y o rum
] 35
Antiemperyalist mayalanma Her hükümet dönemine göre meydanın çehresi de değişti. Meydan ‘70‘li yıllarda tekrar restorasyona uğradı. Çarşı Kapının çıkışına iliştirilen otobüs durakları, belki de meydanın en biçimsiz şeklidir. Anadolu‘dan gelen göçle; Gedikpaşa, Çemberlitaş, Laleli bekar odalarının, küçük atölyelerin, işportacıların akınına uğradı. Fakat, asıl olarak gelişen anti emperyalist istem ve özlemler Beyazıt Meydanı’nın çehresini değiştiren gelişme oldu. ‘68 gençlik hareketinin doğuşunun başlangıç noktası olan İstanbul Üniversitesi‘nin burada olması, Beyazıt Meydanı’na yeni, farklı ve dinamik bir ruh kattı. Deniz Gezmiş‘in harçlar ve sınav hakkıyla ilgili ‘’üniversite reformu’’ için herkesi protestoya çağırdığı gösteri burada yapılmıştır. “Bu meydanda cengimiz var, er olan meydana gelsin. Faşistlere hıncımız var, devrimciler safa gelsin!” Eski yıllarda; faytonlarıyla saray erkanının gezip dolaştığı, güneşli soğuk günlerde Şehzadebaşı‘nda boza içtikleri güzel günleri; Cumhuriyet sonrası, sahaflar sokağında koltuğunun altında deste deste kitaplarıyla, yaşlı kestane ağacı altında çay yudumlayan ünlü yazarların yerini; şimdi yeni devrimci kuşak almaktaydı. Şehzadebaşı Öğrenci Yurdu antiemperyalistlerin mekanı olurken, tarihi Küllük Kahvesi iktidarın toleransıyla faşistlerin kontrolüne geçti. Beyazıt Meydanı’nın uzun yıllar bölünmüşlüğü devam etti.
16 Mart katliamı 1970‘li yılların sonunda; Ordu Caddesi ve çevresinde yuvalanan faşistler, Beyazıt Meydanı’nı ele geçirmek için uzunca zaman uğraş verdiler. 1. Milliyetçi Cephe hükümeti zamanında polisin desteğiyle, meydan faşistlerin egemenliğine geçti. Bir zamanlar devrimcilerle özdeş Beyazıt Meydanı, faşistlerin cirit attığı bir alan oldu. Üniversitelerdeki sivil faşistlerle devrimciler arasındaki çatışma giderek tırmandı.
16 Mart 1978‘de polisin desteğiyle İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi‘nin çıkışında, sol görüşlü öğrencilere bombalı saldırı düzenleyen faşistler, 7 öğrenciyi katletti. Katliamdan hemen sonra Beyazıt Meydanı’na gelen 2000 civarında öğrenci İşletme Fakültesi’ni işgal ettiler. Beyazıt Meydanı’na akın eden binlerce öğrenci, sloganlarla devrimci marşlarıyla faşist saldırıyı protesto etti. Polisin bombalarla saldırdığı eylem, İstanbul’un çeşitli meydanlarında devam etti. 16 Mart günü, Beyazıt’a çöken kara bulutlar, direniş duvarına çarparak dağıtıldı. Beyazıt tekrar gösterilere yasaklandı.
Kulede dalgalanan bayrak! 1996 yılında cezaevlerinde başlayan Süresiz Açlık Grevi ve Ölüm Orucu eylemine dışarıdan da destek verildi. Sokakların tutuştuğu, meydanların hınca hınç dolduğu İstanbul‘da Beyazıt Meydanı, sanki yetim kalmışcasına suskunluğunu sürdürüyordu. Tarihi Beyazıt Kulesi, sıcak bir yaz gününde, orak, çekiç, silah, yıldızlı TİKB bayrağı ile selamladı İstanbul‘u. Tarihin dinamiti şehrin yüzünü tekrar güldürdü.
Beyazıt Meydanı’nda 8 Mart 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde çifte sömürüyü, kadına yapılan baskı ve tacizi protesto eden kadınlara vahşice saldıran polis, kadınların kahramanca direnişine, cop ve gaz bombalarıyla cevap verdi. Beyazıt Meydanı‘nı kana bulayan faşizm, çaresizlik içerisinde kalmıştı. Çünkü, emekçi kadınların zılgıtları, sloganları yine sarsıyordu meydanı. Zaten her saldırı sonrası aynı dramı yaşayan tarihi meydanda, baskı ve direniş hep ikiz kardeş olmuştur. Okul boykotları, grevci işçilerin toplandığı yer de Beyazıt’tır. Beyazıt Meydanı, bin yıllık tarihi ile direnişler, hak ve özgürlük istemiyle meydana doluşanlar için bir abidedir. O asıl olarak bununla anılmayı hak eder. “Tarih tanıktır elde edilecek zafere. Bir de Beyazıt Meydanı’nı seyreden gözleriyle”. n *Ufuk Çizgisi 35. Sayısından alınmıştır.