Eugenie Grandet - Balzac

Page 22

olan pencerenin önüne geldiklerinde, rahip cimrinin kulağına fısıldadı: «Bu insanlar parayı sokağa atmaya aldırmazlar.» «Benim mahzenlerime düştükten sonra ne zararı var?» diye karşılık verdi yaşlı şarapçı. «İçinizden kızınıza altın makas vermek geliyorsa buna pekâlâ gücünüz yeter,» dedi rahip. «Ben ona bir makastan daha değerli bir şey vereceğim» yanıtını verdi Grandet. Rahip, dağınık saçlarını çirkin, karanlık yüzüne hiçbir hava katmayan başkana bakarak «Benim yeğenim ahmak,» diye düşündü. «Niçin şöyle pahalıca bir zımbırtı alamadı?» 60 «Kâğıt oyununuza hazırız Madame Grandet,» dedi Madame deş Grassins. «Hepimiz burada olduğumuza göre iki masa yapabiliriz.» «Eugenie'nin doğum günü olduğu için,» dedi yaşlı Grandet, «herkese bir tombala olsun. Bu iki çocuk da katılabilirler.» Hiçbir zaman hiçbir oyun oynamayan eski fıçıcı, kızını ve Adolphe'u gösterdi. «Gel Nanon, masaları hazırla.» «Size yardım edeceğim Mademoiselle Nanon,» dedi MEdame deş Grassins sevinçle. Eugenie'ye verdiği zevkten ötürü keyfi yerindeydi. «Hayatımda hiçbir şeye bu kadar sevinmedim,» dedi varis kız ona. «Bu kadar güzel bir şeyi hiçbir yerde görmedim.» «Adoîphe seçti,» diye kulağına fısıldadı Madame deş Grassins. «Paris'ten getirdi.» «Hadi bakalım, oynayın oyununuzu, ortalık karıştırıcı dolapçılar sizi,» diye söylendi başkan kendi kendine. «Mahkemeye bir düşerseniz, sen ya da kocan, çekeceğiniz var e limden.» Köşesinde oturmuş, sessizce rahibi izleyen noter düşünüyordu: «Grassins'ler ne isterlerse yapsınlar. Benim, kardeşim ve yeğenimin serveti hep birlikte bir milyon yüz bin eder. Grassins'lerden en çok bunun yarısı vardır, üstelik bir de kızları var. Canları ne isterse versinler ona! Varis kız da, armağanları da, ne varsa hepsi bizim olacak bir gün!» Sekiz buçukta masalar hazırlanmıştı. Alımlı Madame deş Grassins oğlunu Eugenie'nin yanına yerleştirmeyi becermişti. Sahnedeki aktörler görünürde çok sıradandılar, ama yüzeyden bakmayan biri için çok ilginçtiler; önlerinde renkli kartonları ve mavi cam markaları, her numara çekilişinde alayıcı bir yorum yapan noterin patlattığı şakaları dinliyorlardı 61 görünürde; ama herkesin düşünceleri Monsieur Grandet'nin milyonları üzerinde odaklaşmıştı. Yaslı fıçıcı da bizzat konuklarını hoşnutlukla gözlemekteydi. Gözlerini Madame deş Grassins'in pembe çizgilerinden, yeni giysilerinden bankerin asker gibi kafasına; Adolphe'tan, başkana; rahipten notere çevirirken büyük bir tatmin olma içinde kendi kendine «Hepsi de benim kronlarımın peşinde. Buraya kızımı kazanmak umuduyla can sıkıcı bir akşam geçirmeye geldiler. Ha! kızım onların hiçbirine göre değil, bu insanlar ben balık tutarken zıpkın olurlar ancak!» diyordu. Bu aile toplantısının neşesi, Anaç Nanon'un çıkrığının vızıltısına eşlik eden gülüşleri, yalnız Eugenie ya da annesine karşı olan içtenlik, böyle büyük kumarlar oynayan bu akılların küçüklüğü, hakkında hiçbir şey bilmedikleri, kendilerine yakıştırılan yüksek değerin masum kurbanları olan kuşların birine benzeyen, iz sürerek bulunan, içtenlik sandığı sahte bir dostluk ağının içine düşürülen genç kızın kendisi iki mumla zar zor aydınlatılmış, kasvetli eski salondaki sahneyi oluşturmak için birleşen her şey acı komedinin bir unsuruydu. Ama, aslında burada en basit biçimiyle gösterilen bir sahne her ülkede, her çağda oynanmaz mı? Yaşlı Grandet, iki ailenin sahte sevgisini kullanarak ve onların dostluk gösterisinden muazzam kârlar sağlayarak bu dramdaki aktörlerin hepsinin üstünde yer alıyordu. Grandet'yle güzel duygular yalnızca ikinci plandaydılar: Üç saf yürekte egemendiler. Nanon'un, Eugenie'nin ve annesinin. Gene de onların masum basitliklerinde ne çok cahillik vardı! Eugenie ve annesi, Grandet'nin serveti hakkında hiçbir şey bilmiyorlardı. Yaşamı, onun hakkındaki bulanık kavramlarının solgun ışığında görüyorlardı. Paraya ne değer veriyorlar ne de onu küçümsüyorlardı. Sanki o yokmuş gibi davranmaya alışmışlardı. İnce duygular varlıklarının bilincinde olmadan parçalanmışlardı, ama keskindiler ve gizli de olsa vardılar, işte onların varlığı, bu kadınları; hayatları salt 62 madde olan bu insan topluluğundan, garip bir biçimde uzak tutuyordu. İnsanın var oluş koşulu ne kadar müthiş! İnsan, kaynağı herhangi bir tür bilmezlikte olmayan bir mutluluğa


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.