PROF. DR. ESMA ŞİMŞEK
244
amacı güdülmüştür. Köylerde, erkekler köy odalarında toplanıp yiyip içip eğlenirken bir taraftan sohbet etmişler diğer taraftan birbirlerine masallar anlatmışlardır. Kadınlar ise her gece farklı bir evde toplanıp sırasıyla masal bilenlerin anlattığı masalları dinlemişlerdir. Ayrıca kadınlar, tandır ekmeği yapımı, bulgur seçilmesi, erişte/şehriye kesimi, tarhana yapımı, dut toplama, turşu/salamura yapımı, bağ bozumu vb. gibi imece usulü yapılan işleri sıkılmadan yapabilmek için de mani-türkü söyleyip masallar anlatarak işi daha zevkli hale getirmişlerdir. Bunların dışında, yeni doğum yapan anneleri al basmasın diye yanlarında bekleyen hanımların sohbetleri arasında da masalların anlatıldığını söyleyenler vardır. Bölgede masalcılık geleneğinin güçlü olması ve hemen her yerde anlatılması, konuyla ilgili bir inanışın da ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Buna göre bir yerde gereğinden çok masal anlatılırsa karın yağacağına inanılır. Elazığ’da en çok anlatılan masallar arasında Kurt ile Kuzular (Şengülüm, Şüngülüm, Mengülüm/ Engüş, Şengüş, Mengüş / Mimik ile Pipik), Bacı Bacı Can Bacı (Alligle Faddig), Şahmaran, Dünya Güzeli, Şah Yusuf, Muradına Ermeyen Dilber (Vakıfsız Dilber), Dilerem Çengi, Yedi Deliler, Nohut Bebek (Noko Nisko), Mercimek Çocuk, Tuz Kadar Sevgi, Ay ile Gün, Kulaksız, Üvey Anne, Çingene, Leylehar, Pire Bey ile Bit Hatun (Pizoz Bacı / Kara Bocik), Vezir ile Kizir, Eşek Kafa, Altın Sandık, Yılanın Kılçığı, Yılan Beyi Hamo, Sandıktaki Kız, Fosforlu Kedi (Tilki ile Kocakarı), Hop ile Gop, Geyik ile Bacısı, Salatalık Kız, Kuru Kafa, Köse, Ali ile Veli vs. gibi metinleri sayabiliriz. 1.1.2. Halk Hikâyesi Halk hikâyesi, “Göçebelikten yerleşik hayata geçişin ilk mahsullerinden olup; aşk, kahramanlık, vb. gibi konuları işleyen; kaynağı Türk, Arap-İslâm ve Hint-İran olan, büyük ölçüde âşıklar ve meddahlar tarafından anlatılan nazım-nesir karışımı anlatmalardır.” (Alptekin 1997: 7). Çoğunlukla meddah veya âşıklar tarafından anlatılan ve nazım-nesir karışık bir yapıya sahip olan halk hikâyeleri, yerleşik düzeni sembolize eden bir türdür. Elazığ’da bazı halk hikâyeleri bilinmektedir, ancak masal anlatma geleneği kadar canlı değildir. Geleneğin yaşatıldığı yerlerde ise bilinen halk hikâyelerinin manzum kısımlarının kısaltılmış veya unutulmuş bir şekilde anlatıldığını görmekteyiz. Öyle ki bazen halk hikâyesi olarak bildiğimiz metinlerin, masallaşmış şekilde karşımıza çıktığı da görülür. Bu hikâyeler arasında; “Asuman ile Zeycan”, “Bey Böyrek” “Bin Hilal”, “Deli Murat”,“Hurşit Bey”, “Kara Hasan”,“Kerem ile Aslı”, “Köroğlu”, “Leylâ ile Mecnûn”, “Nedim Şah”, “Sürmeli Bey”, “Şah İsmail”, “Tahir ile Zühre”,“Arzu ile Kamber” ve “Yusuf ile Züleyha” vb. isimleri sayabiliriz. Bu hikâyeler arasında en yaygın olanları ise; “Arzu ile Kamber”, “Beg Börek ile Akkavak