POSTA212 - SAYI 31

Page 1

revden alınan Fahri Başkonsolos Faruk

3

Ermenistan’a yeni açılım’

ABD’li yazar “ATATÜRK YAŞASAYDI TBMM’ye gitmek yerine Kongre’yi hede eyin

kçen TBMM gündeminde

sayfa

Ermenistan ve Türkiye arasında 2009’da imzalanan ancak Ermenistan Anayasa Mahkemesi’nin kararı yüzünden Türkiye’nin askıya aldığı süreçte sürpriz açılım sinyalini Erivan ziyaretinde Dışişleri Bakanı sayfa Davutoğlu verdi.

Atatürk’e hayran olan ve “The Young Atatürk: From Ottoman Soldier to Statesman of Turkey” kitabının yazarı olan Teksas’taki Baylor Üniversitesi’ne bağlı Orta Doğu tarihi profesörlerinden George sayfa Gawrych’ten çarpıcı sözler...

15

12

Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanı Kemal Yurtnaç, POSTA212’ye konuştu. Yurtnaç, Amerika’daki Türkler’in Türkiye’de milletvekili olmak yerine Kongre’ye girmek için uğraş vermeleri gerektiğini savundu.

HAFTALIK ÜCRETSİZ

A M E R İ K A’ D A K İ T Ü R K L E R İ N G A Z E T E S İ

sayfa

10

Beyaz Saray nünde Sessiz Çığlık’ Protestosu Türkiye’deki siyasi tutuklulara ve tutukluluk sürelerinin uzunluğuna dikkat çekmek için Başkent Washington’daki Beyaz Saray önünde protesto gösterisi düzenlendi.

Beyaz Saray’ın Türkiye sırları Beyaz Saray’ın eski Türkiye Direkt rü e ollins Washington Temsil imiz İlhan Tanır’a konuştu ve adeta deprem etkisi yarata ak açıklamalarda bulundu

2

New York’lu hakim Uzanları yaktı

sayfa

6

o a ola’ya Türk damgası

ollins Başkan Obama’nın bir zamanlar Erdoğan’ın Araplar üzerinde etkisi olduğuna inandığını an ak gerçeği kabullenmesinin zaman aldığını s yledi

Başkan Obama’nın Erdoğan’a karşı tavır alışında en büyük neden ezi protestolarına karşı aldığı tutumdu Erdoğan’ın Mısır politikası da bu tavrı almaya yardım etti Obama Toronto’da Erdoğan’a hayal kırıklıklarını bizzat dile getirdi

sayfa

Motorola’nın Uzan Ailesi’nden 2,6 milyar dolarlık alacağını tahsil için New York’ta yürüttüğü ve 10 yıldır devam eden davada ABD’li yargıç, Uzanları zora sokacak bir karar daha aldı.

Rakibimiz İspanya

Kolej enneti Amerika Ahmet Bozer

6

ABD, pek çok kenti ve kasabasıyla adeta bir kolej cenneti. Hatta pek çok yerleşim yeri bile kolejlerin isimleriyle tanınıyor. İşte bu kolej kentlerindeki sayfa ekonomik performansı

12

Türkiye, 2015-2016 için BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine bir kez daha aday olduğunu açıkladı. Ancak 100’den fazla yazılı ve 30 kadar sözlü taahhüde güvenmiyor. Geçici üyelik için 129 ülkenin desteğini almak gerekiyor.

14

ülaylar’dan Türkiye’de kuyumculuk sektörünün New York’a önde gelen firmalarından olan Gülaylar Group, New York 47’nci Cadde’de kuyum ular çarşısı dev bir Kuyumcular Çarşısı açıyor 6

sayfa

Koç rubu Miami’ye DEMİR ATTI Geçen yıl Surf Club’a ortak olan Koç Grubu, şimdi de ünlülerin yatlarının tamir edildiği Merrill Stevens tersanesini aldı. Rahmi Koç daha önce de yine sayfa Miami’de 3 milyon dolara malikane almıştı.

7

D rt d rtlük büyüyoruz Türkiye ekonomisi, yılın ikinci çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4.4 büyüdü. Bu sonuçla Türkiye ekonomisi sayfa üst üste 15 çeyrek büyümüş oldu.

6

8-9

sayfa

sayfa

18 Aralık 2013 Çarşamba

sayfa

Dünyanın içecek devi Coca Cola’da CEO Muhtar Kent’in halefi olarak görülen Steve Cahillane’in şirketten ayrılmasıyla birlikte Ahmet Bozer, Kent’ten sonra iki numaralı isim oldu.

Muhtar Kent

www.posta212.com • YIL 1 • SAYI 31

BALBAY POSTA212’YE KONUŞTU

ABD’li Türklerin emrindeyim Kadına şiddet 4 yıl 9 ay süren tutukluluğun ardından özgürlüğüne kavuşan CHP İzmir Milletvekili ve gazeteci Mustafa Balbay, arkadaşımız Yıldız Yazıcıoğlu’nun sorularını yanıtladı. Balbay, POSTA212’nin gündeme getirdiği ‘yurt dışı milletvekilliği’ için “TBMM’nin yüzde 9.5’u yurt dışı vekili olmalı” dedi.

sayfa

2

için kampanya

Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu (TADF), son dönemde aile içi şiddet ihbarlarının artması üzerine harekete geçti ve ‘Kadına Şiddete Dur’ adlı anlamlı bir kampanya başlattı.

sayfa

11

sayfa

Türk çikolata 7 mağazalar zin iri New Jersey’in Cliffside Park şehrine yeni bir Türk mağaza zinciri daha adım attı. Simit & Smith, Güllüoğlu gibi zincirlere, 42 yıldır çikolata sektöründe olan Bind de eklendi.


Toplum Yaşam

18 Aralık 2013 Çarşamba

Mehveş Koçak mehveskocak@posta212.com

ANNEDEN ANNEYE FARK VAR....

EVLADIM, sırtına hırka al üşütme... Ne pişireyim sana bugün kızım, canın ne istiyor... Geç kalma oğlum , beni meraklandırma... Oğlum gitme, başına birşey gelir, kızım dikkat et kendine, üzme beni... Annelerin gözünden bile sakındıkları evlatlarına hergün söylediği sözlerdir bunlar... Evlat candır, evlat aslolan aşktır, evlat dünyadaki var olma sebebidir.... Evlat giderse, analar solar, evlat giderse anaların yaşam damarları her gün birer birer kurur... Eğer O evlat, körpecik daha 20 yaşında, bir gün kahpe bir kurşuna, lanet bir kazaya ya da adaletsizliğe kurban gitmişse o zaman o anaların acısı katlanır.. Yaşam onlar için her gün kan kusmaktan beter olur.... İşte Fadime Ana da bu acıyla göz göre hayatını kaybetti.... Gezi parkı eylemlerinin ikinci gününde korteje bir aracın dalması sonucu yaşamını yitiren 20 yasındaki Mehmet Ayvalıtaş’ın annesi Fadime Ayvalıtaş evlat açısına dayanamadı....Dahası yitirdiği evladının ölümünü hiçe sayanlara, oldu bittiye getiren bir zihniyete karşı koyamadı.... Soruşturma gereği bile duymadılar, eyleme katılmasaydı dediler, oğlunun ölümünü mezhep ayaklanması haline getirdiler... Daha neler neler demediler ki.... Fadime Ayvalıtaş, kalbine hergün saplanan hançerle günden güne soldu ve evladınan arkasından 6 ay sonra kalp krizi geçirdi.... Bir anne kalbi yokmuydu ülkeyi yönetenlerin arasında.. İdarecilerden birinin hanımı, kızı anlayamaz mıydı bir annenin evlat acısını....Kapısını çalıp bir telefon edip “başınız sağolsun, ben de anneyim acınızı anlıyorum.” diyemedi mi ? Suriye’de Afrika’daki çocuklar için gözyaşı dökerken, fotoğraf çektirirken anne olduğunuzu hatırlarken, ülkemizde ölen evlatlar için yürekleriniz taş mı kesildi. Ne olurdu, o ana yüreğin ile evladını yitiren diğer annelere bir ses bir teselli verseydin. Ne kaybederdin acılarına merhem olsaydın. Oy veren annenin acısı ile oy vermeyenin acısı farklı mıydı? Anneden anneye fark mı var ?

TADF’DEN KADINA

ŞİDDETE DUR KAMPANYASI

Son zamanlarda aile içi şiddet ihbarlarının giderek artması üzerine harekete geçen Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu’nu anlamlı bir projeye imza attı (NEW YORK –POSTA 212)

ACİL TELEFON NUMALARALI

ürk Amerikan Dernekleri Federasyonu (TADF), son dönemde artan aile içi şiddet ihbarlarının artması üzerine ‘ Kadına Şiddete Dur Kampanyası’ başlattı. Federasyondan konuyla ilgili yapılan yazılı açıklama şöyle: “Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu’na bir ay içinde iki farklı eyaletten aile içinde kadına şiddet ihbarları gelmiştir. TADF Başkanı Ali Çınar ve Denetleme Kurulu Başkanı İbrahim Kurtuluş öncülüğünde bu konuda bir kampanya önceden başlatılmış olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Amerika içinde kadın karşı bir şiddet veya zorbalık olduğunu duyarsanız veya maruz kaldıysanız TADF 24 Acil Hattına ulaşmanız rica olunur.

◗ 24 Saat Acil Telefon Vatandaş Hattı : 1-888-352-9886 Bu konuda Federasyonumuz, Güvenlik Birimleri ve Hukuki Birimimiz ile destek sağlayacaktır. Ayrıca belirtilen numaraları direkt arayabilirsiniz : ◗ 311 veya özel hat (1800) 621-HOPE ◗ National Domestic Violence Hotline : 1-800-799-SAFE (7233) or 1-800-787-3224 ◗ Center for the Advancement of Women (advancewomen.org) ◗ Family Violence Prevention Fund (endabuse.org ) ◗ Love is Not Abuse (loveisnotabuse.com) ◗ Legal Momentum (legalmomentum.org) ◗ Safe Horizon (safehorizon.org)

T

BEYAZ SARAY ÖNÜNDE ‘SESSİZ ÇIĞLIK’ PROTESTOSU İLHAN TANIR WASHINGTON - POSTA212

YENİ MİM BAŞKANI TUNA TANRIÖVER (NEW YORK-POSTA212) Türk Amerikan Dernerkleri Federasyonu üye derneklerden Amerika Türk Mimar,Mühendis ve İlim Adamları Cemiyetinin (MIM) Başkanlığına Tuna Tanrıöver seçildi. Yapılan Kongre sonucunda Yıllık faaliyet ve mali raporun oy birliğiyle aklanmasindan sonra yeni yönetim kurulu için seçim yapıldı. Oylama neticesine göre, yeni yönetim kuruluna aşağıdaki üyeler seçildi: Tuna Tanrıöver (Başkan), Tahir Demircioğlu (Başkan Yardımcısı), President Elect Dr. Haydar Erdoğan (eski başkan, asıl üye), Dr. Yılmaz Arhan (asıl üye), Said Nurhan (asıl üye), Ayşe Polat (asıl üye) , Naz önel (yedek üye) Şule Oygur (yedek üye). Denetleme kurulu da : Dr. Değer Tunç, Yalçın Sarıer ve Nadir Turter’den oluştu.

B

aşkent Washington’da Beyaz Saray önünde, Türkiye’deki siyasi tutuklulara ve tutukluluk sürelerinin uzunluğuna dikkat çekmek için protesto gösterisi düzenlendi. Gösteride son yıllarda hapiste bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları başta olmak üzere, diğer gazeteciler ve bilim adamları için özgürlük istendi. HAPİSTEKİ GAZETECİLER Protestocular AK Parti hükümeti ve Gülen Cemaatine aleyhinde sloganların yeraldığı çeşitli dövizler taşıdılar. Son yıllarda birçok uluslararası insan hakları ve basın kurumları tarafından dile getirilen Türkiye’nin dünyanın en çok gazeteci hapseden ülke olduğunu hatırlatan dövizler de dikkat çekti. ERDOĞAN VE GÜLEN ALEYHİNDE SLOGANLAR Protestocular, Başbakan Recep

Tayyip Erdoğan ve Fethullah Gülen aleyhine çeşitli sloganlar attılar. Göstericilerin birçok Türk bayrağı ve Atatürk resimlerini taşıdı ve etraftaki meraklı insanlar tarafından izlendi. EYLEME DEVAM KARARI Protesto gösterisini organize edenlerden biri olan Aspurçe Özcan, POSTA212’ye, gösterinin amacı ile ilgili olarak şunları söyledi: “Türkiye'de yargi sistemindeki çöküş, sahte belgelerle hazırlanan iddianameler ve bu sebeple yıkılan aile ocakları. Biz buradaki Türkler olarak, hapistekiler ve ailelerinin yanınızdayız mesajı vermek istedik.” Her cumartesi 15 ilde yapılan ‘’Sessiz Çığlık’’ platformuna destek vermek istediklerini belirten Özcan, “Mustafa Balbay için yaşadığımız geciken adaleti hızla tüm esirler için diliyoruz’’ dedi. Özcan, ayrıca bu protestoların her ayın ikinci pazar gününde yine ‘’Beyaz Saray önünde, adalet yerini bulana dek’’ devam edeceğini söyledi.

Marty Markowitz’e veda

Türk toplumuna yakınlığıyla tanınan Brooklyn eski Belediye Başkanı Marty Markowitz Türk toplumuyla buluştu NEW YORK - POSTA212 Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu’nun (TADF) organize ettiği ve Eyüp Sultan Kültür Merkezi’nin ev sahipliği yaptığı programa TADF Başkanı Ali Çınar, TADF Denetleme Kurulu Başkanı İbrahim Kurtuluş, New York Konsolos Yardımcısı Serhat Akkoç ve İdari Ataşe Erhan Kolbaşı, NYPD Temsilcisi Erhan Yıldırım, TADF Başkan Yardımcılarından Tomris Azeri, Mustafa Turan ve Hicri Ataş, işadamları Ali Rıza Doğan ve Yusuf Başusta olmak üzere birçok dernek üyesi ve vatandaşlar katıldı. İstanbul Restorant’ın

sponsor olduğu programda ayrıca TADF ve ASA ; Belediye Başkanına hediye vererek teşekkür etti. Belediye Başkanı Marty Markowitz, Türk toplumunun kendisine herzaman desteklediğini belirterek, görevim sona erse de sizle çalışmaya devam edeceğim mesajını verdi. Programda Marty Markowitz için hazırlanan sürpriz video da sunuldu. Marty Markowitzin Demokrat Parti içinde çok üst düzeyde bir göreve geleceği beklenirken, yerine seçilen New York Eyalet Senatörü Eric Adamsla’nın da Türk Toplumu temsilcileri ile arasının iyi olduğu biliniyor.


Güncel &Toplum

18 Aralık 2013 Çarşamba

‘MARKETLER KRALI’ TÜRK’E 5 YIL HAPİS

New York’taki Amish Market ve Zeytuna Marketler’in kuru u ortağı olan Türk işadamı Adem Arı ı yıl hapse mahkum oldu Manhattan Federal Mahkemesi’nde açıklanan kararda Arı ı uzun süre devam eden vergi yolsuzluğuna karışmış olmaktan suçlu bulundu AYSEL TAPAN HABER MERKEZİ - POSTA212

A

dem Arıcı ve ortakları, 2 4-2 yılları arasında marketlerden elde ettikleri nakit paralarla vergi vermemek için çalışanların maaşını nakit ödemek ve vergi beyannamelerinde sahtecilik suçlamalarıyla yargılanıyordu. ‘BEDEL ÖDEMEYİ ÖĞRENDİ’ New York Güney Bölge Savcısı Preet Bharara yaptığı basın açıklamasında, “Adem Arıcı, popüler olan marketlerini vergi ve diğer dolandırıcılıklarını örtbas etmek için kullandı. Bugün bu suçlar için ne kadar bedel ödemesi gerektiğini öğrendi” dedi. Savcılar, Arıcı için en az 5 yıl 1 ay hapis cezasının yanı sıra yıl denetimli serbestlik ve milyon dolar para cezası istemişlerdi. Bir diğer sanık ody itale, 12 Eylül’de 2 yıllık denetimli serbestlik ve 54.1 dolar para cezasına mahkum edilmişti. ese na Caraballo, 1 Kasım’da 1 yıllık şartlı tahliye ve 41. 1 dolar para cezasına çarptırılmıştı. Sanıklar Ömer İpek ve Atilla Yayla hala kaçak durumdalar. Diğer sanıklar ise mahkeme kararını bekliyor.

İKİ YILDIR TUTUKLU Arıcı, Aralık 2 11 tarihinden bu yana kefaletle serbest kalma hakkı olmadan tutuklu bulunuyordu. Küba’ya yaptığı gezi sonrası gözaltına alınan Arıcı’nın Avukatı erzani, 1 milyon dolarlık kefareti ödeyerek serbest kalmıştı. Arıcı’nın kefaretle serbest bırakılma isteği ise mahkeme tarafından reddedilmişti. Arıcı, 4 Haziran 2 1 ’deki mahkemesinde federal ve eyaletten 2 4-2 yılları arasında 5 milyon dolar vergiyi saklama ve “Düşman ile Ticaret” yasasını ihlal suçlamalarından 54 yıl hapis cezasına mahkum olmuştu. Arıcı’ya yöneltilen

“Düşman ile Ticaret” yasasını ihlal suçlaması, mahkeme ile yaptığı vergi kaçırma suçlamalarını kabul antlaşmasının bir parçası olarak düşmüştü. ‘SİGORTACIM TUZAK KURDU’ Arıcı, daha önce kendisine yöneltilen tüm suçlamaları reddetmişti. Küba’ya birlikte gittiği sigortacısının FBI tarafından kendisine tuzak kurduğunu savunan Arıcı, milyon dolara Küba’da otel yatırımı olduğu iddialarını da kabul etmemişti. Arıcı ayrıca, şirketin sigorta işlerini yapan arkadaşının, Küba’da kendisine sorduğu tuzak soruları kasete alarak aleyhine

kullanılmasını sağladığını iddia etmişti. Arıcı vergi kaçırma suçlamalarına ilişkin ise şu savunmayı yapmıştı: ‘’Bu kaçırdığım iddia edilen 5 milyon dolar nerede. Yat almadım, kat almadım. Normal bir yaşantım var. Nereye harcadım bu parayı 5 yılda davaya konu olan marketten 5 milyon dolar ciro yapmak mümkün mü ’’ ‘AMİRAL GEMİSİ BATTI’ Adem Arıcı ve Ömer İpek’in ortaklığıyla kurulan eytuna, marketler zincirinin “Amiral Gemisi” durumundaydı. 2 42 yılları arasında New York ve çevresinde en fazla işçi

POSTA212’NİN HABERİ TBMM’DE SORU ÖNERGESİ OLDU

Davutoğlu’na ahri başkonsolos sorusu YILDIZ YAZICIOĞLU ANKARA-POSTA212

G

eçtiğimiz hafta POSTA212 tarafından Gezi eylemleriyle ilgili açıklaması nedeniyle görevden alındığı duyurulan Türkiye’nin Seattle kenti Fahi Başkonsolosu fuk Gökçen’in durumu, TBMM soru önergesine konu oldu. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Fauk oğoğlu, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun yanıtlaması istemiyle yazılı soru önergesi verdi. oğoğlu, TBMM Başkanlığı’na verdiği yazılı soru önergesinde, Gökçen’in durumuna ilişkin ABD’deki Türkler arasında da merak uyandığını vurguladı. Ahmet CHP’li oğoğlu, Davutoğlu ABD’deki medyada

Faruk kçen Gökçen’in, Gezi eylemleriyle ilgili Seattle Times Gazetesi’ne yaptığı açıklamalar yüzünden görevden alındığının iddia edildiğini ifade etti. Bu kapsamda, Bakan Davutoğlu’nun, yanıtlamasıyla ilgili iki soru sordu. oğoğlu, Davutoğlu’na, “ fuk Gökçen’in yürütmekte olduğu fahri başkonsolosluk görevinden alınmasının gerekçesi nedir ” diye sordu. oğoğlu, Dışişleri Bakanı’ndan “Görevden alınma kararı, usül açısından fuk Gökçen’e hangi yolla, nasıl tebliğ edilmiştir ” sorusunu yanıtlamasını istedi.

istihdam eden Türk patronu olan Arıcı ve İpek’in hede eytuna’yı uluslararası bir marka yapmaktı. Amish, 1 yılında New York’un en iyi marketi seçilirken, eytuna da 2 yılında New York’un en iyi altı restoranından biri olarak gösterildi. Altı değişik marka adı altında 1 markette ’ü Türk, yaklaşık 5 kişi çalışıyordu. 2 yılında market zincirinin yeterince büyüdüğünü ve New York’ta isim yaptığını duyan bir ‘’hedge fund’’ zincire talip oldu. Ancak ortağı Ömer İpek’le anlaşmazlığa düşen Arıcı, 5 milyon dolarlık satış işlemini gerçekleştiremedi.

Doğan Uluç doganuluc@aol.com

Beatles’mı, Rolling Stones mu daha büyük?

ROCK’N Roll’un yarım asırlık iki rakibi bir kez daha karşı karşıya. Rock’un amansız rakipleri the Beatles ile Rolling Stones’ın biri stüdyoda diğeri açıkhava konserinde kaydedilen albüm ve CD’leri 44 yıl sonra arka arkaya piyasaya çıktı. Musiki aleminde ‘’Hangisi büyük.’’ kıyaslaması yeniden başladı. İki olay da değişik anılarım var. 1969 Temmuz’unda Rolling Stones’un Hyde Park’a konserinin iptal edileceği şayiaları dolaşıyordu. 65 bin kişinin kamp kurduğu parka sabahtan gelip tanıdık organizatörden özel kartımı aldım. İptal konusunu ben de merak ediyordum. Stones konser verecek mi? Öğleye doğru parkın yan girişinde hareketlenme başladı. Park çığlıktan geçilmiyordu. Grup solisti Mick Jagger sahne arkasından öne geldi, kollarını havaya kaldırıp hayranlarına ‘sus’ işareti verdi. Ardından ekledi: ‘’Konser iptali konusunu tartıştık, Brian hayatta olsaydı şov’a devam derdi.’’ Brian Jones the Rollings Stones’un üç kurucusundan biriydi. İki gün önce eroinman Brian’ın cesedini çiftlik evinin yüzme havuzunda bulmuşlardı. Şov’a ‘Dur’ diyen yoktu. Mick Jagger tüm zamanların en iyisi rock parçası diye tanımlanan ‘Satisfaction’ ( Tatmin Olamıyorum) nın ritmiyle dans figürlerine geçmişti. Anide sahne önünde karmaşa başladı. İri kıyım 4-5 genç çuval gibi yerde tekmelediklerini sırtlayıp götürdüler. Görünüş iğrenç idi. İlerimde oturan Jagger’in sevgilisi Marianne Faithfull’a‘’Kulise git.’’diye bağırdım. Duyduğunu sanmıyorum. Deri ceketinde ‘’Cehennem Melekleri’’ ibaresini taşıyan bir bıçkın önümden geçerken ‘’Bu da erken gitti.’’diye eroinman Stones’a gönderme yaptı. Ertesi gün gazetelerde dayakla komaya giren müziksever hakkında haber görmedim. Bir polis muhabiri ‘Güvenlik için kiralamışlar Cehennem Melekleri’ni. Ama ölüm varsa kimse onlarla dalaşmak istemez.’’dedi. Rolling Stones’un ‘’Tatlı Yaz Güneşi: Hyde Park’tan Canlı’’ adlı DVD olarak satışa çıktı. Sıra ’Şahane Dörtlü’ Beatles’da. Grubun BBC stüdyolarında CD’ye çekilen 37 parça ilk defa yayına sunuldu. Mart 1962- Temmuz 1965 arasındaki çekimlerde Londra’da muhabirlik yapıyordum. John Lennon, Paul McCartney, George Harrison ve Ringo Star’la röportajlarım hayli eğlenceli geçti. Beatles 4’lüsü çay molasında beni altı okka yaptılar. 40 yıllık yapıtları ise hala gözde. Beatles-Stones kıyaslaması giderek zorlaşıyor. ‘Şahane 4’lü Lennon ile Harrison’ın ölümüyle 2’ye düştü. Grupta herkes şarkı söyleme yeteneğine sahipti, Stones’da tek şarkıcı hala Mick Jagger. Beatles müziği rock klasikleri. Eskiyecek yerde değer sürekli değer kazanıyorlar. Ödüllerinin sayısını bilinmiyor. En fazla albüm satışı listesinde Stones 250 milyon, Elvis 400 milyon, Michael Jackson 500 milyon, Beatles ise bir milyarın üstünde. John Lennon, Paul McCartney, George Harrison ve Ringo Starr yalnızca dokuz yıl birlikte müzik yaptılar. Artık ‘’Beatlemania ‘’yok. Beatles mı, Stones mu derseniz internetten rastgele Beatles’tan iki parça indirin yanıt vermeniz kolaylaşır. Hurriyet.com.tr’den alınmıştır


Gündem

18 Aralık 2013 Çarşamba

Osman Öztürk osman.ozturk@bahcesehir.edu.tr

Okul Güvenliği Stratejileri ve Önemi

TÜRKİYE’DE son zamanlarda okullarda meydana gelen olaylar okul güvenliğinin tehlikeli bir dönemece girdiğini gösteriyor. Okullarda son kırk günde yazılı ve görsel medyaya yansıyan yirminin üzerinde olay var. Bunlardan son ikisi, İzmir’de iki ayrı okulda aynı kişi tarafından iki öğrencinin bıçaklanması ve Batman’da öğretmene sınıfta satırlı saldırı olayı. ABD’nin Colorado eyaletinde ise Cuma günü Arapahoe Lisesi’ne düzenlenen silahlı saldırıda iki kişi yaralandı. Saldırganlardan biri, saldırıdan sonra intihar etti. Her gün okullar ve çevresinde meydana gelen olaylar, öğrenci, öğretmen ve okul çalışanlarının güvenliğini tehdit ediyor. Okul binaları ve kampüsleri öğrencilerin sevinç çığlıklarıyla çınlamaları gerekirken, zorbalığa maruz kalan, dövülen, bıçaklanan, şiddet ve tacize uğrayan öğrenci ve öğretmenlerin imdat feryatları ile çınlamaya başladı. Bu durum eğitim-öğretimin güvenli bir okul iklimine ihtiyaç duyduğunun bir göstergesi olarak algılanmalıdır. Okul güvenliğinin risk ve tehlikelerini gözler önüne seren bu olaylar, gelecekte karşılaşabileceğimiz daha büyük ve tehlikeli olayların da habercisi gibi gözüküyor. Her toplum çocukların sevgi, şefkat ve güven içerisinde iyi bir eğitimden geçmesini istemektedir. Çocuklara ne kadar çağdaş ve kaliteli eğitim verebilir ve ne kadar da tehlike ve risklere karşı koruyabilirsek, geleceğimizi de o kadar sağlam temeller üzerine kurabilir ve yaşatabiliriz. Okullarda akademik anlamda eğitim ve öğretim etkinliklerinin etkili olarak gerçekleştirilebilmesi için okul ortamının elverişli olmasının yanında, okulun fiziksel kapasitesi, öğrencilere sunduğu okul atmosferinin de öğrencinin öğrenme ve gelişim psikolojisi üzerinde etkisi bulunmaktadır. ABD’li psikolog Maslow insan ihtiyaçlarını beş kategori altında incelemiştir. 1-Temel fizyolojik ihtiyaçlar, 2- Güvenlik ve emniyet ihtiyacı, 3- Sosyal ihtiyaçlar, 4- Saygı ihtiyaçları 5-Kendini geliştirme ihtiyacı. Maslow’a göre bu hiyerarşideki ihtiyaçlardan biri tamamen karşılandığında ikinci ihtiyaç baskın hale gelmektedir. Bu nedenle öğrencinin öğrenmeye yönelmesi için daha alt basamaklardaki, sosyal ve güvenlik ihtiyaçlarının karşılanması gerekmektedir. Bu açıdan bakıldığında okulların eğitsel amaçlarını gerçekleştirebilmeleri için öğrencilerin ve okul personelinin kendilerini güvende ve özgür hissettikleri okul ortamının oluşturulması gerekmektedir. Çocukların güven ve sevgi içinde eğitim gördüğü, demokratik yöntemlerle okul yönetimine katıldığı, okul içerisinde kültürel ve sportif aktivitelerde özgürce yer aldığı, okul duvarlarının sevgi, barış ve güven duvarları haline geldiği bir ortamın oluşturulduğu güvenli okul gerçeğinin, dünyada ve ülkemizde toplumsal barış ve sosyal uyumun sağlanmasına katkıda bulunacağı varsayılmalıdır. Okul güvenliği, öğrenci, öğretmen ve okul çalışanları gibi kişileri, bu kişilerin birbirlerine karşı tavırları gibi çevresel faktörleri içermekle birlikte, fiziksel koşulları da kapsamaktadır. Güvenli okul, yalnızca suça karışmaktan veya suçtan zarar görmekten korkulan okul olmayıp, yönetici ve okul çalışanlarının tutum ve davranışlarını, okulun tasarımını ve binanın yapısından donanımına kadar daha birçok özelliği de içinde taşıyan bir okuldur. Okulun ulaşım, sağlık, eğitim ve sosyal çevre açısından uygun bir yerde olması kişinin sosyo-kültürel gelişimini de etkilemektedir. Güvenlikle ilgili problemlere çözüm aramak çoğu zaman okul yöneticileri ya da öğretmenlerin değil kolluk kuvvetlerinin görevleri olarak algılanmaktadır. Okul güvenliğinin sağlanmasında okul yöneticileri, öğretmen ve rehberlerin rollerinin önemli olduğu kabul edilmelidir. Okul güvenliği çok aktörlü ve çok fonksiyonlu işbirliğini gerekli kılan bir süreçtir. Okul güvenliği son yıllarda eğitim sistemleri için en önemli problemlerden biri haline gelmiştir. Şiddeti ortadan kaldırmak ve öğrencilere daha kaliteli ve güvenli alanların sağlanması için öncelikle şiddetin nedenlerinin tespit edilerek yok edilmesine yönelik gerekli önlemler alınmalıdır. Şiddet olayları insanları sindirmek, korkutmak ve rahatsız etmek için uygulanan katı ve sert tutum ve davranışları içermekte ve sosyal yaşamda öğrenilerek işlenmektedir. Ülkemizde ve gelişmiş ülkelerde güvenli okul ortamının sağlanması konusu önemli bir öncelik haline gelmiştir. Öğrencilerin güvenli bir ortamda eğitimlerini sağlayabilmeleri için koruyucu ve önleyici çalışmalara önem verilmelidir. Güvenli okul eğitimin korku, şiddet ve kaygıdan uzak, güvenli bir ortamda gerçekleştiği okuldur. Özgüven ve bağlılık duygusunun olduğu bir iklimsellik vardır. Öğrencilerin okulda karşılaşabilecekleri güvenlik risklerine karşı güvenli bir çevrede yaşatılması gerekir. Bu görev okul yönetimi, öğretmen, aile, toplum ve devlet tarafından paylaşılmalıdır. • Okullarımızın güvenliği çağdaş yöntem ve önlemlerle sağlanmıyor. Okul bina ve kampüslerinin fiziki durumu güvenli okul standartlarına uygun değil. • Güvenli Okul konsepti uygulamaya geçirilmelidir. • Okul güvenlik yapısı, okul güvenliği alanında uzmanlaşmış ve sertifikalandırılmış özel güvenlik görevlilerinden oluşmalıdır. • Okulların güvenli okul standartları yönünden denetlenerek ve analiz edilerek eksiklikleri giderilmelidir. • Okul güvenliği alanında okul yönetimi-özel güvenlik ve polis işbirliği en üst düzeyde sağlanmalıdır. • Okulların giriş ve çıkışları, çevresi ve riskli alanları kamera sistemleri ve fiziki güvenlik sistemleri ile kontrol altına alınmalıdır. • Okullarda, öğretmen, öğrenci ve okul çalışanlarının güvenlik konusunda işbirliği ve eğitilmelerine yönelik çalışmalar yapılmalıdır. • Üniversiteli özel güvenlik konsepti gündeme taşınmalıdır. Bir toplumsal sorumluluk projesi duyarlılığı içinde, CSG City Security Group ve Bahçeşehir Üniversitesi iş birliğiyle “Güvenli Okul Projesi” kapsamında okullarda; okul, öğrenci ve servis güvenliği konusunda yetkin uzman kadrolar ile eğitim, denetim ve akreditasyon çalışmaları hayata geçiriliyor. Örnek ve çağdaş bir uygulama olarak dikkat çekiyor. Güvenli okul konseptini benimsemiş ve standartlarını gerçekleştirmiş okulların oluşturduğu bir Türkiye özlemini ve umudunu çok güçlü duygularla taşıyorum. Bugün bir hayal gibi görünen bu arzu ve umut, bir gün mutlaka gerçek olacaktır. “Daha güvenli okullar, daha güvenli yarınlar demektir.”

Teyze Türk marketi açtı Yeğen internete taşıdı Teyzesi Bahtışen Tun a’nın Amerika’ya ilk geldiği yıllarda zlemini duyduğu Türk yemekleri nedeniyle hi ago’da açtığı marketi yeğeni Levent Yağ ı bestturkish ood om adlı internete taşıdı

duklarını belirten Yağcı, birçok ünlünün yanı sıra, milli sporcuların da müşterileri arasında yer aldığını ifade etti.

DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK-POSTA212

A

merika’da giderek yaygınlaşan etnik online pazarına ilk giren markanın kendileri olduğunu iddia eden bestturkishfood.com’un Sahibi event Yağcı, söz konusu website’ın temellerinin teyzesinin 1 yılında açtığı lokal Türk marketine dayandığını söyledi. Kendisinin 2 yılında Amerika’ya geldiğini ve Chicago’da Türk nüfusunun yeterli olmamasından dolayı internet sitesi üzerinden satış yapma krinden yola çıkarak bestturkishfood’u kurduklarını anlatan Yağcı, “Böylece markete gelemeyenlere Türk ürünlerini kapılarına kadar ulaştırabiliyoruz” dedi. KOKOREÇTEN MİDYE DOLMAYA İnternet üzerinden satış yaptıkları Türk ürünlerini oldukça geniş tutmaya çalıştıklarını ifade eden Yağcı, kokoreçten midye dolmaya kadar birçok ürünü internet üzerinden sattıklarını kay-

bestturkishfood.com özlenen Türk yemeklerine ulaşılabildiğini belirten Levent Yağcı (soldan ikinci), teyzesi Bahtışen Tunca’nın (ortada) ailesiyle birlikte.

detti. Müşterilerinin hamsi, levrek ve çipura gibi balık türlerini de website’da taze olarak bulabileceklerini ifade eden Yağcı, diğer ürünlerle ilgili şu bilgileri verdi: “ Beyaz peynir, zeytin, sucuk, pastırma, börek, baklava, kuru

bakliyat, kurabiye, bisküvi ürünleri, hazır yemekler, kuru meyve ve kuru yemiş gibi ürünleri satıyoruz. Bunun dışında lahmacun, gözleme, balık, hazır yemeklik dondurulmuş gıda gibi özellikli ürünler de var. En çok satılan

ürünler temel kahvaltılık ürünler diyebiliriz.” Müşterilerinin daha çok Türk kökenli olduğunu, ancak daha önce Türkiye’de bulunmuş ya da Türk yemeklerine aşık ciddi bir müşteri portföylerine de sahip ol-

Çeyrek asırdır

KENDİ MARKASINI YARATTI Amerika’da etnik online satış yapan gıda marketlerinin sayısının son yıllarda arttığını kaydeden Yağcı, şöyle devam etti: “Biz her zaman ilk olmanın verdiği sorumluluğu üzerimizde taşıdık ve işimizi büyük hassasiyetle yaptık. Bu özelliğimizle genelde bu piyasayı elirler konumda olduk. Bundan sonra da kalitemizden ödün vermeden yolumuza devam edeceğiz. Tedariği daha kolay ve ucuza malederek en yüksek kalitede hizmet sunmak en büyük hedemiz. Türk ürünlerini Amerikalılar’a da sevdirmeyi ve kültür elçiliği yapmayı arzu ediyoruz. Aynı zamanda Facebook sayfamız da bunun en büyük örneği şimdilik. Ayrıca uzun vadede kendi markamızla talebi olan Türk mutfağı ürünlerini sunmayı hede iyoruz.”

Manhattan’ı çerçeveliyor ikaye aslında Orta Asya’ya Türkistan’dan A ganistan’a oradan indistan’a Pakistan’a Suudi Arabistan’a nihayet Türkiye’ye ve ABD’ye uzanıyor

A

slen Türkistanlı olan Numan Okuyan’ın babası Mehmet Sabit Okuyan Özbekistan’ın Kokand şehrinde doğdu. Dedesi Mehmet’in ve babası Mehmet Sabit’nin ömrü ülke ülke dolaşmakla gurbette geçti. İçlerindeki o vatan hasreti de hiç sönmedi. 1 ’larda Sovyet baskısıyla bir gecede Özbekistan’ı terk eden dedesi, ailesiyle birlikte önce Afganistan’a, sonra Hindistan’a, ardından Pakistan’a, ordan Suudi Arabistan’a en sonunda da 1 5 ’li yıllarda da Adana’ya yerleşti. Okuyan’ın babası Almanya’ya giden ilk işçi ka lesinde yer aldı. Eşi ve çocuklarının Almanya’ya yanına gelmesine izin çıkmayıncaTürkiye’ye geri döndü. 1 1 yılında da altı çocuklu Okuyan Ailesi ABD’ye göç etti.Hindistan’da kaynakçılık yapmayı öğrenen Baba Mehmet Sabit Okuyan, Amerika’da da ilk işini su ısıtıcılarının bakım, onarım işini üstlenerek buldu. 5 yıla yakın

Amerika’dakiTürkistanlılara hocalık da yapan Baba Okuyan, yıl önce Türkiye’ye geri döndü. Babasının ve dedesinin romanlara konu olacak göç hikayelerini dinleyerek büyüyen Okuyan, altı kardeşli ailenin en büyük erkeği. 1 yılından beri de Manhattan’da . Avenue’de 2- . Cadde arasında Metropolitan Graphic Art Gallery isimli dükkanında çerçeve işi yapıyor. 25 yıllık iş hayatında 25 binden fazla resim, fotoğraf, a ş, çerçeveleyen Okuyan, bu alanda New York’un en tanınmış Türk girişimcisi. Metropolitan Müzesi’nin resimlerinin de çerçeve işini yapan Okuyan, ‘’Bu işi yapan başka Türkistanlılar vardı. Ben 1 yılında işi onlardan devraldım. Dükkanın ilk yeri Broadway 5. Cadde’deydi. Kardeşim bir hafta

geldi baktı ve hiç bilmeden bu işe girdik,’’ diye anlatıyor ilk günlerini. Dükkana gelip ünlü ressamların posterlerini soran müşterilere ressamları tanımadığı için yok dese de, zamanla ünlü sanatçıların dostu olmayı başardı. Halen dükkanı Amerika’nın en ünlü resim koleksiyoncuların uğrak yeri. Art Newssitesi tarafından dünyanın en aktif 2 koleksiyoncusundan biri seçilen Nelson Blitz r., gelip dükkanında satın aldığı eserleri çerçeveletiyor. nlü Mimar Peter Moneo, Aktör Kevin Bacon, Aktris Sigourney Weaver çalıştığı ünlülerden bazıları. Bugüne dek çerçevesini yaptığı en

pahalı eser ise .2 milyon dolar değerindeki Ressam Paul ackson Pollock’a (1 12-1 5 ) ait bir tablo. Bir diğer ünlü ressam Andy Warhol’ın (1 2 -1 ) eserleri de yine Okuyan’ın elinden geçiyor. 25 yıllık mekanın devamlı müşterileri de var. Connecticut, New ersey, ong Island gibi farklı eyalet ve şehirlerden müşteriler geliyor. ‘’Nasıl ki insanlar alışık oldukları doktora gitmeyi tercih ederler. Bizim müşterilerimiz de öyle,’’ diyor. Amerikalılar’ın duvara çerçeveletip astıkları şeyler sadece resim veya fotoğraf değil. Purodan tutun sütyene, kuştan kelebeğe kadar farklı eşya

ve malzemeleri çerçeveletiyorlar. ‘’Türk kültüründe de var duvara süs eşyası asmak. Biz halı asarız, kilim asarız, işlemeli oya tabloları asarız. Bize çok uzak bir kültür değil,’’ diye konuşuyor Okuyan. Metropolitan Graphic Art Gallery haftanın yedi günü açık. Okuyan, dijital dünyanın etkisiyle eskiden dükkanda tablo satışının yüksek olduğunu ancak şimdi bu oranın yüzde 1 ’a kadar gerilediğini söylüyor. ‘’İnsanlar bu tabloları internet üzerinden de alabiliyor. Onun için dükkandaki satış düştü. Amacım burdaki tabloların hepsini online ortama taşıyıp insanların satın almasını sağlamak,’’ diyor. Türk Amerikan toplum hayatında ve dernek faaliyetlerinde de aktif olarak görev alan Okuyan,Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu’nun da eski başkanlarından. Türkistancemiyetinde de aktif olan Okuyan, koyu bir Fenerbahçe taraftarı. İşadamı Ahmet Ertegün’ün kapısını çalıp ‘’Bina alacağız yardımcı olun,’’ diyecek vizyona da sahip. Yönetimden ayrıldığı için proje hayata geçmemiş ve ‘’Hala içimde bir uktedir,’’ diye anlatıyor. Gençlik yıllarında uzun yıllar futbol da oynayan Okuyan, ‘’En büyük şansımız bizi bir arada tutmak için çaba harcayan büyüklerimiz vardı. Yaşadıkları zorlukları anlatıp bize yol çizmeye çalıştılar. Bunu başardılar. Bunu biz gelecek nesillere aktarabiliyor muyuz, asıl önemli olan bu,’’ diye konuşuyor. Özbekistan’ın Kokand şehrinde başlayan hikayeManhattan’da çerçeveler arasında sürüyor. (www.turkavenue.com)


Gündem

TÜRKİYE'NİN İMAJI

4 KATINA YÜKSELDİ

Demokratik Olmayan Bireylerin Demokratik Kurumları kitabının yazarı Pro Peride K Blind Türkiye nin son bir yılda imajının katına yükseldiğini s yledi Blind Bunu ben s ylemiyorum Rakamlar s ylüyor dedi NEW YORK - POSTA212

“D

emo rati Institutions o Undemo rati Individuals (Demokratik Olmayan Bireylerin Demokratik Kurumları) kitabının yazarı Pro Peride K Blind Türkiye’nin son yıllarda izlediği akti politikayı olumlu bulduğunu s yleyerek ülkemizin uluslararası imajının son bir yıl içerisinde katına yükseldiğini belirtti Uzun yıllardır ABD’de yaşa-

yan bir Türk vatandaşı ve Birleşmiş Milletler’de altı yıl çalışan biri olarak Türkiye’nin son yıllarda izlediği akti politikayı oldukça başarılı bulduğunu s yleyen Pro Peride K Blind iç bir zaman imajımızı bu kadar iyi bulmamıştım dedi National Brand Inde (Ulusal Marka Endeksi) istatistiklerine g re Türkiye’nin son bir yıl içerisinde imajının katına yükseldiği-

ni s yleyen Blind Bunu ben s ylemiyorum Rakamlar s ylüyor diye ekledi

ekonomik politik veya sosyal açısından herhangibir dengesizlik yaşana ağını düşünmediğini belirtti

DENGESİZLİK BEKLENMİYOR

AKADEMİK YAKLAŞIM ŞART

Türkiye’deki b lgesel arklılıkların ve çalışanların sosyal güvenlikten yoksun olması gibi konuların üzerinde çalışılması gereken konular olduğunun altını çizen Blind nümüzdeki beş sene içinde Türkiye’de

Ermeni Soykırımı iddiaları konusunda Türkiye’nin yaptığı çalışmaları yeterli bulmadığını da s yleyen Türk Pro es r Blind Bu konuda politik değil akademik bir yaklaşım gerekli Osmanlı arşivlerini kendisine kaynak olarak kullanmış çeşitli dillerde

yazılmış bir çok kitap var Daha azla kon eranslar düzenlenmeli Ayrı a gerçekleştirile ek çalışmalara g rünürlük verilmesi şart İşlediğiniz konular sade e Türkçe olarak gerçekleştirilmemeli Ayrı a bu konu çok geniş çapta in elenmesi gereken bir konu Soykırımdan ziyade o zamanki şartlar izlenen stratejiler gibi ayrıntılar in elenmeli Bu şekilde herkes için açıklayı ı sonuçlar çıka ağını umuyorum diye konuştu

TÜRKİYE AB ARASINDA

tartışma yaratan anlaşma

Türkiye AB ülkelerinden vize mua yetini elde edebilmek için eri Kabul Antlaşması’na imza attı Avrupa ülkeleri yakaladıkları her kaçak g çmeni Türkiye’ye iade edebile ek AB ülkelerinin Türkiye’ye vize mua yeti uygulama konusundaki g rüşmeler ise yıl sonra başlaya ak YILDIZ YAZICIOĞLU ANKARA-POSTA212

A

vrupa Birliği ile Türkiye arasındaki yıllık müzakere süreci sonunda vize mua yeti için resmi diyalog süreci, 1 Aralık'ta Ankara Palas'da düzenlenen görkemli bir törenle başladı. Türkiye, vize mua yeti diyaloğunu sürdürebilmek için AB ülkelerine yasa dışı yollarla girdiği tespit edilmesi halinde üçüncü ülke vatandaşlarıyla ilgili iade koşullarını düzenleyen antlaşmaya imza attı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla düzenlenen törende, Türkiye ile AB arasında ,5 yıl sonra vize mua yeti uygulanabileceği yönündeki diyalog sürecine resmi başlangıç yapıldı. Türkiye, vize

mua yetini elde edebilmek için Geri Kabul Antlaşması'na imza attı. Bu antlaşma gereğince Türkiye öncelikle AB ülkelerine geçmiş yasa dışı göçmenleri geri kabul işlemlerini yıl sonra uygulamaya koyacak. Türkiye gelecek yıl içerisinde sınır güvenliği önlemlerini arttıracak. Geri Kabul Antlaşması uygu-

lamaya girdikten sonra Türkiye ile AB arasında vize mua yetine ne zaman geçilebileceğine ilişkin kesin tarih belirlenmesi müzakere

yapılacak. Ankara Palas'taki törende, Geri Kabul Antlaşması'na, Türkiye adına İçişleri Bakanı Muammer Güler ve AB adına İçişleri Komiseri Cecilia Malmström imza attı. AB ile Türkiye arasındaki vize mua yeti için ilk resmi diyalog masasına ise, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, AB Bakanı Egemen Bağış ile Bakan Güler oturdu. Törende, AB ülkelerine seslenen Başbakan Erdoğan ise, Türkiye'den yana endişe duyulmaması gerektiğini ifade etti. Erdoğan, Ne Türkiye, ne AB üyesi ülkeler bundan en küçük sorun yaşamayacaklardır. Tam tersine vizeler kalktığında işadamlarımız, sanatçılarımız, sporcularımız, sivil toplum örgütü mensuplarımız daha rahat seyahat edecek ve bu da AB'ye çok önemli katkılar

sağlayacaktır. Benim her zaman bir ifadem var; Yük olmaya değil, yük almaya geliyoruz dedi. AB İçişleri Komiseri Malmström de, Halklarımızı birleştiriyor, karşılıklı güven inşa ediyoruz. Paralel olarak iki önemli inisiyatibaşlatıyoruz. Bu ilişkilerin ikili ilişkilerimiz için son derece önemli etkileri olacak ve vatandaşlarımız bunun pozitif etkilerini yakın dönemde görebilecekler diye konuştu.

ANLAŞMA TARTIŞMA YARATTI

Ankara Palas'ta AB ile Türkiye arasında atılan imzalar ise farklı tepkilere yol açtı. ODT luslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof.Dr. Atilla Eralp, POSTA212'ya yaptığı açıklamada, vize mua yeti öncesinde ,5 yıl bekleme şartı getirilmesi nedeniyle AB tarafından Türkiye'ye özgü bir uygulama yapıldığını söyledi. Ancak yine de bu adımı çok olumlu bulduğunu belirten Eralp, Türkiye ile AB diyaloğu dar siyasi kadrolara sıkışmış bir ilişki haline geldi. ize konu-

su, toplumu çok yakından ilgilendiriyor. Türkiye'de AB üyeliğine olumlu bakış azalmaya başladı. Bunu değiştirmenin yolu da vize antlaşması yapılabilmesi. AB ile ekonomik ilişkiler de vize meselesinde tıkanıyor. Mesela işadamları rahatlıkla seyahat edemediklerinden yakınıyor. Türkiye yıllardır üyelik sürecindeki bir ülke olmasına rağmen bundan mahrum bırakılması mümkün değil dedi. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ( NHRC) Türkiye Temsilciliği'nin 11 yıl boyunca avukatlığı yürüten ve şimdi de sığınmacı dosyalarını alan Nedim Yüca da POSTA212'ye konuştu. Avukat Yüca, Geri Kabul Antlaşması uygulamaya girdiğinde Türkiye'nin Avrupa'nın yegane iade kapısı olacağını söyledi. Ankara Palas'taki törende, geri iade için yasa dışı göçmen tarafından AB ülkelerine Türkiye üzerinden geçiş yapıldığının ispatlanması gerektiği açıklandı. Ancak Avukat Yüca, bunun uygulamada gerçekçi olmadığını savunarak, Adı üstünde yasa dışı göçmen. Nereden nereye geçtiği nasıl ispatlanacak dolayısıyla AB ülkeleri Türkiye'den geldiğini öne sürdüğünde Türkiye bu göçmenleri kabul etmek zorunda kalacak diye konuştu. Türkiye'nin bulunduğu coğrafya itibariyle geçiş ülkesi, bir köprü olduğunu kaydeden Yüca, Köprü olduğu için Türkiye'nin sorunu olmamalı bu durum. Köprünün öteki tarafı AB'de kapılar kapalı ama göçmenler yine de köprüye gelecektir. Türkiye'nin bütün sınırlarını koruyamazsınız. Afganistan, Batı Afrika gibi dünyadaki her yerden göçmenler sınırlarımıza geliyor ve gelecektir. Artık THY uçakları bu göçmenleri ülkelerine göndermekle mi meşgul olacak diye konuştu.

18 Aralık 2013 Çarşamba

Sedat Aral POSTEKİ SAYMAK.. BU sabah haberlerde Suriye giden silahlar ile ilgili rakamlar vardı... 47 ton acayip bir rakam değil mi ? Siz bunu hesaplamaya uğraşın ben size gerçekleri anlatayım. Ortadoğu’da silahtan bol bir şey yoktur. 1948 den bu yana emperyalist ülkelerin oraya en çok bıraktığı hediyedir. TUİK, BM, AB rakamları... Geçin bunları asıl soruna gelin. Suriye’ye 90 bin profesyonel tetikçiyi kim yolladı? O raporlarda geçen tonlarca silah; en fazla 5 bin kalaşnikof, 2 bin top mermisi, 4 bin 120 lik havan mermisi ve sadece bunları bir kez atmaya yetecek kadar barut hakkıdır. Bu da Suriye gibi her gün inanılmaz çatışmaların yaşandığı bir yerde birkaç günlük tüketim bile değildir. Savaşın iki yıldır insanların tüylerini diken diken eden görüntülerle sürmesinde en büyük etken eline kılıç almış barbarlar olduğu halde bizim ülkemizde ‘’deliler posteki sayar’’. Slogan ve cehalet, bilime tahvil edilebilmiş olsaydı, Türkiye Mars’ta koloni kurmayı başaran ilk ülke olurdu. Türkiye’den giden yabancı tetikçilerin sayısı 40 bin civarında. Araştırılması gereken, giden top mermileri, av tüfekleriyle, oklar ve mermilerinden ziyade gönderilen militanlar ve paradır. Türkiye’nin dünyada suçlandığı en önemli şey de bunlardır, ama sorunu irdelemek yerine kolayına kaçıp rakamlara boğmak en makulü gibi görüyor. Savaşın başından bu yana Türkiye bu savaşın en tehlikeli enstrümanını Suriye göndermekten çekinmemiştir. Sınıra yakın yerlerde eğitim kampları kurdurmuş, devlet havayollarını dolmuş gibi kullanarak dünyanın her yerinden savaşın en tehlikeli silahını getirmeye devam etmiştir. Özellikle Kafkaslar ve Pakistan’dan barbarlıklarıyla bilinen radikal guruplar sınır kasaba ve şehirlerini işgal etmiş, orada halkı da bu yolla kirli bir savaşın içine çekmişlerdir. Binlerce ne idüğü belirsiz yabancı militan akın akın Türkiye’ye gelmiş, buradan da polis ve devletin yardımıyla Suriye geçmişlerdir. Hatta bir kısmı silahlarıyla geçtiğini de kendileri söylüyorlardı. Öte yandan Türkiye’nin içine girdiği açmazlar, Tarikatların da kendi adamlarını savaşa hazırlıklı olsunlar diye (hangi savaş derseniz Türkiye’deki ayrışmaya bakın anlarsınız) Suriye’deki savaşa eğitim amaçlı katılmasına neden olmuştu. Bu savaş eğitim turizmine ilişkin rakamlar ABD’nin Suriye’ye harekat planladığı dönemlerde hesaplanmıştı. Harekat sırasında ABD’ye destek olacağı hesaba katılan yaklaşık 4 bin civarında Türk vatandaşı ve 11 bin civarında Türkiye’de geçici vatandaş statüsü ile bulunan Suriyeli olduğu belirtilmişti. Bunlar oradan döndükten sonra hangi işlerde istihdam edileceklerdi, kim ne amaçla göndermişti. Niye bir din savaşında eğitiliyorlardı. Türkiye asıl bunların hesabını verecekti. Suriye’de katliamların bir çoğu esir alınmalardan sonra hafif silahlar kullanılarak yapılıyordu. Ağır bombardımanlarda hayatını kaybedenlerin sayısı evine girilerek boğazı kesilenlerden neredeyse daha azdı. Bence Türkiye 47 ton gibi aslında bir savaşta bir gün yetecek kadar silah ve mühimmat bile sayılmayan rakamlar ile uğraşırken, asıl sorulması gereken soruları gözden kaçırmamalı. Para nereden gidiyordu? Katilleri ise kimler buldu, kimler gönderdi? Geri döndüklerinde ne olacak?


Ekonomi

18 Aralık 2013 Çarşamba

4.4’LÜK BÜYÜME Bazılarının Amerikan rüyası hala lmedi (NEW YORK-POSTA 212) Araştırmalar, Amerikalıların yüzde 2 ’sinin Amerikan rüyasının ölmediğini gösteriyor. Yeni bir araştırmaya göre, her 5 Amerikalıdan 1’i yaşamlarının bir döneminde çok zengin oluyor. Amerikalıların yüzde 2 ’sini oluşturan bu grup, Amerika’nın ekonomi ve politikası üzerinde geniş bir etkiyi ellerinde tutuyor. “Yeni zenginler”, uzun süreden beri sahip olunan aile varlıklarıyla süper zengin milyonerler ve milyarderlerin oluşturduğu nüfusun en zengin yüzde 1’lik kısmının ötesinde bir servete sahip. Bu kişiler, 25 . dolar ya da bazı dönemlerde 25 . dolardan fazla kira gelirine sahip oluyor. Böylelikle bu yeni zenginler, bazı dönemlerde geçici olarak en çok kazanan yüzde 2’lik grup içerisinde yer alıyor. Grup üyeleri, bu normal olmayan zenginlik dönemi dışında genellikle 1 . dolar ve üzeri gelir elde ediyor. Bu rakam ise onların en zengin yüzde 2 içerisinde bulunmalarını sağlıyor. Birçok analist bu grubu, ülkenin büyüyen ekonomisinin kutuplaşma sinyali olarak görüyor. Grup üyeleri ise bunun doğru olmadığını düşünüyor.

Türkiye ekonomisi yılın ikin i çeyreğinde geçen yılın aynı d nemine g re yüzde ile beklentilerin üzerinde büyüdü NEW YORK - POSTA212

T

ürkiye ekonomisi, yılın ikinci çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4.4 ile beklentilerin üzerinde büyüdü. Ekonomistler, 2 1 ikinci çeyrek büyümesini genellikle yüzde .5 civarında beklerken, bu sonuçla Türkiye ekonomisi üst üste 15 çeyrek büyümüş oldu.

AVRUPA ÜLKELERİNİ GEÇTİK

T İK 2 12 ve 2 1 yılına ilişkin daha önce açıklanan büyüme verilerinde de revizyona gitti. Daha önce yüzde olarak açıklanan yılın ilk çeyreğine ilişkin büyüme rakamı yüzde 2. olarak revize edildi. Bu yüksek oranlı büyümeyle Tür-

kiye, bütün Avrupa ülkelerini ve 2 2 olimpiyatlarını kaptırdığı aponya’yı da geride bıraktı. Türkiye İstatistik Kurumu (T İK), üretim yöntemiyle hesaplanan Gayri Sa Yurtiçi Hasıla (GSYH) 2 1 yılı ikinci çeyrek sonuçlarını açıkladı. Takvim etkisinden arındırılmış sabit yatlarla GSYH, 2 1 yılı ikinci çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4.1’lik artış gösterirken, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH değeri de bir önceki döneme göre yüzde 2.1 oldu. GSYH ise yılın ilk yarısında sabit yatlarla yüzde . büyüme kaydederek 5 milyar 1 4 milyon lira oldu. İmalat sanayi, 2 1 yılı ikinci üç aylık çeyreğinde cari -

yatlarla yüzde 5. ’lik artışla 1 milyar 414 milyon, sabit yatlarla yüzde .4’lük artışla milyar milyon lira olarak gerçekleşti. Öte yandan yılın nisan-haziran döneminde sabit yatlarla en fazla büyüyen sektör, yüzde 14. ile oteller ve lokantalar olurken, bu sektörü yüzde .4 ile dolaylı ölçülen mali aracılık hizmetleri, yüzde . ’le balıkçılık izledi. Buna karşılık madencilik ve taşocakçılığı sektörü yüzde . daraldı.

MEMNUNİYET YARATTI

Ekonominin dümenindekiler ise sonuçtan oldukça memnun. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, küresel ve bölgesel olumsuz konjonktüre rağmen GSYH, sanayi

nı afer Çağlayan ise, bu yılki büyümenin yüzde .5 olabileceğini belirterek, bu yıl, geçen yıl gerçekleşen yüzde 2.2’lik büyümeden daha yüksek bir hızda büyüme kaydedileceğini kaydetti.

COCA COLA TÜRKLERE EMANET

Ahmet Bozer o a ola’da EO Muhtar Kent’ten sonra ikin i adam oldu Ahmet Bozer’in ileride Muhtar Kent’in yerini alabile eği konuşuluyor

Bit oin’e rakip gelebilir .P. MORGAN CHASE 'in son patent başvurusu bir fenomen haline dönüşen sanal para bitcoine karşı rakip mi geliyor sorularına neden oldu. Bankanın patent başvurusunda geçen gizli ödemeye olanak tanıyan bilgisayar tabanlı metod ibaresi dikkat çekiyor. Son zamanlarda yatında büyük sıçrama yaşanan sanal para birimi bitcoin teknoloji şirketlerinin, bankacıların, risk sermayedarlarının ve düzenleyici kurumların ilgisini üzerine çekmiş durumda. Bank of America geçen hafta yayınladığı bir araştırma notunda bitcoinin bir değiş tokuş vasıtası olarak sahip olduğu potansiyelin altını çizdi. et's Talk Bitcoin internet sitesinin ortaya çıkardığı patentin başvuru tarihi 2 Kasım 2 1 dosyalanma tarihi ise 5 Ağustos 2 1 . Dokümanda bu patent ile ilişkili bir diğer başvurunun Mayıs 1 yılında yapıldığı görülüyor. Ayrıca yine en son Mart'ta ilişkili bir başvuru yapıldığı belirtilmiş. Başvuruya göre patenti bulan kişi Denis O' eary olarak gösteriliyor ancak burada bu kişinin şu an bankada çalışmadığını belirtmekte fayda var. Son başvurunun daha önce yapılmış ilişkili başvurulardan ne kadar farklı olduğunu söylemek ise çok zor. Yine de belge bankaların aslında dijital ödemeler ile uzun zamandır ilgi duyduğunu göstermesi açısından önem arz ediyor. (The Wall Street ournal)

oldu. 1 yılında ise Georgia State niversitesi’nde Master of Businness Information Systems programını bitirdi. Çalışma hayatına bilgi sistemleri üzerinde müşavir ve öğretim üyeliği ile başlayan Bozer, kısa süre içinde Atlanta’da Coopers and ybrand şirketinde Kıdemli Denetçi olarak atandı. 1 ’da Coca-Cola Company’nin Atlanta’daki merkezinde Finansal Kontrol Müdürü olarak göreve başlayan Bozer, 2 ’den bu yana ülkenin bağlı olduğu Coca-Cola Avrasya ve Afrika Grubu Başkanı olarak görev yapıyor.

NEW YORK - POSTA212

C

oca Cola'da CEO Muhtar Kent'in potansiyel hale olarak görülen Steve Cahillane'in şirketten ayrılmasıyla Ahmet Bozer şirketin Muhtar Kent'ten sonra iki numaralı ismi oldu. Ahmet Bozer, Coca Cola'da Kuzey ve Güney Amerika dışında tüm dünyadan sorumlu başkan olarak görev yapıyordu. Steve Cahillane ise atin Amerika ve Kuzey Amerika bölgelerinden sorumluydu. Ancak Coca Cola'nın Kuzey Amerika gelirlerinin 2 1 'ün ilk ayında düşmesiyle birlikte Cahillane'in ko tuğundan olacağı konuşuluyordu. Coca Cola'nın satışları aynı zamanda Meksika ve Brezilya'da da düşüş

Muhtar Kent

yaşamıştı. Öte yandan Coca Cola'dan yapılan açıklamada Cahillane için diğer iş fırsatlarını değerlendirmek için şirketten ayrıldı denildi.

LATİN AMERİKA SORUMLUSU Cahillane'nin ayrılmasıyla birlikte atin Amerika'nın sorumluluğu da Ahmet Bozer'e

teslim edilecek. Coca-Cola’nın Kuzey Amerika operasyonlarından ise Sandy Douglas sorumlu olacak. Son yapılan değişiklikle Steve Cahillane ile Ahmet Bozer'in Muhtar Kent'ten sonraki CEO olarak görüldüğünü Cahillane'nin ayrılması ile Ahmet Bozer'in hale ik yarışında tek kaldığı belirtildi.

AVRASYA VE AFRİKA GRUBU BAŞKANIYDI 1 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Ahmet Bozer TED Ankara Koleji ve ODT İşletmecilik Bölümü’nden mezun

Ahmet Bozer

Bütçe Tasarısı ilk engeli aştı

Domino’s çalışanlarının asgari ü ret za eri (NEW YORK-POSTA 212) Yasal olmayan çalışma koşulları hakkında grev çağrısı yaptıkları için kovulan 25 Domino’s çalışanı New York Eyalet Başsavcısı Eric Schneiderman, yerel politikacılar ve bazı toplulukların çabalarıyla yapılan anlaşma sonrası işlerine geri döndü. New York’taki bir franchise Domino’s için çalışan paket servis elemanları, mutfak temizlemek gibi işleri de yapmalarına rağmen .25 dolar olan saatlik asgari ücretin altında olan 5. 5 dolar alıyordu. Paket servis çalışanları, işlerinin bahşiş almaya uygun olmadığını söylese de Domino’s bahşiş alan kişilere ödenen yasal maaşı vermeye devam etti. Bu duruma tepki göstermek için çalışanlar 4 gün süren bir protesto yaptılar. İddiaları reddeden Domino’s ise yaptığı açıklamada, mağazanın Domino’s Pizza’dan bağımsız bir franchise olduğunu ve yapılan anlaşmada hiçbir rol oynamadıklarını söyledi. Bu olay maaşların ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi için ulusal bir tepki gösteren fast food çalışanları için küçük bir zafer olsa da National Employment aw Project ( lusal İstihdam Kanunu Projesi) verilerine göre Domino’s Pizza çalışanları sadece aldıkları maaşla yaşayamıyor ve çeşitli kamu yardımı programlarına başvurmak zorunda kalıyor.

üretimi ve istihdamda sağlanan büyümenin, Türkiye ekonomisinin kazandığı dayanıklılık, esneklik ve dinamizmi ortaya koyduğunu söyledi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de, küresekül ekonomideki büyümenin zayıf seyretmesi nedeniyle büyümenin bu yıl Orta adeli Plan'da hede enen yüzde 4'ün altında kalmasının muhtemel olduğunu ifade etti. Ekonomi Baka-

WASHINGTON - POSTA212

A

ÜLAYLAR NEW YORK’TA

KUYUM ULAR ÇARŞISI AÇIYOR Kuyum uluk sekt rünün nde gelen rmalarından ülaylar roup New York ’n i adde’de kuyum ular çarşısı açıyor NEW YORK - POSTA212

İ

nşaatı Mart 2 14'te bitecek olan International Gem Tower'ın katını satın alan Gülaylar Kuyumculuk, burada 5 dükk nın yer alacağı bir çarşı yapıyor.

100 MİLYON DOLARLIK YATIRIM

Gülaylar Group Kuyumculuk Başkanı İlhan Gülay, projeye 1 milyon dolarlık yatırım yapacaklarını söyledi. Çarşıda Hintli, Çinli ve ABD'li rmala-

rın mağaza açacağını belirten Gülay, Çarşıda bizim de büyük bir mağazamız olacak dedi.

MAĞAZA SAYISI 65 OLDU

Mağaza sayısının 5'e ulaştığını açıklayan Gülay, İhracatta milyon, perakendede 5 milyon, toptan satışta 54 milyon dolar olmak üzere toplam 4 milyon dolar ciro yaptık diye konuştu. Gülay, 2 1 yılını 2 bin 5 adet ürün satışı ve 4 milyon dolar ciro yaptıklarını da ifade etti.

merikan Kongresi geçen salı günü üzerinde anlaşmaya varılan bütçe tasarısının yasalaşması yolundaki çalışmalarını hızlandırdı. Temsilciler Meclisi’nde oya sunulan tasarı, 4’e karşı 2 oyla kabul edildi. İki yıllık bütçe tasarısının gelecek hafta da Senato’da oya sunulması ve Noel tatili öncesi onaylanması bekleniyor. 2 14 ve 2 15 yılları için hükümete harcama yetkisi veren tasarı Senato’dan geçtikten sonra Başkan Obama’nın imzasına sunulacak. Başkan, bütçe planını “mükemmel” bulmadığını söylemekle birlikte olumlu bir adım olarak nitelemişti.

RİSK ORTADAN KALAKACAK Tasarı kabul edilirse federal hükümetin ekim ayındaki gibi hükümetin harcama yetkisi olmadığı için devlet dairelerinin ocak ayında yeniden kapanması riski de sona erecek. Ekim ayında 1 gün süreyle devlet daireleri kapatılmış, memurlar zorunlu izne çıkarılmış ve bu da ekono-

ABD Temsil iler Me lisi’nde oya sunulan bütçe tasarısı ’e karşı 2 oyla kabul edildi İki yıllık bütçe tasarısının gele ek ha ta da Senato’da oya sunulması bekleniyor mide milyonlarca dolarlık zarara yol açmıştı.

LEHTE OY KULLANDILAR Bütçe tasarısı 2 14 ve 2 15 için hükümete birer trilyon dolarlık harcama yetkisi veriyor ve daha önce yapılması kararlaştırılan harcama kesintilerini iptal ediyor. Dün Temsilciler Meclisi’nde yapılan oylamada hem Cumhuriyetçi hem de Demokratlar tasarı lehinde oy

kullandı. Ancak bazı Cumhuriyetçiler, kamu harcamalarında yeterince kesinti yapılmadığı için tasarıyı eleştiriyor. Bazı Demokratlar da işsizlik maaşı ödemelerinin uzun süreli devamı hükmünü içermediği için tasarıyı eksik buldu.

DESTEK AZALDI Son üç yıldır, Cumhuriyetçiler’in kontrolundaki Temsilciler Meclisi Başkan Obama’ya, kamu harcamalarını azaltmadığı için muhalefet ediyor. Bu nedenle de Kongre’deki sık sık bütçe görüşmelerinde tıkanıklık yaşanıyor. Kongre’deki siyasi çekişme yüzünden Amerikan halkının Kongre’ye verdiği destek oranı ilk kez yüzde 1 ’un altına düştü. Bu Amerikan siyasi tarihinde bir rekor. Senato’da gelecek hafta oya sunulacak tasarı gelecek 1 yıl içinde, 1 trilyon dolarlık kamu açıklarına 2 milyar dolarlık bir düşüş öngörüyor. Ancak, bütçe anlaşması vergi reformu, sağlık ve sosyal güvenlik harcamaları gibi tartışmalı konulara çözüm getirmiyor.


Ekonomi

18 Aralık 2013 Çarşamba

NEW YORK’TAN Uzanlara darbe Motorola 1 yıldan azla bir süredir Uzanlar’dan 2 milyar dolarlık

ala ağını tahsil etmek için uğraşıyordu Davada ilginç bir gelişme yaşandı NEW YORK - POSTA212

M

otorola'nın zan Ailesi'nden 2. milyar dolarlık alacağını tahsil için New York'ta yürüttüğü 1 yılı aşkın süredir devam eden davada ABD’li yargıç ed Rako , zan ailesini zora sokacak bir başka karar daha aldı. Motorola’nın, Yargıç Rako ’un mail takibi kararıyla Google, Microsoft, Yahoo ve

AO ile anlaşarak Cem ve Hakan zan kardeşlerin tüm e-mail yazışmalarını ele geçirip gizledikleri malvarlıklarını belirlemeye çalıştığı ortaya çıktı. 2 yılında zanlar’ın Motorola’ya .1 milyar dolar tazminat ödemesine hükmeden yargıç Rako ’un Mart ve Mayıs aylarında aldığı gizli kararlar Google, Microsoft, Yahoo ve AO ’e iletilerek zan Ailesi’nin e-mail yazışmalarının tamamını Motorola’ya göndermeleri istendi. Motorola elde ettiği bilgilerle “ zan Properties” ( zan malvarlıkları) ve “ zan pro ies” ( zanlar adına işlem yapan kişiler) listeleri oluşturarak mahkemeye sundu. Mahkeme de zan ailesine ait olduğu belirlenen ABD içindeki malvarlıklarının açık artırma usulüyle satılarak elde edilen gelirin Motorola’ya aktarılma-

sına karar verdi. BOSTON’DA PORSCHE Mahkeme Temmuz'da zanlar'a ait olduğu tespit edilen bir malvarlığı için açık artırmayla satış kararı verdi. Gizlenen bu varlığın satışından elde edilen gelir Motorola’ya aktarıldı. Eylül ayında ABD'nin Massachussets eyaleti Boston kentinde Granite City Self Storage adlı özel depoda Hakan zan'a ait olduğu belirlenen koli bulundu. Aynı şehirde 21 East 1st Street adresindeki bir garajda ise 2 11 model Porsche Panamera otomobil bulundu. Hepsine el konularak açık arttırmayla satılmasına karar verildi. Hem aracın modelinin 2 11 olması hem de kolilerde Hakan zan'a ait birçok özel eşyanın bulunması, çok yakın bir tarihe

kadar Hakan zan’ın Boston ‘da yaşamaya devam ettiği şüphesini uyandırdı. MAHKEMEYİ OYALAMAYA TAKTİGİ Cem zan ve Hakan zan FBI’a, ABD Adalet Bakanlığı’na, New York Savcılığı’na ve Hong Kong’daki resmi kurumlara Motorola’nın aleyhinde, “yasadışı elektronik casusluk” suçlamasıyla şikayette bulundu. Ancak yargıç Rako , zan Ailesi’nin suçlamalarının temelsiz olduğu belirterek, “Tipik zan taktikleriyle mahkemeyi oyalamaya çalışıyorlar. Motorola tamamen yasal bir şekilde zan Ailesi’nin malvarlığı hakkında bilgi toplamıştır. Eğer zanlar’ın buna bir itirazı varsa New York’a gelir mahkemeye sözlü olarak bu itirazlarını dile getirirler” dedi.

Koç rubu Miami’ye demir attı

Koç rubu Miami’de büyük bir yatırım hamlesine girişti eçen yıl içinde yer aldığı bir yatırımı grup ile Miami plajının en g zde tarihi otellerinden Sur lub’ı 11 milyon dolara satın alan Koç rubu şimdi de ünlülerin yatlarının tamir edildiği Merrill Stevens tersanesine ortak oldu

NEW YORK - POSTA212

K

oç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç da, 2 11 yılında Miami Beach'in en gözde caddelerinden Pine Tree Drive'da 1 2 yılı yapımı bir malikane satın almıştı. Koç Grubu'nun son olarak yaptığı tersane yatırımımın yatı konusunda bir açıklama yapılmazken, yatırımcı grup içerisinde yer alan Spencer Boat Company tarafındam gayrimenkul kısmının , milyon dolara alındığı açıklandı. Daha önce birkaç kez el değiştiren ve Koç ile Amerikalı ortaklarına satışı geçen ayın son günlerinde tamamlanan tersanede ohnny Depp, Nicholas Cage ve Ivana Trump gibi ünlü isimlerin yatları tamir ediliyor. 5 metreye kadar uzunluktaki yatların tamir ve bakımının yapıldığı tesiste Koç Grubu'nun bir değişiklik yapmayı düşünmediği ve tesisin işletmesinin şu anki işletmeci ohn Spencer tarafından devam ettirile-

TÜRKİYE’DEN ABD’YE YENİ MARKA..

Bind ho olate New ersey’de mağaza açtı CEMİL ÖZYURT

N

ew ersey'nin Cli side Park şehrine yeni bir Türk mağaza zinciri daha adım attı. Simit Smith, Güllüoğlu gibi zincirlere, Türkiye'de 42 yıldır çikolata sektöründe faaliyet gösteren Bind de eklendi. Sade bir törenle açılışı yapılan mekanda satılan çikolatalar Türkiye'de yapılıyor. Özel düğün, nişan gibi etkinliklerde kişiye özel çikolata aranjmanları da hazırlayan Bind Çikolata'nın satış direktörlüğünü ise Simge Duysak yapıyor. Yeni açılmış olmalarına karşın gösterilen ilgiden mem-

nun olduklarını kaydeden Duysak, şirketin kendi yatırımları ile şubeler açtığını, franchising yapmadıklarını belirtti. Türkiye’nin en çok tanınan lüks çikolata markalarından olan Bind, 1 1’de kardeşli Binay Ailesi tarafından kuruldu. Bind'i Haziran 2 11'de Yasubuğa Ailesi satın almıştı. Şirkette Bind’in kurucularından Behlül, Mehmet ve Naci Binay’ın ortaklığı bulunuyor. Bind'in fabrikası Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde bulunuyor. Bind geçtiğimiz günlerde de Kuveyt'teki ilk şubesini Alışveriş Merkezi Sanabil Tower'da açılacağını duyurmuştu. (www.turkavenue.com)

ceği belirtildi.

TARİHİ OTELİ SATIN ALDI Koç Grubu, Surf Club'da 11 milyon dolarlık satın almayı ABD'li Fort Capital Management şirketi ile gerçekleştirmisti. Tarihi dokusu değiştirilmeden restore edilecek olan Surf Club'ın Genel Danışmanı Robert arco ise, Koç Grubu'nun kulübün gelenek ve tarihini korumak için çok sorumlu davrandığı yönünde açıklama yapmıştı. Yeni projede tarihi doku ve iç mimarisine fazla değişiklik yapılmadan ilave edilecek her biri 12 şer katlı, dış cepheleri cam kaplı adet yeni binadan oluşacağı bildirildi. Okyanus manzaralı ve

A

BD’li 5 büyük GSM rması cep telefonlarını isteyene kilitsiz verme kararı aldı. AT T, erizon, T-Mobile, Sprint ve S Cellular rmalarının isteyen müşteriye telefonu kilit şifresini açarak vermeyi ve daha şe af bir işleyiş politikasına geçmeyi kararlaştırdıklarını açıkladı.

ŞİFRESİZ TELEFON Böylece ABD’den alınan telefonlar deniz aşırı ülkelerde de kullanılabilecek. ygulamanın bir an önce başlayacağı bildirilirken, üç rmanın üç ay içinde şifresiz sisteme geçmesi, kalan iki rmanın ise 2 14 yılı içinde bu uygulamayı başlatması bekleniyor. atandaşların online 114. 22 imza toplaması sayesinde 2 1 yılı başında cep telefonlarının şifresiz verilmesi konusunu Beyaz Saray’ın gündemine alınmıştı. Amerika’nın Federal İletişim Komisyonu (FCC) Başkanı Tom Wheeler'in geçen ay GSM rmala-

FED’de yeni d nem (WAS IN TON) Obama yönetimi İsrail eski Merkez Bankası Başkanı Stanley Fischer’ı Fed başkan yardımcılığı için aday göstermeye hazırlanıyor. Konuya yakın kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Stanley Fischer, Fed tarihinin ilk kadın başkanlığı için Senato onayını bekleyen anet Yellen’in başarısı için çalışacak. Stanley Fischer, Massachusetts Institute of Technology’nin eski profesörlerinden ve IMF eski birinci başkan yardımcılığı görevinde de bulunmuştu. Geçen ay Washington’da Stanley Fischer için IMF’de tören düzenlenmiş ve Fischer’in aralarında Fed Başkanı Ben Bernanke’nin de bulunduğu eski öğrencileri törende hazır bulunmuştu. Stanley Fisher hem ABD hem de İsrail pasaportu taşıyor. Fisher bu yılın başlarında İsrail Merkez Bankası Başkanlığı görevinden ayrılmış ve New York’ta yaşamaya başlamıştı. yaşındaki eski MIT Profesörü Stanley Fischer aralarında Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi’nin de bulunduğu dünya ekonomisine yön veren birçok ismin hocalığını yaptı. Obama’nın danışmanları, başkana Merkez Bankası başkan yardımcılığı görevi için nansal kriz yönetmiş bir ismin getirilmesi yönünde görüş bildilmişlerdi. Stanley Fischer özellikle ’larda hayatının önemli bir bölümünü uluslararası nansal krizlerle mücadeleye adamıştı. Beyaz Saray konu ile ilgili yorum yapmadı. on Hilsenrath The Wall Street ournal

1 yılından bu yana faaliyet gösteren tarihi kulübe sadece 4 yaşını aşmış seçkin kişiler 2 bin dolar ödeyerek üye olabilirken, yıllık üyelik tutarının ise 1 bin dolar olduğu kaydedildi.

3 MİLYON DOLARA MALİKANE Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç'un 2 11 yılında ABD'de Miami Beach'in en gözde caddelerinden Pine Tree Drive'de aldığı malikanenin değeri ise milyon dolar. Miami'nin merkezine çok yakın olan ve odalı malikanenin bir de havuzu bulunuyor. Akdeniz stili evleri ile bilinen Pine Tree Drive, alışveriş severlerin gözde caddesi Collins Avenue'ye de paralel bir konumda yer alıyor.

Stajyerlikten EO’luğa ter

Kilitsiz ep tele onları geliyor NEW YORK - POSTA212

Stanley Fischer

rına bu konudaki kısıtlamaların ha etilmesini istemesi, aksi takdirde düzenlemelerin artabileceği yönünde yaptığı açıklama ise bu

alanda faaliyet gösteren beş rmayı temsil eden CTIA rmasını harekete geçirdi. Amerika’da taşıyıcı rmaların cep telefonlarının kilitsiz satışını istememesinin nedeni müşterinin başka rakip bir rmaya geçmesini engellemekti. Bu durum, özellikle deniz aşırı seyahatlerde ve ülkelerde bu cihazların kullanılamaması sorununu ortaya çıkarıyordu. Amerika içinde dahi, bir tüketici bir GSM rmasının telefonunu diğer rmanın hattı ile kullanamıyordu. Bu yeni uygulama, denizaşırı ülkelerden ABD’yi ziyarete gelen turistler için de telefon satın alma çekincelerini ortadan kaldırıyor. Turistler kendi ülkelerinde çalışıp çalışmayacağını bilmedikleri için ABD’den yatların uygun olmasına rağmen telefon satın almıyordu. Bu kararın, ABD’ye gelen turistlere yönelik cep telefonu satışlarını arttırması bekleniyor. Artık, Amerika’dan cep telefonu alan Türk turistler de, Türkiye dönüşünde şifre kırdırmak zorunda kalmadan telefonlarını kullanabilecek.

(DETROIT) General Motors yıl önce stajyer olarak işe aldığı ürün şe Mary Barra’yı bir sonraki CEO olarak belirledi. Barra aynı zamanda dünyanın önde gelen bir otomobil üreticisinin başına gelen ilk kadın olacak. General Motors 51 yaşındaki ürün şe Mary Barra'yı bir sonraki CEO olarak belirleyerek yüz yıllık cinsiyet bariyerini aşmış oldu. Dan Akerson'ın hale olacak Barra aynı zamanda dünyanın önde gelen bir otomobil üreticisinin başına gelen ilk kadın olacak. 51 yaşındaki Barra, GM'e yıl önce stajyer olarak katıldı. ABD'deki büyük montaj fabrikalarından birini yönetmeden önce ise mühendislik müdürlüğüne getirildi. İnsan kaynakları alanında global tecrübeye sahip olan Mary Barra, şirketin dünya çapındaki ürün geliştirme grubunun da yöneticiliğini yaptı. Mary Barra, Fortune 5 listesindeki şirketleri yöneten 22. kadın olacak. Bir kadın tarafından yönetilen diğer Fortune 5 şirketleri kulübündeki diğer isimlerden bazıları ise şöyle: ockheed Martin CEO'su Marillyn Hewson, IBM CEO'su irginia Rometty ve Hewlett-Packard CEO'su Meg Whitman. Barra'nın CEO'luk görevine getirilmesi ile GM, bir kadın tarafından yönetilen gelir bakımından dünyanın en büyük şirketi olacak. Satışları bakımından dünyanın en büyük ikinci otomobil üreticisi olan şirket, geçtiğimiz yıl 152 milyar dolar gelir açıkladı. Genel tabloya bakıldığında ise Fortune 5 'deki CEO'ların yalnızca yüzde 4,2'sini kadınlar oluşturuyor. Barra'nın adı, Dan Akerson tarafından otomobil sektöründeki kadınların kariyerinde 'çıkmaz sokak' olarak değerlendirilen insan kaynakları müdürlüğünden global ürün geliştirme ve lojistik bölümünün başına getirilmesinin ardından CEO'luk için geçmeye başladı. Detroit'te yaşayan iki çocuk annesi Barra, GM'de bürokrasiyi azaltmak için çalıştı. Şirket mühendislerine, GM otomobillerine bir müşteri gibi bakmaları için baskı yaptığı biliniyor. Dört GM markasının da aralarında yer aldığı bir dizi markanın bayiliklerini yürüten oe Serra 2 12 yazında alışılmadık bir rica ile karşılaşmış: Barra, bazı mühendislerin bir günlerini Serra'nın Grand Blanc'taki Chevrolet-Buick-Cadillac-GMC mağazasında geçirmelerini istemiş. Mühendisler ürünlerini nasıl sergilediğimizi ve pazarladığımızı görmek için gelmişti, diye konuşan Serra sözlerine, Barra, ekibinin işi bizim açımızdan görmelerini istiyordu. Daha önce hiç böyle bir istekle karşılaşmamıştım, diye devam etti. Mary Barra yeni görevine gelecek ay başlayacak. ( e Bennett - Sara Murray The Wall Street ournal)




Güncel

18 Aralık 2013 Çarşamba

Selim Atalay twitter@SelimAtalayNY

Bana yar olmayanı kimseye yar etmem MANDELA’NIN cenaze töreninde Başkan Obama, Danimarka Başbakanı ile samimi olmanın dışında Küba lideri Raul Castro ile el sıkıştı. Normalde -tesadüf ve nezaket- kapsamında açıklanabilecek bu teması Obama’nın ABD’deki muhalifleri hiç iyi karşılamadılar. Hâlâ zihinlerinde ve siyasetlerinde Soğuk Savaşı yaşayan bu kesimler Obama’yı eleştirdi. Castro’dan kaçmış Küba asıllılar, Castro-öncesi Küba’yı özleyen kesimler iç siyasette etkililer... Ancak sızan haberler, Obama yönetiminin bir süredir Küba ile gizli g.rüşme yürüttüğünü gösteriyor. Güney Afrika’daki el sıkışma, Obama’nın kemikleşmiş iç ve dış sorunları çözme niyetini yansıtıyor. İran ile de gizli g.rüşme vardı. Cenevre sürecinde açıklandı ve belki hâlâ sürüyor... Küba ile benzer süre. mümkün, ama daha zor... İran, Washington’daki Obama muhaliflerini ilgilendiriyor, Küba ise doğrudan ABD iç siyasetini. İran konusunda Washington’daki muhalifler Obama’yı durdurma çabasındalar. Kongre’de İran’a yeni yaptırım koyma girişimi var. Karar, Obama yönetiminin bütün itirazlarına rağmen gelecek haftalarda çıkabilir. İran, süre. devam ederken yeni yaptırım kararı çıkmasının samimiyetsizlik olacağını ve masadan kalkacağını söylüyor. Kongre’de ise Obama muhalifleri süreci baltalama derdindeler. İç siyasette maksat, Obama’ya -zaferkazandırmamak. Dışarıda da İran ile yumuşamadan İsrail ve Suudi Arabistan memnun değil... Beyaz Saray bu yaptırım kararını olabildiğince sulandırmaya ve etkiyi geciktirmeye çalışıyor. Ancak süre. bozulabilir. Süreci zaten İran ve Beyaz Saray farklı yorumluyorlar. Masadan kalkılırsa, en başa d.nülür. Yani İran nükleer meselesi daha ..zülmedi. İran’ın komşusu Afganistan’da olan bitenler de Türkiye’yi ilgilendiriyor. Orada barış gücümüz var. Obama 2014 sonunda Afganistan’dan çıkacak. Geride asker bırakmak istiyor. Maksat, Afganistan’daki -dosthükümetin ayakta kalması. ABD’nin 46 bin, NATO ağırlıklı gücün de 23 bin askeri var. Afganistan’da kalacak askerler için Kabil ile bir anlaşma gerekli. Geri çekilme sonrası süre. için Devlet Başkanı Karzai ve hükümeti ile müzakere yapıldığı ve bir anlaşmanın ortaya çıktığı duyurulmuştu. Ancak Karzai nihai imzayı koymaktan caydı. Şimdi Karzai’yi ikna çabaları sürüyor. Süre bu ay doluyordu, canını sıkıyor. Kim kalacak, kim gidecek bilmek istiyorlar. Ayrıca da herkesin gitmesini istemiyorlar. Afganistan kendi haline bırakılınca dünyanın en büyük haşhaş tarlası ve kanunsuz aşiretler devleti olacak. Şu halde bile merkezi hükümet zayıf, saldırılar sürüyor. Böyle bir Afganistan’ın çevresine, örneğin Pakistan’a zararı daha da çoğalır. ABD anlaşma olmazsa çekip gideceğini s.ylüyor. ABD giderse NATO da durmayacak. Henüz son söz söylenmedi, ancak Irak’ta da hesapta ABD askeri kalacaktı. Bağdat direnince kimse kalmadı. Çekilme deyince: Kabil Havaalanı’nda 16 uçak yatıyormuş. Bir Amerikalı yetkili merak etmiş ve öğrendiklerinden dehşete düşmüş: Uçaklar İtalyan yapımı. Afgan ordusuna verilmek üzere 500 milyon dolara alınmış. Afganistan’a getirilince yerel iklime çöle kuma uygun olmadıkları anlaşılmış... Ayrıca bunları uçuracak pilot Afgan ordusunda yok. Eğitecek zaman yok. Uçakları tutmak para, geri taşımak para.

Afgan ordusuna -Alın, siz sonra binersiniz- demek riskli. Sonra uçağın kime gideceği belli olmaz. O yüzden uçakları imha edecekler. Uçakların ana imalatçısı İtalyan Finmeccanica zaten yolsuz ve batak bir şirket. Bu uçakları kim aldı, neden aldı, hangi akla aldı, şimdi onu araştırıyorlar. Afganistan’da böyle boş yere harcanan milyarlar var. 13 yıl sonra gelinen noktaya bakınca, hayatlar da boş yere harcanmış. Peki uçak imhası nasıl olur? Havaalanına hurdacıları mı çağırırsın? Uçağın sağına soluna patlayıcı koyup uçurur musun? Yoksa otomatik pilota bağlayıp dağa-çöle mi düşürürsün... Her durumda hurdacılara ihtiyaç var. Afganistan’da bol miktarda Star.com.tr’den alınmıştır

Resmi verilere g re ABD’de bin ivarında Türk vatandaşı var An ak bunun üzerinde bir sayı olduğunu düşünüyoruz

ABD'DEKİ TÜRKLER KONGRE’YE GİRSİN

Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanı Kemal Yurtnaç Amerika’daki Türkler’in Türkiye’de milletvekili olmak yerine Kongre’ye girmek için uğraş vermeleri gerektiğini savundu YILDIZ YAZICIOĞLU ANKARA-POSTA212

T

ürkiye Cumhuriyeti, yurtdışındaki vatandaşları ve sorunlarıyla 2 1 yılında oluşturduğu Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı (YTB) aracılığıyla ilgileniyor. Başkan Kemal Yurtnaç, POSTA212'ye yaptığı özel açıklamada, ABD'deki Türkler'in Türkiye'de milletvekilliği hede yerine Amerikan Kongresi'nde sandalye sahibi olmayı hedeflemesi gerektiğini açıkladı. Bugünlerde, Başbakanlık YTB, ABD'deki Türkler ile ilgili kısa, orta ve uzun vadede neler yapabileceğine ilişkin strateji belgesi hazırlığında. Yurtnaç'ın deyimiyle yol haritası olacak belge için yurtdışında ilk kez oy kullanılması çerçevesinde ABD'de yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı sayısıyla ilgili kesin tespitler yapılması da öngörüldü. Yurtnaç, işte bu süreci ve ABD'deki Türkler'le ilgili görüşlerini POSTA212'ye değerlendirdi.

ABD İLE AVRUPA FARKLI YTB bünyesinde her ülke için özel çalışma yürüten birimleri olduğunu vurgulayan Kemal Yurtnaç, Amerika'daki Türkler ile Avrupa’dakiler arasında ciddi farklılıklar bulunduğunu ve her gruba özgü projeler uygulanması gerektiğini ifade etti. Avrupa'da mavi yakalı denilen işçi sınıfı ağırlıklı bir Türk nüfusu pro li söz konusu iken ABD'de girişimci, eğitimli beyaz yakalı bir nüfus bulunduğunu kaydeden Yurtnaç, nüfustaki farklılıklar nedeniyle sorunlar arasında da ciddi farklılıklar olduğunu dile getirdi.

mamız gerekiyor dedi.

SANDIKLAR BİN KİŞİLİK Türkiye'deki resmi veriye göre, ABD'de 5 bin civarında Türk vatandaşı bulunduğunu ancak bunun üzerinde Türk'ün orada yaşandığını düşündüklerini belirten Yurtnaç, bu konuda Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) oluşturacağı seçmen kütüğüyle kesin verilere ulaşacaklarını dile getirdi. Irak, İran, Afganistan, Suriye gibi ülkelerce yurtdışındaki vatandaşlara oy kullanma hakkı tanınabilm iş olduğunu anımsatan Yurtnaç, Türkiye'nin bunu yapmaması mümkün olamaz. Başka ülkeler vatandaşlarına yurtdışında oy kullandırabiliyorsa Türkiye neden bunu yapamasın ki.. YSK gayet tecrübeli, yıllanmış bir kurum. Belki ilk seçimde bazı sorunlar yaşanabilir ama bunlar da çözülecektir diye konuştu. Türkiye'de geçmişte Anayasa Mahkemesi'nin karşı çıkması nedeniyle yurtdışından mektup yöntemiyle oy kullanılmasından vazgeçildiğini ifade eden Yurtnaç, konsolosluk bölgelerine göre Türkiye'ye ait resmi mekanlarda sandık kurulmasıyla yurtdışındaki Türkler'e en temel haklarından seçme hakkı kullanma olanağı tanınmış olacağını söyledi. Yurtnaç, Konsolosluk bölgelerine göre planlanacak şekilde YSK tarafından sandıklar yerleştirilecektir. Türkiye'de normalde sandık 4 kişiliktir ama orada 1 -15 kişilik sandıklar oluşturulacak. Asıl amaca,

işin özüne bakılmalı yani vatandaşa vatandaşlık görevini yerine getirme şansı verilecek. Bugüne değin yurtdışındaki vatandaşmardan sadece yüzde 'si oy kullanabiliyordu. Şimdi bu oran kesinlikle artacaktır dedi.

“SİYASETTE ETKİLİ OLSUNLAR” ABD'de ve Avrupa'daki Türkler arasında tartışılan yurtdışı milletvekilliği talebini de değerlendiren Kemal Yurtnaç, atandaşlarımızdan yurtdışında seçim bölgesi oluşturulması talebini alıyoruz. Bu ABD'de olduğu gibi Avrupa'da da dile getiriliyor. Tabii karar, siyasi iktidar yetkisinde. Eğer yurtdışı milletvekilliği ihtiyaç görülürse TBMM'de gerekli düzenleme yapılacaktır. Biz istiyoruz ki Türkiye'deki seçimlerle ilgili oy kullanma hakkını kullanabilsinler öncelikle diye konuştu. Bu noktada, ABD'deki Türkler'in de siyasette yaşadıkları yere dikkatlerini vermeleri gerektiğini kaydeden Yurtnaç, Asıl maksat Türkler'in yaşadıkları yerde etkin ve etkili olmasıdır. Orada siyasette Türk temsilciler bulunması hem oradaki vatandaşlara hem de Türkiye'ye daha fazla katkı sağlayacaktır dedi. GENÇLERE LİDERLİK EĞİTİMİ Başbakanlık YTB olarak Genç iderler Projesi'ne hayata geçirdik-

lerini de anımsatan Yurtnaç, bu projeyle not ortalaması yüzde üzerindeki yurtdışındaki gençlere liderlik eğitimi vermeye başladıklarını söyledi. Böylece yurtdışındaki Türkler arasında eğitimli, nitelikli ve gelecekte yaşadığı ülke siyasetinde söz sahibi olmayı hede eyecek gençleri desteklemeyi plandıklarını kaydeden Yurtnaç, ABD'deki gençleri de bu proje kapsamında eğiteceklerini ve oradaki Türk toplumu içerisinde sorunları bizzat yaşayan geleceğin liderlerinin ortaya çıkacağını anlattı.

ASILSIZ SOYKIRIM İDDİASI ABD'deki Türkler'in sorunlarını da yakından incelediklerini belirten Yurtnaç, özellikle Ermeni soykırımı iddiaları nedeniyle bir takım ayrımcılık ve baskı gibi sorunlar yaşandığını gördüklerini de açıkladı. Yurtnaç, Asılsız soykırım iddialarıyla ilgili çeşitli baskılar altında kaldıklarını biliyoruz yıprandıklarını biliyoruz. Bunun gibi sorunlar başta olmak üzere ABD'deki vatandaşlarımız için kısa, orta ve uzun vadeli neler yapabileceğimize ilişkin bir yol haritası oluşturacağız. Bunun hazırlıklarını yapıyoruz. Bu aslında ortaya çıktığında bir strateji belgesi olacak diye konuştu. Bu yol haritasını oluşturana değin ABD'deki sivil toplum örgütleriyle yakın temasta olacaklarını vurgulayan Yurtnaç, özellikle lobicilik faaliyetle-

"AMERİKA’DA YARIŞILMALI" ABD'ye 'özgürlükler ülkesi' denildiği için mutlaka siyasete, yönetime ve ekonomiye yatırımcı olarak katılma imkanlarını değerlendirmek gerektiğini belirten Yurtnaç, Biz oradaki insanımızı siyasetle içli dışlı görmek istiyoruz. Bulundukları toplumu ihmal etmelerini istemiyoruz. Amerikan sistemi yarışmaya rekabete açık bir sistem bizim de nitelikli insanlarımızla bu sistemde var ol-

Ali Çınar

Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu Başkanı (TADF) Ali Çınar POSTA212’de yayınlanan yurtdışı milletvekilliği konusunda g rüşlerini açıkladı

ri, kültürel projeler gibi başlıklar altında sivil toplum tarafından önerilecek çalışmalara da destek olmayı sürdüreceklerini ifade etti.

"EN ÖNEMLİ SORUN TÜRKÇE" ABD'deki Türk nüfusu açısından en önemli sorunu ise, Türkçe'nin unutulması olarak gördüklerini açıklayan Yurtnaç, Kendi öz kültürü ile ilgili olmamaları nedeniyle özellikle de ikinci, üçüncü nesil arasında Türkçe'nin unutulduğunu ve kullanılmadığını görüyoruz. ABD'de de mutlaka çocuklara Türkçe eğitimi sağlanması gerekiyor. Amerika'da bu konuda herhangi bir yasal engel yok ama Türkçe öğrenme konusunda insanların talepkar olmamalarından kaynaklanan sorunlar var dedi.Hem dini hem de kültürel kodları aktarmak için dilin en temel araç olduğunu söyleyen Yurtnaç, Bizim dilimizde, dinimizdeki kültürel kodlar da Türkçe kanalıyla geliyor. O nedenle de biz yurtdışında Türkçe eğitimini önemsiyoruz. Türkçe ile ilgili çalışmalarımız olacak diye konuştu. WORK&TRAVEL DÜZENLEMESİ Bu arada ABD'deki Türk nüfusuyla ilgili kendilerine ulaşan en önemli şikayetlerden birisini ise, öğrencilere yönelik eğitim programları olarak gördüklerini de açıklayan Yurtnaç, Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı olarak Türkiye'de bu işi yürüten rmaları toplantıya davet ettiklerini de söyledi. Yurtnaç, Malesef ABD'ye giden öğrenciler genellikle mağdur oluyor. Oradaki Türkler'in sivil toplum kuruluşları bu öğrencilere yardımcı olmaya çalışıyor ama asıl sorun Türkiye'deki rmalardan kaynaklı görünüyor dedi. Bunu çözmek için öncelikle bu eğitim programlarını düzenleyen rmalarca bir çatı kuruluşu kurulmasını talep ettiklerini kaydeden Yurtnaç, Ancak eğer rmalar bu işi kendi aralarında kurullar koyarak çözmezse o zaman yasa değişikliği yapılacaktır. Kültür ve Turizm Bakanlığı veya Milli Eğitim Bakanlığı'na görev verilecektir. Firmalar ve öğrencilere vaatleriyle ilgili yasal yaptırımlar uygulanacaktır diye konuştu.

YURTDIŞI SEÇİLME AKKI TARTIŞILMALI’ NEW YORK - POSTA212

T

ADF Başkanı Ali Çınar, ‘’Türkiye 1.5 yıl içinde seçime girecek. Yurtdışındaki Türklerin seçme hakkının Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerde olması güzel bir başlangıç olduğuna inanıyorum. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın Türkiye’den ayrı yaşadığını kesinlikle düşünmemek lazım. Birçok vatandaşımız her sabah kalktığında önce Türkiyede olup biten olayları yakından takip ediyor’’ dedi. “Amerika’daki Türk toplumu-

nun öncelikle Amerikan politikasında yer alması ve seçilmesi için çok uğraş vermeliyiz” diyen Çınar konuşmasına şöyle devam etti: “Daha yerel yönetimlerde üst düzeyde bir Türk kökenli vatandaşımız bile yok. Biz burada ne kadar güçlü olursak, Türkiye’nin gücü de o kadar artacaktır. O nedenle burada yetişen yeni neslin iyi yetiştirilip hazırlanması şart. İşte Başkan Obama örneği. Obama olmak üzere önceki başkanların kabinesinde Hispanik olmak üzere farklı kökenden gelen vatandaş vardı. Türk’ün

sesini Türk’ün gücünü duyurmak için Amerikan politika sistemine entegre olmalıyız.

TÜRKLERİN SESİ DUYULMALI Türkiye’nin hali hazırdaki seçim yapısında yurt dışında seçilme hakkı verilmesi sorusu tartışmaya daha çok açılmalıdır. Enine boyuna konuşulması ve düzgün şekilde yapılması lazımdır. Ancak şu anda zamanı midir iyice sorgulamak lazım. Şahsımca; bu hak verilmesi yurt dışındaki Türklerin sesinin daha çok duyulması için çok olum-

lu ve yerinde olacaktır. Bilhassa toplumsal sorunlar ve milli davalara bakış açısının Meclis’te doğru şekilde anlatılması çok önemlidir.

BİRLİKTELİK ÇOK ÖNEMLİ Ali Çınar konuyla ilgili olarak sözlerine şöyle devam etti: ‘’ Ancak şu kaygımı da söylemeden geçemeyeceğim. Bir avuç Türk nüfusu olan Amerika’da siyasi seçim kampanyasına girmek toplum içinde ciddi bir kutuplaşmaya mahal verebilir. Malesef son dönemde ciddi kutuplaşma ve bazı

toplum bireylerinin nefret derecesine gelen tavır ve hareketleri görülmektedir. Bu hem burada büyüyen toplumuz için hem de ülkemiz için çok tehlikelidir. Atatürk’ün, “ atan konu ise gerisi teferruattır” sözünü unutmayalım. Amerika’daki Türk toplumu birlik olmak zorundadır. Aksi takdirde kutuplaşmalar Türkiye’nin kötülüğünü isteyen grupları daha çok sevindirecektir. O nedenle siyasi seçme ve seçilme haklarında birlik ve beraberlik ilkesinin bozulmaması gerektiğine inanıyorum.‘’


Güncel

18 Aralık 2013 Çarşamba

“ABD’DEKİ TÜRKLERLE İLGİLENMEYE HAZIRIM” azete i Musta a Balbay yıl 2 gün tutuklu kalışı ardından zgür kalmasıyla birlikte rak yemin ettiği TBMM’de POSTA212’ye zel açıklamalarda bulundu TBMM’nin yüzde YILDIZ YAZICIOĞLU ANKARA-POSTA212

A

BD’deki Türklerin sorunlarıyla ilgilenmeye hazır olduğunu kaydeden Balbay, yurtdışı milletvekilliği önerisine de sahip çıktı ve “Nüfusa orantıladığımızda Meclis’in yüzde .5’u yurtdışındakileri temsil etmeli” dedi. Gazeteci Balbay, geçtiğimiz Pazartesi akşamı kavuştuğu özgürlük sürecinde Salı günü ilk önce TBMM’de milletvekilliği yeminini etti ve görevine başladı. Perşembe günü ise TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile yaptığı görüşmede Türkiye’deki yargılama sorunlarını değerlendirdi ve ardından ilk basın toplantısında sadece kendisi için değil tüm hukuk mağdurları için milletvekili olarak mücadele edeceğini açıkladı. Hafta içindeki yoğun tra ği ardından Balbay, çiçeklerle donatılmış Meclis’teki odasında POSTA212’yi ağırladı ve Amerika’daki Türklere ilişkin görüşlerini paylaştı. Türkiye’de gazetecilik ve basın özgürlüğü konusunda ciddi sorunlar bulunduğunu belirten Balbay, bu konudaki hissiyatını, “Gabriel Garcia Marguez’in çok güzel bir sözü var. Diyor ki ‘Gazeteci yaşadığı çağın tanıdığıdır’. Ben diyorum ki ‘Türkiye’de ise gazeteci yaşadığı çağın sanığıdır’” sözleriyle özetledi. Ergenekon Davası’ndaki kendisine yöneltilen suçlamaları ise, ‘çarpık ve sakat delillendirmelerle öne sürülmüş’ iddialar olarak değerlendiren Balbay, gazetecilik dışında başka bir faaliyette bulunmadığının altını çizdi. Balbay, “Kesinlikle gazetecilik dışında birşey yaptığımı düşünmüyorum. Bu konuyu şimdi daha iyi anlatacağım. Şimdi çıktım, insanlara örnekleriyle paylaşacağım. Ben meslektaşlarıma hesap vermeye hazırım” dedi. Balbay, diğer konulardaki görüşlerini ise şöyle aktardı: Siz aynı zamanda seyahat yazarı idiniz ABD deyin e kişisel anılarınız neler Seyyah oldum, ben dünyayı gezerim. ABD’de ise şöyle yaptım, NewYork’a indim. Greyhound otobüsüne bindim. Sene 1 5 ya da 1 4. Atlanta üzerinden New Orleans’a geldim. O zaman ‘ azz Orleans’ diye yazdım. Burbon Street’te dolaştım. Çok güzel vakit geçir-

dim. O caz mekanlarında müzik dinledim. Oradan Me ico City’e geçtim. Sonra Orta Amerika turu yaptım. çakla os Angeles’e geldim. Oradan otobüse geçtim. Flagsta ’ta mola verdim. Arizona’yı gezdim. no lu rotada turladım. Pek akıllı işi değil ama karayoluyla. Oradan da otobüsle üç gündüz iki gece New York’a geri geldim. Amerika batısı ile, doğusu ile çok büyük bir ülke. İnsanlarda özgüven gördüm. Siyahlarda da beyazlarda da özgüven var insanlarında. Tabii New York’tan aşağıya doğru indikçe Hispanik nüfus çoğalıyor. New Orleans ve oradan güney doğuya devam edince neredeyse her yerde İspanyolca konuşuluyor. Ama beni en çok insanlardaki kendi güven etkiledi. Yurtdışındaki Türkler denildiğinde aklınıza ilk n e ne geliyor Ben yurtdışındaki Türkler, uzaktakiler için şöyle düşünürüm, onlar hep yarı akılları Türkiye’de yaşarlar. Türkiye hapşırsa onlar nezle olurlar. Hiç zorlamama rağmen dünyanın her yerinde Türklere de rastladım. Amerika’da, New Orleans’ta da rastladım. Türk sanatçılarıyla tanıştım. O zaman mesela kaset devriydi, kaset aldım. Biz gitme duygusunu çok seven insanlarız. Türkler olarak gitmeden yapamıyoruz. Ama gittiğimiz yerde de kendimizi, kültürümüzü koruruz. Bu çok güzel. ABD’deki Türkiye vatandaşları arasındaki gün el bir tartışma ise yurtdışı milletvekilliği’ Siz şimdi milletvekili olarak yurtdışındakilerle ilgili ne yapmayı düşünürsünüz Küreselleşen dünyada bunun gerekli olduğunu düşünürüm. Ben galiba üzerime çok iş alıyorum ama yargı konusunda çaba harcayan herkesin sesi olmak istiyorum demiştim. Şimdi de Amerika’dakilere diyorum ki benimle diyalog kursunlar. Meclis’te Ankara’nın kodu 12’yi çevirdikten sonra 42 54 5 nolu numaramızdan bana ulaşabilirler. Beni bilgilen-

P İzmir Milletvekili ola’u yurtdışı vekili olmalı

Mustafa Balbay, POSTA212’ye konuştu

GAZETECİ BALBAY NELER YAŞADI?

Mustafa Balbay

Yıldız Yazıcıoğlu

dirirlerse ben de onlarla ilgilenmek isterim. Bence yurtdışı milletvekilliği sistemi daha sağlıklı olabilir. Kesin hükümle, en doğrusu bu dememeliyim yanılabilirim. Ancak Türkiye’de içerisinde hangi milletvekilinin seçildiğini bilmeden oy vermelerinden ise, bulundukları yerde Amerika kıtası için 1- milletvekili. Avrupa için belki 5 veya daha fazla milletvekili seçilmesi mümkün olabilir. Dünyada nüfusuna oranla en çok yurttaşı, yurtdışında en çok yurttaşı olan ülke Türkiye. Çin’in milyon yurttaşı yurtdışında ama Çin’in nüfusu 1 milyar milyon. Türkiye’nin ise yaklaşık milyondan fazla yurttaşımız yurtdışında, nüfusumuz ise 5- milyon. Dolayısıyla bizim yüzde .5’umuz yurtdışında. O zaman pratik önerim, Meclis’in

yüzde .5’u yurttaşındakileri temsil eden Türkler’den, vekillerden oluşmalı. Tekrar ediyorum daha sağlıklı yöntemler de bulunabilir ama bir yurttaş oyunu verdiğinde onu kimin temsil edeceğini bilmeli diye düşünüyorum. Eğer yurtdışı yasağınız kalkarsa ve ABD’ye gitme şansınız olursa ne yapmak istersiniz Ben New Orleans’ı çok sevdim. Caz müzikle dolu sokaklarını gezmek isterim. Ama New York tabi ki çok başka. 2 dolar vererek, Manhattan Adası’nın çevresinde vapur turu atmıştım. Orayı dolaşarak dahi Amerika kıtası için kir edinmiş oluyorsunuz. Ön yüzünde gökdelenler arka yüzünde ABD koşullarındaki gecekondular gibi yapılar. Ayrıca New York tabii. New York garip bir yer. Mesela caddelerinde yürüyorsunuz ve ben bu caddeden geçmiştim diyorsunuz. Ama ne zaman ki ilk kez oradasınız. Amerikan lmlerinden her sokağa aşinayız. Brooklyn Köprüsü gibi yerleri dolaşırken hep aşinalık hissetmiştim. Peki Amerika siz e Türkiye siyase-

tinde ne dere e etkili ne düşünüyorsunuz Ben gençliğimde, geldiğimiz siyasi çizgi nedeniyle pek çok sorunun kökenini Amerika’ya bağlıyordum. Aradan yıllar geçti. Ama şimdi Amerikan politikaları dünyadaki pek çok sorunun ve çözümün de parçası. Bunu samimiyetle de paylaşmak istiyorum. Yıllar önce aponya’ya gittim. Hiroşima’yı dolaşıyorum. Hiroşima’daki atom bombası müzesinden çıktığımda orada Kobe niversitesi’nden apon bir genç kızın Amerikan country müziği dinlemekte olduğunu gördüm. Dedim ki ‘Bombayı Amerikalılar attı, Amerikalılara kızgın mısın’ dedim. Öğrenci bana ders verir gibi ‘Ben Amerikalılar’a değil savaşa düşmanım’ dedi. Savaşı kim çıkarıyorsa ona kızmak gerekir. Bazen bu Amerikan politikaları, bazen Avrupa politikaları, bazen Türkiye politikaları olabilir ama bu ülkeye ve ülke yurttaşlığına düşmanlığı gerektirmez. Çok çarpıcı bir örnektir. Bu sonrasında benim de paylaştığım bir düşünce oldu.

Mustafa Balbay ile ilgili süreç, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi iken Ergenekon soruşturması kapsamında 6 Mart 2009 günü tutuklanmasıyla başladı. Dava aşamasına geçildiğinde ise Türkiye’de ‘delilleri karartma ihtimali söz konusu’ gerekçesiyle tutuksuz yargılanması da reddedildi. Sonraki süreçte serbest kalışını kolaylaştırabileceği beklentisi ile 12 Haziran 2011 genel seçimlerinde aday gösterildiği CHP’den İzmir Milletvekili olarak seçildi. Ancak Ergenekon Davası’nı yürüten İstanbul 13’ncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin Balbay ile ilgili tutukluluk kararında değişiklik olmadı. Bunun üzerine Balbay’ın ‘hüküm açıklanmaksızın uzun süre tutuklu kalışı’ ile ilgili karara, ‘bireysel başvuru’ kapsamında Anayasa Mahkemesi’ne itiraz edildi. Bu arada 5 Ağustos 2013’de ise İstanbul 13’ncü Ağır Ceza Mahkemesi Balbay hakkındaki hükmünü 34 yıl 8 ay hapis cezası olarak açıkladı. Türkiye’de Balbay ve benzeri durumdaki tutuklular için ‘umut’ niteliğindeki karar ise, Anayasa Mahkemesi’nden 4 Aralık günü geldi. Anayasa Mahkemesi, insan hakkı ihlali yapıldığına ve mağduriyet oluştuğuna karar vererek, Balbay’a 5 bin TL tazminat ödenmesine de hükmetti. Bu karar üzerine avukatları, Balbay’ın Yargıtay’daki temyiz sürecinde tutuksuz yargılanması için Ergenekon Davası’nı karara bağlayan İstanbul 13’ncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurdu. Silivri’deki Yerel Mahkeme ise, 9 Aralık Pazartesi günü Balbay’ın serbest bırakılmasına yurtdışına çıkış yasağı koyarak karar verdi. Geçen Pazartesi günü İstanbul’da açıklanan karar üzerine Balbay, 4 yıl 278 gün sonra Ankara Sincan Cezaevi’nden tahliye edildi. Balbay, ilk açıklamasında, “Bu süreçte, hukuku aramaya halkın da katılması en büyük dileğimdir. Mahkemeler halk adına karar veriyorsa halkın vicdanına, halkın özlemlerine karşılık vermek zorundadır” dedi. Özgür bir sabaha uyandığı geçtiğimiz hafta Salı günü ise, TBMM’ye geldi ve milletvekili yeminini etti.

Okula FBI baskını ortalığı karıştırdı ülen emaatine bağlı Louisiana eyaletindeki bir okula FBI’ın yaptığı baskının ardından Türkiye ve ABD’de g zler yeniden areket’in ABD’deki okullarına çevrildi İLHAN TANIR WASHINGTON

T

ürkiye’de AK Parti – Cemaat gerilimi son hızla devam ederken, Amerikan ve dünya medyasının da gündeminde bu tartışma var. Geçtiğimiz hafta FBI ajanları, ouisiana eyaletinin Baton Rouge kasabasında Gülen Hareketi ile ilgili olduğu öne sürülen bir okula kimilerine göre bir baskın başkalarına göre ise bir ziyaret yaptı. Kenilworth Bilim ve Teknoloji Okulu’na gelen FBI ajanlarının okuldan bazı belge ve dosyaları aldıkları belirtildi. FBI ajanlarınının okuldan aldıkları belgeleri kutulara koyduktan incelemek için götürürken yerel televizyon kanalı WBR News tarafından görüntülendi. CHARTER OKULLARI NEDİR ABD’de Charter okul türü, diğer kamu okulları gibi yine federal kaynaklardan nanse ediliyor, ama bağımsız bir yönetim kurulu tarafından idare edilen bir okul türü. Bu okul türü ABD’de uzun yıllardır var

ama özellikle son yıllarda Obama yönetimiyle birlikte bu çeşit okullara verilen ağırlık da ABD çapında hızla artış gösterdi. Kenilworth Bilim ve Teknoloji Charter Okulu, merkezi ABD’de bulunan ve Gülen Cemaati’ne yakınlığı ile bilinen Pelican Eğitim Birliği tarafından 2 yılından beri yönetiliyor. Baskından kısa bir zaman önce ise, okulun eyalet çapındaki başarısı gözönüne alınarak, 5 yıl daha okulun yine aynı kurum tarafından yönetilmesine karar verildiği, Baton Rouge yerel basınına yansıdı. 140 GÜLEN OKULU VAR Gülen Cemaatine bağlı olarak ABD’nin 2 ayrı eyaletinde 14 ’ın üzerinde charter okul işlettiği, Cemaatin ABD’deki faaliyetlerini eleştirel bazda takip eden bazı web sayfalarınca iddia ediliyor. İLHAM KAYNAĞI OLDU’ FBI’ın operasyon yaptığı bu son okulun da Gülen Hareketi’nden

Okul Müdürü Hasan Suzuk

esinlenen Türk girişimciler tarafından açıldığı, Gülen Okulları’nın faaliyetlerini takip eden Sharon Higgins tarafından ilk olarak iddia edildi. Bu ve benzeri okullar, Gülen Cemaati tarafından hiçbir şekilde üslenilmediği ve organik bir bağ olmadığı ifade edildiği için, herhangi bir şekilde bu okul sayılarının doğruluğunu Cemaat tarafından kesinleştirmek imkanı bulunmuyor. ABD’ye dağılan bu okullarla ilgili POSTA212’nin ulaştığı Gazeteciler ve Yazarlar akfı Kurumsal İletişim Direktörü Selim Özdemir, bu okulların Gülen Cemaati ile ilgili bağı soruldu-

ğunda şunları söyledi: ‘ABD’ye gelen ve yerleşen Türk-Amerikan egitimciler ve diğer meslek sahipleri arasında da eğitim alanında girişimde bulunan insanlar olduğu bilinmektedir. Hocaefendinin böyle girişimcilerin ve eğitimcilerin açmış olduğu müesseselerle kurucu, yönetim kurulu üyeliği veya benzeri herhangi bir resmi-formal iliişkisi söz konusu degildir. Ancak eğitim alanındaki kirlerini paylaşma ve egitim yoluyla topluma hizmeti teşvik noktasında entellektüel, motivasyon ve ilham kaynağı olma şeklinde bir ilişkiden bahsedilebilir.’’

ABD’de son 1 yılda ülen okullarındaki artış 1 yıllık artış seyri

OKUL SAYILARINDA BÜYÜK ARTIŞ Okulların faaliyetleri hakkında bir web sitesi de kuran Amerikalı Sharon Higgins’in hazırlanan bir gra ğe göre, Türk girişimcilerin açtığı bu okullarda, 2 12-2 1 yılında yaklaşık bin öğrenci öğrenim gördü ve okul sayılarının son birkaç yılda hızla arttığı görülüyor. KAMU GÜVENLİĞİYLE İLGİSİ YOK FBI ve Kenilworth okul idaresi, baskın hakkında bir bilgi vermediler. New Orleans FBI sözcüsü Mary Beth Roming yerel kanala verdiği kısa demeçte, baskının ‘kamu güvenliği ile ilgili olmadığı’ detayını aktardığı görüldü. Bu baskın veya zi-

yaretlerle ilgili bu kısa açıklamanın dışında hiçbir açıklama yok şimdilik ve bundan dolayı da incelemenin ciddiliği açısından da değerlendirme yapmak oldukça güç. OKULLARLA İLGİLİ İDDİALAR Bu okullar ile ilgili en çok basına yansıyan haberlerin başında, okulda çalışacak personelin vize alımı ile ilgili süreçlerde, oldukça sıkı olan prosedürlere uyulmadığı iddiaları geliyor. Örneğin, Ohio’daki Gülen Charter Okulları Çalışma Bakanlığı tarafından H1-B vizeleri ile ilgili bir soruşturmaya uğradı. Soruşturma 2 ’den itibaren devam ediyor.


ABD Güncel

18 Aralık 2013 Çarşamba

Konseye en zorlu adaylık DUYGU GÜVENÇ ANKARA - POSTA212

AK PARTİ-CEMAAT GERİLİMİ SÜRÜYOR

akan Şükür istifa etti

(ANKARA-POSTA212) AK Parti Milletvekili Hakan Şükür, AK Parti’den istifa ettiğini açıkladı. İstifasıyla ilgili yazılı açıklama yapan Şükür, “AK Parti’den üzülerek istifa ettiğimi, milletin vekili sıfatıyla siyasi hayatıma bağımsız olarak devam edeceğimi bildiriyorum. Aziz milletimizin dualarını bekliyor ve hepsine teker teker en derin selam ve hürmetlerimi sunuyorum” dedi. Şükür’ün cemaate yakınlığı ve özellikle dershanelerin kapatılması tartışmasında Erdoğan’la ayrı düştüğü biliniyor. Şükür’ün istifası bu nedenle hükümetle cemaat arasındaki gerilime bağlanıyor. Hakan Şükür’ün açıklamasının devamı şöyle: “Son günlerde yaşanan ve vicdan sahibi herkesi derinden üzen bir kısım gelişmeler üzerine aşağıdaki açıklamayı yapma zarureti h sıl oldu. Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki politika benim hiçbir zaman birinci önceliğim olmadı. Ama Sayın Başbakan’ın samimi davetini geri çevirmek temsil ettiği makama ve şahsına olan saygımdan ötürü yakışık almazdı. Ailemin de destek ve dualarını alarak Sayın Başbakan’ın davetini kabul ettim. Ak Parti son 11 yılda Türkiye’de çok önemli başarılara ve reformlara imza attı. Ancak dersanelerle başlayan süreçte takınılan anlamsız tavırlar pek çok vicdan ehlini rencide etti. Türkiye’de eğitimin halledilmesi gereken onlarca problemi varken, sanki sorunun tek kaynağı dersanelermiş gibi göstermek hakperest bir yaklaşım değildir. Bu yaklaşım tarzı partinin 11 yıldır temsil ettiği çizgiyle örtüşmemektedir. Daha önce, gösterilen tepkilerden ötürü bazı kararlarından dönme erdemi gösteren Sayın Başbakan’ın bu konudaki bütün ısrarlı anlatımlara, sitemlere ve taleplere kulaklarını tıkamasını anlayabilmiş değilim.

“DERSHANELERİN KCK’YA BENZETİLMESİ HİÇ HOŞ DEĞİL” Dersaneler konusunun samimi insanların taleplerine kulak verilerek olumlu bir noktaya geleceği ümidini bugüne kadar besledim. Bunu beklerken dersanelerin benim de bulunduğum bir ortamda KCK yapılanmasına benzetilmesi ve özür dilenmek bir yana bu açıklamalara Sayın Başbakan ve parti yönetimi tarafından bir tepki verilmemesi vicdanımı derinden yaralamıştır. Bu tartışmanın daha sonra başka alanlara çekilmesi de hiç hoş olmamıştır. Ben yirmi seneden fazla bir süredir hizmet hareketini ve Muhterem Hocaefendi’yi tanıyor ve seviyorum. Referandum başta olmak üzere milletin hayrına gördükleri bütün meselelerde hükümeti var güçleriyle destekleyen, kapı kapı dolaşıp insanları ikna eden, yurt dışından binlerce insanı fedak rca oy kullanmaları için taşıyan, AK Parti kapanmasın diye dualar eden bu samimi insanların şimdi düşman muamelesine tabi tutulması en ha f tabirle vefasızlıktan başka bir şey değildir.

A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

GAZETESİ

YIL: 1 SAYI: 31

18 Aralık 2013 Çarşamba

SAHİBİ POSTA 212 PUBLISHING LLC ADINA

EKMEL ANDA

MEDYA GRUP BAŞKANI

CAN KAMİLOĞLU GENEL YAYIN YÖNETMENİ

YILMAZ SOYTÜRK YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ

AHMET RAVALI

YAYIN DANIŞMANI

HABER KOORDİNATÖRÜ

AHMET BUĞDAYCI

HALDUN ARMAĞAN

EDİTÖRLER MEHVEŞ KOÇAK – ADNAN ONARAN - DİLEK ESKİ BEZİRKAN AYSEL TAPAN - DEMET DEMİRKAYA - EMRE EMİRGİL (WEB) WASHINGTON TEMSİLCİLİĞİ İLHAN TANIR ANKARA TEMSİLCİLİĞİ

T

ürkiye, 2015-2016 için BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine bir kez daha aday olduğunu açıkladı ancak geçen zaman içerisinde alınan 1 ’den fazla yazılı ve kadar sözlü taahhüdde güvenmiyor. Arap Baharı’nda rüzgarın tersine dönmesi nedeniyle Ankara, topladığı 1 kadar ülke desteğinde yüzde 15 ile yüzde 25 arasında re bekliyor.

KAPALI OYLAMA

Kapalı oylamanın yapılacağına işaret eden kaynaklar karşılıklı anlaşmalara karşın desteğin kişisel nedenlerle de değişebileceğine işaret etti. 1 üyeli BM’de Güvenlik Konseyi Geçici üyeliğine seçilmek için üçte iki çoğunluğu yani 12 ülkenin desteğini almak gerekiyor.

İSPANYA İLE YARIŞACAK

Olimpiyatlar ve E po’yu kaybeden Türkiye için kritik oylama Eylül ayındaki Genel Kurul

Türkiye Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine bir kez daha aday olduğunu açıkladı eçi i üyeliğe seçilmek için 12 ülkenin desteğini almak gerekiyor Kritik oylama eylül ayında yapıla ak

sırasında yapılacak. Türkiye tıpkı olimpiyatlarda olduğu gibi İspanya ile bir kez daha yarışacak.

İSLAM ÜLKELERİ DESTEĞİ!

Batı Avrupa ve Diğerleri (WEOG) grubundan aday olan

SAYFA TASARIM

İDARİ MÜDÜR

MEHVEŞ SÖNMEZ ADRES 31 – 00 47th Ave. Long Island City, NY 11101 TELEFON 718 732 08 57 – 347 730 42 36 ABONE SERVİSİ REKLAM SERVİSİ SERİ İLAN HABER MERKEZİ DAĞITIM

abone@posta212.com reklam@posta212.com seriilan@posta212.com haber@posta212.com dagitim@posta212.com

TÜRKİYE TEMSİLCİLİĞİ ADRES: Hacı İzzet Paşa Yokuşu Rota 2 Apt. 15/2 34427 Kabataş/Beyoğlu-İstanbul TELEFON +90 212 244 35 35 Fax: + 90 212 244 35 38 e-mail: nese@sria.com.tr POSTA 212 GAZETESİ ANKA HABER AJANSI ABONESİDİR

özellikle adaylığın çok kısa zaman içerisinde tekrarlanmasına işaret ediyor. Öte yandan Mısır ve Suriye politikaları nedeniyle de desteğin azalmasını beklerken, İsrail ile yaşanan sorunların bu sürece yansımasını ise beklemiyor.

Türkiye bu defa müslüman ülkelerin üye olduğu İslam İşbirliği teşkilatı’ndan da eskisi gibi destek beklenmezken, Bu defa hedef Afrika kıtasından ve çok sayıda ada ülkenin bulunduğu atin Amerika’dan desteği artırmak.

Erivan’a Anayasal’ açılım Türkiye ile Ermenistan arasında 2 yılında ilişkilerin düzelmesini amaçlayan bir protokol imzalanmıştı Ermenistan yüzünden askıya alınan bu protokol şimdi tekrar hayata geçirile ek DUYGU GÜVENÇ ANKARA - POSTA212

E

rmenistan ve Türkiye arasında 2 yılında imzalanan ancak Ermenistan Anayasa Mahkemesi'nin protokollere dair aldığı karar nedeniyle Türkiye'nin askıya aldığı süreçte sürpriz bir adım attı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu bu sürprizin sinyalini Erivan'a geçtiğimiz hafta yaptığı ziyaret sırasında verdi. Muhatabıyla yıl aradan sonra yüz yüze görüşen Davutoğlu, Ermenistan Dışişleri Bakanı Edward Nalbantyan'a Biz protokollerde kaldığımız süreçten devam etmeye hazırız dedi.

ANAYASA’YA UYGUN

Diplomatik kaynaklar da Ermenistan'ın iç hukuk yolu çerçevesinde protokoller Meclis'e gelmeden önce Anayasa Mahkemesi'nin aldığı kararda olumlu okunabilecek bölümler de olduğunu belirtti ve Türkiye'nin tutum değiştirdiğini doğruladı: Anayasa Mahkemesi'nin aldığı kararda Protokoller Anayasa'ya uygundur' diyor. Ermenistan ile sorun olan üç konu da protokollerde hükme bağlanmış durumda. Artık Mahkeme kararının bu bölümünü esas alabiliriz.

‘TÜRKİYE HAZIR’

Nalbantyan-Davutoğlu görüşmesine katılan üst düzey bir yetkili de Ermenistan ile mutabakat için Türkiye'nin hazır olduğunu ancak 2 15 yaklaşırken Erivan'ın hazır

olmadığını belirterek, Bir zemin sağlanacaksa bu imzalanan protokoller üzerinden olacak. Yeni bir metin ortaya çıkmaz.

NALBANTYAN SİTEM ETTİ

Yine kamuoyundan biraz uzak sürdürmekte fayda var. İsviçre aracılığıyla temaslar sürecektir ama sessiz diplomasi ile süreç canlandırılabilir çünkü Ermenistan tarafı henüz açılım konusunda hazır değil dedi. Davutoğlu-Nalbantyan görüşmesi son ana kadar netleşmedi ve Türk tarafının isteği üzerine ikili görüşme yapıldı. Heyetlerarası görüşmenin başında söz alan Davutoğlu, sürdürülebilir olması için biz bölgesel istikrarı

önemsiyoruz dedi ancak Ankara'da dile getirdiği işgale son ver sözlerine değinmedi. Nalbantyan ise görüşmenin başında Türk basınında yer alan çekilme planlarına atıfta bulunarak, Biz sizinle sadece Türkiye-Ermenistan ilişkilerini görüşürüz dedi. Nalbantyan ve Davutoğlu bir sonraki görüşme için henüz anlaşmadı.

TÜRKİYE REDDETMİŞTİ

Ermenistan'daki iç hukuk prosedürünün Türkiye'den farklı işlemesi nedeniyle, protokoller Meclis onayından önce Anayasa Mahkemesi'ne gitmişti. Mahkeme 12 ocak 2 1 'da aldığı kararla, protokollerin Ermeni Anayasası'na uyduğunu

belirtirken, Türkiye için kritik üç başlıkta uyarı yapmıştı. YUKARI KARABAĞ Türkiye, Erivan ile ilişkilerinin geliştirilmesi için bölgesel istikrar isteğini korurken bu sürece bağlı olarak Yukarı Karabağ sorununun da paralel olarak çözülmesini istedi. Ancak Ermenistan Anayasa Mahkemesi'nin kararında anlaşmaların tamamen ikili ilişkileri kapsadığı belirtilerek, üçüncü bir taraf ile ilişkilendirilemeyeceği ifade edildi. SINIR ŞARTI Anlaşmaların diplomatik ilişki kurulmasını ve sınırların açılmasını öngördüğü belirtilerek, sınırların açılması halinde

diplomatik ilişki kurulması şartına yer verildi. Oysa anlaşma metinlerin eşzamanlı olarak onaylanması ve belirlenen takvim içinde yürürlüğe girmesi kararlaştırılmıştı. SOYKIRIM ŞARTI Kararda, Ermenistan'ın Türkiye'den toprak iddiasında bulunduğu ve 1 15 olaylarının uluslararası alanda soykırım olarak tanıtılmasını öngören Anayasa maddesine atıfta bulunulmuştu. Bu şartlar üzerine Türk Dışişleri Ocak 2 1 'da, Bu karar, sözkonusu Protokollerin müzakere gerekçesini ve Protokollerle hede enen temel amacı sakatlamaktadır. Bu yaklaşım tarafımızdan kabul edilemez. Türkiye, uluslararası alandaki taahhütlerine olan her zamanki sadakati istikametinde sözkonusu Protokollerin asli hükümlerine bağlılığını muhafaza etmektedir. Aynı sadakati Ermenistan Hükümetinden de beklemekteyiz. açıklamasını yapmıştı.

KRİZ DERİNLEŞTİ

Bu açıklamanın ardından da kriz derinleşmiş ve Türkiye, protokoller için Erivan'dan, 'Mahkemenin kararı protokollerin aslını bozmaz' şeklinde ek açıklama istemişti. Erivan bu talebe olumsuz yanıt verdi ve Dışişleri'nin Ocak ayında yaptığı açıklamanın ardından da Nisan 2 1 'da Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, protokollerin onay sürecinin dondurulduğunu açıkladı.

Kadın vekiller TBMM’de kü üre savaş açtı Kadın milletvekilleri Me lis’teki kü ürlü tartışmalarla ilgili renkli bir protestoya imza attı enel Kurul’da kırmızı ular takan AK Parti ve BDP’li kadın vekiller Kü ür etmeyin’ çağrısı yaptı ANKARA - POSTA212

YILDIZ YAZICIOĞLU - DUYGU GÜVENÇ

ERDAL ÖZBEK – TUNCAY TAPAR - SERHAN AYDEMİR - ERTAN BEZEN

Türkiye’nin diğer rakibi de Yeni elanda. Ancak 2 -2 1 için yapılan oylama sırasında 152 oy alarak seçilen Türkiye’nin bu defa aynı oya ulaşması beklenmiyor. Bunun nedenleri arasında da Türk diplomatlar

A

K Parti ve BDP’li kadın vekiller, Genel Kurul’da kırmızı fular taktı, ardından “Rica ediyoruz: ütfen kaba kuvvet kullanmayın, küfretmeyin. Sosyal medyada da aynı hassasiyeti gösterin” çağrısı yaptı. Kendilerini destekleyen erkek vekilleri kırmızı kravat takmaya davet eden kadın vekiller, içtüzüğe caydırıcı cezalar konulmasını istedi. CHP ve MHP’li kadın vekiller ise eyleme destek vermedi. TBMM içinde ve Genel Kurul’da siyaset adına yapılan nezaket dışı her hakareti ve küfrü reddettiklerini belirten

kadın vekiller, “Bir kadın ve milletin vekilleri olarak rica ediyoruz: ütfen kaba kuvvet kullanmayın; lütfen küfretmeyin; lütfen küfürlerinizde kadını kullanmayın; lütfen sosyal medyada da bu konularda aynı hassasiyeti gösterin” çağrısı yaptı.

KÜFÜR BİTENE DEK EYLEM

Çağrılarında ‘hiç kimseyi ve hiçbir partiyi hede emediklerini, kaba ve yaralayıcı sözlerin karşısında’ olduklarını belirten kadın vekiller, şöyle devam etti: “Bilinmeli ki, biz hiç kimsenin başının üstünde değil, hemen omuzlarının yanında olmak

davranış ve sözde kullanmaya devam edeceğiz” dedi.

CHP VE MHP DESTEK VERMEDİ

istiyoruz. Ne bir adım önde ne de bir adım arkada. TBMM her düşüncenin tartışılabileceği bir mekandır. Ama TBMM’de küfür asla ve asla kullanılmamalıdır.” Boyunlarındaki kırmızı fularlarla Genel Kurul’da tanık oldukları çirkin davranış ve sözleri protesto eden kadın vekiller, “Kırmızı renkleri seçtik, hukuk dilinde kırmızı, hukukun ceza dalını temsil eder. Bu eşarpları her çirkin

Kadın vekiller her partinin genel başkanları ile görüşme yapmayı planladıklarını da kaydetti. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin de AK Partili milletvekilleri tarafından verilen kırmızı fuları taktı. Kadın vekiller, küfrün ‘kınama’ ile geçiştirilmemesi için İçtüzüğe para cezası gibi caydırıcı cezalar konulmasını istedi. CHP ve MHP’li kadın milletvekilleri ise Meclis’te küfreden vekillerin açık bir şekilde kınanmadığı için eyleme destek vermedi.


Göçmenlik

18 Aralık 2013 Çarşamba

Cumhuriyetçiler seçmen BASKISINI HİSSEDİYOR çmenlik yasasına karşı çıkan umhuriyetçiler kendi seçim b lgelerinde k şeye sıkışmış durumda Özellikle g çmenlerin yoğun yaşadığı Batı ve üney eyaletlerinde umhuriyetçi Kongre üyeleri tekrar seçilme şanslarını da zora sokmuş g züküyor

G

zasız kalamaz.”

(NEW YORK –POSTA 212)

SEÇMEN NEZDİNDE BİR FATURASI OLACAK Kampanyanın arkasındaki sivil gruplardan A.F.C.-C.I.O’nın direktörlerinden Tom Snyder, Cumhuriyetçi üyelere, göçmenlik reformunu desteklememelerinin seçmen nezdindeki bedelini hatırlatmalıyız. Bunun mutlaka bir seçim faturası kesilecek. “ atin göçmenlerin yoğun olduğu New Me ico’nun sınır komşusu Colara’nın nüfusunun yüzde 24’inin Hispaniklerden oluşması, Kongre üyeleri üzerindeki baskıyı gösteriyor.

öçmenlik Reformu yasa tasarısının Kongre’de oylanmaması göçmen topluluklarında ve Amerika genelinde büyük bir düş kırıklığı yarattı. Demokratlar yasayı desteklediği için daha rahatlar, ama kendi seçmen bölgelerinde ciddi bir göçmen seçmene sahip Cumhuriyetçi Kongre üyeleri için aynı şeyi söylemek mümkün değil. İKİ TARAF ARASINDA SIKIŞTILAR Özellikle göçmenlerin yoğun olduğu Batı ve Güney eyaletlerinin Cumhuriyetçi Konge üyeleri partilerinin yasayla ilgili katı tutumu ve seçmenlerinin talepleri arasında sıkışmış gözüküyor. Doğal olarak bu üyeler gelecek seçimlerdeki seçim şanslarını da sorguluyorlar. Göçmenlik yasasını destekleyen sivil gruplar tüm Amerika’da seçmen baskısını harekete geçirmeye yönelik bir kampanya başlattılar. “Cost of Inaction” adlı, işçi ve inanç gruplarıyla beraber hareket eden göçmenlik sivil kuruluşu, aralarında da Tipton’un da olduğu Cumhuriyetçi politikacı üzerinde seçmen baskısı oluş-

turmayı amaçlıyor. GÖÇMEN SEÇMENLER TERLETİYOR Tea Party’den aldığı destekle seçilen Colarado’nun Cumhuriyetçi Kongre üyesi Scott Tipton, eyaletin Pueblo kentinde göçmen seçmenleriyle toplandığı zaman

ÖÇMENLERDEN

BLASIO’YA AÇIK MEKTUP (NEW YORK –POSTA 212)

N

ew York bazlı insan hakları kuruluşu “At Families for Freedom”, yeni belediye başkanı Bill De Blasio’ya göçmenlerle ilgili bir açık mektup gönderdi. Göçmenlerin gözaltında tutulması ve sınırdışı edilmesine karşı savaşan göçmen ailelerden oluşan insan hakları grubu, New Yorklulara da yönelik açık bir çağrı niteliği taşıyan mektuplarında şu noktaların altını çizdi: YÜZDE 60’I GÖÇMEN Yaklaşık 5 milyon kişiden oluşan New Yorkluların yüzde ’ı göçmen veya göçmenleri çocuklarıdır. Gözaltı uygulaması sadece New York’un tarihine bir hakaret değil aynı zamanda gözaltı ve sınırdışı korkusuyla polisle temas kurmaktan kaçınılmasına ve bu da New Yorkluların yasal sisteme güvenini yok ediyor.

ADALETE İNANMIYORLAR Gözaltına alınanlar yasaların ABD vatandaşlarına sağladığı temel haklardan yararlanamıyorlar. Normalden daha uzun süre hapiste tutuluyorlar, alternatif salıverme imkanlarından muaf tutuluyorlar, mahkemede kendilerini savunma için avukat tutmalarına izin verilmiyor. AİLE BÜTÜNLÜKLERİ SAĞLANMALI Haklarında soruşturma açılan iltica arayışında olanlar, belgeleri olmayanlar ve diğer vatandaşlık hakkını alamayanların topluma entegrasyonu engelleniyor. Göçmenlik bağlamında, bazı göçmenleri “şiddete başvuran tehlikeli” insanlar olarak sını anması bize tüm hikayeyi anlatmıyor. Göçmenlik Politikaları Merkezi’nin sınırdışı edilme kategorisinde ele aldığı bu sını ama zamanla şiddet içermeyen pek çok küçük çaplı suçu da kapsamaya başladı. Bu tür suçların içine alınan tüm göçmenlerin bu topluma kazandırılması ve aile bütünlüklerinin sağlanması gerekiyor. SUÇLU VE GÖÇMEN AYRIMI Göçmenler gibi en canı acıyacak kesimin haklarını tanımakla, bu kentin kamu güvenliğini artıracak, gereksiz pek çok harcama kalemini sınırlayabilir ve New York’u en yüksek sivil standartlara sahip bir kent haline getirebiliriz.

aynı sıkıntıları yaşıyordu. Tipton, toplantıya çocuk yaşta yasa dışı olarak Amerika’ya getirilen “dramers” kuşağından gençlerin ellerini sıkmakla başladı. Tipton, 11 milyon göçmenin daha iyi bir hayat hak ettiğini, ama yasaları da ihlal ettiklerini belirtiyor ve ekliyor: “Bu ce-

GÜNEYLİ ÇİFTÇİLER DE SIKIŞTIRIYOR Demokrat üyeler ise göçmenlik reform yapılmazsa özellikle tarımın çok ciddi etkileneceğini belirtiyor. Kongre üyeleri, çiftçilerin özellikle mısır toplama sezonunda yerel işçilere bağımlı olduklarını, tasarı yasalaşmazsa mısırı toplayacak işgücü bulmakta büyük zorluklar yaşayacaklarını belirtiyor. Pek çok Cumhuriyetçi çiftçi de kendi bölgelerinden Cumhuriyetçi üyelerine yasayla ilgili harekete geçmeleri için baskı yaptığı haberleri geliyor.

ala bir umut var

er se erinde Temsil iler Me lisi’ndeki umhuriyetçiler’e takılan çmenlik Re ormu’nun çıkmasına y nelik destek ve baskıların sonuç getire eğine y nelik umutlar artıyor DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK-POSTA212

B

u yıl çıkması artık mümkün görünmeyen reformda umutlar önümüzdeki yıla kaldı. Newyork Barosu göçmenlik ve ticaret avukatlarından Cahit Akbulut da reformun önümüzdeki yıl çıkacağına inanıyor.

SINIRLI HAK VERMEYE ÇALIŞIYORLAR Bu yıla ilişkin yasanın çıkmasına yönelik girişimlerin bir sonuç vermediğini kaydeden Akbulut, Cumhuriyetçiler’in özellikle kaçak göçmenlere yeşil kart verilmesi halinde bu insanlarınn çok çabuk büyümesinden endişe ettiklerini kaydetti. Akbulut, “Yasa ile yasal statüsü olmayan göçmenlere yeşil kart verilmesi halinde yeşil kart sahibi göçmenin eşini, çocullarını, annesini, babasını getirme hakkı doğuyor. Yani 2 iken -4

milyon olmasından, göçmen patlamasından korkuyorlar. O nedenle snırlı hak vermeye çalışıyorlar” dedi. Öncelikle sınırların kontrol edilmesi konusunda yoğun bir çalışma olduğunu da ifade eden Akbulut, bu konuda özellikle son 5 yıldır daha sağlıklı bir sınır kontrolü yapıldığını söylemenin mümkün olduğunu söyledi.

CİDDİ BİR BASKI VAR Konuyla ilgili basında çıkan yazıları da oldukça yakından takip ettiğini belirten Akbulut, yasanın çıkması için kamuoyundan ciddi bir baski oluştuğunu gördüğünü kaydetti. Akbulut, “Parlementoda karşı olanlarından bu baskıya direnemediklerini görüyorum. Bu baskının sonuç getireceğine inanıyorum. Dolayısıyla önümizdeki yılın ilk ayı için ümitliyim. Önümüzdeki yıl böyle birşey olacağına inanıyorum, çünkü kamuoyunda ciddi bir beklenti var” diye konuştu.

ÖÇMENLİK YASASINDA ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİK (LOS AN ELES KALİFORNİYA) Yıllar boyunca çok sayıda göçmen, Amerikan vatandaşı olan kız ya da erkek kardeşleri sayesinde Amerika’ya geldi. Amerikan Senatosu kısa süre önce buna olanak tanıyan yasayı değiştirmek için bir tasarı geçirdi. Tasarıya göre Amerikan vatandaşı olanlar, 1 yaşın üzerindeki kardeşlerine Amerikan vatandaşlığı alamayacak. Henüz yasalaşmamış olsa da medeni hak örgütleri, özellikle de zakdoğu kökenliler, tasarıya şiddetle karşı çıkıyor. Nathanel owe, zakdoğu kökenlilerin yoğun olarak yaşadığı semtlerde kapı kapı gezecek gönüllüyü örgütlüyor. owe, zakdoğulu Amerikalılar’ın göçmenlik haklarını savunan grubun kurucusu: ” zakdoğulu kökenlilerin Temsilciler Meclisi’ndeki milletvekillerini arayarak adil bir göçmenlik reformu istemelerini örgütlüyoruz.” owe, Senato’nun tasarısının adil olmadığı görüşünde. Tasarı, Amerikan vatandaşlarının 1 yaş üzerindeki yetişkin çocukları ve kardeşlerine vatandaşlık başvurusu yapmasını engelliyor. Asya Amerikalıları temsil eden dernekten Nathanel owe: ”Amca ve halalarım, babam sayesinde Amerikan vatandaşı oldu. Ağabeyleri sayesinde Amerika’ya gelebildiler. Bu hak elimizden alınırsa ailem Amerika’ya gelemez.” Mevcut yasa, Amerikan vatandaşı olan bireylerin 21 yaş altındaki çoçuklarına ve anne-babalarına öncelik tanıyor ve vize sırasında beklemeleri gerekmiyor. Ancak yetişkin evlat ve kardeşlere öncelik tanınmıyor ve bu kişiler için vize kotası uygulanıyor. Senato’dan geçen ve Amerikan vatandaşlarının kardeş ve yetişkin çocuklarına vatandaşlık başvurusu yapmasını engelleyecek tasarısının yasalama olasılığı düşük olsa da siyaset bilimi profesörü Dan Schnur, medeni hak örgütlerinin kaygılanmakta haklı olduğunu söylüyor: ”Eğer kapsamlı göçmenlik reformu Kongre’den geçerse, ailelerin birleştirilmesine olanak tanıyan yasaların mevcut hallerini korumaları büyük ihtimalle mümkün olmayacak.” Schnur, aile deyince siyasetçilerin aklına kardeş ve yetişkin evlatlar değil, küçük çocuk ve ebeveynlerin geldiğini, bu yüzden kardeşlere tanınan hakkın tehlikede olduğunu söylüyor. zmana göre Amerika’nın ekonomik ihtiyaçları da bu konuda rol oynuyor: ”Washington’da en sık duyduğumuz tartışmalardan biri de bazı özel mesleki becerileri ya da deneyimleri olan kişilere ayrılan vize kategorisinin genişletilmesiyle ilgili.” Senato’nun tasarısı, Amerika’daki üniversitelerde bilim ve teknoloji dallarında lisansüstü eğitim görenlere verilen vize kotasını arttırıyor, tarım gibi alanlarda çalışacak bireyler için yeni bir vize türü oluşturuyor. Kardeş ve yetişkin evlatlara vatandaşlık başvurusu hakkı tanıyan maddenin kaldırılmasından en çok zakdoğu kökenliler etkilenebilir. Asya Amerikalıları temsil eden dernekten Michelle Saucedo: “Kardeşlere vatandaşlık başvurusu hakkının kaldırılmaması için en çok çabayı zakdoğu kökenliler gösteriyor. atin kökenlilerse ülkeleri Amerika’ya yakın olduğu için kaçak giriş yapıyor.” zakdoğu kökenli Amerikalılar’ın haklarını savunan örgüt, Senato’nun onayladığı tasarısı yasalaşırsa kardeş ya da yetişkin evlatları için vize başvurusu yapmak isteyenlere yardım etmeye çalışıyor. ( OA)


Güncel

18 Aralık 2013 Çarşamba

TÜRKİYE’YE GİTTİ

Ekmel Anda

“GİRİŞİMCİLİK DERSİ’ VERDİ New York’ta yaşayan başarılı işadamı Ekmel Anda Bahçeşehir Üniversitesi’nde (BAU) irişim ilik Dersi’ verdi Öğren ilere kendi yaşantısından rnekler veren Anda iş hayatında disiplinli çalışma ve insan ilişkilerinin nemine değindi İSTANBUL - POSTA212

ASYALI AMERİKALILAR SÜREKLİ ÇOĞALIYOR (NEW YORK -POSTA212) Asya kökenli Amerikalılar’ın en yoğunlukla yaşadığı yer Kaliforniya’nın os Angeles kenti. Yeni bir rapor, 2 -2 1 yılları arasında Asyalı Amerikalılar’ın bölgede en hızlı artan nüfus olduğunu ortaya koydu. Rapor ayrıca Asya’dan ve Pasi k Adaları’ndan gelen nüfus arasında işsizlik ve yoksulluğun da arttığını belirledi. Ancak araştırmacı Kristin Sakaguchi buradaki birçok kişinin Amerika’daki Asyalılar’la ilgili kolay başarı ve asimilasyon beklentisine uymadığını söylüyor: “Buradaki birçok topluluk marjinal bir yaşam sürüyor ve ilgi görmüyor.” Geçenlerde yayınlanan bir rapora göre, os Angeles bölgesindeki Asya kökenli Amerikalılar’ın yüzde 11’i yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Ancak bu rakam bazı etnik gruplarda daha da yüksek. Kamboçyalılar’ın yüzde 25’i yoksul. Amerika’da Kamboçyalı lise öğrencilerine yardım eden Khmer Girls in Action grubundan ian Cheun birçok göçmenin eğitimli olmadığını ve Amerika’ya gelmeden önce balıkçılık yaptıklarını söylüyor: “Hala yoksul olduğumuz gerçeği bir tabu. Çünkü artık Kamboçya’da değiliz. Bu nedenle kimse gerçekleri konuşmak istemiyor.” Birçok Kamboçyalı Amerika’ya mülteci olarak gelmiş: “ lkemizin savaş ve soykırım dolu bir geçmişi var ve toplumumuzda çok yüksek oranda travma sonrası stres bozukluğu görülüyor. Oranlar savaştan dönen Amerikalı askerlerden daha yüksek.” Sokbrany Yourk Kamboçyalı bir lise öğrencisi. Ailesinin geçmişten bahsetmediğini ve topluma asimile olmadığını söylüyor: “Annem ve babam fabrikada çalışıyor ve ikisi de mülteci. Onlar için İngilizce konuşmak zor.” Yourk kendi ailesi gibi birçok ailenin para sıkıntısı çektiğini söylüyor. Özellikle kendisinin ve kardeşinin eğitimi aile üzerinde ağır bir yük. niversiteye gitmekten alıkoyan mali engellerle karşı karşıya olduklarını, ayrıca paraları olmadığı için de gitmek istedikleri birçok yere gidemiklerini söylüyor. Yourk, Khmer Girls in Action’a katılmış ve bölgesindeki gösterilere katılarak öğrencilerin koşullarının iyileştirilmesi için çalışıyor. ian Cheun, Khmer Girls yardım kuruluşunun topluma destek vermek için para toplamakta zorlandığını söylüyor: “Çoğu zaman donörlerin bu topluma destek vermelerini haklı çıkaracak verileri ortaya koyamıyoruz.” Yeterince veri yok çünkü Asyalı Amerikalılar genellikle tek bir grup olarak görülüyor. Cheun devlet kurumlarının eğitimle birlikte Asyalılar arasındaki farklılıkları anlamasını ve verilere ulaşım konusunda değişikliğe gitmesini umuyor. Ancak bu Kamboçyalı Amerikalılar’ın yoksulluktan kurtulması için gereken yardımın yalnızca bir basamağı. ( OA)

TÜRK KA VESİ UNES O’NUN KÜLTÜREL MİRAS LİSTESİNDE (ANKARA-POSTA212) Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Türk Kahvesi’nin NESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Miras listesine alındığını duyurdu. Bakan Çelik, NESCO’nun . Korunması Hükümetlerarası Komite Toplantısı’nın Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de yapıldığını hatırlatarak, “Mart ayında Bakanlığımız tarafından ‘Türk Kahvesi Kültürü ve Geleneği’ hakkında başvuruda bulunuldu. Türk kahvesinin ‘İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili istesi’ne alınması önerimiz Bakü’deki toplantıda kabul edildi” dedi. Bakan Çelik ayrıca şu ifadeleri takipçileriyle paylaştı: “Böylece temsili listeye Türkiye adına kaydedilen unsur sayısı 11 oldu. Kendine özgü pişirme tekniği ve sunumuyla eşsiz bir tada sahip olan Türk Kahvesi geleneksel sohbet toplantıları ve yemek kültürüne olan etkisiyle günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçasıdır. Tarih boyunca, kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze ulaşan ve somut olmayan kültürel mirasımıza ilişkin pek çok öğeyi içinde barındıran ‘Türk Kahvesi Kültürü ve Geleneği’nin temsili listeye kaydedilmesi son derece önemli ve sevindirici bir gelişmedir

N

ew York’da yaşayan Türk işadamı Ekmel Anda, Bahçeşehir niversitesi'nde (BA ) 'Girişimcilik Dersi' verdi. BA 'nun İstanbul Beşiktaş'taki ana kampüsünde verilen derse çok sayıda öğrenci katıldı. Anda, öğrencilere kendi hayat hikayesinden örnekler vererek başladığı 'Girişimcilik Dersi'nde, insan ilişkilerinin önemi konusunda detaylı açıklamalar yaptı. Network ve insan ilişkileri olmadan iş hayatında başarıya ulaşmanın zor olacağına dikkat

KOLE

çeken Anda, çok çalışmanın yanı sıra planlama, disiplin ve sözüne güvenirlilik konularını anlattı. SORU YAĞMURU Daha sonra soru-cevap şeklinde devam eden derste, BA öğrencileri Ekmel Anda'ya Amerika'da çalışma koşulları, başarılı olmanın yolları, yatırım imkanları ve benzeri sorular yönelttiler. Yaklaşık bir saat süren dersten sonra da öğrenciler Ekmel Anda'nın yanına gelerek ABD ve New York'ta iş imkanları konusunda bilgi aldılar.

ENNETİ AMERİKA

Amerika pek çok kenti ve kasabasıyla adeta bir kolej enneti atta pek çok yerleşim yeri kolejlerin isimleriyle tanınıyor azırlanan bir rapor ise bu kolej kentlerindeki ekonomik per ormansı sergiliyor NEW YORK - POSTA212

B

ulundukları yerleşim birimlerine ekonomik olarak da büyük bir canlılık getiren bu kolej kentleri aynı zamanda Amerika’nın ekonomik canlılığının da göstergeleri. AIER araştırma kuruluşunun her yıl hazırladığı College Destinations Inde ’in 2 1 Raporu Amerika’nın en küçüğünden en büyüğüne kolej kentlerindeki ekonomik performansını sergiliyor. SANAT VE EĞLENCE CANLANIYOR Araştırmada “sanat ve boş zaman aktiviteleri” ve “ girişimcilik” gibi faktörler dikkate alınıyor. Bir kasaba veya kentte 1 bin kişiye düşen sanat ve boş zaman

aktivitelerinin sayısının ne kadar yüksek olduğu genç ve sosyalleşen bir nüfus yapısını işaret ediyor. Sanat, eğlence etkinlikleri, kolej kentlerinin lokomoti olarak değerlendiriliyor. Ekonomik durgunluk döneminde başta kolej öğrencileri olmak üzere genel nüfus bu aktivitelerini azaltıyor. Pek çok yerleşim bölgesinde bu faaliyetlerin tekrar canlanmaya başlaması ise ekonomik durgunluğun aşılmaya başladığını gösteriyor. GENÇLERE İŞ İMKANI Girişimcilikteki canlılık ise yine

1 bin kişiye düşen yeni işlerin kurulması, iş bulma imkanlarının artması gibi ekonomik faaliyetlerin artmasını gösteriyor. Öğrenciler açısından ise bu canlılık, part time iş, daha çok staj imkanı ve ve mezun olduktan sonra iş bulabilmek anlamına geliyor. Araştırmanın bu yılki verileri pek çok yerleşim merkezindeki ekonomik hayatın dinamikleşmeye başladığını ortaya koyuyor. Ancak hem sanat, boş zaman aktiviteleri, hem ekonomik canlılık açısından durgunluktan kurtulma tüm Amerika’da eşit olarak görülmüyor. Bazı kasabalar ve kentler yerinde sayıyor, bazıları belirgin bir şekilde geriliyor, bazıları da çok yüksek performanslar gösteriyor.

Amerika’nın en iyi kolej destinasyonları (2 1 ) Kolej destinasyonları

TOP 5 BÜYÜK YERLEŞİM BÖL ESİ

1 New York NY 2 Boston Ma Washington D San Fransis o A Minneapolis-St Paul MN

TOP 5 ORTA BOY YERLEŞİM BÖL ESİ

1 San ose A 2 Austin T Pittsburgh PA Bu alo NY Raleigh N

TOP 5

KÜÇÜK YERLEŞİM MERKEZİ

1 Boulder O 2 Ann Arbor MI Madison WI Durham N ainesville FL

TOP 5 KOLEJ KASABASI

1 Itha a NY 2 Ames IA State ollege PA restview FL Iowa ity IA

TÜRKİYE’NİN SİLİKON

VADİSİNE AÇILDIĞI NOKTA

Silikon Vadisi’nin kalbi Santa lara’da 2 ’te kurulan Turkish Ameri an Business onne tion (TAB ) Türkiye ve Amerika arasındaki k prü g revini başarıyla sürdürüyor NEW YORK - POSTA212

T Selim Akkoç

ürk-Amerikalı her daldan iş adamı, iş kadını, girişimciler ve profesyonellerin şahsi tanışma toplantıları ve profesyonel bilgilendirme toplantıları düzenleyerek menfaatleri için çalışan TABC’nin seçkin üye gurubu içinde Fortune 5 şirketlerden CEO’lar, yöneticiler, buna ek olarak yatı-

rımcılar, girişimciler ve mühendisler yer alıyor. TABC’nin kurucu üyelerinden olan Genel Sekreter Selim Akkoç, derneğin operasyonel, nansal ve hukuksal faaliyetlerini kontrol ediyor. TABC’nin seçkin üyelerinin çoğunlukla Fortune 5 şirketlerindeki C ve P seviyesinde çalışan kişiler olduğuna dikkat çeken Akkoç, “TABC’nin Türk ti-

caret delegelerinin Batı Yakası ile iletişim kurduğu ilk adres olduğunu söyledi. TABC’nin ilk olarak Silikon adisi’nde San ose’den San Fransisco’ya her yerde aktif olduğunu söyleyen Akkoç, üyelerinin bir çok çeşitli meslek gruplarından oluştuğunu, fakat çoğunun mühendis veya doktora yapmış profesyoneller olduklarını belirtti. 2 4 yılında kurulduğundan beri TABC’nin ABD’deki ve Türkiye’deki iş dünyasını ve profesyonelleri bir araya getiren bir çok etkinlik düzenlediğini de söyleyen Akkoç, “Türkiye ve Silikon adisi arasında bir köprü olmaya devam edeceğiz. En son, San Fransisco’daki Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlı ateşeliğin açılmasında TABC’nin oynadığı rol çok büyüktü. TABC olarak Türkiye’nin Silikon adisi’ndeki açılımını devam ettireceğiz” diye konuştu.

HABER OLMAK İÇİN...

haber@posta212.com


Toplum

18 Aralık 2013 Çarşamba

“Yaşasaydı ‘ONURUNUZ NEREDE?’ diye sorardı” AMERİKALI PROFESÖR

ATATÜRK’Ü ANLATTI...

Teksas’taki Baylor Üniversitesi’ne bağlı Orta Doğu tarihi pro es rlerinden Pro eorge awry h Atatürk’e olan hayranlığını ve son kitabı The Young Atatürk From Ottoman Soldier to Statesman o Turkey in çıkış noktasını POSTA212 okurlarıyla paylaştı (NEW YORK –POSTA 212

“O

smanlı Tarihi” alanında doktora yaparkan ABD Ordu Komutanlığı ve Genelkurmay Koleji’nde “askeri tarih” dersi verdiğini anlatan Prof. Gawrych, o dönemde gerçekleştirdiği araştırmalar sonucunda Atatürk’ü ilk kez bir ordu komutanı olarak tanımaya başladığını, ve onun Kurtuluş Savaşı’ndaki başarısının kendisinde büyük bir merak uyandırdığını anlattı. “Dersimizin müfredatında “Atatürk” ve Kurtuluş Savaşı” da yer alıyordu. Bu nedenle O’nunla ilgili bir çok yeni şey öğrenmeye başlamıştım” diye belirten Prof. Gawrych, bu alanda var olan kaynakların yeter-

siz olduğunu düşündüğünü belirtti. “O’nun askeri düşünceleri veya komutaları hakkında çok bilgim yoktu. Daha sonra kimle konuştuysam, herkes O’nun bir deha olduğunu söyledi. Ben de Türkiye’ye bir kez daha giderek, Osmanlıca el yazısı dokümanlara ve ilgili arşivlere ulaşmaya karar verdim” diye aktardı.

“DERSTE ATATÜRK’Ü ANLATIYOR”

“Ordu komutanı” olarak keşfettiği Atatürk’ü herkesin tanımasını istediğini, bu nedenle “The Young Atatürk” kitabını yazmaya karar verdiğini söyleyen Prof. Gawrych, Balor niversitesi’nde lisans ve yüksek lisans öğrencilerine verdiği çeşitli derslerde Atatürk’e ve O’nun devrim-

ya Meydan Muharebesi’nden önce orduya verdiği emir gerçekten çok ilgi çekiciydi: “Size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum ” Bu çok farklı bir şey. Savaş gerçekten böyle bir kavram. Birinin öldüğünü görseniz bile panik yapmamalı, her şey normalmiş gibi davranmalısınız. Pozisyonunuzu alıp yanınızdaki arkadaşınıza yardım etmelisiniz. Atatürk, ordusunu çok akıllıca ve olgun bir şekilde yönetiyordu. Sakarya Meydan Muharebesi’ndeki başarısı gerçekten inanılmazdı.”

lerine büyük ağırlık verdiğini kaydetti. “Yüksek lisans öğrencilerime verdiğim bir derste 15 hafta boyunca Atatürk ile Humeyni’yi, “Atatürk Devrimi” ile “İslam Devrimi” arasındaki farkları tartışıyoruz. Öğrencilerim bu derse çok büyük bir ilgi gösteriyorlar. İlk başta Atatürk hakkında çok az şey bilerek başladıkları dönemi, O’na karşı büyük bir hayranlık besleyerek tamamlıyorlar”dedi.

konular da, onun için çok önemliydi. O’nun bakış açısına göre; “Türkiye’de iyi bir şey oluyorsa, ondan sadece küçük bir grup değil, herkes yararlanmalıydı”.

‘ENDİŞELERİ OLURDU’

Prof. George Gawrych, POSTA212 muhabirinin “Sizce Atatürk yaşasaydı, bugünki politikacılara ne derdi ” sorusuna şu şekilde yanıt verdi: “Atatürk’ün bugünkü dünya politikacılarına söyleyeceği şeylerden biri

‘Sizin onurunuz, utanma duygunuz ve bilinciniz nerede ” olurdu. Türkiye’de ise, laiklik konusunda endişeleri olurdu. Ekonomik gelişme ile ilgili ne yapardı, ben de merak ediyorum. Sosyal adalet ve eşitlik gibi

“SAVAŞ BÖYLE BİR KAVRAM”

“2 ’inci yüzyılın ana gürü olarak” tanımladığı Atatürk hakkında araştırmalar yaparken, kendisinin sürprizlerle dolu bir kişilik olduğunu farkettiğini söyleyen Gawrych, bu durumu şu şekilde açıkladı : Sakar-

“DUYGULARI ROL OYNUYORDU”

“Atatürk’ü keşfetmek ve anlamak için, O’nun hakkında bazı şeyleri anlamanız gerekiyor” diye belirten Gawrych, “Mantık, vicdan, yargı, ve hissiyata çok önem veren biriydi. Hisler ve duygular çok büyük rol oynuyordu. Benim düşündüğüm kadar rasyonel biri, sadece mantığı ile değil duyguları ile de hareketen eden biriydi. İnsanlığa olan katkısı gerçekten çok büyüktü” diye konuştu.

BM’DE ATATÜRK SEMPOZYUMU (NEW YORK –POSTA 212

İ

lki 2 yılında düzenlenen “Atatürk Devrimleri sürecinde Ekonomik Kalkınma ve Sanayileşme” konulu sempozyumun dördüncüsü çarşamba günü Birleşmiş Milletler’de (BM) yapıldı. Türkiye’nin BM Daimi Temsilciliği’nin desteği ile düzenlenen sempozyumda, dünyaca tanınan Amerikan akademisyenler konuşma yaptı. Organizasyonunu Türkiye’nin BM Milletler Daimi Temsilciliği desteğiyle Mehveş Sönmez’in yaptığı, ve Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi Halit Çevik, Brezilya’nın BM Daimi Temsilcisi Antonio de Aguiar Patriota, Prof. Peride K. Blind, Prof. George Gawrych ve Dr. David Cameron Cuthell r.’ın konuşmacı olarak katıldığı” Atatürk Devrimleri sürecinde Ekonomik Kalkınma ve Sanayileşme” konulu sempozyuma akademi dünyasından ve Birleşmiş Milletler’e bağlı çeşitli misyonlardan çok sayıda davetli ilgi gösterdi. Programın organizatörü ve direktörü Mehveş Sönmez’in açılış konuşmasıyla başlayan sempozyum, BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Halit Çevik’in Atatürk’ün ekonomik özgürlük olmadan siyasi özgürlüğün sağlanamayacağına ilişkin sözlerinin altını çizdiği, Atatürk döneminde Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik, toplumsal ve endüstriyel koşullara ilişkin verdiği konuş-

BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Halit Çevik

masıyla devam etti. Büyükelçi Çevik, lusal Bağımsızlık Savaşı’nın kazanılmasından sonra, Atatürk’ün ekonomi, eğitim, hukuk, kadın hakları gibi konularındaki girişimlerine dikkat çekti.

İKİ ÜLKENİN BENZERLİKLERİ

Sempozyumun konuşmacılarından Brezilya’nın BM Daimi Temsilcisi Antonio de Aguiar Patriota, Osmanlı ve Brezilya İmparatorlukları döneminde coğra uzaklıklar yüzünden gelişemeyen ilişkilerin, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının ardından gelişmeye başladığını belirtti. Brezilya ile Türkiye’nin tarihi ve ekonomik süreçlerinin benzeştiğine de dikkat çeken Patriota, iki ülkenin de günümüzde liberal ekonomi ve sosyal adalet politikalarını benimsediğini anlattı.

BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Halit Çevik

Prof. Peride K. Blind

Brezilya’nın BM Daimi Temsilcisi Antonio de Aguiar Patriota

Mehveş Sönmez

Prof. George Gawrych

Dr. David Cameron Cuthell Jr.

‘ATATÜRK SAYESİNDE BURADAYIM’

Konuşmasında, içinde bulunulan tüm olumsuz koşullara karşın Atatürk’ün, Türkiye’yi tarımsal bir toplumdan endüstriyel bir topluma dönüştürme çabalarına ağırlık veren Prof. George Gawrych, bu süreçte değişen istatistikleri örnekleriyle katılımcılara gösterdi. Sempozyumun moderatörlüğünü de üstlenen Prof. Peride K. Blind, konuşmasında Atatürk’ün kadın haklarına verdiği öneme değinerek, “Eğer ben bugün buraya konuşmacı olarak katılabiliyorsam, bu Atatürk sayesindedir” dedi. Sempozyumun son konuşmacılarından Türkiye doğumlu Dr. David Cameron Cuthell r. ise, Atatürk’ün uzak görüşlülüğünü ve havacılık alanındaki çalışmalara verdiği önemi vurguladı. Birleşmiş Milletler binasında düzenlenen “Atatürk Devrimleri sürecinde Ekonomik Kalkınma ve Sanayileşme” konulu sempozyumun ardından Türkiye’nin Birleşmiş Milletler nezdinde daimi temsilcisi Halit Çevik’in ev sahipliğinde Türkevi’nde bir resepsiyon verildi.

‘MUTLUYUM’

“Atatürk Devrimleri Sürecinde

Ekonomik Kalkınma ve Sanayileşme” konulu sempozyumu dört yıldır organize eden Mehveş Sönmez, sempozyumun düzenlenmesinde Türk Misyonu’nun rolünün çok büyük olduğunun altını çizdi. Sönmez, “Onlara çok teşekkür ediyorum” dedi. Sempozyumla ilgili güzel övgüler aldığını da sözlerine ekleyen Sönmez, “Diğer misyonlardan her sene katılım gösteren kişiler de beğenilerini ilettiler. Şahsım adına çok mutluyum” diye kaydetti. Sempozyumun konuşmacılarından Prof. Peride K. Blind ise,” Sempozyum çok güzel geçti. Katılımcıların hepsi konuya hakimdiler ve her biri farklı bri perspekti dile getirdi” diye konuştu.

Dört yıldır BM’de Atatürk Sempozyumunu düzenleyen Mehveş Sönmez, “BM’de geleneksel bir sempozyuma dönüştürmek için çok çaba harcadık. Gelen tepkileri görünce mutlu oluyorum” dedi.


Yüksek kiraya karavan çözümü NEW YORK - POSTA212

N

ew York’ta ev kiralarının çok yüksek olması çoğu kişiyi karavanda yaşama yönlendiriyor. Aktivist Gretchen Berger, bir karavanda kalmanın diğer insanların kiraların çok yüksek olduğu Yukarı Doğu Yakası’nda yaşamanın ucuz yolu olarak görmesine neden olabileceğine dikkat çekiyor ve “Manhattan bir kara-

van parkı mı olabilir mi ” diye soruyor.

CEZASI 115 DOLAR Riverdale’deki dairesini kaybeden ve 2 yılından bu yana karavanda yaşayan Blumberg ( 2), karavanını şöyle anlatıyor: “Klostrofobi yaşamadan tüm günü burada geçirebileceğim şekilde tasarlanmış. Gerçek bir daire büyüklüğünde.” Blumberg’in 54 yaşındaki arkada-

şı ise sokaklarda devam eden olayların ortasında rahat bir yatakta uyumanın muhteşem olduğunu belirterek, “ Otobüsleri, taksileri, köpekleriyle yürüyen insanları konuşan yolcuları polis sirenlerini duyabiliyorum. Bu özelden de öte bir durum bu New Yorklu olmak” diyor. New York Belediyesi yasalarına göre sokakta mobil bir evde 24 saatten fazla kalınması yasal değil. ygulama özellik-

le şikayet üzerine devreye sokuluyor. Cezalar ise 115 dolardan başlıyor.

18 Aralık 2013 Çarşamba YIL 1 • SAYI 31

HAFTALIK ÜCRETSİZ

’CULAR

YİNE USLU DURMADI S

NEW YORK - POSTA212

anta Concular, kar fırtınasına ve yaptıkları çılgınlıkların yoğun bir şekilde eleştirilmesine rağmen bu yıl da New York’ta uslu durmadılar. Noel Baba kıyafetleri giymiş insanların katıldığı SantaCon etkinliklerinde binlerce kişi şehrin bar ve sokaklarında eğlendi. Etkinliklere yine kostümleri ve çılgınlıkları damga vurdu. Polisin geniş önlemler aldığı etkinlikler, East illage Tompkins S uare Park’ta başladı. SantaCon’un tecrübeli katılımcıları ilk defa tüm etkinlik boyunca kar yağdığını söyledi. Etkinliğe katılan eğlence meraklılarının kar fırtınasına ve soğuğa rağmen kısa etek ve elbiseler giymesi dikkat çekti. Yüksek topuklu çizme giyen kadın Noel Babalar, kavgacı el er, eğilmiş Christmas ağaçları ve pandalar etkinliklerin renkli gürleri arasında yer aldı.

Beyonce’den ‘SÜRPRİZ’ albüm

(NEW YORK- POSTA 212) – Beyon e kendi adını taşıyan son albümünü sessiz sedasız çıkardı Beyone yayımladığı basın bülteninde son albümüyle ilgili Sürpriz ’ diye yazdı ve albümlerini geleneksel yol-

SUPER BOWL

PARA BASIYOR 30 saniyesi 4 milyon dolara reklam

NEW YORK - POSTA212

S

uper Bowl III'nın yayıncısı Fo , gelecek yıl bu oyun sırasında yayınlanacak reklam zamanlarının tamamen satıldığını açıkladı. Reklam alıcılarının verdiği bilgilere göre reklam yatları bu yıla kıyasla yaklaşık yüzde 5 yükseldi. Reklam alıcılarının her saniye için ödediği miktar 4 milyon dolara kadar çıktı. Geçtiğimiz yıl ise en fazla . milyon dolar ödenmişti. Super Bowl 2 Şubat'ta oynanacak. Reklamcıların bu kadar çok ilgi göstermesinin sebebi oyunun bu kadar

büyük bir seyirci tabanını toplayan nadir gösterilerden biri olması. N 'ye göre bu yılki oyunu 1 .4 milyon seyirci izledi. Kantar Media verilerine göre reklam yatları 2 4'ten bu yana yüzde 42 yükseldi. 2 -2 12 yılları arasında Super Bowl'a en çok reklam veren şirketler ve ödedikleri miktar ise şöyle: AnheuserBusch 24 . milyon dolar, Pepsi CO 1 2. milyon dolar, GM .2 milyon dolar, Coca-Cola . milyon dolar ve Walt Disney 4. milyon dolar. (Wall Street ournal)

larla çıkarmaktan artık sıkıldığını s yledi Beyon e albümünü bu şekilde çıkarmasının hayranlarıyla doğrudan konuşabilme ırsatı da yarattığını belirtti iTunes da yerini alan Beyone’nin beşin i albümünde 1 yeni şarkı ve 1 klip bulunuyor Albümün geleneksel kopyalarının ise 21 Aralık’ta müzik marketlerde yerlerini almaları bekleniyor

ÇANLAR SANDY HOOK KURBANLARI İÇİN ÇALDI NEW YORK - POSTA212

C

onnecticut eyaletinin Newtown kentinde 2 çocuğun ve yetişkinin öldürüldüğü Sandy Hook İlkokulu katliamının birinci yıl dönümü dolayısıyla yerel kiliselerde anma törenleri düzenlendi. Çanlar hayatını kaybeden çocuklar ve eğitimciler için 2 defa çaldı. Başkan Barack Obama, tüm ülkeyi yasa boğan olayın yıl dönümü anma törenleri dolayısıyla yayınladığı mesajda, “Tehlikeli insanların bu kadar kolay bir şekilde silaha ulaşmalarını engellemek zorundayız. Sorunlu zihinleri iyileştirmek için de yapmamız gerekenler var. Çocuklarımızı tehlikelerden korumak ve sevgi ve değer vermek için elimizden geleni yapmalıyız” dedi.

www.posta212.com


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.