Tohum 137

Page 1



Eylül - Ekim 2010

ÖNDER

‹mam Hatip Liseleri Mezunlar› ve Mensuplar› Derne¤i

ÖNDER ADINA ‹MT‹YAZ SAH‹B‹ Hüseyin Korkut GENEL YAYIN YÖNETMEN‹ ‹. Mansur Özdemir YAYIN KOORD‹NATÖRÜ Mustafa Canbey YAZI ‹fiLER‹ MÜDÜRÜ / ED‹TÖR ‹smihan fiimflek YAYIN KURULU Sabri Ota¤, Rabia Ayaz, Elif Y›lmaz, Ayfle Çoban, H.‹brahim Kelefl, Banu Ezber, Mikail Taflc› REKLAM SORUMLUSU Mustafa Karahüseyino¤lu Tohum Dergisi Önder ‹mam Hatip Liseleri Mezunlar› ve Mensuplar› Derne¤i yay›n›d›r. GRAF‹K TASARIM Adem Atilla Asil BASKI Cemre Ofset 0212 544 85 19 ADRES Alemdar Mahallesi Hükümet Kona¤› Sokak No: 7 34110 Ca¤alo¤lu - ‹stanbul Tel : 0212 519 09 53 - 519 12 76 Faks : 0212 519 09 57 onder@onder.org.tr tohumdergisi@onder.org.tr Kaynak gösterilmeden al›nt› yap›lamaz. Yaz›larda k›saltma yap›labilir. Hukuki sorumluluk yazara aittir.

01

Din e¤itimi Türkiye’nin üzerinde bir kambur gibi tafl›y›p bir türlü olmas› gereken zemine oturtamad›¤› alanlardan sadece biri… Genel anlamda e¤itimin tamam›nda yaflanan eksikliklerin din e¤itimine yans›mas›n›n yan› s›ra din e¤itiminin kendine has sorunlar› da ayr› bir tart›flma konusu. Türkiye’nin bat›l›laflma süreci ve ard›ndan cumhuriyetin ilan› ile beraber arap saç›na dönen, de¤iflen hükümetlerin keyfine göre bir o yana bir bu yana çekilen din e¤itiminin merkezini ise di¤er dini e¤itim alanlar› ile de organik ba¤› bulunan imam hatip liseleri oluflturdu. Kuran kurslar›, ilahiyat fakülteleri, Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› gibi kurumlar›n oluflturdu¤u çemberin en kritik halkas› olmas› nedeniyle bugüne kadar din e¤itimine vurulan darbelerden en büyük pay› da imam-hatip liseleri ald›. ‹flte bu yüzden din e¤itiminde gelinen nokta, kalitelefltirme çabalar›, hasar tespitleri imam-hatiplilerin meselesi ve girifl niteli¤inde de olsa Tohum Dergisi’nin meselesi oldu. 137.say› ile beraber “Türkiye’de Dini E¤itimin Geldi¤i Nokta” özellikle 20 fiubat sonras› dönem incelenerek sayfalar›m›za tafl›nd›. Prof. Dr. Bekir Topalo¤lu ilahiyat fakültelerindeki e¤itimi ele al›rken, yaz›lar›yla Prof. Dr. Abdülaziz Bay›nd›r, Dr. Mehmet Korkmaz, fiaban Karaköse, Hüseyin Karaca gibi birçok isim din e¤itimine mercek tutuyor. “Din E¤itimi ve Ö¤retimi” ve “Türkiye’de Din E¤itimi” kitaplar›n›n da yazar› olan Prof. Dr. Halis Ayhan ile Rabia Ayaz’›n yapt›¤› röportaj din e¤itimi ile ilgili kavramlar› yerli yerine koymak aç›s›ndan genifl bir pencere aç›yor. Dini e¤itimin yurtd›fl›ndaki örneklerle karfl›laflt›r›ld›¤› bir dosyan›n da yer ald›¤› 137. say›m›z, ramazan ay›n› okuyucular›yla birlikte karfl›lamaya haz›rlan›yor. Tohum Nostalji köflemizde 60’l› 70’li y›llar›n ramazan aylar›ndan bir rüzgâr sizleri bekliyor. Yeni albüm haz›rl›klar› içinde olan usta kanun virtüözü Göksel Baktagir ile Ayfle Çoban’›n söyleflisi, Cihan Aktafl’›n mor çiçekli hikâyesi ve imam-hatiplilerin anayasa referandumuna neden evet dediklerinin gerekçesi EylülEkim say›m›z›n gündemleri aras›nda… ‹brahim Özdabak’›n karikatürüyle çizgilere anlam giydirdi¤i 137. say›n›n ‹HL derne¤i tan›t›m›nda ise sadece han›mlardan oluflan yönetim kadrosuyla di¤er ‹HL derneklerinden farkl› bir tabloya sahip Kaz›m Karabekir ‹HL Mezunlar› ve Mensuplar› Derne¤i (K-DER) yer al›yor… Eylül- Ekim say›s›n›n hayra aç›lan kap›lardan biri olmas› dile¤iyle…

‹smihan fiimflek


02

Eylül - Ekim 2010

‹Ç‹NDEK‹LER 04

Neden ‘EVET’ Diyoruz

06

Yüksek Ö¤retim Sisteminde Din E¤itimi

08

De¤iflen fiartlar ve ‹htiyaçlar Ba¤lam›nda ‹HL Mezunundan Beklentiler

10

Türkiye’de Din E¤itimi

14

‹mam Hatip Ö¤rencilerini Bekleyen Yeni Ufuklar: Arapça Dil E¤itimi

16

28 fiubat Modern Darbesinin Din E¤itiminde Meydana Getirdi¤i Tahribat

20

Din Anlay›fl›m›z› De¤ifltirmeliyiz

22

Dün Bugün Yar›n

24

Türkiye’de Çocuklara Din E¤itiminin Kurumsal Manzaras›

26

Galeri: Prof. Halis Ayhan “Ray›na Girmeyen Tren... Türkiye’de Din E¤itimi”

30

Herkes Size Karfl› ‹ken Siz de Herkese Karfl›s›n›zd›r!

32

En Temel ‹nsan Hakk›...

34

Davlumbaz : EHAD Baflkan› Abdulkadir Sa¤lam: “Peygamber Mesle¤i Haf›zl›k”


Eylül - Ekim 2010

03

38

Yurt D›fl›nda Din E¤itimi

50

Yol varsa EVET, Baflka Yol Yok

52

Kulenin Bafl›ndaki K›zkardefl

55

Uluslararas› Saraybosna Üniversitesi

58

Makedonya Üsküp Balkan Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Hüner fiencan ile...

60

Yelpaze: Sesteki Ifl›¤› Keflfetme Yolcusu: Göksel Baktagir

64

Tarih : Almanya’dan 1567 Y›l›nda Devrin Halifesine Yaz›lan Mektup

66

Gezgin : “Cennet Buras›” olmufl Bursa rivayet bu ya...

68

Kültür Sanat

71

Psikoloji : ‹nanç ve ‹badetin Psikolojik Rolü

73

K-DER

76

Tohum Nostalji : Ramazan Medeniyeti

78

ÖNDER’den Haberler


04

Eylül - Ekim 2010

Hüseyin Korkut baskan@onder.org.tr

Neden ‘Evet’ Diyoruz? ‹mam Hatip Liseleri Mezunlar› ve Mensuplar› Derne¤i ÖNDER’in kamuoyuna duyurusudur:

kuflkusuz flimdiye kadar yap›lan anayasal düzenlemelerin en genifl kapsaml›s›d›r.

destekledi¤imiz gibi milletimizin birli¤i, huzuru ve refah› ad›na at›lacak bundan sonraki ad›mlar›n da destekçisi olaca¤›z.

Türkiye’deki tüm ‹mam Hatiplilerin, ‹mam Hatip Liselerinin ve ‹HLmezun dernekleri ile ‹HL camias›n›n temsilcisi ÖNDER olarak, 12 Eylül 2010 tarihinde yap›lacak referandumla halk oyuna sunulacak mevcut Anayasa de¤iflikli¤i paketini yeterli bulmamakla beraber, milletimizin gelece¤i ad›na hay›rl› bir ad›m olarak görüyor ve bu de¤iflikli¤e EVET diyoruz.

Bafl›ndan beri gerek kendi alan›m›zda gerekse sivil anayasa çal›flmalar›na destek verdi¤imiz Sivil Dayan›flma Platformu (SDP) içerisinde bu sürecin takipçisi olan ÖNDER; önerilen 12 maddelik de¤ifliklik paketini, yepyeni bir sivil anayasa talebimizi tümüyle karfl›lamasa da, sivil idarenin anayasa yapma yetkisini ve gücünü hat›rlatmas› ve zulüm boyutuna varan mevcut kast sistemini sarmas› bak›m›ndan önemli bulmakta ve desteklemektedir.

ÖNDER olarak;

Geçmifli darbe ve muht›ralarla dolu olan bir toplum için bu referandumun partiler üstü önemli bir memleket meselesi ve psikolojik eflik oldu¤unu düflünüyor, bu efli¤in geçilmesi halinde ileride darbe anayasas›n›n tümden de¤ifltirilmesinin önündeki engellerin de kalkaca¤›na inan›yoruz.

Katsay› zulmünün ortadan kald›r›larak e¤itimde f›rsat eflitli¤inin sa¤lanaca¤›,

Ne yaz›k ki Türkiye 1961’den beri silahlar›n gölgesinde flekillenmifl askeri darbe ürünü anayasalarla yönetilmektedir. 1961 ve halen yürürlükte olan 1982 anayasas› ülkemizin bir zamanlar planl› bir flekilde içine sürüklendi¤i ola¤anüstü flartlar alt›nda, antidemokratik usullerle haz›rlan›p yürürlü¤e girmifltir. En son yaflanan 28 fiubat postmodern darbesi ile sivil iradenin normalleflme ve demokratikleflme çabalar› bir kez daha engellenmifl, özellikle insan hak ve hürriyetleri ba¤lam›nda içinden ç›k›lmas› güç bir sürece girilmifltir. ÖNDER olarak imam hatiplerimizi kapatanlar kampanyam›zla afifle etti¤imiz o dönemin siyasi aktörleri milletimizin vicdan›nda yarg›lan›p tarihe kara bir leke olarak gömülmüfllerdir. Türkiye’nin bugünkü flartlar›na uygun, milletimizin ihtiyaçlar›na cevap verebilen, daha kuflat›c›, daha demokratik, daha özgürlükçü yepyeni bir sivil anayasa talebi toplumun her kesimi taraf›ndan uzun süredir dile getirildi¤i halde, iktidarlar bugüne kadar mevcut anayasa üzerinde küçük de¤ifliklikler yapmakla yetinmifltir.

Unutulmamal›d›r ki, Anayasa de¤iflikli¤i paketi sadece iktidar partisinin ç›karlar›na hizmet eden bir de¤ifliklik de¤ildir. Bir ülkenin anayasas›, mahiyeti itibariyle o ülkede bulunan tüm siyasi partilerin, cemaatlerin ya da politik hareketlerin üstündedir. Bizler bir sivil toplum örgütünün temsilcileri olarak; Referandum sürecinin iktidar ve muhalefet aras›ndaki siyasi kavgalara kurban edilmemesi gerekti¤ini hat›rlat›yor, insan›m›z› bu tür k›s›r çekiflmelerden, demokrasi düflmanlar›n›n sinsi tuzaklar›ndan uzak bulunmaya ça¤›r›yoruz. Kendi halk›na ve onun de¤erlerine flafl› bakanlar›n ve onlar› destekleyenlerin sonlar›ndan ibret alarak siyasileri sa¤duyuya davet ediyoruz.

Son olarak hükümet taraf›ndan önerilen mevcut Anayasada de¤ifliklik paketi ise

ÖNDER olarak 12 Eylül 2010’da yap›lacak olan referandumu

12 Eylül 2010’da yap›lacak referanduma; Baflörtüsü yasa¤› sebebiyle okuma haklar› ellerinden al›nan ma¤durelerin haklar›n›n geri verilece¤i, k›zlar›m›z›n inanc› gere¤i takt›¤› baflörtüsü ve tesettüre uygun giyimi ile kendi ülkesinde özgürce okuyabilece¤i huzur ortam›n›n oluflaca¤›,

‹HL mezunlar›n›n, baflar›lar›na göre ayr›mc›l›¤a tabi tutulmadan, tabularla karfl›laflmadan polis akademisi ve askeri okullara girebilece¤i, Her kar›fl topra¤› flehit kanlar› ile sulanan aziz vatan sath›nda “kamusal alan” k›l›f›yla inançl› kesime yasaklanan çal›flma hakk›n›n iade edilece¤i, 28 fiubat ürünü, dünyada örne¤i olmayan pedagojik gerçeklerle uyuflmayan, ideolojik dayatma mahsulü kesintisiz e¤itimin son bulaca¤›, AYDINLIK GÜNLER‹N MÜJDEC‹S‹ OLACA⁄I inanc›yla; “EVET” D‹YORUZ. Bizim çabam›z, deste¤imiz, takibimiz ve hat›rlatmalar›m›z; s›k›nt›lar giderilinceye, haks›zl›klar önleninceye ve engeller kald›r›l›ncaya kadar devam edecektir. Ö¤rencilerimize, mezunlar›m›za, velilerimize, ö¤retmenlerimize, camiam›za ve kamuoyuna sayg›yla arz ederiz.


Eyl端l - Ekim 2010

05


06

Eylül - Ekim 2010

Prof. Dr. Bekir Topalo¤lu

Yüksek Ö¤retim Sisteminde Din E¤itimi Ancak iki y›l öncesine kadar ‹lâhiyat fakültelerine uygulanan kontenjan katli, ‹mam-Hatip okullar› mezunlar› için uygulanan yüksek ö¤renim k›s›tlamas›, ülke insan› ço¤unlu¤unun hem dinî hem millî de¤er olarak benimsedi¤i k›yafet zulmü gibi hususlar istisna edilmelidir. Bugün say›lar› 29’a ulaflan ‹lâhiyat Fakültelerinin tarihini 1900 y›l›na kadar gerilere götürmek mümkündür. Bu tarihte ‹stanbul’da kurulan Dârülfünûn-› fiâhâne’de aç›lan Ulûm-i Âliye-i Dîniyye fiubesi, 1913 y›l›ndan itibaren ‹stanbul Dârülfünun’da Ulûm-i fier‘iyye fiubesi ad›yla devam etmifltir. Ancak Eylül 1914’te medreselerin ›slah› s›ras›nda Selimiye Camii avlusunda kurulan I. Abdülhamid Medresesi’nde Medresetü’lmütehassisîn aç›lm›fl ve Dârülfünun’daki Ulûm-i fier‘iyye fiubesi kapat›lm›flt›r. fieyhülislâml›¤a ba¤lanan Medresetü’l-mütehass›sîn 1918’den itibaren Süleymaniye Medresesi ad›yla devam ederken 3 Mart 1924 tarihinde ç›kar›lan 430 say›l› Tevhîd-i Tedrîsat Kanunu’yla kapat›lm›flt›r. 7 Ekim 1925’te ‹stanbul Dârülfünunu’na ba¤l› olarak ‹lâhiyat Fakültesi aç›lm›flsa da 31 Mart 1933’te ad› geçen Dârülfünun’un ad› ‹stanbul Üniversitesi’ne çevrilmifl, ancak ‹lâhiyat Fakültesi’ne yer verilmemifltir. On alt› y›l sonra 4 Haziran 1949’da ç›kar›lan bir kanunla Ankara Üniversitesi’ne ba¤l› ‹lâhiyat Fakültesi aç›lm›fl ve bu fakülte 21 Kas›m 1949 tarihinde ö¤retime bafllam›flt›r. 1951’de, iktidara geliflinden bir y›l sonra Demokrat Parti hükümetinin açt›¤› ‹mam-Hatip okullar›n›n ilk mezunlar› 1958 y›l›nda, Ankara Üniversitesi ‹lâhiyat Fakültesi dâhil herhangi bir yüksek ö¤retim kurumu taraf›ndan kabul edilmemifl, mezunlar askere gitmek

mecburiyetinde kalm›flt›r. Önceki y›llardan itibaren bafllayan çal›flmalar›n yo¤un bir flekilde devam ettirilmesi neticesinde 1959’da ‹stanbul Yüksek ‹slâm Enstitüsü aç›lm›fl, ‹mam-Hatip okullar›n›n ikinci devre mezunlar› bu enstitünün ö¤rencilerini oluflturmufltur. ‹kincisi Konya’da (1962), üçüncüsü Kayseri’de (1965)

olmak üzere enstitülerin aç›l›fl› devam etmifltir. Erzurum’da Yüksek ‹slâm Enstitüsü’nün yan› s›ra Atatürk Üniversitesi’ne ba¤l› ‹slâmî ‹limler Fakültesi de aç›lm›flt›r. 1982 y›l›nda buradaki enstitü bu fakülte ile birlefltirilmifl, di¤er Yüksek ‹slâm Enstitüleri de ‹lâhiyat Fakültelerine dönüfltürülerek bulunduklar› illerin üniversitelerine ba¤lanm›flt›r.

Topluma hizmet verecek e¤itimö¤retim kurumlar›n›n aç›l›p geliflmesinde ö¤retim kadrosu, ö¤renci ve mekândan oluflan üç unsurun önem tafl›d›¤› flüphesizdir. Buna bir de e¤itim-ö¤retim için gerekli olan eser ve yay›nlar› eklemek gerekir. Ülkemizin din e¤itim ve ö¤retimi alan›nda normal flartlarda ö¤renci s›k›nt›s› çekilmemektedir. Ancak iki y›l öncesine kadar ‹lâhiyat fakültelerine uygulanan kontenjan katli, ‹mamHatip okullar› mezunlar› için uygulanan yüksek ö¤renim k›s›tlamas›, ülke insan› ço¤unlu¤unun hem dinî hem millî de¤er olarak benimsedi¤i k›yafet zulmü gibi hususlar istisna edilmelidir. Mekân s›k›nt›s› genellikle geçici olup asil milletimizin bir taraftan olana r›za gösterme hoflgörüsü, di¤er yandan sürekli gayretleri sayesinde problem teflkil etmemektedir. Eser ve yay›n zaman içinde oluflup geliflecek bir alan olup bu konuda da epeyce mesafe al›nm›flt›r. Burada sözünü etti¤imiz e¤itimö¤retim faktörlerinin en önemlisi ö¤retim kadrosudur. Biz, ‹stanbul Yüksek ‹slâm Ensitüsü’nün ilk birkaç y›l›n›n mezunlar›, ta ‹mam-Hatip okulundan itibaren edindi¤imiz tecrübe ve birikimler neticesinde bu hususa çok önem veriyor, kendimize yönelik vâki olacak baz› dedikodu ve y›pratmalara ra¤men elden gelen gayreti sarfediyorduk. Bütün arzumuz Yüksek ‹slâm enstitülerine bol miktarda asistanl›k kadrolar›n›n


Eylül - Ekim 2010

tahsis edilmesi, asistanlar›n ö¤retim üyesi imkân› bulunan yerlerde doktora seviyesinde çal›flma yap›p yetiflmesi ve ancak bundan sonra enstitülerin aç›lmas›yd›. Ben flahsen Samsun Yüksek ‹slâm Enstitüsü’nün aç›lma faaliyetleri s›ras›nda (1976) o ile gidip ilgili arkadafllar›m›zla görüflmeler yapm›fl ve d›fl görünüfl itibariyle kendilerini ikna etmifltim. Ancak ertesi gün (veya günler) oran›n il müftüsü bir mahallî gazetede “Yüksek ‹slâm Enstitüsü Düflman› Olan Bir Yüksek ‹slâm Enstitülü” bafll›¤›yla hakk›mda yaz› yazm›flt›. Bu tür davran›fllar›n bir k›sm› siyasî amaçl› iken bir k›sm› da bilgisizlik, flehirleraras› rekabet veya flahsî hesaplar›n ürünüydü. Bu dönemlerde gerek bizlerin teflebbüsleri gerek enstitü açmak isteyen heyetler yoluyla ilgili makamlara baflvurup asistanl›k kadrolar›n›n verilmesi çal›flmalar› yap›lm›fl, fakat hiçbir sonuç elde edilememiflti. Nihayet 1977 y›l›nda Din E¤itimi Genel Müdürlü¤ü’ne atanan Tayyar Alt›kulaç’›n gayretleriyle 100 asistanl›k kadrosu tahsis edilmiflti. Bu kadrolar›n epeyce k›sm›, di¤er enstitüler nam›na ‹stanbul Yüksek ‹slâm Enstitüsü’ne verilmifl, oradaki hocalar›n dan›flmanl›¤›nda yetiflen elemanlar as›l kurumlar›na gönderilmiflti. Ö¤retim kadrosunun kalitesi hususunda sarfedilen çabalar›n yan bir ürünü statüsünde baz› arkadafllar ö¤retim görevlisi olarak bir taraftan ders verirken di¤er yönden enstitünün as›l eleman› olabilmek için, kendi alan›nda ilmî bir çal›flma yapmas› flart koflulmufl, onlar›n baflar›l› görülen bu çal›flmalar› fakülteye yap›lan dönüflüm s›ras›nda asistanl›k tezi gibi de¤erlendirilmifltir. Yüksek Ö¤retim Kurumu’nun oluflturulmas›ndan sonra mevcut mevzuat ve uygulamalar çerçevesinde Yüksek ‹slâm Enstitülerinde yap›lan tez ve ilmî çal›flmalar›n belli s›nav ve aflamalar neticesinde baflar›l› görüldü¤ü takdirde doktoraya efl de¤erli kabul edilmesi kararlaflt›r›lm›flt›. Ancak Ankara Üniversitesi ‹lâhiyat

07

Fakültesi’ne mensup epeyce ö¤retim üyesi bu uygulamaya karfl› ç›km›fl ve bu meyanda bir beyannâme yay›nlam›flt›. Onlar›n kanaatine göre Yüksek ‹slâm Enstitüleri mensuplar› -yak›ndan tan›masalar bile- ilâhiyat alan›nda bilimsel çal›flma yapamaz olmal›yd›. Bu sebeple onlar sadece pratikte görev yapacak din görevlisi yetifltirebilirdi. Ne var ki irade-i ilâhiyye ile paralel seyreden sosyal oluflum hükmünü icra etmifl ve enstitü mensuplar› ilmî/akademik seviyede de fakülteli olmufltu. Söz konusu akademisyenleri, ilk dönemlerden itibaren enstitülerin ilmî flahsiyetini oluflturup korumaya çal›flan hocalarla yukar›da bahsi geçen 100 asistan/ö¤retim üyesi teflkil ediyordu. Mamafih bu dönüflümlerin gerçekleflti¤i y›llarda (1983) Türkiye Diyanet Vakf›’na ba¤l› olarak kurulufluna bafllanan ‹slâm Ansiklopedisi ve ‹slâm Araflt›rmalar› Merkezi, bugünlerde (Temmuz 2010) 40. cildini tamamlam›fl bulunmaktad›r. Bilindi¤i üzere bu eser ve kurumun çekirdek kadrosunu biraz önce bahis konusu edilen nesil oluflturmaktad›r. Allah’›n lutfuyla ulafl›lan bu seviyenin, kalm›fl baz› tereddütler varsa ortadan kalkmas›na vesile olaca¤›n› umar›m.

kademelerdeki eser ve yay›nlar›n da zenginlefltirilmesi icap etmektedir.

‹çinde bulundu¤umuz dönemde geçmifl y›llarla mukayese edilemeyecek say›da üniversite, fakülte yüksek okul vb. kurumlar aç›l›p faaliyete geçirilmektedir. Bunlar aras›nda ‹lâhiyat fakültelerinin say›s› yirmi dokuza ulaflmaktad›r. 1970’li y›llarda Yüksek ‹slâm Enstitüleri için say› ve kalite bak›m›ndan söz konusu olan s›k›nt› günümüzde de kendisini gösterecek midir? Bu konuda yeterli bilgiye sahip olmamakla birlikte az veya çok ihtiyaçlar›n zuhur edece¤ini tahmin etmekteyim. En az›ndan eleman seçiminde titiz davranma imkân›n› elde edememe durumu söz konusudur. Baz› fakültelerde Arapça’ya yönelik haz›rl›k s›n›flar›n›n, ayr›ca uluslararas› bölümlerin aç›lmas› da yeni tedbirlere baflvurmay› gerektirmektedir. Bütün bunlara paralel olarak ‹lâhiyat Fakültelerinin ö¤retim kadrosu ve ö¤rencilerinin ihtiyac› olan çeflitli

Yüksek Ö¤retim Kurumu’nun oluflturulmas›ndan sonra mevcut mevzuat ve uygulamalar çerçevesinde Yüksek ‹slâm Enstitülerinde yap›lan tez ve ilmî çal›flmalar›n belli s›nav ve aflamalar neticesinde baflar›l› görüldü¤ü takdirde doktoraya efl de¤erli kabul edilmesi kararlaflt›r›lm›flt›. Ancak Ankara Üniversitesi ‹lâhiyat Fakültesi’ne mensup epeyce ö¤retim üyesi bu uygulamaya karfl› ç›km›fl ve bu meyanda bir beyannâme yay›nlam›flt›. Onlar›n kanaatine göre Yüksek ‹slâm Enstitüleri mensuplar› yak›ndan tan›masalar bileilâhiyat alan›nda bilimsel çal›flma yapamaz olmal›yd›.

‹lâhiyat Fakülteleri Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› çerçevesinde yer alan çeflitli görevler, ‹mam-Hatip Liseleri meslek dersleri ö¤retmenli¤i, ilk ve orta ö¤retimdeki din dersleri ve ahlâk bilgisi ö¤retmenli¤i, fakültelerin kendi ö¤retim kadrosu ve bu say›lanlar›n hemen hepsini içine alan Türkiye d›fl›ndaki görevler için eleman yetifltirmek durumundad›r. Bu sebeple Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›, Millî E¤itim Bakanl›¤› ve belki de D›fliflleri Bakanl›¤› ile bu fakültelerin temsilcileri Yüksek Ö¤retim Kurulu’nun gözetimi alt›nda bir araya gelip sürekli bir flekilde düzenlemeler yapmalar› gerekmektedir. Kur’ân-› Kerîm’de müslüman toplumlar›n bütün insanlar›n dirli¤i ve mutlulu¤u için görevlendirilen bir millet oluflturdu¤u, bunun için de daima iki uç aras›nda yer alan orta yolu izlemelerinin gerekti¤i beyan edilmektedir. ‹slâm tarihinin çeflitli as›rlar›nda oldu¤u gibi bugün de ülkemizin insan› bu mukaddes görevi Allah’›n lutfu ve izniyle yerine getirecektir.


08

Eylül - Ekim 2010

Dr. Mehmet KORKMAZ

De¤iflen fiartlar ve ‹htiyaçlar Ba¤lam›nda ‹mam Hatip Lisesi Mezunundan Beklentiler fiuras› unutulmamal›d›r ki, bu ülkede hatta dünyada Müslümanlar var oldu¤u müddetçe, bu dinin e¤itimine iliflkin ihtiyaçlar, dolay›s›yla bu ihtiyac›n›n karfl›lanmas› için gerekli olan kurumlar, kifliler de var olmaya devam edecektir. Aslolan bu kurumlar›n ve bu kurumlarda yetifltirilen kiflilerin kalitesidir/niteli¤idir. Zira bu kalitenin düzeyi ‹mam Hatip Liselerine bak›fl›, buradan mezun olan kiflilere olan talebi, muhabbeti de etkileyecektir. Bu kalitenin düzeyi art›r›lamad›¤› sürece bu kurumlara, burada yetiflenlere iliflkin yersiz kayg›lar, korkular, ön yarg›lar da devam edebilecektir. Osmanl› Devletinden Türkiye Cumhuriyetine geçiflte, e¤itimle ilgili baz› kurumlarda yeniden düzenlemeye gidilmifltir. Bu düzenlemelerden birisi de 1924 y›l›nda ç›kar›lan Tevhid-i Tedrisat Kanunu’yla gerçeklefltirilmifltir. Bu kanunun ilgili 4. maddesi gere¤ince, 29 merkezde “‹mam Hatip Mektepleri” aç›lm›flt›r. 2258 ö¤renciyle e¤itime bafllayan bu kurumlar, y›ldan y›la kan kaybetmifl, 1928-1929 ö¤retim y›l›na gelindi¤inde sadece iki okul ve burada e¤itim gören 100 ö¤renci kalm›flt›r. 1930 y›l›nda ise “ö¤renci azl›¤›” gerekçesiyle bu kurumlar kapat›lm›flt›r.

bu kurumlar›n say›s› 612, ö¤renci say›s› ise, 500 binin üzerine ç›km›flt›r.

1930-1949 y›llar› aras›nda resmi olarak din e¤itimiyle ilgilenilmemifl, hatta bu konu göz ard› edilmifl, 1950’li y›llara girilirken, ortaya ç›kan sorunlar›n ve ihtiyaçlar›n ç›kard›¤› yeni durum karfl›s›nda, zorunlu olarak dinle ve din e¤itimiyle ilgilenilmek durumunda kal›nm›flt›r. 1951 y›l›nda 7 ilde “‹mam Hatip Okulu” aç›lm›fl, daha sonraki y›llarda bunlar›n say›s› artm›flt›r. 1973 y›l›nda bu kurumlar›n ismi “‹mam Hatip Lisesi” olmufl, 1985 y›l›nda ise ilk “Anadolu ‹mam Hatip Lisesi” aç›lm›flt›r. 1995 y›l›na gelindi¤inde

Yaflanan bu süreçte ‹mam Hatip Liselerini savunanlar da karfl› ç›kanlar da çok defa konunun nicelik boyutuyla ilgilenmifl, nitelik boyutu genellikle göz ard› edilmifltir. Elbette ki nicelik önemsiz de¤ildir. Ancak gelinen bu süreçte nitelik ad›na ortaya konulanlar›n da serinkanl›l›kla sorgulanmas›na ihtiyaç vard›r. fiuras› unutulmamal›d›r ki, bu ülkede hatta dünyada Müslümanlar var oldu¤u müddetçe, bu dinin e¤itimine iliflkin ihtiyaçlar, dolay›s›yla bu ihtiyac›n›n karfl›lanmas› için gerekli olan kurumlar, kifliler de var olmaya

1997 y›l›nda al›nan “kesintisiz 8 y›ll›k zorunlu e¤itime geçifl karar›” ve 1998 y›l›nda al›nan katsay› düzenlemesi ‹mam Hatip Liselerini derinden etkilemifltir. Gariptir ki, 1930’lu y›llarda “ö¤renci azl›¤›” gerekçesiyle kapat›lan ‹mam Hatip Liseleri 2000’li y›llara girilirken, “ö¤renci fazlal›¤›” gerekçesiyle kapanma tehlikesiyle karfl› karfl›ya kalm›flt›r. Bu y›llardan sonra ‹mam Hatip Liseleri için zor bir döneme girilmifl, bu kurumlar sadece niceliksel olarak de¤il, niteliksel olarak da bu süreçten olumsuz etkilenmifltir.

devam edecektir. Aslolan bu kurumlar›n ve bu kurumlarda yetifltirilen kiflilerin kalitesidir/niteli¤idir. Zira bu kalitenin düzeyi ‹mam Hatip Liselerine bak›fl›, buradan mezun olan kiflilere olan talebi, muhabbeti de etkileyecektir. Bu kalitenin düzeyi art›r›lamad›¤› sürece bu kurumlara, burada yetiflenlere iliflkin yersiz kayg›lar, korkular, ön yarg›lar da devam edebilecektir. Bugün üzerinde önemle durulmas› gereken nokta fludur. “De¤iflen sosyo ekonomik, kültürel, teknolojik vb. flartlar, birey ve toplum ihtiyaçlar› ba¤lam›nda bugünün hatta yar›n›n ‹mam Hatip Lisesi mezunun nitelikleri ne olmal›d›r?” Bu soruya verece¤imiz cevaplar do¤al olarak, ‹mam Hatip Lisesiyle ilgili di¤er boyutlar› (programlar, e¤itim ortamlar›, ö¤renci seçimi, ö¤retmenleri vs.) da etkileyecektir. Bu anlamda ‹mam Hatip Lisesi mezununun sahip olmas› gereken nitelikler aç›k bir flekilde belirlenebilirse, daha sonra s›ra bu nitelikleri kazand›rmak için gerekli olan program›n özelliklerinin, gerekli olan e¤itim ortamlar›n›n yeterlili¤inin, bu ö¤rencileri yetifltirme konumunda olan


Eylül - Ekim 2010

ö¤retmenlerin ve idarecilerin niteliklerinin/yeterliklerinin sorgulanmas›na ve gelifltirilmesine gelecektir. (Örne¤in bugün flehirden uzak yerlerdeki ilkö¤retim okullar›nda bile bilgisayarl›projeksiyonlu, ak›ll› tahtal›, interaktif s›n›flar söz konusuyken, flehir merkezinde bulunan baz› köklü ‹mam Hatip Liselerinde hala kara tahtan›n d›fl›nda ö¤retim araç-gereci bulunmamakta, derslerin hoca merkezli, takrir a¤›rl›kl› ifllenmeye devam etti¤i gözlenmektedir.) ‹mam Hatip Lisesi mezunlar›n›n istihdam edildi¤i temel kurum konumunda olan Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›, personel atama yönetmeli¤ine göre, öncelikle 4 y›ll›k fakülte mezunlar›n›, yoksa 2 y›ll›k önlisans mezunlar›n›, daha sonra da ‹mam Hatip Lisesi mezunlar›n› atamaktad›r. Yine flu durumda ‹lkö¤retim DKAB Ö¤retmenli¤i Program› istisna tutulursa, ‹lahiyat Fakülteleri, ‹mam Hatip Lisesi mezunlar›n›n gönüllü ya da gönülsüz tercih etmek durumunda kald›klar› bafll›ca kurum konumundad›r. Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› (D‹B) verdi¤i hizmetlere yöneltilen elefltirileri de göz önüne alarak, personel ve hizmet kalitesini art›rmak düflüncesiyle son y›llarda bir dizi çal›flma bafllatm›flt›r. Bunlardan birisi de din görevlilerinin yeterlikleri ile ilgilidir. Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›, bünyesinde görev alacak personelin (‹mam Hatip, Müezzin Kayy›m, Kur’an Kursu Ö¤reticisi vb.) yeterliklerinin neler olmas›

gerekti¤ini belirlemifl ve bunu bir kitapç›k fleklinde yay›nlam›flt›r. Mevcut uygulamada Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› hizmete bafllataca¤› personelde bu yeterlikleri aramaktad›r. Dolay›s›yla ‹mam Hatip Liseleriyle ilgili karar, yönetim, uygulama süreçlerinde görev alan/alacak olan kifliler/kurumlar da D‹B’in bu yeterliklerinden haberdar olmal›, ‹mam Hatip Liselerinde bu konuda yap›labilecekleri, Diyanette görev almay› düflünen ‹mam Hatip Lisesi ö¤rencilerinin niteliklerinin/yeterliklerinin durumunu bahsi geçen yeterlikler ba¤lam›nda yeniden de¤erlendirmelidirler. Di¤er taraftan çeflitli platformlarda ‹lahiyat Fakültelerinde nitelik sorunlar›n›n oldu¤u, Fakülteyi bitirip D‹B’te ve MEB’te görev alanlar›n bir tak›m zorluklar ve yeterlik sorunlar› yaflad›klar›, yine örne¤in Fakültenin Arapça, Kur’an-› Kerim vb. ö¤retimi konusunda yetersiz kald›¤› ifade edilmektedir. ‹lahiyat Fakültelerinde görev yapan baz› ö¤retim elemanlar› ise ö¤renci kayna¤›nda sorunlar oldu¤undan, ‹mam Hatip Liselerini bitirip gelen ö¤rencilerin “Fatiha”y› bile okumakta güçlük çektiklerinden, ö¤rencilerin lisede al›nmas› gereken baz› temel bilgilerden yoksun olarak fakülteye geldikleri için bir türlü a盤› kapatamad›klar›ndan, ö¤retim ad›na istediklerini gerçeklefltiremediklerinden yak›nmaktad›rlar. Yukar›da dile getirilen sorunlar›n boyutlar›n›n neler oldu¤u, yayg›nl›k derecesi ayr›ca araflt›r›lmaya muhtaçt›r. Bununla birlikte, bu de¤erlendirmelerden de anlafl›laca¤›

09

üzere, ülkemizde din e¤itimiyle ilgili kurumlar “bileflik kaplar” misali, birbiri ile organik bir iliflki içerisindedir. Birinde meydana gelecek de¤ifliklikler di¤erlerini de olumlu ya da olumsuz yönde etkilemektedir. Bu anlamda, ‹mam Hatip Lisesiyle ilgili çal›flmalar sadece ‹mam Hatip Liselerinin kalitesini art›rmakla kalmayacak, bu kurumla karfl›l›kl› iliflki içinde olan Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›’n›n, ‹lahiyat Fakültelerinin, E¤itim Fakültelerinde bulunan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ö¤retmenli¤i bölümünün niteli¤ini de olumlu yönde etkileyecektir. Sonuç olarak, ‹mam Hatip Lisesi mezunlar›n›n nitelikleri/yeterlikleri aç›k bir flekilde ortaya konulmad›¤› sürece, bu kurumlarla ilgili kifliler eksiklikleri, sorunlar›, sorun kaynaklar›n› hep d›flar›da aramak, dolay›s›yla kendilerini de¤ifltirmek, gelifltirmek yerine d›fl flartlar›n de¤iflmesini beklemek durumunda kalabilirler. (Bütün bu de¤erlendirmeler ‹lahiyat Fakülteleri için de geçerlidir). fiu halde konuyla ilgili kurumlar (‹mam Hatip Liseleri, ‹lahiyat Fakülteleri, Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›, Milli E¤itim Bakanl›¤›) karfl›l›kl› iflbirli¤i içersinde çal›flmalara h›z vermeli, ‹mam Hatip Liseleri ile ilgili somut projeler ortaya koymal›d›rlar. Zira genelde din e¤itimi özelde ise ‹mam Hatip Liseleriyle ilgili konular bilimsel bir anlay›flla derinlemesine ele al›nmad›¤›, çözüme kavuflturulamad›¤› taktirde, tart›flmalar konunun yüzeysel boyutlar›yla sürüp gidebilir.

Ülkemizde din e¤itimiyle ilgili kurumlar “bileflik kaplar” misali, birbiri ile organik bir iliflki içerisindedir. Birinde meydana gelecek de¤ifliklikler di¤erlerini de olumlu ya da olumsuz yönde etkilemektedir.


10

Eylül - Ekim 2010

Sabri Ota¤ onder@onder.org.tr

Türkiye’de Din E¤itimi Allah demenin, Arapça ezan okuman›n yasakland›¤›, Kuran okuyan ve okutanlar›n jandarma dipçikleriyle, sorgusuz sualsiz zindanlara at›ld›klar›, köylerde, kentlerde cenazeleri y›kayacak, kald›racak dini bilgiye vak›f insanlar›n b›rak›lmad›¤›, meclise, “bizi geri b›rakan ‹slam’d›r, H›ristiyanl›¤a geçelim” teklifinin verildi¤i, devrim kanunlar›na muhalefet gerekçesiyle yüzlerce din aliminin idam sehpalar›nda salland›r›ld›¤›, “önce idam›na, sonra savunmas›na” diyen garabet hükümlerin uyguland›¤› karanl›k dönemler yaflam›flt›r, ülkem ve ülkemin insan›. E¤itim, toplum bilincini oluflturan ve bunu nesillerden nesillere aktaran, kiflilerde istenilen yönde kal›c› davran›fl de¤iflikli¤i meydana getiren bir olgu olarak tarif edilmektedir. E¤itimin hammaddesi insand›r ve bu süreç ana karn›ndan bafllayarak ölüme kadar devam eder. ‹nsano¤lu bu dünyaya, ö¤renerek mükemmele ulaflmak için gönderilmifltir. Zübdei âlem olan insan›n yetenekleri, e¤ilimleri, f›trat›na uygun e¤itim sayesinde flekillenir ise, o zaman dünya ve ahiret huzurunun formüllerine ulafl›labilir. Bu formülü hazmedenlerin biricik gayesi, en büyük gaye olan rabbin kurallar›n› yeryüzünde hâkim k›lma, evrensel insani de¤erlerle hayat› anlaml› hale getirme, bu de¤erlerin merkezi olan Kuran hazinesinden insanlar›n istifadelerine zemin haz›rlamakt›r. ‹nsan› kemale erdirerek bu gayeye, bu hedefe ulaflt›ran vas›ta e¤itimdir, önce insana kendisini, kendi acziyetini bildiren, sonra rabbini bulduran ilimdir. ‹lk insanlardan günümüze, günümüzden k›yamete kadar huzur nimetine eren, Allah’›m›z›n haklar›nda hay›r murat eri¤i mutlu kullar, böylesi ilimle mücehhez olanlard›r. Tek tarafl› ilmin kurban› olanlar ise, kitap

hamal› olma d›fl›nda bir kazan›m› olmayanlard›r. Temeli, Kuran’a sayg› üzerine at›lan Osmanl› Devleti’nde, devletin geliflip güçlenmesinde en temel yap› tafllar›ndan biri olan medreselerin, 18. Yüzy›ldan itibaren, kültür ve medeniyeti gelifltiren kurumlar olma özelli¤inin zay›flad›¤›na flahit olmaktay›z. Osmanl›’n›n y›k›l›fl›n› müteakip Osmanl› miras› üzerine kurulan cumhuriyetin, Osmanl›’dan tevarüs eden manevi miras› inkâr etti¤i, Osmanl› soyu ile birlikte; zay›flam›fl ve asli özelli¤i iç ve d›fl düflmanlar›n türlü entrikalar› ile kaybolmaya yüz tutmufl manevi de¤erlerin s›n›r d›fl› edilme faaliyetleri tarihi bir vak›ad›r. 1927 y›l›nda genç cumhuriyetteki tüm din görevlilerinin fiura-y› Devlet’in (yarg›tay›n) 846 say›l› karar› ile görevlerine son verildi¤i, bunu müteakip baz› camilerin sat›ld›¤›, baz›lar›n›n y›k›ld›¤›, birço¤unun da ibadete kapat›ld›¤›, inkâr› mümkün olmayan ac› gerçeklerdendir. Allah demenin, Arapça ezan okuman›n yasakland›¤›, Kuran okuyan ve okutanlar›n jandarma dipçikleriyle, sorgusuz sualsiz

zindanlara at›ld›klar›, köylerde, kentlerde cenazeleri y›kayacak, kald›racak dini bilgiye vak›f insanlar›n b›rak›lmad›¤›, meclise, “bizi geri b›rakan ‹slam’d›r, H›ristiyanl›¤a geçelim” teklifinin verildi¤i, devrim kanunlar›na muhalefet gerekçesiyle yüzlerce din aliminin idam sehpalar›nda salland›r›ld›¤›, “önce idam›na, sonra savunmas›na” diyen garabet hükümlerin uyguland›¤› karanl›k dönemler yaflam›flt›r, ülkem ve ülkemin insan›. Hiçbir millet dinsiz yaflayamaz gerçe¤i ve dini alanda b›rak›lan bofllu¤un gayr-› nizami inisiyatiflerle doldurulmas› ve halk›m›z›n talepleri karfl›s›nda, 1924–1950 y›llar› aras›ndaki dine düflmanl›k, dindara zulüm sona ermifl, 14 May›s 1950’de iktidara gelen Demokrat Parti, 18 sene süren Arapça ezan okuma yasa¤›n› kald›rarak, dini e¤itim ve hayat hakk›nda halk›n beklentilerine ilk olumlu cevab› vermifltir. ‹ki as›rl›k fetret döneminden sonra, 13 Ekim 1951 tarihinde ülke genelinde 7 imam-hatip okulu aç›lm›fl, böylece din e¤itimin devlet eliyle, herkese aç›k, bilimsel gereklere ve halk›n beklentilerine uygun olarak verilmesi dönemi bafllam›flt›r. Gerçi daha önce


Eylül - Ekim 2010

1923–1924 y›llar›nda 29 adet imamhatip mektepleri aç›lm›fl ise de, bunlar eften püften bahanelerle kapat›lm›flt›r. ‹mam-hatip okullar› d›fl›ndaki liselerde de din derslerinin 1950 y›l›ndan itibaren bafllad›¤›na, Kuran kurslar›n›n aç›ld›¤›na flahit olmaktay›z. Osmanl›’n›n son dönemlerinden itibaren, din ve mukaddesat düflmanl›klar› sergileyen Jön Türkler ve ‹ttihat ve Terakki F›rkas›’n›n cumhuriyet dönemi uzant›lar›, her f›rsatta din e¤itimi kurumlar›na ve dindarlara karfl› düflmanca tav›r sergilemifller, din ve mukaddesata hizmet eden kurumlar›n, laiklik esas›na ayk›r› oldu¤u gerekçesiyle kapat›lmalar› yönünde çaba sarf etmifllerdir. Do¤ru ‹slam’› ö¤renmenin ve yaflaman›n, topluma olgunluk, huzur ve mutluluk getirece¤i gerçe¤i bilindi¤i halde, günümüzde de ‹ttihat ve Terakki’nin devam› olan bu zihniyet bu gayreti sergilemektedir. Halk›m›z›n, mayas›ndaki öze dönmesini arzu etmeyen, ‹slam’la flahlanmas›n› ve flahsiyet kazanmas›n› hazmedemeyenler, her on y›lda bir ihtilal ile ülkemizin maddi manevi yönden gelece¤ini karartm›fllard›r. Her ihtilal sonras› yeniden flekillenen ülkemizin e¤itim sistemi, pedagojik gerçeklerin ötesinde, ideolojik saplant›lar›n manevra alan› haline getirilerek tek tip insan yetifltirme, inançlar›ndan, manevi de¤erlerinden uzak, ondan habersiz materyalist kafalar üretme hedefine göre dizayn edilmifltir. Böylesi bir e¤itimin sonucunda; tek tarafl› ilmin kurban› olmufl seküler y›¤›nlar, üniversite bitirmifl, okumufl, modern soyguncular, hortumcular, dedesinin k›ld›¤› namazla, ninesinin okudu¤u Kur’an’la alay eden torunlar, “fleriata hay›r” diye sokaklarda kendi dinine küfrettirilen güruhlar, vatan müdafaas›nda “ölürsem flehit, kal›rsam gazi” parolas›yla ayn› mevzide düflmanla çarp›flan, ayn› mezarda kefensiz yan

yana yatan, y›llarca ‹slam potas›nda eriyerek ›rkç›l›k taassubundan uzak kardeflçe yaflayan millet fertlerinin torunlar›n›n, kamplara ayr›lm›fl düflman kardefller haline getirilen , manzaras›yla karfl› karfl›ya b›rak›ld›k. Bu esef ve kayg› verici manzara, vatan, mukaddesat ve din düflmanlar›n›n arzulad›klar› bir durumdur. Ayn› zamanda bu hal, din-devlet aras›ndaki iliflkilerde güven sorununu, kuflkular›n› ve anarfliyi davet eden tehlikeli bir gidiflatt›r.

Halk›m›z›n, mayas›ndaki öze dönmesini arzu etmeyen, ‹slam’la flahlanmas›n› ve flahsiyet kazanmas›n› hazmedemeyenler, her on y›lda bir ihtilal ile ülkemizin maddi manevi yönden gelece¤ini karartm›fllard›r. Her ihtilal sonras› yeniden flekillenen ülkemizin e¤itim sistemi, pedagojik gerçeklerin ötesinde, ideolojik saplant›lar›n manevra alan› haline getirilerek tek tip insan yetifltirme, inançlar›ndan, manevi de¤erlerinden uzak, ondan habersiz materyalist kafalar üretme hedefine göre dizayn edilmifltir. Müslüman bir toplumun devleti ile bar›fl›k olmas›n› sa¤laman›n yolu, fertleri dini duyarl›l›kla yetifltirip dini cehaletten kurtarmakt›r. Bunun ilk ad›m› da, dini e¤itimin önündeki tüm engelleri kald›rmak, her inanç sahibinin kendi inanc›n› hürriyet içerisinde, zaman›nda ehlinden ö¤renmesine ve serbestçe yaflamas›na zemin haz›rlamakt›r. Futbola, baloya küçük yafllarda bafllama teflvik edilirken, müslüman›n temel kitab› Kuran’› ö¤renmesine yafl s›n›rlamas›

11

getirmek, izanla inanç hürriyeti ve ça¤›n gerekçeleriyle asla ba¤daflmamaktad›r. Din e¤itimi üç yafl›ndan itibaren bafllamal›d›r. ‹lgiler, mutlaka bunun alt yap›s›n›, hukuki zemini oluflturmal›d›r. Zaman›nda, emin ellerde, ehil kifliler taraf›ndan verilecek dini e¤itim, gönüllere ilahi zab›ta teflkilat›n› yerlefltirmektir. Gönüllerinde iman zenginli¤i olanlar, iman›n tad›na ve lezzetine erenler, farkl› inanç sahipleriyle birlikte bar›fl içinde yaflamay›, toplum bütünlü¤ünü, huzur ve mutlulu¤unu önemseyen ve huzuru, bar›fl›, kardeflli¤i, güveni, sükûneti sarsacak her türlü eylemden uzak bireyler olurlar. Gerçek imandan mahrum olanlar ise, hayat› kendilerine, etraf›ndakilere zindan ederler ve dünyay› yaflanamaz hale getirirler. ‹htiyar dünyam›z ve bahusus ülkemiz böylelerinden çok çekmifltir ve hala çekmeye devam etmektedir. Ülkemizin manevi iklimi üzerine kâbus gibi, karabasan gibi çöken 28 fiubat›n y›k›c›, tahripkâr izleri hala sürmektedir. 28 fiubat ilhad rüzgâr›n›n amili toplum mühendislerinin, milletimizi özünden ve kökünden kopartarak öz yurdunda garip ve parya haline getirmeyi hedefleyen menfur zihniyetini, bu zihniyetin irtica yaygaras› ile ülke imkânlar›n› nas›l ya¤malad›klar›, bankalar› nas›l hortumlad›klar› henüz haf›zalardan silinmemifltir. Kendi ülke insan›na “topyekün savafl” açabilmeyi göze alan gözü dönmüfllerin, mukaddesata düflmanl›kta birlikte hareket eden beflli çetenin, bafl› örtülü diye hastaneye al›nmayan, zaman›nda müdahale edilmedi¤i için ölen Medine Bircan ninenin, bu haline seyirci kalan Hipokrat yeminli, ideolojisi akl›n›n önüne geçmifl prof. unvanl› doktorlar›n, baflörtüsünden, inanc›n›n gere¤i giyiminden dolay› üniversitelerinden at›lan


12

Eylül - Ekim 2010

Din e¤itimi üç yafl›ndan itibaren bafllamal›d›r. ‹lgiler, mutlaka bunun alt yap›s›n›, hukuki zemini oluflturmal›d›r. Zaman›nda, emin ellerde, ehil kifliler taraf›ndan verilecek dini e¤itim, gönüllere ilahi zab›ta teflkilat›n› yerlefltirmektir. Gönüllerinde iman zenginli¤i olanlar, iman›n tad›na ve lezzetine erenler, farkl› inanç sahipleriyle birlikte bar›fl içinde yaflamay›, toplum bütünlü¤ünü, huzur ve mutlulu¤unu önemseyen ve huzuru, bar›fl›, kardeflli¤i, güveni, sükûneti sarsacak her türlü eylemden uzak bireyler olurlar. binlercesinin ma¤duriyetine sebep olan üniversite rektörlerinin, flehit kan›yla her kar›fl› sulanan aziz vatan topra¤›n› “kamusal alan” k›l›f›yla, vatan›n öz evlatlar›na yasaklayan, iflgalcilerin bile yapamad›klar›n› yapmaya yeltenen bafl idarecilerin, iflçisinden iflverenine, memurundan amirine, ifladam›ndan esnaf›na, ö¤retmeninden ö¤rencisine, simitçisinden kebapç›s›na var›ncaya kadar inançl› insan›m›z› fiflleyenlerin, okullar›na de¤il, okul önlerine bile gelmelerine tahammül edilemeyen, emniyet güçlerince okullar›n›n

önlerinden polis otosuna doldurulup ›ss›z yerlerde b›rak›larak imamhatipli k›zlar›n ve ailelerinin ma¤duriyetine sebep olan yetkililerin, milletinin de¤erlerine savafl açan ve bunun doktrinlerini anlatan brifing veren ve brifing seven, ‹stiklal Marfl› yerine 10. Y›l Marfl›’n› ye¤leyenlerin ve psikolojik harp taktiklerinin her çeflidini uygulayarak aziz milletimizi sindirmeye yeltenenlerin, darbe sütüne darbe planlayan, millete ve de¤erlerine balyoz gibi inme kin ve nefretiyle, ekme¤ini yedi¤i bu aziz millete ihanet

edenlerin yapt›klar›n› unutmad›k, unutamad›k. Unutmamam›z gereken önemli bir hususta; böylelerinin bu ülkede, bu gayesiz e¤itim sistemiyle, tek tarafl› ilmin kurban› olarak yetiflmifl, yetifltirilmifl olmalar› gerçe¤i… Bu kiflilere dini ve dünyevi ilimler beraber ö¤retilebilseydi, zaman›nda gönüllerine iman cevheri afl›lanabilse, kulaklar›na Allah ve peygamber sevgisi üfürülebilseydi, bunlar bu durumda olurlar m›yd›?


Eylül - Ekim 2010

As›rlarca bizi iman ba¤› ile birbirimize ba¤layan, iman kardeflli¤i gerçe¤inde birlefltiren de¤erlerin ihmali neticesinde ve iç-d›fl düflmanlar›n kirli oyun ve tuzaklar› sebebiyle bugün Do¤u ve Güneydo¤u’daki anarfliyi, kardefl kavgas›n› yaflamaktay›z. Irkç›l›k fleytani bir hastal›kt›r. Bu hastal›¤›n o bölgelerde ve tüm insanl›kta yay›lmas›n› engelleyecek en güzel metot ‹slami; Peygamberi metottur. ‹man temeli üzerine, gönüller sultan› sevgili Peygamber Efendimizin “soy-sop iddias›nda

bulunan, nesebi sebebiyle üstün oldu¤unu iddia eden bizden, bizim fleriat›m›zdan de¤ildir.” buyru¤u infla edilebilseydi, bölücülü¤e prim verilmemifl, bölücülerin ekme¤ine ya¤ sürülmemifl, vatan düflmanlar›na f›rsat do¤mam›fl, binlerce vatan evlad›n›n kardefl kavgas›na zemin haz›rlanmam›fl, binlerce aile oca¤›na atefl düflmemifl olurdu. Çokça telaffuz edilen aç›l›m›n manevi yönü asla ihmal edilmemelidir. Önce gönüller fethedilmeli, bunun için Do¤u ve Güneydo¤u baflta olmak üzere manevi kalk›nma hamleleri planlanmal›, üç yafl›ndan itibaren insan›m›z›n körpe dima¤› iman

13

nuruyla beslenmelidir. Tarihin tekerrür etmemesi için ibret almak, ayn› hatalar› yapmamak gerekir. Ayn› sebeplerin, ayn› neticeyi do¤uraca¤› unutulmamal›d›r. Ülkemizde dini e¤itimin yetersiz oldu¤u bir gerçektir. Olumsuzluk ad›na ülkemizde ve dahi dünyada her ne oluyor ise, en önemli sebeplerinden biri iman zafiyetidir. Küçük yafllarda iman afl›s› vurulan ve çevresinde güzel örnekler gören bireyler, vatan›n›n, milletinin ve insanl›¤›n huzur ve mutlulu¤una çal›flmay› gaye edinirler.

Böylesi bireylerin yetiflmesi için; A- Dini e¤itimin önündeki tüm engellerin (yafl, k›yafet vb.) kald›r›lmas›, B- ‹lkö¤retimin ilk s›n›f›ndan üniversite son s›n›fa kadar, iflin ehli uzmanlar taraf›ndan devlet gözetiminde din derslerinin zorunlu olarak uygulanmas›, C- Kesintisiz e¤itim uygulamas›na son verilmesi, 28 fiubat’›n ürünü 3. dünya ülkelerinde bile uygulanmayan, pedagojik gerçeklerden uzak tamamen ideolojik, insan›m›z›n de¤erlerinden habersiz yetiflmesini hedefleyen ülke gerçekleri ve ihtiyaçlar› ile ve geliflmifl ülkelerdeki uygulamalarla asla ba¤daflmayan kesintisiz cinayetine acilen son verilmelidir. D- ‹mam-hatip liselerinin müfredat› yeniden gözden geçirilmeli, gerekli iyilefltirmeler yap›lmal›d›r.

E- Kuran ö¤renmenin önündeki yafl s›n›rlamas› kald›r›lmal›, haf›z olanlar›n Diyanet’te görev alabilmelerine hukuki zemin oluflturulmal›d›r. F- ‹lahiyat müfredat› ders içerikleri de¤erlendirilmeli, felsefi a¤›rl›ktan dini gerçeklere yönlendirilmelidir. Mezunlar›n istihdamlar› kolaylaflt›r›lmal›d›r. G- Din kültürü ve ahlak bilgisi ders kitaplar› insan›m›z›n ihtiyaçlar› göz önünde bulundurularak ‹slam akidesine uygun olarak yeniden haz›rlanmal›d›r. H- Diyanetin ve milli e¤itimin dini e¤itim için ihtiyaç duydu¤u kadrolar tahsis edilmeli ve ehli olanlarca doldurulmal›d›r. I- Di¤er mezhep ve din sahiplerinin mezhep ve dinlerini asli kaynaklardan ö¤renmeleri ve

yaflamalar›n›n önündeki engeller kald›r›lmal›d›r. J- Görüntülü ve bas›l› yay›nlar›n inançlara ve dindarlara karfl› düflmanca iftira boyutlar›na ulaflan faaliyetlerine gem vurulmal›, K- K›l›k k›yafetinden dolay› kimsenin e¤itim ve çal›flma hakk› engellenmemelidir. L- Okul öncesi e¤itimde körpe dima¤lara iman afl›s› vurulmas› hedeflenmelidir. M- Çizgi filmler ve yerli dizilerle ‹slam ahlak› öne ç›kar›lmal›, örnek flahsiyetlerin hayatlar› anlat›larak, iman›n insan üzerindeki olumlu tesirine dikkat çekilmeli. N- Unutturulmaya ve kokuflturulmaya çal›fl›lan adalet duygusunun önemine dikkat çekilen dizilere a¤›rl›k verilmelidir.


14

Eylül - Ekim 2010

Hüseyin KARACA hkaraca2005@gmail.com

‹mam Hatip Ö¤rencilerini Bekleyen Yeni Ufuklar:

Arapça Dil E¤itimi Din e¤itimi hayat›n her an›na “ihsan” penceresinden bakan bir anlay›fl›n devam›d›r. Dini ilimlere hizmet eden ulema, ayn› zamanda edib kiflilerdir; ekseriyeti flairdir. Hülasa din e¤itimi edebiyattan, ifade güzelli¤inden ayr› düflünülemez. Talim ve terbiye, insanl›k tarihinin dini alg›lama, onu estetik bir durufla dönüfltürme çabalar›ndan biridir. Hayat›m›z, ilahi mesajlara göre hayatiyet ifade eder; fakat vahyin temsil gücünü, vahyin insan zihnindeki tesirini ancak bu dinamizmi baki k›lacak üslup kabiliyeti belirler. Peygamberler (a.s) vahyin halka dönük halkas›nda köfle bafl› rehberlikleriyle toplumu salaha kavuflturma çilesine katlanm›fllard›r. Her nebi yaflad›¤› flartlara göre reçete haz›rlayan birer tabip durumundad›r. Sadece sunum noktas›nda de¤il irflad seviyesinde de istikrar sembolü olufllar› e¤itimin veya terbiyenin tedricilik merdivenine verdi¤i önemin bir ispat›d›r. Din e¤itimi aya¤› yere basan esaslar›n e¤itimidir. Bu yüzden Mekke’de Erkam, Medine’de Suffe öncü rol üstlenmifltir. Asr-› saadetten bu yana ‹slam’›n tarihine di¤er tabirle Müslümanlar›n dolayl› dolays›z muhatap oldu¤u bir âlemin panoramas›na bakt›¤›m›zda, sultanlar, padiflahlar, harpler, antlaflmalar kadar sanat›yla fliiriyle mimarisiyle, uykusuz geceler yorgun gündüzlerin bereketi el yazmas› kütüphaneleriyle de tarihin derinliklerine uzan›r›z. Kelimelerin nazl› musikilerinde geçmiflin türküsünü hecelemek san›yorum sadece ‹slam Medeniyeti’nin bir meziyetidir. Tarih sahas›nda yaz›lan kitaplar›n ayn›

zamanda birer bela¤at ve üslup flahikas› oluflu hayat› bütünüyle kavraman›n bu kavray›fl› güzel takdim etme endiflesinin bir neticesidir. ‹slam’›n e¤itim tarihine bir de bu gözle bakmakta fayda vard›r. Tarihi dökümanlar müslüman›n güzele olan tutkusunun aynas› durumundad›r. Din e¤itimi hayat›n her an›na “ihsan” penceresinden bakan bir anlay›fl›n devam›d›r. Dini ilimlere hizmet eden ulema, ayn› zamanda edib kiflilerdir; ekseriyeti flairdir. Hülasa din e¤itimi edebiyattan, ifade güzelli¤inden ayr› düflünülemez. Hepimiz asr›m›z›n flahidi yaflad›klar›m›z›n sicilini tutan birer arflivci durumunday›z. E¤itim tarihimizin k›r›lma noktalar›ndaki sendelemeleri hafif hasarlarla atlatan, bu gaileyi gelecek nesillere en bedii cümlelerle birer ibret tablosu olarak hikaye eden bir durufla sahibiz. ‹mam Hatip okullar› Suffe rüyalar›n›n yirminci asr›n bafl›na bir baflka buket, bir baflka rayiha ile tafl›nmas›ndan baflka bir fley de¤ildir.

Siyasi flartlar›n yavan tesellisi bir yana, dini hayat daima bu u¤urda iradesinde mürid avlayanlar›n avuçlar›ndaki ihlas ile devam etmifltir. Herkesin müdafaadan umut kesti¤i anda bu gözü pek iradelerin hücumu bafllam›flt›r. Yorgun bir medrese, b›y›klar› yeni yeni terleyen bir mekteb, lügatte ad› konmam›fl bir üniversite, binbir yang›n ve sel görüp ›ss›z kalm›fl bir tekkeden sonra ‹mam Hatip filizleri boy göstermifltir. Yirminci as›r ilimde teknikteki bulufllar› kadar ‹mam Hatip Liselerinin özelde Türkiye, genelde dünya ölçe¤inde eda etti¤i estetik tecdit hamlesini de konuflmal›d›r. Dini argümanlar›n mübelli¤i durumunda olan imam, müezzin, vaiz ve müftüler hep bu okullar›n mutfa¤›ndan yetiflmifltir. Diyanet sahas›nda görev almayan mezunlar ise toplumun her kademesinde bu


Eylül - Ekim 2010

Suffe ahlak›n› makam›na mevkiine göre temsil etmifltir. Dini vazifelerde istihdam edilmeyen mezunlar›n irflad fonksiyonunu hafife al›nmas› büyük haks›zl›k olur. Bir ruhban projesi olmad›¤› için, bu okullardan yetiflen herkes, derinli¤i pek az hesap edilebilecek maneviyatlar›n serüveninde nice salih amellere imza atm›flt›r. Her yükseliflin bir sars›lma telafl› mutlaka olacakt›r. ‹mam hatipler hepimizce malum olan s›k›nt›lar›n ard›ndan, - sakatl›klar, transferler ve allak bullak olan kadrosuyla - sa¤ salim yeniden sahaya ç›km›flt›r. Bu varl›k bizim as›l umut kayna¤›m›zd›r. “Sonunu düflünen kahraman olamaz” fleklinde özetlenen felsefe herhalde imam hatipler ba¤lam›nda tekrar ele al›nmal›d›r. Sadece mezuniyet sonras›na odaklanm›fl, dolay›s›yla tamamen bir flekva manevras›na dayanan günübirlik rehberlik faaliyetleri sonuçsuz kalacakt›r. Bugün bütün tazyikler bütün alan daraltmalar›na ra¤men bu güzide okullara halk›n teveccühü hala canl›d›r. Eldeki malzemenin verimsizli¤inden çok, bu malzemeyi neden ve nas›l çarçur etti¤imizin çetelesini ç›karmak durumunday›z. ‹mam hatip s›ralar›na oturan her talebe bedelsiz bir teflekkürü hak etmifltir. Bu okullar etraf›nda flekillenen her türlü resmi-gönüllü oluflumun dikkate almas› gereken husus, tavizsiz bir ilim heyecan›n› bu ö¤rencilerin yüreklerine serpmek olmal›d›r. Mezuniyet sonras› istihdam telafl›n› düflünmekten dinin en temel kaynaklar›n› anlamay›, onlar üzerinden hayat› anlamland›rmay› akl›ndan geçirmeye f›rsat bulamayan bir neslin vebali hepimizin üzerindedir. ‹mam önde olman›n liyakatine inanm›fll›¤›yla imam, müezzin ezan›ndaki k›vrak eda yüre¤indeki kaynayan aflk ile müezzindir. Bu

okullardan mezun olanlar›n imam müezzin olma imkan› aç›k oldu¤una göre bu alandaki gönüllü rehberliklere a¤›rl›k verilmemesi tarihi bir mesuliyettir. Her talebe bir imam›n önünde diz çöküp onun hizmet hülyalar›ndan bir buket alsa, o hep tarihte kald›¤›n› sand›¤›m›z ilmi hareketlilik ve irfani inkiflaf yeniden boy gösterecektir. Maddi anlamda hiçbir fedakarl›ktan kaçmayan ö¤retmen ve idareciler, bu ö¤rencilerin aynas›na birer ideal durufl olarak akademisyen ö¤retmen idareci müftü vaiz ve ilahiyat fakültelerindeki yetiflmifl kadronun idealizmini koysalar ve onlarla birebir iletiflimin yollar›n› arasalar ne büyük bir kazan›m olur. Hamasi nutuklar› b›rak›p fert fert her talebenin yast›¤›nda biriken hüzünlerin izalesine ram olsak ne kaybederiz! Bu çocuklar bütün yaramazl›klar› bütün afl›r›l›klar›na ra¤men ciddi bir ilmi sevdaya k›lavuzlanmay› hak etmektedirler. ‹letiflimin alt›n ça¤›nda imam hatip ö¤rencilerinin mühlik bir yaln›zl›¤a terk edilmesine, gerekçesi ne olursa olsun gelifligüzel muvakkat söylemlere alet edilip enerjilerinin heba edilmesine göz yumamay›z. ‹slam medeniyeti ilim ciddiyetinin remzidir. Gençleri bu ciddiyete inand›racak bilgi ve tecrübe birikimine sahip oldu¤umuzu düflünüyorum. Özellikle yüksek lisans-doktora yapan ö¤retmen, imam, müezzin vaiz ve müftülerin müflfik gözyafllar›, bu gözyafllar›n› takip edecek ciddi çal›flmalar, imam hatip neslinin yirmi birinci as›rdaki rolünde esas teflkil edecektir. Arapça e¤itiminin okul d›fl› faaliyetler ba¤lam›nda bir hobi bir varolufl gayesine dönüfltürülmesi elzemdir. Dil fluurunun ta lise ça¤lar›nda bu delikanl›lara verilmesi, onlar›n yaz tatillerinde burslar temin edilmek suretiyle yurtd›fl›na gönderilip Arapça’ya aflinal›klar›n›n k›lavuzlanmas›, ülke içindeki k›s›r

15

döngüden iki ayl›¤›na da olsa uzaklafl›p kendi as›l ilmi gündemlerine kavuflturulmalar› önemlidir. Komflu ülkelerle iliflkilerin gün geçtikçe iyiye do¤ru gitmesi, gelecekte sadece iktisadi alanda de¤il moral motivasyon bilgi beceri paylafl›m› anlam›nda da Arapça bilmenin bir imtiyaz olaca¤› gerçe¤ini bize hat›rlatmaktad›r. Kendi ürünlerini pazarlamak için lise ça¤›ndaki bir y›¤›n delikanl› Arap ülkelerinde Arapça e¤itimi al›rken, -mesela Çin’li gençler- gelece¤in dünyas›n› infla edece¤ini umdu¤umuz bir ‹mam Hatip neslinin bu yeni aç›l›mlara k›lavuzlanmamas› do¤ru olmaz. Art›k profesyonelli¤i sadece futbol sahalar›na hapsetmekten kurtulmal›, gençlere din e¤itimini dil e¤itimi üzerinden vermeyi öncelemeliyiz. Kur’ân’› güzel okuman›n hayat› da estetik bir seyirde yaflamak anlam›na geldi¤ini; ehli kitaptan bizi ay›ran as›l nedenin, kütüphanelerin tozlu raflar›, bilgisayar belleklerinin ›ss›z sükûtuna terk etti¤imiz ilim gelene¤imizle yüzleflme oldu¤unu her f›rsatta bu ö¤rencilerin tozpembe saatlerine sunmal›y›z. Tarihi tecrübesiyle tekkenin tatl› melodilerini bir ahlak haline getirmifl önder kifliler biraz silkelenmeli, bu cevherleri ifllemeyi lüks saymamal›d›r. Bir e¤itim modeli olarak ‹mam Hatiplerin küresel paylafl›mda da güzide örneklikler sergileyece¤i kanaatindeyim. Sadece ülkemizde de¤il dünyan›n herhangi bir noktas›nda da ahlaki manevralarla insanl›¤› Nebi mesaj›yla tan›flt›racaklar›na inan›yorum. Unutmayal›m ki seyircilerin tezahürat› oyuncular› motive edici unsurlardan biridir. Nefesimiz yeterken, elimiz alk›fl tutarken susmak neden!


16

Eylül - Ekim 2010

Banu Ezber

28 fiubat Post Modern Darbesi’nin

Din E¤itimi’nde Meydana Getirdi¤i

Tahribat


Eylül - Ekim 2010

17

O dönemin tafleronlu¤unu yapan medya kurulufllar› birbiri ard›na ‘irtica’ kampanyalar› bafllat›yordu. fiimdi ile k›yasland›¤›nda her ne kadar darbe karfl›t› tav›r sergilemeye çal›flsalar da onlar›n bu tavr›n›n de¤iflen güç dengelerine göre flekillendi¤i gayet aç›k ve net. 28 fiubat sürecinde darbecilerin ekmeklerine ya¤ sürerek irtica haberlerini artt›ran medya, 'Taksim'e cami, Ayasofya ibadete aç›lacak, 500 tarikat 5 bin fleyh, defileler yasaklan›yor' gibi bafll›klarla gazetelerinin birinci sayfalar›n› süsledi. Günler öncesinden gazetelerin bafl sayfalar›na tafl›nan 28 fiubat 1997 tarihli MGK toplant›s› yap›ld›. Al›nan kararlar hükümete bildirildi, laiklik konusunda yasalar›n uygulanmas› istendi. Baflbakan Necmettin Erbakan, 5 günlük direncin ard›ndan kararlar›n alt›na imzas›n› att› ve MGK kararlar›n› uygulama komitesi kurularak, ülke genelinde ‘irticac›!’ av›na ç›k›ld›. 28 fiubat süreci, 28 fiubat 1997'de yap›lan Milli Güvenlik Kurulu toplant›s› sonucu aç›klanan kararlarla bafllayan ve irticaya karfl› oldu¤u iddia edilen, ordu ve bürokrasi merkezli bir süreç. Türkiye siyasi tarihine geçen ve kimilerince bir dönüm noktas› olan bu kararlar›n uygulanmas› s›ras›nda Türkiye'de siyasi, idari, hukuki ve toplumsal alanlarda pek çok de¤iflim yafland›. Türkiye’de, bütün bu geliflmelerden sonra, dinî hayat üzerinde yeni bir bask› dönemine girildi. 28 fiubat süreci ile birlikte 1946 y›l›ndan itibaren geliflen demokratik anlay›fl, 1950’den sonra meydana gelen çok partili hayat›n getirdi¤i millî hâkimiyet ve millî irade kavramlar› ve meclisin iradesiyle hükümetlerin rahatlatt›¤› dinî hayat üzerinde, tekrar 1940’l› y›llar›n bask›s›n› geri getirmek isteyen bir anlay›fl hâkim oldu. 28 fiubat 1997’deki MGK’da kurulun asker kanad›n›n ‘gazete kupürlerine’ dayanarak yapt›¤› sunuma göre irtica alm›fl bafl›n› gitmifl, laik cumhuriyet yak›n ve ciddi bir tehditle karfl›

karfl›ya kalm›flt›. Bundan yola ç›karak 28 fiubat’›n temeli ‘laikli¤in tehlike alt›nda oldu¤u’ gerekçesi üzerine infla edilmiflti: Laik Cumhuriyet, a¤›r bir tehdit alt›nda idi. Din e¤itimi veren okullar›n bilhassa senede 52 bin mezun veren ‹mam Hatip Liseleri’nin- ö¤rencileri 2000’li y›llar›n bafl›nda Millî Görüfl’ü 6 milyon oyla tek bafl›na iktidara tafl›yacakt›. Böylelikle laik düzen korumas›z kalacakt›. Ancak tedbir çoktan al›nm›fl ve bu kurumlar› bitirme görevi ANASOL-M iktidar›na verilmiflti bile.

28 fiubat süreci sonras›nda kurulan ANASOL-M iktidar›, ‹mam Hatip Liseleri tarihinde bu okullara yönelik en önemli darbeleri vuran hükümet oldu. Yine bu dönemde Türkiye yak›n tarihinin en büyük mitinglerinden biri gerçekleflti ve ‹mam Hatip Liseleri’nin orta k›s›mlar›n›n kapat›lmas›na karfl› ç›kan yaklafl›k 1 milyon insan, Sultanahmet Meydan›'n› doldurdu. Tüm bunlar›n ard›ndan daha önce 1971 darbesinin ard›ndan orta k›s›mlar› kapat›lan ‹mam Hatip Liseleri, ANAP Genel

Baflkan› Mesut Y›lmaz'›n ünlü "Siyasi hayat›ma mal olsa da" sözleri eflli¤inde ç›kar›lan sekiz y›ll›k kesintisiz e¤itim yasas›yla ayn› filmi ikinci kez izlemiflti. Muhafazakâr insanlar›n ‹mam Hatip Liseleri’nde k›zlar›n› okutma sebebi olan k›z ve erkekler için ayr› s›n›f uygulamas› ve baflörtüsü yasa¤› yine bu hükümet döneminde uygulamaya konuldu. Ard›ndan aileler bu yasaklar nedeniyle k›zlar›n› okutmaktan vazgeçti, son s›n›f düzeyindeki binlerce ö¤renci de geleceklerinden... Ve bu dönemde ‹mam Hatip Liseleri'ne nihai darbe 1999'da YÖK taraf›ndan vurularak, bugün de en önemli sorun olan katsay› düzenlemesi ç›kar›ld›. 16 A¤ustos 1997 tarihi ‹mam Hatip Liseleri için bir dönüm noktas› oldu. Bu tarihte ç›kar›lan sekiz y›ll›k zorunlu kesintisiz e¤itim yasas› ‹mam Hatip Liseleri'nin orta k›s›mlar›n› kapanmas›na yol açt›. Yasadan üç gün sonra 174 say›l› MEB Talim ve Terbiye Kurulu'nun karar› ile ‹mam Hatip Liseleri, bir y›l› haz›rl›k üç y›l› normal e¤itim olmak üzere dört y›ll›k liseler haline dönüfltürüldü. 1996-1997 ö¤renim y›l›nda ‹mam Hatip Liseleri'nin orta ve lise k›sm›nda toplam 511 bin 501 ö¤renci ö¤renim görürken bu say› 1997-1998 ö¤renim y›l›nda 178 bin 46'ya düfltü. Yap›lan olumsuz propagandalar nedeniyle bu süreç sonunda çocuklar›n› okullara göndermekte tereddüt eden aileler, bir y›l sonra yeniden ilgi göstermeye bafllad› ve ‹mam Hatip Liseleri’ndeki ö¤renci


18

Eylül - Ekim 2010

say›s› geçti¤imiz y›llara oranla h›zla artarak, 2004-2005 ö¤retim y›l›nda, ö¤rencinin en fazla oldu¤u dönemin yüzde 60'›na yani 98 bin 700'e ulaflt›. Genç nesillerin korunmas› ad› alt›nda, sekiz y›l kesintisiz e¤itim kanununun ç›kar›lmas›, Kur’an Kurslar›’n›n, vak›flara ait okullar›n ve yurtlar›n Millî E¤itim Bakanl›¤›’na devredilmesi dinî okullar›n azalt›lmas› ve binlerce ö¤renci hakk›nda “mürteci” damgas›yla ifllem yap›lmas›, yak›n tarihimizde birebir karfl›laflt›¤›m›z olaylard›r. Kesintisiz e¤itimle ilgili al›nan kararlarda erken yafllarda bafllamas› gereken din, yabanc› dil, meslek ve sanat e¤itimine verilen zararlar görmezden gelindi. Dönemin Anavatan Partisi U dönüflü yaparak dayatmaya boyun e¤di ve bu noktaya gelindi; ama buna ra¤men e¤er hukuktan biraz anl›yorsak, yafl flart› aranmaks›z›n yaz tatillerinde ve hafta sonlar›nda Kur’an Kurslar›’na giderek dinî e¤itim almalar› gibi bir imkân›n çocuklar›m›z›n elinden al›nmas›n› hiçbir kanun aç›klayamaz. 18 maddelik kararnamede neler var? Siyasal ‹slam karfl›t› ve Türkiye’deki din e¤itimini bitirecek nitelikteki olan kanun hükmündeki muht›rada; laiklik, e¤itim ve k›l›k k›yafet konular›

etraf›nda dönen maddelerin aras›nda, flüphesiz en çok dikkat çekeni Tevhid-i Tedrisat kanununa uyulmas›n›n istenmesi ve temel e¤itimin mutlaka sekiz y›la ç›kart›lmas›n›n beklenmesiydi. ‹mam Hatip Liseleri’nin say›s›n›n azalt›lmas› ve Kur’an Kurslar›’n›n Millî E¤itim Bakanl›¤›’na ba¤lanmas› en kritik alanlara iflaret ediyordu. Bugün, sekiz y›ll›k temel e¤itimin 28 fiubat sürecinin en kritik kararlar› aras›nda yer almas›na, ço¤u kimse anlam veremeyebilir. Ana müdahale: 8 y›ll›k kesintisiz temel e¤itim… Çok önemliydi; çünkü din e¤itiminin cazibesinin ancak bu flekilde engellenebilece¤i düflünülmüfltü. Sekiz y›ll›k kesintisiz temel e¤itimden sonra, Kur’an Kurslar›’n›n cazibesi kalmayacak ve ö¤renme yetisinin en güçlü oldu¤u kritik senelerde din e¤itimi verilmeyecekti. Nitekim haf›zl›¤a haz›rlanmak için de çok erken yaflta yola ç›kmak gerekiyordu. Di¤er taraftan ‹mam Hatip Liseleri’nin orta k›sm›, sekiz y›la ç›km›fl e¤itimle kendili¤inden kalkaca¤› için, ‹mam Hatip Liseleri’nin de önü kesilmifl olacakt›. 18 maddelik muht›ran›n içinde e¤itim ile ilgili olan maddelerin kaplad›¤› yer, asl›nda e¤itimin beyin y›kama arac› olarak kullan›lmas›nda da en önemli göstergesi. Bir toplumun inanc›n› elinden alabilmek için e¤itim alan›n da düzenlemeler yapmak ve bu sebeple askerin siyasete müdahalesi nas›l bir zihniyetin ürünüdür? K›sacas›, hukuk ask›ya al›nd›, keyfilik binlerce insan› e¤itiminden, gelece¤inden ve onurundan etti. Bu ülkenin gelece¤i demek olan e¤itim, kenar›ndan köflesinden yontuldu. E¤itim alan›n›n kendi mant›k

bütünlü¤ü ve objektif ihtiyaçlar› do¤rultusunda hâlâ toparlanamamas›n›n arkas›nda, 28 fiubat’›n zorlamalar›n›n önemli bir yeri var. Normal düflünce yap›s›na sahip olan insanlar›n ‘Fen bilimlerinin yan›nda bir de ‹slam ilimlerinin ö¤retildi¤i okullar’ olarak nitelendirdi¤i ‹mam Hatip Liseleri’ni ‘Hayali ‹rticai ‹slam Devleti’nin kalesi olarak nitelendiren zihniyet bu okul mezunu olan gençlerin ülkedeki di¤er kadrolara yerleflmesinden duydu¤u derin(!) korkuyu ve bu okullar› bölücü terör örgütünden bile daha tehlikeli gördüklerini haz›rlad›klar› irtica brifinglerinde flöyle ifade etmifllerdir: “‹slâm devletinin kalesi olan ‹mam Hatip Liseleri’ndeki durum düflündürücüdür. 1995 verileriyle yap›lan bir çal›flmada, ülkemizde 561 ‹mam Hatip Lisesi'nde 492 bin ö¤renci bulundu¤u ve y›lda 53 bin kiflinin mezun oldu¤u tespit edilmifltir. Oysa y›ll›k imam ihtiyac› 2 bin 288 kiflidir. ‹htiyaç fazlas› 51 bin kifli, özellikle hukuk, siyasal bilgiler ve polis akademilerine yönlendirilerek, ‹slâmî bir devlet yap›s›n›n oluflturulmas› amaçlanmaktad›r... Halen, sadece kay›tl› Kur'an Kurslar›’na devam edenlerin say›s› 1 milyon 685 bindir. Her 5 y›lda bu say› iki kat›na ç›kmaktad›r. Türk Silâhl› Kuvvetleri, irticaî faaliyetleri, iç tehditle, bölücü terör ile ayn› seviyeye ç›kartm›fl, yani birinci önceli¤e yükseltmifltir.” ‹nanç ve vicdan meselesi olarak ‹nsan Hak ve Hürriyetleri kapsam›nda de¤erlendirilmesi gereken baflörtüsü meselesi de ayn› güruhun brifinglerinde korkunç ve önlem al›nmas› gereken bir simge olarak yer alm›fl ve flu ifadeler kullan›lm›flt›r: “Okullarda, ö¤rencilerin, irtican›n simgesi haline dönüflen türban ile bulunmalar›, laiklik ilkesine ayk›r› oldu¤u Anayasa Mahkemesi karar›yla belgelenmesine ra¤men, teflvik edilmifl, bunun anayasal bir hak oldu¤u iddia edilerek halk k›flk›rt›lm›flt›r... “


Eylül - Ekim 2010

O dönemin tafleronlu¤unu yapan medya kurulufllar› birbiri ard›na ‘irtica’ kampanyalar› bafllat›yordu. fiimdi ile k›yasland›¤›nda her ne kadar darbe karfl›t› tav›r sergilemeye çal›flsalar da onlar›n bu tavr›n›n de¤iflen güç dengelerine göre flekillendi¤i gayet aç›k ve net. 28 fiubat sürecinde darbecilerin ekmeklerine ya¤ sürerek irtica haberlerini artt›ran medya, 'Taksim'e cami, Ayasofya ibadete aç›lacak, 500 tarikat 5 bin fleyh, defileler yasaklan›yor' gibi bafll›klarla gazetelerinin birinci sayfalar›n› süsledi.

Liseleri’nin arazilerine el koyulmas›, baflörtülülere göz açt›r›lmas› gibi yüz k›zart›c› olaylar›n bir zafer kazan›lm›fl edas›yla anlat›ld›¤› bu rapor Türkiye yak›n tarihinin yüz karas›d›r. Dönemin Genelkurmay Baflkan› Hüseyin K›vr›ko¤lu’nun “28 fiubat 1000 y›l sürecek ”sözlerini hakl› ç›kar›rcas›na 28 fiubatla özdeflleflerek e¤itim sistemimize en ölümcül darbeyi vuran katsay› problemi ve okullardaki baflörtüsü yasa¤› tüm fliddetiyle sürüyor.

19

‹mam Hatip Liseleri baflta olmak üzere tüm meslek lisesi ö¤rencilerine üniversite kap›lar› kapat›ld› • Vak›flara ba¤l› okullar ve yurtlar Milli E¤itim Bakanl›¤›'na devredildi • Kur’an Kurslar› Milli E¤itim Bakanl›¤›’na ba¤land› • Tevhid-i Tedrisat Kanunu uygulamaya konuldu • Üniversitelerdeki derslikler ikna odalar›na dönüfltürüldü

Bütün bunlar olurken sözde irtica ile mücadele edebilmek amac›yla pek çok faaliyette hayata geçirildi. Bunlardan biri Vakit gazetesinin ele geçirdi¤i Genelkurmay Baflkanl›¤› Psikolojik Harekât Daire Baflkanl›¤› bünyesinde haz›rlanm›fl olan bir rapordur.

Bu sürecin ard›ndan kati suretle uygulamaya konulan baflörtüsü yasa¤› ile beraber polisler okullar› bast›, baflörtülü ö¤renciler gözalt›na al›nd›, bir teröristmiflçesine defalarca hücrelere kilitlendiler, terörle mücadelede sorguland›lar, parmak izleri al›nd›, önlerine numaralar yaz›l› tabelalar konularak resimleri çekildi, yarg›land›lar ve hapis cezalar› ald›lar.

11 Temmuz 2001 tarihli "Gizli" ibareli "Sultanbeyli ‹lçesi Psikolojik Harekât Faaliyetleri Görev Sonuç Raporu"nda, 1997 y›l›ndan 2001'e kadar Sultanbeyli'de irtica ile nas›l mücadele edildi¤i; kaç Kur'an Kursu ve ö¤renci yurdunun kapat›ld›¤›, baflörtülüler ve sakall› insanlarla ile nas›l mücadele edildi¤i anlat›l›yor.

Bu yasa¤›n hukuk d›fl› oldu¤unu ifade eden ve inanan insanlara zulmetmeyi reddeden akademisyenler, hâkim ve savc›lar da ya görevden al›nd› ya da sürgün edildi. Yasak devletin halk› aras›nda yapt›¤› ayr›mc›l›k ve zulüm neticesinde toplumda da bir ayr›flmaya neden oldu.

Bugün 28 fiubat'›n sona erip ermedi¤i tart›fl›l›yor. Askerin siyaset üzerindeki etkisi s›n›rlanm›fl ve özgürlükler yolunda Avrupa Birli¤i'ne uyum çerçevesinde önemli ad›mlar at›lm›fl olsa dahi, 28 fiubat MGK kararlar›yla laikli¤i koruma ad› alt›nda at›lan bütün ad›mlar, aynen devam ediyor.

Jitem personelinin katk›s› ve sivil ajanlarca haz›rlanm›fl bu raporda ilçede yaflayan insanlar›n tek tek Türkiye'nin hangi bölgesinden geldikleri, siyasi e¤ilimleri, kültürel ve etnik aidiyetleri, okuma yazma oran›, karfl›laflt›rmal› cami ve okul say›lar›na kadar birçok veri yer al›yor. Raporda ayr›ca, 1997 y›l›ndan 2001'e kadar Sultanbeyli'de irtica ile nas›l mücadele edildi¤i ve camilerin nas›l denetim alt›na al›nd›¤› da etrafl›ca anlat›l›yor.

Daha sonra “Post-modern darbe” deyimini ilk kullanan Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak taraf›ndan “Tek bir mermi at›lmad›, tek bir burun kanamad›. T›pk› NATO’nun Varflo Pakt›’n› teslim almas› gibi.” sözleri ile ifade edilen 28 fiubat sürecinin Türkiye’deki Din E¤itimi’nde yol açt›¤› tahribat›n bilançosuna bakacak olursak;

8 y›ll›k kesintisiz temel e¤itim hiçbir yönlendirmeye imkân vermeden devam ediyor ve bu e¤itimi almadan Kur'an Kurslar›’na gitmek yasak, ‹mam Hatip Liseleri de dâhil olmak üzere hâlâ bütün meslek okullar›n›n önünde katsay› engeli mevcut, baflörtülü ö¤rencilere üniversite kap›lar› hâlâ kapal›…

‹mam Hatip Liseleri’nin, Kuran Kurslar›’n›n ve pek çok ö¤rencinin bar›nma ihtiyac›n› karfl›layan yurtlar›n kapat›lmas›, cami inflaatlar›n›n durdurulmas›, vak›flar›n mühürlenmesi, ‹mam Hatip

• 8 y›ll›k kesintisiz e¤itim ile beraber ‹mam Hatip Liseleri’nin orta k›sm› kapat›ld› • Çok say›da ‹mam Hatip Lisesi ve Kur’an Kurslar› kapat›larak say›lar› azalt›ld› • Katsay› uygulamas› ile beraber

• Yaz tatillerinde ve hafta sonlar›nda Kur’an Kurslar›’na gidebilmek için yafl flart› arand› • Erken yaflta bafllamas› gereken din e¤itiminin her alanda önü kesildi • K›sacas› bütün ‹slami oluflumlara aç›kça ders verildi

28 fiubat süreci itibariyle bafllayan uygulamalar içerisinde farkl› fleyler beklemek neredeyse imkâns›z. Din e¤itimi ve ö¤retimi irtica ile özdefllefltirildi¤i sürece de gençlerin bundan etkilenmemesi mümkün de¤il. Evet, belki 28 fiubat bin y›l sürmeyecek ama yaratt›¤› tahribat›n hala bertaraf edildi¤i de söylenemez.


20

Eylül - Ekim 2010

Prof. Dr. Abdulaziz Bay›nd›r bayindir@istanbul.edu.tr

Din Anlay›fl›m›z› De¤ifltirmeliyiz Sünneti iyi ö¤renmek de Kur’ân-Sünnet bütünlü¤ünü kavramakla mümkündür.(1) Sünneti Kur’ân’dan ayr› bir kaynak saymaya devam edersek iflin içinden ç›kamay›z. ‹nsan›m›z› böyle yetifltirmeli ve dünyan›n karfl›s›na flu öneri ile ç›kmal›y›z: “Gelin, Allah’›n yaratt›¤› âyetleri, indirdi¤i âyetlerle birlikte okuyarak din ve bilim dengesini yeniden kural›m ve denge ça¤›na ulaflal›m.” ‹tiraf etsin veya etmesin her insan, Allah’› var ve bir kabul eder. Bu sebeple, dinsiz oldu¤unu söyleyenler de dâhil herkesin bir din anlay›fl› olur ve kendini, o dinin dindar› sayar. Bunlar›n hepsi do¤ru yolu anlam›fl, ona içten inanm›fl sonra o yoldan ç›km›fl kimselerdir. Allah Teâlâ, yoldan ç›kanlar›n ortak özelli¤ini bize flu flekilde bildirmifltir: “Ogün nice yüzler ak ç›kar, nice yüzler de karar›r. Yüzleri kararanlara flöyle denir: "Siz inand›ktan sonra kâfir oldunuz, de¤il mi? Kâfir olman›za karfl›l›k, tad›n flu azab›!” (Âl-i ‹mrân 3/106) Yoldan ç›kanlar, Allah’› ikinci s›raya koyanlard›r. Birinci s›raya ya kendilerini ya bir ilim adam›n›, ya da melekleri, peygamberleri veya din adamlar›n› koyarlar. Asl›nda onlar›n birinci s›raya koyduklar› bunlar de¤il, fleytanlard›r. Allah Teâlâ insanlar› ikiye ay›rm›fl ve flöyle demifltir: “Allah bir tak›m›n› yoluna kabul eder, bir tak›m› da sap›kl›¤› hak eder. Sap›klar, Allah’tan önce fleytanlar› veli edinen ve kendilerini do¤ru yolda görenlerdir.” (Arâf 7/27-30) Bunlar, birinci s›raya koyduklar› fleytanlara kulluk ederek hürriyetlerini kaybedince

anlay›fllar›na ters düflen âyetleri görmezlikten gelirler. Yapt›klar›n›n yanl›fl oldu¤unu bildikleri için zaman zaman Allah’a teslim olma arzusu da duyarlar.(2) Ama menfaatlerini kaybetme korkusu buna engel olur. Allah Teâlâ flöyle buyurur: “… Kâfirlerin çetin bir azaptan çekecekleri var. Onlar, dünya hayat›n› ahiretten çok seven, Allah’›n yolunu çarp›tmaya çal›flarak ondan uzaklaflan kimselerdir. Onlar derin bir sapk›nl›k içindedirler. (‹brahim 14/2-3) Öyleyse önemli olan dindar olmak de¤il, Allah’›n dininin dindar› olmakt›r. Allah Teâlâ, kendi do¤ru dininin tarifini flu âyete yerlefltirmifltir: “Yüzünü dosdo¤ru bu dine, Allah’›n f›trat›na çevir. O, insanlar› ona göre yaratm›flt›r. Allah’›n yaratt›¤›n›n yerini tutacak bir fley yoktur. Do¤ru din budur, ama insanlar›n ço¤u bunu bilmez.” (Rum 30/30) Demek ki, do¤ru din f›trat, yani varl›klarda geçerli kanunlar bütünüdür. Bu kanunlar, indirilmifl veya yarat›lm›fl âyetlerden ö¤renilir. ‹ndirilmifl âyetler Kur’ân’da olanlard›r. Yarat›lm›fl âyetler ise canl› ve cans›z tüm varl›klard›r.

‹nsan, do¤umundan ölümüne kadar Allah’›n yaratt›¤› âyetleri gözlemler ve onlardan bilgi edinir. Bu bilgilerle o, Kur’ân’›n Allah’›n kitab› oldu¤unu ve onu getirenin de Allah’›n Elçisi oldu¤unu anlayacak seviyeye gelir. Allah Teâlâ flöyle buyurur: “Hem d›fl çevrede hem de kendi içlerinde olan âyetlerimizi onlara gösterece¤iz; sonunda onun (Kur’ân’›n) gerçek oldu¤u onlar aç›s›ndan iyice ortaya ç›kacakt›r.” (Fussilet 41/53) ‹nsana yap›lacak en büyük iyilik, hiçbir ekleme ve ç›karma yapmadan Allah’›n kitab›n›, onun anlayaca¤› dille ona ö¤retmektir. Böylece o, kendindeki do¤ru bilgilerle Kur’ân âyetlerinin bütünleflti¤ini görerek onun Allah’›n kitab› oldu¤unu, onu getiren zat›n da Allah’›n Elçisi oldu¤unu kavrayacakt›r. Bu yüzden Kur’ân’› her insana, kendi ana diliyle anlatmak gerekir. Zaten Kur’ân’›n Arapça olmas›, Muhammed aleyhisselam›n içinden ç›kt›¤› toplumun ana dilinin Arapça olmas›ndan dolay›d›r. Allah Teâlâ flöyle buyurmufltur: Biz, her elçiyi kendi toplumunun dili ile gönderdik ki, onlara aç›k aç›k anlats›n. Bundan sonra Allah, sap›kl›¤› tercih edeni sap›k sayar,


Eylül - Ekim 2010

‹nsana yap›lacak en büyük iyilik, hiçbir ekleme ve ç›karma yapmadan Allah’›n kitab›n›, onun anlayaca¤› dille ona ö¤retmektir. Böylece o, kendindeki do¤ru bilgilerle Kur’ân âyetlerinin bütünleflti¤ini görerek onun Allah’›n kitab› oldu¤unu, onu getiren zat›n da Allah’›n Elçisi oldu¤unu kavrayacakt›r. Bu yüzden Kur’ân’› her insana, kendi ana diliyle anlatmak gerekir. hidayeti tercih edeni de yoluna kabul eder . Güçlü olan o, do¤ru karar veren odur. (‹brahim 14/4) Onun elçili¤i s›rf Arap toplumuna de¤il, tüm insanl›¤ad›r. Allah Teâlâ flöyle buyurur: Seni, baflka de¤il, bütün insanlar için müjdeleyici ve uyar›c› elçi olarak gönderdik. Fakat insanlar›n ço¤u bunu bilmez. (Sebe 34/28) Onun tebli¤i, ancak onun uygulad›¤› yolla insanlara ulaflt›r›labilir. Bu sebeple din e¤itiminde temel hedef, Peygamberimiz gibi davranarak Allah’›n yaratt›¤› âyetleri okumakta olan insanlara, Allah’›n indirdi¤i ayetleri de okuyup bu ikisi aras›ndaki bütünlü¤ü göstermektir. Asl›nda bu, her müminin görevdir. Bunu ihmal edenlerin düflece¤i kötü durum flöyle aç›klam›flt›r: ‹ndirdi¤imiz aç›k ayetleri ve do¤ru yolu Kitapta insanlara

21

aç›klamam›zdan sonra gizleyenleri Allah d›fllayacakt›r. D›fllayacak olanlar da d›fllayacakt›r. Tevbe edip kendini düzelten ve onlar› aç›klayanlar baflka. Onlar›n tevbesini kabul ederim. Ben tevbeleri kabul ederim, ikram›m boldur. (Bakara 2/159-160) Allah'›n indirdi¤i kitaptan bir fleyi gizleyenler ve ona karfl›l›k biraz ç›kar sa¤layanlar var ya, onlar kar›nlar›na sadece atefl doldururlar. Allah K›yamet günü onlarla konuflmaz. Onlar› aklamaz. Onlara ac› bir azap vard›r. (Bakara 2/174) Bilim ve sanat›n bilgi kayna¤› da âyetlerdir. O âyetleri daha iyi okuyan Allah’a daha sayg›l› olur. Allah Teâlâ, baz› tabiat âyetlerini sayd›ktan sonra flöyle buyurmufltur: “Allah’tan çekinenler, sadece onun bilgili kullar›d›r.” (Fât›r 35/28) Din anlay›fl›m›z› Allah’›n tarif etti¤i flekilde de¤ifltirirsek din ve bilim ayr›l›¤› kalmaz. Tüm insanl›¤› kucaklayan, evrensel do¤rulara ça¤›ran ve bozulan dengeleri düzelten bir din anlay›fl› ortaya ç›kar. Öyleyse dini tebli¤ edecek bir kimsenin Kur’an’› iyi ö¤renmesi olmazsa olmaz flartt›r. Kur’an’› ö¤renmenin olmazsa olmaz flart›

da Arapçay› ve Sünneti iyi ö¤renmektir. Sünneti iyi ö¤renmek de Kur’ân-Sünnet bütünlü¤ünü kavramakla mümkündür . Sünneti Kur’ân’dan ayr› bir kaynak saymaya devam edersek iflin içinden ç›kamay›z. ‹nsan›m›z› böyle yetifltirmeli ve dünyan›n karfl›s›na flu öneri ile ç›kmal›y›z: “Gelin, Allah’›n yaratt›¤› âyetleri, indirdi¤i âyetlerle birlikte okuyarak din ve bilim dengesini yeniden kural›m ve denge ça¤›na ulaflal›m.” Dünyada bu meydan okumay›, Müslümanlardan baflka yapabilecek kimse yoktur.

(1) Kur’ân-Sünnet bütünlü¤ü konusunda, uygulamal› çal›flmalar› görmek için www.suleymaniyevakfi.org adl› sitemizde yay›mlanan araflt›rmalar incelenebilir ve http://www.kurandersi.com/mukayeseli-fikih-dersleri/ adresinde yay›mlanan ilmi sohbetlerimiz dinlenebilir. • ‹stanbul Üniversitesi ‹lahiyat Fakültesi ö¤retim üyesi. (2) Kâfirler zaman zaman, keflke biz de (Allah’a) teslim olsayd›k diye arzu ederler. (Hicr 15/2) (3) Bu meal, Maturîdî’nin tefsirine göre yap›lm›flt›r. Bakz. Ebu Mansur Muhammed b. Muhammed el-Maturîdî, es-Semerkandî (ö. 333 h./944 m.) Tevîlât’ul-Kurân, Tahkîk, Hatice Boynukal›n, ilmî kontrol Bekir Topalo¤lu, ‹st. 2006, c. VII, s. 458. (4) Kur’ân-Sünnet bütünlü¤ü konusunda, uygulamal› çal›flmalar› görmek için www.suleymaniyevakfi.org adl› sitemizde yay›mlanan araflt›rmalar incelenebilir ve http://www.kurandersi.com/mukayeseli-fikih-dersleri/ adresinde yay›mlanan ilmi sohbetlerimiz dinlenebilir.


22

Eylül - Ekim 2010

Ahmet Altun E¤itimci Yazar

a_altuni@hotmail.com

Dün Bugün Yar›n 1948 y›l›na gelindi¤inde art›k cenaze namaz› k›ld›racak imam bulunmaz hale gelmifl. Çok partili döneme geçifl y›llar›n›n getirdi¤i demokratik ortamda politikac›lar halk›n din görevlisi isteklerini karfl›layacaklar›n› vaat etmeye bafllad›lar. 1948 y›l›nda ilkokullara Din Dersi konuldu ve ‹mamHatip Kurslar› aç›ld›. ‹lkokul mezunu ve askerli¤ini yapm›fl kimselerin kabul edildi¤i bu kurslar on ilde 10 ay süreli olarak 50 adet kurs aç›ld›. Ancak mezunlar›na kadro verilmedi¤i için bu kurslar ilgi görmemifl ve baflar›s›z bir giriflim olarak tarihe geçmifltir. Adalet, hofl görü ve güzel ahlak›n hakim oldu¤u Osmanl› toplumu 400 y›l› süper güç olmak üzere yaklafl›k 600 sene imparatorluk olarak varl›¤›n› sürdürebilmifltir. Osmanl›’n›n bu güç ve varl›¤›n› kaliteli bir din e¤itimine borçlu oldu¤unu söyleyebiliriz. Tarih gösteriyor ki, Müslümanlar ne zaman ve ne kadar dine ve din e¤itimine önem vermifllerse, o kadar yükselmifl ve güçlenmifller. Din e¤itiminin kalitesi ve dine ilginin azalmas› ölçüsünde de gerilemifller. Osmanl›da da ayn› durum söz konusu olmufltur. Din e¤itiminin yan› s›ra detayl› bir flekilde medreselerde, matematik, astronomi, kimya, fizik, hukuk, edebiyat, t›p ve felsefeye de yer verilmiflti. Osmanl› Devleti'nin son 20 y›l›nda bugünkü ortaö¤retim ve lise karfl›l›¤› "Mektebi Sultaniye", "Rüfltiye", "‹dadiye", "Darü'l Muallimin"lerde "Ulûmu Diniyye ve Ahlakiyye" ad›yla din e¤itimine yer verilmifl, bu modern e¤itim kurulufllar›ndaki din e¤itimi Cumhuriyetin ilk y›llar›na kadar devam etmiflti.

1928’de laikli¤in kabulü ile 1924’te anayasada yer alan Türkiye Devleti’nin "Dinî ‹slâm’d›r" hükmü ç›kar›l›yor. 1 Kas›m 1928’de Osmanl›cada kullan›lan Arapça harfler kald›r›l›p bunun yerine Latin harfleri getirilmifl, böylece 600 senelik Osmanl›-‹slam kültür ile yeni nesil aras›ndaki köprü y›k›lm›flt›r. 29 Ekim 1929’da Milli E¤itim Bakan› Mustafa Necati’nin yeni harfleri tan›tmas› vesilesiyle geldi¤i Konya’da “Kur’an’› tarihe gömdük” afifli as›lm›flt›.

olmas›na ra¤men dini liderler, dini cemaat ve tarikatlar din hizmetini yürütmeye çal›flm›fl tabi bunun bedelini de mallar›yla, canlar›yla ödemifller. 1940 y›l›ndan itibaren din ve dindarlara bask› ve fliddet artmaya bafll›yor. Dinde reform ad› alt›nda Ezan Türkçelefltirildi. ‹badetlerin Türkçe yap›lmas› için din görevlilerine ve halka bask› ve iflkence uyguland›. 1944 y›l›nda meclise verilen bir önerge ile camilere s›ra konulmas› ve ibadetlerin müzik eflli¤inde yap›lmas› teklif edildi.

1928’de hacca gidifller yasaklanm›fl. 1931 y›l›ndan itibaren din e¤itimö¤retiminin bulunmad›¤› bir dönem bafllam›flt›r. 1931 y›l›nda ilk ö¤retmen okullar› ve di¤er orta dereceli okullar›n müfredat programlar›ndan din dersleri ç›kar›lm›fl; 1932-1933 ders y›l›nda ‹lahiyat Fakültesi, "ö¤renci yetersizli¤i" gerekçe gösterilerek kapat›lm›flt›r.

Fetret Dönemi

Bu tarihten itibaren, yaklafl›k 20 y›ll›k dönemde Türkiye’de din e¤itimi ve ö¤retimi hiç bir resmi kurumda yap›lmaz oldu.

1924’te ANAYASA’ya (Teflkilat-i Esasiye) konulan dini kavramlar 1928’de ç›kar›lm›flt›r.

Dine karfl› olumsuz ve yanl›fl tutumlar halka dinin elden gitmekte oldu¤u kanaatini vermifltir. Resmen yasak

Bu fetret ve bask› dönemlerinde cami ve vak›f mallar› sat›lm›fl, baz› camiler askeri depolara dönüfltürülmüfl, dini kitap ve dergilerin bas›lmas› yasaklanm›fl ve Kur’an yasak kitaplar aras›nda yer alm›flt›. 1948 y›l›na gelindi¤inde art›k cenaze namaz› k›ld›racak imam bulunmaz hale gelmifl. Çok partili döneme geçifl y›llar›n›n getirdi¤i demokratik ortamda politikac›lar halk›n din görevlisi isteklerini karfl›layacaklar›n› vaat etmeye bafllad›lar. 1948 y›l›nda ilkokullara Din Dersi konuldu ve ‹mam-Hatip Kurslar› aç›ld›. ‹lkokul mezunu ve askerli¤ini yapm›fl kimselerin kabul edildi¤i bu kurslar on ilde 10 ay süreli olarak 50 adet


Eylül - Ekim 2010

kurs aç›ld›. Ancak mezunlar›na kadro verilmedi¤i için bu kurslar ilgi görmemifl ve baflar›s›z bir giriflim olarak tarihe geçmifltir. ‹mam-Hatip Dönemi Menderes’in iktidara gelmesiyle, ezanlar asl›na dönüfltürülüyor ve ilk defa resmi olmak üzere 1951’de Yedi ilimizde 7 adet ‹mam_hatip okullar› aç›l›yor. ‹lkokula dayal›, birinci devresi dört, ikinci devresi üç y›ll›k olarak aç›lan bu okullar›n say›s› 1961 y›l›nda 18 adetti. 1971 y›l›nda 72 adet oldu. Ancak bu okullar›n halk›n gönlünde taht kurmas› ve gittikçe say›lar›n›n artmas› baz› komiteleri ve gizli güçleri rahats›z etti. 1971 zaman›n hükümetine verilen 12 Mart muht›ras›yla, 1972–1973 ö¤retim y›l›ndan itibaren ‹mam-Hatip Okullar›n›n orta k›sm› kapat›l›p, ortaokula dayal› 4 y›ll›k meslek okulu haline getirildi. Nihat Erim hükümeti taraf›ndan al›nan bir kararla, 72 adet olan ‹mam-Hatip Okulundan lise k›sm› olmayan 33 okulun tamam›, 40 okulun da orta k›sm› kapat›l›yor. 1974 y›l›ndan itibaren orta k›s›mlar› yeniden aç›ld›. 1976 y›l›nda bir velinin açt›¤› dava neticesinde k›zlar da ‹mam-Hatip Liselerinde okuma imkan›na kavuflmufl oldu.

1980 y›l›nda ‹mam-Hatip Liselerinin say›s› 374'e ulaflt›. Böylece 1997 y›l›na geldi¤imizde ‹mam-Hatip Lisesi say›s› toplam olarak 610’a ulaflm›fl oldu. 28 fiubat müdahalesiyle yok olma noktas›na gelen ‹HL, 2002 seçimlerinden sonra nefes almaya bafllad› ve halk›n teveccühü neticesinde yeniden ihya oldu ve tekrar y›ld›z› giderek parlamaya bafllad›. 28 fiubat müdahalesiyle, 2003’te 11.000’e düflen ö¤renci say›s›, 2009’da 150.000’i aflt› ve art›k kay›t zaman›nda ‹mam –Hatip okullar› önünde y›¤›lmalar görülmeye bafllad›. Di¤er taratan ‹mam-Hatip okullar›na paralel olarak, 1956 y›l›nda ortaokullara, 1967 y›l›nda liselere iste¤e ba¤l› din bilgisi dersleri konuldu. Ancak bu dersler din e¤itimi konusunda yeterli olmad›. ‹ste¤e ba¤l› oldu¤u için talep görmedi, yeterli ö¤retmen tayin edilmedi¤i için ehliyetsiz kifliler taraf›ndan bu dersler verildi. Onun için bu okullarda okuyan ö¤renciler, kul hakk›, dürüstlük, milli fluur, adalet ve güzel ahlak›n verildi¤i din e¤itiminden mahrum kald›lar. Bunlar›n bir k›sm›, çete, kaçakç›l›k, yolsuzluk ve terörle devletin bafl›na bela oldular. Laikli¤i Avrupa’dan alan devlet, Avrupa ülkelerindeki din e¤itimine de bakmad›lar. Halbuki birçok Avrupa ülkesinde din dersi zorunlu olarak okutuluyor. Dini e¤itim devlet taraf›ndan çeflitli flekillerde destekleniyor. Laikli¤in befli¤i olarak

23

gösterilen Avrupa’da din e¤itimi, devletin deste¤i, kilisenin etkinli¤i ile sürdürülüyor. Avrupa’n›n birçok ülkesinde, ‹lk ve orta dereceli okullarda ö¤renci, din dersi ya da ahlâk derslerinden birisini okumak zorundad›r. Haftada iki saat olarak uygulanan ve dini cemaatlerin tayin etti¤i görevlilerce verilen din derslerinin ücretlerini devlet öder. Bugün, 1982 tarihinde kabul edilen bir kanunla lise ve dengi okullarda, Anadolu liselerinde, meslek liselerinde, askeri liselerde mecburi din e¤itimi de¤il, din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri okutulmaktad›r. Onun için okullarda din e¤itimi uygulamas› yap›lmamaktad›r. fiimdi, din e¤itiminde devlete düflen, en pratik, en uygun ve en kaliteli olan›, hem din hem de fen derslerinin okutuldu¤u, ‹mam-Hatip müfredat›n›, baz› düzenlemelerle bütün okullara koymakt›r. Devletimiz, dinin hakim olaca¤› 21. as›rda, huzur ve bar›fl ad›na, asayifl ad›na, hak ve hukuk ad›na bunu yapmak zorundad›r diyebiliriz. Çünkü Allah ve ahret gününe hakk›yla inanan, kalbinde Allah ve kullar›n›n sevgisini tafl›yan 1000 kifliyi idare etmek 10 anarflisti idare etmekten daha kolayd›r. ‹mam-Hatip liseleri, asl›nda bir meslek okulu olmaktan ziyade müfredat› geniflletilmifl bir genel lise hükmündedir. Din adamlar› yetifltirmek için de baflka mesleki ve ihtisas okullar› aç›lmal›d›r.


24

Eylül - Ekim 2010

fiaban KARAKÖSE E¤itim Yönetimi ve Denetimi Uzman› / T‹DEF Genel Sekreteri

Türkiye’de Çocuklara Din E¤itiminin Kurumsal Manzaras› Türkiye’de çocuk ve ergenlere yönelik din e¤itim-ö¤retimi yapan kurumlar denilince, baflta aile olmak üzere, camilerdeki yaz Kur’an kurslar›, uzun süreli Kur’an kurslar›, okullar ve sivil toplum kurulufllar› akla gelmektedir. Aile kurumunda ana-babalar, çocuklar›n din e¤itimine önem vermekle birlikte, ne kendileri bizzat ve tam manas›yla onlara örnek olabilmekte ne de din e¤itimö¤retimini bir plan programa göre yapabilmekteler. Esasen anababalardan en çok beklenen, dini yaflant› hususunda çocuklara örnek/model olmalar›d›r ki di¤er hiçbir kurum bu hususta aile kadar özgür de¤ildir. Dünyevileflmenin Müslüman ailelere etkisini iyice art›rd›¤› bir süreçte ana-babalar, çocuklar›n dini geliflimlerinde her geçen y›l nüfuzlar›n› kaybetmektedir. Anababalar yeterli donan›ma sahip olmay›nca veya kendilerini sürekli gelifltirmeyince, zamane çocuklar›n›n geliflimlerinin gerisinde kal›yor ve onlar› kuflatam›yor. Özellikle ebeveynlerin çocuk psikolojisi, din e¤itimi, iletiflim, disiplin, ö¤retim yöntemleri gibi konularda yeterli bilgi ve beceriye sahip olduklar› söylenemez. Art›k zamane Müslüman ailesi din e¤itimi görevini, her türlü masraf› göze alarak, yaz Kur’an kurslar›na veya çevrelerindeki STK’lar›n programlar›na devretmektedir. Camiler, çocuklar›n din e¤itimö¤retiminde özellikle yazlar› aç›lan kurslar sayesinde ifllev görmektedir. Resmi kay›tlara göre 2009 y›l›nda 1.881.637 çocuk camilerdeki bu programlara kat›lm›flt›r. Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› (D‹B), 2005 y›l›ndan itibaren yaz Kur’an kurslar›na yönelik ö¤retim programlar›n› gelifltirdi, kitaplar ve k›lavuzlar bast›. Kur sistemi ile din ö¤reniminde bireysel farkl›l›klara

uyum sa¤lamak, etki ve verimi art›rmak istedi. Ancak camilerdeki din görevlileri henüz/hâlâ bu yeniliklere umulan düzeyde bir adaptasyon ve geliflme gösteremedi. Yine baz› camilerde “imam bildi¤ini okuyor”. Yaz kurslar› öncesi imamlar müftülükler taraf›ndan her ne kadar hizmet içi e¤itime al›nsalar da onlarda ö¤retmenlik özellikleri ve becerisi bir türlü geliflmemektedir. ‹mamlar ise art›k elefltirilmekten ve yetersiz görülmekten iyice bunalm›fl ve agresifleflmifl durumdalar. ‹mamlar y›l boyunca yetiflkin-yafll› cemaatle iletiflim içinde bulunmalar› sebebiyle, çocuklara ö¤retmenlik yapabilecek psikolojiden uzaklaflmaktad›r. Yaz›n camiye gelen çocuklar›n kalabal›k oluflu da cabas›. Okullardaki ö¤retmen ve ö¤retime nazaran, mevcut imamlar ve camideki yaz kurslar› zay›f kalmakta, çocuklar çabuk s›k›lmakta, k›sa süre sonra art›k kursa gelmemektedir. Bu durumda imamlar›m›z›n ‹HL mezunu veya ö¤rencisi, Kur’an kursu mezunu veya ö¤rencisi, çevredeki DKAB veya ‹HL ö¤retmenlerinden yard›m istemesi ve onlar› da yaz Kur’an kurslar›nda e¤itimin içine çekmesi pek çok aç›dan yararl› olacakt›r. Kursa kat›lanlar›n yar›s›n›n k›z oldu¤u dikkate al›n›rsa, camide bayan hocalar da görev üstlenmelidir. Bütün bunlar için, sosyal çevresi ve iliflkileri geliflmifl bir imam tipi gerekli. ‹mamlar›n yaz kurslar›nda tan›d›klar› baz› çocuklarla y›l içerisinde de irtibata/e¤itime devam etmesini beklemek ise flu an için güzel bir hayal… Uzun Süreli Kur’an Kurslar›na çocuklar en erken, zorunlu e¤itimin bitti¤i 14-15 yafllar›nda gelebilmektedir. Oysa bu yafllardaki bir “ergen”, özellikle de erkekler, örgün e¤itim sürecini durdurup en az bir y›l boyunca kursa gitmeyi tercih etmemektedir. 1997-2001 y›llar› aras›

1989 adet Kur’an kurs ö¤rencisizlikten kapand›. Ergenler yeterli say›da gelmeyince, kurslar kapanmas›n diye, en az 15 kifli bulup s›n›f açabilmek için Kur’an kursu ö¤reticileri mahallelerindeki yetiflkin kad›nlara ulaflmak durumunda kald›. Bu ise bir yönüyle hayra vesile oldu. Çünkü çocuk sahibi kad›nlar, kursta ald›klar› e¤itimle evlerinde çocuklar›n din e¤itiminde daha etkili olmaya bafllad›lar. Halihaz›rda Kur’an kurslar›ndaki ö¤rencilerin yaklafl›k % 92’si bayanlardan oluflmaktad›r. 2009-2010 e¤itim-ö¤retim y›l›nda aç›k kurs say›s› 8696, bay ö¤renci say›s› 25.137, bayan ö¤renci say›s› 272.110, toplam ö¤renci say›s› 297.247’dir. Ö¤rencilerin % 73’ü ilkokul mezunu, % 60’› yetiflkin bayand›r. Genel olarak “karma bayanlar”dan oluflan kurs s›n›flar› var. 15 yafl›nda ergen k›z da var s›n›fta, 70 yafl›ndaki teyze de. Böylesi karma s›n›fta e¤itim-ö¤retim yapmak ise bafll› bafl›na bir sorun; uzmanl›k ve tecrübe ifli. Türkiye genelinde yaklafl›k 13.000 kurs ö¤reticisi var ve bunun % 86’s› bayan. Son dönemde göreve atanan Kur’an kursu ö¤reticilerinin ço¤u bekâr genç k›zlar. Onlar, evli ve yetiflkin kad›nlara dini ö¤retmekte ve örnek olmakta zorlan›yorlar. Kurslarda çocuk, ergen, yetiflkin, yafll› herkesle muhatap olan bu ö¤reticilerin ifli, asl›nda imamlardan da okullardaki DKAB ö¤retmenlerinden de bu bak›mdan daha zor.Yine de onlar›n ö¤retmenlik becerisi, imamlara göre daha iyi durumda. Kur’an kurslar› ayr›ca, kiflisel ve ailevi sorunlar›n paylafl›l›p dan›flmanl›k istendi¤i birer “dan›flma ve rehabilitasyon merkezleri” gibi çal›fl›yor. Ne zamand›r “Kur’an kursu” ismi, içinde gerçekleflen hizmetlere dar gelmektedir. Okullarda, ilkö¤retim 4. s›n›fta lisede 12. s›n›fa kadar zorunlu din dersi var.


Eylül - Ekim 2010

Bölümü’nün, 1998’deki gibi tekrar ‹lahiyat Fakülteleri bünyesine al›nmas›. Bu, gelece¤in DKAB ö¤retmenlerinin daha fluurlu ve donan›ml› yetiflebilmesi için gerek flart.

Ancak en verimli din derslerinin 4., 5. ve 6. s›n›flarda yap›labildi¤i; liselerde verimin iyice düfltü¤ü belirtilmekte. Gerek ergenlik psikolojisinin artan etkisi, gerekse SBS, OKS, LYS gibi s›navlar sebebiyle din dersine ilgi son s›n›flarda iyice azalmaktad›r. Zaten s›navlarda dini sorular neredeyse hiç ç›kmamaktad›r (!). Okutulan din derslerinin müfredat› 2006 y›l› itibariyle yenilendi ve yeni müfredata uygun kitaplar yay›nland›. Eskisine nazaran daha cazip/güzel olan bu kitaplar›n ifle yaramas› elbette ki DKAB ö¤retmenlerine ba¤l›. Ö¤retmenlerin nefleli, cana yak›n, ulafl›labilir ve ö¤renciyle iletiflimde baflar›l› olmas›, belki dersin içeri¤inden daha önemli. Din dersini sevmeyen ö¤rencilere bunun sebebi soruldu¤unda, ço¤unlukla ö¤retmenin sevimsizli¤inden bahsetmekteler. Oysa okullardaki din dersleri, yaz Kur’an kurslar›ndan da, uzun süreli Kur’an kurslar›ndan da daha önemlidir. Çünkü her çocu¤un yolu camiye ya da kursa düflmese de okula düflmekte ve bir ö¤retmen nezaretinde zorunlu olarak dini bilgiler almaktad›r. Türkiye genelinde yaklafl›k 20.000 DKAB ö¤retmeni görev yap›yor. Her y›l yaklafl›k 11 milyon ö¤renci din dersine giriyor. Bir ö¤renci, 4. s›n›ftan 12. s›n›fa kadar yaklafl›k toplam 500 saat din dersi görüyor. Bu çok önemli bir f›rsatt›r, imkând›r. Din ö¤retmenleri, ana-babas›n›n dünya görüflü veya mezhebi ne olursa olsun, s›n›f›ndaki ö¤rencisine kendisini ve dini sevdirmeli, müspet tesirli bir söz ve davran›flla da olsa onun hayat›nda iz b›rakmal›d›r. Bu ifl, fluur ve misyon sahibi olmaya ba¤l›d›r ki Türkiye genelinde din ö¤retmenlerinde hamdolsun bulunmaktad›r. Bunda DKAB ö¤retmenlerinin sivil inisiyatifle oluflturduklar› platformlar›n ciddi katk›s› var. Ancak yap›lmas› gereken önemli bir ifl var ki o da 2006’da E¤itim Fakülteleri bünyesine aktar›lan ‹lkö¤retim DKAB Ö¤retmenli¤i

‹mam-Hatip Liselerine ö¤renciler 9. s›n›ftan itibaren gelmekteler. ‹HL ö¤retmenlerinin genel ifadesine göre; eskiden ö¤renci 6. s›n›fta gelir, flekillenmeye müsait bir yap›da olurdu; art›k ö¤renciler dört y›l içerisinde eski ö¤renciler kadar bilgi ve fluur alamamaktalar. ‹HL’de k›z ö¤renciler a¤›rl›kta. Emeklili¤i yaklaflm›fl pek çok ö¤retmenin bu “yeni ergen k›z ö¤renciler”le iletiflim kurma, onlar› etkileme ve rehberlik etme kabiliyetleri maalesef çok zay›f. Ergen k›zlara, okuldaki bayan ö¤retmenlerin model olmas› ve ablal›k yapmas› gerekiyor, ama maalesef onlar da genelde ne böylesi bir misyona sahip ne de psikolojiye ve hayat tarz›na. “Kendisi himmete muhtaç dede, nerde kald› gayr›ya himmet ede” durumu. ‹HL’lerde okutulan dini bilgiler bir yana, ö¤rencilerin normal lise ö¤rencilerinden fark› yavafl da olsa her geçen y›l azalmakta, okullarda vukuat artmaktad›r. ‹HL’lerde baz› hocalar›n tez zamanda emeklili¤ini, fluurlu/örnek bayan hocalar›n say›s›n›n artmas›n› beklemek laz›m. Okul müdürü, ana-babas› ve ö¤rencisiyle, “üniversite s›nav›nda baflar›ya odakl› bir ‹HL e¤itim felsefesi”n›n yerini, fluurlu bir nesil yetifltirmeye odaklanm›fl bir yap›n›n almas› için çal›flmak gerekmektedir. Türkiye’de ne zamand›r, ‹lahiyat Fakülteleri istedikleri kalitede ö¤renci gelmedi¤i için ‹HL’leri suçlamakta, ‹HL’ler ise kendilerindeki ö¤retmenlerin ‹lahiyat Fakültelerinden mezun oldu¤unu söyleyerek karfl› suçlamada bulunmaktad›r. D‹B ise alaca¤› personelin evsaf›na bakarak hem ‹lahiyat Fakültelerini hem de ‹HL’leri elefltirmektedir. D‹B ve DÖGM’nin belirledi¤i “personel yeterlikleri”ne göre ‹HL ve ‹lahiyatlar›n yap› ve programlar› yeniden düzenlenmelidir. Çocuklar›n din e¤itimiyle meflgul olan imamlar, kurs ö¤reticileri ve ö¤retmenler, terfi s›navlar› olmasa

25

kitap okumayacaklar›n› kendi itiraf etmektedirler. Bu, bir insan›n kendini gelifltirme sürecinin durdu¤unun aç›k bir kan›t›d›r. Böylesi kifliler, kurumlar›n düzenledi¤i hizmet içi e¤itim kurslar›na kat›lmay› da istememekte, zoraki geldikleri programlarda s›k›lmaktad›rlar. Çünkü onlar› kendilerini gelifltirmeye, güncellemeye, tazelemeye sevk edecek içsel bir motiv yok. Onlar›n bildikleri zaten cemaate ve ö¤rencilere fazlas›yla yetecek düzeyde (!). Resmi bir zaruret olmasa, belki de kimsenin rahat›n› bozaca¤› yok. Di¤er taraftan; hizmet öncesi ve hizmet içi e¤itim çok büyük önem arzetmektedir. Fakat bu e¤itimlerin uzmanlarca verilmesine yeterince dikkat edilmemekte; hizmet içi e¤itim bazen kurum âmirlerince mevzuat e¤itimine indirgenmekte, maalesef kimi zaman âmirlerin din görevlileriyle at›flt›¤› gergin bir ortama dönüflmektedir. Ne de olsa din görevlileri de sendikal›. Böylesi durumlar sebebiyle hizmet için e¤itimler ve seminerler, kat›lanlar nezdinde heyecan›n›, de¤erini ve ciddiyetini kaybetmektedir. Sivil toplum kurulufllar› çocuklar›n din e¤itim-ö¤retimi hususunda kendi programlar›n› yürütürken, yan› s›ra ailede ana-babay›, camide imam›, Kur’an kursunda ö¤reticiyi, okullar›nda DKAB ö¤retmenini ve ‹HL ö¤retmenlerini motive edici, destekleyici, etkilerini art›r›c› projeler gelifltirmelidir. Bu husus, D‹B’in ve MEB Din Ö¤retimi Genel Müdürlü¤ü’nün tam olarak yapamayaca¤›, yapsa da pek baflar›l› olamayaca¤› büyük bir ifltir. Çünkü muhataplar› nezdinde sivil giriflimler, resmi zorunluluklardan daha tesirli ve faydal› olmaktad›r. Sonuç olarak; bir ilçede görev yapan müftü ile ‹HL müdürü; bir mahallede görev yapan imamlar, Kur’an kursu ö¤reticileri, DKAB ve ‹HL ö¤retmenleri ve STK yöneticileri birbirleriyle dayan›flma ve iflbirli¤i içinde olmad›kça, çocuklar›n din e¤itiminde bir fleyler eksik kalmaya devam edecektir. Yunus Emre’nin ifadesiyle, “Gelin tan›fl olal›m, ifli kolay k›lal›m, sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz."


26

Eylül - Ekim 2010

Rabia Ayaz ayazrabia@gmail.com

GALER‹

Prof. Dr. Halis Ayhan : Ray›na Girmeyen Tren… Türkiye’de Din E¤itimi Yozgat’ta do¤du. ‹lk ve orta ö¤renimini kayseri ve Yozgat ta 1966-70 y›llar›nda Çorum Lisesi Felsefe Gurubu Ö¤retmenli¤i ve Çorum ‹HL Müdürlü¤ü yapt›. 1970–75 y›llar›nda Kayseri Yüksek ‹slam Enstitüsü’nde din psikolojisi ve pedagoji ö¤retim görevlisi olarak bulundu. Ayn› y›llarda Ankara Üniversitesi E¤itim Bilimleri Fakültesi’nde e¤itim tarihi alan›nda doktora tezini tamamlad›. 1975–83 y›llar›nda Bursa Yüksek ‹slam Enstitüsü Müdürlü¤ü yapt›. Enstitünün fakülteye dönüflmesi ile ayn› yerde ö¤retim üyesi ve bölüm baflkan› olarak görevine devam etti. 1987–88 y›llar›nda yurt d›fl›nda bulundu. 1988–91 y›llar›n da T.D.V ‹slam Ansiklopedisi genel müdürlü¤ünde bulundu. Halen Marmara Üniversitesi ‹lahiyat Fakültesi Din E¤itimi Ana Bilim Dal› Ö¤retim Üyesi Ve ‹lk Ö¤retim Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi Ö¤retmenli¤i Bölüm Baflkan›’d›r. “E¤itim Bilimine Girifl”,”Din E¤itimi ve Ö¤retimi” ve “Türkiye’de Din E¤itimi” kitaplar›n›n yan› s›ra e¤itim alan›nda birçok tebli¤ ve makaleleri bulunmaktad›r. Halis Bey ilk önce din e¤itiminin aç›l›m›n› sizden ö¤renmek istiyorum. Din e¤itimi nedir? Din e¤itimini nas›l alg›lamam›z gerekiyor?

din diyoruz. Dinin bir bilgi, bir de ibadet ve uygulama k›sm› var. ‹nsana yetenekleri do¤rultusunda küçük yaflta bafllamak üzere bilgiler kazand›r›lmas› din ö¤retimine girer.

Önce din kavram›n› anlamam›z gerekir. ‹slam dinini ifade etme anlam›nda Genel bir tan›m yapmam›z gerekirse, Allah’›n buyurdu¤u, Peygamber (a.s) 23 y›ll›k peygamberlik hayat›nda k›saca ö¤retti¤i; kiflinin kendini, “ben” d›fl›ndaki insanlar› ve bütün varl›klar›, “ben” üstünde Allah’› tan›mas›n›, yarat›l›fl› anlamaya çal›flmas›n›, öldükten sonraki hayat›n nas›l sürece¤ine dair bilgiler bütününe

Bu kazand›¤› bilgilere iman etmesi uygulamas› e¤itime girer. Din ö¤retimi herkese yap›labilir. Bir H›ristiyan da Müslüman hakk›nda din ö¤retimi alabilir biz de H›ristiyanl›¤›, Yahudili¤i, Budizm’i ö¤renebiliriz, bu ö¤retim olur. Ama e¤itim ‹slam dini e¤itimi demek ‹slam’›n ö¤rettiklerine inanmak, benimsemek, kabul etmek ve davran›fl olarak uygulamaya koymakt›r.

Cumhuriyet dönemi din e¤itiminden biraz bahseder misiniz? Türkiye uzun bir tecrübe geçirmifl 1924’ten itibaren tevhid-i tedrisat kanunu ile ilkokulda ve ortaokullarda “iste¤e ba¤l› din dersi” konmufltur. Bu 1931–33’e kadar devam etmifl ve sonra kald›r›lm›flt›r en son 1933’de Türk köy ilkokullar›nda devam etmifltir ve 1949’a kadar 16 y›l Türkiye’de ilk, orta ve lisede din dersi diye bir ders yok, din görevlisi yetifltirmek için de imam hatip, ilahiyat yok. 1946’ya gelince Türkiye bunlar› tekrar tart›flmaya bafllam›fl “biz ne yap›yoruz, niye din dersleri koymuyoruz olur mu böyle bir fley”


Eylül - Ekim 2010

diye mecliste, bas›nda, e¤itim fluralar›nda eli kalem tutan herkes bunu tart›flmaya bafllam›fl. 1948’de dersler konulsun diye karar verilmifl fakat konulmam›fl 1949’un flubat›nda ilkokul 4–5 e iste¤e ba¤l› din dersi konulmufl. Zaman›n maarif vekili Tahsin Bangao¤lu diyor ki; velilerden din dersi ald›rmak istemeyenlerden dilekçe alacakt›k, Türkiye genelinde bir tek profesör ç›kt› “ benim k›z›ma din dersi vermeyin” diyen. Hatta Sivas’ tan Ermeniler de “din dersine çocuklar›m›z girsin” demifl. Sivas valisi beni ar›yor “say›n bakan Ermenilerde ‹slam dersine girmek istiyor iste¤e napal›m” diye soruyor, girsinler madem istiyorlar. 16 y›l sonra tekrar konuluyor. Bütün Türkiye’de sanki zorunlu gibi köyde, semtte herkes din dersi istiyor 196667’den itibaren liselere konulmufl ama iste¤e ba¤l› derken 12 Eylül 1980’e gelinmifl 49’dan 80’e kadar 31 y›ll›k bir uygulama var, program d›fl›nda seçmeli ders olarak okutuluyor. 12 Eylül 1980’de ihtilal yap›lm›fl, anayasa haz›rlan›yor. Din derslerini nas›l yap›laca¤›na dair tart›flman›n sonucunda benim de

içinde bulundu¤um 5 ‹slam Enstitüsü müdürü zaman›n Devlet Baflkan› Kenan Evren’e sundu¤umuz raporda din derslerinin iki k›s›mda tutulmas› gerekti¤ini bildirdik. Din kültürünün ilk, orta ve lisede zorunlu olmal› ama iste¤e ba¤l› da din e¤itimi de verilmelidir diye. 1982 anayasan›n 24. maddesi gere¤ince din kültürü ahlak bilgisi ö¤retimi zorunlu dersler aras›ndad›r. Bunun d›fl›nda kalan din e¤itimi ise iste¤e bal› olarak Milli E¤itim ile Diyanet’in iflbirli¤i içersinde verilebilece¤ini belirtir. Fakat bu uygulamada yoktur. 1982’den 2010 y›l›na kadar 28 y›l geçti ama din e¤itimi meselesi bir çözüme kavuflturulamam›flt›r. Bu 16 y›ll›k süreç Türkiye’ye neler kaybettirdi? 1933’den 1949’a kadar 16 y›ll›k dönemde ilk, orta ve yüksek ö¤retimden mezun olanlar›n ne kaybetti¤ini kendileri birçok yerde ifade ederler. Babas› öldü¤ü zaman Fatiha okuyamayan, cenaze namaz›na gidemeyen, Cuma vaktinde ne yapaca¤›n› bilemeyen,

27

bir dostuyla camiye gitti¤i zaman kendi caminde kendini garip, yabanc› hisseden ve milletinin büyük ço¤unlu¤uyla buluflamayan, kendi milleti içerisinde yabanc› kalan insanlar toplulu¤u olufltu. Bunun en önemli örne¤ini Yahya Kemal’de görürsünüz Yahya Kemal’in “atikvalde’den inen sokakta” adl› fliirinde ki flu m›sralarla çok iyi ifade eder. “Tenhâ sokakta kald›m oruçsuz ve nefl'esiz. Yurdun bu iftar›ndan uzak kalman›n gam› Hadsiz yaflatt› rûhuma bir gurbet akflam›. Bir tek düflünce oldu tesellî bu derdime; Az çok ferahlad›m ve dedim kendi kendime: "Onlardan ayr›l›fl bana her an üzüntüdür; Mademki böyle duygular›m kald›, çok flükür.” Anl› flanl› profesörler “hocam ben dua etmesini bilmiyorum, benim için dua eder misin” diyor. Biz de diyoruz ki; ‹slam’da kifli Allah’a do¤rudan dua edecek. Bizim dinimizde birbirimize dua edilir. Birinin ad›na edemeyiz.


28

Eylül - Ekim 2010

Ben çocuklu¤umda din e¤itimi alm›flt›m” diyor Üsküplü flair “bir gün kendi de¤erlerime dönmek istersem dönebilirim bir bayram sabah› ama çocuklu¤unda din e¤itimi alamayanlar bu bilgileri bulamayanlar bir gün ana millete dönmek isterse nas›l dönecek” Kanuni olarak din e¤itimi isteme hakk›m›z var, uygulamaya bakt›¤›m›zda üniversiteli bir genç “ben okudu¤um okulun d›fl›nda din e¤itimi almak istiyorum” dedi¤inde e¤itim alaca¤› bir kurum yok yan›lm›yorsam. Evet devletin ortam haz›rlamas› laz›m. 28 y›ld›r bunu çözemedik. ‹mam Hatiplerde ülkemizin ihtiyac› olan din e¤itimi verebildi mi? ‹lk kuruldu¤u zaman ki imam hatiplerle flimdiki imam hatipleri karfl›laflt›rd›¤›n›zda aradaki farklar neler? Tabi bir okul aç›ld›¤›nda hemen karfl›layamaz fakat çok do¤ru bir formüldü. Osmanl›n›n son yüzy›l›nda bu aray›fla girmifllerdi ama uygulamaya konmad›. Din görevlisi olacak kifliye üç alanda bilgi kazand›rmak laz›m. Bir, din bilgileri… ‹slam dininin kuran, hadis, akaid, f›k›h peygamberin hayat› dedi¤imiz temel bilgileri vermek laz›m. ‹ki,

genel kültür vermek laz›m. 21. yüzy›l lise mezunu k›z›n›n ya da erke¤inin sahip olmas›, kazanmas› gereken bilgi, nedir bu bilgiler fizik, kimya, biyoloji, matematik. Bir de tarih, sosyoloji, psikoloji, dünya tarihi, felsefe gibi günümüz insanlar›n› meflgul eden kültür bilgileri. Üç, din görevlisi olaca¤› için uygulama ve örnek laz›m çocuk ç›k›p hutbe okuyabilmeli, namaz k›ld›rabilmeli, gerekti¤inde kürsüye ç›k›p birkaç ayet ›fl›¤›nda cemaate bilgi vermeli. Yani tatbikat yapabilmeli davran›fllar›n› bu flekilde uygulayabilmeli bu üç özelli¤i olmas› gerekir. Yaln›z h›zla tüm dünyada bilgiler, metotlar de¤ifliyor. Bütün e¤itim kurumlar›m›zda bu de¤iflim ve geliflmeye ayak uyduram›yoruz. 20 y›l önceki lise, teknik lise ile ticaret lise mezunu bugünkü üniversite mezunundan daha iyi yetiflmifl diyoruz. Ama bu tam do¤ru de¤il söz gelimi bilgisayar› torunum kadar kullanam›yorum.

Resmi yollardan verilemeyen din e¤itimini illegal yollardan al›nmas›n›n birey ve toplum aç›s›ndan sak›ncas› nedir? Bilimsel yöntemle diyorum ben ona. Örgün e¤itim içinde uygun bir müfredatla bilimsel yöntemlerle din e¤itimi yapmad›¤›n›z zaman ister istemez bilimsel olmayan, müfredat› da program› da çocu¤un geliflimine uygun olmayan sözde e¤itimler ortaya ç›kar. Mesela 20 yafl›ndaki çocu¤a anlataca¤›n›z konuyu 5 yafl›ndaki çocu¤a anlat›rsak, çocuk bunu anlamaya çal›fl›r, ezberler, anlayamaz, hazmedemez. E¤itim bilimsel yöntemlerle, müfredat yafla göre uygun verilmeli. E¤er resmi ve bilimsel yöntemle din ö¤retimi ve e¤itimi yapmaz isek çocuk konuflmaya bafllad›¤› ça¤dan itibaren, “ben” d›fl›n› alg›lamaya bafllad›¤› andan itibaren 3–4 yafl›nda, çocuklara din e¤itimi ve ö¤retimi yapmak zorunday›z. 23 y›ll›k uygulanma bilinmezse, peygamber, kuran bafltan sona bir bütün olarak


Eylül - Ekim 2010

29

cemaat yeri kullan›l›yor, do¤ru de¤il. Sürekli kurs ise; caminin yan›nda, camiler kadar görkemli, çinili ayd›nl›kl› klimal› salonlardan oluflturulmal›. Olabildi¤ince flirin, müzeyyen süslü ortamlar olmal›.

dinde ki yanl›fl en tehlikelisidir. Çünkü din hayat›n bütününü içine al›yor. Türkiye’de en önemli eksikliklerden bir tanesi de dini e¤itime getirilen yafl s›n›rlamas›. Çocu¤un “Ben”den sonras›n› alg›lad›¤› andan itibaren din e¤itimi ve ö¤retiminin verilmesi gerekti¤inden bahsettiniz bunu nas›l aflaca¤›z? ‹flte devlet eli ile yap›lan bu s›n›rland›rmay› yapmayaca¤›z kolaylaflt›raca¤›z. Devlet hiçbir konuda k›s›tlay›c›, zorlay›c› olmamal›. Ancak kamu düzenini, genel ahlak›, toplum sa¤l›¤›n› bozan davran›fllara k›s›tlama getirebilir. Onun d›fl›nda ben din ö¤renmek istiyorum demek kamu düzenine ayk›r› de¤il, devlet buna yard›mc› olur, ortam haz›rlar. Devletin müdahaleci s›n›rlay›c› bask›c› de¤il kolaylaflt›r›c›, bilimsel yönden yol gösterici, yard›m edici düzenlemeler yapmas› gerekiyor. Anaokulunda, ilkokulda, ortaokulda ve üniversitede. Örgün e¤itimin her kademesinde.

her bak›mdan yard›mc› olmal›. Halk e¤itim merkezleriyle, belediyelerin e¤itim merkezleriyle, radyo televizyon yoluyla… E¤er gidip bir mahallede bir salonda ders alabilecek ortam› varsa her yerde bunlar› gelifltirmelidir. Bu merkezlerde anne, babaya sosyal hayat›n› kolaylaflt›racak bilgiler vermenin yan›nda din, ahlak bilgileri de vermeli. Yayg›n e¤itim dedi¤imiz radyo televizyonlarda görüyoruz. Program yapan arkadafllar›m›z var. Çok ilgi çeken sorular soruluyor. Buna da ihtiyaç var asl›nda. ‹mam hatiplerden bahsettik. Türkiye’de kuran kurslar›nda verilen e¤itimi nas›l de¤erlendiriyorsunuz?

Yeni nesilleri yetifltirecek ebeveynlerin yeterli dini donan›mlar›n›n olmad›¤›n› düflünürsek bu eksikli¤i gidermek için ebeveynlere yönelik ne gibi çal›flmalar yap›labilir?

Kuran kurslar› ‹mam hatip liseleri ve okullar›n din kültürü derslerinin d›fl›nda bu iki alan›n verdi¤i e¤itimin d›fl›nda bir ihtiyaçt›r. Yetenekleri olan çocuklar›n haf›z olmak için kuran kurslar›na ihtiyac› var. Ö¤retimde bunun yeri yok çünkü imam hatipte haf›z yapamay›z. Haf›zl›kta peygamber zaman›ndan beri ‹slam’da vazgeçilmez bir bilgi alan›d›r. 60 yafl›ndakiler kuran okumak istiyor, ilmi ö¤renmek istiyor, buna ihtiyaç var. Çocuklar okulda alamad›klar› birçok dini bilgiyi Kuran kurslar›nda al›yorlar.

E¤itim hayat boyu devam eder. ‹lkokul mezunu olan veya okuma yazma bilmeyen anne babaya devlet

Çocuklar caminin ana bölümünde okutulmal›d›r. Baz› camilerimizde bodrum katlar, karanl›k yerler, son

Bahçeli, ölçülere uyarak bir mekân haz›rlanmal›. Teneffüslere dikkat edilmeli. Kuran kursu hocalar›n›n da üniversite mezunu çocuk psikolojisinde geliflimi bilen arkadafllar olmal›. Her geçen günde Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›’m›z bu program› gelifltiriyor. Türkiye’deki din e¤itimi konusunda güzel geliflmeler var. Eksikliklerin yan›nda flu kadar fakültemiz ve flu kadar imam hatip ile büyük bir kurulufl olan Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›’m›z her geçen gün daha iyiyi daha güzeli bulmaya çabal›yorlar. Ben iyimser düflünüyorum. Türkiye deki ve dünyada ki di¤er devletleri karfl›laflt›rd›¤›m›zda din e¤itimi sistemi ne durumda? Türkiye’deki bütün olumsuzluklara ra¤men ‹slam ülkelerinin hepsinden (bilerek söylüyorum birçoklar›nda bulundum) daha güzel, daha do¤ru. Mesela Pakistanl› alimlerin baz›lar›n›n yaz›s› var Türkiye’deki imam hatip modelinin, ilahiyat›n daha do¤ru oldu¤unu, bunlar›n uygulanmas› gerekti¤i söyleniyor flu anda. Türkiye’de camilere, bireysel yaflay›fla bakarsan›z birçok ‹slam ülkesinden daha ilerdedir, sevindirici bir geliflmedir bu.

1982 anayasan›n 24 üncü maddesi gere¤ince din kültürü ahlak bilgisi ö¤retimi zorunlu dersler aras›ndad›r bunun d›fl›nda kalan din e¤itimi ise iste¤e bal› olarak milli e¤itim ile diyanetin iflbirli¤i içersinde verilebilece¤ini belirtir. Fakat bu uygulamada yoktur. 1982den 2010 y›l›na kadar 28 y›l geçti ama din e¤itimi meselesi bir çözüme kavuflturulamam›flt›r.


30

Eylül - Ekim 2010

H. ‹brahim Kelefl ibrahim@ibrahimkeles.com

Herkes Size Karfl› ‹ken, Siz de Herkese Karfl›s›n›zd›r! E¤er istisnalarla sorununuz varsa veya bizzat kendiniz istisna bir tarz› benimsemiflseniz sizin için zorlu bir hayat bafllam›fl demektir. Çünkü siz, art›k toplum gibi düflünmüyor ve farkl›l›klar arz ediyorsunuzdur. Farkl›l›klar ise pek hofl karfl›lanan bir fley de¤ildir bizim toplumumuzda, hatta bizim gibi birçok toplulukta da. Herkesin bir ideali vard›r. Kimisi fark›ndad›r bu idealin ve onun gerçekleflmesi için çaba sarf eder. Kimisi ise fark›nda olmadan bir ideali gerçeklefltirir. Ancak idealist olmak farkl›d›r. Son zamanlarda tüm dostlar›mla yapm›fl oldu¤um sohbetlerde bir söz telaffuz ediyorum ve alt›n› çiziyorum: -‹dealist olmak; intihar etmektir! Bu sözü daha önce kimse söyledi mi bilmiyorum. Söz asl›nda ilk bak›flta tutarl› da görünmüyor. ‹dealist olmak ve intihar etmek, bunlar pek yan yana gelmesi hofl olmayan fleyler. Ama benim burada dikkat çekmek istedi¤im fley farkl›. Herkesin a¤z›na sak›z olan bir söz var ya hani; -‹stisnalar kaideyi bozmaz. Asl›nda tam tersidir. Ve bunu çok kifliden de duymufluzdur. Ama neden istisnalar kaideyi bozar onu çok irdelemeyiz. E¤er istisnalarla sorununuz varsa veya bizzat kendiniz istisna bir tarz› benimsemiflseniz sizin için zorlu bir

hayat bafllam›fl demektir. Çünkü siz, art›k toplum gibi düflünmüyor ve farkl›l›klar arz ediyorsunuzdur. Farkl›l›klar ise pek hofl karfl›lanan bir fley de¤ildir bizim toplumumuzda, hatta bizim gibi birçok toplulukta da. Hoflnutsuzlu¤u göze al›yorsan›z varmak istedi¤iniz bir hedef var demektir. Bu da sizi idealist yapar. ‹flte burada bafllar sorunlar. Vasat bir hayat sürmek varken siz kendinizden bir fleyler katmak isterseniz hayata, hayat buna kolayca müsaade etmez ve zorlu bir süreç bafllar. Dokuzuncu köyden çoktan kovulmuflsunuzdur ama onuncu köyü de bir türlü bulam›yorsunuzdur.

statükoya karfl› bir düflüncede oldu¤unuzdan her türlü haks›zl›¤› hak etmiflsiniz gibi bir muamele görürsünüz. Bu nokta yap›lacak çok fazla fley yoktur asl›nda, ya pes edecek ve vasat bir hayat› seçeceksiniz ya da “intihar etmeyi” seçip farkl›l›klar›n›z› kabul ettireceksiniz. Do¤ru olan ikinciyi seçmektir. Çünkü bilmelisiniz ki; “Hiçbir zafere çiçekli yollardan gidilmez!” ‹mam-Hatip Liseleri, bu ba¤lamda ikinci yolu tercih etmek demektir.

Bu, sizin için çizilen prototipin d›fl›na ç›kt›¤›n›z anlam›n› tafl›r ve siz farkl› bir ürünsünüzdür art›k.

‹dealist olmay› göze ald›ysan›z e¤er birçok özelli¤e sahip olman›z gerekir ki yolu bitiremeden hedeften vazgeçip zorluklar›na dayanamayarak “intihar” etmeyesiniz. Bunlardan en önemlisi özgüvendir. Ve en az onun kadar önemli olan bir baflka özellik ise sosyal olabilmektir. Bu özellikleri kazanabilmek için ise kiflinin çabalar› yeterli de¤ildir. Ald›¤› e¤itimin bunu desteklemesi gerekir.

Farkl› olman›z eksiklik yönünden de¤ildir. Art›lar›n›z oldu¤u için farkl›s›n›zd›r. Asl›nda övgüye de¤er ve el sütünde tutulmas› gereken bir özelli¤e sahipsinizdir. Ancak

Yeni bir e¤itim anlay›fl› ile idealist olmak; intihar etmekle eflde¤er olmaktan ç›kart›labilinir ve tam aksine idealist olanlar›n yolu aç›labilir.

Herkes size karfl› iken, siz de herkese karfl›s›n›zd›r! ‹dealist birisinizdir. Asl›nda bir anlamda “intihar” etmiflsinizdir.


Eylül - Ekim 2010

Nas›l m›? ‹flte flu noktalara dikkat edilerek farkl›l›¤›n›n fark›nda ve farkl›l›¤›n gururunu yaflayan bir ‹HL nesli yetifltirilebilinir: 1- ‹HL ö¤rencisinin; Bilginin de¤erini ve önemini anlamas›n› sa¤layarak, 2- ‹HL ö¤rencisinin; Bilgiye ulaflma ihtiyaçlar›n› karfl›layarak, 3- ‹HL ö¤rencisinin; Yeteneklerini, keflfetmesine ve gelifltirmesine f›rsat sunarak, 4- ‹HL ö¤rencisinin; Kültürel düzeyini ve akademik baflar›s›n› yükseltmesine olanak tan›yarak, 5- ‹HL ö¤rencisinin; Sosyal ve kiflilik geliflimini destekleyerek… Yukar›daki maddelerin prati¤inin de mevcut sistem içerisindeki müfredatla olamayaca¤›n›n fark›nday›m. Onun için ö¤rencilere özgüven kazand›racak ve onlar› sosyallefltirecek ö¤renci kulüpleri kurulmal›d›r. Üzerimizde var olan en önemli bask› “ders çal›flmak” ise, kulüplerde geçirilecek zaman› nas›l kabullenece¤iz ve kabullendirece¤iz? Ö¤retmenler; “ö¤retmenlik

modu”ndan ç›k›p, arkadafl olamad›kça, veliler; “yar›fl at›na sahip iddiac›lar” olmaktan vazgeçmedikçe ve ö¤renciler kendilerini “suyun ak›nt›s›na kap›lm›fl varl›k” olarak görmekten vazgeçmedikçe bu sistem yürümeyecektir. Ancak herkes kendi üzerine düfleni yapar ve yukar›daki befl maddeden kendisine görev olan ödevleri yerine getirirse bugün için istisna olan ve kaideyi bozmakta zorlanan birey modeli, gelecekte “normal” bir yaflamla ideallerine kavuflan bireylere dönüflebilir. Hep flu fikri savunuyorum: ‹nsanlar kendi gayretleriyle ve çok çal›flarak, desteklenerek, f›rsatlar› de¤erlendirerek v.b… ‹yi e¤itimler alabilir, iyi makam ve mevkiler elde edebilirler… Ancak, as›l olan; ‹yi insan olmakt›r! ‹yi bir insan olmak için ise bana göre, kifli önce kendi s›n›rlar›n› bilmeli; kendini tan›mal›, yeteneklerini keflfetmifl olmal›. Sosyal iletiflim becerisine sahip olmal›. Maalesef okul müfredat› bunu yapmak yerine tam tersine ö¤rencinin eksik yönlerini ön plana ç›kar›yor. Bu özellikleri kazanabilmek için

31

derslerden daha çok sosyal kulüpler önem kazan›yor. Sonunda not olmayan ve ö¤rencinin kendi iste¤iyle kat›ld›¤› bir e¤itimö¤retim sistemi. Bunu kaç kifli tercih eder ki diye sorabilirsiniz. Ancak ideali olan, zorluklar› göze alabilen; hayatta sadece ders çal›flmakla bir yere var›lamayaca¤›n› kavrayabilen bir kesim mutlaka ç›kacakt›r. Ve bu kesim yeni bir anlay›fl› benimsedi¤i için bir anlamda “intihar etmifl” olacakt›r. Ancak u¤runda can verece¤iniz herhangi bir ideale sahip de¤ilseniz zaten yaflam›yorsunuzdur. ‹ntihar› göze almak ise, sahip olduklar›n›z›n k›ymetini bilmenizi ve vazgeçmek yerine, baflar›l› olmak zorunda oldu¤unuz bir hayat yaflad›¤›n›z› fark ettirebilir. Herkes size karfl› iken, siz de herkese karfl›s›n›zd›r! Parmaklar sizi gösterirken; “Parmaklardan ikisi beni gösteriyorsa üçü de beni suçlayan›, d›fllayan› gösteriyor” savunmas›ndan kurtulmal› yeni bir anlay›fl benimsenmelidir. Bunun için; birinci ad›m› özgüven kazand›racak, ikinci ad›m› sosyallefltirecek yeni bir e¤itimö¤retim sistemi gerekmektedir.


32

Eylül - Ekim 2010

Mustafa Canbey mustafacanbey10@yahoo.com

En temel insan hakk›… E¤itim hakk› hiç flüphesiz en temel insan haklar›ndan biridir. Bugün uluslararas› anlaflmalar›n tamam›nda e¤itim hakk›n›n temel bir hak oldu¤una vurgu yapan metinlere çok net bir flekilde yer verilmifltir.


Eylül - Ekim 2010

Bir insan›n geliflip büyümesi, yaflama ve topluma uyum sa¤layabilmesi ve toplumu de¤ifltirebilmesi için e¤itim önemlidir. ‹nsanl›¤›n kadim tarihinden bu yana biriken tecrübenin insandan insana aktar›labilmesi yine e¤itimle mümkün. E¤itim bir kök ve gövde ise bunun çok say›da dallar› var ve bu dalard›n biri hiç flüphesiz din e¤itimidir. Bir insan›n dinini ö¤renme ve ö¤retme hakk› da az önce sözünü etti¤imiz temel insan haklar› metinlerinde aç›kça bir özgürlük olarak belirtilmifl ve din e¤itimi bir Anayasal hak olarak kabul edilmifltir. Hal böyle iken bugün neden din e¤itimi konusunda önemli sorunlar yaflan›yor. Özellikle de ülkemizde. Hukukun vaaz etti¤i söylemler neden uygulamada insan hayat›nda yok. ‹flte bu noktada maalesef keyfi uygulamalar devreye girmekte, çeflitli ideolojik bak›fl aç›lar›na sahip insanlar ve gruplar din e¤itimi almak ve din e¤itimi vermek isteyen insanlara karfl› çeflitli engeller ç›kar›yorlar. Oysaki ç›kar›lan engellemeler ve zorluklar, din e¤itimi almak ya da vermek isteyen insanlar› engellemek bir yana daha da kamç›lamakta ve insan›m›z kendi

Oysaki ç›kar›lan engellemeler ve zorluklar, din e¤itimi almak ya da vermek isteyen insanlar› engellemek bir yana daha da kamç›lamakta ve insan›m›z kendi üretti¤i model ve uygulamalar›yla e¤itim imkân›n› oluflturmaktad›r. ‹mam Hatip Okullar›n›n ve Kur’an kurslar›n›n kurulufl öyküsü de böyle bafllamam›fl m›d›r?

üretti¤i model ve uygulamalar›yla e¤itim imkân›n› oluflturmaktad›r. ‹mam Hatip Okullar›n›n ve Kur’an kurslar›n›n kurulufl öyküsü de böyle bafllamam›fl m›d›r? ‹mam Hatip okullar›n› açarak büyük zahmetlere katlanan ve bugün bu ülkeye hizmet aflk›yla dolu, kendi tarihini, kültürünü ve dinini yaflamak ve yaflatmak isteyen bir neslin yetiflmesine katk›da bulunan büyüklerimize ne kadar dua etsek azd›r. Bu okullarda yetiflen alt›n nesil, her flart ve koflulda yaflad›¤› topraklara hizmet etmeyi kendine ilke edinmifl ve cihan flumul bir din olan ‹slam’›n tüm dünya da yay›lmas› ve ö¤retilmesi için her türlü gayreti göstermifl ve göstermektedir. Sadece dini alanda de¤il, sosyal ve fizik bilimlerinde de e¤itim alan ‹mam Hatipler, büyük baflar›lara imza atarak, gelece¤e dair bu ülkenin yefleren umutlar› oldu. Ancak bu yefleren filizler birilerini rahats›z etti ve herkesin bildi¤i gibi bu okullar›n önü çeflitli nedenlerle kesilmeye çal›fl›ld›. ‘Kesintisiz e¤itim’ uygulamas›yla önce orta k›s›mlar kapat›ld› ard›ndan da “katsay›” uygulamas›yla imam hatiplerin köküne kibrit suyu dökülmeye çal›fl›ld›. Bunun için her türlü ayak oyununu deneyen ‹HL’lerin yok olmas› için türedi modeller ortaya koyanlar›n hesap etmedikleri bir fley vard›. Bu da ‹mam Hatiplerin milletin taraf›ndan yap›lmas› ve desteklenmesiydi. Türkiye’nin dört bir yan›na yay›lan ‹mam Hatip Liseleri binalar›n›n tamam› milletin kendi bütçesinden yapt›¤› yard›mlarla binbir zorlukla yap›ld›. Ve devlete hediye edildi. Temelini milletin att›¤› bu okullar› türedi modellerle ortaya konan ayak oyunlar› tabi ki engelleyemezdi, nitekim engelleyemedi de… Millete ra¤men, hukuka ra¤men bir fleyler yapmaya çal›flanlar sadece bugün tarih boyunca hüsrana u¤ram›fllar ve u¤ramaya da devam edecekler. Türkiye’deki dini e¤itimin en önemli mecralar›ndan bir olan ‹HL’lerin

33

Türkiye’nin dört bir yan›na yay›lan ‹mam Hatip Liseleri binalar›n›n tamam› milletin kendi bütçesinden yapt›¤› yard›mlarla binbir zorlukla yap›ld›. Ve devlete hediye edildi. Temelini milletin att›¤› bu okullar› türedi modellerle ortaya konan ayak oyunlar› tabi ki engelleyemezdi, nitekim engelleyemedi de… Millete ra¤men, hukuka ra¤men bir fleyler yapmaya çal›flanlar sadece bugün tarih boyunca hüsrana u¤ram›fllar ve u¤ramaya da devam edecekler. yaflamas›, geliflmesi ve ço¤almas› bu milletin yarar›nad›r. Yaflanan yar›m yüzy›l› aflk›n tecrübe bunu aç›kça ortaya koydu. Asl›nda din e¤itiminin sadece ‹HL’lerle s›n›rl› kalmas› do¤ru bir yaklafl›m tarz› de¤il. Bütün okullar›m›zda temel dini bilgilerin ö¤retilmesi ve gelecek nesillerimizin dini bir donan›ma sahip olmas› gerekir. Bunun hiç kimseye zarar› olmayaca¤› gibi insanlar›m›z›n dini bilgilere sahip olmas› ve bu eksikli¤in giderilmesi büyük faydalar sa¤layacakt›r. Bu anlamda formasyonu olan herkese önemli görevler düflmektedir. Bugün Avrupa kendi içinde din e¤itimi ve ö¤retimi sorununu çözmüfltür. ‹steyen istedi¤i okula gidebilmekte, istedi¤i okulu açabilmekte ve istedi¤i flekilde dinini ö¤renebilmekte ve ö¤retebilmektedir. Bunu da Anayasada güvence alt›na alm›flt›r. Ayn› fleyi Türkiye’nin yapamamas› için bir engel var m›d›r?


34

Eylül - Ekim 2010

Hicret Aydo¤du hicretaydogdu@gmail.com

DAVLUMBAZ

Peygamber Mesle¤i Haf›zl›k… Son y›llarda giderek kan kaybeden haf›zl›k müessesesi kuflkusuz din e¤itiminin omurgalar›ndan birini oluflturuyor. Küçük yafllarda yap›lmas› gereken haf›zl›¤›n anlams›z yasaklar yüzünden darbe almas› haf›zl›¤›n gelece¤i ile ilgili endifleleri de beraberinde getiriyor. Haf›zl›¤› ayakta tutmaya çal›flanlar›n ise zihninde giderek ço¤alan soru iflaretleri söz konusu. ‹flte bu soru iflaretlerini azaltmaya yönelik Evrensel Haf›zlar Derne¤i (EHAD) Baflkan› Abdülkadir Sa¤lam ile bir röportaja davet ediyoruz sizi…

Haf›zl›k için en ideal yafl›n bulu¤ ça¤› öncesi olmas›na ra¤men, bu dönemde resmi olarak haf›zl›k yap›lam›yor ve gayri resmi kuran kurslar›n›n önü aç›lm›fl oluyor. Sistemdeki bu çeliflkiyi nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Senelerdir uygulana gelen bask›lara ra¤men din e¤itimi olgusu insanlar›m›z›n beyin ve ruhlar›ndan sökülememifltir. Bütün dayatmalara ra¤men ‹slam, bu milletin gönlünde günden güne filizlenmifl ve flükürler olsun ki çiçek açm›flt›r. Bu millet Kur'an e¤itimi yasa¤›n›n en fliddetli uyguland›¤› y›llarda dahi bir yolunu bulup evlerini ve iflyerlerini Kur'an mektebi haline getirmifl çocuklar›na Kur'an ö¤retmeyi baflarm›flt›r. Hiçbir güç milletimizin milli ve manevi de¤erlerinin önünde duramam›flt›r.

Toplumumuzun varl›k çekirde¤ini oluflturan milli ve manevi de¤erlerine sayg› duyulmal› ve ebeveynlerin çocuklar›n› kendi inanç ve kültürleri do¤rultusunda yetifltirmelerinin önü aç›lmal›d›r. Kuran'› Kerim e¤itiminde 12 yafl›ndan küçüklere uygulanmakta olan yafl s›n›r›n›n kald›r›lmas› flartt›r. Bu hem inanç hürriyetinin hem de Avrupa ‹nsan Haklar› Sözleflmesi ve BM Çocuk Haklar› Sözleflmesi gibi uluslararas› sözleflmelerin de bir gere¤idir. Dün oldu¤u gibi bugün de milletimiz Kur’an e¤itimine sahip ç›karak, gerekli ihtimam› gösterirse engeller kendili¤inden ortadan kalkacakt›r. Kuran Kurslar›ndaki e¤itim sisteminde dayak uygulamas›n›n kalkmas›yla dini e¤itime, haf›zl›¤a

verilen de¤er konusunda ba¤lant› var m›? Haf›zlar›n say›s› ve bilinçlenme ne düzeyde? Haf›zlar›n say›s›n› salt dayak mevzuuna ba¤lamak do¤ru bir yaklafl›m de¤ildir. Ancak toplumun tümü için geçerli olan fliddet e¤ilimi, din ö¤retimine de ister istemez yans›m›flt›r. Bu konuda henüz istenen noktaya geldi¤imiz söylenemese de, geçmiflle k›yasland›¤›nda çok mesafe al›nd›¤› söylenebilir. E¤itim ve bilinç düzeyi yükseldikçe daya¤›n varl›¤›ndan söz edilemeyecektir. Bu elbette haf›zl›¤›n toplumdaki yerini de¤ifltirecektir. E¤itimcilerimiz haf›z adaylar›na iyi örnek olarak ve sevdirerek haf›zl›k yapt›rma husussunda hassasiyet göstermelidirler.

Hiçbir yafl Kur’an haf›z› olmaya bafllamak için geç de¤ildir. Örne¤in geçti¤imiz günlerde 40’› geçkin yaflta haf›z olan bir kardeflimizi ödüllendirmek için dernek olarak umreye gönderdik. Haf›zl›¤a bafllamadan önce meharic-i huruf, s›fat› huruf, tashihi huruf ve tecvid kurallar›na uygun biçimde Kur’an’› yüzünden seri olarak okuyamayan birisinin, haf›zl›k e¤itiminin sa¤l›kl› olmas› mümkün de¤ildir. Onun için nitelikli bir haz›rl›k e¤itimi, haf›zl›k e¤itiminin ön kofluludur.


Eylül - Ekim 2010

‹slam’›n ilk dönemlerinden bugüne kadar haf›zl›¤a atfedilen önem ve onu koruman›n sorumlulu¤uyla da alakal› olarak neler de¤iflti? Hem Türkiye’ de hem de dünyan›n çeflitli bölgelerindeki ‹slam ülkelerinde Kuran’› h›fz çal›flmalar› nas›l ilerliyor? Peygamberimiz (s.a.v) kendisine vahyolunan ayetleri ezberinde tutar ve daha sonra Sahabilere okurdu. ‹lk hâf›z odur. Bu yönüyle hâf›zl›k bir Peygamber mesle¤idir. Peygamberimiz, say›lar› k›rk› bulan vahiy katiplerine ve haf›zlara özel önem vermifl, sa¤l›¤›nda Kur’ân-› Kerimi onlara yazd›rm›fl, ‹slam› tebli¤ için onlar› görevlendirmifl, üstün zeka ve kabiliyetleri sebebiyle elçilik ve valilik görevlerine onlar› getirmifltir. Dört büyük halife

döneminde de haf›zl›k hak etti¤i ilgiyi görmüfltür. Abbasiler döneminde Harun Reflid’in efli Zübeyde han›m›n maiyetinde üç yüz kadar haf›ze bulunmakta ve saraydan d›flar›ya “ar› kovan› gibi” Kur’ân sesleri yay›lmaktayd›. Osmanl› döneminde Kur’ân e¤itimine ve h›fz›na ayr› bir önem verilirdi. Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde anlatt›¤›na göre, o dönemde sadece ‹stanbul’da dokuz bin hâf›z vard›. Bunlar›n üç binini kad›nlar oluflturuyordu. Cumhuriyetin ilan› ile -o günkü ismiyle Diyanet ‹flleri Reisli¤i'nin kurulmas›ndan sonra- ilk Diyanet ‹flleri Reisi olan R›fat Börekçi, Kur'an e¤itimi verilen ve haf›z yetifltiren kurumlar›n birer ihtisas okulu oldu¤u için Diyanet'e ba¤l› kalmas› gerekti¤ini düflünmüfl; bu tarihten itibaren Kur'an e¤itimi veren

35

kurumlar›n bünyesinde baz› de¤ifliklikler yap›larak, Kur'an kursu ad› alt›nda Kur'an ve haf›zl›k ö¤renimi verilmeye devam etmifltir. Siyasi ve toplumsal nedenlerle haf›zl›k e¤itimi baz› zamanlarda irtifa kaybetmifltir. Ancak son y›llarda ülkemizde kurana ve haf›zl›¤a olan ilgi artm›flt›r. Bu durumun en muflahhas göstergesi insanlar›n s›rf kuran dinlemek için statlar› h›nca h›nç doldurmas›d›r. Ülkemizde haf›zl›k alan›nda sistematik çal›flmalar ‹slam alemine örnek olacak düzeydedir. Bu konuda Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›’n›n hakk›n› teslim etmek gerekir. Baz› ailelerde zeki çocuklar›n okutulduklar›na vasat olanlar›n haf›zl›¤a verildi¤ine flahit olmaktay›z. Haf›z olma kriterleri

Kur’an kurslar›n›n önünün kesilmesiyle birlikte büyük bir manevi boflluk yafland›. Son y›llarda suç oranlar›ndaki art›fllar, okullarda cereyan eden ve cinayetlere varan fliddet görüntüleri, uyuflturucu madde kullan›m›n›n ilkö¤retim seviyesine kadar düflmesi ülkemizin büyük bir manevi bunal›m›n efli¤inde oldu¤unu göstermektedir.


36

Eylül - Ekim 2010

nelerdir, zekâ ve yetenek gerektirmiyor mu? Elbette gerektiriyor ancak istek, azim ve kararl›l›k zekadan daha büyük öneme haizdir. Zor veya kolay oluflundan ziyade önemli olan iflin ehemmiyeti ve ibadet olufludur. Bütün olarak bakt›¤›m›zda 600 sayfay› ezberlemek kolay de¤il san›l›r. Oysa düzenli çal›fl›p küçük parçalar halinde ezberlenip sürekli tekrar edilerek gidildi¤i takdirde günde bir sayfadan hesap edilirse 2 y›la varmadan haf›z olmak mümkündür. Sonuçta Cenab-› Allah’›n kelam› Kur’an-› Azimüflflan’› üzerinde tafl›mak, yürüyen Kur’an olmak ve “Sizin en hay›rl›n›z Kur’an’› ö¤renen ve ö¤retendir.” hadis-i flerifine muhatap olmak, bu gaye u¤runa geçen her vakti ibadet niyetiyle geçirmifl olmak için her fleye de¤er. Yeter ki, ilk besmeleyi çekip bu yola revan olunabilsin. Çocuk yaflta zihin daha berrak oldu¤u için ezber yapmak da kolayd›r. Ancak buna ra¤men, hiçbir

yafl Kur’an haf›z› olmaya bafllamak için geç de¤ildir. Örne¤in geçti¤imiz günlerde 40’› geçkin yaflta haf›z olan bir kardeflimizi ödüllendirmek için dernek olarak umreye gönderdik. Haf›zl›¤a bafllamadan önce meharici huruf, s›fat› huruf, tashihi huruf ve tecvid kurallar›na uygun biçimde Kur’an’› yüzünden seri olarak okuyamayan birisinin, haf›zl›k e¤itiminin sa¤l›kl› olmas› mümkün de¤ildir. Onun için nitelikli bir haz›rl›k e¤itimi, haf›zl›k e¤itiminin ön kofluludur. Haf›zl›¤›n ilerletilebilmesi için istek, hedef ve yetenek gerekiyor ancak aile bask›s›yla da haf›zl›k yapanlar var. Bu durumdaki kiflilerin, yetenekli olsa dahi haf›zl›¤›n› istenilen düzeyde sürdürebilmesini ve onu muhafaza etmesini sa¤lamak mümkün mü? Her e¤itimde oldu¤u gibi haf›zl›k e¤itiminde de, ö¤rencinin içsel güdülenmesini sa¤lamak bask›dan ziyade teflvik yöntemini kullanmak son derece önem arz etmektedir.

Ö¤rencinin, bu e¤itimi severek, isteyerek ve zevkle talep etmesini sa¤lamak flartt›r. Haf›zl›k devaml› tekrar gerektiren bir ibadettir. Evrensel Haf›zlar Derne¤i’nin etkinlikleri neler? Maharic-i huruf, s›fat› huruf, tashihi huruf, tecvid, talim ve k›raat derslerinin yer ald›¤› Kur’an› Kerim’i sahih okuma derslerine din görevlileri, haf›zlar ve yeterlilik s›nav›na haz›rlanan kardefllerimiz kat›lmakta bu dersler düzenli olarak yap›lmaktad›r. Dernek olarak recebi flerifin ilk gününü Dünya Haf›zlar Günü olarak ilan ettik her y›l çeflitli etkinliklerle kutlamaktay›z. Teflvik olmas› için Hatimle teravih k›ld›ranlar› ödüllendiriyoruz. Ayr›ca bu çal›flmalar›n yan› s›ra Kur’an kurslar›n› ziyaret ederek ö¤rencilere çeflitli hediyeler takdim ediyor ve onlar› motive edici seminerler düzenliyoruz. Bu ö¤rencilerimize yönelik d›flar›dan okul bitirmelerine yard›mc› olmak için kültür dersleri


Eylül - Ekim 2010

veriyoruz. Tespit etti¤imiz haf›z ve haf›z adaylar›na imkanlar›m›z ölçüsünde burs veriyoruz. Genel merkez olarak yapt›¤›m›z çal›flmalar ayn› flekilde 15 flubemiz ve 25 temsilcili¤imiz taraf›ndan ve han›mlar komisyonumuz taraf›ndan da ayr›ca yap›lmaktad›r. Çal›flmalar›m›z› ülke geneline yaymak için flubeleflme çal›flmam›z devam etmektedir 28 fiubat sonras› din e¤itiminde gerçekleflen tahribat nedir, haf›zl›k müessesesi bundan nas›l etkilendi?

kardefllerimizi uygunsuz kavramlarla lanse etmeye hakk› yoktur. Bu zihniyet er ya da geç k›r›lmaya mahkumdur. Milletimizin Kuran-› Kerim’le irtibat› nas›l, bu konuda haf›zlar›n ve derne¤inizin rolü nedir? Müntesibi olmaktan büyük bir fleref duydu¤umuz ‹slam’›n mukaddes kitab› olan Kur’an-› Kerim, Allah kat›ndan insanl›¤a sunulan büyük bir lütuf ve ayn› zamanda hidayet

28 fiubat sürecinde inanç dünyam›z›n ve sa¤lam toplum yap›m›z›n teminatlar›ndan olan Kuran e¤itimi ve haf›zl›k e¤itimi büyük yara alm›flt›r. ‹mam Hatip’lerin orta k›s›mlar›n›n kapat›lmas› ve Kur’an kurslar›n›n önünün kesilmesiyle birlikte büyük bir manevi boflluk yafland›. Son y›llarda suç oranlar›ndaki art›fllar, okullarda cereyan eden ve cinayetlere varan fliddet görüntüleri, uyuflturucu madde kullan›m›n›n ilkö¤retim seviyesine kadar düflmesi ülkemizin büyük bir manevi bunal›m›n efli¤inde oldu¤unu göstermektedir. Reyting kayg›l› medyan›n dine bak›fl aç›s›nda problem var. Ço¤u zaman dine ait ritüellerin flov malzemesi olarak kullan›ld›¤› bilinen bir gerçek. Bu niyetle haf›zlar da üçk⤛tç›, doland›r›c› karakterler olarak lanse ediliyor. Derne¤iniz de yak›nlarda bu sebeple dava açt›. Bu zihniyette bir k›r›lma yaflan›yor mu? Milletimizin inanç ve kültür de¤erleriyle alay etmeyi marifet sayan bir k›s›m medyan›n bu tavr› elbette kabul edilemez. Haf›zlar, her zaman dürüst sözüne güvenilir emin kimselerdir. Kimsenin haf›z

kayna¤›d›r. ‹nsanlar› karanl›klardan ayd›nl›¤a ç›karan yüce ve kusursuz bir kaynak olan Kur’an-› Kerim, bütün kitaplar›n ve ilimlerin ana menba›d›r. Kur’an e¤itiminin insan üzerindeki etkisinin en çarp›c› örne¤ini sahabe-i kiram›n hayat›nda görmekteyiz. Rasulullah'›n Kur’an e¤itimi ile bedeviler, medenileflmifl; vahfliler, yahflileflmifltir. Kalpleri ürperten, ça¤lara meydan okuyan, bir benzeri asla olmayan Kur’an’a duyulan ihtiyaç her geçen gün h›zla artmaktad›r. Keflmekeflin, çirkefli¤in,

37

kaos ve kargaflan›n iflgal etti¤i dünyam›z›n tek kurtulufl reçetesi Kur’an’d›r. Bizler mukaddes kitab›m›z Kur'an'› yeniden hayat›m›z›n merkezine yerlefltirip onu beflik ile mezar aras›ndaki yolculu¤umuzda baflucu kitab› haline getirmek istiyoruz. Bu kutsal ve sönmez meflaleyi tafl›mak onu canl› tutmak ve yaflatmak önemli bir u¤raflt›r. Tarihte Kur’an’a hizmet eden nice millet ve devletler tarihin fleref levhalar›na isimlerini alt›n harflerle yazd›rm›fllard›r. Kur’an›n özüne ve ruhuna s›rt›n› dönen milletler ise asla huzurlu ve müreffeh olamam›flt›r. “Kur’an’›” biz indirdik; onu koruyacak olan da biziz” diyen Allah-u Teâlâ on dört as›rd›r Kur’an›n tek harfine dahi dokunulmas›na müsade etmemifltir. Kur’an›n tahrif edilmeden yay›l›p yayg›nlaflmas›nda ve bugünlere gelmesinde haf›zlar›n büyük rolü bulunmaktad›r. Kur’an›n eflsiz sedas› ve manas›n›n nesillerden nesillere aktar›lmas›nda büyük eme¤i olan haf›zlar, bir anlamda Kur’an›n hamisidirler. San›ld›¤›n›n aksine hâf›zlar Kur’an-› Kerim’in sadece lafz›yla meflgul olan de¤il hayat›n› Kuranla infla etmeye çal›flan fedakâr insanlard›r. Bu yüzden haf›zlar; yaflayan ve yürüyen Kur’an olarak nitelendirilmifllerdir. Derne¤imiz bu gerçe¤in fark›nda olarak büyük bir mesuliyet duygusuyla haf›zlar›n her türlü sorunlar›yla ilgilenmeyi kendisine vazife edinerek ve bu u¤urda çal›flmalar›n› yürütmektedir. Haf›zl›¤›n ülkemizde ve ‹slam dünyas›nda hak etti¤i mertebeye ulaflmas› için elimizden gelen bütün gayreti göstermekteyiz. Bütün haf›z kardefllerimizi çal›flmalar›m›za destek vermeye ça¤›r›yoruz. Rabbim nefislerimizi ve nesillerimizi bir ömür boyu Kur’an hizmetinde daim ve kaim eylesin.


38

Eylül - Ekim 2010

Yurt D›fl›nda Din E¤itimi Sudan E¤itim Sistemine Dair Ömer Ali YILDIRIM Ensar Vakf› De¤erler E¤itimi Merkezi yildirimomerali@gmail.com Sudan ismi önceleri Büyük Sahra Çölü’nün güneyinde kalan, do¤uda K›z›l Denizden bat›da Atlas Okyanusuna kadar uzanan genifl bir co¤rafyay› nitelendirmekteydi. Müslümanlar K›z›l Deniz’in Arap yar›madas›n›n karfl›s›ndaki k›y›lar›na ç›kt›klar›nda siyahlar›n yaflad›¤› bu bölgeyi Bat›da Atlas Okyanusu k›y›lar›na kadar Biladu’s – Sudan (Siyahlar›n Ülkesi) diye isimlendirdiler. Günümüzde Sudan denilice kast edilen yer, Do¤u Sudan olup M›s›r’›n güneyinde kalan ve Orta Nil Havzas›ndaki topraklar› içine alan bölgedir. Konumland›¤› yer itibari ile Sudan, Arap dünyas› ile Afrika aras›ndaki geçifl güzergâh›nda bulunmaktad›r. Sudan, kaplad›¤› 2.505.813 kilometre karelik genifl

bir alanla Afrika K›tas›n›n en büyük yüz ölçümüne sahip olan ülkesidir. Sudan yüz ölçümü bak›m›ndan büyük, nüfus aç›s›ndan seyrek nüfuslanm›fl ve ekonomik aç›dan da geri bir ülkedir. Ülke, ayn› zamanda ba¤›ms›zl›¤›n› ilan etmesinden beri bitmeyen iç çat›flmalarla u¤raflmak zorunda kalm›flt›r. Güney - kuzey aras›nda uzun y›llar devam eden çat›flmalar ülkenin günümüzdeki kaderi üzerinde belirleyici rol oynam›flt›r. Ayr›ca ülkede sürekli meydana gelen askeri darbeler, s›k s›k de¤iflen hükümetler de sürdürülebilir bir geliflme ve istikrarl› bir yap› oluflturma yolundaki önemli engellerdendir. Din olarak büyük ço¤unlu¤u Müslüman olan ülke kültür olarak da Arap – Afrika kültürü özellikleri

gösterir. Ülkedeki bu yap› do¤al e¤itim sisteminin flekillenmesini de etkilemifltir. Do¤al olarak ülkede geleneksel e¤itim denilince akla din e¤itiminin yap›ld›¤› kurumlar gelir. Ancak, günümüz Sudan’›ndaki modern tarzda yürütülen e¤itim sistemini de dikkate ald›¤›m›zda ülkedeki e¤itim sitemini Din E¤itimi ve Modern e¤itim olarak iki ana bafll›k alt›nda de¤erlendirebiliriz. Ülkenin e¤itim sistemini, ülkenin tarihi geliflimi ile iliflkilendirdi¤imizde ise 3 ana dönemden bahsede biliriz. 1- Müslüman Sultanl›klar Dönemi, 2- Osmanl› Dönemi, 3- ‹ngiliz Sömürgecili¤i Dönemi. Burada, ülkenin e¤itim sistemini Din E¤itimi ve Modern E¤itim ayr›m› üzerinden ancak tarihi de¤iflim noktalar›n› da göz önünde bulundurarak ele alaca¤›z.


Eylül - Ekim 2010

Din E¤itimi: Ülkede sömürgecilik dönemine kadar olan sürede içerisinde e¤itim denilince akla gelen Kur’an ve ‹slam e¤itimi oldu¤undan bu dönemde mevcut olan e¤itimi “Din E¤itimi” olarak nitelendirebiliriz. Ülkeye ‹slamiyet’in girifl tarihi olan Hicri 31 senesi ülkedeki Din E¤itimi tarihi aç›s›nda da önemli dönemi iflaret eder. Bu tarihte ülkenin kuzeyinde Dungula’da ilk camii infla edilmifl ve buras› daha sonralar› da bölgede din e¤itiminin merkezi haline gelmifltir. Bu döneme has e¤itim sistemi hakk›nda fazla bir çal›flma yap›lmad›¤›ndan döneme has e¤itim sistemi hakk›nda fazla teferruratl› bilgilere sahip de¤iliz. Ayn› zamanda bu dönem bölgede Müslümanlar›n de¤il de H›ristiyan Krall›klar›n hâkim oldu¤u bir dönemdir. Ancak bölgede din e¤itiminin, ortaça¤lar› kapsayan dönemde hüküm süren Func, Daffar ve Darfur Müslüman Sultanl›klar› devrinde geliflme kaydetti¤i bilinmektedir. Ülkedeki e¤itim faaliyetlerinde dikkat çeken bir dönem de Osmal› hakimiyeti dönemidir. Ülkedeki e¤itim faaliyetlerinin ivme kazand›¤› bu dönem ülke tarihinde 1517 – 1891 y›llar› aras› dönemi kapsar. Bu dönemde ayn› zamanda birer e¤itim kurumu olan bir çok camii hizmete girmifltir. Ayr›ca, geleneksel ‹slami e¤itimin yay›lmas›nda ve sa¤lamlaflt›r›lmas›nda bu dönemde aç›lan “Halva” denilen Kur’an okullar›n›n önemli bir katk›s› olmufltur. Halvalar a¤›rl›kla haf›z yetifltiren din e¤itimi kurumlar›d›r. Bu dönemde aç›lan bu okullar›n yan›nda buralardaki hocalara maafl ba¤lanm›fl ve vergilerden de muaf tutulmufllar, ö¤renciler de yard›mlarla desteklenmifltir. Ülkedeki din e¤itimi faaliyetleri son yüzy›lda yani sömürgecilik ve ba¤›ms›zl›k döneminde çok de¤iflikli bir görünüm arz etmifltir. Bu de¤iflkenler aras›nda dönem dönem din e¤itimi gözden düflerken dönem dönemde öne ç›kar›lm›flt›r. Sömürgecilik döneminde din e¤itimi

revaçtan düflmüfl Bat› tarz› e¤itim veren modern okullar öne ç›kar›lm›flt›r. Ülkede ba¤›ms›zl›k dönemi hemen akabinde ve doksanlar sonras›nda iktidara gelen dini karakterli iktidarla birlikte din e¤imine a¤›rl›k verilmifltir. Sudan’daki geleneksel din e¤itimi Kur’an ezberine dayan›yordu. Ülkedeki din e¤itimi kurumlar› temelde Kur’an ezberleme merkezleri ve temel dini bilgilerin verildi¤i yerler fleklinde faaliyetlerini sürdürüyorlard›. Ancak son y›llarda bu konularda çal›flmalar yap›lm›fl Kur’an ezberlemede yeni yöntemlerin gelifltirilmesi yan›nda ‹slâmi e¤itimi modern e¤itimle birlefltiren yeni bir sisteminin denenmesine de bafllanm›flt›r. Ba¤›ms›zl›k sonras› dönemde öne ç›kan Bat› tipi e¤itim tarz› yan› s›ra ‹slâmi e¤itimde iktidara gelen yönetimlerin tavr›na paralel olarak varl›¤›n› ve geliflimini devam ettirmifltir. Günümüzde ülkede din e¤itimi verem çeflitli kurumlar mevcuttur. Çeflitli enstitüler ve camilerde verilen din e¤itiminin yan› s›ra yüksek ö¤renim seviyesinde de ülkede din e¤itimi verilmektedir. Modern E¤itim: Sudan Modern ya da Bat› tarz› bir e¤itim sistemi ile 1900’lerin hemen öncesinde bafllay›p 1956 y›l›na kadar devam eden ‹ngiliz Sömürgecili¤i döneminde tan›flt›. Bu dönemde ‹slâmi e¤itimin hilaf›na olarak bat› tarz› bir e¤itim sistemi uygulamaya konulmufltur. Yeni e¤itim sisteminin bu konumlan›fl› halk›n içe kapanmas›na ve ‹slami bir e¤itime yönelmesine neden oldu¤u gibi k›smen de bu kurumlar›n ›slah›na neden olmufltur. Ba¤›ms›zl›k sonras› dönemde ise ülkede Bat› tarz› e¤itim anlay›fl› geliflmeye devam etmifl ve bunun yan›nda geleneksel din e¤itimi de sürdürülmüfltür. Ülkedeki e¤itim sisteminin flekillenmesi, ülkenin siyasi ve ekonomik hayat› ile paralel bir de¤iflim çizgisi izlemifltir. Sudan'da mevcut e¤itim sisteminde zorunlu

39

e¤itim sekiz y›ld›r ve çocuklar›n okula bafllama yafl› 6'd›r. Ülkedeki e¤itim, Arapça ve ‹ngilizce olarak iki dilde yap›lmaktad›r. Çocuklar ülkede temel e¤itim öncesi 2 y›ll›k bir okul öncesi e¤itime tabii tutulurlar. Bu süreyi isteyen anaokullar›nda geçirebildi¤i gibi isteyenler de “Halva” denilen ve Kur’an ö¤retiminin yap›ld›¤› kurumlara devam edebilir. Bu temel e¤itimden sonra çocuklar 8 y›ll›k kesintisiz bir ilkö¤retim okuluna bafllarlar. ‹lkö¤retim diplomas›n› alan çocuklar›n önünde 3 y›ll›k bir lise süreci vard›r. ‹lkö¤retimden sonra ö¤renciler akademik liseye devam edebilecekleri gibi teknik ve mesleki liselerine ya da paralel lise denilen ö¤retim kurumlar›na da devam edebilirler. Akademik liselere devam eden ö¤renciler ilk iki y›l ortak dersleri al›rlarken son y›lda ders program› geniflletilerek ö¤rencinin yüksek ö¤renim hedefine göre tercih edebilece¤i bilim ve sanat dersleri müfredata konur. Bu liselerden mezun olan ö¤renciler üniversite e¤imine hak kazand›klar› gibi isteyen de teknik ya da akademik enstitülere devam edebilirler. Teknik liseler de ise ticaret, endüstri, tar›m gibi erkek ö¤rencilerin devam ettikleri branfllar›n yan›nda ev ekonomisi gibi k›z ö¤rencileri için de bölümler yer almaktad›r. Paralel liseler: Bu kurumlar di¤er iki lise türünden ayr› olarak kendi içlerinde bir hiyerarfliye sahip lise ve enstitülerdir. Ayn› zamanda kendi amaçlar› do¤rultusunda oluflturulmufl özel bir müfredata sahiptirler. Bunlar aras›nda Din Enstitüleri, Meslek Enstitüleri, Ulusal Endüstri Enstitüleri ve Mesleki Geliflim Merkezleri yer almaktad›r. Paralel Liseler kapsam›nda e¤itim – ö¤retim faaliyetlerine devam eden bu kurumlar›n tamam› Milli E¤itim Bakanl›¤›na ba¤l› de¤ildir. Mesela; Mesleki Geliflim Merkezleri Milli E¤itim Bakanl›¤›na ba¤l› olmay›p


40

Eylül - Ekim 2010

Kamu Hizmetleri ve Yönetimi Bakanl›¤›na ba¤l›d›r. Ülkede yüksek ö¤renime girifl ise orta ö¤renimi bitirme ve buradan elde edilen baflar› düzeyine göre belirlenir. Sudan’da yüksek ö¤retimde halk üniversitelerinin yan›nda özel üniversiteler, teknik enstitüler ve kolejler de yer almaktad›r. Ülkedeki ilk yüksek ö¤retim kurumu sömürgecilik döneminde, sömürgecilerin yerel halk aras›ndan, ihtiyaç duyduklar›

e¤itimli insan gücü ihtiyac›n› karfl›lamak amac› ile 1902 y›l›nda Gordon Memorial Kolej ad›yla kurduklar› daha sonralarda da Hartum Üniversitesi ad›n› alacak olan kurumdur. Üniversitelerde ilk y›l temel çal›flmalara ayr›lm›fl iken sonraki üç y›l da bilimlerde, insan bilimlerinde ve teknik bilimlerde yo¤unlaflmaya ayr›lm›flt›r. Bu dört y›ll›k e¤itimi tamamlayan ö¤renciler Bakalorya diplomas› almaya hak

kazan›rlar. Yüksek Bakalorya Diplomas› için ise iki y›ll›k ekstra bir çal›flmaya daha ihtiyaç vard›r. Ö¤retmenlerin yetifltirilmesine gelince; ilkö¤retim ö¤retmenli¤i için üniversitelerin E¤itim Fakültelerine ba¤l› ilkö¤retim ö¤retmeni yetifltiren kolejlerden mezun olmak gerekir. Ortaö¤retim ö¤retmenli¤i için de ortaö¤retim ö¤retmeni yetifltiren kolejlerden ya da üniversitelerin ortaö¤retim ö¤retmenli¤i bölümlerinden mezun olmak flart› aranmaktad›r.

Din E¤itimi ve Ö¤retimi Sistemine Yeni Bir Bak›fl: Avusturya Modeli Resul ERSÖZ Karfl›yaka A‹HL Müdürü Ülkemizde Din E¤itimi ve Ö¤retimi Sistemi ve bu hususta izlenen politikalar ile alternatif bir sistem üzerinde duraca¤›m›z bu yaz›m›zda Avusturya’da Din E¤itimi ve Ö¤retimi Sistemi ile ba¤lant›l› olarak ülkemizde cari sistem ile alakal› bizce fevkalade önem arz eden bir tak›m tespitlerde bulunaca¤›z. Yine bu ba¤lamda ülkemizde devlet eliyle gerçeklefltirilen Din E¤itimi ve Ö¤retimi -ki buna daha çok Din Ö¤retimi demek laz›m- sistemine ve faaliyetlerine yönelik daha verimli

ve ça¤dafl yaklafl›mlar› muhtevi bir tak›m tekliflerde bulunaca¤›z. Din e¤itimi ve ö¤retimi; Yüce Yarat›c›n›n insana do¤ufltan lütfetti¤i Din Vicdan ve ‹badet Hak ve Hürriyetinin ayr›lmaz bir parças› ve tabii bir uzant›s›d›r. Bu bak›mdan herhangi bir dinin mensuplar› var oldukça o dinin e¤itimi ve ö¤retimi de asla yad›rganamayacak flekilde yap›lmaya devam edilecektir. E¤itimö¤retim plan, program ve metot gerektiren bir faaliyettir. Çala kalem, plans›z, programs›z ve bir metot

çerçevesinde yap›lmayan hiçbir çal›flmadan bekleneni elde etmek mümkün olmayacakt›r. ‹flte bu realite do¤rultusunda Din E¤itimi ve Ö¤retimini evrensel boyutta ele almak, sistem ve metot baz›nda insano¤lunun vard›¤› noktay› tespit etmek, insanl›¤›n bu husustaki ortak miras›n›, as›rlard›r gerçeklefltirdi¤i kazan›mlar› komplekse kap›lmadan faydac› bir yaklafl›mla analize tabi tutarak de¤erlendirmek e¤itim biliminin bir gere¤idir. Amac›m›z, Avusturya’da geçerli olan Din E¤itimi ve Ö¤retimi yöntem ve tekniklerini, genel anlamda Dini E¤itim ve Ö¤retim sistemini detaylar›yla inceledikten sonra, 1-Din E¤itimi ve Ö¤retimi ile Din Görevlisi Yetifltirme Sistemimizi; Tarihi tecrübelerimiz ›fl›¤›nda, kurumlar ve uygulamalar baz›nda yenilefltirmek, kaliteyi art›rmak ve gelifltirmek, 2-Küresel problemlere çözüm üretebilecek, hayat› ve gidiflat› do¤ru okuyabilecek ve böylece küresel bar›fla katk› sa¤layabilecek din görevlisi yetifltirmek olacakt›r. Mükemmel bir miras›n varisleri olarak bizler; içerisinde Asr› Saadet olmak üzere bin dört yüz küsur y›ll›k ‹slami uygulaman›n ve metodolojinin tecrübe ve birikimine sahibiz. Ebetteki bizim bu avantajl› durumumuz bizi dura¤anl›¤a sevk


Eylül - Ekim 2010

etmemeli, burada Yüce Peygamberimize atfedilen “Çin’de bile olsa ilmi talep ediniz” düsturuna ittibaen de¤iflime, olumlu geliflime müsait sürekli at›l›m, aray›fl ve araflt›rma anlay›fl›na sahip ak›ll› Müslümanlar olarak davranmal›y›z.

edilir ve o çocuk din dersi okumak zorundad›r.

Bu duygu ve düflünceler içerisinde “Avusturya’da Din Ö¤retimi Ve Din Adam› Yetifltiren Kurumlar›n Ö¤retim Sistemlerinin ‹ncelenmesi” bafll›kl› çal›flmam›z› gerçeklefltirmifl bulunmaktay›z. Bu ba¤lamda tespitlerimiz flunlard›r:

7-Avusturya’da e¤itim-ö¤retimde sembollere oldukça yer verilmektedir.

1-Avusturya’da din, hayat›n her alan›nda gözlemlenebilmektedir. 2-Dini Topluluklar din hizmetlerini ve din e¤itimi-ö¤retimini tam anlam›yla sevk ve idare etmektedirler. 3-Bütün Dini Cemaatlerce( Devletin tan›d›¤›) aç›lan okullar›n ö¤retmen maafllar›n› Avusturya Hükümeti/Devleti ödemektedir. 4-Avusturya’da 5 gün içinde ö¤renci veya velisi Din Dersinden ismini sildirmez ise bu dersi ö¤renci okumak zorundad›r. 5-Bir Katolik, kiliseden ad›n› ve kayd›n› sildirmez ise dini var kabul

6-Din dersi ilkö¤retim 1.s›n›ftan lise son s›n›fa kadar 2 saat ve -4. maddede an›lan flartlar d›fl›ndazorunludur,

8-Avusturya okullar›nda k›l›k k›yafet (Ö¤retmen/Ö¤renci) serbesttir. ‹nançlar›n gere¤i ifl ve uygulamalar hofl görü ile karfl›lanmaktad›r. 9-Kiliseye ba¤l› okullarda her sabah e¤itim ö¤retim dua ile bafllamaktad›r. 10-‹stenilmesi halinde Din Dersleri Kilise ve Camide uygulamal› olarak yap›labilmektedir. 11- Hangi din ö¤retilirse ö¤retilsin E¤itim dili Almancad›r.

41

14- Ö¤retmen yetifltiren kurumlarda okuyan ö¤renciler birinci s›n›ftan itibaren önce gözlem olmak üzere her s›n›fta ders uygulamas› yapmaktad›rlar. 15- Teknoloji kullan›m› yayg›nd›r. Pocket Pc ve ak›ll› tahta kullan›lmaktad›r. 16- Avusturya da ö¤retmenler çift branfll› olarak yetifltirilmektedir. 17- ‹slam Toplumu Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› taraf›ndan ‹slami okullar aç›lm›flt›r. ‹slamishes Real Gymnasium (‹slam Lisesi) bunlardan biridir. Anadolu Lisesi statüsünde olan bu okul; 2006/2007 ö¤retim y›l›nda ilk mezunlar›n› vermifl bunlar›n tamam› s›navs›z olarak üniversiteye kabul edilmifllerdir. 18-Avusturya E¤itim sisteminde baflar› notlar› 1 den 4 kadar s›ralanm›flt›r. En yüksek not 1, en düflük 4’ tür. Bununla; Ö¤rencilerin ilklerde yar›flt›r›lmas› hedeflenmifltir.

12- “Kindergarten” denilen krefl ve ana-okullar›nda da din e¤itimi verilebilmektedir.

19-Avusturya’da yaklafl›k 350 ‹slam Dini Dersi Ö¤retmeni bulunmaktad›r.

13- Avusturya’da Orta ö¤retimin bütün s›n›flar›nda ö¤retmenlik yapmayan bir kifli okul Müdürü olarak atanamamaktad›r.

20- Avusturya’da ilkokul 4 y›l, ortaokul Liseler bünyesinde 4 y›l, lise 4 y›l olmak üzere 12 y›ll›k kesintili ö¤retim uygulanmaktad›r.


42

Eylül - Ekim 2010

Sonuç ve Teklifler Yapt›¤›m›z verimli çal›flmalar neticesinde elde etti¤imiz bilgi, bulgu ve tespitler ›fl›¤›nda k›sa ve uzun vadede ülkemizde yap›lmas› gereken çal›flmalara yönelik tekliflerimizi flöyle s›ralamak mümkündür: 1- Devlet; din fark› gözetmeksizin bütün vatandafllar›na karfl› -özellikle din hizmetleri ve din e¤itimi-ö¤retimi konusunda- d›fllay›c› bir tav›r sergileme ve eflit uzakl›kta olma yerine, -Avusturya örne¤inde oldu¤u gibi- tümünü kucaklayan, çözüm üreten ve eflit yak›nl›kta olmay› ilke edinmeli, böylece toplumsal bar›fl›n önünü açmal›d›r. 2- Din Bilimcisi ve Din Görevlisi yetifltirme misyonu -Devletin gözetiminde olmakla birliktedevletin bir görevi olmaktan ç›kar›lmal›, Devletin bir kurumu olmaktan ç›kar›lm›fl ve özerk hale getirilmifl bulunan Türkiye Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›”na b›rak›lmal›d›r. 3-Bidat ve hurafelerden ar›nd›r›lm›fl bir din e¤itimi-ö¤retimi için iyi yetiflmifl kaliteli din bilimcilerine ve din görevlilerine ihtiyaç bulundu¤u kuflkusuzdur. ‹flte bunu temin etmek için büyük yerleflim merkezlerine ‹lahiyat Merkezleri kurulmal›d›r.

Böyle bir çat› alt›nda -Avusturya örne¤inde oldu¤u gibi- ilkokul, ‹lahiyat ortaokulu, ‹lahiyat Lisesi ve ‹lahiyat Fakültesi birlikte bulunmal›d›r. 7 ila 22 yafl aras›nda 16 y›l sürekli en üst seviyede din ö¤retimi ve e¤itimine tabi tutulan k›z/erkek bütün gençlerin imaml›k, müezzinlik, ö¤retmenlik, vaizlik, müftülük v.b. dini görevlere atanmalar› sa¤lanmal›d›r. Din Dersi ö¤retmeni olacak kiflilere, ‹lahiyat Merkezi çat›s› alt›nda bulunan ilkokul, ortaokul ve liselerde 4 y›l boyunca sürekli staj çal›flmas› yapt›r›lmak suretiyle mesleki formasyon kazand›r›lmal›d›r. Özetle din bilimcisi yada din görevlisi olacak kiflilerin e¤itim-ö¤retimi, en geç 7 yafl›nda bafllamal›d›r. 4-Kur’an ve Kur’an Meali ö¤retimini de ihtiva eden “‹slam Dini Dersi” (Dini E¤itim-Ö¤retim) -Avusturya örne¤inde oldu¤u gibi- ilkokul 1. s›n›ftan lise son s›n›fa kadar haftada 2 saat olmak üzere zorunlu k›l›nmal›, dilekçe vermek suretiyle Din Dersi almak istemeyen ö¤rencilere zorunlu olarak Din Kültürü ve Ahlak Dersi verilmelidir. 5-Herhangi bir devlet okulunda okuyan bir ö¤renciye hangi dinden olursa olsun mensup oldu¤u dinin

“Din Dersi” zorunlu olarak okutulmal›, Dilekçe vermek suretiyle Din Dersi okumak istemeyen ö¤renciye Ahlak Dersi zorunlu k›l›nmal›d›r. 6-Devlet Okullar›nda ve Türkiye Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›’na ba¤l› okullarda görev yapan Din Dersi Ö¤retmenleri’nin maafl v.b. özlük haklar› devlet taraf›ndan karfl›lan›rken, Türkiye Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› personeli olan tüm din görevlilerinin maafllar› ve di¤er özlük haklar› Baflkanl›k bünyesinde kurulan vak›f taraf›ndan karfl›lanmal›d›r.. 7-Bütün e¤itim-ö¤retim kurumlar›nda k›l›k-k›yafet genel ahlak kurallar› içerisinde kalmak kofluluyla serbest olmal›d›r. 8-E¤itim-ö¤retimin bütün kademelerinde farkl› statüdeki okullar aras› nakiller gerekli asgari flartlar› tafl›mak kayd›yla mümkün k›l›nmal›d›r. 9-Din Dersleri; Ö¤retmenleri gözetiminde Dini mekânlarda uygulamal› olarak yap›labilmelidir. 10-Okullarda Hangi Din Dersi okutulursa okutulsun ö¤retime¤itim dili Türkçe olmal›d›r.


Eylül - Ekim 2010

11-Krefl ve Anaokullar›nda çocuklar›n seviyelerine uygun düflen birtak›m dini bilgi ve kavramlar sözlü olarak verilmelidir. 12- Avusturya örne¤inde oldu¤u gibi Lise ö¤renimi sonunda yap›lan s›navda (Lise Bitirme S›nav›) baflar›l› olan tüm ö¤renciler Anadolu, Fen, Genel ve Meslek Lisesi mezunu ay›r›m› yap›lmadan diledi¤i fakültede okuyabilmelidir.

yurtlar›nda hastalara, yafll›lara ve kimsesiz çocuklara psikolojik ve moral deste¤i verilmesi amac›yla “Din Hizmetleri Birimi” oluflturulmal› ve ehil din görevlileri bu birimlerde istihdam edilmelidir. 16- Baflta Din e¤itimi-ö¤retimi yap›lan ve din hizmeti veren kurumlar olmak üzere tüm kamu kurum ve kurulufllar›nda baflörtüsü yasa¤›na son verilmelidir.

14- Okullarda not sistemi en yüksek not 1, en düflük not 4 olacak flekilde yeniden düzenlenmelidir.

17- Avusturya örne¤inde oldu¤u gibi, e¤itim-ö¤retim; ilkö¤retim (4 y›l), orta ö¤retim (4 y›l), lise (4 y›l) ve yüksek ö¤retim (4 ila 6 y›l) fleklinde kesintili olmak üzere yeniden düzenlenmeli, mesleki e¤itimö¤retim 4 y›ll›k ilkokul sonu itibariyle bafllat›lmal› ve zorunlu ö¤retim kesintili 12 y›l olmal›d›r.

15- Baflta hastaneler olmak üzere, huzurevlerinde ve yetifltirme

18- Avusturya örne¤inde oldu¤u gibi, milli e¤itimin amaçlar›na uygun

13- Din Dersi Ö¤retmenleri Bütün ö¤retmenlerde oldu¤u gibi çift branfll› olarak yetifltirilmelidir. (Tarih, Edebiyat, Felsefe, Psikoloji, Sosyoloji, Yurttafll›k Bilgisi v.s.)

43

olarak aç›lan özel okullara devlet deste¤i sa¤lanmal›d›r. 19- Orta Ö¤retim kurumlar›nda okutulan Milli Güvenlik Dersi kald›r›lmal›, yerine Ortaokullarda Yurttafll›k Bilgisi dersi konulmal› ve bu ders Sosyal Bilgiler ya da Din dersi ö¤retmenleri taraf›ndan okutulmal›d›r. 20- Ö¤retmenler “Sözleflmeli Ö¤retmen” statüsüyle istihdam edilmeli, alan›nda ve ek alan›nda belli aral›klarla s›nava tabi tutulmal›, ancak baflar›l› olanlar›n (Müdürünün de görüflü al›nmak suretiyle) sözleflmesi yenilenip görevini devam ettirmesi sa¤lanmal›d›r. 21- Din Hizmetleri kapsam›nda görev verilecek imam, müezzin, vaiz, müftü, Kur’an Kursu ö¤reticisi gibi din görevlilerin e¤itim durumlar› lisans düzeyinde ve daha yüksek olmal›d›r. 22- Mesleki yönden iyi durumda olan ‹mam-Hatip Lisesi mezunlar›n›n ‹lahiyat Fakültelerinde okuyabilmeleri sa¤lanmal›d›r. 23- ‹lahiyat Fakültesi mezunlar›n›n -istedikleri takdirde- 2. branfllar›ndan atanabilmeleri sa¤lanmal›d›r.


44

Eylül - Ekim 2010

‹mam Hatip Bildungszentrum - ‹mam Hatip E¤itim Merkezi ‹HBZ

‹mam Hatip E¤itim Merkezi, Avrupa’da yaflayan insan›m›z›n din e¤itimi ve kültürel ihtiyaçlar›na cevap vermek üzere Avusturya’n›n Viyana flehrinde kurulmufl bir e¤itim kurumudur. Deneyimli hocalar›m›z›n görev ald›¤› kurumumuz, çocuklar›n ihtiyaçlar›na göre düzenlenmifl, modern mekanlarda e¤itim vermektedir. Çocuklara, dini ve kültürel e¤itimi en yüksek düzeyde vermeyi hedefleyen ‹mam Hatip, ö¤rencilerin sosyal geliflimlerini de önemsemektedir. Çocuklar› ve gençleri, manevi ve kültürel de¤erlerine ba¤l›, kaliteli bireyler olarak topluma kazand›rmak kurumumuzun en önemli hedefidir. Avrupa’daki çocuklar›m›z›n yaflad›klar› yere ve zamana dair s›k›nt›lar› bilinen bir gerçek. Yaflad›klar› kültürel çat›flma çocuklar›m›z› aidiyet duygusundan uzaklaflt›r›yor. Kendi kültür ve inançlar›ndan yoksunlu¤una bir de içinde yaflad›klar› kültüre uzak olufllar› eklendi¤inde gelece¤e dair düflüncelerini oturtacaklar› sa¤lam zeminler bulamamaktad›rlar. ‹mam

Hatip E¤itim Merkezi olarak öncelikli hedefimiz ö¤rencilerimizin okullardaki baflar›s›n› en üst seviyeye getirmektir. Ve en az bunun kadar önemli olan bir baflka nokta ise ö¤rencilerimizin kendisi ve çevresi ile bar›fl›k, insanlara ve fikirlere sayg›l›, sorumluluk sahibi, kendisine güvenen ve kendisine güvenilen, araflt›ran, üreten ve paylaflan gençler olarak donat›lmalar›d›r. ‹HBZ’nin programlar› ‹SLAM‹ ‹L‹MLER, SOSYAL AKT‹V‹TELER ve NACHH‹LFE (Okul derslerine yard›mc› dersler) olmak üzere farkl› kategorilerden oluflmaktad›r. ‹slami ilimler program›m›z orta ve lise seviyesi ö¤renci grubuna hitap etmektedir. ‹lkokul seviyesindeki çocuklar›m›zla ortak kurumuz Kubbe6 çocuk kulübümüz programlar›n› sürdürmektedir. Hafta sonlar›nda ve özel tatillerde ‹slam derslerini her dersin farkl› e¤itimciler taraf›nda verilen her seviyeye uygun 10ar kiflilik s›n›flarda gerçeklefltirmekteyiz. Ö¤rencilerimizin ‹slam derslerini

severek ö¤renmelerine dikkat ediyoruz. Kuran-› Kerim, Siyer, Temel Dini Bilgiler, Peygamberler Tarihi, Ahlak, Hadis, Tefsir, Hitabet ve Türkçe derslerini veriyoruz. Ö¤rencilerimizin seviye durumlar›na göre 7 s›n›f›m›z var. 1.s›n›ftan bafllayan ö¤rencimiz y›lsonunda yap›lan de¤erlendirmelerle bir sonraki y›l 2. s›n›ftan bir önceki y›l kald›¤› yerden ikinci s›n›f›n müfredat›yla devam ediyor. Konularla alakal› olan CD’ler ve kitaplarla dersleri zenginlefltirmekteyiz. Nachhilfe (okul derslerine yard›mc› dersler) Program›nda ise ev ödevlerine yard›mc› kurslar› (Hafta içi her gün), birebir yard›mc› kurslar ve grup dersleri (Almanca, ‹ngilizce, Matematik...) olarak hizmet veriyoruz. Sosyal Aktivitelerimizle ö¤rencilerimizi hem e¤lendiriyor hem de gelece¤e haz›rl›yoruz. Geziler, kitap okuma kamplar›, film gösterimleri, tiyatro çal›flmalar›, çeflitli sanat kurslar› ve birebir a¤abey/abla-kardefl iliflkileri çocuklar›m›z›n dostluk ve kardefllik


Eylül - Ekim 2010

duygular›n›n doyas›ya yaflamalar› ve hayata s›k›ca haz›rlanmalar› do¤rultusunda planlanmaktad›r. Tüm bu programlar›n yan›nda rehberlik programlar›, sosyal ve kültürel konularda seminerler, e¤itim dan›flmanl›¤›, Sa¤l›k seminerleri, ‹slam ülkeleri seminerleri, Bilgisayar dersleri; okullardaki dersleriyle alakal› ve üniversiteye yönlendirmeyle alakal› e¤itim seminerleri veriyoruz. Ayr›ca Çocuklar›n dersleriyle ilgili motivasyonlar›n› artt›rmaya yönelik piknik programlar› ve spor aktiviteleri düzenleyen E¤itim Merkezimiz, ö¤renci velilerine yönelikte çocuk e¤itim seminerleri veriyor. Her ö¤rencinin e¤itimi mutlaka ailesinden geçiyor. Bu nedenle velilerle birlikte hareket etmek

mecburiyetindeyiz. Ailelerdeki problemler mutlaka çocuklara yans›yor. Velilerimize için E¤itim seminerleri düzenliyoruz. Okullardaki problemleriyle alakal› ya da psikolojik problemleriyle alakal› rehberlik hizmetleri veriyoruz. ‹hbz yaz aylar›nda Viyana’da kalan ö¤rencilerimiz için bir ayl›k E¤itim kamp› düzenlenecektir. Yaz aylar›n›n s›cak ortam›nda onlar e¤lenerek ö¤renecekleri bir program haz›rlamaktay›z. ‹HBZ Viyana E¤itim kamp› yat›l› ve gündüzlü olarak devam edecektir. Konferans salonu,sinema ve modern dersliklerimiz ile hizmet vermeye devam ediyoruz. ‹mam-Hatip E¤itim Merkezi olarak 2008 ve 2009 y›llar› yaz aylar›nda bir

45

ay süren ‹stanbul Yaz E¤itim kamplar› düzenledik. Programlar›m›za yaklafl›k 80 ö¤rencimiz ifltirak etmifltir. Özellikle tarihî ve kültürel mekânlara yap›lan geziler ile ö¤rencilerimize kendi medeniyetlerinin anlat›lmas› hedeflenmifltir. Program›m›z Bursa, Çanakkale ve Edirne illerini de kapsamaktad›r. ‹stanbul’un tarihî ve manevî öneme sahip yerleri ziyaret edilerek bu yerler hakk›nda ö¤rencilerimize rehberler taraf›ndan genifl bilgi sunulmufltur. Sultanahmet Camii, Süleymaniye Camii ve Kütüphanesi, Ayasofya Müzesi, Topkap› Saray›, K›z Kulesi gezilen mekânlardan sadece birkaç›. Di¤er taraftan Bursa ve Edirne flehirleri de ayn› hassasiyetle gezilmifltir. Çanakkale flehitlerimizin kabirleri de ziyaret edilmifltir.

Avrupa’da Din E¤itimi Dr. Mehmet Bahçekap›l›

Bat› toplumlar›, birçok alanda oldu¤u gibi, din e¤itimi ve ö¤retimini de, hak ve özgürlükler çerçevesinde ele almaktad›r. Bu sebeple, devlet, vatandafl›n dinine veya din e¤itimine kar›flmay›, do¤rudan bireye yap›lan bir müdahale olarak görmektedir. Bunun yan›nda, devlet din e¤itiminin içeri¤ini, temel hak ve özgürlükler

ba¤lam›nda vatandafl›n kendisine b›rakmaktad›r. Vatandafl›n din e¤itimi konusundaki bu özgürlük alan›nda anayasa ve yasalarla da korunmaktad›r. Bir baflka ifade ile “Bat›’n›n özgürlükçü anayasal düzenlerinde dinî özgürlükler ve din e¤itimi aras›nda olumlu bir iliflki”(1) ve birliktelik söz konusudur.

Din e¤itiminin meflrulu¤u noktas›nda baz› Bat› ülkeleri incelendi¤inde, örne¤in: Belçika anayasas› resmi okullar›n, zorunlu ö¤retimin sonunda kadar, vatandafl›n talebi oldu¤u taktirde, din veya ahlak dersini okuma imkan›n› vatandafl›na sunmay› zorunlu görmektedir.(2) Benzer flekilde Alman anayasas›n›n, “Herkes, inanç hürriyeti, vicdan hürriyeti, dini ve dünyevi fikir hürriyeti dokunulmazl›¤›na sahiptir. Baflkalar›n› rahats›z etmeyen dini ibadeti yapmak serbesttir.”(3) ve “din dersi, din ö¤retimi yapmayan okullar hariç, bütün resmi okullarda zorunludur. Din dersi devletin denetim hakk› sakl› kalmak flart›yla, dini cemaatlerin prensipleriyle uyum içinde verilir.”(4) maddeleri din, vicdan ve ibadet etme özgürlü¤ünü garanti alt›na ald›¤› gibi, din e¤itimi iflini de devletin aslî görevleri aras›nda görmektedir.(5) Ayr›ca, “din dersleri devletin denetimi alt›ndad›r” hükmü,


46

Eylül - Ekim 2010

kesinlikle din dersinin içeri¤inin belirlenmesi noktas›nda de¤il, dersin planland›¤› flekilde uygulanmas› boyutunu kapsamaktad›r. Din dersin içeri¤inin düzenlenmesinde tamamen kilise ve dini cemaatler yetkilidir.(6) Din dersinin devlet taraf›ndan vatandafllar›n hak ve özgürlükleri ba¤lam›nda verilme zorunlulu¤u ile ilgili olarak ‹ngiltere yasalar›na bak›ld›¤›nda benzer durumla karfl›lafl›r›z. 1944 ve 1988 E¤itim yasalar›na göre, din dersi, temel dersler aras›nda say›lmakta ve di¤er derslerle eflit statüye tabi tutulmaktad›r. Böylece, zorunlu e¤itim süreci içerisinde devlet okullar›nda din dersi ö¤retimi zorunlu k›l›nm›flt›r.(7) Ayr›ca 1988 e¤itim yasas›na göre din dersinin içeri¤inin düzenlenmesinde “‹ngiltere’nin temel dinî gelene¤i olan H›ristiyanl›kla beraber, ülkede temsil edilen di¤er dinlerin ö¤retim ve uygulamalar›n›n dikkate al›nmas›n› ve bunlar›n ders program›na yans›t›lmas›n›”(8) öngörmektedir. 1988 e¤itim reformu, din dersinin ö¤retim programlar›n› yapma hakk›n› yerel yetkililere vermektedir. Yerel yetkililer, Milli E¤itim Bakanl›¤› taraf›ndan haz›rlanan “din e¤itimi çerçeve program›n›n” ilkelerine sad›k kalmak flart›yla, program›n›n

içeri¤ini her bölgenin etnik ve dini yap›s›na göre düzenlemekle görevlidirler. Din dersi program›n›n içeri¤inin belirlenmesi ve oluflturulmas› da yerel belediyeler bünyesinde oluflturulan “Din E¤itimi Dan›flma Kurullar›” taraf›ndan gerçeklefltirilir. Bu kurul, ülkenin tan›d›¤›, H›ristiyan, Müslüman, Yahudi, Hindu, Sih ve Budist din temsilcilerinden, Anglikan kilisesi baflta olmak üzere di¤er kilise ve mensuplar›ndan, ö¤retmen dernekleri ve yerel otoritelerinden oluflmaktad›r.(9) ‹ngiltere’deki din e¤itiminin en önemli özelliklerinden biri, din e¤itiminin ‹ngiltere’deki genel dinî anlay›fl›n ve di¤er dini görüfllerin aleyhine bir içerik tafl›mamas›n› zorunlu k›lmas› ve ö¤rencilerin ruhî, ahlaki, kültürel, zihinsel ve fiziksel geliflimine katk› sa¤layacak flekilde düzenlenmesi gerekti¤ini vurgulamas›d›r.(10) Din e¤itimi uygulamalar› aç›s›ndan, devlet ve kilise okullar›nda toplu ibadet edebilme hakk›n›n korunmas›, kilise ziyaretleri düzenleme ve belli dönemlerde din adamlar›n›n bu okullar› ziyaret ederek, ders vermeleri dikkat çekici bir durumdur. Benzer flekilde ‹skoçya’da da din adamlar› (Papazlar), okul yönetici olabilmekte ya da okullarda ö¤retmenlere rehberlik edebilmektedir. Yine din dersinin ö¤retim program›n›n

haz›rlanmas›nda aktif görev üstlenmektedirler.(11) Özellikle kilise ve din adamlar›n›n din e¤itimi programlar›nda etkili oldu¤u ülkelerden bir di¤eri ‹zlanda’d›r. Özellikle evanjelikluteryan kilisenin e¤itim ve din e¤itimi üzerinde belirleyici bir etkisinin oldu¤unu söyleyebiliriz. Ayr›ca ‹zlanda yasalar›, ülkede okutulan din dersinin ve program›n›n H›ristiyan ö¤retisi ile ahlakî konular› içermesini flart koflmaktad›r. Özellikle H›ristiyan ö¤retisi program›n›n özünü teflkil etti¤ini belirtebiliriz. Ancak ö¤retim program›, di¤er dünya dinlerinin de ö¤retimini içerisinde bar›nd›rmaktad›r.(12) Norveç ve Danimarka anayasalar› incelendi¤inde, her iki devletinde resmi dininin Evangelik-Luteryan dini oldu¤u görülür. Ayn› zamanda din e¤itimi bu iki ülkede zorunludur ve resmi e¤itim program›n›n parças›d›r. Her ne kadar bu iki ülkenin din e¤itiminde H›ristiyanl›k ö¤retisi merkezi konumda yer alsa da, di¤er inanç mensuplar›n›n da dini özgürlükleri güvence alt›na al›nm›flt›r.(13) Vatandafllar›n›n dini hak ve özgürlüklerine oldukça de¤er veren bir baflka ülke de Avusturya’d›r. Avusturya’da da din e¤itimi


Eylül - Ekim 2010

ilkokuldan orta ö¤retime kadar zorunludur. Devlet, ayn› ö¤renim düzeyinde en az üç ö¤rencinin, din e¤itimi almak istediklerini talep etti¤inde bu ö¤rencilere haftada bir saat din dersini vermeyi kendisine zorunlu k›lm›flt›r. Ö¤renci say›s› dokuz ve üstü oldu¤u durumda din dersinin saati ikiye ç›kmaktad›r. Avusturya’da Katolik kilisesinin din derslerini yasal yürütme ve denetleme hakk› bulunmaktad›r. Ayr›ca devlet taraf›ndan tan›nan di¤er dinlerinin temsilcilerinin oluflturdu¤u birlikleri de devlet muhatap almakta ve kendi dinlerinin ö¤retimi konusunda onlar› yetkili k›lmaktad›r. Örne¤in Müslümanlar›n din yap›lanma aç›s›ndan kurduklar› en büyük kurulufl olan “‹slamische Glaubensgemein- schaft in Österreich” Avusturya’daki tüm Müslümanlar›n din e¤itiminden sorumlu yegane kurumdur.(14) ‹slam din dersinin içeri¤inden tutun da, devlet okullar›nda din dersini verecek olan ö¤retmenlerin atanmas›na kadar tüm iflleri, bu kurum yerine getirmektedir. Avrupa’da Almanya, Avusturya, Danimarka, Finlandiya, Norveç, Portekiz, Yunanistan ve ‹ngiltere gibi

ülkelerde din e¤itiminin zorunlu oldu¤unu görmekteyiz. Bunun yan›nda, Fransa hariç, di¤er Avrupa ülkelerinin devlet okullar›nda talep oldu¤u taktirde din dersi okutulmaktad›r. Yine din dersi ister zorunlu isterse zorunlu olmas›n, tüm ülkelerde din dersi program›n›n haz›rlanmas›nda baflta kilise olmak üzere dini gruplar›n aktif bir sorumlulu¤u bulunmaktad›r. Bununla birlikte baflta kiliseler olmak üzere, tüm inanç gruplar›n›n kendi dinlerini, nesillerine ö¤retebilmeleri için özel okul açma yetkisi bulunmaktad›r. Örne¤in Fransa’da dahî ilkokul ö¤rencilerin %45’i okul d›fl›nda Katolik din e¤itimi alabilmekte(15) ve Kiliseler okul d›fl›nda her yafltan isteyen vatandafla dinî kurslar düzenleyebilmektedir.(16) Ayr›ca di¤er din mensuplar›n›n kendilerine ait özel okullar›nda din e¤itimi yap›labilmektedir. fiuan itibariyle Fransa’da iki ‹slam Okulu da bulunmaktad›r.(17) Benzer flekilde, din dersinin seçmeli oldu¤u ‹talya’da, 1984 Concordat›’na göre ‹talya devleti, dini kültürel de¤erleri tan›d›¤›n› ve Katolikli¤in prensiplerini dikkate ald›¤›n› ve ö¤retim sistemi içerisinde Katolik dininin devlet okullar›nda okutulmas›n› garanti

47

etti¤ini belirtmektedir.(18) Bunun neticesinde ilk ve ortaö¤retimdeki ö¤rencilerin %90’› ‹talyan devlet okullar›nda din e¤itimi alabilmektedir.(19) Ayr›ca, okulda verilen din derslerinin kontrolü ve ö¤retmen tayinleri kilisenin denetimi ve kontrolündedir.(20) Ülkemizde din e¤itiminin durumuna bakt›¤›m›zda, din ö¤retiminin anayasa ile güvence alt›na al›nd›¤›n› görüyoruz. Hem genel e¤itim hem de din ö¤retimini devlet kendi tekeline alm›fl bulunmaktad›r. Bat› ülkelerinde oldu¤u gibi, verilen din ö¤retiminin içeri¤inin belirlenmesinde, resmi makamlar›n vatandafllar›n›n taleplerini dikkate ald›¤›n› belirtmemiz mümkün de¤ildir. Taraf›m›zdan ortaö¤retim ö¤rencileri üzerinde yapt›¤›m›z araflt›rmaya göre, ö¤rencilerin yaklafl›k %66’s›n›n ald›klar› din ö¤retimini yetersiz bulduklar› görülmektedir.(21) Bu durum, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi program›n› haz›rlayan resmi kurumlar›n, vatandafllar›n›n dini konulardaki taleplerini, Bat› ülkelerinde oldu¤u gibi dikkate almas› gerekti¤ini göstermektedir.

Veli Öztürk, Türk E¤itim Sistemi (Alternatif Perspektif), ‹zmir, 128. Belçika Anayasas›, 17. Madde. Ayr›nt› için Bkz: Mehmet Zeki Ayd›n, Avrupa Birli¤i Ülkeleride Din E¤itimi ve Türkiye ile Karfl›laflt›r›lmas›, Diyanet Avrupa Dergisi, 2004, say›, 68, 14-21. (3) Almanya Federal Anayasa, madde 5, f›kra 1-2. (4) Almanya Federal Anayasa, madde 7, f›kra 3. (5) ‹rfan Baflkurt, Almanya’da Din E¤itimi, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Çal›flma Toplant›s› 1. (6) Baflkurt, a.g.m, 235-238. (7) William Lee, Teaching Religious Education in england and Alles: a Multi-Faith society, london, 2006,1-3; Peter Schreinder, Religous Education in Europe, Univesty of Oslo, 2005, 9. (8) Education Reform Act, 1988. (9) Fatih Alakufl ve Mehmet Bahçekap›l›, Din e¤itimi Aç›s›ndan ‹ngiltere ve Türkiye, 2009, 84. (10) The Religious Education Agreed Syllabus of The London borough of Hakney, Hakney LEA, 2000, 1-2; Religious Education, QCA (Qualification and Curriculum Authorty, London, 2004. (Tam metin tercümesi için Bkz. Alakufl ve Bahçekap›l›, a.g.e., 269-304. (11) John Stevenson,Religous Educaion in Europe, (Ed. Peter Schreiner), A Publicaiton of ICCS and Comenius-Istitut, Protestant Centre for Studies in Education, Münster, 2000, 73-74. (12) Sigur∂ur Pálsson, Religious Education in Europe, 91-98. (13) Öztürk, a.g.m, 129-130. (14) Dan-Paul Jozsa, “‹slam and Wducation in Europe”, Religion and Education in Europe (Ed. Robert Jackson ve di¤erleri) 71. (15) Alakufl, Bahçekap›l›, a.g.e., 113. (16) Jacop Xavier “ L’Enseignement Religieux Dans La France Contomporaine (Günümüz Fransa‘s›nda Din E¤itimi)”, Uluslararas› Din E¤itimi Sempozyumu, (20-21 Kas›m 1997, Sempozyum Bildirileri), Ankara, 1997, 119, 129. (17) Dan-Paul Jozsa, a.g.m, 74. (18) Jean-Paul Willaime, Diffrent Models for Religion and Education in Europe, Religon and Education in Europe, (Ed. Robert Jackson ve di¤erli), 58. (19) Giuseppe Morante, ‹talya’da Din E¤itimi Uygulamalar›, (çev. Elif Bacanakgil), Uluslar Aras› Din E¤itimi Sempozyumu, 139. (20) S. Hayri Bolay ve Mümtez’er Türköne, Din E¤itimi Raporu, Ankara, 1995, 65. (21) Mehmet Bahçekap›l›, Ortaö¤retim DKAB Program›n›n ö¤rencilerin Dini Duygu, Düflünce ve Davran›fllar› Üzerindeki Etkisi, (Bas›lmam›fl Doktora Tezi), ‹stanbul, 2010, 107. (1) (2)



Eyl端l - Ekim 2010

49


50

Eylül - Ekim 2010

‹brahim Solmaz

Yol Varsa EVET Baflka Yol Yok Çok De¤erli Gönüldafllar; Anayasa paketi ile yap›lan de¤ifliklik As›l ‹mam Hatip Liselerimizi ilgilendirmektedir. Y›llard›r Aziz Milletimiz ile beraber gerçekten takdire flayan bir mücadele verdik. Okullar›m›z ak›llara durgunluk verecek her türlü s›k›nt›lara ra¤men dimdik ayaktad›r. Okullar›m›z›n yaflamas›nda birçok isimsiz kahraman›n al›n teri, paras›, gözyafl› ve ac›lar› bulunmaktad›r. Yürekten herkese sonsuz teflekkür ediyorum, hepsi eli öpülesi yürekli ve yi¤it insanlar… ‹mam Hatiplere yanl›fll›k yapanlar›n (isimlerine gerek yok) bugün ne ad› var ne de san›… Hiçbirini neredeyse hat›rlayan bile yok. Ancak ‹mam Hatiplerimiz bu memlekete ve bu millete daha fazla hizmet etmeye devam edecektir, inflallah. Anayasa oylamas› belediye baflkanl›¤› seçimi de¤ildir, milletvekilli¤i seçimi de de¤ildir. Bu Anayasa oylamas› Ak Parti’nin meselesi de¤ildir. Genel seçimlerde isteyen istedi¤i siyasi partiye oy verebilir hatta baz›lar› oy da vermeyebilir. Ancak bu oylama ülkemizin gelece¤i ve özellikle ‹mam Hatiplerin durumuyla son derece ilgilidir. Bu bak›mdan bu oylamada mazerete yer yoktur.

Hiç kimsenin” flu iflim vard›, bu iflim vard› "gibi hiçbir mazeretinin kabul edilmeyece¤i bir oylamad›r. ‹mam Hatiplerin Orta k›sm› dünyan›n geliflmifl ülkelerinin hiçbirinde olmayan bir flekilde, kesintisiz zorbal›¤› ile maalesef kapat›lm›flt›r. Kuran Kurslar› adeta budanm›flt›r. Üniversitede baflörtülü ö¤rencilerin okumas›na engel olunmufltur. Katsay› ile ö¤rencilerimizin Üniversiteye girmesi engellenmifltir. Yap›lan kanun de¤iflikli¤i ile ‹mam Hatiplilerin Polis okullar›na girmesi engellenmifltir. Bunlar›n acilen düzelmesi gerekmektedir. Bu arada k›smi olarak yap›lan üniversite reformu ile bir kanun düzenlemesi yap›lm›flt›r,bu düzenleme ile 0,3-0,8 olan fark 0,45-0,8 gibi çok az bir iyileflme bile maalesef Cumhurbaflkan› Sezer’den geri dönmüfltür,hem de ak›llara durgunluk veren bir gerekçeyle. E¤er tekrar meclis bu karar› oylasa ve kanunlaflt›rsayd›, bu defa birileri bunu Anayasa Mahkemesine götürecekti ve katsay› konusu tamamen kilitlenebilirdi Üniversitelerde k›l›k k›yafet yasa¤›n› serbest b›rakan ve de 411 Milletvekilinin oyuyla yap›lan Anayasa De¤iflikli¤i yine maalesef Anayasa Mahkemesi taraf›ndan iptal edilmifltir. ‹mam Hatip mezunlar› mezun olduktan sonra isteyen çeflitli

derslerden imtihana girerek lise fark derslerini vererek ayr›ca bir lise diplomas› alarak hiç olmazsa üniversiteye girebilsin diye bir düzenleme yap›ld›, maalesef bu da Dan›fltay taraf›ndan iptal edildi. YÖK 1996 dan 1998 y›l›na kadar eflit flartlarda üniversite s›nav›na giren ‹mam Hatip Lisesi ve Meslek Lisesi ö¤rencilerinin önüne önce 0,2-0,5 sonra 0,3-08 katsay› engeli koymufltur. Adeta ö¤rencilerimiz a¤z›yla kufl tutsa bir yere giremez hale getirilmifltir. YÖK üyelerinde yak›n zamanda gerçekleflen de¤ifliklikle yeni üyeler bu haks›zl›¤a son vermek isteyince bu defa yine önümüze Dan›fltay engeli ç›km›flt›r ve 0,15 bir katsay› fark›na ancak raz› olmufltur. S›nav adeta bir yar›flt›r, bir yar›flta bir yar›flç›n›n s›rt›na ilaveten 15 kg yük yükle ve sonra buna yar›fl deyiver? Böyle yar›fl olur mu?1 puan›n bile binlerce ö¤renciye tekabül etti¤i bir s›navda ö¤renciyi yar›fla adeta 15 metre geriden bafllatmak niye? Kim iktidara gelirse gelsin ‹mam Hatiplerin bu s›k›nt›lar›n›n hal olmas› gerekmektedir. Kanun de¤iflikli¤i, Anayasa de¤iflikli¤i oluyor Anayasa Mahkemesinden geri geliyor. Yönetmelik de¤iflikli¤i oluyor Dan›fltay’dan geri geliyor. 1998’e kadar eflit flartlarda s›nava girilirken birileri geliyor sen


Eylül - Ekim 2010

giremezsin diyor, buna bir fley diyen yok.

Anayasa de¤iflikli¤inden sonra yeni ad›mlar bekliyoruz;

Sonra birileri geliyor, “eflit flartlarda girebilirsin” diyor, bu defa “yoook, olmaaaz” deniyor.

Zorunlu e¤itim 8 de¤il 12 y›l olabilir. Ancak art›k tabii flekline yani dünyan›n geliflmifl ülkelerindeki gibi kesintili olmal›d›r. Zaten fiili olarak birçok ilkö¤retim okulu ilkokul ö¤rencilerini sabahç› ortaokul ö¤rencilerini ö¤lenci yaparak bunu uygulamaktad›r.

Birileri geliyor; “eskiden oldu¤u gibi hiç olmazsa mezun olduktan sonra lisedeki baz› derslerden ayr›ca s›nava girip baflar›rsan sana lise diplomas› verelim, bari bu flekilde üniversiteye girebil” diyor, ona da “yoook ,olmaaaz” deniyor. Bu kurumlar niye var Allah aflk›na, milletin çocuklar›n›n önünü kesmek için mi? Yerindelik olarak karar verebilmesi, içeri¤e girebilmesi mümkün olmad›¤› halde nas›l girebiliyor? ‹flte bunlar› anlaman›n imkân› bulunmamaktad›r. Bu de¤ifliklik tabiî ki baflka maddeleri de içermektedir ve faydal› maddelerdir, zaten hiç kimsenin 2 madde hariç itiraz› da bulunmamaktad›r.

51

iktidar de¤ildir, bu bir seçim hiç de¤ildir, bunun muhatab› Aziz Milletimizdir. Milletimiz de¤iflikli¤in içeri¤inden hiç bahsetmeyen demogajilere kanmayacakt›r.

Üniversitedeki k›l›k k›yafet yasa¤›na siyasiler aras›nda neredeyse taraf olan kalmam›flt›r, art›k bu da son bulmal›d›r.

As›l sorulmas› gereken soru fludur, e¤er millet kendi vekilleri ile yönetmelik de¤iflikli¤i, kanun de¤iflikli¤i Anayasa de¤iflikli¤i yapamayacaksa o zaman neden seçimler var? Biz niçin oy veriyoruz neden sand›¤a gidiyoruz? O zaman b›rakal›m bu ülkeyi Dan›fltay ve Anayasa Mahkemesi idare etsin, böyle bir fley olur mu?

‹lkö¤retim ve liselere iste¤e ba¤l› olarak seçmeli flekilde Temel Dini Bilgiler ve Kur’an-› Kerim dersi konmal›d›r.

Yine sorulmas› gereken soru flu; ‹mam Hatiplerin orta k›sm›n› kapatan zihniyete dur deme zaman› gelmedi mi?

Katsay› fark› tamamen kalkmal›d›r.

Kur’an ö¤renimine engel koyan zihniyete dur deme zaman› gelmedi mi?

Polis okullar›na giriflte ‹HL mezunlar›n›n önündeki engellerde kald›r›lmal›d›r. Kur’an Kurslar›ndaki her türlü k›s›tlama da kald›r›lmal›d›r.

‹mam Hatiplerin üniversiteye girmesine engel olan zihniyete dur deme zaman› gelmedi mi? De¤erli Kardefller, Gönüldafllar

Bu Anayasa de¤iflikli¤i tabii ki yeterli de¤ildir, ama bir ad›md›r

Dolay›s› ile bu Anayasa de¤iflikli¤inin muhatab› hiçbir siyasi parti veya

Yol Varsa EVET, Baflka Yol Yok.


52

Eylül - Ekim 2010

Cihan Aktafl aktascihan@gmail.com

Kulenin Bafl›ndaki K›zkardefl ‹ncir a¤ac› gözüktü önce, ard›ndan asma çarda¤›. Mahallenin çocuklar›yla kedileri avluyu doldurmufllar. Duvar dipleri boyunca ilerleyen tarhlarda ortancalar al›flkanl›ktan ileri gelen bir inatla aç›lm›fllar gibi geldi bana. Bak›ms›z görünüyor, yine de var olmak için direniyorlar. Kokuyu içeri girmeden ald›m: Ö¤rencilik y›llar›m›n kokusu bu. Ben bu evin salonunda ve bahçesinde nice okuma saatleri geçirdim. Tefsirler, mealler, ilmihaller okudum ve sahabe hayattlar›ndan kesitler dinledim. Ziyaretlerim baflka hayat dönemlerinde de sürdü. Yine de o koku ayn› kald›.

Biz okurduk, Binnaz teyze etraf›m›zda kofltururdu. Bahçede çiçeklerle konuflarak gezinirdi. Koku o zaman daha hafif ve iç aç›c›yd›. fiimdi içine hastal›¤›n tonlar› s›zm›fl. O eski koku flu nesne ve canl›lardan yay›l›yormufl gibi gelirdi bana: ‹ncir, kedi bal›, örme paspas, su böre¤i, lavanta, arap sabunu, üzüm yapra¤› sarmas› ve sar›l› morlu k›r çiçekleri.

Binnaz teyzenin ölümünden sonra Turan Amca h›zla yitirdi sa¤l›¤›n›. Felç geçirdi. Haf›zas› da bir gelip bir gidiyor. Türkmen Bak›c› yetmiyor, bir de çevre dükkanlarda çal›flan bir delikanl› u¤ruyor eve zaman zaman, erkek gücü gerektiren hizmetler için. Bu gün daha iyi görünüyorsun Turan Amca.

Hepsini anl›yorum da, diye sordu Firdevs. Niye sar› mor çiçekler? Bizim bahçede k›r çiçe¤i yetiflti¤ini hat›rlam›yorum.

Öyle mi?

Sizin bahçede yapt›¤›m›z sohbetlerde anlat›lan bir hat›ra, bir hikaye yüzündendir, dedim.

Öyle mi? Keyfim yok mu?

Asl›nda... Keyfin yok gibi. Rahats›z m›s›n?

Yok. Gö¤sünü tutuyor. Orada bir


Eylül - Ekim 2010

a¤›rl›k var. Neflesiz. Vücuduna yap›flt›r›lan bant halindeki ilac› hergün s›rt›n›n ortas›ndan kenara do¤ru yer de¤ifltiriyor. Bantlar kenara do¤ru giderken daha nefleli, ortaya do¤ru içe dönük. fiimdi ortalarda bir yerde bantlar. Bunu bilen, bak›c› Cemile. Evimde babama bir yer açam›yorum, diyor Firdevs, üzüntüyle. Elin kad›n› babama benden daha yak›n. Sabah›n 10’u. Turan Amca’y› yata¤›ndan kald›rmaya çal›fl›yoruz. Bu hiç kolay de¤il. Çünkü beyni komutlara kabul etmiyor. Sadece belli al›flkanl›klar›n yard›m› oluyor. Firdevs bir aya¤› al›p ileri sürüyor, di¤erini gitmesi gereken noktaya tafl›yor ard›ndan. Her ad›m bir büyük hamle demek. Ayaklar› flifl. Yolumuz uzun oysa, ta Küçükçekmece’ye gidece¤iz. Turan Amca için y›llard›r özlemini çekti¤i s›la, Küçükçekmece. O evlenip ayr›ld› semtten, memuriyeti nedeniyle, ama k›zkardeflleri hâlâ oralarda yafl›yorlar, kule gibi yüksek apartmanlarda. K›zkardefllerinden biri zaman zaman geliyor ziyaretine, güçlükle de olsa. Di¤eri evinden kolay ç›kam›yor; as›l kuleye mahkûm bir hayat yaflayan. fiimdi o, kuleden inemeyen k›zkardefline gitmek istiyor. Dili dolansa da, akl› gidip gelse de unutmuyor bu iste¤ini. Yavafl yavafl haz›rlanmal›. Banyo taraf›na de¤il, sedir taraf›na do¤ru at ad›m›n› baba. fiimdi otur. Buraya. Her ad›m için özel bir çaba, bir uyar› gerekiyor. ‹flte böyle ad›m ad›m ç›kacak kulenin basamaklar›n›. Bu buluflmay› istedi¤ini geçen baharda söyledi. Aylar geçti aradan, bazen hiç dile getirmedi; ama tamamen unutmad› hiç. Firdevs gecikmeden, havalar da sertleflmeden bu buluflma, daha do¤rusu buluflmalar gerçekleflsin istiyor. Ben de ona biraz olsun yard›mc› olabilirim diye geldim. Türkmen bak›c› Cemile oturaca¤› yeri haz›rl›yor. Haydi baba, bir ad›m daha at.

Kap›dan tut flimdi. O ad›m›n› de¤il, ötekini. Böyle. O her cümleyi ayn› soruyla karfl›l›yor: Öyle mi? Uzun ve farkl› cümleler kuramasa da, bir flekilde yakalay›p tutundu¤u küçük soru cümlesi sesinin yükledi¤i anlamlarla çeflitleniyor. Nas›l da hayret ediyor her fleye! Binnaz Han›m yok art›k, yerini Türkmen Cemile ald› k›smen. Daha önce baflka kad›nlar da geldiler; Romen, Bulgar, Azeri... ‹simler, simalar kar›flt›r›yor zihnini. Gülümser, Birsen. Birsen, Gülümser. Kule bafllar›nda kald› k›zkardeflleri, ulafl›lmaz oldular.

Turan Amca kediyi merak etti sanki. Dald› gitti pencereye. Orada kimi görüyor, kimi gördü¤ünü san›yor? Ad›n› anmad›¤› kad›n, kar›s›; Binnaz. Onu b›rak›p gitti hasta halinde; bunu unutmuyor. Beni b›rak›p gitti, bilmiyorum ki nerelerde flimdi. Bir bahçede geziniyor olmal›.

O kal›n örgüleri de kalmam›flt›r ki Birsen halam›n, pencereden sark›ts›n, diyor Firdevs. Ne onun saç›n›n örgüleri kald›, ne de babam›n gücü kuvveti. Can›m benim, yemek yerken bile birine muhtaç. Firdevs Cemile’nin yard›m›yla kahvalt› masas›n› donat›yor. Ya¤s›z peynir, viflne reçeli, rezene çay›. Ufak ufak do¤rad›¤› domatesleri, çatalla bir bir yediriyor Turan Amca’ya Cemile, arada bir ka¤›t peçeteyle siliyor a¤z›n›. Ne annem, ne de ben babama bu denli yak›n olabildik, dedi Firdevs.

53

Turan Amca’n›n gözü benim taba¤›ma kayd›. Bir fleye tak›ld› kald›. “Gözleriyle tart›yor”, diye aç›klama yapt› Cemile. “Bütün tabaklar eflit olarak m› haz›rlanm›fl? Benim taba¤›mdaki domates dilimleri daha çok ya da az m›...” K›rk iki yafl›nda bir kad›n Cemile, yafl›n› göstermiyor. Torunu bile varm›fl. Gözlerinle bir fley ar›yorsun, bir yast›k, tuzluk; koflup getiriyor. Hantal bir Türkmen veya Azeri kad›n› tan›mad›m. Tan›d›¤›m hantal bir Gürcü kad›n da yok. Sovyet vatandafll›¤›na bir nebze dokunmufl kad›nlar›n hayat› bir kofluflturmacadan ibaret olmal›yd›. Devir de¤iflti, ama rehavete kap›lmaya, kilo almaya, hantallaflmaya yine de müsaade etmiyor hayat flartlar›. Evli o¤lu sat›n ald›¤› dairenin borçlar›n› ödeyebilsin; emekli Cemile’nin çal›flmak istemesinin sebebi bu. Pencerede bir hareketlilik oluyor ve s›çr›yor Turan Amca, bak›fllar›yla. San›rs›n Binnaz Han›m geçti oradan, elinde bahçevan makas›. O hep görünür pencerelerden, sonra kaybolur; ölümünden sonra da de¤iflmedi hakk›ndaki bu izlenim. Binnaz teyze de Cemile gibi yerinde oturmay› bilmez, baflaramazd›. Ufak tefek, nahif görünüfllü, ancak güçlü kuvvetli kad›n›n yata¤a düflmesi herkesi hayrete düflürmüfltü. Allah’›n sevgili kuluymufl. Uzun yatmad› hasta yata¤›nda. Çekmedi, çektirmedi. Bana öyle geliyor ki evli çiftin bak›ma muhtaç kalan taraf› kad›nsa, daha zorlan›r bak›ma muhtaç kalan erke¤e göre. Hele Binnaz teyze, nas›l dayan›rd› bahçeyi koflar ad›mlarla dolaflamadan, sadece seyretmeye... Yan›l›yorum belki de. Yaflanmadan bilinmez böyle fleyler. Orada bir hatta iki kule var, burada da felç geçirmifl yafll› bir adam. Bir buluflma gerçekleflecek, her fleye ra¤men. Gönlün özlemleri ne felç tan›yor ne de koroner damarlara yerlefltirilen stentleri umursuyor.


54

Eylül - Ekim 2010

Penceredeki hareketlilik sürüyor: Bir kedi yavrusu incir a¤ac›na t›rman›yor. Aaa, ne güzel bir kedi böyle! Renkleri de çok hofl! Van kedisine benziyor. Öyle mi? Turan Amca kediyi merak etti sanki. Dald› gitti pencereye. Orada kimi görüyor, kimi gördü¤ünü san›yor? Ad›n› anmad›¤› kad›n, kar›s›; Binnaz. Onu b›rak›p gitti hasta halinde; bunu unutmuyor. Beni b›rak›p gitti, bilmiyorum ki nerelerde flimdi. Bir bahçede geziniyor olmal›. Firdevs yan›na gitti, çay›n› içirdi yudum yudum. Kahvalt› bittti¤inde giydirece¤iz. Ad›m ad›m ilerleyerek geçece¤iz bahçeyi. Zor bir yolculu¤un ard›ndan Küçükçekmece’deyiz. Firdevs’in a¤abeyisinin Toyota arabas›yla geldik, genifl mi genifl; yine de kolay olmad›. Gülümser, Birsen; kar›s› Binnaz’›n ismini pek anmasa da, coflkuyla dillendiriyor k›zkardefllerinin isimlerini. Büyüdüler mi, evlendiler mi, niye yan›mda yoklar? Onlar da yafll› ve hasta. Evlerinden bir tek hastaneye gitmek için ç›kart›l›yorlar. Birinin oturdu¤u apartman hem asansörlü, hem de birkaç basamakla ulafl›l›yor girifl kat›na; onun dairesine zorlanmadan ç›kaca¤›z. ‹kincisinin yüksek giriflindeki asansöre ulaflmak için zor bir merdiveni t›rmanmak gerek. ‹lk gitti¤imiz apartman›n asansöre götüren birkaç basama¤› ç›k ç›k bitmiyor. Firdevs önce bir aya¤›n›, sonra di¤erini basamaklara yerlefltiriyor Turan Amca’n›n, s›k› tembihlerle. Cemile öteki koluna girmifl, destek veriyor. Benim ellerimde ise hediye torbalar›yla pastaneden al›nm›fl börek çörek kutular› var. Her ad›m›n ard›ndan bir süre mola veriliyor. ‹flte, y›llard›r görüflmeyen iki kardefl biraraya getirildi bir apartman›n yedinci kat›n›n göle bakan teras›nda; bu ikisinin de dile¤i. Onlar göl mazaras›na s›rtlar›n› dönmüfl, birbirlerinin yüzüne bak›yor, ama

konuflmuyorlar. Bak›fl›yor ve a¤l›yorlar. Gözyafllar›ndan gelincikler ve mor çiçekler saç›l›yor gibi geliyor Firdevs’e flimdi. Niye öyle hissetti¤ini biliyor. Babas›yla halalar›n›n çocukluklar›nda yaflad›¤› ev, bu havalide, bir zamanlar k›rsal denilebilecek kadar merkezin uza¤›nda, gelincikler ve mor çiçeklerle kapl› tarlalar›n aras›nda bir yerdeydi. Yafllar› birbirine yak›n üç kardefl, birbirlerine nispette bulunarak k›rlardan çiçek dermeyi sürdürdüler evlerinin etraf›nda. Firdevs o evi görebildi, o çiçeklerden toplayabildi. Çok küçükken. Ben de mor çiçeklerin kokusunu hemen seçiyorum, eskiden bildi¤im, derin bir nefesle içime çekti¤im kokuyu. Ac›kl› elbet. Üç kardefl bir daha asla k›r çiçeklerinin peflinde koflmayacak. Üç kardefl k›r çiçeklerinin hat›ras›n› üçlü bir sohbette konuflamayacaklar bile.

sanki düz bir kayal›k. Üstelik küçük sahanl›klara ulaflan basamaklar daha alçak tutulmufl. O basamak daha alçak baba, dikkat et. Öyle mi? Dur, ben yerlefltireyim aya¤›n›. Olmad›, kuleye ç›kamad›. Beyni asla Firdevs’in aya¤›n› ileriye do¤ru uzatmas›n› bildiren talimat›na cevap vermiyor. Tekerlekli koltuk bahçeye aç›ld›. Cep telefonlar›yla haberlefltik; çocuklar› Birsen halay› afla¤›ya indirmek için haz›rl›yorlar. Cemile termosla çay, bardak tabak getirmek için yukar› ç›kmaya niyetlendi. Asansörün kap›s›na kadar birlikte gittik. Mar›’n›n anlam›n› sordum, asansörün inmesini beklerken. Haz›r ol, amade ol, hey, baksana, gibi anlamlarda kullan›l›r bizde mar›, dedi.

Çok severim k›r çiçeklerini, diyor Cemile. Yüzü gölgeleniyor. Türkmenistan’da, k›r çiçekleriyle çevrili bir evde mi geçti çocuklu¤u...

Baflka anlamlar› da varm›fl Mar›’n›n, dedi asansöre girerken. Anneannem anlat›rd›.

Bu günlerde mor sar› çiçeklerle kapl› olur Mar›‘n›n etraf›, dedi.

Sen ç›k, daha sonra konufluruz, dedim.

Anlamad›m. Mar› bir yer ismi mi?

O yukar› ç›kt›, ben Firdevs’le Turan Amca’n›n yan›na döndüm. Firdevs babas›n›n yüzünü siliyordu, ›slak mendillerle. Ben istemez miyim sana kendi ellerimle bakay›m, ama evim küçük, sana ay›rabilece¤im bir oda olsayd›, düflünmezdim hiç, dedi. Öyle mi, dedi Turan Amca da. Öyle tabii, dedi Firdevs. Akl›m hep sende, nas›l bir çözüm yolu bulurum bilmiyorum. Senin yerin bizim ev, benim yan›n.

Ben Mar›l›y›m. Aflgabad’›n do¤usundad›r Mar›. Aa, evet, Mar›l› oldu¤umu söyleyince insanlar bir anlam veremiyor burada. Merv’liyim deyince, anlafl›l›yor. Nas›l güzel bir flehirdir Mar›! Yani bence, dünyan›n en güzel flehri, Mar›, yani Merv. zamanlar “Do¤u’nun incisi” olarak bilinirmifl. Anlatt›klar› ilginç, bildi¤imiz Merv’in bir ad› da Mar›’ymifl. Ne anlama geliyor Mar›, Merv ismiyle ba¤lant›s› nedir, merak ediyorum, fakat daha sonra sürdürece¤iz bu konuflmay›; yine yola düfltük. Öteki k›zkardefl yüksek giriflli gökdelen gibi bir apartman›n zirvelerinde yafl›yor. Yatalak. Asansöre ulafl›ncaya kadar yüksek bir merdivenin basamaklar›n› tek tek ç›kmas› gerekiyor Turan Amca’n›n, gelgelelim her basamak

Bakt›m Firdevs duygusallafl›yor, Uzaklaflt›m yanlar›ndan. Çiçek tarhlar›n›n aras›nda dolaflt›m. Ortancalar›n, lalelerin, akflamsefalar›n›n, mor menekflelerin karfl›s›nda durdum; çocukluk günlerimin sahnelerine dalarak, sar›l› morlu k›r çiçeklerini tafl›d›m bahçeye.


Eylül - Ekim 2010

55

Uluslararas› Saraybosna Üniversitesi SIK SORULAN SORULAR

1. Uluslararas› Saraybosna Üniversitesi ne zaman kuruldu? Kuruldu¤u günden bu yana gösterdi¤i geliflimi özetler misiniz? International University of Sarajevo (IUS) Bosna Hersek’in baflkenti Saraybosna’da E¤itimi Gelifltirme Vakf› (SEDEF) taraf›ndan 2003 y›l›nda kurulmufl, 2004 y›l›nda ö¤retime aç›lm›flt›r. Türkçe ad› “Uluslararas› Saraybosna Üniversitesi”dir. Üniversitemizin Orta Avrupa için de model olan bir kampüs üniversitesi ve örnek bir Araflt›rma-Gelifltirme Merkezi olmas› hedeflenmifltir. IUS’ta 21. yüzy›l iflletmelerinde görev alacak donan›ma, bilgi ve beceriye sahip mezunlar yetifltirilmesi amaçlan›r. 2. Üniversitenin e¤itim dili nedir? IUS’ta ö¤retim ve iletiflim dili ‹ngilizcedir. Ayr›ca Türkçe, Boflnakça, çeflitli Do¤u ve Bat› dilleri de ö¤retilir. 3. Üniversite bünyesinde hangi bölümler yer al›yor? Bölüm kontenjanlar›n› belirtir misiniz? IUS’ta lisans e¤itim-ö¤retimi 4 fakültede aç›lan 15 akademik program içinde verilmektedir. Kontenjanlar ile ilgili bilgileri www.ius.edu.ba adresindenden ulaflabilirsiniz. Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi (FASS) Görsel Sanatlar ve ‹letiflim Tasar›m› Program› (TS-1) Sosyal ve Siyasal Bilimler Program› (TM-2) ‹ngiliz Dili ve Edebiyat› Program› (D‹L-1) Psikoloji Program› (TM-3)

Ekonomi ve Yönetim Bilimler Fakültesi (FEBA) Yönetim Bilimleri Program› (TM-1) Ekonomi Program› (TM-1) Uluslararas› ‹liflkiler Program› (TM-2) Mühendislik Fakültesi (FENS) Genetik ve Biomühendislik Program› (MF-3) Bilgisayar Bilimleri ve Mühendisli¤i Program› (MF-4) Endüstri Mühendisli¤i Program› (MF-4) Elektronik Mühendisli¤i Program› (MF-4) Mimarl›k Program› (MF-4) Makine Mühendisli¤i Program› (MF-4) E¤itim Fakültesi ‹ngilizce Ö¤retmenli¤i Program› (D‹L-1) Bilgisayar ve Ö¤retim Teknolojileri Ö¤retmenli¤i Program› (YGS-1) ‹htiyaç ve talebe göre yeni programlar aç›lmaktad›r. Lisansüstü seviyede ise 6 programa ö¤renci kabul etmektedir. Bu programlar: Mekatronik ve Sistem Mühendisli¤i Bilgisayar Mühendisli¤i Yönetim Bilimleri Stratejik Analiz ve Risk De¤erlendirmesi ‹ngiliz Dili ve Edebiyat› Psikoloji 4. Saraybosna Üniversitesi’nde okuman›n flartlar› nelerdir? Türkiye’den orada okumak isteyen ö¤renciler neler yapmal›? Prosedürü anlat›r m›s›n›z? 2010-2011 ö¤retim y›l›nda; Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Mühendislik

ve Do¤a Bilimleri Fakültesi ile E¤itim Fakültesi ÖSYM tercih klavuzunda yer almaktad›r. Bu Fakülte programlar›nda okumak isteyen ö¤renciler ÖSYM’den tercih yaparak istedikleri programa yerleflirler ve kay›tlar›n› da ‹stanbul ofisinden yaparlar. Ekonomi ve Yönetim Bilimleri Fakültesinde okumak isteyen ö¤renciler de yeterli TM puan›yla kay›tlar›n› do¤rudan IUS-‹stanbul ofisinden kay›t yapt›rabilirler. Her dört fakültemiz ö¤rencileri mezuniyetlerini müteakip diplomalar›n›n denklik iflleminin yap›lmas› için YÖK’e müracaat edebilirler. Ayr›ca ÖSS s›nav›na giremeyen veya s›navda baflar›l› olamayan ö¤renciler y›lda en az alt› kez yap›lan SAT s›nav›nda baflar› göstererek te okulumuza kay›t yapt›rabilirler. 5. IUS’dan mezun olan Türk ö¤renciler, Türkiye'de çal›flma hakk› elde edebiliyorlar m›? Üniversitenin ülkemizde denkli¤i var m›? IUS ö¤rencileri, Türkiye’de faaliyet gösteren bütün üniversitelerden mezun olan ö¤rencilerle ayn› flartlarda çal›flma flans›n› elde ederler. IUS mezunu ö¤rencilerin ald›klar› yüksek kaliteli e¤itim ve yabanc› dil ayr›ca bir avantajd›r. YÖK yapt›¤› inceleme sonucu Ekim 2005’te IUS’u tan›d›¤›n› aç›klam›flt›r. Üniversitemize YÖK’ün öngördü¤ü flekil ve flartlarda kay›t yapt›ran TC


56

Eylül - Ekim 2010

vatandafllar› mezun olunca diploma denkli¤i için baflvurabilirler. 6. Üniversitenin burs imkanlar› nelerdir? ÖSYM den yerlefltirilen ö¤rencilerimize %25 teflvik, % 50 baflar› bursu verilir. Bunun yan›nda ilgili puan türündeki baflar› s›ralamas›nda ilk 10000’de (D‹L puan› ile gelenler ilk 5000’de) yer alanlar›n burslar› %100’e, yükseltilir. 7. fiu anda üniversitede kaç ö¤renciniz bulunuyor? Bunlar›n milletlere göre da¤›l›m› nedir? Halen 23 ülkeden 222 ‹ngilizce haz›rl›k, 765 lisans, 102 yüksek lisans ve doktora olmak üzere toplamda 1089 ö¤rencimiz birlikte huzur ve bar›fl içinde ö¤renim görmektedir. 8. Üniversite bünyesinde ö¤rencilere verilen sosyal ve kültürel hizmetlerden de bahseder misiniz? Üniversitemizin Sosyal Hizmetleri, Sosyal, Kültürel ve Sa¤l›k Daire baflkanl›¤›nca ö¤rencilerin sosyal ve kültürel alandaki ilgi ve istekleri do¤rultusunda faaliyet göstermektedir. Ö¤rencilerin sa¤l›k problemlerinin çözümü sürecinde dan›flmanl›k ve Boflnakça dil deste¤i verilmektedir. Çeflitli sportif faaliyetler (rafting, paintball, trekking-do¤a yürüyüflü, kayak, futbol turnuvalar›, masa tenisi turnuvalar› vb.), Bosna’n›n tarihi ve do¤al güzelliklerine ve komflu ülkelere (Balkan ülkeleri) geziler düzenlenmektedir. Festivaller, yar›flmalar ve Bosna’daki ihtiyaç sahiplerine yönelik sosyal duyarl›l›k

projeleri organize edilmektedir. Ö¤rencilerin kendini gelifltirmesine katk›da bulunmak amac›yla akademik ve kültürel alanda çeflitli kat›l›mc›lardan oluflan konferanslar, söyleyifller ve sunumlar yap›lmaktad›r. Ö¤rencilerin sosyal, kültürel ve sportif alanda yapt›klar› projeler de desteklenmektedir.

Cep Tel : 0533 308 95 52 E-mail : iusistanbul@ius.edu.ba ‹nternet Adresi : www.ius.edu.ba

9. Üniversitenin ERASMUS program› hakk›nda bilgi verir misiniz? Üniversitemizde ERASMUS Programlar› yoktur.

12. Türk ö¤renciler neden Uluslararas› Saraybosna Üniversitesi’ni tercih etsin? Birkaç madde fleklinde belirtirseniz sevinirim. Bildi¤iniz gibi, Bosna-Hersek jeografik ve kültürel olarak dünyan›n do¤unun ve bat›n›n bulufltu¤u bir noktada olup beflyüz y›ll›k bir ortak tarihimizin ve kültürümüzün oldu¤u bir ülkedir.

10. Türkiye’de tercih yapan gençlere önerileriniz neler? Saraybosna’da e¤itim imkan› kaç›r›lmamas› gereken bir f›rsatt›r, bunu de¤erlendirmek gerekir, çünkü; iyi bir ‹ngilizce ö¤renme f›rsat› yan›nda, bir Avrupa ükesinde, 22 ülkeden gelen ö¤renci ve 12 ülkeden gelen akademisyenlerle vizyonunuzu geniflletme f›rsat› verir. Tarihi ba¤lar›m›z›n oldu¤u bir ülkede çok kültürlü bir ortamda, okuyaca¤›n›z üniversitenin yan›nda, Saraybosna’y› da iyi bir ö¤retici olarak bulacaks›n›z.

Do¤as›yla, tarihi geçmifli ve kültürel zenginli¤i ile dolu olan ve hoflgörünün hakim oldu¤u Saraybosna da gençlere e¤itim hizmeti veren üniversitemizde okumak bir ayr›cal›kt›r diye düflünüyoruz. Ö¤renciler üniversite e¤itiminin yan›s›ra bu tür zenginliklere sahip bir flehirde yaflama imkan›na sahiptirler. Bunun yan›s›ra Saraybosna’da yaflamak son derece ekonomiktir. ‹stanbul, Ankara ve ‹zmir gibi flehirlerimizde yaflad›¤›m›z ve ö¤rencinin baflar›s›n› etkileyen trafik sorunu Saraybosna da mevcut de¤ildir.

11. Üniversiteyle nas›l irtibat› kurabilir? Bürolar›n›z var m›? Ö¤renciler, ‹stanbul ve Türkiye’nin her yerinden ‹stanbul irtibat bürosunu ziyaret edebilir ve bilgi alabilirler. ‹rtibat Büromuzun iletiflim bilgileri:

13. Son olarak ücretleriniz hakk›nda bilgi verebilir misiniz? ‹ndirimsiz ö¤retim ücretleri, ‹ngilizce Haz›rl›k Okulu’nun y›l içindeki 8 er haftal›k her bir dönemi için 800 Avro (bir y›ll›k 3.200 Avro), E¤itim Fakültesi’nde y›ll›k 3500 Avro, di¤er Fakültelerde 5500 Avro olup, bu ücret baflar› burslu ö¤rencilerden %50, Teflvik Burslulardan %25 indirimli olarak al›n›r.

Adres : Feshane Cad. No: 21 Eyüp / ‹STANBUL Tel : 0212 563 91 36 - 56 - 58 - 59 Fax : 0212 563 91 79

2010-2011 ö¤retim y›l›nda uluslararas› saraybosna üniversitesi fakültelerine al›nacak ö¤renci kontenjanlar› ile burs miktarlar› 1. LYS (MF, TM, TS veya D‹L) s›nav›ndan Ham Puan› ≥ 180 olan ö¤renciler, Sanat ve Sosyal Bilimler ile E¤itim ve Mühendislik Fakültelerimize YÖK-ÖSYM taraf›ndan yerlefltirilmektedir. Bu fakültelerimizin 2010-2011 y›l› kontenjanlar› ile burs miktarlar› EK1, EK-2 ve EK-3 de gösterilmifltir. 2. Ekonomi ve Yönetim Bilimleri Fakültemize kay›tlar ‹stanbul ofisimizce yap›lmakta olup bu fakültemiz için geçerli olan

2010–2011 e¤itim-ö¤retim y›l› burs seviyeleri EK-4’ de gösterilmifltir. 3. Gerek Sanat ve Sosyal Bilimler ile E¤itim ve Mühendislik Fakültelerimize ÖSYM taraf›ndan yerlefltirilen, gerekse ‹ktisat Fakültemize do¤rudan kay›t yapt›ran ö¤rencilerimizden okul birincileri ile ÖSS’de veya eflde¤eri bir s›navda yüksek puan alm›fl ö¤rencilere ilave burs imkan› sa¤lanabilmektedir. Burslarla ilgili gerekli bilgiler ÖSYM Kitap盤›n›n IUS ile ilgili Aç›klamalar

maddesinde bulunabilir veya www.ius.edu.ba adresinden elde edilebilir. Orta Avrupa’da ‹ngilizce olarak üniversite e¤itimi almak isteyen ö¤renciler için Üniversitemiz büyük bir f›rsatt›r. Daha fazla bilgi üniversitemizin ‹stanbul ‹rtibat Ofisinin (0212)631 22 81- 533 37 71 veya (0533) 308 95 52 numaral› telefonlar›ndan, iusistanbul@ius.edu.ba veya www.ius.edu.ba adreslerinden sa¤lanabilir.


Eylül - Ekim 2010 Ek:1- Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Programlar›na OSYM taraf›ndan yerlefltirilecek burslu ve burssuz ö¤renciler için Kontenjanlar Program›n Ad› Puan Türü Kont. ‹ngiliz Dili ve Edebiyat› Burssuz 8 Baflar› Bursu %25 D‹L-1 8 Baflar› Bursu %50 12 Psikoloji Burssuz Baflar› Bursu %25 Baflar› Bursu %50

TM-3

20 45 15

Görsel Sanatlar ve ‹letiflim Tasar›m› Burssuz 18 Baflar› Bursu %25 TS-1 20 Baflar› Bursu %50 12 Sosyal ve Siyasal Bilimler Burssuz Baflar› Bursu %25 TM-2 Baflar› Bursu %50

20 20 12

Ek:2-E¤itim Fakültesi Programlar›na OSYM taraf›ndan yerlefltirilecek burslu ve burssuz ö¤renciler için Kontenjanlar Program›n Ad› Puan Türü Kont. ‹ngilizce Ö¤retmenli¤i Burssuz 15 Baflar› Bursu %25 D‹L-1 15 Baflar› Bursu %50 10

Ek: 3-Mühendislik Fakültesi Programlar›na OSYM taraf›ndan yerlefltirilecek burslu ve burssuz ö¤renciler için Kontenjanlar Program›n Ad› Puan Türü Kont. Bilgisayar Bilimleri ve Mühendisli¤i Burssuz 10 Baflar› Bursu %25 MF-4 10 Baflar› Bursu %50 10 Genetik ve Biomühendislik Burssuz Baflar› Bursu %25 MF-3 Baflar› Bursu %50

15 15 15

Elektrik ve Elektronik Mühendisli¤i Burssuz 10 Baflar› Bursu %25 MF-4 10 Baflar› Bursu %50 15 Endüstri Mühendisli¤i Burssuz Baflar› Bursu %25 Baflar› Bursu %50 Makine Mühendisli¤i Burssuz Baflar› Bursu %25 Baflar› Bursu %50 Mimarl›k Burssuz Baflar› Bursu %25 Baflar› Bursu %50

MF-4

MF-4

MF-4

10 10 10

5 10 15

30 30 10

Bilgisayar ve Ö¤retim Tekn. Ö¤retmenli¤i Burssuz Maks. 20 Baflar› Bursu %25 (MF-4 45 Baflar› Bursu %50 YGS-1) 15

TOPLAM KONTENJAN

240

TOPLAM KONTENJAN

GENEL TOPLAM

540

90

NOTLAR: • ÖSYM taraf›ndan yerlefltirilen Sanat ve Sosyal Bilimler ile E¤itim ve Mühendislik Fakültelerimize kay›t yapt›ran baflar›l› ö¤rencilerin burslar› Vakf›m›z taraf›ndan ayr›ca afla¤›da gösterilen seviyelere yükseltilir: ‹lgili puan türündeki baflar› s›ralamas›nda ilk 10000’de (D‹L puan› ile gelenler ilk 5000’de) yer alanlar›n burslar› %100’e, yükseltilir. • Fakültelerimiz ö¤rencilerine verilen burslar, Üniversitemizin Burs Yönetmeli¤indeki flartlara ba¤l› olarak her y›lsonundaki “a¤›rl›kl› not ortalamas›na” göre aynen devam eder, düflürülür veya yükseltilir. Burslar ‹ngilizce Haz›rl›k Okulu’nda en fazla 1 y›l, Fakültelerde ise en fazla 4 y›l devam eder.

57

EK:4- Ekonomi ve Yönetim Bilimleri Fakültemize ; TM1 veya TM2 ham puan› 180 ve üzeri olan ö¤renciler al›nacakt›r. Bu ö¤renciler de, Sanat ve Sosyal Bilimler ile E¤itim ve Mühendislik Fakültelerimize ÖSYM taraf›ndan yerlefltirilen ö¤renciler gibi, Diploma Denklik haklar›na sahip olup bu husus ÖSYM kitap盤›nda da belirtilmifltir. Bu fakültemizde; Yönetim Bilimleri (‹flletme), Ekonomi ve Uluslararas› ‹liflkiler programlar›na kay›t yapt›racak ö¤rencilerimize Vakf›m›z taraf›ndan verilecek burs seviyeleri afla¤›daki tabloda gösterilmifltir. Burs Seviyesi (%100 Burslu)

LYS Ham Puan› TM1 veya TM2 > 470

(%75 Burslu)

TM1 veya TM2 > 400

(%50 Burslu)

TM1 veya TM2 > 330

(%25 Burslu)

TM1 veya TM2 > 265

(%15 Burslu)

TM1 veya TM2 > 215

(Burssuz)

TM1 veya TM2 < 215

Ancak, ÖSS taraf›ndan 2010 Temmuz ay›nda ilan edilecek puanlara göre, burs oranlar› bir miktar afla¤› çekilecektir. Son durum için IUS internet sitesini takip ediniz. Bu Fakülte’ye baflvuran adaylardan TM veya MF ham puan› 180’in alt›nda olan veya sadece YGS-1 puanlar› bulunan veya LYS veya YGS s›navlar›na kat›lmayan ö¤renciler IUS Yo¤un ‹ngilizce Program›na al›nmakta, bunlardan ancak uluslararas› geçerlili¤i olan SAT s›nav›nda baflar› belgesi alanlar›n Fakülte 1.S›n›f›na kay›tlar› yap›lmaktad›r.

• Dört Fakültemizden herhangi birine kay›t yapt›ran ö¤rencilerimiz, 1. y›l›n sonunda, bafllang›çta tercih ettikleri Fakülteyi; 2. y›l›n sonunda kontenjanlar dahilinde Program tercihlerini de¤ifltirebilirler. Bu husus Üniversitemizin “Fakülte ve Programlar aras› Transfer Yönetmeli¤i”ndeki esaslara göre yap›l›r.

fiartlar› yerine getiren ö¤rencilere 1’er y›ll›k uzatmalar uygulan›r.

• ‹ndirimsiz ö¤retim ücretleri, ‹ngilizce Haz›rl›k Okulu’nun y›l içindeki 8 er haftal›k her bir dönemi için 800 Avro, E¤itim Fakültesi’nde y›ll›k 3500 Avro, di¤er Fakültelerde 5500 Avro olup, bu ücret baflar› burslu ö¤rencilerden %50, Teflvik Burslulardan %25 indirimli olarak al›n›r. • Burslu ö¤rencilerimizin Burs oranlar›n› yükseltebilmeleri, Burssuz ö¤rencilerimizin burs kazanabilmeleri için gerekli flartlar: Fakültelerde en az 30 kredilik ders yükünü tamamlay›p, a¤›rl›kl› not ortalamas› afla¤›daki flartlara uyan ö¤rencilere 1 y›ll›k burs tahsis edilebilir.

‹ngilizce Haz›rl›k Okulu ve Fakülte ö¤rencilerinin burslar› Yaz Okulu için geçerli de¤ildir.

A¤›rl›kl› Not Ortalamas› (4,00 üzerinden) ≥ 3,90 olanlara %100 burs % 2 ≥ 3,75 olanlara % 75 burs ≥ 3,60 olanlara % 50 burs %8 ≥ 3.50 olanlara % 25 burs tahsis edilebilir.

• Saraybosna’da hayat maliyeti Türkiye’ye göre biraz daha ucuzdur. ‹steyen ö¤renci yurtlarda kalabilir. Üniversiteye yak›n mobilyal› daire veya ev kiralamak da mümkündür. Ö¤rencilerin yemek, bar›nma, yol ve k›rtasiye giderleri ayl›k 200 ile 250 Avro aras›ndad›r. Saraybosna sosyal, ekonomik ve kültürel hayat› itibariyle ‹stanbul veya Ankara’ya benzeyen, ulafl›m› kolay bir flehirdir.


58

Eylül - Ekim 2010

Makedonya, Üsküp Uluslararas› Balkan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüner fiencan ile… Bize Makedonya’n›n baflkenti Üsküp’te bulunan Uluslararas› Balkan Üniversitesi hakk›nda genel olarak bilgi verir misiniz? Uluslararas› Balkan Üniversitesi Makedonya’n›n baflkenti Üsküp’te Türkiyeli ve Makedonyal› ifl adamlar›n›n kurdu¤u Üsküp E¤itim ve Kültür Vakf›’n›n oluflturdu¤u bir yüksek ö¤retim kurumudur. Makedonya kanunlar›na göre kurulmufltur ve ‹ngilizce dilinde e¤itim vermektedir. Yabanc› dili yeterli olmayan ö¤rencilerimiz bir y›l ‹ngilizce haz›rl›k program›na al›nmaktad›r. Üniversitemizin 5 bölümü YÖK taraf›ndan akredite edilmifltir. Hocam hangi fakülteleriniz ve bölümleriniz bulunmaktad›r? Bu gün itibariyle 5 fakültemiz ve 7 bölümümüz bulunmaktad›r. Önümüzdeki befl y›l içinde, fakülte say›m›z› alt›ya ve bölüm say›m›z› da ona ç›karmay› düflünmekteyiz. Befl fakültemizin ve bölümlerimizin isimleri flu flekildedir: ‹ktisadi ve ‹dari Bilimler Fakültemizde Uluslararas› ‹ktisat Bölümü ve Kamu Yönetimi Bölümlerimiz bulunmaktad›r;

Teknik Fakültemizde Endüstri Mühendisli¤i ve Bilgisayar Mühendisli¤i Bölümlerimiz vard›r; Güzel Sanatlar Fakültesinde Grafik ve Tasar›m Bölümümüz bulun¬mak¬tad›r; ‹letiflim Fakültemizde Halkla ‹liflkiler Bölümü ve Diller Fakültesinde ise ‹ngiliz Dili ve Amerikan Edebiyat› Bölümleri bulunmaktad›r. Daha önce 5 bölümünüzün YÖK taraf›ndan akredite edildi¤ini belirtmifltiniz bunlar hangileridir? Bu bölümlerimiz flunlard›r: ‹ktisadi ve ‹dari Bilimler Fakültesinde Uluslararas› ‹ktisat Bölümü ve Kamu Yönetimi Bölümleri, Teknik Bilimler Fakültesinde Endüstri Mühendisli¤i ve Bilgisayar Mühendisli¤i Bölümleri ile Güzel Sanatlar Fakültesinde Grafik ve Tasar›m Bölümüdür. Farketti¤imiz flu: s›k s›k “Balkan Ülkeleri” sözcü¤ünü kullan›yorsunuz. Bunun bir nedeni var m›d›r? Üniversitemizin kuruldu¤u Makedonya çok etnikli ve çok kültürlü bir ülkedir. Biz

ö¤rencilerimizin etnik da¤›l›mlar›yla ilgilenmiyoruz ve bu yönde de bir istatistik tutmuyoruz. Üniversiteler evrensel kurulufllard›r ve kap›lar› ayr›m gözetmeksizin herkese aç›kt›r. Sadece ülke vatandafll›¤› aç›s›ndan Türkiye’den, Kosova’dan veya Arnavutluktan üniversitemizde kaç ö¤renci okudu¤unu takip ediyoruz. Çünkü gerçek bir Uluslararas› Balkan Üniversitesi olabilmek için bütün Balkan ülkelerine aç›lmak ve oralardan ö¤renci gelmesini temin etmek gerekiyor. Bu konuda hem bize hem de resmi yetkililere görevler düflmektedir. Uluslararas› Balkan Üniversitesi bir Türk Üniversitesi midir yoksa baflka bir üniversite midir? Çünkü Arnavutlar›n üniversitesi ve Makedonlar›n üniversitesi var. Fakat Türklerin üniversitesi yok. Bütün dünyada üniversiteler aç›ld›klar› ve kurulduklar› ülkenin kurumlar›d›r. Bu nedenle Uluslararas› Balkan Üniversitesi bir Makedonya Üniversitesidir. ‹nsanlar›m›z, günlük konuflmalarda üniversiteleri etnik kimliklerle tan›ml›yorlar. Ancak biz konuyu, evrensel ve bilimsel normlar aç›s›ndan ele almak zorunday›z. Bütün dünyada üniversiteler evrensel kurulufllard›r. Bir etnik kimli¤e sahip ö¤renci¬lerin o üniversitede ço¤unlukta bulunmas› üniversitenin evrensel olma niteli¤ini de¤ifltirmez. Ö¤rencilerin ve ö¤retim üyelerinin ço¤unlu¤una bakarak veya e¤itim dilini temel alarak üniver¬siteleri etnik kimliklere atfetmek veya etnik kimliklerle tan›mlamak do¤ru de¤ildir. Hele bir üniversitenin ad›nda “Uluslararas›” kelimesi de yer alm›flsa bunun


Eylül - Ekim 2010

59

Üniversitemize bafllayan her ö¤rencimiz, e¤itim süreci içinde yetenek ve becerilerinin ve bilgi donan›m›n›n artt›¤›n› somut bir flekilde görsün istiyoruz.

UBÜ Rektörlük binas› önünde

anlam› üniversitenin e¤itim dilinin de “evrensel nitelikte” olmas›d›r. Uluslararas› bilim diliyle e¤itim yapan üniversitelerde ö¤renci ve ö¤retim üyesi profili her zaman de¤iflebilir. Balkan ülkelerindeki her tür etnik kökenden insanlar, Uluslararas› Balkan Üniversitesinin sadece ve sadece “bir e¤itim ve bilim yuvas›” oldu¤unu bilmeleri bizim için yeterlidir. Bu sorunuzu e¤er “üniversiteniz kimin taraf›ndan desteklenmektedir?” fleklinde ele alacak olursak “Türkiyeli ve Makedonyal› ifl adamlar› taraf›ndan” cevab›n› vermem gerekir. Hocam, önümüzdeki y›llarda üniversitenizle ilgili tasar›lar›n›z nelerdir? Kurumlar canl›d›r. E¤er iyi yönetilirlerse, hedeflerini ve amaçlar›n› iyi belirlerlerse sonsuza kadar yaflarlar. fiu an dördüncü y›l›m›z› idrak ediyoruz. Bu dört y›l içinde üniversitemizin kurulmas› ve geliflmesi konusunda önemli baflar›lar elde edilmifltir. Önümüzdeki y›llarda bizi mücadeleye sevk edecek en önemli konu üniversitemizin kampüsü meselesidir. Tasar›lar›m›z flunlard›r: Balkan co¤rafyas›nda 1500 ö¤renciye üst düzeyde kaliteli e¤itim verecek özgün bir üniversite olmak. Bunu yaparken etnik kimlik tan›mlamalar›n›n, etnik sahiplenmelerin ve etnik tart›flmalar›n d›fl›nda kalmak ve her

zaman da d›fl›nda olmak istiyoruz. Rektörlük binas›, fakülte ve bölüm binalar›, yurt binalar›, basket ve futbol sahalar›, yemekhanesi, kantini, modern kütüphanesi, dil laboratuar›, sanat, bilgisayar ve teknoloji laboratuarlar›yla Balkan ülkelerindeki kaliteli ve baflar›l› ö¤rencilerin her zaman okumak istedikleri ideal üniversiteyi ortaya ç›karmaya çal›fl›yoruz. Önümüzdeki günlerde kampüs yeriyle ilgili konular›n netleflece¤ini ümit ediyoruz. Küçük, dar ve k›smi de¤il, kendi ölçüleri içinde büyük düflünmek ve ayn› zamanda “gelecek yönelimli” olmak zorunday›z. Baz›lar›n›n yapt›¤› gibi, Apartman Üniversitesi olmak istemiyoruz. Kendimizi belirli flartlara veya kurallara hapsetmifl de¤iliz. Uluslararas› Balkan Üniversitesi ad›ndan da anlafl›laca¤› gibi bütün balkan ülkelerinin ve bu ülkelerde yaflan çok say›daki etnik kimli¤in hepsinin üniversitesi olmak zorundad›r. Gerek ö¤renci hedef kitlesi aç›s›ndan, gerek ö¤retim elemanlar›n›n seçimi ve gerekse idari personelin seçimi aç›s›ndan etnik kimlik daraltmas›na gidemeyiz ve de¤iflik etnik kimlikleri tatmin etme veya memnun etme gibi gayeler peflinde koflamay›z. Hedefimiz ö¤rencilerimizin %25’ini mühendislik ve güzel sanatlar alanlar›nda ve %75’ini ise sosyal bilimler alan›nda yetifltirmektir. Tasar›m›z üniversitemizin a¤›rl›kl› olarak sosyal bilimler alan›nda e¤itim vermesini temin etmektir.

Üniversitemize devam eden her ö¤rencimizi bu süreç içinde sürücü ehliyetine sahip yapmak istiyoruz. Ö¤renci kulupleri arac›l›¤›yla derslerin d›fl›nda ö¤rencilerimizin yeteneklerini çok yönlü olarak gelifltirmeyi ve onlara yeni hobiler kazand›rmay› amaçl›yoruz. Y›ld›z ö¤rencilerimizle özel olarak ilgilenip onlar› y›lda 15 gün süreyle yurtd›fl› gezileri planl›yoruz ve mezun olduklar›nda ifle yerleflmeleri için kendileriyle özel olarak ilgilenmeyi vaad ediyoruz. Uluslararas› Balkan Üniversitesi, bu süreç içinde e¤itim ve bilim alan›nda ticari kayg›lardan uzak baflar›l› ve yetenekli ö¤rencilerin her zaman tercih etti¤i bir kurum olacakt›r. Y›llar geçtikçe bu durum çok daha net olarak gözükecektir. Üniversite ö¤rencilerinize sa¤lad›¤›n›z yurt ve bar›nma imkanlar› nelerdir? Üniversitemizin henüz kendi yurdu bulunmamaktad›r, fakat gerek Türkiye’den ve gerekse di¤er Balkan ülkelerinden gelen ö¤rencilerimizi hiç bir zaman aç›kta b›rakmamaktay›z. Üsküp’te belirli vak›flar›n yüksek ö¤retim ö¤rencileri için açm›fl olduklar› yurtlar bulunmaktad›r. Kendileriyle yapt›¤›m›z anlaflmalara göre bu yurtlar, üniversitemiz ö¤rencilerine öncelik tan›maktad›rlar. Ö¤rencilerimiz bu yurtlarda ayl›k 100 avro karfl›l›¤›nda kalabilmektedirler. Bu ücrete sabah ve akflam yeme¤i dahil bulunmaktad›r. Bunun d›fl›nda isteyen ö¤renciler birkaç kifli bir araya gelerek ev kiralayabilirler. Ev kiralar› ayl›k 150-200 avro civar›ndad›r.

Ögrenci ücretlerimiz : 3600 ila 4500 euro arasında de¤iflmektedir. Baflarılı ö¤renciler için burs ve de¤iflik oranlarda indirimlerimiz mevcuttur. Adres: Samilova 10 1000 ÜSKÜP Makedonya Tel: (00389) 2321 48 31 • info@ibu.edu.mk • www.ibu.edu.mk ‹stanbul irtibat ofis: Millet cd. 87/7 Fındıkzade - ‹stanbul Tel: (0212) 584 26 27


60

Eylül - Ekim 2010

Ayfle Çoban aysecoban@gmail.com

YELPAZE

Sesteki Ifl›¤› Keflfetme Yolcusu: Göksel Baktagir Geleneksel formdan kopmadan yeni sesler oluflturan, kendisine has üslubuyla yüzlerce esere imza atan Türk müzi¤i sanatç›s› Göksel Baktagir; müzik yaflant›s›, sanat üslubu, Türk müzi¤inin dünya müzikleri aras›ndaki konumu ve Türkiye’ deki enstrümantal müzik çal›flmalar› hakk›nda aç›klamalarda bulundu. Makamsal müzi¤imizin gücüne ve güzelli¤ine de¤inen Baktagir; birçok tür içinde gönle hitap edenin kendi müzi¤imiz oldu¤unu belirtiyor ve enstrümanlardan gönle akan t›n›lar›n hikayesini anlat›yor. Müzik serüveniniz nas›l bafllad›? Baban›z›n da etkisiyle ba¤lama saz›ndan kanun saz›na geçifl sürecinde neler yaflad›n›z? Ben kendimi çok flansl› görüyorum çünkü müzik yaflant›m ailemizde sevgili babam Muzaffer Baktagir’ le birlikte bafllad›. Birçok Türk müzi¤i enstrüman›n› icra eden sevgili babam›z›n çocukluk ortam›nda bize sa¤lam›fl oldu¤u o ev ortam›nda birçok müzik aleti ile iç içe, hem seslerini duyarak hem de babam›z›n icralar› sebebiyle biz de olumlu etkilendik. Biraz da genetik bir miras›n neticesinde, büyüklerimizin de yönlendirmesiyle küçük yafllarda müzi¤e bafllad›m. Klasik bir bafllang›ç olan mandolinle bafllad›m. Üç çocuklu bir ailenin son ferdiyim. Sevgili Gülçin ablamla birlikte mandolin kurslar›na giderdik. Ard›ndan dört y›l kadar ba¤lama sevdal›s› oldum. Onlu yafllarda çok

ciddi anlamda ba¤lama saz›na heves etmifltim; fakat babam›n özellikle kanun saz›na geçmem konusunda çok ciddi bir empozesi vard›. 14 yafl›nda direkt kanuna bafllad›m. Asl›nda bugünkü durumumla birlikte de¤erlendirdi¤imde bir çocu¤un çocuk yafllarda belirli hevesleri bir geçifl dönemini de gerektiriyor. Ba¤lama çalarken ud gibi, keman gibi birtak›m enstrümanlar› deneme aray›fl›m kanunla tan›flt›¤›m yafltan itibaren bitmifl oldu. Kendi saz›m› buldum diyebilirim. Sözün anlam k›s›tlamas›na karfl›n enstrümantal müzi¤in mana derinli¤i oldu¤unu söylüyorsunuz. Enstrümantal müzik, bizim makamsal müzi¤imiz içinde. Türk müzi¤i dedi¤imizde gerçekten makamsal zenginli¤i, ritim farkl›l›klar›, fon zenginli¤i aç›s›ndan çok nadide hazinelere ulaflm›fl bir

türden bahsediyoruz. Böyle derya gibi bir alan içerisinde o formlar aras›nda saz müzi¤i dedi¤imiz enstrümantal müzik, bana göre çok ayr›cal›kl› bir müzik türü. Y›llar içerisinde birebir enstrümantal müzik icrac›s› oldu¤um için bunu çok daha derinlemesine hissetmeye bafllad›m. Çünkü belirli bir metne ba¤l› kalmaks›z›n bir alan içinde sadece enstrümanlar›n t›n›lar›yla bir fley anlatmaya çal›fl›yoruz. Bunun derinli¤i daha fazla. Sözler belirli bir çerçeve çizmifl oluyor. Oysa enstrümantal müzi¤in etkisi çok daha derinlere gidebilecek güçte. Müzik seslerden olufluyor. Bu sesler belirli bir kompozisyon haline dönüfltü¤ünde müzik sanat›ndan bahsediyoruz. Müzik sanat›nda farkl› bir derinli¤in ifadesi olan, tamamen yal›n bir flekilde, gözle göremedi¤imiz ama alg›lama yoluyla çok derinlemesine indi¤imizde hücrelerimize kadar


Eylül - Ekim 2010

61

Tüketim müzik türünde de iflin içerisine girdi¤inde, içi doldurulmayacak sözlerle flark› formlar› olufluyor. Günübirlik, sabun köpü¤ü misali o günü kurtarmak ad›na ya da o günün ritmiyle birtak›m fleyler besteleniyor. iflleyebilen potansiyel bir enerjiden bahsediyoruz. Enstrümantal müzi¤inde bu anlamda daha derinlere inme gücü var. Bunu keflfettikçe bir de yüce yaratan›n bize sundu¤u güzellikle ifllemeye çal›flt›m. Kendi gönlümde olanlar› daha çok enstrümantal olarak ortaya ç›karmaya çal›flt›m. A¤›rl›k olarak enstrümantal müzikte hizmet vermeye ve üretmeye çal›fl›yorum. Fakat bunun yan›nda da sözlü müzikte de birtak›m çal›flmalar›m›z devam ediyor. Türkiye’ de kendi bestelerinden oluflan onlarca enstrümantal albüme imza atan biri olarak, enstrümantal müzik alan›ndaki geliflmeleri nas›l yorumluyorsunuz? Çok ciddi anlamda bir ilerleme var. Özellikle vurgulamak istiyorum; benim en büyük flans›m,1988 y›l›ndan bu yana ba¤l› bulundu¤um,

kanun sanatç›s› olarak icrac› oldu¤um Kültür ve Turizm Bakanl›¤› ‹stanbul Devlet Türk Müzi¤i Toplulu¤udur. Çok önemli sanatç›lardan oluflan toplulu¤un en önemli özelli¤i; Türk Müzi¤inin mihenk tafl› olan tanburi Cemil Bey’ in o¤lu Mesut Cemil Bey’ in ö¤rencisi olan k›ymetli sanatkar hocam›z Necdet Yaflar taraf›ndan kurulmas›d›r. Daha çok saz müzi¤i a¤›rl›kl› sazendelerin performans›na katk› sa¤layabilecek düflüncelerle kurulmufl. Bütün formlar›m›z›n, sözlü musikimizin ifllendi¤i özel bir toplulukta Necdet Yaflar gibi bir ustan›n ö¤rencileri olma flans›n› eriflmek benim için ayr›ca önemlidir. Bu dönem içersinde saz müzi¤i ad›na çok önemli çal›flmalar yap›ld›. Bu anlamda biz de bir flekilde bu yolda ilerlemeye çal›fl›yoruz. Önemli ad›mlar› atan hocam›z Necdet Yaflar’ d›r. Öyle bir yol çizdi ki, belki birçok Türk müzisyeninin cesaret edemeyece¤ini yapt›. Kendisinin

nakletti¤i bir fley; y›llar önce Amerika’ da bir üniversitede Türk müzi¤i kürsüsü aç›l›yor, kendisine davet geliyor. O dönemlerde belirli kurumda icrac›. Emeklili¤ine de az bir zaman kala ücretsiz izin istemesine ra¤men ya o müesseseden istifa edersin ya kal›rs›n diyorlar. O istifa edecek kadar cesaretle y›llar önce böyle bir ad›m at›yor. Sonuçta seneler önce yol açt›¤› alanda bizler de üretmek ad›na hizmet vermeye devam ediyoruz. Bugün sözlü müzik popüler anlamda da önde oldu¤u için saz müzi¤i dinlemek de bir ayr›cal›k asl›nda. Çok güzel gruplar ve icrac›lar ç›kt›. Çok ciddi anlamda ilgi görüyorlar. Bafll› bafl›na saz müzi¤i konserleri veriyoruz. Bu düne kadar hayal gibi bir fleydi; ama hayaller gerçek oldu. Her fleyden önemlisi, sadece kulaklara güzel melodilerin ulaflmas›n›n ötesinde bu müzik türünde icrac›l›¤a aday olan genç kardefllerimize bir yol


62

Eylül - Ekim 2010

açabilmek ad›na da gayret gösteriyoruz. Çok müthifl sazendeler yetifliyor. Biz bir k›v›lc›m olabildiysek ne mutlu bize. Çeflitli müzisyenlerle haz›rlad›¤›n›z 12 albümlük bir seriden oluflan ‹stanbul senfonisi çal›flman›z var. ‹stanbul sazendeleriyle de enstrümanlar›n lisan›yla gönüllere hitap ediyorsunuz. Sanat› bireysel çal›flmalar d›fl›nda çeflitlilikle birlikte icra etmenizin sebebi nedir? Hayat›n özünde biz bir bütünü temsil ediyoruz asl›nda. Bence bireysel olan hiçbir fley yok. Bireyselli¤i ego olarak hayat›n›za katt›¤›n›zda yaln›z kal›rs›n›z. Her fley bir paylafl›m ad›na yap›l›yor. Yapt›¤›m çal›flmalar benim ad›ma ç›kmas›na ra¤men asl›nda bir altyap›yla, önemli sanatkâr grubuyla, gönül beraberli¤i hissetti¤im insanlarla birlikte harmanlan›yor. Ben buna çok önem veriyorum; çünkü o güzel eserler o güzel yürekli insanlar›n buluflmas›yla gerçekleflmifl oluyor. Bu manada çok de¤iflik gruplarla sentez çal›flmalar yap›yorum.

Kanun, piyano ve keman birlikteli¤inin oldu¤u albümlere imza att›n›z. do¤u ve bat›n›n ruhlar› birçok alanda sentezlenmeye çal›fl›l›yor. Bu sentez müzik alan›nda baflar›l› oluyor mu? Benim kendi hayat›mda, müzikle birlikte bafllad›¤›m yolculu¤umda belirli hedeflerim vard›. Bunlar sadece müzik için de geçerli de¤il. Ben hayata afl›r› s›n›rl› bir flekilde yaklaflm›yorum. Tutucu zihniyet diyebilece¤imiz çok basmakal›p s›n›rlar içinde gitti¤iniz zaman o çizginin d›fl›na hiçbir zaman taflamazs›n›z. Türk müzi¤i gelene¤inden yetiflmifl biri olarak özellikle kendi özümüzdeki de¤erler üzerine bir fleyler ifllemeye çal›fl›yorum. Bunu yaparken yapt›¤›m çal›flmalarda geleneksel çizgide seyreden bir alan var. Di¤er tarafta ise daha farkl› ve modern t›n›larla yüklü ve gerekti¤inde içinde tamamen bat› enstrüman› olan, bat› müzi¤i aral›klar›yla seyreden tonlarla besteledi¤imiz eserleri bir sentez olarak üretme anlam›nda da çok mutluluk duyuyorum. Müzi¤in

evrenselli¤i içerisinde her fleyi yerli yerinde de¤erlendirip uygulad›¤›n›zda yama olmam›fl oluyor. Türk müzi¤ini bir güle benzetirsek onun yapraklar›n› boyamak de¤il de etraf›n› çimlendirme fleklinde bir modernlik katt›¤›m›zda müzi¤imizin özü de y›pranmam›fl oluyor. Buna özel bir gayret gösteriyorum. ‹fllenmeyen güzelliklerle dolu oldu¤unu söyledi¤iniz Türk müzi¤i dünya müzi¤i içinde hak etti¤i konuma nas›l ulaflabilir? Türk müzi¤inin hak etmedi¤i yeri alamad›¤›na dair fikirlere çok kat›lm›yorum. Türkiye’ nin s›n›rlar› d›fl›nda y›llarca Türk müzi¤ine hizmet gayretiyle çal›flt›k. Hocam›z›n y›llar önce çok de¤erli sanatkarlarla birlikte açm›fl oldu¤u alanda biz de gayret göstermeye çal›flt›k. Asl›nda bizim s›n›rlar›m›z d›fl›nda iflledi¤imiz Türk müzi¤i o kadar çok ilgi görüyor ki, o kadar çok takipçileri var ki biz bunu konserlerde birebir yaflayarak görüyoruz. 1999 y›l›nda bir konser verildi. O etkinli¤in sonras›nda o zamanlar 9- 10 y›ld›r devam eden, Kaliforniya’ da yap›lan bir müzik


Eylül - Ekim 2010

Bugün sözlü müzik popüler anlamda da önde oldu¤u için saz müzi¤i dinlemek de bir ayr›cal›k asl›nda. Çok güzel gruplar ve icrac›lar ç›kt›. Çok ciddi anlamda ilgi görüyorlar. Bafll› bafl›na saz müzi¤i konserleri veriyoruz. Bu düne kadar hayal gibi bir fleydi; ama hayaller gerçek oldu. kamp›na hoca olarak kat›ld›k. Müzi¤in 24 saat yafland›¤›, amatör ve profesyonel olmak üzere birçok ülkeden 300 kiflinin kat›ld›¤› bir müzik kamp›yd›. Herkes bir haftada birbiriyle kaynaflm›flt›. Albümleri olan, bat› müzi¤inde çok derin yerlere gelmifl icrac› bir bak›yorsunuz ertesi gün elinde bir ba¤lama Türk müzi¤i parças› ö¤renmeye çal›fl›yor. Biz bunu defalarca yaflad›k, bu anlamda bir sorun yok. Sadece belli kayg›lardan uzak durmal›y›z. Kendimizi anlatmak için mutlaka modernleflmemiz gerekti¤ine de kesinlikle kat›lm›yorum. Önemli olan iyi icrac›lar›n yetiflmesi ve onlara güzel olanaklar›n sa¤lanmas›d›r. Burada keflfedilmek de önemli, herkes bu kadar flansl› da olmayabilir. Bizim gayretlerimizin yan›nda flans›m›z da var. Bir flekilde bir yerlerden ad›m att›k, daha sonra bizi keflfettiler. Yeter ki biz Türk müzi¤ini, öz kültürümüzü kendi ülkemiz s›n›rlar› içinde sahiplenip yurt d›fl›nda da büyük cesaretle temsil eder hale getirelim. Sanatç›lar›m›z› gerçek manada çok iyi tan›r, onlar üzerinden ad›mlar atarsak dünya ölçe¤inde de etkimiz büyük olur.

kurtarmak ad›na ya da o günün ritmiyle birtak›m fleyler besteleniyor. Kal›c› olabilen sanatç›lara bakt›¤›m›zda onlar›n kendilerini yenilemek ad›na da daha farkl› ve güzel ad›mlar att›¤›n› görüyoruz. Ben kendi alan›mda çok farkl› bir kulvarda seyretti¤imi söyleyebilirim. Bu anlamda da popüler olmay› hedeflemiyorum zaten. Kanun saz›n› elinize ald›¤›n›zda ve bir eser üretmeye bafllad›¤›n›zda neler hissediyorsunuz?

Popüler kültürün adapte etti¤i müzik kültürüne dair elefltirileriniz nelerdir?

Bir kad›n çocu¤unu dünyaya getirirken tarifi mümkün olmayan bir haz yaflam›fl olur. Bunun gibi eser meydana gelirken tarif edilemez bir haz yaflan›yor; ama bir taraftan da vücudunda ölen fleyler var. Öyle büyük bir hazza talip ki kad›n, çocu¤u dünyaya getirirken bir taraftan kalsiyumu, demiri eksiliyor. Tarif edilemeyen haz çok daha fazla öne ç›km›fl oluyor. Ben de çok duygusal titreflimleri olufltururken asl›nda içimde bir fleylerin öldü¤ünü hissediyorum; ama o kadar büyük bir haz ki, ona talibim. Bu çok farkl› bir derinlik, anlat›lmas› da çok kolay de¤il. Bu daha çok duygusal eserlerde kendini gösteriyor. A¤lamak önemli bir olgunluktur asl›nda. Baz› insanlar a¤lamak istese de a¤layamaz. Göz p›narlar› kurumufl bir insan asl›nda çok büyük bir kay›ptad›r. Bu anlamda a¤lamak da o kadar kolay olmuyor. Bazen sevinç gözyafllar›, bazen de derin bir sanc›n›n gözyafllar›n› dökeriz. Söylemek istedi¤im, baz› besteler öyle bir flekilde ortaya ç›k›yor ki; bir taraftan gözünüzü yaflart›yor ama o tarif edemeyece¤iniz bir ac›yla ortaya ç›k›yor. Bununla birlikte tam anlat›lamayacak bir hazz› da yaflam›fl oluyorsunuz.

Popüler olan fleyde ciddi anlamda bir tüketim vard›r. Tüketim müzik türünde de iflin içerisine girdi¤inde, içi doldurulmayacak sözlerle flark› formlar› olufluyor. Günübirlik, sabun köpü¤ü misali o günü

90’l› y›llar popüler kültürün daha ön planda oldu¤u bir dönemdi. 2000’li y›llardan itibaren bir ayr›flma bafllad›. Enstrümantal müzik tutkunlar› var. Rock müzi¤in esamesinin okunmad›¤› dönemler

63

vard›. fiimdi çok fazla dinleyici buluyor. Türkü de hakeza öyle. Daha bilinçli bir dinleyici kitlesi mi olufltu? Hz. Mevlana “söze bafllamak için önce söze kulak verme yolundan gir” diyerek dinlemenin çok önemli oldu¤unu vurguluyor. Müzikte de dinlemek birinci planda olan bir fley. Birçok müzik türünde dinleme yoluyla çok ciddi ad›mlar at›ld› ve potansiyel gruplar olufltu. Bunlar›n aras›nda benim biraz daha sevimli buldu¤um fley flu; rock müzi¤i dedi¤imiz farkl› bir kulvar; ama özünde yine bizim kültür de¤erleri üzerinde kaynaflma hali var. De¤iflik türler aras›nda modern folk ad›n› alm›fl. Bir bak›yorsunuz Afl›k Veysel ‘ in bir türküsünü rock format›nda söylüyor. Youtube’ da tesadüf eseri Amerika’ da ö¤renim gören bir çocu¤un, tamamen geleneksel bir çerçevede bestelemifl oldu¤um Hat›ra Defteri ad›n› tafl›yan kürdili hicazkar saz semaisini okudu¤unu gördüm. Bestemi gönlüne yerlefltirmifl, onu rock yorumuyla düzenlemifl. Esere bakt›¤›n›zda Türk müzi¤i ruhuyla bestelenmifl bir eser var. Rock müzi¤ini düflündü¤ünüzde daha çok belirli zamanlarla seyreden ritimler söz konusudur. Çocuk, 18’ lik aksak semaide bestelenmifl bir eseri rock müzi¤i içinde sunmaya çal›fl›yor. Çok da güzel t›n›lar ortaya ç›karm›fl. Bunu sa¤layan asl›nda makamsal müzi¤imizin gücü ve güzelli¤idir. Esas›nda birçok tür içinde gönle hitap eden, a¤›r basan kendi müzi¤imizdir. Yeni bir albüm çal›flmas› var m›? Benim düzenlemelerini yapt›¤›m s›ra d›fl› say›labilecek bitmifl bir albüm çal›flmam›z var. Bestekar P›nar Köksal Han›mefendi’ nin Türk müzi¤i bestelerinden oluflan 12 flark›s›n› düzenledik. Bu eserleri önemli bir sanatkar dostumuz, k›ymetli tenorlar›m›zdan Hakan Aysev yorumlad›. Aflk senfonisi ad›n› verdi¤imiz bu çal›flma da k›smet olursa Eylül sonlar›nda müzikseverlerle buluflacak.


64

Eylül - Ekim 2010

TAR‹H

Adam Nauser

Almanya'dan 1567 Y›l›nda Devrin Halifesine Yaz›lan Mektup “Bu mektup, 1567 y›l›nda Müslümanlar›n ‹stanbul'daki halifesi ‹mparator II. Selim'e yaz›lm›flt›r ve flu an Heidelberg Arflivin'nde muhafaza edilen "Antiquities Palatinae" içerisinde bulunmaktad›r.” "Almanya'da bir H›ristiyan olarak do¤an ve bugün Almanya'n›n en bilgili insanlar›n›n yaflad›¤› Heidelberg'de vaizlik ünvan›na eriflen ben Adam Neuser, siz Yüce Efendimiz'e, beni tebaan›z ve Tanr›'ya inanan insanlar›n›z›n aras›na kabul etmeniz için Tanr› ve Peygamberiniz ayk›na bütün samimiyetimle yalvar›yorum. Tanr›'n›n mutlak kudreti sayesinde görüyor, biliyor ve bütün kalbimle inan›yorum ki, sizin itikad›n›z ve dininiz hakt›r, temizdir ve Tanr› kat›nda makbuldür. Hristiyanl›k'tan ç›k›p ihtida ediflimin, cemaatimin içinden pek çok insan›n sizin inanc›n›za ve dininize sar›lmas›na yol açaca¤›n› çok iyi biliyorum; çünkü daha sonra size bizzat anlataca¤›m gibi, aralar›nda en bilgili ve ak›l sahibi olanlardan benimle ayn› duygular› paylaflanlar var. Bana gelince; Kur'an'›n on üçüncü bölümünde bahsi geçen kiflilerden oldu¤umu kesinlikle biliyorum: "Hristiyanlar bize Yahudilerden daha yak›nd›r; çünkü onlar›n içinde baz› keflifl ve rahipler gurur ve kibir taslamazlar; Resulullah'a vahyedileni duyduklar›nda ondaki gerçek dolay›s›yla gözlerinin yaflla doldu¤unu ve flöyle dedi¤ini görürsün: Ey Rabbimiz! Biz iman ettik. Bizi flahitlerle birlikte yaz." Rabbimizin bizi salihler zümresi içine katmas›n› niçin istemeyelim? Niçin Allah'a ve bize ulaflan gerçe¤e iman etmeyelim? Ey büyük ‹mparator! Bilin ki Kur'an'› zevkle okuyanlardan birisiyim. Yine, Peygamberinizin getirdi¤i itikad›n tart›flmas›z Hakikat oldu¤una, Tanr›'n›nhuzurunda flehadet ediyorum. Bu sebeple beni dinlemeniz ve Tanr›'n›n inayetiyle Hakikate nas›l ulaflt›¤›m› anlaman›z için Tanr› ve O'nun peygamberi aflk›na size yalvar›yorum. Ancak her fleyden önce cinayet, h›rs›zl›k ve zina gibi iflledikleri suçlar yüzünden kendi memleketlerinde emniyetleri olmayan korunma isteyen H›ristiyanlardan olmad›¤›m› ve daha bir y›l öncesinde sizden iltica talebinde bulunmaya karar verdi¤imi bilmenizi isterim. Bu amaçla yollara düfltüm ve Presburg'a ulaflt›m; ancak Macar dilini konuflamad›¤›mdan daha ileri gidemedim ve e¤er bir suçtan ötürü kaçm›fl olsayd›m geri dönemeyece¤im memleketime dönmek zorunda kald›m. Dininizi seçerken, kimsenin bask›s›na u¤ramad›m; hem Müslümanlardan bu kadar uzakta vehiçbirini tan›mazken, bu dedi¤im nas›l mümkün olabilir ki? Bu yüzden Yüce Efendimiz, beni esir düflüp kendi r›zalar› olmadan dininize giren ve f›rsat›n› bulup kaçt›klar›nda eski inançlar›na dönen H›ristiyanlardan saymas›nlar. Yüce Efendimizin söyleyeceklerime kulak verip gerçek hikayemi ö¤renmesi için bir kez daha yalvar›yorum. ‹mparatordan sonra Almanya'da en güçlü prens olan Eyalet Reisi taraf›ndan Heidelberg Üniversitesi kürsüsüne vaiz olarak atand›ktan sonra, dinimiz H›ristiyanl›k'taki uyuflmazl›klar› ve kopukluklar› uzun uzun düflündüm.


Eylül - Ekim 2010

Bizim dinimize mensup insan adedince farkl› kanaatler vard›r. Peygamber ‹sa Mesih'ten itibaren Kutsal metinlerin yorumcular›n›n dediklerini bir yana b›rakarak yaln›z Musa'n›n emirleri ve ‹ncil üzerinde yo¤unlaflt›m. Daha sonra, kendimi ve cemaatimi yanl›fl yola sürüklemekten korkarak bana do¤ruyu göstermesi için Tanr›'ya bütün samimiyetimle yalvard›m. Tanr›, "Tek Tanr›'ya Niyaz Metinleri"ni bana gösterme lütfunda bulundu ve ben bu metinler hakk›nda H›ristiyanlar›n yanl›fl yere iddia ettikleri gibi ‹sa Mesih'in getirdi¤i dinde kendisinin Tanr› oldu¤unu söylemedi¤ini ve asl›nda her fleyin dizgininin Tek Tanr›'n›n elinde oldu¤unu isbatlad›¤›m bir kitap yazd›m. Bu kitab› siz Yüce Efendimize ithaf ettim ve en bilgili H›ristiyanlar›n bile yazd›klar›m› yalanlayamayaca¤›ndan eminim. Tanr›'ya kendisine benzeyen baflka bir tanr›y› ortak koflmam mümkün mü? Musa insanlar› bundan ben etmiflti ve ‹sa da asla böyle bir fley söylemedi. Tanr›'n›n lütfuyla iman›m› kuvvetlendirdikten ve daha önce Yahudilerin yapt›¤› gibi H›ristiyanlar›n da ‹sa Mesih'i sömürdüklerini anlad›ktan sonra H›ristiyanl›k'ta bozulmam›fl tek fley bulunmad›¤›na, bütün inançlar›n›n çarp›t›ld›¤›na karar verdim. Çünkü kendi elimle yazd›¤›m ve siz Yüce Efendimize sunmak istedi¤im kitab›mda dedi¤im gibi, Musa'ya ait bütün metinleri ve ‹ncil'i sapk›n yorumlar›yla çarp›tt›klar›n› gördüm. H›ristiyanlar›n Musa'n›n emirlerini ve ‹ncil'in çarp›tt›klar›n› söylerken sözcükleri ve anlam› kastediyorum. Çünkü Musa'n›n, ‹sa'n›n ve Muhammed'in ö¤retileri birdi ve hiçbir zaman çeliflmiyordu. Kur'an ‹sa ve Musa'y› do¤ruluyor. Fakat bunun yan› s›ra Yahudi'lerin Musa'n›n emirlerini, H›ristiyan'lar›n ‹sa'n›n emirlerini ve ‹ncil'i sapk›n yorumlar›yla çarp›tmalar› üstünde duruyor. Tanr›'n›n kelam› hakk›yla yorumlanabilseydi Yahudiler, H›ristiyanlar ve Türkler aras›nda farkl›l›k olmazd›. Böylece, Kur'an'›n s›kça üzerinde durdu¤u fley do¤rudur. Muhammed'in ö¤retisi, Kutsal metinlere dair bütün yanl›fl yorumlamalar› ortadan kald›r›p Allah Kelam›n› hakk›yla tebli¤ ediyor. Tanr›'n›n inayetiyle Tek Tanr› oldu¤unu anlad›ktan sonra, ‹sa Mesih'in tebli¤ etti¤i hakikatlerin olmas› gerekti¤i gibi ö¤retilmedi¤ini ve H›ristiyanlar›n bütün ayinlerinin as›l flekillerinden uzaklaflt›r›ld›¤›n› gördüm. Yeryüzünde bu fikirleri tafl›yan tek kifli oldu¤umu düflünmeye bafllad›m. Kur'an'› daha önce görmemifltim ve biz H›ristiyanlar aras›nda Muhammed'in getirdi¤i dinle ilgili öyle çirkin, öyle rezil laflar edilir ki, Kur'an'›n ad› geçti¤inde insanlar korkuyla ürperip kendilerinden geçerler. Yine de binlerce kez flükürler etti¤im bir vesileyle Yüce Kitap elime geçti. Siz Yüce Efendimiz ve saltanat›n›z için dualar›mda Tanr›'ya yalvar›yorum. Bu hakikatleri cemaatime tebli¤ etmek için her yolu denedim ve söylediklerime ald›rmamalar› durumunda görevimden istifa edip size s›¤›nmaya karar verdim. Bütün kilise ve okullarda münakafla ç›kar›p inanc›m›z› savundum ve sonunda istedi¤imi elde ettim. Çünkü meseleyi öyle bir noktaya getirdim ki ‹mparatorlu¤un bütün eyaletlerinde duyuldu ve baz› bilgili insanlar› da kendi taraf›ma çektim. Eyalelet Reisi (‹mparator Maximillian'›n sald›r›s›ndan çekindi¤inden)... beni azletti." Bu mektup, ‹mparator Maximillian'›n eline geçti. Neuser, Sylvan ve Mathias Vehe adl› iki arkadafl›yla birlikte tutuklan›p hapse at›ld›lar. 17 Temmuz 1570'te hapisten kaçmay› baflard›; ancak tekrar yakaland›. ‹kinci kez kaçmaya çal›flt›ysa da baflar›l› olamad›. Davalar› iki y›l sürdü ve sonunda Sylvan'›n boynunun vurulmas›na karar verildi. Bu s›rada Adam Neuser tekrar kaçt›. Bu sefer ‹stanbul'a ulaflmay› baflard› ve Müslüman oldu. Treaties Concerning the Mohametons, A. Reland, s. 215-223

65


66

Eylül - Ekim 2010

Elif Y›lmaz Olgun elifyilmaz04@gmail.com

GEZG‹N

"Cennet buras›" olmufl Bursa Rivayet bu ya… Hazreti Süleyman bir gün Uluda¤'›n tepesine koflmufl... Bir de ne görsün bir yeflil ki bakmaya bir suyu var ki içmeye bin türlü meyvesi var tatmaya doyum olmaz. Vezirine dönmüfl ''Cennet buras›'' demifl. Kula¤› a¤›r ifliten vezir padiflah›n bu sözünü 'Cennet Bursa' diye anlam›fl. Hemen mimarlara emir vermifl k›sa süre içinde bir flehir kuruvermifller. O günden sonra buraya ''Bursa' denilmifl… • Ulu Cami, Bursa’n›n simgelerinden olan ve en önemli tarihi camii yap›lar›ndand›r. Evliya Çelebi’nin ifadesi ile Bursa’n›n Ayasofyas›’d›r. • Ulu Camii, Osmanl› Devleti’nin dördüncü hükümdar› Y›ld›r›m Bayez›d taraf›ndan mimar Ali

Neccar'a 1396–1399 y›llar› aras›nda yapt›r›lm›flt›r. Rivayete göre Sultan, Ni¤bolu Zaferi öncesinde savafl› kazanmak için Allah’a dua etmifl ve 20 cami yapt›rmay› adam›flt›. Zaferden sonra damad› Emir Sultan’›n önerisi ile 20 cami yerine 20 kubbeli tek bir cami yapt›rmaya karar vermiflti.

Ulu Cami’de çokça bulunan Vav harfinin hikmeti

Bursa Ulu Camii

Ulu Cami’nin her duvar›nda VAV harfleri yaz›l›d›r. Ancak en meflhur ve en güzel VAV harfi budur.

Tezhib sanat› ile süslenmifl ve ucuna Lale motifi ifllenmifltir. Lale süsleme sanat›nda Allah’› c.c. sembolize eder.

Halk aras›nda H›z›r Aleyhisselam’›n bu vav harfinin önünde namaz k›ld›¤› rivayeti yayg›nd›r.

Vav harfi, Vahidiyet, Vahdaniyeti ihtiva etmesi yönüyle de Allah’›n birli¤ini ifade eder.

VAV Harfi


Eylül - Ekim 2010

Bursa Ulu Camii

• Cami, zaferden elde edilen ganimet ile yap›lacakt›. Ancak 1402’deki Ankara Savafl›’nda sultan›n esir düflmesinden sonra Timur camiyi ah›r olarak kullanm›fl, 1403 y›l›nda Mo¤ol fieyhi Emir Bedrüddin yakt›rm›fl, 1413’de Karamano¤lu Mehmet Bey’in kuflatmas› s›ras›nda cami tekrar yanm›flt›. Onar›m›, Bayez›d’›n o¤lu 1. Mehmet gerçeklefltirdi ve cami 1421 y›l›nda tekrar aç›lm›fl ibadete

67

aç›ld› çokta iyi olmufl sizce?. 1 Mart 1855 tarihlerindeki büyük depremde 17 kubbesi çöken cami, onar›m görerek 1862 y›l›nda tekrar ibadete aç›lm›fl; 1889 yang›n›nda da hasar görmüfltür. • Ulu Cami’ninde bafl›na gelmedik kalmam›fl. Ulu cami’yi ziyaret etti¤imizde tekrar tadilatta oldu¤unu görünce tarih tekerrürden ibarettir demekten kendimizi alamad›k

Yeflil Türbe; Türbe’ye Yeflil Türbe ismi verilmesinin nedeni yeflile bakan çinilerle kapl› olmas›d›r. Yeflil Türbe ismi halk taraf›ndan verilmifltir. 1855 depreminde büyük hasar görmüfl daha sonra 1864’de horasanla s›vanarak bugünkü görünümüne getirilmifltir. Daha sonraki dönemlerde güzelim yeflil çinilerinin dökülmeye yüz tutmas› ile tekrar restore edilerek ziyarete aç›lmas› sevindirici de¤il mi?

Tophane Saat Kulesi

Tarihi Osmanl› Evleri

Yeflil Türbe

Kule, daha önce Sultan Abdülaziz döneminde yapt›r›lan ve bilinmeyen bir tarihte y›k›lan saat kulesinin yerine yap›lm›fl; II. Abdülhamit'in tahta ç›k›fl›n›n otuzuncu y›ldönümü olan 31 A¤ustos 1906 günü Vali Reflit Mümtaz Pafla taraf›ndan törenle hizmete sokulmufltur. Saat kulesi de teknolojiye ayak uydurmufl san›r›m. Elektronik saat tak›lm›fl ve flu an yang›n gözetleme kulesi olarak kullan›l›yor…

Ecdad›m›z›n muhteflem yap›tlar› ars›nda bir çiçek gibi açan Osmanl› evleri… Bursa’ya yolunuz düflürse gezilecek görülecek o kadar çok mekân› var ki… Yemekleri harika… Özellikle Bursa ‹skender kebab›n› yemediyseniz, bir gününüzü s›rf bu lezzetli yemek için ay›r›p Bursa’ya gidip yiyebilirsiniz. Yemekten sonra terlediyseniz, muhtemelen lezzetinden terleyebilirsiniz Bursa’n›n Tarihi hamamlar›nda birinde terinizi atabilirsiniz…

K›l›ç Kalkan Ekibi

Tophaneden inerken tarihi Osmanl› evlerinin önünden geçerken, Bursa’n›n simgesel oyunu olan K›l›ç kalkan ekibinin oyununu izlemek nasip oluyor. Zevkle izlemeye bafll›yoruz ve kadraj›m›za onlardan bir kare alarak ilerliyoruz…

Düfl Bahçesindeyiz...

fieftalisinden, kiraz›ndan, çile¤inden ve mis gibi çam kokan Uluda¤’› ile sizi a¤›rlamaya haz›r Cennet Mekân Bursa...


68

Eylül - Ekim 2010

Birsen Akgün birsenakgun@hotmail.com

KÜLTÜR - SANAT Sonsuz Evrende Bir Vav ‹le Bütünleflmek… 27 Temmuz-10 A¤ustos tarihleri aras›nda Türk ‹slam Sanatlar› Müzesi benzersiz bir sergiye ev sahipli¤i yapt›. Sergi, NATO Genel Sekreter Yard›mc›s› Hüseyin Diriöz ve Cumhurbaflkanl›¤› Genel Sekreteri Mustafa ‹sen taraf›ndan aç›ld›. Kahramanmarafl’tan gelen Sanatkâr Fatma Sema Tekerek han›mefendi ve ekibinin el eme¤i göz nuru verdikleri ve gönül koyduklar› eserleri sergilendi. Hattat ‹smet Gülnihal’›n Esmau’l-Hüsna yaz›lar›n› dival tekni¤iyle iflleyen Fatma Sema Han›m ve ekibi, zaman›nda Osmanl› saraylar›n› süslemifl ve o ihtiflam› üzerinde bar›nd›ran örtüler, cüz k›l›flar›, perdeler, mendiller ve daha birçoklar›n› müzede sergiye sundular. Kadife zemine sab›rla ifllenmifl, görselli¤iyle insan›n kalbine dokunan Yüce Rabbin güzel isimleri ise sergiyi bu derece özel k›lan bir fikir muhakkak. Fatma Sema Han›m, yaklafl›k 20 y›ld›r Marafl ifli sim s›rma sanat›yla u¤raflmaktayken Senai Demirci ile

tan›fl›r ve bu tan›fl›kl›¤›n meyvesi iflte bu güzel sergi olur. Sergideki yaklafl›k 200 eserin hepsi özgün ve tek olarak üretilmifl bulunmakta ve ayn› zamanda bu eflsiz sanat eserlerini edinmek isteyenler için sat›fla da aç›k. Sergiyi ziyaret edenler aras›nda Yusuf Tavasl›, Vehbi Vakkaso¤lu, Senai Demirci, Fahrettin fienkayna¤›, ‹nci Okumufl, Fatih Okumufl gibi tan›nm›fl simalar›n yan› s›ra Kanada’dan bir grup da bulunuyordu.

Fatma Sema Tekerek ve Birsen Akgün

Sergiyi görmeyenler için söyleyelim; ‹stanbul d›fl›nda birkaç flehirde daha halka aç›lma planlar› mevcut. Fatma Han›m Kahramanmarafl’la özdeflleflmifl sim nak›fl iflini bak›n nas›l anlat›yor: “Dival, çift dikiflle gider yoluna, önünü

arkas›na, arkas›n› önüne al›r, sa¤lam, sab›rl› ve vakur ad›mlarla. Her i¤ne girifli 'hay›rl› ve helal yol'a bir yürüyüfltür. Daha sonra kartona gerilerek cülde ad› verilen özel tezgahta üstten çok katl› sim ya da s›rma ile alttan mumlanm›fl iplikle karfl›l›kl› tutturularak yap›lan dostane bir birliktelik oluflturur yine sevgiyle.... Cüz kesesi olur bazen, kahve ibri¤i torbas›, nihale, terlik, pabuç, yatak örtüsü sevgiliye, bindall›, perde, bazen hasreti anlat›r mendille, inanc› anlat›r seccadeyle...”


Eylül - Ekim 2010

AM‹STAD ‹nsanl›k tarihi, yüzy›llar boyunca bir eflitlik, özgürlük mücadelesi vermifltir. Ezenler-ezilenler, mazlumlar-zalimler, özgürlertutsaklar… Ve her savafl›m›n temelinde özgürlük ve insan›n yarat›l›fl›ndaki de¤erle yaflama

69

Yönetmen: Steven Spilberg Oyuncular: Morgan Freeman, Anthony Hopkins, Djimon Haunsou, Matthew McConaughey

hakk›n› korumak yat›yor. ‘’‹nsanca yaflamak!’’ Renkleri farkl› oldu¤u için insan bile say›lmayan ›rklar›n eflitlik mücadelesine flâhid oldu yüzy›llar ve tarih tekerrür eder biçimde

Yap›m: ABD, 1997 Tür: Dram, Tarih

tan›kl›k etti bu yaln›zca ›rksal farkl›l›¤a dayanan ve meflru say›lan ‘’kölelik sistemi’’ne. La Amistad gemisi yaflan›lanlar›n mikro düzeyde incelenmesiyle ses getiren bir tarihi olgunun beyaz perdeye yans›m›fl k›sm›yd› sadece. ‘’Kölelik’’ kavram›n›n, insan›n özüyle hiçbir flekilde ba¤daflmad›¤› ve her insan›n hür do¤du¤u gibi, kendi yapt›¤› seçimlerle yaflam›n› yönlendirip yine hür bir birey olarak ölmesi gerekti¤i vurgusudur filmi bu denli izlenilebilir k›lan ve Spielberg bu insanî sorunsal üzerine temellendirdi¤i ‘Amistad’’la yaflan›lan zulümleri ve çekilen ›zd›raplar› âyân ederek, filmdeki birkaç avukat›n verdi¤i insanl›k mücadelesiyle susturulmufl vicdanlar›n konuflmas›na izin vermifltir, Chinque ise bir iç savafla ra¤men kölelik sisteminin kald›r›lmas› mücadelesinin siyahî kahraman›d›r. Onca ötelenmifllik, d›fllanm›fll›k ve zulümler insanl›¤›m›z› sorgulat›r tekrar tekrar; ve yaz›kt›r ki sahnelenenler yaln›zca bir kurgu olman›n çok ötesinde tarihi bir gerçeklikten yola ç›k›larak tamamiyle gerçe¤in bir yans›mas› olarak çarpar yüzlerimize.


70

Eylül - Ekim 2010

Eski Bir Ramazan Gelene¤i:

“Enderun Teravihi ve Cumhur Müezzinli¤i”

“‹stanbul 2010 Kültür Baflkenti” projelerinden biri olan “Enderun Teravihi” asl›nda eski bir Osmanl› gelene¤i ve bu proje kapsam›nda 29 camide tekrar hayata geçiriliyor. Baflta saraylar olmak üzere, ‹stanbul’daki camii ve dergâhlarda, iyi e¤itim alm›fl, güzel sesli haf›zlar›n k›ld›rd›¤› ve teravih namaz›n›n her dört rekât›n›n Türk Musikisinin makamlar›nda eda edilmesine “Enderûn Teravih” deniyor. Ve yine güzel sesli müezzinler toplulu¤unun, her dört rekât›n akabinde imam›n takip etti¤i makamla ilahiler okumas›nda da “Cumhur müezzinli¤i” ad› veriliyor. Kökeni Enderun’a dayanan bu uygulama, 2010 Ramazan ay›nda yeniden yâd edilecek ve her ne kadar baz› dergâh ve camilerde uygulan›yor olsa da genelde unutulmaya yüz tutmufl bir saray gelene¤i, ‹stanbul Semalar›na misafir olmufl Ramazan gecelerinde yeniden yank› bulacak. Ramazan›n eflsiz manevi atmosferini bir Osmanl› gelene¤i ile birlefltirerek solumak isteyenler için unutulmayacak bir organizasyon...


Eylül - Ekim 2010

71

Mehmet Erdem Gürhan m.erdemgurhan@gmail.com

PS‹KOLOJ‹

‹nanç ve ‹badetin Psikolojik Rolü Psikolojik sorunlar ve insanlar›n buna karfl› çözüm aray›fllar› son yüzy›lda psikolojik dan›flman, psikiyatr ve psikologlara olan ilgiyi önemli oranda artt›rm›fl ve kifliler karfl›laflt›klar› s›k›nt›larla bafl etmede bu mesle¤i icra edenleri bir kurtar›c› olarak görmeye bafllam›fllard›r. Tarihsel geliflimine bak›ld›¤›nda Avrupa medeniyetinin belli dönemlerinde psikolojik sorunlar yaflayan insanlar, içlerine kötü ruh girmifl diyerek yak›lmaktayd›lar. Modernitenin hâkim alg›s›n›n da etkisiyle art›k insanlar yak›lmak yerine daha modern yöntemler olan(!) elektrik floku vb. gibi ac› hissini bilinç durumuna ulaflmada kullanan yeni psikolojik yöntemler(!) icat edildi. Psikoloji yaklafl›mlar› Avrupa da modern psikolojinin kurucular›ndan Freud ve sonras› dönemde insanlar›n ruhsal problemlerine daha modern yani yak›lmadan ve flok kullanmadan etki edecek yöntemler üzerinde say›s›z araflt›rmalar yap›lm›fl ve son yüzy›lda belki de en çok kuram›n üretildi¤i alanlardan biri haline gelmifltir. Ne var ki Avrupa medeniyeti ortaça¤ dönemlerinde afl›r› anlam atfetti¤i dini, modern ça¤da Freud un önderli¤inde bir kenara b›rakm›fl ve ortaya ç›kan ak›mlar›n neredeyse birço¤u din ve dinin insan üzerindeki etkilerine hem ak›llar›n› hem de araflt›rmalar›n› kapatm›fllard›r. Buradan hareketle “dinin tan›mlanamayan bir alan oldu¤u, psikolojinin ise bilim olarak kabul edilebilmesi için sa¤lam ve elle tutulur veriler üzerinde durmas›

gerekti¤i” gibi yar›m aç›klamalarla dinin psikolojik etkilerinin olabilece¤i ihtimali hepten kenara b›rak›lm›flt›r. Bir zaman gelmifl “din afyondur” sözü ser levha edilmifl ve bir zaman gelmifl “babas›ndan korkan çocu¤un büyüdü¤ünde daha aflk›n bir korku duyma ihtiyac›ndan do¤an bir Tanr› olgusundan” bahsedilmifl dolay›s›yla dine ve insana dair olanlar› eksik tan›mlayan bilimsellikten ve kadim tarih bilgisinden uzak bir tutum sergilenmifltir. Bunun yan›nda k›s›k da olsa ‹slam › bilmeyen baz› sesler bu ak›mlara karfl› ç›k›fllar yapm›fl “insan›n anlam aray›fl›”, “benötesi terapi”, “inanc›n bir varoluflsal gerçeklik oldu¤u” gibi yaklafl›m tarzlar› benimsemifllerdir. Psikolojinin Din Alg›s› Lakin ‹slam yine alternatifler aras›nda bir alternatif olarak görülmemifl deneme yan›lma yolu ile çeflitli kuramlar ve psikolojik terapötik yöntemler benimsenmifl bunun sonucunda varolan terapi yöntemlerinin insan›n psikolojik s›k›nt›lar›na çare olamad›¤› aflikarane görülmüfltür. Bugün bir çok araflt›rma göstermektedir ki terapi alm›fl insanlar›n büyük oran› eski ruh haletlerine geri dönerek sorun halini devam ettirmifllerdir. Örne¤in depresyonlu hastalar›n tedavi görüp ç›kt›ktan sonra üçte ikisinin 3 ay içinde tekrar depresyon geçirdikleri görülmüfltür. Öyleyse psikolojik kuramlar›n kendi kendini yine modern araflt›rma sonuçlar›yla yanl›fllamas›, bir yerlerde bir fleylerin eksik oldu¤unun ifadesi olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r.

‹badetin Ruh Sa¤l›¤›na Kazand›rd›klar› Dinin ruh sa¤l›¤› üzerindeki etkileri hakk›nda son y›llarda ard arda yap›lan çal›flmalarda bilim adamlar› hayretle görmüfllerdir ki; din, insan üzerinde hiçbir yöntemin etkili olamad›¤› kadar belirleyicidir. Buradan hareketle depresyon ve din, intihar ve dini inanç, kayg› ve din, psikolojik iyi hal ve din, iyimserlik ve din aras›ndaki iliflkilere deneysel çal›flmalar yap›larak bak›lm›fl ve % 80 oran›nda dini duygu ve alg›lay›fl gelifltikçe olumsuz psikolojik etkilerin azald›¤› ortaya konmufltur. Yap›lan bu çal›flmalar dindarl›k düzeyi(samimi inanç, ibadete devam, dua etme, kutsal metinleri okuma, vb.) yüksek kiflilerin, dindarl›k düzeyi düflük kiflilere göre psikolojik aç›dan daha iyi durumda olduklar›n›, hayat›n daha anlaml› geldi¤ini, olaylara daha iyimser ve bütüncül bakt›klar›n› bunlar›n yan›nda daha az kayg› ve strese maruz kald›klar›n› ve bunlarla bafla ç›kmada kendilerini daha güçlü hissettiklerini, daha az intihara teflebbüs ettiklerini göstermifltir. Çal›flma sonuçlar› ayr›ca dini duyarl›l›¤›n kifliyi baflkalar›na muhtaç etmeden ve çaresizlik duygusuna hapsetmeden bir nevi “kendi kendine terapi” etkisi yapt›¤›n› vurgulam›flt›r. Yafll›lar ve Ergenlerde ‹badet ve ‹nanc›n Etkisi Din duygusunun özellikle ergenlerde ve yafll›larda oldukça belirleyici


72

Eylül - Ekim 2010

Yap›lan bu çal›flmalar dindarl›k düzeyi(samimi inanç, ibadete devam, dua etme, kutsal metinleri okuma, vb.) yüksek kiflilerin, dindarl›k düzeyi düflük kiflilere göre psikolojik aç›dan daha iyi durumda olduklar›n›, hayat›n daha anlaml› geldi¤ini, olaylara daha iyimser ve bütüncül bakt›klar›n› bunlar›n yan›nda daha az kayg› ve strese maruz kald›klar›n› ve bunlarla bafla ç›kmada kendilerini daha güçlü hissettiklerini, daha az intihara teflebbüs ettiklerini göstermifltir. oldu¤u gerek araflt›rmalar neticesinde gerekse yapt›¤›m›z gözlemler sonucunda görülmektedir. Yafll›lar için dini inanç ve ibadet kendilerini daha iyi tan›malar›, hayata olan bak›fllar›n› dengeye koymalar› ve yaflam› do¤ru de¤erlendirmeleri aç›s›ndan oldukça güçlü bir dayanak noktas› oluflturmaktad›r. Bu durum yafll›l›k döneminde depresyonun ve umutsuzluk duygusunun yüksek oldu¤u da göz önüne al›nd›¤›nda müthifl bir etki yapt›¤›n› gösterecektir. Ergenlik dönemi ise f›rt›nal› ve inifl ç›k›fllar›n zirve yapt›¤› bir dönemdir. Ergen için bu dönemde yetiflkinler önemini yitirir ve arkadafl en önemli dayanak halini al›r. Ailesinden arad›¤› deste¤i bulamayan ve psikolojik a¤›r yüklerin alt›na bu dönemin do¤as› gere¤i giren ergen için s›¤›n›lacak sa¤lam limanlar›n varl›¤› önemlidir. Gençli¤in özellikle bu yüzy›lda imtihan geçirdi¤i unsurlar eskiye nazaran oldukça fazlad›r ve belki de bugün ibadete olan alakas›zl›k nedeniyle birçok gencimiz inhiraflar ve bocalay›fllar aras›nda kaybolup gitmektedir. Dini inanc›n varl›¤› bu dönemin gel git lerinde genç insanlar› teskin edecek ve birçoklar›n›n düflüp kalkamad›¤› yolu

onlar emin ad›mlarla geçecektir. Böylece gençler intihar, depresyon, afl›r› kayg› ve korku, mükemmeliyetçilik (modernizmin sinsi hastal›¤›), bireycilik, madde kullan›m› gibi sorunlara karfl› önemli bafla ç›kma yöntemleri gelifltirecekler ve ergenlik dönemindeki risk faktörlerinde azalma görülecektir. Din Duygusu Nas›l Kazand›r›l›r? ‹nsanlar›n yaflam süreçlerinde bu kadar etkili ve belirleyici olan din duygusu ve ibadet konular› hakk›nda neler yap›lmas› gerekti¤i üzerine her bireyin düflünmesinin yan›nda her akademisyen, ö¤retmen, psikolog ve ebeveynlerin de düflünmesi gerekmektedir. Din duygusunun en iyi kazand›r›laca¤› süreç “bilinçalt› beslenme dönemi” olarak bilinen çocukluk dönemi ile bafllar. Burada din e¤itimi çocu¤un alg› ve anlay›fl düzeyine göre verilerek olay ve durumlara dini çerçeveden bakabilme alg›s› gelifltirilir. Allah alg›s› özellikle ilk 9 yafl çocuklar› taraf›ndan somut düflünebildikleri için baflka bir varl›kla k›yaslan›r. Bu dönemdeki dini e¤itim ileride çocu¤un dine karfl› olumlu ya da olumsuz bak›fl gelifltirmesinin tohumunun at›ld›¤› dönemdir. Allah, cennet, cehennem gibi kavramlar özellikle ebeveynlerin akl›na çocuklar› yaramazl›k yapt›¤›nda gelirse, bu durum bilinçalt›na, gelecek y›llarda tedavisi mümkün olmayan zehirler b›rakm›fl olacakt›r. Unutulmamas› gereken en önemli hususlardan birisi de bugün din e¤itimindeki baflar›n›n sadece ezberlenen dua ve surelerle ölçülmesidir. Bu ölçü adeta bir karne gibi ortaya konmakta tebrik ve tenkitler bunun üzerinden yap›lmaktad›r. Ebeveynler ve e¤itimcilerin hassasiyetlerini özellikle “din duygusu” üzerinde yo¤unlaflt›rmalar› ve çocuklar›n zihinlerinde unutmayacaklar› genifl perspektifler çizmeleri

gerekmektedir. Bu geniflli¤in kazand›r›lmas›nda Allah’›n yüce s›fatlar›n›n hayattan örneklerle ve bizzat yaflant›lar oluflturarak ortaya konmas› etkili olacakt›r. Duygusal zekâ gelifltirme etkinlikleri çerçevesinde psikolojik özellikler dikkate al›narak çocuklarda flefkat, merhamet, konuflma adab›, ibadetin hangi amaçla yap›ld›¤›na yönelik çal›flmalar yap›lmal›d›r. Örne¤in çocuklarda teflekkür etme davran›fl›n› gelifltirmek dua etme davran›fl›n› kazand›rmada bir basamakt›r. Yani teflekkür etme davran›fl›n›n gelifltirilmesi din duygusunu gelifltirmenin bir süreci olarak alg›lanmal›d›r. Çocuklukta kazan›lan din duygusu ergenlik döneminde gence manevi bir dayanak sa¤layacak, onlar›n sorunlar karfl›s›nda daha etkin çözümler bulmas›na imkân verecektir. Ergenli¤in o dalgal› dönemini hafif s›yr›klarla atlatan genç iyi bir kul olman›n getirdi¤i kabiliyetlerle yaflamda da etkin ve mutlu bir birey olarak toplum içinde yerini alacakt›r. Huzur ve mutlulu¤un hâkim oldu¤u bir co¤rafya da kötülükler zemin bulamayacak böylece ötedeki mutluluklar için dünya bir zemin hükmünde olacakt›r. ‹slam dünyas›n›n 15 as›rd›r elinde bulundurdu¤u bu eflsiz hakikatlerin geç de olsa dünya fark›na varmaya bafllamaktad›r. Ancak bugün ‹slam, olmas› gerekti¤i gibi ne kendi evlad›m›za ne de inançs›z kitlelere anlat›labilmektedir. Bu hal ve ihtiyaç Bat› da ve Uzakdo¤u da Yoga, Reiki gibi ruhsal rahatlama yöntemleriyle giderilmeye çal›fl›lmaktad›r. Ülkemizde yeni bir saha olan Din Psikolojisi, ‹lahiyat fakülteleri vesilesiyle bu a盤› gidermeye yönelik bilimsel çal›flmalar yapmakla birlikte Psikoloji dünyas›n›n hala habersiz gibi davranmas› hakikatlerin gün yüzüne ç›kmas›n› sadece uzatmaktad›r. Gerçe¤in bir gün ortaya ç›kmas› gibi bir huyu vard›r ve ç›kacakt›r.


Eylül - Ekim 2010

K-DER (Kaz›m Karabekir ‹HL Mezunlar› ve Mensuplar› Derne¤i)

Karanl›k sistemleflip otorite halini ald›¤›nda kad›n ve erke¤in f›trat›n› dejenere eder ve özlerine flifre koyar. Özüne dönüfl yapamayan insan kendine baflkalar› taraf›ndan yaz›lan kaderi yaflamaya bafllar. Japon yönetmen Hayao Miyazaki “Ruhlar›n Kaç›fl›” (Sprited Away) adl› animasyon filminde modern hayat kültürünün özümüze nas›l flifre koydu¤unu hofl bir flekilde ortaya koymufl. Her karesi ayr› bir kompozisyon olan filmde modern hayata düflme belirtisi olarak insanlar›n isimlerini unutmas› gösterilmifl. E¤er gerçek isminizi hat›rlarsan›z bu korkunç otelden kurtulabilir ve art›k kendiniz olabilirsiniz. Filmin kahraman› Chihiro ismini

Edirne Gezisi

73

www.kder.org.tr

Pilav Günü

hat›rlad›¤›nda anne ve babas›n› da kurtararak evine dönüfl yapar. Chihiro üzerinden yönetmenin anlatmak istedi¤i fley; kendi kimli¤ine yabanc›laflan toplumun düflen onurunu yerden gençler kald›racak. Yönetim Kurulu ve üyelerinin hemen hepsi gençlerden oluflan K-DER, mezunlar›n› bir çat› alt›na toplama hissiyat›n› bu gerçekten alarak, 2006 y›l›n›n Haziran ay›nda bir grup ö¤renci taraf›ndan kurulmufltur. Okulumuz s›rf k›z ö¤rencilerden oluflurken derne¤imizin yönetim kurulu üyeleri de bayanlardan oluflmaktad›r. fiu an Yönetim Kurulu Baflkanl›¤›n› Aynur BURHAN baflar›l› bir flekilde yürütmektedir. ‹lk hedefimiz kendi kimli¤ini tan›yabilen

bireyler yetifltirmek oldu¤undan, ilk ad›m›m›z mezunlar›m›z› çeflitli organizasyonlarla bir araya getirmek oldu. Bunun için mezunlar› hem kendi dönemleriyle hem de di¤er dönemlerle bir araya getiren kahvalt›lar, mezun buluflmalar›, pilav günü gibi etkinlikler düzenledik. Kahvalt› ve mezun buluflmalar›nda ö¤renciler y›llard›r görmedi¤i arkadafllar›yla zaman›n eskitemedi¤i an›lar›n› ve dostluklar›n› tazelediler. Her y›l heyecanla beklenen, Kaz›m Karabekir ‹mam Hatip Lisesi’nin konferans salonunda gerçeklefltirdi¤imiz pilav günlerinde mezunlar›m›z arkadafllar›n›n yan› s›ra hem ö¤retmenleri hem de okulumuzla hasret gidermenin mutlulu¤unu yaflad›lar. En büyük çabas›n› e¤itime harcayan K-DER bir araya gelen mezunlar›yla birlikte kademeli seminer faaliyetleri düzenlemektedir. Bu seminerler mezunlar›m›z›n yan› s›ra kat›lmak isteyen herkese dönük bir çal›flmad›r. Seminer çal›flmam›z›n içeri¤i afla¤›daki tabloda verilmifltir.


74

Eylül - Ekim 2010

Arapça Ö¤retimi Derne¤imizde Arapça ö¤retimi 3 kademeli olarak verilmektedir. ‹lk kademede Gramer(Kavaid) Bilgisinin Verilmesi, Sarf ‹lminin Tamam›n›n Ö¤retimi, Pratik ve ‹rab Alan›na Girifl, Düzenli Tercüme Faaliyetleri, ikincisinde tercüme Alan›nda ‹lerleme (Kuran, hikâye, fikir, biyografi… vs. kitaplar›), Kuran Üzerinde Kavram ve ‹rab Yönünden Çal›flma, Pratik Sahas›nda ‹lerleme, Tefsire Yard›mc› Olacak Çal›flmalar, üçüncüsünde ise tercüme ve tefsir edebilmek, ö¤retici olmak, mütercim olmak, medyay› takip etmek, iyi derecede konuflmak vs. gibi hedeflerden istedi¤ine ulaflmaya vesile olmak hedeflenmektedir. Her kademe bir ö¤retim y›l›d›r. (Yaklafl›k 8–9 ay). Ayr›ca ilahiyat aç›k ö¤retim Arapças›, dikey geçifl s›navlar›na haz›rlama çal›flmalar› da yap›lmaktad›r. Tefsir Çal›flmas› ‹lk kademe; Tefsir usulü ve tarihi bilgisi, K›sa sureler ve Bakara Suresi tefsiri. Hedef;-Arapça metninden sureleri tercüme edebilme –Tefsir kitaplar›n› tan›yabilme -Ayetleri günümüze tafl›yan yorumlar yapabilme-Kurani

Do¤u Gezisi

kavramlar› yorumlayabilme -Tefsir alan›nda kavram ve kitap çal›flmalar› yapabilme. 2. Kademede ise Al-i ‹mran ve Nisa sureleri tefsiri Hedef; Arapça, siyer, peygamberler tarihi çal›flmalar›na kat›lanlara Kuran tefsiri yapabilme kabiliyeti kazand›rma Bu çal›flmalar›n yan› s›ra siyer ve peygamberler tarihi çal›flmalar› da sistemli ve genifl bir müfredat ile derne¤imizde sürdürülmektedir.

Hadis Usulü Ve Tarihi Hedef; - Hadis ›st›lahlar›n›, kavramlar›n› tan›ma ve ö¤renme - Hadisin teflri hüccet aç›s›ndan araflt›rmas›n› yapma - Hadisin Peygamber Efendimiz’den günümüze tarihi süreci - Hadis kitaplar›n› tan›ma - Hadis ekollerini tan›ma ve ö¤renme

F›k›h Usülü Ve Tarihi Hedef; - F›kh›n tarihini bilme(Peygamber efendimizden günümüze) - F›k›h ›st›lahlar›, kavramlar›n› tan›ma ve ö¤renme - ‹slam tarihindeki büyük fakihlerin hayat› ve ilmi kiflili¤ini bilme - ‹slam hukukuyla di¤er hukuklar aras›nda karfl›laflt›rma yapma - Mezhepleri araflt›rma ve tan›ma Kur’an-› Kerim K›raati Hedef; - As›m k›raatine göre Kur’an› Kerim okuma becerisini kazanabilme - Kur’an-› Kerim’i toplum içerisinde okuyabilecek konuma gelebilme Not:Bu çal›flma toplam 8 ayd›r. ‹slam Düflünce Tarihi

Pilav Günü

Hedef; -‹slam öncesi felsefi ve dini ak›mlar› araflt›rmak, tan›mak.


Eylül - Ekim 2010

75

Çanakkale Gezisi

- ‹slam tarihinde etkin olan itikadi, kelami, f›khi, siyasi felsefe ak›mlar›n› ö¤renmek. - ‹slam tarihinde etkin olan büyük düflünürlerin ilmi kiflili¤ini tan›mak. Derne¤imize d›flar›dan gruplar halinde gelindi¤inde iste¤e göre dersler verilmektedir. Kademe derslerinin haricinde derne¤imizde bayanlara dönük hadis ve tefsir çal›flmalar› bafllatt›k. Bayanlar›n ilgi gösterdi¤i bu çal›flmalar istikrarl› bir flekilde devam etmektedir. Kur-an’› anlamak ad›na yapt›¤›m›z çal›flmalardan bir di¤eri de, Kurani kavramlar araflt›rmas›d›r. Her y›l Ramazan ay›nda düzenledi¤imiz hadis okumalar›nda Kütübü Sitte’den bir hadis kitab›n› bitiriyoruz. Bu Ramazan ay›nda da ‹bn-i Mace’yi bitirmeyi hedefliyoruz. Bu y›l bafllang›ç yapt›¤›m›z ‹ngilizce derslerine yeni dönemde Farsça, Osmanl›ca ve Frans›zca’y› de ekleyece¤iz inflallah. Ve bunlara ek olarak derne¤imizde hat ve ebru çal›flmalar› bafllataca¤›z. Mezunlar›m›z›n yan› s›ra okulumuzda e¤itimine devam etmekte olan ö¤rencilerimizi de unutmad›k. Ö¤rencilerimize dönük çal›flmalar›m›z aras›nda çeflitli faaliyet ve aktiviteler (film gösterimi, gezi, piknik, okulumuzda düzenledi¤imiz programlar, kitap okumalar› vs) in yan› s›ra ücretsiz

telafi dersleri (fizik, kimya, matematik, geometri, Arapça, ‹ngilizce, tarih vs. ) yer almaktad›r. Önümüzdeki e¤itim döneminde ebru ve hat faaliyetlerinin yan›nda ö¤rencilerimize dönük yeni çal›flmalar planl›yoruz. Gönül Sohbetleri Kur-an’› Raflar›m›zdan Kalplerimize ‹ndirdi Lafz-› muhkem yaln›z, anlafl›lan Kuran’›n; Çünkü kayd›nda de¤il hiçbirimiz manan›n Ya açar Nazm-› Celil’ in bakar›z yapra¤›na Yahud üfler geçeriz bir ölünün topra¤›na ‹nmemifltir hele Kur-an, bunu hakk›yle bilin! Ne mezarl›kta okunmak, ne de fal bakmak için! Mehmet Akif Ersoy Müslüman kimli¤imizin isimden öte yaflam tarz› halini alabilmesi; Kuran’›n klasik bir metin okumas› d›fl›nda, hayat p›nar› olarak alg›lanmas›na ba¤l›d›r. Bu düflünceden hareketle ilçemiz Gaziosmanpafla’da bulunan di¤er iki imam hatip lisesi mezun dernekleri G‹MDER (Gazi Osman Pafla ‹mam Hatip Lisesi Mezunlar› ve Mensuplar› Derne¤i) ve K‹MDER (Küçükköy ‹mam Hatip Lisesi Mezunlar› ve Mensuplar› Derne¤i) ile beraber Gönül Sohbetleri Platformu kurduk. Ve her ay

ilçemizin kültür merkezinde “Kuran’› Anlamak” ad› alt›nda seminerler düzenlemeye bafllad›k. Halk›n büyük ilgi gösterdi¤i Gönül Sohbetleri’nde Mahmut Toptafl, Nurettin Y›ld›z, Bülent Akyürek, M. Emin Y›ld›r›m, Ramazan Kayan, Mehmet Bak›rc› ve birçok de¤erli hocam›z teflrifleriyle Kur-an’›n ›fl›¤›n› hayat›m›za tafl›d›lar. Allah hepsinden raz› olsun. Yürümek + Gezmek + Biz = K-DER 6 geceden oluflan gezinin 5 gecesini otobüste hareket halinde geçirirken yorulmak nedir bilmeyen, 35–40 km’yi da¤da, bay›rda, ovada bir gün içerisinde yürüyerek kateden üyelere sahip olmak kolay de¤il. E biz de heybemizin zekât›n› veriyoruz. ‹stanbul’a 7 tepesinden de bakt›k. Mimar Sinan’›n selam›n› Edirne’den ald›k, Çanakkale’deki flehitlerimize götürdük. Bolu’da ayaklar›m›z çatlayana kadar yürüdük. Bursa yeflil dediler, bir de biz görelim dedik. Mersin Cennet Ma¤aras›’nda cenneti arad›ktan sonra, Mardin Hasan Keyf’te bulduk. Kuran’dan tan›d›¤›m›z Hz. ‹brahim’i Urfa’da ararken Harran evlerini foto¤raf karelerinde ölümsüzlefltirelim dedik. Nemrut Da¤›’nda batan güneflin Allah d›fl›nda her fleyin ölümlü oldu¤unu hat›rlatan tesbihine flahit olduk. Konya, K›rflehir, Adana, Nevflehir, Hatay ve Gebze (Ball› kayalar)’nin tozlar› hala ayaklar›m›zda. Önümüzdeki sezon Ege bizi bekliyor, Ürdün, M›s›r, Suriye göz k›rp›yor.


76

Eylül - Ekim 2010

TOHUM NOSTALJİ Milletler flunu unutmamal› ki, ‹slâmiyeti, Müslüman olan Türkler bediî bir flekle sokmufllar ve Ramazan ay›nda mahya, temizlik, râb›tal›l›k, ahlâk tasfiyesi, günah ve zararl› fleylerden çekinme, yerinde e¤lenebilme, dinlenebilme, cömertlik ve herkesi düflünmek terbiyesini bir araya getirerek bir Ramazan Medeniyeti vücuda getirmifl ve bunu ‹stanbul’da teksif etmifllerdir. Bu yaz› 1967 y›l›nda Tohum Dergisi’nin 30. Say›s›nda yay›nlanm›flt›r.

Ramazan Medeniyeti Prof. Dr. A. Süheyl Enver Ramazan her s›n›f halk›n benimsedi¤i bir mevzu olmufl ve herkes de çocuklu¤undan beri gelen devaml› ve azalmayan intibalarla daha Ramazan biterken gelecek sene Ramazan›na on bir ay kald› diye bir sevinçle gelecek senekine mahsus tasar›lar›yla hofl bir sene daha ge¬çirmifller ve ömürlerini, geçirecekleri hofl Ramazanlara ba¤lam›fllard›r. Ölmek isteyenler bile flu Ramazan› da göreyim de öyle diyerek hayat›nda bir tane daha idrak etmekle noksans›z ahirete göçmeyi düflünmüfllerdir. Ramazan bir ay, bazen 29 veya 30 gün ürer. 29 gün Ramazanlar›nda bizim bir gücümüzü çald›lar diye alâkalariyle hofl serzenifllerde bulunurlar. 30 gün oruç tutanlar Bay¬ram›n birinci günü oruç tutmad›¤›ndan bir fley yeme¤e utan›r ve bir nevi gündüz yemenin acemili¤i ve mahcuplu¤u içindedir. Âdeta giden Ramazan’dan s›k›l›r. Ramazan gidiyor, acaba bir daha seneye ç›kacak m›y›z, diye a¤layan¬lar› hat›rlar›m. Hele o Ramazan'› karfl›layanlar, üç aylar›, yani Ramazan'la birlikte ona tekaddüm eden Receb ve fia’ban aylar›n› da tutarlar. Ramazan'dan sonra Savm-› Davud’a merakl› olanlar da hep Ramazan’›n çocukluklar›ndan beri haf›zalar›nda yer eden tesirlerinin saadeti içindedirler. Adeta Ramazan yaln›z bir oruç ay› de¤ildir. Hani Peygamberimiz flehirlerimize gelir, hepimizin saadet ve fakirhanelerimize ruhen misafir olur. As›l Bayram Ramazan bittikten sonra de¤il bizzat Ramazan'da olur. Öyle ki bayram senede bir ay gelir ama onun gelmesi tam on bir ay bayram sevinci

içinde geçer. Her hakikî Müslüman'›n gönlünde Allah korkusu kadar Ramazan sevgisi de yer etmifltir. Bayram de¤il, Ramazan dü¤ün ay›d›r. O dü¤üne herkes müfltakt›r. Ramazan'a çok flükür on ay kald› diye bir ay daha yaklaflman›n sevinciyle gözleri yaflaranlar› bilirim. Ramazan, Müslüman Türklerin en mübarek ay› olmufltur. Onu beklemek bir saadettir. ‹çinde olmak her gün azal›yor diye üzüntülü bir saadetle baflbafla kalmakt›r. Kadir günü Müslümanlar›n çok müteessir bir günüdür. Allah kabul etsin diye bütün dualar o gün sona erer. Yani Ramazan bil kuvve Kadir'le sona erer. Sonunda bilfiil biter. Camilerde elveda avazelerinden a¤lamad›k can kalmaz. Art›k o ismi var cismi yok bir Rama¬zan ömürler oldukça gelecek diyecektir. T›p¬k› bir kuyruklu y›ld›z gibi seyreder. Fakat kuyru¤unu götürmez, b›rak›r. Ondan Türkler bir Ramazan medeniyeti kurmufllard›r. O medeni¬yet görüyoruz ki ruhlarda berdevamd›r. Halkta yer eden bu ince duyguyu flu Bayram gününde tes'id etmemek mümkün mü? Eskiden Ramazan›n birinci gününün tahak¬kukuna çok ehemmiyet verilirdi. Bunun için ay› gözle seçilmeyecek derecede bir hilâl hâ¬linde görmek flartt›r. Her ne kadar takvimlerde yaz›l› ise de astronomik hesaplarla tayini ci¬hetini hatal› bulmufllard›r. Bu Ramazan ay›n›n rü'yet mes'elesiyle ‹stanbul Kad›l›¤› meflgul olurdu. Ramazan ol¬mas› melhuz olan akflam, ‹stanbul Kad›s› ile maiyyetindeki me'murlar fieyhülislâm daire¬sinde bulunur. O akflam için dairesinde Kad›'n›n davetli ricale ve büyük rütbeli ilmiye memurlar›na mükemmel bir ziyafet çekmesi mûtadd›r. ‹stanbul’da güçlük çekmeden hilâlin gö¬rülmesi mümkün olan yerler

Bayezid yang›n kulesi, Süleymâniye, Fâtih, Cerrahpafla, Sultan Selim ve Edirnekap›s› camii minareleridir. Gönderilen memurlar, cami hizmetkârlar›yla ve daha sair merakl›larla Ramazan ay›n› gö¬renler orada bulunan hey'ete arz olununca Fetva Emini'nin emriyle iki kifli içeri al›n›r ve bunun için de bir dâva tasviri ile dâvâc› ve dâ¬vâl› taraflar da teflekkül eder; biri di¤erinden fia'ban›n son gününde yeni ay görününce öde¬me taahhüdünde bulundu¤u vaktiyle ald›¤› tefl¬bihin bedelinden kalan yüz kurufl borcunu is¬ter. Kad› da bunun isbat› için flahid ister. Ramazan ay›n› görenler huzura al›n›r, bunlar: — Bu akflam ezandan üç dakika sonra minareden mübarek hilâli re'ye'l ayn gör¬dük. Bu gece Ramazan gurresi oldu¤una fla¬hadet ederiz derler. fiahidlerin sorgusuna çok itina edilir. Hattâ hilâlin vaziyetini iyice sorar¬lar. Sonra tezkiye naibi ve sair memurlarla tezkiyeleri yap›larak flahadetlerinin makbul ol¬du¤u söylenir ve yüz kurufl da davac›ya dâvâ¬l›dan al›narak verilir. Bu muhakeme esnas›nda Fetvâhâne'nin büyük kap›s› usulen kapan›r. Mahkeme bitip de ilâm› haz›r oluncaya kadar Ramazan›n sübûtu hakk›nda harice hiçbir fley s›zd›r›lmaz. Hattâ hilâlin görüldü¤ü haberine intizar eden Süleymâniye Camii bafl mahyac›s› da kap›da al›konur. Al›nan mahkeme ilâm› sicil defterine kay¬dolunur ve fieyhülislâml›k makam›na di¤er bir fler'î ilâm Kad› Efendi taraf›ndan mühürlen¬dikten sonra kap›n›n aç›lmas›na müsaade edi¬lir. Mahyac›bafl› da elinde tahta kutu içinde duran kandiliyle dairenin binek tafl›ndan Süleymaniye Camii minaresinde intizarda olan kan¬dilcilere iflaret verir. Bundan da di¤er mina¬reler görerek kandilleri yakarlar ve mahalle aralar›nda çocuklar›n pefline tak›ld›¤› davul¬larla,


Eylül - Ekim 2010

bekçiler taraf›ndan yar›n Ramazan olaca¤› halka ilân edilir. Eskiden de Sultan Murad-› Râbi' zaman›n¬da Ba¤dad'›n fethi esnas›nda son gülleyi atan top, sarayda bir daireye yerlefltirilmifl oldu¬¤undan daima dolu bulunur ve yaln›z senede bir kere Ramazan'›n ilân›nda at›l›rm›fl. Birinci ilâm mahkemede, ikincisi de Fet¬va Emini taraf›ndan Padiflaha ibl⤛ için Sad¬râzam taraf›na yollan›r. Hayvanlara râkiben buna mahsus vakayi' kâtibi memurlar, gittik¬leri makamdan usulen hediye ve para al›rlar. Hattâ meflhur Âlî Pafla Sadrâzam iken o za¬man vakayi kâtibi olan sudurdan Osman Efendiye elli alt›n vermifltir. E¤er hilâli görmek 29 fia'banda mümkün olursa, ertesi gün Ramazan ilân olunur. ‹sbat olunamazsa, fia'ban otuz gün say›l›r. Ar¬t›k rivayete hacet kalmaz, diye bu ciheti uzun uzad›ya izah eder Ali R›za bey. Üstad›m›z Tahsin Öz bir yerde okumufl, anlat›yor. Bir ecnebi seyyah demifl ki: dünya yüzünde sevilme¤e ve say›lma¤a lây›k Türk¬lerin hiçbir medenî eserleri olmasa bile yaln›z flu gökten y›ld›zlar› toplay›p minareler arala¬r›nda yaz› yazma¤› ak›l etmeleri ve bunda mu¬vaffak olmalar›, onlar›n medeniyette ne kadar ilerde olduklar›n›n bir ifadesidir. Hakikaten biz ‹slâmiyeti ve onun tatbikat›n› ne kadar bediîligimize nas›l uydurmufluz, bir flekle sokmufluz. Her sene Ramazan yaklafl›nca zaman›n; Vak›flar ‹daresi camilere kandil ya¤lar›, bal-i mumlar› da¤›t›r. 15 gün kala yani Berat Kandili’nin ertesi günü çifte minareli camilere mahya ipleri çekilir. Çifte minareli mâbedlere; selâtin camileri denir ki mahyalar bu minarelerin aralar›na kurulur. Bunun da kendisine göre bir teamülü ve an'anesi vard›r. On befline kadar, Yâ Gufran, Yâ Kâfi, (çifte) Yâ Âli; Yâ Kerîm, gibi hitaplar. On beflinden sonra da münasib resimler yap›l›r. Lâkin baz› cami¬lerde sonlara do¤ru «El - Firak» diye Ramazan’ dan uzaklaflman›n ›st›rab›n› bildiren ifadelere rastlan›r. Yaln›z camilerin minareleri aras›nda de¤il baz›lar›nda da iç mahya kurulurdu ki ben Ayasofya'da teravih esnas›nda kurulan bir içi mahyay›

gördüm. Fakat birçok camiler bunu yaparlard›. Sultan Ahmed, Süleymâniye ve Nur-u Osmaniye iç mahyalar›n› hat›rlar›m. Camileri içten oldu¤u gibi Ramazanda d›fltan ayd›nlatma cereyan› bizde XVI. as›rda bafllar.' Bunlar kandiller temin eder ve flerefelerden: ifle bafllan›r, itilâ ve refah as›rlar›m›zda herkes bir yenilik aramakla meflgul. 1614’de Fatih Camii müezzinlerinden Kefeli Hattat Haf›z Ahmed iki minare aras›nda ortas› yaz›l› san'atkârâne bir çevre ifller ve genç Padiflah Birinci Sultan Ahmed'e hediye eder. Çok hofla gider. Dinî edebimize muvaf›k olmak flart›yla Ramazan gecelerinde minareler aras›na bunun gibi mahya kurulmas› arzu edilir. Bu suretle ilk mahya 1617’de yeni yap›lan Sultan Ahmed Camiinde kuruldu denir. XVIII. as›rda mahyan›n yaln›z müteaddid minareli Sultan camilerine kurulmas›na karar verilir. Zira mahya çift minare aras›nda kurulabilir. Mamafih Edirne'de Muradiye camiinde tek minaresine bir s›r›k çekerek saraydan görülecek flekilde mahya da kurulmufltur. Halk mahyaya pek düflkün. Onlar için her gece bir sürpriz. Üsküdarl›lar “mahya isteriz” diye iskele önündeki Mihrimah Sultan Camiine; bir minare yapt›rtm›fllar. Eyüplüler keza k›sa minarelerini uzatt›rm›fllar. Ramazan olur da mahya kurulmaz olur mu? Çok maruf mahyac›lar gelmifl. Hele o Abdüllatif’in ç›ra¤›, bir mahallelim Ahmed Efendi, o¤lu irfan hâlâ hayatta, Hac› Ali ve arkadafllar›n› tan›r›m. Onlar bu iflin folklorik tarihini bilirler. Hele o Abdüllâtif ne mahyac› imifl. Süleymâniye'de bir gezdirme mahya kurmufl ki eflini kimse yapamam›fl. Üç halat üzerinde mahya. Üst halatta bir araba yü¬rür, ortada sabit Unkapan› Köprüsü ve Azapkap›s› Camii, altta kay›klar ve bal›klar yürü¬yor. Düflünün güzelli¤i. Bu Abdüllâtif: Pîrim, üstad›m fieyh Kefevîdir dermifl. Bu zât ayn› zamanda pehlivan, divitçi ustas›, aflç›bafl›, müzeyyen bafll›k ya-p3r, natuk. Yani hezârfen. Zaten bu dünyada tek bilgi ve tek merakla insan bir flahsiyet ola¬m›yor. Büyük konak ve saraylar›n hemen umu¬munda teravih namazlar›, âyinler ve ilâhilerle edâ olunur. Bu

77

âdet o kadar kökleflmifltir ki her daire her sene gelmeleri ve getirilmeleri mutad olan eski imamlar›ndan baflka, bilhas¬sa Ramazan için Kur'an-› Kerîmi güzel okuyan imamlar ve musikide behredâr olan 5–6 da müezzin seçilerek al›n›r. Teravih için her akflam konaklar›n genifl divanhanelerine uflaklar, hal›lar ve seccadeler sererler ve beflizli flamdanlar› münasib yerlere korlar. fiehzadeler ve sultanlar›n saraylar›nda ve baz› büyük dairelerde haremle selâml›k aras›n› ay›rmak için kafesler çekilir. Bunun arkas›na harem mensublar› için seccadeler serilir. Mü¬ezzinler yats› vakti gelince çifte ezan okurlar. Misafirler de a¤›r a¤›r kollar›n› s›vayarak abdest alma¤a bafllarlar. Müezzinler de arka safta cemaatin haz›rlanmalar›n› beklerler. Saflar yavafl yavafl düzelir, âyinler, tevflih|er ve ilâhilerle namaz k›l›n›r. Yats› nama¬z›nda muayyen bir beste ta'kib olunamazsa da teravihin her dört rek'ati edâ olundukça müezzinler ilâhiler ve âyinler okurlar. ‹lk dört rek'at sonunda Sabâ veya Dâgâr, yahut Bestenigâr ve ikinci dört rek'atte Hüzzam ve üçüncü dört rek'atte ekseriya Fe¬rahnak ve dördüncüde mutlaka Eve, beflincide de behemhâl Acem bestelerinden ilâhi oku¬nur. ‹mam Efendi de mihrabda, okunan ilâhi-nin makamiyle okumak zaruretindedir. Baz› büyük konaklarda bulunan müezzin¬ler gece de orada kal›rlar. Ev sahibi na¬mazdan sonra bunlara güzel fas›llar okuttu¬rurlar. Sahurdan sonra ve sabah namaz›ndan önce imam Efendi mukabele okur. Bunlar usûl bilen güzel seslilerden oldu¤undan çok mües¬sir olur, der Ali R›za Bey. Bundan yar›m as›r önce bir ecnebiyi mü¬kellef bir iftara davet ederler. Her fleyleri faz¬la fazla yiyip içmelerine hayretler eder. Aca¬ba bunlar›n hangisi çatlayacak diye merakla ve tecessüsle bakmaktan kendisini alamaz. Derken bulundu¤u yerde iki müezzin çift ezan okur. Herkes kalk›p abdest al›r, namaza bafl¬larlar. Yatarlar, kalkarlar, say›s›n› da ka盬r›r. Bunu bir nevi' haz›m jimnasti¤i sayar. Çok yiyorlar ama eritmesini de biliyorlar, demifl.



Eylül - Ekim 2010

79

ÖNDER Yeni Yönetimini Seçti ‹mam-Hatip Liseleri Mezunlar› ve Mensuplar› Derne¤i (ÖNDER) ola¤anüstü genel kongresini gerçeklefltirdi. Bu y›l erkene al›nan kongreye ÖNDER ve ‹HL camias›n›n emektarlar› ve ‹HL gönüllüleri kat›ld›. Ensar Vakf› Baflkan› Ahmet fiiflman, Saadet Partisi ‹stanbul ‹l Baflkan› ve Eski ÖNDER Genel Sekreteri Erol Erdo¤an, Mavi Marmara Gemisi yolcular›ndan ÖNDER üyesi Cemal Y›lmaz’›n da kat›ld›¤› kongrede kahvalt›n›n ard›ndan ‹stiklal Marfl› okundu ve sayg› duruflu yap›ld›. Kongre Kuran-› Kerim okunmas›yla devam etti. Ard›ndan söz alan Genel Baflkan Hüseyin Korkut bir selamlama konuflmas› yaparak ÖNDER’in geçti¤imiz y›l yapt›¤› faaliyetler hakk›nda bilgi verdi. Korkut, ola¤anüstü kongre yap›lmas›n›n sebebini yaz›n ön çal›flmalar›n yap›larak e¤itim-ö¤retim y›l› bafllad›¤›nda hemen ifl bafl›nda

olabilmek için oldu¤unu söyledi. Korkut, Ramazan ay›ndan sonra kongreyi bir kurultay ile taçland›racaklar›n› belirtti. ‹HL Say›lar› Artmal› Eski ÖNDER Baflkanlar›ndan Yusuf Ziyaettin Sula katsay› sürecinde sorunun çözümü noktas›nda k›smen sevinebildiklerini belirtti ve bunda ÖNDER’in katk›s›n›n büyük oldu¤unu söyledi. ‹brahim Solmaz ise yeni dönemde ‹HL say›lar›n›n artmas› gerekti¤ine de¤inerek sadece ‹stanbul’da 20’ye yak›n ‹HL’ye ihtiyaç oldu¤unun alt›n› çizdi ve ÖNDER’in bu konuya e¤ilmesi gerekti¤ini söyledi.

Marmara Gemisi bize bunu hat›rlat›yor. Bu süreç dünyadaki tüm Müslümanlar›n kar›na olacakt›r” dedi. ÖNDER’i yak›ndan takip etti¤ini ifade eden Erdo¤an, ÖNCÜSPOR ve “Her Okula Bir Mezun Derne¤i” slogan›yla yola ç›k›lan bölge toplant›lar›n›n çok önemli oldu¤unu söyledi. Erdo¤an, ‹HL meselesinin bir nostalji de¤il ‹HL’lerin her alanda konufltu¤u bir kürsü oldu¤unu sözlerine ekledi. Kongrede faaliyet raporlar›n›n kat›l›mc›lara sunulmas›n›n ard›ndan yeni yönetimin seçimi yap›ld›.

Saadet Partisi ‹stanbul ‹l Baflkan› ve Eski ÖNDER Genel Sekreteri Erol Erdo¤an ise; “çok farkl› bir dönemden geçiyoruz. Her risk baz› f›rsatlar içeriyor. Yani zorlukla beraber bir kolayl›k var. Mavi

Anayasa Komisyonu Baflkan› Prof. Dr. Burhan Kuzu ÖNDER’deydi Anayasa Komisyonu Baflkan› ve Ak Parti Milletvekili Prof. Dr. Burhan Kuzu ÖNDER’i ziyaret etti. Referandum süreci ile ilgili bilgi veren Kuzu, referandumun Ak Parti iliflkilendirilerek flartlanm›fl bir hay›rc›l›¤a karfl› Türkiye’nin gelece¤i için “neden evet?” sorusunun iyi cevaplanmas› gerekti¤ini söyledi. Konuflmas›na STK’lar›n ülke için öneminden bahsederek bafllayan Kuzu, Osmanl› Devleti’nin bir vak›f devleti oldu¤unu hat›rlatarak sivil katk›n›n toplumu yönlendirmede çok etkin oldu¤unu vurgulad›. Anayasa de¤iflikli¤inin yeteri olmad›¤›n›n fark›nda olduklar›n› belirten Kuzu, en az›ndan Türkiye’nin normalleflme sürecine girmesi aç›s›ndan bu de¤iflikli¤in önemli bir

ad›m oldu¤unu ifade etti. Kuzu Türkiye’de yasama ve yürütmenin halka bir flekilde hesap verebildi¤ini fakat yarg›n›n hiçbir flekilde hesap vermedi¤ine dikkat çekerek flunlar› söyledi; “Türkiye’de yarg› sorgulanm›yor, yarg›n›n verdi¤i yanl›fl kararlar›n bile hesab›n› vatandafl bizden soruyor. Yarg›n›n bu bafl›na buyruk, keyfi yap›lanmas›na bu de¤ifliklikle beraber dur diyece¤iz. Avrupa ülkelerinde oldu¤u gibi yarg› üyelerinin de direkt ya da dolayl› olarak halk›n seçece¤i bir sistem olmal›. Yarg›da kast sisteminin oldu¤u tek ülke biziz.” Anayasa paketi ile ilgili her maddeye de¤inen Kuzu

konuflmas›n›n ard›ndan ÖNDER Yönetim Kurulu Üyelerinin sorular›n› yan›tlad›. ÖNDER Genel Baflkan› Hüseyin Korkut ise anayasa de¤iflikli¤ini desteklediklerini, yarg› vesayetinden en çok yara alan kesimin imam-hatipliler oldu¤unu bu yüzden destek için ellerinden geleni yapacaklar›n› söyledi.


80

Eylül - Ekim 2010

"‹HL'li Ö¤rencilere ÖNDER'den Üniversite E¤itim Dan›flmanl›¤› ‹mam-Hatip Liseleri Mezunlar› ve Mensuplar› Derne¤i (ÖNDER)geçen hafta Romanya ile bafllad›¤› yurtd›fl› ve yurtiçi e¤itim mülakatlar›na bu hafta Avusturya, Bosna-Hersek, Almanya, Makedonya, Bulgaristan gibi ülkelerle devam etti. ‹mam-Hatipli ö¤rencilere yurtd›fl›nda e¤itimin kap›lar›n› aralayan ÖNDER’de e¤itim dan›flmanl›¤› ve mülakatlar bu hafta sonu sona eriyor. Mülakatlara sabah erken saatlerden itibaren Türkiye’nin her yerinden ö¤renciler ak›n etti. Yurtd›fl› E¤itimden Sorumlu Genel Baflkan Yard›mc›s› Fahrettin Postac›’n›n öncülük etti¤i mülakatlarda ö¤rencilere puanlar›na ve yeteneklerine göre uzman rehberler eflli¤inde yönlendirmeler yap›l›rken, yurtd›fl›nda ve yurtiçinde okuyabilmek için gereken imkanlar da sunuluyor. Bugüne kadar yurtd›fl›nda 1000’i aflan ö¤rencisi bulunan ÖNDER imam-hatipli ö¤rencilerin önlerine konulan bütün engellere ra¤men uluslar aras› standartlarda e¤itim almas›n› sa¤l›yor. Mülakatlara baflvuru yapan ö¤renciler aras›nda yer alan Kad›köy A‹HL Mezunu Kübra De¤irmenci yurtd›fl›nda e¤itim almay› Türkiye’de hala devam eden baflörtü sorunu sebebiyle istedi¤ini belirterek flunlar›

söyledi; “biz imamhatipli k›z mezunlar olarak yurtd›fl›nda e¤itim almaya mecbur b›rak›l›yoruz. Ama bunu nas›l f›rsata çevirece¤imizi de biliyoruz. ÖNDER bize bu anlamda büyük olanak sa¤l›yor. Daha önce ÖNDER vas›tas›yla yurtd›fl›na giden abi ve ablalar›m›z›n yurtd›fl› tercihimde etkisi büyük.” Psikoloji okumak isteyen De¤irmenci, okuduktan sonra ülkesine gelerek hizmet etmek istedi¤ini söylüyor. Yurtd›fl›nda okuman›n dil ö¤renmek gibi birçok olanak sa¤lad›¤›n› vurgulayan Üsküdar ‹HL Mezunu Abdurrahman Halil O¤uz ise “tek bir s›navla baflar›l› olup olmad›¤›m› ölçen, üstelik katsay› gibi bir yükü de omuzlar›ma b›rakan bir sistemin bana bir fley verece¤ini düflünmüyorum. Yurtd›fl›nda böyle bir ayr›ma muhatap kalmayaca¤›z” diyor. Art›k ‹mam-Hatipliler ‹çin Yurtd›fl›nda Okumak Prestij Yurtd›fl›nda ÖNDER himayesi ile okuyarak mezun olan ö¤rencilerden Esra Bak›r, üniversiteye yeni

bafllayacak olan ö¤rencilerle yurtd›fl› tecrübelerini paylaflarak; art›k yurtd›fl›nda okuman›n ö¤renciler için daha cazip ve tüm zorluklar›ndan ar›nm›fl oldu¤unu söyledi. Yurtd›fl›nda okuman›n öncelikle baflörtü sorunu, ard›ndan da burs imkanlar› sebebiyle tercih edildi¤ini, ayn› sebeplerle kendisinin de yurtd›fl›n› tercih etti¤ini ve piflmanl›k duymad›¤›n› belirtti. ÖNDER Genel Baflkan› Hüseyin Korkut mülakatlarla ilgili olarak, baflar›l› ‹HL’li ö¤rencilere dünyan›n popüler üniversitelerinin kap›s›n› açt›klar›n›, imam-hatiplilerin gösterdikleri baflar›lar ile bu kaliteli e¤itimi ve deste¤i hak etti¤ini kaydetti. Korkut, yurtd›fl›nda okuman›n imam-hatipliler için ma¤duriyet sonucu olmaktan ç›k›p, bir prestije dönüfltü¤ünü söyledi.


Eylül - Ekim 2010

81

‹lim Yayma Vakf›’ndan ÖNDER’e Tebrik Ziyareti ÖNDER Genel Kurulu’nun ard›ndan yeni yönetime tebrik amac›yla ‹lim Yayma Vakf› ÖNDER’e ziyarette bulundu.‹lim Yayma Vakf› Mütevelli Heyeti Baflkan› Mustafa U¤ur beraberindeki yönetim kurulu üyeleri ile birlikte ÖNDER Genel Baflkan› Hüseyin Korkut’u yeni dönem baflkanl›¤› için tebrik ettiler.

Ali Akkaya ve Genel Müdür Sabri Ota¤ taraf›ndan a¤›rlanan heyet ÖNDER’in hizmetlerini yak›ndan takip ettiklerini, her zaman destekçi olacaklar›n› belirtti. ‹mam-hatiplerin

mevcut sorunlar› ve ülke gündemi hakk›nda istiflarelerde bulunulan ziyaret ÖNDER Genel Baflkan› Hüseyin Korkut’un misafirlere teflekkür etmesiyle son buldu.

ÖNDER’de Genel Baflkan Hüseyin Korkut, Genel Sekreter Hikmet fien, Genel Sekreter Yard›mc›s› Hüseyin Da¤deviren, Baflkan Yard›mc›lar› Hac› Sürmeneli, Mustafa Karakufl,

Adana ‹HL Mezun Derne¤i’nden ÖNDER’e Ziyaret Adana ‹HL Mezunlar› ve Mensuplar› Derne¤i Baflkan› Sedat Sefil ve

beraberindeki heyet ÖNDER’e nezaket ziyaretinde bulundu.

ÖNDER’in yeni yönetimini tebrik eden Sefil Adana’da yapt›klar› çal›flmalar hakk›nda Genel Baflkan Hüseyin Korkut ve ÖNDER yönetimini bilgilendirdi. Karfl›l›kl› istiflarelerin yap›ld›¤› ziyarette ÖNDER Eski Genel Baflkanlar› ‹brahim Solmaz ve Yusuf Ziyaettin Sula da vard›.

Anadolu'dan Meslek Dersleri Ö¤retmenleri ÖNDER'deydi Ensar Vakf›’n›n ‹mam-Hatip Liseleri Ö¤retmenleri Platformu De¤erler E¤itimi Merkezi taraf›ndan ‹HL ö¤retmenlerine yaz kamp› düzenlendi. ‹stanbul’da yaz kamp› program› kapsam›nda a¤›rlanan ö¤retmenler ÖNDER’i ziyaret etti. Anadolu’nun birçok ilinden gelen 55 meslek dersi ö¤retmenini ÖNDER’de Genel Baflkan Hüseyin Korkut, Genel Sekreter Hikmet fien ve Genel Müdür Sabri Ota¤ karfl›lad›lar. Genel Sekreter Hikmet flen’in selamlama konuflmas›n›n ard›ndan sözü ÖNDER Genel Baflkan› Hüseyin Korkut ald›. Korkut, misafirlerin ziyaretinden duydu¤u memnuniyeti dile getirdikten sonra

ÖNDER’in tarihi ve hizmetleri konusunda bilgi verdi. LYS sonuçlar›n›n aç›klanmas› ile birlikte gençlerin ‹HL’leri tercih etmesini sa¤laman›n vazife olarak de¤erlendirilmesi gerekti¤ini belirten Korkut, halk›n ‹HL’ler hakk›nda bilinçlendirilmesi için her fleyi yapmak gerekti¤ini söyledi. Yeni ‹HL’i açmak için çal›flt›klar›n› da sözlerine ekleyen Korkut ö¤retmenlere her türlü s›k›nt›lar›nda yanlar›nda yer al›p ellerinden geleni yapacaklar›n› kaydetti. ÖNDER’de haftasonu bafllayacak olan yurtd›fl› e¤itim mülakatlar›

hakk›nda da Genel Müdür Sabri Ota¤’dan bilgi alan ö¤retmenler sorular sorarak konu hakk›nda genifl çapl› bilgi edindiler. ‹stanbul’da e¤itim seminerleri, tarihi ve turistik gezilere kat›lan ö¤retmenlerin kamp› 5 gün sürdü.


82

Eylül - Ekim 2010

ÖNDER’den Star Gazetesi ve Kanal 24 Ziyareti ÖNDER ‹mam-Hatip Liseleri’nin sorunlar› ve çözümüne yönelik medya destek ziyaretlerine devam ediyor. Konu ile ilgili olarak Star Gazetesi Genel Yay›n Yönetmeni Mustafa Karaalio¤lu ve Kanal 24 Genel Yay›n Yönetmeni Akif Beki ile görüflen ÖNDER heyeti imamhatiplerin flu anki durumu ve ÖNDER’in çal›flmalar› hakk›nda bilgi verdi. ÖNDER Genel Baflkan› Hüseyin Korkut, Genel Baflkan Yard›mc›lar› Mustafa Canbey, Fahrettin Postac› ve Ali Akkaya’n›n birlikte yapt›klar› ziyarette Korkut, SBS sonras› tercih döneminde ö¤rencilerin do¤ru yönlendirilmesinin önemini belirterek ‹HL’ler hakk›nda halk› bilinçlendirmek gerekti¤ini söyledi. Katsay› sorununda istenilen tam anlam›yla gerçekleflmese de

ö¤rencilerin art›k istedikleri bölüme girme flanslar› oldu¤unu belirten Korkut, medya kurumlar›n›n do¤ru bir ‹HL profili çizmeleri gerekti¤ini belirtti.

Ziyaretler sonras›nda Genel Baflkan Hüseyin Korkut Mustafa Karaalio¤lu ve Akif Beki’ye ÖNDER 50.Y›l Albümü ve Tohum Dergisi hediye ederek ÖNDER yay›nlar› hakk›nda bilgi verdi.

Star Gazetesi Genel Yay›n Yönetmeni Mustafa Karaalio¤lu ‹HL’ler üzerinde oynanan oyunlar›n tamamen din karfl›tl›¤›ndan kaynakland›¤›n› söyleyerek ‹HL’lerin ayakta kalmas›n›n sebebi olarak ÖNDER’i gösterdi. Kanal 24 Genel Yay›n Yönetmeni Akif Beki ise ‹HL mezunu olmamas›na ra¤men ‹HL’ler ile ilgili her sorunun kendi sorunu oldu¤unu, gereken her türlü deste¤i verece¤ini söyledi. Özellikle ‹HL müfredat› ile ilgili görüfllerini paylaflan Beki’ye Hüseyin Korkut teflekkür ederek görüfllerini de¤erlendireceklerini bildirdi.

Anadolu’dan ‹mam-Hatipliler ‹stanbul’da ÖNDER’in organizasyonu ile Anadolu’nun çeflitli illerinden ‹stanbula gelen imam-hatipli ö¤renciler Kardeflim Dedim organizasyonunda bulufltu. Bu y›l 2.si düzenlenen “Kardeflim Dedim!” organizasyonu’nda ‹stanbul’un tarihi ve turistik yerlerini gezen, e¤itim ve e¤lence programlar›na kat›lan ö¤renciler dolu dolu 4 gün geçirdiler. Topkap› Saray›, Ayasofya, Panorama Müzesi, Eyüp Camii gibi bir çok mekan›n ziyaret edilmesinin yan›s›ra e¤itim seminerlerine de kat›lan ö¤renciler bu seminerlerde yazarlarla tan›flma f›rsat› buldular. ‹lk gün Mahmut Toptafl ile buluflan ö¤renciler, 2.gün Abdullah Y›ld›z’›n Namaz Bilinci adl› seminerine kat›ld›lar. Mavi Marmara yolcular›ndan Cemal Y›lmaz ile de görüflen ö¤renciler gemide yaflananlar› ilk a¤›zdan dinleme flans› buldular. Ö¤renciler bu akflam da Ömer Faruk Önda¤ ile Verimli Ders Çal›flma ve Motivasyon konulu e¤itim seminerine kat›lacaklar. Do¤u Anadolu,

Güneydo¤u Anadolu, Ege ve Karadeniz Bölgelerinden gelen ö¤rencilerin bir k›sm› ilk defa ‹stanbul’a gelmenin sevincini yaflad›. ÖNDER’i de ziyaret eden ö¤rencileri genel merkezde WONDER Baflkan› Yusuf Kara, ÖNDER Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Ça¤›l, Genel Müdür Sabri Ota¤ karfl›lad›lar. “‹stanbul’a ‹lk Defa Geliyorum, Bir Daha Gelir miyim Bilmiyorum” Organizasyonla ilgili düflüncelerini ald›¤›m›z ö¤rencilerden Uflak Eflme ‹HL ö¤rencisi Ali Furtana ‹stanbul’a ilk defa geldi¤ini, bir daha gelme flans›n›n olmayaca¤›n› söyleyerek “bu geziyi ömrüm boyunca unutmayaca¤›m. O kadar çok ilden arkadafl›m oldu ki, çok mutluyum” dedi. Sinop Ayanc›k ‹HL’den Mücahit Uzun ise “hayat›mda görmedi¤im yerleri gördüm, tan›flamayaca¤›m kiflilerle tan›flt›m. Bize okullar›m›zda anlat›lan kardefllik duygusunu bir kez daha

tatt›m. ‹mam-hatipliler bu duyguyu tüm Türkiye’ye afl›layacaklar” fleklinde konufltu. Gaziantep Ömer Özmimar A‹HL Ö⁄RENC‹S‹ Abdullah Özdikici ise ‹stanbul’da çok s›cak ve samimi bir flekilde a¤›rland›klar›n› söyleyerek eme¤i geçenlere teflekkür etti. Ö¤renciler yar›n ‹stanbul’dan ayr›lacak.


Eylül - Ekim 2010

83

Çanakkale’de Erkek ‹zci Kamp›m›z Eyyup Demir ÖNDER E¤itimden Sorumlu Genel Baflkan Yard›mc›s› Liderlerle birlikte yaklafl›k 50 kiflilik Öncü ‹zci Kulübü izcileri olarak 1118 Haziran aras›nda bir hafta boyunca kamp yapmak üzere Çanakkale Eceabat’ta Kabatepe’ye gittik. Grubumuzda Zeytinburnu, Sar›yer, Küçükköy, Beykoz ve Üsküdar ‹mam Hatip Liseli genç izciler vard›. Yolculu¤umuza Cuma gecesi bafllad›k. Eceabat’ta Üsküdar Belediyesi’nin ikram› kahvalt›m›z› yapt›ktan sonra Kabatepe’de ‹zcilik Federasyonunun çad›r kamp alan›na geldi¤imizde p›r›l p›r›l gökyüzü, yemyeflil bir do¤a ve harika bir günefl karfl›lam›flt› bizi. Ege denizinin berrak sular›yla ilerleyen saatlerde tan›flacakt›k. Eflyalar›m›z› kamp alan›m›za tafl›d›ktan sonra çad›rlar›m›z› kuraca¤›m›z alan› belirledik. Vakit kaybetmeden el birli¤iyle tüm çad›rlar›m›z› kurduk. Birlikte çal›fl›ld›¤›nda hiçbir iflin asl›nda zor olmad›¤›n› ö¤renmifl olduk. ‹zcilerimiz beflerli alt›flarl› ekipler oluflturarak çad›rlar›na yerlefltiler. Birkaç saatlik dinlenmeden sonra art›k izci kamp› bafllam›flt›. ‹zcilerin de yard›m›yla Murat Liderin maharetli ellerinden ç›kan mercimekleri, kuru fasulyeleri, pilavlar›, köfteleri, tatl›lar› keyifle midelerimize indirdik. Paylafl›ld›kça nimetlerin ço¤ald›¤›n› ve lezzetlerinin de artt›¤›n› gördük. Dü¤üm atman›n inceliklerini, hatta dü¤üm çözmenin kolayl›klar›n› ö¤rendik usta liderlerimizden. Her çözdü¤ümüz dü¤ümle asl›nda hayat›m›zdaki bir sorunu da çözdük kolayl›kla.

‹zcilik and›yla, Yaradan’›m›za ve vatan›m›za karfl› görevlerimizi, baflkalar›na ve kendimize önem vermemiz gerekti¤ini; izcinin, tabiattaki her nimetin de¤erini bilmesi gerekti¤ini, sevginin sayg›n›n önemini yeniden keflfettik. Sabah teftifliyle, düzenli tertipli olmay›, üretkenli¤i, temizli¤i, ekip ruhunu kavrad›k. Ö¤rendik ki: “Birimiz hepimiz için, hepimiz de

birimiz içinmifliz.” Her gün iki kez denizde serinledik, e¤lendik, b›rakt›k kendimizi Ege’nin masmavi sular›na. Deniz gözlüklerimizle deniz alt›ndaki yüzen hazineleri keflfe dald›k. Denizkestanesi korkusuyla aya¤›m›z› su alt›ndaki zemine de¤dirirken temkini elden b›rakmad›k. Güneflin aln›nda voleybol maçlar›yla rekabetin ruhunu kan ter içinde hissettik.


84

Eylül - Ekim 2010

çekti¤imiz an kamp atefliydi. fiark›lar, tiyatrolar, oyunlar, beklenmedik flakalarla tam bir flölene dönüflmüfltü kamp atefli programlar›. Gruplar›n hepsi bir harikayd›. Abdülhamit Han’dan Piri Reis’e, Turgut Özal’dan Barbaros Hayrettin Pafla’ya, tüm ocaklar kamp ateflini enerjileriyle alevlendiriyordu. Mercimek dolu espriler, taklitler, muhabbetler herhalde zihnimizi uzunca bir süre daha terk etmeyecek bizim. ‹zci olimpiyatlar›nda k›r›lmad›k rekor b›rakmad›k. Kofludan ip atlamaya, tek ayak üstü 25 metre kofludan uzun atlamaya kadar her alanda en iyisi daima biz izcilerdik. Yollar uzun, dikenli, tafll› olsa da Bast›¤›n yer üzüntülerle dolsa da Sel, 盤, atefl, önünde her ne olsa da ‹zci gülerek yürür… Ak›l oyunlar›nda insan zihninin her sorunu kolayl›kla çözebilecek oldu¤unu, her basit problemi de

zormufl gibi gösterebilece¤ini anlad›k. Gece yürüyüflü ile benli¤imizin en derin noktalar›na do¤ru ilerledik emin ad›mlarla, tefekküre dalarak. Y›ld›zlar› yeniden keflfedince kendimizi bulduk asl›nda oralarda.

Nihayet izci kamp›yla özümüzle bar›flt›ktan özümüzle tan›flt›ktan sonra veda vakti gelmiflti.

Yans›n atefl alev alev, Sars›n gö¤ü ak dumanlar, fien izciler halkalans›n, Dile gelsin flu ormanlar hey hey…

Art›k veda et flen izci, Sen arkadafl›na Gidiyorsun ifltirak et, veda valsine. E¤er inanm›fl isen, izcilik atefline, Durma kofl, yay onu sen yurdun her köflesine. Bu atefl ile kamp›m›z sona eriyor, Gelecek sene kamp yine bizi bekliyor.

Her günün sonunda en çok iple

Art›k, art›k, art›k elveda…

ÖNCÜSPOR K›z ‹zcilerle Zirvede… Öncü Gençlik ve Spor Klübü ÖNCÜSPOR geçen y›l oldu¤u gibi bu y›lda imam-hatipli k›z ö¤renciler için izci kamp› düzenledi. 60 kiflinin ifltirak etti¤i kampTürkiye ‹zcilik Federasyonu’nun Kütahya-Gediz Murat Da¤› ‹zci Kamp› Tesisleri’nde yap›ld›. ‹stanbul ‹zcilik ‹l Temsilcisi Lütfiye Özkan ve ÖNCÜSPOR Baflkan› A. ‹mdat Saliho¤lu organizesi ile gerçekleflen kampa daha önce kat›lan ö¤rencilerin yan›s›ra ilk defa izcilik yapan ö¤renciler, ‹HL’lerden hocalar ve izci gönüllüleri kat›ld›.

kurmay›, ok atmay›, bulunduklar› her mekan› yaflanabilir k›lmay› ö¤rendiler, disiplinli ve düzenli yaflama al›flkanl›¤›n› kazand›lar. Murat Da¤›’n›n zirvesine de ç›kan izciler gidifl-dönüfl 7 saat süren yürüyüfllerinden kekik toplam›fl olarak döndüler.

5 gün süren kamp›n ilk günü yerleflme, temizlik ve izcilik e¤itimleri ile bafllad›. ‹zcili¤e dair bir çok e¤itimden geçen ö¤renciler hayatlar›n› en zor flartlarda bile nas›l idame edeceklerini ö¤rendiler. Gece ormanda yürüyüfl yaparak özgüvenlerini kazand›lar. Atefl yakmay›, yemek yapmay›, çad›r

Farkl› okullardan gelen ö¤renciler birbirleri ile tan›fl›p arkadafllar›n› ilerlettiler. Son kamp atefli etkinli¤i Regaib Kandili´ne rastlad›¤› için "milli manevi de¤erler" temal› olarak uyguland›. Kamp geleneksel "veda valsi" izci flark›s›n›n okunmas› ve seremonisinin uygulanmas›yla bitti. Ö¤renciler ayr›l›rken seneye yeniden

E¤itimlerden arta kalan vakitlerde oyunlar oynayan, havuza giren ve kapl›ca sular›ndan da faydalanan izciler her akflam yap›lan kamp atefli etkinli¤i ile yeteneklerini sergileme f›rsat› buldular.

kampta buluflman›n planlar›n› yapt›lar.




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.