
11 minute read
ALİ ŞAFAK ÖZTÜRK
Öncelikle sizi tanıyalım. Ali Şafak Öztürk kimdir? Antalyaspor camiası ile nasıl tanışmıştır? Çok eskiden başladınız. İlk 2016 olması lazım. O süreçte çok fazla geriye gitmeyelim. O dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel ve Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu, “Antalyaspor’da güvenebileceğimiz ve uzun dönem planlama yapabileceğimiz birilerine ihtiyacımız var.” demişti. Ben de o zamanlar Antalya’ya yeni gelmiştim, iki yıl olmuştu. Futbola da ilgim vardı, Antalyaspor’u seviyor ve takip ediyordum. Ama o zaman tam anlamıyla şu an olduğu kadar içinde değildik. Şimdi her şeyiyle iç içeyiz. Büyüme potansiyeli en büyük olan kulüp diyebilirim Antalyaspor için. Baktığımız zaman Antalya’nın güzel bir iklimi var, Antalyaspor’un stadyumu ve tesisleri çok güzel, her şey çok yeni. İyi bir altyapı olabileceğini gördük, yaşadığımız şehre de destek olmak istedik. Başladığımızda bu düşünce ile yola çıktık. İnişler çıkışlar oldu, değişik dönemler oldu. Güzel dönemler, zor dönemler oldu. Ama hala işi götürüyoruz şu an. 30 Haziran 2016 ve 11 Aralık 2017 arasındaki 1.5 yıllık ilk başkanlık döneminiz, 31 Ağustos 2018’den beri süren ikinci başkanlık döneminiz. Bu iki dönemi değerlendirir misiniz? Bu iki dönemin Ali Şafak Öztürk’e kattıkları ve sizden götürdükleri neler oldu? İkisi de benim için çok farklı dönemler oldu. İnişlerin çıkışların olduğu zamanlar çoktur ama Ali Şafak Öztürk olarak bana kattıkları çoktur. İnsanları tanıma, ülkemi tanıma, kendimi de daha fazla tanıma yönünden çok büyük artıları oldu bu iki dönemin bana. Türkiye şartlarını daha iyi kavramak açısından bakarsak, 15 yıl yurtdışında yaşadım. 13 yaşından 28 yaşına dek Londra’da yaşadım. Türkiye’ye sürekli gidip geliyordum ama birebir yakından yaşamayınca göremiyorsunuz. Türkiye’de yaş itibariyle genç bir başkan olmamdan kaynaklanan bir tecrübe yaşadım. Bir olgunlaşma dönemindeyken siz hayatınızda nasıl olgunlaşıyorsanız, verdiğiniz verim de o şekilde olgunlaşıyor. Böylece nokta atışı hamleler yapabiliyorsunuz. İlk sürece bakarsak, başladığımda ciddi bir başarısızlık vardı. Ciddi mali sıkıntılar vardı. Başladığımızda 8 haftada alınan 3 puanla lig sonuncusuyduk. Daha sonra tarihinin en başarılı sezonunu geçirdi Antalyaspor. Daha sonra büyük transferlerin yapıldığı dönem var. O süreç, ciddi konuşmaların geçtiği ciddi tecrübeleri içeren bir süreçti. Aslında bir şeyler denemek istedik, bunun için alt yapıyı oluşturmuştuk aslında kafamızda. Fakat beklediğimiz gibi olmadı. Belirli ayrışmalar, düşünce tarzında farklılıklar oldu. İkinci süreçte kurtarıcı olarak geldim. Buraya geldiğimiz zaman düşüncemiz, Antalyaspor’a daha fazla katkı verebilmek oldu. Ama projeleri daha yavaş şekilde, sindire sindire yapmak istiyoruz. Çünkü insanların ülkemizde bazı şeyleri hemen sindirebilmesi kolay değil. Anadolu takımı olarak değişime kolayca adapte olamıyoruz. İlk geldiğim zamandaki düşüncelerimi hala koruyorum. Burada potansiyel var. Antalyaspor’un Türkiye’ye katkısı çok fazla, Türkiye turizmine ve Türkiye’nin genel bilinirliğine hizmet vereceğine inanıyorum. Başkanlığınızdaki ilk döneminizde çıkan “BizAntalyasporuz” mottosu, camia tarafından da çok sahiplenilmişti. Antalyaspor kulübü, bu slogan çerçevesinde ne gibi çalışmalar yapıyor? Bizim düşüncemiz, Antalyasporluluk duygusunu biraz daha öne çıkarmak. Ama söylediğim gibi, bunu bir süreç içerisinde ortaya çıkarmak istiyoruz. Son dönemde özellikle yaptığımız transferlere baktığınızda Podolski bizim için dünya yıldızı havasında bir transfer oldu. Aslında eleştirdiğimiz şeyleri yaptık. Ama bu sefer yaşça büyük bir oyuncu olmasına rağmen insanların bakış açışı farklıydı. Biz hep şu düşünceyi ön plana çıkarmak istiyoruz. Antalya’ya özellikle Rusya olmak üzere birçok farklı kültürlerden gelen, buraya bir şey katan insanlar var. Yanlış hatırlamıyorsam 100 bin kişiye yakın Rusya’dan gelip Antalya’da yaşayan insan var. Bunlar için Rusya’dan bir sol bek transferimiz oldu. Bunu burada yaşayan Ruslar için yapmıyoruz elbette ama bu durumun artı yönlerden biri olduğunu düşünüyoruz. En büyük pazarlarımızdan birisi de Almanya. Turizm bakımından düşünürsek, Podolski transferinin en önemli sebebi budur. Şu anda da aldığımız sponsorluklara ve yaptığımız çalışmalara baktığımız zaman burada da Almanya uyruklu ya da Alman ortakları olan şirketlerle beraber çalışabildiğimizi görüyoruz. Aslında düşüncelerimiz aynı ama bu durum sportif başarıyla da alakalı. Tabi futbolda iniş çıkışlar mutlaka oluyor, bunu da engelleyemiyorsunuz. “Biz Antalyasporuz” söylemini ortaya çıkarırken güçlü bir kulüp düşüncesini benimsetmek istedik. Çünkü Antalya, nüfus olarak Türkiye’nin en önde gelen şehirlerinden bir tanesi. Ama şehrin takımı olan Antalyaspor, istediğimiz seviyelerde değil. Bunda en büyük sebeplerden birisi de Antalya’nın çok göç alması. Eto’o olayları gerçekleştiği zaman bizim söylediğimiz şey, “Siz Fenerbahçe olabilirsiniz, siz Galatasaray olabilirsiniz. Siz Beşiktaş olabilirsiniz ama biz de Antalyaspor’uz” şeklindeydi. Siz yolunuza biz yolumuza gibi bir şey olmuştu. Her şekilde kendimizi ayrı konumlandırmak istiyoruz. Sadece güç olarak değil, yaptığımız farklı projelerle de bunu gösteriyoruz. Stadyum gişe gelirlerimizi 3-4 maçta bağışladık. Emine Bulut olsun, deprem olsun, şehitlerimiz olsun birçok sosyal projeyi yüksek seviyede tutuyoruz. Anadolu takımları arasında en yüksek borca sahip olan kulüplerden birisi olmamıza rağmen bunları yapmaya çalışıyoruz. Ben, “Biz Antalyasporuz” dediğim zaman orada kenetlenme, birlik, sahiplenme olsun diye yaptım. Beşiktaş’ın eski başkanı Fikret Orman’a söylediklerimin de hala arkasındayım. Maalesef Türk futbolunda İstanbul takımları dediğimiz takımlara büyük bir ilgi var. Fazla adil olmayan bir yarış var. Bu durum böyle sürdükçe, sistem de bu şekilde motive ettikçe böyle olmaya devam edecek. Bazen insanların silkelenip farkına varması lazım. Hiç kimse kişiliğini unutmamalı. Biz, kimseyle ilgili bir şeyler demiyoruz. Kimseyi küçük görmüyor ya da kendimizi başkalarının altında görmüyoruz.
Daha önceki söylemlerinizde Antalyaspor’a katkı verebilmesi için Antalya’nın turizm yönünü harekete geçirmek için birçok faaliyette bulunduğunuzu belirtmiştiniz. Bu faaliyetlerden olumlu dönüş alabildiniz mi? Yönetim kurulu olarak bu konuda ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz? Aslında bu konuda daha fazla destek lazım. Turizme katkılarını görebilmek için genel anlamda biraz daha hızlı ilerlemesini istiyoruz. Turizme olan katkılara baktığımızda hamlelerimizi yapmaya devam ediyoruz. Kudryashov transferi, Podolski transferi dedik ama özellikle Podolski geçtiğimiz günlerde Anıtkabir ziyaretini paylaşmıştı. Hepimizin can damarı, Atatürk. Türkiye’yi sahiplenen, Türk insanının önem verdiği bir lideri sahiplenen bir futbolcu görüyoruz burada. Bunu iyi bir şekilde, kendi profilinden de yöneten bir oyuncu görüyoruz. Bizim planlamalarımızdan bir tanesi de buydu. Kendisi de bunu başarıyla yapıyor.
Advertisement
Bilhassa sosyal medyada bu konuda pek çok söylenti yazılıp çiziliyor. Birçok meblağ telaffuz ediliyor fakat bunu okuyucularımızla birlikte biz de ilk ağızdan sizden duymak isteriz. İkinci döneminizde geldiğinizde ne kadar borçla aldınız ve şu anki güncel borç tutarı nedir? Biz söyledik, Mali Genel Kurul olduğu zaman da konuşulur zaten ama biz geldiğimizden bu yana ciddi bir artış yok. Sürekli faiz gidiyor. Aslında Antalyaspor açısından baktığımızda gelir gider çerçevesinde normal bir denge oturtmuştuk. Geçmiş borçlardan kalan faiz giderleri vardı. Bu sene yayın gelirinde ciddi bir azalma oldu. Ayrıca Türk spor kulüplerinde bu sene bir kulübün giderleri 10 ila 15 milyon TL arasında artış gösterdi. Bunun üzerine vergi artışları oldu. Vergi konusunda denetlemeler fazlalaştı. Biz zaten gençleri oynatmaya çalıştık. Sezon başındaki hamlelerimize baktığınızda Ufuk olsun, Doğukan olsun, Paul olsun, Bahadır olsun ciddi sayıda genç oyuncumuz vardı. Ama planlamalarda giderdeki artışlar, beklediğimizden hızlı ilerliyor. Baktığımız zaman bu durum sadece bizim değil, Türk futbolunun problemi haline gelmiş durumda. Ayakta kalmayı ve borcun artmamasını sağlamaya çalışıyor kulüpler. Biz geldiğimiz zaman borç 400-425 milyon TL civarındaydı. Şu anda biraz üstünde bir meblağdır. Burada borcu azaltmak anlamında gelir getirici projeler önemli rol oynayacak ve futbol planlamasında yine seneye de biraz daha gençlere yönelik yatırımlarla devam edeceğiz.
Antalyaspor, sizin başkanlık döneminizle birlikte altyapıya daha fazla önem veren bir kulüp haline geldi. Bu konuda yapılan çalışmaların meyvesi size göre alındı mı?

Altyapıya dair ne gibi çalışmalar yapılıyor? Bu konudaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? Uzun dönemli planlamalarımız var ama biz yine de hamlelerimizi şimdiden yapıyoruz. Altyapının alt kademelerinden itibaren değerli oyuncular katıyoruz kadromuza. Artık Antalyaspor’a genç yaşta yararlı olabilecek gençleri arıyoruz. Burada da pozitif şekilde ilerlemeler sağladık. Şu anda rekor seviyede genç milli takımda oynayan oyuncumuz var. Geçmiş zamanda sanırım en fazla 7 olmuştu ama şu an 13 kişiyle rekor kırmış durumdayız. Alt yaş kategorilerinde en fazla milli takım oyuncusu çıkaran takım olmuş Antalyaspor. Şu an Türkiye’deki kulüplere baktığımızda altyapıya yönelmek zorundayız. Ama aynı zamanda altyapı bilincine ilk sahip olan kulüplerden olmak da önemli. Bunu devam ettireceğiz, yatırımlarımızı mümkün olduğunca altyapıya yönelik yapmak istiyoruz. İyi bir oran yakalamak istiyoruz yatırımlarımızda. Hem genç oyuncu yatırımını doğru şekilde yapmak hem de değer ve tecrübe olarak bize maksimum seviyede katkı sağlayabilecek tecrübeli oyuncuları da kadromuza dahil etmek istiyoruz. Kolej konusuna bakarsak, bu şekilde bir projemiz var. Özellikle burada dernek tarafında ve dernek başkanı olan babamın büyük emeği var. Burada hem maliyetinin Antalyaspor’a yüklenmeyeceği hem de sürekli sporcu yetiştirebileceğimiz bir kolej yaratmayı hedefliyoruz. İnşallah bu sene içerisinde bu projeye başlangıç yapmak istiyoruz. Ama doğru zaman bekleniyor. Çok basit bir proje değil ama Antalya’nın geleceği için çok büyük bir hamle. Türkiye’de hatta dünya genelinde eşi benzeri olmayan bir proje yapacağız.
Taraftarların heyecanlandığı bir konu da Antalyaspor’un Türkiye Kupası’nda yarı finalde mücadele etmesi. İki ayaklı yarı finalin ilk maçını 1-0 kaybetmiş olmamıza rağmen taraftarlarımız final ve kupa konusunda iddialı. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz? Aslında benim motivasyonum, hep güzel şeyler yapabilmek ve buraya güzel şeyler kazandırabilmek şeklinde. Sadece motivasyon olarak değil, bunu ben bir kenetlenme süreci olarak görüyorum. Buradaki ana motivasyon, Antalyaspor’dur. Antalyaspor adına bir şeyler yapmak istiyorum. Bunu yapan, bunun öncüsü olan başkan olursam da ne mutlu bana. Türkiye Kupası konusuna gelirsek, şu an gece yattığımda bu kupayı kazandığımızın hayalini görüyorum. Ama aynı zamanda takım ligde bir süreçten geçiyor, ligde kalma önceliğine sahibiz. Ligde kaldığımız sürece her sezon Avrupa iddiası koyabiliriz. Ama diğer türlü alt liglerde elinizde sadece kupa kalıyor. Buna göre değerlendirdiğimizde önceliğimiz ligde kalmak değil, ligi en iyi yerde bitirmek. Türkiye Kupası’nı ister miyiz, hem de ne kadar çok isteriz! Ama bizim düşüncemiz ligi iyi bir yerde bitirebilmek ve Türkiye Kupası’nı alabilmek şeklinde. Ben takımımızın Alanya’da rakibini yeneceğine inanıyorum. Ondan sonra da finalde kim çıkarsa çıksın onu da yenebiliriz.

yarısında deplasmanda yaşanan ve yarı finalin ilk maçında da süren gerginliğe dair düşünceleriniz nelerdir? Şimdi “maç beraber izlenecekmiş” diye bilip bilmeden konuşan, medyada yazan, sosyal medyada yazıp çizen bir sürü insan var. Bize öyle bir öneri gelse en başta biz buna kusura bakmayın deriz. Rekabet ya da aradaki düşünceler, bir anda yok olmuyor. Gece yattın, sabah kalktın, geçti denebilecek bir şey değil. İşin içine rekabet girince aranızın en iyi olduğu takımla dahi sıkıntı yaşanabiliyor. Özellikle biz, toplum olarak da biraz agresifiz. Böyle bir öneri zaten yoktu ama gerçekten aradaki rekabetin sıkıntılı yerlere gittiğini görmüştük. Son dönemlerde bunu biraz daha yatıştırmak adına adımlar oldu iki taraftan da. Bunun bilinçli şekilde devam ettirilmesi lazım. Aytemiz Alanyaspor’un takım otobüsünün taşlanması yanlış ama Alanyaspor oyuncusu Efecan’ın yaptıklarına da, sosyal medyadaki açıklamalarına da dikkat edeceksin. Karşılıklı bir bilinçlenme şart. Ne oldu, son lig maçında bizim otobüslerimiz taşlandı, Antalya kümeye diye tezahürat edildi. Onların da sürekli dile getirdikleri argümanlar var. Sonuçta aynı şehrin insanıyız. Burada sakin olabilmek de önemli, yoksa biz Alanyaspor’u her platformda yenmek istiyoruz. Bunu da en iyi şekilde yapmak istiyoruz. Ama iki taraf da yenilgiyi hazmedebilmeli. Biz de yenildiğimizde hazmedebilmeliyiz, onlar da yenildiklerinde hazmedebilmeliler. Kupa maçı Alanya’da, lig maçı Antalya’da olacak. Bu maçlarda da göreceğiz, bir sorun çıkmaması için de elimizden geleni yapacağız.
Instagram hesabınızdan 13 Ocak tarihinde yaptığınız “Ah sizi gidi bir avuç küçükler” açıklaması çok konuşulmuştu. O açıklamanın ardından camia da ikiye bölünmüş, bir kısmı açıklamanıza katılırken bir kısım da doğru bulmamıştı. Bu açıklama hakkında ne söylersiniz? O açıklamanın yerine ulaştığını düşünüyor musunuz? Kesinlikle yerine ulaştığını ve o zaman böyle bir açıklamaya ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Çünkü bilip bilmeden konuşan insanlar da vardı. İnsanlar arka planda neler olduğunu bilmiyor. Beni destekleyen kitleden de çok fazla sorgulayanlar vardı. Bu açıklamadan sonra transferler de gelince işler rayına oturdu gibi görünüyor. Bu da zamanlama açısından önemliydi. O yüzden beklemem de gerekliydi. Açıklamadan birkaç gün sonra da transferler geldi. Bir mağlubiyet geliyor, yaptığınız şeyler unutuluyor. Zamanlama olarak da doğru bir açıklamaydı ve öyle bir açıklamaya ihtiyaç olmuştu. İlk döneminizde Antalyaspor’u yurtdışında tanıtmak için birçok projeniz vardı. Bu projeler hakkında bilhassa ikinci döneminizde ne gibi çalışmalar yapmaktasınız? Açıkçası artık daha yavaş gidiyor projeler. Çünkü önceliklerimiz farklı. Mali sıkıntıları önleyebilmek ve daha istikrarlı bir duruma kavuşmak için daha yavaş ilerliyoruz. Şu anda o projeler askıya alınmış durumda. Antalya halkının Antalyaspor’a bakış açısını değerlendirir misiniz? Antalyaspor’un Antalyalılar ile bütünleşmesini sağlamak için ne gibi projeler planlanıyor? Antalya’da şehir olarak takımı sahiplenme var ama bunun daha üst seviyelerde olması lazım. Şehrimizde maalesef İstanbul takımlarına destek daha üst seviyede. Bu şehrin bir parçasıysan, bu şehirde yaşıyorsan Antalyaspor’a destek vermen zorunluluk gibi bir şey. Antalyaspor, yaşadığın şehrin bir parçası. En önemli markalarından bir tanesi. O zaman sen de destek verecek ve burada yapacağın hareketlere dikkat edeceksin. Biz, maksimum desteği sağlamak istiyoruz. Bunun olabilmesi için sportif başarının da gelmesi gerekiyor. Podolski olsun, Jahovic olsun, Sinan olsun moda kulüp olma anlamında hamlelerimiz oldu. Ayrıca doğru ilkelerle öne çıkabilmemiz lazım. Sadece Antalyaspor’un değil, Türkiye’nin de değerlerini koruyabilmek, önceliğimiz olmalı. Biz, daha fazla yayılmak istiyoruz. Okul ziyaretleri olsun, esnaf ziyaretleri olsun şehrin içine daha fazla girebilmek istiyoruz. Biraz da Antalyaspor dışından konuşursak, iş dünyasındaki başarılarınızla aynı zamanda Fortune 40 Yaş Altı 40 listesinde de üst sıralarda yer alıyorsunuz. Bu konuda neler söylersiniz? Tabi benim bir Antalyaspor kimliğim var. Antalyaspor dışında da elimizden geleni yapmak istiyoruz. Benim ilgilendiğim kısım turizm olduğu için, burada fark sağlamaya çalışıyoruz. Regnum Carya markasıyla da bunu yaptığımızı düşünüyoruz. Yaptığımız konserler olsun, düzenlenen etkinlikler olsun Türkiye’de eşi benzeri olmayan bir otel var. Sadece otelle değil, otel grubumuzla da ilgileniyorum. Ama otel olarak yaptıklarımız ön plana çıkıyor. Jennifer Lopez gibi Antalya’ya artı değer sağlayan konserlerimiz de oluyor. Bunun dışında G20 Zirvesi’nin de ev sahipliğini yaptık. Bu alanda da yapabileceğimizin maksimumunu yapmaya çalışıyoruz. Elimizden geldiği kadar da takdirini görüyoruz.

Antalyaspor dışında geçen zamanınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? Ali Şafak Öztürk’ün Antalyaspor dışındaki bir günü nasıl geçmektedir? Bizimle paylaşabilir misiniz?

Antalyaspor dışında aslında kendiyle vakit geçirmeyi daha fazla seven biriyim. Benim eğlencem de bu. Burada özüme döndüm. Çok aşırı olmasa da oyun oynamayı severim. Son zamanlarda PUBG’ye başlattılar beni. Strateji hakkında kitaplar okumayı seviyorum. Golf oynamayı severim. Asıl golf tutkunu olansa babam. İşim turizm olduğu için aslında gezmeyi severim ama eski zamanlardaki gibi gezip tozamıyorum. Ama gezmeye çalışıyorum mümkün oldukça.

Bu keyifli röportaj için size çok teşekkür ederiz. SadeceAntalyaspor E-dergi aracılığıyla sizi okuyacak taraftarlarımız ve Antalyaspor camiasına mesajınız nedir? Başkan Ali Şafak Öztürk’ün taraftarlara ve camiaya mesajına aşağıdaki QR code aracılığıyla ulaşabilirsiniz.
