Irmaklar Özgür Akacak - Şubadap Çocuk

Page 1


IRMAKLAR ÖZGÜR AKACAK Çizer: Mina Yancı



IRMAKLAR ÖZGÜR AKACAK


Dalgaları gökyüzüne kadar uzanan okyanusların ardında, uçsuz bucaksız ovaların en sonunda, aralarından ışıl ışıl ırmaklar geçen sivri dağların ortasında bir ülke varmış. Çocukların kendi kurdukları bu ülke, bildiğimiz dünyanın bilinmeyen bir yerindeymiş.


Çocuklar burada çok mutlu yaşarlarmış. Kavga ederlermiş, ama barışı da çok iyi bilirlermiş. Çok konuşurlarmış, ama birbirlerini hep dinlerlermiş. Oyuncaklarıyla oynamayı çok severlermiş, onları paylaşmaktan da çok mutlu olurlarmış. Çünkü bu ülkedeki her şey herkesinmiş. Ya da her şey, hiç kimsenin!


Bir gün bir adam gelmiş. Büyüteciyle ağaçların köklerine, kelebeklerin beneklerine, ırmağın içine bakmaya başlamış. Çocuklar, merakla etrafına bakan bu adamın yanına gidip ona “Bir isteğin var mı?” diye sormuşlar. Adam, ırmağı işaret ederek “Bunu istiyorum,” diye cevaplamış. Çocuklar bir bardak su verince adam, “Bir bardak su değil, ırmağı istiyorum. Irmağın sadece benim olmasını istiyorum,” demiş.


Çocuklar buna çok şaşırmışlar. “Sadece senin mi? İyi de biz buradaki tüm canlılar bu suyla yaşıyoruz. Irmağın, tek kişinin olması nasıl mümkün olabilir?” diye sormuşlar. Adam cevap vermiş:

“Çok basit! Siz ırmağı bana vereceksiniz, ben de suyunu şişelere dolduracağım. Merak etmeyin, içmek istediğinizde siz de satın alabileceksiniz. Şimdi söyleyin bakalım, kaç para bu ırmak?”


Çocuklar, paranın ne olduğunu biliyorlarmış, ama bu ülkede onu hiç kullanmıyorlarmış. Irmağı para karşılığında vermeyi de, adamın ısrarını da bir türlü anlamamışlar. “Olmaz! Ne parası? Biz suyu parayla satamayız!”

Adam, onları nasıl ikna edeceğini düşünürken aklına bir fikir gelmiş: “Ha anladım... Tabii ya siz çocuksunuz! Neden daha önce düşünemedim? Peki, karşılığında size şunları versem?”


Çocuklar artık öfkelenmeye başlamışlar. “Satamayız, anlamıyor musun, çünkü bizim değil!” diyerek parayı da, şekerleri de kenara itmişler. Adam bunun üzerine: “A, öyle mi? O zaman söyleyin de kiminse ondan alayım,” demiş.

Çocuklar hep bir ağızdan bu ülkenin en sevdikleri özelliğini söylemişler: “Irmak da, bu ülkedeki her şey gibi, hepimizin. Yani hiç kimsenin!”


Bu cevap, adama çok saçma gelmiş. Çünkü ona göre her şey alınıp satılabilirmiş. “Siz çocuklar bilmezsiniz; her yerin, oranın kime ait olduğunu gösteren ‘tapu’ diye bir belgesi vardır. Buranın tapusu nerede acaba?”

Çocuklar, bu ülkede tapu diye bir şeyin olmadığını söylemişler. Bu kez adam, cebinden bir kağıt çıkarıp onlara göstermiş: “O zaman, artık var. İşte ırmağın benim olduğunu kanıtlayan tapu belgesi! Zaten boşa akıp gidiyordu, iyi oldu. Bundan böyle bu ırmağı istediğim gibi kullanacağım.”


Ardından hemen işe koyulmuş. Irmağın çevresini dikenli tellerle çevirmiş ve suları şişelere doldurmaya başlamış.

Şaşkınlıkla onu izleyen çocukları görünce de bağırmış: “Şimdi terk edin bakalım benim arazimi, haydi, uzayın!”


Irmağa yaklaşamayan çocuklar kaygılanmaya başlamışlar. Artık ihtiyaç duyduklarında su içemiyorlarmış ve ülkede yaşayan tüm canlıların bundan kötü etkileneceğini biliyorlarmış. Bir an önce çözüm bulmak için ateş başında toplanmışlar. Her zaman olduğu gibi, birlikte düşünmüşler, taşınmışlar. En sonunda bir çıkış yolu bulmuşlar.


Ertesi gün dünyadaki bütün çocukları, yardıma çağırmışlar. Bu çağrıyı gören çocuklar, hazırlıklarını yapıp dünyanın farklı yerlerinden Çocuklar Ülkesi’ne doğru yola çıkmışlar: Sibirya, Kıbrıs, Küba, Kore, İspanya, Mozambik, Türkiye, Suriye…


Adam, suları şişeye doldurmaya devam ediyormuş. Çocuklar Ülkesi’ne gelenler, akşam olunca ırmağın kenarında toplanıp adamı uyutacak ninniyi söylemeye başlamışlar: “Dandini dandini dastana Adam dalacak uykuya Uyusun şimdi bu adam Sular şişeye dolmadan

Eeeee, eeee, eeeee, eeee!”

Onlar ninni söyledikçe, adam esnemiş, esnemiş, esnemiş... En sonunda derin bir uykuya dalmış.


Çocuklar hemen dikenli telleri söküp şişelerdeki suları ırmağa geri boşaltmışlar. Irmak her zamanki gibi ışıl ışılmış. Eskisi gibi, “herkesinmiş ya da hiç kimsenin!”

Adam uyanıp olanları görünce, bu çocuklarla baş edemeyeceğini anlamış. Kayığına atlayıp arkasına bakmadan oradan uzaklaşmış.


O günden sonra, çocuklar her yıl ırmak kenarında buluşup ırmağın özgürce akışını kutlamışlar. Kutlarken söylemek için de şu şarkıyı yazmışlar:

“Irmaklar özgür akacak, Gökyüzü bize bakacak!”

Bitti.




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.