Sosyal Savaş v3

Page 42

42

“FACEBOOK HAKKINDA KONUŞMALIYIZ!” nadir.org almanca konuşan radikal sol çevreler için uzun yıllar bir iletişim ağı, yayın platformu ve bir bilgi sistemi olarak yayın yapmaktadır.

Bu metnin Türkçe’ye çevirilmesinin en temel nedeni, ünlü sosyal medya platformu Facebook’a yapılan eleştirilerin, bu topraklardaki Anarşist ve anti-otoriter mücadelenin de içinde bulunduğu bu olguya birebir denk düşen bir konumda olması ayrıca, bu olgunun güncelliğini ve hayatiliğini halen korumasıdır. Bugün, sosyal medya platformlarını “eylem örgütlemek” için kullanan aktivistlerin birçoğunun gözardı ettikleri temel problemlerden bazıları, eylemci güvenliğinin sıkıntıya sokulmasının yanısıra, bilgi kirliliği, dezenformasyon ve misenformayon faaliyetleriyle anarşist çevreler arasındaki ilişkilerin çözülmeye ve bozuntuya uğratılmasınıda beraberinde getirmektedir. Bir zamanlar forumlar, mail grupları vb. platformlarda dönen içinden çıkılmaz tartışmaların yerini şimdi Facebook almış durumda. “Anarşist anarşistin polisidir” düsturuyla işlenen “troll bilimini” neredeyse göklere çıkartan tartışma ve polemik furyası, bu platfomun artık basit bir iletişim aracı olarak bile kulllanılamayacağının en bariz kanıtıdır. Bu ve bunun gibi platfomlarla ilişiğimizi kesmemizin sebebi, yoldaşlarımızla olan problemlerimizi varlıkları kendilerinden meçhul kimselerin bozguncu faaliyetlerine kurban etmeden yüzyüze ilişkiler geliştirerek tartışma ve çözüme kavuşturma isteğidir. Yayınlarına yüzlerce “Beğendi” alarak toplumsal devrimi bekleyen, nötralizasyona ve yüzyüze doğrudan ilişkiler geliştirmekten yoksun kimselerin döndürdüğü bilgi kirliliğinin gerçek hayatın önüne geçmesine, ego patlamalarıyla dolu tartışmalardan, rol kesmeye ve bol keseden sallamaya, yapay ve iki yüzlü duyarlılıklardan, dedikodu ve iftira kampanyalarına, hafiyelik ve ahlak polisliğinden, sentetik cemaatleşme gibi ilüzyonlarla dolu olan bu platformlarda devlet ve sermaye karşıtı mücadeleye köstek olunmaktan başka bir işlev bulunmamaktadır. Bu platformları terk etmek arındığımız anlamına gelmez ancak, bir çeşit bağımlılığın esiri haline gelmiş bir anarşist mücadeleyi geride bırakarak, ilişkilerimizi ve örgütlenmelerimizi tekrar eski günlerdeki gibi yüzyüze ve doğrudan ilişkilerle sürdürmemiz, her zamankinden daha hayatidir. Facebook vb. sosyal medya portallarının yol açtığı içeriye ve dışarıya dönük bu sömürgeci iletişim sisteminden kurtulmamız Facebook dışındakiler için de zaruridir. www.sosyalsavas.org

B

ir kaç yıldır sol için sunucu ve iletişim altyapısı sağlıyoruz. Sunucuları güvenli kılmak için en iyisini yapmaya çalıştık ve çeşitli araçlar kullanarak otoritelerin bizden istediği kullanıcı verilerini ele geçirmelerine karşı direndik.

Kısacası: Kapitalist internet içerisinde iletişimin özgürleştirici bir formunu sunmaya çalıştık.

İnterneti her zaman mücadelelerimizin bir kaynağı olarak görmüş, aynı zamanda politik bir mücadele zemini olarak tanımış ve buna göre hareket etmişizdir. Solda yer alanların çoğunun bu şekilde gördüğünü düşünmüşüzdür. Ancak daha fazla insan “Facebook”u kullandığından (ya da Facebook tarafından kullanıldıklarından) dolayı, artık o kadar emin değiliz. Siyasal çalışmamız aksine eksik ve yorucu olarak görülmektedir. Otonom sunucularla şifreli iletişim, özgürleştirici değil can sıkıcı olarak algılanmaktadır.

Disneyland

Sokaklardaki tüm gerginlik ve uzun uzadıya süren tüm grup tartışmalarından sonra, bir çok eylemcinin Facebook üzerinde herşey hakkında herkese enine boyuna gevezelik yapma arzusu içinde olduğunu anlayamadık. Sol için bile Facebook’un tüm ayartmalarının sevimliliğini anlayamadık. Herkesle birlikte sol da zarar verdiği ve direnilmesi gerektiği düşünülmeyen sömürünün gizli akışından zevk almaktadır. Bir çok insan bundan vicdan azabı çekmektedir. Bu onları Facebook’un ölümcül sonuçlarını önceden tahmin etmeye götürürken, bu farkındalığı eyleme dönüştüreceklermiş gibi görünmüyorlar.

Facebook kullanıcıları farkında olmadan muhbirlik mi yapıyor?

Her zaman solun başka bir şey istediğini düşünmüşüzdür: mücadelelerimizi internet üzerinden sürdürmek ve siyasal mücadelelerimiz için interneti kullanmak. Bugün bile, bu bizim gerçekliğimizdir. Bu nedenle Facebook kullanıcılarını mücadelelerimiz için gerçek tehlike olarak görüyoruz. Bilhassa, Facebook’ta kolluk kuvvetleri tarafından her geçen gün daha fazla kullanılan önemli bilgileri yayınlayan eylemcileri (çoğu zaman ne yaptıklarının bile farkında olmayan) tehlike olarak görüyoruz. Bu eylemcileri neredeyse işbirlikçilikle suçlayacak kadar ileri gidebiliriz. Henüz oraya gelmedik. Halen insanların Facebook’un siyasal düşmanımız olduğunu ve Facebook kullananların o düşmanı daha da kuvvetlendirdiğini farkedeceklerine dair bir ümidimiz var. Eylemci Facebook kullanıcıları makineyi besliyorlar ve dolayısıyla yapılarımızı ifşa ediyorlar – ve bunu herhangi bir ihtiyaç, mahkeme emiri ve baskı olmadan yapıyorlar.

Bizim bakış açımız

‘Yukarıdan’ konuştuğumuzun farkındayız. İnternetle, bilgisayarlarla, sistem yönetimiyle, programlamayla, şifrelemeyle vs. yıllarca uğraştığımızdan, Facebook bize doğal bir düşman gibi görünmektedir. Ve kendimizi solun bir parçası olarak gördüğümüzden, Facebook’un ‘kullanıcıları’ satılan birer ürüne ve aynı zamanda birer tüketiciye dönüştürdüğünü siyasal ekonomi analizimize ekliyoruz. Buna ‘talep üretimi’ diyoruz. Herkesin bizim gibi internetle şevkle meşgul olmadığının farkındayız. Ancak eylemcilerin Facebook adındaki bu Truva atını yaşamlarının bir parçası haline getirmesi cehaletin kritik seviyelere ulaştığının işaretidir.

Herkese ısrarla tavsiye ediyoruz: Facebook hesaplarınızı kapatın! Başkalarını tehlikeye atıyorsunuz! Bu veri canavarına karşı eyleme geçin! Bu gerçekten bilgisizlik mi?

Sorunun kısa bir özetini çıkarmak gerekirse. Facebook kullanan eylemciler, sadece kendi iletişimlerini, fikirlerini, “like”larını vs. gerçekleştirmiyorlar, onları saydam kılıp işlemden geçmesini kolaylaştırıyorlar. Aksine Facebook’la ilgisi olmayan yapı ve bireyleri açığa çıkarıyorlar- ve bunun çok daha önemli olduğunu düşünüyoruz . Tembel insanların Facebook’un ilişkiler, benzerlikler vs. için internet ağının arama kapasitesini anlamaları zordur. Facebook’taki gevezeler otoriteler ve şirketler için siyasal yapıların suretini çıkarırlar. Bu veriler sadece sosyal ilişkilere, anahtar kişilere ilişkin kesin ifadeler elde etmek için değil, hangi düzenlilik de ortaya çıkabileceğinin öngörüsünün yapılabilmesi için araştırılabilir, sınıflandırılabilir ve toplanabilirdir. Cep telefonlarının yanısıra, Facebook mevcut olan en gizli, en ucuz ve en iyi gözetim teknolojisidir.

Ayrıca: Yahoo! mail adreslerinizi ve şirketini terk edin! Kahrolsun Google! Veri tutmaya karşı! Özgür internet ağı için! Bradley Manning’e özgürlük! Yaşasın desantralizasyon! Kapitalizmle savaş! Ayrıca -ve özellikle- internette de savaş! Sömürü ve baskıya karşı! Ayrıca -ve özellikleinternette de savaş! Yoldaşlarınızı kızdırın. Onları, Facebook’u besleyerek, yanlış tarafı seçtikleri konusunda uyarın!

nadir, Ekim 2012

Hayatlarımızdaki yabancılaşmayı tasvir eden her şeyi ortadan kaldırmak istiyorum Maria: Anarşist yazar/şair Geceyarısından sonraydı, ilk gece insanlar neler olduğunu bilmiyordu. Polisin birini öldürdüğünü anlatıyordum herkese. Sokakta, Monastiraki metro durağının girişinde kırk kadar polis bekliyordu. Bize baktılar, normal insanlara, sarhoş insanlara, viski içip dans etmek için dışarı çıkan zengin insanlara baktılar, ki, polisin genç bir çocuğu öldürdüğünü duydukları ilk andı bu. Birdenbire, polisler yolun karşısına geçen birini tutuklamaya kalktılar. Gitgide sinirleniyordum, arkadaşlarım ve ben bir şeyler yapmalıyız diye söyleniyorduk, adamı öylece alıp götüremezler. Polislerin üstüne yürüyüp kalkanlarına doğru abandım. İçlerinden biri beni geri itti. Göğsüm acıdı, onu ittirecek güçte olmadığımı biliyordum. Yanımdaki erkeklerden birini kendi önüme doğru çektim ve onu bir kalkan gibi kullanıp polisin üzerine yüklendim. Arkadaşlarım benim zırhım. Polis arkadaşımı itip tartakladı tabi. Kendimi kötü hissettim ama durum kadar da kötü değildi. Polislere bağırıp küfür etmeye devam ettim ben de. Sonrasında arkadaşlarım beni oradan çekip sakinleştirdi. Polisin adamı tutuklamaktan vazgeçtiğini söyledier. Daha sonra, sanırım ayaklanmaların ilk haftasıydı, Atina’nin en işlek muhitlerinden biri olan Psiri’deki mağazaları ve ATM’leri paramparça ettik. Bir banka binası tamamen yandı. Başka bir sefer, büyük bir gösteride bir MAT (isyan polisi) ile karşı karşıya geldim. Ön saflardaydım, üzerimde herhangi bir koruyucu giysi yoktu, ama içimdeki özgürlüğe olan tutkuyu üzerime geçirmiştim. Arkadaşlarım ellerindeki sopalarla polise

saldırdığında ve polis biber gazı sıktığında ise hemen tabanları yağladım, ne maskem ne de sopam vardı. Ancak yoldaşların sevgisi benimleydi ve ben önümüzdeki ilk engeli aşma isteğiyle doluydum. Bir başka gün, çantamda molotof kokteyllerini taşıyordum. Onları polislerin üzerine atamadım çünkü o anda mutlak bir nefret duygusu veya birini ateşe verebilecek psikolojik ve duygusal bir güç filan hissetmiyordum. O güce sahip olamayacağımı söylemiyorum, sadece bilinçli bir şekilde bunu yapmamayı seçtim. Fakat bu çantayı taşıyarak, gerçekleşebilecek olaylar ve sonuçlarından sorumlu olacağımı biliyordum. Yine de çantayla dolanıp molotofları gizlice insanlara vermeye gönüllü oldum. Bu önemli bir görev. Gaz kapsülleri ve molotoflar havada uçuşuyordu ve ben orda benzin kokan bir çantayla geziniyordum, bir an için korkuya kapıldım ve çantayı fırlatıp atmak istedim fakat erkek arkadaşım atmamamı söyledi, atma atma. Çantaya sarıldım, mücadelenin devam etmesi için gerekli olan bir araçtı o. İçimdeki korkunun dinmesini bekledim ve sonra devam ettim. Yoldaşları bulup onlara silahımızı teslim edene dek durmadım. Ayaklanmalar sırasında, gösteriler ve eylemlerde kullanılacak silahları taşıma görevini üstlenebileceğimi fakat yakıp yıkma işini bizzat uygulayamayacağımı fark ettim. Bana göre değil. Sermayenin külleri arasından bizim yeni hayallerimizin doğacağına inanıyorum. Bazen başkent sokaklarında yürürken, köyümdeki sokaklarda yürürken, alışveriş merkezleri, lüks mağazalar, kafeler ve barlar üzerime doğru geliyor,

fenalaşıyorum ve onların yok olmasını istiyorum. Hepsini kırıp dökmek, yıkıp yakmak istiyorum. Hayatlarımızdaki yabancılaşmayı tasvir eden her şeyi ortadan kaldırmak istiyorum. Yaptığım şeyi sürdürmemin sebebi bu, fiziken polisle karşı karşıya gelecek kadar güçlü kuvvetli olmasam da, önemli bir rol oynadığımı biliyorum. WE ARE AN IMAGE FROM THE FUTURE * Yukarıdaki metin heykucukucu.tumblr.com blogundan alınmıştır.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.