İÇİNDEN IRMAK
GEÇEN ŞİİRLER
İlk ezberlediğim şiirlerden biri olan Sakarya Türküsü, içinden ırmak geçen en güzel şiirdir Mustafa UÇURUM airlerin ırmaklarla arası çok iyidir. Irmağın akışındaki şırıltı sanki bir şiirin ritmi gibidir. Irmak nasıl coşkuyla akarsa şiirler de öyle iner kalplere dize dize.
İçimden ne zaman şiir yazmak geçse hemen bir ırmağın kıyısını hayal ederim. Suyun akışı bana yepyeni dizeler sunar. Ayrılıklar, kavuşmalar, ayakta kalmalar, yenilmeler, çocuk kalbine dokunmalar hep bende karşılığını ırmaklarda bulur. İlk ezberlediğim şiirlerden biri olan Sakarya Türküsü, içinden ırmak geçen en güzel şiirdir ama bunun dışında da ırmaklardan bereket almış şiirlerim vardır benim. Dicle’nin Fırat’ın en güzel şiirlerini Sezai Karakoç’tan okumuşumdur mesela. Oraların havasını soluyarak hayata atılan Sezai Karakoç’un Dicle gibi Fırat gibi bir kalbi olduğunu onu daha iyi tanıkça öğrenmiştim. “Yazdı arabayla geçtik Bir yılda iki kere Dicle’yi Köpek boşluğa uludu uludu Ve teslim oldu uslu suya Ve köpekle Dicle bir süre Birbirinde eriyerek aktılar” Sadece Dicle mi, elbette değil. Sezai Karakoç ayrılmaz iki kardeş gibi gördüğü Dicle ile Fırat’ı şiirinde de ayırmaz. Memleketinin çok önemli iki değeri olarak görür ırmakları. “Dicle’yle Fırat arasında İpekten sedirlerinde Kur’an okunan Açık pencerelerinden gül dolan Güneşin beyaz köpüklerinde yanmış Bir şehir bir eski kanatlar ülkesi” İnsanlar memleketlerini sever. Ne kadar uzak, yoksul, hüzünlü topraklar olsa da insanın memleketi bir başkadır. Sezai Karakoç için de bu böyledir. Onun memleketi medeniyetin de başkentidir. Bunun farkında olan ve her fırsatta bunu dillendiren bir şairdir Karakoç.
“Gündüzde bile /Bir toz var yaz yarasalarından/Bir akrep kabartması surlardan Asur’dan /Güneşi bir taş gibi fırlatan /Dicle’nin köpüklü dudaklarından /Dicle saralarından” Kızılırmak, Neşet Ertaş’ın memleketi Kırşehir’den de geçer. Elbette Usta’ya da ilham olur ırmak. Neşet Ertaş “Kızılırmak” adlı türküsünde bir acıdan bahseder ve Kızılırmak’a seslenir, onu güzel görmek istediğini söyler: “Kızılırmak can incitme sen bugün/Mübarek günlerde sel bayram eder/Kitabın kavlince dağlar al geymiş/ Karışmış çiçeğe çöl bayram eder.” Cahit Külebi, doğup büyüdüğü şehirleri unutmayan şairlerimizden. En güzel şiirlerini memleketi Tokat için yazmış Külebi. Elbette ırmaklar da bu şiirlerde başköşedeki yerlerini almış. Tokat için ırmak o kadar değerlidir ki Yeşilırmak demek hayatla eş anlamlıdır. Cahit Külebi, Tokat’a Doğru şiirinde bir ırmağın akışına kaptırır kendini. “Çamlıbel’den Tokat’a doğru/ Tozlu yolların aktığı ırmak!/ Ben seni çoktan unuttum/ Sen de unuttun mu, dön geri bak.” İçli bir türkü dinlemiştim Ruhi Su’dan. Tok sesiyle bir ağıt gibi türküsünü söylüyordu. Irmaklar şiirlerde bereketin ve huzurun simgesi iken türkülerde genelde bir hüznün hikâyesini anlatıyordu. Tıpkı Ruhi Su gibi. “Bunca analar ağlayıp durur da/Akıp gider gelinciklerden/Kör müdür sağır mıdır bu ırmak/ Ölen ben, öldüren benden/ Her yerde böyle olmuş bu/Önce dağa, taşa, ağaca söyletmiş halk/Sonunda sabahın bir yerinden/Uyanıp kalmış ayağa ırmak/Ölen ben, öldüren benden” Irmak kıyıları insanın içini aydınlatır ve ferahlatır. Dört bir yanını güneşle donatacak kadar aydınlanır insanın içi. Su, hayatın başköşesinde olacak ki hayatımız anlam kazansın. İnsan aç kalabilir ama susuzluk bir yere kadar. Su varsa hayat daha renkli ve yaşanır olur. Irmaklar bizi nereye götürürse oraya gideceğiz, hem de hiç yorulmadan. Irmak hayat demektir. Irmaklar hayatımızı renklendirir. İsmet Özel de yüzünü ırmaklara döner. Bir ışık aradığında ve hayatını daha da renklendirmek istediğinde ırmaklarda aramaktadır ferahı. “vay beni leylâk kokusundan çoban çevgenine/ arastadan ırmaklara çark ettiren dargınlık!” Irmaklarla her şey güzel. Yollar, şehirler, çiçekler, çocuklar güzel. Bir bardak çay ırmağın kıyısında daha da lezzetli. Bir lokma nimet, ırmak kıyısında sanki saray lezzetine eş. Bu yüzden ırmak kıyıları hiç boş kalmaz. Şehrin gürültüsünden kaçan soluğu bir su kenarında alır. Su akar, insanlar ağır ağır günün yorgunluğundan kurtulur. Su akar ve medeniyetin çarkı döner bir şiirin dizelerinde. 53