Tavir135

Page 17

14-16 armutlu'da cocuk olmak_29-30 ellerimi tut 12/13/13 12:26 PM Page 15

dığını sorardım. Arzu abla da uzun uzun anlatırdı. Ben pek bir şey anlamıyordum ama abla o kadar güzel, o kadar candan anlatıyordu ki en son anlamasam da “anladım abla” deyip ayrılıyordum yanından. Haberlerde yine ölüm oruçlarıyla ve tabi bizim mahallemizle ilgil haberler vardı. Her zaman ki gibi aynı şeyleri söyleyip duruyorlardı. Tabi babam da aynı küfürleri etmeye devam ediyordu. Başka bir gün yine okuldan geldikten sonra Arzu ablamın yanına gidip sordum. Abla da yine bıkmadan üşenmeden anlattı bana, devrimciliği, neden ölüm orucu yaptıklarını, mahallemizi neden karaladıklarını... Mahallemizdeki bütün devrimci abi ablalarımı seviyordum. Ama Arzu ablayı daha çok seviyordum. Belki ölüm orucunda olduğu içindir bilmiyorum. Küçük yaşta da olsam her sorduğuma hep cevap veriyor, anlatıyordu. Hiç ayrılmak istemiyordum ablamın yanından. Çünkü biliyordum ki ölüm orucunda olduğu sürece mutlaka bir gün ayrılacaktı bizden. Bu aklıma geldikçe bazen gözlerim doluyor sımsıkı sarılasım geliyordu. Abla neden ölüm orucunda olduklarını anlatırken “sizin için” derdi. Gözlerinin içi parıldayarak, içindeki insan sevgisini, coşkusunu etrafa yayarak “senin için, sizin için ölüyoruz” demişti. Daha fazlasını da anlatmıştı. Ablamın anlattığı herşey öylece aklımda kalırdı. Arzu ablanın yanında içim hep sevinç ve coşku dolardı. Bir gün eve gittiğimde babamın ölüm oruçları için yapılan bir eylemde gözaltına alındığını öğrendim. Babamın gözaltına alınması anneme çok doğal geliyordu. Sanki hiç bir şey olmamış gibi barikatlarda nöbet tutanlara yemek hazırlıyordu. Annemle birlikte, yemekler hazırlanınca barikatlarda bekleyen abi ablalara götürdük. Ateşin etrafında toplanmış türküler söylüyorlar-

dı. Bir süre bizde katıldık sonra oradan ayrılıp eve geçtik. O gün 5 Kasım 2001’di. O gecenin sabahında canımdan çok sevdiğim Arzu ablamın ve yine mahallemizi koruyan Sultan ablanın, Barış abinin katledileceğini bilemezdim. Eve geçtikten kısa bir süre sonra annemle birbirimize sarılmış uyuyorduk. Sabaha karşı birden bir çok yerden slogan sesleri gelmeye başladı. Ben daha ne olduğunu bile anlayamadan annem hızlıca üstünü başını giyinmeye başladı. Bende anneme uyup giysilerimi giydim. Dışarıdan sesler gelmeye devam ediyordu hala. Annem “Korkma oğlum” diye güç vermeye çalışıyordu bana. En son annem “Oğlum sen beni burada bekle. Kimseye de kapıyı açma. Korkma sakın. Hemen gelirim.” deyip kapıyı da üzerime kilitleyip gitti. Dışarıda daha tam olarak ne olduğunu bile anlayamadan evde bir başıma kalmıştım. Aklıma Arzu ablam geldi. Keşke şimdi onun yanında olsaydım. Bana cesaret veriridi. Yanına gitsem mi diye düşünürken aklıma annemin tembihleri gelince vazgeçtim. Barikatlardaki abilerim şimdi ne yapıyorlardı acaba? Dışarıda ne oluyordu? “Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz” “Katil Polis Mahalleden Defol!” diye slogan sesleri geliyordu dışarıdan... İyi ama neden? Böyle düşüne düşüne saatler geçti aradan. Silah sesleri ve slogan sesleri hiç eksilmiyordu. Annem neredeydi, niye gelmemişti ki? O nasıldı acaba? Camdan dışarıya baktığımda devrimci abileri gördüm önce taş, molotof ellerindeki herşeyi bir yere fırlatıyorlardı. Bir zaman sonra abilerin olduğu yere eli

yüzü maskeli acayip adamlar geldi. Galiba bunlar polisti. Üzerlerine taş yağıyordu. Onlar da silahlarıyla ateş ediyorlardı. Silaha karşı taş ne yapabilirdi ki… Ama öyle de olsa gerçekten yiğit abi ablarımdı hepsi. Barikatların başında öyle heybetli duruyorlardı ki… Aklıma o onlar gelince birkaç saate kalmaz bu acayip adamları kovalarlar mahallemizden diye düşünüyordum. O acayip kılıklı adamlar bir anda bizim evin oraya doğru yöneldiler. Camdan geri çekilip evin bir köşesine geçtim. Kapıyı tekmelemeye başladılar. “Aç kapıyı aç” diye bağırmaya başladılar. O an öyle korkmuştum ki hiç sesimi bile çıkarmamıştım. Hem annem de kapıyı hiç kimseye açma demişti zaten. Bende hiç açmadım. Orda öylece annemin gelmesini bekledim. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum annem geldi sonra. Onca olaydan sonra annemi görünce boynuna sarıldım sımsıkı. Annemin gözlerinden yaşlar akıyordu. “Ne oldu anne niye ağlıyorsun “ dedikçe bana daha çok sarılıyor ağlamaya devam ediyordu. “Katiller” diyordu ara sıra “Katiller en yiğit insanlarımızı katlettiler” diyordu. Bunları öyle öfkeli söylemişti ki annem ne dediğini tam anlayamamıştım bile. Sonra Arzu ablamın şehit düştüğünü söyledi annem, o küçücük gecekondusunda dumandan boğarak katletmişler ablamı. Onunla birlikte Barış Kaş, Bülent Durgaç abiyi ve Sultan Yıldız ablayı da katletmişlerdi. Hiç duymadığım kadar öfke duymuştum o zaman polise karşı. Günlerdir haberlerde "terörist" dedikleri bizi canlarından çok seven devrimci abilerim ablalarımdı demek. Mahallemizi onlardan temizleyeceklerdi demek. Artık öyle öfke doluydum ki o katillere karşı, onları her gördüğümde bir karış suda boğasım geliyordu. O günden sonra mahallemiz çok daha farklı olmaya başladı. Komşularımız-

ARALIK 2013 | TAVIR | 15


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.