2003 11 ocak

Page 27

Eee bu işler poyleydi. Var olmak çok olmak için pirulerunin niyazi, niyazi, rizasi olmadan pu işler olur miydi hiç. Eşeğuni sağlam kaziğa bağlayacaksın ki közün ardında kalmasın. Ama keçen sene de tarlanin sulama işuni ön siraya aldurayum derken Bekir ağaya eşeğu hemi de semuruylen kaptırmiş idik. Ama olsun daa. İrgatlara taşitmiştik ondan sonra yüki. Kene bize olan piten pi şey yoğidi. Köyli de ne saf idi yaav. Hiç de anlamazlardı. Şu dağutum işunin tönüp tönüp de benden yana aktuğini. Pir kaç ses eden oldi ise de pekçimuz kolluk kuvvetlerumiz sağ ola. İki kötek, iki falaka, pir de attum mi dama ortaluk olur idi süt liman. O baldiri çiplaklar pizden iyi mu pilecekler neyin nasil olacağuni. Koskoca aza olmuşiz, çeylan derusi koltuğa oturmişiz. Kolaymiydu ula buraya gelmesi. Az mi el etek öpmüş, az mi kul köle olmuş iduk. Şimdu de onlar olsun piraz. Tünya boyleydi. Tam boyle düşünürken bizum eski titrek muhtar titreye titreye çıkmaya başladi merdüvenleri. Pizim köyde seçimler yenü oldi. Titrek muhtar ve argadaşlari seçilemediler seçilmemesine amma oyle pir tekmuk yedüler ki eşek tepmuşten peter oldiler. Habu milletun de canina tak ettürmüşler idi. Ellahtan pen kemüğü erken terkettüm. Pizum titrek muhtar eskiden eyi horoncuydi. O yaylaya çıktımi heybetlu heybetlu yayla “Kocaoğlan kocaoğlan “ tiye inleridi. Pir de kemençe de kaideyi tutturdu mi bütün köy oni seyrederdi. Şimdi kocaoğlan akortsiz kemençeden peter olmuştir. Ağa takılmış hamsi gibu kıvranmaktadur. Kocaoğlannın kocaoğlan oldiği dönemde muhtar Kel Abbas idi. Beygir hastasıydi o da. Öyle her beygir de dayanmazdi ona. Eee o vucuda, o hirsa dayansa şaşarduk zaten. En fazla iki uç yilda peygirin posasıni çıkarır idi. Böyle az inip pinmedi beygirlere. O beygire de herkesi bindurmezlerdi öyle ha. Beygiri sürmesini eyi bileceksin bir kere, ne tırışa yatıracan ne süheylan gibi uçuracan, kıvamında sürecen, öyle her yola her yüke de vurmayacan beygiri. Sür dediler mi sürecen, dur dediler mi duracan, in dediler mi inecen. O beygiri ona verenlerin bir dediğini iki etmemişti. O dokuz dağın ardundaki memlekete gider, el pençe divan durur. Onlara en güzel finduktan, en güzel çaydan hediyeler götürür, halini ahvalini eyler.” Şu fikaranun derdune çare” der idi. Nedense derdunin çaresini hep orada arar idi. Musa

hocanin kabeyi kıple bilduğu gibi o da pol yildızli memleketi kıple bilirdi. Hatta ara sira yanilip da o yöne namaza durduği da olur imiş. Bu arada Musa hoca demuşken yeni muhtar da onin öğrencisi. Daha sonralari hocaya isyan eden Şuayip hoca. Öğrenciydi, hoca oldi. Sonra da Musa hocaya meydan okidi. Asi bir uşakti. Piraz ileri gidunce hani, cami, minare derken ölçiyi kaçırdi ama köyün ileri gelenleri kulaklarıni çektiler. Hatta şimdu oğa muhtarlık da ettirmeyiler. Yerune Hamdullah hoca bakayi. Ama yine de Şuayip hocanın dediği olayii. Şuayip hoca efendi ağaya iyi niyetuni mektuplarla ispatlamaya çalışsa da olmadi. Olsun piz de uşak çok. İki uşağumuz da has uşaktır. Pugün efendi ağa köye gelecek. İsteklerini söyleyecek. Efendi ağa karşı köye takmiş kafayı.Bizim köyün iki uç arazisini alacak sonra oraya geçecekmiş. Ula o köyün muhtarı da, köylüsü de ölür de vermez toprağini. Kan çıkacak sonunda. Efendi ağa iyice dellendi. Gözü doymaz oldi. Bizim Şuayip hoca da seçilmeden önce oyle konuşti ki pütün köyli zannedey ki efendi ağaya yüz vermeyecek Şuayip hoca. Ama nerdeeeee....Efendu efenduliğini uşak uşakliğini pilecek. Muhtar, efendi ağadan nimetlenecek, biz muhtardan, köyli pizden. Bu çark pöyle dönecek. Pakalım bu sefer neler gidecek elimizden. Hem herife uşaklık edeyruk hem elimizdeki, avucumuzdakinden olayruk. Ne piçim düzen pu yavv. Acaba efendi ağanın kölgesi üzerimizde olmaya halimiz ne olurdi? Neyse..... Çarklar hep işleyecekti, ama pu tüzen hiç halktan yana işlemiyordi. Çarklar dönüyor, arklar doluyor, boşalıyor ama sular kürül kürül hep oni hiç hak etmeyenlerden yana akiyordi. Sular hep o çok yildızli memlekete akiyordi. Muhtarlar, azalar punun üstüne pir pardak soğuk su anca içebiliyorlardi. Köylüye ise, onlarin bardağundan taşanlar, ağzundan sızanlar kaliyordi. Azalar, muhtarlar o pir bardak soğuk sularindan olmamak için köylüyü damla suya muhtaç ettikleruni bildikleri halde yine de Efendi Ağaya çelişir dururlardi. Vere vere hiçbir şeyi kalmayan bütün köyün merasini, yaylasini, dağıni taşıni çok yildızli memlekete kurban eden köyler az değildi. Bu gidişle biz de o yolin yolcusuydik amma; işte ammasi vardi. Yoksa şu kodesleri dolduran akli evvellerin dediği de doğru idi amma, doğ-

25

ru diyeni de dokuz köyden kovuylerdi. Daha da ben doğrusiyim diye inatlaşan onuncu köyde ömrü billah, dört duvar arasinde erutip bitiriylerdi adamı. Ama işi bilip de uşşaklıkta kusur etmezsen darda kalmazsun hiç. Eee bal tutan parmağini yalarmiş. Şu bizim Efendi ağaya uşaklıkta kusur edilmesin isterler. Efendi ağanın karşısındaki ezilmişliklerini, sus pusluklarını; kendilerini efendi bellettiklerine bağırıp çağıracaktan, kendilerine kul ettiklerini aşağılayaraktan unutmaya çalışirlar. Kral olamayacaklarıni bilirler, o yüzden en keskin kralci onlardirler. Bir kez kendilerini bir efendiuşak ilişkisi bataklığina kaptırdilar mi battıkça batarlar. Ama hiç anlamazlar battiklarıni, çünkü onlara göre herşey normaldir. Zati onun beslemesi, şakşakcısi olan yüzlerce yalakasi oni pohpohladiği için gözi hiçbirşey görmez; kulaklari, duyulmasi gerekenleri duymaz olir artık. Artık varsa yoksa o debelenip durduğu allanip pullanmiş bataklığı yildızlara uzanmış elleri vardır. Hep birilerinin omuzlarina basarak nerelere uzandiğini hiç anlayamaz anlasada anlayamaz. Aha Efendi ağa da geleyi, ula halki de aldi bir beklenti. Ha bu Şuayip hoca yok oyle ederuz dedü de ha şimdi ne haltun kökünü yiyecek bilmeyrum. Efendi ağa da az buz bir şey istemeyi. Azmiştur yine. Kan isteyi hemu de kardeş kani. Bizim köyü kullanacak talan edecez ula bureyi ha buni bu baldiri çiplakalara nasıl anlatacağız, ne hikayeler yazip neler yedureceğuz hiç bilmeyrum. Aha pazarlık başladi ula bizim uşak öbür titrek muhtar gibi ezik durmayi de yüzüne uşakça bir ezilmişlik çöktü. Ula yaklaşayum da ne deyiler duyayum. - İki tarlaya 50 kayme vereyrum - Ula o bizim azaların dişinin kovuğuna gitmez - Ula 50 daha vereyrum - Ula o bizim dağitacağimiz 300 peyine yetmez - Ula 90 daha vereyrum - Uyyy...! Ha bizimkiler horona durdiler. Şuayip hoca vuru o atlayi. Ha bu post delunecek dedu bari ucuza gitmesun. Kaybettüklerimizi kimse görmesin de dökülecek kan kardeşin de olsa. En azından aziğimizi kurtardım dedik. Ee boyledi dedecum, boyledir. Fotroltuna, apoletler, fraklar smokinle altına saklamiş. Böyük sözlerle böyük cümlelerle maskelenmiş uşşaklar dünyası... Görmek isteyene, bilmek isteyene. ✔


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.