Camia 184

Page 1

Almanya'da Korona Yardımları Mayıs Ayında Ödenecek

Öğrencilere 350 Euro’ya Kadar Bilgisayar Yardımı

S. 14

SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN ÖNCE YÜRÜMELİYİZ

S. 15

“KOVİD-19 SALGINININ GENÇLERİN AKIL SAĞLIĞI ÜZERİNDE YIKICI ETKİSİ OLDU”

S. 16

S. 22

19 Şubat 2021 | 7 Receb 1442 — Sayı 184

Üç Aylara Hoş Geldiniz! www.camiahaber.com |

camia ile habersiz kalmayın!

camiahaber

S. 20

#HANAU

Fransa’da Müslüman STK’lar Fransa İslamı Prensipler Tüzüğü’nü İmzalamamakta Kararlı

→S. 5

Avusturya’da Ortak İslam ve Hristiyan Din Dersi Uygulaması

→S. 9

Suudi Arabistan Hacca Hazırlanıyor

UNUTTURMAYACAĞIZ! ALMANYA

→S. 11

Önden Gidenlere Selam Olsun!

Almanya’da 19 Şubat 2020’de Hanau kentinde iki nargile kafe basılarak, 4’ü Türkiye kökenli 9 kişinin yaşamını yitirdiği ırkçı saldırının yıldönümü münasebetiyle çeşitli anma programları düzenleniyor. Dinî cemaatlerin de katıldığı anma etkinlikleri kapsamında Hanau İslam Cemiyeti’nde de 15-21 Şubat günleri ırkçı saldırının kurbanları çeşitli etkinliklerle anılıyor. Cemiyetin yaptığı açıklamaya göre bir hafta boyunca “HanauStehtZusammen” hashtag’i altında sosyal medyada ırkçılık karşıtı mesajlar yayımlanarak, toplumda ırkçılığa ve İslam düşmanlığına duyarlılığın artırılması amaçlanıyor.

Hanau İslam Cemiyeti 15-21 Şubat günlerini, 19 Şubat 2020’de Hanau kentindeki menfur saldırının kurbanlarını anma haftası ilan etti. Irkçı saldırıda hayatını kaybedenler, bir hafta boyunca düzenlenen çeşitli etkinliklerle anılıyor. Cemiyet İmamı Mustafa Macit Bozkurt etkinliklerin sosyal medya üzerinden yapıldığını açıkladı.

GÜNDEM →S. 6

“Hanau Saldırısı Almanya’da İslam Düşmanlığının Ulaştığı Boyutu Göz Önüne Serdi”

Hanau saldırısının etkilerini Almanya İslam Konseyi (Islamrat) Hessen Başkanı İbrahim Gülsever ile konuştuk.

→S. 7

“Hanau’nun ardından geçen bir yıl – Hukuk devletine olan güven ağır bir imtihana tabi tutuluyor”

→S. 19

Hanau’da dokuz kişinin katledildiği ırkçı saldırının yıl dönümü münasebetiyle İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Bekir Altaş, bir açıklama yaptı. Altaş “Hanau’daki korkunç katliam sonrasında hâlâ çok sayıda soru cevaplanmış değil. Bu durum oldukça acı verici. Aynı zamanda hukuk devletine olan güven de ağır bir imtihana tabi tutuluyor, özellikle de Hessen’de.” dedi. →S. 7

Kemal Ergün

Murat Gümüş

M. Hulusi Ünye

Cevapsız Sorularla Dolu Hanau Katliamı Bir Dönüm Noktası Kabul Edilmeli S. 3

2020, Müslüman Karşıtı Irkçılığa Karşı Önlemler Yılı

Nafile İbadetlerin Faziletleri

S. 6

S. 20


HAC

HADSCH 2021

Avrupa’nın birçok şehrinden uçuşlar. Tüm Avrupa’dan 2, 3 ve 4 haftalık kafileler

Reiseantritt aus zahlreichen Städten Europas mit zwei-, drei-, und vierwöchigen Aufenthaltsmöglichkeiten

İSLAM TOPLUMU MİLLÎ GÖRÜŞ FARKI VE YARIM ASIRLIK HAC-UMRE TECRÜBESİ

MEHR ALS EIN HALBES JAHRHUNDERT ERFAHRUNG IM BEREICH DER HADSCH- UND UMRA-REISEN

Türkiye Temsilciliği|Hennes Tour T +90 332 3515055 (Konya) T +90 212 6355593 (İstanbul) T +90 312 3113130 (Ankara) T +90 224 2254225 (Bursa) info@hennestour.com

Islamische Gemeinschaft Millî Görüş Hadsch-Umra Reisen GmbH Colonia-Allee 3 D-51067 Köln

T +49 221 942240-470 F +49 221 942240-480

www.igmgreisen.com igmgreisen


GÜNDEM

BAŞYAZI Kemal Ergün

Cevapsız Sorularla Dolu Hanau Katliamı Bir Dönüm Noktası Kabul Edilmeli

19 Şubat 2021

3

Almanya’da Öğretmenler İçin Başörtüsü Tartışması Yeniden Gündemde

Bundan bir sene önce 19 Şubat 2020’de Almanya Hanau’dan gelen korkunç bir haberle dehşete düştük. Bir kafede bulunan 9 kişi gözü dönmüş bir caninin nefretinin kurbanı oldu. Hayatının baharında ırkçılığın en soğuk yüzüyle karşılaşan gencecik 9 kişinin her biri ardında sevenlerini, umutlarını bıraktı. Saldırganın kendini vurmasıyla ortada direk suçlanabilecek kimse de kalmamış oldu. Peki ya yetkililerin vicdanı rahat mı? Polisin, acil yardım çağrısını cevapsız bırakması, acil çıkış kapısının kapalı tutulması, ırkçı katilin silah ruhsatı bulunması gibi pek çok husus akılları ve vicdanları rahatsız ediyor. Öte yandan saldırının gerçekleştiği 2020 yılı istatistikleri bizleri daha da kaygılandırıyor. Almanya İçişleri Bakanlığı verilerine göre Almanya’da Müslümanlara yönelik en az 901 kayıt altına alınmış saldırı yapıldı. 2020’de bir yıl öncesine göre saldırı oranı yüzde 2 arttı. Pandemiden dolayı hayatın âdeta felç olduğu bir yıla ait bu veriler tüm yetkililerin Hanau’yu akıllarından çıkarmadan ülkenin gidişatına yönelik ciddi bir muhasebe yapmasının vaktinin gelmiş de geçmekte olduğunu göstermektedir. İmamlara ve camilere yönelik tehditler ve saldırılar, iş işten geçmeden dikkate alınmalı, bu olaylar sıradanlaşmamalıdır. Hanau saldırısının hemen ardından ve kurbanları anmak için yapılan çeşitli törenlerde Cumhurbaşkanı ve Başbakan başta olmak üzere pek çok yetkili ırkçılığın bir zehir olduğunu belirterek mücadele edeceklerini söyledi. Ancak resmî yetkililerin bu tavrı tek başına bu zehirden kurtulmak için yeterli olmaycaktır, medyasından, siyaset ve sosyal hayatın her katmanına değin bu konuyla etkin şekilde mücadele edilmelidir. Darda Olana Yardım Elimizi Uzatıyoruz “İnsanı yardım”, “ihtiyaç sahibi olmak” gibi kelimeleri duyduğumuzda genellikle dünyanın uzak coğrafyalarında zor şartlar altında yaşam mücadelesi veren kardeşlerimiz akıllarımıza gelir. Oysaki Avrupa’da ve yaşadığımız diğer ülkelerde çok sayıda ihtiyaç sahibi insan var. Bilhassa soğuk kış şartlarında bu ihtiyaç daha da artıyor. Berlin Mevlana Camii’miz evsizlere yönelik yemek yardımını mutat bir çalışma hâline getirdi. Hollanda, Hamburg, Hessen, Belçika ve diğer birçok bölgemizde ve camilerimizde idarecilerimiz, gençlerimiz ve gönüllülerimiz soğuk kış şartlarında zor durumda kalan evsiz ve ihtiyaç sahipleri için sıcak yemek ikramında bulunuyor. Kimi yerlerde evsizler için battaniye dağıtımı gibi evsizleri soğuktan korumaya yönelik yardımlar yapılıyor. Hessen Bölgesi Gelnhausen Cemiyetimiz ise selden etkilenen Büdingen kentindeki bir cemiyete maddi destekte bulunurken, aynı zamanda selzedelere hizmet sunanlara da yiyecek dağıtımı gerçekleştirdi. Bu çalışmalar gibi toplumun derdiyle dertlenen hizmetlerde yer almak, darda olana yardım eli uzatmak Müslümanlığın bir gereğidir. Tüm bu çalışmalarda emeği geçen bütün kardeşlerimi tebrik ediyorum. İslam’ın güzelliğini bu topraklara yansıtacak nice çalışmalara imza atacağımıza inanıyorum.

ALMANYA

Berlin Eğitim Senatörlüğü, öğretmenlerin başörtüsü ile okullarda ders verilmesinin önüne geçebilmek için daha önce kaybettiği davayı, Federal Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı.

A

lmanya’nın Berlin eyaletinin Eğitim Senatörü Sandra Scheeres (SPD), Federal İş Mahkemesinin 2017 yılında başörtülü bir öğretmen ile ilgili verdiği kararı Anayasa Mahkemesine taşıdı.

lanılmasına izin vermiyor. Ancak Federal İş Mahkemesi, geçen yıl yaz ayında verdiği kararında somut bir tehdit durumu oluşmadığı sürece toptan bir şekilde dinî sembol kullanımının yasaklanamayacağını belirtmişti.

Eğitim Senatörlüğü, okullarda devletin tarafsızlık ilkesine dayanarak Federal Anayasa Mahkemesi’nde bir kez daha şansını deneyecek. Berlin Eyaleti Tarafsızlık Yasası okullarda görünür bir şekilde dinî sembollerin kul-

YEŞİLLER KARŞI Eğitim Senatörü SPD’li Sandra Scheeres’in girişiminin Berlin’deki koalisyon ortakları arasında tartışmaya neden olması bekleniyor. Dinî sembol ve kıyafetlerin

kullanılmasına karşı çıkmayan koalisyon ortağı Yeşiller, Scheeres’in girişimine tepki gösterdi. Özellikle, adalet kurumlarında stajyer hukukçuların başörtüsü takmasına izin veren Yeşillerli Adalet Senatörü Dirk Behrendt’ın, eğitim senatörlüğünün girişimine tepki vermesi bekleniyor. SPD’li çevreler ise davayı Federal Anayasa Mahkemesi’ne taşımanın Eğitim Senatörü Scheeres’in kişisel girişimi olduğunu ve parti içinde ele alınmadığını belirtti.

TAZMİNATA KARARI ÇIKTI Senatörlüğe karşı dava, 2017 yılında fizik öğrenimi gördükten sonra öğretmenliğe yatay geçiş yapan Müslüman bir kadın öğretmen adayı tarafından açılmıştı. Öğretmen adayı hem Eyalet İş Mahkemesi, hem de senatörlüğün temyize gitmesi üzerine Federal İş Mahkemesi’nde de görülen davayı kazandı. Federal İş Mahkemesi kararında senatonun öğretmen adayına 5 bin 189 Euro tazminat ödemesini karara bağlamıştı.

Konstanz Üniversitesi Müslümanlardan Özür Diledi Almanya'da Konstanz Teknik Üniversitesi, sınav sorusu olarak, bir imamın cami cemaatinin ne kadarının "radikal Müslüman" olabileceği ihtimalini nasıl hesaplanacağına dair soru sorması üzerine bir profesör hakkında soruşturma açtı. Üniversite ayrıca, Müslümanlardan özür diledi.

A

lmanya’nın Konstanz kentindeki Teknik, Ekonomi ve Tasarım Üniversitesi (HTWG), okuldaki bir profesörün sınav sorusu olarak öğrencilerin, bir camide cemaatin ne kadarının “radikal Müslüman” olabileceği olasılığının çözmelerini istemesi

üzerine Müslümanlardan özür diledi. Söz konusu profesörün sınavlarda böyle bir soru hazırladığını kabullendiği ve Müslümanlardan özür dilemek istediği de açıklandı. Üniversite, olayı ayrımcılık olarak değerlendirdi.

Kostanz Teknik Yüksek Okuluprofesör hakkında soruşturma açtı. Üniversite ayrıca, Müslümanlardan özür diledi.

ÖZÜR DILEDI Sosyal medyada olayın yoğun bir şekilde gündeme gelmesi üzerine, Konstanz Teknik, Ekonomi ve Tasarım Üniversitesi (HTWG) Başkanı Prof. Dr. Sabine Rein ve Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Gunnar Schubert okuldaki Müslüman Öğ-

renci Grubu ile durumu görüşmek üzere bir araya geldi. Başkan Prof. Dr. Sabine Rein “Üniversitemizde kesinlikle ayrımcılığı kabul etmiyoruz. Onun için bu olayı şeffaf bir şekilde soruşturacağız.” dedi. Profesörlerden birisi, online olarak yapılacak olan İs-

tatistik II dersinde öğrencilere, bir imamın, cami cemaatinin ne kadarının “radikal” olma ihtimalini nasıl hesaplayabileceğini sormuştu. Sınav sorusunu hazırlayan profesörün ayrıca “Sınav Yönetmeliği”ne aykırı davranmaktan da soruşturulacağı bildirildi.


GÜNDEM

19 Şubat 2021

4

2020 Yılında Müslümanlara ve Camilere 901 Saldırı Yapıldı

Almanya’da 2020 yılında Müslümanlara ve camilere yönelik saldırılarda artış yaşandı.

Almanya’da Müslümanlara yönelik saldırıların, 2020’de bir yıl öncesine göre yüzde 2 arttığı bildirildi.Buna göre 2020’de Müslümanlara ve onlara ait kurum, kuruluşlara en az 901 saldırı yapıldığı kaydedildi.

A

lmanya’da Müslümanlara yönelik saldırıların, 2020’de bir yıl öncesine göre yüzde 2 arttığı bildirildi. Buna göre Almanya İçişleri Bakanlığının Sol Parti’nin soru önergesine verdiği cevapta, 2020’de Müslümanlara ve onlara ait kurum, kuruluşlara en az 901 saldırı yapıldığının kayda geçtiği belirtildi. Söz konusu suçların çoğunlukla aşırı sağcılar tarafından işlendiği aktarıldı.

rek, 77 olayda ise camilere yönelik saldırı yapıldığı bilgisi paylaşıldı. Almanya’da 2019’da Müslümanlara ve onlara ait kurum, kuruluşlara yönelik 884 saldırı kayda geçmişti. Böylelikle 2020’de bir yıl öncesine göre Müslümanlara yönelik saldırılar yüzde 2 arttı.

2019’A GÖRE SALDIRILAR YÜZDE 2 ARTTI

Sol Parti Milletvekili Ulla Jelpke konuyla ilgili yaptığı açıklamada, saldırı sayısının, bildirilmeyen suçların da eklenmesiyle, gelecek haftalarda artabileceğine işaret ett. Jelpke ayrıca

Saldırılarda 48 kişinin yaralandığı kaydedile-

Impressum | Künye Herausgeber | Yayıncı IGMG - Islamische Gemeinschaft Millî Görüş e. V. İslam Toplumu Millî Görüş (Amtsgericht Köln, VR 17018) Abteilung für Verbandskommunikation / Kurumsal İletişim Başkanlığı Osman Yusuf (V. i. S. d. P.) Colonia-Allee 3 • D-51067 Köln T +49 221 942240-243 • F 49 221 942240-201 www.igmg.org • redaksiyon@camiahaber.com Postanschrift | Adres camia • Colonia-Allee 3 • D-51067 Köln T +49 221 942240-243 Chefredakteurin | Genel Yayın Yönetmeni İlknur Küçük Nachrichtenkoordinator | Haber Koordinatörü Ferhan Köseoğlu Redaktion | Redaksiyon İlhan Bilgü, Burak Budak, Mehmet Kandemir, Fatma Yılkın redaksiyon@camiahaber.com T +49 221942 240-229 Werbung | Reklam camia@igmg.org T +49 221 942240-230 Distribution | Dağıtım redaksiyon@camiahaber.com T +49 221 942240-230 Design • Satz • Druck | Tasarım • Dizgi • Baskı PLURAL Publications GmbH Colonia-Allee 3 • D-51067 Köln T +49 221 942240-260 Erscheint alle zwei Wochen Freitags. İki haftada bir cuma günleri yayınlanır. Im Auftrag der IGMG durch PLURAL Publications GmbH erstellt. IGMG adına, PLURAL Publications GmbH tarafından hazırlanmıştır.

“BİLDİRİLEN SUÇLAR SADECE BUZ DAĞININ GÖRÜNEN TEPESİDİR”

imamlara yönelik ölüm tehditleri ve fiziki saldırılar, camilere taşların atılması gibi aşırı sağcı ve ırkçı faillerin, Müslümanlara yönelik nefreti çeşitli şekillerde kendini gösterdiğini ifade etti.”Jelpke, gerçekte sayıların çok daha yüksek olduğunu, birçok kişinin polise suç duyurusunda bulunmadığından bu suçların kayda geçmediğini vurgulayarak, “Bildirilen suçlar sadece buz dağının görünen tepesidir.” dedi. HOŞGÖRÜSÜZLÜK VE NEFRETLE MÜCADELE ÇAĞRISI Öte yandan Avrupa Konseyi Özel Temsilcisi

Daniel Holtgen, Avrupa’da Müslüman karşıtı hoşgörüsüzlük ve nefrete karşı koyma çağrısında bulundu. Avrupa Konseyi İletişim Direktörü, Yahudi karşıtı, Müslüman karşıtı ve diğer dinî hoşgörüsüzlük ve nefret suçları Özel Temsilcisi Daniel Holtgen, deutschlandfunk.de’nin haberini paylaştı. Söz konusu habere atıfta bulunan Holtgen, “Almanya Müslümanlara yönelik saldırılarda daha fazla artış kaydetti: Geçen yıl 900’ün üzerinde.” diyen Daniel Holtgen, “Avrupa düzeyinde Müslüman karşıtı hoşgörüsüzlük ve nefrete karşı tecrübeleri paylaşmaya başlama zamanı.” ifadelerini kullandı.

“Emlak Ofislerinin Yarısı Göçmen Kökenlilere Ayrımcılık Yapıyor” Hollanda'nın Lahey kentindeki emlak ofislerinin yarısından çoğunun göçmen kökenlilere ayrımcılık yaptığı bildirildi.

H

ollanda'da yerel medyada çıkan habere göre, Lahey'deki emlak bürolarının yüzde 57'si, müşterisi olan ev sahiplerinin talebi hâlinde göçmen kökenlilere ayrımcılık yapmayı kabul ediyor. Lahey Belediyesinin, RIGO şirketine yaptırdığı araştırmada emlakçılarla, gerçek olmayan ev sahipleri arasında göçmen kökenlilere karşı tutumlarını tespit için elektronik posta trafiği ve telefon görüşmeleri

gerçekleştirdi. Bu görüşmelerde hayali ev sahipleri, emlakçılardan göçmen kökenlilere yönelik ayrımcı taleplerde bulundu. Emlak bürolarının yarısından fazlasının bu talepleri yerine getirmeye hazır olduğu, dörtte birinin ise talebe olumsuz karşılık vererek ayrım yapmanın yasalara aykırı olduğunu hatırlattığı kaydedildi.

Belediye meclisi emlakçılarla görüşmeler yapacak Lahey belediye meclisinin, söz konusu araştırmayı gelecekte benzer durumla karşılaşacak kiracı adaylarının daha kolay ve hızlı şekilde şikâyette bulunabilmesi için yaptırdığı belirtildi. Emlak bürolarının ayrımcılığın kabul edilemez ve cezaya tabi bir durum olduğunu açıkça bil-

meleri gerektiği ifade edilerek, belediye meclisinin bu konuda emlakçılarla görüşmeler yapacağı aktarıldı. Bu durumun daha önce başkent Amsterdam ve Utrecht'te de tespit edildiği ve emlak piyasasında ayrımcılıkla ilgili araştırmanın her yıl tekrarlanacağı bilgisi paylaşıldı.


GÜNDEM

19 Şubat 2021

5

Fransa’da Müslüman STK’lar Fransa İslamı Prensipler Tüzüğü’nü İmzalamamakta Kararlı Fransa'da Müslüman STK'lar, üzerinde değişiklikler yapılmadığı sürece "Fransa İslamı Prensipler Tüzüğünü" imzalamama konusunda kararlı olduklarını açıkladı.

F

ransa’daki Türk Müslüman Dernekleri Koordinasyon Komitesi (CCMTF) Başkanı İbrahim Alcı ve Fransa İslam Toplumu Milli Görüş (CIMG) Başkanı Fatih Sarıkır, üzerinde değişiklikler yapılmadığı sürece “Fransa İslamı Prensipler Tüzüğünü” imzalamama konusunda kararlı olduklarını açıkladı. Alcı, Fransa’daki diğer Müslüman derneklerden kendilerine destek mesajları geldiğini belirterek, “600-700 cami ve dernek bizim arkamızda. Fransa’da 2 bin 500 cami var.” dedi. “İSLAM EVRENSEL DİNDİR” Bir süredir ülkedeki imamlar ve derneklerle istişare ederek vardıkları sonucu CFCM ve İçişleri Bakanlığına yazılı olarak ilettiklerini kaydeden Alcı, tüzüğün isminin

“Fransa İslamı” olmasına tepki göstererek, “Kaynağı Kur’an ve sünnet olan İslam dini özü itibarıyla hiçbir toplum veya ideolojik söylemlerle sınırlandırılamaz. İslam evrensel dindir.” ifadesini kullandı. “İSLAM’DA OLMAYAN ANCAK VARMIŞ GİBİ GÖSTERİLEN KONULAR VAR” Alcı, tüzükle ilgili, “İslam’da olmayan ancak varmış gibi gösterilen konular var. İslam’da sanki kadın düşmanlığı var ancak dinimizde öyle bir şey yok.” ifadesini kullandı. Fransa’daki derneklerde kadınların önemli görevler üstlendiğini anlatan Alcı, Müslümanların Fransız yasalarına uyduğunu, Fransız vatandaşı olduklarını ve kendilerine saygı gösterilmesini beklediklerini vurguladı.

“BİRÇOK MÜSLÜMAN KURULUŞ TARAFINDAN İMZALANDI” Fatih Sarıkır da tüzüğün 18 Ocak’ta birçok Müslüman kuruluş tarafından imzalandığı ve Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a sunulduğunu belirterek, “Bu bize bir gün önce takdim edildi. Hızlı şekilde ilan edildi. Biz baştan beri mutlaka cami dernekleri başkanları ve imamların bu sürece dahil edilmesi, onlarla istişare ederek herkesin sahiplenebileceği bir şartname düzenlenmesi gerektiğini defalarca söyledik. Bu gerçekleşmedi.” dedi. “FRANSA İSLAMI ŞEKLİNDE İLAN EDİLDİ” Sarıkır, tüzükle ilgili “Fransa İslamı şeklinde ilan edildi ve içeriği ona göre düzenlendi. Artık hedef olan kitle sa-

dece imamlar değil, aynı zamanda Müslümanlar. Fransa’da Müslümanların nasıl olması gerektiğine yönelik ifadeler içeriyor.” diye konuştu. Sarıkır, tüzükte din ile Fransa’nın birbirlerine karşıt gibi gösterilmesine ve Fransız yasalarının dinden üstün olması gerektiğine yönelik ifadelere de tepki göstererek, “Bu Fransız kanunlarına aykırı. 1905 yasasına göre din ile devlet birbirinden ayrılıyor. Fransa bu konuda dünyaya örnek olmuştur. Laiklik konusunda da dünyaya örnek oldu.” değerlendirmesinde bulundu. “YAPICI TAVRIMIZI SÜRDÜRMEYE DEVAM EDECEĞİZ” Darmanin’ın açıklamalarına ilişkin, “Ümit ediyoruz ki bu sözler tekrarlanmaz.” yorumunu yapan Sarıkır, CCMTF, CIMG ve “İnanç ve Uygulama”nın köklü kuruluşlar olduğunu

aktardı. Sarıkır, “Biz yapıcı tavrımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Fransız kanunlarının hiçbiriyle bir sorunumuz yok. Bizim kaygımız sadece Müslümanların dini yaşayabilmesi için mücadele etmek.” dedi. “FRANSA İSLAMI PRENSİPLER TÜZÜĞÜ” İçişleri Bakanı Darmanin, yaptığı açıklamada, “Fransa İslamı Prensipler Tüzüğü”nü imzalamayı kabul etmeyen sivil toplum kuruluşlarının Fransa İslam Konseyinden (CFCM) çıkmasını istemişti. CFCM’in hazırladığı tüzüğü birçok Müslüman sivil toplum kuruluşu imzalarken, CCMTF, CIMG ile “İnanç ve Uygulama” adlı kuruluş, bu tüzüğe imza atmamıştı. Tüzük, CFCM bünyesinde Ulusal İmamlar Konseyinin kurulmasını da öngörüyor.

“Her nefis ölümü tadacaktır.” (Enbiyâ suresi, 21:35)

CIMG France | Cenaze Fonu CIMG France - Confédération Islamique Millî Görüş | İslam Toplumu Millî Görüş 64 rue du Faubourg Saint-Denis | 75010 Paris | T 01 45 23 41 55 | F 01 47 70 34 96 info@cenazefonu.fr | www.cenazefonu.fr


GÜNDEM

GÜNDEME DAİR Murat Gümüş mgumus@camiahaber.com

2020, Müslüman Karşıtı Irkçılığa Karşı Önlemler Yılı

19 Şubat 2021

6

Hanau’da Irkçı Saldırının

Kurbanları Anılıyor

Hanau’da dokuz kişinin hayatını kaybettiği, Halle’de ise iki kişinin öldürüldüğü saldırılar ile, Kassel Bölge Valisi Walter Lübcke’nin aşırı sağcılar tarafından katledilmesi; bunlar uzun yıllarda tırmanışta olan gerilimin en çarpıcı olayları. 2017’de İslam karşıtı suçların ayrı bir başlık altında kayıt altına alınmasına yönelik uygulama Alman devleti tarafından başlatıldığından beri Federal Kriminal Dairesi (BKA), bedensel yaralama, mülke zarar, hakaret ve halkı galeyana getirme dâhil toplam 3391 İslam düşmanı suçu kayıt altına aldı. 2014 yılından bu yana camilere yönelik 735 saldırı kaydı yapıldı. Muhtemelen gerçek rakamlar çok daha yüksek, zira 735 sayısı, sadece bildirilen ve raporlanan saldırıları ifade ediyor. Bunlara ek olarak ceza gerektirmeyen alanlarda yaşanan ayrımcılık ve ırkçılık vakaları da var. Bu tür vakalar her gün iş yerinde, sokakta, ev veya iş ararken, okulda vb. alanlarda yaşanıyor. "Bu önemli adımların daha erken atılması için geçmişte yeterince sebep ve fırsat vardı. "

Bu olaylar ve antisemitik saldırıların da giderek artmasının karşısında aşırı sağcılık, ırkçılık, Müslüman karşıtı ırkçılık ve antisemitizm ile mücadelede muhtemelen bugüne kadarki en kapsamlı önlem paketinin hazırlanmasını da beraberinde getirdi. Şansölye Merkel yönetiminde kurulan hükûmet komisyonu, ırkçılığa ve aşırı sağcılığa karşı mücadelede kullanılması amacıyla 89 maddelik bir önlem paketi ortaya koydu. Buna ek olarak, Federal İçişleri Bakanlığı bünyesinde “Müslüman Karşıtlığına Karşı Bağımsız Uzmanlar Konseyi” (Alm. Unabhängige Expertenkreis Muslimfeindlichkeit) kuruldu. Bu konseyin görevi, İslam düşmanlığı ile nerede ve nasıl mücadele edilebileceği konusunda hükûmet için bir rapor hazırlamak. Bu önemli adımların daha erken atılması için geçmişte yeterince sebep ve fırsat vardı. Ancak hükûmetin bu denli kapsayıcı bir şekilde harekete geçmekte gecikmiş olmasına yönelik bu haklı eleştirinin, vaziyetin genel durumu değerlendirildiğinde sadece madalyonun bir yüzünü teşkil ettiği anlaşılacaktır. Zira Avrupa’da şu anda ırkçılık ve aşırı sağcılıkla mücadelede en çok çaba sarf eden ülkenin Almanya olduğu göz önünde bulundurulmalı ve bu çaba takdir edilmelidir. Özellikle Fransa ve Avusturya’daki gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda Almanya’daki bu önemli adımlar daha bir anlam kazanıyor. Almanya’da atılan adımlar önemli. Irkçılık ve özelde Müslüman karşıtı ırkçılıkla mücadele için alınan kararlar istikrarlı bir şekilde takip edilmeli, NSU’nun aydınlatılmasında yaşanan hayal kırıklıklarının tekrarlanmaması için büyük bir gayret gösterilmeli. Diğer tarafta ırkçılık sadece Almanya’da tırmanışta değil, Avrupa’nın farklı ülkelerinde de görülüyor. Bundan dolayı Almanya’da atılan bu adımlara o ülkelerde de işaret edilmeli.

Hanau İslam Cemiyeti 15-21 Şubat günlerini, 19 Şubat 2020’de Hanau kentindeki menfur saldırının kurbanlarını anma haftası ilan etti. Irkçı saldırıda hayatını kaybedenler, bir hafta boyunca düzenlenen çeşitli etkinliklerle anılıyor. Cemiyet İmamı Mustafa Macit Bozkurt etkinliklerin sosyal medya üzerinden yapıldığını açıkladı.

A

lmanya’da 19 Şubat 2020’de Hanau kentinde iki nargile kafe basılarak, 4’ü Türkiye kökenli 9 kişinin yaşamını yitirdiği ırkçı saldırının yıldönümü münasebetiyle çeşitli anma programları düzenleniyor. Dinî cemaatlerin de katıldığı anma etkinlikleri kapsamında Hanau İslam Cemiyeti’nde de 15-21 Şubat günleri ırkçı saldırının kurbanları çeşitli etkinliklerle anılıyor. Cemiyetin yaptığı açıklamaya göre bir hafta boyunca “HanauStehtZusammen” hashtag’i altında sosyal medyada ırkçılık karşıtı mesajlar yayımlanarak, toplumda ırkçılığa ve İslam düşmanlığına duyarlılığın artırılması amaçlanıyor. “IRKÇI TERÖR SALDIRISINI UNUTMAMALI VE UNUTTURMAMALIYIZ” Hanau İslam Cemiyeti İmamı Mustafa Macit Bozkurt düzenlenen etkinlik münasebetiyle yaptığı açıklamada “Irkç ı terör saldırısını ve mağdurlarını unutmamalı ve unutturmamalıyız.” dedi. Cemiyetin yaptığı yazılı açıklamaya göre 15 Şubat günü Hanau İslam Cemiyeti’nin giriş kapısına ve binanın çeşitli noktalarına menfur

saldırıda yaşamını yitirenlerin Youtube) küçük bir kız çocuğuisimlerinin yazılı olduğu pankart- nun 19 Şubat saldırısı ile alakalı lar asıldı. Cemiyet İmamı Bozkurt babasına sorular sorduğu ve yanıt “Saldırının ardından cemiyetimiz- beklediği kısa bir film yayınladı. deki birçok faaliyete ara vermek İmam Macit Bozkurt sosyal medzorunda kaldık. Dinî eğitim ta- yada yayınlanan nefret söylemlerimamen durduruldu. Aileler kork- nin, kışkırtmaların ve ırkçılığın ne tukları için çokadar tehlikeli cuklarını camiye boyutlara tagöndermek isteşınabileceğine “Üzülüyoruz, çünkü mediler. Örneğin dikkat çekekardeşlerimizi sabah namazı rek, ırkçı paykaybettik. Öfkeliyiz, esnasında kapılaşımlara ve çünkü hâlâ bilhassa ların kilitlenmesi nefret söylemistendi. Cemiyet lerine karşı sosyal medyadan olarak ilk defa sosyal medyaırkçılık ve nefret güvenliğimizi arda kararlılıkla içeren paylaşımlar tırmak için neler mücadele edilyapılabiliyor.” yapabileceğimizi mesi gerektikonuştuk. Bunğini vurgulaların haricinde dı. Bozkurt, camiye daha önce hiç gelmemiş çeşitliliğin toplumsal bir gerçek olan gençler geldi, hem saldırının olduğunu ve bunun da tüm toplukurbanları için dua etmeye hem mun yararına olduğunu belirterek, de gergin ortamdan bir nebze ol- “Bu bilinç okullarda çocuklara ve sun uzaklaşmaya. Yapılan bu et- gençlere aşılanmalı.” dedi. kinlik, camiye gelenlerin yaşamını yitirenleri hatırlamasına ve onlara “FARKLI dua etmesine de vesile olacakİNANÇLARA SAHİP İNtır.” ifadelerini kullandı. SANLAR BİRBİRİNE KARŞI IRKÇI KIŞKIRTILIYOR” PAYLAŞIMLARA VE NEFRET Anma etkinlikleri çerçevesinde 18 SÖYLEMLERİNE KAR- Şubat günü yaşamını yitirenler ŞI MÜCADELE EDİLiçin cemide Kur’ân-ı Kerîm okunMELİ ması ve saat 20:00’de Youtube’da canlı olarak yayınlanması da buCemiyet, 17 Şubat günü yine lunuyor. 19 Şubat Cuma günü sosyal medyadan (Face- ise cuma namazı öncesinde saat book, Ins- 11:30’da 19 Şubat 2020’deki ırkçı t a g - saldırıda yaşamını yitirenler için r a m sela okunacak ve 12:45’te İmam v e Mustafa Macit Bozkurt konuşma yapacak. Her iki etkinlikte sosyal medya hesaplarından canlı olarak izlenebilecek. İmam Bozkurt “19 Şubat 2020 Hanau için kara bir gündür. Pandeminin gölgesinde ırkçı saldırının mağdurlarını anma ve ailelerinin yanında olmak

adına bu çalışmayı yapıyoruz. Saldırının yıldönümü yaklaşırken cemiyet olarak bir taraftan üzüntü, öfke ve korku hissederken diğer taraftan geleceğe ümit ve güven içerisinde bakmak istiyoruz. Üzülüyoruz, çünkü kardeşlerimizi kaybettik. Öfkeliyiz, çünkü hâlâ bilhassa sosyal medyadan ırkçılık ve nefret içeren paylaşımlar yapılabiliyor. Yaşadığımız şehirde barış ve huzur içinde, bir arada yaşamak ve çeşitliliği desteklemek yerine toplum hâlâ bölünmeye çalışılıyor ve farklı inançlara sahip insanlar birbirine karşı kışkırtılıyor.” dedi. “BU ŞEHİR BİZİM ŞEHRİMİZ” Hanau kentinin 400 yıllık göç geçmişine dikkat çeken İmam Bozkurt, şehrin şimdiye kadar göçmen kökenliler için güvenli bir yer olduğunu belirtti. Bozkurt “Menfur saldırının ardından Hanau’daki Hristiyanlarla ve Yahudilerle bir araya gelerek güven ve dayanışma örneği sergilediğimiz kanaatindeyim. Her ne kadar pandemi nedeniyle buluşmalarımız kısıtlanmış olsa da, dinî topluluklar olarak her fırsatta insanları toplumsal yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutmaya davet ettik. Hanau’lular da sağduyulu davrandı. Gerek Hanau Belediye Başkanı gerekse vatandaşların çoğunluğu saldırının ardından gerçek bir dayanışma örneği gösterdiler.” ifadelerini kullandı. Bozkurt sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “Bu şehir bizim şehrimiz. Bu şehir bizim memleketimiz. Bu şehir hepimize ait. Müslümanlar ve göçmen kökenliler olarak, bu şehrin geleceğini şekillendirmeye burada yaşayanlarla birlikte devam edeceğiz.”


GÜNDEM

19 Şubat 2021

7

“Hanau Saldırısı Almanya’da İslam Düşmanlığının Ulaştığı Boyutu Göz Önüne Serdi” Hanau saldırısının etkilerini Almanya İslam Konseyi (Islamrat) Hessen Başkanı İbrahim Gülsever ile konuştuk.

Hanau’daki üzücü saldırının üzerinden bir yıl geçti. Bölgede yaşayan bir Müslüman olarak geçen bu bir yılı nasıl değerlendirirsiniz? Söylediğiniz gibi saldırının üzerinden bir yıl geçti ancak acılar hâlâ çok taze, hiç dinmedi. Elbette ki özellikle aileler için aradan yıllar da geçse dinmeyecek bir acı, aynı zamanda Almanya için da unutulmayacak bir olay. Saldırı burada yaşayan Müslümanlarda ciddi bir gelecek endişesi oluşturdu. Fakat toplumun bu olaya karşı ortak tepkisi ve Müslümanlara desteği acılara bir nebze de olsa teselli oldu. Umarız bu acıları Allah bir daha kimseye yaşatmaz. Almanya İslam Konseyi Hessen yani Islamrat Hessen bünyesinde kaç İslami dernek, kuruluş bulunuyor. Saldırının ardından Islamrat olarak neler yaşadınız?

Islamrat bünyesinde 25 cemiyetimiz var. Tabi bu olay hepimizi çok endişelendirdi. Almanya’daki İslam düşmanlığının ulaştığı boyutu göz önüne sermiş oldu. NSU yer altı örgütünün saldırıları ve Vali Lübcke cinayeti olaylarının ardından birde Hanau acısı, Hessen özelinde ırkçılığın daha da vahim olduğu belirginleşti. Bu bize özellikle eyaletimizde ırkçılığa ve İslam düşmanlığına karşı daha yoğun çalışılması ve duyarlılığı artırılması gerektiğini gösterdi. Bunun için tüm toplum sorumluluk almak durumunda ve her gün bunun mücadelesini vermek durumunda.

mensupları ile düzenli olarak görüşerek sorunlarımızı konuşuyor, ırkçılığa karşı duyarlılık oluşturmak için yeni projeler geliştirmeye çalışıyoruz. Bunun ötesinde cemiyetlerimiz iftarlarda, Açık Kapı Günleri’nde ve bunun dışındaki zamanlarda ziyaretçilerini her zaman ağırlıyor. Burada ağırladığı gibi, Buyrun, ben Müslüman’ım projelerinde olduğu gibi sokağa çıkıp, bizzat ön yargıları kırma noktasında yoğun gayret sarf ediyor. Misal sadece 2019’da Hessen eyaletinde 180’i aşkın gönüllü ile 18 noktada 9000’in üstünde gül dağıtıldı, bu aynı zamanda 9000 kişiye ulaşıldığını gösteriyor.

“DIN IRK GÖZETMEKSIZIN TOPLUMUN SORUNLARI ILE ILGILENIYORUZ.”

Cemiyetlerimiz Hristiyanlar ve Yahudiler olmak üzeri diğer dinlerin mensupları ile görüşmeler gerçekleştiriyor ve projeler üzerinde çalışıyor. Bunun ötesinde, toplumsal sıkıntılarda, din ırk gözetmeksizin toplumun sorunları ile ilgileniyoruz. Bunun bir örneği olarak Korona salgını sürecinde komşularımıza, hiçbir din, ırk mensubiyetini gözetmek-

Islamrat olarak bu konuda hem eyalet düzeyinde hem de camilerimiz lokal düzeyde farklı çalışmaların içerisindeyiz. Eyalet düzeyinde ırkçılığa karşı olan projelerde yer alıyoruz. Bununla birlikte diğer dinlerin

sizin alışveriş ve ihtiyaçlarının temin edilmesinde yardımcı olmamızı gösterebiliriz. Bunun ötesinde, Büdingen’de gerçekleşen sel felaketinde Gelnhausen cemiyetimiz oradaki ihtiyaçları karşılama hususunda çalışmalar gösterdi. Son olarak şu an içinde bulunduğumuz soğuk günlerde, Frankfurt Gallus Cemiyetimiz evsizlere sıcak yemek ve battaniye dağıttı. Bu örnekleri tabi ki çoğaltmak mümkün. Bu gibi çalışmalar uzun vadede ırkçılıkla mücadele ve Müslümanlara karşı ön yargıların kırılması anlamında da topluma büyük katkı sağlayacaktır. Saldırıdan sonra bölgedeki camilerde veya cemaatte bir panik havası oldu mu? Genel olarak nasıl bir atmosferden söz edersiniz? Yaşanan travmadan sonra tabi ki büyük bir endişe ve tedirginlik hakim. Cemaatimiz yine de panik oluşturmaksızın olgun bir şekilde gündelik hayatı devam etmeye çalışıyor.

Sizin veya camilerin güvenliklerin artırılması yönünde emniyet birimlerinde bir talebi oldu mu?

Protestan Kilisesi Dekanı Dr. Martin Lückhoff Bey’in ve Macit Bozkurt Hocamızın örnek birlikteliğini ve ortak çalışmalarının altını çizmek istiyorum.

Bu konuda bölgesel olarak genel bir çalışma veya yönlendirme yapmadık. Yer yer bazı cemiyetlerimiz polislerin devriye gezmelerini talep ettiler. Zaman zaman da camilerimizin talebi olmasa da polislerin cami etrafında devriye gezdiklerine şahit olduk. Biz de eyalet polisi ile her zaman irtibat hâlindeyiz.

Saldırı sonrası saldırganın babasının savcılığa mektuplar yazdığı ve yabancılara yönelik ırkçı söylemlerde bulunduğu gibi konular gündeme geldi. Bu hususlardaki gelişmeleri nasıl değerlendirirsiniz?

Saldırı genel anlamda Hanau’da yaşayan halkı nasıl etkiledi?

Bu gibi düşünceleri tamamen silmek mümkün değil. Irkçılık çağımızın, günümüzün en büyük sorunlarından bir tanesi olmaya devam ediyor. Toplumun huzurunu ve birlikteliği muhafaza etmek için toplumun tüm kesimlerinin ortaklaşa mücadele etmesi lazım. Özellikle toplum üzerinde etkin olan medya, siyaset, okul, üniversite gibi kurumlar ırkçılığa karşı hassasiyetlerini artırmak ve ırkçı söylemlerden uzak durmak durumundalar.

Her şeye rağmen maalesef saldırıyı savunan insanlara rastlamak mümkün olsa da, şehrin büyük bir kesimi, olumlu bir birliktelik sergilediler. Bu noktada Hanau Cemiyetimizin İmamı Macit Bozkurt özveri ile cenaze yakınlarının ihtiyaçlarına koşuşturmakla birlikte toplumun tesellisindeki rolünü ifade etmeden geçmek istemiyorum. Ve yine özellikle Hanau

Hanau’nun ardından geçen bir yıl – Hukuk devletine olan güven ağır bir imtihana tabi tutuluyor

H

anau’da dokuz kişinin katledildiği ırkçı saldırının yıl dönümü münasebetiyle İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Bekir Altaş, bir açıklama yaptı. Altaş “Hanau’daki korkunç katliam sonrasında hâlâ çok sayıda soru cevaplanmış değil. Bu durum oldukça acı verici. Aynı zamanda hukuk devletine olan güven de ağır bir imtihana tabi tutuluyor, özellikle de Hessen’de.” dedi. Yaşanan acının tazeliğini koruduğuna değinen Altaş şunları ifade etti: “Hanau’nun acısı çok büyük çünkü bugüne kadar hâlâ cevaplanmamış so-

rular var: Böyle bir olay nasıl gerçekleşebildi? Failin neden silah ruhsatı bulunuyordu? Eylemin olduğu akşam kurbanlar polise neden ulaşamadılar? Nargile kafenin acil çıkış kapısı gerçekten de polisin talimatıyla mı kapalı tutuluyordu? Fail hangi çevrelerle ilişki içerisindeydi? Aileler bugün güvende mi? Emniyet birimleri hangi önlemleri aldılar? Neden kurbanların geride bıraktıkları kimselere sahip çıkılmadı?” Hanau’dan sonra geçen bir yıl içerisinde hiçbir sorumlunun tespit edilemediğin eişaret eden Altaş, siyaset ve emniyet birimlerinin kendilerini

aklayarak sorumluluğu üstlenmediğini vurguladı. Altaş olaydaki yanlışlıkların gazeteciler ifşa ettikten sonra düzeltilmesini ise “tam bir fiyasko” olarak niteledi. “Irkçılıkla ve aşırı sağla mücadele bu şekilde kazanılamaz.” diyen Altaş ekledi: “Bilhassa Hessen’de, gerek Walter Lübcke cinayeti gerekse NSU terör yapılanması bağlamında cevaplanmamış çok sayıda soru var. Hanau da bunlara eklenmiş durumda ve hukuk devletine olan güven hâlihazırda çok büyük bir imtihana tabi tutuluyor. Olayın eksiksiz şekilde aydınlatılmasını ve gelecek için etkin önlemlerin alınmasını talep ediyoruz.”


GÜNDEM

19 Şubat 2021

8

Almanya’da Kovid-19 Tedbirleri 7 Mart’a Kadar Uzatıldı Almanya’da koronavirüs tedbirleri 7 Mart’a uzatıldı.

Almanya'da yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadele kapsamında 14 Şubat’a kadar geçerli olan tedbirler, 7 Mart’a kadar uzatıldı.

A

lmanya Başbakanı Merkel, eyalet başbakanlarıyla video konferans yoluyla yaptığı toplantıda, salgındaki son durumu değerlendirdi. Merkel, Bavyera Eyaleti Başbakanı Markus Söder ve Berlin Eyaleti Başbakanı Michael Müller ile Başbakanlıkta düzenlediği basın toplantısında, şimdiye kadar alınan tedbirler sonucunda son 16 günde yeni vaka sayılarının ciddi oranda azaldığını bildirdi. 7 MART’A KADAR UZATILDI Kovid-19 tedbirlerinin 7 Mart’a kadar uzatıldığını duyuran Alman Şansölye, “İniş çıkışların olduğu bir dalgaya girmemek için her şeyi yapmamız lazım. Gevşetmelerin dikkatli bir şekilde olması gerekir.” dedi. Merkel, yoğun bakımlardaki doluluk oranının azaldığına ve tedbirlerin etkisini gösterdiğine işaret ederek, bu gelişmelerden memnu-

niyet duyduğunu belirtti. Alman Şansölye, halka söz konusu tedbirlere uyarak katkı sağladıkları için teşekkürlerini iletti.

zincirini takip etmesiyle yapılabileceğini vurgulayan Merkel, bundan dolayı mart ortasına kadarki dönemin önemli olduğunu kaydetti.

“MART ORTASINA KADARKİ DÖNEM ÖNEMLİ”

BERBERLER VE KUAFÖRLER 1 MART’TA AÇILACAK

Kovid-19’un mutasyona uğrayan varyantlarına işaret eden Merkel, bu virüslerle ilgili raporun kendilerine sunulduğunu anlattı. Alman Başbakan, söz konusu mutasyonların bir realite olduğunu bildiklerini, bunların daha fazla yayılacağını belirterek, “Buradaki soru, bunların ne kadar yayılacağıdır.” dedi. Mutasyona uğrayan virüsler nedeniyle yeni vaka sayılarının artabileceğine dikkati çeken Merkel, “Salgındaki üçüncü dalgayla mücadele etmemiz lazım.” ifadesini kullandı.

Şansölye Merkel, kendisinin okulların 1 Mart’ta açılmasından yana olduğunu ancak federal bir sistemi bulunan Almanya’da bu konunun eyaletlerin yetkisinde olduğuna dikkati çekerek, okulların ve kreşlerin açılmasına ilişkin kararın eyalet yönetimlerinin vereceğini yineledi. Berberlerin ve kuaförlerin ise 1 Mart’ta açılacağını bildiren Merkel, bu tarihe kadar son 7 günde 100 bin kişide yeni vaka sayısının 50 civarına düşmesini beklediklerini söyledi.

Bunun da yeni vaka sayılarının düşürmekle, sağlık dairelerinin bulaş

İşverenlere, çalışanlara evden çalışma olanağı sağlamalarına ilişkin çağrının devam ettiğini vurgulayan

Başbakan Merkel, bir sonraki gevşetme adımlarının son 7 günde 100 bin kişide yeni vaka sayısının 35’in altında olması durumunda atılacağının altını çizdi. MARTA KADAR GEÇERLİ OLACAK KISITLAMALAR Özel buluşmalarda hane halkı dışarıdan en fazla 1 kişiyle bir araya gelebilecek. Bu bağlamda Başbakan Merkel ve eyalet başbakanları, tüm temasların en aza indirilmesi ve iç mekânlarda bir araya gelinmesinin önlenmesi çağrısında bulundu. Toplu taşıma araçlarında ve mağazalarda FFP2, KN95/N95 veya cerrahi maske takılması zorunlu olacak. Yaşlı bakımevlerinde özel koruma önlemleri alınacak. Burada yaşlılarla temasta olan personel, FFP2 maskeleri takacak. Girişte herkese hızlı Kovid-19 testi uygulanacak.

Cerrahi maske takılması, 1,5 metre mesafe kuralına uyulması ve ilahiler söylenmemesi şartıyla ibadethanelerde bir araya gelinmesine izin verilecek. 10’dan fazla kişiyle toplanılmasının planlandığı durumlarda bunun 2 gün önce belediyeye bildirilmesi gerekecek.​​​​​​​ Risk bölgelerinden Almanya’ya giriş yapanlar için “2 test stratejisi” uygulanacak. Temel ihtiyaçların satıldığı iş yerleri dışında tüm mağazalar kapalı tutulacak. Benzin istasyonları, oto tamircileri, eczaneler, gözlükçüler, bankalar gibi iş yerleri açık kalacak. Güzellik merkezleri, masaj salonları, yüzme havuzları, sinemalar, tiyatrolar, eğlence yerleri tamamen kapatılacak. Kapatılan bar ve restoranlar gibi işletmeler paket servisi yapabilecek. Vaka sayılarının yüksek olduğu bölgelerde, yerel yönetimler ek önlemler alabilecek.

Helal Kesim n i s e B ı l k ı l ğ a S Herkes Yesin

Selam Food GmbH | Heinrich-Lübke-Str. 1 | 50374 Erftstadt | T. +49 2235 986 40 |/ selamfood


GÜNDEM

19 Şubat 2021

Almanya’da “Devlet Camilere Maddi Destek Sağlasın” Çağrısı

9

Avusturya’da Ortak İslam ve Hristiyan Din Dersi Uygulaması

Avusturya’da Müslüman ve Hristiyan öğrencilerin beraber öğrenim göreceği yeni bir din dersi projesi başlatıldı. Müslüman din dersi öğretmenleri, öğretmenlerin ortak ve hassas hareket etmeleri hâlinde derslerin fırsata dönüşebileceği görüşünde.

A

vusturya’da Graz Üniversitesi öncülüğünde yeni din dersi konsepti için pilot proje başlatıldı. Projeye göre, Müslüman ve Hristiyan öğrencilerin beraberce yine Müslüman ve Hristiyan öğretmenlerden ders almaları hedefleniyor.

Thüringen Eyaleti Anayasayı Koruma Dairesi Başkanı’ndan İslami cemaatlere ve camilere daha fazla maddi destek çağrısı.

“TOPLUMSAL DIYALOĞU DESTEKLIYOR”

Almanya'da devletin, İslami cemaatlere ve camilere daha fazla maddi destek olmaları yönünde çağrıda bulunuldu.

A

lmanya’da Thüringen Eyaleti Anayasayı Koruma Dairesi Başkanı Stephan Kramer, devletin, İslami cemaatlere ve camilere daha fazla maddi destek olmaları yönünde çağrıda bulundu. “Bu imkânı biz sağlamazsak, diğer tarafta bir partnerimiz olmaz ve değerli yapıları desteklememiş oluruz. Bu da söz konusu derneklerin, maddi desteği başka yerlerden almaları sonucunu doğurur.” ifadelerini kullandı. “DESTEK SAĞLANMADIĞI SÜRECE ORTAK ÇALIŞMA SAĞLANAMAZ” Sözlerinin devamında, İslam’ın Almanya’ya ait olduğunu belirten ve bu yüzden diğer dinî cemaatlere sağlanan imkânların aynı şekilde

İslami cemaatlere de sağlanması gerektiğini belirten Kramer, bunun radikalleşmenin önüne geçmek için gerekli olduğunu vurguladı. Destek imkânı sağlanmadığı sürece, ortak çalışmanın da sağlanamayacağını ifade etti. CAMİ VERGİSİ UYGULAMASI ÖNERİLMİŞTİ Almanya’da daha önce Müslümanlara yönelik cami vergisi uygulaması önerilmişti. Camilerin bağımsız finansmana kavuşmasının amaçlandığı öneri, ülkede uzun süre tartışılmış, eyaletler görüşmeye hazır olduklarını belirtmiş, fakat bir netice alınamamıştı. Almanya’da yaklaşık 2 bin 800 caminin bulunduğu belirtiliyor.

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Proje Sorumlusu Prof. Wolfgang Weirer, Hristiyan ve Müslüman öğrencilerin beraber din dersine girmelerinin, toplumsal diyaloğu desteklediğini ifade etti. “Bu fikir temel olarak, çocukların sadece teneffüste ve tramvayda değil, din dersinde de dinî çeşitlilik noktasında görüşebilmelerini öngörüyor.” diye kaydetti. “MEVCUT DIN DERSI KALACAK” Ayrıca mevcut dersinin uygulamadan kalkması gibi bir durumun söz konusu olmadığını da belirten Weirer, bu projenin, mevcut din dersinin dinler arası konularına ekleneceğini ifade etti. Projeyle alakalı geri dönüşlerin ise ağırlıklı olarak pozitif olduğunu belirten Weirer, eleştirilerin ise siyasi anlamda daha çok sağcılar tarafından ve kiliselerden geldiğini belirtti. “İÇERIK NETLIK KAZANMALI” Camia’ya konuşan Müslüman din dersi öğretmenleri konuyla ilgili dikkat edilmesi gereken hususlara işaret etti. 1990’dan beri Avusturya’da din dersi öğretmenliği yapan Ahmet Y. proje

kapsamında öngörülen dinler arası din eğitimi konusunda karamsar olmadığını ancak konuyla ilgili açıkta sorular bulunduğunu belirtti. Derslerde seçilen konuların hangi kriterlere göre seçileceği, mezhepsel değer aktarımları arasında nasıl bir ayrım yapılabileceği gibi hususlarının belli olması gerektiğini söyledi. 2019’DEN BERI YAPTIĞIMIZ BIR ÇALIŞMA Camia’ya konuşan bir başka din dersi öğretmeni olan ve 2018’den beri ilkokullarda din dersi öğretmenliği yapan Burak K. ise 2019’den beri okulunda uyguladıkları benzer yeni bir projeden bahsetti. 3’üncü ve 4’üncü sınıf çocuklarına Katolik, Ortodox ve Müslüman din dersi hocalarının beraber ders verdiğini söyledi. Burak K. derslerde önce genel olarak dinlerin tanıtıldığını söyledi. Akabinde örneğin Hz. İbrahim, Hz. Âdem gibi seçtikleri ortak konulara Katolik, Ortodoksluk ve İslamiyette nasıl bakıldığını işlediklerini anlattı. KÜÇÜK ÇOCUKLARIN KAFASI KARIŞABILIYOR Çalışmanın müdür tarafından velilere tanıtıldığını ve şimdiye kadar olumlu tepkiler aldıklarını belirten Burak K., derse katılan Müslüman bir öğrencinin bir soruya İslamiyet’in değil de Hristiyanlığın bakış açısıyla cevap verdiğini anlattı. Bu açıdan çocukların kendi dini dışındaki diğer dinler kapsamında anlatılanları karıştırabileceğini, bu nedenle de dinler arasındaki farkı çocukların iyi ayırabilmesine dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.

“ÖN YARGILARI KIRMAK IÇIN BIR FIRSAT OLABILIR” Öğrencilerin konuyu etraflıca değerlendirebilmeleri için bir konuyu işlerken sadece İslami açı değil, diğer dinlerin konuya bakış açısının da aktarılması gerektiğini belirten Enes P. konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu projenin münferid İslam ve Katolik din dersinin yerini dolduramayacağını fakat iki din müntesiplerinin birbirleri hakkında sağlıklı bilgi edinme ve dinlerinin arasındaki ortak noktaları ve farklılıkları görme adına faydalı olacağını düşünüyorum. Günümüzde maalesef Müslümanlar hakkında medyada olumsuz haberler çıkarken ve Müslümanların sürekli töhmet altında bırakıldığı bir dönemde önyargıları kırma adına önemli bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Avusturya’da toplumu oluşturan insanların (dinlerin) okul çağında birbirleri hakkında bilgi edinme ve tanışmaları toplumsal hayat içinde faydalı olacağını düşünüyorum. Mesela okulda namaz ve oruç Hristiyan bir öğrenciye güzel bir şekilde anlatıldığı takdirde, yarın o öğrenci iş yerinde namaz kılan oruç tutan Müslüman iş arkadaşına saygı duyacaktır.” Avusturya’da İslam din dersi 1982 yılından beri okullarda işleniyor. Söz konusu proje ise 1 Şubat 2021’den beri uygulamaya konuldu. Projeye göre; yüz yüze öğrenim tekrar mümkün olduğunda, mevcut din dersleri lise düzeyinde seçilen okullarda (9. sınıftan itibaren) bir sınıfta üç ila dört hafta süreyle askıya alınacak ve bunun yerine bu dinler arası öğretim projesi denenecek. Başlangıç olarak Graz bölgesinde uygulanan proje, gönüllülük esasına ve ebeveynlerin onayına göre verilecek.

EN HÜZÜNLÜ IN SCHWEREN GÜNÜNÜZDE STUNDEN SIND YANINIZDAYIZ WIR BEI IHNEN HERKES ÖLECEK YAŞTADIR BELGE URKUNDE

DOKTOR, HASTANE, BELEDİYE, KONSOLOSLUK ARZT, KRANKENHAUS, RATHAUS, KONSULAT

RESMÎ İŞLEMLER BEHÖRDENGÄNGE

YIKAMA, KEFENLEME, TABUTLAMA, NAMAZ RITUELLE WASCHUNG, WICKLUNG DER LEICHE, ENTSARGUNG, BETEN

DİNÎ VECİBELER

RELIGIÖSE VORSCHRIFTEN

REFAKATÇİ İLE TRANSFER

DEFİN ADRESİ

TRANSFER MIT BEGLEITUNG

BEERDIGUNGS ORT

NAKİL

ÜBERFÜHRUNG

UKBA Cenaze Yardımlaşma Derneği | Cenaze Hizmetleri UKBA Bestattungshilfeverein e. V. | Bestattungskostenunterstützungsgemeinschaft (BKUG) Colonia-Allee 3 | D-51067 Köln | T + 49 221 942240-430 | F + 49 221 942240-429 | cenaze@ukba.eu | www.ukba.eu Amtsgericht Köln VR 17651 | Kreissparkasse Köln | IBAN: DE37 3705 0299 0149 2829 41 | BIC / SWIFT: COKSDE33

TESLİM

ÜBERGABE

DER TOD KENNT KEIN ALTER


DÜNYA

19 Şubat 2021

10

"Doğu Türkistan'da Çin Soykırımının Kanıtları Var" İngiltere'de, Çin'in Doğu Türkistan'daki eylemleriyle ilgili bir rapor yayınlanırken, Çin'in, Uygurlara karşı soykırım suçu işlediğine dair çok inandırıcı kanıtların olduğu belirtildi.

İ

ngiltere'nin başkenti Londra'da bulunan Essex Court Chambers'taki kıdemli avukatlar tarafından hazırlanan 100 sayfalık raporda, Çin'in, Uygurlara karşı soykırım suçu işlediğine dair çok inandırıcı kanıtların olduğu ifade edildi. Ayrıca Çin'in kuzeybatısındaki "Müslüman azınlığı yok etme niyetini gösteren" kanıtların da bulunduğu kaydedildi. Bunlara, kadınların doğum yapmasını engelleyen tedbirler ve Uygur çocuklarının zorla aileden koparılması gibi maddeler örnek olarak gösterildi. Belgelerde ayrıca "Tutukluların bir dizi ciddi fiziksel zarara maruz kaldıklarına dair ikna edici kanıtlar var" ifadeleri yer aldı. “ÇİN'İN YAPTIKLARINA EYLEMSİZ KALMAK SUÇA ORTAK OLMAKTIR” 2022 yılında Pekin’de yapılması planlanan Kış Olimpiyatlarını boykot eden 180 insan hakları kuruluşunu

desteklediklerini açıklayan IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün “İnsan onurunu ayaklar altına alan bu durumu sonlandırma adına uluslararası toplumun Çin üzerinde baskı kurmasını talep ediyoruz. Apaçık ortada olan bu içler acısı durum karşısında eylemsiz kalan herkes bu suça ortak olacaktır.” dedi. DİNLERİNİ, KÜLTÜRLERİNİ VE DİLLERİNİ TERK ETMEYE ZORLANIYORLAR İnsan hakları kuruluşlarının yaptıkları bilgilendirmelere göre Doğu Türkistan’da en az bir milyon Uygur ve diğer Müslüman azınlıklar kamplara hapsedilmiş durumda. Kamplarda tutulan bu insanlar dinlerini, kültürlerini ve dillerini terk etmeye zorlanıyorlar. Buna karşı çıkanlar ise öldürülüyor veya istismar ediliyor. Mağdurlar ayrıca keyfî ve gerekçesiz insan hakları ihlalleri uygulandığını da ifade ediyorlar.

Kemal Ergün

“ÇİN'İN YAPTIĞI SOYKIRIM GÜN GİBİ AŞİKARDIR" İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Başkanı Kemal Ergün de Çin’in Doğu Türkistanlılara yönelik yoğun insan hakları ihlalleri ve soykırım uygulamalarına dair yeni belgelerin ortaya çıkması münasebetiyle yaptığı açıklamada “Çin’in Doğu Türkistanlı Müslüman azınlığa yönelik soykırımı artık gün gibi aşikârdır. Uluslararası toplumun söz konusu

durumu sona erdirmek adına Çin üzerinde baskı oluşturması elzemdir.” dedi. Ergün ortaya çıkan belgelerin Çin'de Doğu Türkistanlılara yönelik insan hakları ihlallerini bir kez daha gün yüzüne çıkardığını ifade ederek, tarafsız gözlemcilerin bölgede soykırım yaşandığı konusunda hemfikir olduklarını belirtti. Ergün kamplarda yaşananlara dikkat çekti ve “Kamplarda işkence, istismar ve tecavüze uğrayan mağdurların ifadeleri durumun vahametini gözler önüne sermektedir.” dedi.

Çin’in Müslüman Azınlıklarını Takibine İlişkin Veri Tabanı Ortaya Çıktı

Ç

in hükûmetinin, Sincan bölgesinde yaşayan Müslüman Türk azınlıklarını izlemek için kullandığı ve Landasoft şirketince geliştirilen veri tabanından elde edilen bilgiler, Pekin yönetiminin başta Uygurlar olmak üzere Sincan’daki Müslümanların tüm iletişimlerini ve hayatlarını nasıl takip ettirdiğini gözler önüne serdi.

seyahatleri ve akrabalarıyla bir araya gelmeleri dahil tüm hayatlarının dakika dakika takip edildiği ortaya çıktı. Görüşmelerinden şüphe edilen kişilerin gözaltına alınıp, herhangi bir sabıka kaydı olmadığı hâlde telefonlarına bir cihaz yerleştirildiği belirtilen veri tabanında, takibe takılan bazı Müslümanların evlerine kameraların da takıldığı bilgisine yer verildi.

TÜM HAYATLARI DAKİKA DAKİKA TAKİP EDİLİYOR

DİNİ SOHBETE KATILANLAR TOPLAMA KAMPLARINA GÖNDERİLDİ

Amerikan “Intercept” haber sitesinin ulaştığı ve Urumki merkezli veri tabanında, Müslümanların telefon görüşmeleri,

Veri tabanında, akrabalarının evine giden Müslümanların kıyafetlerini değiştirmelerine ka-

dar detaylı bilgilerin toplandığına ilişkin veriler yer alırken, dini sohbet yaptıkları tespit edilen ailelerin “yeniden eğitim” adında toplama kamplarına gönderildiği kaydedildi. Intercept’in elde ettiği veri tabanında, Çin dışına seyahat edenlerin ailelerinin yakın takibe alındığını ve ülke içinde seyahat eden Müslümanların ise gittikleri yerlerin polis merkezlerine bildirilerek oralarda yakın takip talebinde bulunulduğu da ortaya çıktı. Veri tabanında, 52 gigabaytlık 250 milyon sütun datanın yer alması da yapılan izlemenin çapını gösteriyor.


DÜNYA

19 Şubat 2021

11

Suudi Arabistan Hacca Hazırlanıyor SUUDİ ARABİSTAN

Suudi Arabistan sıkı tedbirlerle vaka sayısını oldukça düşürdü. Hızlı bir aşılama kampanyası yapılan ülkede Hac ve Umre Bakanlığı bu yılki hac için gerekli önlemleri aldı. Ülkeye giriş yasağı da 17 Mayıs’tan itibaren kalkıyor. Geçen sene sınırlı sayıda Müslüman hac yapabilmişti.

S

uudi Arabistan 2021 yılı hac hazırlıklarına başladı. Hac ve Umre Bakanlığı, koronavirüs aşılamasının hızla sürdüğü ülkede, bu sene yapılacak olan hac için tüm önlemleri aldı. Suudi Arabistan’da 17 Temmuz’da 4 bin 919 ile en yüksek günlük vaka sayısı tespit edilirken alınan önlemler sonucu 31 Ocak

2021 tarihinde günlük vaka sayısı 261’e kadar düştü. İslam Toplumu Millî Görüş Hac ve Umre Başkanı Tahir Köksoy da Camia’ya yaptığı açıklamada Suudi Arabistan’ın koronavirüse karşı aldığı önlemlere dikkat çekerek, Suudi Arabistan’da hac hazırlıkla-

İsim Hafif Arslan Bebek Erzen Mehmet Türk Ismail Ersu Mustafa Yel Mustafa Dertli Mehmet Göc Mustafa Özdemir Emine Köse Abdelhamid Hamza Ahmed Naciye Göc Necmi Çarkcı Bebek Özkan Ahmet Karabulut Mustafa Kökkıran Güllü Gülnar Hatice Demirkaynak Şakir Önal Bebek Ergin Miniver Mechmetoglou Rabia Yılmaz Mithat Ünal Miktat Ünal Muhammed Mirac Aydin Saver Yaşaroğlu Yasir Selim Yağmur Hamza Eroğlu Nurcan Donukkaya Şevket Kongo İhsan Özkan Obeidullah El-Mogaddedi Hamide Göksu Halise Saraç İsmet Çataltepe Sultan Düzgün

rının başladığını bildirdi. Köksoy, “Allah’ın izni ile bu sene hac yapılabileceğini ümit ediyoruz. Biz de buna göre hazırlıklarımızı yapıyoruz.” dedi. Koronavirüs salgını sebebiyle geçen sene sınırlı sayıda Müslüman hac yapma imkânı bulmuştu.

SEYEHAT YASAKLARI 17 MAYIS’TA KALKIYOR

aşı tedarikindeki gecikmeler sebebiyle yapıldığı bildirildi.

Suudi Arabistan daha önce 31 Mart 2021 tarihinde kaldırmayı planladığı seyahat yasaklarını 17 Mayıs 2021 tarihine erteledi.Ertelemenin, mutasyonlu virüsün dünyada hızlı bir şekilde yayılması ve çeşitli ülkelerin

Bu arada, Dünya Sağlık Örgütü WHO, Medine’yi dünyanın en sağlıklı şehirleri listesine aldı. Medine, aynı zamanda 2 milyon nüfusu aşan şehirler arasında en sağlıklı şehir unvanını aldı.

Vefat tarihi

Bölge ve şubesi

29.01.2021 29.01.2021 30.01.2021 30.01.2021 30.01.2021 31.01.2021 31.01.2021 31.01.2021 01.02.2021 01.02.2021 01.02.2021 02.02.2021 02.02.2021 03.02.2021 04.02.2021 04.02.2021 04.02.2021 05.02.2021 05.02.2021 06.02.2021 06.02.2021 07.02.2021 07.02.2021 07.02.2021 07.02.2021 07.02.2021 08.02.2021 08.02.2021 09.02.2021 09.02.2021 09.02.2021 09.02.2021 09.02.2021 10.02.2021 11.02.2021

Württemberg/ Wangen Berlin/Wedding-A.H Ruhr-A/Do - Anadolu Köln/Kalk Württemberg/Möckmühl Köln/Troisdorf Freiburg-Donau/Lörrach Hamburg/Rensburg Württemberg/Schw. Gmünd Köln/K-Kalk Hamburg/Hh - Altona Köln/K-Kalk Schwaben/Sinsheim Hessen/Giesen R.N.Saar/Worms Hannover/Hannover G. Bavyera/Badtölz Köln/K-Meschenich Köln/K-Kalk Berlin/Wedding-H.B Berlin/Kreuzberg-H.B Bremen/Achim Bremen/Achim Hamburg/Hh - Wilhelmsburg Württemberg/Heilbronn R.N.Saar/Mannheim Ruhr-A/Bochum Viyana/Sollenau Viyana/Leobersdorf Bremen/B-Blumenthal Hannover/Hameln Düsseldorf/Krefeld Ruhr-A/Herne2 Köln/Kalk Württemberg/Heilbronn


DÜNYA

19 Şubat 2021

12

Kanada, 29 Ocak’ı Quebec Camii Saldırısını Anma Günü İlan Etti KANADA

Kanada Hükûmeti 6 Müslüman'ın katledildiği Quebec Camii'ne yapılan saldırı günü olan 29 Ocak'ı Ulusal Anma ve İslamofobiyle Mücadele Günü olarak ilan etti. Quebec Camii 29 Ocak 2017 tarihinde silahlı saldırıya uğramıştı.

A

çıklamayı Kanada Kültür Bakanı Steven Guilbeault yaptı. Bakan Guilbeault, yaptığı açıklamada, günün resmî adının Quebec City Cami Saldırısı ve İslamofobiye Karşı Eylem ve Ulusal Anma Günü olduğunu söyledi. Bugünün İslamofobiyle mücadeleyi teşvik etmek için de kullanılacağını ifade eden Bakan Guilbeault, açıklamasında şu görüşlere yer verdi. “Dört yıl önce, Quebec City’deki camide bir terör eyleminde altı kişi hayatını kaybet-

ti ve 6 kişi ağır şekilde yaralandı. Ibrahima Barry, Mamadou Tanou Barry, Khaled Belkacemi, Abdelkrim Hassane, Azzeddine Soufiane, Aboubaker Thabti babaydılar, eştiler ve Müslümanlardı. Ölümleri sevdikleri, dünyadaki Müslüman topluluklar ve Kanadalılar için yürek burkucuydu. İslamofobi, nefret, radikalleşme ve bu gerçeklerin inkarı, bu korkunç suçun kaynağıdır. İslamofobi, her yerdeki Müslüman topluluklar için somut ve günlük bir gerçektir. Kurbanları

hatırlama yükümlülüğümüz, ayrımcılıkla mücadele ve daha kapsayıcı bir Kanada inşa etme sorumluluğumuz var.’’

5 kişiyi yaralamıştı. Olaydan sonra yakalanan saldırgan, suçunu itiraf etmiş ve yargılama sonunda ömür boyu hapse mahkûm edilmişti.

HÜKÛMETİN KARARI MEMNUNİYETLE KARŞILANDI

Saldırı sırasında Quebec İslami Kültür Merkezi’nin başkanı olan Mohamed Labidi, basına yaptığı açıklamada, hükûmetin kararından duyduğu sevinci dile getirdi. Labidi, “Bu haberden çok memnun olduk çünkü kardeşlerimizin kanının boşa gitmediğini biliyoruz. Onların ölümü daha güvenli ve daha

Quebec City kentindeki Quebec İslami Kültür Merkezi Camisine 2017 yılında otomatik silahlarla saldıran Alexandre Bissonnette, yatsı namazı kılmakta olan cemaatin üzerine ateş açmış ve 6 kişiyi öldürüp

barışçıl bir topluma katkıda bulunacak.” dedi. Kanada Müslümanları Ulusal Konseyinden (NCCM) yapılan açıklamada da “Hükûmete, kaybedilen canların anısına ülkemizdeki nefret ve ırkçılığı ortadan kaldırma çabalarının bir hatırlatıcısı olarak bugünü ulusal gün ilan ettiği için teşekkür ederiz. 29 Ocak 2017’de açılan yaralar asla unutulmayacak. 29 Ocak’ı hatırlayarak İslamofobi, nefret ve hoşgörüsüzlükle savaşmayı taahhüt ediyoruz” denildi.

BM 27 Bin Çocuğun Ülkelerine Geri

Götürülmesini İstedi

Birleşmiş Milletler (BM), "Suriye'nin kuzeydoğusundaki Hol Kampı'nda tutulan, DEAŞ militanlarının geride bıraktığı 27 bin yabancı çocuğun vatandaşı oldukları ülkelerce geri alınması" çağrısında bulundu. SURİYE

B

Birleşmiş Milletler (BM) Terörle Mücadele Birimi Direktörü Vladimir Voronkov, yaptığı açıklamada, Hol Kampı’nda DEAŞ’lıların çocuklarının korkunç şartlar altında kaldığına dikkati çekti. Kamptaki 27 bin çocuğun kaderine terk edildiğini ve kampta radikalleşme riskinin bulunduğunu belirten Voronkov, bu çocukların vatandaşı oldukları ülkelere geri gönderilmeleri, 14 yaş altı olanların tutuklanmaması

ve “mağdur” muamelesi görmeleri çağrısında bulundu. Voronkov, kampta 60’a yakın ülkeden çocuk bulunduğunu, bu çocukların sorumluluğunun Suriye’ye değil, geldikleri ülkelere ait olduğunu ifade etti. BM’ye göre, YPG/PKK tarafından kontrol edilen Hol Kampı’nda yüzde 80’i kadın ve çocuklardan oluşan yaklaşık 62 bin kişi bulunuyor.


TOPLUM

19 Şubat 2021

13

Gelnhausen Cemiyeti Sel Baskınına Uğrayan Büdingen Kasabasına Yardım Götürdü

Büdingen kasabası su altında kaldı.

IGMG Gelnhausen Cemiyeti, selden etkilenen Büdingen kasabasına acil yardım götürdü. Cemiyet ayrıca, selden zarar gören Ditib Büdingen Camii'ne 500 Euro ile destek oldu.

A

lmanya’nın Hessen eyaletinde bulunan tarihî Büdingen kasabasının yoğun yağışlar sebebiylesu baskınına uğraması üzerine, komşu kasabada bulunan İslam Toplumu Milli Görüş (IGMG) Gelnhausen cemiyeti çeşitli yardımlarda bulundu.

IGMG Gelnhausen Cemiyet Başkanı Ruhi Karagöz “Su baskınları esnasında halkın yardımına koşan ve kurtarma çalışmaları yapan itfaiye, Malteser yardım kuruluşu ve Belediye görevlileri ve diğer yardım ekiplerinin acil ihtiyaçlarını karşıladık.” dedi

IGMG Gelnhausen Cemiyeti, su baskınları esnasında halkın yardımına koşan ve kurtarma çalışmaları yapan itfaiye ve diğer yardım ekiplerinin acil ihtiyaçlarını karşıladı.

GELNHAUSEN CEMIYETI 500 EURO BAĞIŞLADI Gelnhausen cemiyeti ayrıca, selzedeler için kullanılmak üzere zarar gören

DİTİB Büdingen Camii’ne de 500 Euro yardım yaptı. Yardımları IGMG Hessen Bölge Yürütme Kurulu Üyesi Nihat Cesur başkanlığında bir heyet götürdü. Gelnhasusen Şube Yönetimiyardımlarla ilgili verdiği bilgide şunları aktardı: “Bizler, İslam Toplumu Millî Görüş Teşkilatları Hessen Bölgesi Gelnhausen Şubesi olarak, din dil ırk ayrımı yapmaksızın mazlum ve mağdurun yanında olduk ve olmaya

devam ediyoruz. Bölgemizin işbirliği ve yerel belediyenin koordinasiyonu ile gerek bölgemizin ve gerekse cemiyet üyelerimizin verdiği yardımları sel felaketine maruz kalan Büdingenlilere ulaştırdık. Aynı zamanda günlerdir gece gündüz demeden mağdur olan ailelere yardım eden ekiplere de (İtfaiye, Teknik Yardım Kurumu, Malteser) yiyecek ve içecek yardımı yapıldı. Bu vesileyle zor günler yaşayan insanlara maddi ve manevi yardım elini uzatan baş-

ta Bölge Başkanımız Bilal Kaçmaz beye, Cemiyet Başkanımız Ruhi Karagöz bey ve Yönetim kurulu üyeleri olmak üzere bütün üyelerimize teşekkür ederiz.” Bu arada Büdingen Belediye Başkanı Erich Spamer, su baskınından yaklaşık 200 hanenin zarar gördüğünü tahmin ettiğini belirtti. Başkan Spamer, selden etkilenen binalar arasında kasabanın eski kısmında geleneksel mimariyle inşa edilmiş 156 evin bulunduğunu da belirtti.

Danimarka İslam Toplumu Helsingør Şubesinde Yönetim Değişikliği ŞEVKİ ŞAHİN

Danimarka Helsingør cemiyetinde yönetim değişikliği oldu. 32 yıldır görev yapan İsa Tokmak görevi yeni başkan Mesut Harman’a devretti.

D

animarka İslam Toplumu (DIT) Helsingør cemiyetinde 32 yıldır başarılı hizmetlere imza atan İsa Tokmak görevini yeni Başkan Mesut Harman’a devretti. DIT Başkanı Mustafa İncikli bu kadar uzun süre başarılı ve takdire şayan hizmetler yaparak Helsingør’deki Müslümanlara öncü-

lük eden İsa Tokmak’a teşekkür etti. Görevi devralan Mesut Harman’a da görevinde başarılar diledi. İsa Tokmak da, görevi devrettiği Mesut Harman’a her türlü yardıma hazır olduğunu bildirdi. Tokmak, kendisinden sonra göreve gelen genç arkadaşların bu görevi layıkı ile yürüteceğine inandığını belirtti. Yeni Başkan Mesut Harman da, bu asil vazifeyi kendisinin de yetişmesinde emeği olan

İsa başkan gibi tecrübeli bir başkandan devralmakla ağır bir sorumluluk üstlendiğini, ancak, Allah rızasını kazanmak için alınan bu görevin onur verici olduğunu söyledi. Görevi devreden İsa Tokmak, Helsingør’de küçük lokallerden başlayarak yönetimi ile Danimarka’da ilk kubbeli camiyi Helsingør’lülere kazandırmıştı. Helsingør yeni Cemiyet Başkanı Mesut Harman da başkanlığına geldiği cemiyette yetişen isimlerden.


TOPLUM

HUKUK KÖŞESİ Yusuf Kutlucan

19 Şubat 2021

14

Almanya'da Korona Yardımları Mayıs Ayında Ödenecek

hukuk@camiahaber.com

Almanya'da Şirketlere Verilen Korona Yardımlarındaki Son Durum Zorluğu Aşma Yardımı II (Überbrückungsgeld II) 2020 yılında Eylül-Aralık ayları arasında iş hacminde en az yüzde 30'luk gerileme yaşayan firmalar, bu yardım için bir avukat, mali denetçi veya vergi danışmanı ile başvuru yapabilir. Başvuru tarihi 31 Mart 2021 tarihine kadar uzatılmıştır. Bu yardım kapsamında, yüzde 30-50 arası ciro gerilemesi için yüzde 40 oranında destek alınabilirken, yüzde50-70 oranındaki azalma için yüzde 60 oranında yardım alınabiliyor. Yüzde 70'den fazla olan ciro gerilemesi için ise sabit giderler icin yüzde 90 oranında destek alınabiliyor.

Almanya'da çocuk başına ödenecek 150 Euro'luk korona yardımı ile yaşlı, engelli ve sosyal yardım alan kişilere yapılması öngörülen ek 150 Euro'luk yardımın Mayıs ayında ödeneceği açıklandı.

A

lmanya’da çocuk başına ödenecek 150 Euro’luk yardım ile, yaşlı, engelli ve sosyal yardım alan kişilere yapılması öngörülen ek 150 Euro'luk korona yardımı hükûmet tarafından onaylandı. Ancak söz konusu yardım paketinin Federal Meclis

ve Federal Konseyi tarafından da kabul görmesi gerektiği belirtildi. MAYIS AYINDA ÖDENECEK Yardımın ödeneceği tarih de belli oldu. Yardımın mayıs ayında ödeneceği açıklandı. Yardımın, çocuk

parasıyla birlikte söz konusu banka hesaplarına bir defaya mahsus havale edileceği belirtilirken, yaklaşık 3,8 milyar kişinin bu yardımdan faydalanacağı belirtildi. Toplam yardım miktarının ise 2,1 milyar Euro’yu bulacağı kaydedildi.

Hristiyan Birlik Partileri ve Sosyal Demokrat Parti’den oluşan koalisyon hükûmeti, koronavirüs ile mücadele kapsamında yeni ekonomik destek paketini açıklamıştı. Geçtiğimiz yıl ise korona yardımı çocuk başına 300 Euro olarak gerçekleştirilmişti.

Buna ilaveten başvuru masrafları ile korona tedbir masrafları da karşılanıyor. Dezenfektan, hava filitreleme sistemleri veya gastronomi için dışarıya kurulan çadır ve ısıtma sistemlerinin masrafları buna ilave edilebiliyor. Kısa çalışma ödeneği almayan personelin sabit giderinin yüzde 20'si karşılanıyor. Aylık en fazla alınabilecek yardım ise 50.000 €. Zorluğu Aşma Yardımı III (Überbrückungsgeld III) Bu yardım paketi 2020 yılı Kasım ve 2021 yılı Haziran ayları için yapılan bir yardım paketidir. 2 numaralı paketten farklı olarak büyük şirketler de bu yardıma başvurabiliyorlar. Kasım ve aralık ayları için 2 numaralı paketten faydalanlar, ek olarak 3 numaralı pakete başvurabilirler. Almış oldukları yardım bu aylar için hesaba katılarak yeni yardım miktarı tespit edilir. Kasım veya aralık ayı yardım paketinden destek alanlar ise zorluğu aşma yardımı III için bu iki ay için başvuru yapamaz. Aylık olarak alınabilecek yardımm miktar ise 50.000 Euro'dan dan 1,5 Million Euro'ya çıkarılmıştır. Önceki pakette dahil olmayan bazı giderler de bu yardıma dahil edilmiştir. Korona hijyen standartları uygulayabilmek için yapılan tadilat masrafları gibi masraflar, aylık 20.000 Euro'ya ya kadar desteklenmektedir. Hatta 2021 Mart ayına kadar geriye dönük de talep edilebiliyor.Bu paket içerisinde ek olarak bir seferlik dijitalleşme masrafları da karşılanmaktadır. Dijitalleşme için ise en fazla bir seferlik 20.000 Euro'luk destek talep edilebilir. Kasım ve Aralık Yardımları Kasım ve aralık yardımlarını yasaklar dolayısıyla doğrudan mağdur olan gastronomi, gezi ve eğlence sektörleri alabilmektedir. Ayrıca, yasaklamalar sebebiyle aylık cirosu en azyüzde 80 azalan şirketler de bu yardımı alabilmektedir. Hesaplamalar, bir önceki senenin cirosunun yüzde 75 miktarı üzerinden yapılıyor. Sınırlandırmalararağmen paket servisi sunan, dolayısıyla bir şekilde geliri olanlar, bir önceki senenin yüzde 25'lik cirosunu aştığı takdirde yüzde 75'lik yardım hakkına müracaat edememektedir. Başvuru için son gün ise 30 Nisan'.

Sanal Ortam Dolandırıcılarını “Yemlemek” Giderek Yaygınlaşıyor İnternet ve telefon ortamında yaygınlaşan sanal ortam dolandırıcılığına karşı, dolandırıcıları, uyduruk bilgilerle “yemlemek” ve onları sürekli meşgul ederek bıktırmak giderek yaygınlaşıyor.

İ

nternetin tüm dünyada hızlı bir şekilde yaygınlaşmasından sonra ortaya çıkan sanal ortam dolandırıcılığına karşı tedbirler çeşitli platformlarda devam ediyor. Bu tedbirlerden birisine "yemlemek" deniliyor. Son aylarda dolandırıcılık olaylarının artması üzerine aktivistler sanal ortam dolandırıcılarını “yemleme” platformları kurdu. Aktivistler, dolandırıcıları dolandırmak için "yemleme" yaparak onları tuzağa çekmeye çalışıyor. Kendilerine gelen mesaj, bildiri, sms ya da e-postaların dolandırıcılık amaçlı olduğunu tespit eden "yemleyici" gruplar, bu bildirilerin arkasındaki kişilerle irtibata geçiyorlar. Böylece ilgili internet dolandırıcılarını ya gereğinden fazla meşgul ediyorlar,

ya da güvenlik görevlisi oldukları izlenimi veriyorlar. Yemleyiciler bu yolla, daha fazla masum kişinin dolandırmalarına engel oluyor. İNSANLARIN ACIL İHTIYAÇ VE ÇARESIZLIĞI DAHA ÇOK HEDEF OLUYOR İnternet ortamında dolandırıcılık, çoğunlukla, herkesin karşılaşabileceği durumlarda gerçekleşiyor. Bir işsiz kimseyi dolandırmanın en inandırıcı yolu, o kişiye iş teklifi yapmak, ya da az da olsa para ödülü sunmak olarak gösteriliyor. Bununla birlikte, paketiniz geldi, para kazandınız, sanal paralar ve çok kazandıran şirketlere yatırım gibi alanlarda yapılan dolandırıcılıklarda çok sayıda kişi mağdur oluyor.

Çok yüksek rüşvet, miras ya da devlet şirketlerinin fazla parasının ülke dışına çıkarılmasına yardım edilmesi gibi alanlarda da dolandırıcılık yapılıyor. YEMLEMEDE DIKKAT EDILECEK HUSUSLAR “Scambaiting” yani “dolandırıcıları yemlemek” denilen uygulamada dikkat edilmesi gereken hususlar var. Dolandırıcı yemleme grupları bu konuda çok sayıda bilgi sunuyor. Yemleyicilerin, dolandırıcılarla irtibat sürecinde ne olursa olsun hiç bir şekilde, isim, kimlik, banka hesap veya kredi kartı numarası, cadde ve şehir gibi, o anda o kişi

ile ilgili olmasa da gerçek bir bilgiyi dolandırıcılara vermemesi gerektiği, zira bu bilgilerin dahi daha sonra kullanılabileceği ifade ediliyor. Almanca konuşan yemleyiciler genellikle, Am Betrugsweg 5, Skrupella (Dolandırıcılık Sokak 5, Vicdansız (aslı: Skrupellos) gibi gerçeğe uygun olmayan adresler veriyor. Dolandırıcıların istediği, kimlik ya da diğer bilgilerin belge olarak gösterilmesinin istendiğinde de dolandırıcılara, kesinlikle açılmayacak ve içinde yine kesinlikle herhangi bir bilgi olmayan dosyaların gönderilmesi isteniyor. Bu dosyaların, boyutlarının ise büyük olması tercih ediliyor.


TOPLUM

19 Şubat 2021

ZDF Televizyonu IGMG Mainz Barbaros Camii’ndeydi

BAKIŞ AÇISI İlhan Bilgü ibilgu@camiahaber.com

İslam Düşmanlığı Fransa’nın Şirazesini Bozdu!

Alman ikinci kamu televizyon kanalı ZDF Almanya’daki camilerin pandemi dönemindeki çalışmalarını IGMG Mainz Camii’ne gelerek izledi. MEHMET ÇALAY

İ

kinci kamu televizyon kanalı ZDF Koronavirüs salgını dönemindeki kısıtlamalar sebebiyle camilerin hizmet ve çalışmalarını haberleştirmek üzere IGMG Mainz Camii’nde çekimler yaptı.

Cemiyet Başkanı Orhan Akın ve Cemiyet İmam Hatibi Safa Saraç ile görüşen ZDF muhabirleri, bu zor süreçte hizmetlerin ve özellikle cemaatin bir arada bulunmak durumunda kaldığı cemaatle namaz kılmanın nasıl yürütüldüğünü sordu. Başkan Orhan Akın, alınan ted-

birlere cami cemaatinin gerçekten de isteyerek uyduğunu, bu yüzden hizmetlerin rahatlıkla yürütülebildiğini söyledi. Akın, “Cemaatimiz, hijyen, mesafe ve temizlik kuralına tam bir şekilde uyuyor. Camiye girerken de kayıt yapıyoruz.” dedi. Cemiyet İmam Hatibi Safa Saraç

5 Namaz Vakitleri ve Kıble Uygulaması Daha Verileri Sattı

Muslim Pro ve Salaat First gibi namaz vakitleri uygulamalarından sonra şimdi de diğer bazı namaz vakitleri, Kur'ân-ı Kerîm ve Kıble bulma uygulamalarının, Amerikan ordusuna veri satan X-Mode ile irtibatları ortaya çıktı.

V

ice haber portalı, Prayer Times: Qibla Compass, Quran MP3 & Azan, Qibla Finder: Prayer Times, Quran MP3 & Azan ve Qibla Compass—Prayer Times, Quran MP3 & Azan uygulamaların yazılımlarını mercek altına aldı. Araştırmalar sonrasında bu uygulamaların da Amerikan ordusuna veri satan X-Mode ile irtibatları tespit edildi. Vice portalında, iletişim alanındaki gelişmeler hakkında bilgi veren Motherboard teknisyenleri, milyonlarca Müslüman'ın kullandığı uygulamaların yazılımlarını araştırdı.

15

Bazı uygulama sahiplerinden konuya ilişkin açıklama istenmesine rağmen her hangi bir cevap alınamadı. Haberlerin duyulması üzerine bazı namaz vakitleri uygulamalarının bilgileri X-Mode'a doğrudan vermediği ama X-Mode'un satın aldığı başka şirketlerle çalıştıkları ifade ediliyor. Konuya ilişkin vice Motherboard'a bir açıklama yapan Amerikan-İslami İlişkiler Konseyi İcra Direktörü "Namaz vakitlerini öğrenmek niyetiyle uygulama kullananan bir Müslüman'ın, hükûmetler tarafından izlenerek kurban hâline dönüşmemesi lazım." dedi.

ise, cemaatle namaz kılma haricinde diğer, Kur’ân-ı Kerîm ve din dersleri ile, eğitim ve sohbetlerin online olarak düzenlenmeye başladığını, katılımcıların cami ve buradaki toplumsal havayı özlemelerine rağmen, online hizmetlere katılımda da duyarlı olduğunu söyledi.

Öğrencilere 350 Euro’ya Kadar Bilgisayar Yardımı

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron 2016 yılında La République En Marche isimli, yani, “Yürüyen/ İlerleyen Cumhuriyet” partisini kurduğunda Nicolas Sarkozy ve François Hollande’ın başarısız iktidarlarından sonra “genç bir umut” olarak görülmüştü. Ne var ki, Macron, Fransız toplumunu büyük bir hayal kırıklığına uğrattı. Kendisine en çok da ekonomi ve yurttaşların gelir dağılımından adilane bir paylaşım alabilmeleri alanında umut bağlanmıştı. Emekliler, işçiler ve çiftçiler başta olmak üzere yoğun bir kitle en kısa zamanda nasıl da bir hayal kırıklığına uğradıklarını görünce “sarı yelekliler” hareketi gibi bir protesto silsilesi başladı. "Fransa’da öyle bir histeri başladı ki, İslam düşmanlığı sebebiyle tüm politikacıların şirazesi bozuldu."

Fransa dış politikada da işe yaramayan, özellikle eski sömürgelerinde eline yüzüne bulaştırdığı politikalarla gündeme geldi. Avrupa Birliği’ndeki ağırlığı azaldığı gibi, çok az ülke ile ilişkilerini iyi tutabildi. Ama Macron iktidarı Fransa’sının en başarısız alanı ise iç politikada oldu. Bu iktidar döneminde kısmen de olsa sol partiler dahil neredeyse tüm partiler, hepsi “aşırı sağ” politikaları önceler hâle geldi. Ülkenin bir numaralı konusu ne olduğunu kendilerinin de bilmediği “İslamcı ayrılıkçılık” oldu. Bu yüzden ülkede öyle bir histeri başladı ki, İslam düşmanlığı sebebiyle tüm politikacıların şirazesi bozuldu.

Almanya'da koronavirüs nedeniyle evden online olarak ders gören öğrencilere yönelik 350 Euro'ya kadar teknik ekipman yardımı yapılacağı açıklandı.

A

lmanya’da koronavirüs salgını nedeniyle sayısız öğrenci evden online olarak ders görmeye devam ediyor. Buna göre hükûmet, online dersler ile ilgili sosyal yardım alan ailelere yönelik yeni korona yardımı yapma kararı aldı. Söz konusu yardıma göre, online ders kapsamında ihtiyaç duyulan teknik ekipman için maddi destek sağlanacağı ve 350 Euro’ya kadar yardım yapılacağı açıklandı. YARDIM GERIYE DÖNÜK 1 OCAK 2021 TARIHINE KADAR YAPILACAK Bu yardımın geriye dönük, bilgisayar, tablet, yazıcı gibi elektronik ürünler için 1 Ocak 2021 tarihine kadar alınabileceğinin de altı çizildi. Ayrıca sosyal yardım alan (Hartz IV) ve maddi olarak zor durumda olan her öğrenci için geçerli olduğu ifade edildi. Alınan kararla, koronavirüs döneminde evde kalan, maddi olarak zor durumda olan ailelerin çocuklarının da diğer öğrencilere nazaran hiçbir dezavantaja maruz kalmadan gerekli ekipmanı temin edebilmeleri hedefleniyor.

Öyle ki, aşırı sağcı lider Marine Le Pen, İçişleri Bakanı Geraldin Darmanin’i takdir etmekten kendini tutamadı. “Ufak tefek eleştirilerim var” var gibi komplimantasyonlara girdi. Bakan Darmanin’in ise “son haftalarda bakkal, manav dahil Müslümanların sahip olduğu 400’e yakın işyeri ile 16 camiyi nasıl kapattırdığı” ile övünürken, Le Pen’i Müslümanlara karşı “yumuşak olmak”la suçlaması dikkatlerden kaçmadı. Ülkedeki İslam düşmanlığında gelinen noktanın diğer dinleri de hedef alması mümkün. Zira, mevcut yasalara göre bütün kısıtlamaların sadece Müslümanları hedef alması, hem ulusal hukuka hem de uluslararası hukuka göre ayrımcılık teşkil ediyor. Bu hakikati de yine Marine Le Pen’in gündeme getirmesi ve “İslamcılar varken, durup dururken niye tüm dinlere saldırıyorsunuz” şeklindeki ifadesi İslam düşmanlığının ülkede siyasetçilerin şirazesini nasıl bozduğunu gösteriyor. Fransa toplumu, ülkedeki hain terör saldırılarının suçunu tüm Müslümanlara yüklemeye bunun için karşı çıkmak zorundadır. Aksi takdirde, Fransız laikliği, tüm dindarları yediği gibi, kendi laikliğini de yiyecek. Tek taraflı susmanın bedeli bu olsa gerek.


GENÇLIK

19 Şubat 2021

16

“Kovid-19 Salgınının Gençlerin Akıl Sağlığı Üzerinde Yıkıcı Etkisi Oldu” KOVİD-19

Yeni bir araştırma, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının, gençlerin akıl sağlığı üzerinde "yıkıcı etkisi" olduğunu ortaya koydu.

E

vening Standart'ın haberine göre, İngiltere'de yardım kuruluşu The Prince's Trust'ın yürüttüğü araştırma çerçevesinde yaşları 16 ila 25 olan 2 bin 180 gençle görüşüldü. 12 yıldan bu yana her sene yapılan araştırmada bu kez, geçmiş yıllara kıyasla daha fazla gencin gelecekleri hakkında kaygı duyduğu görüldü. BIRÇOK GENÇ SIKINTILARLA BAŞA ÇIKAMIYOR Araştırma, katılımcı gençlerin dörtte birinin salgının başından bu yana günlük yaşamda karşılaştıkları sıkıntılarla başa çıkamadığını ortaya çıkardı. Eğitim görmeyen veya çalışmayan gençlerde "sıkıntılarla başa çıkamadıklarını" söyleyenlerin oranının yüzde 40'a yaklaştığı gözlendi. Gençlerin yarısına yakını, salgının başından bu yana ruh sağlığının kötüleştiğini, yarısından fazlası da bu süreçte iş başvurusunda bulunmanın daha da zorlaştığını, bunun ne zaman sona ereceğini öngöremediklerini dile getirdi.

“SALGININ, GENÇLERIN YAŞAM KOŞULLARI ÜZERINDE YIKICI ETKISI VAR” The Prince's Trust'ın yöneticisi Jonathan Townsend, Kovid-19 salgınının, gençlerin ruh sağlığı ve yaşam koşulları üzerinde yıkıcı etkisi olduğunu belirterek, "Gençler, düzensiz eğitim hayatı, daralan iş piyasası, arkadaşlarından ve sevdiklerinden soyutlanmayla karşı karşıya. Bu da çok fazla kişinin gelecek için tüm umutlarını kaybetmesine neden oluyor." değerlendirmesini yaptı. “BIRLIKTE ÇALIŞMAK IÇIN ÇAĞRI YAPIYORUZ” Townsend, "Her süreçte olduğu gibi burada da daha olumsuz tecrübeyi, işsiz ve eğitimsiz gençler edindi. Bu kritik zamanda, olabildiğince çok savunmasız gence yardım etmek için şirketlere, hükûmete ve bireylere birlikte çalışmak için çağrı yapıyoruz. Bu genç nesillerin geleceklerinden ve kendilerinden vazgeçmesini, ancak birlikte çalışarak durdurabiliriz." dedi.

Almanya’da Koronavirüs Salgını Gençleri Nasıl Etkiledi? Almanya’da koronavirüs salgını nedeniyle sıkı önlemler devam ederken, sosyal aktiviteler tamamen kısıtlanmış durumda. Peki gençler bundan nasıl etkilendi? Camia Haber sordu. an imkânsız. Sosyal hayatımız tamamen elimizden alınmış durumda, hiçbir şey yapmıyoruz.

"Korona salgını hayatımı çok fazle etkiledi. Arkadaşlarıma, aileme, anneannem ve babaanneme mesafe koymak çok zor. Eskiye göre günlerim tamamen değişti. Uyku ritmim tamamen kayboldu. Futbol oynamak bir yerde şu

Online okul çok zor. Okulda son senem. Öğrenimimle alakalı her şeyi kendim yapmam gerekiyor.Öğretmenlere sorunca yardımcı olunmuyor, “internetten bak” diyorlar. Fakat sınav ise yine de yüzde 100 geçen seneki gibi olacak. En azından sözlü sınav yapılabilirdi veya birkaç konu eksiltilebilirdi. Bu haksızlık."

de de insanlar hijyen konusunda daha dikkatli olmaya başladı. Bu iyi bir şey ama diğer yandan da cemaatteki sıcaklık sanki kayboldu. "Bu dönemde başka şeyler için daha fazla zaman oldu fakat genel anlamda kısıtlamalar nedeniyle sıkıcıydı. Uyku ritmim bir oturdu bir kayboldu. Günlerim hep aynı geçiyor. Zamanımın çoğunu okul dersleri için harcadım. Cami-

Cuma namazından sonra hemen herkes eve dağılıyor. Eskiden namazdan sonra bir şeyler yapılıyordu. Eski hayatı geri istiyor insan. Ama tabii daha fazla hijyen ile ve hayatımızdaki şeylere, camiye, aile ziyaretlerine daha fazla değer vererek."

"Koronavirüs salgını nedeniyle kısıtlamalar geldi. Artık sosyal

yaşantı çok yok, eskisi gibi değil. Daha fazla evdeyim. Arkadaşlarla buluşma gibi faaliyetler azaldı. Çok dikkatli olmak gerek. Okullar bazen açık bazen kapalı. Ek olarak çalıştığım iş yeri de önlemler yüzünden kapandı. Hayat çok sıkıcı. Tatil yapmak vesaire de zaten çok zor."


AILE

19 Şubat 2021

Olumsuz Durumları Olumluya Çevirelim Tüm dünyayı etkisi altına alan kovid-19 pandemisi yetişkinler kadar küçük çocukları da etkiliyor. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yasemen Işık, Kovid-19'un psikolojik etkileriyle mücadele için "Olumsuz durumları olumluya çevirmek kendi hayatımız için yapabileceğimiz en önemli şey. Evet olumsuz bir durum var ama bunu olumluya nasıl çevirebilirim diye düşünmemiz lazım." önerisinde bulundu.

P

rof. Dr. Yasemen Işık, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının çocuklar, gençler ve aileler üzerindeki psikolojik etkileri ile bunlarla baş etme yöntemlerine ilişkin bilgi verdi. Yetişkinleri psikolojik açıdan olumsuz etkileyen pandeminin çocuk ve ergenlerde de olumsuzluklara sebep olmasının çok doğal olduğunu vurgulayan Işık, "Her şeyden önce bütün hayat düzenimiz değişti. Eskiden çok daha fazla dışarıda olabilirken çoğumuz işlerimizi evden idare etmeye başladık. İşe gitmek durumunda olan veliler, çocuklarını nereye bırakacakları ile ilgili sorun yaşamaya başladılar. Çocukların okul hayatı çok farklı bir formata büründü." değerlendirmesinde bulundu. Daha önce bilgisayarın başından kaldırılmak istenen çocukların uzaktan eğitim sebebiyle artık uzun saatler ekran karşısında tutulmaya çalışıldığına işaret eden Işık, ilkokul 1. sınıf öğrencilerinin ise okulu tanıma aşamasında böyle bir sisteme girdiğini aktardı. Ergenlerde kendilerini bekleyen önemli sınavlarla nasıl başa çıkabileceklerine ilişkin kaygı artışının meydana geldiğini de bildiren Işık, salgın yüzünden çocukların oyun oynamaya gidemediğini, arkadaşlarıyla sosyalleşemediğini ve bunun da olumsuz psikolojik etkilere sebebiyet verdiğini anlattı. "KÜÇÜK ÇOCUKLARDA DAHA ÖNCE OLMAYAN KORKULAR, SEBEPSIZ AĞLAMALAR ORTAYA ÇIKABILIR" Işık, "Salgın süreci çocukları da ergenleri de en az yetişkinler kadar etkiledi. Hepimizde olduğu gibi korku ve kaygı durumları oluştu. Özellikle okul öncesi dönemde ve tamamen soyut döneme geçememiş ilköğretim öğrencilerinde bu korku ve kaygı, tam olarak anlamlandırılamayan bir duruma karşı 'maske takmak' olarak algılandı." diye konuştu.

Çocukların başına ne geleceği ile ilgili endişeler taşımaya, dünyaya ve sağlığına karşı güvensizlik yaşamaya başladığına vurgu yapan Işık, "Çocuklarda kendi sağlığı, anne ve babasının sağlığıyla ilgili endişe ve kaygılar oluşabilir. Bunun haricinde daha önce olmayan korkular, altına kaçırma, kekemelik, uyku-yeme problemleri, sebepsiz ağlamalar, huzursuz olma, okulu ret ya da temizlik, titizlikle ve virüsle ilgili farklı takıntılar ortaya çıkabilir. Bunların hepsini şu an görebiliyoruz." ifadelerini kullandı. “ÇOCUKLARA BU DURUMUN CEZA OLMADIĞINI ANLATIN” Prof. Dr. Işık, çocuk ve gençlerde artan kaygıların nasıl giderileceği veya yönetileceğine ilişkin ailelere şu önerilerde bulundu: "Çocukların kaygısını gidermek için özellikle ilköğretim dönemi öncesi çocuklara bunun kendilerine verilmiş bir ceza olmadığı anlatılmalı. Çünkü bu yaş çocukların da büyüsel düşünce dediğimiz, olan her olayla ilgili kendilerini sorumlu hissetme duygusu vardır. Bunun açıklanması, onlara verilmiş bir ceza olmadığı, onların suçu olmadığı ve sadece bir süre korunmamız gerektiğinin anlatılması gerekiyor. Çocuklara, bunun bir süreç olduğu, dikkat eder önlemlerimizi alırsak, sosyal mesafeye, hijyene, maskeye takmaya ve kısıtlamalara uyarsak çok daha kısa zamanda bu sürecin biteceği ve eski hayatımıza döneceğimizin de mutlaka söylenmesi gerekiyor." Işık, ev içinde ailecek yapılacak etkinliklerin önemine vurgu yaparak, "Çocukların kaygısını gidermek amacıyla ev içi faaliyetler yapılmalı. Evde bir matem havası içerisinde 'Bittik, çok kötü. Aylarca evden çıkamayacağız' gibi konuşmalar yerine 'Tamam bu hayatın bir parçası ama hayatımızın tek parçası bu olay değil' düşüncesiyle hareket edilmeli." ifadesini kullandı.

AILEDE UNUTULAN FAALIYETLERI CANLANDIRMA Uzun zamandır unutulan davranışların yeniden canlandırılabileceğini söyleyen Işık, şöyle devam etti: "Aile içi faaliyetler, beraber kitap okuma, sohbet etme, aile büyükleriyle internet ortamında konuşma gibi evde etkinlikler gerçekleştirilebilir. Sağlık kuralları ve mesafeye dikkat ederek çocuğun çevresinde kendi yaş grubu çocuklarla görüştürülmesi sağlanabilir. Evde çeşitli spor faaliyetleri, beraber yemek yapılabilir. Olumsuz durumları olumluya çevirmek kendi hayatımız için yapabileceğimiz en önemli şey. Evet olumsuz bir durum var ama bunu olumluya nasıl çevirebilirim diye düşünmemiz lazım. Her aile bu olumsuz durumdan kendi dinamiğine göre olumlu şeyler çıkartabilir. Çocuğun yaşı ve cinsiyeti ile her ailenin kendi dinamiğine göre, oyun oynamak, sohbet etmek, lego, puzzle yapmak gibi faaliyetler gerçekleştirilebilir." PSIKOLOGLARA EN FAZLA ARTAN BAŞVURULAR KAYGI İLE İLGILI SIKINTILAR Ailelerin de bu süreçte "yetememe" psikolojisine girmemesi, bunun geçici bir dönem olduğunun unutulmaması gerektiğini belirten Işık, son dönemde kendilerine başvuran hasta profilleri hakkında şu bilgileri paylaştı: "Bu dönem bize en sık kaygı bozuklukları, obsesif kompülsif bozukluk dediğimiz takıntı hastalığı, korkular, çeşitli depresif belirtiler, internet bağımlılığı, ders çalışmada azalma gibi şikâyetlerle başvurular oluyor. Ayrıca özel eğitime gidemeyen otizmli, zihinsel engelli çocuklarımız ile dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklarımızın evde davranış problemlerinin artması gibi nedenlerle çok fazla bu duruma bağlı başvuru geliyor. Rutin gördüğümüz durumlara göre en fazla artan başvurular, kaygı ile ilgili sıkıntılar." (Kaynak:AA)

17

Pusula FIKIH KÖŞESİ Prof. Dr. Muhammet Şevki Aydın egitim@camiahaber.com

Eğitimimiz Bilgeliğe Mi Dayanıyor? Yaptığımız eğitimin ne kadar İslami olduğunu sorgularken öncelikle eğitim anlayış ve uygulamalarımızla yüzleşmeli; onların ne ölçüde sağlam bilgiye, bilime dayandığını ortaya koymalıyız. Her işin sağlam bilgiyle, basiretle, kanıtlanmış düşünceyle (Zümer suresi,39:9.; Enfal suresi, 8:42.; Yusuf suresi, 12:108) yapılmasını isteyen İslam’ın öngördüğü eğitim işinin, öncelikle böyle olması beklenir. Zira, entelektüel gelişme olmadan amelî gelişme (kemâl) olmaz, amelî kemâl olmadan da entelektüel gelişmişlikten söz edilemez. Söz gelimi, ahlaki düşünce üretmemiş birinden ahlaki duruş beklenemez. Günümüz Müslümanlarının düzenledikleri İslami eğitimleri inceleyen bir yabancı bilim adamı, şu tespiti yapıyor: “Hem Müslüman ülkelerde, hem de Batı’daki Müslümanlar arasında İslam okulları ve yüksekokullar açmak için, ‘takdire şayan istek ve heves’ olsa da; bunlar çoğu kez sağlam bir teorik temele dayanmazlar. Özellikle Batı’da bu tür okullar, çoğunlukla devletin eğitim sisteminde fark edilen yetersizliklere tepki olarak kurulurlar.

“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”

(Zümer suresi, 39: 9)

Bu okullar, sağladıkları ayırt edici eğitimin doğası üzerine ciddi fikir vermeden ve modern seküler sistematik bilgi tarafından Müslümanlar hakkında ileri sürülen felsefi ve epistemolojik problemlerin üstesinden gelecek yolu sağlamadan; sadece Müslüman kimliğinin muhafaza edilmesine katkı sağladıkları ve çocukların, dinleriyle iftihar etmelerine yardım ettikleri için mutluluk duyarlar.” Ne yazık ki, bu tür bilimsel araştırmaları bile, bizim yerimize daha çok başkaları yapıyor. Eğitim anlayış ve uygulamalarımızın ne kadar isabetli, etkili ve verimli olduğunu bilimsel çalışmalarla tespit etmeye pek ihtiyaç duymuyoruz. Halstead’ın bu tespiti, bizim yaptığımız eğitimlerin İslamiliğini tartışılır hâle getirmektedir. Çünkü, bizim eğitimi bilimle, bilinçle değil de gelişigüzel yaptığımızı, eğitimi bir bilim işi olarak algılamadığımızı ortaya koymaktadır. Ona göre, yeterli bilgi, bilinç ve bilgelik olmadığından dolayı, eğitim alanında varlığımızı karşıtlık üzerinden oluşturmaya çalışıyoruz. Eğitim alanında tezimizi ortaya koyarak değil de, antitezci edayla varlık gösteriyoruz. Bilimle ve bilgelikle değil de, hamaset/popülizm ile iş yapıyoruz. “Olmak”, yerine kimlik iddiasıyla yetiniyoruz. Tarihte olduğu gibi gayr-i Müslimlerin bile takdir etmek zorunda kalacağı kaliteli eğitimi düzenleyemiyoruz. Müslüman’ın pasif tecrübelerle ve karşıtlık üzerinden yaptığı bir eğitim, ne kadar İslami olabilir? Bu eğitimle yetişenler, ne kadar bu çağın İslami düşünce, tutum ve davranışlara sahip Müslümanları olabilirler?


AILE

19 Şubat 2021

18

Aile Olmak Dinimizin Gereğidir

ELIF KÖSE

T

üm tanımlarda, toplumun en küçük yapı taşı olarak tarif edilen ailenin, topluma etki açısından en önemli kurum olduğunu söylemek sanıyorum mübalağa olmaz. Bu neticeye Kur’an ve sünnette ailenin kurulmasına zikredilen ayet ve hadisler ile varmak mümkündür. Hatta “Kişi evlendiğinde dininin yarısını korumuş olur. Geriye kalan yarısı için Allah’a karşı gelmekten sakınsın.” hadisi evlilik müessesinin önemine ciddi bir vurgu yapmaktadır. Peki neden aile olmak bu kadar önemli. Belki de bunu birkaç madde ile sıralamak gerekecektir. İNSANLARIN ÇIFT OLARAK YARATILMA HIKMETI “Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan, ikisinden birçok erkek ve kadın üretip yayan Rabbinize itaatsizlikten sakının... ” 1 Eskiler yalnızlık Allah’a mahsustur derler. Ne kadar da doğru söylerler. İnsanoğlu , beraber yaşayacağı, beraber yaşlanacağı bir eş ister. Bu istek fıtratının gereğidir. Bu ihtiyacın geciktirilmeden yerine getirilmesinin meşru yolu, evliliktir. Unutulmaması gereken önemli bir husus da teklik, tek olmak Allah’a mahsustur. Hz. Âdem cennette, bir insanın hayal bile edemeyeceği nimetlere sahipken Allah, onun için bir eş yaratmıştır. Her kadın ve erkek, milyonlarca insanın arasından, kendisine dünya ve ahiret yalnızlığını giderecek bir eş seçerek onunla yaşamına devam etmelidir.

EŞLERIN BIRBIRINI CENNETE HAZIRLAMASI “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında, acımasız, güçlü, Allah’ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve kendilerine emredileni yerine getiren melekler vardır.”2 Şu, unutulmaması gereken bir husustur ki, bir Müslüman’ın manevi mesuliyeti sırf kişisel hayatıyla sınırlı değildir. Eşler bu hayat yolculuğunda birbirlerinin hatalarını güzel bir dille düzelten, kendilerini Allah’ın emir ve yasaklarına uymaya davet eden bir eş ile birbirlerinin cennet sebebi olabilirler. Yine sağlıklı bir aile ortamı oluşturan eşlerin, bu yuvada yetişen çocukları için de ahiret yurdunu sağlamlaştırmış oldukları şüphesizdir. Tıpkı Kur’ân-ı Kerîm’de örnek olarak gösterilen İmran ailesinde olduğu gibi. Onlar ki, hem kendi hayatlarını, hem de yıllar sonra sahip oldukları evlatları Meryem’i Allah’a adayarak cennet ehli olanların arasına isimlerini yazdırdılar. Elbette bunun zıddı da olabilir. Rabbimizin Leheb Suresinde örneklendirdiği, eşinin dünyadaki küfrünü azdıranaynı zamanda ahirette decehennemateşini alevleyen Ebû Leheb’in eşiÜmmüCemile hafızalarda canlanmaktadır. AILE EN BÜYÜK HUZUR VE SÜKÛNET KAYNAĞIDIR “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi, Allah'ın (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”3 AILE, IÇINDE BARINDIRDIĞI BIREYLERIN HUZUR VE SÜKÛNET KAYNAĞIDIR Rabbimiz bu huzur ve sükûnetin

“Kişi evlendiğinde dininin yarısını korumuş olur. Geriye kalan yarısı için Allah’a karşı gelmekten sakınsın.” Hadîs-i Şerif

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadîs-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır. “Nikâh benim sünnetimdir. Sünnetimi yapmayan benden değildir. Evlenin. Çocuk sahibi olun, ben kıyamet gününde ümmetin çokluğu ile iftihar edeceğim.” Soyu tertemiz nesiller yetiştirebilmenin yolu ancak meşru bir evliliktir. Ki neslin korunmasıhe pimizin bildiği gibi dinimizde korunması gereken temel değerler arasında zikredilmektedir. EVLILIK FIZIKSEL BIR İHTIYAÇTIR

sağlanabilmesi için eşlerin arasında sevgi ve merhamet duygularını yerleştirdiğini açıkça bu âyet-i kerîmede bildirmiştir. Sevgi ve merhamet, sağlıklı bir aile ortamının vazgeçilmez iki unsurudur. Bu iki önemli kavramdan birinin eksik olması aile kurumunu kanadı kırık bir kuş haline getirir. Eşlerin arasında sadece sevginin var olup merhametin eksik olması onlarınbirbirlerine karşı zaman zaman kırıcı olmasına hatta zalimleşmesine sebep olabilir. Bunun tam tersi, eşlerin arasında merhametin var olup sevginin olmaması bir yönüyle evliliğin fıtratına aykırı olup diğer yandan da eşler arasındaki muhabbeti de azaltır. Sevgi ve muhabbet, ikisi birlikte aile müessesinde var oldukça aileyi ayakta tutar ve ideal bir seviyeye ulaştırır. EŞLER BIRBIRININ EKSIK YÖNLERINI TAMAMLAR “Onlar sizin için günahtan koruyan bir elbise, siz de onlar için bir elbise hükmündesiniz.” 4 Âyet-i kerîmede zikredilen elbise, insanın zihninde çok farklı düşünceler oluşturmaktadır. El-

bise, vücudumuzda saklamamız gereken yerleri örterek, ayıplarımızı da örtmektedir. Bir bakıma en saklı yerlerimize dokunur ve aynı zamanda dışarıya karşı mahremiyetimizi de korumuş olur. İşte eşler de böyledir. Kimseyle paylaşamadığımız ya da kimseye göstermediğimiz zaaflarımızı, eksik yönlerimizi bilir ama bunları ifşa etmezler, bizi dışarıdaki ayıplama veya teşhirden korumuş olurlar. Elbisemiz sökülüp göstermemesi gereken yerleri ifşa ettiğinde nasıl mahçup olursak mahremiyetimizi dışarıda anlatan kişi de bizi bu şekilde mahçup etmiş olur. Eşler birbirinin elbisesidir ifadesi birbirlerini giyinirler anlamında da algılanabilir. Eşler bazen birbirlerinin huylarını, karakterlerini içselleştirirler. Onların arasındaki bu uyum aileyi tıpkı bir elbise gibi şıklaştırır. Elbette bu uyumun iyilik, güzelik bağlamında olması elzemdir. NESLIN KORUNMASI VE DEVAM ETMESI İÇIN MEŞRU YOL EVLILIKTIR

İnsan nasıl acıkır veya susanırsa cinsellik de tıpkı bunlar gibi hem kadın hem de erkek için fiziksel bir ihtiyaçtır. Buihtiyaç ancak ve ancak meşru yollarla yapılan bir nikâh akdinden sonra giderilebilir. Açlık ve susuzluk nasıl ki gayrı meşru yollarla giderilemezse cinsellik ihtiyacı da zina ile giderilemez. Bu Kur’an’ın tarifine göre çirkin ve yasaktır. Buraya kadar aile olmanın gerekliliğini sıralamaya gayret ettik. Fakat bu sebeplerden ziyade ailemüessesesinin kurulmasının Allah’ın emri olduğunu zikretmek hepsinin ötesindedir. “İçinizde evli olmayanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden salih olanları evlendirin. Eğer fakir iseler Allah, kendi fazlından onları zengin eder. Allah geniş (nimet sahibi) dir, bilendir.”

1. 2. 3. 4. 5.

Nisâ suresi, 4:1 Tahrîm suresi, 66: 6 Rûm suresi, 30: 21 Bakara suresi, 2: 187 Nûr suresi, 24:32


HAYAT

19 Şubat 2021

19

Tefsir Köşesi Prof. Dr. Saffet Köse

Önden Gidenlere Selam Olsun! Bugün, hâlâ peygamberleri, peygamberin yolundan giden ashabı, yine peygamberin yolundan giden büyük imamları, az da olsa, peygamberin yolundan giden idarecileri kendimize örnek diye gösteriyorsak, onları “öncüler”, “önden gidenler” diye övüyor ve Rabbimizden hepsine rahmet diliyor, dua ediyorsak, bu yazıda meallerini verdiğimiz ayetlerdeki vasıflara sahip olduklarından dolayıdır. Yani onlar, Müslüman olma bilinci ile yaşamışlar, Allah Resûlu'nun yolunu takip etmişler ve böylece de öncü olmuşlardır. İLHAN BILGÜ

Ş

u insan topluluklarına iyilik ya da kötülükte öncülük etmiş pek çok tarihî örnekler vardır. Peygamberler, iyilik ve doğruluk yolundaki öncülerin başında gelir.

İslam tarihinde de öncülerin yeri büyüktür. Peygamberimize ilk uyan, Ona ilk iman edenler, Onunla birlikte olmayı ilk tercih edenler, ensâr ve muhâcirlerin ilkinden olanlar bu ilklere örnek olduğu gibi, ilk halifeler de İslam'ın ilk önden gidenleri sayılırlar. Bu saydığımız alanlarda ilk ve önden gidenlerden olma özelliği aynı zamanda tüm ashaba da bahşedilmiştir. İşte bu ashabın yolundan giderek Rabbimizin Kur’an’da övdüğü öncü kimselerden olanlara ne mutlu. Ashabdan birisinin ismini duyduğumuzda hemen “radıyallahu anh” ve hanımlardan birisi ise “radıyallahu anha” deriz. Bunun manası “Allah ondan razı oldu ve razı olsun” demektir. Aslında ashab hakkındakı bu övgü bizzat Allah tarafından yapılmıştır ve Tevbe suresinin 100. ayetinde “Allah onlardan razı oldu, onlar da Allah’tan razı oldular.” buyurulmaktadır. Bizzat Allah’ın razı olduğunu açıkladığı bu övgüden daha yüce bir övgü ve daha yüce bir makam olabilir mi? ÖNDEN GIDENLERI ANARKEN İslam Toplumu Millî Görüş son yıllarda geçen yüzyılda bizim neslimize “öncülük” ettiklerine-

şahitlik ettiğimiz ve rahmetle andığımız insanları yine rahmetle ve övgüyle anan programlar düzenliyor. O insanların mücadelesini, Allah ve Resûlullah’a olan bağlılıklarını, karşılaştıkları sıkıntılar karşısındaki sebat ve sabırlarını anlatıyor. Bizlerin yolunu aydınlattıkları için de “Allah onlardan razı olsun, bizlere de, onlar gibi Resûlullah’ın izinden gidenlerden olmayı nasip etsin.” diye dua ediyoruz. Bu bizim onlara karşı bir minnet borcumuzdur. Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Muhammed Mamidullah, Osman Yumakoğulları, Yusuf Zeynelabidin, Malcolm X, Alija İzzetbegoviç, Muhammed Hamdı Yazır, Abdulaziz Bekkine, Prof. Dr. Tayyip Okiç, Zahid el Kevseri, Mehmet Akif Ersoy, Mahmud Sami Ramazanoğlu, Mehmet Zahit Kotku, Nurettin Topçu gibi öncü isimler sayabildiklerimizden sacede birkaçı. Bu insanları anmak, kuru bir anmak değildir. Her birinin kendine has özellik ve uslubu bizlerin yoluna ışık tutmaktadır. Ve hepsinin de en önemli üç özelliği, ilimle sabır, inatla doğru istikamet ve şikâyette bulunmadan kulluktur. İşte önden gidici olmak bu demektir. Öyleyse, önden gidici olmak, öncü olmak, iyilikte yol açmak, bizzat Rabbimiz tarafından övülerek, pek çok ayette öncü kimseler “sâbikûn” olarak nitelendirildiyse bunun iki başka manası daha vardır. ÖNCÜLÜK ETME GÖREVI DEVAM EDIYOR Birinci manası, önden gidenlerin yolundan gitmek, ikincisi de on-

lar gibi öncülerden olmaya gayret etmektir. Çünkü, Tevbe suresinin 100. ayetinde “İslam'ı ilk önce kabul eden muhacirler ve ensar ile, iyilikle/iyilikte onlara uyanlar var ya, Allah onlardan razı olmuş; onlar da Allah'tan razı olmuşlardır.” buyurularak, “öncülük etme” görevinin hâlâ da devam ettiğine vurgu yapılmıştır. Ama en önemlisi, bu kimselerin Allah’ın kendilerinden razı olduğu ve olacağı kimseler olarak tanıtılmasıdır. Bir başka önemli vurgu da, nasıl ki muhacir ve ensar Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ’e tabi olmakta öncülük etmişler ise, bizlerin de ensar ve muhacirler gibi Peygamberimiz’e uymamız gerektiğine dair olan vurgudur. Demek ki, öncülüğün ilk şartı Allah’ın Resûlü’ne uymaktır. Bu gibi kimseler şimdi de vardır, gelecekte de olacaktır. Ve aynı zamanda bu kimseler, Fâtır saresinde bildirildiği gibi Allah’ın kitabının vârisçileri olacaktır. Elbette ki bu veraset, bu kimselerın Allah’ın kitabına bağlılıkları sebebiyle olacaktır. Öte yandan Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de öncüleri, kıyamette Allah’ın gölgesine koşan kimseler şeklinde açıklamıştır: Bir gün Allah Resulü: “Sizler, kıyamet gününde Allah’ın gölgesine koşacak kimselerin kimler olduğunu biliyor musunuz?” diye sorduktan sonra şu cevabı verdi: “Onlar, kendilerine hak verildiğinde onu kabul edenler, kendilerinden hak istendiğinde bunu cömertçe verenler ve insanlar hakkında hükmederken kendileri ve kendi aileleri için hüküm veriyormuş gibi davranan kişilerdir.”1

KIYAMETTE İNSANLAR GRUBA AYRILIR

3

Vakıa suresinde bildirildiğine göre kıyamet koptuğu zaman insanlar üç sınıfa ayrılacaklardır. Bu üç sınıftan ikisi övülmüş birisi ise yerilmiştir. Övülenler sınıfındaki “öncüler” ise Allah’a yaklaştırılmış kimseler olarak tavsif edilmiştir. Vakıa suresinin aynı zamanda kıyameti anlatan ilk 10 ayetinin meali şöyledir: “Kesin gerçekleşecek (olan Kıyamet) koptuğu zaman, onun kopuşunu yalanlayacak kimse olmayacaktır. Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır. Ahiret mutluluğuna erenler var ya; ne mutlu kimselerdir! Kötülüğe batanlara gelince; ne mutsuz kimselerdir! (İman ve amelde) öne geçenler ise (Ahirette de) öne geçenlerdir. İşte onlar (Allah’a) yaklaştırılmış kimselerdir.” Bugün, hâlâ peygamberleri, peygamberin yolundan giden ashabı, yine peygamberin yolundan giden büyük imamları, az da olsa, peygamberin yolundan giden idarecileri kendimize örnek diye gösteriyorsak, onları “öncüler”, “önden gidenler” diye övüyor ve Rabbimizden hepsine rahmet diliyor, dua ediyorsak, bu yazıda meallerini verdiğimiz ayetlerdeki vasıflara sahip olduklarından dolayıdır. Yani onlar, Müslüman olma bilinci ile yaşamışlar, Allah Resûlünün yolunu takip etmişler ve böylece de öncü olmuşlardır. 1 Begavî, Mişkatu’l Mesabih, İmaret 18. H. No: 3711.

tefsir@camiahaber.org

Sıla-i Rahime Özen Gösterilmelidir “Ey İnsanlar!.. Adını anarak birbirinizden istekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının.” (Nisâ suresi, 4:1) Kur’ân-ı Kerîm’de ve Hz. Peygamberin hadislerinde sıla-i rahime büyük önem verilmiştir. Sıla-i rahim, “kan bağı ve evlenme yoluyla oluşan akrabalık bağlarını yaşatma, akrabalarla ilişkiyi sürdürme, haklarını gözetme, onlara ilgi gösterme, iyilik ve yardımda bulunma, ziyaret etme” şeklinde açıklanmaktadır (DİA). Özellikle anne-baba, dede-nine, amca-dayı, hala-teyze, kardeşler, yeğenler…arasında kopmaz bir akrabalık bağı vardır. Bugün akrabalar arası ilişkilerin zayıfladığı hatta ilişkilerin neredeyse koptuğu, kardeş çocuklarının bile birbirlerini ya da diğer akrabalarını tanımadığı bir dünyada yaşıyoruz. Çocukları tarafından ihmal edilen anne-babaların bulunduğu bir dünyada ötesini söylemeye gerek yok! Oysa Allah Teâlâ konu başında zikredilen ayette akrabalar arası ilişkiye duyarlılık gösterilmesi gerektiği konusunda uyarıda bulunmaktadır. Hz. Peygamber de bir kudsi hadiste Allah Teâlâ’nın, akrabalar arası bağları kendi adı olan “rahim” ile ilişkilendirdiğini, bu bağı gözetenleri kendisinin de gözeteceğini, ihmal edenleri kendisinin de ihmal edeceğini haber verdiğini bildirir (Ebû Dâvûd, “Zekât”, 45). Akrabaları ziyaret, belli günlerde ya da fırsat buldukça görüşmek, ulaştığı nimet dolayısıyla tebrik etmek, bir sıkıntıya düştüğünde yanında olabilmek Allah ve Peygamberinin sevdiği davranışlardır. Bunun en güzel örneği akrabaya yapılan yardımın iki ecir getirmesidir. Birisi o iyiliğin diğeri de akrabalık bağlarını gözetmenin sevabıdır (Ebû Dâvûd, “Zekât”, 45). Hz. Peygamber’in sıla-i rahime verdiği önemi göstermesi açısından şu örneği zikredebiliriz: Huneyn Gazvesi sonlandığında alınan esirler içinde süt kardeşi Şeyma da vardı. Şeyma, kendisini yakalayan askerlere Hz. Muhammed’in sütkardeşi olduğunu söyleyerek ona götürmelerini istedi. Hz. Peygamber’e geldiğinde çocukluk günlerinde Hz. Peygamber’in kendi omuzunu ısırdığını ve izinin hâlâ bulunduğunu söyleyip ısırık izini gösterince Hz. Peygamber onu tanıdı ve çok duygulandı, gözlerinden yaşlar döküldü. Ardından hırkasını yere serip onu oturttu, süt annesi ve babasını sordu. Sonra kendi yanında kalabileceğini söyledi. Ancak İslam’ı kabul eden Şeyma kabilesine dönmek istediğini söyleyince Hz. Peygamber ona birçok hayvanla birkaç köle vererek Ci’râne’ye gönderdi (bk. Vâkıdî, el-Megâzî (nşr. M. Jones), Beyrut 1409/1989, III, 913-914). Kalabalıklar içinde yalnızlığın giderilmesi sıla-i rahimi devreye sokmaktan geçer. Unutulmamalıdır ki insan çevresine nasıl davranırsa kendisine de öyle davranılacaktır! En doğrusunu Allah bilir!


HAYAT BIR AYET

19 Şubat 2021

“Onlar, Rablerinin rızasına ermek için sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli olarak ve açıktan Allah için harcayan ve kötülüğü iyilikle ortadan kaldıranlardır. İşte bunlar için dünya yurdunun iyi sonucu vardır.” (Ra’d suresi, 13:22)

BIR HADIS

20

“İnsanlarla bir arada yaşayan ve onların eziyetlerine sabreden mümin, insanlarla bir arada yaşamayan ve onların eziyetlerine sabretmeyen müminden daha büyük ecre nail olur.” (İbn Mâce, Fiten 23. H. No: 4032)

Fıkıh Köşesi M. Hulusi Ünye

m.unye@igmg.org

Nafile İbadetlerin Faziletleri Nafile ibadet ne demektir? Nafile “nafile” demek midir? Nafile, farz ve vacip ibadetlerin dışında kalan ve zorunluluk olmadığı hâlde yapılan ibadetler,fazlalık, bahşiş ve ihsan gibi anlamlara gelir. Nafile kelimesinin bir çok anlamının yanında Türkçemizde boş ve menfaati olmayan şeyler anlamında da kullanıldığı bilinmektedir. Dinimizde nafile ibadet denildiği zamanfarz veya vacib ibadetlerin dışında kalan ibadetler akla gelir. Nafile namazlar, nafile oruçlar, nafile sadaka, nafile hac gibi. Bu ibadetler, temelde Peygamber Efendimiz (a.s.)’ın sünnetinde olan ve bizzat kendisinin işlediği ve tavsiye buyurduğu amellerdir. Sünnet olan nâfile ameller, Peygamber Efendimiz (a.s.)’ın çoğunlukla yaptığı, nadir olarak terkettiği ibadetlerdir. Mendup olan nâfile ameller ise, Resûlullah (s.a.v.)’in bazen yaptığı bazen de terkettiği sünnetlerdir. Nafile ibadetler değerlidir. Çünkü onlar, farz ve vacip ibadetlerde olabilecek eksik ve noksanları ikmal edecek amellerdir. Peygamber Efendimiz (a.s.) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet gününde kulun hesaba çekileceği ilk ameli, namazdır. Eğer namazı düzgün olursa, işi iyi gider ve kazançlı çıkar. Namazı düzgün değilse, kaybeder ve zararlı çıkar. Şayet farzlarından bir şey noksan olursa, Azîz ve Celîl olan Rabbi: ‘Kulumun nâfile namazları var mı, bakınız?’ buyurur. Farzların eksiği nafilelerle tamamlanır. Sonra diğer amellerinden de bu şekilde hesaba çekilir.”1 Önce, farzlar ve vacipler yapılacak, asla nafileler de ihmal edilmeyecektir. Kutsi bir hadiste de şöyle buyurulur: “Kulum kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevimli herhangi bir şeyle Bana yakınlık kazanamaz. Kulum Bana (farzlara ilâveten işlediği) nafile ibadetlerle durmadan yaklaşır, nihayet Ben onu severim…”2 Farzlardan önce ve sonra kılınan revatip sünnetler, teheccüd, duha, evvabin, teravih gibi namazlar, pazartesi ve perşembe günleri gibi tutulan nâfile oruçlar, infaklar sünnet-i seniyyede sabit olan nafile ibadetlerden bazılarıdır. Üç aylar tabir ettiğimiz mübarek ay ve günlerin gölgesinin üstümüze düştüğü manevi iklimdeyiz. Recep, şaban ve ramazan ayları içinde gelen mübarek geceleriyle, Teravih namazlarıyla, oruç ibadetiyle, zekât ve fıtır sadakalarıyla, mukabeleve diğer güzel amellerle zamanımızı ihya edelim. Farz ve vacip ibadetlerimizin yanına nafile amellerimizi de ekleyerek bu manevi sofradan nasibimizi alalım. 1. 2.

Tirmizî, Sünen, Salat, 188/413. Buhârî, Sahih, Rikâk, 38; Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 256.

Üç Aylara Hoş Geldiniz! 3 ayların oruç, tasadduk, hayır işleri, dua ve zikirlerle idrak edilmesi güzel bir dinî kültürel gelenek oluşturmaktadır. Recep ayından itibaren başlayan dinî hassasiyet, ramazan ayının son günlerine denk gelen Kadir Gecesi ile zirveye ulaşmaktadır.

Ö

zellikle Osmanlı’nın hüküm sürdüğü yerlerdeki Müslümanların geleneğinde önemli bir yer tutan 3 aylar, bu sene 13 Şubat 2021 Cumartesi günü başladı. Yani, recep, şaban ve ramazan ayları olarak bilinen 3 ayların ilki recep ayı bu tarihte, 14 Mart’ta da şaban ayı başlıyor. Oruç ayı ramazan ayı ise inşallah 13 Nisan Salı günü başlayacak. Bu yazımızda, 3 ayları kutlamanın dinde yeri olup olmadığı, kutlansa ne olur, kutlanmasa dinen ne gerekir gibi meselelere girmeyeceğiz. Ancak, bu kutlamaların Müslümanların hayatlarındaki yerine değinmek doğru olacaktır. Sonradan ortaya çıkması bakımından burada bir çelişkiden söz edilebilir ise de, Peygamberimiz (s.a.v.) ve sahabe-i kirâm zamanında olmayan bu uygulamaların toptan yanlış olduğunu söylemek mümkün değildir. Zira, dikkat edilirse bu aylara mahsus olduğu ifade edilen ibadetler nafile ibadetler sınıfındandır. Nafile ibadetler de zaten, farz olmayan ibadetler-

dir ki, bazı durumlarda yeri ve zamanı, hatta miktarı kişinin iradesine bırakılmıştır. Farz gibi kabul edilmediklerine, yani, dinî bir mecburiyet olarak görülmediklerine göre, bir Müslüman’ın Allah’a olan kulluk vazifeleri için 3 ayları bir vesile olarak değerlendirdiğini söylemek doğru olur. Zaten işin fıkhî boyutuna da bu yönden bakılarak cevap verilebilir. O zaman, üç aylar, üç aylar içerisinde geçen mübarek geceler ve bu süreçte yapılan ibadetlerin geçersiz olduğunu söylemek hiç de doğru olmaz. 3 AYLAR İSLAM TARIHI BOYUNCA HÜRMET GÖRDÜ Tarihî sürece bakıldığında; bu gecelerin, recep, şaban ve ramazan aylarının, Regaib, Mirac ve Kadir gecelerinin Müslümanların dinî hassasiyetlerini artırdığını görmekteyiz. Ramazan ayı orucu her mükellef Müslüma’na farzdır. Kadir Gecesi Kur’an’da bir sure ile övülmüş bir gecedir. Peygamberimizin ve daha sonra sahabenin şaban ve recep aylarındaki oruç, namaz ve zikir gibi ibadetlerinin daha da yoğunlaşması, daha sonraki dönemdeki Müslümanların bu

aylara hürmet göstermesi geleneğini ortaya çıkarmıştır. Müslümanlar bu ayları veya bu aylardaki belirli geceleri vesile bilmişlerdir. Mesela Kadir Gecesinin “Bin aydan daha hayırlı olma” özelliğinden nasıl faydalanılabilir sorusunu ramazan ayına mahsus teravih namazları yanında ilave nafile namazlar kılmak, bolca dua etmek şeklinde cevaplandırmayı tercih etmişlerdir. 3 aylarda Müslümanların daha da dindarlaşması, insan ve komşuluk ilişkilerine önem vermesi, Allah’a ibadeti çoğaltıp, dua ve zikirleri artırmasının yanı sıra, hayır işlerine daha fazla dikkat etmesi gibi toplumsal dinî duyarlılığı ortaya koyması dikkat çeker. Bu da, 3 ayların toplum nezdindeki itibarını gösterir. Bu şekliyle 3 ayların, 3 aylar içerisinde yer alan mübarek gecelerin, her biri önemli bir kulluk vesilesi olan dua, zikir ve diğer ibadetlerle ihya edilerek kutlanması dinî-kültürel bir özelliğe dönüşmüştür. Elbette ki, ibadetlerin, dua ve zikirlerin ne zaman ve nasıl kabul olacağını sadece Allah bilir. İbadet, dua ve zikir yapılmadıkça da ortada Allah’ın anılması

için bir vesile olmayacaktır. Dolayısıyla 3 ayların oruç, tasadduk, hayır işleri, dua ve zikirlerle idrak edilmesi güzel bir dinî kültürel gelenek oluşturmaktadır. Recep ayından itibaren başlayan dinî hassasiyet, ramazan ayının son günlerine denk gelen Kadir Gecesi ile zirveye ulaşmakta, nihayet Ramazan Bayramı ile son bulmaktadır. 3 AYLAR BAYRAMLA TAÇLANIR Bu ifademizi lütfen yanlış anlamayınız. Zira, Ramazan Bayramı ile dinî hayat kesinlikle bitmez. Ramazan ve Kurban bayramlarının birer bayram olarak kutlanması ve idrak edilmesi de aynı zamanda birer ibadettir. 3 ayların başından itibaren nihayet Kadir Gecesi ve Ramazan Bayramı ile devam eden olgunluk, bundan sonra, yılın diğer zamanlarında da devam edecektir. Özellikle yemeden ve içmeden uzak durularak geçirilen ve geceleri daha fazla namaz kılınan ramazan ayı, bayram sonrası için bir alıştırma olmaktadır. Bunun içindir ki, 3 aylar şeklinde yerleşen gelenek, Müslüman’ı, dinî hayatında daha hassas olmaya teşvik etmektedir.


KÜLTÜR & SANAT

19 Şubat 2021

21

Bizim Hayatımız Da Ölümümüz De Allah İçindir. Ölümü ve hayatı farklı şekilde anlayan kültürlerde, ölümün ve hayatın anlamı da elbette ki, farklıdır. Bunun için pek çok “terör uzmanı”, “Allah’tan geldik, yine Allah’a döneceğiz” ve “Benim ibadetlerim, hayatım ve ölümüm Allah içindir.” mealindeki ayetlerin, terörün İslam dinindeki dayanağı olduğunu iddia eder. Ama hakikat tam da aksinedir. Dolayısıyla “ölümün Allah için olması” Müslümanlara has bir ıstılahtır ve bunun tarifi sadece Müslümanlar tarafından yapılabilir. Bu yüzdendir ki, kendi ıstılahlarımızı başkası tanımlıyorsa kültürel esaretten kurtuluş yok demektir. İLHAN BILGÜ

U

zun süreden beri İngiliz şair Thomas Gray’in “Cehaletin saadet olduğu yerde, bilgelik aptallıktır.” anlamına gelen şiirinden mülhem bir yazı yazmayı düşünürken, Müslümanlar olarak, kendimizi kendimizce tanımlayan ıstılahların artık giderek kaybolması tehlikesinden bahsetmek zorunda kaldım. Buna rağmen yine de doğrudan örneklemelere geçemedim. Aslında kaybolan ıstılahlar değildi. Çünkü kaybolan, o ıstılahları anlamlandıran ve o ıstılahların anlamlarını dipdiri ayakta tutan tefekkür ve kültür dünyamızdı. Ama ıstılahlarımızı başkaları tanımlar hâle geldiği için, kültürümüz de algımız da değişti. Öyleyse, kendi ıstılahlarımızı başkası tanımlıyorsa kültürel esaretten kurtuluş yok demektir. Mesela, eğer bu yazıda gündeme getirilecek olan “Benim ölümüm de hayatım da Allah içindir.”1 ifadesini İslam kültürü ile yoğuranlar başka anlamakta, herhangi bir yerde bunu okuyan İslam’a ön yargılı kültürlerde yetişenler başka anlamaktadır. İşte bunun gibi şu anda biz Müslümanlar, bazı ıstılahların esareti altında yaşamaktayız. Dolayısıyla bizzat esaret kelimesine bir anlam yüklemekten de uzaktayız. Nasıl ki, Namık Kemâl “Ne efsunkâr imişsin âh ey didâr-ı hürriyet / Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretden”demiş ya, neredeyse onun gibi. Ne alakası mı var? ALLAHU EKBER! Bir ara Allahu Ekber üzerine yazmıştım. Avrupa’da, Amerika’da ve diğer pek çok yerde “Allahu Ekber” sesinin dünyanın en büyük “terör” işareti olduğuna değinmiştim. Allahu Ekber’in yanlış anlaşılan ve bize giydirilmek istenen manasının tam aksine bir manası olduğuna vurgu yapmak için de şöyle demiştik: “Tekbir aynı zamanda Allah’ı anmak, O’na saygı göstermek, O’nun vahyettiklerini kabul etmek, dolayısıyla her an Allah’ı hatırlamak manasında zikirlerin en büyüklerinden birisidir. Bunun içindir ki, bir Müslüman’ın hayatında karşılaştığı, zorluklar, sıkıntılar ve güç yetiremeyeceği şeyler karşısında yapacağı ilk şey Allahu Ekber diyerek, kendi acziyetini kabul etmesi, bu acziyet karşısında Allah’ı yüceltmesi gerekir. Sadece bu değil. Bir Müslüman, özellikle tabiatta olup bitenler

karşısındaki hayret ve şaşkınlığını da Allahu Ekber diyerek sergiler.” Allahu Ekber konusunu yeniden hatırlattıktan sonra, meali “Allah’tan geldik ve yine Allah’a döneceğiz.” şekline meşhur olan ayet ile “Hiç şüphesiz benim ibadetlerim, ölümüm ve hayatım Allah içindir.” mealindeki ayetlerin Müslümanlar ve “terör uzmanları”na göre ne anlama geldiğine bakmamız yerinde olacaktır. BİZ ALLAH’A AİDİZ! Şimdi kendisini dünyanın en iyi “terör uzmanı” olarak tanıtan o meşhur kimselerin kitaplarına ve araştırmalarına baktığınızda “Onlar, başlarına bir musibet geldiğinde, ‘Elbette ki biz, Allah’a aidiz ve kuşkusuz O’na döneceğiz’ derler.”2 ayetini, ilim/bilim adına “terörizmin İslam’daki kaynağı” olarak gösterdiklerini okumanız hiç de şaşırtıcı gelmeyecektir. Çünkü bu yazarlar, İslam inancını öğrenmiş, İslam kültürünü tanımış değillerdir. İlmi namus adına, hakikati ortaya koymak yerine, kendi iddialarını hakikat gibi satmaya kalkmışlardır. Maalesef, ne yazık ki, alıcısı da çok olmuştur. Hâlbuki, neredeyse 1450 yıldır hiçbir Müslüman’ın aklına gelmeyen bu yorum, çok ilginçtir, aynı zamanda, İslam ve Müslümanlar adına cinayet ve terör şebekeleri işleten “Müslüman” sıfatlı kişi ya da örgütlerin de şiarı olmuştur. Yani, Müslümanlara giydirilmek istenen “terörist elbise”si, artık o cinayet ve terör şebekelerinin özelliği hâline gelmiştir. Ve Müslümanlar, böylece, bir türlü kurtulamayacakları bir ıstılah esareti altına girmişler, kendilerini, kendilerinin öz ıstılahlarını dahi başkaları anlamlandırır olmuştur. MÜSLÜMAN ZORLUK VE SIKINTILAR KARŞISINDA ALLAH’TAN YARDIM DILER Eğer, elleri öpülesi tefsir âlimlerimizin yorumlarına bakarsanız, bu ayet aslında, Allah’a son derece samimi bir teslimiyete, Allah’ın her şeye gücünün yeteceğine, eğer ölüm, hastalık, kıtlık, yoksulluk ya da başka bir sıkıntılı durum var ise, bunların hepsinin Allah’tan olduğuna dikkat çeker. Müslüman da bu anlayışta bir hayat kurar. Yani, bütün bu sayılan sıkıntı, dert ve problemler, hayatın gerçekleridir. Önemli olan, hayatı, Allah’a samimi bir teslimiyet ile yaşamaktır. Zorluklar karşısında Allah’tan imdat dilemek, Allah’tan

hiçbir zaman ümit kesmemektir. Tam da şu koronavirüs afeti esnasında Müslümanların göstermesi gereken sabır ve tevekkül budur. Sabır ve tevekkül aynı zamanda tedbiri de gündeme getirir. Tedbir, sanıldığı gibi sadece “önlem” anlamına gelmez. Bu mana da dahil olmak üzere, şatları, gereği ve layık olduğu vechile yönetmek, planlamak ve ona göre davranmaktır. Eskiden tedbiru’l menzil diye bir tabir vardı ki, bunun manası kısaca ev idaresi olsa da, o evde yaşayan tüm insanların, yani ev ahalisinin tüm ihtiyaçlarının planlanması ve en uygununun yapılması demekti. İşte bunun içindir ki, İnna li’llahi ve inna ileyhi râciûn demek, hakikaten bize giydirilen, tefekkür, idrak ve anlama esaretinden kurtulmak demektir.İnnâ li’llahi ve innâ ileyhi râciûn!

“Tekbir aynı zamanda Allah’ı anmak, O’na saygı göstermek, O’nun vahyettiklerini kabul etmek, dolayısıyla her an Allah’ı hatırlamak manasında zikirlerin en büyüklerinden birisidir. Bir Müslüman, özellikle tabiatta olup bitenler karşısındaki hayret ve şaşkınlığını da Allahu Ekber diyerek sergiler.” BENIM HAYATIM DA, ÖLÜMÜM DE ALLAH İÇINDIR Saplantılı, iftira nitelikli bir başka önemli yorum da En’âm suresinin 162. âyet-i kerîmesinde ifade edilen sistemdir. Bu sistemin

ayette ifade edilişi şöyledir: “De ki: Benim namazım, (her türlü) ibadetim, hayatım ve ölümüm, hepsi âlemlerin rabbi olan Allah içindir.”3 O meşhur terör uzmanları size der ki: “Bu ayet Müslümanları, Allah’ın fedaileri yapar. İstedikleri zaman, istedikleri şekilde Müslüman olmayanları öldürme izni ve yükümlülüğü verir.” Hâsâ, sümme hâşâ! Bu ne cehalettir! Ama inkâr edilemez bir hakikattir. Zira itibar sahibi müfessirlerin hepsi bu ayete hiçbir zaman, böyle bir mana vermemiştir. Çünkü İslam kültüründe Allah “için” yaşamanın veya ölümün Allah “için” olmasının manası çok değişiktir. Bu ayetin Müslümanların tefekkür ve idrakindeki manası, ibadetin yalnızca Allah’a yapılacağı, hayatı da ölümü de takdir edenin sadece Allah olduğu, dolayısıyla, sâf bir tevhid anlayışının yerleşmesi gerektiği şeklindedir. “Benim ölümüm Allah içindir” ifadesini, “Allah için öldürmek mecburiyetindeyim”, “Benim hayatım Allah içindir” ifadesini de “Öldürmek için yaşarım” şeklinde yorumlamak, Müslümanlara karşı ne büyük bir iftiradır. Evet biz Müslümanlar Allah için yaşarız. Ve bizim hayatımız, Allah rızasına uygun bir hayat olmak durumundadır. Evet bizim ölümümüz Allah içindir; zira, nerede, nasıl öleceğimizin takdiri ve bilgisi ancak Allah tarafından bilinir. Ve biz bu şekliyle Allah’a güvenir, Allah’a sığınır ve onun korumasını isteriz. O bize ölüm veya hayat takdir etmiş ise, bu takdir onun bileceği bir iştir. Ne hoş, ne güzel, ne kadar da büyüleyici bir hayat anlayışıdır bu: “Benim namazım, (her türlü) ibadetim, hayatım ve ölümüm, hepsi âlemlerin rabbi olan Allah içindir.” Ama bu ayetin manası, Müslümanca anlayınca güzeldir. Yoksa, ıstılahlarımızı gasbedenlere göre bu ayet, bizleri, hâşâ, Allah’ın fedaisi yapar, Allah adına insan öldürmeyi normalleştiren dinin bir normu hâline dönüşür. Şükrolsun ki, bu zamana kadar bu ayet böyle anlaşılmadı; terör uzmanlarına inat, böyle de anlaşılmayacak. 1.

Ne kadar büyüleyiciymişsin ah ey özgürlüğün yüzü / Esaretten kurtulduk da, şimdi senin aşkının esiri olduk 2. Bakara suresi, 2:156 3. En’âm suresi, 6:162


SAĞLIK

19 Şubat 2021

22

SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN ÖNCE YÜRÜMELİYİZ Uzmanlar dünyayı kasıp kavuran koronavirüs stresinden kurtulmak için ve çok fazla kalabalığa maruz kalmadan yürüyüş yapmanın hem beden hem de zihin sağlığına iyi geldiğini belirtti. Birçok kısıtlamalara ve yasaklara rağmen yürüyüş yapmak serbest ve tavsiye ediliyor. Arka bahçenizde, en yakın parkta, ormanda veya göl kenarında sağlığınız için yürüyüş yapabilirsiniz.

M

edicana Kadıköy Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Semih Gür, "Uzun yaşamak istiyorsak, bedenimize saygı duyuyorsak, ileride sağlık sorunu olmasın diyorsak, toplumu özellikle hem ruhsal hem de bedensel açıdan geliştireceksek, özellikle spor anlamında bazı yerlere varabileceksek önce yürümeliyiz." dedi "BEDENİMİZE SAYGI DUYUYORSAK, YÜRÜMELİYİZ!" Prof. Dr. Gür, yürümenin sağlıklı yaşamın gereği olması bakımından çok önemli olduğunu belirtti. Yürümeyi sadece alınan kaloriyi yakmak olarak değil, vücudu geliştirmek için de yapılması gereken bir aktivite olarak görmek gerektiğini ifade eden Gür, "Uzun yaşamak istiyorsak, bedenimize saygı duyuyorsak, ileride sağlık sorunu olmasın diyorsak, toplumu özellikle hem ruhsal hem de bedensel açıdan geliştireceksek, özellikle spor anlamında bazı yerlere varabileceksek önce yürümeliyiz." değerlendirmesinde bulundu. YÜRÜYÜŞ AYAKKABISI SEÇERKEN DİKKAT Gür, yürüme konusunda da doğru bilinen bazı yanlışlar kadar yanlış bilinen doğru noktaların da bulunduğunun altını çizerek, şu bilgileri verdi: "Mesela çok hızlı

yürümenin çok aşırı kalori harcattığı gibi, çok hızlı yürümekle normal yürümek arasında kalori açısından bir fark yok. Yürümeyi bir spor olarak düzenli yapmaya karar verdiğiniz zaman mutlaka düzgün bir ayakkabı seçilmesi gerekiyor. Yürüyüş ayakkabısı çok önemli. Her pahalı, marka olan şey iyidir diye bir kaide yok. Tabii birtakım malzemelerin kalitesi nedeniyle üstünlükler olabiliyor ama özellikle ayakkabı alırken bazı şeylere dikkat etmek gerekiyor. Bunlardan en başta geleni, ayakkabıyı alırken akşam üstü veya günün geç saatlerinde almaktır. Birinci kaide bu. Bir diğeri ise ayakkabının mutlaka şok absorbsiyonu dediğimiz yani yürürken kuvvet verildiği zaman gücü absorve etme yeteneği olmalı. Yani sağlam bir tabanı, yumuşak bir basışı olmalı. Onun dışında tabii birtakım özelliği olan ayakkabılar da alınabilir ama rahat bir ayakkabı seçilmeli." "YÜRÜYÜŞ İÇİN PAMUKLU KIYAFET TERCİH EDİLMELİ" Yürüyüş için seçilen kıyafetin özellikle pamuklu ve rahat ürünlerden tercih edilmesi gerektiğinin ikinci önemli unsur olduğuna işaret eden Gür, "Terletmeyen ya da terin havayla akımını kolay sağlayan pamuklu giysiler seçilmeli. Bazen kilo vermeye yardımcı olması düşüncesiyle çok terleten sentetik veya ona benzer

"Biz spor yapacağız ki kendimizden sonra gelecek nesil de spor yapsın. Sadece hareketsiz olmamak gerekiyor. Kendi vücudumuzu düşünerek hareket edelim, yürüyelim."

malzemelerle yürünüyor. Belki kısa sürede bu ürünlerle yürüyüş yapılabilir ama uzun sürelerde pek tavsiye etmiyoruz. Çünkü aşırı terleme de elektrolit kaybına neden olabiliyor." şeklinde konuştu. "SPOR BİLİNCİ VE EĞİTİMİ ÇOCUKLUK YAŞLARINDA BAŞLIYOR" Prof. Dr. Gür, yürüyüşün yapılacağı ortamın da önemli olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti: "Sadece yürüyüş alanı yapmak yetmiyor, insanları da buna teşvik etmek gerekiyor. Spor bilinci ve eğitimi çocukluk yaşlarından başlıyor. Daha sonra yapılan alanların yapılıp bırakılması da yetmiyor. Mutlaka sonradan denetlenmesi gerekiyor. Önce yürüyüş adı altında bir spor kültürü ve

alışkanlığını gündeme getirmemiz lazım. Kendimizi, çevremizi, elimizin ulaştığı herkesi bu konuda eğitmeliyiz. Ayrıca engelli vatandaşlar için saha gibi imkânları da düşünmek lazım. Yürüme temel spordur. Canlı olmanın önemli özelliklerinden birisi." YÜRÜMEK HAREKETSIZLIKLE MÜCADELEDE ÇOK ÖNEMLI Semih Gür, yürümenin bedava yapılabilen bir spor olduğuna ve hareketsizlikle mücadelede de çok önemli bir yer tuttuğuna değinerek, "Bir kere hareketsizliği kırmamız lazım. Bazen şartlar da o kadar uygun olmayabiliyor, insan her zaman yürüyecek alan ya da imkân bulamayabiliyor. Onun için kapalı alanlarda da yürüyüş yapılabiliyor. Biz bu işi

bilimsel yönüyle düşündüğümüz zaman koşu bandı konusunda birtakım tedirginlikler duyuyoruz. Başta koşu bandı olmak üzere sert zeminlerde yürürken vücudu çok zorlamamak ve daha kısa yürüyüşler yapmak gerekmektedir." ifadelerini kullandı. Öte yandan yürüyüş öncesi ve sonrasında da germe egzersizlerinin yapılmasının önemini anlatan Gür, sadece zayıflamak için de yürünülmemesi gerektiğini söyledi. VÜCUDUMUZU DÜŞÜNELİM, YÜRÜYELİM! Gür, yürümenin depresyonu, mutsuzluğu ortadan kaldırdığını, kaslarda denge sağladığını, özellikle kadınlarda kemik erimesini önlediğini, kas iskelet sistemi hastalıkları, diyabet gibi sorunlarla mücadelede önemli bir yeri olduğunu vurgulayarak, konuşmasını şöyle tamamladı: "İnsan ne kadar hareketli olursa yaşamını da o kadar uzatıyor. Bir kere sahip olunan vücuda saygı duyalım. Bunun yanında doğaya da saygı duyalım. Bu konuda hem devlet hem özel sektör hem de vatandaş olarak katkımız olması gerekiyor. Biz spor yapacağız ki kendimizden sonra gelecek nesil de spor yapsın. Sadece hareketsiz olmamak gerekiyor. Kendi vücudumuzu düşünerek hareket edelim, yürüyelim."


BULMACA

Asya kıtasında sıradağlar

Çanakkale ilçesi

Taraf

Bir nota

Hahnyum simgesi

Bir hayvan Kaba baston

Destan

Bayram öncesi gün

Namuslu, iffetli kadın

Kadın

Deve ayağını bağladıkları ip

Yıkık

Beddua

Filikanın kürek çekmeksizin ilerlemesi için verilen emir

Açıklama

Parasal

Zaviye

zeynelabidin IGMG'nin başkanlarından

Temiz

Şart eki Helyum simgesi Eskiden İran ve Afgan hükümdarı

Bacaktaki iki kemikten dış kısımda olanı

Bakanlar kurulu

Mezbaha

Kuzey Vietnam'da bir akarsu

Barış Koruma

Nilüfer cinsinden bitki

Lezzetli bir balık

Meyveleri şekerle kaynatarak hazırlanan tatlı

Bir ülke

Bilmiş

Avuç dolusu

Sinirli

Anıtkabir

Şölen

Kemik ucu

Yatağın sandık bölmesi

Beyaz

İnşaat malzemesi

Çözümlemeli Yemen başkenti Bir kuş

Tembel

Saf ırk

Japon mafyası

İkaz

Bir soru eki

Hayvan yiyeceği

Gelecek

Lantan simgesi

Açıkça Japon hurma ağacı

Vietnam krallık hanedanı

Vücudun orta kısmı

Brunei'nin internet ülke kodu

Kastamonu ilçesi

Erzincan ilçesi Olumsuz ön ek

Erkek kişi Kırmızı

Arapça ben

Bir nota

Bir yön

Komşu

Bir cetvel

Dilsiz

Sahip, malik, iye

Kısa kepenek

Kaba kumaş

Temiz olasın

Bir hastalık

Bir nota

(..) Abidin Resimdeki IGMG'nin Başkanlarından

Kaon simgesi

Sol eliyle iş yapan

Yer fıstığı

Kamer

(..) Ga Kill Çizgi Roman serisi

Tarladaki ekine zarar veren yabancı otlar

Suriye başkenti

Askeri bir birlik

Bir nota

Ucu yanık odun

Öğe

Boru sesi

Bir Basın Ajansı

Bir soru eki

Yalan söyleme hastalığı

Allah

Çok eser veren, üretken

Hollanda plakası

Tembih sözü

Üye

Kaba baston

Hint destanları

Konya ilçesi

Yıl

Kuş yuvası

Liste başı

Bir sıvıyı gaz biçiminde püskürten aygıt

Su E.D.

Adale

Kars'ta bir akarsu

Olağan

Avanak

Sardalye yavrusu

Su yolu

Bütünleşme

Karadeniz kıyı teknesi

Bir bağlaç

Bağışlama

Yürek atışı

Çayın tavı

Son

Bir meyve

Fesadın çok olduğu yer

Çok bulunan

Yarı açmak

Tek eşlilik

Tıkaç

Atama emri

Silisyum simgesi

Çok kocalılık

İlmi olmayan kimse Sözlü

Kuzu eti yemeği

23

19 Şubat 2021

Bir tamir aracı

İşaret

Demir simgesi

Baht

Bir hayvan adı

Saç ayırma yeri

Son Sayının Cevap Anahtarları KARE BULMACA

1

2

3

4

5

6

7

8

9

Yazılmış yazı

10

11

12

13

14

15

16

Yakınlık Belirten Davranış

M

İ

Anlama Çağırma

Esas

A

Babanın erkek kardeşi

Arkasından Konuşmak

E.D. Dirsek

2

İlgi

Enerji simgesi Bakanlar kurulu

Bir üflemeli çalgı

BEYAZIT II CAMİİ ve KÜLLİYESİ

K

Üzüntülü Sözcük

E

Bağışlama

A R A C

A

E Bir giysi

Bir taş

Bir olumsuz ek

S A K S A F O N Erkeğe hitap

6

Şehir

B E Y

Arslanın saçları

Beddua

7

Büyükanne Eski Dilde Kan

N İ N E

D E M

8

Eski Mısır'da üretici güç

9

Toprakla uğraşan

Avrupa Birliği kısaca

10

Resimdeki Cami

Anahtar

İlinek

L A

E K E R E

Bitki veya çiçek destesi

U D Bin Sayısı Medium Voltage Kısaca

Soyu kesik anlamında

M B

Numara kısaca

Soru eki

O

Baba Bağışlama

Vasıta

E L F M V

B E Y A Z I T

İyi etmek

Astatin simgesi Pürüzlü lav

Yemin

Ezmek fiil emir kipi

Gösterişli Şeref

F

Aşağı

Eski Mısır dininde ruhun üç görünümünden biri

H

Fende yarıçap Islak olan

T İ N

Kısaca Yurtiçi

Cihet

Uluslararası Af örgütü

Erek

R İki kollu metal araç Emir veren Artificial Intelligence kısaca

İsim Dar tentene

Zor ve güç olan

Birinin ilenmesini üstüne çekmek

A İ Amel

Dert, üzüntü

A D

Tayin Mikroskop camı

Y A R A

Bir renk

K

Sert kağıt

Ayırıcı özellik

A M İ R

Boy zıttı Ödeme

Denk olmak

Yunan alfabesi

E N

İ Ş

Kaba söz

R O Eski Bir Mısır Hacim Ölçüsü

N

T

Ahmed Yâr Han (..) Pakistanlı müfessir

Ölümcül

A T A M A Oksijen simgesi

Lavrensiyum Simgesi

Sevgili, yar

O

Eşek sesi Kur'an'da bir sure

L R

A İ Başlıca fikir yada Konu

M E M A T

Ribo Nükleik Asit

M R

Yapılmış, üretilmiş

M A D E

S E R K A N

Rekabet Kurumu kısaca

R K

Nazi Polis Örgütü

İlave

O

Kısaca Mister Bir bağlaç

İstinat etme

K

M A Ş A

İ M T İ H A N

O H A L

Avuç içi

E.D. Hareket ettirmek Mastar eki

M A K S A T

Gizli ve ince bir anlam taşıyan

Y A N

Kısaca kuruş

S A R M A L Baş Han

Ş

A L I M L I

Z İ R

Ihlamur iç kabuğu,

A T M A K

11

Çiçek tozu

Doğru eğiklik Bir hayvan

I T A B E

E T K İ

Bir kimse üzerinde bırakılan izlenim

A T

İ N

Kur'an'da sure

A M İ K

E B Helis biçiminde olan

B

Belçika plakası İşte acemi

A Ç

A R A B A

Letonya'nın Plaka İşareti

Bir şeyi fırlatmak

Babanın kız kardeşi

A

Dürüst

Hatay'da ova

E

M A R A Z

Huysuzluğu ve titizliği ile can sıkan

E T E K

A M E

İspanya plakası

E

Milibar kısaca

Küçük mağara

K A (..) Cami.

Bir nota

Bir çalgı türü

Soru vurgusuyla şaşma ve merak anlatan bir söz

L A N E T

V İ L A Y E T

Amerikan Radyo Kanalı

K A R M A K

A L A K A

3

5

Tok olmayan

C A N D A N

1

4

Eski Sümer Su Tanrısı

İ K A M E

Bir ülke

Bir nota

M İ Duman kiri

M İ

F A S

KARE BULMACA 1

12

SOLDAN SAĞA 1) Toprakla alâkalı - Boyutlar - Adale - Desimetre kısaca 2) Bir sivrisi-nek - Monopol - Ölmek, vefat etmek 3) Konser gündüz gösterimi - Pamuk çeşidi 4) Yiğit - Hıristiyanın kiliseden çıkarılması - Dişi geyik 5) İnleyici - Kuran’ı düzgün, usulünce ve yüksek sesle okumak - Arjantin plakası 6) Yöntem - Sodyum simgesi - Kazak reisi 7) Şart eki - Balçık - Meitneryum simgesi - Dolaylı anlatım 8) İki yanında ağaçlar ya da çit bulunan gezi yolu - Lantan sim-gesi - Bir nota - Alaca yılan 9) Arlamak işi - Bir il 10) Radar Kesit Alanı kısaca - Arzu 11) Hırvatistan Plakası işareti - Bayındır Duruma getirme, geliştirme - Sürekli, sonsuz 12) Elişi yapılan tığ - Siyah beyaz alacalı koyun - Çok eser veren, üretken.

YUKARIDAN AŞAĞI

1

1) Hükümdar -Bir işte önde gelen 2) En kısa zaman - Mikroskop camı - Madagaskar Plakası 3) Dolu - Bir çoğul eki 4) Bir işi yapma, yerine getirme - Pederşahi 5) Alkolde eriyen hayvansal bir reçine - Mikroskop camı 6) Bir Kuran harfi - Kolalı Bez - Eski Dilde Su 7) Hatırlama yazısı - Görüntüleri çekmeye yarayan aygıt 8) Gümüşbalığı - Amerikyum simgesi 9) Cetvel türü - Acaba - Davranış 10) İlçe - Sahip, yardımcı, koruyucu 11) Fırında pişirilen tatlı çörek - Motor güç birimi - Vakit 12) Alaim - Kansızlık 13) Dar, kalın tahta 14) Ensiz - Hareketlere dayalı sözsüz oyun 15) İki Anlamında - Bulmaya çalışma 16) (..) Türbesi. Resimdeki 13. yüzyılda yaşamış Müslüman şair âlimin Konya'da bulunan türbesi.

2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12

K I R K B İ R A B E S

2

3

4

5

6

A K K A Ş I N Ç A Y E T A B E R İ S İ K L L E M A T E B A M A A N E K S A Y laleli cami

7

T

8

9

Y M A S E V S E E T K A N N E A M R A A A A N

10

A R A K L A M A K

11

12

13

14

R A S A İ N A L K R H A M A L M A A H A R N İ V E C L F E S S A E M A Y A S A

15

T A L L A L E L İ

16

L A L E L İ C A M İ T


Hasene International e. V. Colonia-Allee 3 | D-51067 Köln T +49 221 942240-400 | F +49 221 942240-401 www.hasene.org | kumanya@hasene.org | haseneorg — Havale için banka bilgileri | Bankverbindung: Hesap Sahibi | Kontoinhaber: Hasene International e. V. Banka | Bank: Kreissparkasse Köln IBAN: DE80 3705 0299 0149 2890 54 | BIC: COKSDE33XXX Amaç | Verwendungszweck: Adresiniz | Adresse, 0020196

KUMANYA İLE SOFRALAR BEREKETLENSİN 20/02/2021 - 31/03/2021

50 € *


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.