37 minute read

YEŞİL ORDU CEMİYETİ'NİN İDEOLOJİSİ, SİYASİ İKTİDAR MÜCADELESİ VE STRATEJİSİ

Next Article
SONUÇ

SONUÇ

Türkiye' de siyasi iktidarı elegeçirme mücadelesi veren Marksist teşkilatlardan, gayesine en çok yaklaşanı, Milli Mücadele döneminin olağanüstü şartlarından azami ölçüde istifade eden Yeşil Ordu Cemiyeti olmuştur. "Halk Zümresi" dolayısıyla, Büyük Millet Meclisi'nde -Mustafa Kemal Paşa'nın muhalefetine rağmen- Kabineye vekil seçtirecek kadar müessir; Çerkez Ethem'in "Kuva-yı Seyyare"si ile silahlı güce sahip; Ankara'daki Sovyet Elçiliği'nin kayıtsız şartsız maddi-manevi desteğini sağlamış olan Yeşil Ordu Cemiyeti'ne, günümüz Marksist araştırmacıların ilgi alanı dışında kalmıştır. Üstelik, Komintern'in güdümündeki (Hafi) T.K.P.'nin sevk ve idaresinde illegal olarak faaliyet göstermiş Yeşil Ordu Cemiyeti'ne, Sovyet araştırmacılarının, "küçük burjuva devrimcilerinin örgütü" yaklaşımıyla bakmaları da ayrı bir çelişki arzetmektedir. Diğer yandan, Yeşil Ordu Cemiyeti Milli Mücadele'nin başlangıcında Mustafa Kemal Paşa ve Büyük Millet Meclisi açısından çok ciddi bir "gaile" teşkil etmiştir. Bu gailenin bertarafı ise, Mustafa Kemal Paşa'nın inisiyatifiyle gerçek- ·

1 5 3

leştirilen bir dizi tedbirle olmuştur. Hiç şüphe yok ki, bu tedbirler, Mustafa Kemal Paşa'nın komünizme karşı mücadelede ortaya koyduğu devlet stratejisinin esaslarını oluşturmaktadır. Ne var ki, böylesine önemli bir vakıa, günümüzdeki araştırmacıların ilgisi dışında kalmış; kamuoyuna mal edilememiştir. Devletimizin geleceği ve Atatürkçülüğün hakim ideoloji olarak yerleşmesi açısından da söz konusu ihmal ayrı bir çelişki teşkil etmektedir. Yeşil Ordu Cemiyeti'nin ideolojisinin, siyasi iktidar mücadelesi ve stratejisinin iyi bilinmesi, sözkonusu çelişkileri aydınlatmaya, bir fikir vermeye yetecektir.

Yeşil Ordu Cemiyeti'nin hakim ideolojisi, Marksizmdir. Daha doğrusu, Anadolu'nun gerçeklerine adapte ettirilmiş, ettirilirken de esasından hayli uzaklaştırılmış, "dejenere" bir Marksizmdir. Yeşil Ordu Cemiyeti'nin kurucularının Marksizme olan ilgilerini, bu ideolojinin teorisinden çok, pratikte teklif ettiği çözüm yollarının çektiğini, Hakkı Behiç Bey'in şu ifadesinden çıkarmak mümkündür: Garbın m emleketimizi yok etmek isteyen siyaseti karşısında Şarka ve Rus inkılabına yaklaşmakta memleket için büyük bir ümid-i necat görmüştüm. Müslüman aleminde Rus inkılabını tadilen vücuda getirilecek bir sosyalist ittihadı fikrine bağlıydım.1 Yine Yeşil Ordu Cemiyeti'nin kurucularından İzmit Meb'usu Sırrı Bey, Büyük Millet Meclisi'nin 29 Mayıs 1 920 tarihli hafi celsesinde yaptığı konuşmada, "niçin acilen bolşevik olunması gerektiğini" şu gerekçeye bağlamaktadır: . . . Şarkla temasta, şarka teslim-i nefs etmekte bir faidei maddiye görüyorsak bunu vaktiyle yapmalıyız. Zira Kafkasya' d a bizimle itilafa menafi icabından zıt bir millet vardır. O millet ki; bizi doğramakla zevk alıyor. Bizden evvel bizim menafiimize muhalif olarak bolşeviklerle bir mukavele aktederlerse biz ne yapacağız? (Pek doğru sedaları) İcap etmez mi ki biz onlardan evvel davranalım d a menafii vatani-

yemiz ve menafii milliyemiz neyi icap ediyorsa onun üzerine bir mukavele aktedelim.2

Cemiyetin Katib-i Umumisi Nazım Bey, Umumi Merkezde (Hafi) T.K.P.'lilerin en "mutemet" adamı olmasına ve Yeşil Ordu ile (Hafi) T.K.P."nin Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası'nda birleşmesinde öncülük etmesine rağmen, Marksizme olan ilgisinin gerekçelerini şu cümlelerle değerlendirmektedir:

. . . Efendim, Bolşevik harekatının başladığı ve muhitimize doğru geldiğini işittiğimiz zamanlarda hepimizin nazarı şarka müteveccih idi. Hatta bazıları Ruslardan orduların gelmesine intizar ediyorlardı. ... Rus tehlikesi mühimdi. Bu selin memleketi yıkmaması için Yeşilordu vücuda getirildi. Yeşilordu teşkilatı, arkadaşlardan bir kısmının dediği gibi, Rus seli önüne haıniyetkar bir siper yapmak istedi. Bunlar geldikleri zaman bu selin önüne onlar geçsin diye.3

Yeşil Ordu Cemiyeti'nin en "sivri" yöneticilerinden biri de, · (Hafi) T.K.P. ile işbirliğinde Tokat Meb'usu Nazım Bey' in en büyük destekçisi olan Şeyh Servet Efendi'dir. Bursa Meb'usu Şeyh Servet, cemiyetin ideolojisinden ne anladığını, şu cümleleriyle ortaya koymaktadır.

Maksat; memleket içtimaiyatını ıslah için fikri ve ameli teçhizatta bulunmak, terbiye-i efkara çalışmak, şarkta çıkan son hadise-i içtimaiyeye karşı da İslam dini ve mezhebi an' aneleri

dairesinde varlığımızı muhafazaya çalışmaktan ibaretti. Nizamnamenin sarih maddesinin birincisi: (Asr-ı Saadetin samimiyet-i müşterekesine rücu) idi. İkincisi: Hukuk-u aile vesaire ahkamına şeriat dairesinde riayetti. 4 Umumi Merkez ile Mustafa Kemal Paşa arasında irtibatı sağlamakla vazifeli olan Yunus Nadi ise, ideolojisi "Marksizm" olan Yeşil Ordu Cemiyeti'nin kuruluş gayesini anlatırken, "Gerçekten bu cemiyetle biz, milli hislerde ileri safhalar gözlüyorduk. Fakat adından da anlaşılacağı üzere, bütün bu ilerleme safhalarında milletlerarası olmaktan ziyade milli olmaya dikkat etmeyi programımızın başına geçirmiş bulunuyorduk" demektedir. 5

Açıkça görüleceği gibi, Yeşil Ordu Cemiyeti'nin kurucularının yukarıda yeralan açıklamalarının Marksizm ideolojisi ile uzak-yakın hiçbir münasebeti bulunmamaktadır. Onlara göre, Anadolu'yu yutmağa çalışan Batı emperyalizmi, Rus inkılabından çekinmektedir. O halde, "düşmanımın düşmanı dostumdur" prensibiyle, kurtuluş ümidinin "şarkta" olduğu, bunun için de bolşevizmin ithalinin zaruret teşkil ettiği varsayımından hareketle, bu işleri organize edecek bir kuruluşa ihtiyaç duyulmaktadır. Yeşil Ordu Cemiyeti, bu fonksiyonu icra iddiasıyla ortaya çıkmıştır. Çıkmıştır ama, cemiyetin müessislerinin Marksizm hakkında sathinin sathisi bilgisi bulunmamaktadır. Nitekim, Mustafa Kemal Paşa, Büyük Millet Meclisi'nin 22 Oca k 1 337 tarihli hafi celsesinde yaptığa konuşmada, bu cehalete temas etmektedir:

. . . memleket dahilinde komünizmin ne olduğunu bilmeyen, fakat bu esasata müsteniden tekevvün etmiş olan, taazzuv etmiş bir Bolşevik kuvvetinin bizim için kuvvei naciye olabileceğini farzeden birtakım insanlar dahi, hatta bu hariçten gelen Komünizm cereyanına temas etmeksizin, kendiliğinden Komünizm teşkilatı yapmak hevesine düştüler. Bir zaman geldi ki Ankara' da, Eskişehir' de, şurada burada memleketin hemen birçok yerlerinde birçok insanlar, birbiriyle rabıtadar olmaksızın, Komünistlik teşkilatı kurmaya ve aynı zamanda hariçten de birtakım insanlar serseri surette memlekette dolaşma ya ve aynı zamanda propaganda yapmaya başlamışlardır. Daima esasatına muhafazai sadakat etmekte en büyük faideyi gören Heyeti Vekileniz bunun için müsmir bir neticeyi düşünmek mecburiyetini hissetti. Herhalde bu memlekette ve bu millet içinde Komünizmin mahalli tatbik bulamayacağına kani idi ve kanidir. Komünizmin ne olduğunu bilirse münevveran, o zaman memleket dahilinde tatbikine cevaz verebilir. Fakat münevveran dahi dahil olduğu halde Halk, Ordu Komünizmin ne olduğunu bilmiyor. 6

Yeşil Ordu Cemiyeti'nde en kıdemli "sosyalist ittihadı" taraftarı Hakkı Behiç Bey'dir. Samet Ağaoğlu'nun "bir çeşit İslami' komünizm taraftan" diye nitelendirdiği eski İttihatçı Hakkı Behiç, bu düşüncelere ilk olarak Sivas Kongresi sıra-

sında kapılmıştır.7 Merkez-i Umumi'yi teşkil eden diğer 1 3 aza arasında, daha önce sosyalizm y a da umumi bir ifadeyle "sol" akımlarla ilgilenmiş bir başka kişi bulunmamaktadır. Tokat Meb'usu Nazım Bey' e gelince, Yeşil Ordu ile komünist fikirlerle tanışan Nazım Bey'i, olayların seyri önce Yeşil Ordu Katib-i Umumiliğine, daha sonra Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası liderliğine sürüklemiştir.s İstanbul' daki Türkiye Sosyalist Fırkası ile Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası'nın aksine, işin teorisyenliğini yürütecek bir kadro şöyle dursun, bir tek şuurlu sosyalist ya da komünist öndere sahip olmayan Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Merkez-i Umumisi, yayınladıkları Beyanname, Nizamname ve Talimatname ile "acuze" bir proto-Marksizm modeli yaratmıştır. Yeşil Ordu Nizamnamesi, cemiyetin "İslami-Komünist" rengini ortaya koymaktadır:9 "Türkiye Yeşil Ordu Teşkilatı Avrupa emperyalizminin hülUI ve istila siyasetini Asya' dan tard etmek üzere teşekkül etmiş bir mücadele teşkilatıdır" (m.1 ) . "Yeşil Ordu, cemiyet hayatında halk hükumetini ve tam bir 'iştirak-ı mesai' usulünü ,kabul eder" (m.7) . "Yeşil Ordu, İslamiyet'in bütün içtimai esaslarına istinat ederek asr-ı saadetin müşterek samimiyetini iadeye ve Batıdan gelen kendini beğenmiş ihtirasları Asya' dan atmağa çalışmak,la yolunu, hak yolu, Allah yolu bilir." ( m . 1 3 ) . "Yeşil Ordunun fürik alameti yeşil bayraktır. İslam kardeşliği bu bayrak altında teessüs ve insanlar arasında kızıl ve yeşil bayrakla'nn ittihadı, mes'ut inkılaba ve gerçek saadete yönelen çalışmaları tamamlayacaktır" (m. 20).

10

Yeşil Ordu Talimatnamesi'nde ise, daha ziyade çelişkiler göze çarpmakta; cemiyet yöneticilerinin -tabiri caizsP"bulutların üstünde yaşadıkları" anlaşılmaktadır: " . . . Yeşi l Ordu'nun bütün safları v e bütün çalışmaları bir noktaya müteveccihtir: Beşerin saadeti ve buna varmak için samimi bir Asya halk ittihadı. .. Yeşil Ordu'nun yeşil cihat bayrağında şu cümleyi aynen nakledilmiş bilmelidir: 'Asya, Asyalılarındır. Asya artık kapılarını muharebe, sermaye, ihtikar, sınıflar, ihtiraslar facialarına ebediyen kapamıştır" (m.2). "Yeşil Ordu, alemde başlayan sosyalist ve bilhassa bolşevik harekatının yanlış olarak bir şekavet ve yağmacılık suretinde telakki olunmasından çıkacak karışıklığın önüne geçecek ve bu babdaki efkar ve temayülleri kendi gayesine d oğru çekecek ve kendi maksadı dairesinde temerküz ettirecektir" (m.4) "Yeşil Ordu bir 'Beşer Saadeti' teşkilatıdır" (m.8). Yeşil Ordu Cemiyeti'nin ideolojisi, Talimatname'deki "Netice" bölümünde şöyle hülasa edilmektedir: Alem büyük bir inkılap karşısındadır. Avrupa' da bir kısım ilim adamları, "Sosyalizm" mesleği dairesinde, garbın medeniyet perdesi altındaki redaet ve cinayetlerini yıkmak, ortadan kaldırmak için "Burjuvazi" denilen muhtekir ve muhterislerle mücadele ediyor. Bunların en büyük gayesi, çok zenginlerin taşkın sefühetleriyle, fukara takımnı yoksulluktan doğan sefaletine bir had tayin etmektir. "İslamiyet ve Şer'i Muhammedi" bu esasları binüçyüz yıl evvel, Zekat, Fitre ve Kurban gibi vecibelerle koymuş ve terviç etmiş olduğundan, müslümanlar

bu alemin terviç etmiş olduğu bu sosyal inkılaptan zarar görmek değil, aksine faydalanacaklardır. Bl,lnun içindir ki teşkilatımızın bir umdesi de sosyalizm harekatından istifade etmek ve onlara yardım etmektir. Her merkez hey' eti bu umdeyi gözönünde ehemmiyetle tu-:tacak ve inkılabın tamamiyle husulüne kadar Zekat, Fitre ve Kurban gibi şeriatın fukara hakkı olmak üzere zenginlere yüklediği vecibeleri . münasip surette toplatarak, çalışma gücünü kaybetmiş olanlara dağıtacaktır.ıı Yeşil Ordu Cemiyeti'nin yayımladığı Beyannamede, Sovyet Rusya'ya rejiminden ötürü "yeni dünya", bu ülke dışındaki bütün ülkelere "eski dünya" denilmektedir: Eski dünya birkaç zenginin milyonlarca insanları esir gibi çalıştırarak bu milyonlarca insanın açlık ve sefaletine karşı kendi rahatlıklarını temin etmesinden başka bir şey değildir.

Ey köylüler, fukaralar, ey çalışkan çiftçiler, namuslu ırgatlar ve. ameleler gözlerinizi açınız, etrafınıza dikkatle bakınız!. .. Onlar da sizin gibi insandır. Allah indinde aranızda hiçbir fark yoktur. Allah insanları hep eşit yaratmıştır. . . . Rusya' d a n gelen haberlerden, Rusya' da çiftçi ve askerin yaptıkları işleri herkes yavaş yavaş

öğreniyor. Onlar yeni bir dünya yapıyorlar. Eski idareleri, eski hükumetleri tamamen değiştirmişler, yeni idare, yeni hükümetler yapıyorlar. Yeni dünya bambaşka oluyor. Yeni dünyada hükumet hep fukaranın eline geçti. Hükumet adamlarını fukara intihap ediyor. Valiler, mutasarrıflar, kaymakamlar hep ortadan kalktı. Zengin, fakir, büyük, küçük, bey, ağa hep eşit oldu. Rütbeler hep lağvold u .

İşte o kadar; . . Vazifesini yapmayan h e r kim olursa olsun, mutlaka cezalandırılıyor. Mal, mülk sahibi olmak d a yasak olduğu için rüşvet, anafor, hırsızlık, yalancılık, dolandırıcılık, kamilen ortadan kalkmiştır. Herkes insanlığı anlamış, herkes birbirine eşit olmuş . . . Biz de böyle olacağız, biz de bu yola gidiyoruz.12 Yeşil Ordu Cemiyeti'nin müessislerinden Hakkı Behiç, Sırrı, Nazım, Şeyh Servet ve Yunus Nadi Beylerin, cemiyetin kuruluşuna ilişkin yukarıdaki sözlerinin yanısıra, Nizamname, Talimatname ve Beyannameden yukarıya aldığımız pasajlarda da görqleceği gibi, Marksizm ideolojisine "orijinalden çok uzak yeni bir yorum" getirilmiştir. Bir başka ifadeyle, cemiyet yöneticileri, geniş kitleleri kazanmak uğruna Marksizm üzerinde "tadilat" yapmışlardır. Bu arad a halkın· dini inanç ve duyguları d a alabildiğine istismar edilmiştir.

İslamiyet'le sosyalizmi "özdeşleştirme" taktiği, hiç şüphe yok ki, bu görüşleri geniş kitlelere maletme gayesine matuftur. Bu taktiği ilk olarak Hüseyin Hilmi, önce Osmanlı Sosyalist Fırkası, daha sonra Türkiye Sosyalist Fırkası' nda kullanmıştır.13 Marksist ideolojinin teoride ve pratikte dini reddetmesine rağmen, başta Orta Asya ve Anadolu olmak üzere bu topraklarda yaşayan bütün Müslümanlar üzerinde hakimiyet sağlamağa çalışan Sovyet yöneticileri, yarı açık-yarı gizli, bu taktiğe başvurmuştur.14 Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Merkez-i Umumisinden bu taktiğin başarılı olması için en çok çaba sarfedeni ise, Bursa Meb'usu Şeyh Servet Efendi olmuştur. 15 Sözkonusu bu taktiği dikkate alan Prof .Dr. Mehmet Eröz, Yeşil Ordu Cemiyeti' ne orijinal bir yaklaşımla, dışı yeşil, içi kırmızı olan bir karpuz misaliyle atıfta bulunmaktadır.16

Yeşil Ordu Cemiyeti'nin bu çerçevede niteliği hakkında, Da vid Hotham, "Yeşil Ordu, komünizm, İslamiyet, Batı düşmanlığı ve Pan-Türkçülük a kımlarının romantik ve garip bir karışımıydı"17 derken, 12.8.1920 tarihli bir İngiliz istihbarat raporunda, "Yeşil Ordu, Bolşevik-İslamik bir kuruluştur" ibaresi geçmektedir. 1s Dr. Harris ise, cemiyetin ideolojisini, "Yeşil Ordu, İslam ve milliyetçiliğin ahenkli sesiyle daha ziyade radikal sosyalizmin bir bileşiğini temsil etmekteydi" hükmüyle değerlendirmektedir.19 Yeşil Ordu Cemiyeti'nin ideolojisi ve d olayısıyla niteliği hakkında, Marksist araştırmacılar da görüş birliğinde değillerdir. Şefik Hüsnü, "Bu örgütte yoksul köylülerin bütün

istekleri yankılandı. Sözkonusu olan, birçok çelişmeler ve tutarsızlıklarla dolu bir köylü komünizmi temelinde çok geniş bir demokrasi inşa etmekti" demektedir.20 Bir başka T.K . P.'li, "Yeşil Ordu, bilindiği gibi, Türkiye'de emperyalizmin her türlü egemenliğini, sermayelerin zorbalıklarını yıkmak, kaldırmak için savaşmak üzere kurulmuş bir savaş örgütüydü" hükmüne varmaktadır.21 Dimitır Şişmanov, "Büyük Ekim Sosyalist Devriminin etkisiyle kurulan Yeşil Ordu, komünizm ideolojisine yakın bir ideolojiyi benimsemiş askeri-siyasi bir örgüttü" derken,22 "A. Noviçev şu sonuca varmaktadır: "Yeşil Ordu, Türkiye'nin köy emekçilerinin tutarlı sınıf örgütü değildi ve proleter yönetimden yoksun olduğu için de olamazdı. Bununla birlikte köylülerin çıkarını yansıtıyordu ve Kemalistlere düşmandı."23 5.5 . C . B . Bilimler Akademisi tarafından hazırlanıp yayımlanan bir başka eserde ise, "Bu örgütün kurucuları küçük burjuva devrimcilerdi. İslam ideolojisinden kopamayan bu kişiler sözde ilk İslam ilkeleriyle komünizm ilkelerinin aynı olduğu düşüncesini yaydılar. Bu düşünceye göre, Muhammed ve ilk İslam halifeleri zamanında 'eşitlik ve adalet' gerçekleştirilmişti. Bununla birlikte bu örgütün programı, pek çok devrimci isteğe yer veriyordu" denilmektedir.24 Yeşil Ordu Cemiyeti'nin ideolojisi hakkında gerek Batılı ve gerekse Marksist araştırmacıların vardıkları hükümlerde, çeşitli yanlışlıklar, eksik bilgiler ve hatalı değerlendirmeler görülmektedir. Bir kere, Yeşil Ordu Cemiyeti, "köylü örgütü" değildir ve yaklaşık altı ayı geçmeyen faaliyet süresinde hiçbir şekilde köylüye nüfuz edememiş, köylerde teşkilat kuramamıştır.25 Sonra; Yeşil Ordu'nun ideolo-

ji harcında Pan-Türkçülük katkısından bahsetmek de, mesnetsiz bir iddiadan öteye gitmemektedir.26 Ayrıca, Yeşil Ordu Cemiyeti'nden "savaş örgütü" diye bahsedilmesi de gayrıciddi ve propagandif nitelikli bir yaklaşımın sonucu olsa gerekir.27 Yeşil Ordu Cemiyeti'nin ideolojisi hakkında birbirine taban tabana zıt hükümlerin verilmesinde, hiç şüphe yok ki, cemiyet yöneticilerinin bu konularda bilgisiz, ehliyetsiz ve biraz da fanatik olmalarının rolü büyüktür. Bu açıdan cemiyetin ideolojisine, kesin çizgileriyle Marksizmdir demek de müşküldür. Bu konuda yapılabilecek en iyi açıklamayı, 1. Dönem Büyük Millet Meclisi Erzurum Meb'usu Hüseyin Avni Bey yapmıştır. Hüseyin Avni Bey, BüyÜk Millet Meclisi'nin 22 Ocak 1 337 tarihl.i hafi celsesinde yaptığı konuşmada, görülen tutarsızlıkların temelinde ideolojik cehaletin olduğuna dikkati çekerek şöyle söylemiştir: .. Bizim Komünistler itiraf etmelidirler ki, geçen sene hiç Komünist değillerdi. Ruslar tarafından aşılanmıştır. Bu sekiz aylık bir Komünistliktir. Kendilerinin artık bu itikadlarını takdis etmeyeceğim.2s Antiparantez ilave etmek gerekir ki, komünizm hakkında cehaletinden bahsolunan Yeşil Ordu Cemiyeti yöneticileri, hareketin yönünü tayin eden Merkez-i Umumiyi teşkil eden müessislerdir. Şerif Manatov, Ziynetullah Nuşirevan, Vakkas Ferid gibileri, bu konularda gerekli formasyona sahiptirler. Aynı zamanda (Hafi) T.K.P. 'nin yöneticisi olan bu "gerçek" Marksistler, cemiyetin Ankara ve Eskişehir Heyet-

i Merkeziyesini kontrolleri altında tutmalarına ve cemiyet adına eylemlerin çoğunu gerçekleştirmelerine rağmen, Yeşil Ordu Nizamnamesi, Talimatnamesi ve Beyannamesinin hazırlanmasında rol oynamışlardır. Kaldı ki, Şerif Manatov ve grubunca kaleme alınan ve Haziran 1 920' de ortaya çıkarılan "Türkiye Komünist Partisi Umumi Nizamname:;i", Marksist ideolojinin temel prensiplerine ve Anadolu gerçeklerine pek uymamaktadır.29

B. Yeşil Ordu Cemiyeti'nin S iyasi İktidar M ü c a d e l e s i ve Strat e j i s i

Yeşil Ordu Cemiyeti'nin "hükumet-i milliye-i hazıranın şekil ve idaresini taklip ve tağyir maksadıyla" ,30 giriştiği bütün teşebbüsler, cemiyetin Nizamnamesi ile Talimatnamesi'nde gösterilen ana hedeflere istinat etmektedir. 1920 Haziran ayı ortalarında (kısmen Nazım Bey tarafından) yazılıp31 Bursa' da tab''.ettirilen32 Nizamname, bazı maddeleri itibariyle, Rus Sosyalist Devrimcilerinin kurallarını hatıra getirmektedir: "Yeşil Ordu'nun teşkilatına mensup olup da emperyalizm lehinde gayemize ihanet eden derhal idam olunur. İdam hükmü umumi merkezce verilir ve şimdilik gizli ve hususi vasıtalarla icra edilir" (m.26 ve 27). Aynı şekilde Talimatnamede, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin kurallarına benzer maddeler mevcuttur: Merkez teşekkül eder etmez bütün arkadaşlar gayelerimizde sadık kalacaklarına inkılabın fiilen tahakkukuna kadar teşebbüsat ve icraatda son derece mahremiyetine ve son derece samimiyetine merbut ve riayetkar olacaklarına yemin edeceklerdir" (m.13). . Yeşil Ordu Cemiyeti yöneticileri, pratikte işe yarayacağını düşündükleri hükümleri, prensipleri ve taktik kararlan, menşei ne olursa olsun kabul etmekte bir sakınca görmemiş olacaklar ki, Nizamname ve Talimatname'yi enteresan bir "derleme" olarak ortaya çıkarmışlardır. Cemiyet yöneticileri, siyasi iktidarı elegeçirme mücadelesi verirken, sözkonusu Nizamname ve Talimatnamede öngörülen hedeflere azami riayet etmişlerdir. Cemiyetin siyasi iktidar stratejisi, işte bu çerçevede, bir dizi ilişkinin düzenli işlemesine dayandınlmıştır. Bu strateji, Büyük Millet Meclisi, Basın, Ordu, Halk ve Sovyet Sefareti ile olan ilişkileri ihtiva etmektedir:

1. Yeşil Ordu Cemiyeti ve Büyük Millet M e c l i s i

Büyük Millet Meclisi'nin açılmasından sonra, Batı Emperyalizmine karşı "Şark Me�üresi" tezini ortaya atan bir grup meb'us, "Halk Zümresi'ni teşkil etmişlerdir.33 Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Merk�z-i Umumi'sini teşkil eden üyeler, en başından itibaren Halk Zümresi'nin içinde yeralmışlardır.34 Halk Zümresi, aslında, Yeşil Ordu' dan ayrı bir kuruluş olmayıp, onun Meclis G rubu niteliğindedir.35 Ekseriyetini eski İttihatçıların teşkil ettiği Halk Zümresi'nde 80-100 civarında meb'us bulunmaktadır.36 Büyük Millet Meclisi'ndeki diğer gruplara (Tesanüt G rubu, İstiklal Grubu, Müdafaa-i Hukuk Zümresi, Islahat Grubu vd.)37 nazaran daha koordineli faaliyet gösteren Halk Zümresi, İttihat ve Terakki'nin "Mesleki Temsil" fikrinin Büyük Millet Meclisi'nde savunucusu olmuştur.38 Bu grup, aynı zamanda Berlin' de Tal' a t Paşa ile de ilişkidedir. 39 B . M . M.'nin açılışıyla birlikte 1 920 Nisan ayında teşekkül ettiği önesürülen40 Halk Zümresi, ilk aylarda Meclis' deki Sovyet Rusya lehindeki havanın doğmasında hayli müessir olmuştur. 41 İllegal T.K . P. 'nin eski Birinci Sekreteri İsmail Bilen (Marat), Halk Zümresi'nin Büyük Millet Meclisi'ne sızan (Hafi) T.K.P.'li meb'usların çabasıyla ortaya çıktığını iddia etmektedir.42 (Hafi) T.K.P.'nin "emperyalizme karşı tek cephe" (Ulusal Demokratik Cephe-U.D.C.) davetine icabet ettiği de söylenen43 Halk Zümresi, 1 8 Eylül 1920' de baş-

f; layan Anayasa (Kanun-u Esasi) tasarısı müzakereleri süre.: since "Türkiye Halk Hükumeti", "Mesleki Temsil Usulü" gibi deyim ve kavramların metne girmesi için çaba göster. mişse de başarılı olamamıştır. 44 Halk Zümresi, her ne kadar Yeşil Ordu Cemiyeti'nin · Meclisteki uzantısı olarak nitelendirilse de,45 Yeşil Ordu' dan farklı bir programa sahiptir.46 Halk Zümresi'nin Siyasi Programı, Yunus Nadi tarafından kaleme a lınmış; Anadolu' da Yeni Gün gazetesinde yayımlanmıştır.47 Halk Zümresi'nin açıklanan siyasi görüşleri, "tıpkı Yeşil Ordu gibi, İttihatçı Pan-İslamizmi ile toplumsal içerikli bir ekonomi politikası tasarımının bileşimine dayanmaktadır." 48

Halk Zümresi'nin, d olayısıyla Meclis içindeki Yeşil Orducuların, Mustafa Kemal Paşa'ya karşı ilk ciddi tavırları, 4 Eylül 1 920 tarihinde yapılan Dahiliye Vekili seçimlerinde olmuştur. Mustafa Kemal Paşa, daha önce Dahiliye Vekili olarak görev yapan Cami Bey ile Hakkı Behiç Bey'in "sol" fikirli olmalarından doğan sakıncaları gidermek maksadıyla, seçimlere ağırlığını koymuştur.49 Sözkonusu tarihte yapılan seçimlerin ikinci turunda, Yeşil Ordu Cemiyeti Katibi Umumisi Nazım Bey, 200 oyun 98'ini alarak vekil seçilmiştir. Mustafa Kemal Paşa'nın adayı olduğu anlaşılan İzmir

Meb'usu Refet Bey (Bele) 65 oyda kalmıştır. so Bunun üzerine, Mustafa Kemal Paşa çeşitli zorlayıcı tedbirlere başvurarak Nazım Beyi bu görevden istifa ettirmiştir. 51 Mustafa Kemal Paşa, her zamanki meşruiyetçi çizgisinin biraz dışında kalma pahasına, almak zorunda kaldığı, zorlayıcı tedbirlerin gerekçelerini, devletin selameti noktai nazarından şu cümlelerle açıklamaktadır:

İşte, Efendiler, bu Nazım Bey, bizzat ve a rkadaşları vasıtasıyla yaptığı mütemadi propaganda sayesinde ve bize muhalefete hazırlananların, menafi-i aliye-i milleti unutarak, yardımlariyle Dahiliye Vekaleti' ne geçirilmişti. Bu suretle Nazım Bey, Hükumetin, bütün dahili idaresi makinasının başında, memleket ve millete değil, fakat, paralı uşağı olduğu kimselerin arzusuna en büyük hizmeti ifa edebilecek vaziyete gelebilmişti. Bittabi, Efendiler; buna asla razı olamazdım, onun için Dahiliye Vekili Nazım Bey'i kabul etmedim ve istifaya mecbur ettim. 52

Halk Zümresi, 4 Eylül 1 9 20 tarihli Dahiliye Vekilliği seçimini kazanmış olmayı önemli bir fırsat kabul ederek, Anadolu' da Yeni Gün gazetesinin 5 Eylül 1 920 tarihli nüshasında, mevcudiyetini kamuoyuna ilan etmiştir. 53

Mustafa Kemal Paşa, dokunulmazlık zırhına bürünerek faaliyet gösteren "mebuslar sol'u"na54 karşı, demokratik esaslar dahilinde ilginç bir politika izlemiştir. Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Katib-i Umumisi Nazım Bey'in istifaya zorlanmasını müteakip, Halk Zümresi'nin başlıca görüşleri Hükumete maledilmiş; 55 sonra da (resmi) Türkiye Komünist Fırkası kurulmak suretiyle, Halk Zümresi'ndeki vatansever İttihatçılarla Yeşil Orducular arasındaki işbirliği sona erdirilmiş tir. 56

Yeşil Ordu Cemiyeti'nin bir kısın yönetici ve aktif üyesinin gazete sahipleri ve gazeteciler arasından seçilmesi, şüphe yok ki bir rastlantı, sonucu değildir; "Afyonkarahisat dan sonra Ankara' d a komünist taraftarı İKAZ gazetesini çıkaran Mehmet Şlikrü57 ve Konya' da komünistl eri tutan propaganda yazılan yayımlayan bir matbaa ve basım org·anını elinde bulunduran Şeyh Servet Akdağ gibi önemli meb'uslar" bu cümleden sayılabiJir.58 Bu gruba, İstanbul'un tanınmış gazetecilerinden olup Ankara' d a Anadolu' d a Yeni Gün gazetesini çıkaran İzmir Meb'usu Yunus Nadi de d ahild�r.59 Aynca, Yeşil Ordu nam-ı he�abına faaliyet gösteren Mus.tafa Nuri, Arif Oruç ve Nizamettin Nazif (Tepedelenlioğlu) de fiili gazetecidirler.60 ı

Şerif Manatov ve grubu, Marksizmin tabanını oluşturmak naksadıyla, önce "Tenevvür" m erhalesinden geçmeden "Teşkilat" çalışmalarına hız vermenin mümkün olma. <lığını kestirmiş olacak ki, Yeşil Ordu içindeki gazetecilerin sayısını artırmak gayesiyle, İstanbul'dan Ankara'ya gelen "Sadri Ethem, Arif Oruç ve Ahmet Hakkı Beylerle de temas ediyordu. Bu gençler gazeteci idiler."61 Nitekim, Şerif Manatov ve grubunun bu çabalan, Marksizmin yayılma stratejisinin ·tabii bir gereğidir: Önce basın-yayın yoluyla "Kıvılcım" çakılarak "Projektör" tutulmuş; bilahare teşkilatlanmaya gidilmiştir.62 J 9 18'den itibaren gizli yollardan Anadolu'ya sokulan "Yeni Dünya" ve diğer propaganda malzemeleri, "Tenevvür" devresinin olgunlaşmasına yardımcı olmak gayesine matuf olarak hazırlanmıştır.63 Keza, "Trabzon, Erzurum ve Eskişehir gibi şehirlerde komünizmi ale-

nen müdafaa eden İkbal, Albayrak, İşçi gibi muhtelif gazeteler"64 bu gaye istikametinde desteklenmiştir.65 Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Eskişehir Hey'et-i Merkeziyesi kurucularından Mustafa Nuri, 1 820 Ağustosunun sonuna doğru, görünürde "halkçı" bir yol izleyen "ARKADAŞ" gazetesini çıkarmaya başlamıştır.66 Eylül başlarında Demirci Cephesi'nden Eskişehire dönen Arif Oruç, 67 Mustafa NuJ'i ve çevresi ile teşriki mesaiye girmiş, Arkadaş gazetesine yeni bir metod verme arzusunu izhar etmiştir. Böylece, isim değişikliği ile Seyyare-i Yeni Dünya adlı günlük bir "İslam Bolşevik Gazetesi" yayınlanmaya başlamıştır.68 Çerkez E them'in himayesi altında69 yayım faaliyetini gösteren Seyyare-i Yeni Dünya'nın "Sahib-i imtiyaz ve başmuharriri Arif Oruç"tur.70 Çevresinde radikal sosyalist olarak temayüz eden Oruç, ilk iş olarak, Anadolu'nun en iyi matbaalarından biri olan Ticaret Matbaası'nı halktan toplanmış olan Müdafaa-i Hukuk parasıyla satın almıştır.71 İlk sayısı 15 Eylül 1 920 tarihinde çıkan72 Seyyare-i Yeni Dünya'nın adı ve üst başlığındaki "Dünyanın Fukara-i Kasibesi Birleşiniz:' ibaresi, gazetenin Şerif Manatov ve dolayısıyla Komintern ile ilişkisi konusunda bir kanaat vermektedir. "Seyyare" kelimesi, Çerkez Ethem'in "Kuva-yı Seyyare"sini hatırlatırken, "Yeni Dünya" ise Mustafa Suphi'nin yönetiminde Baku' da çıkarılan Yeni Dünya gazetesinin Anadolu' daki uzantısı olduğu intibamı uyandırmaktadır. Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Beyannarnesi'nde73 'Yeni Dünya" olarak Sovyet Rusya'nın övüldüğü dikkate alınırsa, gazetenin (Sovyet Dünyası)na bağlılığının ifade edildiği manası

da çıkarılabilir. Ayrıca,"Fukara-i Kasibe" tamlaması da, "proleterya"ya karşılık olarak ilk defa Azerbaycan' da kullanılmaya başlanmıştır.74 Milli Kütüphane' de tek sayısı (32'nci sayı) mevcut olan Seyyare-i Yeni Dünya' nın yayın politikası hakkında peşin hüküm vermek pek d oğru olmasa da, gazetenin İslami görüntülü Marksizmi savunduğunu söyleyebiliriz. Gazetenin yayın hayatına girmesiyle birlikte, tahrik unsuru ağır basan yazı ve haberlerinin hayli müessir olduğu, solun her tandansında yazarlara açık olan Anadolu' da Yeni Gün gazetesinin 3 Ekim 1 920 tarihli sayısında çıkan sert bir tenkit yazısından da anlaşılmaktadır: Eskişehiı' de Yeni Dünya ismiyle yeni bir serseri türedi. Yeni Dünya'yı yeni serserilerin dünyası zanneden, söz yabana bu gazete parçası . . . mütecaviz bir lisanla ötekine berikine çatarak şöhret kazanmak istiyor. 1 920 Sonbaharında Ankara ' yı ziyaret etmiş olan bir Sovyet gözlemcisine göre, S eyyare-i Yeni Dünya ' nın hedef ve tuttuğu yol, "komünizmin ilkel ve bilgisiz, fakat nisbeten dürüst, namuslu yorumu" olarak nitelendirilebilir.75 Yine 1 920 Kasımında Ankara'ya gelen bir başka Sovyet Temsilcisi (Ukrayna Sosyalist Cumhuriyeti adına) General M.V. Frunze, bu gazeteyi şu cümlelerle değerlendirmektedir: Eskişehir'de "Ulusal Güçlerin "Yeni Dünya" adında özel bir organı yayınlanıyordu. Bir ara "Ulusal Güçler" örgütünün Türk Komünist Partisi'nin doğmasıyla da ilişkisi bulunmuştu.

"Yeni Dünya" gazetesinde türlü makaleler yayınlanıyordu; hatta İran, Ermenistan ve Anadolu emekçilerinin ili. Enternasyonal beyannamesi bile basılmıştı.76 Çerkez Ethem'in kendisi de, bu gazetenin sosyal demokrasi ilkelerine uyarak, halk arasında birlik yaratmak ve inkılaba bir çeşit rehberlik etmekle görevli olduğunu savunrnaktadır. 77 Arif Oruç, hatıralarında, gazete rnünderecatınd a yeralması sakınc<i teşkil eden ya da fazla yer işgal eden cephe ile ilgili haberleri, Ankara' ya Erkan-ı Harbiye'ye gönderdiğini ifade etmektedir. 78 Büyük bir ihtimalle, Arif Oruç'un bu teşebbüsleri sonucu,"Kemalist Hükumet, hiç değilse başlarda, 'Seyyare-i Yeni Dünya'ya kağıt dahi sağlamıştır."79 Her şeye rağmen Arif Oruç yönetiminde�i bu ga

zetenin B.M.M. Hükurneti'ne sadık olduğunu söylemek mümkün değildir. Mustafa Kemal Paşa, Büyük Millet Meclisi' nde 28 Eylül 1,920 tarihinde yaptığı bir konuşmada, Matbuat ve İstihbarat Müdüriyeti Umurniyesinin yaptığı işlerle ilgili sorulara cevap verirken, bu konuya da temas etmiştir: . . . Anadolu' da matbuat vardır. Binaenaleyh matbuat ihinal edilmemiştir. Efendiler; bu matbuatın vücut bulması için ilk teşebbüsler yapılmış ve vüı;ut bulmuştur. Hayatlarını idame etmek için maddi muavenet; fakat ihtimal ki mevzuubahis edilmek lazım gelen en mühim ve hakiki muavenet, fikri muavenet olacaktır ki bu da yapılmış tır. Bütün gazetelere ne yolda idarei kalem edeceklerine dair tarafımızd a n talimat

verilmiştir ve takip olunmuştur ve bütün matbuatımız bu dairede ifa-yı vazife etmektedir. Bundan yalnız hulfeden bir gazete olmuştur. İsmi Yenidünya'dır.80 , 1920 Sonbaharında Yeşil Ordu Cemiyeti kesin olarak feshedilip, Resmi T.K.P'nin kurulması sebebiyle,Bı Mustafa Kemal Paşa Çerkez Ethem' e bir mektup yazarak, hem onu bu legal kuruluşa davet etmiş, hem de Yeni Dünya'nm Ankara'ya taşınmasını istemiştir.82 Arif Oruç'un itirazlarına rağmen, Çerkez Ethem'in onayı ile Seyyare-i Yeni Dünya -resmi komünist organı olmak üzere- Ankara' da çıkmaya başlamışhr.83 Resmi T.K.F.'nin yayın organı olarak Seyyare-i Dünya' da bazı değişiklikler olmuştur. Mesela, "İslam Bolşevik Gazetesi" ibaresi yerini "Türkiye Komünist Gazetesidir" ibaresine terkederken, gazetenin "Müdir-i m es'ul ve başmuharriri" Hakkı Behiç Bey olmuştur.84 29 Aralık 1920'de gazetenin başındaki "Seyyare" sözü kaldırılmıştır.85 2 Ocak 1 92l 'de gazetenin matbaası tahrip edilince, Yeni Dünya yayınma ara vermiş ve 1 921 Kasım başında tekrar çıkmaya başlamiştır. 86 Ama, artık "Türkiye Komünist Gazetesi" değildir.87 Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Anadolu basınındaki "en güçlü kalesi" Seyyare-i Yeni Dünya'nın kaderini, görüldüğü gibi Mustafa Kemal Paşa tayin etmiştir. Mustafa Kemal Paşa'nm, aldığı tedbirlerde ne ölçüde haklı olduğunu zaman ortaya koymuştur. Arif Oruç, Ankara İstiklal Mahkemesi' ne verdiği ifadede Şerif Manatov ve grubu ile Seyyare-i Yeni Dünya gazetesinin, ile itiraf etmiştir. 88 · dolayısıyla, kendisinin irtibatını kabul

3. Yeşil Ordu Cemiyeti ve Ordu İçindeki Faaliyetl eri

Mustafa Kemal Paşa'nın Batı Cephesi Kumandanlığı'nın ihdası ile gelişen düzenli ordu teşkili çalışmaları, Yeşil Ordu yöneticilerini ciddi surette tedirgin etmiştir. Zira, cemiyetin Nizamnamesi ve Talimatnamesi, "emperyalizme karşı mücadelede" sadece -Marksist literatürde "partizan" adıyla adlandırılan milis teşkilatını öngörmektedir.89 Yeşil Ordu Nizamnamesi'nin 8. maddesinde, "Yeşil Ordu harb ve askerlikten . . . nefret eder" denilmektedir. Vatan topraklarını yabancı işgalcilerden kurtarmak uğruna cephe boylarında binlerce Mehmetçik can verirken, harb ve askerlikten nefret eden Yeşil Ordu yöneticilerinin "Yeşil Ordu, kızıl inkılap ordularının samimi bir kardeşlik ile ebediyen bağlısı ve müttefikidir"90 hükmünü açıkça kabul ile ilan etmeleri, oldukça anlamlı bir çelişkidir. Emperyalizm imha olununcaya kadar savaşı meşru kabul eden Yeşil Ordu Cemiyeti, savaşı sürdürecek kuvvetlerin nasıl teşkil olunacağı konusuna Talimatnamede açıklık getirmiştir. Buna göre, "Her merkezin ehemmiyetine göre ikiden ona kadar fedaisi ve icra adamları bulunur. Bunlar doğrudan doğruya merkeze merbutturlar . . . . " (m.22). "Fedailer, merkezlerinin ittihat edeceği mukarrerat ile icabında birleşirler. Mesela, köylerin ikişerden ibaret olan fedaileri, köyünün tabi olduğu nahiye fedaileri heyet-i umumiyesiyle kasaba, kasaba fedaileriyle, takım, bölük, tabur halinde içtima ederler. Ve kumandanlarını kendileri intihab ederler." (m.23 ) . "Fedailerin gerek münferiden ve gerek takım,

bölük, tabur ve müştemian icra edecekleri harekatın bütün masrafları merakizce temin ve tesviye olunur." (m.24). "Fedailerden ve fiiliyata iştirak edecek topçu ve mitralyözcülerden maksat uğruna şehit olanların aile ve evladı Yeşil Ordu'nun pederane sahabet ve velayeti altındadır . . . . " (m.30) Bir "saadet-i beşer" teşkilatı olduğu iddiasındaki Yeşil Ordu Cemiyeti, milisi bağlayıcı "disiplin" kuralını koymazlıktan edememiştir: "Yemininde hilaf eden, gayelerimize vüsula ait teşebbüsatı işgal suretinde ihaneti merkezinin şahitler ve delaile müstenit tahkikatiyle sabit olan fert idam olunur. İdam kararını herkes kendi mesuliyeti altında icra eder." (m. 22)

Yeşil Ordu Cemiyeti yöneticileri, Nizamname ve Talimatname' deki bu amir hükümlere işlerlik kazandırmak gayesiyle, düzenli ordu fikri aleyhine büyük bir kampanya başlatmışlardır.91 Diğer yandan da, Çerkez Ethem'i cemiyete dahil etmek suretiyle Kuva-yı Seyyare' den istifade yoluna gitmişlerdir.92 Bu durumu Mustafa Kemal Paşa NUTUK' da şöyle değerlendirmiştir: . . . Tatbik edilmekte olan teşkilat, sadece milli müfrezeler vücuda getirmek gibi mahdut bir sahadan çıkmış, çok umumi bir gayeye teveccüh eylemiş. Teşkilatın müessisleri meyanına, meb'us bulunan Çerkez Reşit Bey ve Ankara üzerinden Yozgat' a gidip gelirken olacak, erkez Edhem ve biraderi Tevfik Beyler dahil olmuşlar. Bundan başka, Edhem ve Tevfik Bey müfrezelerinin tekmil efradı, Yeşilord u ' nu n adeta esasını teşkil eylemişler.

Muhterem Efendiler: Yeşilordu teşkilatından bahsederken, izah etmiştim ki, kuvvet teşkilinde mütehalif iki noktai nazar müsademeye başlamıştı. Bizim takibettiğimiz; muntazam ordu teşkili fikrine muarız olarak, "milis" diyebileceğimiz bir teşkilat fikrine, umumi bir cereyan vermeğe çalışılıyordu. Reşid, Edhem ve Tevfik biraderler, Kütahya civarında, Kuvayi Seyyare namı altında ellerinde bulunan kuvvete istinaden, bu cereyanın başında ve hararetli bir surette çalışıyorlardı.93 Yeşil Ordu Cemiyeti'nin, Çerkez Ethem ve Kuva-yı Seyyaresi dolayısıyla siyasi iktidarı elegeçirme yolunda önemli bir mesafe katetmesi, cemiyetin Umumi Merkezi azalarından çok, Şerif Manatov ve çevresinin yoğun çalışmaları sonucu sağlanmıştır.94 Dr. George S. Harris'in bu konudaki değerlendirmesi, son derece ilginçtir: Görünüşe göre, Ethem, ihtimal ki, Diyarbakır meb'usu Hacı Şükrü'nün gayretiyle 1 920 Haziranında, Yeşil Ordu Merkez Komitesine alınmıştı. Anlaşılan odur ki, Ethem, Şerif Manatov'un o sıralarda Eskişehir etrafında örmekte olduğu komünistlik akidesinin çok fazla büyüsüne kapılmıştı. Atatürk' e şahsi bir hasmı ona komünist hareketin hiç şüphesiz düşmanı olarak fakat Kemalist liderliğine karşı bir destek kaynağı gözü ile bakarken, komünizme kar-

şı da içten, su katılmadık, belki de safça bir takdir duymakta idi. Hatta, yıllar sonra, ona atfedilen hatıralarında, Sovyetlerin kendisine, Kemalist liderlerden daha çok güvenmiş olduğunu ifade ederek övünecekti.95

Gerçekten de, Marksist Yeşil Ordu ile temas edinceye kadar şerefli bir geçmişi ile vatansever bir Türk olarak temayüz eden Çerkez E them, gerek ağabeyi Reşid Bey'in ve gerekse Eskişehir' deki Şerif Manatov, muhtemelen Dr. Akif Ahmetov ve Süleyman Sami gibi bolşevik ajanlarının etkisi altında, -siyasi iktidar uğruna- ihanet yoluna sapmada tereddüt göstermemiştir. Çerkez Ethem'in Marksist ideolojiye bağlı olup olmadığı konusunda farklı görüşler mevcut olsa da, yalnız kesin olan gerçek ş u ki, T.K.P.'liler onu "samimi Marksist" kabul etmemektedirler.96 Bu yüzden de, Kuva-yı Seyyare'yi kontrol altında bulundurmak maksadıyla olacak, Yüzbaşı İsmail Hakkı gibi Rusya' da ideolojik eğitim görmüş bir Marksist, Çerkez Ethem' e bu çevre tarafından lanse edilmiş ve bir ·"Bolşevik Taburu" teşekkül ettirilmiş tir. 97 Yeşil Ordu Cemiyeti içindeki T.K.P. hizbinin Kuva-yı Seyyare'yi en azından etkileme teşebbüslerinin yanı sıra, düzenli ordu birliklerimize sızma teşebbüsleri de vaki olmuş tur.98 Bu konudaki direktif, bizzat Lenin tarafından verilmiştir.99 Özellikle Doğu Cephesi'nde bu sızma faaliyetleri son derece müessir olmuştur.ıoo Askerlerimiz arasında disiplini büsbütün kaldırmayı, maneviyatı çökertmeyi hedef alan bu yıkıcı faaliyetler, daha fazla tahribata sebep olma-

dan, Mustafa Kemal Paşa'nın mükemmel bir zamanlamayla verdiği direktiflerin, başta Kazım Karabekir Paşa olmak üzere kumandanlarca dirayetle yerine getirilmesi sonucu akamete uğratılmıştır. 101

Marksist kesimin orduya sızma çabaları, siyasi iktidarı elegeçirmeye olduğu kadar, "sırmalı paşaları" gözden düşürmeye yöneliktir.ıoı "Yeşil Ordu yöneticilerinin ayrıca Batı emperyalizminin maşası Yunanlılara karşı bir savaş projesine sahip oldukları yolunda hiçbir emare, belge de bulunmamaktadır. Dolayısıyla, günümüzde T.K.P. propagandasının tam aksine, cephe boylarında hürriyet ve istiklal için can vermiş değil- canını tehlikeye atmış bir tek Yeşil Ordu' cu ya da umumi ifadeyle · Marksist sözkonusu değildir.103 Yeşil Ordu Cemiyeti yönetici ve üyeleri, hiç şüphesiz müqı.dele vermişlerdir; ama, Batılı emperyalistlere karşı değil de, Mustafa Kemal Paşa ve Büyük Millet Meclisi' ne karşı olarak. .. Ve Sovyet Rusya Hükümeti ile Komintern' e sonuna kadar sadık kalarak. .. 104

4. Yeşil Ordu Cemiyeti v e H a l k İ ç i n d e k i Faaliyetleri

Yeşil Ordu Cemiyeti'nin halk içinde sempatizan derleme faaliyetleri, daha çok Ankara ve Eskişehir Hey' et-i Merkeziyesi' ne mensup yöneticilerce organize edilmiş, yürütülmüştür.ıos Özellikle, Şerif Manatov'un ve Vakkas Ferid'in halka açık konferansları, Marksis.t ideolojinin -en azından a d ının kitlelere duyurulması açısından- son derece etkili olmuştur.106 Yeşil Ordu yöneticileri, halk içinde sempati toplayabilmek ve bu suretle daha rahat propaganda yapabilmek gayesiyle kuruluştan itibaren Mustafa Kemal Paşa'nın adını kullanmışlar, istismar etmişlerdir.107 Mustafa Kemal Paşa'nın bilgisi dahilinde kurulduklarını ve yine Mustafa Kemal Paşa tarafından sevk ve idare edildiklerini önesürerek teşkilatlanma çalışmalarına sürdüren Yeşil Ordu yöneticilerinin bu tertibinden, Mustafa Kemal Paşa'nın başlangıçtan itibaren haberi vardır: . . . Yalnız, bir noktayı da işaret etmeliyim ki, Yeşilordu teşkilatı ile iştigal edenler, işin benim malUmat ve muvafakatim ve arzum dahilinde olduğunu söylediklerinden, her tarafta, benim namıma, teşkilatı tevsi ve takviyeye çalışanlar çoğalmış.

Arzetmiştim ki, her yerde, Yeşilordu teşkilatını, benin namıma yapıyorlardı. Şahsen tanıdığın zevattan biri, Erzurumlu Nazım Nazmi

Bey'in, memur bulunduğu Malatya'dan gönderdiği bir mektupta; Yeşilordu teşkilatınıh mfıcib-i memnuniyetim olabilecek tarzda tevsie çalışıldığı bildiriliyordu."108 Mustafa Kemal Paşa'nın siyasi ve askeri mülahazalara dayalı hesaplı hoşgörüsü, Yeşil Ordu yöneticilerinin ve dolayısıyla (hafi) T.K . P. yöneticilerinin iytce deşifre olmalarını sağlamıştır. Mesela, gizli çalışmaları açığa çıkarmayı özendirecek çevre şartlarında değişiklikler yapılmıştır. Bu cümleden "kırmızı şeritli" kalpak giyenlerin mevcudu hayli artmıştır.109 Nitekim, daha sonra Sovyet Rusya' ya kaçan Yeşil Ordu' cu Marksistler, bu "kırmızı şeritli kalpak" mizanseninin, Mustafa Kemal Paşa'nın provokasyonundan başka bir şey olmadığını önesüreceklerdir. 110

Hiç şüphe yok ki, Yeşil Ordu yöneticileri, teşkilatlanma ve halkı mevcut düzene karşı isyana sevketme konularında önemsiz de olsa- belli bir ilerleme kaydetmişlerdir. Halkın komünizmin ne olduğunu bilmeyişindenııı istifadeye kalkışan Yeşil Orducular, hususiyle Şeyh Servet Efendi' nin " Asr-ı Saadet" acuzesi broşürüyle, İslamiyet'le komünizmi birbirinin tamamlayıcısı göstermeye, bu suretle geniş halk kitlelerini iğfal ederek taraftar toplamaya büyük çaba sarfetmişlerdir.112 Sözkonusu yıkıcı propagandaların sonuçlarına dair bir misali, Tokat Meb'usu Mustafa Bey, Meclis'in 22 Ocak 1 921 tarihli gizli ce,sesinde yaptığı konuşmada vermiştir: E fendiler geçenlerde Atpazarında tuvana, genç üç dört köylüye tesadüf ettim, konuşuyorlardı. Ben de kulak misafiri oldum. Köylüler di-

yorlar ki; burada bir cemiyet teşekkül etmiş, bolca para veriyorlarmış, hem oradan para alacağız, hem de zenginleri soyacağız ve saadetimizi temin edeceğiz. Bütün gün çift ile uğraşmaya . . . para almışlar . . Ben bunları dinledikten sonra aşağı yukarı geldim, tahkikatta bulundum. İş bizim içimizde . . . Karahisar Meb'usu, Şeyh Servet Efendi, bir de Mardin Meb'usu üç. Anlaşıldı mı. Benil işittiği! bunlar . . . Bir takım ecnebilerden para almışlar, bilmem ne yapmışlar. Bunlar köylüleri teşvik ediyorlarmış. Biz buraya bunun için toplanmadık, düşmanı kovmak, memlekette ittihad hasıl etmek, istiklalimizi kurtarmak, hudutlarımızı tayin etmek için toplandık. Halbuki bunlar öyle bir bomba bırakıyorlar ki ne memleket ne de halk kalmayaca birbirini kıracaktır . . . . 113 ktır. (Alkışlar)Millet

Tokat Meb'usu Mustafa Bey'in naklettiği bu konuşmalar gibi, hükumetin takibat açmamasından cesaret alarak, halka açık yerlerde ve duyulacak biçimde -Mustafa Kemal Paşa'yı kastederek- "biri de çıkıp şunu vursa" diyecek kadar pervasızlaşanların sözlü sataşmaları da sözkonusu olmuştur. 114 Bu arada, düşündüklerini fiile geçirmek isteyenler de çıkmıştır. Bu tip bir olayı Kazım Karabekir Paşa şöyle nakletmektedir:

. . . Erzurum' da bir Halk Hükumeti tesisi! Bu hususta ... orduda teşebbüsata d a başlamışlar.

Nitekim 8 Ağustosta (1920) yeni Maarif Müdürü Mithat Bey (Albayrak gazetesi sahibi), Darülmuallimin Müdürü Cevad Bey, Kolordu Erkan-ı Harbiye Reisi Binbaşı Mustafa Beyler, Hasankale' de nezdime geldiler ve Halk Hükumeti teşkili zaruretini bilhassa Mithat Bey anlattı. Esasen Orduma bu hususta emirler vermiştim. Kendilerine de buna kat'iyyen müsaade etmiyeceğimi ve Ankara'da Milli Hükumet kanunlarından hariç her teşebbüsü ezeceğimi anlattım.us Yeşil Ordu Cemiyeti'nin çok kısa faaliyet devresinde görülüyor ki, Ankara ile Eskişehir'in dışında, "Bursa, Konya, Kayseri, Elaziz"U6 gibi şehirlerimizde de propaganda ve teşkilatlanma çalışmalarına teşebbüs edilmiştir.

5. Yeşil Ordu Cemiyeti ve S ovyet S efareti ile ilişkiler

Yeşil Ordu Cemiyeti içindeki (hafi) T.K.P. hizbinin faaliyetlerinde, maddi ve manevi en büyük destekçi, Ankara' daki Sovyet Sefareti olmuştur.U7 Yeşil Ordu Umumi Merkez azası Hakkı Behiç, bu ilişkinin farkında olduğunu, "Rus Sefaretinin el altından idare ettiği çeşitli zümreler vardı" diyerek ifade etmektedir. us

Yeşil Ordu'nun Sovyet Rusya, dolayısıyla Komintern ile ilişkisi, ilk defa Şerif Manatov vasıtasıyla kurulrnuştur.119 Cemiyetin Ankara ve Eskişehir Heyet-i Merkeziyeleri, Mustafa Suphi'den Mustafa Kemal Paşa'ya mektl\P getiren Sü-

leyman Sami ile temas kurmak suretiyle, acil para yardımı talebinde bulunmuşlardır.120 Ayrıca, Yeşil Ordu'nun Eskişehir teşkilatının (dolayısıyla T.K.P. teşkilatının) Rusya'ya gönderdiği, raporda da para yardımı ta.lehini tekrarlamıştır: "Maateessüf, teşkilatımızın yeniliği hasebiyle paramız yoktur . . . . Hatta kitaplarımızı, risalelerimizi pek müşkilatla . . . basabiliyoruz. Murahhasımızın yol parasını bile borç olarak aldık. . .. Avrupa'nın hunhar kapitalistlerinin ayakları altında çiğnetmemek için her suretle yardımlara muhtacız . . . . 121 Sovyet yöneticileri, icabeden tahkikatı yaptıktan sonra, talep olunan miktardaki yardımın yapılmasına karar vermişler; ilk etapta da 1 50.000 altın göndermişlerdir. Bu yardım, harici bir heyet tarafından teşkilata dağıtılmıştır.122 "Sovyet yardımının tabii bir uzantısı olarak, 1 920 yazının başlarında gayri resmi Sovyet temsilcisi Verbov Ankara'ya gelmiştir.123 Bu sıralarda kaleme alınmış bir İngiliz istihbarat raporuna göre, "Verbov, Yeşil Ordu kampanyasının son düzenlemelerini yapmak üzere Sovyet Hükümeti tarafından gönderilmiş bir denetçidir."124 Daha önce Harkov' d a Halk Komiseri o l a n Verbov, Ankara' d a hükümet çevresine girmeye çalışmıştır. Halide Edip Adıvar, Verbov'un "kendi imanına çevirmek için" açık propaganda konuşmaları yaphğını, sayısız Sovyet propaganda broşürü getirdiğini, kaydetmektedir. 125 Dr. Harris ise, Verbov'un sayesinde, Şerif Manatov'un işinin kolaylaştığını önesürmektedir.126 Ankara'daki ilk Sovyet resmi temsilcisi Upmal Angarski' dir. 127 Sovyet Sefareti' nin Başkatibi sıfatıyla, Ateşemiliter Oruç Ali, Tercüman Palakof ve iki kadın sekreter ile ne ol-

dukları anlaşılamayan 1 9 kişiden müteşekkil Elçilik heye t i n i n i l k kademesine başkanlık yapan Upnal Angarski, Mos kova' dan 2 Temmuz 1 920'de hareketle, beraberlerinde Hal i l Paşa v e Legran olduğu halde, 20 Temmuzda Baku'ya gelmiştir.128 Sovyet heyeti, Beyazıt' da telgraf görevlileri bırakmak suretiylel29 27 Ağustosta Karaköse'ye varmıştır.130 2 Eylül' de Hasankale'ye ulaşan Sovyet heyetinin burada "Enternasyonal Marşı" okuyarak propagandaya başlaması, Ka-zım Karabekir Paşa'nın tepkisini mucip olmuştur.131 Ayrıca, İsmet Bey (İnönü), Sovyet heyetinin davranışlarına çok seri bir üslUpla temas ederek, Karabekir Paşa' dan Beyazıt' a bırakılan telgraf görevlileri ve rnakinasının derhal geri alınmasını istemiştir: "Gelen Rus hey' eti bir sefaret heyeti değil, ülkemizde t _ eşkilatlanma ve inkılapla ülkenin idaresini ek almaya vazifelendirilmiş bir hey' et manzarası vermektedir."132 Beraberinde B . M .M .'ne Sovyet yardımı olarak 400 kilo altın getiren Angarski, bu durumu bir imtiyaz sayarak, Kazım Karabekir Paşa'ya ideolojik telkinatta ve emrivakilerde bulunmaya kalkışmışsa da cevabını alarak yoluna devam etmiştir.133 Sovyet heyeti Ankara'ya 4 Ekim 1 920 tarihinde gelmiştir.134 Upmal Angarski, daha Eylül' de Erzurum' da bulunurken, Doğu Cephesi Kumandanı Karabeki:r'e, Türkiye Komünist Partisi'nin legal bir teşkilat olarak kabulünü arzu ettiğini açıkça belirtmişti. Sovyet heyeti, Ankara'ya gelir gelmez, vakit kaybetmeden işe koyuldular . . . . Nazım ve yoldaşlarının gösterdikleri faaliyetlerden ötürü herhalde büyük miktarda para almış

olan Yeşil Ordu' nu n tövbe tutmayan, pişmanlık bilmeyen kanadıyla ilişki kurdular. Yeşil Ordu içinde Sovyetlerin yeraltı münasebetlerini perçinledikleri kişiler arasında E them ve Arif Oruç vardı. Üstelik Ankara Hükümeti'nin protestosuna rağmen, Sovyet elçilik heyeti, Oruç'la olan temasını sürdürdü_135

Birinci Dönem B.M.M. azalarından Osmanzade Hamdi ,Bey, "Rusya'nın Elçi vekili ve müsteşarı Opmal yoldaş, Ankara Hamamönü'ndeki Elçiliğin kapılarını ardına kadar açb. Burası, her çeşit insanların uğrak yeri oldu. Kapıdan çıkanlar, ceplerine konan akçanın miktarını yoklamaktan :kendilerini alamıyorlardı" demektedir.136 Gerçekten de, 'B.M.M.'de ve Ethem'in Kuva-yı Seyyaresi'nde teşkilat kuran Upmal Anga:ı;ski, kısa sürede Hükumetin başına dert olmuştur. 137 Yeşil Orducuların Ankara İstiklal Mahkemesi'ndeki ifadeleri, onların Sovyet sefareti ile ne ölçüde içli-dışlı olduklarını ort�ya koymaktadır.138 Sovyet Sefaretindeki yemekliiÇkili toplantılara katılan Yeşil Ordu yöneticileri sayesinde, Sovyet yöneticileri, Büyük Millet Meclisi'nin hafi celselerindeki konuşmalar ve alına'n kararJar ile ilgili her türlü bilgiyi günü gününe elde etmişlerdir.139 Mustafa Kemal Paşa, Tokat Meb'usu Nazım Bey ile ilgili olarak Meclis'in 1 Şubat 1 921 tarihli celsesinde (hafi) yaptığı konuşmada, Çiçerin'in Bekir Sami Bey' e sözlerini kaynak göstermek suretiyle, "ihbarat maatteessüf içimizden çıkıyor" demiştir.140 Mustafa Kemal Paşa'ya göre, Nazım Bey "ecnebi mehafiline casus-

luk etmektedir." 141 Yeşil Orducuların Sovyet Sefareti ik• olan ilişkileri, Meclis' de sık sık gündeme getirilmiştir. Mesela, Sinop Meb'usu Şevket Bey, konu ile ilgili uzun konu;;-· masının son kısmında, Yeşil Ordu müessislerinden bazılarına şu isnatlarda bulunmuştur: . . . İkincisi; bu, Rus Sefarethanesiyle alaka peyda etmiştir. Bundan dolayı da tevsii tahkikata lüzum görmedik. Fakat elimizde delail mevcuttur. Bunlar da bir takım raporlarla ifa

dattan ibarettir. Nazım Bey ve Mehmet Şükrü Bey ve Şeyh Servet Efendilere isnat olunan bu hafiyelik cürmünü . . . Bittabi kendilerinin Rus Sefarethanesinden maaş alarak Meclisteki müzakereden haberdar etmeleri ve bu sırf Bolşevikliğin memlekette teşkili için yapılan bir harekettir.142

Upmal Angarski'den sonra, Sovyet Rusya'nın Ankarn nezdindeki ilk Büyük Elçisi Budu Mdivani, beraberindl• Mustafa Suphi ve kalabalık bir heyet olduğu halde, 28 Ara

lık 1920' de Kars' a gelmiştir.143 Derhal ideolojik propaganda çalışmala:ına girişen Mdivani ve heyeti, Ankara'ya 1 8 Şuba t 1 92 1 ' d e varabilmiştir.144 Mdivani, kendisinden önce Şerif Manatov'un Sefaret delaletiyle cezasının hafifletilerek sınırdışı edilmesi .olayını, Sovyet misyonunun prestijine hamletmiş olacak ki, Yeşil Ordu Cemiyeti'nin T.K.P. hizbiyle pervasızca ilişki kurmuştur.145 Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Ankarc:ı Hey'et-i Merkeziyesi'nden, Meclis Matbaasının Müdürü Feridun Kandemir, Ankara'nın o günlerini tasvir ederken, " ...

o güne kadar hemen hemen yalnız beşibirlik altınlarla, kulplu gümüş mecidiyeler üzerinde köylülerle iş yapan yalwdi sarrafları, artık çil çil altın rublelerin envamı sayar, bo1.ar olmuş!ardı" demektedir.146 Hiç şüphe yok ki, Mustafa Kemal Paşa, Sovyet Sefaretine girip çıkanları başıboş bırakmamıştır. Vala Nureddin, hatıralarında, bu konularda istihbarat sağlayan Türk görevl ilerinden bahsetmektedir.147 İstiklal Mahkemelerinde, delil olarak -kısmen- bu görevlilerin raporlarına a tıfta bulunulmuştur. 148

Yeşil Ordu Cemiyeti, (legal) T.K.F. ve Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası' na dönüştükten sonra, T.H.İ.F. yöneticileri, Milli Mücadele'nin sonuna, yani bu partinin kesin olarak kapatıldığı 12 Eylül 1 922 tarihine kadar, Sovyet Sefareti ile bağlarını muhafaza etmişlerdir. Falih Rıfki Atay, Kurtuluş

adım taşıyan eserinde, Atatürk'ün herhangi bir komünisti nasıl değerlendirdiğini şöyle anlatır: Atatürk, böyle birinin mecliste olduğunu bildiği için; - Dikkat ediniz, aramızda komünist var, demezdi de: - Casus var, derdi.149

BEŞİNCİ BÖLÜM

YEŞİL ORDU CEMİYETİ'NİN KAPATILMASI

Yeşil Ordu Cemiyeti Katib-i Umumisi ve Tokat Meb'usu N azım Beyin, Mustafa Kemal Paşa'ya rağmen, Halk Zümres i ni teşkil eden mebusların kenetlenmiş oylarıyla Dahiliye Vekili seçilmesi, Milli Mücadele d önemi Türk siyasi hayatının en önemli olaylarından biridir. 4 Eylül 1 920 tarihinde yapılan bu seçim, Yeşil Ordu'nun siyasi iktidar üzerindeki .1ğırlığmı ortaya koyarken? İkinci Yozgat isyanını bastırmak ü zere Yozgat'a giden Çerkez Ethem'in cemiyete dahil edilmesi olayı da bu ağırlığın perçinlenmesine sebep olmuştur.! Arka arkaya cereyan eden bu iki gelişme karşısında Mustafa Kemal Paşa, sadece Nhım Beyi vekillikten istifa l'ttirmekle kalmamış. Yeşil Ordu Cemiyeti'nin "tatil-i faaliyet" kararı alarak kapanmasını emretmiştir: . . . Bu cemiyetin, muzır bir şekil ve mahiyet aldığına kani' oldum. Derakap lağvı cihetini düşündüm. Tanıdığım arkadaşları tenvir ettim. Nokta-i nazarımı söyledim, icabını yaptılar. Fakat, . . . Hakkı Behiç Bey, Cemiyetin lağvı hakkındaki teklifimin gayrikabili is'af ve tatbik olduğunu söyledi. Ben lağvettiririm, dedim. Bu-

193

nun da gayrikabil olduğunu ve çünkü vaziyetin tahminden daha büyük ve daha kavi olduğunu ve bu Cemiyeti tesis edenlerin nihayete kadar, maksatlarından ayrılmayacaklarına dair yekdiğerine söz vermiş olduklarını, bir vaz'ı mahsus ile ifade etti. Vakayi gösterdi ki, biz bu hafi cemiyetin men'i faaliyetine çalıştığımız halde muvaffak olamadık. Cemiyet rüesasının bir kısmı ki, Reşid, Edhem, Tevfik biraderler başta bulunuyorlardı; faaliyetlerine, ve bu defa bittabi, tamamen menfi ve aleyhtarane bir tarzda, devam eylemişlerdi, Eskişehir' de çıkarttıkları (Yeni Dünya) gazetesi ile de, fikir ve maksatlarına, mütecavizane bir surette neşrettiriyorlardı.2 Mustafa Kemal Paşa'nın bu kesin emri üzerine, Umumi Merkez azaları, muvakkat tatil kararı almışlar, Ankara Ml'r kez Heyetini de Konya Meb'usu Refik Bey marifetiyle bu karardan haberdar etmişlerdir.3 Sadece Nazım Bey, arka daşlarını Mustafa Kemal Paşa'ya "yardakçılık etmekle" i l ham ederek, karara karşı çıkmıştır.4 Muvakkat tatil kararın dan iki gün sonra, Yunus Nadi ve Nazım Bey, Mustafa KP mal Paşa'yı ziyaret ederek, faaliyete devam iznini almışlar dır.s Yunus Nadi ise, "Mustafa Kemal Paşa Hazretlerini ıı Yeşil Ordu hakkında verdikleri emir, faaliyeti tatil emri di r ve b u emir muvakkat değil, kat'i idi. Öyle d e yapılmışt ı r " demektedir.6 ·

Yeşil Ordu içindeki (hafi) T.K.P. hizbinin "tatil-i fa<ıli yet" kararına muhalefeti, "mebuslar solu"nda bölünmeni n

başlangıcını teşkil etmiştir. Mustafa Kemal Paşa, bu bölünmenin üzerine giderek, (legal) Türkiye Komünist Fırka-· sı'nın kurulmasını emretmiştir. 1 8 Ekim 1 920'de resmen ortaya çıkan T.K.F'nın kurucuları arasında, Yeşil Ordu Cemiyeti'nin Umumi Merkezi'nden şu mebuslar bulunmaktadır: Yunus Nadi (Abalıoğlu), Hakkı Behiç (Bayiç), Refik (Koraltan), Eyüp Sabri (Akgöl) ve İbrahim Süreyya (Yiğit).7

Mustafa Kemal Paşa'nın, "Müteşebbis Hey'eti ve otuz kişiden mürekkep umumi Merkezi" olan Türkiye Komünist Fırkası'nı kurdurmaktan gayesi çok yönlüdür. En önemlisi, "Yeşil Ordu" gailesi tatbikatta bertaraf edilmiş olacak; hakiki komünistlerle, onlara destek sağlayanlar arasındaki menfaate dayalı bağlar kendiliğinden kopacaktır. İkincisi, Halk Zümresi fonksiyonunu kaybederek dağılacaktır. Üçüncüsü ise, B.M.M-T.K.F. işbirliğine Sovyet yöneticilerini ikna yolu ile yardımın akışı sağlanacaktır.

Büyük Millet Meclisi 'nden 85'e yakın mebusun dahil olduğu önesürülens Türkiye Komünist Fırkası, Mustafa Kemal Paşa'nın komünizme karşı mücadele stratejisinde önemli bir yere sahiptir. Mustafa Kemal Paşa, devlet otoritesinin üstünde demoklesin kılıcı aisali duran Çerkez Ethem'i, hakiki komünistlerden ayırmak gayesiyle bir mektup yazmış; T.K.F.'na üye olmaya davet ederken, "Seyyarei Yeni Dünya" gazetesinin T.K.F. ' nin resmi yayın organa olması için Ankara'ya naklini İstemiştir.9 Çerkez Ethem'in bu davete icabet etmesiyle, Yeşil Ordu' dan artakalan (hafi) T.K.P. yöneticileri, büyük bir darbe yemişlerdir.

Mustafa Kemal Paşa, T.K.F.'nın Yeşil Ordu modeline dönüşmemesi için lüzumlu bütün tedbirleri almıştır. Komünizme ve komünist teşkilatların mevcudiyetine kesinlikle karşı çıkan Fevzi (Çakmak), Ali Fuad (Cebesoy), Kazım (Özalp) Paşalarla, Rafet (Bele) ve İsmet (İnönü) Beyler de T.K.F.'na aza kaydedilmiştir.ıo Böylece uçlar arasında bir denge, uzlaşma tesis olunmuştur.

Yeşil Ordu'dan arta alan Nazım Bey ve Şeyh Servet Efendi, T.K.F.'nın daveti bir emrivakı kabul ederek, tavır almışlardır. Bu iki Yeşil Ordu yöneticisi, T.K.F. ile ilişkilerinin bulunmadığına dair, Yeni Gün ve Yeni Dünya gazetelerine ilan vermişlerse de, izin alınmadığı gerekçesiyle bu ilanlar yayımlanmamıştır.ıı Bunun üzerine, cemiyetin Ankara Merkez Heyeti'nin de iştirakiyle yapılan bir toplantıda, resmi fırka teşkili kararlaştırılmış ve "Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası"nın kuruluşu bir Beyanname12 ve Tamim13 ile kamuoyuna duyurulmuştur. T.H.İ.F.'nin Tamim'inde, "Yeşil Ordu ve Hafi Türkiye Komünist Partisi teşkilatlarına" seslenilmekte, bu iki kuruluşun "Rusya Komünist 'Bolşevik' Fırkası programının" esasları dahilde birleştikleri kaydedilmektedir. Tamim'in altında ise, Yeşil Ordu'nun mühürü ile, Katib-i Umumi Nazım ve Mümessil Salih Hacı oğlu imzaları bulunmaktadır.14

Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası'nın 7 Aralık 1 920'de legal olarak kuruluşuyla, Yeşil Ordu'nun fiili varlığı sona ermiştir, özellikle Çerkez E them kuvvetlerinin tenkil edildiği sırada, Yeşil Ordu adı altında bir kuruluştan sözetmek imkansız hale gelmiştir. Bu arada, Çerkez Ethem lehine yayın

yapan Yeni Dünya'nın idarehanesi, Hükumet taraftarlarınca tahrip edilmiştir (2 Ocak 1 921).15 Gazetenin sahibi Arif Oruç ve arkadaşları tutuklanmıştır.16 Operasyonlar devam etmiş; Merkez Ordusu Kumandanı Nureddin Paşa, Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Başkanlığı'na gönderdiği 1 9 . 1 .1921 tarih ve 647 sayılı şifre ile eski Yeşil Ordu, yeni T.H.İ.F. yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunmuştur.17 Bunu değerlendiren Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisi Fevzi Paşa, Vekiller Heyeti Reislisine 24.1.1921 tarihli bir tezkere göndererek, Bursa Meb'usu Şeyh Servet Efendi ile Tokat Meb'usu Nazım Beyin son faaliyetleri ile ilgili bilgi vermiştir.IS Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükumeti Reisi sıfatıyla Mustafa Kemal Paşa, konuyu adalete intikal ettirmiş ve Ankara İstiklal Mahkemesi Riyaseti'ne bir tezkere göndermiştir.19

Ankara İstiklal Mahkemesi, gerekli tahkikat dosyasını tamamlayıp prosedürü yerine getirmek üzere, sanıkların teşrii mesuniyetlerinin kaldırılması talebiyle B.M.M' ne müracaat etmiştir.20 21 Mart 1 921 'de bu meb'usların dokunulmazlıkları kaldırılarak İs tiklal Mahkemesine sevkleri yapılmıştır.21 Ankara İstiklal M ahkemesi'nin 9 Mayıs 1921 tarihli kararı ile sanıklar çeşitli cezalara çarptırılmışlardır.22 Bir daha da Yeşil Ordu'nun adı hiç duyulmamıştır.

This article is from: