4.Sayı 10/2019 - Müzik Onair Dergi

Page 1



Tiktok, Instagram, Youtube, Spotify ve daha fazlası… Artık bu mecralarda sesini duyurabilen, şarkısını ve sesini beğendirebilen şarkıcılar daha çok tutuluyor. Özcan BEYLAN Genel Yayın Yönetmeni

Herkese selamlar, Dergimizi sıkı sıkıya takip ettiğiniz için öncelikle siz değerli okurlarımıza teşekkür ederek başlamak istiyorum. Hepinizin bildiği gibi, geçen sayımızda Norm Ender dergimize kapak olmuştu ve rap müziğin yükselişini mercek altına almıştık. 4. sayımızı hazırlayana kadar da müzik dünyasında rap rüzgarı esmeye devam etti. Özellikle YouTube ve Spotify gibi sosyal medya kanallarının rap müziğin yükselişinde büyük etkisi olduğu yönünde daha önce de bolca haber yaptığımız bu konuyu masaya yatırmak istedik. Tiktok, Instagram, Youtube, Spotify ve daha fazlası… Artık bu mecralarda sesini duyurabilen, şarkısını ve sesini beğendirebilen şarkıcılar daha çok tutuluyor. Bilindik şarkıların akustik versiyonlarını söyleyip bir şekilde kendisini kabul ettiren yeni isimler o şarkıyla müzik dünyasında kolayca var olabiliyor. Artık eskisi gibi radyoların veya televizyonların sanatçıların reklamını yapmasına gerek yok. Önemli olan artık kimin şarkı söylediği değil, şarkının kalitesi. Şarkı kaliteliyse beğeniliyor, paylaşılıyor, daha çok insana ulaşıyor. Özellikle de az önce saydığımız sosyal medya muzikonair.com

!

MÜZIK DÜNYASINDA DENGELER DEĞIŞIYOR platformlarında bu şarkılar tutuyorsa, kısa sürede herkesin diline dolanmaya başlıyor bile. Mesela Zeynep Bastık’ın Ezhel’in Felaket şarkısını coverlamasından sonra geniş kitlelere ulaşması ve hatta öyle ki Mustafa Sandal’ın Bastık’la düet yapabilmek için aylarca uğraşması bunun bir kanıtı. Anlayacağınız o ki, müzik dünyasında dengeler değişiyor. Melis Fıs gibi pek çok kişi single çıkarsın ya da çıkarmasın yüzbinlerce kişiye sosyal medya sayesinde sadece bilinen şarkıların akustik versiyonlarıyla bile ulaşabiliyor. Sosyal medya bu kadar etkili olunca sermayeyi elinde bulunduran büyük yapım şirketleri yeni bir riskle karşı karşıya kalıyor. Bu şirketlerin karşısında Fatih Bulut’un Dark n Dark Music, Özkan Meydan’ın Dijital Meydan adlı şirketleri kimi zaman daha başarılı olabiliyor. Sosyal medyanın şarkıların popüler olmasını sağlamasının karşısında ilerleyen zamanlarda büyük müzik şirketlerini büyük zorluklar beklese de bize düşen, gelişmeleri takip etmeye devam etmek. Keyifli okumalar...

1


İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Özcan BEYLAN Yayın Kordinatörü Umut PARKIN Yazı İşleri Müdürü Özcan BEYLAN Haber Müdürü Sevtap GÜL Editörler Bilge Çolak, Ezgi Taşlı, İbrahim AYDEMİR, Berkem TEMİZEL, Umut PARKIN Yazarlar Michael KUYUCU, Melike LENA Reklam ve Halkla İlişkiler Hüseyin ÖZDEMİR Tekirdağ Temsilcisi Tayfun ÇAKIR Abonelik info@muzikonair.com www.muzikonair.com Or­ga­ni­zas­yon ve Ha­zır­lık

www.arentanitim.com.tr Ajans Başkanı Arif DEMİRBAŞ Genel Koordinatör Engin YALÇINKAYA Proje ve Yayın Koordinatörü Neslihan GÜRSOY Tasarım Emrah ANDİŞ Basım Epamat Matbaacılık Ağaç İşleri Sanayi Sit. 1357. Sk. No: 41 Yenimahalle/ANKARA 0 312 394 48 63 Dağıtım Posta Sepeti Kargo Turizm Tic. Ltd. Şti. Söğüt İş Merkezi 2178 Sk. No: 2/3 Söğütözü/ANKARA 0 312 419 16 66 ISSN: 2687-3400 Müzik Onair Dergisi’nde yayınlanan tüm yazı ve fotoğrafların telif hakları Müzikonair’a aittir. Tüm hakları saklıdır. Bu içeriğin tamamı yada bir kısmı Müzik Onair’ın izni olmadan kullanılamaz. Basım ilan sorumluluğu, ilan sahiplerine aittir. Dergide yayınlanan ürünlerin fiyat değişikliklerinden Müzik Onair sorumlu değildir. Konuk yazarların makalelerinde yer alan görüş ve ifadeler tümüyle yazarlara aittir ve Müzik Onair’ın görüşlerini yansıtmaz.

2

WhatsApp Hattı

| Müzik Onair 0 506 343 65 50

BANKA HESAP NUMARALARIMIZ ALICI ADI : UĞUZ BİLİŞİM TEKNOLOJİ HİZMETLERİ İLETİŞİM DANIŞMANLIK YAZILIM BİLGİSAYAR VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ BANKA ADI : . :ENPARA IBAN : TR04 0011 1000 0000 0088 3446 41

Yeni Satış Noktası

Bağdat Caddesi No: 291 K: 2 D: 4 Caddebostan - Kadıköy / İstanbul 0 216 358 00 48 Aralık 2019 | Sayı 4

@muzikonair


İÇİNDEKİLER

26

Serdar Ortaç’tan Rap Müziğin Yükseliş Döneminde Şarkı Yapmayacağı İddialarına Yanıt: Müzik Benim Hayatım, Ondan Vazgeçmek, Hayatımdan Vazgeçmek Gibi Olur Editör .........................................................................................................................................1 Dünya Ne Dinliyor? .................................................................................................5 Kıyıda Köşede Kalmış Şarkılar 2 .......................................................... 12 List Onair X30 ............................................................................................................. 16 Müzik Endüstrisine Sosyal Medya Kullanma Kılavuzu ............................................................................................... 24 Ünlü Yapımcının Başarısı Anlamlı Gecede Bir Kez Daha Tescillendi ............................................................................... 45 Pop’üler Müzikte Lavabo Tıkandı Mı?...........................................48 Radyo Alaturka’nın Sevilen Sesinden Net Mesaj: Rap Müzik Bir Furya .......................................................................................... 54 “Türküler Modern Yöntemler ile Dünyaya Tanıtılmalı” ......................................................................................... 58 Bir Tıkla Müzik Dinlemek Onlara Göre Değil .....................64

muzikonair.com

3


18

Orhan ÖLMEZ: Kendi Tarzı ile Var Olmaya Çalışanlar Tarafında Duruyorum.

6 HER YERDE GÜL “SHE”N!

34

Hem kendisine hem de başkalarına yaptığı hit şarkılara imzasını atan başarılı sanatçı, bu şarkılara yenilerini eklemeye devam ediyor.

Buğra KUNT: İşinize Geldiğinde Sosyal Medya Fenomenlerine Yanaşıp İşinize Gelmeyince Kötülüyorsunuz.

40

Gülten Kaya: Ahmet Kaya, Bu Ülkeye Fazla Gelen Şahane Bir İnsandı.

4

| Müzik Onair

50

Nazan ŞORAY: Hal Hal, Bir Milyondan Fazla Sattığı İçin Altın Plak Ödülü Aldım.

62

Ah Canım Ahmet: 90’ların Ruhu, 2019’un Ruhuna 10 Basar. Aralık 2019 | Sayı 4


DÜNYA NE

?

DİNLİYOR

AMERİKA

Listeler değişiklik gösterebilir. Güncel listeler için kodu tara !

İNGİLTERE

1- 10,000 Hours - Dan + Shay & Justin Bieber

1- Don’t Start Now - Dua Lipa

2- Someone You Loved - Lewis Capaldi

2- Dance Monkey - Tones And I

3- Memories - Maroon 5

3-Turn Me On - Riton & Oliver Heldens Feat. Vula

FRANSA

İSPANYA

1-Que Calor - Major Lazer Feat. J Balvin & El Alfa

1-Alocao - Omar Montes & Bad Gyal

2-Ride It - Regard

2- Indeciso - Reik, J. Balvin & Lalo Ebratt

3- Dance Monkey -Tones And I

3-RITMO - (Bad Boys For Life) The Black Eyed Peas & J Balvin

ALMANYA

İTALYA

1-Torn - Ava Max

1-Hold Me While You Wait - Lewis Capaldi

2- Circles - Post Malone

2- Memories - Maroon 5

3- Lose Control - Meduza & Becky Hill & GOODBOYS

3- Dance Monkey - Tones And I

muzikonair.com

5


RÖPORTAJ

GÜL

HER YERDE

“SHE”N! HER GEÇEN YIL BAŞARISINA BAŞARI KATTI. HAZIRLAYAN Berkem TEMİZEL

6

| Müzik Onair

Aralık 2019 | Sayı 4


muzikonair.com

7


PORTRE

Hem kendisine hem de başkalarına yaptığı hit şarkılara imzasını atan başarılı sanatçı, bu şarkılara yenilerini eklemeye devam ediyor. Son olarak geçen ay bir içecek firmasının reklam müziğini seslendiren Hadise için söz ve müziği kendisine ait olan bir şarkı hazırlayan Gülşen, Eylül ayında ise pop müziğin yeni starlarından Edis ile seslendirdiği düet çalışmasının heyecanını yaşıyor.

8

| Müzik Onair

B

u şarkının üzerine bu ayki yazımda Gülşen’i tanımayan okurlarımıza başarılı sanatçının hayatından kısaca bahsederek başkaları için hazırladığı şarkılara değinmek istedim. Aralık 2019 | Sayı 4


!

Çelik ve Bendeniz gibi önemli isimlere üç ay vokallik yapan Gülşen, 1995’te bir barda sahnedeyken albüm yapımcısı Serap Turgay tarafından beğenilerek eşi Özkan Turgay ile tanıştırıldı. Turgay çiftinin albüm teklifini kabul etti ve Raks Müzik ile dört albümlük bir anlaşma imzaladı.

İLK ADIMINDA HEDEFİ TAM 12’DEN VURDU! İlk albümü olan “Be Adam”ı 1996 yılında Raks Müzik’ten çıkaran Gülşen bu albümle ve özellikle “Be Adam” şarkısının klibi ile büyük bir çıkış yakaladı. Bu albümden “Gel Çarem”, “Be Adam”, “Saz mı Caz mı?” ve “Son Sözüm” olmak üzere 4 tane video klip yayınlandı. Kral TV Video Müzik Ödülleri’nde bu albüm ile beraber sanatçı, “En İyi Çıkış Yapan Kadın Sanatçı” dalında aday oldu ancak ödülü Özlem Tekin aldı. İlk albümünden yaklaşık olarak iki sene sonra ikinci albümü “Erkeksen”i 1999’da yayınladı. Bu albümden “Yiğidim”, “Delisin” ve “Gözü Karalım” isimli 3 şarkısı hitleri arasına girmeyi başardı. muzikonair.com

Tuta tuta çatlayacaksın Be Adam

Müziğe olan ilgisinden dolayı akademik eğitimini tamamlamak için İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Bölümü’ne başlayan Gülşen, üniversite eğitimiyle eş zamanlı olarak İstanbul’daki çeşitli gece kulübü ve barlarda sahne aldı. Ancak hem okulu hem işi bir arada yürütemeyerek birinci yılından sonra okulu bıraktı. Daha sonra Türk halk müziği dersleri almaya başladı.

HEDEFİ 12’DEN VURDU

Ordulu bir ailenin çocuğu olarak 29 Mayıs 1976 tarihinde İstanbul’da dünyaya gelen Gülşen Bayraktar’ın müzik aşkı 5-6 yaşlarında başlamış. Lise eğitimini Şehremini Lisesi’nde tamamlayan sanatçı, ilk bestesini de bu yıllarda 16 yaşında iken yaptı.

İlk Adımında

HİT ŞARKI FABRİKATÖRÜ GÜLŞEN

Üçüncü albümü “Şimdi(2001)” de bağlı olduğu müzik şirketinin içinde bulunduğu zor durum nedeniyle yalnızca “İhanet” isimli parçaya video klip çekti. Gülşen müzik kariyerinin en büyük patlamasını 2004 yılında çıkardığı “Of Of” şarkısı ile aynı ismi taşıyan dördüncü stüdyo albümü “Of Of”ile yaptı. Sözü ve müziği Türk pop müziğinin önemli bestecilerinden Nazan Öncel’e ait olan şarkı, sanatçıya oldukça önemli bir başarı getirdi ve o yıl içerisinde Kral TV Video Müzik Ödülleri’nde “En İyi Kadın Sanatçı” ödülünü kazandı. Bu albümde Gülşen’in kendisine ait şarkıları da vardı ve bunlar da yine sanatçının hit şarkıları arasındaki yerini aldı. Bunlar “Sakıncalı” ve “Nazar Değmesin” isimli şarkılardı Bu dönemde bir Sezen Aksu şarkısı olan “Sarışınım”a klip çeken sanatçının klibi Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), tarafından yasaklandı.

“YA TUTARSA” MTV’de 3 NUMARAYA YÜKSELDİ Gülşen’in 2006’da çıkardığı “Yurtta Aşk Cihanda Aşk” isimli albümü de onun kariyerinde özel yer alan bir iş oldu. Çıkış parçası olarak seçilen Altan Çetin şarkısı “Ya Tutarsa” MTV listelerinde üç numaraya kadar yükseldi. Ancak bundan sonraki albümü “Ama Bir Farkla” ile aynı ilgiyi göremedi. Kariyerinin en çalkantılı albümü denebilecek bu albümde, ilk şarkı “Kara Böcükler”in başarısızlığı hemen arkasından kliplendirilen “E Bilemem Artık” ile kapatıldı. Bu şarkıda yine inanılmaz bir başarı kazandırdı sanatçıya. Radyolar ve müzik kanallarında sürekli çalınan şarkı Billboard Türkçe Top 20 Listesi’nde 1 numaraya kadar yükseldi. Ayrıca Avrupa radyo listelerinde de 92 numaraya kadar çıktı.

9


PORTRE Çalkantılı dedik ya bu albüm için üçüncü şarkı “Su Gibi Geçerdi Zaman” da kliplense de çok fazla rağbet görmedi. Radyocular “Muhtelif Zamanlarda” isimli parçayı ön plana çıkarınca o şarkının talihsizliği de geride kalmış oldu. Klibi olmamasına rağmen Türkiye listelerinde dokuz numaraya kadar yükseldi.

VE ZİRVE ÇOK YAKINDA

ARTIK ZİRVENİN TEK SAHİBİ

“GÜLŞEN” Gülşen, 2009’da “Önsöz” isimli yedinci albümünü çıkardı. Sanatçı bu albümde şimdiki eşi Ozan Çolakoğlu ile çalıştı. Albümde arka arkaya klipleri çekilen, “Bi’ An Gel” ve “Ezberbozan” şarkıları ile listelere hızlı bir giriş yapan Gülşen, uzun süre 1 numarada kalmayı başardı. Albümdeki diğer klipleri “Önsöz” ve “Dillere Düşeceğiz” şarkılarına çeken sanatçının bu iki şarkısı da hitleri arasına girmiş ve şu anda bile konserlerde tek bir ağızdan söylenmeyi başarmıştır.

BİRİ GÜLŞEN’İ DURDURSUN? Başarılı sanatçı 2013 yılında çıkardığı ve Türkiye’de yılın en çok satan albümü olan “Beni Durdursan mı?” ile adeta yıla damga vurdu. Özellikle albümün çıkış parçası olan “Yatcaz Kalkcaz” haftalarca hatta aylarca listelerde üst sıralarda kalmayı başardı. Albümün ikinci klibi olan “Kardan Adam” şarkısı da büyük beğeni topladı ve yine haftalarca üst sıralarda kaldı. Başarılı sanatçı albümün son klibini çektiği “Irgalamaz Beni” şarkı ile uzun süre gündemde kaldı. Şarkının klibi dünyaca ünlü sanatçı Miley Cyrus’ın bir klibine benzerliğinden dolayı çok tartışıldı. Albümde “Kendine Müslüman” , “Aşk Cinayet Sever” başta olmak üzere birçok şarkı klipsiz olmasına rağmen milyonlarca kez dinlendi ve sanatçının hitleri arasına girmeyi başardı. Başarılı sanatçı çok kısa bir süre sonra pop müziğin bir diğer başarılı isimlerinden birisi olan Murat Boz ile birlikte seslendirdikleri “İltimas” teklisini çıkardı. Haftalarca listelerde zirvede yer alan şarkı klibi ile tüm dikkatleri üzerine çekmeyi başarmıştı.

10 |

Müzik Onair

Yatcaz Kalkcaz Yatcaz Kalkcaz Yatcaz Kalkcaz Hooooop Ordayım

Başarılı sanatçının hayranları 2008 yazında onu yeni bir imajla gördü. Latin ezgileri yer alan bir şarkı olan “Yapamazsan Yok” listelerde 3 numaraya yükselmeyi başarırken, yine aynı yıl içerisinde, genç yaşta hayatını kaybeden ünlü müzisyen Uzay Heparı’nın anısına yapılan albümde, daha önce Sertab Erener tarafından yorumlanan “Sakin Ol” isimli parçayı yeniden yorumlamış ve şarkı video klip desteği olmadan yedi numaraya kadar yükselmiştir.

Aralık 2019 | Sayı 4


Hooooop Ordayım

Şarkı çıktığı günden bu yana her iki sanatçının da en beğenilen şarkılarından birisi olmuş ve YouTube’de 97 milyon izlenmeye ulaşmıştır.

Yıldız Tilbe’nin Yıldızlı Şarkıları albümünde “Delikanlım” şarkısını seslendiren sanatçı yorumuyla büyük bir beğeni aldı ve haftalarca müzik listelerinde yer aldı.

200 MİLYON İZLENEN İLK TÜRKÇE ŞARKI: BANGIR BANGIR

BAŞKALARINA YAPTIĞI ŞARKILAR

Gülşen’in halihazırdaki son albüm çalışması olan “Bangır Bangır” albümü ismi gibi radyolarda bangır bangır çalındı ve bir kez daha Türkiye’de yılın en çok satanı olmayı başardı. Albümle aynı adı taşıyan ve çıkış parçası olan şarkı gerek sözleri gerek müziği ve gerekse de klibiyle büyük beğeni toplayarak YouTube’de 200 milyon izlenmeyi geçen ilk Türkçe şarkı olmayı başardı. Albümdeki ikinci video klip ise albümün en dikkat çeken şarkılarından birisi olan “Dan Dan” şarkısına çekildi. Hollywood’ta klibi çekilen şarkı klibi pornografik bulunduğu gerekçesiyle RTÜK tarafından yasaklandı. Şarkı YouTube’da yaklaşık 130 milyon kez dinlendi.

Pop müziğin en iyilerinden biri olan Gülşen kendisinin yanı sıra birçok önemli isime verdiği şarkılarla da adından sıkça söz ettirmeyi başarmıştır. Gülşen tarafından sözü ve müziği hazırlanan eşi Ozan Çolakoğlu ile Süperstar Ajda Pekkan’ı bir araya getiren “Ara Sıcak” şarkısı haftalarca hatta aylarca listelerde üst sıralarda yer almayı başarmıştır. Sanatçının diğer önemli iki şarkısı ise Hadise tarafından seslendirilen “Süperman” ve Murat Dalkılıç tarafından seslendirilen “Bir Güzellik Yap” şarkıları oldu. Her iki şarkı çıktıkları yıla damga vurarak hit şarkılar arasına girmeyi başardı.

Gülşen’in Murat Dalkılıç ile olan iş birliği “Derine” ve “İki Yol” şarkıları ile devam etti. Dalkılıç’ın 2014 yılında çıkardığı albümde yer alan iki şarkı da albümde büyük beğeni kazanan şarkılar arasına girdi. Pop müziğin iki önemli kadın sanatçısı olan Demet Akalın ve Gülşen ilk kez 2015 yılında “Hayalet” şarkısında bir araya geldi. Demet Akalın’ın “Rakipsiz” albümünde yer alan ve albümün çıkış parçası olarak seçilen “Hayalet” büyük bir beğeni kazanmış ve Demet Akalın tarafından her seferinde iltifat almayı başarmıştır. Sayısız hit şarkının altına imzasını atan Gülşen, Bülent Ersoy, Sibel Can, Ebru Gündeş, Metin Şentürk, Emir, Mustafa Sandal gibi birçok isme verdiği şarkılarla adından sıkça söz ettirmeyi başarmıştır.

İşte çıktıkları yıla damga vuran ve Gülşen imzası taşıyan şarkılar: • Hülya Avşar - Alnının Yazısı (Söz & Müzik: Gülşen)

BİRBİRİNDEN ÖNEMLİ HİT ŞARKILARA İMZA ATTI

• Rober Hatemo - Büyüdüm Uslandım (Söz & Müzik: Gülşen)

Şarkıcılığının yanı sıra müzik eleştirmenlerinden olumlu geri dönüşler alan şarkı yazarı kimliğiyle de öne çıkan Gülşen, bugüne kadar altı Altın Kelebek ve dokuz Kral Türkiye Müzik Ödülü dahil olmak üzere onlarca ödül kazandı.

• Sibel Can - Suistimal (Söz & Müzik: Gülşen),

Gülşen, son üç albümünün yapımcısı olan aranjör ve besteci Ozan Çolakoğlu ile Haziran 2016’da dünya evine girme kararı aldı. Çiftin bu evliliğindeki ilk çocuğu olan Azur Benan, Ocak 2017’de dünyaya geldi. Çocuğunu dünyaya getirdikten sonra uzun süre bir çalışma çıkarmayan Gülşen, çeşitli tribute albümlerde şarkı seslendirdi. muzikonair.com

• Sibel Can - Başı Bağlı (Söz & Müzik: Gülşen) • Emir - Engelli Koşu (Söz & Müzik: Gülşen) • Emir - Sudan Sebep (Söz: Yıldız Tilbe | Müzik: Gülşen) • Bülent Ersoy - Aşktan Sabıkalı (Söz & Müzik: Gülşen) • Yıldız Kaplan - Haberin Yok (Söz & Müzik: Gülşen) • Yeşim Salkım - Piyango (Söz & Müzik: Gülşen) • Metin Şentürk - Tamamen Yanılsama (Söz & Müzik: Gülşen) • Petek Dinçöz - Aşk (Söz & Müzik: Gülşen) • Petek Dinçöz - Sade Tören (Söz: Gülşen | Müzik: Caner Güneysu) • Mustafa Sandal - Tesir Altında (Söz & Müzik: Gülşen) • Ebru Gündeş - Her Durumda (Söz & Müzik: Gülşen) • Röya - Kesin Bilgi (Söz & Müzik: Gülşen) • Funda Arar - Bırakma Beni (Söz & Müzik: Gülşen) • Fatih Ürek - Tak Tak (Söz & Müzik: Gülşen) • Emir - N’aptın (Söz & Müzik: Gülşen)

11


AKTÜEL HAZIRLAYAN İBRAHİM AYDEMİR

Bu şarkıları dinlemek için hemen kodu tarat!

D

ergimizin önceki sayısında başladığımız “Kıyıda Köşede Kalmış Şarkılar” bölümüne devam ediyoruz. Yine sizler için kıyıda köşede kalmış, hakettiği ilgiyi görmemiş ve klip çekilse daha fazla insana hatta milyonlara ulaşacağını düşündüğüm şarkıları derledim. Hadi bakalım başlıyoruz…

AY PARÇASI & OLMADI

BURAY

İlk olarak pop müziğin sevilen seslerinden Buray’ın “Sahiden” albümünde yer alan iki şarkının beklenilen ilgiyi görmediğini düşünüyorum. Tarzıyla pop müziğe farklı bir soluk kazandıran Buray, piyasaya girdiği ilk günden beri büyük beğeni ile dinlenmeye devam ediyor. Sanatçının 2016 yılının sonbahar aylarında çıkardığı “Sahiden” albümünde yer alan “Ay Parçası” ve “Olmadı” şarkıları albümün en dikkat çeken şarkıları arasında yer aldı.

MİSAFİR Simge, son yıllarda “Ben Bazen, Öpücem, Üzülmedin mi?” gibi birbirinden önemli hit parçaların altına imzasını attı. Klip çektiği her şarkı ile büyük bir dinlenme başarısı gösteren Simge, albümündeki birçok güzel şarkısına ise klip çekmemeyi tercih etti. Müzik kariyerinin ilk yıllarında çıkardığı sözleri Gökhan Şahin, müziği ise Erdem Kınay’a ait olan “Misafir”, klip çekilmediği halde başarılı popçunun hitleri arasına girmeyi başardı.

12

| Müzik Onair

SİMGE Aralık 2019 | Sayı 4


HADDİNDEN FAZLA

R A Ş A Y U EBR

Çıkardığı şarkılarla her döneme damga vuran Ebru Yaşar, son albümü ile özellikle “Ben Ne Yangınlar Gördüm” ve “Havadan Sudan” şarkıları adeta piyasayı kasıp kavurdu. Albümdeki şarkılarıyla haftalarca listelerde üst sıralarda yer almayı başaran sanatçı, albümün belki de en iyi parçalarından biri olan “Haddinden Fazla” şarkısına klip çekmeyerek şarkının hakettiği değeri görmesini engelledi diye düşünüyorum. Sözleri Ebru Yaşar ve Onur Murat Alan, müziği ise Mohamed Ahmed Fouad imzası taşıyan ve klipsiz YouTube’da beş milyon dinlenen şarkının düzenlemesini Febyo Taşel yaptı.

SUİSTİMAL Sibel Can, bugüne kadar çıkardığı sayısız hit şarkının altına imzasını atarak Türk müziğine kazandırdı. 19. albümü olan “Seyyah”, sanatçının kariyerindeki başarılı albümlerinden biri olarak yerini almayı başardı. “Ne Olursun, Bize Üzüldüm, Eloğlu, Arası Yok mu?” gibi birçok başarılı şarkıya klip çekmeyen Sibel Can herkesi şaşırtmıştı. Albümde en çok dikkat çeken parçalarından biri olan sözü ve müziği Gülşen’e ait olan “Suistimal” şarkısının ciddi anlamda harcandığını düşünüyorum. Albümün çıkış parçası olan ve klibinde Kenan Doğulu ile birlikte kameralar karşısına geçtiği “Hançer” şarkısı, sanatçının müzik kariyerinin hitleri arasına girmeyi başararak konserlerinde en çok ilgi gören şarkılarından birisi olmuştur.

N A C L E SİB

OSMAN

K İ L E Ç AYLA muzikonair.com

Birbirinden önemli sanatçılara yaptığı şarkılarla ismini duyuran Ayla Çelik, uzun bir süre besteci olarak devam ettiği kariyerinde yorumcu olarak devam etmeye karar verdi. Bunun üzerine sanatçı Belma Şahin ile birlikte 2007 yılında çıkardığı “İstanbul Türküleri” albümü ile müzik piyasasına giriş yaptı. Ancak ilk ciddi adımını 2016 yılında çıkardığı “Ben” albümü ile yapan sanatçı, albümde ünlü şovmen Beyazıt Öztürk ile birlikte seslendirdiği “Bağdat” şarkısı ile yıla damga vurdu. Yılın şarkısı olmak üzere birçok kategoride kendisine sayısız ödül kazandıran albümdeki şarkıların hepsinin birbirinden güzel olduğunu düşünüyorum. Özellikle “Osman” şarkısının ayrı bir havasının olduğunu ve klip çekildiği takdirde inanılmaz bir başarı yakalayabileceğini ifade edebilirim.

13


AKTÜEL BİTMEDİ ELEM Pop müziğin nazal sesli erkek sanatçısı Oğuzhan Koç, çıkardığı şarkılarla müzikseverlerin kalbinde taht kurmaya devam ediyor. Sanatçının müzik kariyerindeki ilk çalışması, “Ben Hala Rüyada” albümündeki tüm şarkılar bence çok başarılıydı. Albümde yer alan “Ayy, Her Aşk Birgün Biter, Yüzük” şarkıları ile iyi bir başarı yakalayan sanatçı albümde çoğu şarkısını kliplendirdi.

Ç O K n N a OğĞuUzZhHA

Ancak albümde klip çekilmesi gereken iki güzel şarkının daha yer aldığını düşünüyorum. Bunlardan ilki Oğuzhan Koç’un şarkıları arasında en sevdiklerimin başında yer alan “Bitmedi Elem” şarkısı… Sözü ve müziği sanatçının kendisine ait olan şarkının enerjisi ve müziği o kadar başarılı ki, klipsiz haliyle 5 buçuk milyon dinlenmeyi başardı. Diğer bir şarkı ise bence albümün bir diğer enerjik şarkısı “Neşeli Ayrılık”… Sözü ve müziği sanatçının kendisine ait olan şarkı, klip çekildiği takdirde iyi bir başarı yakalayabilirdi diye düşünüyorum. Kesinlikle bu iki şarkıyı dinlemeniz gerek.

HER ŞEY FANİ & SEVDAM TEK NEFES Yazımızın bu bölümünde ise harika isimlerin yer alacağı iki şarkıyı sizlere önereceğim… Megastar Tarkan’ın uzun bir aradan sonra çıkardığı 10 şarkılık albümü inanılmaz dinlenme rakamlarına ulaştı. “Yolla” ve “Beni Çok Sev” şarkıları YouTube’deki dinlenme sayıları ile milyonlarca dinlendi. Albümde yer alan sözü ve müziği Minik Serçe Sezen Aksu imzası taşıyan “Her Şey Fani” şarkısı Tarkan’ın harika yorumuyla bütünleşince dinlenilmemesi imkansız hale gelmiş. Klipsiz halde beş buçuk milyon dinlenmeyi başaran şarkının, daha sonra birçok isim tarafından coverleri çıktı ama hiçbiri Megastar’ın söylediği etkiyi yaratmadı. Albümün bir diğer dikkat çeken şarkısı tabi ki, sözü Aysel Gürel müziği Tarkan imzası taşıyan “Sevdam Tek Nefes”. Albümdeki hareketli parçalardan birisi olan şarkı klipsiz haliyle büyük bir başarı yakalamış ve on milyon dinlenme barajını geçmiş durumda.

N A K R TA

Bu iki şarkıyı daha önce dinleyemeyen okuyucularımıza şiddetle tavsiye ediyorum.

14

| Müzik Onair

Aralık 2019 | Sayı 4


ZALİM EFENDİ & HAYDUT Her çıkardığı albümle büyük başarı yakalayan Murat Dalkılıç albümlerindeki çoğu başarılı şarkıya klip çekmeyerek şarkıların heba olmasına neden oldu. Bunlardan iki tanesine kesinlikle klip çekilmesi gerektiğini düşünüyorum. İlk olarak 2014 yılında çıkardığı “Derine” albümünde yer alan “Zalim Efendi” şarkısı… Söz ve müziği Dalkılıç imzası taşıyan şarkı albümde klip çekilmesi gereken şarkılardan birisiydi kesinlikle… Diğer bir şarkı ise yine aynı albümde yer alan “Haydut” şarkısı… Sözleri Murat Dalkılıç, müziği Caner Yenmez imzası taşıyan şarkı, albümün tarzı ve müziğiyle dikkat çeken şarkılarından birisiydi. Murat Dalkılıç, keşke klip çekilse de televizyonlarda kanallarda sık sık izlesem diye beklediğim bu iki şarkıya da klip çekmemeyi tercih etti.

Ç I L I K L A D MURAT

PATATES

R E N E Y HANDE

Son çıkardığı iki albümü ile büyük başarılar yakalayan Hande Yener, 2020 yılında büyük bir titizlikle hazırladığı 20. yıl özel albümüne ara vermeden çalışmaya devam ediyor. Sanatçının son albümü Yener’in kariyerinde, başarılı hitlerin bulunduğu bir albüm olarak yerini alacak. Albümdeki bir şarkısına klip çekilmesini çok bekledim ama çekilmedi. “Patates” isimli şarkı albümün ilk çıktığı günden beri favori şarkılarımdan birisiydi. Şarkı gerek ismiyle gerekse sözleriyle dikkatimi çekmiş ve beğenimi kazanmıştı. Sanatçının bu şarkısına klip çekeceğini gerçekten bekliyordum ancak beklediğim gibi olmadı. Bu şarkı da kıyıda köşede kalmış şarkılar olarak nitelendirdiğim şarkılar arasında yer aldı.

HER DURUMDA Son şarkımız Türk müziğinin en başarılı solistlerinden olan ve milyonlarca hayran kitlesine sahip olan Ebru Gündeş’e ait. Yıllardan beri çıkardığı sayısız başarılı şarkının altına imzasını atan Gündeş, her çıkardığı albüm ve her söylediği şarkıyla milyonlarca dinlenmeyi başarıyor. Sanatçının 2014 yılında çıkardığı “Araftayım” albümü çok büyük bir başarı yakaladı. Albümde klibi çekilen “Araftayım, Nerdeydin, Bir Devir Bitti” ve “Aynı Aşklar” şarkıları milyonlarca dinlenmeyi başararak haftalarca listelerde yer almıştı. Bu albümde yer alan sözü ve müziği Gülşen imzası taşıyan “Her Durumda” şarkısının neden kliplendirilmediğini halen anlaşım değilim. Bir sanatçının Gülşen imzası taşıyan bir şarkıya klip çekmemesi belki de hayatımda ilk kez karşılaştığım bir durum oldu. Ama olsun her durumda biz yine Ebru Gündeş’i dinlemeye devam edeceğiz…

Ş E D N Ü G EBRU

Bu sayımızda size önereceğim şarkılar şimdilik bu kadar. Keyifli okumalar, iyi dinlemeler… muzikonair.com

15


LIST ONAIR

16

| Müzik Onair

Aralık 2019 | Sayı 4


11 BURAK KING SIZI KALDI 12 TUĞBA YURT VURKAÇ 13 SILA HAYTALAR DÜKKANI 14 İSMAIL YK YALA DUR 15 SIMGE YALNIZ BAŞINA 16 TAN TAŞÇI FT. BAŞKANLAR ORK. SENSIZ OLMAZ 17 RAMIZ GIBI GIT 18 FETTAH CAN BIRAK AĞLAYAYIM 19 FERHAT GÖÇER SÖNMEK BILMIYOR 20 DERYA BEDAVACI DEME 21 DENIZ SEKI NEREDEN BILECEKSINIZ 22 MEHMET ERDEM SEN DE VUR GÖNLÜM 23 CEM BELEVI FARKINDA MISIN 24 AYLA ÇELIK AŞIK OLDUM GIDERKEN 25 ÜMIT BESEN & GÜLDEN DEĞIŞTIM 26 BEGE X EFESAVAGE NERESI? 27 MUSTAFA SANDAL & ZEYNEP BASTIK MOD 28 GÖKÇE BU KALP 29 BILAL SONSES NEYIM OLACAKTIN? 30 EBRU YAŞAR ALEV ALEV ADAYLAR HALUK LEVENT | SEN OLASIN TUĞÇE HAŞIMOĞLU | SEN GIBI

muzikonair.com

Listeler değişiklik gösterebilir. Güncel listeler için kodu tara !

PINAR SÜER & HEIJAN | ANNE DEHA BILIMLIER | ŞIIRE GAZELE AYDIN KURTOĞLU | TEK

17


ORHAN ÖLMEZ:

TARZIİLE

KENDİ

VAR OLMAYA ÇALIŞANLAR TARAFINDA

HAZIRLAYAN MELİKE LENA

18

| Müzik Onair

DURUYORUM. Aralık 2019 | Sayı 4


muzikonair.com

19


RÖPORTAJ

B

esteci, söz yazarı, aranjör, yapımcı, sunucu ve sayısız enstrümanı ana dilinde konuşturan, kendine has tarzı ile ilk albümünden bugüne kadar sayısız şarkı yapan ve en güçlü rakibi yine kendisi olan Orhan Ölmez’i, anlatmakla bitiremeyiz... Müzik dünyasında adından saygı ile söz edilen nahif, mütevazı, samimiyeti sazına sözüne yüzüne yansıyan bir koca yürek... Ezbere bildiğimiz, dilimizden düşürmediğimiz bir kaç şarkısından birer mısrayı hatırlayalım… Şimdi çok uzakta kalmış bir baharsın. Su Misali Sesini duymayı özledim, elini tutmayı özledim. Özledim Aşk denilen bu resimde, durur musun benimle birlikte? Damla Damla Hem ömürde, hem ölümde, ben seni seviyorum” Seni Seviyorum Onun şarkılarını nerede ise bütün radyo playlistlerinde dinleyebilirsiniz. Karma, THM, TSM, POP, arabesk çalan radyolar dahil onun albümlerine yer verir. Çünkü olduğu eserlere sadece sesini değil yüreğini de katar. Her tarzı büyük bir ustalıkla okuyan Orhan Ölmez’i türkü albümünde de çok sevdik. Okuduğu türkülerden bir kaçını hatırlayalım. “Kurban Olduğum Gelsene, Dağlara Düşünce Ayaz, Kursa Fidanım, Ömür Dediğin…” Dediğim gibi anlatmakla bitiremeyiz, biz en iyisi Orhan Ölmeze soralım ve ondan dinleyelim…

20 |

Müzik Onair

Aralık 2019 | Sayı 4


Türkü formunda bestelerimiz de, yıllar içinde birikmişti ve bu hayale yaklaşmamıza zemin oluşmaya başlamıştı. Sonunda; 2014 yılında, bir ‘’Türkü Albümü’’ yaptık.

2003 yılında “su misali” isimli albüm ile müzik severlerin gönlüne su gibi aktınız, “su misali” hepimizin ilk gözağrısı olmakla kalmadı ruhumuza kök saldı. İlk albümde bu başarıyı yakalamanızın ardındaki sır ne idi? O zamanlar, okuldan yeni mezun olmuş, orkestralar ve şarkıcılar ile çok sayıda konsere çıkmış, TRT İzmir Radyosu’nda yaklaşık bir yıl kadar ‘’bağlama sanatçısı’’ olarak görev yapmış, heyecanlı bir müzisyen olarak albüm yapma imkanı yakaladım. Sanırım; o birikim, heyecan ve enerji albümümüze oldukça yansıdı. Tabii ki; çok fazla şey ile meşgul olduğumuz bir dönem olduğu için, samimiyetten başka kaygımız yoktu. Elbette başarılı olmak isteyerek yaptık albümümüzü, fakat “samimiyet” hep en ön plandaydı. Çalışmamız çok sevildi ve bu da; bizi çok mutlu etti. 2006 “En İyi Fantezi Müzik Erkek Sanatçı” ödülünü aldınız ve sonra “Damla Damla” isimli albümünüz dinleyici ile buluştu, albüme adını veren şarkı dillerde pelensek oldu, o günleri biraz anlatır mısınız ? İlk ve ikinci albümlerden ve ödüllerden sonra, oluşmuş olan ivmeyi ve yukarı çıkışı desteklemek çok önemliydi bizim durumumuzda. Elbette biz, sevdiğimiz şarkıları besteleyip söylüyorduk ve söyleyeceğiz ama sevenlerimizin fikirleri, her geçen gün daha çok muzikonair.com

önem taşımaya başladı bir kariyer oluştukça. Bu nedenle; ‘’Damla Damla’’ isimli şarkımızın ve albümümüzün yakalamış olduğu başarı çok önemli oldu bizim için. Başarı grafiğiniz yükselmeye devam ederken sevenlerinize bir sürpriz yaptınız ve “Orhan ÖLMEZ’le” isimli ekran serüveniniz başladı. Ardından 2008 – 2009 yıllarında TRT ekranlarında hazırlayıp sunduğunuz “ Orhan ÖLMEZ’ le Gece’nin Sesi “ ve yine “TRT Müzik” kanalı ekranlarında, canlı olarak “Orhan Ölmez’le Su Misali” programı ile izleyiciyi ekrana kilitlediniz. Sanatçı ve sunucu Orhan Ölmez’i biraz anlatır mısınız?

O zamanlar, katıldığımız televizyon programları ve müzik programlarından dolayı, ciddi de bir birikim oluşmaya başlamıştı. Okul yıllarına kadar uzanan bir öğreticilik yönümüzün de olması, o süreçte çok etkiliydi. Zira öğretmenlik geçmişimiz de olmuştu hem üniversite yıllarımızda hem de sonraki zamanlarda. Bunu fark etmiş olan yapımcı firmalardan, televizyon programı sunuculuğu teklifleri gelmeye başladı. Biz de, kendimizce uygun olabileceğini düşündüğümüz teklifleri değerlendirdik ve oluşan durum, bizi ve izleyicilerimizi memnun etti, ne mutlu ki. Yıl 2011 ve “Orhan Ölmez 2011” adlı yeni bir albüm ile müzik severlere tekrar merhaba dediniz. Akabinde 2012 yılında, “2+20” isimli albüm ile Orhan Ölmez’cilere bir sürpriz daha yaptınız, neden 2+20? İlk albümümüz ve ikinci albümümüzün yayıncısı olan yapım şirketi ile o dönemler şarkılarımızın mekanik hakları ile ilgili anlaşmaya vardık ve 2011 tarihinde hayata geçirmiş olduğumuz “Ölmez Müzik – Müzik Ölmez” isimli yapım firması bünyesinde, o şarkıları tekrar sunmaya karar verdik. Tabi ki sürekli şarkı yazdığımız için daha önce yayınlanmış olan şarkılarımızın yanında, yeni şarkılarımız da yer aldı o projede. Proje 22 adet eserle tamamlandı ve sunuldu. Proje ismi olarak; 22 adet şarkının, 20 tanesi daha önce yayınlanan ve 2 tanesi yeni şarkılar olduğu için ‘’2+20’’ ismini seçtik.

21


RÖPORTAJ Yıl 2014 ve romantik şarkıların prensi “Orhan Ölmez - Türkü” albümü ile karşımıza çıkıyor. Türküler size, siz de Türkülere çok yakıştınız önce bunu söylemek istiyorum ama bu nasıl oldu, nasıl karar verdiniz? Okul yıllarımıza ve hatta daha eskilere dayanan bir karar oldu aslında türkü albümü. Biz, hep türkülerle iç içe olmuş, onlarla büyümüş ve müzik serüvenimize türkülerle başlamıştık zaten. Bu durum “bir türkü albümümüz olsa ne iyi olur”

Samimi olabileceğine inandığım her tür düet projesinde olmak, hatta ön ayak olmak isteyebilirim.

dedirten bir durumdu hep benim için. Türkü formunda bestelerimiz de, yıllar içinde birikmişti ve bu hayale yaklaşmamıza zemin oluşmaya başlamıştı. Sonunda; 2014 yılında, bir ‘’Türkü Albümü’’ yaptık ve adına da “Orhan Ölmez – Türkü” dedik. Başta, “Gelsene” isimli eser olmak üzere, eserlerimiz sevildi ve konserlerimizde istek alır oldu böylelikle. Sevgili Orhan Ölmez muazzam bir bağlama virtüözü olarak birçok müzik aletini de profesyonelce icra ediyorsunuz, bize biraz anlatır mısınız hangi ara hepsine zaman ayırdınız ve listede neler var? Müzik aleti çalmak, gerçekten vakit ayırmayı gerektiren, idman yapmayı ve bol tekrar yapmayı gerektiren bir süreç. Kendimi bildim bileli, her boş vakitte, çeşitli çalgılarla uğraştım. Bu da zamanla, o müzik aletleri ile içsel bir ilişki kurmama sebep oldu sanırım. Gerek fiziksel yapıları, gerekse tınıları zamanla içime işledi diyebilirim. Yatkınlık da oluşunca; yeni bir çalgıyı keşfetme sürecim kısalmaya başladı galiba. Bu sayede çok sayıda çalgıyı daha çok tanımaya başladım ve bu durum oluştu. Bu; biraz da bilişsel bir süreç sanırım. Müzik Ölmez’in sahibi ve bir prodüktör olarak günümüz müziğini konuşalım. Müzik dünyasında neler oluyor? Türkçe rap yükselişte ve Türkçe pop yerlerde polemiği aldı başını gidiyor, bu konuda neler söylemek istersiniz? Her alanda, her şey çok hızlı ilerliyor zamanımızda. İnsanlar artık, eskisi kadar, “yeni olan şeyler” direnç göstermiyorlar. Bunu, teknolojide, gıda sektöründe, moda ve tekstil dünyasında da görebiliyoruz. Tabii ki bu hız, toplumun sanat anlayışında da etkili oldu. Ancak; “adı üstünde”; hızlı tüketim ve tırnak içinde “moda” konusu ile ilgili

22 |

Müzik Onair

olunca; sanatsal birçok yeniliğin, yalnızca zamanın bir getirisi olarak sunulduğunu görebiliyoruz. Yani; içinde bulunduğumuz zamanın ruhu ve talebi adına; aylara, yıllara ve hatta yüzyıllara uzanan, ömürlük sanatsal yapıtlardan ziyade daha çok, anlık tüketim için eserler yapılır oldu. Bugün rap müzik moda... Yarın başka bir şey olur. Sanırım ben bu konuda “kendi olmaya ve kendi tarzı ile var olmaya çalışanlar” tarafında duruyorum. Ama yenilikleri de kesinlikle “olmalı” diye düşünüyorum. Müziğime, bu yenilikleri de yansıtıyorum zaman zaman. Hayatın ve insanın doğası bu çünkü. Moda olan şeyler, bir dönem var olurlar ve sonra başka bir şeyler moda olur ve o şeylerin yerine geçerler... Yeni proje ya da projeleriniz var mı? Çok projem var. Zamanla; “Müzik Ölmez” isimli firmamızın çatısı altındaki Youtube kanalımızda ve dijital platformlarımızda, çok sayıda yeni projeyi sevdiklerimize ulaştıracağız. Aynı zamanda, sahne çalışmalarımız da tüm hızı ile devam edecek. Şarkılarınızdan biri film yapılacak olsaydı hangi şarkınızı olurdu? Her biri benim için birer senaryo gibi. Hepsi aslında; uzun uzun hikayeleri özetliyorlar. İnsanın içindeki yolculuklar gibi hepsi. “Su Misali, Damla Damla, Dön Desem, Sessiz Sessiz, Sen Bilirsin, Gelsene, Bana Bırak, Bile Bile, Aldırma” ve daha bir çok şarkı üzerine sayfalarca hikayeler yazabilirim. Muhteşem düetleriniz var, bir dünya starı ile düet yapacak olsaydınız kim olurdu ve hangi şarkı? Bu fikirler “birden” oluşabiliyorlar çoğu zaman. Hayallerim, daha Aralık 2019 | Sayı 4


Genellikle, bir kitabı bitirmeden başkasına başladığımdan; elimde, yanımda ya da etrafımda hep birden fazla kitap olur. O an, ruh halim hangisine yatkın ise, o kitapla devam eder, çok yüklendiğimi ya da sıkıldığımı hissettiğimde diğerine geçerim. bireysel şeyler oluyorlar genelde. Bu nedenle bunu hiç düşünmedim. Yaptığımız düetler de genellikle “birden” oluşan fikirlerin hayata geçmiş halleri. Samimi olabileceğine inandığım her tür düet projesinde olmak, hatta ön ayak olmak isteyebilirim. Sinemaya gider misiniz, en son izlediğiniz film nedir? Elbette sinemaya gitmeyi çok severim. Genellikle, son seansları tercih ederim. Sebebi ise; izlediğim şeyin duygusunu, daha çok yaşamak ve o duyguyla ile uykuya dalmak istememdir. Yakın zamanda sinemada Marvel’in efsanevi serisinin son yapımını izledim. Tabii ki; aksiyonu bol olduğu için oluşan muzikonair.com

duygu, teknolojinin nelere kadir olduğu duygusu idi. Kitaplarla aranız nasıldır ve son okuduğunuz kitap desem? Kitap okumayı çok severim. Genellikle, bir kitabı bitirmeden başkasına başladığımdan; elimde, yanımda ya da etrafımda hep birden fazla kitap olur. O an, ruh halim hangisine yatkın ise, o kitapla devam eder, çok yüklendiğimi ya da sıkıldığımı hissettiğimde diğerine geçerim. Sağlıklı bir yöntem midir bilmem ama ‘”kitap okuma adına” çok eğlenceli olduğunu düşünüyorum bu durumun. Bu günlerde okumakta olduğum kitap; “Seninle Başlamadı” isimli, psikoloji üzerine yazılmış bir kitap. Aynı zamanda; “Müzikofili” isimli bir kitap daha okuyorum bu aralar. Geçmişe dair en çok neyi özlüyorsunuz? Çok şeyi özlüyorum ama “çok şeyi özleme durumunun” bir zihin meselesi olduğunu biliyorum.

Yani aslında; özlüyorum ama o özlem duygusunda hapsolmamam gerektiğini hissediyorum. Şarkılarıma da bu “özlem” duygusu yansır oldukça fazlasıyla. Ancak en önemli şey; “şu an” elbette. Özlenen kıymetli şeylere saygımı sunmak ve kıymetini bilerek hatırlamaktan başka seçeneğimiz yok zira. Şarkı sözlerimde de bunu ifade etmeye çalışıyorum dilim döndüğünce. Özlediğim şeyler, her zaman saygıyla ve sevgiyle hatırlanacaklar... Sevgili Orhan Ölmez çok teşekkür ederim bize zaman ayırdığınız için ve bütün sorularımızı içtenlikle cevapladığınız için, iyi ki varsınız. Varlığınız çok kıymetli. İyi ki varsınız ve iyi ki bu sözleri ifade etmem için bir zemin oluşturdunuz. Zaman içinde bizi sevenlere; “sevdiklerim” diye seslenir oldum. Bizi, bu platformda, “sevdiklerimizle” buluşturduğunuz için teşekkür ederim. Sizlere ve de bizi, her zaman, her yerde, varlıkları ile güçlendiren “sevdiklerimize” sonsuz sevgi ve saygılarımı sunarım.

23


MAKALE

MÜZIK ENDÜSTRISINE SOSYAL MEDYA KULLANMA KILAVUZU Müzik Piyasası Sosyal Medyayı Kullanırken Çok İnce ve Gizli Bir Detayı Gözardı Ediyor! Radyolarda ise en kurumsal olan Powertürk. Diğer radyo kanalları da aslında kurumsal bir strateji yürütüyorlar ama o radyolarda çalışan radyocular o radyoların marka kimliklerini sokaklara atıyor. Teşhirci Radyocu Tipi

HAZIRLAYAN DOÇ. DR. MICHAEL KUYUCU

Son birkaç yılda sosyal medyanın da yaygınlaşması ile Türkiye’de radyoculuk ile müzik endüstrisi arasında yaşanan iğrenç ilişkileri daha fazla görür olduk. Medyanın tüm ayaklarına bakın hiçbirinde radyolar kadar düzeysiz bir atmosfer görmeyeceksiniz. TV starları ve sosyal medya fenomenleri birer gerçek star gibi yaşarken, radyocular soluk gibi yaşıyor.

Son birkaç yılda garip bir radyocu tipi çıktı. Laçka, abuk sabuk konuşmalar yapan, garip mimiklerden oluşan içeriği belirsiz videolar paylaşan garip tipler çıktı piyasaya. Bunlar özellikle Instagram’da çok faaller. İnanılmaz saçma paylaşımlar yapıyorlar, düzey yerlerde sürünüyor. Ailesini, anasını babasını, çocuğunu, yediğini içtiğini, neredeyse donuna kadar her şeyini gösteren bir teşhirci radyocu tipi çıktı ortaya. Bunlar içinde show içerikli program yapanlara lafım yok çünkü onlar adı üzerinde showmen. Ama müzik içerikli program yapıp

geri zekalı iletiler paylaşanlar ciddi anlamda uyuz oluyorum. Bunları takip eden ve beğenen şarkıcı ve müzik endüstrisi elemanlarına ise daha uyuz oluyorum. Buna şarkıcılar da, özellikle popçular da dahil. Çoğu şarkıcı sosyal medyayı bir laga lugu ortamı olarak görüyorlar. Özellikle popüler kültürle iç içe olanlar, radyolarda şarkıları çok çalınan şarkıcıların radyolar ve radyocularla olan muhabbetleri çok rezil. Müzik piyasası sosyal medyanın önemini artıları ve eksilerini hiç hesaba katmıyor. Bunu henüz idrak etmediler ve sosyal medyada ciddi anlamda kendilerine zarar veriyorlar. Nasıl mı? Çok basit bir örnek. Eskiden radyolarda “şarkıyı bir ilk ben çalayım” geyiği vardı.

Müzik piyasasının sosyal medya kullanımı felaket. Türkiye’de bir tek Tarkan ve Mustafa Sandal sosyal medyayı kurumsal kullanıyor buna Serdar Ortaç’ı da ekleyebiliriz.

24 |

Müzik Onair

Aralık 2019 | Sayı 4


Bir radyo o şarkıyı ilk kez çaldığında diğer radyolar da haklı olarak buna bozuluyor ve o şarkıyı çalmıyordu. Şimdi böyle bir şey kalmadı, çünkü müzik şirketleri de yorumcular da radyolar ve televizyon kanalları arasında eşit olmaları gerektiğini anladılar ve bu uygulama bitti. Peki benzer şeyler sosyal medyada yaşanmıyor mu? Beni Takip Etmeyenin Şarkısını Neden Çalayım? Şarkıcıların sosyal medya hesaplarından ne yaptıklarını çok rahat anlıyorum. Hangi radyocu hangi şarkıcı ile yatıp kalkıyor, hangi şarkıcı hangi şarkıcı ile kavgalı ve dahası. Paylaştıkları iletilerden, takip ettikleri insanlara ve beğeni yaptıkları iletilere kadar bu saadet zincirini sizde inceleyin, çok rahat anlayacaksınız dönen olayları. Müzik yorumcuları kimleri takip ettiklerine, kimlerin iletilerini beğendiğine hiç dikkat etmiyor.

Mesela radyocular şu an hangi popçu onları takip ediyor, hangi popçu takip etmiyor konusuna ciddi ciddi bakıyor. Hangi şarkıcı iletilerini beğeniyor, hangisi beğenmiyor ya da hangi şarkıcı X bir radyocu veya müzik direktörünü takip etmeyip Y ‘yi takip ettiğini görüyor. Bunu görünce de haklı olarak bozuluyor. Ben şahsen bu konuyu incelerken çok şaşırdığım anlar yaşadım. Radyocular arasında “bu beni takip bile etmiyor, ne diye şarkısını çalayım” dediğini de duydum. Peki haksızlar mı? Müzik piyasası kusura bakmasın ama dibine kadar haklılar. Sen bir müzik üreticisi isen, malını kitlelere sunan ve malını pazarlayanlara karşı da eşit uzaklıkta olacaksın. Radyo kanallarını takip edeceksin, işin müzikse tüm müzik eleştirmenlerini, müzik içerikli program yapan radyocuları ve televizyoncuları takip edeceksin. Öyle X ‘i takip edeyim Y ve Z’yi takip etmeyeyim dedin mi papazı bulursun. X’in adamı olursun. Y ve Z sana gıcık olur.

Ya Tarkan gibi herkese eşit uzaklıkta ol ve kimseyi takip etme ya da herkese eşit uzaklıkta ol ve alanında olan herkesi takip et. Onların iletilerini bile beğenirken dikkatli hareket et. Öyle zırt pırt herkesin iletisini beğenme. Çünkü senin iletisini beğendiğin kişiye gıcık olan bir başkası da sana gıcık olabilir. “Hadi canımmm” demeyin, oluyorlar ben buna defalara şahit oldum. Hem şahit oldum hem bizzat ben de yaşadım. Adam Gibi Sosyal Medya Yönetimi Yapın Önce takip ettiğiniz radyocuları ve müzik eleştirmenlerine bakın, takip etmediklerinize bakın. Ya herro ya da merro. Ya hepsini takip edin ya da hiçbirini. İletileri beğenirken, o iletilerin altına yorum yazarken dikkatli olun. Özellikle şu an Instagram çok revaçta. Öyle doğal olacağım diye medya ile radyo mecrasıyla, gazetecilerle falan abuk sabuk diyaloglara girmeyin. Biraz düzeyli olun. O beğenmediğiniz çoluk çocuk dediğiniz rapçiler bile sizden daha düzeyli. Bu gizli detay şarkılarınızın rotasyonlarına etki edecektir. Bir radyonun veya bir radyocunun adamı konumuna düşmeyin. Nasıl ki eskiden siz veya sizden önceki kuşak tüm radyolara eşit uzaklıkta olmaya çalıştıysa, aynı şeyi şimdi sosyal medyada, özellikle Instagram’da uygulayın benden söylemesi.

muzikonair.com

25


RÖPORTAJ

SERDAR ORTAÇ’TAN RAP MÜZİĞİN YÜKSELİŞ DÖNEMİNDE ŞARKI YAPMAYACAĞI İDDİALARINA YANIT:

MÜZİK BENİM HAYATIM, ONDAN VAZGEÇMEK, HAYATIMDAN VAZGEÇMEK GİBİ OLUR HAZIRLAYAN BERKEM TEMİZEL GÜLÇİN KIZILGÖK

26 |

Müzik Onair

Aralık 2019 | Sayı 4


Birçok müzik eleştirmeni, onun Türk pop müziğinde bir dönemin standartlarını belirlediği konusunda hemfikir. O, yazığı şarkılar ve sahnedeki performansı ile her daim konuşulurken şarkıcılara verdiği parçalarla da onların kariyerlerinde dönüm noktası oldu. Geçtiğimiz aylarda 5 yıllık evliliğini dostça bitiren ünlü isim magazin muhabirlerinin yakın markajı altında.

Serdar Ortaç ile Müzik Onair Dergisi için bir araya geldik. 2017’den bu yana albüm yapmamasının sebebi ile pop müziğindeki gerilemenin nedenlerinden başladık, eski eşi Chloe ile çıkan doğru-yanlış haberlerin ilişkileri üzerinde bir etkisi olup olmadığına kadar birçok şey konuştuk...

muzikonair.com

27


RÖPORTAJ

“Cımbız” ile 2017’ye damga vurdunuz. Fakat ondan sonra yeni bir albüm çıkarmadınız. Dinlenme sürecinde misiniz yoksa sessiz sedasız albüm çalışmalarına başlayıp sevenlerinize sürpriz mi yapacaksınız? Evet, önceki dönemler çıkarttığım albümlerde neredeyse 15 parça oluyordu. Hatta bunu zar zor eleyerek bu kadar şarkıya düşürebiliyordum. Ama son dönem artık hiç kimse albüm çıkarmıyor. Aslında single ile çıkmak daha güzel. Çünkü albüm çıkardığınızda, birkaç şarkı ön planda oluyor ve bazı güzel parçalar albümlerle birlikte yok olup gidiyor. Şu an için de henüz çıkarmadığım hazırda olan birçok parçam var. Kısa süre içinde de sürprizlerim olacak tabii ki...

SERDAR ORTAÇ’TAN “MİLLET RAP DİNLİYOR ARTIK BEN DE YAPMIYORUM” İFADESİNE İLİŞKİN NET AÇIKLAMA Bir takipçinizin Instagram’da “Artık yeni ve eski kalite şarkılarını istiyoruz. İçe dokunur, dillerden düşmeyecek şarkılar. Lütfen özüne dön artık” notunu düşerek yaptığı yoruma cevabınız “Millet rap dinliyor artık ben de yapmıyorum” şeklinde oldu. Bir yorgunluk ya da küskünlük mü yaşıyorsunuz? Hayır, bu bir küskünlük değil. Dönem dönem farklı tarzlar ön plana çıkmıştır. Tabii ki devam edeceğim. Müzik benim hayatım, ondan vazgeçmek, hayatımdan vazgeçmek gibi bir şey olur. Sadece bir ara çok sık ve çok fazla şarkı çıkarıyordum, bu dönem daha aralıklı çıkarıyorum. Hepsi bu. Pop müziğin düşüşe rap müziğin ise yükselişe geçtiği bir dönemin içerisindeyiz. Bu durumu yorumlar mısınız? Sizce bunun sebebi ne? Dönemsel ihtiyaçlar, yaşamın getirileriyle değişim, dönüşüm, ayak uydurma gibi birçok sebep sayabilirim. Sosyal medya fenomenlerinin müzik piyasasına girmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Yaptıkları işleri takip ediyor musunuz? Nasıl buluyorsunuz? Fenomenlerin arasında gerçekten çok yetenekli kişiler var. “Yetenekli olanlar yapsın”. diyorum.

28 |

Müzik Onair

Aralık 2019 | Sayı 4


“BASINDA ÇIKAN OLUMSUZ HABERLERİN BİR EVLİLİĞİ ETKİLEMEMESİ MÜMKÜN DEĞİL” Ağustos ayında Chloe ile olan beş yıllık evliliğinizi dostça sonlandırdınız. Evliliğiniz süresince yapılan doğru yanlış haberlerin ilişkiniz üzerinde olumsuz etkisi oldu mu? Tabii ki etkiledi. Basında çıkan olumsuz haberlerin, bir evliliği veya ilişkiyi hiç etkilememesi mümkün değil. İlişkinizde hiçbir sorun olmasa da etrafınızda insanlar tarafından konuşuluyor. Çok değişik sorulara ve aslında hak etmediğiniz olumsuz eleştirilere de maruz kalıyorsunuz. Şayet birbirinize güvenmiyorsanız, bunlar zamanla ilişkinizde ufak kesikler açıyor, ardından da tedavisi mümkün olmayan bir yara haline gelebiliyor. Eğer birbirinize güvenmiyorsanız... Bir ilişkinin ya da evliliğin bitmesinin sebebi, sadece aldatma değildir. Aynı eve giren ayrı karakterlere sahip iki kişi, hayatı beraber paylaşmaya başladığında, daha önce görmedikleri farklılıklarını da öğrenebilirler. Birbirinizi yine seversiniz ama iki arkadaş olarak kalmanın, ilişki adına çok daha yapıcı olduğunu da düşünüp, boşanmaya karar verebilirsiniz. Bu bahsettiklerim sadece, ayrılma sebeplerinin farklı varyasyonları.

“ETRAFINIZA KARŞI SAVUNMADA KALMAK ZORUNDA OLMAK YORUCU” Ayrılık sonrasında magazinde sıkça yer aldınız. Magazin muhabirlerinin sorularını Chloe ile aranızdaki sevgi, saygı bağını bozmadan sürdürüyorsunuz. Bu sizin için yorucu oluyor mu? Geride kalmış bir ilişkiye dair açıklama yapmak durumunda kalmak ve eski eşinizin de çıkan haberlerden etkilenmemesini sağlamak zor olmalı. İçinde bulunduğunuz bu durumu nasıl ifade edersiniz? Sevgi, saygı bağını sağlam tutmak tabii ki yorucu olmuyor. Biz birbirimizi sevdiğimiz için evlendik ve ilişkimiz boyunca da birbirimize saygı ve sevgi gösterdik. İki taraf birbirine sürekli açık olduğu takdirde zor olmuyor. Çünkü ne yazılıp ne söylenirse söylensin, siz işin gerçeğini biliyorsanız, gerçek anlamda etkilenmiyorsunuz. Sadece zaman zaman etrafınıza karşı savunmada kalmak zorunda olmak bazen yorucu olabiliyor. Sevgi ve saygı boşandıktan sonra da bu şekilde devam ediyor. Bence her boşanan çiftin de daha önceki yaşanmışlıklarına saygı göstererek, arkadaş kalabilecek şekilde ilişkilerini sonlandırmaları gerek... muzikonair.com

29


RÖPORTAJ

Birini sevmeseniz de karşınızdaki insanla bir parça da olsa empati yapıp, onun da sizin gibi bir insan olduğunu, bir annesi, babası, ailesi ve çevresi olduğunu hatırlamalısınız. Bir yorum yaparken, bunun saygı çerçevesinde yapılması gerektiğini düşünüyorum.

30 |

Müzik Onair

Aralık 2019 | Sayı 4


Instagram’ da 15 Ekim’de yaptığınız paylaşım olay oldu. “Sen yine de mutlu ol ben sana kıyamam, ne buldun onda söyle ne var bende olmayan” sözlü şarkı eski eşinize mesaj olarak yorumlandı. Şarkı yorumlandığı gibi gerçekten Chloe için bir mesaj mıydı? Tabii ki değil, parçayı gerçekten çok seviyorum ve Chloe ile boşanmadan önce de bu parçayı, çok defa söyledim.

Özlem Leman Davran, birlikte çekildiğiniz selfieyi sizi etiketleyerek Instagram hesabının story kısmında “Sanat okulu açıyoruz yakında” notuyla paylaştı. Sanat okulunuz ne zaman kapılarını açacak ve kadro belli mi? Evet, böyle bir düşüncemiz var fakat zaman ve detaylandırmalarla ilgili konuşmadık. Şu an için sadece taslak halinde.

Sağlık durumunuz nasıl? İlaçlarımı kullanıyorum, arada kontrolüme gidiyorum. Allah’a şükür iyiyim.

Pozitif bir insansınız, sizi hep öyle görmeye alıştık. Fakat çok ciddi bir hastalığınız var. Bunu öğrendiğinizdeki hislerinizi ve kabullenme dönemini nasıl atlattığınızı, sizinle aynı hastalığı taşıyan insanların hastalıkla başa çıkmalarında yol göstermesi açısından bizimle paylaşır mısınız? Bir hastalığınız olduğunu öğrendiğinizde önce moraliniz düşüyor ama bana göre bu süreç içinde yapılması gereken en önemli şey, moralinizi yüksek tutmanız ve yaşam kalitenize, beslenmenize dikkat etmeniz. Evet bu hayatta, hepimize bir süre belirlenmiş. Fakat bu süre ne belli ne de sıralı. Nefes aldığınız ve yaşadığınız her dakika için şükredip hayata devam etmeniz gerekiyor.

Sosyal medya ve internet zaman zaman birçok sanatçı için yıpratıcı olabiliyor. Bazı internet sitelerinde “Serdar Ortaç öldü” algısı uyandıracak başlık ve görseller ile servis edilen haberler ise buna örnek. Bu durumla nasıl baş ediyorsunuz? Aslında buna çok da cevap verme gereği duymuyorum açıkçası ama şöyle cevap vereyim. Şu an buradayım ve sizinle bu röportajı yapıyoruz değil mi? muzikonair.com

Sosyal medyada yapılan hakkınızdaki nefret söylemlerini nasıl yorumluyorsunuz? İlk başlarda, bu gerçekten çok yorucu oluyordu. Hakkınızda bir sürü negatif yorum yapılıyor ve siz bunun öyle olmadığını biliyorsunuz, aslında siz bambaşka bir insansınız, kendinizi anlatmak istiyorsunuz, söylediğiniz ya da yaptığınız şeyin aslında çok farklı bir anlamı olduğunu açıklamaya çalışıyorsunuz ama bir süre sonra da vazgeçiyorsunuz. Çünkü herkesin, her şeyi nasıl anlamak isterse, o şekilde anladığını görüyorsunuz ve sonrasında, fazla da zorlamıyorsunuz zaten. Artı karşınızdakinin sizi sevme hakkı olduğu gibi, sevmeme hakkı da var. Buna saygı duymaya başlıyorsunuz. Sadece şu var, birini sevmeseniz de karşınızdaki insanla bir parça da olsa empati yapıp, onun da sizin gibi bir insan olduğunu, bir annesi, babası, ailesi ve çevresi olduğunu hatırlamalısınız. Bir yorum yaparken, bunun saygı çerçevesinde yapılması gerektiğini düşünüyorum. Tabii ki birçok muhteşem yorum ve olumlu eleştiriler de aldım hayatım boyunca, hala da alıyorum. Öncelikle bunlar için teşekkür ediyorum, her zaman...

31


RÖPORTAJ

Pop müziğin kralı

Serdar Ortaç Bir dönem Ebru Gündeş ile çok yakın bir dostluğunuz vardı. Hatta herkes aranızda aşk olduğunu düşünüyordu. İkiniz de daha sonra evlendiniz ve görüşmeyi kestiniz. Geçen sene Sezen Aksu ve Yıldız Tilbe ile başlayan yıllardır küs kalan ünlülerin barışma trendine siz de dahil oldunuz. Beraber düet gelir mi bu efsane ikiliden? Ebru ile aramızda hiçbir sorun ya da kırgınlık yok. Kim bilir? Önemli bir radyoculuk geçmişinizde var. Özlüyor musunuz radyo günlerinizi? Bazen ama o zaman da müzik hayatımdaydı, şu anda da müzik hayatımda. Benim için asıl önemli olan şey müziğin her zaman hayatımın merkezinde olması. Bilsem Ki’den Yaz Günü’ne, Asrın Hatası’ndan, Canıma Minnet’e oradan Mesafe’ye, Mesafe’den o meşhur sloganın doğduğu “Binlerce Dansöz Var”a kadar özellikle 2000’li yıllara damga vuran onlarca hit’e sahip bir müzik adamı olarak sizce pop müzikte mekanın sahibi Kim? Ben bu soruya spesifik bir cevap vermenin doğru olmayacağını düşünüyorum. Çünkü sadece bir isim değil, birkaç isim var. Birini söylesem, diğerine haksızlık etmiş olurum. Demet Akalın bir zamanlar “Pop müziğin kralı Serdar Ortaç’tır” demişti. Şimdilerde aranız biraz limoni sanırım? Hayır, aramızda herhangi bir sorun yok. Serdar Ortaç albüm çıkarmadan yaz gelmezdi bir zamanlar. Pistlere ne zaman döneceksiniz? Birkaç aya, güzel sürprizlerle, tekrar sizlerle olacağım. Peki genç starlar arasında beğendiğiniz ve bestenizi seslendirmesini istediğin bir isim var mı? Yazarken, isim atlamamak adına tek tek isim vermeyeceğim. Çünkü beğendiğim ve takdir ettiğim bir değil, birkaç kişi var. Yaptığım bestenin, ruhunu verebilen herhangi bir sanatçı okuyabilir. Kesinlikle bu tarz ayrımlarım yok.

32

| Müzik Onair

Aralık 2019 | Sayı 4


Yıllarca Harbiye’de sahne almış salonu hınca hınç doldurmuş bir sanatçı olarak Hadise’nin sanat camiasında çok tepki çeken “Harbiye’de mekanın sahibi benim” sözleri hakkında neler düşünüyorsunuz? Hadise zaten sahnede çok başarılı bir sanatçı ama eminim Hadise’nin bu cümlede, ifade etmek istediğinin başka bir alt metni vardır. Başka sanatçıların seslendirdiği hit olmuş parçalarınız da var. Verdikten sonra pişman olduğunuz keşke ben seslendirseydim dediğiniz bir şarkı var mı? Yaptığınız her parça sizin çocuğunuz gibi. Başkasına vermek biraz güç oluyor tabii ama hayır, verdiğim hiçbir parça için pişman değilim. muzikonair.com

Beste Fabrikatörü

Yaptığınız her parça sizin çocuğunuz gibi. Başkasına vermek biraz güç oluyor tabii.

Best Of ya da Tribute albüm yapacak mısınız? Evet tabi ki, en kısa zamanda yapmayı düşünüyorum. Babasının şirketinde genel müdürlük yaparken DJ olan, daha sonra müziğe olan tutkusundan dolayı hafta sonları Dalyan Kulüp’te şarkı söylemeye başlayan bir gencin hikayesi olarak başladı müzik yolculuğunuz ve “beste fabrikatörü”, “pop müziğin kralı” gibi yakıştırmalar ile taçlandırıldınız. Geçmişten bugüne Serdar Ortaç’ı nasıl değerlendiriyorsunuz ? Tutkusunun peşinden gitmiş, yılmamış, çok çalışmış, ruhunu müzikle evlendirmiş, insanların duygu ve düşüncelerini, ifade edemediklerini onlar adına kısmen de olsa sözcü olarak şarkılarına dökmüş; bu yolda yaşadıklarıyla, büyüyen, algısı gelişip, güzelleşen ve müzikle tamamlanmış bir adam...

33


PORTRE

BUĞRA KUNT: İŞİNİZE GELDİĞİNDE SOSYAL MEDYA FENOMENLERİNE YANAŞIP İŞİNİZE GELMEYİNCE KÖTÜLÜYORSUNUZ Röportaj Berkem TEMİZEL

O çalıştığı her ismin hayatına dokunmayı başaran ender isimlerden biri. Hangi şarkıcıyla stüdyoya kapanırsa kapansın, geceyi gündüz edip güzel işler ortaya çıkarıyor. Hit olmuş şarkıların kayıt, mix ya da mastering aşamaları onun ellerinden geçti. Yalın’dan Ceza’ya kadar birçok isme yolculuklarında o eşlik ediyor. Buğra Kunt’la Müzik Onair Dergi için bir araya geldik. İş hayatını konuşarak başladık, çalıştığı isimlerden, rap müziğin önlenemez yükselişine kadar birçok konuya değindik. Sosyal medya fenomenlerinin şarkıcılığa soyunmasıyla ilgili düşüncelerini öğrendim ve farklı konularda sorularımı yönelttim... 34 |

Müzik Onair

Aralık 2019 | Sayı 4


muzikonair.com

35


RÖPORTAJ Kayıt, mix, mastering de önemli aşamalar fakat pop dünyasında ilk ikisini ülkemizde, masteringi ise çoğunlukla yurt dışında yaptırma sevdası var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bunların hepsi birbirleriyle bağlantılı şeyler. İyi kayıt, iyi mixe; iyi mix de iyi masteringe sebebiyet verir. Burada hiçbirini birbirinden ayıramayız. Kötü bir kayda iyi bir mixçi dahi mix yapsa, çok iyi bir sonuç alamama ihtimali oldukça yüksek. Bunların hepsini işi iyi bilen adamların kontrol altında olacak şekilde yapması ve iyi tanıdığı odalarda kaydetmesi gerekir. Zaten mixi iyi bildiği bir odada yapmak zorunda, bu Allah’ın emri. Kısacası bunların hepsi birbirleriyle bağlantılı şeyler. Ama yurt dışında yapılma konusu yavaş yavaş kırılmaya başladı. Şöyle bir şey var; bu aslında biraz bizim çocukluğumuzla alakalı bir şey. Biz doğar doğmaz bir tv izleme alışkanlığı ediniyoruz. Şöyle söyleyeyim; Türk televizyonlarının sound kalitesi kötü, özellikle de içeriklerin seslendirmeleri çok kötü ve biz buna alışık bir şekilde büyüdük. Buna kulağımız entegre olduğu için veya dinlediğimiz şarkılarla buna alışık hale geldiğimiz için yabancıların edindiği o kültürü, biz edinemiyoruz, aslında olay bundan kaynaklı. Onlar bizden daha iyi müzik, daha iyi sound yapıyorken; biz onlar kadar iyi sound yapamıyoruz. Ne olursa olsun bir Amerikalının yaptığı soundu hala yapabildiğimizi zannetmiyorum. Peki yakalamaya başladık mı? Evet, yakalamaya başladık. Türkiye’de bunu çok iyi yapan ses mühendisleri var, çok iyi abilerimiz var. Zaten hepimiz bunun için uğraşıyoruz. Yurt dışına yaptırma hevesi aslında biraz klişe. Kırılmaya başlandı ama bundan 10 sene öncesine gitsek Türkiye’de çok fazla iyi mastering yapan insan yoktu. Artık YouTube’un gelişmesi, neyi, nasıl yapmamız gerektiğini öğrenmemizin kolaylaşması ve bunun okullarının olması, okullarda bununla ilgili donanımlı hocaların da bulunması ile yavaş yavaş

36 |

Müzik Onair

gelişmeye başladı. Yurt dışı ile ilgili çok kötü örnekler var. Bir albümü yurt dışına gönderdik ve bir sonuç geldi, hepimiz negatif anlamda dumura uğradık. Çok iyi birisi yapmış olmasına rağmen bu da olabiliyor. Bu bir kıstas değil. Önemli olan kiminle çalışmak istediğin. Bu iş için kafandaki şeyi yapabilecek biriyle çalışman gerekiyor. Bu da sanatçı ile ses mühendisi arasındaki uyum veya

İyi kayıt, iyi mixe; iyi mix de iyi masteringe sebebiyet verir. Burada hiçbirini birbirinden ayıramayız. Kötü bir kayda iyi bir mixçi dahi mix yapsa, çok iyi bir sonuç alamama ihtimali oldukça yüksek. Bunların hepsini işi iyi bilen adamların kontrol altında olacak şekilde yapması ve iyi tanıdığı odalarda kaydetmesi gerekir. Zaten mixi iyi bildiği bir odada yapmak zorunda, bu Allah’ın emri. Kısacası bunların hepsi birbirleriyle bağlantılı şeyler.

aranjör ile ses mühendisi arasındaki uyumla alakalı şeyler. O yüzden bu anlayış yavaş yavaş Türkiye’de kırılmaya başladı, bence daha da fazla kırılacak. Çünkü çok iyi soundlar çıkıyor. Özellikle son 1-2 senedir gerçekten iyi soundlar çıkıyor. Ufuk Önen’in mix üzerine yazdığı kitaplardan birine konuk oldunuz, üstat dediğiniz isimlerle aynı kitapta yer almak nasıl bir histi? Süper bir duygu. Ben İstanbul Teknik Üniversitesi Müzik Teknolojileri bölümü mezunuyum. 11 senede bitirdim ama mezunum. Ufuk Önen, okula ilk girdiğimiz gün almamızı söyledikleri kitabın yazarı. Bizim meslekle alakalı Türkçe veri yoktu. Türkçe veri olan tek şey Ufuk Önen’in kitapları. Bunun üzerine çalışma yapan başka bir kişi de yok Türkiye’de. Bana kitabı için röportaj teklif ettiğinde okulu daha bitirmemiştim. Bana sorular yöneltti, daha sonra bunları “Skype üzerinden tartışacağız” dedi ama bunun kitap için olacağını bilmiyordum. Görsel bir iş için zannediyordum, sonra kitap olduğunu öğrendim. Kitapta benim için çok önemli olan isimlerle birlikteyim ve bu benim için çok güzel bir duyguydu. Çünkü üniversite hayatıma geçerken ilk tanıdığım adamın kitabındayım. Bundan daha güzel bir şey de olacağını zannetmiyorum. Zaten bunu başka yapan da yok Türkiye’de. Başarılı da bir adam Ufuk Önen ve kitabın içindeki adamlarla aynı sayfalarda buluşmak bile heyecan verici. Çünkü aralarında yaş olarak en küçüklerden biri benim. Bir de Ufuk Kevser var. Türkiye’de benim yaşımda olup bu işi yapan kişiler var ama bu piyasanın içerisinde sürekli iş yapanlar genelde yaşça büyük insanlar ve onların aralarında bulunmak gayet güzel bir his. Heyecan verici ama bir yandan da utangaçlık hissini yaşadım. İnsan bir çekinir, utanır onların yanında. Kitabı elime alınca o hissiyatı da aldım. Çünkü; usta dediğim adamlarla aynı kitaptayım... Aralık 2019 | Sayı 4


Yalın’ın birçok şarkısı elinizden geçti. Yalın’la çalışmak nasıldı? Zorluklarından, eğlenceli ve güzel yanlarından bahseder misiniz? Yalın, dünya tatlısı bir adam. Hatta benim için bir ağabey. Böyle iki ağabeyim var zaten biri Yalın biri Ceza. Herhalde Yalın’la yaklaşık 6 senedir çalışıyoruz. Çok sevdiğim Alper Erinç ile beraber çalışırken Yalın’la tanıştım. Ondan sonrasında gel zaman git zaman Yalın kendine İstanbul’da bir stüdyo açtı. Orayı açtıktan sonra; “Benim bütün kayıtlarımla sen ilgilen” dedi. Hala daha devam ediyoruz. İnanılmaz tatlı bir adam. Süper biri. Ne ben onu kırarım ne de o beni kırar. Aramızda bir ağabey kardeş ilişkisi var. Nazım da geçer, onun da bana nazı geçer. Yalın’ın zor bir yanı yok. Zor bir yanı varsa o da çok fazla şey olması, nasıl denir? Mükemmeliyetçi olması mı? Evet, mükemmeliyetçiliği ile ona takılması ve onun, istediği şekilde olması için de o konuda ısrar etmesi. Bu zor bir şey mi? Aslında bir açıdan bizim için zor ama güzel olan şey bu. Çünkü en azından; muzikonair.com

birisi doğru bir iş çıkması için uğraşıyor. Bizim yaptığımız şey, işin en iyisini yapan biri de olsak her zaman doğru değildir. En iyi ses mühendisinin yaptığı şey bile doğru olmak zorunda değil. Hata yapabiliriz. O an için kulağımız duymayabilir ya da yorgun olabiliriz. Bir sürü etken var. O sırada psikolojik olarak motive de olamayabiliriz. O sırada seni yönlendirecek birinin olması mükemmel bir şey. Yalın’ın aranjelerinde de böyle, benimle beraber kayıt yaparken ki hassasiyeti de böyle. Ama onunla çalışmak inanılmaz derecede keyifli. Sosyal medya fenomeni Berkcan Güven -nam-ı diğer BEGE’nin“Yeniden” şarkısı kayıt, mix ve mastering aşamalarında elinizden geçti. BEGE belki sosyal medya fenomeni olduğu için belki de herhangi bir yeteneği olmadığı düşünüldüğünden dolayı oldukça eleştiriliyor. Siz ortaya çıkan işten memnun musunuz? Ben memnunum, hatta bence Berkcan çok yetenekli bir çocuk. Bunu Berkcan’ı sevdiğim için söylemiyorum. Zaten ona da söyledim. Bu arada Berkcan da

inanılmaz takıntılı bir kişidir. Pozitif yönde tabii. Yaptığı şeyin mükemmel olmasını isteyen bir çocuk ve inanılmaz derecede yetenekli. Aslına bakarsan şöyle bir şey var. Şarkıda sürekli bağırarak uzattığı cümleler var. İnsanlar zannediyor ki auto tune ile şarkı söylemek çok basit bir şey. Evet basit bir şey, kabul. Ancak auto tune ile kelimeleri uzatarak, bazı heceleri uzatarak şarkı söylemek inanılmaz derecede zor. Kolay değil. Çünkü uzattığı kelimede ufacık detone olduğunda anında titremeye başlıyor ve o titreme auto tune ile kaydedilirken normalinden daha da kötü duyuluyor. Yani uzattığı kelimelerde o titremenin olmaması lazım. Yeniden’i uzattığı yerlerde inanılmaz hatasız söylüyor. Bu stüdyoda da böyleydi auto tunesuz halinde de böyleydi. Şimdi bu çocuk yetenekli. Ben nasıl diyebilirim ki yeteneksiz diye? Tamam benim de etkilerim vardır o şarkı üzerinde ama çocuk yetenekli. Şimdi kim kalkıp da Reynmen’e de yeteneksiz diyebilir ki? Ya da kim Berkcan’a yeteneksiz diyebilir ki? Şimdi şöyle bir şey var; iTunes ve Spotify gibi bütün platformlarda her cuma binlerce şarkı çıkıyor. O çıkan şarkıların

37


RÖPORTAJ

arasından bir kısmı sıyrılıyor... Eskiden bir tane CD alıyordun ve sadece onu dinliyordun. Artık öyle bir şey yok. Serbestsiniz. Kimse size zorla şarkı dinletemez. Yeteneksiz birinin yapacağı şarkıyı zaten ayırt edebiliyor insanlar. Bu mümkün değil. Sosyal medya fenomenleri niye şarkı yapıyor? Adam yetenekli neden yapmasın? İşinize geldiği zaman niye o sosyal medya fenomenlerine yanaşıyorsunuz? Çünkü fenomenler seni yükseltecekler, bunu gayet iyi biliyorsun. Bu ülkede hatta dünyada bu işler iyidir, kötüdür tartışmam. Ama böyle yürüyor. Mesela Hadise de Ebru Polat da Reynmen’in “Ela” şarkısı eşliğinde dans edip video çektiler ve paylaştılar... Aldığı hitlerin farkında mısın o videonun? Ebru Polat’ın değil de Hadise’nin sosyal medyada o video ile ne kadar konuşulduğunun farkında mısın? Niye? Çünkü Berkcan Güven de Reynmen de çok büyük marka! Bence bayağı işine yaradı o video Hadise’nin gündeme gelmek

38 |

Müzik Onair

açısından. Hatta sosyal medyada öyle dönen daha bir sürü cover videolar bile var. Sadece “Ela” için geçerli değil bu yalnız. Bilal Sonses var mesela. Acayip dinleniyor adam, sosyal medyada inanılmaz güçlü. Onunla düet yapan bile yükseliyor. Berkcan’ın Yeniden’inin coverları bile dinleniyor. Fitili bir kere yaktın mı o yangını önleyemiyorsun bazen. Tabi pozitif anlamda söylüyorum bunu. Örnek vereyim hatta, bazı isimlerin bazı isimlerle beraber olması bile birbirini itmelerine sebep oluyor. Al sana örnek Ben Fero. Çok güzel bir matematik yakaladı, deli gibi dinletiyor kendini. Görsel karizması, şarkı söylerken büyümesi, bunlar güzel şeyler. Ama bunlara sahip bir sürü insan varken niye Ben Fero? Çünkü, orada Ezhel ve Berkcan faktörü girdi devreye. Şarkı beğenildi ve paylaşıldı. Mahallemiz Esmer’i kastediyorum bu arada. Deli gibi takip edilen adamlar ikisi de. Bir anda patladı Ben Fero. Bu da zamanla birbirlerini yükseltmelerine yol açtı. Berkcan’ın da Ben Fero ile çektiği videolar çok izleniyor.

Berkcan zaten izleniyor. Ama şimdi birbirlerinin işlerine yaradılar. Çok yakın arkadaşlar. Ama birisi birini bir yere kadar yükseltebilir. Atıyorum; Fero çok yeteneksiz bir adam olsa Berkcan istediği kadar paylaşsın, ne işe yarar? Çoğu sosyal medya fenomeninde görmüyor musun? 20 tane adama x bir para veriyorlar, hepsi o gün aynı anda o şarkıyı paylaşıyor. Tutuyor mu? Tutmuyor! İnsanlar açıp bakmıyor. İlgilerini çekmiyor, hoşlarına gitmiyor. Berkcan ile Fero’nun ilişkisi doğal ve Fero’yu yükseltti bu. Doğal olmayan şey halka geçmiyor. Ama yine konuya dönerek dikkat çekiyorum ki Hadise’nin videosu diğer videoya göre daha doğaldı ve çok daha fazla konuşuldu. Artık şarkı üretmekten çok, sosyal medyaya içerik üretmek aktif kullanmak inanılmaz önemli. Biz bile işlerimizi neredeyse tamamen sosyal medya üzerinden yürütüyoruz. Yine bir sosyal medya fenomeni olan Elanur’u dinlediniz mi? “Bela” diye bir şarkı yaptı? Denk gelip dinledim, olmamış. Aralık 2019 | Sayı 4


Kötü mü? Yoksa başarılı mı bulmadınız? Ben hiçbir işe çok kötü demek istemem. Ama bence olmamış. Ama benim olmamış dememin de bir değeri yok, ben izlediğimde Youtube’da 5 milyon izlenmeyi geçmişti, kim bilir Spotify’daki dinlenmesi ne kadar şu an. Küçük çocuklar “Çok kötü” deyip ezbere söylüyor bile olabilirler. Ufaklıkları anlamak çok zor çünkü. Ben şarkılara genelde teknik olarak bakıyorum, “Şarkı güzel mi kötü mü?” diye bakmıyorum. Biz müzisyenlerin genel tavrı da budur, alışkanlık diyelim aslında buna. Zamanla kendini teknik olarak çok daha geliştirebilir. Özellikle ses tonu ve cümleleri yutmamaya odaklanarak. Prodüksiyonunda da çok sevdiğim kardeşlerim çalışmış zaten şarkının. Eminim ellerinden geleni de yapmışlardır.

Ben 30 yaşındayım. 13-14 yaşından beri kayıt yapıyorum ve ilk yaptığım kayıttan beri her daim söylüyorum her yaptığınız şarkıyı çıkarmak zorunda değilsiniz. Elanur’un şarkısı için söylemiyorum sadece bunu. Genel olarak bir mikrofon tecrübesi yakaladıktan sonra şarkıları yayınlamak ya da yeniden yapmak o şarkıyı daha doğru. muzikonair.com

Aslında tarzından sebep kaynaklanıyor, sivri bir şarkı... Ya ben Elanur’un kim olduğunu bilmiyorum. Hiçbir fikrim bile yok kendisiyle alakalı. Şarkının sözlerini biliyor musunuz? Tatlı mı cringe mi? Hayır hiç hatırlamıyorum. Anlamını da bilmiyorum. Elanur’un aykırı bir tarzı var kişilik olarak, o şarkıya da yansımış. Bu sebeple Youtube videosunun altına çok olumsuz yorum alıyor... Ben, birlikte çalıştığım insanlar dahil herkese söylüyorum. Ben 30 yaşındayım. 13-14 yaşından beri kayıt yapıyorum ve ilk yaptığım kayıttan beri her daim söylüyorum her yaptığınız şarkıyı çıkarmak zorunda değilsiniz. Elanur’un şarkısı için söylemiyorum sadece bunu. Genel olarak bir mikrofon tecrübesi yakaladıktan sonra şarkıları yayınlamak ya da yeniden yapmak o şarkıyı daha doğru. Ceza’yla da çalışmış biri olarak rap müziğin yükselişi hakkında ne düşünüyorsunuz? Şu an pop müzik biraz daha gerileme aşamasında, rap müzik ise yükselişte. Diss savaşları da mevzuya girince... Benim aslım rap. Ben müziğe rap müzik dinleyerek başladım. “Çocukluğunda ne tarz müzik dinlerdin” diye sorsalar, cevabım “Rap müzik” olurdu. Türkiye’deki 3. jenerasyon rapçilerden bir tanesiyim. 3. jenerasyon dediğim şu; Cartel, Cartel’den sonra Nefret, ondan sonraki gelen jenerasyondan bir tanesiyim ben. Uzun bir süre rap müzik ile uğraştım. Yani 1213 yaşından 21-22 yaşına kadar... Çok uğraştık, didindik. Ama bizim zamanımızda olmadı. Ben de söylemeyi bırakıp mesleğime yöneldim. Zaten Rap müzik yapmayı bıraktığım dönemlerde İTÜ’de okuyordum. Meslek olarak aslım pop ve Türk sanat müziğine dayalı. Zaten

bu işi başka sektörde tam anlamıyla öğrenemezsin. Ama rap müziğe olan hakimiyetim beni bir nebze de olsa ön plana itti. Türkçe sözlü rap müzik yükselişe geçince son senelerde bana da yaradı. Olması gereken noktalara geliyor rap müzik. Ama yaşayış olarak kesinlikle biraz daha olgunlaşmamız lazım. Hala rap sanatçıları küçüklükten kalan alışkanlıkları devam ettiriyor. Pop sanatçıları öyle değil. Her şeyi planlı düzenli. En önemlisi de özenli. Bu yüzden onlar sınıf olarak daha üst kademelerde gözüküyorlar. Rap sanatçıları da bunu başarırsa tadından yenmez. Çünkü, daha da yükselmesi lazım. Hatta öyle ki, pop müzik prodüksiyonlarında bile son dönemde başarılı olan şarkıların çoğunun aranjesi hip hop mantığında. Gülşen ve Demet Akalın’ın son dönem yaptığı birkaç şarkı. En önemlisi de Ersay Üner hatta buna Soner Sarıkabadayı’yı da eklerim, acayip sound kovalıyor, çok iyi ekibi var. Ersay Üner ama muazzam full hip hop ritmler üzerine pop müzik yapıyor adam ve inanılmaz iyi. Ama nedense bu şarkıların altında temeli hip hop olan bizim aranjörlerimiz yok. Bunu oturup düşünmesi lazım hip hop sektöründeki aranjör kardeşlerimizin. Dünyada bunun örneği Timbaland, Scott Storch gibi adamlar. Ben senelerdir Yalın olsun, Candan Erçetin olsun kayıtlara hep olduğum gibi giderim. Bol bol giyinir giderim kimse yadırgamazdı. İşinde iyi, efendi, en önemlisi de iş ahlakın tamamsa kimse sana yadırgayarak bakmaz. “Bu rapçi kılıklı ne anlar” diye bakışları üzerinden 5 dakikada attırırsın. Hatta Yalın bana kafamda şapkayla stüdyoya ne zaman girsem “Geldi yine bizim Dre” der. Ama normalde bakış açısı maalesef kötüydü, yine de bunu en çömez zamanlarımda çok yaşadım ama umursamadım. Ama hip hop müzik yükseldikçe bakış açısı iyice kırılmayı başladı. Bunu çok iyi kullanmaları lazım bizim arkadaşlarımızın. Kullanırlarsa yaşarlar, kullanamazlarsa arrivederci.

39


RÖPORTAJ

GÜLTEN KAYA: “AHMET KAYA, BU ÜLKEYE FAZLA GELEN ŞAHANE BİR İNSANDI.” ‘ Kum Gibi”, ‘ Nereden Bileceksiniz?”, ‘ Söyle”… Yıllardır 7’den 70’e herkesin dilinde dolanan bu şarkıların sahibi Ahmet Kaya. Eşi Gülten Kaya ile birlikte Ahmet Kaya ile ilgili tüm bilinmeyenleri konuştuk. Kaya’nın müzik ve gündelik hayatına dair Müzik Onair’e özel açıklamalarda bulunan Gülten Kaya; eşini; “Hayatın içindeki tüm tanıklığını ve değiştirme özlemini müziğiyle dile dökmüş insanlardandır.” diye anlatıyor. HAZIRLAYAN İBRAHİM AYDEMİR

“UĞRUNA ÖMÜR GEÇİRİLESİ BİR YOLDAŞ” Ahmet Kaya nasıl birisiydi? Onu bize anlatır mısınız? Ahmet çok kimlikli bir insandı. Elbette sadece “insan” olarak bile kimse satırlara sığdırılamaz ama sorunuz karşısında ilk çağrışım kelimelerini kullanabilirim. Vicdanlı, hakkaniyetli, yetenekli, zeki, esprili, duygusal, fevri, çok güzel bakan, çok güzel seven, muhalif, üretken. Besteci kimliği üzerinden söylemek gerekirse çok yetenekli ve çok üretkendi. Sokaktaki halleri üzerinden inanılmaz vicdanlı ve paylaşımcıydı. Toplumsal kimliği bir muhalif olarak şekillenmişti ve bunun altında yatan da demokrasi ve

40 |

Müzik Onair

hakkaniyet gibi kavramlardır. Eş ve baba halleri ise herkese nasip olsun isterim. Yetmez tabi; uğruna ömür geçirilesi bir yoldaş o benim için. Ahmet Kaya’nın müzikleri çıktığı günden beri büyük beğeni kazandı. Küçük büyük şu anda bile herkesin dilinde olan şarkılar üretti. Tüketim için değil üretim için şarkı yapanlardan birisiydi kendisi. Siz eşi olarak Ahmet Kaya’nın müziksel başarısını nasıl tarif edebilirsiniz? Alışılageldik normların dışında, içinden geldiği gibi yaşayan, düşünen, üreten ve konuşan bir insandı o. Varoluşunu inandığı değerlere dayandıran ve kendisini

böyle anlamlı kılan insanlar, yaşadıkları yeri ve içinden geçtikleri zamanı, toplumsal, tarihsel süreçleri iyi tanırlar. Sanatçıların tanıklığı bizlerinkinden farklıdır. Gerçek sanatçılar cesurdurlar ve hizaya girmek yerine, hizadan çıkarak, onları etkileyen her güzelliği de rahatsız eden her durumu da bizlerle üretimleri üzerinden paylaşırlar. Ahmet Kaya bunu sahici, samimi ve cesurca paylaşanlardan biriydi. Yaşadığı döneme ve tarihe gözünü hiç kapamadan, hissederek, tanık olarak, acı çekerek, etkilenerek, tüm duyularını sonuna kadar açarak yaşadı ve üretti. Dünyevi dertleri ya da kaygıları hiç olmadı. Sarsılır ve üretirdi. Aralık 2019 | Sayı 4


muzikonair.com

41


RÖPORTAJ “O, DÜNYADAN BİZE HAVADİSLER VERDİ, ANLATTI.” Ahmet Kaya’nın şarkılarında hep bir mesaj hissediyoruz. Çok anlamlı şarkılar yazdığını ve bu yüzden kalıcılığı sağladığını düşünüyoruz? Sizce de öyle mi?

Ahmet Kaya’nın O Gece Belgeseli

“O SEMBOLİK GECENİN EN DRAMATİK YANI, SANATI TEMSİL ETTİKLERİNİ SANANLARIN CEHALETİDİR.”

“Şafak Türküsü” şarkısını Ahmet Kaya’ya siz ilettiniz? O şarkının Ahmet Kaya’ya ulaşma sürecini bir de sizden dinleyebilir miyiz?

Ahmet Kaya ülkemizde çok büyük sıkıntılar çekti. Günümüzdeki bazı sanatçılar tarafından ödül alırken tepki gördü. Siz o süreçleri nasıl anlatırsınız?

Ben 12 Eylül darbe yıllarında Metris Askeri Cezaevindeki tutsak gençlerden biriydim. Haberleşme, iletişim kurma gibi en insani haklarımızı dahi kullanamadığımız halde bir şekilde illegal de olsa haberleşmenin yollarını bulurduk orada. Şafak Türküsü şiiri bu yolla bizim bölüme kadar gelmişti ve ben de o ilk halini okumuş, bir şiir sever olarak etkilenmiştim. O sırada Nevzat Çelik de orada tutsaktı. Evlatları için nizamiye kapılarında ömür tüketen on binlerce anne vardı. Ahmet’le aramızdaki ortak yanlardan biriydi şiir. Aklımda kaldığı kadarını ona okuyup “bunu mutlaka bestelemelisin” demiştim beraberliğimiz başladığında ama şiire nasıl ulaşacaktık? Sahaflara kadar aradı Ahmet ama bulamadık maalesef. Nihayetinde, işte o nizamiye kapılarındaki annelerden biri olan Sacide Çekmeci teyzemizden rica etmiştim. O da bir kağıda yazılı halini buldurup bize verdi ve çok istediğim o beste gerçekleşti. Daha sonra kitabı da çıktı, ödüller de aldı Nevzat Çelik. Hala üreten değerli bir şairdir.

O geceye dair çok şey söyledim bugüne kadar. Ahmet o ödül gecesinde gerçeğin ta kendisini, bu gerçeğe gözlerini kapatmışların gözlerinin içine bakarak söyledi. O sembolik gecenin bana göre en dramatik yanı, ülkenin en dinamik alanını (sanat) temsil ettiklerini sananların cehaletiydi. Bir halkın, dilin, kültürün yok sayılması üzerinden ezberleri aşamamış olmaları sahiden acıklıydı. ‘Erk’ denen mekanizma ya da yalancı tarih yazıcılar değil, asıl gerçek sanatçılar kültürel alanda sayfa çevirirler oysa. Yarım yüzyıldan fazladır süren tüm bu kayıplar ve acıların altında yatan ‘yok sayma’ cehaletinin müsebbipleri hiç değilse bir mahcubiyet duysalar diyorum ama 20 yıl daha geçti ve ufukta bir mahcubiyet de görünmedi hala. Ahmet Kaya ise cesur bir dil kurmaktan, cesur şarkılar yapmaktan hiç vazgeçmedi zaten.

42 |

Müzik Onair

İçinde biriktirdiği öfke sınıfsaldı, ulusaldı, kişiseldi vs. Normali bu öfkelerin bilinen bazı yollarla infilakıdır ama o bundan azade bir yol bulmayı başardı ve bunu notaların içine girerek, o dili kurarak anlattı. Aslında, her birimizle öfke ortaklığı da olan biriydi ve tam da bu nedenle değdi bize ya da bizler bu nedenle onun şarkılarında buluşabildik. Adına ‘halk sevgisi’ dediğiniz şey, onun bize eşitlendiğimiz bir duygu ve soru dünyası sunmasıyla oluşuyor sanırım. O dünyadan bize havadisler verdi, anlattı, belki yol gösterdi, dağlara hesap sorulamayacağını öğretti, yalnız ama mutlu olunabileceğini söyledi, uzak ama güzel gelecekler vaad etti, anneleri, kadınları kutsadığını gördük, ortak çocukluk serüvenlerimize baktık, kiraz ağaçlarına takılı kalan gömleklerimizi hatırladık, bizim de kitaplarımız alınmış ya da yakılmıştı, başımızın sistemle belaya girebileceğini, arka mahalle kavramını, yorgunluklarımızın anlamını ve

Aralık 2019 | Sayı 4


daha birçok şeyi anlattı bize. Bu anlatılanların hepsinde vardık ya da bunlara tanıktık. O iyi bir anlatıcıydı ve dinleyenleri de giderek çoğaldı. “MUHALİF SANATÇILAR, AYDINLAR HER DÖNEM “SAKINCALI” GÖRÜLÜRLER” Ahmet Kaya “sakıncalı” olarak nitelendirildiği ve albümlerinin bile toplatıldığı dönemde “Başım Belada” albümünü çıkardı. Sizce Ahmet Kaya neden sakıncalı görülmüş olabilir. Sanat yapmak ve toplum tarafından büyük beğeni kazanmak o dönemler sakıncalı bir şey miydi? Naif bir yaklaşım bu. Muhalif sanatçılar, aydınlar her dönem “sakıncalı” görülürler. Yakın tarihe baktığınızda bunun başka örneklerini de görürsünüz. Çünkü muktedirler kendi çizdikleri çemberin dışında kalanlara hep parmak sallarlar. Onlar sırayı bozanlardır, itiraz edenlerdir, aydınlatanlardır. İstenen ise verili durumu kabullenmeleri, itaat etmeleridir. Ahmet Kaya’nın ağabeyim Yusuf Hayaloğlu tarafından yazılan bir eserinin sözlerindeki “… Rahatsız ediyordu bizi bu yalancı tarih” dizesi bana göre çok şeyi açıklıyor zaten. “GERÇEK SANATÇILARIN, FARKLI BOYUTLARDA YAŞADIKLARINA İNANAN BİRİYİM.” Ahmet Kaya 90’lı yıllarda Kübalı çocuklar, Bosnalı çocuklar, Danimarkalı işçiler için yardım konserleri düzenledi. Ahmet Kaya’nın bildiklerimiz dışında eminiz çok fazla sayıda yardımları olmuştur. Bize onun bu yardımseverliği hakkında biraz bahsedebilir misiniz? Ben gerçek sanatçıların bizlerden farklı olarak başka bir boyutta yaşadıklarına inanan biriyim. Dünyevi değillerdir, adeta buraya ait değillerdir. Dünyevi olanla ilişki kurmakta, mesela para ile ilişki kurmakta dahi zorlanırlar. Öte yandan bizler “paylaşım” değerinin öğretildiği muzikonair.com

bir kültürden geliyoruz. Bunun üzerine inşa ettiğimiz adil ve eşitlikçi kültür, paylaşımcılık denen değeri mümkün olduğu kadar yüksekte tutmamızı da sağladı. Ahmet bu ruhu en iyi taşıyanlardan ve en çok içselleştirmiş olanlardan biriydi. Kalbini de bölüştü, ekmeğini de. Ve iyi ki öyle yaşadı. Onu tanıyanlar, yakınında bulunmuş olanlar, birlikte çalıştığı insanlar, ekibi, sofrasında olanlar onun bu yanını çok iyi bilirler. 1995 yılında çıkardığı “Şarkılarım Dağlara” albümü rekor kırmasına rağmen toplatıldı. Sizce bu albümün bu kadar çok satılmasının nedeni neydi? O dönemlerde ilk kez böyle bir şarkı tarzı ve sözleri yapıldığı için mi halk eşinizi destekledi? O bir konsept albümdü ve 90’lı yılların bu ülkeye yaşattıklarına tanıklık ediyordu. Çünkü toplumcu, gerçekçi, muhalif sanat, hayatı değiştirme ve iyileştirme konusunda en romantik, en cesur, en kavrayıcı, en dönüştürücü ve en öncü alandır. Ve çok dinamiktir. Doğru kullanıldığında, etkisi ve yaratacağı sonuçlar siyasetin etki alanından fazladır. Ahmet Kaya, hayatın içindeki tüm tanıklığını ve değiştirme özlemini müziğiyle dile dökmüş insanlardandır. En önemli özelliği ise hayatın ve sokağın içinde olana bitene gözünü kapamaması ve tarihin yalanlarıyla toplumun iyileşemediğini görebilmesiydi. Ahmet Kaya hakkında çok sayıda dava açıldı ve kendisinin deyimiyle “emniyetler ikinci evi oldu” adeta. Ama o hep bunlarla mücadele etti. Siz o süreçlerde hep eşinizin yanındaydınız. O süreçleri bize nasıl anlatabilirsiniz? Hayat ve yaşadıklarımız karşısında biz kollarımızı hiç iki yana düşürmedik. Tüm zorlu zamanları sebepleri ve sonuçlarıyla birlikte kavrayarak ve sokağın sosyolojisini de kavramaya çalışarak yola

çıktığınızda şaşırmıyorsunuz. Evet biz uyumsuzduk, rahatsız olduğumuz hiçbir şeyle uyum kurma çabasında da olmadık. ‘Bu hayattan nasılsa geçip gideceğiz ama onurlu, ahlaklı, üretken, insan haklarına ve hukuka saygılı, farkında olarak ve iz bırakarak ve sözümüzü cesaretle söyleyerek yaşayalım hiç değilse’ diyenler tarafındayız. Sonucu ya da karşılığı ne olursa olsun. “KALBİMİ VE AKLIMI PARİSİSTANBUL ARASINDA İKİYE BÖLDÜM.” 1999 yılında ülkeden ayrılmak zorunda kaldınız? Kendi vatanınızdan böylesine ayrılmak nasıl bir duyguydu? O zamanlar Ahmet Kaya’nın ve sizin görüşlerinizi çok merak ediyoruz? Sürgün çok ama çok sert bir zemin. İçinde yetiştiğiniz topraktan koparılıp başka bir toprağa ekiliyor ve soluyorsunuz. Yaşadığımız iyi ya da kötü olan her şeyin geçeceğine olan inancınız duraksıyor. Kimseye, hiçbir kültüre, inanca ya da kimliğe haksızlık etmeden, haklara, halklara ve hukuka sahip çıkarak, kimseye baş eğmeden onurla yaşamak lazım ki yaşamanın bir anlamı olabilsin diye kurduğunuz varoluşunuzdan güç alarak kendinizi iyileştirmeye çalışıyor ve korkak ya da kahraman olarak değil, sadece iyi insan olarak yaşamak gerektiğini daha da içselleştiriyorsunuz. Ben iki ülke arası mekik dokudum o süreçte, kalbimi ve aklımı Parisİstanbul arasında ikiye böldüm. Zor! Sürgün çok zor! Ahmet Kaya’nın filmi hakkında çok haber duyduk? Bu haberlerin doğruluğu hakkında son bilgileri sizden alalım? Film olacak mı? Sorunun muhatabı değilim, zira bizim böyle bir projemiz de yok iznimiz de. Ahmet Kaya’nın en sevdiğiniz özelliği neydi? İnsan ve baba, eş ve sanatçı, cesur ve muhalif, hangi tanım ya da başlık

43


RÖPORTAJ Ahmet Kaya Şarkıları Playlistiniz !

altında bakarsam bakayım, Ahmet Kaya bu ülkeye fazla gelen şahane bir insandı. Ülkesinin ona dar edilmesinin nedenleri de belli zaten. Eşinizde keşke halk onun şu özelliğini, davranışını bilseydi dediğiniz bir şey var mı? Şimdi yepyeni ve genç bir kuşak var onun eserleriyle tanışan, buluşan. Bir sanatçıyı en iyi kendi eserleri anlatır zaten. Kaybettiğimiz her değerin bugün aramızda olması kilitlendiğimiz problemlerde elimizi çok güçlendirirdi kuşkusuz. Ahmet Kaya da onlardan biridir ve bizim her zaman sanatın ve şarkıların iyileştiren gücüne ihtiyacımız olacaktır. Gerçek demokrasilerde sade bir yurttaş olmanın bile gereklerine bakılırsa Ahmet Kaya’nın daha iyi anlaşılacağını ve ülke olarak bu bahiste kaçıncı sınıfta olduğumuzu görürüz. Bu yeterli. Eşiniz ile hiçbir zaman unutamam dediğiniz bir anınızı paylaşabilir misiniz? Bin bir değerli anıdan hiçbirinin boynunun bükük kalmasını istemem. Beni anlayışla karşılayacağınızı umuyorum. “EŞİMİN ÇOCUKLARINA SESİNİ YÜKSELTTİĞİNİ DAHİ HATIRLAMAM.” Ahmet Kaya günlük hayatında eşine ve çocuklarına nasıl davranan birisiydi? Kızlarımız çok zorlu zamanlarda büyüdüler ne yazık ki… Bu benim için büyük kalp ağrısıdır ama artık telafisi yok! İkisi de benim en değerli ve en güzel iki arkadaşım ve dostum. Onlar kendi kendilerini onardılar, çünkü babalarını çok iyi tanıyorlardı. Ahmet’in kendisi de çocuk kalpliydi. Onlarla baba mesafesinde olmadı hiç. Ben sesini yükselttiğini dahi hatırlamam. Kızlara aldığı oyuncaklarla önce kendisinin oynamak istemesi dışında gerilim

44 |

Müzik Onair

Onunla geçirdiğimiz her anı çok özlüyoruz hepimiz. Sırtımızı bir dağa yaslamanın güvenini ve huzurunu, yaratıcılığını, mizahını, hayatı paylaşımını, yükümüzü omuzlayışını, her şeyini özlüyoruz… yaşamamışlardır babalarıyla. Melis haklı, masal gibi bir babaydı ve ondan yoksun kalmak çok ağır! Onunla geçirdiğimiz her anı çok özlüyoruz hepimiz. Sırtımızı bir dağa yaslamanın güvenini ve huzurunu, yaratıcılığını, mizahını, hayatı paylaşımını, yükümüzü omuzlayışını, her şeyini özlüyoruz…

Günümüzde Ahmet Kaya adına bir tribüte albüm yapılmasını ister misiniz? Böyle bir şey olduğu durumda kimin o albümde yer almasını istemezsiniz? Ben iki ayrı tribüte albüm yaptım; “Dinle Sevgili Ülkem” ve “…bir eksiğiz” Her ikisi de içime çok sindi. Ahmet Kaya eserlerindeki beste zenginliğini, renklerini ve katmanlarını epeyce deşifre eden albümlerdi ikisi de. Şu anda yeni bir tribüte projem yok, dolayısıyla verebileceğim isim de yok. Ahmet Kaya’nın son zamanlarından biraz bahsedebilir misiniz? Bunu yanıtlamak bana hep ağır geliyor. Belki bir gün yazarım ama şimdilik anlayışınıza sığınarak yanıtsız bırakıyorum. Aralık 2019 | Sayı 4


ÜNLÜ YAPIMCININ BAŞARISI ANLAMLI GECEDE BİR KEZ DAHA TESCİLLENDİ Üçüncüsü düzenlenen Türkiye-Azerbaycan Kardeşlik Ödülleri gecesinde “Yılın En İyi Sinema ve Müzik Yapımcısı” ödülünü alan Zeki Sincar ile Müzik Onair Dergi için bir araya geldik. İki ülkenin sanat, siyaset, spor ve iş dünyasından önemli isimlerini bir araya getiren bu özel geceye damga vuran Zeki Sincar’a başarı yolunda hayata geçirdiği projeleri sorduk... Zenfira İbrahimova ve Güçlü Soydemir’in bir araya geldiği ve sizin de yapımcılığını üstlendiğiniz çalışmanın önemi büyük. Bir de sizden dinleyelim... Barış Pınarı Harekatı’nda şehit olan askerlerimiz için Azerbaycan’ın divası Zenfira İbrahimova ile Güçlü Soydemir‘in “Eledim Eledim” düetini gerçekleştirdim. Türkiye-Azerbaycan Kardeşlik Ödülleri gecesinin ana sponsorluğunda gerçekleşen klip, iki ülkede yoğun ilgi gördü.

Zeki Sincar, AtakanTaşur

muzikonair.com

Güçlü Soydemir, Zeki Sincar, Zenfira İbrahimova

45


RÖPORTAJ

Ahmet Özdemir, Zeki Sincar

Postacılık ve müzisyenliği bir arada götüren Ahmet Özdemir, 2016/2017 sezonunda O Ses Türkiye’de “Tiryakinim” adlı eser ile yarışmış, Murat Boz ve Hadise ikilisini döndürmeyi başararak bir üst tura adını yazdırmıştır. İkili arasında yaşanan çekişmede ilginç anlar da yaşandı. Kendi takımlarına almak adına Murat Boz yarışmacının geçmişte pazarcılık yaptığını öğrenince onunla pazarda bağıracağını söylemiştir. Hadise ve Murat Boz arasında kalan Ahmet Özdemir Murat Boz’un takımına girerek yarışmaya katılım sağlamıştır. İkinci turda elenen Ahmet Özdemir sözü müziği kendisine ait olan “Aklımı Aldı Benden” eseri ile Zeki Sincar Prodüksiyon etiketiyle dijital platformlarda.

Ümmiye, Zeki Sincar

Romanların Kraliçesi Ümmiye’nin “Aksaray” parçası Zeki Sincar Prodüksiyon etiketiyle tüm dijital platformlarda. İkinci projesi ise Orhan Gencebay ile düet olacağı konuşuluyor.

46 |

Müzik Onair

Tuğba Özay, Zeki Sincar, Eşi Menekşe Sincar, Oğlu Bedi Soykan Sincar

Aralık 2019 | Sayı 4


ANLAMLI GECEYE DAMGA VURAN BAŞARI Ünlü yapımcı, 14 Kasım’da Grand Hayatt Otel’de gerçekleşen Atakan Taşur ve İstanbul-Azerbaycan Dostluk Derneği Başkanı Hülya Ağasoy’un düzenlediği Türkiye-Azerbaycan Kardeşlik Ödülleri gecesinde sanatçı koordinatörlüğünde bulundu. “İki Devlet Tek Millet” şuuru ile düzenlenen bu anlamlı gece hem Azerbaycan’da hem de Türkiye’de canlı olarak ekranlara getirildi. Zeki Sincar, gecede “Yılın En İyi Sinema ve Müzik Yapımcısı” ödülünü aldı. Zeki Sincar Production şirketi nasıl kuruldu? Zeki Sincar Production şirketini, yapımcılığını Adem Sincar ile üstlendiğim “Bahtsız Bedri” filminden sonra kurdum ve yapımcı belgesi aldım. İlk projem Bayhan Gürhan-Berna Tan “Duygularım” dūeti oldu. Sözü ve müziği Doğu Kılıç’a ait şarkıyı daha önce Azer Bülbül seslendirmişti. Hemen ardından haber spikeri Gökhan Taşkın ve Doğu Kılıç’a “Ben Sevince” tekli single çalışmasını yaptım. Şair Ömer Faruk Güney’in eseri olan çalışmanın klip yönetmenliğini Enes Bilal Taşçı üstlendi.

ZEKİ SİNCAR, GÖKHAN TAŞKIN’IN FARKLI BİR YÖNÜNÜ YANSITTI sevgiyi de böylece paylaşma fırsatı buldum.” ifadelerini kullanmıştı. Sonraki çalışmanız nedir? Daha sonrasında Zeki Sincar Production olarak “Bahtsız Bedri” film müziğine klip çektim ve tüm dijitallere çıkardım. Parçanın sözmüzik ve yorumu Bayhan’a ait...

Gökhan Taşkın, Zeki Sincar

Gökhan Taşkın, yapımcılığını Zeki Sincar’ın üstlendiği bir çalışma için stüdyoya girip Ömer Faruk Güney’in “Ben Sevince” şiirini okumuştu. Ünlü televizyoncu Gökhan Taşkın, Doğu Kılıç’ın da müzik ve yorumuyla kendisine eşlik ettiği “Ben Sevince” adlı çalışma için “Yaşamın her halini gazeteci ve televizyoncu olarak 26 yıldır izleyenlerime aktarıyordum. Hayatın en temel güzelliği olan muzikonair.com

Bayhan Gürhan, Berna Tan, Zeki Sincar

Özay’ın sunumu ile gerçekleşen geceye Doğuş, Ferman Toprak, Onur Akay, Erkan Çelik, Faruk Tuncel, Gökhan Taşkın, Güçlü Soydemir, Şafak Sönmez, Şerif Kayran, Ümmiye, Sami Çelik, Berna Tan, Mustafa Öz, Yaşar Kutbay ve Selçuk Kılıç gibi sanat ve medya dünyasından ünlü isimler katılmıştı. Bedri ve Kazım adındaki iki kafadarın başından geçenlerin konu edildiği Bahtsız Bedri filmi, 21 Haziran’da vizyona girmiş ve sinema izleyicisinden yoğun ilgi görmüştü.

ZEKİ SİNCAR’IN “BAHTSIZ YENİ PROJESİ BEDRİ” VİZYONA BİR İNTERNET GİRDİĞİNDE DİZİSİ: ARAYIŞ Son dönemde hayata geçirdiği ÇOK SES projeler ile adından sıkça söz ettiren başarılı yapımcı Zeki Sincar’ın son GETİRMİŞTİ Zeki Sincar’ın yapımcılığını Adem Sincar ile üstlendiği “Bahtsız Bedri” filmi, vizyona girdiği dönemde çok konuşulmuştu. Esin Civangil, Ateş Fatih Uçan, Ali Tutal ve Şevki Özcan gibi başarılı isimleri kadrosunda bulunduran filmin galası 19 Haziran’da gerçekleşmişti. Tuğba

projesi, Adana yapımı olan ve birçok ünlü ismin proje içerisinde bulunduğu “ARAYIŞ” isimli internet dizisi. Adana’da çekilecek olan ve çok yakında izleyici ile buluşacak olan ‘’Arayış’’ dizisi ile ilgili dizinin yapımcısı Zeki Sincar, cast hazırlıklarının başladığını söyledi.

47


MAKALE

POP’ÜLER MÜZIKTE LAVABO TIKANDI HAZIRLAYAN EZGİ TAŞLI

Müzik dünyasını etkisi altına alan ve adeta çığ gibi büyüyen rap dalgası, pop dünyasına da sıçradı. Özellikle son dönemde birbirlerine yaptıkları diss şarkılarla Youtube’da tıklanma rekorları kıran rap şarkılar, dijital platformlardaki müzik listelerinde de zirvede yer alıyor. Türkiye’deki altın çağını yaşayan rap müzik dalgasına sosyal medya fenomenlerinden sonra popçular da kayıtsız kalamadı. Mustafa Ceceli’nin rap soundlarıyla harmanlanan ‘Bedel’inden sonra Serdar Ortaç, Cem Belevi, Aleyna Tilki, Hande Yener rap şarkı hazırlığında olduğunu açıkladı. Popçuların yanı sıra Aydilge, Sehabe ile birlikte ‘Bir Ayda Unutursun’ dedi. Hatta Safiye Soyman ve Faik Öztürk’ün de yakında sürpriz bir rap şarkı çıkaracakları haberi medyada geniş yankı buldu.

MI

fazla direnemedi. Uzun süredir yeni bir şarkı piyasaya sürmeyen Ortaç, Yıldız Tilbe’den rap tarzında bir şarkı aldığını açıkladı. Cem Belevi ise son teklisi ‘Farkında mısın?’ın ardından sıradaki projesinin rap tarzında olduğunu açıkladı. Konserlerinde rap şarkılar da söylediğini ifade eden ünlü popçu geçtiğimiz günlerde verdiği bir röportajda “Rap bir şarkı yazdım. Rapçi bir arkadaşımla birlikte yahut gaza gelirsem tek başıma da çıkarabilirim.’’ dedi.

Popçular Rap Yapacak Hande Yener, geçtiğimiz temmuz ayında verdiği bir röportajda ‘’Artık Türkçe pop demode kaldı. Farkındaysanız rap müzik pop müziği geçti. Lavabo tıkandı bir şeyler yapmak lazım!’’ dedi ve İranlı rapçi sevgilisi Misha ile hummalı bir çalışma içerisine girdi. Öte yandan Serdar Ortaç, ‘‘İnsanlar rap müzik dinliyor, o yüzden şarkı yapmıyorum’’ dedikten sonra daha

48 |

Müzik Onair

Aralık 2019 | Sayı 4


Rap Müzik Şarkıcıları İkiye Böldü Hande Yener’in ‘Türkçe pop demode kaldı, rap müzik pop müziği geçti’ açıklamasının aksini düşünen popçular da yok değil. Hiç şüphesiz bu konuda en sert çıkışı Sinan Akçıl yapmıştı. Cengiz Semercioğlu’na konuşan Akçıl, “Rap müzik bir furya. Kalıcı değil geçici. Türk bir rapçi dünyada saygı görmez çünkü imitasyon duruyor.’’ açıklamasında bulunmuştu.

Şu sıralar Amerika’da müzikal çalışmalarını sürdüren Aleyna Tilki ise kardeşi Ayça Tilki ile birlikte yazdığı rap şarkısının bir kısmını sosyal medya hesabından paylaşarak “Ben Amerika’dayken kardeşimle yaptığımız şarkı çıksın mı?’’ sözleriyle hayranlarını heyecanlandırdı.

Öte yandan Yıldız Tilbe de Hande Yener’e katılmayan tarafta yer almıştı. Türkçe pop müziğin dev ismi Yıldız Tilbe, “Pop, rap bunların hepsi bir müzik. Benim için bir farkı yok. Pop müzik öldü diyenin kafası ölmüştür.’’ sözleriyle bu konuda net tavrını ortaya koymuştu. Nitekim Yıldız Tilbe’nin bu söyleminde doğruluk payı yok değil. Pop kelime anlamı olarak popüler olan, trend olan demek. Rap müziğin popülerliğini artırması pop müziği bitirmeyecektir elbette. Keza rapçiler de bu konuda gayet sağduyulu ve yapıcı. Yazıyı rap müziğin şüphesiz ilk akla gelen isimlerinden Ceza’nın konuya ilişkin düşünceleriyle bitirelim.

Safiye Soyman ve Faik Öztürk çifti de tarzlarının dışına çıktıklarını ve yakında çıkacak üç şarkılık mini albümlerinde hemen herkesin bildiği eski bir şarkıyı rap versiyonla söylediklerini açıkladı. İkili, sürpriz şarkının klibinde rapçiler gibi giyineceklerini söyledi.

Ceza şöyle diyor; “Bizim pop bitsin diye bir amacımız yok. Herkes kendi ekmeğini yesin. Biz hak hukuk biliriz. Sadece bize yer verin.’’

muzikonair.com

49


RÖPORTAJ

NAZAN ŞORAY: “HAL HAL”, BIR MILYONDAN FAZLA SATTIĞI IÇIN ALTIN PLAK ÖDÜLÜ ALDIM.”

Röportaj BİLGE ÇOLAK

Bir düşünün bakalım. Aslında herkesin tanıdığı biri. Doğru cevap! Nazan Şoray. Her şarkısı ayrı güzel ancak “Hal Hal” bir başka… Sesi gibi kendisi de güzel Olan Nazan Abla ile yaptığım röportajı okumaya başlarsanız, belki Nazan Şoray hakkında bilmediğiniz bazı şeyleri öğreneceksiniz. Mesela, Barış Manço’nun “Hal Hal” şarkısını, Nazan Şoray’a özel olarak yazdığını biliyor muydunuz? Ne bu sessizlik? Yoksa bilmiyor muydunuz? O zaman Nazan Şoray hakkında bilmediklerinizi öğrenebilmek için Nazan Abla ile yaptığım röportajı okuyunuz efendim… Dünkü Nazan ŞORAY ile bugünkü Nazan Şoray arasındaki en büyük fark ne?

O meşhur şarkıyı bilmeyen yoktur… Yoksa, “Hal Hal”ı bilmeyen var mıdır? Bence yoktur. Herkes bilir o şarkıyı. Şarkıyı dinlerken hiç dikkat ettiniz mi şu bölümüne, “Nazo Gelin ayağına takar, hal hal.” Bu şarkıda adını duyduğumuz Nazo Gelin kimdir?

50 |

Müzik Onair

Şöyle söyleyeyim, önceki Nazan Şoray ile şimdiki Nazan Şoray arasındaki fark… Nazan Şoray dün de çok çalışkandı, bugün de çok çalışkan. Belki daha az şarkı söylüyor gibi görünüyor. Çünkü sistem değişti. Mesela o zamanlar gazino vardı. Aralık 2019 | Sayı 4


Bir gazinoya gidiyorduk, iki buçuk ay çalışıyorduk. Orası bitiyordu hiç ara vermeden başka bir yere. Ama şimdi artık böyle yerler yok. Yani bu kadar uzun süreli çalışacağımız yerler yok. Haftada bir, on beş günde bir, üç haftada bir sahne alabiliyorsun. Bir fark olarak bunu söyleyebilirim. Bugüne gelene kadar neler ve nasıl zorluklar yaşadınız? Birinci soruda söylediğim gibi ayda bir, on beş günde bir, üç haftada bir sahne alınıyor. Mesela ben nisan ayında New York’ta yaşayan Türkler’e konser verdim. Geçen hafta, Okan Bayülgen’in yeri olan Dada Kaberett’te konser verdim. Önümüzdeki aylarda tekrar orada sahneye çıkacağım. Başka yerlerden de teklifler var. Onları da değerlendiriyorum. Ben sinemadan sahneye geçiş yaptığım için kendimi müzisyen ve yorumcu olarak kabul ettirmek açısından zorlandım, bayağı zorlandım. Bunu yıkmanın birinci kuralının da kendine ait şarkıların olmasından geçtiğini düşünerek… On yedi yaşındayken bunları düşünüyordum. İlk hitimi yaptım. İlk hitim diyebiliyorum çok şükür, çünkü tuttu. Benim ilk şarkımdı. O da söz ve müziği Selami Şahin’e ait, “Sana Merhaba Dedim”di. Başka bir single’ım daha var, bu ikincisiydi. Üçüncüsü de, “Hal Hal” oldu. Onlardan sonra da albümlerim var onar parçalık, onar parçalık. Diğer zorluk da, o zamanlar bu kadar kanal yoktu. Ben çok küçük yaşta başladığım için bu işe. O zaman TRT’nin sansürü vardı. Yani her şarkıyı geçirmiyorlardı. Diyelim ki on parçalık bir albüm yapıyorsun, sana diyor ki; “Buranın bu sözü uymuyor.” Mesela Tarkan’ın “Kıl Oldum” şarkısındaki, “Kıl oldum abi”, argo bir kelime ya. Öyle bir laf asla geçmezdi. Nasıl ki özel kanallar açılmaya başladı, orada yayınlandı. Yani ya söze takıyor ya şarkının üstünde çalınan bir enstrümana takıyor. Haydi tekrar muzikonair.com

51


RÖPORTAJ baştan söz yazdır, tekrar çaldır falan gibi sorunlar vardı ve böyle sorunlarla çok uğraştık. O zaman; şimdiki sanatçılar için şarkı sözü yazmanın daha kolay olduğunu söyleyebilir miyiz Nazan Abla? Tabii ki şu an teknik olarak daha kolay. Şimdi böyle bir denetim yok. İnternet denilen bir şey var, sen de 12 yaşındasın, sesin çocuk sesi ama oturduğu zaman kendin internete bir şarkını koyabilirsin o da çok tutabilir. Bunu kimse bilemiyor, ama o zaman böyle bir şey yoktu. Mesela şimdi stüdyoya gidiyorsun, şarkıyı okuyorsun, senin yanlış okuduğun veya tam notanın üstünde okumadığın yerleri düzeltiyorlar. O zamanlar böyle imkânlar yoktu ve ne okuduysan kayıtlara geçiyordu. Yani teknik olarak bazı şeyler stüdyoda kolaylaştı ama canlı performans ayrı bir şey. Sanat camiasında çok küçük yaşlarda var olmaya başlamışsınız. Hatta bir röportajınızda “14 yaşındaydım ve bana Nazan hanım diyorlardı, küçücük bir kız çocuğuydum, ergenliğimi yaşayamadan olgunlaşmak zorunda kaldım.” demişsiniz. Şu an böyle bir durum ile karşı karşıya kalsaydınız daha mı geç başlardınız? Eee tabii ki, şartlar o zaman öyleydi. Tabii o zamandan bu zamana insanlar daha bilinçlendi. Mesela sen 12 yaşındasın ve benimle röportaj yapıyorsun. O zaman biz böyle şeylere cesaret edemezdik. Korkardık. Ailemiz ne derse onu yapardık gibi şeyler. Tabii şimdi olsaydı bu işin eğitimini alıp, işin okuluna gidip öyle şarkıcı olmayı isterdim. Ama ben de sürekli şan derslerine gidip sürekli hocalarla çalışarak ve özel çalışmalar yaparak bu açığı kapatmaya çalıştım ve çalışıyorum.

52

| Müzik Onair

İki yıl aradan sonra “İçimdeki Fırtınalar” isimli single ile müzik dünyasına dönüş yaptınız. Bundan sonra yeni düşünceleriniz ve projeleriniz var mı? Aslında birçok proje var kafamda. Mesela bir düet yapmak istiyorum. Bu aralar düetler tutuluyor. Şimdi bu ara pop düşüşte. Şöyle düşüşte; hip hop rap, öne çıktı. Bu böyle zaman zaman olur ve değişir. Bir cover yapmak istiyorum ve şu ana kadar yaptığım şarkıları “Best of Nazan Şoray” adlı bir albümde toplamayı düşünüyorum.

Benim de böyle bir sorum olacaktı, bütün şarkılarınızı bir albümde toplamayı düşünüyor musunuz diye. Evet çok güzel şarkılarım var benim ve çok değerli kişilerle çalıştım. Yani bir araya gelmesi çok zor insanlar, yani mesela bir albümde Aysel Gürel var, İlhan İrem var. Yani bunlar bir araya gelmesi çok zor değerler. Biliyorsun Melih Kibar’ı ve Aysel Gürel’i kaybettik.. Ben çok iyi aranjörlerle, bestecilerle ve söz yazarları ile çalıştım. Aralık 2019 | Sayı 4


Kiminle düet yapmayı istersiniz veya düşünüyorsunuz? İşte o daha kesinleşmedi, araştırıyoruz. Yani nasıl olur, uyar mı yakışır mıyız bilmiyorum. Yani bu çok tanınmış biri de olmayabilir. Şimdi böyle ismi çok duyulmamış ama müziği sağlam kişilerle de düet yapabilirim. Nazan Şoray hiç müzikal tiyatroda sahne aldı mı veya almak ister mi? Ben bir komedi tiyatro oyununda oynadım. Komedi olduğu için çok zevk aldım. Benim canlı performansım çok iyi. Tabii tiyatro, sinema ve sahne hepsi çok farklı. Ama yine bir tiyatro oyunu olacaksa komedi olsun isterim çünkü insanları güldürmek çok güzel.

bir tane duruyor evde. Tabii bir milyondan fazla sattığı için altın plak ödülü aldım. Bu şarkıyı size Barış MANÇO özel yapmış galiba Nazan Abla? Evet evet, ispatı da Nazo gelin zaten. Nazan ŞORAY yeni nesil sanatçıları nasıl buluyor? Bence çok iyiler. Eskiden senede bir on parçalık bir albüm yapılırdı. Şimdi böyle bir şey yok, üç ayda bir şarkı tükeniyor. Yenisini yapmak zorundasın. Sık üretilen bu şarkılar dinleyiciye duyurulduğunda, dinleyici “yeni mi yoksa eski şarkısı mı” diye

şaşırıyor. Sık sık şarkı yapmak da iyi değil. Yeni nesil şarkıcıların sesleri ve okuma şekilleri birbirlerine benziyor. Bazen sözleri anlayamıyorum. Yani yeni nesil şarkılar için bunu düşünüyorum. Muzik On Air okurlarına yeni yıl dilekleriniz var mı? Öncelikle Muzik On Air dergisini tebrik ediyorum, müzik severleri böyle güzel kaliteli bir dergi ile buluşturduğu için. Herkes birbirine sevgi ile sarılsın ve kadınlar artık öldürülmesin istiyoruz. 2020 güzel bir sayı, uğurlu bir sayı. Ülkemize uğur getirmesini diliyorum.

Sizinle yapacağım röportajın tanıtımını yaparken, insanlara size sormak istedikleri soruları sorduğumda, bir çok kişi “Hal Hal” diye cevap yazdı. İnsanların sizi halen o şarkı ile hatırlamaları ne hissettiriyor? Yani bazı kişiler benim “Hal Hal”dan sonra başka şarkı yapmadığımı düşünüyor olabilirler, interneti karıştırmıyorlar ve müzik sayfalarını takip etmiyorlarsa. Biz yeni şarkılarımızın tanıtımını yapmaya çalışıyoruz. Klip çekiyorum ve basına duyuruyorum. Ama şimdi sosyal medyamdan da tanıtıyorum, eğer beni sosyal medyada takip ediyorlarsa zaten yeni şarkılarımı biliyorlar. Tabii “Hal Hal” benim için çok onur verici bir şarkı. Benim küçük yaşlarda hit şarkılarımdan bir tanesi, daha doğrusu. İkincisi o zamanlar “Hal Hal” bilinmiyordu, ayaklara takılmıyordu. Böyle bir şeyin moda olması, kızlarımızın ve kadınlarımızın ayaklarına da takması bu şarkı ile başladı ve adı “Hal Hal” olarak satıldı. Zaten bu şarkı çıktığı zaman hediyelik eşyalar yapıldı. Mesela Nazo Gelin bebekler yapıldı ve hatta o bebekten muzikonair.com

53


RÖPORTAJ

RADYO ALATURKA’NIN SEVİLEN SESİNDEN NET MESAJ:

RAP MÜZİK BİR FURYA O, gönülden bağlı olduğu Radyo Alaturka’ya üç yıl sonra geri döndü. Yeniden mikrofon başına geçip dinleyicisi ile buluşmanın heyecanını öyle güzel anlatıyor ki gözlerinin içi gülüyor. Kısa bir süre önce Radyo Alaturka’nın Genel Yayın Yönetmenliği görevine getirilen Tuğba Saraçlar ile Müzik Onair Dergi için bir araya geldik. Bana radyonun büyülü dünyasındaki yolculuğundan tutun da Radyo Alaturka dinleyicilerini bekleyen yeniliklere kadar birçok şey anlattı... Üç yıl sonra, Haziran ayında yuvaya geri dönüp dinleyicilerinizle buluştunuz. Mikrofon başına geçip onlarla yeniden temas kurduğunuzda ne hissettiniz? Bu çok başka bir şey, kelimelere dökmek gerçekten çok zor. Çok güzel bir heyecan. Bu heyecanı nasıl anlatabilirim? Hani böyle içinde kelebekler uçuşur ya insanın, hakikaten öyle. Radyodan ayrılmadan önceki zamana dönecek olursak, Radyo Alaturka’da yaklaşık olarak 9-10 yıllık yayıncıydım, o dönem radyomuz el değiştirdi ve oturduğum yere epey uzak bir ilçeye taşındığı için devam edemedim.

54

| Müzik Onair

Çünkü hafta içi her gün sürekli bir noktadan diğer noktaya gitmek İstanbul trafiğinde gerçekten çok zor. Bu tamamen kişisel tercihimdi. Ben bu üç yıl boyunca çeşitli organizasyonlar, etkinlikler yaptım. Bir yapım şirketinde freelance olarak çalıştım. Sonrasında bir gün Radyo Alaturka’nın sahipleriyle bir araya geldik ve hafta sonları için anlaştık. Sadece hafta sonları dinleyicilerimle buluşup sonrasında da konser, organizasyon gibi etkinlik işleri, basın-PR işeri yapıyordum. Tekrar radyoya dönmek şöyle bir şey; küçük bir çocuğa en sevdiği oyuncağı verirsiniz ya, hani böyle hep hayal ettiği bir şeydir; erkek için araba, kız

çocuğu için bebek gibi. Çok mutlu olur. Bu mutluluk gözlerine yansır. Aynen bu şekilde. Zaman zaman gözlerim dolar. Şu an yaptığım yayınlarda dinleyicilerin o sevgisi, geri dönüşler, bu muazzam bir şey. İfade etmek için kelimeleri tek tek seçmeye çalışıyorum ama çok zor. Bunu gerçekten yaşayan, hisseden bilir. Eminim ki meslektaşlarım bu konuda benimle hemfikirdir. Büyük bir heyecan, bunu gerçekten hiçbir şeye değişemem. Bu dünyada yaşamayı ve yapmayı en çok istediğim şeylerden biridir. Bana hep soruyorlar bir kez daha dünyaya gelsen bu işi yapar mıydın? Kesinlikle yapardım, sonuna kadar... Dünyaya bir değil on kere de Aralık 2019 | Sayı 4


Röportaj Berkem TEMİZEL

Mikrofon dediğiniz şey aslında bizi dinleyici ile buluşturan bir araç. Bizi sevdiklerimizle buluşturuyor. Ben bir kere büyüsüne kapıldım. Radyo Alaturka’da yayıncı olarak 11. yılımdayım. Radyomuz iki kez el değiştirdi. Sinoz kozmetiğe geçtiğinde genel yayın yönetmenliği teklif edildi. Tabii ki seve seve kabul ettim. Çünkü yaklaşık on yıldır bir emeğimiz vardı, bu emeğin bir mükafatı olarak düşünüyorum. Bana verilen bu fırsatı da en güzel şekilde yerine getirmeye çalışacağım. “Boynumun borcu” derler ya, hakikaten öyle. Genel Yayın Yönetmeni olarak göreve başladıktan sonra Radyo Alaturka’nın çok yakında yepyeni projelerle radyoseverler ile buluşacağınızın müjdesini verdininz. Dinleyicilerinizi neler bekliyor?

gelsem yine yaparım. Çünkü mikrofon aşkı başka. Ben televizyonculuktan radyoculuğa geçtim. Genelde radyoculuktan televizyonculuğa geçilir, bende tam tersi oldu. O dönem ekonomi muhabirliği yapıyordunuz. Evet, ekonomi muhabirliği yapıyordum. İşim daha çok habercilikti. Program, özellikle de radyo aklımın ucunda yoktu. Radyoya başladım, önüme başka fırsatlar çıksa da terk edemedim, o da beni bırakmadı. Hep derler “Radyo medya cinidir” diye. Hakikaten öyle. İnsanları etkisi altına alıyor. Mikrofon başına geçtiğimizde güzel bir bağ kuruyoruz. muzikonair.com

Radyo Alaturka dinleyicilerini kaliteli bir müzik ile kaliteli bir yayın akışı bekliyor. Türk müziği denince akla gelen tek frekans. Bu özelliği koruyacağız. Radyo Alaturka yaklaşık 14-15 yıllık bir marka artık. Yerel olmamıza rağmen aslında ulusal görünümlü bir radyo. Böyle diyorum, çünkü dijitaller ve uygulamalar sayesinde dünyanın birçok noktasında 7/24 bizleri takip eden dinleyicilerimiz var. Radyo Alaturka, bana göre bir dünya markası artık. Haftanın 5 günü sabah 7’den akşam 8’e kadar radyo programcılarımız mikrofon başında. 07:00-10:00 arası Ahmet Akkuş, Güne Merhaba programıyla yayını başlatıyor, 10:00-13:00 arası Bir Sevdadır Şarkılar programıyla mikrofonu ben devralıyorum. Öğle kuşağımız da 13 ila 16 arası Umut Kuzkaya, Keyfekeder programıyla mikrofon başında olurken, akşam saati de Beyza Koç’a emanet. 17:0020:00 saatleri arasında Beyza Koç ile Nağmeler programıyla yayında oluyor. Yayın akışımız haftanın 5 günü bu şekilde devam ediyor. 20:00 ve sonrası için müzik yayınlarımız sürüyor. Özel programlarımızın

yer aldığı bir saatlik kuşaklarımız da mevcut. Her pazartesi saat 16 ila 17 arasında unutulmayan nostaljik şarkıların yer aldığı Ferit ile İz Bırakanlar programımız yer almaktadır. Her salı da yine 16 -17 saatleri arasında sevilen şarkıların söz yazarı Aşkın Tuna Aşkın Saati programıyla sevenleriyle buluşuyor. Anlayacağınız üzere içeriklerimiz dolu dolu. Ayrıca her perşembe saat 16-17 arasında Türk halk müziğinin sevilen eserleri Leyla Erten’in sunumuyla Anadolu Rüzgârı programında Radyo Alaturka’da Kerem Albayrak’ın Cumartesi-Pazar geceleri 23:00-01:00 saatleri arasında Kerem Gibi adlı şiir tadında bir programı var. Radyo Alaturka’da sponsorlu programlarımız da olacak. Kültür-sanat gibi, sağlık gibi... Bence bunlar olmazsa olmazdır. Her zaman şöyle söylenir: “Radyo önemini kaybediyor.” Hayır, bence önemini kaybetmiyor. Aksine, daha da önemli hale geliyor. Çünkü, artan bir İstanbul trafiği var. İnsanların çoğu zamanını yolda geçiriyor. Yolda en iyi arkadaş radyodur. İnsanlar sürekli müzik dinlemekten de sıkılabiliyor. Bilgi almak istiyor, bir şeylere ulaşmak, duymak istiyor. Kendini özel hissetmek istiyor. Kendi adını duymak istiyor. Çünkü radyonun özelleştirici etkisi var. Hayal dünyasına hitap ediyoruz. O yüzden bu etkiyi daha güçlü hale getireceğiz. Festivaller, konserler gibi önemli çapta etkinliklere radyo olarak dahil olacağız. İnsanların her yerde hem dinleyip hem görebileceği bir Radyo Alaturka tasarlıyoruz. Karşılaşabileceği de diyebiliriz, daha fazla açık vermeyeyim. Canlı yayın aracı ile yollara mı koyulacaksınız? Olabilir. Bizi takip edenler ilerleyen zamanlarda bunları bir bir yaşayacaklar. Radyo Alaturka’nın yayın politikasında bir değişikliğe gidilecek mi? Hayır, Radyo Alaturka kurulduğundan beri hep Türk müziği içerikli.

55


RÖPORTAJ Türk müziği denince akla; TSM geliyor, klasikleşmiş şarkılarımız var, bunun dışında yeni isimlere yeni şarkılara da yer veriyoruz. Çünkü onlar için de bir tanıtım aracı haline geliyoruz. Bahsettiğim özel programlarla türkülerimize de yer vereceğiz. TSM bizim ama Anadolu’nun bağrından kopan güzel türküler de bizim. Onlara da yer vereceğimiz bir kuşağımız olacak. Radyo Alaturka, yayın politikası olarak özünü koruyacak her zaman ama tabii ki günün şartlarına göre de şekillenecek, evrilecek. Dinleyiciler her daim kendilerini huzurlu ve mutlu hissedecekler. Çünkü gelen mesajlarda dinleyiciler hep bunu vurguluyorlar. Bu etkiyi sürdürmeye devam edeceğiz. Radyo Alaturka’nın sadık bir dinleyicisi var. İnternette dinleyici yorumları üzerine araştırma yapıldığında olumlu yorumlar kadar olumsuz yorumlar da görüyorsunuz. Olumsuz yorumlara baktığınızda Radyo Alaturka’nın arabeskin ağırlıkta olduğu, yakın dönem şarkıları çalan bir radyo istasyonu haline geldiğine dair yorumlar sıklıkta. Genel Yayın Yönetmenliğiniz sürecinde oluşan bu algıyı yıkmak için nasıl bir yol izleyeceksiniz? Böyle bir algı oluşması çok normal. Eski dönemde Radyo Alaturka’da daha klasik formlarda eserler çalıyorduk. El değiştirince tarz biraz daha dinleyicinin olumsuz diye bahsettiği şekle evrildi. Aslında bunu olumsuz olarak yorumlamıyorum. Çünkü sonuçta genele baktığımızda kozmopolit bir yerde yaşıyoruz. İster istemez Radyo Alaturka da o kozmopolitliğe ayak uydurmak zorunda kalmış olabilir. O dönemde ben yöneticilik yapmıyordum, sadece bir programcı olarak çalışıyordum. Bizim bundan sonrasına bakmamız gerekiyor. Bu göreve yeni başladım. Canlı yayınlarımız ise daha da yeni.

56

| Müzik Onair

Radyo Alaturka kurulduğundan beri hep Türk müziği içerikli. Türk müziği denince akla; TSM geliyor, klasikleşmiş şarkılarımız var, bunun dışında yeni isimlere yeni şarkılara da yer veriyoruz. Çünkü onlar için de bir tanıtım aracı haline geliyoruz. Bahsettiğim özel programlarla türkülerimize de yer vereceğiz.

Geçmişi, o dönemleri bilemem. Ben sadece bir programcı olarak çalışıyordum. Bu soruyu atlayacağım. Peki bu algıyı değiştirmek için ne yapacaksınız? Algıyı değiştirmek için arşiv çalışmaları yapılacak. İnsanların eşlik edip keyif alabileceği, zaman zaman yeniliklerin de olduğu bir yayın akışımız olacak. Çünkü desteklenmesi gerekiyor birtakım şeylerin. Hep; “Türk müziği unutuluyor, Türk müziğine dair bir şey yok” algısı var. Zeki Müren, Müzeyyen Senar, Safiye Ayla, Mustafa Sağyaşar gibi değerlerimiz var. Biraz daha batı tarafına kaydığımızda Selami Şahin’ler... Hüner Coşkuner, Muazzez Ersoy gibi isimler Radyo Alaturka’da sık sık çalıyor. Kayıtların kalitesi çok önemli bunlara çok dikkat edeceğiz. Önümüzdeki dönemlerde de zaten patronumuzla birlikte ciddi bir çalışmaya gireceğiz. Dinleyici zaten yayın akışında nasıl bir değişiklik olduğunu fark edecek. Jinglelarımız değişti ilk etapta. Jinglelar değişince insanların algısı da değişmeye başladı. Evet küsen dinleyiciler var, zaman zaman çevremde ben de duyuyordum. Şimdi o dinleyicileri buluşturma, barıştırma zamanı diye düşünüyorum. Aralık 2019 | Sayı 4


Burada bana görev düşüyor. Çünkü onlar da bizim için değerli. Bizi sürekli dinleyen ve bırakmayan dinleyicilerdi. Bir kırgınlık oldu belki de o süreçte. Bundan sonrası için “Ne yapılabilir?” ya da “Ne olabilir?” buna bakmak gerekiyor tabii... Radyo Alaturka’yı yeni nesillere tanıtma ve sevdirme konusunda nasıl bir yol izleyeceksiniz? Tarkan, Funda Arar gibi popüler isimler dönem dönem TSM’ye katkı sağlıyorlar. Yani ahde vefa yapıyorlar. Bu isimler TSM albümleri yapıyorlar ve bunların çok büyük katkısı oluyor. Atıyorum; 16-17 yaşlarındaki bir dinleyici bizim radyoyu dinlese ve Tarkan’ı duysa, ilk başta o şarkının yeni olduğunu düşünüyor ama sonra biz ona; “Aslında bu şarkı şu kadar yıllık ama Tarkan da TSM söylüyor ve bunu size ulaştırıyoruz.” diyoruz. Popüler kültür burada şarkıları ön plana çıkarmak, şarkıları dinletmek için bir araç oluyor aslında. Olması gereken bu mu? Değil tabii! Çünkü daha nice değerler var aslında. Biz fırsatımız oldukça, kalitemizi bozmadan devam edeceğiz. Az önce de söyledim, biz her yerde dinleneceğiz. Bu çok iddialı. Her yerden de bizi izleyecekler, yani görecekler. Yoldan geçerken, otobüs beklerken... Her yerde olacağız. Böyle bir algı yaratacağız ve insanlar da merak edecek. “Şu an buradan geçen neydi?” diye bakacaklar. Kısa ve öz şöyle söyleyeyim; TSM’ye katkı sağlayan popüler isimlerle belki ortak çalışmalar yapılabilir, buna bağlı olarak konser bazında yaklaşılabilir. Konserler yapıldığında radyomuz destek olur, radyomuz o gençler tarafından bilinebilir. Pek çok yöntemleri var aslında. Alaturka ihtiyar müziği değil, olmayacak da zaten. Klasikleşmiş ve çok değerli eserler. “Bir İhtimal Daha Var” ya da “O ağacın Altında” yani sözlerine bakıldığında, sözlerle müziğin ne kadar uyumlu, ahenkli olduğu çok muzikonair.com

açık. Artık böyle sözler yazılmıyor. Tüketime dayalı şeyler çıkıyor. Özellikle bu rap müziği de çıktıktan sonra. Tamam eleştirmiyorum. Çok, alıcısı da var. Sonuçta ama bunun bir furya olduğunu düşünüyorum açıkçası. Ama bahsettiğim şarkılar furya değil. Evet bir dönemi çok etkilemiş ama etkisini hala devam ettiren şarkılar. Geçmişte nasıl etkili olduysa gelecekte de etkili olmaya devam edecekler. Yani biz ezberleteceğiz bu şarkıları dinlete dinlete. Bir gazeteye verdiğin demeçte radyocu olmak isteyen gençlere “Radyoculuk gönüllülük işi derler ama hayat çok gönüllü davranmıyor bize. Sanıldığı kadar iyi para kazanılan bir meslek değil” uyarısında bulunup radyocu olmaları halinde yapabilecekleri ek mesleklere değinmiştiniz. Düşünceniz hala geçerli mi? Evet hala geçerli. Çünkü radyoculuk bir gönüllülük işi. Parasal anlamda beklenti içine girmeden yaparlarsa bunu mutlu mesut götürebilirler. Genelde radyocuların mesaileri yarım gündür. Yani gelip yayın yaptıkları saatler aralığındadır. O yüzden günün geri kalanı kendilerine kalmış olur. Zamanında programcılık yaptığımda ek iş olarak konserlerde sunuculuk yaptım. Sonuçta biz konuşarak para kazanıyoruz. Özellikle iletişim fakültesi mezunlarına hala daha söylüyorum; biz gerçekten çok hırslıydık, pes etmezdik. Önümüze engeller çıksa da inandığımız yolda yürümeye çalışırdık. İnsan bunu yaşayarak, deneyimleyerek öğreniyor. Onlara tavsiyem, özellikle okullarında uygulama alanları varsa, staj vb. şeylere mutlaka katılsınlar, iştirak etsinler. Yine aynı şeyi söylüyorum. Özellikle bu ekonomik krizde de maalesef ek iş yapmaları gerekiyor açıkçası.

Son olarak, Radyo Alaturka için eklemek istediğiniz bir şey var mı? Radyo Alaturka olarak ciddi işlere imza atacağız. Bu konuda iddialıyız. Çünkü yöneticimiz bir Radyo Alaturka tutkunu. Yasin Çörekçi, gerekli hassasiyeti gösteriyor. Bizleri gerçekten çok iyi anlıyor ve dinliyor. O yüzden yöneticimiz konusunda çok şanslıyız. Yasin Çörekçi’ye sizin aracılığınızla da teşekkür etmek isterim, o da okuyacaktır eminim. Böyle bir yola çıktık. Yolumuz uzun, heyecanlıyız ve güzel olacağına inanıyoruz.

Çünkü radyoculuk bir gönüllülük işi. Parasal anlamda beklenti içine girmeden yaparlarsa bunu mutlu mesut götürebilirler.

57


RÖPORTAJ

“TÜRKÜLER MODERN YÖNTEMLER İLE DÜNYAYA TANITILMALI” Sanatsal performans alanındaki birikimlerini grup dayanışması çerçevesinde, halk müziğine gönül veren dinleyici kitlesi ile buluşturan ve bu bağlamda başarılı projelere imza atan ‘Nida Bağlama Dörtlüsü’ Müzik onAir dergisi’ne birbirinden özel ve samimi açıklamalarda bulundu... HAZIRLAYAN SEVTAP GÜL

Nida Bağlama Dörtlüsü’nün bir araya geliş ve yola çıkış sürecinden bahseder misiniz? “Nida Bağlama Dörtlüsü” 2018 yılında Şendoğan Karadeli, Cihangir Terzi, Erdoğan Eskimez ve Arif Yanmaz’ın bir araya gelmesiyle kuruldu. Grubun oluşmasında ilk öneri Şendoğan Karadeli tarafından geldi. Bu öneri diğer hocalar tarafından da olumlu karşılandı ve grup ilk çalışmalarına ve konserlerine 2018 yılında başladı. Halk müziği çevresinden gelen beğeniler üzerine grup birlikteliği sevecen bir zemine oturdu ve çalışma motivasyonu alevlendi. Grubun adını taşıdığı NİDA Bağlama Dörtlüsü isminin oluşma fikrine değinecek olursak, bir hikâyesi var mıdır? Var ise öğrenmek isteriz. Grup için önce farklı isim alternatifleri ortaya atıldı. Ancak en sonunda hepimizin hocası ve rehberi olmuş

58

| Müzik Onair

TRT İstanbul Radyosu ve Türk Musikisi Devlet Konservatuarının efsane hocalarından Nida Tüfekçi’nin sanatıyla bütünleşmiş adından esinlenerek gruba “Nida Bağlama Dörtlüsü” ismini verdik. Nida ismi müzikle ilgili derin manalar içermesi bakımından da ayrıca hoşumuza gitti. Grubun misyon ve hedeflerinden bahseder misiniz? Grup, halk müziğinde bağlama eşlikli çalıp söyleme geleneğini sürdürmek üzere gelenekçi bir misyon üstlendik. İcra tarzı olarak bağlama ailesinin tamamını kullanmak suretiyle mümkün olduğunca hemen her yöreden seçilen tür ve tarzları icra etmeyi amaç edindik. Vokal ve vokalenstrumantal performansların yanı sıra enstrumantal eserlerin icrasında bağlamada mızraplı ve yeri geldiğince mızrapsız çalış tekniklerini ezgilerin karakteristik yapılarına uygun bir tınıyla sunmayı vizyon olarak belirledik. Bugüne kadar daha ziyade eğitimci kimlikleriyle çok sayıda öğrencinin yetişmesinde aktif rol alan grup elemanları, sanatsal performans alanındaki birikimlerini oluşturdukları grup dayanışması çerçevesinde halk müziğine gönül veren dinleyici ve

takipçi kitlelerle paylaşmayı amaç edindik. Grubu oluşturan üyelerin müzik geçmişlerinden bahseder misiniz? Erdoğan Eskimez: Niğde’de doğdum. İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuarı’nı bitirdim ve aynı okulda bağlama öğretim görevlisi oldum. İTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Türk Müziği alanında yüksek lisansımı tamamladım. Nida Tüfekçi, Arif Sağ, Yücel Paşmakçı, Neriam Tüfekçi, Yavuz Top gibi değerli hocalarla çalıştım. Ali Ekber Çiçek, Muhlis Akarsu gibi pek çok halk müziği sanatçısının albümünde müzik yönetmenliği yaptım ve sahne çalışmalarına katıldım. Bir süre TRT İstanbul Radyosu’nda bağlama sanatçısı olarak çalıştım. Arif Sağ ile birlikte uzun yıllar müzik çalışmaları yaptım. Çalıp söyleme geleneği çizgisinde yurt içi ve yurt dışında pek çok solo konser ve resital gerçekleştirdim. “Türkülere Sor”, “Can Dostlar”, “Günyüzü” ve “Telden Ziyade” solo albümlerini çıkardım. Bireysel müzik çalışmalarımın yanında, “Nida Bağlama Dörtlüsü” ve İTÜ Türk Müziği Devlet Aralık 2019 | Sayı 4


Soldan Sağa: Şendoğan Karadeli, Arif Yanmaz, Cihangir Terzi, Erdoğan Eskimez

Konservatuarı’ndaki sanatçı öğretim görevliliğim devam etmekteyim. Cihangir Terzi: 1965 Erzurum doğumluyum. Köyümde aşıkların deyişleri ve aile kültürü içerisinde söylenen türkülerle büyüdüm. Müziği meslek olarak seçme şansını 1982’de İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’na girerek sağladım. Burada Nida Tüfekçi, Neriman Tüfekçi, Yücel Paşmakçı, Orhan Dağlı, Can Etili, Selahattin İçli, Yalçın Tura, Necdet Varol gibi çok değerli hocalarımızın rehberliğinde müziğin derinliklerini keşfetme ve öğrenme imkanına kavuştum. 1988’de yüksek lisans, 1989’da ise sanatta yeterlik tahsilim süresince müzik deryasına bilimsel açılardan da bakmayı kavradım. 1987-1993 yılları arasında konservatuvardaki öğretim görevlisi süreci ile eş zamanlı olarak TRT İstanbul Radyosu’nda bağlanma sanatçılığı yaptım. Bu süreç benim için radyo camiasındaki çok değerli halk müziği sanatçıları ile yan yana saz çalmak bağlamında önemli bir tecrübe şansını yarattı. Nida Tüfekçi, Ali Ekber Çiçek, Mehmet Erenler, Tuncer İnan, Orhan Dağlı, Adnan Ataman, Suat Işıklı ve daha adını anamadığım birçok bağlama ustası muzikonair.com

Bugüne kadar daha ziyade eğitimci kimlikleriyle çok sayıda öğrencinin yetişmesinde aktif rol alan grup elemanları, sanatsal performans alanındaki birikimlerini oluşturdukları grup dayanışması çerçevesinde halk müziğine gönül veren dinleyici ve takipçi kitlelerle paylaşmayı amaç edindik.

ile mikrofon başında olmak bana çok şey kazandırdı. Ayrıca Turan Engin, Kemal Koldaş, Recep Kaymak, Nuri Sesigüzel, Şahin Gültekin, Ömer Şan, Neriman Altındağ Tüfekçi, Muzaffer Akgün, Can Etili, Hüsamettin Subaşı, Ümit Tokcan, Ahmet Sezgin, Soner Özbilen, Ali Gürlü ve adını şu anda zikredemediğim çok değerli eski kuşak ses sanatçılarına eşlik etmek üsluplar açısından derinlik kazandırdı. Bunun dışında İTÜ bünyesindeki öğretim üyeliği statüm itibariyle 2010’da doçentlik, 2015’de ise profesörlük alarak akademik kadroda yer aldım. Bu kulvarda sanatsal müzik çalışmalarımın yanı sıra bilimsel yöntemler ve yayınlarım itibariyle büyük kazanımlar edindim. Makale ve bildirilerime ilaveten İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı yayınlarından “Türk Halk Müziğinde Metrik Yapı” başlıklı kitabımı ve Ada Müzik’ten “Târ-ı Yar” isimli enstrumantal solo albümümü yayınladım. Şu anda eğitsel, bilimsel ve sanatsal faaliyetlerime devam ediyorum ve elimden geldiğince hepsine vakit ayırmaya gayret ediyorum. Ancak müzik yapmak ve bağlama çalmak bana daha çok keyif veriyor ve diri tutuyor.

59


RÖPORTAJ tamamlandı. En yakın zamanda bu çalışmalarımızı su yüzüne çıkarmak için çabalarımız devam ediyor. Nida Bağlama Dörtlüsü olarak birçok konser, seminer, söyleşi vb. etkinliklerde de bulunuyorsunuz. Yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu? Anlatabilir misiniz?

Şendoğan Karadeli: Müzikle ilk tanışmam Köy Enstitüsü mezunu öğretmen babamın vesilesiyle oldu. İlkokul yıllarımda müziğe mandolin çalarak başladım. 1976 yılında konservatuardaki bağlama hocam Arif Sağ’dı. Daha sonraki yıllarda Nida Tüfekçi, Orhan Dağlı, Yavuz Top hocalarımdan bağlama, Neriman Altındağ Tüfekçi’den THM repertuar eğitimi aldım. 1981 yılında Arif Sağ’ın asistanı olarak konservatuarda bağlama dersleri vermeye başladım. 1986-1988 yılları arasındayüksek lisans eğitimimi tamamladım. 1980 yılından itibaren Türk Folklor Kurumu, İTÜ THM Korosu, Öğretmenler Korosu, İş Bankası Korosu gibi özel ve kamu kuruluşlarında koro şefi olarak görev yaptım. Yurt dışında başta Almanya ve Danimarka olmak üzere Avrupa’nın birçok şehrinde konser, workshop, seminer, bağlama ve koro dersleri verdim. Halen İTÜ Türk Musikisi Devlet konservatuvarı’nda sanatçı öğretim görevlisi olarak bağlama eğitmenliği görevimi sürdürmekteyim. Arif Yanmaz: 1962 yılında İstanbul’da doğdum. Bağlamaya 1974 yılında babamın sazını çalarak başladım. 1976 da Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’na girdim. 1987 yılında buradan mezun olduktan sonra TRT İstanbul Radyosu’nda saz sanatçısı, İTÜ Türk Musikisi

60 |

Müzik Onair

Devlet Konservatuvarı’nda bağlama eğitmenliği, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda eski adı Belediye Konservatuvarı Halk Müziği İcra Heyeti’nde saz sanatçılığı ve son dönemlerde saz heyeti şefliği yaptım. Özellikle Adnan Ataman yönetiminde hafızalarda iz bırakan icra heyeti bünyesinde Tuncer İnan, Hamdi Özbay, Zeki Adsız, Şahin Gültekin, Esat Kabaklı, Handan Tunca gibi çok değerli sanatçılarla birlikte çalıştım. Yurt içi ve yurt dışında birçok bilimsel ve sanatsal etkinliklere katıldım. 1994’te yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Şu an aynı kurumdaki Müzikoloji Bölümü Geleneksel ve Modal Müzikler Anabilim Dalı’nda öğretim görevlisi olarak çalışmaktayım. Albümünüzde çok güzel türküler var. Çalışmalarınızla ilgili aldığınız yorumlar ne yönde oldu? Bizimle paylaşabilir misiniz? Albüm çalışması iddiasında olmasa bile stüdyo ortamında kaydettiğimiz iki türkü ( Gine Dertli DertliSemah, Yaylanın Soğuk Suyu) ve bağlama ailesi için bestelenen bir enstrumantal ezgiyi ( Nihavent Esinti ) klip çalışmasıyla dinleyicilere aktardık ve samimi beğeniler aldık. Özellikle konservatuvar ve radyo çevresinden gelen olumlu eleştiriler üzerine konser çalışmalarına ilaveten yeni albüm fikrinin repertuvar taraması

Etkinlikler süresince farklı kitlelerle sevecen ve heyecanlı anlarımız oluyor. Özellikle programlar haricinde anlık gelişen sürpriz diyaloglar ve paylaşımlar yaşıyoruz. Mesela Antakya Mustafa Kemal Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda verdiğimiz bir konser sırasında bir anda bütün öğrenciler ve hocalarla aynı sahnede Mustafa Kemal Atatürk’ün adının geçtiği son iki eseri çalıyor ve söylüyor olarak bulduk kendimizi. O anki ortak duygular ve birliktelik Hatay seyahatimizde herkesin hatıralarında yer etti. Genellikle repertuvar seçimlerimizde gittiğimiz illerin türkülerine muhakkak yer veriyoruz. Bu durum kaynaşma duygularında zirve yapıyor. Çok özel bir enstrüman olan bağlama çalıyorsunuz. Günümüz Bağlama üstatları ile ilgili neler söyleyebilirsiniz? Aslında bağlamayı çok iyi kullanmak başka bir şey belli bir müzik kültürü içerisinde ustalıktan üstatlık seviyesine ve derinliğine haiz olmak ayrı şeyler. Mesela son yüzyıl içerisinde bağlama çalma geleneğini eski kuşaklardan alarak bizlere aktaran Tanburacı Osman Pehlivan, Talip Özkan, Nida Tüfekçi, Arif Sağ, Musa Eroğlu, Neşet Ertaş, Mehmet Erenler, Özay Gönlüm, Yılmaz İpek, Yavuz Top, Ali Ekber Çiçek ve daha sayabileceğimiz nice önemli üstatlarımız var. Bunların devamında Hasret Gültekin, Erkan Oğur, Erdal Erzincan, Çetin Akdeniz, Erol Parlak, Cengiz Özkan, İsmail Altunsaray ve daha sayılabilecek çok meziyetli orta ve genç kuşaktan başarılı icracılar var. Ancak başta da söylediğimiz üzere sazı çok iyi çalmak için halk müziğinin Aralık 2019 | Sayı 4


tavır, üslup ve beylik repertuvarını iyi sindirerek ruhuna uygun çalmaktan gerekir. Bizce bu anlamda mahalli sanatçılarımızın rolü çok fazla. Zira yöresel sanatçılarımızın intikal ettirdikleri çalış ve söyleyiş üslupları, şehirlerde yaşayan profesyonel bağlama sanatçıları için çok önemli müzik kaynaklarıdır. Çoğu zaman yöresel boyuttaki eserlerin geniş kitlelere ulaşmasında müzikal karakterleri bozmadan kendi kattıklarıyla eserleri adeta yeniden inşa eden profesyonel saz sanatçılarımızın değerli çalışmalarını günümüzde de görmekteyiz. İsim zikretmek biraz göreceli olabilir. Bu nedenle adını unutabileceğimiz daha nice başarılı bağlama sanatçılarını incitmek istemeyiz. Mesleki müzik hayatınız çerçevesinde Arif Sağ, Musa Eroğlu gibi çok sayıda hoca ve sanatçı ile birlikte çalıştığınızı ifade ettiniz. Bu isimlerle mesleki paylaşımlarınız ve size kazandırdıkları hakkında neler söylersiniz? Arif Sağ, Musa Eroğlu, Neşet Ertaş gibi usta sanatçıların daha ziyade çalıp, söyleme kültürü içerisindeki bireysel meziyetleri itibariyle çalış teknikleri, eser yorumlama ve özgür müzik ruhunu yansıtabilme avantajları ön plana çıkmaktadır. Mesela Arif Sağ bağlama düzeninin icrasında ve doğaçlamalarda çığır açan önemli bir şahsiyettir. Konservatuvar ve çeşitli ortamlarda Arif hoca ile olan birlikteliklerimiz bu açıdan ufuk açıcı oluyor. Neşet Ertaş’ın eser yorumlama, eser üretme ve Bozuk Düzenindeki Re perdesi ekseninde iz bırakan kendine özgü çalış bir tarzı var. Musa Eroğlu’nun ise özellikle Toros havalarının seslendirilmesinde çalıp söyleme estetiği ve icra dengesi hususunda oldukça başarılı çalışmaları var. Sözün kısası birlikte olalım ya da olmayalım, böylesi meziyetleri olan sanatçılarımızın özel yönlerini analiz ediyoruz.

muzikonair.com

değiştirmek isterdiniz? Dünyaya ticaretin ve siyasetin değil, sanatın yön vermesini sağlardık. Çünkü sanatın ışığında barış, hoşgörü ve birlikte yaşama zemini daha kalıcı kılarız. Sizce ülkemizde türkülere ne kadar önem veriliyor? Popüler müzik kültürü ve yaptığınız müzik hakkında ne düşünüyorsunuz? Günümüzde bağlama ve halk müziğine gençlerin ilgisi devam ediyor. İlgili ve duyarlı bir jenerasyon olduğu kanaatindeyiz. Geleneksel kalıpları da dikkate alarak doğru ve kaliteli olmak koşuluyla türküler daha modern yöntemler kullanılarak dünyaya tanıtılabilir. Bu bakımdan güncel kültürün tam da içinde olmak daha doğrudur. Her dönemde türküler vardı ve var olacaktır. Bu bağlamda popüler kaygı duymuyoruz. Grubun önümüzdeki süreç içerisindeki projeleri hakkında bilgi verebilir misiniz? Öncelikle bizi yansıtabilecek bir albüm projemiz var. Bunun dışında açıklamalı radyo veya televizyon programları tasarlıyoruz. Yurt içi konserlerimizin yönünü biraz da yurtdışına çevirmek istiyoruz. Konserlerimizle topluma faydalı olabilecek sosyal sorumluluk projelerine katkı vermeyi ve özellikle yerel yönetimlerin faaliyetleri ile halk tabanına yakın konserler planlıyoruz. Eğer dünyayı değiştirmek için bir şansınız olsaydı ilk olarak neyi

Türkülere gönül vermiş türkü severler için neler tavsiye edersiniz? Gönüllerinde yer etmiş hazineyi özenle korumalarını ve her dara düştüklerinde bir türkü çığırmalarını ya da dinlemelerini tavsiye edebiliriz. Konserleri takip etmelerini ve bu uğurda emek veren sanatçılara destek vermelerini arzu ederiz. Mümkünse halk çalgılarımızdan birisini öğrenmelerini veya çocuklarına tavsiye etmelerini isteriz. Röportajımızın sonuna gelmiş iken vermek istediğiniz bir mesaj var mıdır? Müzik ruhun gıdası ise türkülerimizi temiz, doğru ve kaliteli kaynaklardan dinlemek insanlarımıza ve topluma iyi gelecektir. Bu hususta seçici olunması gerektiği düşüncesindeyiz. Son olarak Müzik onAir Dergisi okurları için neler söylersiniz? Müzik otoritelerine ulaşan ve bu vesileyle bizim görüşlerimize de yer veren Müzik onAir Dergisi okuyucularına selam ve sevgilerimizi iletiyoruz. Ayrıca derginin hazırlanması, basılması ve dağıtımında emeği geçen herkese şükranlarımızı sunuyoruz.

61


RÖPORTAJ

AH CANIM AHMET:

90’LARIN

RUHU, 2019’UN RUHUNA 10 BASAR Röportaj Berkem TEMİZEL Hayatımıza 90’larda giriş yaptınız. 90’lı yıllarda yapılan şarkıların yeri dinleyiciler için apayrı. O dönemi baz aldığınızda şarkılardaki, sanatçılardaki ve müzik sektöründeki değişimi ve bugünkü ruhu yorumlar mısınız? 90’lar döneminin hayatımızda özel bir yer edindiğini, bugün toplumumuz daha iyi hissediyor, anlıyor, talep ediyor diyebiliriz. Çok iyi eserlerin yazıldığı, iyi aranjelerin yapıldığı, çok iyi şarkıcı ve yorumcuların olduğu çok başarılı bir dönemdi 90’lar. Buna prodüktör, yapımcı, menajerleri de dahil edebiliriz kuşkusuz. Açıkçası ben 90’larda var olduğum için çok mutluyum. 90’ların ruhu, 2019’un ruhuna 10 basmış, bugün bunu hep birlikte yaşıyoruz.

62 |

Müzik Onair

Aralık 2019 | Sayı 4


Günümüzün birçok şarkısı 90’ların şarkılarının yanında zayıf kalıyor. Belki de bu sebeple birçok şarkıcı o şarkıları cover yapıyor ve o parçalar günümüzde de dikkatleri üzerine çekiyor. Sizden bu durumu değerlendirmenizi istesem... İnsanoğlu iyiyi, güzeli, pozitif olguya sahip her şeyi yaşamak, sahip olmak ister. 90’larda şarkılar, hikayeler gerçekti ve iyiydi. Cover şarkı yapmak her dönem bir ihtiyaçtır ve iyi eserler her zaman coverlanmalıdır.

90’lardan bu yana çok şey değişti. Dijital platformların müziğe etkisi ve müzikteki değişim yadsınamaz bir gerçek. Siz dinleyicisine tekrar “merhaba” demiş biri olarak bu duruma adapte olabildiniz mi? Benim şahsen 90’lar döneminde adaptasyon sıkıntım olmadığı gibi bugün de yok. Son 10 yılda yazdığım eserlerimi ve müziklerimi, düzenlemelerimi dinlediğinizde günü kurtaran basit ve müzik endüstrisine hizmet eden bir karakter olmadığım, çalışmalar yapmadığım anlaşılıyor. Kariyerime nasıl başladıysam o çizgimden ödün vermedim, vermeyeceğim de. Ben ve müziğim böyle, sevildim ve hala da seviliyoruz. Adaptasyon fazlam var; ihtiyaç duyanlarla paylaşabilirim. “Hepimiz Yalnızız” adlı single ile dinleyicilerinize tekrar merhaba dediniz. Geri dönüşler nasıl? 23 Ağustos’ta müzik severlerle buluştuk. Şahane geri dönüşler alıyoruz. Ben, yapımcım Hakan Eren ve ekibi, Medya İletişim Danışmanlarım Gamze Karaman Bostan ve Ali Bostan ile birlikte keyifliyiz, çalışıyoruz. Tanıtıyoruz yeni bebeğimizi.

muzikonair.com

Single fotoğrafları için Elif Uysal kıyafetlerinizi tasarladı, Kerem Erkaya stylingi üstlendi ve Cenker Afyonoğlu’nun objektifine poz verdiniz. Kısacası “Hepimiz Yalnızız” ile birlikte imaj değişikliğine gittiniz. Bu durum da dikkatlerden kaçmadı. Siz yeni imajınızdan ve aldığınız yorumlardan memnun musunuz? Benim ve müziğimin özel bir hikayesi var. Bunun altını çizmeden geçemeyeceğim. Ben hayalini kurduğum Türkçe sözlü büyük bir müziğin üzerinde çalışıyorum ve paylaşıyorum. Benzersiz bir formüle sahibim ve devam ediyorum. Hayatımı buna adadım. Bu yolculukta örtünme sanatını hep çok önemsemişimdir, giyim çok mühimdir. Kıyafetlerimi Elif Uysal tasarladı. Kerem Erkaya da stylingimi yaptı. Cenker Afyonluoğlu, single kapak fotoğrafımı çekti. Sven Martin ile imaj fotoğraflarımın çekimlerini yaptık. Geri dönüşler muazzam güzel, herkese teşekkür ederim.

“Hepimiz Yalnızız” şarkısının hikayesini sizden dinleyebilir miyiz?

“Hepimiz Yalnızız” olumlu olduğu kadar, olumsuz yorumları da beraberinde getirdi. Klip yorumlarının altına “Artık zamanının çok ötesinde şarkılar yapamıyor” gibi eleştiriler de yapılmış. Bu tarz yorumlar aldığınızda ne hissediyorsunuz?

Bu bir ayrılık şarkısı. Hepimizin farklı boyutlarda, duygu ve düşüncelerde yaşadığı ayrılık duygusunu kendi hissettiğim, yaşadığım şekilde anlattım. Bu şarkı gerçek bir hikayeyi anlatıyor. 3,5 yıl süren bir aşk, tutku, sevgi, saygı, birbirini çok seven iki insanın hikayesi... Hikayenin özü aslında hepimizin hayatının da özü. Doğarız, yaşarız ve ölürüz. “Hepimiz Yalnızız” işte tam da bunun altını çiziyor aslında. Yalnızlık bir seçim değildir, özdür.

Yapıcı eleştirilere her zaman açığımdır. Ben kim olduğumun ve ne yaptığımın farkındayım. 25 yıl önce çıktığım bu yolda duruşumdan ve kalitemden ödün vermedim, vermeyeceğim de. Sevgi enerjisiyle buluştuğum tüm kalpleri, ruhları, güzel insanları sevgiyle selamlıyorum. “Hepimiz Yalnızız” diyorum. Size de ayrıca teşekkür ediyorum bana sayfanızda kendimi ifade etme olanağını verdiniz için teşekkürler Müzik onAir.

63


HABER

BİR TIKLA MÜZİK DİNLEMEK ONLARA GÖRE DEĞİL

HAZIRLAYAN EZGİ TAŞLI

analog müzikten dijital müziğe geçişini anlattı. Cahit Berkay, müzikal yaşamına dair anılarını müzikseverlerle paylaştı.

Dijital müzik kuşkusuz, müzik dinleme alışkanlıklarımızı da köklü değişikliklere yol açsa da analog müzik tutkunu kitle, neyse ki halen var. Günümüzde tek bir tıkla dinlemek istediğimiz müzik, anında kulaklarımızda. Ama bazıları bunu reddediyor… Tek bir tıkla, dijital platformlardan, Youtube’den müzik dinlemek onlara göre değil… Onlar dinleyeceği müziğin peşine düşmekten, onu aramaktan, arayıp bulmanın heyecanından vazgeçemiyor.

İki gün boyunca binlerce kişiyi ağırlayan plak günlerinde söyleşilerden, plak okumalara kadar birçok etkinlik yapıldı. Türk müziğine adını altın harflerle yazdıran Münir Nurettin Selçuk da plak günlerinin bir diğer detayıydı.

buluştuğu etkinliğe 7’den 70’e müzikseverler katıldı. Plak stantlarında 20 liraya da plak satıldı, 500 liraya da. 45’lik ve 33’lük (Long Play) plaklar arasında pop, rock, caz, blues, klasik, Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği’ne kadar birçok türde plaklar yeni sahiplerine kavuştu.

4. Plak Günleri’nde klasik araba tutkunları da unutulmadı. Etkinlik bahçesinin tam ortasında ‘Otomobil Uçar Gider’ şarkısına selam gönderen 1955 model klasik araba önünde fotoğraf için sıraya girildi.

Adeta bir festival havasında geçen etkinlikte Moğollar’ın efsane ismi Cahit Berkay, onur konuğu oldu. ‘Cahit Berkay ile Analog Anılar’ isimli söyleşide ünlü sanatçı, Koleksiyonerler, nostalji tutkunları ve meraklıları bu yıl 7-8 Eylül tarihlerinde 4.kez düzenlenen Kadıköy Plak Günleri’nde buluştu. Moda’da bulunan Kadıköy Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi bahçesinde gerçekleşen etkinlikte, onlarca plakçı stant açtı. Plak müdavimlerinin

64 |

Müzik Onair

Aralık 2019 | Sayı 4


MÜZİK

HABERCİSİ

“Türkiye'nin En İyi Müzik Haber Portalı” Geniş Müzik Arşivi ile 19 Yıldır On-Line

www.muzikhabercisi.com

muzikhabercisi

muzikhabercisi

muzikhabercisi



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.