ses getirmeye başlamış, hassas vicdanlarda meydana yeni kurulmakta olan bir ülkenin meclisinde kendisine yer bulmuş tur. O günlerde ölüm kalım savaşı veren halkımız vatanı kurtarmak
ile meşguldür. Avrupalı sömürgecilerin insanlık ihlalleriyle uğraşı lacak vakit değildir. Ancak İngilizlerin Mısır'da ortaya koydukları vahşet böyle bir durumdaki Anadolu'da bile gündemi meşgul edebi lecek boyutlara ulaşmıştır. Mısır'da işlenen zulümlere ait bir başka iddia ise, kamplarda doktorluk yapan Ermenilerle ilgilidir. Bu doktorlann, göz rahat sızlığı nedeniyle kampın revirine gelen Türk esirlere kasten yanlış tedavi uyguladıklan ve gözlerini çıkararak kör olmalarına sebebiyet verdikleri iddia edilmektedir.
Normalde Ermeni Toplumu, Millet-i Sadıka olarak adlandırılan ve Türklerle 1 9 . yüzyıla kadar barış içinde büyük bir uyumluluk göstererek yaşamış bir toplumdur. Ancak 1 800'lerin başından iti baren İngiliz ve Rusların kışkınınaları ile genç Ermenilerden oluş turulan ayrılıkçı ekipler ve Ermeni Kanaat önderlerinin bir bir or tadan kaldırılması bu iki toplumun zıt kutuplar haline gelmesine sebep olmuştur. Ermeniterin ayaklanması ve Müslüman köylere saldırması, köyleri tek tek yakıp toplu imha girişimleri onların zo
runlu göçe tabi tutulmalarına neden olmuş ve yara büyüyerek gang ren halini almıştır. Yabancı güçlerin I . Dünya Savaşı'nda Osmanlı topraklarını işgalleri esnasında, coğrafyayı ve Türkçeyi çok iyi bilen bir takım Ermeni ayrılıkçılar İtilaf Güçlerine öncülük etmişler ve
Anadolu'da düşman askerlerinin yapmış olduğu kıyımlardan daha büyüklerini yapmışlardır. Türkçe bilmeleri ve İtilaf Güçlerinin gü venebilecekleri bir konumda olmaları dolayısı ile Ermeniler, Os manlı esirlerinin muhafaza edildiği bölgelerde de vazife almışlar dır. Bu yerlerden birisi de hiç şüphesiz Mısır'dır. Osmanlı'ya dost