Necip Fazıl Kısakürek - Rapor Cilt2

Page 7

— Var! — Eğer olsaydı Halk Partisini, yani bizi kapatmanın çaresini bulurdu! Şimdi söylesin karga burunlu genç lider : — Hükümet, olsun mu, olmasın mı? Geçelim! Öbürlerinden bahsetmeye değmez... Hükümet Partisiy-se, öteden beri mühürlediğimiz teşhis içinde: Renksiz, rayi-hasız, tadsız, tuzsuz, şekilsiz, maksatsız, hamlesiz, gayretsiz gününü gün etme tezgâhı... Kanunların Anayasa modeline uygun olup olmadığını muayene vazifesinden öteye bir selâhiyeti olmayan Mah¬kemeye niçin «kanun koyucusu sen misin, Meclis mi?» diye sorulmaz? Niçin; sadece alt kademelere mahsus muamele haksızlıklarını düzeltmek memuriyetindeki Danıştay, siyasî hükümet tasarruflarına kadar el atar da «devlet politikası sana mı, hükümete mi ait?» diye bir ihtara hedef tutulmaz? Bu, zirvesi üzerinde tepetaklak muvazene ehramını kim ve ne gün yerine oturttacak? Bu dünyada her şey sınır mese¬lesine bağlı olduğuna göre, hele 1960'dan beri her türlü çiğneyen hadler ne zaman yerli yerine oturtulacak?.. Bu şudur ki, her sahada haddini bilen hiçbir fert, teşekkül ve müessese kalmamıştır. Gönüldaşlarımız görmektedir ki; bizim yanlısı olduğu¬muz ve hoşuna gitme gayretini beslediğimiz veya teveccü¬hünü kaybetme korkusuna düştüğümüz hiçbir taraf yok¬tur. Biz, bütün insanılğı kuşatıcı ve 21. Asır eşiğinde her meseleye devasını gösterici bir ideolocya çapında ve islâmı olanca saffet ve asliyetiyle yeniden bulma dâvasında, sa¬dece Haktan yanayız ve onun ebediyen taze kalacak genç¬liğini yuğurma ahdindeyiz. 15 14 BU ARADA «Rapor 1»den beri aylar geçti. Bu arada, dış muhitimize ait hadiseler malûm... Devlet Güvenlik Mahkemeleri mese¬lesine ait patırdılar, grevler, cehennemi fiat yükselişleri, canlı insan hedefli poligon talimleri, banka soygunları, Bul¬garistan yoliyle Halk Kurtuluş Ordusuna bir orduluk silâh kaçakçılıkları, Moskova'nın Türkiye'de ihtilâl ve iç harp ha¬zırladığından habersiz bir hava, falan, filân... Bunların kıy¬met hükümleri, yukardaki hülâsadan süzülebilir. Hikâyele¬rine de ihtiyaç yoktur. Bize, kendi iç çerçevemize gelince: Şimdilik namluda ve emniyette bir kurşun gibi bekle¬yen ve çok şükür, parça ve şımarık davranışlardan çekinen, Anadolu'nun 150 küsur yerinde teşkilâtlı M.T.T.B. çevresin¬deki faaliyetler en başta... Bu biricik, som ve halis, büyük ve merkezî gençlik te¬şekkülünün, Đstanbul'dan Van'a kadar tertiplediği «Gençlik Geceleri» ni bir bir dolaştık. Namluda bir kurşun canlılığını muhafaza etmesine rağmen; evet, her seslenişte ürperdiği yırtındığı, manen şahlandığı halde, lâfta ve nazariyede kalmak, aksiyon za¬man ve mekânını bulamamak, vaziyete alışmak, tavsamak ve gevşemek tehlikesini de peşinden sürükleyen bu genç¬liğe şöyle hitap ettik: Muazzez Đmân Gençliği'. Bugüne kadar çok lâf ettik! Kelâm, Đlâhî nimet... Ama her ilâhî nimet gibi bir de ters tarafı var... Ya gökleri iki şakkeder, yahut, bir sineğin kanadını bile kıpırdatamaz. Ve işte o zaman, seviyesi lâf olur. Elverir ki, muhatabında, gereken elektrik nâkiliyetini bulsun... Benim bir tabirim var: «Artık söz yalama oldu!»...


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.