Resim - 4
aile kurduğunu belirterek; insanların daha uzun yaşadığı da dikkate alınarak sürdürülebilir bir mimarlığın kentin yaşamasına olanak verecek şekilde, teknik ve estetik tasarım sorunlarına çözüm getirmesi gerekir dedi. Katı bir mimarlık anlayışının yaşamı kesintiye uğrattığı; örneğin konut tasarımında 2 ebeveyn ve 2.5 çocuk gibi kısıtlı ve tanımlı değil, daha esnek, geçici ve yoruma açık bir çıkış noktası bulunabileceğini belirtti. Kültür konusunda farklı bir bakış açısı sunan Hintli yazar Suketu Mehta kent kültür birikimini gündelik hayat içindeki duruşu ile yorumlayarak kent öykülerinin (story-telling) kimler tarafından anlatıldığı ve kimler tarafından dinlendiğinin farklılıklarını tartıştı. Kentlerin resmi olduğu kadar gayri resmi öykülerinin bulunduğunu, ikincisinin çoğunlukla ağızdan ağıza dolaştığını ve yabancılara ulaşamadığını belirtti. Harvard Üniversitesi Ağa Han Profesörü Hashim Sarkis bir plancı ve mimar olarak İstanbul’u çekici bulduğunu belirtti, İstanbul’un küresel bir Akdeniz kenti olarak 4 özelliğini sıraladı: 1.Zaman içinde devamlılığı süregelen bütüncül bir coğrafya (Braudel’in Akdeniz tanımlaması) 2.Birbirini tamamlayan mikro-bölge toplulukları 3.Birbirleri ile karşıt fakat etkileşim içinde bulunan kıyılar (Boğaz’ın iki yakası, Akdeniz-Karadeniz, Marmara Denizi) 4.Tehdit altında bir ekoloji Sarkis, bu özellikler birbirleriyle bağdaşmayabilir, ancak hepsi mekansal modeller olarak incelemeye açıktır dedi. Bilgi Üniversitesinden İhsan Bilgin ve Murat Güvenç ile devam eden kültür oturumunda, Bilgin’in İstanbul’un tarih içinde değişen arsaimar düzeni ve mülkiyet biçimleri; Güvenç’in çalışmalarında kentin yapısının konut ve kentsel servis hizmetlerinin talepleri nasıl biçimlendirdiği izlendi.Oturum sonunda tartışmanın ağırlığı kent öyküleri 74 ▲ ORADAYDIK
anlatımları üzerinde yoğunlaştı. Hasan Bülent Kahraman kentin aynı anda patlamasından (explosion) ve yoğunlaşmasından (implosion) bahsederken, Londra Tasarım Müzesi Direktörü Deyan Sudjic “16 milyon nüfuslu İstanbul’a İstanbul diyebilir miyiz?” sorusunu yöneltti. ÇEVRE VE KENTLER - İklim Değişikliği ve Kentler - Sürdürülebilir Kentler Tasarlamak Çevre ve Kentler oturumunda öne çıkan konular ulaşım, ve çevreye verdiği zarar; çözüm olarak da toplu taşınım modeli olarak hızlı otobüs ulaşımı ve yaya trafiği oldu. Özellikle New York’da çevre etkisini azaltmak ve kent merkezinde yaşam kalitesini arttırmak için uygulanan sürdürülebilir ulaşım programının başarısı dikkat çekici idi . Bu başarıyı, geliştirdikleri ve uyguladıkları stratejik planla (New York Street Design Manual) açıklayan J. Sadik-Khan, öncelikle trafik sıkışıklığını fiyatlandırdıklarını, nüfusu merkeze getirmenin dağınık (sprawl) bir gelişmeden daha ekonomik olduğunu ve iyi bir ulaşım planlaması ile dağınıklığın önüne geçtiklerini; yaşlılar için güvenli sokaklar oluşturduklarını, ve en önemlisi ulaştırma programlarını çok kısa zamanda hayata geçirerek kentlinin güvenini ve beğenisini kazandıklarını aktardı. Uygulamalarda araç trafiğinden arındırılmış yeni kamusal alanlar kazandıklarını; bu alanları renklendirerek, peysaj öğeleri ile donatarak ve asfalttan kurtararak yaya kullanımına açtıklarını; sokakların, bir anda nereden çıktığı belli olmayan insan kalabalıkları ile dolduğunu belirtti.