RAPTİYE NO: 50

Page 1

NO.50 OCAK, 2019


7

5

15

içindekiler 2

MESAJ VAR

3

ATATÜRK KÖŞESİ

İnsan Hak ve Özgürlüklerine Verdiği Önem

5

SERBEST BÖLGE

Tekila

7

TARİH 101

9

GAME & TECH

12

SPOR

15

ASLILAND

17

SAĞLIK

19

TEKNOLOJİ

20

2 NY / 1 MG

21

KÜLTÜR & SANAT

/raptiyedergi

Woolpit’in Yeşil Çocukları Assassin’s Creed Odyssey

Futbolda VAR Sistemi

Talidomit Yüz Tanıma

raptiyedergi@gmail.com

www.issuu.com/raptiyedergi

Dergimiz ile ilgili her türlü fikir ve görüşleriniz için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

17


MESAJ VAR! 4

50

Ocak 2019

Değerli Raptiye Okurları, Neredeyse her gününü dolu dolu geçirdiğimiz Aralık ayını da geride bırakarak dönemi yarılamış bulunuyoruz… Kedi Evi Yapımından kulüpler arası kaynaştırma aktivitesine, komite toplantılarından kulüp ziyaretlerine gerçekten oldukça yoğun geçen bir Aralık oldu. Eğer sizlerin desteği ve katkısı olmasaydı böyle yoğun bir takvimin altından kalkmak ciddi anlamda çok zor olurdu. İşlerin bir ucundan tutup emek gösteren, ziyaret ve toplantılarda beni yalnız bırakmayan, komite toplantılarına katılarak yapacağımız işlere katkı sağlayan ve etkinliklere katılamasa bile fikirleriyle bize destek veren herkese ayrı ayrı teşekkür ederim! Dönemin yarısını geride bırakmış olsak da önümüzde çok önemli işler var sizlerin de takip ettiği üzere: Pugedon Projesi, bu sene üçüncüsünü düzenleyeceğimiz gelir getirici aktivitemiz Fries& Beers, yine bu sene beşincisini düzenleyeceğimiz ana hizmet aktivitemiz Senin Sineman ve her geçen gün aldığımız güzel haberlerle bizi heyecanlandıran Özgür Tekerlek. Gelir getirici ve hizmet komiteleri Ekim ayından beri çalışmalarını istikrarlı bir şekilde sürdürüyor. Eminim ki hem gelir getiricimiz hem de ana hizmet aktivitemiz hepimizin hafızalarında yer edecek, bizlere keyif ve huzur veren etkinlikler olacak. Pugedon projemiz için ise bildiğiniz gibi önümüzdeki en büyük engel maddi koşullar… Artan döviz değerleri her geçen gün geri dönüşüm yaparken sokaklarda yaşayan hayvan dostlarımızı besleyen doğa ve hayvan dostu Pugedon konteynerinin fiyatlarını olumsuz etkiliyor. Bu noktada tabii ki dönem başında hazırladığımız kitlerimiz devreye giriyor. Fenerbahçe Leo Kulübü ailesinin her bir ferdinden ricam bu kitlerin satışına, çevresindekilere projeyi anlatarak destek olması… Böyle benzersiz bir proje ancak hepimiz tüm eforunu ortaya koyduğunda mümkün olabilir. O nedenle ailemize güveniyor, bu projeyi hayata geçireceğimize fazlasıyla inanıyorum! Genel Yönetmenimiz Sn. Ln Ertuğrul Yıldız’ı ve değerli kabinesini ağırlayacağımız ve 20 Ocak’ta gerçekleşecek toplantımızda görüşmek üzere, herkese keyifli okumalar dilerim. :)

Alp Karaosmanoğlu Alp Yıldırım Aslı Şahin Ayşe Doğa Ülgen Burak Kılıç Caner Battaloğlu Emre Balcı

En derin Leo sevgi ve saygılarımla,

Kerem Sağlam Özlem Özkan

Özlem ÖZKAN 2018-19 Çalışma Dönemi Başkanı Fenerbahçe Leo Kulübü

Rasimpaşa Mahallesi, Siftah Sk. No:7, Kadıköy/İstanbul

2


ATATÜRK’ÜN İNSAN HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİNE VERDİĞİ ÖNEM Sevgili okurlar, Hepimizin bildiği üzere Aralık ayı, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü nedeniyle tüm dünyada önemli bir yere sahip­tir. Aralık ayını geride bıraktığımız şu günlerde bu sebeple ben de Ulu Önderimizin insan hak ve hürriyetlerine verdiği önemden bahsetmek istiyorum.

T

ürk milleti için birçok yenilik getiren Atatürk, her yenilikte Türk milletinin refahını, menfaatini düşünmüştür. Türk milletini çağdaş uygarlıklar düzeyine getirmeyi hedeflemiş ve insan hak ve hürriyetleri üzerine oldukça eğilmiştir. Atatürk’ün insanlık idealinde, özgürlük, bağımsızlık ve insan haklarına saygı ön planda gelir. Onun özgürlük ve bağımsızlık tutkusu, bencil değil ulusaldır. Hatta evrenseldir desek abartmış olmayız. Çünkü Atatürk; insanlığın tümünü bir beden ve bir ulusu da bunun bir organı sayar.

3

ATATÜRK KÖŞESİ

Oya Uludoğan

Hepimizin bildiği üzere Aralık ayı, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü nedeniyle tüm dünyada önemli bir yere sahip­tir. Sahip o lduğumuz bu haklar devredilemez ve vazgeçilemezdir. Ayrıca bu haklar dokunulmazdır. Cumhuriyet’ in ilanından sonra kazandığımız hak ve özgürlüklerden bazıları şunlardır:


Kadınlara Seçme – Seçilme Hakkı Kadınlara önce belediye seçimlerinde kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıyan kanunun kabul edildi. Daha sonra anayasada yapılan değişiklerle kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkının tanındı. Seyahat Özgürlüğü Herkesin bir devletin toprakları üzerinde serbestçe dolaşma ve oturma hakkı vardır. Herkes, kendi ülkesi de dahil olmak üzere, herhangi bir ülkeden ayrılmak ve ülkesine yeniden dönmek hakkına sahiptir. Mülk Edinme Hakkı Herkes tek başına ya da başkalarıyla birlikte mal mülk edinme hakkına sahiptir. Hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılamaz. Haberleşme Özgürlüğü Herkes istediği kişi ile istediği konuda konuşabilir. İstediği gazeteyi, dergiyi, kitabı okuyabilir. Haber almak herkesin hakkıdır. Düşünce Özgürlüğü İnsan hak ve hürriyetlerinden biri de düşünce ve kanaat hürriyetidir. Anayasa ve yasaların izin verdiği ölçüde herkes söz, yazı, resim ve başka yollarla düşünce ve kanaatlerini özgürce ifade edebilir. Hangi amaçla olursa olsun, kimseden zorla kanaat ve düşüncelerini açıklanması istenemez.

Din ve Vicdan Özgürlüğü Bütün vatandaşlarımız, din ve vicdan hürriyetine sahiptir. Kimse düşünce ve inançlarından dolayı kınanamaz, suçlanamaz. Herkes din değiştirmekte özgürdür.Herkes ibadetini serbestçe yapar. Hiç kimse, ibadetlere ve dinsel törenlere katılmaya zorlanamaz. Eğitim Görme Hakkı Herkesin öğrenim hürriyeti vardır. Bilim ve sanat konuları ile dilediği gibi uğraşır. Eğitim, kadın erkek tüm vatandaşlarımız için zorunludur ve devlet okullarında parasızdır. Vatandaşlarımız, istediği dalda öğrenimini sürdürür, dilediği mesleği seçer. Meslek Sahibi Olma Hakkı Kadınların da erkekler gibi iş hayatına atılma, meslek sahibi olma ve çalışma hakkı vardır.

ATATÜRK KÖŞESİ

4


TEKİLA

Merhaba Sevgili Okurlar, Ben Alp Karaosmanoğlu. Bu ay Serbest Bölge’de sizlere tekilanın hikayesini anlatacağım. Keyifli okumalar dilerim!

Tekila’nın kökeni yüzyıllar öncesine kadar dayanır. Meksika’da yaşayan Aztekler, Agave bitkisini mayalayarak ‘Pulque’ isminde hafif bir içki yapıyorlardı. İspanyollar bu topraklara geldikten sonra bu sürece damıtmayı da eklediler. Böylece çok daha kuvvetli bir içki olan ‘Tequila’ doğdu.

Tuzu ve limonu bu tarafa gönderin!

F

ransa için şampanya ne ise, tekila da Meksika için odur. Tekila dünyanın sadece bu bölgesinde yapılır ve Meksika ‘Tequila’ kelimesinin kullanım haklarını kısıtlamıştır. ‘Jimadore’ adı verilen işçiler yüzyıllardır Agave bitkisinin hasadını toplarlar. Mavi Agave adı verilen bu türün olgunlaşması yaklaşık 7 yıl alır. Bugün bile bütün ürünler elle toplanır. Çok keskin ve çapa şeklindeki bir alet kullanan Jimadoreler, bitkinin ‘Pyma’ adı verilen beyaz gövdesi kalana kadar bütün yeşilliği budarlar. Bu da onların acı tat verebilecek yapraklı Pyma’dan ayrılmalarını sağlar. Bundan damıtılacak olan tekila %100 Agave suyundan yapılmış olur. Jimadore’ler bitkiden küçük bir parça kopararak bitkinin nişastasını ölçerler. Yeterli olduğuna inanıldığı zaman Agave damıtılmaya gönderilir. Çalışanlar yarım metre çapındaki dev Pymaları parçalara ayırmak

5

SERBEST BÖLGE

Alp Karaosmanoğlu

için özel baltalar kullanır ve pişirmek için daha elverişli hale getirirler. Parçalanmış Pymaları taş fırına aktarırlar ve burada 79 saat boyunca pişirirler. Bu pişme Agavedeki nişastayı şekere dönüştürür, yumuşatır ve rengini de beyazdan kırmızımsı bir kahverengiye çevirir. Ardından pişen Agave gövdeleri öğütücüye gider ve orada uzun ince liflere dönüştürülür. Öğütülmüş Pymalar ‘Tahona’ adı verilen yuvarlak bir taşın üzerine serilir. Mekanik olarak kontrol edilen Tahona, lifleri ezer ve çok değerli Agave suyunu çıkartır. Bütün suyun çıkartılması 2 saatlik bir ezme işlemi gerektirir. Suyu çıkmış bulamaç kazanlara konulur ve maya eklenir. Burada şekerin alkole dönüştüğü bir süreç başlar. 72 saatlik bir mayalanmadan sonra alkol oranı %5’e ulaşır. Mayalanmış lapa ve suların, topraksı ve asitsi bir kokusu olur. Mayalanmış karışım daha ufak, bakır damıtıcılara aktarılır. Bakır kazanların içerisinde alkol kaynatılır. Buharlaşma sonucu sıvı daha yoğun bir hale gelir. Buna ‘damıtılma’ denir. İki damıtmadan sonra tekila elde edilmiş olur. Alkol değeri artık % 55’tir. Bulamacın suyu çıkarıldıktan sonra çelik kazanlara aktarılır. Arıtılmış su eklenerek alkol değeri seyreltilir. Tekila artık içmeye hazırdır.


Bir sonraki aşama: Şişeleme

SANGRITA DRINK

Baş aşağı duran tekila şişeleri döner bir düzenekle doldurulur ve çalkalanır. Otomatik sistem, şişelerin doluluk seviyelerinin her şişede aynı olmasını sağlar.

Daha karmaşık bir içki yapmak için tekila meşin fıçılarda yıllandırılır. Bu süre tekilanın sınıfına göre 2 aydan başlar ve artar. Bu süre içerisinde Tekila, aşhabi bir tat ve hafif sarı bir renk kazanır.

Tarif: Longdrinks bardağının yarısına kadar kırılmış buz konur; içkiler ilave edilerek iyice karıştırılır; portakal ve limon dilimi ile süslendikten sonra kamış ve karıştırıcı ile birlikte servis edilir.

Tekila artık, haydutların ucuz içkisinden çok daha karmaşık bir içki ve birçok kokteylin anahtar malzemesi! ŞEREFE !

Tekila Kokteylleri

TEKILA SUNRISE

Kategori:Longdrinks 6 cl Tekila (Beyaz) 10 cl Taze Portakal Suyu 1 cl Taze Limon Suyu 1-2 Grenadine (Nar şurubu) Porakal Dilimi

Kategori: Longdrinks 4cl Tekila (Beyaz) 10 cl Sangrita Portakal ve Limon Dilimi

MARGARITA

Kategori: Medium-Kokteyl 3cl Tekila (Beyaz) 2 cl Portakal Likörü 2 cl Limon Likörü

Tarif: Kokteyl bardağının kenarı önce limon suyu ile ıslatılır; sonra tuza batırılır ve bardağın kenarına vurularak fazla tuzlar dökülür. İçkiler üç dört parça buz ile birlikte shakera konur; iyice çalkalandıktan sonra kokteyl bardağına süzülerek servis edilir.

Tarif: İçkiler (Grenadine hariç) 3-4 parça küp buzla birlikte shakera konur; iyice çalkalandıktan sonra longdrink bardağına süzmeden aktarılır. Üzerine yavaşça grenadine dökülür. Portakal dilimi ile süslenir. Karıştırıcı ve kamışla birlikte servis edilir.

SERBEST BÖLGE

6


.

WOOLPIT’IN YESIL ÇOCUKLARI . Bu ay da buradayım, bu ay da buradayım. Bir yere gideceğimi mi sandınız sevgili okurlar? (Sandıysanız öyle değilmiş gibi davranın da üzülmeyeyim.) Bu ay çok çok değişik bir olayla geldim karşınıza. Geçen aylarda yazdığım olaylar genellikle bilindik olmalarına rağmen bu seferki biraz fazla ilginç. Başlık yeteri kadar merak uyandırıcı olmuştur diye düşünerek hemen anlatmaya başlıyorum, bol keyifli okumalar efenim. Geçen yüzyıllarda İspanya’da ve İngiltere’de, garip bir şekilde ortaya çıkan, tüm vücudu yeşil renkte olan çocuklardan söz ediliyordu. Acaba bu olaylar gerçek mi, yoksa Ortaçağ’ın batıl inançlarından kaynaklanan bir safsata mı? raştırmacı yazar Harold T. Wilkins, “Flying Saucers Uncensored” (Sansüre Uğramamış Uçandaireler) adlı eserinde konuya ilişkin olarak şunları yazıyor: “12. yüzyılda yaşamış olan keşiş Tilburyli Gervase, İngiltere’nin Suffolk yöresindeki kimi mağaralardan ya da çukurlardan ortaya çıkan yeşil çocuklardan söz eder. Söz konusu çocuklar öylesine tuhaf şartlar altında ortaya çıkmışlardır ki, insan bunların uzaydaki herhangi bir dünyadan ya da dünyada yer alan herhangi bir yeraltı âleminden ışınlandıkları sonucuna varabilir. Aynı öyküye 3 manastır tarihçisinin kayıtlarında da

A

7

TARİH101

Alp Yıldırım

rastlanır. Bunlar, Newburghlu William, Walsingham ve Giraidus Cambrensis‘tir.” Harold T. Wilkins söz konusu kitabında yeşil çocuklarla ilgili olarak şunları söylüyor: “İngiltere’de aziz kral ve şehit Edmund’un manastırında 6-7 kilometre ötede bir köy vardır. Bu köyün yakınında, adına İngilizcede ‘Wolfpittes’ denilen garip ve ilginç birtakım kalıntılara rastlanır. Yakındaki köy de bu kalıntıların adıyla anılır.” Wilkins şöyle devam ediyor: “Bir hasat zamanı köylüler tahıl devşinliyorlardır. Birden yakınlardaki bir çukurdan sürünerek çıkan 2 çocuğu fark ettiler. Biri kız diğeri erkek olan çocukların tüm vücutları yemyeşil bir renkteydi. Üzerlerindeki giysilerin kumaşları, köylülerin o zamana kadar hiç görmedikleri türden bir kumaştı. Kumaşın dokuması da köylüler tarafından bilinmeyen türdeydi. Çocuklar hasat yapan köylüler tarafından köye götürülünceye kadar, şaşkın bir halde hasat yerinde dolaşıp durdular. Köyde, bu olayın garipliği karşısında şaşkınlığa düşen birçok kişi çocukların başına üşüştü. Birkaç gün süreyle çocuklar önlerine konulan bütün yiyeceklere, son derece aç olmalarına rağmen ellerini bile sürmediler. Bir zaman sonra önlerine konulan fasulye yemeğine gözlerini diktiler. Yemeği nasıl yiyeceklerini bilmiyorlardı. Sonunda köylülerden birinin yardımıyla yiyebildiler.” Wilkins’in anlattığına göre çocuklar, sonraki günlerde, ekmek yemeyi öğreninceye kadar bu gıdayla beslendiler.


Köylülerin anlattıklarına göre, çocukların derilerinin rengi, yiyeceklerin etkisiyle yavaş yavaş değişmeye başladı. Hatta İngilizce konuşmayı bile öğrendiler. Aradan geçen zamanda köyün yaşlılarının uyarılarıyla vaftiz edildiler. Fakat yaşça daha küçük görünen erkek çocuğu, bundan sonra ancak kısa bir süre daha yaşadı. Kız çocuğuysa kuvvetlenerek gelişti ve yaşamaya devam etti. Öyle oldu ki, diğer kızlardan hiçbir farkı kalmadı. Bir söylentiye göre, sonradan Lynn’de bir adamla evlendi. Hâlâ orada yaşadığına inananlar var. Hatta bir başka iddiaya göre de birkaç yıl öncesine kadar da hayattaydı. Bu 2 garip çocuğa birçok kez, nereden geldikleri sorulmuş ve genellikle şu cevap alınmıştı: “Bizler Aziz Martin’in ülkesindeniz. O, ülkemizdeki baş azizdir. Ülkemizin nerede oldu­ğunu bilmiyoruz. Sadece şunu hatırlıyoruz: Birgün her zamanki gibi tarlada babamızın sürüsünü otlatıyorduk. Birden büyük bir gürültü işittik. Tıpkı Aziz Edmund Günü’nde hep bir­likte çalan çanların sesine benzeyen bir gürültüydü. Birden ‘ruhumuzdan’ kavrandık ve kendimizi hasat yaptığınız tarlada bulduk…” “Bizim orada Güneş hiç görünmezdi, Güneş ışığı yoktu. Sadece bu dünyada Güneş’in doğmasından ve batmasından önce meydana gelen alaca­karanlık gibi bir loşluk vardı. Yine de bizden çok uzakta olmayan; fakat çok geniş bir akarsuyla bizim ülkemizden ayrılmış bir ışık ülkesi görülürdü.”

—ARSENİK YATAKLARINDAN ŞÜPHELENİLİYOR— Gizemi sonraki yıllarda da bir türlü aydınlatılamayan konu ile ilgili farklı görüşler vardır. Bir iddiaya göre o tarihte bölgede bulunan arsenik yatakları olayın sorumlusudur. Arseniğin tam olarak zararlarının ve nasıl işlenmesi gerektiğinin bilinmiyor olması, böyle zehirlenme vakalarına sebep olmuş olabilir. Arsenik zehirlenmesinde, benzer şekilde yeşil ten rengi ve akli dengenin kaybedilmesi gibi semptomlar sık rastlanan durumlardandır.

—HİZMETÇİLİK YAPTIRILMIŞ OLABİLİRLER— Bir diğer teori ise çocuklara bir evde kölelik koşullarında hizmetçilik yaptırıldığı, bebekliklerinden beri burada tutuldukları için dış dünyayı hiç bilmedikleri ve bunun sonucu olarak yaşadıkları koşulların etkisiyle bu halde olduklarıdır. Woolpit’in yeşil çocukları ile ilgili her teori, olayın bir kısmını açıklasa da başka bir kısım açıkta kalmaktadır. Bu olay, geçtiğimiz yüzyıllar boyunca kitapların, şarkıların ve hatta bir operanın bile konusu olmuştur.

TARİH101

8


ASSASIN’s creed

o d y s s e y Merhaba Değerli Raptiye Okurları, Bu ay sizlere E3 2018 oyun fuarında Ubisoft adlı şirket tarafından tanıtılan ve oyunseverler tarafından 2018 yılının hikaye modlu oyunları arasında en iyi oyun olarak görülen Assassin’s Creed Odyssesy’i tanıtmak istiyorum.Ubisoft, Assassin’s Creed serisinde Origins adlı oyun ile RPG (Role-Playing Game) alanına doğru rotasını değiştirdi ve oyunculardan aldığı olumlu tepkiler ardından serinin son oyunu olan Odyssey ile birlikte seriyi 5 Ekim 2018 tarihinde açık dünya RPG oyunu olma yoluna doğru soktu. Oyunun hikayesi 431 yılında Antik Yunanistan’da geçiyor. Assassin’s Creed Odyssey’i, Assassin’s Creed Origins ayıran nokta oyuncuların oyun içinde yaptığı seçimlerin oyundaki kaderlerini değiştirecek seçimler olması. Gelin hep birlikte bu oyunu daha detaylı inceleyelim.

9

GAME & TECH

Caner Battaloğlu


den ve büyüdüğü topraklardan ayrılmak zorunda kalıyorlar. Daha sonrasında seçeceğiniz karakter , Kefalonya adasında tacir olan Markos’un himayesinin altına girmektedir. Oyunda ilk görevler Markos’un başını beladan kurtarmakla geçiyor. Daha sonrasında ise karakter Spartalı ve Night of Spartan lakaplı general ile tanışarak Kefolanya’dan ayrılıp Antik Yunanistan’ı keşfetmek için denize açılıyor. Antik Yunanistan’da size Kozmoz Kütü adı verilen gizemli bir örgüt tehlikesi beklemekte olacak. Bu orgüt kötü emellerini gerçekleştirmek için, politikacıları, sanatçıları felsefecileri, devlet kademesindeki önemli kişileri öldürmek adına, dünyaynın dört bir yanına katiller salmıştır. dyssey, milattan önce 480’de; meşhur 300 Spartalı’nın muzaffer komutanı Leonidas’ı kontrol ettiğimiz bir savaş sahnesi ile başlıyor. Tüm hikaye Leonidas’ın kutsal olarak görülen mızrağının çevresinde dönüyor. Bu mızrak nesillerden nesile aile yadigarı olarak aktarılıyor ve Kassandra ya da Aleksios karakterlerine ulaşıyor. Hangi karakteri kontrol edeceğiniz ise sizin seçiminize kalıyor. Mızrağın gizemi ise hikayenin sonunda saklı. Hikayede aşamalar kaydedildikçe mızrağın önemini bizler de yavaş yavaş öğreniyoruz.

O

Oyundan iki karakter seçiminin ardından iki farklı mod bulunuyor; bunlar Guide ya da Exploration. Guide modunda, alışılan Assassin’s Creed simgeleri dışında harita göstergeleri ve gideceğiniz yeri gösteren simgeler tamamen açık konumunda. Exploration modunda ise bu simgeler kapalı. Exploration modunda gideceğiniz yeri tarifle ya da ipuçları yardımıyla bulmanız gerekiyor ve oyunu daha zor kılarak oyunun keyfini bu mod ile çıkartıyorsunuz. Konuşma seçenekleri de burada anlamlı hale geliyor. Görev aldığınız kişiye “Hacı ben an­lamadım tam olarak nerede?” O da size, “İşte ilerde köşede camii var onun solunda, Faruk eczanesinin yanında!” gibi ayrıntılı bilgi veriyor. Yani Exploration mod, diyalog seçeneklerini anlamlı kılıyor.

Odyssey kelimesi oyunda yolculuk karşılığına gelmektedir. Odyssey’i alışılagelmiş Assassin’s Creed oyunlarından farklı kılan şey ise şehirlerde katliam yapan bir suikastçi değilsiniz. Karakter tam anlamıyla dünyayı keşfedip gezgin olurken, Antik Yunanistan’a giden yolda karşınıza çıkan birbirinden zorlu ve macera dolu görevler ile savaşçı bir yapıya bürünüyor. Ancak seslendirme sanatçısının tiyatral seslendirmesine karşı, Aleksios’un odun gibi durması ve seslendirmedeki duygusal duruma karşı robotik hareketler yapması da biraz göze batıyor. Fatih Terim’in İtalyanca konuştuğunu ama o şahsına münhasır vücut dilini kullanmadığını, el kol hareketlerini yapmadığını düşünün. Yani bizim Aleksios içindeki enerjiyi dışarı yansıtmakta biraz zayıf kalıyor. Seviyeniz arttıkça kazandığınız yetenek puanlarınızı yetenek ağacında; gizlilik, yakın mesafe ve uzak mesafe savaşçı özelliklerinizi geliştirmede kullanabiliyorsunuz. Açtığınız yeni özellikleri, savaş sırasında aktif edebileceğiniz tuş takımlarına atayabiliyorsunuz. Özellikle, silahınızın geçici olarak ateş ve zehir hasarı vermesine yarayan yeteneğinizin oldukça kullanışlı olduğunu söyleyebiliriz.

İki farklı karakterden bahsetmiştik. İki karakter de Leonidas’ın torunları olup onun kutsal mızrağını taşıyor. Alexios son derece ciddi erkek torun ve kaslı vucüt yapısı ama bir o kadar da tatlı mimikleriyle karşımıza çıkarken bir de kadın savaşçı Kassandra’yı görüyoruz. İkisinin de hikayesi aynı. Sparatalı General Nikolaos tarafından yetiştiriliyorlar. Karakter seçiminiz hikayede değişiklik göstermiyor. Spoiler vermemek adına bahsedemeyeceğim nedenlerden dolayı ailesin-

GAME & TECH

10


Odyssey ile birlikte karşımıza gelen yeniliklerden bir diğeri ise zehir ve ateş mekaniğinin taktiksel açıdan çeşitlendirmek adına düşmanların her birinin ateşe ya da zehire karşı farklı direnç gösterme dinamiğidir. Yani düşmanın zaafına göre silahınızı ve özel yeteneğinizi ayarlamanız gerekiyor. Savaşlarda çok fazla asker öldürmeye başlarsanız, gitgide dikkat çekmeye başlıyorsunuz. Spartalılar ve Atinalılar savaş içinde olduğu için, düşmana zarar verdikçe birileri sizin ortadan kaldırılmanızı istiyor ve üzerinize para ödülü koyuyor. Tek tek peşinize düşen paralı askerleri ortadan kaldırabilecğiniz gibi, üzerinize para ödülü koyan kişiyi bulup, “façasını çizerek” de bu kaçma kovalamacadan kurtulabiliyorsunuz. Oyunun en alıcı noktası Antik Yunanistan’da Atinalılar ve Spartalılara arasında bir savaş meydana gelirken sizin de bir şekilde bu savaşa dahil olmanız. Savaşta bölge ele geçirerek, düşman üslerini basarak ve düşman tedariklerini sabote ederek meydan savaşının başlamasına sebep oluyorsunuz. Meydan s avaşında ise iki birlik azdan az çoktan çok gider diyerek karşılıklı savaşa tutuşuyor. Savaşı kazanırsanız eğer, savaş sonunda değerli zırhlar, silahlar ve tecrübe puanı kazanıyorsunuz. Zırhlar ve silahlar önemli. Zırh çeşitliliğinin fazla olması ve farklı kombinasyonlar yapabiliyor olmamız biz oyuncuların bu noktada çok dikkatli olmasını gerektiriyor. Şayet burada yaratacağımız uyumlu kombinasyonlar ve güçlü donanım ile oyunun devamındaki kaderimizi belirleyeceğiz. Odyssey Ege kıyılarında geçtiği için gemi savaşları oyunda önemli bir tutuyor. Sürekli o ada senin bu ada benim dolaştığınızdan, denizde karşılaştığınız gemilerle ister istemez savaşa tutuşuyorsunuz. Tabii top henüz icat olmadığı için, ok veya mızraklı saldırılar düzenleyerek düşman gemilerini alaşağı ediyor ya da gemilere borda ederek, değerli eşyaları yağmalamak için diğer gemiye atlayabiliyorsunuz. Assasins Creed Odyssey’in görevlerini serinin diğer oyunların-

11

GAME & TECH

dan ayıran çok büyük farklılıklar yok. Dedektifçilik oynadığınız bazı enteresan yan görevler dışında genelde bir yerlere gizlice sızma, birilerini öldürme, birilerini kurtarma şeklinde cereyan eden sayısız görevle karşılaşıyorsunuz. Harita’da ünlem işaretiyle görebileceğiniz yan görevler dışında, şehirlerde bulunan heykellerdeki ilan panolarında yer alan pek çok kontrat görevleri de alabiliyorsunuz. Bu yan görevler seviyenizi arttırmak için kritik önem taşıyor. Yan görevleri yapmadan çoğu ana görevi yapmanız imkansız çünkü ana görevlerin de minimum seviye limiti bulunmakta. Yaşayan şehir hayatı, antik tapınaklar, Antik Yunanistan ile birlikte Ege’nin kendine has mavisi, çeşit çeşit adaları, şehirlerdeki mimari tasarımlar, devasa heykeller, doğal güzellikler gerçekten şahane görünüyor. Aynı takdiri oyunun müziklerini besteleyen ekip de hak ediyor. Her AC serisinde olduğu gibi Odyssey’in müzikleri yine atmosfere uygun ve oldukça özgün besteler. Odyssey tamamen bir gezgin kahraman oyunu. Antik Yunanistan’ı keşfet, gizemlerin peşine düş, yüzlerce görev yap, yeni zırhlar silahlar kovala, askeri üsleri bas, savaşlara katıl, mağaraların gizemlerini keşfet, denizlere açıl. Hikaye benim ilgimi çekmişti ve oyunda keyifle ilerlemek açısından sürükleyici. Oyunda diğer oyuncuların yanı sıra benim de dedikkatimi çeken diğer şey ise pek çok oyunda oynanış mekaniği ödünç almış Assasin’s Creed Odyssey. Story Mode Single Player oyunsevelerin ve benim gibi grafiğe önem veren, oyun grafiğinde gerçekçiliği göz ardı etmeyen oyuncuların seveceği bir oyun olduğunu düşünüyorum. Ancak ben hikaye görmek istiyorum, bir hikaye görevi yapabilmek için 500 tane yan görev yapmak, 20 saatimi buna harcamak istemiyorum, diyen oyuncular için ise, gerçekten yorucu bir oyun olarak karşımıza çıkıyor. Kaynak: https://www.merlininkazani.com/


A D L O B FUT İ M E T S İ S R A V

VAR SİSTEMİ NEDİR? u yıl ilk kez Dünya Kupası ile birlikte uygulanmaya başlandı. Böylece maçı yöneten hakemlerin skoru etkileyebilecek bir pozisyonda kararsız kalmaları halinde, hakemler saha kenarına kurulan ekrandan pozisyonu tekrar izleyip, karar verebiliyorlar. Ayrıca, kurulan özel bir VAR odasında yer alan ayrı bir hakem heyeti de maçı çok sayıda ekrandan farklı açılardan takip ederek, tartışmalı pozisyonları tekrar izlediklerini maçı yöneten hakeme bildiriyorlar. VAR’ın devreye girdiği durumlar topun çizgiyi geçip geçmediğine bağlı gol kararları, penaltı, direkt kırmızı kart ve hakemin yanlış oyuncuya kart göstermesi olarak sıralanıyor. Bu durumda, hakem de yine saha kenarındaki ekrandan izleme yapabiliyor ya da verdiği kararın doğru olduğunu aktarıp maça devam ediyor. Her koşul altında VAR odasında bulunan hakem heyeti, sahadaki hakemin kararlarına pozisyonu tekrar izlediklerini söylemek dışında başka bir müdahalede bulunamıyor. VAR Sistemi’nde de son karar maçın orta hakeminde olmayı sürdürüyor.

B

Kimine VAR kimine yok! Rusya’da düzenlenen 2018 Dünya Kupası’nın en önemli yeniliklerinin başında Video Yardımcı Hakem (VAR) Sistemi geliyor. Bu uygulama sayesinde maçın skorunu etkileyebilecek tartışmalı durumlarda artık hakemler pozisyonu tekrar izleyerek kararlarını da değiştirme şansına sahip oluyor. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) da 2018-2019 Spor Toto Süper Lig Lefter Küçükandonyadis Sezonu’nda bu uygulamayı hayata geçirmeye karar verdi. Ayrıca, çeyrek finalden sonra Türkiye Kupası ve Birinci Lig’in de final maçlarında kullanılması öngörülüyor.

Emre Balcı

SPOR

12


Türkiye’deki uygulama nasıl olacak?

Bu sistem için dünyada kim ne diyor?

Türkiye’de geçen yıl boyunca 180 karşılaşmada bu sistem deneme amaçlı olarak kullanıldı. Geçen yıl Birinci Lig’de play-off turunda yapılan beş maçta da denendi. Bu seneden itibaren de 2018-2019 Spor Toto Süper Lig’de de uygulamaya sokuldu. Merkez Hakem Kurulu (MHK) Başkanı Yusuf Namoğlu, düzenlediği tanıtım toplantısında Türkiye’de uygulanacak sistemin ayrıntılarını aktardı. VAR Sistemi’nin merkezi Riva’da kuruldu ve aynı anda dokuz maçı takip edebiliyor.

VAR Sistemi, uygulamaya geçirildiği andan itibaren tartışma yarattı. Bu teknolojinin kullanılmasına karşı çıkanlar, maçın temposunu düşürmesinden ve yavaşlatmasından kaygı duyuyor. Ayrıca, statta olanların maça yönelik konsantrasyonunu azaltma riski de dile getirilen bir diğer endişe. VAR’ın devreye girdiği pozisyonlarda stattaki izleyicilerin pozisyonun tekrarını göremeyecekleri ve bu tartışmalı sürecin dışında kalacakları belirtiliyor. Bu durumda da seyircinin maçtan kopabileceği ifade ediliyor. Destekleyenler ise hakem hatalarının azalacağı görüşünde. Konuyla ilgili hazırlanan Ocak 2018 tarihli resmi raporda, VAR’ın dünya çapında yürütülen iki yıllık deneme sürecinde doğru karar verme oranının yüzde 98,9 olduğu belirtildi. FIFA da teknolojinin çok ilerlediği bir dönemde hakemlere doğru karar vermelerini sağlayacak araçları sunmak istedikleri için bu sistemi hayata geçirdiklerini söylüyor.

Namoğlu’nun verdiği bilgiye göre, sistemin şöyle olması planlanıyor: • Gri pozisyonlarda ‘VAR’daki ekip müdahil olmayacak • Açık ve net olan pozisyonların hepsine VAR müdahale edecek • VAR karar vermeyecek, hakemin pozisyonu tekrar izlemesini sağlayacak • Kararı yine maçın orta hakemi verecek

13

SPOR


Türkiye’de sisteme nasıl tepkiler geldi?

Süper Lig’de ilk yarı VAR raporu

VAR Sistemi tanıtım toplantısına katılan kulüp yetkilileri sistemin kullanılmasına destek verdi. TFF Başkanı Yıldırım Demirören Ekim 2017’de yaptığı açıklamada, “futbolun güzelliğini öldürdüğü için” bu sisteme karşı olduğunu ancak Kulüpler Birliği’nden uygulamaya geçilmesi yönünde bir talep bulunduğunu söylemişti. Sonraki bir tanıtım toplantısında ise Demirören, son Dünya Kupası’nda VAR sisteminin hakem hatalarını düşürdüğüne dikkat çekerek, bunu futbolda “yeni dönem” olarak nitelendirdi. Medipol Başakşehir Başkanı Göksel Gümüşdağ, tanıtım toplantısının ardından basın mensuplarına yaptığı açıklamada, “Cep telefonsuz hayat düşünemiyoruz, bundan sonra da futbolda VAR’sız bir hayat düşünemeyiz. Marka değerine de, her anlamda sahadaki kalıcı adalet duygusuna da, hepsine katkı sağlayacaktır. Ve inanıyorum ki bugüne kadar yaşanan sıkıntıların büyük çoğunluğu kaybolacaktır” dedi. Fenerbahçe Başkanı Ali Koç da bu uygulamanın “kesinlikle olumlu” olacağını belirtti.

Türk futbolunda bu sezon uygulanmaya başlanan video yardımcı hakem (VAR) sistemi, Süper Lig’in ilk yarısında 98 kararın değişmesini sağladı. Uygulama sayesinde en çok gol iptali gerçekleştirildi. Topun ağlara gittiği 24 pozisyonun öncesinde gol atan takım aleyhine; ofsayt, faul veya elle oynama gibi ihlaller tespit edildi. Ayrıca hakemlerin VAR’a gitmeden önce iptal ettiği 7 gol kararında değişiklik yapıldı. 20 penaltı, VAR’a giden hakemlerin karar değiştirmesiyle verildi. Hakemlerin penaltıya hükmettiği 7 pozisyonda ise karar geri alındı. 16 kırmızı kart VAR incelemesinden sonra çıkarken hakemler videodan inceledikten sonra 23 kez sarı kart çıkardı. 1 kez de penaltı incelemesinde korneri faul olarak değiştirdi. VAR’a başvurduktan sonra karar değişikliğine en fazla giden hakem 13 kez ile Halil Umut Meler oldu. Meler’i Fırat Aydınus 11 kere, Bülent Yıldırım, Cüneyt Çakır ve Mete Kalkavan 9 kere karar değiştirerek takip etti. Gol iptalinden en fazla etkilenen takım 5 gol ile Bursaspor olurken, en çok golü iptal edilen futbolcu 3 gol ile Diafra Sakho oldu. En çok lehine penaltı verilen takım 3 penaltı ile Beşiktaş. En fazla penaltısı iptal edilen takım ise 3 penaltı ile Galatasaray. En çok kırmızı kart çıkan takım ise 4 kırmızı kart ile Çaykur Rizespor oldu.

SPOR

14


ASLILAND Herkese merhaba! Ocak sayısı ile başladığım “Aslıland” gezelim görelim tadında ilerleyecek ve bu köşede sizlere gitmekten bıkmadığım, müdavimi olduğum ve zaman zaman kendimi evimde gibi hissettiğim yerleri anlatacağım. Bahsedeceğim yerler çoğunlukla İstanbul’da olacak fakat zaman zaman farklı şehirlerde olan ve kendimce görülmesi gerektiğine inandığım mekanları da dillendirmeden geçemeyeceğimi düşünüyorum. Peki Raptiye okurları nasıl mekanlarla muhatap kalacaklar? Bazen bir kafe, bazen meyhane, bazen otel, bazen ise oturup bir çay içip kalkabileceğiniz tatlılıkta mekanlar olacak buralar. Sizlerin de söz edeceğim mekanlardan en az benim kadar zevk almanızı ve mutlu ayrılmanızı umuyorum.

Aşiyan Restoran - Kadıköy evremdeki hemen hemen herkes Aşiyan ile olan bağımı bilir. Nasıl bu noktaya geldik inanın bilmiyorum fakat “Tek bir meyhane hakkın var.” deseler tercih edeceğim yer burası olurdu. Bunda sahibi Sedat Abi’nin payı da büyük. Kendisi müşterilerin memnun ayrılması için mümkün olduğunca her şeye dikkat ediyor. İçeride sigara içilmeyen, duvarları Yeşilçam’ın ve Türk müziğinin ustalarının küçük resimleriyle süslenmiş bir mekan Aşiyan. Peki Aşiyan’da sizi nasıl bir servis bekliyor? Aşiyan, “Rakını kap gel!” konseptinde bir mekan. Sedat Abi etlerinizi hazırlarken ona yardımcı olan yalnızca bir kişi var, serviste sıkıntı yaşanmıyor ve gelenler genelde “sürekli müşteri” kitlesinden olduklarından ihtiyacınız olanı (su, pide vs.) ocakbaşı tarafına gidip kendiniz de alabiliyorsunuz.

Ç

15

ASLILAND

Aslı Şahin

Sırayla gelen ve gidip görebileceğiniz şekilde ocakbaşında pişen 3 çeşit et, salata ve mezeler mekanda sunuluyor. İstediğinizde “ara çayı”nızı almanıza yarayacak bir semaver ve içinde mevsime uygun meyveler bulabileceğiniz bir sandık, bir köşede sizi bekliyor. Siz yalnızca rakınızı ya da istediğiniz içkinizi alıp gidiyorsunuz ve tüm bunlara 60 TL ödüyorsunuz. Fasıl yok fakat mekanda servise yardımcı olan beyefendi udu ile istediğiniz şarkıları masanızda seslendiriyor. Gitmeden önce muhakkak rezervasyon yaptırmalısınız. Özellikle hafta sonları için 10 gün önceden bildirmenizde yarar var, yer bulmakta sıkıntı yaşamamış olursunuz. Mekanda sadece nakit çalışıldığını yani kart geçmediğini ve alkollü içecek satılmadığını da özellikle belirtmek isterim.


Limonlu Bahçe - Beyoğlu Hemen hemen her ilçede “Saklı Bahçe” diye bir kafe duymuşsunuzdur. Buralar aslında çok da saklı olmayan fakat iki ağacın altında yer bulununca “Adı da Saklı Bahçe olsun bari.” diye açılan yerler oluyor sanıyorum ki. Fakat Limonlu Bahçe, gerçek bir saklı bahçe. Galatasaray Lisesi ile Yapı Kredi’nin arasından aşağıya doğru indiğinizi hayal edin. Bir miktar ileride, sağda bir apartmanın girişinde “Limonlu Bahçe” yazısını görünce içeri girip merdivenlerden iniyor ve koridorları geçiyorsunuz. Karşınıza bazen yerlerde kaplumbağaları gezen, bazen ise bir kedinin size arkadaşlık edebileceği Limonlu Bahçe çıkıyor. Bahçeye girişte büyükçe bir sepetin içinde mevsimine göre mandalina, ceviz gibi istediğiniz miktarda alabileceğiniz “ikram”lar oluyor. Kahvaltısından makarnalarına, içeceklerinden tatlılarına şu ana dek tattığım hiçbir şeyde beni hayal kırıklığına uğratmadı burası. Çalışanlarının ilgisi gayet yerinde, yani sürekli “Bir şey ister

misiniz?” sorularıyla muhatap kalmadığınız gibi yoğunlukta dahi rahatlıkla sizinle ilgilenecek birine ulaşabiliyorsunuz. Alkol de servis eden bu mekanın kokteyllerini muhakkak deneyin. 2018’i yeni uğurladığımız bu günlerde Ocak ayından itibaren kendinizin, şehrinizin ve enerjinizin tadını çıkarmanızı diliyorum. Çalışıyor olabilirsiniz, okuyor olabilirsiniz; belki akşamlarınızı belki de hafta sonlarınızı yeni yerler keşfetmeye adamanız, konserlere gitmeniz ya da yalnızca kafanızı dağıtacak bir yürüyüş yapmanız bile ruhunuzu rahatlatacaktır. Kendinize vakit ayırdıkça bahsettiğim mekanların sizlere çok güzel anılar katacağını umuyorum. Herkese mutlu yıllar! :)

ASLILAND

16


T İ M O TALİD

Sİ E K E L A KAR N E N İ N İ ARİH T İ J O L O FARMOK

Hepinize merhaba sevgili Raptiye okurları! Ben Burak Kılıç, diş hekimliği 3. sınıf öğrencisiyim. Eylül sayısındaki “Amerika’da Doğum” konulu bir önceki yazımda olduğu gibi sağlık köşesinde yine beraberiz. Bugün siz sevgili okurlarımıza maalesef üzücü bir konudan bahsedeceğim.

Başlamadan Önce Farmakoloji Nedir? armakoloji, ilaçlar konusunda araştırmalar yapan, ilaçların etkisini ve kullanışlarını konu alan bilim dalı. En basit tanımıyla ise “ilaç bilimi”. Çok zor bir dal olmasının yanı sıra çalışmalarının çok uzun soluklu olduğu bir alan. Bir ilaç fikrinin bir bilim insanının kafasında oluşmasıyla o ilacın piyasaya sürülmesi arasında geçen süre 10 seneyi bulabiliyor. Evet bir yanlışlık yok, tam 10 sene. Peki eğer bir sağlık sorununa çözüm getirecekse bir ilacın hastaya ulaşması neden bu kadar uzun sürüyor? Bu işin bir aciliyeti olması gerekmez mi? İnanın bana, birazdan anlatacağım olaydan sonra 10 seneye değer diyeceksiniz.

F

17

SAĞLIK

Burak Kılıç

“Primum non nocere”, tüm sağlık çalışanlarının çok aşina olduğu bir sözdür. Birçok sağlık terimi gibi Latincedir ve “Önce zarar verme” anlamına gelir. Bu aslında “bilmiyorsan dokunma” olarak algılanabileceği gibi “emin değilsen yapma” olarak da yorumlanabilir. İşte her şey, bir Alman ilaç şirketinde çalışan bir grup bilim insanının %100 emin olmadan 1957 yılının Ekim ayında bir ilacı piyasaya sürdürmesiyle başladı. 1960 yılına gelindiğinde ise bu ilaç tam 46 ülkede satılmaktaydı. Deniz aşırı bir şekilde Avustralya’da bile satılmaya başlanmıştı. İlaç öylesine çok satılıyordu ki satışları bir kan sulandırıcı olan aspirinle kafa kafaya gidiyordu. Bu ünlü ilacımız 1946 kuruluşlu Alman Grünenthal firmasının ürettiği Contergan adlı ilaç. İlacın etken maddesi ise formülü C13H10N2O4 olan “Talidomit”. Aslında Talidomit ilk çıktığında hamile bayanlarda mide bulantısını önlemenin yanında insanların uyku problemlerine de iyi gelmesiyle dikkat çekmişti (Savaş sonrası dönemde uykusuzluk çok sık rastlanan bir sorun halini almıştı). Lakin piyasaya sürülmeden öce yapılan testlerin yetersizliği ve üreticilerin sabırsızlığının sonucu çok ağır olmuştu: Dünya genelinde 90.000’den fazla düşük, 10.000’den fazla sakat doğum ve ölüm meydana gelmişti. Çocuklar kolları olmadan veya çok az gelişmiş kollarla doğuyorlardı ve bu çocukların sadece %40’ı hayatta kalabildi.


Evet baktığınız fotoğrafta herhangi bir “photoshop” yok, tamamen gerçek. Üzücü değil mi? Farelerde yapılan deneyler sonucu öldürücü dozun saptanamamış olması (diğer ilaç geliştirme deneylerinden farklı olarak öldürücü doz deneyleri sadece hayvanlarda yapılır, öldürücü doz saptandıktan sonra –haliyleinsanlarda denenmez) ilacın çok güvenli olduğuna dair bir yanılgıya kapınılmasına sebep olmuştu. Bu olaydan sonra tüm ilaç üreticilerine en az 2 çeşit maymunda da deney yapılması zorunluluğu gibi yeni standartlar getirildi. Tüm bu yaşananların üzerinden zaman geçmesiyle bir süre unutulan bu olay, 2007 yılında ARD adlı televizyon kanalı için çekilen “Contegran” adlı film ile tekrardan kamuoyunun gündemine oturdu. Tepkiler üzerine dosya tekrar açıldı ve daha önce ödenen tazminatın tükenmesi sebep gösterilerek Grünenthal firması mahkeme tarafından 50 milyon Euro daha tazminat ödemeye mâhkum edildi. Talidomit üretildiği amaca hizmet etmemiş olabilir, lakin üzerinden zaman geçtikten sonra fark edildi ki: Bazı kanser hücrelerinin çoğalmasını engellemek gibi mucizevi bir özelliği var. Bunun fark edilmesi üzerine yapılan çalışmalarla Talidomit (birkaç değişiklikle) kanser tedavisinde kullanılmak üzere raflarda yer alan bazı ilaçların etken maddesi olarak kullanılmaya başlandı. Aynı zamanda cüzzam hastalığının tedavisinde de kullanılıyor. Tabii ki hamile ve hamilelik şüphesi taşıyan kadınların kullanması yasak.

Peki dünya genelinde binlerce kişinin acı çekmesine ve ölmesine sebep olmuş Fokomeli denilen bu hastalığa biz neden yabancıyız? Çünkü bu hastalığa Türkiye’de Süreyya Tahsin Aygün sayesinde hiç rastlanmadı. Kendisi, bu ilaç Sağlık Bakanlığınca onay aşamasındayken (tahmin edebileceğiniz üzere prosedür tamamlandıktan sonra ilaç ülkeye giriş yapacak ve satılmaya başlanacaktı) ilacı mercek altına alarak tehlikeleri konusunda bakanlığı uyardı ve böylece Türkiye’de binlerce kişinin Fokomeli hastası olarak doğmasının önüne geçti. Kendisine büyük bir teşekkür borçluyuz. Evet sevgili Raptiye okurları yazının sonuna geldik, umarım sizler için ilgi çekici bir yazı olmuştur. Dilerseniz yazının içindeki terimleri referans alarak internetten konuyla ilgili daha detaylı okumalar yapabilirsiniz. Eğer bana bu yazımla ilgili olumlu-olumsuz geri dönüşte bulunursanız hem kendimi geliştirme fırsatı bulurum hem de derginin ne kadar uzağa gidebiliyor olduğuna dair bir fikrim olur (ki inanın bunu gerçekten çok merak ediyorum). Mail adresim: burakkilic_@outlook.com Bir sonraki sayıda görüşmek üzere! Referanslar: Wikipedia.com Sciencemuseum.com Futurenotes.org

SAĞLIK

18


DÜNYANIN KORKTUĞU TEKNOLOJİ SAHAYA SÜRÜLÜYOR! Londra Metropolitan polisi halka açık alanda yüz tanıma sistemlerini devreye sokmaya hazırlanıyor. İngiliz polisi, Pazartesi ve Salı günleri sekiz saat boyunca İngiltere’nin başkenti Londra şehir merkezinde belli bölgelerde yüz tanıma teknolojisini test edecek.

L

Polis departmanının 17-18 Aralık tarihlerinde test ettiği yüz tanıma teknolojisi, etik olarak oldukça fazla tartışmaya konu oldu. Özellikle siyahi vatandaşlara karşı ayrımcılık yapılacağı endişesi ile “izleniyor olma psikolojisi”, “kişisel alan”, “Big Brother is watching you” eleştirisini de beraberinde getirdi. Soho, Piccadilly Circus ve Leicester Square civarında test edilecek suçluları tespit etmeye yönelik uygulamada, halka bilgilendirme broşürleri dağıtılacak ve üniformalı polisler suçluları yüz tanıma sistemiyle tespit etmeye çalışacak. Metropolitan polisinden yapılan açıklamaya göre, sistemi kullanmak istemeyen ya da reddeden vatandaşlar hakkında cezai işlem uygulanmayacak ya da şüpheli sıfatıyla gözaltına alınmayacak.

19

TEKNOLOJİ

Kerem Sağlam


Neler Yaptık

2

Aralık Kulüp Güçlendirme

4

Aralık HİS Komite Toplantısı

5 6

Aralık

14

14

118Y LYÇ Aralık Ayı Konsey Toplantısı

15

Aralık Çemenzar Leo Kulübü GGA: FIFA ’19 Turnuvası

18

Aralık Yeni Ataköy Leo Kulübü 11 “Atkı, Bere & Eldiven” Hizmet Aktivitesi Aralık

12

Korupark Lions, Korupark Leo, Burgazada Lions & Yeşil Burgazada Lions Kulüpleri Aralık Ayı Toplantısı & Genel Yönetmen Ziyareti

Neler Yapacağız

Ocak Fries & Beers Komite Toplantısı Ocak

118Y LYÇ Ocak Ayı Konsey Toplantısı

Ocak Fenerbahçe Lions Kulübü Ocak Ayı Toplantısı Ocak Kadıköy Leo Kulübü GGA: 5. Kadıköy Leo Matinesi, Grease

Ocak Fenerbahçe Leo Kulübü Ocak Ayı Toplantısı & 20 Genel Yönetmen Ziyareti

22

15

Aralık 118Y Leo Kulüpleri Ortak Hizmet Aktivitesi

25, 26, 27

15

Aralık Baby Leo Turkuaz’ın Doğum Günü Partisi

2,3, 4,5

16

Aralık Fenerbahçe Leo Kulübü Aralık Ayı Toplantısı

Ocak Photoshop Eğitimi Ocak Leo Avrupa Preforumu, Portekiz Şubat Ulusal Aktivite 1. Adım

3

Şubat Başkanlar & Yönetmenler 3. Toplantısı

Aralık HİS Projesi – Kedi Evi Yapımı, 16 Özgür Tekerlek Komite Toplantısı

11

Şubat 18Y LYÇ Şubat Ayı Konsey Toplantısı

Aralık Beykoz ve İstanbul Güneş Leo Kulübü ile 16 Kulüpler Arası Kaynaştırma Aktivitesi

15

Şubat Beykoz Leo Kulübü GGA: Games of Beykoz

17 18

Aralık Fries & Beers Komite Toplantısı

Şubat Fenerbahçe Leo Kulübü Şubat Ayı Toplantısı & 17 Kabine Ziyareti

Aralık

19

Fenerbahçe Lions Kulübü Aralık Ayı Toplantısı

Aralık Salacak Leo Kulübü GGA:

21

King of the Jungle No:6, No Gravity

22 23

Aralık 2. MD Konseyi, Adana

Şubat Fenerbahçe Lions Kulübü Şubat Ayı Toplantısı

Şubat Heybeliada Leo Kulübü GGA: Hey Leo Mod: 22 Türkçe Pop 23, 24

Şubat 3. MD Konseyi, İzmir

7

Ocak Dilara Hadroviç

25

Aralık Yönetim Kurulu Toplantısı

18

Ocak Oya Uludoğan

27

Aralık Senin Sineman Komite Toplantısı

19

Ocak Hamit Kavas

20

Ocak Güralp Artman

Aralık Çemenzar ve Heybeliada Leo Kulüpleri Aralık 24 Ayı Ortak Toplantısı & Genel Yönetmen Ziyareti

?

Mutlu Günler

2NY / 1MG

20


Kültür & Sanat ESARETİN BEDELİ

Tiyatrokare, Mark Haddon’un çok satan romanı “Süper İyi Günler’’ oyununu seyircisiyle buluşturmak için gün sayıyor. Koreografi ve teknolojinin harmanlanarak üç boyutlu animasyonlar eşliğinde tamamı 80 metrekare LED ekranlardan oluşan özel dekorla oynanan ve Tohum Otizm Vakfı işbirliği ile büyük bir farkındalık projesi olarak hayata geçirilen dünya edebiyatının en çok sevilen genç kahramanlarından birine dönüşen 16 yaşındaki otizmli Christopher Boone’un hikayesi üzerine kurgulanan oyun, izleyicileri Christopher’ın zengin dünyasına davet ediyor. Onun duygu ve düşünce dünyasında akıllara kazınacak bir yolculuk yaşayacak seyirciler Christopher’ın gerçeğin peşinde matematiksel zekasını kullanarak gizemli bir cinayeti çözmesine şahitlik edecek.

Andy Dufresne masum olduğunu iddia etmesine rağmen, karısını ve sevgilisini öldürmesi suçuyla iki kez müebbet hapse çarptırılır ve Shawshank hapishanesine gönderilir. Uzun yıllarını Shawshank’te geçirmiş hapishaneye her şeyi sokabilen eski bir mahkûm olan Red ile aralarında güçlü bir dostluk kurulur. Red, Andy’nin hapishane şartlarına çabuk pes edeceğini düşünse de, Andy, Shawshank’taki her türlü acıya karşı hayata bağlı ve her zaman umutludur. Red umutsuzluğa inanırken, Andy umuda inanıyordur. Bu durumuyla etrafındaki mahkûmları da etkileyen Andy, onları parmaklıklar arkasında bile özgür bir yaşam olabileceğine inandırır. Andy Dufresne sabrın, bilginin, zekânın ve umudun tüm zorlukların üstesinden gelinebileceğinin kanıtıdır belki de...

Tarih : 24 0cak 2019 20:30 Yer : Artısahne Mecidiyeköy

Tarih : 23 ocak 2019 20:30 Yer : UNIQ Hall

SERGI

Sembollerle zenginleşerek kısa hikâyelere dönüşen sergide, 2002-2018 yılları arasında çekilmiş fotoğraflar, kutuplaşmışlık, mahremiyet ve samimiyet, kent-bitki-insan ilişkisi gibi güncel tartışmaların izleri yer alıyor. Bir mecra olarak fotoğrafın sözel anlatı ile yakından ilişkisi olduğunu düşünen sanatçı, fotoğraflar arasında izleyiciyi bir oyuna davet ederken, duvarları birer cümleye dönüştürmeye, belli kareleri ise bağlaçlar ya da sıfatlar olarak görmeye teşvik ediyor. Tarih : 16 şubat 2019’a kadar Yer : Leica Gallery İstanbul

21

KÜLTÜR & SANAT

Ayşe Doğa Ülgen

Cinsiyet, kimlik, bellek ve var olma kavramları üzerine üretimler yapan ve pek çok önemli koleksiyonda çalışmaları yer alan genç sanatçı Manolya Çelikler’in ilk kişisel sergisi ‘’İyiyim Ama Değilim’’ Pg Art Gallery’de görülebilir. Tarih : 12 ocak 2019 - 09 şubat 2019 arasında Yer : Pg Art Gallery

SERGI

.

İYİYİM AMA DEĞİLİM

.

5 KURUMUŞ ÇİÇEK, 7 ÇETREFİLLİ OLAY VE 9 SAMİMİ YABANCI

TİYATRO

SÜPER İYİ GÜNLER


ÇİÇERO

Yüzyılın casusu olarak bilinen Çiçero kod adlı Elyesa Bazna (Erdal Beşikçioğlu), 2. Dünya Savaşı sırasında İngiliz Büyükelçiliği’nde uşak olarak çalışmaktadır. Büyükelçilik içinden birçok bilgiye rahatça ulaşabilen Bazna, kısa süre sonra para karşılığı Almanlar için casusluk yapmaya başlar ve “Çiçero” kod adını alır. Çiçero savaşın gidişatını değiştirir ancak savaş esnasında yapılan T4 operasyonu ile engellilere yapılan katliamlara engel olamaz. “Yüzyılın en büyük casusluk hikayesi” olduğu iddiasını taşıyan “Çiçero”, Almanya’nın pek bahsedilmeyen savaş uygulamalarından T4 programına değinerek down sendromlu, engelli vb. çocukların trajik kaderlerini de beyaz perdeye yansıtıyor.

REPLİKALAR

Film, bir nörolog olan William Foster‘ın bilimde çığır açan buluşunu konu ediyor. Foster, ölen insanların bilincini replika bedenlere aktarmayı başarıyor ve böylece ölümün insanlar için bir son olmadığı yeni bir düzenin temelini atıyor. Bu teknolojiyi denediği ilk kişiler arasında ise ailesi yer alıyor. Bir trafik kazasında kaybettiği ve yokluklarına tahammül edemediği ailesini replika teknolojisiyle yaşama döndürüyor. Onlara bu gerçeği söylemeden hayatına kaldığı yerden devam etmeye çalışıyor. Fakat işler sandığı gibi kolay olmuyor. Problemler eşinin gerçeği keşfetmesiyle başlıyor. Tarih : 11 ocak 2019

Tarih : 18 ocak 2019

HAGGARD

Klasik ve rock / metal müzik severlerin, deneysel ve kaliteli türlerden hoşlananların, fantastik edebiyat ve tarih okurlarının başucu gruplarından olan dünyanın en kalabalık ve kapsamlı senfonik rock/metal grubu Haggard, 20 Ocak 2019 Pazar günü If Perfromance Hall Beşiktaş sahnesinde ki müzikseverlere 14 kişilik kadrosuyla özel bir konser sunacak.

ŞEBNEM FERAH

Tüyleri diken diken eden sesi ve yorumuyla Türkiye’de rock müziğin yönünü değiştiren Şebnem Ferah Dorock XL Kadıköy sahnesinde sevenleriyle buluşuyor! Tarih : 18 ocak 2019 22:30 Yer : Dorock XL

Tarih : 20 ocak 2019 21:30 Yer : If Performance Hall Beşiktaş

KÜLTÜR & SANAT

22


z rojemi p u t s o ında yvan d m ak a a h s p m a e k h n alar i z e i c d e m z r i v e j o im çe kitler iz hem H.İ.S Pr z ı m i m ğ ı e ğ c dı leştire azırla h e l gerçek n öze er için l z i s on’a z! Puged olabilirsini k deste

kip edebilirsiniz. Instagram’dan bizi ta

hisprojesi


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.