Değişen Kafalar - Thomas Mann

Page 14

ağaçlarının geçme olanağı verdiği yerlerden evire çevire geçirdiler. Nihayet cangılın kıyısında ve Nanda'nın kendilerini kesinlikle hedefleri olan doğru yola çıkaracağını ileri sürdüğü fundalık bir kayalığa çıktılar. Böylece sarsıla sarsıla kayalıklar arasından yollarını bulmaya çalıĢırken, kayalar içerisine oyulmuĢ bir tapınağın, Devi'nin, tehlikeler dolu eriĢilmez Durga'nın, karanlık ana Kali'nin kutsal ülkesine vardılar. ġridaman içten gelen bir istekle arabadan inerek tanrıçaya saygılarını sunmayı dilediğini söyledi. YoldaĢlarına: - ġöyle bir girip yakaracağım, birazdan geri dönerim, siz bekleyedurun, dedi. Arabadan atlayarak tapınağa çıkan merdivenlere doğru tırmanmaya baĢladı. Burası, Altın Sinek Irmağı'nın kıyısındaki ıssız yıkanma yeri kadar önemsiz olmakla birlikte sofu duygularla davranılarak zengin kabartmalar ve dirseklerle bezenmiĢti. Yabanıl dağ, tıslayan parsların koruduğu sütunlarla çevrili giriĢ kapısının üzerinde görkemle yükseliyor, kapının her iki yanına, giriĢ kısmının da bazı yerlerine renkli kabartmalar kazılmıĢ bulunuyordu. YaĢamın et, deri, sinir ve ilik, tohum, ter, gözyaĢı ve göz çapağı, pislik, sidik ve safradan yapılmıĢ yüzleri, tutku, öfke, çılgınlık, hırs, haset ve duraksamayla sevgiliden ayrılma, sevmediğiyle birleĢme, açlık, susuzluk, yaĢlılık, keder ve ölümle birleĢmiĢ olarak ve bastırılması olanaksız tatlımtırak bir kan kokusuyla karıĢarak birbiriyle kaynaĢıyor, birbirine dolaĢıyor, sonunda bu tanrılar, insanlar ve hayvanlar kargaĢalığında kâh bir erkeğin kollarının yerine fil hortumu, kâh bir kadının baĢının yerine ceylan kafası geçiyordu. ġridaman resimlere dikkat etmiyor, onları görmediğini sanıyordu. Ama geçerken, kızaran gözleri bunlara takılınca acıma duygusundan doğma bir baĢ dönmesi ruhunu heyecana getirerek onu Ana'nın huzuruna çıkmaya hazırlıyordu. Kayalar içine oyulmuĢ olan bu yerde loĢluk egemendi, topluluk salonunda ıĢık yalnızca dağdan sızıyordu. ġridaman önce bu bölümden geçerek bitiĢiğindeki daha alçak tavanlı kayadan oyulmuĢ ikinci bir salona girdi. Buradan merdivenlerle inilen alçak bir kapı aracılığıyla binanın merkezindeki Ana'nın vücuduna vardı. Merdivenlerin alt baĢına varınca ellerini giriĢin iki yanındaki Lingsam taĢlarına dayayarak geriye doğru sendeledi. Kali'nin yontusu korkunçtu. Acaba damarları kızaran gözlerine mi öyle gözüküyordu, yoksa tanrıçayı Ģimdiye kadar hiç böyle utku kazanmıĢ bir korkunçlukta görmemiĢ miydi? Bütün ıĢıkları kendine çekip yine kendi bağrından fırlatan, varlıkların iskelet ve organlarıyla çevrelenmiĢ olan parlak taçlı put, tekerlek biçimindeki on sekiz koluyla kesik kafa, el ve ayaklardan yapılmıĢ bir kemerin üstünde kayalardan fırlamıĢ gibi duruyordu. Ana, çevresini tümüyle saran ellerinde kılıç ve meĢaleler tutuyor, ellerinden birisiyle ağzına götürdüğü kafatasından kan damlıyor, ayaklarının dibine kan yayılıyordu. Korkunç tanrıça yaĢam ve kan denizi üzerinde yüzen bir kayıktaydı. Ama kovuğun boğucu havasında, bu yeraltı kesim odasında çabucak ölüveren hayvanların kanlarının pıhtılaĢtığı oluklardan ġridaman'ın ince burnuna doğru yükselen gerçek, eskimiĢ, tatlımtırak bir kan kokusu vardı. Açık duran gözleri camlaĢmıĢ hayvan baĢları, dört beĢ tane manda, domuz ve keçi, elinden kurtulmanın olanaksız olduğu tanrıçanın betimi önünde mihraba bir piramit gibi yığılmıĢlardı. Bunların yanı baĢında yer yer kurumuĢ kan lekelerine karĢın keskin olduğu anlaĢılan kurban kılıcı duruyordu. ġridaman, kurban düĢkünü, yaĢam veren öldürücünün yabanıl bakıĢlı yüzüne, duygularına, esrimiĢ gibi sersemleten kollarının karmakarıĢıklığına gitgide hayranlık biçimini alan bir dehĢetle bakıyordu. Sıkılı yumruklarını Ģiddetle çarpan göğsüne bastırdı. Kendine ve ölümsüz kucağa karĢı yapacağı en aĢırı davranıĢı beyninin içinde, yüreğinde ve acıyla harekete gelen cinselliğinde kâh buz gibi, kâh ateĢ gibi suların boĢanmasıyla duyumsuyor ve daha Ģimdiden kanı boĢalan dudaklarıyla yakarıyordu.. - Ey, var olanların baĢlangıcı olmayanı, ey eteğini kimsenin açmadığı kocasız ana. Sen ey, kendinden doğan bütün dünyaları ve betimleri yeniden yutan, zevk ve dehĢetle evreni kucaklayan. Halk seni, uğrunda nice canlı hayvanı kurban ederek kutlar; çünkü her Ģeyin yaĢamı, özü senin hakkındır. Eğer ben, kendimi sana kurban edersem, beni kurtarmak iyiliğini esirger misin? Böylelikle dilemeye değen bir biçimde, yaĢamdan kurtulabileceğimi sanmıyorum.. Ama bırak da ana karnının kapılarından girip sana döneyim, benlikten kurtulup artık kendi yaratmadığı zevkten sersemleĢen ġridaman olmaktan çıkayım. Bu karanlık sözleri söyledikten sonra yerdeki kılıcı kavradı ve kendi eliyle baĢını gövdesinden ayırdı. Bunu çabucacık söylemek mümkün, zaten yapılması da çabucacık oluvermiĢti. Ama yine de öyküyü anlatanın bir isteği var ki; o da, dinleyenin sık sık olageldiğinden ve insanların kendi kafalarını kesmelerinden sıradan bir ĢeymiĢ gibi söz edilmesinden dolayı bu anlatılanı da alıĢılmıĢ, doğal bir Ģey dinler gibi üstünkörü ve üzerinde fazla düĢünmeden dinlememeleridir. Tek tek durumlar hiçbir zaman sıradan değildir. Ġnsanın düĢleyebileceği ve öyküleyebileceği en sıradan Ģey, ölüm ve doğumdur. Ama hele bir doğumda ya da ölümde bulunun, kendi kendinize, çevrenizdekilere ya da ölene sorun bakalım bu sıradan bir Ģey miymiĢ. Kendi kafasını uçurmak ne kadar sık anlatılmıĢ bir Ģey olursa olsun, hemen


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.