5__

Page 1

co m

e.

ew

et

w. n

ww


_'i' nO(: ICİZl·lİ "YBN! DEN lilif,lf'E DEN"

B!R GRUP:

DEHG!H!Z!N yi

.c om

l-:I ZGAR: t UZJ~R:tNE B!E JG::rrr~: DAHA

L~.sayısında Rızr~ari

cleştiren

ve- Aln

Rızgari'

s~zkomısu

we

bir yazıya yer vermiştik.Yazı,B!R .i.::LE~'rİH1: HIZGAH!-ALA RIZGAR! ve RIZGAR!- 5 ÜZER!I~E111ntr;>lı[;ını taşıyordu .Du eleştiri Rızr;ari' lerin C~rlişlerine y~nclik ilk V~ tek eleştiri de(~ildir.Falcat eleştiri yönte mi, dili, muhte vası, a .... macı ve suir y~nfinden di~er eleştiri yazıl arın­ dan hayli farklıydı.Bu anlam da, dene bilir ki, eleştiri,RızGari'leri

derli toplu ve tu ilk ve tek eleştirisi oldu.Eleştiride,Rız­ carin in çeşitli };:onularda. düştü(Eü çelişkileri ve

te

tarlı

tutarsızlıkları

ww

w.

ne

ki bir hayl idir,s ergil eyer ek,y az.ıyı şişirnıeye ve sıkıcı hale c;etirnıeye bar)v urracı:clık.U.fak tefek yanlıç.lc:ı.rla,.tali konu larla ilcilenıııedik.Diklnıti Kürd istan devri minin en temel meselel~rindc düşülen cİddi yanlışlara cek- ' t ik. Ayrılık noktalarının yanJ.sıra, olduC;u kadarıyla-na kada rsa-b irlik noktalarının altın ı çizmeyi ihmal etme dik.S alt yanlış g~rüşlere işaret () !:nc~:Ja yetin meyi p, hu r·:öriü;ılcrin niçin yanlış olcluJcl<crınıda açıklayarak, yerle rine dog;ru ve devri mci eBrUşleri lcoyd uk.Kü rdista nda kapi taliz ı:in t-:clişr.H?si, hakim üretim biçim i temel ve baş çelişki, devri min nitcli~i ve gBre vleri ile te-

r


ww

w.

ne

te

we

.c om

mel güçleri ve hedefleri,bu bütünlük içinde ulusal(milli) burjuvazi ve ~nderlik meselesi cibi temel konulara y~nelik bir eleştiri~ y.t7.ı~n olan yazı, ilk fırsatta ettirmeyi tasarlo.clı(:ımı z 4.sayıdaki uzun ve mütevazi araştırmanın eki olarak yerli yerindedir. yazıc1.a ,yukarıda belirtti~:j,miz temel konulardaki yanlışlar teşhir edildikten sonra"Sonuç"b~lü­ münde ş~yle demiştik:"Rızc;ari ve Ala Rıze;ari gruplarını,Rızgari derc;isinin bütün sayılarını ele alarak de~il,g~rüşlerini nispeten toplu halde bulabildi~imiz 5.sayıyı temel alarak eleştir­ dik.Buraya kadar Rızgarinin g~rüşlerine bir ad koymaktan ~zellikle lcaçındık •• Fakat bu eörüşle­ rin "sol"eklektik_görüşler oldugunu.bu görÜşler de ısrarlı davranırsa, Rızgari'nin sol sapınayı temsile aday g~züktü(!;ünü vur:;ulnmakta.fo.yda görii yoruz. Daha somut konuşursak, Rız~nri 'nin g~rüşlc· rinde ifadesini bulan hakim e~ilim Troçkist bir egilimdir.Sömürge ve yarı-sömürge _ülke sorunlarında Leninist bakış a~ısı ile Troçkist bakış açısı arasındaki temel farkların bilindiBini varsayarak konuyu,hiç de(tilse şimdilik kısa tutmak istiyoruz.Dileriz, bu e~ilim giderek sistemleşti­ rilip bir çizgi haline dönüştürülmesin"(Tekoşin sayı:4,sf:2o7-2o8)~Bu eleştirileri ve dostça uyarıları takiben ilcinç denebilecek bir eelişınc­ ye tanık olduk. · Ala Rızgari'de son yayınlarından gözleyebildi2


t ;imi~

k:ıd.nrıyla

olum I n do(';rul tuda

gelişmeler

ne te we .c o

m

oldu. Bu ~ırkadaışların r;i5rüşlerini gözden ~eç irdik-_ leri ve bazı yanlışları düzeltmey e başladıkları anlnşılıyor .Orncl_~in, Kürdistan devrimin niteliği koımsundnlci yanlış kavro.yışın ürünü olan ıı-Anti­ Sörrılirf~cçi Ulusal Demokrati k Mücadele" ya da kısa çekli;yle "ASUD!1" deyiminin artık hiç kullanılma­ dıtı ve onun yerine eleştiri yazısındada belirtti[';imiz r:;ibi Ulıısal Demokrati k Devrim kavramının ~rnnısıra

feodal toprak a(;;aları sınıfının da bur,jııvazidcn farklı olarak açık ve net bir biçimde

işbirlikçi

sınıflar

arasında

sayıldiı1;ı

görülü-

yor.O;ysa eski görüşlerde feodal üretim ilişkile­ rinin ve bu ilişkilerin sınıfsal planda ki tem-

w.

silçiliGi olan feodal sınıfın gücünün neredeyse yok snyıldı~ı gözleniyo rdu.Ala Rızgari'nin görüş­ lerinde belirttitti miz noktaların dışında başka ne cibi de~işikliklerin oldu~unu henüz bilemiyo~ ruz.Eleç tiri yazısında işaret ett-ig;imiz dit5_er temel yanlışlarında düzeltilm esi halinde ileri bir adımın atılması herşP-ye

karşın

imkanı do(~abilecektir.Kısaca-,

ww

Ala Rızgari açısından yeni ve olumlu bir stiTecin başladıl1;ını söylemek mümkün. Yanılınıyorsak tabi. lıe var ki Rız~ari açısında aynı şeyleri söylene l: mümkün olmuyor. Rı zgari taşıdıgı yanlışlıkla­ rı en uç noktasına kadar r;ötürme çaba'sında. O, il le ı~ c z bizim göze batırdıg;ımız Troçkist eg;iliıni terketmek yerine,on u çizgileştiriyor.Açıkca Troçl:izme sarılıyor.


Tekoşin,Rızgari'nin

bu

e~ilimini saptadı~ında,

ne te we .c o

m

. Rızgari dergisinin B.sayısı yayınlanmıştı. Bu sekiz sayıda Troçki,Troçkistler ve Troçkizme ·tek bir övgü dahi yoktu.Kaldı ki, bu el:;ilimi görebilmek için bu tür övgülere eerekte yoktu. Bilinir ki,her boydan oportünist,ML adına opor-. tünizme söve söve icra-i sanat eder.Biz Rızf,ari' deki sözkonusu e(:5ilimi,onun Kürdistan devriminin en temel konularına yaklaşımından hareketle saptamıştık.Bu saptamanın ne ölçüde isabetli oldu~unu,bugün,bdşkalarıda açıkca görüyor.Çünkü Rizgari 'nin bir tek "ben Troçlcist bir harelcetım" · demedi~i kaldı.Rızgari,9.sayısında Troçkizme mal bulmuş ma~ribi gibi sarıldı.Adeta Troçkizmi 11 yeniden keşfetti • Rızgari dergisinin 9.sayısında şunları okuyorı_ız: "Lenin sonrası ııı.Enternasyonal'in ve onun resmi çizgisi içinde seyreden siyasi güçlerin sürekli zaafları ve faşizm.teorileri, faşizm kavramı üzerine yaratılan karmaşanın ve anti-

w.

11

faşizmin çarpıklıklarının başlıca kayna~ıdır.

ww

Bu nedenle,yetersiz faşizm teorileriyle ve yanlış taktikleriyle bu siyayal gilçlerin,faşizmin, yükselişinde ve iktidarı alışında hatırı sayı­ lır payları oldu(!;unu vugulamalc gerekir". (Rız­ gari,sayı9,sf:22r "Ve esas olarak Dimitrov'nn faşizm Uzerine ~eliştirdiCi-ve aşa~ıda kısmen örnelclendirece~imiz .. gibi sa(çlam bir faşizm teorisi yerine, zamana ve olaylara göre kalıpla~,~-

4


tırılan-tezlerinin

ww

w.

ne t

ew

e. co m

en list ürünü olan VII.KonGredeki raporu da faşizmi irdeleyen teorik tezler olmaktan çok meydanlarda verilen ajitatif söylcvlere malzeme olmaniteliğindedir 11 • (A. Y. sf: 2LI-) "Burada vnrgulanması c;erelcen bir diğer olgu ise ç~udur: !talya' da faşizm ve Almanya' da•.Nazizmin l~avrannıasında yararlanılacak teorik kaynakların başında A.Gramsci ve Troçlci gelmektedir.Bunlar c;ibi Danieır. Guerin' in ve III .Enternasyonal çiz-·: cisinde bocalayan zi1~zalcJ.arından ayıklanaraJ k Togliatti'nin titizlikle de~erlendirilmesi gereklidir.Bunlara eklenecek pek az isim oldurtunu da belirt elim. "(A. Y. sf: 2Lı.) "Dimi-trov'un faşizm teorisi yetersiz,anti-fşist siyasal strateji ve to.lctikleri yanlıştır."(A.Y.­ J.Injisldil harflerle yazılmış bir ara başlılc,sf:25) ri Düıi trov yola çıkarken, faşizm ile ilgili yi.izeysel bilgileri teorildeştirıne e{~ilimindeydi." (A-.Y .s(:26) "III.Enternasyonalın la~vı,ideolojik yJJ:ım ,Enıpnr.ynlirıt Dur;iuvrıziY.e siyasal ve ideolo,lik Teslimiyet ve Proletar~a Enternasyonalizminin kurşuna ~izilmesidir''.(!ri harflerle yazılmış bir ara başlık,A.Y.sf:30) "Lenin sonrası tedricen (nznr azar)çi.irüyerek yozlaşan ve Nazi Almanya'sı­ nın yenilgisinden kısa bir süre ~nce la~vedilen III.Entternasyonalın süreçi ise uluslararası iş­ çi sınıfı hareketinin tarihi açısından ibret veriçi derslerle,lanetli u~lrişma ve anlaşmalarla ideolojik çarpıklıklarla doludur.Ör(5Üt laf;jvedil-

5


_çlit5i znman zaten mıştı. (A. Y. sf:

çürümüş

ve önderleri

30, o. ;;ı..: b. c.)

11

mcmnrlcı.:,;­

Do~;ruydu, III. E nt •:rrı<ı :;..:.

yonal 'ı dünya düzleminde komünist hareleetin önünc;etirilmişt i".

(A. Y. sf: )I)

e. co m

de bir engel haline

Bu ölçüde uzun alıntılara yer vermek isteme zel H:. Fakat, okuyucunun bu alnının niteli~ini açıklıkla. kavraması açısından,Rızc;ari' nin Troçkist bir lı~1relcet oldu(!;u yönündeki görüşümüzün soyut de(;il cı.çısından ı:ı;ere::­

oldukça somut oldu(!;unu r;örmesi li

gördük.Rızgari

tsımız

alıntılarda

ifade

yukarıyııı. çılcarrlı­

edilmiş

Rızgari'nin

olan görüşler leendisine aittir.

ew

ne yenidir ne de

dere;c;sindcn

Dünyad_aki tüm Troçkistlerin, Troçkist Enternasyonalin (IV.Enternasyonal) öteden beri bilinen görüşleridir.Her sapma az-çok uluslararası bir

w.

ne t

ni te lik taşır. Troçlcizm 'ele öyle. Troçkist akı­ mın talcipçileri Türkiye'de de bir süreden beri mevcuttu.Buhların başında "Birikim"ve "Sürekli Devrim"adlı dergilerin çevresinde toplananlar gelir. Türk Troçkistlerinin yayınları olan bu iki dergi de Hızc;ul'i rlcrgü.iinclcn yulcnrıyn ç.ı1CI\l'­ dığımız görüşler fazlasıyla ınevcuttur.Rızgari

't:c

ww

bu gHrüşleri kelime kelime adını andı~ımız iki dergiden ödünç almıştır.Rızc;ari'nin akıl hocaları bu iki dergiyi çıko.ran Ti.irk Troçkistleridir. Kürdistan solunda aşaC;ı yukarı her renkten s:ı­ pık alarnın oldul.,"u ve şu yada bu ölçüde c;üç topladı~ı bilinir.Denebilir ki,bir tek Troçkist akım

6

mevcut

de~ildi.


Ilc:~ı:amızda,

11

niye ;yok 11 diye yakınıp durı:tiu zaten(I) • .Şimdi o da var ve herşey tamam sayılır. RızGari,bir çok akımın Klirdistan•a metropolden bir şeyler taf,nmakta olduğunu söyleyip dururdu. SaL opotlinizrn,reformizm vb.gibi.Bunda bir ölçlide gerçek payıda mevcut. ~,öyleki KUrdistan sol .ındaki kutuplaşma Türkiye soluna paralel olarak şekillendi.Bu paralellik ve egemen ulus soluna ba(:;ımlılık(ideolojik,teorik) devam etmektedir.Çeşitli akımlar,çizgiler,önce metropol de boyvcriyor,serpiliyor ve belirli bir gecikme ile J:lirdistan da da belirliyor.Bu özc;lil aleunun bir_takım objektif ve subjektif sebepleri var kuşkusuz. Birincisi,Tlirk devrimçilerinin,entellektuel düzeyinin kürt devrimçilerine kıyasla (genellikle) bir ölçüde ileri oluşudur. !kincisi, ki birincisiyle ba~lantılıdır.Klirt devrimçilerinin sömürge ·ve yarı-feodal bir ülkenin devrimçileri oluşudur.Bu ikinci olgu kültürel, entellelctuel vb. bakımlardan belirli bir geriliği yarattı~ı gibi,psikolojik diye bileceğimiz bir baslalanmayı da doeurmuştur.Baskılanma dediğimiz şey,kürt sosyalistlerinin,tlirk sosyalistleri karşısında ikincil ve tabi bir konumda kalışlarını adeta gönüllü dıarak benimsiyorolmalarıdır. Bu ikincil ve tali planda olmak ve onu aşamamak ezilen ve sömüre;e bir ulus olan Kürt ulusunun 1 rL Ürk UlUSU karşısındaki konumunun yarattığı bir dnrurn,onun bir yansıması gibi görlinliyor.

ww

w. ne te

we .c om

0


Aynı

ww

w. ne te

we .c om

o lsu 1J.'ÜrJc devrimeilcri nde ko nd ilcrini, ::iir l~ devrimcileri karşısında "inıtiyo.zlı","üst"vu. olarak f_J;Örme anlayışınıda ortaya ç ılcarıııı~rtır. Kısaca,ezen ezilen LÜUS ccı·çeL;;i,::ıol kanatta, her iki milliyetten sosyalistler arasındaki ilişkileride,birincilerin lehine,ikinc ilerin alebine olmak üzere bir carpılclılı[~ıda beraberinde ~etirmiştir.Yukarda de~indi~imiz i~leyiç, esas olarak,bu olgudan kaynaklanıyor.Evet,de­ miştik ki,Rızc;ari,bir çok akımın metropolden Kürdistan ı a bir şeyler ta:):LllJ_l.;:laru n söyler. Aynı Rızgari,bu ihracaat sefcruerli~ini Bnleyemediğinden olacak, en nih~tyct ]:endisi· öyle bir şey taşımaya karar ver<liki,Kürdistanıda bulunmaz Hint kumaşi mubarek.Herk es habire bir şeyler taşıyıp dururlcem, Rızeari boş mu dursun du yani?El-insaf.Şimdi o da taşıyor.Kendisini kutlarız. Rızgari derc;isinin I28 sayfa tutan 9.sayısının 90.sayfası faı;ıizm konusuna ayrıl­ mış.Yukarıda çıkardı~ımız alıntılarıda bu bölümden çıkarmıştık.Ve söylenenler oldukça açık. Toparlayacalc olursak,Tiızc;ari ır nin iddiaları ~ıun­ lardır:III.Enternasyonalıin (Lenin sonrası) ve Dimitrovıun faşizm teorisi yetersiz ve yanlıştır. III.Enternas yonal ile onun çizgisini savunan siyasi güçlerin faşizmin iktidar oluşunda büyük payları olmu~tur.Enternasyonalıin ve Dimi trov ı un façizm üzerine tezleri rı •• meydanlo.rcl a verilen ajitatif söylevlere malzeme olma niteS


litı;indedir". Bu

te we

.c om

tezlerin teori ile al alen sı yol~tur • . ~'aşizmi kavramak için baş vurulacak baçlıca otoriteler :Troçki,A .Gramsci, Daniel Guerin'di r. Yani Troçki ve Troçkistl erdir.III.E nternasyo nal 1 e Gelince •• onun tarihi ihanetler le dolu,lane tli bir tarihtir.La~vedilmeden Bnce komUnist haraketin Bnlinde bir en~el haline Belmişti,çlirlimliştli. Fakat aynı Enternasyo no.l 1 in laQ;vı,emperyalist bur..;;, juvaziye teslimiye t,proletar ya Enternasy onalizminin kurşuna dizilmesi olmuştur. 9.sayısının 90 sayfasının faşizm konusuna ayıran Rızgari yukarıdaki iddialarını do~rulamaya hiç mi hiç yanaşmıyor. "Tlirkiye 1 de faşizm başlıldı bölümde ise bu konuda bu Bline kadar yazılanları tekrarlam akla yetiniyor.örneğin,Tlirkiye'de devlet biçiminin ne olduğ'U konusunda tek laf e tmiyor. Rızgari bir tek şey yapmayı amaçlıyor:Panik yaratmak.A ma ne yazıldd onuda başaranuyor. ·Esas konumuz faşizm olmadığı için,biz şimdilik 1 yukarıdaki ucuz iddialar yanlışlar ve tutarsızlıklar üzerinde durmo.yaçaGız.Bu kokusuna daya-

w. ne

11

nılmaz pisliği karıştırmayçağız.O

pisliği

eşe­

ww

lerneye karar verdiLimi z an ise,muhatQ p olarak Rızgari yi almayaça~ız.Bu konuda Bncelikle kimlerle,han gi çevrelerl e savaşılması ~erekece~i açıktır •. Qlinlcü Rızeari idealejik -teorik gıdasını malilm ı: aynaklard an alıyor. ,Şimdilik Rızeari 1 ye · afiyet olsun demekle yetiniyor uz.Biz sadece 4. sayımızdaki saptamanın,yani Rızgari nin Troçkist 9 1

1


te we

.c om

bir hat izledi~i saptamasının, bizzat RızGnri tarafından da do~rulandıi~ını c;östermeyeçalıştık, o kadar. Rızgari kendisine yönelik eleştirilerimizi, 11 Kürdistan'ı yeniden keşfeden (!) bir e;rup: Tekoşin 11 başlıl{lı bir kaç sayfalık bir demac;oji yazısı ile c;eçiştirdi. Çiddiye alınmayacak türden gerekçeler c;östererek tartışmaya c;irmekten ustalıkla kacındı.Biz bunu ideolojik ve politik acizli~in bir ifadesi olarak gördük. Öyledir de.Denize düşen fidana sarılır örne~i Troçkizme sarılanların,kendilerine,kendi çizgilerine güvenneleri bizce olanaksızdır.!şte birileri bir şeyleri yeniden keşf etmişse,"yeniden keşf edilen Kürdistan,keşif te biz deg;iliz. Ama gerçekten 11 yeniden keşf edilen bir şeyler var.Elbetteki kaşifte var. 11 Yeniden keşf edilen Troçkizm dir,yeni ve acemi kaşif'te Rızgari' nin ta kendisidir.Yazımızın başlığ;ını bu olgudan esinlenerek koyduk.Sanırız I2 den vurduk. Şimdi esas konumuza dönecek ve Rızgari'nin Tekoşin le ilgili bir kaç sayfalık yazısı üzerinde duraça~ız. KÜRD!STAN' IN S!YASAL TARİH!Iffi !K! YAKLAŞIJ.\1 Rızgari,kendisine yönelik eleştirilerimizin amacanı ve özünü çarpı tmalı;:ta, bu eleştirilerin, kendisinin 11 l\Iarksist tezler 11 (!) dedi~i 11 tezler" üzerinde "kuşku yaratmak"amacına yönelik oldu(tu11

11

11

ww

w. ne

11

IID

11


te we .c om

nn, "marks ist bir ideolo jik odakta tahrib atlar yapma görevi ni "(I) iistlend i(.;ini iddia etmektedir. Ve dornclc tcdirki, ır oysa, öyle sorunl ar vardırki,bunlar Uzerin de ikide bir "sil yeni baş­ tan inça etırfelsefesi işlemez.Bunların başın­ da da Kürdis tan' ın siyasa l tarihi ile ilgili çalışmalar ve bu çalışmaların vardıGı sonuçl ar ·c;clmektedir.örnel!;in,Rızgari 6'da ırkısa bir dersırbölümü,bizim açımız?-an Kürdistan'ın siyasal t~rihi ile ilcili ilk ve tek marksi st metindir. Bu böli.i.mde Kürdis tan' ın sömürgeleşme süreci ,Kürdi stan'cl aki direnm e ve milli direnme hareke tlerine bakıç, özcesi,çat;daş Kürdis tan tarihin in ·ana hatları teorik olarak çizilmiştir.Ve şimdi görev tarihc ilere düşmektedir~ (snyı:9,sf:II4).Görüldüğü gibi,Rızgari,belir­ ti[~i

ww

w.

ne

metni ır ilk ve tek marksi st ırınetin diyere k övmckt e ve bu metind e formill e edilen görüşler üzerin de iddialı ve ısrarlı olduL~unu belirtm ektcdir.Ayrıcn,bu metind eki r,örüşler üzerin de bur;üne kadar durulmamış olmasının lcası tıı bir tavır olduc;u nu s(jylcy erek yakınmaktadır.Böyle­ sine övülen ve ırmarksist"etiketi yapıştırılan sözkonu c;u görHşlerin neler oldutı;unu herhal de okuyuc uc.a bir hayli merak edecek dir.Hem ·okuyu cunun bu merakını giderm elt hemde Rızgari 'yi sevindirmiş olmak için biz bu görüŞler üzerin de,oldu kça can Gıkıcı bulmak la birlikt e,durm aya karar verdik .Buna lmrşılık okuyuc udan da II


aşaı:·ıdalci uzun alıntılara tahammül c;östcrmcsiu

te we .c om

ni istiyoruz. "Esas olarak çnU;daş Kürdistan tarihi dit~cr bir de[';imle Kürdistan' ın s.ömürc;eloştirilmesi, P'. y. yılın b.:ı.Şlarından

it ibare n şeJ.;:illenmeye ba:,;lar. Süreç daha c;erilere c;ötürülcbilecei~i [':ibi, yakın geçmişin içinde de aranabilir.Ancak kapitalist-sömürc;eci İnriltcrc'nin,Kürdistan'a sızdıe;ı I806 başlan13ıç noktetsı olarak alına­ bilir.

"Rızgari, sayı:

G, sf: L~ü)

"I9.yy.'ın başlarından

başlayan

itibo.ren şekillenmeye ve I9I8'lere kadar süren evreyi Kür-

dist:ı.n'ın sömürgeleşmesinin

ww

w.

ne

oluçtnrulduCu,Kürdistan"a günümüze kcı.dar r;elen evrenin kcı.rak­ teristiklerinin yerleştiU;i dönem olarak det!;crlendiriyoruz.Bu d~neme tekabül eden hareketleri ise c;enel olarak dircnme(altını çizen Rız­ e;ari; TekoQin)hareketleri olarak ele alıyorı..ız. I9I8'lerden itibaren olc_ı;1mlaşan ve Lozcı.n' cla nluslar:::ı.rası antlaşmalcı.rla tescil edilen evre iso, sömiirc;c statüsünün hayata c;oçirildi(;i ve c;iinümiize kadar devam eden evredir.Bu evreye tekabül eden hareketleri ise esas olarak mj,lli(ulusal) direnme (altını çizen Rızc;ari ,Tekoşin)

Hareketleri olarak clcer't:erlendiriyoruz. " ( a. sf: 5 =·,_ 5LI.)

"Osmanlıların Kürt toplulf'lle iliçl-::ilcri, rı~·;kerli:~, vcrci zo..rıan znı;ıarı iiriinlcrin c;asbı-vo blınlarc!_an kaynal;:lo.nan baskı ve zi.il i.irn-dür.

I2


ww

w.

ne

te we .c

om

Ornegin T.C.'nin ilişkileri ise,ulu sal varlı­ (~ın inkari ve temel demokra tik hakların gasbedilmes inde ifadesi ni bulan seçri işr;aldır. Aşiretlerin ve feodal birimle rin sınırların merkezi "milli" devletin sınırları içinde ortadan kaldırılması,silahli birlikle rin laevı, r;iderek merkezi ordu içine alınmaları,idari, adli,ma li merkezileşme ve asimilas yon uygulam aları belirle yici faktörl erdir.B irinci durum direnme hareke tlerini, ikinci durum ise milli(u lusal) direnme hareket lerinin karakte ristikle ri ve maddi temelle ridir.Bu ikinci durum ayni zamanda sömürge staütsün ün yerleşmesini amaçlay an siyasi,i deoloji k,kültü rel ve ekonomi k eylemle rdir."(A .Y.sf:54 ) "I9.yy. hakında bu r;enel belirlem elerden sonra KUrdistan'ın sömürgeleşmesinin kısaca gözden geçireli m.(A.Y . sf:54) ·Bu statükoy u,Lozan dn hukuken ilhak etit;i Kürdistan topraklarında,fiili hegamon ya eylemle ri il e siirdürd ü. Kürdist an' :1: iş u; al e tt i~ ( A. Y. sf: 59) "İkinci olarak Türk devleti,Kürdistan'ı yukarıda kısaca tartıştı~ımız son derece nazik bir r.vrede ele geçirmiştir."(A.Y.sf:GI) "Çatışma,işgalcı devletin üretici güçlerin in düzeyi ile ilgilidi r.Bu üretici güçleri n,ele r_:çirdik leri toprakla rda.ekon omik hegemon ya kurrıı:ı şartlarına sahip de~ildir."(A.Y.sf:62) Ama ekonomi k hareket-kapitalistleşme-bu et11

I3


bn(:rınclo.,

rak, sonsuz bir

sonunll c

r,cliçrıc;yc

kapıLırına

5rülen nı

zorunluluk o Lı­

rasıantılar ~'ıt;:ını

kcndin6 yol açmaya lumsnl

lı ir

ko.]•alı

do.yandı.

~·varları

baGludı.Vn

arasında

I950 1 lcrde top-

tı~tulan

Kürdistan 1 ın

om

lcenlerin

Ve siyasal t<1sarui'larla

çatlattı.SBmlirGenin kapıları­

.c~.ralr-ı.dı.Artüc,bıır,jııvazinin

f~Üç

kapıclc:ı.n

söı:ı.ür­

enr~cleyemezdi.I970

1

te we .c

geye r;irmesini hiç hir

o

lerde nrtık,sivil-nsker büroT~rasinin ti.im enGellerini birer birer atar-ak, siinıiir(\csinden "kendi" sortınl:ırınJ_

çö;.;mc yönünda :yeterli derecede ya-

0nrtlarını

rarlnnma

yarattı.

tartışmamızı

Ve zat8n cai).mJ.z

konucl~:ı

I950'li

yıllarda

esas

bndur.Çi1n':ü

olc:ırak

yoğunlaştıra­

~,ürk b'ırjuvazisinin

söı:ı.tirceçili~in

nimetlerinden

ne

faydnlnnmak için harekete ccçmesi bir tesadüf olmaclır'f;J_

gibi, sômürce l(iird_istnn olcusunun IC)70 1

li yıllo.rda tartışılmnsıcla bir tesadüf deC;ildir. Gornn ÇJ.ldıran insanlıf~;ın j_kinc:i_ emperyalist ;-; nvc-u~ındo.n ald ıi~ı yarnlo.rla çıl:mnsından hemen sonrn dlinyn dlizlcrıin~c cmncryalist sömürü

w.

pa~rla;;ıın

meb:ıniznı:ıranın

en öncmli

ww

Bıınun

tcıTJlerinin

nlclıi::ı

y•:ni

1ıiçimlcrle

h::ı.llmsını, l:ılnc.ık

siimiirr,e

,ı<~n­

olnrok tcr:obit etmek bilimsel olLl.-

rak mi.imkilncliir.13nnun ;ymnncln,sömürc;e va

ulus iç.birlikçi lmrjnva7,ilerinin te1~(;lci

nitolli'';c:

do' ;n.l !;ir r~onııc:1ıdur. :i:l~inc i

I4

r~iliclir?

yeni sCSmiirr;r: y(intemlC'ri ile ;yer

cloi::iç.ti.rnıcsi

tolli1:tcn

iJ

ba:':ı'ÜJ_

korıprndor

ni-

r·:cçi_r,~leri,sürccin cnır)oryalist pc;yl.n~uı


ne t

ew

e. co m

s Lı.vaçı s :)r.ıiü. . c;e tck e llerinin ;yerini artık ulnslnrarnsı tekeller almıştır ve bunlnr dünya banknsı Gibi,uluslararası para fonu gibi mali olir;nrşinin dünya düzleminde ekonomik hegamonyası­ nın a[';larını NATO-CENTO-SEATO-ANZASgibi askeri pnktlarlada güvence altına almışlardır.Bu bağ­ lamda emperyalist devletlerin artık emperyalist dünya imparatorlu(5u içinde birer öge haline gelmcleri bilinen bir f,Crçektir. komprador Koç'u,işbirlikci-tekelci Koç'tan ayırdedemeyen ekonomik körlük,siyasal alanda da elbetteki ekonomizmin bataklıil;ındnn,doe;matizmden kurtulamnz.Bundandırlci Türk tekelci burjuvazisinin· Kürdistan'daki konumunu metropolun bu~ulu nkşamlarından seyretmekten hazin bir zevk duyar. Ve derki, Türk burjuvaziside sömürgeci olabilirmiymiş? Ve sonrndn teorik"masknralıklarla bu tezine yaldızlı kılıflar yapmak için sırça köş­ ki.ine çekilir."(A.Y.sf:64 -) "!lk evrenin ec;cmen ;ranı işf:ialdir. Ve bu uzun bir si:ireyi kapsar. o kadarki,c;erek sömürgeci otorite ve gerekse bu otoritenin kurumlnrı yıllnrcn Kiirdistan•a girememiştir.Giremedi8i topraklarda,sömürg eci meıca: nizmanın işletilmesi ise elbetteki mümkün de~il­ dir."(A.Y.sf:65) 11 Esns olarak Kürdistan'ın siyasal statüsü, Türkiye'de üretim arnçlarına sahip olan sınıfın ~iyani iktidar arncını ~asbeden asker~sivil bilrolerasi tarafındnn inşa edilmiştir. 11 (A.Y.sf:65)

ww

w.

11

I5


dnracn:":ırıız

Burada üzerinde

;:;o rı ın,_[')~-,,_ . ' :yıllcruı::ı.

r,i~rrısi

i 1:tido.rrln

hiilc::iimr.:::ın

bürokrasinin

ı\.ürdistan

r,iya:,etidir. Yukrı.rıda

kadar

bu iktidar eliti

tarafından

(A.Y.sf:G6) "Toparlarscık,

ın

s iynso.l statü;:; ;i,

inça

'l' ürk bur,iııvaı:z:isinin

de if?t,al evresinde hcrhanrü bir maması,

ve

J-:cmn.li~;t

e. co m

belirt iC:irniz gibi ,~ürdistnn'

olo.n

esns olarak ürtici

bun:ı. bnClı

edilmiştir.

sömürre üzerin-

palazınnma

r~ii.çlcrin duruıııv

ol-

ilc

olarn.l:: siycı.si tasarrufların nmnedeni ilc ı-:ıi1ın1tiin olmamı~tır. Üretici

bargosı_ı_

ew

::üçleri ele g2çirdi(':i topr::tklnr

üj~r;rinde

hcr~c-

T'lOnyn kıJrmcı. clururııınn n;elc~~i ;";:i_ :;ı;;ı_mandrı., .'J~;b:;r-si­ vil bürokrnsinin c;r;lcnc 1rlr;,;tirr1iC:i :.roscı.k 1-ır;]_rr; tabuları

birer birer

yılı,-önccsi fuırada

hızla

r;irırıişt ir. I3undcındırl::i,

ne t

si sömürc;esine

;yıJıktı_laro.k, 'rürl: bıır;iuvazi­

bir

ve süreci itib:_,riylc bir

I nr-

orlnl::tır.

karşı-devrimden rle~il,burjuvnzinin

w.

siyasi iktidarı ele ·r;eçirrnesinden söz edilebilir.Süreç- I2 f{art miidnhaler;i ile yerli yerine oturtulrnı.ı çtur.- '' (A. Y. sf: G7)

" ••• Türk bur,iuvazisi ,kendi kapitalizminin ihtiiçin I950 eylemi ile,sömürc;esine Gir-

ww

yacları

rnek için

kapılar aralamıştır.I970 lerden

1

bu

yana ise, sömürr;e hammadde c1epolcırı, insan rucıı ve metropol omtiyası için hnrika bir pazar lleı­ line r:elrnP-yo başlo.mır;tır. Kı i ;;knsıı z, 200 yıl r':i bi bir evreele tamamlanan im ;;iircci, 1'ii:.rkiyc ı rı e

30

I6

yıllık

bir süreç ic;in;Jo olc o.lamayan

doitmcı.-


om

tikler,sömüc;e statüsünü kavrayamazlar."(A.Y. sf:67) Yukarıdaki c;örüşleri toparlamnya çalışalım. Rız(iari konuya, Kürdistan'da sömürgeleşme sürecinin I9.yy. 'ın başlangıcından (I806) itibaren şekillenmeye başladı~ını,fakat,sürecin bnşlangı­

daha c;eriye yada ileriye alınabileceğini söyleyerek giriyor.J3iraz sonra I9.yy.'da "İnil­ tere ,Kürdistan' ı ••••• sömi.irgeleştiremedi"diyerek, sürecin başlanc;ıcını yakın geçmişte aramaya baş­ lıyor.Kısa aralıklarla yeni yeni tarihler vererek ilerliyor ve Türkiye'nin,Kürdistan'ı ilk defa Lozan antlaşmnsı (I923) ile 11 hukuken ilhak" ettig;ini, bn takiben (yani I923 sonrasında) '1 fiili 11 ilhakın c;ündemleştit;ini ,Kürdistan' ın işlealinin başladı~ini söylüyor. 11 Hızr,nri 'ye r;öre işr;al evre si "I950' lere kadar tamamlanıyor.Fakat Kürdistan henüz ekonomik bakımdan ilhak edilmemiş btılnnuyor.Neden? ÇünkÜ, diyor Rızr;ari,Türkiyc'dc üretici r;i.içler düzeyi I950'lere kadar bunn elvermiyordu.Bu bir. İkinci neden ise,~sker-sivil bürokrasinin çıkar­ dı~ı enc;ellerdir.Rızcari'ye c;öre,I950'lere kadar ekonomik iktidur bur,juvazinin elinde olmakla bir}t~ te devlet iktidarı,yani siyasal iktidar turduvazide de~il, onu" r;asbetmiş bul unan' 1 kemalist bürolcrnsinin"elindedir. İşte bu bürolerasi ,her n·2 hikmetse-Rız~ari açıklamıyor-Kürdistnn'ı kendi burjuvazisinede yasak bölc;e haline getirmiş.

ww

w. ne

te we .c

cının

I7


ww

w. ne

te we .c

om

Ne oluyors a I950'de oluyor.K omprado r Türk burjuvazis i tekelci bir nitelik l~azanıyor. "Komprador Koç" işbirlikci-tekclci Koç" oluyor. Olur-olm az,Türk burjuva zisi siyasal iktidar i zaptediy or.Eder- etmez bürokra si en~elinin(I) üzerinde n başarılı bir atlayış yaparak Kürdistan'a giriyor. O girnce,arkasından,tarihte ilk defa olmak üzere kapitali zmde Kürdist an'a girmiş bulunuy or.Böyle ce Kiir.clis tnn'da ekonomik ilhakta gerçekleşiyor.Yani Kürdist an artık bir sö mürge haline geliyor. Bütün bu olaylar ,yani Türk burjuva zisinin tekelci bir nitelik kazanması ve üretici gi.içler düzeyin in ekonomi k ilhakı mümkün kılacak düzeye ulaşması,burjuvazinin siyasal iktidarı ele geçirme si,Kürd istan'a dalıp sömürgeleştirmesi ••••• hepsi aynı tarihte, I950'le rde r;erçekleşiyor.Onun içindirk i Rızgari "!950 yılı ••••• bir odaktır diyor.Rız~ari'nin bir diger konndak i,I9.ve 20.yy. 'daki hareket ler konusund a. r;öri.işlerine p;elince ••• I C). yy. 'ın başlane;ıcından IC)I8'le re kadarki hareket leri" •••• r;enel olarak direnme hareket leri"I9I 8'lcrden günümüze kadarki süreçte di(~er alan hareket leri ise "esas olarak milli (ulusal) direnme hareket leri"ola rak ele alıyor.!şte Rızp;ari'nin üzerind e-titiz bir dikkatle durdu~u marksis t tezler bu tezle~­ dir. ''Kürdis tan' ın siyasal tarihi ile ilr,ili ilk ve tek marksis t metin •• "dcdi!~i, işte bu metindi r Sözkonu su metnin muhtcvnsını özet olarak yukarıI8


karıdaki

te we .c om

ya çıkarmış bulunuyoruz.Bununla birlikte Rız­ r,ari dergisinden oldukça uzun alıntılarda yaptık.Bu alıntılara yer verınemizin nedeni,okuyucunun,bizim de~erlendirmemizin objektili~ini, nslına uygunluğunu denetleyebilmesidir.!yi biliyoruz ki, ülkesinin gerçekl~ ile az-çok ilf,ilenme fırsatı bulabilmiş, aklı başında her okuyucu,adına"tez" denilen ve üstelik sorumsuzca"marksist"bir ambalajla piyasaya sürülen yusaçmalıkları

okuduğunda

şaşıracaktır.

Çünkü"bilimsel bile;i üretme"adına,böyle ucubeler üretenler Kürdistan'da devrim için yola çıktıklarını söylemektedirler.

ww

w.

ne

Biz Kürdistan'ın siynsal tarihi-salt siyasal da dc~il,sosyo-ekonomik ve sosyo-politik tarihi-konusuna dergimizin iki sayısını,T~koşin 3 ve 4-'ü ayırmıştık.Tekoşin 3'ü,dördüncü sayı­ daki "Kuzey Kürdistan'da Sosyo-ekonomik Yapı ve Toplumsal Sınıflar üzerinde başlıklı III. Bölüm ve "Kuzey Kürdistan'da Kapitalizmin Gelişimin Kısa Bir Tarihi "Başlıklı IV.Bölüm ilebirlikte okuma imkanı bulacaklar,tartıştıff;ı­ mız lO::onuya,Rıze;ari' nin yaklaşımı ile bizim yaklaşımımız arasındaki derin farkı kavramakta r;üçlük çekemeyeceklerdir.O zaman görülecektir ki, Kiircl i st an' ın sosyo-ekonomik ve sosyo-politik tarihi ile ilr;ili mevcut metinler içerisinden bi.rini,"ilk ve tek marksist metin"olarak ayrı bir yere oturtmak r-;erektiğinde,bu TekoşiiL3'ün

I9


bü~ünü,Tekoşin-4'ün

ise büyük bir bölümünü

ww

w.

ne

te we .c om

kapsayan metin olacaktır. Tekoşin-3 ve 4'te yeralan ~örüşleri etraflıca yinelemek istemiyoruz.Ancak anahtarlarıyla da olsa konuya değinmek ~erekecektir. I-Kürdistan bütününün oldut;u c;ibi, Kuzel Kürdistan'ında siyasal ilhakı (ya da işf,ali) Rız­ gari'nin iddia etti~i f,ibi Lozan antlaşma»ı ile birlikte ve I923'te de~il,!ran ve Osmanlı devletleri arasındaki çaldıran savaşı ile birlikte ve I5I4'de gerçekleşti.I5I5 Amasya antıaşması ile de Türkiye Kürdistan'ı kapsamına giren bııgünkü illerin hepsi Osmanlı devletinin işgaline girdi.Bu durum hukuki ifadesini I639 Kasr-ı Şirin antıaşmasında buldu. 2-Kiirdistan bütününün yanısıra, Kuzey Kürdistan' da da sömür~eleşme süreci,Rızf,ari'nin'ileri sürdüğü gibi 20.yüzyılda ve I950'den (biraz evel gösterdik ki Rıze;ari·gerçekte I9.yy.'ın başlangıcını de~il 1923 ya da I950'leri baş. langıc noktası olarak alıyor) itib~ren de(il I5I'~'den itibaren şekillondi.Bu tarihten kısa bir süre sonra ise sömür~e rejimi tam anlamıyın yerleşti. Feodalizm yerini kap it nlizm ça('~ına bıraktı~ı I6.;~rüzyılın ba[:üanr~ıcı ,Kürdistan açısından sömürr;eleçme siirccinin baslanr:ıcı oldu.Ancak Kürdistan' ın sömiirr:clcçtirilmes i feodal dönemin sömürp;c rol it ikasJ_ ile, f0od:::ı.J yöntemlerle ~ercekleştirildi 20


ww

w.

ne

te

we

.c om

Modern s5mür~eciliBin,yani kapitalizmin s5mürr:c politikası ile de(til. Çünkü Osmanlı ile !ran devletleri merkezi feodal devletlerdi. 1683 yılı,bu sürecin, yani Kürdistan'da s5mürceleşme sürecinin 5ncmli bir halkasıdır.I683 Viyana bozr;unu ve diynrbnkır'e Vali tayini ile başlayan ve de bütün I9.yy. boyunca şid­ detini artırarak devam eden süreç s5milrge rejiminin pekiştirildit;i bir süreç oldu. 3-Rız~ari'nin iddialarının aksine Kü~distan'da I9.yy.ın başlan~ıcından itibaren değişen hareketler de ulusal hareketlerdi.Bu yüzyılda yer alan hareketlerin esas nedenide Rızgari'nin sandı~ı ~ibi yerel otorite ile merkezi otorite arasındaki çelişkiler olmndı.Kürdistan'lı yerel otorite ile merkezi otorite arasındaki çelişkiler,yerel otoritenin bir b5lümünün ya da bu otoriteye dahil bazı ıınsurln.rın bu hareketlere katılmasının esas nedenlerini açıklar, fakat koca bir ulusun(yer yer yerel otoriteyi de hedef alan)birbiri peşisıra aya~a kalkmasının esas nedenlerini açıklamada oldukça kiyafetsiz kalır.Ça~ın(19.yy.'ın) niteli~i; bu ça~da Kürdistan'ın en büyük s5mürc;eci devletlerinde dahil oldu~u bir çok sHmür~eci devlet arasında birbirini izleyen bir dizi savaşın konusu ve sahnesi haline,bir savaş alanı haline r,elişi; onn uluslararası bir sorun yapan nedenler;s5zkonusu hareketlerin hepsinin "Ba(:ımsız Kürdis21


ww

w.

ne

te

we

.c om

tan"ta lebini n yazılı oldn(l;u tarihi belgel eri somut veriler,hasılı bir bütün halind e somuttarihi durum kavran mazsa ,elbett eki bu hareke tlerin ulusal muhtevasıda kavrana maz.Do C;matik bir kafayl a B.Avru padaki ulusal hareke tler ve koşullar şablon olarak_alınır.Oysa Kürdis tan' daki ulusal hn.rek etler,u lusal di..i.zeyde gelişen kapita list ilişkilerin yol o.çtır;ı hareke tler de~ildir.Çünkü o dönem Kürdistan'ında 'Böyle ilişkiler henüz mevcut değildi.Ancak bu duruma rahmen I9.yy.K ürt hareke tleri de ulusal hareketler di.Özl eri zayıfda kalsa,b u hareke tler,ne s nel anlamd a burjuv a-demo kratik hareke tlerdi. İçinde yer aldıkları çağın nitelliğine parale l düşen bir dol5rul tuya sahipt iler.Bu nun içindi rki biz,ülk emiz bütünü de burjuv a-demo kratik devrim süreci nin (eski tip)I80 6 dan itibare n şekillen­ di~ini söylüy oruz. IC).yy. 'ın "Kürdi stan tarihin ele baç.lı başına bir yeri"olduğu doğrudur.Fakat bu kadarını söyley ip r,eçmck yetmez .ÇünkU tnrihi okuma merakı olan herkes bu kadarını görmed en edemez .Bizde herkco de~il,koministiz. Rız~ari malüm illeti nedeni yle marksi st termin olojiy e bir katkıda (I) daha bulunu yor.Bi limin termin olojisi yerine kendi ÖZf,Ül termin olojisi ni koyara k,I9.yy .Kürt ulusal hareke tlerini " •• r:enel olarak direnm e hareke tleri"d iye niteliy or. Ne dcmck tir"r;cn el olarak direnm e hareke tleri"? 22


ww

w.

ne

te we .c om

Kim,kimc karşı ne için dircniyor ? Bu direnmelcrin nitclli~i nedir? Yerel otorite, merkezi otoriteye karşı ve kendi sınıf çıkarları doe;rı ıl tnsundn clıircniyorsa, bunun adı "genel olarak direnme hareketle ri ''mi olur? LJ--Rızr~ari' nin "işe;al evre si" dediği I923 sonrası p;erçekte Türk burjuvazi sinin ata yadigarı Kür2. distan s6mürgesi nde sarsılan otoritesi ni yeniden onardı~ı,s6mürge düzenini pekiştirdiği bir evredir.l3 u evrede Rızeari'nin belirtiği gibi I950' lerde değil I9'l-O' larda tamamlanır.Rızgari somı_ıt-tarihi r;crçekler den habersiz olduğu için bı_ı d6nemi· ilk" işe; al evre.si" olarak algılıyor. Rız~ari,Kürdistan'ın işgalinin (açıktırki bu birlik "işr;al" de(dl, Kürdistan tarihinde belki ;vi.lzi.incü kez t;Ündemleşmiş olan bir yeniden "işgal" dir) Lozan antlaşmnsı (I923) sonrasında gerçekleştil'!;ini söylemekl e örtülü bir biçimde,K ürdis-'tan'ın bu tarihe· kadar ba~ımsız bir ülke olchlr':'!;unu da söylemiş· olmaktadır.Türk solundaki bcı.zı r·ruplar,K ürdistnn tnrihine bir hayli yabancı ol~ıkları için böyle tespitler yapmaktadırlar. Ancnk ayiıi tesbiti Kürdistan'lı bir grubunda ynpıyor olması komiktir. Rızp;ari,Türkiye'nin ilk defa I923 Lozan antlaş­ ~:ınsı~;rla Kiirdist an' ı "hukuken ilhak" (I) etti~ ini ve bunu IC\23-50 d()nemini .kapsayan "işe;al evre si" ni n i?:lr.rli;\in i ~'n?.moktaclır.Oysa I923 Lozan antl rtr;rrınfiıyla s()zkonusu olan,Kürd istan' ın ikinci 23


defa bölün erek dört

parçalı

nüşmesini sg~layan,det[;işen

bir sömür geye dögüçle r denge sine

ııygun

ww

w.

ne

te we .c om

yeni bir paylaşımın hukukileştirilmesidir. Fiili ilhak (işgal )olmaksızın gerçel::leç;ebilmiş bir (huku ken ilhak ) safsatası de(~ il .Hiç bir ulus bir başka ulusu n irade sini, zora ,işgal'e ba.çv urmaksızın, "huku k"yol uyla vb. ka(;ı t üzeri nde, boyun duruk altına alamamıştır ve alama zda. Türk burju vazis inin Lozan da İngiliz-Fransız empe ryali stler iyle Kürd istan sorun u üzeri ne kavr,ası,Osmanlı devle tinde n miras olara k devraldı~ı Kürdistan'ı elde tntab ilme kavga sıdır. Burju vazin in tek başarısı~başarı dene bilirs e) sadec e Kürdistan'ın kuzey parçasını muha faza etmek olmuştur.o· Arabistan'ın yanısıra Kürd istan'ın büyük bir bölüm ünüde İngiliz-Fransız empe ryaliz mine ba~ışlamakCI) zorun da kaldı~ K.Kürdistan'ı elde tutma başarısınıda,em per­ yaliz me yari-bat1;ımlı bir ülke olara k kalmasına ve empe ryali stler arası çelişkilere borçl udur. Özet le,Lo zan'd a sözko nusu olan bir ilk"h ukuk en ilhak"de~ildir.Rızgari hııkuken ilhalcın köke nini yüzyıllarça gerid e I639 Kasr-ı ~irin antla şma­ sında,Amasya antıaşmasında (I555 )ve bir çok kez yinel enen Erzur um antlaçmalnrındu bula bilir . I923 'te olan, eski güçle r dcnr, esine uygun eski paylaşımı yansıtan eski antlaşma yada antln smaların yerin i,20_' .yy. 'ın başlarındaki yeni ri.içle r denge sine uygu n,yen i paylaşımın ifade si olan

24


y~~ni

~ıntlw;;m:ını ıı

5-ltızı·:ari

1

:::.lrrı;-tsıdır.

nin ilcr siidi.iLünün aksine 1C)2)-50

evresinde de T"ürkiyc de siyasal iktidar asker~·.ucak

1923 te

bilecek r;üçte

burjırvuzi

bur,juv:tzinin olindeydi.

tok

de(tildi.Bıı

bu:,;ınu

ncdmıle

salıipleriyle

dari büyük topro.k

il:tidur ola-

om

do~·~il,

sivil bürokrasinin

siyasal ikti-

puyluşıyordıı.

Cumhüriyet d(jneminde b' 'r,-juvazi, a~ırlıkla ticatuşıyordu.Günümüz­

.c

ret burjuvazisi nitelli(1;ini

de oldufi;u rübi hc.:nijz tokelci bir konuma. yükse;...;(izünü etti[•;irniz dönem Türkiye 1 sinde

we

lememişti.

l::apitalizm ho.kirn 1iretim biçirniolmamaklo. birlikr;eli~;rni~>ti.O

te,bir hayli pitalist

ili~kiler

likle bu

yüzyılın

daha

te

w.

lıyor.O

kaydetti ve

ekonomik

ilhakına yanı­

söylemekle kesinlikle

bu tarihe kadar l'ürkiye ile I(ürdistan

arasında

ww

ders"başlıklı

ilginç bir

1

ulaştı~tı

nin

metni bu

mantı(;a

sömürr~ecili(~i

olgu olarak ele etti~imiz yazıda

o.ldı[i;ını

düzey ba-

sayıyor.Rızgari

bir e0itlik var

bir

oldı'kça

1

üretici p;üçlorin

kımından

25

çıkıp

kazandı.

Kürdi~tan 1 ın

tanımadı~ını

~-ızcari

ortaya

,1950 1 ye kadar Türkiye deki üretici güç-

ler düzeyinin

"kısa

gelişme

bir

ne

tekelci bir nitilikte

imkan

yarısında

de içbirlikci kapitalizm

sonrasında hızla

l~ızr;ari

10.yy.başlarında,özel­

ikinci

Gelişmişti.Türkiye

1950

u;ünkü Türkiye de Ka-

1

bakımdan

so.hiptir.O

nin

da

yazıda,

kup i tulizıne özrr,ü bir

görüyoruz .iLyrıcn sözünü üretici güçlerin ekonomik


ilhakı

ww

w.

ne

te

we

.c

om

mümkün kılacak düzeye ulaşmasından,kapi­ talizmin tekelci kapitalizme yükselmesi anlaşı­ lıyor.Bu ikisi çakıştırılıyor.Rızgari'nin bu sakat muhakemesi, Kürdistan' ın sömürgeler,>t irildig;i tarih olar~,işbirlikçi rD.ürkiye kapitalizminin tekelcileşti~i tarihi,1950 leri göstermes: ile kendisini ele veriyor. 6-Rızgari'ye göre kapitalizmin K ürdistan'a girişi de 1950 ve sonrasında mümkün olmuştur.Bu görüşte dog;ru dei!ildir Çünkü Kürdistan'da lçapi-:talizm embriyun halinde daha 1923-40 döneminde ortaya çıkmıştı.Bizden kesin bir tarih istenecek olursa 1930 yılını verebiliriz.K.Kürdistan' da kapitalist ilişkiler ilk olarak 1930 da ve sömürgeci devlet(T.C.) ile emperlalist tekellerin• yönetimindeki demiryolu ve inşaat sanayında belirdi.Kapitalizmin nisbi bir gelişme kaydatmesi ise 19L~O' lı daha çoktu 1960' lı yıl­ ları takiben gerçekleşti.Bu kapitalizm Türk kapitalizmine ve emperyalizme bag;ımlı,kompra­ dor niteli~i ağır basan bir kapitalizmdir. Tarımsal alana gelince •• Kürdistan tarımında kapitalist tiretim ilişkilerinin ortaya çıkışı çok. daha geç olmuştur.I950 hata 1960 sonrası dönemde demek mümkündür. 20.yy.'a sömürge ve feodal bir ülke olarak aktarılan Kürdistan,1930,daha çok da 1940'lı yılları takiben adım adım sömürge ve yarı-fe­ odal bir ülke haline geldi,Feodal dönemin 26


~;l;r.ıur!··e

'~:.c

po1

~;ii::ıLiri;B

.ı...-:i.2iın

itiknsı

sonuclar

anulizi ilc

bunlardır.Du

layısınd:.m-k~i;;;c~:;

• ulaş­

sonnclar ezbere

ı':rubıın

ve

Hızr;ari ı

nin

we .c om

I't~t

kapitalist nnlnm-

r;crcckl~:rinin

ür ct ilınemi~}t ir. Il iç bir de

adım

poli~il<.:usına dönüştü

ı~ürdistan

tı: ımız

adım

indcn bile ya.kla:;.;muyn ccsa-

edemodi[i:i sosyo-ekonomik ve sosyo-poli tilc

yapının

tahlilinden

çıkmıçtır. Hızı:ari

r:is iz t arihlo.c

vcrrıwrı :i

onun hürclistan

ı·:crcekli 1";illi

ve f.IL yöntemle

nr:":;ıtırınuk

'nin il-

yadırgamıyoruz.

ni

Çünkü

olr;ulara dayanarak

diye bir derdi yoktur •

• ıı yüzdende her snyısında,hata konuyla az çok

ilc;ili her

yazısında

çok rakarnlar verip bil~ilir6

durur~Kısa

aça~ıduki

farklı

bir

kısa verdi~irniz

özetide

w. ne te

bu

birbirinden

ekıernekte

yarar

f :öriiyoruz

Liz ""Ürdistan tarihini dört döneme ele

ulrnanın do[~ru

yımız da

ve

deki moment birinin

ynptık.Du

böyle

bc~:--,üo.nr:ıç

olaca{~ını

bitiş

dönemlerin herbirinin

noktalarıdır~Bu

özelli~ini~niçin

ww

I. Dünorn: I6 .yy. ın

dört dönemin her-

ayrı

ayrı

ggerekti~ini

dönemler belirtmiş

(I5ILı_ı

e) kadarki

istilalara uCrarnakla birlikte

işr';alinin

henüz

dönemdir. 2. Dönem: I6. yüzyılın (I SIL~)

27

ülkerniz tarihin-

ı ın bcqlanr;ıcına

dönerndir.Sayısız

.:l_irdistan ı

söyledik ve 3. sa-

noktcıları,

olarak ele alınmaları. bnl ı ı nuyoruz.

ayırarak

gerçekleşamediği

başından, I9. yy. ı ın


başlangıcına(I806)kadarki

ww

w. ne te

we .c om

dönemdir .Kürdistan ' ın kesin olarak işgal edildi~i ve ilk defa olarak bölündüt!;ü tarihten l~ürdistan' da burjuva-demok ratik( eski tip)ulusa l hareketle rin ilk olarak güdümleştiı';i,burjuva-demokratik devrim sürecinin başlangıcın~ kadar olan ciÖ'nemdir.Bu dönemin ba~langıcı sömürr~ele~,;me surecininde başlangıcıdır.Ulkede bu dönemde s~­ mürc;e düzeni tam anlaı'llyla yerleşmiştir. 3.Dönem:I 9.yy. ın başlaneıeından (I806 dan) I923 Lozan antlaşmasına kadarki dönemdir, Kürt ulusal hareketle rinin başlun~ıcı olan tarihten,ü lkomizin ikinci defa bölünerek dört parcalı bir sömürr'·eye çevrilmcs ini siın~oliyen I923 Lozan antla::;mıasına kadarki dönemdir. 4.Dönem:K ürdistan tarihinin ICJ23 ten günümüze kadarki kesitini içeren dönemdir. nu dönemin başlangıcından itibaren ülkemizin her parçası farl{lı devletler in bünyesind e nisbeten farklı bir tarihe sahip olmL'-ya başlamıştır.Bu dönemin önemli bir özelli~ide emperyal ist-kapita list zincirini n bir halkası olmasının yanısıra, sömürg~ ve feodal yapıların,sömür~e ve yarı­ feodal yapılara dönüşmesidir.Im bölümü bu(ı;lar­ ken okurun,K ürdistan' ın siyasal tarihine il:i ayrı yaklaşımdan,Rızgari'nin ve Tekeşin'in yaklaşımından hangisini n marksist bir yakla;:,arn oldu~una karar verebilece~i inancındayız. 28


ICÜHDİS'I'AN DEVHİI-1İll !N BAZI

HESELELlml VE RIZGARİ' HİI~ GÖHÜ~LEHİ

E:tzr:o.ri

C)'

dn

şunlnrı

ok,yoruz:

om

rr:;.:;!lı:;L

"Tekoçıin aşa(i;ı yukarı

bu duzeyde bir faaliyet :i.çinclcdir. Ve teoriyi açıklayJ_cı ve dönüştürücü nylomde bir rehber olarak detil,santadı~ı sloolaroJe

kullanmcıktadır.Bunun

önemli

göster~esi

kanımızca yaralı

we

ıızıın

mo.kla beraber istatik:i. ~~on çcı.lışmasıdır.

özet olarak en

KUrdistan'da kapitalizmin

ile ilGili

rnlişmcsi

.c

doi";Tul tusunn ispa.t etmede bir araç

r~nnlnrın

cü::tnrımlara

o:ı­

bop;ulmuş

Üyle uzun uzun bur,juva istayokttır

te

tildcrine dalmaya :;erek bir

etrafınıza balmıanız

tün

çıplaldığı

arkadaşlar, şöyle

yeter •• maddi hayat bü-

ile ortadc. iken,maddi

hayatın

ispat etmek için bin deredon su cotirmcnin adını koymak cerekir ••• '' ( s ay ı : C) , s r : I I 5 , a • b • c • ) l\J.:3r,rtri yaznrı yuknrdoki sözlerine,artık kesin demek olan

vnrsayımları

w.

ne

inkarı

bir dille kapitalizmin hakim üretim biçimi ol.clıv''~nnıı,

bizim

ltızr.;ıri

eleştirisinde"demor·:o,4i"

ww

yartı~ımızı,teori kesti~imizi

Kimin

"doma[~O;ii",vb.ile

;?ncu bilir. Ve bn zo.tcm b ir knç ç,eyde biz yı ı karıdaki i'l_zr~:ıri

ilnve ediyor.

mcşr-ı;ul

bıı

oldıır·;unu

konnda, biraz ileride

söyleyece[~iz. Bıırada

satırlar

üzerinde

yazarı,bizim,tıpkı

okıı­

sadece

duracat;ız.

HDD'ci bir

anlayışla,

t nori;vi s o.rıt ndıi';ımı 7, s lo r,ı:ml o.rı dor\rnlRmak


we

.c

om

için kullandıC;ımızı ileri sürüyor.Yazarın ima ettit!;i sloGan Tekeşin'in "BAGH1SIZ-D~HOKRATİK VE BİRLEŞİK KÜRDiSTAN" slor;anıdır.Biz bu sloe;anı ,I~ürdistan gerçeklerinin tahlilinden yola çıkarak formüle ettik.Onun içindirki bu slogana dot~ru ve tutarlı bir slogan olarak bakıyorıız.Her_ ülkede clc·.-rimciler kendi ülkelerinin somutundan hareketle ekonomik ve politik nitelikte bir takım sloc;c;ı..nlar saptarlar.Bu sloGanları de,rimci eylemlerde yol gBsterici olarak kııllanırlar.Burada önemli olan bu sloGanların somut koşullanı,halkın somut taleplerini yansıtıp yansıtmadıklarıdır.Çünkü slo~anlar,

ww

w.

ne

te

somut duruma uygun düştükleri Blçüde harekete ~eçirici bir rol oynarlar.Bu nedenle sloganların Bnemi yadsınamaz.Rızcari yazarı,bu konunun önemini kavrumak istiyorsa, l~. sayımızda yer verdi~ im iz Vietnam devrimi deneyimini,ve konuyla ilgili olarak Le Duan'ın sBylecliklerini okumalıdır. Ayrıca Stalin'in-şayet bu ismin bir "izm" ilave edip yani"Stalinizm" deyip bir kenara koymadıysa iyi bilinirki,Troçkist'leri niteleyen Bzelliklerden biride anti-Stalinist olnşlarıdır."Strateji ve bıktikler üzerine" adlı eserine bakabilir. Rızr:ari yazarı, bizimle b11 slor;anın doC;ru oh1p olınaclı(:ım_ tartı::,;malıydı. Çiinkü mcscle bııdıır, Rızr;ari bu slop.;ana bugüne kado.r sahip çıkmo.dı­ r:ına c;öre, onu benim s emiyor, do(:rıı ve tlltarlı bı ı 1-

30


m1ı;yor

clcmcktir.O zc,mc:m b"

slor:anı

niçin

bı..ı.nudn

nç ıkltı.ması serokirdi. Fa ıcat o

buldu(;ı ın·ı

yanlış

y;:ıpmıyor. Öyle anlaşılıyorki Rızrari yazarının

üzerine

ritmek,onları tartış­

.c om

amncı,sorunlnrın

mak del\ il, konnyu bnhane ederek lafazanlık yapmaktır.Asıl tartışılması rereken noktaları bir kenara it ip, tartı:c:ıılmnma~n r:erckenleri ön plann

dnrnmda ne dcnebilirki?Teo-

çıkarmaktır.Bu

riyi

aya~ı

yere basmayan bir

ispat için araç diye

kı.ıllanmadık

iddiale.rJ_nızı

tiir r,iillinç

slo~anları

yazar.

sayın

çevaplamaya

we

Bıı

takım

uğ­

rasmakta bizce vakit kaybıdır.Sözlinli etti~imiz şiar hareketimizin tPmel şiarıdır .Onu ;yüksel tik tıçıklama

yeterli

edecei~iz.

te

ve: yüksel tmcye devam

Li. sayımızda

Bu konuyla ilgili

mevcuttur. Daha

olarakdn reformist 3'llide bu slogana 1mrşı çıl;:mnktadır.Tıpkı sizin r;ibi.O böltirnde bıı şiora karşı olmom.n,öziinde neyi ifade ettiı:::i.ni c:ıçıklıyorın:o; .Ok·ır ve: p:ryınıza düşeni nasip-

ne

ayrıntılı

w.

lr;n·Lrs iniz.

rnadnmki bizim slo~anlarımıza talnlJ.yor, kondisine sorrnnclnn r;eçmeyelim: "B!J! 'fl~KOÇ1U liET!I. EI7ıGAH!" (yaşasın kurtulıışa kadar yc:ızarı

ww

Eızrnri

sava.G) slor:cını do. nızt.;nri' nin attıt\ı bir slogan. I~·ırtııln~ıın VP D. Yol'ıın özr;ül slor-:tı.nlarından

kürtçeye ada. pt c

1ıjr:i.nin

s ·i n iz, hu 1··~·

i ni

:~nırı·ıt

slor,anın

:-ı~ıl:ın

anlamı

sornııt

tnlcnlPrindcn

edilmiş

şekli.

Söylermi-

ncdir?Bn sloc;anda ifa-

r·;r'rçck nedir? h<"ııır,isine

Halkımızın

karşılık düşüyor?


Bu

sloganın

pek bir

şey

ifade

ctmedi~i açıktır.

.c om

Fakat bir "SOSYAL!ZI"l YOLUIJDA BAGir·1SIZ-DEI·10KRAT!K VE BİRLEŞ!K KÜRD!STAU", "YAŞASili HALKIIUZIH TOPRAK,ÖZGÜRLÜK VE B!J~HIGIZLIK f.IiİCADELES!" , "KAHROLSJH SÜHÜRGEC!L!K", 11 KA.HROLSTJN :FEODAL GER!C!L!K", 11 SIKIYÖiillTİHE VE FAŞ!ZHE HAYIR 11 vb.vb.türden slo~anlar için ayni şey söylenemez .Propaganda ve eylem slor;anları olaral;: yukardaki sloganların önemi açıl::tır.Le Duan 11 Savaşımı yönetirken devrime stratejik ve ta1<tik

we

yol gösterme sanatı, dı ı ruma uygun düşecek çarpıcı slop;anlarla en belirr:in anlatımı budnr 11

sloe;anlardır.

Rızgari

3

te

diyor. Sayılan sloganlarda, (kimi strnte,jik kimi taktik) dıırı1ma uygun düşen anlamlı ve çarpıcı yılı

aşkın

ww

w.

ne

bir siyasi r;eçmişe sahiptir.Derr;isi bugüne kadar 9 sayı çıktı.Bu 9 sayının ilk bir kacı ajitatif nitelikte yazılar içeriyor, dil~er birkaçı bazı c~ddi yanlışlarla birlikte r;enel do~ruların tekrarını içeriyor. Hiçbir sayısında Kürdistan'ın ekonomik ve tophımsal yapısını sınıf iliç,k ilerini, verilere dayanarak tahlil etme tesbitlerini bu tahlil temeline oturtma çabasına f~irmecli.Bıı :yüzden dirki

Rız~ari, aya( 1;ıyerc

hnsmnynn eklektik ve yanlış bir siyasal hnt iz1cdi.Oysa Tekoşin,sı­ nırlı güç, imkan ve yct(moklerini rinccl j kle sözünii ettitf;imiz temel sor~mlnrı nçı1::l c:ı_rı: k i_ç in seferber etti. Temel siya::>i ı~cshi tJ c-rini

32


w. n

et ew e. co m

böyle bir çabnnın ürünü olarak gündeme e;etidi. Ve rızp;nri hala " •••• öyle UZ1Jn uzun burjuva istatiklerine dalmaya gerek yoktur arkadaşlar, şöyle bir etrafınıza bakınanız yeter.Haddi hayat bütün çıplaklıP:;ı ile ortada •••• "gibi hiçbir aklı başında marksistin söylemeye cesaret cdemeyece~i ucuz laflar ediyor.Yeteneksiz ligini ve yetersizli~ini bı.ı tür söylevlerle örtbas edece~ini sanıyor.Ne demek " •••• burjuva istatikleri ''?Böyle lafları sos~yalizmle yeni tanı­ şan sempatizan unsu:rılnr söylese hadi ne ise. Ama bunları söyleyen marksist bir hareket oldu~unu da iddia eden RızGari'dir.Rızgari dergisinin yazarıdır.Tüm marksist-Leninist 'lerin en başta· da en büyUklerin,yani Marks,Engels ve Lenin'nin çabaları öncelikle ekonomik sorunlar üzerinde yo~nlaştı.Kapital'i bırakalım incelerneyi ,karıştırmışlar. IJenin' in "Halkın Dostları Kimlerdir ve Sosyal Demokratlara Karşı Nasıl Savaşırlar?" "Rusya' da I\:apitalizmin Gelişmesi", "'1 arım Sorunları" vb. ~ibi eserlerini az çok inceleme fırsatı bullanlar,iyi bilirlerki,sözünü etti~imiz yapıtlarda burjuva yazar-araştımacı ·ve burjuva devletin ynyınladıt:;ı istatiklerden bolca nktarma vardır. Gene ti.im ML partilerin kendi ülkelerinde başlan­ p;ıcta ele aldıkları konü,toplumsal-eko nomik yapının tahlili konuondur. Çiinkii, bu olmadan olmaz. Ve bu tahlillerde "bıır juva is tat ikleri lhlllanıl-

ww

1

11

33


Ane1 rmlo.çılnn i:ı z · ·::ı..ri yazarının bı ı tür c iddi konnlar la pek nlJ_:~vrru;ı olmnmı:; .Om ın için hatırıntalım ,ıııark:sistlcr b':r;iuvo. ist;.•.tisti1~-

mı~tır.

imknııları

r~Üç

l::endilerinin

ve renel-

et ew e. co m

1eı~dcn yaro.rlanırlar. Çünkü

b()yle

if;t;r-ı.tüıti\;:

likle cl vcrmez.Du bir

çnlısmn ;yaprıaya

örı·:iitlenme

isi

clir.Bnrjııvo.

devlette marksistlerin elinde bn çaptn ç;r:;niş olanal:lar mevcut dei~ildir.llunııda bir kcn:"rfl. bı­ rako.lJ.m,

l~iirdisto.n

ket ynpmo.yn tanlı 'ı

1

ın

sınırlı

bi_r bi.)lr:csinde cm-

kalkı~anlo.r oldıı,sıkıy~netim

r1crhcıl

bir bildiri

bı1

~nı:nnlayccrcık

lı smo~.'ı ~,'cı s n.kladı. İki h c is i, rı :ırks i

st ler

komu-

11

ça-

•••

bı ır :~1.ıvo

istn.til:lcrini kcnd:i bilim;:".cl ~<~ntcmlc:r~-~,-ıc elcmc~,-c tabi tutar, onların içcrdi1i;i yanlı~:lo.rı !:mrtırmalcırı,cksiklikleri

tesbit ederele

ayıklo.r

vr; öyl0

k,·llanırl:~I'.İstntistil-:: t8bloları VG

kamlo.rı

Gerektitinde

onların,

to.snif r:;derler.

sonnclnr bir h0.yli

ulo.;,:;tı .ı

w. n

Ve

ycni0cıı

ra-

farklı

o lur. Bir örnek ver e li m: Bıır;iııva isto.t i st il::lerine 1 bakılırsa Hakari de ko.r)ital i. st ürct im ilişkileri or~emenrlir.1\mo. r,erçek clı-rıım r!"n·ın trını tersidir. Bu neclonlc m::ı..rksüd;J.r;r bilirıc;r;l y(_intomi izleye--

ww

rek r:erçcr\e-ki hiç bir lama~-mümkLin

o lduf~ı ınc0

Bizde, bilincimiz ve

~:ı.mcın

t~ı.ııı

ve mükr:mmel o-

y::tkl8::~mrı.y a

yetrnr:1~l8rirıiz

tahlil i ü lkemiz ö zc_;ühincle

~n:ı.ıımcı-:"'"-

ç

n. lı_ ::ırl or. iilc;.1isiindo bu

ç cı.lı;:tJ.k. Ayrıc; ::ı.

bu çalı.c:-mayı henüz bitmi;;; 3cı~rmıyorıJz ve ilk fır-

'3::ı.ttrı

c1cvrı.m

ottirecei;·iz.llr.H-ik met'in

1''~)-::-,

lJore


ait incelem esi ve İsmail Beşikci'nin "DoAnnnado lunun Düzeni" adlı incelem esi dışında (ki bu iki çalışma da Kürdist an' ın bütünün ü kapsamadıkları gibi,nis beten eskidir ler.) ülkemiz özgülün e yönelik böyle bir çalışma bilebild igirniz kndarıyla mevcut de~ildir.Bu durum bile bu türden araştırmaların ne ölçüde gerekli oldu~unu gösterm eye yeterlidir.sanıyoruz.Ne varki, Rızgari yazarı,ona gerek yok," •• şöyle bir etrafınıza bakınanız yeter,M addi hayat bütün çıplaklıf'Sı ile ortada •• "falan gibi beylik laflar ederek,b ilp.:içli k taslıyor.Sor­ rnak gerekir:N adern öyle herşey ortalıkta ve etrafına bakan herkes onu görebil iyor, bunca yıldır siz neden görmedi niz? Ve örne~in hakim üretim biçimi kapitali zmdir dernek için 5.sayıyıa kadar,3 yıla yakın oynlandınız.Ayrıca bugünde tek satırla,ha­ kim üretim biçimi şudur demenin ötesind e, bu dedi~inizi do~rulayacnk tek bir rakarn bile verrniyorsunuz.Açıktırki söyledi kleriniz lafu-~üzaf,Kendinizde söyledi kleriniz e pek itibar ediyor olarnazsınız.Aksi taktiruc şu kadarını söylümer nize itirazınız olrnarnalı:Demekki siz,sayın yazar en azından 5. sayıya kadar bir kaç yıl" •• şöyle bir etrafınıza" dahi döniip bakmadınız,o, "bütün çıplaklı~ı ile ortada" olan,"rn addi hayat'ı fnrketrn ediniz.

ww

w. ne

te we .

co m

f~u

35


Evet, bay yazar, siz ya :::;öziinü c tt if~ im iz tarihe kadar ya Kürdistan'da de~ildlniz,yn da orda idiniz fakat

bir

ctrafınıza"

veyadn

buyurmo.dınız

bnktınız

bakmak için ama r;orme-

co m

zahmet

"şöyle

diniz.Ia da ki,pek ihtimal vermiyoruz,s izce maridi hayat bütün çıplaklı[<·ıylo. ortada oldtıi\ıınct<:u1 herkes onu

~örüp tanıyabilir,bilebilir

sandınız.

Demek ki siz öyle etrafınıza bakınca herçe7i farkedecek kadar zeki ve oln;;;nn1istü yetenek

te we .

sahibi bir zat'ı ho.rikasınız.Üylemi?Öyleyse sık sık lafını etti(;iniz "bilimsel bilrd", "bilimsel yöntem" ne işe yarıyor? Diyelimki size pek c;erekmiyor.Ama lütfen zahmet r:dip bize ve başka­ larına da o "bütün çıplaklı{rı ile ortada" sandıt';ınız

maddi hayat

1

ı

f~ÖstGrscnize

.Bnda bir cri)r0v

kendi kondinizi inandırmanız yeter mi? Bnksanıza sizinlG D ksi. r:öriişte olan bir çok r;~ıp ve ton1a devrimci vo.r. Ve marksizm de Yanlız

w. ne

deC;ilmiclir?

ideolojik mücadele cliye de bir miiccıcle1e biçimi. Evet sayın yazar, herrı fH::iriz, bunun '' adJ.nJ_ koymak r;erekir" .Siz Kür<listnn r~~'rcek1crine çok zakt asınız .Hayal ini zel e s nt o 1n:r in~cı edi~.rorr; ı ın' ız. Üstelik rı;orçer'1;i kavramale il::in ç;ıbo. .r:;nrfctınr;k r;o:rekt i!"~:i inan c J.nıcJn nn:vln::;mı.yorsıınıı z. rıı ç .::ı.bn;cı

ww

1J

r,rjr;terenlero de

ma'(a r-Grek t.

'ı

"bı.ır~jnva

voktıır'' V

i::l:8tir;t;ik1c rinc

tiiriinden ve; ii :;t

rı ere' r'cı

clcı1-

en

fetva veriyorsunuz . Fakat h iz b·ı ;; "7.lerüı k n n~ ı i zayı rııı;·ını zı kapatmak icin bar:; V""lırd·, [';ıınıı z ucuz sö zl cr olduC;unu

r~ayet

iyi

anlıyorı ız.


Rızr;ari yazarı,sözlerini

şöyle

südürüyor:"Ni-

ww

w. ne

te we .c

om

tekim Tekoşin ülkenin feodal yapısına yapışıp, devrimide demokratik olarak saptadıttı için bizimle ve kendisiyle.Klirdistan'ın kapitalıstleşmesi üzerine uzun uzun polemiklere e;iriyor.Sonunda bizi bir iyice azarlayıp kendi de~im hattına bir kez daha demir atıyor •• "(A.Y. sf:II6,a,b,c) Tekoşin'in 4.sayısında,Rızgari nin Kürdistan toplıımunun e;ündemindeki devrimci adıman nitelli(~i konusunda açık e;öriişleri yoktur." demiş, fakat,di~er tesbitlerine işaret ettikten sonra, Rızc;ari'de önümüzdeki devrim aşamasını sosyalist devrim olarak r;örme e~ilimi~in a~ır bastı~ını belirtmiştik.Rızr;ari derr:isinde yeralan y-L1karı­ dnki so. tırlar bu r;öriiçümiizü doi~rular ni tellikte+ dir. "Tekoşin •• devrimicle demokratik olarak saptadıC:ı için •• " sözleri, Hızr;ari 'nin, Te ko şin' in nksine,önümüzdeki devrim a~amasını sosyalist olarak saptadı~ının itirafıdır. Evet,Rızr;ari Kürdistan da içinde bulıındutJ;umuz ::;iireçde sosyalist bir devrim öneriyor.Fakat bu önermesini, "ASUDW' kılıf ı iç inde r:izliyor .Açık yürekli ve cesur dcwranmıyor, bu e;öri.işünü, Kürdistan devriminin ulusal ve demokratik bir halk devrimi olmadıtını sHyleyerek ifade ediyor.Bir c'~"'vrimin ,_ya demokratik yada sosy.:üist bir muhtcva tnşıması r;crckti~inc,bu ikisinin ortasında ':r:;va clıçında bir ÜGiincü nitelir~e sahip,bir dev.,:. rirn önerdi~i açıktır.

37


ww

w. ne

te we .c

om

Zaten daha 6nce dediGirniz hakim tiretim biçimi kapıtalizmdir(belirtelim ki bu tesbit yanlız başına bir devrimin ni teli(;;ini açıklamaya yetmez. Hakim üretim biçiminin kapitalizm:olması ve devriminde demokratik olması mlimklindlir),t emel çelişme emek-sermaye çelişmesidir,temel güç yoksul k~ylülliktür şeklindeki tezleride hatır­ lanırsa,Rızgari'nin yarı-utanr;aç bir şekilde sosyalist devrim tezi ile ortaya çıktığı daha iyi·anlaşılır.Bu anlayışın bir lirlinli olarak Rız­ gri'nin ayni sayısında anti-kapital ist ilke 5liçbirli~i düzeyinin temel ilkeleri arasında ve en başta Hnerilmiştir (Bkz.snyı:9,sf:9) gene Rız­ gari'nin feodalizmin etkinli~ini salt list yapı­ ile sınırlıyor olması (ki esasen list yapıdaki etkinlir,ide lafta benimseniyo r.),alt yapıda feodal ve yarı-feodal ilişkilerin hakimiyetini (Du bir yana, varlıQ;ını ··dahi) r;öremeyişi, buna ba[:lı olarak toprak devriminden hemen hemen hiç s~z ctmeyişi,s~zlinii,ettir,irniz anlayışı ile uye;tınlnk taçımaktadır. Rızr;ari' ye r;~re Kürdistan' da . "feodal r;eriçilit';in" ,"soyn bitmio"tir.(Bkz.sayı:9 sf: tı.) 5. sayısında "işbirlikç ilik" kavramına getirdi~i tanımla,işbirlikçi sınıf ve tabakaların kapsamını ,halk sınıf ve tnbal:alnrını da içerecek şeldlde alabildi[r,ine penir;lct en Hızc;ari C). sayı­ sında ise içbirlikçi nitelliktc bir tok sınıf p:östc:riyor. "Empr:r;y~ü:i zmo ba(";ımlı oln.rı rıi.)nıiir[~cc.Llerin ba~


dayanat':ı

ve destekç:i_si

kuşküsuz

ülkemizdeki

>=~-:. ı~mnnlorı

.c om

:i.Gbirlikçile rdir.Bunlar hızla gelişmekte olan Kiirt ticaret burjnvazisinc lc ifadesini bulmaktnrlJ.r. 1\iird:i.stan' ın r,elcmckscl er-;cmen sınıf ve evrimleşerek burjuvalaşmakta

işbirlikçi

men hemen tlimli

dır."(A.Y.sf:I2;-I5) clir.Hızr';ari,feodal bıır;iııvcı.lufinrak,

1

dlizeyde

ve he-

yo~unlaşmakta­

sözleri bu anlama gelmektesınıfın ola(~an

'hemen hemen tümli

11

üstü bir

hızla

ile Kürt tica-

we

ret bnr;iuvazisin e diini.i.ştiH~ünü söylemekted ir. 1 Jnıın :ınti- rr:odCÜ ilke konUSUndeıki tercdÜtÜ V8 bıı ilkenin yerine o.rtık anti-kapital ist ilkeyi

·o.ri ,::r-i;iihi bir biçimde ,IC;rd::..stnn da demokra1~:il: d :vrimin ~/'J.fıldı(ü veyn esas olarak tamamı rı ~ırı ı :ı r· ör ii r;iini.i so.vunuyor. 1 nda, Hızr";ari, Leninist :ı_.'_ınm~ılı ve kr:sintisiz devr.im tcorj si yerine Troç-

ne

te

3=-~-

rı ~)Ürckli

kist

1icvrim 11 tc or i sini

l i ndii':j_ r-i bi '.Crnçki, dovrimin

koymaktadır .Bi-

nç,amnlarını

inkar

w.

eel i_yrnr, biibin iilkr:lC'r için ister ezen bir ülke, i s tc:: r; ;>;ilen bir ülke, ister kap i talist-emper yalirJt, i ;;tor bn.(~:ı mlı ve yarı-baC;ı.mlı bir Ülke oli·ı:;k

·;-:--":

'~.~:~.·~

ww

:-:;ııı'c,b~r

"~ ·~·

''P · ;:

tc:ıwl.

~-~c1_r-c~.

rl_r;·.rrim,sosy alist devrim öne;ören bir.'

-:.n.

çıınlnrı

··c"l'ımc'Uın

olclLyortız:

bn yana bütün zamanlarda

ç<i_ i ~;·le nin i.irctiçi ~üçlerle üretim ilişki­

·3i nrasu;dnki ~elişki olarak cmlıyoruz.Uretiçi ;--üçlerle üretim ilişkisi,üretim biçimine tekabül

39


• • • • • • • •• •• • • • •• ••••••• •••••••••

Bu bir • !kincisi,baş çelişme as~ari

.c om

eder.Teme l çelişkinin çBziimti demek bu tiretim biçiminin bir başka tiretim biçimine dBnlişmesi demektir.V e bu bir toplumsal devrimi r;erektiri r. Baş çelişme ise,~nlidemdeki açil siyasal pratik g5reve.tek ablil eder.

w.

ne

te

we

programa temel çelişme ise azami pror;rama denk düşer.Marksistleri di~er r;Uçlerden ayırt eden temel öge,azami pror:ramın toplumsal devrimi hedeflerne si ve toplumsal .devrimin nihai amacını ifade etmesidir . Somuta indirgeye lim:Kürdi stan'da marksistl erin azami programı toplumsal devrimi ve bu devrimin amacına varması için zorunlu olan aracı yani proletary a diktatörli.i i';ünü inşa etme temelinde biçimleni r.Asgari pror;ram ise,bu amacı r;erçekleştirmek mücadeles inde açil siyasal pratik · g5revlerim izin ifadesidi r. ••••••••••••••••••••••• Tekoşin,sömürgeciler

ww

ve feodaller ilc olan mucadelcmiz i ,Kürdista n' da üretim biçimini dc(~iş­ tirecek,y eni bir tiretim biçimine r;eçecek bir düzeye terfi ettirerek ,bize Kürdistan 'da kapitalist üretim ilişkilerini inşa etme ya da ~elis­ tirme görevi yüklüyor.

.........................

E~er Tekeşineilere bakarsak,Klirdisto.nlı

40


mcırksistlerin yapıyı

rcodnl Lurıun

özii ·ise

mnrksist

azami procramı,sömürc;e ve yarı­ tasfiye etmekle sını~lı kalacak. burtl'ı.vazinin

siyasal o..ksiyonunn

kılıf

11

asc;ari

procı;rama ••

düşer.

we

çclişme

.c om

geçirmedir.H erkes bunu bir iyice kafasına koymalı. ır (Rızr~;ari snyı: 9, sf: II7-II8) Eızcı;nri yazarı,temel çeliçnne konus1Jnda," •• azami .. ll ll nror,rama d enk d uşer, •• azamı• proc;ram •••• toplıımsal devrimi hedefler ,dolayısıyla,temel çeJ.içkinin çözümü " •• bir topltı msal devrimi gorektirir11 diyor.Baş çclişme konusunda ise, 11 •• baş rıror;rnm

denk

11

,"nsc;ari

te

ise, bu arneıeı (ycıni toplumsal devrimi, Te ko şin) r;erçekle f;~t irmek mi i cadelesinde aç il siyaso.l pratik GÖrevlorimiz in ifadesidir,~baş çelişkinin ç~zlimli

w.

ne

ve elbetteki asgari programın r·:crç e kle şt irilmcsi "toplumso.l devrimle" çakışmaz' bımu r:erektirmcz diyor.Bu cörüşlerden yola çı­ Jw.rak, Te ko sin 1 i, söınlirr,ec:;_ler ve feodallar ile olan mücadeleyi bit tiretim to.rzı de~işikli~i d ii ~~ey inde, ynni "topl ums~ı.l devrim" olarak ele <1lrırü:::lo.

ww

sucluyor. Te ko şin 1 c r,öre, diyor yazo.r, o.z.:ııni prop;raınınızın sömijn•;c ve: yarı-feodal yanının to.sfiyesi ile sınırlı olacak,budo.. ,diyor d.cvo..mla, Kürdistan 1 da lmpi to.lizmi c;elişt irmek, -in:-;a etmek, btır,4uvcıı.zinin 1,:ı.l

ı_ f

politikasına r.ıakrsist

:\OÇ irın nl:::t ir.

E ı zpJ.ri 1 nin yeni ve or j inal c::örlişleri, mo..rksist ı~:ıtlcı (I) diycbilece(;i miz r;örüşleri öz olarak bıınlnrdan ibo.ret. ı ır


ww

w.

ne

te

we

.c om

Bn c;örüşler üzerinde duralım. Hemen farkedilecektir ki Rız~ari,asgari program, azami protçram gibi k.:wramları kullanırken demokratik devrimden hiç· söz ctmiyor.Azo.mi proc;rnmın,proletarya diktatörlÜGÜnÜ ve sosyalizm inşa procramı oldu(\u ve bunun bir toplumsal devrimi gerektirdi8ini belirtiyor,ve fakat cusgari program bir devrime-o, toplumsal devrim demeyi yet;liyor-te~abül etmez .O bir".mücadcle" pror:;ramıdır,"açil siyasal pratik e;örevlerimizin ifadesidir."Rızgari,öu "acil siyasal pratik görevlerimizin"ne oldu~unu da pek belirtmiyor.Ama,bu görevlerin"sömürr:eciler ve feodaller ile olan mücadelemiz" olması muhtemel di· Biz,ascari programı,sömüre;e ve yarı-feodal yapının tasfiyesini amaclayan bir program olduğu­ nu söylüyoruz.Rızc;a:ı;i ise bunun "acil siyasal pratik p;örevlerimizin ifadesi"(ne tür görevler ol~ı~unu henüz kimse bilmiyor,Rızgari'de açık konuşmuyor) oldtJltunu söylüyor. Biz,ascari pro~ramın r:erçekleçtirmesini ancak ve ancak işçi sınıfı öndcrli~indeki ulusal ve demokratik bir halk devrimi ile· olanaklı görüyoruz.Rıze;ari ise asgari pror:ramın t:,erçGkleçtirilmesini bi devrim meselesi olarak t;örmüyor. Şimdi soralım: " ••• burjuvazinin siyasi aksiyonı_ı_na marksist kılıf •• "rı;iydiren kimdir? Tekeşin mi? Rı?.c:ari mi? Bilimsel sosyalist ulnsal demokratik devrim çizr,isini samınan bizler mi,bu çiz42


ww

w.

ne

te

we

.c

om

r,iyi reel ve inkar eden, ııAsc;ari Programı ıı diye roformcu bir procramı savunan Rızgari mi? Bir iinceki bölümde verilen rakamı baz kabul edersek RızGarı,Türk burjuvazisinin ve de kapitalizmin Kürdistan'a ilk kez I950'lerde ~irdi5ini söylüyordu.Şimdi yıl,I980.Yani aradan 30 yıl gibi kısa bir zaman geçmiş bulunuyor. Rızr,ari bu 30 yıl zarfından feodalizmin tasfiye oldur~unu, toprak a(aları sınıfının bütünüyle Kürt ticaret bnrjı_ıvazisine dönüştü~ünü söylüyor ve bıma baC;lı olarak toprak devriminden hiç söz etmiyor.Aynı lhzc:ari, bir zamanlar Kürdistnnda kapitalizmin komprador(işbirlikçi) bir nitelik taşıdı~ını da söylemekteydi. Çimdi ~;o yıl r;ibi kısa bir zaman diliminde sömiirr,cci Türk D"r,4uvazisine ve komprador l<Gpitaltzminc feodalizmi hemen hemen bütünüyle tasfjye ettirip,demokratik devrim(I)yaptıran Rız­ f':Dri mi, ııburjuvazinin siyasi aksiyonuna marksist kılıf •• "c;iydiriyor,yoksa,emperyalizmin ve komprador kapitalizmin feodaljzm ile uzlaşmaz bir çcli~ki içinde olmadıklarını,bunların birl)irlcrini tasfiyeye yönelmediklerini(esas itib::-ıriylc), bn sebeple, ulus Gl demokratik devrimin i'r-~oclnJ.-Lzm ile birlikte işbirlikçi(komprador) k:1pitalizmi de tasfiye etmesi c;erekecee~ini, re o d :ı.l V ~.·arı-feodal ilişkilerin bütünüyle la~vının evrimci bir yolla deril ancak devrimci bir ;yolla mümkün olnca(";ını savunan bizler mi? 1

43


te

we

.c

om

Eminiz ki,bu defa da,Rızgari,Ki.irdistan'da fcodalizmin tümden yokedildi( ';ini savunrnadıe;ını, hala teferuat kabilinde n bazı kalıntıların varoldu~nu kabul etti~ini söyleyecc ktir.Ve bu iddiasını lafta benirnsediGi~ anti-feod al ilkeyi gösterere k F,erekcele ndirmeye çalışacaktır.Bu taktirde bile de~işen birşey olrnayacaktır.Çün­ kü,bu kadar kısa bir süreçte feodal üretim ili~­ kilerin büyük ölçüde tasfiyeye u~raması garipli~i bir yana,bu ilişkilerin arta kalan kalın­ tılarıntasfiyesini neden bir devrim sorunu olarak ele almayıp,kendili~inden yokolup gitmelerini beklediği sözkonusu olacaktır.Yoksa..,.Rız­ gari,feod al kalıntılar kendili~inden ve türnden yokolana kadar devrimin olabilece~ine inanmı­ yor mu? Neresinde n bakarsanız bakın,Rızgari opot-ünist

ww

w.

ne

bir çizginin savununctısu konumundadır. Lenin diyor ki:· "Kırsal alanlarda sınıf mücadeles inin özgüce getişmesini sa~lamak üzere yolıı açmak için bugün kırsal nÜf'l.ıS arasında kapitalis t uzlaşmaz karşıtların başlangıcıarının üzerine çöreklenc ve onların geli~melerini enr,eleyen serfli~in ttim kalıntılarının tomizlenm esi zorunludu r.Ve bu kalıntıların tümünü belirleyi ci tek bir dnrbeyle temizlerne si için k~lüye yardım etmek üzere .§_Qg b if çabada bulunuyor uz. Son diyorn z, çUnkü eeli~mekte olan Rus kapitalizm i,ayni işi kendiliğinden yapmak~a, aynı amaca d(;or1ı yürümek- -·· ~ama bunu, kendine ö~_g_ii_y_Q_I1t_~m_i_ı_ ş_i~c.!~-~--vr-; b_<:_~S.~


-...-:intr:rı1i_ni vıkıntı

ve

;;.çlık

izleyerek

yapmo.ktndır.

ww

w.

ne te we

.c om

Feodal sörn1ir1iden kcır:ilist sömürüye t5eçiş kaçınıl­ mazdır ve bı ını' enr;c l cnw;ye çalıGmak ya da tr r;eç iGtiıneyc"çhbalo.mak zararlı ve c;crici bir çaba olur. Ama bu r;eçiş,"paranın iktidarırırndan çok,eski köleci iktidarı r;elene[tine dayanmak süretiyle, ataerkil köyliilürtü kanının son damlasına dek sömüren senyörlerin mirasçılarını zor kullanarak devirmek biçiminde de ~erçekleştirilebilir. Elinin eme~i sayesinde dotal ekonomi düzeninde y:ı.çantısını sürdüren bu ataerkil köylülük yokT olmaya mahknmdur,ama onu"verr;iler"ya da kırbaç "nltında ezilmek"içkencesine YQ da uzun süreli, korkunç bir biçimde uzntmalı bir ölüm olan çalık işkeçesine mahkum eden hiçbir"gereklilik" ya da toplnmsal ve ekonomik devrimin hiçbir "iiznel"ynsası yoktnr. Ve (tıpkı Rusyanın giderek daha büyük ölçüde kapitalistleçti~i gibi)kapitnlist bir toplum küçük üroticilerin·refaha ermelirinin ve hatta rahat bir yaşantı sürmelcrinin olanaklı oldu~n konusunda herhangi bir hayalr. sı~ınmasızın, serflilc knlıntıların reformcu bir y.:intemle deP';il, ama tamamıyle ve koşuls11 z bir dovrimci yolla ortadan kaldırılmasını ve köklinden silinip ntılmo.sını talep ediyoruz."(Tarım Sorunları,sf:3II-3I2,Rus Sosyal Demokrasinin Tarım Profjrnmı' adlJ_ ycı.zı, P"J02, sol yayınları, a. b. c.

45


"E:'·er RıJsyc:' da J~ipov' vnri"nnnyasn re,jimi" ,on ila onbeş yıl kadar silrecek olursn,bu kalırrtı­ lar silinccekler dir;halk için sayısız ~liçlilkle herçeye

karşın,kendilikl~rin­

.c om

do~uracnklar,ama

den ortadan kaybolacaklardır.O zaman gliçlU bir demokratik k5ylli hareketi olanaksız hale gelecek ve artık"ser.flik düzeninin kalırrtıların il· ~ası 5örüşü'nü kapsayan bir tarım programını savunmamız olanaksızlaşacnktır."A.Y.sf:364,!ş­

çi Partisinin

Tarım

Fro~ramının

Yeniden Gözden

ne te we

Geçirilmesi'adlı yazı,IQOG)

ww

w.

I86I tarihi,lli·sya 'da kapitalist geliçmenin baf lanr;ıcı olarak kab- 1 edilir. Yukarıya çıkardı{~ı­ mız ikinci alıntıdaki satırların yazılış tarihi ise rqo6'dır.Başlan~ıctan bu yana 45 yıllık bi1 kap i tali st gelişim sözkonusııdlır. B' ma ra[;men, Lenin,feodal kalıntılarıntlimden silinebilrnes inj kendili~inden-"on ila onbeş yı1"r;ibi bir zamanc: ba(1ıyor.Yani"on ila onbe~:· ~/ıl"içinde devrimin ~erçekleşrnernesi halinde,bu kulıntılar hem gelis mckte olan Rus kapitalizmi tnrnfından kendilif;inden ve hemde "hükiimet politikasının bir sonucn olarak''silin ip giclr_~cr:ktir.Bu dnruma ra.··mr;n Lenin, bıı kalJ.ntıların "rE;formcu bir yöntemı~ de(:~ 1" ,R~ıs kapitalizminin";,~iddct ve bnskı yönte mi .• ;yı.kıntı ve açlık yöntemi" il o de Cil," zor kııllc:maro.k"," ••. tamamıyla ve koşnlsuz bir devri: ci yolla ortndan kaldırılmasını ve köklinden silinir ntJ_lmo.sını to.lep ediyoruz. "demektedir.

46


Vr t~lcbe as~ari pro~ramdn yer verilmek tedir. Gi.iriild\.ir-.:;ü e;ibi Rusya'da, I86I reformuna ,Rus kapitalizmi nin feodalizl e uzlaşmaz bir çelişki

.c om

iç inde oluçtma, onu tasfiyeye yönelen bir ni telik taçımasına ve hlikümet politikalarına raRmen feodal ilişkiler yarım yüzyıldan bir süre ;rn;..ama imlcrmı bulmııı;:lnrdır.Bizim cibi ülkelerde ise feodalizm in daha uzun bir stire yaşama imkanı

bulabildi~i

nçıktır.Nitekim,örne~in,

ne te we

Çin toplumu IS'I-0' tan IC)'I-'l' a kadar tam I09 yarım yüzyılı hnyli açkın bir yıl,Vietnnl'1 ise siirc yarı-feodal nitelikle rini korudulc:r. Hem

Çin'de hemde Vietnam 'da feodal ve yarı-feodal ili;:;k1lcr in l'::ökten temizlenm esi ancak demokratik devrimin sonucıında mümkün olabilmiştir. DPvrimini baçarmış baçka birçok ülkede farklı b:ir

dıırum

ortaya

çıkmamıştır.

konusuna c;elince: Te koş in' e göre l:i_irdir>tan ' lı komünist lcrin azami programı sömür:·;e V(~ ynrı-f'eodal yapının tasfiyesiC bununla sı, rrcır:ram

w.

/~?;:ımi

nırlı olması

bir

ynna)de~ildir.Bu Rız~ari'nin

r;öre azami pror;ram sosy:üis !; dr>vrim-p rolotnrya diktatürlür" -:;ünü inşa­ rro;·;r:ı_mı.dır.0i)zii ı'stamıza bırG.knlım: "Demokrat ik

ww

0ar0:ıtnsıdır.Tekoşin'e

hemen ••••• sosyalist devrime başlaya­ r.:·"ız.l(or;iııtisi:-ı; devrimi savı.1nuyoruz.Yarı yolda clurmcıycı.cat:ız."(!ki Trıktik,Lenin sf: ••• ) H:uwcı.ri,' •• baş çeliçme asç:ari prop:rama, temel çe-

d(~vrimden

-l i~·me ise azami V0 bıı 117

rc:öriişiinü

pror-ı:rG.ma

elenk

düşer" demekted ir.

salt Kürdistan özgülü ile ilgili


olarak ileri sürmekted ir. Bir kere

bıl r~örüş 'o.çı klıı

:a

k8VllŞtnruldu[ıı

ka-

çeliçmele r konusunun marksist literatürdeki konulı1ş tarzı ve dünya devrimci pratit';i ile taban tabana zıt bir rr,örüştür.,;;öyle

.c om

darıyla

ki,hPnüz bir marksist için-19~7-çelişmeler komısumı özel olarak ele alıpinceleyen ve sorunu kullandıf,ımız terimlerl e formiüe etmiş o-

ne te we

lan riao ,devrim öncesi Çin toplı.lmundaki temel çelişmeleri şöyle s aptamaktadır: "Çin ••• iki derin ve temel çelişmenin pençesi altındaydı.Çin ile arasındaki

emperyaliz m

halk kitleleri

çelişme

arasındaki

ve feodalizm ile •• ~

çelişme

iki temel

çelişkinin çözümii,yanı

kovulması

ve feodalizm in tasfiyesi

de(~il

asr;ari

pror:;ramına tekcı.bül

"A;yrıca

bı..ı

emperyaliz min ÇY~ nin 1

edi~rordu.

azami

Sömür-

bir toplum olan Vietnam t~plu­ mundaki temel çelişıneler de aynıydı.Vietnam !şçi Partisi Tarihi 1 nde şöyle demiyor: "Ülkemizd e "Qaş­ l~ca iki çelişki egemendi; Ülkemiz ile fransız ve

yarı-feodal

w.

~e

emperyali zmi arasındaki çelioki ve halkımızla, özelikle köylülükl e feodal toprcı.k sahipleri sını­ arasındaki çelişki. "(A.r~.y.sr:c3)

ww

konu Giaap 1 ın "Halk ;,nvac;ının Ar>keri San~1t i" adlı nserinde de "tPmel "çr:lü;Jd kc.vrcı.mı ilc :;ıı­ knrıdaki tarzda yer alıyor. Devrim :ince si ckn811-

Dı ı

de

sömi~rrr:c

ve

yarı-feod<ıl

ni tclü:

tc-~r,;ı~-an

"r:. ~=O:''''

ve G. Yemen 1 de de temel çelişkil~'r benzer c,;:ci_lcic 1 saptanıyordıı. Yakın r;eçmif,:tc Fortel:i~3 in sömi:r. ·(leri clurumunda olan Ginc ,Anr;olo. ve

r:ozr::rrıbii~' ı

(•


.c om

de sorun farklı bir tarzda konulmu yordu.C abral Gine toplumu ndaki temel çelişkileri şByle belirtiyor :"Hüca delenin başladığı andaki temel çelişkinin ne old.u~unu saptama k ilk işti.Bizce temel çelişki,Portckizliler ve uluslararası burjuvaziyle(emperyalizm,Tekoşin)sBmürdükleri halkımız arasl.nd akiydi.U lkenin içinde de temel çelişkiler vardır.SBmür~ecilikten kurtuldu ktan son-

ww

w.

ne

te

we

ra Gine'de arta kalacak asıl çelişki,yBnetici sınıflar,feodal f,ruplar la,belli bir toplums al düzenlenişi,yBnetim biçimi olmayan kesim arasın­ da başverecektir."(Gine'de Devrim, sf:74,Ko ral Y.) 11 Porteki z sBmürgecili~ine karşı herkesi ulusal kurtuluş mücadel esinde birleştirmeliyiz;temel çelişki burada yatmaktadır."(A.y.sf:76)Ve bütün bu ülkelerd e temel çelişkilerin çBzümü bir devrim pro~ramı olan asGari program a tekabül ediyordu.Görülece~i gibi,Çin ,Vietnam ,Kuzey Kore,G.Y emen, Gine,An gola ve Mozamb ik'te,bu ülkeler in hepsind e, bir de~il iki temel çelişki sayılmaktadır.Çünkü bu ülkeler in hemen hepsi sBmürge ve yarı­ feodal(Çin,yarı-sBmürr;e-yarı feodalve bir dönem, yarı-sömürge-~arı-feodal nitelik te sömürge ·:·· idi.Por tekiz sBmürg eleri nisbeten farklılık taşıyordu.Yar-feodal

ilişkilerin yanısıra,feoda­

lizm öncesi ilişkileri de barındırıyorlardı) ülkelerd i.-Hepsi de iki nitelik taşıyorlardı. Sömür~e ve yarı-sömürge niteliklerininyanısıra , kapital ist gelişme bakımından oldukça geri,

49


ww

w.

ne

te

we

.c om

feodal üretim ilişkilerinin af,ır bastığı ülkelerdi,yan i bir diğer nitelikle ride yarı-feodal olmalarıydı.GBrülüyor ki sBmür~e ve yarı-sBmlir~e bağımlılıgı ile feodal ve yarı-feodal üretim ilişkilerinin etkinligi her yerde ve her zaman de~ilse bile genellikl e bir içiçelik,b ütünlük arzediyor. SBmürge ve yarı~sömürge kBleliği ile feodal ve yarı-feodal: kBlelik koşulları birbirini tamamlıyor.!kiz karde§ler gibi adeta.Rızgari' nin Kürdistan'ı hem sömürge bağımlılıgı içindeki bir ülke olarak ve feodal ve yarı-feodal ilişki~ lerden neredeyse bütünüyle arınmış,kapitalizmin, hakimiye tini hızla ve kesin bir biçimde kurmuş bulundu€1;u bir Ülke olarak görmesi yukarıdaki gerçeg;i red ve inkar etmesidir .Bizce Rızgari kürdistan 1ın sömürge bir ülke olduc;unu sadece lafta benimsiyo r.Çünkü sBmürge ülkeler ile kategorik anlamda "batr;ımlı"(eskinin Polonyası,Ukraynası vb.e;ibi)ü lkeler arasındaki tek ve başlıca fark kapitalis t bakımdan gelişme düzeyleri arsindaki fark olmaktadır.Sömürgeler,kapitalist gelişme düzeyleri itibariyl e son derece geri bir durumdadırlar.Rızgari1nin Kürdistan somutuna ilişkin tahliller i bu ayrımı silmckted ir.Bu tahliller e ~Bre,Kürdistan ın sömürge baEımlılığı içindeki bir ülke olmasi düşünülemez bile.Bu nedenle Rızgari nin tesbitler i kendi içinde tutarlı olmaktan uzaktırlm.r. Zaten Rızgari 1nintemel siyasal konuiarda ki tesbitler i(tesbit demek mümkünse) 1

1

50


de inkarı temeline oturtulmuştur.Açıkca ortada olan e;erçek,.budur.Şimdilik bıı kısa hatırıarnayla yetinip esas konumuza dönelim. Açıktırki,Rızgari'nin e;enel(evrensel)sir tcz(I) ol:ır:tk ortaya attıC;ı, temel çelişki azami programa denk düşer tezi(I) her ülke ve durumda[bu ibareyi dlişüşümlizün nedeni. bazı durumlarda teeel çelişki ile azami programın çakı0abilece~i­ ni r~zönünde tutmamızdır.)geçe~li ve do~ru bir tez der;ildir. Aynı şekilde," •• baş çelişme asgari porr;rama ••• denk düşer"görüşü de eksik ve yanlıştır.Böyle bir F~örüş asgari programi sakatlayan,konuyu bir kaç örnekle açmaya ve açıklamaya çalışalım. Stalin sömüre;e ve yarı-sömürge ülke devrimlerinin üç evreden geçece~ini s~yler ve bu evreleri şöyle sayar: "Birinci evre: Devrimin darbelerin:ı,esas olarak, yabancı emperyalizme (yabancı kapitalizme)karşı yöneltiği,ve ulusal burjuvazinin devrimci hareketi destekledi~i genel birleşik ulusal cephe dc1.:rimi. İkinci evre: Ulusal burjuvazinin devrimden çekildi~i ve hareketin,on milyonlarca köylünün c~liçlü bir devrimci biçimde geliştiği burjuva demokratik devrim. Üçi:rıcü evre: Sovyetik devrim."(Troçkizm mi, leninizm mi?sf:332)

gerçe~inin

ww

w. ne

te we .

co m

sjmtirge

5I


ilk iki evre,Ulusal Devrimin evreleridir.Bu evreleri üç olarak saymak mümkündür.!lk iki evrenin arasına ulusal yan ile demokratik yanın eşit önem taşıyabile~ ce~i bir evre koyarak.Bir die~r noktada aşılan yada geçilen bir evrenin yeniden gündemleşece­ ~ini gözönünde tutmaktır.Yani herhalükarda kekanik bir yaklaşma,kalıplaşmış de~işmez bir formülasyona sapıanmamak gereki:r..Bu kısa vurgulamanın ardından baş çelişki ve asgari program

te we .

co m

Açık~ırki,Stalin'in saydı~ı

arasında Rızgari'nin kurdu~u özdeşli~in yanlış­ lı~J.:.±p.koymaya çalışalım.

ww

w. ne

Bugünkü aşamada sömürgesel bir devrim olan Kürdistan devrimi,Stalin'in saydı~ı her üç evreden de geçeçektir.Ulusal demokratik devrimimizin (ilk iki evreyi kapsar)ilk evresi,baş çelişki­ nin ulusal çelişki oldugu evresidir.Baş görev ulusal kurtuluş görevidir.Yani devrimin darbelerini,esas olarak,yabancı emperyalizme (biz Türk-Arap-Fars sömürgecili~ine ve emperyalizme olarak anlayalım,Tekoşin).karşı yöneltti~i •• 11 evredir. Bu evrede işçi sınıfımızın öndeli~indeki cephede yeralacak mütefikler,en başta köylülük(bütün köylülük)olmak üzere,kent küçük burjuvazisi ve ulusal(milli) burjuvazidir.De~işik sınıf ve tabakaları kapsayan Cephe kaçınılmaz olarak özgül ilkelere ve özgül bir politik programa sahip o·lacaktır.Le Duan Cephe politikasını şöyle tanım­ lıyor:

52 .


Cephe,belirli bir ortak savaşım profjramı temeli üstimde işbirlici yapan,çeşitli sınıfları içine alan bir karşıtlar birli~idir.Bu yüzden, içinde farklı sınıflar olmayan bir cephe düşl.inülemez .Cephe politikası ile ilgili bütün sorunlar,ilke olarak benimsenmiş bir çizgiye dayanarak,belli bir sınıf açısından incelenmeli ve çözülmelidir.Temclde benzer çıkarları olan sınıflar vardır ve Çıkarları ancak belirli bir ölçüde uzlaşan sınıflar vardır.Her sınıf, kendisine Uzgü ve ortak çıkarlar u~runa,Cephe içinde öteki sınıflarla güçlerini birleştirir~Ayrıca, bu ortak çıkarları da her sınıf kendi açısında del!;erlendirir.Proletaryanın tarihsel konumu bakımından,onun sınıf çıkarları ile ortak ulusal çıkar aynidır.Ama öteki sınıfların herbirinin ·~ çıkarları ortak ulusal çıkarla bazı bakımlardan uzlaşır,bazı bakımlardan ise farklılık gösterir. Bu nedenle cephe,birli~i korumaya ve güçlendirmeye ne kadar çaba harcarsa da Cephenin farklı sınıfları temsil eden çeşitli üyelerinin görüş açıları arasında ister istemez bir çatışma olacaktır.Çatışmasız tek yanlı birlik,pratikte birliğin yıkılmasına ve Cephenin çökmesine götürür. Ortak bir politik programı tamamlanması temeline dayanan ilkeli bir savaşım nasıl yürütüleceği bilinirse, o zaman,birl1ği yıkmak ve cepheyi zayıflatmak yerine birli~i güçlendirecek ve

ww

w.

ne

te w

e. co

m

11

53


m

cepheyi pekiştirecek tek şey yapılmış olur. 11 (Vietnam Devrimi,sf:3,Bilim ve Sosyalizm yay.) Açıktırki 11 • • Çeşitli sınıfları içine alan bir 11 karşıtlar birlig;i 11 olarak cephenin ortak •• politik programı 11 özgül bir programdır.!şçi sınıfı­ nın asgari programının çok çok gerisinde bir baş çelişki(baş

görev)olan ulusal çelişkinin çözümlenmesi hal~nde olsa olas cep·henin ortak politik programı tamamlanmış olacaktır. Feodal ilişkiler ile ko.mprador kapitalist ilişkiler henüz tasfiye edilmemiştir.!kinci ev~ renin görevleri henüz durmaktadır.O zaman,sadece sömürge köleli~ini de~il,feodal köleligi ve komr radarkapitalist köleligide(kısaca yarı-feodal sömürü ve zulmü)tasfiyeyi amaçlayan as~ari programı nasıl oluyorda tamamlanmış sayabiliriz. Nasıl olurda 11 • • • baş çelişme asgari programa denk ••• düşer 11 ?Besbelli ki Rızgari işçi sınlfının asgari porgramını,cephede yeralabilecek tüm sı­ nıflar üzerinde birleşebilecekleri bi programa indirgemekle işçi sınıfının politikasını ulusal burjuvazinin politikası ile çakıştırmaktadır. Evet bir kere daha,kimdir, 11 • • • burjuvazinin siyasi aksiyonuna marksist kılıf 11 uyduranlar?!şçi sınıfının asgari programını·burjuvazinin ve kÜçük burjuvazinin kabul edebileceg;i bir düzeye 11 denk 11 düşüren Rızgari mi,biz mi?Azami .program temel çelişkiye tekabül eder deyip,gerçekte

ww

w.

ne

te w

Bu evrede

e. co

programdır.

54:


du asGari porgrama indirgeyen Rızgari mi, biz mi? Rız~ari'nin baş çelişme ile asgari program arasına eşit işareti koyan anlayışının çarpıklı~ı­ nı gösterecek baş örnekler vermek mümkün.Çünkü ba0 çelişme bir evreden di~er evreye geçildi~in­ de,hata bir evrenin kendi içindeki farklı aşa­ malırnda bile de~işebilecek türden bir·çclişmedir. örneein halk yığınlarıyla faşizm arasındaki çelişmc,hcrhanF,i bir evrede baş çelişme olarak gündemleşebilir.Ama anti-faşist cephenin programı asgari porgram düzeyinde istisnai durumlarda tekabülüyet sözkonusu olabilmekle birlikte olamıyacaktır.Halk güçleriyle faşizm arasındaki çelişkinin çözümü (nihai anlamda de~il)her zaman ve her yerde asgari programın gerçekleşmesiyle pro[~ramı

et ew e. co m

azami

çakışmayacaktır.

salt siyasal-iktisadi temelden kopuk bir olgu olarak gören anlayışı da sakat bir anlayıştır.Baş çelişme, daha de~indi­ ~imiz gibi,mevcut çelişkiler içerisinde,"nisbi siyasi önem bakımından"önder rolü oynayan,ya da Stalin'in deyişiyle"siyasal yaşamın odak noktası" (Lenin de en zayıf halka'ya da zinciri sürükleyecek halka) olan çelişmedir.Ama salt siyasal önemi olan,salt politik yönü bulunan bir çelişkiyi

ww

w. n

Rızgari'nin.b~ş

çeliçme

de~ildir.

çeliçme asgari pDograma,temel çeliş­ me azami programa denk düşer denklemi ile bu Rızgari,baş

55


et ew e. co m

birbirine sıkıca ba~lı iki çelişme arasına Çin seddi de koyuywr.Baş çelişme,sık sık görüldü~ü gibi temel çelişme ile ya da temel çelişmclerden birisiyle çakışabilmektedir.örne~in,ülkemizdeki temel çelşimelerden birisi olan ulus ile sömürgecilik arasındaki çelişki içinde bulundu~umuz aşamada aynı zamanda baş çelişkidir de.Demokratik devrimlerini tamamlamış ülkelerde ,diyelimlci bir ABD,Fransa,Almanya vb.debir tek temel çelişme, emek-sermaye çelişınesi vardır.Ve bu çelişme gene-: Ilikle baş çeıişme ile çakışmaktadır.Peki bu.duruma göre, azami program baş çelişme i_ie de çalcı-,·~ şabilmiş olmuyor mu? Hasılı,Rızgari'nin ortaya attı~ı teori iskambilden bir şato gibidir.Nere?sinden dokunursanız yılcılmalctadır.Fazla dokunmayalım,çünkü yazık.

Rızgari,temel çelişki

ww

w. n

azami programa/azami Program toplumsal devrime/toplumsal devrim üretim biçiminin deeişmesine/tekab~l eder. Şeklindeki bir denklem-teori anlayışından hareketle,"Tekoşin,sömürgeciler ve feodallar ile olan mücadelemizi Kürdistan'da üretim biçimini de~iştire~ cek,yeni üretim biçimine geçecek bir düzeye terfi ••• "ettiriyor demektir. Rızgari,"Tekoşin,sömürge ve yarı-feodal yapının tasfiyesini bir devrim olarak görüyor.Oysa bu bir devrim olmayacaktır.Çünkü bir üretim biçiminin yerine bir dilSerini koymayacaktır"demeye getiriyor.

56


we

.c om

Sôml irge ve yarı-feodal tasfi ye edec ek olan UDD 'i bir devri m olara k gôrm editi içind e,on u defte rde-n siliy or.Y erin e "anti -söm ürge ci ulu11 sal demo krati k müca dele" , ~1ücadelemiz" terim lerin i koyu yor.: Cevr im olar ak,s alt sosy alist devri m düşünüyor."Temel çelişkinin çözüm ü demek bir üreti m biçim inin başka bir üreti m biçimi ne dönüşmesi dem ektir "diy erek ,bizi m sapt abir üreti m tı[~ımız teme l çelü ;kin in çözüm ünün biç imi de(i;işikliC;ine yol açmayaca[!ını, yo..ni toplu msal devr ime( yn do. devr ime) teko. bül etme yekapi taliz mi ce~ini,bu nede nle bizim olsa olsa zu falan r~eliştirme ve inşa amacında olduğumu

söyl üyor . Konu yu bira z açalım,açalımki,~devrim kavramıyla sade ce oyna yan ve olalanarı devri m geve zele ri demo c;oji için boş alan bulamasınlar. Sol'd a bugü ne kada r bir düzin e devri m tanım~

ne

te

11

yapıldı.Çeşitli

kalıplar

oluşturuldu.Kimi

gibi yüze ysel bir daha iler i şekilde bir üreti m biçim inin yeri ni bir biçim in alması olara k,kim i de salt poli tik mladı. iktidarın el değiştirmesi olara k tanı

ww

w.

devrimi,Rızgari'nin yaptı~ı

ikis ini blitnleştirerek yapılan tanım­ lama larda oldu .Yen i bir form ül de biz verm ek niye tinde de['t iliz. Dade ce, l'lark s ,Len in ve Stal in akta raca k, tarafından yapılmış bir kaç tanımı sorun un yüze ysel bir biçim de, tek yönl ü olara k Şüphesiz

ıp, kavranmasının yanlıç,lığını vurgulay

57


somurge ve yarı-feodal yapının tasfiye sinin niçin bir devrime tekabül etti~ini,ülkemizde temel çelişkinin çözümün ün gerçek anlamda bir devrim oldu~unu belirtece~iz. nın

ünlü

11

.c om

Marks'ın,Ekonomik Politi~in Eleştirisine Katkı'

Önsözün deki 11 toplums al

şöyledir·:. 11

Gelişmelerinin

devrim 11 tanımı

ww

w.

ne

te

we

belirli bir aşamasında toplumun maddi üretici güçleri ,o zamana kadar içinde hareket ettikle ri mevcut üretim ilişkileri­ ne,ya da bunların hukuksa l ifadesin den başka birşey olmayan mülkiye t ilişkilerine ters düşerler.Uretici güçlerin gelişmesinin biçimle ri olan bu ilişkiler,onların engelle ri haline gelirler.O zaman bir toplums al devrim ça~ı başlar !ktisad i temelde ki değişme,l:::ocaman üst-yapıyı, büyük ya da az bir hızla alt üst eder.Bu gibi alt üst oluşların incelen mesinde ,daima, iktisadi üretim koşullarının maddi alt üst oluşu ile •• insanların bu çatışmanın bilincin e vardıkları ve onu sonuna kadar götürdü kleri ideoloj ik biçimleri ayırt etmek gerekir ."(A.g. y.sf: ••• ) Bu tanımı,toplumsal devrim, bir üretim biçimin in bir dig;erin e dönüşmesidir biçimin e solanak bir zorlamanın ifadesi olabilir .Ve yüzeysel.kalır. Çünkü yukarıdaki tanım "iktisad i üretim koşul­ larının maddi ve alt üst oluşu •• ","iktis adi temelde ki değişme ••• " nin yanısıra "üst yapı•nır 11 alt üst" oluşunuda içermek tedir.

58 .


ı·,yrıccı.

ww

w. ne

te we .c

om

bn tanırnın özellikle vuguladıt~ı nokta iiroti.ci güçler ile üretim ilişkileri arasındaki çclişki,çatışrna,noktasıdır.Ve devrim bu çelişki­ yi çl:izrnelidir. I,onin, iki to..ktik' te, "f·1nrksist aç ıda devriİn 1'diyor, "ye:ni_ üretim ilişkilerine uye;un düşmeyen ••• eskirniç siyasal üst yupının,belli bir anda,zor yoluyl3. yıkılrnasıdır."(A.c;.y.sf:I53) Gtalin,"İktidarın hanc;i sınıfın ya da sınıfların elinde oldı.ığu meselesi ,hanc;d. sınıfın ya da sı­ nıfların devrilece~i ve iktidarın hangi sınıfın ya da sınıflcırın eline ceçece[';i meselesi "diyor, "bütün devrirolerin esas rneselesi"dir.(N,D .D.sf:2r: Gene Lenin 11 lhsan Tezleri ve Ekim Devrimi" adlı l:itapto. ;yer alan SL5zlerinde 11 !ktidarın bir sı­ nıftan ötekine ~oçiGi •••• devrimin birinci (ilk), bc.;;lıc:ı. ve esas belirtisidir." (Taktik Uzerine llektuplar' ,A.g.y.sf:IU)diyor . Kıso.ca bir devrim herşeyden önce siyasal iktidar sornnunu çözmelidir.Yukarıdald tanımlarda politik iktidar sorunu,politik dcvrirn,ön plana çı­ kıyor.İşçi sınıfı önderlitinde kaçınılmaz olarak proleter devrime ba[(;lanacak olan ulusal demokratik devrim ve sosyalist devrimlende,eski tip bıü·j uva-deınokrat ik devrimlenden farklı olarak yeni üretim ilişkisinin yukarıdan aşac;ıya sözl~onusudur .Bu özgün durum, UDD ve sosyalist devrimlerde politik iktidur sorununu iki kat önemli kılmaktadır.Zira,yeni üretim ilişkilerinin


iktidar,sosyalizmin maddi koşullarını hazırlayacak olan demokratik halk iktidarı ya da proleterya diktatürlü~ü aracılı~ıyla olacaktır.!ktidarın saptı,eski-tip burjuva devrimlerde oldu~ gibi devrimin sonuna de~il, başlangıcına tekabül eder. Bu kısa hatırlatmadan sonra,şimdi,temel çeliş­ kinin çözüimesinin,sömürge ve yarı-feodal yapının tasfiyesinin neden bir devrime tekabül etti~ini

te we .c

om

inşası,bu

açıklamaya

çalışalım.

Kürdistan'da temel çelişkiyi şöyle saptamıştık: "Temel çelişme,sömürge ve yarı-feodal yapının üretim ilişkileriyle yeni üretici güçler arasındaki çelişmedir.Kürdistan toplumunun iki niteliği yani sömürge ve yarı­ feodal nitelikleri yüzünden bir değil,iki temel çelişme mevcuttur.Bu iki temel çelişme·, ulus ile sömürgecililc ve halk yı~ınları ile özelikle feodalizm arasındaki çelişmelerdir.

w. ne

Biz,Tekoşin-4'te

"(Tekoşin,sayı:4,sf:I93,bir eleştiri:Rızgari­

ww

Ala Rızgari ve Rızgari-5 üzerine) Temel çelişkinin tanımını yaparken neden"özellikle feodalizm"demiştik?Çünkü "yarı-feodal yapının üretim ilişkileri"Feodalizmden ibaret de~ildir.Feodalite öncesi ilişkileri bir kenara bırakırsak,bu ilişkiler feodal üretim iliş­ kileri ve komprador'dur(işbirlikci)kapitalist üretim ilişkileridir.Zaten daha öncede uzunca açıkladı~ımız

gibi,yarı-feodal

yapı,feodalizmle

60


ww

w.

ne

te we .c om

kapitalizmin ,feodulizmin hakim oldu~u bir bileşimini ifade eder,Bu bileşimini ifade eder. Lu bileşim de feodal ilişkiler a~ır bustı~ı için, '~özellikle feodalizm" diyorduk .Kısaca yukarıda verdi~imiz tanımı,biraz uzunca olmasının sakıncası yoksa,şu şekilde de ifade edebiliriz: İki temel qelişki,ulus ile sömilrgecilik ve baş­ ta köylülük olmak üzere halk yığınlarıyla başta feodalizm olmak üzere feodalizm ve kampradar kapitalizm arasındaki çelişkilerdir." Şimdi bu çelişkilerin çözümünün tam da bir devrim meselesi oldu~unu,toplumsal devrime tekabül ettiğini açıklayalım.Ülkemizde temel çelişkiler­ den ve ilki ulus ile sömürgecililc arasındaki çelişkiydi.Bu çelişkinin çözümü ulusal devrime tekabül eder.A.Cabral'ı dinlcyelim: "Sınıfların gelişim sürecieri içinde üretim güçlerinin ve mülkiyet biçimlerinin birden deği­ şimi sonucundaki şiddetle dönüşümlere devrim denir."(Gine 'de Devrim.sf:II I) Bu tanım aşa~ı yukarı üretim biçiminin değiş­ mesi şeklindeki,biraz evel değindi~imiz tanım­ la çakışmaktadır.Fakat bu tanımı getiren Cabral şunları~.da söylemektedi r: "Öyle ise şu sonuca varabiliriz :Ulusal lrurtuluş ancak,ulusal üretim güçleri her türlü eg~­ menlikten kurtulduğu zaman vm.rdır."(A.y.sf:I20) " ••• ulusal kurtuluşun temeli ••• her halkın kendi tarihine sahip olması hakkıdır,hedefi ise •••• ulusal üretim güçlerinin gelişimini özgür6I-


lü~e kavuşturmaktır. 11 (A.y.sf:I2I)

te we .c om

..... e(!;er ulusal kurtuluşun,üretim güçlerinin gelişiminde derin bir de~işimi gerektirdi~ini kabul ediyorsak,görürüzki ulusal kurtuluşun bu olgusu kaçınılmaz olarak bir devrimle çakışmaktadır. E' (A .y. sf: I2I, a. ç .Cabral) Evet,devrimi 11 Üretim güçlerinin ve mülkiyet biçimlerinin (üretim ilişkisi,Tekoşin)birden de~işimi ..... yani üretim biçiminin (tarzının) de~işimi (ki Rızgari'de hemen hemen böyle ta-

nımlıyor)olarak tanımlayan Cabral,Rızgari'nin

aksine,ulusal

kurtuluşu

da devrimle

maktadır.Çünkü Cabral'ında belirti~i

lusal

çakıştır­

üzere u-

kurtuluş,sömürgeci devletin,gelişmesini

şiddete baş

vurarak önledi~i üretici güçleri gasp 11 tam kurtaracak, onları özgür-

ne

bu gerici

11

leştirecektire

ww

w.

Ulusal üretici güçlerin gelişmesi önündeki engelleri silip süpürecektir.Bunu şiddet-kullana­ rak 11 ulusal güçlerin kurtuluş şiddetleri"nı kullanarak yapacaktır.Çünkü diyor Cabral, ..... emperyalizmin ajanlarının canice şiddetle­ rine karşı,ulusal güçlerin kurtuluş şid4etleri olmadan ulusal kurtuluş yoktur."Rızgari,ulusal kurtuluşun, ..... bayrag;ın direğe çekilip ulusal marş'ın çalmasıyla bitmedi~ini ••• "kabul ediyorsa,ulusal kurtuluş bir devrime deruc düştü­ ~ün~ de kabul etmelidir. Açıktır ki,sorun,ulusal üretici güçlerin önün. 62


engeli kaldırmuk, onların gelişim süreci-=' ni s(jmi.ir[';eci sömürü ve zulümden devrimci şid­ det kullanara k arındırmak,Gr;ürleştirmektir. Ulusul kurtuluş bu nedenle bir devrimdir .Bu devrim,Ki irdistan ~ibi bir kBylüler ülkesinde öz olarakta köylü devrimidi r. Ülkemizde ki temel çelişmeleDden ikincisi ise 11 ••• başta köylülük olmak üzere halk yıı1;ınları ­ ile başta feodalizm olmak üzere feodalizm ve komprador kapitalizm arasındaki "çelişmeyai. Bu çelişme de feodal ve komprador kapitalis t üretim ilişkilerinin (yarı-feodal yapının üretim ilişkileri) tasfiyesi ile çözülecek tir. Yani; 11 sömürgec iler ve feodaller ile olan mücadelemiz ••••• Kürdistan da üretim biçimini deU;iştirecektir.11 Ama bunun yerine sosyalist üretim ilişkileri hemen konulamayacaktır. Ulusal demokrati k devrimin -politik anlamda-z aferi ile birlikte oluşacak siyasal iktidar esas olarak, proletery a önçülügün de devrimci işçi...:köylü iktidarı olacaktır.Bu iktidar ulusal demokrati k devrimi tamamlay acak,sosy alizme geçiş aşaması olarak niteleneb ilecek olan baQlangıç aşamasında sosyalizm in maddi ve teknik temelini kuracaktır.Ve sosyalist devrimin görevleri n• el atacak,so syalizmin inşaasına

ww

w. ne

te we .c

om

dd;:i

girişecektir.

Özetle,söm ürge ve yarı-feodal yapıyı tasfiye edecek olan proleter devrimci ulusal demok-


ww

w. ne

te we .c

om

ratik devrim stratejisi Rızgari'nin aksine toplumsal bir devrime tekabal.eder.Rızgari' nin bunu toplumsal devrim olarak görmemesi 'onun marksist anlarnda devrim teorisini· mekanik bir biçimde kavramasında,daha do~rusu kavramasından iler~ gelmektedir. Rızgari,demokratik devrim ile sosyalist devrim arasındaki ilişkiyide do~ru olarak ~avra­ mamaktadır.O bu nedenle demokratik devrimin üzerinden atlarnaktadır. Lenin diyor ki: "Sınıf bilincine sahip bir işçi,sosyalist mücadele u~na demokratik mücadeleyi ya da demokratik mücadele u~runa sosyalist mücadeleyi unutabilir mi? Hayır,sınıf bilincine sahip bir işçi kendisine sosyal-demokrat (sosyalist-Tekoşin) adını verir,çünkü bu iki mücadele arasındaki ilişkiyi kavrar.Demokrasi yolundan, siyasal özgürlük yolundan ~eçmeksizin sosyalizme giden bir yol olmadığını bilir.Bu nedenle nihai amaç olan sosyalizme ulaşabilmek için tam ve tutarlı bir biçimde demokratlaşmayı elde etmek için çabalar.Demokratik mücadele ile sosyalist mücadelenin koşulları niçin aynı de~ildir? Çürllcü işçilerin elbette bütün mücadelesinin herbirinde farklı yandaşları olacructır. İşçiler demokratik mücadeleyi,burjuv azinin bir kesimi,özellikle küçük-burjuvazi ile birlikte yürütecektir.öte yandan sosyalist mücadeleyi

64


om

ise burjuvazinin tümüne knrşı yürüteceklerdir. Bürokrata (otokrasi,Tekoşin) ve toprak beyine karşı verilen mücadele,bütün köylülerle birlikte hatta halivakti yerinde köylülerle (zenGin köylülük ya da köy burjuvazisi ,Tekoşin) ve orta -köylülerle birlikte yürütebilir ve yürütülmektedir.öte yandan,burjuvaıziye karşı

te we .c

NUCADELE,ancak kır proletaryası ile birlikte ve bundan dolayı da halivakti yerinde olan köylülere karşı tutarlı bir biçimde yürütebilif~ ~Tarım Sorunları,sf:348;_349)

w. ne

"Anacak ekonomi politikten ve dünya devrimlerinin tarihiden tamamıyla habersiz olanlar,bunların iki ayrı ve farklı toplumsal savaş olduklarını görmezlikten gelebilirler."Bir an önce" li~i talep etmek süretiyle bu savaşların farklılıklarına gözlerini kapamak,insanın kendi kafasını kanadının altına saklayarak e;erçe€Sin tahlilini yapmayı reddetmesine benzer."(A.y.sf: 3'~9)

Rızr;ari,Lenin"in"işin

marksist gerçekleri" !şte

ispatı:Kürdistan

ABC'si"

dedi~i

"bu temel

kavrayabilmiş midir?Hayır.

ww

devriminin demokratik nitelikte bir devrim(bugünkü aşamada)olmadı~ını söyleyen ve yarı-utangaç bir şekilde sosyalist devrim öneren Rızr,ari,Sosyalist devrimle ba~­ daşmayan bir itifaklar politikasınn savunabilmektedir •. Bunu,burjuvazi (o ulusal demiyor,ama ta kendisi-

65


om

dir)ve küçük burjuvaziyi müttefit görerek yapmaktadır.(Bkz.Sayı:5 ve başkaları) Oysa,Lenin, işçiler diyor, "•••• sosyalist mücade;J_eyi ise burjuvazinin tümüne karşı yürütecekle rdir. 11 Biz, Tekeşin'in 4.sayısında demokratik devrim açısından bakıldı~ında da Rızgari'nin do~ru ve tutarlı bir ittifaklar siyasetine sahip olmadı­

ğını belirtmiştik.Hangi açıdan bakılırsa bakıl­

sın,ister

te we .c

demokratik, ister sosyalist devrim açı­ sından yaklaşılsın,Rızgari nin ittifaklar politikası,bilimsel sosyalist bir politika değildir. öncülük anlayışıda öyle.Rızgari-9'da sözde güçbirlig';i düzeyi ile ilgili olarak önerilen dekle1

rasyon(ilke-protokol-gerekçe)incelendi~inde, Rızgari'nin

ww

w. ne

proletarya öncülüg';ü kılıf~ altında gerçekte mevcut tüm grupların(ki esasen herbiri ayrı bir sınıf eg';ilimini temsil etmektedir.N esnel anlamda gerçek budur)karmasından oluşan hem parti hemde cephe işlevi gören bir model önerdig';i görülecektir.Yazıyı uzatmak için sözünü ettiğimiz ilke-protoko l-gerekçe metnini aktarmıyo­ ruz.Okuyucu sözkonusu metni incelerse söylediklerimizin doğruluğunu görmekte güçlük çekemeye~ cektir.Güçbirliği ile ilgili olarak önerildiği söylenen protokolün özünde katılacak grupların örgüt ba[";ımsızlığını yokeden, görüş ayrılıklarını yasaklayan bir nitelik taşıdı~ı göze batacnktır. Kısaca Rızgari'nin hiç bir temel sorunda(prog ram,öncülük ,ittifaklar vb.)net ve düzgün bir &6


politikası

bir

yoktnr.O,düze;ün ve

do~Sru

çiz~i

w. ne

te we .c

om

yerine bir e~ri çizmiştir.üstelik bu e~ride ideolojik-politik birlikte önermektedir. Dahası Tekoşin'in kendisiyle ayni görüşleri so.vımdut:Çnnu fakat bilinçli olarak ayrılık nok- . taları çıkarmaya çabalad:ı.~ımı;~.iddia etmektedir. Bir kere daha,Leni diyorki: "Oportünizmle savaşta söz ederken, bugün o portünizmin her alandaki belirleyici niteli~ini, yanı bulanıklığını,şekilsizli~ini ve kaynaklı­ ~ını hiçbir zaman akıldan çıkarmamalıy~z.Bir oportünist,yapısı r:;ere~i,her zaman açık ve kararlı bir tutum takınmaktan kaçınacaktır,her zaman orta yolu arayacaktır,karşılıklı olarak birbirini dıştalayan iki görüş noktası arasıhda her zaman bir yılan ~ibi kıvrılacak ve her iki c;örüşlede "uzlaşmaya çalışacakve fikir ayrılık­ larını,küçük de~Sişikliklere,kuşkulara,masum ve saye;ılı ögütlere indirr:;eyecektir.v b.vb."(Bir adım ileri,iki adım ~eri,sf:242) Bir kelime do.hi eklerneyi ustaya sayc;ısızlık sayıyoruz.

ww

SON B!RKAÇ SÖZ DAHA Rız~ari kendisine yönelik eleştirilerimizi birçok konuda cevapsız bıraktı.Bu eleştirilerin kendisinin "marksist tezleri"(I) dedi~i tezler üzerinde "endişe yaratmak",Rızgari'de "derin tahribatlar"yapmak amacı taşıdı{Sını vb.ileri siirdü.Bu Rızgari'nin iyi bilinen huyudur.

67


ww

w. ne

te we .c

om

O,ideolojik -politik acizli~ini örtrnek için, kendisi dışındaki siyasi hareketlerle polor:ıii~c girmekten hep kaçınmıçtır.Ustelik böyle bir tartışma platformunu ortadan kaldırmak için elinden ne geliyorsa yapmıçtır.Temel meseleleri tartışmaktan ustalıkla kaçınmış,ilr;inç tartışma konuları ortaya sürmüştür .Proleter ahloJc bırallarını hiçe sayarak saldırr,an ve seviyesiz bir dil kullanmıştır.Eloştirilere cevap yerine küfürnameler kaleme alınmıştır.Bizim eleştirilerimiz karşısında da hayli rahatsız oldu~u anlaşılan Rızgari,benzer yöntemlere sarıldı.Birçok gruba bir kaç satırla öldürücü eleştiri(I)vuruşları yapıyor,sayısız suçlamalarda bulunuyor ve "Aynı olr;ular Tekoşin içinde geçerlidir" diyerek, bu suçlamalarda n· .bizide nasiplendirm eyi unutmuyor.Tekoşin üzerine kaleme aldı~ı,~ünlük gazete haberi boyutundaki habermetin1de dişe dokuruır bir satır bulmak mümkün de ['til ama, düzine ubwrtn suçlama, tahrif at vo çarpıtma örneklerine rastlamak mümkün.Biz bu ucuz suçlarnetları bir bir ele almayı sıkıcı ve e;ereksiz bir iş sayıyoruz.Sadecc Tekoşin için...lde e;eçerli "denilen "ole;ular 1dan biri üzerinde kısaca duracat_ı;ız.Rızgo.ri Tekoşin 1in 11 !smindon Başka Herşeyi Türk Olan Bir Derı:;i olduğunu ileri sürüyor.Bu 11 TÜrk olma iddiasini 11 içerik anlcı.­ mında söyledi~ini belirtiyorsa da,dosdoGr11 söylemek e;erekirse yalan söylüyor .o bı.t iddiasını Tekoşin in kürtçe yayın yo.pmayışına dayandırıyor. 11

11

1

(ı8


ww

w.

ne

te w

e. co

m

Bu anlamda "Türk" oldugumuzu söylüyor. Tekeşin'in Kürtçe yayın yapmadı~ı doğrudur. Bu hareketimizi n daha başlangıçtan beri eksik-lii1;ini hissetti(Si bir konudur.Ve bu eksikliği gidermek için de çabalıyoruz.Ralihazırda,Kürt dili,edebiyatı,kültürü konusunda yayın yapabilecek düzeyde hazırlıklı de(Siliz.Bu önemli c;örevi üstlenebilec ek ölçiide .. kadno .v.e imkanlara sahip degiliz.Ama herşey birdenbire olmuyor. Çaba ve zaman ()erektiriyor .Fakat ne fark eder? O c;örevi_bir Ölçüde yapanlar var.Falan işi kim yapıyor,kim yapmıyor,bu de~il sorun.Biz böyle bakıyoruz.Ayrıca ıdeolojik ve politik konular ayrı,bu ayrı bir sorundur.Ki.i. rt yada Kürdistanlı olup olmamanın öL),.çütü Kürtçe yayın yapabilecek olanaklara sahip olmak ya da olmamak de~ildir, Ölçü buysa,bu olanaklara şu yada bu kadar sahip bulunan salt Rızgari de~ildir,başkaları da mevcut.021r;ü rlük Yolu veDDKD c;ibi. Ne varki Rız­ p;ari, bı.ı noktada da başka bir ölçü bulup ,onların Kürt olmadıklarını "Türk"olduklarını söylemektedir.Hasılı Rızc;ari'nin muhatapları de~işince ölçüleri de değişiyor.Öyle anlaşılıyorki o,ne yapıp-edip,kendisi dışındaki Kürdistan'lı tüm gruplnrı"Tiirk"olarak niteleme çabasındadır.Yok o "Tiirk"tü!',bu de~ildir falan filan.Bu anlayışın temelinde,Tü rk olan herkese ve herşeye beslenen bir düşmanlık duyr:usu p;örmok istemeyiz,am a,galiba var. Bir siyasi hareketin Kürt ve Kürdistan'lı oluşunu

69


belirleyecek tek ölçü

vardır:Kürdistan

ww

w.

ne

te w

e. co

m

gerçekleri(sosyo-ekonomik,tarihsel,kültürel,kısaca bir bütün olarak)karşısındaki konumu.E~er bir siyasi hareket, ~1arksizrni-Leninizmi, onun evrensel ve temel ilkelerini Kürdistan'ın somut gerçekli~i ile bağımsız ve yaratıcı bir tarzda birleştirebilmiş ve ideolojik-politik doC;rultusunu böyle bir bilirrsel sentezden çıkarmışsa,~erçek anlamda Kürdistarlı hareket o harekettir.Lenin'in sözleride bu anlamdadır.İddia ediyoruz,Tekoşin,Kürdistan gerçekliC;ine en yakın düşen hnrekettir.Rızgari ise bu gcrçe~in en uzaC;ındaki hareketlerden biridir. Bunu daha önceki eleştiriyazımızda ve bu yazıda yeterince göstermiş oldut~umuz inancındayız .Hiç bir dcmogoj i. on yeni Tiirkçe sözlükten özenle ayıb::­ lanmış sözcüklerle,on keskin devrimci lafızlarla ve herbir_i bir parac;raf tutan, soluk kesecek kadar uzun ve heyecan verici cümleleriyle Rızgari'nin de demogojisi bu eleştirilerin marksist mutevasın1 ortadan kaldıramaz. Rızr;ari ile polemit~e moraklı de(';iliz.Bizim amacı­ mız onun Troçkist çizr;isini teşhir ve mahkum etrnekti.Kanımızca 4.sayıdaki eleştiri yazısı ve b1ı yazı ile birlikte,bu ~Hrov bnşarılrnıştır.Rızcari' nin işini bitirilmiş scı.:n.;;"orı'ı z. Çok ~erekli olmadıkçn bu konuya yeniden dönmeyi de düşünmüyoruz Hepsi bu kadar.

70


ŞUBAT

I980 DEKLERASYONU VE

REFORHİST

te we .c om

UÇLÜNÜN ELEŞTİRİSİ Bu yazıda ülkemizdeki devrimci hareketin reformist~revizyonist sa~ kanadını oluşturan üç grubun,özgürlük Yolu,Devrimc i Demokratlar ve Devrimci Ulusal Demokratlar'ın(KUK yada TKDP)görüş­ lerinin eleştirisini yapacağız. Tekeşin der~isinin 4.sayısında verdi~imiz tutacag;ız.

sözü

ww

w.

ne

Daha önce,bu grupların eleştirisini bazı temel konularda ortak fakat birkaç konuda da ayrı olarak yapmayı düşiinüyorduk. Zira laftada kalsa bu üç e;rubun bazı temel konularda ayrı düştükleri c;C:;zleniyordu .Kendileri de ayrı ayrı grublar olmalarını bunlara ba(~lıyorlardı.Ne varki deklera.syonunyayınlnnması ile birlikte bu üç grubun eleştirisinin,esns olarak hatta bütünüyle birleş­ tirilmesinin dnha do~ru olaca~ı sonucuna ulaştık. Deklerasyon bizim ısörüşümiize göre,•Güçbirli~i"nin ifadesi olmaktan çok bu üç siyasi hareket arasın­ da idealjik-po litik birli~in esas olarak,hatta btiti.inüyle sa(tlandı[;ının resmi belgesi oldu, Bu clştiride,atsırlıklı Özgürlük Yolu'nun görüş­ leri üzerinde dnrulacaktır.Çünkü,bu üç grubun üzerinde birloç,ti~i çizğiyiformüle eden ÖY'dır. Doklornr;yond n y('r alan"ortak görüşler"in mimarı da ÖY'dnr.

7I


ne

te we .c om

Üçlünün üzerinde birleştit!;i çizginin,bn arada deklerasyondaki görüşlerinde hemen hemen bünüyle ÖY'nun görüşleri(I)oluşunu,biz kendi payımıza do~al karşılıyoruz.Çünkü,Devrimci Demokratlar ile DUD'lar buc;i.ine kadar teorik bir yayın organı dahi çıkartamudılar.Doluyısıylu yazılı ve bağlayıcı görüşleri olmadı.Devrimci Demokratlar bir süreden beridir "Jina Nu"adlı bir dergi çıkartmaktadırlar.Ne varki bu d,~rgi­ nin bugüne kadar yayınlanan dört sayısında. temel teorik konulara bir türlü sıra gelmedi. "Devrimci Demokrat Gençlik" ı:çazetesi ise teorik bir yayın organı de~ildi.DUD'lo.rın çıkardı~ı "Xebat::Jıbo Rızgariye Kürdistan"da bu türden bir yayın olmadı.Oysa ÖY bu alanda hayli başa­ rılı oldu.Görüşlerini değişik türden yayın~ar­ la büyük ölçüde formüle edebildi.Bu noktadaki

ww

w.

(I) ÖY'nun görüşleri derken,bizim ve ayrıca birçok siyasi hareketinde ortaklaşa savundu~u ve deklerasyonda da yer alan birçok do~ru görüşün mimarı olma şerefini ÖY'na banşetti~imiz anlaşıl­ masın.Bu gerçe~e aykırı.ve ÖY'nun haketmedi~i bir övgü olur.Aksine orada yer alan birçok noktadaki tesbitler ÖY'na ait yada ona özgü görüşler de~il­ dir.Ancak bu.~örüşlerin bir bölümünün formülanyanunda ÖY'nun da payı olmuştur.

72


ww

w.

ne te we

.c om

beceri ve tercübesi ona,genel devrimci hareketin Kürdistan biriminde kendisiyle aynı yelpazedeki,refdrmist-revizyonist kanattaki di~er iki r~rubu ideolojik ve politik olarak yönlendirme avantaji verdi.ÖY bu avantaji büyük ölçüde adı geçen iki grubun teorik-idealejik düzeyinin geriliğinden ötürü kazanabildi.Bu iki grubun ideolojik mücadele alanında pek esameleri okunmuyor.Onlar uzun süre kendilerinden bu alana girme cesareti bullamadılar.Tam mindere çıkacakları vakit de ÖY'na teslim oldular.Esasen onlar açısından farklı ~ir tutum ciddi ve haklı nedenlere dayanmıyacaktı.Çünkü ÖY dışın­ daki bu iki grubun savundu~u görüşler ÖY'nun formüle ettiği görüşler oluyordu.DUD'lar sözlü tartışmalarda bir çok önemli sorunda ÖY'dan haylifarklı görüşler ileri sürüyorlardı,fakat,biz kendi payımıza onların bu tutumunu inandırıcı bulmuyorduk.Nitekim bunda haklı oldu~umuz_anla...; şıldı.Reformist-3'nün birliğini engeleyebilecek tek konu Kürdistan'da hakim üretim biçimi olabilirdi.Çünkü üçlüden Devrimci-Demokratlar Kürdistan'da hakim üretim tarzının kapitalizm olduğunu savunuyorlardı.Bu grubun yayın organı "Jina Nu"dergisinde bu görüş bir kaç satıla da olsa yer almıştı.Orada şöyle deniyordu: !şbirlikci toprak ağalarının topraklarına dokunmayan sömürgeci burjuvazi,CHP a~ırlıklı hükümet zamanında,Kürdistan'da egemen olan kapitalist

73


bir sonucv. olarak toprak a~aları tppraklarından kopmaları Berekirken • toprak ağaları durukopmadan kapitalistleşmiş muna düşmeleri süreci hızlanmıştır.Uretim araçlarını kaybetmeden kapitalist nitelik kazanan işbirlikçi ağ~lar üst yapıda feodal ilişkileri korumak için her çeşit aşiret çelişkilerini 11 kullandılar ve kullanıyorlar. (Jina Nu.sayı:I sf:I7abç) " ••••• Bu olguyu kapitalist üretim ilişkilerinin 11 ağır bastığı sömürBe ülkemizde •••••• (Jina Hu, s:2,sf:67) Yukarıdaki alıntılarda neyin anıatılmaya çalı­ şıldı~ını sökebilmek her yi~idin karı deGil. ayrıca vakit,sabır ve titizlik ister.Yani ince iş?Bizim vaktimiz sınırlı ayrıca kağıt d~ oldukça pahallı.Yoksa Devrimci-Demokratların çok hoşlandıkları ve o yüzden de sık sık akşamadan edemedikleri o,"Kapitalist toprak aC;aları"yla ve diğer esrarlı ifadelerle biraz ilc;ilenirdik. Bizi şimdilik ilgilendiren "Kür<:listan'da er;emen olan kapitalist üretim ilişkileri ••• "ve aynı anlamda Gelen" " ••• kapitalist üretim iliş\ ],{il erinin ağır bastıtf;ı sömürc;e ülkemizde •••••• " satırlarında ifade edilmiş görüşlerdir.Dekleras­ yonda anladı~ımız kadarıyla bıı c;örüşte-ki yanlış bir görüştür-tork edilmiştir. ( •• I )Bizim OY' nun gÖrÜç;leri dcdif~imiz rôrÜşlo onun da paylaştığı do(';ru e;örüşlcrden çok bizirı ve birçok siyasi hareketind-e paylaşmadıi';ı .r:örii s·· lerdir. ilişkilerinin

ww

w.

ne te we

.c om

üretim

71:


te

we

.c

om

Ya da çelişik bir durumun oldu~unu farketmemiş­ lerdir.Deklerasyon da yer alan görüş bizim de paylaştı(1;ımız ve savundutf;umuz aşa~ıdaki görüştüre "Günümüzde, ağalık, şe;rhlik, se i tl ik ve aşiret kurumu, bir çözülüş süreci içinde olsa da hala Kürdistan'ın ekonomik, politikve ideolojik yaşamında canlı ve etkindin. Sömürgeci güçlerde, artık kendilerine karşı direnmeyen ve kendi otoritelerini tanıyan bu gerici unsurlarla uzlaşıyor,onları,Ki.i.rdistan'a ilişkin sömürü ve baskı politikalarının temel dayanağı olarak ayakta tutuyorlar."(Ulusal Demokratiki Güçbirli~i Dek.sf:I8/I9) Yukarıdaki satırlarda ifade edilen görüş,Kürdis­ tan'da feodalizmin ar;ır bastığı,yani "etkin"oldıır,u c;örüşüdür.Ba(;lı olarak,feodal sınıfın sö-

ne

mürc;ecilit1;in"temel"dayanag;ı"oldug;u

görüşüdür.

••• sömür(Çocilik Kürdistan'da üretim r;üçlcrinin gelişmesini en~elleyerek geri feodal ynpının ve aşiret kurumunun ayakta kalmasına yol açtı."(A.y.sf:I4)çeklindeki ifadelerde aynı (jÖrüşü pekiştiren ifadelerdir.Olaki Devrimci Demokratlar tersini iddiaya kalkışabilirler. Çünkü, örnetf;in "etkin"sözçüğü her zaman egemen ya da hakim anlamına c;elmez.Otaktirde.kendilerine Kürdistan devriminin niteli~i,görevleri, hedefleri ve temel Citici) güçleri konusunda deklerasyonu incelemelerini (eğer daha önce vakit bullamadılarsa)salık veririz.Çünkü bir ülkede hakimüretim tarzı boş yere araştırılmaz.

ww

w.

Ayrıca,"

75


Syadığımız

bu temel mesele leri

açıklı~a kavuş­

ww

w.

ne

te

we

.c

om

turmak için araştırılır.E~er sözünü_ettiğimiz temel sorunl arda ortak görüşlere ulaşılıyorsa, o zaman hakim üretim tarzı konusu ndaki ayrılık havada asilı.kalır.Kaldıki kapita lizmin hakim üretim biçimi olduğunu ileri sürenle n,bunu bi~ raz olsun kanıtlama çabası dahi göster medile r. · Belirte lirnki, bu tespit i savuna nlar (tabi ki tek satırla) Kürdistan'ın sömürg e statüs ü içinde olduğunu da savunm aktadir lar.Oy sa Kürdis tan'da kapita lizm hakim üretim tarzı olsaydı ülkeni n sömürg e niteliği de büyük ölçüde geçerliliğini yitirec ekti.Y ani Kürt ulusu için sömürg e bir u-. lus yerine bag;ımlı ulus dernek gereke cekti.Z ira bu iki bağımlılık katego risine dahil ülkele r arasındaki başlıca farklılık,sosyo-ekonomik gelişkinlik düze,leri,başka bir de~işleı,kapitalisi bakımdan gelişme düzeyl eri arasındaki farklılık olmaktadır. Geçmişte ve günümüzde. sömürg e ni teliktek i ülkele rin hepsin in bir diğer niteliğinin de. ortak yarı-feodal yapıları oluşu,yarı-feodal ekonom ik yapının sömürg e statüs ü ile ayrılmaz· bir bütünli llr taşıması sebeps iz de~ildir.!şte devrim öncesi nin Vietnam'ı,Güney Yemen 'i,Port ekiz sömürg eleri ,Çin 1 i vb. işte günümü zün sömür geleri ve de elbett eki Kürdis tan. Birş;ey daha var,Çi n I8L~O'lardan devrim e (I949) dek I09 yıl, Vietnam I897' lerden Kuzey.' de I95L~' e Güney' de I973'l ere kadar yarım yüzyılı.bir hayli

76


bir süre yarı-feodal sosyo-ekonomik yapılarını korudular.Yani bizim gibi ülkelerde ve bizim ülkemizde üstelik emperyalizm ça~ında kapitalizm öyle baş döndürücü hızla gelişmiyor. Kürdistan'ın do~rudan bir biçimde emperyalist ülkelerin,de~il emperyalizme yarı-ba~ımlı hafif sikletlerin sömürgesi olduf?';unu da unutmuyalım. Sözü uzatmadan ba8;lıyalım ••• Bizca reformist üç'lünün ideolojik-politik birlif?';i söz konusudur. Bunun için ciddi sayılabilecek herhangi bir ene;cl kalmamıştır.Şayet onların örügtsel birli~ini en~eleyen bir terslik varsa oda yapay olmaya mümkündür. Yükarıda o..çıkladıC;ımız nedenlerle üç siyasi hareketin eleştirisini birleştiriyoruz.Dekleras­ yondo. yer almayan yo. da yeterli açıklık taşımı­ yan [jÖrüşler için sık sık Özgürlük Yolu dergisine ba9 vı.1ro..ca.C;ız .Kendimizi deklerasyonla. sınırlan­

ne

te we .c

om

aşkın

dırmayaca("i:ız.

ww

w.

Uçlüni.in üzerinde birleştiC;i reformist-revizyonist çizginin teşhiri ve tecriti Kürdistan özelinde büyük önem taçımaktadır.Çünkü,~u çizgi Kürdistan' do. oc;emen olan çizgidir.Genel devrimci harekette bılc;Ün ec;emen olan so.pmo. üçli.inün temsil etti~i capmo..dır.Buc;üne kadar bu sapma ile ciddi ve tutnrlı bir ideolojik mücadelenin sivri ucu bu sapmnyo.. yöneltilmelidir.Kürdistruı'da bilimsel sosyalist çizGinin o~cmen kılınması öncelikle bu sapmanın etkisizleştirilmesi ile mümkündür.

77


Bu görevi güaümüz ve

imkanlarımız oranında

maya çalışaca~ız. Dünya devrimci prati~i,işçi

sınıfı

yap-

ve emekci

arasında,başlangıcta,sa~

mıştır.

te we .c

om

yada sol nitelikte sapmaların etkinlik kurdu~ bir çok ülke örne~inin oldu~nu gösteriyor.Ama sonuçta bu tür burjuva ve küçük burjuva sosyalist ~ım­ ların parlak dönemleri son bulmuş,tarihe karış­

kitleler

Unutulmamalıki,bu

tür

en çok güçlendönemler,nispeten ba-

sapmaların

di~i yaşama şansı buldu~u

dönemlerin yanısıra,özelikle,ge~ rici rüzgarın bütün şiddetiyle esti~i,yılgınlı­ ~ın alabildi~ine gelişti~i dönemlerdir.!şte bugün böylesine zor bir dönem yaşanıyor. Bu durum sa~ sapmalarla,proletarya-dışı sınıflardan kaynaklanan reformist görüşlerle mücadelenin.bir kat daha önem kazandı~ını gösterir. •'...-

l

ne

rışcıl,dur~an

w.

KÜRD!STAN DEVR!M!N!N BAZI TE~ffiL MESELELER! VE REFORM!ST-ÜÇLÜNÜN GÖRÜŞLER! DEVR!M,lM!Z!N N!TEL!G!' VE TEMEL GÜÇLER!:

ww

Üçlünün,Kürdistan devriminin niteli~i ve itici güçleri konusundaki 11 ortak görüşler i deklerasyanda aşa~ıda ~i tarzda ifade ediliyor: 11 Kürdistan'da özgürlük ve demokrasi mücadelesi,işçive köylü temel ittifakına dayanan ve di~er emekçi ve yurtsever katmanların da yer aldı~ı bir cephede ifadesini bulur.

11

11

(UDGTDekleras-

yon,sf:20,abç-)

78

1,


ew

e. co m

"Kürdistan'da ulusal demokratik hareket iş­ çi ve köylü kitlelerine kent küçük burjuvazsine, aydınlara dayanıyor.Devrimin zaferi için bu güçlerin birlig;ini oluşturmak. ·zorunludll.I'~ (A. g. y. sf:22). • :·. ı '·~Kürdistan köylüsü ,ulusal kurtuluş hareket'inin temel yıttınsal güçüdür."(A.y.sf:2I) "Sömürge ve battımlı ülkelerin ulusal kurtuluş hareketlerinde ~örüldÜGÜ gibi,Kürdistan'da dn,ulusal hareketin belli bir aşamasında,burju­ vazinin en azından bir· bölümünün ulusal hareketi desteklemsi ·.veya, tarafsız kcllması mümkündür v,e bu durum gözden uzak tutulmamalıdır."(A.y.abc. sf:20) Deklerasyonda Kürdistan toplumunun önündeki tarihi adımın ulusal demokratik devrim oldu~uda be-

ne t

lirtilmektedir.Şöyle toparlammıştı:

ww

w.

nDevrimimizin ittici güçleri ise proletarya, köylülük,şehir küçük burjuvazisi ve belirli dönemlerdede ve belirli ölçülerde milli burjuvazidir." (Te ko şin, sayı: L~, sf: I72) "Kürdistan devriminin önder güçü proletarya partisi önderli~indeki proletaryadır.Temel güç köylülüktür."A.y.sf:I73) "İşçi sınıfı önderli~iiıde sa(!;lam bir işçi­ köylü ittifakı kurulmulıdır.Kürdistan devriminin ittifakları içersinde belirleyici olanı devrim~ ci işçi.fköylü ittifakıdır,"(A.y.sf:I78) Görünüşe göre deklerasyondaki görüşlerle Tekoşin'in görüşleri arasındaki tek farklılık ulusal

79


ew

e. co m

burju vazi konus unda göze çarpmaktadır. Bu konud a üç grubu n dekle rasyo nda yer alan ortak görüşü,Kürdistan'da burju vazin in bütün ün işbirlikci bir nitel ik taşıdıf,ı,bu burju vazin in ulusa l niteli kte bir kanadının halihazırda mevcut olmadığı dot!;ru l tu sundadır. Yukarıya çıkardıi';ı mız satırlarda biraz muC;lalc bıralcılmakla birlik te ifade edilen budur.AşaGıdaki sözle r üçlün ün görüşlerini daha açık ka~ramamıza yardımcı olabilir : "Daha açık bir deyişle,bugün Türkiy e Kürdi s- tanrında,adına "ulus al burju vazin in 11 polit ik harek eti deneb ilecek ,ulusa l anlam da,be lirgin bir burju va örgütlenınesi ger ünmüy or. 11 Kuşkusuz,ulusal harek etin gelişim seyri içinde Kürt burjuvalarının tutum unda de~işiklikler görülm esi doC;aldır.Ulusal demok ratik harek et güçle nip geniş yı~ınları sardı~ı zaman burju zininsaflarında belli bir ayrışım görülm esi, 11 ulusal burju vazi 11 diye nitele nebil ecek bir kesimin,b elirgi n ve örgüt lü biçim de ortay a çıkarale ulusa l harek ete katılması mümkündür ... (Ulus al sorun üzerin e,özg ürlük Yolu, s:30,s f:

ww

w.

ne t

11

27/28 ) ö.yol u,ulu sal harek etin yığın karek teri kazandı­ ğı ilerik i bir aşamada bugün için bütünü nü işbir­ likçi olarak niteledi~i Kürtburjuvaları,içerisin­ den bazılarını kopara rruc ulusa l harek ete katılaca~ını ve bunların ulusa l burju vaziy i teşkil 80


edecc[~ini söylüyor.Halihazırda

rına

ne

te

we

.c

om

ise Kürdistan' da ıılusal bir burjuvazinin bıılunmadığını iddia ediyor.Elbctt eki,onu temsil eden politik bir hareketinde.ö.Y oln ve üçlünün uluso.l burjuvaziden burjuvazinin belirli iktisadi ve siyasi özelik-. leri olan bir zümresini ya da kanadını değil, h.:mr;i kanada mensup olursa olsun yurtsever ve demokrat ,, bir tutum takınabilan tek tek burjuva unsurların-böyle unsnrlar her kanatan çı1wbilirT toplamını anlıyor.Oysa marksisit litero.türdc sorun tamamen farklı bir biçimde konulnyor.Litera türde,ulusal burjuvazi ile komprador-işbirlikçi-burjuvazi arasındaki fark,belirli bir açnn:ıo.daki politik. tutum farklılı(;ına indir~enmiyor.IIatta,ulusal burjuvazi ile komprador bnrjuvazi arasındaki ayrım,belirli bir aşa­ madaki politik tutumlarına bakılmaksızın iktisadi ve toplnmsal konumlarına,objektif konuınıa­ bo.kılarak yapılıyor.Ulusal

bıırjuvazi-ki

ww

w.

r:enolilcle ve esas olarak orta burjuvaziye denk düşüyor-iktisndi ve siyasi ynpısı c;ercği sürekli yalpalıynn bir burjuvazidir .Bu burjuvazi Çin' de I9I9 devrimine kadar ulusal harekete önderlU: ctmiç,I<)27 ye l<:ndar ÇKP ile ittifak kurmuş olmasına ra[~men,I9~7 den I93I Japon iş~alinc kaclar knrçı-dovrim saflarında bnlunuyor, eski yurtsover ve dcmol:rat tavrını sürdürmüyordu .Ama. ÇKP bu duruma bakarak onu komprador-işbirlikçi-bur­ ,4uvazinin içerisinde mütalaa .. etmiyordu.Çü nkü,

8I


ww

w.

ne

te

we

.c

om

geçen süre zarfında bu burjuvazi nitelik değiş­ tirerek kampradar büyük burjuvaziya dünüşememiş­ ti.Nitekimı- japon işgalinin başlangıcı olan I93I den itibaren yeniden ulusal haraltete katılmış, anti-Japon cephede yer almıştı.Ayni şekilde Çin de ve Vietnam da toprak ağaları sınıfı ile kornpradcr burjuvazinin belirli kanatlarının ulusal harekete,cep~eye katıldıkları ve tarafsız kaldıkları dönemler oJ.du.Ancak Vietnam !şçi Partisi ve ÇKP daha çok uluslar arası çelişkilerin ülkeye yansımasının sonucu olarak ve istisna kabilinden ortaya çıkan bu durumdan hareketle bu· sınıfları eskisinden farklı bir yere oturtmadılar. Onları gene işbirlikçi sınıfl~r olarak görüyor, ancak düşman kamptaki çelişkilerden yararlanmak ya da düşman kampta bölüpme yaratacak bir siyaset izlemek şeklinde formüle edilen ilkeyi uyguluyorlardı • Açıktırki,bir toplumdaki sın~f-tabaka ve zümreleri devrimci ve ~erici olarak nitelerken belirli bir zaman daki politik tutumları de~il,temsil ettikleri üretim ilişkileri,bu ilişkilerin üre; tici güçlerin gelişmesinin biçimleri olup olmadıkları ölçü alınır.Başka bir deyişle,belirli bir ülkede ve belirli bir tarihi süreçte çıkar­ ları üretici güçlerin gelişmesinden,devrimden yana olan sınıf,zümre ve tabakalar nesnel olarak devrimcidirler.Fakat söz konusu ~çler her yerde ve her zaman bu nesnel konurolarına denk dUşen 82


ww

w.

ne te we

.c om

b:i_r pol i.tik tavır içinde görülmezler.Bu tür sapmnları ölçü alıp bu sınıflanrın niteli~ini saptnmaya kalkışmak kişiyi yanılgılara sürükler. Bu açıklama her sınıf için oldu~u gibi milli burjuvazi için de geçerlidir. Ulusal burjuvazi ile işbirlikçi-komprador-bur­ juvazi,burjuvazinin ayrı ayrı zümreleridir,Bu iki zümre arasında beli bir hiyerarşi sözkonusudur.Her iki zümrenin farkli siyasi ve iktisadi özelikleri mevcuttur.Bu konuda daha etraflı bilgi için Tekoşin-4'e bakılabilir.Burada çok kısa bir açıklama ile yetinece~iz. Ulusal burjuvazi,burjuvazinin,emperyalizle en az ba~ları olan kanadıdır.Komprador burjuvazi ise varlı~ı ve gelişmesi bizzat emperyalizme ba~lı bulunan,ona göbeC;inden batf;ımlı durumdaki burjuvazidir.Ulusal burjuvazinin temsilcisi bulundu~u kapitalist ilişkiler-Mao,buna "milli kapitalizm"diyor~üretici güçlerin gelişmesi önündeki esas engeli oh1şturmazlar.Komprador burjnvazinin temsilcisi oldu~u kapitalist ilişkiler ise-literatürde "komprador kapitalizm"deniyoesas olarak üretici güçlerin gelişmesinin engeli durumundaki,gerici nitelikteki ilişkilerdir. Komprador kapitalizm,feodalizmi bir ölçüde tasfiyeye u~ratıyor olrnasına,ikili bir etkide bulunuyor olmasına ragmen,onunla esas olarak ittifak halinde bulunur.Feodalizmle uzlaşmaz bir çelişki içinde bulunmaz,onunla birlikte en geri ve geriı­ ci üretim ilişkilerini meydana getirir.Bizim gi- -:.83


ww

w.

ne te we

.c om

bi ülkelerde ulusal burjuvazi daima cılızdır. Çünkü,feodalizmle birlikte emperyalizmin ve emperyalizme ba~ımlı komprador kapitalizmin baskısı altındadır.Ve gelişemez.Onun feodalizm ve kapitalizm ile bağları bulunmakla birlikte güçlü çelişkileride vardır.Bu yüzdendirki ulusal bıırjuvazi, toplumdaki devrimci c;üçlerden birini oluşturur.Fakat,belirli bir yere kadar ve belirli ölçüler dahilinde .Sözkonusu bat!;lantıların­ danrötürü istikrarlı bir politik tutum takınmaz, sürekli olarak yalpalar. Kürt milli burjuvazisininde sömürgeci devletler,emperyalizm,ko mprador kapitalizm ve feodalizm le bağları mevcuttur.Ama bütün bu gerici ba6ları­ na rağmen Kürt milli burjuvazisi kendine özgü taleplerle sömürgeci dört devlete karşı henüz mücadeı:e halindedir.Bu burjuvazi sömürgeciliC;e karşı savaştığ;ı ölçüde ve savaştığı yere kadar devrimci bir nitelik taşır ve Kürdistan proletarya.sının müttefikleri arasında yer alır.Ulusal ve demokratik halk devriminin temel c;üçleri arasın­ da bulunur. Kürdistan burjuvazisi ağırlıklı ticaret burjuvazisidir.Kompra dor burjuvazide esas olarak ticaret burjuvazisi nitelici taşımaktadır.Ulusal nitelikteki ticaret burjuvazisi daha çok iç ticarette yoğunlaşmıştır.Dış ticaret sömürc;eci devletin(T.C.)tek ellerinin kontrolü altındadır. Bu tekellerle işbirliği halindeki komprador bur84


de bu alanda belirli bir rol oynamaktadır. Kürdistan kornprador burjuvazi iie Kürt ulusal burjuvazisinin ticaret sektörü dışında nispeten belir~in oldukları bir diGer alan da inşaat ve inşaat malzerneleri sa~layan sanayi alanı ile ulaştırma sektörüdür. !rnalat,rnadencilik ve enerji sanayi olmak üzere üç· kesimden oluşan sanayi sektörü Kürdistan' da hemen hemen sütünüyle sömürgeci devlet tekellerinin iş~ali altındadır.Komprador burjuvazi ile ulusal burjuvazinin en belli belirsiz oldukları alanlar bu alanlardır. Toprak ve tarım burjuvazisi ağırlıkla komprador.bir nitelik taşımaktadır.Bu alanda zengin köylül~~e tekabül eden çekirdek halinde bir ulusal burjuvazi de var vardır. Kürdistan'a kapitalizmin girişi ve bu toplumsal sınıfların oluşumuna gelince ••• ö.Yolu yıl­ lardan beridir "son 30-'+0 yıl"," son 25-30 yıl" vs,gibi de~işen rakamlar verip durur.Deklerasyon da da bu tarih "son 30-40 yıl"olarak geçiyor. Yani 1940 ve 1950'lerden bu yana deniyor. Bize göre Kürdistan'da kapitalizm embiriyon halinde daha 1923-LW döneminde ortaya çıktı. Kesin bir tarih vermek ~erekirse 1927-1930 diyebiliriz.Kürdistan 'a kapitalist ilişkiler uluslararası emperyelist tekeller ve Türk burjuvazisinin eliyle taşındı.Ve bu ilişkiler ilk olarak demir yolu ve inşaat(imar ve bayındırlık)sanayi-

ww

w.

ne

te

we

.c om

juvr:ı.zi

85


ne

te

we

.c om

inde boy verdi.Kürdistan proletaryasıda ilk olarak bu tarihten (I927-I930)itibaren ve aynı alanlarda belirdi.Komprador burjuvazide yine gkirdek halinde(I930-33 ler diyebiliriz)sonrasında şekillenmeye başladı.I940 lardan itibaren de ulusal burjuvazinin oluşum süreci başlar. Proletarya ve burjuvazinin,dolayısıy1a kapitalizmin nispeten hızlı bir gelişme gBstermeleri ise sBmürgeci burjuvazinin Kürdistan da otoritesini yenilediği ve pekiştirdiği,artık Kürdistan' a güvenilir bir pazar gBzüyle bakınağa başladığı, feodal toprak ağaları sınıfıyla tarihsel uzlaş­ mayı gerçekleştirdiği I9LJ-O' lı yıllardan i tibaren, daha çokta I960 sonrasında gerçekleşti.I960'lı yılları takiban kapitalist ilişkiler Kürdistan tarımında da gBrünmeye başlandı. 11 Kürt ve Kfuıdistan~lı burjuvazi köken olarak toprak ağalarına,tüccar ve bilrakrat aydın tabakaya Kürdistan proletaryası ise kBylülüğe ve dayanır.

w.

zanaatçılara

ww

Çok kısa olarak toparladığımızda,modern üretim ilişkilerinin ve modern toplumsal sınıfların oluşumu bu şekilde gerçekleşti. Reformist-revizyonist üçlüye göre Kürdistan da ulusal nitelikte bir burjuvazu bulunm~dı~ı için onun politik temsilcisi durumunda olan bir burjuva örgütlenmeside yoktur.Oysa gerçek bunun tam aksisidir.Kürt ulusal burjuvazisi bazı feodal unsurlarla birlikte ulusal harekete uzun süre 86


te

we

.c

om

önderl ik etmiş ve halada ulusal hareke tin önderli~i üzerin deki hakim iyeti blitlinl iyle kırılmış deLild ir.Elb etteki, bu önderlif -1;i kendi politik örr;litl cnmesi aracıli{1;ıyla r;erçekleştirmiştir. Tekoşin-4'de bu konuyl a ilgili olarak şunlar söylen iyordu : ll Bir bütün olarak Kürdis tan'da burjuv a demokra tik devrim süreci I9.~J.ın başlarında şe­ kilend i.Bn süreci n başlangıcı için bir tarih saptı::ımak gercld rsc I806 daki Abdurr ahman Paşa hareke tini alnbil iriz.Y ani eski tipte demokr atik devrim süreci Ülkemi z özgülli nde I806 dan itibare n gelişti diyebiliriz.Şüphesfz ki,bu süreç (jlinlimlize kadar çeşitli aşamalardan geçti.B u aşamaları kabaca şöyle sıralamak mlimklindür:

...................

~·.

ww

w.

ne

I-I9.yy .Klirt ulusal hareke tleri (I806- I880) 2-Güne y ,kuzey ve do';u Kürdis tan daki ulusal hareketl er( I9I8-I9 46-) 3-Günc y Kürdis tan kurtuluş hareke ti(I96I ,75) 4-75 sonrası dHnom •••••• •••••• •• I3ütün bn aşamalarda süreci n burjuv a-demo kratik (nesne l olarak ) niteliği det_~işmedi.Her aşamanın ortak hedefi ulusal ve sömürg eci baskıyı yani, y.:-ıbancı boyunduruğunu ortada n kaldırmak," ••• kendi topraklarında ba8ımsız bir Kürdis tan devlet i kurmaktı." (Halfin _)Bu ortak yanın yanısıra her aşamanın bazı ayırıcı özelik leri taşıdı~~ı muhakuk.Gö ylcki ?.O.yy. a kadar burjuv a demok ratik 87


we

.c

om

ulusal hareket in önderliği bütünüy le feodal unsurların elindeyd i.Ve burjuva -demokr atik öz cı­ lızdı .20 .yy·. ın birinci yarısında feodal unsurln r önderliği belirli ölçüde aydınlarla payla~tılar. Ve ulusal hareket ilk olarak nispete n örgütlü bir yapıya kavuştu.(x) Ve bu milliye tçilik yarı­ burjuva yarı-feodal özellik ler taşıyan bir milliyetçili kti .Kürdis tan Demola-at Partisin in( KDP) kuruluşunu izleyen 1946 sorasındaki dönemde ise (daha belirgin olarak 196I sonrasında)ulusal haretin önderliği adım adım milli bu~juvazisine ve lruçük ve orta toprak a~alarına geçti.

ww

w.

ne

te

(x) I939 yılında 11 Hevi" (umut) adında illeğal bir politik örgüt kuruldu .I942 de 11 komel"ö rgütü,!r an Kürdistan'ında Nehabat 'da kuruldu. Bu örgütün , !ran Kürdistan'ındaki lcolu !.Ahmet tarafından oluşturuldu.Komel ve Hevi örgütler inden bazıları l'lustafa Barzani önderliğinde ve I945 te(Azad i Partisini)k urdular .Irak Komünis t Partisin in bölünme si üzerine I945 de Irak Kürdistan'ı Komünis t Parti si(Şorei; Partisi) kuruldu .Bunu takiben "Rızga±i'ye Kurd" adlı bir parti oluşturuldu.Mevcut partile rin Barzani önçülüğünde birleştirilmesi ile 1946'da "Irak Kürdista n Demokra t Partisi"teşkil edildi. 1940 lardan sonra yo~unlaştığını gördü~ümüz bu örgütlen me çabaları ,Kürt toıüumundaki değişik sı­ nıfların ulusal hareket in önçülüğü üzerind eki mücadelel erini yansıtıyor.

88


ww

w.

ne

te

we

.c om

1975 yeni lGis inde n sora yeni den boy vere n ve c;linümüzde devam eden ulus al hare ketin de önde rli-~i yine· aynı sınıflarda,yani Kür mill i burj uvaz isj ilc kiiçü k ve orta topra k aC;aları (elb etek i hepsi detti l, bir bölüm ü)nd edir. KDP ' ler ve KYB Kürt mill i burj uvaz isi ile küçü k ve orta topra k a('!;alarını siya sal part ileri dir.Y üzel i yılla aşkın bir döne mi kaps ayan bı..ırjuva-demokratik ulus al hare ketin önde rli[;i üzer inde Krüd istan prol etar yasını etki leri (dah a çok ideo lojik )yen i görü lmek tedir .Fak at önde rlik hala esas olara k mill i burj uvaz ided ir."( A.c. y.sf: I57- I59) Yukarıda da belirtilmiş qldu gu ~ibi KDP ler ve IaB bu bnrj uvaz inin, yani Kürt ulus al burj uvazi sinin siyLı.sal aren adak i beli rgin ör~ütlen­ mele ridir .Bu örgü tleri n yönetiminde,dolayısıyla özel ikle Kürd istan bütü nü açısından bakıldıgında ulus al hare· ket±n önderli~i üzer inde beli rli bir rol oyna yan bir di~er kesim de ulus al burju vazir nin yanısıra küçü k ve orta topr ak a(:!;alarının bir' bölürni.idür.!şte !jCn elikl e"feo dal unsurlaıi 11 olarak anılanlar bu kesim lere mens uptu rlar.Ç ünkü Kürdista n topra k ac"·aları sınıfının en irile rini n mensı..ıp olduG u büyü k topr ak at:;aları zümr esi içind en I9.y y.vc 20.yy.ın başlanc;ıcından farklı olar ak ulııscı.l hare kete katılan unsu rlar yok ya da yok dene cek ölçü dedi r. Yer c;elmişken bir daha beli rteli mki Kür ulus al burj uvaz isi yarı-feodal,yarı-burjuva bir zümr edir.

89


ww

w.

ne

te

we

.c om

Onun feodal baskı ve s5mürü· ile il~isi ve iliçkisi henüz tümden kesilmiş defÇildir.Ned e olsa s5mürge ve yarı-feodal bir ülkenin burjuvazisid ir. Ancak,onun ağır basan yanı burjuvalıttıdır ve bu yanı giderek güçlenmekte dir. Biz,geçmişte ve güntimüzde ulusal hareket burjuva-feodal güçlerin 5nderli~;i altındaydı derken, buradaki "burjuva-feo dal'' sözçül!;ünü yukarıda ifade etti~imiz tarzda kavrıyoruz.Yani hem hareke-tin 5nderliği üzerinde feodal sınıfın adı ceçen bölümüne mensup unsurların rolü olduğı..ı için hemde Kürt ulusal burjuvazisi yarı-feodal bir özellikte taşıdığı için.Değişik siyasi gruplarda reformist üçlüde "burjuva-feo dal "ter.imini s:.ı..kca kullanmaktadır.Ama onlar,bu sözçükten~buradaki "burjuvalar ve feodal '~lerden genelikle yanlış bir biçimde kampradar burjuvazi ve fodal sınıfı anlarnaktadırlar.Bu terimle onlar genel olarak Kürt egemen sınıflarını kastetmekte dirler. ö.Yolu dergisinden çıkardı~ımız aşağıdaki sa2 tırlar bu görüştimüzü açıklıkla do[!;rular ni telilctedirler: "Günümüzde Kürt toplumu içerisinde,r:-eniş yı­ ğınların 5zgürlük ve demokrasi lconusundalci ortak özlemlerine karşılık,farklı politik çize;iler var olduğu ve bunların kimi zaman birbirleriyl e sert bir mücadeleye girdikleri g5rülmekted ir. Buda türlü iç ve dış etkenlerden kaynaklanıyor. En başta Kürt toplumundaki farklı sınıflar,

90


co m

ulnsnl soruna farklı bir r;özle bnkıyorlar. Ortaya çıkan çeşitli gruplar,politik çizgiler arasında iki başlıca çizgi giderek beraklaşıyor. Bunlardan biri Kürt feodal sınıfının ve burjuvazinin çıkarları tarafındaR belirlenen hattır• Ulusal sorunu her türlü demokratik özünden boşat­ makta ülkedeki ve dünyadaki devrimci güçlerle dayanışmadan kacınmakta gerici ve emperyalist ~üçlerle uzlaşmaya,teslimiyete varmaktadır.Bu

ww

w. ne

te we .

politik çizgiye dam~asını vuran Kürt fedal sını­ fıdır.özünde gerici ve ulusal harekete karşı olan bu sınıf,~elişen ulusal hareketi kendi çıkar­ larına gôre yönlendirmek,devrimci ve demokratik gelişmeyi saptırmak için bu yola baş vurmaktadır. Açıktırki,bu ·ulusal ve demokratik birçizgi de~il­ dir ve toplumu kurtuluşa götürmez.Bu politikayla oısa olsa Kürt halkının ~üçü,enerjisi,feodal güçlerin,~erici ve emperyalistlerin çıkarları için heder edilir,boş yere harcanır. Ulusal harekete ikinci çizgi emekci Kürt halkının,Kürdistan işçilerinin ve yoksul köylüle~i­ nin damgasını taşır.Bu ulusal soruna işçi sını­ fının dünya gcmşü açısından çözüm getirmek isteyen politik çizgidir •••••••..•..•.•••..•••• Bu politik çizgi en tutarlı biçimde sosyalistler tarafından savunulmaktadır ve Kürt toplumunda ulusal ve demokratik devrimi başarıya götürecek olan politika budur. !şte Kürt toplumunda son dönemde ortaya çıkan

9I


iki baQlıca politik akım,iki çizri bunlardır.Bu iki ana et!;ilimin aro.sınd.:.ı ise:, sat~a sola yalpalayıp duran, duruma göre bir o yo.na bir bu yano. sendeleyan çeşitli küçük burjuvu c~_;i­ limler ve bunların temsil ottit!;i c;ruplar c:örülçelişen

mektedir.

.. ............ . . . . . ..... .. •

co m

ve

te we .

(Kürdistan' ın s(.JmÜr[Selcştirilmesi ve Ifiirt ulusal hareketleri,C .Aladas) ö.Yolu,Kürd istan daki iki ana çizgiden birin11 sinin 11 Kürt feodal sınıfının ve burjuvazisin in özeliklede 11 I(Ürt f§odal sınıfı nın çıkarlarına., ikincisinin ise 11 • • • emekçi Kürt halkının, Kürdistan işçisinin ve yoksul köylülerinin Çıkarlarına tekabül edtiE;ini s0ylüyor,ve birde bu ikisi arasındo. küçük burjuva nitelikte bir üçünçü e~ili­ min bulnnduğunu belirtiyor.Öz c;ürlük Yolu,Kiirdistan bütLini1 düzeyinde, ulusal hareketin önderliği üzeninde mücadele halinde olan başlıca a11 burjuvakımları bu şekilde saptıyor.ö:y nun 11 feodal önderlik derken,hanc;i burjuval-arı ve feodalleri anladıcını bu satırlar açık ve net olarak:_;gösteriyor.Açık ve net diyoru:,;,.:Çak at, ÖY nun hiçbir ko~~aki (evet hiçbir)politikası açık ve net de~ildir.Burada açık ve net olan yukarıdaki satırlarda ifAdesini bulan de~erlen­ dir.ÖY nun literatüründ e bu de~erlendirme ile taban tabana zıt bir başka de[i~erlendirme daha 11 .ulusal ve demokratik • • • bu vardır.Buna görede 11

ww

w. ne

11

92


ew

e. co m

bir çizı:;i degildir •• "denilen birinci çizgi" yurtsever ve demokrat bir çizgidir.H emen hemen bütün temel siyasi konularda birbirini n inkarı olan ı:;örüşleri birlikte savunmak ÖY'nun tipik özellikle rinden biridir.Y eri geldikçe bunun başka örnekleri nide sergileyece~iz. ÖY,Kürt feodal sınıfının damgasını taşır dedi~i birinci çizgi ile eski KDP nin ve onun devamı niteleğindeki bugünkü KDP-GK nin çizgisini kastediyo r.Kürdist an bütünÜİle ilişkin bir de~erlendirme yaptı~ına ve herhangi bir ayırıma gerek görmcdi~ine göre tüm KDP leri bu çizgide görme):cted ir.KYB için aynı yazıda"bu hareket küçük burjuva devrimciliğinin damgasını taşımak­ tadır."(A.y.sf:I82)

dedi~ine bakılırsa,bu

ww

w.

ne t

hareketi-ki bizce KDP-GK ve eski KDP den:nitel ik olarak farklı de~ildir-birinci çizgi içinde gör• memektcd ir. ÖY,KDP nin ve GK nin çizcisini gerici ve feodal nitelikte bir çizgi olarak nitelerken ,KDP üst yönetimin in gerici !nan Şahlı~ını ve ABD emperyalizmi ile I972 den~itibaren sıklaşan ve I975 yenilgisi ni takipen iyici deşifre olan gerici ilişkilerine dayanmaktadır.Oysa aynı nedenlerl e Irak Kürt hareketin i gerici bir hareket olarak gören ve gösteren malüm çevrelere karşı haziran I975 tarihli birinci sayısında şunları söylüyordu: "Irak'la !ran arasındaki çelişkiler·yüzünden !ran bazı kolaylıklar sağlamış ve Kürt halkı da bundan yararlanmıştır.(Aynı türden "kolaylıklar"

93


kend isinede

sa~lanaçak

olsa kabul

edece~e

bun-

ziyor,Tekoşin)

Bir halkın,kurtuluş savaşında !ran gibi gerici bir güçün yardımına muhtaç kulnası

1alkının

e. co m

elbette istenin bir durum de~ildir.Ancak Kürt halkını bu duruma zorunlu lukJ:ar,e n başta da BA.AS yönetic ilerinin zorbalıkları itmiştir.Kürt

özgürlü k mücade lesini kanla boğmaya çaLışan,sosyalist ülkeler in verdici uçakları ve ]teki silahları sivil,savurunasız mazlum Kürt halkına karşı

kullana n

Bağdat

~ericilere

ew

yönetic ilerinin , '!ran dan yardım alıyorsunuz,o halde siz cerici3iniz",d emeleri ve başkalarınıda buna inandırma­ _arı (şimdi kendisid e inanıyor,Tekoşin)r;ülünçtür; Ialcsız bir savaş yürüten ler Irak Arap yönetic i_eridir ve Kürt halkının özgürlü k mücade lesini

w.

ne t

muhtac duruma getiren lerde onlardır •••. :rak taRi Kürt savaşı,esas itibariy la milli ve iemokra tik haklar için yürütül en bir savaştır: ~u nedenle de haklı bir savaştır."(A.g.y.sf:I5/I6) Irak taki Kilrtıulusal hareket ini feodali kle titeleme k son derece yanlış ve ters bir iddiadır. (A.y.sf: IO) "

Hafıza-i Beşer

ww

nisyan ile malüldü r'! diye bir öz vardır.Galiba doğru.ÖY bu söyledi klerini ok çabuk unutmuş. Ir~k

Kürt ulus hareket inin gerici bir hareket , ürt burjuva -derebe y ikilisin in çıkarları taruından

ağdat

belirlen en bir hareket oldut:;u iddiası, yönetic iclerinin ,SBKP ve takipqi lerinin C) Lı..' ./


om

(IKP;Tl\.'1' vb. )iddiasıdır.Bu iyi biliniyor.Yakın ceçmişte bu iddiaya şiddetle karşı çıkan ÖY, bugün onun savunucus u kesilmiştir.Bugün o da kendisini n bir deyimi ile "Bay Saddam Hüseyin'i n ac;ızıyla"konuşuyor.

ww

w.

ne

te

we

.c

ÖY,SBKP' nin foÖZÜk~r- bir izleyicis i olmaya çoktan karar vermiştir.Bu kararı,ı:ıisbeten bat;ım­ sız bir r;örüş açısına sahip bulunduğu dönemde do~ruya yakın bir şekilde de~erlendirdi~i bazı konuları yeniden ~özden geçirmeye ve ~örüşlerini deGiştirmeye zorlamıştır onu.Böyle ani ve ISO derece ters doGrultud a ortaya çıkan görüş deği­ şiklikleri mali.im çize;ide kendi içinde tutarlı olma çabasından başka bir şey değildir.Bu çaba bilinçli bir çabadır.Bu nedenle uzun uzun Irak Kiirt ulus hareketin in,bu hareketin yöneticis i KDP'nin çizgisini n feodal sınıfın çıkarlarının belirledi~i bir çizgi olmadıeını ispata gayret etmeyi luzumsuz buluyoruz . Kürdistan tarihinin hiç bir döneminde Kürt feoadal ve komprador~ burjuva sınıfları,sınıf olarak,yu rtsever ve demokrat bir rol üstlenmediler.Bu sınıflar daima işbirlikci ve gerici bi~ nitcli~e sahip oldular.B u tarihi-som ut bir gerçektir.Bu kadarını bilmek yeter. Tüm KDP'ler ve KYB'nin Kürt ulusal burjuvazi sinin damgasını taşıyanpolitik örgütler olduklarını belirtmiştik.Kürt ulusal burjuvaz isi,sömürge bir ulusun burjuvaz isi olarak,söm ürgeci burjuvazi ve emperyali zmle öteden beri süre gelen

95


ww

w.

ne

te

we

.c

om

mlicad elesind e somutlaşmış olan ileric i bir ni~ teliğe ve bu ayni mücade le süreci içerisi nde burjuv a özünde n ötürü aynı ~üçlcrle heran uzlaşmaya,teslimiyete ve ihanet e yetkin olmasıyla da gerici bir niteli~e sahipt ir.Bu burjuvazini n özelik le I972 sonrasında !ran ve Irak arasındaki çelişkilere bel baC;lay arak sonl,l.C al· maya çalışması, !ran ve ABD destcğine guvenm esi sonuç olarak ihanet i yap:ı.sında taşıdığı bu ikin ci eğiliminden kaynaklanıyor.Daha önce Kürt ulu· sal burjuvazisinin,Kürdistan'ı sömürgeleştiren dört devlet ve empery alizmle ve bunların ülkemizdek i toplum sal dayanakları ole.n feodal ve kampra dar burjuv a sınıfları ile güçlü çelişkile· rinin yanısıra bağlarıda bulunduğunu belirtmiş­ tik.!şte bu ~erici baclar Kürt ulusal burjuv azisinin yalpalanmasınıa ve belirl i koşullarda harekete ihanet etmesi ne neden olmuştur.KDP yöneti minin gerici !ran Şahlığına ve ABD empery alizmir . teslim iyetind e,onun burjuv a niteliğinin yanısıra başka bazı nedenl erde rol oynamıştır.Sovyetler Birliğinin ve Irak Komün ist Partis inin tutumu gibi.B u noktay a Tekoşin-3 te det.';inmiştik,biraz ileride üzerind e tekrar kabilin den de olsa kısa­ ca durmak fırsatı bulacağız.öY,"geçen döneml erde ulusal hareke tlerin niteli si ve yenilg ilerin ned ni iyi bilinm eden ~ünümüz için dotı;ru bir politi k nin izlenm esi ve başarı sa~lanması mümkün değild diyor.B u çok doğrudur.Konu üzerin de önemle durma· mızın nedeni de b1ıdur zaten.

96


ww

w. ne

te we

.c om

KÜRD!STAN DEVR!f.I!HlN GÖREVLER!/ BAGII·1SIZLIK VE BİRLİK SORUNU Hareketimizin bu konudaki gBrtişlerini Bzetleyecek ve bilahare Reformist-üçltintin gBrtişlerine r,eçece[~iz ;sOSYAL!zr-1 YOLUNDA ,BAGIHSIZ-DENOKRATİK ve B!RLEŞİK KÜRD!STAH şiarı stratejik temel şia­ rımız olarak,Kürdistan devriminin içinde bulundu~umuz süreçteki temel cBrevlerini Bzlti ve çarpıcı bir biçimde ifade edebilmektedir.Bu temel görevler anti-sömürf,eci / anti-feodal ve antifaşist e;örevlerdir.Kürdistan da anti-sömi.i.rgeci devrim aynı zamnnda anti~emperyalist bir devrimdir ve öyle olmak zorundadır.Çünkü kendi topra~ı­ mızda toprak atnları sınıfı ile kampradar burjuvaziye dayanan sömürGecilik dışarda emperyalizme dayanmaktadır ve esas r;üÇünü ondan almaktadır. Ve çünkü ülkemiz Kürdistan,Türk ,Arap ve Fars hakim sınıfları ile emperyalizmin ortak sömürgesidir. Sömürcecili0;in (eski ve yeni sömürgecil ik) ve emperyalizmin ortak boyunduru~u Bz ittibariyle köyl'li. karakteri taşıyan ulusal bir devrimle parçnlanabilir.Yarı-feodal ülkemizde,bizim gibi ülkelerde 13enelikle olduC;u gibi,demokratik devrimin Bzü toprak(ve tarım) devrimi(toprak ve tarım devrimi ayrı ayrı şeylerdir)olarak belirtmektedir. Ancak devrimimizin demokratik gBrevleri toprak devrimi ile bitmemektedir.

97


Ülkemizde ki ulusal azınlıkları ulusal ve demokratik haklarına sahip kılmak dini azınlıkları özgürleştirmek,kadınlar

ww

w. ne

te we

.c om

üzerindek i çok yönlü baskılara son verip,kadın-erkek haklarında ve her alanda eşitliği sa(!;lamak, iş c;ününü -·'normal bir süre ile sınırlamak:Resmi ve sivil tüm faşist c;üçleri ve örgütleri yoketmek v~b.vb.de devrimim izin demokrati k görevlerin den bazılarıdır. Kürdistan devrimini n ulusal-de mokratik görevleri nden biriside ulusun ve ükenin birli~ini sa~lamak için çok parçalı duruma son vermektir .Bu amaçla mücadele etmektir.G ene Kürdistan devrimini n görevlerind en biriside komprador kapitalizm i (T.C.' nin Türk özel sektörünü n,Kürt ve Kürdistan'lı özel komprador grupların,emperyalist tekelleri n mülkiyet ve yömetimi altındaki) tasfiye etm~ktir. Tekoşin-4'te '' •••• Ülkemizde komprndor kapitalizm in bütünüyle değil ama esas temsilcis i sömürgeci devlettir •••• Bu demektir ki;sömürg eci devletin hesabını görmek esas olarak komprador kapitalizm inde hesabını görmak d.emektir.Kısacası KUrdistan devrimi komprador kapitalis türetim ilişkilerinide (Kürt ve Krüdistan'lı özel komprador grupların yönetimin deki ve Türk özel sektörü yönetimin dek dahil)tas fiye edecektir .Fakat Kürdistan devrimi genel olarak kapitalizm i tasfiye etmeyeceği için proleter- sosyali'st bir devrim olmayacaktır. Kürdistan devrimini n ana içeriği burjuva-d emokratik dir."(A.g .y.sf:I67- I68)Bu noktayı biraz daha somutlaştıracak olursak,ko mprador kapitalizm in

98


w. ne

te we .c

om

tasfiyesi derken anlatmak istediğimiz,tekelci kapitalist mükiyetin,T~D,EBK,ZDK.MKE Kurumu, TPAO,Mobil,Shell,Sümerbank,Etibank,(tüm bankalar, TCDD,DÜÇ'leri hasılı bu türden işletmelerin varlıGına el koymak,bunları uluslaştırmak,başka bir deyiŞle demokratik halk devletinin mülkiyetine ~eçirmektir.Ülkemizde küçük ve·orta düzeydeki kapitalist mlilkiyetin tasfiyesi ise UDD aşaması­ nın bitiminden hemen sonra başlayacak olan prolcte-sosyalist devrim aşamasının görevidir.Açık­ tırki,UDD'in,sınırlı ve tali planda kalacak olan (işbirlikçi kapitalizmin tasfiyesi ile sınırlı) bazı anti-kapitalist görevleride olacaktır.Bu durum UDD'ile sosyalist devrimin muhtevada farklı oluşlarının yanısıra içiçelik de taşıdıkları­ nın ifadesidir.Başından beri saydığımız tüm görevler içiçelik taşır.Hareketimizin daha öncede açiklanmış olan Kürdistan devriminin görevlerine ilişkin tespitleri bunlardır. Reformist-3'ün deklerasyonda yer alan bu konuyla ilgili ortak görüşlerine gelince.Deklerasyon da bizim saydığımız görev.lerin bir ço5u sayılmak­

ww

tadır.

Fakat bazı temel sorunlar çarpıtılarak ve bazı roörevlerde gözardı edilerek,gözardı edilen görevler işbirlikçi(komprador)kapitalizmin tasfiyesi GÖrevi ile Birlik meselesine ilişkin görevlerdiJ Çarpıtılan temel sorunlar ise Ba~ımsız ve Demokratik bir toplum yerine "Özgür ve demokratik bir toplumdan sözedilmesidir •.

99


Reformist-ile hareketimiz

arasındaki

ww

w. ne

te we .c

om

öze ilişkin ayrılıkların odaklaştığı noktada bulunuyoruz. Okuyucu bu noktaya özelikle dikkat etmelidir • .Dikkat bir okuyucu 32 sayfa tutan deklerasyon metninde Bağımsız ve Birleşik Kürdistan gibi söz· cüklere bir kere bile rastlayamadıg;l!nı fark edecektir. "Bağımsız"demek yerine devamlı olarak "özgür'', "özgürlük", "özgür ••••• bir toplum,'.' "öz~ür· lük ••••• için mücadele vs.denildiği görebilecekti Bunda ne varki,öküzün altında buzağı mı·arıyorsu· n us ?diyenler çıkabilir .Kesinlil{le hayır'~ Yalnız deklerasyonda değil,üçlünün klavuzu ve deklerasyandaki görüşlerin yegane mimarı"Özr;ürlük 11 (buna. da dikkat)"Yolu'grubunun aynı adı adı taşıyan dergilerini (Özgürlük Yolu"Dergisi ve 11 Özgürlük 11 Gazetesi) ve tüm literatürünü karıştırın,nafile; Özgürlük Yolu,sözde,Kürdistanlı bir [jrup.Ve Kürdistan bir sömürge.Kürdistan'ın fiili işgal altında bulunduğunu,sömürge oldu~unu (bazen"sömürgeye benziyor"de dese)ÖY'da söylemektedir. Ve ÖY Kürdistan devriminde öncülük iddiası gütmektedir.Böyle bir hareketin bu ülke ile ilgili sayısız yazılarında "Bağımsızlık"kavrrunına koyduğu bu sansür,bunca hasasiyet niyeki?Sömürge bir ülkenin sosyalistlerinin bağımsızlık uğruna en kararlı en tutarlı şekilde mücadele etmesi gerekenierin literatüründe bu teriminsıkça geçmesi kadar do~al ne varki?Vietnam'ın,Çin'in,Laos,Gine, An~ola ,l'1ozambik ve diGer eski s ömürgelerin IOO


te we .

co m

devrimleri ile ile;ili literatürü karıştırma fırsatı bulanlar(ÖY bu fırsatı bulanlardandır) "Bat;ımsız"teriminin yeleşik bir sözcü~e dönüş­ tül_f;ünü bilirler.Do~Çal ve gerekli olanda budur. Onun içindir ki Kürdistan gibi sömürge koşul­ larındaki bir ülke sözkonusu oldu~unda bu kavram sıkı bir sansüre tabi tutuluyor ve kullanıl­ masından özenle kaçınılıyorsa bu bizi düşündürür, düşündürmeli de.Ortada bilinçli olarak yapılmış bir tercih var.Ve reformistlerin literatüründe "özgürlük" kavramına yüklenen farklı bir muhteva. Refoıtmistlerin literatüründe"özgürlÜk"kavramı

"otonomi"ya da "özerklik"yerine kullanılmaktadır. Onunla eş anlamdadır.Özgürlük kavramının üzerindeki örtüyü kaldırdınız .mı altından "otonomi"çı­ kıyor.!şte aynı

sansürü bu ismi taşıyan dergisinin 20. kadar"Kürt"ve "Kürdistan"sözcüklerine

w. ne

ÖY

işin sırrı buradadır.

sayısına

de uyguluyor~Do(;u"ve "Doğulu halkımız"diyordu. Bu konudaki sansüre,saygılı davranıyordu.Bağım­ sızlık kavramına(Kürdistan açısından)uygulanan

ww

snnsürün,bu konuda gösterilen özenin nedeni budur. Onlar gerçekte özgürlüğün de~il otonaminin aşığı­ dır.Ancak sevilip-akşama ve sevimli şey otonomidiı O da bur:;üne kadarki en ileri ifadesini KDP yönetimi ile BaC;dat hükümeti arasında imzalanan II Nart I970 deklerasyonunda buldu.!steyen adı geçen deklcras;yon metnini bulur ve üçlünün Şubat­ I0~n d0klerasyonu ile baBıntısıhı çözer.

IOI


te we .

co m

!ran ve Irak Kürdistan'ı KDP'leri ve liTE'nin stratejik temel sloganları," !ran' a demol:ro.si, Kürdistan'a otonomi","Ir ak'a demokrasi Kürdistan'a otonomi"dir. Türkiye Kürdistan'ında bugüne kadar benzer taleplerle açıkca ortaya çıkanlar olmadı. Ama,"Bağımsız ve demokratik Krüdistan"gi bi şiar­ lara sahip çılanayan,hatta karşı çıkan,bu şiarlurın kitle eylemlerinde ,miting vi yürüyüşlerde kullanıl masını yasaklamaya çalışan,sözde bunları"keskin" ve"zamansız"bulanlar çok çıktı.!şte bu doGru ve tutarlı sloganlara(k i bu sloganlar devrim anlayı­ şının ifadeleridir)karşı çıkanlar,onları yanlı~

ww

w. ne

bulanlar şimdi Şubat-I980 deklerasyonu na imza atan Reformist-R evizyonist-3 'lünün arasındadırlar. Ve bu reformist üçlünün sloganıda,bizce,şimdiye kadar ve hala da ileri sürmeye qir türlü ceşaret edemedikleri mal üm slogan olacaktır. "TÜRK!Y~~ 1 YE DEMOKRAS!-KÜRD!STAN' i\. OTONOivi!" Oportünizm korkaktır.Açık·ve kesin olo.rnktan daima kaçınır.Maksadını dolaylı bir biçimde,ima yoluyla anlatmaya çalışır.ÖY,.ôportünizmi,oportü­ nizm oldu~unu bile bile-elbette ki yönlendirici kadrosu savunmaktadır.Bu açık.Ve kendi oportü-L nizmini becerebildi~i ölçüde gizlerneye ç~lışmak­ tadır.Bu nedenle terimleri özenle seçmektedir. Otonomı yerine,gerçe kte onu karşılamak üzere ' özgürlük demektedir. ö.Yolu hareketinin ve elbetteki yonlendiric isi iki siyasi hareketinde" özgürlük" bulundu~u di~er I02


otonomi 11 den bir adım bile öte birşey anlamadıklarını ispat edebilecek birçok . başka olgu göstermek mümkündür.B ir defa,onlar bugüne kadar 11 otonomi"nin gerçek bir çözüm olmayaca[tını ,gerçek kurtuluşu sağlamaktan oldukça uzak bir formülasyon olduğunu,bir kere olsun söylemediler .Bu "çözüm"diye önerilen şeyin gerçekte çözüm olamayaca~ını,ulusal kurtuluşu 5etiremeyece~ini,bu nedenle çarpıtılmış bir "çözüm"ya da çözümsüzlük olduğunu bir kere bile vurgulamadılar.Vurgulayamazlardı,çünkÜ onlar otonamiye çözüm gözüyle bakmaktadırlar. Açıklayalım •• ö.Yolu dergisinin Haziran-I975 tarihli birinci sayısındaki A.Baran imzalı "Irak Kürt Ulusal Kurtuluş Savaşı"başlıklı bir yazıdan: " •••• Oysa Bağdat hükümeti,Kü rt sorununu,Kü rtlere otonomi tanıyarak demokratik biçımde çozmeye yanaşsaydı,iki halk arasındaki bu yıpratıcı ve ancak 5ericilerin işine yarayan savaş son bulacatt;ı gibi; •••••• "(A.g.y.sf:I 5-I6,a.b.ç.) " ••••• Oysa iç savaşın bitmesi için Kürt halkına otonomi tanınması pekala yeterliydi.! simlerinin 11

ww

w.

ne

te

we

.c om

kavramından

başına

"sosyalist"sözcüğünü koyup,yaptıkları

rabmen sol çevrelerden sempati toplamasını beceren bu baylar,Kürt halkının suçlayacaklarına neden ona haklarını_vermiyorlar? Bu iş bu kadar zor mu?(A•5•Y• sf:I4,a.b.ç.) ~~~~ ••• Denebilir ki,bu olumsuz co~rafi konum olmasaydı bu savaş çoktan başarıya ulaşmış ve Io3 kıyırolara


.c om

Irak Kürt halkı özgürlüğüne kavuşmuştu. (A•G•Y• sf: I7) Özgürlük Yolu dergisinin 28.sayısındaki "Rız­ gari Dergisinin Siyaseti Üzerine" başlıklı yazıda:ı:ı.:

ww

w.

ne

te

we

" ••••• Tarihi gelişme belki Irak'ta,belki Türkiye'de,belki !ran'da Kürt ulusal sorununun demokratik bir çözümünü daha önce getirebilir. Bu ülkelerin herbirinde toplumsal gelişmelerin izleyecegi seyre ba~lıdır.bu.Nitekim Irak'ta özgürlüğü için savaşan Kürt halkı,I970'te otonem KONUSUNDA Irak hükümetiyle bir antlaşmaya vardı. Eğer KDP~ _üst yönetimi yanlış bi politika izleme seyd~bu antlaşma,tam olmasa bile uygulçı.nabilirdi (A.g.y.sf:32,a.b.ç .) Gene ÖY dergisinin 35.sayısında KYB'nin Irak hükümeti ile yaptı~ı bir görüşmede-Kasım I97?silahlı mücadelenin durdurulması için hükümete sunduğu önerilere yer veriliyor.Bu önerilerin içinde ana nitelikteki (B) önerisi malüro öneridir: "II Mart I970 Antlaşmasına tümüyle uyulmalıd: Böylece Kürdistan için gerçek bir otonemi garanti edilmelid.ir."(A.g .y.sf:I2) ·Ö.Yolu KYB'nin bu önerilerine ilişkin olarak yaptıtr;ı det!;erlendirmede'şu görüşe yer veriyor: " ••••• KYB'nin önerileri,gerek Kürt sorununun demokratik bir çözümünü,gerekse Irak'ıntüm ilerici ğüçlerinin ve kaynaklarının anti-emperyalist mücadelede birli~ini içermektedir.(A.y .sf:4,abç) I04


ÖY derGi sinin çeşitli sayılarından yaptıgı­ mız bu alıntılarda açıkca g~rillebilece~i gib~, ÖY,ot onomi nin kazanılması halind e Kilrt ulusa l olacag;ını

~ zrr-ürlü [;iine kavuQaca[ını

,KUrt

halkının

s~ylemektedir .Otono mi

om

sorımunun ç~zümlenmış

ne

te

we

.c

formü lünü "Kiirt sorum .mun demok ratik bir çözümü •• olar nk r;~rmekte ve · c;~stermektedir. Besbe lli ki ÖY' nun ve dii_';er iki siyasetin"~ze;ilr ve demok ratik bir toplum •••• "dan anladıkları otonom bir· Kilrt toplum udur. KDP y~nctimi ile Baas rejim i arasında II Mart I970' te yapılan antlaç .ma ile tanınan ve fakat uy[pılanmayan I5 madde lik otonom i planı ulusa l ve demok ratik hakların asgar isini kapsamaktadır. Bu antlaşmanın en Bneml i madd eleri,K ilrtçen in resmi dil olarak tanınmasını,Kürdistan'daki devle t r.~örcvlilerinin Kürt milliy etinde n olması­ nı,bir toprak reform unu ve bazı Kilrt ~rgiltleri (rı;ençlik,öÇ';renci,ko.dın,~f;retmen)kurma hakkını ~n~Bren

ww

w.

I,4,5 ve 9.maddelerdir.Di~er roadel er ise,Ir ak devle tinin çeşitli kadem elerin de(hil kümet ,parla mento ,ordu vb.)K ürtler den belir li sayıda temsi lci bu.hmmasını ,radyo ve televi zyonda Kürt dili ve kliltil rü ile ilgil i ~zel programla ra yer verilm esini, siyas al af çıkarılmasını, ~nGÖrmektedir.Otonomi planının kapsamı aşağı

yı ı karı

bütiln liyle bunda n ibare t. Açıktırki otonom i planı feoda lizmin ve işbir­ likçi kapita lizmi n tasfiy esini ,ulus al baskı ve sömil rilnün ,ezen- ezilen ulus ilişkisinin,eşitsiz­ I05


we

.c

om

liQ;in bütünüyle ortadan kaldırılmasını içermeyen bir plandır.Bu plan,~emokratik ve ulusal haklar~n en asgarisin i zar-zor içerebile n reformist bir niteli~e sahiptir. II Nart I970 antlaşmasının tam olarak uygulandı~ını varsaysak bile,bu,s ömürge düzeninin bir ölçüde reforme edilmesin den ibaret olacaktır. ÖY ve üçlünün ulusal sorunun çözümü olarak ~ör­ dü~ü otonomi,işte budur.On lar ÖZL~rlük kavramı­ nı sınıfsal muhtevasından soyutlaya rak_böylc sine

w.

ne

te

dejenere etmişlerdir. Buraya kadar söyledikl erimize şunu ilave etmeden geçmeyeli m:Biz,oto nominin Eerçekleşmesinin karşısında de~iliz.Kürt milli ve küçük burjuvaz isinin bu talebini destekliyo ruz.Bizim karşı oldu~umuz,otonominin,Kürt ulusal sorununun çözümü olarak,Kü rt ulusunun kendi kaderini tayin edişinin bir biçimi olarak sunulmasıdır.Evet,buna karşıyız.Proleter devrimci tutum budur. Biz Kürt sorununun çözümünü otonemide değil ulusal demokrati k devrim 1de görüyoruz .Bu iki yol arasında temel nitelikte -bir fark vardır.Biri

ww

reformcu~anayasal),diğeri devrimci{bolşevikl

yoldur.Bi z,devrimc i yoldan,UD D yolundan yanayız. Semiçvari görüşleri reddediyo ruz. Bir noktaya-d aha değinmek gerekir.Ba~ımsızlık talebi siyasal yönüyle bağımsız bir devlet tal·ebidir.Kür distan1da ki sosyalist hareketin böyle bir taleple ortaya çıkmasında yanlış bir yan I06


ww

w.

ne te we

.c om

bulmak mümkün de~ildir.Kürt halkı bacımsızlı~ı herhangi bir devrim hükümetinden dc~il,sömürgeci devletten ve emperyalizmden istemektedir.Gelec ekte diyelimki Türkiye işçi sınıfının başını çekti~i genel bir devrim gerçekleştiGinde,Kürt halkı,fedEatif ya da bölgesel özerk bir statüden yana ·mı,bağimsız bir devlet kurmaktan yana mı olur,bunu şimdiden saptamaya kallanale yahlış olur.Kürt halkı irade+ sini Türk halkı ile merkezi bir devlet içinde birlikte kalmaktan yana koyabilir.Eşit koşullar­ da ve gönüllü bir birliktelik olur bu.!şçi sını­ fının çıkarlarına denk düşen çözüm de bu olabilir.Kürdistanlı sosyalist hareketin bağımsızlık talebi,bu tür çözümlere engel teşkil eder mi? Kesinlikle hayır. Olaki sözünü ettiğimiz siyasetler"özgürlü k"kavramıyla böyle bir çözümden yana olduklarını be:r · '_,_ lirtmek istiyorlardı.Bunu şimdiden saptıyor olmaları bir yana,o taktirde bile"bağımsızlık" kavramına uyculadıkları.sansürü ve yasağı anlamak gene mümkün olmaz. Ayrıca,üçlünün devrim anlayışını da unutmamak gerekir.Onların demokratik halk devriminden ya da kendileri genellikle demokratikleşme demeyi tercih ediyorlar-özünde bütünüyle demokratik hak ve özgürlüklerin sınır­ larınız:ı genişletilmesidir.TKP,T!P,TS!P'in bu konulardaki görüşleri reformist-3'lünün de

demokrasiden

I07

anladıkları-ki


Görüşleridir.Başka

w.

ne te we

.c om

bir deyişle SBKP'nin"ka pitalist olmayan yol"vb.gibi tezlerinden açık olarak sırıtan devlet,demok rasi,devrim,d evrimci şiddet konularına ilişkin anlayış ne_ise, üçlünün anlayışı da odur.Reform ist-3'ün Kürdistan'da izledi5i çizgi 'Kapitalist Olmayan Yol' adı altında formüle edilen devrim(I)mo delinin· Kürdistan koşullarına adapsY-onunda n çıkmıştır. "Türkiye'ye demokrasi Kürdistan'a otonomi"slogani bu çizgiyi eksiksiz.yansıtatacak bir slogandır.Bu sloganda ifadesini bulan görüşün sahipleri Kürt ulusal burjuvazisin in temsilcileri dir.Fakat bunda şaşılacak bir taraf yoktur. Rev.d.zyonizm burjuva ideolojisi ve politikasının işçi sınıfı saflarındaki yankılanmasıdır der ustalar.Kürd istan'da burjuva~reformizmi ile işçj sınıfı hareketi adına ortaya çıkan revizyonistreformist akımın idemlojik-p olitik akrabalı~ı böylesine yakın .bir akrabalıktır.Bize düşen görev,bu yakın akrabalı~ı-ideolojik-politik,örgüt­ sel-teşhir etmektir.Bu görevi bıkmadan sürdüreceğiz.

ww

B!RL!K sorusuna gelince ••• "Birleşik Kürdistan• talebi reformist-3' ün karşı çıktığı bir taleptir Bu nedenle Kürdistan'ın çok parçalı konumuna son verilmesi , ulusun ve ülkenin yeniden birleşti­ rilmesi,göre vi UDD'in görevleri içerisinde belirtmemektedirler.Onların sansüre tabi tutug;u bir kavramda birleşme kavramıdır.Reformist-3'lü sık sık Kürdistan'ın dört parçalı bir sömürge oldu~una işaret etmekte,anca k bu objektif gerçe11

11

Tn


gin

dayattı~ı

ww

w.

ne t

ew

e. co m

5örevi görmezlik ten gelmekte, saymaktadır.Reformist tiçllinlin birlik sözçliglinden anladığı sadece Kürt halkının yanyana yaşa­ dı~ı Ttirk,Arab ve Fars halklarıyla birliğidir. Belki kimileri bu_ noktada spekülasyo nyapmaya kalkar.Bu nedenle belirtelimki,Klirdistanlı proleter devrimcil er olarak biz,Kürt halkının yanyana yaşadı~ı her türlll eşitsizliğin ve zora dayalı bağların son bulduğu,halklarda tam eşit­ li~in sa~landığı,sömlirli ve zulmlin her tlirllislinlin tasfiye edildiGi şartlarda birliğindeh yanayız,Fakat birlik sorunun salt bu yönliyle,t ek yönlü olarak ele allinmasına karşıyız.Klirdistan - e;erçet;ine e;özlerini kapayan anlayışa karşıyız. Tekeşin dereisini n 2. sayısında Kurtuluşu eleş­ tirirken şöyle demiştik: "Ezilen ulusun devrimcil eride birleşmeyi savunmalıdır 'ifadesi Kürdistanlı devrimcil er açısından bir başka gerçeğin gözardı edilmesin i cetirmem elidir.Bu ~erçek,Klirdistan'ın parçalanmışlığı objektif e;erçe(f;id ir.Ve glindemirni zde Birleşik Kürdistan için mücadele vardır.Bu nedenle "birleşme" ifadesini n saptırılmasına izin vermiyece~iz.Klirt sorunu tek boyutlu bir sorun olarak e;örenleri n parçalanmışlık olgusunu reddedenlerin bu noktayı saptırılması doğaldır. Kurtuluş,"birleşme" ifadesini n Kürdistan sornutu açısından taşıması gereken_anlarnı yok etmiştir. Çünkü onun nldıC;ı bliti1n Türkiye'd ir."(a.tj.y . sf :137-38) I OC)


Aynı

ww

w.

ne t

ew

e. co m

sözler Reformist-3 'lü içinde aynen ~e­ çerlidir.Onl arda bu kavram "Kürdistan somutu açısından taşınması gereken anlamı yoketmiştir~ Onlar da "birlik" sözü~ünü tek yönlü olarak, salt her parçada yaşayan Kürt halkının yanyana yaşarı~ı diğer halklarla birliCi olarak anlamuktadırlar.Oysa bu sorun iki yönlü olarak_ele alınmalıdır: Kürt halkının yanyana yuşadır;ı halklar la birliğinin yanısıra,dikenli teller,mayın tarlaları karakol a~larıyla zorla korunmaya ve sürekli kılınmaya çalışılan suni sınırların kaldırılarak,dört ayrı parçada yaşamaya zorlanan Kürt halkının birliği olarakta.Ayrıca bize ~öre bıı sözcük öncelikle bu anlamda alınmalıdır. Bu sözcü~ü tarihi-somut koşullarda anlamlı kılan yönü özellikle bu yöndür. Reformist-3' lünün deklerasyonu nda yansıyan cörüşleri ise bu yönü yok saymaktadır.Birlik konusunda üçlünün yol göstericisi ÖY patentlidir. Aynı adı taşıyan dergisinde bugüne kadar söylenen tek şey aşağıdaki satırlardan ibaret olmuştur. "Bugün aklı başında hiç kimse bu soruna-yani Krüt sorununa,Tekoşin-Kürdistan'ın birleştiril­ mesi olarak bakmıyor.Kürdistan'ı bölen sınır­ lar ne kadar suni ve Kürt halkının rızası dı­ şında oluşturulmuş olursa olsun,Kürdistan'ın her bir parçasının içinde bulunduğu ülkenin kendine özgü şartları,bu parçaların her birindeki özgürlük ve demokrasi miiçadelesini n defr,işik bir yol izlemesine,farklı zamanlarda sonuç~ ıcınmasına yol açabilir.Bir lik Sorunu turihi IIO


içinde ortaya çıkacak bir sorundur. Şimdiden bu konuda speki.ilasyonlara girişmenin ne cere~i ne yararı vardır.Kürt halkının mücadclesi,yanyana yaşadıt!;ı halkların,özgürlük, demokrasi ve sosyalizm yönündeki mücadeleleriyle yakından ilgilidir,ve bu nedenle de her ülkcde,Kürt halkıyla diğer halkların devrimci ve

om

c;eliŞme

.c

demokrat güçlerinin en sıkı dayanışmasını,bir­

liğini oluşturmak zorunludur."('Kürdistan'ın

ve Kürt Ulusal Hareketleri' ya da bk.öY.Sayı.2I-22 sf:8 C.Alada~) Yukarıdaki pasajda tam bir demogoji örne~i veriliyor.Asıl sorundan kaçılıyor,ve ilgisiz sözlerle lafazanlık yapılıyor.Çünkü Kürdistan'ın birer parçasını içeren ülkelerin herbirinde,özgül şart­ ların varolduğunu, kı_ı_rtuluş _mücadelesinin farklı yollar izleyebileceğini ve farklı zamanlarda sonuçlanabileceğini,yani kurtuluşun zamandaş olmayabilec_eGini bizde söylüyoruz .O labilirlik ya da olmayabilirlik bir yana,biz,kurtuluşun dört parçada eş zamanda e;erçeklsşebilmesini çok istisnai bir durum olarak ~örüyoruz.Gene Kürt halkının mücadelesinin yanyana yaşadı~ı halkların kurtuluş mücadelesiyle yakından ilişkili bulundu~unu,ve Kürt halkının bu halkların devrimci demokrat güçleriyle sıkı bir güç birliği oluşturması gerekti~ini bizde söylüyoruz ve söyleyece~iz.Ancak birlik sorunu hakkında yazarken,bunlardan bahsetmenin gereği nedir?Neden alakasız laflar edile~: III

ww

w.

ne

te

we

Sömürgeleştirilmesi


genel do~­ ruların tekrarı düzeyinde kalmıyor?Bu genel dagrular,birlik sorununu,sorun olmaktan çıkarır mı? Buradan hareketle birlik uğruna mücadele meçhul bir tarihi havale edilir mi?Şüphesiz ki hayır. ÖY asıl sorunla (birlik sorunııyla) ilgili olarak tek şey söylüyor: 11 Birlik sorunu tarihi geliş­ me içinde ortaya çıakacak bir sorundur.Şimdiden bu konuda spekülasyonlara girişmenin ne gereği, ne yararı vardır ve Bugün aklı başında hiç kimse bu soruna Kürdistan'ın birleştirilmesi olarak bakmıyor~Hepsi bu. Bizim kanaatimiz o ki,"aklı başında sayılırız. aklımızdan zorumuz,şikayetimiz pek yok.Ama Kür~ distansorununa bir yönüyle de Kürdistan'ın birleştirilmesi sorunu olarak bakıyoru~.Ve bu doğ­ rultuda mücadele etmeye,propaganda ve ajitasyon görevine 11 spekülasyonlara girişme olarak bakmıyo_: ruz.Biz bu konuda susmanın,sorunu hasıraltı etmenin sosyalistlerin işi olmayacağını görüyoruz. Ve spekülasyona girişmenin ise,asıl konu üzerinde durmak yerine,konuyla ilgisiz sözler sBylemek süretiyle gevezelik yapmak ve sorundan kaçmak oldugunu söylüyoruz. Biz, 11 • • • bağımsızlık ve demokrasi temelinde ülkemizi yeniden birleştirmek görevi,Kürdistan devriminin stratejik görevlerinden birisidir.Kimileri bu noktayı kavrıyamamaktadırlar.Çünkil,fiilen geçersiz durumda olan bu suni sınırlar onların kafasında oldukça yer etmiştir. II2 sorun,geçiştiriliyor?Neden

.c

om

rek,asıl

ww

w.

ne

te

we

11

11

11


ww

w.

ne

te

we

.c

om

Bu uzun vadeli bir sorundur diyenlerde çıkmakta. Sanki yarın gerçekleşecek diyenler varmış gibi. Ülkemiz bütünü için ba~ımsızlık ve demokrasi ne kadar uzaksa,birleşmenin gerçekleşmeside o kadar uzaktır."(Tekoşin.s.4,sf:I76) diyoruz. !şte ÖY'da"birlik sorunu tarihi gelişme içinde ortaya.. çıkacak bir sorundur"ve "bugün aklı başın­ da hiç kimse~bu soruna-yani Kürtsorununa,Tekoşin­ Kürdistan'ın birleştirilmesi olarak bakmıyor" dcrkcn,sorunun çözümünün uzun vadede mümkün olabiece~i,yakın bir gelecekte gerçekleşma olasılı­ ~ının mevcut olmadı~ı anlayışından hareket etmektedir.Ustelik bu gerekçeyi sorunu hasıraltı etme~~ nin örtbas etmenin de gerekçesi yapabilmektedir, Yakın bir gelecekte gerçekleşemez. ya da "uygulanamaz" c;erekç esiyel "Birleşik Kürdistan ''dogru tutarlı ve u~runa mücadele edilmesi gereken bir talep olmaktan çıkar mı?Bu soruyu cevaplandırma­ ya ço.lışalım •• Leninizm bıı tür sorunlarda komünistlerin sınıf ~örüş açısının ne olması gerektiğini teorik platformda çözüme baC;lamıştır.Kürdistan somutu açı­ sından birlik sorununda doğru bir politika izlemek ten önce bu görüş açısını,yaklaş:ı:m tarzını kavramakla mümkündür. RSD!P'nin tarım programı ile ilr,ili tartışma­ larda -I90I-I903'ler Rusya'sında-,Lenin,otrez­ kiler'in (X) iadesi talebinin programda yer al..: ması gerektiGi görüşünü savunur.Lenin'in bu II3


türden itirazlara ve tartışmalara yol açar.Bu itirazlardan biri de demokratik gelişme sürecinde önemi giderek kaybolan tarihsel bir haksızlıgı düzeltmek için yapılan bir talebi politik yöntem açisindan akıl­ lıca olmadığıdır.Hartinov otrezkiler'in iadesi talebine karşı,ıı ••• köylülerin kırk yıl ko.dar ceç kalarak kurtarılması ••• "na varır bunun pratik açıdan"uygulama olanağı''yoktur. der.Leni bu itigörüşleri

degişik

razları

şöyle

cevaplıyor:

.c

om

konudaki

ww

w.

ne

te

we

"Bu tez de,sadece ilk bakışta,oldukça akla yatgörünüyor. !ki türlü tarihsel haksızlık varkın .... .:._ dır.Bazıları tarihin temel akışından uzaktır­ lar,bu akışı durduramazlar,ya da onun gidişini engelemezler ve proletaryanın sınıf mücadelelerinin yaygınlaşmasına ve daha derin kökler atmasına engel olmazlar.Bu cinsten tarihsel haksızlıkları düzeltmeye çalışmak,elbette akıl- · lıca bir şey olmaz.Bir örnek olarak Almanya• nınAlsace-Lorraine'in ilhakını verelim.Hiçbir sosyal demokrat parti bu ~ düşünmez,ama ı öte yandan da,hiç bir sosyal demokrat parti, işledikleri bir suç yüzünden bütün egemen sıl nıfları lanetlernek ve bu haksızlığı protesto etmek görevinden kaçınmaz.Eğer biz,otrezkiler' in iadesi konusundaki talebimizi sadece yapılan bir haksızlığın düzeltilmesi gerekti8i esasına dayandırmış olsaydık,boş bir demokratik sözden ileri gitmezdi.Ama bizim talebimizin dürtüsü, tarihsel bir haksızlıktan yakınma değildir, ama daha çok serflik kalıntılarının ortadan kaldırılması ve kırsal alandaki sınıf mücadelesinin yolunun açılması gereksinmesi,yani proletaryanın çok ivedi ve çok "pratik"bir gereksinmesidir. Burada değişik bir cins tarihsel haksızlık toplumsal gelişmeyi ve sınıf mücadelesinin doğrudan doı1;ruya hala geçiktiren bir hal:::sızlık vardır.Bu cinsten tarihsel haksızlıkları düzclt~ II4-


çabasını reddetmek,"kırbo..ç cezasını,kırbaç cezasının tarihse l olduğu gerekçe siyle savunma k"

rne

anlamına ~elir.(Tarım Sorunlnrı,Lenin.s.297-298

ww

w.

ne

te

we

.c

om

sol Y.abç.) Gene Lenin Hartinov 'un"uyc; ulama olanaE;ı"ölçütü hakkında şunları söyler: "Martin ov'un tarım proc;ramı·mızı bu denli "kolayca parça parça etmesine yardımcı olan"uye ;ulama ol-anaE;ının "basit" ölçütün ün yetersiz ve değersiz olmasının nedenibudur. Bu dot;ruda n ve i ve di "uygulam a olanağı" ölçütü,c ;enellik le aneale programımızın açıkca reformi st nitellik teki bölüm ve türncele ri için uygulan abilir,ar na c;enel olarak devrimc i bir partinin pror;ramı için hiçbir şekilde uygulana maz, Bir başka deyişle,bu ölçüt,an cak bir istisna olarak programımıza uygulan abilir,am a hiçbir şe­ kilde genel bir kural olarak uygulana maz. Prop;ramımizın,ancak,içindeyeralan .tek bir harfin bile .toplums al ve ekonomi k evrimin yönüne ters düşmemesi için sözüğün felsefiv e geniş anlamıyla, uyp;ula nabilir olmak zorundadır-ve (genel ve özel olarak) bu dof_truyu ·: doğru olarak saptadı~ımıza göre-de vrimci ilkeleri m{z ve devrimc i görevim iz adına,oütün güçümüz le,daima ve mutlaka ,taleble 11

rimizin azamisi için savaşmalıyız. (A.y.sf: 277-278 ) Uyc;ulama olanaCı ya da yakın bir gelecek te gerçekleşemez iddiası ile tarım programı taslağına ittiraz lar yönelte n Hartino v•a verdiği cevapta , bu konuda bir tek do[~;ru ilkenin,proc;ra.mın"top­ lnmsal ve ekonomi k evrimin yönüne ters düşmemesi"


ya da" ••• kırsal alandaki sınıf mücadelesini n serbestçe gelişmesini kolaylnç;tırma •••• "sı, sınıf mücadelesi, ilkesinin olabileceğini belirten Lenin,aynı konuyla ilc;ili olarak Rosa Luxemburc;

.c

om

ile polemi~inde(I896)-Polonya'nın ba~ımsızlığı konusunda-K autsky'nin. söyledikleri ne atıfta bulunur.Sözkon usu polemikte Kautsky:"!st er proc;ramda doe;rudan do~ruya ifade edildi.inler yada ister zimnen kabul edilmiş'postülatlar' olsunlar

w.

ne

te

we

pratik taleplerimiz,belli~güçlerin sıralanmasında elde edilmelerini n mümkün olup,olmamasına göre değil,ama kurulu toplumsal düzen ile uygun düşüp düşmemelerine ve proletaryanın sınıf mücadelesini kolaylaştırmalarına ve yardımcı olmalarına ( •• )ve proletaryanın siyasal iktidarına yol açıp açmamalarına/( ••• )göre yapılmalıdırlar • •••• biz,burada,o günkü güçler sıralanınasını hesaba katmayız,Sosyal-demokrat program,bel irli bir an ••• için yazılmamıştır-mümldin olan ölçüde o günkü toplumun bütün olasılıklarını kapsamalıdır ••••• Sadece pratik eyleme, •••• değil,~ynı zamanda somut talepler biçiminde propagandaya da hizmet

ww

etmelidir.So yut tartışmalarla yapılabilenler çok daha canlı biçimde,bizim ilerlemek amaçında olquğumuz doğrultuyu göstermelid ir. (X)Otrezkile r, I86I toprak reformunu takiben toprak ac:aJ,arının köylülerdene köylü hisıllerinden) aldıkları toprak payları.Bu topraklarda feodal ilişkiler sözkonusudur . II6


ww

w. ne

te we

.c om

Ütopik spekülasyonl ara sapmaksızın kendimizi ne kadar uzak(vadeli, ç.)amaçlar için hazırlaya­ bilirsek,o kadar iyi olur;kitlele r-hatta bizim teorik gelişmelerimizi kavrayamamış ••• olanlar bile-hanGi doğrultuda ileriediğimizi o kadar açıkca görürler.Prog ram kurulu düzenden ya da kurulu devleten ne istediSimizi göstermelid ir, ondan ne beklediğimizi de~il.Örnek olarak Alman sosyal-demo krasinin programını ele alalım.Bu proe;ramda memurların halk tarafından seçilmesi talep ediliyor.Bu talebi Bayan Lüxemburg'un ölçülerine vuracak olursak,ayne n ulusal bir Polanya devletinin kurulması talebi kadar ütopik olduğunu görürüz.Hiç. kimse Alman hükümetine yürürlükte olan siyasal koşullar altında hükümet görevlilerin in halk tarafından seçilmesinin güvence altına alınabileceğine inandırıla­ rak aldatılmayacaktır.Bir kimsenin bir Polonya ulusal devletinin,an cak proletarya politik iktidarı ele geçirdiği zaman başarahileceği varsaymak için yeterli nedenleri varsa,yukarıdaki talepleri sürmek i~in yeterli nedenleri var demektir.Ama bu,bu talebi,prati k programımız içine almamız;için yeterli bir kanıt mıdır?" (Kautslcy'den aktaran Lenin,A.y.sf :28I-282) diyor. Kau:t-sky' in bu satırıarına ilişkin olarak Lenin'in söyledikleri nide aktarmaktay arar görüyoruz,"Gen el olarak söylemek gerekirse,pr ogramda yeralan belli taleplerin"uy gulanamaz" II

o


ileri sürmek-ki biz,bununla,bu istekıerin günümüz koşullarında ya da çok yakın bir gelecekte yerine getirilmelerinin olanaksız olduğunu söylüyoruz-bu talepleri çürütmek için yeterli değildir.Polonya'nın bat;ımsızlıLı sorunu hakında Rosa Luxemburg'u yanıtladığı yazı­ sında,K.Kkautsky bunu açıkca ortaya koyuyor.

.c om

olduğunu

ww

w. ne

te we

Rosa Luxemburg,Polonya'nın bağımsızlı~ının "uygulanamaz" olduğunu iddia ediyor,K.Kautsky ise,sorunun yukarıda de5indiğimiz anlamda, bu uygulanabilirlik sorunu olmadıcını,önemli olan şeyin,belli bir talebin toplumun genel ğelişme doğrultusuna ya da uygar dünyanın genel ekonomik ve politik durumuna uyc;un düşüp düşmemesi olduğunu belirtiyor.örneğin Kautslcy, Alman sosyal-demokrat partisinin programında yeralan,tüm hükümet görevlilerinin halk tarafın­ dan seçilmesine ilişkin talebi ele alalım diyor. Doğal olarak,Almanya'nın bugün içinde bulunduCu koşullarda bu talep uyp~ulanamaz ,Böyle olmakla birlikte,doğru ve gere~li bir taleptir.Çünlili toplumsal gelişmenin bütünün yöneldiği ve ayrıca sosyal-demokratlarında r,erek sosyalizmin bir koşullu ve gerekse sosyalizmin siyasal üst yapısında yer alan zorunlu bir unsur olması açısından gerçekleşmesini istedikleri tuto..rlı bir demokratik devrimin ayrılmaz bir parçasıdır~ (A.y.sf:372) Yulcarıda çıka.r.dı[;ımız satırlar ,Leninizmin,

IIS


soruna ve benzer sorulara hangi r,örliş açısı ile yaklaştısını açıklıkla göstermektedir.Bu görüş açısı ile Kürdistan somutuna baktıf,ımızda,şu sonuçlara ulaşıyoruz: Birinci olarak, Kürdistan'ın parçalanrnışlıgı ol~su,birinci tür tarihsel haksızlıkların de~il, ikinci tür tarihsel haksızlıklar içerisinde düşlinülmelidir.Türkiye'de Ermeni halkının eşine ender rastlanan bir vahşetle,katledilerek ve sUrgüne tabi tutularak yurtsuz bırakılması olayr birinci tür tarihsel haksızlıklar için çarpıcı bir örncktir.Hiç bir sosyalist,(işledikleri bu suç yüzünden) Türk egemen sınıflarını. "lanetlernek ve bu hasızlığı protesto etmek"görev ini.gözardı edemez.Fakat hiçbir sosyalist,bu haksızlı­ ~ın düzeltilmesi ni de talep edemez.Böyle bir talep,dünyanın dört bir yanına da~ılmış durumdaki Ermeni'lerin bir Ermeni ulusu oluşturmak üzere eski vatanıarına dönmelerini isternek anlamına gelirki,bu yapay ve gülünç birşey olur. Bu açık.Fakat Kürdistan'ın yeniden birleştirile­ rek,yapılan haksızlıGın düzeltilmesi dogrultusundaki talep,aynı şekilde yapay ye ütopik bir talep deGildir.Bu sorunda,sos yalistlere düşen gmrev sadece emperyalist leri ve sömürgeci devletleri protesto etmek ve ;lanetlemekl e bitmez.Sosyalistler bu haksızlı~ın düzeltilmesi mücadeleyide bir ~örev olarak,demo kratik bir görev olarak, gündeme almalıdırlar.Çünkü,"burada degişik bir II9

ww

w.

ne t

ew

e. co m

tnrtışd~ımız


ww

w.

ne t

ew

e. co m

cins tarihsel haksızlık,toplumsal gelişmeyi ve sınıf mücadelesini do~rudan doğruya geçiktiren bir haksızlık vardı."Kürdistan'ın parçalanması::­ nın dog;urdug;u toplumsal,ekonomik ve politik norunlar günümüzde de,yani "hala" taze ve canlıdır İlki yüzyıllarca gerilere dayanıyor olmakla birlikte,ikinci büyük bölünme yarım yüzyılı biraz aşan bir geçmişe sahiptir ve bu olgunun türlü etkilerinin hala devam ettiğini somut olarak görmek mümkündür.Kürdistan'ı bölen sınırlarda sık sık gündeme gelen katliamlar,ma~ın döşeli topraklar ve bu durum özellikle sınır boyların­ da yaşayan halkın yaşamına kattığı acılar bir sır değildir.Kürt halkında Kürdistan'ı bölen sınırların kalkması ve ülkenin birleştirilmesi doğrultusunda beliren somut talep nedensiz de~il dir.!kincisi,birli k talebi,"pratik" değildir, "uygulama olanag;ı"yani yakın bir gelecekte gerçekleşebilme olasılığı yoktur,şeklindeki iddia yanlış ve oportünistçe bir iddiadır.Bu ölçüt, Lenin'in belirtig;i gibi," •• devrimci bir partinin programı için hiçbir şekilde uygulanamaz." Devrimci bir partinin programı,Kuatsky'nin sözleriyle " •• belirli bir an ••• i~in yazılmamıştır •• "bu program,"sadece pratik eyleme ••• değil,ayni zamanda somut talepler biçiminde propa~anda­ ya da hizmet etmelidir." Devrimc·i bir partinin program ı , " ••• KURULU DO ZENDEN YA DA KURULU DEVLETTEN NE İSTED!G!M!Z! GÖSTERHEL!D!RrONDAN NE I20


BEKLED!<1İM!Z! DEG!L" .ve "biz burad a,o gunkü

ww

w. ne

te we .

co m

e;üçle r sıralamasını hesab a katmayız ••• " Vietna m devri mcile ri ülkel erini yenid en birleştirmek görev ini temel bir görev olarak kabıJl ediyorlardı.Bu u~urda uzun yıllar süren bir mücad ele verdi ler.K uzey' in ve Güney 'in kurtu luşunu takibe n de ülkel erinin parçalı yapısına son verip ,ulusu n birli~ini yenid en sa~ladılar. Aynı sorun , -örne~in Ko~e,Azerbeycan,Ymen de de mevcu ttur.B u üç ülken in birer parçasınada demokratik. devrim tamamlanmış ve sosya list bir toplumun kuruluşuna başlanmış bulunmasına rağmen, diger parça lir henüz kurtulamayışı yüzün den Vietnam'ın aksin e birlik sorun u,soru n olara k durmalctadır.Bn do~rul tudak i mücad ele hala sürdü rülmekte dir.Fa kat bu durum bu taleb in doı'tru ve tutarlı bir demok ratik talep olmadı~ını,göstermez . Aymı şekilde,diyelimki,Kürdistan'ın bir kaç parçasının lrurtnrılması halin de,bi rlik sorun u ancak bir ölçüd e fakat bütün üylü çözümlenmış olmay acaktır.Bu sorunu n tümüy le çözüm lenme si her parçada ba~ımsız ve demok ratik bir toplum un kurul uşu ile mümk ündür .Birlik sorun u ancak ,bu zemin üzerin de ve bu şartlarda çözüme kavuşabilir. Kısaca bu sorunu n çözüm ünün uzun bir zamanı gerekti riyor olması,bu yolda ki mücad eleyi_ ve propagan da görev ini savsaklamanın,sorunu görme zlikten gelme nin eerek çesi yapılamaz. Uçünç ü ve son olara kta,b irlik. taleb i,

I2I


11 , . toplumsal ve ekonomik evrimin yönünü ••• 11 toplumun genel gelişme do[~rul tusuna ya da uygar dünyanın genel eleonomik ve politik durumuna 11 ters düşmemekte,aksine onunla uygunluk içinde 11 • • •

şunuda vurgulayalımlci,u­

co m

bulunmaktadır.Burada

w. ne

te we .

zak bir gelecekte ulusal farklılıkların nasıl olsa ortadan kalkacağı,~elişimin uzun evriminde bu yönde olacağından hareketle ,birlik talebini toplumsal ve ekonomik evrimin yönüne ters düşen bir talep o~arak algılamak da yanlıştJir.UKTH ilkesini,em peryalizm in merkezileşmeyi sa~ladığı, bu nedenle bu talebin ütopik olaca~ı,yani bir bakıma toplumun genel celişme doğrumtusuna ters düşeceği düşüncesiylede reddedenl ere lcarşı,he­ nüz bir marksist iken Kautsky'n in verdigi cevap bilinir.B urada bir çelişki ~örülebilir.Bu anlamda tarihin gelişme doğrultusu sınıfsız ve dev-

ww

letsiz bir toplumun kuruluşuna do~rudur,fakat bu yolun üzerinde zorunlu bir konale olarak proletarya diktatürlüğü :vardın.Başka bir vesile ile 11 gerçekte, bu çelişki,sadece görünürde bir çelişkidir:kastların ortadan kaldırılmaları, en aşağıdaki,ezilmekte olan kastın diktatürl üğünü gerektirir,tıpkı proletary a da dahi,gene l olarak sınıfların ortadan kaldırılmaları,pro­ letaryanın diktatürlüğünü gerektirm esi gibi'; (Tarım Sorumları,sf:326) diyor Lenin. görüleceği gibi ÖY ve reformist üçlü sorunlara hem bağımsızlık hem birlik sorununa- Leninist I22


reformist görüş açısıyıa yaklaşmaktadır.Birlik sorununu,sor un olarak ~örmemekte,bağımsızlık sorununu ise ba~ımsızlık kavramını ağıza dahi almaksızın örtülü bir biçimde otonemiye adapte etmektedir.R eformistler taleplerini fomüle ederlerken o anki güçler den~esini terncü alırlar.Çünkü b1..1. bayların perspektifinde bu den~eyi alt-üst edecek bir devrimin yı­ ~ınların devrimci zoruna dayalı gerçek bir devrimin yeri yoktur.Refo rmistlerin programı mevcut kuvvet denp;esini del:!;iştirmeden,bu dengeyi sarsmadanda elde edebileçek olanla sınırlı bir prop;ramdır.Reformist-3'lünün talepleri sömürgeci devletlerden ne bekledikleri ni gösteren taleplerdir.Az -bücuk zorlandıklarında söffiürgeciler in vermeye razı olabilecekle ri taleplerdir.Onların bütün talepleri reformist nitellikte taleplerle sınırlıdır.Ba~ımsız ve birlik ~ibi talepler ancak bir devrimle kazanılabilecek türden talepler olduc;undan, onlar bu talepleri "keskin "ve "zamansız"bulmaktadırlar.Köklü bir devrimle kazanılması mümkün şeyler,onlarca daima "zamansız" ve "kcskin"_dir .O otonomi talebiyle ortaya çıkma:­ ları ,Kii.rt halkına az-çok örtülü bir tarzda çözüm olarak otonomiyi cöstermeleri bundandır. Otonamiye sömürp;cci devletlerin bir yerde kabul odabilecekle ri bir talep gözüyle bakmaktadır­ l:ı.r.Baas yönetimine "bn iş bu kadar zor mu"diye yakarırcasına seslenmeleri onların bu konudaki ile

dc~il

e. co m

görüş açısı

ww

w.

ne t

ew

-

I23


e. co m

beklentilerini umutlarını dile setirmektedir. Ama bizim kanaatimiz o ki,ÖY ve yo.ndaşlarının bu yürekler parçalayan yakarışıarına ra{';men sBmlirgeci devletlerin otonamiye rıza cBstermeleride imkansız de(!;il ama zordun,"bu iç bu kadar zor"dur.!şte Güney Kürdistan deneyi, ULUSLARARASI SOSYAL!ST HAREKETE BAKIŞ

ww

w.

ne t

ew

Biz bu konuye Bzel bir başlık altında yer vermeyi bugüne kadar acil gBrmedik.Bu tavrımız konuyu ciddiye almadığımızdan Btürü de~ildı elbette. Aksine bu sorun oldukca önem taşıyan temel bir sorundur.zaten soldaki kutuplaşmayı do~uran ana nedenlerden birisidir bu.Konuya Bzel olarak eğilmeyişimizin bir nedeni, bı ı konudaki tutumumuzun bilinebileceği düşlineesi olmaktaydı.!kinci neden bu konunun geçmişte en çok tartışılan, ideolojik tartışmaların eksenini oluşturan bir konu oluşuydu. Bu sebeple çeşitli çevrelerin bu konudaki tutumu yeterince belirginlik kazanmıştı.Sorun çok değişik yönleriyle tartışılmıştı. Bizim konuyu yeniden tartışmamız bir bakıma tekrar olacaktı.Uçünclisü uluslararası sosyalist hareketteki E';Örliş ayrılıkları üzerine yapılan tartışmalar,diğer temel sorunları hep tali planda bırakıyor,bu sorunlar bir t[~lü ön plana çıkmıyordu.Ulke devriminin diğer temel meseleleri hep gölgede kalıyordu.Bu bur ölçüdede bilinçli yapılıyordu.Bu durumu tespit ettiğimiz için, biz,özellikle

dieğr

temel

sorunları tartışma

I24


gündemine vuşturmaya

~etirmeye

öncelik

ve

sorunları açıklı~a

tanıdık.Yinede Tekeşin

kader-

ho..tsız

ctti.Oy.so..

.c om

gisinin çeşitli sayılarında uluslanar-ası sos~ yalist hareketteki bunalıma ve h1tuplaşmaya iliş­ kin ~örüşlerimizi yer vendik.Fakat söylenenler yeterli olmadı.Kimi çevreler görüşlerimizi farklı yorumlamay çalıştılar.örneGin,Tekoşin-L~'te Mao dan alıntıler yapılması belli çevreleri rar-Tno'd:ı.n ya.pılnn

aktarmalar,

ww

w.

ne te we

Mao'nun henüz marksist iken söylediği doğ;rulardı. Ama milüm çevreler için önemli olan Mao'dan yapılan aktarmaların dof_';ru mu.yanlış mı olduğu detçil,Hao ismidir.Onlar Mao adını gördükleri her yerde birinci hafiye gibi Maoculuk aramaktadır­ lar,"işte bakın,Naoculuktan e:tkileniyorsunuz, bu sizi Haoculuğa gffitürür" derler.hıa bu akıl fukarası baylar,çok iyi bilirlerki Maoculuga karşı ideolojik cephede sürdürülen mücadeleyi Haoculuktan etkilendiklerini ileri sürdükleri "goşist"."orta yolcu" vb. gibi çok zengin sıfat­ larla arıdıkları çizgide yer alan siyasi hareketler vermiştir.Ve e~er ~ıgün,Maoculuk,Türkiye ve Kürdistan'da biiyük ölçüde tecrit edilmiş,ağır yenilgi almışsa bu"orta yolcu"diye andıleları yo(ı;unlukların mücadelesi sayesinde başarılmıştır. SBKP'nin gözü gör takipcilerinin mücadelesi ile de(~il, çünkü onlar ,Haoculukla mücadeleyi başından beri ·hep "vakit:....i.<:aybı"olarak değerlendirdiler. Haocıüarın "sosyal-faşist "ni telemisine "r.laocu" I25


verdilcr.f.laocu sapmanın etkisindeki unsurlara . faşist c~zti­ ile bakıp, o'nlarla araya kalın duvarlar ördüler, B~ylece Maoculukla mücadeleyi köşelerinden seyrettiler.Eskaza rastlaştıkları yerde ise, kovboyculuk oynadılar.Ama bütün bunları bilmiyorlarmışcasına bugün kalkıp ~teye beriye"bu 1 gidiş f'.'laoculuğa g~türür'', ıvıaoculuktan etkileniyorsunuz'vesaire vesaire gibi desteksiz atışlar yapıya11lar.Halbuki bir çoğunun Haoculuk hakkırı­ ~a bile bildikleri kulaktan dolma bi~-kaç beylik laftan ~teye gitmez.Bu nedenle belirtelimki bu tür ucuz kahramanlıkların s~ylediklerini pek ciddiye almıyoruz.Ancak oportünistlerin kafa karıştırmasına seyirci kalmayacağız.Bu nedenle konuyu biraz açaca~ız.Bunu ÖY eleştirisi içinde yapmaya çalışacağız.Eksik kalan y~nleri ise b~­ lümün sonunda toparlayacağız. ÖY,başlangıcda,SBKP yanlısı bir tutum içinca

ne te we

.c om

-faşistler"diyerek karşılık

w.

olmasına rağmen,SBKP'nin bazı

g~rüşlerine

eleş­

ww

tirici bir g~zle yaklaşıyordu.G~rece bağımsız bir görüş açısına sahipmiş gibi gözüküyordu. ÖY dergisinin en az ilk on sayısında b~yle bir yaklaşımın izleri var.Buna biraz ilerde deGinme fırsatı bulacal[;ız.SBKP'nin Kürt sorunundaki, d aha bariz ve somut olarakta Güney Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesi karşısındaki yanlıç tutumunun,bir çokları u;ibi ÖY~da fo.rkındaydı. Kürdistanlı bir grup olarak ÖY,bnna bir ölçüde I2G


ww

w. ne

te we .

co m

tepki duyuyor ,ve bu tepkisi ni yer yer dile getiriyord u.Ancak duygusa l yaklaşımı fazla sürmedi: TtP· ,TS!P ve TKP'nin ufak çaplı bir-kaç h~cümü,onu en az adı geçen bu"par ti"ler. kadar gözü kapalı bir SBKP kuyrukc usu yapt·ı.ÖY ,özellikle ·TKP ile istemiy erek girdi~i bir kaç polemikte,bazı do~ruları yakalay acak gibi olduysa da esasen giderek daha bir TKP'lileşti.TKP'ye ve elbette ki SBKP'ye sadık bir izleyic i oldurtun a dair güven vermeye özen ~österdi.Başlangıçta açıkça savunma kta teredüt gösterdi~i SBKP'ni n revizyo nist politikalarının hızlı bir savunuc usu kesildi.örne~in,ÖY dergisinının 42 ve 43.sayıla~·· rına kadar "ko.pita list olmayan yol","barışcıl ~eçiş"ve "!leri demokra si" gibi SBKP tezlerin e hiç değinilmedi.İlk bu sayılarda ÖY adı geçen tezl8ri hareket le savunma ya başladı.Ve bu oportlinist politik alar hakkında şunları söyledi : .... mücaş kurtulu sal yol,ulu olmayan list "Kapita delesin i başarıya ulaştır:arak,sömürgeci boyunduruGU kıran ve bağımsızlığına yeni kavuşan ülkeler için sözkonu sudur ••• bu yola gireçek olan ülkelerd e feodal tiretim biçimi hakimdi r ••• kapitalizm öncesi bir yapının hakim olduf1;u bu ülkelerde ulusal kurtuluş mücade lesinin başarıya ulaşmasından sonra nasıl bir yolla kalkınacaktır? Burada karşımıza iki durum çıkıyor:Ya bu Ülkeler ulusal baskıyı kaldırdıktan sonra kapital ist ilişkilerin gelişmesini sağlayarak bu yolla

I27


da kapitalizmi yaşamadan,belli bir aşamadan(kapitalist olmayan yol)geçtikte n sonra sosyalizmi kuracaklardır."(Sayı:43,sf:3I32). "'' ••• ulusal kurtuluş mücadelesi veren ve kapitalist üretim ilişkilerinin hakim üretim tarzı haline gelemedi~i bütün ülkelerde kapitalist dlmayan yolu yaşamaya gerek yoktur."(s:43,sf:3L~) " •••• Ça~ımızda,özelliklede ikinci dünya savaşını izleyen dönemde oluşan dünya sosyalist sistemin güçlü etkisiyle,söm ürge ve bağımlı ülkelerdeki emekçi halk kitleleri açısından daha elverişli olanaklar do~muştur •••. ,işçi sınıfının dünya görüşünün geri kalmış Ülke halklarının emekçileri ve aydınları arasında giderek daha çok yaygınlaşması,işçi sınıfının ve diğer demokratik güçlerin öncülüC;ü için uyc;un bir ortam yaratıyor.Bazı ülkelerde ulusal demokratik cephede öncülüğü devrimci-dem okrat- nitelikteki küçük burjuva katmanlar yaparken,bir kısmındada işçi sınıfı örgütlenerek devrimin başına geçmektedir. Çin,Vienam vb.üllcelerde oldut~u gibi."(s:42 Sf:36~ 37) " ••• Ne işçi sınıfının,nedo burjuvazinin hegemonyasını kuramadığı radikal küçi..;·~ burjuvl?- katıman ların,devrimci-demokratların öncülük etti~i ulusal kurtuluş savaşlarında ise devrim süreci farklı bir yol izliyor.Devri mci-demokra t iktidarlnr,tarih i bakımından bir geçiş iktidarı niteliftindedir ler.Bu tür ilerici iktidarlar,çaC;ıI28

ww

w. ne

te we .

co m

kalkınacaklar,ya


mız koşullarında,

ww

w. ne

te we .c om

özelli kle sosyal ist ülkele rin deste~ini alarak ulusal ekonom iyi kurmay a,güçle ndirmay e,empe ryalizm in ekonom ik ve kültür el artık­ larını tcmizl emeye ,bir tarım devrim ine ve sosyal r eforml ara ~irişiyorlar.Bu ülkele rin bir ço~u ulusal ·burju vazini h güçünü sınırlandırıyor. Kamu sektöürünü.geliştiriyor ve kapita list olmayan bir yoldan kapita lizmin gelişip serpilm esini beklem eden,so syalizm e doğru yürüme ye çalışıyonlar. ÇaGımız şartiliarında ,ulusa l ezgiye son veren ve preka pitalis t bir yapı taşıyan halkların. sosya list ülkele r işçi sınıfının yardımıyla , kapita list aşamayı yaşamaksızın sosyali zme geçebile cekler ini Le:ııin ,daha yıllar önce söylemişti • ••• sol revizy onistl er bu çabaları küçüms üyor ve «:mu Lenini st devrim teoris ine aykırı buluyo rlar. Besbe lliki bu olanaf'tı ilk GÖren Lenin olmuştur." "Böyle ce kapita list olmaya n yol,so syalis t devrimin kendis i decil sosyali zm için şartları hazırlamanınrbir biçimidir."(Sayı:42 sf:37-3 8) ~Kapitalist olmaya n yoldan geçere k sosyal izmi kurmayı başarmış olan Ho~olistan Halk Cumhü riyeti ça~pıcı bir örnek olarak karşımızda durmaktadır ••• Günümüzde Cezayi r,Gine ,Gongo (Braza vil) mali gibi ülkele r kapita list olmaya n yolda gelişme göster mektc olan ülkele rdir."( S:43,s f:34-3 5) " Kapita list olmaya n yol"politikası için bunları söyley en ÖY,ile ri demok rasi tezi içinde şöyle demek tedir: "Anti- emper yalist ve demok ratik görevl er,hiç

I29


kuşmusuz,bizzat

ww

w. ne

te we .c om

iieri kapitalist (emperyalist) ülkeler halkı içinde sözkonusudur ••• Bu ülkelerde işçi sınıfının partileri,tokellerin egemenliğine,silahlanma yarış~na son vermek,militarizmi,so~uk savaş e~ilimlerini etkisiz kılmak,demok­ ratik hak ve özgürlükleri,genişletmek,emekçi kitlelerinin yaşam koşullarını iyileştirmek ve barış için anti-tekelci ~eniş bir blok oluştur­ ma çabası içindedirler ••• !şçi sınıfının öncülüğünde ve böylesine geniş bir ittifak yoluyla tekellerin egemenli~ine son verilmesi,sosyalist devrimin önündeki önemli engellerin temizlenmesi, sosyalist devrim yönünde önemli bir adım anlamına gelir. !leri kapitalist ülkelerde,iş~i sınıtının öncülü~ünde oluşturulan anti-tekelci blok,sermayenin en gü~lü ve en gerici kesimi olan tekelleri alt ederek ve bazı demokratik dönüşümler sa~la­ yarak sosyalizme geçişe olanale sağJ,.ayabilir. Demokratik görevlerin başarılmasıyla sosyalist devrime geçiş aynı sürecin,birbirine bağıntılı iki aşamasını ' aluşturabilir.Günümüzde,ileri kapitalist ülkelerdeki işçi sınıfı partileri, kendi ülkelerinde böylesine bir devrim stratejisi izlemektedirler. Elbette,bu ülkelerde,kapitalzmden sosyalizme barışcıl geçiş olanaklarınım varsayılması ve bu yolun denenmesi,işçi sınıfının,iç savaş çıkartma ihtimalerinide ••• gözden uzak tutmasını gerektirmez"(ÖY,sayı:42,Sf:35-36)

I30


ÖY'nun Sovyet tezleri konusundaki görüşleri bunlardır.Bu görüşlerde dikkatı çeken bir nokta,SBKP' •..Lteorisiyenlerinin koyuş biqimi ile bazı farklılıkların oluşudur.Şöyleki,örne~in,

ww

w.

ne

te we .c om

E.Jukov,A.!skenderov,L.Deliusin ve L.Stepanor dörtlünün imzasını taşıyan 'ulusal kurtuluş savaşları ve üçünçü . . .ünya'adlı kitapta," ••• kapitalist olmayan kalkınma yolunun seçimi,belli bir grup ba~ımsızlı~ını kazanmış ülkeyi de~il,~üm üçüncü dünyayı ilgilendirir."(A.g.y.sf:2I9) denildi~i halde,ÖY'na göre kapitalist olmayan yol tezi sadece ba~ımsızlı~ına yeni kavuşan ve feodalizmin hakim üretim tarzı oldu~u ülkeler için geçerlidir.Ayrıca bu ülkelerin hepsinin de bu yolu yaşamasına ggrek yoktur.Gerçi SBKP' nin önde gelen teorisiyenıerinden Zaradev'da bu tezin,özellikle Latin Amerika ülkeleri dışın­ da kalan 'üçüncü dünya'ülkeleri için,hatta onların bile ancak bir bölümü için uygulanabilir, oldu~unu söylemekte ve eskiden farklı olarak bir sınırlama Er,etirmektedii.Ancak ÖY'na göre bu tez daha çok sınırlı sayıdaki ülkeler için geçerli olabilir.Görülüyorki SBKP'nin teorisiyenleri ve onların de~işik ülkelerdeki yeminli izleyicileri devrimci pratiğin durmadan mahküm etti~i ve bir tek başarılı örneğine rastlanamayan bu tezleri savunmakta bir hayli güçlük ve görüşlerini durmadan yontmaktadırlar.Ama bu anti-Leninist tezi reddetmeye bir türlü yanaşmamaktadırlar •. I3I


üstelik bu görüşü Lenin'e ve Leninizme maletmeye çalışmaktadırlar.ÖY," ••• bu olanag;ı ilk gören Lenin olmuştur"diyerek,Lenin'in I920 de 11 III.Entern asyonal II.Kongre sine suildu[Su, ulusal ve sömürgele r sorunu başlıklı rapora atıfta bulunmakta ve buradan alıntılar yapmaktadır. Ça~ımız şartlarında,ulusal ezgiye son veren ve pre-kapi talist bir yapı taşıyan halkların,sos­ yalist ülkeler işçi sınıfının yardımıyla,kapita­ list aşamayı yaşamatsızın sosyalizm e geçebil·eceklerini Lenin,dah a yıllar önce söylemişti •••. Sol revizyon istler bu çabaıarı küçümsüyo r ve onu teorisine aykırı buluyorla r"demekt edir.Leni n' in,kimi geri kalmış halkların,sosyalist ülkeler proletaryasının etkin yardımıyla ekonomik gelişmenin kapitalis t aşamasını yaşamaksızın,bazı gelişme aşamalarından ğeçerek sosyalizm e ulaşabileceklerini söylediiSi doğrudur.Fakat, 'kapitali st olmayan yol •tezi salt bazı halkların kapitalis t aşamayı atlayabil ecekleri tezi midir?Yok sa bu tezle ilgisi olmayan revizyon ist bir tez midir? Şüphesiz bu ikincisidi r'•Bu tezi Lenin'in tezi ile çakıştırmak,Leninizme mal etmek,oport ünizmin Lenin'i kend:... anti-Leni nist günahlarına ortak etme çabasıdır.Hiçbir bilim sel de[Seri olmayan teorilerin i"bilimse l teori" diye sunma gayretidir .Bunu ispat etmeye çalışa­ Leninizmi çarpıt­ ca~ız.Oportünizmin Lenin ve masına,onu tanımaz hale getirip gözden düşürme­ lerine engel olacağız. I32

te we .c om

11

ww

w.

ne

11


Birincisi Lenin'de "kaptalist olmayan yol" diye bir kavram bile yoktur.Bunun mucidi SBKP' teorisiyenleridir.!kincisi,Lenin~in kapitalist aşamayı yaşamaları

halkların

kacınılmaz

ve ülkelerin

bazı

de~ildir dedi~i

ayırt

ww

w. n

et ew e. co m

edici özellikleri mevcuttur.Lenin,adı geçen raporda bu özellikleri belirtmektedir.Lenin,şöyle demektedir:"Rus komünistleri nin çarlık Rusya'sını taha, kümü altında bulunmuş olan sömür~elerde,Türkistan vb,gibi geri kalmış ülkelerdeki pratik çalışma­ ları,şu sonucu ortaya çıkarmıştır:Bu ülkelerin esas ayirt edici özellikleri,k apitalizm-ö ncesi ilişkilerin eğemen bulunması oldu~una göre bu yüzdende,bu ülkelerde salt proleter bir hareket sözkonusu olmayaca~ına göre,kapital izm öncesi koşullarda taktik ve siyaset nasıl uygulanacaktır. Bu ülkelerde sanayi proletaryası hemen hemen yoktur.11(UKillH ,sf:222) Görülüyor ki bu özellikler, kapitalizm-ö ncesi ilişkilerin "yanlız feodal ilişkileri de det!;il"egemen oluşu,proletaryanın 11 hemcn hemen yok ••• oluşu ve bu nedenle de "salt bir hareket ••• 11 in mevcut olmayışıdır.Lenin bu tür ülkelere örnek olarak önceleri Çarlık Rusya' sının sömürGesi olan Türkistan'ı göstermekted ir. Stalin,bir başka vesile ile,Lenin'in bu konuş­ masına atıfta bulunuyor ve şöyle diyor:"••••• Lenin hem konuşmasında hemde tezlerinde's af bir proletarya hareketinin var olmadı~ı've 'hemen hemen hiç sanayi proletaryasının bulımmadı{Sı' orta Asya ülkelerini,! ran gibi ülkeleri kast I33 11


ettiğini açıkca

ww

w. n

et ew e. co m

belirtmektedir."(B kz.Nilli Demokratik Devrim,sf:53,Aydınlık y,) Stalin, Lenin 1 in te zlerini:m. Ç_in ,Hindistan vb. e;ilü" asgari bir sanayi proletaryasının bulundu~u" ülkeler için de~il,Türkistan,!ran,Afe;anistan vb. gibi için ileri sürdü~ünü sık sık vurguluyor. ÖY ise,proletaryanın yok yada hemen hemen yok oldu~u ülkelerden de~il,sadece feodal üretim biçiminin egemen ülkelerden söz ediyor.üstelik sömürge ülkelerdende deg;il, siyasal ba~·ımsızlı­ ~ına kavuşmuş bulunan yarı-ba~ımlı ülkelerden sözediyor.Peki iyi,I920ilerin sömürge ve yarı+ sömürge ülkelerinin ço~da feodal ve yarı-feodal ilişkiler egemen ilişkiler olmasına »a~men, Lenin neden bu ülkelerin bütünü için konuşmuyor. Neden belli bir ayır~m getirmek ihtiyacını duyuyor,örne~in Çin ve Hindistan gibi ülkelerde sözkonusu tezlerin neden geçerli olmadı~ını belirtiyor? Lenin neden kapitalist aşamanın atlanabilece~i tezini daha çok sömürge durumundaki ülkeler için öngörüyor? Korninterin II.kongresi Lenin'in·bu tezlerine ilave olarak Roy•un"ta!'l'l marolayıcı tezler"niçin gerekliydi? "diye soruyor v~ bunlar,Çin ve Hindistan gibi"hemen hemen hiç sanayi proletaryasının bulunmadı~ı söylene­ miyecek ülkeleri,sanayi proletaryasına sahip olmayan geri sömürge ülkelerden ayırt etmek için gerekliydi. 11 (A.Y.sf:54) şeklinde cevaplıyor. Açıktır ki,Lenin'in tezleri sadece proletaryanın I34 11

11


ww

w.

ne

te

we

.c

om

hi.ç ya da hemen hemen hiç olmadı~ı ülkeler için~ di.Feodalizmin hakim üretim biçimi oldu~u sömürge ve yarı-sömürge ülkelerin bütün ıçın değil. Çünkü bir ülkede feodalizm hakim üretim biçimi oldu~u halde bu ülke "asgari bir sanayi proletaryası"na sahip ola"ilir.Bir örnek:Kürdistan. Zaten ÖY da bu tezin geçerli olduğunu söyledi~i ülkelerde kapitalist ilişkilerin bulundu~unu ama hakim olmadı~ıDJl belirtmektedir."An cak kapitalist ilişkilerin görülmeye başlaması ile onun hakim üretim tarzı halini alması durumunu birihirinden ayırt etmelidir"demekte dir.Besbeliki kapitalizmin hakim üretim biçimi olmaması, proletaryanın mevcut olmaması demek değildir. ÖY,Lenin ve Stalin'in altını çizerek belirttikleri proletaryanın hiç olmadığı ya da hemen hemen hiç olmadığı ülkelerkoşulunu gözardı etmekte, görmezlikten gelmektedir.Ayrıca SBKP teorisiyenleride 'kapitalist olmayan yol'tezini yukarıdaki temel gözönüne almadan,kapitalizm -öncesi iliş­ olsun olmasın 11 Üçüncü dünya 11 ülkelekiler hakim . . rinin hepsi ya da büyük çoğunluğu için genel geçerli bir teori olarak öngörmektedirler.Kısaca ()y yalan. ~öylemektedir:"Kapitalist olmayan'yeıli tezine Lenin'e ait bir tezdir nede Leninist bir tezdir.Bu Lenin'e ait olmadığı gibi Leninist bir tezde olmadıcını gösteren bir die~r ol~1yuda hr.1i.rtmodr.n r;cçmeyclim ••• 11 Kapitalist olmaya.rı yol ''tezi bnrışcıl yoldnn r,eçişi kural olarak ön~örmektedir.

I35


ww

w.

ne

te

we

.c

om

Bu tezin en önemli çizgilerinden biride budur. Oysa Lenin ve Leninizm,barışcıl ceçişi btittintiyle reddetmez,onu bazı istisnai halerde olanaklı sayar,fakat,k~ral olarak kesinlikle önermez. Leninizmde kural zora dayalı devrim tezidir. Lenin bunu şöyle anlatır: 11 Bur'uva roleter devlete C roletar a ülkta~orasına erinı sonme olu la de ·ıl genel ral olarak,ancak ve ancak,zora dayanan bir devrimle bırakabilir. Engels 1 in zora dayanan devrime yaptı~ı ovgu ,T-1arks • ın birçok açıklamasıyla uygunluk durumundadır.(Zora dayanan Devrimin Kaçınılmazlı~ını Yürek Pekli~­ ~iyle,açıkca ilan eden felsefenin sefaleti ve Konünist Hanifesto'nun vargısını anımsayalım: otuz yıl daha sonra ,I875 de ,T-1arks 1 ın Gotha Programı'nın oportünist içeriğini yerin dibine batırdığı Gotha Programı'nın Eleştirisini anımsayalım) Bu övgü hiçte bir "düşkünlülcn sonucu,bir tumturaklı söz,bir tartışma hevesi değildir.Tüm Marks ve EnGels ö~retisinin teme-· linde,bu zora dayanan devrim duşününü-ve bu dÜşÜnÜn ta kendisini-sistemli bir biçimde yı­ ~ınlara açıklama zorunluluf,-u yatar. Bugün ağır basan sosyal-şÖven ve Kautslsvist eğilimlerin bn Ö(:';retiye ihaneti,kendini,apaçık· bir biçimde her iki ec;ilim yandaşlarınca da, b1ı ro a andanın bu a ·i tas onun un utulmasında p;os erır. ?Zora dayanan devrim olmaksızın,burjuva devlet yerine proleter devleti geçirmek olanaksızdır.Proleter devletin kaldırılması,yani tum devletin ilgası ise,anca~"sönmenyoluyla olanaklıdır."(Devlet ve !htiial,Bilim ve Sosyalizm Yayınları,S:27-28-,abç.) Yukarıdaki satırların açıklıkla gösterdi~i gibi Leninizmde kural devrimin şiddeti ~zora) dayalı olacağıdır.Şiddete dayalı devrim tezini red ve inkar edenler,onu ancak istisnai durum~arda 136


ge çerlili~i olabile n bir tez gibi ele alanlar , bidayet te Leninis t olabild ikleri bir dönem olmuşsa şayet,Leninizm

dönekle ri,devri m

dırlar.Lenin yukarıdaki

kaçkını­

açıklamalarıyla

ww

w. ne

te we .

co m

bütünlük taşıyan bir devrim tanımı.da vermekt e şöy­ le demekte dir: 11 Gerçekt e marksis t ş.çıdan ihtilal (devrim,-Tekoşin) ne demekti r? !htilal ,belirl i bir anda,ke ndini yeni üretim ilişkilerine uyduramayınca iflasa mahküm eski siyasi üst yapının şiddet yoluyla yıkılmasıdır. 11 (!ki Taktik' S:I??, Suda Y • , abç. ) Leninizm barışcıl yoldan ~eçişi tümdan mi reddetmektedir?Hayır.LeniBizm,barışçı yoldan geçişi bazı koşullarla ve istisna i olarak tanımaktadır. Stalin; 'Leniniz min !lkeler i' adlı eserind e, "Uzak bir e;elecek te,prole tarya başlıca kapital ist ülkelerd e muzzafe r olursa,v e bu~nkü kapital ist kuşatmanın yerini bir sosyali st kuşatma alırsa, belirli kapital ist ülkeler için sosyaliz me barış içinde varmak elbette mümkündür."Elverişsız" uluslararası durum karşısında,kapitalistler, "c;önüll ü olarak" ,prolotn ryaya cönüllü tavizler de bulunmayı daha akılıca bir hareket sayabil irler. Ama bu varsayım,ancak uzak bir gelecek te mümkün olabilir.Yakın gelecek için bu varsayımın hiçbir, kesinli kle hiçbir dayana~ı yoktur. Bunun için Lenin diyor ki: "Burjuv a devlet makinesi zorla tahrip edilip yerine yenisi kurulma dan prolete rya devrimi imkansızdır."(A.e;.y.s:50 Sol Y.)diyo r.Stalin ,sosyali zme barışçı yoldan

I37


kapitalist

yerini sosyalist kuşatmanın aldığı uzak bir gelecekte mümkün görmektedir.Hemde ancak, 11 belirli kapitalist ülkeler 11 için ve bir olasılık olarak.Stalin' in belirtiği koşulları bugün için varsayacak hiçbir aklı başında kişi düşünemiyoruz.Lenin'de Rusyalda,ikili iktidarın bulunduğu ve dolayısıyla Rusya'nın dünyanın en demokratik (burjuva anlamda) ülkesi haline Eeldiği dönemde barışcı yoldan geçiş imkanından sözediyordu.Ancak değişen koşulların bu imkanı ortadan kaldırdığı bilinir. Kaldı ki,Lenin,bu imkanı ancak işçi,köylü ve asker vekilleri sovyetleri aracılı~ıyla olanaklı sayıyordu .Başka türlü değil. 11 • • • Leıiui.:ıl, bir süre için Rusya' da Sovyetler aracılıtı;ıyla devrimin barışçı yoldan gelişmesini mümkün görmüştü.Bu I9I7 Nisan'ından Temmuz'una kadar olan dönemdeydi. Fakat Temmuz yenilgisinden sonra Lenin,proletarya devrimine barışçı yoldan geçişin sözkonusu olmayaca~ı görüşünü savundu. 11 (Stalin,fvlDD, s: 75, abç.) Açıktır ki barışçı yoldon geçiş bile,proletaryanın devrimin tahrip organlarını oluşturduğu, burjuvaziyi zor kullanarak alaşağı etmeye hazır­ lıklı bulunduğu bir durumda mümkündür.Burjuvazi-. yi zor kullanmaktan,içsavaşa başvurmaktan caydıracak güç,proletaryanın devrimci mücadele süreci içinde inşa etti~i bu güçtür.Rusya da bu güç işçi,köylü,asker vekilleri sovyetleri olarak bilinen kurumlarda ifadesini bulmuştur.Ve bu durumlar daha I905 devrimi ile birlikte ortaya I38 imkanını

kuşatmanın

ww

w. ne

te we .

co m

~eçiş


SBKP revizyonizmi ve çeşitli ülkelerdeki temsilcileri barışçı yol sorununa bu r;özle bakmaktadırlar.Lenin' in "Tüm f1arx ve En~els ö~retisinin temilende,bu zora dayanan devrim düşününü ••• sistemli bir biçimde yı~ınlana açıklama zorunluJ,uğu yatar"sözleri onlar için bütünüyle unutulmuş sözlerdir. İşte,ana çizgilerinden biride barışçı yoldan devrim(I)olan 'Kapitalist Olmayan Yol'tezi,bu anlamda da Leninizrne ters düşmekte,Lenin'in I920'da Enternasyonal'ın II.Kongresi için hazırladı~ı raporun muhtevası ile çelişmektedir. Lenin'in adı ~eçen raporda fomüle etti~i tezlerde de " •• bu zora dayanan devrim di.işünü ••. "vardır. Açıklayalım •••• Lenin sözkonusu raporda " ••• emekçi halkın savh .. 1"u sovye tl erı. ••• ll n d en b asye tl erı. ••• ll ve ll ••• ı{oy

w. ne

te we .c

om

çıkmışlurdır.Oysa

ww

etrnektedir.Sovyet tipi örgütlenmelerin sadece kapitalist ülkeler için değil,kapitalist aşamayı atıarnası mümkün olan geri ülkeler içinde geçerli olduğunu söyleyen Lenin,sözlerini şöyle sürdürür: " ••• Her zaman ve her yerde e;eri kalmış ülkelerde, sörnür~elerde köylü sovyetleri lehine propaganda yaprnak •••• ;ve koşulların izin verdi~i yerlerde derhal emekçi halkın sovyetlerini kurmaya e;irişmek •••• "(UKTH,A.e;.y. ,S:223) Sovyetler nedir,ne amaçla kı.ırulur?Sözü yine Lenin' e bırn.layoruz: " ••• bu tür ore;anların yaratılmhsı demek a;yaklanmanın orp:anlnrının yaratılması, bu orr;anları kurma ça(~rısı ise ayaklanmaya çat1;rı dernektir."(Lenin'den aktaran Stalin

'


w. ne

te we .c

om

HDD. S: 57) !şçi delec;eleri sovyetlQri iç in s:iylenen bu sözler "köyül sovyetleri "ya da ı ı emekçi halkın sovyetleri 11 içinde kuşkusuz e;eçerli olan sözlerdir. ~ Buraya kadar yaptığımız açıklamalar SBKP'nin 'Kapitalist Olmayan Yol'adı altında formüle etti~i ve ÖY'nun hararetle savunduğu tezin Lenin'in ve Komüntern'in tezleri ile yakınd~n bir ilgisi bulunmadı~ını göstermeye yeterlidir.Lenin'i n tezleri,kapitalizm -öncesi ilişkilerin ~gemen bulundu~ ülkelerden sadece proletaryanın ya da hemen hemen hiç bulunmadıg';ı ülkeleri kapsamaktadır,SBKP ve ÖY'nun tezlerinde · bu koşul reddedilmektedir.Lenin'in tezleri kural olarak devrimci şiddeti,SBKP ve ÖY'nun tezleri ise barışçı yolu önermektedir.Leni n'in tezlerinde,şiddet~kural, barışçı yol kural-dışıdır.SBKP ve ÖY'da,barışçı yol kural,şiddet kural-dışıdır?Lenin'in tezlerinde "Kapitalist Olmayan Yol" diye bir kavram yok~ tur,kapitalist aşamanın,henüz bu aşamay girmemiş kimi ülkelerde kaçınılmaz olmadıcı vardır.Bunlar ayrıa~rı

şeylerdir.

ww

"kapitalist olmayan yol"tezinin Leninizme aykırılığı bu kadarlada bitmiyor • ..du tez Leninist kesintisiz devrim teorisinede aykırı düşen bir tezdir.ÖY dergisinden biraz evel çıkardığımız alıntılarda,sosyalist sistemin varlığı ve desteği " ••. işçi sınıfının ve diğer demokratik güçlerin öncülüğü için uygun ortam yaratıyor. I40


Bazı

ww w.

ne

te

we

.c om

ülkelerde ulusal demokratik cephede öncülüt~ü devrimci-demokrat nitelikteki küçük-burjuva katmanlar yaparken,bir kısmında da işçi sınıfı örr;ütlenerek devrimin başına ğeçmektedir" deniliyordu. Ve " ••• radikal küçük burjuva katmanların,devrimci-demokratlanın"öncülü~Sü ile ulusal-demokratik r;örevlerintamamlanarak sosyalizme geçilecc[';i ileri sürülüyordu.Kapitalist olmayan yol'un sosyalizm için şartları hazırlamanın ve sosyalizmi inşaanın bir biçimi olacalSını iddi~ ediyordu.Bu şu demektir ki,ı..ılusal demokratik devrimde işçi sınıfının öncülğ~ü zorunlu de~Sildir, bu devrime radikal küçük-burjuva-devrimci/demokra1 lar-da öncülük edebilir.!şçi sınıfının as~ari proc;ramı demokratik proc;ram ve azami programı olan sosyalizmi-proletarya diktatürlÜGÜ-radikal küçük burjuvazi de r;erçekleştirebilir.Söylenen budur.Ve bütün bu bilim dışı zırvalar marksistLeninist etiketi yapıştırarak piyasaya sürülüyor. Bu işçi sınıfı bilimine,bilimsel sosyalizme alçakca ve kahpeçe bir tecavüzden başka nedir ki? Bu açık de~ilmidir,Leninizm,demokratik devrimin tam zaferi için işçi sınıfının öncülüğünü şart koşar.Radikal küçük-bnrjuvazi bir takım reformlar yapabilir,ancak,bu reformlar feodalizmi ve ir;birlikçi kapitalizmi,sömürgecili~in hertürlüsünü köklü bir biçimde tasfiye etmeyi amçlayan işçi sınıfının asgari programına tekabül edebilir mi?Demokratik devrime işçi sınıfı·.·önderlik etti~i işindir ki,bu devrim yarı-yolda durmaz,kesintisiz

I4-I


ww w.

ne

te

we

.c om

bir biçimde sosyalist devrime bn~lanır. !şçi sınıfının öncülü(:tü altındaki demokratik halk diktattirlüğü devrimin demokratik c;örevlerini bitirir bitirmez yukarıdan aşa~ıya sosyalist üretim ilişkilerini inşa_etme,sosyalist toplumu kurma görevini proletarya diktatörlü~ü~ün görevlerini üstlenir.Ve önder proletarya olduğu içindir ki sosyalizmin işaa sı demokratik devrimi takiben,başka bir politik devrime ihtiyaç do~madan barışçı bir biçimde ~erçekleştirilir. Bütün bunların küçük bvrjuvnzinin öncülü~ünde de yapılabileceğini savunan ÖY,küçük burjuvaziye, işçi sınıfının tarihsel misyonunu yüklemekte, işçi sınıfının sınıf görüş açısını terketmektedir. Bilimsel sosyalist ulusal demokratik devrim stratejisi yerine kapitalist olmayan yol stratejisini ikame ederek Leninist kesintisiz devrim teorisini red ve inkar etmektedir.ÖY,Cezayir'ı kapitalist olmayan yola örnek venmektedir.Cezay ir de küçük burjuva devrimcilerinin öncülüt:~ündeki bir Ulusal Kurtuluş savaşı ile,siyasal bağımsızlık kazanıldı, ve bazı demokratik reformlar yapıldı.Ama hepsi bu kadar.Kapıdan kovulan emperyalizm bacadan tekrar içeri girdi. Klasik tipteki eski sömürc;eci ilişkiler yerini yeni sömürgeci ilişkilere bıraktı.Cezayir'in ba~ımsızlığı şekli bir siyasal ba~ımsızlılc olarak kaldı. Ülkenin emperyalizme olan ba~;ınılılıtt:,. mali,ekonomik,ask eri ve kültürel birçok alanda


sürmekte.Barışçı

bir tarzda.sosyalizmin inşası bir yana,tam bir ulusal kurtuluş bile sözkonusu edilemez.Eski Portekiz sömürgeleride kapitalist olmayan yol stratejisine örnek olarak gösteril_emez .Bu ülkelerde devrime kÜçük-burjuva kökenli proleter devrimciler öncülük etti.Proletarya yok denecek düzeyde oldu~ için proletarya partisi oluşturulamazdı.Bu nedenle parti işlevini cephe modeli örgütler yerine getirdi. Ulusal kurtuluş takiben bu ülkelerdeki cephe örgütlerini proletarya partisine dönüştürülmesi süreci başladı.Sosyalizmin maddi ve teknik temelini inşa etme süreci ile proletarya partisinin oluşumu paralel bir biçimde yürümekte ve sosyalizmin kurtuluşu böyel bir öncülük altında gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır.Portekiz sömürgeleri kapitalist aşamanın atıanmasına örnek verilebilir,kapitalist olmayan yol stratejisine de~il.Ayrıca Portekiz sömürgelerinde ulusal kurtuluş kapitalist olmayan yol modelinin ayrılmaz. bir sorunu olan barışçı yöntemlerle de~il,silah­ lı mücadelelerin sonucu olarak kazanıldı. Ve zaten PA!G ,FREL!MO ve fJIPLA' nın li teratüründe kapitalist olmayan yol diye bir devrim stratejisinede rastlanmaz. ÖY,Cezayir,Irak,Snriye vb.gibi ülkelerde yapı­ lan devletleştirmeleri,devlet sektörünün gelişti­ rilmesini sosyalizmin inşası yönündeki çabalar d~·~ gösteriyor. Besbelli ki o, sosyalizmden,

ww

w.

ne

te

we

.c

om

hala

143


om

gexçekte devlet kapitalizmini anlıyor.Devletin sınıf niteliğini gözardı ederek,her türlü devlet mükiyetini sosyalist mülkiyet olarak algı­ lıyor.SBKP teorisiyenlerinin kendi icatları olan "Ulusal demokrasili devlet biçimi"ne örnek olarak gös.terdikleri Irak,Suriye vb. devletlerini ÖY' da "Geçiş biçimi bir devlet"birçok sınıfın"ortak devleti diye adlandırıyor.ÖY'na göre adı geçen ülkelerdeki devlet burjuv~ nitelik taşımıyor. Böyle olunca devlet mülkiyetide kapitalist mülkiyet olmaktan çıkıyor.Ne varki gerçek hiçde böyle de~tldir.Adı geçen devle~ler Marksist l~teratür de sözü ediel türden geçiş biçimi devletlere ör- · nek olarak ta gösterilemez.Bu.tü r devletler biçimine bir örnek olarak Marks'ın verdi~i örneklerin ikili iktidar dönemi Rusyasında yanısıra Lenin. ki devleti gösterir.Sözkonusu dönemde proletarya Sovyetler aracılı~ıyla iktidara gerçekten ortak bulunmakta,ülkede ki otorite fiilen paylaşılmak­ tadır.Irak ve Suriye gibi ülkelerde Komünist partilerin iktidar orta~ı olmalarına bakarak ben-· zer pir durumun olduğunu sunmak gÜlünç olur.Bu ortaklığın neye dayandığı,nasıl kurulduğu iyi biliniyor, SBKP'nin B.Avrupa "komünist"partile riyle·birlikte fomüle ettiği bir dil!;er revizyonist tezde "ileridemokrasi tezidir.Bu tez,ileri kapitalist yani emperyalist ülkeler ön ~örülmektedir.Buna göre, kapitalist-empery alist ülkeler de bir devrim durumu halihazırda var olmadıGı gibi daha uzun I44

ww

w.

ne

te

we

.c

11


bir süre görülmeyecekdi.Bu tezi savunanlar,bir devrim durumu göndeme gelene kadar pasif bir biçimde bekleyecekmiyiz? tarzında saçma bir soru ortaya atmakta ve kendilerinin ileri sürdü~ü bu soruyu "ileri-demokrasi adını verdikleri bir dizi reform programı için mücadele etmek gerekir diye ~evaplPmaktadırlar.İleri kapitalist ülkelerde sosyalist devrim aşamasından önce öngörülen 'ileri-demokrasi' aşamasının gerekcesi budur.Bu tez'in ne kadar sakat ve zayif bir temele dayandırıldı~ı ortadadır.Leninizme gere bir devrim-durumunun henüz var olmadı~ı koşullarda devrimci görev yığinları bilinçlendirmek .. ve örgütlendirmektir~Devrim durumundan önceki aşama devrime hazırlık aşamasıdır.Bu aşamada kitleler do~ru bir siyasal çizgi program do~rultusunda bilinçlendirilip örsütlendirilmelid ir.Ki devrim d urumu belirdi~inde yığınlar ve öncüsü hazırlık­ sız yakalanmasın.Devrim durumu devrime dönüştü­ rülebilsin.Tarihte öncünün ve kitlelerin hazır­ lıksız bulunmasından ötürü yitip giden nice fır­ satlar olmuştur.I905 Husyasıyla birim~i emperyalist savaş dönemi Almanyası ve !talya örnek verilebilir.Revizy onistler devrim durumunun yoklu~unu devrimden vaz ~eçmenin reformları başlıca amaç edinmenin gerekçesi yapmışlardır.İleri­ demokrasi bir devrime tekabül etmekte,demokratik lwk ve özc;ürlüklerin nicelig;indeki artışı, 11 burjuva demokrasisi" nin sınırlarındaki nispi geliş­ meyi başlıca amaç sa;ymaktadırlar.Bu görüşü savuI45

ww

w.

ne

te

we

.c om

11


ww

w.

ne

te

we

.c om

nanlar reformlara devrim 1.1p;runa mücadelenin yan ürünü olarakdeg;il nihai amaç gözü ile balanaktadırlar.Demokratik devrimlerini -eski tipte-uzun zamandan beri tamamlanmış bulunan ileri kapitalist ülkelerin önündeki tarihi adımı sosyalist dev.rim olarak görmoyip,so syalist devrimden önce bir başka aşama önermek de başka bir anlama e;elmez.Bu sosyalist devrimden de vazgeçmekle bir ve aynı şeydir. Bu stratejiye göre sözkonusu ülkelerde barışçı yolla önce'ileri-de mokratik bir düzen'leurulmalı ve buradan gene barışçı bir şekilde sosyalizme geçilmelidi r.Kapitalist olmayan yol stratejisi gibi bu stratejinin de ana çizgilerinde n biri kural olarak barışçıl yolu kabul etmesidir.SB KP' K.Zaradov nin önde gelen teorisiyenıerinden Lenin'in komünistleri n parlamento ve parlamenter mücadeleye ilişkin bilinen görüşlerine atıfta bulunuyor ve arkasından.~Lenin'in bu temel kuralları o zaman ki tarihsel koşullarda kesinlikle doğruydu ve bugünde hala önemlerini yıtırmemiş­ lerdir.~ununla birlikte,günü müzde parlamentoyu artık sadece sınıf sa·r'l.şımı için bir arena olaarafından fethi rakdeğil,iktidarın proletarya için bir aletolarakta kullanmak olanaklıdır." (Leninizm ve kapitalizmde n sosyalizme geçiş've s:2IO.abç.Te mel Y.) diyor.Zaradov,"Barışçıl yoldan sözedildiği zamruı"diyor." •••• esas olarak parlamentonun devrim yararına kullanılması amaçlanmaktadır.

Ili-6


silahlı dığını

ne te we

.c om

Birçok partin in belgel erinde yerala n ve komün ist ve işçi partil erinin uluslararası konferanslarını: belirt titti budur. - Komün istler ,olanaklı olan yerde işçi sınıfının parlam entoda sağlam bir ço~un­ luk kazanması burjuv a demok rasisin in organı olan bunu halkın gerçek irades inin,em ekçile r için demok rasinin aleti haline dönüştürmesi gerekt igine değer vcriyo rlar.n( A.y.s: 208).P arlame ntoda sat!;lam bir çoğunluk elde etmeni n yeterl i olmaya bileceğini söyley en Zarade v devaml a,rr •••• yine barışçıl çerçev e içinde kalara k başka fomüll ere •• ' (s:2IO ) baş~trulmalıdır demekt e,bu formül lerden birini n de" ••• işçi sınıfının çıkarlarını temsil eden öğeleri kerte kerte içine sokara k devlet aygıtının bileşimini detf;iştirme •••• "(S:2I I) olacağını belirtm ektedi r.Zara dov,sö zlerine ,bu formüllin burjuv azinin "karşı koyması durumu nda, çarpışmaların olabilirliğini

"dıştalama­

ilave etmeyi de unutmu yor.

w.

Bu görüşlerin koşulların de~işti~i tarzındaki biline n e;e.t~.Ş:ç·e ile marksi zm-Len inizmin parlam ento,parl ament er mücad ele,dev let,dev rim,de vrimci şiddet,barışçıl

~eçiş

konularındaki

ww

tezler inin üzerin e bina edildi~i,bilirnsel sosyal izmin apaçık revizyo nuna dayandığı ortadadır.Bilimsel sosyali zm bı..ı.rjuva devlet in kırılıp-parçala:ı:ımasın­ dan sözede rken SBKP teoris iyenlo ri,bu devlet in bileşiminin "kerte kerte"değiştirilerek-sorun bu devlet in niteliği değilde bileşimi imiş gibidemokratikleştirilmesinden dem vurmaktadırlar. !47 inknrı


Yani özünde burjuva devletin

gibi muhafazasını savunmaktadırlar.Ne ileri-demokrasi denilen aşamada ve nede bu aşamadan sosyalizme geçilirken parçalanmasından sözedilmeyen bir aygıt oldu~u gibi duruyor demektir.Bilimsel sosyalizm,burjuva parlamentosuna siyasal Gerçekleri açıklamak ve içeriden dağıtmak üzere girmekten sözederken,SBKP teorisiyenleri bu aynı parlamentoyu siyasal iktidarın zaptı için başlıca araç gözüyle balanaktadırlar.Burjuva parlamentosunun dağıtılmasından değil,bu parlamentoda"sağlrun bir ço{6unluk"elde etmekten,yani 5I teorisinden bahsetmektedirler.Bu görüşler II.Enternasy~nal'in ve Kautsky'nin bayatıanmış ve işi bitirilmiş görüşlerinin tıpkısıdır.Ne eksik,nede fazla. Biraz önce O~ dergisinden çıknrdı~ımız alıntı­ larda,"Anti-femperyalist ve demokratik e;örevler, hiç kuşkusuz,bizzat ileri kapitalist(emperyalist) ülkeler halkı için de söz konusudur" deniliyer ve yukarıdaki görüş savunuluyor. !leri kapitalist ülkelerdeki bu 11 anti-emperyalist ve demokratik görevler"ne tür görevlerdir? ÖY,bu görevleri,tekellerin miltarizmine,silahlanma ve sog;uk savaş eğilimlerine karşı mücadele ile demokratik hak ve özgürlükleri e;enişletmek için mücadele olarak saymaktadır.Bu ülkelerde işçi sınıfının föY bu ülkelerdeki partileri "işçi sınıfı partileri"olarak nitelerken de yanılmaktadır.Bunlara işçi partileri denebilir fakat işçi sınıfı partileri asla)bu türde GÖrevleride bulunduğunu kimse inkar etme~. I48

ww

w.

ne te we

.c om

olduğu


ww

w. ne

te we .

co m

Ne varki asıl önemli olan bu görevlerin neden sosyalist devrime ba~lanmayıp,sosyalist devrimle çözümlenmesi mümkün görevler olarak görülmeyip ayrı bir aşama olarak demokratik devrime(I)havale edildiCidir.Çarlık Rusyasında çok daha ciddi demokratik görevler sosyalist devrimin platformuna rurtarılmış ve öyle çözümlenmişti.B.Av­ rupa'nın kapitalist-emperyalist ·Ülkeleri,ne feodal kalıntıları barındırmakta ve ne de milli boyunduruk altında bulumaktadırlar.Öyleyse neden sosyalist devrim değil de demolcratik devrim(I) Bu emperyalist ülkelerdeki devrimle bal?';ımlı ve yarı-ba~ımlı ülkelerdeki devrimi bir ve aynı şey olarak görmek,bu iki tür devrim arasındaki ayrımı silmektedir.Başka bir şey de~il.Stalin bu konuda şunları söyler:"Emperyalist ülkelerde devrim başka şeydir•Oradaki burjuvazi başka halkları ezer,orada burjuvazi devrimin her aşamasın­ da karşı-devrimcidir,orada kurtuluş mücadelesinin bir unsuru olarak milli unsur yoktur.Oysa sömürge ve baf;ımlı ülkelerde devrim daha de~işiktir. Burada devrimin etkenlerinden biri,başka devletler tarafından emperyalizm boyundurul?';u altında tutulmaktadır.Bu ülkelerde bu boyunduru~ milli burjuvazi de hisseder.Zaten başka türlüde olamaz. Burada milli burjuvazi belli bir aşamada ve belli bir süre için ülkesindeki devrimci hareketi emperyalizme karşı destekleybilir.Burada milli unsur,bırtuluç mücadelesinin unsuru olarak,devrimin bir etkenidir.

I49


co m

Bu ayrımı yapmamak,bu farkı kavramamak,emperyalist ülkelerdeki devrimle s~mür3e ülkelerdeki devrimi bir tutmak,Harksizm'in yolunu,Leninizmin yolunu terk etmek demektir,!kinci Enternasyonal takipçilerinin yolunu tutmak demektir.(MDD sf: I6I-I62)

koymaktadır.

te we .

ÖY,bu gerçekleri bilmiyor olamaz,O,bu satırlarda haberlidir.Ne varki,kendi deyişiyle," ••• dtinya sosyalist hareketindeki tartışmalar karşısında, Qlup biteni birleştiri süzgecinden geçirmeden yan tutmak, ••• kişiyi odun kırıcının hınk deyicisi durumuna düşürür.•(öY,Sayı:9,sf:34) !şti,öY, SBKP'nin 'hınk deyicisi'olmaya karar v~rdi~i içindirki bir yerde savunduğunu bir başka yerde inkar etmekte,diyalekti~in yerine eklektisizmi

ww

w. ne

ÖY kadar birbirini reddeden g~rüşleri birarada savunan bir başka grup g~stermek mümkUn değildir, Hemen her konuda ÖY'nun g~rüşlerinde b~yle bir eklektiklik vardır.öY bu duruma bir y~ıiüyle daha ~ncede işaret ettiğimiz gibi,sorunlara nispeten b ağımsız bir bakış açısıyla yaklaşmaya çalıştı­ ği dönemde söylediklerini SBKP'nin tam bir "hınk deyicisi 11 olduktan sorma özeleştirisiz det'~iştirin­ ce düştü .• SBKP' nin kapitalist elmayan yol, barışçı] geçiş gibi tezlerine g~z kapalı sarılalı beri, o,kendi içinde tutarlı olabilmek için eski ,görüşlerini yenilernek zorunda kaldı.Uluslararası sosyalist harekete bakış ister-istemez beraberinde ülke devriminin temel meselelerinde da aynı

I50


bakış

açısını

SBKP'ningörüş

egemen

kılınayı

getiriyor.Kişi,

açısını

ww

w.

ne

te we .c

om

benimsedi mi,ülke devriminin temel sorunlarında da bunu kendili~inden uygulamak zorunda kalıyor.Aynı şeyi ÇKP ve AEP yanlılarında da gözlernek mümkün.ÖY,b ir dönemler sovyetler Birliginin Kürt ulusal hareketine karşı Ba~dat rejimini desteklemesi ni dogru bulmuyor, "Sovyetlerin bu tavrı elbette eleştirilebilir ve eleştirilmelidir.Sovyetlerin Irak'a sağladığı silahlar,açıktır ki,emperyaliz me ve siyonizme karşı değil,yoksul Kürt köylüsüne karşı kullanıldl Bunu bile bile siiTdürülen sovyet yardımının mazur gösterilmesi mümkün değildir.Bundan giderek kapitalist dünyadan destek sağlama e~ilimleri doğmuş­ tur."(ÖY-Sayı:I,Bf:23) diyordu.Bu bilinen bir gerçekti ve ÖY'da bu gerçe~i inkar etmiyordu. Irak Kürt ulusal hareketinin yenilgisinin bir nedeni da SBKP'nin bu politikası olmaktadır.Irak Komünist Partisi de içerde aynı politikayı izliyor Baas rejimiyle,til usal cepheler kuruyordu.SB KP'nin Irak rejimine desteği,bu rejimin "ilerici"olduğu kapitalist flmayan yolda olduğu görüşüne dayanı­ yordu.Kapit alist olmayan yol SBKP'nin dış politikasının temel ilkelerinden biridir çünkü.Bu revizyonist politika ışığında Kürt ulusal hareketinden esirgenen Fakat Irak hükümetlerin e sağlanan politik ve askeri destek Irak rejimlerine çevirme olanağı sağlıyordu.Bu durum,yani SBKP'nin sömür, ~eci rejimi desteklemesi Kürt ulusal hareketinin dünyanın diger sosyalist ve demokratik güçlerinden I5!


tecritini de beraberinde getiriyordu,Bilin irki bu destek somut olarak SB'nin tutumuna bağlı bulun maktadır.Günümüzde dieğr sosyalist ülkelerin SB'ne rağmen böyle bir destekte bulunması mümkün olmamaktadır.Irak Kürt hareketine öncülük eden KDP üst yönetiminin "kapitalist düyadan sa~lama eğilimleri",!ran ve ABD'ye yaklaşması bir yönüyle SB'nin bu tutumundan ileri geliyordu.Çünkü Kürt ulusal burjuvazisi,burjuv a milliyetçileri için önemli olan ihtiyaç duydukları desteği,kimin, hangi güçlerin sa~layacağıdır.KDP,bu desteği kim sağlarsa ona yanaşacaktı.Bu onun burjuva niteli~inden gelmektedir.!brahi m Ahmet'in aşağıdaki sözleride bunun açık kanıtıdır;"Barzani'yi kötü tanıyordum,Barzani'de fikirlerini geliştirmeye alışık değildi.Bu anlamda iyi bir siyasi şef

te we .c

om

.

değildi.Yanlızca,genellikle

kısaca açıklanmış

ne

sonuelara varıyordu.Böylece I962 de itibaren,Kürtlerin köken ayırtetmeksizin her türlü dış yardımı kabul etmek zorunda oldukların kabul ediyordu.Bu geçekci tutum idi.Fakat biz bu devirde dervişler gibiydik,düşünmedende inanıyor­ duk ve !ran tarafından yardım edilmeyi reddediyorduk,Feodalizmi kırmak ve bir köylüler ordusu kurmak istiyorduk.Burada da gerçekci değildik. Zira köylü gelene~i,senyörsüz mücadele edilmesini gerektirir ••• "Le Monde, Temmuzi97ıı. ,Eylül I974 tarihli Ürün Dergisinden illetaran ÖY) Kısaca Güney Kürdistan ulusal kurtuluş hareketinin tecritine ve dolayısıyla yenilgisine yolaçan nedenlerden biriside SBKP'nin ve onun isminin önüne "Komünist"

ww

w.

olan,çıkardığı

JJ;.?


ww

w. ne

te we

.c om

sözcü(5ü takan takipciaini ::tKP'ninpolitikasıdır. Biz bn konuyu 3.sayımızda işledi~imizden kısaca der!; inip c;eçiyoruz. ÖY, bir dönemler kabı ıl etti[; i bu ~erçe~i şimdi reddetmekte,SSCB' nin tutumuna "KDP"nin içte ve dışta sosyalistlere karşı takın­ dıf:!;ı tutum ve emperyalist ve c;erici e;üçlerle kurdu~u ilişkiler neden oldu."(KS ve KUH,sf:I95) domektedir.öY,SSC~'nini972 yılına kadar Kürt hareketine destek oldu~unu Fakat butarihten sonra KDP yönetiminin kurdu~u gerci ilişkiler yüzündün bu doste~ini çektiğini söylemektedir. Bu gerçeklere ters düşen bir de~erlendirmedir. SSCE,I972 öncesinde de,sonrasında da(I963 gerici hükümet durbesi dönemi hnriç)daima Irak rejimini destekleme politikası izledi.Onun bazı dönemlerde Kürt hareketine yaklaşması da politik bir oyundan Irak yönetimini hizaya c;etirmek için girdi~i bir komplimnndan ibnretti~, Bu açık,SSCB'nin I972 sonrasında tüm deGiştirmesi diye birşey sözkonusu deC;ildir.I96I'den itibaren süregelen tutum bu dönemde de sürdürülmüştür .SB' ~'.in Kürt hareketine destek olmayışının nedeni,hareketin yönetiminin 72'lerde gerici ilişkiler içine girmesi de de5ildir.Bu ilişkili!:ırin başlangıcı- I972'den çok daha ~erilere daynnmnkta ve SB'de bunu bilmektedir. Kürt yönetimi ile e;erici İran Şahlı{Sı arasındaki .ilişkilerin daha I964'lerden itibaren başladı~ı göri.ilmektedir. Belkide daha erken bir tarihte. KDP list yönetiminin bu·tür e;erici ilişkilerinden haberdar bulunan. SB'nin tutumu için KDP'nin eski ?@!5~icileri şöyle demektedir:"Öte yandan Sov-


yetler

Birliği'de,Kvrt

w. ne

te we

.c om

ihtilalinin !ran'dan yardım almasına itirazda bulu.nuyordu.Onlar sadecc,bundan daha Btede ~irrnemek gerekti~ini belirtiyor ve Barzani' yi 11 e;erici bir kaynaktan yardım aldı~ı halde o kaynagı teslim olmayan ender kimselerden biri"olo..rak niteleyerek politikasını Bvüyorlardı"(Jjeni Strateji,Sf:84) Bütün bunlar bir yana KDP y~netiminin !ran ve ABD ile ilişkileri SB'nin Irak Arap hükümetlerine verdi~i bilinen politik ve askeri deste~i haklı çıkarrnaz.Bu destek ırkçı söınüre;eci rejirnlerin Kürdistan'daki katliamlarına fiilen ortak olma sonucunu do{'Surmuştu.Nereden bakılırsa bakılsın SB'nin ve IKP'nin Güney Kürdistan kurtuluş mücadelesi karşısındaki politikası hiçbir dönernde ve asla enternasyonalist bir politika olamamıştır ÖY'nun Baas Partisi hakkındaki de~erlendirrnesi de çelişkili ve eklektik bir de~erlendi~medir. ÖJ Baas Partisinin bir yönüyle "ilerici",bir yönüyle de gerici olmak üzere ikili bir nitelik taşıdığını ileri sünmektedir·. Baas için, "Antiemperyalist bir dış politika cüderken,petrolleri

ww

millileştirirken,ülkeyi dışa ba~ımlılıktan ~ır­

taracak bir ulusal sanayi kurınayaı. çalışırken elbette ilericidir ve tavırları desteklenmelidir •. !şci sınıfının ve Kürt halkının üzerindeki boyunduruğu sürdürmek isterken açıktırki ilerici değil dir."(Sayı:I-Sf:IG-II)diyor.Baas Partisinin "bir yBnüyle ilerici nitelik taşıdığı"do(tru deftildir". Bir partinin yer yer gBrece anti-emperyalist bir tavır takınması onun anti-emperyalist ve IS4


ww

w.

ne te

we .c

om

iler i bir ç~zgi izle digi ni göst erm ez.B ir par tinin niteli~ini tayi n eder ken dnun gene lde izlediği çizg iye bakılmalıdır,istisna i olar ak ortaya çıkabilen ve bu çizg iden sapm a nite ligi taşıyan ·tavırlarına de~il.Tek tek olay lara da ende r rast lana n tutu m ölçü alınarak iler icil ik-g ericili k nite lem esi yapılacak olur sa,v e görünüşle yetiniıip,olayın özün e bakılmazsa,k imi emp erya list par ti ve yöne timl ere dahi iler ici bir nite lik atfe tmek imka n dah iline gire r.Bu nun saçmalı~ ı ise ortadadır.Ama ÖY'n un kend isin e özgü diya lektigi buna müs aitti r.ÖY 'na göre Baas yöne timi petrolü"millileştirdir?;i" için iler ici, bu "mi llileştirme"politikasına karşı çıkt ı~ı için KDP ise ger icid ir.! leri ci olma k ne kada rda kola y.Sö mür gcci Irak burj uva zisi nin Kür dista n petr olle rind e elde edil en tatlı karları emp erya list teke ller le ken disi için daha uygu n bir şekilde bölüşebilme savaşının adına iler icil ik dene biliy or.S ömü rgec i dev letin söm ürge sinin petr olün e babasının mülkÜ gibi tasa rruf etmesine"millileştirme"denebiliyor. Bu cörüşler özün de söm ürge ci politikayı"ilerici" olar ak mask eley cn e;örüşler değilde nedi r? ÖY'n un Baas part isiy le ilgi li değerlendirmeleri de d~ bir ekle ktik lik oldu gunu söyl edik .Nit ekim yukarıya çıka~dığımız satırlarda Baas'ı iler ici olar ak nite leye n ÖY,bu aynı part i için "ile rici ve anti -em pery alis t geçi nen, ya kim ileri nin öyle sandıU;ı Irak hüki.imeti ••• "(Sayı:IO,sf:36) "faşist Baa srej imi" (S:I 3-;4 ,Sf: 37). " ••• Kürt böl-

I55


petrol leri 'millilcştirme'adına takındıkları ileric ilik maskes i"(KS ve KUH,S f:I86) gibi sözlerd e etmekt edir.B öyle birbir ini reddeden görüşleri ÖY dergis inin hemen her sayısında 11 görmek mümlffih.Aynı parti bir yerde "ileri ci bir başka yerde "faşist•olarak nitelen ebiliy or.Ustelik hiç bir özeleştiriye gerek duyulm o.dan. SBKP,B aas ve IKP politikası konusu ndu düşülen tutarsızlıklar,çizilen zikzak lar elbett eki Kürt ulusal hareke tlerini n niteliğini,bu hareke tlerin yenilg iyle sonuçlanmasının neden lerini do~ru olarak de~erlendirmeye imkan tanımaz.Böyle olunca , bu deneyl erden doğru deneyl er çıkarması ve do~ru bir siyasa l çizgi izlenm esi de mümkün olmaz. ÖY'nun açık,net ve düzgün bir siyasa l çizgi değilde,belirsiz ve eklekt ik bir çizgi,d o.ha do!1;rusu bir e~ri çizmes inin nedeni budur. Güncel bir niteli k taşıdı~ı,devrimci marksi zmle oportünizminayırtedilmesinde pratik- somut bir örnek teşkil ettiği için Afgani stan olayınada kısaca değinmekte yarar buluyo ruz.Hem en belirt elimki biz Afgnis tan olayına da olayına da kısaca değinmekte yo.rar buluyD ruz.Hem en belirte limki biz Afgani stan 'da bir devrim olduğu görüşünü kesinlikle paylaşmıyoruz.Reformist-revizyonıist üçlü "Yaşasın Nisan Devrim i"diye diledi~i kadar gürültü koparsın,Afe.;anistan'da olup-b itenin 13erçek bir devrim le,mar ksist anlamd a devrim le i~gisi ve ilişkisi yol~tur .Afgan istan' da sözkon usu olanın bir devrim olmadı~ını söylerk en bilims el I56

ww

w.

ne te

we .c

om

gesi~de çıkaL


ww

w. ne

te we

.c om

sosyalizmin ABC'sine dayanıyoruz.Buna göre,bir devrimin olması için bir devrim durumunun bulunması gerekir.Ve devrim durumuda,öncünün ve geniş sömürülen yıt!;ınların bilinç ve örc;ütlenme düzeyinin yeterli olması halinde devrime varabilir. Devrimin ilk ve e·as belirtisi politik iktidarın yeni bir sınıf ya da sınıfların eline geçmesidir. Bu da eski devlet aygıtının yerle bir edilmesi, parçnlanması sonucu mümkün olabilen bi1' şeydir. Devrim emekçi ·yığınların ;yaşamında köklü ,olağan­ üstü bir de~işiklik demektir.E~er bir darbe,komplo ve saray entrikasından değilde devrimden sözediyırsnk bu saydığımız belirtilerin görülmesi zorunludurcBilimsel sosyalizmin" ••• sınıf,iktidar ve devrimle ilr~ili temel e;örüşleri "nden haberli olanlar için bir devrimin göstergeleri bunlardır. Afganistan'da bir devrimin yeraldı5ını ileri sürenı'erbu c;erçekleri bilmezler mi?"Yaşasın Nisan Devrimi"diye tempo tutanların hepsi bunlardan habersiz midir?Sanmıyoruz.En az ÖY bu gerçekleri bilir. rr • • • devrim de karşı-devrimde toplumdaki temel sınıflar adına ve onlar tarafından yapılır, "Devrim gibi karşı-devrim de •••.. adeta blankist bir darbeyle ya da snray kurnazlığıyla başarıla­ cak bir iş de~ildir.önemli kitle hareketlerini, çetin mücadeleleri ve büyük düşünüroleri gerektirir "(ÖY,Sayı:IO,Sf:22-23)diyen bu gerçekleri bilmedi~ini s~ylemek mümkün de~ildir.!şte meselenin canalıca bir yanıdır bu,ÖY,bir devrimin ne anlama c;ediğini bildiği halde,Afganistan'da devrim olduI57


ğunu

iddia etmektedir.öy,bilimsel sosyalizmi

bile bile çarpıtmaktadır.ÖY, oportünizmi,oportünizm olduğunu bile bile savunmaktadır.!şte iğrenç

oportünizmin böylesi,en tehlikeli ve en SB'nde revizyonist bir başa

geçerek

sözleri

.c om

olanıdır.ÖY'nun yukarıda çıkardı~ımız kliniğin

bir darbe ile

karşı-devrimi başardığını

ileri

süren ÇKP veAEP yanlılarına karşı söylenmiş doğru sözlerdir.Ne varki aynı ÖY,bir avuç azın­ lığın,asker-sivil

te we

bir kadronun Afganistan'da dev rim yaptığını iddia ederken bu do~ru sözleri hemen unutmakta,soruna ÇKPve EEP'in görüş açısıyla yaklaşabilmektcdir.öY,bilimsel

sosyalizmin sınıf iktidar ve devrimle ilgili temel görüşlerini işine gelen yerde savunmakta,işine 5elmeyen yerd

reddetmektedir.O, bilimse :ı_ so.syalizme pragmatik

w. ne

(faydacı)bir açıdan yaklaşmaktadır.ÖY'nu

iki

Kürt.

ve diğe

akımı

niteleyen özelliklerden biri de budur. milli bu~juvazisinin siyasal partilerinin

de soruna böyle yaklaştığı bilinir,(Bkz.KDP prog ramı) Afganistan'daki iktidar değişik~iğine ulu-

ww

sal düzeyde devrim ve karşı-devrim 6~çleri arasındaki şiddetli ve yoğun bir sınıf mücadelesi sürecinden geçirilerek mi 11

varılmışdır?Afgn

11

devrimi proletarya ve mütefiKleri adına ve onlar tarafından mi başarılmıştır?Afganistan'da politik iktidar proletarya ve müttefiklerinin elinde midir?Afganistan'da eski devlet aygıtı ordu,polis ve bürokrasi tasfiye edilmişmidir?

Hiçbiri.O halde marksist anlamda ne demokratik I58


ww

w.

ne t

ew

e. co m

ne de sosyal ist nitelik te bir devrim den sözetmek mümkün de~ildir.Sözkonusu olan kendis ine "sosyalist"adını yakıştıaran ileric i bir askersivil aydın kadron un Sovyet deste~i ile ve bir darbe yoluyl a hüküme t olmasıdır.Ve bu bir avuç azınlık arada geçen bunca zamana ra~men hüküme t olmas~nı halada sovyet askeri birlik lerine borçludur.B u bir avuç kadro, halk ço~unlu~una,sömürü­ len yı~ınlara ragmen,onların desteg i olmaksızın iktida r mevkii ne oturttulmuştur.Afgan yöneti mi, Afgan halklarının öz güçüne dc~il,dış deste~ine dayanmaktadır.Güçünü iç dinami klerden değil,dı­ şardan almaktadır.!ç dinam ikleri yeteri kadar ole;unlaşmamış,bir ülkeye sıradan birşey ihraç eder gibi "devrim "ihraç etmye kalkışmanın sonucu budurJ ÖY,Af ganista n'da bir devirm oldu~unu ve SB'nin de bu devrim e ~ereken entern asyona list deste~i sacladığını söylerk en iki yüzlüc e konuşmak~ tadır.ÖY oportü nizmi, öyle bir oportü nizmd irki, onu gine kendi sözler iyle çürütm ek kabild ir. Ve bize göre bu yöntem ÖY'nun teşhirinde daha etkili bir yöntem dir.ÖY ,"Roj" adlı yayının birincisind e Troçk istleri imha ederek şu satırıara yer veriyo r:"Bu baylar ,her ayrı ülkede devrim şartların:a..n olgunlaşıp olgunlaşmadıt?;ı·ni, bu ülkelerde ~üçler denkesini,sınıfların karşılıklı durumunu hesaba katmıyor ve böyles ine kolay çözümler öncriy orlar.S osyali st ülkeler,başka ülkele re sefere çıkıp,iktidarı gerici güçlerd en alıp "deerimcilere"verseler,baylarımızın işi

I59

son


bu ülkelerde iktidari hazır,bu ölçüde örgütlenmiş ve etkin bir işçi sınıfı v~ mı,yok mu? !ktidarı emperyalizme ve yerli gericilibe karşı kim koruyacak? Devrimci kurtuluşu kim sağlayacak? Bu tür devrim ihraçları dünya öyçüsünde nelere yol açar? Bütün bunlar baylarımızı düşündürmüyor ••••• Oysa bir ülkede devrim sorunu,ça~ımız şartları ne olursa olsun,salt böylesine bir dış müdahale ile çözüme indirgenemez . Bir halkın kendisi önçelikle devrimci müçadeleye hazırlanmalı,örgütlenmeli ve kolaylaşacak.Ama

e. co m

derece almaya

direnmeliki,diğer koşullar-sosyalist ülkel~rin

devrimci demokratik yarayabilsin ."(A.g:!y.sf: I9-

ew

desteği,uluslararası diğer

ww

w.

ne t

güçlerin yardımı-işe 20,abç.) Afgan olylarının çok öncesinden söylenmiş olan bu sözler ÖY'nun bugünkÜ tutumunun sahteliğini, iki yüzlülüg;üriü gösterınede hayli etkili sözlerdir, ÖY, öylesine berbat bir oportünist batağa saplanmıştır ki bir dediği bir dediğini tutmuyor.O SBKP' kuyrukculuğu adına herşeyi yapar.Bu konuda o kadar ileri gitmiştirki,bir yerde Maocu diye reddettiği,bir başka yerde Troçkist diye alaya aldığı görüşleri,gerektiğinde marksist görüş olarak savunabilir ve savunmaktadır.Fakat aynı ÖY en üsta şark dansözlerini n bile papucunu dama atacak bu kıvırtkanlı~ına rağmen, bazıları ise orta yolda çalkalanıp duruyorlar," gibisinden edepsizce laflar edebiliyor.S izin yaptığınız çalkalanıp durmaktan. da öte biı~ iı;:tir, I60 baylar Lanetli bir iş. 11


ww

w.

ne

te

we

.c

om

Yözgürlük"g azetesinin 4.sayısında "ilerici subayların giriştiği demokratik devrim hareketi, işçi ve köylüler içinde iyi bir biçimde örgütlenmış ve mücadele içinde kendini kitlelere benimBu nedenle setmiş bir örgüte sahip değildi. devrimin kitle tabanı zayıf kaldı.Devrimci yönetim,karşı-devrimci nyaklanmının özellikle kırsal kesimde gelişmesini önleyemudi,k endi öz güçleriyle onu ezemedi."den iliyor.Sorma k gerekir,made mki kendini kitlelere kabul ettirmiş ve iyi örgütlenmiş bir hareket sözkonusu de~il,varolan harekete karşı-devrimini kendi öncülütf;üyle ezmeyi başara­ mayacak kadar tabansız bir hareket,ohal da bu "demokratik devrim"dediğiniz devrimi kim ve nasıl başardı?Sovyet askeri birliklerine dayanan ilerici snbayların hareketi neden bir darbe değilde devrim oluyor? Darbe ile. devrim aynı şey midir? Hani bir ülkede devrim ~çin şartlar olgunlaşmadık­ ça,halk cüçleri iktidarı almaya hazır olmadıkça sosyalist ülkeler sefere çıkmayacaktı.Kuyrukçulu­ ~u ilke dinenlerin bu sorularada verecek cevapları bulnnur elbet. Biz,diyor ÖY,"Sovyetle r Birliğinin eylemi kimden yanadır ve kime knrşıdır,sorunu bu yönüyle def';erlendir iriz." bu bakış açısına göre bir halkın kendi öz~içünün bir de8eri yoktur~Bir halkın bizzat kendisi devrim istesin ya da istemesin, buna hazır olsun olmasın,dış destek sayesinde bu _iş başarılabilir.Bunun adıda devrim ihracın­ dan IGI

başka birşey de~ildir.


Ve zaten SBKP ycınlılarının,SBKP yanlışı bir tutum benimsemelerininte mel nedenlerineden biridE kendi halklarının özgüçüne de[i;il dış desteğe bel bağlamalarından kaynaklanır.Afganistan

olayların<

reformist üçlünün devrim anlayışı­ nı,Kürdistan'da ne tür bir devrim tasarladıkları· nı açıkca gösterir.Üçlü Afganistan macerası ile kapitalist iflasına bir kez daha tanık olunan olmayan yol stratejisini savunmaktadır.Uçlü proleter devrimci ulusal demokratik devrim stratejisini değil,revizyonist bir tez olan kapitali: olmayan yol stratejisini savunmaktadır.Onların "Ulusal Demokratik Devrim "kavramından anladıklar: 'kapitalist olmayan yol'stratejisinin ta kendisi dir.Bu cuntacı,komplocu anlayıştır. ÖY grubu, "Özgürlük" adlı yayını,nda "Afganistan Demokratik Halk Partisinin önderli~inde,devrim­ ci yönetim,ulusal demokratik devrimi başa götürmek için yo~un çabalar gösterınektedir."(S:4,SF:3 diyor.Demek ki ÖY'na göre Afganistan proletaryasını öncülü~ü olmaksızında ulusal demokratik dev rim başarılabilir.UDD için işçi sınıfının önçülü gerekmez.Bu anlayış ,öY ve diğe_r iki grubun Kürdistan devriminde de ppoletaryanın öncülüğünğ öngörmediklerini açıkca ortay-·. koyar.Uçlü ulusal demokratik devrimin sosyalist devrimle olan ba•· ~ıntısını koparmakla,Lenini st kesintisiz devrim tezini çarpı-~-rr.aktadır. ÖY'nun 'Ulusal Demokratik Devrim'dcdibi AfGan devriminin ne tür bir devrim oldu('t,"nnn,onun eski I62

om

açıları

ww

w.

ne

te

we

.c

bakış


ww

w.

ne

te

we

.c

om

devle t aygıtına karşı tutum una bakar akta anlam ak rnürnk ündür. özc;ülü k· gazet esinin 4.sayasında "Afga n devrim inin iç ve dış politi ka ilkeleri"başlı~ı altında yer verile n Af~anistan Demo kratik Halk Parti sinin ilke ve hedef lerind e devle tle ilgil i olan B.rnad dede şöyle denili yor:" Devle t mekan izmasından karş~ devrir nci,an ti-dem okrati k unsurl arı, halkın çıkarlarına zarar veren ve demok ratik devlet yöneti rnin halka hizme t götürm esine karşı çı­ kanları temizl emek, •••••• • "(A.g .y.sf: 3) Geric i devle t mekanizmasının tasfiy e edilm esi de~il, bu me.kanizmayı geric i unsur lardan arındırıp"de­ mokratikleştirmek",hepsi bu kadar. ÖY'nu n devle t mesel esinde ki görüşleride ADHP 'nin görüşleriyle bir ve aynıdın.O da burjuv a devle tin ilgasından değil kerte kerte demolcratikleşmesinden dem vurur . Şu var ki,söm ürgec i devle t mekanizmasının,Kürdi s­ tan'd aki tüm kurum ve kuruluşlarını bütün üyle üçlünü n kadroları ile doldursanız,bu kurum larda bir tek karşı-devrimci unsur karnmayana kadar ternizle rseniz bile bu geric i aygıtı demokratikleş­ tirmiş olamazsınız.Çünkü sorun bu kurumların niteli~i ve görev leri ile ilgili dir.B u kurum larda çalışan kadroların görev lileri n niteli~i ile der-; il. öz olarak ,Afga nistan 'da olan bir devrim de~il darbe dir.Bu darbe yi yapan lar ileric i eğilimli subaylardır.Nc var ki bu ileric i küçük -burju va kadro SB yanlısı bir tutum takındığından 'sosyalist'sayılmaktadır.Ama gerçe kte bu kadron un oilim sel sosya lizle ilcis i yoktu r.


ne

te

we

.c

om

Bu bölümü bağlamadan önce,ha rcketim izn,ulus lararası sosyali st hareket teki sapmala rla· il~ili görüşlerini kısaca toparlam akta yarar görüyor uz. Biz uluslararası sosyali st hareket teki görüş ayrılıkları karşısında tarafsız bir tutum içinde degiliz. Aksine taraf durumundayız.ML 11 me tarafız, ÇKP'nin hattını gelinen noktada karşı-devrimle bütünleşen bir hat olarak görüyoru z.ÇKP yönetim inin izledig i çizgiyi bugün marksizm alanındaki bir çizgi olarak görmek çok güçtür. Bilimse l sosyali st çizgide n ayrılan bir akım ya ideoloj ik mücadel e süreci içerisin de yeniden marksizm e kazanılır ya da bu mümkün olmaz ve sözkonu su akım giderek sisteml i bir yapıya bürünerek marksizm alanını terk eder.ÇK P yönetim inin ve çeşitli ülkelerd eki takipçi lerinin durumu daha çok bu ikinçisi ne uygun olarak gelişti.Ulus­ lararası düzeyde sınıf mücade lesinin gelişmesi ÇKP çizgisin in gerçek hüviyet ini apaçık ortaya serdi.G enel olarak dünya devrim güçleri ile karşı ~evrim güçleri nin karşı karşıya geldi~i her önemli

ww

w.

politik sorunda ÇKP karşı-devrim ğÜçlerinin,dünya ğericiliginin paralel ine düştü.Onlarla aynı saflard a yen aldı.Tıpkı bugün,A fganista n sorunun da ABD ve Pakista n'la kol kola oldugu gibi.Bu somutpratik ÇKP yönetim inin çizgisin i,onun karşı-dev­ rimci tabiatını genelde gözönün e serdi. Ve aşat~ı yukarı son aşamada AEP yönetim inin de bu çizgide n 11 Üç dünya teorisi 11 ouzaklaşmasını sagladı.AEP larak bilinen karşı-devrimci teoriyi reddett i 11 Fakat bu teze kaynaklık eden sosyal-e mperyal izm 11 I64


ww

w.

ne

te

we

.c

om

tezine el sürrnedi.tlç dünya teorisi olarak bilinen karşı-devrimci teoriyi reddetti fakat bu teze kaynaklık eden"sosyal ernperyalizrn"tezine el sürmedi.tlç dünya teoirisi olarak bilinen teorinin sosyal emperyalizm tez~nin zorunlu bir türevi, bu tezin kendili~imden gündeme ~etirdi~i bir ittifaklar politikası oldu~unu,bu sıkı ilişkiyi fÖrernedi veya r,örrnezlikten geldi.Sosyal-ernperyalizrn tezinde ifades±ni bulan anti-Leninist,devrirn ve emperyalizm anlayışını savunmaya devam etti ve ediyor.Dünyanın çeşitli ülkelerdeki eski ÇKP yanlısı partiler ve gruplarda ÇKP-AEP kutuplaşrnası ile birlikte ve buna paralel bir tarzda ayrıştılar.Bu parti ve grupların büyük ço~unlu~u AEP yanlısı bir tutum benirnsedi.Türkiye'de ve Kürdistan'daki Maocu gruplarında hemen hemen tümü bir kaç istisna dışında AEP yanlısı bir tavır aldılar.Heınde AEP'nin çıkışı duyulur duyulrnaz. Zaten kulakları ve kafaları hem Pekin ve Tiran radiyolarının söyledikleriyle doluydu.Bütün temrik ~ıdalarını bu yoldan ve yorulrnadan alıyorlar­ dı.Bağımsız ve yaratıcı sir tutum benimsernemeleri bu nedenle mümkün olmadı.Buna ra~men bu durum, Maocu snpmanın büyük bir darbe yemesini getirdi. Bu sapma büyük ölçüde tecrit oldu.Ançak belirtti~irniz gibi bu sapmanın etkisindeki ögeler bu defada di~er bir sapmanın,AEP revizyonizminin etki alanında seyrettiler.Kısaca biz,AEP çizgisini uluslararası sosyalist hareket içerisinde fakat revizyonist bir çizgi olarak görmekteyiz.

I65


ww

w.

ne

te

we

.c

om

Bu konuda da tarafsız.AEP revizyonizrninin karşı­ sında ve rnarksizrn-Leninizrn in safındayız.Dünya sosyalist hareketi içinde bir di~er sapınada SBKP' nin formüle etti~i çizgidir.Bu çizgide marksistLeninist bir çizgi olarak 5örrnenin olana~ı yoktur Barışçıl geçiş,ileri-dernokrasi ve kapitalist olmayan yol tezleri SBKP'nin revizyonizrnini apaçık göze batıran tezlerdir.Bu tezlerde somut ifadesin bulan devlet,devrirn,devr irnci şiddet vb.anlayışı Leninizrne taban tabana zıt bir anlayıştır.SBKP bu en temel sorunlardaki-leni nist tezleri koşul­ ların değiştiği gerekçesiyle revizyona tabi tutrnuş,rnarksizmin militan devrimci özünü reddetrnişti Bu nedenle biz bu konuda da açık ve kesin bir tuturn takınıyor,SBKP'nin izledi~i hatın revizyonist bir hat olduğunu söylüyoruz ve Leninizrni savunuyoruz. Bazı çevreler bizim dünya sosyalist hareketinde kisaprnaları aynı kefede gördüfi;üın4Jzü,herhenrsi bir ayrım yapmadı~ımızı ileri sürrnektedirler.Bu do~­ ru deg;ildir.Sosyalis t hareketteki saprnalar,aynı kefeye,ancak sapma oldukları için konulabilirler. Hepside son tahlilde devrime zarar verdikleri, proletaryanın sosyalizm için rr'icadelesini zayıf düşürdükleri,bir bilim olan marksizmi çarpıttık_için aynı ları ve bilim gibi görmedikleri kefeye konulabilirler.Bu anlarnda aynı kefede olan bu sapmalar bir başka anlamda ayırt edilrnclidirler.Çünkü son tahlilde de~il amc melirli koşullarda proletaryanın

devrimci

mücadol~si

166


karşısında

derece de bir tehdit oluşturmaz­ lar.Bel li koşullarda mevcut sapmala rdan bir di(i·erleri ne nispctle "nisbi anlamda "devrim ci proletarya hareket ine da.ha çok ayak bağı olur.Bu durum sözkonu su sapmanın özgün niteliğinden ileri ~elebilece~i gibi,dah a etkin ve. yayğın oluşun­ dan da kaynakl anabilir .Bu ~ilti özeliği kendinde . birlikte taşıyabilir. ' Haocu ve yarı-r·Iaocu sapmala r özgünlüğü olan sapmalardır.Bu sapmala r,dost ve mütefik ülkeler i düşman gösterm ek süretiy le gerçek düşmanları gÖZT ardı etmekte kurt ile kuzu arasında işbirliği önermek tedirler. Bu tür sapmaların,dostu düşman, düşmanı dost p;ören ve gösteren sapmaların taşı­ dığı tehlike açıktır.Bu nedenle dir ki Maocu ve yarı-Maocu sapmaları bir SBKP sapmasıyla bir ve aynı şey gibi görmek doğru değifudir. SBKP sapması halihazırda,sözünü ettiğimiz sapmalar kadar tehditk ar olmamak la birlikte hem uluslararası düz~yde ve hemde ülkemiz Kürdist an' da işçi hareket i ve yurtsev er hareket üzerind e etkili olan bir sapmadır.Bu nedenle bu sapmayl ada ciddi bir ideoloj ik bir savaş verilme lidir.Kü rdistan özgülün de ideoloj ik saldırı esas olarak bu sapma üzerind e yoğunlaşmalıdır.Ancak daha az etkin olan diğer sapmala rla mücadel ede asla ihmal edilmem elidir. Dünya sosyali st hareket i içindek i sapmala rdan herhang i birine taraf olmadı~ımız,bunlardan birini ~1L olarak görmedi~imiz için bizim tutumum uzun

ww

w. ne

te we .c

om

eşit


ww

w. ne

te we .c

om

·'Orta yolcu "bir tutum oldu~u söylemektedir. Bizce bu sorunda ortacı bir tutum ancak tavırsız­ lık ~tarafsızlık)olarak beliren tutumdur.Bizim tutumumuz ise tarafsızlık değil,~~'me taraf olmaktır.Biz şu ya da bu sosyalist lilkenin şu ya da bu partinin,gözli kör,eli-kolu ba~lı izleyicileri olmaya asla niyetli değiliz.Bu tavırımız ve kararımız yeniden de~il,sözkonusu böllinmelerin lilkemize yansıdı~ı zamandan beri saptanmış bir tavır,verilmiş bir karardır.Belirtelim ki bu tavır,öyle hasbelkader,tesad lifi belirmiş yada belirlenmiş bir tavır de~ildir.Mevcut görlişlerin ve görliş ayrılıklarının,şu ya da bu ülkelerin gözüyle de~il,kavraya bildi~imiz ölçüde marksizmLeninizmin gözliyle tahlil edilmesi sonucu saptanmış bir tavırdır.Fakat belirtıneden ve· altını çizmeden geçemeyece~iz,kendilerini devrimin öncüsü gibi görenlerin bir çoğunun hararetle savundukları ve üzerinde tartışmaya. dahi tahamül gösteremedikleri ülke ve partinin tezlerinden bihaber olduklarına sıkça tanık olmuşuzdur.Görmüş ve anlamışızdır ki bu çevreler şu ya da bu sosyalist ülkenin ve partinin söylediklerini,dahası söyleyeceklerini eleştiri slizgeçinden geçirmeden, üzerinden bir saniye dahi düşlinmeden benimsemeye ve hararetle savunmaya heran hazır ve nazırdırlar. Böyle kör bir do~matizme bizden prim vermemizi. bekleyenler ve umanlar kesin olarak aldanırlar. Biz budala değiliz. I68


ne

te

we

.c om

Bu tutumun"orta -yolcu"bir tutum oldu~unu ileri sürenler mevcut kutuplardan birinin politikasına ~özü kapalı benimsemeyi, onu enternasyona l bir merkez gibi görmeyi şart koşanlardır.Mevcut kutuplardan birinin hattını muhakak dolSru olması ~erekti~i anlayışın~an yola çıkanlardır.Ya biri, ya öteki,ya ak ya kara,demeyi diyalektik bir yöntem sayanlardır.Elbetteki böylesine bir diyalektik yöntemle ele alındı~ında bizim tutumumuzun "orta-:-yolcu "olarak nitelernek mümkündür.Ama bu yöntemin·ma rksist bir diyalektikle bir alakasının olmadı~ı da açıktır.Sapmalardan birini,bir di~eri­ nin ya da di~erlerinin Leninist temelde inkarı imiş gibi göstermek süretiyle oluşturulan sahte ikilimler karşısında kendini ve başkalarını tercihe zorlamak Leninizme ters bir tavırdır.Bu tav~r içinde olan akımlar SBKP,AEP ve di~er akımla­ rın niteli~ini

saptarken,bunların,marksizm-Leninizı

ww

w.

birlhirlerine e göre konurolarına bakmak yerine. göre durumlarına bakarak daha ehven olanı ML olarak benimsernek gibi bir anlayışla hareket etmektedirler.örne~in,Çin yönetiminin vahim yanlışları, Sovyet yanlısı akımların kendi tutumlarını ML olarak göstermek için kullandıkları en ciddi silah

olmuştur.

sosyalist hareketteki belirli kutuplardan birinin çiz~isinin do(Sru diye tercih etmeleri bir yönüylede,yanlış bir enternasyona lizm anlayışından ileri gelmektedir. Bazı

I69

akımların uluslararası


zihniyete göre entennasyonalist olmanın koşulu malüm taraflardan birinin genel doğ­ rultusunu benimsemekteir.Entennasyonalist bir hareket olmak için,mevcut kamplardan birisince tanınmak gerekir.Bir sosyalist ülke ve partisince tanınmadıkça,onlarla çeşitli düzeyde ilişki­ ler kurroadıkça enternasyonilst olunamaz deniliyor Bunun proleter enternasyonalizm ile ilgisi yoktur Lenin,"yanlızca bir ve tek gerçek enternasyonalizm vardır:o da insanın kendi öz ülkesinde devrimci hareket ve devrimci savaşım~n,gelişmesi içi öz veri ile çalışmasına,istisnasız tüm ülkelerde, bu aynı savaşımı, bu aynı çizgiyi,ve yanlızca onu (propaganda,yakınlık,maddi bir yardım aracıyla) desteklenmesine dayanır. Tüm geri kalanı,yalandan ve manilovizmden.baş­ ka bir şey değildir"(Nisan Tezleri ve Ekim Devrimi,Sf:57,a.ç.Lenin)diyor.Bir ülkedeki çeşitli akım ve eğilimler içinde han~isinin enternasyonalist olaca~ını tayin eden şu ya da bu sosyalist ülke ve parti::ıince tanınıp tanınmamak değildir. Ölçü hangi akımın marksist bir siyasal çizgiye sahip bulunduğudur.Ülke devrimini ızafere götürebilecek dogru politik hattı saptayan ve onu maddi bir güçe dönüştürmek için m~cadele eden akım gerçekten enternasyonalist olan akımdır.Şu ya da bu ülke ve partinin dayattığı modellerle şabloncu bir anlayışla sarılmakla ne devrim yapılır ne de enternasyonalist olunur.Bi tek şey,enternasyonal olunur,fakat enternasyonalist de~il.

w.

ne

te

we

.c om

şaploncu

ww

Bu

I70


Enternasyonal~uluslararası)olmak ayrı,enternasyo ­

ww

w.

ne

te

we

.c

om

nalis t olmak i~e ayrı bir şeydir. Şabloncu grup lar,k endi şabloneli tutumların ı hak lı göste rrnek için çeşitli gerek çeler e sarıl ırlar. Devri m için dış deste~e ihtiy aç vardır,dış destek alınmazsa devri m başarılmaz derler.Dış deste k olrna zsa,d evrirn de olmaz iddiası,kendi öz güçle rine r,üven merne nin, biitiin üyle dışardan gelec ek deste ge bel ba~lamanın ürünüdür•Ayrıca dış deste gin işe yarayabilece~i koşullar,bir ülked e devri m şartla­ rının olgunlaştı~ı koşullardır.Bir ülked eki devrimc i harek et herşeyden önce ülkes inin iç dinam iklerin harek ette ceçirmeli,onları ör~ütleyip sefer ber etrne lidir. Hare keti doğru bir öncül üge v.e progr ama kavuşturmalı,kendini kitle lere öncü olarak benim setm elidir .Bütü n bunları başarmadan,daha işin başlangıcında dış deste k arama ya koyu lanla r, bütün üyle dışardan ~elecek yardıma bel bağlayan­ lardır.Devrimi ithal ya da ihraç edile bilir bir emtia sananlardır.Daha şimdiden dış deste k vb. türün den gerek çeler le kendi şabloncu tutumlarını haklı göste rmey e çalışanlar belki de farkı na olma- dan kend i opor tüniz mler ini açı~a vurrnaktadırlar. Onlar,örne~in SB'n in desteı!ini alabi lmek için SBIQ ?'nin çizc isini dogru bir çizgi olara k benim serler.Çıkış noktaları SB'n in deste gini alabi lmek tir.S B'nin ,ken disin in dayattı~ı mode lleri benim s ey ip, batr;ımsız bir polit ik hat. izley en akımları destc klem edigi ni bilin çind edirl er.Pe ki,ke ndi opor tünis t politikaların redde den ve bagımsız biT

I?I


ne

te

we

.c

om

politika izlemekte direnen akımları desteklemeyen SB'nin,bu tutumuna enternasyonalist demek mümkünmüdür? Tek başına bu olgu bile Sovyet politikasının yanlışlı~ını g~stermeye kafidir. SBKP': _ : yanlısı akımların kendi kuyrukcu politikaları benimsemeyenlere y~neltikleri bir diğer suçlamada "onlar sosyalist sistemi inkar ediyorlar ,onu tanımıyorlar"tarzındadır .Bu a!{ım­ lara g~re SB ve SO@yalist sistem bir ve aynı şey­ dir. Onların sosyalist sistemden anladıkları tek başına SB'dir.Neden sosyalist sistemi inkar ediyomuşuz? Nedeni açık,SBKP'nin oportünist politikalarını Leninist diye alkışlamıyoruz da ondan. Yanlışa yanlış diyoruz da ondan.Bu baylar sapla samanı hep karıştırır.Çünkü bizim reddettiğimiz SB'nin de dahil bulunduğu sosyalist sistemin varlığı değil,SBKP'nin politikasının marksist olduğu tarzındaki

iddialardır.Bundan anlaşılmayacak

ww

w.

bir yan yok.Ne var ki oportünizmin bir amaçıda kafa karıştırmaktır.Biz,marksist ~nlamda bir devrim yoluyla kapitalist-emperyalist .sistemin y~­ rüngesinden çıkıp sosyalist toplumun inşaasına girişmiş bütün ülkelerin,sosyalist ülkeler toplulu~unu,sosyalist sistemi teşkil etticini s~y­ lüyoruz.Ama,~rneg;in,bir Etopya ve Afganistan'ı sosyalist sistem içerisinde g~rmüyoruz.!şte bunu reddediyoruz.

I72


KÜRD!STAN DEVR!M! !LE TÜRKİYE DEVR!M! ARASINDAKİ !L!ŞK!LER SORUNU VE ÖRGÜTLENME MESELES!

ww

w. ne

te we .c om

Tüm sömürge ve ba~ımlı Ülkelerde oldu~u gibi Kürdistan'da da ulusal ve sınıfsal kurtuluş iki temel yoldan sat5lanabilir. Kürt halkının kurtuluşu, Kürdistan proletar~asının öncülügündeki devrimlerle gerçekleşebilece~i gibi,Kürdistan'ın birer parçasını sömüre;eleştiren ülkeler proletaryasının öncülü~ündeki devrimlerle .Eie gerçekleşebilir. Kürdistan ve Kürdistan'ı sömürgeleştiren ülke devrimleri eş zamanlı olarak ta gerçekleşebilir. Bu sonuncusu istisnai bir durumdur.Üzerinde durulması gereken ilk iki yoldur.Türk solu,birinqi yolu hemen hemen bütünüyle reddetmekte,Kürt halkının ancak Türkiye işçi sınıfının başını çekece~i f,enel bir devrimle kurtulabilece~ini söylemektedir.ÖY'da soruna Türk solu gibi yaklaşmakta, Kürt halkının kurtuluşu Türkiye'de oluşacak " •••• bir demokratik halk iktidarı"ile mümkün görmektedir.öY,bu çözümü salt Türkiye Kürdistan'ı için de~il Kürdistan'ın di~er parçaları içinde savunmaktadır.örne~in,Irak Kürt halkının kurtuluşu konusunda "Irak'ta ve dünyada bugün var olan ~bjektif şartlar,Kürt halkının sorunu kendi başına çözebilmesini imkansız kılıyor. Bu nedenle Ulkedeki öteki devrimci,demokratik güçlerle,ascari .bir pnogram çerçevesinde güçbirli~i politikası ~ütmek,ülkenin adım adım demokratikleşmesine yardımcı

1713

olmak,Kürt devrimci ve

demokratları


içinde en

akılıca

te we .c om

yoldur. Bu Irak tu Kürt halkını adım adım haklarına ve özgürlü{Süne kavuşturacak emin yol olduSu gibi,genel olarakta Irak toplumunda devrimci ve demokratik güçlere ağırlık kazandıracak,ğüç denkesini onlar lehine de~iştire­ cek bir tavırdır. 11 (Sayı~ı;r, sf: I7-I8) demektedir. Şu 11 en akıllıca yol 11 gibi deyimler ÖY'nun litera~ türünde oldukca sık sık rastlanan deyimlerdir. ÖY 1 nun reformc.u· çizgisi en özlü anlatımını bu kavramlarda bulur.Daha önce değindik,ÖY,Kürt halkının kurt-J.luşunu, ot onomide görmektedir .Onun devrimden anladığı, asgari demeıkratik ve milli hak11

lar11ın tanıdığı

koşulların

koşulların gerçekleşmesinin

gerçekleşmesidir.Bu

ise,bir devrime denk

düşmediği açıktır.

ww

w. ne

Esas konumuza dönersek,ÖY ve diğer iki grup Kürt halkının kurtuluşnu hemen hemen bütü~üyle Kürdistan'ı sömürgeleştiren Ülkelerdeki devrimlere ba~lamaktadırlar.Kürdistan'ın herhangi bir parçasında,diyelimki Kuzey Kürdistan'da devrimin daha e~ken: gündeme gelebileceğini söylüyor olsalar bile onların bütün tespitleri Türkiye devrimine rağmen(ondan önce)bunun imkansız olduğu temeline dayanmaktadır.üŞıünün .esas(böyle diyelim)aldığı yol Kürt halkının kurtuluşunun ancak ve ancak Türkiye devrimi~ile birlikte mümkün olabileceğidir. Onların bütün görüşleri bu ihtimal üzerine bina edilmiştir.Bağımsız örgütlenme konusundaki çekimser tutumlarıda buradan kaynalclanmaktadır.Söz­ konusu üç grupda fiilen bağımsız örgütlenmiş I74


olmalarına ra~men

ww

w. n

et ew e. co m

teorik düzeyd e bağımsız örgütle nmeyi açıkca savunm aya bir türlü yanaşma­ dılar.Uzun süre bu konuda kararsız kaldılar.Ve bu tutumları bugünd e devam etmekt edir.ÖY dergis inin elimizd e bulunm ayan bir sayısında Maocu lar ve sosyal-şövenler bizi birlik te örgütle nmey,K ürt küçük- burjuv a milliy etçile ri ise ayrı örğütlen­ meye çekmek istiyo rlar.B iz ne o yana nede bu yana prim verece~iz,tarzında görüşlere rastladığımızı hatırlıyoruz.Bu sözler ÖY'nun ve klavuz luk ettiği di~er iki grubun örgütle nme sorunu ndaki kararsız ve eklekt ik görüşlerini yansıtmaktadır. ÖY,Kü rt halkının kurtuluşunun temel yolu olarak ezen ülke devrim lerini ön görürk en hangi objekt if ve subjek tif nedenl ere dayanmaktadır?Bu~ne kadar bu konuda herhan gi bir açıklamada bulunmadı. Sadece bucünk ü coğrafi ve politi k tecrit olgusu nu öne sürdü. Irak Kürdistan'ında ki kurtuluş mücadelesi nin u~radıGı sonu örnek göster di.ÖY ,Irak Kürt hareke tinin teçrit olmasın0da IKP'ni n sosyal şöven politikasını ve SB,'ni n tutumu nu hesaba katmamaktadır.Önderli~in niteli~inide yeterin ce f,Özönünde tutuğu söylene mez.Bi zim inancımız o ki, Kürdis tan'dak i kurtuluş hareke ti prolet er bir öndcrli~e kavuştuğunda bu teçrit çember ide büyük ölçüde Xırılmış olacaktır.Bu teçrit in nedenl erinden biri olan ezen ülke sollarının sosyal şöven tut·umu (;Ün geçtik ce açığa çıkmakta ve bir ölçüde darbe ycmek tedir.B u önemli bir gelişmedir.Sosya­ list dünyanın tutumu na gelinc e bu SSCB'n in

I75


ww

w. n

et ew e. co m

tutumuna bag';lı bulunmaktadır.SSCB'nin tutumunun ise kolay kolay değişebileceği söylenemez.SB, bilinen tutumunu !ran Kürdistan'ındaki ayaklanma karşısında da sürdürmektedir.Iran Kürt ulusal hareketinin burjuva önderli~i SB'den umduğu desteği bulamayınca Irak KDP'sinin yaptığını yapacakve bölge gericiliği ile emperyalizme yamanacaktır. Uzayan mücadelenin gelişimi içinde bunun böyle olduğunu göreceğiz.SB !ran yönetimi ile .olan ilişkilerine Kürt hareketinden daha büyük rol vermektedir.Bu ilişkilerde önemli bir deGişme ortaya çıkmadıkça SB'nin !ran Kürdistan'ındaki hareketi destekle. ~me si düşünülemez .Şüphesizki SBKP yanlısı TUDEH partisininde Irak'ta Baas rejimiyle ittifakı Kürt hareketiyle ittifaka tercih eden SB,aynı politikasını !ran da da sürdürecektir.Burada k~hanette bulunuyor değiliz.Bu görüş­ lerimiz SB'nin revizyonist dış politikası ve bu politikanın on yıllardır bilinen uygulanmasına ciayanmaktadır.SB'nin bu tutumunu belirleyici ölçü olarak aldığ~ içindirki OY,Kürt halkının kurtuluş mücadelesine ezen devirınıerinden önce başarı şansı tan~mamaktadır.Biz SB'nin tutumunun taşıyacag';ı önemi gözardı etmemekle birlikte, kurtuluş mücadelesinin proleter bir önderlig';e kavuşmasına kesin tayin edici etken gözüyle bakıyoruz.Kurtuluş hareMtinin başarısı buna bağlı olacaktır.Hareketin proleter bir önderli~e kavuş­ ması halinde egemen ulus devrimci hareketinin ve dünya daki devrimci-demokratik güçlerin en I76


azındah ~nemli

bir

b~lilmilniln deste~i kazanıla­

bilecektir. bir tilkedeki kurtuluş hareketinin çıkarlarının dilnya devriminin çıkarları ile uyum içinde olup olmadı~ıda SB~nin dış politika~ sına uygun bir rota takip edip etmedi~ine bakı­ larak saptanamaz.B' ~ada ~lçil SB'nin bu harekette karşı takındı~ı tutum de~ildir.Ne var ki dilnya devrim cephesini ve sosyalist sistemi SB ile ~zdeşleştiren ÖY'na bunu kabul ettirmek güçtilr. Kuzey Kürdistan'daki kurtuluş mücadelesinin Türkiye işçi sınıfının başını çekeceği genel devrimden ~nce başarı şansının zayif olduğunu ileri sürenlerin tir r:erekçeside Ti:rkiye deki devrimci hareketin daha ileri bir düzeyde bulundu~udur. Biz daha ~nceki sayılarımızda bu kabulU gerçekci bulmadı~;ımızı, bunun subj ektifizmi yansı tti~ ini planda söylemiştik.Ne objektif nede subjektif bu kabulü doğrulayncak belirgin göstergler mevcut de~ildir.Ayrıca bu g~rüşiln sahipleri Kür~ halkının her an bir baş kaldırıya d~nilşebilecek, nitelikteki içten içe işleyen iç dinamiklerine yabancıdırlar.Onlar Kürdistan'da yüzyıllarca gerilerden silzillilp gelen devrimci birikimi derin 1oşnntsuzlu~u g~zardı etmektedirler.Nite kim kimi ;evreler !ran KtiTdistannında patlak veren direnme ve bu direnmenin bitmeyen gilçü karşısındaki

ww

w.

ne t

ew

e. co m

Herhan~i

şaşkınlıklarını

gizleyememişleridr.

Sonuc olarak biz,K.Kilrdistan'da ~ulusal demol~ ' ratik devrimin Türkiye'deki genel bir devrim hare-

I77


ww

w.

ne t

olmamalıdır.

ew

e. co m

ketinden daha önce yer alacağı görüşündeyiz. Kürt halkının ulusal ve sınıfsal kur~luşunun, Kürdistan proletaryası önçülÜGÜndeki ba~ımsız . bir mücadelenin sonucunda gerçekleşeceğini söylüyoruz bu yolu temel yol olaroJe alıyoruz .Bu yolun gereklerine uygun olarak hazırlanmak e;erekir diyoruz.Orta doğudaki süratli gelişmelerinde bu görüşü doğruladığı inancındayiz.Ama diğer ihtimalleri de kesinlikle gözardı etmiyoruz .Türkiye' d· genel bir devrim daha erken gündeme gelebilir, ve Kürt halkı kurtuluşa bu yolla ulaşabilir.Diğer ihtimalin temelalınrnası . bunada hazırlıklı olmak anlamına gelir.Ne var ki bize göre~Kürdistanlı sosyalistlerin çıkış noktası hakim ulusun işçi sınıfının çekeceği devrimi beklemek olamaz ve

I78


KÜRD!STAN' DA KURTULUŞUN .T:E.11EL VE NORNAL YOLU S!LAHLI MÜCADELED!R.

ww

w. n

et ew e. co m

Uzun süreli savaş stratejisini savunuyoruz.Bu strateji siy~sal stratejimize uygun ve onun tarafından belirlenen askeri stratejidir.Uzun süreli savaş stratejisinin ana çizgilerinden biri silahl: mücadeledir.Silahlı mücadele çok çeşitli biçimler kazanır.Halk savaşının başlangıc evresinde silahlı mücadelenin esas biçimi gerila savaşıdır.Stra­ tejik denGe ve taarruz aşamalarında ise düzenli ordular savaşı silahlı savaşın esas biçimi olur. -~ Uzun süreli halk savaşı stratejisinin ana çizgilerinden biride siyasal iktidarın topyekün bir ayaklanmanın .sonucunda nisbeten kısa bir süre içinde ve bir defada de~il parça parça kazanıla­ ca~ıdır,Buna adım a~m adım zafer kazanma yöntemide denilmektedir.Uzun süreli mücadele stratejisj kısmi hatta kimi zaman nisbeten genel ayaklanmaları ve erken zaferi dıştalamaz.Vietnam'daki I945 A~ustos ayaklanması örnek gösterilebilir.Giab · bu konuda şunları söyler: Halkımızın geçmiş dönemlerdeki mlicadelesine döntip baktı~ımda,kural olarak daima uzun slireli milcadele stratejisine baş vurdnl!;umuzu,bu stratejinin önceki kutsal direniş savaşını zafere ulaştırdı~ını görebiliriz.Bu,bazı somut tarihi şartlarda siyasi listühlü~ün bizden yana oldu~ bir zaman da veya başka bir sebeple ~üçler dengesinin hızla lehimize işledi~i bir

I79

11


devrimci mücudclosine hız vermok imkanından ve tayin edici zaferi bir an evel kazanmaktan geri kalırız demek de~ildir.I945 11 A~ustos'unun şanlı günlerinde işte böyle oldu. (HSAS,SF:I84)Bu konuda !ran Kürdistan'ındaki ayaklanmada başka bir örnek teşkil eder.Ancak bu ayaklanmayı izleyen ve izleyecek olan süreç gözardı edilmemelidir. Tekeşin'in 4-.sayısında belirtti~imi~ gibi, 11 uzun süreli müçadele stratejisi Kürdistan devrimi. nin düşmanlarının maddi ve askeri bakımdan güçlü olmalarından kaynaklanır.üstelik bizde düşman bir de~il birçoktur. v'e arkalarında güçlü emperyalist ülkeler vardır .Gene aynı sayıda, KÜrdistan ile az-çok benzerli~i olan ülkelerin devrimci pratikleri ve dahada önemlisi halkımızın yüzeli yılı aşkın ulusal mücadele pratiği uzun süreli savaş stratejisinin bizim içinde ~eçerli olacağının kanıtlarıdır.Ancak Kürdistan'da,halk savaşının izleyeceği çizgi diğer halk. savaşları pratiğindeh belirli farklarda taşıyabiecektir." diyorduk. Bu konuda kimi ülkelerdeki modelıere recete gibi sarılmak yanlıştır.Halk savaşının,örneğin Çin ve Vietnam daki pratikleri arasında ayniyet yoktur. Reformist üçlü ve di~er gruplar bu konuda susmaktadırlar.Kuşkusuz bu nedensiz değildir.Kural olarak devrimci şiddeti de~il,barışçıl yolu kabul eden üçlünün uzun süreli savaş stratejisini savunması düşünülemez.Bu konu üçlü ile aramızdo.ki halkın

et ew e. co m

zamanda

11

ww

w. n

11

ISO


silahlı kRrşı-devrime karşı silahlı devrimci yolu de~ il barışçıl yolu snvunıır .ÖY yayınlarında devrimci şiddet konusunda s6ylenenler blitlinliyle şu satırlardan ibarettir•"l"larksist-Leninistler için şiddet ttimilyle rc ri dedilen bir olgu değildir.An­ cak şiddet,yanlızca mücadele araçlarından biridir ve oda,ancak yeri ve zamanı geldi~inde baş­ vıırulacak bir nraçtır"(Roj yayınları:I,sf:I7) Thı satırların hemen hemen aynısı ÖY der~isinin 42.sayısında da yer alıyor.Naç~zane kanaatimiz o ki,Reformistlerin şiddete başvurabileceği yer· ve zrunan r5elmeyccektir. "Harksist ve Leninistler için şiddet tümüyle reddedilen bir olgu değildir •• Yalnızca mücadele araçlarından biridir. •.•. "ifadesi tek başına b 1.ı nu göstermeye kafi gelir. Stratejik bir rolü olan silahlı mlicadc;leyi(devrimci şiddeti)mücadole araçlarından herhanc;i biri kadar ~nemli saymak-osasen çok daha tali G6rlinmektcdir-onun bu rolünil inkar etmektedir. _Daha 6nceki bölümlerde şiddet konusıında ÖY' nun ~6rüşlerine işaret cttil;f;imizden üzerinde tekrar durmnyı e:;ereksiz buluyoruz.Sadece okuyucuya,ÖY' nun 4!-Iarksist-Leninistler için şiddet ttimilyle reddedilen bir olgu de t'; ildir)cümlesini I'1arksist ve Leninistler için barışçı yol ti~liyle reddedilen bir olc;u de(5ildir,şoklindeki bizim anlo.yışımızı yansıtan cümle ile kıyaslanmasını öncriyor_ız o kadar. o.yrılıklo.rdan

birini

oluşturur.Onlar

ww

w. ne

te we .c

om

temel

ISI


SONUÇ

ww

w. ne

te we .c

om

Kimi çevreler reformist üçlü ile hareketimiz arasındaki görüş ayrılıklarını uluslararası sosyalist harekete yalclnşımdan ortaya çıko.n nyrı­ lıktan ibaret sanır .Bu yüzeysel yaldaşımın ne ölçüde yanlış olduğunu bu y.::ızı yeterince c;österecelctir inancındayız.uluslararası sosyalist harekete yaklaşımdaki gprlişı ayrılıP;ı temel ayrılıklardan sadece birini oluşturur.Reformist iiçlü ·. ile aramızda Kürdistan devriminin niteliği,ittifakları,hedefleri ve görevleri gibi temel sorunlarda da ciddi ayrılıklar sözkonusudur.Uluslararası sosyalist hareketteki bunalım ve kutuplaşrnaya yaklaşım açısı bu gibi temel sorunlarada kaçınılmaz olarak yansırnıştır.Bu yazıda üçlünün proleter devrimci ulusal demokratik devrim stratejisini n ve bu stratejinin öngördüğü öncülük,prog ram ve ittifaklar anlayışı­ nı değil,'kapitalist olmayan yol'strateji sini ve bunun öngördüğü öncülük,itti faklar ve program anlayışını savunduGunu göstermiş bnlunuyoruz.Lafta 'kapitalist olmayan yol'çizc;isin in Kürdistan'da geçerli olmadı ~ ın _ söyleyen bu üç siyaset gerçekte bu çizginin ta kendisini. LKürdistan içinde r.eçerli kılrnışlardır.Bu çizgi 1'-larksist ve Leninist devlet,devrir n,devrimci şiddet , proleter öncülük anlayışının inkarı üzerine bine. edilmiş Reformist-re vizyonist bir çizBidir. I82


Bu çizr;ini n Ki.irdist an' a

adnptas;yomı

bı.ırjuvazisinin temsilcile~·i

Kürt ulusal

tarafından

olu.13tu-

rulnn otonomi formüla. syonu ile ça.lcışmaktadır. Belki kimiler ine ilc;inç ~elebilecek bu durum yazık

ki bir ~-~e rç el:tir . Kürt ulusa.l bıırjnva.zisinin

işçi

e. co m

ne

sınıfı

r,oruş

açısıyle

hnreJcct i adına, so :>yctlizm adına yola çıktJ_ldnrını ilt!ri sii.ron bı.ı üç siyasi hareket in r;öri.iQ açısının çakışması bir tesadüf deti;ildi r. Bu uç

akım

sını

onlRrın

melerin i 5lçü vo p~rtilerin

ew

bilimse l sosyaliz min deL;il,b urjuva ve lôiç~ik -b ~ırjııva sosyaliz minin temsilc ileridir . f.larksizm,kişi, : -r'ı]l ve p;ırtiler hakında"i<:i yare;ı­ kcmdilr; ri ilc ilc;ili de (; erlendi rolar~k vcrmez.Çeşitli niteli~inin

bilimse l 5lçli, onl:ırın

belirlen mesinde ,telc

s~ _ yasal

ne t

lnrı,ve

kişi,srup

ç izc;iler i, program -

eylcml~rirtir.

w.

Buradan ho..rckc tlc,bn üç c;rubu kendile rine iliş­ kin de~erlcndirmeleri,öznel konumları itibariy le c:enel anlamda sol içinde r-::;5rmek olanaklı ise de, nc:Jnnl anlarıcin bıırjuvo. ve küçük-bıı.rjııva karakt nrclc o.kJ.mlnr o l:ır;-ılc akıml.::ı.r

ww

Du

l(i.irt

r-ı: örme k

ıılus~, l

ve

c:erekir , diyorıız.

kiiçük -b nrj ı ıvazinin

idcoloji k,politi l::: ve örr:ütse l platformımdaki t cm s ilc ileri d ı ı r umımda.dırlar . Gerçek olan budur. Bilimse l sosyali st harek <t tektir.!şçi sınıfı­ nın

çıkarlarınıtemsil

yctener; inde olan bir tek hareket olabilir ,bir-ço k de~il.Geriye kalan hareketle r 5zünde bı.ırjuva ve küçük-b urjuva sınıf-


kaynaklanan s:q ı rn~lnrdır.Burjuva ve ki.iç ük-burjuva dcvrir.ıcili i~ inin tumsilcil eridir. Kü rdistan'da devrimci har e ket içind eki akım ' lnrın sınıfs a l k a rakt eri , Liıı c; eçtikçe d0lu:. b:~r n e tleşmektedir.Kürdistan

e. co m

l ar ınd an

proletdryusın d uh

ew

kaynaklanan çiz ~ i ile prolct u ryn-dışı sını f lur­ dan çiz ~ iler a rası ndaki ideolo jik-politik- Jrüc;tsel ay ırım adım ad ım belir c inl eşmd-:t ,:cl ir. Bu yazıda,Kürdistan'daki Re f ormist-rcviz yoni s t akım ile d evrimci proleter akım arasındaki kalın ç izr:i bclir r: in v e net olaruk çiz ilmeye ç ~ı lışıldı. B·_t ç a ba olanakl ar elv c r dikçe sürdürül eccktir. Kürdistan'ın komünist hareketi,har eketimiz, Le niniz min b a yra ['; ını d el ima yüksekte tutac cdctı r.

w.

ne t

YAI;ASil~ LEU1 Hiz r-ı .

ww

SOH

I 84


e. co m

ew

et

w. n

ww


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.