20- izmir tourism culture

Page 1

KÜLTÜR ve TURİZM DERGİSİ CULTURE & TO URISM MAGAZINE OCAK-ŞUBAT / JANUARY-FEBRUARY 2013 YIL / YEAR: 4 SAYI / EDITION: 20

ÖDEMİŞ

Ege’nin bereket timsali turizmin yeni adresi

Selçuk Efes Kent Belleği ile zaman yolculuğu

Aegean’s symbol of fertility and the new address of tourism

Time travel with the Selçuk Efes City Archive


Tamamı körfez manzaralı konutlardan ve home-ofislerden oluşan iki kulesi, yarı açık alışveriş merkezi ve kentin tüm güzelliklerini içinde barındıran Ege Perla, sizi yepyeni bir yaşama davet ediyor. Şimdi İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’ndan beklenen değer Ege Perla, İzmir’in yeni kent merkezinde yükseliyor.

44 İŞ GYO / 444 74 96 www.egeperla.com.tr


İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

1


İmtiyaz Sahibi / Publisher on Behalf İZMİR VALİLİĞİ İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü adına Abdülaziz EDİZ İl Kültür ve Turizm Müdürü / Director of Culture and Tourism

Genel Yayın Yönetmeni / Publishing Director Cengiz KESKİNER İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

20

Provincial Directorate of Culture and Tourism

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Responsible Manager of Editorial Department

Ali AKSAKAL İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

Provincial Directorate of Culture and Tourism

Yayın Kurulu / Editorial Board Yayın Kurulu Başkanı / Head of Editorial Board Doç. Dr. Gözde EMEKLİ Prof. Dr.Şadan GÖKOVALI - Prof. Dr. Füsun BAYKAL Deniz SİPAHİ - Hamdi TÜRKMEN - Sirel EKŞİ M. Kaan ERGE - Talat AYDİLEK - İsmail GÖÇMEN Güzfent DİLEMRE - Nalân MELEK Zeynep GÜVERCİN GÖÇMEN Mehmet İŞLER ETİK Başkanı Presedent of ETİK

Bülent TERCAN ETİK Başkan Yardımcısı Vice Presedent of ETİK

Danışma Kurulu / Consultative Board Başkan: Güman KIZILTAN Prof. Dr. Öcal USTA - Prof. Dr. Alp TİMUR Prof. Dr. İge PIRNAR - Necmi ÇALIŞKAN Alex BALTAZZI - Dilek GAPPİ Özer MUMCU - Veysi ÖNCEL

20 /

Metropolis’in uyuyan güzeli gün ışığını gördü

The sleeping beauty of Metropolis sees daylight

22 /

Büyükelçiler Konferansı’ndan EXPO’ya destek çıktı

26 /

Turizm sektörü İzmir’de buluştu

40 /

İzmir artık mobil

İzmir is now mobile

Support for EXPO during the Ambassadors Conference

Tourism sector gathered in Izmir

44 /

Batı Anadolu’nun bilinmeyen tarihi: Panaztepe

İzmir Kültür ve Turizm Dergisi’ne internette www.izmirdergisi.com, www.izmir.gov.tr ve www. izmirkulturturizm.gov.tr adresinden e-dergi olarak ulaşabilirsiniz.

The Unknown History of Western Anatolia

52 /

“İzmir mübadillerle şahsiyet kazandı”

You can have İzmir Culture and Tourism Magazine as an e-magazine from www.izmirdergisi.com, www.izmir.gov.tr and www.izmirkulturturizm.gov.tr.

“İzmir gained identity with population exchanges”

60 /

Ege’nin bereket timsali, turizmin yeni adresi: Ödemiş

Aegean’s symbol of fertility and the new address of tourism

Dergimizde yayımlanan yazı ve fotoğraflardan yayıncının izni alınmadan, kaynak belirtilmeden tam veya özet alıntı yapılamaz. Neither, text nor photographs from this publication may be reproduced either in ful lor summary without acknowleding the source and without prior permission from the publisher.

ISSN: 977-1309 2642 İzmir Kültür ve Turizm Müdürlüğü Tel: +90 232 483 51 17 Faks: +90 232 483 42 70 E-Posta: iktm35@kulturturizm.gov.tr www.izmirkulturturizm.gov.tr Yayın Türü: Yerel, iki aylık

2

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013


60

110

82 /

“Heykel kuşaklar arasında bellek oluşturur”

“Sculpture creates a memory between generations”

92 /

Selçuk Efes Kent Belleği ile zaman yolculuğu

Time travel with the Selçuk Efes City Archive

110 / Sessiz ama capcanlı Havra Sokak

Quiet but alive: Havra Street

118 / Tarihin izleri

Imprints of history

142 Ajans Başkanı / Chairman Özer KESTANE Yayın Koordinatörü Editorial Coordinator Derya ŞAHİN Muhabir / Interviewer Elif Işıl BAŞKAYA Onur ŞAN Grafik Tasarım / Graphic Design Rahşan AKSOY Neslihan EDİZ Sibel KAŞIKÇI

REKLAM / ADVERTISING Reklam Direktörü Advertising Director Güliz İLGEN Reklam Koordinatörü Advertising Coordinator İrfan IŞIK Müşteri Temsilcisi Customer Represantative Selen SAĞSÖZ Yonca ANAR SAVAŞIR

Çeviri / Translation Roxanne YURCHAK

126 / “İnanç turizmi İzmir’in kalesi”

“Religious tourism is Izmir’s trump card”

132 / Işığın ve medeniyetin merkezi Roma’da bir gün

A day in Rome: The center of light and civilization

142 / Emektarları eski ritmine kavuşturuyor

Restoresveterans to their former rhythm

RK Renkli Kalem Medya Yapım Turizm Reklam Paz. Ltd. Şti. 1480 Sok. No: 7 Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 463 75 40 (pbx) Faks: +90 232 421 92 24 www.renklikalem.com.tr bilgi@renklikalem.com.tr Baskı Yeri /Printing: Lamineks Matbaacılık Dijital Baskı İşl. San ve Tic.Ltd.Şti 5627 Sk. No:37 Çamdibi-İZMİR Tel: 0232 433 33 55

Baskı Tarihi /Printing Date:

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

3


Cultural potential in Izmir’s tourism Cultural and historical heritage is very important in the tourism of Izmir, a city that has hosted 36 civilizations throughout its history. Such so, that over 3 million people visited the museums and excursion sites in the city last year. This potential clearly proves that Izmir needs to further protect and place importance on its cultural and historical heritage. With this regard, projects geared towards shaping the city’s tourism are being formulated with the support of the ministry. Excavations are the utmost important projects that will shape Izmir’s future in this sector. Teos, Metropolis, Klaros, Klazomenai and Smyrna excavation sites will hopefully be opened to the public in 2013 and 2014, giving Izmir 5 more outdoor museums. The restoration of the Forbes Mansion, a symbol of Levantine culture in Izmir and the Red Courtyard, the most important structure of antique Pergamum have begun within the context of revitalizing culturally important structures in the city. Izmir also continues its development in health tourism. The city, which has chosen the theme “New Roads for a Better

4

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

World/Health for Everyone” for EXPO 2020, is also getting ready to host the World Health and 3rd Age Tourism Congress. New bylaws which have been put into effect to improve health tourism will most certainly increase investments and diversification in tourism. Our city, which is en route to becoming a brand city with these projects, also advertises its touristic assets domestically and internationally. Izmir, which hosted Travel Turkey 2012 in December, attended the 17th Eastern Mediterranean International Tourism and Travel Fair. Fairs, in addition to advertising our touristic assets, greatly contribute to forming a public opinion of our bid to host EXPO 2020. In short, Izmir is improving with its accelerated activity in culture and history, development moves in health tourism and brand values it has created. I hope that 2013 will be a more fruitful year than the last and thank all our contributors. Abdülaziz EDİZ Director of Culture and Tourism


İzmir turizminde kültürel potansiyel Geçmişinde 36 uygarlığa ev sahipliği yapan, arkeolojik ve tarihi zenginlikleriyle öne çıkan İzmir’in turizminde, kültürel ve tarihi mirasın taşıdığı önem büyük. Öyle ki hali hazırda ziyarete açık olan müze ve ören yerlerimizi geçtiğimiz yıl 3 milyon 255 bin 689 kişi ziyaret etti. Bu potansiyel İzmir’in kültürel ve tarihi mirasına vermesi gereken önemi daha net bir biçimde gözler önüne seriyor. Bu çerçevede Bakanlığımızın desteğiyle yürütülen projelerle kentin turizmine yön verecek adımlar atılıyor. Özellikle kazı alanlarında yürütülen çalışmalar İzmir’i geleceğe taşıyacak kültür projelerin başında geliyor. Bu çerçevede Teos, Metropolis, Klaros, Klazomenai ve Smyrna kazı alanlarının 2013 ve 2014 yılları içerisinde ziyarete açılması planlanıyor. Böylece İzmir 5 açık hava müzesine daha kavuşacak. Ören yerlerinde sürdürülen çalışmaların yanı sıra kent içindeki kültür varlıklarının ayağa kaldırılması için yürütülen çalışmalar kapsamında İzmir’deki Levanten kültürün simge yapılarından Forbes Köşkü ve Antik Pergamon’un en seçkin yapısı olan Kızıl Avlu’nun restorasyon çalışmaları başlatılmıştır. İzmir, tarih ve kültür turizminin yanı sıra sağlık turizmi alanında da girişimlerini sürdürüyor. EXPO 2020 temasını “Daha iyi bir dünya için yeni yollar / Herkes için sağlık” olarak belirleyen ve bu yönde çalışmalarını sürdüren İzmir,

bir yandan da Dünya Sağlık ve 3. Yaş Turizm Kongresi’ne ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Sağlık turizmini geliştirmek üzere uygulamaya konulan yasal düzenlemeler, ülke genelinde olduğu gibi İzmir’de de sağlık turizmi yatırımlarının artması ve turizmin çeşitlendirilmesine ivme kazandıracaktır. Bu ve benzeri projelerle turizmde çeşitlendirme ve markalaşma yolunda emin adımlarla ilerleyen kentimiz bir yandan da sahip olduğu değerleri yurtiçi ve yurtdışında tanıtıyor. Geçtiğimiz aylarda turizm sektörünü buluşturan Travel Turkey 2012 İzmir Fuar ve Konferansı’na ev sahipliği yapan İzmir, son olarak 17. Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı (EMITT)’e katıldı. Fuarlar, kentimizin turizm değerlerinin tanıtımının yanı sıra EXPO 2020 adaylığımız ile ilgili kamuoyu oluşturulması açısından da büyük katkı sağlıyor. Kısacası İzmir, kültür ve tarih turizminde kazandığı ivme, sağlık turizmi hamleleri ve yarattığı marka değerleri ile gelişmektedir. 2013’ün bir önceki yıldan daha verimli geçmesini temenni ediyor, dergimize katkıda bulunan herkese teşekkür ediyorum.

Abdülaziz EDİZ İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

5


Güncel / Actual

Bakan Günay’dan Kemeraltı’na tam destek

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Kemeraltı için yeni kurulan Tarihi Kemeraltı İnşaat Yatırım ve Ticaret Şirketi (TARKEM) ile İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nde bir toplantı yaptı. Toplantıya İzmir Valisi Mustafa Cahit Kıraç, İl Emniyet Müdürü Ali Birkay, İl Kültür ve Turizm Müdürü Abdülaziz Ediz, dernek yönetimi ve sorumlu birim amirleri katıldı. Bakan Günay, Kemeraltının tarihi dokusunu ayağa kaldırmak ve yaşatmak için her türlü desteği vermeğe hazır olduklarını söyledi. Günay, Ankara Samanpazarı örneğini vererek 40 yıl öncesinin daha güzel olduğunu, tarihi binalarda ‘şuraya balkon’ veya ‘buraya çıkıntı’ yapalım‘ şeklinde isteklere karşı olduğunu da kaydetti. TARKEM Başkanı Samim Sivri aralarında Musevi vatandaşların da olduğunu söyleyince, Bakan Günay havraların olduğu sokağın İzmir’e yakışmadığını söyledi.

Minister Günay fully supports Kemeraltı

The Minister of Culture and Tourism Ertuğrul Günay conducted a meeting with the newly established Kemeraltı Construction, Investment and Trade Foundation (TARKEM) at the City Culture and Tourism Directorate. The meeting was also attended by the Governor of Izmir Mustafa Cahit Kıraç, Police Commissioner Ali Birkay, City Culture and Tourism Director Abdülaziz Ediz, the management of the foundation and other local authorities. Minister Günay said that they were ready to help in any way to restore and protect the historical structure of Kemeraltı. Günay stated that the area was prettier 40 years ago said that they were against new architectural suggestions. When TARKEM President Samim Sivri said that they had Jewish members, Minister Günay said that the streets that had synagogues needed to be renovated.

Antik tiyatro için büyük adım

8 bin 500 yıllık geçmişi ile önemli medeniyetlere ev sahipliği yapan İzmir’de, tarihi mirasın ortaya çıkarılması ve korunması konusundaki çalışmalar aralıksız sürüyor. Bu çalışmaların sonuncusu, Kadifekale’de gerçekleştiriliyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi, bölgedeki Antik Roma Tiyatrosu’nun gün yüzüne çıkarılması amacıyla başlattığı kamulaştırmalarda bugüne kadar 7.2 milyon TL’lik bedel ödedi. Kadifekale’de gecekondular arasına sıkışıp kalan tiyatronun ortaya çıkarılması için yaklaşık 12 bin 972 metrekarelik alan üzerinde bulunan 164 adet parsel için İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından kamulaştırma kararı alındı. Büyükşehir Belediyesi, bugüne kadar 7 bin metrekarelik alanın tapusunu aldı. Bölgedeki tüm yapıların kamulaştırılmasının ardından yıkım ve Antik Tiyatro’yu gün yüzüne çıkaracak çalışmaların başlatılacağı bildirildi.

A big step for the antique theatre

Works to unearth and protect the 8500 year old history of Izmir continue. The last of these efforts continue in Kadifekale. The Izmir Metropolitan Municipality has paid 7, 32 million Liras so far for the nationalization of the antique Roman theatre excavation in the area. 164 parcels were nationalized on 12, 972 square meters for the theatre that was stuck between old houses in Kadifekale. The municipality acquired the deed of 7000 square meters so far. After the nationalization of all the structures in the region, the antique theatre will be unearthed and restoration works will start.

6

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013


İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

7


Güncel / Actual

Agora’ya “müze” geliyor

Tarihi Agora’da yıkık durumdaki tescilli bir binayı restore ederek “Kazı Evi” olarak hazırlayan İzmir Büyükşehir Belediyesi, şimdi de İkiçeşmelik Caddesi üzerinde, iki ayrı yapıdan oluşan tescilli bir binayı “Agora Müze Evi” olarak kullanılmak üzere restore ediyor. Bina, çalışmaların tamamlanmasının ardından, Agora ören yerinden çıkarılan eserlerin de sergilenebileceği bir cazibe alanı olarak kente kazandırılacak. İki ayrı yapıdan oluşan tescilli bina, 18. yüzyıla ait tuğla, taş, ahşap karkas ve demir gergi sistemiyle dönemin özelliklerini gösteriyor. 2 ve 3 katlı olan bu yapılar, yaklaşık 60 metrekare büyüklüğünde bir avluyla birbirine bağlanıyor. Olumsuz iklim koşulları nedeniyle zaman içerisinde yapı karkası tamamen çürümüş durumda olan 2 katlı binadaki restorasyon çalışmalarında eski yapı olduğu gibi korunup, içinde çelik karkas ve cam malzemeden oluşan yeni yapı oluşturulacak. 3 katlı diğer binada ise geleneksel yapı sistemi korunarak binanın restorasyonu tamamlanacak. Çalışmaların ardından yapı “müze evi” olarak kullanılacak ve Agora’dan çıkan buluntuların sergileneceği bir müze alanı İzmir’e kazandırılacak.

A museum for Agora

Izmir Metropolitan Municipality, which restored the collapsed building in Agora and turned it into the excavation house, is now restoring the old building on İkiçeşmelik Avenue to be used as the Agora Museum. After the restoration, the building will house artifacts unearthed at the Agora excavation site. The registered building, which is made up of two separate structures, was built in the 18th century and was constructed with brick, stone and wood. These two and three storey structures are connected to each other via a 60 square meter courtyard. The two storey building is completely ruined due to weather conditions but it will be restored to its original while the carcass will be reinforced with steel and glass. The other building will be restored by using its original elements. The structure will be turned into a museum which will include artifacts unearthed during the digs in the area.

KİTVAK’tan yılbaşı kermesi

Kanserle mücadele eden hasta ve hasta yakınlarına destek olmak için önemli çalışmalar yürüten Kemik İliği Transplantasyon ve Onkoloji Hastanesi Kurma ve Geliştirme Vakfı, 2013 yılında temeli atılması planlanan Dokuz Eylül Üniversitesi Konukevi projesine maddi kaynak sağlamak amacıyla bir yılbaşı kermesi düzenledi. Kültürpark Tenis Kulübü’nde yapılan kermeste tekstil ürünlerinden hediyelik eşyaya ve teknolojik ürünlerine kadar yüzlerce ürün satışa sunuldu. Kermesten elde edilen gelir Konukevi projesinin yanı sıra, birçok farklı organizasyona da kaynak sağlayacak. KİTVAK Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Soncul, dev projeleri olan konukevinin yapımı için çalışmaların başladığını söyledi. Soncul, “Sivil toplumcular bu işlerin ne kadar zor olduğunu gayet iyi bilirler. Bağışçılarımız hep yanımızda” dedi.

A New Year’s Bazaar from KİTVAK

The Bone Marrow Transplant and Oncology Hospital Construction and Development Foundation, aptly known as KITVAK, organized a bazaar to contribute to the construction of the Dokuz Eylül University Guesthouse, which will begin to be constructed in 2013. Souvenirs, clothes, electronic devices and many other things were sold during the bazaar which took place at the Kültürpark Tennis Club. Money that was made during the bazaar will be used for other pending projects besides the construction of the guesthouse. KİTVAK Chairman Ramazan Soncul said that the works for the construction of the guesthouse had already begun and added, “Representatives of NGOs know just how difficult these projects are and we are thankful for our contributors.” 8

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013


İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

9


Güncel / Actual

“Muhteşem Süleyman”ın dünya prömiyeri İzmir’de yapıldı

İzmir Devlet Opera ve Balesi, otuzuncu yılını besteci Tevfik Akbaşlı’nın “Muhteşem Süleyman” adlı eserinin dünya prömiyeri ile taçlandırdı. Librettosunu Işık Noyan’ın hazırladığı eser, şef Tulio Gagliardo Varas yönetiminde Mehmet Balkan’ın rejisi ile sahneleniyor. Solo, orkestra, koro ve bale sanatçılarından oluşan büyük bir sanatçı grubunun görev aldığı eserin dekorları Tayfun Çebi, kostümleri Sevda Aksakoğlu, koreografisi Neslihan Öztürk ve ışık tasarımları Müfit Özbek tarafından hazırlandı. Koro şef liğini konuk şef Slavil Zdravkov Dimitrov’un üstlendiği eserde Kanuni Sultan Süleyman’ı Gökhan Koç ve Cengiz Sayın, Hürrem Sultan’ı Aytül Büyüksaraç, Burcu Kılıç ve Ayşe Tek, Pargalı İbrahim’i Oğuz Çimen ve Levent Gündüz canlandırıyor. Osmanlı ve dünya tarihinin en büyük imparatorlarından biri olan Kanuni Sultan Süleyman’ın yaşamını anlatan “Muhteşem Süleyman”, 23 ve 25 Şubat’ta İzmir’de, 18 Mart’ta Bursa’da, 20 Mart’ta da Eskişehir’de sahnelenecek.

The world premier of “Suleiman the Magnificent” was in Izmir

The Izmir State Opera and Ballet crowned its 30th anniversary with the world premier of composer Tevfik Akbaşlı’s “Suleiman the Magnificent”. Işık Noyan wrote the libretto of the opera, which is conducted by Tulio Gagliardo Varas and directed by Mehmet Balkan. The opera has a huge cast that includes soloists, orchestra, chorus and ballet dancers, and décor is managed by Tayfun Çebi, costumes by Sevda Aksakoğlu, choreography by Neslihan Öztürk and lighting by Müfit Özbek. During the opera where choir chef is Slavil Zdravkov Dimitrov, Suleiman is portrayed by Gökhan Koç and Cengiz Sayın, Hürrem Sultan by Aytül Büyüksaraç, Burcu Kılıç and Ayşe Tek, Pargalı İbrahim by Oğuz Çimen and Levent Gündüz. Suleiman the Magnificent, which is about the life of one of the greatest emperors of the Ottoman period, will be staged in Izmir on February 23 and 25, in Bursa on March 18 and in Eskişehir on March 20, 2013.

Salvador Dali’nin eserleri İzmir’de

Sürrealizm akımının en önemli isimlerinden ressam Salvador Dali’nin eserleri İzmirli sanatseverlerle buluştu. Dali’nin 46 adet özgün eserinin yer aldığı bu özel sergi, 17 Ocak’ta Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde açıldı. İzmirliler, tarihin en önemli sanatçıları arasında yer alan Dali’nin eserlerinden oluşan bu sergiyi “ücretsiz” olarak 2 Mart tarihine kadar ziyaret edebilecek. 1904-1989 yılları arasında yaşayan ve sanatçı kişiliğini “Ben sürrealizmin ta kendisiyim” sözleriyle tanımlayan Salvador Dali’nin sergisinde sanatçının 13’ü Zodyak serisinden olmak üzere toplam 46 adet özgün eseri yer alıyor. Gerçeküstücülük akımıyla neredeyse özdeşleşen Salvador Dali’nin anılarından ve düşlerinden esinlenerek yaptığı resimlerinde, eriyip akan saatler, gövdesinde çekmeceler taşıyan insanlar ya da boşlukta uçan eşyalar yer alıyor.

The works of Salvador Dali are in Izmir

The works of Salvador Dali, one of the most important names in surrealist painting, were exhibited in Izmir. The exhibition, which includes 46 original paintings by Dali began on January 17, at Ahmed Adnan Saygun Art Center. The exhibition will continue until March 2. The exhibition includes a total of 46 original paintings by Dali, who described himself as “the embodiment of surrealism”. 13 of the paintings at the exhibition are from his Zodiac series. His paintings, which were inspired by his memories and dreams depict melting clocks, objects f loating in space and people with drawers in their bellies. 10

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013


İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

11


Güncel / Actual

Tarihi evlere 899 bin lira destek

Eski Osmanlı evleri ve konaklarıyla, tarihi yapılar açısından çok sayıda örneği barındıran İzmir’de, eserlerin bakım ve onarımı için Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın son altı yılda 899 bin lira destek sağladığı açıklandı. İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü Abdülaziz Ediz, ilgili yönetmelik gereği gerçek ve tüzel kişilere, Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlığı olan, tescilli tarihi evlerin bakımı ve onarımı için ayni, nakdi ve teknik yardım desteği sağlandığını belirtti. İl Kültür ve Turizm Müdürü Ediz, 2006-2012 yılları arasında proje için başvuran 343 kişiden 25’ine 158 bin 904 TL, proje uygulama için başvuran 100 kişiden 32’sine ise 741 bin TL olmak üzere toplamda 899 bin 904 TL destek verildiğini kaydetti. Ediz, söz konusu restorasyonların tamamlanmış durumda olduğunu da vurguladı.

Support for historical houses

The Ministry of Culture and Tourism has spent 899 thousand Liras for the renovation of historical houses and mansions in Izmir. İzmir City Culture and Tourism Director Abdülaziz Ediz stated that the ministry had given financial and technical support to local authorities and communities for the upkeep and renovation of registered historical houses. Ediz, said that the ministry awarded 158 thousand 904 TL to 25 people out of 343 between the years 2006 and for proposed projects and 741 thousand TL for 32 out of 100 for project applications, making the total 889 thousand TL. Ediz also added that the renovations in question were finished.

EÜ öğrencileri gönüllü turizm elçiliği yaptı

Ege Üniversitesi Coğrafya Bölümü öğrencileri, Fransa’nın Saint- Die-des-Vosges kentinde düzenlenen “Uluslararası Coğrafya Festivali”nde gönüllü turizm elçiliği yaptı. Bilimsel ortamda coğrafya konularını işlemek, coğrafya bilimini yaygınlaştırmak ve halkla buluşturmak amacıyla düzenlenen festivalde tanıtım standı açan Ege Üniversitesi öğrencileri ziyaretçilere İzmir’i ve Türk kültürünü tanıttı. Türkiye bilimsel koordinatörlüğünü Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü’nden Prof. Dr. Füsun Baykal ve Prof. Dr. Mustafa Mutluer’in yürüttüğü festivale, Ege Üniversitesi’nden 5 öğretim üyesi ve 24 öğrenci katıldı. Öğretim üyesi ve öğrenciler festival ziyaretçilerine hazırladıkları posterleri, fotoğraf sergilerini sunmanın yanı sıra bir de folklor gösterisi yaptılar. Sergi ve gösteriler ziyaretçilerin büyük beğenisi topladı.

Ege University students were volunteer tourism ambassadors

Students of the Geography Department at Ege University were volunteer tourism ambassadors at the International Geography Festival that was organized in SaintDie-des-Vosges, France. Students, who opened a stand at the festival which is organized to widespread geography and take the topic to the people, advertised Izmir and Turkish culture. Five lecturers and 24 students attended the festival, where Prof. Dr. Füsun Baykal and Prof. Dr. Mustafa Mutluer from Ege University are Turkish science coordinators. Students and lecturers showed visitors their posters and photographs and put on a traditional Turkish folklore show. The exhibitions and show attracted a lot of attention from the visitors. 12

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013


İN ANAHTARI. THE

OF PLEASURE.

Mimar Kemalettin Cd. No:1 35260 Konak,İzmir

Ph: +90(232) 482-1111 Fax: +90(232) 482-1110 E.Özgörkey Grubu kuruluşudur. An E.Özgörkey Groupstablishment.

www.keyhotel.com

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

13


Güncel / Actual

Blues dünyasının önde gelen isimleri İzmir’de buluştu

23 yıldır ülkemizin dört bir yanına blues müziğini taşıyan Türkiye’nin ilk ve tek blues festivali “Efes Pilsen Blues Festival”, blues dünyasının önde gelen isimlerini İzmir’de buluşturdu. Bu yılki yolculuğunun 20. durağı olan İzmir’de iki gece üst üste düzenlenen organizasyona İzmirli müzikseverler yoğun ilgi gösterdi. Konserde sırasıyla dünyanın en iyi davulcularından Cedric Burnside, Teksas Blues tarzının en önemli temsilcilerinden olan elektronik blues gitaristi Smokin’ Joe Kubek & Bnois King, armonika blues üstadı Billy Branch ve grubu The Sons of Blues ve Mississippili blues sanatçısı Zora Young sahne aldı. Festival kapsamında İzmir’e gelen Emmy ve Grammy ödüllü blues sanatçıları konser öncesi Efes Antik Kenti ve Meryem Ana’nın evini ziyaret etti. Tarihi dokudan çok etkilen ve kent hakkında detaylı bilgiler alan sanatçılar, dilek duvarına dileklerini asmayı da ihmal etmedi.

Prominent names of the Blues world met in

The Efes Pilsen Blues Festival, Turkey’s one and only blues festival that began 23 years ago, united the world’s most famous blues singers and bands in Izmir. The two night festival was a big hit with the people of Izmir. During the festival, famous drummer Cedric Burnside, blues guitarist Smokin’ Joe Kubek & Bnois King, harmonica legend Billy Branch and his band The Sons of Blues and blues singer Zora Young from Mississippi performed. Artists who came to Izmir to perform at the festival also visited Ephesus antique city and the House of Virgin Mary. Guests who were very impressed with the antique city, received information about the city from their guides and hung their wish notes to the wall.

Kahve Diyarı’nda dileğiniz gerçek oluyor

Kahve Diyarı ve Fikir Medya, İzmir’de ilk niteliği taşıyan bir projeye imza atıyor. “Dilek Ağacı” adı verilen projeyle Kahve Diyarı misafirlerine ücretsiz kahve keyfi sunuluyor. Proje kapsamında Kahve Diyarı mağazalarına yerleştirilen sürprizlerle dolu çam ağaçlarına dileklerini asan Kahve Diyarı misafirleri, dilek ağaçlarındaki QR kodlarını okutuyor ve karşılığında sürpriz hediyeler kazanıyor. 1 Ocak’ta başlayan proje şimdiden birçok misafirin ilgisini çekiyor.

Your wish will come true at Kahve Diyarı

Kahve Diyarı and Fikir Media have prepared a pioneer project in Izmir. You can have a free cup of coffee at Kahve Diyarı with the project called The Wish Tree. Customers who hang their wishes onto the branches of the pine trees in Kahve Diyarı will win surprise prizes. The project which began on January 1 has already attracted a lot of attention.

14

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013


İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

15


Güncel / Actual

En iyiler arasındaki tek Türk

Swissotel Büyük Efes Genel Müdürü H. Rıza Elibol, kasım ayında dünya çapında gerçekleştirilen ve farklı kıtalardan adayların yer aldığı “Worldwide Hospitality Awards” Yarışması’nın “En İyi Genel Müdür” kategorisinde 3’üncülük ödülünü aldı. Elibol, MKG Grup tarafından 2000 yılından bu yana gerçekleştirilen, hizmet sektörüne yönelik en prestijli etkinlikler arasında yer alan ‘13. Uluslararası Hizmet Sektörü’ ödüllerinde seçilen ilk Türk müdür ünvanını elde etti. Uluslararası çaptaki otellerin kendi içinden seçtiği yöneticileri aday olarak gösterdiği organizasyon, kasım ayında Fransa’nın tarihi yerlerinden Inter Continental Paris Le Grand’da gerçekleşti. Bini aşkın başvurunun yapıldığı ve toplam 150 ödülün verildiği yarışmada ilk üçe girmeyi hayal bile etmediğini söyleyen Elibol, “Bu yarışmada ilk Türk olmak güzel. 2 yıldır Swissotel ailesindeyim. Kısa sürede başarılı olmamın ve çalıştığım şirketin beni aday göstermesinin en önemli faktörü, personele verdiğim önem ve müşteri memnuniyetini sürekli yüksek tutmak. Çünkü bizim sektörümüzde hiçbir başarı tek başına kazanılmaz” dedi.

The only Turk among the bests

Swissotel Büyük Efes General Manger H. Rıza Elibol, placed third in the Best General Manager category at the Worldwide Hospitality Awards which was organized in December. Elibol became the first Turkish manager to receive an award at the 13th International Service Sector awards, one of the most prestigious awards in the sector. The organization, which nominates managers from international chain hotels, took place in November at Inter Continental Paris Le Grand in France. Elibol, who stated that it was a surprise for him to be named one of the top three managers at the ceremony where 150 awards were handed out to winners among 1000 applicants, said, “It is nice to be the only Turkish person in the competition. I have been working for Swissotel for the past 2 years. The most important reason why my company nominated me for this competition is because I care about my staff and keep customer satisfaction high because this sector requires team effort.”

Sinemanın Sultanı, Ege lezzetlerine hayran oldu

Türk sinemasının efsane ismi Türkan Şoray, ‘Sinemam ve Ben’ adlı kitabının imza günü için geldiği İzmir’de, Kordon sefası yaptı. Yoğun geçen imza gününün ardından Kordon’daki Ümitköy Balıkçısı’nda dostlarıyla bir araya gelen Türkan Şoray, burada Ege lezzetlerinin tadına baktı. “İzmir demek benim için, güzellik, demokrasi, sanat ve sıcacık insanlar demek. Bir diğer anlamı da Kordon. İzmir’e gelinir de Kordon sefası yapılmaz mı dedim ve soluğu dostlarımla birlikte burada aldım” diyen Şoray, Ümitköy Balıkçısı’nın balık ve meze çeşitlerine hayran oldu. Bugüne kadar 220 filmde rol alan Şoray İzmir’den sevenlerine albüm ve film müjdesi de verdi.

The Sultan of Turkish Cinema loved Aegean dishes

Famous Turkish actress Türkan Şoray, who came to Izmir for the signing of her latest book Me and My Movies, enjoyed herself at Kordon. Türkan Şoray, who go together with her friends at Ümitköy Fish Restaurant after a tiring day, sampled dishes from the Aegean cuisine. Şoray who said, “For me, İzmir means beauty, democracy, art and warm people. Another thing that comes to mind is Kordon. I couldn’t pass up on the chance to come here and dine with my friends”, loved the fish and appetizers at Ümitköy Fish Restaurant. Şoray, who starred in over 220 movies so far, said that she was working on a new film and an a CD. 16

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013


İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

17


Güncel / Actual

TAV kurumsal yönetimde zirvede

Havalimanı işletmeciliği alanında Türkiye’nin dünyadaki lider markası TAV Havalimanları, Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) tarafından bu yıl üçüncü kez düzenlenen ödüllerde “En Yüksek Kurumsal Yönetim Derecelendirme Notuna Sahip Şirket” oldu. TAV, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Kurumsal Yönetim Endeksi’nde 2012’de ilk sırada yer aldı. TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkanı M. Sani Şener, “TAV, kuruluşundan bu yana şeffaf lık, adillik, hesap verebilirlik ve sorumluluk ilkeleri üzerine kurulan kurumsal yönetim anlayışına sahip. Son üç yıldır Kurumsal Yönetim Endeksi’nin zirvesinde yer alarak bu yaklaşımımızı sürdürülebilir kıldığımızı da göstermiş olduk. Dünya genelinde etkileri süre giden kriz ortamında kurumsal yönetim ilkelerine bağlı ve onları iyi uygulayan şirketlerin başarısı ortada... TAV’ın başta finans kurumları olmak üzere tüm yatırımcıları ve diğer paydaşları nezdinde güvenilir ve tercih edilir bir iş ortağı olarak kabul edilmesinin arkasında bu yaklaşım yer alıyor” dedi.

TAV is at the top in corporate management

TAV Airports, Turkey’s leading brand in airport management, was named the top company in corporate management during the awards presented by the Turkish Corporate Management Association. TAV was also number one in the Istanbul Stock Exchange Corporate Management Index in 2012. TAV CEO M. Sani Şener said, “TAV has been following a corporate governance principle based on transparency, fairness and responsibility since its establishment. We have shown that this principle has been sustained by being at the top of the Corporate Management Index for the past three years. Companies who stick and continue to apply corporate governance principles continue to succeed during this global crisis. This is the reason why TAV is considered a reliable partner by investors and other stakeholders.”

Hollanda’da İzmir rüzgârı esti

Hollandalıların tatil tercihlerini belirlemelerinde büyük öneme sahip olan ve bu yıl 42’ncisi düzenlenen Utrecht Uluslararası Turizm Fuarı’nda Türkiye standında İzmir de tanıtıldı. 150 ülkeden, bin 400’’ü aşkın turizm kuruluşunun katıldığı fuarda Türkiye yaklaşık 750 metrekarelik alanda 40 katılımcı kuruluş ile birlikte temsil edildi. Fuara katılan İzmir Vali Yardımcısı Adem Karahasanoğlu, İzmir Kültür ve Turizm Müdürü Abdülaziz Ediz, Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkan Yardımcısı Mehmet İşler, ETİK Yönetim Kurulu üyeleri Sadun Alp, Gökhan Angın, Şinasi Akçay, Cengiz Güner ve Seyyar Kırmızısakal, İzmir’in EXPO 2020 adaylığı konusunda temaslarda bulundu. Fuarda kurulan ETİK standında, İzmir ve bölge turizmini tanıtan broşür, otel rehberi ve kitapçıklar, fuar ziyaretçilere sunuldu.

Izmir advertised in Holland

Izmir was also advertised at the Turkish stand during the 42nd Utrecht International Tourism Fair. Turkey was represented at a 750 square meter stand with 40 participants during the fair which was attended by over 1400 firms from 150 countries. İzmir deputy governor Adem Karahasanoğlu, İzmir City culture and tourism director Abdülaziz Ediz, the vice president of the Aegean Touristic Facilities and Accommodations Mehmet İşler, ETİK board members Sadun Alp, Gökhan Angın, Şinasi Akçay, Cengiz Güner and Seyyar Kırmızısakal, who attended the fair, organized meetings regarding Izmir’s EXPO 2020 candidacy. Brochures advertising Izmir, hotel guides and booklets were given out to visitors at the ETIK stand. 18

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013


www.twitter.com/Swissotel_Izmir

Business_İlan_215*280.indd 1

www.facebook.com/SwissotelBuyukEfes

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

19 1/7/13

3:57 PM


Güncel / Actual

Metropolis’in uyuyan güzeli gün ışığını gördü Metropolis Antik Kenti’nde bulunan 2 bin 500 yıllık kadın heykelinin, antik kent meclislerinin koruyucu figürü Hestia’a ait olabileceği tahmin ediliyor.

The sleeping beauty of Metropolis sees daylight It is believed that the 2500 year old woman statue in the antique city of Metropolis could belong to Hestia, the protector of senates of antique cities.

K

ültür ve Turizm Bakanlığı, Trakya Üniversitesi işbirliği, Sabancı Vakfı, Metropolis Sevenler Derneği (MESEDER) ve Torbalı Belediyesi desteğiyle 22 yıldır sürdürülen Metropolis Antik Kenti kazı çalışmalarında yeni eserler gün ışığına çıkarılmaya devam ediyor. Toprağı kazarak heykel ve tarihi eser bulmaya alışkın olan arkeologlar bu kez sur duvarında şüphelendikleri bir mermer parçayı çıkardıklarında heykel sürpriziyle karşılaştı. 2012 kazı çalışmalarında, sur duvarına gömülmüş başsız, giyimli bir kadın heykeli ortaya çıkarıldı. Günümüzden yaklaşık bin yıl önce inşa edilen kale duvarlarında yapı taşı olarak kullanılan mantolu kadın heykeli, 2 metrelik boyu ile Metropolis’in Geç Hellenistik dönemdeki zenginliğini ve görkemini gözler önüne seriyor. Metropolis Antik Kenti’ndeki yazıtlar, kadın heykelinin, Metropolis’te yöneticilik yapmış kadınlardan birine ya da antik kent meclislerinin koruyucu figürü Hestia’’a ait olabileceğini gösteriyor. 20

Surun yapımında kullanılmış

Kazı Başkanı Trakya Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serdar Aybek, kadın heykelinin, Geç Hellenistik çağın en iyi korunmuş nadir örneklerinden birisi olan Meclis Binası’nın ortasından geçen sur duvarının içinde yüzyıllardır gün ışığına çıkarılmayı beklediğini söyledi. Doç. Dr. Aybek, “Surun iki tarafından da görülebilen heykel, bir taraftan mermer bir taş parçasını, diğer taraftan ise bir heykelin boyun kısmını andırmakta ve birbirinden ayrı iki parçaymış izlenimini uyandırmaktaydı. Günışığına çıkarılan kadın heykeli, arkeoloji meraklılarıyla buluşmak üzere İzmir Arkeoloji Müzesi’nde sergilenecek. Kale duvarlarında bulduğumuz, Metropolis Meclis yapısına ait olan bu heykel ile birlikte yapının sunakları, mimari bloklar ve yazıtlar yapı taşı olarak kullanılmıştır. Arkeolojik kazılar sırasında sur çevresinde bulmuş olduğumuz çok sayıda heykeli İzmir Müzesi’ne taşıdık” dedi.

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

N

ew artifact are being unearthed each day during the Metropolis antique city excavation, which has been going on for the last 22 years with the support of the Ministry of culture and Tourism, Trakya University, Sabancı Foundation, The Lovers of Metropolis Foundation (MESEDER) and the Municipality of Torbalı. Archeologists, who are used to f inding statues and relics while digging, were surprised to see a marble statue during the dig. During the 2012 dig season, a headless, clothed woman’s statue was found embedded in the city wall. The 2 meter high statue which depicts a woman wearing a coat proves just how rich and glamorous the city was during the Late Hellenistic era. The statue is either of a woman who was a local authority in Metropolis or Hestia, the protector of senates of antique cities.


Was used in the construction of the wall

The head of the excavation Serdar Aybek from Trakya University’s Archeology Department said that the statue, one of the best protected relics of the Late Hellenistic era, was waiting to be unearthed for centuries inside the city wall that passed through the middle of the Senate building. Dr. Aybek said, “The statue, which was visible from both sides of the wall, looks part like a marble stone piece and the neckline of a statue and seemed to be two different pieces. The statue will be exhibited at the Izmir Archeology Museum. This statue, along with the altars of the structure, architectural blocks and epigraphs, were used as construction materials for the wall. We have moved many statues we have found during the excavations to the Izmir Museum.”

“The possibility of a female authority is exciting”

“Kadın yönetici ihtimali heyecan verici”

Sabancı Vakfı Genel Müdürü Zerrin Koyunsağan, kazı çalışmalarında bulunan kadın heykelinin Metropolis Antik Kenti’nde yöneticilik yapmış bir kadına ait olma ihtimalinin heyecan verici olduğuna dikkat çekti. Koyunsağan şunları söyledi: “Binlerce yıl önce kadınların toplumda önemli görev ve roller edinmelerinin, kent yönetiminde söz

sahibi olmalarının çok anlamlı olduğunu düşünüyorum. Bu heykelin bir kadın yöneticiye ait olma ihtimali oldukça heyecan verici. Sabancı Vakfı olarak toplumsal cinsiyet konusunda ülkemizde önemli çalışmalar üstleniyoruz. Destek verdiğimiz Metropolis kazılarında or-

taya çıkan bu kadın yönetici heykelini de, Vakfımızın çalışmalarıyla örtüşmesi açısından ayrıca anlamlı buluyoruz.”

The General Manager of the Sabancı Foundation Zerrin Koyunsağan stated that the possibility of the statue found during the excavation belonging to a female authority was very exciting. Koyunsağan said: “I find it very meaningful that women had important roles in the community and were part of the local authority thousands of years ago. The possibility that this statue might belong to a female local authority is very exciting. As the Sabancı Foundation, we carry out important works regarding gender equality in Turkey. We find it very meaningful that such a statue was found during an excavation we support.”

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

21


Güncel / Actual

Büyükelçiler Konferansı’ndan EXPO’ya destek çıktı Beşinci Büyükelçiler Konferansı’nda EXPO 2020 adaylığı hakkında görüş alışverişinde bulunuldu, katılımcılara EXPO adaylık ve oylama sistemi hakkında geniş bilgi verildi. Fotoğraflar / Photographs: Onur Şan

Support for EXPO during the Ambassadors Conference Opinions about EXPO 2020 were exchanged during the 5th Ambassadors Conference and participants were give detailed information on the EXPO candidacy and voting process.

Y

urt dışında görev yapan diplomatların katılımıyla İzmir’de düzenlenen 5’inci Büyükelçiler Konferansı’nın 2’nci ayağı, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun katılımıyla 5-7 Ocak’ta Swissotel Grand Efes’te gerçekleşti. “İnsani diplomasi” temasıyla düzenlenen ve 2 Ocak’ta Ankara’da başlayan konferansların İzmir ayağına, çeşitli ülkelerde görev yapan büyükelçiler ve diplomatlar katıldı. İzmir’in EXPO 2020 adaylığının geniş kapsamlı olarak görüşüldüğü konferansta, 120 ülkede görev yapan büyükelçiler ile 11 daimi temsilciye İzmir’in EXPO 2020 adaylığı ve oylama sistemi konusunda kapsamlı brifing verildi. Büyükelçiler Konferansı’nın İzmir programı kapsamında büyükelçilerle İzmir’in EXPO 2020 adaylığı konusu görüşüldü. Ekonominin itici gücü ve dinamik çehresi niteliğindeki İzmir’in adaylığının başarıya ulaşması için atılabilecek ilave adımlar hakkında görüş alışverişinde bulunuldu. Büyükelçiler, gelecek dönemde İzmir’in EXPO 2020 22

T

he second leg of the 5th Ambassadors Conference which was held in Izmir with the participation of diplomats serving abroad, took place On January 5-7 at Swissotel Grand Efes. Ambassadors and diplomats working in various countries attended the second leg of the conference, themed “Humanitarian Diplomacy”, which began in Ankara on January 2, 2013. During the conference,

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

where Izmir’s EXPO 2020 candidacy was discussed in detail, 120 ambassadors and 11 diplomats were given detailed information regarding Izmir’s EXPO 2020 candidacy and the voting process. Opinions were exchanged regarding additional steps that could secure the bid for Izmir. Ambassadors stated that they were going to do everything they could for Izmir to secure the bid to host EXPO 2020.


Büyükelçiler, gelecek dönemde İzmir’in

adaylığının olumlu neticelendirilmesi için üzerlerine düşen görevi en iyi şekilde yerine getirmeye kararlı olduklarını ifade ettiler.

Davutoğlu: “EXPO İzmir’i stratejik olarak yükseltecek”

Bu kapsamda İzmir Valisi Cahit Kıraç, EXPO adaylığı kapsamında yapılan çalışmalar hakkında katılımcılara bilgi verdi. Ayrıca düzenlenen bölgesel EXPO oturumlarında da İzmir’in adaylığına destek sağlanmasının yolları üzerinde durulurken, Dışişleri Bakanlığı olarak İzmir’in adaylığına tam destek verileceği vurgulandı. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, İzmir Üniversiteleri Platformu’nun düzenlediği toplantıda yaptığı konuşmada, EXPO’nun sadece İzmir’in tanıtımına katkı sağlayacak bir proje olarak görülmemesi gerektiğine işaret ederek, EXPO’nun aynı zamanda İzmir’i stratejik olarak yükseltecek bir proje olduğunun altını çizdi. İzmir’i “Ufuk Şehir” olarak tanımlayan Bakan Davutoğlu, “İzmir önümüzdeki süreçte küresel gelişmelerin içindeki haklı

EXPO 2020 adaylığının

Davutoğlu: “EXPO will strategically elevate Izmir”

olumlu neticelendirilmesi için üzerlerine düşen görevi en iyi şekilde

yerine getirmeye kararlı olduklarını ifade ettiler.

Ambassadors stated that they were going to do everything

they could for Izmir to secure

the bid to host EXPO 2020. yerini alacaktır” diye konuştu. Beşinci Büyükelçiler Konferansı kapsamında Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve büyükelçiler Karşıyaka Ahmet Taner Kışlalı Parkı Şehit Diplomatlar Anıtında yapılan anma törenine de katıldılar. Törenin ardından sona eren konferansın altıncısının önümüzdeki dönemde Ankara ve Mersin’de düzenlenmesi öngörülüyor.

The Governor of Cahit Kıraç gave detailed information regarding the works that were done for the city’s candidacy. Ways to support Izmir’s EXPO candidacy were discussed at regional sittings while the Ministry of Foreign Affairs expressed full support during the process. The Minister of Foreign Affairs Ahmet Davutoğlu, who spoke at the meeting organized by the İzmir Universities Platform, stated that EXPO was not only a project that would contribute to the advertising of Izmir but a project that would strategically elevate Izmir. The Minister of Foreign Affairs Ahmet Davutoğlu, who described Izmir as “the city of new horizons”, said, “İzmir will take its rightful place in global developments” The participants of the conference then went on to the memorial service held at the Karşıyaka Ahmet Taner Kışlalı Park Fallen Diplomats Monument. The 6th installment of the conference will be held in Ankara and Mersin.

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

23


Güncel / Actual

Tarihi Kentler Birliği Selçuk’ta toplandı İzmir ve çevrelerindeki tüm tarihi kentler birliği üyelerini bir araya getiren toplantının en büyük önceliği, ortak doğal ve kültürel değerlerin etrafında koruma öncelikli iş birliklerinin hayata geçirilmesi oldu.

The Historical Cities Association met in Selçuk The biggest priority of the meeting, which united all the members of the association, was putting into practice the projects concerning the protection of joint natural and cultural assets.

T

T

arihi Kentler Birliğinin Trakya Batı Karadeniz ve Göller havzasından sonra 4’üncü ve 2012’nin son toplantısı Selçuk Belediyesinin ev sahipliğinde gerçekleşti. Toplantıya İzmir Valisi Cahit Kıraç, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Tarihi Kentler Birliği Danışma Kurulu ve ÇEKÜL Vakfı Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen ve Selçuk Belediye Başkanı Hüseyin Vefa Ülgür’ün yanı sıra, İzmir’den çok sayıda belediye başkanı ve Ege Bölgesi’ndeki pek çok kentin yerel yönetim temsilcileri katıldı. İzmir ve çevresindeki tüm Tarihi Kentler Birliği üyelerini bir araya getiren toplantının ana başlığı “Ekonomik Kalkınma ve Sürdürülebilir Koruma Çalışmaları” olarak belirlendi. Günümüzde kültürel mirasın yalnızca tarihsel zenginliğin bir kanıtı değil, aynı zamanda kalkınmaya yönelik önemli kaynaklardan birisi olarak değerlendirildiğini vurgulayan İzmir Valisi Cahit Kıraç “Ülkeler kültürel değerlerini ön plana çıkarmak ve ekonomik bir değe24

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Vali Cahit Kıraç

he fourth and last meeting of 2012 of the Historical Cities Association was hosted by the Municipality of Selçuk. The meeting was attended by The Governor of Izmir Cahit Kıraç, İzmir Metropolitan Municipality Chief Magistrate Aziz Kocaoğlu, The President of the Historical Cities Association Consultancy Board and ÇEKÜL, Prof. Dr. Metin Sözen, Selçuk Chief Magistrate Hüseyin Vefa, many chief magistrates from Izmir and representatives of local authorities from the Aegean region. The main topic of the meeting, which united all members of the association from and around Izmir, was Economic Development and Sustainable Protection Efforts. The Governor of Izmir Cahit Kıraç, who stated that cultural heritage was not only proof of historical richness but an important source in financial development, said, “Countries are devising policies to highlight their cultural assets and turn them into financial revenues. As Turkey, we need a similar policy. But for that, we first need to protect and keep alive our cultural heritage.” İzmir Metropolitan Municipality Chief Magistrate Aziz


re dönüştürmek üzere politikalar üretiyor. Ülke olarak bizim de böyle politikalara ihtiyacımız var. Bunun için öncelikle kültürel mirasımızı korumak ve yaşatmak zorundayız” dedi. Akdeniz çanağı ile ilişkilerimizi güçlendirmeliyiz diyen İzmir Büyükşehir Belediye Aziz Kocaoğlu ise “Kültüre dayalı kalkınma yolumuz olacak. Dışarısı İzmir’i görüyor, izliyor. İzmir turizmde, hizmet sektöründe büyüyecek gelişecek. Ama kültür, sanat, tarih, ören yeri olmadan bu gerçekleştirilemez. Tarihi Kentler Birliği’nin destekleri ve bilinçli belediye başkanlarımızın uğraşları olmasa bu kentteki çok az tarihi eser açığa çıkar ve koruma altına alınır. Bu yüzden yerel yönetimler güçlendirilmeli. O zaman bunun alt yapısı gerçekleştirilmeli. İşte biz bugün burada bu amaçla bulunuyoruz” şeklinde konuştu. Toplantının ev sahibi Selçuk Belediye Başkanı Hüseyin Vefa Ülgür de faaliyetlerini 10 yıldır başarıyla sürdüren Tarihi Kentler Birliğinin kurucuları arasında yer almaktan büyük onur duyduğunu ifade etti. Selçuk’taki tarihi ve kültürel yapıları korumak ve yaşama kazandırmak için Selçuk Belediyesi’nin yürüttüğü Ayasuluk Kalesi, Bizans Su Kemerleri, Selçuk- Efes Kent Belleği ve Efes Alan Yönetimi Projesi gibi çalışmalardan bahseden Başkan Ülgür “Somut olmayan mirasını koruyan, İzmir ile, Ege ile, dünya ile bağlantıları güçlü bir kent oluşturmaya çalışıyoruz” dedi. Tarihi kentler Danışma Kurulu ve ÇEKÜL Vakfı Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen ise sözlerine “İzmir’de buluşmak demek dünyada buluşmak demek. İzmir için konuşmak demek, dünya için konuşmak demek” diye başladı. Sözen Akdeniz potasındaki ülkelerde yaşanan ekonomik çalkantıların İzmir’i sahip olduğu kültürel ve tarihi değerleri ile Akdeniz’in odak noktası olmaya aday kıldığını ifade ederek, bunun için üniversiteler, yerel yönetimler ve bürokrasinin birlikte çalışmasının önemini vurguladı.

İzmir Valisi Cahit Kıraç,

Kocaoğlu, who said that we needed to improve our relations with the Mediterranean basin, added, “Development based on culture will be our way. The outside world sees and watches Izmir. Izmir will improve in tourism and the service sector but we can’t do this without having excursion sites and historical spaces, and art galleries. If it wasn’t for the support of this association and conscious chief magistrates, very few artifacts will be unearthed and protected in this city. Local managements must be stronger and we need better infrastructure. This is why we are here today.” The host of the meeting, Selçuk Chief Magistrate Hüseyin Vefa Ülgür said that he was honored to be one of the founding members of the association which continued to work successfully for the past 10 years. Ülgür, who spoke about their projects geared towards the protection and revitalization of the historical and cultural structures in Selçuk such as Ayasuluk Fortress, Byzantine aqueducts, the Selçuk- Efes City Archive and Efes Area Management, said “We are trying to establish a strong city that protects its abstract cultural heritage and a city that has connections to Izmir, the Aegean and the world.” The President of the Historical Cities Association Consultancy Board and ÇEKÜL (the Foundation for the Protection and Promotion of the Environment and Cultural Heritage)

kültürel mirasın kalkınmaya

yönelik önemli kaynaklardan birisi olduğuna dikkat çekti.

The Governor of Izmir Cahit Kıraç stated that cultural heritage was one of the most important resources in development. Prof. Dr. Metin Sözen began by saying, “Meeting in Izmir means meeting in the world. Talking about Izmir, means talking about the world.” Sözen, who continued by saying that the economic unrest in Mediterranean countries might make Izmir the number one destination in the Mediterranean with its cultural and historical assets, pointed out to the importance of collaborations between universities, local authorities and the bureaucracy for the achievement of this goal. During the second session of the meeting, other chief magistrates who are members of the association, talked about their projects and efforts concerning the protection and use of the cultural and historical assets in their cities. After the meeting, attendees toured Selçuk.

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

25


Güncel / Actual

Turizm sektörü

İzmir’de buluştu Aralık ayında düzenlenen Travel Turkey İzmir’e 778 firma katılırken, fuarı 47 ülke ve 54 şehirden 25 bin 915 kişi ziyaret etti.

Tourism sector gathered in Izmir 778 companies participated in Travel Turkey Izmir in December while the fair was visited by a total of 25, 915 people from 47 countries and 54 cities.

T

ürkiye’nin turizm endüstrisi açısından önemli etkinlikleri arasında yer alan Travel Turkey İzmir, ziyaretçi ve katılımcı sayısını artırarak sektörü bir araya getirmeye devam ediyor. İzmir’de 6-9 Aralık 2012 tarihleri arasında gerçekleştirilen Travel Turkey İzmir - 6. Turizm Fuar ve Konferansı başarıyla sona erdi. 778 firmanın katıldığı fuarı, 47 ülkeden 25 bin 915 kişi ziyaret etti. Yeni iş bağlantıları ve ziyaretçi sayısındaki artış ile sektörü memnun bırakan fuarda, otel ve seyahat acentelerinin yanı sıra kalkınma ajansları, belediyeler, otel ekipmanları tedarikçileri, araba kiralama ve hava yolu şirketleri, deniz ve kültür turizmi, inanç, sağlık, eğitim, yatçılık, golf, kış sporları, gastronomi alanında hizmet veren çeşitli kurum ve kuruluşlar, Valilik ve İl Kültür Turizm Müdürlükleri yerlerini alarak rekor kırdı. Fuarda, 60 destinasyon ve 20 ülkeden 778 katılımcı, hizmet ve ürünlerini sektöre sundu. 26

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da fuarın açılışına katıldı.

The Minister

of Culture and

Tourism Ertuğrul Günay attended the opening of the fair.

T

ravel Turkey İzmir, which is an important event for Turkish tourism, continues to bring the sector closer together by increasing its visitors and participants with each passing year. The 6th installment of the fair took place between 6 and 9 December 2012. A total of 25, 915 people visited the fair which was attended by 778 companies. The fair, which was a big success in term of visitor numbers and new business connections, had participants from all the components of the sector such as hotels, travel agencies, development agencies, municipalities, hotel equipment providers, rental car companies, airline companies, firms that specialize in sea, culture, religion, health, education, maritime, golf, winter sports and gastronomy tourism, Governorships and city culture and tourism management offices. 778 companies from 20 countries and 60 destinations advertised their products at the fair.


Karadağ’ın partner ülke, Kastamonu’nun ise partner il olarak yer aldığı Travel Turkey İzmir’e bu yıl ilk kez Güney Kore, Endonezya, Maldivler, Makedonya, Özbekistan, Pakistan, Sri Lanka, Sırbistan ve Umman katıldı. Fuara katılan diğer ülkeler arasında Almanya, ABD, Avustralya, Azerbeycan, Bosna Hersek, Bulgaristan, Cezayir, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Dubai, Ekvator, Fas, Fransa, Güney Afrika, Hırvatistan, Hindistan, Hollanda, İngiltere, İran, İspanya, İsrail, İsviçre, İtalya, Kanada, Katar, Kenya, KKTC, Kosova, Litvanya, Macaristan, Makedonya, Mısır, Moldova, Nijerya, Polonya, Romanya, Rusya, Slovenya, Suriye, Tataristan, Uganda ve Yunanistan yer aldı. Kültürpark’ta 4 gün boyunca süren turizm fuarına 25 bin 915 kişi katıldı. 47 ülkeden ve Türkiye’nin 54 şehrinden gelen ziyaretçiler, gelecekteki turizm potansiyelini planlamak ve değerlendirmek üzere İzmir’de buluştular.

South Korea, Indonesia, the Maldives, Macedonia, Uzbekistan, Pakistan, Sri Lanka, Serbia and Oman were first time participants at the fair where partner country was Montenegro and part-

ner city was Kastamonu. Other countries that participated in the fair were Germany, USA, Azerbaijan, Bosnia Herzegovina, Bulgaria, Algeria, The Czech Republic, Denmark, Dubai, Ec-

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

27


Fuar, dünyanın farklı

destinasyonlarını, başta İzmir halkı olmak

üzere çevre illerden

turizm meraklılarıyla da buluşturdu.

The fair was the place

where people from and

around Izmir got the chance to see various touristic

destinations in the world.

uador, Morocco, France, South Africa, Croatia, India, Netherland, Britain, Iran, Israel, Spain, Switzerland, Italy, Canada, Qatar, Kenya, KKTC, Kosovo, Lithuania, Hungary, Macedonia, Egypt, Moldova, Nigeria, Poland, Romania, Russia, Slovenia, Syria, Uganda and Greece. 25, 915 people visited the fair which took place at Kültürpark for four days. Visitors from 47 countries and 54 cities came to Izmir to plan their upcoming vacations.

Touristic assets on display

Fuarda turizm zenginlikleri sergilendi

Türkiye’nin ve değişik ülkelerle bölgelerin turizm zenginliklerini, farklı destinasyonlarını yerli ve yabancı turizm yatırımcılarına, acentelere, satın alıcılara ve tatil planı yapmakta olan son tüketicilere göstermeyi hedefleyen fuar, farklı destinasyonlardan çok sayıda katılımcıya ev sahipliği yaptı. Uluslararası turizm profesyonelleri, katılımcı firmalarla işbirliği 28

yaparken, gerçekleştirilen özel programlar çerçevesinde, yurtdışından gelen özel delegasyonla fuar alanında stand sahibi turizmciler bir araya getirildi. Dünyanın farklı destinasyonlarını başta İzmir halkı olmak üzere çevre illerden turizm meraklılarıyla da buluşturan fuarın, son tüketiciye yönelik olan son iki gününde katılımcı firmalar tarafından etkinlikler düzenlendi. Yemek sunumları, çekilişler ve özel dans gösterileri gerçekleşti.

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

The fair, which aimed to show Turkey’s touristic assets and products to foreign and domestic investors, travel agencies, buyers and consumers planning their vacations, hosted many participants from different destinations. While international tourism professionals did business with participating firms, tourism professionals who had stands at the fair were united with members of foreign delegations at various events. Participating companies organized different events during the last two days of the fair geared towards consumers. Tastings, raff les and dance shows were also organized.


Yemek yarışması ilgi gördü The food contest was a big hit Travel Turkey İzmir kapsamında en çok ilgi gören etkinliklerden biri 2’nci Uluslararası Yemek Yarışması oldu. Fuara ayrı bir renk ve heyecan katan yarışma, Atlas Pavyonu’nda düzenlendi. Türkiye Aşçılar Federasyonu organizatörlüğünde İzmir Aşçılar Derneği ve İZFAŞ tarafından organize edilen yarışmaya 22 dernek başkanı ve yardımcıları, 35 duayen şef ve gurme, 12 ülkeden yaklaşık 25’i yabancı olmak üzere 250 yarışmacı katıldı. Yarışmanın ilk gününde 18-25 yaş arası otel, restaurant ve yemek fabrikalarında çalışan gençler ‘uluslararası yemekler’ kategorisinde yarışmaya katıldı. Yarışmanın ikinci gününde şef ler ‘modern Türk mutfağı yemekleri’ ile yarışırken, yarışmanın son günü ise lise ve üniversite öğrencileri yaptıkları yemekleri jürinin beğenisine sundu. Yarışmanın sonucunda; Modern Türk Mutfağı kategorisinde Ahmet Çalış ve ekibi birinci oldu. Jüri Ödülü’nü Melih Turgay Yılmaz ve ekibi alırken, Yılın Star Şefi kategorisinde Ozan Güngör ve ekibi birinci oldu. Genç Aşçılar kategorisinde Caner Yiğit Erdoğan birincilik ödülünün sahibi olurken, Soğuk Büfe Yemek kategorisinde Adem Günhan ve ekibi birinci oldu. Yarışmada; Turizm Okulları Üniversiteler kategorisinde Selen Pekoğuz, Turizm Okulları Liseler kategorisinde Duygu Almaç, Artistik Pastane Büfe Yarışması kategorisinde ise Serkan Şehirlioğlu birincilik ödülünün sahibi oldu.

One of the events that attracted a lot of attention during the fair was the 2nd International Cooking Competition. The competition took place at the Atlas Pavilion. A total of 250 competitors participated in the competition which was organized by the İzmir Chefs association and İZFAŞ. On the first day of the competition, youngsters between the ages of 18 and 25 who worked in hotels, restaurants and food factories, competed in the international dishes category. On the second day, chefs competed in the modern Turkish dishes category while on the last day, high school and university students

presented their dishes to the jury. Ahmet Çalış and his team became first in the modern Turkish cuisine category. While Melih Turgay Yılmaz and his team received the Jury Special Award, Ozan Güngör was named Chef of the Year. Caner Yiğit Erdoğan was the champion in the Young Chefs category while Adem Günhan and his team were placed Cold Appetizer Buffet category. Selen Pekoğuz was crowned champion in the Tourism Schools Universities category, Duygu Almaç in the high school category and Serkan Şehirlioğlu became the champion in the Artistic Bakery Buffet category.

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

29


Bakan Günay’dan Renkli Kalem Medya’ya teşekkür Minister Günay thanks Renkli Kalem Media

The Minister of Culture and Tourism Ertuğrul Günay, who attended the opening of the fair, visited the stand of Renkli Kalem Media, which publishes the tourism and culture magazines of 8 Governorships in Turkey. Minister Günay, who visited the stand with the Governor of İzmir Mustafa Cahit Kıraç and Izmir City Culture and Tourism Director Abdülaziz Ediz, received information from Renkli Kalem Media Group Chairman Özer Kestane regarding the magazines. Minister Günay, who expressed his appreciation for the Izmir Culture and Tourism Magazine, thanked the team that worked on the publication. Dünya turizmini İzmir’de buluşturan Travel Turkey 6. Turizm Fuar ve Konferansı’nın açılışına katılan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, 8 ilin Valilik ve Kültür Turizm Müdürlükleri adına hazırladığı kültür ve turizm dergileriyle büyük beğeni toplayan Renkli Kalem Medya Grubu’nun fuardaki konuklarından biri oldu. İzmir Valisi Mustafa Cahit Kıraç ve İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü Abdülaziz Ediz ile birlikte firmanın standını ziyaret eden Bakan Günay, Renkli Kalem Medya Grubu Başkanı Özer Kestane’den dergiler hakkında bilgi aldı. Medya Grubu tarafından İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü adına yayına hazırlanan ve 4 yıldır yayın hayatını sürdüren İzmir Kültür ve Turizm Dergisi ile ilgili beğenisini dile getiren Bakan Günay, dergileri hazırlayan ekibe çalışmalarından dolayı teşekkür etti.

30

Masaüstü yayıncılığın yanı sıra “Şehirleri Markalaştırıyoruz” sloganıyla çeşitli illerin valilikleri adına markalaşma ve tanıtım projeleri de hayata geçiren Renkli Kalem Medya Grubu’nun standı, Balıkesir Valisi Ahmet Turhan, Balıkesir Vali Yardımcısı Selda Dural ve Balıkesir İl Kültür ve Turizm Müdürü Prof. Dr. Abdullah Soykan tarafından da ziyaret edildi. Vali Turhan, Travel Turkey 2012 için Balıkesir ilinin standını hazırlayan Renkli Kalem Medya Grubu’nun Başkanı Özer Kestane’den, firmanın Balıkesir için yürüttüğü projeler hakkında bilgi aldı. Amasya Valisi Abdil Celil Öz, Çanakkale Valisi Güngör Azim Tuna, Manisa Valisi Halil İbrahim Daşöz, Muğla Valisi Fatih Şahin, Çanakkale Vali Yardımcısı Canan Hançer Baştürk, Amasya Belediye Başkanı Cafer Özdemir de Renkli Kalem Medya Grubu’nu ziyaret eden isimler arasında yer aldı.

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

The stand of Renkli Kalem Media which also offers advertising and branding materials for various cities was also visited by the Governor of Balıkesir Ahmet Turhan, Balıkesir Deputy Governor Selda Dural and Balıkesir City Culture and Tourism Director Prof. Dr. Abdullah Soykan. Governor Turhan received information about the company’s projects regarding the advertising of the city from Özer Kestane. The Governor of Amasya Abdil Celil Öz, the Governor of Çanakkale Güngör Azim Tuna, the Governor of Manisa Halil İbrahim Daşöz, the Governor of Muğla Fatih Şahin, Çanakkale Deputy Governor Canan Hançer Baştürk and Amasya Chief Magistrate Cafer Özdemir also paid a visit to the stand.


İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

31


Güncel / Actual

İzmir kültür ekonomisine yol haritası İZKA, DEÜ ve EÜ işbirliğiyle düzenlenen çalıştayda İzmir’in kültür ekonomisi tartışıldı.

A road map for Izmir’s cultural economy Opinions on how to improve Izmir’s cultural economy were exchanged during the workshop.

İ

A

zmir Kalkınma Ajansı (İZKA), Dokuz Eylül Üniversitesi ve Ege Üniversitesi’nin işbirliğiyle 20142023 İzmir Bölge Planı hazırlık çalışmaları kapsamında yürütülen “İzmir Kültür Ekonomisi Envanteri ve Gelişme Stratejisi Projesi” kapsamında “İzmir Kültür Ekonomisi Çalıştayı” düzenlendi. Çalıştayda kentin kültürel zenginliklerinin artırılması ve ekonomiye yansıtılması için yol haritası belirlendi.

cultural economy workshop was organized jointly by the Izmir Development Agency (İZKA), Dokuz Eylül University and Ege University as part of the Izmir Cultural Economy Inventory and Development Strategic Project within the context of the 2014-2023 İzmir Regional Planning preparations. A road map to increase the city’s cultural assets and add them to economy was drawn up at the workshop.

İzmir Hilton Oteli’nde gerçekleştirilen çalıştaya konunun uzmanı akademisyenler, özel sektör, kamu kurumu temsilcileri ve sivil toplum kuruluşlarından çok sayıda konuk katıldı. İZKA Genel Sektereri Doç. Dr. Ergüder Can açılış konuşmasında çalıştaylar yoluyla katılımcı bir anlayış ile sektör temsilcilerinin görüşlerini aldıklarını söyledi. İzmir’in yeni bölge planı olacak 20142023 İzmir Bölge Planı hazırlık sürecinde sektör çalıştaylarının önem taşıdığını belirten Doç. Dr. Can, katılımcı anlayışla hazırlanan plan ve stratejilerin yaşama geçirilmesi için de tüm kurum ve kuruluşların desteğini beklediklerini dile getirdi. Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Zeynep Enlil de kısa süre önce İstanbul için gerçekleştirilen “İstanbul Kültür Ekonomisi Envanteri Deneyimleri” konulu

The workshop, which was held at the İzmir Hilton, was attended by expert academics, representatives of the public and private sector and guests from NGOs. İZKA General Secretary Doc. Dr. Ergüder Can said that they received opinions from sector representatives during his opening speech.

32

Doç. Dr. Ergüder Can

bir sunum yaptı. Kültür ekonomisinin geliştirilmesinin kent kimliği, çevre, yaşam kalitesi, kent imajını güçlendirdiğini ve turizm konusunda çok önemli katkı sağladığını anlatan Prof. Dr. Zeynep Enlil, dünyadaki birçok kentin sanayinin yanı sıra artık kent kimliği ve kültür ekonomisiyle söz sahibi olmak için çaba gösterdiklerini dile getirdi.

“İzmir’in potansiyeli çok yüksek”

Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Doç. Dr. Şebnem Gökçen Dündar ve Ege Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Mehmet Güçlü de çalışma kapsamında ger-

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Doc. Dr. Ergüder Can, who stated that these kinds of workshops were important during the preparations for the 2014-2023 İzmir Regional Planning, said that they were expecting support from all institutions regarding the implementation of this plan. Prof. Dr. Zeynep Enlil from Yıldız Teknik University gave a presentation called “Istanbul’s Cultural Economy Inventory Experiences” Prof. Dr. Zeynep Enlil, ho stated that improving a city’s cultural


çekleştirilen İzmir’in kültür altyapısı ve ekonomisi mevcut durum analizi sonuçları hakkında bilgiler paylaştı. Doç. Dr. Dündar, İzmir’in kültürel anlamda önemli bir potansiyele sahip olduğunu fakat Türkiye’nin üçüncü büyük kenti olan İzmir’in, İstanbul ve Ankara’ya oranla geride kaldığını dile getirdi. Ege Üniversitesi’nden Prof. Dr. Neşe Kumral, yerel ve bölgesel kalkınma anlamında kültürün çok önemli olduğunu söyleyerek, kültürel değerlerden ortaya çıkan mal ve ürünlerin ekonomik anlamda büyük getirileri olduğunu özellikle tasarım konusunun kültürel ekonomi alanında belirleyici olduğunu sözlerine ekledi. Çalıştayda katılımcılar, beş stratejik öncelik çerçevesinde İzmir’de kültür ekonomisinin nasıl geliştirilebileceğini tartıştı. Buna göre kültür eğitimi altyapısının geliştirilmesi ve potansiyelin değerlendirilmesi, tasarım alanındaki potansiyellerin değerlendirilebilmesi için strateji ve altyapıların geliştirilmesi, görüntülü ve gösteri sanatlarında şehrin üretkenlik kapasitesini besleyen araçların geliştirilmesi, kültür ekonomisinin geliştirilmesi, kültür mekânı altyapısına ve kültürün finansmanına ilişkin kurumsal yapılanma ve kapasitenin geliştirilmesi gerektiği vurgulandı.

economy strengthened urban identity, a city’s image and life quality, and that it added greatly to tourism, said that many cities in the world were working hard to be known as a cultural and brand city in addition to being an industrial city.

“İzmir has great potential”

Docent Dr. Şebnem Gökçen Dündar from Dokuz Eylül University and Assistant Docent Dr. Mehmet Güçlü from Ege University shared information regarding Izmir’s latest cultural infrastructure and cultural economy. Docent Dr. Dündar said that Izmir had great potential in culture but was lagging behind Istanbul and Ankara in this regard. Prof. Dr. Neşe Kumral from Ege University said that, who stated that culture was very important in local and regional development, said that revenue was high for products that resulted from cultural values and added that design was especially important in cultural economy. During the workshop, attendees discussed how to improve Izmir’s cultural economy within the context of five stra-

Prof. Dr. Zeynep Enlil

tegic priorities. According to this, it was concluded that there was a need to improve cultural education infrastructure and evaluate current potential, establish strategies and infrastructure to evaluate potential in designing, formulate tools to support the capacity of visual arts, improve cultural economy and develop a financial structure to support cultural infrastructure and institutionalizing.

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

33


Güncel / Actual

İzmir’de otistik çocuklar için güç birliği Anadolu Otizm Vakfı ile işadamı Rıza Akça tarafından restore ve tefrişi yapılan, Güzelbahçe Belediyesi’nin tahsis ettiği eski Yelki belediye binasında ‘Nermin Osman Akça Eğitim Merkezi’ törenle hizmete açıldı.

A

nadolu Otizm Vakfı’nın Güzelbahçe’de hayata geçirdiği, Nermin-Osman Akça Eğitim Merkezi binasının açılışı gerçekleş-

tirildi. Açılışa, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Yıldırım, İzmir

Valisi Cahit Kıraç, Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa İnce, Anadolu Otizm Vakfı Yürütme Kurulu Başkanı Burhan Özfatura ve Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan da katıldı. 34

Bakan Yıldırım, törende yaptığı konuşmada, bakanlık olarak başlattıkları “Ulaşımda, İletişimde, Hayatın Her Yerinde Ben de Varım” projesinde, 30 engelli gençle yola çıktıklarını, bugün 330 gence iş imkânı sağlandığını kaydetti. Türkiye’de 15 yıl öncesine kadar 8 milyonu bulan engelli vatandaşın “yok” farz edildiğine ve engellilere yönelik söylemlerin son 10 yılda geliştiğine dikkati çeken Bakan Yıldırım, son 10 yılda sosyal desteklere ilişkin bütçenin 1,3 milyar li-

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

T

he Nermin Osman Akça Educational Center, built by the Anadolu Autism Foundation, was opened in Güzelbahçe. The opening ceremony was attended by the Minister of Transportation, Maritime and Communication Yıldırım, The Governor of Izmir Cahit Kıraç, Güzelbahçe Chief Magistrate Mustafa İnce, the president of the Executive Board of the Anadolu Autism Foundation Burhan Özfatura and Ege-Koop President Hüseyin


A place for autistic children in Izmir “Nermin Osman Akça Educational Center”, which was restored and rebuilt by the Anadolu Autism Foundation and businessman Rıza Akça, was opened with a ceremony in a new building allocated by the Güzelbahçe Municipality.

İzmir Valisi Cahit

Kıraç, İzmir’in koruyucu ailede birinci sırada

olduğunu söyledi.

The Governor of

Izmir Cahit Kıraç said that İzmir was first

in foster families.

radan 13 milyar liraya çıkarıldığını, engellilerin yasaya kavuştuğunu söyledi. Bakan Yıldırım, engellilere yönelik hizmette kendilerini halen yolun başında gördüklerini belirterek, hayır işlerinin sürmesini temenni ettiğini söyledi.

İzmir koruyucu ailede birinci

İzmir Valisi Cahit Kıraç, İzmir’de 400 otistik engelliye yardımda bulunduklarını ve İzmir’in koruyucu ailede birinci sırada olduğunu ifade etti. Vali Kıraç, “Yuvalarda, yurtlarda çocuk kalmasın istiyoruz. Özel İdare bütçesinden 6 milyon TL kaynağı sosyal işler için ayırdık. Özellikle bakıma muhtaç çocuğu olan aileler sıkıntı çekiyor. Sosyal hizmetler il müdürlüğümüze ait gündüz bakım evi kurduk. Aileler sosyal olarak rahatlayacaklar. Ülkemizin gelişmişlik seviyesini gösteren en önemli gösterge sosyal çalışmalarıdır” dedi.

“Devlet kaynak aktarsın”

Törende konuşan Anadolu Otizm Vakfı Onursal Başkanı Burhan Özfatura, ne metroyu açtığında ne de Büyük Kanal

Projesi’ni hayata geçirdiğinde bu kadar heyecan duymadığını söyledi. Özfatura, “Bu ülkede maalesef nüfusun yüzde 12’si engelli. Allah’ın bize verdiği sağlıklı evlatların ve torunların minneti olarak bu tür etkinliklere ve projelere destek olmalıyız. Başlangıçta bu işe kafamızda problemler ve endişeler ile girdik ama büyük destek gördük. Kimden ne rica ettiysek partisi ne olursa olsun bize destek oldu. Hayır yaparak fakirleşen bir kişi görülmemiştir. Bundan sonra 600-700 çocuğumuzun eğitim, barınma ve meslek edinme kursunun verileceği bir kampusu yakın zamanda kuracağız. Bizimki denizden bir damla. Bunun gibi okulların açılması lazım. Devletin bu konuya kaynak aktarmasını istiyoruz” diye konuştu.

En iyi proje

Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa İnce de, “Güzelbahçe’nin bir güzel yüzü de Yelki’dir. Burası eski bir belediye binasıydı. Biz sosyal projelerde nasıl kullanırız diye düşünürken en önemli çalışma ortaya çıktı. Birçok kişi binayı istedi. Sosyal belediyecilik adına bu karara kat-

Aslan. Minister Yıldırım, who spoke at the ceremony, said that they now employed 330 disabled youngsters as part of their social responsibility campaign. Minister Yıldırım, who stated that services for disabled people had improved in the last 10 years, said that the budget for social sponsorships was increased to 13 billion Liras in the last 10 years and that there were new regulations for disabled people. Minister Yıldırım, who pointed out that they were still in the beginning when it came to the services geared towards disabled citizens, wished for the continuance of contributions from volunteers.

İzmir is number one in foster families

The Governor of Izmir Cahit Kıraç said that they were helping 300 autistic children in Izmir and that the city was number one in foster families. Governor Kıraç said, “We don’t want any children to be left in government care. We have

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

35


kıda bulunan herkese teşekkür ediyorum” dedi. Başkan İnce, vakfın kampusunda çalışan kişilerin yöre halkından olmasını da istedi. Merkezin yapılmasına katkı koyan İşadamı Rıza Akça ise yaptığı konuşmada, “Ben de bir aile olarak çocuklarımızın bizden daha fazla işler yapmasını istiyorum. Keşke biz de Sıtkı Koçman, Kadir Has ve Salih İşgören gibi olsaydık. Onların bu ülkeye büyük katkıları var” dedi.

allocated 6 million Liras from our budget to social campaigns. Families with disabled children need our help. We have established a day care center. Families will at least have some time to socialize. Social responsibility campaigns show just how advanced a country is.”

“Önceliğimiz insan”

The Honorary President of the Anadolu Autism Foundation Burhan Özfatura, who spoke at the opening ceremony, said that he wasn’t this excited even when he opened the subway or the Grand Canal project. Özfatura said, “Unfortunately, 12% of the population in this country is disabled. We need to support these kinds of social responsibility campaigns. We had worries before we jumped into this project but we received a lot of support. You won’t be poor by helping. We will soon build a campus for 600-700 children where they will live and receive education. This is only a drop in the ocean. We need more schools like this and we want the government to allocate funds.”

Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan da Anadolu Otizm Vakfı’nın kurucu üyesi olmaktan onur duyduğunu söyledi. Aslan, “İzmir genelinde 100 bin kişinin barınma sorununu çözen kuruluş olarak önceliğimiz eğitim, sağlık ve insanın yaşamıdır. İzmir ve Ege’deki otistik yavrularımızı eğitmek, sosyal yaşamda yer almalarını sağlamak böyle kampuslar ile mümkündür. Türkiye’de çok önemli bir eksikliği gidermiş oluyoruz. Biz, kuruluş olarak 4 bin metrekarenin üzerinde değeri 2,5 milyon TL olan araziyi bu projenin kampusu için bağışladık. Vakıf çok yeni kurulmasına rağmen çok hızlı bir noktaya geldi” diye konuştu. Anadolu Otizm Vakfı Nermin-Osman Akça Eğitim Merkezi’nin açılışının yapıldığı törende, Ege-Koop tarafından eğitim kampusu kurulması için Anadolu Otizm Vakfı’na bağışlanan arazinin devir protokolü de imzalandı. 36

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

“Need for government funds”

The best project

Güzelbahçe Chief Magistrate Mustafa İnce said, “Yelki is another great face of

Güzelbahçe. This was an old municipality building. As we were thinking of using it for a social responsibility campaign this project came up. Many people wanted the building. I would like to thank everyone who voted for the building to be allocated to this project.” Magistrate İnce said that he wanted the locals to volunteer at the campus. Businessman Rıza Akça who sponsored the construction said, “I want my children to do more than I did. I wish we could do more for our country.”

“Our priority is man”

Ege-Koop President Hüseyin Aslan said that he was proud to be a founding member of the Anadolu Autism Foundation. Aslan said, “As an institution that solves the accommodation problem of 100 thousand people in Izmir, our priority is education, health and quality living. Autistic children in Izmir and the Aegean region can only be included in social life with campuses like these. We have donated this land to the project for the construction of this campus. Although the foundation is very young, it has achieved great things.” During the opening ceremony, the land that was donated to the foundation by EgeKoop was officially handed over to the foundation.


İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

37


Güncel / Actual

Kütaş Tarım turizm elçiliği yapıyor Türkiye’nin en büyük baharat üreticisi ve ihracatçısı olan Kütaş Tarım, 30 yıldır tüm dünyaya Türk baharatını tanıttığı gibi, her yıl ağırladığı 400’den fazla konuk ile gönüllü turizm elçiliği yapıyor.

Kütaş Agriculture is a volunteer ambassador for tourism Kütaş Agriculture, which is Turkey’s biggest spice producer and exporter, not only advertises Turkish spices to the world for the past 30 years but is a volunteer ambassador for Turkish tourism by welcoming more than 400 foreign guests each year.

Y

arattığı sağlıklı, kaliteli ve güvenli baharat imajı ile dünya baharat sektörünün lideri olan Kütaş Tarım, 5 farklı kıtaya defne, kekik ve adaçayı başta olmak üzere, önemli çoğunluğu Türkiye’de yetişen baharatları işleyip, bitmiş ürün olarak ihraç ediyor. Firma, üyesi olduğu Amerika ve Avrupa baharat birliklerinde hazırladığı ürün raporlarıyla da dünya baharat pazarına yön veriyor. Kütaş Tarım ayrıca modern üretim tesisleri, üstün kalite standartlarına uygun üretilmiş ürünleri ve başarılı müşteri ilişkileri ile yurtdışında Türkiye’yi ve İzmir’i çok başarılı bir şekilde tanıtıyor. Yurtdışındaki başarılı tanıtımının yanı sıra her yıl farklı kültürlerden farklı amaçlarla gelen konuklarını İzmir’de ağırlayarak, İzmir’in gönüllü turizm elçiliğini yapan Kütaş Tarım Ürünlerinin Genel Müdürü Dr. Tayfur Akın “Ge38

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013


len misafirlerimizin sadece firmamızı tanıması yetmez, gelen konuklarımızın öncelikle İzmir’in doğasını tanıması gerekir. Çünkü bizim işimiz doğanın bize sunduğu bitkilerle. Bizi anlamaları için bu doğayı, bu kültürü anlamaları gerekir” diyor. Kütaş Tarım, İzmir ve çevre illerine tarım tanıtım turları düzenleyerek Türk tarım kültürü, Türk çiftçisi ve Ege Bölgesi’nin doğal güzelliklerini yabancı konuklara tanıtıyor. İzmir, Salihli, Ödemiş, Denizli ve Muğla’nın köylerine yapılan tanıtım turlarında defnenin, kekiğin ve adaçayının doğası, tarladan sofraya kadar gelen hikâyesi anlatılıyor. Ardından turistik gezi yapılıyor. Şehir turunun önemli durakları arasında İzmir Konak Meydanı, Saat Kulesi, tarihi Kızlarağası Hanı, Selçuk Efes- Şirince, Sard harabeleri turları da var. Gelen konuklar tam anlamıyla İzmir’i, İzmirliyi ve bu doğanın sunduğu ürünleri tanıyarak geri dönüyorlar.

K

ütaş Agriculture, is the leader of the herb and spice industry in the world with its healthy and high quality pure products, produces and Exports herbs and spices such as laurel leaf, Oregano, sage, thyme, savory, cumin, coriander, aniseed, to 5 different continents. The company also contributes significantly to the global spice market by providing product reports to American and European Spice associations. Kütaş Agriculture also advertises Izmir and Turkey excellently with its modern production facilities, tailor made high quality, pure products and successful customer relations. The General Manager of the company Dr. Tayfur Akın, who is known for his excellent international advertising campaigns and welcomes people from different cultures to Izmir each year making him a voluntary tourism ambassador says, “It is not enough that people who

come here to get to know our company; first they need to be introduced to the nature of Izmir because our job is related to the plants that nature gives us. For them to understandus, they need to understand this culture and nature.” Kütaş Agriculture organizes agricultural tours to Izmir and neighboring cities to advertise Turkish agriculture, Turkish farmers and the natural beauties of the Aegean Region to foreign guests. During the tours to the villages in İzmir, Salihli, Ödemiş, Denizli and Muğla, the guests are briefed on the nature and history of bay leaf, oregano and sage and then a touristic journey begins where guests are taken to İzmir Konak Square the historical Clock Tower, Kızlarağası Inn, Selçuk Efes and Şirince, Ancient city Sardes in Salihli, Kervansaray in Kusadasi. Guests return to their countries knowing all about Izmir, its people and products offered generously by this amazing nature.

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

39


Güncel / Actual

İzmir artık mobil Avrupa’da ilk niteliği taşıyan İzmir Mobil Kent Rehberi ile turistlere, kiralayacakları uydu bağlantılı tablet bilgisayarlarla mobil rehberlik hizmeti sunulacak.

İzmir is now mobile With the Izmir Mobile City Guide, applied for the first time in Europe, tourists will relieve mobile guidance services through tablet PCs with Wi-Fi they will rent.

B

T

ir yıldan uzun süredir yürütülen titiz bir çalışmanın ürünü olan “İzmir Mobil Kent Rehberi” Alsancak Kruvaziyer Limanı’nda yapılan tören ile faaliyete başladı. Törene İzmir Vali Yardımcıları Adem Karahasanoğlu ve Cengizhan Aksoy, İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü Abdülaziz Ediz, Ege Turizmciler Derneği Önder Kayı ve davetliler katıldı.

he Izmir Mobile City Guide, the product of a work of more than a year, began services with a ceremony on November 1 at the Alsancak Cruise Port. The ceremony was attended by assistant governors Adem Karahasanoğlu and Cengizhan Aksoy, İzmir City Culture and Tourism Director Abdülaziz Ediz, the Aegean Tourism Professionals Association and guests.

İlk etapta 5 dilde hazırlandı

In five languages

Avrupa’da ilk kez İzmir’de uygulanacak yeni bir bilgilendirme yöntemi olan “İzmir Mobil Kent Rehberi”, ilk etapta İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca ve Türkçe olmak üzere 5 dilde hazırlandı. İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün Alsancak Kurvaziyer Limanı’nda 20 tablet bilgisayarla başlayan proje ile ili ziyaret eden yabancı turistlerin şehir hakkında doğru ve güncel bilgilere ulaşması ve ihtiyaçlarını kolayca karşılaması hedef leniyor. 10 euro karşılığında kiralanan tabletlerin sayısının yıl sonuna kadar 100’e çıkarılması hedef leniyor.

13 binin üzerinde koordinat bilgisi

Tamamı 3G internet bağlantısına ve GPS destekli haritaya sahip, 7” (7 inch) tablet bilgisayarlar ve özel oluşturulmuş bir yazılım ile verilen hizmet, öncelikle 40

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Izmir Mobile City Guide, applied for the first time in Europe, is now available in English, German, French, Italian and Turkish. The service, which began with 20 tablet PCs, aims to assist tourists access correct and efficient information about the city. The number of tablets, which will cost 10 Euros to rent, will be increased 100 by the end of the year.

Over 13 thousand coordinates

The service, which uses 7 inch tablets with 3G connections and GPS supported maps with special software, was introduced to tourists at the cruise port. There is detailed information and photographs on attraction points, a dictionary, practical information such as safety, banks, and exchange offices and over 13 thousand coordinates. The project, developed by the Aegean Tourism Association and No: 606 Graphic Workshop is being


İzmir Mobil Kent

Rehberi ile 13 binin üzerinde noktaya

ait koordinat bilgisi sunuluyor.

The Izmir Mobile City Guide includes over 13 thousand coordinates.

Kruvaziyer Limanı’nda turistlerle buluştu. Oluşturulan özel yazılımın içeriğinde, ilin gezilip görülecek noktaları hakkında detaylı bilgi ve fotoğraf lar, sesli sözlük, genel pratik bilgiler yanında, turistlerin ihtiyacı olabilecek güvenlik, sağlık, banka ve döviz bürosu gibi 13 binin üzerinde noktaya ait koordinat bilgisi de sunuluyor. Ege Turizm Derneği ve No: 606 Graf ik Atölyesi tarafından geliştirilen proje Kültür ve Turizm Bakanlığı, İzmir Valiliği ve Başbakanlık Tanıtma Fonu tarafından da destekleniyor.

güvenlik veya sağlık ile ilgili bir sorun yaşandığında kullandıkları cihazlar ile hızla çözüm noktasına ulaşabilecekler. Böyle bir sorun yaşanmasa bile bu konuda endişe duymayacakları için kentin tadını çıkarabileceklerdir. Güvenmediklerini belirttikleri farklı gruplar yerine daha güvenilir ve güncel bir yolla rehberlik hizmeti alabileceklerdir. Kaliteli bir rehberlik hizmeti sağlanmış, diledikleri şekilde İzmir’den mutlu bir şekilde ayrılarak kent ve ülke imajına ve tanıtımına olumlu katkı sağlayacak ” dedi.

Farklı mobil bilgi sistemleri dünyanın farklı bölge ve şehirlerinde kullanılıyor olsa da “İzmir Mobil Kent Rehberi”, geniş içeriği, şehir ve ülkeye yabancı bir prof il düşünülerek hazırlanması ve günlük olarak mobil cihaz ile birlikte sunuluyor olması gibi yönleri ile öne çıkıyor. Avrupa’nın pek çok kruvaziyer limanını geride bırakarak önemli bir konuma gelen İzmir Limanı’nın, bu yenilikçi uygulama ile diğer destinasyonların bir adım önüne geçeceği düşünülüyor.

Avrupa’da bir ilkin İzmir’de yaşandığının altını çizen İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü Abdülaziz Ediz ise, “Yabancı misaf irlerimiz, yanlarında bir başkası olmadan ve yönlendirilmeden kendi başlarına kentte gezebilecek ve kendi deneyimlerini yaşayabileceklerdir. Yazılımın içerisinde bulunan GPS sistem ile entegre olan harita sayesinde kaybolma endişesi yaşamayacaklardır” diye konuştu.

Kaybolma korkusu olmadan keşif keyfi

Törende bir konuşma yapan İzmir Vali Yardımcısı Adem Karahasanoğlu, “Şehrimizi ziyaret eden turistler

Ediz, yazılımın içerisinde 5 dil için ayrı ayrı oluşturulan kalıp cümleler ve tekil kelimeler içeren sözlük sayesinde turistlerin kentte yaşadıkları başlıca sorunlardan olan “iletişim sorunlarını” ciddi oranda çözmüş olacaklarını kaydetti.

supported by the Ministry of culture and Tourism, the Governorship of Izmir and the Premiership Advertising Fund. Even though the system resembles its counterparts around the world, the Izmir Mobile City Guide has a wider content and comes with its own mobile device. It is believed that the Port of Izmir will differentiate itself from other destinations with this service.

Discover the city without getting lost

Izmir Assistant Governor Adem Karahasanoğlu, who spoke at the ceremony said, “With this device, tourists can solve their problems regarding health and safety easily. Even though they might not have a problem, they will feel safe to know that it can be solved easily. They now have a reliable guide service. They will leave happy knowing that they have received excellent guidance.” İzmir City Culture and Tourism Director Abdülaziz Ediz, who stated that this was a first in Europe, added, “Our foreign guests will be able to tour the city without being led by a guide and experience the city with their own methods. They will not be afraid of getting lost because of the map with a GPS system.” Ediz also said that tourists will be able to solve communication problems with single words or phrases embedded in the software.

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

41


Güncel / Actual

DYO’nun ödüllü eserleri İzmir’de sergileniyor DYO’s award winning artworks on display in Izmir

İ

lk kez 1967 yılında Ege’de başlayan ve 45 yılda uluslararası platforma taşınarak yüzlerce sanatçıyı kucaklayan DYO Resim Yarışması’nın 35’incisinde ödül alan ve sergilenmeye değer bulunan eserler, İzmirli sanatseverlerle buluştu. İzmir Devlet Resim ve Heykel Müzesi Kültürpark Sanat Galerisi’nde, Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı’nın ev sahipliğinde gerçekleşen sergi açılışına, Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Barkan, Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gören Bulut, sanatçılar ve sanatseverler katıldı. Bu yıl 944 yarışmacının bin 585 eser ile katıldığı yarışmada 7 eser ödül alırken, 58 eser ise sergilenmeye layık görüldü. Prof. Dr. Atilla Atar, Burhan Dğançay, Yalçın Gökçebağ, Abdülkadir Günyaz, Prof. Dr. Ergin İnan, Prof. Dr. Bedri Karayağmurlar ve Prof. Dr. Mustafa Pilevneli gibi usta sanatçılardan oluşan jürinin değerlendirmesi sonucu pentür dalında M. Yoldan Aktürk’ün ‘Tanık’, Bülent Ufuk Çamlıbel’in ‘Arakhane’nin Günlüğü’, H. Gül Diri’nin ‘Aynadaki İz’, Ayşegül Doğan’ın ‘İsimsiz’ adlı eseri ödül alırken, Özgün Baskı Dalında Cansu Kuzu’nun ‘Format’, Hasan Kıran’ın ‘Çatalhöyük’te Yaşam I’ ve Ali Açıkalın’ın ‘İsimsiz’ adlı eseri ödül kazandı. Pentür dalında 4 esere 12’şer, özgün baskı dalında ise 3 esere 5’er bin lira ödül verildi. Sergi 28 Ocak’a kadar gezilebilecek. 42

T

he artworks which were awarded and deemed worthy of exhibition during the 35th DYO Painting Competition, a competition which began in the Aegean in 1967, were displayed during an exhibition. The gala of the exhibition at the İzmir State Painting and Sculpture Museum Kültürpark Art Gallery, hosted by Yaşar Holding Chairman İdil Yiğitbaşı, was attended by the Dean of Yaşar University Prof. Dr. Murat Barkan, the Dean of the Art and Design Faculty Prof. Dr. Gören Bulut, artists and art enthusiasts. 7 artworks out of 1585 by 944 artists received awards this year while 58 paintings were deemed worthy of exhibition. After the evaluation of the jury

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

panel that included artists such as Prof. Dr. Atilla Atar, Burhan Doğançay, Yalçın Gökçebağ, Abdülkadir Günyaz, Prof. Dr. Ergin İnan, Prof. Dr. Bedri Karayağmurlar and Prof. Dr. Mustafa Pilevneli, M. Yoldan Aktürk’s ‘Witness’, Bülent Ufuk Çamlıbel’s ‘The diary of Arakhane”, H. Gül Diri’s ‘The clue in the Mirror’, and Ayşegül Doğan’s ‘Nameless’ received awards in the pentur category while Cansu Kuzu’s’ Format’, Hasan Kıran’s ‘Life in Çatalhöyük I’ and Ali Açıkalın’s ‘Nameless’ received awards in the genuine print category. The 4 artworks in the pentur category received 12 thousand TL while the three artworks in the original print category received 5000 TL. The exhibition is open until January 28. 2013.


Türkiye’nin “gıdalar ile temasa uygun”

ilk ve tek kağıt havlusu

Premia!

Premia, emici ve yumuşak dokusuyla konforlu bir kullanım sunarken, Avrupa’nın sertifikasyon alanındaki en büyük bağımsız otoritelerinden birisi olan Alman ISEGA Enstitüsü’nden aldığı sertifika ile gıdalarla beraber güven içinde kullanılabiliyor. Ailesinin sağlığı için en iyisini düşünen bilinçli anneler; sıcak, soğuk ve yağlı gıda testlerinden geçerek, içeriğinin hiçbir şekilde gıdalara nüfuz etmediği tescillenen Premia kağıt havluyu, mutfaklarında gönül rahatlığıyla kullanıyorlar.

www.lily.com.tr/premia

Premia ve Lily marka kağıt havluların temas testlerinde Avrupa Parlamentosu’nun 1935/2004 no’lu regülasyonu ile 80/590/EEC ve 89/109/EEC no’lu gıda ile temasİZMİR direktiflerine uygun olduğu ISEGA tarafından tescil edilmiştir. Ocak - Şubat / January - February 2013 43


Ören yeri - Ruin

Batı Anadolu’nun bilinmeyen tarihi

Panaztepe

Batı Anadolu kültür tarihi açısından çok önemli olan Panaztepe, stratejik konumuyla kendine özgü yerel kültürel karakterini ve bu kültürün İç Anadolu ve Ege dünyası ile ilişkilerini aydınlatır. Yazı / Article: Prof. Dr. Armağan Erkanal-Panaztepe Kazı Başkanı

The Unknown History of Western Anatolia Panaztepe, which is very important in Western Anatolian cultural history, sheds light on its unique cultural character and its relationship with Central Anatolia and the Aegean world with its strategic location.

B

ilindiği üzere Anadolu, M.Ö. 2 bin yılının başında Asur Ticaret Kolonileri Dönemi’nde yazıyla tanışmıştır. Ne yazık ki ele geçirilen binlerce tablete rağmen Anadolu’nun tarihi coğrafyası sınırlı olarak bilinmektedir. Hitit İmparatorluk Dönemi yazılı belgelerinde ise, Batı Anadolu’ya ilişkin kayıtlar sayesinde M.Ö. 2 bin yılının başından itibaren yerel beylikler temelindeki politik sistemin bu dönem zarfında devam ettiği görülür. Bu beylikler bazen birbirleriyle ittifak halinde iken kimi zaman da Hitit İmparatorluğu’na bağlı yasal krallıklar olarak karşımıza çıkar. Panaztepe’nin de kenarında yer aldığı Gediz Nehri asırlar boyu doğal bir sınır olmuştur. Kuzeydeki Aiol ve güneydeki İon yerleşimlerinin de Gediz ile birbirinden ayrılmış olması; M.Ö. 2 bin yılında Gediz Nehri’nin benzer bir role sahip olduğunu düşündürür. Hitit metinlerinde geçen Seha Nehri’nin (Hermos) Gediz olduğu genel olarak kabul 44

A

s you may know, Anatolia was introduced to inscription at the start of 2000 B.C, during the Assyrian Trade Colonies Period. Unfortunately, the historical geography of Anatolia isn’t clear despite the thousands of epigraphs that were unearthed. Thanks to the registries regarding Western Anatolia found in Hittite Emperorship Period documents, we know that the basic political system of the Seigniory period continued in the area from the start of 2000 B.C. these principalities sometimes formed an alliance between them and were sometimes legal kingdoms affiliated with the Hittite Empire. The Gediz River, where Panaztepe is located, has always been a natural border. The fact that Aiol in the north and Ion in the south were separated by Gediz, suggests that the river had a similar role in 2000 B.C. Seha River, mentioned in Hittite texts, is believed to be Hermosa, Gediz, and that Seha Country was in

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

the north and Mire was in the south. Panaztepe is located in the borough of Menemen, 13 kilometers to the west of the city center, on the northern tip of the region known as Yeditepeler, on a natural hill and its slopes. Alluvium carried by the Gediz River filled the city and its vicinity in time. Today, it is believed that the city, which had a strategic location in the north of Izmir Bay, was an island settlement.

From Panişa to Panaztepe

The excavations at Panaztepe are important for the cultural history of Western Anatolia. However, the material cultural assets of this antique city are being unearthed today and the name of the city hasn’t been determined yet. Etymologically, the name of the city could be Panişa. In 1982, a group of artifacts that came from the Miken cemetery was acquired by the Manisa Archeology Museum.


After evaluation, it was determined that these artifacts were unearthed during illegal digs at Panaztepe in Menemen. In 1983, a surface research was conducted; ceramic fragments dating back to 2000 B.C. and pits that were dug for the illegal excavation were found along with stones that were taken out from the dig site. During the scientific excavations that began in 1985 which I headed along with academics and students from Hacettepe University, we found out that Panaztepe was inhabited continuously from the end of the Late Bronze Age until the Classic Age. In addition, remains from the Late Roman and Ottoman eras suggest that the area was populated even after it lost its strategic importance. Panaztepe, which is very important in Western Anatolian cultural history, sheds light on its unique cultural character and its relationship with Central Anatolia and the Aegean world with its strategic location. The city had close relations with Greece, Crete, Aegean islands, Egypt and Eastern Mediterranean.

The favorite of the Archaic Age: Acropolis

Cultural assets that were found during the excavations at the acropolis revealed that population was dense in the first half of 2000 B.C. and the Archaic Age.

Panaztepe kazıları Batı Anadolu kültür tarihi açısından önemlidir. Ancak antik adı kesin olarak bilinmeyen bir kentin maddi kültür değerleri açığa çıkarılmaktadır. Bu kentin adı etimolojik olarak incelenirse Panişa olabilir.

Additional spaces belonging to a structural complex used in the Mid Bronze Age were found under monumental structures from the Archaic Age at the acropolis. The entire plan of the acropolis wasn’t found due to damage from late period constructions. Although this may be the case, it is believed that the structure was either a palace or a management building, judging by its location and context.

1982 yılında bir Miken mezarlığından geldiği anlaşılan bir grup eser, Manisa

Even though the acropolis of Panaztepe was highly important for the region

görmekte olup, kuzeyde Seha Nehri Ülkesi, güneyde ise Arzawa / Mira krallıklarının egemen olduğu bilinir.

kuzey kesiminde stratejik bir konuma sahip olan bir ada yerleşimi olduğu düşünülmektedir.

Panaztepe İzmir ili Menemen ilçe merkezinin 13 kilometre batısında, Yeditepeler olarak da anılan kesimin kuzey ucunda, bir doğal tepe ve yamaçların üzerinde yer almaktadır. Gediz Nehri’nin taşıdığı alüvyonlar, Panaztepe ve çevresinin zaman içinde dolmasına yol açmıştır. Bugün kıyıdan 10 kilometre içeride yer alan tepenin tarih öncesi dönemlerde İzmir Körfezi’nin

Panişa’dan Panaztepe’ye

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

45


during the Archaic Age, this interesting and huge settlement that had spread all over Panaztepe, was most important at the beginning of 2000 B.C. The latest settlement in the acropolis has been dated to the Hellenistic era.

A port city

Within the context of the Port City excavations in the east of Panaztepe, a continuous layering was discovered from the start of the Early Bronze Age up until the end of the Late Bronze Age at spots referred to as the first, second and fourth utility poles. The Late Bronze Age 1st structural level that was found during the excavations carried out in the southern dig site has some partially protected architectural remains but were somewhat damaged because of late period constructions. The said structural level corresponds to the mid and end periods of the Late Hellas IIIC era. There is a multi spaced structure with a stone lined courtyard and a well in the 2nd structural level. The third structural level has a large structural complex with seven spaces and dates back to the Late Hellas IIIB period.

Arkeoloji Müzesi tarafından satın alınmıştır. Yapılan araştırmalar sonucu bu eserlerin İzmir’in Menemen ilçesi sınırlarındaki Panaztepe’de gerçekleştirilen kaçak kazılar sonrasında ele geçirilmiş olduğu anlaşılmıştır. Ardından 1983 yılında bir yüzey araştırması yapılmış ve burada M.Ö. 2 bin yılına ait seramik parçaları ve soyulan mezarlara ait çukurlar bulunmuş, buralardan sökülen çeşitli taşların da etrafa yayıldığı saptanmıştır. 1985 yılından itibaren benim başkanlığımda Hacettepe Üniversitesi öğretim 46

elemanları ve öğrencilerinden oluşan bir ekip tarafından Panaztepe’de yürütülen bilimsel kazı çalışmaları, Panaztepe’nin Erken Tunç Çağı’nın sonundan Klasik Çağa kadar uzanan süreç boyunca kesintisiz iskân edildiğini ortaya çıkarmıştır. Bunun yanı sıra Geç Roma ve Osmanlı dönemlerine ait kalıntılar tepenin önemini kaybettikten sonra bile iskân faaliyetlerinin devam ettiğini gösterir. Panaztepe, Ege dünyasının kuzey ve güney iletişim ağlarının kesiştiği noktadaki konumu ile kendine özgü yerel

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

During the digs at the northern excavation site, two different religious structures dating back to the Late Byzantine era were found. Due to heavy damage in the area, only a workshop remains today. From the context of this large rectangular structure, we believe that this building had a religious function. A long, rectangular building, with at least three rooms, constructed at the end of the Early Bronze Age, was also found at this area. The thick alluvium filling that covers the settlement, the lead net weights found in the layers dating back to 2000 B.C., many seashells and remains of sea creatures suggest that this was a port city. The fact that the city doesn’t have a wall system supports this theory.


kültürel karakterini ve bu kültürün doğuda İç Anadolu ve batıda Ege dünyası ile olan ilişkilerini aydınlatır. Anadolu’daki diğer komşu kültür bölgelerinin yanı sıra Yunanistan, Girit, Ege Adaları, Mısır ve Doğu Akdeniz gibi çevre kültür bölgeleri ile yakın ilişkilere sahip olmuştur.

Arkaik Dönem’in gözdesi: Akropol

1986-1991 yılları arasında akropolde yürütülen kazı çalışmaları sırasında karşılaşılan kültürel kalıntılar, yerleşmenin M.Ö. 2 bin yılının ilk yarısı ile Arkaik Dönem’de yoğunlaştığını göstermiştir. Akropol kesiminde açığa çıkartılan Arkaik Dönem’e ait anıtsal yapılar ve sır temellerinin altında, Orta Tunç Çağı başlarından itibaren kullanılmış olan büyük bir yapı kompleksine ait yan mekânlar saptanmıştır. Geç dönem yapılaşmasının yarattığı tahribat dolayısıyla bütün evreleri ve tam planı ortaya konulamamıştır. Buna karşılık yapının

Anatolia’s biggest cemetery

Panaztepe’nin

geçmişte İzmir

Körfezi’nin kuzey

kesiminde, bir ada yerleşimi olduğu

düşünülmektedir.

It is believed

that in the past,

Panaztepe was an island settlement in the north of

the Izmir Bay.

Besides harboring the most populated cemetery, Panaztepe is unique in Western Anatolia and the Aegean region in terms of types of tombs, rich artifacts and burial rituals. The fact that this area was used as a cemetery in the Last Bronze Age, the Roman and Islamic periods, points to cultural continuity. The cemetery, which dates back to the Late Bronze Age, is the biggest cemetery of its kind in Anatolia and attracts attention with its unique interior design. It is believed that this area, which was used for a long period of time, was used for other purposes during various stages. Many artifacts were found at the site during the digs and important results concerning the burial traditions of the time were exerted. It was concluded that the Late Bronze Age cemetery was used in different periods and at different structural levels. According to this, the 2nd Cemetery Horizon is located at the bottom, which damaged the early and İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

47


Panaztepe, Erken Tunç Çağı’nın

sonundan Klasik

Çağ’a kadar uzanan süreç boyunca

kesintisiz iskân edilmiştir.

Panaztepe was continually

populated from the end of the Early

Bronze Age until the Classic Age.

bulunduğu konum ve içerdiği konteks dolayısıyla saray ya da idari bir yapı olduğu düşünülmektedir. Her ne kadar Panaztepe Akropolü, Arkaik Dönem’de yöre için büyük önem taşısa da, Panaztepe’nin tümüne yayılmış olan bu ilginç ve büyük yerleşme, M.Ö. 2 bin yılının başlarına tarihlenen yerleşmedir. Akropoldeki son yerleşme ise Helenistik Dönem’e aittir.

Bir liman kenti

Panaztepe’nin doğu kesiminde yer alan Liman Kent çalışmaları kapsamında I, II ve IV. Elektrik direkleri olarak adlandırılan noktalarda yapılan kazı çalışmalarında Erken Tunç Çağı sonundan Geç Tunç Çağı sonuna kadar kesintisiz bir tabakalaşma ortaya konulabilmiştir. Güney kazı alanında yürütülen çalışmalarda saptanan Geç Tunç Çağı 1. yapı katı kısmen korunmuş mimari kalıntılarla karakterize edilmekte olup geç dönem yapılaşmasına bağlı olarak tahribata uğradığı görülmektedir. Söz konusu yapı katı Geç Hellas IIIC döneminin orta ve geç evreleri ile çağdaştır. Geç Hellas IIIC döneminin erken ev48

resi ile çağdaş olan Geç Tunç Çağı 2. yapı katı yassı taşlarla döşeli avlulu ve çok mekânlı bir yapı ve kuyu ile temsil edilmektedir. Geç Tunç Çağı’nın 3. yapı katı şu ana kadar yedi mekânı saptanabilmiş büyük bir yapı kompleksi ile temsil edilmekte olup Geç Hellas IIIB dönemi ile çağdaştır. Kuzey kazı alanında yürütülen çalışmalarda Geç Bizans Dönemine ait iki farklı profan yapı açığa çıkartılmıştır. Bu kesimdeki yoğun tahribata bağlı olarak Geç Tunç Çağı yapılaşması, sınırlı ölçüde yalnızca bu dönemin sonlarına ait olan ve buluntular ışığında işlik olarak değerlendirilen bir mekan ile tanınmaktadır. Orta Tunç Çağı II dönemine tarihlendirilen büyük dikdörtgen bir yapının konteksine dayanarak söz konusu yapının dinsel işlevli olabileceği düşünülmektedir. Bu kazı alanında, Erken Tunç Çağı sonunda inşa edilmiş ve Orta Tunç Çağı’nda da kullanılmaya devam etmiş olan en az üç mekânlı uzun dikdörtgen bir yapı iki evreli olarak açığa çıkartılmıştır.

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

mid Bronze Age levels. This cemetery, which is roughly dated to 14th century B.C., is characterized with tomb chambers. The 1st Cemetery Horizon has been completely sealed with a stone platform. Pithos, stone box and composite tomb types were unearthed at this level. Tombs were separated from each other with parcels and in an orderly manner, which is a unique application in Anatolia, the Aegean and Eastern Mediterranean. The 1st Cemetery Horizon yielded important information about the big activity in the area at the end of 13th century B.C., which is referred to as “Sea Clans” in texts from this period. During the excavation in the area of Panaztepe which is represented with three structural layers from the Mid Bronze Age, areas which we refer to as avenues/roads, structural complexes, neighborhoods that represent organized settlements and workshops were found. Ovens that have similar architectural structures that were found at commu-


Gerek yerleşimin üstünü kaplayan kalın alüvyon dolgusu, gerekse M.Ö. 2 bin yılının ikinci yarısına ait tabakalarda ele geçirilen açık deniz avcılığına işaret eden kurşun ağ ağırlıkları; bol miktarda deniz kabuğu ile denizsel canlılara ait kalıntılar, bu kesimin bir liman kenti olduğunu ortaya koyar. Ayrıca burada kurulan kentlerin sur sisteminin olmayışı da bu olguyu destekler niteliktedir.

Anadolu’nun bilinen en büyük mezarlığı

Panaztepe nüfus açısından en kalabalık mezarlık olma özelliğinin yanı sıra, yansıttığı birçok mezar biçimi, zengin buluntuları ve ölü gömme gelenekleri açısından da Batı Anadolu ve Ege dünyası için özgün bir yere sahiptir. Bu kesimin, araştırmaların asıl odak noktasını oluşturan Geç Tunç Çağı’nın yanı sıra Roma ve İslami Dönemde de mezarlık olarak kullanılmış olması kültürel sürekliliğe işaret etmesi açısından anlamlıdır. Geç Tunç Çağı’na tarihlenen mezarlık alanı Anadolu’da diğer örnekler arasında bilinen en büyük mezarlık olup ünik mezarlık içi düzenlemesi ile dikkat çekmektedir. Uzun bir zaman dilimi boyunca kullanılan bu mezarlık alanının farklı alt kullanım evrelerine sahip olduğu düşünülmektedir. Yapılan kazı çalışmaları sonucunda çeşitli mezar tiplerinde zengin bir buluntu topluluğu gün yüzüne çıkartılmış, ayrıca bölgenin ölü gömme adetlerine ilişkin önemli sonuçlar ortaya konulmuştur. Geç Tunç Çağı mezarlığının iki farklı çevren olarak birbirinden bağımsız dönemlerde kullanıldığı kesin olarak saptanmıştır. Buna göre en altta Erken ve Orta Tunç Çağı tabakalarını da tahrip eden II. Mezarlık çevreni yer almaktadır. Kabaca M.Ö. 14. yüzyıla tarihlendirilen bu mezarlık Batı Anadolu için yabancı tholos ve oda mezarlar ile karakterize edilmektedir. Bunu takip eden I. Mezarlık çevreninde ise alttaki mezarlık alanı bütünüyle taş bir platformla kapatılarak adeta

mühürlenmiştir. Taş platforma bağlı olarak pithos, taş sanduka ve kompozit mezar tiplerine ait çeşitli örnekler açığa çıkartılmıştır. Söz konusu çevrenin en karakteristik özelliği olan mezarların belirli bir düzenleme ile parsellerle birbirinden ayrılması uygulaması gerek Anadolu, gerekse de Ege ve Doğu Akdeniz dünyasında bilinmeyen ünik bir uygulamadır. I. Mezarlık çevreni M.Ö. 13. yüzyıl sonlarında meydana gelen ve bu döneme ait yazılı belgelerde “Deniz Kavimleri” olarak adlandırılan büyük hareketlilik konusunda önemli veriler ortaya koymaktadır. Panaztepe’nin Orta Tunç Çağı’na ait olarak açığa çıkartılan 3 yapı katı ile

nal spaces exhibit the social and cultural development within the city structure. Bowls and earthenware, bones belonging to sheep and goats and seashells found near the ovens give us clues about their nutrition choices. So we now know that the people of Panaztepe, a port city, consumed animals besides fruits of the sea. The excavations at Panaztepe will continue to contribute to Western Anatolian archeology by unearthing more relics from the Assyrian Trade Colonies period. Data that has been collected through

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

49


kaplar ile deniz kabuğu ve keçi koyun gibi hayvanlara ait kemiklerin ele geçmesi günlük yaşamdaki beslenme standartlarına ve yaşam koşullarına bağlanmaktadır. Bir Liman yerleşmesi olan Panaztepe halkının Orta Tunç Çağı’nda denizden elde edilen kabuklular dışında küçükbaş hayvanlarında diğer besinler ile birlikte tüketildiğini ele geçen kalıntılar desteklenmektedir.

temsil edilen söz konusu kesiminde yürütülen çalışmalarda yol/ cadde olarak tanımladığımız alanlar ile bağlantılı çeşitli mekânların oluşturduğu yapı kompleksleri, belirli bir plan içerisinde düzenlenen yerleşimi temsil eden mahalleler ve atölyeler tanımlanmaya başlamıştır. Her üç yapı katına ait olarak yapıları oluşturan mekânlar içerisinde özellikle pişirmeye yönelik fırınların açığa çıkartılması ve bu fırınların mimari açıdan birbiriyle benzer olması yanında ortak kullanım alanları içerisinde yer almaları kent dokusu içindeki yaşamsal ve kültürel gelişimi de ortaya koymaktadır. Fırınların yakın çevresinde pişirmeye yönelik olarak çömlek ve kase formundaki 50

Özellikle Assur Ticaret Kolonileri Çağı ile çağdaş seramik repartuvarının artması ve zengin örnekler ile temsil edilmesi, Batı Anadolu arkeolojik araştırmaları kapsamında Panaztepe Kazıları bu döneme ait verilerin artmasına ve bilim dünyasına olan katkısının devam edeceği aşikârdır. Bugüne kadar yapılan kazı çalışmaları sonucunda elde edilen veriler, Panaztepe’nin yalnızca Anadolu’daki diğer komşu kültürlerle değil aynı zamanda Kıta Yunanistan, Girit, Ege Adaları, Mısır ve Doğu Akdeniz gibi çevre kültür bölgeleriyle de köklü ilişkilere sahip olduğunu göstermektedir. Bu bağlamda Panaztepe gibi bölgesel olarak büyük ve önemli bir merkezi yerleşimde yürütülmekte olan kazı, yüzey araştırması ve disiplinler arası çalışmaların gelecekte Batı Anadolu’nun tarih öncesi dönemlerine ilişkin soruların yanıtlanmasında ciddi katkıları olacaktır.

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Kent, Yunanistan,

Girit, Ege Adaları, Mısır ve Doğu

Akdeniz gibi çevre kültür bölgeleri

ile yakın ilişkilere sahip olmuştur.

The city had close relations with Greece, Crete,

Aegean islands,

Egypt and Eastern Mediterranean.

the excavations at Panaztepe shows that the city had cultural relations with not only its neighbors in Anatolia but Greece, Crete, Aegean Islands, Egypt and Eastern Mediterranean. With regards to this, the excavation that is being carried out at Panaztepe, an important large settlement, will answer many of the questions raised about the prehistoric condition of Western Anatolia.


İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

51


İzmir Söyleşisi / İzmir Interview

“İzmir mübadillerle şahsiyet kazandı” “İzmir insanının bakışlarında nem var” diyor Yılmaz Karakoyunlu. 10 yıldır yaşamını sürdürdüğü Urla’da, insanın içine işleyen öyküleri kaleme almaya devam eden Karakoyunlu, kapı komşusuyken komşu coğrafyalara savrulan hayatları anlatıyor tüm gerçekliğiyle. Söyleşi / Interview: Derya Şahin - Fotoğraflar / Photographs: Onur Şan

“İzmir gained identity with population exchanges” “Yılmaz Karakoyunlu says “the people of Izmir have humidity in their eyes.” Karakoyunlu, who continues to write emotional stories in Urla, a place he has been living for the past 10 years, tells the story of lives that have been ruined by the population exchange.

S

alkım Hanım’ın Taneleri, Güz Sancısı, Üç Aliler Divanı, Çiçekli Mumlar Sokağı, Yorgun Mayıs Kısrakları, Ezan Vakti Beethoven, Beyaz Mahşer Gergefi, Mevsimler Eskidi Biraz, Serçe Kuşun Sonbaharı ve son olarak da Mor Kaftanlı Selanik… Okuyucusunu ilk satırından sonuna dek tutsak eden bu kitapların yazarı Yılmaz Karakoyunlu. Sadece bunların değil tabii, nice şiir, şarkı ve oyunun da yazarı. Sanatçı ve yazarlığı bir yana aynı zamanda bir ekonomist, siyasetçi ve de devlet adamı. Siyaseti bırakınca kendine verdiği sözü tutup Urla’ya yerleşen Karakoyunlu, 10 yıldır yaşamının sürdürdüğü İzmir’in bu şirin ilçesinde yüzyılımızın en önemli 52

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

1924 Lozan

Anlaşması’ndan sonra

mübadiller İzmir’e gelince bu kentin kimliği değişti.

When immigrants

came to Izmir via the population exchange

after the 1924 Lausanne Accord, the identity of Izmir changed.

S

alkım Hanım’ın Taneleri, Güz Sancısı, Üç Aliler Divanı, Çiçekli Mumlar Sokağı, Yorgun Mayıs Kısrakları, Ezan Vakti Beethoven, Beyaz Mahşer Gergefi, Mevsimler Eskidi Biraz, Serçe Kuşun Sonbaharı and finally Mor Kaftanlı Selanik… Yılmaz Karakoyunlu is a writer who captivates his readers from the first line. He has also written many poems, songs and plays. At the same time, he is an economist, a politician and statesman. Karakoyunlu, who settled in Urla after leaving politics, follows the traces of the population exchange, an important event in the history of Turkey. He conveys the sorrows of the immigrants so well that you feel the sadness in your gut. Kara-


tarihsel ve toplumsal dönemeçlerinden biri olan mübadelenin izini sürüyor. Mübadillerin çektikleri memleket hasretini öyle gerçekçi aktarıyor ki, onların hüzünlerini ruhunuzun derinliklerinde hissediyorsunuz. Urla ve İzmir dâhil, mübadeleye sahne olan topraklarda yaşananlara dönemin koşullarında bakmayı başaran Karakoyunlu, eserlerinde kapı komşusuyken komşu coğrafyalara savrulan hayatları tüm gerçekliğiyle yansıtıyor. “İzmir insanının bakışlarında nem var” diyen Karakoyunlu, mübadele ile gelenlerin kente şahsiyet kazandırdığını ifade ediyor. 10 yıldır Urla’da yaşıyorsunuz. Neden Urla’yı tercih ettiniz? Karakoyunlu: Kabinede devlet bakanı, hükümet sözcüsü olduğum dönemde konuşmacı olarak davetli olduğum bir toplantı için Çeşme’ye geldim. Toplantıdan sonra bir balık yiyeyim dedim. Aynı dönemden bakan dostum, sevgili arkadaşım Prof. Dr. Suat Çağlayan, “Gel seni bir yere götüreyim” dedi, Urla iskelede bir mekâna geldik. Yemeğimizi yedikten sonra da beni evine davet etti. O gün öğle uykumu Urla’da uyudum. Uyandığımda hava çok güzeldi. Yürüyüşe çıktım, şu anda evimin bulunduğu noktadan manzarayı seyrettim ve kendi kendime “Siyaseti bırakınca buraya yerleşeceğim” dedim. Aslında aklımda üç yer vardı; İzmir Urla, Antalya Aksu, Edirne Enez. Ama ben Urla’yı tercih ettim. Siyaseti bıraktım ve zamanında Urla’yı seyrettiğim o yere yerleştim. Urla sizin için bir inziva yeri mi? Karakoyunlu: Burası benim için kafa dinlemekten çok öte. Burada roman yazıyorum, bilimsel çalışma hazırlıyorum. Bunları İstanbul’da yapamıyorum, çünkü çok gürültülü bir şehir İstanbul. Urla’da yaşamanız yazınsal hayatınızı olumlu etkiledi mi? Karakoyunlu: Evet, son 10 yılda 4 roman yazdım. İlk olarak, ihtilal öncesi dönemde iddialı bir solcu ile bir musiki muallimesinin hikâyesini anlattığım ‘Perize, Ezan Vakti Beethoven’ romanını yazdım. Onu ‘Yorgun Mayıs

Kısrakları’ ve ‘Serçe Kuşun Sonbaharı izledi. Yorgun Mayıs Kısrakları’nda, Menderes’in aşkı etrafında demokrasi mücadelesine ağırlık verdim. Serçe Kuşun Sonbaharı’nda ise Şeyh Bedrettin’in hayatını ele aldım. Son olarak ‘Mor Kaftanlı Selanik’i yazdım. Kitabı yazarken romanın konu aldığı yerlerin coğrafyasını görmek istedim. Selanik, Girit, Sakız, Samos ve Midilli’ye gittim. İzlenimlerim ve tespitlerim bu romanın hem duygusal dünyasını, hem coğrafyasını çok etkiledi ve yararlı oldu. Öykülerimden oluşan kitabımın çalışmalarını da yakın zamanda tamamladım. Şimdilik ismini “Neşide Hanım’ın Konağı” olarak düşünüyorum. Ayvalık zeytin hasadı sırasında gözlediklerim beni çok etkiledi. Ve Ege bölgesinin

koyunlu, who refrains from making political statements and conclusions, tells the story of lives that have been ruined by the population exchange. Karakoyunlu, who says that “the people of Izmir have humidity in their eyes, believes that the exchange shaped the identity of Izmir. You have been living in Urla for the past 10 years. Why did you choose Urla? Karakoyunlu: When I was working for the government, I came to Çeşme as a keynote speaker at a meeting. I thought I’d have some fish after the meeting. A friend of mine, Prof. Dr. Suat Çağlayan, said he’d take me to a special place. We went to a restaurant in Urla pier. He invited me to his house after lunch. I took a nap after lunch. The weather was beautiful when I woke up.

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

53


Kendinizi üç şeyle

sınırlamışsınız; birincisi

Demeter heykeli, ikincisi Efes, üçüncüsü de

Meryem Ana’nın mezarı. Hâlbuki Bergama gibi

bir değeri var İzmir’in.

You are concentrating on

three things; the statue of Demeter, Ephesus and

the house of Virgin Mary. But Izmir has more

assets, such as Bergama.

dokuz değişik yöresinden dokuz kadının mahrem maceralarını anlatan hikâyelerimi kaleme aldım. Mübadeleyi konu alan kitaplar yazıyor, mübadillerin yaşadığı bölgelerde araştırmalar yapıyorsunuz. İzmir’in kent kimliğinde mübadele ve mübadillerin önemi nedir sizce? Karakoyunlu: 1924 Lozan Anlaşması’ndan sonra mübadiller İzmir’e gelince bu kentin kimliği de54

ğişti. Mübadiller çok değişik yerden ve şehirlerden geldiler. Gelenler evlerini terk etmiş insanlardı. Göçmen olarak gelen insanların çevreyle uyum sağlamaları kolay olmaz, ama bu kadrolar, çok sağlam ahlak değerleri ile gelirler. İradeleri çok düzgün ve sağlam olur. O dönemde gerek Selanik’ten, gerek Makedonya’dan kente gelen mübadillerin İzmir’e şahsiyet kazandırdığını düşünüyorum.

I went for a walk, looked at the view and promised myself I would move here after I left politics. Actually I had three spots in mind: İzmir Urla, Antalya Aksu and Edirne Enez. But I preferred Urla.

Hem adalardan hem de Yunan anakarasından gelenler, bilgilerini, tecrübelerini getirirken aynı zamanda duygularını ve terbiyelerini de getirdiler. Ege Bölgesi’nde yerleştirildikleri yerlere bu terbiye ve irade etkinliğini yerleştirdiler.

Has living in Urla positively affected your writing? Karakoyunlu: Yes, I have written 4 novels in the past 10 years. The first book I wrote was “Perize, Ezan Vakti Beethoven’ which tells the story of a communist and a music teacher before the revolution period. That was followed by ‘Yorgun Mayıs Kısrakları’ and ‘Serçe Kuşun Sonbaharı. In Yorgun Mayıs Kısrakları, I wrote about the fight for democracy during the presidency of Menderes. Serçe Kuşun Sonbaharı was about the life of Şeyh Bedrettin. My latest novel is ‘Mor Kaftanlı Selanik’. When I wrote the book, I wanted to personally see the locations I was writing about. I went to Thessaloniki, Crete, Chios, Samos and Lesbos Island. My impressions and research greatly affected the soul and geography of the novel. I recently finished a book where I compiled my short stories. For now, its name is “Neşide Hanım’ın Konağı”. The things I saw in Ayvalık during the olive harvest deeply affected me and I penned a story about the escapades of nine women from nine different regions in the Aegean.

Yazılarınızda Türkiye’de kentsel değerlendirme ölçütlerinin yeterli olmadığını belirtiyorsunuz. Sizce bir kenti, örneğin İzmir’i değerlendirirken hangi ölçütler göz önünde bulundurulmalı? Karakoyunlu: İzmir benim çocukluğumdan beri, tarih coğrafya kitaplarında, “Türkiye’nin ihracat limanı” diye anlatılırdı. Peki, ne ihraç eder İzmir? Uçak mı, elektrik santralimi? Hayır, zeytinyağı, zeytin, üzüm, incir, yani tarımsal ürün ihraç eder bu kent. Elbette ki İzmir’i tanıtırken bunları da anlatmak gerekir; ama İzmir’i tanımlamak için tek başına yeter mi bu ölçüt? Bence yetmez. İzmir’in öncelikle nasıl bir şehir olduğunu anlatması gerekir. ABD’nin bir eyaleti olan Kansas’ı ele alalım. Nüfusu 2,5 milyon olan Kansas’ın yüzölçümü ise İzmir’in iki katı kadardır. İzmir’de 9 üniversite vardır, Kansas’ta ise 49. İzmir, Türkiye’nin üçüncü büyük şehri ama birinci ligde takımı yok. Benim gençliğimde 6 takım vardı. Hepsini hayranlıkla izlerdim. Altay, Göztepe, Karşıyaka, Altın Ordu, İzmirspor ne muhteşem takımlardı. Bugün ise bunlardan etkin olan ne kaldı. İstanbul’da yaşardım; ama Altay denilince içim titrerdi. Çünkü, İstanbul’da Beşiktaşlıydım. Örneklerden de anlaşıldığı üzere

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Is Urla seclusion for you? Karakoyunlu: This place for me is more than a spot to rest. I write here and prepare scientific papers. I can’t do those in Istanbul because it is very noisy.

You write books about the population exchange and conduct research in regions where immigrants live. What is the importance of the population exchange in terms of the identity of Izmir? Karakoyunlu: When immigrants came to Izmir via the population exchange after the 1924 Lausanne Accord, the identity of Izmir changed. Immigrants came from various regions and cities. They had left their homes behind. It is not easy for immigrants to adjust to their new envi-


bazı şeyler, kendi kendine değer taşır. İzmir için öngörülen turizm, kültür, fuarlar, kongreler şehri yakıştırmaları bu açıdan birer ölçüt olarak kabul edilebilir mi sizce? Karakoyunlu: İzmir bir kültür ve turizm şehri diyemezsiniz. Çünkü deniz turizminde sadece Çeşme’yi satıyor İzmir. Dikili aynı ölçüde satılıyor mu? Ya da tarihi ve kültürel değerlerini yeterince kullanabiliyor mu tanıtımı için? Hayır. Kendinizi üç şeyle sınırlamışsınız; birincisi Demeter heykeli, ikincisi Efes, üçüncüsü de Meryem Ana’nın mezarı. Hâlbuki Bergama gibi bir değeri var İzmir’in. Yeterince tanınmıyor, bilinmiyor.

“Gençler daha aktif olmalı”

Siz İzmir’in geleceğini nerede görüyorsunuz? Karakoyunlu: Kültür, turizm ve fuarlarda İzmir çok önemsenmesi gereken bir uygar ve cesaretli kenttir. Son dönemde kültürel anlamda iyi şeyler de oluyor İzmir’de. Kültür ve Turizm Bakanımız Ertuğrul Günay, dünya çapında örnek gösterilebilecek nitelikte bir şey yaparak; Anadolu Filarmoni Orkestrası’nı İzmir’de kurdu. Halk ile klasik müziği bir araya getiren bu orkestranın benzeri başka bir yerde yok. Bunu İzmir için çok önemli bir faaliyet sayıyorum. Bunun yanı sıra eğitim anlamında da önemli yatırımlar yapılıyor, yeni üniversiteler kuruluyor. Örneğin İzmir Üniversitesi adıyla bir üniversite kuruldu bu şehirde. Bunun da benzeri yok. Türkiye’de şehirlerin adıyla anılan üniversitelere baktığımızda hepsinin devlet üniversitesi olduğunu görüyoruz, İzmir Üniversitesi ise özel üniversite. Ancak İzmir’deki üniversitelerin ve üniversite öğrencilerinin yeterince aktif olmadığını düşünüyorum. İzmir’deki 9 üniversite arasında düzenlenen bir yarışma var mı örneğin? Benim bildiğim kadarıyla yok. En basitinden üniversiteler arası bir futbol müsabakası bile yapılmıyor. Bir tiyatro festivali yapılsa, bir münazara müsabakası yapılsa, ne kadar ilginç olur değil mi? Dolayısıyla gençler

ronment. But these groups come with firm ethical beliefs. They have strong will power. I believe that the people who came to Izmir during that time shaped the character of the city. People who came from Greece and the Greek islands brought their knowledge, expertise along with their feelings and traditions. They implanted all these things in the placed they were made to settle. In your articles, you say that the urban evaluation criteria in Turkey are insufficient. According to your opinion, which criteria must be taken into account when evaluating Izmir? Karakoyunlu: When I was a kid, Izmir was referred to as the export port of Turkey. So, what does Izmir export? Planes or electricity? No, it exports olive oil, olive, sultanas, dried figs; so it exports agricultural products. Of course these need to be mentioned while advertising Izmir but they are not enough. For of all, Izmir needs to define what kind of a city it is. Let’s take Kansas for example. Kansas is twice as big as Izmir and has a population on 2, 5 million. There are nine universities in Izmir and 49 in Kansas. Izmir is the third biggest city in Turkey but it doesn’t have a team in the major soccer league. When I was young, it had six. All of them were great teams.

Is referring to Izmir as a tourism, culture, air and congress city considered a correct assessment in terms of identifying criteria? Karakoyunlu: You can’t say that İzmir is a culture and tourism city because it only sells Çeşme when it comes to sea tourism. Does it use its other historical and cultural assets in advertising? No. You are concentrating on three things; the statue of Demeter, Ephesus and the house of Virgin Mary. But Izmir has more assets, such as Bergama.

“Youngsters must be more active”

What do you think about the future of Izmir? Karakoyunlu: Izmir is a brave and civilized city and a serious city when it comes to culture, tourism and fairs. Lately, important cultural events are being organized in Izmir. The Minister of Culture and Tourism Ertuğrul Günay established the Anatolian Philharmonic Orchestra in Izmir. There is no other like the Anatolian Philharmonic Orchestra with combines folk music and classical music. This is an important activity for Izmir. In addition, new investments in education are being realized and new universities are being built. For example, the Izmir University is a very important university.

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

55


okuduğu üniversitenin armasını bile bilmiyor. Hâlbuki Dokuz Eylül Üniversitesi ile Ege Üniversitesi ile futbol maçı yapsa, maçı da Urla’da bir statta yapsa ne kadar tesirli olur düşünebiliyor musunuz? Bir kentin genç nüfusu o kentin kültürel, sanatsal, sportif faaliyetlerine katkıda bulunmazsa o kentin gelişmesi mümkün değildir. Bu sadece İzmir’in değil, Türkiye’deki pek çok kentin sorunudur… Ancak İstanbul’da ya da Ankara’da böyle bir sorun yok. İstanbul öğrencisini hocaları yönlendirir çünkü. Ben Ankara’da Mülkiye’de okudum. Üniversiteye gelene kadar Diyarbakır’da opera ve bale görmemiştim. Hocalarımız bizi yönlendirirdi.

“EXPO’ya en layık kent İzmir”

İzmir’in EXPO adaylığı hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyiz? İzmir’in 56

şansını nasıl görüyorsunuz? Karakoyunlu: EXPO’ya en layık ket olarak İzmir’i görüyorum. Kentin kendisini ispatlayabilmesi için ne yapması gerekiyor diye sorarsanız; öncelikle kendini iyi tarif etmesi, ardından da halkını teşhir etmesi lazım derim. İzmir insanı ince huylu, duygusal, bakışlarında nem var. İzmirli ıstırabın ne olduğunu biliyor, şefkat ile merhamet arasındaki farkı ayırabiliyor. Merhamet bir insanın talep edilme halinde ona göstermeniz gereken yakınlığın ifadesidir. Acıyarak hizmet verirsiniz. Şefkatte ise talebe ihtiyaç yoktur. Şefkat sizin yarattığınız duyguların harekete geçişidir. Otorite sizsinizdir. İnsan ve kent arasındaki en can alıcı ilişki ortak bir kültür oluşturma iradesine yatkınlıklarıdır diyorsunuz. Bu açıdan baktığınızda İzmir’de ya-

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

But I think that the universities and university students in Izmir are not very active. For example, is there a competition that is organized between the 9 universities in the city? Not that I know of. There isn’t even a soccer competition. It would be great if we had a theatre festival or a debate between universities. If the young population in a city doesn’t contribute to the cultural and sportive activities in the city, that city cannot improve. This is not only Izmir’s problem but a problem in many Turkish cities. This isn’t a problem in Istanbul or Ankara because teachers encourage their students in these cities. I went to college in Ankara and hadn’t seen a ballet or opera in Diyarbakır. My teachers encouraged me.


“İzmir’in kadınları uygar”

İzmirli araştırmacı yazar Yaşar Ürük kendisiyle yaptığımız söyleşide, İzmir’in Türkiye’deki en yaşanılası kent olduğunu söyledi. Buna katılıyor musunuz? Karakoyunlu: Evet katılıyorum. İzmir’de insanlar başka şehirlerdeki gibi birbirini rahatsız etmiyor. İzmir’de insanlar bir şey sorduğunuzda size cevap veriyor. Esnafı insanı adam yerine koyuyor. Özellikle İzmir’in kadınlarında uygar insan davranışı Türkiye’nin diğer şehirlerinkinden çok çok fazla tezahür ediyor. Bu çok önemli bir şey...

şayanlar ile İzmir kenti ortak kültür oluşturabilmiş mi? Karakoyunlu: Pek sayılmaz. Dikkat ederseniz ortak bir kültür oluşturma noktasında irade yatkınlığından bahsetmişim. İrade bir kararı mutlaka yerine getirmenin azmidir. Azim tek başına bir mana ifade etmez. Azmi bir karara bağlamak gerekir. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti bu meseleyi çözmeye azim ve kararlıdır denir. İzmir’de bu iradeyi göremiyorum. Kentsel nüfus ile kırsal nüfus arasındaki fark bu iradenin oluşmasını engeller. Kentsel nüfus kırsallaşamadığı gibi, kırsal nüfusun kentleşmesi de 50 seneyi bulur. O zaman kırsal sınıfın egemen olduğu bir coğrafyada sizin kentselliğiniz sadece ana şehre bağlılık olur. Bu da ortak kültür oluşturma idaresine el vermez.

İzmir’in kadınlarının farklı olduğuna dair söylenenler sizce de doğru mu? Karakoyunlu: Bu şehirde yaşayan kadınların algıları zengin; bir şey anlattığınız zaman hızla anlıyor işin önemini… İzmir kadını. Özgüvenleri yüksek. Tıpkı Sezen Aksu’nun şarkısındaki gibi İzmir kadınları yürürken topuklarının sesiyle erkek ayartabilir. Kadın kalçasını sallamıyor, saçını savunmuyor, göğüs çatalını göstermek için çaba harcamıyor; ama öyle bir zarafetle yürüyor ki, Allah nasıl yaratmış diye bir hayranlık ifade ediyorsunuz. Ayrıca bu şehirdeki kadınlar çok aktif, çok sosyal; toplumsal sorumluluk idrakleri de çok yüksek… Romanlarınız çevrenizdeki ve Urla’daki insan tipleri ile mekânlara ilişkin izler de taşıyor mu? Karakoyunlu: Elbette. Bir orman hayalsiz olmayacağı gibi sadece hayal ederek de olmaz. Ben de romanlarımda, mekân ve insan tarifinde yaşadığım coğrafyayı kullanıyorum. Örneğin iskeledeki bir balık lokantasında çalışan bir garson romanlarımda anlattığım tiplerden biri. Çineli Müyesser diye bir karakterim var, o karakter bana annemin ilham ettiği bir şahsiyettir Bir başka romanımda eşimin karakterini kullandım. Yine romanlarımın birinde anlattığım cami Urla İskelesi’nin arkasındaki camidir. Şu an üzerinde çalıştığınız yeni projeleriniz var mı? Karakoyunlu: Elimin altında iki kitap projesi var. Bunlarından ilkinde Türkiye’de

“Izmir deserves EXPO”

What do you think about Izmir’s EXPO candidacy? What do you think Izmir’s chances are? Karakoyunlu: Izmir deserves to host EXPO. But first all, the city must describe itself efficiently and advertise its people. The people of Izmir are kind and emotional. The people of Izmir know what sadness is; they can differentiate between compassion and pity. Pity is the emotion you show when someone asks for it. You don’t need that compassion. You say that the most important relationship between a person and a city is their will power to form a joint culture. In your opinion, do you think the people of Izmir have established a joint culture with the city? Karakoyunlu: Not really. If you look carefully, I talked about the willpower about forming a joint culture. Willpower is the resolution to see something through but resolution doesn’t mean anything on its own. You need to tie resolution to a decision. I cannot see this resolve in Izmir. The difference between the urban population and rural population prevents this resolution. It takes 50 years for rural population to urbanize. So your urbanization is only your devotion to the main city in a geography where rural population in dense and this prevents the formation of a joint culture.

“The women in Izmir are civilized”

During an interview with author Yaşar Ürük, he said that Izmir was the best place to live in Turkey. Do you agree? Karakoyunlu: Yes, I agree. People don’t bother each other in Izmir like it is the case in other cities. When you ask a question, they answer. The vendors are kind. The women of Izmir are civilized. These are important... They say the women in Izmir are different. Do you agree? Karakoyunlu: Women in this city are very perceptive. They understand

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

57


quickly. They are very self confident. As Sezen Aksu said in her song; they can pick up men with the sound of their high heels. They don’t use their sex appeal but they walk o gracefully that you are amazed. In addition, the women in the city are very active and social. Are there any clues to the people and spaces in Urla in your novels? Karakoyunlu: Of course. You cannot just imagine things. I use the geography I live in my novels. For example, a waiter in a fish restaurant on the pier was one of the characters I mentioned in one of my books. I wrote about a character called Çineli Müyesser, who was inspired by my mother. I based one of the characters on my wife. The mosque I wrote about in one of my novels is the mosque behind Urla Pier. Do you have any projects you are working on? Karakoyunlu: actually I have two books I’m working in. The first is about the history of liberalism in Turkey and the second one is the life of Abdülhamid. What do you enjoy doing in Urla? Karakoyunlu: I usually spend my time at home. I do to the city to dine twice a week and I cook for the rest.

liberalizmin tarihini işliyorum; ikincisinde ise Abdülhamit’in hayatını yazıyorum. Urla’da yapmaktan keyif aldığınız şeyler neler? Karakoyunlu: Genellikle evimde vakit geçiriyorum, haftada bir-iki gün kente inip yemek yiyorum, diğer günler yemeğimi kendim yapıyorum. İzmir ve Ege mutfağına ilginiz var mı peki? Karakoyunlu: Ege mutfağının üçayağı var. Birincisi Giritlilerin, ikincisi 58

Selaniklilerin, üçüncüsü ise İzmir’e sağdan soldan gelenlerin yaşattıkları mutfaklardır. Bence en güzeli Selaniklilerin mutfağıdır. Belki de annem ve eşim Selanik kökenli olduğu için böyle düşünüyorum. Benim bilgi ve tecrübelerim bu yönde. Selanik ve Girit mutfağı arasında ne fark var derseniz; Selanikliler pişirdikleri bütün zeytinyağlı yemeklerin içine şeker katarlar, hem de adamakıllı. Bu yüzden Selaniklilerin pişirdiği zeytinyağlılar insana parmaklarını yedirtecek kadar lezzetlidir.

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Are you interested in Izmir and Aegean cuisine? Karakoyunlu: The Aegean cuisine has three categories; the one from people who came from Crete, the one from people who came from Thessaloniki and one from the people who came from other regions. I think the best cuisine is the Thessaloniki cuisine. Maybe this is a biased opinion since my mother and wife comes from Thessaloniki. Is you ask me the difference between the Thessaloniki and Crete cuisines; the people of Thessaloniki put sugar in all their olive oil dishes which makes the food finger licking good.


İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

59


ÖDEMİŞ

60

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013


Ege’nin bereket timsali turizmin yeni adresi

Ödemiş Bu güne kadar, bire bin veren bereketli toprakları, bozulmamış doğası, kent ile köy yaşamını bir arada barındıran samimi yapısı, sıcak ve sevecen halkıyla tanınan Ödemiş, şimdilerde köklü geçmişini yansıtan tarihi dokusunu, zengin kültürel değerlerini ve binlerce yıllık geleneklerini turizm yolunda yeniden keşfediyor. Fotoğraflar/ Photographs: Derya Şahin – RK Arşivi - Ödemiş ve Birgi Belediyesi Arşivi

Aegean’s symbol of fertility and the new address of tourism Ödemiş, which was known for its fruitful lands, untapped nature, warm nature that includes a mixture of urban and rural life and hospitable people until today, is being rediscovered as a touristic destination with its profound historical structure, rich cultural assets and thousands of years old traditions.

E

ge efelerinin piri Çakırcalı Mehmet Efe’nin mesken tuttuğu, haşmetinden sual olunmaz Bozdağlar’ın eteğinde, bereketiyle dünyada ilk üçe giren bir ovanın üzerinde yükseliyor Ödemiş. Koyu yeşil çam ormanları arasında gizlenen Gölcük, eşsiz manzarasıyla insanı büyüleyen Bozdağ, tarihi dokusunu bozulmadan bu günlere taşımış Birgi, rengarenk süs bitkileri, özgün mimari yapıları, ilmek ilmek işlenen el sanatları ve birbirinden leziz yöresel yemekleriyle buram buram Ege kokuyor. Dört mevsim turizme hazır olan Öde-

miş, kayaktan doğa yürüyüşlerine, dağcılıktan foto safariye, yayla turizminden gastronomi turizmine kadar alternatif turizm meraklılarının aradığı her şeyi bir arada sunuyor.

Batı Anadolu’nun en eski insan kültürü burada

Ödemişli tarih araştırmacısı ve yazar Behiç Galip Yavuz, Ödemiş Ovası’ndaki en eski insan kültürünün günümüzden 13 bin (M.Ö. 11 bin) yıl öncesine uzandığını belirtir. İlçenin güneyinde yer alan Konaklı Beldesi’nin 700 metre güneydoğusundaki Soğukluk De-

Ö

demiş rises on the outskirts of Bozdağlar, on one of the most three fruitful plains in the world. The borough is a typical Aegean spot with Gölcük, nestled inside dark green pine forests, Bozdağ, which amazes its visitors with an amazing panorama, Birgi, a well protected historical area, colorful plants, unique houses, traditional handicrafts and local dishes. Ödemiş, which is available for touristic activities throughout the year, offers hiking, skiing, mountaineering, photo safari, plateau tourism and gastronomy.

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

61


Ödemişli tarih

araştırmacısı ve yazar

Behiç Galip Yavuz,

Ödemiş ovasındaki en eski insan kültürünün

günümüzden 13

bin (M.Ö. 11

bin) yıl öncesine

uzandığını belirtir.

Historical researcher

and author Behiç Galip Yavuz from Ödemiş

says that life began in

Ödemiş Plain 13000

years before our time.

62

resi’ndeki kanyonda bulunan kaya altı sığınağındaki şematik kazıma figürleri bu görüşü doğrular niteliktedir. Prehistorik (tarih öncesi) devrin, paleolitik (eskitaş) dönemi sonlarında yapılmış olan ve dinsel bir ayini ifade eden bu figürler, aynı zamanda Batı Anadolu’daki en eski insan kültürünü de ortaya koyar. Ödemiş Ovası’nın yerleşim tarihi ise geç kalkolitik (madentaş) çağından başlar. Bu çağda en eski yerleşmeleri ovadaki höyükler oluşturur. Bütün höyüklerin özellikle M.Ö. 3 binde, erken Tunç çağında yoğun biçimde yerleşim gördüğü, ayrıca M.Ö. 2 binde de yaygın yerleşimin var olduğu bilinir. Bölgede sırasıyla Hitit, Frig, Lidya, Pers, Roma, Bizans ve Osmanlı medeniyetleri hakim olmuştur. Bozdağ-Keldağ uzantısının güney eteklerinde yer alan ve M.Ö 7 ya da 6’ncı yüzyıllarda kurulduğu düşünülen Hypaipa (Günlüce) Antik Kenti, yörenin milattan önceki dönemlerine ışık tutar. Ödemiş adı ve şehrin kuruluşuna dair çeşitli rivayetler olsa da en kabul göreni 17’nci yüzyılın ikinci yarısında bölgeye gelip yerleşen

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

The oldest culture in Western Anatolia

Historical researcher and author Behiç Galip Yavuz from Ödemiş says that life began in Ödemiş Plain 13000 years before our time. The schematic carvings inside the cave in the canyon in Soğukluk Creek located 700 meters to the southeast of Konaklı town support this theory. These carved figures, which were made at the end of the Paleolithic age, present western Anatolia’s oldest human culture. Settlement in Ödemiş Plain began in late Chalcolithic age. Tumuli are the oldest settlements in the region. It has been discovered that all the tumuli were inhabited in 3000 B.C. and scarcely inhabited in 2000 B.C. in order, Hittites, Phrygians, Lydians, Persians, Romans, Byzantine and Ottomans ruled the region. Hypaia (Günlüce) antique city, which is believed to be built in 7 or 6th century B.C. on the southern outskirts of Bozdağ, sheds light on the prehistoric periods of the region. It is believed that the name of


Günlüce Köyü

Ötemiş Türkmenlerinin ilçeye adını verdiğidir.

Athena’nın öfkesini taşıyan kent: Hypaipa

Ödemiş’in 6 kilometre kuzey batısında bulunan ve eski adı Datbey olan Günlüce Köyü Hypaipa Antik Kenti’ne ev sahipliği yapar. Hellen dilinden bozulmuş bir sözcük olan Hypaipa “yalçın kayalık” anlamına gelir. Hypaipa, kadınlarının olağanüstü güzelliği ve bir de Arakhne (örümcek) mitosu ile ünlüdür. Bu efsaneyi Romalı şair Ovidius günümüze yansıtmıştır. Efsaneye göre Arakhne, Hypaipalı, yetenekli bir genç kızdır. Babası Idmon, Kolophonlu olup Phokaia’nın (Foça) mor boyasıyla yünleri boyar ve satar. Kızı Arakhne, Lydia’da becerisiyle tanınmış olup, kır perileri ile yakınlık kurar. Onu nakış işlerken görenler becerisine hayran kalır, ustalığını Athena’nın aldığını, ancak yün dokuma becerisinin Athena’dan daha önde olduğunu söylerler. Buna duyan Athena, Arakhne’nin yanına gelir. İki dokuma tezgahı kurarak yarışmaya

the borough comes from Ötemiş Turcoman who settled in the region in the second half of the 17th century.

The city that was touched by the wrath of Athena: Hypaia

Günlüce village, located 6 kilometers to the northwest of Ödemiş, hosts Hypaia antique city. The word Hypaia, which comes from Greek, means steep cliff. Hypaia is famous for its beautiful women and the legend of Arachne, written by Roman poet Ovidius. According to legend, Arachne is a talented girl from Hypaia. Her father Idmon dyes wool with his purple paint and sells them. His daughter befriends ferries in the forest. They are amazed at her talent for wool weaving; they say she is even better than Athena. Upon hearing this, Athena meets her. They start competing. In her fabrics, Athena depicts the wrath of Gods and Goddesses against those who discover the power of the gods and how they are punished. Arachne on the other hand, depicts the poor behavior of the

Ödemiş Müzesi pişmiş toprak heykelcikler

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

63


Ödemiş Müzesi’nde,

toplam 16 bin 106

adet envantere kayıtlı

eser bulunuyor.

There are 16, 106

registered artifacts in

the Ödemiş Museum.

Ödemiş Müzesi Etnoğrafya bölümü

başlarlar. Athena dokuduğu kumaşları tanrıların ve tanrıçaların gücünü ve kendilerine karşı gelenlerin nasıl cezalandırıldığını gösteren resimlerle bezer. Arakhne ise, tanrıların, tanrıçaların kötü yönlerini dokur kumaşında. Athena içini kaplayan kıskançlıkla, Arakhne’nin dokuduklarını yırtıp kızın üzerine fırlatır. O anda Arakhne bir örümceğe dönüşür. Hypaipa’nın kuruluşu da bu mitos ile özdeşleştirilir. Günümüze bu kentle ilgili bir kalıntı gelemediği gibi yörede de herhangi bir araştırma yapılmamıştır.

Ödemiş Müzesi

Etnografya Müzesi olarak 1983 yılında yapımı tamamlanan binada, mevcut etnografik malzemelerin yanı sıra bölgeye ait arkeolojik eserler de teşhir ediliyor. Arkeoloji bölümünde seramikler, idoller, kekse ve baltalar, kandiller, bronz eserler, cam eserler, süs eşyaları, pişmiş toprak heykelcikler, mermer heykel ve heykelciklerin sergilendiği müzenin Etnografya bölümde; Osmanlı dönemine ait çeşitli silahlar, bakır ve gümüş eşyalar, cam eserler, süs eşyaları, el işlemeleri, giysi örnekleri sergileniyor. Arkeolojik eser koleksiyonunda 3 bin 106 adet, etnografik eser koleksiyonunda 870 adet eser ile sikke koleksiyonunda 12 bin 130 adet sikke olmak üzere toplam 16 bin 106 adet envantere kayıtlı eser bulunuyor. 64

Ödemiş Müzesi süs eşyaları

İbrahim Hakkı Ayvaz Kent Müzesi

Belediye tarafından düzenlemesi yapılan ve 2008 Haziran ayında hizmete sunulan İbrahim Hakkı Ayvaz Kent Müzesi, aileye ait tarihi belge ve bilgilerin bulunduğu bölüm ile Türk Halk Müziği’nin güçlü sesi Bedia Akartürk Sanat Müzesi olarak iki ayrı bölümden oluşuyor.

Ödemiş Yıldız Kent Arşivi ve Müzesi

Cumhuriyet’in ilk otellerinden olan ve Ödemiş Belediyesi tarafından müzeye dönüştürülen, eski adıyla Yıldız Oteli

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

gods. Athena becomes furious and tears her opponent’s fabrics. Right at that moment, Arachne turns into a spider. The establishment of the city is identified with this legend. No remains from the city have made it to this date.

Ödemiş Museum

Archeological and ethnographical items are on display in the museum which was the Ethnography Museum until 1983. Ceramics, idols, axes, candelabrum, bronze items, glass items, decorative elements, terracotta statuettes, marble statues and statuettes are on display at the ar-


Ödemiş Müzesi pişmş toprak kaseler

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

65


yeni adıyla Yıldız Kent Arşivi ve Müzesi ilçenin zengin kültürel mirasını geleceğe taşıyor. Türkiye’de kent müzeciliği alanında ikinci bir örnek olan Yıldız Kent Arşivi ve Müzesi’nde 956 taşınır kültür varlığı ve bin 162 adet matbu eser bulunuyor. Müzede, Ödemiş tarihi odası, Ödemiş’in yerel oturma odası, çeyiz odası, efeler odası, Ödemişli sanatçılar odası ile ilçenin mutfağının tanıtıldığı özel odalar var. Sanatkarların kullandığı makineler, berber odası, tütün odası, çok sayıda fotoğraf ve el aletinin sergilendiği müzede en önemli bölümü kütüphane oluşturuyor. Buradaki kitapların bazıları tek nüsha ve akademisyenlerin araştırma yapabilmesi için arşivlenmiş. Türkiye’nin ilk sözlük kütüphanesinin oluşturulacağı müzede 367 adet sözlük var. Projeyle en az bin adet farklı dillerden çeviri yapan sözlük bir araya getirilerek Türkiye’de bir ilkin başarılması hedef leniyor.

Yıldız Kent Arşivi Müzesi

Tarihi Arasta Çarşısı

1800’lü yıllardan günümüze değin varlığını koruyan Ödemiş Tarihi Arasta Çarşısı, Osmanlı Dönemi açık arasta türünün ender örneklerinden biridir. Üç cami arasında olması ve çevresindeki 17 hanın ortasında yer alması nedeniyle ticari bir merkez durumunda olan çarşıda, günümüzde yok olmaya yüz tutmuş el zanaatları zamana karşı direniyor.

Küçükmenderes Havzası’nın açık hava müzesi Birgi

Bir zamanlar Aydınoğlu Beyliği’ne başkentlik yapan, zengin bir kültüre ve bir o kadar da etkileyici bir doğaya sahip olan Birgi kasabası, Bozdağlar’ın güney eteklerinde, Ödemiş’e 9 kilometre uzaklıkta bulunur. İlginç doğası, yeryüzü şekilleri, binlerce yıldır bereketle akan Birgi Deresi, zamana meydan okuyan konakları, camileri, medreseleri ile Birgi, Ödemiş ve çevresinin tarih, kültür ve inanç turizmi merkezidir. Bütün bu özellikleriyle Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınan Birgi, Ödemiş çevresi ve Küçükmenderes Havzası’nın açık hava müzesidir adeta. Birgi tarih ve kültür turlarının yanı sıra 66

Birgi

cheology section while various weapons from the Ottoman period, copper and silver items, glass items, handicrafts and clothes are exhibited in the ethnography section. There are 16, 106 registered artifacts in the Ödemiş Museum; 3,106 in the archeology wing, 870 in the ethnography wing and 12, 130 coins in the coin section.

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

İbrahim Hakkı Ayvaz City Museum

İbrahim Hakkı Ayvaz City Museum, which opened in June 2008 by the municipality, has two sections; one is where documents and items belonging to the family are displayed and the other section has been dedicated to famous Turkish singer Bedia Akartürk.


Birgi

alternatif turizm aktiviteleri için de oldukça elverişli bir doğal yapıya sahiptir. Birgi Deresi boyunca ve Hacıhasan Köyü yolu üzeri, kent içi kültür yürüyüşleri, foto safari ve bisiklet turları için ideal bir ortam sunar. Korunmuş kentsel dokusu ve geleneksel kültürü ile Birgi, İzmir’in önemli ekoturizm güzergahlarından da biridir. Birgi’de ziyaret edilecek en önemli unsurlar; Aydınoğlu Mehmet Bey Camii (Ulu Camii), Aydınoğlu Mehmet Bey Türbesi, Sultan Şah Türbesi, Çakırağa Konağı, Kale Medresesi, Sasalı Hamamı, Çarşı Hamamı, Sandıkkerimoğulları Konağı, Beyler Çeşmesi, Karaoğlu Camii, Dervişağa Hamamı, Dervişağa Medresesi, Dervişağa Camii, Bıçakcı Esseyit Hacı Ali Ağa Çeşmesi, Pankunduz (Küp Uçuranlar Kulesi), Kütüphane, Güdük Minare Mescidi, Demir Mağaza, Umurbey Heykeli, İmam – ı Birgivi Kabri’dir. Ayrıca restore edile-

Ödemiş Yıldız City Archive and Museum

The city archive and museum, which was a former hotel and reorganized as a museum by the municipality of Ödemiş, transports the borough’s rich cultural heritage to the future. There are 956 movable cultural assets and 1162 printed artworks in the Yıldız City Archive and Museum. There are special rooms inside the space such as the Ödemiş history room, a traditional Ödemiş living room, dowry room, a room dedicated to the heroes of Western Anatolia, a room reserved for the artists of Ödemiş and the culinary delights room. The library is the most important space in the museum which sports machines used by artists, a barbershop, tobacco room, many photographs and tools. Some of the books in the library are the only copies and have been archived for the use of academics. There are 367 dictionaries in the library and they will soon be moved

Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınan

Birgi, Ödemiş çevresi ve Küçükmenderes

Havzası’nın açık hava müzesidir adeta.

Birgi, which has been included in the World Heritage List, is like the outdoor museum of Ödemiş and the

Küçükmenderes Basin.

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

67


Çakırağa Konağı

Çakırağa Konağı,

Ege Bölgesi’nin, ilk

yapılışındaki mimari

üslubu korunmuş ender konak

yapılarından biridir.

Çakırağa Mansion

is the best preserved architectural

structure in the Aegean region.

68

rek kazanılan Birgi evleri ve sivil mimari örnekleri, sokaklar ziyaret edilmesi gereken mekanlar arasındadır.

Çakırağa Konağı

Ege Bölgesi’nin, yapılışındaki mimari üslubu korunmuş ender konak yapılarından biri olan Çakırağa Konağı’nın, 18’inci yüzyıl sonu, 19’uncu yüzyıl başlarında Çakıroğlu Şeref Ali Ağa tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır. Konaktaki duvar resimleri uzmanlarca 19’uncu yüzyıla tarihlendirilir. Üç katlı, dış sofalı, çift köşk odalıdır. Alt kat duvarları taş örgü, diğer duvarları ahşap çatı içine dolma teknikle inşa edilmiştir. Taş döşemeli alt katta hizmetli, nöbetçi, bekleme odaları ve ahır yer alır. Dik merdivenle çıkılan ara katta kışın kullanıldığı düşünülen alçak tavanlı odalar bulunur. Üçüncü kat yazın kullanılmakta olup, zengin süslemelerle bezenmiştir. Köşkün giriş katı hariç 14 odası vardır. Bu odalardan üçüncü katta bulunan iki tanesi çok ünlü olup, İstan-

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

to a brand new dictionary library.

Historical Bazaar

The historical bazaar in the borough which was built in the 1800’s, is one of the rare examples of outdoor markets in the Ottoman period. In the bazaar, this looks like a trade center in the middle of 15 business centers, stands against time by keeping traditional handcrafted arts.

Birgi: the outdoor museum of the Küçükmenderes Basin

The town of Birgi, which was once the capital of the Aydınoğlu Seigniory and has a rich culture and amazing nature, is located on the southern outskirts of Bozdağlar and 9 kilometers from Ödemiş. It is a center for history, culture and religious tourism with its interesting nature, Birgi Creek, mansion, mosques, and madrasah. Birgi, which has been included in the World Heritage List, is like the outdoor museum of Ödemiş and the Küçükmenderes Basin.


bul ve İzmir resimleri ile süslüdür. Söylentiye göre Çakıroğlu Mehmet Bey bu resimleri, biri İstanbullu diğeri İzmirli olan iki eşinin odalarına memleket hasreti çekmemesi için yaptırmıştır. 1977 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restore ettirilen ve 1983 yılında çevresi kamulaştırılarak mimari dokusunun bozulmaması sağlanan konak, 1995 yılından beri müze olarak hizmet veriyor.

Birgivi Mehmet Efendi Medresesi

Sultan II. Selim’in hocası Ataullah Efendi tarafından 1554 yılında taş ve tuğla kullanılarak inşa edilen çok kubbeli medresenin zemini taştandır. Kubbeli yedi odası bulunan medresenin her bir odasında ocak, mermer pencere kirişleri, pencerelerin üzerinde ışık sağlamak için yatay boşluklar, kitap ve kandiller için de duvarlarda nişler vardır.

Ulu Cami

Aydınoğlu Mehmet Bey tarafından 1308 – 1312 yılları arasında inşa ettirilen kare planlı caminin yapımında daha önceki medeniyetlerin izinden gidilerek kesme taşlar kullanılmış. Tuğladan zarif minaresi ilgi çeken Ulu Cami’nin mihrabı çifte kıvrık dallı, barok tarzı süslemelerle çevrili, firuze ve mor renkli geometrik yıldız ve geçmelerle süslü çinilerle kaplıdır. Selçuklu süsleme sanatının en güzel örneklerinden biri olan ceviz ağacından kündekari tekniği ile yapılmış minber tek bir çivi bile kullanılmadan yapılmış.

Sultan Şah Türbesi

1310 yılında inşa edilen ve Aydınoğlu Mehmet Bey’in kız kardeşine ait olan türbe Ulu Cami’nin doğusunda yer alıyor. Aydınoğulları’nın genelde kare ve sekizgen olarak planladıkları türbelerden farklı olarak Sultan Şah Türbesi altıgen olarak taş ve tuğladan inşa edilmiş. Üzerinde çiçek ve dairesel motif ler bulunan kapı çerçevesi mermerden yapılmış. Doğu ve batı cephelerinde yer alan pencerelerinden ışık sağlanan türbenin kitabesinde şöyle yazıyor; “Kadınların efendisi,

Çakırağa Konağı

Aydın Bey’in kızkardeşi Hanzade Hatun Muharrem ayının başında Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur.”

Aydınoğlu Mehmet Bey Türbesi

Ulu Cami’nin bahçesinde bulunan 1334 yılında inşa edilmiş. Çinko ile kaplanmış, kare planlı, altıgen kubbeli ve ana kapısı mermerden olan türbede Aydınoğlu Mehmet Bey, oğulları İsabey, Bahadır Bey ve Gazi Umurbey’e ait dört mezar bulunuyor.

Derviş Ağa Cami

Sekiz kemer ile desteklenmiş tek bir kub-

Birgi, in addition to history and culture tours, is an ideal spot for alternative tourism activities. The banks of Birgi Creek and the road to Hacıhasan village are ideal for hiking, photo safari and bicycle tours. Birgi, with its protected urban structure and traditional culture, is one of Izmir’s most important ecotourism routes. Here are some of the touristic spots that should be visited in Birgi: Aydınoğlu Mehmet Bey Mosque (Ulu Camii), the mausoleum of Aydınoğlu Mehmet Bey, the mausoleum of Sultan Şah, Çakırağa

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

69


“Ödemiş turizmde markalaşıyor”

Abdullah Dölek

Ödemiş Kaymakamı The district governor of Ödemiş

“İzmir’e 110 kilometre uzaklıkta bulunan Ödemiş, farklı turizm aktivitelerine olanak sağlayan doğal güzellikleri, tarihi dokusu ve verimli toprakları ile İzmir’in dört mevsim turizm hedefine ulaşmada en önemli değerlerinden biridir. İlçenin tarih ve kültür turizminde yükselen değeri

Birgi, ünü İzmir ve ülkemiz sınırlarını aşıp dünyada tanınır hale gelmiştir. Birgi’deki bin konutun 300’e yakını aslına uygun olarak restore edilerek otantik bir ortam sağlanmıştır. İnanç turizmi açısından da oldukça önemli bir potansiyele sahip olan yöre, özellikle hafta sonları tarih ve kültür meraklılarını ağırlamaktadır. Bölgede İzmir Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle yürütülen Birgi Kültür Yolu Projesi kapsamında da çok önemli çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalarda Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Ertuğrul Günay’ın büyük katkıları olmuştur. Kendisine tüm Ödemişliler adına teşekkürlerimi sunuyorum. Bozdağ, ilçemizin bir diğer önemli turizm değeridir. Gölcük beldesi ile birlikte dağ, kış, yayla turizmi ve ekoturizme elverişli bir yapıya sahip olan Bozdağ’ın mevcut potansiyelinin daha iyi değerlendirilmesi için

tanıtım faaliyetlerine ağırlık vermeyi planlamaktayız. Bu kapsamda bölgede, belirlenecek bir spor dalında Türkiye şampiyonası düzenlemeyi hedef liyoruz. Bir diğer projeyle de bölgenin tanıtımını sağlamak adına Türk ve dünya basınının önde gelen temsilcilerini ilçemizde ağırlamayı düşünüyoruz. Ancak bütün bu çalışmalardan önce yapmamız gereken bir şey var ki; o da İzmir ile aramızdaki mesafeyi kısaltmak ve Bozdağ’a ulaşımı kolaylaştırmak. Bu noktada Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanımız Sayın Binali Yıldırım’ın talimatıyla çeşitli çalışmalar yürütülüyor. Kendisine bu açıdan teşekkürü borç bilirim. Nihayetinde ulaşım ve altyapı sorunu çözüldüğünde kültürün de, turizmin de, yatırımın da önü açılıyor. Bu sayede Ödemiş’in tarih, kültür, inanç, spor, kış, yayla turizm değerlerinin markalaşmasının önündeki engeller de kalkmış oluyor.”

“Ödemiş is becoming a brand in tourism” “Ödemiş, which is 110 kilometers from Izmir, is one of Izmir’s most valuable assets in extending tourism to 12 months with its scenic beauties, historical structure and fruitful lands. Birgi, the borough’s rising star in history and culture, is now a well known destination in the world. nearly 300 of the 1000 historical houses in Birgi have been restored to their original state, establishing an authentic environment. The region, which has immense potential on religious tourism, welcomes history and culture enthusiasts during the weekends. Many important works have been done in accordance with the Bilgi Culture Road

70

Project sponsored by the Izmir Development Agency. Our Minister of Culture and Tourism Ertuğrul Günay has had contributed immensely to these efforts and I’d like to thank him on behalf the people of Ödemiş. Bozdağ is another important touristic destination in our borough. We are planning on accelerating advertising efforts to take better advantage of the potential of Bozdağ, which is ideal for winter, mountain, plateau and ecotourism. Within this context, we are thinking about hosting a national sports competition in the region. On the other hand, we are planning to

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

invite members of the national and international press to our borough for advertising purposes. However, we even tackle these issues, we need to shorten the distance between our borough and Izmir and make transportation to Bozdağ easier. We are coordinating with the Minister of Transportation, Maritime and Communication Binali Yıldırım on this. I would also like to thank him for his efforts. When issues like transportation and infrastructure are solved, tourism and related investment become available, and that will make Ödemiş a brand in history, culture, religion, sports and winter tourism.”


Mansion, Kale Madrasah, Sasalı Turkish Bath, Çarşı Turkish Bath, Sandıkkerimoğulları Mansion, Beyler Fountain, Karaoğlu Mosque, Dervişağa Turkish Bath, Dervişağa Madrasah, Dervişağa Mosque, Bıçakcı Esseyit Hacı Ali Ağa Fountain, Pankunduz (Küp Uçuranlar Fortress), Library, Güdük Minare small mosque, Demir Shop, Umurbey Statue, and the tomb of İmam – ı Birgivi. Also, the renovated historical Birgi houses and civilian architectural examples must also be seen.

Çakırağa Mansion Ulu cami

Dervişağa Cami

beye sahip Derviş Ağa Cami, 1663 yılında inşa edilmiş. İnce ve tek şerefeli bir minareye sahip olan camide iki sıra halinde bulunan pencerelerden ışık sağlanıyor. Son cemaat mahalinde yer alan, iç tonozu taşıyan dört kolon korint stilinde.

Karaoğlu Cami ve Çeşmesi

1762 yılında inşa edilen cami ve çeşmesi Osmanlı mimarisine iyi bir örnek. Merkezi kubbe iki yarım kubbe ile destekleniyor. Son cemaat mahallinde üç sivri kemer bulunmakta. Mihrap, minber ve

müezzinin bulunduğu yer mermerdir, kubbeler ise çinko kaplı. Çeşmenin altı kolonu yuvarlak kemerlerle birbirine bağlı ve çeşmenin 12 cephesinde musluklar bulunuyor.

Kule

Yuvarlak temel üzerinde on cepheli olarak inşa edilen kule Bizans dönemine ait. Taş ve harç kullanılarak yapılan kulenin tek kapısı güney tarafında bulunuyor. 1997-1998 yıllarında restore edilerek restoran olarak

It is believed that the mansion, one of the rare examples that have managed to preserve its original state in the Aegean region, was built at the end of 18th century or the beginning of 19th century by Çakıroğlu Şeref Ali Ağa. The wall paintings in the mansion have been dated to 19th century by experts. It has three f loors, an outer anteroom and two master suites. The walls on the lower f loors were made with stone braiding and the rest with wood with a filling technique. The servant rooms, waiting rooms and stable are located on the stone covered ground f loor. There are low ceiling rooms which were probably used during the winter in the mezzanine which is accessed via steep stairs. The third f loor was used during the summer and is decorated richly. There are 14 bedrooms in the mansion excluding the entrance level. Two of these rooms located on the third f loor are famous and adorned with paintings of Istanbul and Izmir. According to legend, Çakıroğlu Mehmet Bey had commissioned these paintings for his two wives- one from Izmir and one from Istanbul- to ease their yearning for their hometowns. The mansion, which was restored in 1977 by the Ministry of Culture and Tourism, has been serving as a museum since 1995.

Birgivi Mehmet Efendi Madrasah

The ground f loor of the madrasah, constructed by Sultan Selim II’s teacher

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

71


“Ödemiş keşfedilmeyi bekliyor” diyesi olarak, ilçemiz ve bölgemizin turizme açılmasına yönelik iddialı projeleri uygulamaya çalışıyoruz. İlçemiz ve bölgemize ait taşınır kültür varlıklarını koruma altına alıp, sergilemek amacıyla oluşturduğumuz Yıldız Kent Arşivi ve Müzesi (ÖYKAM), ilçemizin iç ve dış turizme açılması yönünde önemli bir adım olmuştur. Binlerce obje, on binlerce doküman ve görsel ile önemli bir bölümü eski Türkçe olan nadide eserlere ev sahipliği yapan ÖYKAM, 11 ayda yerli ve yabancı 12 bin kişi tarafından ziyaret edilmiştir. ÖYKAM’ın Ödemiş dışında Bergama, Balıkesir ve Burhaniye’de açtığı “Yunan Ordusu Anadolu’da” başlıklı fotoğraf ve obje sergisi yaklaşık 10 bin kişi tarafından gezilmiştir.

Kasım’ında oluşturduğumuz “Köylü Üretici Pazarı”, organik ve taze ürün almak isteyen yerli turistlerin akınına uğramaktadır.

İlçemiz tarım ve hayvancılık töründe, bölgenin en büyük pazarına sahiptir. Cumartesi leri kurulan bu pazarın içinde,

sekhalk gün2011

Ödemiş, çevre ilçelerle birlikte, Ege’nin görülmeye değer ve değerleri keşfedilmeyi bekleyen önemli bir yerleşmesidir.”

“Ödemiş, which is one of Izmir’s most beautiful boroughs with its history, culture and nature, is the central borough of the Küçük Menderes Basin. Because our borough is far from main highways that connect the cities, tourism is not well developed. For this reason, as the Municipality of Ödemiş, we are trying to implement assertive projects to develop tourism in our region.

oping tourism in the borough. The museum, which exhibits thousands of objects, tens of thousands of documents and rare books, was visited by 12 thousand people in the last 11 months. The museum’s “The Greek Army is in Anatolia” photography exhibition which was also opened in Bergama, Balıkesir and Burhaniye, was visited by nearly 10 thousand people.

The Yıldız City Archive and Museum, which we have established to protect and exhibit the cultural assets in our region, is a big step in devel-

Our borough has the biggest outdoor market in the region. The market, which is set up every Saturday, includes organic fruits and vegetables.

Our Women’s Handicrafts exhibition carries our past culture and traditions into the future. Products handmade by the women of the borough are sold every Saturday at the outdoor market. Products made during our handicraft workshops are also exhibited here. The Women’s Cooperative, which was established in 2011, works to enrich and revitalize handicrafts and oversee the sale and exhibition of handcrafted products.

Bekir Keskin

Ödemiş Belediye Başkanı Ödemiş Chief Magistrate

“Tarihi, kültürü ve doğasıyla İzmir’in en güzel ilçelerinden biri olan Ödemiş, Küçük Menderes Havzası’nın merkez ilçesi konumundadır. İlleri birbirine bağlayan ana yollardan uzak olması nedeniyle, Ödemiş’te turizm faaliyetleri yeterince gelişmemiştir. Bu nedenle Ödemiş Bele-

Kadın El Sanatları sergimiz ise, köklü kültürümüzden süzülen zenginliklerimizi günümüze taşımaktadır. Cumartesi Pazarı içinde kurulan sergide, Ödemişli kadınların el emeği göz nuruyla hazırladıkları ürünler satışa sunulmaktadır. Belediyemiz bünyesinde açılan el işleri kurslarının ürünleri de, bu sergide açılmaktadır. 2011 yılında kurulan Kadın Kooperatifimiz, kadın el sanatlarının yaşatılıp zenginleştirilmesi, içeride ve dışarıda sergilenip pazarlanması konusunda çalışmalar yürütmektedir.

“Ödemiş is waiting to be discovered”

72

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Ödemiş is an important settlement in the Aegean Region worthy of discovery.”


The Mausoleum of Sultan Şah

The mausoleum, which was built in 1310 and belongs to the sister of Aydınoğlu Mehmet Bey, is located in the east of Ulu Mosque. The mausoleum, unlike the other square and octagonal mausoleums built by Aydınoğulları, is hexagonal and built with stone and bricks. The frame of the door which has f lower and circular decorations is made from marble. The mausoleum has an epigraph which establishes the date of death of Hanzade Hatun.

Aydınoğlu Mehmet Bey Mausoleum

The mausoleum built in 1334 is inside the yard of Ulu Mosque. The main door of the square planned mausoleum, covered with zinc and a hexagonal dome, is made from marble. There are four tombs inside the structure belonging to Aydınoğlu Mehmet Bey, and his sons İsabey, Bahadır Bey and Gazi Umurbey.

Derviş Ağa Mosque Gazi Umur Bey

hizmete açılan kule günümüzde ise atıl durumda.

Gazi Umur Bey

Gazi Mehmet Bey’in oğlu olan ve 18 yaşında denizcilik hayatına başlayan Umurbey, Aydınoğlu Beyliği’nin üçüncü hükümdarı olduğunda 25 yaşındaydı. Düşmana karşıson derece atak ve taktik baskın şeklinde manevralar yapmasıyla tanınan Umurbey, 1348 yılında Haçlı donanmasına karşı yapılan bir deniz muharebesinde, 39 yaşında şehit oldu. Kabri Birgi’de babasının türbesindedir.

Yeryüzü cenneti Bozdağ

İzmir ve Manisa illeri arasında doğal bir sınır oluşturan ve yüksekliği 2 bin 159 metre olan Bozdağlar, Ege’nin bereketli topraklarıyla çevrilidir. Turizmi 12 aya yayma hedefinde İzmir’in

Ataullah Efendi in 1554 with stone and brick, is stone and the madrasah has multiple domes. In each of the seven rooms covered with domes, there are ovens, marble window beams, vertical spaces above the windows for lighting and niches inside walls for books and candelabrum.

Ulu Mosque

Cut stones were used in the construction of this square planned mosque which was commissioned by Aydınoğlu Mehmet Bey between the years 1308 and 1312. The altar of the mosque, which attracts attention with its elegant minaret made from brick, is surrounded with baroque style decorations and covered with purple geometric and star shaped tiles. The pulpit, made from walnut tree with the kündekari technique, was built without the use of a single nail.

The mosque, which has a single dome supported by eight arches, was built in 1663. Lighting is provided by two rows of windows on the mosque which has a slender minaret. There are four Corinth style columns in the last congregation area that carry the inner vault.

Karaoğlu Mosque and Fountain

The two structures built in 1762 are good examples of Ottoman architecture. The central dome is supported by two semi circular domes. There are three pointy arches in the last congregation area. The altar, pulpit and the desk of the muezzin are marble and the domes are covered with zinc. The six columns of the fountain are connected to each other with round arches and there are taps in all the 12 fronts.

Tower

The tower, which was built on a round foundation with 10 fronts, is from the Byzantine era. The only door of the stone and mortar tower is in the south. It was

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

73


Brand products

Marka ürünleri Yılda üç kez ürün alınabilen verimli topraklara sahip olan Ödemiş’in ekonomisi tarıma dayalıdır. İlçe yüzölçümünün yüzde 36’sı tarım arazisidir. İlçede yaşayan 21 bin aileden fazlası tarımla uğraşmaktadır. Ödemiş’te yetişen başlıca tarım ürünleri patates, incir, zeytin, susam, kestane, tütün, üzüm ve yaş sebzelerdir. Sarı lop incir “Ege İnciri” ve “Ödemiş Patatesi” ilçenin coğrafi işaret sistemi ile tescillenmiş ürünleridir. Türkiye’de kestane denildiğinde akla ilk olarak Bursa gelse de, ülkedeki kestane üretiminin yüzde 50’ye yakını Ödemiş ve çevresinde yapılıyor. Bursa ile özdeşleşmiş kestane şekerinin kestanesi de Ödemiş’ten gidiyor. Bunların yanı sıra Bademli yöresi meyve fidanı yetiştiriliciliği ve kiraz üretimi alanlarında Türkiye ekonomisinde büyük bir paya sahip. Yörede 1968 yılından bu yana faaliyet gösteren Bademli Fidancılık ve Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, Türkiye’nin en eski ve en büyük kooperatif lerinden biri. 300 üreyi bulunan kooperatif meyve fidanı, süs bitkileri, zeytinyağı, süt, yoğurt ve ayran üretiyor. Ödemiş’te üretilen bir diğer önemli ürün ise Ödemiş Deri Tulum Peyniri. Ege bölgesinde sadece Ödemiş’te yapılan bu peynir çeşidinin lezzetini bilmeyen yoktur. 74

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

The economy of the borough, which has fruitful lands, is based on agriculture. 36% of its acreage is agricultural lands. More than 21 thousand people work in agriculture. Potato, figs, olive, sesame, chestnut, tobacco, grape and vegetable are grown in the borough. Yellow figs, the fig of the Aegean and the Ödemiş Potato are the registered brands of the borough. Nearly 50% of chestnut production is undertaken in Ödemiş and its vicinity although Bursa is the first city that comes to mind in Turkey in chestnut production. In addition, bademli and its vicinity have great ratios in Turkish economy when it comes to fruit sapling growth and cherry production. The Bademli Agricultural Development Cooperative, which was established in 1986, is one of the oldest and biggest cooperatives in Turkey. The cooperative, which has 300 members, produces fruit saplings, ornamental plants, olive oil, milk, yoghurt and ayran. Another important product that comes from Ödemiş is the Ödemiş Deri Tulum Cheese, which is incredibly tasty.


Bozdağ restored in 1997-1998 and used as a restaurant for a while but it is empty now.

Gazi Umur Bey

Umurbey, the son of Gazi Mehmet Bey, who began sailing when he was 18 years old, was 25 when he became the third ruler of the Aydınoğlu Seigniory. Umurbey, who was known as a skillful warrior, died at the age of 39 in 1348 during a battle against the crusaders. His tomb is located inside the mausoleum built for his father,

Bozdağ: Heaven on earth

Bozdağ elindeki en önemli koz Bozdağlar’dır. Kayak merkezi ile kış ve dağ turizmine, çevresindeki Gölcük, Subatan, Elmabağı, Bozdağ, Çamyayla, Başova, Ayvacık, Gündalan, Küçük ve Büyük Çavdar yaylaları ile de yayla turizmi ve ekoturizme uygun alanlar sunar. Geçmişten günümüze Ege’deki yaylacılık

faaliyetlerinin merkezi olan Bozdağlar üzerindeki yaylaların en büyüğü Gölcük Yaylası’dır. Yayla, içinde bulunan yaklaşık 1 kilometrekarelik alüvyon set gölü ile turistik açıdan önemlidir. Göl çevresindeki düzlükler ve gerisindeki orman dokusu ekoturizm için uygun alanlardır. Günümüzde göl ve çevresi

The 2159 meter high Bozdağlar, which form a natural border between İzmir and Manisa, are surrounded with the fruitful lands of the Aegean. Bozdağlar are Izmir’s best bet in spreading tourism to 12 months. They provide various alternatives with the ski center in the winter and options for plateau tourism and ecotourism during the summer with Gölcük, Subatan, Elmabağı, Bozdağ, Çamyayla, Başova, Ayvacık, Gündalan, and Küçük and Büyük Çavdar plateaus. The biggest plateau on Bozdağlar is the Gölcük Plateau. 1 one kilometer square alluvium set lake on the plateau is an

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

75


important touristic destination. The f lat areas around the lake and the forest behind it are ideal spaces for ecotourism. The lake and its vicinity are important recreational areas. The lake also provides an ideal atmosphere for fishing and small boat rides. Gölcük, were plenty of accommodation is available, is swarmed with visitors during the summer who take advantage of the cool air and green nature. The Bozdağ and Elmabağı plateaus covered with lush forest are the best places for ecotourism with their rich f lora, water resources and cool air.

Kadın el sanatları pazarı

Yapmadan dönmeyin

Don’t return before

- Ödemiş kebabı ve Töngül Pidesi yemeden,

- Eating Ödemiş kebab and Töngül Pita,

- Birgi – Çakırağa Konağı’nı görmeden,

- Visiting Birgi – Çakırağa Mansion,

- Kadın el sanatları pazarını gezmeden,

- Going to the Women’s handicraft market,

- Patatesinden, kestanesinden ve deri tulum peynirinden almadan,

- Buying potatoes, chestnuts and deri tulum cheese,

- Bozdağ’da kayak yapmadan,

- Skiing in Bozdağ and,

- Gölcük’e çıkmadan dönmeyin.

- Going up to Gölcük.

önemli bir rekreasyon-piknik alanıdır. Gölü aynı zamanda balık avlama ve sandal gezileri için ideal bir atmosfer sunar. Konaklama sorununun bulunmadığı Gölcük, serin havası ve yeşilin her tonunu barındıran coğrafyasıyla özellikle yaz aylarında günübirlikçilerin akınına uğrar. Gür ormanlar ile kaplı Bozdağ ve Elmabağı Yaylaları da zengin f lorası, su kaynakları ve yazın bile 20-24 derecelerdeki serin havasıyla Bozdağlar’ın 76

ekoturizm için en hazır bölümü olarak nitelendirilebilir. Bozdağ Yaylası’nın doğusunda 2 bin 159 metreye kadar yükselen Bozdağ zirvesi Ege’nin kış sporları merkezidir. Kışın beyaz bir örtüyle kaplanan Bozdağ`dan Gündalan Yaylası’na oradan da Büyük Çavdar Yaylası’na ulaşıldığında, bin 500 metreden zirveye kadar uzanan bir telesiyej ve kayak pistleri dikkat çeker. Yay-

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

The peak of Bozdağ that is on the east of the plateau with the same name is at 2159 meters and is Aegean’s winter sports center. There are chairlifts and ski courses from 1500 meters up until the peak at Büyük Çavdar Plateau. The hotel on the plateau and the small motels in the village of Bozdağ are ideal for accommodation. The panorama of the peak is mesmerizing. Subatan, another plateau on Bozdağlar, takes its name from the small waterfall on the plateau. Subatan Plateau attracts attention with its lush forests, clean air and cold waters. These plateaus are also the homeland of many healing plants.

Women’s handicrafts

Needle lace, laces, and canvases… All these products handcrafted by the women of Ödemiş are sold in the bazaar every Sunday. Threads that are used in embroidery are produced specially by embroiders. Embroidery motifs which are made for the corners of fabrics and head scarves can turn into larger elements by combination. The women in the borough also learn how manufacture souvenirs at workshops organized by the municipality. The items that attract the most attention are the clothes made with Ödemiş silk.

Festival and important events

September 3 is the day of the Independence Festival in Ödemiş. That is followed by the Ödemiş National Fair


Nasıl gidilir?

ladaki otel ile Bozdağ köyündeki otel ve pansiyonlar konaklama için uygun yerlerdir. Zirvenin manzarası ziyaretçileri büyüler. Bozdağlar’ın bir diğer yaylası olan Subatan Yaylası, adını içinde bulunan küçük ölçekli bir düdenden alır. Subatan Yaylası, çevresindeki Çamyayla, Artıcak, Ayrıcak, Başova yaylaları ile birlikte gür ormanları, oksijen deposu havası ve buz gibi sularıyla doğa meraklılarını cezbeder. Ulaşım sorununun bulunmadığı Bozdağ yaylaları birbirinden şifalı bitkilerin de ana vatanıdır.

Kadın El Sanatları

İğne oyaları, danteller, mekik oyaları, kanaviçeler… Ödemişli kadınların tüm hünerlerini ilmek ilmek işlediği bu ürünler ilçede her cumartesi kurulan pazarda satışa sunuluyor. Oya yapımında kullanılan iplikler, oyacılar tarafından özel olarak hazırlanıyor. Kumaş ve başörtüsü kenarına yapılan oya motifleri birleşti-

on September 3- 13, and the agricultural and children’s books fairs. The ornamental plants fair, is a colorful event. Other festival in the borough are; the first bullet festival, organized on the last Sunday of each May, Bademli Cherry Festival that takes place the last week in May, Davut Dede Festival in Konaklı’, Gencer Festival in Hamamköy and Selli Holiday which takes place on Sunday after the religious holidays.

Traditional dishes

Ödemiş is famous for its special kebab, keşkek, köpüoğlu Turkish dumplings, buttered bread, heybeli soup, dibile, kumpir çıyartma, gaygırtma, yağlı sulu akıtma, höşmerim, sinkonta, bezdirme, kömbe, stuffed bread, kestirme soup, ısırgan avukması, spinach soup, rice with spinach, pan pita, stuffed cabbage, pumpkin dessert, kurt baklava, kalburabastı and töngül pita. In addition, many herbs that only grow in the region enrich its cuisine.

İzmir kent merkezine 112 kilometre uzaklıkta olan Ödemiş’e ulaşım, karayolu ve demiryolu ile sağlanıyor. İlçe merkezinden ve İzmir otogarından sabah 05.00’ten akşam 21.00’e kadar yarım saat ara ile karşılıklı otobüs seferleri düzenleniyor. Ayrıca ilçe merkezinden Alaşehir-Salihli-SelçukKuşadası’na karşılıklı seferler bulunuyor. Ödemiş-Torbalı-İzmir demiryolu hattından günde beş kez karşılıklı seferler var.

How to get there? Transportation to the borough, which is 112 kilometers from Izmir city center, is provided by highway and railway. There are buses that run between the borough and Izmir from 5 in the morning until 9 at night with half hour intervals. There are also bus rides to and from Alaşehir-Salihli-Selçuk and Kuşadası. There are five scheduled train rides on the ÖdemişTorbalı-İzmir railway line.

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

77


Töngül pidesi

Ödemiş köfte rilerek çeşitli boylarda, farklı amaçlarla kullanılabilecek örtüler de yapılıyor. Ödemişli kadınlar belediyenin açtığı kurslarda tel kırma ve hediyelik eşya üretimi de yapıyor. Bunlar arasında en çok ilgi çeken ise düzenlenen defilelerde sergilenen Ödemiş ipeğinden tasarlanan elbiseler.

Festival ve şenlikler

Ödemiş’te 3 Eylül Kurtuluş şenlikleri günüdür. Bu günü 3- 13 Eylül tarihi arasında düzenlenen Ödemiş Milli Fuarı, kültürel etkinlikleri ve Milli Fuar çerçevesinde tarım ve çocuk kitapları 78

fuarı izler. Ödemiş Süs Bitkileri Fuarı da her yıl renkli görüntülere sahne olur. Yörenin diğer festival ve şenlikleri ise, Mayıs ayının son haftası pazar günü kutlanan İlk kurşun Bayramı, Mayıs ayının son haftasında Bademli Kiraz Festivali, dini bayramların haftasında Konaklı’da Davut Dede Şenliği, Hamamköy’de Gencer Şenliği, dini bayramları takip eden haftanın pazar günü Bademli’de Selli Bayramı’dır.

Yöresel lezzetler

Yörenin kendine has yemekleri, Ödemiş kebabı, keşkek, köpüoğlu mantısı, yağlı

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

ekmek, heybeli çorba, dibile, kumpir çıyartma, gaygırtma, yağlı sulu akıtma, höşmerim, sinkonta, bezdirme, kömbe, ekmek dolması, kestirme çorbası, ısırgan avukması, ıspanak çorbası, ıspanak pilavı, tava pidesi, lahana sarması, kabak tatlısı, kurt baklavası, kalburabastı ve töngül pidesidir. Kar helvası, köpük helva, koru suyu, saç pidesi de meşhurdur. Ayrıca ebegümecinden pazıya, dakırdalaktan gelinciğe, semizotundan iğneliğe, bıcıktan turpotuna yörede yetişen tüm otları Ödemiş sofralarını zenginleştiriyor.


İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

79


Güncel / Actual

80

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013


İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

81


Sanatçı / Artist

“Heykel kuşaklar arasında bellek oluşturur” “Yürümeyi yeni beceren bebelerin heykeli oyun parkı, kaydırak gibi bellemeleri ve ona tırmanmak için huysuzlanmaları benim için heykelin kullanılması demek oluyor.” Söyleşi / İnterview: Derya ŞAHİN Fotoğraflar / Photographs: Onur Şan-Bihrat Mavitan Arşivi

“Sculpture creates a memory between generations” “When toddlers learn to use the slides in the playground-which is their sculpture and their restlessness to climb these slides, means the using of this sculpture.”

D

B

Heykel sanatının insanların hayatına nüfuz ettiği ölçüde amacına ulaşacağını belirten Mavitan heykelin kuşaklar arasında bellek oluşturma gibi bir misyonu olduğuna dikkat çekiyor. Bu noktada heykelin kullanılabilir olmasının önemine değinen sanatçıya göre, bir heykel çocuklar altında oyun oynuyor, insanlar önünde fotoğraf çektiriyor, sevgililer yamacında buluşuyor ve anılara konu oluyorsa ise heykeldir.

Mavitan, who states that the art of sculpturing can only reach its goal if it creeps into the lives of people, points out that sculptures act as a memory between generations. According to the artist, who points out to the importance of the sculpture’s disponibility at this point, a statue has fulfilled its purpose if children are playing under it and people are taking photographs in front of it. Mavitan, who says that Izmir is lucky with regards to piazzas and sculptures,

oğma büyüme Karşıyakalı, sanatkâr bir ailenin ferdi Bihrat Mavitan. Rüyalarını, umutlarını, hayallerini çocukluk yıllarından bu yana resme döken, ilk gençlik yıllarından bu yana da bunları heykele dönüştüren sanatçı, her şeyin resminin çizilebileceğini, resmi çizilebilen her şeyin de heykelinin yapılabileceğini söylüyor.

82

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

ihrat Mavitan was born and raised in Karşıyaka and is a member of a family filled with artists. The artist, who has transferred all her hopes and dreams to her paintings at an early age and has moved on to sculpturing in her teens, says that everything can be transferred to painting and everything that has been painted can be turned into a sculpture.


İzmir’in meydanları ve barındırdığı heykeller açısından Türkiye’nin en şanslı kentlerinden biri olduğunu ifade eden Mavitan, kentin tarihindeki önemli olay ve kişilerin heykelinin yapılması gerektiğini vurguluyor.

nerede olması kararını, işin erbabı olan sanatçılar, mimarlar ve tasarımcılara bırakmalıdırlar.” Bu deyiş bir sanatçı dostumun düşüncelerinden alıntıdır. Ama ben bu konuda daha sert ve daha ........ düşünmekteyim...

Geçmişi 8 bin 500 yıl öncesine dayanan, onlarca medeniyete beşiklik etmiş, pek çok efsaneye konu olmuş bir kent İzmir. Böylesine zengin bir tarihi ve kültürel mirasa sahip olan İzmir’in bu değerleri kentin heykellerine yansımış mı sizce? Mavitan: İzmir’de, kentin 8 bin 500 yıllık geçmişine yaraşır, yeterli sayıda ve kalitede heykel olduğunu düşünmüyorum. Gerçi bu durum İstanbul, Ankara ve diğer şehirlerimiz için de geçerli. “Bir kenti yönetenler, atanmış ve seçilmiş bile olsalar, sanat eseri söz konusu olunca mimari, kent planlaması, kent mobilyaları ve heykellerin nasıl ve

Heykellerin kentler açısından önemi ve yüklendiği misyonlar nelerdir? Mavitan: Heykel çevresi için ihtiyaç duyduğu meydanı ile vardır. Meydan ise insanların toplanması, alkışlamak, alkışlanmak, reddetmek ya da kabul etmek için vardır. Bellek yoksulu ülkemizde, anmak için, unutmamak için olmalıdır. Yani önce meydan sonra heykel gelir. Küçükken altında oyun oynanır, ilk gençlikte önünde arkadaşlarla fotoğraf çektirilir. Merak duyulursa incelenir; kimin, ne zaman, ne gerekçeyle, hangi malzemeyle yaptığı incelenir. Daha sonra yavuklu ile oralarda buluşulur. Çocuklanınca babasının onu

adds that statues of important people and events in the history of the city must be produced. Izmir is a city that has a past of 8500 years and a city that has hosted many civilizations. Do you think the profound history of Izmir has been reflected on the statues in the city? Mavitan: I don’t believe that Izmir has that many statues that reflect the 8500 year old history of the city, although this goes for Istanbul, Ankara and other cities in our country. Even though the local authorities of a city are elected or appointed, they should leave the placement of sculptures and artworks and urban planning to artists. This is a quote from a friend of mine who is also an artists. I feel more strongly about this issue What is the importance of sculptures for cities? Mavitan: A sculpture needs a piazza

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

83


bu heykele getirdiği yıllara dair anılar anlatılır. O heykel bir anda üç kuşağa bellek oluşturur. İşte heykelin misyonu budur ve son derece önemlidir. Bu açıdan değerlendirdiğinizde İzmir ile heykelleri arasında nasıl bir ilişki var? Mavitan: İzmir meydanları ve barındırdığı heykeller açısından en şanslı kentlerimizdendir. Küçücük Sakız, 84

Sisam ve Midilli Adalarında bu sayı akıl almaz derecede çoktur. Sanat tarihinde Yunan Heykel Sanatı Bölümü en çok yer tutanlardan biridir. Bizde 450 yıl önce heykel yapmak Tanrıya şirk koşmak olarak algılandığı için günah sayılırdı. Bugün geldiğimiz noktada ise dünya heykelcileri ile yarışacak sanatçılarımız ve eserlerimiz var. Avrupa’da “heykel” isimli otobüs durağı yoktur örneğin; İzmir ve

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

and piazzas are needed for people to come together, applaud or reject the art. In our country, where people have short memories, we need statues to remember. So, first you need the piazza and then the statue. When you are a kid, you play under it and when you grow up you take a picture in front of it. If you are into it, you study it; you want to know what it is made of. Then, maybe you meet your loved one beside it. When you have


kids, you tell them that their father had brought you here. That statue creates a memory for three generations and this is the real mission of a sculpture. When you look at the issue with this regard, what kind of a relationship exists between Izmir and its sculptures? Mavitan: İzmir is one of the luckiest cities in turkey in terms of piazzas and sculptures. There are many sculptures on little Greek islands such as Chios, Samos and Lesbos. Greek Sculpture is very important in art history. 450 years ago, it was considered a sin to produce sculptures in our country, but today we have world class artists and artworks. There isn’t a bus stop in Europe called “sculpture” but we have one in Izmir and Bursa.

Bursa’da ise vardır. İzmir’deki heykeller içerisinde en önemlileri ve kenti en çok yansıtanlar hangileri sizce? Mavitan: Buna benim yaptıklarım da dâhil “böyle bir heykel yok” derim. Çünkü heykel kenti değil, tarihi yansıtmalıdır. Susurluk’ta ayran bardağı heykeli, Gemlik’te çatala batmış zeytin heykeli, Isparta’da pembeye boyanmış koca bir gül heykeli vardır ve

Which sculptures in Izmir are the most important ones and best ref lect the identity of the city? Mavitan: I would say none, including the ones I did because sculptures should ref lect history, not the city. There is the ayran glass sculpture in Susurluk, an olive on a fork statue in Gemlik and a huge pink rose sculpture in Isparta and they are horrible. The best ones are the Human Rights Monument, the Women’s Right Monument and the Atatürk Monument in Selçuk. The first two are

in Karşıyaka, the other one is in Aydın. There is a very weird statue of a man on a donkey right across from the Atatürk Monument on Cumhuriyet Square and it is a disaster. Why and how it was put there I can’t imagine. Are there any sculptures that you think should be in Izmir? Mavitan: I believe that the sculptures of important people and events in the history of Izmir must be in the city. For example, we have to have statues of teachers that are from Izmir, such as Şeker Kemal, Vehide Baha Pars, Nahit Ulvi Akgün etc… Nahit Ulvi Akgün was my teacher and I always thought of producing a sculpture of him sitting at a café. I suggest this as a project. The statue of Ahmet Piriştina must be selected through a competition. I believe that all important sculptures must be chosen through competitions. This will stop plagiarism. I’m sure you know which sculpture I’m talking about. I also propose street sings with busts. You are working on a monument that symbolizes the sea trade of Izmir in Konak. Can you tell us about that? Mavitan: This sculpture was a silver piece of 24 centimeters at one of my exhibitions. The late Ahmet Piriştina wanted me to enlarge it 24 meters, I

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

85


was honored that I was going to have a monument at a place I once fished and grew up. A colleague of mine had said that this sculpture- the keel of a shipsmelled of the sea and that also made me happy. Unfortunately Piriştina couldn’t see the end product but as far as I’m concerned this is for his memory. You say that it is important that sculptures are usable. Do you think the sculptures in Izmir are used? Mavitan: Yes, a street vendor ties his cart to may galley sculptures before he goes home for the night. He comes back in the morning and unchains his tray and sells his stuff at Konak Pier- Konak Pier. And yes, because of that sculpture I know who has fallen in love with whom… Yes, soldiers who take a weekend leave pose in front of it and send the photos to their families. There is a guy who takes Polaroid pictures there… Yes, on summer nights, two retired gentleman eat and drink there. If I am ever there, I will sit and drink with them... When toddlers learn to use the slides in the playground-which is their sculpture- and their restlessness to climb these slides, means the using of this sculpture. Mine seems to be the only sculpture in Izmir that is used. And I want Okay Temiz to steal that sculpture. I will propose that one day.

korkunçturlar. Bu tarihe bakışla İnsan Hakları Anıtı, Kadın Hakları Anıtı ve Selçuk’taki Atatürk Anıtını söyleyebilirim. İkisi Karşıyaka’da, diğeri Aydın’a aittir. Cumhuriyet Meydanı’nda Atatürk Heykeli ile alay edercesine, aynı aks üzerinde Botero nam kişinin neredeyse eşek üzerinde bir adem heykeli, arkadaki otelin girişine konmuştur. Bu ne aymazlıktır? Neden o heykel ve neden orası seçilmiştir? 86

İzmir’de mutlaka olması gerektiğini düşündüğünüz bir heykel ya da heykeller var mı? Mavitan: İzmir’in tarihçesinde geçen önemli olayların ve kişilerin heykelleri gerekir diye düşünüyorum. İzmir’de adı geçen öğretmenlerimizin heykelleri olmalıdır: Şeker Kemal, Vehide Baha Pars, Nahit Ulvi Akgün ve benzeri… Nahit Ulvi Akgün hocam olmuştu ve hep Sevinç Pastanesi’nde bir sandalyede otururken heykelini yapmayı düşle-

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

İzmir is hosting an important organization- the International Sculpture Workshop. Does this organization coalesce with the city and change the way the people of Izmir look at sculptures? Mavitan: There is a line on the brochure for the Stockholm Metro Line that says ‘the world’s longest art gallery’ because they have given each station to a different artist, which in return have produced great works for their city. When I found out that the art produced during the workshop was going to be displayed at metro stops, I was very happy. I was


mişimdir. Bunu bir proje olarak İzmir’e öneriyorum… Ahmet Piriştina heykeli için bir yarışma açılmalıdır. Aynı şekilde bütün heykellerin yarışma ile yapılmasından yanayım. Böylece intihal de önlenmiş olur. İntihal derken hangi heykelden bahsettiğim anlaşılıyordur umarım. İçinde büstleri taşıyan sokak levhaları da bir önerimdir. İzmir Konak’ta kıyı düzenlemesi içinde yer alan ve İzmir’in deniz ticareti simgeleyen tekne omurgası biçiminde bir anıt çalışmanız var. Bu anıtın yapım sürecinden ve sizin için taşıdığı anlamdan bahseder misiniz? Mavitan: Bu heykel, bir sergimde 24 santimetre boyunda ve gümüşten dökülmüş bir parça idi. Rahmetli Ahmet Piriştina, “bu heykeli bana 24 metre büyütür müsün” teklifini yaptığında, büyüdüğüm, balık tuttuğum, durup seyrettiğim, ayaklarımı suya sallandırdığım (tabii şimdikiyle aynı yer değil, o zamanlar sahil bandı yaklaşık 20 metre

doubly happy to be on the jury during the workshop. You were born and raised in Karşıyaka but now you live in Kuzguncuk. Can you compare the sculptures in these two neighborhoods? Mavitan: It would be a shame to compare Kuzguncuk and Karşıyaka; one is an eggplant, the other is a diamond. Karşıyaka has a shoreline where you can walk for 1, 5 hours and there are many sculptures on that shoreline. I wish there were more. Many cities in the world have sculpture gardens, I wish we had too. Kuzguncuk has an equally long shoreline but it is invaded by waterfront mansion. There is a gap of 17, 5 meters where everyone looks at the sea. When you look at the sculptures in Europe, we see that they are smaller than the ones in Turkey. Why are the sculptures in Turkey monumental? Mavitan: We have so few that maybe

“Kimin olursa olsun, gerçek ve özgün

bir heykelin, yeni nesillerde plastik

duygunun oluşmasında, gelişmesinde çok rolü olur.”

“A genuine sculpture has a big role in

creating a plastic

emotion in young generations.”

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

87


geride idi) yerde bir yapıtımın olması beni onurlandırmıştı. Heykeli yaptığım atölyede bir ressam hanım dostumun “Bu heykel deniz kokuyor” deyişi de mutlu etmişti beni. Rahmetli Piriştina montajını göremedi ama bu işim benim gözümde onun anısınadır. Heykellerin kullanılabilir olmasının önemli olduğunu belirtiyorsunuz. Bu anlamda bir değerlendirme yapacak olursanız İzmir’in heykelleri kullanılabiliyor mu sizce? Mavitan: Evet, benim kalyon heykelime bir gevrekçi tablasını zincirle bağlıyor ve evine gidiyor. Sabah gevreklerini, boyozlarını alıp gelip tablasının zincirini açıyor ve Konak Pier- Konak İskelesi arasında satışını yapıyor. Akşam gene aynı. Evet, ben o heykel vasıtasıyla İzmir’de hangi genç erkek hangi genç kıza âşık öğrenebiliyorum… Evet, evci çıkan asker kardeşlerimiz özellikle denizciler, onun önünde oturarak poz verip çektirdikleri fotoğrafları ailelerine yolluyorlar, orayı mesken tutan bir polaroid sanatçısı var… Evet, yaz akşamüstleri gün batımının en güzel izlendiği bir yer olarak iki emekli dost, nevalelerini getirip, rakılarını içiyor, mezelerini yiyorlar burada. Denk getirirsem onlara gerçek bir rakı masası kuracağım; cam bardaklı, çipuralı, tulum peynirli, rokalı... Evet, yürümeyi yeni beceren bebelerin oyun parkı, kaydırak gibi bellemeleri ve tırmanmak için huysuzlanmaları benim için heykelin kullanılması demek oluyor. Bu anlamda İzmir’de başka bir heykel yok gibi sanki. Bir de Okay Temiz o heykeli bir çalsa çok iyi olur derim. Bir gün teklif edeceğim. İzmir, Uluslararası Heykel Çalıştayı gibi önemli bir organizasyona ev sahipliği yapıyor. Bu organizasyon halkla ve kentle yeterince bütünleşiyor mu ve İzmir’de heykel sanatına ba88

kışı etkiliyor mu sizce? Mavitan: Stockholm Metro Hattı’nın broşüründe “dünyanın en uzun sanat galerisi” diye yazar. Çünkü her istasyonu bir sanatçıya teslim etmişlerdir. Onlar da şehirlerine bir şey yapma sevinci ile görülmeye değer işler yapmışlardır. Heykel çalıştayı sonucu yapılacak işlerin İzmir metro duraklarında görücüye çıkacağını öğrendiğimde çok mutlu olmuştum. “Eh başlıyor bizde de” diyerek daha bir sevmiştim Gavur İzmir’i. O

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

people think we should make big ones while we’re at it. We are waiting for the time when we will have small ones but much more. One of the best sculptures in this regard is the Bergama Atatürk Monument designed by Cengiz Bektaş and made by Saim Bugay. I also like the Atatürk sculpture in Ankara, Yenişehir by Ali Hadi Baran. I would also like to mention the Şair Eşref bust by Metin Haseki and the Vali Kazım Dirik bust by Namık Denizhan. The bust of Kazım


“Heykel kenti değil, tarihi yansıtmalıdır.” “A sculpture must reflect history, not the city.”

çalıştayda jüri olmam beni daha da keyif lendirdi.

Dirik was removed from Gündoğdu Square and I don’t know where it is…

Karşıyaka’da doğup büyüdünüz, şimdi Kuzguncuk’ta yaşıyorsunuz. Her iki semti heykelleri açısından kıyasladığınızda nasıl bir tablo ortaya çıkıyor? Mavitan: Kuzguncuk ile Karşıyaka’yı karşılaştırmak yazık olur; biri patlıcan diğeri elmastır. Karşıyaka’da bir uçtan öbür uca yaklaşık 1,5 saat yürüyebileceğiniz bir sahil bandı ve o sahil bandının üzerinde birçok heykel vardır. Gönül daha çok olsun ister. Birçok şehrin heykel bahçesi vardır, bizde de olur dileyelim. Kuzguncuk ise aynı metrajda bir sahile sahiptir ama yalılarla işgal edilmiştir. Sadece 17,5 metrelik bir açıklık vardır. Oradan herkes denizi koklar.

You had an exhibition called “W hat can a Bihrat Mavitan sculpture do”. So, what can a sculpture do and specifically, what can a Bihrat Mavitan sculpture do”? Mavitan: This was the idea of Mazhar Bey from Bodrum Nurol Art Gallery. I had donated 20 of my panorama sculptures to the gallery for disabled children. This was the motto of the exhibition and it was very effective. Each of the children chose a sculpture and they made their own artwork. The ones who bought my sculptures also bought theirs. I think the proceeds were used to buy wheelchairs…

Avrupa kentlerine baktığımızda bizdekilerin aksine daha mütevazı boyutlarda heykeller görüyoruz. Türkiye’de heykellerin anıt boyutunda olmasını neye bağlıyorsunuz? Mavitan: Az yapıldığı için hiç olmazsa büyük olsun düşüncesi olabilir. ‘İnsani ölçeklerde olsun, her yerde olsun’ düşüncesine kavuşulacak günleri bekliyoruz. Bu konuda en beğendiğim işlerden biri Cengiz Bektaş’ın tasarladığı meydandaki Saim Bugay’ın yaptığı Ber-

gama Atatürk Anıtı’dır. Bir de Ankara Yenişehir’deki, Ali Hadi Baran’ın eli kılıcına dayalı Atatürk heykelini severim. Metin Haseki’nin yaptığı Şair Eşref, Namık Denizhan’ın yaptığı Vali Kazım Dirik büstlerini de anmak isterim. Kazım Dirik büstü Gündoğdu

A genuine sculpture has a big role in creating a plastic emotion in young generations. And if you witness the process and become friends with the artists, it will be utter joy… And f inally, there can be no polyester sculptures because it is cheaper; a sculpture must be traditional and made of wood, stone, bronze or steel.

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

89


Meydanı’ndan kaldırıldı, nereye konuldu bilmiyorum… “Bir Bihrat Mavitan heykeli neler yapabilir” konulu bir serginiz vardı. Buradan yola çıkarak soracak olursak, “bir heykel neler yapabilir” ve “bu heykel Bihrat Mavitan heykeli ise neler yapabilir”? Mavitan: Bu, Bodrum Nurol Sanat Galerisi Yetkilisi Mazhar Bey’in fikri idi. Serginin isim babası odur. Yaklaşık 20 adet manzara heykelimi, engelli çocuklar için kullanılsın diye bağışlamıştım. Bunun üzerine bu cümle kullanıldı, etkili de oldu. Engelli çocuklar birer heykel seçtiler ve onu kendilerince yorumlayıp, birer eser oluşturdular. Satışa çıkan heykellerim onların işleriyle beraber verildi satın alanlara. Bu da galiba 4 adet tekerlekli sandalye olarak onlara geri döndü… Tekrar edeyim, kimin olursa olsun, gerçek ve özgün bir heykelin, yeni nesillerde plastik duygunun oluşmasında, gelişmesinde çok rolü olur. Yapılışına şahit 90

I don’t know if it has been done yet but a photo-book on the sculptures of Izmir must be published. It is time…

“Daha ucuza mal

olduğu için polyester

heykel olmaz, geleneksel olmalıdır; ahşap, taş, bronz, çelik gibi.”

olunursa, yapan kişiyle dost olunursa da tadından yenmez… Ve sonsöz, daha ucuza mal olduğu için polyester heykel olmaz, geleneksel olmalıdır; ahşap, taş, bronz, çelik gibi. Yapıldı mı bilmiyorum ama “Şu İzmir’in Heykelleri” diye bir foto-kitap yapılmalıdır, vaktidir…

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

“There can be no polyester sculptures because it

is cheaper; a sculpture

must be traditional and made of wood, stone, bronze or steel.”


İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

91


Tarih / History

Selçuk Efes Kent Belleği ile zaman yolculuğu Selçukluların ve Selçuk tarihine ilgi duyanların paylaşım noktası olan Kent Belleği, bölgedeki yaşama ve yaşanmışlığa dair izlerinin sergilendiği bir mekân. Selçuk’ta yaşamın izini süren Kent Belleği, ilçenin köklü tarihinde bir zaman yolculuğuna çıkarıyor ziyaretçilerini... Fotoğraflar / Photographs: Selçuk Efes Kent Belleği Arşivi

Time travel with the Selçuk Efes City Archive The city archive, which is a sharing platform for those interested in the history of Selçuk and the Selçuk way of life, is a space where traces of the lifestyle of the era is on display. The archive, which traces the footsteps of life in Selçuk, takes its visitors on a journey through history.

92

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013


İ

nsanoğlu asırlardır iz bırakmak, unutulmamak isteğiyle yaşıyor. Bu uğurda kimi bir kitap yazıyor kimi ise önemli bir iş yaparak tarihe geçiyor. Bazen ise anı olsun diye çektirilen bir fotoğraf farkında olmadan tarihe tanıklık ediyor. Selçuk Belediyesi Selçuk Efes Kent Belleği de bölgedeki yaşama ve yaşanmışlıklara dair izleri geleceğe aktararak ölümsüzleştiriyor. 8 bin yıllık geçmişinde birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış, bu uygarlıkların yaratmış olduğu tarihi ve kültürel birikimin üzerine kendi kültürünü de ekleyerek köklü bir mirasın taşıyıcısı olmuş bir kent Selçuk. Kent Belleği de işte tam bu noktada, bugünün kültürünü bu köklü mirasa ekleyerek geleceğe aktarma fikrinden doğmuş. Selçuk Belediyesi, bu doğrultuda atıl durumda olan eski tütün deposunu mekân olarak seçmiş ve binanın kendisini bir bellek taşıyıcısı haline getirmiş.

Proje, klasik tarihin görmezden geldiği birçok şeyi kentin

kendi tarih yazımında

kullanmayı hedefliyor.

The project aims to use unseen details about to city to reshape the history of the area.

H

umanity has strived for centuries to leave traces and be remembered. Some people write books to be immortalized and some achieve great works to be included in the pages of history. And sometimes, a picture taken to create a new memory becomes a witness to history by chance. The Selçuk Municipality Selçuk Efes City Archive immortalizes traces of the city’s life by transferring them to the future. Selçuk is a city that has been home to many civilizations throughout its 8000 year old history. It is a city with profound cultural heritage that comes from these civilizations. The idea of a city archive arose from the need to transfer this profound culture to future generations. The Municipality of Selçuk chose an old tobacco warehouse for this purpose, turning the building into virtual data storage.

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

93


Selçuk Belediye

Başkanı Hüseyin Vefa

Ülgür, Kent Belleği’nin

farklı düşünen

insanları birbirine yakınlaştıracağını

söylüyor.

Selçuk Chief

Magistrate Hüseyin Vefa Ülgür says that

the city archive will bring people who

think differently closer together.

94

Selçukluların kişisel deneyimleri ve “Selçuk” algıları üzerinden bir anlatı üretmeyi amaçlayan Selçuk-Efes Kent Belleği, klasik tarihin görmezden geldiği birçok şeyi kentin kendi tarih yazımında kullanmayı ve böylece geçmiş, bugün ve gelecek arasında ilişki kurulmasını olanaklı hale getirmeyi hedef liyor.

Reji ambarından Kent Belleği’ne

Bugün Selçuk Efes Kent Belleği olarak hizmete veren ve 19. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilen taş bina, Osmanlı İmparatorluğu döneminde reji ambarı olarak kullanılırken, Cumhuriyet döneminde Tekel’e devredilmiş. 1985 yılına kadar tütün ambarı olarak kullanılan bina bu tarihten itibaren tasfiye edilmiş. Maliye Bakanlığı’na ait olan yapı, 10 Ağustos 1992 tarihinde Etnografik Müze ve Kütüphane olarak kullanılmak üzere Kültür Bakanlığı’na tahsis edilmiş. İzmir 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

The archive, which aims to create a legend based on the personal experiences of locals and perceptions, aims to use unseen details about to city to reshape its history and build a bridge between the past, the present and the future.

From a warehouse to the City Archive

The stone building, which was built in the second half of the 19th century and now serves as the Selçuk Efes City Archive, was used as a warehouse during the Ottoman Empire and was turned over to Tekel during the Republic era. The building, which was used as a tobacco warehouse until 1985, was abandoned that year. The structure, owned by the Ministry of Finance, was allocated to the Ministry of Culture and Tourism on August 10, 1992 to be used as an ethnography museum and library. The old tobacco warehouse, which was registered as a usable cultural asset in 1993, was redesigned as an agricultural museum but the project was never finished


4 Mart 1993 tarihli kararı ile 2. Grup Yapı (İşlevlendirilebilir kültür varlığı) olarak tescillenen Eski Tekel Binası, Tarım Kültürleri Müzesi olarak düzenlenmek istenmiş, büyük ölçüde restore edilmiş ancak daha sonra bu projeden vazgeçilmiş. 19 Aralık 2006 tarihli protokol ile Kültür ve Turizm Bakanlığı yapıyı Selçuk Belediyesi’ne devretmeyi kabul edince, Maliye Bakanlığı, 14 Şubat 2007 tarihinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na yapılan tahsisi kaldırarak yapıyı Selçuk Belediyesi’ne tahsis etmiş. Bizans Su Kemerleri, İsa Bey Camii, Artemis Tapınağı gibi kentin simgesel ve anlamsal değerleri arasında yer alan, Selçuk’un belirli bir dönemdeki ekonomik, sosyal, politik ve teknolojik yapısını yansıtan bir endüstri mirası olan bu yapı; Selçuk Belediyesi tarafından iç mekânlarda ve dış cephelerde gerekli yenilemeler yapıldıktan sonra, Selçuk’un sahip olduğu önemli tarihi dokunun tanınmasını sağlamak ve Selçuk halkının ortak kültür mirasını korumak amacıyla Selçuk Efes Kent Belleği Merkezi olarak kente kazandırılmış. Selçuk Belediye Başkanı Hüseyin Vefa Ülgür “bellek” fikrinin ortaya çıkışını şöyle anlatıyor; ”Selçuk 8 bin yıllık bir yerleşim. Ancak Osmanlının son dönemlerinde, yüzyıla yakın terkedilmiş sayılabilecek kadar göç vermiş, Cumhuriyet döneminde tekrar kurulmasını göçlere borçlu. Ulusal sınırlardan gelen göçler, Balkanlardaki baskılar, mübadele nedeniyle oluşmuş göçler…. Meryem Ana ve Efes’in bölgedeki kültürel ve coğrafi önemi nedeniyle uluslararası önemli ziyaretçilerimiz oluyor. Onlarla ilgili bir çalışma yapmamız gerektiğinde belediyede hiçbir fotoğrafın hiçbir hediye edilen eşyanın ortada olmadığını görünce bunları kayıt altına alacak bir yol yöntem bulalım, arşiv kuralım dedik. Sonra baktık ki arşiv yeterli değil, bizim yaşanmışlıklarımızın, bizim hikâyelerimizin de biriktirilmesi kayıt altına alınması gerekiyor. Bu bölgede tütün ve incirin olmasından dolayı kurulmuş olan bir reji binası vardı. Boşalan bu binayı kent belleği yapabilir

and abandoned. Finally in February 14, 2007, the building was allocated to the Municipality of Selçuk. This industrial structure, which is one of the symbols of the city just like the Byzantine era aqueduct, İsa Bey Mosque and the Temple of Artemis, was renovated by the municipality and turned into the city archive to protect the cultural and historical heritage of the area. Here is how chief Magistrate Hüseyin Vefa Ülgür describes the idea for the city archive:”Selçuk is an 8000 year old settlement but people emigrated heavily

from other areas starting from the collapse of the Ottoman Empire. It owes its rebirth to these emigrants during the republic era. We have important international guests coming in because of Virgin Mary and the cultural and geographical importance of Ephesus. When we wanted to conduct a project regarding these visitors, we saw that we didn’t have any photographs or any gifts that we had presented them so we thought of a way to catalogue these and build an archive. We thought that a simple archive wouldn’t be enough and we needed to record our experiences and our lives. There was a big warehouse here to store tobacco and figs. We thought we could

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

95


miyiz diye düşündük. Çünkü Selçuk’taki mozaiği kaynaştıracak bir merkeze ihtiyaç duyuyorduk. Bina Maliye Bakanlığı’na aitti sonra Kültür Bakanlığ’ına devredildi. Tekel Tütün Deposu, tarım kültürleri müzesi olacaktı. Sonra bu projeden vazgeçilince belediye olarak bu yapıya talip olduk. Selçuk’un aidiyet duygusunu bir yerlere getirmek için bu işe başladık. Benim siyasi bir duruşum var ancak herkes benim gibi düşünmeyebilir. Kent Belleği farklı farklı düşünen herkesin katkısını almalı, onları da temsil etmeli. Bu proje bizim birbirimize yakınlaşmamızı sağlayacak. Birbirimizin hikâyelerini dinleyerek birbirimize karşı ön yargılarımızı ortadan kaldıracağız. Bu projenin sonunda daha iyi hemşehri olacağız.”

Hummalı bir çalışmanın ürünü

Kent Belleği çalışmaları kapsamında bugüne kadar 92 kişi ile sözlü tarih görüşmesi yapılmış. Bu çalışmanın doğru bir şekilde gerçekleştirilmesi için ise 96

turn it into a city archive. We needed a center to gather together the mosaic in the area. The building was first owned by the Ministry of Finance but then turned over to the Ministry of Culture. It was going to be turned into an agricultural museum. After that project was abandoned, we asked to buy the building. We wanted the people of Selçuk to feel like they belonged. I have a certain type of political view which many might not share but the archive must represent people from all walks of life. This project will draw us closer. We will eliminate our prejudices by listening to each other’s stories. And we will become closer.”

Product of grueling work

Up to date, 92 people were interviewed within the context of the works regarding the establishment of the archive. In order to get this right, an oral history workshop was organized for the employees of the Culture and Education Direc-

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

torate. Meetings were organized with volunteers and ideas were exchanged. Ideas and support were received from scientists working on city archives and meetings were conducted with the academic consultancy board. In addition, a team from Ege University’s Psychology Department interviewed people in the area and asked them to make a mental map of Selçuk. Also, the Premiership Ottoman Archive in İstanbul, İzmir and Ankara, the Osmanlı Bank archive, the İzmir National Library, Ahmet Piriştina City Archive and Museum and the Premiership Republic Archive in Ankara were scoured and documents regarding exhibition themes were taken. All these documents were then transferred to computers. Creative drama workshops geared towards youngsters between the ages of 12 and 17 and a Family History Project competition was organized. During the workshop, the historical buildings of Selçuk and Ephesus were visited and photography work-


Kültür ve Eğitim Müdürlüğü çalışanlarına yönelik sözlü tarih atölyesi düzenlenmiş. Selçukluların ve Selçuk’a ilgi duyanların oluşturduğu gönüllü grupları ile yemek ve müzik kültürü üzerine çalışmalar da yapılmış, düzenlenen toplantılarda Kent Belleği’nin yürüttüğü çalışmalar ile ilgili fikir alışverişinde bulunulmuş. Akademik Danışma Kurulu toplantıları ile kent müzeleri ve kent arşivleri üzerine çalışan birçok bilim insanının görüşü ve desteği alınmış, çalışmalarından faydalanılmış. Bunların yanı sıra saha çalışmaları kapsamında Ege Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Melek Göregenli ve ekibi tarafından Selçuk’un mahalleleri dolaşılarak insanlara zihinlerindeki Selçuk’un haritası çizdirilmiş. Ayrıca İstanbul, İzmir ve Ankara’da bulunan Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Osmanlı Bankası Arşivi, İzmir Milli Kütüphane, Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi, Ankara’da bulunan Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi taranmış ve sergi başlıkları ile ilgili belgeler alınmış. Alınan bu belgeler dijital arşive aktarılmış. 12-17 yaş grubu Selçuklu gençlere yönelik düzenlenen yaratıcı drama ve atölye çalışmalarının yanı sıra Aile Tarihi Proje yarışması düzenlenmiş. Yaratıcı drama ve atölye çalışmaları kapsamında Selçuk’un tarihi yapıları, Efes gezilmiş ve fotoğraf larla Ayasuluk, Efes Müzesi, Şirince Köyü ve Mübadele, İki Dinin Merkezi Efes gibi konu başlıklarından oluşan atölyeler düzenlenmiş.

Merkezde neler var?

Üç kattan oluşan binanın zemin katında, Selçuk’un bir zamanlar en önemli tarımsal faaliyeti olan ve binanın geçmişine de uygun düşen tütün ve tütüne dair eşya ve hikâyelerin anlatıldığı panolar yer alıyor. Zemin kattaki tütün sergisinin karşısında yer alan dört büyük ekranda Selçuk Efes Kent Belleği sözlü tarih çalışmalarından seçilerek kurgulanmış 4 farklı konuda belgesel film, serginin bir parçası olarak ziyaretçilerle paylaşılıyor. Müzik Belleği “Hüseyin Yorulmaz”, Mutfak Kültürü, Tütün Zamanları ve Bir Zamanlar

Selçuk, belgesel filmlerin konu başlıklarını oluşturuyor. Ege Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Melek Göregenli ve ekibi tarafından Selçuk’un her bir mahallesinde tek tek dolaşılarak yapılan çalışma da “Selçuk’un Zihinsel Temsilleri” başlığıyla zemin katta sergileniyor. 12-17 yaş grubu Selçuklu gençlere yönelik düzenlenen Aile Tarihi Proje yarışmasında derece alan öğrencilerin çalışmaları da merkezin zemin katında görülebilir. Birinci kat ofisler, arşiv birimi ve kütüphanenin yanı sıra, Efes, Ayasuluğ ve Selçuk Kronolojileri; Demiryolu; Zımparataşı; Yerel Yönetim Tarihi; Kültürel Zenginlik; Bunlarla Yaşadık gibi başlıklardan oluşan sergileme panoları ve sergilenen eşyalardan oluşuyor. İkinci katta ise süreli sergi salonu ve konferans salonu yer alıyor. Süreli sergi salonu ilk olarak 1960-80 yılları arasında Selçuk’ta fotoğrafçılık ve gazetecilik yapmış Cengiz Baykal’ın arşivinden seçilerek oluşturulmuş ‘Bir Zamanlar Selçuk’ta’ başlıklı 36 fotoğraftan oluşan sergiyle açılışı yapılan süreli sergi salonu, ardından 29 Ekim’de Selçuk Başöğretmen Cemal Özkaynak Anıevi Yöneticisi Şükrü Özkaynak’ın fotoğraf koleksiyonundan

shops were organized with topics such as Ayasuluk, Efes Museum, Şirince Village and the population exchange and Ephesus: The Center of Two Religions.

What’s at the center?

On the ground f loor of the three storey building, tobacco- once the most important agricultural activity of Selçukand all things related to tobacco are on display. On the four big screens across the tobacco exhibition on the ground f loor, 4 different documentaries on the history of Selçuk are shown to visitors. These four documentaries are: Music History “Hüseyin Yorulmaz”, Culinary Culture, Tobacco Times and Once Upon a Time Selçuk. The exhibition called “The Mental Representations of Selçuk”, prepared after the interviews of locals by a team from Ege University’s Psychology Department, is also on display on the ground f loor. The works of students who placed during the Family History Project can also be seen on the ground f loor. On the first f loor are offices, the archive unit, library, in addition to paneled exhibitions with titles such as the Chronologies of Efes, Ayasuluğ and Selçuk, The Railway, Emery Rock, History of

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

97


Local Management, Cultural Richness and The Way We Lived. The periodic exhibition hall and the conference hall are located on the second f loor. The first exhibition in the periodic exhibition hall was an exhibition called “Once Upon a Time in Selçuk” which included 36 photographs from the personal archive of journalist and photographer Cengiz Baykal, followed by “Celebrating the Republic Holiday during the 50’s through 70’s’, which included photographs from Şükrü Özkaynak. seçilerek hazırlanmış “1950-70’li yıllarda Selçuk’ta Cumhuriyet Bayramları” başlıklı sergi ile ziyaretçilerle buluştu. Onur Gülbay ve Hasan Kireç’in ortak çalışması “Efes Kurşun Tesseraeları”, Celal Bayar Üniversitesi Öğretim Üyesi Cahit Telci’nin “Ücra Yerde Deniz Kenarında İhtiyatlı Mahalde Bir Şehir Ayasuluğ”,

98

Çanakkale 18 Mart Üniversitesinden Doç Dr.Vedat Çalışkan’ın hazırladığı “Kültürel Bir Miras’ın Coğrafyası Türkiye’de Deve Güreşleri” ve yerel tarihçi Ali Can’ın editörlüğünü yaptığı “Eski Kartpostallarda Ayasuluğ/Efes - Souvenir d’Ephese” isimli eserler Selçuk Efes Kent Belleği Merkezi’nin topluma kazandırdığı yayınlar.

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

The publications of the archive include Onur Gülbay and Hasan Kireç’s “The Lead Tesserae of Ephesus”, Cahit Telci’s “Ayasuluğ: A city near the city in a secluded neighborhood”, Docent Doctor Vedat Çalışkan’s “Camel Wrestling Competitions in Turkey- the geography of a cultural heritage” and local historian Ali Can’s “Ayasuluğ/Efes in old postcards - Souvenir d’Ephese”.


İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

99


Söyleşi / İnterview

“İzmir Limanı Tanrı’nın bir lütfu” TCDD İzmir Liman İşletme Müdürü Turan Yalçın, İzmir Kruvaziyer Limanı’nın özelleştirme sürecinin devam ettiğini bu doğrultudaki çalışmaların Başbakanlık Özelleştirme İdaresince yürütüldüğünü belirtiyor. İzmir Limanı’nı “Tanrı’nın bir lütfu” olarak tanımlayan Yalçın, kruvaziyer yolcu gemilerine en iyi şekilde hizmet vermek suretiyle ülke turizmine sağlanan devlet desteğinin önemine değiniyor. Haber-Fotoğraflar/ News- Photographs: Elif Işıl Başkaya

“The Port of Izmir is a blessing from God” The Managing Director of the TCDD İzmir Port Management Turan Yalçın stated that privatization works for the port continued through the Premiership Privatization Bureau. Yalçın, who describes the port as a blessing from God, points out to the importance of contributions to government funds through excellent services to cruise ships.

K

ruvaziyer turizminde gelişimini sürdüren İzmir’de artık limana aynı anda 300 metrelik 2 gemi rahatlıkla yanaşabiliyor. Bu gelişmeyle İzmir’in kruvaziyer turizminde büyük bir aşama kaydettiğini belirten TCDD İzmir Liman İşletme Müdürü Turan Yalçın, 2004 yılında birkaç gemiye hizmet verirken, bugün ise bu rakamın 300’e ulaştığına dikkat çekiyor. Yalçın, gemi sayısı artıkça limanın imkânlarının da talebe göre geliştirildiğini kaydederek, “2011 yılında limanımıza 272 gemi geldi, 2012 yılında ise bu sayı 289’a ulaştı. Yüzde 6 oranında bir artış yaşandı. 2011 yılındaki yolcu sayımız 488 bin 448 iken, 2012 yılında bu sayı 510 bin 280’e yükseldi. Rakamlar geometrik artışla yükseliyor. Biz bu rakamların daha da yükseleceğini düşünüyoruz” diyor. Kruvaziyer turizminin İzmir ve Türkiye’nin tanıtımı açısından çok büyük fayda sağladığını belirten Yalçın, bu

100

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

A

fter the development of infrastructure, two 300 meter long ships can now easily dock at the Port of Izmir the same time. The Managing Director of the TCDD İzmir Port Management Turan Yalçın, who stated that Izmir had made a big leap in cruise tourism with this latest improvement, says that the port now welcomes 300 ships a year. Yalçın, who stated that they were improving the capacity of the port as the number of ships increased, said, “227 cruise ships came to our port in 2011 and this number increased to 289 in 2012. A 6% increase was recorded. While passenger numbers was 448, 448 in 2011, this number increased to 510, 280 last year. We believe that these numbers will increase further.” Yalçın, who stated that cruise tourism was contributing greatly to the advertising and recognition of Izmir and Turkey, adds to the importance of treating


açıdan gelen turistlere iyi davranılmasının önemine de dikkat çekiyor. Turistleri “barış elçileri” olarak nitelendiren Yalçın, “Turist, turisti gönderiyor. Turist geldiğinde ise bundan herkes fayda sağlıyor, İzmir kazanıyor” diyor. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın kent ekonomisinin kazanması için ayakbastı parasını 1 dolara indirdiğini anımsatan Turan Yalçın, Türkiye’nin güvenilir bir ülke olduğunu, bu nedenle limanın ve İzmir’in bütün yıl turist ağırladığını dile getiriyor. Yalçın, Alsancak Limanı’nda 22 rıhtım bulunduğunu, bunlardan ikisinin 300 metre ve üzerindeki kruvaziyer gemilere hizmet edebildiğini söylüyor.

Turist şehir trafiğine takılmayacak

25 Ekim 2010 tarihli ÖYK Kararı ile İzmir Limanı’nın yük ve yolcu olarak ikiye ayrılmasına ve sonrasında Yap-

our guests appropriately. Yalçın, who describes the visitors as peace ambassadors, says, “If a tourist is happy, he will encourage others and this in return contributes to our economy.”

İzmir Alsancak

Limanı 2012 yılında

Turan Yalçın, who stated that the Minister of Transportation, Maritime and Communication Binali Yıldırım has lowered the city toll to 1 dollar for the benefit of city economy, said that Turkey was regarded as a safe country and that is why Izmir welcomed tourists all year long. Yalçın stated that there were 22 piers at Alsancak Port and two of them were capable of servicing ships of 300 meters.

289 kruvaziyer gemisi

Tourists will not be bothered with the traffic

510, 280 tourists in

Yalçın, who stated that the port was going to be privatized, added that the process still continued. Here is the information Yalçın provided concerning

ile 510 bin 280 turisti

ağırladı. 2013 yılı için beklentiler yüksek. The İzmir Alsancak Port welcomed 389 cruise ships and

2012. Expectations are high for 2013.

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

101


Liman işçiliğinden müdürlüğe

İşlet-Devret (YİD) Modeli ile özelleştirilmesine karar verildiğini hatırlatan Yalçın, özelleştirme sürecinin devam ettiğini belirtiyor. Yalçın bu yıl içinde tamamlanması planlanan çalışmalar hakkında şu bilgileri veriyor: “Kruvaziyer yolcularının, Sayın Ulaştırma Haberleşme ve Denizcilik Bakanımız Binali Yıldırım’ın talimatlıyla limanın içerisine indirilen viyadük ayağı ve yine kendileri tarafından açılışı yapılan, limanla şehir trafiğini birbirinden ayıran yeni kapıdan çıkışı sağlanacaktır. Dolayısıyla turistlerin şehrin trafiğine takılmadan Meryemana gibi ibadet merkezleri ve ören yerlerine daha kısa sürede gidiş gelişleri sağlanmış olacaktır.”

İzmir Limanı’na yaklaşık 300 milyon dolarlık yatırım

İzmir Limanı’nı ‘Tanrı’nın bir lütfu’ olarak tanımlayan Turan Yalçın, bu tanımlamasının nedenini de şöyle ifade ediyor; “İzmir Limanı hava şartlarından etkilenmeyen, doğal korunaklı bir liman. Dolayısıyla gemilerin yanaşmasında ve kalkmasında can ve mal emniyeti açısından oldukça güvenli. Limana herkes sahip çıkmalı. Özellikle Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanımız Sayın Binali Yıldırım’ın 20 Haziran 2010 tarihli deklarasyonu ile TCDD Genel Müdürümüz Sayın Süleyman Karaman, İzmir Limanı’nın 102

the works that will be finished this year: “Cruise passangers will exit the port via a new door that will separate port traffic from city traffic through a new cross road which was opened by the Minister of Transportation, Maritime and Communication Binali Yıldırım. This will enable tourists to get to excursion sites and religious spots such as the House of Virgin Mary quickly without being stuck in city traffic.”

Haydarpaşa Limanı’nda geminin sıfır noktasında işçi olarak çalışma yaşamına adımını atan Yalçın, ilk ve orta öğrenimini doğum yeri olan Kars’ın Susuz İlçesi’nde, lise ve üniversite öğrenimini ise İstanbul’da tamamlamış. Öğrencilik yıllarında çalışmaya başlayan ve hem çalışıp hem okuyan Yalçın, iş hayatına başladığı Haydarpaşa Limanı’nda liman şef liği, liman servis şef liği, yükleme boşaltma şef liği, işletme amirliği görevlerini yürütmüş, ardından İzmir Limanı’na operasyon müdürü olarak atanmış. Haydarpaşa Limanı’nda İşletme Müdür Yardımcılığı görevini yürütürken, Bandırma Liman İşletme Müdürlüğü’ne atanan Yalçın, ardından halen görev yaptığı İzmir Limanı’nın İşletme Müdürü olmuş. Yalçın, limanın her kademesinde çalışıp, basamakları teker teker çıkarak bu noktaya ulaştığını söylüyor.

300 million dollars worth of investment

Turan Yalçın, who described the port as a blessing from God, elaborates; “The Port of Izmir is a naturally protected port that isn’t affected by the changes in weather. So it is a safe port in terms of docking and embarking. Important investments have begun for the improvement of the port. 300 million dollars worth of investments have been planned. Our general manager is closely following the investments and this gives us even more motivation. Investments are on the way which accentuates the importance of maritime transportation in our country. Parallel to these, investments in roads and railways are improved, eradicating traffic jams. Our institution and our country benefit greatly from all these projects. The port, which has access to roads and railways, will become a very

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

From port worker to manager Yalçın, who began his career as a dock worker at Haydarpaşa Port, went to middle school in his hometown of Susuz and completed his high school and university in Istanbul. Yalçın, who worked while going to school, worked at many levels at Haydarpaşa Port and then was sent to Izmir as the operational manager of Port Izmir. Yalçın says that working at every level in a port had made him climb the steps and become a manager.


geliştirilmesi noktasında çok büyük yatırımlar başlattı. Bu çerçevede yaklaşık 300 milyon dolara yakın yatırım planlandı. Sayın Genel Müdürümüzün yatırımların takibinde gösterdiği hassasiyet bizlerin çalışma motivasyonuna güç katıyor. Kamu Liman İşletmeciliği anlayışını geliştiren ve deniz taşımacılığının ülke ekonomisindeki yeri ve önemini vurgulayan yatırımlar hayata geçiriliyor. Buna paralel olarak yapılan kara ve demiryolları yatırımları ile intermodal taşımacılığın gelişimi desteklenerek trafik anarşisi önleniyor. Tüm bu çalışmalar ile kurumumuza ve ülke ekonomisine artı değer sağlanıyor. Bütün bu çalışmalar ışığında kara ve demiryolu bağlantılarına sahip İzmir Limanı’nın, dünya ölçeğinde bu tür taşımacılığa çok uygun bir liman olduğunu söyleyebilirim.

Liman kapasitesi 2,5 milyon TEU olacak

İşletme Müdürü Yalçın, limanda 5 konteyner vincinin (Gantry Crane) revizyona tabi tutulduğunu, ikisinin tamamlandığını, üçünün ise yüklenici firmanın elinde bulunduğunu belirterek ve devam eden yatırımları şu sözlerle anlatıyor; “2013 yılı içerisinde revizyonlar tamamlanarak, vinçler ye-

nilenmiş olacak. Arızi faktörlerin ortadan kalkması ile hizmetin kalitesi, iş emniyeti ve güvenliği sağlanacak olup, verimlilik artışıyla daha çok gemiye hizmet verilecek. Ekipman parkı güçlendirilerek, 8 çeker seti teslim alınarak iş altı edildi. 4 transtainer’in ihalesi yapıldı, imalatı başladı. 3 adet MHC vincinin ihale hazırlıkları tamamlandı. Bin 80 metrelik vinç yolunun yenilenmesi de sürüyor. Ayrıca otomasyona geçiş çalışmaları son aşamaya geldi, artık liman hizmetleri bilgisayar ortamında üretilecek. Gümrük ile koordinasyon içinde aynı pencereden hizmet vereceğiz. Sırada yeni silodaki 90 metrelik rıhtımın tamir ve onarımı var. İhalesi yapılan iş sözleşmesi imza aşamasında olup, kısa sürede teslim edilecek. Ayrıca, 2 adet 16 tonluk ağır iş forklifti de gelecek. 80 bin metrekarelik sahanın kamera ile görüntüleme projesi gelecek için hedef lediğimiz işler arasında. 110 bin metrekarelik bir alanı geçtiğimiz ay hizmete açtık; beton döküldü, ışıklandırıldı, çizimleri yapıldı. Konteyner ve Ro-Ro gemilerine hizmet verilmeye başlandı. Bu yatırımlara ilaveten II. Kısım Konteyner Terminali inşası ile yanaşma kanalı tarama projeleri tamamlandığında limanın kapasitesi de 2,5 milyon TEU’ya yükselecek.”

important port in the world after these investments.

Port capacity will increase

Yalçın stated that the 5 gantry cranes in the port were being repaired and continued to tell us about other investments: “We will finish the repairing the cranes in 2013. After the repairs, quality service, efficiency and work safety will increase and we will be able to service more ships. Our equipment park will be strengthened and we have already bought 8 hauling sets. 4 transtainers are being built. The public bid for 3 MHC cranes will start soon. We are also renovating the 1800 meter long crane road. We are completing automation systems; port services will now be provided by computers. We will work with the customs office. Next is the repairing the 90 meter pier at the new warehouse. We are also buying two 16 ton forklifts. We will install cameras to inspect the 80 thousand square meter field. We just opened a new 110 thousand square meter area which now serves container and ve Ro-Ro ships. When these and other projects are concluded, the capacity of the port will increase to 2, 5 million TEU.”

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

103


İnanç Turizmi / Belief Tourism

104

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013


Barok esintilerin izinde

Salepçioğlu Camisi Kendine özgü ve barok esintiler taşıyan mimarisiyle İzmir’in en göz alıcı camilerinden olan Salepçioğlu Camisi, ambiansı ile ziyaretçilerini büyülüyor. İzmir Ticaret Odası tarafından 2012 yılının Mart-Eylül ayları arasında restore ettirilen cami, anıtsal yapısıyla da Tarihi Kemeraltı Çarşısı’na ihtişam katıyor. Yazı-Article: Yrd. Doç. Dr. Hasan Begeç / DEÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Fotoğraflar/ Photographs: Onur Şan

Salepçioğlu Mosque: Inspired by baroque art

Salepçioğlu Mosque, which is one of the most magnificent mosques in Izmir with its unique, baroque inspired architecture, fascinates its visitors with its ambiance. The mosque, which was restored in March 2012 by the Izmir Chamber of Commerce, adds grandeur to the historical Kemeraltı bazaar with its magnificence.

S

alepçioğlu Camisi, 1897-1907 yılları arasında, Salepçizade Hacı Ahmet Efendi’nin vasiyeti gereği İzmir Kadısı Mehmet Emin Efendi’nin nezaretinde inşa edilmiştir. Esnaf Şeyhi Mahallesi’nde, eski adıyla Şamil Sokak, şimdiki adıyla Dr. Faik Muhittin Adam Sokağı (850 sokak) üzerinde, Kemeraltı Caddesi ve Birinci Beyler Sokağı ile Kestelli Caddesi arasında kalan bölgede, eski Büyük ve Küçük Salepçioğlu hanlarından Büyük Salepçioğlu Han’ın arkasında yer alır. Büyük ve Küçük Salepçioğlu hanlarının yerinde bugün Salepçioğlu Çarşısı bulunur. Cami, kuzeyinde bulunan bu çarşısının içinden geçildiğinde Kemeraltı ile ilişkilenir. İzmir’de 20’nci yüzyıl

S

alepçioğlu Mosque was built between the years 1897 and 1907 by the Muslim judge of Izmir Mehmet Emin Efendi as per the will of Salepçizade Hacı Ahmet Efendi. The mosque is located on Dr. Faik Muhittin Adam Street, behind the old Büyük Salepçioğlu Inn. Instead of Büyük and Küçük Salepçioğlu inns, Salepçioğlu Bazaar was built. The mosque connects to Kemeraltı via this bazaar which is in the north of the structure. The most important characteristic of the mosque, one of the structures built at the start of the 20th century in Izmir, is that it has a second floor. The upper floor is the mosque while the lower floor is the madrasah. Another example of this type of mosque is the Hüdavendigar Mosque in İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

105


Salepçioğlu Cami süslemeleri

başlarında inşa edilen camilerden biri olan Salepçioğlu Camisi’nin en önemli özelliği fevkani (üst katı olan) bir yapı olmasıdır. Üst kat cami, alt kat medrese olarak ana simetri ekseni üzerinde bir bütünlük içinde tasarlanmıştır. Aynı yapıda cami ve medresenin olduğu diğer bir örnek Bursa’daki Hüdavendigar Camisi’dir. Ancak Hüdavendigar Camisi’nde, Salepçioğlu Camisi’nden farklı olarak medrese üst katta, cami ait katta yer alır. Bu açıdan da cami ilginç bir örnek oluşturur. Caminin dikkat çeken bir diğer özelliği büyük bir vakfiyeye sahip ‘vakıf eseri’ olmasıdır. Camiyi yaptıran Salepçizade Hacı Ahmet Efendi, 16 Rebi ül- evvel 1311 tarihinde hazırlattığı vakfiyesinde yaklaşık 80 adet dükkan ve iki büyük hanın gelirlerini cami için kullanılmak üzere bırakmıştır. Cami, Kemeraltı’nda eğimli yamacın başladığı yerde, mihrap (güney) tarafında 2 metre kadar hafriyat yapılarak düzleştirilen arazi üzerinde, 106

Bursa but in Hüdavendigar Mosque, the madrasah is on the upper floor and the mosque is on the ground floor. Another characteristic of the mosque is that it is a foundation structure. Salepçizade Hacı Ahmet Efendi, who commissioned the mosque, had left the revenues from his properties and businesses to be used in the construction and upkeep of the mosque. The mosque was constructed within a geometrical garden surrounded by iron gates on three sides. In the eastern front of the garden, there is a pool made from red stones which were also used in the construction of the mosque. The plans of the east and north fronts of the mosque which were drawn up in 1904 is on display in the last congregation area. The eastern front is shown without a dome and the basement that is built below the madrasah isn’t in the plans. The body walls of the ground floor, used as a madrasah, were built with red and

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

dark green cut stones. Support for jambs and iron railings in the courtyard were also made from red stones. The upper floor was constructed with dark green cut stones with white marble jambs and an addition of four plasters covered with marble. The main entrance of the mosque attracts attention with its apron, balconies in front of the windows of the gathering place and plasters that divide the exterior into vertical panels. This paneling system continues in the side exteriors. The altar is simpler compared to other parts besides its salience.

The most advanced construction technology of the period

There are two marble fountains next to the main entrance and two more on each side outside. One of the fountains inside the mosque and one at the right of the entrance are still in use today. On the ground floor, the mosque is divided into two via a passageway that cuts the central area vertically. The


üç tarafı demir parmaklıklı geometrik bir bahçe içinde inşa edilmiştir. Doğu cephesinde camide kullanılan kırmızı taştan yapılmış bir de havuz vardır. Salepçioğlu Camisi’nin 1904 yılında yapılan ön (kuzey) ve doğu cephesinin çizimleri günümüzde caminin son cemaat mahallinde sergilenmektedir. Bu çizimlerde doğu cephesi kubbesiz çizilmiş ve inşaat sırasında karar verilerek medrese altına yapılan bodrum kat ilavesi de gösterilmemiştir. Camide medrese olan zemin kat duvarları, kırmızı ve koyu nefti (yeşil) renkli kesme taşların ardışık uygulanması ile inşa edilmiştir. Söveler ve avlu demir korkuluklarına destek olan babalar kırmızı taştandır. Cami kitlesi olan üst kat, koyu nefti (yeşil) renkli kesme taş duvarlara beyaz mermer söveler ve tamamı ön cephede bulunan, mermer kaplı dört pilastr ilavesi ile inşa edilmiştir. Caminin giriş cephesi, rüzgarlığı, mahfel pencerelerinin önündeki balkonları, cepheyi düşey panolara ayıran pilastrları ile dikkat çekmektedir. Yan cephelerde de pilastrlar ile cephenin düşey panolara ayrılması tekrarlanmıştır. Mihrap cephesi, mihrap bölümünün çıkıntısı dışında diğer cephelere göre daha sade bırakılmıştır.

Zamanının en gelişmiş yapı teknolojisi

Ana girişin iki yanında, dışarıda ve içeri girince iki yanda dört adet mermer çeşme vardır. Bugün içerideki çeşmelerden biri, dışarıdaki çeşmelerden ise girişin solundaki ikisi kullanılmaktadır. Cami; zemin katta, merkezi girişi dik kesen doğu batı yönlü bir geçitle ikiye ayrılır. Yol tarafı günümüzde Kuran kursu dershane odaları olarak kullanılmaktadır. Güney (kıble) tarafı -caminin altına gelen kısım- ise etrafı demir korkuluklarla çevre dolaşımından ayrılan bir namazgah bölümü ve bunun iki yanında merdivenle çıkılan, altlarında bodrumları bulunan her bir yanda iki oda olmak üzere toplam dört oda ile tasarlanmıştır. Caminin bir diğer özelliği odalarda bulunan bacaların üst katta (avluda) demir

Salepçioğlu Cami süslemeleri

side that overlooks the road is now used as classrooms for Quran lessons. The southern part includes a prayer room surrounded by iron railings and four rooms with basements which are accessed via a stairway. The chimneys in the rooms act as support for the railings in the courtyard. The ceiling was made with hitch upholstery carried by four cast iron columns. Keeping in mind the characteristics of the period in which the mosque was built, we can say that the era’s most advanced construction techniques were applied.

Baroque influences in architecture

The courtyard on the second f loor is accessed via a double stairway system inf luenced by baroque style art. The courtyard is completely covered with marble parquet and continues all the way to the front, east and west of the mosque. There are balustrades in the courtyard made from red stone which support the iron railings. You enter the mosque through an apron with a pyra-

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

107


Cami yapıldığı

dönemin en

gelişmiş yapı

teknolojisiyle

inşa edilmiş.

The mosque was

built with the

most developed

technology

of its era. Salepçioğlu Cami

korkuluklara destek olan babalar olmasıdır. Tavan, merkezi dört adet yivli dökme demir kolon tarafından taşınan volta döşeme ile yapılmıştır. Caminin yapıldığı dönemin özellikleri göz önünde tutulursa zamanının en gelişmiş yapı teknolojisi uygulanmıştır denilebilir.

Mimaride barok etkiler

Zemin kat girişinin iki tarafındaki çeşmelerin yanlarından barok etkili kıvrık ikili bir merdiven düzeni ile fevkani avluya ulaşılır. Avlu tamamen mermer parke kaplıdır ve caminin ön, doğu ve batı tarafında devam etmektedir. Avluda demir korkuluklara destek olan ve kırmızı taştan yapılmış babalar bulunmaktadır. Camiye, çizimlerinde olmayan, bu nedenle de yapıya sonradan yapılmış bir ilave olup olmadığı konusunda belirsizlik yaratan, ancak cami çizimleri ile cami uygulanması arasında farkların olmasından dolayı da sonradan değil, yapım sırasında karar verilerek yapılmış olabilecek, piramidali saç çatılı ve dökme demir sütunlu bir 108

rüzgârlık bölümünden girilir. Rüzgârlık bölümünden içi tamamen mermer kaplı ve mahfeli de kapsayan son cemaat mahalline girilir. Son cemaat mahallinin rüzgarlık bölümü girişi dışında yine aynı cephede rüzgarlığın iki yanında iki girişi daha vardır. Mahfele çıkan ahşap döner merdivenler sağ ve sol yanlardadır. Son cemaat mahalli üzerindeki mahfel katı, uçları sivriltilmiş ve barok tarzı süslemeli üç kubbeyle örtülüdür. Mahfel pencereleri önlerindeki balkona açılan kapılar biçimindedir. Bugün son cemaat mahallinin sağ ve sol yanlarında müezzin ve imamın kullandığı iki ayrı oda ilavesi vardır. Son cemaat mahallinden üç kapılı esas ibadet mekânına geçilir. Kare planlı ibadet mekânını örten kubbe yarım küreklen daha yüksek etki yaratmaktadır. Kareden eşit kenarlı sekizgene ve ondan kubbeye geçişte oluşan kasnağın her kenarına ikişer vitraylı pencere açılmıştır. Kare mekanın üzerine oturan kubbe sanki duvarlara ilave (dışta ve içte çıkıntılı olan) sekiz sütun ve bunlara oturan sekiz yarım daire kemerle taşınmaktadır. Kubbe kasnağının altı ve üstü yatay kartonpiyerlerle vurgulanmıştır. Kubbe 16 dilimli radyan bölmelidir ve bu bölmelerin her birinin merkezi,

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

mid rood and cast iron. This doesn’t appear on the original plans so we assume it was decided on during the actual construction and not added later on. Via the apron, you can access the last congregation area which is completely covered with marble and includes the gathering place. The last congregation area has two more entrances. The wooden winding stairways that lead to the gathering area are on the right and left. This area above the last congregation space is covered with three domes decorated with baroque style decorations. The windows of the gathering hall are like doors that open up to the balcony. Two more rooms used by the imam and muezzin on the right and left of the last congregation area were added later on. The main prayer area is accessed via a gateway with three doors from the last congregation area. The dome that covers the square planned prayer area makes the structure seem taller. There are double windows with tiles on both sides of the rim which is formed by the transition from a square plan to an octagonal plan. The dome above the square space seems to be supported by eight columns and eight semi circle arches on top of these columns. The upper and lower


kubbenin merkezi ve radyan bantların uç noktaları, üç boyutlu yeşil bitki motif leri ile süslenmiştir. Kubbede, zemin yeşil, bantlar kahverengi seçilmiştir. Sütun başlıkları ile kemerler arasında özel tasarlanmış sekizgen levhalar vardır. Vaiz kürsüsü, minber ve mihrap sivri dikitlerle süslenmiştir. Mihrapta beyaz çevre içine gri sütunlar ilave edilmiştir. Mihrap nişi de gridir. İzmir cami mihraplarının kendine özgü elemanı olan mermerden işlenmiş kıvrımlı perde mihrabı süslemektedir. Sekiz kolondaki üç lambalı aplikler ve merkezi avize, dönemin kaliteli kristal işçiliğinin örneği olarak mekanı zenginleştirmektedir.

Minaresi iki kez yıkıldı

Cami kitlesinden ayrı, yüksek sekizgen kaide üzerinde daire kesitli olarak inşa edilmiştir. Minarenin, cami kitlesinin saçağına kadar yükselen sekizgen kaidesi koyu nefti (yeşil) kesme taş ve beyaz mermer ile oluşturulmuştur. Minare iki defa yıkılmıştır. 1927 yılında yıkılan ilk minare İzmir Valisi Kazım Dirik zamanında, 1974 yıllındaki deprem sonrasında yıkılan minare ise 1982 yılında yaptırılmıştır. Camide şadırvan ve tuvalet eksikliği ilave yapılarla giderilmiştir. Caminin batı cephesinde bulunan tuvalet ve şadırvan işlevi gören demir konstrüksiyonlu üstü kirernit kaplı yapı ve avlunun doğu tarafında bulunan çeşme ilaveleri iyi niyetle yapılmış olsalar bile tasarlanmadan yapıldıkları için caminin bu cephelerinde iyi bir görüntü oluşturmamaktadır. Caminin medrese bölümü, medreselerin kapatılmasından sonra Güreş İhtisas Kulübü ve Yeşilay Cemiyeti gibi kuruluşlar tarafından 1945 - 1967 yılları arasında kullanılmıştır. Bir süre kereste deposu olarak da kullanılan bölüm, 1967 - 1985 yılları arasında Vakıf lar Bölge Müdürlüğü deposu olarak kullanıldıktan sonra 1985’de ibadete açılmıştır. Medrese bölümü günümüzde Kuran kursu olarak kullanılmaktadır.

Salepçioğlu Cami

parts of the dome rim were accentuated with crown moldings. The dome has 16 pieces of radiant parts and the centers of each of these pieces, the center of the dome, and the tips of the radiant bands are decorated with three dimensional green plant motifs. The base of the dome is green and the bands around it are brown. There are intricately designed octagonal plaques between column heads and arches. The preacher’s bench, pulpit and altar are decorated with pointy stalagmites. Gray columns inside white borders were added to the altar. The altar niche is also gray. A plaited curtain made from marble decorates the altar. The sconces with three lamps on the columns and the central chandelier enrich the space as important elements of crystal workmanship of the era.

Its minaret collapsed twice

The minaret was built separate from

the mosque structure and stands on a high octagonal base. Its octagonal base, which rises until the canopy of the mosque, was built with dark green cut stones and white marble. The minaret collapsed twice; the minaret which collapsed for the first time in 1927 was rebuilt during the time of former Governor Kazım Dirik, and it collapsed a second time in 1974 and rebuilt in 1982. A fountain and toilets were built in later years. Although the toilet, in the western exterior of the mosque and the iron structure which serves as a fountain, were built with good intentions, they look awkward since they were built without careful planning. The madrasah inside the structure was used by various institutions after the abolishment of these institutions between the years 1945 and 1967. The space, which was also used as a lumber warehouse for a time, was reopened for services in 1985. This space is being used as a Quran reading school today.

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

109


Gezi / Trip

Sessiz ama capcanlı

Havra Sokak

Sabahın ilk ışıklarından akşamın karanlığına kadar cıvıl cıvıl, yaşayan bir sokaktır Havra Sokak. İzmir sofralarını süsleyen sebze ve meyvenin en tazesini İzmirliyle buluşturan da, kent kimliğinin yapı taşlarından Yahudilerin tarih ve kültürüne ışık tutan da bu sokaktır. Yazı / Article: Sara Pardo - Profesyonel turist rehberi / Professional tour guide Fotoğraflar / Photographs: Derya Şahin - Onur Şan

Quiet but alive: Havra Street Havra Street is filled with life and activity from dawn to dusk. This street provides fresh fruit to the people of Izmir while shedding light on the history and culture of Jews living in the city.

110

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013


İ

zmir’imizin tarihi öylesine eski, öylesine derin ve renklidir ki! ‘Mozaik’ şehir dediğimiz burasıdır şüphesiz. Bu değerlerin tümünü bir yana bırakın, sadece Kemeraltı denilen yöreyi bir yazıya sığdırmak imkânsızdır; isterseniz bir çok ilginç kesitine birlikte kısa bir gezinti yapalım. ‘Kemeraltı’, Konak Meydanı’ndan başlayıp, bir boynuzu andıran eski iç liman kavisini takip ederek, yüzlerce dükkân, daracık sokaklar, onurlu ve zengin Türk beylerinin yaşamış olduğu ‘Beyler’ sokakları, lokanta, sinema, çeşme, sebil ve hanları; güzelim camileri, meydanları ve sabahın erken saatlerinden akşamın karanlığına kadar süren kargaşa demektir. İşte tam bunların merkezinde, göz alıcı bir sebze-meyve pazarı olan uzunca bir sokak vardır. Burası ‘Havra Sokak’tır. Bu sokağın çevresinde yer alan dar sokaklar ve tüm bölge, eski Yahudi yerleşim bölgesidir. İster İkiçeşmelik’ten girin, ister Kemeraltı’ndan! Hala oradadır tarih, sessiz ama capcanlı!

17’nci yüzyıla kadar, sadece iç liman, Hisarönü, Basmane, Kadifekale tepelerine ve oradan Bahribaba’ya kadar uzanan İzmir şehri, 17’nci yüzyıl başlarında, Avrupa konsolosluklarının buraya taşınmasıyla önem kazanmaya ve gelişmeye başlar. Varlığı ancak birinci yüzyılda belgelenmiş İzmir Yahudileri, 16’ncı yüzyıla kadar birkaç yüz kişiden ibarettir. Bu tarihten itibaren civar kasabalardan, Selanik, Edirne, İstanbul’dan yeni göç dalgaları gelir. 1620’lerden sonra ise 8-10 bin nüfuslu hatırı sayılır bir cemaat oluşur. Yüzyıllar boyunca, nüfusta dalgalanmalar olur. Nüfusun 40 bine kadar çıktığı görülmüştür. Yahudilerin tümü, geleneklerinin ve dinlerinin icabı, hep bir arada, Havra Sokağı ve civarına yerleşir. 17’nci yüzyılda Selanikli din adamı ‘Josef Eskapa’ liderliğinde en parlak dönemi yaşar. Eskapa, hahambaşılık müessesesini kurarak Yahudileri örgütler ve dönemin en saygın cemaati yapar. Mesih diye bili-

O

ur city of Izmir has a profound history, and this is why we call it a mosaic city. It is impossible to fit the history of into one article, let alone the other historical and cultural assets. Let us take a short journey into the history of Kemeraltı.

all this commotion is Havra Street, a street filled with colorful fruit and vegetable stands. The entire region and the streets surrounding this area is the Jewish settlement. Whether you enter from İkiçeşmelik or Kemeraltı, history is still there- quietly but lively!

‘Kemeraltı’, which begins at Konak Squares, includes hundreds of shops, narrow streets, Beyler Streets where many prominent gentlemen used to live, restaurants, cinemas, fountains, beautiful mosques, inns and is alive all throughout the day. In the center of

The city of Izmir, which stretched all the way from the inner port and the hills of Hisarönü, Basmane, and Kadifekale to Bahribaba, began developing in the 17th century when European consulates moved to the city. The Jews of Izmir, which were only documented for the

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

111


nen ‘Sabetay Sevi’ onun zamanında yaşamış ve büyük olaylara sebep olmuştur.

Bir zamanlar bu

sokak Yahudi dükkânları,

meyhaneleri,

evleri ile hayat

bulurdu.

Once upon a

time, this street was filled

with shops, homes and bars owned

by Jewish people.

112

İspanya ve Portekiz’den İzmir’e gelen her Yahudi grubu, kendine bir havra inşa eder. Neticede, bugün dünyanın hiçbir yerinde rastlanmayan bir manzara ortaya çıkar. Yan yana, sırtı sırta duran onlarca havra… Bunların yanında evlerde, bir odanın oluşturduğu özel havralar; toplam sayıları elliye varan ibadethaneler… Çoğu bugün ayakta olmayan, ayakta olanların bir kısmının ise son nefeslerini verdiği, birkaç tanesinin de İzmirimizin çok değerli kültür hazinesi olduğu bu daracık sokaklara kendimizi atıp, nostaljik bir gezi yapmaya ne dersiniz? İkiçeşmelik Caddesi’nin kalabalık kaldırımlarını bir çırpıda geçiyor ve ‘Havra Sokağı’ tabelasından içeri giriyorum. Yanımda, elinde kocaman bir tomar anahtarla gelen Avram Bey var. Pırıl pırıl, rengârenk sebze, meyve ve her tür yiyeceğin satıldığı dükkânların

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

first time in the 1st century, were only a couple of hundred until the 16th century. After this date, waved of Jews came from neighboring towns, Thessaloniki and Edirne. After the 1620’s, a serious society of 8-10 thousand people is formed. During f luctuations in population, this number even rose to 40 thousand. All the Jews in Izmir, because of their traditions and religions, settle in and around Havra Street. They live their most glorious days under the leadership of Rabbi Josef Eskapa from Thessaloniki. Eskapa unites the Jews and makes them the most respected society of the era. ‘Sabetay Sevi’, known as the Messiah, lived during this era and was the cause of many dramatic events. Each Jewish group that came to Izmir from Spain or Portugal builds a different synagogue, creating a unique panorama that isn’t available in any other part of


arasından geçerken, güleryüzlü ve konuksever satıcıların davetkâr sesleri bizi hemen güzel bir günün havasına sokuyor. Henüz otuz metre kadar yürüyor ve sağımızda bir kapı kirişinin üstünde alçı kabartma ile yazılmış İbrani takvimine göre bir tarih ve üzüm salkımları; eski Yahudi şaraphane ve meyhanesi. Evet, bir zamanlar bu sokak Yahudi dükkânları, meyhaneleri, evleri ile hayat bulurdu. Yahudiler buraları terk edip göç ettiler veya başka semtlere taşındılar. Tarihi yaşamaya başlıyoruz. İşte balık pazarı. Hemen sağdaki sokağa sapıyoruz. Hayret! Bunca gürültüden ve karmaşadan sonra bu denli sessizlik. Tümüyle terkedilmiş, hayat emaresi yok. İşte buraları havraların en yoğun olduğu sokaklar. Onlarca dükkân ve hepsi kapalı. Beş yıl öncesine kadar ayakkabıcılar çarşısı olan bu yörede, bir zamanlar yere iğne atsak düşmezdi. Burası harika bir turistik bölgeye dönüştürülebilir ve dönüştürülecek.

the world. Hundreds of synagogues, adjacent to each other, in addition to private synagogues established in homes… How about we take a trip down memory lane and visit some of these synagogues in Izmir, which are cultural heritages in narrow streets? I quickly pass by the crowded sidewalks of İkiçeşmelik Avenue and enter Havra Street. Mr. Avram accompanies me with a bunch of keys. We grow excited as we pass through colorful fruit and vegetable stands manned by hospitable vendors. As we walk for 30 meters, we see a bass relief epigraph above a door in Hebrew, with the date and orange bunches. This was an old Jewish bar. Yes, once upon a time, this street was filled with shops, homes and bars owned by Jewish people. Jews immigrated or moved to different neighborhoods. We begin to relive history. This is the fish market. We turn to the street on the right and surprised to see

the calmness right next to the commotion. It is completely abandoned and there is no sign of life. This area is where most of the synagogues are. Many closed shops… 5 years ago, this street would be bustling with people. This could be turned into an amazing touristic destination and it will be. We are looking for the synagogues but nothing that we can see. It is all concealed. You can only tour these places with a professional guide. Synagogues are nestled inside simple and high walls but stand quietly defying time. The buildings are virtually impossible to spot if not for their large doors. To our right is the ‘Etz Hayim (tree of life)’ sign. It is Izmir’s oldest synagogue. It was built during the Roman period but its exact construction date is unknown. It still stands but it needs restoration because it is about to collapse.

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

113


Across from it is the biggest synagogue of its period, Hevra, now on the verge of collapsing. The synagogue, built in the beginning of the 18th century, will be renovated and turned in the Turkish-Jewish Museum. As we take in our surroundings with admiration, we feel a mix of emotions as the call to prayer begins. What a nice fusion! We continue our journey and come across Algazi as we round the corner; another 18th century synagogue. There is a courtyard, a stairway and a large hall behind its huge gray door. It is a typical Anatolian synagogue; the roof is wooden, the reading bench is in the middle and high up, colorful Turkish rugs and sacred objects… This synagogue is still used frequently and is in tip top shape.

Sefarad Havrası

Havraları arıyoruz. Görünürde bir şey yok. Her şey gizli. Tabii ki buraları ancak bir bilenle gezilebilir. Havralar, basit ve yüksek duvarların ardında, küçük bahçelerin içinde gösterişsiz ve sessiz, yüzyıllardır ayakta duruyor. Sokağa açılan kapılar diğer binalarınkinden büyük ve eski olmasa, asla farkına varılmayacak. Sağımızda ‘Etz Hayim (Hayat Ağacı)’ levhası. İzmir’in en eski havrası. Bizans devrinden kalma ancak kesin yapılış tarihi belli değil. Ayakta ama büyük bir restorasyona ihtiyacı var, çünkü çökmek üzere. Tam karşısında dört yıl önce çatısı çökünce tümüyle bir yıkıntı 114

haline gelmiş, zamanın en büyük havrası, ‘Hevra’ var. 18’inci yüzyıl başlarında yapılan bu havranın restore edilip Türk-Yahudi müzesine dönüştürülme projesi yürürlükte. Etrafımızı merak ve hayranlıkla seyrederken, kulağımızın dibinde ezan sesiyle duygularımız karışıyor. Ne hoş bir kaynaşma! Yolumuza devam ederken köşeyi dönüyoruz ve ‘Hevra’ya omuz vermiş, yine bir 18’inci yüzyıl havrası ‘Algazi’yi görüyoruz. Kocaman gri kapısının ardında bir avlu, bir merdiven ve geniş bir salon var. Tipik bir Anadolu havrası; çatılar ahşap, okuma masası ‘teva’ ortada ve yüksekte, rengarenk Türk halıları,

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

We exit and round the corner. An old iron shutter…It is always closed but I know its secret. Mr. Avram opens the rusted lock upon my insistence. A large courtyard, trees and a narrow staircase… We head upstairs to enter a space without a roof and only four walls. This is the Foresteros Synagogue that burned down in 1940. It was built in the 18th century. Most parts of Izmir, especially this street and its vicinity was devastated by fires for a long time and resorted. One wall of the Foresteros rests on Hevra, another on Algazi and to Signora with the corridor below. You can only see this peculiar situation in Prague. We exit and enter the large door on our left. “The long, narrow hall of Signora Synagogue leads us to a cute garden surrounded with high walls. The 500 year old orange tree ahs decorated its branches with fruits! What a lovely sight! As we enter the synagogue, we see how well suited this space is for someone so grand like Donna Gracia Mendes, known as La Signora. “La Signora” has immigrated to the Ottoman Empire from Portugal and she is one of the most famous women in Jewish history. La Signora, who was the inspiration of many poems, books and songs, was probably the sponsor of the synagogue. This synagogue still stands with an enchanting royalty. We hear the noises of


Algazi Sinagogu

kutsal objeler. Burası çok sık kullanılan bir ibadethane. Her yer tertemiz. Sokağa çıkıp köşeyi dönüyoruz. Eski demir bir kepenk. Daima kapalı ama buranın sırrını biliyorum. Avram Bey ısrarım üzerine paslı kilidi açıyor. Büyükçe bir avlu, ağaçlar ve dar bir merdiven. Yukarı çıkıyoruz. Sadece dört duvarı mevcut, çatısız bir alana giriyoruz. Burası 1940 yılında yanmış olan ‘Foresteros’ Havrası.’ 18’inci yüzyılda yapılmış. İzmir’in çeşitli bölgeleri, Havra Sokağı ve civarı başta olmak üzere, sık sık yangınlarla harap olmuş ve tekrar tekrar restore edilmiş. ‘Foresteros’un bir duvarı “Hevra”ya, bir duvarı ‘Algazi’ye ve aşağıdaki koridorla ‘Singora’ya dayanmış. Böylesine ilginç bir duruma, yani dört havranın bir arada olmasına, burada ve sadece Prag’da rastlanır. Sokağa çıkıyor ve solumuzdaki kocaman kapıdan içeri giriyoruz. “Sinyora Havrası”nın uzun dar koridoru ve yüksek duvarları bizi sevimli bir bahçeye

götürüyor. Yarım asırlık turunç ağacı hiç bıkmadan, ümit saçarak dallarını meyvelerle donatmış! Ne kadar iç açıcı bir manzara. İçeri girdiğimizde, havranın adını aldığı “La Sinyora”, lakabıyla anılan “Donna Gracia Mendes”in haşmetine ne denli uygun olduğuna tanık oluyoruz. “La Signora”, yani hanımefendi, Portekiz’den Osmanlı’ya göç etmiş, Yahudi tarihinin en ünlü kadınlarından biridir. Adına şiirler, kitaplar yazılmış, şarkılar bestelenmiş olan “La Signora”, belki de bu havranın sponsoruydu. Bu havra bugün halen büyüleyici bir asaletle varlığını sürdürüyor. Çarşı sesleri geliyor. Evet! Kemeraltı Caddesi’nin bir arka sokağındayız. Önümüzde Kestane Pazarı ve Şadırvanaltı camilerinin koruyucu gölgeleri ve “merak etmeyin buradayız” dercesine göğe yükselen minareleri... Geri dönüp sola sapıyoruz. Bu sokak biraz daha hareketli. Esnaf da-

the bazaar. Yes! We are in the back alley of Kemeraltı Avenue. Before us, we see the protective shadows of Kestane Pazarı and Şadırvanaltı mosques and their minarets… We head back and turn left. This street is a little more crowded. The vendors are kind and they invite us in. Then they vacate the space and we open a large grey door. This is the Shalom Synagogue, which reeks of history. I feel I have been transported back to my grandmother’s house as I see the couches adorned with colorful pillows. Then I start reminiscing in a space filled with mold and humidity. What things has this place seen! Sabetay Sevi was educated here. Rabbi Josef Eskapa taught her for years. The teva is still in the middle like a 15th century Spanish galley. Jews that emigrated from Spain to the Ottoman Empire in 1492 used ships just like these. I look at the

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

115


amazing wooden ceiling adorned with pencil decorations and it is about to collapse. Am I in a rich Turkish house or a synagogue? It sounds amazing but Turkish Jews never forgot Spain, Spanish, the Spanish way of life, the music and the cuisine but they fused it perfectly with their new home. A unique result… We return to the Havra Street bazaar. We head backwards for 200 meters and turn left. A well preserved tile structure stuck in the middle…A beautiful, decorated marble entrance… this is the Portugal Synagogue and entrance is forbidden. It was built on the 17th century. It is abandoned and screams for salvation.

ima güleryüzlü, samimi ve dostça selamlarıyla bizi buyur ediyorlar. Ardından kapının önünü boşaltıyorlar ve kocaman bir kilitle gri kapıyı açıyoruz. Burası buram buram tarih kokan ‘Şalom Havrası’ndayız. Sanki büyükannemin evindeymişim ve sanki sandıklardan çıkma rengârenk yastıklarla döşenmiş sedirler ve ben buradaymışım gibi hissediyorum. Ardından bu küf ve nem kokuları arasında düşlere dalıyorum.

diler, bu tip kalyonları kullanmışlar. Harika kalem işleriyle süslü, neredeyse çökmek üzere olan ahşap tavana bakıyorum. Zengin bir Türk evinde miyim, yoksa bir havrada mı? İnanılmaz gibi geliyor ama, evet, Türkiye Yahudileri İspanya’yı, İspanyolca’yı, İspanya hayatını, müziğini, mutfağını hiç unutmadılar ama eskileri yeni vatanlarıyla öyle güzel kaynaştırdılar ki! Benzersiz sonuç…

Neler görmüş, neler geçirmiş burası! “Sabetay Sevi” burada yetişmiş. Büyük Hoca Josef Eskapa yıllarca burada görev yapmış. Bir zamanlar orta yerde olan “teva” tıpkı 15’inci yüzyıl İspanyol kadırgası. İspanya’dan Osmanlı’ya 1492’de göç etmiş Yahu-

Tekrar Havra Sokağı çarşısına dönüyoruz. Ters yönde 200 metre kadar yürüyüp sola kıvrılıyoruz. Köşeye sıkışmış oldukça iyi durumda kiremit yapı. Baş tarafında işlemeli çok güzel bir mermer giriş. “Portekiz Havrası”, içeri girilemiyor. Portekiz göçmen-

116

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

We continue as we turn right. I am amazed at the number of old structures in these narrow streets. There is an 11th century mansion up ahead inside a yard willed with trees surrounded by high walls. It has a rusted lock which seems to say it is abandoned. This structure served as the managerial building of the Izmir Jewish Society for 200 years. It was a gift from the Rotchild family. The building is on the brink of collapse but stands proudly, waiting to be rescued. We leave it in sadness. Bet Hillel Synagogue is just three steps away; burned down and ruined. This building, along with the house of İshak ve Abraham Palaçi, is waiting to be restored. We leave this profound silence and head for İkiçeşmelik Avenue. We turn left and stand in front of a regular door. This is Bilkur Holim Synagogue. A plain wall, a plain iron door, a small shop which sells musical instruments right next to it, an old street vendor crouched in front of the shop that sells olive oil and olives… How appropriate! We ascend the stairs to find two large rooms. This synagogue, built in the 18th century, was once a rich man’s house. The ceilings are adorned with perfect pencil decorations. The space is amazing with its teva placed high. Old marbles, columns decorated with bas re-


lerinin 17’nci yüzyılda inşa etmiş olduğu bir havra. Terkedilmiş ve sanki “beni kurtarın” diye bağırıyor. Yolumuza sağa saparak devam ediyoruz. Bu daracık sokaklarda ne kadar çok eski eser varmış diye hayrete düşüyorum. Önümüzde yüksek duvarlarla çevrilmiş ağaçlıklı büyük bir bahçenin içinde 11’inci yüzyıl başlarından kalma bir köşk. Kocaman demir kapı, paslı kilidiyle “artık beni göremezsiniz” der gibi duruyor. Burası 200 yıl boyunca İzmir Yahudi Cemaati’nin yönetim binası olarak hizmet vermiş. Ünlü Rotchild ailesinin armağanlarından biri. Bina harap duruma, can çekişiyor ama zamana direnmekte, “pes etmem, beni kurtarın” diyor. Hüzünle oradan ayrılıyoruz. Üç adım ötede ayakta kalmış ender eski evlerden biri “Bet Hillel Havrası” var, yanmış, yıkılmış. 19’uncu yüzyıl Yahudi dünyasının en ünlü din adamlarından olan ve bugün bazı kişilerce aziz kabul edilen “İzhak ve Abraham Palaçi”lerin evi ve ibadethanesi olan bu yapı restore edilmeyi bekliyor. Artık bu derin sessizlikten ayrılıp İkiçeşmelik Caddesi’ne çıkıyoruz. Sola kıvrılıp sıradan bir kapının önünde duruyoruz. “Bilkur Holim Havrası.” Sade bir duvar, sade bir demir kapı, bitişiğinde müzik aletleri satan ufak bir dükkân, kapının önünde yere çömelmiş yaşlı bir seyyar satıcı; sapsarı, yemyeşil zeytinyağ ve zeytin satıyor. Bu mekâna ne kadar da uyumlu! Merdivenlerden çıkıyoruz. Oldukça geniş iki oda. İzmir’in en güzel ve en iyi durumda olan 18’inci yüzyıldan kalma bu havra bir zamanlar zengin bir kişiye ait bir evmiş. Bir köşeye ilişip etrafımı doya doya seyrediyorum. Tavanlar kusursuz kalem işleriyle süslü. Yüksek tevası, eski mermerleri, alçı kabartmalı sütunları, geniş pencereleri, baharı çağrıştırıyor adeta. Üst üste sıralanmış dua kitapları, dua şalları… Bu atmosfer herkesi ibadete davet eder gibi…

Şaşkın ve huzur içinde ayrılıyoruz Havra Sokak’tan. İzmir Kemeraltı Çarşısı’nın sadece bir kesimini kısaca anlatmak istedik. Böyle bir turun, mutlaka detaylı tarih ve geleneklerle anlatılarak sunulması gerektiğini belirtmek isterim. İzmir’de gezilecek görülecek öyle çok yer var ki! Yeter ki şehrimizi sevelim, tanıyalım ve tanıtmak için özveriyle örgütlenelim.

liefs and large windows. There are lines of religious books and items, inviting everyone to service. We leave the area filled with amazement and peace. This is only a small part of the İzmir Kemeraltı Bazaar. This tour must be made with an expert tour guide. There are so many places to see in Izmir. We need to love and recognize our city.

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

117


Mimari / Architect

Tarihin izleri Çok önemli ticari konumu, kent merkezine yakınlığı, çevresindeki yapılarla oluşturduğu dokusal uyum nedeniyle günümüze kadar ulaşabilen İzmir Osmanlı Bankası yapısı, İzmir’in kentsel kimliğinde önemli bir yere sahiptir.

Yazı/Article: Kemal Pehlivanoğlu / Mimar-Göstergebilimci Fotoğraflar/Photographs: Derya Şahin-Onur Şan

Imprints of history The old Ottoman Bank building in Izmir, which has made it to this date thanks to its proximity to the city center and important role in trade, is an important element in the urban identity of Izmir.

“Yok birbirimizden farkımız.” Osmanlı Bankası’nın bir dönemler reklam mottosu olan bu sözleri hepimiz hatırlıyoruz. Bu sözleri anımsatan O’na karşılık gelen anıt yapı ise şimdiki Konak Pier karşısında, kara tarafında yer alan ve İzmir Vakıf lar Bölge Müdürlüğü tarihi yapısının hemen karşısındaki, restorasyonu İnşaat Mühendisi Mahir Kaplan tarafından yapılan şimdiki Garanti Bankası’dır. Konak mevkiinde yer alan bu tarihi yapı 1926’da İtalyan asıllı Mimar G.Mongeri tarafından yapılmıştır. İzmir Osmanlı Bankası İzmir Şubesi tarihi yapısı, Birinci Ulusal Mimari dönemi yapılarındandır. Camlı tavanlı banka holü muhteşemdir. Cephe süslemeleri ve üstü kapalı bir teras olarak projelendirilmiş olan en üst katıyla birlikte tarihi yapı, yine mimar G. Mongeri’nin elinden çıkmış ve Ankara’da yer alan Osmanlı Bankası’nın benzeridir. 118

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

“We are all alike.” We all remember these words, which were once the motto of Ottoman Bank in commercials. The monumental structure, which is located across Konak Pier and renovated by Engineer Mahir Kaplan, is the embodiment of these words and now a branch of Garanti Bank. This historical building in the district of Konak was built by Italian architect G.Mongeri in 1926. The Ottoman Bank’s Izmir branch is an example of the 1st National architecture period. The main hall of the bank which is covered with glass is magnificent. This historical building, which has exterior decorations and an upper f loor designed as a terrace, is similar to the Ottoman Bank in Ankara, was also designed by the Italian architect. Later on, the terrace of the building was uncharacteristically covered with wood-


Teras katı, sonraki yıllarda, yapının mimari karakterine aykırı gelen doğramalar ile kapatılmış, özgününde banka ile birlikte tasarlanmış olan komşu parseldeki iş hanı ise sonradan yıkılarak yerine bir şube binası inşa edilmiştir. Bankanın kapısı son yıllarda değişikliğe uğramıştır. İnsanın gözüyle gördüğünü hatırlaması onu hatırası yapması ne değerlidir! Döneminde yeni açılan birçok bulvar gibi Fevzi Paşa Bulvarı’nın da deniz tarafındaki başlangıcında köşe başını tutan bu tarihi yapı üç katlı olup, Cumhuriyet Bulvarı ile kesiştiği köşede üç köşeli bitişli kule yapısıyla bulvarı köşe taşı gibi taçlandırmıştır. Çatıya kadar çıkan bu köşe kule yapısı unsuru, erken Cumhuriyet Dönemi mimari yapı unsurlarını sergilemektedir.

20’inci yüzyılı 21’inci yüzyıla bağlayan bir köprü

İzmir deki Cumhuriyet Dönemi yapıla-

rı, Mimar Kemalettin Caddesi, Fevzi Paşa Bulvarı ve Gazi Bulvarında yoğunluk gösterir. İzmir Osmanlı Bankası yapısı, çok önemli ticari konumu ve kent merkezine yakınlığı, çevresindeki yapılarla oluşturduğu dokusal uyum nedeniyle günümüze kadar gelebilmiştir. Kentin ticari merkezindeki bir meydan ve kavşakta konumlanmasının yanı sıra köşe yapı olarak çarpıcı simgesel niteliğiyle Osmanlı Bankası binası, İzmir’in kentsel kimliğinde önemli bir yere sahiptir. Cumhuriyet Bulvarı ile Fevzi Paşa Bulvarı’nın köşesinde konumlanan üç katlı yapı, çevresinde yer alan ve dokusal bütünlük oluşturan bankalar, Borsa Sarayı ve Kardıçalı Han ile 20’nci yüzyılı 21’inci yüzyıla bağlayan bir köprü gibidir. Yapı, bulunduğu adanın güneybatı kesimine inşa edilmiştir. Bu sebeple parselin biçiminden kaynaklanan problemler, yapının plan şemasını etkilemiştir. Par-

working and the business center adjacent to the building was torn down for the construction of a bank branch. This historical building is a three storey structure and crowns the boulevard like a cornerstone with its three tiered tower built on the intersection of Fevzi Paşa Boulevard and Cumhuriyet Boulevard. This tower exhibits early Republic Period architectural elements.

A bridge that connects the 20th century to the 21st century

Republic period structures in Izmir are dense in Mimar Kemalettin Avenue, Fevzi Paşa Boulevard and Gazi Boulevard. The old Ottoman Bank building in Izmir has made it to this date thanks to its proximity to the city center and important role in trade. Besides being built on a square in the trade center of the city and an important intersection, the old Ottoman Bank

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

119


Banka yapısı olarak

inşa edilen bina

günümüzde yine bu

amaçla kullanılıyor. The structure, which was constructed as

a bank building, is

still used for the same

purpose today.

selin köşeleri belirli bir oranda kırılmıştır. Planlama safhasında, köşeleri vurgulama isteği aynı zamanda dönemin mimari üslubuyla da çakışmıştır. Binanın, güney cephesindeki asıl girişin yanı sıra, bodrum kat seviyesinde, batı cephesinde ve doğu cephesinde müştemilat girişleri, güney cephesinde lojman girişleri bulunur. Yapı tarihsel süreç içerisinde cephe düzeni ve plan şeması ile ilgili bazı değişiklikler geçirmiştir. Bodrum ve üç kattan oluşan binanın bodrum bölümünde, arşiv ve kasa dairesi bulunmakta, zemin kat müşteri holü ve yönetim birimlerine ayrılmakta, üst katlar ise banka personelinin ve diğer birimlerin kullanım mekânlarını kapsamaktadır. Banka yapısı olarak inşa edilen yapı günümüzde yine Garanti Bankası İzmir Kurumsal Şubesi olarak kullanılmaktadır.

Selçuklu motifleriyle bezeli

Fevzi Paşa Bulvarı’ndan ulaşılan giriş holünden birkaç basamakla müşteri holü ve çevresindeki çalışma mekânlarına ge120

building is a striking symbol which has an important role in the urban culture of Izmir. The three storey building, which is located at the corner of Cumhuriyet Boulevard and Fevzi Paşa Boulevard, is like a bridge that connects the 20th century to the 21st century by creating unison with the banks, Stock Exchange and Kardıçalı Inn around it. The building was constructed on the southwestern part of its parcel, which in return affected the plan scheme of the building. The need to accentuate the corners during the planning coincides with the period’s architectural style.

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Besides a main entrance at the southern exterior of the building, there are employee entrances on the basement level, western and eastern entrances and entrance to quarters on the southern exterior. Changes were made to the building’s plans and exterior decoration during its lifespan. The archive and vault are located in the basement while the ground f loor is reserved for customers and manager offices and the upper f loor are allocated to bank personnel and other office spaces. The structure, which was constructed as a bank building, still serves as the corporate branch of Garanti Bank Izmir.


Decorated with Seljuk motifs

The customer hall and offices are accessed via a few steps after entering the hall at Fevzi Paşa Boulevard. The hall is designed as a gallery and illumination is provided from above. The offices on the first f loor overlook the hall that surrounds the gallery space and the road. There are striking decorations in the hall and gallery space. The Bursa column on the ground f loor is connected with steep arches at the top. For decoration, plant bas reliefs were used and railings were made with Seljuk style geometric designs. The geometric shapes on the sides of the railings were inspired by Seljuk style decorating. The rectangular gallery that rises all the way to the second f loor is covered with a glass panel. There are three separate lodgings on the upper f loor and were renovated in time. There are also unused spaces and an archive on the third f loor.

An important cornerstone in Izmir’s cultural history

çilmektedir. Hol galeri şeklinde oluşturulmuş olup, mekânın aydınlatması üstten yapılmaktadır. Birinci katta çalışma odaları, galeri boşluğunu çevreleyen koridora ve yola bakmaktadır. İç mekânda hol ve galeri boşluğundaki bezemeler çarpıcı öğeler durumundadır. Dikey taşıyıcılar arası zemin katta Bursa kemeri, üst katta sivri kemerlerle bağlanmıştır. Bezemelerde yoğun olarak bitkisel motif li kabartma panolar kullanılmış, korkuluklar Selçuklu geometrik deseninde yapılmıştır. Korkuluklarının yan yüzlerindeki geometrik şekillerin, Selçuklu dönemi taş işçiliğinde çokça uygulanan geometrik süsleme formundan alındığı fark edilmektedir. İki kat boyunca yük-

selen dörtgen biçimindeki galeri, üst kat döşeme seviyesinde vitray cam örtüyle tamamlanmaktadır. Yapının üst katında üç ayrı lojman bulunmakla beraber, bunlar özgün olmayıp, zaman içerisinde ihtiyaca göre şekillenmiştir. Ayrıca kullanılmayan ya da arşiv olarak kullanılan bölümler bulunur.

İzmir kültür tarihinin önemli yapı taşlarından

Bitişik düzendeki köşe yapı, iki yönde yan binalarla sınırlanmış olup, giriş cephesi Fevzi Paşa Bulvarı’na, yan cephe

The adjacent order corner structure is bordered by side buildings on both directions. Its main entrance overlooks Fevzi Paşa Boulevard while its side entrance overlooks Cumhuriyet Boulevard. On the main entrance exterior, there is a wide door in the middle and a window on each side except the polygonal corner tower. On the upper f loor, at the upholstery level, there is an entrance fringe and open balconies on the sides. There are three windows on the upper f loors above the entrance axis and a window on the same line on the sides. The windows on the lower f loors are f lat, pointy on the first f loor and in the shape of Bursa arch in the mid section of the third f loor. Round and square rosettes attract attention on the exterior. There are cantilever elements that ref lect the same profile and stone railings with Seljuk motifs under the entrance canopy and open eaves. There are plant motifs on the window pediments.

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

121


ise (batı cephesi) Cumhuriyet Bulvarı’na bakmaktadır. Giriş cephesinde (güney cephe) poligonal köşe kulesi dışında, cephenin orta kısmında giriş kapısı, yanlarda birer pencere algılanmaktadır. Üst kat döşeme hizasında, giriş saçağı ve yanlarında da açık balkonlar yer almaktadır. Giriş aksında üst katlarda üçer pencere, yan bölümlerde ise aynı hizalarda devam eden birer pencere bulunmaktadır. Pencereler alt katlarda basık, birinci katta sivri, üst katın orta bölümlerinde ise Bursa kemeri düzenindedir. Cephede dairesel ve kare formlu rozetler dikkat çekmektedir. Giriş saçağı ile açık çıkmalar altında aynı profili yansıtan konsol elemanları, balkonlarda oyma düzeninde Selçuklu motif li taş korkuluklar görülmektedir. Pencere alınlıklarında da bitkisel motif li süslemeler göze çarpmaktadır. Poligonal köşe kule sekizgen olarak yükselip, çatı hizasını geçmekte, geniş saçaklı piramidal bir üst örtü ile sonlanmaktadır. Cephe düzeni prizmatik kütleye uyarlanarak sürmekte, birinci kat hizasında çepeçevre dönen açık bir çıkma oluşturmaktadır. Üst katta ise, köşelerinde sütunların yer aldığı sivri kemerli bir düzen oluşturmakta, bunun üst kısmında bitkisel ve geometrik bezemelerle yapı bütününü vurgulayacak biçimde sonlanmaktadır. Diğer cephede de aynı pencere düzeni sürmektedir. Kule dışında iki yanda açık çıkma, alt katta beş pencere yer almaktadır. Pencereler aynı düzende alt katta basık, birinci katta sivri, üst katta ise Bursa kemeri biçimindedir. Pencere aralarında düşey bantlar yer almaktadır. Orta akstaki pencereler, birinci katta iki bölüm, en üst katta ise düşey bantlar arasını kapsayan geniş pencereler niteliğindedir. Köşe kule yanlarında bacalar ve altta dekoratif bezemeli plastik bir öğe niteliğinde çörtenler dikkati çekmektedir. Yapının doğusunda yer alan, bodrumu da bulunan iki katlı yapı, bankanın loj122

The polygonal corner tower rises in an octagonal manner and surpasses the roof level and is finished with a wide pyramidal cover. The exterior continues in harmony to the prismatic mass and establishes an emergence that spirals at the first f loor level. It establishes a pointy arch system with columns in the corner on the upper levels, decorated with plant and geometrical motifs, accentuating the entirety of the structure. The same window system continues on the other front. There are five windows on the lower f loor. The windows on the lower f loors are f lat, pointy on the first f loor and in the shape of Bursa arch in

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

the mid section of the third f loor. There are perpendicular straps between the windows. The windows in the middle axis are like wide windows that cover the space between the two sections on the first f loor and the perpendicular straps on the third f loor. There are chimneys at the sides of the corner towers and gargoyles at the bottom. The two storey structure with a basement located in the east of the building is the lodging of the bank and its exterior front was renovated. It is very similar to the bank structure in terms of its construction, decorations and materials used and it was built at the same


time as the bank itself. The structure has a basement and three f loors and was made with reinforced concrete. The outer walls were made by incorporating rubble stones into reinforced concrete columns and covered with fake stone material. Perpendicular circulation between f loors is via reinforced concrete stairs. Separating walls were built with fraught or hollow bricks. The arches on the outer fronts were made with filled fraught bricks. The outer walls on the ground f loor are 45 centimeters thick and are separation walls. There are two types of columns that make a part of the support system; 40x40 centimeter square cit columns and round cut columns. The axles of the columns are approximately four meters. The outer walls of the structure are separation walls which were constructed with rubble stone and covered with 10 centimeter thick imitation plaques. Lime mortar was used as binding. Mid separation walls are braided with 6/12/21 centimeter hollow bricks. The walls are plastered with limestone mortar from the inside.

man kısmı olup, dış cephesi sonradan değiştirilmiştir. Banka yapısı ile, konstrüksiyon, malzeme ve iç süslemelerde, büyük benzerlikler taşımakta olup, ana yapıyla ayni zamanda yapılmıştır. Yapı bodrum ve üstte üç katlı olup, betonarme karkastır. Dış duvarlar, betonarme kolonların arasına, moloz taş işlenerek, dışı ise taş taklidi imitasyon kaplama ile kaplanmıştır. Katlar arası, düşey sirkülasyon, betonarme merdivenlerle gerçekleşmektedir. Bölücü duvarlar, yerine göre dolu ve delikli tuğlalarla imal edilmiştir. Dış cephelerdeki kemerler tamamen dolu tuğladan inşa edilmiştir.

Alt kat, dış duvarlar yaklaşık 45 santimetre kalınlığında olup, bölücü duvarlardır. Taşıyıcı sistemin bir bölümünü oluşturan kolonlar; 40/40 santimetre ebadındaki kare kesitli kolonlar, dairesel kesitli kolonlar olmak üzere iki çeşittir. Kolon aksları yaklaşık, dört metre kadardır. Yapının dış duvarları bölücü olup, dolgu malzemesi olarak, kullanılan moloz taşın üzeri dıştan yaklaşık 10 santimetre kalınlığında imitasyon plaklarla kaplanmıştır. Bağlayıcı olarak, kireç harcı kullanılmıştır. Ara bölme duvarlar 6/12/21 santimetre ebadında delikli tuğlayla örülmüştür. Duvarlar içten

The outer walls of the structure are covered with an unknown mixture about 10 centimeters thick. The outer surfaces were painted with acrylic paint in later years. Doorjambs that make up the pointy arches on the ground f loor are made with fraught bricks and covered with lime mortar. Bricks were used n the support arches above the windows and in the stone wall braiding. The inner support walls and separation walls are covered with plaster mixed in with hay and lime mortar and painted with whitewash. The majority of the decorations on the outer walls were made with sandstone and the rest are stucco. The ceiling f lashing in the interior spaces, column heads and columns are plastered. Staircase railings and the cages of the door

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

123


kireç harcı ile sıvanmıştır. Yapının dış duvarları, yaklaşık 10 santimetre kalınlığında, muhteviyatı, mimarı tarafından saklanan özel bir imitasyon malzeme ile kaplanmıştır. Dış yüzeyleri sonradan, akrilik boya ile boyanmıştır. Zemin kat sivri kemerleri oluşturan söveler, dolu tuğla olup, üzerleri kireç harçlı sıva örtülmüştür.Pencere üzerinde yer alan tahfif kemerlerinde ve taş duvar örgüsünde tuğla kullanılmıştır. İç mekân taşıyıcı ve bölme duvarları kireç harçlı saman kıtıklı sıva ile örtülmüş olup, badana ile boyanmıştır. Dış cephe duvar süslemelerinin büyük bir kısmı, mevcut kaplamalarda kullanılan kum taşından mamuldür. Diğer bir kısmı ise stuko’dur. İç mekânlardaki tavan eteği mukarnas ve sütun başlıkları ile kaideleri alçıdır. Merdiven korkulukları ve dış cephe kapı ve pencere ferforjeleri dövme demirden imal edilmiştir. Daha nice sayısız detaya sahip yapı İzmir kültür tarihinin önemli yapı taşlarındandır. Tarihi canlandıran dokunuşları veren elleri burada saygıyla anıyoruz. Restorasyon ciddi bir iştir. 124

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Üç katlı yapı, çevresindeki

bankalar, Borsa

Sarayı ve Kardıçalı Han ile dokusal

bütünlük oluşturur. The three storey

building forms a

structural unison

with the banks, Stock

exchange and Kardıçalı Inn around it.

and windows were made wrought iron. The building has many more intricate details and is one of the most important cornerstones of Izmir’s cultural history. We would like to pay our respects to those who are revitalizing history. Restoration is serious business.


Gıda Sağlığı Kontrolümüz Altında

www.pixelstudio.com.tr

Deppo Özel Gıda Kontrol Laboratuvarı Gıda ve Gıda Katkı Maddeleri ile Yem ve Yem Katkı Maddelerinde Türk Gıda Kodeksine göre kalite, hijyen ve saflık analizlerini yapmakta ve böylece ürünlerin güvenilirliğini sağlamaktadır.

Deppo Özel Kontrol Laboratuvarı

Deppo Özel Gıda Kontrol Laboratuvarı Üniversite Cad. No:71/B 35040 Bornova, İZMİR T +90 (232) 435 05 48 F +90 (232) 461 11 47 E info@deppolab.com www.deppolab.com

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

125


Turizim söyleşisi / Tourism interview

“İnanç turizmi

İzmir’in kalesi” İzmirli turizmci Dilek Araç, “Tarih boyu her millet ve inançtan insanın barış, dostluk ve kardeşlik içinde yaşadığı İzmir, geleceğini inanç ve hoşgörü çatısı altında rahatlıkla şekillendirecektir” diyor. Söyleşi / Interview: Derya Şahin

“Religious tourism is Izmir’s trump card” Tourism professional Dilek Araç says “Izmir, where people from every civilization and religion have been living together in peace and brotherhood throughout history, will easily shape its future under the roof of faith and understanding.”

D

D

Uzun yıllardır inanç turizmi ile ilgili çalışmalar yapıyorsunuz. Bu alana yönelmenize etki eden ne oldu? Araç: 1982 yılında İzmir’de yapılan ilk otellerin (Billur ve Akpalas Otel-

You are working in religious tourism for years. What made you choose this type of tourism? Araç: In1982, I married into the Araç family, who owned the first two hotels in Izmir. I met the people in the field back then. We have been living with the fruits

ilek Araç, İzmir iş dünyasının başarılı isimlerinden. Sahibi olduğu seyahat acentesiyle turizm sektöründe faaliyet gösteren Araç, son yıllarda özellikle inanç turizmi alanında önemli çalışmalara imza atıyor. KOSGEB’in desteğiyle üç ay önce hayata geçirdikleri “İnancın renkleri İzmir sizi çağırıyor” isimli proje kapsamında, dünyanın dört bir yanındaki inanç turizmi fuarlarında kentin tanıtımını yapan Araç’ın en büyük hayali ise 7 ülkedeki 7 inanç inanç merkezinin kardeş şehir ilan edilmesini öngören ““Globalleşmede Meryem Ana ve Türkiye – 7 Şehir 7 Ülke” projesinin hayata geçirildiğini görmek…

126

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

ilek Araç is a successful business woman. Araç, who owns a travel agency, has undertaken important projects in religious tourism in recent years. The biggest dream of Araç, who advertised the city’s potential in religious tourism wit in the context of a project called “The colors of faith are inviting you to Izmir” in fairs all around the world, is to see the completion of the project “Virgin Mary in Globalization and Turkey- 7 Cities, 7 Countries”, which involves announcing a brotherhood between seven religious cities.


İzmir’in inanç turizmi alanında en önemli

hazinesi Meryem Ana Evi’dir

The House of Virgin Mary is Izmir’s greatest treasure

when it comes to the city’s religious tourism.

leri) sahibi olan Araç Ailesi’ne, gelin gittim. Turizm camiası ile de o zaman tanıştım. 18 yıldır da seyahat acenteliği sektöründe çalışarak ülkemiz turizm pastasından ekmek yedik. Zaman zaman mutlu olduk, zaman zaman zor günler geçirdik ama turizm sektörünü hiç terk etmedik. Çünkü turizm bizim için bir yaşam şekli oldu. İşimiz gereği sık sık çıktığımız yurtdışı seyahatlerinde “bizim ülkemizin hiçbir eksiği” diye hayıf landık. Bu beni daha çok araştırmaya itti. Özellikle kongre ve fuar turizmi ilgi alanım oldu. Yaptığım araştırmalarda kültür, kongre, sağlık ve inanç turizminin İzmir için büyük şans olduğunu, ancak bu alanların tanıtımın hep atlandığını fark ettim. İnanç turizmi konusunu araştırırken topladığım bilgiler ve yaptığım çalışmalar ışığında “Globalleşmede Meryem Ana ve Türkiye – 7 Şehir 7 Ülke” projesini hazır-

derived from the Turkish tourism sector for the past 18 years. We had some rough times we never left the sector because it has become our way of life. During our travels, we saw that our country wasn’t lacking anything and this led me to research. First, I was interested in fair and congress tourism. During my research, I realized that Izmir had great potential in culture, congress, health and religious tourism but they were not advertised. While researching the topic of religious tourism, we prepared a project called Virgin Mary in Globalization and Turkey- 7 Cities, 7 Countries and entered the TURSAB Culture and Tourism Project Competition. Ours was the only project from Izmir. We placed in the top five and began our dream project… What are the 7 countries and 7 cities mentioned in the project? Araç: Selçuk from Turkey, Lourdes from

France, Dülmen from Germany, Fatima from Portugal, Guadalupe from Mexico, Medjugorje from Bosnia Herzegovina and Bethlehem from Israel. The project involved assembling the chief magistrates of these cities and make them sister cities. Our aim was to increase recognition and advertising for the House of Virgin Mary in Selçuk, which is considered a cultural heritage and an important religious spot. One of my biggest wish is to see the signing of the protocol that will make these places sister cities in the Efes Antique theatre and for James Twyman to perform that day. We know that you have other projects in this field. Araç: Yes. Our latest project is called the colors of faith are inviting you to Izmir. After building this project, we applied to KOSGEB. This project, which aims to better advertise Izmir abroad and

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

127


“İnancın renkleri İzmir sizi çağırıyor” isimli projemizle İzmir destinasyonunda

minimum 2 gece

konaklama öngörüyoruz.

We foresee at least two

overnight stays with the

context of our project called

“The colors of faith are

inviting you to Izmir”.

layarak TURSAB Kültür ve Turizm Proje Yarışması’na katıldık. Yarışmaya İzmir’den katılan tek proje bizimkiydi. 140 proje içinde ilk 5’e girdik ve mansiyon kazandık. Böylece bir düşe adım attık… Projede bahsi geçen 7 şehir ve 7 ülke hangileri? Araç: Türkiye’de Selçuk, Fransa’da Lourdes, Almanya’da Dülmen, Portekiz’de Fatima, Meksika’da Guadoluppe, Bosna Hersek’te Medjugorje ve İsrail’de Kudüs Bedlehem. Proje, bu şehirlerin belediye başkanlarının bir araya getirilerek kardeş şehir olmalarının sağlanmasını öngörüyordu. Böylelikle dünya kültür mirası içinde önemli bir yeri olan ve tüm dünya dinleri tarafından kutsal kabul edilen Selçuk’taki Meryemana Evi’nin tanıtımı ve turizm potansiyelinin artırılmasını hedef ledik. En büyük hayallerimden biri bu 7 inanç merkezini kardeş şehir ilan eden protokolün Efes Antik Tiyatro önünde imzalanması ve James Twyman’ın o günün anısına barış konseri vermesi. Bildiğimiz kadarıyla bu alanda başka projeleriniz de var. Araç: Evet, son olarak “İnancın renkleri İzmir sizi çağırıyor” ismini ver128

increase accommodation numbers, was also like by KOSGEB and we received a 50% donation. We are planning to finish the project in 10 months and this is our third month. We have finished our printed materials and web site and we have participated in international fairs. We attend important religious tourism fairs in Germany, Spain, the US, Canada and Russia. Can you give us detailed information about this project? Araç: The biggest handicap in culture tours in Izmir that overnight accommodations are very few. Overnights stays are usually in Selçuk and Kuşadası. We shaped our project with at least 2-3 overnight stays. Religious tourism tours usually last 7, 14 or 21 days. As the duration of the tour increase, more people stay overnight in our country. We foresee at least 2 overnight stays in Izmir. These will positively affect the occupancy rate in hotel. We intend to increase tours that leave from Izmir. Direct international flights to Izmir have helped us a lot and we were able to organize tours with 3-4 overnight stays. We have established great international contacts. People who participate in these tours aim to show their faiths freely. In the past, we had problems with permits

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

but the efforts of the Ministry of Culture and Tourism have been great help. I believe that Izmir will greatly benefit from this in the future. What did you have in mind when establishing the routes for the tours? Araç: We concentrated on advertising the places mentioned in the Bible. These places are important to Russians and Orthodox people. Our main priority is USA, Canada and Russia. A plus category citizens who are over 40 are the biggest market in religious tourism. What is the situation of religious tourism in terms of revenue in the global tourism sector? Araç: We are talking about a 19 billion dollar market that serves 300 million people every year. The share of religious tourism is increasing with each day. Religious tourism has an important role in world peace and intercultural communication. While people who live in different regions get to practice their faiths at religious sites and communicate with others, whether they share the same religious beliefs. According to the World Travel Association, increase in expenditure, cheap travel options and the interest in discovering new routes increases


diğimiz, yine inanç turizmi ile ilgili bir projemizi uygulamaya koyduk. Bu projeyi hazırladıktan sonra KOSGEB’e başvurduk. Hem İzmir’in yurt dışında tanıtımını yapmayı hem de kentin konaklama oranlarını artırmayı hedef lediğimiz bu proje, KOSGEB tarafından da beğenildi ve yüzde 50 hibe desteği ile desteklendi. 10 aylık bir süreyi kapsaması planlanan projenin şu an üçüncü ayındayız. Baskılı materyallerin ve web sayfasının hazırlanması, nitelikli eleman desteği ile yurtdışı fuarlara katılım proje çerçevesinde gerçekleştirilen faaliyetler. Proje kapsamında Almanya, İspanya, ABD, Kanada, Rusya’da düzenlenen dünyanın en önemli inanç turizmi fuarlarına İzmir adına katılıyoruz. Bu projenin içeriği hakkında biraz daha ayrıntılı bilgi verir misiniz? Araç: Kültür turlarında en büyük handikapı İzmir gecelemelerinde yoğunluğun çok az olması. Gecelemeler çoğunlukla Selçuk ve Kuşadası’nda yapılıyor. Bu projede biz turlarımızı belirlenen destinasyonlarda birer gece değil en az 2- 3 gece konaklanabilecek şekilde hazırladık. İnanç turizmi turları genellikle 7, 14 veya 21 günlük süreleri kapsıyor. Süre uzadıkça otomatikman ülkemize gelecek olan kişi sayısı ve bununla bera-

ber de konaklama gün sayısı artıyor. İzmir destinasyonunda minimum 2 gece kalınmasını öngörüyoruz. Bu otellerin doluluk oranlarının artmasını sağlayacaktır. Amacımız İzmir destinasyonunu yoğunlaştırmak. Çünkü İzmir çıkışlı çok az tur var. Bu noktada havayolu şirketlerinin direkt yurtdışı çıkışlı uçuşlara başlaması çok faydalı oldu. Böylece 3-4 gecelik turlar ve paket programlar oluşturduk. Şu anda yurtdışıyla çok güzel bağlantılar kurduk. Bu turlar ile gelenlerin beklentisi inançlarını özgürce gerçekleştirebilmek. Eskiden de bu konuyla ilgili izinlerin alınması noktasında sıkıntılar yaşanıyordu. Kültür ve Turizm Bakanlığımızın bu sıkıntıları gidermiş olması, özellikle de Sümela ve Akdamar’ın ibadetlere açılması yurt dışında olumlu karşılandı. İnanıyorum ki İzmir’in bu konuyla ilgili geleceği nokta çok büyük bir artı değer olacaktır. Tur güzergahlarını belirlerken nelere dikkat ettiniz? Araç: Özellikle İncil’de adı geçen yerlerle ilgili tanıtımlara önem verdik. Sonuçta bu bölgeler Ruslar için de önemli, Ortodokslar için de. Bizim öncelikli hedefimizde Amerika Birleşik Devlet-

interest for traditional or lesser known religious sites. Does Izmir efficiently take advantage of its potential in religious tourism? Araç: I believe that religious tourism is Izmir’s trump card. The city, which is an important center for three major religions, will easily shape its future under the roof of faith and understanding. You can see mosques, synagogues and churches side by side in this city where people from every civilization and religion have been living together in peace and brotherhood throughout history. Three of the seven churches mentioned in the Bible, the biggest synagogue of the Middle East and Balkans, and many Seljuk and Ottoman period mosques are right here in Izmir. The House of Virgin Mary is Izmir’s greatest treasure when it comes to the city’s religious tourism. Unfortunately, all these religious assets are not advertised enough. A guy in America has replicated the House of Virgin Mary and it is visited by 8 million people a year. We have the real thing and not even 2 million people visit it. What needs to be done to improve religious tourism in Turkey and Izmir? Araç: First of all, we need a website that details religious tourism with links to the

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

129


leri, Kanada ve Rusya var. Bu ülkelerde inanç turizmine ilgi duyan kitle A plus dediğimiz 40 yaş üzeri kitle. İnanç turizmi dünya turizm pastasında ne kadarlık bir paya sahip? Araç: Yılda yaklaşık 300 milyon kişiye hizmet veren, 19 milyar dolarlık bir pazardan bahsediyoruz. Üstelik inançla ilgili seyahatlerin dünya turizm potansiyelindeki payı giderek artıyor. İnanç turizmi, dünya barışının ve kültürlerarası iletişimin gelişmesinde de önemli rol oynuyor. Aynı dine mensup fakat dünyanın farklı bölgelerinde yaşayan insanlar, dinlerinin kutsal mekanlarında bir araya gelerek dini inançlarını paylaşmanın yanı sıra, birbirleriyle ve aynı dine mensup olsun veya olmasın yerel halkla, sosyal ve kültürel anlamda bir etkileşim içerisine giriyor. Dünya Turizmi Örgütü’ne göre harcanabilir gelir kalemindeki artış, ucuz 130

yolculuk maliyetleri ve yeni rotaları keşfetme isteği, gerek geleneksel, gerekse az bilinen yerlerdeki inanç merkezlerine ilginin artmasına neden oluyor. Peki İzmir inanç turizmi potansiyelini yeterince değerlendiriyor mu? Araç: Bence İzmir’in en büyük kalesi inanç turizmidir. Üç kutsal din açısından oldukça önemli bir merkez olan kent, geleceğini inanç ve hoşgörü çatısı altında çok rahatlıkla şekillendirecektir. Tarih boyu her millet ve inançtan insanın barış, dostluk ve kardeşlik içinde yaşadığı İzmir’de cami, kilise ve havra üçlüsünü aynı fotoğraf karesinde ve yan yana görme imkanı fazladır. İncil’de ismi geçen yedi kiliseden üçü, Ortadoğu’nun ve Balkanlar’ın en büyük havrası ve pek çok Selçuklu ile Osmanlı camisi İzmir’de. İzmir’in inanç turizmi alanında, elindeki en önemli hazine

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

websites of synagogues or churches. The infrastructure of these important religious sites must be improved and advertising must be accelerated. The Ministry of Culture and Tourism is already doing great things about these. Also, international journalists of important magazines must be invited to Turkey. Sector representatives must attend all fairs regarding religious tourism. Another project we have offered was a movie about Virgin Mary. The movie is called Mary from Ephesus and we wanted Angelina Jolie to play Mary. But we need international connections. After all, we are just tourism professionals. The theme of EXPO is health. Could the theme have been religious tourism? Araç: Religious tourism is a tricky subject so health is a good theme for now. Speaking of EXPO, what are your thoughts on that?


Meryem Ana Evi’dir. Ancak bütün bu değerler yeterince tanıtılmıyor. Amerika’da adamın biri Meryem Ana Evi’nin aynısını yapmış ve pazarlıyor; yılda 8 milyon ziyaretçi geliyor. İnanılır gibi değil. Bizde gerçeği var yılda 2 milyon insan gelmiyor. Türkiye’de ve İzmir’de inanç turizminin gelişmesi için neler yapılmalı peki? Araç: Öncelikle inanç turizmini anlatan birçok web sitesi hazırlanmalı ve bu sitelerin linki kilise veya sinagog gibi ibadet yerlerinin internet sitelerine verilmeli. Semavi dinlerin günümüze kadar ulaşan önemli ziyaret merkezlerinin çevre düzenlemesi, aydınlatma, ulaşım olanakları iyileştirilmeli ve tanıtım yapılarak ziyaretçi sayısının artırılması hedef lenmeli. Zaten Kültür ve Turizm Bakanlığımız bu konuda çok başarılı çalışmalar yapıyor. Bunların yanı sıra sektör ileri gelenleri aracılığıyla, yurt dışındaki dergi ve gazetelerin yazarları Türkiye’de ağırlanmalı. İnanç turizmi ile ilgili tüm fuarlara sektör yetkilileri de katılmalı. İzmir için önerdiğimiz bir diğer proje de Meryem Ana ile ilgili bir filmin çekilmesi. “Efesli Meryem” adıyla senaryolaştırdığımız bu filmde Meryem Ana’yı Angelina Jolie’nin oynamasını önerdik. Ancak bu konuda uluslararası görüşmeler yapmak gerekiyor. Biz sadece turizmciyiz. EXPO teması yine sağlık olarak belirlendi. Tema inanç turizmi yönünde belirlenebilir miydi? Araç: İnanç turizmi daha farklı uçlara çekilebileceği için şu dönemde temanın “sağlık” olması çok daha iyi oldu. EXPO demişken bu konudaki düşüncelerinizi alabilir miyiz? Araç: EXPO konusunda tanıtım ayağı çok önemli. Bu konuda da seyahat acentelerine çok önemli bir görev düşüyor bence. Ancak Türkiye’ye 33 milyon insan getiren seyahat acenteleri, EXPO Yürütme Kurulu’nda temsil edilmiyor. Ben özellikle orada TURSAB Yönetim Kurulu Başkanımız Başaran Ulusoy’u

görmek isterdim. Bu da bizim hatamız herhalde, sessiz ve derinden çalışıyoruz. Ülkeye o kadar döviz kazandırıyoruz ama bizi ihracatçı olarak görmüyorlar. Benim getirdiğim paranın yüzde 100’ü ülkede kalıyor halbuki. Düşünün Türkiye çapındaki 5 bin seyahat acentesi yurt dışı yazışmalarında EXPO logosunu kullansa nasıl büyük bir tanıtım yapılmış olur. EXPO Yürütme Kurulu istese bu kadarını yapamaz. Biz yine EXPO için gönüllü olarak çalışıyoruz ama benim kişisel kanaatim seyahat acentelerinin varlığının yadsındığı yönünde. Biz her çatının altına girip çalışmaya hazırız. Sizce İzmir turizminin en önemli sorunu ne? Araç: Bence en önemli sorunumuz başsızlık. İzmir’de hep efe oynuyoruz, ama bizim horon tepmemiz lazım. Herkes baş, herkes bireysel olarak çalışıyor. Egoları bir tarafa bırakıp İzmir için çalışmak önemli.

Araç: Advertising is crucial during the EXPO process. I believe an important responsibility falls on travel agencies at this point. Unfortunately, travel agencies which bring 33 million people to Turkey every year are not even represented in the EXPO Executive Board. I would have at least liked to see the Chairman of TURSAB Başaran Ulusoy. I believe this is our mistake, we are too quiet. We bring so much foreign currency to this country yet they don’t see us as exporters. If the 5000 travel agencies used the EXPO logo during their international correspondence, that would be great advertising. However, we work voluntarily for EXPO but I think that travel agencies are being left out. We are ready to work with everyone. In your opinion, what is the biggest problem in Izmir’s tourism? Araç: I think what we are lacking is a leader. We need to set aside our egos and work together.

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

131


Bir Başkent / A Capital City

Işığın ve medeniyetin merkezi

Roma’da bir gün Bir zamanlar ışık ve medeniyetle özdeşleşen Roma, bugün hala ışığını oluşturan tüm renkleri, en güzel tonlarıyla yansıtmaya devam ediyor. Yazı/Article: Yrd. Doç. Dr. İbrahim Alper Arısoy Fotoğraflar/ Photographs: R. Yücel Öner - Yrd. Doç. Dr. İbrahim Alper Arısoy

A day in Rome The center of light and civilization Roma, which was once identified with light and civilization, still continues to reflect all the colors that make up its light with their most beautiful shades. 132

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013


“Roma bir günde kurulmadı” derler, peki bu şehir bir günde gezilebilir mi? Elbette yalnızca bir ülkeye değil, bir medeniyete başkentlik yapan, hatta bir zamanlar “dünyanın başkenti” (caput mundi) olarak anılan bu şehri adamakıllı tanımaya bir gün şöyle dursun, belki ömür yetmez. Fakat bir ufuk turu birkaç güne hatta bir güne pekâlâ sığabilir; tabii en kısa zamanda daha ayrıntılı geziler, günlerce sürecek müze ziyaretleri için dönmek üzere. İtalya’ya az çok aşina bir yabancı için Roma her şeyden önce İtalyan Yarımadası’nın tipik bir şehri görünümündedir. Bu durum en çok mimaride kendini gösterir; pek çok İtalyan şehrine kimliğini kazandıran turuncu, toprak rengi, gülkurusuna çalan kırmızı gibi sıcak tonların hâkim olduğu neoklasik ve barok çizgilerle hareketlenen

binalar, dilimize “piyasa” sözcüğüyle uzanan geniş meydanlar (“piazza”lar) ve çoğu aynı mimarın elinden çıkmış gibi duran barok kiliseler dikkat çeker.

Üç bin yıla üç eser türü

Üç bin yıl öncesine uzanan tarihine karşın Roma’da göreceğiniz eserler temelde üç kategoriye ayrılacaktır: İtalyan ulusal birliğinin kuruluş sürecinden itibaren inşa edilen ve eski devirlerin ihtişamını yeniden canlandırmayı amaçlayan 19’uncu yüzyıl yapıları; Rönesans’tan itibaren ve özellikle de Karşı Reform döneminde papalar tarafından yürütülen imar sürecinin mirası olan eserler ve imparatorluk dönemi Roma’sından kalanlar. Bunların bir kısmı tamamen ören yeri durumunda iken bir kısmı, özellikle tapınaktan kiliseye dönüşen yapılar eklektik bir görünüm sergiliyor. Fakat bunlar arasında bir grup yapı var

They say that Rome wasn’t built in a day, so can someone see all of it in just one day? Of course you might need a lifetime to really get to know this amazing city, let alone a day but you can squeeze in a couple of scheduled tours a day, only to return in the future for a wide exploration. First of all, Rome might look like a typical Italian city for someone that knows a little bit about the country. This situation presents itself especially in architecture; neoclassic and baroque buildings painted with warm colors, piazzas and baroque style churches that seemed to be built by the same architect attract attention in the city.

Three types of structures in 3000 years

The structures you will see in Roman,

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

133


Şehrin eski

ihtişamını yansıtan yapılar, “Roma ışıktır” (Roma

lux est) sözünün

nedenini de

aydınlatıyor. Structures that reflect

the former glory of the city shed light

on why Rome was called the light.

134

ki, bizim gibi eski Roma dünyasına pek de yabancı olmayan ülkelerin sakinleri için gerçekten heyecan verici. Zamanın tüm yıpratıcı etkilerine karşın çatı, tonoz veya kubbeleriyle ayakta kalmayı başaran bu yapıları gördüğünüzde: “İşte bizim Efes’te, Bergama’da izini sürdüğümüz Roma kısmen de olsa ayakta” izlenimine kapılıyorsunuz. Şehrin eski ihtişamını yansıtan bu yapılar, bütün Akdeniz dünyasının başkenti olduğu dönemden kalan “Roma ışıktır” (Roma lux est) sözünün nedenini de aydınlatmış oluyor. Bu sözünü ettiğimiz izlenim şehre vardığınız ilk dakikalardan itibaren başlıyor. Ülkemizin hemen her tarafında gördüğümüz Roma hamamlarının bir imparatorluk başkentine yaraşır ölçekteki örneğini Diokletianus hamamlarında görüyoruz. Yapımı M.S. 4’üncü yüzyıl başına tarihlenen bu devasa kompleksin günümüze ulaşmasındaki en önemli etken bir kısmının 16’ncı yüzyıl ortalarından itibaren kilise ola-

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

a city with a 3000 year history, could be divided into three basic categories; 19th century structures which were built at the beginning of the Italian national union that aims to revitalize the region’s former glory, structures that were commissioned by Popes and those left from the Roman Empire period. Some of these are just excursion sites while some have been turned into churches from temples. But among these are a group of structures that are very familiar to us. When you see these structures which have managed to survive against all odds with domes and roofs, you will see that these are the types of structures we have been tracing in Bergama or Ephesus. These structures, which ref lect the former glory of the city, shed light on why Rome was called the light. This impression begins the minute you enter the city. We see the monumental form of a Roman bath- something we come across often in our country- in Diocletian Bath. The 4th century bath


rak yeniden imarı. Şehrin bu dönemdeki imar seferberliğinin parçası olan proje Michelangelo’ya ait. Dış görüntü bakımından hamamdan pek de ayırt edilemeyen kilise, Roma’daki diğer pek çok kilise gibi Meryem Ana’ya adanmış. “Santa Maria” olarak adlandırılan bu kiliseleri birbirinden ayırmak için isimlerin sonuna kiliseyi diğerlerinden farklılaştıran özelliklerine ilişkin ifadeler ekleniyor. Burası da “Santa Maria degli Angeli e dei Martiri”, yani “meleklerin ve şehitlerin Azize Meryem”i. Dışarıdan pek belli etmese de barok üslubundaki iç mimarisi oldukça gösterişli.

“Forum”lardan “piazza”lara

Hamamları sağınıza alıp yürümeye devam ettiğinizde şehrin kalbi konumundaki Cumhuriyet Meydanı’nda bulacaksınız kendinizi (Piazza della Repubblica). Meydanı yarım daire şeklinde çevreleyen binaların tam ortasından dümdüz devam eden Via Nazionale, yani “ulusal cadde” veya “millet caddesi” şehrin kalbine giden en kestir-

made it to this date because part of it was reconstructed as a church in the 16th century. The project of the bath belongs to Michelangelo, the head of the reconstruction in the city during that time. The church, which looks like a typical bath from the outside, was dedicated to Virgin Mary, like many of the churches in Rome. To differentiate the many churches called “Santa Maria” adjectives that detail the characteristics of the church are added to the name and this is “Santa Maria degli Angeli e dei Martiri”, which means the Virgin Mary of Angels and Martyrs. The interior decorations of the baroque church are impressive.

From “Forums” to “piazzas”

When you keep on walking with the baths to your right, you will reach Piazza Della Repubblica, the heart of the city. Via Nazionale, which runs directly from the middle of the structures surrounding the piazza like a semi circle, is the quickest route to the heart of the city.

After that, the first stop is the Traianus Forum (Foro di Traiano). You can sit on the steps on Magnanapoli Street that leads to the forum and see the famous Traianus column. At this point, which the avenue to your back, you will see a group of buildings on Capitolinus Hill, the management center of Rome. The name, which is in Latin, was turned into Capitolino, and to Campidoglio in Roman Italian. However, the National Altar and the Anonymous Soldier Monument attract more attention than the museums that exhibit the most beautiful examples of baroque decorations dated back to the Renaissance. When you look at the monument dedicated to Italy’s first king Vittorio Emmanuelle II, you will see that it was inspired by the Bergama Zeus Altar.

The Palace of Venice screams of Italian identity

On the other hand, when you climb the steps of this monument and face the piazza, the view that you will see will

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

135


me yol. Buradan sonra ilk durak Traianus Forumu (Foro di Traiano). Foruma açılan Magnanapoli sokağından inen merdivenlere oturup hem biraz dinlenebilir hem de meşhur Traianus sütununu inceleyebilirsiniz. Bu noktadan caddeyi arkanıza aldığınızda karşıda yüksekçe bir yerde, Roma’nın yönetim merkezi konumundaki Capitolinus tepesinde konuşlanmış olan yapı grubuyla karşılaşacaksınız. Latince bu isim İtalyanca Capitolino’ya Roma İtalyancasında ise Campidoglio’ya dönüşmüş. Ne var ki sırtını bu tepeye yaslamış olan “Vatan Sunağı” ve “Meçhul Asker Anıtı”, büyük kısmı Rönesans dönemine tarihlenen barok cephe düzenlemelerinin en güzel örneklerini yansıtan müzelerden daha çok dikkati çeker. Birleşik İtalya’nın ilk kralı Vittorio Emanuele II adına yapılmış olan anıta dikkatli bakınca neoklasik üsluptaki bu eserin Bergama Zeus Sunağı’na öykündüğünü fark edeceksiniz.

Venedik Sarayı İtalyan kimliğini haykırıyor

Diğer taraftan bu anıtın merdivenlerine çıkıp yönünüzü meydana dönmeniz halinde göreceğiniz manzara çok daha sıcak ve otantiktir. Bulunduğunuz alan Venedik Meydanı (Piazza Venezia) olup adını hemen solunuza düşen turuncuya çalan toprak rengi duvarları, mermer söveli pencereleri ve köşesinde kulesiyle İtalyan kimliğini haykıran Venedik Sarayı’ndan (Palazzo Venezia) alır. Kökenleri Ortaçağ’a kadar uzanan ve mevcut biçimini Rönesans döneminde kazanmış olan bu yapı, yüzyıllarca Venedik Cumhuriyeti’nin elçiliği olarak kullanılmış, günümüzde ise erken Hristiyanlık döneminden Rönesans’a uzanan dönemi kapsayan bir sanat tarihi müzesidir. Buradan sağa, Traianus sütununa doğru baktığınızda barok çizgilerle bezeli fenerli kubbeleriyle iki kilise dikkatinizi çekecek. Her ikisi de Meryem Ana adına yapılmış olan bu kiliselerden ilki, benzer mimari çizgilere sahip diğer pek çok yapı gibi 16’ncı yüzyıl Roma’sının 136

be much warmer and authentic. This is Piazza Venezia, which takes its name from Palazzo Venezia, a structure that screams of the Italian identity with its orange colored walls, windows with marble frames and tower at the corner. This structure, which was built in the Middle Age and renovated during the Renaissance, was used as the Venice Embassy for centuries and is now an art museum. When you look to your right towards the Traianus column, you will see two baroque style churches with lighted domes. The first of these churches, both dedicated to Virgin Mary, is a remnant of 16th century Rome, just like the majority of the

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

structures, and the other, similarly built church, was constructed in the 18th century. Pantheon is located a couple of blocks behind Palazzo Venezia. This glorious structure, which remains the same to this date, is like a moving element thanks to its oculus; the pictures you take in this former temple are like artworks of photography because of the ref lection of light on the marble. You can reach the big forum by rounding the back of the National Altar or rounding the hill at Traianus Forum. This large forum still manages to ref lect the glorious days of the city even though it is only a ruin site. Even though Renais-


mirası. Diğeri de hemen hemen aynı üslup ve modele göre 18’inci yüzyılda yapılmış. Venedik Sarayı’nın arkasına doğru birkaç cadde ötede Pantheon yer alıyor. Roma’nın hemen hiç değişmeden günümüze ulaşan bu en görkemli yapısının iç mekânı, kubbede fener görevi gören “oculus”dan (göz) süzülen ışıkla sanki sürekli hareket halinde gibidir, buradaki ışık oyunları ve mermerlerin durgun, dingin renkleri çekilen alelade fotoğraf ları bile birer sanat eserine dönüştürür. Vatan Sunağı’nın tam arkasına düşen tarafa geçerek veya yine Traianus Forumu’na dönüp tepeyi aşağıdan dolanarak büyük foruma ulaşabilirsiniz. Bu devasa forum alanı, harabe haliyle dahi hala eski Romanın tüm ihtişamını yansıtıyor. Öyle ki, Rönesans yapıları şehrin bu kesimini ne denli güzelleştirse de, bir zamanlar ışığın ve medeniyetin kendisiyle özdeşleşmiş olan İmparatorluk dönemi Roma’sını asla gölgelemiyor.

Bu forum orijinal Latince tabiriyle Forum Romanum, İtalyancada ise Foro Romano adıyla geçiyor. Buradaki ilk durağımız Septimius Severus Takı. İmparatorun İran tarafındaki Partlara karşı M.S. 2’nci yüzyılın son yıllarında kazandığı zaferlerin anısına inşa edilen bu anıt, Roma zafer takı mimarisinin klasik örneklerinden biri. Takın hemen yanındaki masif tuğla yapı Curia Julia. Buradaki anlamıyla “curia” senato binası demek. “Julia” veya “Iulia” ise binayı yaptıran Julius Caesar’dan geliyor. İnşası M.S. 1’inci yüzyılın başında Augustus döneminde tamamlanan bina, Pantheon ile birlikte eski Roma’dan hemen hiç değişmeden kalmış eserlerin başında gelir. Bu durum, diğer örneklerde olduğu gibi binanın yüzyıllar boyunca kilise olarak kullanılmasından kaynaklanır. Gerçi orijinal mimarinin yüzyıllarca olduğu gibi korunması her bina için söz konusu değildir. Biraz ilerideki Antoninus Tapınağından kiliseye dönüşmüş olan San

sance period structures make this part of the city beautiful, they are merely shadows of the magnificent structures of the Roman Empire period. The original name of the forum is Forum Romanum and it is called Foro Romano in Italian. Our first stop here is the Septimius Severus Arch. This monument, which was erected to honor the Emperor’s victory over the Persians at the end of 2nd century A.D., is one of the typical examples of Roman victory arch architecture. The massive brick structure adjacent to the monument is Curia Julia. “Curia” means senate and “Julia” or “Iulia” comes from Julius Caesar, who commissioned the structure. The building, which began to be constructed during 1st century A.D., and completed during the reign of Augustus, is one of the oldest surviving buildings in Rome along with the Pantheon. This is because the building was used as

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

137


Lorenzo in Miranda bu durumun tipik bir öreğidir. İleride solda yine dairesel planla inşa edilmiş olup Rönesans döneminde eklenmiş fener kısmıyla dikkati çeken, M.S. 4’üncü yüzyılın başına tarihlenen Romulus Tapınağı’nı göreceğiz. 6’ncı yüzyılda Kozma ve Damian adlı azizlere ithafen kiliseye dönüştürülen yapıya arkada yer alan kütüphane binası da dahil edilmiş. Barış Kütüphanesi (Biblioteca Pacis) olarak adlandırılan bu kısmın özelliği 2’nci yüzyılda yaşamış olan Bergamalı meşhur hekim Galenus’un burada ders vermiş olması.

Yedi tepeli şehir

Bu tapınağı solumuza alıp aşağı doğru devam ederken sağımızda yükselen kesim yedi tepeli olduğu kabul edilen Roma’nın en merkezi konumdaki Palatino Tepesi’dir. Bu tepenin selvi ve çamlarının koyu yeşili ile gökyüzünün pembe ve kavuniçine çalan tonları arasındaki uyumu görmek için bile buraya gelmeye değer. Bu arada solda Maxentius Bazilikası olarak da anılan devasa yapının ayakta kalan kısımlarını göreceğiz. Bu bina, inşa edildiği 4’üncü yüzyıl başında Roma mimarisinin ulaştığı noktayı yansıtması ve döneminin yapı teknikleri hakkında f ikir vermesi bakımından son derece öğretici. Sol tarafımıza bazilikayı alıp devam ettiğimizde ise bu kez Venüs Tapınağı ile sırt sırta verip iç içe geçmiş olan Santa Francesca Kilisesi ile karşılaşırız. 16’ncı yüzyıl mimarisinin karakteristiklerini yansıtan tipik barok cephe mermer ise de binanın ve bağlı bulunduğu kompleksin hemen tamamı tuğladan inşa edilmiştir. Tam bu noktada yolumuza bir başka zafer takı çıkacak. Birinci yüzyılın sonlarında yapılan ve “Titus Takı” olarak anılan anıt, M.S. 79-81 yılları arasında İmparator olan Titus’un savaşlarını, bilhassa da 70 yılındaki Kudüs kuşatmasını konu alan kabartmalarıyla ünlüdür. 138

Roma medeniyetinin en muhteşem eseri Colosseum

Biraz daha aşağı yürüdüğümüzde meşhur Colosseum tüm heybetiyle birden uf kumuzu kaplayacaktır. Rönesans döneminde bir taş ocağı gibi kullanılıp büyük ölçüde tahrip edilmesine rağmen hala devasa ölçülere sahip bu yapı, Roma medeniyetinin en büyük, mimari ve mühendisliğinin ise en muhteşem eseri. Zaten bugün kullanılan adı Latince “devasa nesne” anlamına geliyor. Bir başka özeliği de eliptik planıyla gerçek anlamda bir amf iteatr olması. Bu noktada Michelangelo’nun meşhur Musa

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

a church as it is the case with other examples. However, not all the buildings have been protected although they were reconstructed as churches, such as San Lorenzo in Miranda, which was originally the Temple of Antonius. In the far left, we will the Temple of Romulus, which was built at the start of the 4th century with a circular plan. A library was added to the structure which was turned into a church in the 6th century, dedicated to saints called Kozma and Damian. The most important characteristic of the library called Biblioteca Pacis is that famous doctor from Bergama Galenos was a teacher here.


heykelinin de iki sokak ötedeki San Pietro in Vincoli Kilisesi’nde bulunduğunu hatırlatalım. Forum’dan Tiber kıyısına doğru devam ediyoruz. Irmağın bu yakasında kaçırılmaması gereken iki eser daha var. Bunlardan ilki, yine dairesel planıyla dikkati çeken Herkül Tapınağı, diğeri İyon üslubunun son derece zarif bir örneğini temsil eden Portunus Tapınağı. Mevcut şeklini M.S. 1’inci yüzyılda aldığı düşünülen Portunus Tapınağı’nın adı, bu bölgenin şehrin başlıca girişi olduğuna işaret ediyor. Zira Portunus, Roma mitolojisinde kapıların, limanların ve depoların korunmasına ilişkin bir kült. Yeşillikler arasında sessiz sakin bekleyen bu iki yapının arasından devam ederek Tiber üzerindeki köprünün üzerinden ırmağın karşı yakasına geçebili-

riz. Buradan sonraki hedefimiz Tiber’in bu yakasında yer alan Vatikan. Sabah, öğle öncesi veya ikindi üzerlerinde Tiber boyunda ister sağ ister sol kıyıda yapılacak bir yürüyüş başlı başına bir keyif olabilir. Irmağın sağ kıyısında göreceğiniz kırmızı tuğladan yapılmış devasa dairesel yapı ise bu tatlı yürüyüşün sona erdiğinin habercisidir. İmparator Hadrianus’un kendisi ve ailesi için yaptırdığı anıt mezar olan bu yapı, ilerleyen yüzyıllarda papalar tarafından kale olarak kullanıldığından günümüzdeki adı Castel Sant’Angelo, yani Sant’Angelo Kalesi’dir.

Vatikan’ın kabul salonu

Castel Sant’Angelo’yu sağınıza alıp nehirden içeri sola doğru yürümeye başladıktan kısa bir süre sonra kendinizi İtalyanların San Pietro dedikleri Aziz Petrus Bazilikası’nın önündeki devasa

The city with seven hills

As we head down with the temple to our left, we will see Palatino Hill on our right, considered the most central part of Rome. This amazing place is worth seeing because it makes a great view to see the green of the trees in harmony with the pink and orange tones of the sky. While here, we will see the standing parts of a giant structure called the Maxentius Basilica, on the left. This structure is important because it shows us how advanced Roman architecture was at the beginning of the 4th century. As we continue with the basilica to our left, we will see the Santa Francesca Church, which has its back to the Temple of Venus. Even though the exterior of the church which ref lects the typical characteristics of 16th century architecture was built with marble, the entire building and the complex it is connect-

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

139


Roma hala

“lux”, sıcak fakat

mesafeli, kelimenin tam anlamıyla

efendice, olması gerektiği gibi… Roma is still full

of light, warm but a little distant;

in other words, a gentleman…

meydanda bulacaksınız. Aslında burası için en uygun tabir meydandan çok “Vatikan’ın kabul salonu” olur. Buraya girişinizle birlikte farkında olmadan sınır geçerek Vatikan topraklarına girmiş olacaksınız. Az önceki köprüde yer alan heykellerin de heykeltraşı olan Gian Lorenzo Bernini tarafından 17’nci yüzyılda düzenlenmiş olan bu meydanın sonunda, bütün heybetiyle yükselen Aziz Petrus Kilisesi, haliyle bu dönem sanatının şahikası. Fakat bu kesimde birinci öncelikli olarak görülmesi gereken yer, ilk bakışta pek dikkati çekmeyen Sistina Kilisesi. Köprüyü geçtikten sonra devam edeceğimiz yolun küçükçe bir meydanla ayrıldığı noktada meydanın hemen arkasında yer alan asıl büyük meydan yani Piazza Navona, bu parkur için ideal bir son durak olacaktır. İtalyan baroğunun enfes örneklerini kendinden geçercesine sergileyen bu meydan, bir bakıma modern Roma’nın forumudur. Akşamüstü gezintileri için uygun bir başlangıç noktası teşkil eden bu meydandan birkaç sokak ötedeki meşhur Trevi Çeşmesi’ne, yine şehrin klasik “olmazsa olmaz”larından İspanyol Merdivenleri’ne uzanılabilir. 140

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

ed to were made with brick. Right at this point, we will see another monumental arch. This monument, which was made at the end of the 1st century and named “Titus Arch”, is famous for its bas reliefs that depict the wars of Emperor Titus, especially his siege of Jerusalem in 70 A.D.

The most magnificent artwork of the Roman Civilization: Coliseum

As we walk further, we will see the Coliseum with all its grandeur. This giant structure, which still is huge despite being used as a stone mine during the Renaissance, is the biggest and most magnificent artwork of the Roman civilization. Its name means ‘giant thing’. It is an amphitheatre in the truest sense with its elliptical plan. By the way, Michelangelo’s famous Moses sculpture is in San Pietro in Vincoli Church, just two streets down. We continue from the forum towards the shores of Tiber. There are two

more artworks on this side that we shouldn’t miss. One of them is the Temple of Hercules, which attracts attention with its circular plan, and the other is Portunus Temple, an elegant example of Ionian style. The name of the Portunus Temple suggest that this part of the city was the main entrance since Portunus is a cult in Roman mythology related to protection of ports and gateways. You can reach the other side of the river through a bridge on Tiber. Our next target is Vatican City. Even walking aling the banks of the river is an enjoyable pastime which will come to an end when you see the big round structure made from red bricks on the right bank of Tiber. This structure, which is a monumental tomb built by Emperor Hadrianus for himself and his family, is now known as Castel Sant’Angelo, the Castle of St. Angelo, and used as a fortress by priests.

The receiving hall of Vatican

As you walk inside to the left with Castel Sant’Angelo on your right, you will find yourself at a giant piazza which includes San Pietro, St. Peter’s Basilica. The best definition for this place would be the receiving hall of Vatican. Actually, when you get to this area, you will be entering Vatican grounds. The basilica, which stands with all its glory at the end of the piazza adorned with sculpture from Bernini, is the most magnificent artwork of this period. But first, you must see the Sistine Chapel before entering the basilica. Piazza Navona, which is a short distance away after you cross the bridge and continue, will be the best last stop for this guided tour. This piazza, filled with amazing baroque style structures, is the forum of modern Rome. After this ideal meeting place, you can check out the Fountain of Trevi and the Spanish steps, which are very close to Navona.


İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

141


El sanatları / Hands crafts

Emektarları

eski ritmine kavuşturuyor Üç kuşaktır saatçilik yapan Pamukoğlu ailesinin ferdi olan Fethi Usta, tamir eden kadar kullananın da antika saate gönül vermesi gerektiğini söylüyor. Yazı / Article: Derya Şahin Fotoğraflar / Photographs: Derya Şahin - Fethi Pamukoğlu Arşivi / Fethi Pamukoğlu Archive

Restoresveterans to their former rhythm Fethi Usta, a member of the Pamukoğlu family who have been making and repairing watches for three generations, says that the person restoring an antique clock should care about the product as much as the owner.

142

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013


İ

zmir’in tarihi Kemeraltı Çarşısı’nda müze gibi bir dükkan Pamukoğlu Antik Saat. Burada saniyeler saniseleri kovalarken ‘tik tak’lar ‘guguk’lara karışıyor. Zaman kavramı daha bir derinden hissettiriyor kendini. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanı geliyor aklımıza. En çok da kitabın kahramanı Hayri İrdal’ın “Sahibinin en mahrem dostu olan, bileğinde nabzının atışına arkadaşlık eden, göğsünün üstünde bütün heyecanını paylaşan, hülasa onun hararetiyle ısınan ve onu uzviyetinde benimseyen, yahut masasının üstünde, gün dediğimiz zaman bütününü onunla beraber, bütün olup bittisiyle yaşayan saat, ister istemez sahibine temessül eder (benzeşir), onun gibi yaşamaya ve düşünmeye alışır” sözleri çınlıyor kulaklarımızda. Hayri Bey’in bahsettiği türden saatler günümüzün son teknoloji ürünü saatleri değil de, bu dükkandakiler gibi olsa gerek diye düşünüyoruz. Şimdiki saatlerle kıyaslayınca eskimiş olsalar da birer sanat eserini andırıyor her biri.

“Saat kuleleri evladım gibi”

Fethi Pamukoğlu da bir dönem efsane olan, ancak zamana yenik düşüp tekleyen bu emektar saatleri eski ritmine kavuşturuyor. Bu kimi zaman dededen kalma bir cep saati oluyor kimi zaman da gemi kronometresi. Üç nesildir saatçilik yapan bir ailenin ferdi olan Pamukoğlu, asırlık antika saatlerin yanı sıra İzmir Saat Kulesi başta olmak üzere Ege Bölgesi’ndeki pek çok ilin tarihi saat kulelerinin bakım ve onarımını da yapıyor. Bergama, Manisa, Balıkesir, Ayvalık, Çanakkale, Muğla’nın saat kuleleri ve daha niceleri hep ondan soruluyor. Şehirlerin simgesi haline gelen saat kulelerinin sorumluluğunu üstlenmesinin kendisi için gurur kaynağı olduğunu ifade eden Fethi Usta, bu yapıları evladı gibi gördüğünü söylüyor.

“Sevmeden yapılmaz”

Yaptığı işe “horoloji” adı verildiğini ondan öğreniyoruz. Fethi Usta, saat bilimi anlamına gelen bu işin inceliklerini şöyle anlatıyor: “Horoloji, matematik, fizik ve mekaniğin birleşimi bir bilim dalıdır. Biz bu bilime sanatı da ekliyoruz. Tamir ve bakım yaparken telkari, Edirnekari gibi

P

amukoğlu Antique Watches is a shop in the historical Kemeraltı bazaar that resembles a museum. While minutes follow seconds, the tick tock of clocks are mixed in with cuckoo clocks. You are acutely aware of time in this space. You are reminded by Ahmet Hamdi Tanpınar’s book, the Institute of Setting Clocks and especially the part where the hero of the book Hayri İrdal says, “A watch is the owner’s best friend. It accompanies his heartbeat, shares the excitement in his heart, and warms to its owner’s movements. Sometimes it sits on the desk and witnesses his entire day. In time, it inevitably resembles its owner and learns to think like him.” We can’t help but feel that he was referring to old watches, like the ones in this shop, not the new, modern ones. Antique watches look like works of art when compared to new watches.

“Clock Towers are like my children”

Fethi Pamukoğlu restores rhythm to

these veteran watches which were once surely very popular. This could be a pocket watch or the chronometer of a ship. As a member of the Pamukoğlu, watch repairers for three generations, he also undertakes the upkeep and maintenance of clock towers in the Aegean region, like the one in Izmir. The clock towers in Bergama, Manisa, Balıkesir, Ayvalık, Çanakkale and Muğla are his responsibility. Fethi Usta, who says that this is a source of pride for him, adds that he sees the clock towers as his children.

“You have to love the job”

He tells us that what he does is called horology. Here is how Fethi Usta describes the secret to the art: “Horology is a combination math, physics and mechanics. We add art to the science. As we are repairing the watch, we also take care of the decoration. So it needs a lot of patience. Sometimes we work on a screw the whole day. That is why you need to love this job. I am the youngest of a handful of masters who still does this job. I want to teach a friend so that the art lives on.”

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

143


144

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013


Fethi Pamukoğlu, şehirlerin simgesi haline gelen saat kulelerinin de bakım ve onarımını yapıyor.

Fethi Pamukoğlu repairs and maintains clock towers that are the

symbols of their cities.

sanat dallarıyla, kadran konservasyonu ve porselen restorasyonuyla da ilgileniyoruz. Dolayısıyla bizim işimiz sabır işi. Bazen bir vidayla bir gün uğraştığımız oluyor. Bu nedenle bu işi sevmeden yapmak mümkün değil. Türkiye’de bu işi yapan 5-6 ustadan biriyim, hatta en gençleri benim. Ben de bir arkadaşıma öğreterek bu mesleğin yaşamasını sağlamak istiyorum.” Antika saat tamirinin kendisi için işten öte, bir tutku olduğunu belirten Fethi

Usta, tamir eden kadar kullananın da bu işe gönül vermesi gerektiğini belirtiyor. Eskiye gönül vermenin yeniye gönül vermekten çok daha güç olduğunu da söylemeden edemiyor. Antika saat tutkunu koleksiyonerlere hizmet veren Fethi Usta’nın küçük bir de saat koleksiyonu var. Mesleği bırakmaya niyet ettiğinde kendi koleksiyonundaki saatlerin yer alacağı bir sergi açmayı arzulayan Fethi Usta, babasının 29 sene başkanlığını yürüttüğü Saatçiler Odası’nın da desteğiyle seminerler verip, bildiklerini genç meslektaşlarıyla paylaşmayı hedefliyor. Antika saat tamirinin ilmini gelecek nesillere aktarmak istediğini belirten Fethi Usta, “Yaptığımız işin ciddi anlamda kursunu verip, insanlara antika saat tamirinin sadece pratikte öğrendikleriyle sınırlı olmadığını, bu işin bir ilmi olduğunu ve belli kaidelere göre yapılması gerektiğini anlatmak istiyorum. Bizim gibi işin içine girince bazı saatlerin bir sanat harikası olduğunu görüyorsunuz. Öyle ki bir fabrikanın bir saatin içine hapsedildiğini görüyorsunuz. Günümüz teknolojisinde bunu yapmak kolay elbette ancak mekanikte oldukça zor. İşte ben de bu işin inceliklerini öğretmek istiyorum” diyor.

Fethi Usta, who states that antique watch repairing is more of a passion for him than a profession, says that people who are involved in the business must first be passionate. He also adds that being passionate about something old is more difficult than being passionate about something old. Fethi Usta, who serves antique watch collectors, has a small collection of his own. Fethi Usta, who intends to open an exhibition after he leaves the business, aims to speak at seminars and share his expertise with young colleagues. Fethi Usta, who says that he wants to teach future generations about the science of repairing old watches, says, “I want to organize a serious workshop and tell people that this is an art and has various rules that need to be followed. When you work in the field like we do, you realize that some watches are works of art. You will see an entire factory encased inside the watch. Of course this is easy with new technology but very hard with mechanics. That is why I want to teach people the secrets of the trade.”

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

145


Mutfak / Cuisine

İzmir sofralarının vazgeçilmez lezzeti

İzmir Köfte Uygulama/Application: Kısmet Lokantası/Kısmet Restaurant

A delicacy from Izmir İzmir Meatballs

Z

eytinyağlılar, ot yemekleri ve leziz balık çeşitleriyle ünlü İzmir mutfağında etli yemek denince ilk önce İzmir Köfte gelir akla. Her yörenin köftesi güzeldir elbette ama İzmir Köfte’nin damaklarda bıraktığı tat bir başkadır. İzmir Köfte öyle bildiğiniz köftelere benzemez çünkü. Kıymanın en iyi çekilmiş hali, İzmir’in bereketli topraklarında yetişen birbirinden lezzetli domates, patates ve biber ile birleşince hem göze hem de mideye hitap eden bir şölene dönüşür.

146

I

zmir meatballs are the first choice within meat dishes in the Izmir cuisine which is known for its delicious fish, olive oil and green dishes. All the meatballs in various regions are tasty but this one is different because it doesn’t look like all the others. Ground meat that is accompanied by tasty tomatoes, potatoes and green pepper turns into a feast for both the eyes and the stomach.

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Malzemesi:

- Kıyma - Bayat ekmek - Kuru soğan - Karabiber - Kimyon - Tuz - Domates - Patates - Yeşil biber - Et suyu - Zeytinyağı ya da tereyağı


Yapılışı:

eklenerek tekrar fırına sürülür. Bütün

kıymaya yüzde on oranında bayat ek-

pişirilir.

kıyılıp kıymaya eklenir. Bir yumurta,

İzmir Köfte’nin lezzet sırrını merak

da katıldıktan sonra köfte yoğrulmaya

Yolu

koparılarak şekillendirilen köfteler

rı şenlendiren lezzetlerle buluşturan

rilen köftelerin yağı süzülür. Tekrar

Hasan Çağan, İzmir Köfte’ye lezzeti-

çalar halinde kesilen patates, domates

Hasan Usta, Kısmet Lokantası’nda

süslenir. Üzerine et suyu sosu ve çok

ya da kuzu kapamanın suyundan ek-

Hayvanın kaburga kısmından çekilen mek ufalanır. İki baş soğan ince ince

Ingredients:

- Ground meat - Stale bread - Onion - Black pepper - Cumin - Salt - Tomato - Potato - Green pepper - Veal broth - Olive oil or butter

Reciple:

10% of stale bread is added to ground

meat from the rib of the animal. 2

large onions are cut thinly and added to the meat. The meat is kneaded after the addition of one egg, black pepper, cumin and salt. Round pieces are

malzemeler nar gibi kızarana kadar

göz kararı karabiber, kimyon ve tuz

edenlere de küçük bir tüyo verelim.

başlanır. Hazırlanan harçtan parçalar

düşenleri, 1967’den beri damakla-

fırına sürülür. Kızarana kadar pişi-

Kısmet Lokantası’nın sahibi Urlalı

tepsiye dizilen köfteler, yuvarlak par-

ni sosunun verdiğine dikkat çekiyor.

ve uzunlamasına kesilen biberlerle

hazırlanan İzmir Köfte’ye tas kebabı

az miktarda zeytinyağı ya da tereyağı

lediklerini de söylüyor.

Tarihi

Kemeraltı

Çarşısı’na

separated and shaped into meatballs, then set inside the oven. Oil from the

cooked meatballs is drained. Meat-

balls are then placed inside a cooking

pot and decorated with sliced tomatoes, potatoes and green peppers. Veal

broth and a small amount of olive oil

or butter are added to the pot which goes back into the oven. The dish is

cooked until everything is golden brown.

And here is a small tip for those who are curious about the secret of the

dish. The owner of the Kısmet Restaurant in Kemeraltı Bazaar Hasan Çağan says that what makes the dish

tasty is its sauce. Hasan Usta says that they add the sauce of other meat dishes while cooking Izmir meatballs.

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

147


Rehber / Guide

BALÇOVA TERMAL OTEL 35330 Balçova / İZMİR Tel: +90 232 259 01 02 Faks: +90 232 259 08 29 www.balcovatermal.com info@balcovatermal.com

HİLTON İZMİR Gaziosmanpaşa Blv. No:7 35210 / İZMİR Tel: +90 232 497 60 60 Faks: +90 232 497 60 00 www.İzmir.hilton.com sales.İzmir@hilton.com

ENGİN OTEL Gazi Mahallesi 25. Sokak No:65 Gaziemir/İZMİR 35410 Tel:+90 232 220 22 20 Faks:+90 232 220 22 23 www.enginhotelizmir.com

DenİzAtı Holiday Village Meryemana Cad. No:19 Gümüldür / İZMİR Tel: +90 232 790 91 91 www.denizati-hv.com

EGE PALAS Cumhuriyet Bulvarı No.210 35220 Alsancak / İZMİR Tel:+ 90 232 463 90 90 Faks: +90 232 463 81 00 www.egepalas.com.tr

İZMİR PALAS OTEL Atatürk Bulvarı 35210 İZMİR Tel: +90 232 465 00 30 Faks: +90 232 422 68 70 www.İzmirpalas.com.tr info@İzmirpalas.com.tr

KİLİM OTEL Atatürk Bulvarı 35210 İZMİR Tel: +90 232 484 53 40 Faks: +90 232 489 50 70 www.kilimotel.com.tr info@kilimotel.com.tr

MARLIGHT HOTEL Fevzipaşa Bulvarı 1367 Sk. No:3 Çankaya - İzmir Tel:+90(232) 484 12 13 info@marlightotel.com www.marlightotel.com

OTEL KÂYA Gaziosmanpasa Blv. No: 45 35230 Çankaya / İZMİR Tel: +90 232 483 97 71 Faks: +90 232 483 97 73 www.otelkaya.com info@otelkaya.com

RESIDENCE BUTİK HOTEL Mürselpaşa Bulv. No:28 Fuar karşısı Kahramanlar / İZMİR Tel: +90 0 232 441 90 90 Faks: +90 232 441 60 40 www.residencehotel.com.tr info@residencehotel.com.tr

KARACA OTEL Necatibey Blv. 1379 Sokak No:55 Alsancak - İZMİR Tel: +90 232 489 19 40 Faks: +90 232 483 14 98 www.otelkaraca.com

VİLLA SARAY İzmir Cad. Saray. Sk. Ilıca Çeşme / İZMİR Tel: +90 232 723 02 66 Faks: +90 232 723 36 72 www.villasaray-vip.com www.viltur.com

OĞLAKCIOĞLU PARK BOUTIQUE HOTEL 1366 Sokak No:6 Çankaya - İZMİR Tel: +90 232 425 33 33 Faks: +90 232 425 34 33 www.parkhotelizmir.com

DENİZ RESTAURANT İzmir Palas Oteli Zemin Kat Atatürk Cad. No: 188/B Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 464 44 99 Faks: +90 232 463 00 86 www.denizrestaurant.com.tr

BİZİM GAZİNO Dalyan Mah. 4218 sok. No:29/A DALYAN /ÇEŞME Tel: +90 232 724 70 11 Kumsal Sok. No:10 N.Dere/İzmir Tel: +90 232 238 30 49 www.bizimgazino.com

VERA PALAS OTEL 1488 sok. No:7 Alsancak - İzmir Tel:+90 232 421 1287-88 Faks:+90 232 421 0269 info@verapalas.com www.verapalas.com

ORTY AIRPORT HOTEL Adnan Menderes Havalimanı Gaziemir - İzmir Tel:+ 90 232 274 71 71 Faks: +90 232 274 76 15 www.ortyhotel.com

ALTINOLUK KAHVALTI & BALIK

BİR OPTİK Milli Kütüphane Cad.(Opera karşısı) B Blok No.14/C Konak İZMİR Tel: +90 232 445 45 75 e-mail: izzet@bblens.com www.biroptik.com

148

EGEFORM CLUB Kıbrıs Şehitleri Caddesi No 39/101 Mazhar Zorlu İş Merkezi Alsancak / İzmir Tel : +90 232 464 47 03 0232 464 24 24 www.egeformclub.com

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

ALTINOLUK RESTAURANT Mithatpaşa Cad. Limanreis Mah. No:606 Narlıdere / İZMİR Tel: +90 232 234 12 12 Faks: +90 232 234 53 43 www. altinolukrestaurant.com e-mail altinolukcaterin.com


GÜVERTE BALIK RESTAURANT Fish& Meat Balıkçı Barınağı Mevkii Özdere/İzmir Tel: +90 232 797 82 84 + 90 232 797 84 36 www.guverterestoran.com

İPEKSİ TATLAR Cumhuriyet Bulvarı 192/12 Üstay Apt. Gündoğdu Meydanı Alsancak / İZMİR Tel:+ 90 232 421 5988 Faks: +90 232 464 9088 www.ipeksitatlar.com

KORDONBOYU BALIK PİŞİRİCİSİ Atatürk Caddesi 196/A 1.Kordon Alsancak - İZMİR Tel: +90 232 422 40 01 Tel: +90 232 422 15 90 www.kordonboyu.com.tr

LA CIGALE Cumhuriyet Blv. No: 152 Fransız Kültür Merkezi Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 421 47 80 Faks: +90 232 464 79 86 lacigalealsancak@hotmail.com

ABC İŞİTME CİHAZLARI SATIŞ VE UYGULAMA MERKEZİ Şair Eşref Blv. 66/1-A Alsancak - İZMİR Tel: +90 232 422 25 46 Fax: +90 232 422 25 47 www.abcisitmecihazlari.com

TAVACI RECEP USTA Atatürk Caddesi No.364 Alsancak / İZMİR Tel:+90 232 444 19 78 +90 232 463 87 97 Faks:+90 232 422 61 71 www.tavacirecepusta.com

TOPÇU’NUN YERİ Restoran İşletmeleri Kazım Dirik Cad. No: 3/A-B Pasaport / İZMİR Tel:+ 90 232 484 14 70 +90 232 425 90 47 www.topcununyeri.com

VELİ USTA Atatürk Cad. No:212/A Alsancak / İZMİR Tel:+90 232 464 27 05 10 Sk. N:179/A İnciraltı/İZMİR Tel:+90 232 277 77 66 www.İzmirbalikpisiricisi.com

SAVAŞ YANGIN SÖNDÜRME ARAÇLARI 6171 Sokak No:4/B Işıkkent - İZMİR Tel:+90 232 472 17 59 Faks:+90 232 472 08 17 www.savasyangin.com.tr

A&A ÇİFTE KUMRULAR İnciraltı Cd:49-136 Balçova/İzmir Tel Plus: 0 232 259 75 85 Tel Merkez: 0 232 277 91 58 Fax: 0 232 277 04 77 ciftekumrularnet@gmail.com www.ciftekumrular.com.tr

Ümay İnşaat

GAYRİMENKUL DÜNYASI YATIRIM DANIŞMANLIK DÜNYASI Mithatpaşa Cad. No:1133/Z-1 Üçkuyular / İZMİR Tel:+90 232 247 31 32 Faks:+90 232 247 92 71 www.gayrimenkuldunyasi.com.tr

ÜMAY İNŞAAT 1550 Sokak No:1 Doğanlar Mah. Bornova - İZMİR Tel: +90 232 479 42 52 Fax: +90 232 478 01 11 www.umayinsaatmalzemeleri.com

SİMMSAR GAYRİMENKUL Değerlendirme Yalı Caddesi No:414/1 Karşıyaka-İzmir Tel: +90 232 364 47 48 Faks: +90 232 368 95 97 info@simmsar.com.tr www.simmsar.com.tr

SEDEKO 1399 Sok. No.9 K.2 D.5 Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 465 18 00 Fax: +90 232 465 29 39 sedeko@sedeko.com.tr www.sedeko.com.tr

Kedİ Kültür Sanat Merkezİ Atatürk Cad. No: 386/A 35220 Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 464 99 35 Faks: +90 232 464 98 35 info@kedikultursanat.org www.kedikultursanat.org www.kedikultursanat.com

MAS

Gümrükleme YİĞİT GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ LTD. ŞTİ. 1479 Sk. No:16 Kenet Sitesi Kat:2 Daire:7 Alsancak/İZMİR Tel: 0(232) 464 99 00 (pbx) Tel: 0(232) 464 18 94 www.yigitgumruk.com info@yigitgumruk.com

DİKİLİ LİMAN VE TURİZM İŞLETMELERİ TİCARET A.Ş. Atatürk Caddesi No: 11 35980 Dikili – İZMİR Tel: +90 232 671 44 00 Faks: +90 232 671 20 29 info@portofdikili.com www.portofdikili.com

SOLMAZ GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ Kıbrıs Şehitleri Cad. Kristal İş Merkezi No:136 K :3 Alsancak / İZMİR Tel :+90 232 463 65 16 (pbx) Faks: +90 232 463 65 20 www.solmaz.com.tr ismailt@solmaz.com

NOTTINGHAM BAR Gazi Kadınlar Sokağı No:13 Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 464 36 72 www.nottingham.com.tr

MAS GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ 1471 Sokak No:45 Karabulut Apt. K:3 D:5 Alsancak - İZMİR Tel:+ 90 232 463 35 93 Faks: +90 232 463 98 00 www.masgumrukleme.net

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

149


İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ’NE SİZ DE ABONE OLUN !

1 YILLIK ABONELİK 90 TL Tarih:

/

ADIMA FATURA EDİNİZ ŞİRKET ADINA FATURA EDİNİZ

/ 20..........

ADI SOYADI

KURUMU

GÖREVİ

ADRESİ

TELEFON

FAX

E-MAIL

VERGİ DAİRESİ/NO

....... Yıllık abonelik bedeli olan ................................ TL yi Halk Bankası Alsancak Şb. Kod.731 10260253 nolu RK Renkli Kalem Medya Yapım hesabına havale ettim.

ŞEHİR

POSTA KODU

ABONE TELEFON

ÜLKE

(0232) 463 75 40

ABONE FAX

Not: Lütfen havale dekontunuzu, doldurduğunuz Abone Formu ile birlikte fax veya e-mail yoluyla gönderiniz. Abonelikle ilgili ayrıntılı bilgi için arayabilirsiniz.

(0232) 421 92 24

E-MAİL

bilgi@renklikalem.com.tr

BULMACANIN ÇÖZÜMÜ

150

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

İZMİR’DE HAVA DURUMU

WEATHER CONDITION in İZMİR

Akdeniz iklim kuşağında kalan İzmir’de yazları sıcak ve kurak kışları ılık ve yağışlı geçmektedir. Dağların denize dik uzanması ve ovaların İç Batı Anadolu eşiğine kadar sokulması, denizel etkilerin iç kesimlere kadar yayılmasına olanak vermektedir. Ancak, İl bütününde yükseklik, batı ve kıyıdan uzaklık gibi fiziksel coğrafya farklılıkları, yağış, sıcaklık ve güneş açısından önemli sayılabilecek iklim farklılıklarına da yol açmaktadır.

In İzmir, while summers are hot and dry, winters are mild and rainy due to its location in Mediterranean climatic zone. The fact that mountains run perpendicular to the sea and plains edge in with threshold of the Inland Western Anatolia allows marine effects spread through inner regions. However, physical geography differences such as altitude throughout the Province, or distance from the west and the coast cause climate differences that can be assumed as important in terms of rainfall, temperature and sun.

Yıllık ortalama sıcaklık, kıyı kesimlerde 14-18 ºC arasında değişmektedir. En sıcak aylar Temmuz (27.3 ºC ) ve Ağustos (27.6 ºC ), en soğuk aylar ise Ocak (8.6 ºC) ve Şubat (9.6 ºC)’tır. Yazın kıyı kesiminde sıcaklık, deniz melteminin (İmbat) etkisiyle iç kesimlere göre 1-2 ºC daha düşük olmaktadır. Kış mevsiminde ortalama 7 ºC olan sıcaklık zaman zaman kuzey ve kuzeybatıdan sokulan denizel hava kütlesi nedeniyle düşmektedir.

On the basis of the Province, annual average temperature changes between 14-18 ºC in coastal regions. While the hottest months are July (27.3 ºC) and August (27.6 ºC), the coldest months are January (8.6 ºC) and February (9.6 ºC). In summer, temperature at the coastal regions is approximately 1-2 ºC lower in comparison with inner regions by the effect of sea breeze. Temperature which is average 7 ºC in winter season decreases occasionally due to maritime air mass coming from the north and the northwest.


İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

151


Bulmaca / Crossword

152

İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Fulya OMAÇ / e-mail: medyapuzzle@yahoo.com


www.tavacirecepusta.com Ankara Ümitköy (Merkez) Ahmet Taner Kışlalı Mahallesi Alaca Atlı Caddesi Barlas City J Blok No:1 Yenimahalle / ANKARA Tel: 0.312 240 4000 Ankara Park Vadi Dikmen Vadisi Hoşgere Girişi 5. Kapı Çankaya Tel. 0312 442 29 45 Ankara Emek 8. Cadde No. 60 Emek Tel. 0312 436 30 60 İstanbul Etiler Lavinya Sokak No. 2 Levent Tel. 0212 280 04 24 İzmir Alsancak Atatürk Caddesi No. 364 Alsancak Tel. 0232 463 87 97 Bursa Nilüfer Odunluk Mah. Erdoğan Binyücel Cad. No.5/1 Nilüfer Tel. 0224 453 44 55



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.