısına

Nihayet ziyaret vakti geldi. Üç arkadaş Luan’ın kapısı önünde bulştu çok heyecanlı ydılar, kapının açılmasını sabırsızlıkla bekliyorlardı. Kapı zilini çaldıktan sonra, yine

34


nasıl geçiyor. O anda binada beşinci katta yaşadığını açıkladı, zemin kata kadar asansörle iniyormuş.Fakat, asasnsörün hangi düğmesine basacağını nereden biliyor çünkü rakamları görmüyor, soruyordu çocuklar. O anda çocuklara açıklama yaptı aynı binada uzun zamandır yaşadığını söyledi, elleriyle düğmelre dokunduğunda sıralamsını çok iyi bildiğini anlattı.

Ayrıca, köpeği gelişmiş duyuları sayesinde ona çok yardımcı olduğunu söyledi. Buna göre, sesin hangi yönden geldiğini ve ne tür bir tehlike olabileceğini sezebiliyor, bir çok şey yapabiliyor ve anlıyor. Böylece, örneğin, insanların yüzünü görmeden işittiği sese göre, onların mutlu veya üzgün olduklarını anlayabiliyor. Çocukların yine şaşa kaldılar. Bunu nasıl da başarabilyor? O anda Dede çocuklara üzgün olduklarında ismini nasıl söylediklerini sordu, daha sonra mutlu olduklarına nasıl söylediklerini sordu. Çocuklar bu iki farklı durumlarda seslerin bir brinden farklı olduğuna tanık oldular. İşte böyle, grup ve Luan’nın Dedesi uzun bir süre konuştular. Çocuklara, görme engeli olan bir insanın yaşamı ne şekilde geçtiğini öğrenmeleri çok ilginç geldi.

Daha sonra, dışarıya çıktığında, bakkala giden yolu her gün gelip gittiği için, aynı şekilde yolu da akıllda biliyor, bu yüden rahatlıkla yürüyebiliyor, sadece beyaz bastonunun yardımıyla yoldan yürüyebiliyor. Onunla kaldırtımın nerede olduğunu biliyor ve yol üzerinde herhangi bir engel olup olmadığını kontrol ediyormuş. Elindeki beyaz bastondan dolayı görme engelli olduğunu herkez biliyor, bu yüzden ona karşı dikkatli davranıyorlar, bazen gerektiğinde, ona yardımcı oluyorlar.

Eve gitmeden önce, Dede onlara tekrar bir sürpriz yaptı. Onlara bir hikaye okumasını teklif etti. Hikaye okuyacak, nasıl?! Bu mümkün değil, düşündü çocuklar. O anda Dede köpeğine çantadan kitabını getirmesini söyledi. Köpek hemen koştu ve çantayı ağzında taşıyarak getirdi. Dede çantadan resimli kitabı çıkardı. Bu arada, dört çocuk onun etrafında oturdu ve ne olacağını görmek istiyorlardı. Dede kitabı açtı, ve orada, çocukların bildikleri harfler yerine, görme engelli insanlar için tasarlanmış özel harfler vardı. Her harfin üzerinde kabarcıklı topçuklar vardı, Dede parmak uçlarıyla harflere dokunarak ne yazdığını gayet iyi okuyabiliyordu. O çok ilginç bir hikaye okudu, hikayenin ana kahramanı onun gibi iki gözden görmeyen bir çocuktu, birlikte oyun oynadığı çok arkadaşları varmış.

Kavşağa geldiğinde, zemine yerleştirilmiş kabartma topçuklar bastonuyla dokunuyormuş. Böylece orada durması gerektiğini biliyor ve yoldan geçen otomobillerin sesini iyi duyması gerekiyor. Dede onlara çok ilginç bilgiler aktardı: bazı büyük kavşaklarda görme engelli ler için özel semaförler varmış! Çocuklar hiçbir zaman öyle bir semafor görmemişti, ne şekilde çalıştığını sordular. Bu tür semaförlerde yeşil ışık yayaların yolu geçmesi için geçerli olduğunu söyledi. Fakat, aynı anda semaförden özel bir ses de çıkıyor, böylelikle yolu gemesi gerektiğini biliyor. Yayalar için kırmızı ışık yandığında, farklı bir ses çıkıyor, böylece durması gerektiğini biliyor.

Ve böylece, Luan’ın Dede’si hikayesini okudu, zaman çabuk geçmişiti çocuklar akşam yemeği için artık eve gitmeleri gerekiyordu. Dede’yle ve Luan’la sıkıca kucaklaştılar, onunla çok eglenceli zaman geçridiklerini ve bir daha gelmesini sabırsızlıkla bekleyeceklerini söylediler.

Çocuklara birçok şey netleşti, fakat Luan’ın evinde bu küçük köpeğin ne işi var hala anlamış değildiler. O anda Dede onlara açıkladı dışarıda kar olduğunda, bastonuyla haraket etmesi daha zor olduğunda, ya da tek başına gitmesi zor olan daha uzak bir yere gitmesi gerektiğinde, köpeğin yardımıyla geziyor. Köpek özel eğitimli olduğu için onu parka götürmesini ve orada boş bir bankta oturtmasını iyi biliyor, ambulasa kadar götürebiliyor, adını söylediğinde çok yakın bir arkadaşının evine kadar götürebiliyor... Köpek sesli semaförlerin bulunmadığı yerlerde veya semaförlerin olmadığı yerlerde yolun karşı tarafına da geçrimesini biliyor. Köpek semaförün önünde yeşil ışığın yanmasını beklemesini biliyor, ya da sağa-sola bakmasını biliyor ve tek otomobil bile geçmediği anda yoldan karşıya geçirmesini iyi biliyor. Çocuklar duyduklarına çok şaşırdılar. Bu köpek bukadar iş yapabiliyorsa nekadar akıllı bir köpekmiş?! Dede köpeğini okşadı ve onun sadık dostu olduğunu söyledi – evde birlikte hem eğleniyorlar, hem de sokağa çıktığında ona yardımcı oluyor.

35


ÖĞRETMEN İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: NET GÖRÜLMEYEN BİR RESİM Работен лист за воспитувачката: Нејасна слика Работен лист за воспитувачката: Нејасна слика

ÖĞRETMEN İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: ÜNLÜ GÖRME ENGELLI İNSANLAR

Andrea Bocelli, İtalya

Ерик Вајенмаер, САД Eric Vayenmaer, ABD Ерик Вајенмаер, САД

Ли Чанг‐хун, Јужна Кореја Ли Чанг‐хун, Јужна Кореја Lee Chang-Hoon, Güney Kore

Eşref Arman, Türkiye

36


KATILIMCILAR İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: BEYAZ SOPALAR

KATILIMCILAR İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: BRAİLLE ALFABESİ İLE BENİM ADIM

KATILIMCILAR İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: BRAİLLE ALFABESİ A

B

C

Ç

D

DH

E

Ë

F

G

GJ

H

I

J

K

L

LL

M

N

NJ

O

P

Q

R

RR

S

SH

T

TH

U

V

X

XH

Y

Z

ZH

37


Çalıştay:

OKUL YARIŞMASI MALZEMELER

ÖĞRETMEN İÇİN EK BİLGİLER:

Katılımcılar için çalışma kağıdı: Yetenekler – her biri için 1’er adet

Her kişi, yaşları ne olursa olsun, farklı şeyler yapması mümkündür – bazıları daha iyi yapabiliyor, bazıları ise daha аz başarılı olabiliyor. İnsan becerisi olgunlaşma ve psiko-fiziksel gelişimine bağlı olur, doğuştan bir yeteneğe sahip olmasına, sürekli alıştırma yapmasına ve yaşadığı ortamdan gelen teşvikler doğrultusunda kimisi daha başarılı kimisi daha az başarılı olur.

Öğretmen için çalışma kağıdı: Yetenekler – 1 adet Resimli kitap: Okul Yarışması Boya kalemleri – her küçük grup için 1’er set Тоp – 1

Bazı işler var gençler yetişkinlere kıyasen daha iyi yapabilir (örn., spor etkinliğinde uygulanan „köprü“ ya da „yılıdz“ adı verilen eğzersizleri bedenleri esnek olduğu için çok daha rahat yapabiliyorlar), bazı işler var yetişkinler gençelere kıyasen daha yetenekliler (özellikle daha fazla hassasiyet ve daha karmaşık zihinsel aktivite gerektiren işler). Ancak, gelişiminde bazı kurallar olmasına rağmen, hatta aynı yaş grubundaki insanların beceri ve yeteneklerini ölçmüş olursak, kişisel gelişimleri hakkında aralarında büyük bireysel farklılıklar olduğunu tespit etmiş oluruz. Bireysel becerilerin farklı gelişmiş seviyesine bağlı olarak, her birey beceri ve yeteneği bakımından eşsizdir, tek bir sistem oluşturur ve bundan dolayı hiç kimsenin kimseyle alay etme hakkı yoktur, aksine, herkese maksimum limitleri sağlayarak kendilerini geliştirmelerine imkan vermelidir. Aynı anda, herkes kendi yeteneklerini istediği ölçüde ve onlara uygun yerlerde uygulama hakkına, her insan kendi becerilerini pratik yaparken başkalarına engel olmayacak şekilde uygulamalıdır.

1 Etkinlik Tüm katılımcılar küçük gruba ayrılır ve her katılımcı daha önce onlar için hazırlanmış olan ÇK alır: Yetenekler. Çalışma kağıdın üst kısmında şu anda ne yapabildiğini çizer ve büyüdüğünde neler yapabileceğini çizer, çalışma kağıdın alt kısmında аynı yaş özelliğine sahip dönemlerde ne yapamadığını çizer, ve neleri yapamayacağını çizer. Ondan sonra tüm katılımcılar çember şeklinde ayakta durur ve herkes çizdiklerini sunar.

38

2 Etkinlik Tüm katılımcılar çember şeklinde ayakta durur. Etkinliği elinde bir top tutan çocuk yapmasini bilmek istediği, fakat yapmak istediği şeyi yapmasını bilmeyen, ya da istediği gibi iyi yapamayan şeyi söylmekle başlar. Elindeki topu yanındaki arkadaşına uzatır, diğer katılımcı da aynı şekilde açıklamada bulunur, etkinliğe katılan tüm çocuklar aynı şekilde ne yapmak istediklerini fakat yapamadıklarını birer birer anlatırlar.


4 Etkinlik

3 Etkinlik Herkes çember şeklinde oturur, öğretmen Okul Yarışması resimli kitabın içindeki resimleri göstererek aynı isimli hikayeyi okur.

TARTIŞMA: 1

Hem küçükler, hem büyükler birşeyler yapabiliyor mu? Küçükler neyi yapabiliyor? Büyükler neyi yapabiliyor?

2

Tüm çocuklar aynı başarıyla aynı işi yapabiliyor mu? Tüm yetişkinler aynı başarıyla aynı işi yapabiliyor mu?

3

Gençler yetişkinlere kıyasen bazı işleri daha iyi yapabiliyor mu? Örneğin, neyi yapabiliyor? Yetişkinler gençlere kıyasen hangi işleri daha iyi yapabiliyor? Örneğin hangi işleri?

4

Her işi başarıyla yapamadığımız durumlarda vaz geçmemiz mi gerekir? Örneğin, hikayede Ana şarkı söylediğini anlatmıştı, fakat Enisa kadar iyi şarkı söyleyemediğini de belirtmişti. Sizce bu durumda Ana evde şarkı söylemesin mi?

5

Size göre insanlar bir şeyi yapmaya nasıl başarır? Marko daha önce uzun bir dönem antraman yapmadıysa basket topunu atmakta birinci olabilecek miydi? Enisa okul yarışmasına 1-2 yaşında iken katılsayıdı sizce yarışmada birinci yeri kazanacak mıydı?

6

Enisa’yla iki çocuk alay ettiğinde, sizler Enisa’nın yerinde olsaydınız kendinizi nasıl hissedecektiniz? Neden?

7

Düşünün ki sizler bir şey yapmaya çalışıyorsunuz – örneğin, bir köpek resmi çiziyorsunuz, sizin çidiğiniz köpeği gören bir çocuk sizinle alay ederse: „Аma aptalsın! Köpek böyle çizilmez!“ derse, bu durumda kendinizi nasıl hissedecksiniz? Ne söylemek istersiniz?

39

Tüm katılımcılar sınıfın bir kenarında durur, diğer tarafta ise birkaç sandalye dizilir. Öğretmen daha önce hazırlanmış olan ÇK: Yetenekler-den katılımcılara birer soru okur. Sorulan sorulara her kim olumlu cevap verirse, sandalyeye oturabilir veya sandalyede yer yoksa, daha önce sandalyeye oturmuş olan öğrencinin kucağına oturur.


ÖĞRETMEN İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: YETENEKLER

1.

Kimler güzel şarkı söylebilir?

2.

Kimler güzel resim çizebilir?

3.

Üç denemeden sonra basket topunu basket sepetine kimler atabilir?

4.

Kimler çok çabuk şiir ezberleyebilir?

5.

Kimler tek ayakla en az 10 defa yerinde zıplayabilir?

6.

Kimler düz çizği üzerinden pürüzsüz kesebilir?

7.

Kimler çizği dığına çıkmadan iyi boyayabilir?

8.

Kimler çok kısa zamanda bir hikaye düşünebilir?

9.

Kimler kendi adını yazabilir?

10. Kimler oyun hamurundan güzel figürler yapabilir? 11. Kimler en çabuk yeni bir oyun düşünebilir? 12. Kim başka birine birşeyler öğretebilir?

40


RESİMLİ KİTAP : OKUL YARIŞMASI

Bugün, MELA grubun çocukları okuduğu okulda, grup kahramanların isimlerinin ilk harflerinden oluşturdukları bir isim, büyük bir poster yapıştırmışlardı. Orada büyük harflerle OKUL YARIŞMASI yazıyordu, alt tarafta ise okul yarışması 10 gün sonra düzenleneceği yazıyordu. Bu yarışmaya katılmak isteyen herkez belirlenen etkinliklerden birine başvuru yapabilir, mesela: resim çizme, şarkı söyleme, hedefe isabet atışı, şiir yazma, uzağa atlama, basketbol yarışması gibi etkinler vardı... Büyük tenefüste Ana posteri görünce çok sevindi. Şiir yazma yarışmasına katılmaya karar verdi.

böyle konuşuyorsun? Şunu bilmeni istiyorum sen bize şarkı söylediğin her seferinde senin sesini dinlerken tüylerim diken diken oluyor, yüreğimde sanki kelebekler uçuşuyor. Bence bu senin için çok iyi bir fırsat hem okulda herkez senin iyi şarkı söyleme yeteneğini duymuş olacaklar. Hem, diğer katılımcılardan sen daha iyimisin, değilmisin – o seni ilgilendirmesin, hatta aralarında en küçük olman bile sorun olmaz. Senin işinhangi şarkıyı söyleyeceğini iyi seçmen gerekiyor, ve şarkını en iyi bir şekilde okumalısın, komisyonda olanlar kime nekadar puan vereceklerini onlar düşünsünler. Yarın büyük tenefüste seni holda bekleyeceğim başvuru yapman için seninle birlikte geleceğim!“. Enisa tatlı tatlı güldü, Anayla rasında geçen bu konuşmadan dolayı biraz tedirgin hisetti kendini: „Yarına kadar görürüz!“

Derslerden sonra, MELA grubun diğer çocuklarıyla birlikte eve doğru giderken, övünerek şiir yarışmasına başvuru yaptığını ve ne gibi bir şiir yazacağını şimdiden düşündüğünü söyledi. Yine de, biraz daha düşünmesi gerekecek. Marko da basket dalında, sadece top atma yarışmasına katıldığını söyldi. Luan ise yarına kadar hangi dalda yarışmaya katılacağını düşüneceğini söyedi – kesinlikle uzağa atlama veya koşuya katılacak. Belki de uzağa atlamayı seçecek, çünkü bale antremanı yaparken, uzağa atlamayı öğrenmiş. Sadece Enisa susyordu. Arkdaşları o da herhangi bir yarışa katılacak mı sorduklarında, o mütevazi bir şekilde, „Bilmiyorum...“dedi.

Ertesi gün Ana büyük tenefüzde okul koridorunda Enisa’yı beklliyordu, fakat o yoktu. Ana onun hiç gelmeyeceğini düşündü, onu çağırmak için sınıfına doğru gitmeye karar verdiği anda, Enisa koridorun bir köşesinde göründü ve biraz tedirgin görünüyordu.

Ertesi gün okulda posterin etrafı öğrenciler kaynaşıyordu. Katılımcı listelerini hazırlayan bir okadar öğretmenler de vardı. Enisa büyük tenefüsü koridorun bir kenarında kalabalığı uzaktan izleyerek kenarda durmakla geçridi. Hiçbir yarışmaya katılmaması onun

Ana onu sıkıca kucakladı ve şunu dedi: „Yarışmada Şarkını okuduğunda doğrudan bana bak ve farzet ki sadece ben seni dinliyorum. Başka hiçbirşey önemli değil. Tamam mı?“ O anda Enisa’n sesi tamamen kısıldı, sadece Ana’ya bakıyordu ve hiç bir şey söylemedi. Ana onu elinden tuttu ve birlikte şarkı yarışma listesini yöneten öğretmenin yanına gittiler. Enisa zor zahmet ismini söyledi. Okadar sesizdi ki ki öğretmen ismini bile duyamadı, iki kez adın ne diye sordu. Enisa’nın yanında onadn büyük iki çocuk duryordu – onlar daha ilk gün başvurularını yapmışlar, listede daha kimler yarışmacı olarak katıldığını görmek istiyorlardı. Enisa nekadar sakin konuştuğunu duyduklarında, gülmeye başladılar, birisi sesli konuştu: „Bu kızcağızın sesi çıkmıyor, adını bile zor zahmet söylüyor, üstelik şarkı yarışmasına katılmak istoyor! Bir de nekadar küçükmüş!“, arkalarını dönüp uzaklaştılar.

için en iyi olacağını düşünüyordu. MELA grubun çocukları derslerden sonra eve doğru birlikte dönerken, yine yarışma hakkında konuşuyorlardı.Üstelik, iki gündür okulda tüm öğrenciler ve öğretmenler bu büyük yarışmayı konuşuyordu. Sadece Enise yine susuyordu. Ana bunu fark etti, ve sordu: „Sen, yarışmaya başvuru yaptın mı?“, Enisa hayır demek için başını yere eğdi. Ana yine sordu: „Neden şarkı yarışmasına katılmadın? Şarkı söylediğini biliyorum!“ Enisa cevap verdi: „Bugüne kadar okulda hiç şarkı söylemedim. Sadece ebeveynlerim ve sizler beni şarkı söylerken duydunuz. Yarışmaya katılacak kadar iyi şarkı söylediğime inanmıyorum. Şu ana kadar başvuru yapanların listesini gördüm – öğrencilerin çoğunu herkez tanıyor çünkü daha önce okul müsamerelerinde programa katılmışlardı, üstelik hepsi benden büyük. Ve, hepsi çok güzel şarkı söylüyor!“ Ana duyduklarına çok üzüldü, kaldırımın ortasında durdu ve şunu dedi: „Neden

Ana çocuklara sert gözle baktı, öğretmen listeyi hazırlamakla mejguldü konuşulanları duymadı. Fakat, Enisa hakkında konuşulanların hepsini çok iyi duydu ve bir okadar tedirgin oldu. O anda öğretmen gözlerinin içine bakarak şunu dedi: „Enisa, okul günü kutlama programlarında bugüne kadar şarkı söylediğini hiç görmedim. Yarışmaya senin gibi yeni öğrencilerin katılmaları beni çok mutlu ediyor!“ Enisa gülümsedi arkasını döndü ve uzaklaştı.

41


Yarışma gününe kadar günler çok çabuk geçti. MELA grubundan dört arkadaş her gün çok çalıştılar, herkez kendi alanında çalıştı. Enisa yarışmaya hangi şarkıyla katılacağını seçti, ve evde şarkısını çok iyi söylüyordu, sahneye çıktığında izleyicilerin önünde sesi kesilmesin diye endişeleniyordu.

du gözleriyle izleyiciler arasında Ana’nın nerede oturduğunu gördü. Ve, anlaştıkları gibi, ona doğru bakıyordu, bir anda ağzını açtı ve şarkısını söylemeye başladı. Başlangıçta biraz emin değildi ve sesizdi, fakat şarkı ilerledikçe Enisa kendinden emin oluyordu, sesi çok daha gür çıkıyordu, en arkada oturan izleyicilere kadar ulaştı, izleyiciler bu sesi çok beğendiler hatta bu küçücük kızcağızın güzel sesine şaştılar.

Yarışma günü de geldi. Okul tören için süslenmişti, kabarık sayıda ebeveyneler, öğretmenler ve öğrenciler katılmıştı... İlk önce uzağa atlama yarışı düzenlendi – Luan listede orta bir başarı gösterdi, fakat yine de hayal kırıklığına uğramamıştı. Ona, yine de bale çok yatkındı, ama bunun için şimdi yarışma yoktu. Marko basket topu atmakta ikinic oldu, şiir yazma yarışmasında ise Ana beşinci oldu. Onlar da yarışmayı kazanamadıkları için hayalkırıklığına uğramadılar, her nasılsa gün boyunca çok eğlendiler, ilginç anlar yaşadılar.

Sonunda, izleyicilerden güçlü bir alkış gelir – bir önceki alkışlardan çok daha güçlü. Enisa kazndı! Takdirname belgesini aldıktan sonra, sahneye MELA grubun diğer çocukları da çıktı, sıkıca kucaklayıp, başarısından dolayı tebrik etiller. Ana şunu söyledi: „Biliyor musun ne, sen hakikkaten çok iyi şarkı söyledin, senin yanında benim şansım yok! Ama, ben de duş alırken her gün şarkı söylüyorum, bugünler bana güzel bir şarkı öğretmeni ve birlikte çalışmamızı senden rica ediyorum Marko ve Luan’a sürpriz yapmak istiyorum!“ Enisa gülümsedi ve şu cevabı verdi: „Sorun olmaz, sen kendine bir şarkı seç birilikte çalışırız! Hatta şarkıyı söylerken dans edebiliriz!“, ikisi birbirine sıkıca sarıldılar.

Şarkı yarışması, günün sonuna bırakılmıştı. Enisa sekizinci sırada yarışmaya katılması gerekiyordu. Ana, Luan ve Marko izleyiciler arasında oturuyordu, şarkıları sayıyorlardı Enisa’nın sahneye çıkmasını bekliyorlardı. Ve, nihayet, sahneye Enisa çıktı. Bir hafta uykusuz kalmış gibi görünüyordu ve her an sanki yere düşecekmiş gibi bir izlenim bırakıyordu. Ana, Marko ve Luan’nın arasında oturuyordu, ikisinin elerinden sıkıca tuttu, Enisa’ya şans dilediler. Enisa yutkun-

42


KATILIMCILAR İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: YETENEKLER

43


Çalıştay:

FARKLI AİLELER MALZEMELER

ÖĞRETMEN İÇİN EK BİLGİLER:

Katılımcılar için çalışma kağıdı: Yapboz Oyunları – her küçük grup için 1’er kısım

Her çocuk, öncelikle gıda, giyim, sevgi, bakım ve güvenlikten oluşan temel insani ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için aile ve aile bakımı hakkına sahiptir. Bunlar olmadan, bir çocuğun hayatta kalması olasıl değildir.

Katılımcılar için çalışma kağıdı: Benim Ailem – her biri için 1’er adet Öğretmen için çalışma kağıdı: Rakamlar – 1 adet Katılımcılar için çalışma kağıdı: Aile Üyeleri –aynı cinsiyetten olan kişilere 1’er adet Resimli kitap: Farklı Aileler Boya kalemleri –her küçük grup katılımcı için 1 adet Yapıştırıcı bant – 1

Çocukların ve onların bakımıyla ilgilenen yetişkinlerin bulunduğu bir topluluğa aile denir. Aile yapısı, ve aile fertlerin sayısına göre ailelerin farklı türü vardır (iki ebevyn ve çocuk/çocuklar, tek ebeveyn ve çocuk/çocuklar, ebevyen/lerin ve çocuk/larin yanısıra dede ve/veya nine’nin yaşadığı büyük aileler vb). Biyolojik ebeveynleri ile birlikte yaşamayan çocukların bakımı ve korumasıyla devlet ilgilenir, çocuk esirgeme ve koruma kurumlarına yerleştirilir ve orada o çocuklar için sorumlu yetişkinler ilgilenir, koruyucu ailelere emanet edilir, bakımı ve koruması temin edilir ya da evlatlık verilir. Aile yapısı ne olursa olsun, her ailenin birincil hedefi – çocuklara yetişkinlerden bakım sağlanması gerekir ki çocuklar hayatta kalabilsin ve kendi potansiyellerini geliştirebilsinler.

Makaslar – her biri için 1’er adet küçük ve 1 adet büyük makas Tebeşir – 1 Delgeç (perforatör) – 1 Yün iplik – 1 Müzik SD çalar cihazı, hoparlör ile bilgisayar ve ya cep telefonu

1 Etkinlik Tüm katılımcılar küçük gruplara ayrılır, her gruba önceden amaca uygun hazırlanmış çalışma kağıdı verilir, farklı yapboz oyunları (Öğrenciler ait ÇK: Yapboz oyunları) her grup parçaları yapıştırmakla kendi yap boz oyununu çalışır. Sonra her grup sınıfın en görkemli bir yerinde yapmış olduğu yapboz oyunu asar ve yapboz oyununda yer alan aile yapısı hakkında bilgi vererek açıklamada bulunur.

44


2 Etkinlik

4 Etkinlik

Herkes çember şeklinde oturur, öğretmen Farklı aileler resimli kitabın içindeki resimleri göstererek aynı isimli hikayeyi okur.

Tüm katılımcılar sınıfın bir tarafında durur karşı taraftaki duvara uzun bir yün iplik parçası yapıştırılır. Yün ipliğn üzerine belli mesafalerle daha önce ÇK: Rakamlardan makasla kesilmiş olan rakamlar yapıştırılır. Aile bireyleri en kalabalık olan aile en büyük rakamla gösterilir bu rakam daha önce katılımcıların çizmiş oldukları aile resimlerindeki bilgilere göre tespit edilir. Her katılımcı, öğretmenin yardımı ile daha önce hazırlamış olduğu çalışmasını yün iplik ile duvara asar, bunu yapmadan önce birlikte yaşadığı aile bireylerin sayısına uygun olan rakamın üzerine kendi çalışmasını asmaya dikkat eder.

TARTIŞMA: 1

MELA grubu tek başına yetişkinler olmadan yaşayabilirler mi? Neden?

2 3 4

Neden çocukların bir ailesi olması şarttır? Ne tür aileler mevcuttur?

Çalışmanın sonunda ortak bir sonuca varılır, fotoğraflar ve rakamlar gösteriyor ki her çocuğun farklı aile yapısı ve farklı aile sayısı olduğu kanıtlanmış olur, her katılımcı ailesinden birini seçer ve onu tanıtır, çalışma kağıdın arka tarafında çizmiş olduğu aile bireyi ile neler yapmak istediğini anlatan resmi de açıklar.

Her aile yapısında eşit olan nelerdir?

5 Etkinlik

3 Etkinlik

Her katılımcı, kendi cinsine ait grupta, daha önce kendileri çin ÇK: Aile üyelerinden kesilen kartlardan, rastgele bir kart çeker, ve seçmiş olduğu kartı kendi vücuduna görünür bir yere yapıştırır. Öğretmen yerde tebeşir ile birkaç daha büyük çember çizer ve bu arada katılımcılara müzik dinletir. Tüm katılımcılar müzik eşliğinde dans eder, bir anda öğretmen müzüği kapatır ve her çemberin içinde ne tür bir aile kurmaları gerektiği talimatını verir (örneğin, bir anne, bir baba, bir baba ve iki oğul/bir baba ve bir kız çocuk/bir anne ve iki oğul/ anne, baba, babaanne, dede, bir oğul ve bir kız çocuk...). Bu durumda, o tür kartı vücuduna yapıştırmış olanlar hemen en hızlı şekilde öyle bir aile oluşturmalarına bakar (bu çalışmada bazı katılımcılar çemberin dışında kalabilir, fakat oyun ikinci kez tekrarlandığında çemberin içine girebilirler). Etkinlik sonunda, her çemberde oluşturulan ailelerin üyeleri aralarında ele ele verip ellerini havaya kaldırır ve: „Ura!“, bağırlar.

Tüm katılımcılar daha önce oluşturulan küçük gruplarla çalışmaya devam eder. Her katılımcı daha önce onlar için hazırlanmış olan ÇK alır: Benim ailem, çemberleri makasla keser. Sonra en büyük çemberin içinde kendi resmini çizer, büyük çemberin etrafında yer alan küçük çemberlerin içine kendi ailesini oluşturan aile bireylerin resimlerini çizer (her aile bireyi için birer küçük çember kullanır). Her küçük çemberin arka tarafında, ilgili aile bireyiyle en çok neyi yapmaktan hoşlandığını çizer. Çalışmanın sonunda, büyük çemberin en üst tarafında perforatör cihazın yardımıyla büyükçe bir delik açmaya çalışır böylece çalışmasını bir sonraki etkinlikte de kullanır, büyük çemberin alt kısmında ise aile bireylerini gösteren kaç kişinin resmini çizdiği sayıda delik açaması gerekir, böylece yünlü bir ip kullanarak aile bireylerini büyük çembere teker teker bağlaması gerekir.

45


RESİMLİ KİTAP: FARKLI AİLELER

MELA grubun tüm çocukları, kahramanların isimlerinin ilk harflerinden oluşturdukları bir isim, Luan’ın evinde toplandılar, Ana hariç. Ana annesiyle anlaşmıştı akşamına birlikte onun en sevdiği sanatçının konserine gideceklerdi. Çocuklar farklı oyunlar oynuyordu, bir anda kimse kapıyı çaldı. Kısa bir süre sonra, Luan’nın odasına Ana girdi. Anayı görünce hepsi çok şaşırdı. Enisa hemen sordu: „Sen şu anda konserde olmalıydın?“, Ana cevap verdi: „Lütfen, hiç sorma, rica ediyorum! Sinirden patyacağım!“ Luan da merak ettiği için sordu: „Neden? Ne oldu?“ O anda Ana, üzgün bir sesle, cevap verdi: „Planımız suya düşütü! Bir ay bu anı bekledim, ve sonunda bçyle mi olacaktı?! Ben hazırlanmışken, anneme bir telefon geldi ve acilen işe gitmesi gerektiğini söylediler! O anda gözlerim karardı! Babamın ğç hafta oldu ayağı kırık ve araba kullanamıyor, artık çok geç olduğu için annem arkadaşımın babasını arayıp beni de onlara konsere götürmesini rica edemedi! Offff, nekadar da sinirliyim! Zannediyorum annemle 100 sene dargın olacağım!“ Marko o ana kadar sadece sakince dinledi, fakat şimdi o da söze karıştı: „Hele bir dur biraz, eminim ki annem işini erteleyebilseydi, ertelerdi. Fakat, kim bilir nekadar acil ve önemli bir şey için annemi işe çağırdılar“. Buna karşılık olarak, Ana daha çok kızdı: „Lütfen rica ediyorum, annemi korumaya kalkışma! Nekadar zaman oldu bu konseri bekliyordum ve sonunda böyle mi bitecekti! İnanamıyorum!“

Bu fikri duyunca, tüm çocukların yüzü güldü. Enisa o an dedi: „Eğer durum öyleyse, en de hemen sana katılacağım! Birlikte her gün bir ton dondurma yiyeceğiz, hem öğle yemeğinde, hem akşam yemeğinde!“, Luan buna ilavetten: „Evet, evet... Ben de sizinle birlikte yaşamaya geleceğim, hep birlikte gece geç saatlere kadar oyun oynayacağız!“ Мarko, o ana kadar kıskardeşini desteklemediğine rağmen, Anaya şunları söyledi: „Beni de bekleyin, ben de sizinle birlikte yaşamaya geliyorum! Böyle daha iyi olacak, hiç kimse `şunu yap, bunu yapma` diyemeyecek, orada gönlümüze göre yaşayacağız, istediğimizi yapacağız!“ Enisa yere yattı, gözlerini kapattı ve şunu dedi: „Heee, ben artık nasıl bir hayat yaşayacağımızı hayal ediyorum, bize göre kalın kağıttan küçük bir ev yapacağız hepimiz bir odada uyuyacağız!“ O anda, Luan söze karıştı: „Tüm bunları hayal etmemiz iyidir, fakat ne yiyeceğiz?“, Enisa hemen buna cevap verdi: „Mesela, hepimiz evden bir şeyler alırız.“ Luan bu cevaptan memnun kalmadı, endişeli bir ses tonuyla tekrar sordu: „Evden nekadar yiyecek getirirsek de, ancak birkaç gün için yetecek. Ve sonra, nasıl yaşayacağız? Çocuklar işe gitmiyorlar, para kazanmıyorlar ki gerekenleri satın alsınlar...“ Enisa tüm bunları duyunca, o da endişelenmeye başladı: „Öyledir... üstümüzdeki eşyalarımız eskiyip kopunca, bize kim kıyafet alacak?“ Marko hala hayal ediyordu, yapraklardan bazı kıyafetler yaparız dedi, Ana cevap verdi yaprak kıyafetleri sadece havalar sıcak olduğunda giyebilecekler, havalar soğuduğunda ne yapacağız. O anda Marko da biraz duraksadı ve düşündü: „Havalar soğuduğunda ne mi yapacağız, kalın kağıttan yapacağımız evimizle durum ne olacak, hiç düşündünüz mü? Kağıt pek sıcak tutmuyor, yağmur, kar yağdığında kağıt evimiz eriyecek...“ Enisa derin bir nefes aldı ve şunu ekledi: „Eh, hastalandığımızda, bizi doktora kim götürecek?“ O anda Marko bir başka sorun daha aklına geldi: „Geceleri, birşeyden korktuğumuzda, kimi kucağına sığınacağız bizi kim kucaklayacak?“ Luan hemen cevap verdi: „İşte, ben buradayım! Ben geceleri uyumayacağım ve hepinizi koruyacağım!“, fakat Ana, hemen önünü kesti: „Ah, Luan,... Kaç gece uykusuz kalabilirsin ki? En çok bir-iki gece, ve sonunda hiç farketmeden sen de uyuyacaksın!“

Enisa, Ana’nın böyle tedirgin olduğunu görünce çok üzüldü, onu teselli etmeye çalıştı: „Hadi, merak etme, ümit ediyorum ki yakın zamanda şehrimizde buna benzer başka bir konser olacak, konsere yine gideceksin...“ Fakat, Ana o anda başını yukarıya doğru kaldırdı ve yüksek sesle cevap verdi: „Başka sefer kendim gideceğim! Gidebilirim diye hiç kimseye sormayacağım, ne de bir şey isteyeceğim!“ Marko tekrar söze karıştı, ve şunu dedi: „Dur bekle biraz, nasıl öyle düşünüyorsun?“, Ana ona sert bir bakışla baktı ve şunu söyledi: „Öyle işte, güzel! Bu geceden artık dördümüzle birlikte yaşamayacağım!“ Luan son duyduklarına çok şaşırdı, o da sordu: „Ana, neyin var, sen neler konuşuyorsun, farkında mısın? Peki, nerde yaşayacaksın?“, o da cevap verdi: „Hiç bir şeyim yok! Sadece, bina önündeki parkta yaşamaya karar verdim. Tek başıma kendim yaşayacığım, istediğimi yapacağım, gitmek istediğim yerlere gideceğim, aklıma geleni yiyeceğim...“

46


Tüm fikirler ve endişelerden sonra, Enisa şunu dedi: „Arkadaşlar, size bir şey söyleyeyim... Siz nasıl istiyorsanız, ben yalnız yaşama fikrinden vaz geçiyorum, ebeveynsiz yaşayamam! Şu an düşünmem bile beni ürkütüyor, günlerce ebeveynlerim beni kucaklamadan yaşayamam!“ Tüm bunları duyunca Ana, biraz duraksadı ve şunu dedi: „Aman, Enisa, şimdi bunları bu şekilde anlatırken, bababın kucağında kendimi nekadar mutlu hissettiğimi hatırlattın bana – o anda babamın kucağında haftlaraca kalabilirim diye düşünüyorum... “Marko şunu ekledi: „Evet, sen babamla daha çok kucaklaiıyorsun, bense annemle kucaklaşıyorum!“

nerede yaşadıklarını pek anlamadı, Marko cevap verdi: „Çocuk esirgeme kurumunda yaşıyorlar. Orası büyük bir ev gibidir, orada annesi babası olmayan yetim çocuklar yaşıyor, onlarla birçok yetişkin ilgilenir ve onlar büyük bir aile gibidir“. Ana bu anlatılanları şuna benzetti: „Bu aslında birinci katta yaşayan kalabalık aile gibi – babaanne, dede, anne, baba, üç oğlan ve iki kız birlikte yaşıyorlar! Toplam kaç kişiler?“ Marko parmaklarda saymaya başladı: „Toplam 9 kişi! Evet, ona benziyor, fakat orada çok daha fazla çocuk ve çok daha fazla yetikin var“. Bir anda tekrar bir kimse kapıyı çaldı. Bu defa Marko ve Ana’nın annesi kapıda bekliyordu. İşini bitirmiş, eve gelmiş çocuklarını akşam yemeği için eve götürmek istiyordu. Ana annesini görünce, çabucak annesine doğru koştu ve sıkıca kucakladı. Annesi biliyordu, Ana ona çok kızgındı, onun bu davranışı ne ilk kez ne de son kez değildi, fakat biliyordu, kızdığında bile annesini çok sevdiğini iyi biliyordu. Aslında, Ana konsere gidemediği için çok fazla üzülmedi, çünkü mutlaka başka fırsatlar da olacak dedi, bunu biliyordu ve o zaman isteği sonuna kadar gerçekleşek.

O anda Anna başını eğdi ve sessizce konuşmaya devam etti: „Aslında, çocuk olmak ve yalnız yaşamak gerçekten kolay bir şey değilmiş...“ Luan’nın, aklına yeni bir fikir geldi: „Bazı çocukların sadece bir ebeveyni olduğunu biliyorum – ya sadece anne, ya sadece baba“, Enisa şunu ilave etti: „Her nasılsa, yine de onlara bakacak bir ebeveynleri var. Bizim gibi tek başına yaşamak istiyen var mı, kendimiz yaşayacakmışık!“, hepsi bir anda güldü. Marko hatırladı duyduklarıma göre bazı çocuklar ne annesiyle, ne babasıyla yaşamıyor, başka yetişkinlerle birlikte yaşıyorlar ve onlar onun ailesi sayılır. Enisa bu çocuklar

47


KATILIMCILAR İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: YAPBOZ OYUNLARI Работен лист за учесниците: Сложувалки

48


KATILIMCILAR İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: BENİM AİLEM

49


ÖĞRETMEN İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: RAKAMLAR

1 4 7 10

2 5 8 11

3 6 9 12

KATILIMCILAR İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: AİLE ÜYELERİ

50


51


Çalıştay:

FARKLI DİLLER MALZEMELER

ÖĞRETMEN İÇİN EK BİLGİLER:

Öğretmen için çalışma kağıdı: Farklı Diller – 1 adet

Farklı bir dili bilmek ve konuşmak her kez için büyük bir kazançtır, öncelikle iletişimde kolaylık sağlar, aynı zamanda her dil belli bir kültürün ayrılmaz parçası olduğu gerçeğini gözönüne alarak, dil vasıtasıyla farklı kültürleri da tanıma fırsatını buluruz. Farklı bir dili tamamen öğrenmemiş olsak bile, o dilin sadece temel özelliklerini öğrenmemiz başkasıyla başlangıç seviyesinde iletişim kurmamıza ve onunla daha yakın olmamıza çok faydalıdır. Elbette, başkasının dilini anlamadığımızda, her zaman farklı yöntemlerle anlaşma imkanları ön plana çıkar. Bu durumda beden dilini kullanmaya, el kol haraketi yaparak iletişim kurmaya, resim çizerek veya anlatmak istediğimizin özetini bir şekilde açıklamaya çalışırız.

Katılımcılar için çalışma kağıdı: Resim Çerçevesi – mukavva kağıtta 1 adet Resimli kitap: Farklı Diller Makaslar – 1 adet büyük makas Kağıt yapımı bebekler – 1 set

UYARI Etkinlik açıklamasında farklı bir dil ne anlam ifade eder açıklamasında, katılımcıların günlük hayatta kullandıkları dilden farklı bir dilde konuşulan dil, farklı dil olduğu açıklanır. Her etkinlik farklı farklı günlerde uygulanabilir fakat yine de içerik bakımından her etkinlik aynı olmalıdır sadece etkinlik esnasında kilit sözlerin farklı dildeki sözlerle değişmesi gerekir. Bu etkinlikler arasında sadece 3. etkinlik istisna olarak tek başına uygulanır, hikaye aslında farklı bir dilin ne anlam ifade ettiğini açıklama amaçlı bir etkinlik olmalıdır.

1 Etkinlik Tüm katılımcılar çember şeklinde ayakta durur. Öğretmen katılımcıların önünde durur ve etkinliğe bu şekilde başlar: „Merhaba, ...!“(ve kendi adını söyler) bunu yaparken beden dilini kullanır, vucüdün bir kısımıyla bir haraket yapar. Daha sonra, öğretmen işaret verir ve tüm katılımcılar aynı selamlamayı yapar, aynı adı söyler ve aynı hareketi yapar. Aynı şekilde çeberde duran sıradaki katılımcı da farklı hareket yaparak kendisini tanıtır, ve bu etkinlik çemberdeki tüm katılımcılar bu uygulamayı yapana kadar devam eder.

52

2 Etkinlik Tüm katılımcılar önceki etkinlikteki gibi çember şeklinde durmaya devam eder. Hangi farklı dili kullanacaklarına bağlı olarak, ona uygun önceden hazırlanmış kağıt bebek kullanır. Her katılımcı tekerteker elinde kağıt bebeği tutar, ve katılımcı karşıdakini kendi ana dilinde selamlar (Öğretmen için ÇK: Farklı Diller): „Merhaba, ...!“ (ardından kağıt bebeğin adını söyler). O zaman kağıt bebeği tutan aynı dilde yanıt verir ve selam verir: „Merhaba!“. Daha sonra kağıt bebeği bir sonraki katılımcı eline alır ve tüm katılımcılar aynı çalışmayı uygulayana kadar devam edilir.


4 Etkinlik

3 Etkinlik

Tüm katılımcılar çember şeklinde ayakta durur. Öğretmen katılımcıların önünde durur kendi yüzünün önünde önceden kağıttan hazırlanmış resim çerçevesi tutar (Katılımcılar için ÇK: Resim Çerçevesi) ve diğer dilde (Öğretmen için ÇK: Farklı Diller ): „Benim adım …“ (kendi adını söyler) der. Sonra elindeki kağıt resim çerçevesini yanındakine uzatır ve aynı diğer dilde sorar: „Senin adın ne ?“, Karşıdaki sorulan dilde cevap verir ve adını söyler: „Benim adım…“ (bu ara kendi adını söyler). Etkinlik aynı şekilde devam eder ve tüm katılımcılar aynı uygulamayı yapar.

Herkes çember şeklinde oturur, öğretmen Farklı Diller resimli kitabın içindeki resimleri göstererek aynı isimli hikayeyi okur.

TARTIŞMA: 1

Luan ve Blerim hangi dilde konuşurlar?

2

Arynı dili konuşmayan çocuklar aralarinda anlaşabilirler mi? Nasıl?

3

Farklı bir dili bilmek ve konuşmak neden önemlidir?

5 Etkinlik Tüm katılımcılar çember şeklinde ayakta durur. Öğretmen yanında duran kişiye, diğer dilde (Öğretmen için ÇK: Farklı diller) „Nasılsın, ...?“ sorar (ve yanındaki katılımcının adını söyler), yanındaki katılımcı da aynı dilde cevap verir „İyiyim!“ ve etkinlik aynı şekilde tüm katılımcılar arasında gerçekleşir, katılımcılar kendi aralarında nasılsın sorusunu sorar ve soruyu sorduğu dilde cevap alır.

6 Etkinlik Tüm katılımcılar çember şeklinde ayakta durur, aşağıya doğru eğilir ve ayak parmaklarını dokunmaya çalışır. Aynı anda diğer dilde sırayla 1’den 10’a kadar sayar (Öğretmen için ÇK: Farklı Diller) Her söylenen rakamdan sonra yavaş yavaş doğrulur ve vucüdunun farklı bir yerine dokunur, on numaraya geldiklerinde ellerini başları üstüne yukarıya doğru kaldırırlar.

7 Etkinlik Tüm katılımcılar iki gruba ayrılıp sınıfın farklı yerlerinde durur. Her iki gruptan birer katılımcı sınıfın ortasına doğru yavaş-yavaş ilerler ve ortada ortak bir noktada buluşurlar, el sıkışıp diğer dilde selamlaşırlar (Öğretmen için ÇK: Farklı diller): „Merhaba!“. Daha sonra el sallayıp konuştukları dilde: „Güle güle !“ deyip vedalaşırlar ve kendi gurublarına dönüp sıralarda sonuncu olarak dururlar. Etkinlik aynı şekilde devam eder, her iki grubun üyeleri etkinliğe katılır.

53


ÖĞRETMEN İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: FARKLI DILLER Makedonca

Arnavutça

Romence

Türkçe

Здраво! (Zdravo)

Tung! (Tung!)

Sastipe! (Sastipe!)

Merhaba!

Јас сум ...(Yas sum)

Unë jam … (Unı yam ...)

Me sium … (Me sium...)

Benim adım ...

Како се викаш? (Kako se vikaş?)

Si quhesh? (Si çuheş?)

Sar to anav? (Sar to anav?)

Senin adın ne?

Како си? (Kako si?) Si je? (Si ye?)

Sar sijan? (Sar siyan?)

Nasılsın?)

Добро! (Dobro!)

Mirë! (Mirı!)

Šukar! (Şukar!)

İyiyim!

Еден (Eden)

Një (Nyı)

Jek (Yек)

Bir

Два (Dva)

Dy (Dü)

Duj (Duj)

İki

Три (Tri)

Tre (Тre)

Trin (Trin)

Üç

Четири (Çetiri)

Katër (Katır)

Štar (Ştar)

Dört

Пет (Pet)

Pesë (Pesı)

Pandž (Panc)

Beş

Шест (Şest)

Gjashtë (Caştı)

Šov (Şov)

Altı

Седум (Sedum)

Shtatë (Ştatı)

Evta (Evta)

Yedi

Осум (Osum)

Tetë (Tetı)

Oxto (Oksto)

Sekiz

Девет (Devet)

Nëntë (Nıntı)

Enja (Enya)

Dokuz

Десет (Deset)

Dhjetë (Dyetı)

Deš (Deş)

On

Пријатно! (Priyatno!)

Mirupafshim! (Mirupafşim!)

Dži Dikibe! (Ci Dikibe!)

Güle güle!

54


RESİMLİ KİTAP: FARKLI DİLLER 1

MELA grubun çocukları, kahramanların isimlerinin ilk harflerinden oluşturdukları bir isim, yaşadıkları bina önündeki parkta oturuyordu ve uzak ülkelerde yaşayan hayvanları anlatan Ana’nın yeni kitabını inceliyordu. Çok fotograf da vardı, çocuklar şaşark ilk kez gördükleri bazı hayvanlar hakkında tartışıyorlardı, bu hayvanları yakından canlı görmek nekadar heyecanlı olur diye hayal ediyorlardı.

ve Enisa’ya doğru baktı, ona da sordu: „Si çuheş?“, o daha emin bir cevap verdi: „Un yam Enisa!“. Daha sonra Luan arkadaşlarından özür dildi kuzeniyle birlikte eve doğru gittiler. Ebeveynleri evde onları bekliyordu. Luan ve Blerim gittiğinde, Marko ednişeyle sordu: „Blerim bizim konuştuğumuz dilden anlamıyor. Çok şükür ki Luan buradaydı, bize tercüme etti! Onsuz biz nasıl analaşacaktık?“ Fakat, Enisa şunu söyledi: „Luan olmasaydı da, bir şekilde anlaşacaktık. Bir yaz tatilinde yabancı bir kızla tanıştık, ikimiz de farklı dilde konuşuyorduk yine de anlaştık. Anlaşamadığımzıda beden dili kullanarak veya resim çizerek anlaşıyorduk“. Marko bu sefer anladı: „Haklısın! Ben bunu hiç düşünmedim. Bir kimseyle arkadaş olmak istiyorsan, mutlaka bir yolunu bulup anlaşacaksın“. Sonra tüm çocuklar eve gitti çünkü artık çok geç olmuştu.

Sadece Luan biraz dalgındı: bazen kitaba bakıyordu, bazen de sokağa. Kuzeni Blerim, başka bir şehirde yaşıyordu, her an gelmesi gerekiyordu. Her ikisi geçen yaz tatilinden beri görüşmemişlerdi, bu hafta onlara misafir gelecekti önceden anlaşmışlardı. Sabırsıslıkla onu bekliyordu. Kuzeniyle güzel oyunlar oynadığını iyi hatırlıyordu. Birçok otomobil geçiyordu, Luan her geçen otomobilin ardından kuzeni gelecek diye ümit ediyordu, fakat bir türlü o an gelmiyordu! Kısa bir süre sonra, nihayet amcasının otomobilini bina önünde gördü, otomobilin arka camından Blerim’in güler yüzü uzaktan görüyordu. Luan çok mutluydu hemen kuzenini karşılmaya koştu. Blerim’le okadar sıkı sarmaştılar ki elleri ağırmaya

Ertesi gün MELA grubun tüm çocukları Blerim’le birlikte bina önündeki bankta toplandılar. Şimdi çocuklar Blerime hemen selam verdiler: „Тung, Blerim!“, oysa onlara kendi dillerinde: „Merhaba!“, dedi çünkü bu arada bunu Luan ona öğretmişti.

başladı. Luan, Blerimi hemen arkadaşlarıyla tanıştırmak istiyordu. Banka getirdi ve kuzenin adını arkadaşlarına söyledi. O anda Blerim güldü ve: „Тung!“ dedi. Enisa şaşırdı: „Luan, sen şaşıdın galiba? Kuzenin adının Tung olduğunu söyledi“. Luan açıkladı: „Hayır, Enisa, onun adı Blerim, ama şimdi sizi Arnavutça selamladı. Arnavutça ‘Tung’ – ‘Merhaba’ demektir. Bu durumda MELA grubun tüm çocukları bir ağızdan: „Tung, Blerim!“, Enisa ilavetten: „Aslında bu çok basitmiş – `merhaba` `tung` ve `tung` `merhaba`, demek. Romence de hiç zor değil: `Sastipe!`“ Sonra Ana sordu: „Peki ben adımı nasıl söyleyebilirim kendisine?“, Luan cevap verdi: „Şöyle diyeceksin: `Un yam Ana!`“. Böyle dediğinde kendini takdim etmiş oldu Аna, Blerim Marko’ya doğru döndü ve sordu: „Si çuheş?“ Marko tahmin etti, mutlaka adını soruyor, başka ne sorabilir ki, o da Ana’nın dediği gibi yaptı: „Un yam Marko!“ Blerim ona gülümsedi,

Fakat, banka oturmak isterken, Blerimin ayağı bir dala takıldı ve yere düştü, fakat çabuk kalktı. Luan merakla sordu: „Si ye Blerim?“, o da kısaca cevap verdi: „Мirʾ!“ Arnavutça konuştuklarını duyunca, Аna güldü ve şunu sordu: „Biliyor musunuz ne konuştuğunuzuanladım?! Sen şunu sordun:`Nasılsın?`, o ise sana: `İyiyim!`“ dedi. Luan duyduklarına şaşırdı ve şunu dedi: „Evet aynen öyle. Bazen insanlar bizim dilimizi konuşmasalar bile o anda neler olduğunu gördüğümüzde ne demek istediklerini anlayabiliyoruz“.

55


maya balayınca, diğer oyunda bazı rakamların ifadesini söylemekte zorlanıyorlardı... Ama, birkaç kez tekrarladıktan sonra, hepsini saymayı başardılar: niʾ, dü, tre, katır, pes, caştʾ, ştatʾ, tetʾ, nont, dyetʾ!

Hepsi birlikte bankta oturduklarında, hangi oyunu oynayacaklarını anlaşmaya başladılar. Bir anda, Luan , Blerim kart oynamakta usta olduğunu söyledi. O anda diğer çocuklar da uzun zamandır kart oynamadıklarını hatırladılar,

Gün sonuna kadar çocuklar Blerimle birlikte daha birçok oyun oynadılar ve geröekten çok eğlendiler. Akşama onunla vedalaşmaları gerekiyordu, çünkü ertesi sabah rkenden evine dönecekti. MELA grubun çocukları Blerim’in etrafında durdular ve aynı anda hep birlikte sıkıca kucakladılar: „Mirupavşim, Blerim!“ dediler çünkü Arnavutça „Güle Güle!” öyle deniliyor, Enisa bir tekrar Blerime doğru koştu kucakladı ve Romence: „Ci Dikibe!“ – “Güle Güle” dedi!.

kart oynamaya karar verdiler. Oyun oynarken, çocuklar çok eğleniyordu, çünkü Blerim ve Luan rakamları Arnavutça söylüyorlardı. Böylece, diğer çocuklar Arnavutça rakamları 10’a kadar hiç yanlış etmeden say-

KATILIMCILAR İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: RESİM ÇERÇEVESİ

56


RESİMLİ KİTAP: FARKLI DİLLER 2

Birkaç gün sonra Ana’nın doğum günü kutlanacak. O zaman Ana 10 yaşını dolduracak. Marko, Luan ve Enisa bunun için çok heyecanlılar. Bundan önce tüm çocukların doğum günü kutlandı, yeni bir doğum günü kutlayacakları için çok mutlular. Ana bu doğum günü çok farklı olacağını söyler, çünkü artık onun yaşı çift rakamla yazılacaktır – 1 ve 0 ikisi birlikte yazıldığında, 10 eder!

eski evlerinde bu kızın eviyle yana yaşıyorlardı. Ana o zamanlar bu kızla çok iyi arkadaşlık ediyormuş, fakat taşındıktan sonra, seyrek görüşebiliyorlar – sadece doğum günlerinde, fakat sürekli telefonda görüşüyorlar. Enisa bu kızı bir önceki doğum gününden tanıyordu, elini salladı ve selamladı: „Sastipe!“ Kızcağız da aynı şekilde selam verdi. Sadece Luan kızı ilk defa görüyordu, bir önceki doğum gününde Dedesine gitmişti, bu yüzden kutlamayı kaçırmıştı. Luan kızın yanına geldi ve selam verdi: „Zdravo!“ Kızcağız gülümsedi ve cevap vermedi, Marko’yla birşeyler fısıldayarak konuştular. Luan, hatta bu durma biraz kızdı – herkezin önünde fısıldamak, bu da ne, kendi kendine sordu, fakat bir şey söylemedi. Daha sonra kız tekrar güldü ve: „Tung!“ diyerek selam verdi. Luan için bu bir sürpriz oldu: „Sen, ne çabuk Arnavutça öğreniyorsun! Ben sana „Zdravo!“, sen bana „Tung!“, diyorsun, sonra Marko’ya laf attı: „Sen gerçekten iyi bir öğretmen olabilirisin! Bir dakikada çocuklara her şeyi öğreteceksin!“

Ana arkadaşlarıyla birlikte olmadığı her an, MELA (grubu kahramanların isimlerinin ilk harflerinden oluşturdukları bir isim) arkadaşları ona odasında duvara takabilmesi için gizlice doğum günü hediyesi hazırlıyor: kalın kağıttan büyük bir ağaç yapıyorlar. Bu hediyeyi hazırlamak için ebeveynleri de yardım ediyor. Ağacı hazırladıktan sonra, Ana sürprizi önceden görmesin diye, Enisa’nın evinde gizli tutuyorlar. Aslında öyle bir ağaca ne gerek var ki? Uzun zamandır Ana sürekli odasında bir değişiklik yapmak istediğini söylüyordu. Böyle bir ağacı duvara asması güzel bir değişiklik olacağını düşündüler, ağaca istediği kadar farklı resimler yapıştırabilir. Hatta dört arkadaş birlikte farklı farklı oyunlar oynarken çektirdikleri birkaç güzel fotoğraf seçtiler!

Luan kızın yanında oturdu,ve şunu dedi: „Jas sum Luan. Kako se vikaş?“ Kızcağız cevap verdi, adım Маyа, daha sonra onun hakkında Ana’dan çok şeyler duyduğunu anlattı. Telefonda konuştuklarında her seferinde, Ana gruptaki arkadaşlarıyla birlikte neler yaptıklarını ona allattığını söylormuş. Luan için bu sözleri duymak güzel oldu, bu yüzden şunu dedi: „Evet, biz her gün beraberiz. Bir gün görüşmezsek, son oynumuzdan sonra aradan nekadar çok zaman geçti diye düşünüyoruz!“

Nihayet doğum günün, günü geldi! MELA grubun çocukları bugün de okuldan birlikte eve dönüyorlar ve doğum günü kutlamasına hazırlanmak için bir an önce eve yetişmek istediler.

Hep birlikte ağacı duvara yapıştırmak için yardım ediyor, Luan ve Maya da yardım etmek için kalktılar. Ağacın en yüksek dalını yapıştırmak gerekiyordu, Luan dala ulaşmak için sandelyeye binceğini söyledi. Fakat, sandalyeye biner binmez, aniden sallandı ve yere düşütü. Maya onun yanındaydı, korktu:„Kako si?“ diye sordu, Luan ellerini ve bacaklarını haraket etmeye çalıştı. Sorunsuz bir şekilde ayağa kalktı, ve cevap verdi: „Dobro!“, hakikkatten kendini iyi hissediyordu ve hiçbir yeri ağırmıyordu. Arkdaşalarına sandalyeyi tutmalarını rica etti, tekrar sandalyeye bindi ve en yüksek dalı duvara yapıştırmayı başardı.

Ana’ya kutlamaya gitme vakti geldiğinde, Marko ve Luan, ağacı birlikte götürmek için Enisa’ya gittiler. Yavaş -yavaş dikkatla ağaca bir şey olmadan Ana’nın kapısı önüne geldiler. Üç arkadaş birlikte heyecanla zili çaldılar. Kısa bir süre sonra, Ana kapıyı açtı. Arkadaşlarını görünce yüzü mutluluktan parladı! Tüm arkadaşlarını sıkıca kucakladı, arkadaşları Ana’ya ağacı verdi. Ana daha önce hiç farketmemişti, arkadaşları bunu nasıl hazırladıklarına çok şaşırdı. Ana ağacı hemen odasına asmalarını istedi, tüm arkadaşları Ana’ya yardım etmek için odaya gitti. Odaya girdiklerinde, orada Ana’nın bir kız arkadaşı vardı. Ana ve Маrko, şimdi yaşadıkları yeni binaya taşınmazdan önce

57


Ağacı odasında dikey vaziyette görünce, Ana bir tekrar tüm arkadaşlarını kucaklamaya gitti. Onun için arkadaşları kendi elleriyle böyle bir şeyi hazırlama fikrini çok beğendi. Maya’ya doğru döndü ve şunları söyledi: „Maya, senden ricam buraya yapıştırmak için en kısa zamanda bana senin güzel bir fotoğrafını vermelisin!“. Maya cevap verdi:„ Biliyorum hangi fotoğrafımı vereceğim! İkimiz küçük yaşta çamurdan kek yaparken çok güzel bir fotoğrafımız var.! Hatırlarsın nekadar zevk alıyorduk bu oyundan ?“ Ana güldü ve şu cevabı verdi:„Ah, nasıl hatırlamazmışım?! Sonunda üzerine süs olsun diye gül yaprakları takardık. Okadar güzel görünüyorlardı her seferinde ucundan ısırıp tadına makamadığımız için üzülüyordum!“ Daha sonra birlikte birçok oyun oynadılar, pastadaki mumları üfleme vakti geldi. Ana pastayı ağacın önünde bir masanın üzerine koyulmasını istedi, tüm arkadaşları ayağa kalktı ve etrafında bir ağızdan doğum günü şarkısını

söylediler: „Doğum günün kutlu olasun“. Ana cevap verdi: „Arkadaşlar şimdi 10 kez kulaklarımı çekmek isteyeceğinizi biliyorum. Fakat, hepiniz teker teker kulaklarımı çekerseniz, korkarım ki yarına kadar kulaklarım fil kulağı gibi olacak. Dilerseniz, birer birek kulaklarımı çekmektense, birisi çeksin, diğerleri saysın?“ Arkadaşları bu fikiri kabul ettiler, kulaklarını Luan’nın çekmesine karar verdiler, diğerleri bir ağızdan saydılar: „Eden, dva, tri, çetiri, pet, şest, sedum, osum, devet, deset!“ Ve o anda, Ana bir dilek tuttu bir anda mumların tümünü üfledi, arkadaşları ise alkışladılar. Her çocuk birer baprça pasta yedikten sonra, birkaç oyun daha birlikte oynadılar, ve artık geç oldu.Maya ebeveynleriyle eve gitmeliyidi, MELA grubun çocukları hole geldiler onu sıkıca kucakladılar, çünkü onunla çok iyi eğlendiler. Luan şunu dedi, yakın bir yerde yaşasaydı mutlaka onu da gruba dahil edeceklerdi. Sonunda, Maya arkadaşlarına doğru döndü: „Priyatno!“ dedi. Luan cevap verdi: „Mirupafşim!“, Enisa ise: „Ci Dikibe!“ dedi.

58


59


Çalıştay:

MALZEMELER Öğretmen için çalışma kağıdı: Kız ve .Erkek Çocuk – 1 adet

HEM KIZ ÇOCUKLARI İÇİN HEM ERKEK ÇOCUKLARI İÇİN

Katılımcılar için çalışma kağıdı: Gizli Şeyler – her çift için 1’er adet Resimli kitap : Hem Kız Çocukları için hem Erkek Çocukları için Kağıt – birkaç adet Boya kalemleri – her küçük grup için 1’er set Yapıştırıcı bant – 1 Makaslar – 1 büyük makas Oyuncak bebek – 1 Oyuncak araba– 1 Тоp – 1 Мeyve salatası için gerekli malzeme (meyve, bıçak, tabak, peçete)

ÖĞRETMEN İÇİN EK BİLGİLER: İnsanlar arasında cinsiyet farklılıkları sözkonusu olduğunda, akla ilk önce gelen farklılıklar biyolojik destekli olanlardır. Sözkonusu biyolojik destek üreme fonksiyonu ve ikincil biyolojik destek ise cinsel özellik ile ilgilidir. Diğer taraftan, kültürden kaynaklanan özellikleri ve davranışları da bellidir, yaşadıkları ortam, bir kimse kadın veya erkek olması hasebiyetiyle çok şeyler cinsiyetine göre atfedilir, işte o zaman akla cinsiyet farklılıkları gelir. Böylece, bu gibi cinsiyet farklılıkları şöyle bir görüntü oluşturur: kızlar farklı olarak, erkek çocukların ağlamaları doğru olmaz; uzun saç kızlar içindir,kısa saç ise – erkekler için; oyuncak arabalarla sadece erkek çocuklar oynamalı, oyuncak bebekleri ile – kızlar oynamalı; kız çocukları yemek yapmasını öğrenmeli, erkekler ise – fudbol oynamalı; pembe renk kızlar için, mavi renk ise – erkekler için. Cinsiyet farklılıkları teşvik eden bu tarz ayrımcılık varsayılan “resim” farklı olanlara karşı ayrımcılığa yol açabilir, herhangi birinin, bireysel gelişimini engelleyebilir oysa her birey kendi ihtiyaçlarını ve çıkarlarını takip etmelidir. Bu durumda varsayılan şablonları karşılamak için çevredeki insanlardan suçlu ilan edilmemesi yüzünden bazılarının kişisel gelişimi engellenebilir. Aslında en önemli etken de ihmal edilmemelidir, cinsiyetler arasındaki biyolojik farklılıklar mevcut olduğu gibi, ayrıca, aynı cinsten üyeler arasında da, büyük bireysel farklılıklar vardır: kültürel bir çerçevede değerlendirilen bireysel farklılıklar ve farklı kültürlerle kıyaslandığında ortaya çıkan kültürel farklılıklar. Bu anlamda, otantik özelliklerin ve her bir bireyin davranışlarının önceden tanımlanmış şablonlara göre olmarı doğrultusunda bir beklenti olmaksızın kabul edilmeleri gerekir. Bu diğer bireylerin ihtiyaçlarını zedelememek şartıyla olur.

60


1 Etkinlik Tüm katılımcılar çember şeklinde durur, teker teker, herkes birer birer kendi adını söyler, mutlu olduğunda adını söylediği gibi söyler. Bu arada her katılımcıdan sonra diğerleri o adı söylendiği şekilde tekrar eder. Sonra ikinci tur da oynanır, fakat bu sefer katılımcılar üzgün olduklarında adını söyledikleri gibi söylemeleri gerekir. Her söylenen isimden sonra, gruptaki tüm üyeler aynı duygusallıkla söylenen ismi hep birlikte tekrar eder.

2 Etkinlik

3 Etkinlik

Tüm katılımcılar küçük gruplara ayrılır ve her biri daha önce hazırlanmış, kesilmiş olan birer adet çalışma kağıdı alır, ve kağıdın üzerinde ağladığı üzücü bir anın resmini çizmeye çalışır.

Tüm katılımcılar çember şeklinde oturur, öğretmen katılmcılar önünde durur daha önce ÇK: Kız ve Erkek Çocuk –ta yapıştırmış olduğu karakterleri katılımcılara gösterir ve katılımcılara bu figürlerin birisinin kız ve diğerinin erkek olduğunu neye göre fark ettiklerini sorar, biyolojik farklılıklara değinene kadar.

Tüm katılımcılar resim çizme etkinliğini tamamladıktan sonra, çember şeklinde ayakta durur, her katılımcı sıraya dizilir ve herkez çizmiş olduğu resimi gösterir ve kısaca hangi durumda neden ağladığını açıklar.

Daha sonra öğretmen bu karakterlerin üzerine aynı ÇK-ndan kesilmiş farklı resimler yapıştırır ve katılımcılara gösterir, kız çocuk resmine farklı bir şey erkek çocuk resmine farklı bir şey yapıştırır ve daha önce oldukları gibi hala biri kız biri erkek midir sorusunu sorar. Etkinlik bu şekilde ÇK-ndan hazırlanan tüm eklemeler fotografların üzerine yapışılana kadar devam eder. Herhangi bir resim için katılımcılardan negatif bir cevap gelirse, günlük yaşamlarından bu işleri biyolojik farklılıkları göz önğne almadan herkesin yapabildiği doğrultusunda örnekler sunmaları talep edilir.

Öğretmen kendisi için hazırlanmış olan ÇK: Kız ve Erkek Çocuk-tan daha önce kestiği karakterleri sınıfınfta herkesin görebileceği bir yere yapıştırır, resimler arasında belli bir mesafe bırakır, tüm erkek katılımcılar erkek resmin etrafında kendi çizmiş oldukları resmi yapıştırır, kız çocuklar daaynı şekilde resimlerini kız çocuk resmin etrafına yapıştırır. Etkinlik sonunda, acı duygusu hem kız çocukları hem erkek çocuklar için normal bir duygu olduğunun farkına varır, farklı sebeplerden ötürü hem kız hem erkek çocuklar aynı şekilde acı çekebelir her ikisi de aynı anda ağlayabilir ve bu gayet normal bir duygu olarak kabul edilmelidir.

4 Etkinlik Tüm katılımcılar çember şeklinde ayakta durur. Bir oyuncak bebek tüm katılımcılar arasında elden ele aktarılır, bunu uygularken bebeği yere düşürmemeye dikkat ederler, böylece en son katılımcının eline ulaşır. Bu, etkinlik birkaç kez tekrarlanır, ve ayrıca bu etkinlikte zaman ölçülebilir böylece grubun kendisi çapında, bir sonraki etkinlikte bebeği başından sonuna kadar daha hızlı aktarmaya ulaşması yönünde rekabet teşvik edilir. Sonra aynı işlem tekrarlanır, bu sefer oyuncak arabayı katılımcılar elden ele aktarır.

61


5 Etkinlik

7 Etkinlik

Tüm katılımcılar çiftler halinde ayrılır, her çift birer ÇK: Gizli Şeyler alır, ve resimlerde , resmin altaltında görüntülen gizli şeyleri bulması ve çember şeklinde işaretlemesi gerekir.

Öncelikle tüm katılımcılar birlikte herkes için meyve salatası hazırlar. Meyve salatasıyla dolu tabakalar belli mesafelerle yan yana sandalyelerden yapılan bir yolun sonunda bırakılır. Katılımcıların tümü kuyruk halinde ard arada dizilir, her katılımcı ayağıyla topu sandalyelerin arasından geçirecek şekilde önceden belirlenen yoldan geçer. Bu şekilde ilerleyerek yolun sonuna vardıklarında, her katılımcı kendine bir tabak meyve salatası alır, ve etkinlik sonunda hep birlikte yerler.

6 Etkinlik Herkes çember şeklinde oturur, öğretmen Hem Kız Çocukları için hem Erkek Çocukları İçin resimli kitabın içindeki resimleri göstererek aynı isimli hikayeyi okur.

TARTIŞMA: 1

Hem kız çocukları hem erkek çocukları ağlayabilir mi?

2

Saç uzunluğuna göre bir çocuğun kız çocuk mu yoksa erkek çocuk olduğu fark edilebilir mi? Neden?

3

Oyuncaklar arasında sadece kız oyuncağı veya sadece erkek oyuncağı olan varmıdır? Neden?

4

Kızlar fudbol oynayabilir mi, erkekler ise yemek yabilir mi? Neden?

5

Kıyafetlerimizden sadece kız rengi olan veya sadece erkek kıyafet rengi olan varmı? Neden?

6

Bir çocuğun kız çocuğu veya erkek çocuğu olduğunu neye göre farkedebiliriz?

62


RESİMLİ KİTAP: HEM KIZ ÇOCUKLARI İÇİN HEM ERKEK ÇOCUKLARI İÇİN Güneşli bir güzel gündü, MELA grubun çocukları, kahramanların isimlerinin ilk harflerinden oluşturdukları bir isim, yaşadıkları binanın etrafındaki parkta battaniye üzerinde oturdular. Farklı konularda sohbet ediyorlardı, onların yanından diğer binada yaşayan bir çocuk geçti. Marko onu tanıdı çünkü daha önce birlikte anaokula gidiyorlardı. O annesiyle birlikte acele ediyordu, bu yüzden sadece selamlaştılar. Fakat, grubun çocuklarına onunla karşılaşmak o dönemlere ait farklı anıların canlanmasına vesile oldu. Kimin nasıl dolabı vardı hatırladılar, oyuncakları nerede duruyormuş, hangi oyunları en çok oynamayı seviyorlarmış, nerede geziyorlarmış, hangi yemeğe en çok seviniyorlarmış, öğretmenleri ile hangi etkinlik onlar için en ilginmiş... Çocuklar hala tüm bunları sevgiyle çok iyi hatırlıyordu, hatta yeniden o günlere geri dönemeyi arzu ettiler, hiç değilse birkaç günlüğüne.

kızlar hem erkekler ağlayabilir. Gözyaşları ekekler için değilmiş kimin aklına böyle bir fikir gelebilir anlayamıyorum?! Hastanede bir bebek doğduğunda, o bebek erkek mi kız mı hiç fark etmez ağlar. Babasını hatırladı – birkaç kez ağladığını ikimiz de görmüştük“. Enisa şunu ekledi: „Canın sızladığında gözlerinden yaşlar gelir, bu durumda kendini sıkmaktansa ağlamak iyi gelir, en azından rahatlarsın, başkaları ne diyecek hiç düşünme!“ Bu sefer Luan anaokuldayken yaşanan bir anısını hatırladı: „Ben anaokuldayken pembe tişörtlü bir erkek çocuğun geldiği günü hatırlıyorum, bir grup çocuk onunla sürekli alay ediyordu: `erkek horoz – renkli kız`! derlerdi“. Enisa da söze karıştı: „Oysa çocuk mutlaka pembe tişortla çok mutluymuş. Belki doğum günü için hediye olarak almıştır...“ Bu sefer Marko kızgın bir ses tonuyla tekrar söze karıştı: „Renkleri bile erkek veya kız rengi ayırımı yapmak çok saçma bir şey. Böyle bir şey yoktur. Her rengi isteyen herkez giyebilir. Mesela benim de çok sevdiğim pembe bir gömleğim var“. Bu konuya Enisa şöyle yanıt verdi: „Benim de mavi renkli bir tişortum olduğu gibi! Okadar çok seviyorum ki mümkün olsa her gün giyebilirim, hatta hem yazın hem kışın giymek isterdim!“

Fakat, bir anda Marko söze başladı: „Hadi tekrar anaokula geri dönelim, fakat yapılması yasak olan birkaç etkinlik önerelim!“ Hepsi Marko’ya tuhaf baktılar çünkü bu teklifiyle ne demek istediğini pek net anlamadılar. O açıklama yaptı: „Şu anda oradayken daha farklı ieyler da aklıma geldi, yapılanlar pek iyi değildi. Örneğin, hatırlıyorum bir defasında resim çiziyordum, yanımdan yaramaz bir çocuk geçti ve resmin üzerine su döktü. O durum beni çok etkiledi ve ağladım, öğretmenim ise yanıma geldi ve bana sadece şunu dedi: `Hadi, ağlama – sen erkeksin! Erkekler ağlamaz!` O anda kendimi çok daha kötü hissettim...“ Enisa da üzüldü: „Tahmin edebiliyorum kendini nasıl hissetmişsin o anda! Sen kendini kötü hissettiğin için ağlamak istormuşsun, oysa bir kimse ağlamana izin vermemiş. Bu iş nasıl olur? Ben ağlamak istediğimde, istediğim kadar ağlayabilirim“. Fakat, Luan da söze karıştı: „İyi, de kızlar ağladığında, onlara kimse yasaklamıyor. Oysa bir erkek, ağladığında ,ben de böyle bir şey dediklerini dudum“. Ana duyduklarından çok etkilendi ve şunları anlattı: „Marko, neden bana bu güne kadar hiç bunları anlatmadın?“ O başını eğdi ve şu cevabı verdi: „Aslında anlatacaktım, fakat utanıyordum. Anaokulundayken öyle olması gerektiğini düşünüyordum – erkekler orada ağlamaz“. O anda Ana açıkladı: „Hem kızların hem erkeklerin gözlerinden gözyaşı kanalları var gözyaşı oradan akıyor. Demek, hem

Ana düşünceye daldı, anılarını paylaşmak istedi: „Madem adil olmayan olaylardan bahsediyoruz – birkaç gün önce başımdan geçen bir olayı hatırladım. Sınıf arkadaşlarımla fudbol oynuyordum. Bir kız, ne yaptığımı görünce, bana `erkek Ayşe` diyerek alay etti, laf attı. Bu kelimenin anlamını tam bilmiyordum, ama beni üzmek istediğini anladım. Ben fudbol oynamayı çok seviyorum dedim, erkeklerle mi, kızlarla mı ya da `karışık` takımda da mı hiç farketmez. O yüzünü astı ve yoluna devam etti“. Luan güldü, ve şunu dedi: „O kızı seninle top oynamasını davet etseysin keşe, ayakla top oynamak nasılmış grsün, senin gibi başarılı olması için çok fazla antraman yapması ge-

63


rektiğini syleseydin? O, gol attığında senin nekadar mutlu olduğunu hayal bile edemez veya takımından kimseye gol atması için iyi bir pav vermek nasıl bir duygu olduğunu bilemez...“ Marko dikkatla dinliyordu, o da birşeyler ilave etti: „Daha dün akşam televizyonda iki bayan ekibin oynadığı fudbol maçını seyrettim. Demek, kim ne isterse, onu oynayabilir, oynayacak yer varsa, kiminle oynayacaksa ve başkalarını rahatsız etmezse. Oyuncak arabalarla oynayan bir kıza gülmek gibi birşey. Sokağa bir bakarsan bugün nekadar çok bayan şöför var! Hatta bir gün sokak trafiğe kapalıydı, kadın yarışmacıların katıldığı otomobil yarışması düzenleniyordu, ebeveynlerimle yan sokaklardan eve dönemk zorunda kaldık“.

en sevdiğim bayan şarkıcının saçları çok kısa ve çok güzel görünüyor! Hatırlıyorum sana da, Enisa kısa saç çok yakışmıştı. Bu durum mesela bir erkek çocuğa uzun saç taşıman ayıp olur demek gibi biriey çünkü uzun saç sadece kızlara ait! Sayısı çok uzun saçlı erekler gördüm – ünlü şarkıcılar, film sanatçıları, ünlü fudbolcular..., hiçbirşeyleri eksik değil!“ MELA grubu böyle derin derin sohbet ederken zamanın nekadar çobuk geçtiğini hiç farketmediler. Eve gitmeden önce, Luan tekrar söz aldı: „Bir çokları sadece kız çocukların yemek yapması gerektiğini düşünüyor, kısa bir süre için önce bena evime gidebilir misiniz? Meşhur ve çok lezzetli bir meyve salatası reçetem var!“ Bu teklifi duyar duymaz, hepsi güler yüzle Luan’nın evine doğru koştular, onun yemek marifetini tatacaklardı! Onda yok-yoktur, mutfakta pişirmesini öğrendiği yemekler her zaman çok lezetliydi, hatta varsa birer tabak daha istiyorlardı. Bu sefer de yemeğin tadından hiç kimse şüphe etmiyordu.

Ana da buna benzer bir durumu hatırladı: „Erkek bir çocuğun oyuncak bebekle oynamasına benziyor! Oyuncak bebekler sadece kız çocuklar için mi üretilmiştir? Nekadar garip bir durum: erkekler büyüdüğünde,onlardan birçoğu bir gün baba olacaklar ve kendi çocuklarıyla oynamak istyecekler!“ Hatta, Enisa da başından geçen böyle garip ve anlamsız bir olayı hatırladı: „Hatırlıyor musunuz geçen yaz havalar çok sıcaktı ben saçlarımı erkekler gibi çok kısa kestirmiştim? Kendimi çok rahat hissediyorum çünkü uzun saçla kafama çok sıcak geliyordu. Fakat beni gören sokak çocukları benimle alay etmeye başladılar ve kısa saç sadece erkeklere mahsus dediler!“ Marko bunu duyunca yine çok sinirlendi: „Nereden böyle fikirler gelir akıllarına? Mesela benim

64


ÖĞRETMEN İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: KIZ VE ERKEK ÇOCUK

KATILIMCILAR İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: GİZLİ ŞEYLER

65


Çalıştay:

ERKEK KÜLKEDİSİ MALZEMELER

ÖĞRETMEN İÇİN EK BİLGİLER:

Öğretmen için çalışma kağıdı: Erkek ve Kadın Cinsiyeti Hakkında İddialar– 1 adet

Bu hikayede birçok her zamankinde olduğundan farklı şekilde anlatılan durumlardan, davranışlar, duyguları ifade etme şekilleri mevcuttur.

Katılımcılar için çalışma kağıdı: Erkek Külkedisi ve Kız Külkedisi Çizimleri – her küçük grup için 1’er kısım Resimli kitap: Erkek Külkedisi Boya kalemleri – her küçük grup için 1’er set Makaslar – 1 büyük makas Zımba makinesi – 1

Hikayelerde genellikle erkek çocukları cesur, aktif, süper kahramanlar olarak gösterilirler, kız çocuklar ise genelde sakin, uslu, çabuk üzülen bireyler olarak anlatılır. Psikolojik süreçlere göre her çocuğun yaşına uygun davranış şekli vardır, özellikle 4 ila 6 yaş grubuna ait çocuklarda stereotip davranışları mevcuttur ve günlük yaşamlarında çevresinde olup bitenleri görerek ve duyarak, her durumla alakalı genelleme yapabilirler. Bu nedenle çocukların zihinsel yapısına göre gördükleri ve duydukları durumlar yada davranış özelliklerini gördüğü ve işittiği şekilde kafasında yorumlar ve kendine göre bir sonuç çıkarabilir ve ya yorum yapabilir, sadece hikayede sözkonusu olan bir durum veya davranış şekli olduğunun farkına varamaz, günlük yaşamda da öyle olması gerektiğini algılar, ve o şekilde düşünür, hikayede anlatılanlar günlük hayatta öyle olmadığı farklı olduğunu o yaşta fark edemez.Bu nedenle çocuklarla bazı stereotip davranışlar hakkında konuşmak ve açıklamalarda bulunmak gerekir, özellikle cinsiyet ayrımıyla yapılan stereotip yorumlamalar, hikayeler aracılığıyla çocuklar da kendilerine göre, farklı durumlar karşısında tipik olmayan kişilik karakterleri düşünmelerini teşvik etmek gerekir. Tipik cinsiyet rollerine pek fazla önem verilmeyen ailelerde yetişen çocuklar, otantik bir şekilde yetişmelerine sağlam bir zemin oluşturulur, şahsi düşünce ve görüşlerini çok daha rahat ve serbest bir şekilde ifade ederler. Yaşadıkları ortamda pek fazla görülemeyen ve ender rastlanan eğilimleri varsa bu sıra dışı bir durum değilde, normal bir şey olduğunun mesajı verilmesi, örneğin cinsiyet ayırımı konusunda kadınlara veya erkeklere has davranış biçimlerinde tersi bir durum sözkonusu olduğunda, o kişi ile alay edilmesi ve bu belirtiler yüzünden aşağlanması kesinlikle yasaktır. 4 ila 6 yaş gurubuna ait farklı cinseyetten olan çocuklar arasında doğuştan gelen karakterisitik bireysel özellikleri bakımından birbinden farklı değiller. Yaşadıkları sosyal çevre ve özellikle ebeveynler çocukları çok küçük yaştan belirli sosyal rollere kalıplaştırırlar. Bu yüzden kızların oyuncak bebekleri, erkeklerin ise oyuncak arabalarını sevmeleri normal bir davranış olarak kabul edilmektedir. Çocuklar daha okulöncesi çağlarda farklı cinsten insanlar arasında eşitlik duygusu teşvik eden durumlara şahit olmalı, konuyla ilgili hikayeler dinlemeli, ve o tür oyuncaklarla oynamaları gerekir. Tüm oyunları oynamalarına teşvik edilmeliler ve etkinlikler ve çocukların davranışları „kız“ ve „erkek“ etkinlikleri ve davranışları olarak ayrılmalılar.

66


1 Etkinlik Tüm katılımcılar çember şeklinde oturur. Öğretmen katılımcıların önünde durur ve önceden öğretmen için konuyla ilgili hazırlanan ÇK iddiaları okur: Erkek ve Kadın Cinsiyeti Hakkında İddialar (1 bölüm), her iddiadan sonra katılımcılar kendilerine göre öyle olduğunu (başını evet anlamında sallar) veya öyle olmadığını (başını hayır anlamında sallar) dile getirir.

4

Hem kızlar hem erkekler belli durumlarda ağlamaları normal mıdır? Tüm çocuklara kendilerini belli bir durum karşısında nasıl hissettiklerini ifade etmelerinde nasıl yardımcı olabiliriz?

5

Evdeki ev işlerini kimler yapmalı? Sadece anneler mi yoksa anneler ve babalar birlikte mi ? Ev işlerini paylaşmak neden önemlidir?

6

Kadınlar neler yapabilir, erkekler neleri yapamaz ve tersi? Böyle farklı işler var mı?

7

İnsanlar birlikte yaşamaya nasıl karar verirler? Evlenmeye karar vermek kolay bir iş midir? Sedece bir defa görüşüp evlilik için hemen mi karar verilir yoksa çifler birbirlerini önce iyi tanıdıktan sonar mı evlenir, karakterleri birbirine uyar mı , uymaz mı önemli mi? Kadın mı erkek mi karar verir, yoksa her ikisi mi?

8

Bu hikayede sıradışı olan başka nedir?

2 Etkinlik Herkes çember şeklinde oturur, öğretmen Erkek Külkedisi resimli kitabın içindeki resimleri göstererek aynı isimli hikayeyi okur.

UYARI Bu hikaye, sonradan etkinlik konusuna uygun bir şekilde hazırlanmıştır, hikayenin içinde hala mevcut olan stereotip davranışlar mevcut, çocuk yaşında olan katılımcıların pek fazla kafasını karıştırmamak amacıyla, erkek, kadın arasındaki cinsiyet farklılkarı ve bazı stereotip davranışları anlatırken bir anda fazla örneklemelere gidilmez, sorun olarak yorumlanmaz. Bu kitaptan etkinlik sonrasında da faydalanmak isteyen öğretmenler veya veliler, aile etkinliği ve okulda dramatisayonu yapıldığında veya farklı bir еdebi köşe etkinliği de olabilir, örneğin bir baba kendi öz evlatlarına ve üvey çocuğuna karşı sergilemiş olduğu davranış farklılıkları üzerinde tartışma yapılmalı, insanlara karşı hiçbir türlü ayırım yapmadan güzel bir ahlakla davranmanın önemi dile getirilemli, insanların değeri maddi zenginlik ile, dış görünüşüne göre (kıyafete) göre değerlendirilmemeli.

TARTIŞMA: 1 2

Bu hikayede sıra dışı olan neydi?

3

Hem kızlara hem erkeklere nazik, güzel veya yakışkılı olmaları önemli midir?

Roller değiştirilebilir mi? Erkeklerin yaptıklarını kızlar yapabilir mi veya kızların yaptıklarını erkekler yapabilir mi?

67


4 Etkinlik

3 Etkinlik

Tüm katılımcılar çember şeklinde yerde uturur. Öğretmen katılımcıların önünde durur ve önceden öğretmen için konuyla ilgili hazırlanan ÇK resimleri birer birer katılımcılara gösterir ve hikayeyi okur: Erkek ve Kadın Cinsiyeti Hakkında İddialar (2 bölüm), örnek olarak açıklanan farklılıklar hakkında konuyla ilgili düşüncelerini dile getirir, kabul edip etmediklerini açıklar (evet demek için sadece başını sallar) veya hayır demek için (başını sallar). Etkinliğin bu bölümünde öğrenciler kendi düşüncelerini de beyan eder ve bazı konularda öyle olduğunu öğretmen açıklar, çocuklar cinsiyet farkı olmadan tüm oyunları oynamak ister.

Tüm katılımcılar küçük gruplara ayrılır her katılımcı öğrenciler için önceden hazırlanmış olan ÇK birer adet alır: Erkek Külkedisi ve Kız Külkedisi Çizimleri. Her grup görsellerdeki hikaye kahramanlarını renkli kalemle boyaması gerekir kıyafetleri konusunda erkek veya kız kıyafeti gibi ayırım yapmaksızın tipik olmayan renklerle boyaması gerekir. Bu konuda öğretmen katılımcılara yardımcı olur. Boyama işi bittikten sonra, öğretmen boyanmış resimleri birleşitirir ve tek bir resim oluşturur. Resmin bir tarafında Kız Külkedisi, diğer bir tarafında ise Erkek Külkedisi yazar. Oluşturulan bir resimli hikaye sınıfın görülen köşesine asılır ve daha sonraki etkinlikler de istediklerinde faydalanabilirler.

UYARI Bir başka etkinlikte öğretmen bu çalışmaya bezer bir çalışma gerçekleştirebilir, farklı bir hikayedeki kahramanların röllerini değiştirebilir, önemli olan hikayeyi tüm katılımcıların iyi bilmesi gerekir (örneğin “Al başlıklı Kız“ ya da „ Örümcek Adam“) ve çacuklar bu hikayeyle ilgili görseller çizebilirler bundan önceki etkinlikte yaptıkları gibi (örneğin: „Al Başlıklı Erkek“ ya da „ Örümcek Kadın“).

68


ÖĞRETMEN İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: ERKEK VE KADIN CINSİYETİ HAKKINDA İDDİALAR Bölüm 1: 1.

Tüm erkekler mavi rengi sever.

2.

Tüm kızlar korkaktır.

3.

Tüm çocuklar oyun oynamayı sever.

4.

Tüm kızlar pembe rengi sever.

5.

Tüm erkekler cesurdur.

6.

Tüm anneler makyaj yapmayı sever.

7.

Tüm kadınlar topuklu ayakkabı giyer.

8.

Tüm babalar otomobil tamir edebilir.

9.

Tüm erkekler sakallıdır.

10. Tüm kadınlar uzun saçılıdır. Bölüm 2: 1.

Bazı erkekler mavi rengi sever, bazıları sevmez.

2.

Bazı kızlar korkaktır, bazıları ise cesurdur.

3.

Bazı kızlar pembe rengi sevrler, bazıları sevmezler.

4.

Bazı erkekler cesurdur, bazıları ise korkaçtır.

5.

Bazı anneler makyaj yapmayı sever, bazı anneler makyaj sevmesi sevmezler.

6.

Bazı kadınla uzun saçlıdır, bazı kadınlar ise kısa saçlıdır.

7.

Bazı kadınlar topuklu ayakkabı giyer, bazıları ise giymez.

8.

Bazı babalar araba tamir etmeyi bilirler, bazıları ise bilmez.

9.

Bazı erkekler sakallıdır , bazıları ise sakalsız.

10. Bazı çocuklar oyun oynamayı sever, bazıları ise oyunu sevmez.

69


RESİMLİ KİTAP: ERKEK KÜLKEDİSİ

Sıcak bir yaz günü öğlesonrası, dışarıda güneş çok fazla ısıtıyordu, sadece Enisa dışarıya çıkmıştı. Bankta gölge altına oturuyordu, resimli bir kitap okuyordu. Ona çok eglenceliydi. Resimli kitabı okuyordu ve gülüyordu. Bir süre sonra diğer çocuklar da dışarıya çıktılar ve Enisa onlara erkek külkedisi hikayesini okumak için yanına çağırdı.

Baba iki kardeşi heyevanla hazırlıyordu, saç kestirmek için kuaföre götürdü, yeni pantolon ve gmlek satın aldı, ayakkabılarını boyayla ve fırçayla parlattı ve güzel kokmaları için güzel kokular sürdü. Baloya gitmeye hazırdılar! Erkek kül kedisi onları üzgün bir şekilde kenardan izliyordu ve zor zahmet yürklenip sormuş: „Ben de gelebilir miyim?“

Luan bir anda Enisa yanlış yaptı diye düşündü,düzeltti: „Kül kedisi, demek istiyorsun!“ Еnisa çıkıştı hayır bidiğimiz Kül Kedisi değil, Erkek Kül kedisi ve hikayeyi okumaya başladı: „Evvel zamanlarda bir erkek çocuk yaşıyordu – adı Erkek Kül kedisiyidi. Çok yumuşak bir derisi vardı, kıvırcık saçları ve büyükçe kahverengi gözleri vardı, çok tatlı gülüyordu. Annesi sürekli çok çalışıyordu, onun babalığı ve iki üvey kardeşi annesi evde olmadığında ona karşı çok kütü davranıyormuş. Onlar evde hiçbir zaman hiçbir iş yapmıyormuş. Bütün işleri Erkek Kül Kedisine yaptırıyorlarmış, evi temizliyormuş, yemek yapıyormuş, çamaşırları yıkıyormuş, kabları yıkıyormuş ve daha neler“.

Babası halay ederek elbette gelebilirsin demiş, bunun için önce birkaç iş yapman lazım, balkonu iyice temizleyeceksin, kilimleri ve halıları yıkayacaksın ve giysilerimizi ütüleyeceksin. Ve sonunda gülmüş: „Ha, ha,ha, tüm bu işleri yapman için birkaç gün çalışman gerekecek!“ Kardeşleri baloya gitmiş, Erkek Kül Kedisi evde yalnız kalmış! Bu durum için çok üzülmüş ve mutsuz olduğu için yerde oturup üzgün üzgün ağlamaya başlamış. O kadar çok ağlamış ki yüzü gözyaşlarından ıslanmış, hatta omuzları titriyormuş“. Еdvin,Enisa’nın okul arkadaşı, alay ediyordu:„Aman, nasıl bir hikaye bu ? Erkekler ağlar mı !? Erkekler cesurdur, ağlamazlar!“

Matey, oyun alnındaki çocuklardan biri, çok şaşırdı ve şunu dedi: „Nasıl bir hikaye bu! Erkek çocuk çamaşır yıkıyor, ütü yapıyor bu mümkün değil... Eh, bunlar kadın işidir!“ Marko öfekli bir şekilde çocuğa cevap verdi bizim evde kadın işi erkek işi diye bir ayırım yapılmaz. Onlarda babası çamaşırları yıkar ve yemek yapar, annesi ise kabları yıkar ve toz alır.

Enisa, hikayeyi okumayı bıraktı ve arkadaşlarına dönüp yorum yapmaya başladı: „Üzgün olduğunda ağladığında, bir yerin ağırdığında veya biri sizi üzdüğünde, bunun cesartele alakası yok. Hem cesur olabilirsin hem de ağlayabilirsin.“

Enisa hikayeyi okumaya devam etti: „Üvey kardeşleri her zaman yeni ve güzel kıyafet alıyordu, modern kot pantolon ve ayakkabılar, erkek Kül kedisi ise her zaman onların eskimiş kıyafetlerini ve ayakkabılarını giymek zorundaymış.

Мarko bunu teyit etti ve kıskardeşi Ana çok cesur bir kız olduğunu söyledi, o karanlıktan hiç korkmadığını, o da, onunla olduğunda, korkmadığını söyeldi. Еnisa tekrar hikayeyi okumaya devam etti: „Bir anda etrafa ışık saçan erek bir peri görndü!“ Bunu duyunca, Ana yüksek sesle bağırdı:„Ne çıkmış? Erkek Peri? E işte bu olamaz. Periler var, ama Erkek Peri!!!“ Luan kendi gö-

Bir gün televizyonda prenses Klara’nın evlenmek istediğini söylediler. Bu yüzden kendisi krallığın tüm genç erkeklerini onunla tanışmaları ve onlardan birisini seçebilmesi için sarayında baloya gelmelerini davet eder.

70


rüşüncesini beyan etmek istedi: „Peki neden olmazmış? Aslında çok ta iyi düşünmüşler, mesela Petar Pan, yeşil renkli uçabiliyor! Bence süper“.

emretti. Ayakkabı hangi erkekin ayağına tam gelirse dün akşamki baloda dans ettiği ve çok beğendiği erkek odur. Erkek Kül Kedisinin evine vardıklarında, yardımcıları diğer kardeşlerin birine ayakkabıyı giydirdiler, fakat ayağına küçük geldi. Diğer kardeşe de giydirdiler, ona büyük geldi, gitmek istediklerinde bir kedi birinin pantolununu çekti ve onları bahçeye Erkek Kül Kedisinin çalıştığı yere götürdü.

Еnisa hikayeyi okumaya devam etti: „Erkek Peri hemen isteğini yerine getirdi: sihirli değneğiyle eski kıyafetlerini hemen yeni kıyafete dönüştürdü, temiz ve ütülü gömlek ile pantolon, hatta boyun bağı da verdi. Altı fareyi altı beyaz ata dönüştürdü, ve kabağı at arabasına dönüştürdü. Erekek kül kedisi çok mutluydu ve Erkek Periye teşekkür etti. Erek Peri şunu dedi: „Hadi, Erkek Kül kedisi eğlenceye git ve gönlünce eğlen. Fakat şunu asla unutma! Gece yarısından önce evine dönmelisin çünkü ondan sonra büyü bozulacaktır“.

Babası bu durumu gördüğünde şunu dedi: „Onunla vaktinizi kaybetmeyiniz, o boloda değildi“. Yine de yardımcılar onu dinlemediler, çocuğa ayakkabıyı giydirdiler. Herkez çok şaşırdı ayakkabı çocuğun ayağına tam geldi. Daha sonra Erkek Kül Kedisi Prensesin sarayına daha iyi tanışmak için bir ara birlikte yaşamaya gitti“.

Baloda, Prenses Erkek Kül Kedisini farkettiğinde, güzelliği ilgisini çekti ve onunla dans etmek isedi. Dans ederken, sohbet ediyorlardı, tanışıyorlardı ve ikisi de bir brinden zevk alıyordu. Fakat, zaman gittikçe ilerliyordu ve saat geceyarısını gösteriyordu, Erkek Kül Kedisi, geceyarısından önce evine dönmesi gerektiğini hatırladı, Prensesten çabucak uzaklaştı ve koşarak merdivenlerden indi. Öylesine acele ederken, ayakkabının teki ayağından çıktı ve merdivenler üzerinde kaldı, fakat geriye dönüp ayakkabını alamaya vakit kalmamıştı. Eve döndüğünde, büyü bozulduğu için tekrar eski Erkek Kül kesisi haline döndü.

Еdvin yine itiraz etti: „Nasıl da yok! Hikayeler zaaten ‘...evlenmiler ve ömürlerin sonuna kadar mutlu bir hayat yaşamışlar‘, şeklinde biter, böyle değil!“ Bu sefer Luan tesadüfen şunu dedi: „Nasıl evlenecekler ki ikisi bir birini tanımıyor!? Önce tanışmaları gerekir!“ Enisa resimli hızlıca kapattı: „Ееее, yüz defa kestirdiniz! Artık size böyle hikayeler okumayacağım. Size garip gelen şey neydi!“

Ertesi gün Prenses ayakkabıyı aldı ve dans ettiği delikanlıyı aramaya karar verdi. Prenses yardımcılarına dün geceki delikanlıyı bulmaları için evden eve gezip tüm erkeklere ayakkabıyı gidirip sahibini bulmalarını

71


Работен лист за учесниците: Илустрации за Пепелашко и Пепелашка Работен лист за учесниците: Илустрации за Пепелашко и Пепелашка

KATILIMCILAR İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: ERKEK KÜLKEDİSİ VE KIZ KÜLKEDİSİ ÇİZİMLERİ

72


73


Çalıştay:

АNDREY VE KEDİCİK MALZEMELER

ÖĞRETMEN İÇİN EK BİLGİLER:

Katılımcılar için çalışma kağıdı: Mutlu ve Üzgün – her biri için 1’er kısım

Hiçbir çocuk, arkadaşları onlarla birlikte oyun oynamaya izin vermezse kendisini iyi hissetmez. Gruptaki arkdaşları tarafından dışlanmış durumda kalan çocuklar o anda çok üzülürler, kendilerini yalnız hissederler, gücenirler ve kendilerini kırgın hissettikleri için içi kapanık ve çekingen olurlar, bazı durumlarda ise öfkelenip agresiv bile olabilirler. Her çocuğun oyun oynama ve bir gruba ait olma ihtiyacı vardır. Her çocuğun mensup olduğu milli mensubiyeti ve yetenekleri ne olursa olsun arkadaşlarıyla her türlü oyuna katılma hakkı vardır, yetişkinler ise bütün çocukların oyunlara katılmaları için koşullar sağlamaları gerekir.

Katılımcılar için çalışma kağıdı: Аndrey ve MELA Grubu Kahramanlardan Bir Çocuk – her küçük grup için 1’er kısım Resimli kitap: Аndrey ve Kedicik Kağıt – herkese 1’er adet Boya kalemleri – her küçük grup için 1’er set Yapıştırıcı bant – 1 Yapıştırıcı – her küçük grup için 1’er adet Makaslar – her biri için 1’er adet küçük ve 1 adet büyük makas Spatula – herkes için1’er adet

Bir grup çocuk, oyun esnasında birçok nedenden ötürü fakir bir çocuğun oyuna katılmasını izin vermeyebilir. Nedenlerden birisi fakir olan çocukların aynı zamanda hırsız oldukları stereotipin mevcut olması olabilir. Bunun yanısıra başka bir neden dış görünümlerinde göze çarpan farklılıkları (örn. kıyafetlerinin eski ve yırtık olması, veya elindeki topun delik olması) aşılmaz gibi algılamaları da olabilir. Buna ilavetten çocuklar oyuna dalmış olduklarında, oyunu kestirip yeni bir çocuğu oyuna dahil etmeye pek fazla tahamül edemediklerinden de kaynaklanabilir. Oysa bir çocuğun sadece diğer çocuklara kıyasen fakir olduğundan dolayı oyuna dahil edilmemesi hiç de doğru ve adaletli bir davranış değildir. Her çocuğun aynı ihtiyaçları vardır, ebevyenleri nekadar para kazanırsa kazansır bu durum çocukların ihtiyaçlarına etki edemez. Daha fakir çocuklara oyuncaklar, kıyafetler hediye ederek, yemek vererek ya da derslerinde yardımcı olarak yardım edebiliriz. İlk önce onlara onları utandırmadan neye ihtiyacı olduklarını (büyüklerinizin yardımıyla) ve nelere sahip olmak istediklerini sorabilirsiniz, fakat bu çocuklara en büyük yardım onlara ayırım yapmadan diğer çocuklara davlanıldığı şekilde davranıldığında edilebilir – sadece fakir oldukları için onlar hakkında kötü şeyler düşünmeden ve onlarla alay edilmeden veya onları küçük düşürmeden. Fakir çocukların başkaları tarafından kabul edilmesinin ve onlarla aile üyeleri veya başka çocuklarla arkadaşlık edildiği gibi yaklaşılmasının onlarda en büyük değeri var.

74


1 Etkinlik Öğretmen katılımcılara bu buluşmayı arkadaş selamıyla başlayacaklarını söyler, katılımcılar iki gruba ayrılır ve iki çember oluştururlar: iç çember ve dış çember şeklinde biribrirlerine yüzleri dönük halde dururlar, böylece dış çemberden her biri iç çemberdeki birer katılımcıyla birer çift oluşturur. Öğretmen işaret verdiğinde: „Bir, iki, üç-biz arkadaşız!“ derler ve herkez arkadaşı ile kucaklaşır. Daha sonra dış çemberdeki katılımcılar bir adım sola doğru ilerler diğer bir katılımcının önünde durur ve etkinliği önceki gibi tekrar ederler. Bu işlem etkinlik esnasında birkaç defa tekrarlanır.

3 Etkinlik Herkes çember şeklinde oturur, öğretmen Аndrey ve kedicik resimli kitabın içindeki resimleri göstererek aynı isimli hikayeyi okur. İşaret edilen yerde duraklanır ve Tartışma 1 başlatılır ve sonra sonuna kadar okunmaya devam edilir.

2 Etkinlik Tüm katılımcılar küçük gruplar halinde ayrılırlar, daha önce öğrenciler için hazırlanmış olan ÇK-lardan birer kısım alırlar: Mutlu ve Üzgün, iki çemberi makasla keserler, bir çemberin içine mutlu ve güler bir yüz resmi çizerler (Mutlu), diğer çemberin içinde ise - üzgün bir yüz resmi çizlerler (Üzgün). Daha sonra katılımcı çizmiş olduğu çemberleri birbrine yapıştırır, çemberlerin arasında spatula koyulur öyleki resmin bir tarafında mutlu ve güler bir yüz ifadesi diğer tarafta ise üzgün bir yüz ifadesi çok net bir şekilde görülür.

TARTIŞMA 1: (RESİM 2)

Öğretmen katılımcılar ile kısa bir konuşma gerçekleştirir her katılımcı diğer çocuıklarla birlikte oyun oynadıklarında kendilerini nasıl hissettiklerini anlatmalarını ister, ve oyuna dahil etmediklerinde kendilerini nasıl hissettiklerini anlatmaları gerekir. Katılımcılar bir kez olsa da başkalarıyla oyun oyanamyı istemeyen çocuk varmıdır yoksa bu duygu tüm dünya çocukları için aynı mı diye sorulurlar. Etkinlik sonunda öğretmen katılımcılara ellerinde tuttukları çalışma kağıtlarını (resimli sopaları) hikayeyi dinlerken yeri geldikçe yukarıya doğru kaldırmalarını söyler.

75

1

Andrey şimdi kendini nasıl hisseder? Elinizdeki resimleri Andrey kendisini mutlu veya mutsuz olduğunu gösteren tarafa çevirip kaldırın!

2

Neden üzgündür? Sizler Andrey’in yerinde olsaydınız kendinizi nasıl hissederdiniz?

3

Neden Ana Andrey ile oyun oynamak istemiyor? (fakir olduğu için hırsız olduğunu düşünür ve kedisini çalacağını düşünür)

4

Neden Enisa Andrey ile oyun oynamak istemiyor? (çünkü kıyafetleri çok eski ve yırtık, ona göre kıyafet çok önemldir )

5

Luan ve Marko Andrey’i onlarla oyun oynamaya davet ettiler mı? Neden?


5 Etkinlik

4 Etkinlik

Her katılımcı bir resim kağıdı alır ve üzerinde daha fakir bir çocuğa ne yapabilir konusunda resim çizer, daha sonra resimler sınıfta duvara herkezin görebileceği bir yere asılırlar.

Tüm katılımcılar küçük gruplar halinde etkinliğe devam eder, ve daha önce katılımcılar için hazırlanan ÇK birer kısım alır: Аndrey ve MELA Grubu kahramanlardan bir çocuk ve iki çocuk arasında benzer oldulkarını ifade eden en az husus bir tespit etmeleri gerekir (aralarında benzerlik olduğunu gösteren hususları yeşil renk ile boyar) ve farklı olduklarını gösteren bir husus belirtmeleri gerekir (farklılığı mavi renk ile çemberleştirir), ve sonradan çocukların resimleri boyanır. Bu etkinlik tamamlandıktan sonra çizilen resimler duvara asarlar.

TARTIŞMA 2: 1

Tüm çocuklarda Andrey’e benzeyen veya ondan farklı olan özellikler var mıdır?

2

Arkadaş olmak için önemli olan nedir – çocukların giydikleri kıyafet mi yoksa birlikte oynadıkları oyunlar mı daha önemlidir?

3

Bir çocuğun dış görünümüne göre (nasıl giyindiğine göre) nasıl biri olduğunu ve onunla iyi arkadaş olabilirmiyiz diye tahmin edebilir miyiz?

4

Bir çocuğun oyun oynamamız için iyi bir arkdaş olduğunu anlamamız için neler yapmamız gerekir?

5

Fakir çocukların da diğer çocuklar gibi mutlu ve memnun olmaları için ne yapabiliriz?

6

Onlara sadece gereken şeyleri hediye etmemiz mi önemlidir yoksa onlarala oyun da oynamamız mı?

76


RESİMLİ KİTAP: ANDREY VE KEDİCİK

MELA grubu yaşadığı bina önündeki oyun alanında, grubun kahramanların isimlerinin ilk harflerinden oluşturdukları bir isim, bina arkasında buldukları küçük bir kedi yavrusuna yuva yapıyorlardı. Ana küçük kediyi bir ağaçtan kurtarmıştı, kedi ağaca tırmanmış aşağıya inmekte zorlanıyordu, kurtardı ve hemen arkadaşların yanına getirdi.

Маrko külübeyi boyuyordu Andrey’in ne dediğini hiç duymadı. Enisa hiç cevap vermedi, birkaç kez kendi kıyafetlerine baktı, birkaç kez çocuğun eski ve yırtık kıyafetlerine dikkatle baktı ve çocuğa arkasını döndü. Andrey başını eğdi ve uzaklaştı. Ertesi sabah çocuklar, bina önüne çıktıklarında, kedinin yaşadığı yere doğru yürüdüler ve kedinin orada olmadığını farkedince hepsi çok üzüdü, Enisa ağlamaya başladı bile.

„Bak Luan, bir kedi buldum!!! Hadi ona biz bakalım, bizim kedimiz olsun!“ – dedi Ana. Luan cevap verdi: „Hadi, hadi ben de kedileri çok seviyorum. Çiçeklerin arasında ona güzel bir yuva yapacağız, bahçenin kenarında. Kuru yaprak va dal toplamaya gidiyorum“.

O anda Andrey’i gördüler elinde kedi ile birlikte onlara doğru koşuyordu. Ana hemen bağırmaya başladı: „Seni gidi hırsız, hemen bizim kedimizi geri vermelisin!“

Enisa, akıllı bir ses tonuyla, arkadaşlarına hitaben: „Dikkatli olunuz, ya yağmur yağarsa, kedimiz ıslanacak. Üzerine kalın bir şey koymamız gerekecek, su geçrimez bir şey külübenin örtüsü olsun. Bir yerde tahta parçaları bulabiliriz mesela eski çitlerden tahtalarla örtü yapabiliriz„. Bu teklife Marko da katıldı, tekerlekli sandalyenin altından boyalı kalemlerini çıkardı: „Süper bir fikir, ben külübenin etrafını ve süt tabağını boyalı kalemlerimle boyayıp süsleyeceğim!“

Аndrey şaşırdı yerinde durdu ve sakin bir sesle: „Ben hırsız değilim, ben kedinizi size geriye getirdim. Kedi bir ağaca tırmanımıştı ve orada miyavlıyordu, ben ağaca tırmandım kedinizi kurtardım. İşte, şimdi size geri getirdim“, ve kediyi Marko’ya uzattı.

Çocuklar aralarında kim neler yapacak anlaşırken, onların yanında bir çocuk durduğunu ve onların ne konuştuklarını dinlediğini hiç farketmediler. Çocuğun adı Anderey idi, eski ve yırtık kıyafet giyordu, elinde ise delik bir top tutuyordu. O da oyuna katılmak istiyordu ve yavaşça onların yanına yaklaştı. İlk önce onu Ana farketti ve hemen şunu dedi: „Aman, şuna bir bakarmısın, dilenci. Gelip kedimizi çalacak. Yanımıza yaklaşmasına izin vermeyelim!“

Ana haksız yere Andrey’i suçladığı için çok utandı oysa eski kıyafetleri ve delik topu yüzünden onun hırsız ve fakir olduğunu düşünümştü ve ondan hemen özür diledi. „Özürdilerim Andrey, sen hırsız değilsin. Görüyorum sen de kedileri seviyormuşsun. Ayrıca ağaçlara da tırmanmak isyorsun? Ben de ağaca tırmanmayı çok seviyorum! Birlikte ağaca tırmanmayı istiyor musun? Karşıda bir ağaç var o ağaca tırmanmaya izin veriler. Hadi bakalım kim daha çabuk ağaca tırmanacak?“

Çocuk yürümeye devam etti ve yanlarına yaklaştığında, sakin bir ses tonuyla sordu: „Ben de kediye külübe yapabilir miyim?“

„Hadi!“ – dedi Andrey ve her ikisi de çabucak ağaca doğru koştular.

Luan kısaca başını ona doğru çevirdi fakat o anda kedi için yapacakları külübeye yer hazırlıyorlardı yeri temizliyordu çok mejguldü sadece kısaca şu cevabı virdi:„Olmaz, hadi git, işimize engel olma!“

77


Diğer çocuklar kediyle kaldı ve Andrey’i onlarla birlikte kediyi bakmalarına izin vermeleri adil olmadığını konuşuyorlardı, geri döndüğünde, hangi oyunu en çok sevdiğini soracaklardı onu da onlarla oyun oynamaya dahil edeceklerdi.

Еnisa biraz düşündür, ve şunu dedi: „Ben anneme, Andrey bize gelebilir mi diye soracağım, kuzenimin küçülen kıyafetlerini ona vereceğim. Biz bu elbisleri her zaman bazı arkadaşların küçük çocuklarına hediye ediyoruz ve ya Kızıl Ay’a yada Kızıl Haç’a götürüyoruz. Andrey isterse, bu defa kendine göre bizden kıyafet seçebilir“.

Luan o anda hatırladı önceki gün Andrey’in elinde top vardı, onlarla birlikte basket ya da fudbol oynamayı teklif etti. Marko onun fikriyle hem fikir olduğunu söyledi ve şunu da ekledi: „Belşi, boyalayı sever. Kendisine soracağım, birlikte külübeyi boyalayabiliriz“.

KATILIMCILAR İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: MUTLU VE ÜZGÜN

78


KATILIMCILAR İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: АNDREY VE MELA GRUBU KAHRAMANLARDAN BİR ÇOCUK Работен лист за учесниците: Андреј и дете од дружината МЕЛА

79


Çalıştay:

DÜĞÜN MALZEMELER Öğretmen için çalışma kağıdı: Daire – 1 adet 2 Resimli kitap: Düğün Boya kalemleri – her küçük grup için 1’er set Tebeşir – 1 Makaslar – 1 adet büyük makas Delgeç (perforatör) – 1 Kağıt tabakları (yuvarlak şeklinde) – herkese 1’er adet Yün iplik – 1 Bir tutam çiçek (kağıt yapımı çiçek veya çiçeğe benzeyen yumuşak bir oyuncak olabilir) – 1 SD çalar cihazı, hoparlörlü bilgisayar veya cep telefonu Payduşka horosu (müzik) Маkarna (büyük delikli, farklı büyüklükte) – herkese 8’er adet 2 http://www.craftsuprint.com/view-project. cfm?id=280 Tarih; 19.06.2014 alıntı

UYARI Bu çalıştay için gerekli hazırlıklar yapılırken öğretmenin kendi yöresinde yaşayan etnik toplulukların düğünleriyle ilgili geleneksel adetleri hakkında önceden bilgi edinmesi faydalı olur ve bu bilgileri etkinliğe katılan çocuklara aktarmaları gerekir.

ÖĞRETMEN İÇİN EK BİLGİLER: Düğün erkek ve kadının evlenmek ve birlikte yaşama başlamak için arzusunu işaretleyen bir kutlama törenidir. Çiftlerin birlikte yaşama kararı farklı farklı kutlama törenleri ile kutlanmaktadır. Bu en çok hem kız hem erkek tarafından akarabalar, dostlar ve davetli misafirlerin katıldığı ve genelde horo teptikleri kutlamayla gerçekleşir. Düğünlerde daha fazla halk şarkıları ve türküleri eşliğinde oro teperler, düğüne katılandavetliler el ele tutunarak oro teperler. Düğüne farklı yerlerden davetliler de katılır, sadece kendi akrabaları değil farklı milletlerden de tanıdıklar ve dostlar düğüne gelir. Düğünlerde tüm etnik grupların birlikte oynadıkları bir haşk dansı var Payduşko orosunu herkes oynamayı sever, düğünlerde buna benzer daha bir çok halk dansları oynarlar. Düğünlerde müzisyenler bir tek müzik üzerinden, çok az yeni şarkı sözü ilave ederek ortak düğün şarkıları çalarlar, farklı etnik grupların kendine has düğün şarkıları ve dansları mevcuttur. Düğün şarkıların başında baba ocağını terkeden gelini ağlatmak için söylenen ayrılık çarkıları söylenir, gelinin güzelliğini oven şarkılar, genç evil çiftlere ömür boyu mutluluklar dileyen şarkılar. Düünlerde genellikle halk şarkıları söylerler geleneksel halk müzik enstrümanları: davul, klarnet, zurna, dayre, akordion, vb. Düğünde atmosfer çok eğlenceli olur, en lezzetli yemekler ve kaliteli içecekler ikram edilir. Misafirler düğüne yeni elbiselerle gelir, gelinler ise görkemli beyaz gelinlik elbisesi giyer, uzun beyaz gelinlik giyer, başına duvak takar. Geleneksel Romen düğünlerinde ise kadınlar genellikle şalvar giyerler – bir çeşit geniş pantolon. Geleneksel Arnavut düğünlerinde gelin düğün süresince birkaç kez kıyafet değiştirir, geleneksel Makedon düğünlerinde gelin damadın ayağına basması gerekir „damat gelini dinlesin diye“. Dayre geleneksel müzük aleti Makedonya Cumhuriyetinde yaşayan farklı etnik gruplara mensup ahali tarafından düğünlerde ve eğlencelerde kullanırlar. Bir çeşit küçük davuli kasnak üzerine deri geçirilir, kasnağın ucunda ise metal yapımı ziller takılır, elle çalınır. Dayre elinde sallayarak zil sesleri duyulur, veya deri üzerine el parmaklarıyla vurara müzik yapılır. Bazı düğünlerde gelin de eline dayreyi alır ve bir eliyle dayreyi sallayarak oroyu çeker.

80


1 Etkinlik

3 Etkinlik

Sınıfta yerde tebeşir yardımıyla birkaç çember çizilir ve bunlar yüzük olduğu katılımcılara söylenir, her katılımcı bir yüzüğün içinde durması gerekir. Öğretmen elinde bir demet çiçek tutar,sınıfın kenarında bir yerde durur katılımcılara arkasını döner ve elindeki bir demet çiçeği genelde düğünlerde yapıldığı gibi katılımcılara doğru fırlatacağını söyler – katılımcılar ise öğretmenin fırlatacaı bir demet çiçeği çemberin içinden dışarıya çıkmamak şartıyla tutmaya çalışır. Çiçeği eliyle tutan katılımcı öğretmenin yerine geçer ve etkinliği aynı şekilde devam eder, bu etkinlik birkaç kez tekrarlanır.

Sınıfın ortasında çember şeklinde sandalyeler dizilir oturma bölümü dışa doğru konur, („Мüzik sandalyeleri“ oyunundaki gibi). Tüm katılımcılar çember şeklinde ayakta durur, öğretmen katılımcılara mizik dinletir – Payduşko orosu, müzik eşliğinde tüm katılımcılar ele ele verip düğünde gibi bu oruyu oynarlar. Öğretmen müziği kapatınca „düğüncülere akşam yemeği“vakti geldiği anlamını verir ve tüm katılımcılar sandalyelere oturur. Daha sonra öğretmen birkaç sandalye çıkarır ve tekrar müzik dinletir, katılımcılar hepsi berlikte oro oynamaya devam eder, bir dönem sonra öğretmen müziği tekrar kısar ve tüm katılımcılar sandalyelere oturur hiç kimsenin ayakta kalmaması lazım (sandalyesi olmayan bir başka katılımcıyla sandalye paylaşır, kucağına oturur). Öğretmen bu etkinliği birkaç kez daha tekrarlar ve her uygulamada bir sandalye daha kenarı çeker. Etkinlik sonunda tüm katılımcıların oturmaları gereken sadece üç veya en çok beş sandalye kalması gerekir, bu grubun büyüklüğüne göre ayarlanır.

2 Etkinlik Herkes çember şeklinde oturur, öğretmen Düğün resimli kitabın içindeki resimleri göstererek aynı isimli hikayeyi okur.

TARTIŞMA: 1 2

Düğünde neler oluyor?

3

Ne tür müzik çalar?

4

Düğünlerde ne kutlanır?

5

Geçmişte Makedonlar, Romenler ve Arnavutların düğünlerinde ne tür ortak özellikler mevcuttu?

6

Düğünlerde gelinlerin kıyafeti nasıldır? Kimin düğününde daire çalarlar? Hangi düğünde Payduşko horosu oynanır?

Hangi horolar oynanır?

81


5 Etkinlik

4 Etkinlik

Herkes elinde önceden hazırlamış oldukları „daireyi“ tutar. İlk öğretmen elinde tuttuğu „daireyi“ sallayarak belli bir müzük ritmi tutmaya çalışır, katılımcılar öğretmeni dinler ve onu takip ederler (örneğin: „dayreyi“ sallayarak önce hafif daha sonra hızlı bir tempoyla belli aralıklarla sallayarak, farklı ritim oluşturmaya çalışırlar).

Tüm katılımcılar küçük gruplara ayrılır ve her katılımcı eline kağıttan yapılmış birer adet kağıt tabak alır („daire“) tabağın kenarlarına perforator yardımıyla belirli aralıklarla 8 adet delik açılır. Her katılımcıya ortası delik olan farklı büyüklükte sekiz adet makarna alır ve yün iplikle makarnaları tabağın kenarında açmış oldukları deliklere bağlayarak „daire“ oluştururlar (biraz sarkacak şekilde iple bağlar, elinde daireyi salladıklarında ses çıkarması gerekir). Etkinliğin sonunda her katılımcı renkli kalemle „dairesini“ süsler. Daire hazırlığı için gerekli ön bilgiler ve yapılması gereken uygulamalar daha önce öğretmen için hazırlanmış olan „Daire“ ÇK-ında adım adım açıklanmıştır. Öğretmen önceden etkinlikte model olarak kullanacağı bir daire hazırlayabilir.

UYARI Bu etkinlik 5-6 yaş grubuna ait çocuklar için en el elverişlidir, hatta ebevynlerle yapılan ortaklaşa etkinlikte de uygulanması faydalı olur. Grupta 4 yaşındaki çocuklar varsa, bu çocuklar da etkinliğe katılabilir fakat onlara önceden hazırlanmış „daire“ verilir ve çocuklar daireyi renkli kalemlerle istedikleri şekilde süsleyebilir.

82


ÖĞRETMEN İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: DAİRE

Önce deliklerin yeri işaret edlir, daha sonar delşeç yardımıyla kağıt tabağın kenarında delikler açılır.

Deliklerin içinden yün iplik geçirilir ve ipliğe makarna geçirilir veya buna benzer farklı bir nesne olabilir, salladıkça ses çıkarması gerekir.

Tabağın arka kısmına boyalı kalemlerle farklı resimler çizilir, dayre süslenir.

83


RESİMLİ KİTAP: DÜĞÜN

Bizim kahramanlarımız büğün öğleden sonra bina önündeki oyun alanına çıkmışlardı ve orada oyun oynuyorlardı. Sıradan bir Pazar günü öğlesonrasıydı. Nada Nine ve Şpresa Nine parkta gölge altında bir bankta oturuyordu, diğer bankta ise dedeler domino oynuyordu.

Ama erkek kardeşimin düğününde çok oynadım. Elimde mendili alacaktım ve öyle süslü, elbisem yerekadar uzun, oynuyordum oynuyordum ayaklarım ağırıncaya kadar. Zevkle sevdiğim düğün şarkısı „Sa е bukur na kadal nusya (Gelinimiz nekadar güzel olmuş)“.

Bir anda sesli bir müzik sesi işidildi `tam pa ra ram pam, tam, pam, pam, pam` ve otomobil kornaları çaldı `tiiiiiit, tiiiiit`. Tüm çocuklar aya kalktı neler oluyor görmek istedi. Ana kısa bir süre sonra geri döndü ve Ninelerin yanına gitti sinirili bir şekilde neler olduğunu onlara anlattı: „DÜĞÜN! Düğünden nefret ediyorum!“

Ve Nada Nine de kendi düğününü hatıraladı: „Ben gelin olduğumda „Çereşna se od koren korneşe“ (Kiraz ağacı kökünden sökülüyordu), gelin annesinden ayrılyordu şarkısına çok ağlamıştım! Е, sonra, gece boyunca çok oynadım. Hatta masa üzerine çıktım. Benim için en ilginç an Zoran dede ile birlikte akşam yemeğinden sonra düğün pastasını kestiğimiz andı“.

Nada Nine Ana’nın bu sözlerine çok şaşırdı ve hemen merakla sordu: „Nasıl, neden sevmiyorsun?“ Ana bu sefer daha sert cevap verdi: „Nefret ediyorum! Sesli müzik, tören elbisleri, оrooo, akşam yemeği gelenek kadar aç durmalar. Hayır, hayır, be büyüdüğümde düğün yapmayacağım!“ O anda diğer çocuklar da geldi hepsi neşeli birşekilde: „Düğün, düğün! Gelini almaya geldiler!“

Tüm çocuklar, Ana hariç, dikkatla dinliyorlardı, Nada Nine düğün pastası hakkında anlatırken, Luan düğünün o bölümü, pasta yenildiği anı, en çok seviyorum dedi. Enisa ise, onun kuzeni düğün yaptıpında, eline dayreyi verdiklerinde kendini çok mutlu hissetiğini oro oynadığında dayreyi de salladığını anlattı.

Şpresa Nine gülümsedi ve sordu: „Sizler düğüne seviniyorsunuz, a?“ ve her üç çocuk Enisa, Laun ve Marko, sesli cevap verdiler: „Eveeeet, çok!“ Enisa zevkle cevap verdi: „Ben düğünleri çok seviyorum. Gelini görmek istiyorum, onunla e fotograf çekilmek istiyorum, gelinin yanında oro oynamak istiyorum…“, sonra Marko devam etti: „Ben de düğünleri seviyorum, büyük lokantalarda yapılan düğünleri daha çok seviyorum çünkü orada falz ayer var, ben de tekerlekli arabamla oro oynayabilirim ve eğlenebilirim“.

O anda Nada Nine ve Şpresa Nine de onların düğünlerinde de dayre olduğunu hatırladılar: „Evet benim ded üğünümde dayre vardı!“ Sadece Luan şaşırdı, o ilk defa dayre kelimesini duymuştu ve dayrenin ne olduğunu açıklamalarını rica etti. Şpresa Nine açıklamaya başladı: „O bir enstrüman, küçük bir davula benziyor etrafında ziiler var. Bir elinde tutulur ve salanır, diğer elinle vurarak dayre çalabilirsin“, bu bilgiler Lun’a yeterli oldu, teyzesinin düğününde görmüştü.

Şpresa Nine biraz düşündü, sonra kendi düğününü çocuklara anlatmaya başldı: „Ееее, ben kendi düğünümü hala hatırlıyorum. Gelin oldum oro oynamayı çok istiyordum, fakat o zamanlarda gelinin çok çok eğlenmesi pek hoş karşılanmazdı, gelin yavaş ve mütavazi oynuyordu.

Ve Marko da hatırladı bir düğünde eline dayre vermişler, onunla çalsın diye. O diğerlerine dayre nasıl çalınır gösterdr, eliyle tekerlekli sandalyesine vurdu dayre çalar gibir yaptı.

84


O anda sesli bir müzik işidildi bina önünde düğüncüler payusdko orosunu oynayacaklarını anladılar.

Agım dedeye tutundu ve birlikte oynadılar. Eftim Dede en son geldi o da iki nine arasına oroya tutundu ve şunu dedi: „Eh, oro oynarken Fata Ninenin şalvar sesini hala duyar gibiyim. Bu oro bizim düğünümüzde de vardı“. Dedeler ve Nineler Payduşko orsosunu oynarken, kendi düğünlerini hatırladılar, MELA grubun çocukları, grubun kahramanların isimlerinin ilk harflerinden oluşturdukları bir isim, onları zevkle izliyordu ve elleriyle banka vurup müzik ritmini takip ediyorlardı, Marko elleriyle tekerlekli sandalyesinin tekerleklerine vuruyordu.

Nada Nine banktan ayağa kalktı ve oro oynamaya başladı ve Zoran Dedeyi çağırdı birlikte Payduşko oynadılar. Şpresa Nine, Nada Ninenin bu oroyu oynadığını görünce şaşırdı. O anda Payduşko orosu hem Makedon hem Arnavut düğünlerinde oynandığını anladı. O da banktan yavaşça kalktı, Nada Ninenin elini tuttu birlikte oynamaya devam ettiler. Agim Dede de kalktı Şpresa Ninenin yanına tutundu, Zoran dede ise, bastonuna dayanarak yavaşça yaklaştı, o da

85


Çalıştay:

MALZEMELER Katılımcılar için çalışma kağıdı: Resimli Hikaye – her küçük grup için 1’er kısım Katılımcılar için çalışma kağıdı: Resimli Hikaye – Çerçeve – her küçük grup için 1’er adet Rresimli kitap: Enisa’nın Başından Geçen Olaylar Kağıt – her küçük grup için 1’er adet Kalem – 1 Boya kalemleri – her küçük grup için 1’er set Yapıştırıcı – her küçük grup için 1’er adet Makaslar – 1 büyük makas

ENİSA’NIN BAŞINDAN GEÇEN OLAYLAR ÖĞRETMEN İÇİN EK BİLGİLER: Çingeneler (Gupci) ifadesi Romen halkıyla alakalı olan kötü ve aşağılayıcı duygular ifade eder. Romen halkıyla doğrudan irtibatta olmadan, Makedonya’da yaşayan farklı etnik topluluklara mensup vatandaşlar, her zaman önyargılı davranır ve stereotip anlayışla karşar. Romen halkı için bis bir millet olduğu düşünülür,fakir, hırsız, eğitimile ilgilenmeyen, cahil insanlar, olmasına rağmen oldukça neşeli, müziği seven, gamsız bir yaşam tarzı olduğu düşünülür. Özellikle çocuklar büyüklerinden duyduklarına göre Romenlere karşı önyargılı davranırlar, daha küçük yaşlarda, çocuklar yaramazlık yaptıklarında onları „korkutmak“ veya kötü bir örnek teşkil ettiğini göstermek için Romenler kötü insan olarak gösterilir: „Çingene gibi giyinmişsin!“, „Uslu dur zira seni Eskici alacak.“, „Ayaklarına birşeyler giy, Çingeneler gibi yalınayak dolaşma“. Velilerin çoğu çocuklarını Romenlere ait kötü karekter ve önyargılı görüş ve ifadeler kullanır, Romenlerden uzak durmalarını, bulaşıcı hasatalıklara kapılmaları , hatta başı bit dolmasın siye çocuklarını sürekli uyarırlar. Oysa bu tip stereotipler asılsız ve yersizidir, doğrulanmadığı takdirde genelleme yapmak, bütün Romen halkını pis bir millet olarak göstermek çok yanlış bir düşüncedir. Stereotipleri aşabilmek için en doğru yol, Romenlerle doğrudan iletişimde olmaktır. Ana okulda Romen halkına mensup çocuklar varsa veya onlara benzer sosyo-ekonomik statüsü olan çocuklarla, Romenlerle ilgili bilinen önyargılar ve stereotipleri aşmak için Romen çocuklarıyla birebir yakınlaşmaları ve tanışmaları gerekir. Tüm çocuklar aralarında herhangi bir farklılık gözetmeksizin etkinliğe dahil edilebilir: örenğin gruplar veya çiftler halinde/farklı etnik gruplara mensup çocukların katılacağı bir etkinlik düzenlenebilir,farklı etnik gruplara mensup çocuklar arasındaki benzerlikler ve ortak değerler hakkında yorum yapılması faydalı olur, farklı mesleklerde görev yapan ebeveynler stereotip veya önyargılı olmayan etnik topluklara mensup meslekler örnek olarak gösterilir, Romenlerin kutladıkları dini Bayramlar diğer milletlerin kutladıkları dini bayramlarla aynı değerden olduğu vurgulanır, çocuklara Romence birkaç kelime öğretilmeli (gruptaki çocuklar Romence konuşuyorsa), şarkılar dinletilebilir, hikayeler okunabilir, veya Romen halkına mensup çocuklar için önemli sayılan kahramanlar hakkında bahsetmek de faydalı olur, etkinliklere Romen halkına mensup yetişkinler de dahil edilebilir (mesela Romen bir öğretmen, bakıcı, veya dans hocası, bedeneğitimi ve ya İngilizce öğretmeni olabilir). Romen çocuklarını da etkinliklere dahil etmekle, ana okulda sosyo-ekonomik gücü en düşük olan ailelerin çocukları, ihtiyaçları eşit olarak değerlendirilmeli (çocuklar arasında bireysel olarak pozitif düşünce öğretilemsine yardımcı olur), çocuklarda sosyal sorumluluk duygusu gelişir ve çocuk hakları ve eşitilik duygusu gelişir (Böylece tüm Romenler hakkında genelleme yapmadan farklı düşünme duygusu aşılmış olur ve her zaman kötü durumda olan birilerine yardımcı olmak gerektiği bir gerçek olduğu açıklanır). Her çocuk milli mensubiyeti göetmeksizin, statüsü, ve bireysel yeteneklerine rağmen başkaları tatarfından kabul edilmesi ve sevilmesini bekler, her çocuk kendini ifade etmek ister, elinden geldiği kadar başarılı olmaya çalışır, her çocuğun kendi ihtiyacı var, korunma ve savunmasını bekler. Her çocuğun sahip olduğu çocuk haklarının korunması ve günlük yaşamda uygulanması için hepimiz çaba göstermeliyiz bununla çocukların ihtiyaçları da karşılanmış olur. Anaokullarda öğretmenler ve çocuklar her çocuğa gerekli şartları sağlamalıdır, herkez herkese karşı saygılı davranmalıdır, her çocuk belli bir grubun içinde kabul edildiğini, güvencede olduğunu ve sevildiğini hissetmesi gerekir, birlikte ders çalışmaları ve oyun oynamaları gerekir.

86


1 Etkinlik Herkes çember şeklinde oturur, öğretmen Enisa’nın başından geçen olaylar resimli kitabın içindeki resimleri göstererek aynı isimli hikayeyi okur. Hikayenin belirli bölümlerinde ara verir, okumayı durdurur ve Tartışma 1, 2 ve 3 yapıldıktan sonra hikayenin tamamını okur.

TARTIŞMA 1: (RESİM 2) 1 Enisa hakkında İvan ne düşünüyor? Nerden biliyor nasıl olduğunu? hikayedeki gibi konuştuğunda, Enisa kendini nasıl hisdder? 2 İvan Hoşuna gider mi? Neden? 3

İvan’nın kullanmış olduğu söz Romenlerin hoşuna gider mi, öyle söz söylenmeli mi, söylenmemeli mi? En doğru söz hangisidir? Benim adım dışında birisi bana başka bir isimle hitab edebilir mi?

4

Neden İvan Enisa’dan bit kapacağını düşünür? İvan bir kimsenin başında bit olup olmadığını nereden biliyor? Birisi Romen ise mutlaka başında bit olması mı gerekir?

TARTIŞMA 2: (RESİM 4) 1 2

Enisa nasıl biri? Arkadaşları onun hakkında ne düşünüyorlar?

3

O nasıl onlara yardımcı olur?

Enisa’nın nasıl biri olduğunu nereden biliyorlar? MELA Grubu mu yoksa İngilizce dersinden arkadaşları mı Enisa’yı daha iyi tanıyor?

TARTIŞMA 3: (RESİM 5) 1

İngilizce dersine birlikte giden arkadaşları Enisa’yı sadece biri iki defa görmekle onun hakkında ne bilebilirler?

2

Bir insanın dış görünüşüne göre onun neler yapabildiğini önceden tahmin edebilir miyiz, nelerden hoşlandığını, hangi işlerde başarılı olduğunu, hangi konuda yardıma ihtiyacı olduğunu bilebilirmiyiz?

3

Enisa ile aynı binada uzun zaman birlikte yaşayan arkadaşları onun hakkında neler bilebilirler?

4

Bunu nasıl öğrendiler? Başkalarında Romenlerin nasıl olduklarını duyduklarına göre mi, ya da Romenlerin sokakta nasıl dolaştıklarını gördüklerinden mi, ve tüm Romeneler hakkında bildikleri ve düşündüklerini Enisa için da aynı geçerli olduğunu mu düşünürler, ya da her gün birlikte farklı farklı oyunlar oyadıkları için mi onu iyi tanırlar?

87


2 Etkinlik

3 Etkinlik

Tüm katılımcılar küçük gruplara ayrılır, daha önce katılımcılar için ÇK: Resimli Hikaye-den hazırlanmış olan beşer kartlardan oluşan birer takım alır (Her takımda dört aynı kart var: 1.resim – babası Enisa’yı ingilizce dersine görütür; 2.resim – Enisa sırada yalnız oturur – diğer çocuklar onun hakkında dedi kodu yapıyorlar; 3.resim – İvan Enisaylı kırar; 5. resim – İvan Enisa’dan özür diliyor .Bir kart her katılımcı grup için farklıdır – 4.resim I gruptaki katılımcılar için – MELA Grubu Enısa’yı savunurlar; 4.resim II gruptaki katılımcılar için – İngilizce dersinden çocuklar Enisa’yı korur savunurlar; 4.resim III gruptaki katılımcılar için – ingilizce öğretmeni Enisa’yı savunur; 4.resim IV gruptaki çocuklar için – Enisa tek başına İvan’a karşı gelir.)

Katılımcılar daha önce oluşturdukları küçük gruplar halinde etkinliğe devam ederler ve daha önce çalıştıkları kartlara göre hikayelerini canlandırılar.

Her katılımcı gruptaki çocuklar elindeki resimleri sırayla dizer, daha sonra katılımcılar için hazırlanan ÇK: Resimli hikaye – çerçeve üzerine yapıştırır ve resimi boyarlar. Etkinklik sonunda her katılımcı elindeki resime göre kend’ verziyonunda baş kahramanın/ kahramanlarin neler söylemesi gerektiğini anlatır. Öğretmen öğrencilerin anlatmış olduklarını kartların yapıştırılmış olduğu kağıda yazar.

88


RESİMLİ KİTAP:ENİSA’NIN BAŞINDAN GEÇEN OLAYLAR Enisa her çarşamba ve cuma günleri oyun alanına çıkmıyordu. İngilizce öğrenmeyi çok istiyordu ve babası bir okulda İngilizce kursuna yazdırıdı. İlk günü, ingilizceye gittiğinde, ders ilginç geçti ve okulda herkeze anlattı. Fakat, ikinci dersten sonra biraz üzgündü ve hayalkırıklığına uğramıştı. Bir sonraki derste çarşamba günü eve çok üzgün döndü ve babasına kurstan sildirmesini rica etti. Ramadan amca bu duruma çok şaşırdı ve neler olduğunu öğrenmek istedi, Enisa’ya ingilizceden neden vaz geçmek istediğinin sebebini sordu. Enisa bu sefer ağlamaya başladı, babasına yalvarıyordu artık onu ingilizce kursuna götürmesin.

Enisa gözyaşlarını sildi ve babasının bu teklifini seve seve kabul etti, sakinleşti ve arkadaşlarıyla oyun oynamaya gitti. Onlarla kendini çok mutlu hissediyordu. Onlar her zaman birlikte oynuyorlardı, Romen olduğu için onu hiç küçümsemiyorlardı, bir defasında Marko bit dolmuştu, ondan tüm çocuklara da bulaştı, çok kötü kokan bir şampuanla saçlarını yıkamak zorunda kaldılar. Ama bu çok eskidendi.

Ramadan amca Enisa’nın üzüldüğünü farketti ve bukadar üzlüdlüğü için kendisi de çok üzülüyordu. Öğretmeniyle bir tatsızlık olduğunu düşünmüşü, fakat Enisa öğretmenin çok iyi biri olduğunu söyledi.

Luan, Enisa’nın geldiğini görünce, hemen ona doğru koştu ve sordu: „Neredeydin şimdiye kadar Enisa? Burada bir sorunumuz var ve hala çözemiyoruz!“

Daha sonra, Ramadan amaca arkadaşlarıyla kavga etmiş olmasın diye sordu, Enisa yüksek sesle hiç kimseyle kavga etmediğini söyledi, onu hiç kimse istemediğini ve dışlandığını bir türlü anlayamadığını dile getirdi.

Marko heyecanla seslendi: „Kurtulduk! Еnisa geldi. Hadi, hemen yardım et! Luan’ın ebeveynlerinin arkadaşlarının oğlu geldi ve sadece İngilizce konuşuyor, biz ise sadece helou (Hello) diyebildik ve o kadar!“

Ramadan amca sevgiyle kızını kucakladı ve şunu dedi: „Оооо, anladım bu durum seni çok üzmüştür“.

Ana, sadece isimlerimiz konusunda anlaşabildik dedi, fakat saklambaç oyunu oynamаk istediklerini ne şekilde anlatacaklarını bilmediklerini söyledi.

Enisa babasını sıkıca kucakladı ve İngilizce dersinde olup bitenleri birer birer anlatmaya başladı: „Evet, çok. Öğretmen dışarıya çıktığında, İvan, yanımda oturan arkadaş, bana kötü sözler söyledi: `Seninle aynı sırada oturmak istemiyorum, defol yanımdan, çingene kızı! Senden bit dolacağım!`“

Enisa yardımcı olabileceği için çok mutluydu, yabancı arkadaşa ingilizce saklambaç oyunu nasıl oynandığını kısaca açıkladı ve sonra hep birlikte oyadılar. Ertesi gün babası Enisa’yla birlikte İngilizce dersine gittiler. Öğretenden izin alıp, sınıfta öğrencilerle Romenler hakkında biraz sohbet eedeckti, kendini ve kızı Enisa’yı takdim edecekti ve daha sonra hep birlikte Romenler hakkında konuşacaklardı.

Ramadan amca kızına şefkalta baktı ve saçlarını okşadı, bir kimseyi iyi tanımdan önce bu gibi kötü sözlerle onlar hakkında konuşmak yanlıştır ve adil değildir. O kızına İngilizceye devam etmesi için yardım etmek istiyordu ve şunu dedi: „Fakat, sadece İvan sana kötü laf söyledi diye vazgeçmeni istemiyorum. Gelecek defa seninle birlikte ingilizeye gelmemi istiyor musun ve tüm çocuklarla Romenler hakkında neler söylenmeli, neler söylenmemeli, arkdaşlaık için neler önemli olduğundan bahsedeyim?“

Ramadan Amca sınıfa girdiğinde öğrencileri neşeli bir ses tonuyla herkezi selamladı: „Merhaba çocuklar, adım Ramadan, Enisa’nın babasıyım. Enisa İngilizce öğrenmeyi çok seviyor bu yüzden kursa gelmesi gerekiyor, ve tabi ki sizinle arkadaş olmak istiyor. Çocuklar arkadaş olmak için ilk önce bir brilerini tanımaları gerekiyor, öyle değil mi? Sizler Enisa’yı henüz iyi tanımıyorsunuz, Enisa da Sizi iyi tanımıyor“.

89


çok önemlidir, böylece kendi kendine ve diğerlerine faydalı olacaklar. Bu nedenle ne daha fazla Romen çocuğu anaokula gidiyor, ve sonra okula“.

İvan, konuşan adamın kim olduğunu anlayınca, çok korktu. Herkezin önünde onunla kavga edeceğini düşündü. „Hakkımızda biraz fazla bilgi vermek istiyorum. Enisa, Ben ve Annesi Romeniz. Romenlerin çoğunun derisi esmerdir, fakat bir çok konuda diğer insanlardan farkımız yok. Romenler arasında da zenginler ve fakirler var, iyi olanlar ve daha az iyi olanlar var. Onlardan bazıları yardımcı oluyor, bazıları ise biraz hırsızlık yapıyorlar. Onlar arasında doktorlar, öğretmenler de var, fakat, maalesef, Romenlerin çoğu kötü yaşam şartlarında yaşıyorlar, işsizler, paraları yok, bu yüzden fakir evlerde yaşıyorlar... bazı Romenler, hatta Makedonlar ve Arnavutlar arasında, fakir insanlar var sokakta yaşıyorlar ve yiyecek, kıyafet satın alabilmeleri için insanlara yiyecek için yalavarıyorlar veya kendileri çöplerde arıyorlar. Ben doktorum, tüm çocuklar temiz ve sıcak olan yerlere gitmeleri gerekir, sağlıklı besinler yemeli ve hayat için çok önemli olan bilgileri öğrenmek için okula gitmeleri gerekir. Herkez fakir çocuklara yardım etmelidir. Herkez, edebildiği kadar. Yetikinler farklı şekilde yardım edebilir, para, veya ev inşaa ettirebilir, ilaç yardımı yapabilir, çocuklar oyuncak ve artık giymediği kıyafetlerini hediye edebilir, çocuklar kendi kendine en büyük yardımı okumakla yapacaktır. Evet, evet, çocukların ne daha fazla okul okuması

Tüm çocuklar Ramadan amcayı dikkatle dinliyordu, konuşmasını tamamladıktan sonra, Leyla, en arka sırada oturan kızcağız, neden onlara herkez Romen diyor ve kendisi ilk defa bu kelimeti burada duymuş. Ramadan amca gülümsedi Romen dilinde Rom kelimesi `insan` demektir, onların adı bu anlamı taşır. Romenler onlara bu şekilde hitab edilmesini istiyorlar. Daha sonra, Enisa’nın babası gitti, Enisa derste kaldı ve kendi yerinde oturdu. İvan sakindi, dersin sonuna doğru bir mektup uzattı, ÖZÜRDİLERİM yazıyordu. Enisa okudu ve İvana başını sallayarak işaret etti.

KATILIMCILAR İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: RESİMLİ HİKAYE

1

2

3

5

4

90


KATILIMCILAR İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: RESİMLİ HİKAYE – ÇERÇEVE Работен лист за учесниците: Приказна во слики Работен лист за учесниците: Приказна во слики Работен лист за учесниците: Приказна во слики Работен лист за учесниците: Приказна во слики Работен лист за учесниците: Приказна во слики

Работен лист за учесниците: Приказна во слики Работен лист за учесниците: Приказна во слики Работен лист за учесниците: Приказна во слики

Работен лист за учесниците: Приказна во слики Работен лист за учесниците: Приказна во слики Работен лист за учесниците: Приказна во слики

Работен лист за учесниците: Приказна во слики Работен лист за учесниците: Приказна во слики Работен лист за учесниците: Приказна во слики

91


Çalıştay:

PETER PAN MALZEMELER

ÖĞRETMEN İÇİN EK BİLGİLER:

Katılımcılar için çalışma kağıdı: Bellek – her küçük grup için 1’er adet

Her çocuk, cinsiyet farkı gözetmeksizin ve yaşadığı toplumdaki çevrenin cinsiyete bağlı belirli önyargılar doğrultusunda, kendini bireysel olarak tanıtma hakkına sahiptir, her birey sahip oldukları yeteneklerini bireysel olarak geliştirmeye özen gösterir. Örneğin bir erkek çocuk bebek oyuncakla oynamak istediğini ifade ederse, ya da bir kız çocuk erkekler gibi fudbol oynamayı seviyorsa ve oyuncak arabalarla oynuyorsa, yaşadığı ortamdan olumsuz tepki görüyorsa, kendini dışlanmış olarak hissedecektir, ve bu durumda özgüvenini de yitirmiş olacaktır – kendisiyle birşeylerin iyi ya da normal olmadığı duygusuna kapılacaktır. İçgüdülerini karşılamayan her çocuk kendinde hissettiği samimi duygularından ve ihtiyaçlarından vaz geçer, bu tip çocuklar içe kapanık olur ve hayal kırıklığına uğrar ve uyumsuz sosyal davranışlar geliştirmeye başlar. Böylesi durumlarda, büyük ihtimal yaşadıkları çevrede insanları kendine düşman olarak görürler ve onlara karşı koymaya çalışır, kendini korumak için agresif davranışlar da sergileyebilir. Çocuklar bu gibi davranşlarından dolayı yaşadığı çevrede insanlar tarafınca kabul edilmediğinin farkına varırlar, hissederler. Bazı durumlarda oldukça açık ve net bir şekilde ifade yasağı olabilir, ya da incelikli onaylanmama durumu veya reddi vardır: alay konusu olur (Örneğin: „Женско петле-Dişi Horoz!“, ve ya „Erkek Ayşe -Машкоданка!“), ifadeleriyle alay edilir („Aman, aman, bukadar vuruştan bağırsakların döküldü!“, „Hadi kalk, erkek değilmisin sen bukadarcıktan ağılyorsun!“),bunu söylerken başka bir şey yapması daha iyi olduğunu vurgulamak ister („Hadi biraz oyuncak bebeklerinle de oynamalısın; görmüyor musun yeni bebek aldık, bebeklerin saçlarını tarayabilirsin, bebeklerinle gezebilirsin...“). Belirli bir cinsiyet için isteğe bağlı bir aktivite olarak sunulmaması („Hadi şimdi, siz erkekler – buyurun size bir top , biraz fudbol oynayınız, siz kızlar – benimle geliniz; birlikte ip atlayacağı “; „Erkekler sandalyeleri diğer sınıfa taşısınlar lütfen, kızlar masaları temzilesinler“).

Resimli kitap: Peter Pan Tebeşir – 1 Makaslar – 1 büyük makas

Öğretmenlerden, her etkinlik için her cinsten çocuklara eşit oranda etkinliklere katılımlarını sağlaması gerekir, her çocuk etkinlikte gurubun bir parçası olarak kabul edildiğini ve bundan dolayı kendini mutlu hissetmesi gerekir. Her katılımcıya bireysel olarak hangi etkinliğe katılmak isterse ona katılması temin edilmelidir, daha sonra çocuklar kendileri hiç kimse onlara herhangi bir baskı veya zorlama yapmadan, yasaklayamaz veya ilgisinden dolayı onlarla alay edemez. Okulöncesi okullarda çocukların her iki cinsiyetten modelleri üzere çalışmak çok önemli olduğunu vurgulamak gerekir her iki cinsten çocuklar farklı farklı etkinlikler gerçekleştirmeleri gerekir. Bu durumu

92

²


²

vurgulamak ve gündeme getirmek için farklı etkinlikler uygulanabilir, görsellerden faydalanabilir (farklı boyutta resimlerde erkek çocuklar/adam, kız çocuklar/kadın olarak gösterilmelidir, farklı yaşam koşullarında cinsiyete bağımsız olarak davranışları), edebi eserler aracılığıyla vidyo (resimli kitaplar, çizgi filmler, hikayeler, masallar ve şarkılarla anlatılır), öğütler mutlaka stereotipleri aşacak yönde olmalıdır, bunu yaparken günlük yaşmlarından gerçek şahıslar üzerinden örneklendirilmelidir (her iki cinse ait fakat stereotip dışında farklı mesleklerde çalışanlar örnek olarak gösterebilir, ailelerde stereotip dışında ilişkiler de örneklerle gösterilmlidir). Okulöncesi okullarda faaliyetlerin organizasyon yöntemi dikkatla seçilmeli ki her çocuk bireysel yeteneklerini ön plana koyacak farklı etkinliklere katılmasını teşvik edici etkinlikler olmalıdır, hatta bazı durumlar cinsiyet farkı olmaksızın kurallar belirlenmesi faydalı olur (örneğin: haftalık ders programında spor etkinlikleri programı hazırlamak: pazartesi – penaltı atmak ve kaleci olmak, Salı – top eşilğinde ritmik oyunlar, çarşamba – ip atlamak, lastik oyunu oynamak vb. oyunlar listeye eklenebilir), bu tür etkinliklerde çocukların tümü katılır ve cinsiyet farklılığı konusunda stereotipler önyargılar kendiliğinden ortadan kalkmış olur.

2 Etkinlik Herkes çember şeklinde oturur, öğretmen Peter Pan resimli kitabın içindeki resimleri göstererek aynı isimli hikayeyi okur.

TARTIŞMA:

Yukarıda belirtilenlerin dışında okulöncesi okullarda her çocuğu etkinlik esnasında kendisi için pozitif bir düşünce geliştirmesinde yardımcı olmak lazım özgüven dugusunun gelişmesi için öncelikle kendine saygılı olması ve diğerlerine de saygıılı davranmasını öğrenmelidir, bunu öğrenirken elbette özeleştirisel davranması gerektiğini her çocuk farklı bir birey olarak kendini özgürce ifade etmesi sağlanmalıdır, düşünce ve fikirlerini, duygularını ve ihtiyaçlarını başkalarını incitmeden aşağılamadan ifade etmesi önemlidir. Tüm bunlar farklıkları kabullenmek ve onlara karşı saygılı davranmanın ön koşulu sayılır.

1 Etkinlik Tüm katılımcılar çember şeklinde oturur ve öğretmen etkinliği öğrencilere küçükken ne olmak istediğini anlatırken başlatır. Daha sonra sırayla tüm katılımcılar büyüyünce ne olmak istediklerini anlatırlar (büyüdüklerinde hangi meslekte çalışmak istediklerini açıklarlar).

93

1

Erkek çocukları da bale oynayabilir mi?

2

Bir erkek çocuğu hepisinin‘’kızlar’’için dedikleri oyunu sadece onun oynamak istediği zaman kendisini nasıl hisseder,?

3

Bir kız çocuğu hepisinin‘’erkekler’’için dedikleri oyunu sadece onun oynamak istediği zaman kendisini nasıl hisseder,?

4

Sadece ‘’erkekler’’ için veya sadece ‘kızlar için olan oyunlar var mıdır?

5

Erkekelerin yapamadıkları veya kızların yapamadıkları bir şey var mıdır?

6

Kimse bir şeyi denemeden o şeyi yapmak isteyip istemediğini nasıl bilebilir?


4 Etkinlik

3 Etkinlik

Tüm katılımcılar cinsiyet bakımından „karışık“ yapıda küçük gruplara ayrılır. Her grup önceden ÇK: Bellek-ten kesilmiş olan kartlardan birer takım alır, resimleri masaya doğru dönük şekilde sıra halinde birkaç sırada dizerler. Birer birer, her katılımcı iki kart ters yüzünü öne doğru çevirir (kartların yerini değiştirmeden). Eğer çeviridikleri kartlarda resimler çift ise (kadın ve erkeğin çalıştığı bir mesleği temsil eden),bu kartları bir kenara çeker, çevirdiği kartlar çift değilse – kartları tekrar resimleri masaya dönük şekilde çevirir ve grupta sıradaki kartları çevirmeye devam eder ve bu şekilde sırayla tüm kartlar çift olana kadar devam edilir. Oyunda küçük gruplardaki katılımcılar çift resimleri bulma yönünde aralarında yardımlaşırlar ve diğer gruplarla yarışırlar. Oyunu tüm çift resimleri en hızlı bulan grup kazanır.

Sınıfta yerde tebeşir yardımıyla bir çizgi çekilir ve her katılımcı birer birer çizgi üzerinden yürür, çizgi üzerinde bale sanatçıların yürüdükleri gibi yürümeye çalışır: 1. sırtı dik bir vaziyette, ellerini beline koyar, ayak ayak önüne ve parmakları üzeriene yürümeye çalışır, daha sonra topukları üzerine yürür (daha küçük yaşta olan katılımcılar ayak ayak ardına yürür); 2. ellerini beline koyar, ayaklarını zaman zaman yukarıya doğru kaldırır, ayakları bağdaş çökecek şekile eğrilir (daha küçük yaşta olan katılımcılar marş yaparcasına yürür); 3. ayaklarını atların yürürdüğü gibi atarak yürümeye çalışır, ellerini „atın“, üzengilerini çeker gibi tutar; 4. yerinde atlayarak , ayak bacaklarını açıp toplayarak bale sanatçısı gibi haraketler yapar; 5. çiftler olarak birisi durur diğeri etrfaında döner, ve 6. bir noktadan başka bir noktaya atlayarak önce bir noktaya daha sonra diğer noktaya atlar (daha küçük yaşta olan katılımcılar iki ayakla atlar).

94


RESİMLİ KİTAP: PETER PAN

Luan’nın babası karetecidir. O aynı zamanda karate öğretmeni, küçük oğlunun adı gibi „Luan“ adında özel karate külübü var. Makedonca Luan `Аslan` demektir.

Çarşamba gününü, tüm kızlar büyük bir heyacanla ilk dersi bekliyordu ve aralarında konuşuyorlardı: „Nekadar çok bale sanatçısı olmak istiyorum; bak, bak, parmaklarım üzerinde durabiliyorum; ben dönenkli elbise alacağım; ben ise parkalarım üzerinde durabilmem için kalın bale ayakkabıları satın alacağım; kim bilir bale hocamız nekadargüzel birisidir…. Öğretmen de geldi ve dersin başayalacağını söyledi ve şunu dedi: „Bunlar sizin bale öğretmenleriniz, Vlado ve Meyrem!“

Onun büyük oğlu, Luan’ın abisi de, aynı öyle karatecidir. Luan da karateye gidiyor, ama isteksiz, zordan, karate yapamk istemiyor, sıkıcı geliyor. O zıplamayı ve havada dmnmeyi çok seviyor, karatede o kadar çok zıplama havada dönmek yok. Genelde el ve bacak haraketleri oluyor. Bir gün Enisa bale kursuna gittiiğini ve çok eğlendiğini övünerek anlattı. O hatta arkadaşlarına bale dansından birkaç ilginç nokta gösterdi. Ustaca parmakları üzerine durdu ve dönmeye başaldı, el haraketi yaptı yerinde zıpladı. Ana, Luan ve Marko, onun bu haraketlerini çok beğendiler.

Kızların ağızı açık kaldı, bazıları ise gülmeye başladı. Bale için Erkek!? Bu nerde var ki! Kızlar bu duruma gülerken, Luan mutluluktan zıpladı! Demek, erkek bale sanatçıları da varmış. „Öğretmenim, öğretmenim, ben de bale kursuna başvurabilir miyim?“. Öğretmen şaşırdı ne cevap vereceğini bilemdi. „Bilmiyorum, hadi Vlado’yu ve Meyrem’i davet edelim, kenilerini bize tanıtsınlar,onların görevleri ve bale hakkında bizlere biraz bilgi versinler, sonra karar verirsiniz“. İlk önce Vlado kendini tanıttı: „Merhaba çocuklar. Adım Vlado ve bale sanatçısıyım. Bale sanatında hem kızlar hem erkekler var. Genelde erkekler bale gösterilerinde çok fazla zıplıyorlar, dönüyorlar ve uzun adımlarla sahnede atlayarak yürüyorlar, ayrıca kızları havaya kaldırmak ve onlara eşlik etmeleri gerekir. İşte, sizlere baş rolde oynadığım „Don Kihot“ bale temsilinden fotograf getirim”.

„Ben de baleyi seviyorum, – dedi Ana – kuğu kuşu olacağım“. Ellerini yukarıya doğru kaldırmaya başladı ve beyaz elbise giyidiğini hayal etti. „Ben de istiyorum“ – Luan ağzından kaçırdı, sonra düşündü ve sordu: „A,Erkeklere bale oynamalarına izin veriyorlar mı?“ Ana çok ciddi bir şekilde cevap verdi bale kızlar içindir, erkekler için en uygun sporlar bellidir, örneğin karate, fudbol! Hatta şuna dikkat çekti eğer bale oynuyorsa, ona herkez gülecek!

Daha sonra, Mayrem de kendini tanıttı: „Ben, Myerem ben de bale sanatçısıyım. Biz ikimiz birçok bale temsilinde birlikte dans ettik. İşte, birlikte fotograflarımız da var“.

Luan üzüldü ve Marko’ya doğru dönüp şunları söyledi: „Maalesef Marko, ben ve sen bale oynayamıyoruz.“ Marko zaaten bunu biliyordu, tekerlekli araba kullandığı için, bale oynayamıyor: „Ve, Luan, ben zaaten tekerlekli arabayla oynayamam. Nasıl döneceğim ve atlayacağım?! Mümkün değil!“

Tüm çocuklar yanlarına yaklaştılar fotografa baktılar, sadece Marko kenarda duruyordu, o bale oynayamayacağını düşünüyordu. Üzgün ve yalnızdı, o anda Ana mutlu bir şekilde Marko’yu da yanlarına çağırsı, onun gibi çocuklar da tekerlekli sandalyede bale oynadıklarını fotograflarda gösterdi. Marko başını kaldırdı ve baktı, çok mutlu oldu ve sordu: „A,demek ben de oyanayabilirim?“ Meyrem cevap verdi sorun olmaz, o da bale kursuna başvurabileceğini söyledi.

Ertesi gün bedeneğitimi öğretmeni kimler bale kursuna yazılmak istediğini sordu, çünkü okulda bale eğitimi verilecek, her çarşamba bir saat bale dersi olacak. Hemn hemen btün kızlar bale kursuna başvurdu, Luan sadece kenarda oturuyordu.

95


Luan’ın babası isteksiz geldi. Oğlunun bale sanatçısı olmak istemesinden pek mutlu değildi, kareteci olacak yerde, bale oynuyor. Fakat, oğlunu üzmemek için yine de geldi. Temsil başladı, bale temsili en sondu. Luan’nın babası isteksizce sahneye doğru bakıyordu.

Öğretmen, Meyrem ve Vlado kendilerini tanıttıktan sonra, çocuklara kimler bale kursuna kayıt yaptırmak istediğini sordu. Bu arada, birkaç kızları el kaldırdı, ve üç erkek te başvurdu: Marko, Luan ve Edvin adında bir başka oğlan.

Önce Luan Peter Pan kostümüyle sahneye çıktı. O zıplıyordu, masadan yatağa atlıyordu, havizeye doğru, evrilip çeviriliyordu, ellerini açıyordu ve vücüdünü geriyordu gerçekten uçacakmış gibi görünüyordu. Luan’nın babası giderek ilgi gösteriyordu. Hatta temsili daha iyi izleyebilmek için arada sırada ayağa kalkıyordu. Luan muhteşem oynuyordu. Fakat, sadece fiğürleri değil, güler yüzülü oynuyordu. Onun yüzü mutluluktan ve heyecandan parlıyordu! Luan’ın babası oğlunu karate derslerinde hibir kez böyle mutlu ve neşeli hiç görmemişti.

Vlado „Peter Pan“ adlı bale oyununu hazırlamalarını önerdi çünkü grupta bale öğrenmek isteyen hem kızlar hem erkekler vardı. Meyrem hemen kabul etti ve aralarından kim Peter Pan olmak istediğini sordu. Luan Peter Pan olmak istedi, Marko sordu: „Ben Kaptan Kuka olabilir miyim çünkü ben ve Luan çoğu kez sopalarla kılıç oynuyoruz, bu yüzden bence rollerimizi kolayca öğreneceğiz“.

Bale temsili bittikten sonra, Luan’nın babası en çok alkışladı. Oğlunu bukadar mutlu olduğunu görünce o mutlu oldu, Luan babasını görünce hemen yanına koştu sıkıca kucakladı.

Marko ve Luan diğer rolleri kimlere vereceklerini duymuyorlardı bile. İkisi bale temsilinde rol alacakları için çok mutluydular. Birkaç ay yoğun çalıştılar ve hazırlandılar, sonunda bekledikleri temsil günü geldi ebeveynler de davet edildi. Tüm ebeveynler sabırsızlıkla „Peter Pan” temsilin başlamasını bekliyordu.

96


KATILIMCILAR İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: BELLEK Работен лист за учесниците: Меморија Работен лист за учесниците: Меморија Работен лист за учесниците: Меморија Работен лист за учесниците: Меморија

97


MALZEMELER Katılımcılar için çalışma kağıdı: Yumurta – her biri için 1’er kısım (yaş ve yeteneğe göre) Katılımcılar için çalışma kağıdı: Tavşanın Yolu – her biri için 1’er kısım (yaş ve yeteneğe göre)

Çalıştay:

PASKALYA

Resimli kitap: Paskalya Kalem – herkes için 1’er adet Boya kalemleri – her küçük grup için 1’er set Oyun hamuru (plastelin) – herkese 1’er adet Тоp (yumuşak, küçük) – 1 Kaşık (plastik kaşık) – 2

UYARI Küçük yaştaki katılımcı çocuklar için Paskalya Bayramı hakkında okadar da ayrıntılı bilgi vermek zorunda değilsiniz, bayramın dini özelliklerine önem verilmez. Örneğin Bayramlarda kesilen kurbanlar (Kurban Bayramında) veya çarmıha germe hikayesi (Paskalyada) anlatılmaz, bu tarz hikayeler küçük yaştaki çocukları korkutabilir ve anlayamazlar (ölüm konseptini küçük yaştaki çocuklar kavrayamazlar), ve daha da önemlisi çocukların dini mensubiyetiyle ilgili eğitimleri ve bu konudaki ahlaki terbiyeleri kendilerinin ebeveynlerinin seçimi, hakkı ve sorumluluğudur. Eğitim sistemimizin tanımlanmış olduğu gibi de bu konunun anaokullarda veya okullarda o şekilde çalışılmasına yer yoktur. Çocukların aralarından bazıları bu konuda birşeyler anlatmak için ilgi gösterirse mutlaka izin verilir, özellikle bazı çocukların sormuş oldukları, anlamadıkları konular varsa onlara yaşlarına uygun bir dille açıklanmalıdır. Öğretmenlerin bu konuda kendi dini inanaçlarını ön plana koyması doğru olmaz, bu konuda ayrıntılı bilgileri ebeveynlerine ve büyüklerine sormak en doğru olur şeklinde açıklamalarda bulunur, çocuklar ebeveynleriyle birlikte belli bir dini inançlara inanır, ebeveynleri neye inanacaklarını neye inanmayacaklarını belirler. Bu tip konuları ele alan çalıştaylarda çalışılan şey gelenekleri vurgulayan bayram kutlama şekilleri, çocukların dahil olduğu etkinlikler ve değerlerdir. Bu esnada farklı dini bayramların kutlama şekillerindeki örtak özellikler ve değerler ön plana çıkarılır.

ÖĞRETMEN İÇİN EK BİLGİLER: Paskalya Ortodoks Hristaynların büyük dini bayramıdır. Bu bayramda hristiyanlar 40 gün boyunca oruç tutar. Oruç esnasında Hristiyanlar hayvansal kaynaklı gıda yemezler, beden ve ruh temizliğine dikkat ederler, hoşgörülü ve yardımsever olmaya dikkat ederler. Çocuklar oruç tutmazlar, fakat onlar da dikkatli davranmaları gerekir, büyüklere saygı göstermeleri, yakınlarına yardımcı olmaları, isteklerinde mütavezi olmaya çalışmalari gerekir. Paskalya bayramı kutlandığı gün, genellikle çocuklar yeni kıyafet giyer ve ebeveynleriyle birlikte yakın akrabalarına bayramlaşamaya giderler. Paskalya bayram öncesinde, Makedon ailelerin çoğunda (Bayram öncesinde Arnavut ailelerin çoğunda olduığu gibi) sofralar çeşitli yemeklerle donatılır, kiliseden döndükten sonra, gençler daha yaşlıları ziyarete giderler ve bayram kuşluğunda ailelerle birlikte yemek yerler. Paskalya bayramında her kez biribirine sağlık, mutluluk, huzur, uzun ömür, şans ve bol berekt diler. Paskalya bayram öncesinde evlerde yumurta boyanır ve daha sonra boyanmış yumurtalar aile bireyleri ve akrabalar arasında değiş dokuş yaparlar. Çocuklar özellikle yumurta boyama işine çok sevinirler ve mutlu olurlar bayram günü bir birbiriyle yumurta kırarlar. Hristiyan dincilerinin aralarında kullandıkları geleneksel selamalamalar vardır, fakat bu bayramda „Mutlu Paskalya!“ selamlaşmasının kullanılması tavsiye edilir.

1 Etkinlik Tüm katılımcılar çember şeklinde oturur, öğretmen elinde bir top tutar ve bu topun „kaynatılmış bir yumurta“ olduğunu zannetmelerini söyler, yumurta sıcak olduğu için çocukların sözde ellerini yakacak, bu nedenle en çabuk bir şekilde yumurtayı elden ele vermeleri gerekir. Öğretmen yanındaki öğrenciye „yumurtayı“ verir ve tekrar kendisine ulaşana dek aradan geçen zamanı ölçer. Bu etkinlik birkaç kez daha tekrar edlir. Her etkinlikte zaman ölçümü yapıldığı için öğretmen her seferinde yumurtanın daha kısa zamanda aktarıldığını açıklar.

98


4 Etkinlik

2 Etkinlik

Tüm katılımcılar daha önce kendileri için kesilmiş olan ÇK:Yumurta-dan birer kısım alır (yaşına ve yeteneklerine uygun olarak, öğretmen hangi bölümü kime vereceğine dair kendisi karar verir). Her katılımcı önce yumurta üzerindeki noktaları birleştirmesi daha sonra yumurtayı boyaması gerekir. Sonra diğer iki yumurtada resimler çizip süslemeleri gerekir-dezeni yumurtanın ilk yarısında olduğu gibi ikinci yarısında da devam etmeliler.

Herkes çember şeklinde oturur, öğretmen Paskalya resimli kitabın içindeki resimleri göstererek aynı isimli hikayeyi okur.

TARTIŞMA: 1

Ana ve Marko’nun aileleriyle birlikte kutlamış oldukları dini bayrama ne denilir?

2

Bayramları öncesi onlar neler yapıyor?

3 4

Çocuklar ne yapar?

5

Paskalya bayramı esnasında ne yapılır?

6

Ana ve Marko mahalledeki arkadaşlarına ne hediye ediyorlar?

7

Paskalya bayramını kutlayanlara nasıl tebrik edilir?

5 Etkinlik Her katılımcı kendileri için daha önce kesilmiş olan ÇK: Tavşanın Yolu –ndan birer kısım eline alır (katılımcıların yeteneklerine ve yaşlarına uygun olarak, öğretmen hangi bölümü kime vereceğine dair kendisi karar verir). Katılımcılar bu etkinlikte aslında yolunu kaybeden bir tavşana yolunu bulması için yardımcı olmaları gerekir, tavşanı lavirint yollardan geçip yumurta dolu sepete uluşması gerekir, sepetin içindeki yumurtaları katılımcılar boyar.

Ana ve Marko’nun ailesinde, Enisa’nın ve Luan’nın ailesinde büyük bayramlardan önce yapılan hazırlıklar arasındaki benzerlikler nelerdir?

3 Etkinlik Her katılımcı eline bir parça oyun hamuru plastelin alır, büyük bir „paskalya yumurtası“ hazırlamaları gerekir. Daha sonra katılımcılar iki veya üç gruba ayrılır ve kuyruk halinde arka arkaya sıraya dizilirler. Tüm gruplardan ilk sıradaki çocuklar birer kaşık eline alır daha önce hazırlamış oldukları yumurtayı kaşığın içine koyar ve dikkatla kaşıktan düşürmeyecek şekilde bir yerden başka bir yere taşıması gerekir, sınıfın belli bir yerinde her sıra için birer bir karton kutusu yerleştirilir ve her katılımcı elindeki yumurtayı kaşığa koyup yere düşürmeyecek şekilde kutuya kadar götürür ve kutunun içine bırakır. Yumurtayı kutuya bıraktıktan sonra en çabuk bir şekilde tekrar yerine dönmesi gerekir, öyleki elindeki boş kaşığı guruptaki diğer arkadaşına verir: „Paskalya kutlu olsun!“ der. Bu etkinlik gruptaki son çocuğun yumurtasını kutuya ulaştırana kadar devam eder. „Yumurtaları“ kutuya ilk götüren grup yarışmayı kazanır.

99


RESİMLİ KİTAP: PASKALYA

Bugün bina önündeki oyun alanında Enisa resimli kitabını okurken, Luan basket oynuyordu, yanlarına Ana ve Marko geldi, her ikisi de yeni kıyafet giyiyordu.

ben ucuyla yukarıdan vuracağım. Sonra tersi – ben `yatacağım` sen vur“. Enisa’ya bu yumurta kırma işi çok eğlenceliydi ve şunu dedi: „Nekadar güzel yumurta bayramınız var!“

Luan basket oynamayı bıraktı hemen yanlarına koştu ve Marko’ya sordu: „Neredesin Маrko? Bütün gün basket oynayalım diye seni bekliyorum. Tut bakalım topu!“ – topu ona doğru fırlattı.

Мarko güldü, yumurta bayramı olmaldığını Paskalya Bayramı olduğunu söyledi. Hristiyanlar Paskalya bayramında kilisye gidiyoruz, herkez bir birine sağlık, mutluluk, huzur diliyoruz, yumurtalar ise yeni bir doğuşun sembolüdür, yeni yükselişler, yeni başarılar demektir.

Marko korktu ve bağırdı: „Hayıııır, yumurtaları kıracaksın!“ – hemen bir kırımız yumurta Enisa’ya fırlattı. „Tut bakalım!“ – ve o andan sonra iki eliyle topu tuttu.

Ana buna ilavetten, Paskalya Bayram öncesinde bazı insanlar oruç tutuyorlar. Luan orucun ne demek olduğunu biliyorum dedi, Ramazan Bayramından önce tutulan oruç gibi bütün gün yenilmiyor içilmiyor, sadece akşam saatlerinde yiyorlar ve içiyorlar.

Еnisa, şansa yumurtayı kırılmadan tutabildi. Luan bu duruma şaşırdı, Marko’ya sordu, oyun alanına boyalı yumurtayla gelmek fikri nereden geldi, Ana Paskalya Bayramını kutladıklarını açıkladı, bu yüzden tüm çocuklara boyalı yumurta getirdiklerini söyledi.

Ana bir düzeltme yaptı: „Evet, o da oruçtur, ama bu biraz farklı. Hayvan ürünlerinden hiçbir şey yenilmiyor – yani ne et ne suçuk ne peynir...“, Marko üzülerek ilave etti, süt de içilmiyor hatta çikolatalı süt bile.

Еnisa da neden bukadar çok yumurta getirdiklerini öğrenmek istiyordu, Marko açıklamaya çalıştı: „Paskalya bayramı için ebeveynlerimiz yumurta boyuyorlar. Genellikle kırmızı boyayla, Ana ve Ben sonra onları süsülüyoruz, üzerlerine resim yapıştırıyoruz, ben ise resim çiziyorum, benim en sevdiğim kahramanlara dönüştürüyorum!“ Ana kutunun içinden yumurtaları çıkardı ve herkeze birer tane hediye etti, Marko övündü, kendi elleriyle süslediğini söyledi – bir tanesi Ninca Kaplumğa gibi, diğerini ise Minion.

Еnisa, Marko çikolatalı sütü nekadar çok sevdiğini biliyordu, bu içeceği içmeden nasıl dayandığına şaşıyordu. O anda Marko, şöyle bir açıklama yaptı çocuklar belli bir yaşa kadar oruç tutmuyorlar, sadece yetişkinler. Çocuklar oruç esnasında, yetiişkinler gibi, daha mütevazi olmaları gerekiyor, yakınlarına karşı merhametli olmalılar, yardıma ihtiyacı olanlara yardımda bulunmak ve çabuk kızmamaları gerektiğini söyledi.

Luan boyalı yumurtayı çok beğendi, elinde evirip çevirdi, dikkatla inceledi.

O anda Ana ve Marko’nun ebeveynleri de çocukların yanlarına geldi. Enisa Ana’ya sordu ebeveynlerinize Bayramınızı nasıl tebrik etmemiz gerekiyor.

Аna Paskalya’da neler yaptıklarını anlatmaya devam etti: „A, pazar günü sabah uyandığımızda, yumurta kırıştırıyoruz, en kuvvetli yumurtayı arıyoruz. Adi, isterseniz şimdi sizinle de kırışabiliriz! Birer yumurta alınız ve bakalım kimde en kuvvetlisi. İşte, ben ve Marko nasıl yapılması gerektiğini size göstereceğiz. Marko, sen `yat` altta kal,

Ana bu soruya sevindi ve şu cevabı verdi: „Bayramınız kutlu olsun veya Mutlu Paskalya Bayramı“ diyebilirisin“. Luan ve Enisa, Ana ve Marko’nun ebeveynleri yanlarına geldiklerinde „Paskalya Bayramınız!“ kutlu olsun dediler.

100


Мarko ve Ana’nın annesi tebrikleri için teşekkür etti, babası ise Marko’yu tekerlekli sandalyesinden tuttu ve şimdi gitme zamanı Deden’e ve Ninen’e yemeğe gitmemiz gerekiyor dedi. Marko çok mutlu oldu: „Jupiiii, ben Paskalya Bayramını çok seviyorum, çünkü bugünde bütün kuzenlerimle Dedemde ve Ninemde kuşluğa toplanıyoruz ve yumurta kırıştırıyoruz, yemekten sonra saatlerce hep birlikte oyun oynuyoruz, eğ-

Tüm çocuklar bir arada toplandılar, Ana ve Marko gitmeden önce, aralarında yumurta kırıştırmaya başladılar. Sonunda Enisa’nın yumurtası en kuvvetli olduğu kanıtlandı.

leniyoruz“.

KATILIMCILAR İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: YUMURTA

KATILIMCILAR İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: TAVŞANIN YOLU

101


MALZEMELER Katılımcılar için çalışma kağıdı: Baklava Sayıları ve Renkleri – her biri için 1’er kısım

Çalıştay:

BAYRAM

Katılımcılar için çalışma kağıdı: Baklava – her biri için 1’er kısım (yaş ve yeteneğe göre) Katılımcılar için çalışma kağıdı: Baklava Yufkası – her biri için 1’er kısım Resimli kitap: Bayram Kağıt – yarımşar parça her katılımcıya Kalem – herkese 1’er adet Boya kalemeleri – her küçük grup için 1’er set Yağlı boya (sarı, kırmızı, mavi) – her renkten 1’er adet Makas – 1 adet büyük makas Plastik tabaklar – her küçük grup için 3’er adet Tuvalet kağıdı – 1 Kutu – 1 Patates -mühür (bir patates yarıya kesilir ve patatese baklava dilimi gibi bir şekil oyulur her katılımcı için 1 adet hazırlanır) - her çift için 1’er adet

UYARI Bu çalıştayı bayram öncesi uygulamanız çok daha faydalı olur, böyleçe katılımcıların daha otantik bilgil alabilme imkanları vardır. Aynı zamanda katılımcıların sorularını yanıtlamak için etkinliğe bu bayramı kutlayan kişiler de davet edilebilir. Etkinlige katılan grupta Müsülüman dinine sahip Bayram kutlayan çocuklar varsa, tüm çocuklarla birlikte bir bayram kutlaması yapılması mümkün olabilir. Bu etkinlik için öğretmen önceden hazırlık yapması gerekir.

ÖĞRETMEN İÇİN EK BİLGİLER: Bayram Müslümanların en büyük dini bayramlardan biridir. Bayram öncesi Müslümanlar bir ay boyunca oruç tutar, oruç tutukları aya Ramazan ayı denir. Ramazan ayı boyunca oruç tutan müslümanlar gün boyunca hiç bir şey yemiyor, içmiyorlar, aslında gün doğumundan akşam batımına kadar oruç tutuyorlar. Ramazan ayın özelliklerinden biri her müslüman bir ay boyunca kötülüklerden ve ahlaksız davaranışlardan uzak durmaya çalışıyorlar, kin ve nefret duygularından arınmaya özen gösterirler, oruçlu olan her müslüman ahlaki değerlerini en üst seviyeye ulaştırmaya gayret gösteriyorlar– yardımseverlik ve dayanışmaya önem verirler, mütavazi ve saygılı olmaya çalışırlar. Özellikle yardıma ihtiyacı olan fakir fukaralara Ramazan ayı boyunca yardım eli uzatmak onlara yiyecek ve içecek temin etmek gibi insani davranışları ön plana çıkar. Oruçlu olan bir kişi sahip olduğu yiyecek ve içeceklerden fakir fukaralarla bölüşmesi gerekir veya yiyecek içecek temin etmeleri için para yardımında bulunmaları gerekir. Küçük çocukların oruç tutması şart değildir,çünkü çocuk yaştaki çocukların büyümesi ve gelişmeleri için yiyecek ve içeceklere ihtiyacı vardır, fakat çocuklar için de yetişkinler gibi ihtiyaçlarında ve davranışlarında mütevazi olmaları gerekir. Hristiyan ve Müslüman ailelerinde de büyük dini bayramlardan önce oruç tutulur, ve oruç günlerin sonunda her ailede sofralarda yiyecek ve içecekler bol olur,zengin sofralar kurulur. Bayram öncesi özellikle çocuklara ebeveynleri yeni kıyafetler satın alır, bayram günü ebeveynleriyle birlikte yakın akrabalara, komuşlara, dostlara misafir giderler, bayramlaşırlar. Evsahipleri çocuklara şeker ve para hediye ederler, hemen her evde bayram baklavası hazırlanır ve bayramlaşamaya gelen konuklara baklava ikram edilir. Makedonya Cumhuriyeti’nde büyük ve önemli dini bayramlar kutlandığında, farklı milletlere mensup insanların dini bayramlarında benzerlikler mevcuttur, bazı adetler bazı bölgeye has bir özelliktir. Bu tür benzerlikler araştırılabilir ve bu içeriği uygularken öğrencilere tanıtımı yapılabilir. Ortak özellik olarak değerlendirilebilen önemli hususlardan biri her milletin dini bayramlarında bayram sofralarının çok zengin olmasıdır, çeşitli yemekler hazırlanır, hem Hristiyan ailelerde hem Müslüman ailelerde bayram kutlamaları için baklava ve sarma hazırlanır, özellikle çocuklar yeni bayramlık kıyafeti giyer, ebeveynlerinden ve büyüklerinden bayramlık hediyesi alırlar (Bayram şekeri, Paskalya’da boyalı yumurta, para vb.) ve mutlaka dini evleri ziyareti oluyor.

102


1 Etkinlik

2 Etkinlik

Tüm katılımcılar çember şeklinde durur, öğretmen „baklava“ ne olduğunu biliyorlar mı diye sorar, katılımcılar baklavanın ne olduğunu bilmiyorsa – öğretmen açıklama yapar. Öğretmen katılımcılara kendi parmaklarıyla baklava şekli yapmalarını ister, denemeleri için biraz zaman tanır ve sonra kendisi gösterir.

Herkes çember şeklinde oturur, öğretmen Bayram resimli kitabın içindeki resimleri göstererek aynı isimli hikayeyi okur.

TARTIŞMA:

Daha sonra iki arkadaş el ele tutunarak el parmaklarını birleştirerk „baklava“ şekli yapmalarını rica eder katılımcılara biraz zaman tanır ve katılımcılar denedikten sonra kendisi gösterir – bir katılımcıyla el ele tutuşup romb şeklini oluşturma üzere ellerini açarlar. Daha sonra katılımcılara hitaben öğretmen şöyle bir açıklamada bulunur, çocuklar kendi elleriyle „baklava“ şekli yapabiliyorsa yaptığı baklava „küçük baklava“ olur, iki arkadaş el ele tutulup „baklava“ şekli yaparsa o baklavaya „büyük baklava“denir.„Küçük baklava!“ dediğimde, her katılımcı kendi elleriyle baklava şekli yapmaya çalışması gerekir, „Büyük baklava!“’ dediğimde her katılımcı arkadaşı ile birlikte el ele tutunarak „büyük baklava“ yapmaya çalışır. Öğretmen değişimli olarak birkaç kez ard arda talimat verir ve oyunun daha eğlenceli olması için tempo hızlandırılır.

1

Luan ve ailesinin kutlamış olduğu dini bayrama ne denilir?

2

Bayram öncesi ne gibi hazırlıklar yapılır?

3 4

Çocuklar ne yapar?

5 6

Bayram esnasında ne yapılır?

7

Bayram kutlayanlara Bayramları nasıl tebrik edilir?

Ana ve Marko’nun ailesinde, Enisa’nın ve Luan’nın ailesinde büyük bayramlardan önce yapılan hazırlıklar arasındaki benzerlikler nelerdir? Ana ve Marko’nun ailesinde bayram yemekleri ile Luan’ın ailesinde hazırlanan bayram yemekleri arasındaki benzerlikler nelerdir?

3 Etkinlik Tüm katılımcılar küçük gruplar halinde ayrılır her katılımcı kendileri için daha önce ÇK birer kısım alır: Baklava Sayıları ve Renkleri -nden kesilmiş birer kısım eline alır ve orada ne kadar „baklava“ olduğuna bağlı, aynı sayıda ve aynı renkte patates mühürü ile yarı kağıt parçası üzerine renkli yağlı boyayla baklava şekilleri yapar. Daha sonra tüm katılımcılar çember şeklinde ayakta durur, ellerinde hazırlamış oldukları resimleri tutarlar, öğretmen bir bir „baklava“ sayısı ve rengi söyler (Örneğin: „Üç parça kırmızı baklava yemek istiyorum... üç kırmızı baklava!“). Ozaman elinde 3 sayısını ve kırmızı renkli baklava dilimi olan katılımcılar bir adım öne geçer ve çeberin içinden hep bir ağızdan : „Ме fat Bayramin!“ ifadesini kullanır.

103


5 Etkinlik

4 Etkinlik

Her katılımcı daha önce ÇK: Baklava Yufkası-ndan kendileri için kesilmiş olan birer kısım eline alır. Katılımcı elinde tuttuğu baklava yufkasıyla aynı büyüklükte baklava „yufkası“ olan bir arkadaş bulması gerekir, iki katılımcı aralaraında baklava „yufkalarını“ hangi renge boyayacakları konusunda ortak karar alırlar. Daha sonra her katılımcı tuvalet kağıtlarını elleriyle küçük parçacıklara koparır, ceviz yerine baklavaya koyar („ceviz“), bır sıra baklava „yufkası“, bir sıra „ceviz“ ve tekrar bir sıra „yufka“ koyar. Daha sonra tüm katılımcıların hazırlamış oldukları „baklavaları“ büyük bir karton kutusunun içine koyarlar („tepsi“) ve herkezin görebileceği bir yere bırakırlar.

Tüm katılımcılar daha önce oluşturmuş oldukları küçük gruplar halinde çalışmaya devam eder ve her katılımcı daha önce kendileri için hazırlanan ÇK birer kısım alır: Baklava (katılımcıların yaşına ve yeteneklerine uygun olarak, öğretmen hangi katılımcıya hangi bölümü vereceğine dair kendisi karar verir), ve bütün olan figürde sadece „baklava“ dilimlerini teker teker boyamaları gerekir, diğerlerindeyse noktaları çizgi halinde birleştirip „baklava“ dilimleri oluşturur.

104


RESİMLİ KİTAP: BAYRAM

Oyun alanı bügün diğer günlere kıyasen çok daha sakindi. Luan bütün gün dışarıya çıkmamıştı, onların evine gün boyunca birçok misafir girip çıktı. Herkez neşeli ve güzel giyinmiş.

Luan’nın babası cevap verdi çocuklar oruç tutmazlar, sadece yetişkinler oruç otutuyor, Luan’nın annesi çocuklar neler yaptığını açıkladı. Oruç ayı boyunca çocuklar da, yetişkinler gibi, iyi işler yapmaya özen göstermeleri gerekir, yardım etmek,mütevazi olmak, çabuk kızmamaları gerekir... ve şunu da ilave etti: „Bayram gününde çocuklar yeni kıyafetlerini giyorlar ve aileleriyle birlikte akrabalara ziyarete gidiyorlar. Misafirlere baklava ikram ediliyor“.

Çocukları neler olduğunu merak ediyordu. Öğleden sonra Luan ebeveynleriyle birlikte evden çıktı, ellerinde poşetler vardı. Çocuklar merakla sordular, nereye gidiyorsunuz, onun ebeveynleri durdu, yardıma ihtiyacı olan fakir ailelere biraz yiyecek ve içecek, çocuklara ise kıyafet götüreceklerini söylediler, çünkü Bayram. Ana Bayram ne olduğunu bilmiyordu, biraz ayrıntılı bilgi vermelerini rica etti, Marko övünmek istedi hemen cevap verdi ben biliyorum dedi Bayramı tanıyorum ilkbaharda parktaki otları biçen amaca.

Ana zebkle şunu sordu: „Мmmmm, ben baklavayı çok seviyorum! Babaannem de bize Noel bayramında her zaman baklava hazırlıyor!“, Luan’nın Annesi eskiden o da baklava hazırladığını söyledi: baklava yufkası alıp içine ceviz döşüyormuş, fırında pişiriyormuş ve sonra şeker ve suyla aşlıyormuş.

Luan’nın annesi güldü evet gerçekten o amcanın adı Bayram, ama müslümanların kutlamış oldukları dini Bayram var ona da Bayram denir. Sonra, siz buradan ayrılmayınız yardımları dağıttıktan sonra buraya döneceğiz ve size Bayram hakında ayrıntılı bilgi vereceğiz, dediler. Bir zaman sonra döndüler ve bankat oturdular. Tüm çocuklar onların etrafında oturdular ve Luan’ın babası anlatmaya başladı: „Bayramı yıl kutluyoruz. Bayram öncesinde Ramazan ayında müslümanların çoğu oruç tutuyorlar“.

Luan’nın babası o günleri hatıraladı ve şunu dedi: „Evet, bütün ev baklava kokuyordu. Bu yıl pastahaneden satın aldık, o da çok lezletliyidi“. Sonra oğlunun bulunduğu yere doğry döndü ve şunu dedi: „Luan ,hadi rica ediyorum, evden arkadaşlarına baklava getir,“ – fakat Luan orada değildi. Babası şaşkınlıkla çağırdı: „Luan,Luan, neredesin?“

Marko buna cevaben: „Bunu biliyorum, hayvan ürünü olan hiçbir yiyeceği yememek demektir: ne salam, ne kaşar, ne süt, ne çikolatalı süt!“ Luan’nın Annesi buna katılmadı: „Evet, o oruçtur, fakat o şekilde Paskalya ve Noel Bayramında oruç tutuluyor, Bayram öncesinde gün boyunca hiç bir şey yenilmiyor, hiçbir şey içilmiyor. Sadece akşamları yeniliyor, gün batımında, ve sabah gün doğumuna kadar“.

Çocuklar da aramaya başladılar ve karşıda Luan’ı gördüler, bir ağacın gölgesinde, oturuyordu para sayıyordu: „Elli beş, altmış ohoho bir elli daha...“

Enisa merakla sordu: „Of, Luan bütün gün hiçbirşey yemeden dayanabiliyor mu?“

105


Еnisa, onun para saydığını ilk gördü ve sordu: „Luan bu paralar nereden?“ Luan başını paralardan kaldırmadan, Bayramda misafirliğe gittiği ailelerde bayramlık olarak hediye ettikleri paralar olduğunu söyledi, ve cebini göstererek, şunu dedi: „Bak nekadar çok topladım. Daha uzun zaman sayacağım“. Marko merak ediyordu paralarla kendine birşeyler satın alacak mı, Luan cevap verdi: „Evet, alacağım. Bir bölümünü yardıma ihtiyacı olan çocuklara ayıracağım, parası hıç olmayanlara, bir bölümüyle top alacağım, çünkü, biliyorsunuz, Marko’nun basket topu delindi, birlikte basket yarışları için hazırlanmamız gerekecek“. Ana gönüllü olarak paralarını sayması için yardımcı olmayı teklif etti, daha çabuk saysın ve onlara baklava getirsin.

Luan, paraları saydıktan sonra, baklava almaya gitti, Ana ise onun ebevylerine sordu: „A, Bayram nasıl tebrik ediliyor, bize baklava getirdiğine Luan’a ne dememiz gerekiyor?“ Luan’nın babası güldü ve şunu dedi: „İyi ki böyle bir soru sordun. Bayramın kutlu olsun diyebilirisin, Arnavutça bayarmını tebrik etmek istiyorsanız: `Me fat Bayramin` (Me fat Bajramin) diyebilirsiniz“. Kısa bir süre sonra Luan elinde bir tabak baklavayla ve üç çatal kaşıkla geldi, tüm çocukla sevinçle ona: „Me fat Bayramin.“ dediler. Luan teşekkür etti: „Faleminderit (Faleminderit) teşekkür ediyorum, şimdi buyurun baklava yemeğe.

KATILIMCILAR İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: BAKLAVA SAYILARI VE RENKLERİ

106


KATILIMCILAR İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: BAKLAVA

KATILIMCILAR İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: BAKLAVA YUFKASI

107


Çalıştay:

HIDIRELLEZ MALZEMELER

ÖĞRETMEN İÇİN EK BİLGİLER:

Öğretmen için çalışma kağıdı: Çiçek Yetiştirmek – 1 adet

Hıdırellez Romen halkının en önemli dini bayramıdır. Bu bayramı bütün dinlere mensup Romenler ortak bir bayram olarak kutlar. Bu Bayramda aslında baharın gelişi, doğanın uyanışıyla havaların ısınması ve doğada herşeyin yeniden doğması kutlanmaktadır. Gençler doğadan farklı farklı çiçekler toplar ve başlarına taç örerler, ayrıca evlerini de çiçeklerle süslerler. Hıdırellezde en yakın bir dere veya ve göl sularında ibadet yaparcasına yıkanma adetleri var. Hıdırellezden önce Romenlerin çoğu evlerinde derin temizlik yapıyorlar.

Katılımcılar için çalışma kağıdı: Çiçekler – her biri için 1’er kısım (yaş ve yeteneğe göre) Resimli kitap: Hıdırellez Büyük bir kağıt parçası – her küçük grup için 1’er adet Renkli kağıt (sarı, kırmızı, yeşil, mavi) – herkese 1’er adet Boya kalemleri (sarı, kırmızı, yeşil, mavi) – her renkten eşit sayıda ; her katılımcıya 1’er adet boya kalemi Boya kalemleri (yeşil, kahverengi) – her renkten 1’er adet Yağlı boya (mavi, kırmızı, sarı, pembe) – her renkten 1’er adet

Eskiden bu Bayram öncesinde Romenler de oruç tutuyorlarmış (şimdi çok ender olarak oruç tutanlar oluyor). Bu bayramda herkez mutlaka yeni veya temiz kıyafet giyer ve bayram sofralarında mutlaka et olur. Madii durumu daha iyi olan aileler, etten bir kısım fakir ailelerine vermeleri gerekir. Bayramda biribirlerine misafir giderler, bayramlaşırlar, ayrıca Romenler bu bayramı yaşadıkları semtlerde toplu olarak müzik eşliğinde şarkı söyleyerek, horo oynayarak, eğlenerek kutlarlar. Hıdırellez Bayramı için Romenlerin geleneksel kutlama sözü vardır: „Bahtalo Herdelezi!“ ve anlamı: „Hıdırellez Mutlu Olsun!“

Yapıştırıcı bant – 1 Makaslar – her biri için 1’er adet küçük ve 1 adet büyük makas Delgeç (perforatör) – 1 Yün iplik – 1 Plastik tabaklar – her küçük grup için 3’er adet Plastik şişeler – küçük gruplarin yarısı için 3’er adet büyük şişe ve diğer yarısı için 3’er adet küçük şişe Plastik saman meyve suyu içeceği – her küçük grup için 2’şer adet Kutu –her küçük grup için 1’er adet

1 Etkinlik Bu, katılımcıları çiçeğin büyüme işleminde yönlendiren bir „yönlendirilmiş fantezi“ oyunudur. Çocuklar etkinlik sürecinde kendilerini bir çiçeğe dönüşen tohummuş gibi hayal ederek talimatları dinleyip takip etemeye çalışırlar ve hayal ettikleri şeyi aynı zamanda beden dili ile göstermeliler. Öğretmen bu etkilinliği uygulama sırasında katılımcılara yavaş ve kısa aralar vererek kendisi için hazırlanmış olan ÇK: Çiçek Yetiştirmek adlı yazıyı okur. Yazıyı okuduktan sonra, öğretmen kısa bir süre sessiz durur: „Şimdi herkez hangi çiçek olduğunu ve şimdi kim olduğunu anlatsın, daha doğrusu adını söylesin. Örneğin:`Ben bir lale çiçeğiydim, şimdiyse... (katılımcı kendi adını söyler)`!”

108


4 Etkinlik

2 Etkinlik

Tüm katılımcılar daha önce oluşturdukları küçük gruplar halinde etkinliğe devam eder. Daha önce farklı renklere boyanmış dört adet kağıt parçası eline alır (sarı, kırmızı, yeşil, mavi) her renkten eşit sayıda makasla keşilmiş aynı boyutta renkli kağıt parçaları oluştururulur (küçük kağıt parçaların toplam sayısı katılımcı öğrencilerin sayısıyla aynı olmasına dikkat edilir) her renk farklı farklı ayrılır. Her grubun birer üyesi rast gele bir top renkli kağıt seçer, ve her katılımcıya birer adet renkli kağıt dağıtır, katılımcıların tümü bu rekli kağıdı kendisinin üzerinde görülen bir yere yapıştırır. Daha sonra, öğrenciler için önceden hazılanmış olan ÇK: Çiçekler-den kesilmiş birer kısım eline alır (katılımcıların yaşına ve yeteneklerine uygun olarak, öğretmen hangi kısmı kime vereceğine dair kendisi karar alır), katılımcı makas yardımıyla eline aldığı çiçeği dikkatla kenar çizgiyi aşmamak şartıyla kesmeye çalışır, ve daha sonra çiçeği renkli kalemle önceden kendisine yapıştırdığı kağıtın aynı renginde boyar.

Herkes çember şeklinde oturur, öğretmen Hıdırellez resimli kitabın içindeki resimleri göstererek aynı isimli hikayeyi okur.

TARTIŞMA: ve Esma ailesiyle birlikte 1 Enisa kutlamış oldukları Bayramın adı ne?

2

Bu bayram öncesinde ne gibi hazırlıklar yapılır?

3

Ana ve Marko ailesiyle birlikte ve Luan ile Esma ailesiyle birlikte kutladıkları bayramlar arasındaki benzerlik nelerdir?

4

Bu bayarm esansında ne gibi kutlamalar yapılır?

5

Gençler ve çocuklar bu bayramda ne yapıyorlar?

6

Romence Hıdırellez bayramı nasıl tebrik edilir?

Etkinlik tamamlandıktan sonra, öğretmen rast gele bir grup seçer ve o grup sınıfı kısa bir süre için terkeder, dışarıda bekler. Öğretmen bu arada katılımcıların daha önce hazırlamış oldukları çiçekleri sınıfın belirili yerlerinde gizler. Sonra grubu tekrar sınıfa dönmelerini çağırır, ve grup üyüleri öğretmenin gizlemiş olduğu çiçekleri bulmaya çalışır ve çiçekleri bulan aynı renkle işaretlenen kutunun içine koyması gerekir. Etkinliğin sonunda, her katılımcı çiçeğini koyduğu kutunun önünde dizilir ayakta durur: „Bahtalo Hedrelezi!“, der ve öğretmen etkinliği tamamlamaları için gereken zamanı ölçer. Daha sonra bu işlem kalan gruplarla aynı şekilde tekrar eder, öğretmenin daha önce gizlemiş oldukları çiçeklerini en kısa sürede bulmayı beceren grup etkinlikte kazanan grup olarak seçilir.

3 Etkinlik Tüm katılımcılar küçük gruplara ayrılır, katılımcıların yarısı bir büyük parça kağıt eline alır daha önce bu çalışma kağıtların üzerine yeşil renkle birer çiçek dalı çizilir, üç küçük plastik tabağa yağlı boya sıkılır (mavi, kırmızı, sarı) ve üç büyük plastik şişe – her renk için birer adet. Her katılımcı birkaç çiçek yapar, plastik şişenin alt kısmını boya içine koyar böylece yeşil çiçek dalın üzerine şişeyi bastırarak çiçek oluşturur.

5 Etkinlik Katılımcılar daha önce oluşturlan gruplar halinde etkinliğe devam eder. Her katılımcı daha önce kesilmiş olan kağıt çiçekleri eline alır, iki plastik çubuk, makas ve uzunca bir yün iplik gerekir. Öğretmen perforatör yardımıyla kağıt çiçek üzerinede delikler açar, katılımcılar plastik çubukları küçük parçalara keser (yaklaşık2 sm. uzunlukta). Daha sonra her katılımcı grup yün ipliklere çiçekleri ve çubukları ard arda sırayla geçirir ve bu şekilde elindeki tüm çiçekleri diziye geçirmiş olur.

Katılımcılardan oluşan diğer gruptaki öğrenciler de ellerine birer büyük parça kağıt alır kağıt üzerinde daha önce kahverenği boya ile bir uzun çiçek dalı ve etrafında küçük dallar çizilir, üç plastik tabağın içine biraz pembe renkli yağlı boya sıkılır ve üç adet küçük plastik şişesi gerekir. Her katılımcı şişenin alt kısmını boya içine koyar böylece küçük dallardan birinin üzerine şişeyi bastırarak çiçek oluştur.

Etkinlik bittikten sonra, öğretmen kağıt çiçeklerden hazırlanan gerdanların üzerine biraz parfüm kokusu püskürtebilir ve katılımcılar ile birlikte sınıfta belirli yerlere asarlar (kapıda ve kapı etrafında, pencereler ve sınıfın duvarlarına asarlar). Bu etkinlik Hıdırllez bayram öncesinde evlerin süslenmesini temsil eder.

Bu şekilde hazırlanmış olan posterler kuruduğunda, snıfın en görkemli bir yerine asılır ve bu posterler Hıdırellez için çiçeklerle süslenen evleri sunar.

109


ÖĞRETMEN İÇİN ÇİÇEK YETİŞTİRMEK

Çiçeklerin ne şekilde büyüdüğünü biliyor musunuz? Şimdi her katılımcı kendini bir çiçek tohumu olduğunu hayal etsin, sınıf çiçeklerin büyüyeceği bahçe olarak düşünülür. Yere yatınız ve kendinizi bir tohum olarak gösteriniz... Tohum gibi görünmeye çalışınız... Tohum kabuğu kalındır ve sizi korur... Üzerinize su damlaları düştüğünü düşününüz, hava sıcak ve yukarıdan güneş ışınları sizi ısıtıyor ve tohum kabuğu yavaş yavaş yumuşar... Şimdi birazcık haraket edebilirisiniz... Ve çiçeğin nasıl büyüdüğünü hissedersiniz... Yavaş yavaş önce çiçeğin gövdesi büyer... yerde yatan çocuklar yavaş yavaş başını kaldırır ve doğrulmaya başlar...Şimdi gövdenizden bir yaprak çıkar – şimdi bir elinizi uzatınız... Daha sonrs başka bir yaprak çıkar – şimdi diğer kolunuzu uzatınız... Gövdeniz hala büyümeye devam eder... Şimdi çiçeğin tomruğu oluşur yavşa yavaş kafanızı havaya doğru kaldırınız... Şimdi çiçek tomruğu yavaş yavaş açılır ve ortaya çok güzel bir çeçek meydana gelir... Her çiçek kendine has bir zaman sürecinde gelişir ve büyer... İşte bakınız, gördüğünüz gibi tüm çiçekler birer birer yavaş yavaş büyümeye başlar... Bahçe mis kokulu birbirinden güzel çiçeklerle dolar... Hepiniz çok güzelsiniz, mis kokuyorsunuz... her biriniz teksiniz ve değerlisiniz...Şimdi her katılımcı tamamen ayağa doğrulsun... Güneş sizi nasıl ısıttığını hissediniz... Hafif rüzgar sizi nasıl okşadığını hissediniz... Derin nefes alınız ve bu yıl mutlu bir hayat yaşayınız ...

110


RESİMLİ KİTAP: HIDIRELLEZ

Havalar iyice ısındı ve MELA grubun çocukları, grubun kahramanların isimlerinin ilk harflerinden oluşturdukları bir isim, kısa kollu tişörtler giymeye başladılar, çimenler yeşeriyordu, ağaçlar bahar açtı, güneş daha fazla ısıtıyordu. Yavaşça ilk bahar geliyordu ve çocuklar dışarıda daha uzun kalacalardı ve bina arkasındaki yeşil çayırda uzun zaman oyun oynayabilecklerdi. Çayırda beyaz papatya çiçekeleri vardı ve çocuklar çiçek toplayıp çiçekten taç yapacaklardı. Ana başına çiçekten bir taç yapmak istiyordu, Marko tekerlekli sandalyesini süslemek istiyordu, Luan ise çayırda koşarak en güzel papatyaları topluyor ve arkadaşlarına getiriyordu.

O anda MELA grubun çocukları yanına Enisa’nın yeğeni Esmada geldi, ve Enisa’ya acele etmeleri gerektiğini söyledi, çünkü nehirden döndükten sonra ninesini ve dedesini ziyaret etmeleri gerekiyordu. Luan Esma’ya doğru döndü ve sordu: „Ama, rica ediyorum, neden nehire gideceksiniz böyle çiçeklerle süslenmişsiniz. Yoksa su bayramı mı sözkonusu?“

O gün MELA grubun yaşadığı semt oldukça haraketliydi. Evlerden sesli müzik duyuluyordu, sokaklarda yeni kıyafetlerle giyinmiş gençler mutlu bir şekilde şarkı söylüyorlardı nehre doğru gidiyorlardı. Luan kalabalığın arasında Enisa’yı gördü, yeğeniyle birlikteydi: „Luan bağırdı: Еnisa, Еnisa, nereye gidiyorsunuz? Gel buraya, çiçeklerden süsler yapacağız! Bak çayırda nekadar çok beyaz papatya çiçeği var!“ ve çayıra doğru işaret etti.

Esma güldü ve açıklamaya başladı: „Merhaba çocuklar, benim adım Esma, Enisa’nın yeğeniyim, ve bugün biz Romenlerin büyük bayramıdır, Erdelezi ya da Gürgovden, en büyük bayram. Bugün kış mevsimin bitimini ve yazın gelişini kutluyoruzç Yeni doğan her şeye seviniyoruz, hayata. Bayram öncesi hazırlık yapıyoruz evlerimizi temizliyoruz temiz ve yeni kıyafetler giyiyoruz, biz kendimiz temiz olmamzı için nehir sularında yıkanıyoruz“.

Еnisa onu duydu, kuzeniyle birşeylerler anlaştılar ve çocuklara doğru selam vermeye geldiler.

Enisa şunu ekledi: „Oraya şampuan ve sabun götürmeyeceğiz, yıkanmayacağız. Sadece biraz nehir sularıyla yüzümü ıslatacağız Bayram adetlerini kutlayacağız“.

Marko görünce şaşırdı çünkü onun da başında çiçekten bir çelenk vardı ve böyle çiçeklerle süslenmiş güzel giyinmiş vaziyette nereye gittiğini sordu. Enisa, bugün tüm arkadaşlarla ve gençlerle birlikte tren istasyonun orada nehir kenarına gideceklerini nehir sularında yıkacvaklarını söyledi.

Marko merakla sordu, neden bukadar çok çiçekle süslendiniz, Enisa buna cevaben şunu söyledi çiçekler ve bahar ağaç dalları sadece baharda oluyor, çünkü bu bayramla sıcak mevsimin başlangıcı kutlanmaktadır, bu mevsimde doğa uyanıyor ve yeni bir yaşam başlıyor, işte bu yüzden çiçeklerle süsleniyorlar.

Luan şaşarak sordu: „Neden nehire, bugün sular mı kesildi? İstersen, bize gel, bizde su var!“

Luan sadece gülüyordu. O çiçekleri çok sviyor bu yüzden bukadar çok çiçekle kutlanan bir bayram olduğundan dolayu seviniyordu. O gönülden bayramalarını tebrik etmek istiyor-

Еnisa güldü ve şunu açıkladı bayram öncesi günlerde sürekli evde temizlik yaptık ve her şeyi suyla yıkadık, her şeyi yıkadık, temziledik, kilimleri, kıyafetlerimizi hatta duvarları bile yıkadık. Luan tam neler olduğunu pek anlamadı ve merakla sordu: „Ve bütün suları harcadınız, şimdi yıkanman için su kalmadı?“

111


du ve şunu dedi: „Bayramınız kutlu olsun, Esma ve Enisa, Romence bayramımızı nasıl tebrik edebiliriz?“

bayram yemeklerini mutlaka yemek satın alamaynlara paylaşmamız gerekir dedi.

Enisa ve Esma arkadaşlarına teşekkür ettiler „Bahtalo Herdelezi (Bahtalo Herdelezi)“.

Çocuklar Enisa’nın ebeveynlerinden ayrıldılar. Kısa bir süre sonra Enisa ve Esma geri döndüler MELA grubun çocuklarıyla birlikte çayırdan çiçekli taç örmeye devam ettiler, otoparktan ıse yüksek sesli Romen halk müziği duyuluyordu, gençler şarkı söylüyor ve dans ediyrolardı.

Ana dikkatla dinliyordu. Tebrik işi bittikten sonra onu da böyle güzel çiçekli taç örmesini öğretecekmisin dedi. Esma, ise acele ediyordu, çünkü bütün arkadaşları nehre doğru yol amışlardı söz verdi nehirden döndükten sonra taç örmesini ona da öğretecekti. Luan, Ana ve Marko, yeğenini ve Esma’yı selamladılar ve çiçek toplamaya devam ettiler, bir süre sonra yanlarından Enisa’nın annesi ve babası geçti, ellerinde torbada birşeyler taşıyorlardı. MELA grubun çocukları mutlu bir şekilde onlara doğru koştular ve hepsi bir ağızdan bayramlarını tebrik ettiler: Bahtalo Herdelezi, Enisa’nın ebeveynleri teşekkür ettiler. Daha sonra Marko acele etmelesinzi çünkü herkez çoktan nehir kıyısına varmıştır. Fakat, Ramadan Amca onlar bir arkadaşlarına, bayram yemeklerimizden pişmiş et ve baklava götüreceklerini söyledi, çünkü Hıdrellez (Gurgovden) için

KATILIMCILAR İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: ÇİÇEKLER

112


113


Çalıştay:

GÖLGE OYUNLARI MALZEMELER

ÖĞRETMEN İÇİN EK BİLGİLER:

Katılımcılar için çalışma kağıdı: Sarmalar – her küçük grup için 1’er adet

Makedonya Cumhuriyeti çokkültürlü ve çoketnili bir ülkedir. Makedonya’da farklı etnik topluluklara mensup milletler yaşar (Makedonlar, Arnavutlar, Romenler, Türkler, Sırplar, Boşnaklar ve diğerleri). Her millet arasında etnik/kültürü bakımından farklılıklar mevcuttur, buna rağmen aralarında ortak özellikler de var.

Katılımcılar için çalışma kağıdı: Sütlüaş ve Boza – her küçük grup için 1’er kısım Resimli kitap: Gölge Oyunları Kağıt – birkaç parça Kağıt (eski kağıt) – birkaç parça Тuvalet kağıdı – 1 Boya kalemleri (kahverengi) – her küçük grup için birkaç adet Yapıştırıcı bant – 1 Yapıştırıcı – her küçük grup için 1’er adet Makaslar – 1 adet büyük makas Кarton kağıt (А4 format) – her küçük grup için 1’er adet

Bu topraklarda yaşayan farklı etnik toplulukları uzun yıllar hep birlikte Türk kültürün etkisi altında yaşadıkları için, geleneksel Türk yemekleri farklı etnik toplulukların mutfaklarında ortak özellik olarak tadbik edilir. Her millet ufak defek yöresel değişiklik katarak geleneksel Türk yemeklerini, türk mutfağını kendi milli mutfaklarının bir parçası olarak kullanırlar. Benzerlikler geleneksel içeceklerde de görülür, örenğin boza, kahve, çay, ortak içecekler sayılır. Ülkemizde yaşayan milletlerin konuştukları dillerinde oldukça Türk kelimeler kullanılır – günlük konuşmalarda çokça Türk kelimeleri kullanılır. Bu yüzden çocukların daha küçük yaşlardan itibaren diğer kültürlerin değerleri ve spesifik özellikleri hakkında bilgi edilmeleri çok önemlidir, kendi kültürleri ve diğer kültürler arasında mevcut benzerlikler hakkında da bilgi edinmeleri gerekir. Bu bilgiler çocukların çokkültürülü bir ülkede yaşamaları için yeterliliklerinin gelişmelerinde katkıda bulunur.

Pirinç – her küçük grup için biraz

114


2 Etkinlik Herkes çember şeklinde oturur, öğretmen Gölge Oyunları resimli kitabın içindeki resimleri göstererek aynı isimli hikayeyi okur.

TARTIŞMA: 1

MELA grubu yeni arkadaşlarının adı nedir?

2

Yeni arkadşaları hangi dilde konuşur? Milli menubiyeti nedir? (hangi etnik topluluğa ait)

3

MELA grubu yeni akadaşlarından hangi kelimeleri öğrenir?

4

MELA grubu yeni arkadaşlarının evinde misafir iken ne yerler ne içerler? Sarma yemeğini Türkler’den mada,Makedonlar,Arnavutlar ve Romenler de yiyor mu? Sütlüaş? Boza içiyorlar mı?

1 Etkinlik Sınıfta birkaç yere farklı büyüklükte „adalar“ yapaşıtırılır (birkaç eski parça kağıt farklı aralıklar bir birine yapışık vaziyette). Öğretmen sürekli elleriyle alkışlar ve ayaklarıyla yere vurur ve sürekli „deniz“’ kelimesini telafüz eder (Türkçe „deniz“, demek) . Öğrenciler öğretmenin yaptıklarını takip ederler ve söylediğini tekrar ederek hepsi „adalar“ etrafında döner. Bir anda öğretmen yüksek sesle: „ada“ kelimesini telafüz eder (Türkçe „ada“, demek) o anda herkes öğretmen gibi yüksek sesle aynı kelimeyi telafüz eder ve o anda bir „adanın“ önünde durur. Bu etknilik birkaç kez arda arda tekrar edilir, her seferinde elleriyle ve ayaklarıyla yere vururlar ve farklı farklı sesler çıkarırlar (örneğin, elleriyle alkışlarlar, elleriyle yanaklarına hafifçe vururlar, ayaklarıyla yere vururlar, elleriyle göbeklerine vururlar...). „Аdaların“ önünde durduklarında, her seferinde öğretmen etkinlikten bir ada kenarıya çeker ve katılımcılardan işbirliği yapmaları ve kalan „adalarda“ beraber durmalarını rica eder. Etkinliğin sonunda sadece birkaç daha büyük „ada“ kalır, aslında katılımcıların küçe şeklinde sığacak kadar „adaların“ kalması gerekir.

3 Etkinlik Tüm katılımcılar küçük gruplar halinde ayrılır ve her grup birer yapıştırıcı band, tuvalet kağıdı, birkaç sayfa kağıt („pirinç“)ve eski kağıt parçaları („et“).alır. Her grup öncelikle sadece parmaklarıyla sayfaları ve eski kağıtları küçük-küçük keser, ve ardından o parçacıkları küçük top şeklinde yapıp serilen tuvalet kağıdı üzeründe dizer. Bu tuvalet kağıdını sarma yapar giçi sarar ve sardıkları sarmalar açılmasın diye yapıştırıcı ile yapıştırırlar. Her grubun 10 „sarma“ hazırlaması gerekir. Etkinliğin sonunda, her grup kendi daha büyük kalın bir kağıt parçası („pişirme kabı“) üzerine dizer.

115


6 Etkinlik

4 Etkinlik

Tüm katılımcılar çember şeklinde durur. Katılımcılardan biri çemberin dış tarafında döneşir. Bir anda eliyle katılımcıların birinin omzuna dokunur ve aynı yönde çemberin etrafında büyük bir hızla koşar daha önce elle dokunmuş olduğu çocuğun yerine hızlı şekilde ulaşması gerekir. Onunla aynı zamanda dokunduğu arkadaşı da çember etrafında koşar, fakat diğeri farklı yönden koşar, amaç kendi yerine arkadaşının geçmesini engellemektir. Orta yolda karşılaştıklarında, aynı noktaya geldiklerinde ikisi de durur, tokalaşıp selamlaşırlar ve bir: „Selam, nasılsın?“ („Здраво, како си?“, türkçe konuşurlar) diye sorar, diğeriyse cevap olarak: „İyiyim!“ („Добро!“, Türkçe cevap verir). Boş kalan yere hangi öğrenci daha geç yetişir ise, çemberin etrafında koşmaya başlar ve başka bir öğrenci seçer ve aynı işlemler birkaç kez tekrarlanır.

Tüm katılımcılar daha önce oluşturdukları küçük gruplar halinde etkinliğe devam eder. Her katılımcı kendi grubundan çocuklarla arka arkaya dizilir ve bir kuyuruk oluşturur. Oluşturulan kuyruğun başında duran çocuğun elinde „elinde sarma dolusu“ bir tabak tutar, daha önceki etkinlikte hazırlamış oldukları sarmaları pişirme etkinliği uygulanır, katılımcı grupların önünde biraz ileride daha önce bu etkinlik için hazırlanmış olan ÇK yapıştırılır: Sarma. Öğretmen işaret verdiğinde her grubun öğrencisi elindeki tabaktan bir sarmayı çalışma kağıdına yapıştırması gerekir, geriye döndüğünde elindeği tabağı arkadaşına verir sporcuların selamlaştığı gibi selamlaşır ve etkinliğe diğer arkadaşı devam eder, sarmayı yapıştıran öğrenci kuyruğa arkaya geçer. Etkinlik tüm öğrenciler aynı görevi yapana akadar devam der, böylece her öğrenci birer „sarma“ karşıdaki çalışma kağıdına „tabağa“ yapıştırır, bu etkinlik yarışma nitelikli olur, sarmaları en hızlı yapıştıran grup yarışmayı kazanır.

7 Etkinlik

5 Etkinlik

Tüm katılımcılar çember şeklinde ayakta durmaya devam eder. Öğretmen katılımcılara açıklamada bulunur: „Еvet!“ („Да!“, Türkçe), dediğinde tüm katılımcılar başlarıyla evet anlamını ifade edecek şekilde hareket etmeleri gerekir „Hayır“(„Не!“, Türkçe) dediğinde – tüm katılımcılar başını hayır anlamında sallar ve: „Güle güle!“ („Пријатно!“, Türkçe) dediğinde – el sallayarak selamlaşırlar. Daha sonra etkinlik esnasında bu alıştırmayı birkaç kez daha tekrar eder her kelimeyi ard arda söyler, katılımcılar da kelimenin anlamına göre beden dili ile cevap vermeye çalışır. Öğretmen katılımcılardan gereken hareketi yapmayan birisini dikkat ederse sırada kelimeleri söyleyen onun olacağını ve bu durumda diğerlerinin onun söyledikleri kelimelere göre hareket etmeye devam ediceklerini uyarır. Bu şekilde etkinlik birkaç öğrencinin kelimeleri söylemelerine kadar devam eder.

Tüm katılımcılar daha önce oluşturdukları küçük gruplar halinde etkinliğe devam eder. Her grup birazcık pirinç, yapıştırıcı, kahverenkli renkli kalem ve daha önce bu etkinlik için hazırlanmış ÇK kağıdı: Sütlüaş ve Boza-dan birer kısım alır ve grup üyeleri ortak bir şekilde pirinçleri hep beraber tabağın içine yapıştırırlar („sütlüaş“),bardağı ise renkli kalemle kahverengine boyarlar („boza“).

116


RESİMLİ KİTAP : GÖLGE OYUNLARI

Yaz mevsimiydi, MELA grubun çocukları, grubun kahramanların isimlerinin ilk harflerinden oluşturdukları bir isim, dışarıda uzun vakit oyun oynayabildikleri için çok mutluydu. Bugün, çok oyun oynadılar, parkta bir bankta biraz dinlenmek için oturdular. Dinlenirken farklı şeyler hakkında konuşuyorlardı, bir anda Enisa yan binadaki bir dairenin penceresine baktı: „İiiiiiiii!“ diye aniden yüksek sesle bağırdı. Diğer çocuklar şaşarak sordular: „Ne oldu birden bire? Birşey mi gördün?“, oysa şu cavabı verdi: „Bir şey değil, bana öyle geldi!“

lam!“, çabucak ebeveylerine nerede olacaklarını haber vermek için eve gittiler. İçeriye girdiklerinde, çocuklar Nineyle de tanıştılar, nine iki torununu çocuklara takdim etti, yaz tatili boyunca torunları uzun bir dönem onlarda misafir kalacaklarını anlattı. Kızın adı Ada – Türkçe „ada“ hem özel isim hem de „ada“ demek, erkek kardeşinin adı Deniz – hem özel isim hem de bildiğimiz „deniz” demek. MELA grubun çocukları yeni arkadaşlarla tanıştıkları için çok mutlu oldular. Onlar yeni arkadaşların milli mensubiyeti Türk olduğunu öğrendiler ve onlar evde Türkçe konuşuyorlardı. Ana sordu: „Muhteşem! Sizlerden biz de Türkçe öğreneceğiz!“, Enisa hemen konuştu: „Bakınız ben üç kelime Türkçe öğrendim bile, `selam` - ` selam ` demek, `ada` - `ada` demek, `deniz` - `deniz` demek!“

Çocuklar sohbet etmeye devam ettiler, biraz sonra Ana yüksek sesle şunu dedi: „Arkadaşlar orada gerçekten garip birşeyler oluyor! Şimdi ben de görebiliyorum!“ O anda tüm çocuklar aynı pencereye doğru dikkatla bakıyordu ve binaya yaklaşıp orada neler olduğunu öğrenmek istiyorlardı. Yan binanın önüne doğru geldiklerinde, tüm çocuklar şaşırdı: pencerenin yaynına beyaz bir çarşaf koymuşlardı, beyaz çarşafın arkasında bir çocuk ve bir ay gölgesi, çocuk ve ay dans ediyordu – sağa sola doğru haraket ediyordu, aşağıya yukarıya doğru ele ele verip dans ediyorlardı. MELA grubu daha önce hiç böyle bir şey görmemişti, yeşil çimenler üzerine oturdular merakla neler olacağını izlediler. Dans bittikten sonra, gölge-çocuk, gölge-Ay kucaklaştılar ve oradan uzaklaştılar. MELA grubun ocukları bunun nasıl yapıldığını anlayamıyordu, çocuklar şunu biliyordu hepsi çok beğenmişlerdi. Ana şunu dedi: „Arkadaşlar, itiraf ediyorum daha önce hayatımda hiç böyle bir şey görmedim! Hakikkaten bu çok güzeldi! İzlerken çok mutlu oldum, dedi!“, Luan şunu ilave etti: „Keşke bitmeseydi biraz daha uzun sürmesini isterdim!“ Marko biraz daha oturdukları yerde kalmalarını teklif etti, belki gölgeler tekrar çarşafın arkasından çıkacak, hepsi bu teklifi kabul etti. Fakat, beklediler, beklediler, gölgeler bir daha çıkmadı.

Marko sordu: „İzin buyurursanız size gelmemizin sebebini anlatalım. Sizin pencerenizde garip birşeyler olduğunu fark ettik, çok beğendik, ilgimizi çekti... Hakikkatten çok güzel bir şey hepimiz beğenerek izledik, tiyatroda tiyatro temsili izlemiş gibi kendimizi hissettik, fakat ne olduğunu bilmiyoruz?!“ O anda, Ada ve Deniz güldüler ve MELA grubun çocuklarını gölge oyunun nasıl bir şey olduğunu görmek için odaya gittiler. Odaya girdiklerinde MELA grubu garip birşey görmediler, basit bir pencere ve beyaz bir çarşaf asılı duruyordu. Fakat, Deniz şunu dedi: „Biraz bekleyin şimdi görürsünüz! Siz çarşafın önünde oturunuz, biz size sırrı açıklayacağız!“, büyük bir bateri lambasının ışığını açtı, çarşafın arkasından ışık saçıyordu. Ada müzük dinletti iki uzun sopa aldı ve birini Deniz’e verdi: bir sopanın ucuna kağıttan yapılmış bir çocuk resimi yapıştırdı, diğer sopanın ucuna – kağıt yapımı bir Ay resmi yapıştırdı.Her ikisi de çarşafın arkasına geçtiler ve eğildiler. Daha sonra elindeki sopayı ve fiğürü biraz yukarıya doğru kaldırdılar ve elleriyle sağa sola oynattılar – çocuklar dışarı-

O anda Enisa şunu dedi: „Gerçekten izlediklerimizin ne olduğunu bilmek istiyorum! Okadar çok beğendim ki bu gece rüyamda ay yıldızları kucaklayan çocuk ben olduğumu düşünerek güzel bir rüya göreceğim!“ Bunu balkonda oturan bir Dede duydu, güldü ve MELA grubuna şunu anlattı: „Selam çocuklar! Sırrı öğrenmek için buyurun bizim eve geliniz!“ Çocuklar bunu duyunca çok sevindiler: „Se-

117


dan seyrettiklerinde gördükleri haraketlerin aynısını yaptılar. Harika görünüyordu! Dans çocuğun ayla kucaklaşıp vedalaşmasıyla sona erdi, Deniz bateri lambasını kapattı, gölge oyunu da bitti, MELA grubu büyük alkışla arkadaşlarını tebrik ettiler. Çocuklar zamanın nekadar çabuk geçtiğini farketmediler. Ada ve Deniz’in Dedesi ve Ninesi tüm çocukları birlikte öğle yemeğine davet ettiler. Yemek sofraya koyuluncaya dek, mutfaktan çok güzel yemek kokuları geliyordu, MELA grubuna bu yemek kokusunu tanıdık geliyordu, fakat hiçbirisi ne yemek olduğunu tahmin edemiyordu. Dede yemeği masaya getirdiğinde Ana ve Marko: „Şimdi bildik, aslında sarma kokuyor! Offf, her ikisi de sarma yemeğini çok seviyor!“, Enisa dedi: „Ооо, bu benim en sevdiğim yemek aslında!“, Luan şunu dedi: „Bence benimkadar bu dünyada sarmayı seven başka biri yoktur! Her gün sarma yiyebilirim!“ Dede sarma aslında Türk yemeği olduğunu anlattı, fakat bu yemeği Makedonlar, Arnavutlar ve Romenler de yapar hatta Makedonya’da yaşayan her millet sarma yemeği yapıyor. Sarmalar çok lezetliydi, hepsi fazla fazla aldı. Yemekten sonra, çocuklar tekrar gölge oyunun oynandığı odaya gittiler. Marko tekrar sordu: „Benim bir fikrim var! Biz de gölge oyununa katılabilir miyiz? Gerçek bir temsil hazırlayabiliriz ve sonra ebeveynlerimize ve komşularımıza gösterebilirz!“

Luan ilave etti: „Aslında iyi bir fikir temsil için bilet de satarız, bilet parasından kuşlara kuş evi yapmamız için gerekli malzemeyi satın alırız!“ Tüm çocuklar bu fikri çok beğendi, Ada ve Deniz renkli kalemlerini çıkardı, yapıştırıcı bandı, kağıt ve makas gerekiyordu bir de odun sopası, her çocuk kendine göre kağıttan figürler hazırladılar makasla kesip odun sopaların ucuna yapıştırdılar. Bir anda, kapı açıldı ve odaya Deniz’in Ninesi ve Dedesi girdi çocuklara yiyecek için tatlı getirdiler. Ve, çocuklar bir sürprizle daha karşılaştı: sütlüaş ve boza ikram edildi, Nine bu tatlılar da Türk tatlıları olduğunu anlattı, fakat bu tatlıyı ve bu içeceği sadece Türkler değil, Romenler, Makedonlar ve Arnavutlar ve Makedonya’da yaşayan tüm diğer milletler de biliyorlar, yiyorlar ve içiyorlar. Ana övünerek sütlüaşın nasıl yapıldığını bilidiğini söyledi: önce şekerli sütte pirinç kaynatılır, ve üzerine tarçın konulur – okadar çok güzel oluyor ki parmaklarını yersin! Bozayı hepimiz en yakın tatlıcıdan satın alıyoruz. MELA grubun çocukları eve gitme zamanı geldi. Ada ve Denizle sıkıca kucaklaştılar ertesi gün tekrar birlikte çalışacaklarına söz verdşler bir an önce düşündükleri temsili hazırlayıp sunmak istşyorlardı. Giderken Enisa şunu dedi: „Türkçe `selam` `selam`, olduğunu biliyorum, fakat giderken `Güle güle`?“ nasıl denildiğini bilmiyorum. Nine cevap verdi: „Çok ilginç bir sözümüz var – :`Güle güle!“ MELA grubun tüm çocukları hepsi bir ağızdan: „Güle güle!“ mutlu bir şekilde evlerine doğru koştular.

118


KATILIMCILAR İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: SARMALAR

KATILIMCILAR İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: SÜTLÜAŞ VE BOZA

119


Çalıştay:

SABUN KABARCIKLARI MALZEMELER

ÖĞRETMEN İÇİN EK BİLGİLER:

Öğretmen için çalışma kağıdı: Meyveler – 1 adet

Günlük yaşamımızda, ana okullarda ve kreşlerde, herkez farklı yaşta yetişkinler ve çocuklarla karşılaşır. İki aynı çocuk yoktur – çocuklar kendi aralarında birçok şey bakımından farklıdır– fiziği, yetenekleri, bilgisi, arzu ve istekleri, ilgi alanı, kültür kökenleri, değerleri bakımından biribirinden farklıdırlar..., fakat buna rağmen aralarında çokça benzerlikler mevcuttur,mesela bir yere veya bir gruba ait olmak, saygı görmek, sevilmek, oyun oynamak ihtiyacları.

Öğretmen için çalışma kağıdı: Şarkılar – 1 adet Resimli kitap: Sabun Kabarcıkları Makaslar – 1 adet büyük makas Çubuklar (plastik) – herkese 1’er adet Tabaklar (plastik) – birkaç adet Sabun köpüğü

Tüm çocuklar milli mensubiyeti, statüsü, yetenekleri gözetmeksizin, hepsi aynı haklara sahiptir. Çocuk hakları genellikle çocukların ihtiyaçları doğrultusunda olmalıdır. Gelişme engelli veya özürlü çocuklarında kreşlerde ve yuvalarda ihtiyacları bakımından diğer çocuklar gibi aynı muameleyi görmeleri gerekir. Bu çocukların da diğer çocuklar gibi bir yere, bir gruba ait olma ihtiyacı vardır, başkaları tarafından saygı ve sevgi beklerler, arkadaş olup birlikte oyun oynamak isterler ve kreşler ve yuvalar çocukların bu gibi ihtiyaçlarını yerine getirebilmeleri için çok önemli kurumlardır. Bu çocuklara karşı belli bir projeye ilgi gösterir gibi davranılmamalıdır, veya tüm çocukların yerine getirebileceği özel bir ödev olmamalıdır, her çocuk eşit haklara göre sayılması, sevilmesi gerekir. Çocuklar arasında iletişimin en doğru örneklerini bulmak ve bunları geliştirmek için sürekli araştırma yapılmalıdır, bu çocuklar dışalanmamlıdır. Gelişme engelli olan özürlü çocuklar, tüm diğer çocuklarda olduğu gibi, yapamadıkları şeyleri zorla yapmaları istenmemeli, çocuklar asla zorlanmamlıdır ve bu yüzden aşağılanmamlıdır. Her çocuğun neyi yapabileceğini keşvedilmesi ve etkinliğin o doğrultuda yönlendirilmesi gerekir. Etkinliklerin içeriği çocuğun yeteneklerine, sahip olduğu kapasitesine ve ihtiyaçlarına göre ayarlanma zorunluluğuna rağmen, anaokullarda tüm çocukların eşit olarak katılabileceği etkinliklerin düzenlenmesi çok önemlidir. Bu tarz etkinliklerin her şeyden önce çocuklar için ilginç ve eğlenceli olması, pozitif bir ortam oluşturması gerkir.

120


1 Etkinlik3

4 Etkinlik

(ek olarak günlük etkinlik):

Öğretmen, her sabah çocuklara ÇK: Meyveler-den önceden kesilmiş kartlardan birer adet seçmelerini söyler. Aynı kartı çeken öğrenciler, çift oluştururlar (çift rakam oluşturmayan çocuk sayısı var ise, üçlü bir grup oluşturulur). Her çiftteki üyeler o gün boyunca aralarında özel arkdaş olmaları gerekir. Bu demek ki gün boyunca aralarında birbirine yardım etmeleri, ilgi göstermeleri, öğle yemeğinde yan yana oturmaları, uyurken yan yana olmaları ve etkinlik masasında yan yana oturmaları gerekir... Her gün yeni kart seçmeleriyle yeni özel arkdaş çiftleri oluşturulur.

2 Etkinlik Herkes çember şeklinde oturur, öğretmen Sabun Kabarcıkları resimli kitabın içindeki resimleri göstererek aynı isimli hikayeyi okur.

TARTIŞMA: 1 2

Luan neden mutlu değil?

3

Ron Luan’a misafir gittiğinde kendini nasıl hisseder?

4

Çocuklar birbirinden neye göre farklı olabilirler?

5

Tüm çocukların ortak şeyleri nedir? Tüm çocuklar için önemli olan nedir?

6

Kreşlerdeki çocukların kendilerini mutlu hissetmeleri için sadece öğretmenler mi tüm çocuklarla ilgilenmelidir yoksa çocuklar da mı bunu yapmalıdır? Nasıl?

Ron hakkında Luan kendisini nasıl hisseder?

3 Etkinlik Tüm katılımcılar çember şeklinde ayakta durur ve öğretmen için önceden hazırlanan ÇK: Şarkılar-dan gereken hareketleri ve sesleri yaparak „Mutlu olunca“ şarkısını söyler.

3 Bu fikir, Koçana’daki „Pavlina Velyanova“ anaokulunda öğretmen olarak görev yapan Edita Mitkova hanımdan alınmıştır.

121

Tüm katılımcılar daha önce çember şeklinde durdukları gibi etkinliğe devam ederler, katılımcılardan biri çemberin içinde gözleri bağlı şekilde döner, bu arada diğer katılımcılar şarkı söyler: „Sen farklısın“ daha önce öğretmen için hazırlanan ÇK: Şarkılar. „Göster“ kelimesi söylendiğinde öğrenci gözlerini açar ve karşısında gördüğü ilk arkadaşını parmağıyla gösterir. İşaret edilen öğrenci kendini belirleyecek, kendine has olan bir kişisel özelliğini söyler, bu özelliğiyle diğerlerinden farklı olduğunu düşünür. Bunu yaparken dış görünümüne, fiziki görünümüne ait olan bir özelliğini söylememesi gerekir ve ya sahip olduğu maddi bir değeri söylememeye dikkat eder. Katılımcı kendisi karakterisitik bir özelliğini söyleyemiyorsa onun adına arkadaşları bildiği pozitif olumlu bir özelliğini söyler. Etkinlik tüm katılımcıların eşit olarak aktif rol almasıyla devam eder, ve birkaç kez aynı şekilde tekrar edilir, böylece tüm katılımcılar neye göre diğerlerinden farklı olduğunu söylemiş olur.

5 Etkinlik Tüm katılımcılar eline birer adet plastik çubuk alır ve onunla sabun kabarcıkları yapmaya çalışır. Katılımcılardan bazıları bunu yapamazsa, plastik tabağın içine sabunlu su konur ve plasitik çubukla tabağın içine üfürür, böylece kabarcıklar oluşturur .

6 Etkinlik İlk önce iki veya üç arkadaş kucaklaşırlar ve böylece „lahananın ilk kabuğunu“ оluştururlar. Daha sonra onları diğer arkdaşları kucaklar ve böylece lahananın diğer kabukları da oluşur ve oyun aynı şekilde devam eder. „Lahana kabuğu“ oyunu çocuklar kucaklaşarak çember şekli oluştururlar. Etkinlik tüm katılımcılar lahananın bir parçası olacak şekilde devam eder, böylece „lahana“ oluşturulur bir ara tüm katılımcılar sakin ve sesizce durur, çocuklar birbirlerini yakın hissetmeleri gerekir.


ÖĞRETMEN İLE İLGİLİ ÇALIŞMA KAĞIDI: ŞARKILAR

Madem mutlusun Madem mutlusun ellerinle alkışla (tüm katılımcılar elleriyle ikişer defa alkışlar ), х 2 Mutlu olduğun günlerde, mutluluğunu herkese göster, Madem mutlusun ellerinle alkışla . Madem mutlusun ayaklarınla yere vur (tüm katılımcılar ayaklarıyla iki defa yere vurur ), х 2 Mutlu olduğun günlerde, mutluluğunu herkese göster, Madem mutlusun ayaklarınla yere vur . Madem mutlusun arkadaşını kucakla (tüm katılımcılar iki defa ikişer ikişer veya üçer üçer kucaklaşırlar ), х 2 Mutlu olduğun günlerde, mutluluğunu herkese göster, Madem mutlusun arkadaşını kucakla . Madem mutlusun kahkayla gül (tüm katılımcılar kahkayal güler : „Ha, Ha“), х 2 Mutlu olduğun günlerde, mutluluğunu herkese göster, Madem mutlusun kahkayla gül.

Sen farklısın

(Katılımcılar şarkıyı melodisine göre söylerler : “Are you sleeping, are you sleeping”) Sen farklısın, sen farklısın, Dön – ve kendini göster (döner ve bir anda gözlerini açar ve karşısında ilk gördüğü arkadaşını gösterir), х 2 Bugün kim farklı, bugün kim farklı , Farklı olan sensin ... (elle gösterilenin ismi söylenir ), farklı olan sensin ... (elle gösterilenin ismi söylenir).

122


RESİMLİ KİTAP: SABUN KABARCIKLARI

Yaz mevsimi başlamıştı. MELA grubu için, kahramanların isimlerinin ilk harflerinden oluşturdukları bir isim, havalar sıcak ve günler uzundu. Sabah uyandıklarında hemen kahvaltı yşyor ve dışarıya oyun oynamaya koşuyorlardı, neşeli ve ve mutluydular.

çocuklar aralarında ufak farklar oluyor – mesela derisinin rengi farklıdır, veya saçlarının uzunluğu farklı, bazen daha büyük farklar olabilir – bazı çocuklar hiçbir zaman konuşmayı öğrenemez, veya uslu duramazlar. Fakat, tüm çocuklar aralarında nekadar farklı olurlarsa olsunlar, mutlu olmak isterler, arkadaşları olsun isterler ve sevilmesini istiyorlar“.

Fakat, o sabah Luan daha geç geldi ve biraz mutsuzdu. Onu gördüklerinde, Ada sordu: „Bu güzel günde nasıl mutsuz olabilirsin çok merak ediyorum? Dedem hepimize dondurma getirdi, buyur sen de birtane al, mutlu olursun, moralin düzelir!“ Luan dondurmaya pek fazla ilgi göstermedi, Ada tekrar sordu: „Lütfen al Luan, buyur, dondurmayı seviyorsun biliyorum – dondurma sevmeyen çocuğa hiç rastalamdım!“ Luan isteksiz dondurmaya uzattı elini ve aldı, dondurmadan ısırınca yüzü güldü ve morali düzeldi. Diğer çocuklar da eline birer dondurma aldı ve hep birlikte bankta otururdular, dondurma yediler. Ana Luan’ın yanına geldi ve sordu: „Hadi bakalım anlat bize, seninle neler oluyor, biz arkadaşız, beraber oyun oynuyoruz, egleniyoruz, fakat zor günlerimizde de birbirimize yardım etmeliyiz!“

Enisa bu duruma üzüldü – Luan sinirli ve akrabasıyla nasıl davranacağını bilmiyor, Ron da mutlaka Luan onunla oyun oynamak istemediğini görünce çok üzülüyor. Başı eğik düşünceye daldı ayağıyla küçük bir taşı itiverdi, biraz sustu ve bir soru daha sordu: „Arkadaşlar, Luan’a bu durumda nasıl yardımcı olabiliriz, Luan ve Ron’un mutlu olması için birşeyler yapmamız gerekiyor? Şu anda aklıma bir şey gelmiyor... Biliyorum nekadar farklı olsalar da, her ikisi de çocuk olduğu için benzerlikleri vardır mutlaka“.

Luan konuşmaya başladı: „Merak etmenize gerek yok, işte anlatıyorum! Bugün Kalkandelen’den akrabalarımız bize misafir gelecekler, işte bu yüzden çok mutsuzum. Onların bir çocukları var adı Ron, oyun oynamasını bilmiyor! Küçükken de böyleydi, anneme Ron neden böyle, sorduğumda, annem: `Hiç bir şeyi yok çocuğun, sen de çok soru sorma! Ayıptır!` Peki nasıl bir şeyi yok, kocaman çocuk hala bebek gibi konuşuyor, zor koşabiliyor, odamda her elliyor, çöpleri dökğyor... Ben buna çok kızıyorum: `Yeter artık be! Hele bir dur! Hayır! Hayır! Hayır!` Son defa görüştüğümüzde, oyuncaklarımı dizşyordu ve tekrar elle yada ayakla yıkıyordu!“

Ada heyecanla şunu dedi: „Benim sınıfıma okuma yılın başlangıcında bir öğrenci geldi, ne o bizimle nasıl davranacağını ne de biz onunla nasıl davaranacağımızı bilmiyorduk onunla oynamak istemiyorduk. Fakat, zaman geçince hepimiz o çocukla birlikte zaman geçirmeyi ve mutlu olmayı öğrendik!“ Deniz’in, bir gün okulda o çocukla sabun köpüğüyle oyun oynadıklarında çok mutlu olduğunu hatırladı ve anlattı. Bunu duyan çocuklar hepsi çok mutlu oldu, Marko da sabun köpüğü yapmayı çok sevdiğini söyledi, Enisa, Deniz, Luan ve Ana, sabun köpüğü oyunu onların da en sevdiği oyunlardan biri. Enisa şunu dedi: „Süper, işte bu oyunu Ron’la birlikte oynayabilirsiniz“. Ada’nın aklına başka bir fikir geldi ve Luan’a sordu: „Topla oyuncaklarınızı uzaktan yıkma oyununu oynayabilirsiniz? Sen basketbol oynamayı seviyosun, o oyuncakları dizsin, basketle oyuncakları yıkman ona ilginç olabilir! Ron topu atmak istemezse, sen atabilirisin, o oyuncakları dizsin! Böylece hem sen, hem Ron mutlu olacaksınız!“

Ada ve Deniz’in Dedesi bankta oturuyor ve çocukların ne konuştuklarını dikkatla dinliyordu, o da konuşmaya aktıldı: „Çocuklar birbirlerinden farklıdır – dünyada iki aynı çocuk bulunmaz işte bu yüzden dünaymız neşeli ve ilginçtir. Bazen

123


Luan bu fikri beğendi ve deneyeceğini söyledi. O anda Ron çok uslu bir çocuk olduğunu annesi ve babası onu kucakladıklarında; onların önünde durmayı çok sevşyor, ellerini açıyor koşarak onların kucağına atlıyor. Luan şunu dedi: „Ben de kucaklaşmayı çok seviyorum – onu kucaklamayı deneyeceğim!“ Ana kucaklaşmayı pek sevmiyorum dedi, fakat Ronu senin arkadaşın olduğu için onu kucaklayabilirim, çayırda koşabilim saklambaç oynayabilirim dedi. Çocuklar bu konu hakkında konuşurken akıllarına güzel fikirler geliyordu Ron ve herkez mutlu olsun diye ilginç oyunlar düşünüyorlardı... Ada ve Deniz’in Dedesi çocukların ne konuştuklarını dinliyordu ve gülümsüyordu. MELA grubu ve torunları arkadaşları hakkında bukadar iyi düşünüyorlar, Enisa’nın Dedesi’ne şunu dedi: „Ееее çocuklar çocuklar... Bir an için çocukluğuma geri dönmek ve çocuk olmak istiyorum!“ Enisa’nın Dedesi Ada’nın Dedesi’nin kulağına birşeyler fısıldadı ve ikisi birden banktan kalktılar. Birkaç dakika sonra çocuklar etrafında sabun köpüklerinin uçuştuğunu gördüler. Tüm çocuklar mutluydu, başlarını kaldırıp sabun köpüklerin nereden geldiğini takip ediyor-

lardı, balkonda iki Dedeyi farkettiler, yukarıdan çocuklara doğru sabun köpükleri uçuşuyordu, çocuklara el salladılar. O sırada oyun alanına Ron ve ebeveynleri geldi. Ron sobun köpüklerini farkedince mutlu bir şekilde onları yakalamaya koştu. Sağa sola koşuşmaya başladı. Ana Ron’u görünce onunla konuşmaya başladı: „Adi Ron koş koş yakala beni bakalım yakalayacak mısın!!!“ gülerek kaçmaya başladı. Ron onu farketti, güldü ve arkasından koştu. Ron’un annesi oğlunu diğer çocuklarla ilk defa bukadar mutlu oynadığını gördü ve dışarıda oyun oynamasına izin verdi.

ÖĞRETMEN İÇİN ÇALIŞMA KAĞIDI: ŞARKILAR

124


125


126



ERKEN COCUKLUK GELisiMiNDE FARKLILIKLARA VE cOKKÜLTÜRLÜLÜgE SAYGI

Kilavuz

ERKEN COCUKLUK GELisiMiNDE FARKLILIKLARA VE cOKKÜLTÜRLÜLÜgE SAYGI


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.