360

Page 27

nü kazanan halkları görürüz. Vietnam’da, Küba’da, Rusya’da, Gine’de, Bulgaristan’da, Çin’de... Çünkü savaşın kaderini tayin eden ana etken silahlar değil, onları kullanma gücüdür. “Atom bombası ABD gericiliğinin, halkı korkutmak için kullandığı kağıttan bir kaplandır. Korkunç görünür, ama gerçekte değildir. Elbette atom bombası bir kitle katliam silahıdır, ama bir savaşın sonucunu insanlar belirler, bir ya da iki yeni tip silah değil.” (2) Maddi olan her şeyin bir tükenme gücü vardır. Bir kullanma süresi vardır, onu yok edecek bir yumuşak karnı, bir zaafı vardır. Yenilmeyen tek güç insandır. Yürek ve bilinciyle yaşadığı adaletsizliklerin hesabını sormaya kilitlenmiş, ölmeyi ve öldürmeyi göze alanların karşısında durabilecek hiçbir güç yoktur. Ve halkların yüzlerce yıldır sahip olduğu en büyük gücü de budur. Feda bu gücün silaha dönüşmüş halidir. Emperyalizmin ve oligarşinin korkusu da bundandır. Yenemeyecekleri, teslim alamayacakları bir silahı kuşanıyor halklar. Her geçen gün daha fazla sarılıyor feda silahına.

Feda Hep Var Olmuştur! Özellikle 2000’li yıllarla birlikte tüm dünya feda eylemlerini daha fazla tartışmaya başlamasına rağmen, halklar nezdinde feda yeni bir olgu değildir. Tarih içinde farklı şekillerde halkların yaşamında olmuş ve insanlık tarihindeki her şey gibi o da gelişerek, farklı biçimlere bürünerek varlığını sürdürmüştür. Bu nedenle tarih içinde nasıl ve ne şekilde halkların kavgasında yer ettiğine bakmak, bugün aldığı biçimi ve politik anlamı kavramak açısından önemlidir. Fedanın tarih içindeki yer alışı bir evrimden ziyade adım adım kavganın her alanına yayılıp belli bir noktada “belirleyici” hale gelmesiyle özdeştir. Bu açıdan fedayı 3 başlık alŞehitlerimizi tında ele alabiliriz. Anıyoruz

1- Feda Savaşın Bir Parçasıdır Savaşın bir şiddet hareke-

Maddi olan her şeyin bir tükenme gücü vardır. Bir kullanma süresi vardır, onu yok edecek bir yumuşak karnı, bir zaafı vardır. Yenilmeyen tek güç insandır. Yürek ve bilinciyle yaşadığı adaletsizliklerin hesabını sormaya kilitlenmiş, ölmeyi ve öldürmeyi göze alanların karşısında durabilecek hiçbir güç yoktur. Ve halkların yüzlerce yıldır sahip olduğu en büyük gücü de budur. Feda bu gücün silaha dönüşmüş halidir.

ti olduğu herkesin malumudur. Hasmınıza iradenizi şiddetle kabul ettirme amacı güdersiniz her savaşta. Düşmanınıza zarar vermek, onu imha etmek, onu silahsızlandırmak temel amacınızdır. Bu amaçla var olan tüm silahlarınızla saldırırsınız. Ölmek için değil, düşmanınızı öldürmek için savaşırsınız. Elbette düşmanınız da aynı amaçla size saldırdığı için siz de ölebilirsiniz. Bu göze alınmadan girilmez hiçbir savaşa. Sahip olduğunuz her şeyi -canınızı da dahilkaybetmeyi göze alarak savaşa girdiğiniz her yerde feda vardır. Yunanlıların şu özlü sözü bu gerçeği tüm çıplaklığıyla gösterir: “Ya kalkanla, ya kalkan üzerinde.” Bir savaştan ya galip olarak kalkanınız elinizde geri dönersiniz ya da şehit düşer ve kalkan üzerinde dönersiniz, orta bir yol yoktur. İnsanlık tarihinin sınıf savaşımları tarihi olduğunu göz önünde tutarsak, fedanın tarihi için de o kadar eskidir demek bu nedenle yanlış olmaz. Bir savaş gerçeği ve parçası olduğu için fedakarlığın olmadığı hiçbir savaş yoktur. Kölelerin, köylülerin, işçilerin, ulusların her türlü kurtuluş ve özgürlük savaşlarında bu fedakarlığı görmek mümkündür. Kendi topraklarımızın, Anadolumuzun Kurtuluş savaşında, gencecik evlatlarını savaşa gönderen anaların çocuklarının eline kına yakması belki de en simgesel yanlarından biridir. Vatanını, toprağını, ocağını yedi düvelin işgalinden kurtarmak için yollayan analar savaş gerçeğini bilgelikleriyle kavradıklarından “Evladım vatana kurban olsun” diyerek ellerine kına yakarlar. Ya kazanacak ya şehit düşeceklerdir, üçüncü bir ihtimal

yoktur. Bir savaşın tarafı olarak düşmanınız karşısında, onu yok etmek için konumlandığınız noktada fedayı göze almak zorundasınız.

2-Savaştaki Bir Ruh Halidir Feda Savaşın olası ihtimallerinden biri olarak fedayı göze almakla birlikte fiziki yenilginin olası olduğu koşullarda siyasal ve politik zaferi kazanmak ve “anı” kaybederek daha uzun vadeli sonuçlar yaratmaya yönelik olarak halkların, örgütlerin, devrimcilerin kuşandıkları bir ruh hali arasında fark vardır. İlkinden farkı şudur. Bir ruh hali olarak fedayı ele alırken belli bir andaki çarpışmayla sınırlandırılmaz, o sadece savaşın bir parçasıdır. Ve o anda fiziken kaybedecek olunması savaşın tamamen kaybedildiği anlamına gelmez. Sahip olunan tüm silahlar, insanlar, örgütler, yani maddi olarak savaş ala- Sayı: 360 nında bulunan her şeyi fiziki imha- Yürüyüş sı göze alınır ve düşmanın karşısı- 14 Nisan 2013 na bu göze alınmışlıkla çıkılır. Bunu göze alanlar insanlık tarihi boyunca haklı savaşlar uğruna, devrim, özgürlük, vatan ve sosyalizm uğruna savaşanlar olmuştur. Feda, halkların elinde silah biçimine dönüşmüştür. Kutsal olma inancı ve davası için savaşan tüm halkların geçmişleri bu ruh halinin kazandırdıklarıyla doludur. Egemenlerin canları, her zaman kıymetli olmuştur. İnanç, dava, kutsal gördükleri hiçbir şey olmadığı için tek kutsallıkları zenginlikleri olduğu, o da maddi bir kazanım olduğu ve imha olduklarında anlamını kaybedecekleri için feda ruhunu silah olarak kullanamazlar. Bu noktada savaşın ne için verildiği, kolektif özelliği de önemlidir. Ölçü, kendini feda edenin, görüp yaşayamayacağı bir zafer, onun parçası olduğu örgüt ya da topluluğa ait olan başkaları için kazanılmıştır. İnanç, bu nedenle feda ruhuyla birlikte ele alınmalıdır. İnancın büyüklüğü fedanın büyüklüğünü de belirler, belirleyecektir. Ölümü göze alarak, dahası ölene kadar savaşma ve direnme kararlılığı göste-

ÇİFTEHAVUZLAR’DAN ALİŞANLAR’A... DEVRİMİN MEŞALESİYİZ!

27


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.